Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 December 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Dindarları Evlendirin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Safer 1413 / 02.08.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dindar Kimselere Evlilikte Yardımcı Olun!, Misafire İkramda Bulunun!, Camiye Gelince İmama Hemen Uyun!, Cemaate Uyun, Namazı Tekrar Kılın! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dindarları Evlendirin!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

3 Safer 1413 / 02.08.1992
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dindar Kimselere Evlilikte Yardımcı Olun!, Misafire İkramda Bulunun!, Camiye Gelince İmama Hemen Uyun!, Cemaate Uyun, Namazı Tekrar Kılın! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzu billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzu billâhi mineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

ElhamdülillâhiRabbi'l-âlemîn.ElhamdülillâhiRabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Ve's-salâtuve's-selâmualâseyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l MustafâVe's-salâtuve's-selâmualâseyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahûbi-ihsânin ilâ yevmil-ceza.

ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahûbi-ihsânin ilâ yevmil-ceza.

Emmâba'd:

Fa'lemûeyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh
Emmâba'd:

Fa'lemûeyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh
ve efdale'l-hedyi hedyüseyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyüseyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâcâ eküm men tardavnedînehû ve hulukehûfe'nkihûhuİzâcâ eküm men tardavnedînehû ve hulukehûfe'nkihûhu illâ tef'alûtekünfitnetünfi'l-ardi ve fesâdü narîd.

illâ tef'alûtekünfitnetünfi'l-ardi ve fesâdü narîd.

Sadaka Resûlullah fîmâkâl evkemâkâl.

Sadaka Resûlullah fîmâkâl evkemâkâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

AllahuTeâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanâtı, AllahuTeâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanâtı, ikramâtı dünyada âhirette sizlere vâsıl olsun. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun.ikramâtı dünyada âhirette sizlere vâsıl olsun. İki cihanda aziz ve bahtiyar olun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'in hayatı,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'in hayatı, sözleri, sünneti bizim için başımızın tâcı, dinimizin kaynağı, hareketlerimizin,sözleri, sünneti bizim için başımızın tâcı, dinimizin kaynağı, hareketlerimizin, prensiplerinin menbaı olduğu için hadîs-i şerîfleri okuyoruz;prensiplerinin menbaı olduğu için hadîs-i şerîfleri okuyoruz; öğreniyoruz, tefeyyüz ediyoruz,sevap kazanıyoruz.

öğreniyoruz, tefeyyüz ediyoruz,sevap kazanıyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce boynumuzun borcu,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına başlamadan önce boynumuzun borcu, sevgimizin, saygımızın icabı olaraksevgimizin, saygımızın icabı olarak başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'in ruh-u pâkine hediye olsun diye,başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemEfendimiz'in ruh-u pâkine hediye olsun diye, sonra onun mübarek âl'inin,ashâbının,etbâının ruhlarına hediye olsun diye;sonra onun mübarek âl'inin,ashâbının,etbâının ruhlarına hediye olsun diye; sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin, Ebû Bekr-i Sıddîkve Aliy-yi Mürtezâ'dan müteselsilen Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'yekadarEbû Bekr-i Sıddîkve Aliy-yi Mürtezâ'dan müteselsilen Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'yekadar gelmiş geçmişlerinin hepsinin; şu kitabı yazan Gümüşhâneli Efendimiz'ingelmiş geçmişlerinin hepsinin; şu kitabı yazan Gümüşhâneli Efendimiz'in ve bu hadisleri nakil ve rivayet eden râvilerin, hadisçilerin, alimlerin, fazılların,ve bu hadisleri nakil ve rivayet eden râvilerin, hadisçilerin, alimlerin, fazılların, kâmillerin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri cihat eyleyip malını,kâmillerin ruhlarına hediye olsun diye; bu beldeleri cihat eyleyip malını, mülkünü feda etmeye razı olup bu diyarlara gazâya gelip fethetmiş olan fatihlerin,mülkünü feda etmeye razı olup bu diyarlara gazâya gelip fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, hâsseten Fatih Sultan Muhammed Hân hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye, şehitlerin, gazilerin, hâsseten Fatih Sultan Muhammed Hân hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye, ordusu mensubu mübareklerin, Akşemseddin hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye;ordusu mensubu mübareklerin, Akşemseddin hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye; bu camiyi bina etmiş olan İskender Paşa adlı mübareğin, muhteremin ruhuna hediye olsun diye,bu camiyi bina etmiş olan İskender Paşa adlı mübareğin, muhteremin ruhuna hediye olsun diye, bu camiyi ondan sonra zaman zaman tamir ve tecdit ve tevsî edenlerin,bu camiyi ondan sonra zaman zaman tamir ve tecdit ve tevsî edenlerin, az çok bu işlere yardımcı olanların cümlesinin ruhlarına vâsıl olsun, ruhları şâd olsun diye;az çok bu işlere yardımcı olanların cümlesinin ruhlarına vâsıl olsun, ruhları şâd olsun diye; uzaktan, yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizinuzaktan, yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün geçmişlerinin, sevdiklerinin, yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye,âhirete göçmüş olan bütün geçmişlerinin, sevdiklerinin, yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye, ruhları şâd olsun, makamları âlâ olsun, dereceleri yüksek olsun, kabirleri nur dolsun diye; ruhları şâd olsun, makamları âlâ olsun, dereceleri yüksek olsun, kabirleri nur dolsun diye; biz yaşayan mü'minler de iman üzere yaşayalım, Allah'ın sevdiği a'mâl-i sâlihayı işleyelim,biz yaşayan mü'minler de iman üzere yaşayalım, Allah'ın sevdiği a'mâl-i sâlihayı işleyelim, Allah'ın sevdiği kul olalım, Allah'ın sevdiği sıfatlara sahip olalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu,Allah'ın sevdiği kul olalım, Allah'ın sevdiği sıfatlara sahip olalım, huzuruna sevdiği, razı olduğu, yüzlerimiz ak, alınlarımız açık olarak varalım diye, cennetiyle cemaliyle müşerref olalım diyeyüzlerimiz ak, alınlarımız açık olarak varalım diye, cennetiyle cemaliyle müşerref olalım diye bir Fâtiha, 11 İhlâs-ı şerîf okuyalım, onların ruhlarına hediye edelim, öyle başlayalım.

bir Fâtiha, 11 İhlâs-ı şerîf okuyalım, onların ruhlarına hediye edelim, öyle başlayalım.

Şimdi birinci hadîs-i şerîfi okuyama başlayalım.Şimdi birinci hadîs-i şerîfi okuyama başlayalım. Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 40. sayfasının 11.hadîs-i şerîfi. Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 40. sayfasının 11.hadîs-i şerîfi. İmam Tirmizîve daha başka kaynaklar rivayet etmiş.İmam Tirmizîve daha başka kaynaklar rivayet etmiş. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

İzâcâeküm men tardavnedînehû ve hulukehû. İzâcâeküm men tardavnedînehû ve hulukehû. "Dindarlığına, ahlâkının güzelliğine hoşnut olduğunuz gençler, kimseler size geldiği zaman.""Dindarlığına, ahlâkının güzelliğine hoşnut olduğunuz gençler, kimseler size geldiği zaman." Fenkihûhu."Onları nikâh ediverin." Veyafe-enkihûhu"Onları nikâhlayın, evlendirin, boş bırakmayın."

Fenkihûhu."Onları nikâh ediverin." Veyafe-enkihûhu"Onları nikâhlayın, evlendirin, boş bırakmayın."

Dindarlığı yerinde, ahlâkı güzel; birisini bulun, evlendiriverin.

Dindarlığı yerinde, ahlâkı güzel; birisini bulun, evlendiriverin.

İllâ tef'alû. "Eğer böyle yapmazsanız." Tekünfitnetünfi'l-ardi ve fesâdünarîd." İllâ tef'alû. "Eğer böyle yapmazsanız." Tekünfitnetünfi'l-ardi ve fesâdünarîd." O zaman yeryüzünde büyük bir fitne çıkar ve geniş bir bozgunculuk, fesat, fitne meydana gelir."

O zaman yeryüzünde büyük bir fitne çıkar ve geniş bir bozgunculuk, fesat, fitne meydana gelir."

Özet olarak, net olarak anladığımız ne?

Birileri yanımıza gelirse...
Özet olarak, net olarak anladığımız ne?

Birileri yanımıza gelirse...
Mesela Bayburt'tan, Aksaray'dan, Niğde'den kalkıyor, geliyor, hicret ediyor.Mesela Bayburt'tan, Aksaray'dan, Niğde'den kalkıyor, geliyor, hicret ediyor. Diyarbakır'dan veya Hakkâri'den, anarşi var; kalkıyor, geliyor.Diyarbakır'dan veya Hakkâri'den, anarşi var; kalkıyor, geliyor. Yoksul, ailede 11-12 çocuk var. Babasının bakmaya tâkati yok.Yoksul, ailede 11-12 çocuk var. Babasının bakmaya tâkati yok. Çocuk kalkıyor, buraya çalışmaya geliyor.Çocuk kalkıyor, buraya çalışmaya geliyor. Peygamber Efendimiz'in zamanında da buna benzer şeyler oluyordu. Peygamber Efendimiz'in zamanında da buna benzer şeyler oluyordu. Müslümanlığı sevdiği için adam Peygamber Efendimiz'in yanına kalkıp geliyordu. Müslümanlığı sevdiği için adam Peygamber Efendimiz'in yanına kalkıp geliyordu. Kabilesinden kalkıyordu, Peygamber Efendimiz'in yanına geliyordu.Kabilesinden kalkıyordu, Peygamber Efendimiz'in yanına geliyordu. Evi yok, barkı yok, parası yok, pulu yok.O zaman vakıf yok. Geliyor.

Evi yok, barkı yok, parası yok, pulu yok.O zaman vakıf yok. Geliyor.

Ahlâkı güzel mi? Güzel.

Dindar mı?

Namazında, niyazında, imanı kavî, sağlam.

Ahlâkı güzel mi? Güzel.

Dindar mı?

Namazında, niyazında, imanı kavî, sağlam.

"Evlendiriverin." diyor Peygamber Efendimiz.

Neden?

"Evlendiriverin." diyor Peygamber Efendimiz.

Neden?

Evlenme duygusu, erkekte ve kadında Allah'ın verdiği bir duygu; ayıp değil, günah değil.Evlenme duygusu, erkekte ve kadında Allah'ın verdiği bir duygu; ayıp değil, günah değil. Allah'ın yaptığında binlerce hikmetler vardır; yarattığında sebepler, incelikler, sırlar vardır.Allah'ın yaptığında binlerce hikmetler vardır; yarattığında sebepler, incelikler, sırlar vardır. Hepsi yerli yerindedir. Ayıp da değil,günah da değil. Allah böyle yaratmış.Hepsi yerli yerindedir. Ayıp da değil,günah da değil. Allah böyle yaratmış. Hem insanları böyle yaratmış;

Sübhânellezîhalaka'l-ezvâceküllehâ...

Hem insanları böyle yaratmış;

Sübhânellezîhalaka'l-ezvâceküllehâ...

Başka varlıkları da böyle çift çift yaratmış. Hurmanın bile erkeği var, dişisi var. Başka varlıkları da böyle çift çift yaratmış. Hurmanın bile erkeği var, dişisi var. Bahçedeki incir ağacının bile erkek incir var, dişi incir var.Bahçedeki incir ağacının bile erkek incir var, dişi incir var. Erkek incirden tomurcuk,kozalak-çocukların birbirlerine atıp oyun oynadıkları,Erkek incirden tomurcuk,kozalak-çocukların birbirlerine atıp oyun oynadıkları, savaştıkları şeyler- o gök incirler alınıp buraya asılmazsa burada incir olmuyor veya tatlı olmuyor.savaştıkları şeyler- o gök incirler alınıp buraya asılmazsa burada incir olmuyor veya tatlı olmuyor. Hurmaya da öyle aşı yapılmazsa hurma bereketli, güzel olmuyor.Hurmaya da öyle aşı yapılmazsa hurma bereketli, güzel olmuyor. Allah bitkileri bile böyle yaratmış. Hikmetleri var. Çeşitli sebepleri var.Allah bitkileri bile böyle yaratmış. Hikmetleri var. Çeşitli sebepleri var. Erkekli dişili, çift çift, zevczevc, eş eş yaratmış. İnsanları da böyle yaratmış.Erkekli dişili, çift çift, zevczevc, eş eş yaratmış. İnsanları da böyle yaratmış. Kimisi erkek,zükur; kimisi inas yani hanım.

Kimisi erkek,zükur; kimisi inas yani hanım.

Millet hanımlardan utanıyor...Cahiliye devri Arapları utanmış.

Millet hanımlardan utanıyor...Cahiliye devri Arapları utanmış.

Eyvah, bir çocuğu oldu, ne oldu?

Kız oldu.

Eyvah, bir çocuğu oldu, ne oldu?

Kız oldu.

"Vay benim başıma gelenler! Eyvah, eyvah, eyvah... Kız çocuğu oldu!"

"Vay benim başıma gelenler! Eyvah, eyvah, eyvah... Kız çocuğu oldu!"

Yetevârâmine'l-kavmi minsûimâbüşşirabihî.

Yetevârâmine'l-kavmi minsûimâbüşşirabihî.

"Kız çocuğun oldu." diye haber verildiğinde insanlardan saklanacak yer arıyor, "Kız çocuğun oldu." diye haber verildiğinde insanlardan saklanacak yer arıyor, perdelerin arkasına saklanmak istiyor;

perdelerin arkasına saklanmak istiyor;

"Kız çocuğum olduğunu duymasınlar, yüzüm kıpkırmızı olacak, mahcup olacağım."

"Kız çocuğum olduğunu duymasınlar, yüzüm kıpkırmızı olacak, mahcup olacağım."

Erkek olsaydı tabii büyüyecekti, cengâver olacaktı, deveye, ata binecekti, Erkek olsaydı tabii büyüyecekti, cengâver olacaktı, deveye, ata binecekti, babasıyla beraber hücum dediği zaman hücum edecekti,"savaş" dediği zaman savaşacaktı.

babasıyla beraber hücum dediği zaman hücum edecekti,"savaş" dediği zaman savaşacaktı.

Erkek iyi.

Ama kız?

Kız mazlum,mâsum, âciz, nâçiz, eksik etek, kusurlu.

Erkek iyi.

Ama kız?

Kız mazlum,mâsum, âciz, nâçiz, eksik etek, kusurlu.

Kızı istemiyorlardı.

İslâm bunu reddediyor. Böyle şey yok.
Kızı istemiyorlardı.

İslâm bunu reddediyor. Böyle şey yok.
Kız da erkek de Allah'ınverdiği bir şeydir. Allah hayırlısını versin.Kız da erkek de Allah'ınverdiği bir şeydir. Allah hayırlısını versin. Kızın da erkeğin de hayırlısını versin.

Kızın da erkeğin de hayırlısını versin.

Bizden önceki ümmetlerde evlenmenin karşısına çıkanlar olmuş. Bizden önceki ümmetlerde evlenmenin karşısına çıkanlar olmuş. Papazlardan, rahiplerden, dindarlık taslayan kimselerden evlenmemek taraftarı olanlar olmuş.Papazlardan, rahiplerden, dindarlık taslayan kimselerden evlenmemek taraftarı olanlar olmuş. Hem kadınlar rahibe oluyor, evlenmiyor, hem erkekler rahip oluyor, evlenmiyor;Hem kadınlar rahibe oluyor, evlenmiyor, hem erkekler rahip oluyor, evlenmiyor; dünyadan kaçıyor, dağ başlarına gidiyor.

dünyadan kaçıyor, dağ başlarına gidiyor.

Lâ rahbâniyyetefi'l-İslâm.

İslâm'da böyle şey yok. Evlenmemek yok.
Lâ rahbâniyyetefi'l-İslâm.

İslâm'da böyle şey yok. Evlenmemek yok.
Dağların başlarına çekilip de cemiyetten, insanlardan kaçmak yok. Dağların başlarına çekilip de cemiyetten, insanlardan kaçmak yok. Eğer illa bir şey yapılacaksa,"Bu ümmetin ruhbanlığı cihattır." diye Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var.Eğer illa bir şey yapılacaksa,"Bu ümmetin ruhbanlığı cihattır." diye Efendimiz'in hadîs-i şerîfi var. Yani İslâm dini fıtrata, insanın yaratılışına uygun.

Yani İslâm dini fıtrata, insanın yaratılışına uygun.

İnsan bakıyorsun erkek veya dişi; kedi erkek veya dişi; muhabbet kuşu erkek veya dişi. İnsan bakıyorsun erkek veya dişi; kedi erkek veya dişi; muhabbet kuşu erkek veya dişi. Ne yapalım yani fıtrat,Allah böyleyaratmış.İslâm dini bunun ayıp veya günah olmadığını beyan ediyor.Ne yapalım yani fıtrat,Allah böyleyaratmış.İslâm dini bunun ayıp veya günah olmadığını beyan ediyor. Mesela oğlu İbrahim vefat ettiği zaman demişler ki;

"Peygamber Efendimiz'in oğlu öldü de
Mesela oğlu İbrahim vefat ettiği zaman demişler ki;

"Peygamber Efendimiz'in oğlu öldü de
güneş onun için tutuldu."

Hemen hutbeyeçıkmış, demiş ki;

güneş onun için tutuldu."

Hemen hutbeyeçıkmış, demiş ki;

"Ey insanlar! Ay ve güneş Allah'ın kudretini gösteren birer alamettir. "Ey insanlar! Ay ve güneş Allah'ın kudretini gösteren birer alamettir. Bunların tutulmaları belli kanunlara göre olur. Bunların tutulmaları belli kanunlara göre olur. Bunların dünyadaki bir insanın ölmesiyle, doğmasıyla ilişkisi yoktur. Bunların dünyadaki bir insanın ölmesiyle, doğmasıyla ilişkisi yoktur. Ona üzüldü de ondan tutuldu diye bir şey bahis konusu değildir."

Neyi söylüyor?

Ona üzüldü de ondan tutuldu diye bir şey bahis konusu değildir."

Neyi söylüyor?

İlmi söylüyor Peygamber Efendimiz,hakikati söylüyor.İlmi söylüyor Peygamber Efendimiz,hakikati söylüyor. Yoksa susuverse; "Bak oğlu vefat etti diye ay, güneş bile yas tutuyor." diye öyle şey yapıp gidecek.Yoksa susuverse; "Bak oğlu vefat etti diye ay, güneş bile yas tutuyor." diye öyle şey yapıp gidecek. Susmuyor;

"Hayırbu durumun bununla ilişkisi yoktur, bu gerçek dışıdır." diye söylüyor.

Susmuyor;

"Hayırbu durumun bununla ilişkisi yoktur, bu gerçek dışıdır." diye söylüyor.

Efendimiz buyurmuş ki;

en-Nikâhusünnetî.
Efendimiz buyurmuş ki;

en-Nikâhusünnetî.
"Evlenmek benim sünnetimdir, yolumdur, töremdir,âdetimdir."Evlenmek benim sünnetimdir, yolumdur, töremdir,âdetimdir. Kim benim töremden saparsa benden değildir. Bana uyacak."

Kim benim töremden saparsa benden değildir. Bana uyacak."

Ben hocayım âcizâne, birisine diyorum ki;

"Kalk, şuraya gidelim."

Ben hocayım âcizâne, birisine diyorum ki;

"Kalk, şuraya gidelim."

"Yok" diyor, şöyle de böylede...

Olmaz ki...

Değil hocasının insana
"Yok" diyor, şöyle de böylede...

Olmaz ki...

Değil hocasının insana
"Kalk, gidelim."dediğinde insanın hık mık demesi;

"Kalk, gidelim."dediğinde insanın hık mık demesi;

"Arkadaş arkadaşa 'Kalk, gidelim.' dediği zaman, arkadaşı 'Nereye?' diye sorarsa "Arkadaş arkadaşa 'Kalk, gidelim.' dediği zaman, arkadaşı 'Nereye?' diye sorarsa arkadaşlığa sığmaz." derdi bizim rahmetli Muhammed Zahid Kotku Hocamız hazretleri.

arkadaşlığa sığmaz." derdi bizim rahmetli Muhammed Zahid Kotku Hocamız hazretleri.

İtimat mıetmiyorsun? Pazarlık mı yapacaksın?

"Arkadaşın 'kalk' diyor, gideceksin." derdi.

İtimat mıetmiyorsun? Pazarlık mı yapacaksın?

"Arkadaşın 'kalk' diyor, gideceksin." derdi.

Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacak.Müslümansa uyacak. Uyması lazım. Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacak.Müslümansa uyacak. Uyması lazım. Onda fayda var, fazilet var.

Onda fayda var, fazilet var.

"Ben dindarlık yapacağım,tesbih çekeceğim." diye sen evlenme, ötekisi"Ben dindarlık yapacağım,tesbih çekeceğim." diye sen evlenme, ötekisi "Ben ondan daha çok dindarlık yapacağım." diye o da evlenmesin, ne olur?

"Ben ondan daha çok dindarlık yapacağım." diye o da evlenmesin, ne olur?

Türkiye'de müslüman kalmaz. İnsan kalmaz.

Öyle şey olur mu?

Türkiye'de müslüman kalmaz. İnsan kalmaz.

Öyle şey olur mu?

Dinimizin aslı, esası, özüinsan tabiatine uygun.

Mesela evlenmek var.
Dinimizin aslı, esası, özüinsan tabiatine uygun.

Mesela evlenmek var.
Katoliklerde boşanmak yok, yasak.

Bu adam, bu kadın hayırsızsa ne olacak?

Katoliklerde boşanmak yok, yasak.

Bu adam, bu kadın hayırsızsa ne olacak?

Boşanmak yok. O da aykırı.

İslâm ne yapmış?

Boşanmak yok. O da aykırı.

İslâm ne yapmış?

Evlenmek de var, şartlar uymadığı zaman boşanmak da var. O da bir yol. Evlenmek de var, şartlar uymadığı zaman boşanmak da var. O da bir yol. O da gerekebilir, mecburiyet olabilir.

O da gerekebilir, mecburiyet olabilir.

İslâm realite dini, hakikat dini.

Bir adam geldi, evlenmedi, ne olacak?

İslâm realite dini, hakikat dini.

Bir adam geldi, evlenmedi, ne olacak?

Yeryüzünde yaygın fitne, fesat olur.

Neden?

Bu adam kendi ruhî dengesini koruyamaz.
Yeryüzünde yaygın fitne, fesat olur.

Neden?

Bu adam kendi ruhî dengesini koruyamaz.
Evlenmeyen bir insanın ruhî dengesini koruması çok zordur.Evlenmeyen bir insanın ruhî dengesini koruması çok zordur. Çünkü tabiati içeriden bastırır; aklı yukarıdan ezer, susturmaya çalışır.Çünkü tabiati içeriden bastırır; aklı yukarıdan ezer, susturmaya çalışır. O bastırır, bu susturur derken boru bir yerden pat diye patlar. O bastırır, bu susturur derken boru bir yerden pat diye patlar. Hadi teknisyen getir de cihazı tamir et. Hasta olur. Anormal olur.Hadi teknisyen getir de cihazı tamir et. Hasta olur. Anormal olur. Bunun normal bir şekilde,Allah'ın yarattığı şekilde yerine gelmesi lazım.Bunun normal bir şekilde,Allah'ın yarattığı şekilde yerine gelmesi lazım. Onun için Peygamber Efendimiz kendisi evlenmiş, bize yol göstermiş,Onun için Peygamber Efendimiz kendisi evlenmiş, bize yol göstermiş, "Nikâh benim sünnetimdir."diye tavsiye etmiş.

"Nikâh benim sünnetimdir."diye tavsiye etmiş.

Şimdi bu çocuğu, delikanlıyı evlendirmezsen onun korunması bir zor, Şimdi bu çocuğu, delikanlıyı evlendirmezsen onun korunması bir zor, bu tarafta bu kızın korunması bir başka zor.bu tarafta bu kızın korunması bir başka zor. Perdenin arkasından bakmaya başlar, sokağın köşesinde zincir çevirmeye başlar, ıslık çalmaya başlar,Perdenin arkasından bakmaya başlar, sokağın köşesinde zincir çevirmeye başlar, ıslık çalmaya başlar, kaş göz kıpırdatmaya başlar. Hadi bakalım, günahların bir kısmı onlara yazılır,kaş göz kıpırdatmaya başlar. Hadi bakalım, günahların bir kısmı onlara yazılır, bir kısmı da analarına, babalarına yazılır.

Neden?

bir kısmı da analarına, babalarına yazılır.

Neden?

Bunların vakti geldiği halde sen bunları evlendirmedin; Bunların vakti geldiği halde sen bunları evlendirmedin; bak bunlar böyle fitne ve fesada dayanamıyor, meylediyor diyebak bunlar böyle fitne ve fesada dayanamıyor, meylediyor diye anasına babasına günah yazılır.

anasına babasına günah yazılır.

Onun için Bahauddin-i Nakşibend Efendimiz hanımına tembihlemiş;

Onun için Bahauddin-i Nakşibend Efendimiz hanımına tembihlemiş;

"Bizim kız büluğa erince haberdar olayım,bana bildiriver."

Valide hanım da gelmiş;

"Bizim kız büluğa erince haberdar olayım,bana bildiriver."

Valide hanım da gelmiş;

"Kızın büluğa erdi. Âdet gördü." diye söyleyince hemen gitmiş, talebelerinden birisine;

"Kızın büluğa erdi. Âdet gördü." diye söyleyince hemen gitmiş, talebelerinden birisine;

"Kızımı sana veriyorum, al." demiş.

"Kızımı sana veriyorum, al." demiş.

"Aman efendim, ben beş parasız bir insanım, talebeyim, maaşım yok, "Aman efendim, ben beş parasız bir insanım, talebeyim, maaşım yok, geçimim yok, evim yok, barkım yok."

geçimim yok, evim yok, barkım yok."

Ama vermiş. Sevdiği, dindar bir insan.

Burada da ne diyor Peygamber Efendimiz;

Ama vermiş. Sevdiği, dindar bir insan.

Burada da ne diyor Peygamber Efendimiz;

"Ahlâkını ve dindarlığını sevdiğiniz bir kimseyse evlendiriverin."

"Ahlâkını ve dindarlığını sevdiğiniz bir kimseyse evlendiriverin."

"Parasızlığına, pulsuzluğuna bakıp da evlendirmekten, "Parasızlığına, pulsuzluğuna bakıp da evlendirmekten, kız vermekten veya oğlunuza almaktan geri kalmayın." diyor.

kız vermekten veya oğlunuza almaktan geri kalmayın." diyor.

Çünkü yuva kuracaklar. Büyüklerimiz "Evlenenle, iş kurana Allah yardım eder." demiş.Çünkü yuva kuracaklar. Büyüklerimiz "Evlenenle, iş kurana Allah yardım eder." demiş. Haktır, gerçektir, öyledir. Allah evlenene de yardım eder, iş kurana da yardım eder.Haktır, gerçektir, öyledir. Allah evlenene de yardım eder, iş kurana da yardım eder. Allah rızası için olunca nice nice hayır kapılarını açar, olur biter. Bunların yapılması lazım.

Allah rızası için olunca nice nice hayır kapılarını açar, olur biter. Bunların yapılması lazım.

Sizin yapacağınız en iyi aracılıklardan birisi, Sizin yapacağınız en iyi aracılıklardan birisi, salih bir kimseyi salih bir kimseyle eş olması konusunda destek oluvermek. Ayıp değil; sevap.

salih bir kimseyi salih bir kimseyle eş olması konusunda destek oluvermek. Ayıp değil; sevap.

Hatta bazı dini bütün insanlar,kale gibi sağlam insanlar... Hatta bazı dini bütün insanlar,kale gibi sağlam insanlar... Bak bu Bahauddin-i Nakşibend Efendimiz gibi... Hatta Hz. Ömer Efendimiz gibi.Bak bu Bahauddin-i Nakşibend Efendimiz gibi... Hatta Hz. Ömer Efendimiz gibi. Sahabe ahlâkı bu. Gidip sevdiği insana söylemiş;

"Benim kızım var, sana vermek istiyorum.
Sahabe ahlâkı bu. Gidip sevdiği insana söylemiş;

"Benim kızım var, sana vermek istiyorum.
Al bunu." diye kendisi teklif etmiş.

Al bunu." diye kendisi teklif etmiş.

Kızı evde kaldığından değil, kız belki güzeller güzeli, melekler meleği ama işte ona teklif etmiş.Kızı evde kaldığından değil, kız belki güzeller güzeli, melekler meleği ama işte ona teklif etmiş. Bu da bir mertliktir, bu da bir dindarlıktan dolayıdır.

Bu da bir mertliktir, bu da bir dindarlıktan dolayıdır.

Ulemâdan bir zâtın melek gibi, ay parçası gibi güzel bir kızı varmış. Halife talip oluyor.Ulemâdan bir zâtın melek gibi, ay parçası gibi güzel bir kızı varmış. Halife talip oluyor. Hem büyük alim hem kız çok güzel. Kızı haremine alacak, evlenecek.Hem büyük alim hem kız çok güzel. Kızı haremine alacak, evlenecek. Emîrü'l-mü'minîn Emevî halifesinin karısı olacak, sarayda yaşayacak,Emîrü'l-mü'minîn Emevî halifesinin karısı olacak, sarayda yaşayacak, elleri sıcak sudan soğuk suya değmeyecek.elleri sıcak sudan soğuk suya değmeyecek. Teni güneş görmeyecek, gölgeler içinde rahat yaşayacak.Teni güneş görmeyecek, gölgeler içinde rahat yaşayacak. Hizmetçiler pervane gibi dönecek, meyveler tepsi tepsi gelecek,Hizmetçiler pervane gibi dönecek, meyveler tepsi tepsi gelecek, şerbetler, şuruplar, yiyecekler, içecekler... Karnı tok olacak.

şerbetler, şuruplar, yiyecekler, içecekler... Karnı tok olacak.

O alimne yapmış?

Alelacele, apar topar gitmiş, yoksul talebesinden bir tanesine;

O alimne yapmış?

Alelacele, apar topar gitmiş, yoksul talebesinden bir tanesine;

"Benim kızımı sanaveriyorum."demiş.

"Hocam, param yok."

"Benim kızımı sanaveriyorum."demiş.

"Hocam, param yok."

"Sus, al!"

Ona vermiş. Halife ikinci sefer istemeye geldiğinde,"Kız gitti, evli."diyor.
"Sus, al!"

Ona vermiş. Halife ikinci sefer istemeye geldiğinde,"Kız gitti, evli."diyor.
Yani kızı Emevî halifesinden kaçırmış, yoksul bir kimseye vermiş.

Neden?

Yani kızı Emevî halifesinden kaçırmış, yoksul bir kimseye vermiş.

Neden?

Kızının âhiretini düşünüyor da ondan. Dünyasını düşünmüyor. Kızının âhiretini düşünüyor da ondan. Dünyasını düşünmüyor. Dünyada yiyeceği az olabilir, sofrası fakirâne olabilir ama âhirette cennetlik olsun, mühim olan o.Dünyada yiyeceği az olabilir, sofrası fakirâne olabilir ama âhirette cennetlik olsun, mühim olan o. Haram yiyip de cehennemlik olacağına, helal yiyip cennetlik olsun diye çalışmışlar.

Haram yiyip de cehennemlik olacağına, helal yiyip cennetlik olsun diye çalışmışlar.

İnsan kendi kızını icabında gidip birisine teklif de edebilir.

İnsan kendi kızını icabında gidip birisine teklif de edebilir.

"Ben benim kızı senin oğlana vermek istiyorum veya oğlum gel,"Ben benim kızı senin oğlana vermek istiyorum veya oğlum gel, senin paran pulun olmadığını biliyorum ama ben kızımı vermek istiyorum." diyebilir.

senin paran pulun olmadığını biliyorum ama ben kızımı vermek istiyorum." diyebilir.

Neden?

Dindarlığından. Kızının âhiretini düşündüğü için. Mümkün bu; ayıpdeğil, günah değil.
Neden?

Dindarlığından. Kızının âhiretini düşündüğü için. Mümkün bu; ayıpdeğil, günah değil.
Bunu yapanlar var.

Hatta birisi kendisi -gülerek- anlatıyor;

Bunu yapanlar var.

Hatta birisi kendisi -gülerek- anlatıyor;

"Ben büyük bir hocanın dersine devam edip, gidip geliyorum."

"Ben büyük bir hocanın dersine devam edip, gidip geliyorum."

Cemaatten birisi onun haline bakmış, beğenmiş; sakallı çocuk, dindar çocuk.

Cemaatten birisi onun haline bakmış, beğenmiş; sakallı çocuk, dindar çocuk.

"Oğlum" demiş, gitmiş yanına;"Benim kızı sana vermek istiyorum, evlendirmek istiyorum. "Oğlum" demiş, gitmiş yanına;"Benim kızı sana vermek istiyorum, evlendirmek istiyorum. Hazırlığını yap." demiş.

Hazırlığını yap." demiş.

"Hacı amca Allah senden razı olsun ama ben parasız pulsuz, yoksul, "Hacı amca Allah senden razı olsun ama ben parasız pulsuz, yoksul, meteliğe kurşun atan bir talebeyim. Yani bir şeyim yok."

"Yok, Allah yardım eder." demiş.

meteliğe kurşun atan bir talebeyim. Yani bir şeyim yok."

"Yok, Allah yardım eder." demiş.

Aradan bir zaman geçmiş, ötekisi ne yapsın; ev yok, bark yok, maaş yok, para yok,Aradan bir zaman geçmiş, ötekisi ne yapsın; ev yok, bark yok, maaş yok, para yok, pul yok, belki cüz'î bir maaşı var, belki o da yok,pul yok, belki cüz'î bir maaşı var, belki o da yok, belki oradan buradan zekâtla talebeliğini sürdürüyor. belki oradan buradan zekâtla talebeliğini sürdürüyor. Bir zaman daha geçmiş,yine yanına yanaşmış;

Bir zaman daha geçmiş,yine yanına yanaşmış;

"Bana bak delikanlı, ben sana bir teklifte bulunmuştum. Ne oldu?"

"Bana bak delikanlı, ben sana bir teklifte bulunmuştum. Ne oldu?"

İşte mahcup;hık da mık da...

Aradan bir zaman daha geçmiş;

"Bana bak." demiş.
İşte mahcup;hık da mık da...

Aradan bir zaman daha geçmiş;

"Bana bak." demiş.
Bir daha kıstırmış çocuğu. "Kızı getireceğim, bırakacağım senin oraya." demiş.

Bir daha kıstırmış çocuğu. "Kızı getireceğim, bırakacağım senin oraya." demiş.

Tabii bakmış ki kızın babası samimi, yani parasızlığına, pulsuzluğuna hakikaten aldırmıyor;Tabii bakmış ki kızın babası samimi, yani parasızlığına, pulsuzluğuna hakikaten aldırmıyor; "Peki öyleyse." demiş.Rahatlamış çocuk. Evlenmişler. Şimdi mutlular, bahtiyarlar."Peki öyleyse." demiş.Rahatlamış çocuk. Evlenmişler. Şimdi mutlular, bahtiyarlar. Kadın Mercedeslerde geziyor, kaloriferli dairelerde yaşıyor.

Kadın Mercedeslerde geziyor, kaloriferli dairelerde yaşıyor.

Ama babası onu hiç düşünmedi. Babası damadın dindarlığını düşündü, sonunda öyle oldu. Ama babası onu hiç düşünmedi. Babası damadın dindarlığını düşündü, sonunda öyle oldu. Allah öyle yapar. Zengin diye verirsin, tersi olur; fakir diye verirsin, zengin olur. Allah öyle yapar. Zengin diye verirsin, tersi olur; fakir diye verirsin, zengin olur. Allah yardım eder.

Allah yardım eder.

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim,Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim, bu evlilik meselesinde birbirinizin çocuklarını evlendirmekte yardımcı olun. Sevaptır.bu evlilik meselesinde birbirinizin çocuklarını evlendirmekte yardımcı olun. Sevaptır. Bu kızlarımız namazsız,niyazsız, herif-i nâşeriflere gelin gitmesin.Bu kızlarımız namazsız,niyazsız, herif-i nâşeriflere gelin gitmesin. Bu oğlanlarınız da namazsız, niyazsız, ayyar, fettan kızların elinde maskara duruma gelmesin.

Bu oğlanlarınız da namazsız, niyazsız, ayyar, fettan kızların elinde maskara duruma gelmesin.

Tamam mı?

Bu önemli bir hizmettir.

Tamam mı?

Bu önemli bir hizmettir.

Bizim başımız kalabalık, başımız kaşınsa kaşıyacak vaktimiz olmuyor ama Bizim başımız kalabalık, başımız kaşınsa kaşıyacak vaktimiz olmuyor ama bizim de bir yardım imkânımız olursa biz de yardım ederiz.

bizim de bir yardım imkânımız olursa biz de yardım ederiz.

"Düğününde elekle sutaşırız." derler, böyle şaka yaparlar."Düğününde elekle sutaşırız." derler, böyle şaka yaparlar. Elekle sutaşınmaz ama balyoz vuranın kenarda hık deyicisi gibi, bizde "Âmin" deriz, dua ederiz.Elekle sutaşınmaz ama balyoz vuranın kenarda hık deyicisi gibi, bizde "Âmin" deriz, dua ederiz. Bu işi yapmak lazım.

Neden yapmak lazım?

"Fitne ve fesat olur." diyor Peygamber Efendimiz.
Bu işi yapmak lazım.

Neden yapmak lazım?

"Fitne ve fesat olur." diyor Peygamber Efendimiz.
"Yeryüzünde büyük bir fitne olur, çok fesat yayılır." diyor. Flörtler başlar, yan bakmalar başlar."Yeryüzünde büyük bir fitne olur, çok fesat yayılır." diyor. Flörtler başlar, yan bakmalar başlar. Harama baktımı günah. Gözün zinası var, elin zinası var. Ahlâkı bozulur.Harama baktımı günah. Gözün zinası var, elin zinası var. Ahlâkı bozulur. Kötü yola saptığı, günah işlediği için ruhî depresyon ve dejenerasyon başlar.Kötü yola saptığı, günah işlediği için ruhî depresyon ve dejenerasyon başlar. Sonra bakarsın çocuk ruh doktoruna gidiyor, hasta.

Neden?

Sonra bakarsın çocuk ruh doktoruna gidiyor, hasta.

Neden?

Evlenmedi, problemler çıktı; fıttırır."Fıttırmak" diyor, Evlenmedi, problemler çıktı; fıttırır."Fıttırmak" diyor, yani gençlerin kelimesi bu, "oynattı" demek.Böyle olur.

yani gençlerin kelimesi bu, "oynattı" demek.Böyle olur.

Onun için Efendimiz'in hadîs-i şerîfi gelmişken bende bu meseleyi size söylüyorum; Onun için Efendimiz'in hadîs-i şerîfi gelmişken bende bu meseleyi size söylüyorum; birbirinize yardımcı olun.

birbirinize yardımcı olun.

el-Habisâtüli'l-habîsîneve'l-habîsûneli'l-habîsâti el-Habisâtüli'l-habîsîneve'l-habîsûneli'l-habîsâti ve't-tayyibâtüli't-tayyibîne ve't-tayyibûneli't-tayyibât.

ve't-tayyibâtüli't-tayyibîne ve't-tayyibûneli't-tayyibât.

İyi erkekler iyi kadınlara, iyi kadınlar iyi erkeklere nasip olsun. İyi erkekler iyi kadınlara, iyi kadınlar iyi erkeklere nasip olsun. Kötülere gitmesinler, dünyaları âhiretleri fena olmasın.

Tamam mı?

Birinci hadis bu.

Kötülere gitmesinler, dünyaları âhiretleri fena olmasın.

Tamam mı?

Birinci hadis bu.

Evlenmek sevaptır. Evlenen insanın sevabı bekârdan daha fazla olur. Evlenmek sevaptır. Evlenen insanın sevabı bekârdan daha fazla olur. Çünkü aklı sağlam durur, aklına başka şeyler gelmez. Sonra çocuğa bakmak sevaptır.Çünkü aklı sağlam durur, aklına başka şeyler gelmez. Sonra çocuğa bakmak sevaptır. Eve nafaka, gıda getirmek sevaptır. Bir aileye nezaret etmek sevaptır.Eve nafaka, gıda getirmek sevaptır. Bir aileye nezaret etmek sevaptır. Kadın, çocuk sahibi olursa emzirsin, cihat gibidir. Çocuğa baksa sevaptır. Kadın, çocuk sahibi olursa emzirsin, cihat gibidir. Çocuğa baksa sevaptır. Kocasına hizmet etse sevaptır.Kocasına hizmet etse sevaptır. Hatta ve hatta;"Karı koca arasındaki evlilik münasebetleri dahi sevaptır." diyor Peygamber Efendimiz.Hatta ve hatta;"Karı koca arasındaki evlilik münasebetleri dahi sevaptır." diyor Peygamber Efendimiz. Sahâbe-i kirâm şaşırmış, demişler ki;

Sahâbe-i kirâm şaşırmış, demişler ki;

"Olur mu böyle şey? Şehvetini uyguluyor, kaza ediyor, bundan da sevap olur mu?"

"Olur mu böyle şey? Şehvetini uyguluyor, kaza ediyor, bundan da sevap olur mu?"

"Olur. Harama gitseydi günah olacaktı ya, harama gitmedi, "Olur. Harama gitseydi günah olacaktı ya, harama gitmedi, işte bundan dolayı sevap oluyor." diye buyurmuş.

işte bundan dolayı sevap oluyor." diye buyurmuş.

Bu mesele böyledir, aziz ve muhterem kardeşlerim.

Bu mesele böyledir, aziz ve muhterem kardeşlerim.

Tabirimi biraz mâzur görün;İslâm evlilik konusunda son derece demokrattır.Tabirimi biraz mâzur görün;İslâm evlilik konusunda son derece demokrattır. "Demokrat" sözü adî kalır da, başka bir şey anlatabilmek için kelime bulamıyorum."Demokrat" sözü adî kalır da, başka bir şey anlatabilmek için kelime bulamıyorum. İslâm çok hür fikirli, geniş fikirli, yüksek fikirlidir; meseleyi böyle düşünür, böyle halleder.

İslâm çok hür fikirli, geniş fikirli, yüksek fikirlidir; meseleyi böyle düşünür, böyle halleder.

Bir gazeteci hanımefendi bizim bir profesör arkadaşa demiş ki;

Bir gazeteci hanımefendi bizim bir profesör arkadaşa demiş ki;

"İslâm'ı siz methediyorsunuz, bizi İslâm'a çağırıyorsunuz. "İslâm'ı siz methediyorsunuz, bizi İslâm'a çağırıyorsunuz. Ama şimdi bir koca dört tane kadın alıyor. Olur mu böyle?"

Ama şimdi bir koca dört tane kadın alıyor. Olur mu böyle?"

Evet, dörde kadar müsaade var ama adalet edemezse bir taneyle iktifa etsin diye de tavsiye var.Evet, dörde kadar müsaade var ama adalet edemezse bir taneyle iktifa etsin diye de tavsiye var. "Hiç olmazsa dörde kadar." demiş."Hiç olmazsa dörde kadar." demiş. "Avrupalılar metres tutuyorlar da onun sayısı belli değil ya." demiş.

"Avrupalılar metres tutuyorlar da onun sayısı belli değil ya." demiş.

O daha fena değil mi? Hiç olmazsa burada nesep belli, soy belli, ortak belli, ev belli.O daha fena değil mi? Hiç olmazsa burada nesep belli, soy belli, ortak belli, ev belli. Burada bir ahlâkî durum var. Öbür tarafta kimin kimden çocuğu olduğu belli değil.Burada bir ahlâkî durum var. Öbür tarafta kimin kimden çocuğu olduğu belli değil. Onların krallarının böyle çocukları var. Hatta bir fıkra var:

Onların krallarının böyle çocukları var. Hatta bir fıkra var:

Berlin'e bir köylü gelmiş. Demişler ki; "Oo, ne kadar krala benziyor!" Berlin'e bir köylü gelmiş. Demişler ki; "Oo, ne kadar krala benziyor!" Köylü ama tam kralın tipine benziyor. Krala da söylemişler. Kral çağırmış. Köylü ama tam kralın tipine benziyor. Krala da söylemişler. Kral çağırmış. Görmüş ki Allah Allah, hakikaten kendisinin tıpkısı, tıpkısının aynısı, benziyor.Görmüş ki Allah Allah, hakikaten kendisinin tıpkısı, tıpkısının aynısı, benziyor. Köylü de kralda birbirine benziyor. Fıkramıdır, gerçek mi oldu, bilmiyorum. Kral sormuş;

Köylü de kralda birbirine benziyor. Fıkramıdır, gerçek mi oldu, bilmiyorum. Kral sormuş;

"Senin annen hiç Berlin'e geldimi?" demiş.

"Senin annen hiç Berlin'e geldimi?" demiş.

Köylü de anlamış tabii bu sözün altında yatan mânayı;

Köylü de anlamış tabii bu sözün altında yatan mânayı;

"Yok annem gelmedi ama babam geldi." demiş.

Avrupa'nın ahlâkı bu.

"Yok annem gelmedi ama babam geldi." demiş.

Avrupa'nın ahlâkı bu.

Bu mu güzel?

Kralından tut aşağısına kadar... Bu ahlâk mı güzel?

Bu mu güzel?

Kralından tut aşağısına kadar... Bu ahlâk mı güzel?

Mesela bizim tarikatimizde nazar ber kadem kâidesi var.Mesela bizim tarikatimizde nazar ber kadem kâidesi var. Gözleri kız gibiayak parmağının ucunda olacak. Kız gibi yürüyecek.Gözleri kız gibiayak parmağının ucunda olacak. Kız gibi yürüyecek. Delikanlı ama etrafa bakmadan yürüyecek,efendi efendi yürüyecek. Bakarsa gözü takılır diye.

Delikanlı ama etrafa bakmadan yürüyecek,efendi efendi yürüyecek. Bakarsa gözü takılır diye.

Bu mu güzel, o mu güzel?

İslâm güzel tabi.

Bu mu güzel, o mu güzel?

İslâm güzel tabi.

Onun için İslâm'ın bu geniş fikirliliğini anlayıp ona göre hareket etmek lazım.

Onun için İslâm'ın bu geniş fikirliliğini anlayıp ona göre hareket etmek lazım.

Bir insan uzun zaman bekâr kalması doğru değildir, tavsiye etmem. Bir insan uzun zaman bekâr kalması doğru değildir, tavsiye etmem. Lise bitsin,pekâlâ. Üniversite bitsin,pekâlâ. Askerlik de bitsin, pekâlâ. İhtisas da bitsin, yoo! Lise bitsin,pekâlâ. Üniversite bitsin,pekâlâ. Askerlik de bitsin, pekâlâ. İhtisas da bitsin, yoo! İhtisas bitiyor, doktora bitsin, doçentlik bitsin, profesörlük bitsin... İhtisas bitiyor, doktora bitsin, doçentlik bitsin, profesörlük bitsin... O zaman ömür bitsin oluyor. Geciktirmek doğru değil.O zaman ömür bitsin oluyor. Geciktirmek doğru değil. Mümkünse lisedeyken evlendirmeli, değilse üniversitedeyken evlendirmeli. Mümkünse lisedeyken evlendirmeli, değilse üniversitedeyken evlendirmeli. Gözü nâmahreme bakmamalı. Kuşağı nâmahreme çözülmemeli. Dürüst yaşamalı.Gözü nâmahreme bakmamalı. Kuşağı nâmahreme çözülmemeli. Dürüst yaşamalı. Çünkü gençliğinden itibaren Allah'a itaat ederek yaşayan kimselerÇünkü gençliğinden itibaren Allah'a itaat ederek yaşayan kimseler Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek. Böyle yetişen gençlerin kıymeti çok fazla.Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek. Böyle yetişen gençlerin kıymeti çok fazla. Gençlerin öyle olmasına da çalışmak lazım. Ciddi bir şey bu.

Gençlerin öyle olmasına da çalışmak lazım. Ciddi bir şey bu.

İnsan tabiati anlaşılsın diye söyleyeyim:

İnsan tabiati anlaşılsın diye söyleyeyim:

Efendimiz bir genç sahabiyi devesinin arkasına alıyor da Arafat'a çıkıyorlar. Efendimiz bir genç sahabiyi devesinin arkasına alıyor da Arafat'a çıkıyorlar. Tabii Arafat'ta erkek hacılar da var, kadın hacılar da var.Tabii Arafat'ta erkek hacılar da var, kadın hacılar da var. Arkasındaki gencin gözü kadın hacılara takılmış.Arkasındaki gencin gözü kadın hacılara takılmış. Kadınlar da ona bakmışlar, o da ona bakmış herhalde... Hac bu, Arafat bu...Kadınlar da ona bakmışlar, o da ona bakmış herhalde... Hac bu, Arafat bu... O zaman diyor ki Peygamber Efendimiz;

O zaman diyor ki Peygamber Efendimiz;

"Ey gulam, ey çocuk, bu arefe günü öyle bir gündür ki bu günde gözüne, kulağına, "Ey gulam, ey çocuk, bu arefe günü öyle bir gündür ki bu günde gözüne, kulağına, âzâsına sahip olan sevap kazanır; sahip olamayan günaha girer."

âzâsına sahip olan sevap kazanır; sahip olamayan günaha girer."

Yani nâmahreme, yabancıya gözü bakmayacak. İslâm terbiyesi böyle. Yani nâmahreme, yabancıya gözü bakmayacak. İslâm terbiyesi böyle. Bu terbiyeyi alacağız.Ama Efendimiz'in nikâh sünnetini de vaktinde uygulayacağız.Bu terbiyeyi alacağız.Ama Efendimiz'in nikâh sünnetini de vaktinde uygulayacağız. Lisedeyken, üniversitedeyken, neyse evlenecek, fitne ve fesat olmayacak,Lisedeyken, üniversitedeyken, neyse evlenecek, fitne ve fesat olmayacak, flört olmayacak, vesaire olmayacak. Yani insanlar namuslu olacak. Hanımlar namuslu olacak. flört olmayacak, vesaire olmayacak. Yani insanlar namuslu olacak. Hanımlar namuslu olacak. Çocuklar salih evlat olacak. Analar babalar dürüst insanlar olacaklar. İslâm bunu emrediyor.

Çocuklar salih evlat olacak. Analar babalar dürüst insanlar olacaklar. İslâm bunu emrediyor.

İkinci hadîs-i şerîfe geçeyim.

İkinci hadîs-i şerîfe geçeyim.

Onikincihadîs-i şerîf:

İzâcâekümü'z-zâiru fe-ekrimûhu.

Onikincihadîs-i şerîf:

İzâcâekümü'z-zâiru fe-ekrimûhu.

Enes radıyallahuanh'ten.

"Size bir ziyaretçi geldiği zaman ona bir şeyler ikramda bulunun."

Enes radıyallahuanh'ten.

"Size bir ziyaretçi geldiği zaman ona bir şeyler ikramda bulunun."

Zâir, "ziyarete gelen kimse" demek. Hurma mı var, şerbet mi var, şeker mi var, çikolata mı var, Zâir, "ziyarete gelen kimse" demek. Hurma mı var, şerbet mi var, şeker mi var, çikolata mı var, börek mi var, çörek mi var,meyve mi var, koku mu var...

börek mi var, çörek mi var,meyve mi var, koku mu var...

Mesela Efendimiz "Oruçlunun ikramı kokudur."diyor. Oruçluya bir şey yedirilmiyor, ne yapacak? Mesela Efendimiz "Oruçlunun ikramı kokudur."diyor. Oruçluya bir şey yedirilmiyor, ne yapacak? O zaman koku [ikram edecek.]

Koku sol avucuna sürülüyormuş, bende bu sene öğrendim.
O zaman koku [ikram edecek.]

Koku sol avucuna sürülüyormuş, bende bu sene öğrendim.
Medine'de yaşlı bir Medineli hacı amca öyle dedi.Medine'de yaşlı bir Medineli hacı amca öyle dedi. Sağımı uzattım ben,"Sol elini uzat." dedi, şaşırdım.Sağımı uzattım ben,"Sol elini uzat." dedi, şaşırdım. Solu uzattım, esansı buraya sürdüSolu uzattım, esansı buraya sürdü .Sağ elin parmağıyla alınacakmış, koku kaşına, bıyığına filan sürülecekmiş..Sağ elin parmağıyla alınacakmış, koku kaşına, bıyığına filan sürülecekmiş. Yani yine sağla sürülüyor ama depolama sol elde, oradan sağ elle alınıp sürülüyormuş.

Yani yine sağla sürülüyor ama depolama sol elde, oradan sağ elle alınıp sürülüyormuş.

Oruçluya koku ikram edersin. Ötekine de neyin varsa bir şey ikram edeceksin. Oruçluya koku ikram edersin. Ötekine de neyin varsa bir şey ikram edeceksin. Misafire ikram etmek asalettir, cömertliktir, sevaptır, güzeldir.Misafire ikram etmek asalettir, cömertliktir, sevaptır, güzeldir. Onun için misafiri ikramsız bırakmamaya gayret edin.Onun için misafiri ikramsız bırakmamaya gayret edin. Elinizden geldiğince çay, şerbet,meyve, sebze, yiyecek,Elinizden geldiğince çay, şerbet,meyve, sebze, yiyecek, yemek, uzaktan gelmişse sofra çıkartmak lazım. Uzaktan geldi, millet hiç oralı olmuyor.

yemek, uzaktan gelmişse sofra çıkartmak lazım. Uzaktan geldi, millet hiç oralı olmuyor.

Bu adam sekiz saatlik yolculuktan, Ankara'dan geldi,bunun karnı açtır; Bu adam sekiz saatlik yolculuktan, Ankara'dan geldi,bunun karnı açtır; koy önüne peynir, zeytin, ekmek, bir şeyler yesin.

Geliyor;

"Yemek çıkartayım mı?"

koy önüne peynir, zeytin, ekmek, bir şeyler yesin.

Geliyor;

"Yemek çıkartayım mı?"

"Yok, teşekkür ederim."

Tamam, atlatıyor.

Birisi gelmiş, misafire sormuş;

"Yok, teşekkür ederim."

Tamam, atlatıyor.

Birisi gelmiş, misafire sormuş;

"Çay mı istersiniz, kahve mi?"

O da bastırmış;

"Çay mı istersiniz, kahve mi?"

O da bastırmış;

"Sen önce çay getir de kahveyi yemekten sonra getirirsin."

"Sen önce çay getir de kahveyi yemekten sonra getirirsin."

Sen misin öyle bir tanesiyle kurtulmak isteyen? Bir de yemek çıkartmış işin içine...

Sen misin öyle bir tanesiyle kurtulmak isteyen? Bir de yemek çıkartmış işin içine...

İmam-ı Gazzâlîdiyor ki; "Misafire külfetsiz ikram edin." İhyâ'sında böyle anlatıyor.İmam-ı Gazzâlîdiyor ki; "Misafire külfetsiz ikram edin." İhyâ'sında böyle anlatıyor. Misafire teküllüfsüz, tabiîbir şekilde ikramda bulunun.Misafire teküllüfsüz, tabiîbir şekilde ikramda bulunun. Yani aşırı parçalanıp, çok masraf yapıp ikram etmeyin. Yani aşırı parçalanıp, çok masraf yapıp ikram etmeyin. Kadınların misafir günleri oluyormuş, - Erenköy'de, Suadiye'de- duyuyorum, görmedim de;Kadınların misafir günleri oluyormuş, - Erenköy'de, Suadiye'de- duyuyorum, görmedim de; 18-20 çeşit ikram oluyormuş. 18-20 çeşit ikram oluyormuş. Pastanın bilmem kaç türlüsü, kuru tuzlunun bilmem kaç çeşidi, meyvenin bilmem kaç çeşidi...Pastanın bilmem kaç türlüsü, kuru tuzlunun bilmem kaç çeşidi, meyvenin bilmem kaç çeşidi... Yandı kocalar... O,dükkânda para kazanacağım diye uğraşsın,Yandı kocalar... O,dükkânda para kazanacağım diye uğraşsın, hanım öbür tarafta ortalığı mahvediyor. hanım öbür tarafta ortalığı mahvediyor. Büyüklerimiz külfetle, tekellüfle, gösterişle böyle fazla ikramı da yasaklamış.

Neden?

Büyüklerimiz külfetle, tekellüfle, gösterişle böyle fazla ikramı da yasaklamış.

Neden?

Sebebini de şöyle izah ediyor İmam-ı Gazzâlî; Sebebini de şöyle izah ediyor İmam-ı Gazzâlî; "Misafirinize tabiî ikramda bulunun;aşırı, zoraki, zorlamalı ikramda bulunmayın."Misafirinize tabiî ikramda bulunun;aşırı, zoraki, zorlamalı ikramda bulunmayın. Çünkü bir zaman gelir, misafir size gelmek isterse o zaman 'Gelmese ya,Çünkü bir zaman gelir, misafir size gelmek isterse o zaman 'Gelmese ya, tam ikram yapamayacağım.' dersiniz.tam ikram yapamayacağım.' dersiniz. O kadar şâşaalı ikram yapamayacağınız zaman,'Gelmese daha iyi.' diye gelmesini istemezsiniz.O kadar şâşaalı ikram yapamayacağınız zaman,'Gelmese daha iyi.' diye gelmesini istemezsiniz. Misafirin gelmesini istemeyene de Allah lanet eder!"

Misafirin gelmesini istemeyene de Allah lanet eder!"

Lanete uğramamak için hep isteyeceksin.Lanete uğramamak için hep isteyeceksin. Kendini de pes dedirtmemek için aşırı yapmayacaksın, tabiî, normal yapacaksın.

Kendini de pes dedirtmemek için aşırı yapmayacaksın, tabiî, normal yapacaksın.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Ben bir deve paçasına çağrılsam bile ziyafete, davete icabet ederim, giderim."

"Ben bir deve paçasına çağrılsam bile ziyafete, davete icabet ederim, giderim."

O zaman en ucuz şey, kesilen hayvanın ayakları. O zaman en ucuz şey, kesilen hayvanın ayakları. Kazana konuluyor, fokur fokur kaynıyor, hadi onu kaşıklıyorlar, içiyorlar;Kazana konuluyor, fokur fokur kaynıyor, hadi onu kaşıklıyorlar, içiyorlar; o zamana göre basit bir şey."Ona çağrılsam bile giderim." buyurmuş.o zamana göre basit bir şey."Ona çağrılsam bile giderim." buyurmuş. Birisinin evine gittiği zaman sirke ikram etmiş, sirkeye banmış Efendimiz.Birisinin evine gittiği zaman sirke ikram etmiş, sirkeye banmış Efendimiz. Allahua'lem, herhalde ekmeği bandı. "Sirke ne güzel azıktır,Allahua'lem, herhalde ekmeği bandı. "Sirke ne güzel azıktır, sirke ne kadar güzel katıktır." diye birde methetmiş.

sirke ne kadar güzel katıktır." diye birde methetmiş.

Ama bir başka sefer bir başka zât-ı muhterem kendisini evine çağırmış.Ama bir başka sefer bir başka zât-ı muhterem kendisini evine çağırmış. Sirkeyi methetmişti geçen sefer diye Peygamber Efendimiz'in önüne sirke çıkartmış.Sirkeyi methetmişti geçen sefer diye Peygamber Efendimiz'in önüne sirke çıkartmış. "Yo" demiş,"bu senin için değil." Yani adamına göre, evin gelirine göre de değişecek."Yo" demiş,"bu senin için değil." Yani adamına göre, evin gelirine göre de değişecek. Sen misafir olmadığı zaman sofranda neler var, söyle bakalım. Sen misafir olmadığı zaman sofranda neler var, söyle bakalım. Misafir olmadığı zaman neler var? En aşağı onlar olmalı.Misafir olmadığı zaman neler var? En aşağı onlar olmalı. Misafire ekmeğin küflü tarafını, ayranın içine fare düşmüş vermek olur mu?

Misafire ekmeğin küflü tarafını, ayranın içine fare düşmüş vermek olur mu?

Adam kapıyı vurmuş,"Allah rızası için, çok hararet var, susadım, bir tas su verir misiniz?"demiş. Adam kapıyı vurmuş,"Allah rızası için, çok hararet var, susadım, bir tas su verir misiniz?"demiş. Fıkra bu, olmuş hadise değil belki. Çocuk demiş ki;

"İstersen ayran vereyim amca?"

Fıkra bu, olmuş hadise değil belki. Çocuk demiş ki;

"İstersen ayran vereyim amca?"

"E evladım, anana babana sor, yani daha iyi olur ama belki razı olmazlar."

"E evladım, anana babana sor, yani daha iyi olur ama belki razı olmazlar."

"Yok yok, olurlar." demiş. Bir tas ayran getirmiş. Adam oh içmiş,ayran hoşuna gitmiş.

"Yok yok, olurlar." demiş. Bir tas ayran getirmiş. Adam oh içmiş,ayran hoşuna gitmiş.

"Amca, birdaha vereyim istersen?" demiş.

Adam çocuğa bakmış;

"Amca, birdaha vereyim istersen?" demiş.

Adam çocuğa bakmış;

"E peki, hadi bir daha getir bakalım."

Bir daha içmiş.

"E peki, hadi bir daha getir bakalım."

Bir daha içmiş.

"Amca, bir daha getireyim istersen?"

"Evladım, annen baban kızar belki." demiş.

"Amca, bir daha getireyim istersen?"

"Evladım, annen baban kızar belki." demiş.

"Yok yok, kızmaz. Zaten ayranın içine fare düşmüştü de ondan." demiş. Adam;

"Yok yok, kızmaz. Zaten ayranın içine fare düşmüştü de ondan." demiş. Adam;

"Hay Allah!" diye tasıkütyere vurunca, çocuk bu sefer annesine bangır bangır bağırmaya başlamış;

"Hay Allah!" diye tasıkütyere vurunca, çocuk bu sefer annesine bangır bangır bağırmaya başlamış;

"Annee! Köpeğin çanağını adam yere vurdu!"diye.

Şimdi hizmet de böyle olmaz yani.
"Annee! Köpeğin çanağını adam yere vurdu!"diye.

Şimdi hizmet de böyle olmaz yani.
Misafire ikram edecek, köpeğin çanağını alıyor, içine fare düşmüş ayranı ikram ediyor.Misafire ikram edecek, köpeğin çanağını alıyor, içine fare düşmüş ayranı ikram ediyor. Bu ayıp, bu günah. Kendisinin yediği, içtiği gibi güzel bir şey olması lazım. Bu ayıp, bu günah. Kendisinin yediği, içtiği gibi güzel bir şey olması lazım. İçeceği gibi, beğeneceği gibi olması lazım.

İçeceği gibi, beğeneceği gibi olması lazım.

Lente nâlü'l- birre hattâ tünfikûm immâ tuhibbûn.Lente nâlü'l- birre hattâ tünfikûm immâ tuhibbûn. "Sevdiğiniz şeyleri sadaka olarak, zekât olarak infak etmedikçe, vermedikçe,"Sevdiğiniz şeyleri sadaka olarak, zekât olarak infak etmedikçe, vermedikçe, gönül zenginliğine ulaşmadıkça takvâ ehli insan sayılmazsınız.gönül zenginliğine ulaşmadıkça takvâ ehli insan sayılmazsınız. Birru takvâya nâil insan sayılmazsınız." diye âyet-i kerîme bildiriyor.

Birru takvâya nâil insan sayılmazsınız." diye âyet-i kerîme bildiriyor.

İnsan sevdiğinden verecek. Güzelinden verecek. İnsan sevdiğinden verecek. Güzelinden verecek. Verdiği şey beğenilecek, makbule geçecek, yani hoş olacak.

Verdiği şey beğenilecek, makbule geçecek, yani hoş olacak.

Evet, ziyaretin ve ikramın buna benzer kâideleri var.Evet, ziyaretin ve ikramın buna benzer kâideleri var. Evinize ziyaretçi gelince onun gönlünü hoş edecek bir şeyler ikram etmeye çalışın.

Evinize ziyaretçi gelince onun gönlünü hoş edecek bir şeyler ikram etmeye çalışın.

İzâci'tümü's-salâte venahnu sücûdun fe'scüdûİzâci'tümü's-salâte venahnu sücûdun fe'scüdû velâ teuddûhâ şey'en vemen edreke rek'aten vekad edreke's-salâh.

velâ teuddûhâ şey'en vemen edreke rek'aten vekad edreke's-salâh.

Ebû Hüreyre radıyallahuanh'ten.16.hadîs-i şerîfe geçtik. Ebû Hüreyre radıyallahuanh'ten.16.hadîs-i şerîfe geçtik. Diyor ki Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte;

Diyor ki Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte;

İzâci'tümü's-salâte. "Camiye namaz kılmaya geldiğiniz zaman." İzâci'tümü's-salâte. "Camiye namaz kılmaya geldiğiniz zaman." Ve nahnu sücûdun. "Biz secdeye varmışken geldiyseniz..."

Ve nahnu sücûdun. "Biz secdeye varmışken geldiyseniz..."

Allahu Ekber demiş, Semi allâhuli-menhamideh denmiş, Allahu Ekber demiş, Semi allâhuli-menhamideh denmiş, Rabbenâveleke'l-hamd denmiş, Allahu Ekber secdeye varılmış.Rabbenâveleke'l-hamd denmiş, Allahu Ekber secdeye varılmış. O zaman adam geldi, kapıdan, camiden içeriye girdi; imam, cemaat secdede...

O zaman adam geldi, kapıdan, camiden içeriye girdi; imam, cemaat secdede...

"Biz secdedeyken siz namaza geldiyseniz, fe'scüdûsiz de secde edin, "Biz secdedeyken siz namaza geldiyseniz, fe'scüdûsiz de secde edin, bizimle beraber secdeye gidin."

bizimle beraber secdeye gidin."

Bir secdeye yetiştiyseniz -tek secde olmaz diyorlar- ikincisini de yapın,Bir secdeye yetiştiyseniz -tek secde olmaz diyorlar- ikincisini de yapın, ondan sonra yine bize bağlanırsınız.Yani secdeyi kaçırmamaya çalışın. ondan sonra yine bize bağlanırsınız.Yani secdeyi kaçırmamaya çalışın. Bazısı yukarıda bekliyor; secdeleri bitirsin, tekrar kalksın veya otursun diye bekliyor.Bazısı yukarıda bekliyor; secdeleri bitirsin, tekrar kalksın veya otursun diye bekliyor. Lüzum yok. Secdeye varır, bir tanesini ikilersiniz. Ama secdenizi yapın.

Lüzum yok. Secdeye varır, bir tanesini ikilersiniz. Ama secdenizi yapın.

Velâ teuddûhâ şey'en. "Ama bunu rekâttan saymayın."

Sevabı vardır.
Velâ teuddûhâ şey'en. "Ama bunu rekâttan saymayın."

Sevabı vardır.
İnsan bir an önce namaza girdiği için o anın büyük sevabı vardır. İnsan bir an önce namaza girdiği için o anın büyük sevabı vardır. Ama rükûya yetişemedimi rekât sayılmaz.Ama rükûya yetişemedimi rekât sayılmaz. Rükûda sübhâne Rabbiye'l-azîm, sübhâne Rabbiye'l-azîm, sübhâne Rabbiye'l-azîmdedi;Rükûda sübhâne Rabbiye'l-azîm, sübhâne Rabbiye'l-azîm, sübhâne Rabbiye'l-azîmdedi; Allahu Ekber dedi, o zaman yetişti adam; o rekâta yetişmemiş sayılır.Allahu Ekber dedi, o zaman yetişti adam; o rekâta yetişmemiş sayılır. Secde eder, o fazilet, sevap kazanıyor ama rekâttan sayılmaz.

Secde eder, o fazilet, sevap kazanıyor ama rekâttan sayılmaz.

Ve men edrekerek'aten ve kadedreke's-salâh.Ve men edrekerek'aten ve kadedreke's-salâh. "Rekâta,rükûya yetişmişse namaza yetişmiş demek olur."

"Rekâta,rükûya yetişmişse namaza yetişmiş demek olur."

Rükûda sübhanallah diyecek kadar imamla mutabakat, Rükûda sübhanallah diyecek kadar imamla mutabakat, aynı zamanda rükûda kalma vakti olmuşsa o rekâta yetişmiştir.aynı zamanda rükûda kalma vakti olmuşsa o rekâta yetişmiştir. Yani camiden içeri girdi, cemaat sübhâne Rabbiye'l-azîm demekle meşgul,Yani camiden içeri girdi, cemaat sübhâne Rabbiye'l-azîm demekle meşgul, o da Allahu Ekber,Allahu Ekber dedi, rükûya vardı, sübhâne Rabbiye'l-azîm dedi.o da Allahu Ekber,Allahu Ekber dedi, rükûya vardı, sübhâne Rabbiye'l-azîm dedi. Ondan sonra imamın semiallâhuli-menhamideh sözünü duydu.Ondan sonra imamın semiallâhuli-menhamideh sözünü duydu. Tamam, o rekâta yetişmiş sayılır. Onu da kaçırırsa yetişmemiş sayılıyor.Tamam, o rekâta yetişmiş sayılır. Onu da kaçırırsa yetişmemiş sayılıyor. Fâtiha'da, ondan evvel Sübhâneke'de katıldığı zaman zaten rekâta yetiştiğini biliyorsunuz.

Fâtiha'da, ondan evvel Sübhâneke'de katıldığı zaman zaten rekâta yetiştiğini biliyorsunuz.

Bu hadis de böyle.

Bu hadis de böyle.

İzâci'teile's-salâti fe-vecedte'n-nâse yusallûnefe-sallimeahüm İzâci'teile's-salâti fe-vecedte'n-nâse yusallûnefe-sallimeahüm ve inkünte kadsalleyte tekün leke nâfileten ve hâzihî mektûbeten.ve inkünte kadsalleyte tekün leke nâfileten ve hâzihî mektûbeten. (veyahut ve hâzihîmektûbetün)

Namazla ilgili bir başka mesele.

(veyahut ve hâzihîmektûbetün)

Namazla ilgili bir başka mesele.

İzâci'teile's-salâti. "Camiye namaz kılmaya geldin.İzâci'teile's-salâti. "Camiye namaz kılmaya geldin. "Fe-vecedte'n-nâseyusallûne."Baktın ki insanlar namazda, namazı kılıp dağılmamışlar.""Fe-vecedte'n-nâseyusallûne."Baktın ki insanlar namazda, namazı kılıp dağılmamışlar." İnsanlar camide.İnsanlar camide. Fe-sallimeahüm."Sende onlarla beraber namazı kıl." Ve in künte kadsalleyte.Fe-sallimeahüm."Sende onlarla beraber namazı kıl." Ve in künte kadsalleyte. "Daha önce kılmış bile olsan."

"Daha önce kılmış bile olsan."

Kılmıştın, camiye geldin, insanlara baktın daha namazı kılmamışlar.Kılmıştın, camiye geldin, insanlara baktın daha namazı kılmamışlar. Daha önce kılmış bile olsan sen de onlarla kıl.

Daha önce kılmış bile olsan sen de onlarla kıl.

Bazen öyle olabiliyor.Bazen öyle olabiliyor. Yani cemaat gecikmiş olabiliyor, başka meseleler olabiliyor. Yani cemaat gecikmiş olabiliyor, başka meseleler olabiliyor. Zuhru ahîrvar, asr-ı sânivar, işâ-isâni var.Zuhru ahîrvar, asr-ı sânivar, işâ-isâni var. Bazı beldelerde camiler farklı farklı zamanlarda namaz kılabiliyorlar.Bazı beldelerde camiler farklı farklı zamanlarda namaz kılabiliyorlar. Veyahut imam,müezzin gelmemiş oluyor. Kapı açılmamış oluyor, gecikmiş oluyor.

Veyahut imam,müezzin gelmemiş oluyor. Kapı açılmamış oluyor, gecikmiş oluyor.

Orada insanları gördün mü, onlar namaz kılarken sende onlarla beraber o namazı kıl, Orada insanları gördün mü, onlar namaz kılarken sende onlarla beraber o namazı kıl, daha önce kılmış bile olsan. Çünkü;

Tekün leke nâfileten.
daha önce kılmış bile olsan. Çünkü;

Tekün leke nâfileten.
"Bu senin için ikinci bir sevap namaz olur."

"Bu senin için ikinci bir sevap namaz olur."

Ötekiler için mektûbe, farz bir namaz bile olsa senin için nafile olur, sevap olur. Kaçırmayacaksın.

Ötekiler için mektûbe, farz bir namaz bile olsa senin için nafile olur, sevap olur. Kaçırmayacaksın.

Bu umumiyetle evlere gittiğimiz zaman oluyor. Arkadaşlar çağırıyorlar eve, gidiyoruz.Bu umumiyetle evlere gittiğimiz zaman oluyor. Arkadaşlar çağırıyorlar eve, gidiyoruz. Bakıyoruz ki orada cemaat toplanmış. Bakıyoruz ki orada cemaat toplanmış. Ben namazı kılmış gidiyorum ama orada onlar kılmamışlar, yemekteler.Ben namazı kılmış gidiyorum ama orada onlar kılmamışlar, yemekteler. Ondan sonra namaz kılmaya kalkıyorlar.Ondan sonra namaz kılmaya kalkıyorlar. Ben kılmıştım diye oturmasın sedirde, oda onlarla beraber kılsın, nafile olur.

Ben kılmıştım diye oturmasın sedirde, oda onlarla beraber kılsın, nafile olur.

Nafile ne demek?

Türkçe'de nafile,"boşuna" demek. Arapça'da"boşuna" demek değil.
Nafile ne demek?

Türkçe'de nafile,"boşuna" demek. Arapça'da"boşuna" demek değil.
Nafile,"sevaplı" demek; yani "farz değil ama sevap kazandıran" demek.Nafile,"sevaplı" demek; yani "farz değil ama sevap kazandıran" demek. İlave demek, fazilet demek.Onun için bir fazilet oluyor, sevap kazanma vesilesi oluyor.

İlave demek, fazilet demek.Onun için bir fazilet oluyor, sevap kazanma vesilesi oluyor.

İzâ celese'l-kâdî fî meclisihî hebata aleyhi melakâni yüseddidânihî ve yüveffikânihî İzâ celese'l-kâdî fî meclisihî hebata aleyhi melakâni yüseddidânihî ve yüveffikânihî ve yürşidânihî mâlemyecür fe-izâcâre araca ve terekâhu.

ve yürşidânihî mâlemyecür fe-izâcâre araca ve terekâhu.

İbn Abbas radıyallahuanhümâ'dan. İbn Abbas radıyallahuanhümâ'dan. 41. sayfanın beşinci hadîs-i şerîfi.

41. sayfanın beşinci hadîs-i şerîfi.

Burada ne diyor Peygamber Efendimiz?

Burada ne diyor Peygamber Efendimiz?

"Kadı efendi, hâkim efendi..."

Hüküm verecek, davayı dinleyecek,
"Kadı efendi, hâkim efendi..."

Hüküm verecek, davayı dinleyecek,
hükmedecek insana eskiden "kadı" diyorlardı.hükmedecek insana eskiden "kadı" diyorlardı. Nasreddin Hoca kadının huzuruna çıkmış filan, hikâyelerde biliyorsunuz.Nasreddin Hoca kadının huzuruna çıkmış filan, hikâyelerde biliyorsunuz. Bizim bugünkü kelimelerimizle kadı, hâkim demek.

Bizim bugünkü kelimelerimizle kadı, hâkim demek.

Kadı efendi, mahkeme salonunda makamına oturdu da veyahut eskiden önünde rahle vardı,Kadı efendi, mahkeme salonunda makamına oturdu da veyahut eskiden önünde rahle vardı, belki minder vardı, minderine geldi oturdu, bağdaş kurdu; davalıyı davacıyı dinleyecek.

belki minder vardı, minderine geldi oturdu, bağdaş kurdu; davalıyı davacıyı dinleyecek.

"Mahkemedeki yerini aldığı zaman." Hebata aleyhi melakâni. "Mahkemedeki yerini aldığı zaman." Hebata aleyhi melakâni. "Adalet yapacağı o mahalle gökten iki tane melek iner." Yüseddidânihî."Adalet yapacağı o mahalle gökten iki tane melek iner." Yüseddidânihî. "Onu doğrulturlar." Ve yüveffikânihî."Ve onu doğru yola uydurmaya çalışırlar.""Onu doğrulturlar." Ve yüveffikânihî."Ve onu doğru yola uydurmaya çalışırlar." Ve yürşidânihî. "Ona gerçeği göstermeye çalışırlar."

Ve yürşidânihî. "Ona gerçeği göstermeye çalışırlar."

İki melek o kadı efendi adaletle hüküm versin, meseleyi doğru görsün, doğru anlasın,İki melek o kadı efendi adaletle hüküm versin, meseleyi doğru görsün, doğru anlasın, doğru anlatsın, hükmünü iyi versin diye başlar çalışmaya.doğru anlatsın, hükmünü iyi versin diye başlar çalışmaya. Melekler görünmüyor ama kadı efendiye böyle bir mânevî yardım başlar.

Melekler görünmüyor ama kadı efendiye böyle bir mânevî yardım başlar.

Mâlemyecür. "Bu, kadı efendi zulmetmediği, zalimlik yani haksızlık yapmadığı müddetçedir."

Mâlemyecür. "Bu, kadı efendi zulmetmediği, zalimlik yani haksızlık yapmadığı müddetçedir."

Cevr ücefâ, zulüm yapmadığı zaman... Yani kadı efendinin, hâkim efendinin niyeti fena, bozuk... Cevr ücefâ, zulüm yapmadığı zaman... Yani kadı efendinin, hâkim efendinin niyeti fena, bozuk... Birisinden bir rüşveti almış, berikisini çiğ çiğ yiyecek, haklı da olsa haksız çıkartacak.Birisinden bir rüşveti almış, berikisini çiğ çiğ yiyecek, haklı da olsa haksız çıkartacak. Niyeti bozuk. O zaman değil.Cevr ücefâ, haksızlık ve zulüm fikrinde, Niyeti bozuk. O zaman değil.Cevr ücefâ, haksızlık ve zulüm fikrinde, niyetinde olmadığı müddetçe gökten iki tane melek yanına oturur oturmaz gelirler;niyetinde olmadığı müddetçe gökten iki tane melek yanına oturur oturmaz gelirler; buna doğruyu göstermeye, yanılmışsa düzeltmeye,-mânevî bakımdan- irşat etmeye gayret ederler.

buna doğruyu göstermeye, yanılmışsa düzeltmeye,-mânevî bakımdan- irşat etmeye gayret ederler.

İzâcâre araca. "Melekler tekrar göğe çekilir giderler."İzâcâre araca. "Melekler tekrar göğe çekilir giderler." Ve terekâhu. "O adamı bırakırlar." Şeytan o zamangelir.Ve terekâhu. "O adamı bırakırlar." Şeytan o zamangelir. Şeytan ona artık şeytânî bir hüküm verdirir.

Şeytan ona artık şeytânî bir hüküm verdirir.

Onun için kadı efendinin niyetinin iyi olması, kalbinin sağlam olması lazım.Onun için kadı efendinin niyetinin iyi olması, kalbinin sağlam olması lazım. Kalbi sağlam oldumu melekler ona doğruyu ilham ederler,Kalbi sağlam oldumu melekler ona doğruyu ilham ederler, doğruyu fıs fıskalbine getirirler, doğruyu bulur.doğruyu fıs fıskalbine getirirler, doğruyu bulur. Kalbinde bir tarafa meyil ve haksızlık oldumu, o zaman yardımı bırakırlar,Kalbinde bir tarafa meyil ve haksızlık oldumu, o zaman yardımı bırakırlar, havaya uçup giderler, onu terk ederler.havaya uçup giderler, onu terk ederler. Terk edince de vaziyeti fena olur.

Terk edince de vaziyeti fena olur.

Bundan sonraki altıncı hadîs-i şerîf:

Bundan sonraki altıncı hadîs-i şerîf:

İzâ celese ehadüküm inde muhtadarin fe-lâ yulihha aleyhi bi'ş-şehâdeti fe-innehû yekûlühâ bi-lisânihîİzâ celese ehadüküm inde muhtadarin fe-lâ yulihha aleyhi bi'ş-şehâdeti fe-innehû yekûlühâ bi-lisânihî ev yûmîbi-yedihî ev bi-tarafihî ev bi-kalbihî.

ev yûmîbi-yedihî ev bi-tarafihî ev bi-kalbihî.

Enes radıyallahuanh'ten. Peygamber Efendimiz'inbir tavsiyesi.

Enes radıyallahuanh'ten. Peygamber Efendimiz'inbir tavsiyesi.

"Sizden biriniz muhtazır..."

"Sizden biriniz muhtazır..."

Veya muhtazar; -ism-ifâil, ism-i mef'ul mümkün- vefatı yakın insana derler.Veya muhtazar; -ism-ifâil, ism-i mef'ul mümkün- vefatı yakın insana derler. Yani can çekişmekte olan, can hulkuma dayanmış olan,Yani can çekişmekte olan, can hulkuma dayanmış olan, vefat etmek üzere olan kimseye "muhtazır" derler.

vefat etmek üzere olan kimseye "muhtazır" derler.

"Böyle bir kimsenin yanında sizden biriniz oturduğu zaman"Böyle bir kimsenin yanında sizden biriniz oturduğu zaman ona 'Kelime-i şehadet getir.' diye ibram ve ilhahda bulunmasın, zorlamasın."

ona 'Kelime-i şehadet getir.' diye ibram ve ilhahda bulunmasın, zorlamasın."

"Hadi kelime-i şehadet getir. Söylesene be adam! "Hadi kelime-i şehadet getir. Söylesene be adam! Hadi be, hadi be!"Böyle tazyik yapıp ilhah etmesin. Hadi be, hadi be!"Böyle tazyik yapıp ilhah etmesin. Çünkü onu o ya diliyle söyler, ya eliyle işaret eder, ya da gözüyle işaret eder.

Çünkü onu o ya diliyle söyler, ya eliyle işaret eder, ya da gözüyle işaret eder.

Can veriyor, kolay mı bu?

Kim bilir ne ızdırabı var...
Can veriyor, kolay mı bu?

Kim bilir ne ızdırabı var...
İlla ondan öyle bir eşhedü enlâ ilâhe illallah diye bir ses çıkmasını beklemesin, ona zorlamasın. İlla ondan öyle bir eşhedü enlâ ilâhe illallah diye bir ses çıkmasını beklemesin, ona zorlamasın. "Hadi söyle de bir duyayım..." vesaire demesin."Hadi söyle de bir duyayım..." vesaire demesin. Çünkü mümkündür ki ya diliyle söylüyordur,Çünkü mümkündür ki ya diliyle söylüyordur, ya eliyle işaret ediyordur, ya da gözüyle işaret ediyordur,ya eliyle işaret ediyordur, ya da gözüyle işaret ediyordur, ya da onu kalbinden söylüyordur.ya da onu kalbinden söylüyordur. Tamam, ısrar etmesin.

Tamam, ısrar etmesin.

"Kendisi lâ ilâhe illallah, eşhedü en lâ ilâhe illallah desin ama tazyik etmesin adamcağıza." diye "Kendisi lâ ilâhe illallah, eşhedü en lâ ilâhe illallah desin ama tazyik etmesin adamcağıza." diye Efendimiz'in tavsiyesi böyle.

Efendimiz'in tavsiyesi böyle.

41. sayfanın yedinci hadîs-i şerîf:

41. sayfanın yedinci hadîs-i şerîf:

İzâ celeseti'l-mer'atüfi's-salâti vadaatfahizehâ alâ fahizehe'l-uhrâ fe-izâ secedet İzâ celeseti'l-mer'atüfi's-salâti vadaatfahizehâ alâ fahizehe'l-uhrâ fe-izâ secedet el-sakat batnahâ alâ fahizehâel-sakat batnahâ alâ fahizehâ mâyekûnülehâ ve innellâhe teâlâ yenzuru ileyhâ yekûlü yâ melâiketîmâyekûnülehâ ve innellâhe teâlâ yenzuru ileyhâ yekûlü yâ melâiketî üşhidiküm ennî kadğafartü lehâ.

üşhidiküm ennî kadğafartü lehâ.

Abdullah b. Ömer'den rivayet edilmiş.Abdullah b. Ömer'den rivayet edilmiş. Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğu naklediliyor;

Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğu naklediliyor;

"Kadın namaza oturduğu zaman uyluğunu öteki uyluğunun üzerine koyar, öyle oturur.""Kadın namaza oturduğu zaman uyluğunu öteki uyluğunun üzerine koyar, öyle oturur." Kadının oturuşu, ayakları sağ yanından çıkararak oturuyor, uyluğunu-uyluk,Kadının oturuşu, ayakları sağ yanından çıkararak oturuyor, uyluğunu-uyluk, insanın dizinden yukarı kısmıdır- ötekisinin üzerine koyarak otursun.insanın dizinden yukarı kısmıdır- ötekisinin üzerine koyarak otursun. Secde ettiği zaman da karnını uyluğuna yaklaştırsın."

Secde ettiği zaman da karnını uyluğuna yaklaştırsın."

Biz erkekler avucumuzun içi yerde olacak, dirseklerimiz açılmış olacak, yandakine temas edecek.

Biz erkekler avucumuzun içi yerde olacak, dirseklerimiz açılmış olacak, yandakine temas edecek.

Kadınlar öyle değil. Kadınlar öyle değil. Kadınlar tesettüre riayet edici bir tarzda, karnıyla uyluğunu birbirine yapıştırsın.Kadınlar tesettüre riayet edici bir tarzda, karnıyla uyluğunu birbirine yapıştırsın. Kendisinin örtünmesi gereken yerleri örtmesi için öyle yapması lazım.Kendisinin örtünmesi gereken yerleri örtmesi için öyle yapması lazım. Vücudunun örtünmesi, korunması bakımından öyle geniş, açık durmaz; Vücudunun örtünmesi, korunması bakımından öyle geniş, açık durmaz; namazın fiillerini böyle derli toplu yapar.

namazın fiillerini böyle derli toplu yapar.

Allahu Teâlâhazretleri ona nazar eder ve meleklerine buyurur ki;

Allahu Teâlâhazretleri ona nazar eder ve meleklerine buyurur ki;

"Şahit olun ki ben bu kadın kulumu bağışladım."

"Şahit olun ki ben bu kadın kulumu bağışladım."

Mâlum, tabii erkek, gençler namaza geldiği zaman, Mâlum, tabii erkek, gençler namaza geldiği zaman, Allahu Teâlâhazretleri hep bu müslüman kullarını meleklerine gösterir, onlara bunları metheder.Allahu Teâlâhazretleri hep bu müslüman kullarını meleklerine gösterir, onlara bunları metheder. "Bak bu kullarım benim divanıma durdular. Bak bu genç kulum, gençliği var,"Bak bu kullarım benim divanıma durdular. Bak bu genç kulum, gençliği var, başında kavak yelleri esiyor amayine de namazı bırakmadı, İslâm'dan ayrılmadı." diyebaşında kavak yelleri esiyor amayine de namazı bırakmadı, İslâm'dan ayrılmadı." diye böyle methettiğine dair hâdis-i şerîfler çok.böyle methettiğine dair hâdis-i şerîfler çok. Bu da hanımların methedildiğine dair bir hadîs-i şerîf oldu.

Bu da hanımların methedildiğine dair bir hadîs-i şerîf oldu.

İzâ celestüm ile'l-muallimi ev fî mecâlisi'l-ilmi fednû ve'l-yeclis ba'duküm halfeba'dın İzâ celestüm ile'l-muallimi ev fî mecâlisi'l-ilmi fednû ve'l-yeclis ba'duküm halfeba'dın ve lâ teclusû müteferrikîne kemâ celese ehlu'l-câhiliyye.

ve lâ teclusû müteferrikîne kemâ celese ehlu'l-câhiliyye.

Bu da Ebû Hüreyre radıyallahuanh'tenrivayet edilmiş. Bu da Ebû Hüreyre radıyallahuanh'tenrivayet edilmiş. Sizin oturma âdâbınıza dair bir hadîs-i şerîf. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

Sizin oturma âdâbınıza dair bir hadîs-i şerîf. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

"Size bir şey öğreten bir muallimin, bir öğreticinin huzurunda oturduğunuz zaman." "Size bir şey öğreten bir muallimin, bir öğreticinin huzurunda oturduğunuz zaman." Ev fî mecâlisi'l-ilmi."Veyahut ilim meclisinde oturduğunuz zaman."

Ev fî mecâlisi'l-ilmi."Veyahut ilim meclisinde oturduğunuz zaman."

-Burası da bir ilim meclisi, hadis okuyoruz,dinden, imandan bahis konuşuluyor.-

-Burası da bir ilim meclisi, hadis okuyoruz,dinden, imandan bahis konuşuluyor.-

Fednû. "Konuşana mümkün olduğu kadar yakın gelin, yaklaşın." Fednû. "Konuşana mümkün olduğu kadar yakın gelin, yaklaşın." Ve'l-yeclisba'duküm halfeba'dın."Sizin her biriniz birbirinin arkasında hemen dursun." Ve'l-yeclisba'duküm halfeba'dın."Sizin her biriniz birbirinin arkasında hemen dursun." Velâ teclusû müteferrikîn. "Grup grup, uzak uzak, parça parça, dağınık dağınık,Velâ teclusû müteferrikîn. "Grup grup, uzak uzak, parça parça, dağınık dağınık, mesafeli mesafeli oturmayın."

mesafeli mesafeli oturmayın."

Sıkışık,peşpeşe, konuşana yakın oturun.

Sıkışık,peşpeşe, konuşana yakın oturun.

Kemâ celese ehlu'l-câhiliyye."Çünkü müşrikler cahiliye devrinde öyle dağınık dağınık otururlardı."

Kemâ celese ehlu'l-câhiliyye."Çünkü müşrikler cahiliye devrinde öyle dağınık dağınık otururlardı."

Halbuki mü'min bilir ki ilim meclisi, meleklerin etrafını kuşattığı, Halbuki mü'min bilir ki ilim meclisi, meleklerin etrafını kuşattığı, severek etrafına toplandığı bir meclistir. İlim meclisi, cennet bahçesidir.severek etrafına toplandığı bir meclistir. İlim meclisi, cennet bahçesidir. Yani bizim şimdi şuramız cennet bahçesi,hadîs-i şerîflerde öyle. Bu bir cennet bahçesidir.Yani bizim şimdi şuramız cennet bahçesi,hadîs-i şerîflerde öyle. Bu bir cennet bahçesidir. Etrafını melekler çevrelemiş, hayran hayran seyrediyor,Etrafını melekler çevrelemiş, hayran hayran seyrediyor, "Bunlar Allah'ın ne kadar sevabını kazanıyorlar, ne güzel iş yapıyorlar." diye.

"Bunlar Allah'ın ne kadar sevabını kazanıyorlar, ne güzel iş yapıyorlar." diye.

Burada mümkün olduğu kadar iyi duyulsun diye konuşmacıya yakın oturulacak, âdabtandır. Burada mümkün olduğu kadar iyi duyulsun diye konuşmacıya yakın oturulacak, âdabtandır. Öyle parça parça, bölük bölük, grup grup, küme küme oturulmayacak. Öyle parça parça, bölük bölük, grup grup, küme küme oturulmayacak. Cahiliye devrinde müşrikler öyle yaparlarmış, onu öğrenmiş olduk.

Cahiliye devrinde müşrikler öyle yaparlarmış, onu öğrenmiş olduk.

Dokuzuncu hadîs-i şerîf:

Dokuzuncu hadîs-i şerîf:

İzâ ceme a'llâhu evvelîne ve'l-âhirîne yevme'l-kıyâmeti yurfauli-külli ğâdirin livâun İzâ ceme a'llâhu evvelîne ve'l-âhirîne yevme'l-kıyâmeti yurfauli-külli ğâdirin livâun fe-kîle hâzihî ğudretü fülân ibnü fülân.

fe-kîle hâzihî ğudretü fülân ibnü fülân.

"Allah kıyamet gününde evvelki insanları, sonraki insanları,"Allah kıyamet gününde evvelki insanları, sonraki insanları, hepsini mahşer yerinde topladığı zaman..."

hepsini mahşer yerinde topladığı zaman..."

İzdiham, kalabalık, herkes mahşer yerinde toplanacak.İzdiham, kalabalık, herkes mahşer yerinde toplanacak. Hz.Âdem de gelecek, en son insan da gelecek.Hz.Âdem de gelecek, en son insan da gelecek. Hz.Âdem'inçağındaki insanlar da gelecek, sonraki insanlarda, herkes arasat meydanında,Hz.Âdem'inçağındaki insanlar da gelecek, sonraki insanlarda, herkes arasat meydanında, mahşer yerinde toplanacak.

mahşer yerinde toplanacak.

"Kıyamet gününde Allah geçmişleri, gelecekleri, evvelkileri, sonrakileri topladığı zaman...""Kıyamet gününde Allah geçmişleri, gelecekleri, evvelkileri, sonrakileri topladığı zaman..." Yurfau li-külli ğâdirin."Her cevr ücefâ yapmış, zulüm yapmış insan için bir bayrak dikilir."Yurfau li-külli ğâdirin."Her cevr ücefâ yapmış, zulüm yapmış insan için bir bayrak dikilir." Fe-kîle."'Bu falan oğlu filanca adamın yaptığı zulmün bayrağıdır.' denilir."

Fe-kîle."'Bu falan oğlu filanca adamın yaptığı zulmün bayrağıdır.' denilir."

Her zalim için gizli kalmayacak gibi başına bir bayrak dikiliyor.Her zalim için gizli kalmayacak gibi başına bir bayrak dikiliyor. Araplar'da âdetti, göstermek, dikkati çekmek için bayrak alâmet oluyor.Araplar'da âdetti, göstermek, dikkati çekmek için bayrak alâmet oluyor. Kim zalim, kim zulüm yaptı dünyada, hangi zulüm içinse o adamın başına bir bayrak dikilir.Kim zalim, kim zulüm yaptı dünyada, hangi zulüm içinse o adamın başına bir bayrak dikilir. Bu falan oğlu filancanın zulmünün bayrağıdır, işte onu işaret ediyor, diye herkes böyle işaretlenir.

Bu falan oğlu filancanın zulmünün bayrağıdır, işte onu işaret ediyor, diye herkes böyle işaretlenir.

Muhterem kardeşlerim!

İnsanoğlu çok zalim bir mahlûk.
Muhterem kardeşlerim!

İnsanoğlu çok zalim bir mahlûk.
Sırplar'ı görüyorsunuz, durup dururken nasıl camileri yıkıyorlar, nasıl insanları öldürüyorlar.Sırplar'ı görüyorsunuz, durup dururken nasıl camileri yıkıyorlar, nasıl insanları öldürüyorlar. Sokaklar şehit cesetleriyle dolu, görüyorsunuz... Ortada fol yok, yumurta yok, bir şey yok.Sokaklar şehit cesetleriyle dolu, görüyorsunuz... Ortada fol yok, yumurta yok, bir şey yok. İşte sende yaşıyorsun, o da yaşıyordu...İşte sende yaşıyorsun, o da yaşıyordu... Ama bir insanoğlunun şeytana uyması, dinsiz imansız olduğu zaman yaptığı böyle gaddarlıklar var.Ama bir insanoğlunun şeytana uyması, dinsiz imansız olduğu zaman yaptığı böyle gaddarlıklar var. Bir de "müslümanım" diyen insanların da birbirlerine yaptıkları şeyler çok olmuş.Bir de "müslümanım" diyen insanların da birbirlerine yaptıkları şeyler çok olmuş. Bunun en bariz misali şu ki;Bunun en bariz misali şu ki; Peygamber Efendimiz'in -kucağına alıp, öpüp sevdiği- torununu karısıyla,Peygamber Efendimiz'in -kucağına alıp, öpüp sevdiği- torununu karısıyla, çocuklarıyla, akrabasıyla şehit etmişler.

Düşünebiliyor musunuz?

çocuklarıyla, akrabasıyla şehit etmişler.

Düşünebiliyor musunuz?

Şimdi bize bazıları bazı haksızlıklar yapıyor da...Şimdi bize bazıları bazı haksızlıklar yapıyor da... Biz Mehmed Zahid Efendi'nin damadıyız, halifesiyiz, halefiyiz, vazifelendirdiği kimseyiz.Biz Mehmed Zahid Efendi'nin damadıyız, halifesiyiz, halefiyiz, vazifelendirdiği kimseyiz. O hocanın hatırı yok mu yani, buna bunu yapıyorsunuz?

O hocanın hatırı yok mu yani, buna bunu yapıyorsunuz?

Peygamber Efendimiz'in mübarek torunlarını kıtırkıtır kesmiş insanlar. Peygamber Efendimiz'in mübarek torunlarını kıtırkıtır kesmiş insanlar. Ve zulüm devam etmiş. Emevîler devleti boyunca devam etmiş.Ve zulüm devam etmiş. Emevîler devleti boyunca devam etmiş. Abbasîler "Bunlar zalim." diye isyan bayrağı açmışlar, Emevîleri öldürmüşler, onlar da devam etmiş.Abbasîler "Bunlar zalim." diye isyan bayrağı açmışlar, Emevîleri öldürmüşler, onlar da devam etmiş. Onların zamanında Peygamber Efendimiz'in evladı tarassut -gözlem,gözetim- sıkı bir takip altında;Onların zamanında Peygamber Efendimiz'in evladı tarassut -gözlem,gözetim- sıkı bir takip altında; bir yere gidememiş, çok kere zehirlenilmiş vesaire.bir yere gidememiş, çok kere zehirlenilmiş vesaire. İmâm-ı Âzam Efendimiz, bizim mezhebimizin kurucusu, hapiste zehirlenerek,İmâm-ı Âzam Efendimiz, bizim mezhebimizin kurucusu, hapiste zehirlenerek, sopayla dövülerek öldürülmüş.sopayla dövülerek öldürülmüş. Hep bir politikadan.Hep bir politikadan. Politikacıların yani devleti haksız yere eline geçirmiş insanlarınPolitikacıların yani devleti haksız yere eline geçirmiş insanların asıl hak sahipleri hakkını almasın diye çevirdikleri entrikalardan ve zulümlerden...

asıl hak sahipleri hakkını almasın diye çevirdikleri entrikalardan ve zulümlerden...

Tabii bu dünyada bunlar oluyor.

Sonra ne olacak?

Bu dünyada mazlum olan...
Tabii bu dünyada bunlar oluyor.

Sonra ne olacak?

Bu dünyada mazlum olan...
Evet insana zulüm acı geliyor.

"Vah yazık, kanı yere dökülmüş, öldürülmüş, kafası kesilmiş..."

Evet insana zulüm acı geliyor.

"Vah yazık, kanı yere dökülmüş, öldürülmüş, kafası kesilmiş..."

Hz. Hüseyin Efendimiz'in kafasını kesmişler de Şam'a göndermişler,Hz. Hüseyin Efendimiz'in kafasını kesmişler de Şam'a göndermişler, "Bak, kestik." diye. Kafası ayrı, vücudu ayrı.

"Bak, kestik." diye. Kafası ayrı, vücudu ayrı.

Düşünebiliyor musunuz?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in torunu!
Düşünebiliyor musunuz?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in torunu!
Ne zalimlikler olmuş... Bu dünyada ölen şehit oluyor.Ne zalimlikler olmuş... Bu dünyada ölen şehit oluyor. Daha ilk damlası, kanı yere damlarken cennetegidiyor.

Ama öldürene ne olacak?

Daha ilk damlası, kanı yere damlarken cennetegidiyor.

Ama öldürene ne olacak?

Öldürene daha kıyamet gününde "İşte bu zalim!" Öldürene daha kıyamet gününde "İşte bu zalim!" O zalim şu zulmünden dolayı bayrak başına dikilecek, ondan sonra da başına gelecek belaların,O zalim şu zulmünden dolayı bayrak başına dikilecek, ondan sonra da başına gelecek belaların, cezaların haddi hesabı yok.

Zalimlere Allah âhirette cezasını verecek.
cezaların haddi hesabı yok.

Zalimlere Allah âhirette cezasını verecek.
Dünyada da verecek. Dünyada da cezasız bırakmaz. Yani ağız tadıyla yaşamazlar.Dünyada da verecek. Dünyada da cezasız bırakmaz. Yani ağız tadıyla yaşamazlar. Dünyada da görürler,âhirette de görürler.

Dünyada da görürler,âhirette de görürler.

Bosna-Hersek'teki olaylar benim uykumu kaçırıyor, keyfimi kaçırıyor, iştahımı kaçırıyor. Bosna-Hersek'teki olaylar benim uykumu kaçırıyor, keyfimi kaçırıyor, iştahımı kaçırıyor. Üzülüyorum. Herkes üzülüyor, ağlıyor, sızlıyor, şikâyet ediyor.

Üzülüyorum. Herkes üzülüyor, ağlıyor, sızlıyor, şikâyet ediyor.

Ama muhterem kardeşlerim, bazı şeyler insanların başına ceza olarak gelir.

Ama muhterem kardeşlerim, bazı şeyler insanların başına ceza olarak gelir.

Neden?

İslâm'ı yaşamamışlardır, namazı kılmamışlardır, zekâtı vermemişlerdir,
Neden?

İslâm'ı yaşamamışlardır, namazı kılmamışlardır, zekâtı vermemişlerdir,
Allah'ın yolunda yürümemişlerdir; ya daAllah'ın yolunda yürümemişlerdir; ya da Yugoslavya'nın öbür tarafında Sırplar daha önce başkalarına zulmetmişlerdir,Yugoslavya'nın öbür tarafında Sırplar daha önce başkalarına zulmetmişlerdir, bunlar yardım etmemişlerdir, ceza şimdi onlara gelmiştir.

bunlar yardım etmemişlerdir, ceza şimdi onlara gelmiştir.

Ben geçen senelerden hatırlıyorum; Makedonya'da, Arnavutluk'ta Sırplar'ın büyük zulmü vardı. Ben geçen senelerden hatırlıyorum; Makedonya'da, Arnavutluk'ta Sırplar'ın büyük zulmü vardı. O zaman Bosna-Hersek ses çıkartmadı. Şimdi sıra bunlara geldi.O zaman Bosna-Hersek ses çıkartmadı. Şimdi sıra bunlara geldi. Şimdi Makedonya ses çıkartmıyor. Belki ses çıkartacak durumda değil.Şimdi Makedonya ses çıkartmıyor. Belki ses çıkartacak durumda değil. Yani müslüman müslümanla ilgisiz kalınca, imdadına koşması gereken insanın imdadına koşmayıncaYani müslüman müslümanla ilgisiz kalınca, imdadına koşması gereken insanın imdadına koşmayınca ceza dönüpbazen onun da başına geliyor. Ben böyle bir şey olmasından da korkuyorum.ceza dönüpbazen onun da başına geliyor. Ben böyle bir şey olmasından da korkuyorum. Yani bakıyorum; çok acı durumlar, çok feci durumlar;Yani bakıyorum; çok acı durumlar, çok feci durumlar; "Rabbimiz niye müsaade ediyor bunlara? Acaba cezamı?" diye de aklıma geliyor.

"Rabbimiz niye müsaade ediyor bunlara? Acaba cezamı?" diye de aklıma geliyor.

Tabii bunu ders alalım diye söylüyorum,Tabii bunu ders alalım diye söylüyorum, Muhterem kardeşlerim!

Muhterem kardeşlerim!

Bir yerde mazlum varsa onun yardımına yetişmek, öteki müslümanların boynunun borcudur.Bir yerde mazlum varsa onun yardımına yetişmek, öteki müslümanların boynunun borcudur. Ya mâlen, ya bedenen, ya fiilen, ya kavlen mutlaka yardımcı olmaya çalışacak.Ya mâlen, ya bedenen, ya fiilen, ya kavlen mutlaka yardımcı olmaya çalışacak. Yardımcı olmazsa bir gün o bela dönüp onun başına gelebilir.Yardımcı olmazsa bir gün o bela dönüp onun başına gelebilir. Kim Allah yolunda cihat ederse, yardım ederse o kurtulur.

Kim Allah yolunda cihat ederse, yardım ederse o kurtulur.

Bak Afganistan'dakiler mücadele ettiler, sonunda ne oldu?

Kurtuldular, değil mi?

Bak Afganistan'dakiler mücadele ettiler, sonunda ne oldu?

Kurtuldular, değil mi?

Yani evet, üzülen üzüldü, ölen öldü, ölenler şehit oldu, kalanlar gazi oldu, Yani evet, üzülen üzüldü, ölen öldü, ölenler şehit oldu, kalanlar gazi oldu, haksız yere adam öldürenler de zalim, cezasını bulacaklar. haksız yere adam öldürenler de zalim, cezasını bulacaklar. Ama cihadın sonunda Afganistan Ruslar'ın eline düşmedi.

Ama cihadın sonunda Afganistan Ruslar'ın eline düşmedi.

Müslümanların çalışması lazım. Allah yolunda yapması gereken şeyleri çok iyi düşünmesi lazım.

Müslümanların çalışması lazım. Allah yolunda yapması gereken şeyleri çok iyi düşünmesi lazım.

Ben buradan size, kendimize sözü getirmek istiyorum.

Ben buradan size, kendimize sözü getirmek istiyorum.

Biz de çok güzel günler yaşıyoruz; güneş var, sokaklar karpuz kavun dolu...Biz de çok güzel günler yaşıyoruz; güneş var, sokaklar karpuz kavun dolu... Geçen gün arkadaşa gösterdim, Şehzadebaşı'ndan gidiyoruz; kırmızı kırmızı üzümler,Geçen gün arkadaşa gösterdim, Şehzadebaşı'ndan gidiyoruz; kırmızı kırmızı üzümler, kehribar gibi sarı sarı üzümler, alacalı alacalı, kırmızılı koca koca şeftaliler,kehribar gibi sarı sarı üzümler, alacalı alacalı, kırmızılı koca koca şeftaliler, sarı sarı kayısılar, hevenk hevenk muzlar... "Şu manzaraya bak." dedim.sarı sarı kayısılar, hevenk hevenk muzlar... "Şu manzaraya bak." dedim. Elhamdülillah.Yolun kenarı Gülhane parkı gibi, meyveler, sebzeler dizilmiş, bolluk bereket...

Elhamdülillah.Yolun kenarı Gülhane parkı gibi, meyveler, sebzeler dizilmiş, bolluk bereket...

Bulgaristan'dan adam geliyormuş, diyormuş ki;

Bulgaristan'dan adam geliyormuş, diyormuş ki;

"Bundan ben şimdi bir kilo alabilir miyim, serbest mi?"

Serbest, alabilirsin.

"Bundan ben şimdi bir kilo alabilir miyim, serbest mi?"

Serbest, alabilirsin.

"İki kilo alacak olsam alabilir miyim? İki kilo da verirler mi?"

Verirler.

"İki kilo alacak olsam alabilir miyim? İki kilo da verirler mi?"

Verirler.

"Beş kilo da alacak olsam verirler mi?"

Verirler yahu, ne var?

"Beş kilo da alacak olsam verirler mi?"

Verirler yahu, ne var?

Bulgaristan'da vermiyorlardı. Herkesin hissesine 250 gram düşüyor, Bulgaristan'da vermiyorlardı. Herkesin hissesine 250 gram düşüyor, parası olsa bile fazla alamıyordu. Para mühim değil, karneye bağlıydı.parası olsa bile fazla alamıyordu. Para mühim değil, karneye bağlıydı. Bir ara bizde de ekmek karneye bağlıydı, para geçmiyordu.Bir ara bizde de ekmek karneye bağlıydı, para geçmiyordu. Hem parayı götürecektin hem de karne, böyle pul gibi bir şey, cırt cırt koparıp götürecektin,Hem parayı götürecektin hem de karne, böyle pul gibi bir şey, cırt cırt koparıp götürecektin, her ailede insan başına şu kadar. Fazla alamıyordun. Böyle açlık, kıtlık devirleri olmuştu.

her ailede insan başına şu kadar. Fazla alamıyordun. Böyle açlık, kıtlık devirleri olmuştu.

Şu memleketimizde güneş var, meyve var, sebze var, rahat var, bolluk var,Şu memleketimizde güneş var, meyve var, sebze var, rahat var, bolluk var, para var, pul var, yiyecek var,içecek var, giyecek var; hepimiz rahattan patlayacağız.para var, pul var, yiyecek var,içecek var, giyecek var; hepimiz rahattan patlayacağız. Yani eriyip yağmuru görünce patırdayıp patladığı gibi, bizde rahattan, rehavetten,Yani eriyip yağmuru görünce patırdayıp patladığı gibi, bizde rahattan, rehavetten, rahmetten patlayacak haldeyiz. Ekseriyet böyle. rahmetten patlayacak haldeyiz. Ekseriyet böyle. Yani en fakir dediğimiz insan açlık çekmiyor.

Yani en fakir dediğimiz insan açlık çekmiyor.

Öyle üç gün beş gün açlığı kim görüyor?Öyle üç gün beş gün açlığı kim görüyor? Bir hurmayla akşam eden kaç kişi var?

Bir hurmayla akşam eden kaç kişi var?

Otlarını yese ot varhiç olmazsa, otlar da yenilebiliyor. Otlarını yese ot varhiç olmazsa, otlar da yenilebiliyor. Ekşi kulak otu var, gayet güzeldir, bilmem şu ot var, bu ot var; yenilebilir yani. Ekşi kulak otu var, gayet güzeldir, bilmem şu ot var, bu ot var; yenilebilir yani. Bolluk elhamdülillah.

O halde bu nimetler içindeyken vazifelerimizi unutmayalım.
Bolluk elhamdülillah.

O halde bu nimetler içindeyken vazifelerimizi unutmayalım.
Başkalarına yardımda kusur etmeyim. Zulmün karşısına çıkalım.Tenkit edelim.

Başkalarına yardımda kusur etmeyim. Zulmün karşısına çıkalım.Tenkit edelim.

Bu adamların mallarını almayalım. Bu adamların mallarını almayalım. Bilsin ki Türkiye'deki 55 milyon insan küstü bize, haksızlık yapıyoruz, haksızlığa göz yumuyoruz.Bilsin ki Türkiye'deki 55 milyon insan küstü bize, haksızlık yapıyoruz, haksızlığa göz yumuyoruz. Bilsin ki "Vay, benim mallarım alınmıyor, satılmıyor!" diye. Bilsin ki "Vay, benim mallarım alınmıyor, satılmıyor!" diye. Bir dükkânın malı satılmazsa, bir milletin malı satılmazsa yola gelir.Bir dükkânın malı satılmazsa, bir milletin malı satılmazsa yola gelir. Bu adamların dinleri imanları para olduğu için bundan anlarlar, başka şeyden anlamazlar.Bu adamların dinleri imanları para olduğu için bundan anlarlar, başka şeyden anlamazlar. Malını almayacaksın. Boykot ilan edeceksin;

"Sen şöyle yaptığın için almıyorum senin malını!"

Malını almayacaksın. Boykot ilan edeceksin;

"Sen şöyle yaptığın için almıyorum senin malını!"

Alman malına boykot, Avusturya malına boykot, Sırp malına boykot...

Alman malına boykot, Avusturya malına boykot, Sırp malına boykot...

Adam böyle etrafında pervane gibi dönmeye başlar.

Yani onu da mı yapamazsın?
Adam böyle etrafında pervane gibi dönmeye başlar.

Yani onu da mı yapamazsın?
Çıkıp bir mitingde bir şey de söyleyemez misin? Bir para gönderemez misin?

Çıkıp bir mitingde bir şey de söyleyemez misin? Bir para gönderemez misin?

Bazı kimseleri duyuyorum ki oraya cihada gidiyorlarmış. Allah razı olsun.Bazı kimseleri duyuyorum ki oraya cihada gidiyorlarmış. Allah razı olsun. Afganistan'da,bazıları kalkmış oraya cihada gitmiş.Afganistan'da,bazıları kalkmış oraya cihada gitmiş. Bir kişi de olsa hiç olmazsa vazifesini yapıyor.

O kadar zengin Arap devletleri var...
Bir kişi de olsa hiç olmazsa vazifesini yapıyor.

O kadar zengin Arap devletleri var...
Şöyle bazuka diye bir alet vardır, "roketatar" diyorlar, çeşitleri var.Şöyle bazuka diye bir alet vardır, "roketatar" diyorlar, çeşitleri var. "Law" adını alan bir atışlık şeyler vardır."Law" adını alan bir atışlık şeyler vardır. Omzuna alıp tanka tutsan, tetiğini çeksen tank gider, havaya uçar. Omzuna alıp tanka tutsan, tetiğini çeksen tank gider, havaya uçar. Bu zavallı mazlumların elinde bunlardan olsa ötekiler tankla saldıramazlar.Bu zavallı mazlumların elinde bunlardan olsa ötekiler tankla saldıramazlar. Tanksavar silahı yok ki saldırıyor.Tanksavar silahı yok ki saldırıyor. Ondan sonra uzaktan müslüman avlıyorlarmış,Ondan sonra uzaktan müslüman avlıyorlarmış, avladıkları müslüman kafası kadar mükâfat alıyorlarmış.

avladıkları müslüman kafası kadar mükâfat alıyorlarmış.

Balkanlar'da müslüman bırakmayacaklar. Niyetleri böyle.Balkanlar'da müslüman bırakmayacaklar. Niyetleri böyle. Bizde burada susuyoruz, duruyoruz. İslâm âlemi duruyor.Bizde burada susuyoruz, duruyoruz. İslâm âlemi duruyor. Suud duruyor, Amerikayla dost, İngiltereyle dost..."Vermiyorum sana! Petrolde vermiyorum,Suud duruyor, Amerikayla dost, İngiltereyle dost..."Vermiyorum sana! Petrolde vermiyorum, şunu da vermiyorum! şunu da vermiyorum! Oradaki petrolü kes!" dese keser. Petrol için bak adam dünyayı yerinden oynattı.Oradaki petrolü kes!" dese keser. Petrol için bak adam dünyayı yerinden oynattı. Saddam Kuveyt'e saldırdı. "Eskiden toprakları bizimdi."dedi diye kıyamet koptu. Saddam Kuveyt'e saldırdı. "Eskiden toprakları bizimdi."dedi diye kıyamet koptu. Petrolü yine verme.

Petrolü yine verme.

"Yugoslavya'daki zulmü durdurmazsan sana petrol vermiyorum."de.

Diyemiyor.

"Yugoslavya'daki zulmü durdurmazsan sana petrol vermiyorum."de.

Diyemiyor.

Orada müslümanlarkıtırkıtır kesiliyor, kanlar içinde, karısı gidiyor, Orada müslümanlarkıtırkıtır kesiliyor, kanlar içinde, karısı gidiyor, çocuğu gidiyor, kızı gidiyor, bilmediğimiz daha neler oluyor, camiler yıkılıyor.çocuğu gidiyor, kızı gidiyor, bilmediğimiz daha neler oluyor, camiler yıkılıyor. Bosna'nın,Hersek'in güzelim tarihî eserleri mahvoluyor.Bosna'nın,Hersek'in güzelim tarihî eserleri mahvoluyor. Mushaflar yerlerde yakılıyor.Mushaflar yerlerde yakılıyor. Öteki İslâmâlemi, bir milyar müslüman varmış dünya üzerinde; masal! Öteki İslâmâlemi, bir milyar müslüman varmış dünya üzerinde; masal! Nerede müslüman? Hani? Olsaydı bir şey yaptıklarını görürdük, diye insan üzülüyor.

Nerede müslüman? Hani? Olsaydı bir şey yaptıklarını görürdük, diye insan üzülüyor.

Onun için zulme razı olmayın. Zulme karşı yapabileceğiniz her şeyi de yapın.

Onun için zulme razı olmayın. Zulme karşı yapabileceğiniz her şeyi de yapın.

Boutros Ghali: "Kıbrıs'tan bilmem şu kadar toprak verin, sulh olsun."

Boutros Ghali: "Kıbrıs'tan bilmem şu kadar toprak verin, sulh olsun."

Kepaze! Kıbrıs'ın tamamı bizimdi. Siz hücum ettiniz, köyleri bastınız, Kepaze! Kıbrıs'ın tamamı bizimdi. Siz hücum ettiniz, köyleri bastınız, 60-70 kişiyi öldürdünüz, mâsum çocukları, boğazlarını kesip, kanlarını akıtıp küvetlere doldurdunuz.60-70 kişiyi öldürdünüz, mâsum çocukları, boğazlarını kesip, kanlarını akıtıp küvetlere doldurdunuz. Savaştık, bu toprakları aldık. Daha yarısını sizin elinize bıraktığımıza üzülüyoruz.Savaştık, bu toprakları aldık. Daha yarısını sizin elinize bıraktığımıza üzülüyoruz. Sen bizden daha ne toprak istiyorsun? Yüzsüz adam! Saldırdın, kestin, astın ya...Sen bizden daha ne toprak istiyorsun? Yüzsüz adam! Saldırdın, kestin, astın ya... Şimdi yenildin, Amerikan arkasından toprak talep ediyor.Şimdi yenildin, Amerikan arkasından toprak talep ediyor. Amerikalı bilmem kim mektup yazıyormuş, sert bir mektupmuş filan.Amerikalı bilmem kim mektup yazıyormuş, sert bir mektupmuş filan. Bütün Türkiye ayağa kalkmalı,"Öyle şey olur mu!"diye.

Bütün Türkiye ayağa kalkmalı,"Öyle şey olur mu!"diye.

Kimse aldırmıyor, ses çıkartmıyor. Ondan kaybediyoruz.

Kimse aldırmıyor, ses çıkartmıyor. Ondan kaybediyoruz.

Orada bir cami yıkılınca bütün müslümanların ayağa kalkması lazım. Kalkmıyor. Orada bir cami yıkılınca bütün müslümanların ayağa kalkması lazım. Kalkmıyor. Minareleri delik deşik etmişler, yıkmışlar; kimse tepki göstermiyor.Minareleri delik deşik etmişler, yıkmışlar; kimse tepki göstermiyor. Ama biz burada, Avrupa darılacak diye Ayasofya'yı cami olarak kullanamıyoruz.Ama biz burada, Avrupa darılacak diye Ayasofya'yı cami olarak kullanamıyoruz. Amerika istedi diye Yunanlı'nın patrikhânesini açıyoruz.

Amerika istedi diye Yunanlı'nın patrikhânesini açıyoruz.

Onun için aklımızı başımıza toplayalım ki böyle zulümler ileride gelmesin.Onun için aklımızı başımıza toplayalım ki böyle zulümler ileride gelmesin. Âhirette cezası olacak ama dünyada da cezasız kalmıyor.

Âhirette cezası olacak ama dünyada da cezasız kalmıyor.

Allah bizi affeylesin.

Allah bizi affeylesin.

Onuncu hadîs-i şerîf:

Onuncu hadîs-i şerîf:

İzâ ceme a'llâhu'l-evvelîne ve'l-âhirîne yevme'l-kıyâmeti li-yevmin lâ raybefîhi nâdâİzâ ceme a'llâhu'l-evvelîne ve'l-âhirîne yevme'l-kıyâmeti li-yevmin lâ raybefîhi nâdâ münâdin men kâne eşreke fî amelin amilehu lillâhi ehadenmünâdin men kâne eşreke fî amelin amilehu lillâhi ehaden fe'l-yetlub sevâbehû min indihî fe-innellâhe ağne'ş-şürekâi ani'ş-şirki.

fe'l-yetlub sevâbehû min indihî fe-innellâhe ağne'ş-şürekâi ani'ş-şirki.

Ahmed b.Hanbel'de, İbnMâce'de, Nesâî'de, Taberânî' de vs. olan bir hadîs-i şerîf. Ahmed b.Hanbel'de, İbnMâce'de, Nesâî'de, Taberânî' de vs. olan bir hadîs-i şerîf. Ebû Saîd b. Ebî Fudâle hazretlerinden rivayet edilmiş.Ebû Saîd b. Ebî Fudâle hazretlerinden rivayet edilmiş. Burada buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

Burada buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

"Allah celle celâlüh hiç şek ve şüphe olmayan o âhiret âleminde"Allah celle celâlüh hiç şek ve şüphe olmayan o âhiret âleminde evvelki insanları, sonraki insanları topladığı zaman bir nidâ edici çıkar, şöyle nidâ eder..."

evvelki insanları, sonraki insanları topladığı zaman bir nidâ edici çıkar, şöyle nidâ eder..."

Bu nidâ edici herhalde Allah'ın vazifelendirdiği melektir. Bu nidâ edici herhalde Allah'ın vazifelendirdiği melektir. Mahşer halkının karşısında çıkıp onlara seslenecek.

Ne diyecek?

Mahşer halkının karşısında çıkıp onlara seslenecek.

Ne diyecek?

Men kâne eşreke fî amelin amilehu lillâhi ehaden fe'l-yetlub sevâbehû minindihî. Men kâne eşreke fî amelin amilehu lillâhi ehaden fe'l-yetlub sevâbehû minindihî. "Kim Allah için işlediği bir işte Allah'a bir şeyi ortak koşmuşsa"Kim Allah için işlediği bir işte Allah'a bir şeyi ortak koşmuşsa gitsin sevabını o ortak koştuğu insandan istesin. Allah'tan sevap beklemesin bugün. gitsin sevabını o ortak koştuğu insandan istesin. Allah'tan sevap beklemesin bugün. Çünkü Allah cellecelâlüh ortaktan en münezzeh olandır. Çünkü Allah cellecelâlüh ortaktan en münezzeh olandır. Bu işin ortağa tahammülü yoktur; ortak koşularak yapılmışsa Allah o ameli kabul etmez.Bu işin ortağa tahammülü yoktur; ortak koşularak yapılmışsa Allah o ameli kabul etmez. Ortağa ihtiyacı yoktur.Ortak için yapılan şeye de ihtiyacı yoktur. Hepsini reddeder."

Ortağa ihtiyacı yoktur.Ortak için yapılan şeye de ihtiyacı yoktur. Hepsini reddeder."

Şimdi bunu biraz izah edelim, muhterem kardeşlerim.

Şimdi bunu biraz izah edelim, muhterem kardeşlerim.

Bir insan mesela namaz kılıyor. Namaz Allah için yapılan bir ibadettir. Bir insan mesela namaz kılıyor. Namaz Allah için yapılan bir ibadettir. Namaz, ibadetlerden bir ibadettir.Namaz, ibadetlerden bir ibadettir. Namaz kılıyor ama bir de içinde bir başka maksat var, kafasında bir niyet var. Namaz kılıyor ama bir de içinde bir başka maksat var, kafasında bir niyet var. Riya ve gösteriş, bu işi bir de onun için yapıyor.

Riya ve gösteriş, bu işi bir de onun için yapıyor.

Mesela vali dindar, bakan dindar; Mesela vali dindar, bakan dindar; bakanın Cuma namazı kıldığı yerde görünüyor, onunla beraber namaz kılıyor.bakanın Cuma namazı kıldığı yerde görünüyor, onunla beraber namaz kılıyor. Gönlüne girecek, işe alınacak.

Gönlüne girecek, işe alınacak.

Namazı niçin kıldın sen?

"Hem Allah rızası için kıldım hem bakan görsün diye kıldım." diyecek.
Namazı niçin kıldın sen?

"Hem Allah rızası için kıldım hem bakan görsün diye kıldım." diyecek.
"Hem işe gireyim diye kıldım hem sevap alayım."

"Hem işe gireyim diye kıldım hem sevap alayım."

Öyle yağma yok.

Âhirette, Allah'ın gelmiş gelecek bütün insanları topladığı,
Öyle yağma yok.

Âhirette, Allah'ın gelmiş gelecek bütün insanları topladığı,
şek şüphe olmayan o günde bir münâdi çıkacak, seslenecek:

şek şüphe olmayan o günde bir münâdi çıkacak, seslenecek:

"Allah için işlenen bir amelde kim başkasını Allah'a şerik koştuysa gitsin sevabını ondan istesin."

"Allah için işlenen bir amelde kim başkasını Allah'a şerik koştuysa gitsin sevabını ondan istesin."

Git bakandan iste sevabını bakalım, yürü hadi! Git bakandan iste sevabını bakalım, yürü hadi! Sen o namazı biraz da bakan için kılmıştın, biraz da Allah için kılmıştın;Sen o namazı biraz da bakan için kılmıştın, biraz da Allah için kılmıştın; yüzde kırk yedi Allah için, yüzde elli üç falanca için... yüzde kırk yedi Allah için, yüzde elli üç falanca için... Öyle yüzdeye müzdeye, ortaklığa Allah'ın bir işte, bir ibadette rızası, tahammülü yoktur.

Öyle yüzdeye müzdeye, ortaklığa Allah'ın bir işte, bir ibadette rızası, tahammülü yoktur.

"Git sevabını ondan iste."ne demek?

"Git sevabını ondan iste."ne demek?

"Ben sevap vermeyeceğim. Onun da sevap vermeye hakkı yok. "Ben sevap vermeyeceğim. Onun da sevap vermeye hakkı yok. Bu işten sen ceza göreceksin, kâr etmeyeceksin." demek.

Bu işten sen ceza göreceksin, kâr etmeyeceksin." demek.

Açıkça anlaşılsın diye böyle ifade edebiliyorum.

Açıkça anlaşılsın diye böyle ifade edebiliyorum.

O halde insan ibadetleri, taatleri, hayrâtu hasenâtı niçin yapacak?

Sırf Allah rızası için!

O halde insan ibadetleri, taatleri, hayrâtu hasenâtı niçin yapacak?

Sırf Allah rızası için!

Muhlisîne lehü'd-dîn.

İhlâsla...

İhlâs ne demek?

Halis demek.

Halis ne demek?

Muhlisîne lehü'd-dîn.

İhlâsla...

İhlâs ne demek?

Halis demek.

Halis ne demek?

Katıksız demek. Halis altın, som altın demek, katıksız demek.

Katıksız demek. Halis altın, som altın demek, katıksız demek.

Halis amel, halis niyet ne demek?

Hiç katık yok, başka hiçbir maksat yok.
Halis amel, halis niyet ne demek?

Hiç katık yok, başka hiçbir maksat yok.
İnsanlar sevmiş sevmemiş, beğenmiş beğenmemiş, kızını vermiş vermemiş, İnsanlar sevmiş sevmemiş, beğenmiş beğenmemiş, kızını vermiş vermemiş, işe almış almamış, bağışta bulunmuş bulunmamış... işe almış almamış, bağışta bulunmuş bulunmamış... İnsan hayırlı işi Allah için yapacak. Böyle yaparsa sevabı olur.İnsan hayırlı işi Allah için yapacak. Böyle yaparsa sevabı olur. Yaptığı işte birisini ortak koşarsa "Git, ondan al sevabını."der.Yaptığı işte birisini ortak koşarsa "Git, ondan al sevabını."der. O da veremeyeceği için âhirette hiç o işin faydasını görmez.O da veremeyeceği için âhirette hiç o işin faydasını görmez. O şirk koştuğundan dolayı mahrum kalır, ceza görür.

O şirk koştuğundan dolayı mahrum kalır, ceza görür.

Onun için her işimizde ihlâsla yapmaya, hâlisâne yapmaya, Allah'a şirk koşmadan,Onun için her işimizde ihlâsla yapmaya, hâlisâne yapmaya, Allah'a şirk koşmadan, iki-üç maksatlı, çifte maksatlı, çok amaçlı iş yapmamaya gayret edelim.

iki-üç maksatlı, çifte maksatlı, çok amaçlı iş yapmamaya gayret edelim.

İbadet ve taatler bir tek amaçla olur;

İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî.
İbadet ve taatler bir tek amaçla olur;

İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî.
"Yâ Rabbi! Benim maksudum, muradım, hedefim, gayem sensin;"Yâ Rabbi! Benim maksudum, muradım, hedefim, gayem sensin; ben senin rızanı istiyorum, onun için yapıyorum." derse kurtulur.

ben senin rızanı istiyorum, onun için yapıyorum." derse kurtulur.

Demezse mahvolur, helak olur.

Demezse mahvolur, helak olur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi halis muhlis, ihlâslı kullarından eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bizi halis muhlis, ihlâslı kullarından eylesin. Riyadan, gösterişten, şirkten, şirkin gizlisinden, âşikâresinden,Riyadan, gösterişten, şirkten, şirkin gizlisinden, âşikâresinden, celîsinden,hafîsinden bizi uzak eylesin.celîsinden,hafîsinden bizi uzak eylesin. Dünyada bahtiyar olarak yaşatsın, huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip etsin.Dünyada bahtiyar olarak yaşatsın, huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak varmayı nasip etsin. Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

Fâtiha-ı şerîfemea'l-Besmele.

Fâtiha-ı şerîfemea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2