Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Büyük Günahlar

Mehmed Zahid KOTKU

23 Rebîü'l-Evvel 1392 / 27.02.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kalpler Dört Çeşittir, Vücutta Kalbin Önemi, Kalp Vücudun Hükümdarıdır, Kıyamet Gününün | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Büyük Günahlar

Mehmed Zahid KOTKU

23 Rebîü'l-Evvel 1392 / 27.02.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kalpler Dört Çeşittir, Vücutta Kalbin Önemi, Kalp Vücudun Hükümdarıdır, Kıyamet Gününün | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm. Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Salâten ve selâmen alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...

Salâten ve selâmen alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...
İ’lemû eyyühe’l-ihvân...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 228/1 El-kulûbü erbaatün:

RE. 228/1 El-kulûbü erbaatün:
Kalbün ecredüKalbün ecredü fîhi mislü’s- sirâci yüzhiru,fîhi mislü’s- sirâci yüzhiru, ve kalbün aglefeve kalbün aglefe merbûtun alâ gılâfihi,merbûtun alâ gılâfihi, ve kalbün menkûsünve kalbün menkûsün ve kalbün musfahun;ve kalbün musfahun; feemme’l-kalbü’l-ecrâd…feemme’l-kalbü’l-ecrâd… İlâ âhiri’l-hadis...

İlâ âhiri’l-hadis...
“—Mefhar-i mevcûdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”

“—Mefhar-i mevcûdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”
“—Seyyidü’s-sâdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”

“—Seyyidü’s-sâdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”
“—Habîb-i Hüdâ Muhammed Mustafâ râ salevât!"

“—Habîb-i Hüdâ Muhammed Mustafâ râ salevât!"
Cenab-ı Peygamber Efendimiz SAS bugünkü Hadis-i Şeriflerinde

Cenab-ı Peygamber Efendimiz SAS bugünkü Hadis-i Şeriflerinde
kalbi bize izah ediyorlar.kalbi bize izah ediyorlar. Kalbi zikrediyorlar.Kalbi zikrediyorlar. Kalp tabii hepimizin bildiği gibi vücutta bir et parçası varKalp tabii hepimizin bildiği gibi vücutta bir et parçası var -doktorların bize tarif ettiği, tanıttığı üzere--doktorların bize tarif ettiği, tanıttığı üzere- o değil.o değil. O kalp, vücudun idamesi için Cenab-ı Hak onu oraya koymuş.O kalp, vücudun idamesi için Cenab-ı Hak onu oraya koymuş. O vücut için.O vücut için. Onun vazifesi vücutla alakalı.Onun vazifesi vücutla alakalı. Buradaki kalp;

Buradaki kalp;
asıl tecelligahi ilahi diye izah ederiz,asıl tecelligahi ilahi diye izah ederiz, gönül diye izah ederiz,gönül diye izah ederiz, ruh diye izah ederiz,ruh diye izah ederiz, akıl diye izah ederiz…akıl diye izah ederiz… Bu kalp.Bu kalp. Bunun tutulur tarafı yok.Bunun tutulur tarafı yok. İçi tutmak mümkün mü?İçi tutmak mümkün mü? İnsanın içi nasıl tutulmazsa bu kalp de böyle ele avuca gelmeyen bir şey.İnsanın içi nasıl tutulmazsa bu kalp de böyle ele avuca gelmeyen bir şey. Fakat kendine mahsus bir hâli de var.

Fakat kendine mahsus bir hâli de var.
Dört vaziyeti var kalbin.Dört vaziyeti var kalbin. Dört çeşit vaziyeti:Dört çeşit vaziyeti: Bir kalp ki ecred diyor, mücerred.

Bir kalp ki ecred diyor, mücerred.
Küfürden, münafıklıktan, şirkten salim bir kalp.Küfürden, münafıklıktan, şirkten salim bir kalp. Küfür yok,Küfür yok, münafıklık yok,münafıklık yok, nifak yok,nifak yok, Fenalıklar yok.Fenalıklar yok. Tertemiz bir kalp.Tertemiz bir kalp. Kalbe eziyet yok.Kalbe eziyet yok. Meselü's-sirâc yüzhiru ...Meselü's-sirâc yüzhiru ... Bu bir lambanın aydınlık verdiği gibi ışık verir.

Bu bir lambanın aydınlık verdiği gibi ışık verir.
Pırıl pırıl parlar.Pırıl pırıl parlar. Bu kalp ki ecreddir, mücerreddir.Bu kalp ki ecreddir, mücerreddir. Küfür yoktur bunun içinde,Küfür yoktur bunun içinde, Münafıklık yoktur.Münafıklık yoktur. Fenalık yoktur içerisinde.Fenalık yoktur içerisinde. Bu parıl parıl parlar.Bu parıl parıl parlar. Bunu bazı arifler şöyle tasvir etmişler:

Bunu bazı arifler şöyle tasvir etmişler:
Hasbunallahu'l-insâne alâ sûreti'l-cin.Hasbunallahu'l-insâne alâ sûreti'l-cin. Cenab-ı Hak insanı bir şehir suretinde yaratmış.Cenab-ı Hak insanı bir şehir suretinde yaratmış. Vücud bir şehir demek.Vücud bir şehir demek. Bir memleket,Bir memleket, Hatta bir dünya demek, bir âlem demek.Hatta bir dünya demek, bir âlem demek. Bu âlemin içerisine bir beyt koymuş Cenab-ı Hak,Bu âlemin içerisine bir beyt koymuş Cenab-ı Hak, ona da kalp demişler.ona da kalp demişler. Şu vücudu kalbe misaldir.Şu vücudu kalbe misaldir. ... Ve eccene'l-meleke ...

... Ve eccene'l-meleke ...
O kalbin içerisine, o beyte,O kalbin içerisine, o beyte, bir melik, yani bir hükümdar koymuş,bir melik, yani bir hükümdar koymuş, Bir hükümdar koymuş oranın içerisine.Bir hükümdar koymuş oranın içerisine. ... Ve hüve'l imân ...... Ve hüve'l imân ... O melik, imandır.O melik, imandır. O kalbe konmuştır.O kalbe konmuştır. O hangi kalbe konduysa, o kalp bahtiyar bir kalptir.O hangi kalbe konduysa, o kalp bahtiyar bir kalptir. İmam-ı Gazali diyor ki:

İmam-ı Gazali diyor ki:
Nefis diyoruz ya, bu nefis kalbin askerleridir.

Nefis diyoruz ya, bu nefis kalbin askerleridir.
Kalbin askerleridir, nefis.Kalbin askerleridir, nefis. Bu askerlerin adedini de Allah’tan başka kimse bilmez.Bu askerlerin adedini de Allah’tan başka kimse bilmez. Her devletin bir askeri var,Her devletin bir askeri var, fakat bunun bir hesabı var.fakat bunun bir hesabı var. “Şu devlet bu kadar asker kullanır, bu devlet bu kadar asker kullanır.” diye“Şu devlet bu kadar asker kullanır, bu devlet bu kadar asker kullanır.” diye Hesapları her zaman belli olan bir şey.Hesapları her zaman belli olan bir şey. Fakat Allah-u Teala'nın, insanın kalbine koyduğu askerin sayısınıFakat Allah-u Teala'nın, insanın kalbine koyduğu askerin sayısını Allah’tan başka kimse bilmez.Allah’tan başka kimse bilmez. Hesab et sen şimdi insandaki kemali, şiddeti, büyüklüğü…Hesab et sen şimdi insandaki kemali, şiddeti, büyüklüğü… Vemâ ya’lemü cünüde rabbike illa hû

Vemâ ya’lemü cünüde rabbike illa hû
Kalb huve'l-mülk.Kalb huve'l-mülk. Kalp yahut mülk, o kalp

Kalp yahut mülk, o kalp
o özel yere diyorlar ki, mahalli saltanat…o özel yere diyorlar ki, mahalli saltanat… Saray gibi yani, padişahın oturduğu saray gibi yani.Saray gibi yani, padişahın oturduğu saray gibi yani. Kalbin içindeki o yere de, melikin oturduğu saraya kalp diyorlar ki iman yeri.Kalbin içindeki o yere de, melikin oturduğu saraya kalp diyorlar ki iman yeri. Eğer Cenab-ı Hak bu kalpteki saraya iman verdiyse,Eğer Cenab-ı Hak bu kalpteki saraya iman verdiyse, iman nasip ettiyseiman nasip ettiyse bu iman dolayısıyla o kalp hem böyle güneş gibi ortalığı ışıldatır,bu iman dolayısıyla o kalp hem böyle güneş gibi ortalığı ışıldatır, hem de düşmanlarına karşı bir perde olarak kendisini saklar.hem de düşmanlarına karşı bir perde olarak kendisini saklar. Hem aydınlatır, hem de ışıtır.Hem aydınlatır, hem de ışıtır. Bu kalbin veziri akıldır.

Bu kalbin veziri akıldır.
Kalbin duvarları insandaki yakin denilen iyi bilme,Kalbin duvarları insandaki yakin denilen iyi bilme, tam bilme, hakkı bilmedir.tam bilme, hakkı bilmedir. Bunun kapısı da,Bunun kapısı da, Bu kalp meclisinin kapısından içeriye girmek deBu kalp meclisinin kapısından içeriye girmek de ihlasladır, kapısı ihlastır.ihlasladır, kapısı ihlastır. İhlasın varsa, o kapıdan içeri girersin.İhlasın varsa, o kapıdan içeri girersin. Kalp kapısından içeri girersin, imana sahip olursun.Kalp kapısından içeri girersin, imana sahip olursun. Eğer ihlâsın yoksa, o kapıdan içeri adamı sokmazlar.Eğer ihlâsın yoksa, o kapıdan içeri adamı sokmazlar. Bunların hepsi Cenab-ı Hakk’ın kudretinin insandaki tezahüründen ibarettir.

Bunların hepsi Cenab-ı Hakk’ın kudretinin insandaki tezahüründen ibarettir.
Şimdi bu kalp tertemiz;Şimdi bu kalp tertemiz; küfür yok, şirk yok, münafıklık yok;küfür yok, şirk yok, münafıklık yok; orada iman var ve parlıyor.orada iman var ve parlıyor. İkinci bir kalp daha vardır kiİkinci bir kalp daha vardır ki bu kalp "ağlef" kılıflanmışbu kalp "ağlef" kılıflanmış Kalp var, ama kılıfın içerisine sokulmuş.Kalp var, ama kılıfın içerisine sokulmuş. Sınıflanmış,Sınıflanmış, Merbûtun ala ğılâfihi...Merbûtun ala ğılâfihi... Bu da bir kılıfın içerisinde kapalı.Bu da bir kılıfın içerisinde kapalı. Yani matlubun.Yani matlubun. Bir kalp daha vardır ki "menkûf" ters dönmüş.

Bir kalp daha vardır ki "menkûf" ters dönmüş.
hep düz vaziyette durur.hep düz vaziyette durur. Maazallah ters dönme gibi bir hâl gelse kendisine çeşitli sıkıntılar neticesinde,Maazallah ters dönme gibi bir hâl gelse kendisine çeşitli sıkıntılar neticesinde, sıkıntının, durgunluğun... İnsan yuvarlanır gider.sıkıntının, durgunluğun... İnsan yuvarlanır gider. Bu kalp ki ters dönmüş.Bu kalp ki ters dönmüş. Birisi kirden ve nifaktan, halis

Birisi kirden ve nifaktan, halis
temiz bir kalp, parıl parıl parlar.temiz bir kalp, parıl parıl parlar. İkincisi, kılıflanmış,İkincisi, kılıflanmış, kapatılmış her taraftan.kapatılmış her taraftan. Üçüncü bir kalp de ters dönderilmiş.Üçüncü bir kalp de ters dönderilmiş. Yani kâseyi yahut bardağı

Yani kâseyi yahut bardağı
ters döndürdüğünüz vakittte, içinde ne varsa dökülür,ters döndürdüğünüz vakittte, içinde ne varsa dökülür, içine bir daha da bir şey koymak imkânı da olmaz.içine bir daha da bir şey koymak imkânı da olmaz. Ters dönmüş.Ters dönmüş. Ancak bu düz ve dik durursa içine bir şey koyabilirsin.Ancak bu düz ve dik durursa içine bir şey koyabilirsin. Ters döndükten sonra içine bir şey koyma imkânı nasıl yoksa,Ters döndükten sonra içine bir şey koyma imkânı nasıl yoksa, ters dönen kalplerde de hiçbir fayda yoktur.ters dönen kalplerde de hiçbir fayda yoktur. Bir kere dönmüş tersine...Bir kere dönmüş tersine... Ne kadar vaaz edersen et,Ne kadar vaaz edersen et, ne kadar hakikat ile ihtar edersen et,ne kadar hakikat ile ihtar edersen et, istersen cevahir sat... Kıymeti yok. Yazıktır.istersen cevahir sat... Kıymeti yok. Yazıktır. Onun için büyükler demişler ki:Onun için büyükler demişler ki: “—Köpeklere cevahir takmak ne kadar aptallıksa…

“—Köpeklere cevahir takmak ne kadar aptallıksa…
Köpek cevahirden ne anlar.Köpek cevahirden ne anlar. Ona cevahir takıyosun.Ona cevahir takıyosun. Ona vereceksen ekmek ver, et ver, kemik ver. O, onu yer.Ona vereceksen ekmek ver, et ver, kemik ver. O, onu yer. Cevahir köpeğe fayda eder mi? Etmez.Cevahir köpeğe fayda eder mi? Etmez. Binaen aleyh vaazı böyle "Ben çok biliyorum!" demekBinaen aleyh vaazı böyle "Ben çok biliyorum!" demek abcak aptalın işine benzer” demişler.abcak aptalın işine benzer” demişler. Ters dönmüş gönüle vaaz edilir mi?

Ters dönmüş gönüle vaaz edilir mi?
Bizim Bursa’da Evliyaulllahtan Hz. Üftade’nin bir menkıbesi var.

Bizim Bursa’da Evliyaulllahtan Hz. Üftade’nin bir menkıbesi var.
Kanuni’nin devrinde olan bir zat.Kanuni’nin devrinde olan bir zat. Vaaz ediyormuş.Vaaz ediyormuş. Kendisi kâmil insan ama.Kendisi kâmil insan ama. Vaaz ediyor.Vaaz ediyor. Torunu camiye girmiş bakmış ki,Torunu camiye girmiş bakmış ki, caminin içerisi hayvanla dolu.caminin içerisi hayvanla dolu. Dedesi de çıkmış vaaz ediyor.Dedesi de çıkmış vaaz ediyor. Eve koşmuş demiş ki:Eve koşmuş demiş ki: “—Nine! Dedem deli olmuş.

“—Nine! Dedem deli olmuş.
“—Ne oldu oğlum!” diye ninesi sormuş.

“—Ne oldu oğlum!” diye ninesi sormuş.
“—Bir sürü hayvanı başına toplamış, nasihat etmeye çalışıyor.”

“—Bir sürü hayvanı başına toplamış, nasihat etmeye çalışıyor.”
Çocuğun kalp gözleri açık.

Çocuğun kalp gözleri açık.
Daha günahlara girmemiş, kalp temiz.Daha günahlara girmemiş, kalp temiz. Hakikat kendisine münkeşif olmuş.Hakikat kendisine münkeşif olmuş. Oradaki insanların suretlerini değil siretlerini görüyor.Oradaki insanların suretlerini değil siretlerini görüyor. Gelince bunu söylemiş.Gelince bunu söylemiş. Akşam olunca Hacı anne:

Akşam olunca Hacı anne:
“—Efendi! Bizim torun böyle diyor.” demiş.

“—Efendi! Bizim torun böyle diyor.” demiş.
“—Haa! Ona sokaktan geçen simitçiden simit alın da yediverin!” diyor.

“—Haa! Ona sokaktan geçen simitçiden simit alın da yediverin!” diyor.
Sonra o keşif kendisinden kayboluyor.Sonra o keşif kendisinden kayboluyor. Keşif kendisinden kayboluyor.Keşif kendisinden kayboluyor. Allah sureti insan değil deAllah sureti insan değil de sureti ve sireti insan olanlardan etsin cümlemizi…sureti ve sireti insan olanlardan etsin cümlemizi… Bu sûret… Bunda iş yok.Bu sûret… Bunda iş yok. Asıl iş sirette... Önemli olan insanın iç kısmı, iç âlemi…Asıl iş sirette... Önemli olan insanın iç kısmı, iç âlemi… İç âlemi güzel olmadıktan sonra dış alemin güzel olmuş, ne faydası var onun?İç âlemi güzel olmadıktan sonra dış alemin güzel olmuş, ne faydası var onun? Gavurlarda da ne güzel sureti olan insanlar var. Fakat gâvur, beş para etmez.Gavurlarda da ne güzel sureti olan insanlar var. Fakat gâvur, beş para etmez. Bu da ters dönen bir gönül.

Bu da ters dönen bir gönül.
Hiçbir şeye yaramaz.Hiçbir şeye yaramaz. Gücün yeterse düzeltebilirsen ne mutlu!Gücün yeterse düzeltebilirsen ne mutlu! Dördüncü bir gönül de ‘musfah’ denilen bir kalptir.

Dördüncü bir gönül de ‘musfah’ denilen bir kalptir.
Bunları izah edelim.Bunları izah edelim. Emme'l kalbü'l-evvel...

Emme'l kalbü'l-evvel...
Bu önde sayılan, ecred denen, mücerred olan kalp,Bu önde sayılan, ecred denen, mücerred olan kalp, yani kendisinde küfür yok iman var, nifak yok,yani kendisinde küfür yok iman var, nifak yok, ihlas var, parıl parıl parlar o kalp;ihlas var, parıl parıl parlar o kalp; Ve kalb-ü'l- mü'min,Ve kalb-ü'l- mü'min, o mü'minin kalbidir.o mü'minin kalbidir. Mü'minin kalbi, böyle parıl parıl parıldarMü'minin kalbi, böyle parıl parıl parıldar ve içinde küfür, nifak bulunmaz.ve içinde küfür, nifak bulunmaz. RE. 228/1 ... sirâcühû fîhi nûruhû ...

RE. 228/1 ... sirâcühû fîhi nûruhû ...
Onun ışığı, onun nuru iman nurudur.

Onun ışığı, onun nuru iman nurudur.
Onun için Allah, imanı bize verirseOnun için Allah, imanı bize verirse her şeyin âlâsı var, ednâsı var, evsatı var.her şeyin âlâsı var, ednâsı var, evsatı var. Çocuk küçüktür, ufaktır.Çocuk küçüktür, ufaktır. Sonra büyür delikanlı olur.Sonra büyür delikanlı olur. Ondan sonra yetişir kemâle gelir.Ondan sonra yetişir kemâle gelir. Çocukluk devri hiçbir şeye yaramaz.Çocukluk devri hiçbir şeye yaramaz. Büyüyecek o…Büyüyecek o… Büyüyüp gençlik devrine eriştiğinde tam iş görecek vaziyettedir.Büyüyüp gençlik devrine eriştiğinde tam iş görecek vaziyettedir. O zaman da delikanlılık kendisini harap eder.O zaman da delikanlılık kendisini harap eder. Sonra olgunlaşma devri gelir,Sonra olgunlaşma devri gelir, 40’tan sonra 50-60-70...40’tan sonra 50-60-70... O zamanlarda da kemâle gelmiş bir insan hayatı vardır.O zamanlarda da kemâle gelmiş bir insan hayatı vardır. Bu imanda da böyle, kemâle gelip olgunlaşamadıysa ne yazık bu insana!Bu imanda da böyle, kemâle gelip olgunlaşamadıysa ne yazık bu insana! Şimdi kalb-ül mü'min,Şimdi kalb-ül mü'min, o günahtan, küfürden, münafıklıktan tamamıyla kurtulmuş,o günahtan, küfürden, münafıklıktan tamamıyla kurtulmuş, parıl parıl parlayan mü'minin kalbi,parıl parıl parlayan mü'minin kalbi, onun aydınlığı, nuru.onun aydınlığı, nuru. Onun için,Onun için, Allàhümme innî es’elüke îmânen yübâşiru kulûbenâ

Allàhümme innî es’elüke îmânen yübâşiru kulûbenâ
Âdem AS’ın duasındandır bu dua.Âdem AS’ın duasındandır bu dua. "Ya Rabbi, öyle bir iman ver ki,"Ya Rabbi, öyle bir iman ver ki, etime, kanıma, ciğerime, içime, iliğime tamamen işlemiş olsun.etime, kanıma, ciğerime, içime, iliğime tamamen işlemiş olsun. Tamamıyla içime işlemiş olsun, her âzâma yani.Tamamıyla içime işlemiş olsun, her âzâma yani. Hiçbir a’zam o imandan mahrum kalmasın.”Hiçbir a’zam o imandan mahrum kalmasın.” Onun için Yunus Emre ne güzel demiş:

Onun için Yunus Emre ne güzel demiş:
“—Beni assanız da, kesseniz de, kanımı akıtsanız da,

“—Beni assanız da, kesseniz de, kanımı akıtsanız da,
kül olup ateşte savursanız dakül olup ateşte savursanız da ben yine derim Lâ ilâhe illa’llah!”ben yine derim Lâ ilâhe illa’llah!” Çünkü Lâ ilâhe illa’llah

Çünkü Lâ ilâhe illa’llah
vücudunun her zerresine işlemiştir.vücudunun her zerresine işlemiştir. Her zerresine işlediği içinHer zerresine işlediği için o zerrelerin her biri bir âlemdir.o zerrelerin her biri bir âlemdir. Onun için kesmişsin, koparmışsın, şunu yapmışsın bunu yapmışsın, hiç gelir ona.Onun için kesmişsin, koparmışsın, şunu yapmışsın bunu yapmışsın, hiç gelir ona. Allah bize de öyle bir iman versin…Allah bize de öyle bir iman versin… Aynı zamanda da bu imanda kemâl versin…Aynı zamanda da bu imanda kemâl versin… İmanda kemâl versin…İmanda kemâl versin… Kemalsiz bir iman olmamış mahsul gibidir.

Kemalsiz bir iman olmamış mahsul gibidir.
Bugün olmamış elmayı yemiyorsun,Bugün olmamış elmayı yemiyorsun, kavunu karpuzu da yemiyorsun, ham deyip atıyorsun çöpe, olmamış diyorsun.kavunu karpuzu da yemiyorsun, ham deyip atıyorsun çöpe, olmamış diyorsun. Olmamış iman da böyledir.Olmamış iman da böyledir. Onu olgunlaştırmak vazifemiz.

Onu olgunlaştırmak vazifemiz.
Onun için çeşitli sebepler var.Onun için çeşitli sebepler var. O sebepleri fırsat bilerekten bu imanı olgunlaştırmaya çalışmakO sebepleri fırsat bilerekten bu imanı olgunlaştırmaya çalışmak her müslümanın en başta gelen vazifesidir.her müslümanın en başta gelen vazifesidir. Şu vücudu olgunlaştırmaya çalışıyoruz.

Şu vücudu olgunlaştırmaya çalışıyoruz.
Yemeğini eksik etmiyoruz, suyunu eksik etmiyoruz,Yemeğini eksik etmiyoruz, suyunu eksik etmiyoruz, zamanında yedirmeye, işte şu faydalıdır bu faydalıdır diyerek uğraşıyoruz.zamanında yedirmeye, işte şu faydalıdır bu faydalıdır diyerek uğraşıyoruz. Ancak bir sıhhat için.Ancak bir sıhhat için. Halbuki bu vücut hep fani.Halbuki bu vücut hep fani. Ne kadar beslersen besle bir gün dönecek gidecek.Ne kadar beslersen besle bir gün dönecek gidecek. Ama gönül öyle değil.

Ama gönül öyle değil.
Gönülde ebediyet var.Gönülde ebediyet var. Gönülde ebediyet var. Ceset gibi yok olup gitmeyecek o.Gönülde ebediyet var. Ceset gibi yok olup gitmeyecek o. O, bu gönül kafesin içindeki kuş gibidir.O, bu gönül kafesin içindeki kuş gibidir. Bu vücut kafesi ölür o kuş ortaya çıkar.Bu vücut kafesi ölür o kuş ortaya çıkar. Onun için derler ki:

Onun için derler ki:
“—Evliyaların dünyadan ahirete göçtükten sonraki tasarrufları

“—Evliyaların dünyadan ahirete göçtükten sonraki tasarrufları
hayatlarınkinden daha çok kuvvetlidir.hayatlarınkinden daha çok kuvvetlidir. Çünkü kınından çıkan bir kılıç nasıl keserse,Çünkü kınından çıkan bir kılıç nasıl keserse, evliya da cesedinden ayrıldıktan sonra tesiri böyledir.evliya da cesedinden ayrıldıktan sonra tesiri böyledir. Ama RE. 228/1 ... kalbün ağlefe ...Ama RE. 228/1 ... kalbün ağlefe ... o kılıf içiersine kapatılmış olan kalpo kılıf içiersine kapatılmış olan kalp Kalb-i KâfirKalb-i Kâfir Bu, kâfirin kalbi.Bu, kâfirin kalbi. Sen buna ne kadar vaaz etsen, ne kadar nasihat etsen,Sen buna ne kadar vaaz etsen, ne kadar nasihat etsen, ne kadar ayât-ı ilahileri göstersen fayda etmez.ne kadar ayât-ı ilahileri göstersen fayda etmez. Kapanmıştır bir kere, matbu' olmuştur.Kapanmıştır bir kere, matbu' olmuştur. Tabea’llàhu alâ kulûbihim (Nahl, 16/108)

Tabea’llàhu alâ kulûbihim (Nahl, 16/108)
Kur’an-i Azimü’ş-şan’ın birçok yerlerinde geçer.Kur’an-i Azimü’ş-şan’ın birçok yerlerinde geçer. Bir mühürdür yani, o oraya vuruldu muydu bitti artık.Bir mühürdür yani, o oraya vuruldu muydu bitti artık. RE. 228/1 ... ve emme’l-kalbü’l-menkûsu ...

RE. 228/1 ... ve emme’l-kalbü’l-menkûsu ...
Ters dönen kalp, menkus olan kalb,Ters dönen kalp, menkus olan kalb, RE. 228/1 ... kalbü’l-münâfikı ...RE. 228/1 ... kalbü’l-münâfikı ... münafığın kalbidir.münafığın kalbidir. Gavurun kalbi ne yaparsan yap içieriye nüfuz edemez.Gavurun kalbi ne yaparsan yap içieriye nüfuz edemez. Kapalı etrafı.Kapalı etrafı. İçeriye nüfuz edemez, içine geçmez.İçeriye nüfuz edemez, içine geçmez. Bir kulağından girer bir kulağından çıkar.Bir kulağından girer bir kulağından çıkar. Behlül Dânâ’nın bir hikâyesi vardır.

Behlül Dânâ’nın bir hikâyesi vardır.
Meczubdur o, Harun Reşid’in kardeşi, evliyaullahtandır.Meczubdur o, Harun Reşid’in kardeşi, evliyaullahtandır. Mezarlıklara gider kafaları yoklarmış.Mezarlıklara gider kafaları yoklarmış. Elinde bir iğnesi var hangi kafaya batar hangi kafaya batmaz,

Elinde bir iğnesi var hangi kafaya batar hangi kafaya batmaz,
onları getirir sıralarmış;onları getirir sıralarmış; “Bu beş kuruşluk kafa, bu on kuruşluk kafa…” diyerekten“Bu beş kuruşluk kafa, bu on kuruşluk kafa…” diyerekten bir ibret levhası yaparmış.bir ibret levhası yaparmış. Bu münafığın kafası on para etmeyen bir kafadır.

Bu münafığın kafası on para etmeyen bir kafadır.
Çünkü ters dönmüştür.Çünkü ters dönmüştür. İçine bir şeyin girmesine ihtimal yoktur.İçine bir şeyin girmesine ihtimal yoktur. Koysanız ziyan olur, boşa gider yani.Koysanız ziyan olur, boşa gider yani. İçine akıtılan şey ziyan olur, boşa gider, faydasızdır kalb-i münafık.İçine akıtılan şey ziyan olur, boşa gider, faydasızdır kalb-i münafık. RE. 228/1... arafe ... Biliyor Allah'ıRE. 228/1... arafe ... Biliyor Allah'ı Münafık.Münafık. RE. 228/1... arafe rabbehâ, rabbini biliyor.RE. 228/1... arafe rabbehâ, rabbini biliyor. Ondan sonra inkâr yoluna gidiyor.Ondan sonra inkâr yoluna gidiyor. Hayat-i dünyayı hayat-i ahirete tercih ediyor.

Hayat-i dünyayı hayat-i ahirete tercih ediyor.
Biliyor ki bu mevcudatın sahibi var.

Biliyor ki bu mevcudatın sahibi var.
Bu vuku olmaz. Kim ne derse desin.Bu vuku olmaz. Kim ne derse desin. Bu kadar intizam, bu kadar varlık kendi kendine olsun,Bu kadar intizam, bu kadar varlık kendi kendine olsun, bunu delinin aklı bile kabul etmez.bunu delinin aklı bile kabul etmez. Biliyor ki bu varlığı yaratan bir kudret sahibi var.Biliyor ki bu varlığı yaratan bir kudret sahibi var. Allah...Allah... Bunu bildiği halde dünya hayatı daha iyi geliyor,Bunu bildiği halde dünya hayatı daha iyi geliyor, galebe çalıyor kendisine, inkâr yoluna gidiyor.galebe çalıyor kendisine, inkâr yoluna gidiyor. RE. 228/1 ... ve emme’l-kalbü’l-musfahu ...

RE. 228/1 ... ve emme’l-kalbü’l-musfahu ...
Dördüncü kalp budur.Dördüncü kalp budur. RE. 228/1 ... fekalbün fîhî îmânün ve nifâkun ...RE. 228/1 ... fekalbün fîhî îmânün ve nifâkun ... Bu kalp iki cepheli, iki tarafa da meyillidir.Bu kalp iki cepheli, iki tarafa da meyillidir. İman tarafına da yüzü var küfür tarafına da yüzü var.İman tarafına da yüzü var küfür tarafına da yüzü var. Ne tarafa çevirirsen o tarafı kabul edecek bir istidat var kendisinde…Ne tarafa çevirirsen o tarafı kabul edecek bir istidat var kendisinde… O bahçedeki ağaca benzer.O bahçedeki ağaca benzer. Suyu verdiğin müddetçe ağaç büyür,Suyu verdiğin müddetçe ağaç büyür, Suyu verdiğin müddetçe güneşe olan ihtiyacı nisbetleSuyu verdiğin müddetçe güneşe olan ihtiyacı nisbetle İman da böyledir.İman da böyledir. Onu ibadetlerle, taatlerle beslersen,Onu ibadetlerle, taatlerle beslersen, Onu ibadetlerle, taatlerle beslersen, zikrullahla beslersen o gelişir.Onu ibadetlerle, taatlerle beslersen, zikrullahla beslersen o gelişir. Onu kurtarırsın, küfür tarafına kaymazsın.Onu kurtarırsın, küfür tarafına kaymazsın. Maazallah bu kalbin kötülüğe doğru da istidadı vardır.

Maazallah bu kalbin kötülüğe doğru da istidadı vardır.
Sen ibadet ü taati terk ediverirsen,Sen ibadet ü taati terk ediverirsen, Sen ibadet ü taati terk ediverirsen, zikrullahı terk ediverirsen,Sen ibadet ü taati terk ediverirsen, zikrullahı terk ediverirsen, bu sefer bu döner küfür tarafına...bu sefer bu döner küfür tarafına... Şimdi, “Sen benim kalbime bak!” diyenin hatasını anla ki

Şimdi, “Sen benim kalbime bak!” diyenin hatasını anla ki
ona verileccek bu cevherin iki tarafı da var.ona verileccek bu cevherin iki tarafı da var. Bu tarafa çevirirsen iman, öbür tarafa çevirirsen küfür…Bu tarafa çevirirsen iman, öbür tarafa çevirirsen küfür… Buna muhayyer sensin.Buna muhayyer sensin. Senin elinde bu.Senin elinde bu. Çalışırsan, ibadet-ü taat edersen, hakkını verirsen bunun içine iman dolar, nur olur.Çalışırsan, ibadet-ü taat edersen, hakkını verirsen bunun içine iman dolar, nur olur. Eğer bunu boş bırakırsan, kendi haline bırakırsan,Eğer bunu boş bırakırsan, kendi haline bırakırsan, o zaman küfür galebe çalar buna, mahv u perişan olur.o zaman küfür galebe çalar buna, mahv u perişan olur. Bunun için diyor ki:

Bunun için diyor ki:
fe salâhu'l-kalbfe salâhu'l-kalb Gönül denilen bunun salahı ve hayatıGönül denilen bunun salahı ve hayatı ... küllü hayrin ve şerrin,... küllü hayrin ve şerrin, Bütün hayırların ve fesatların başı bu gönüldür.Bütün hayırların ve fesatların başı bu gönüldür. Bugün dünyada neler dönüyorsa dönsün,Bugün dünyada neler dönüyorsa dönsün, bunların kökü hep gönülden gelir.bunların kökü hep gönülden gelir. Hep gönülden gelir bunların kökü.Hep gönülden gelir bunların kökü. Ve memâtuhû ve fesâduhû mâddetü küllü ferdin.Ve memâtuhû ve fesâduhû mâddetü küllü ferdin. Bütün hayırların menbaı gönül olduğu gibi,Bütün hayırların menbaı gönül olduğu gibi, bütün fesatların, şerlerin menbaı da gönüldür.bütün fesatların, şerlerin menbaı da gönüldür. Buna çok dikkat et!Buna çok dikkat et! Bütün hayırlar gönülden doğar,Bütün hayırlar gönülden doğar, bütün şerler gönülden doğar.bütün şerler gönülden doğar. Hayırların doğması gönlün hayatının alâmetidir.

Hayırların doğması gönlün hayatının alâmetidir.
Gönül hayattadır, demek.Gönül hayattadır, demek. Gönül hayatta oldukça, kendisinden hayırlar zuhur eder.Gönül hayatta oldukça, kendisinden hayırlar zuhur eder. Hayırlar çıkar, hayırlar kaynar, hayırlar işlenir.Hayırlar çıkar, hayırlar kaynar, hayırlar işlenir. Çünkü gönül diridir ve hayattadır.Çünkü gönül diridir ve hayattadır. Gönül, ne zaman ölürseGönül, ne zaman ölürse insanın ölümüyle, gönlün ölümü arasındaki farka bakınız!insanın ölümüyle, gönlün ölümü arasındaki farka bakınız! İnsan ölünce hepsi biter, iyiliği de biter kötülüğü de biter.İnsan ölünce hepsi biter, iyiliği de biter kötülüğü de biter. Ne kadar kötü bir insan olursa olsun,Ne kadar kötü bir insan olursa olsun, ne kadar iyi bir insan olursa olsun ne oldu?ne kadar iyi bir insan olursa olsun ne oldu? Öldü. Bitti hepsi.Öldü. Bitti hepsi. Fakat gönül öyle değil.

Fakat gönül öyle değil.
Gönül hayattayken bütün hayırların menbaı oluyor.Gönül hayattayken bütün hayırların menbaı oluyor. Aslı oluyor, madde-i asliyesi oluyor.Aslı oluyor, madde-i asliyesi oluyor. Gönlün mematı da bütün şerlerin, fesatların menbaı oluyor.

Gönlün mematı da bütün şerlerin, fesatların menbaı oluyor.
Onun için diyor ki:Onun için diyor ki: ve memâtuhû mâddetü külli şerrinve memâtuhû mâddetü külli şerrin Gönlün ölümü bütün şerlerin doğuşuna sebep olur.Gönlün ölümü bütün şerlerin doğuşuna sebep olur. Şimdi bugün nerede olursa olsun, nerede bir kötülük görüyorsan,Şimdi bugün nerede olursa olsun, nerede bir kötülük görüyorsan, o kötülüklerin sahiplerinin gönüllerinin öldüğünün alametidir bu.o kötülüklerin sahiplerinin gönüllerinin öldüğünün alametidir bu. Gönülleri ölmüş demektir.Gönülleri ölmüş demektir. Ters dönmüş veya tam bir kılıfın içine sokulmuş, mühürlenmiş bir gönül.Ters dönmüş veya tam bir kılıfın içine sokulmuş, mühürlenmiş bir gönül. Bundan hayır gelmez kat’iyyen…Bundan hayır gelmez kat’iyyen… Ama sen dersen ki:

Ama sen dersen ki:
“—Bazı ölü gönüllerden bazı işler sudur eder ki,

“—Bazı ölü gönüllerden bazı işler sudur eder ki,
‘Bak neler varmış neler görüyoruz!’ dersen;‘Bak neler varmış neler görüyoruz!’ dersen; Önüne bakma arkasına bak.Önüne bakma arkasına bak. Arkasının ne getireceğini görebilecek göze sahip ol.Arkasının ne getireceğini görebilecek göze sahip ol. Bugün önünden sana güzel görülebilecek şeyinBugün önünden sana güzel görülebilecek şeyin Mesela bir zehir yuttururlar adama, tatlı bir şeyin içine koyarlar.Mesela bir zehir yuttururlar adama, tatlı bir şeyin içine koyarlar. Tatlı bir şeyin içerisine koyarlar.Tatlı bir şeyin içerisine koyarlar. Balın, şekerin içerisine bir parça zehir koyar,Balın, şekerin içerisine bir parça zehir koyar, “yut bunu!” der, bakarsın tadına“yut bunu!” der, bakarsın tadına “Oh tatlı bir şey!” Yutarsın,“Oh tatlı bir şey!” Yutarsın, beş-on dakika sonra gidersin ahirete...beş-on dakika sonra gidersin ahirete... Zehirlendin çünkü.Zehirlendin çünkü. Bu önü hayır gibi görünen şeyler insanlara yutturulunca,

Bu önü hayır gibi görünen şeyler insanlara yutturulunca,
insanların hepsi ölüme doğru gider.insanların hepsi ölüme doğru gider. Gönül ölümüne yani.Gönül ölümüne yani. Allah muhafaza.Allah muhafaza. Onun için diyor ki:

Onun için diyor ki:
ve memâtuhû mâddetü külli şerrinve memâtuhû mâddetü külli şerrin Bütün şerlerin maddi asliyeti,Bütün şerlerin maddi asliyeti, kökü gönlün ölümündendir.kökü gönlün ölümündendir. Bir adam katil mi, cani mi, ayyaş mı, kumarbaz mı?Bir adam katil mi, cani mi, ayyaş mı, kumarbaz mı? Gönlü ölmüş.Gönlü ölmüş. Gönlü ölmüş de, onun için bunları yapıyor.Gönlü ölmüş de, onun için bunları yapıyor. Eğer gönlünde zerre kadar hayat olsa, bunları yapmaz.Eğer gönlünde zerre kadar hayat olsa, bunları yapmaz. Akşam bir efendi misafir geldi.

Akşam bir efendi misafir geldi.
Efendinin kızları üniversitede okuyorlar.Efendinin kızları üniversitede okuyorlar. Üniversite dekanı (demiş ki:)Üniversite dekanı (demiş ki:) “—Bu kılıkla sizi kabul etmem.

“—Bu kılıkla sizi kabul etmem.
Herkes nasıl geliyorsa siz de öyle gelin” demiş.Herkes nasıl geliyorsa siz de öyle gelin” demiş. Fakat bunlar ısrar etmişler:Fakat bunlar ısrar etmişler: “—Biz bu kılığımızı değiştiremeyiz. Böyle gelip okuyacağız.”

“—Biz bu kılığımızı değiştiremeyiz. Böyle gelip okuyacağız.”
Her nedense müsamaha görmüşler.

Her nedense müsamaha görmüşler.
Bir gün çağırmış dekan bunları ve demiş ki:Bir gün çağırmış dekan bunları ve demiş ki: “—Kızım bu kadar öğrencimiz, hocalarımız var, hepsi açık.

“—Kızım bu kadar öğrencimiz, hocalarımız var, hepsi açık.
Siz neden örtünüyorsunuz?Siz neden örtünüyorsunuz? Bunu bana izah eder, anlatabilir misiniz?”Bunu bana izah eder, anlatabilir misiniz?” Kız demiş ki:

Kız demiş ki:
“—Efendim ben 18 yaşındayım.

“—Efendim ben 18 yaşındayım.
Aklım çok ermez. Ama aklımın erdiği kadar söyleyeyim.Aklım çok ermez. Ama aklımın erdiği kadar söyleyeyim. Sizin mektebin bir nizamnamesi var,Sizin mektebin bir nizamnamesi var, her mektebin olduğu gibi.her mektebin olduğu gibi. Bu nizamnameye uyulmadığı takdirde çocuğu kovuyorsunuz.Bu nizamnameye uyulmadığı takdirde çocuğu kovuyorsunuz. Öyle mi?”Öyle mi?” “—Allah’ın da bir nizamnamesi var.

“—Allah’ın da bir nizamnamesi var.
Biz de bu nizamnameye uymak mecburiyetindeyiz.” demiş,Biz de bu nizamnameye uymak mecburiyetindeyiz.” demiş, Ağlatmış hepsini orada.

Ağlatmış hepsini orada.
Allah kusurlarımızı affetsin…Allah kusurlarımızı affetsin… İnsan neden örtünür?

İnsan neden örtünür?
Neden imanın, İslam’ın icaplarını yapar?Neden imanın, İslam’ın icaplarını yapar? Hayatını mahvetmek için kalbine zarar verecek maddeyi kullanır mısın sen?Hayatını mahvetmek için kalbine zarar verecek maddeyi kullanır mısın sen? Deseler ki:Deseler ki: “—Şunu ye ama kalbine şöyle zarar verir.” Yemezsin.

“—Şunu ye ama kalbine şöyle zarar verir.” Yemezsin.
“—Kalbim zarar görür, belki de ölürüm!” dersin.

“—Kalbim zarar görür, belki de ölürüm!” dersin.
Ama gönlünün ölümüne, ölüsüne neden razı oluyorsun sen?

Ama gönlünün ölümüne, ölüsüne neden razı oluyorsun sen?
İbadet yapmazsan, taat yapmazsan,İbadet yapmazsan, taat yapmazsan, zikrullahtan mahrum olursan, Allah’ın emirlerine karşı gelirsen,zikrullahtan mahrum olursan, Allah’ın emirlerine karşı gelirsen, elbette gönlün ölecektir.elbette gönlün ölecektir. Bu ölen gönülden sonra, bu hayatın hiçbir kıymeti yoktur.Bu ölen gönülden sonra, bu hayatın hiçbir kıymeti yoktur. Keşke hayatın bir an evvel sönse de, günahlara girmesen…Keşke hayatın bir an evvel sönse de, günahlara girmesen… Kalp bir hükümdardır.

Kalp bir hükümdardır.
Kalp denilen gönül; mülükün, hükümdardır.Kalp denilen gönül; mülükün, hükümdardır. Kalp bir hükümdardır.Kalp bir hükümdardır. ... vesâiri a'mâlihî zünûbün lehû ...... vesâiri a'mâlihî zünûbün lehû ... Bütün azalar var ya el, ayak, göz…Bütün azalar var ya el, ayak, göz… Sayısını Allah’tan başka kimse bilmez vücuttaki parçaların; Sayısını Allah’tan başka kimse bilmez vücuttaki parçaların; bu parçaların hepsi,bu parçaların hepsi, o hükümdarın teb’asıdır.o hükümdarın teb’asıdır. Nasıl ki her milletin, her devletin bir hükümdarı varNasıl ki her milletin, her devletin bir hükümdarı var o hükümdarın da tabileri var…o hükümdarın da tabileri var… Bizler de öyle değil miyiz?Bizler de öyle değil miyiz? Kanunlara, hükümete bağlı insanlarız yani.Kanunlara, hükümete bağlı insanlarız yani. Onlar ne derse, öyle oluyoruz.Onlar ne derse, öyle oluyoruz. Bu kalp de vücutta hakim vaziyetindedir.

Bu kalp de vücutta hakim vaziyetindedir.
müsaade ederse iyidir.müsaade ederse iyidir. Kötülük emrederse kötülük olur.Kötülük emrederse kötülük olur. İyilik emretmesi onun hayatına bağlı.

İyilik emretmesi onun hayatına bağlı.
Eğer hayat varsa bundan,Eğer hayat varsa bundan, yani hayat-ı maneviye derler buna,yani hayat-ı maneviye derler buna, hayat-ı maneviye daima iyilik emreder vücuda:hayat-ı maneviye daima iyilik emreder vücuda: “—Namazını kıl, orucunu tut, zekâtını ver, zikrullah ile meşgul ol,

“—Namazını kıl, orucunu tut, zekâtını ver, zikrullah ile meşgul ol,
günahlardan uzak dur, günahların yanına sokulma…”günahlardan uzak dur, günahların yanına sokulma…” Çünkü gönül denilen melik hayattadır ve bunları emreder.Çünkü gönül denilen melik hayattadır ve bunları emreder. O melikteki manevi hayat eğer öldüyseO melikteki manevi hayat eğer öldüyse o zaman onun bütün emirleri şer olur.o zaman onun bütün emirleri şer olur. Bu el ayak da ona tabidir.Bu el ayak da ona tabidir. O ne derse o olacaktır yani.O ne derse o olacaktır yani. Melik, hükümdar. Bugün devletin kanunları bize nasıl emrediyorsa,Melik, hükümdar. Bugün devletin kanunları bize nasıl emrediyorsa, o melik de vücuda öyle emreder.o melik de vücuda öyle emreder. El, ayak, göz, kulak o emirleri icra etmek mecburiyetindedir.El, ayak, göz, kulak o emirleri icra etmek mecburiyetindedir. Mecburdur çünkü, icra edecek.Mecburdur çünkü, icra edecek. Baştan gelen emir o.Baştan gelen emir o. Binaen aleyh gönülde hayat varsa iyilikleri emredecek.Binaen aleyh gönülde hayat varsa iyilikleri emredecek. Gönülde hayat yoksa şerleri emredecek.Gönülde hayat yoksa şerleri emredecek. Buna çok dikkat, ehemmiyet vermek lazım.Buna çok dikkat, ehemmiyet vermek lazım. Ve izâ talea'l-melek talea cunûduhû

Ve izâ talea'l-melek talea cunûduhû
Ne zaman ki melik iyi olursa, bütün vücut iyi olur.

Ne zaman ki melik iyi olursa, bütün vücut iyi olur.
Melik iyi olursa, bütün vücut iyi olur.Melik iyi olursa, bütün vücut iyi olur. El, ayak salah… İstikamet üzere, kâmil…El, ayak salah… İstikamet üzere, kâmil… Günahlardan kaçar, fenalıklardan kaçar, iyilikleri, ibadetleri yapar.Günahlardan kaçar, fenalıklardan kaçar, iyilikleri, ibadetleri yapar. Çünkü vücuttaki hükümdar iyidir, salâh üzeredir.Çünkü vücuttaki hükümdar iyidir, salâh üzeredir. Ve izâ fesede'l-melik.

Ve izâ fesede'l-melik.
Bu melik bozuk, ayyaş, akılsız bir adam. Melik olmuş vücutta.

Bu melik bozuk, ayyaş, akılsız bir adam. Melik olmuş vücutta.
ama hayat-ı maneviyesi ölmüş adamın…ama hayat-ı maneviyesi ölmüş adamın… Ama icraatı var kendisinin, icraati var.Ama icraatı var kendisinin, icraati var. Bu insanın, ölümüne,Bu insanın, ölümüne, dirimine benzemiyor.dirimine benzemiyor. İnsanı öldürürse ölür.İnsanı öldürürse ölür. Fakat gönülde, öyle değil.Fakat gönülde, öyle değil. Gönülde hayat-ı maneviye bitmekle beraberGönülde hayat-ı maneviye bitmekle beraber icraatı devam ediyor.icraatı devam ediyor. İcraatı devam ediyor.İcraatı devam ediyor. Ve izâ fesede'l-melikVe izâ fesede'l-melik Fesede cunûduhFesede cunûduh Bu melek, melik itaate uğradığındaBu melek, melik itaate uğradığında Yani hayat-ı maneviyesi elinden gittiğindeYani hayat-ı maneviyesi elinden gittiğinde Ondan sonra, el ayak tabiatıyla elden gider.Ondan sonra, el ayak tabiatıyla elden gider. Ona tabidir çünkü, o ne derse o olacak.Ona tabidir çünkü, o ne derse o olacak. Bu elden iyilik isteyemezsin, gözden iyilik isteyemezsin,Bu elden iyilik isteyemezsin, gözden iyilik isteyemezsin, gönülden iyilik isteyemezsin…gönülden iyilik isteyemezsin… Hiçbirinden iyi bir şey isteyemezsin. Helal haram tanımaz.

Hiçbirinden iyi bir şey isteyemezsin. Helal haram tanımaz.
Nasıl isterse öyle yaşamasını ister.Nasıl isterse öyle yaşamasını ister. Şimdi bir misalde diyor ki:

Şimdi bir misalde diyor ki:
Her bir ağaç yerden suyunu alır,Her bir ağaç yerden suyunu alır, dalları da salar.dalları da salar. O dalların hayatıO dalların hayatı gövdedeki suya bağlıdır.gövdedeki suya bağlıdır. Gövdeden suyunu alır,Gövdeden suyunu alır, dalının en ücra köşelerine kadar uzatır.dalının en ücra köşelerine kadar uzatır. İyi bir su aldıysa, iyi bir mahsul verir.İyi bir su aldıysa, iyi bir mahsul verir. Kötü bir su aldıysa, kötü mahsul verir.Kötü bir su aldıysa, kötü mahsul verir. Fe salâhu'l-ayn ve'l-lisân ve'l-batn ve ğayruhumâ delîlün alâ salâhu'l-kalbFe salâhu'l-ayn ve'l-lisân ve'l-batn ve ğayruhumâ delîlün alâ salâhu'l-kalb Elin, ayağın, gözün, kulağın

Elin, ayağın, gözün, kulağın
bütün vücuttaki azaların iyiliği gönlün iyiliğinin alâmetidir.bütün vücuttaki azaların iyiliği gönlün iyiliğinin alâmetidir. Oradaki melik güzel, iman güzel.Oradaki melik güzel, iman güzel. Güzel hareketler ondan daima sadır olur.Güzel hareketler ondan daima sadır olur. Kötülük yapmaz, kaçar, korkar günahtan.Kötülük yapmaz, kaçar, korkar günahtan. Onların bozukluğu, o gönlün ölümünün alametidir.Onların bozukluğu, o gönlün ölümünün alametidir. Allah cümlemizi affetsin…

Allah cümlemizi affetsin…
Onun için o Erzurum’daki İbrahim Hakkı HazretleriOnun için o Erzurum’daki İbrahim Hakkı Hazretleri Ma’rifetname'sindeMa’rifetname'sinde çok dikkatle okumaya layık bir şayetteçok dikkatle okumaya layık bir şayette gönül hakkında çok sahifeler doldurmuştur.gönül hakkında çok sahifeler doldurmuştur. Allah işte ibret versin, izan versin,

Allah işte ibret versin, izan versin,
anlayış versin, kabiliyet versin.anlayış versin, kabiliyet versin. İman-ı İslamiyet’i ve kalbimizi muhafaza etmeyi nasib-i müyesser eylesin…İman-ı İslamiyet’i ve kalbimizi muhafaza etmeyi nasib-i müyesser eylesin… Şimdi dedi ki; imanın kalbi, kafirin kalbi...

Şimdi dedi ki; imanın kalbi, kafirin kalbi...
Diyor ki: RE. 228/4 El-kâfiru yülcimühü’l-araku yevme’l-kıyâmeti,Diyor ki: RE. 228/4 El-kâfiru yülcimühü’l-araku yevme’l-kıyâmeti, hattâ yekùle erihinî, velev ile’n-nâri.)hattâ yekùle erihinî, velev ile’n-nâri.) Şimdi gavurlar dünyada rahat yaşıyorlar.

Şimdi gavurlar dünyada rahat yaşıyorlar.
Tayyareler yapıyorlar, çeşitli makineler de yapıyorlar,Tayyareler yapıyorlar, çeşitli makineler de yapıyorlar, televizyonu, radyosu bir sürü icatları var…televizyonu, radyosu bir sürü icatları var… Ay’a da gidiyorlar.Ay’a da gidiyorlar. “—Yahu bu adamlar ne hünerli adamlar!

“—Yahu bu adamlar ne hünerli adamlar!
Bak bunların sayesinde biz de üç saate buradanBak bunların sayesinde biz de üç saate buradan Mekke’ye kadar gidiveriyoruz.”Mekke’ye kadar gidiveriyoruz.” Daha neler var neler…

Daha neler var neler…
Fakat o kâfirin akibetine bak sen şimdi:Fakat o kâfirin akibetine bak sen şimdi: Dünyada böyle rahat, iyi, parası bol, her şeyi iyi ama,Dünyada böyle rahat, iyi, parası bol, her şeyi iyi ama, RE. 228/4 ... yülcimühü’l-araku ...RE. 228/4 ... yülcimühü’l-araku ... Arak, ter...Arak, ter... o kadar terleyecek ve bunalacak ki kıyamet gününde;o kadar terleyecek ve bunalacak ki kıyamet gününde; en nihayetinde diyecek ki:en nihayetinde diyecek ki: RE. 228/4 ... hattâ yekùle erihinî, velev ile’n-nâri.

RE. 228/4 ... hattâ yekùle erihinî, velev ile’n-nâri.
“—Ne olur beni kurtarın buradan.“—Ne olur beni kurtarın buradan. Cehenneme mi atacaksınız, atın!Cehenneme mi atacaksınız, atın! Kurtarın beni bu halden!”Kurtarın beni bu halden!” Kurtarın beni bu halden, diyerektenKurtarın beni bu halden, diyerekten cehenneme atılmasını kendisi seçecek.cehenneme atılmasını kendisi seçecek. İmansızlık çok fena bir şey arkadaş!

İmansızlık çok fena bir şey arkadaş!
İmansız yaşamaktansa ölmek bin kat evladır.İmansız yaşamaktansa ölmek bin kat evladır. Belki yüz bin kat evladır.Belki yüz bin kat evladır. Onun için evlatlarımızın üzerinde çok titizlikle duraraktan,Onun için evlatlarımızın üzerinde çok titizlikle duraraktan, onların iman ile yaşamalarınınonların iman ile yaşamalarının nasılsa imkânlarını arayıp bulmaknasılsa imkânlarını arayıp bulmak en büyük vazifelerimizden biri olsa gerek.en büyük vazifelerimizden biri olsa gerek. Şimdi kalbi bozan günahlardan da Efendimiz SAS bahsederken diyor ki:

Şimdi kalbi bozan günahlardan da Efendimiz SAS bahsederken diyor ki:
RE. 228/5 El-kebâirü ... Günah-ı kebâirler;

RE. 228/5 El-kebâirü ... Günah-ı kebâirler;
günah-ı kebâirlerin affı çok zordur.günah-ı kebâirlerin affı çok zordur. Hele ademoğlunun hakkına tealluk ederseHele ademoğlunun hakkına tealluk ederse mutlaka onunla baş başa kalıp helallik istemesi lazım.mutlaka onunla baş başa kalıp helallik istemesi lazım. Mesela namaz gibi bir hak Cenâb-ı Hakk'a aittir.Mesela namaz gibi bir hak Cenâb-ı Hakk'a aittir. Bunda Cenâb-ı Hak'tan af istenir.Bunda Cenâb-ı Hak'tan af istenir. Fakat parasını almışız, malını almışızFakat parasını almışız, malını almışız üzerimize geçirmişiz, vermemişiz...üzerimize geçirmişiz, vermemişiz... Bu hak insanoğluna tealluk eder.Bu hak insanoğluna tealluk eder. Bu hakkı Allah affetmiyor.Bu hakkı Allah affetmiyor. O adam affetsin, ondan sonra ben affederim, diyor.O adam affetsin, ondan sonra ben affederim, diyor. Onunla helalleşeceksin, der.Onunla helalleşeceksin, der. Onlardan birisi, el-kebâir...Onlardan birisi, el-kebâir... Bunlara kebâir diyorlar.Bunlara kebâir diyorlar. RE. 228/5 ... Eş-şirkü bi’llâhi ...

RE. 228/5 ... Eş-şirkü bi’llâhi ...
Kebâirin, yani büyük günahların başıKebâirin, yani büyük günahların başı Allah Teâlâ'ya şirk koşmak...Allah Teâlâ'ya şirk koşmak... Medine-i Münevvere’deyiz, oranın bir vaizi yanımızda.

Medine-i Münevvere’deyiz, oranın bir vaizi yanımızda.
Kürsüsü var, vaaza oturdu.Kürsüsü var, vaaza oturdu. Dört gün mü, beş gün mü bizim bulunduğumuz müddetçeDört gün mü, beş gün mü bizim bulunduğumuz müddetçe her yatsıdan evvel ve yatsıdan sonra,her yatsıdan evvel ve yatsıdan sonra, akşam namazından sonra ve yatsıdan sonra daakşam namazından sonra ve yatsıdan sonra da devam etmek üzere vaaz ediyor.devam etmek üzere vaaz ediyor. Vaazı "eş-Şirk-ü billâh"...Vaazı "eş-Şirk-ü billâh"... Bundan ibaret.Bundan ibaret. Şirki anlatmaya çalışıyor.Şirki anlatmaya çalışıyor. Müşriklik, şirk nedir?Müşriklik, şirk nedir? Mezâhip çoktur, mezhepler yani...Mezâhip çoktur, mezhepler yani... Aslı dört tanedir.

Aslı dört tanedir.
İmam-ı Âzâm Ebu Hanife,İmam-ı Âzâm Ebu Hanife, İmam-ı Şafiİmam-ı Şafi Malik’in, Hanbel’in...Malik’in, Hanbel’in... Bu dört mezhebin yolu hak yoldur.Bu dört mezhebin yolu hak yoldur. Bu dört mezhebin dışına çıkan yolların hepsi şirke gider.Bu dört mezhebin dışına çıkan yolların hepsi şirke gider. Onun için, geçen haftaki derste Kaderiyye diyor...

Onun için, geçen haftaki derste Kaderiyye diyor...
Kaderiyye diye bir mezhep var.Kaderiyye diye bir mezhep var. Diyor ki Kaderiyye:Diyor ki Kaderiyye: “—Hayır ve şer Allah’tan değil bendendir.

“—Hayır ve şer Allah’tan değil bendendir.
İstersem hayır yaparım istersem de şer yaparım.” diyor.İstersem hayır yaparım istersem de şer yaparım.” diyor. Allah'ı hariç bırakıyor.Allah'ı hariç bırakıyor. Kudreti kendisine isnat ediyor.Kudreti kendisine isnat ediyor. Bunlar için diyor ki: Mecûsiyyun hâzihi'l-ümmet...Bunlar için diyor ki: Mecûsiyyun hâzihi'l-ümmet... “Bu ümmetin Mecûsîleridir bunlar.” buyuruyor.“Bu ümmetin Mecûsîleridir bunlar.” buyuruyor. ... yeddeûne enne küle abdin hâlikun fî vechih ...... yeddeûne enne küle abdin hâlikun fî vechih ... “—Her kul kendi fiilini kendi işler.

“—Her kul kendi fiilini kendi işler.
Kendi hareketini kendi yapar.” diyorlar.Kendi hareketini kendi yapar.” diyorlar. Hâlikun... Kendisine;Hâlikun... Kendisine; Halbuki, Âmentü bi’llâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî

Halbuki, Âmentü bi’llâhi ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî
ve’l- yevmi’l-âhiri, ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî mina’llàhi teàlâ ...ve’l- yevmi’l-âhiri, ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî mina’llàhi teàlâ ... Hayır ve şer hep Allah'tan.Hayır ve şer hep Allah'tan. Onun için bu kebairdeki şirke düşmemek içinOnun için bu kebairdeki şirke düşmemek için itikad-ı ehl-i sünneti iyi bilmek lazım.itikad-ı ehl-i sünneti iyi bilmek lazım. Ehl-i sünnetin itikadını iyi bilmeyen insanlar,Ehl-i sünnetin itikadını iyi bilmeyen insanlar, hep böyle şirke doğru kayar giderler.hep böyle şirke doğru kayar giderler. Şirk hakkında Kur’an-ı Azimüşşan’da çok ayetler var.

Şirk hakkında Kur’an-ı Azimüşşan’da çok ayetler var.
Cenab-ı Hak; “Her günahı affederim, şirki affetmem!” buyuruyor.

Cenab-ı Hak; “Her günahı affederim, şirki affetmem!” buyuruyor.
Onun için şirkten çok korkmak lazım.Onun için şirkten çok korkmak lazım. Bugünkü Vahhabi denilen oraya hakim olan insanların en önemli hizmetleriBugünkü Vahhabi denilen oraya hakim olan insanların en önemli hizmetleri şirke karşı cihad ilan etmişlerdir.şirke karşı cihad ilan etmişlerdir. Fakat (bu cihad ilan edişleri) ifrat derecesindedir.

Fakat (bu cihad ilan edişleri) ifrat derecesindedir.
İfrat derecesinde oldukları için,İfrat derecesinde oldukları için, ifrat ile tefritten korkmak lazım.ifrat ile tefritten korkmak lazım. Ortadır İslamiyet’teki yol.Ortadır İslamiyet’teki yol. İfrat derecesinde olduklarından dolayı

İfrat derecesinde olduklarından dolayı
Delâilü’l Hayrât’ı okumaya bile razı olmuyorlar.Delâilü’l Hayrât’ı okumaya bile razı olmuyorlar. Delâilü’l-Hayrât, Peygamber Efendimiz’e salât ü selâmdan ibaret olan bir kitaptır.Delâilü’l-Hayrât, Peygamber Efendimiz’e salât ü selâmdan ibaret olan bir kitaptır. Ona da razı olmuyor.Ona da razı olmuyor. “—Allah’ın kitabı varken niçin onunla meşgul olalım.

“—Allah’ın kitabı varken niçin onunla meşgul olalım.
Allah’ın kitabını oku!” diyor.Allah’ın kitabını oku!” diyor. Rasûlüllah SAS Efendimiz’e karşı gidip de,

Rasûlüllah SAS Efendimiz’e karşı gidip de,
“Yâ Rasûlallah!” dememize razı olmuyor.“Yâ Rasûlallah!” dememize razı olmuyor. “‘Ya diye hitap olamaz ölene…” diyor.“‘Ya diye hitap olamaz ölene…” diyor. Aklı ermiyor o kadar.Aklı ermiyor o kadar. Ölen kimdir? Ölen sensin.

Ölen kimdir? Ölen sensin.
Peygamber hiç ölür mü?Peygamber hiç ölür mü? Allah şehid olan kullarına bile “Ölü demeyin!” dediği haldeAllah şehid olan kullarına bile “Ölü demeyin!” dediği halde peygamberine ölü demek caiz olur mu ya?peygamberine ölü demek caiz olur mu ya? Ama o adamın aklı o kadar eriyor işte ne yapacaksın.Ama o adamın aklı o kadar eriyor işte ne yapacaksın. Onun için şirk büyük bir günahtır.Onun için şirk büyük bir günahtır. İkincisi; katlü’n-nefs, insan öldürmek.

İkincisi; katlü’n-nefs, insan öldürmek.
Bir insanı, hatta hayvanı bile haksız yere öldürmek günah.Bir insanı, hatta hayvanı bile haksız yere öldürmek günah. Mesela eskiden tahtakuruları çoktu.

Mesela eskiden tahtakuruları çoktu.
Bu tahtakuruları geceleri toplarlar, lambalara atarlar,Bu tahtakuruları geceleri toplarlar, lambalara atarlar, ateşe, ya da bir kaba su koyarlar,ateşe, ya da bir kaba su koyarlar, suda öldürürlerdi.suda öldürürlerdi. Bunlar da haksızlıktır.Bunlar da haksızlıktır. Çünkü suda boğmak ve ateşte yakmak ancak Allah'a mahsustur.Çünkü suda boğmak ve ateşte yakmak ancak Allah'a mahsustur. İnsanın onu eziyet ederek öldürmemesi daha iyidir amaİnsanın onu eziyet ederek öldürmemesi daha iyidir ama kokmasın diye, kokusundan korkarak suya atıp boğarak öldürürlerdi.kokmasın diye, kokusundan korkarak suya atıp boğarak öldürürlerdi. Caiz değil.Caiz değil. RE. 228/10 ... ve ukùku’l-vâlideyn ...

RE. 228/10 ... ve ukùku’l-vâlideyn ...
Ana babanın haklarına riayet etmemek de günah-ı kebairdendir.Ana babanın haklarına riayet etmemek de günah-ı kebairdendir. Onun için hacca giden insanlarınOnun için hacca giden insanların eğer ölmüş anneleri babaları varsaeğer ölmüş anneleri babaları varsa kendi farz haccını yaptıktan sonrakendi farz haccını yaptıktan sonra onların namına daha güzel.onların namına daha güzel. Onları sevindirir,

Onları sevindirir,
aralarında bir şey varsa affına sebep olur.aralarında bir şey varsa affına sebep olur. Kendisi de aynı sevabı alır. Anasına babasına bağışlamasıyla beraberKendisi de aynı sevabı alır. Anasına babasına bağışlamasıyla beraber kendisini de mahrum etmezler.kendisini de mahrum etmezler. Elâ ünebbiüküm...

Elâ ünebbiüküm...
“Âgâh olun, uyanık olun, mütenebbih olun.“Âgâh olun, uyanık olun, mütenebbih olun. Ben size günahların en büyüğünü haber vereyim mi?” dedi.Ben size günahların en büyüğünü haber vereyim mi?” dedi. Günahlar yetmiş kadar sayılıyor.Günahlar yetmiş kadar sayılıyor. Yetmiş kadar günahtan en büyüğünü size haber vereyim.Yetmiş kadar günahtan en büyüğünü size haber vereyim. “—Buyur yâ Rasûlallah!”

“—Buyur yâ Rasûlallah!”
“—Kavli'z-zûri... Yalancı şahitlik.”

“—Kavli'z-zûri... Yalancı şahitlik.”
Yalan yere bilmeden görmeden şahitlik yapmak.

Yalan yere bilmeden görmeden şahitlik yapmak.
Yalancı şahitlik.Yalancı şahitlik. büyük günah; yalancı şahitlik.büyük günah; yalancı şahitlik. Bugün maalesef ne kadar müslüman var git sor,

Bugün maalesef ne kadar müslüman var git sor,
adliye kapılarında bekleyen.adliye kapılarında bekleyen. “—Benim adım Ahmed, senin adın Mehmed.

“—Benim adım Ahmed, senin adın Mehmed.
İşte şunun için şöyle diyeceksin.” diyeİşte şunun için şöyle diyeceksin.” diye kendisine onu öğretirler.kendisine onu öğretirler. Bir de beş on kâğıdı verdi miydin bunu sana pekâlâ yapıveriyor.Bir de beş on kâğıdı verdi miydin bunu sana pekâlâ yapıveriyor. Ne haberi var, ne seni tanır,Ne haberi var, ne seni tanır, ne o işi bilir.ne o işi bilir. Bilmediği halde oraya gider, şahitlik yapar.Bilmediği halde oraya gider, şahitlik yapar. Bunu oradakiler de bilirler.

Bunu oradakiler de bilirler.
Fakat ne yapsınlar önlerindeki kanun buna müsaittir,Fakat ne yapsınlar önlerindeki kanun buna müsaittir, ses çıkaramazlar.ses çıkaramazlar. Ve bu kavl-i zûr ile

Ve bu kavl-i zûr ile
birçok haklar yok edilir.birçok haklar yok edilir. Hak sahiplerinin hakkı iptal olur, yok olur.Hak sahiplerinin hakkı iptal olur, yok olur. Ne yapsın? Yalancı şahitlik yaptı adam.Ne yapsın? Yalancı şahitlik yaptı adam. Binaen aleyh kebairin en büyüğü,Binaen aleyh kebairin en büyüğü, en fenası yalan yere şahitlik etmektir.en fenası yalan yere şahitlik etmektir. Bu adama gider dersin:

Bu adama gider dersin:
“—Sen müslüman mısın?”

“—Sen müslüman mısın?”
“—Müslümanım!”

“—Müslümanım!”
“—Namaz da kılar mısın?”

“—Namaz da kılar mısın?”
Belki, “Kılarım” da der.

Belki, “Kılarım” da der.
“Bu iş başka, çoluk çocuk nafakasıdır.“Bu iş başka, çoluk çocuk nafakasıdır. Kazancımın başka çaresi yok diyecek”Kazancımın başka çaresi yok diyecek” bir sürü yol ve bahane bulacak kendisine.bir sürü yol ve bahane bulacak kendisine. Hepsi boş şeylerdir.Hepsi boş şeylerdir. Allah bu yalandanAllah bu yalandan ve yalanın en hafifinden bile Cenâb-ı Hak hepimizi muhafaza eylesin…ve yalanın en hafifinden bile Cenâb-ı Hak hepimizi muhafaza eylesin… Yalan üç yerde caizdir, demişler:

Yalan üç yerde caizdir, demişler:
1. Harbe gidiyorsun.

1. Harbe gidiyorsun.
Karşındaki düşmanı aldatmak içinKarşındaki düşmanı aldatmak için “hud’a” denilen çareye cevaz verilmiş.“hud’a” denilen çareye cevaz verilmiş. Mesela bizim eski büyük hükümdarlarımız tatbik etmişler.Mesela bizim eski büyük hükümdarlarımız tatbik etmişler. Şark tarafındaki bir ordu garbe doğru hareket ediyor.Şark tarafındaki bir ordu garbe doğru hareket ediyor. Bir aldatma hareketi.Bir aldatma hareketi. Düşman diyor ki “Ha! Bize değilmiş bunun tecavüzü.Düşman diyor ki “Ha! Bize değilmiş bunun tecavüzü. Garp tarafına gidiyor.” der.Garp tarafına gidiyor.” der. Arkadan dolaşıp iniyor üstüne.Arkadan dolaşıp iniyor üstüne. Bu hile.Bu hile. Bu hile. Harpte çeşitli hile yolları var. Harpte hileye cevaz var.Bu hile. Harpte çeşitli hile yolları var. Harpte hileye cevaz var. İkinci bir cevaz da var:

İkinci bir cevaz da var:
Hanımlar, onlar acizdirler, zayıftırlar.Hanımlar, onlar acizdirler, zayıftırlar. insanı rahatsız ederler,insanı rahatsız ederler, bir şeyler istemişlerdirbir şeyler istemişlerdir sizin de gücünüz yetmemiştir onları yapmaya.sizin de gücünüz yetmemiştir onları yapmaya. Akşama getirmeniz gerekiyordur getirmemişsiniz, alamamışsınız…Akşama getirmeniz gerekiyordur getirmemişsiniz, alamamışsınız… Onu bir usul ile memnun etmeye çalışmaktakiOnu bir usul ile memnun etmeye çalışmaktaki sözler mazur görülmüş.sözler mazur görülmüş. Kavga çıkmasına meydan vermemek için.Kavga çıkmasına meydan vermemek için. Geçinmek için arada bazı böyle kaçamak sözleri kullanmaya cevaz verilmiş.Geçinmek için arada bazı böyle kaçamak sözleri kullanmaya cevaz verilmiş. Bir de iki kardeş küsüşmüşler birbiriyle

Bir de iki kardeş küsüşmüşler birbiriyle
ve dargın olmuşlar.ve dargın olmuşlar. Bu dargınların aralarını bulmak içinBu dargınların aralarını bulmak için münasip sözlerle “Hayır öyle demedi.”münasip sözlerle “Hayır öyle demedi.” onu öyle demedi, diyerekten te’vil yollarıylaonu öyle demedi, diyerekten te’vil yollarıyla buna da cevaz verilmiş.buna da cevaz verilmiş. Başka yerde olmaz.Başka yerde olmaz. Üç yerde;

Üç yerde;
harpte,harpte, evdeki şiddeti bastırmak üzere,evdeki şiddeti bastırmak üzere, arkadaşlar arasında kardeşliği temin etmek üzerearkadaşlar arasında kardeşliği temin etmek üzere üç yerde müsaade edilmiş.üç yerde müsaade edilmiş. Başka yerde olmaz.Başka yerde olmaz. Bizim çocuklardan bir kısmı hangi memlekette okuyorlarsa okuyorlarmış.

Bizim çocuklardan bir kısmı hangi memlekette okuyorlarsa okuyorlarmış.
O memleketin tramvaylarında da tramvaycı yokmuş.O memleketin tramvaylarında da tramvaycı yokmuş. Yani para toplayıcı yok.Yani para toplayıcı yok. Orada bir kutu varmış.Orada bir kutu varmış. Herkes girince o kutuya parasını atar,Herkes girince o kutuya parasını atar, otururmuş yerine.otururmuş yerine. Fakat bunun bir murakıbı var,Fakat bunun bir murakıbı var, kim parayı koyuyor kim koymuyor diyerekten.kim parayı koyuyor kim koymuyor diyerekten. Bizim o açıkgöz çocuk,Bizim o açıkgöz çocuk, parayı koymadan oturmuş yerine.parayı koymadan oturmuş yerine. Mektebe gidince mektep müdürü demiş ki

Mektebe gidince mektep müdürü demiş ki
“Sen bu mektepten kaydını al git.“Sen bu mektepten kaydını al git. Biz sana tard edildi, demeyelim.Biz sana tard edildi, demeyelim. Git nerede okursan oku, bizim mektepte okuma!" demiş.Git nerede okursan oku, bizim mektepte okuma!" demiş. “Aman efendim, kusurumuz kabahatimiz nedir, şudur budur…”“Aman efendim, kusurumuz kabahatimiz nedir, şudur budur…” Söylememiş, olmaz.Söylememiş, olmaz. Sonra çocuk anlamış ki o tramvayda yaptığı hataSonra çocuk anlamış ki o tramvayda yaptığı hata mektep müdürüne kadar duyurulmuşmektep müdürüne kadar duyurulmuş ve mektepten tard olunmasına sebep olmuş.ve mektepten tard olunmasına sebep olmuş. Şimdi o mektebin hocaları

Şimdi o mektebin hocaları
çocuğa yalanı öğretmek içinçocuğa yalanı öğretmek için yalan nedir diye öğretmek için günlerce uğraşmışlar.yalan nedir diye öğretmek için günlerce uğraşmışlar. Yalanı anlatamıyorlar çocuğa.Yalanı anlatamıyorlar çocuğa. Bilmiyor yani yalanı, yalan bilmiyorlar.Bilmiyor yani yalanı, yalan bilmiyorlar. Tabiat iktizası, cibilliyet iktizası oraya yalan girmemiş.Tabiat iktizası, cibilliyet iktizası oraya yalan girmemiş. Yalan girmediği için aciz kalmış öğretmen. Öğretemiyor çocuğa;Yalan girmediği için aciz kalmış öğretmen. Öğretemiyor çocuğa; “—Yalan şudur, öyle söylersin de böyle yaparsın.”

“—Yalan şudur, öyle söylersin de böyle yaparsın.”
“—Olur mu?” diyor

“—Olur mu?” diyor
“Böyle söyleyeceksin de başka türlü yapacaksın.”“Böyle söyleyeceksin de başka türlü yapacaksın.” Havsalası kabul etmiyor yani.Havsalası kabul etmiyor yani. Doğruluk İslam’ın şiarıdır.

Doğruluk İslam’ın şiarıdır.
İslam doğruluktan ayrılmaz.İslam doğruluktan ayrılmaz. Bizim küçükler öğrenmiş de bir söz söyledin mi;Bizim küçükler öğrenmiş de bir söz söyledin mi; “—Baba söz namustur ha!” diyorlar.

“—Baba söz namustur ha!” diyorlar.
Sözünü söyledikten sonra ondan dönersen olmaz.

Sözünü söyledikten sonra ondan dönersen olmaz.
Halbuki biz çok hata ediyoruz.Halbuki biz çok hata ediyoruz. Allah kusurlarımızı affetsin…Allah kusurlarımızı affetsin… Bunları sayarken diyor ki yine:Bunları sayarken diyor ki yine: “—Kebair dokuz tanedir.

“—Kebair dokuz tanedir.
Büyüğü, Allah’a şirk koşmak.Büyüğü, Allah’a şirk koşmak. Allah'a ikilik çıkmak.Allah'a ikilik çıkmak. “Kızı var, oğlu var” demek.“Kızı var, oğlu var” demek. Ya da “Şu Allah'ı, bu Allah'ı,Ya da “Şu Allah'ı, bu Allah'ı, iyilik Allah'ı, kötülük Allah'ı" diye eskiden kalma birtakım tabirler vardır.iyilik Allah'ı, kötülük Allah'ı" diye eskiden kalma birtakım tabirler vardır. Gece Allah'ı, gündüz Allah'ı…Gece Allah'ı, gündüz Allah'ı… Bunların hepsi şirkin içerisine giren şeylerdendir.Bunların hepsi şirkin içerisine giren şeylerdendir. Yerin de Allah’ı birdir,Yerin de Allah’ı birdir, göğün de Allah’ı birdir.göğün de Allah’ı birdir. Bütün varlıkların sahibi bir Allah’tır.Bütün varlıkların sahibi bir Allah’tır. Onun için Kulhuva’llah’ımız kâfidir bize.Onun için Kulhuva’llah’ımız kâfidir bize. İkincisi katlü'n-nefs, adam öldürmek.

İkincisi katlü'n-nefs, adam öldürmek.
Üçüncüsü ribâ, faiz yemek...

Üçüncüsü ribâ, faiz yemek...
Biz bunu henüz öğrenmiş değiliz.Biz bunu henüz öğrenmiş değiliz. Hani o kızın öğretmenine verdiği cevapta:Hani o kızın öğretmenine verdiği cevapta: “—İslâm kanunu, İslâm nizamı bunu emrediyor da

“—İslâm kanunu, İslâm nizamı bunu emrediyor da
ben bunun için örtünüyorum.” derken,ben bunun için örtünüyorum.” derken, İslâm nizamının altında yaşayan insanlar faizsiz yaşayamıyorlar.İslâm nizamının altında yaşayan insanlar faizsiz yaşayamıyorlar. “—Faizsiz hayat olmaz” diyen insan

“—Faizsiz hayat olmaz” diyen insan
çok müslümanlıktan uzak insandır.çok müslümanlıktan uzak insandır. Allah affetsin günahlarımızı...Allah affetsin günahlarımızı... Faizin vebali yalnız onun şahsına münhasır değil,Faizin vebali yalnız onun şahsına münhasır değil, memlekete aittir vebali.memlekete aittir vebali. RE. 228/10 ... ve eklü mâlü’l-yetîmi ...

RE. 228/10 ... ve eklü mâlü’l-yetîmi ...
Birisi de yetim malını yemek.Birisi de yetim malını yemek. Yetim malını yemek günah-ı kebâirdendir.Yetim malını yemek günah-ı kebâirdendir. O yetimin malına sahip olan kimseO yetimin malına sahip olan kimse o yetimin malını o yetişinceye kadar,o yetimin malını o yetişinceye kadar, 18 yaşına kadar yetişip de aklı başına erip,18 yaşına kadar yetişip de aklı başına erip, parasına sahip oluncaya kadarparasına sahip oluncaya kadar onu muhafaza etmek mecburiyetindedir.onu muhafaza etmek mecburiyetindedir. yerse ateş yemiş gibidir.yerse ateş yemiş gibidir. RE. 228/10 ... ve kazfü’l- muhsanati ...

RE. 228/10 ... ve kazfü’l- muhsanati ...
Namuslu insanlara iftira etmek.Namuslu insanlara iftira etmek. Kadına iftira ediyor;Kadına iftira ediyor; “Şöyle gördüm, böyle gördüm!” diye.“Şöyle gördüm, böyle gördüm!” diye. RE. 228/10 ... ve’l-firâru yevme’z-zahfi ...

RE. 228/10 ... ve’l-firâru yevme’z-zahfi ...
Bir de harp meydanından kaçmak.Bir de harp meydanından kaçmak. Harp meydanında dövüş esnasında,Harp meydanında dövüş esnasında, orduların birbirine giriştiği sırada,orduların birbirine giriştiği sırada, düşmana karşı süngülerin namlulara takıldığı sırada,düşmana karşı süngülerin namlulara takıldığı sırada, gözü korkup kaçması…gözü korkup kaçması… Bu firar diğer firarlara benzemez.Bu firar diğer firarlara benzemez. Asıl firar düşmanla dövüş esnasında kaçıyor olmaktır

Asıl firar düşmanla dövüş esnasında kaçıyor olmaktır
ki vebali çok büyüktür.ki vebali çok büyüktür. Bu da günah-ı kebairdendir.Bu da günah-ı kebairdendir. RE. 228/10 ... ve ukùku’l-vâlideyn ...

RE. 228/10 ... ve ukùku’l-vâlideyn ...
Ana babanın haklarına riayet etmemekAna babanın haklarına riayet etmemek günah-ı kebairdendir.günah-ı kebairdendir. Ana baba hakkına riayet etmeyen evlat,Ana baba hakkına riayet etmeyen evlat, katiyen felah bulmaz.katiyen felah bulmaz. Evet! Şöyle olur, böyle olur,Evet! Şöyle olur, böyle olur, anasının babasının mirasına sahip olur,anasının babasının mirasına sahip olur, filan eder ama felah bulmaz.filan eder ama felah bulmaz. Onun için ne yap et ananın babanın hukukuna riayet et.

Onun için ne yap et ananın babanın hukukuna riayet et.
Çünkü senin hayatına onlar sebep olmuştur.Çünkü senin hayatına onlar sebep olmuştur. Bu hayata sen, onlar sebebiyle kavuşmuşsundur.Bu hayata sen, onlar sebebiyle kavuşmuşsundur. Onların haklarına riayet vazifesiyle mükelleftir insan.Onların haklarına riayet vazifesiyle mükelleftir insan. RE. 228/10 ... ve ilhâdün bi’l-beyti'l-Harâm ...

RE. 228/10 ... ve ilhâdün bi’l-beyti'l-Harâm ...
Kıblemiz olan Beytü’l-Haramda kat’iyyen günah işlemeyin.Kıblemiz olan Beytü’l-Haramda kat’iyyen günah işlemeyin. Birisi de ... ve'r-rucû' ile'l a'râbiyye ...

Birisi de ... ve'r-rucû' ile'l a'râbiyye ...
ilk zamanda, müslümanlar nerede olursa olsunilk zamanda, müslümanlar nerede olursa olsun iman sahibi oldu,iman sahibi oldu, “La ilâhe illa’llah” dedi mi,“La ilâhe illa’llah” dedi mi, Rasûlüllah’ın etrafında toplanmak mecburiyetindeydiler.Rasûlüllah’ın etrafında toplanmak mecburiyetindeydiler. “La ilâhe illa’llah” dedi mi,“La ilâhe illa’llah” dedi mi, nerede olursan ol Rasûlüllah’ın etrafında ol.nerede olursan ol Rasûlüllah’ın etrafında ol. Onun emrine amade olacak ve onun etrafında duracak,Onun emrine amade olacak ve onun etrafında duracak, Artık köyün, kentin olmaz.

Artık köyün, kentin olmaz.
Şimdi iman etmiş, iman ettikten sonraŞimdi iman etmiş, iman ettikten sonra Rasûlüllah’ın yanından mesela gayet güzel bir köyü var bağlı bahçeli,Rasûlüllah’ın yanından mesela gayet güzel bir köyü var bağlı bahçeli, arazisi de vararazisi de var ama oradaki insanlar iman etmemişlerama oradaki insanlar iman etmemişler ve Rasûlullah’tan uzak kalmışlar.ve Rasûlullah’tan uzak kalmışlar. “Oraya gideyim de yerleşeyim!” demek de günah-ı kebairden idi.“Oraya gideyim de yerleşeyim!” demek de günah-ı kebairden idi. O gün için...O gün için... Bugün kalkmıştır hükmü tabiatıyla.

Bugün kalkmıştır hükmü tabiatıyla.
Birisi de Allah-u Teàla’nın rahmetinden ümidini kesmek.

Birisi de Allah-u Teàla’nın rahmetinden ümidini kesmek.
O da günah-ı kebair.O da günah-ı kebair. Bu kadar yeter bugünlük.Bu kadar yeter bugünlük. Allah kusurlarmızı affetsin...

Allah kusurlarmızı affetsin...
Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin…Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin… İmanları kamil, kalpleri hayatta olanİmanları kamil, kalpleri hayatta olan müminlerin zümresine bizleri de kabul buyursun...müminlerin zümresine bizleri de kabul buyursun... El-fâtiha!

El-fâtiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2