Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Hasta Ziyareti ve Misafirperverlik

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Safer 1418 / 18.06.1997

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hasta Ziyareti Adapları, Misafir Rızkıyla Gelir, İnsanları Mağfiret Ettirerek Gider, Allah Misafiri Sevene Rahmet Eder, Mevtâ, Kabre | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hasta Ziyareti ve Misafirperverlik

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Safer 1418 / 18.06.1997

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hasta Ziyareti Adapları, Misafir Rızkıyla Gelir, İnsanları Mağfiret Ettirerek Gider, Allah Misafiri Sevene Rahmet Eder, Mevtâ, Kabre | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmânirrahîm. Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübareken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübareken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafa Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafa ve âlihi ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.ve âlihi ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ. Emmâ ba'dü fa'lemu eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'dü fa'lemu eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetün bid'ahVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetün bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sahibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ dahale ehadüküm alâ marîdin felyusâfihhü velyeda' yedehû alâ cebhetihî velyes'elhü; keyfe hüve?İzâ dahale ehadüküm alâ marîdin felyusâfihhü velyeda' yedehû alâ cebhetihî velyes'elhü; keyfe hüve? Velyünsi lehû fi'l-eceli ve yes'elühû en yed'uve lehû fe-inne duâe'l-marîdi ke-duâi'l-melâiketi. Velyünsi lehû fi'l-eceli ve yes'elühû en yed'uve lehû fe-inne duâe'l-marîdi ke-duâi'l-melâiketi.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada ve âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada ve âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. Rabbimiz cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîfleri dinimizinPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin hadîs-i şerîfleri dinimizin ahkâmının kaynakları olduğu için Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyoruz.ahkâmının kaynakları olduğu için Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyoruz. Allahu Teâlâ hazretleri bizi sünnet-i seniyyeyi ihyâ edenAllahu Teâlâ hazretleri bizi sünnet-i seniyyeyi ihyâ eden ve böylece şehit sevabı kazananlardan eylesin. Bidatlerden, haramlardan, günahlardan uzak eylesin. ve böylece şehit sevabı kazananlardan eylesin. Bidatlerden, haramlardan, günahlardan uzak eylesin.

Okuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabınOkuyacağımız hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitabın 45.sayfasının birinci hadisi ve devamı olacaktır. 45.sayfasının birinci hadisi ve devamı olacaktır.

Hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamadan önce,Hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamadan önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruh-ı pâkine hediye olsun diye;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin ruh-ı pâkine hediye olsun diye; onun mübarek âlinin, pâk ashabının ruhlarına; cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına;onun mübarek âlinin, pâk ashabının ruhlarına; cümle sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına; alimlerin, ravilerin, müellif Gümüşhaneli Efendimiz'in, alimlerin, ravilerin, müellif Gümüşhaneli Efendimiz'in, Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'nin ruhuna hediye olsun diye; Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'nin ruhuna hediye olsun diye; bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına;bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; başta Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretleri olmak üzere bu beldenin medâr-ı iftihârı sahabe-i kirâmınbaşta Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretleri olmak üzere bu beldenin medâr-ı iftihârı sahabe-i kirâmın ve bu beldede medfun olduğu rivayet edilen Yûşa aleyhisselamve bu beldede medfun olduğu rivayet edilen Yûşa aleyhisselam ve sâir enbiyâ ve mürselînin ruhlarına hediye olsun diye;ve sâir enbiyâ ve mürselînin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu meclise gelmiş olan siz kardeşlerimizin deuzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere şu meclise gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün müslüman ecdâd u ceddâd, akrabâ u taallûkâtı, ahbâb u yârânı, âhirete göçmüş olan bütün müslüman ecdâd u ceddâd, akrabâ u taallûkâtı, ahbâb u yârânı, ihvanı, ehıbba ve yaranı ve evlatları, zürriyetleri iki cihanda saadete ersinler diye;ihvanı, ehıbba ve yaranı ve evlatları, zürriyetleri iki cihanda saadete ersinler diye; biz de Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim, huzuruna sevdiği ve razı olduğu kullar olarak,biz de Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim, huzuruna sevdiği ve razı olduğu kullar olarak, yüzü ak, alnı açık varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf ruhlarına hediye edip öyle başlayalım. yüzü ak, alnı açık varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf ruhlarına hediye edip öyle başlayalım.

Buyurun… Buyurun…

45. sayfanın birinci hadîs-i şerîfinin metnini az önce okumuştuk.45. sayfanın birinci hadîs-i şerîfinin metnini az önce okumuştuk. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde hasta ziyaretinin adabıyla ilgili bize tavsiyelerde bulunuyor.bu hadîs-i şerîfinde hasta ziyaretinin adabıyla ilgili bize tavsiyelerde bulunuyor. Buyuruyor ki: Buyuruyor ki:

İzâ dahale ehadüküm alâ marîdin. "Sizden biriniz bir hastanın ziyaretine varıp yanına girdiği zaman…"İzâ dahale ehadüküm alâ marîdin. "Sizden biriniz bir hastanın ziyaretine varıp yanına girdiği zaman…" Felyusâfihhü. "Onunla musâfaha etsin, elini tutsun." İslâmî selamlaşma şekliyle bir musâfaha yapsın.Felyusâfihhü. "Onunla musâfaha etsin, elini tutsun." İslâmî selamlaşma şekliyle bir musâfaha yapsın. Velyeda' yedehû alâ cebhetihî. "Elini alnına koysun." "Bakalım ateşi var mı? Sıhhati nasıl?" gibilerden…Velyeda' yedehû alâ cebhetihî. "Elini alnına koysun." "Bakalım ateşi var mı? Sıhhati nasıl?" gibilerden… [Velyes'elhü; keyfe hüve? Velyünsi lehû fi'l-eceli.] "Onun nasıl olduğunu, halini hatırını sorsun[Velyes'elhü; keyfe hüve? Velyünsi lehû fi'l-eceli.] "Onun nasıl olduğunu, halini hatırını sorsun ve ömrünün uzun olmasını Allah'tan dilesin."ve ömrünün uzun olmasını Allah'tan dilesin." "Allah sana ömür versin. İnşaallah bu hastalıktan kurtulur, nice yıllar yaşarsın." diye dua eylesin. "Allah sana ömür versin. İnşaallah bu hastalıktan kurtulur, nice yıllar yaşarsın." diye dua eylesin.

Sonra? Sonra?

Ve yes'elühû en yed'uve lehû. "Kendisine dua etmesini ondan istesin."Ve yes'elühû en yed'uve lehû. "Kendisine dua etmesini ondan istesin." Ziyaretçi hastadan kendisine dua etmesini istesin. Ziyaretçi hastadan kendisine dua etmesini istesin.

Neden? Neden?

Çünkü hastanın Allah tarafından verilmiş birtakım salahiyetleri vardır.Çünkü hastanın Allah tarafından verilmiş birtakım salahiyetleri vardır. Hastanın mükâfatlarından birisi duası makbuldür. O bakımdan ondan dua istesin. Hastanın mükâfatlarından birisi duası makbuldür. O bakımdan ondan dua istesin.

Fe-inne duâe'l-marîdi. "Çünkü hastanın duası…" Ke-duâi'l-melâiketi. "Meleklerin duası gibidir."Fe-inne duâe'l-marîdi. "Çünkü hastanın duası…" Ke-duâi'l-melâiketi. "Meleklerin duası gibidir." Meleklerin duası gibi makbuldür, müstecaptır. O da hasta olduğundan melek gibidir.Meleklerin duası gibi makbuldür, müstecaptır. O da hasta olduğundan melek gibidir. Allah onun günahlarını siler, affeder. Kendisine festehnifi'l-amel denilir, "Haydi! Günahların silindi,Allah onun günahlarını siler, affeder. Kendisine festehnifi'l-amel denilir, "Haydi! Günahların silindi, defter-i a'mâline yeniden başla." diye... Hatta iniltisi tesbih, uykusu ibadet, duası makbuldür.defter-i a'mâline yeniden başla." diye... Hatta iniltisi tesbih, uykusu ibadet, duası makbuldür. Yapamadığı günlerin sıhhatteyken yaptığı ibadetleri, zikirleri,Yapamadığı günlerin sıhhatteyken yaptığı ibadetleri, zikirleri, namazları, niyazları yapılmış gibi aynen devam eder. Kendisine mükâfatı verilir durur. namazları, niyazları yapılmış gibi aynen devam eder. Kendisine mükâfatı verilir durur.

Hâsılı insan hasta oluyor, üzülüyor ama bunun karşılığında da maddî ve mânevî çok mükâfatlara eriyor.Hâsılı insan hasta oluyor, üzülüyor ama bunun karşılığında da maddî ve mânevî çok mükâfatlara eriyor. Onu ziyaret eden de çok kâr ediyor. Onu ziyaret eden de çok kâr ediyor.

Hasta ziyareti müslümanın müslüman kardeş üzerindeki vazifelerinden biridir.Hasta ziyareti müslümanın müslüman kardeş üzerindeki vazifelerinden biridir. Allahu Teâlâ hazretleri bizi birbirimizle kardeş etmiştir.Allahu Teâlâ hazretleri bizi birbirimizle kardeş etmiştir. Hudutlar tanımaz, kıtaları geçer; dünyanın neresinde olursa olsun müslüman müslümanın kardeşidir. Hudutlar tanımaz, kıtaları geçer; dünyanın neresinde olursa olsun müslüman müslümanın kardeşidir.

Allah razı olsun, Hocaefendimiz Makedonya müftüsü ziyarete gelmiş. Ta Balkanlar'dan gelmiş oluyor.Allah razı olsun, Hocaefendimiz Makedonya müftüsü ziyarete gelmiş. Ta Balkanlar'dan gelmiş oluyor. Oradaki bütün kardeşlerimize dua edelim. Dünyanın her yerindeki kardeşlereOradaki bütün kardeşlerimize dua edelim. Dünyanın her yerindeki kardeşlere Allah her türlü hayırları ihsan etsin ve her türlü şerlerden, tehlikelerden korusun. Allah her türlü hayırları ihsan etsin ve her türlü şerlerden, tehlikelerden korusun.

Müslüman müslümanı sevecek ve bu sevgi göstermelik bir sevgi olmayacak.Müslüman müslümanı sevecek ve bu sevgi göstermelik bir sevgi olmayacak. Allah kalpleri bildiği için hakiki bir sevgi olacak. Zâhirî bir sevgi değil, kalpten bir sevgi olacak.Allah kalpleri bildiği için hakiki bir sevgi olacak. Zâhirî bir sevgi değil, kalpten bir sevgi olacak. Müslüman müslümanın derdiyle ilgilenecek. Müslüman müslümana yardım edecek. Müslüman müslümanın derdiyle ilgilenecek. Müslüman müslümana yardım edecek. Müslüman müslümanı yardımsız bırakmayacak. Müslüman müslüman kardeşi açsa doyuracak,Müslüman müslümanı yardımsız bırakmayacak. Müslüman müslüman kardeşi açsa doyuracak, çıplaksa giydirecek, açıktaysa barındıracak. çıplaksa giydirecek, açıktaysa barındıracak. Çünkü İslâm kardeşliği insanın kanından, akrabalığından dolayı olan kardeşliğinden bile önde gelir.Çünkü İslâm kardeşliği insanın kanından, akrabalığından dolayı olan kardeşliğinden bile önde gelir. Hatta Peygamber Efendimiz'in zamanında babası, kardeşi müşrik iseHatta Peygamber Efendimiz'in zamanında babası, kardeşi müşrik ise icabında savaşta onlarla karşı karşıya gelmişler ama mü'minlerle kardeş olmuşlardır. icabında savaşta onlarla karşı karşıya gelmişler ama mü'minlerle kardeş olmuşlardır. O bakımdan bu kardeşliği çok canlı olarak duymamız, yaşamamız ve öyle olmamız lazım! O bakımdan bu kardeşliği çok canlı olarak duymamız, yaşamamız ve öyle olmamız lazım!

Burada kat üstüne kat yapıp lüks üstüne lüks hayat yaşayıp keyif sürerkenBurada kat üstüne kat yapıp lüks üstüne lüks hayat yaşayıp keyif sürerken dünyanın birçok yerlerindeki kardeşlerimizin bir lokma yiyecek bile bulamadığını da bilmek lazım! dünyanın birçok yerlerindeki kardeşlerimizin bir lokma yiyecek bile bulamadığını da bilmek lazım! Onlara her türlü yardımı yapmak lazım! Onların ne gibi ihtiyaçları vardır, diye hepimizin düşünmesi lazım!Onlara her türlü yardımı yapmak lazım! Onların ne gibi ihtiyaçları vardır, diye hepimizin düşünmesi lazım! Onların da bizi düşünmesi, bizim de onları düşünmemiz lazım!Onların da bizi düşünmesi, bizim de onları düşünmemiz lazım! Çünkü biz Allah'ın birbirleriyle kardeş ettiği kimseleriz. Çünkü biz Allah'ın birbirleriyle kardeş ettiği kimseleriz.

Bir mü'min bir mü'min kardeşini ziyaret ederse Allah'ın sevgisi kendisine hak olur, vacib olur;Bir mü'min bir mü'min kardeşini ziyaret ederse Allah'ın sevgisi kendisine hak olur, vacib olur; Allah onu sever. Yardım ederse, ihtiyacını karşılarsa, Allah onu sever. Yardım ederse, ihtiyacını karşılarsa, can-ı gönülden, içten, kalpten nasihat eder, iyiliğini ister, doğru yolu göstermeye çalışırsa Allah sever.can-ı gönülden, içten, kalpten nasihat eder, iyiliğini ister, doğru yolu göstermeye çalışırsa Allah sever. Kardeş olurlarsa Allah sever Kardeş olurlarsa Allah sever ve mahşer gününde Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde nurdan minberlere oturtur, büyük ikramlara erdirir.ve mahşer gününde Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde nurdan minberlere oturtur, büyük ikramlara erdirir. Kardeşi kardeşten ayırmadığı için kardeşlerden birisi cennetlik olursa ötekisine de cennete sokar.Kardeşi kardeşten ayırmadığı için kardeşlerden birisi cennetlik olursa ötekisine de cennete sokar. Onun için bu kardeşliği yaşamamız ve yaşatmamız, uygulamamız ve icra etmemiz lazım!Onun için bu kardeşliği yaşamamız ve yaşatmamız, uygulamamız ve icra etmemiz lazım! Edersek sevap vardır. Hem dünyada hem âhirette kâr vardır. Edersek sevap vardır. Hem dünyada hem âhirette kâr vardır.

Bir kardeşimiz hastalanırsa ziyaret etmek vazifedir. Vefat etmişse cenazesine gitmek de vazifedir.Bir kardeşimiz hastalanırsa ziyaret etmek vazifedir. Vefat etmişse cenazesine gitmek de vazifedir. Davet etmişse düğününde, bayramında, mesut ve bahtiyar gününde ziyaret etmek de vazifemizdir.Davet etmişse düğününde, bayramında, mesut ve bahtiyar gününde ziyaret etmek de vazifemizdir. Bunları bir vazife olarak unutmayalım. Bunları bir vazife olarak unutmayalım.

Hiç hatırımdan çıkmıyor.Hiç hatırımdan çıkmıyor. Bir kardeşimizin babası vefat etmiş. Hocamız rahmetullahi aleyh hemen bana, Ankara'ya telefon açtı; Bir kardeşimizin babası vefat etmiş. Hocamız rahmetullahi aleyh hemen bana, Ankara'ya telefon açtı;

"Git, benim namıma onun evine ziyaret et, başsağlığı dile." dedi. "Git, benim namıma onun evine ziyaret et, başsağlığı dile." dedi.

Hemen kalktım, gittim, nasıl memnun oldu. Hocamız İstanbul'da, Ankara'ya kolay gelemiyor,Hemen kalktım, gittim, nasıl memnun oldu. Hocamız İstanbul'da, Ankara'ya kolay gelemiyor, ihtiyar ama anında telefon açtı, dedi ki; ihtiyar ama anında telefon açtı, dedi ki;

"Filancanın -o zaman bakandı- babası vefat etmiş. Duydum. Hemen benim namıma git, ziyaret et." "Filancanın -o zaman bakandı- babası vefat etmiş. Duydum. Hemen benim namıma git, ziyaret et."

O da mütevazı bir insandı. Hocamızın meclisine geldiği zaman kapıda, eşikte diz çöküp otururdu.O da mütevazı bir insandı. Hocamızın meclisine geldiği zaman kapıda, eşikte diz çöküp otururdu. Tabii öyle sevgiye öyle sevgi; öyle muhabbete öyle muhabbet oluyor. Tabii öyle sevgiye öyle sevgi; öyle muhabbete öyle muhabbet oluyor.

Maraş'ta hadiseler oldu. Derhal bana telefon açtı; Maraş'ta hadiseler oldu. Derhal bana telefon açtı;

"Maraş'a git. Oradaki kardeşlerimizi ziyaret et, geçmiş olsun de." diye... Hemen, anında… "Maraş'a git. Oradaki kardeşlerimizi ziyaret et, geçmiş olsun de." diye... Hemen, anında…

Onun için Müslümanlar bu hususta titiz ve dikkatli olmalı.Onun için Müslümanlar bu hususta titiz ve dikkatli olmalı. Haftalık programının bir yerini hasta ziyaretine, birkaç saatini de dostları ziyarete ayırmalı;Haftalık programının bir yerini hasta ziyaretine, birkaç saatini de dostları ziyarete ayırmalı; mutlaka gönül yapmaya çalışmalı. mutlaka gönül yapmaya çalışmalı.

Diğer hadîs-i şerîf; Diğer hadîs-i şerîf;

İzâ dahale'd-dayfu alâ kavmin dahale bi-rızkıhî ve izâ harace harace bi-mağfireti zünûbihim. İzâ dahale'd-dayfu alâ kavmin dahale bi-rızkıhî ve izâ harace harace bi-mağfireti zünûbihim.

Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten müjdeli bir hadîs-i şerîf.Bu hadîs-i şerîf Enes radıyallahu anh'ten müjdeli bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:

İzâ dahale'd-dayfu alâ kavmin. "Bir misafir bir grup insanın yanına kalkar gelir, misafir olursa…"İzâ dahale'd-dayfu alâ kavmin. "Bir misafir bir grup insanın yanına kalkar gelir, misafir olursa…" Dahale bi-rızkıhî. "Rızkıyla beraber gelir, rızkını da yanında getirir."Dahale bi-rızkıhî. "Rızkıyla beraber gelir, rızkını da yanında getirir." Yani oradakilerin malını mülkünü yiyecek, sofrasındaki çanağındaki yemeği azaltacak,Yani oradakilerin malını mülkünü yiyecek, sofrasındaki çanağındaki yemeği azaltacak, "Eyvah! Yemek bize yetmeyecekken şimdi bir de bu çıktı geldi." filan diye telaş edecek bir durum yoktur."Eyvah! Yemek bize yetmeyecekken şimdi bir de bu çıktı geldi." filan diye telaş edecek bir durum yoktur. Kendi rızkıyla gelir hatta haneye bereket getirir. Kendi rızkıyla gelir hatta haneye bereket getirir. Hanenin bereketi misafir geldi diye artar. Çünkü oraya bol bol rızkıyla gelir, rızık da fazlalaşır. Hanenin bereketi misafir geldi diye artar. Çünkü oraya bol bol rızkıyla gelir, rızık da fazlalaşır.

Ve izâ harace. "Misafirlik bitip de oradan kalkıp gideceği zaman…"Ve izâ harace. "Misafirlik bitip de oradan kalkıp gideceği zaman…" Bu bir kabile olabilir, bir köy olabilir, bir konak olabilir… Bu bir kabile olabilir, bir köy olabilir, bir konak olabilir…

Oradan çıkarken de nasıl çıkar gider? Oradan çıkarken de nasıl çıkar gider?

Harace bi-mağfireti zünûbihim. "Misafir edenlerin, ev sahiplerinin günahlarını affettirip,Harace bi-mağfireti zünûbihim. "Misafir edenlerin, ev sahiplerinin günahlarını affettirip, onları mağfiret ettirip öyle gider." Günahlarını yüklenip götürür, gider.onları mağfiret ettirip öyle gider." Günahlarını yüklenip götürür, gider. Bunlar günahsız kalır, günahlardan temizlenmiş olur. Yani affettirir.Bunlar günahsız kalır, günahlardan temizlenmiş olur. Yani affettirir. Götürmesi demek kendisinin üzerinde değil yani dışarıya atacak.Götürmesi demek kendisinin üzerinde değil yani dışarıya atacak. Götürüyor, kendisinde kaldı diye anlaşılmasın; affettirir. Götürüyor, kendisinde kaldı diye anlaşılmasın; affettirir.

Türkçe'de misafir etmek diyoruz, Arapça'da biraz farklıdır. Müsaferat Arapça'da "sefere çıkmak" demektir.Türkçe'de misafir etmek diyoruz, Arapça'da biraz farklıdır. Müsaferat Arapça'da "sefere çıkmak" demektir. Bu öyle değil! Sefere çıksa da çıkmasa da bir insanın yanına, evine birisi konuk geldi mi… Bu öyle değil! Sefere çıksa da çıkmasa da bir insanın yanına, evine birisi konuk geldi mi… Dayf, "konuk" demek. Dayf, "konuk" demek.

Dayf kelimesi ne zaman karşıma gelse hemen aklıma hac geliyor.Dayf kelimesi ne zaman karşıma gelse hemen aklıma hac geliyor. Hac yolunda Arapların yazdığı levhalar karşıma, gözümün önüne geliyor: Merhaben bi-duyûfi'r-Rahmân.Hac yolunda Arapların yazdığı levhalar karşıma, gözümün önüne geliyor: Merhaben bi-duyûfi'r-Rahmân. "Rahman'ın misafirleri, konukları! Hoş geldiniz." yazıyor. "Rahman'ın misafirleri, konukları! Hoş geldiniz." yazıyor. Hacılar Rahman'ın, Rahman olan Allah'ın misafirleri, konukları oldukları için öyle yazmışlar.Hacılar Rahman'ın, Rahman olan Allah'ın misafirleri, konukları oldukları için öyle yazmışlar. Hadîs-i şerîflerde öyledir. O da insanın hoşuna gidiyor. Hadîs-i şerîflerde öyledir. O da insanın hoşuna gidiyor.

Allah misafiri sevene rahmet eder, misafire buğzedene, misafiri istemeyene de lanet eder. Bunu da bilin.Allah misafiri sevene rahmet eder, misafire buğzedene, misafiri istemeyene de lanet eder. Bunu da bilin. Evinizin kapısı açık olsun. Misafirsever, konuksever olun;Evinizin kapısı açık olsun. Misafirsever, konuksever olun; misafir gelmesini istememe durumuna düşmeyin. misafir gelmesini istememe durumuna düşmeyin.

"Gelecek iyi ama evde hazırlığımız yok; yiyeceğimiz, içeceğimiz az." "Gelecek iyi ama evde hazırlığımız yok; yiyeceğimiz, içeceğimiz az."

Hazırlığın olsa da olmasa da; tuz da olsa, ekmek de olsa, su da olsa, paça da olsa neyse... Hazırlığın olsa da olmasa da; tuz da olsa, ekmek de olsa, su da olsa, paça da olsa neyse...

Eskiden paça kolay bulunan, ucuz bir şeymiş. Şimdi o da başka türlü, değişti.Eskiden paça kolay bulunan, ucuz bir şeymiş. Şimdi o da başka türlü, değişti. Eskiden kuru fasulye fukaranın yemeği iken şimdi herkes alamaz duruma geldi; ayrı. Eskiden kuru fasulye fukaranın yemeği iken şimdi herkes alamaz duruma geldi; ayrı. Fakat basit bir şey ikram etseniz dahî olabilir. Fakat basit bir şey ikram etseniz dahî olabilir.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

İzâ dahale'l-meyyitü'l-kabre müssilet lehü'ş-şemsü ınde gurûbihâİzâ dahale'l-meyyitü'l-kabre müssilet lehü'ş-şemsü ınde gurûbihâ fe-yeclisü yemsehu ayneyhi ve yekûlü; daûnî usallî. fe-yeclisü yemsehu ayneyhi ve yekûlü; daûnî usallî.

Bu hadîs-i şerîf de vefat eden insanın kabirde nelerle karşılaşacağına dairdir.Bu hadîs-i şerîf de vefat eden insanın kabirde nelerle karşılaşacağına dairdir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki;

"Mevtâ, vefat etmiş olan kimse kabre konulduğu zaman"Mevtâ, vefat etmiş olan kimse kabre konulduğu zaman ona sanki güneş batıyormuş gibi gösterilir. Öyle temsil olunur." ona sanki güneş batıyormuş gibi gösterilir. Öyle temsil olunur." O kabre girdikten sonra bir kalkar, ona güneş batıyormuş, ikindinin vakti geçiyormuş gibi gelir;O kabre girdikten sonra bir kalkar, ona güneş batıyormuş, ikindinin vakti geçiyormuş gibi gelir; öyle gösterilir. Fe-yeclisü yemsehu ayneyhi. "Gözlerini ovuşturarak…" öyle gösterilir. Fe-yeclisü yemsehu ayneyhi. "Gözlerini ovuşturarak…" Bir taraftan "vay uyumuşum kalmışım" filan gibi gözlerini ovuşturarak… Daûnî usallî.Bir taraftan "vay uyumuşum kalmışım" filan gibi gözlerini ovuşturarak… Daûnî usallî. "'Bırakın beni, kalkayım, ikindi namazımı kılayım. Bak, güneş nerdeyse batmak üzere.' filan diye"'Bırakın beni, kalkayım, ikindi namazımı kılayım. Bak, güneş nerdeyse batmak üzere.' filan diye namaz kılma telaşında olur." namaz kılma telaşında olur."

Sonra melekeyn, iki melek gelir. Münker ve Nekir, heybetli melekler; kendisine sorarlar.Sonra melekeyn, iki melek gelir. Münker ve Nekir, heybetli melekler; kendisine sorarlar. Kabirde sorgu sual haktır, Buhârî-i Şerîf'te bu hususta hadîs-i şerîfler vardır.Kabirde sorgu sual haktır, Buhârî-i Şerîf'te bu hususta hadîs-i şerîfler vardır. Ona dinini, peygamberini, kitabını, kıblesini, imanını sorarlar.Ona dinini, peygamberini, kitabını, kıblesini, imanını sorarlar. Bunlara cevap verenin kabri genişler, cennet bahçelerinden bir bahçe hâline dönüşür.Bunlara cevap verenin kabri genişler, cennet bahçelerinden bir bahçe hâline dönüşür. Bunlara cevap veremeyen kabirde azap görmeye başlar ve kabri cehennem çukuru gibi olur. Bunlara cevap veremeyen kabirde azap görmeye başlar ve kabri cehennem çukuru gibi olur. Kabrin hallerinden bir sahnesini bu hadîs-i şerîfte Efendimiz söylemiş oluyor. Kabrin hallerinden bir sahnesini bu hadîs-i şerîfte Efendimiz söylemiş oluyor.

Mü'min kabirde azap görebilir mi? Mü'min kabirde azap görebilir mi?

Görür, görebilir. Dünyada yaptığı şeylerden dolayı kabirde azap görebilir. Görür, görebilir. Dünyada yaptığı şeylerden dolayı kabirde azap görebilir.

Mesela kabre konulduğu zaman azap melekleri kafasına bir vuruyorlar ki çok perişan oluyor.Mesela kabre konulduğu zaman azap melekleri kafasına bir vuruyorlar ki çok perişan oluyor. Kafası çok acıyor, parça parça oluyor ve kabrin içi ateş doluyor, duman doluyor. Diyor ki; Kafası çok acıyor, parça parça oluyor ve kabrin içi ateş doluyor, duman doluyor. Diyor ki;

"Bana niye azap ediyorsunuz? Ben mü'min kuldum, kâfir değildim. Niçin beni böyle azaplandırıyorsunuz?" "Bana niye azap ediyorsunuz? Ben mü'min kuldum, kâfir değildim. Niçin beni böyle azaplandırıyorsunuz?"

"Sen hâl-i hayatında bir mazlumun yanından geçiyordun. Zalimler ona zulmediyorlardı,"Sen hâl-i hayatında bir mazlumun yanından geçiyordun. Zalimler ona zulmediyorlardı, sen o mazluma yardımcı olmadın. İşte bundan bu ceza!" denilir. sen o mazluma yardımcı olmadın. İşte bundan bu ceza!" denilir.

Böyle bir hadîs-i şerîf var. Onun için müslüman nerede mazlum varsa onun yardımına koşacak. Böyle bir hadîs-i şerîf var. Onun için müslüman nerede mazlum varsa onun yardımına koşacak.

Mesela başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki birisi kabirde azap görüyor. Neden? Mesela başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki birisi kabirde azap görüyor.

Neden?

Nemime yaparmış yani laf taşırmış. Onun lafını ona, onun lafını ona taşıyıp, kovuculuk yapıp ara bozmak…Nemime yaparmış yani laf taşırmış. Onun lafını ona, onun lafını ona taşıyıp, kovuculuk yapıp ara bozmak… "Ahmet sana şöyle dedi, Mehmet sana böyle dedi." Laf taşımak muhabbetin bozulmasına,"Ahmet sana şöyle dedi, Mehmet sana böyle dedi." Laf taşımak muhabbetin bozulmasına, cemiyetin sarsılmasına sebep oluyor; ondan azap görüyor. cemiyetin sarsılmasına sebep oluyor; ondan azap görüyor.

Bir tanesi küçük abdestini bozarken sakınmaz, çekinmezmiş, ondan azap görüyor.Bir tanesi küçük abdestini bozarken sakınmaz, çekinmezmiş, ondan azap görüyor. Yani idrar sıçrantıları vesaireler kabirde azap görmeye sebep olabiliyor diyeYani idrar sıçrantıları vesaireler kabirde azap görmeye sebep olabiliyor diye hadîs-i şerîflerden misalleri biliyoruz. hadîs-i şerîflerden misalleri biliyoruz.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi kabri cennet bahçesi olanlardan eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi kabri cennet bahçesi olanlardan eylesin. Kabirde azaba uğrayanlardan etmesin. Kabirde azaba uğrayanlardan etmesin.

Dördüncü hadîs-i şerîf: Dördüncü hadîs-i şerîf:

İzâ dahale şehru Ramazâne emerallâhu hamelete'l-Arşi en yeküffû ani't-tesbîhiİzâ dahale şehru Ramazâne emerallâhu hamelete'l-Arşi en yeküffû ani't-tesbîhi ve yestağfirû li-ümmeti Muhammedin ve'l-mü'minîne. ve yestağfirû li-ümmeti Muhammedin ve'l-mü'minîne.

Bu hadîs-i şerîf, Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallâhu veche Efendimiz hazretlerinden,Bu hadîs-i şerîf, Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallâhu veche Efendimiz hazretlerinden, Ramazanla ilgili. Ramazanla ilgili.

Şu anda hangi aydayız? Şu anda hangi aydayız?

Kasım'dan bize ne! Biz dinî aylar olunca [bakıyoruz.] Aralığın 25'inde Receb ayı başlayacak.Kasım'dan bize ne! Biz dinî aylar olunca [bakıyoruz.] Aralığın 25'inde Receb ayı başlayacak. Receb, Şaban ondan sonra Ramazan gelecek. Demek ki Aralık 25, Ocak 25,Receb, Şaban ondan sonra Ramazan gelecek. Demek ki Aralık 25, Ocak 25, Şubat'ın 22- 23'ünde Ramazan olacak. Yani elhamdülillah, üç aylara yaklaşıyoruz. Şubat'ın 22- 23'ünde Ramazan olacak. Yani elhamdülillah, üç aylara yaklaşıyoruz.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki; "Ramazan ayı geldi mi, girdi mi…"Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki;

"Ramazan ayı geldi mi, girdi mi…"
Emerallâhu hamelete'l-Arşi.Emerallâhu hamelete'l-Arşi. Arş'ı yüklenen meleklere hamele-i Arş denilir. "Arş-ı Rahmân'ı yüklenen meleklere Allah emreder." Arş'ı yüklenen meleklere hamele-i Arş denilir. "Arş-ı Rahmân'ı yüklenen meleklere Allah emreder."

Nasıl emreder? Nasıl emreder?

En yeküffû ani't-tesbîhi. "Cenâb-ı Mevlâ'ya tesbih eylemeyi bırakmalarını…"En yeküffû ani't-tesbîhi. "Cenâb-ı Mevlâ'ya tesbih eylemeyi bırakmalarını…" Ve yestağfirû li-Ümmet-i Muhammedin ve'l-mü'minîne.Ve yestağfirû li-Ümmet-i Muhammedin ve'l-mü'minîne. "Ümmet-i Muhammed'e ve mü'minlere tevbe ve istiğfar etmelerini emreder." "Ümmet-i Muhammed'e ve mü'minlere tevbe ve istiğfar etmelerini emreder." Bana tesbihi bırakın, Ümmet-i Muhammed'e dua etmeye başlayın, diye… Bana tesbihi bırakın, Ümmet-i Muhammed'e dua etmeye başlayın, diye…

Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş'ı çok muazzam bir varlıktır.Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş'ı çok muazzam bir varlıktır. Allah'ın muazzam yaratıklarından biridir. Âyete'l-kürsî'de biliyoruz ki; Allah'ın muazzam yaratıklarından biridir. Âyete'l-kürsî'de biliyoruz ki;

Vesia kürsiyyühü's-semâvâti ve'l-arda.Vesia kürsiyyühü's-semâvâti ve'l-arda. "Allahu Teâlâ hazretlerinin kürsüsü semaları ve arzı ihâta etmiş, kuşatmıştır." "Allahu Teâlâ hazretlerinin kürsüsü semaları ve arzı ihâta etmiş, kuşatmıştır."

İhtiva eder, içine alır ama bu kürsî de Arş-ı Rahmân'ın yanındaİhtiva eder, içine alır ama bu kürsî de Arş-ı Rahmân'ın yanında bir küçük zerre, deryada bir damla gibi kalır. Arş-ı Rahmân o kadar azametlidir. bir küçük zerre, deryada bir damla gibi kalır. Arş-ı Rahmân o kadar azametlidir. Ve bu Arş-ı Rahmân'ı hamele-i Arş denilen muazzam melekler taşırlar, tutarlar. Ve bu Arş-ı Rahmân'ı hamele-i Arş denilen muazzam melekler taşırlar, tutarlar. O melekler Allahu Teâlâ hazretlerine zikr u tesbih eylerler. O melekler Allahu Teâlâ hazretlerine zikr u tesbih eylerler. Ramazan geldi mi Allah, "Siz Ümmet-i Muhammed'e, mü'minlere istiğfar eylemeye başlayın." diye vazifelerini değiştirtiyor.Ramazan geldi mi Allah, "Siz Ümmet-i Muhammed'e, mü'minlere istiğfar eylemeye başlayın." diye vazifelerini değiştirtiyor. Onlar o duaya başlarlar. Ramazan mübarek bir ay olduğu için, Ümmet-i Muhammed'in ayı olduğu için,Onlar o duaya başlarlar. Ramazan mübarek bir ay olduğu için, Ümmet-i Muhammed'in ayı olduğu için, Ümmet-i Muhammed'in hayırlara ermesi, dünya ve âhiret hayırlarını kazanması zamanı olduğu için... Ümmet-i Muhammed'in hayırlara ermesi, dünya ve âhiret hayırlarını kazanması zamanı olduğu için...

Allah cümlemizi sıhhat ve âfiyetle nice Ramazanlara eriştirsin.Allah cümlemizi sıhhat ve âfiyetle nice Ramazanlara eriştirsin. O feyizlerden, bereketlerden, nimetlerden, ihsanlardan, ikramlardan O feyizlerden, bereketlerden, nimetlerden, ihsanlardan, ikramlardan hissemend ü hissedâr olmayı nasip eylesin. hissemend ü hissedâr olmayı nasip eylesin.

Beşinci hadîs-i şerîf: Beşinci hadîs-i şerîf:

İzâ dahale kavmün menzile raculin kâne rabbü'l-menzili emîrehumİzâ dahale kavmün menzile raculin kâne rabbü'l-menzili emîrehum hattâ yahrucû min menzilihî ve tâatuhû aleyhim vâcibetün. hattâ yahrucû min menzilihî ve tâatuhû aleyhim vâcibetün.

Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş,Ebû Hureyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, yine biraz misafirperverlik ve misafirlikle ilgili bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; yine biraz misafirperverlik ve misafirlikle ilgili bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İzâ dahale kavmün menzile raculin. "Bir grup insan bir arkadaşlarının, bir adamınİzâ dahale kavmün menzile raculin. "Bir grup insan bir arkadaşlarının, bir adamın evine konuk geldikleri, misafir oldukları zaman…"evine konuk geldikleri, misafir oldukları zaman…" Kalabalık geldiler; üç, beş, yedi, on beş, otuz kişi… Geldikleri zaman… Kalabalık geldiler; üç, beş, yedi, on beş, otuz kişi… Geldikleri zaman…

Kâne rabbü'l-menzili emîrehum. Hepsinin başkanı kim olur? Evin sahibi olur.Kâne rabbü'l-menzili emîrehum. Hepsinin başkanı kim olur? Evin sahibi olur. "Evin sahibi hepsinin emiri, komutanı, başkanı olur." Yani söz, ferman, buyruk ev sahibinindir. "Evin sahibi hepsinin emiri, komutanı, başkanı olur." Yani söz, ferman, buyruk ev sahibinindir. Hattâ yahrucû min menzilihî. "Topluluk o adamın evinden çıkıncaya kadar durum böyledir."Hattâ yahrucû min menzilihî. "Topluluk o adamın evinden çıkıncaya kadar durum böyledir." Ve tâatuhû aleyhim vâcibetün. "Ve misafirlerin, ev sahibinin emrine uymaları vaciptir."Ve tâatuhû aleyhim vâcibetün. "Ve misafirlerin, ev sahibinin emrine uymaları vaciptir." Boyunlarının borcudur, sözünü dinlemesi lazımdır. Boyunlarının borcudur, sözünü dinlemesi lazımdır.

"Şurada otur." "Başüstüne." "Şöyle yap." "Başüstüne." "Ye bakalım." "Başüstüne." "Şurada otur."

"Başüstüne."

"Şöyle yap."


"Başüstüne."

"Ye bakalım."

"Başüstüne."

Ona itaat etmeleri gerekiyor. Bu da İslâmî güzel bir adaptır. Ona itaat etmeleri gerekiyor. Bu da İslâmî güzel bir adaptır.

Sâir zaman emir kimdir? Sâir zaman emir kimdir?

Sâir zaman mü'minlerin emiri İslâm'ı, Kur'an'ı, dini en iyi bilendir. Emir odur. Söz, buyruk onun üzerindedir. Sâir zaman mü'minlerin emiri İslâm'ı, Kur'an'ı, dini en iyi bilendir. Emir odur. Söz, buyruk onun üzerindedir.

Söz, buyruk onun üzerindedir. Söz, buyruk onun üzerindedir.

Bir grup insan seyahate çıksalar, bu seyahatte emir kimdir? Bir grup insan seyahate çıksalar, bu seyahatte emir kimdir?

Kur'ân-ı Kerîm'i en iyi bilen, en aşina olan, en alim olandır. Kur'ân-ı Kerîm'i en iyi bilen, en aşina olan, en alim olandır.

Yani İslâm'a göre söz kimde olacak? Yani İslâm'a göre söz kimde olacak?

Söz din aliminde olacak. Neden? Söz din aliminde olacak.

Neden?

Allah'a itaatin yolunu en güzel o gösterir de onun için.Allah'a itaatin yolunu en güzel o gösterir de onun için. Söz, din aliminden çıkar da dinde alim olmayan kimselere düşerse o zaman işler karışır.Söz, din aliminden çıkar da dinde alim olmayan kimselere düşerse o zaman işler karışır. O zaman Allah'ın emrine uygun olmayan buyruklar ortaya çıkar.O zaman Allah'ın emrine uygun olmayan buyruklar ortaya çıkar. Yalan yanlış, eksik kusurlu, günahlı haramlı işler yapılır. HalbukiYalan yanlış, eksik kusurlu, günahlı haramlı işler yapılır. Halbuki onların yapılmaması ve Allah'ın emrine uygun yaşanılması lazımdı.onların yapılmaması ve Allah'ın emrine uygun yaşanılması lazımdı. Bunun sağlanması için alimin emir olması ve alime itaat edilmesi lazım. Bunun sağlanması için alimin emir olması ve alime itaat edilmesi lazım.

el-Ulemâu veresetü'l-enbiyâ. el-Ulemâu veresetü'l-enbiyâ.

Peygamber Efendimiz olduğu zaman alime, Peygamber Efendimiz'e nasıl itaat ediliyordu.Peygamber Efendimiz olduğu zaman alime, Peygamber Efendimiz'e nasıl itaat ediliyordu. Alimler de peygamberlerin varisleri olduğundan alimlere itaat edilmesi lazım.Alimler de peygamberlerin varisleri olduğundan alimlere itaat edilmesi lazım. Hatta eskiden hükümdarların alimlere gelip el öpüp ona [hürmet ettiği] gibi...Hatta eskiden hükümdarların alimlere gelip el öpüp ona [hürmet ettiği] gibi... Fatih Sultan Mehmed'in Akşemseddin'in elini öpüp huzurunda el pençe durduğu gibi... Fatih Sultan Mehmed'in Akşemseddin'in elini öpüp huzurunda el pençe durduğu gibi...

Fatih onun ziyaretine gitmiş. Akşemseddin yerinde yatıyormuş.Fatih onun ziyaretine gitmiş. Akşemseddin yerinde yatıyormuş. Mahsustan gururu kırılsın, böbürlenmesin diye kalkmamış. Mahsustan gururu kırılsın, böbürlenmesin diye kalkmamış.

Öyle olduğu zamanlar Allah'ın emri tutulduğundan İslâm ileri gitmiştir.Öyle olduğu zamanlar Allah'ın emri tutulduğundan İslâm ileri gitmiştir. Allah'ın emri tutulmadığı zaman da işler karmakarış olmuştur.Allah'ın emri tutulmadığı zaman da işler karmakarış olmuştur. İçkiler içilmiş, günahlar işlenmiş, çalgılar çalınmıştır;İçkiler içilmiş, günahlar işlenmiş, çalgılar çalınmıştır; insanlar İslâm'ı bilmeden yetişmişler ve günahlara dalmışlardır;insanlar İslâm'ı bilmeden yetişmişler ve günahlara dalmışlardır; günahlara daldığı zaman da Allah'ın azabı başlarına gelmiştir.günahlara daldığı zaman da Allah'ın azabı başlarına gelmiştir. Allah bir kavmin helakini istediği zaman içinde günah artar. Günah artınca da ceza ve bela yağar. Allah bir kavmin helakini istediği zaman içinde günah artar. Günah artınca da ceza ve bela yağar. Bunun için çare Allah'ın emrine sarılmak, Kur'an'ın yoluna girmekBunun için çare Allah'ın emrine sarılmak, Kur'an'ın yoluna girmek ve Allah'ın sevdiği kul olmaya gayret etmektir. ve Allah'ın sevdiği kul olmaya gayret etmektir.

Altıncı hadîs-i şerîf: Altıncı hadîs-i şerîf:

İzâ dahale aleykümü's-sâilü bi-gayri iznin felâ tut'ımûhu. İzâ dahale aleykümü's-sâilü bi-gayri iznin felâ tut'ımûhu.

Ümmü'l-mü'minîn Âişe validemiz radıyallahu teâlâ anhâ'danÜmmü'l-mü'minîn Âişe validemiz radıyallahu teâlâ anhâ'dan Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuş; Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuş;

"Sizin evinize bir dilenci sizin izniniz olmadan girerse ona yemek ikram etmeyin." "Sizin evinize bir dilenci sizin izniniz olmadan girerse ona yemek ikram etmeyin."

Ne yapacak? Ne yapacak?

Kapıda, "Müsaade var mı, ben de girebilir miyim?" diyecek, izin isteyecek.Kapıda, "Müsaade var mı, ben de girebilir miyim?" diyecek, izin isteyecek. Çünkü hanenin bir kapasitesi ve mahremiyeti vardır. Çünkü hanenin bir kapasitesi ve mahremiyeti vardır. Ev sahibinin kendine göre düşündüğü, hesap ettiği birtakım şeyler vardır. Ev sahibinin kendine göre düşündüğü, hesap ettiği birtakım şeyler vardır. Beklediği başka misafir, söz verdiği kimseler olabilir. "Pattadak" herkes girer oturursa,Beklediği başka misafir, söz verdiği kimseler olabilir. "Pattadak" herkes girer oturursa, asıl öteki insanlar açıkta kalabilir. Daha başka bilmediğimiz çeşitli şeyler olabilir.asıl öteki insanlar açıkta kalabilir. Daha başka bilmediğimiz çeşitli şeyler olabilir. İzin alacak, izin almadan olmaz. Kapıyı çalacak, izin alacak; davete, sofraya öyle gelecek, oturacak. İzin alacak, izin almadan olmaz. Kapıyı çalacak, izin alacak; davete, sofraya öyle gelecek, oturacak.

Yedinci hadîs-i şerîf: Yedinci hadîs-i şerîf:

İzâ deâ ehadüküm felya'zimi'l-mes'elete fi'd-duâi ve lâ yekuli,İzâ deâ ehadüküm felya'zimi'l-mes'elete fi'd-duâi ve lâ yekuli, Allahümme in şi'te fe-e'tınî fe innallâhe lâ müstekrihe lehû. Allahümme in şi'te fe-e'tınî fe innallâhe lâ müstekrihe lehû.

Buharî'de, Müslim'de, Neseî'de ve birçok sahih kitaplarda mevcut bir hadîs-i şerîftir.Buharî'de, Müslim'de, Neseî'de ve birçok sahih kitaplarda mevcut bir hadîs-i şerîftir. Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuştur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Enes radıyallahu anh'ten rivayet olunmuştur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

İzâ deâ ehadüküm. "Sizden biriniz dua ettiği zaman…"İzâ deâ ehadüküm. "Sizden biriniz dua ettiği zaman…" El açıp Allah'tan bir şeyler istiyoruz, dua ediyoruz; buna dua etmek diyoruz…El açıp Allah'tan bir şeyler istiyoruz, dua ediyoruz; buna dua etmek diyoruz… Felya'zimi'l-mes'elete. "İsteğinde azimli olsun." Felya'zimi'l-mes'elete. "İsteğinde azimli olsun."

"Ver yâ Rabbi! Lütfen yâ Rabbi! İhsan et, ver yâ Rabbi!" diye duasını candan ve kuvvetli istekli olarak,"Ver yâ Rabbi! Lütfen yâ Rabbi! İhsan et, ver yâ Rabbi!" diye duasını candan ve kuvvetli istekli olarak, şevkli olarak "ille istiyorum" gibi bir duyguyla, azimli olarak yapsın. şevkli olarak "ille istiyorum" gibi bir duyguyla, azimli olarak yapsın.

Ve lâ yekuli, Allahümme in şi'te fe-e'tınî. "'Yâ Rabbi! İstersen bana şunu ver,Ve lâ yekuli, Allahümme in şi'te fe-e'tınî. "'Yâ Rabbi! İstersen bana şunu ver, istemezsen verme.' tarzında söyleyerek istemesin." istemezsen verme.' tarzında söyleyerek istemesin."

İn şi'te, "dilersen" tarzında değil, "Şunu istiyorum yâ Rabbi!" diye azimli söylesin.İn şi'te, "dilersen" tarzında değil, "Şunu istiyorum yâ Rabbi!" diye azimli söylesin. Çünkü Allahu Teâlâ hazretlerini zaten hiçbir şey zorlayamaz. Çünkü Allahu Teâlâ hazretlerini zaten hiçbir şey zorlayamaz. İstemediği bir şeyi kimse ona yaptıramaz. Zaten isterse yapacak. İstemediği bir şeyi kimse ona yaptıramaz. Zaten isterse yapacak.

İstemezse istemeye istemeye Allah'a bir şey yaptırmak mümkün mü? İstemezse istemeye istemeye Allah'a bir şey yaptırmak mümkün mü?

Mümkün değil! Zaten isterse yapacaktır.Mümkün değil! Zaten isterse yapacaktır. Ama sen iyi bir şeyi duanda ısrarla isteyeceksin. "Yâ Rabbi! Âfiyet ver, sıhhat ver." Ama sen iyi bir şeyi duanda ısrarla isteyeceksin. "Yâ Rabbi! Âfiyet ver, sıhhat ver."

"İnşaallah şöyle olsun." "İnşaallah şöyle olsun."

Olmaz! İnşaallah'sız, şartsız isteyeceksin. Zaten dilerse yapacak, dilemezse yapmayacak.Olmaz! İnşaallah'sız, şartsız isteyeceksin. Zaten dilerse yapacak, dilemezse yapmayacak. Duanın adabından birisi; duanın icabet olunacağına kâni olarak, mûkinîn ve azimli olarak dua yapmaktır.Duanın adabından birisi; duanın icabet olunacağına kâni olarak, mûkinîn ve azimli olarak dua yapmaktır. Peygamber Efendimiz bazen dua ederken ellerini havaya o kadar kaldırırmış kiPeygamber Efendimiz bazen dua ederken ellerini havaya o kadar kaldırırmış ki ridası mübarek omzundan sıyrılıp düşermiş. Koltuk altları görünecek kadar kaldırırmış elini. ridası mübarek omzundan sıyrılıp düşermiş. Koltuk altları görünecek kadar kaldırırmış elini.

"Yâ Rabbi! Zafer ver. Yâ Rabbi! Kâfire fırsat verme." diye candan dua edecek. İşi ısrarla takip edecek. "Yâ Rabbi! Zafer ver. Yâ Rabbi! Kâfire fırsat verme." diye candan dua edecek. İşi ısrarla takip edecek.

Dua Allah'ın bize bir lütfudur. İsteseydi bize duayı yasak ederdi, "Benden bir şey istemeyin." derdi. Dua Allah'ın bize bir lütfudur. İsteseydi bize duayı yasak ederdi, "Benden bir şey istemeyin." derdi.

Cehennem ehline ne diyor? Cehennem ehline ne diyor?

Rabbenâ ahricnâ minhâ fe-in udnâ fe-innâ zâlimûne. Kâle'hseû fîhâ velâ tükellimûni. Rabbenâ ahricnâ minhâ fe-in udnâ fe-innâ zâlimûne. Kâle'hseû fîhâ velâ tükellimûni.

Cehennemden diyorlar ki; "Yâ Rabbi! Bizi buradan çıkar.Cehennemden diyorlar ki; "Yâ Rabbi! Bizi buradan çıkar. Biz tekrar günah işlersek o zaman zalimler demek oluruz, tamam. Çıkart bizi buradan." Biz tekrar günah işlersek o zaman zalimler demek oluruz, tamam. Çıkart bizi buradan."

Kâle'hseû fîhâ velâ tükellimûni. "Kapayın çenenizi, konuşmayın benimle!"Kâle'hseû fîhâ velâ tükellimûni. "Kapayın çenenizi, konuşmayın benimle!" Bak, Allah orada konuşturtmuyor, cehennemde dua ettirtmiyor. Bak, Allah orada konuşturtmuyor, cehennemde dua ettirtmiyor.

Neden? Neden?

Cezayı hak etmişler, iş bitmiş. Cehennemde; "Allahümme! Yâ Rabbi! İşte azabı kaldır, bizi affet, çıkart."Cezayı hak etmişler, iş bitmiş. Cehennemde; "Allahümme! Yâ Rabbi! İşte azabı kaldır, bizi affet, çıkart." bilmem ne... "Susun!" diye orada azarlıyor. bilmem ne... "Susun!" diye orada azarlıyor.

Ama dünyada öyle değil. Dünyada müsaade etmiş hatta emretmiş. Ama dünyada öyle değil. Dünyada müsaade etmiş hatta emretmiş.

Ve kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. "Dua edin." diye emretmiş, emri var. Ve kâle rabbükümüd'ûnî estecib leküm. "Dua edin." diye emretmiş, emri var.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

ed-Duâu hüve'l-ibâdeti. "Dua ibadetin ta kendisidir." ed-Duâu hüve'l-ibâdeti. "Dua ibadetin ta kendisidir."

Dua, muazzam bir ibadettir. Çünkü Allah emretmiş, ondan dua ediyoruz. Dua, muazzam bir ibadettir. Çünkü Allah emretmiş, ondan dua ediyoruz.

Yoksa edebilir miydik? Yoksa edebilir miydik?

Ağzımızı açamazdık. Peygamber Efendimiz mescide geldiği zamanAğzımızı açamazdık. Peygamber Efendimiz mescide geldiği zaman sahabe-i kirâm hürmetinden yüzünü kaldırıp Peygamber Efendimiz'in cemaline bakamazdı. sahabe-i kirâm hürmetinden yüzünü kaldırıp Peygamber Efendimiz'in cemaline bakamazdı.

Allah bize müsaade etmeseydi biz ağzımızı açıp da ondan bir şey isteyebilir miydik? Allah bize müsaade etmeseydi biz ağzımızı açıp da ondan bir şey isteyebilir miydik?

Ödümüz patlardı. Ama "dua edin" diye emretmiş.Ödümüz patlardı. Ama "dua edin" diye emretmiş. Hatta Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Hatta Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Ayakkabınızın sırımı, bağcığı bile kopsa Allah'tan isteyin." "Ayakkabınızın sırımı, bağcığı bile kopsa Allah'tan isteyin."

Yani küçük bir şey diye çekinmeyin. Bunun faydası var. Dua ibadet olduğundan sevabı var.Yani küçük bir şey diye çekinmeyin. Bunun faydası var. Dua ibadet olduğundan sevabı var. Ya bu dünyada verecek ya âhirette verecek. Ya istediğinizi verecek ya istediğinizden daha âlâsını verecek.Ya bu dünyada verecek ya âhirette verecek. Ya istediğinizi verecek ya istediğinizden daha âlâsını verecek. Onun için dua edeceğiz,Onun için dua edeceğiz, duaya devam edeceğiz. duaya devam edeceğiz.

Kimlere dua edelim? Kimlere dua edelim?

Kendinize dua edebilirsiniz; dünyanıza, âhiretinize dua edebilirsiniz.Kendinize dua edebilirsiniz; dünyanıza, âhiretinize dua edebilirsiniz. Ana babanıza dua çok önemlidir. Anne babasına duayı terk eden kimseyi Allah sevmez.Ana babanıza dua çok önemlidir. Anne babasına duayı terk eden kimseyi Allah sevmez. Annenize babanıza duayı unutmayacaksınız. Hocaları insanın annesinden babasından kendisine daha yakındır.Annenize babanıza duayı unutmayacaksınız. Hocaları insanın annesinden babasından kendisine daha yakındır. Şeyhi, mürşidi, hocası daha yakındır. Onlara dua edeceksiniz. Arkadaşlarınıza dua edeceksiniz.Şeyhi, mürşidi, hocası daha yakındır. Onlara dua edeceksiniz. Arkadaşlarınıza dua edeceksiniz. Çünkü siz bir arkadaşınıza dua ettiğiniz zaman başucunuzda bir melek; "Amin! Veleke misluhû."Çünkü siz bir arkadaşınıza dua ettiğiniz zaman başucunuzda bir melek; "Amin! Veleke misluhû." diye o da duaya katılır. "Amin!diye o da duaya katılır. "Amin! O kardeşine istediğini Allah kabul etsin, sana da ona verdiğinin mislini versin." diye O kardeşine istediğini Allah kabul etsin, sana da ona verdiğinin mislini versin." diye melek de sana dua eder. Onun için duayı herkese yapmaya çalışacaksınız. melek de sana dua eder. Onun için duayı herkese yapmaya çalışacaksınız.

En faziletli dua: En faziletli dua:

Allahümme'rham Ümmete Muhammedin rahmeten âmmeh.Allahümme'rham Ümmete Muhammedin rahmeten âmmeh. "Yâ Rabbi! Ümmet-i Muhammed'in hepsine umûmî olarak rahmetinle tecelli eyle, "Yâ Rabbi! Ümmet-i Muhammed'in hepsine umûmî olarak rahmetinle tecelli eyle, rahmetini ihsan eyle." diye dua etmektir. Hepsinin iyiliğini istiyoruz.rahmetini ihsan eyle." diye dua etmektir. Hepsinin iyiliğini istiyoruz. Ne Seylan'daki müslüman kardeşlerimizin Tamil gerillaları tarafından öldürülmesine razıyız,Ne Seylan'daki müslüman kardeşlerimizin Tamil gerillaları tarafından öldürülmesine razıyız, ne Ermenistan'daki kardeşlerimizin Ermeniler tarafından öldürülmesine razıyız,ne Ermenistan'daki kardeşlerimizin Ermeniler tarafından öldürülmesine razıyız, ne şuradaki buradaki kardeşlerimizin bir zulme uğramasına razıyız.ne şuradaki buradaki kardeşlerimizin bir zulme uğramasına razıyız. Hepsinin rahmete ermesini, mesut olmasını, hayra nâil olmasını,Hepsinin rahmete ermesini, mesut olmasını, hayra nâil olmasını, iki cihanda aziz ve bahtiyar olmasını istiyoruz. iki cihanda aziz ve bahtiyar olmasını istiyoruz.

Sekizinci hadîs-i şerîf: Sekizinci hadîs-i şerîf:

İzâ deâ ehadüküm felyüemmin alâ duâi nefsihî. İzâ deâ ehadüküm felyüemmin alâ duâi nefsihî.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri diyor ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri diyor ki;

"Sizden biriniz dua ettiği zaman kendisinin duasına kendisi de 'amin' desin." "Sizden biriniz dua ettiği zaman kendisinin duasına kendisi de 'amin' desin."

Bizim bu zamanımızda İslâm unutulduğu için pek çok kimse bu işi anlamıyor.Bizim bu zamanımızda İslâm unutulduğu için pek çok kimse bu işi anlamıyor. Sabahleyin Evrâd-ı Şerîfe'yi okuyoruz, dua var, duanın sonunda "amin" var. Garipsiyorlar. Sabahleyin Evrâd-ı Şerîfe'yi okuyoruz, dua var, duanın sonunda "amin" var. Garipsiyorlar. Bir yere girdiğin zaman "es-selâmu aleyküm" diyorsun anlıyorlar, Bir yere girdiğin zaman "es-selâmu aleyküm" diyorsun anlıyorlar, kalkıp giderken "es-selâmu aleyküm" deyince anlamıyorlar, "Allah Allah" diyorlar.kalkıp giderken "es-selâmu aleyküm" deyince anlamıyorlar, "Allah Allah" diyorlar. Gelirken dua edilir, giderken selam verilmez sanıyorlar. Bilmiyorlar. Gelirken dua edilir, giderken selam verilmez sanıyorlar. Bilmiyorlar.

Halbuki insanın kendi duasına "amin" demek Fâtiha'da bile var. Vele'd-dâllîn diyoruz, amin diyoruz.Halbuki insanın kendi duasına "amin" demek Fâtiha'da bile var. Vele'd-dâllîn diyoruz, amin diyoruz. Orada bile var. Demek ki insan duayı yaptığı zaman kendi kendisinin duasına bile "amin" diyecek. Orada bile var. Demek ki insan duayı yaptığı zaman kendi kendisinin duasına bile "amin" diyecek.

Amin ne demek? Amin ne demek?

"Yâ Rabbi! Öyle olsun. Sen onu öylece kabul et. Bu duaya ben de katılıyorum." demek. "Yâ Rabbi! Öyle olsun. Sen onu öylece kabul et. Bu duaya ben de katılıyorum." demek.

Peki birisi dua etti, ötekisi "amin" dedi, ne olur? Peki birisi dua etti, ötekisi "amin" dedi, ne olur?

Dua edene de "amin" diyene de sevap yazılır. Dua edene de "amin" diyene de sevap yazılır.

Dua edenin niyeti başkaydı, "amin" diyen onu başka anladı, kimin niyeti esastır? Dua edenin niyeti başkaydı, "amin" diyen onu başka anladı, kimin niyeti esastır?

"Amin" diyenin niyeti esastır. Yani bir insan aldatmacaya getirip de "amin" diyenin aleyhinde"Amin" diyenin niyeti esastır. Yani bir insan aldatmacaya getirip de "amin" diyenin aleyhinde bir şeye "amin" dedirtse bile "amin" diyenin niyeti esastır.bir şeye "amin" dedirtse bile "amin" diyenin niyeti esastır. "Amin" demenin de ehemmiyetini böylece bu hadîs-i şerîfte görmüş oluyoruz. "Amin" demenin de ehemmiyetini böylece bu hadîs-i şerîfte görmüş oluyoruz.

Dokuzuncu ve sonuncu hadîs-i şerîf: Dokuzuncu ve sonuncu hadîs-i şerîf:

İzâ dea'r-racülü li-ehîhi bi-zahri'l-gaybi kâleti'l-melâiketü ve leke bi-mislin. İzâ dea'r-racülü li-ehîhi bi-zahri'l-gaybi kâleti'l-melâiketü ve leke bi-mislin.

"İnsan mü'min kardeşine onun olmadığı yerde -bi-zahri'l-gaybi, gıyabında demek-"İnsan mü'min kardeşine onun olmadığı yerde -bi-zahri'l-gaybi, gıyabında demek- arkasından dua ederse melek ona "amin" ve "Ona istediğin şeyin bir mislini Allah sana versin." der." arkasından dua ederse melek ona "amin" ve "Ona istediğin şeyin bir mislini Allah sana versin." der."

İnsanın bir insanın yüzüne karşı dua etmesi olur, iltifattır, yapılır.İnsanın bir insanın yüzüne karşı dua etmesi olur, iltifattır, yapılır. Ama asıl samimi dua o yokken, onun arkasından yapılan duadır.Ama asıl samimi dua o yokken, onun arkasından yapılan duadır. Hakikaten seviyorsan… Gösteriş, riya, herhangi bir başka ihtimal yok;Hakikaten seviyorsan… Gösteriş, riya, herhangi bir başka ihtimal yok; onu duadan unutmuyorsun, onun arkasından ona dua ediyorsun. onu duadan unutmuyorsun, onun arkasından ona dua ediyorsun.

"Yâ Rabbi! Şu kardeşimin işini rast getir."Yâ Rabbi! Şu kardeşimin işini rast getir. İmtihanda muvaffak eyle. Hastalığına şifa ver. Mesut, bahtiyar eyle." İmtihanda muvaffak eyle. Hastalığına şifa ver. Mesut, bahtiyar eyle."

Sevdiğinden gıyabında yapıyorsun. Yüzüne karşı olsa insan belki başka hesaplar vardır diyebilir,Sevdiğinden gıyabında yapıyorsun. Yüzüne karşı olsa insan belki başka hesaplar vardır diyebilir, arkasından yapıyorsun. Tabii o dua kıymetli…arkasından yapıyorsun. Tabii o dua kıymetli… Demek ki bir müslümanın öteki müslümana onun arkasından onun hayrını istemesininDemek ki bir müslümanın öteki müslümana onun arkasından onun hayrını istemesinin güzel bir şey olması dolayısıyla, kıymetli olduğundan ve Allah celle celâlüh buna teşvik ettiğinden, güzel bir şey olması dolayısıyla, kıymetli olduğundan ve Allah celle celâlüh buna teşvik ettiğinden, bu âdet yerleşsin diye meleklerin ona dua etmesini emretmiş oluyor. Melekler de ona dua ediyorlar. bu âdet yerleşsin diye meleklerin ona dua etmesini emretmiş oluyor. Melekler de ona dua ediyorlar.

O halde bizler de el açtığımız zaman sadece kendimiz için dua etmeyelim. O halde bizler de el açtığımız zaman sadece kendimiz için dua etmeyelim.

Ne yapalım? Ne yapalım?

Başka kardeşlerimize de dua edelim. Ümmet-i Muhammed'e de umûmî olarak dua edelim kiBaşka kardeşlerimize de dua edelim. Ümmet-i Muhammed'e de umûmî olarak dua edelim ki Allahu Teâlâ hazretleri şerleri defeylesin,Allahu Teâlâ hazretleri şerleri defeylesin, hayırları fetheylesin, iki cihanda Ümmet-i Muhammed'i aziz eylesin. hayırları fetheylesin, iki cihanda Ümmet-i Muhammed'i aziz eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2