Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Birinci Vazife Allah’ı Tanımak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Recep 1411 / 15.02.1991
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zulmün Sonu Karanlıktır, Fakiri Kapıda Bekletmek Zulümdür, Zulüm Üç Çeşittir, Zulmün En Büyüğü, Allah'ın Affettiği Zulüm, Kul | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Birinci Vazife Allah’ı Tanımak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Recep 1411 / 15.02.1991
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zulmün Sonu Karanlıktır, Fakiri Kapıda Bekletmek Zulümdür, Zulüm Üç Çeşittir, Zulmün En Büyüğü, Allah'ın Affettiği Zulüm, Kul | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîn. el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Vessalâtü vesselâmü alâ hayra halkıhî seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînVessalâtü vesselâmü alâ hayra halkıhî seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'dü. Fe-yâ ıbâdallah fa'lemû enne efdale'l-hadîsi kitâbullâhEmmâ ba'dü.

Fe-yâ ıbâdallah fa'lemû enne efdale'l-hadîsi kitâbullâh
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl;

ez-Zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeti. Sadaka Rasûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. ez-Zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeti.

Sadaka Rasûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Cuma gününüz mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri bugünün hayrından, bereketinden,Cuma gününüz mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri bugünün hayrından, bereketinden, feyzinden, cümlenizi istifade edenlerden eylesin. feyzinden, cümlenizi istifade edenlerden eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Dünyada ve âhirette mesut ve bahtiyar eylesin. Dünyada ve âhirette mesut ve bahtiyar eylesin.

Cuma namazı vaktine kadar zamanımızı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Cuma namazı vaktine kadar zamanımızı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyarak ilimle, ilim okumakla, dinlemekle, anlatmakla meşgul olarak hadîs-i şerîflerinden okuyarak ilimle, ilim okumakla, dinlemekle, anlatmakla meşgul olarak en sevaplı şekilde geçirmek için hadisleri okumaya başlamış bulunuyoruz. en sevaplı şekilde geçirmek için hadisleri okumaya başlamış bulunuyoruz.

Fakat bu hadislerin okunmasına girişmeden önce mübarek Cuma gününde mevtâmız, Fakat bu hadislerin okunmasına girişmeden önce mübarek Cuma gününde mevtâmız, âhirete göçmüşlerimiz, vefat etmiş aramızdan ayrılmış olan yakınlarımız âhirete göçmüşlerimiz, vefat etmiş aramızdan ayrılmış olan yakınlarımız bizden boynu bükük dua beklerler. bizden boynu bükük dua beklerler.

Başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye, Başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye, sonra mübarek âlinin, pâk ashâbının, cümle etbâının,sonra mübarek âlinin, pâk ashâbının, cümle etbâının, Ümmet-i Muhammed'in büyükleri olan alimlerin, şeyhlerin, fazılların, kamillerin,Ümmet-i Muhammed'in büyükleri olan alimlerin, şeyhlerin, fazılların, kamillerin, sâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin, bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olansâdât ve meşâyıh-ı turuk-u aliyyemizin, bu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olan ravilerin, kitapları yazmış olan alimlerin ruhları için; şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin,ravilerin, kitapları yazmış olan alimlerin ruhları için; şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, salihlerin ruhları için, âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, salihlerin ruhları için, âhirete göçmüş olan analarımızın, babalarımızın, dedelerimin, ninelerimizin, evlatlarımızın, kardeşlerimizin, akrabamızın, yakınlarımızın,dedelerimin, ninelerimizin, evlatlarımızın, kardeşlerimizin, akrabamızın, yakınlarımızın, arkadaşlarımızın, sevdiklerimizin ruhları şâd olsun diye, kabirleri nur dolsun,arkadaşlarımızın, sevdiklerimizin ruhları şâd olsun diye, kabirleri nur dolsun, memnun olsunlar sevinsinler diye, nurları ve sürurları ziyade olsun ve makamları âlâ olsun diye, memnun olsunlar sevinsinler diye, nurları ve sürurları ziyade olsun ve makamları âlâ olsun diye, biz yaşayan mü'min kullar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım,biz yaşayan mü'min kullar da Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye buyurunhuzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye buyurun bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım ruhlarına bağışlayalım öyle bu hadîs-i şerîflerin bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım ruhlarına bağışlayalım öyle bu hadîs-i şerîflerin izahına ondan sonra girişelim.izahına ondan sonra girişelim. Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Meşhur bir hadîs-i şerîfin metnini mukaddimede okumuş olduk. Meşhur bir hadîs-i şerîfin metnini mukaddimede okumuş olduk. Buhârî'de ve Müslim'de rahmetullahi aleyhimâ kaydedilmiş bir hadîs-i şerîftir. Buhârî'de ve Müslim'de rahmetullahi aleyhimâ kaydedilmiş bir hadîs-i şerîftir. Hz. Ömer Efendimiz'in oğlu Abdullah b. Ömer radıyallahu anhumâ rivayet vetmiş,Hz. Ömer Efendimiz'in oğlu Abdullah b. Ömer radıyallahu anhumâ rivayet vetmiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

ez-Zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeti. ez-Zulmü zulümâtün yevme'l-kıyâmeti. "Zulüm kıyamet gününde zulmetler olarak kişinin üzerine çökecek,"Zulüm kıyamet gününde zulmetler olarak kişinin üzerine çökecek, zulümât olacak, karanlıklar olacak." zulümât olacak, karanlıklar olacak."

Zulüm ne demek? Zulüm, "haksızlık etmek, adaletsizlik etmek, adaletle hareket etmemek, Zulüm ne demek?

Zulüm, "haksızlık etmek, adaletsizlik etmek, adaletle hareket etmemek,
bir kimsenin hakkını çiğnemek, yemek, haksız bir şekilde onun hukukunabir kimsenin hakkını çiğnemek, yemek, haksız bir şekilde onun hukukuna tecavüz etmek, onu ezmek" demek. tecavüz etmek, onu ezmek" demek. Bu zulüm bazen bir insanın öteki insana yaptığı bir haksızlık tarzında olur.Bu zulüm bazen bir insanın öteki insana yaptığı bir haksızlık tarzında olur. Malını alır veya döver veya yaralar veya öldürür, çeşitli şekillerde zulümler olabiliyor. Malını alır veya döver veya yaralar veya öldürür, çeşitli şekillerde zulümler olabiliyor. Bazen de insan kendi kendisine zulmeder. İnsanın kendi kendisine zulmü de günah işlemesi. Bazen de insan kendi kendisine zulmeder. İnsanın kendi kendisine zulmü de günah işlemesi. Bir insan bir günah işledi mi mesela içki içti, gülüyor, eğleniyor masada keyfi yerinde amaBir insan bir günah işledi mi mesela içki içti, gülüyor, eğleniyor masada keyfi yerinde ama aslında kendi kendine zulmetti. aslında kendi kendine zulmetti.

Neden? Çünkü günaha girdi. Günahın da cezası olacak, Allah âhirette onu cezalandıracak. Neden?

Çünkü günaha girdi. Günahın da cezası olacak, Allah âhirette onu cezalandıracak.
Binâenaleyh günah işleyen kimseye de, "Nefsine zulmetti, kendi kendine zulmetti." derler.Binâenaleyh günah işleyen kimseye de, "Nefsine zulmetti, kendi kendine zulmetti." derler. Çünkü yaptığı işin kendisine zararı dokunuyor. İnsan bu dünyada zulmü neden işliyor? Çünkü yaptığı işin kendisine zararı dokunuyor.

İnsan bu dünyada zulmü neden işliyor?

Tabii bir menfaat için işliyor; ya bir para geçecek eline ya bir malı alacak baskıyla, kavga ile, Tabii bir menfaat için işliyor; ya bir para geçecek eline ya bir malı alacak baskıyla, kavga ile, gürültüyle, ya bir menfaat sağlayacak, ya da bir mazlum kimseyi susturacak, gürültüyle, ya bir menfaat sağlayacak, ya da bir mazlum kimseyi susturacak, tokatlayacak, vuracak kıracak, nefsinin bir çirkin huyunu tatmin etmek için yapılan şey. tokatlayacak, vuracak kıracak, nefsinin bir çirkin huyunu tatmin etmek için yapılan şey.

Zulmü zalim niçin yapıyor? Güçlü kuvvetli olduğu için yapıyor.Zulmü zalim niçin yapıyor?

Güçlü kuvvetli olduğu için yapıyor.
Gücü kuvveti var da ondan yapıyor, yoksa insan karşısındaki adama bir bakar, Gücü kuvveti var da ondan yapıyor, yoksa insan karşısındaki adama bir bakar, ayağından başına kadar gözden geçirir, bir süzer. ayağından başına kadar gözden geçirir, bir süzer. İriyarıysa, güçlü kuvvetliyse vazgeçer, bir bahane bulur kavga gürültü etmez.İriyarıysa, güçlü kuvvetliyse vazgeçer, bir bahane bulur kavga gürültü etmez. O çatsa bile uymaz ona. Veyahut çok nüfuzlu bir kimseyse; O çatsa bile uymaz ona. Veyahut çok nüfuzlu bir kimseyse; "A bu filanca memurdur, falanca adamdır, filanca dairede başkandır,"A bu filanca memurdur, falanca adamdır, filanca dairede başkandır, veyahut polis müdürüdür veya bilmem nedir. Neyse bununla uğraşmayayım yutayım bu işi,veyahut polis müdürüdür veya bilmem nedir. Neyse bununla uğraşmayayım yutayım bu işi, sineye çekeyim." filan der. sineye çekeyim." filan der. Ama âciz gördü mü karşısındakini, güçsüz gördü mü, hâmisiz himayesiz, arkasız, dayısız, Ama âciz gördü mü karşısındakini, güçsüz gördü mü, hâmisiz himayesiz, arkasız, dayısız, sırtsız gördü mü o zaman da yüklenir.sırtsız gördü mü o zaman da yüklenir. "Vur abalıya!" derler ya, herkes iter kakar, ezer tozar."Vur abalıya!" derler ya, herkes iter kakar, ezer tozar. Ama, burada ezer ama bir de âhiret var, bir de âhirette âhiretin hesabı var. Ama, burada ezer ama bir de âhiret var, bir de âhirette âhiretin hesabı var.

Peygamber Efendimiz bildiriyor bize Allah celle celâlühû buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz bildiriyor bize Allah celle celâlühû buyurmuş ki; "Ben mutlaka mazluma yardım ederim, mutlaka! Aradan birazcık vakit geçse bile"Ben mutlaka mazluma yardım ederim, mutlaka! Aradan birazcık vakit geçse bile o zulmü yapanı mutlaka tepelerim. o zulmü yapanı mutlaka tepelerim. Hem dünyada hem de âhirette." Zulmeden mutlaka cezasını görür.Hem dünyada hem de âhirette."

Zulmeden mutlaka cezasını görür.
Dünyada da; "Elbette olur hâne yıkanın hânesi vîran." dediği gibi şairin, Dünyada da; "Elbette olur hâne yıkanın hânesi vîran." dediği gibi şairin, birisinin sen evini yıkmışsan mutlaka senin de evin yıkılır.birisinin sen evini yıkmışsan mutlaka senin de evin yıkılır. Birisini üzmüşsen mutlaka seni de üzerler. Birisini üzmüşsen mutlaka seni de üzerler. Birisine bir zulüm yapmışsan muhakkak onun cezasını görürsün, fitil fitil burnundan gelir.Birisine bir zulüm yapmışsan muhakkak onun cezasını görürsün, fitil fitil burnundan gelir. Bir de âhirette ayrıca cezası olur. Allah mazlumun yanında oluyor ve mazlumun duasını reddetmiyor.Bir de âhirette ayrıca cezası olur. Allah mazlumun yanında oluyor ve mazlumun duasını reddetmiyor. Ve mazlum gayrimüslim bile olsa mesela mazlumsa onun [duasını kabul ediyor]. Ve mazlum gayrimüslim bile olsa mesela mazlumsa onun [duasını kabul ediyor].

Âhirette zalimin hali çok fena olacak. Âhirette zalimin hali çok fena olacak. Bu yaptığı zulümlerin sorumluluğu, üzerine kara bulutlar gibi çökecek. Bu yaptığı zulümlerin sorumluluğu, üzerine kara bulutlar gibi çökecek.

Zulumât diyor yani zulumât ne demek? Zulmetler demek. Zulumât diyor yani zulumât ne demek?

Zulmetler demek.

Zulmet ne demek? Karanlık demek. Yani, "Gecenin zulmeti." diyoruz, yani karanlık, Zulmet ne demek?

Karanlık demek.

Yani, "Gecenin zulmeti." diyoruz, yani karanlık,
kapkaranlık bir gece, insan bastığı yeri görmüyor, karanlık gece.kapkaranlık bir gece, insan bastığı yeri görmüyor, karanlık gece. Leylün muzlimun. "Karanlık gece." deniliyor mesela. Leylün muzlimun. "Karanlık gece." deniliyor mesela.

Âhirette zalim adamın hiç nuru olmayacak. Ne önünü görecek, ne arkasını görecek, Âhirette zalim adamın hiç nuru olmayacak. Ne önünü görecek, ne arkasını görecek, ne sağını görecek, ne solunu görecek başına kara bulutlar üşüşmüş, ne sağını görecek, ne solunu görecek başına kara bulutlar üşüşmüş, kapkaranlık bulutlar içinde kalmış olacak. kapkaranlık bulutlar içinde kalmış olacak.

Mü'min nasıl olacak? Mü'minin nuru önünden arkasından, sağından solundan sa'y edecek; Mü'min nasıl olacak?

Mü'minin nuru önünden arkasından, sağından solundan sa'y edecek;

Yes'â nûruhüm beyne eydîhim ve bi-eymânihim. Âyet-i kerîmede bildiriliyor. Yes'â nûruhüm beyne eydîhim ve bi-eymânihim. Âyet-i kerîmede bildiriliyor.

"Müslümanın önü arkası her tarafı ışıl ışıl olacak, şenlik olacak, "Müslümanın önü arkası her tarafı ışıl ışıl olacak, şenlik olacak, nurlu olacak yürüdüğü yolu görecek, hâli tatlı olacak, ışıklı olacak." nurlu olacak yürüdüğü yolu görecek, hâli tatlı olacak, ışıklı olacak."

Zalim de zulümât içinde kalacak, hem her tarafı karanlıklar içinde olacak Zalim de zulümât içinde kalacak, hem her tarafı karanlıklar içinde olacak hem de Allahuâlem başı büyük dertte olacak, durumu çok fena olacak demek. hem de Allahuâlem başı büyük dertte olacak, durumu çok fena olacak demek. Bir de Allah zalimin gözünün nurunu da alıyor, âhirette âmâ oluyor.Bir de Allah zalimin gözünün nurunu da alıyor, âhirette âmâ oluyor. Allah'ı inkâr eden, bu dünyada gerçekleri görmeyen, Allah'ı inkâr eden, bu dünyada gerçekleri görmeyen, Allah'a itaat etmeyen insanlar âhirette âmâ olarak haşroluyor.Allah'a itaat etmeyen insanlar âhirette âmâ olarak haşroluyor. Demek ki böyle çeşit çeşit karanlıklara düşüyor.Demek ki böyle çeşit çeşit karanlıklara düşüyor. Onun için hepimizin yani müslüman olarak zihnimizde, gönlümüzde temel duygu adaletli olmak,Onun için hepimizin yani müslüman olarak zihnimizde, gönlümüzde temel duygu adaletli olmak, kimseye haksızlık etmemek, kimsenin hakkını yememek, kimseyi üzmemek şuuru olacak.kimseye haksızlık etmemek, kimsenin hakkını yememek, kimseyi üzmemek şuuru olacak. Hatta bir hikayeyle anlatayım. Hatta bir hikayeyle anlatayım.

Büyüklerimizden ya Hz. Hasan Efendimiz ya Hz. Hüseyin Efendimiz'e birisi, Büyüklerimizden ya Hz. Hasan Efendimiz ya Hz. Hüseyin Efendimiz'e birisi, tanıdığı itibarlı bir kimseden bir mektup getirmiş.tanıdığı itibarlı bir kimseden bir mektup getirmiş. Bir tavsiye mektubu oluyor ya, zarfın içine konuyor götürüyorsun veriyorsun filanca adama.Bir tavsiye mektubu oluyor ya, zarfın içine konuyor götürüyorsun veriyorsun filanca adama. Biri böyle sevdiği hürmet ettiği kimseden bir mektup getirmiş.Biri böyle sevdiği hürmet ettiği kimseden bir mektup getirmiş. Mektubu vermiş, demiş ki; "Hemen senin işini görsünler!" Mektubu vermiş, demiş ki; "Hemen senin işini görsünler!" Yani mektubu verince işi olduğunu anlamış; "Hemen senin işini görsünler!" [demiş.]Yani mektubu verince işi olduğunu anlamış; "Hemen senin işini görsünler!" [demiş.] Yanındaki adama emretmiş, "Bunun ne kadar para alması gerekiyorsa,Yanındaki adama emretmiş, "Bunun ne kadar para alması gerekiyorsa, ne kadar borç verilecekse, ne kadar bağış istiyorsa, neye ihtiyacı varsa hemen görülsün."ne kadar borç verilecekse, ne kadar bağış istiyorsa, neye ihtiyacı varsa hemen görülsün." Demişler ki; Ya mübarek acelen ne? Yani mektubu bir aç oku bakalım içinde ne demiş? Demişler ki;

Ya mübarek acelen ne? Yani mektubu bir aç oku bakalım içinde ne demiş?

"Adamcağızın ben mektubu açıpta sonuna kadar okuyuncaya kadar karşımda "Adamcağızın ben mektubu açıpta sonuna kadar okuyuncaya kadar karşımda üzülmesinden çekindim." demiş. üzülmesinden çekindim." demiş.

Yani bekleyecek de böyle el pençe divan, hele beyefendi mektubu okusun,Yani bekleyecek de böyle el pençe divan, hele beyefendi mektubu okusun, hele bakalım ondan sonra neye karar verecek. hele bakalım ondan sonra neye karar verecek. Bakalım istediğimi yapacak mı yapmayacak mı? Bakalım istediğimi yapacak mı yapmayacak mı?

"O beklemeye, o beklemeyi yapmasının zulüm olacağını, iyi olmayacağını düşündüm. "O beklemeye, o beklemeyi yapmasının zulüm olacağını, iyi olmayacağını düşündüm. Onun için; "Hemen ne işin varsa git yapsınlar senin için diye uzaklaştırdım.Onun için; "Hemen ne işin varsa git yapsınlar senin için diye uzaklaştırdım. Mektubu nasıl olsa okurum." demiş. Mektubu nasıl olsa okurum." demiş.

Bir hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki; "Zenginin vereceği hayrı, sadakayı, zekâtı bekletmesi, Bir hadîs-i şerîfte buyuruluyor ki; "Zenginin vereceği hayrı, sadakayı, zekâtı bekletmesi, fakiri kapısında bekletmesi bile zulümdür." fakiri kapısında bekletmesi bile zulümdür."

Ya nasıl olsa fakir, yani benim vereceğim kendi gönlümden kopan bir şey, Ya nasıl olsa fakir, yani benim vereceğim kendi gönlümden kopan bir şey, "Vereceğim işte beklesin!" denmiyor. "Onun da kalbi var, onun da canı var, "Vereceğim işte beklesin!" denmiyor.

"Onun da kalbi var, onun da canı var,
o da zavallı kimbilir neden bu duruma düşmüşte işte bir ihtiyacı var kapıya gelmiş.o da zavallı kimbilir neden bu duruma düşmüşte işte bir ihtiyacı var kapıya gelmiş. Onu üzmeyeyim." diye [mektubu okumamış].Onu üzmeyeyim." diye [mektubu okumamış]. Müslüman bu kadar dikkatli oluyor, olması gerekiyor. Karıncayı bile incitmemesi gerekiyor.Müslüman bu kadar dikkatli oluyor, olması gerekiyor. Karıncayı bile incitmemesi gerekiyor. Haksız bir iş yapmaması gerekiyor. Yaparsa bu hadîs-i şerîf büyük tehdit, Haksız bir iş yapmaması gerekiyor. Yaparsa bu hadîs-i şerîf büyük tehdit, âhirette başına kara bulutlar çökecek, ettiğini bulacak demek. âhirette başına kara bulutlar çökecek, ettiğini bulacak demek.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir başka hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir başka hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

ez-Zulmü selâsetün. "Zulüm üç çeşittir." Üç çeşit zulüm vardır, üç gruba ayrılır, ez-Zulmü selâsetün. "Zulüm üç çeşittir." Üç çeşit zulüm vardır, üç gruba ayrılır, üç kategoriye ayırabiliriz.üç kategoriye ayırabiliriz. Üç cinsi vardır bunun; Fe-zulmün lâ yağfiruhullah. Üç cinsi vardır bunun;

Fe-zulmün lâ yağfiruhullah.
"Bir çeşit zulüm vardır ki Allah katiyen affetmez." Mutlaka onu işleyen kişi belasını bulacak,"Bir çeşit zulüm vardır ki Allah katiyen affetmez." Mutlaka onu işleyen kişi belasını bulacak, ettiğini bulacak mutlaka. ettiğini bulacak mutlaka.

Ve-zulmün lâ yetrukühû. "Bir zulüm vardır Allah onu karşılığını terk etmez, bırakmaz." Ve-zulmün lâ yetrukühû. "Bir zulüm vardır Allah onu karşılığını terk etmez, bırakmaz." Ve zulmün yağfiruhû. "Bir de bur zulüm vardır affeder." Ve zulmün yağfiruhû. "Bir de bur zulüm vardır affeder."

Hiç affetmediği, affettiği, bir de muameleden kaldırmadığı yani ille bir işlem görecek. Hiç affetmediği, affettiği, bir de muameleden kaldırmadığı yani ille bir işlem görecek. Üç çeşit zulüm var. Fe-emme'z-zulmüllezî lâ yağfiruhû. "Affetmediği zulüm." Üç çeşit zulüm var.

Fe-emme'z-zulmüllezî lâ yağfiruhû. "Affetmediği zulüm."

Allah'ın hiç affetmediği zulüm nedir? Fe'ş-şirkü. "Şirki Allah hiç affetmez." Allah'ın hiç affetmediği zulüm nedir?

Fe'ş-şirkü. "Şirki Allah hiç affetmez."

Müşrikliği yani Allah'ın varlığını birliğini anlayamamak, Müşrikliği yani Allah'ın varlığını birliğini anlayamamak, Allah celle celâlühû hakkında doğru olmayan iman, doğru olmayan fikirler, Allah celle celâlühû hakkında doğru olmayan iman, doğru olmayan fikirler, doğru olmayan kanaatler beslemek.doğru olmayan kanaatler beslemek. Yani kafasındaki inancın bozuk olması. Bir inanç var ama puta tapıyor, Yani kafasındaki inancın bozuk olması. Bir inanç var ama puta tapıyor, bir inanç var ama güneşe tapıyor, bir inanç var ama öküze tapıyor, yılana tapıyor,bir inanç var ama güneşe tapıyor, bir inanç var ama öküze tapıyor, yılana tapıyor, bilmem olmadık taşa dağa ağaca tapıyor.bilmem olmadık taşa dağa ağaca tapıyor. Yani inancı yanlış, Allah'ı tanıyamamış, Allah'a şirk koşuyor. Yani inancı yanlış, Allah'ı tanıyamamış, Allah'a şirk koşuyor. İşte bu insanın bu suçunu, bu günahını Allah affetmez. İşte bu insanın bu suçunu, bu günahını Allah affetmez.

Bu dünyada insanın en birinci vazifesi nedir? İlk önce Allah'ı tanımaktır. Bu dünyada insanın en birinci vazifesi nedir?

İlk önce Allah'ı tanımaktır.
Önce Allah'ı tanıyacaksın; seni yarattı, seni bu yaşa getirdi,Önce Allah'ı tanıyacaksın; seni yarattı, seni bu yaşa getirdi, hem üstüne çeşitli nimetler veriyor sıhhat vermiş, göz kulak vermiş, akıl vermiş, iman vermiş. hem üstüne çeşitli nimetler veriyor sıhhat vermiş, göz kulak vermiş, akıl vermiş, iman vermiş. Çeşit çeşit nimetlerini yiyorsun, güneşin altında geziyorsun, Çeşit çeşit nimetlerini yiyorsun, güneşin altında geziyorsun, yağmurdan istifade ediyorsun, suları içiyorsun, işlerini rast getiriyor, çeşit çeşit nimet.yağmurdan istifade ediyorsun, suları içiyorsun, işlerini rast getiriyor, çeşit çeşit nimet. Sen Allah'ı tanıyacaksın. Vazifen, ilk vazifen bu.Sen Allah'ı tanıyacaksın. Vazifen, ilk vazifen bu. Her şeyden önce, ilk defa insanın düşünmesi gereken bu. Her şeyden önce, ilk defa insanın düşünmesi gereken bu.

Eğer insan, "Evet, ben inanıyorum Allah'a, benim inancım var." diyor. Eğer insan, "Evet, ben inanıyorum Allah'a, benim inancım var." diyor. Batılıların bir sözü var, kızıyorum ben. Diyorlar ki; "İnanç lazım canım herkese."Batılıların bir sözü var, kızıyorum ben. Diyorlar ki; "İnanç lazım canım herkese." Yani burada bile bir menfaatperestlik yapıyor, yani inanç lazım diye inanacak.Yani burada bile bir menfaatperestlik yapıyor, yani inanç lazım diye inanacak. Hani benim faydama, benim hastalığıma iyi geliyor diye inanacak. Hani benim faydama, benim hastalığıma iyi geliyor diye inanacak.

Öyle şey olur mu? İnanca, inanmaya mecbursun. Aklın gereği inanmak. Öyle şey olur mu?

İnanca, inanmaya mecbursun. Aklın gereği inanmak.

"İnanç lazım, inan da nasıl inanırsan inan; ister müşrik ol, ister kâfir ol, ister falanca ol, "İnanç lazım, inan da nasıl inanırsan inan; ister müşrik ol, ister kâfir ol, ister falanca ol, ister filanca ol bir inancın olsun."ister filanca ol bir inancın olsun." Öyle saçma şey olur mu! Öyle saçma şey olur mu? Öyle saçma şey olur mu!

Öyle saçma şey olur mu?

Kızılderililer bilmem bilmemnelerin ruhlarına tapınıyorlar, totemlere tapıyorlar. Kızılderililer bilmem bilmemnelerin ruhlarına tapınıyorlar, totemlere tapıyorlar. Direk dikmişler, boyamışlar, dişleri görünüyor, gözleri büyük kırmızı renk renk şeyyapmışlarDirek dikmişler, boyamışlar, dişleri görünüyor, gözleri büyük kırmızı renk renk şeyyapmışlar etrafında dönüyorlar. etrafında dönüyorlar.

Olmaz ki! Japonlar güneşe tapıyorlar, imparatorları güneşin oğluymuş. Olmaz ki!

Japonlar güneşe tapıyorlar, imparatorları güneşin oğluymuş.

Olmaz ki! Hintliler öküze tapıyorlar, mukaddesmiş bilmem ne. Olmaz ki!

Hintliler öküze tapıyorlar, mukaddesmiş bilmem ne.

Olmaz ki! Buda'ya tapıyorlar, heykelini yapmışlar. Olmaz ki!

Buda'ya tapıyorlar, heykelini yapmışlar.
Altı tane sekiz tane kolu var, bilmem böyle yengeç gibi acayip. Olmaz ki! Altı tane sekiz tane kolu var, bilmem böyle yengeç gibi acayip.

Olmaz ki!

Yani Allah'a doğru inanacak, Allah'ın varlığını bilecek. Yani Allah'a doğru inanacak, Allah'ın varlığını bilecek.

Allah nasıl bir evsafa sahip? Allah'ı nasıl bilmek lazım?Allah nasıl bir evsafa sahip? Allah'ı nasıl bilmek lazım? Allah nedir, nasıldır bunu doğru bilmesi lazım. Allah nedir, nasıldır bunu doğru bilmesi lazım. Doğru bilemedi mi onu hiç affetmiyor, işte en büyük zulüm bu. Doğru bilemedi mi onu hiç affetmiyor, işte en büyük zulüm bu.

İnne'ş-şirke le-zulmün azîmün. İnne'ş-şirke le-zulmün azîmün. "Allah'ı bilememek, şu dünyadayken Allah'ı tanıyamamak en büyük zulüm "Allah'ı bilememek, şu dünyadayken Allah'ı tanıyamamak en büyük zulüm ve bunun cezasınıda Allah hiç affetmiyor." ve bunun cezasınıda Allah hiç affetmiyor."

Onun için Allah'ı iyi bilecek insan. Tam tanıyacak, eksiksiz, kusursuz, hikmetli, her işi güzel,Onun için Allah'ı iyi bilecek insan. Tam tanıyacak, eksiksiz, kusursuz, hikmetli, her işi güzel, her yaptığı şeyin bir hikmeti var, kudreti sonsuz, bilgisi sonsuz, her yerde hâzır ve nâzır.her yaptığı şeyin bir hikmeti var, kudreti sonsuz, bilgisi sonsuz, her yerde hâzır ve nâzır. Gözler O'nu göremez. Böyle put gibi, ağaç gibi bir şekille vesaireyle ifade edilemez. Gözler O'nu göremez. Böyle put gibi, ağaç gibi bir şekille vesaireyle ifade edilemez. Kendisine benzeyen hiçbir varlık yok. Muhâlefetün li'l-havâdis vasfı var.Kendisine benzeyen hiçbir varlık yok. Muhâlefetün li'l-havâdis vasfı var. Yani varlıklara benzemez, yaratıklarından farklı bir şeyi var.Yani varlıklara benzemez, yaratıklarından farklı bir şeyi var. O'nu senin bildiğin bir şeye benzetemezsin, şunun gibi bunun gibi diyemezsin. O'nu senin bildiğin bir şeye benzetemezsin, şunun gibi bunun gibi diyemezsin.

Fe-lâ tadribû lillâhi'l-emsâl. Lâ tüdrikühü'l-ebsâru ve hüve yüdrikü'l-ebsâra. Fe-lâ tadribû lillâhi'l-emsâl.

Lâ tüdrikühü'l-ebsâru ve hüve yüdrikü'l-ebsâra.
"Gözler onu göremez, idrak edemez, kavrayamaz, algılayamaz ama o her şeyi bilir,"Gözler onu göremez, idrak edemez, kavrayamaz, algılayamaz ama o her şeyi bilir, her yerde hâzır ve nâzırdır." her yerde hâzır ve nâzırdır."

Allah'ı böyle müteâlî olarak, transandantal olarak bilmek lazım. Allah'ı böyle müteâlî olarak, transandantal olarak bilmek lazım. Avrupalılar dikkat ederseniz felsefe kitaplarında Allah'tan bahsederken, Avrupalılar dikkat ederseniz felsefe kitaplarında Allah'tan bahsederken, tabii onlar God dedikleri zaman Hz. İsa'yı düşünüyorlar.tabii onlar God dedikleri zaman Hz. İsa'yı düşünüyorlar. Bizim için Hz. İsa Allah'ın Peygamberi. Peygamberle [Allah'ı] ayırt edememişler. Bizim için Hz. İsa Allah'ın Peygamberi. Peygamberle [Allah'ı] ayırt edememişler.

Olağanüstü şeyler yapmış. Canım o olağanüstü şeylere mucize denir. Olağanüstü şeyler yapmış.

Canım o olağanüstü şeylere mucize denir.
Allah'ın peygamberleri olağanüstü yaparlar. İbrahim aleyhisselam da cayır cayır yanan ateşin Allah'ın peygamberleri olağanüstü yaparlar. İbrahim aleyhisselam da cayır cayır yanan ateşin içine atmışlar yanmamış. içine atmışlar yanmamış. Yani böyle şeyler olabilir. Nasıl İbrahim aleyhisselam peygamberse, Yani böyle şeyler olabilir. Nasıl İbrahim aleyhisselam peygamberse, nasıl Âdem aleyhisselam peygamberse, nasıl Musa aleyhisselam peygambersenasıl Âdem aleyhisselam peygamberse, nasıl Musa aleyhisselam peygamberse İsa aleyhisselam da Peygamber. İsa aleyhisselam da Peygamber. Bundan başka bir şey değil. Allahu Teâlâ hazretlerini, Bundan başka bir şey değil.

Allahu Teâlâ hazretlerini,
mesela hıristiyanlar God dedikleri zaman Hz. İsa'yı düşündüklerindenmesela hıristiyanlar God dedikleri zaman Hz. İsa'yı düşündüklerinden bir de asıl Allah dedikleri zaman şey olarak transandantal varlık, yani aşkın varlık diyorlar. bir de asıl Allah dedikleri zaman şey olarak transandantal varlık, yani aşkın varlık diyorlar. Yani bizim bu idrakimizle, bu gözümüzle, kulağımızla, şeyimizle algılayamayacağımız, Yani bizim bu idrakimizle, bu gözümüzle, kulağımızla, şeyimizle algılayamayacağımız, yakalayamayacağımız, bizim bu duygularımıza bağlı olmayan yüce varlık mânasınayakalayamayacağımız, bizim bu duygularımıza bağlı olmayan yüce varlık mânasına o kelimeyi kullanıyorlar.o kelimeyi kullanıyorlar. İşte o, asıl o. Gerisi hepsi laf. Müşrik Araplar da çeşitli putlara taparlarmış da Kur'ân-ı Kerîm'de İşte o, asıl o. Gerisi hepsi laf. Müşrik Araplar da çeşitli putlara taparlarmış da Kur'ân-ı Kerîm'de soruluyor ki kendisine; soruluyor ki kendisine;

Başınız derde girdiği zaman, dara girdiğiniz zaman, sıkıştığınız zaman,Başınız derde girdiği zaman, dara girdiğiniz zaman, sıkıştığınız zaman, mesela gemiye bindiniz dalgalar başladı gemiyi çatırdatmaya, mesela gemiye bindiniz dalgalar başladı gemiyi çatırdatmaya, suyun içine düşeceksiniz boğulacaksınız o zaman kime tapınırsınız? suyun içine düşeceksiniz boğulacaksınız o zaman kime tapınırsınız? Lat'a, Uzza'ya, Menat'a tapınır mısınız? O zaman Allah demez misiniz? Lat'a, Uzza'ya, Menat'a tapınır mısınız? O zaman Allah demez misiniz?

Men ted'ûne illâ iyyâhu. "Allah'tan gayri kimi arada vasıta Men ted'ûne illâ iyyâhu. "Allah'tan gayri kimi arada vasıta edinip de tapınıyorsanız hepsinin hükmü geçer." edinip de tapınıyorsanız hepsinin hükmü geçer."

"Aman Yâ Rabbi!" dersiniz o zaman. "Ey kâinatı yaratan! Kurtar bizi!" dersiniz. "Aman Yâ Rabbi!" dersiniz o zaman. "Ey kâinatı yaratan! Kurtar bizi!" dersiniz. Aradakilerin hepsi biter. Araplara; "Niye tapınıyorsunuz bu putlara, şeylere?" diye Aradakilerin hepsi biter.

Araplara; "Niye tapınıyorsunuz bu putlara, şeylere?" diye
müslümanlar soruyorlarmış; müslümanlar soruyorlarmış;

Hâülâi şufe'âünâ indellahi. "Bunlar bizim Allah indinde şefaatçilerimiz." Hâülâi şufe'âünâ indellahi. "Bunlar bizim Allah indinde şefaatçilerimiz."

Ya böyle şefaatçi mi olur? Taştan şefaatçi mi olur? Ya böyle şefaatçi mi olur? Taştan şefaatçi mi olur?

Bu bir kayaydı, ustanın birisi aldı eline çekiçi, murcu bunu yonttu yonttu bir taş oldu şimdi. Bu bir kayaydı, ustanın birisi aldı eline çekiçi, murcu bunu yonttu yonttu bir taş oldu şimdi. Demin taştı yine taş, yani şekli değişti diye bundan bir şey olmaz ki! Demin taştı yine taş, yani şekli değişti diye bundan bir şey olmaz ki!

Arabın birisi Arapların putlarından birisine tapınıyormuş da diyor ki; Arabın birisi Arapların putlarından birisine tapınıyormuş da diyor ki; "Ondan soğudum, yani onun bir şey olmadığını yavaş yavaş anladım."Ondan soğudum, yani onun bir şey olmadığını yavaş yavaş anladım. Çünkü bir keresinde köpeğin birisi geldi ayağını kaldırdı çiş etti onun üstüne bir şey yapamadı." diyor. Çünkü bir keresinde köpeğin birisi geldi ayağını kaldırdı çiş etti onun üstüne bir şey yapamadı." diyor. "Anladım ki bir işe yaramaz bir şeymiş." Allah onun gözüne;"Anladım ki bir işe yaramaz bir şeymiş." Allah onun gözüne; "Bak işte sizin tapındığınız böyle köpeklerin bile hakaret ettiği bir şeydir filan." diye göstertmiş onu, "Bak işte sizin tapındığınız böyle köpeklerin bile hakaret ettiği bir şeydir filan." diye göstertmiş onu, ondan sonra İslâm'a gelmiş. ondan sonra İslâm'a gelmiş.

Zulüm, zulmün en büyüğü neymiş? Allah'ı tam tanıyamamak. Zulüm, zulmün en büyüğü neymiş?

Allah'ı tam tanıyamamak.

Allah'ı bileceğiz, Allah'ı tanıyacağız, Allah'ı seveceğiz, Allah'ın kudretini hissedeceğiz, Allah'ı bileceğiz, Allah'ı tanıyacağız, Allah'ı seveceğiz, Allah'ın kudretini hissedeceğiz, Allah'ın duaları kabul ettiğini bileceğiz. Allah'ın duaları kabul ettiğini bileceğiz. Allahu Teâlâ hazretlerinin her şeye kadir olduğunu bileceğiz,Allahu Teâlâ hazretlerinin her şeye kadir olduğunu bileceğiz, Allah'ın zalimi mahvedeceğini, iyi hareket edenin hakkını vereceğini, Allah'ın zalimi mahvedeceğini, iyi hareket edenin hakkını vereceğini, iyi insanı mükafatlandıracağını bileceğiz böyle sağlam bir iman ile Allah'a iyi bir kul olarak iyi insanı mükafatlandıracağını bileceğiz böyle sağlam bir iman ile Allah'a iyi bir kul olarak çok güzel duygularla bağlanacağız. çok güzel duygularla bağlanacağız. İş bu! Bunu yapamamış, Allah var mı yok mu hiç haberi yok, dalmış dünyanın keyfine zevkine telaşınaİş bu! Bunu yapamamış, Allah var mı yok mu hiç haberi yok, dalmış dünyanın keyfine zevkine telaşına vesairesine tanıyamamış.vesairesine tanıyamamış. Veya yanlış tanımış, olmadık şekilde tanımış. Veya yanlış tanımış, olmadık şekilde tanımış.

Mısırlıların havayollarının böyle bir horozbaşı şeklinde amblemi var. Mısırlıların havayollarının böyle bir horozbaşı şeklinde amblemi var. Mısır Hava Yolları amblemi horozbaşı şeklinde böyle bir şey.Mısır Hava Yolları amblemi horozbaşı şeklinde böyle bir şey. Ben de olabilir, horozlu böyle kanatlı bir şey olduğundan hava yollarına bu başlığı koymuşlarBen de olabilir, horozlu böyle kanatlı bir şey olduğundan hava yollarına bu başlığı koymuşlar filan dedim.filan dedim. Sonra uçaklarına bindikten sonra, o uçak magazinleri, mecmuaları oluyor, Sonra uçaklarına bindikten sonra, o uçak magazinleri, mecmuaları oluyor, onları karıştırırken a bir de baktım ki Mısırlıların İslâm oraya gelmeden önceki tapındıklarıonları karıştırırken a bir de baktım ki Mısırlıların İslâm oraya gelmeden önceki tapındıkları çeşitli tanrılarını anlatıyor, bir de Horus diye bir tanrıları varmış çeşitli tanrılarını anlatıyor, bir de Horus diye bir tanrıları varmış kafası kuş kafası vücudu insan vücudu. kafası kuş kafası vücudu insan vücudu. A aynen o! Baktım, Horus isimli tanrılarının resmini Mısır Hava Yolları kendisine amblem edinmiş.A aynen o! Baktım, Horus isimli tanrılarının resmini Mısır Hava Yolları kendisine amblem edinmiş. Bir Mısırlıya dedim ki; "Ya sizin yaptığınız işe bak!Bir Mısırlıya dedim ki;

"Ya sizin yaptığınız işe bak!
Hava yollarınıza bir amblem edinmişsiniz şirk, put.Hava yollarınıza bir amblem edinmişsiniz şirk, put. Yani eski Mısırlıların tapındığı bir tanrının kafasını, bir putun kafasını oraya Yani eski Mısırlıların tapındığı bir tanrının kafasını, bir putun kafasını oraya amblem olarak almışsınız. amblem olarak almışsınız. Başka kuş bulamadınız mı? Bir başka bir şey yapın, bak Avustralyalılar kanguruyu zıplıyor diyeBaşka kuş bulamadınız mı? Bir başka bir şey yapın, bak Avustralyalılar kanguruyu zıplıyor diye onu amblem yapmışlar. onu amblem yapmışlar. Siz dedim başka kuşu şey yapın. Hiç bula bula yani ille böyle inanç bakımından sakat olanSiz dedim başka kuşu şey yapın. Hiç bula bula yani ille böyle inanç bakımından sakat olan bir şeyi mi buldunuz? bir şeyi mi buldunuz?

Ankara'da da belediye reisi getirmiş Sıhhiye'ye Hitit heykeli diye heykel yapmış.Ankara'da da belediye reisi getirmiş Sıhhiye'ye Hitit heykeli diye heykel yapmış. Ya Hititlilerden evvel İslâm devresi var Anadolu'da.Ya Hititlilerden evvel İslâm devresi var Anadolu'da. İslâm'la ilgili bir şey yapsana! Yani getiriyorsun ta İslâm'la ilgili bir şey yapsana! Yani getiriyorsun ta İslâm'dan önceki putperest kavimlerin şeylerini orada simgeliyorsun, İslâm'dan önceki putperest kavimlerin şeylerini orada simgeliyorsun, onların hatırasını oraya dikiyorsun!onların hatırasını oraya dikiyorsun! Güzel şeyler hatırlatsana halka!Güzel şeyler hatırlatsana halka! Böyle bir geyik resmi dikmiş, etrafında altından bir halka var filan. Böyle bir geyik resmi dikmiş, etrafında altından bir halka var filan. Bir putun, bir şeyin heykeli... Hiç başka bir şey bulamadın mı?Bir putun, bir şeyin heykeli...

Hiç başka bir şey bulamadın mı?
Güzel bir şey bulamadın mı? İlk vazifemiz Allah'ı bilmek, Güzel bir şey bulamadın mı?

İlk vazifemiz Allah'ı bilmek,
Allah'ı sevmek, Allah'a güzel kulluk etmek.Allah'ı sevmek, Allah'a güzel kulluk etmek. Bunu yapamadı mı gitti insan, mahvoldu. Tamam senin defterin dürüldü, senin işin bitti demek.Bunu yapamadı mı gitti insan, mahvoldu. Tamam senin defterin dürüldü, senin işin bitti demek. Çünkü sen daha seni yaratanı tanıyamamışsın. Çünkü sen daha seni yaratanı tanıyamamışsın.

Ya her gün birisi sana bir kese para gönderse kim gönderiyor demez misin?Ya her gün birisi sana bir kese para gönderse kim gönderiyor demez misin? Bir filenin içinde yiyecek gönderse kim gönderiyor demez misin?Bir filenin içinde yiyecek gönderse kim gönderiyor demez misin? Selam gönderse ya kimmiş bu bana selam gönderen demez misin? Selam gönderse ya kimmiş bu bana selam gönderen demez misin?

Selama bile merak edersin. Ya tanıyormuş beni de ben onu tanımıyorum, Selama bile merak edersin. Ya tanıyormuş beni de ben onu tanımıyorum, kimmiş bir tanıyayım filan dersin. kimmiş bir tanıyayım filan dersin.

E her gün sana rızık gönderiyor, her gün sana nimet veriyor Allah, sen 60, 70, 80 yıl yaşamışsın E her gün sana rızık gönderiyor, her gün sana nimet veriyor Allah, sen 60, 70, 80 yıl yaşamışsın Allah'tan hiç haberin yok. Hiç haberi yok, hiçbir şey bilmiyor, hiç kulluğu yok. Allah'tan hiç haberin yok. Hiç haberi yok, hiçbir şey bilmiyor, hiç kulluğu yok. Tabii bunu affetmez, en büyük zulüm bu! Allah'ın affettiği zulüm nedir? Tabii bunu affetmez, en büyük zulüm bu!

Allah'ın affettiği zulüm nedir?

Ve emme'z-zulmüllezî yağfiruhullah ve zulme'l-ibâdi li-enfüsihim fîmâ beynehüm ve beyne rabbihim.Ve emme'z-zulmüllezî yağfiruhullah ve zulme'l-ibâdi li-enfüsihim fîmâ beynehüm ve beyne rabbihim. "Kulların kendilerine yaptıkları zulümleri Allah affeder." "Kulların kendilerine yaptıkları zulümleri Allah affeder."

Kendisine yaptığı zulüm nedir yani kendisine iğne mi batırmış bıçak mı saplamış kalbine? Kendisine yaptığı zulüm nedir yani kendisine iğne mi batırmış bıçak mı saplamış kalbine?

Hayır, günah işlemiş. Haram yemiş, günah işlemiş bir şeyler yapmış. Hayır, günah işlemiş. Haram yemiş, günah işlemiş bir şeyler yapmış. Günahlar işlemiş, cahillik etmiş zulmetmiş kendisine sonra pişman olmuş ağlıyor sızlıyor;Günahlar işlemiş, cahillik etmiş zulmetmiş kendisine sonra pişman olmuş ağlıyor sızlıyor; "Aman yâ Rabbi! Bu kadar sene vakit geçirdim, ne kadar meğerse günahlar işlemişim!"Aman yâ Rabbi! Bu kadar sene vakit geçirdim, ne kadar meğerse günahlar işlemişim! Affet beni, bağışla beni yâ Rabbi!" filan yalvarıyor yakarıyor Allah affeder.Affet beni, bağışla beni yâ Rabbi!" filan yalvarıyor yakarıyor Allah affeder. Çünkü kendisine kendisi yapmış. Kulla kendisi arasında bu günahı Allah affeder. Çünkü kendisine kendisi yapmış. Kulla kendisi arasında bu günahı Allah affeder.

İnnellahe yağfiru'z-zünûbe cemî'an. "Yapılan bütün günahları toptan affedebilir Allah." İnnellahe yağfiru'z-zünûbe cemî'an. "Yapılan bütün günahları toptan affedebilir Allah."

Yani bir yıllığına affeder, beş yıllığına affeder, bir ömür boyu olan günahını affeder. Yani bir yıllığına affeder, beş yıllığına affeder, bir ömür boyu olan günahını affeder. Lise talebesiydik, İstanbul'da Bektaşî meşrebli bir kayıkçıyla karşılaştık, "Beni Allah affetmez." diyordu.Lise talebesiydik, İstanbul'da Bektaşî meşrebli bir kayıkçıyla karşılaştık, "Beni Allah affetmez." diyordu. Filozof gibi konuşuyor; "Ben cehennemde yanacağım. Filozof gibi konuşuyor; "Ben cehennemde yanacağım. Allah beni affetmeyecek, ben biliyorum yanacağım ben." filan diyor. Allah beni affetmeyecek, ben biliyorum yanacağım ben." filan diyor. Böyle dallı budaklı tatlı tatlı da böyle Böyle dallı budaklı tatlı tatlı da böyle lafı konuşuyor tabii ona cevap verecek geniş bir şeyimiz yoktu amalafı konuşuyor tabii ona cevap verecek geniş bir şeyimiz yoktu ama yani "Allah beni affetmez!" sözü günah, yasak.yani "Allah beni affetmez!" sözü günah, yasak. Çünkü Allah Kur'ân-ı Kerîm'de; "Allah'tan ümit kesmeyin!" diye emrediyor.Çünkü Allah Kur'ân-ı Kerîm'de; "Allah'tan ümit kesmeyin!" diye emrediyor. Allah'tan ümit kesilmez. Ne kadar günah işlerse, günahkâr olursa olsunAllah'tan ümit kesilmez. Ne kadar günah işlerse, günahkâr olursa olsun bir insan Allah affedebilir, affediyor, affedeceğini bildiriyor.bir insan Allah affedebilir, affediyor, affedeceğini bildiriyor. Affedeceğini bildirirken affetmez demek günah oluyor. Günahları affeder. Affedeceğini bildirirken affetmez demek günah oluyor. Günahları affeder.

Ben esrar taşıdım hocam? Affedebilir. Ben zina işledim hocam -çok afedersiniz-? Ben esrar taşıdım hocam?

Affedebilir.

Ben zina işledim hocam -çok afedersiniz-?

Affedebilir. Ben yalan söyledim hocam? Affedebilir. Affedebilir.

Ben yalan söyledim hocam?

Affedebilir.

Ben Türkiye'deyken adam öldürmüştüm? Affedebilir. Ben Türkiye'deyken adam öldürmüştüm?

Affedebilir.
Yalvarırsın, tevbe edersin, iyi kul olursun, bundan sonra iyilik yaparsın Allah affedebilir. Yalvarırsın, tevbe edersin, iyi kul olursun, bundan sonra iyilik yaparsın Allah affedebilir. Affetmediği bir tek suç var, şirk. Şirki affetmiyor, kafirliği affetmiyor, müşrikliği affetmiyor.Affetmediği bir tek suç var, şirk. Şirki affetmiyor, kafirliği affetmiyor, müşrikliği affetmiyor. Bütün günahları affedebilir. Bir de terketmediği günahlar vardır, bırakmıyor peşini. Bütün günahları affedebilir.

Bir de terketmediği günahlar vardır, bırakmıyor peşini.

Ve emme'z-zulmüllezi lâ yetrukühullah fe-zulmü'l-ibâdi ba'dühümVe emme'z-zulmüllezi lâ yetrukühullah fe-zulmü'l-ibâdi ba'dühüm ba'dan hattâ yedîne li-ba'dihim min ba'din. ba'dan hattâ yedîne li-ba'dihim min ba'din. "Kulların biribirleriyle olan münasebetlerinde biribirlerine geçmiş olan haklarını Allah terk etmiyor,"Kulların biribirleriyle olan münasebetlerinde biribirlerine geçmiş olan haklarını Allah terk etmiyor, silmiyor yani affettim demiyor." silmiyor yani affettim demiyor."

Neden? Öbür kulu hakkı geçmiş bunun üzerine, o kulun konuşması lazım bir bakalım Neden?

Öbür kulu hakkı geçmiş bunun üzerine, o kulun konuşması lazım bir bakalım
razı mı değil mi? razı mı değil mi?

Yani onun hakkı buraya geçmiş olunca Allah buradan "Haydi affettim." demiyor;Yani onun hakkı buraya geçmiş olunca Allah buradan "Haydi affettim." demiyor; "Git o kulumla helalleş, onun gönlünü al bakalım. Ver bakalım ondan aldığını,"Git o kulumla helalleş, onun gönlünü al bakalım. Ver bakalım ondan aldığını, ondan sonra o da razı olsun, 'Peki seni affettim.' diyecek mi?ondan sonra o da razı olsun, 'Peki seni affettim.' diyecek mi? Hakkını helal edecek mi?" Eğer helal ederse eder, etmezse Allah işlemden kaldırmıyor. Hakkını helal edecek mi?"

Eğer helal ederse eder, etmezse Allah işlemden kaldırmıyor.

Demek ki üç çeşit günah olabilir, zulüm olabilir;Demek ki üç çeşit günah olabilir, zulüm olabilir; Bir, inançsızlık günahı şirk günahı, Allah bunu affetmez. Bir, inançsızlık günahı şirk günahı, Allah bunu affetmez. İnançsızlığından kurtulmak, Allah'ı tanımak, iyi mü'min olmak, iyi müslüman olmak şart.İnançsızlığından kurtulmak, Allah'ı tanımak, iyi mü'min olmak, iyi müslüman olmak şart. İlk vazifemiz bu. Çalışmaktan önce, su içmekten önce, yemek yemekten önce ilk işimiz bu. İlk vazifemiz bu. Çalışmaktan önce, su içmekten önce, yemek yemekten önce ilk işimiz bu. İkincisi, Allah'ın affettiği günahlar. Bunlar da çeşit çeşit hatalarımız, kusurlarımız;İkincisi, Allah'ın affettiği günahlar. Bunlar da çeşit çeşit hatalarımız, kusurlarımız; kızmışız, bağırmışız, çağırmışız.kızmışız, bağırmışız, çağırmışız. Gençliliğimizde, delikanlılığımızda cahillikten adam dövmüşüz,yol kesmişiz bilmemne filan. Gençliliğimizde, delikanlılığımızda cahillikten adam dövmüşüz,yol kesmişiz bilmemne filan. Ha şimdi bunlara pişman oldun, gözyaşı döktün, ağlıyorsun, dualar ediyorsun filan affeder Allah.Ha şimdi bunlara pişman oldun, gözyaşı döktün, ağlıyorsun, dualar ediyorsun filan affeder Allah. Bunları affeder. Bir de kullarla olan aradaki münasebetlerden [doğan günahlar]; Bunları affeder. Bir de kullarla olan aradaki münasebetlerden [doğan günahlar]; malını almışsın, aldatmışsın, hukukuna tecavüz etmişsin. malını almışsın, aldatmışsın, hukukuna tecavüz etmişsin. Haaa, git onunla işini hallet ondan sonra. Ona hakkını helal ettir.Haaa, git onunla işini hallet ondan sonra. Ona hakkını helal ettir. Kul haklarını Allah o hak sahibi kulun şeyine bırakıyor. Kul haklarını Allah o hak sahibi kulun şeyine bırakıyor.

O bakımdan bu da tehlikeli bir şey. O bakımdan bu da tehlikeli bir şey. Yani adam ölmüş olabilir, adam uzakta olabilir, çeşit çeşit şeyler çıkabilir.Yani adam ölmüş olabilir, adam uzakta olabilir, çeşit çeşit şeyler çıkabilir. En iyisi kul hakkı hiç üzerine geçirmemesi insanın.En iyisi kul hakkı hiç üzerine geçirmemesi insanın. Geçirmişse hemen çarçabuk tarafından gidip helallik dilemesi; Geçirmişse hemen çarçabuk tarafından gidip helallik dilemesi; "Helal et hakkını. Ne yapmam gerekiyorsa yapayım. "Helal et hakkını. Ne yapmam gerekiyorsa yapayım. Vermem gereken bir şey varsa vereyim.Vermem gereken bir şey varsa vereyim. Şu dünyadayken barışalım, ödeşelim âhirette benim yakama yapışma." diyeŞu dünyadayken barışalım, ödeşelim âhirette benim yakama yapışma." diye bu dünyadayken hakkından insanın kul hakkından kurtulmaya çalışması lazım. bu dünyadayken hakkından insanın kul hakkından kurtulmaya çalışması lazım.

Hocam, benim böyle gençliğimde, delikanlılığımda yaptığım bazı şeyler var. Hocam, benim böyle gençliğimde, delikanlılığımda yaptığım bazı şeyler var. Ben şimdi anladım, böyle vaazlarda dinledim senin gibi hocalardan.Ben şimdi anladım, böyle vaazlarda dinledim senin gibi hocalardan. Evet kul haklarını Allah bırakmıyormuş peşini, ödenmesi lazımmış. Evet kul haklarını Allah bırakmıyormuş peşini, ödenmesi lazımmış. Ödeyeceğim ama adamı nerede olduğunu bulamıyorum, adamı sağ mı öldü mü bilemiyorum. Ödeyeceğim ama adamı nerede olduğunu bulamıyorum, adamı sağ mı öldü mü bilemiyorum. Bazı şeyler de üzerime haksız olarak geçmiş sahibini bile bilmiyorum. Bazı şeyler de üzerime haksız olarak geçmiş sahibini bile bilmiyorum. Bilsem gideceğim ödeşeceğim ama ne yapayım? Bilsem gideceğim ödeşeceğim ama ne yapayım?

Hah, onların nâmına sadaka verirsin, hayır verirsin. Hah, onların nâmına sadaka verirsin, hayır verirsin. O kadar hayrı hasenâtı verirsin dersin ki;O kadar hayrı hasenâtı verirsin dersin ki; "Yâ Rabbi! Ben bunun sahibini bilemediğim için bulamadığım için bak bunu hayır olarak veriyorum. "Yâ Rabbi! Ben bunun sahibini bilemediğim için bulamadığım için bak bunu hayır olarak veriyorum. Sen sevabını ona yaz. Beni o haktan kurtar, sevabı onun olsunSen sevabını ona yaz. Beni o haktan kurtar, sevabı onun olsun ben de onun şeyinden kurtulayım." dersin.ben de onun şeyinden kurtulayım." dersin. Bir de bir müjdeli hadise, haber daha var ki; "Bir insan hacca gittiği zaman Bir de bir müjdeli hadise, haber daha var ki; "Bir insan hacca gittiği zaman Arafat'ta Allah günahlarını affediyor.Arafat'ta Allah günahlarını affediyor. Müzdelife'de daha fazla günahları affediyor. Mina'da artık kul haklarını bile affediyor." diye Müzdelife'de daha fazla günahları affediyor. Mina'da artık kul haklarını bile affediyor." diye bir müjde var. bir müjde var. Demek ki hacca gitti mi insan Allah onun bütün günahlarını affediyor. Demek ki hacca gitti mi insan Allah onun bütün günahlarını affediyor.

Allah inşaallah hacca gitmeyen kardeşlerimize en yakın zamanda hacca gitmeyi nasip etsin.Allah inşaallah hacca gitmeyen kardeşlerimize en yakın zamanda hacca gitmeyi nasip etsin. Kul haklarından da öteki şahsî günahlarından da tamamen affolunup sıyrılıp kurtulupKul haklarından da öteki şahsî günahlarından da tamamen affolunup sıyrılıp kurtulup tertemiz pâk olmayı nasip eylesin. tertemiz pâk olmayı nasip eylesin.

İnsanın günahlardan kurtulması için tabii hac çok büyük bir olay. İnsanın günahlardan kurtulması için tabii hac çok büyük bir olay. Çok kıymetli bir ibadet. Ondan başka günahları sildirten bazı şeyler daha vardır,Çok kıymetli bir ibadet. Ondan başka günahları sildirten bazı şeyler daha vardır, bunları da size bildireyim. bunları da size bildireyim.

Mesela bir insanın abdest aldığı zaman, elini yüzünü yıkıyor ya, abdest aldığı zaman Mesela bir insanın abdest aldığı zaman, elini yüzünü yıkıyor ya, abdest aldığı zaman yıkadığı yüzünden, yıkadığı elinden, ayağından sular damlarken günahları da affoluyor.yıkadığı yüzünden, yıkadığı elinden, ayağından sular damlarken günahları da affoluyor. Yani yüzünü yıkıyor gözüyle işlediği günahlar, burnuna su veriyor burnuyla işlediği günahlar,Yani yüzünü yıkıyor gözüyle işlediği günahlar, burnuna su veriyor burnuyla işlediği günahlar, ağzını çalkalıyor ağzıyla işlediği günahlar affoluyor. ağzını çalkalıyor ağzıyla işlediği günahlar affoluyor. Elini yıkıyor eliyle işlediği günahlar affoluyor, ayağını yıkıyor ayağıyla yaptığı günahlar affoluyor. Elini yıkıyor eliyle işlediği günahlar affoluyor, ayağını yıkıyor ayağıyla yaptığı günahlar affoluyor.

Abdest, günahları temizleyen bir ibadet. Abdest, günahları temizleyen bir ibadet. Yani bir taraftan hakikaten terini akıtıyor insanın hakikaten elinin yağını, karasını gideriyor,Yani bir taraftan hakikaten terini akıtıyor insanın hakikaten elinin yağını, karasını gideriyor, hakikaten ayağının kokusunu filan gideriyor maddî temizlik sebebi oluyor. hakikaten ayağının kokusunu filan gideriyor maddî temizlik sebebi oluyor. Öbür taraftan da günahlarının akmasına, yıkanmasına, temizlenmesine sebep oluyor. Öbür taraftan da günahlarının akmasına, yıkanmasına, temizlenmesine sebep oluyor. Abdest, bir. Bunu bilin. İkincisi, kılınan namazlar evvelki namaz ile aradaki Abdest, bir. Bunu bilin.

İkincisi, kılınan namazlar evvelki namaz ile aradaki
günahların affına sebep oluyor.günahların affına sebep oluyor. Yani mesela sabah namazından sonra bir günahlar işledi bir insan; harama baktı,Yani mesela sabah namazından sonra bir günahlar işledi bir insan; harama baktı, şöyle yaptı böyle yaptı bir günahlar işledi. şöyle yaptı böyle yaptı bir günahlar işledi. Şimdi bu namazı kılınca sabahla bu namazın arasındaki günahlara bu namaz kefâret oluyor,Şimdi bu namazı kılınca sabahla bu namazın arasındaki günahlara bu namaz kefâret oluyor, affediyor Allah.affediyor Allah. Huzuruma geldi öğle namazını kıldı diye sabahki günahlara affoluyor. Huzuruma geldi öğle namazını kıldı diye sabahki günahlara affoluyor. Huzuruma geldi ikindi namazını kıldı diye öğlenle ikindi arasındaki günahları affoluyor.Huzuruma geldi ikindi namazını kıldı diye öğlenle ikindi arasındaki günahları affoluyor. Huzuruma geldi akşam namazını kıldı diye akşamla ikindi arasındaki günahları siliniyor.Huzuruma geldi akşam namazını kıldı diye akşamla ikindi arasındaki günahları siliniyor. Demek ki namaz da insanın günahlarını gideren bir şey. Demek ki namaz da insanın günahlarını gideren bir şey.

Ramazan ayı, bir önceki Ramazan ile bu Ramazan'ın arasındaki günahların affına sebep oluyor. Ramazan ayı, bir önceki Ramazan ile bu Ramazan'ın arasındaki günahların affına sebep oluyor. Yani Ramazan'da insan güzelce orucunu tutar şey yaparsa o bir seneki günahları affediyor Allah. Yani Ramazan'da insan güzelce orucunu tutar şey yaparsa o bir seneki günahları affediyor Allah. Bir de Ramazan'dan sonra Şevval ayı girdiği zaman altı gün orucunu tavsiye etmiş Bir de Ramazan'dan sonra Şevval ayı girdiği zaman altı gün orucunu tavsiye etmiş Peygamber Efendimiz.Peygamber Efendimiz. Bir senelik orucu gidiyor, siliniyor, temizleniyor. Oruç da kefâret, oruç da Bir senelik orucu gidiyor, siliniyor, temizleniyor.

Oruç da kefâret, oruç da
insanın günahlarının silinmesine sebep oluyor. insanın günahlarının silinmesine sebep oluyor. Abdest silinmesine sebep oluyor, namaz silinmesine sebep oluyor, oruç silinmesine sebep oluyor.Abdest silinmesine sebep oluyor, namaz silinmesine sebep oluyor, oruç silinmesine sebep oluyor. Hac da bir önceki hacla şimdiki haccı arasında işlenmiş bütün günahların affına sebep oluyor. Hac da bir önceki hacla şimdiki haccı arasında işlenmiş bütün günahların affına sebep oluyor. İlk defa hacca gitmişse önceki bütün günahların affına sebep oluyor, İlk defa hacca gitmişse önceki bütün günahların affına sebep oluyor, ikinci defa hacca gitmişse birinci hacla ikinci haccı arasındaki günahların affına sebep oluyor. ikinci defa hacca gitmişse birinci hacla ikinci haccı arasındaki günahların affına sebep oluyor.

Demek ki ibadetlerin bize pek çok çeşitli faydaları var. Demek ki ibadetlerin bize pek çok çeşitli faydaları var. O faydalardan bir tanesi de günahların silinmesi. Silbaştan oluyor. O faydalardan bir tanesi de günahların silinmesi. Silbaştan oluyor. Yoksa Allah bizim tepemize taş yağdırırdı. Öyle beş para etmez kullarız ki, öyle kusurlarımız var kiYoksa Allah bizim tepemize taş yağdırırdı. Öyle beş para etmez kullarız ki, öyle kusurlarımız var ki böyle iyi şeyler yaparak affolunuyor da insan ondan dolayı Allah böyle iyi şeyler yaparak affolunuyor da insan ondan dolayı Allah yine nimetlerini kesmiyor, insanların başına taş yağmıyor, belalar musibetler defoluyor. yine nimetlerini kesmiyor, insanların başına taş yağmıyor, belalar musibetler defoluyor. Hani sadaka veriyorsun, az sadaka çok belayı defeder.Hani sadaka veriyorsun, az sadaka çok belayı defeder. Sadaka veriyorsun hayır veriyorsun belalar defoluyor. Sadaka veriyorsun hayır veriyorsun belalar defoluyor.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde, Dâu'l-merdâküm bi's-sadakati buyuruyor.Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde, Dâu'l-merdâküm bi's-sadakati buyuruyor. Hayret edilecek bir şey. Diyor ki; "Hastalarınızı sadaka vererek tedavi ediniz."Hayret edilecek bir şey. Diyor ki; "Hastalarınızı sadaka vererek tedavi ediniz." Yani hasta burada duruyor, yatakta yatıyor, ateşler içinde kıvranıyor.Yani hasta burada duruyor, yatakta yatıyor, ateşler içinde kıvranıyor. Git fakire sen sadaka ver, gönlü hoş olsun, dua etsin filan, o iyilikten dolayıGit fakire sen sadaka ver, gönlü hoş olsun, dua etsin filan, o iyilikten dolayı Allah senin hastanı iyi ediyor.Allah senin hastanı iyi ediyor. "Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz." diyor. Bak ne kadar enteresan şeyler. "Hastalarınızı sadaka ile tedavi ediniz." diyor. Bak ne kadar enteresan şeyler.

Neden? Hastalığı veren de şifayı veren de Allah, sen Allah'ın sevdiği şey yapınca Neden?

Hastalığı veren de şifayı veren de Allah, sen Allah'ın sevdiği şey yapınca
Allah onu kurtarıyor demek. Allah onu kurtarıyor demek.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! O bakımdan bu namazları güzel kılmak,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

O bakımdan bu namazları güzel kılmak,
abdestleri bu şuurla güzel almak [lazım]. abdestleri bu şuurla güzel almak [lazım].

Unuttuğum bir şey var, şimdi Cuma günündeyiz onu da söylemem lazımdı. Unuttuğum bir şey var, şimdi Cuma günündeyiz onu da söylemem lazımdı. İnsan Cuma namazına, evinde boy abdesti alarak, gusül abdesti dediğimiz abdesti alarak, İnsan Cuma namazına, evinde boy abdesti alarak, gusül abdesti dediğimiz abdesti alarak, tepeden tırnağa yıkanarak gelirse; îmânen vahtisâben. tepeden tırnağa yıkanarak gelirse; îmânen vahtisâben. "İnanarak ve Allah'tan sevabını bekleyerek" şuurlu bir tarzda yani tesadüfi değil."İnanarak ve Allah'tan sevabını bekleyerek" şuurlu bir tarzda yani tesadüfi değil. Şuurlu bir tarzda yıkanarak gelirse geçmiş bir haftalık günahları affoluyor üç gün artık olarak,Şuurlu bir tarzda yıkanarak gelirse geçmiş bir haftalık günahları affoluyor üç gün artık olarak, yani 10 gün demek. 7+3=10 gün demek. yani 10 gün demek. 7+3=10 gün demek. On günlük günahı affoluyor. Onun için Cuma'ya da gelin Cuma'yı kaçırmayın, On günlük günahı affoluyor. Onun için Cuma'ya da gelin Cuma'yı kaçırmayın, hem de Cuma'ya gusül abdesti alarak gelin. hem de Cuma'ya gusül abdesti alarak gelin.

Şimdi buralarda gusül almak çok kolay. Ne bakımdan kolay? Şimdi buralarda gusül almak çok kolay. Ne bakımdan kolay?

Bir kere heryerde duş var, yani işyerinde bile duş var. Bir kere heryerde duş var, yani işyerinde bile duş var. Duşun altına gir, bir gusül abdesti al camiye öyle gel. İşyerinde gusül abdesti alamadın? Duşun altına gir, bir gusül abdesti al camiye öyle gel.

İşyerinde gusül abdesti alamadın?

Geçen gün ben camide abdest aldım, her zaman evde alıyordum Geçen gün ben camide abdest aldım, her zaman evde alıyordum camide abdest aldım baktım orada duş yeri var.camide abdest aldım baktım orada duş yeri var. İyi yani insan camiye gelip camide bile alabilir. İyi yani insan camiye gelip camide bile alabilir. Bir gusül abdesti aldın mı, duş aldın mı yani boylu boyunca her tarafını yıkadın mı Bir gusül abdesti aldın mı, duş aldın mı yani boylu boyunca her tarafını yıkadın mı o zaman 10 günlük günahın affoluyor. o zaman 10 günlük günahın affoluyor. Güzel bir şey. Onun için abdestleri güzel alalım,Güzel bir şey.

Onun için abdestleri güzel alalım,
namazları güzel kılalım, vaktinde kılalım, cemaatle kılalım.namazları güzel kılalım, vaktinde kılalım, cemaatle kılalım. Zekatlarımızı verelim, eli açık olalım, sadakayı bolca verelim.Zekatlarımızı verelim, eli açık olalım, sadakayı bolca verelim. Gerçi burada hani herkes çalışıyor, devletin bir garantisi var, sadaka verecekGerçi burada hani herkes çalışıyor, devletin bir garantisi var, sadaka verecek kimi bulacaksın da sadaka vereceksin. kimi bulacaksın da sadaka vereceksin. Tabii yine yolda kalmış insanlar olabilir. Tabii yine yolda kalmış insanlar olabilir.

Bizim buradan arkadaşlarımız vardı, beraber uçakla gidiyorduk. Bizim buradan arkadaşlarımız vardı, beraber uçakla gidiyorduk. Malina Havaalanında bizi bekletiyorlardı öteki uçağa kadar. Arkadaşlarımız kayboldu, gittiler. Malina Havaalanında bizi bekletiyorlardı öteki uçağa kadar. Arkadaşlarımız kayboldu, gittiler. Şehre inmişler. Geldi, gözüyaşlı geldi. Orada bir camiye gitmişler; Şehre inmişler. Geldi, gözüyaşlı geldi. Orada bir camiye gitmişler; "Hocam o kadar çok fakir var ki, o kadar fakir var ki!" diyor. "Hocam o kadar çok fakir var ki, o kadar fakir var ki!" diyor. Orada çok fakir olduğunu biliyormuş, cebine zekatlarını doldurmuş gitti, Orada çok fakir olduğunu biliyormuş, cebine zekatlarını doldurmuş gitti, orada biz uçağı beklerken, o taksiye atladı şehre gitti zekatlarını oranın fakirlerine verdi geldi. orada biz uçağı beklerken, o taksiye atladı şehre gitti zekatlarını oranın fakirlerine verdi geldi.

Allah razı olsun. Allah kabul etsin. Yani sadakayla zekâtı ver. Allah razı olsun. Allah kabul etsin.

Yani sadakayla zekâtı ver.
Burada veremiyorsun, Türkiye'ye telefon edersin dersin ki;Burada veremiyorsun, Türkiye'ye telefon edersin dersin ki; "Ben size havale çıkartacağım, şu paraları şu fakirlere, şuralara buralara verin." dersin, "Ben size havale çıkartacağım, şu paraları şu fakirlere, şuralara buralara verin." dersin, böylece hayrını hasenâtını yaparsın. böylece hayrını hasenâtını yaparsın. Çünkü Allah'ın en sevdiği huylardan birisi muhterem kardeşlerim cömertlik.Çünkü Allah'ın en sevdiği huylardan birisi muhterem kardeşlerim cömertlik. Yani sen kazancının fazlasından, Allah'ın sana verdiği nimetlerin fazlasından başkalarına verdikçeYani sen kazancının fazlasından, Allah'ın sana verdiği nimetlerin fazlasından başkalarına verdikçe Allah da seviyor. Allah da seviyor.

Cömert olması lazım bir insanın, bağışı eksik etmemesi gerekiyor.Cömert olması lazım bir insanın, bağışı eksik etmemesi gerekiyor. Eli açık olması gerekiyor, evine geleni boş çevirmemesi gerekiyor, Eli açık olması gerekiyor, evine geleni boş çevirmemesi gerekiyor, eline gelenin bir kısmını hayra hasenâta vermesi gerekiyor ve âhiret için böyle kazanması gerekiyor. eline gelenin bir kısmını hayra hasenâta vermesi gerekiyor ve âhiret için böyle kazanması gerekiyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîfinde buyurdu ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîfinde buyurdu ki; "Cömert insan cennete yakındır." "Cömert insan cennete yakındır."

Yani cömertlik cennetten sanki böyle dünyaya sarkmış bir dal gibidir.Yani cömertlik cennetten sanki böyle dünyaya sarkmış bir dal gibidir. O cömertliğin dalına tutunan cennete gider.O cömertliğin dalına tutunan cennete gider. Yani dalı tutundun çıkarsın uçurumdan, varırsın varacağın yere. Yani dalı tutundun çıkarsın uçurumdan, varırsın varacağın yere.

"Cimrilik de cehenneme yakın olan bir huydur." "Cimrilik de cehenneme yakın olan bir huydur."

Cimrilik eden insan zekâtını vermez. Cimrilik eder hayrını yapmaz, Cimrilik eden insan zekâtını vermez. Cimrilik eder hayrını yapmaz, cimrilik eder çocuklarına karşı vazifeyi yapmaz, cimrilik eder cimrilik eder çocuklarına karşı vazifeyi yapmaz, cimrilik eder İslâm için gerekli harcamaları yapmaz. İslâm için gerekli harcamaları yapmaz. Ondan dolayı kusurlu olarak, vazifelerini yapmamış ihmalkâr insanOndan dolayı kusurlu olarak, vazifelerini yapmamış ihmalkâr insan olarakta cezasını çekebilir, yanabilir. olarakta cezasını çekebilir, yanabilir. Onun için müslümanın böyle bu şuurda olması gerekiyor. Onun için müslümanın böyle bu şuurda olması gerekiyor.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi, cümlemizi İslâm'ı iyi anlayanlardan,Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi, cümlemizi İslâm'ı iyi anlayanlardan, kendisini iyi bilenlerden, kendisine iyi kulluk edenlerden eylesin ve müslümanların hayrı, kendisini iyi bilenlerden, kendisine iyi kulluk edenlerden eylesin ve müslümanların hayrı, felahı, salahı için elinden geldiğince çalışanlardan eylesin. felahı, salahı için elinden geldiğince çalışanlardan eylesin. Günahın her çeşidinden ve özellikle çok büyük bir günah olan zulümdenGünahın her çeşidinden ve özellikle çok büyük bir günah olan zulümden ve zulmün her çeşidinden kaçınmayı nasip eylesin. ve zulmün her çeşidinden kaçınmayı nasip eylesin.

Dikkat ederseniz yeryüzündeki olayların hepsi bu adalet zihniyetine sahip olmamaktan, Dikkat ederseniz yeryüzündeki olayların hepsi bu adalet zihniyetine sahip olmamaktan, zulüm huyuna mübtela olmaktan kaynaklanıyor.zulüm huyuna mübtela olmaktan kaynaklanıyor. Yani şu Ortadoğu'daki savaşı düşünün, savaştaki tarafları düşünün, Amerika'yı düşünün,Yani şu Ortadoğu'daki savaşı düşünün, savaştaki tarafları düşünün, Amerika'yı düşünün, şunu düşünün bunu düşünün.şunu düşünün bunu düşünün. Zulmün kaynağı hep böyle bu güzel adalet duygusuna sahip olmamak, merhametsiz olmak,Zulmün kaynağı hep böyle bu güzel adalet duygusuna sahip olmamak, merhametsiz olmak, doğru dürüst hareket etmek şuuruna sahip olmamaktan oluyor. doğru dürüst hareket etmek şuuruna sahip olmamaktan oluyor.

Bizi Allah bu kötü huylardan pâk eylesin. Bizi Allah bu kötü huylardan pâk eylesin.

Büyüklerimizden bir tanesi diyor ki; Büyüklerimizden bir tanesi diyor ki; "Bir şişenin içine içki koysan ondan sonra ağzını sımsıkı kapatsan; "Bir şişenin içine içki koysan ondan sonra ağzını sımsıkı kapatsan; götürsen derenin, suyun, denizin kenarına, 10 sene dışını yıkasan şişe temiz olmaz." götürsen derenin, suyun, denizin kenarına, 10 sene dışını yıkasan şişe temiz olmaz."

Neden? İçine içki koydun. İçki murdar, içki pis, içki yasak, içki haram. Neden?

İçine içki koydun. İçki murdar, içki pis, içki yasak, içki haram.
Dışını yıkamakla içindeki içki olan şişe temiz olmaz. İçi pis çünkü. Dışını yıkamakla içindeki içki olan şişe temiz olmaz. İçi pis çünkü.

İşte bunu böyle söylüyor ondan sonra da diyor ki;İşte bunu böyle söylüyor ondan sonra da diyor ki; "Sen abdest alıyorsun ama içinde, kalbinde kötü huylar duruyor; zulüm duygusu duruyor, "Sen abdest alıyorsun ama içinde, kalbinde kötü huylar duruyor; zulüm duygusu duruyor, kin duygusu duruyor, haset duygusu duruyor.kin duygusu duruyor, haset duygusu duruyor. Daha başka pintilik, cimrilik duygusu duruyor.Daha başka pintilik, cimrilik duygusu duruyor. Böyle çeşit çeşit kötü huylar var, o huylar duruyor sen dışını yıkıyorsun. Böyle çeşit çeşit kötü huylar var, o huylar duruyor sen dışını yıkıyorsun. İçini de yıka, kalbini de yıka, kalbini de temizle. Kalbini nasıl yıkayacak? İçini de yıka, kalbini de yıka, kalbini de temizle.

Kalbini nasıl yıkayacak?

Bak Mirac gecesi geçti, Peygamber Efendimiz miracını anlatırken, Bak Mirac gecesi geçti, Peygamber Efendimiz miracını anlatırken, burada bu hadis kitabında da geçiyor.burada bu hadis kitabında da geçiyor. Kâbe-i Müşerrefe'nin yanında, böyle alçak yarım daire şeklinde bir duvar var,Kâbe-i Müşerrefe'nin yanında, böyle alçak yarım daire şeklinde bir duvar var, şöyle Kabe'nin kuzey tarafında Altınoluk'un altında. şöyle Kabe'nin kuzey tarafında Altınoluk'un altında. Şöyle bir, şu cami kadar yer kapatan şöyle bir yarım daire şeklinde alçak duvar var. Şöyle bir, şu cami kadar yer kapatan şöyle bir yarım daire şeklinde alçak duvar var. İçi görünüyor, içine girilebiliyor. Orası da Kâbe'den sayılıyor, oraya "Hatîm" deniliyor. İçi görünüyor, içine girilebiliyor. Orası da Kâbe'den sayılıyor, oraya "Hatîm" deniliyor. Hatîm, "tı" harfiyle. Hicr-i İsmail deniliyor. "Ben orada uyuyordum." diyor.Hatîm, "tı" harfiyle. Hicr-i İsmail deniliyor. "Ben orada uyuyordum." diyor. "Orada duruyorken melek geldi, benim kalbimi çıkardı, altından bir tas ile yıkadı,"Orada duruyorken melek geldi, benim kalbimi çıkardı, altından bir tas ile yıkadı, içine iman doldurdu yani güzel duygular doldurdu." diyor. içine iman doldurdu yani güzel duygular doldurdu." diyor.

Demek ki mânevî bakımdan insanın kalbi kötü duygularla dolu olduğu zaman olmuyor. Demek ki mânevî bakımdan insanın kalbi kötü duygularla dolu olduğu zaman olmuyor. Peygamber Efendimiz peygamber olduğu halde, çok yüksek bir kul olduğu haldePeygamber Efendimiz peygamber olduğu halde, çok yüksek bir kul olduğu halde miraca layık olabilmesi için kalbinin özel bir temizlikten geçmesi gerekmiş, yani öyle anlaşılıyor. miraca layık olabilmesi için kalbinin özel bir temizlikten geçmesi gerekmiş, yani öyle anlaşılıyor. Onun için kalp temizliğine, kalbin temiz olmasına fevkalade dikkat etmek lazım. Onun için kalp temizliğine, kalbin temiz olmasına fevkalade dikkat etmek lazım.

Malum kalp Allah'ın tecelli yeridir. İnsanın Allah celle celâlühû gönlüne tecelli ediyor, Malum kalp Allah'ın tecelli yeridir. İnsanın Allah celle celâlühû gönlüne tecelli ediyor, gönlüne geliyor yani insanın gönlüne geliyor Allahu Teâlâ hazretleri. gönlüne geliyor yani insanın gönlüne geliyor Allahu Teâlâ hazretleri. O halde Allah'ın geldiği yerin temiz olması lazım, güzel olması lazım.O halde Allah'ın geldiği yerin temiz olması lazım, güzel olması lazım. Şair onun için şöyle söylemiş,Şair onun için şöyle söylemiş, "Gönlünü pâk eyle, temizle kötü huylardan, çirkin huylardan temizle." diyor. "Gönlünü pâk eyle, temizle kötü huylardan, çirkin huylardan temizle." diyor.

Padişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan. Padişah konmaz saraya hâne mâmur olmadan.

Yani padişah gelecek olan bir yeri silmez misin, süpürmez misin, temizlemez misin? Yani padişah gelecek olan bir yeri silmez misin, süpürmez misin, temizlemez misin? En güzel şilteleri koymaz mısın, en güzel perdeleri asmaz mısın? En güzel şilteleri koymaz mısın, en güzel perdeleri asmaz mısın? En oyalı desenli güzel şeyleri koymaz mısın padişah gelecek diye? En oyalı desenli güzel şeyleri koymaz mısın padişah gelecek diye?

"O halde sen de kalbini temizle!" diyor. O halde biz de elhamdülillah müslümanız. "O halde sen de kalbini temizle!" diyor.

O halde biz de elhamdülillah müslümanız.
Müslümanlığın her şeyi güzel, her şeyi hikmetli. Müslümanlığın her şeyi güzel, her şeyi hikmetli. Dışımızı yıkıyoruz, abdest alıyoruz, gusül oluyor, tıraşlar vesaire filan.Dışımızı yıkıyoruz, abdest alıyoruz, gusül oluyor, tıraşlar vesaire filan. Kötü kokuları izale etmek, fazla kılları kesmek, temiz elbise giymek bu dış temizliği.Kötü kokuları izale etmek, fazla kılları kesmek, temiz elbise giymek bu dış temizliği. Bir de kalbi temizlememiz lazım. Kötü huyların her çeşidinden kalbimizi pak etmemiz lazım. Bir de kalbi temizlememiz lazım. Kötü huyların her çeşidinden kalbimizi pak etmemiz lazım. Sapasağlam iman doldurmamız lazım kalbimize. Sapasağlam yakîn doldurmamız lazım,Sapasağlam iman doldurmamız lazım kalbimize. Sapasağlam yakîn doldurmamız lazım, sıdk u sadâkat doldurmamız lazım. sıdk u sadâkat doldurmamız lazım.

Allah bizi o güzel huylara sahip eylesin. Kötü huylardan pâk eylesin. Allah bizi o güzel huylara sahip eylesin. Kötü huylardan pâk eylesin. Hayırlı bir ömür sürdükten sonra îmân-ı kâmil ile göçmeyi nasip eylesin.Hayırlı bir ömür sürdükten sonra îmân-ı kâmil ile göçmeyi nasip eylesin. Huzuruna sevdiği razı olduğu mü'min-i kâmil kullar olarak varmamızı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği razı olduğu mü'min-i kâmil kullar olarak varmamızı nasip eylesin. Âhirette Firdevs-i Âlâ'sına dahil eylesin. Habîb-i Edîbine komşu eylesin.Âhirette Firdevs-i Âlâ'sına dahil eylesin. Habîb-i Edîbine komşu eylesin. Cemaliyle müşerref eylesin. Ebedî saadete nâil eylesin sevdiklerimizle beraber. Cemaliyle müşerref eylesin. Ebedî saadete nâil eylesin sevdiklerimizle beraber.

Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2