Namaz Vakitleri

20 Şevvâl 1446
18 Nisan 2025
İmsak
04:43
Güneş
06:15
Öğle
13:09
İkindi
16:52
Akşam
19:52
Yatsı
21:19
Detaylı Arama

Allah'tan Korkmak

Mehmed Zahid KOTKU

22 Muharrem 1399 / 22.12.1978
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Allah'tan Korkmak

Mehmed Zahid KOTKU

22 Muharrem 1399 / 22.12.1978
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. El-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.

El-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.
Hamden kesîran tayyiben müberaken fîhi alâHamden kesîran tayyiben müberaken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi’l-evvelîneVe's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi’l-evvelîne ve’l-âhirîn, Muhammedini'l-Mustafave’l-âhirîn, Muhammedini'l-Mustafa ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsâninve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecma’îne’t-tayyibîne’t-tâhirîn.ecma’îne’t-tayyibîne’t-tâhirîn. Emmâ ba'dü fe-kâle rasûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem.

Emmâ ba'dü fe-kâle rasûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem.
İzâ ehaze’l-müezzinü fi’l-ezâni

İzâ ehaze’l-müezzinü fi’l-ezâni
vada’a’r-rabbü yedehû alâ ra’sihî.vada’a’r-rabbü yedehû alâ ra’sihî. Fe-lâ yezâlü kezâlike hattâ yefruğa mine’l-ezâni.Fe-lâ yezâlü kezâlike hattâ yefruğa mine’l-ezâni. Ve innehû le-yağfiru lehû medde savtihî.Ve innehû le-yağfiru lehû medde savtihî. Fe-iza ferağa kâle’r-rabbü sadakte abdîFe-iza ferağa kâle’r-rabbü sadakte abdî ve şehidte şehâdete’l-hakkı fe-ebşir.ve şehidte şehâdete’l-hakkı fe-ebşir. Sadaka rasûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.

Sadaka rasûlüllâh, fî mâ kâl, ev kemâ kâl.
Peygamberimiz, efendimiz Muhammed-i Mustafa

Peygamberimiz, efendimiz Muhammed-i Mustafa
sallallahu aleyhi vessellem.sallallahu aleyhi vessellem. Hadîs âlimi Deylemî’ninHadîs âlimi Deylemî’nin Müsnedü’l Firdevsinde,Müsnedü’l Firdevsinde, o isimli kitabında Enes radıyallahu anh’den rivayet ettiğio isimli kitabında Enes radıyallahu anh’den rivayet ettiği bu hadîs-i şerifinde buyuruyor ki;bu hadîs-i şerifinde buyuruyor ki; İzâ ehaze’l-müezzinü fi’l-ezâni.

İzâ ehaze’l-müezzinü fi’l-ezâni.
Müezzin ezana başladığı zaman,Müezzin ezana başladığı zaman, Kayseri ezanı veya Samsun ezanı.Kayseri ezanı veya Samsun ezanı. Başladığı zaman.Başladığı zaman. Vada’a’r-rabbü yedehû alâ ra’sihî.Vada’a’r-rabbü yedehû alâ ra’sihî. Cenâb-ı Hak Teâlâ elini müezzinin başına koyar,Cenâb-ı Hak Teâlâ elini müezzinin başına koyar, Fe-lâ yezâlü kezâlike hattâ yefruğa mine’l-ezâni.Fe-lâ yezâlü kezâlike hattâ yefruğa mine’l-ezâni. Ve ezanı bitirinceye kadar bu durum devam eder.Ve ezanı bitirinceye kadar bu durum devam eder. Bu durumda kalır.Bu durumda kalır. Şimdi Cenâb-ı Hak elini müezzinin başına koyar.Şimdi Cenâb-ı Hak elini müezzinin başına koyar. Cenâb-ı Hak, Kuran-ı Kerim de buyuruyor ki:Cenâb-ı Hak, Kuran-ı Kerim de buyuruyor ki: Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.
Leyse ke-miślihi şey’ün. (42/Şûrâ 11)

Leyse ke-miślihi şey’ün. (42/Şûrâ 11)
Cenâb-ı Hakk’a benzer onun gibi bir şey yoktur.

Cenâb-ı Hakk’a benzer onun gibi bir şey yoktur.
Yani Cenâb-ı Hakk’a neyi benzeteceğiz.Yani Cenâb-ı Hakk’a neyi benzeteceğiz. Cenâb-ı Hak ne gibidir diyeceğiz.Cenâb-ı Hak ne gibidir diyeceğiz. Hiçbir şeye benzetemeyiz.Hiçbir şeye benzetemeyiz. Leyse kemiślihi şey-un.Leyse kemiślihi şey-un. Mahlûkatının hiç birine benzemez.Mahlûkatının hiç birine benzemez. Sıfatlarından bir tanesi Muhâlefetün Li'l-Havâdis.Sıfatlarından bir tanesi Muhâlefetün Li'l-Havâdis. Yarattıklarından farklı olduğudur.Yarattıklarından farklı olduğudur. Cenâb-ı Hakk nasıl?Cenâb-ı Hakk nasıl? Peygamber efendimiz diyor ki;

Peygamber efendimiz diyor ki;
Cenâb-ı Hakk’ın nasıl olduğunu düşünmeye kalkmayın.Cenâb-ı Hakk’ın nasıl olduğunu düşünmeye kalkmayın. Çünkü aklınız ermez.Çünkü aklınız ermez. Cenâb-ı Hakk’ın niceliğini, nasıl olduğunu,Cenâb-ı Hakk’ın niceliğini, nasıl olduğunu, niteliğini anlayamazsınız.niteliğini anlayamazsınız. Fakat kudretini düşünün, nimetlerini düşünün,Fakat kudretini düşünün, nimetlerini düşünün, mahlûkatının ibretlerini düşünün falan amamahlûkatının ibretlerini düşünün falan ama Cenâb-ı Hakk’ın zatını bilemezsiniz.Cenâb-ı Hakk’ın zatını bilemezsiniz. Yani ne gibidir diyelim.Yani ne gibidir diyelim. Elektrik gibidir mi diyelim.Elektrik gibidir mi diyelim. Elektrik onun yarattığı bir şey.Elektrik onun yarattığı bir şey. Rüzgâr gibidir mi diyelim.Rüzgâr gibidir mi diyelim. Rüzgâr onun yarattığı bir şey.Rüzgâr onun yarattığı bir şey. Hava gibidir mi diyelim.Hava gibidir mi diyelim. Su gibidir mi diyelim.Su gibidir mi diyelim. Hiçbir şey diyemeyiz.Hiçbir şey diyemeyiz. Diyemeyiz çünkü onun gibidir diyecek bir şey yok.Diyemeyiz çünkü onun gibidir diyecek bir şey yok. Ona benzeyen bir şey yok.Ona benzeyen bir şey yok. Şimdi onun gibi bir şey olmadığına göre Cenâb-ı Hak

Şimdi onun gibi bir şey olmadığına göre Cenâb-ı Hak
elini müezzinin başına koyar ne demek?elini müezzinin başına koyar ne demek? Yani eli ne demek?Yani eli ne demek? Yüzü ne demek Cenâb-ı Hakk’ın?Yüzü ne demek Cenâb-ı Hakk’ın? Bu ince bir konudur.

Bu ince bir konudur.
Yani elini başına koyar demek.Yani elini başına koyar demek. Böyle bir büyük zat, bir küçük çocukBöyle bir büyük zat, bir küçük çocuk güzel bir şey yaptığı zaman, aferin evladım,güzel bir şey yaptığı zaman, aferin evladım, maşallah, ya çokta akıllıymışsın sen,maşallah, ya çokta akıllıymışsın sen, aferin sana, bu yaşında hiç ümit etmiyordum.aferin sana, bu yaşında hiç ümit etmiyordum. Aferin falan.Aferin falan. Elini başına koymak insanlarda neye dalalet ediyor?

Elini başına koymak insanlarda neye dalalet ediyor?
Muhabbete dalalet ediyor.Muhabbete dalalet ediyor. Sevdiğini, takdir ettiğini, beğendiğini gösteriyor.Sevdiğini, takdir ettiğini, beğendiğini gösteriyor. Demek ki müezzini Cenâb-ı Hak seviyor.Demek ki müezzini Cenâb-ı Hak seviyor. Neden? Cenâb-ı Hakk’ın ibadetine çağırıyor müezzin.Neden? Cenâb-ı Hakk’ın ibadetine çağırıyor müezzin. Boşuna mı bağırıyor.Boşuna mı bağırıyor. Ayağına çivi battı da mı bağırıyor.Ayağına çivi battı da mı bağırıyor. Allah’ın ibadetine gelin ey insanlar diyor.Allah’ın ibadetine gelin ey insanlar diyor. Söylediği sözlerin hepsi muhteşem.Söylediği sözlerin hepsi muhteşem. Allah'tan başka mabut yoktur.Allah'tan başka mabut yoktur. Niye boş şeylere tapınıyor bu müşrikler, kâfirler?Niye boş şeylere tapınıyor bu müşrikler, kâfirler? Ancak Allah’a ibadet etmek lazım.

Ancak Allah’a ibadet etmek lazım.
Muhammed onun Resûludür.Muhammed onun Resûludür. İnsan Allah’a ibadet ederse felaha erer.İnsan Allah’a ibadet ederse felaha erer. Haydin felaha gelin, kurtuluşa gelin.Haydin felaha gelin, kurtuluşa gelin. Niye öyle uzak duruyorsunuz?Niye öyle uzak duruyorsunuz? Kendinizi kurtaracak, faydalı olan şey burada, buraya gelin.Kendinizi kurtaracak, faydalı olan şey burada, buraya gelin. Namaza gelin.Namaza gelin. Allah en büyüktür.Allah en büyüktür. Her şeyden büyüktür.Her şeyden büyüktür. Büyüklüğünü, kudretini anlayıp,Büyüklüğünü, kudretini anlayıp, size nimetini anlayıp, ikramını, ihsanının anlayıpta ona şükre gelin.size nimetini anlayıp, ikramını, ihsanının anlayıpta ona şükre gelin. Teşekküre gelin.Teşekküre gelin. Hamd ü senaya gelin.Hamd ü senaya gelin. Secdeye ibadete gelin demiş oluyor.Secdeye ibadete gelin demiş oluyor. Yani ezan çok muazzam manaları ihtiva eden,Yani ezan çok muazzam manaları ihtiva eden, çok büyük bir ibare.çok büyük bir ibare. Çok büyük bir efendim davet.Çok büyük bir efendim davet. Eh bunu bir de müezzinEh bunu bir de müezzin yüksek bir yere çıkıyor, herkes duysun diye, görsün diye.yüksek bir yere çıkıyor, herkes duysun diye, görsün diye. Yüksek sesiyle, bağırarak söylüyor, ilan ediyor,Yüksek sesiyle, bağırarak söylüyor, ilan ediyor, tebliğ yapıyor, minareden tebliğ yapıyor.tebliğ yapıyor, minareden tebliğ yapıyor. Şimdi o kâfirler, o müşrikler,Şimdi o kâfirler, o müşrikler, yeni caminin önünden geçerken,yeni caminin önünden geçerken, o gayrimüslimler duymuyorlar mı hiç yahu Allahu Ekber’i?o gayrimüslimler duymuyorlar mı hiç yahu Allahu Ekber’i? Muhammed’in onun elçisi olduğunu,

Muhammed’in onun elçisi olduğunu,
resulü olduğunu hiç duymuyorlar mı?resulü olduğunu hiç duymuyorlar mı? Bu ifadeleri kulakları işitmiyor mu?Bu ifadeleri kulakları işitmiyor mu? İşitiyor, ne olacak?İşitiyor, ne olacak? Ne demek istiyorsun hocam.Ne demek istiyorsun hocam. Ahirette hepsinin hesabı olacak.Ahirette hepsinin hesabı olacak. Ey kulum!

Ey kulum!
Niye bana güzel kulluk etmedin?Niye bana güzel kulluk etmedin? Diye soracak Cenâb-ı Hak.Diye soracak Cenâb-ı Hak. Niye yanlış inançta, yanlış dinde kaldın?Niye yanlış inançta, yanlış dinde kaldın? Bilmiyordum.Bilmiyordum. Sus, utanmaz, terbiyesiz, yalancı.Sus, utanmaz, terbiyesiz, yalancı. Sen Yeni Camii den geçerken, minareden müezzin bağırmıyor muydu?Sen Yeni Camii den geçerken, minareden müezzin bağırmıyor muydu? La ilâhe illallâh diye. Allah en büyüktür diye.La ilâhe illallâh diye. Allah en büyüktür diye. Muhammed onun elçisidir diye.Muhammed onun elçisidir diye. Niye ona kulak vermedin?Niye ona kulak vermedin? Niye davete icabet etmedin?Niye davete icabet etmedin? Allahu Teâlâ hazretleri namına sesleniyor o müezzin.Allahu Teâlâ hazretleri namına sesleniyor o müezzin. Kendisine mi çağırıyor? Evine mi çağırıyor?Kendisine mi çağırıyor? Evine mi çağırıyor? Ey ahali! Bizim eve gelin. Bizde çorba mı var diyor?Ey ahali! Bizim eve gelin. Bizde çorba mı var diyor? Çay mı var diyor?Çay mı var diyor? Zaten o kadar ahaliyi kim evinde barındırabilir?Zaten o kadar ahaliyi kim evinde barındırabilir? Yeni Cami’nin Eminönü meydanında durumunu düşünün.

Yeni Cami’nin Eminönü meydanında durumunu düşünün.
Etrafındaki kalabalığı düşünün.Etrafındaki kalabalığı düşünün. Padişah bile ağırlayamaz, Topkapı Sarayına çağırsa.Padişah bile ağırlayamaz, Topkapı Sarayına çağırsa. Sıraya bindirir işi.Sıraya bindirir işi. Siz bir kısmınız şurada otururken, ötekisi sofraya gelsin.Siz bir kısmınız şurada otururken, ötekisi sofraya gelsin. Durun bakalım acele etmeyin,Durun bakalım acele etmeyin, onlar gittikten sonra onları savalım size sıra gelir.onlar gittikten sonra onları savalım size sıra gelir. Cenâb-ı Hakk’ın yoluna çağırıyor.Cenâb-ı Hakk’ın yoluna çağırıyor. Cenâb-ı Hakka ibadet’e çağırıyor.Cenâb-ı Hakka ibadet’e çağırıyor. Haydin namaza gelin diyor onun için çok kıymetli.Haydin namaza gelin diyor onun için çok kıymetli. Yani ben burada hadi Salih,

Yani ben burada hadi Salih,
hadi Seyyid, hadi Ömer efendi ezan okunuyo dediğim zaman,hadi Seyyid, hadi Ömer efendi ezan okunuyo dediğim zaman, çok büyük ikramda bulunuyorum haberiniz olsun.çok büyük ikramda bulunuyorum haberiniz olsun. Komisyonu mu isterim.Komisyonu mu isterim. Çok büyük bir ikram oluyor yani.Çok büyük bir ikram oluyor yani. Allahu Teâlâ hazretleri mübarekAllahu Teâlâ hazretleri mübarek bir iş yaptığı için müezzin,bir iş yaptığı için müezzin, elini müezzinin başına koyar, ezan bitinceye kadar.elini müezzinin başına koyar, ezan bitinceye kadar. Demek ki, çok muhabbet ediyor.

Demek ki, çok muhabbet ediyor.
Çok seviyor, ezan okuyan kulunu.Çok seviyor, ezan okuyan kulunu. Onun için Allah rızası için ezan okumaya,

Onun için Allah rızası için ezan okumaya,
müezzinlik yapmaya koşturması lazım milletin.müezzinlik yapmaya koşturması lazım milletin. İstanbul’da, Eskişehir de, Kütahya da Erzurum da.İstanbul’da, Eskişehir de, Kütahya da Erzurum da. Adam emekli olmuş.Adam emekli olmuş. Be mübarek ne duruyorsun.Be mübarek ne duruyorsun. Yürü, git, çık minareye ezanı oku, sevabı kazan.Yürü, git, çık minareye ezanı oku, sevabı kazan. Çok sevap.Çok sevap. Çok büyük mükâfat.Çok büyük mükâfat. Bir de bizim Ali Rıza Hakses diye diyanet işleri başkanı vardı.

Bir de bizim Ali Rıza Hakses diye diyanet işleri başkanı vardı.
Eskiden Fatih müftüsüydü o, babamda onun daveti üzerine,Eskiden Fatih müftüsüydü o, babamda onun daveti üzerine, onun yanında tüccardı.onun yanında tüccardı. Onun yanında vazifeye başlamıştı.Onun yanında vazifeye başlamıştı. O da şuradan, yine bir hafız komşusu vardı tüccarlardan.O da şuradan, yine bir hafız komşusu vardı tüccarlardan. Demiş ki Hafız Necati kardeşim;

Demiş ki Hafız Necati kardeşim;
biz hem hafızız hem de burada ticaretle meşgul oluyoruz.biz hem hafızız hem de burada ticaretle meşgul oluyoruz. Ayıp oluyor bize.Ayıp oluyor bize. Zamanımızı böyle şeyle harcamak.Zamanımızı böyle şeyle harcamak. Çoluk çocuğumuz bu işi bizden daha güzel yapıyor.Çoluk çocuğumuz bu işi bizden daha güzel yapıyor. Gel biz diyanete gidelim Müftülüğe vazife isteyelim.Gel biz diyanete gidelim Müftülüğe vazife isteyelim. Biz dini vazife yapalım demiş.Biz dini vazife yapalım demiş. Allah rahmet eylesin Hüseyin Karagözoğlu diyeAllah rahmet eylesin Hüseyin Karagözoğlu diye çok mübarek, sağlam bir âlim kişi idi. Nur içinde yatsın.çok mübarek, sağlam bir âlim kişi idi. Nur içinde yatsın. Babamda peki abi demiş.Babamda peki abi demiş. Yani biraz köyümüze de yakın onların yeri.Yani biraz köyümüze de yakın onların yeri. Oradan bir ahbaplık ta var.Oradan bir ahbaplık ta var. İstanbul da ticaretten de bir ahbaplıkları var.İstanbul da ticaretten de bir ahbaplıkları var. Olur, haklısın pek ala.Olur, haklısın pek ala. Müftülüğe gitmişler.Müftülüğe gitmişler. Müftü bunları bir görmüş.Müftü bunları bir görmüş. Bakmış pırlanta.Bakmış pırlanta. Bir tanesini hemen bir camiye imam hatip tayin etmiş.Bir tanesini hemen bir camiye imam hatip tayin etmiş. Hüseyin Karagözoğlu’nu.Hüseyin Karagözoğlu’nu. O zaman imam hatip kolay bulunmuyor,O zaman imam hatip kolay bulunmuyor, dini ilimleri bilen insan kolay bulunmuyor.dini ilimleri bilen insan kolay bulunmuyor. Hem hafız.Hem hafız. Hem de böyle eline kalemi bir aldı mı,Hem de böyle eline kalemi bir aldı mı, beş dakika da on dakika da hutbe döktürürmüş.beş dakika da on dakika da hutbe döktürürmüş. O kadar muntazam kitap gibi konuşurdu.O kadar muntazam kitap gibi konuşurdu. Böyle bilgili hafızası kuvvetli, böyle şey bir insandı.Böyle bilgili hafızası kuvvetli, böyle şey bir insandı. Sağlam bir insandı. Konuşması da sağlamdı.Sağlam bir insandı. Konuşması da sağlamdı. Nasılsın evladım? Bilmem ne. Yani eğmek bükmek bir şey yok.Nasılsın evladım? Bilmem ne. Yani eğmek bükmek bir şey yok. Tam çelikten yapılmış gibi bir adamdı.Tam çelikten yapılmış gibi bir adamdı. Gitmişler, babam da artık o da imam olacak.Gitmişler, babam da artık o da imam olacak. Müftü bırakmamış Ali Rıza Efendi.

Müftü bırakmamış Ali Rıza Efendi.
Sen demiş yazın güzel senin ya demiş oooo ne kadar güzel.Sen demiş yazın güzel senin ya demiş oooo ne kadar güzel. Sen demiş bana yardımcı kal demiş.Sen demiş bana yardımcı kal demiş. Fatih müftülüğünde kaldı.Fatih müftülüğünde kaldı. Sonra o Ali Rıza Hakses.Sonra o Ali Rıza Hakses. Sonra Diyanet İşleri Başkanlığına kadar yükseldi.Sonra Diyanet İşleri Başkanlığına kadar yükseldi. Diyanet işleri başkanı yaptılar onu.Diyanet işleri başkanı yaptılar onu. Altmışlı yıllardan sonra.Altmışlı yıllardan sonra. Diyanet işleri başkanı oldu.Diyanet işleri başkanı oldu. Ben makamında da başkanlık makamında da ziyaret ettim.Ben makamında da başkanlık makamında da ziyaret ettim. Ankara da o zaman itfaiye meydanının yanında idi diyanet işleri başkanlığı.Ankara da o zaman itfaiye meydanının yanında idi diyanet işleri başkanlığı. Kocatepe cami falan yapılmamıştı.Kocatepe cami falan yapılmamıştı. Oralarda değildi.Oralarda değildi. Küçük aykırı bir bina vardı şöyle.Küçük aykırı bir bina vardı şöyle. İçerlek, Hergeleci Meydanı derler bir yer vardı.İçerlek, Hergeleci Meydanı derler bir yer vardı. Onun biraz ilerisinde idi.Onun biraz ilerisinde idi. Ulus’tan böyle gençlik parkın gitti mi,Ulus’tan böyle gençlik parkın gitti mi, gençlik parkını geçince, biraz ilerde solda bir girinti yerde idi.gençlik parkını geçince, biraz ilerde solda bir girinti yerde idi. İkinci derecede bir bina idi.İkinci derecede bir bina idi. Yani böyle alımlı gösterişli bir bina değildi.Yani böyle alımlı gösterişli bir bina değildi. O diyordu ki ben kalabalık yerlerin camilerine,O diyordu ki ben kalabalık yerlerin camilerine, en güzel sesli müezzinleri kaydırırım, oralara tayin ederim, neden?en güzel sesli müezzinleri kaydırırım, oralara tayin ederim, neden? Ahali ezanının güzelliğinden hayran kalsın diye.

Ahali ezanının güzelliğinden hayran kalsın diye.
Çünkü kalabalık.Çünkü kalabalık. Öteki mahalle camilerine bilmem neyse öteki müezzinler amaÖteki mahalle camilerine bilmem neyse öteki müezzinler ama kalabalık yerlerin camilerine sesi makamı bilen,kalabalık yerlerin camilerine sesi makamı bilen, mesela, sabah ezanını oku.mesela, sabah ezanını oku. Okuyor sabah ezanını Ooo olmadı.Okuyor sabah ezanını Ooo olmadı. Niye?Niye? E sabahleyin bu makamdan okunmaz ki, diyorlar.E sabahleyin bu makamdan okunmaz ki, diyorlar. Hoppala. Ne makamı ya.Hoppala. Ne makamı ya. Bizim makamdan falan haberimiz yok.Bizim makamdan falan haberimiz yok. İşte Allahu Ekber, Allahu Ekber diye bağırıyoruz.İşte Allahu Ekber, Allahu Ekber diye bağırıyoruz. Ohooo sabahleyin falanca makamdan okunursa,Ohooo sabahleyin falanca makamdan okunursa, uyku arasında mışıl mışıl uyurken, tatlı duygularla uyanırmış da,uyku arasında mışıl mışıl uyurken, tatlı duygularla uyanırmış da, ah vah vah edermiş de o güzel duygularla kalkarmış falan.ah vah vah edermiş de o güzel duygularla kalkarmış falan. Onun için şu makamdan okunurmuş.Onun için şu makamdan okunurmuş. Öğleyin bu makamdan okunurmuş.Öğleyin bu makamdan okunurmuş. İkindi de bu makamdan okunurmuş.İkindi de bu makamdan okunurmuş. Makamlar değişiyor.Makamlar değişiyor. Günün saatlerine göre.Günün saatlerine göre. Çünkü sabahleyin uyku da.Çünkü sabahleyin uyku da. Nazlı nazlı yatıyor.Nazlı nazlı yatıyor. Mışıl mışıl uyuyor.Mışıl mışıl uyuyor. Tatlı tatlı kaldıracak onu.Tatlı tatlı kaldıracak onu. Hadi aslanım sen ağasın, paşasın,Hadi aslanım sen ağasın, paşasın, ibadet uykudan daha hayırlıdır,ibadet uykudan daha hayırlıdır, hadi şu nefsini yen, şu şeytanın bacağını çatır çutur kır,hadi şu nefsini yen, şu şeytanın bacağını çatır çutur kır, kalk bilmem ne falan.kalk bilmem ne falan. Onun için başka türlü okunuyormuş.Onun için başka türlü okunuyormuş. Birisini anlattılar.

Birisini anlattılar.
Biz Ankara da Ulus’a gelirdik.Biz Ankara da Ulus’a gelirdik. Otobüsler Ulus’tan kalkardı, minibüsler Ulus’tan kalkardı,Otobüsler Ulus’tan kalkardı, minibüsler Ulus’tan kalkardı, kuyruğa girerdik, soğukta beklerdik.kuyruğa girerdik, soğukta beklerdik. Sıramız gelirdi.Sıramız gelirdi. Minibüse binerdik. Öyle herkesin arabası marabası burada,Minibüse binerdik. Öyle herkesin arabası marabası burada, hanımın arabası, çocuğun arabası, beyin arabası,hanımın arabası, çocuğun arabası, beyin arabası, bir tane kamyonet bir tane bilmem nebir tane kamyonet bir tane bilmem ne kamyon, bir tane otomobil.kamyon, bir tane otomobil. Onu da evin arkasında iki tane duruyor falan.Onu da evin arkasında iki tane duruyor falan. Öyle yok, öyle değildi.Öyle yok, öyle değildi. Kuyrukta beklerdin.Kuyrukta beklerdin. On beş dakika soğukta.On beş dakika soğukta. Ankara’nın ayazı bastırdı mı ooo.Ankara’nın ayazı bastırdı mı ooo. Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat.Ekim, Kasım, Aralık, Ocak, Şubat. Alimallah böyle insanın bakarken, bakışları donar,Alimallah böyle insanın bakarken, bakışları donar, küt diye yere düşer bakışları, o kadar.küt diye yere düşer bakışları, o kadar. Nefesi donar.Nefesi donar. Taaa şeye geldiği sırada, minibüse bineceği sırada,Taaa şeye geldiği sırada, minibüse bineceği sırada, tatlı sesli müezzin, Zincirli Camiindetatlı sesli müezzin, Zincirli Camiinde okur mu akşam ezanını veya yatsı ezanını.okur mu akşam ezanını veya yatsı ezanını. Hadi bu kadar kuyruğu bekledik ne olacak?Hadi bu kadar kuyruğu bekledik ne olacak? Namaza çağırıyor müezzin.Namaza çağırıyor müezzin. Burada da vaktimiz geldi.Burada da vaktimiz geldi. Çıkarsak o kadar daha bekleyeceğiz.Çıkarsak o kadar daha bekleyeceğiz. Hadi Allah’ın rızasını kazanayım de sevap olsun der.Hadi Allah’ın rızasını kazanayım de sevap olsun der. Bir daha bekleyim ne olursa olsun.Bir daha bekleyim ne olursa olsun. Hadi zincirli camiinde namaza.Hadi zincirli camiinde namaza. Böyle Albayın birisi tam böyle kuyrukta vasıtaya yaklaşmış,

Böyle Albayın birisi tam böyle kuyrukta vasıtaya yaklaşmış,
müezzin bir ezan okumuş, bayılmış albay.müezzin bir ezan okumuş, bayılmış albay. Demiş şu adamın hatırına camiye gideceğim demiş.Demiş şu adamın hatırına camiye gideceğim demiş. Ya adamın hatırına falan gidilmez.Ya adamın hatırına falan gidilmez. Allah rızası için gidilir ama müezzini çok beğenmiş.Allah rızası için gidilir ama müezzini çok beğenmiş. Fatih camiinde bir âmâ müezzin vardı.Fatih camiinde bir âmâ müezzin vardı. Bilmiyorum hala var mı ben orda iken.Bilmiyorum hala var mı ben orda iken. Hoparlörde açık.Hoparlörde açık. Fatih camii de tam tepenin üstünde.Fatih camii de tam tepenin üstünde. Bu tarafa baktı mı Haliç’i görür, şu tarafa baktı mı Marmara’yı görür,Bu tarafa baktı mı Haliç’i görür, şu tarafa baktı mı Marmara’yı görür, şu tarafa baktı mı Edirne kapıyı görür, bu tarafa baktı mı Beyazıt’ı görür.şu tarafa baktı mı Edirne kapıyı görür, bu tarafa baktı mı Beyazıt’ı görür. Tepede.Tepede. Fatih Sultan Mehmet öyle yere yapmış camiyi.Fatih Sultan Mehmet öyle yere yapmış camiyi. Bir ezan okur.Bir ezan okur. Musiki üstadı.Musiki üstadı. Makamların alasını biliyor.Makamların alasını biliyor. Gözleri kör ama Allah kabiliyet vermiş.Gözleri kör ama Allah kabiliyet vermiş. Bir nefes vermiş.Bir nefes vermiş. Sanki nefes ambarı göğsü.Sanki nefes ambarı göğsü. Ambar bitmiyor.Ambar bitmiyor. Bir ezanlar okur.Bir ezanlar okur. Cuma günleri bir salât u selâmlar getirir.Cuma günleri bir salât u selâmlar getirir. Arkadaşlara dedim ki; bakın bunların kıymetini bilmiyorsunuz.

Arkadaşlara dedim ki; bakın bunların kıymetini bilmiyorsunuz.
Kalkın bunları teype alın.Kalkın bunları teype alın. Çünkü her sabah bir başka hüner gösteriyor müezzin.Çünkü her sabah bir başka hüner gösteriyor müezzin. Bunlar gider sonra arasan da bulamazsın.Bunlar gider sonra arasan da bulamazsın. Bant’a alın bunları dedim.Bant’a alın bunları dedim. Aldılarsa aldırlar.Aldılarsa aldırlar. Almadılarsa bilmem artık ne oldu.Almadılarsa bilmem artık ne oldu. Bizim rahmetli Muammer Dolmacı’nın da sesi çok güzeldi.Bizim rahmetli Muammer Dolmacı’nın da sesi çok güzeldi. Çok yanık ilahi okurdu.Çok yanık ilahi okurdu. Bayılırdınız duysaydınız.Bayılırdınız duysaydınız. Yahu şunu bant’a alın ilahilerini.Yahu şunu bant’a alın ilahilerini. Şeye de gitmiş.Şeye de gitmiş. Musiki ustalarına da gitmiş,Musiki ustalarına da gitmiş, onlardan öğrenmiş ilahileri eskiden.onlardan öğrenmiş ilahileri eskiden. Yani bizim tekke de hadi Muammer bir ilahi oku derdi hocamız.Yani bizim tekke de hadi Muammer bir ilahi oku derdi hocamız. Böyle tam musikiyi bilerek,Böyle tam musikiyi bilerek, sesi de yanık ve tatlı,sesi de yanık ve tatlı, ilahileri de çok bilirdi yani sayı olarak ta çok bilirdi.ilahileri de çok bilirdi yani sayı olarak ta çok bilirdi. Alacağız, edeceğiz, he falan derken,Alacağız, edeceğiz, he falan derken, bir sabah haber geldi kibir sabah haber geldi ki Ankara'ya girerken şoförü uyumuş.Ankara'ya girerken şoförü uyumuş. Yanda duran bir tırın, görmemişler durduğunu alacakaranlıkta,Yanda duran bir tırın, görmemişler durduğunu alacakaranlıkta, arkadan altına girmişler.arkadan altına girmişler. İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn.İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn. Cenaze namazını kıldırdık Isparta'da.Cenaze namazını kıldırdık Isparta'da. Süleyman Demirel bile arkamda kıldı.Süleyman Demirel bile arkamda kıldı. Ben imam oldum.Ben imam oldum. O arkamda namaz kıldı.O arkamda namaz kıldı. Kimler?Kimler? Türkiye’nin her yerinden en meşhur insanlar geldi.

Türkiye’nin her yerinden en meşhur insanlar geldi.
İşte böyle müezzin ezanı bitirinceye kadar böyle durur.İşte böyle müezzin ezanı bitirinceye kadar böyle durur. Ne kadar büyük şeref.Ne kadar büyük şeref. Cenâb-ı Hak elini müezzin in başına koyuyor.Cenâb-ı Hak elini müezzin in başına koyuyor. Ne demekse, nasıl bir halse, ne oluyorsa,Ne demekse, nasıl bir halse, ne oluyorsa, ne mübarek bir durumsa öyle olur.ne mübarek bir durumsa öyle olur. Ve innehû le-yağfiru lehû.

Ve innehû le-yağfiru lehû.
Ve Allahu Teâlâ hazretleri bu müezzini affı mağfiret eder.Ve Allahu Teâlâ hazretleri bu müezzini affı mağfiret eder. Medde savtihî.Medde savtihî. Sesinin uzattığı kadar sesini.Sesinin uzattığı kadar sesini. Sesi uzunluğunca mağfiret eder.Sesi uzunluğunca mağfiret eder. Bu ne demek?Bu ne demek? Sesi uzunluğu kadar mağfiret eder ne demek?

Sesi uzunluğu kadar mağfiret eder ne demek?
Müezzini mağfiret ediyor.

Müezzini mağfiret ediyor.
Medde savtihî.Medde savtihî. Sesinin uzatması kadar.Sesinin uzatması kadar. Yani ne kadar sesi uzatırsa, ne kadar yükseltirse o kadarYani ne kadar sesi uzatırsa, ne kadar yükseltirse o kadar çok mağfiret eder mi demek?çok mağfiret eder mi demek? Yoksa sesi nereye kadar uzanıyorsaYoksa sesi nereye kadar uzanıyorsa o kadar mı mağfiret eder demek?o kadar mı mağfiret eder demek? Hani çocuğa soruyorsun. Gel bakalım buraya küçük.

Hani çocuğa soruyorsun. Gel bakalım buraya küçük.
Geliyor tıpış tıpış.Geliyor tıpış tıpış. Göster bakalım beni ne kadar seviyorsun.Göster bakalım beni ne kadar seviyorsun. Şu kadar seviyorum.Şu kadar seviyorum. Daha daha?Daha daha? Şu kadar seviyorum.Şu kadar seviyorum. Daha daha?Daha daha? Şu kadar seviyorum.Şu kadar seviyorum. Ha tamam. Yani böyle sevgi böyle ölçülmez amaHa tamam. Yani böyle sevgi böyle ölçülmez ama işte çok sevdiğini öyle şey yapıyor.işte çok sevdiğini öyle şey yapıyor. Acaba sesinin uzandığı yere kadar mağfiret eder.

Acaba sesinin uzandığı yere kadar mağfiret eder.
Yani o kadar mı büyük mağfiret ediyor.Yani o kadar mı büyük mağfiret ediyor. Büyüklüğünü mü ölçmek için göstermek için söylenmiş bu söz.Büyüklüğünü mü ölçmek için göstermek için söylenmiş bu söz. Yoksa sesiniYoksa sesini uzatıp devam ettirdiği müddetçe,uzatıp devam ettirdiği müddetçe, numaratör çalışıyor, mağfiret devam ediyor ediyor ediyor.numaratör çalışıyor, mağfiret devam ediyor ediyor ediyor. Ne kadar uzatırsa o kadar çok mu mağfiret ediyor.Ne kadar uzatırsa o kadar çok mu mağfiret ediyor. Öyle mi demek.Öyle mi demek. Yoksa başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz.Yoksa başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz. Sesi nereye kadar gidiyorsa,Sesi nereye kadar gidiyorsa, ne kadar mahlûk varsa hepsi müezzine dua edermiş.ne kadar mahlûk varsa hepsi müezzine dua edermiş. Taşlar ağaçlar, kuşlar, böcekler,Taşlar ağaçlar, kuşlar, böcekler, zerreler her şey.zerreler her şey. Her şey şehadet edermiş,Her şey şehadet edermiş, müezzinle beraber ve müezzine dua edermiş.müezzinle beraber ve müezzine dua edermiş. Dağın, taşın, kurdun, kuşun, ağacın, yaprağın,Dağın, taşın, kurdun, kuşun, ağacın, yaprağın, çiçeğin, böceğin duasını alıyor müezzin.çiçeğin, böceğin duasını alıyor müezzin. Bizim köyde bir kör Ali vardı. Bir gözü kör.

Bizim köyde bir kör Ali vardı. Bir gözü kör.
Küçükken tüfek tüfeğe oynamışlar. Kör etmiş nasıl.Küçükken tüfek tüfeğe oynamışlar. Kör etmiş nasıl. Babayiğit adamdı.Babayiğit adamdı. Kemikli, yapılı, kalın sesli de bir adamdı.Kemikli, yapılı, kalın sesli de bir adamdı. Ne derler tenör, bariton, bas.Ne derler tenör, bariton, bas. Bauuuabu bauuuuu.Bauuuabu bauuuuu. Kalın ses, ince ses, tiz ses, pes ses diyoruz ya.Kalın ses, ince ses, tiz ses, pes ses diyoruz ya. Beş kilometre uzakta bizim şey yalımız.Beş kilometre uzakta bizim şey yalımız. Köyümüz tepede.Köyümüz tepede. Köyümüzün yalısı beş kilometre aşağıda.Köyümüzün yalısı beş kilometre aşağıda. Köyden ezan okurdu, yalıda zeytin toplayanlarKöyden ezan okurdu, yalıda zeytin toplayanlar ezanı duyarlarmış.ezanı duyarlarmış. Hoparlör yok o zaman. Hoparlör yok.Hoparlör yok o zaman. Hoparlör yok. Öyle koca sesliydi bende hatırlıyorum.Öyle koca sesliydi bende hatırlıyorum. Kolundan tutarlardı camiye getirirlerdi.Kolundan tutarlardı camiye getirirlerdi. Kalın sesli bir kimseydi.Kalın sesli bir kimseydi. İki gözü de kördü. Görmezdi.İki gözü de kördü. Görmezdi. Ama öyle kalın, çok sesli.Ama öyle kalın, çok sesli. Yani sesini ne kadar duyurursa o kadar iyi.Yani sesini ne kadar duyurursa o kadar iyi. Haa vakit olmuş bak.Haa vakit olmuş bak. Ezan duyuluyor.Ezan duyuluyor. Hadi namaz kılalım.Hadi namaz kılalım. Bırakın şimdi zeytin toplamayı falan.Bırakın şimdi zeytin toplamayı falan. Şu namazı kılıverelim de ondan sonra devam edelim.Şu namazı kılıverelim de ondan sonra devam edelim. Namaz vaktini bildiriyor.Namaz vaktini bildiriyor. Şimdi her şey kolaylaştı.Şimdi her şey kolaylaştı. Füf füf yapıyorsun, vuv vuv ses çıkıyor.Füf füf yapıyorsun, vuv vuv ses çıkıyor. Hafifçe bir okuyorsun, gümbür gümbür ses etrafa dağılıyor.Hafifçe bir okuyorsun, gümbür gümbür ses etrafa dağılıyor. Hoparlör çıktı.Hoparlör çıktı. Bilmem eee hoparlör çıktı, yasak ta çıktı.Bilmem eee hoparlör çıktı, yasak ta çıktı. Sesini uzattırmıyor şimdi hükümet.Sesini uzattırmıyor şimdi hükümet. Neden? Rahatsız olurmuş.

Neden? Rahatsız olurmuş.
Biz bizim mahalleye cami yaptık.Biz bizim mahalleye cami yaptık. Ankara'da merkez bankası evleri mahallesi.Ankara'da merkez bankası evleri mahallesi. Minarenin hoparlörünün kablolarını kesiyorlar.Minarenin hoparlörünün kablolarını kesiyorlar. İkide bir.İkide bir. Neymiş biz burada camii istemiyoruz.Neymiş biz burada camii istemiyoruz. Minare istemiyoruz. Neden?Minare istemiyoruz. Neden? Sabah ezan okununca çocuklarının uykuları kaçıyormuş,Sabah ezan okununca çocuklarının uykuları kaçıyormuş, saatleri bozulacakmış.saatleri bozulacakmış. Uyku bölünürse.Uyku bölünürse. Dayak istiyorlar.Dayak istiyorlar. Cenâb-ı Hakk’ın nimetlerini yiyiyor da Cenâb-ı Hakk’ınCenâb-ı Hakk’ın nimetlerini yiyiyor da Cenâb-ı Hakk’ın ezanı okunurken o kadar sevdiği ezan,ezanı okunurken o kadar sevdiği ezan, okutturmamaya çalışıyolar.okutturmamaya çalışıyolar. Fe-iza ferağa.

Fe-iza ferağa.
Ezanı bitirdiği zaman müezzin.Ezanı bitirdiği zaman müezzin. Kâle’r-rabbü.Kâle’r-rabbü. Allahu Teâlâ hazretleri o zaman buyurur ki;Allahu Teâlâ hazretleri o zaman buyurur ki; Sadakte abdî.Sadakte abdî. Ey kulum sözlerini doğru söyledin,Ey kulum sözlerini doğru söyledin, doğru sözler söyledin.doğru sözler söyledin. Çünkü Allahu Ekber.Çünkü Allahu Ekber. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh.Eşhedü en lâ ilâhe illallâh. Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah.Eşhedü enne Muhammeden Resûlullah. Hayyealessalaah hayyealalfelah.Hayyealessalaah hayyealalfelah. Yani ezanın bütün sözleri doğru.Yani ezanın bütün sözleri doğru. Doğru sözler söyledin ey müezzin.Doğru sözler söyledin ey müezzin. Doğru sözler seslendin der.Doğru sözler seslendin der. Ve şehidte şehâdete’l-hakk.Ve şehidte şehâdete’l-hakk. Ve hak, hakikatlere şahitlik ettin.Ve hak, hakikatlere şahitlik ettin. Onu bildirdin.Onu bildirdin. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh.Eşhedü en lâ ilâhe illallâh. Ben şahitlik ederim ki; Allah’tan başka ilah yoktur.Ben şahitlik ederim ki; Allah’tan başka ilah yoktur. Ve eşhedü enne Muhammeden resûlüllah.Ve eşhedü enne Muhammeden resûlüllah. Ve Şehadet ederim ki; Muhammed onun elçisidir, resûludür.Ve Şehadet ederim ki; Muhammed onun elçisidir, resûludür. Hak şeylere, şehadet ettin der.Hak şeylere, şehadet ettin der. Doğru söyledin der Cenâb-ı Hak.Doğru söyledin der Cenâb-ı Hak. Takdir eder.Takdir eder. Takdir buyurur kulunu.Takdir buyurur kulunu. Ondan sonra da der ki.

Ondan sonra da der ki.
Fe-ebşir.

Fe-ebşir.
Hadi sana müjde, müjdeler olsun.Hadi sana müjde, müjdeler olsun. Cenâb-ı Hak bir kulunu müjdelerse daha ne istiyor kul.Cenâb-ı Hak bir kulunu müjdelerse daha ne istiyor kul. Başkasının müjdesine mi benzer.Başkasının müjdesine mi benzer. Cenâb-ı hak diyor ki müjdeler olsun.Cenâb-ı hak diyor ki müjdeler olsun. Demek ki, ne mükâfatlar gelecek.Demek ki, ne mükâfatlar gelecek. Onun için Hz. Ömer radıyallahu anh efendimiz,

Onun için Hz. Ömer radıyallahu anh efendimiz,
halife olmasaydım, halife seçilmeseydim müezzinlik yapardım demiş.halife olmasaydım, halife seçilmeseydim müezzinlik yapardım demiş. Halife olduğu için imamlık yapıyor. İmam.Halife olduğu için imamlık yapıyor. İmam. Namazı kıldırıyor.Namazı kıldırıyor. O vazife olmasaydı, müezzinlik yapardım.O vazife olmasaydı, müezzinlik yapardım. Çünkü müezzinlerin sevabı çok.Çünkü müezzinlerin sevabı çok. Müezzinlik sırf sevap.

Müezzinlik sırf sevap.
Kemiksiz et.Kemiksiz et. Lop et.Lop et. Gayet güzel yağsız, kemiksiz.Gayet güzel yağsız, kemiksiz. Tam makbul en kıymetli yeri etin en güzel.Tam makbul en kıymetli yeri etin en güzel. İmamlık, imamlık sorumluluk.İmamlık, imamlık sorumluluk. Doğru okuyacak, abdest i güzel olacak,Doğru okuyacak, abdest i güzel olacak, kafası düzgün olacak,kafası düzgün olacak, aklına bir şey getirmeyecek,aklına bir şey getirmeyecek, Cenâb-ı hakkın huzurunda cemaati temsil ediyor,Cenâb-ı hakkın huzurunda cemaati temsil ediyor, halini harekine, adabına dikkat edecek.halini harekine, adabına dikkat edecek. Bir şey oldu mu, bütün cemaatin sorumluluğu ona yüklenir.Bir şey oldu mu, bütün cemaatin sorumluluğu ona yüklenir. Yanlışlık yaptı mı?Yanlışlık yaptı mı? Adamın birisi namaza durmuş.

Adamın birisi namaza durmuş.
Arkasında kardeşi varmış. Meczup.Arkasında kardeşi varmış. Meczup. Akıllı falan değil.Akıllı falan değil. Deli gibi ama acayip delilerden.Deli gibi ama acayip delilerden. Möööö demiş arkadan,Möööö demiş arkadan, namaza durduktan sonra.namaza durduktan sonra. Gitmiş anasına şikâyet etmiş imam.Gitmiş anasına şikâyet etmiş imam. Demiş yahu şu kardeşim beni çok mahcup etti şeyde namazda.Demiş yahu şu kardeşim beni çok mahcup etti şeyde namazda. Tam ben Allahu Ekber dedim, Subhanekeyi okudum.Tam ben Allahu Ekber dedim, Subhanekeyi okudum. Fâtiha’yı okuyacağım.Fâtiha’yı okuyacağım. Arkadan öküz gibi bağırdı. Mööö dedi.Arkadan öküz gibi bağırdı. Mööö dedi. Evladım niye böyle yaptın?

Evladım niye böyle yaptın?
O meczupa soruyor annesi.O meczupa soruyor annesi. Demiş anacım.Demiş anacım. Meczup ama öyle yakan yıkan delilerden değil.Meczup ama öyle yakan yıkan delilerden değil. Başka türlü bir şey.Başka türlü bir şey. Herkes meczup sanıyor.Herkes meczup sanıyor. Anacım demiş, sen kendisine sor bakalım.Anacım demiş, sen kendisine sor bakalım. Ben möö dediğim zaman aklında ne vardı?Ben möö dediğim zaman aklında ne vardı? Evladım demiş o zaman neyi düşünüyordun sen namazda?

Evladım demiş o zaman neyi düşünüyordun sen namazda?
Annecim demiş, tam o sırada aklıma öküz geldi.Annecim demiş, tam o sırada aklıma öküz geldi. Tarlada mı bıraktım, ahıra mı götürdüm,Tarlada mı bıraktım, ahıra mı götürdüm, bilmem şöyle mi oldu, böyle mi oldu, diye namazda.bilmem şöyle mi oldu, böyle mi oldu, diye namazda. Hakikaten şeytan namaza durdu mu insanın aklınaHakikaten şeytan namaza durdu mu insanın aklına en olmadık şeyleri getirir.en olmadık şeyleri getirir. Yani tabii Cenâb-ı Hakkın huzurundaYani tabii Cenâb-ı Hakkın huzurunda insan öküz düşünme yeri mi orası?insan öküz düşünme yeri mi orası? Tabii öteki meczup ama kalp gözü açık, basireti açık.

Tabii öteki meczup ama kalp gözü açık, basireti açık.
O Öyle öküzü düşündü diye arkadan möö demiş.O Öyle öküzü düşündü diye arkadan möö demiş. Namazı bırakmış gitmiş.Namazı bırakmış gitmiş. Böyle namaz olmaz diye.Böyle namaz olmaz diye. Yani öküzü düşünerek namaz mı olur?Yani öküzü düşünerek namaz mı olur? İmamlık sorumluluk demek.

İmamlık sorumluluk demek.
Ama müezzinlik, kemiksiz, yağsız,Ama müezzinlik, kemiksiz, yağsız, kıymetli, en pahalı yeri etin.kıymetli, en pahalı yeri etin. Neresi ise artık adını siz biliyorsunuz.Neresi ise artık adını siz biliyorsunuz. Allah bizi hep sevaplı işleri yapmaya muvaffak eylesin.

Allah bizi hep sevaplı işleri yapmaya muvaffak eylesin.
El Fâtiha.

El Fâtiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2