Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Belâların Hikmeti

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Belâların Hikmeti, Peygamber SAS Boş Şey Söylemez, Uhud Dağı Gibi Amel, Cuma Günü Gusletmek, Yatmadan Önce İhlâs Okumak, Yüz Tesbihin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Belâların Hikmeti

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Belâların Hikmeti, Peygamber SAS Boş Şey Söylemez, Uhud Dağı Gibi Amel, Cuma Günü Gusletmek, Yatmadan Önce İhlâs Okumak, Yüz Tesbihin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl.

Bu hadisi şerif'te Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki; Bu hadisi şerif'te Cenâb-ı Peygamber Efendimiz buyuruyorlar ki;

E yesürruküm en tasihhu ve lâ teskamû? "Siz hiç hasta olmadan daima sıhhat üzerine olmayı elbette seversiniz." E yesürruküm en tasihhu ve lâ teskamû? "Siz hiç hasta olmadan daima sıhhat üzerine olmayı elbette seversiniz."

Hepimizin sevdiği şeydir yani rahatsız olmayalım, her hangi bakımdan olursa olun, ve sağlam olalım.Hepimizin sevdiği şeydir yani rahatsız olmayalım, her hangi bakımdan olursa olun, ve sağlam olalım. Bu hepimizin istediği şeydir. Hastalıktan her türlü dertlerden de korkar kaçınırız. Bu hepimizin istediği şeydir. Hastalıktan her türlü dertlerden de korkar kaçınırız.

E tühibbûne en tekûnû ke'l-humuri's-sayyâleti? E tühibbûne en tekûnû ke'l-humuri's-sayyâleti?

Bu teşbih olaraktan genç ufak yavrular nasıl hoplarlar.Bu teşbih olaraktan genç ufak yavrular nasıl hoplarlar. Burada da merkebin yavrusunun nasıl zıpladığını tasvir buyuraraktan; Burada da merkebin yavrusunun nasıl zıpladığını tasvir buyuraraktan;

"Bunlar gibi böyle siz de hep canlı, hoplayıcı, zıplayıcı, hareketli olmasını mı istersiniz?""Bunlar gibi böyle siz de hep canlı, hoplayıcı, zıplayıcı, hareketli olmasını mı istersiniz?" Ve mâ tühibbûne en tekûnû ashâbe belâin ve ashâbe keffârâtin?Ve mâ tühibbûne en tekûnû ashâbe belâin ve ashâbe keffârâtin? "İstersiniz de ashab-ı belâ ve ashab-ı keffâreden olmanızı istemezsiniz, yani sevmezsiniz." "İstersiniz de ashab-ı belâ ve ashab-ı keffâreden olmanızı istemezsiniz, yani sevmezsiniz."

Hepimizin yani içi. İçimiz böyle belalar geldi miydi feryad u figan koparırız.Hepimizin yani içi. İçimiz böyle belalar geldi miydi feryad u figan koparırız. Hastalıklar gelince kezalik öyle feryad u figanlar koparırız.Hastalıklar gelince kezalik öyle feryad u figanlar koparırız. Daima isteriz ki sağlam kalalım ve işimiz yolunda olsun. Hepimizin arzusu. Daima isteriz ki sağlam kalalım ve işimiz yolunda olsun. Hepimizin arzusu.

Halbuki şimdi; İnne'l-abde le-tekûnû lehû'l-menziletü indallâhi. "Tahkik, kulun ind-i ilahide bir makamı vardırHalbuki şimdi;

İnne'l-abde le-tekûnû lehû'l-menziletü indallâhi. "Tahkik, kulun ind-i ilahide bir makamı vardır
bir yeri vardır, erişeceği bir derecesi vardır." bir yeri vardır, erişeceği bir derecesi vardır." Mâ yeblüğuhâ bi-şey'in min amelihi. "Fakat ona erişmek için onda o iktidar yok, yapamıyor." Mâ yeblüğuhâ bi-şey'in min amelihi. "Fakat ona erişmek için onda o iktidar yok, yapamıyor."

Gece namazları, hayırlar, ibadetlerin çeşiti filan bunlar da muvaffak olamıyor.Gece namazları, hayırlar, ibadetlerin çeşiti filan bunlar da muvaffak olamıyor. Olamadığı için de o makama ulaşamıyor. Olamadığı için de o makama ulaşamıyor.

Hattâ yebteliyehu bi-belâin.Hattâ yebteliyehu bi-belâin. "Bundan dolayı Allah onu, her ne şekilde olursa olsun, bir iptila ile müptela kılar. "Bundan dolayı Allah onu, her ne şekilde olursa olsun, bir iptila ile müptela kılar. " Fe-yübelliğahu tilke'l-menzilete." Fe-yübelliğahu tilke'l-menzilete. "O ind-i ilahide ona mev'ud olan makama, dereceye ulaştırmak için o beliye ona vesile olur." "O ind-i ilahide ona mev'ud olan makama, dereceye ulaştırmak için o beliye ona vesile olur."

Onun için beliyeler haddizatında ağırdır, güçtür, zordur, tahammülü de ağırdır.Onun için beliyeler haddizatında ağırdır, güçtür, zordur, tahammülü de ağırdır. Ama insanları böyle yüksek menzillere, makamlara ulaştırmasına da vesiledir. Ama insanları böyle yüksek menzillere, makamlara ulaştırmasına da vesiledir. Şöyle bir [hikayeyi bir] mevize kitabında görmüştüm, buna uyar. Şöyle bir [hikayeyi bir] mevize kitabında görmüştüm, buna uyar.

Allah celle ve alâ'nın velisinden birisi âhirete intikal devresinde.Allah celle ve alâ'nın velisinden birisi âhirete intikal devresinde. Tabi riyazetle geçmiş zavallının ömrü. O anda iken istiyor Cenâb-ı Hak'tan; Tabi riyazetle geçmiş zavallının ömrü. O anda iken istiyor Cenâb-ı Hak'tan;

"Yâ Rabbi! Bir süt olsa da bir parça içsem, nafakalansam." Başka bir şey yiyemiyor belki. "Yâ Rabbi! Bir süt olsa da bir parça içsem, nafakalansam."

Başka bir şey yiyemiyor belki.

Dostları hemen tedarik etmişler, adamcağıza sütü verecekleri vakitteDostları hemen tedarik etmişler, adamcağıza sütü verecekleri vakitte Cenâb-ı Hak bir meleğine emretmiş, adamın elini çelmelemişler döktürmüşler sütü.Cenâb-ı Hak bir meleğine emretmiş, adamın elini çelmelemişler döktürmüşler sütü. O sütü içememiş, az sonra da âhirete intikal etmiş. O sütü içememiş, az sonra da âhirete intikal etmiş.

Bu esnada bir de Allah'ın düşmanlarından birisi, o da ölüm halinde.Bu esnada bir de Allah'ın düşmanlarından birisi, o da ölüm halinde. Onun da canı gayet nadide bir balık istemiş. Ki o balık o memlekette yok.Onun da canı gayet nadide bir balık istemiş. Ki o balık o memlekette yok. O memleket deryasında olmayan bir balığı istemiş canı gâvurcağızın. O memleket deryasında olmayan bir balığı istemiş canı gâvurcağızın.

Etrafındakiler koşuşmuşlar sağa sola, balıkçılara filan. Cenâb-ı Hak diğer bir deryadan,Etrafındakiler koşuşmuşlar sağa sola, balıkçılara filan. Cenâb-ı Hak diğer bir deryadan, o balığın olduğu deryada o deryaya o balığı aktarttırmış.o balığın olduğu deryada o deryaya o balığı aktarttırmış. O tutucuların ağına balık gelmiş, tutmuşlar götürmüşler, "Buyurun!" demişler adama. O tutucuların ağına balık gelmiş, tutmuşlar götürmüşler, "Buyurun!" demişler adama. Adam da onun yemiş gebermiş. Melek taaccüpde kalmış, bu işi yapan melek. Adam da onun yemiş gebermiş.

Melek taaccüpde kalmış, bu işi yapan melek.

"Yâ Rabbi!" demiş, "Bu senin sevgili kulun, bütün ömrünü taatle ibadetle geçirmiş senin bir velin iken,"Yâ Rabbi!" demiş, "Bu senin sevgili kulun, bütün ömrünü taatle ibadetle geçirmiş senin bir velin iken, son nefesinde bir süt istedi de onu da nasip etmedin buna." demiş. son nefesinde bir süt istedi de onu da nasip etmedin buna." demiş.

"Bu da." demiş, "Senin düşmanından en büyük bir düşman işte. Kitap tanımaz, peygamber tanımaz."Bu da." demiş, "Senin düşmanından en büyük bir düşman işte. Kitap tanımaz, peygamber tanımaz. Hikmetinden sual olunmaz ama buna da muradını verdin yine." demiş. Hikmetinden sual olunmaz ama buna da muradını verdin yine." demiş.

Şu Ümmeti Muhammed'e ibret olsun nazarıyla Cenâb-ı Hak buyuruyor ki; Şu Ümmeti Muhammed'e ibret olsun nazarıyla Cenâb-ı Hak buyuruyor ki;

O veli kulumun âhirette bir derecesi vardı ki ona ulaşamamıştı.O veli kulumun âhirette bir derecesi vardı ki ona ulaşamamıştı. Ona ulaşamamıştı, o bir yudum sütü içse de olur içmese de olur. Ona ulaşamamıştı, o bir yudum sütü içse de olur içmese de olur. Nasıl olsa o 5-10 dakika sonra âhirete gelecek.Nasıl olsa o 5-10 dakika sonra âhirete gelecek. Onu ona vermedim ki âhirette o dereceyi ona vereyim diyerekten. Onu ona vermedim ki âhirette o dereceyi ona vereyim diyerekten.

Ve'l-âhiratü hayrun ve ebkâ. Başka bir şey yok. Burada içeceği süt ne olacak? Ve'l-âhiratü hayrun ve ebkâ.

Başka bir şey yok.

Burada içeceği süt ne olacak?

İşte yine sizi fuzulattan def olup gidecek, kıymeti yok. Ama âhiret dereceleri böyle değil. İşte yine sizi fuzulattan def olup gidecek, kıymeti yok. Ama âhiret dereceleri böyle değil.

"O gavurun da." demiş, "Cehennemde ineceği bir derece daha vardı. Esfeli safiline. O da ona ulaşamamıştı."O gavurun da." demiş, "Cehennemde ineceği bir derece daha vardı. Esfeli safiline. O da ona ulaşamamıştı. Ona da o şeysini verdim ki onun şükrünü yapmasın, yapamaz zaten. Ona da o şeysini verdim ki onun şükrünü yapmasın, yapamaz zaten. Onun şükrünü yapamadığından dolayı o nimetin cezası da ona inzimam etsin diyerekten Onun şükrünü yapamadığından dolayı o nimetin cezası da ona inzimam etsin diyerekten onun da istediğini öyle verdim." demiş. Allah kusurumuzu affetsin. onun da istediğini öyle verdim." demiş.

Allah kusurumuzu affetsin.

Onun için; Eşeddü'l-belâi ale'l-enbiyâi. "En büyük belalar peygamberlerin başına gelmiştir." Onun için;

Eşeddü'l-belâi ale'l-enbiyâi. "En büyük belalar peygamberlerin başına gelmiştir."

Şimdi aşûre ayındayız. Nuh aleyhisselam'ın başına geleni bir kere düşün.Şimdi aşûre ayındayız. Nuh aleyhisselam'ın başına geleni bir kere düşün. Ondan sonra Âdem aleyhisselam'ın da başta ta bizim Peygamberimize kadar gel.Ondan sonra Âdem aleyhisselam'ın da başta ta bizim Peygamberimize kadar gel. Her peygamber neler çekmiş yani. Her peygamber neler çekmiş yani. Şöyle insanın hafızasında bir toplanacak olursa onlar hep Allahu Teâlâ'nın en sevgilileri.Şöyle insanın hafızasında bir toplanacak olursa onlar hep Allahu Teâlâ'nın en sevgilileri. Sonra Habib-i Hüdâ bizim peygamberimiz sevgililerin sevgilisi. Sonra Habib-i Hüdâ bizim peygamberimiz sevgililerin sevgilisi. Onun çektiği iptilayı da şöyle bir göz önüne getir. O Mekke'de kureyşlilerin yapmadığı mı kaldı? Onun çektiği iptilayı da şöyle bir göz önüne getir.

O Mekke'de kureyşlilerin yapmadığı mı kaldı?

Medine'ye geldikten sonra öyle. Mübarek karıncağızına taş bağlar öyle hayatını geçirir.Medine'ye geldikten sonra öyle. Mübarek karıncağızına taş bağlar öyle hayatını geçirir. Yani kaç gün bazen yemedikleri olurmuş. Ama bu zaruri bir şey değil.Yani kaç gün bazen yemedikleri olurmuş. Ama bu zaruri bir şey değil. Buna fakr u ihtiyarî diyorlar ki bununla Cenâb-ı Hakk'a iftihar ediyor. Buna fakr u ihtiyarî diyorlar ki bununla Cenâb-ı Hakk'a iftihar ediyor. Varken yemiyor, bunu yokluktan yaptı zannetmemelidir yani. Resûlün emrine âmâde idi kâinat. Varken yemiyor, bunu yokluktan yaptı zannetmemelidir yani. Resûlün emrine âmâde idi kâinat. Bu kâinat emrine âmâde olduğu halde Cenâb-ı Hak'tan böyle istiyor, böyle yapıyordu. Bu kâinat emrine âmâde olduğu halde Cenâb-ı Hak'tan böyle istiyor, böyle yapıyordu.

Onun için fakirlik fenadır ama iman fakirliği hepsinden fenadır. Şimdi eski ashabı kiramı düşünün.Onun için fakirlik fenadır ama iman fakirliği hepsinden fenadır. Şimdi eski ashabı kiramı düşünün. Hepsi zaruret içerisinde adamlar. Hepsinin karınlarında taş bağlı. Geldiler şikayete Efendimize; Hepsi zaruret içerisinde adamlar. Hepsinin karınlarında taş bağlı. Geldiler şikayete Efendimize;

"Yâ Resûlallah! Bak şu halimize!"Yâ Resûlallah! Bak şu halimize! Açlıktan tahammülümüz kalmadı da taş bağladık karnımıza." dediler, Efendimiz de kendisininkini de gösteriverdi.Açlıktan tahammülümüz kalmadı da taş bağladık karnımıza." dediler, Efendimiz de kendisininkini de gösteriverdi. Gösteriverince hallerine şükür. İmanlarının kuvvetinin şeysine bakın. Gösteriverince hallerine şükür. İmanlarının kuvvetinin şeysine bakın.

Tüm kainata meydan okuyan Acem gibi bir [devleti,] yani o günün,Tüm kainata meydan okuyan Acem gibi bir [devleti,] yani o günün, bugünün rusyası amerikası nispetinde olan krallıkları dize getiren o fakir kavim oldu. bugünün rusyası amerikası nispetinde olan krallıkları dize getiren o fakir kavim oldu. Ashabı kiram bir şeysi yok, ama iki büyük düşmanı dize getirdiler. Neden? Ashabı kiram bir şeysi yok, ama iki büyük düşmanı dize getirdiler.

Neden?

İmandaki o kuvvetten. İmanın zayıf olursa istersen altınlara boğul. Kâinat senin, paran olsun.İmandaki o kuvvetten. İmanın zayıf olursa istersen altınlara boğul. Kâinat senin, paran olsun. Her taraf senin olsun, altınla dolu olsun ama iman yok, hiç para etmez.Her taraf senin olsun, altınla dolu olsun ama iman yok, hiç para etmez. İman olduktan sonra para olmazsa zararı yok, Olursa o zaman imanla para daha kuvvetli olur başka. İman olduktan sonra para olmazsa zararı yok, Olursa o zaman imanla para daha kuvvetli olur başka.

Onun için iptilalardan yine Cenâb-ı Hakk'a deriz ki; "Yâ Rabbi! Biz âciz kuluz.Onun için iptilalardan yine Cenâb-ı Hakk'a deriz ki;

"Yâ Rabbi! Biz âciz kuluz.
Tahammülümüz de yoktur. Sen o dereceleri bize o iptilalara biz mâruz kalmadan ver bize.Tahammülümüz de yoktur. Sen o dereceleri bize o iptilalara biz mâruz kalmadan ver bize. Çünkü bizim onlara tahammül edecek durumumuz yok." Allah esirgeye. Çünkü bizim onlara tahammül edecek durumumuz yok."

Allah esirgeye.

Kade'l-fakru en yekûne küfran.Kade'l-fakru en yekûne küfran. "O fakirlik öyle korkulu bir şeydir ki gâvurluğa kadar adamı sürükler götürür." "O fakirlik öyle korkulu bir şeydir ki gâvurluğa kadar adamı sürükler götürür."

Tahammülsüzlük zor şey. Bakıyorsun etrafın oo mükemmel, her şey yerinde.Tahammülsüzlük zor şey. Bakıyorsun etrafın oo mükemmel, her şey yerinde. E sen zarurette kalınca özenirsin onlara. Allah göstermesin. E sen zarurette kalınca özenirsin onlara.

Allah göstermesin.

E yahsebu ehadüküm müttekien alâ erîketihi ennallâhe teâlâ lem yuharrim şey'en illâ mâ fî hâze'l-kur'âni?E yahsebu ehadüküm müttekien alâ erîketihi ennallâhe teâlâ lem yuharrim şey'en illâ mâ fî hâze'l-kur'âni? Bu çoktan beri olan bir hadisenin bugünkü de zuhurudur.Bu çoktan beri olan bir hadisenin bugünkü de zuhurudur. Bugünün insanına bu haramdır, bu günahtır dediğin vakitte; Bugünün insanına bu haramdır, bu günahtır dediğin vakitte;

"Kur'an'da yeri var mı?" diyor. Kur'an'dan yer istiyor, Kur'an'da bulamazsan onu kabul etmiyor."Kur'an'da yeri var mı?" diyor.

Kur'an'dan yer istiyor, Kur'an'da bulamazsan onu kabul etmiyor.
Kur'an'da olmazsa, âyeti gösteremezsen hadise şey yapmıyor. Âyeti gösteremezsen; Kur'an'da olmazsa, âyeti gösteremezsen hadise şey yapmıyor. Âyeti gösteremezsen;

"Ha, siz onu uydurdunuz." deyiveriyor, âyet istiyor. "Ha, siz onu uydurdunuz." deyiveriyor, âyet istiyor.

Cenâb-ı Peygamber burada onları bize misal vererekten, bu inkarı bir istifamdır. Cenâb-ı Peygamber burada onları bize misal vererekten, bu inkarı bir istifamdır.

E lâ ve innî vallâhi kad emertü ve veaztü ve neheytü an eşyâe innehâ ke-misli'l-kur'âni ev eksera.E lâ ve innî vallâhi kad emertü ve veaztü ve neheytü an eşyâe innehâ ke-misli'l-kur'âni ev eksera. "Ben de Kur'an gibi ve Kur'an'dan daha çok, birçok şeyleri emretmiş ve nehiy etmişimdir." "Ben de Kur'an gibi ve Kur'an'dan daha çok, birçok şeyleri emretmiş ve nehiy etmişimdir."

Ki sünnetler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in emirleridir.Ki sünnetler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in emirleridir. Onun mukabili olan kerahatler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in nehyettiği şeylerdir.Onun mukabili olan kerahatler Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in nehyettiği şeylerdir. Bunlar ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in şeyleridir. Bunlar ki Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in şeyleridir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de kendiliğinden hiçbir şey söylemez.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de kendiliğinden hiçbir şey söylemez. Onun her sözü Kur'an'a muvafıkdır ve Hakk'ın emri ile onları ümmetine tebliğ eder. Onun her sözü Kur'an'a muvafıkdır ve Hakk'ın emri ile onları ümmetine tebliğ eder.

Vennecmi izâ hevâ mâ dalle sahibüküm ve mâ ğavâ ve mâ yentiku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ. Vennecmi izâ hevâ mâ dalle sahibüküm ve mâ ğavâ ve mâ yentiku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ.

O Cenâb-ı Hakk'ın bir vahyinin neticesidir o.O Cenâb-ı Hakk'ın bir vahyinin neticesidir o. Onun için "Peygamber buyurdu" dediği vakitte, o Allahu Teâlâ'nın bir vahyi ile gelendir. Onun için "Peygamber buyurdu" dediği vakitte, o Allahu Teâlâ'nın bir vahyi ile gelendir.

Ve innallâhe azze ve celle lem yuhille leküm en tedhulû büyûte ehli'l-kitâbi illâ bi-iznin.. ["Muhakkak ki Allah celle ve alâ ehl-i kitabın evlerine kendilerinin izni olmadan girmenizi size helal kılmadı."] Ve innallâhe azze ve celle lem yuhille leküm en tedhulû büyûte ehli'l-kitâbi illâ bi-iznin.. ["Muhakkak ki Allah celle ve alâ ehl-i kitabın evlerine kendilerinin izni olmadan girmenizi size helal kılmadı."]

Ancak çalarsın, bir müslümanın evine nasıl izinle giriyorsun, onun evine de ancak izinle girebilirsin. Ancak çalarsın, bir müslümanın evine nasıl izinle giriyorsun, onun evine de ancak izinle girebilirsin.

Ve lâ darbe nisâihim. "Onların kadınlarını dövmeye de hakkımız yoktur." Ve lâ darbe nisâihim. "Onların kadınlarını dövmeye de hakkımız yoktur."

Gavur karısı diyerekten ondan o şekilde faydalanmaya hakkımız yoktur. Gavur karısı diyerekten ondan o şekilde faydalanmaya hakkımız yoktur.

Ve lâ ekle simârihim. "Onların meyvelerinden de yemeye hakkımız yoktur." Ve lâ ekle simârihim. "Onların meyvelerinden de yemeye hakkımız yoktur."

Gavurun malı yiyiverelim canım, helaldir diyerekten. Sakın ha! Gavurun malı yiyiverelim canım, helaldir diyerekten. Sakın ha!

İzâ a'tâvkümü'l-lezî aleyhim. "Onlar borç olan cizyeyi verdikleri takdirde o da bizim malımız gibidir." İzâ a'tâvkümü'l-lezî aleyhim. "Onlar borç olan cizyeyi verdikleri takdirde o da bizim malımız gibidir."

Bizim malımız nasıl muhafaza olunuyorsa onların mallarını da öylece muhafaza etmekte memuruz.Bizim malımız nasıl muhafaza olunuyorsa onların mallarını da öylece muhafaza etmekte memuruz. Onların şeylerine de tasallut etmeye hakkımız olmadığınıOnların şeylerine de tasallut etmeye hakkımız olmadığını Cenâb-ı Peygamber Efendimiz böylece bize bildirmiş oluyor. Cenâb-ı Peygamber Efendimiz böylece bize bildirmiş oluyor.

E ya'cizü ehadüküm en ya'mele külle yevmin amelen misle uhudin? Kâlû ve men yestetîu zâlike?E ya'cizü ehadüküm en ya'mele külle yevmin amelen misle uhudin? Kâlû ve men yestetîu zâlike? Kâle küllüküm yestetîuhu kâlû mâ zâ? Şimdi Cenâb-ı Peygamber buyurdu ki; Kâle küllüküm yestetîuhu kâlû mâ zâ? Şimdi Cenâb-ı Peygamber buyurdu ki;

"Her gün bir Uhud Dağı'nın misali yani çok büyük bir amel işlemeye gücünüz yetmez mi sizin?""Her gün bir Uhud Dağı'nın misali yani çok büyük bir amel işlemeye gücünüz yetmez mi sizin?" Kâlû ve men yestetîu zâlike? "Dediler ki bir Uhud Dağı'nın büyüklüğünde bu kadar ameli kim yapabilir ki?" Kâlû ve men yestetîu zâlike? "Dediler ki bir Uhud Dağı'nın büyüklüğünde bu kadar ameli kim yapabilir ki?"

Kâle küllüküm yestetîuhu. "Buyurdu ki hepiniz yaparsınız. Hepinizin gücü yeter bunu yapmaya."Kâle küllüküm yestetîuhu. "Buyurdu ki hepiniz yaparsınız. Hepinizin gücü yeter bunu yapmaya." Kâlû mâ zâ? "Dediler ki nasıl yapacağız yâ Resûlallah?" Kâlû mâ zâ? "Dediler ki nasıl yapacağız yâ Resûlallah?" Kâle sübhanallâhi. "Dedi ki şu sübhanallah tesbihiz yok mu sizin?" Kâle sübhanallâhi. "Dedi ki şu sübhanallah tesbihiz yok mu sizin?"

Bir tesbihin kıymetine bakın şimdi yani.Bir tesbihin kıymetine bakın şimdi yani. Tesbihi gerek çekmek, gerek tesbih dualarını okumak, gerek tesbihata dili alıştırarak Tesbihi gerek çekmek, gerek tesbih dualarını okumak, gerek tesbihata dili alıştırarak ve envai çeşit tesbihleri söylemenin fadâiline bakınız. ve envai çeşit tesbihleri söylemenin fadâiline bakınız.

Sübhanallâhi a'zamü min uhudin. "Sen Uhud'u görüyorsun, koca bir dağdırSübhanallâhi a'zamü min uhudin. "Sen Uhud'u görüyorsun, koca bir dağdır ama sübhanallah tesbihi ondan çok büyüktür." ama sübhanallah tesbihi ondan çok büyüktür." Ve lâ ilâhe illallâhu a'zamü min uhudin. "Lâ ilâhe illallah, bu tevhid Uhud'dan çok büyüktür." Ve lâ ilâhe illallâhu a'zamü min uhudin. "Lâ ilâhe illallah, bu tevhid Uhud'dan çok büyüktür."

Uhud burada bir misaldir yani kainattan büyüktür demek o. Uhud burada bir misaldir yani kainattan büyüktür demek o.

Vallâhu ekberu. "Bu da bir tesbih ya. Allahuekber Allahuekber diyoruz ya." A'zamü min uhudin.Vallâhu ekberu. "Bu da bir tesbih ya. Allahuekber Allahuekber diyoruz ya." A'zamü min uhudin. "Bunların hepsi, Uhud bunun yanında mukayese olunamaz." demiş. "Bunların hepsi, Uhud bunun yanında mukayese olunamaz." demiş.

Yani siz kendinizi bu tesbihlere alıştırınız. Daima bu tesbihleri zikrediniz, söyleyiniz ki sevaplarınız çok olsun. Yani siz kendinizi bu tesbihlere alıştırınız. Daima bu tesbihleri zikrediniz, söyleyiniz ki sevaplarınız çok olsun.

E ya'cizü ehadeküm en yücâmia ehlehu fî külli cumuatin?E ya'cizü ehadeküm en yücâmia ehlehu fî külli cumuatin? Fe inne lehû ecrayni ecru ğuslihi ve ecru ğusli'mraetihî. Fe inne lehû ecrayni ecru ğuslihi ve ecru ğusli'mraetihî.

Bu da cuma günleri ehli ile muamele-i zevciyeti icrâ ederekten ikisinin de gusületmelerini tavsiyedir kiBu da cuma günleri ehli ile muamele-i zevciyeti icrâ ederekten ikisinin de gusületmelerini tavsiyedir ki Cuma günü hem cumaya karşılık hem de o gün hem hanımın hem kendinizin gusül edilmiş olduğu haldeCuma günü hem cumaya karşılık hem de o gün hem hanımın hem kendinizin gusül edilmiş olduğu halde ve nefsini de teskin etmiş olduğu halde camiye gitmesini ki, başka taraflara gözü kalmasın. ve nefsini de teskin etmiş olduğu halde camiye gitmesini ki, başka taraflara gözü kalmasın.

Yine buyurdu Efendimiz ki; E ya'cizü ehadeküm en yekrae sülüse'l-kur'âni fî leyletin.Yine buyurdu Efendimiz ki;

E ya'cizü ehadeküm en yekrae sülüse'l-kur'âni fî leyletin.
"Siz gece Kur'an'ın üçte biri 10 cüz okumaya takat getiremez misiniz, yapamaz mısınız, 10 cüz okusanıza? "Siz gece Kur'an'ın üçte biri 10 cüz okumaya takat getiremez misiniz, yapamaz mısınız, 10 cüz okusanıza?

Fe-şekka zâlike aleyhim. Tabi 10 cüz Kur'an okumak.Fe-şekka zâlike aleyhim.

Tabi 10 cüz Kur'an okumak.
Sonra o zaman eshab-ı kiramın içerisinde hepsi hafız değil. Okumak bugünkü gibi değil. Sonra o zaman eshab-ı kiramın içerisinde hepsi hafız değil. Okumak bugünkü gibi değil. [Kur'an yazılı olarak] hepsinde mevcut değil. [Kur'an yazılı olarak] hepsinde mevcut değil. Hafızların sayısı pek az olmakla beraber okuyucu ve yazıcı da pek az içlerinde.Hafızların sayısı pek az olmakla beraber okuyucu ve yazıcı da pek az içlerinde. Hep ezberledikleri kulaktan duymalıkla. Hep ezberledikleri kulaktan duymalıkla.

Onun için şimdi 10 cüzü okuyabilmek hepsinin zoruna geldi, ağır geldi, "Yapamayız." dediler. Onun için şimdi 10 cüzü okuyabilmek hepsinin zoruna geldi, ağır geldi, "Yapamayız." dediler.

Fe-kâle yekrau kul hüvallâhu ehad fe-hiye ta'dilü sülüse'l-kur'âni. Fe-kâle yekrau kul hüvallâhu ehad fe-hiye ta'dilü sülüse'l-kur'âni.

İşte kul hüvallâh'ı hiç bilmeyen yoktur. Onu üç defa okudunuz mu bir hatim sevabı almış olursunuz. İşte kul hüvallâh'ı hiç bilmeyen yoktur. Onu üç defa okudunuz mu bir hatim sevabı almış olursunuz.

Onun için Kulhüvallah'ın fadâili çoktur. Bahsi gelince onları da söyleriz. Onun için Kulhüvallah'ın fadâili çoktur. Bahsi gelince onları da söyleriz. Onun için elinden gelirse her namazın arkasından 10 defayı bırakma.Onun için elinden gelirse her namazın arkasından 10 defayı bırakma. Her gün 100 defa okumayı bırakma. Her gün ne kadar okuyabilirsen oku yani.Her gün 100 defa okumayı bırakma. Her gün ne kadar okuyabilirsen oku yani. Onun her bir okuyuşunda üç tanesinde bir hatim sevabı olaraktan da verilir.Onun her bir okuyuşunda üç tanesinde bir hatim sevabı olaraktan da verilir. Abdestli de olsan okunur abdestsiz olduğun zamanda da okunur.Abdestli de olsan okunur abdestsiz olduğun zamanda da okunur. Her yerde okunur, mutlaka namaz gibi camiye mecburiyet yoktur. Her yerde okunur, mutlaka namaz gibi camiye mecburiyet yoktur. Evinde, dükkanında, işinde okuyabilirsin ağzını alıştırırsın. Evinde, dükkanında, işinde okuyabilirsin ağzını alıştırırsın.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Edep ve terbiye dairesinde hürmetkâr olaraktan içinden; Bismillâhirrahmânirrahîm. Edep ve terbiye dairesinde hürmetkâr olaraktan içinden;

Kul hüvallâhü ehad. Allahu's-samed. Lem yelid. Ve lem yûled. Ve lem yekûn lehû küfüven ehad. Kul hüvallâhü ehad. Allahu's-samed. Lem yelid. Ve lem yûled. Ve lem yekûn lehû küfüven ehad.

Kimse duymaz bunu. Binâenaleyh okuduğun kadar hem sevap alırsın, hem dilin Allah'ın zikriyle meşgul olur,Kimse duymaz bunu. Binâenaleyh okuduğun kadar hem sevap alırsın, hem dilin Allah'ın zikriyle meşgul olur, hem de fuzuli boş şeyleri düşünmekten kurtulmuş olursun. hem de fuzuli boş şeyleri düşünmekten kurtulmuş olursun.

Ravileri çok. Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Ebû Yâlâ, Hz. Ebû Sa'id'ten.Ravileri çok. Ahmed b. Hanbel, Buhârî, Ebû Yâlâ, Hz. Ebû Sa'id'ten. İbn Hibbân, İbnü's-Sünnî, Taberanî, Ebu Nuaym, İbn Mesud'tan. İbn Hibbân, İbnü's-Sünnî, Taberanî, Ebu Nuaym, İbn Mesud'tan. Taberanî, Ebu Nuaym, Ebû Mesud'tan. Beyhaki Ebû Eyyüb'ten. Hakîm Ebû Hüreyre'den. Taberanî, Ebu Nuaym, Ebû Mesud'tan. Beyhaki Ebû Eyyüb'ten. Hakîm Ebû Hüreyre'den.

E ya'cizü ehadeküm en yeksibe külle yevmin elfe hasenetin?E ya'cizü ehadeküm en yeksibe külle yevmin elfe hasenetin? "Siz yine her gün bin hasene, bin sevap kazanmaktan âciz misiniz, kazanamaz mısınız bin sevap?" "Siz yine her gün bin hasene, bin sevap kazanmaktan âciz misiniz, kazanamaz mısınız bin sevap?" Yüsebbihullâhe miete tesbîhatin fe yektübullâhu lehû bihâ elfe hasenetin.Yüsebbihullâhe miete tesbîhatin fe yektübullâhu lehû bihâ elfe hasenetin. "Ki, 100 defa sübhanallah derseniz, Allah bunun mukabilinde size 1000 tane sevap verir." "Ki, 100 defa sübhanallah derseniz, Allah bunun mukabilinde size 1000 tane sevap verir." Ve yehuttu anhu bihâ elfe hatîetin. "Hem sevabı veriyor hem de 1000 tane günahını döküyor." Ve yehuttu anhu bihâ elfe hatîetin. "Hem sevabı veriyor hem de 1000 tane günahını döküyor."

Günde bir insan 1000 tane günah etmez ama, demek ki nesi varsa üzerinde dökülüyor. Günde bir insan 1000 tane günah etmez ama, demek ki nesi varsa üzerinde dökülüyor.

Buyuruyor şimdi; Bu çok mühim bir şeydir. Eyne'r-râdûne bi'l-makdûri.Buyuruyor şimdi;

Bu çok mühim bir şeydir.

Eyne'r-râdûne bi'l-makdûri.
"O Allahu Teâlâ'nın takdirine razı olanlar nerede?" "O Allahu Teâlâ'nın takdirine razı olanlar nerede?"

Şimdi hepimiz Müslümanlıktan dem vururuz, "Allah'ın hükmüne razıyız." deriz ama başa gelen iptilalara dayanamayız. Şimdi hepimiz Müslümanlıktan dem vururuz, "Allah'ın hükmüne razıyız." deriz ama başa gelen iptilalara dayanamayız. O zaman o bir rızasızlık olur. Delirenler, akıllarını kaybedenler. O zaman o bir rızasızlık olur. Delirenler, akıllarını kaybedenler. Mesela malı elinden gitmiştir de dayanamaz artık, "Ne yapacağım?" der, bakarsın zıvanadan çıkmıştır insanlar.Mesela malı elinden gitmiştir de dayanamaz artık, "Ne yapacağım?" der, bakarsın zıvanadan çıkmıştır insanlar. O kadere rızasızlıktan. Şimdi bizim Cidde'de bir arkadaşın evi yandı da teselliye gittik,O kadere rızasızlıktan.

Şimdi bizim Cidde'de bir arkadaşın evi yandı da teselliye gittik,
geçmiş olsun diyelim diye. Bir âdettir ya. Adam dedi ki; "Hiç üzülmedim." dedi. geçmiş olsun diyelim diye. Bir âdettir ya. Adam dedi ki;

"Hiç üzülmedim." dedi.

Altı buçuk milyonluk zararı var.Altı buçuk milyonluk zararı var. Altı buçuk milyonluk zararına karşılık hiç üzülmedim ve Allah bana onu göstermedi dedi.Altı buçuk milyonluk zararına karşılık hiç üzülmedim ve Allah bana onu göstermedi dedi. O yandı bitti, Allah bana onu hiç göstermedi dedi. Çünkü ben buraya gelirken çıplaktım, hiçbir şeyim yoktu dedi.O yandı bitti, Allah bana onu hiç göstermedi dedi. Çünkü ben buraya gelirken çıplaktım, hiçbir şeyim yoktu dedi. Allah verdi, bugün onu aldı yine dedi. Ne üzüleceğim dedi. Yine verirse yine verir.Allah verdi, bugün onu aldı yine dedi. Ne üzüleceğim dedi. Yine verirse yine verir. Mülk O'nun. Ama bir de teselli yaptı kendisine. Mülk O'nun. Ama bir de teselli yaptı kendisine.

Dedi, bizim Taif'ten işte filanlar arabaya binmişler geliyorlarmış dedi. [Taif'in] eşraflarından.Dedi, bizim Taif'ten işte filanlar arabaya binmişler geliyorlarmış dedi. [Taif'in] eşraflarından. Gelirken otomobile binmişler her zaman olduğu gibi. Bir trafik kazası, hepsi ölüvermiş dedi. Gelirken otomobile binmişler her zaman olduğu gibi. Bir trafik kazası, hepsi ölüvermiş dedi. Allah'a çok şükür bizim canımız sağ. Yine kazanırız dedi. O daha fenası ya.Allah'a çok şükür bizim canımız sağ. Yine kazanırız dedi. O daha fenası ya. Ondan teselli alıyor kendi kendine. Ondan teselli alıyor kendi kendine.

Allah'ın nimetleri var hadsiz hesapsız bize. Ve eyne's-sâûne li'l-meşkûri.Allah'ın nimetleri var hadsiz hesapsız bize.

Ve eyne's-sâûne li'l-meşkûri.
"O nimetlerine şükredenler nerede?" Hayvanlar gibi, Allah esirgeye, yiyoruz içiyoruz."O nimetlerine şükredenler nerede?"

Hayvanlar gibi, Allah esirgeye, yiyoruz içiyoruz.
Arkasına, "Yâ Rabbi! Sana çok şükür bunları sen verdin. Arkasına, "Yâ Rabbi! Sana çok şükür bunları sen verdin. Senin nimetlerine nâmütehâhî [sonsuz] şükürler olsun." [diyemiyoruz.] Senin nimetlerine nâmütehâhî [sonsuz] şükürler olsun." [diyemiyoruz.]

Şükrün bir dille olan kısmı var, o âdi bir şey.Şükrün bir dille olan kısmı var, o âdi bir şey. Asıl şükrü onun icabı olan, onu yedin, ondan bir kuvvet oldu sen de, bir sağlık oldu.Asıl şükrü onun icabı olan, onu yedin, ondan bir kuvvet oldu sen de, bir sağlık oldu. O sağlığı Allah'ın yolunda harcamak.O sağlığı Allah'ın yolunda harcamak. Namaz kılmak lazım geliyorsa namazını kılacaksın, oruç tutmak gerekiyorsa tutacaksın,Namaz kılmak lazım geliyorsa namazını kılacaksın, oruç tutmak gerekiyorsa tutacaksın, hayr u hasenata koşmak lazım gerekiyorsa onu da yapabilirsen işte o zamanhayr u hasenata koşmak lazım gerekiyorsa onu da yapabilirsen işte o zaman Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetin şükrünü eda etmiş olursun. Yoksa "Yâ Rabbi şükür!" demekle bu iş hallolmaz. Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetin şükrünü eda etmiş olursun. Yoksa "Yâ Rabbi şükür!" demekle bu iş hallolmaz.

Buyuruyor şimdi; Acibtü. "Teaccüb ederim." Li-men yü'minü bi-dâri'l-hulûdi.Buyuruyor şimdi;

Acibtü. "Teaccüb ederim." Li-men yü'minü bi-dâri'l-hulûdi.
"Âhirete inancı var, evet âhiret var. İnancımız da var buradan gideceğiz oraya, orada kalacağız.""Âhirete inancı var, evet âhiret var. İnancımız da var buradan gideceğiz oraya, orada kalacağız." Keyfe yes'â li-dâri'l-ğurûri. "Taacüb ediyorum ki o adama hem ona inanıyorKeyfe yes'â li-dâri'l-ğurûri. "Taacüb ediyorum ki o adama hem ona inanıyor hem bu dünyada onun için hazırlanmıyor hep dünyasına hazırlanıyor." Teaccüb olunacak şeylerden birisi. hem bu dünyada onun için hazırlanmıyor hep dünyasına hazırlanıyor."

Teaccüb olunacak şeylerden birisi.

Buna dikkatinizi çekeceğim; İyyâke ve'l-halvete bi'n-nisâi. "Sakın ha kadınlarla başbaşa kalmayın."Buna dikkatinizi çekeceğim;

İyyâke ve'l-halvete bi'n-nisâi. "Sakın ha kadınlarla başbaşa kalmayın."
İyyâke ve'l-halvete bi'n-nisâi. "Kadınla başbaşa kalmayın yani yalnız kalmayın." İyyâke ve'l-halvete bi'n-nisâi. "Kadınla başbaşa kalmayın yani yalnız kalmayın."

Halvet, yani tenhalık. Kadınla tenhalık olarak yalnız kalmayın. Halvet, yani tenhalık. Kadınla tenhalık olarak yalnız kalmayın.

Vellezî nefsî biyedihî. "Nefsim yed-i kudretinde olan Allahu celle ve alâ'ya kasem ederim." Vellezî nefsî biyedihî. "Nefsim yed-i kudretinde olan Allahu celle ve alâ'ya kasem ederim."

Kasem ile söylüyor. Mâ halâ raculün bi-imraeti illâ dehale'ş-şeytânü beynehümâ.Kasem ile söylüyor.

Mâ halâ raculün bi-imraeti illâ dehale'ş-şeytânü beynehümâ.
"Hiçbir kurtuluş yoktur kimse için ki, bir kadın bir erkekle yalnız kalsın da "Hiçbir kurtuluş yoktur kimse için ki, bir kadın bir erkekle yalnız kalsın da arasına şeytan girmesin, mümkün değil." arasına şeytan girmesin, mümkün değil."

İkisini boş buldu muydu, yalnız oldu muydu hemen şeytan içeriye damlar.İkisini boş buldu muydu, yalnız oldu muydu hemen şeytan içeriye damlar. Ve ikisinin de içine akıtacaklarını akıtır, büyük günaha sokar onları. Bak şimdi bunun teşbihini yapıyor. Ve ikisinin de içine akıtacaklarını akıtır, büyük günaha sokar onları.

Bak şimdi bunun teşbihini yapıyor.

Hınzır müslümanlarca çok kötü bir hayvan, adını bile anmak istemezler onun.Hınzır müslümanlarca çok kötü bir hayvan, adını bile anmak istemezler onun. Hınzır lafını söylemek istemezler, kötü hayvan derler ona. O kadar şey ki adını bile anmaya tecviz etmezler. Hınzır lafını söylemek istemezler, kötü hayvan derler ona. O kadar şey ki adını bile anmaya tecviz etmezler.

Ve le-yezhamu raculün hinzîran mütelattihan bi-tîni ev hameetin.Ve le-yezhamu raculün hinzîran mütelattihan bi-tîni ev hameetin. "O hınzır ki çamura bulanmış, kokmuş, pis, mülevves bir halde yani."O hınzır ki çamura bulanmış, kokmuş, pis, mülevves bir halde yani. O mülevves bir halde olan hınzıra dokunmak, temas etmek, sürünmek nedir yani?" O mülevves bir halde olan hınzıra dokunmak, temas etmek, sürünmek nedir yani?" Hayrun lehû min en yezhame menkibühu menkibe'mraetin lâ tahillü lehû. Hayrun lehû min en yezhame menkibühu menkibe'mraetin lâ tahillü lehû. "Halbuki bu berbat bir hınzıra sürünmek daha hayırlıdır, bir erkeğin bir kadının omzuna sürünmesi, "Halbuki bu berbat bir hınzıra sürünmek daha hayırlıdır, bir erkeğin bir kadının omzuna sürünmesi, teması, o kötü hayvana temasından daha fenadır." Sebebi? Büyük günahlara sevk eder. teması, o kötü hayvana temasından daha fenadır."

Sebebi?

Büyük günahlara sevk eder.

Yalnız şu çok acıdır ki, Mekke-i Mükerreme'de Hacer-i Esved'i hacıların öpmesi sünnettir.Yalnız şu çok acıdır ki, Mekke-i Mükerreme'de Hacer-i Esved'i hacıların öpmesi sünnettir. Müstehap diyenler de var, farz değildir, vacib de değildir. O bir taştır.Müstehap diyenler de var, farz değildir, vacib de değildir. O bir taştır. Kolayı var, karşıdan selamlar yapılır o selamlarla, istilam dedikleri, makbul olur bu.Kolayı var, karşıdan selamlar yapılır o selamlarla, istilam dedikleri, makbul olur bu. Yerine göre, bakıyorsun kalabalık, orayı yarıp da girip de öpemeyeceksin. Yerine göre, bakıyorsun kalabalık, orayı yarıp da girip de öpemeyeceksin.

Bizim dün bir hacıefendi geldi de, "Nasıl?" dedim, "Öpebildin mi Hacer-i Esved'i?" Bizim dün bir hacıefendi geldi de, "Nasıl?" dedim, "Öpebildin mi Hacer-i Esved'i?"

Dedi, önümdeki adam öldü, onun ölmesi benim şeyimi bozdu dedi. Önümde bir Arap gençti dedi.Dedi, önümdeki adam öldü, onun ölmesi benim şeyimi bozdu dedi. Önümde bir Arap gençti dedi. Ama nasıl o sıkıştı ise demek. Adamın kalbi mi durdu ne olduysa düşmüş ölmüş orada. Ama nasıl o sıkıştı ise demek. Adamın kalbi mi durdu ne olduysa düşmüş ölmüş orada. O hacıefendi'nin nakli evvelsi gün geldiydi. O hacıefendi'nin nakli evvelsi gün geldiydi.

Böyle hadiseler olmakla beraber kadınlarımızın da bu arada o kalabalıkların içerisine sokulup onu öpmek için,Böyle hadiseler olmakla beraber kadınlarımızın da bu arada o kalabalıkların içerisine sokulup onu öpmek için, hele dış taraftan gelen hangi memleketin kadınları ise onlar çok meraklı. hele dış taraftan gelen hangi memleketin kadınları ise onlar çok meraklı. Ve böyle erkeklerden daha ziyade ortalığı yarıp oraya gitmeye çalışıyorlar. Ve böyle erkeklerden daha ziyade ortalığı yarıp oraya gitmeye çalışıyorlar. Hatta bir tanesini böyle gördüm çok acıdım kendi kendime ki; "Ne hal bizim halimiz!" Hatta bir tanesini böyle gördüm çok acıdım kendi kendime ki;

"Ne hal bizim halimiz!"

Oradaki askere ya para vermiş, askerin yanına durmuş.Oradaki askere ya para vermiş, askerin yanına durmuş. Tabi bütün başlar orada olduğu için vücut dolu orası, boş yer yok. Tabi bütün başlar orada olduğu için vücut dolu orası, boş yer yok. Askerin kucağından, adamların sırtından Hacer-i Esved'in üstüne düştü kadın.Askerin kucağından, adamların sırtından Hacer-i Esved'in üstüne düştü kadın. Çıplak bir elbisesi var orada. Çünkü sıcak memleket. Üstünde bir incecik entari.Çıplak bir elbisesi var orada. Çünkü sıcak memleket. Üstünde bir incecik entari. Bakın tasavvur edin şimdi oradaki o hali. O Hacer-i Esved'i öpeceğim diyerekten ne büyük günahlara girdi. Bakın tasavvur edin şimdi oradaki o hali. O Hacer-i Esved'i öpeceğim diyerekten ne büyük günahlara girdi.

Onun için bizim hanımlarımız da hacca giderken efendileri yanlarında imkanları varsaOnun için bizim hanımlarımız da hacca giderken efendileri yanlarında imkanları varsa ya erken vakitte gitmek lazım, ya geç vakte kalmak lazım. Tenha vakitlerde öpmesi mümkünse öper.ya erken vakitte gitmek lazım, ya geç vakte kalmak lazım. Tenha vakitlerde öpmesi mümkünse öper. Öpmesi mümkün değilse karşıdan istilam [selamlama] kâfi.Öpmesi mümkün değilse karşıdan istilam [selamlama] kâfi. Nasıl ihtiyarlar ayakta namaz kılmayınca oturaraktan kılıyorlar. Oluyor ya. Hastalar da öyle. Nasıl ihtiyarlar ayakta namaz kılmayınca oturaraktan kılıyorlar. Oluyor ya. Hastalar da öyle.

Onun için erkeklerin kadınların arasına sokulmalarıOnun için erkeklerin kadınların arasına sokulmaları kadınların da erkeklerin arasında sokulup da [bu şekilde davranmaları doğru değildir.] kadınların da erkeklerin arasında sokulup da [bu şekilde davranmaları doğru değildir.]

Şimdi artık şey de yok, yani serbestlik de çok insanlarda çekinmiyor ve sakınmıyor.Şimdi artık şey de yok, yani serbestlik de çok insanlarda çekinmiyor ve sakınmıyor. Binâenaleyh şimdi sakınma bize düştü, biz sakınacağız. Binâenaleyh şimdi sakınma bize düştü, biz sakınacağız.

Tekrar; İyyâke ve'n-nezrati fe-inne'l-ûlâ leke ve's-sâniyete aleyke. Tekrar;

İyyâke ve'n-nezrati fe-inne'l-ûlâ leke ve's-sâniyete aleyke.

"Bakmaktan da kork, bakmaktan da sakın." Niçin? O bakışların da ayrı bir şeysi var."Bakmaktan da kork, bakmaktan da sakın."

Niçin?

O bakışların da ayrı bir şeysi var.
Bakışlar dolayısıyla, Allah esirgeye, insanlar birbirlerine yapacaklarını yaparlar. Bakışlar dolayısıyla, Allah esirgeye, insanlar birbirlerine yapacaklarını yaparlar.

"Binâenaleyh bir kere nasıl gözün ilişti ise ikinciye iliştirmemek için gözünü yum çevir başka tarafa."Binâenaleyh bir kere nasıl gözün ilişti ise ikinciye iliştirmemek için gözünü yum çevir başka tarafa. Bunu yapamazsan bundan çok senin aleyhinde olur." Bunu yapamazsan bundan çok senin aleyhinde olur."

Onun için Kur'ân-ı Azimüşşân'da da âyet-i celile; "Gözleriniz yumunuz." diyerekten buna emir var. Onun için Kur'ân-ı Azimüşşân'da da âyet-i celile; "Gözleriniz yumunuz." diyerekten buna emir var.

Allah hepimizi muhafaza etsin. Aziz kardeşler! Bu sakın ha, ne olacak demeyin.Allah hepimizi muhafaza etsin.

Aziz kardeşler!

Bu sakın ha, ne olacak demeyin.
Bunlar gönlün [işleridir.] Bizim insanlığımız gönlümüz iledir yani ruhumuzladır. Bunlar gönlün [işleridir.] Bizim insanlığımız gönlümüz iledir yani ruhumuzladır. Ruhlarımızın kararmasına, füyûzat-ı ilahiyenin üzerimize gelmesine engel olan bulutlardır bunlar. Ruhlarımızın kararmasına, füyûzat-ı ilahiyenin üzerimize gelmesine engel olan bulutlardır bunlar.

Nasıl bulut kapladı mıydı güneş gelebiliyor mu buraya? Gelemiyor. Nasıl bulut kapladı mıydı güneş gelebiliyor mu buraya?

Gelemiyor.

Bu günahlar bize gelecek mâneviyat feyizlerinin gelmesine mâni olan bulutlardır.Bu günahlar bize gelecek mâneviyat feyizlerinin gelmesine mâni olan bulutlardır. Onun için bunlardan son derece sakınmak lazım.Onun için bunlardan son derece sakınmak lazım. Evet namazımızı kılıyoruz, orucumuzu da tutuyoruz amaEvet namazımızı kılıyoruz, orucumuzu da tutuyoruz ama bunlara da kıymet vermezsek kıldıklarımızdan faydalanamayız ki! bunlara da kıymet vermezsek kıldıklarımızdan faydalanamayız ki!

İyyâke ve't-tesvîfe bi't-tevbeti ve iyyâke ve'l-izzete bi-hilmillâhi anke. İyyâke ve't-tesvîfe bi't-tevbeti ve iyyâke ve'l-izzete bi-hilmillâhi anke.

Onun için her gün tevbe ederiz elhamdülillah sabah da akşam da ediyoruz.Onun için her gün tevbe ederiz elhamdülillah sabah da akşam da ediyoruz. Ama bu böyle dilimizin söyledi tevbe hakiki bir tevbe değildir. Hakiki tevbe dilin söylediğini tatbik etmektir.Ama bu böyle dilimizin söyledi tevbe hakiki bir tevbe değildir. Hakiki tevbe dilin söylediğini tatbik etmektir. Hareketlerini ona göre düzeltmektir.Hareketlerini ona göre düzeltmektir. Yoksa hareketler hep bozuk oldukça yapılan tevbeler bir sözden ibaret kalır. Yoksa hareketler hep bozuk oldukça yapılan tevbeler bir sözden ibaret kalır.

"Ve seni aldatmasın Allahu Teâlâ'nın Halîm oluşu." "Ve seni aldatmasın Allahu Teâlâ'nın Halîm oluşu."

Yani biz kabahat yaptıkça Allahu Teâlâ bize ceza vermiyor. Buna aldanma.Yani biz kabahat yaptıkça Allahu Teâlâ bize ceza vermiyor. Buna aldanma. Âhiret için senin defterine onlar yazılmaktadır. Yarın onlar senin karşına çıkacaktır.Âhiret için senin defterine onlar yazılmaktadır. Yarın onlar senin karşına çıkacaktır. Onun için sen onlara hiç tenezzül etme. Yine bak bir tane daha; Onun için sen onlara hiç tenezzül etme.

Yine bak bir tane daha;

Şimdi bu da çok mühimdir. İyyâke ve sâhibe's-sûi. "Kötü arkadaştan son derece sakının!" Şimdi bu da çok mühimdir.

İyyâke ve sâhibe's-sûi. "Kötü arkadaştan son derece sakının!"

Arkadaşın kötüsünden son derece sakın. Arkadaşın kötüsünden son derece sakın. Ne kadar iyi olursan ol hatta evliyâ da olsan arkadaşın kötüsü seni yoldan çıkarır.Ne kadar iyi olursan ol hatta evliyâ da olsan arkadaşın kötüsü seni yoldan çıkarır. Seni yoldan muhakkak çıkarır. Onun için Hz Abbas olsa gerek, sormuşlar da; Seni yoldan muhakkak çıkarır.

Onun için Hz Abbas olsa gerek, sormuşlar da;

"Bir adam şöyle ibadât ü taati var ama konuştukları görüştükleri de şunlardır." demişler. "Bir adam şöyle ibadât ü taati var ama konuştukları görüştükleri de şunlardır." demişler.

"Neticesine bakın, o da onlara iltihak eder." buyurmuş. "Neticesine bakın, o da onlara iltihak eder." buyurmuş.

"Filan adam çok kötüdür her şeyi yapıyor ama görüşüp konuştukları da sülehadır." demişler. "Filan adam çok kötüdür her şeyi yapıyor ama görüşüp konuştukları da sülehadır." demişler.

"O da netice itibarıyla o sülehalara karışır." demiş. Onun için kötü dosttan son derece korkun."O da netice itibarıyla o sülehalara karışır." demiş.

Onun için kötü dosttan son derece korkun.
Kötülüklerin hududu yok tabi, bir sürü kötülük var dünyada, her çeşit. Evvela namazsızlık en büyük kötülüktür.Kötülüklerin hududu yok tabi, bir sürü kötülük var dünyada, her çeşit. Evvela namazsızlık en büyük kötülüktür. Namazı olmayan ibadet ü taati, orucu yok, şusu yok busu yok. O kötülüklerin başında gelir.Namazı olmayan ibadet ü taati, orucu yok, şusu yok busu yok. O kötülüklerin başında gelir. Onun arkasından sıralar öteki kötülükleri de.Onun arkasından sıralar öteki kötülükleri de. Öteki kötülüklerle beraber o adamlar dost oluyorsan felakettir işin. Öteki kötülüklerle beraber o adamlar dost oluyorsan felakettir işin.

Bakınız; Fe-innehu kıt'atün mine'n-nâri. "Kötü adamla dost olmak ateşten bir parçadır." Bakınız;

Fe-innehu kıt'atün mine'n-nâri. "Kötü adamla dost olmak ateşten bir parçadır."
Lâ yenfeuke vüddühu. "Onun dostluğundan katiyen istifade edemezsin." Lâ yenfeuke vüddühu. "Onun dostluğundan katiyen istifade edemezsin."

Kötü adamın dostluğundan katiyen fayda elde edemezsiniz. Kötü adamın dostluğundan katiyen fayda elde edemezsiniz.

Ve lâ yefî leke bi-ahdihi. "Hiçbir zaman sözünde de durmaz." Ve lâ yefî leke bi-ahdihi. "Hiçbir zaman sözünde de durmaz."

Sana şöyle yapacağım böyle yapacağım der neticede olmaz bir şey. Sana şöyle yapacağım böyle yapacağım der neticede olmaz bir şey.

Bakın yine; İyyâküm ve'l-hıyânete fe-innehâ bi'seti'l-bitânetüBakın yine;

İyyâküm ve'l-hıyânete fe-innehâ bi'seti'l-bitânetü
Hıyanet mâlum. İyyâküm ve'l-hıyânete. "Siz sakın bu hıyanetliği kendinize mal etmeyin.Hıyanet mâlum.

İyyâküm ve'l-hıyânete. "Siz sakın bu hıyanetliği kendinize mal etmeyin.
Yani hıyanet eden hain olmayın." Fe-innehâ bi'seti'l-bitânetü. "Hainlik çok fena bir şeydir." Yani hıyanet eden hain olmayın." Fe-innehâ bi'seti'l-bitânetü. "Hainlik çok fena bir şeydir." Ve iyyâküm ve'z-zulme. "Sakın zulüm de yapmayınız, zulümden de sakının.Ve iyyâküm ve'z-zulme. "Sakın zulüm de yapmayınız, zulümden de sakının. Fe-innehu zulumâtün yevme'l-kıyâmeti. Fe-innehu zulumâtün yevme'l-kıyâmeti. "Çünkü zulümlerin akıbeti yevm-i kıyamette karanlıklar içerisinde kalmasına vesile olacaktır.""Çünkü zulümlerin akıbeti yevm-i kıyamette karanlıklar içerisinde kalmasına vesile olacaktır." Ve iyyâküm ve'ş-şuhha. "Sakın ha sıkılıktan da sakınınız, korkunuz, kaçınınız." Ve iyyâküm ve'ş-şuhha. "Sakın ha sıkılıktan da sakınınız, korkunuz, kaçınınız." Fe-innehâ ehleke men kâne kableküm. "Sizden evvelki insanların ölümüne, mahvına, helakına sebep olan."Fe-innehâ ehleke men kâne kableküm. "Sizden evvelki insanların ölümüne, mahvına, helakına sebep olan." eş-Şuhhu. "Bu sıkılıkları idi." Şimdi bir kardeşten dinledim de, dersin mevzuuna denk geldi. eş-Şuhhu. "Bu sıkılıkları idi."

Şimdi bir kardeşten dinledim de, dersin mevzuuna denk geldi.

İhtiyaç sahiplerine yardım kampı açmışlar.İhtiyaç sahiplerine yardım kampı açmışlar. Aylardan beri bu yardım kampında ancak bugüne kadar 250 bin lira kadar bir para toplanmış.Aylardan beri bu yardım kampında ancak bugüne kadar 250 bin lira kadar bir para toplanmış. Ki Türkiye'nin her tarafından buna iştirak edildiği halde. Ki Türkiye'nin her tarafından buna iştirak edildiği halde. 250 tane mücrime, yoksula, garibe biner lira düşer. 250 tane mücrime, yoksula, garibe biner lira düşer. 250 tane yoksula 1000 lira nedir ki, bir aylık bilemedin iki aylık. 250 tane yoksula 1000 lira nedir ki, bir aylık bilemedin iki aylık. Halbuki o adam hayattan da mahrum olmuş bir durumdadır.Halbuki o adam hayattan da mahrum olmuş bir durumdadır. Ona daimi bir yardım isterken koca memleket ancak 250 bin lirayı kaç aylarda yapabilmiş. Ona daimi bir yardım isterken koca memleket ancak 250 bin lirayı kaç aylarda yapabilmiş. Karşıdaki tabaka hah işte sizde bak. Gülüyor yani bize. İşte sizin himaye edeceğiniz güç.Karşıdaki tabaka hah işte sizde bak. Gülüyor yani bize. İşte sizin himaye edeceğiniz güç. Ne olduğunu kendiniz gösteriyorsunuz. On para etmez adamlarsınız demek istiyorlar bize. Ne olduğunu kendiniz gösteriyorsunuz. On para etmez adamlarsınız demek istiyorlar bize.

Sebebi? Beş lira 10 lira ikram. E ne olur bunlarla? Bir şey olmaz. Sebebi?

Beş lira 10 lira ikram.

E ne olur bunlarla?

Bir şey olmaz.

Halbuki sefahat âlemine gelince insanlar yüzleri binleri gözleri görmüyor.Halbuki sefahat âlemine gelince insanlar yüzleri binleri gözleri görmüyor. Yüzü bini bir akşamda harcayıveriyor. Hayra gelince sıkıyor da sıkıyor, beş yeter diyor. Yüzü bini bir akşamda harcayıveriyor. Hayra gelince sıkıyor da sıkıyor, beş yeter diyor.

Bu sıkılığın neticesi; Bu sıkılığın neticesi;

Fe-sefekû dimâehüm. "Birbirilerinin kanlarını akıtmaya kadar işi ileriye götürürler." Fe-sefekû dimâehüm. "Birbirilerinin kanlarını akıtmaya kadar işi ileriye götürürler." Ve kataû erhâmehüm. "Birbirlerinden de ayrılırlar." Ve kataû erhâmehüm. "Birbirlerinden de ayrılırlar."

Ne akrabalık, ne dostluk, ne bir şey kalmadı.Ne akrabalık, ne dostluk, ne bir şey kalmadı. Çünkü vermiyor, vermeyince öteki tarafta küsüyor beriki taraf da, ayrılıklara sebep oluyor. Çünkü vermiyor, vermeyince öteki tarafta küsüyor beriki taraf da, ayrılıklara sebep oluyor.

Şimdi Efendimiz bizi yine uyarıyor; İyyâküm ve'l-kibra. "Sakın ha, kibirden de son derece sakın."Şimdi Efendimiz bizi yine uyarıyor;

İyyâküm ve'l-kibra. "Sakın ha, kibirden de son derece sakın."
Fe-inne iblîse hamelehu'l-kibru alâ en lâ yescüde li-âdeme. Fe-inne iblîse hamelehu'l-kibru alâ en lâ yescüde li-âdeme. "Kibir şeytanın sıfatıdır ki Âdem aleyhisselam'a Cenâb-ı Hak secde et dediği halde"Kibir şeytanın sıfatıdır ki Âdem aleyhisselam'a Cenâb-ı Hak secde et dediği halde ben ondan üstünüm diyerekten yapmadı." ben ondan üstünüm diyerekten yapmadı."

Hem cehlini ispat etti hem de Allahu Teâlâ'nın emrine inkıyad etmediğinden dolayı.Hem cehlini ispat etti hem de Allahu Teâlâ'nın emrine inkıyad etmediğinden dolayı. Kibir şeytandan miras olaraktan, kimde varsa onun üzerine şeytanın sıfatlarından bir sıfat gelmiş demektir. Kibir şeytandan miras olaraktan, kimde varsa onun üzerine şeytanın sıfatlarından bir sıfat gelmiş demektir.

Bir, günahların kökünü söylüyor: Birisi kibir. Bu şeytandan gelme. Bir, günahların kökünü söylüyor: Birisi kibir. Bu şeytandan gelme.

İkincisi; Ve iyyâküm ve'l-hirsa. "İkincisi de hırstan son derece sakın." İkincisi;

Ve iyyâküm ve'l-hirsa. "İkincisi de hırstan son derece sakın."

Hırs, ha şunu da yapayım ha bunu da yapayım derken Azrail bir gün yapışır yakasına; Hırs, ha şunu da yapayım ha bunu da yapayım derken Azrail bir gün yapışır yakasına;

"Ha şu işler de duruyor. Yâ Azrail bırak bakalım." Yok öyle. Hırs. "Ha şu işler de duruyor. Yâ Azrail bırak bakalım."

Yok öyle.

Hırs.

Fe-inne âdeme hamelehu'l-hirsu alâ en ekele mine'ş-şecerati. Fe-inne âdeme hamelehu'l-hirsu alâ en ekele mine'ş-şecerati.

Hz Âdem de cennette yaşıyordu. Biz de yaşayacaktık belki de mi? Hz Âdem de cennette yaşıyordu. Biz de yaşayacaktık belki de mi?

Hikmet-i ilahî, oraya karışmaya gelmez de. Orada o yememekle emrolunduğu şeyi yemeseydi.Hikmet-i ilahî, oraya karışmaya gelmez de. Orada o yememekle emrolunduğu şeyi yemeseydi. Cennetten çıkmasına o hırs, şunu da yiyeyim hırsı,Cennetten çıkmasına o hırs, şunu da yiyeyim hırsı, en nihayet bütün cennet nimetlerinden uzak kalmasına vesile oldu.en nihayet bütün cennet nimetlerinden uzak kalmasına vesile oldu. Yani hırs sizin bilâhara elinizdeki nimetlerinde gitmesine vesile olur. İki. Yani hırs sizin bilâhara elinizdeki nimetlerinde gitmesine vesile olur. İki.

Üçüncüsü; Ve iyyâküm ve'l-hasede. "Sakın ha haset de yapmayın." Üçüncüsü;

Ve iyyâküm ve'l-hasede. "Sakın ha haset de yapmayın."

Üç şey: Kibir, hırs, haset. Üç şey: Kibir, hırs, haset.

Kibir, şeytanın sıfatı secde etmedi.Hırs, Âdem aleyhisselam'ı cennetten çıkardı. Hased de; Kibir, şeytanın sıfatı secde etmedi.Hırs, Âdem aleyhisselam'ı cennetten çıkardı. Hased de;

Fe-inne'bne âdeme innemâ katele ehadühümâ sâhibehu haseden.Fe-inne'bne âdeme innemâ katele ehadühümâ sâhibehu haseden. "Kabil'in Habil'i katletmesi de bu da ilk hasedin eseri oldu." "Kabil'in Habil'i katletmesi de bu da ilk hasedin eseri oldu." Fe-hünne aslü külli hatîeti. "Kibir, hırs, haset bütün günahların, kabahatlerin,Fe-hünne aslü külli hatîeti. "Kibir, hırs, haset bütün günahların, kabahatlerin, fenalıkların kökü, babası oluyor." Bu üç kökten son derece sakınmak lazım. Kibir, hırs, haset. fenalıkların kökü, babası oluyor."

Bu üç kökten son derece sakınmak lazım. Kibir, hırs, haset.

Ama insana sorarsan, "Yok bende kibir." der. Hırs? Hiç yok der. Haset? Ama insana sorarsan, "Yok bende kibir." der.

Hırs?

Hiç yok der.

Haset?

Hiç gözüm yok kimsenin malında der. Ama yokla, kurtulan pek azdır. Hiç gözüm yok kimsenin malında der. Ama yokla, kurtulan pek azdır.

Bu da şayân-ı dikkat bir ders; İyyâküm ve'l-ikrâde. "Sakının zelil olmaktan." Bu da şayân-ı dikkat bir ders;

İyyâküm ve'l-ikrâde. "Sakının zelil olmaktan."

Zillet mertebesine düşmekten sizi tahzir ederim ey ümmetim! Zillet hâline düşmeyiniz, zelil olmayınız. Zillet mertebesine düşmekten sizi tahzir ederim ey ümmetim! Zillet hâline düşmeyiniz, zelil olmayınız.

Yekûnu ehadeküm emîran. "Sizden biriniz emir olur." Ev âmilen. "Yahut bir işin başında."Yekûnu ehadeküm emîran. "Sizden biriniz emir olur." Ev âmilen. "Yahut bir işin başında." Fe-te'tûni'l-ermeletü ve'l-yetîmü ve'l-miskînü. Şu üçünden birisi âmirine gelir: Fe-te'tûni'l-ermeletü ve'l-yetîmü ve'l-miskînü. Şu üçünden birisi âmirine gelir: Yetim, miskin, dul bir kadın gelir." diyor. Bir iş için müracaat ediyor yani. Böyle bir işim var diyor. Yetim, miskin, dul bir kadın gelir." diyor. Bir iş için müracaat ediyor yani. Böyle bir işim var diyor.

Fe-yukâlü uk'ud. "Otur şurada derler." O kadar. Otur şurada derler, oturur orada. Fe-yukâlü uk'ud. "Otur şurada derler."

O kadar. Otur şurada derler, oturur orada.

Hattâ yenzura fî hâcetike. "Bakalım işine, otur şurada derler."Hattâ yenzura fî hâcetike. "Bakalım işine, otur şurada derler." Fe-yütrakûne mukradîne. "Onu zelil olaraktan orada bırakırlar, kulak asan olmaz ona." Fe-yütrakûne mukradîne. "Onu zelil olaraktan orada bırakırlar, kulak asan olmaz ona."

Çünkü ne söyleyebilecek sözü var, neden, niçin yapmıyorsunuz diyebilecek bir kudreti var.Çünkü ne söyleyebilecek sözü var, neden, niçin yapmıyorsunuz diyebilecek bir kudreti var. Orada bekler bekler akşam olur. Bakar ki işi yok, yapacak adam yok çekilir gider. Orada bekler bekler akşam olur. Bakar ki işi yok, yapacak adam yok çekilir gider.

Lâ tükdâ lehüm hâcetün. "Haceti yapılmaz oturur durur orada. Hiç kulak asan da olmaz." Lâ tükdâ lehüm hâcetün. "Haceti yapılmaz oturur durur orada. Hiç kulak asan da olmaz."

İyi bir ders! Ve lâ yü'merû. "Kimseye de demezler ki, 'Bakıverin yahu şunun işine!' diyen de olmaz."İyi bir ders!

Ve lâ yü'merû. "Kimseye de demezler ki, 'Bakıverin yahu şunun işine!' diyen de olmaz."
Ve yenfeddû. "Çaresiz kalırlar giderler." Bakın şimdi! Ve yenfeddû. "Çaresiz kalırlar giderler."

Bakın şimdi!

Ve ye'ti'r-raculü'l-ğaniyyü'ş-şerîfü. "Bir adam daha gelir o âmireVe ye'ti'r-raculü'l-ğaniyyü'ş-şerîfü. "Bir adam daha gelir o âmire ama şerif adam, sözü geçen gani adam, zengin adam gelir." Fe-yük'idühu ilâ cânibihi. "Buyurun efendim!" ama şerif adam, sözü geçen gani adam, zengin adam gelir." Fe-yük'idühu ilâ cânibihi. "Buyurun efendim!"

Ayağa da kalkar, derhal ona bir yer gösterir, "Buyurun efendim!" Ayağa da kalkar, derhal ona bir yer gösterir, "Buyurun efendim!"

Sümme yekûlu mâ hâcetüke. "Nedir arzunuz efendim?" Sorar, nedir arzunuz, ne istiyorsunuz, niçin geldiniz? Sümme yekûlu mâ hâcetüke. "Nedir arzunuz efendim?"

Sorar, nedir arzunuz, ne istiyorsunuz, niçin geldiniz?

Fe-yekûlu hâcetî kezâ ve kezâ. "Der ki şu işim için geldim."Fe-yekûlu hâcetî kezâ ve kezâ. "Der ki şu işim için geldim." Fe-yekûlu ikdû hâcetehu ve accilû. "Derhal kumanda verir, emir verir.Fe-yekûlu ikdû hâcetehu ve accilû. "Derhal kumanda verir, emir verir. 'Bu adamın işini çabuk, çabuk acele yapın!" İki de bir telefon eder durur oldu mu, çabuk. 'Bu adamın işini çabuk, çabuk acele yapın!"

İki de bir telefon eder durur oldu mu, çabuk.

Siz bu duruma düşmeyin. Öyleyse ne yapmak lazım? Siz bu duruma düşmeyin.

Öyleyse ne yapmak lazım?

Söyleyin şimdi, bu duruma düşmemek için ne lazım? Bu hepimizin bugün düştüğü bir durumdur yani. Söyleyin şimdi, bu duruma düşmemek için ne lazım?

Bu hepimizin bugün düştüğü bir durumdur yani.

Bu durumdan kurtulmanın çaresi nedir? Allah hepimizin yardımcısı olsun yani. Bu durumdan kurtulmanın çaresi nedir?

Allah hepimizin yardımcısı olsun yani.

İyyâküm ve kesrate'l-hadîsi annî fe-men kâle aleyye fe'l-yekul hakkanİyyâküm ve kesrate'l-hadîsi annî fe-men kâle aleyye fe'l-yekul hakkan ev sidkan ve men tekavvele aleyye mâ lem ekul fe'l-yetebevve' mak'adehu mine'n-nâri. ev sidkan ve men tekavvele aleyye mâ lem ekul fe'l-yetebevve' mak'adehu mine'n-nâri.

Sonra bu hadis nakilciliği çok mühim bir derstir.Sonra bu hadis nakilciliği çok mühim bir derstir. Mesela buradan dinliyorsunuz, başka hocaefendilerden dinliyorsunuz.Mesela buradan dinliyorsunuz, başka hocaefendilerden dinliyorsunuz. Biri, gerek cümlesini gerek kendi manasını başka tarafa, hemen ben filan hocadan da duydum, Biri, gerek cümlesini gerek kendi manasını başka tarafa, hemen ben filan hocadan da duydum, yahut falan kitapta okudum Peygamber Efendimiz böyle demiş.yahut falan kitapta okudum Peygamber Efendimiz böyle demiş. Fakat söylerken 10 tanesi eksik, 10 tanesi de zaittir. Söylerken ya eksik söylemiştir ya fazla ilave etmiştir.Fakat söylerken 10 tanesi eksik, 10 tanesi de zaittir. Söylerken ya eksik söylemiştir ya fazla ilave etmiştir. Bunların hiçbirisine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem müsaade etmemiş. Bunların hiçbirisine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem müsaade etmemiş. Tamamıyla hiç eksiksiz zapt edebiliyorsan, o eksiksiz olarak zapt edebildiğini nakledersin.Tamamıyla hiç eksiksiz zapt edebiliyorsan, o eksiksiz olarak zapt edebildiğini nakledersin. Eğer tam mânası ile nakledemiyorsan ya eksiktir ya fazladır. Buna cevaz yoktur. Eğer tam mânası ile nakledemiyorsan ya eksiktir ya fazladır. Buna cevaz yoktur.

"Bunlar böyle hemen lâlettayin ağızlarından kaçırıp da 'Böyle dedi.' diyerekten"Bunlar böyle hemen lâlettayin ağızlarından kaçırıp da 'Böyle dedi.' diyerekten söyleyenler cehennemde yerlerini hazırlasınlar. Ona göre konuşsunlar." söyleyenler cehennemde yerlerini hazırlasınlar. Ona göre konuşsunlar."

İyyâküm ve da'vete'l-mazlûmi ve in kânet min kâfirin. "Mazlumun duasından da sakının." İyyâküm ve da'vete'l-mazlûmi ve in kânet min kâfirin. "Mazlumun duasından da sakının."

Mazlum, zulüm olunan uğrayan adamın duasından da sakının. Mazlum, zulüm olunan uğrayan adamın duasından da sakının.

Ve in kânet min kâfirin. "Eğer o mazlum gâvur da olsa." Ve in kânet min kâfirin. "Eğer o mazlum gâvur da olsa."

Mazlum olan insan gâvur da olsa onun bedduasından sakının. Mazlum olan insan gâvur da olsa onun bedduasından sakının.

Fe-innehu leyse lehâ hicâbün dûnallâhi azze ve celle. Şimdi hepimiz Allah'ın kuluyuz.Fe-innehu leyse lehâ hicâbün dûnallâhi azze ve celle.

Şimdi hepimiz Allah'ın kuluyuz.
Allah yalnız müslümanların Allah'ı değil. Bütün mahlukatın sahibidir. Rabbülâlemîn.Allah yalnız müslümanların Allah'ı değil. Bütün mahlukatın sahibidir. Rabbülâlemîn. Binâenaleyh o beğenmediğimiz gâvur da o da Allah'ın kulu, onu da Allah yaratmıştır.Binâenaleyh o beğenmediğimiz gâvur da o da Allah'ın kulu, onu da Allah yaratmıştır. Binâenaleyh ona zulüm olmasını o da istemez Allah. Zulüm olunduğu takdirde; Binâenaleyh ona zulüm olmasını o da istemez Allah.

Zulüm olunduğu takdirde;

"Yâ Rab! Bak şunların bana yaptığına?" dediği vakitte Cenâb-ı Hak onların cezasını verir kendisi. "Yâ Rab! Bak şunların bana yaptığına?" dediği vakitte Cenâb-ı Hak onların cezasını verir kendisi.

Bununla bitiyor. İyyâküm ve muhakkarâti'z-zünûbi fe-innemâ meselü muhakkarâi'z-zünûbiBununla bitiyor.

İyyâküm ve muhakkarâti'z-zünûbi fe-innemâ meselü muhakkarâi'z-zünûbi
ke-meseli kavmi nezelû batne vâdin fe-câe zâ bi-ûdin ve câe zâ bi-ûdin hattâ hamelû mâ endacûke-meseli kavmi nezelû batne vâdin fe-câe zâ bi-ûdin ve câe zâ bi-ûdin hattâ hamelû mâ endacû bihi hubzehüm ve inne muhakkarâti'z-zünûbi metâ ye'huz bihâ sâhibühâ tühlikühu. bihi hubzehüm ve inne muhakkarâti'z-zünûbi metâ ye'huz bihâ sâhibühâ tühlikühu.

Günahların ufakları var ya, muhakkırâti'z-zünûb dediği yani hiç mesafesinde.Günahların ufakları var ya, muhakkırâti'z-zünûb dediği yani hiç mesafesinde. Mesela bakışları söyleyelim şimdi. Bakışlar, adam ne olacak, bakıveriyoruz. Muhakkırât.Mesela bakışları söyleyelim şimdi. Bakışlar, adam ne olacak, bakıveriyoruz. Muhakkırât. Yahut buna benzer, mesela sigarayı da onun arasına sokabiliriz.Yahut buna benzer, mesela sigarayı da onun arasına sokabiliriz. O da muhakkirâttandır yani hiç mesafesinde olan günahlar. O da muhakkirâttandır yani hiç mesafesinde olan günahlar.

Peygamber Efendimiz diyor ki; Fakat bu ufak günahlar şuna benzer ki.Peygamber Efendimiz diyor ki;

Fakat bu ufak günahlar şuna benzer ki.
Bir cemaat bir yere toplanmışız. Herkes dağılmış birer tane çubuk, bir şeyler toplamış getirmiş.Bir cemaat bir yere toplanmışız. Herkes dağılmış birer tane çubuk, bir şeyler toplamış getirmiş. Bakarsın bir öbek olur. Onunla bir şeyler yapılır, yemekler pişirilir ekmekler pişirilir filan.Bakarsın bir öbek olur. Onunla bir şeyler yapılır, yemekler pişirilir ekmekler pişirilir filan. İşte o ufacıklardan oldu bu. İşte o ufacıklar toplanınca bak büyük bir ateş meydana gelebildi.İşte o ufacıklardan oldu bu. İşte o ufacıklar toplanınca bak büyük bir ateş meydana gelebildi. De, buna diyorlar da. Şimdi kıvılcım var ya, çakmaktan çıkan kıvılcımlar sigarayı yakıyor işte. De, buna diyorlar da. Şimdi kıvılcım var ya, çakmaktan çıkan kıvılcımlar sigarayı yakıyor işte. Şerâre diyorlar, kıvılcımdır elektrikten çıkıyor evi yakıyor. Şerâre diyorlar, kıvılcımdır elektrikten çıkıyor evi yakıyor. Kapalıçarşı'nın yanmasına da kontak diyorlar mesela. O cereyan şeyleri çarpa çarpa yakıyor ortalığı.Kapalıçarşı'nın yanmasına da kontak diyorlar mesela. O cereyan şeyleri çarpa çarpa yakıyor ortalığı. Ufak bir şey ama koca bir memleketin yanmasına, koca bir mahallenin yanmasına,Ufak bir şey ama koca bir memleketin yanmasına, koca bir mahallenin yanmasına, koca bir evin yanmasına sebep oluyor. Nedir, ufacık bir kıvılcımdır. koca bir evin yanmasına sebep oluyor. Nedir, ufacık bir kıvılcımdır.

Günah da böyledir, insanların bütün âmâlini yakmasına sebep olur.Günah da böyledir, insanların bütün âmâlini yakmasına sebep olur. Onun için günah ufaktır diye onu benimsememek yapma. Onun için günah ufaktır diye onu benimsememek yapma. Ufağından da kaç ki büyüğüne hiç yanaşmayasın. Ufağından korkmazsan büyüğünü de yaparsın sonra. Ufağından da kaç ki büyüğüne hiç yanaşmayasın. Ufağından korkmazsan büyüğünü de yaparsın sonra.

Allah cümlemize affetsin de tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin. Allah cümlemize affetsin de tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin.

Şimdi buradan çıkan bir ders. Allahu Teâlâ'yı sevmek lazım.Şimdi buradan çıkan bir ders.

Allahu Teâlâ'yı sevmek lazım.
Allahu Teâlâ'nın sevgisi O'na olan hürmet ve saygının neticesidir. Allahu Teâlâ'nın sevgisi O'na olan hürmet ve saygının neticesidir. Hürmet ve saygısı ne nisbette ise Allah'a karşı o kadar. Hürmet ve saygısı ne nisbette ise Allah'a karşı o kadar. İçeriye ne kadar korku sokabildiysen Allah'a karşı sevgin o kadar olur. İçeriye ne kadar korku sokabildiysen Allah'a karşı sevgin o kadar olur. Allahu Teâlâ'dan korku, haşyet yok ise sevgi yalandan ibarettir. Allahu Teâlâ'dan korku, haşyet yok ise sevgi yalandan ibarettir.

Binâenaleyh Allahu celle ve alâ ki kâinatın sahibi, varlıkların sahibi, hepimizin sahibi.Binâenaleyh Allahu celle ve alâ ki kâinatın sahibi, varlıkların sahibi, hepimizin sahibi. Âhirette cennet nimetleriyle bizi in'am edecek, cennetlerine koyacak varlık sahibi olanÂhirette cennet nimetleriyle bizi in'am edecek, cennetlerine koyacak varlık sahibi olan Hz. Allah'ı sevmek hepimizin hakkı iken, günahlardan korkmak suretiyle havf u haşyet, Hz. Allah'ı sevmek hepimizin hakkı iken, günahlardan korkmak suretiyle havf u haşyet, yani burada ne yaparsam Allah'ım beni görüyor ve biliyor ve bu benim defterime geçiyor. Defterime geçiyor... yani burada ne yaparsam Allah'ım beni görüyor ve biliyor ve bu benim defterime geçiyor.

Defterime geçiyor...

Teypler bugün nasıl hadiseleri zapt ediyorsa, vücut teypleri de onları zapt ediyor.Teypler bugün nasıl hadiseleri zapt ediyorsa, vücut teypleri de onları zapt ediyor. Vücut teypleri içerimizdeki ruh onları zapteder, yarın ikra' kitâbeke dediği vakitteVücut teypleri içerimizdeki ruh onları zapteder, yarın ikra' kitâbeke dediği vakitte bu elcikler o ayakcıklar hepsi söylerler ve şehadet ederler. Diyeceksin ki nasıl söylüyorsun sen yahu? bu elcikler o ayakcıklar hepsi söylerler ve şehadet ederler.

Diyeceksin ki nasıl söylüyorsun sen yahu?

Ne yapayım diyecek, söyleten söyletiyor. Ne yapayım diyecek, söyleten söyletiyor.

Bugün bir ağaç parçasına insan söyletebiliyor da, tahta parçasına söyletebiliyor da,Bugün bir ağaç parçasına insan söyletebiliyor da, tahta parçasına söyletebiliyor da, radyo dediğimiz şeyler neden ibaret mesela. Şu maddelerden ibaret. radyo dediğimiz şeyler neden ibaret mesela. Şu maddelerden ibaret. Bu maddeler bugün gözümüzün önünde konuşurken, Bu maddeler bugün gözümüzün önünde konuşurken, Allah varlığının bunları nasıl zapt edemeyeceğini şaşmak budalalıktan ibaret. Allah varlığının bunları nasıl zapt edemeyeceğini şaşmak budalalıktan ibaret. Allahu Teâlâ'nın kudreti bunu bizim içimize koymuştur.Allahu Teâlâ'nın kudreti bunu bizim içimize koymuştur. Bu içimizde mütemadiyen geceli gündüzlü işliyor, pili de içinde cereyanı da içinde.Bu içimizde mütemadiyen geceli gündüzlü işliyor, pili de içinde cereyanı da içinde. Bütün hadiselerimizi de alıyor oraya. Bütün hadiselerimizi de alıyor oraya.

Onun için sabah da akşam da istiğfar eder yalvarırsak, candan yaparsak onlar silinir.Onun için sabah da akşam da istiğfar eder yalvarırsak, candan yaparsak onlar silinir. Yarın karşımıza tertemiz olarak çıkar. Yarın karşımıza tertemiz olarak çıkar.

Onun için hem istiğfarımızı yapalım hem de bu hiç mesafesinde olan günahlardan daOnun için hem istiğfarımızı yapalım hem de bu hiç mesafesinde olan günahlardan da son derece sakınmak suretiyle Allah sevgisinin içimize girmesineson derece sakınmak suretiyle Allah sevgisinin içimize girmesine ve Allahu Teâlâ'ya olan hürmet saygı ve tanzimimizin de son derecede güzel olması içinve Allahu Teâlâ'ya olan hürmet saygı ve tanzimimizin de son derecede güzel olması için Cenâb-ı Hak cümlemize tevfik buyursun, ihsan buyursun, in'am buyursun. Cenâb-ı Hak cümlemize tevfik buyursun, ihsan buyursun, in'am buyursun.

Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn ve selamün ale'l-mürselîn velhamdülillahi rabbi'l-âlemîn el-Fâtiha. Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn ve selamün ale'l-mürselîn velhamdülillahi rabbi'l-âlemîn el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2