Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Hanımların Toplumsal Rolü ve İslami Eğitim

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şevvâl 1417 / 14.02.1997

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Kadınların Toplumsal Sorumlulukları, İslâm'ı Yayma ve Toplumsal Teşkilatlanma, Bir Öğretmen Olarak Peygamberimiz, Günahlardan Uzak Durmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hanımların Toplumsal Rolü ve İslami Eğitim

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şevvâl 1417 / 14.02.1997

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Kadınların Toplumsal Sorumlulukları, İslâm'ı Yayma ve Toplumsal Teşkilatlanma, Bir Öğretmen Olarak Peygamberimiz, Günahlardan Uzak Durmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn.el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn,es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn, ve mente biahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Muhterem hanımefendiler! ve mente biahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

Muhterem hanımefendiler!

Bu güzel tatil yerinde birkaç güzel mutlu günde bir arada olma fırsatını ele geçirinceBu güzel tatil yerinde birkaç güzel mutlu günde bir arada olma fırsatını ele geçirince çok hızlı geçen hayatımızda sizlerle konuşup sorularınızı almak, dertlerinizi dinlemek imkânı bulmuş oldum.çok hızlı geçen hayatımızda sizlerle konuşup sorularınızı almak, dertlerinizi dinlemek imkânı bulmuş oldum. O bakımdan böyle bir saat tertipledik. O bakımdan böyle bir saat tertipledik.

Hanımlarla bir arada olalım, arzularını isteklerini dinleyelim [istedik].Hanımlarla bir arada olalım, arzularını isteklerini dinleyelim [istedik]. Başka zaman dinleyemiyoruz; fırtına gibi vaaza geliyoruz,Başka zaman dinleyemiyoruz; fırtına gibi vaaza geliyoruz, vaazdan falancaya yetişeceğiz diye rüzgâr gibi gidiyoruz. vaazdan falancaya yetişeceğiz diye rüzgâr gibi gidiyoruz. Oradan oraya geçiyoruz, oradan oraya geçiyoruz.Oradan oraya geçiyoruz, oradan oraya geçiyoruz. Hanımlarla görüşmek ancak merdiven başlarında, camiye girerken çıkarken filan oluyor.Hanımlarla görüşmek ancak merdiven başlarında, camiye girerken çıkarken filan oluyor. Tabii bu durumdan ben de şikâyetçiyim.Tabii bu durumdan ben de şikâyetçiyim. Aslında geniş zamanımız olmalı, her isteyenle istenildiği kadar konuşabilmeliyiz.Aslında geniş zamanımız olmalı, her isteyenle istenildiği kadar konuşabilmeliyiz. Mektuplara cevap veremiyoruz, telefonlara yetemiyoruz, yetişemiyoruz. Mektuplara cevap veremiyoruz, telefonlara yetemiyoruz, yetişemiyoruz. Burada güzel bir fırsat, bir imkân oldu. Topluca bir aradasınız.Burada güzel bir fırsat, bir imkân oldu. Topluca bir aradasınız. Birbirinizle görüştünüz, tanıştınız. Ben de sizinle bir arada imkân olma imkânını buldum. Birbirinizle görüştünüz, tanıştınız. Ben de sizinle bir arada imkân olma imkânını buldum.

Bu toplantıyı tertip etmemin amacı size bir konuşma yapmak değil idi.Bu toplantıyı tertip etmemin amacı size bir konuşma yapmak değil idi. Hanımlar toplansın da ben onlara nasihat çekeyim, gibi bir şey düşünmedim.Hanımlar toplansın da ben onlara nasihat çekeyim, gibi bir şey düşünmedim. Çünkü nasihat çekmek zaten kolaymış.Çünkü nasihat çekmek zaten kolaymış. Müşkül olan dinlemesi, anlaması ve uygulamasıymış. Nasihat çok önemli değil! Müşkül olan dinlemesi, anlaması ve uygulamasıymış. Nasihat çok önemli değil!

Asıl hanımlar dünyasında ne oluyor?Asıl hanımlar dünyasında ne oluyor? İkinci yarım kürede -erkekler yarım küresi, hanımlar yarım küresi- neler oluyor, onu bilmiyorum.İkinci yarım kürede -erkekler yarım küresi, hanımlar yarım küresi- neler oluyor, onu bilmiyorum. Tabii onu bilmek için de sizinle görüşebilen benimle de mahrem olan kimse olarakTabii onu bilmek için de sizinle görüşebilen benimle de mahrem olan kimse olarak eşim valide hanım var, aramızda aracı olabilir.eşim valide hanım var, aramızda aracı olabilir. Siz onunla görüşebilirsiniz, o da benimle arada sırada rahat görüşebiliyor. Siz onunla görüşebilirsiniz, o da benimle arada sırada rahat görüşebiliyor.

Nasreddin Hoca'nın bir fıkrasını hatırlıyorum. Onu anlatalım da pek ciddi olmasın; tatlı, latifeli olsun: Nasreddin Hoca'nın bir fıkrasını hatırlıyorum. Onu anlatalım da pek ciddi olmasın; tatlı, latifeli olsun:

Nasreddin Hoca'ya hanımını şikâyet etmişler. Demişler ki; Nasreddin Hoca'ya hanımını şikâyet etmişler. Demişler ki;

"Senin bu hanımın çok geziyor hocaefendi, böyle olur mu?" "Bu kadar gezmesi yok."Senin bu hanımın çok geziyor hocaefendi, böyle olur mu?"

"Bu kadar gezmesi yok.
Kadıncağızın günahını almayın, öyle o kadar çok gezmiyor. O kadar gezseydi bizim eve de gelirdi." demiş. Kadıncağızın günahını almayın, öyle o kadar çok gezmiyor. O kadar gezseydi bizim eve de gelirdi." demiş.

Anlaşılan eve bile arada sırada geliyor.Anlaşılan eve bile arada sırada geliyor. Biz de kendi evimize arada sırada geliyoruz ama ben hanımımdan ayrılmıyorum,Biz de kendi evimize arada sırada geliyoruz ama ben hanımımdan ayrılmıyorum, hanımı yanımdan ayırmamaya çalışıyorum. hanımı yanımdan ayırmamaya çalışıyorum. Çünkü [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın emaneti, onu yanımdan ayırmamaya dikkat ediyorum.Çünkü [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın emaneti, onu yanımdan ayırmamaya dikkat ediyorum. Hacca gidersek hacdayız, başka bir yere gidersek oradayız.Hacca gidersek hacdayız, başka bir yere gidersek oradayız. Az günlerde bazen İstanbul'da da oluyoruz.Az günlerde bazen İstanbul'da da oluyoruz. Kendi evimiz de de olduğumuz oluyor, hiç olmuyor değiliz.Kendi evimiz de de olduğumuz oluyor, hiç olmuyor değiliz. Nasreddin Hoca emsali arada İstanbul'da da olduğumuz oluyor.Nasreddin Hoca emsali arada İstanbul'da da olduğumuz oluyor. Ama siz zaten hepiniz İstanbullu değilsiniz. Ama siz zaten hepiniz İstanbullu değilsiniz.

Zaten hanımların pek çok işleri var, pek çok hizmetleri, pek çok sevaplı faaliyetleri var.Zaten hanımların pek çok işleri var, pek çok hizmetleri, pek çok sevaplı faaliyetleri var. Ama İslâmî, içtimaî,Ama İslâmî, içtimaî, toplumsal çalışmalarda görev alması da lazım; benim görüşüm bu! toplumsal çalışmalarda görev alması da lazım; benim görüşüm bu!

Başka görüş nedir? Başka görüş, belki İslâmî görüş:Başka görüş nedir?

Başka görüş, belki İslâmî görüş:
Hanım evinde durur, çoluk çocuğunu yetiştirir, evinin işlerine bakar, böyle kocasıyla yaşayabilir… Hanım evinde durur, çoluk çocuğunu yetiştirir, evinin işlerine bakar, böyle kocasıyla yaşayabilir…

Ben böyle düşünmüyorum. Hanımların toplumsal çalışmalarda görev alması gerekir, diye düşünüyorum. Ben böyle düşünmüyorum. Hanımların toplumsal çalışmalarda görev alması gerekir, diye düşünüyorum.

Neden? Çünkü hanımların eğitilmesi lazım, hanımların İslâmî yönden bilgilenmesi lazım. Neden?

Çünkü hanımların eğitilmesi lazım, hanımların İslâmî yönden bilgilenmesi lazım.

Erkekler hocalardan İslâm'ı öğreniyorlar da hanımlar geri mi kalacak? Erkekler hocalardan İslâm'ı öğreniyorlar da hanımlar geri mi kalacak?

Hanımların da öğrenmesi lazım. Hanımların öğrenmesi için de birilerinin öğretmesi lazım.Hanımların da öğrenmesi lazım. Hanımların öğrenmesi için de birilerinin öğretmesi lazım. Bir doktor hanımın öne çıkması lazım, bir hoca hanımın öne çıkması, onlara bir şey öğretmesi lazım.Bir doktor hanımın öne çıkması lazım, bir hoca hanımın öne çıkması, onlara bir şey öğretmesi lazım. Bir şey öğretmesi için bir yer olması, mekân olması lazım, bir vakıf binası, bir salon,Bir şey öğretmesi için bir yer olması, mekân olması lazım, bir vakıf binası, bir salon, bir caminin belli zamanlarda belli yerleri vs. olması lazım.bir caminin belli zamanlarda belli yerleri vs. olması lazım. Bazı ev hanımları belli zamanlarda oraya gitmeli, o hoca hanımları dinlemeli.Bazı ev hanımları belli zamanlarda oraya gitmeli, o hoca hanımları dinlemeli. Başka türlü olmuyor İslâm'ı öğrenemiyor! Başka türlü olmuyor İslâm'ı öğrenemiyor!

Namaz nasıl kılınacak, abdest nasıl alınacak, hanımlara mahsus özel hâllerde sorunlar,Namaz nasıl kılınacak, abdest nasıl alınacak, hanımlara mahsus özel hâllerde sorunlar, meseleler nasıl çözülecek?.. Bunları bilmesi lazım. meseleler nasıl çözülecek?.. Bunları bilmesi lazım.

Çocuğunu nasıl yetiştirecek, evi nasıl idare edecek, eve kimleri alacak,Çocuğunu nasıl yetiştirecek, evi nasıl idare edecek, eve kimleri alacak, nereye kendisi ziyarete gidebilir, nereye gidemez?.. nereye kendisi ziyarete gidebilir, nereye gidemez?.. Bunların hepsi doğru yaptığı zaman sevap kazanacağı, yanlış yaptığı zaman günaha gireceği konular. Bunların hepsi doğru yaptığı zaman sevap kazanacağı, yanlış yaptığı zaman günaha gireceği konular.

Mesela bir kadını, yirminci yüzyılın çağdaş bir hanımını düşünelim: Mesela bir kadını, yirminci yüzyılın çağdaş bir hanımını düşünelim:

İyi niyetli bir hanım. Evde giyindi. Güzel kokularını, Paris losyonlarını sürdü.İyi niyetli bir hanım. Evde giyindi. Güzel kokularını, Paris losyonlarını sürdü. Ağırbaşlı bir döpiyes, pantolon, tayyör -adlarını belki yanlış söylüyorumdur, kusura bakmayın- giyindi.Ağırbaşlı bir döpiyes, pantolon, tayyör -adlarını belki yanlış söylüyorumdur, kusura bakmayın- giyindi. Güzel kokuları sürdü, çıktı yola… Güzel kokuları sürdü, çıktı yola…

Evden çıkıp eve dönünceye kadar meleklerin lanetine uğruyor!Evden çıkıp eve dönünceye kadar meleklerin lanetine uğruyor! Güzel kokuyla dışarıda kokusu başkası tarafından duyulduğu için.Güzel kokuyla dışarıda kokusu başkası tarafından duyulduğu için. Bunu bilmiyor tabii. Yirminci yüzyılda, toplumumuzda; "Hanım güzel koku sürer." diye biliniyor. Bunu bilmiyor tabii. Yirminci yüzyılda, toplumumuzda; "Hanım güzel koku sürer." diye biliniyor.

Hatta tıp fakültesinde profesörün birisi dershaneye girmiş, bir koklamış;Hatta tıp fakültesinde profesörün birisi dershaneye girmiş, bir koklamış; bir esans kokusu var. Arapça'da tiyb diyorlar, güzel koku var, misk kokusu var. bir esans kokusu var. Arapça'da tiyb diyorlar, güzel koku var, misk kokusu var.

"Bu koku ne böyle?" demiş. Erkeklerden bir tanesi kalkmış: "Ben sürmüştüm." demiş. "Bu koku ne böyle?" demiş.

Erkeklerden bir tanesi kalkmış:

"Ben sürmüştüm." demiş.

Erkek de güzel koku sürer miymiş, diye hem profesör gülmüş hem de oradaki bütün öğrenciler gülmüşler. Erkek de güzel koku sürer miymiş, diye hem profesör gülmüş hem de oradaki bütün öğrenciler gülmüşler.

Profesör demiş ki; "Yahu kardeşim, evladım! Ne biçim şey! Kokuyu kadınlar sürer.Profesör demiş ki;

"Yahu kardeşim, evladım! Ne biçim şey! Kokuyu kadınlar sürer.
Sen niye böyle bu kadar koku sürdün?.." demiş. Sen niye böyle bu kadar koku sürdün?.." demiş.

Hâlbuki İslâm da böyle değil! İslâm'da erkek dışarıya çıkarken kokuyu sürer.Hâlbuki İslâm da böyle değil! İslâm'da erkek dışarıya çıkarken kokuyu sürer. Peygamber Efendimiz sürmüş, geçtiği sokaklardan kokusu duyulurmuş.Peygamber Efendimiz sürmüş, geçtiği sokaklardan kokusu duyulurmuş. Geçip gittikten sonra da, sallallahu aleyhi ve sellem'in kokusu duyulurmuş.Geçip gittikten sonra da, sallallahu aleyhi ve sellem'in kokusu duyulurmuş. Ama kadınlar dışarıda koku sürmezlermiş. Neden? Ama kadınlar dışarıda koku sürmezlermiş.

Neden?

O da bir tesettür, o da koku yönünden korunma!O da bir tesettür, o da koku yönünden korunma! Giyim yönünden korunma var, daha başka yönlerden korunma var; koku yönünden de korunma! Giyim yönünden korunma var, daha başka yönlerden korunma var; koku yönünden de korunma!

Güzel kokuyu evinde sürebilir, dışarıda süremez.Güzel kokuyu evinde sürebilir, dışarıda süremez. Sürdüğü zaman yanlış bir iş yapmış olur.Sürdüğü zaman yanlış bir iş yapmış olur. Mesela çağdaş bir hanım, iyi niyetli bir hanım bunu bilmiyor; bir şey demiyoruz. Mesela çağdaş bir hanım, iyi niyetli bir hanım bunu bilmiyor; bir şey demiyoruz.

İnsanlara bir şeyleri öğretmeden onları suçlayamayız! İnsanlara bir şeyleri öğretmeden onları suçlayamayız!

Aslında bizim onlara ağlamamız lazım. Aslında bizim onlara ağlamamız lazım.

Onlar bize gülüyorlar ama bizim onlara ağlamamız lazım!Onlar bize gülüyorlar ama bizim onlara ağlamamız lazım! Bizim yaptığımız anormal bir şey yok, tabii bir şey! Bizim yaptığımız anormal bir şey yok, tabii bir şey! Normal olarak başımızı örtmüşüz, Allah'ın "Örtün!" dediği şekilde tabii olarak örtünmüşüz.Normal olarak başımızı örtmüşüz, Allah'ın "Örtün!" dediği şekilde tabii olarak örtünmüşüz. Allah'ın emrini uygulamaya çalışıyoruz.Allah'ın emrini uygulamaya çalışıyoruz. Dışarıya mescit yapmıştık.Hava güzel olduğu zaman ezan okuyoruz, namaz kılıyoruz; camlara üşüşüyorlar. Dışarıya mescit yapmıştık.Hava güzel olduğu zaman ezan okuyoruz, namaz kılıyoruz; camlara üşüşüyorlar.

"Acaba bu grup nereden geldi?" [diye] bakıyorlar."Acaba bu grup nereden geldi?" [diye] bakıyorlar. "Uzay gemisiyle Merih'ten mi geldi aydan mı indiler?!.." filan diye garipsiyorlar."Uzay gemisiyle Merih'ten mi geldi aydan mı indiler?!.." filan diye garipsiyorlar. Hâlbuki onların da dedeleri aynıydı, bizim gibiydi. Onlar değiştiler! Öğretmemiz lazım! Hâlbuki onların da dedeleri aynıydı, bizim gibiydi. Onlar değiştiler!

Öğretmemiz lazım!

Öğretmemiz gerekince ben öğretemiyorum. Öğretemem, bir erkek hoca öğretemez. Neden? Öğretmemiz gerekince ben öğretemiyorum. Öğretemem, bir erkek hoca öğretemez.

Neden?

Hanım karşısına gelmiyor ki! Gelmez ki! Hanım bazen evinden çıkamıyor ki!Hanım karşısına gelmiyor ki! Gelmez ki! Hanım bazen evinden çıkamıyor ki! Kocası müsaade etmiyor, "Sakın ha!.." diyor.Kocası müsaade etmiyor, "Sakın ha!.." diyor. Bir kere kocası dışarı çıkmaya müsaade etmeyebiliyor veya "Camiye gitme!" diyorBir kere kocası dışarı çıkmaya müsaade etmeyebiliyor veya "Camiye gitme!" diyor veyahut "Sakın ha tarikate girme, hakkımı helal etmem! Sakın ha! Gidersen ders alırsan…"diyor.veyahut "Sakın ha tarikate girme, hakkımı helal etmem! Sakın ha! Gidersen ders alırsan…"diyor. Böyle kanaatler var, davranışlar var. O hâlde bu hanım İslâm'ı nasıl öğrenecek?Böyle kanaatler var, davranışlar var.

O hâlde bu hanım İslâm'ı nasıl öğrenecek?
Allah'ın rızasını nasıl kazanacak? Yaşamını nasıl sürdürecek? Yemeği nasıl pişirecek?Allah'ın rızasını nasıl kazanacak? Yaşamını nasıl sürdürecek? Yemeği nasıl pişirecek? Çamaşırı nasıl yıkayacak?.. Çamaşırın yıkanmasında bile bir usul var: Çamaşırı nasıl yıkayacak?..

Çamaşırın yıkanmasında bile bir usul var:

Eskiden çocuk bezleriyle büyüklerin çamaşırlarını aynı yerde yıkamazlardı.Eskiden çocuk bezleriyle büyüklerin çamaşırlarını aynı yerde yıkamazlardı. Bunların hepsi birer incelik. Bunların hepsinin öğrenilmesi, öğretilmesi lazım. Bunların hepsi birer incelik. Bunların hepsinin öğrenilmesi, öğretilmesi lazım.

Toplumda bir kesimi, bir yarım küreyi; kadınlar yarım küresini ihmal etmek çok büyük bir yanlışlık!Toplumda bir kesimi, bir yarım küreyi; kadınlar yarım küresini ihmal etmek çok büyük bir yanlışlık! Kadınların ihmal edilmemesi lazım, kadınlara da hizmet edilmesi lazım. Kadınların ihmal edilmemesi lazım, kadınlara da hizmet edilmesi lazım.

Erkeklere hizmet edildiği kadar kadınlara da hizmet edilmesi lazım ama kadınların hizmetini kim yapacak? Erkeklere hizmet edildiği kadar kadınlara da hizmet edilmesi lazım ama kadınların hizmetini kim yapacak?

Erkekler yapamaz çünkü kadınla erkeğin yan yana gelmesi olmuyor. Erkekler yapamaz çünkü kadınla erkeğin yan yana gelmesi olmuyor.

Evliler; kocaları, hanımlarına müsaade etmiyor: "Sen o erkeğin karşısına gitme!Evliler; kocaları, hanımlarına müsaade etmiyor: "Sen o erkeğin karşısına gitme! İstemem, razı olmam!" diyor. Haklı, ben de haklı görüyorum, normal! İstemem, razı olmam!" diyor.

Haklı, ben de haklı görüyorum, normal!

O hâlde kadına kadın öğretmenlik yapacak, öğretecek! O hâlde kadına kadın öğretmenlik yapacak, öğretecek!

Ben kendi çocuklarımı yetiştirirken bizim mahallede Kur'an kursu açtık.Ben kendi çocuklarımı yetiştirirken bizim mahallede Kur'an kursu açtık. Kur'an kursunda hususi imam-hatip okulu kurduk. Gizli imam hatip okulu kurduk. Kur'an kursunda hususi imam-hatip okulu kurduk. Gizli imam hatip okulu kurduk. Bütün imam-hatip okulunun kitaplarını aldık.Bütün imam-hatip okulunun kitaplarını aldık. İmam-hatip okulunun derslerini çocuklarımıza okuttuk.İmam-hatip okulunun derslerini çocuklarımıza okuttuk. İmam-hatip okulundan mezun eder gibi bütün hepsini okuyarak İmam-hatip okulundan mezun eder gibi bütün hepsini okuyarak imtihan, çok ciddi imtihanlardan geçerek mezun oldular. Diploma almadılar! Almasın! imtihan, çok ciddi imtihanlardan geçerek mezun oldular.

Diploma almadılar!

Almasın!
Diploma dünyanın kâğıdı! Biz âhiretin belgesini almak istiyoruz, Allah'ın rızasını kazanmak istiyoruz!Diploma dünyanın kâğıdı! Biz âhiretin belgesini almak istiyoruz, Allah'ın rızasını kazanmak istiyoruz! Çocuklarımız güzelce İslâm'ı öğrendiler. Hanım öğretmenler, hanım kızlara İslâm'ı öğretti. Çocuklarımız güzelce İslâm'ı öğrendiler. Hanım öğretmenler, hanım kızlara İslâm'ı öğretti.

Sonra bizim kurduğumuz bu müesseseye Diyanet [İşeri Başkanlığı] bir el attı,Sonra bizim kurduğumuz bu müesseseye Diyanet [İşeri Başkanlığı] bir el attı, Müftü hocalar gönderdi. Müftü hoca da olsa olmaz, olmuyor! Biliyoruz, uygulamadan biliyoruz. Müftü hocalar gönderdi. Müftü hoca da olsa olmaz, olmuyor!

Biliyoruz, uygulamadan biliyoruz.

Erkek vaiz gönderdi. Olmaz!Erkek vaiz gönderdi.

Olmaz!
Bir kere erkek kadının hâlini anlamaz, kadına hitap etmesini bilmez; olmaz. Bir kere erkek kadının hâlini anlamaz, kadına hitap etmesini bilmez; olmaz. Hanım hoca gelecek, kendi yaşantısını onlara anlatacak. Nitekim benim kızlarıma kendi hanım hocaları; Hanım hoca gelecek, kendi yaşantısını onlara anlatacak. Nitekim benim kızlarıma kendi hanım hocaları;

"Ah çocuklar! Biz neler çektik, biz size bunları anlatıyoruz"Ah çocuklar! Biz neler çektik, biz size bunları anlatıyoruz ama biz neler çektik de bunları size anlatabiliyoruz…" diyormuş. Bilmeyen anlatamaz. ama biz neler çektik de bunları size anlatabiliyoruz…" diyormuş.

Bilmeyen anlatamaz.

Ben toplumsal çalışmalarımızda bazı kimseleri görevlendiriyorum, bakıyorum; başaramıyorlar! Neden? Ben toplumsal çalışmalarımızda bazı kimseleri görevlendiriyorum, bakıyorum; başaramıyorlar!

Neden?

O çileyi çekmemiş insan, o durumda olan insanlara hizmet veremiyor.O çileyi çekmemiş insan, o durumda olan insanlara hizmet veremiyor. O çileyi çekmiş insan bilir ve hizmet verebilir. O bakımdan hanımların çalışması gerekli!O çileyi çekmiş insan bilir ve hizmet verebilir. O bakımdan hanımların çalışması gerekli! Bunu ben doğrudan doğruya yapmaya güç yetiremiyorum.Bunu ben doğrudan doğruya yapmaya güç yetiremiyorum. Zaman bakımından güç yetiremiyorum, bir de cinsiyet farklı olduğundan, dünyalar farklı olduğundan;Zaman bakımından güç yetiremiyorum, bir de cinsiyet farklı olduğundan, dünyalar farklı olduğundan; kadınlar yarım küresi, erkekler yarım küresi dolayısıyla farklılık olduğundan olmuyor. kadınlar yarım küresi, erkekler yarım küresi dolayısıyla farklılık olduğundan olmuyor.

Camide biraz oluyor, kadınlar kısmında oluyor.Camide biraz oluyor, kadınlar kısmında oluyor. Hoca efendi konuşuyor, kadınlar da erkekler de dinliyor ama yeterli değil!Hoca efendi konuşuyor, kadınlar da erkekler de dinliyor ama yeterli değil! Onun için biz vakıf kurduğumuz zaman; "Vakfımızın kadınlar kolu olsun, çalışsın!" dedik.Onun için biz vakıf kurduğumuz zaman; "Vakfımızın kadınlar kolu olsun, çalışsın!" dedik. Ayrıca vakıf kurmak, vakfın şubelerini kurmak kolay olmadığı için;Ayrıca vakıf kurmak, vakfın şubelerini kurmak kolay olmadığı için; "Hepiniz bulunduğunuz yerde bir hanım derneği kurun!" dedik."Hepiniz bulunduğunuz yerde bir hanım derneği kurun!" dedik. "Hanım; ilim irfan, eğitim çalışması yapacağı tarih vs. derneği kursun!" dedik."Hanım; ilim irfan, eğitim çalışması yapacağı tarih vs. derneği kursun!" dedik. Allah razı olsun, kurdunuz. Ben şu anda sayısını söyleyemeyeceğim. Allah razı olsun, kurdunuz.

Ben şu anda sayısını söyleyemeyeceğim.

Türkiye üzerinde hanım derneklerimizinTürkiye üzerinde hanım derneklerimizin epeyce bir sayısı var ama bence yeterli değil!epeyce bir sayısı var ama bence yeterli değil! Aslında her topluluğun olduğu yerde bizim bir derneğimizin olması lazım.Aslında her topluluğun olduğu yerde bizim bir derneğimizin olması lazım. Her yerde bir caminin olduğu gibi her yerde bir hanım derneğimizin olması lazım! Her yerde bir caminin olduğu gibi her yerde bir hanım derneğimizin olması lazım!

Hanım derneği ne yapacak? 53 ilde hanım faaliyeti varmış. Çok az, çok az!Hanım derneği ne yapacak?

53 ilde hanım faaliyeti varmış. Çok az, çok az!
Her yerleşim yerinde, sizin olduğunuz her yerde faaliyet olması lazım! Her yerleşim yerinde, sizin olduğunuz her yerde faaliyet olması lazım!

"Siz neredesiniz?" "Falanca yerde." "Siz neredesiniz?"

"Falanca yerde."

"Tamam, orada sizin bir İslâmî, imanî, tasavvufî, ahlâkî çalışma yapmanız lazım." "Tamam, orada sizin bir İslâmî, imanî, tasavvufî, ahlâkî çalışma yapmanız lazım."

"Bunu nasıl yapacağız?" Bunu bilmek de önemli! "Bunu nasıl yapacağız?"

Bunu bilmek de önemli!

Bir hanım, bulunduğu yerde Allah'ın rızasına uygun bir çalışmayı nasıl yapar? Bir hanım, bulunduğu yerde Allah'ın rızasına uygun bir çalışmayı nasıl yapar?

Bunun ananevî, geleneksel şekli var: Hacı hanım teyzeler evlerinde hatm-i hâcegân yaptırıyorlar.Bunun ananevî, geleneksel şekli var: Hacı hanım teyzeler evlerinde hatm-i hâcegân yaptırıyorlar. Cuma günleri, haftanın belli günlerinde toplanıyorlar. Cuma günleri, haftanın belli günlerinde toplanıyorlar. Taze hanımlar geliyor, o yaşlı hanımlardan İslâm'ı öğreniyor… Bu geleneksel yol var. Taze hanımlar geliyor, o yaşlı hanımlardan İslâm'ı öğreniyor… Bu geleneksel yol var.

Bunun dışında bizim kurduğumuz çeşitli dernekler var, bu derneklerin çalışmaları var:Bunun dışında bizim kurduğumuz çeşitli dernekler var, bu derneklerin çalışmaları var: Bu derneklerin çalışmaları da geleneksel çalışmaların ötesinde şimdiki tahsili almış olan hanımlara,Bu derneklerin çalışmaları da geleneksel çalışmaların ötesinde şimdiki tahsili almış olan hanımlara, bizim dışımızdaki hanımlara [ulaşıyorlar]. Biz azız, sizler şu toplumda azsınız. bizim dışımızdaki hanımlara [ulaşıyorlar].

Biz azız, sizler şu toplumda azsınız.
Hatta uzaydan gelmiş gibi garipseniyorsunuz. Hatta gülüyorlar, kıyafetinizi şaşkınlıkla karşılıyorlar. Hatta uzaydan gelmiş gibi garipseniyorsunuz. Hatta gülüyorlar, kıyafetinizi şaşkınlıkla karşılıyorlar.

Diyor ki; "Bu kadar uzun giyinilir mi? Ne lüzumu var, hava sıcak?.." Diyor ki;

"Bu kadar uzun giyinilir mi? Ne lüzumu var, hava sıcak?.."

Sanıyor ki insan sadece üşüdüğü için örtünüyor! Bir şeyden haberi yok! Sanıyor ki insan sadece üşüdüğü için örtünüyor!

Bir şeyden haberi yok!

Sayınız az, nispetiniz az! Dışarıdaki büyük kalabalıklar, çılgın, korkunç kalabalıklar İslâm'dan habersiz! Sayınız az, nispetiniz az! Dışarıdaki büyük kalabalıklar, çılgın, korkunç kalabalıklar İslâm'dan habersiz!

Onlar nasıl yetişiyor? Normal liselerde, 19 Mayıslara şortla çıkarak eğlenceler,Onlar nasıl yetişiyor?

Normal liselerde, 19 Mayıslara şortla çıkarak eğlenceler,
gecelerde kızlı erkekli toplantılar yaparak, düğünlerde derneklerde danslı vs. toplantılar yaparak… gecelerde kızlı erkekli toplantılar yaparak, düğünlerde derneklerde danslı vs. toplantılar yaparak…

Bunların hepsi tabii görünüyor. Anne baba da tabii görüyor. Bunların hepsi tabii görünüyor. Anne baba da tabii görüyor.

Bunu biz tabii görmüyoruz, İslâm tabii görmüyor.Bunu biz tabii görmüyoruz, İslâm tabii görmüyor. Ama bizim dışımızda büyük kalabalıklar İslâm'ın dışında bir hayat sürüyorlar. Ama bizim dışımızda büyük kalabalıklar İslâm'ın dışında bir hayat sürüyorlar.

Biz ne kadarız, onlar ne kadar? Yüz kişiden üç-beş tanesi bizim gibi!Biz ne kadarız, onlar ne kadar?

Yüz kişiden üç-beş tanesi bizim gibi!
Yüzde doksan beş, yüz kişiden doksan beş-doksan yedi kişi onlar gibi!Yüzde doksan beş, yüz kişiden doksan beş-doksan yedi kişi onlar gibi! Açık gezer, başını örtmez, manto giymeye utanır, modaya uyar, uymadığı zaman ağlar…Açık gezer, başını örtmez, manto giymeye utanır, modaya uyar, uymadığı zaman ağlar… Annesi onu öyle giydirmezse isyan eder, eve geç gidebilir, saat ikide eve geldiği zaman, annesi; Annesi onu öyle giydirmezse isyan eder, eve geç gidebilir, saat ikide eve geldiği zaman, annesi;

"Kızım niye geç geldin?" deyince; "Sana ne! Benim hürriyetime karışamazsın!.." der. "Kızım niye geç geldin?" deyince;

"Sana ne! Benim hürriyetime karışamazsın!.." der.

Böyle gençler var! Bluejean pantolonlu kızlar var, efe gibi, feminist,Böyle gençler var! Bluejean pantolonlu kızlar var, efe gibi, feminist, kadın haklarını korumak [için], "Bizim erkeklerden bir eksiğimiz yok!" filan diyenler [var].kadın haklarını korumak [için], "Bizim erkeklerden bir eksiğimiz yok!" filan diyenler [var]. Bunlar da birer tabii düşünce sistemi, bunların hepsi birer sistem! Bunlar da birer tabii düşünce sistemi, bunların hepsi birer sistem!

Biz bunların içinde böyle bir azınlığız, az bir insanız. Peygamber Efendimiz diyor ki; Biz bunların içinde böyle bir azınlığız, az bir insanız.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Cennet içinde sizin miktarınız nasıl biliyor musunuz?" "Cennet içinde sizin miktarınız nasıl biliyor musunuz?"

Cennetliklerin miktarı bütün insanlar içinde ne kadar? Cennetliklerin miktarı bütün insanlar içinde ne kadar?

"Bir siyah sığırın derisindeki bir beyaz kıl kadar az!" Vemâ ekseru'n-nâsi ve lev haraste bi-mü'minîn. "Bir siyah sığırın derisindeki bir beyaz kıl kadar az!"

Vemâ ekseru'n-nâsi ve lev haraste bi-mü'minîn.

Ne kadar uğraşsan insanların çoğu, milyarlar gayri İslâmî yaşıyor!Ne kadar uğraşsan insanların çoğu, milyarlar gayri İslâmî yaşıyor! Avustralya, Brezilya, Avrupa, Amerika, Afrika!.. Avustralya, Brezilya, Avrupa, Amerika, Afrika!..

Dün televizyonu biraz karıştırıyorum, Brezilya'da karnaval sahneleri gözümün önüne geldi.Dün televizyonu biraz karıştırıyorum, Brezilya'da karnaval sahneleri gözümün önüne geldi. Baktım; çok vahşi, çok çılgın eğleniyorlar! Baktım; çok vahşi, çok çılgın eğleniyorlar!

Düşündüm: Tabii amazon ormanlarından vahşiler biraz medeniyet gördü;Düşündüm: Tabii amazon ormanlarından vahşiler biraz medeniyet gördü; Brezilya'nın Rio De Janerio'suna vs. çıktı, tabii böyle yapacak! İslâm'ı görmedi ki!Brezilya'nın Rio De Janerio'suna vs. çıktı, tabii böyle yapacak! İslâm'ı görmedi ki! İslâm kulağına girmedi ki! Allah'a imanı yok ki! Âhirette bu yaptıklarının hesabı olduğunu bilmiyor ki!.. İslâm kulağına girmedi ki! Allah'a imanı yok ki! Âhirette bu yaptıklarının hesabı olduğunu bilmiyor ki!..

Çılgın kalabalık eğleniyor, korkunç şekilde, çılgınca eğleniyor! Bunlar bizim dışımızda! Çılgın kalabalık eğleniyor, korkunç şekilde, çılgınca eğleniyor! Bunlar bizim dışımızda!

Biz de kendi çocuklarımızı bıraktığımız zaman bunlar da o tarafa gidiyor, büyük kalabalık onları çekiyor.Biz de kendi çocuklarımızı bıraktığımız zaman bunlar da o tarafa gidiyor, büyük kalabalık onları çekiyor. Bazen annesinin karşısına çıkıyor, "Sen anlamazsın! Sen gerisin, sen bilmezsin bunu!Bazen annesinin karşısına çıkıyor, "Sen anlamazsın! Sen gerisin, sen bilmezsin bunu! Sen tahsilli değilsin ki! Bilemezsin ki!.." diyor. Bu da bir ayrı felaket!Sen tahsilli değilsin ki! Bilemezsin ki!.." diyor. Bu da bir ayrı felaket! Kadın kendi çocuğunun kendisinin karşısına çıktığını görüyor. Kadın kendi çocuğunun kendisinin karşısına çıktığını görüyor.

Bizim, bu insanlara Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tebliğini götürmemiz lazım. Bizim, bu insanlara Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tebliğini götürmemiz lazım.

Peygamber Efendimiz bu devirde sağ olsaydı ne yapardı? Sağlığında ne yapmışsa öyle yapacaktı!Peygamber Efendimiz bu devirde sağ olsaydı ne yapardı?

Sağlığında ne yapmışsa öyle yapacaktı!
Peygamber Efendimiz sağlığında her yere imanı öğretti, öğretmek için insanlar gönderdi. Peygamber Efendimiz sağlığında her yere imanı öğretti, öğretmek için insanlar gönderdi. Hatta Bizans imparatoruna, Sasanî imparatoruna, Mısır hükümdarına, Bahreyn hükümdarına,Hatta Bizans imparatoruna, Sasanî imparatoruna, Mısır hükümdarına, Bahreyn hükümdarına, Habeş hükümdarına elçi gönderdi. O zamanki dünyanın bilinen yerlerine haberci gönderdi. Habeş hükümdarına elçi gönderdi. O zamanki dünyanın bilinen yerlerine haberci gönderdi.

Nasıl haberci gönderdi? Mesela Bizans İmparatoruna ne diyor? Nasıl haberci gönderdi?

Mesela Bizans İmparatoruna ne diyor?

Min Muhammedin resûlillâhi ilâ azîmi'r-rûm hirahil.Min Muhammedin resûlillâhi ilâ azîmi'r-rûm hirahil. "Allah'ın elçisi Muhammed'den Doğu Roma imparatoru Heraklius'a!""Allah'ın elçisi Muhammed'den Doğu Roma imparatoru Heraklius'a!" İnni edûke bi deâyeti'l-İslâm. "Ben seni müslüman olmaya çağırıyorum."İnni edûke bi deâyeti'l-İslâm. "Ben seni müslüman olmaya çağırıyorum." Eslim teslem. "Müslüman ol da saadet-i dâreyni bul, kurtul!"Eslim teslem. "Müslüman ol da saadet-i dâreyni bul, kurtul!" Yu'tikallâhu ecrake merreteyn. Yu'tikallâhu ecrake merreteyn. "Allah sana iki kat ecir versin, hem senin müslüman olmanın sevabını kazan"Allah sana iki kat ecir versin, hem senin müslüman olmanın sevabını kazan hem de ahalinin seninle beraber müslüman olmasının sevabını kazan!" diyehem de ahalinin seninle beraber müslüman olmasının sevabını kazan!" diye ona İslâm'ı tebliğ ediyor. Heraklius'a, bir imparatora elçi gönderiyor.ona İslâm'ı tebliğ ediyor. Heraklius'a, bir imparatora elçi gönderiyor. Arabistan'dan imparatorluk merkezlerine elçi gönderiyor. Bu ne demek? Arabistan'dan imparatorluk merkezlerine elçi gönderiyor.

Bu ne demek?

İslâm'ı dünyanın her yerine yayması lazım geldiğini bilen,İslâm'ı dünyanın her yerine yayması lazım geldiğini bilen, vazifeli bir peygamber olarak herkese İslâm'ı anlatmak istiyor! vazifeli bir peygamber olarak herkese İslâm'ı anlatmak istiyor!

Bizim vazifemiz ne, biz müslümanların vazifesi ne? Bizim vazifemiz ne, biz müslümanların vazifesi ne?

Bizim de birinci vazifemiz kendimizin müslüman olması! Bizim de birinci vazifemiz kendimizin müslüman olması!

Müslüman olmak! Kendini kurtarmak! Kendini kurtaramayan başkasını kurtaramaz! Müslüman olmak! Kendini kurtarmak! Kendini kurtaramayan başkasını kurtaramaz!

İki kişi çamurda, batakta ise ikisi de bataklığın içine batıyorsa birisi ötekisini kurtaramaz ki!İki kişi çamurda, batakta ise ikisi de bataklığın içine batıyorsa birisi ötekisini kurtaramaz ki! Birisi sağlam yerde olursa ötekisinin elini tutar çeker, kurtarır. İp atar kurtarır.Birisi sağlam yerde olursa ötekisinin elini tutar çeker, kurtarır. İp atar kurtarır. Sağlam yerde olmayan kurtaramaz. İnsan; önce müslüman olacak, kendisini kurtaracak!Sağlam yerde olmayan kurtaramaz. İnsan; önce müslüman olacak, kendisini kurtaracak! Salih insan olacak, mü'min insan, Allah'ın sevdiği insan olacak!Salih insan olacak, mü'min insan, Allah'ın sevdiği insan olacak! İlk işiniz bu, önce kendinizi düşüneceksiniz. Uçakta ne diyor? İlk işiniz bu, önce kendinizi düşüneceksiniz.

Uçakta ne diyor?

"Uçakta herhangi bir şey olursa yukarıdan oksijen maskeleri düşecektir. Önce kendinize takın!" diyor. "Uçakta herhangi bir şey olursa yukarıdan oksijen maskeleri düşecektir. Önce kendinize takın!" diyor.

"Çocuğunuza takmaya çalışırsanız kendiniz takamazsanız oksijensiz kalırsınız, bayılırsınız."Çocuğunuza takmaya çalışırsanız kendiniz takamazsanız oksijensiz kalırsınız, bayılırsınız. Çocuğunuza da faydanız olmaz.Çocuğunuza da faydanız olmaz. Önce oksijeni kendinize takacaksınız, sonra çocuğunuza takarsınız." demek istiyor.Önce oksijeni kendinize takacaksınız, sonra çocuğunuza takarsınız." demek istiyor. Bunu ısrarla söylüyor. Önce kendini kurtaracaksın, önce müslüman olacaksın! Bunu ısrarla söylüyor.

Önce kendini kurtaracaksın, önce müslüman olacaksın!

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diyeceksin, İslâm olacaksın!Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diyeceksin, İslâm olacaksın! Müslüman olacaksın, selamete ereceksin, sahil-i selâmete çıkacaksın! Müslüman olacaksın, selamete ereceksin, sahil-i selâmete çıkacaksın!

Salih bir insan olduktan sonra ne yapacaksın? Başkalarını kurtarma çalışması yapmaya başlayacaksın! Salih bir insan olduktan sonra ne yapacaksın?

Başkalarını kurtarma çalışması yapmaya başlayacaksın!

Salih insan olmaktan sonraki adım nedir? Salih insan olmaktan sonraki adım nedir?

Muslih insan olmak, ıslahçı, başkalarını kurtaran insan olmak! "Bunu erkekler yapsın…" Muslih insan olmak, ıslahçı, başkalarını kurtaran insan olmak!

"Bunu erkekler yapsın…"

Tamam, peki, baş üstüne. Biz yapalım. Zaten emri aldık, o işi yapıyoruz.Tamam, peki, baş üstüne. Biz yapalım. Zaten emri aldık, o işi yapıyoruz. Erkeklere söylüyoruz ama hanımlar camiye gelmiyor, kocası göndermiyor; olmuyor. Erkeklere söylüyoruz ama hanımlar camiye gelmiyor, kocası göndermiyor; olmuyor.

O zaman hanımlara da bu işin öğretilmesi için birilerinin onlara İslâm'ı götürmesi lazım. O zaman hanımlara da bu işin öğretilmesi için birilerinin onlara İslâm'ı götürmesi lazım.

Onun için toplumsal çalışmalar yapmanız gerektiğini düşünüyorum.Onun için toplumsal çalışmalar yapmanız gerektiğini düşünüyorum. Herhalde haklıyım, herhalde haksız değilim. Herhalde haklıyım, herhalde haksız değilim.

Kendiniz için çevrenize İslâm'ı yaymanız içinKendiniz için çevrenize İslâm'ı yaymanız için çoluk çocuğunuza İslâm'ı öğretebilmeniz için teşkilatlanmanız lazım. Teşkilatlanma ne demek? çoluk çocuğunuza İslâm'ı öğretebilmeniz için teşkilatlanmanız lazım.

Teşkilatlanma ne demek?

Kurumlaşma demek. Kurumlarınız olması lazım. Yeriniz olması lazım. Kurumlaşma demek. Kurumlarınız olması lazım. Yeriniz olması lazım.

"Benim evim müsait değil kardeşim, kusura bakma. İki odacık."Benim evim müsait değil kardeşim, kusura bakma. İki odacık. Ben, benim evde bu kalabalık işleri yapamam…" "Benim ev de müsait değil…" Ben, benim evde bu kalabalık işleri yapamam…"

"Benim ev de müsait değil…"

"O zaman bu işler dursun!" Hayır, durmasın!"O zaman bu işler dursun!"

Hayır, durmasın!
Bir yer tutalım, geniş bir yer olsun, o yerde bu işleri yapalım!Bir yer tutalım, geniş bir yer olsun, o yerde bu işleri yapalım! Çanakkale'de öyle yaptık, Bursa'da böyle yaptık, Isparta'da şöyle yaptık… Böyle olacak!Çanakkale'de öyle yaptık, Bursa'da böyle yaptık, Isparta'da şöyle yaptık… Böyle olacak! Bir yer olacak, o yerde yapılan çalışmalar olacak.Bir yer olacak, o yerde yapılan çalışmalar olacak. Haftada bir gün, iki gün, üç gün toplanılacak ve İslâm öğretilecek,Haftada bir gün, iki gün, üç gün toplanılacak ve İslâm öğretilecek, İslâm ahlâkı öğretilecek, bilgiler öğretilecek! İslâm ahlâkı öğretilecek, bilgiler öğretilecek!

Bizim camimizin altında Hale Hanımlar Derneği'miz var,Bizim camimizin altında Hale Hanımlar Derneği'miz var, Ankara'da Hanımların Sesi Derneği var, Eskişehir'de falanca var,Ankara'da Hanımların Sesi Derneği var, Eskişehir'de falanca var, falanca yerde filanca var, Antalya'da Antalya Hanımlar Derneği var… falanca yerde filanca var, Antalya'da Antalya Hanımlar Derneği var…

Herkes bu çeşit çalışmalarla İslâm'ı en yakın çevresine öğretecek, çoluk çocuğuna öğretecek.Herkes bu çeşit çalışmalarla İslâm'ı en yakın çevresine öğretecek, çoluk çocuğuna öğretecek. Hanımlar arasında da İslâm'ı yaymaya çalışacak. Hanımlar arasında da İslâm'ı yaymaya çalışacak.

Bunu yaptığımız zaman ne kadar insan kurtarabilirsekBunu yaptığımız zaman ne kadar insan kurtarabilirsek o kadar insanın hayatı boyunca yaptığı bütün sevaplı işlerin o kadar sevabının bir mislini de biz alacağız. o kadar insanın hayatı boyunca yaptığı bütün sevaplı işlerin o kadar sevabının bir mislini de biz alacağız.

Diyelim ki ben bir insana gittim, İslâm'ı anlattım.Diyelim ki ben bir insana gittim, İslâm'ı anlattım. Adam veya kadın İslâm'dan habersiz, içki de içiyor vs. Evlerinde poker toplantısı filan da oluyor… Adam veya kadın İslâm'dan habersiz, içki de içiyor vs. Evlerinde poker toplantısı filan da oluyor…

Anlattım; tevbekâr oldu, namaza başladı örtündü, ibadetlerini yapmaya başladı.Anlattım; tevbekâr oldu, namaza başladı örtündü, ibadetlerini yapmaya başladı. Bu sene de hacca gitti, şöyle oldu böyle oldu, şimdi birçok şeyler yapıyor. Bu sene de hacca gitti, şöyle oldu böyle oldu, şimdi birçok şeyler yapıyor.

Bu insanın yaptığı birçok şeyin sevabı kendisine var mı? Var!Bu insanın yaptığı birçok şeyin sevabı kendisine var mı?

Var!
Hacca gitti, sevap var; örtündü, sevap var; hayır yaptı, sevap var!Hacca gitti, sevap var; örtündü, sevap var; hayır yaptı, sevap var! Bu sevabın bir misli, aynısı ondan hiçbir şey eksilmeden bunu doğru yola çeken insana da veriliyor! Bu sevabın bir misli, aynısı ondan hiçbir şey eksilmeden bunu doğru yola çeken insana da veriliyor!

Peygamber Efendimiz'in ne kadar sevap kazandığını düşünün!Peygamber Efendimiz'in ne kadar sevap kazandığını düşünün! Çünkü hepimiz Peygamber Efendimiz'e uyuyoruz,Çünkü hepimiz Peygamber Efendimiz'e uyuyoruz, hepimizin sevabının bir misli Peygamber Efendimiz'e veriliyor.hepimizin sevabının bir misli Peygamber Efendimiz'e veriliyor. Düşünün mürşid-i kâmillerin ne kadar sevap kazandığını, Düşünün mürşid-i kâmillerin ne kadar sevap kazandığını, e kadar insanı ıslah etmişlerse o kadar insanın yaptığı ibadetlerin sevabındane kadar insanı ıslah etmişlerse o kadar insanın yaptığı ibadetlerin sevabından hiçbir şey eksilmeden ona sevap veriliyor!hiçbir şey eksilmeden ona sevap veriliyor! Düşünün evladını hayırlı bir evlat olarak yetiştirmiş annenin sevabını;Düşünün evladını hayırlı bir evlat olarak yetiştirmiş annenin sevabını; çünkü evlâdı ömrü boyu ne kadar ibadet, taat, hayırlı iş yaparsa onun sevabı annesine veriliyor. çünkü evlâdı ömrü boyu ne kadar ibadet, taat, hayırlı iş yaparsa onun sevabı annesine veriliyor.

Benim rahmetli anneme ben camide vaaz verdikçe sevap gidiyor. Neden? Benim rahmetli anneme ben camide vaaz verdikçe sevap gidiyor.

Neden?

Beni anam yetiştirdi, babam yetiştirdi. Ona sevap gidiyor. Beni anam yetiştirdi, babam yetiştirdi. Ona sevap gidiyor.

Bu hususta çok hadîs-i şerîfler var da duymuş olabileceğinizi düşünüyorum. Bu hususta çok hadîs-i şerîfler var da duymuş olabileceğinizi düşünüyorum.

Ed-dâllü ale'l-hayrike fâilihî. "Hayrı yapmaya vesile olan kimse hayrı yapmış gibi sevap alır." Ed-dâllü ale'l-hayrike fâilihî. "Hayrı yapmaya vesile olan kimse hayrı yapmış gibi sevap alır."

Siz de hayra vesile olacaksınız. Bazı insanların hayırlı insan olmasına vesile olacaksınız.Siz de hayra vesile olacaksınız. Bazı insanların hayırlı insan olmasına vesile olacaksınız. Kendi çocuğunuzun hayırlı evlat olmasına vesile olacaksınız, o sevabı alacaksınız. Kendi çocuğunuzun hayırlı evlat olmasına vesile olacaksınız, o sevabı alacaksınız.

İkincisi: Onun iyi insan olması size yarayacak.İkincisi:

Onun iyi insan olması size yarayacak.
Evladınızın hayırlı bir insan olması ihtiyarlığınızda size yarayacak. Evladınızın hayırlı bir insan olması ihtiyarlığınızda size yarayacak.

Bir insanın en büyük sermayesi nedir? Hayırlı evlattır!Bir insanın en büyük sermayesi nedir?

Hayırlı evlattır!
Hem dünyada hayırlı sermayedir, ihtiyarladığı zaman anasına-babasına gül gibi bakar Hem dünyada hayırlı sermayedir, ihtiyarladığı zaman anasına-babasına gül gibi bakar hem de âhiret için hayırlı sermayedir, çünkü öldükten sonra bile sevap kazanmasına sebep olur!hem de âhiret için hayırlı sermayedir, çünkü öldükten sonra bile sevap kazanmasına sebep olur! Hayırlı evlat yaşadıkça ananın babanın defterine sevap yazılır.Hayırlı evlat yaşadıkça ananın babanın defterine sevap yazılır. Hesabı kesilmez, sadaka-yı câriye olarak sevaplar defterine carî hesap olarak yazılır. Hesabı kesilmez, sadaka-yı câriye olarak sevaplar defterine carî hesap olarak yazılır.

Onun için evlatlarımızı hayırlı evlat yetiştirmeye çalışacağız.Onun için evlatlarımızı hayırlı evlat yetiştirmeye çalışacağız. Komşularımızı müslüman yapmaya çalışacağız.Komşularımızı müslüman yapmaya çalışacağız. Yanlış fikirlerden, yanlış âdetlerden, yanlış davranışlardan kendimizi çevremizi korumaya çalışacağız. Yanlış fikirlerden, yanlış âdetlerden, yanlış davranışlardan kendimizi çevremizi korumaya çalışacağız.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gibi İslâm'ı yaymaya çalışacağız.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gibi İslâm'ı yaymaya çalışacağız. Ta Orta Asyalar'a kadar, ta Brezilyalar'a kadar, Alaskalar'a kadar, Kanadalar'a, Ta Orta Asyalar'a kadar, ta Brezilyalar'a kadar, Alaskalar'a kadar, Kanadalar'a, Avustralya'ya kadar İslâm'ı yaymaya çalışacağız! Avustralya'ya kadar İslâm'ı yaymaya çalışacağız!

Onun için teşkilatlanmamız lazım, örgütlenmemiz, düzenli çalışmamız lazım.Onun için teşkilatlanmamız lazım, örgütlenmemiz, düzenli çalışmamız lazım. Bu çalışmaları yapmanız için dernekler kurmanızı öneriyoruz, teklif ediyoruz, teşvik ediyoruz. Bu çalışmaları yapmanız için dernekler kurmanızı öneriyoruz, teklif ediyoruz, teşvik ediyoruz.

Tabii bu derneklerinTabii bu derneklerin bir arada bulunması, bir yönden, bir elden sevk edilmesi;kendi başına tek tek bir yerde çalışmasından daha faydalıdır.bir arada bulunması, bir yönden, bir elden sevk edilmesi;kendi başına tek tek bir yerde çalışmasından daha faydalıdır. Çünkü az bilgili olan çok bilgili olanın bilgisinden istifade eder, daha güzel çalışmalar yapar.Çünkü az bilgili olan çok bilgili olanın bilgisinden istifade eder, daha güzel çalışmalar yapar. Onun için birbirinizle ilgili olmanızı da istiyoruz.Onun için birbirinizle ilgili olmanızı da istiyoruz. Ankara'daki derneğin Isparta'dakiyle ilgisi olması lazım, Eskişehir'le ilgisi olması, Edirne'yle,Ankara'daki derneğin Isparta'dakiyle ilgisi olması lazım, Eskişehir'le ilgisi olması, Edirne'yle, Çanakkale'yle ilgisi olması lazım. Çanakkale'yle ilgisi olması lazım.

Hatta yılın belli zamanlarında bunların yöneticileri belirli vesilelerle bir araya gelmeli: Hatta yılın belli zamanlarında bunların yöneticileri belirli vesilelerle bir araya gelmeli:

"Biz neler yaptık, siz neler yaptınız, anlatın bakalım… Ha, öyle bir şey de mi var? Hay Allah!"Biz neler yaptık, siz neler yaptınız, anlatın bakalım… Ha, öyle bir şey de mi var? Hay Allah! Ben de bundan sonra şehrime gittiğim zaman onu da yapayım,Ben de bundan sonra şehrime gittiğim zaman onu da yapayım, bak ne kadar güzel düşünmüşsünüz kardeşim…" diyerek bilgi alışverişinde bulunmanız lazım. bak ne kadar güzel düşünmüşsünüz kardeşim…" diyerek bilgi alışverişinde bulunmanız lazım.

Sanıyorum burada da öyle bir şeyleri biraz sonra belki ben gittikten sonra belki yapabilirsiniz,Sanıyorum burada da öyle bir şeyleri biraz sonra belki ben gittikten sonra belki yapabilirsiniz, yapacaksınız, planlamışsınızdır, düşünmüşsünüzdür. yapacaksınız, planlamışsınızdır, düşünmüşsünüzdür.

Şunu vurgulamak istiyorum ki hanımların da İslâm için İslâmî çalışma yapması şarttır,Şunu vurgulamak istiyorum ki hanımların da İslâm için İslâmî çalışma yapması şarttır, gereklidir, mecburidir! Çünkü çalışmazlarsa dünyanın yarısı cahil kalacak!gereklidir, mecburidir! Çünkü çalışmazlarsa dünyanın yarısı cahil kalacak! Kadınlar da çalışırsa kadınlar kısmı, kadınlar dünyası da aydınlanacak! O tarafın da aydınlanması lazım. Kadınlar da çalışırsa kadınlar kısmı, kadınlar dünyası da aydınlanacak! O tarafın da aydınlanması lazım.

Belki kadınlar dünyasının aydınlanması, erkekler dünyasının aydınlanmasından daha faydalı sonuçlar doğuracak!Belki kadınlar dünyasının aydınlanması, erkekler dünyasının aydınlanmasından daha faydalı sonuçlar doğuracak! Çünkü hanımlar, çocuklarını da yetiştiriyor.Çünkü hanımlar, çocuklarını da yetiştiriyor. Genellikle anne, çocuğa babadan daha tesirli oluyor. Anne terbiyesi çok önemli! Genellikle anne, çocuğa babadan daha tesirli oluyor. Anne terbiyesi çok önemli!

Geçen günkü doktor kardeşimizin kişilik üzerine konuşması beni çok etkiledi. Ben çok ilgi ile dinledim: Geçen günkü doktor kardeşimizin kişilik üzerine konuşması beni çok etkiledi. Ben çok ilgi ile dinledim:

Küçükken bir çocuğun yüznumaraya çıkma alışkanlığının bileKüçükken bir çocuğun yüznumaraya çıkma alışkanlığının bile ileride nasıl kötü sonuçlar doğuracağını, "Ben seni yakarım, iğnelerim…" filan demenin,ileride nasıl kötü sonuçlar doğuracağını, "Ben seni yakarım, iğnelerim…" filan demenin, "Kibritle şöyle yaparım böyle yaparım…" demenin nasıl zararlı olduğunu orada öğrendim."Kibritle şöyle yaparım böyle yaparım…" demenin nasıl zararlı olduğunu orada öğrendim. Bunlar yapılıyordu, yapılmıyor değil! Bunlar yapılıyordu, yapılmıyor değil!

"Çişini yaparsan altını ıslatırsan kibritle yakacağım! İşte burada kibrit; bak, gördün mü?.." "Çişini yaparsan altını ıslatırsan kibritle yakacağım! İşte burada kibrit; bak, gördün mü?.."

Ama bunların ters tesiri oluyormuş, öğrendik.Ama bunların ters tesiri oluyormuş, öğrendik. Uzman doktorlardan ruh sağlığı ile ilgilenen doktorlardan öğrendik. Uzman doktorlardan ruh sağlığı ile ilgilenen doktorlardan öğrendik.

Demek ki anne evladını iyi yetiştirirse ileride o evladın iyi bir müslüman olmasına faydası oluyormuş.Demek ki anne evladını iyi yetiştirirse ileride o evladın iyi bir müslüman olmasına faydası oluyormuş. Eğer baba çocuğunu iyi yetiştirmezse mesela çok döverse çocuk,Eğer baba çocuğunu iyi yetiştirmezse mesela çok döverse çocuk, ergenlik çağına gelince babaya isyandan Allah'a isyana dönüyormuş!ergenlik çağına gelince babaya isyandan Allah'a isyana dönüyormuş! Ruh sağlığı uzmanı böyle söylüyor. Allah Allah! İnsan hiç tahmin etmez! Ruh sağlığı uzmanı böyle söylüyor. Allah Allah! İnsan hiç tahmin etmez! Pat küt ensesine patlattığın tokatların acısı nasıl nereden çıkıyor?.. Pat küt ensesine patlattığın tokatların acısı nasıl nereden çıkıyor?..

Çocuk müslüman olmuyor, camiden kaçıyor. Allah'a âsi oluyor! Neden? Çocuk müslüman olmuyor, camiden kaçıyor. Allah'a âsi oluyor!

Neden?

Doktor onu uzun uzun anlatıyor. Bu ilim birden anlaşılmaz. Doktor onu uzun uzun anlatıyor. Bu ilim birden anlaşılmaz.

Dünyanın yuvarlaklığını buradan anlayabilir misin?Dünyanın yuvarlaklığını buradan anlayabilir misin? Akdeniz'e, denize doğru bakarak dünyanın yuvarlaklığını anlayabilir misin? Akdeniz'e, denize doğru bakarak dünyanın yuvarlaklığını anlayabilir misin?

Anlayamazsın ama dünyanın yuvarlaklığını alimler söylüyor.Anlayamazsın ama dünyanın yuvarlaklığını alimler söylüyor. Uzaydan resmi çekilince de anlaşılıyor. "Yuvarlakmış demek ki!" diye ilim [öğretiyor].Uzaydan resmi çekilince de anlaşılıyor. "Yuvarlakmış demek ki!" diye ilim [öğretiyor]. O bakımdan annelerin çok önemi var, anne terbiyesinin büyük önemi var, O bakımdan annelerin çok önemi var, anne terbiyesinin büyük önemi var, annenin bilgilenmesinin de önemi var. annenin bilgilenmesinin de önemi var.

Demek ki çocuk sıfır yaş ile on sekiz aylık oluncaya kadar bir devre,Demek ki çocuk sıfır yaş ile on sekiz aylık oluncaya kadar bir devre, ondan sonra on sekiz aylıktan üç yaşına kadar bir devre, ondan sonra on sekiz aylıktan üç yaşına kadar bir devre, üç yaşından sekiz yaşına kadar bir devre, ondan sonra bir devre, üç yaşından sekiz yaşına kadar bir devre, ondan sonra bir devre, ondan sonra bir başka devre… ondan sonra bir başka devre… Bunların hepsinde annenin çocuğa karşı gösterdiği şefkatin veya gaddarlığın; Bunların hepsinde annenin çocuğa karşı gösterdiği şefkatin veya gaddarlığın; çocuğun karakteri üzerinde, gelişimi, şahsiyeti,çocuğun karakteri üzerinde, gelişimi, şahsiyeti, kişiliği üzerinde olumlu veya olumsuz tesiri olduğunu öğreniyoruz. kişiliği üzerinde olumlu veya olumsuz tesiri olduğunu öğreniyoruz.

Şimdi anneler bunu bilmeli değil mi? Şimdi anneler bunu bilmeli değil mi?

Çocuk altını ıslatınca yakmaması gerektiğini öğrenmesi lazım.Çocuk altını ıslatınca yakmaması gerektiğini öğrenmesi lazım. Önceden öğrenmesi lazım ki ileride çocuk ruh sağlığı bakımındanÖnceden öğrenmesi lazım ki ileride çocuk ruh sağlığı bakımından kötü bir duruma düşmesin, kötü bir çocuk olmasın! kötü bir duruma düşmesin, kötü bir çocuk olmasın!

Bunu annelere öğretmemiz gerekmiyor mu? Mesela çeşitli kurslar yaptık.Bunu annelere öğretmemiz gerekmiyor mu?

Mesela çeşitli kurslar yaptık.
Kur'an öğretme kursları yaptık vs. Derneklerimizde ilkyardım kursları yaptık.Kur'an öğretme kursları yaptık vs. Derneklerimizde ilkyardım kursları yaptık. En çok ilgi uyandıran kurslardan birisi buymuş. İlkyardım önemli! En çok ilgi uyandıran kurslardan birisi buymuş.

İlkyardım önemli!

Arabayla giderken bir kaza oluverir, adam yere düşer bayılır… Hanım ne yapacak? Arabayla giderken bir kaza oluverir, adam yere düşer bayılır…

Hanım ne yapacak?

Şaşırmayacak. Kollarından kıvıracak, ilkyardımın gereği neyse onu yapacak, şaşırmayacak!Şaşırmayacak. Kollarından kıvıracak, ilkyardımın gereği neyse onu yapacak, şaşırmayacak! Şaşırmanın faydası yok! Kaza olmuş dağın başında!.. Bunların öğretilmesi lazım. Şaşırmanın faydası yok! Kaza olmuş dağın başında!.. Bunların öğretilmesi lazım.

Demek ki eğitim çok kıymetli, çok sevaplı bir faaliyet!Demek ki eğitim çok kıymetli, çok sevaplı bir faaliyet! Eğitim çalışmaları yapacaksınız, İslâm'ı yayma çalışmaları yapacaksınız.Eğitim çalışmaları yapacaksınız, İslâm'ı yayma çalışmaları yapacaksınız. Kendiniz İslâm'ı güzel öğrenme çalışmaları yapacaksınız, Kendiniz İslâm'ı güzel öğrenme çalışmaları yapacaksınız, başkalarına İslâm'ı güzel öğretme çalışmaları yapacaksınız.başkalarına İslâm'ı güzel öğretme çalışmaları yapacaksınız. Bunlar gerekli, ben gerekli görüyorum. Herhalde siz de gereğini anlıyorsunuz.Bunlar gerekli, ben gerekli görüyorum. Herhalde siz de gereğini anlıyorsunuz. Onun için sizin olduğunuz her yerde bir ışık yanacak, bir çalışma olacak, bir dernek olacak;Onun için sizin olduğunuz her yerde bir ışık yanacak, bir çalışma olacak, bir dernek olacak; bu çalışmalar yapılacak.bu çalışmalar yapılacak. Bu çalışmaların güzel olmasını da merkezle irtibata geçerek konuşarak anlayacaksınız. Bu çalışmaların güzel olmasını da merkezle irtibata geçerek konuşarak anlayacaksınız.

Yılın belli zamanlarında toplanacağız. Yılın belli zamanlarında toplanacağız.

Burada toplandık; burada biz keyif için mi, zevk için mi toplandık? Burada toplandık; burada biz keyif için mi, zevk için mi toplandık?

Hayır! Amacımız birbirimizle tanışmak, kaynaşmak, birbirimize bazı şeyleri ulaştırmak!Hayır! Amacımız birbirimizle tanışmak, kaynaşmak, birbirimize bazı şeyleri ulaştırmak! Çünkü iki müslüman bir araya gelince mutlaka birinden Allah ötekisini faydalandırır,Çünkü iki müslüman bir araya gelince mutlaka birinden Allah ötekisini faydalandırır, mutlaka faydalandırır! Müslümanın müslümanı araması, ziyaret etmesi lazım.mutlaka faydalandırır! Müslümanın müslümanı araması, ziyaret etmesi lazım. Müslümanın müslümanla görüşmesi lazım.Müslümanın müslümanla görüşmesi lazım. Müslümanın müslümanla kaynaşması, tanışması lazım. "Selâmun aleyküm." demesi lazım,Müslümanın müslümanla kaynaşması, tanışması lazım. "Selâmun aleyküm." demesi lazım, "Kimsiniz?" demesi, tanışması lazım. "Kimsiniz?" demesi, tanışması lazım.

Bir müslüman yeni bir müslüman tanıdı mı Allah onun derecesini bir derece yükseltir!Bir müslüman yeni bir müslüman tanıdı mı Allah onun derecesini bir derece yükseltir! Bir müslüman daha tanırsan bir derece daha yükseltir! Bir müslüman daha tanırsan bir derece daha yükseltir! Yeni bir müslüman daha tanırsa bir derece daha yükseltir ve insan,Yeni bir müslüman daha tanırsa bir derece daha yükseltir ve insan, bir müslüman kardeş tanıdığı için başka hiçbir ibadetle ulaşamayacağı kadar yüksek mertebeye çıkar!bir müslüman kardeş tanıdığı için başka hiçbir ibadetle ulaşamayacağı kadar yüksek mertebeye çıkar! Onun için müslümanları tanımaya çalışacaksınız.Onun için müslümanları tanımaya çalışacaksınız. Yeni bir insanı tanımaya çalışacaksınız, adresini alacaksınız, öğreneceksiniz, soracaksınız. Tanışacaksınız. Yeni bir insanı tanımaya çalışacaksınız, adresini alacaksınız, öğreneceksiniz, soracaksınız. Tanışacaksınız.

Tatlı dilli olacaksınız! Biz de öyle olacağız. Sadece hanımlara mahsus değil. Tatlı dilli olacaksınız!

Biz de öyle olacağız. Sadece hanımlara mahsus değil.

Bizden de korkuyorlar; sakalımızdan korkuyorlar, cübbemizden, sarığımızdan,Bizden de korkuyorlar; sakalımızdan korkuyorlar, cübbemizden, sarığımızdan, takunyamızdan korkuyorlar, tak tak takunya sesleri geliyor diye ödleri patlıyor. takunyamızdan korkuyorlar, tak tak takunya sesleri geliyor diye ödleri patlıyor.

Yok yahu, korkulacak bir şey yok! Yok yahu, korkulacak bir şey yok!

Ne insim ne cinnim, senin gibi bir âdemizâdeyim." diyeNe insim ne cinnim, senin gibi bir âdemizâdeyim." diye onları masallardaki gibi teselli etmemiz lazım, güleç yüzlü olmamız lazım. onları masallardaki gibi teselli etmemiz lazım, güleç yüzlü olmamız lazım.

"Ben sakallıysam da Nasreddin Hoca gibi sakallıyım."Ben sakallıysam da Nasreddin Hoca gibi sakallıyım. Bunda korkulacak bir şey yok." demek lazım.Bunda korkulacak bir şey yok." demek lazım. "Nasreddin Hoca'yı sevmiyor musun, Yunus Emre'yi sevmiyor musun?.." filan demek lazım,"Nasreddin Hoca'yı sevmiyor musun, Yunus Emre'yi sevmiyor musun?.." filan demek lazım, dememiz lazım. İslâm'ı davranışlarımızla sevdirmemiz lazım. dememiz lazım. İslâm'ı davranışlarımızla sevdirmemiz lazım.

Rahmetli bir tanıdığımız vardı. Araba kullanıyordu. Sakallı.Rahmetli bir tanıdığımız vardı. Araba kullanıyordu. Sakallı. O zaman da araba kullanan sakallı azdı. Bir zamanlar başörtülü araba kullanan hanım azdı.O zaman da araba kullanan sakallı azdı. Bir zamanlar başörtülü araba kullanan hanım azdı. Şimdi gittikçe çoğaldı. Tabii araba kullanan bir hanım gördü mü herkes ağzını açıp bakıyordu;Şimdi gittikçe çoğaldı. Tabii araba kullanan bir hanım gördü mü herkes ağzını açıp bakıyordu; "Allah Allah! Başörtülü hanım arabada kullanabilir miymiş?.." filan diye şaşırıyorlardı. "Allah Allah! Başörtülü hanım arabada kullanabilir miymiş?.." filan diye şaşırıyorlardı.

O zaman da; "Sakallı bir insan araba kullanabilir miymiş?.." diye şaşırıyorlardı. O zaman da; "Sakallı bir insan araba kullanabilir miymiş?.." diye şaşırıyorlardı.

Kaşlarını çatmış bakıyor. Ben de arabadayım, arabayı kullanan da tanıdığımız. Onun sert baktığını gördü. Kaşlarını çatmış bakıyor. Ben de arabadayım, arabayı kullanan da tanıdığımız. Onun sert baktığını gördü.

"Gerici, koca sakallı, çember sakallı araba kullanıyor…" "Gerici, koca sakallı, çember sakallı araba kullanıyor…"

Kaşlarını çatmış, bakıyor. Komşu arabadaki bakıyor. Kaşlarını çatmış, bakıyor. Komşu arabadaki bakıyor.

Bizim arabayı kullanan arkadaş rahmetli güzel bir şey yaptı.Bizim arabayı kullanan arkadaş rahmetli güzel bir şey yaptı. Arabanın camını açtı, mütebessim bir çehreyle; "Selâmun aleyküm." dedi. Arabanın camını açtı, mütebessim bir çehreyle;

"Selâmun aleyküm." dedi.

Adamın başına sanki bir kova su dökmüş gibi oldu. Adam bir afalladı, şaşırdı, güldü. Adamın başına sanki bir kova su dökmüş gibi oldu. Adam bir afalladı, şaşırdı, güldü.

"Aleyküm selam." dedi. Bir zarif hareket, güzel, tatlı tebessüm bütün işleri değiştirdi. "Aleyküm selam." dedi.

Bir zarif hareket, güzel, tatlı tebessüm bütün işleri değiştirdi.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Tebessümüke fî vechi ehîke leke sadakatün. "Kardeşinin yüzüne mütebessim bakmak senin için bir sadaka vermek gibi sevaptır!" Tebessüm sevap, müslümanın müslümana mütebessim bakması sevap! Mesela birisi; "Yahu ben falanca hanıma ne yaptım? Yanımdan geçerken somurttu hiç benim yüzüme gülmedi. Ben ona ne yaptım ki?.. Hiçbir şey yapmadım!" der. Bak gülmediği için ötekisi rahatsız oluyor. Tebessüm etse; "Komşu geçerken yanımdan bana tebessüm etti, ne kadar iyi bir komşu!" der. Bir tebessümün bu kadar gücü var, faydası, bir de sevabı var. Onun için her şeye dikkat edeceğiz. Tebessümümüze dikkat edeceğiz, davranışımıza da dikkat edeceğiz, hareketlerimize de dikkat edeceğiz. Bileceğiz ki biz, bu kıyafetimizle iddialı olarak ortaya çıkmışız. Biz müslümanız, diyoruz. Müslümanın nasıl olması gerektiğini onlara göstereceğiz. Onlar da İslâm'ı sevecekler; "Ben de müslüman olayım." diyecek. Bunların hepsinin olması için bizim muhabbetli olmamız gerekiyor. Bizim, İslâm'ı güzel öğrenmemiz gerekiyor, teşkilatlanmamız gerekiyor, bilinçli olmamız gerekiyor. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilen, usta kişiliklere sahip kimseler olmamız gerekiyor. "Şu durumda olan bir insanı nasıl yola getirebilirim?" Benim rahmetli babaannem çok güzel kedi terbiye edermiş. Rahmetli, nasıl terbiye edermiş? Çarşıdan et geldiği zaman yemek pişsin diye eti doğrarken kedi yanında dururmuş. Kedi iki arka ayağı üstüne oturmuş vaziyette dururmuş, ete saldırmak yok! O sırada kapı çalınırmış. Babaannem rahmetli kapı çalındı diye aşağıda kapıya gidermiş. Biliyorsunuz eşik sohbetleri çok tatlı olur, hanımlar bunu çok iyi bilir. Tatlı tatlı orada sohbet edermiş. Yukarıda kedi, etin başında beklermiş. Yemiyor! Eğer pencereden bir yabancı kedi etin kokusunu duyar da o eti çalmaya gelirse babaannemin kedisi onun üstüne saldırır, onu oradan kaçırırmış. Eti koruyor, yemediği gibi bir de koruyor! Bu nedir? Kediyi terbiye etmek, hem de tabiatının hilafına terbiye etmek! Kedi, eti sever. Ciğeri görünce yutkunmaya başlar. Kedi, eti sever. Eti yememesi çok büyük bir terbiye sonucu olur. Bir de başkasına yedirmemesi de ayrı bir eğitim işidir! Demek ki terbiye edilebiliyor, kedi bile terbiye edilebiliyor! Arslan terbiye edilebiliyor! Bunların misalleri var, görüyorsunuz. Yunus balıkları terbiye ediliyor, ben gördüm. Ne dersen yapıyor. Ayılar terbiye edilebiliyor. Burnuna halka geçiriyorlar: "Şunu yap, bunu yap…" diyorlar. Her şeyi yapıyor. "Gelin kaynanasının yanında nasıl utanır, göster bakalım." diyorlar. O da böyle boynunu büküyor, yapıyor. Böyle utanır, diye gösteriyor. Bir eğitim! Dağdan gelmiş bir mahluka bazı sözlerle bazı şeyleri anlatmak! O hâlde eşref-î mâhlukât olan insan çok daha güzel eğitilebilir! İşte biz bu eğitim işlerini yapmalıyız! Bizim eğitim işinde serverimiz, önderimiz Peygamber Efendimiz'dir. Bundan sonra mürşid-i kâmillerimizdir, evliyâullah büyüklerimizdir. Biz de onların evlatlarıyız, yolundayız. Biz de insanları eğiteceğiz. Nasıl eğiteceğimizi bileceğiz. "Bu adam İslâm'a karşı, bu kadın İslâm'a düşman, bu kadın tasavvufa yan bakıyor, yamuk bakıyor, ağzından ateş püskürüyor, gözünden kıvılcımlar saçılıyor!.." Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;


Tebessümüke fî vechi ehîke leke sadakatün. "Kardeşinin yüzüne mütebessim bakmak senin için bir sadaka vermek gibi sevaptır!"


Tebessüm sevap, müslümanın müslümana mütebessim bakması sevap!


Mesela birisi; "Yahu ben falanca hanıma ne yaptım? Yanımdan geçerken somurttu hiç benim yüzüme gülmedi. Ben ona ne yaptım ki?.. Hiçbir şey yapmadım!" der.


Bak gülmediği için ötekisi rahatsız oluyor. Tebessüm etse; "Komşu geçerken yanımdan bana tebessüm etti, ne kadar iyi bir komşu!" der. Bir tebessümün bu kadar gücü var, faydası, bir de sevabı var.


Onun için her şeye dikkat edeceğiz. Tebessümümüze dikkat edeceğiz, davranışımıza da dikkat edeceğiz, hareketlerimize de dikkat edeceğiz. Bileceğiz ki biz, bu kıyafetimizle iddialı olarak ortaya çıkmışız. Biz müslümanız, diyoruz. Müslümanın nasıl olması gerektiğini onlara göstereceğiz. Onlar da İslâm'ı sevecekler; "Ben de müslüman olayım." diyecek.


Bunların hepsinin olması için bizim muhabbetli olmamız gerekiyor. Bizim, İslâm'ı güzel öğrenmemiz gerekiyor, teşkilatlanmamız gerekiyor, bilinçli olmamız gerekiyor. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilen, usta kişiliklere sahip kimseler olmamız gerekiyor.


"Şu durumda olan bir insanı nasıl yola getirebilirim?"


Benim rahmetli babaannem çok güzel kedi terbiye edermiş.


Rahmetli, nasıl terbiye edermiş?


Çarşıdan et geldiği zaman yemek pişsin diye eti doğrarken kedi yanında dururmuş. Kedi iki arka ayağı üstüne oturmuş vaziyette dururmuş, ete saldırmak yok! O sırada kapı çalınırmış. Babaannem rahmetli kapı çalındı diye aşağıda kapıya gidermiş.


Biliyorsunuz eşik sohbetleri çok tatlı olur, hanımlar bunu çok iyi bilir. Tatlı tatlı orada sohbet edermiş. Yukarıda kedi, etin başında beklermiş. Yemiyor! Eğer pencereden bir yabancı kedi etin kokusunu duyar da o eti çalmaya gelirse babaannemin kedisi onun üstüne saldırır, onu oradan kaçırırmış. Eti koruyor, yemediği gibi bir de koruyor!


Bu nedir?


Kediyi terbiye etmek, hem de tabiatının hilafına terbiye etmek! Kedi, eti sever. Ciğeri görünce yutkunmaya başlar. Kedi, eti sever. Eti yememesi çok büyük bir terbiye sonucu olur. Bir de başkasına yedirmemesi de ayrı bir eğitim işidir!


Demek ki terbiye edilebiliyor, kedi bile terbiye edilebiliyor! Arslan terbiye edilebiliyor! Bunların misalleri var, görüyorsunuz. Yunus balıkları terbiye ediliyor, ben gördüm. Ne dersen yapıyor. Ayılar terbiye edilebiliyor. Burnuna halka geçiriyorlar:


"Şunu yap, bunu yap…" diyorlar. Her şeyi yapıyor.


"Gelin kaynanasının yanında nasıl utanır, göster bakalım." diyorlar. O da böyle boynunu büküyor, yapıyor. Böyle utanır, diye gösteriyor.


Bir eğitim!


Dağdan gelmiş bir mahluka bazı sözlerle bazı şeyleri anlatmak! O hâlde eşref-î mâhlukât olan insan çok daha güzel eğitilebilir!


İşte biz bu eğitim işlerini yapmalıyız! Bizim eğitim işinde serverimiz, önderimiz Peygamber Efendimiz'dir. Bundan sonra mürşid-i kâmillerimizdir, evliyâullah büyüklerimizdir. Biz de onların evlatlarıyız, yolundayız. Biz de insanları eğiteceğiz. Nasıl eğiteceğimizi bileceğiz.


"Bu adam İslâm'a karşı, bu kadın İslâm'a düşman, bu kadın tasavvufa yan bakıyor, yamuk bakıyor, ağzından ateş püskürüyor, gözünden kıvılcımlar saçılıyor!.."

Tebessümüke fî vechi ehîke leke sadakatün.Tebessümüke fî vechi ehîke leke sadakatün. "Kardeşinin yüzüne mütebessim bakmak senin için bir sadaka vermek gibi sevaptır!" "Kardeşinin yüzüne mütebessim bakmak senin için bir sadaka vermek gibi sevaptır!"

Tebessüm sevap, müslümanın müslümana mütebessim bakması sevap! Tebessüm sevap, müslümanın müslümana mütebessim bakması sevap!

Mesela birisi; "Yahu ben falanca hanıma ne yaptım?Mesela birisi; "Yahu ben falanca hanıma ne yaptım? Yanımdan geçerken somurttu hiç benim yüzüme gülmedi. Ben ona ne yaptım ki?..Yanımdan geçerken somurttu hiç benim yüzüme gülmedi. Ben ona ne yaptım ki?.. Hiçbir şey yapmadım!" der. Bak gülmediği için ötekisi rahatsız oluyor.Hiçbir şey yapmadım!" der.

Bak gülmediği için ötekisi rahatsız oluyor.
Tebessüm etse; "Komşu geçerken yanımdan bana tebessüm etti, ne kadar iyi bir komşu!" der.Tebessüm etse; "Komşu geçerken yanımdan bana tebessüm etti, ne kadar iyi bir komşu!" der. Bir tebessümün bu kadar gücü var, faydası, bir de sevabı var. Onun için her şeye dikkat edeceğiz.Bir tebessümün bu kadar gücü var, faydası, bir de sevabı var.

Onun için her şeye dikkat edeceğiz.
Tebessümümüze dikkat edeceğiz, davranışımıza da dikkat edeceğiz, hareketlerimize de dikkat edeceğiz. Tebessümümüze dikkat edeceğiz, davranışımıza da dikkat edeceğiz, hareketlerimize de dikkat edeceğiz. Bileceğiz ki biz, bu kıyafetimizle iddialı olarak ortaya çıkmışız. Biz müslümanız, diyoruz.Bileceğiz ki biz, bu kıyafetimizle iddialı olarak ortaya çıkmışız. Biz müslümanız, diyoruz. Müslümanın nasıl olması gerektiğini onlara göstereceğiz.Müslümanın nasıl olması gerektiğini onlara göstereceğiz. Onlar da İslâm'ı sevecekler; "Ben de müslüman olayım." diyecek. Onlar da İslâm'ı sevecekler; "Ben de müslüman olayım." diyecek.

Bunların hepsinin olması için bizim muhabbetli olmamız gerekiyor.Bunların hepsinin olması için bizim muhabbetli olmamız gerekiyor. Bizim, İslâm'ı güzel öğrenmemiz gerekiyor, teşkilatlanmamız gerekiyor, bilinçli olmamız gerekiyor.Bizim, İslâm'ı güzel öğrenmemiz gerekiyor, teşkilatlanmamız gerekiyor, bilinçli olmamız gerekiyor. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilen, usta kişiliklere sahip kimseler olmamız gerekiyor. Ne yapacağımızı, nasıl yapacağımızı bilen, usta kişiliklere sahip kimseler olmamız gerekiyor.

"Şu durumda olan bir insanı nasıl yola getirebilirim?" "Şu durumda olan bir insanı nasıl yola getirebilirim?"

Benim rahmetli babaannem çok güzel kedi terbiye edermiş. Rahmetli, nasıl terbiye edermiş? Benim rahmetli babaannem çok güzel kedi terbiye edermiş.

Rahmetli, nasıl terbiye edermiş?

Çarşıdan et geldiği zaman yemek pişsin diye eti doğrarken kedi yanında dururmuş.Çarşıdan et geldiği zaman yemek pişsin diye eti doğrarken kedi yanında dururmuş. Kedi iki arka ayağı üstüne oturmuş vaziyette dururmuş, ete saldırmak yok!Kedi iki arka ayağı üstüne oturmuş vaziyette dururmuş, ete saldırmak yok! O sırada kapı çalınırmış. Babaannem rahmetli kapı çalındı diye aşağıda kapıya gidermiş. O sırada kapı çalınırmış. Babaannem rahmetli kapı çalındı diye aşağıda kapıya gidermiş.

Biliyorsunuz eşik sohbetleri çok tatlı olur, hanımlar bunu çok iyi bilir.Biliyorsunuz eşik sohbetleri çok tatlı olur, hanımlar bunu çok iyi bilir. Tatlı tatlı orada sohbet edermiş. Yukarıda kedi, etin başında beklermiş. Yemiyor!Tatlı tatlı orada sohbet edermiş. Yukarıda kedi, etin başında beklermiş. Yemiyor! Eğer pencereden bir yabancı kedi etin kokusunu duyar daEğer pencereden bir yabancı kedi etin kokusunu duyar da o eti çalmaya gelirse babaannemin kedisi onun üstüne saldırır, onu oradan kaçırırmış. o eti çalmaya gelirse babaannemin kedisi onun üstüne saldırır, onu oradan kaçırırmış. Eti koruyor, yemediği gibi bir de koruyor! Bu nedir? Eti koruyor, yemediği gibi bir de koruyor!

Bu nedir?

Kediyi terbiye etmek, hem de tabiatının hilafına terbiye etmek! Kedi, eti sever.Kediyi terbiye etmek, hem de tabiatının hilafına terbiye etmek! Kedi, eti sever. Ciğeri görünce yutkunmaya başlar. Kedi, eti sever.Ciğeri görünce yutkunmaya başlar. Kedi, eti sever. Eti yememesi çok büyük bir terbiye sonucu olur. Bir de başkasına yedirmemesi de ayrı bir eğitim işidir! Eti yememesi çok büyük bir terbiye sonucu olur. Bir de başkasına yedirmemesi de ayrı bir eğitim işidir!

Demek ki terbiye edilebiliyor, kedi bile terbiye edilebiliyor! Arslan terbiye edilebiliyor!Demek ki terbiye edilebiliyor, kedi bile terbiye edilebiliyor! Arslan terbiye edilebiliyor! Bunların misalleri var, görüyorsunuz. Yunus balıkları terbiye ediliyor, ben gördüm. Bunların misalleri var, görüyorsunuz. Yunus balıkları terbiye ediliyor, ben gördüm. Ne dersen yapıyor. Ayılar terbiye edilebiliyor. Burnuna halka geçiriyorlar: Ne dersen yapıyor. Ayılar terbiye edilebiliyor. Burnuna halka geçiriyorlar:

"Şunu yap, bunu yap…" diyorlar. Her şeyi yapıyor. "Şunu yap, bunu yap…" diyorlar. Her şeyi yapıyor.

"Gelin kaynanasının yanında nasıl utanır, göster bakalım." diyorlar."Gelin kaynanasının yanında nasıl utanır, göster bakalım." diyorlar. O da böyle boynunu büküyor, yapıyor. Böyle utanır, diye gösteriyor. Bir eğitim! O da böyle boynunu büküyor, yapıyor. Böyle utanır, diye gösteriyor.

Bir eğitim!

Dağdan gelmiş bir mahluka bazı sözlerle bazı şeyleri anlatmak!Dağdan gelmiş bir mahluka bazı sözlerle bazı şeyleri anlatmak! O hâlde eşref-î mâhlukât olan insan çok daha güzel eğitilebilir! O hâlde eşref-î mâhlukât olan insan çok daha güzel eğitilebilir!

İşte biz bu eğitim işlerini yapmalıyız!İşte biz bu eğitim işlerini yapmalıyız! Bizim eğitim işinde serverimiz, önderimiz Peygamber Efendimiz'dir. Bizim eğitim işinde serverimiz, önderimiz Peygamber Efendimiz'dir. Bundan sonra mürşid-i kâmillerimizdir, evliyâullah büyüklerimizdir.Bundan sonra mürşid-i kâmillerimizdir, evliyâullah büyüklerimizdir. Biz de onların evlatlarıyız, yolundayız. Biz de insanları eğiteceğiz. Nasıl eğiteceğimizi bileceğiz. Biz de onların evlatlarıyız, yolundayız. Biz de insanları eğiteceğiz. Nasıl eğiteceğimizi bileceğiz.

"Bu adam İslâm'a karşı, bu kadın İslâm'a düşman, bu kadın tasavvufa yan bakıyor,"Bu adam İslâm'a karşı, bu kadın İslâm'a düşman, bu kadın tasavvufa yan bakıyor, yamuk bakıyor, ağzından ateş püskürüyor, gözünden kıvılcımlar saçılıyor!.." yamuk bakıyor, ağzından ateş püskürüyor, gözünden kıvılcımlar saçılıyor!.."

Hasta, bir çeşit hastalık! Hani doktor hastayı uzaktan tanıyor. Şunda şu hastalık var… Tanır. Hasta, bir çeşit hastalık! Hani doktor hastayı uzaktan tanıyor.

Şunda şu hastalık var…

Tanır.

Allah selamet versin, bizim Sedat Bey Alman hastanesinde çalışırken Cuma'ya gidiyormuş.Allah selamet versin, bizim Sedat Bey Alman hastanesinde çalışırken Cuma'ya gidiyormuş. Koridorda bir insan görmüş.Koridorda bir insan görmüş. "Çok nadir bir hastalık, bin kişide bir olan bir hastalık, filanca hastalık!.." demiş. [Başhekim];"Çok nadir bir hastalık, bin kişide bir olan bir hastalık, filanca hastalık!.." demiş. [Başhekim]; Hemen orada kapıdan başını uzatmış, başhekime; Hemen orada kapıdan başını uzatmış, başhekime;

"Sus! Hastalığın adını söyleme!" demiş. Bu da şaşırmış; "Sus! Hastalığın adını söyleme!" demiş.

Bu da şaşırmış;

"Allah Allah! başhekim niye böyle dedi?.." Cuma'ya gitmiş."Allah Allah! başhekim niye böyle dedi?.."

Cuma'ya gitmiş.
Cuma namazını kılmış gelmiş. Başhekim Alman hastanesindeki bütün hekimleri toplamış.Cuma namazını kılmış gelmiş. Başhekim Alman hastanesindeki bütün hekimleri toplamış. Hastayı da karşısına dikmiş, demiş ki; "Söyleyin bakalım, bu hastanın hastalığı ne?" Hastayı da karşısına dikmiş, demiş ki;

"Söyleyin bakalım, bu hastanın hastalığı ne?"

Sağına soluna bakmışlar, hastayı evirmişler çevirmişler: "Ağzını aç…" vs. Sağına soluna bakmışlar, hastayı evirmişler çevirmişler:

"Ağzını aç…" vs.

Bilememişler. Sedat Bey'e dönmüş: "Bu ne hastası?" Bilememişler. Sedat Bey'e dönmüş:

"Bu ne hastası?"

Sedat Bey şıp diye söylemiş! Bir bakışta uzaktan bildi! Sedat Bey şıp diye söylemiş! Bir bakışta uzaktan bildi!

"Ne nadir bir hastalık, bin kişide bir, binde bir olan bir hastalık!" "Ne nadir bir hastalık, bin kişide bir, binde bir olan bir hastalık!"

Bir bakışta bilmiş. Siz de öyle olacaksınız, uzman olacaksınız: Bir bakışta bilmiş. Siz de öyle olacaksınız, uzman olacaksınız:

"Bu adamın, bu kadının hastalığı şu. Bunun tedavisi şöyle olur, yavaş yavaş olur, birden olmaz…" "Bu adamın, bu kadının hastalığı şu. Bunun tedavisi şöyle olur, yavaş yavaş olur, birden olmaz…"

Bir defada olsaydı baklava ile börek olurdu. Bir defada olsaydı baklava ile börek olurdu.

Bir defada biz iyi insan olsaydık her evlat hayırlı evlat olurdu! Çünkü hayırlı sözleri herkes duyuyor! Bir defada biz iyi insan olsaydık her evlat hayırlı evlat olurdu! Çünkü hayırlı sözleri herkes duyuyor!

İyi insan olmak kolay değil! Eğitim kolay bir iş değil, uzun bir süreç!İyi insan olmak kolay değil! Eğitim kolay bir iş değil, uzun bir süreç! Süren bir iş, aylarca yıllarca süren bir iş; sabırlı olmak gerekiyor, kızmamak, sabretmek gerekiyor! Süren bir iş, aylarca yıllarca süren bir iş; sabırlı olmak gerekiyor, kızmamak, sabretmek gerekiyor!

Kızmanın hiç faydası yokmuş, dövmenin ise hiç faydası yokmuş. Kızmanın hiç faydası yokmuş, dövmenin ise hiç faydası yokmuş.

Ben keşke önceden bilseydim, keşke önceden öğrenseydim;Ben keşke önceden bilseydim, keşke önceden öğrenseydim; çocukları dövmenin hiç faydası yokmuş! Kızmanın da faydası yokmuş!çocukları dövmenin hiç faydası yokmuş! Kızmanın da faydası yokmuş! Ciddi olmak lazımmış, anlatmak lazımmış vs. Ciddi olmak lazımmış, anlatmak lazımmış vs.

Bunları öğreneceksiniz, bunlara göre insanlara İslâm'ı götüreceksiniz. Bunları öğreneceksiniz, bunlara göre insanlara İslâm'ı götüreceksiniz.

"Kardeşim! İslâm budur, cennetin yolu budur. Siz de gelin, cennete beraber gidelim…" diyeceksiniz."Kardeşim! İslâm budur, cennetin yolu budur. Siz de gelin, cennete beraber gidelim…" diyeceksiniz. Vazifeniz var, bu vazife için de beraber çalışmamız lazım. Allah hepinizden razı olsun. Vazifeniz var, bu vazife için de beraber çalışmamız lazım.

Allah hepinizden razı olsun.

An Osman ebni Hanîfin radıyallahu anhü; An Osman ebni Hanîfin radıyallahu anhü;

Enne a'mâ etâ ilâ resûlillah sallallahu aleyhi ve sellem fe kâle. Enne a'mâ etâ ilâ resûlillah sallallahu aleyhi ve sellem fe kâle.

Osman b. Hanîf isimli sahabi rivayet ediyor ki; Osman b. Hanîf isimli sahabi rivayet ediyor ki;

"İki gözü görmeyen âmâ kişi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine geldi." "İki gözü görmeyen âmâ kişi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine geldi."

Size mühim bir hadis okuyacağım. Kâğıt kalem olur da yazarsanız çok istifade edeceksiniz. Size mühim bir hadis okuyacağım. Kâğıt kalem olur da yazarsanız çok istifade edeceksiniz.

"İki gözü görmeyen, âmâ kişi Resûlullah'a geldi, dedi ki: Yâ Resûlallah!" "İki gözü görmeyen, âmâ kişi Resûlullah'a geldi, dedi ki: Yâ Resûlallah!"

Üd'ullâhe en yekşife lî an basarî.Üd'ullâhe en yekşife lî an basarî. "Yâ Resûlullah! Sen Allah'a dua ediver de Allah benim gözümün âmâlığını, körlüğünü açsın."Yâ Resûlullah! Sen Allah'a dua ediver de Allah benim gözümün âmâlığını, körlüğünü açsın. Gözüm görsün, benim körlüğüm, âmâlığım gitsin. Dua et de gören bir insan olayım yâ Resûlullah!" dedi. Gözüm görsün, benim körlüğüm, âmâlığım gitsin. Dua et de gören bir insan olayım yâ Resûlullah!" dedi.

Kâle ev edeuke. "Peygamber Efendimiz dedi ki: Yoksa sana başka bir şeye mi dua etsem.Kâle ev edeuke. "Peygamber Efendimiz dedi ki: Yoksa sana başka bir şeye mi dua etsem. Bu hâline dua etmesem de âmâlık konusunun dışında başka bir şeyine mi dua etsem?.. Bu hâline dua etmesem de âmâlık konusunun dışında başka bir şeyine mi dua etsem?.. 'Allah seni cennetlik etsin, âfiyet versin.' filan mı desem?" Nasıl istersin? 'Allah seni cennetlik etsin, âfiyet versin.' filan mı desem?"

Nasıl istersin?

Kâle yâ Resûlullâhi innehû şakka aleyye zehâbu basarî.Kâle yâ Resûlullâhi innehû şakka aleyye zehâbu basarî. "Dedi ki: Yâ Resûlallah! Gözümün görmemeye başlaması, âmâlık bana çok ağır geldi."Dedi ki: Yâ Resûlallah! Gözümün görmemeye başlaması, âmâlık bana çok ağır geldi. Sen benim gözümün açılmasını iste, ona dua et!"Sen benim gözümün açılmasını iste, ona dua et!" Kâle fentalik fetevadda. "Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Madem öyle, pekâlâ!Kâle fentalik fetevadda. "Peygamber Efendimiz buyurdu ki: Madem öyle, pekâlâ! O zaman evine git, sonra abdest al." Sümme salli rek'ateyni. "Sonra iki rekât namaz kıl." O zaman evine git, sonra abdest al." Sümme salli rek'ateyni. "Sonra iki rekât namaz kıl."

Bunları yapamaz mıyız? Bunları yapamaz mıyız?

Eve gitmesini biliriz, Abdest almasını da biliriz, iki rekât namaz kılmasını da biliriz; kolay!Eve gitmesini biliriz, Abdest almasını da biliriz, iki rekât namaz kılmasını da biliriz; kolay! Şimdiye kadarki şeyler kolay! Sümme kul. Sonra şöyle söyle!" Şimdiye kadarki şeyler kolay!

Sümme kul. Sonra şöyle söyle!"

Allahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileyke bi-nebiyyî Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemAllahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileyke bi-nebiyyî Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem nebiyyi'r-rahmeti yâ Muhammedü innî eteveccehû ilâ Rabbihî bike en yekşifenebiyyi'r-rahmeti yâ Muhammedü innî eteveccehû ilâ Rabbihî bike en yekşife lî-an basarî Allahümme şeffi'hü fiyye ve şeffi'nî fi'n-nefsî. lî-an basarî Allahümme şeffi'hü fiyye ve şeffi'nî fi'n-nefsî.

Peygamber Efendimiz bu duayı öğretti. "Evine git, abdest al, iki rekât namaz kıl, şu duayı yap." dedi. Peygamber Efendimiz bu duayı öğretti.

"Evine git, abdest al, iki rekât namaz kıl, şu duayı yap." dedi.

Mânasını söyleyeyim, herhalde mânasını merak ediyorsunuzdur. Ne diyecekmiş? Mânasını söyleyeyim, herhalde mânasını merak ediyorsunuzdur.

Ne diyecekmiş?

Allahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileyke bi-nebiyyî muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem nebiyyi'r-rahmeti.Allahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileyke bi-nebiyyî muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem nebiyyi'r-rahmeti. "Ey Allah'ım! Ben rahmet peygamberi olan peygamberin Muhammed-i Mustafâ'nın aşkına,"Ey Allah'ım! Ben rahmet peygamberi olan peygamberin Muhammed-i Mustafâ'nın aşkına, hatırına senden istiyorum ve sana yöneldim!hatırına senden istiyorum ve sana yöneldim! Onun hatırına, onun hatırını öne sürerek sana yöneldim yâ Rabbi!" Bu kadar! Onun hatırına, onun hatırını öne sürerek sana yöneldim yâ Rabbi!"

Bu kadar!

Allahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileykeAllahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileyke bi-nebiyyî muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem nebiyyi'r-rahmeti. bi-nebiyyî muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem nebiyyi'r-rahmeti.

Sonra duanın öbür tarafında sözü döndürecek: Sonra duanın öbür tarafında sözü döndürecek:

Yâ Muhammedü innî eteveccehû ilâ Rabbihî bike en yekşife lî an basarî. Yâ Muhammedü innî eteveccehû ilâ Rabbihî bike en yekşife lî an basarî.

Evinde, gözü kapalı veya Resûlullah burada yok ama diyecek ki; Evinde, gözü kapalı veya Resûlullah burada yok ama diyecek ki;

"Yâ Muhammed! Ben Rabbime senin adını öne sürerek senin aşkını söyleyerek teveccüh ettim,"Yâ Muhammed! Ben Rabbime senin adını öne sürerek senin aşkını söyleyerek teveccüh ettim, yöneldim, yakardım. Gözümün körlüğünü gidermesi için yâ Muhammed, seni öne sürdüm." yöneldim, yakardım. Gözümün körlüğünü gidermesi için yâ Muhammed, seni öne sürdüm."

İki şey diyecek! İki şey diyecek!

Allahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileyke bi-nebiyyîAllahümme innî es'elüke ve eteveccehû ileyke bi-nebiyyî muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem nebiyyi'r-rahmeti, diyecek. muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem nebiyyi'r-rahmeti, diyecek.

Resûlullah'ın gıyabında hitap edecek:Resûlullah'ın gıyabında hitap edecek: Yâ Muhammedü innî eteveccehû ilâ Rabbihî bike en yekşife lî an basarî Allahümme şeffi'hü fiyye. Yâ Muhammedü innî eteveccehû ilâ Rabbihî bike en yekşife lî an basarî Allahümme şeffi'hü fiyye.

Sonra yine Allah'a yönelecek, diyecek ki; Sonra yine Allah'a yönelecek, diyecek ki;

"Yâ Rabbi! Şu Muhammed-i Mustafâ'nı benim hakkımda şefaatçi eyle!" "Yâ Rabbi! Şu Muhammed-i Mustafâ'nı benim hakkımda şefaatçi eyle!"

Ve şeffi'nî fi'n-nefsî. "Kendimi de kendim hakkında isteğim şefaatimi kabul eyle, şefaatçi olarak kabul eyle!Ve şeffi'nî fi'n-nefsî. "Kendimi de kendim hakkında isteğim şefaatimi kabul eyle, şefaatçi olarak kabul eyle! Ben kendim için gözüm açılsın diye istiyorum ya, Muhammed'i de benim için şefaatçi olarak kabul eyle!Ben kendim için gözüm açılsın diye istiyorum ya, Muhammed'i de benim için şefaatçi olarak kabul eyle! Beni de benim için kendim için şefaatçi olarak kabul eyle!" Beni de benim için kendim için şefaatçi olarak kabul eyle!"

Peygamber Efendimiz böyle demesini tavsiye etmiş. Peygamber Efendimiz böyle demesini tavsiye etmiş.

Ne dediğini anladınız mı? Türkçe olarak söyleyeyim: Ne dediğini anladınız mı?

Türkçe olarak söyleyeyim:

"Yâ Rabbi! Ben senden habibin Muhammed-i Mustafâ aşkına istiyorum."Yâ Rabbi! Ben senden habibin Muhammed-i Mustafâ aşkına istiyorum. Sana habibin Muhammed-i Mustafâ, rahmet peygamberi Muhammed'in adını öne sürerekSana habibin Muhammed-i Mustafâ, rahmet peygamberi Muhammed'in adını öne sürerek teveccüh ediyorum, yöneliyorum.teveccüh ediyorum, yöneliyorum. Yâ Muhammed! Gözümün körlüğünü gidersin diye ben Rabbime senin adını söyleyerek teveccüh ediyorum.Yâ Muhammed! Gözümün körlüğünü gidersin diye ben Rabbime senin adını söyleyerek teveccüh ediyorum. Yâ Rabbi! Muhammed'i benim için şefaatçi eyle, beni de kendim için şefaatçi eyle!" Yâ Rabbi! Muhammed'i benim için şefaatçi eyle, beni de kendim için şefaatçi eyle!"

Dua bu, böyle dua etmesini söylemiş. Dua bu, böyle dua etmesini söylemiş.

"Git evine, abdest al, iki rekât namaz kıl, bu sözleri söyle!" demiş. "Git evine, abdest al, iki rekât namaz kıl, bu sözleri söyle!" demiş.

Fe racea ve kat keşifallâhü an basarihî. "Adam Peygamber Efendimiz'in yanınaFe racea ve kat keşifallâhü an basarihî. "Adam Peygamber Efendimiz'in yanına gözü gören bir kimse olarak âmâlığı gitmiş olarak geri döndü!" gözü gören bir kimse olarak âmâlığı gitmiş olarak geri döndü!"

Allah'ın kudretine bakın, Resûlullah'ın Allah indindeki kıymetine, şefaatine bakın;Allah'ın kudretine bakın, Resûlullah'ın Allah indindeki kıymetine, şefaatine bakın; Resûlullah aşkına dua edilince Allah'ın nasıl kabul ettiğini anlayın! Resûlullah aşkına dua edilince Allah'ın nasıl kabul ettiğini anlayın!

Güzel bir hadîs-i şerîf diye bunu size okumak istedim. Güzel bir hadîs-i şerîf diye bunu size okumak istedim.

Ümmü Enes isimli kadın sahabi rivayet ediyor. O, Peygamber Efendimiz'e demiş ki; Ümmü Enes isimli kadın sahabi rivayet ediyor. O, Peygamber Efendimiz'e demiş ki;

Yâ Resûlallah evsini. "Ey Allah'ın Resûlü! Bana bir nasihat et!" Yâ Resûlallah evsini. "Ey Allah'ın Resûlü! Bana bir nasihat et!"

Peygamber Efendimiz de ona nasihat etmeye başlamış. Neler söylemiş? Peygamber Efendimiz de ona nasihat etmeye başlamış.

Neler söylemiş?

Niye size bunu okuyorum? Niye size bunu okuyorum?

Çünkü siz hanımsınız, çünkü hanımın birisi Peygamber Efendimiz'den nasihat istemiş deÇünkü siz hanımsınız, çünkü hanımın birisi Peygamber Efendimiz'den nasihat istemiş de Peygamber Efendimiz de o hanıma bu nasihatleri söylemiş. Ne yapmış oluyorum? Peygamber Efendimiz de o hanıma bu nasihatleri söylemiş.

Ne yapmış oluyorum?

Size Resûlullah'ın nasihatlerini aktarmış oluyorum, yansıtmış oluyorum.Size Resûlullah'ın nasihatlerini aktarmış oluyorum, yansıtmış oluyorum. Sanki ben bir yansıtıcıyım.Sanki ben bir yansıtıcıyım. Sanki Resûlullah'ın sözlerini Resûlullah söylüyor da ben yansıtıyorum.Sanki Resûlullah'ın sözlerini Resûlullah söylüyor da ben yansıtıyorum. Siz Resûlullah'tan dinliyor gibisiniz. Peygamber Efendimiz ne nasihat etmiş? Siz Resûlullah'tan dinliyor gibisiniz.

Peygamber Efendimiz ne nasihat etmiş?

Ühcüri'l-maâsiye fe innehâ efdalü'l-hicreti.Ühcüri'l-maâsiye fe innehâ efdalü'l-hicreti. "Günahlardan, isyanlardan, haramlardan uzak dur, uzaklaş. Çünkü hicretin en faziletlisi budur." "Günahlardan, isyanlardan, haramlardan uzak dur, uzaklaş. Çünkü hicretin en faziletlisi budur."

Peygamber Efendimiz Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret etmişti, kolay bir şey değil. Peygamber Efendimiz Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret etmişti, kolay bir şey değil.

Ruslar bombalıyor diye Çeçenistan'dan bir aile kalkıp mesela Adapazarı'na gelmişse kolay bir şey mi?Ruslar bombalıyor diye Çeçenistan'dan bir aile kalkıp mesela Adapazarı'na gelmişse kolay bir şey mi? Oradaki evini tarlasını bıraktı, Adapazarı'ndaki akrabalarının yanına geldi, hicret etti. Kolay mı? Oradaki evini tarlasını bıraktı, Adapazarı'ndaki akrabalarının yanına geldi, hicret etti. Kolay mı?

Değil! Bosna Hersek'teki bir Boşnak aile Sırplar saldırdı diye geldi, Edirne'de kampa sığındı.Değil!

Bosna Hersek'teki bir Boşnak aile Sırplar saldırdı diye geldi, Edirne'de kampa sığındı.
Dinimi, imanımı, ırzımı namusumu koruyayım, diye hicret etti. Kolay mı? Dinimi, imanımı, ırzımı namusumu koruyayım, diye hicret etti.

Kolay mı?

Zor, hicret zor ama çok sevaplı bir şey! Zor, hicret zor ama çok sevaplı bir şey!

İnsanın dinini yaşamak için korumak için hicret etmesi gerekebiliyor, bu da önemli!İnsanın dinini yaşamak için korumak için hicret etmesi gerekebiliyor, bu da önemli! Tavsiye de ediliyor, bazen de gerekli oluyor, farz oluyor! Tavsiye de ediliyor, bazen de gerekli oluyor, farz oluyor!

Peygamber Efendimiz burada ne diyor? Peygamber Efendimiz burada ne diyor?

"İsyanlardan, günahlardan, haramlardan uzak dur, uzaklaş; bu hicretin en faziletlisidir!" "İsyanlardan, günahlardan, haramlardan uzak dur, uzaklaş; bu hicretin en faziletlisidir!"

Demek ki ne yapacakmışız? Günahlardan kaçınacakmışız.Demek ki ne yapacakmışız?

Günahlardan kaçınacakmışız.
Bir yerden bir yere düşmandan kaçar gibi biz de günahlardan kaçınacakmışız. Günahlar neler? Bir yerden bir yere düşmandan kaçar gibi biz de günahlardan kaçınacakmışız.

Günahlar neler?

Günahların uzun bir listesi var. Bu liste nerede vardır? Günahların uzun bir listesi var.

Bu liste nerede vardır?

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın kitaplarında var, Tasavvufî Ahlâk'ta var.[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın kitaplarında var, Tasavvufî Ahlâk'ta var. Büyük-küçük günahları sıralamış. Ne günahtır? Büyük-küçük günahları sıralamış.

Ne günahtır?

İçki içmek günahtır, yalan söylemek günahtır, gıybet etmek günahtır. Başka? İçki içmek günahtır, yalan söylemek günahtır, gıybet etmek günahtır.

Başka?

Zulmetmek günahtır vs. Bunları öğreneceğiz ve çocuklarımıza öğreteceğiz. Zulmetmek günahtır vs.

Bunları öğreneceğiz ve çocuklarımıza öğreteceğiz.

Çocuklarımıza ne zaman öğreteceğiz, hangi yaşında öğreteceğiz? Çocuklarımıza ne zaman öğreteceğiz, hangi yaşında öğreteceğiz?

Buluğa ermeden önce!Buluğa ermeden önce! Melekler onların sevaplarını günahlarını yazmaya başlamadan önceki yaşta Melekler onların sevaplarını günahlarını yazmaya başlamadan önceki yaşta çocuklara günahları öğreteceğiz ki başladığı zaman melekler günah yazmasın,çocuklara günahları öğreteceğiz ki başladığı zaman melekler günah yazmasın, günah işlemesinler de günah yazmasınlar. günah işlemesinler de günah yazmasınlar.

Demek ki çocuklara ilkokulda ilk önce, abece'den önce ne öğretecekmişiz? Demek ki çocuklara ilkokulda ilk önce, abece'den önce ne öğretecekmişiz?

İlkokul çağında, daha buluğa ermeden günahları öğretecekmişiz! İlkokul çağında, daha buluğa ermeden günahları öğretecekmişiz!

"Yavrum, yalan söylemek günahtır. Yavrum, zulmetmek günahtır. "Yavrum, yalan söylemek günahtır. Yavrum, zulmetmek günahtır. Karıncanın üstüne basıp ezmek günahtır. Komşunun elmasını, eriğini kopartmak günahtır.Karıncanın üstüne basıp ezmek günahtır. Komşunun elmasını, eriğini kopartmak günahtır. Yandaki komşunun camına taş atıp kırmak günahtır…" Yandaki komşunun camına taş atıp kırmak günahtır…"

Kendimiz de bileceğiz, çoluk çocuğumuza da zamanında öğreteceğiz! Kendimiz de bileceğiz, çoluk çocuğumuza da zamanında öğreteceğiz!

"Hocam, biraz müsaade edin de kırk yaşında öğreteyim…" İş işten geçti!"Hocam, biraz müsaade edin de kırk yaşında öğreteyim…"

İş işten geçti!
Kırk yaşına kadar bütün o günahları işleyecek.Kırk yaşına kadar bütün o günahları işleyecek. Kırk yaşında; "Hay Allah, bu da günah mıymış, tüh,Kırk yaşında; "Hay Allah, bu da günah mıymış, tüh, ben bunu kırk yıldır işliyordum!.." diyecek, iş işten geçmiş olacak. Ne zaman öğretmek lazımmış? ben bunu kırk yıldır işliyordum!.." diyecek, iş işten geçmiş olacak.

Ne zaman öğretmek lazımmış?

Çocuk sorumluluk yaşına basmadan önce! Çocuk sorumluluk yaşına basmadan önce!

Annelerin babaların vazifesi, babaların daha büyük vazifesi! Ama babalar bu işi yapamaz, yapamıyor. Annelerin babaların vazifesi, babaların daha büyük vazifesi! Ama babalar bu işi yapamaz, yapamıyor.

Neden? Sabah gidiyor, akşam geliyor, akşam da yorgun geliyor. Çocuk; Neden?

Sabah gidiyor, akşam geliyor, akşam da yorgun geliyor. Çocuk;

"Babacığım." [deyip] boynuna sarıldığı zaman; "Yavrum, çok yoruldum."Babacığım." [deyip] boynuna sarıldığı zaman;

"Yavrum, çok yoruldum.
Uzak dur, şurada dur, ayaklarım zonkluyor…" diyor, yemeği yedikten sonra çayı içerken uyuklamaya başlıyor. Uzak dur, şurada dur, ayaklarım zonkluyor…" diyor, yemeği yedikten sonra çayı içerken uyuklamaya başlıyor.

Kim öğretecek? Anne öğretecek! Siz öğreteceksiniz, sevabı siz alacaksınız. Kim öğretecek?

Anne öğretecek! Siz öğreteceksiniz, sevabı siz alacaksınız.

Babam hafızdır ama bana Kur'an'ı annem öğretti, sevabı annemin.Babam hafızdır ama bana Kur'an'ı annem öğretti, sevabı annemin. Babam da söyler her zaman. Babam da söyler her zaman. Bana Kur'an'ı annem öğretti, öteki şeyleri annem öğretti; siz de öğreteceksiniz. Bana Kur'an'ı annem öğretti, öteki şeyleri annem öğretti; siz de öğreteceksiniz.

Günahların hepsinden kaçınacak! Peygamber Efendimiz kaçınmayı tavsiye ediyor.Günahların hepsinden kaçınacak!

Peygamber Efendimiz kaçınmayı tavsiye ediyor.
Hicretin en faziletlisi bu, hem siz kaçınacaksınız hem de çoluk çocuğunuzu kaçındıracaksınız. Hicretin en faziletlisi bu, hem siz kaçınacaksınız hem de çoluk çocuğunuzu kaçındıracaksınız.

"Evladım, aç kal ama haram yeme! Zarara uğra ama yalan söyleme evladım!" "Evladım, aç kal ama haram yeme! Zarara uğra ama yalan söyleme evladım!"

Sana yalan söylemeye sebep olacak işi yapmaz o zaman.Sana yalan söylemeye sebep olacak işi yapmaz o zaman. Yalan söylememek insanı doğru olmaya götürür. Yalan söylememek insanı doğru olmaya götürür. Yalan söylemeye alışmak; "Canım, ben bu işi yapayım da bir yalan kıvırttırırım." demeye götürür.Yalan söylemeye alışmak; "Canım, ben bu işi yapayım da bir yalan kıvırttırırım." demeye götürür. Kötü insan olmaya götürür. Anlatabiliyor muyum? Kötü insan olmaya götürür.

Anlatabiliyor muyum?

Onun için hadîs-i şerîfin birinci tavsiyesini kendiniz ve çocuklarınızda uygulayacaksınız.Onun için hadîs-i şerîfin birinci tavsiyesini kendiniz ve çocuklarınızda uygulayacaksınız. Günahların hepsinden hicret edeceksiniz, uzaklaşacaksınız. Çünkü en hayırlı hicret bu. Günahların hepsinden hicret edeceksiniz, uzaklaşacaksınız. Çünkü en hayırlı hicret bu.

Ve hâfizî ale'l-ferâidi fe innehâ efdalü'l-cihâd.Ve hâfizî ale'l-ferâidi fe innehâ efdalü'l-cihâd. "Allah'ın farzlarına sımsıkı sarılın, emirlerini tutun, yasaklarından kaçının;"Allah'ın farzlarına sımsıkı sarılın, emirlerini tutun, yasaklarından kaçının; çünkü cihadın en faziletlisi budur!" çünkü cihadın en faziletlisi budur!"

"Allah Allah! Namaz kılmak farz, oruç tutmak farz; bunları yapmak cihat mı?" "Allah Allah! Namaz kılmak farz, oruç tutmak farz; bunları yapmak cihat mı?"

Peygamber Efendimiz; "Cihat, cihadın en faziletlisi farzları yapmak!" dedi. Neden cihat oluyor? Peygamber Efendimiz; "Cihat, cihadın en faziletlisi farzları yapmak!" dedi.

Neden cihat oluyor?

Madem Peygamber Efendimiz öyle dedi; cihattır, itiraz yok! Peygamber Efendimiz demişse o öyledir. Madem Peygamber Efendimiz öyle dedi; cihattır, itiraz yok! Peygamber Efendimiz demişse o öyledir.

Ebû Bekr-i Sıddîk ne dedi? "Yahu Ebû Bekir, senin şu arkadaşının söylediğini görüyor musun?" Ebû Bekr-i Sıddîk ne dedi?

"Yahu Ebû Bekir, senin şu arkadaşının söylediğini görüyor musun?"

"Ne söylemiş?" dedi. Güya dün gece Kudüs'e gitmiş."Ne söylemiş?" dedi.

Güya dün gece Kudüs'e gitmiş.
Bir de Kudüs'ten yedi kat semayı geçmiş, Arş'ı, Kürsî'yi görmüş, cenneti cehennemi görmüş.Bir de Kudüs'ten yedi kat semayı geçmiş, Arş'ı, Kürsî'yi görmüş, cenneti cehennemi görmüş. Allah'ın huzuruna varmış gelmiş. Mirac etmiş…" Allah'ın huzuruna varmış gelmiş. Mirac etmiş…"

"Bunları siz mi uyduruyorsunuz, yalan mı kıvırttırıyorsunuz yoksa ondan mı duydunuz? O söyledi mi?" "Bunları siz mi uyduruyorsunuz, yalan mı kıvırttırıyorsunuz yoksa ondan mı duydunuz? O söyledi mi?"

"O söyledi. Duyduk, o söyledi." dediler. "Tamam, o söylediyse doğrudur!" dedi. Bak imana! "O söyledi. Duyduk, o söyledi." dediler.

"Tamam, o söylediyse doğrudur!" dedi.

Bak imana!

"Resûlullah söyledi mi?" "Söyledi." "Tamam, o söylediyse doğrudur." "Resûlullah söyledi mi?"

"Söyledi."

"Tamam, o söylediyse doğrudur."

Mademki Resûlullah Efendimiz; "Namaz kılmak cihat, oruç tutmak cihat, zekât vermek cihat,Mademki Resûlullah Efendimiz; "Namaz kılmak cihat, oruç tutmak cihat, zekât vermek cihat, farzları yerine getirmek, haramlardan kaçınmak cihat." demiş, o zaman cihattır! farzları yerine getirmek, haramlardan kaçınmak cihat." demiş, o zaman cihattır!

Cihattır da neden cihattır, onu anlayalım. Cihattır da neden cihattır, onu anlayalım.

Namaz kılmamak için şeytan gelip insanı kandırmaya çalışmıyor mu? Namaz kılmamak için şeytan gelip insanı kandırmaya çalışmıyor mu? Bazen kendi çocuklarımız namazdan kaçınmıyor mu, kıvırttırmıyor mu?.. "Kıldım anne." Bazen kendi çocuklarımız namazdan kaçınmıyor mu, kıvırttırmıyor mu?..

"Kıldım anne."

"Kılmadın yavrum." "Kıldım…" demiyor mu? "Kılmadın yavrum."

"Kıldım…" demiyor mu?

Hatta insanın kendisi bile bile Allah'ın emrini bazen tutmuyor,Hatta insanın kendisi bile bile Allah'ın emrini bazen tutmuyor, haram bir şeyi bazen bilerek yapmıyor mu? Haram olduğunu biliyor, yapıyor! haram bir şeyi bazen bilerek yapmıyor mu?

Haram olduğunu biliyor, yapıyor!

Demek ki onları yapmak için birileriyle uğraşmak lazım. Kimle uğraşmak lazım? Demek ki onları yapmak için birileriyle uğraşmak lazım.

Kimle uğraşmak lazım?

Şeytanla, nefsiyle, düşmanla uğraşmak gerekiyor. İşte onun için cihat oluyor.Şeytanla, nefsiyle, düşmanla uğraşmak gerekiyor. İşte onun için cihat oluyor. İnsan savaşarak yapıyor. Namaz kılıyor ama şeytanla savaşıyor, nefisle savaşıyor. İnsan savaşarak yapıyor. Namaz kılıyor ama şeytanla savaşıyor, nefisle savaşıyor.

"Sonra kılarsın, kılma! Ütüsü bozulacak, bilmem ne olacak, birisi görürse ayıplar…" "Sonra kılarsın, kılma! Ütüsü bozulacak, bilmem ne olacak, birisi görürse ayıplar…"

"Hadi oradan, ben namazı kılacağım. Allahu ekber!.." Hepsini kovdu, savaştı, namazı öyle kıldı. "Hadi oradan, ben namazı kılacağım. Allahu ekber!.."

Hepsini kovdu, savaştı, namazı öyle kıldı.

"Orucu tutma! Bak doktor da; 'Tutma, şekerin var,"Orucu tutma! Bak doktor da; 'Tutma, şekerin var, tansiyonun artarsa eksilirse başın ağrırsa sıhhatin zarar görür.' dedi. Sen oruç tutma!" tansiyonun artarsa eksilirse başın ağrırsa sıhhatin zarar görür.' dedi. Sen oruç tutma!"

Hadi oradan, senin sözünü dinlemem ben! Neveytü en esûme lillâhi teâlâ niyyete ramadân. Hadi oradan, senin sözünü dinlemem ben!

Neveytü en esûme lillâhi teâlâ niyyete ramadân.

Ramazan orucunu tuttu. Mücadele etti, öyle tuttu. Ramazan orucunu tuttu. Mücadele etti, öyle tuttu.

Zekât verecek, para cebinde. Şeytan diyor ki; "Ne yapıyorsun yahu, bu parayı sen kazanmadın mı?" Zekât verecek, para cebinde. Şeytan diyor ki;

"Ne yapıyorsun yahu, bu parayı sen kazanmadın mı?"

"Ben kazandım." "Ne veriyorsun el âleme? O da çalışsın o da kazansın, ne veriyorsun?"Ben kazandım."

"Ne veriyorsun el âleme? O da çalışsın o da kazansın, ne veriyorsun?
Fakir olursun sonra yahu!Fakir olursun sonra yahu! Senin çoluk çocuğun var, büyüyecekler; daha tahsili var bilmem nesi var.Senin çoluk çocuğun var, büyüyecekler; daha tahsili var bilmem nesi var. Hepsine ev lazım, düğün dernek lazım, çeyiz çimen lazım… Verme!" Hepsine ev lazım, düğün dernek lazım, çeyiz çimen lazım… Verme!"

"Hadi oradan! Çekil, mendebur seni! Beni kandırmaya çalışıyorsun değil mi?!.."Hadi oradan! Çekil, mendebur seni! Beni kandırmaya çalışıyorsun değil mi?!.. Al kardeşim, al şu zekâtı…" Bak, şeytan nasıl engellemeye çalışıyor?!.. "Al şunu." Al kardeşim, al şu zekâtı…"

Bak, şeytan nasıl engellemeye çalışıyor?!..

"Al şunu."

Bak, nefsiyle şeytanla mücadele etti; zekâtı öyle verdi. "Yok, şimdi hacca gidemeyeceğim hocam…" Bak, nefsiyle şeytanla mücadele etti; zekâtı öyle verdi.

"Yok, şimdi hacca gidemeyeceğim hocam…"

"Niye gidemiyormuşsun?" "Niye gidemiyormuşsun?"

Çocuğu evlendireceğim, ıvır zıvır olacak da emekli olacağım da emekli ikramiyesini alacağımda…" Çocuğu evlendireceğim, ıvır zıvır olacak da emekli olacağım da emekli ikramiyesini alacağımda…"

Ne mâlum, bu kadar yaş yaşayacağın ne mâlum? Sen vakti gelince farzı yapsana! Ne mâlum, bu kadar yaş yaşayacağın ne mâlum?

Sen vakti gelince farzı yapsana!

"Hocam, hacı olduktan sonra sigara içilmiyormuş,"Hocam, hacı olduktan sonra sigara içilmiyormuş, ben de sigarayı bırakamıyorum da sigaranın tadını iyice alayım da ondan sonra gidersem tevbe ederim…" ben de sigarayı bırakamıyorum da sigaranın tadını iyice alayım da ondan sonra gidersem tevbe ederim…"

Böyle mantık mı olur? Böyle mantık mı olur?

"Hadi oradan! Ben haccımı yaparım, ondan sonrada haccın gereği olan işleri yaparım!" diyecek. "Hadi oradan! Ben haccımı yaparım, ondan sonrada haccın gereği olan işleri yaparım!" diyecek.

Demek ki farzları yerine getirmek bir mücadeleyi gerektiriyormuş, demek ki cihatmış.Demek ki farzları yerine getirmek bir mücadeleyi gerektiriyormuş, demek ki cihatmış. Resûlullah'ın sözünü anladık. Resûlullah'ın sözünü anladık.

Üçüncü tavsiyesi: Ve eksirî min zikrillâhi. "Allah'ı çok zikredin, zikretmeyi çoğaltın!" Üçüncü tavsiyesi:

Ve eksirî min zikrillâhi. "Allah'ı çok zikredin, zikretmeyi çoğaltın!"

Peygamber Efendimiz ne tavsiye ediyor? Dervişlik tavsiye ediyor. Gazeteler ne söylüyor? Peygamber Efendimiz ne tavsiye ediyor?

Dervişlik tavsiye ediyor.

Gazeteler ne söylüyor?

Tarikatlar, tasavvuf aleyhine veryansın ettiler! Radyolar, televizyonlar, ilerici gazeteler,Tarikatlar, tasavvuf aleyhine veryansın ettiler! Radyolar, televizyonlar, ilerici gazeteler, devrimbazlar, düzenbazlar, madrabazlar neler söylediler?.. devrimbazlar, düzenbazlar, madrabazlar neler söylediler?..

"Tarikat fenadır, a kardeşim tarikate girme! Oynatırsın, deli olursun."Tarikat fenadır, a kardeşim tarikate girme! Oynatırsın, deli olursun. Hiç oraya girilir mi?!.." filan demediler mi? "Zikir yapma! Namazını kıl yeter!.." Hiç oraya girilir mi?!.." filan demediler mi?

"Zikir yapma! Namazını kıl yeter!.."

Bak Peygamber Efendimiz ne diyor? Bak Peygamber Efendimiz ne diyor?

Ve eksirî min zikrillâhi fe inneke lâ te'tîne'llâhe bi-şey'in ehabbe ileyhim min kesreti zikrihî.Ve eksirî min zikrillâhi fe inneke lâ te'tîne'llâhe bi-şey'in ehabbe ileyhim min kesreti zikrihî. "Allah'ı zikretmeyi çok yapın ki Allah'ın huzuruna çok zikretmekten "Allah'ı zikretmeyi çok yapın ki Allah'ın huzuruna çok zikretmekten daha kıymetli bir ibadetle asla gidemezsiniz!" daha kıymetli bir ibadetle asla gidemezsiniz!"

Peygamber Efendimiz; "En kıymetli ibadet, çok zikretmektir!" diyor.Peygamber Efendimiz; "En kıymetli ibadet, çok zikretmektir!" diyor. Peygamber Efendimiz öyle diyorsa o zaman ötekiler halt ediyorlar! Peygamber Efendimiz öyle diyorsa o zaman ötekiler halt ediyorlar! Mademki Peygamber Efendimiz öyle buyurmuş, ondan sonra demek ki ötekiler halt ediyor! Mademki Peygamber Efendimiz öyle buyurmuş, ondan sonra demek ki ötekiler halt ediyor!

"Ama hocam şimdi ben şaşırdım, aklım karmakarış karıştı."Ama hocam şimdi ben şaşırdım, aklım karmakarış karıştı. Ben; 'Bu gazeteler ilerici, bu adamlar aydın kişiler!' diyordum; bunlar yalan söyler mi?" Ben; 'Bu gazeteler ilerici, bu adamlar aydın kişiler!' diyordum; bunlar yalan söyler mi?"

Vallahi bilmem! İşte terazi, işte meydan, işte ölçü!Vallahi bilmem! İşte terazi, işte meydan, işte ölçü! Sen ölç biç; Peygamber Efendimiz'in ne dediğini gör, onların ne dediğini gör. Sen ölç biç; Peygamber Efendimiz'in ne dediğini gör, onların ne dediğini gör. Kimin doğru kimin eğri söylediğini, kimin yanlış yaptığını kendin ölç! Kimin doğru kimin eğri söylediğini, kimin yanlış yaptığını kendin ölç!

"Aklın yok mu?" "Var!" "Ne kadar?" "Çok, satacak kadar!" "Aklın yok mu?"

"Var!"

"Ne kadar?"

"Çok, satacak kadar!"

Fazlasını satacak kadar hepimizin aklı yok mu? Fazlasını satacak kadar hepimizin aklı yok mu?

Hepimizin o kadar çok aklı var ki başkasına ton ton satıyoruz!Hepimizin o kadar çok aklı var ki başkasına ton ton satıyoruz! Her gün akıl satarız biz, herkes, başta ben!Her gün akıl satarız biz, herkes, başta ben! Hocayım ya ben; kürsüden satarım, radyodan, televizyondan satarım, mikrofondan satarım…Hocayım ya ben; kürsüden satarım, radyodan, televizyondan satarım, mikrofondan satarım… Akıl satarım. Herkes akıl satıyor. Hepimizin aklı var, fazla geldiğinden fazlasını satıyoruz. Akıl satarım. Herkes akıl satıyor. Hepimizin aklı var, fazla geldiğinden fazlasını satıyoruz.

Yoksa insan akılsız kalıp da akıl satar mı? Yoksa insan akılsız kalıp da akıl satar mı?

Fazlasını satıyoruz, bize yine yeteri kadar kaldığı için fazlasını satıyoruz. Fazlasını satıyoruz, bize yine yeteri kadar kaldığı için fazlasını satıyoruz.

Demek ki aklımız var. O hâlde aklın varsa Allah'ın sözünü dinle, Resûlullah'ın sözünü dinle!Demek ki aklımız var. O hâlde aklın varsa Allah'ın sözünü dinle, Resûlullah'ın sözünü dinle! Onlara aykırı söz söyleyenlerin notunu ver: "Bu, Allah'ın sözüne karşı söz söylüyor.Onlara aykırı söz söyleyenlerin notunu ver:

"Bu, Allah'ın sözüne karşı söz söylüyor.
Bu, Resûlullah'ın tavsiyesine aykırı söz söylüyor." Bu, Resûlullah'ın tavsiyesine aykırı söz söylüyor."

"Ama çok yaldızlı çok çok tirajlı, çok satan, çok meşhur…" Ben onu bunu bilmem!"Ama çok yaldızlı çok çok tirajlı, çok satan, çok meşhur…"

Ben onu bunu bilmem!
Allah'a karşı söz söylüyor! Allah bir şey söylüyor, o aksini söylüyor.Allah'a karşı söz söylüyor! Allah bir şey söylüyor, o aksini söylüyor. Resûlullah bir şey söylüyor, o aksi şey söylüyor. "Hocam, bu kararı vermek çok zor." Resûlullah bir şey söylüyor, o aksi şey söylüyor.

"Hocam, bu kararı vermek çok zor."

Sen bilirsin! Buyur, serbest! Yollar serbest, meydanlar serbest, hayat serbest! Sen bilirsin! Buyur, serbest! Yollar serbest, meydanlar serbest, hayat serbest!

Meyhanenin yolu, günahın yolu kapalı değil, askerler geçit vermiyor değil, yasak değil!Meyhanenin yolu, günahın yolu kapalı değil, askerler geçit vermiyor değil, yasak değil! Herkes her istediğini yapıyor, nasıl istersen yaşa!Herkes her istediğini yapıyor, nasıl istersen yaşa! Neyi istersen karar ver, hangi şeyi doğru görürsen onu yap, sen bilirsin!Neyi istersen karar ver, hangi şeyi doğru görürsen onu yap, sen bilirsin! Yalnız, sonunda pişman olmayacağın işi yap! Sonunda pişman olmayacak hayatı sür! Yalnız, sonunda pişman olmayacağın işi yap! Sonunda pişman olmayacak hayatı sür!

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş renkli bir yığın yaprak Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden

Eteklerinde güneş renkli bir yığın yaprak

Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak

Bir öyle ömür geçir ki olsun Mevtin sana hande halka mâtem Bir öyle ömür geçir ki olsun

Mevtin sana hande halka mâtem

Bir şiir var, onunla bitirmiş olayım. Arap şairlerinden birisi diyor ki; Bir şiir var, onunla bitirmiş olayım.

Arap şairlerinden birisi diyor ki;

"Doğduğun zamanları hatırlıyor musun?.." Hatırlamaz, kimse hatırlamaz. Ben hatırlamıyorum."Doğduğun zamanları hatırlıyor musun?.."

Hatırlamaz, kimse hatırlamaz. Ben hatırlamıyorum.
Kimse doğduğu zamanı hatırlamaz, çünkü o zaman hafıza vs. hatırlayacak durumda değil! Kimse doğduğu zamanı hatırlamaz, çünkü o zaman hafıza vs. hatırlayacak durumda değil!

"Doğduğun zaman hatırında mı?" Hatırlamazsın ama ben söyleyeyim: "Doğduğun zaman hatırında mı?"

Hatırlamazsın ama ben söyleyeyim:

Sen ağlar idin, gülerdi âlem Sen ciyak ciyak bağırırdın.Sen ağlar idin, gülerdi âlem

Sen ciyak ciyak bağırırdın.
Hatta dışarıdan baban; "Hah bizim çocuk doğdu." diye [gülümsemeye] başladı. Neden? Hatta dışarıdan baban; "Hah bizim çocuk doğdu." diye [gülümsemeye] başladı.

Neden?

Ciyaklamandan anladı ki çocuk doğdu. Sen ağlar idin gülerdi âlem Ciyaklamandan anladı ki çocuk doğdu.

Sen ağlar idin gülerdi âlem

Baban da dışarıda gülüyor, dayın da akrabalar da gülüyor. Baban da dışarıda gülüyor, dayın da akrabalar da gülüyor.

Doğum kolay değil ama; "Nasıl oldu?" "Nur topu gibi bir oğlun oldu." Doğum kolay değil ama;

"Nasıl oldu?"

"Nur topu gibi bir oğlun oldu."

Annen de gülüyor, bak herkes gülüyor! Sen ağlar idin, gülerdi âlem Annen de gülüyor, bak herkes gülüyor!

Sen ağlar idin, gülerdi âlem

Herkes gülerdi. Bir öyle ömür geçir ki olsun Herkes gülerdi.

Bir öyle ömür geçir ki olsun

Mevtin sana hande halka mâtem Hande ne demek? Mevtin sana hande halka mâtem

Hande ne demek?

Hande: Gazetelere düşmüş bir kadının ismi! Hayır! Hande: Gazetelere düşmüş bir kadının ismi!

Hayır!

Hande; "gülücük, tebessüm demek, gülümseme" demek. Mevt ne demek? Ölüm. Hande; "gülücük, tebessüm demek, gülümseme" demek.

Mevt ne demek?

Ölüm.

Bir öyle ömür geçir ki olsun Mevtin sana hande, halka mâtem Bir öyle ömür geçir ki olsun

Mevtin sana hande, halka mâtem

"Kardeşim, ey insan, ey muhatabım! Öyle bir ömür geçir ki sen ölürken sen gül, arkadakiler ağlasın!" "Kardeşim, ey insan, ey muhatabım! Öyle bir ömür geçir ki sen ölürken sen gül, arkadakiler ağlasın!"

Ölen niye güler, ölen ne zaman güler? Ölen niye güler, ölen ne zaman güler?

Gözünden perdeler kalkar, cenneti görür, cennetteki köşklere gözünü diker.Gözünden perdeler kalkar, cenneti görür, cennetteki köşklere gözünü diker. Allah'ın kendisine verdiği imkânları görünce tebessüm eder ruhunu teslim eder. Neden? Allah'ın kendisine verdiği imkânları görünce tebessüm eder ruhunu teslim eder.

Neden?

Cennetteki makamını gördü, cennetlik olduğunu gördü.Cennetteki makamını gördü, cennetlik olduğunu gördü. Aşk ile şevk ile gidiyor, bir gül bahçesine girercesine gidiyor. Aşk ile şevk ile gidiyor, bir gül bahçesine girercesine gidiyor.

Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû! Dünya da neymiş? Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû!

Dünya da neymiş?

Arkasına bile bakmıyor! Çünkü cenneti gördü.Arkasına bile bakmıyor! Çünkü cenneti gördü. Cenneti, cennetin güzelliklerini gördü, gülerek gidiyor. Ölürken gülerek gidiyor. Cenneti, cennetin güzelliklerini gördü, gülerek gidiyor. Ölürken gülerek gidiyor.

Bu sefer arkadakiler ne diyecekler? "Ah! Evliyâullahtan filanca göçtü yahu!.." Bu sefer arkadakiler ne diyecekler?

"Ah! Evliyâullahtan filanca göçtü yahu!.."

Hüngür hüngür, hüngür hüngür, hüngür hüngür… Seller gibi yaşlar akacak! Neden? Hüngür hüngür, hüngür hüngür, hüngür hüngür… Seller gibi yaşlar akacak!

Neden?

"Bir mübarek insan öldü, aramızdan ayrıldı. Biz ne yapacağız şimdi…" diye başlayacaklar ağlamaya! "Bir mübarek insan öldü, aramızdan ayrıldı. Biz ne yapacağız şimdi…" diye başlayacaklar ağlamaya!

Ömrü böyle geçirmek lazım. İnsan öyle bir ömür geçirmeli ki âhirete göçerken gülerek gitmeli âhirete.Ömrü böyle geçirmek lazım. İnsan öyle bir ömür geçirmeli ki âhirete göçerken gülerek gitmeli âhirete. Arkadakiler ağlasın, varsın onlar ağlasın. Zaten bir başkası da diyor ki; Arkadakiler ağlasın, varsın onlar ağlasın. Zaten bir başkası da diyor ki;

"İnsan ölüye ağlamasın, kendisine ağlasın."İnsan ölüye ağlamasın, kendisine ağlasın. 'Bunun imtihanı bitti benim hâlim ne olacak?!..' diye insan kendisine baksın!" Hepimiz imtihandayız.'Bunun imtihanı bitti benim hâlim ne olacak?!..' diye insan kendisine baksın!"

Hepimiz imtihandayız.
Bu dünya imtihan yeri! Bu dünyada hepimiz imtihan oluyoruz.Bu dünya imtihan yeri! Bu dünyada hepimiz imtihan oluyoruz. Şimdi de imtihan oluyoruz, bundan önce de imtihan oluyorduk.Şimdi de imtihan oluyoruz, bundan önce de imtihan oluyorduk. Evimize döndüğümüz zaman da imtihan olacağız, ölünceye kadar imtihan devam edecek: Evimize döndüğümüz zaman da imtihan olacağız, ölünceye kadar imtihan devam edecek:

"Bakalım bu parayı nasıl kullanıyor, bakalım bu bilgisini nasıl kullanıyor,"Bakalım bu parayı nasıl kullanıyor, bakalım bu bilgisini nasıl kullanıyor, bakalım bu parayı pulu ziynete mi harcıyor, gösterişe mi harcıyor,bakalım bu parayı pulu ziynete mi harcıyor, gösterişe mi harcıyor, fiyakaya mı, cakaya, şaşaaya debdebeye mi harcıyor, kibre mi harcıyor,fiyakaya mı, cakaya, şaşaaya debdebeye mi harcıyor, kibre mi harcıyor, ucuba mı harcıyor Allah yoluna mı harcıyor? Vaktini ibadetle mi geçiriyor günahla mı geçiriyor?ucuba mı harcıyor Allah yoluna mı harcıyor? Vaktini ibadetle mi geçiriyor günahla mı geçiriyor? Zevkle mi geçiriyor eğlenceyle mi geçiriyor?.." Hep imtihan! Hepsi yazılıyor.Zevkle mi geçiriyor eğlenceyle mi geçiriyor?.."

Hep imtihan! Hepsi yazılıyor.
Zerre kadar hayır yazılıyor, zerre kadar şer yazılıyor. Zerre kadar hayır yazılıyor, zerre kadar şer yazılıyor.

Allah bizi rızasına uygun ömür sürenlerden eylesin. Faydalı işler yapanlardan eylesin.Allah bizi rızasına uygun ömür sürenlerden eylesin. Faydalı işler yapanlardan eylesin. Gülerek âhirete göçüp cennetiyle cemâliyle müşerref olanlardan eylesin.Gülerek âhirete göçüp cennetiyle cemâliyle müşerref olanlardan eylesin. Arkasında hayırlı eserler bırakanlardan eylesin.Arkasında hayırlı eserler bırakanlardan eylesin. Ömrü boş geçirmeyip İslâm için müslümanlar için iman, irfan için çalışanlardan eylesin. Ömrü boş geçirmeyip İslâm için müslümanlar için iman, irfan için çalışanlardan eylesin.

Allah hepinizden razı olsun. Allah hepinizden razı olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2