Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Bereket Büyüklerimizdedir

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Dostluk ve Sevgi, Birbirimizi Sevmek, Mü’min Mü’minin Aynası, Müslüman’a Sevgiyle Bakmak, Bereket Büyüklerimizdedir, Bereket İlim Ehli | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Bereket Büyüklerimizdedir

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Dostluk ve Sevgi, Birbirimizi Sevmek, Mü’min Mü’minin Aynası, Müslüman’a Sevgiyle Bakmak, Bereket Büyüklerimizdedir, Bereket İlim Ehli | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme:

Altından parçalar yani. Altın parçalar, kıymetli sözler toplanmış oradan. Bir âyet koymuş.Altından parçalar yani. Altın parçalar, kıymetli sözler toplanmış oradan. Bir âyet koymuş. Bunun ilk sözü olaraktan da şunu yazmış; Bunun ilk sözü olaraktan da şunu yazmış;

İsâü'l-uhibbe fi lezzetin kebiratin yüdrikühâ küllü men race'a ilâ hissihî ve zevkihî. İsâü'l-uhibbe fi lezzetin kebiratin yüdrikühâ küllü men race'a ilâ hissihî ve zevkihî.

Bu çok değerli bir söz. "Her dostun dostuna kavuştuğu sırada.Bu çok değerli bir söz.

"Her dostun dostuna kavuştuğu sırada.
Dostun dostuna kavuştuğu sırada, gerçek dostlar tabi, bu kavuşmadan bir lezzet alır.Dostun dostuna kavuştuğu sırada, gerçek dostlar tabi, bu kavuşmadan bir lezzet alır. Öyle bir lezzettir ki bu lezzet çok büyük olmakla beraber ancak hislere ve zevklere hitap ederektenÖyle bir lezzettir ki bu lezzet çok büyük olmakla beraber ancak hislere ve zevklere hitap ederekten bu his ve zevklere dönen insanlar bunu idrak ederler." bu his ve zevklere dönen insanlar bunu idrak ederler."

Bu dostuna kavuştuğu vakitte aldığı lezzeti, baklavayı yediği vakitte bir lezzet alıyor ya insan.Bu dostuna kavuştuğu vakitte aldığı lezzeti, baklavayı yediği vakitte bir lezzet alıyor ya insan. Ağzı tadı yerinde, sıhhati yerinde. Ağzı tadı yerinde, sıhhati yerinde. Sıhhati yerinde olunca etin, baklavanın, her çeşit yemeğin lezzetini alabiliyor.Sıhhati yerinde olunca etin, baklavanın, her çeşit yemeğin lezzetini alabiliyor. Yani hissine de sahip bir insan, yakından uzaktan kardeşi olan bir dostuyla da karşılaştı mıYani hissine de sahip bir insan, yakından uzaktan kardeşi olan bir dostuyla da karşılaştı mı ondan bir lezzet duyar ki o lezzeti tarife dil kâfi gelmez. ondan bir lezzet duyar ki o lezzeti tarife dil kâfi gelmez.

Şimdi bu kitabın sahibi bunu şöyle bir hikâye ile bize izah ediyor. Diyor ki; Şimdi bu kitabın sahibi bunu şöyle bir hikâye ile bize izah ediyor. Diyor ki;

Bir adamın devesi varmış. Güzel bir deve. Bir adamın devesi varmış. Güzel bir deve.

Deve de çok hisler vardır, alınacak ibretler vardır. Hilkat her mahluk da çeşitlidir.Deve de çok hisler vardır, alınacak ibretler vardır. Hilkat her mahluk da çeşitlidir. Atın başka, merkebin başka, aslanın başka, kaplanın başka, filin başka, devenin de başka.Atın başka, merkebin başka, aslanın başka, kaplanın başka, filin başka, devenin de başka. Hepsi bir hizmete yarar ama devenin hizmeti çoktur. Devede bir kere bir güzellik vardır.Hepsi bir hizmete yarar ama devenin hizmeti çoktur.

Devede bir kere bir güzellik vardır.
Onun gözlerine bir baksanız hayran olursunuz. Gözleri çok güzeldir devenin.Onun gözlerine bir baksanız hayran olursunuz. Gözleri çok güzeldir devenin. Ayaklarının altı da pamuk gibidir, bastığı vakitte hiç incinmez, plastik gibi. Azıcık gıdayla çok yol gider.Ayaklarının altı da pamuk gibidir, bastığı vakitte hiç incinmez, plastik gibi. Azıcık gıdayla çok yol gider. Susuzluğa tahammülü çoktur. Yolu sahibinden daha iyi bilir.Susuzluğa tahammülü çoktur. Yolu sahibinden daha iyi bilir. Bir kere bir yolu gitti miydi o yolu bir daha şaşırmaz. Onun hendesesi çok kuvvetli.Bir kere bir yolu gitti miydi o yolu bir daha şaşırmaz. Onun hendesesi çok kuvvetli. Sahibi şaşırır, mesela yıldız olmasa, hava kapalı olsa, karanlık olsa deveyi bırak kendi hâline, Sahibi şaşırır, mesela yıldız olmasa, hava kapalı olsa, karanlık olsa deveyi bırak kendi hâline, o seni götürür yerine. O kadar idraki de yerindedir devenin. o seni götürür yerine. O kadar idraki de yerindedir devenin. Sütünden istifade olur, tüyünden istifade olur, etinden de istifade olur.Sütünden istifade olur, tüyünden istifade olur, etinden de istifade olur. Sonra insanların gidemeyeceği yerlere insanları, eski zamanlarda mesela vasıtalar yokken,Sonra insanların gidemeyeceği yerlere insanları, eski zamanlarda mesela vasıtalar yokken, güzellikle hem eşyasını götürür, hem kendisini götürürdü. Bu kadar böyle fevâidi olan bir mahluk. güzellikle hem eşyasını götürür, hem kendisini götürürdü. Bu kadar böyle fevâidi olan bir mahluk.

Devesini, bu güzel devesine kaybetmiş adamcağız.Devesini, bu güzel devesine kaybetmiş adamcağız. Kaybetmiş de, şimdi ilan yapıyor, tellalla bağırtıyor diyor ki; Kaybetmiş de, şimdi ilan yapıyor, tellalla bağırtıyor diyor ki;

"Devem kayboldu, kim bulursa onun olsun. Ama ben bileyim ki devem kimdedir."Devem kayboldu, kim bulursa onun olsun. Ama ben bileyim ki devem kimdedir. Maksadım, devemin kimde olduğunu bileyim, kim bulursa onun olsun." Maksadım, devemin kimde olduğunu bileyim, kim bulursa onun olsun."

Diyorlar ki; "Madem deven kayboldu, bulanın olacak, nedir derdin? Diyorlar ki;

"Madem deven kayboldu, bulanın olacak, nedir derdin?

Diyor ki; "Devemi görmek isterim, deveme aşığım.Diyor ki;

"Devemi görmek isterim, deveme aşığım.
Bu aşkımdan dolayı devem kimde olursa olsun, hiç olmazsa o gelir bazen geçerken görürüm, ben gider görürüm. Bu aşkımdan dolayı devem kimde olursa olsun, hiç olmazsa o gelir bazen geçerken görürüm, ben gider görürüm. O aşkımı mümkün mertebede teskin ederim." Bu aşk meselesi uzun bir dert.O aşkımı mümkün mertebede teskin ederim."

Bu aşk meselesi uzun bir dert.
Cenâb-ı Hak bunu insana vermiş, erkek kadın, büyük küçük, herkesin bir şeyden zevki var.Cenâb-ı Hak bunu insana vermiş, erkek kadın, büyük küçük, herkesin bir şeyden zevki var. Kimisi mızıkadan çok lezzet alır.Kimisi mızıkadan çok lezzet alır. Bekler ki acaba filan nerede, bir mızıkalı bir yer var, sesli bir yer var. Bekler ki acaba filan nerede, bir mızıkalı bir yer var, sesli bir yer var. Kimisi sesten çok lezzet alır, güzel seslileri arar durur. Kimisi sesten çok lezzet alır, güzel seslileri arar durur. Onların arasında, onların seslerinden zevk almaya çalışır.Onların arasında, onların seslerinden zevk almaya çalışır. Kimisi kuşlardan lezzet alır, kimisi manzaralardan lezzet alır, kimisi de böyle güzelleri görmeye hayran. Kimisi kuşlardan lezzet alır, kimisi manzaralardan lezzet alır, kimisi de böyle güzelleri görmeye hayran.

Şimdi insan da, şu yerin göğün bütün hülâsası insanda toplanmıştır.Şimdi insan da, şu yerin göğün bütün hülâsası insanda toplanmıştır. İnsan yerin ve göğün hülasası, hatta dünya ve âhiretin de hülasasıdır. İnsan o kadar mükemmel bir mahluk.İnsan yerin ve göğün hülasası, hatta dünya ve âhiretin de hülasasıdır. İnsan o kadar mükemmel bir mahluk. Ekrem yaratık.Ekrem yaratık. Bu kadar güzel bir mahluku insan görür de, ondan bir devedeki zevk kadar zevk alamıyorsa o adam,Bu kadar güzel bir mahluku insan görür de, ondan bir devedeki zevk kadar zevk alamıyorsa o adam, insan kardeşini görüyor da ondan deveden alınan zevki alamıyorsa, demek ondaki hisler sönmüştür. insan kardeşini görüyor da ondan deveden alınan zevki alamıyorsa, demek ondaki hisler sönmüştür.

Mesela ihtiyar bir adamın zevki tabiileri söner. Neden? Mesela ihtiyar bir adamın zevki tabiileri söner.

Neden?

Artık tabii hükmü geçmiş, sekseni doksanı bulmuş, onundaki zevkî hisler sönmüştür.Artık tabii hükmü geçmiş, sekseni doksanı bulmuş, onundaki zevkî hisler sönmüştür. O kadın yerindedir, ondan kadının kaçması bile şeydir yani, genç erkekten kaçma gibi değildir.O kadın yerindedir, ondan kadının kaçması bile şeydir yani, genç erkekten kaçma gibi değildir. Çünkü kadın mesabesindedir artık kendisi, kudreti kalmamıştır.Çünkü kadın mesabesindedir artık kendisi, kudreti kalmamıştır. Onun için onun zevk-i tabiisi söndüğünden ondan kaçma hususunda bile müsamaha gösterilir. Onun için onun zevk-i tabiisi söndüğünden ondan kaçma hususunda bile müsamaha gösterilir.

Ama genç böyle değil.Ama genç böyle değil. Gencin zevk-i tabiisi olmakla beraber Cenab-ı Hakk'ın ona verdiği çeşitli zevkler de vardır.Gencin zevk-i tabiisi olmakla beraber Cenab-ı Hakk'ın ona verdiği çeşitli zevkler de vardır. Onlardan istifade için her fırsattan, çeşidinden istifade eder de,Onlardan istifade için her fırsattan, çeşidinden istifade eder de, öteki istifadeler insanın yüzüne bakıldığı vakitte alınan istifadelerin milyonda biri değil.öteki istifadeler insanın yüzüne bakıldığı vakitte alınan istifadelerin milyonda biri değil. Çünkü insanda kemalat toplanmış. Kim olursa olsun yaratan Allah, mahluk Allah'ın mahluku.Çünkü insanda kemalat toplanmış. Kim olursa olsun yaratan Allah, mahluk Allah'ın mahluku. İster müslüman ister gâvur, mahluk Allah'ın mahlukudur. Her mahluk da Allahu Teâlâ'nın bir tecellisi vardır.İster müslüman ister gâvur, mahluk Allah'ın mahlukudur. Her mahluk da Allahu Teâlâ'nın bir tecellisi vardır. Bu tecellisini sen unutma O'nun! Mülk O'nun. Kimisini gâvur yaratmış kimisini müslüman yaratmış.Bu tecellisini sen unutma O'nun! Mülk O'nun. Kimisini gâvur yaratmış kimisini müslüman yaratmış. Ne yaratırsa yaratsın ama yaradan O. Yaradan O olduğu için Allahu Teâlâ'nın onda bir tecellisi var kulunda.Ne yaratırsa yaratsın ama yaradan O. Yaradan O olduğu için Allahu Teâlâ'nın onda bir tecellisi var kulunda. Kimisine mudilli tecelli etmiş, kimisine de hidayeti tecelli etmiş. Hidayeti tecelli edenler şükrederler; Kimisine mudilli tecelli etmiş, kimisine de hidayeti tecelli etmiş. Hidayeti tecelli edenler şükrederler;

"Ahh, elhamdülillah! Ne güzel!" Mudilde olanları da görünce; "Ahh, elhamdülillah! Ne güzel!"

Mudilde olanları da görünce;

"Yâ Rabbi! Benim mudil yapmadın!" diyerekten ona da şükreder. "Yâ Rabbi! Benim mudil yapmadın!" diyerekten ona da şükreder.

Binâenaleyh, şimdi dostu görünce. Binâenaleyh, şimdi dostu görünce.

Dikkat edin; Lâ tü'minû hattâ tehabbû. Dikkat edin;

Lâ tü'minû hattâ tehabbû.

"Siz birbirinizi sevmedikçe iman sahibi olamazsınız." "Siz birbirinizi sevmedikçe iman sahibi olamazsınız."

"Siz birbirinizi sevmedikçe iman sahibi olamazsınız." diyen iki cihan serveri Fahr-i kâinat. "Siz birbirinizi sevmedikçe iman sahibi olamazsınız." diyen iki cihan serveri Fahr-i kâinat.

Şimdi bugün biz müslümanlar arasında birbirimizi gördüğümüz vakitteŞimdi bugün biz müslümanlar arasında birbirimizi gördüğümüz vakitte içimizden zevki tabii olarak ne kadar bir zevk geliyor? içimizden zevki tabii olarak ne kadar bir zevk geliyor?

Oh, şu kardeşim ile karşılaştım, kucak kucağa, dudak dudağa bir sevişme, bir sarılışma,Oh, şu kardeşim ile karşılaştım, kucak kucağa, dudak dudağa bir sevişme, bir sarılışma, sıkma, içine koyacağı geliyor insanın. Gelir, gelirse, ne mutlu bana Allah beni bu kardeşimle görüştürdü.sıkma, içine koyacağı geliyor insanın. Gelir, gelirse, ne mutlu bana Allah beni bu kardeşimle görüştürdü. Ondan bir zevk alıp, "Bir daha görüştürsün bizi Allah! Birbirimize kavuştursun!" diyerek de dualar eder. Ondan bir zevk alıp, "Bir daha görüştürsün bizi Allah! Birbirimize kavuştursun!" diyerek de dualar eder.

Bu var mıdır yok mudur bizde? Kardeşimizi gördüğü vakitte, kim olursa olsun, hep kardeşlerimiz.Bu var mıdır yok mudur bizde?

Kardeşimizi gördüğü vakitte, kim olursa olsun, hep kardeşlerimiz.
İman sahipleri, inneme'l-mü'minûne ihvetün. İman sahipleri, inneme'l-mü'minûne ihvetün. "Bütün mü'minler kardeş." olduğuna göre, kabahatlisi de var kabahatsizi de var."Bütün mü'minler kardeş." olduğuna göre, kabahatlisi de var kabahatsizi de var. Kabahatlileri ayıracak da kabahatsizleri koyacak olursak cennete kimse girmez.Kabahatlileri ayıracak da kabahatsizleri koyacak olursak cennete kimse girmez. Ancak evliyalarla peygamberlere nasip olur cennet. Biz hepimiz dışarıda kalırız. Ancak evliyalarla peygamberlere nasip olur cennet. Biz hepimiz dışarıda kalırız.

Cennet senin de değil benim de değil, Allah'ın mülkü o. İstediğini koyacak oraya.Cennet senin de değil benim de değil, Allah'ın mülkü o. İstediğini koyacak oraya. Amelimiz sokmayacak oraya bizi. Bizi amelimiz cennete koymaz. Cennete koyacak Allah'ın lütfudur. Amelimiz sokmayacak oraya bizi. Bizi amelimiz cennete koymaz. Cennete koyacak Allah'ın lütfudur. Binâenaleyh Allah'ın lütfuna kimsenin aklı ermez. Onun için kardeşini sev! Kardeşine bağlan!Binâenaleyh Allah'ın lütfuna kimsenin aklı ermez. Onun için kardeşini sev! Kardeşine bağlan! Kardeşini himaye et! Kardeşini muhafaza et! Kardeşini canın gibi bil! Kardeşini himaye et! Kardeşini muhafaza et! Kardeşini canın gibi bil!

Seninle kardeşin arasında bir fark var. Onun için bir büyük öyle demiş; Seninle kardeşin arasında bir fark var. Onun için bir büyük öyle demiş;

"Sen ve siz, ben siz, kim dersiniz, hep biriz. Ben de sizim. Ben siz, siz ben. Hep bir, bir kardeşiz." demiş. "Sen ve siz, ben siz, kim dersiniz, hep biriz. Ben de sizim. Ben siz, siz ben. Hep bir, bir kardeşiz." demiş.

Bu kardeşlik bizde neden öldü? Biz birbirimizi neden sevemiyoruz, neden birbirimizle kaynaşamıyoruz? Bu kardeşlik bizde neden öldü?

Biz birbirimizi neden sevemiyoruz, neden birbirimizle kaynaşamıyoruz?

Neden birbirimize sarılamıyoruz, neden birbirimizin elinden tutup elbirliği yapamıyoruz? Neden birbirimize sarılamıyoruz, neden birbirimizin elinden tutup elbirliği yapamıyoruz?

Ne kadar acı bir şey? Ne kadar acı bir şey?

Bak bu acılığın devletinden, o adamın bize verdiği kitap, bu bizim kitaplarımız da da var. Bak bu acılığın devletinden, o adamın bize verdiği kitap, bu bizim kitaplarımız da da var. Bizim kitaplarımız da yok değil ama onun kitabından bize nakil,Bizim kitaplarımız da yok değil ama onun kitabından bize nakil, bu hac mevsimindeki nakil çok büyük intibahlar uyandırıyor bizde. bu hac mevsimindeki nakil çok büyük intibahlar uyandırıyor bizde.

Biz ne kadar bir memleketin içindeyiz, bir memlekette doğmuşuz,Biz ne kadar bir memleketin içindeyiz, bir memlekette doğmuşuz, hep lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah deriz de, deriz de bu adam ve ben ya biraz ilmimiz vardır, hep lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah deriz de, deriz de bu adam ve ben ya biraz ilmimiz vardır, ya biraz paramız vardır, ya biraz mevkimiz vardır. ya biraz paramız vardır, ya biraz mevkimiz vardır. Paramızın, ilmimizin, mevkimizin verdiği kuvvetle başkalarını tanımıyoruz, sevemiyoruz, Paramızın, ilmimizin, mevkimizin verdiği kuvvetle başkalarını tanımıyoruz, sevemiyoruz, yüzlerine bakmak da istemiyoruz. Baksak da kerhen bakıyoruz. yüzlerine bakmak da istemiyoruz. Baksak da kerhen bakıyoruz.

Bunun Müslümanlıkta ne kadar yeri olabilir? Bir de Müslümanlığı kimseye vermiyoruz.Bunun Müslümanlıkta ne kadar yeri olabilir?

Bir de Müslümanlığı kimseye vermiyoruz.
Halbuki şimdi bu, şu kaideye bakınca, biz Müslümanlıkta ne kadar geri ve ne kadar da gevşekmişiz. Halbuki şimdi bu, şu kaideye bakınca, biz Müslümanlıkta ne kadar geri ve ne kadar da gevşekmişiz.

E bunu nasıl ıslah ederiz? Bunun ıslahı Allah. Allah iyileştirir.E bunu nasıl ıslah ederiz?

Bunun ıslahı Allah. Allah iyileştirir.
Yalvaracağız Allah'a. Ne bizim elimizden gelir.Yalvaracağız Allah'a. Ne bizim elimizden gelir. Çünkü hastalık içeriye girdikten sonra o hastalığın tedavisi [bizi aşar.] Çünkü hastalık içeriye girdikten sonra o hastalığın tedavisi [bizi aşar.]

Allah esirgesin, bizi karantinaya soktular, neden soktular? Allah esirgesin, bizi karantinaya soktular, neden soktular?

Ah belki kolera mikrobunu getirdiyseniz, memleketimize de bulaşmasın diyerekten.Ah belki kolera mikrobunu getirdiyseniz, memleketimize de bulaşmasın diyerekten. Halbuki bize öyle bir kolera bulaşmış ki, işte bu bir koleranın aynıdır. Halbuki bize öyle bir kolera bulaşmış ki, işte bu bir koleranın aynıdır.

Kolera ne yapar insanı? Cennete götürür. Kolera ne yapar insanı?

Cennete götürür.

Koleradan ölürsen cennete gidersin, şehittir koleradan ölen.Koleradan ölürsen cennete gidersin, şehittir koleradan ölen. Koleradan ölen imanı olduğu takdirde şehit olur.Koleradan ölen imanı olduğu takdirde şehit olur. Fakat bugün bu ahlaksızlık koleradan daha çok beterdir ki bizi birbirimizden ayırıyor.Fakat bugün bu ahlaksızlık koleradan daha çok beterdir ki bizi birbirimizden ayırıyor. Bizi Allah'tan ayırıyor, bizi peygamberden ayırıyor, bizi kitabımızdan ayırıyor, Bizi Allah'tan ayırıyor, bizi peygamberden ayırıyor, bizi kitabımızdan ayırıyor, bizi memleketimizden, birbirimizden ayırıyor. Bu ne kadar büyük kolera!bizi memleketimizden, birbirimizden ayırıyor. Bu ne kadar büyük kolera! Asıl karantinayı burada yapmak lazım ki bu dertlerden biz kurtulalım. Asıl karantinayı burada yapmak lazım ki bu dertlerden biz kurtulalım.

Şimdi bir deveye bakışta, deve sahibinin sevdiği devesinden aldığı lezzeti,Şimdi bir deveye bakışta, deve sahibinin sevdiği devesinden aldığı lezzeti, bir müslüman müslüman kardeşine baktığı vakit de alamaması büyük bir gafletin eseri. bir müslüman müslüman kardeşine baktığı vakit de alamaması büyük bir gafletin eseri. Büyük bir gafletin eseridir, hem de affolunmayacak bir gaflet!Büyük bir gafletin eseridir, hem de affolunmayacak bir gaflet! Çünkü insan, Allah'ın aynasıdır insan. Çünkü insan, Allah'ın aynasıdır insan. Bütün kâinat Allah'ın aynası, fakat insan hasseten Allah'ın aynasıdır. Niçin? Bütün kâinat Allah'ın aynası, fakat insan hasseten Allah'ın aynasıdır.

Niçin?

Allahu celle ve alâ insandan görünür. Nasıl ki Mir'ât-ı Muhammed'den Allah görünür.Allahu celle ve alâ insandan görünür. Nasıl ki Mir'ât-ı Muhammed'den Allah görünür. Mir'ât-ı Muhammed'den göründüğü gibi biz de Allah'ın bir mir'âtı oluruz ki, el-mü'minü mir'âtü'l-mü'min'dir.Mir'ât-ı Muhammed'den göründüğü gibi biz de Allah'ın bir mir'âtı oluruz ki, el-mü'minü mir'âtü'l-mü'min'dir. Mü'min mü'minin aynası olunca, o aynadan murat Allah'ı görmektir. Mü'min mü'minin aynası olunca, o aynadan murat Allah'ı görmektir.

Şu kaşa göze bak! Şu idrake bak! Bugün yere sığmıyor da gökte de yürüyor bu insan. Şu kaşa göze bak! Şu idrake bak! Bugün yere sığmıyor da gökte de yürüyor bu insan.

Üç saatte bugün Kâbe'ye gitmek ne demek acaba? Üç saatte bugün Kâbe'ye gitmek ne demek acaba?

Bugün Kâbe'de hiç de kaldı, adam aya gidiyor. Dünyamızın dışındaki bir âleme gidiyor. Bugün Kâbe'de hiç de kaldı, adam aya gidiyor. Dünyamızın dışındaki bir âleme gidiyor.

Yarın bak sen kim bilir nerelere gidecek? Bu Allah'ın insanda olan tecellisinin bir semeresidir.Yarın bak sen kim bilir nerelere gidecek?

Bu Allah'ın insanda olan tecellisinin bir semeresidir.
Ne gavurun harcı ne bir şey. Allahu Teâlâ'nın tecellisinin o adamın elinden zuhur ediyor işte bu!Ne gavurun harcı ne bir şey. Allahu Teâlâ'nın tecellisinin o adamın elinden zuhur ediyor işte bu! Allah'ın tecellisidir! Bu insan elinden çıkıyor işte bu. Ama mü'min ama gâvur. Allah'ın tecellisidir! Bu insan elinden çıkıyor işte bu. Ama mü'min ama gâvur. Bazen mü'minden çıkar bazen de gavurdan çıkar.Bazen mü'minden çıkar bazen de gavurdan çıkar. Başta bizden çıkmış, sonra biz kaybetmişiz. Şimdi de gavurların elinden çıkıyor bu hünerler.Başta bizden çıkmış, sonra biz kaybetmişiz. Şimdi de gavurların elinden çıkıyor bu hünerler. Ama hepsi Allahu Teâlâ'nın kuluna olan tecellisidir.Ama hepsi Allahu Teâlâ'nın kuluna olan tecellisidir. Çünkü kuluna olan tecellisi olan bu insan baksa, onun boyunu posunu görme. Çünkü kuluna olan tecellisi olan bu insan baksa, onun boyunu posunu görme. Göz boyunu posunu görür, basiret de onun içerisindeki gönlü görür. Asıl iş onun canında, ruhundadır.Göz boyunu posunu görür, basiret de onun içerisindeki gönlü görür. Asıl iş onun canında, ruhundadır. İş onun canında ve ruhundadır. Şimdi biraz evvel bir kardeş geldi, kendisi Rizeli. İş onun canında ve ruhundadır.

Şimdi biraz evvel bir kardeş geldi, kendisi Rizeli.

Dedi ki; "Hocaefendi, ben Rize'de bir şeyh efendiye intisap ettim." Dedi ki;

"Hocaefendi, ben Rize'de bir şeyh efendiye intisap ettim."

İyi, pekala. Allah mübarek etsin. "Ama şeyhim okuma yazma bilmez." dedi. İyi, pekala. Olur ya. İyi, pekala. Allah mübarek etsin.

"Ama şeyhim okuma yazma bilmez." dedi.

İyi, pekala. Olur ya.

"Ama çok büyük tasarrufu var. Pek pejmürde bir zâttır. Üstünde başında hiç kimse bir şey ummaz bu zâttan."Ama çok büyük tasarrufu var. Pek pejmürde bir zâttır. Üstünde başında hiç kimse bir şey ummaz bu zâttan. Fakat kendisi hacılar Arafat'a gittiği vakitte hacısını buluyor orada, 'Nasılsın hacım?' diyor." Fakat kendisi hacılar Arafat'a gittiği vakitte hacısını buluyor orada, 'Nasılsın hacım?' diyor."

O Şeyh Efendi Arafat'ta hacısını arayıp buluyor.O Şeyh Efendi Arafat'ta hacısını arayıp buluyor. Diyor, çok zor buldum, kalabalık insanların arasında diyor. Sordum halin nasıl, var mı bir sıkıntın filan.Diyor, çok zor buldum, kalabalık insanların arasında diyor. Sordum halin nasıl, var mı bir sıkıntın filan. Dervişinin birisini de Şam'da yakalamış, orada onun halini sormuş. O da onlara naklediyor. Dervişinin birisini de Şam'da yakalamış, orada onun halini sormuş. O da onlara naklediyor.

Bu Allahu Teâlâ'nın insana verdiği bir tecellinin neticesidir. Bu Allahu Teâlâ'nın insana verdiği bir tecellinin neticesidir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den, ashab-ı kiramdan,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den, ashab-ı kiramdan, evliyalardan çeşitli mucizelerin, kerametlerin sâdır oluşu nedir? evliyalardan çeşitli mucizelerin, kerametlerin sâdır oluşu nedir?

Bunların içerisindeki mânevî, kutsi olan şeyin canlanması değil mi? Bunların içerisindeki mânevî, kutsi olan şeyin canlanması değil mi?

Bu işte, senin basarın onun cismini görürken, basîretin de onun içindeki ruhu görecek. Bu işte, senin basarın onun cismini görürken, basîretin de onun içindeki ruhu görecek.

Çünkü insan dört şeyden mâmul değil mi? Birisi madde kısmı; toprak, su, hava, ateş.Çünkü insan dört şeyden mâmul değil mi?

Birisi madde kısmı; toprak, su, hava, ateş.
Birisi de mânevî olan ruh kısmı. O âlem-i ulvîden. Birisi de mânevî olan ruh kısmı. O âlem-i ulvîden.

O âlem-i ulvi ile âlemi süflîyi Cenab-ı Hak insanda meczetmiş, insan olarak meydana gelmiş;O âlem-i ulvi ile âlemi süflîyi Cenab-ı Hak insanda meczetmiş, insan olarak meydana gelmiş; hem göğün âleminden haberdar hem yerin âleminden haberdar. hem göğün âleminden haberdar hem yerin âleminden haberdar. Şimdi böyle bir mükemmel bir insanı sen görür de, onun yalnız boyuna posuna bakar da,Şimdi böyle bir mükemmel bir insanı sen görür de, onun yalnız boyuna posuna bakar da, onun günahları ile meşgul olaraktan onu hiçe sayarsan, vah senin hâline! onun günahları ile meşgul olaraktan onu hiçe sayarsan, vah senin hâline! Sen ondaki Allah'ın tecellisini gör de, sana da Allah'ın verdiği tecellilere bak.Sen ondaki Allah'ın tecellisini gör de, sana da Allah'ın verdiği tecellilere bak. Onun için hamd et şükret hâline. Bundan dolayı İki Cihan Serveri ne dedi? Onun için hamd et şükret hâline.

Bundan dolayı İki Cihan Serveri ne dedi?

"Mü'min olamazsınız birbirinizi sevmedikçe." Demek ki başta birbirimizi sevmek lazım. "Mü'min olamazsınız birbirinizi sevmedikçe."

Demek ki başta birbirimizi sevmek lazım.

Hz. Allah'ın da bize, "Siz hep kardeşsiniz." deyişi bundan ileri gelmiyor mu? Hz. Allah'ın da bize, "Siz hep kardeşsiniz." deyişi bundan ileri gelmiyor mu?

E kardeş kardeşi ne yapar? Sever. Sevmiyorsa kardeş değildir demek ki. E kardeş kardeşi ne yapar?

Sever.

Sevmiyorsa kardeş değildir demek ki.

E Allah yalan mı söyledi? Hâşâ. O kabahat bizim. Niçin? E Allah yalan mı söyledi?

Hâşâ.

O kabahat bizim.

Niçin?

Hep kusurlar onun, bizim hiç kusurlarımız yok, melek gibiyiz.Hep kusurlar onun, bizim hiç kusurlarımız yok, melek gibiyiz. Ben meleğim hiç kusurum yok. Bütün kusur hep sizde. Olur mu böyle şey, olur mu böyle şey?! Ben meleğim hiç kusurum yok. Bütün kusur hep sizde.

Olur mu böyle şey, olur mu böyle şey?!

Evvela sen kendindeki kusurları gör.Evvela sen kendindeki kusurları gör. Haa, kendi kusurun ne kadar çoksa, hah kardeşinde de bu kusurlar var. Haa, kendi kusurun ne kadar çoksa, hah kardeşinde de bu kusurlar var.

Allah onu da affetsin, beni de affetsin. Bugün günahkarsak bakarsın yarın bir tevbe ederiz de mi? Allah onu da affetsin, beni de affetsin.

Bugün günahkarsak bakarsın yarın bir tevbe ederiz de mi?

Tevbe kapısı son nefese kadar açık. Bugün bittiği gün tevbe ederiz, Aman yâ Rabbi deriz. Tevbe kapısı son nefese kadar açık. Bugün bittiği gün tevbe ederiz, Aman yâ Rabbi deriz.

Allah'tan Gaffar değil mi, Settar değil mi? Affeder. Allah'tan Gaffar değil mi, Settar değil mi?

Affeder.

E sen kendini beğenirken gidersin cehenneme, o kendinin kusuruna bakar gider cennete. Akıl ermez bu işe. E sen kendini beğenirken gidersin cehenneme, o kendinin kusuruna bakar gider cennete. Akıl ermez bu işe.

Onun için kardeşini muhafaza et de, kardeşini Allah için [sev de,]Onun için kardeşini muhafaza et de, kardeşini Allah için [sev de,] biz bir milletiz, bir Peygamberin ümmetiyiz.biz bir milletiz, bir Peygamberin ümmetiyiz. Bir Allah'ın kuluyuz; bir kitabımız var, bir mescidimiz var, bir memleketimiz var. Hep biriz!Bir Allah'ın kuluyuz; bir kitabımız var, bir mescidimiz var, bir memleketimiz var. Hep biriz! Şu vücudumuz işte! Kimisi kemik, kimisi et, kimisi deri, kimisi ilik, kimisi kan, kimisi çeşit çeşit...Şu vücudumuz işte! Kimisi kemik, kimisi et, kimisi deri, kimisi ilik, kimisi kan, kimisi çeşit çeşit... Herkesin vazifesi de ayrı. İçerde pislik tabakası da var. Pislik tabakası var ama lazım vücuda.Herkesin vazifesi de ayrı. İçerde pislik tabakası da var. Pislik tabakası var ama lazım vücuda. O pislik tabakası olmadan bu vücut yaşamaz. O pislik tabakası olmadan bu vücut yaşamaz.

Aziz kardeş! Bu vücudun yaşaması için o pislik tabakası bu vücutta lazım!Aziz kardeş!

Bu vücudun yaşaması için o pislik tabakası bu vücutta lazım!
Onu kaldırır atarsak dışarıya, biz de gideriz mezarlığa. Onu kaldırır atarsak dışarıya, biz de gideriz mezarlığa.

Onun için sen vücudun şekline bakma da, o pisliklerle beraber meydana gelen o vücuttaki kemâle bak.Onun için sen vücudun şekline bakma da, o pisliklerle beraber meydana gelen o vücuttaki kemâle bak. Bu kemâlin sahibi Allahu Teâlâ hepimizi yarattı. Bu kemâlin sahibi Allahu Teâlâ hepimizi yarattı.

Zaten dış kısmı kâfi bize, içini karıştırma. Dış kısmına bak; Zaten dış kısmı kâfi bize, içini karıştırma. Dış kısmına bak;

Hüve'l-lezî yüsavviruküm fi'l-erhâmi keyfe yeşâü. Bak, ne güzel yaratmış bizi! Hüve'l-lezî yüsavviruküm fi'l-erhâmi keyfe yeşâü.

Bak, ne güzel yaratmış bizi!

Bu göz, bu kulak, bu kaş, bu yüzdeki güzellik, saç, sakal, bunları kim yapabilir arkadaş? Bu göz, bu kulak, bu kaş, bu yüzdeki güzellik, saç, sakal, bunları kim yapabilir arkadaş?

Bunları yapan Allah celle ve alâ. Sen O'nun kudretini nasıl ölçebileceksin şimdi? Bunları yapan Allah celle ve alâ.

Sen O'nun kudretini nasıl ölçebileceksin şimdi?

Sen buradan Allah'a intikal edeceksin o kardeşini gördüğün vakitte.Sen buradan Allah'a intikal edeceksin o kardeşini gördüğün vakitte. Şu Allah ne büyük Allah celle ve alâ ki bak nasıl yaratıyor insanı! Bu topraktan yaratmış hem de.Şu Allah ne büyük Allah celle ve alâ ki bak nasıl yaratıyor insanı! Bu topraktan yaratmış hem de. Bu topraktan şu insanı, o gün Adem aleyhisselam'ı yarattığı gibi bugün bizi de yaratıyor işte. Bu topraktan şu insanı, o gün Adem aleyhisselam'ı yarattığı gibi bugün bizi de yaratıyor işte.

Nasıl görmezsin bunu? Bugün biz topraktan yaratılmış değil miyiz? Nasıl görmezsin bunu?

Bugün biz topraktan yaratılmış değil miyiz?

Yediğimiz içtiğimiz toprağın mahsülleri değil midir? Yediğimiz içtiğimiz toprağın mahsülleri değil midir?

Bu toprağın mahsullerini nasıl Allahu Teâlâ süzerekten, süzerekten insanBu toprağın mahsullerini nasıl Allahu Teâlâ süzerekten, süzerekten insan tohumlarını meydana getirip de anamızın rahminde şu sıfatları bize veriyor? tohumlarını meydana getirip de anamızın rahminde şu sıfatları bize veriyor?

Bunun üstüne bir de ayrıca bir ruh olaraktan, alem-i ervahın kemalâtını da içimize koyuyor.Bunun üstüne bir de ayrıca bir ruh olaraktan, alem-i ervahın kemalâtını da içimize koyuyor. Onunla beraber tutulmaz bir mahluk oluyoruz. Onunla beraber tutulmaz bir mahluk oluyoruz.

Ne meleğe benzeriz. Melekler şaşar bizim halimize. Meleklerden insan elbette üstün. Niçin? Ne meleğe benzeriz. Melekler şaşar bizim halimize. Meleklerden insan elbette üstün.

Niçin?

Melekte şehvet yok, melekte şeytan yok, melekte iğfal namına bir şey yok.Melekte şehvet yok, melekte şeytan yok, melekte iğfal namına bir şey yok. İnsanın şehveti bir tarafta, şeytanı bir tarafta, nefsi bir tarafta,İnsanın şehveti bir tarafta, şeytanı bir tarafta, nefsi bir tarafta, etrafındaki münafıklar bir tarafta, küffar da bir tarafta.etrafındaki münafıklar bir tarafta, küffar da bir tarafta. Bunların arasında zavallı mü'min kısılmış, kıvrılmış bir haldedir. O haldeyken yine Allah'ına sarılmıştır. Bunların arasında zavallı mü'min kısılmış, kıvrılmış bir haldedir. O haldeyken yine Allah'ına sarılmıştır.

Bu müslümandan daha iyi insanı nerede bulacaksın sen? Bu müslümandan daha iyi insanı nerede bulacaksın sen?

Onun için müslüman kardeşin ne kadar kabahatli de olsa ona sarıl, ona yapmış.Onun için müslüman kardeşin ne kadar kabahatli de olsa ona sarıl, ona yapmış. Onu yanlış yolda görüyorsan Allah'a yalvar, de ki; Onu yanlış yolda görüyorsan Allah'a yalvar, de ki;

"Sen benim Allah'ımsın!"Sen benim Allah'ımsın! Şu kardeşim affet de, onu da doğru yola sevk eyle yâ Rabbi!" diyerekten içten gelen bir iltica ile yalvar. Şu kardeşim affet de, onu da doğru yola sevk eyle yâ Rabbi!" diyerekten içten gelen bir iltica ile yalvar. Bu yalvarmaların en güzel yeri de Mekke-i Mükerreme'dir. Bu yalvarmaların en güzel yeri de Mekke-i Mükerreme'dir.

Bu sözünü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şu sözüyle tekit ediyor. Bu sözünü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in şu sözüyle tekit ediyor.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyorlar ki;

Nazaru'r-raculi li-ahîhi alâ şevkin hayrun mini'tikâfi senetin fî mescidî hâzâ. Nazaru'r-raculi li-ahîhi alâ şevkin hayrun mini'tikâfi senetin fî mescidî hâzâ.

"Bir mü'minin, bir kişinin kardeşine şevk, zevk ile bakışı. Zevk ile şevk ile kardeşine bir bakışı."Bir mü'minin, bir kişinin kardeşine şevk, zevk ile bakışı. Zevk ile şevk ile kardeşine bir bakışı. Bir bakışı benim mescidimde bir sene, bir sene itikaftan hayırlıdır." demiş. Bir bakışı benim mescidimde bir sene, bir sene itikaftan hayırlıdır." demiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözü. Yine bak. Diyor ki şarihi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözü.

Yine bak. Diyor ki şarihi.

Bu sözü sen kolay zannetme. Mescid-i Resûlullah da bir ibadet bine bedel.Bu sözü sen kolay zannetme. Mescid-i Resûlullah da bir ibadet bine bedel. Binâenaleyh müslüman kardeşinin yüzüne şevk ile zevk ile bakmakta 1000 senelik ibadet sevabı var diyor. Binâenaleyh müslüman kardeşinin yüzüne şevk ile zevk ile bakmakta 1000 senelik ibadet sevabı var diyor. Biz ise müslüman kardeşimize böyle bir suratla bakarız ki, adam yer yarılsa yerin altına girecek. Biz ise müslüman kardeşimize böyle bir suratla bakarız ki, adam yer yarılsa yerin altına girecek.

Niçin? Gurumuzdan, kibirimizden, varlığımızdan, benliğimizden kimseye sevdiğimiz yok.Niçin?

Gurumuzdan, kibirimizden, varlığımızdan, benliğimizden kimseye sevdiğimiz yok.
Varsa varsa ben, başkası yok. Sonra elini öper, ayağını öper, paşam dersem, artık bir iltifat yaparsın.Varsa varsa ben, başkası yok. Sonra elini öper, ayağını öper, paşam dersem, artık bir iltifat yaparsın. Deyemezsem hiç nazarında kıymeti yok. Onun için aziz kardeş! Deyemezsem hiç nazarında kıymeti yok.

Onun için aziz kardeş!

Bu sözler çok canlı sözlerdir. Çok canlı! İnsan, dünya hepimize fâni. Kim kalıyor burada? Bu sözler çok canlı sözlerdir. Çok canlı! İnsan, dünya hepimize fâni.

Kim kalıyor burada?

Bu kadar ne peygamberlere kalmış, ne firavunlara kalmış, kimseye kalmıyor.Bu kadar ne peygamberlere kalmış, ne firavunlara kalmış, kimseye kalmıyor. Herkes boğuşur boğuşur, en nihayet buradan topraklara gömülür gider. Gideceği yer Allah'adır insanın.Herkes boğuşur boğuşur, en nihayet buradan topraklara gömülür gider. Gideceği yer Allah'adır insanın. Binâenaleyh Allah'a Allah'ın razı olacağı bir amelle gitmeli insan. Binâenaleyh Allah'a Allah'ın razı olacağı bir amelle gitmeli insan.

Onun için bu bir sene itikaftan hayırlı olan, bin sene itikaftan hayırlı olanOnun için bu bir sene itikaftan hayırlı olan, bin sene itikaftan hayırlı olan müslümana bir bakışı nasıl kazanabiliriz, nasıl yapabiliriz lazım olduğunu size bırakıyorum. müslümana bir bakışı nasıl kazanabiliriz, nasıl yapabiliriz lazım olduğunu size bırakıyorum.

Müslümanlara nasıl sarılmak, nasıl sevmek lazım geliyorsa öyle sarılır, öyle severiz.Müslümanlara nasıl sarılmak, nasıl sevmek lazım geliyorsa öyle sarılır, öyle severiz. Ve bu müslümanların içerisinde, müslümanlar da tabi tabaka tabakadır. En kıymetlisi ilim sahipleridir.Ve bu müslümanların içerisinde, müslümanlar da tabi tabaka tabakadır. En kıymetlisi ilim sahipleridir. İlim sahiplerinin kıymeti ile diğer kimselerin kıymetli bir olmaz.İlim sahiplerinin kıymeti ile diğer kimselerin kıymetli bir olmaz. Binâenaleyh ilim sahibine olan saygın, sevgin diğerlerine nispetle daha fazla olması lazım gelir. Binâenaleyh ilim sahibine olan saygın, sevgin diğerlerine nispetle daha fazla olması lazım gelir. Öyle olduğu takdirde, derecen de o nispette yüksek olur. Öyle olduğu takdirde, derecen de o nispette yüksek olur.

Bundan dolayı, "Allahu Teâlâ 1000 senelik ibadet sevabı veriyor." ne demek yani bu? Bundan dolayı, "Allahu Teâlâ 1000 senelik ibadet sevabı veriyor." ne demek yani bu?

İnsan ne kadar tefeyyüz ediyor, ne kadar kemâle doğru gidiyor demek. İnsan ne kadar tefeyyüz ediyor, ne kadar kemâle doğru gidiyor demek.

Allah hepimizi affetsin de bu kardeşlerin birbirine böyle şevk ile,Allah hepimizi affetsin de bu kardeşlerin birbirine böyle şevk ile, neşe ile bakabilmeleri lezzetini ihsan buyursun. İnsanlarla mülakatta hiçbir fayda yoktur.neşe ile bakabilmeleri lezzetini ihsan buyursun.

İnsanlarla mülakatta hiçbir fayda yoktur.
Yalnız insanlarla mülakatta iki şey aranır: Birisi alacak bir ilimdir yahut ıslah-ı hâline sebep olacak bir şey. Yalnız insanlarla mülakatta iki şey aranır: Birisi alacak bir ilimdir yahut ıslah-ı hâline sebep olacak bir şey. Bu ıslah-ı hâline sebep olacak birisini böyle bulacak yahut ilmen kendisinden istifade edeceği bir adam.Bu ıslah-ı hâline sebep olacak birisini böyle bulacak yahut ilmen kendisinden istifade edeceği bir adam. Bundan gayri olan mülakatlar boştur, faydasız. Kîl ü kâlden ibarettir. Bundan gayri olan mülakatlar boştur, faydasız. Kîl ü kâlden ibarettir.

Onun için şimdi dersimiz budur. el-Bereketü fî ekâbirinâ. Bereket dediğimiz şey var ya.Onun için şimdi dersimiz budur.

el-Bereketü fî ekâbirinâ.

Bereket dediğimiz şey var ya.
Kendisinin ismini duyuyoruz ama içini hiç bilmediğimiz bereket. "Bu bereket bizim büyüklerimizle birdir." Kendisinin ismini duyuyoruz ama içini hiç bilmediğimiz bereket.

"Bu bereket bizim büyüklerimizle birdir."

Büyüklerimizin yanındadır yani. Büyükler vasıtasıyla o bereket bize gelir.Büyüklerimizin yanındadır yani. Büyükler vasıtasıyla o bereket bize gelir. Bereket büyüklerin vasıtasıyla bize gelir.Bereket büyüklerin vasıtasıyla bize gelir. Büyüklerinizi ihmal etmeyiniz demektir, büyüklerinizden ayrılmayınız demektir.Büyüklerinizi ihmal etmeyiniz demektir, büyüklerinizden ayrılmayınız demektir. Büyüklerinize sıkı sarılınız demektir. Büyük nasıl olur? Büyüklerinize sıkı sarılınız demektir.

Büyük nasıl olur?

Yaşça büyük olur, ilimce büyük olur, ahlakça büyük olur, mevkice büyük olur.Yaşça büyük olur, ilimce büyük olur, ahlakça büyük olur, mevkice büyük olur. Mevkice büyük olanlar dünyaya aittir. Mevkice büyük olanlar dünyaya aittir. Fakat ilim cihetinden, ahlâk cihetinden büyük olanların hem dünyaya şeyleri vardır,Fakat ilim cihetinden, ahlâk cihetinden büyük olanların hem dünyaya şeyleri vardır, hem âhirete dair şeyleri vardır. Bunu da şöyle [izah edeyim.] hem âhirete dair şeyleri vardır.

Bunu da şöyle [izah edeyim.]

Cenabı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem abdest alırken misvak kullanmışlar.Cenabı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem abdest alırken misvak kullanmışlar. Kullandıkları misvakı, misvak bittikten sonra yanında olan bir gence vermek isterlerkenKullandıkları misvakı, misvak bittikten sonra yanında olan bir gence vermek isterlerken Cebrail aleyhisselam gelmiş; "Hayır." demiş, "Büyüğe vereceksin." Cebrail aleyhisselam gelmiş;

"Hayır." demiş, "Büyüğe vereceksin."

Cenâb-ı Peygamber de orada hangi büyük varsa ona vermiş misvakı. Cenâb-ı Peygamber de orada hangi büyük varsa ona vermiş misvakı.

Bir misvakı kullandıktan sonra verirken bile bir büyük zâtı arıyor.Bir misvakı kullandıktan sonra verirken bile bir büyük zâtı arıyor. Aranmasının lazım olduğunu, Cebrail aleyhisselam Peygamber Efendimiz'e ihtar ediyor. Aranmasının lazım olduğunu, Cebrail aleyhisselam Peygamber Efendimiz'e ihtar ediyor. Bize ihtar tabiatiyle, bize ihtar. Bize ihtar tabiatiyle, bize ihtar. Yani büyüklerinize saygı yapınız, büyüklerinize hürmet ediniz, büyüklerinizin kadr u kıymetini biliniz.Yani büyüklerinize saygı yapınız, büyüklerinize hürmet ediniz, büyüklerinizin kadr u kıymetini biliniz. Çünkü büyüklerinizle berekete erişeceksiniz. Küçük berekete sahip değil. Çünkü büyüklerinizle berekete erişeceksiniz. Küçük berekete sahip değil.

Bir hatıra hatırımda, onu anlatıvereyim. Bu Tebük denilen bir muharebe oldu.Bir hatıra hatırımda, onu anlatıvereyim.

Bu Tebük denilen bir muharebe oldu.
Çok zor bir muharebe. Yardım yok, erzak ihtiyacı var. Bitince [erzak,] Resûlü Ekrem dedi ki; Çok zor bir muharebe. Yardım yok, erzak ihtiyacı var. Bitince [erzak,] Resûlü Ekrem dedi ki;

"Kimin yanında nesi varsa getirsin." Bir yaygı yaydılar ortaya; "Herkes getirsin şuraya döksün." "Kimin yanında nesi varsa getirsin."

Bir yaygı yaydılar ortaya;

"Herkes getirsin şuraya döksün."

İşte şunda bunda kalan üç beş hurma yahut hurmaya benzeyen neler varsaİşte şunda bunda kalan üç beş hurma yahut hurmaya benzeyen neler varsa getirdiler döktüler, bir yığın oldu tabiatiyle.getirdiler döktüler, bir yığın oldu tabiatiyle. Efendimiz bu yığını bütün sahabeden herkese, askerlere takdim etti. Efendimiz bu yığını bütün sahabeden herkese, askerlere takdim etti.

Ebû Hüreyre'den olan rivayette, Ebû Hüreyre diyor ki; Ebû Hüreyre'den olan rivayette, Ebû Hüreyre diyor ki;

"Bana da isabet etmişti işte ne kadar bir şey isabet etti ise. Bu, ben ölünceye kadar bitmedi." diyor. "Bana da isabet etmişti işte ne kadar bir şey isabet etti ise. Bu, ben ölünceye kadar bitmedi." diyor.

Ben ölünceye kadar bitmedi bu diyor! Bir avuç şey işte, ne olacak bir avuç iki avuç bir şey.Ben ölünceye kadar bitmedi bu diyor! Bir avuç şey işte, ne olacak bir avuç iki avuç bir şey. Bitmedi ama bu bereket Allah'ın bereketi. Büyüklerimize de çok defa isabet etmiştir.Bitmedi ama bu bereket Allah'ın bereketi.

Büyüklerimize de çok defa isabet etmiştir.
Onların keselerinden para eksilmez, ambarlarında buğday eksilmez.Onların keselerinden para eksilmez, ambarlarında buğday eksilmez. Verirler, yedirirler, içerirler, eksilmez ama. Niçin? Allah'ın bereketi yağıyor. Verirler, yedirirler, içerirler, eksilmez ama.

Niçin?

Allah'ın bereketi yağıyor.

İşte bu bereketin nüzulünü istiyorsanız, büyüklerinize yapışın.İşte bu bereketin nüzulünü istiyorsanız, büyüklerinize yapışın. Bizim de ilk açığımızdan birisi büyüklerimizi tepeledik. Büyük diye ne hacı tanıdık, ne de hoca tanıdık.Bizim de ilk açığımızdan birisi büyüklerimizi tepeledik. Büyük diye ne hacı tanıdık, ne de hoca tanıdık. Yapılan yanlış telkinlerin kurbanı olaraktan adeta onlara düşman kesilir gibi de olduk. Yapılan yanlış telkinlerin kurbanı olaraktan adeta onlara düşman kesilir gibi de olduk. Halbuki hepimizin müslüman olmamız dolayısıyla bunu da biraz bilmemiz lazımdı ki,Halbuki hepimizin müslüman olmamız dolayısıyla bunu da biraz bilmemiz lazımdı ki, bize dünyayı da âhirette de öğreten adam bunlardır.bize dünyayı da âhirette de öğreten adam bunlardır. Bunların peşini bırakmamak lazım ve bunlara saygı göstermek lazım gelirken onları bugünkü duruma soktuk. Bunların peşini bırakmamak lazım ve bunlara saygı göstermek lazım gelirken onları bugünkü duruma soktuk. Binâenaleyh şimdi bereketi istiyorsanız dönün eski halinize. Dönün eski halinize, eski insanlara bakın. Binâenaleyh şimdi bereketi istiyorsanız dönün eski halinize.

Dönün eski halinize, eski insanlara bakın.
Ben ha 60 sene evvelki halim, çocukluk halim. Hocaefendiler bir yerde otururlar.Ben ha 60 sene evvelki halim, çocukluk halim. Hocaefendiler bir yerde otururlar. Zamanın gençliğinin düğünleri olur, çalgıları olur. Zamanın gençliğinin düğünleri olur, çalgıları olur. Hocaefendiler var diyerekten oraya geldi mi davullar zurnalar durur, türküler susar.Hocaefendiler var diyerekten oraya geldi mi davullar zurnalar durur, türküler susar. Bakarsın buradan usulcuk bir geçişleri vardır. Saygıları var aynı zamanda. Niçin? Bakarsın buradan usulcuk bir geçişleri vardır. Saygıları var aynı zamanda.

Niçin?

Hocaefendiler görmesinler bizi diyerekten. Bunun mümasil çok hadiseler vardır.Hocaefendiler görmesinler bizi diyerekten.

Bunun mümasil çok hadiseler vardır.
E bugün bunların hiçbirisi [yok.] Kabahat de bizim ki Allah bu sıfatı da bizden aldı. E bugün bunların hiçbirisi [yok.] Kabahat de bizim ki Allah bu sıfatı da bizden aldı.

Bugün yine orada, Medine'yi Münevvere'de Vahabilerin kitaplarından bir kitap okuyordum.Bugün yine orada, Medine'yi Münevvere'de Vahabilerin kitaplarından bir kitap okuyordum. Bu kitap bid'at bahsine geldi. Bid'at bahsini incelerken kendilerine göre şunlar bid'attır demiş,Bu kitap bid'at bahsine geldi. Bid'at bahsini incelerken kendilerine göre şunlar bid'attır demiş, şunlar da değildir demiş. Bu bid'at değildir dediği şeylerin içerisinde de ulemanın kisvesini koymuş.şunlar da değildir demiş. Bu bid'at değildir dediği şeylerin içerisinde de ulemanın kisvesini koymuş. Ulemanın kisve giymesi, kisvesinin sabit olması, sarığı cübbesi,Ulemanın kisve giymesi, kisvesinin sabit olması, sarığı cübbesi, işte ulemaya mahsus vasıfların olması bid'at değildir demiş. işte ulemaya mahsus vasıfların olması bid'at değildir demiş. Evet Peygamberin zamanında böyle yoktu ama, "Ulemayı herkes bilsin." diyerekten Evet Peygamberin zamanında böyle yoktu ama, "Ulemayı herkes bilsin." diyerekten bu sıfatı takınmaları sünnettir demiş. Vahhabi bile buna böyle demiş!bu sıfatı takınmaları sünnettir demiş.

Vahhabi bile buna böyle demiş!
Onlar bunlara çok muhalif oldukları halde burada bunu sünnet olarak kabul etmiyor.Onlar bunlara çok muhalif oldukları halde burada bunu sünnet olarak kabul etmiyor. Ulemanın kisvesini lâbis olarak gezmelerine müsaade ediyor.Ulemanın kisvesini lâbis olarak gezmelerine müsaade ediyor. Halbuki Peygamber Efendimiz'in zamanında böyle bir sıfat yoktu.Halbuki Peygamber Efendimiz'in zamanında böyle bir sıfat yoktu. Binâenaleyh bugün Allah bu libası da bizden aldı.Binâenaleyh bugün Allah bu libası da bizden aldı. Çünkü biz de ona demek ki layık değilmişiz ki onu da bizden aldı. Çünkü biz de ona demek ki layık değilmişiz ki onu da bizden aldı.

Allah affetsin de taksiratımızı yine içimizden de almasın. İçimiz başka dışımız başka.Allah affetsin de taksiratımızı yine içimizden de almasın.

İçimiz başka dışımız başka.
Senden almamıştır ama bazı insanlardan onu almıştır Allah, bizden almasın. Senden almamıştır ama bazı insanlardan onu almıştır Allah, bizden almasın.

Binâenaleyh; el-Beraketü fî ekâbirinâ. "Bereket bizim büyüklerimiz ile birliktedir." Binâenaleyh;

el-Beraketü fî ekâbirinâ. "Bereket bizim büyüklerimiz ile birliktedir."

Onun için demiş; Kad yekûnü fi'l-ilmi ve'd-dini.Onun için demiş;

Kad yekûnü fi'l-ilmi ve'd-dini.
"Onun için dinde ve ilimde, yaşta büyük olanlar her ne sınıfta olursa olsunlar,"Onun için dinde ve ilimde, yaşta büyük olanlar her ne sınıfta olursa olsunlar, onlara hürmet ve saygı lazım." Şimdi bakın altına. onlara hürmet ve saygı lazım."

Şimdi bakın altına.

Fe-men lem yerham sağîranâ. "Her kim ki küçüğüne acımıyor." Fe-men lem yerham sağîranâ. "Her kim ki küçüğüne acımıyor."

Küçük, acımıyor ona. Ve yücille kebîranâ. "Büyüklerine de saygı göstermiyor." Küçük, acımıyor ona.

Ve yücille kebîranâ. "Büyüklerine de saygı göstermiyor."

Küçüğüne acımayan, büyüğüne lazım olan saygıyı göstermeyen, fe-leyse minnâ. Küçüğüne acımayan, büyüğüne lazım olan saygıyı göstermeyen, fe-leyse minnâ.

Bak şimdi, kardeş niçin değiliz? Çünkü peygamberin yolunda değiliz.Bak şimdi, kardeş niçin değiliz?

Çünkü peygamberin yolunda değiliz.
Peygamberin yolunda olsak birbirimizi gördüğümüz vakitte ağlarız. Peygamberin yolunda olsak birbirimizi gördüğümüz vakitte ağlarız.

Aziz kardeş! Affet yine ama, ben bir sene yine Arafat dönüşü, bir kardeşimiz var.Aziz kardeş!

Affet yine ama, ben bir sene yine Arafat dönüşü, bir kardeşimiz var.
Adı Hikmet. Şimdi Şile tarafında bir köydedir kendisi. Orada kız kardeşimle eniştem de o evde.Adı Hikmet. Şimdi Şile tarafında bir köydedir kendisi. Orada kız kardeşimle eniştem de o evde. Onları göreyim diye evlerine gittim.Onları göreyim diye evlerine gittim. Baktım evde kimse yok, kapının önünde bir sedir var, o sedirde uyuyakalmışım. Baktım evde kimse yok, kapının önünde bir sedir var, o sedirde uyuyakalmışım.

Bu kardeş gelmiş, tanımış beni.Bu kardeş gelmiş, tanımış beni. Ha, tutmuş benim yanıma buzlu su getirmiş, başımı buzlamış, filan etmiş. Beni aldı yukarıda odasına götürdü. Ha, tutmuş benim yanıma buzlu su getirmiş, başımı buzlamış, filan etmiş. Beni aldı yukarıda odasına götürdü.

O akşam orada misafir kaldık. Onda yattım kaldım. Yedik içtik tabi.O akşam orada misafir kaldık. Onda yattım kaldım. Yedik içtik tabi. Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bir gün baktım, şadırvanda abdest alıyor o kardeş.Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Bir gün baktım, şadırvanda abdest alıyor o kardeş. Gelmiş buraya şadırvanda abdest alıyor. Benim burnum öyle sızladı ki, yani burnum yerinden kopacak.Gelmiş buraya şadırvanda abdest alıyor. Benim burnum öyle sızladı ki, yani burnum yerinden kopacak. Onu görür görmez, onun bana bir günlük yaptığı ikramın mukabilinde böyle sızladım titredim. Onu görür görmez, onun bana bir günlük yaptığı ikramın mukabilinde böyle sızladım titredim.

Bu şey değil, ne yalan ne riyakarlık. Bu olan bir hadiseyi size naklediyorum. Niçin? Bu şey değil, ne yalan ne riyakarlık. Bu olan bir hadiseyi size naklediyorum.

Niçin?

O kardeşle demek ki aramızdaki samimiyetin neticesinde Cenâb-ı Hakk'ın verdiği bir an tecellisi. O kardeşle demek ki aramızdaki samimiyetin neticesinde Cenâb-ı Hakk'ın verdiği bir an tecellisi.

Binâenaleyh bu herkes için her zaman olması lazım gelen bir şey ikenBinâenaleyh bu herkes için her zaman olması lazım gelen bir şey iken bugün maalesef herkes parasına bağlanmış, dünyasına bağlanmış, şehvetine bağlanmış,bugün maalesef herkes parasına bağlanmış, dünyasına bağlanmış, şehvetine bağlanmış, şöhretine bağlanmış, kardeş mefhumiyeti ortadan kalkmış. şöhretine bağlanmış, kardeş mefhumiyeti ortadan kalkmış.

Kardeş mefhumiyeti, evindeki kardeşinden daha alâ ve üstün olmalıdır müslüman kardeşine.Kardeş mefhumiyeti, evindeki kardeşinden daha alâ ve üstün olmalıdır müslüman kardeşine. Çünkü evindeki kardeşten ölümle seni ayıracaktır. Çünkü evindeki kardeşten ölümle seni ayıracaktır. Ölümle seni ayıracak ama din ile olan kardeşlik ne ölümle ayrılır ne bir şeyle ayrılır. Ölümle seni ayıracak ama din ile olan kardeşlik ne ölümle ayrılır ne bir şeyle ayrılır. Âhirette de beraberlik dünyada da beraberlik. Âhirette de beraberlik dünyada da beraberlik.

Onun için kim ki büyüğüne saygı göstermiyor, küçüğüne de acımak yapmıyorsa o bizden değildir. Onun için kim ki büyüğüne saygı göstermiyor, küçüğüne de acımak yapmıyorsa o bizden değildir.

Şurada demiş ki; Li-enne'l-ilme sebebün li-şerafi'd-dâreyn.Şurada demiş ki;

Li-enne'l-ilme sebebün li-şerafi'd-dâreyn.
"Çünkü ilim dünya ve âhiretin şereflerine sebeptir.""Çünkü ilim dünya ve âhiretin şereflerine sebeptir." Ve bi's-sadetü ve'l-izzü. "Ve o ilimle saadet ve izzet hâsıl olur."Ve bi's-sadetü ve'l-izzü. "Ve o ilimle saadet ve izzet hâsıl olur." Ve'd-deracât. "Dereceler de o ilim sahibi sebebiyle hasıl olur. Fe- yekünü târikuhû mütâreken.Ve'd-deracât. "Dereceler de o ilim sahibi sebebiyle hasıl olur. Fe- yekünü târikuhû mütâreken. "Onun için sahibi tarik olmuş, kendisine hürmet edilir ve saygı gösterilir." "Onun için sahibi tarik olmuş, kendisine hürmet edilir ve saygı gösterilir."

Bugün bu kadar yetsin. Bu hadisler üç dört tane daha. Bugün bu kadar yetsin. Bu hadisler üç dört tane daha.

el-Bereketü me'a ekâbiruküm. el-Bereketü me'a ekâbiruküm ehli'l-ılmi. el-Bereketü me'a ekâbiruküm.

el-Bereketü me'a ekâbiruküm ehli'l-ılmi.

Hep ravileri ayrı ayrı tabi. Gerisini de inşaallah gelecek derslerimizde söylemeye çalışırız. Hep ravileri ayrı ayrı tabi.

Gerisini de inşaallah gelecek derslerimizde söylemeye çalışırız.

Ha şunu da söyleyeyim. Şurada diyor ki yine, o kitabın, hacdaki kitabın 18. sözü: Ha şunu da söyleyeyim. Şurada diyor ki yine, o kitabın, hacdaki kitabın 18. sözü:

Men şebi'a mine'l-halali kata'a kalbuhû. Men şebi'a mine'l-halali kata'a kalbuhû.

"Helal olan ekmekten, yemekten bile karnını doyuran adamın kalbi katı olur." diyor. "Helal olan ekmekten, yemekten bile karnını doyuran adamın kalbi katı olur." diyor.

Bu birbirimizi sevmememizin sebebi, birbirimize kaynaşmamamızın sebebi kalp katılığından ileri geliyor.Bu birbirimizi sevmememizin sebebi, birbirimize kaynaşmamamızın sebebi kalp katılığından ileri geliyor. Kalpler yumuşak olsa, o ruhaniyetimiz meydanda olsa birbirimizi bağrımıza basarız şüphesiz. Kalpler yumuşak olsa, o ruhaniyetimiz meydanda olsa birbirimizi bağrımıza basarız şüphesiz.

Sebebi? Kalp katı.Sebebi?

Kalp katı.
Kalp katılığının sebebinin birisi de, çok sebepleri var, birisi de helal lokmadan bile [karnı çok doyurmak.] Kalp katılığının sebebinin birisi de, çok sebepleri var, birisi de helal lokmadan bile [karnı çok doyurmak.]

Şimdi helal diyor. Haramdan olursa sen keşfet işi artık.Şimdi helal diyor. Haramdan olursa sen keşfet işi artık. Lokma helalden olurda helal lokma ile karnını doyurur da. Lokma helalden olurda helal lokma ile karnını doyurur da. Çünkü müslüman karnını tam mânası ile doyurmayacak. Açı da hatırlayacak.Çünkü müslüman karnını tam mânası ile doyurmayacak. Açı da hatırlayacak. İbadet edecek kadar bir kuvvet hâsıl oldu mu müslüman da yeter ona o. İbadet edecek kadar bir kuvvet hâsıl oldu mu müslüman da yeter ona o.

Onun için bizim tutulacak yerimiz yok. Onun için dört şey şekavettendir demiş. Onun için bizim tutulacak yerimiz yok.

Onun için dört şey şekavettendir demiş.

Dört şey: Birisi, gözlerin ağlayamaması: cumûdü'l-ayn. İkincisi, kalp katılığı, katı bir kalp. Dört şey:

Birisi, gözlerin ağlayamaması: cumûdü'l-ayn.

İkincisi, kalp katılığı, katı bir kalp.

Üçüncüsü, tûlü emel. Dördüncüsü, dünyaya hâris olmak. Üçüncüsü, tûlü emel.

Dördüncüsü, dünyaya hâris olmak.

Allah'ı unutuyor, ibadeti unutuyor, bütün işini dünyaya bağlamış. Onun için Allah hepimizi affetsin de. Allah'ı unutuyor, ibadeti unutuyor, bütün işini dünyaya bağlamış.

Onun için Allah hepimizi affetsin de.

Onun için bir büyük de 14. sözünde böyle demiş. Onun için bir büyük de 14. sözünde böyle demiş.

Lâ tezünnü'l-mevte mevten. "Ölümü ölüm zannetmeyin."Lâ tezünnü'l-mevte mevten. "Ölümü ölüm zannetmeyin." İnnehû le-hayâtün ve hüve ğâyetünâ. "Asıl hayat ölümdedir, en nihayet gaye odur." diyor. İnnehû le-hayâtün ve hüve ğâyetünâ. "Asıl hayat ölümdedir, en nihayet gaye odur." diyor.

İnsan o âhiret gayesine ulaşmak için ölüm vasıtadır. Ölüm olmasa o âhiretteki gayeye ulaşılamayacak.İnsan o âhiret gayesine ulaşmak için ölüm vasıtadır. Ölüm olmasa o âhiretteki gayeye ulaşılamayacak. Orada rızaullah, cennet hep orada. Orada rızaullah, cennet hep orada. Binâenaleyh seni oraya götüren asıl ölüm temenni olunan bir ölümdür. Halbuki biz ondan kaçıyoruz.Binâenaleyh seni oraya götüren asıl ölüm temenni olunan bir ölümdür. Halbuki biz ondan kaçıyoruz. Çünkü oradan haberimiz yok. Burası civcivin kabuğunun içerisi gibi daracık bir yer.Çünkü oradan haberimiz yok.

Burası civcivin kabuğunun içerisi gibi daracık bir yer.
Burada gafletle ömrümüz geçiyor. Asıl yer âhiret yeridir. Burada gafletle ömrümüz geçiyor. Asıl yer âhiret yeridir.

Allah hepimizi uyandırsın da güzel güzel amal-i salihalar işleyerek ve birbirimizi candan severekten,Allah hepimizi uyandırsın da güzel güzel amal-i salihalar işleyerek ve birbirimizi candan severekten, büyüklerimize hürmet küçüklerimize de saygı göstererekten, dinimizin de icaplarına elden geldiği kadar büyüklerimize hürmet küçüklerimize de saygı göstererekten, dinimizin de icaplarına elden geldiği kadar pâye kıymet vererekten yapmak şerefine devletine Cenab-ı Hak sizi de bizi de ulaştırsın. pâye kıymet vererekten yapmak şerefine devletine Cenab-ı Hak sizi de bizi de ulaştırsın. Cümlemize sıhhat afiyetler vererekten rızasına muvaffak ameller de nasip etsin. Cümlemize sıhhat afiyetler vererekten rızasına muvaffak ameller de nasip etsin.

Şunu da yalnız sizden bir rica edeceğim yine. Bu hac şeysidir.Şunu da yalnız sizden bir rica edeceğim yine. Bu hac şeysidir. Allah çok hacılık vardır, hepimize, size de nasip etsin. Hacı olmak çok kolay.Allah çok hacılık vardır, hepimize, size de nasip etsin.

Hacı olmak çok kolay.
İşte bugün üç buçuk saatte götürüveriyor oraya. Oradaki merasimde yine kolaydır zor, bir şey yok.İşte bugün üç buçuk saatte götürüveriyor oraya. Oradaki merasimde yine kolaydır zor, bir şey yok. Ama adam olmak kadar zor bir şey yok! Şimdi 10 defa hacca git, 100 defa hacca git.Ama adam olmak kadar zor bir şey yok! Şimdi 10 defa hacca git, 100 defa hacca git. Develer de gidiyor demiş hacca. Arafat'a onlar da çıkıyormuş vaktiyle. Maksat o değil. Develer de gidiyor demiş hacca. Arafat'a onlar da çıkıyormuş vaktiyle. Maksat o değil. İnsan olabilmek için gayedir. Orada görürsün gözün açılır, gönlün açılır, insanlığa daha yaklaşırsın. İnsan olabilmek için gayedir. Orada görürsün gözün açılır, gönlün açılır, insanlığa daha yaklaşırsın. İnsanlığa daha yaklaşırsın, insanlığı benimsersin, insan olmaya çalışırsın.İnsanlığa daha yaklaşırsın, insanlığı benimsersin, insan olmaya çalışırsın. Binâenaleyh asıl gaye Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmaktır. Binâenaleyh asıl gaye Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmaktır.

Asıl gaye Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmaktır. Asıl gaye Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmaktır.

Hacı olur gelir de burada envai çeşit günahlar işledikten sonra nerede kaldı o rızaullah? Hacı olur gelir de burada envai çeşit günahlar işledikten sonra nerede kaldı o rızaullah?

Maksat Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanacak istikameti ele geçirmektir. Bu da istikametle olur.Maksat Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanacak istikameti ele geçirmektir. Bu da istikametle olur. Allahu Teâlâ'nın rızası istikametin içindedir.Allahu Teâlâ'nın rızası istikametin içindedir. İstikametten ayrıldığın vakitte ne rızaullah vardır ne bir şey vardır. İstikametten ayrıldığın vakitte ne rızaullah vardır ne bir şey vardır.

Allah cümlemizi gafletten uyandırsın, bu istikameti cümlemize nasib-i müyesser eylesin. Allah cümlemizi gafletten uyandırsın, bu istikameti cümlemize nasib-i müyesser eylesin.

Kardeşimiz sakal bırakmış. Allah sakalını mübarek eylesin. Dünyasını âhiretini mamur eylesin.Kardeşimiz sakal bırakmış. Allah sakalını mübarek eylesin. Dünyasını âhiretini mamur eylesin. Peygamber-i âhir zaman sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin de şefaatine de nâil eylesin.Peygamber-i âhir zaman sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin de şefaatine de nâil eylesin. Dünyasını âhiretini mamur eylesin.Dünyasını âhiretini mamur eylesin. Diğer kardeşlerimize de bu devleti ihsan buyursun, nasip etsin kendilerine. Diğer kardeşlerimize de bu devleti ihsan buyursun, nasip etsin kendilerine.

Üzüldüğümüz bir nokta. Birçok esnaf, işçi, memur, amele neyse,Üzüldüğümüz bir nokta.

Birçok esnaf, işçi, memur, amele neyse,
sakal salma şerefini kazanmaya çalışıyorlar da, insana çok acı gelen bir tarafı da din adamıdır,sakal salma şerefini kazanmaya çalışıyorlar da, insana çok acı gelen bir tarafı da din adamıdır, imamdır, vâizdir, hatipdir, hocadır, yaşı da kemale gelmiştir deimamdır, vâizdir, hatipdir, hocadır, yaşı da kemale gelmiştir de hâlâ bu sünnet-i seniyyeye bir türlü yanaşmasını beceremiyor mu diyelim? Nasibi mi yok? hâlâ bu sünnet-i seniyyeye bir türlü yanaşmasını beceremiyor mu diyelim?

Nasibi mi yok?

Buna insan çok acınıyor. Ben birgün, bizi adaya götürdüler de, kaç defa söylemişimdir ya.Buna insan çok acınıyor.

Ben birgün, bizi adaya götürdüler de, kaç defa söylemişimdir ya.
Orada kilise vakti imiş. Koca papaz çıkıp geldi arabasından, göbeğine kadar sakallı.Orada kilise vakti imiş. Koca papaz çıkıp geldi arabasından, göbeğine kadar sakallı. Arkasından da yavruları bir sürü. Hepsi sakallı. Onlar gavurlukta mecburiyetleri var sakallarını salmaya.Arkasından da yavruları bir sürü. Hepsi sakallı. Onlar gavurlukta mecburiyetleri var sakallarını salmaya. Mecburiyet! Bizde de demokrat var, istersek sallarız istersek [salmayız.] İster hacı olalım ister hoca olalım.Mecburiyet! Bizde de demokrat var, istersek sallarız istersek [salmayız.] İster hacı olalım ister hoca olalım. Ama bunun sevabına biz herkesten daha ziyade riayet etmemiz lazım gelirken maalesef. Ama bunun sevabına biz herkesten daha ziyade riayet etmemiz lazım gelirken maalesef.

Sakalsız hoca olmaz mı canım? Olur, pekala. Cevazı var mı? Varmış canım. Sakalsız hoca olmaz mı canım?

Olur, pekala.

Cevazı var mı?

Varmış canım.

Sakalsız ama o sakalsız cevaz taraflarında sakalları zaten bitmiyor.Sakalsız ama o sakalsız cevaz taraflarında sakalları zaten bitmiyor. Onların arkasında namaz caizdir demişler de bunu bize de, kendimize de uydurmuşuz. Onların arkasında namaz caizdir demişler de bunu bize de, kendimize de uydurmuşuz.

E sakal olmazsa günaha mı gireriz? Temizlikmiş!.. Peygamberden daha iyi mi temizlik olacak? E sakal olmazsa günaha mı gireriz?

Temizlikmiş!..

Peygamberden daha iyi mi temizlik olacak?

Dinin gösterdiği, bu Allah'ın verdiği bir nimettir. Dinin gösterdiği, bu Allah'ın verdiği bir nimettir.

Kendimiz bunu istemiyoruz başka, Allah veriyor bunu.Kendimiz bunu istemiyoruz başka, Allah veriyor bunu. Bu Allah'ın verdiği nimeti her gün kazımak Allah'a karşı isyandır. Yani bunu veren Allah'tır. Bu Allah'ın verdiği nimeti her gün kazımak Allah'a karşı isyandır. Yani bunu veren Allah'tır.

Gözünün kirpiğini sökebilir misin? Kaşını kaldırabilir misin? Gözünün kirpiğini sökebilir misin?

Kaşını kaldırabilir misin?

Bunların nasıl her birini Allah bir sebeple verdiyse, bunu da bir sebeple vermiştir kiBunların nasıl her birini Allah bir sebeple verdiyse, bunu da bir sebeple vermiştir ki bu insanın birçok fevâidi hâizdir. bu insanın birçok fevâidi hâizdir. Ormanlarımızı kesersek nasıl harap olursa, bunlar da bir orman mesabesindeOrmanlarımızı kesersek nasıl harap olursa, bunlar da bir orman mesabesinde vücuda lazım olan bir şeydir ki, Allah bunu bize lütfetmiştir. vücuda lazım olan bir şeydir ki, Allah bunu bize lütfetmiştir.

Bunu biz şimdi zamana uyduraraktan kesiyoruz ama vebali de büyüktür yani.Bunu biz şimdi zamana uyduraraktan kesiyoruz ama vebali de büyüktür yani. Tebdil-i hilkat var bunda. Tebdil-i hilkat câiz değildir. Buna Kur'an da şahittir, hadisler de şahittir. Tebdil-i hilkat var bunda. Tebdil-i hilkat câiz değildir. Buna Kur'an da şahittir, hadisler de şahittir.

Onun için böyle cemaatten bazı insanların sakal salmaları ile iftihar ederken,Onun için böyle cemaatten bazı insanların sakal salmaları ile iftihar ederken, dinimizin önderleri olan kardeşlerimizin bundan mahrum oluşlarına acıyoruz ve Allah onlara da nasip etsin. dinimizin önderleri olan kardeşlerimizin bundan mahrum oluşlarına acıyoruz ve Allah onlara da nasip etsin.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2