Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Hayatın Güzelliğini Keşfetmek: Hamd ve Şükran Duygusuyla Yaşamak (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Rebîü'l-Evvel 1411 / 11.10.1990
İstanbul

İçerik

Türk ordusu Irak'a karşı harekete geçerse bir ihtimal beni de çağıracaklar. Acaba orada böyle bir harpte ölen kişi şehit olur mu?

Ahîlik teşkilatından kısaca bahsederek, diğer tarikatlerden ayrılan yönlerini belirtebilir misiniz?

Yazdığınız Makâlât Alevîler tarafından beğenildi. Size böyle bir müracaat oldu mu? Böyle bir sevgi adına Alevîler'i biraz anlatır mısınız?

Yaklaşık olarak dört beş yıldır aksatmadan namaz kılıyor, Ramazan'da oruç tutuyor, boş zamanlarında tesbihler çekiyor, iyi bir kul olmaya çalışıyor. Ancak başı açık. Kendisi de kapanmak istiyor. Açıklığı onu rahatsız ediyor fakat bir türlü kapanamıyor. Kapanmasını kolaylaştırmak için ne tavsiye edersiniz?

Niçin günümüzde halvet olmuyor? Olmaz mı? Olacak mı?

Son günlerde bazı müslüman cemaatler arasında soğukluk var. Bu buzlar nasıl çözülecek?

"Özgün müzik" adı altında İslâmî mesajlar veren çalışmalar yapıyorlar, caiz midir?

Biz müritlerinize müritliğin esaslarını ve gerçek dervişliğin nasıl olması gerektiğini, iyi bir müslümanın nasıl olması gerektiğini açıklar mısınız?

Kardeşim Doğu'da asker. Görev icabı terörist aramasına çıkıyor. Bazen çatışmaya giriyor. Böyle bir durumda görev icabı ölürse şehit olur mu? Nasıl davranmasını tavsiye edersiniz?

Bediüzzaman Said-i Nursî hazretlerinin tarikatimizle ilişkisi hakkında bir söz duydum. Bu ne oranda doğrudur? Böyle ise şimdiki talebelerin ne yapması gerekir? Gereken iş nedir? Tarikatimizle ne gibi bir ilişki içine girmeleri gerekir?

Bir öğrencinin fıkıh ilmini tahsil etmesi için neler yapması lazım? Hangi kitapları tavsiye edersiniz?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Türk ordusu Irak'a karşı harekete geçerse bir ihtimal beni de çağıracaklar. Acaba orada böyle bir harpte ölen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hayatın Güzelliğini Keşfetmek: Hamd ve Şükran Duygusuyla Yaşamak (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Rebîü'l-Evvel 1411 / 11.10.1990
İstanbul

İçerik

Türk ordusu Irak'a karşı harekete geçerse bir ihtimal beni de çağıracaklar. Acaba orada böyle bir harpte ölen kişi şehit olur mu?

Ahîlik teşkilatından kısaca bahsederek, diğer tarikatlerden ayrılan yönlerini belirtebilir misiniz?

Yazdığınız Makâlât Alevîler tarafından beğenildi. Size böyle bir müracaat oldu mu? Böyle bir sevgi adına Alevîler'i biraz anlatır mısınız?

Yaklaşık olarak dört beş yıldır aksatmadan namaz kılıyor, Ramazan'da oruç tutuyor, boş zamanlarında tesbihler çekiyor, iyi bir kul olmaya çalışıyor. Ancak başı açık. Kendisi de kapanmak istiyor. Açıklığı onu rahatsız ediyor fakat bir türlü kapanamıyor. Kapanmasını kolaylaştırmak için ne tavsiye edersiniz?

Niçin günümüzde halvet olmuyor? Olmaz mı? Olacak mı?

Son günlerde bazı müslüman cemaatler arasında soğukluk var. Bu buzlar nasıl çözülecek?

"Özgün müzik" adı altında İslâmî mesajlar veren çalışmalar yapıyorlar, caiz midir?

Biz müritlerinize müritliğin esaslarını ve gerçek dervişliğin nasıl olması gerektiğini, iyi bir müslümanın nasıl olması gerektiğini açıklar mısınız?

Kardeşim Doğu'da asker. Görev icabı terörist aramasına çıkıyor. Bazen çatışmaya giriyor. Böyle bir durumda görev icabı ölürse şehit olur mu? Nasıl davranmasını tavsiye edersiniz?

Bediüzzaman Said-i Nursî hazretlerinin tarikatimizle ilişkisi hakkında bir söz duydum. Bu ne oranda doğrudur? Böyle ise şimdiki talebelerin ne yapması gerekir? Gereken iş nedir? Tarikatimizle ne gibi bir ilişki içine girmeleri gerekir?

Bir öğrencinin fıkıh ilmini tahsil etmesi için neler yapması lazım? Hangi kitapları tavsiye edersiniz?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Türk ordusu Irak'a karşı harekete geçerse bir ihtimal beni de çağıracaklar. Acaba orada böyle bir harpte ölen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Türk ordusu Irak'a karşı harekete geçerse bir ihtimal beni de çağıracaklar.Soru: Türk ordusu Irak'a karşı harekete geçerse bir ihtimal beni de çağıracaklar. Acaba orada böyle bir harpte ölen kişi şehit olur mu? Acaba orada böyle bir harpte ölen kişi şehit olur mu?

Cevap: Müslüman müslümanla harp etmez.Cevap: Müslüman müslümanla harp etmez. Ben dergide açıkça yazdım; "Herkes bilsin, herkes bunu da söylesin." diye yazdım. "Kimse güvenmesin." diye yazdım bunu.Ben dergide açıkça yazdım; "Herkes bilsin, herkes bunu da söylesin." diye yazdım. "Kimse güvenmesin." diye yazdım bunu. Müslüman müslümanla harp etmez. Müslüman müslümanla harp etmez. Senin karşına Kerküklü Ahmet'i, Mehmet'i getirecekler, sen de "düşmanla savaşıyorum" diye çata pata silah atacaksın. Senin karşına Kerküklü Ahmet'i, Mehmet'i getirecekler, sen de "düşmanla savaşıyorum" diye çata pata silah atacaksın.

Olur mu öyle şey? Olur mu öyle şey?

Olmaz! Harpsiz halletmeyi öğrensinler. Olmaz! Harpsiz halletmeyi öğrensinler.

Demokrasi yok mu? Var. Demokrasi yok mu? Var.

Söz bizim değil mi? Milletin istediği olmuyor mu? Söz milletin mi değil mi? Söz bizim değil mi? Milletin istediği olmuyor mu? Söz milletin mi değil mi?

"Yeter, söz milletindir." Tamam, söz milletinse biz savaş istemiyoruz. Olmaz öyle şey! "Yeter, söz milletindir." Tamam, söz milletinse biz savaş istemiyoruz. Olmaz öyle şey!

Burada bir savaş çıksa, şu direğin bu tarafındakiler bu direğin bu tarafındakilerle çarpışacak. Burada bir savaş çıksa, şu direğin bu tarafındakiler bu direğin bu tarafındakilerle çarpışacak.

Acaba bunlar çarpışırlarsa ölen kişi şehit olur mu? Acaba bunlar çarpışırlarsa ölen kişi şehit olur mu?

İkisi de cehenneme gider!İkisi de cehenneme gider! Peygamber Efendimiz; "İki müslüman silah çekip de birbiriyle karşı karşıya geldiği zaman,Peygamber Efendimiz; "İki müslüman silah çekip de birbiriyle karşı karşıya geldiği zaman, ölen de öldüren de cehennemdedir." diyor Onun için savaş yapmasınlar. ölen de öldüren de cehennemdedir." diyor Onun için savaş yapmasınlar. Müslüman müslümanla, mü'min kardeşiyle savaş etmez.Müslüman müslümanla, mü'min kardeşiyle savaş etmez. Allah'ın emri bu. Öldürülse bile savaş etmez. Allah'ın emri bu. Öldürülse bile savaş etmez.

Peygamber Efendimiz; "Âhir zamanın güç durumlarında sen fitneye karışma, evinden çıkma,Peygamber Efendimiz; "Âhir zamanın güç durumlarında sen fitneye karışma, evinden çıkma, kenarda dur ama birisi başına silahla gelirse Hz. Âdem'in hayırlı evladı gibi ol!" buyuruyor. kenarda dur ama birisi başına silahla gelirse Hz. Âdem'in hayırlı evladı gibi ol!" buyuruyor.

Ne demek istiyor? Ne demek istiyor?

"Hâbil gibi ol, Kâbil gibi olma!" demek istiyor."Hâbil gibi ol, Kâbil gibi olma!" demek istiyor. "Öldüren olma, öldürülen ol!" demek istiyor."Öldüren olma, öldürülen ol!" demek istiyor. Öldürülürsen mazlum olursun, öldürürsen bir müslümanın kanına girmiş olursun. Öldürülürsen mazlum olursun, öldürürsen bir müslümanın kanına girmiş olursun.

Birisi savaşta tam yere yatırılmışken lâ ilâhe illallâh dedi amaBirisi savaşta tam yere yatırılmışken lâ ilâhe illallâh dedi ama onunla mücadele halinde olan kimse başlamış olduğu hızla onu öldürdü. Peygamber Efendimiz'e bildirdiler. onunla mücadele halinde olan kimse başlamış olduğu hızla onu öldürdü. Peygamber Efendimiz'e bildirdiler.

"Niye öldürdün?" diye sordu. "Niye öldürdün?" diye sordu.

"Benimle çarpıştı çarpıştı, tam aşağı düşünce lâ ilâhe illallâh dedi, ölüm korkusundan söyledi." diyor. Efendimiz; "Benimle çarpıştı çarpıştı, tam aşağı düşünce lâ ilâhe illallâh dedi, ölüm korkusundan söyledi." diyor. Efendimiz;

"Kalbini yarıp baktın mı? Nereden biliyorsun? Lâ ilâhe illallâh diyen bir insanı öldürmemen lazımdı."Kalbini yarıp baktın mı? Nereden biliyorsun? Lâ ilâhe illallâh diyen bir insanı öldürmemen lazımdı. Mahşer gününde, mahkeme-i kübrâ'da senin o insanla halin ne olacak?" diye söyledi durdu. Mahşer gününde, mahkeme-i kübrâ'da senin o insanla halin ne olacak?" diye söyledi durdu.

Allah bu duruma düşürmesin! O çok önemli. Bak ben durup dururken değil, "herkes bilsin" diye mecmuada yazdım.Allah bu duruma düşürmesin! O çok önemli. Bak ben durup dururken değil, "herkes bilsin" diye mecmuada yazdım. Herkes okuyor; "Bakalım Es'ad Coşan ne diyor?" diye. Bilsin. Öyle şey olmaz! Halletsinler. Herkes okuyor; "Bakalım Es'ad Coşan ne diyor?" diye. Bilsin. Öyle şey olmaz! Halletsinler.

Soru: Ahîlik teşkilatından kısaca bahsederek, diğer tarikatlerden ayrılan yönlerini belirtebilir misiniz? Soru: Ahîlik teşkilatından kısaca bahsederek, diğer tarikatlerden ayrılan yönlerini belirtebilir misiniz?

Cevap: Ahîlik, "bir meslek teşekkülü" olarak görülüyor. Kelime olarak ahî; "cömert" demekmiş, "ağa" demekmiş.Cevap: Ahîlik, "bir meslek teşekkülü" olarak görülüyor. Kelime olarak ahî; "cömert" demekmiş, "ağa" demekmiş. "Ahîlik, ağalık" mânasına."Ahîlik, ağalık" mânasına. Meslek teşkilatı olarak bir mesleğin mensupları başlarına bir "ahî, ağa, yiğitbaşı" denilen birini getiriyorlar.Meslek teşkilatı olarak bir mesleğin mensupları başlarına bir "ahî, ağa, yiğitbaşı" denilen birini getiriyorlar. Meslekî faaliyetler onun başkanlığı altında sürdürülüyor. Meslekî faaliyetler onun başkanlığı altında sürdürülüyor. "Çırak olma, usta olma" o töreye göre oluyor, belli kuralları var."Çırak olma, usta olma" o töreye göre oluyor, belli kuralları var. Piyasayı açarken dua ediyorlar, ondan sonra o günkü meslekî faaliyetleri yapılıyor; Piyasayı açarken dua ediyorlar, ondan sonra o günkü meslekî faaliyetleri yapılıyor; kapanırken, piyasadan ayrılırken yine dua ediyorlar. "Bir meslek teşkilatı" görünümünde oluyor. kapanırken, piyasadan ayrılırken yine dua ediyorlar. "Bir meslek teşkilatı" görünümünde oluyor. "Çalışan insanların bir organizasyonu" gibi oluyor "Çalışan insanların bir organizasyonu" gibi oluyor ve bu organizasyona mensup insanlar muhtelif tarikatlere mensup olabiliyor. ve bu organizasyona mensup insanlar muhtelif tarikatlere mensup olabiliyor.

Soru: Yazdığınız Makâlât Alevîler tarafından beğenildi.Soru: Yazdığınız Makâlât Alevîler tarafından beğenildi. Size böyle bir müracaat oldu mu? Böyle bir sevgi adına Alevîler'i biraz anlatır mısınız? Size böyle bir müracaat oldu mu? Böyle bir sevgi adına Alevîler'i biraz anlatır mısınız?

Cevap: O şahısların sevdiği Hacı Bektâş-ı Velî. Onlar Hacı Bektâş-ı Velî'yi seviyorlar.Cevap: O şahısların sevdiği Hacı Bektâş-ı Velî. Onlar Hacı Bektâş-ı Velî'yi seviyorlar. Hürmet ettikleri, büyük bir şahsiyet.Hürmet ettikleri, büyük bir şahsiyet. Ben de Hacı Bektâş-ı Velî ve Makâlât'ı üzerine bilimsel bir araştırma yapmışım.Ben de Hacı Bektâş-ı Velî ve Makâlât'ı üzerine bilimsel bir araştırma yapmışım. Araştırmayı bilimsel buldukları için çok kimse beğendi ve bunu ifade ettiler. Araştırmayı bilimsel buldukları için çok kimse beğendi ve bunu ifade ettiler.

Bizim esas görüşümüze göre; Hacı Bektâş-ı Velî mü'min, namazlı niyazlı bir kimse. Kitabından o bilgiler çıkıyor.Bizim esas görüşümüze göre; Hacı Bektâş-ı Velî mü'min, namazlı niyazlı bir kimse. Kitabından o bilgiler çıkıyor. Biz bunları; "Bak, Hacı Bektâş-ı Velî sizin sandığınız öteki Bektâşîler gibi değil, içki içen öteki Alevîler gibi değil.Biz bunları; "Bak, Hacı Bektâş-ı Velî sizin sandığınız öteki Bektâşîler gibi değil, içki içen öteki Alevîler gibi değil. Fikirleri şöyle; bak içkinin aleyhinde, namaz kılmayanı uzak sayıyor. Tasavvuf erbabı.Fikirleri şöyle; bak içkinin aleyhinde, namaz kılmayanı uzak sayıyor. Tasavvuf erbabı. Gönül terbiyesini, ahlâk sahibi olmayı teşvik ediyor." diye şimdiye kadar bilinmeyen güzel yönlerini delillendirerek anlattık. Gönül terbiyesini, ahlâk sahibi olmayı teşvik ediyor." diye şimdiye kadar bilinmeyen güzel yönlerini delillendirerek anlattık. Çok çalışarak anlattık. Dört beş sene kasaba kasaba dolaşarak kütüphane kütüphane çalıştık.Çok çalışarak anlattık. Dört beş sene kasaba kasaba dolaşarak kütüphane kütüphane çalıştık. Tabi bilimsel olduğu için kimse bir şey diyemiyor, delille konuşuyoruz. Tabi bilimsel olduğu için kimse bir şey diyemiyor, delille konuşuyoruz. Delilsiz ve subjektif bir şey katmamaya çalıştım. Onun için beğeniliyor. Delilsiz ve subjektif bir şey katmamaya çalıştım. Onun için beğeniliyor.

Çok takdirler oldu. Profesörlerden, rektör yardımcılarından çok müraacatlar oldu;Çok takdirler oldu. Profesörlerden, rektör yardımcılarından çok müraacatlar oldu; "Gel bizim üniversitede profesörlük yap, gel bizim şehrimizde bulun." diyenler oldu. "Gel bizim üniversitede profesörlük yap, gel bizim şehrimizde bulun." diyenler oldu. "Hocam bu eseri basmakta zorluk çekiyorsanız biz basalım, destek olalım." diyenler oldu."Hocam bu eseri basmakta zorluk çekiyorsanız biz basalım, destek olalım." diyenler oldu. Radyoda, televizyonda epeyce bir methiyesi oldu. Hacı Bektâş-ı Velî'nin iyi anlaşılmasına yardım etti.Radyoda, televizyonda epeyce bir methiyesi oldu. Hacı Bektâş-ı Velî'nin iyi anlaşılmasına yardım etti. Sanıyorum Alevîler'in de bazı hatalarını anlamasına; bir tebliğ mahiyetinde namaz, oruç, ibadet, vesaire hususundaSanıyorum Alevîler'in de bazı hatalarını anlamasına; bir tebliğ mahiyetinde namaz, oruç, ibadet, vesaire hususunda Allah'ın razı olacağı bir durumun kavranmasına faydası oldu. O bakımdan inşaallah iyi oldu. Allah'ın razı olacağı bir durumun kavranmasına faydası oldu. O bakımdan inşaallah iyi oldu.

Alevîler, Türkiye'de Hz. Ali Efendimiz'in sevgisiyle tanınmış kimseler.Alevîler, Türkiye'de Hz. Ali Efendimiz'in sevgisiyle tanınmış kimseler. Ama bu zümre bu sevgi dolayısıyla ifrata vardığından,Ama bu zümre bu sevgi dolayısıyla ifrata vardığından, Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisindeki müslümanlardan farklı bir çizgi içinde bulunuyorlar.Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisindeki müslümanlardan farklı bir çizgi içinde bulunuyorlar. Ve haram olan bir takım şeyleri açıkça icra ettikleri için tasvip edilemeyecek bir durumda bulunuyorlar.Ve haram olan bir takım şeyleri açıkça icra ettikleri için tasvip edilemeyecek bir durumda bulunuyorlar. Birkaç tanesi ile görüştüm. "İçki içer misin?" diyorum. Birkaç tanesi ile görüştüm. "İçki içer misin?" diyorum.

"İçeriz." diyor. "Allah ‘içmeyin' buyurmuş, niye içiyorsun?" Bir hata. "İçeriz." diyor. "Allah ‘içmeyin' buyurmuş, niye içiyorsun?" Bir hata.

"Namaz kılar mısınız?" diyorum. "Kılmayız." diyor. "Namaz kılar mısınız?" diyorum. "Kılmayız." diyor.

"Allah ‘namaz kılın' buyurmuş, niye kılmıyorsun?" "Allah ‘namaz kılın' buyurmuş, niye kılmıyorsun?"

"Kur'ân'a inanır mısınız?" diyorum. "İnanırız." diyor. "Kur'ân'a inanır mısınız?" diyorum. "İnanırız." diyor.

Kur'ân-ı Kerîm'e inanıyorlar. İnanmasalar onlara da söyleyeceğim, deliller var. Kur'ân-ı Kerîm'e inanıyorlar. İnanmasalar onlara da söyleyeceğim, deliller var.

"Kur'an'a inanıyor musunuz?" "İnanıyoruz, biz sizden fazla okuyoruz." "Kur'an'a inanıyor musunuz?" "İnanıyoruz, biz sizden fazla okuyoruz."

Okuyorsun da; içinde Allah, "namaz kılın" diyor, niye kılmıyorsun? Okuyorsun da; içinde Allah, "namaz kılın" diyor, niye kılmıyorsun?

"Bizim namazımız evvelden kılınmış." Olmaz! "Bizim namazımız evvelden kılınmış." Olmaz!

"Evvelden kılınma" diye bir şey olmaz. Herkesin şahsen, günde beş vakit namaz kılması gerekiyor."Evvelden kılınma" diye bir şey olmaz. Herkesin şahsen, günde beş vakit namaz kılması gerekiyor. O bakımdan hatalarının anlaşılmasına daha da gayret etmek lazım. O bakımdan hatalarının anlaşılmasına daha da gayret etmek lazım.

Hz. Ali'ye intisap güzel bir şey.Hz. Ali'ye intisap güzel bir şey. İsevîler'in, hıristiyanların Hz. İsa'ya intisabı güzel ama Hz.İsa onlardan memnun mu? Değil. İsevîler'in, hıristiyanların Hz. İsa'ya intisabı güzel ama Hz.İsa onlardan memnun mu? Değil.

"Yâ İsa! Bunlara, ‘beni ve annemi tanrı edinin, put edinin' diye sen mi söyledin?" "Yâ İsa! Bunlara, ‘beni ve annemi tanrı edinin, put edinin' diye sen mi söyledin?"

"Hayır! Ben söylemedim." diyor. "Hayır! Ben söylemedim." diyor.

Böyle diyeceği, âhirette böyle olacağı Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor.Böyle diyeceği, âhirette böyle olacağı Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor. Nasıl Hz. İsa bugünkü hıristiyanların batıl inançlarını uygun görmüyorsa, Kur'ân-ı Kerîm onu tenkit ediyorsa;Nasıl Hz. İsa bugünkü hıristiyanların batıl inançlarını uygun görmüyorsa, Kur'ân-ı Kerîm onu tenkit ediyorsa; bu çizgiye, Allah'ın varlığını, birliğini kabule çağırıyorsa; bizim de "madem sen Hz. Ali'yi tanıyorsun, seviyorsun, bu çizgiye, Allah'ın varlığını, birliğini kabule çağırıyorsa; bizim de "madem sen Hz. Ali'yi tanıyorsun, seviyorsun, bak Hz. Ali'nin hayatı budur, sözleri budur, icraatı budur" diye anlatmamız lazım. bak Hz. Ali'nin hayatı budur, sözleri budur, icraatı budur" diye anlatmamız lazım.

Biz bu tarzda anlatma çalışmasına giriştik. İlk önce Hacı Bektâş-ı Velî'den başladık. Bu bir serinin başlangıcıdır.Biz bu tarzda anlatma çalışmasına giriştik. İlk önce Hacı Bektâş-ı Velî'den başladık. Bu bir serinin başlangıcıdır. Hacı Bektâş-ı Velî'yi tanıdılar. Gördüler ki o, kendilerinin kafasında değil. Hacı Bektâş-ı Velî'yi tanıdılar. Gördüler ki o, kendilerinin kafasında değil. Oradan bir şey tutturamazlar. Şimdi de Cafer-i Sâdık hazretlerini anlatmamız lazım. Oradan bir şey tutturamazlar. Şimdi de Cafer-i Sâdık hazretlerini anlatmamız lazım.

Sen Câfer-i Sadık hazretlerini sever misin? Sen Câfer-i Sadık hazretlerini sever misin?

Evet, severler. Baş tacı ederler. "On iki imam" deyince eriyip giderler. Evet, severler. Baş tacı ederler. "On iki imam" deyince eriyip giderler.

Cafer-i Sâdık hazretleri hakkında bir kitap yazmamız lazım. Cafer-i Sâdık hazretleri hakkında bir kitap yazmamız lazım.

Hz. Ali Efendimiz'le ilgili bilimsel ama hiç inkâr edemeyecekleri gerçekleri anlatan kitaplar yazmamız lazım. Hz. Ali Efendimiz'le ilgili bilimsel ama hiç inkâr edemeyecekleri gerçekleri anlatan kitaplar yazmamız lazım.

Allah onları da nasip eder inşaallah. Allah onları da nasip eder inşaallah.

Soru: Yaklaşık olarak dört beş yıldır aksatmadan namaz kılıyor, Ramazan'da oruç tutuyor,Soru: Yaklaşık olarak dört beş yıldır aksatmadan namaz kılıyor, Ramazan'da oruç tutuyor, boş zamanlarında tesbihler çekiyor, iyi bir kul olmaya çalışıyor. Ancak başı açık. Kendisi de kapanmak istiyor. boş zamanlarında tesbihler çekiyor, iyi bir kul olmaya çalışıyor. Ancak başı açık. Kendisi de kapanmak istiyor. Açıklığı onu rahatsız ediyor fakat bir türlü kapanamıyor. Kapanmasını kolaylaştırmak için ne tavsiye edersiniz? Açıklığı onu rahatsız ediyor fakat bir türlü kapanamıyor. Kapanmasını kolaylaştırmak için ne tavsiye edersiniz?

Cevap: Kapanması gerktiğini ifade eden âyetleri; Allah'a âsî gelindiği zaman, günah işlendiği zaman onun cezasınınCevap: Kapanması gerktiğini ifade eden âyetleri; Allah'a âsî gelindiği zaman, günah işlendiği zaman onun cezasının neler olduğuna dair bilgileri ve tesettürle ilgili kitapları vermek, okutmak lazım. Allah'tan korkması lazım. neler olduğuna dair bilgileri ve tesettürle ilgili kitapları vermek, okutmak lazım. Allah'tan korkması lazım. Evet, namaz kılmak iyi, tamam, bu müspet tarafı ama baş açıklığı Allah'ın emrine aykırı.Evet, namaz kılmak iyi, tamam, bu müspet tarafı ama baş açıklığı Allah'ın emrine aykırı. Bir taraftan iyi bir işi yapıyor, bir taraftan yanlış bir işi sürdürüyor. Bir taraftan iyi bir işi yapıyor, bir taraftan yanlış bir işi sürdürüyor. Bilgisinin artması, korkusunun artması lazım. Korkusu eksik olduğu için günahlardan kesilmesine yetmiyor. Bilgisinin artması, korkusunun artması lazım. Korkusu eksik olduğu için günahlardan kesilmesine yetmiyor. İnsanlardan korkuyor da Allah'tan korkmuyor.İnsanlardan korkuyor da Allah'tan korkmuyor. "Kapanırsam ne derler?" diye insanlardan çekiniyor ama Allah'tan korkmuyor, o korkunun artması lazım. "Kapanırsam ne derler?" diye insanlardan çekiniyor ama Allah'tan korkmuyor, o korkunun artması lazım.

Soru: Niçin günümüzde halvet olmuyor? Olmaz mı? Olacak mı? Soru: Niçin günümüzde halvet olmuyor? Olmaz mı? Olacak mı?

Cevap: Günümüzde halvet oluyor, olmuyor değil. Olmuş, olabilir. İleride de olacak inşaallah.Cevap: Günümüzde halvet oluyor, olmuyor değil. Olmuş, olabilir. İleride de olacak inşaallah. Halvet; "dervişin çileye girmesi, kırk gün kendisini ibadete tahsis ederek bir tenha yerde ibadet etmesi" demek. Halvet; "dervişin çileye girmesi, kırk gün kendisini ibadete tahsis ederek bir tenha yerde ibadet etmesi" demek.

Soru: Son günlerde bazı müslüman cemaatler arasında soğukluk var. Bu buzlar nasıl çözülecek? Soru: Son günlerde bazı müslüman cemaatler arasında soğukluk var. Bu buzlar nasıl çözülecek?

Cevap: Müslüman cemaatler arasındaki soğuklukların çözülmesi için hüsn-ü zan edip herkesin birbirine saygı duyması,Cevap: Müslüman cemaatler arasındaki soğuklukların çözülmesi için hüsn-ü zan edip herkesin birbirine saygı duyması, kibar ve centilmen davranması gerektiğini düşünüyorum. kibar ve centilmen davranması gerektiğini düşünüyorum. Herkesin öteki müslümanların kusur tarafını araştırmaktan ziyade müşterek noktaları araması lazım.Herkesin öteki müslümanların kusur tarafını araştırmaktan ziyade müşterek noktaları araması lazım. Ve kusurlarını yakın zamanda bırakmasını temenni etmek lazım.Ve kusurlarını yakın zamanda bırakmasını temenni etmek lazım. "Bırakacak" diye bir müsamaha içinde olmak lazım. Bu iş yavaş yavaş oluyor, birden olmuyor."Bırakacak" diye bir müsamaha içinde olmak lazım. Bu iş yavaş yavaş oluyor, birden olmuyor. Yumuşak yumuşak, severek, zamana yayarak bunu yapmak lazım. Yumuşak yumuşak, severek, zamana yayarak bunu yapmak lazım.

Şahsen yapacağımız şey şu: Bütün müslümanları müslüman olduğu için sevmemiz lazım.Şahsen yapacağımız şey şu: Bütün müslümanları müslüman olduğu için sevmemiz lazım. Bunu hayatımda tecrübe etmişimdir, denemişimdir; yüzde yüz bir gerçektir: Bunu hayatımda tecrübe etmişimdir, denemişimdir; yüzde yüz bir gerçektir: Siz bir insanı kalbinizden severseniz ama hakikaten severseniz karşınızdaki o sevgiyi anlıyor. Siz bir insanı kalbinizden severseniz ama hakikaten severseniz karşınızdaki o sevgiyi anlıyor. Konuşmasanız, yanına gitmeseniz bile o sevgiyi anlıyor.Konuşmasanız, yanına gitmeseniz bile o sevgiyi anlıyor. Hiç konuşmuyorsunuz, hiç yanına gitmiyorsunuz ama sizin sevginizden dolayı mânevî bir ilgi meydana geliyor,Hiç konuşmuyorsunuz, hiç yanına gitmiyorsunuz ama sizin sevginizden dolayı mânevî bir ilgi meydana geliyor, onun da size karşı bir sevgisi ve ilgisi beliriyor. Sadece tasavvufî mânada değil.onun da size karşı bir sevgisi ve ilgisi beliriyor. Sadece tasavvufî mânada değil. Hiç tasavvufî olmayan ortamlarda, muhitlerde bile. Hayatımda bunu çok denedim. Hiç tasavvufî olmayan ortamlarda, muhitlerde bile. Hayatımda bunu çok denedim.

Mesela ben küçükken, ortaokul talebesiyken mahallemizdeki bir ağabeyi "mert, dürüst" diye uzaktan sevmişim.Mesela ben küçükken, ortaokul talebesiyken mahallemizdeki bir ağabeyi "mert, dürüst" diye uzaktan sevmişim. Benim onunla bir ilgim yok ama onun da bana muamelesinin sevgiyle olduğunu gördüm. Halbuki çok sevimli bir insan değilim. Benim onunla bir ilgim yok ama onun da bana muamelesinin sevgiyle olduğunu gördüm. Halbuki çok sevimli bir insan değilim.

Bu neden oluyor? Bu neden oluyor?

Sevgi sirayet ediyor ve karşılık görüyor. Sevgi sirayet ediyor ve karşılık görüyor.

En iyi tedavi tarzı, müslümanın öteki müslümanlarda kusur görmemesi ve sevmesi.En iyi tedavi tarzı, müslümanın öteki müslümanlarda kusur görmemesi ve sevmesi. Bunu yaparsanız yaklaşma olur. Buzların çözülme çaresi bu. Başka türlü buzlar çözülmez.Bunu yaparsanız yaklaşma olur. Buzların çözülme çaresi bu. Başka türlü buzlar çözülmez. "Ben haklıyım, öteki haksız." Kusur gördüğün müddetçe arkadaşlık olmaz. Kusur görmeyeceksin."Ben haklıyım, öteki haksız." Kusur gördüğün müddetçe arkadaşlık olmaz. Kusur görmeyeceksin. "Kusursuz insan olmaz" diyeceksin, iyi taraflarını görmeye çalışacaksın. Bu bir tasavvufî terbiyedir."Kusursuz insan olmaz" diyeceksin, iyi taraflarını görmeye çalışacaksın. Bu bir tasavvufî terbiyedir. "Her geceni Kadir, her gördüğünü Hızır bil!" demişler."Her geceni Kadir, her gördüğünü Hızır bil!" demişler. Herkes Hızır değildir ama böyle bilirsen iyi oluyor. Öyle çözülebilir. Herkes Hızır değildir ama böyle bilirsen iyi oluyor. Öyle çözülebilir.

Soru: "Özgün müzik" adı altında İslâmî mesajlar veren çalışmalar yapıyorlar, caiz midir? Soru: "Özgün müzik" adı altında İslâmî mesajlar veren çalışmalar yapıyorlar, caiz midir?

Cevap: Her amelde bir, niyet önemlidir; bir de, işin icraatının bizzat kendisi "caiz mi değil mi?" o önemlidir.Cevap: Her amelde bir, niyet önemlidir; bir de, işin icraatının bizzat kendisi "caiz mi değil mi?" o önemlidir. Farz edelim bir kimse; "Ben iyi niyetle falanca kişiye içki ikram ediyorum." dese bu geçerli bir sebep olur mu? Olmaz!Farz edelim bir kimse; "Ben iyi niyetle falanca kişiye içki ikram ediyorum." dese bu geçerli bir sebep olur mu? Olmaz! Çünkü Allah "içkiyi ikram etmeyin, içmeyin, taşımayın" diye her şeyini yasaklamış; böyle bir iyi niyet geçerli olmuyor. Çünkü Allah "içkiyi ikram etmeyin, içmeyin, taşımayın" diye her şeyini yasaklamış; böyle bir iyi niyet geçerli olmuyor.

Şimdi, bu iş "mûsikî nedir?" sözüne bağlanıyor. Mûsikî soyut bir faaliyettir. Bizâtihî kötü veya bizâtihî iyi denmez.Şimdi, bu iş "mûsikî nedir?" sözüne bağlanıyor. Mûsikî soyut bir faaliyettir. Bizâtihî kötü veya bizâtihî iyi denmez. Kullanış yerine göre değer kazanır. Mesela bir bakıma ezan da bir dinî mûsîkî olayıdır. Kullanış yerine göre değer kazanır. Mesela bir bakıma ezan da bir dinî mûsîkî olayıdır.

Ve rettili'l-Kur'âne tertîlâ. Kur'an'ın da bir ahenk ile, hazin bir ahenk ile, lahn-i Arab ile okunması tavsiye edilmiş.Ve rettili'l-Kur'âne tertîlâ. Kur'an'ın da bir ahenk ile, hazin bir ahenk ile, lahn-i Arab ile okunması tavsiye edilmiş. Kur'ân-ı Kerîm düz bir nutuk gibi okunmamış.Kur'ân-ı Kerîm düz bir nutuk gibi okunmamış. Demek ki mûsikî iyi bir amaçla kullanıldığı zaman caiz oluyor, kötü amaçla kullanıldığı zaman Demek ki mûsikî iyi bir amaçla kullanıldığı zaman caiz oluyor, kötü amaçla kullanıldığı zaman veya din dışı amaçlarda kullanıldığı zaman nifakı arttırıyor; zevke, nefse kuvvet veriyor. Oradan da günaha meylettiriyor. veya din dışı amaçlarda kullanıldığı zaman nifakı arttırıyor; zevke, nefse kuvvet veriyor. Oradan da günaha meylettiriyor.

Mesela adam işe hafızlıktan başlıyor; sesi güzel.Mesela adam işe hafızlıktan başlıyor; sesi güzel. "Aman hocam, biraz da ilâhi söyle" derken ilâhi söylemeye geçiyor."Aman hocam, biraz da ilâhi söyle" derken ilâhi söylemeye geçiyor. "Aman hocam, sesin çok güzel, bir de kasîde okusan" derken kasîde okumaya geçiyor."Aman hocam, sesin çok güzel, bir de kasîde okusan" derken kasîde okumaya geçiyor. Kasîde okumaktan mevlid okumaya geçiyor, mevlid okumaktan şarkı okumaya, gazinoya geçiyor.Kasîde okumaktan mevlid okumaya geçiyor, mevlid okumaktan şarkı okumaya, gazinoya geçiyor. Ne oluyor? Yavaş yavaş, yavaş yavaş kayıyor. Ne oluyor? Yavaş yavaş, yavaş yavaş kayıyor.

Misalleri yok mu? Var.Misalleri yok mu? Var. Bakıyorsunuz büyük bestekârlardan bazıları hafızmış ama lâdînî bestelerini, şarkılarını görüyoruz. Bakıyorsunuz büyük bestekârlardan bazıları hafızmış ama lâdînî bestelerini, şarkılarını görüyoruz. Böyle bir tehlike var; heyelan tehlikesi var, kayma tehlikesi var. Böyle bir tehlike var; heyelan tehlikesi var, kayma tehlikesi var. Ama müspet istikamette kullanıldığı yerler de var. Ama müspet istikamette kullanıldığı yerler de var. Dinî mahfillerde Kur'an okumak, ezan okumak, ilâhi okumak vesaire onların faydası oluyor.Dinî mahfillerde Kur'an okumak, ezan okumak, ilâhi okumak vesaire onların faydası oluyor. O çizgiye dikkat etmek gerekiyor. O çizgiye dikkat etmek gerekiyor.

Soru: Biz müritlerinize müritliğin esaslarını ve gerçek dervişliğin nasıl olması gerektiğini,Soru: Biz müritlerinize müritliğin esaslarını ve gerçek dervişliğin nasıl olması gerektiğini, iyi bir müslümanın nasıl olması gerektiğini açıklar mısınız? iyi bir müslümanın nasıl olması gerektiğini açıklar mısınız?

Cevap: İslâm Mecmuası yeni abone devresinde İmam Sühreverdî Efendimiz'in, "o da Sühreverdî tarikatimizin pîridir,Cevap: İslâm Mecmuası yeni abone devresinde İmam Sühreverdî Efendimiz'in, "o da Sühreverdî tarikatimizin pîridir, bizim bağlı olduğumuz beş tarikattan biridir- onun Avârifü'l-maârif kitabının tercümesini veriyor. Bu kardeşimiz onu okusun.bizim bağlı olduğumuz beş tarikattan biridir- onun Avârifü'l-maârif kitabının tercümesini veriyor. Bu kardeşimiz onu okusun. Adres veriyorum, referans veriyorum. Adres veriyorum, referans veriyorum. "Müritliğin esaslarını, gerçek dervişliğin nasıl olması gerektiğini, iyi müslümanın nasıl olması gerektiğini" oradan öğrensin. "Müritliğin esaslarını, gerçek dervişliğin nasıl olması gerektiğini, iyi müslümanın nasıl olması gerektiğini" oradan öğrensin.

İyi müslüman, "iyi derviş" olmakla olacak. Orada "iyi dervişliğin nasıl olduğunu" okuyabilir, hakikaten istifade eder.İyi müslüman, "iyi derviş" olmakla olacak. Orada "iyi dervişliğin nasıl olduğunu" okuyabilir, hakikaten istifade eder. O eseri elde edemezse İmam Gazzâlî'nin İhyâ'sı güzel bir eserdir, büyük bir eserdir; onu okuyabilir.O eseri elde edemezse İmam Gazzâlî'nin İhyâ'sı güzel bir eserdir, büyük bir eserdir; onu okuyabilir. Tabi [Mehmed Zahid] Hocamız'ın Tasavvufî Ahlâk eserini okuyabilir. Okuduğunu uygularsa istediği noktaya ulaşır. Tabi [Mehmed Zahid] Hocamız'ın Tasavvufî Ahlâk eserini okuyabilir. Okuduğunu uygularsa istediği noktaya ulaşır.

Soru: Kardeşim Doğu'da asker. Görev icabı terörist aramasına çıkıyor. Bazen çatışmaya giriyor.Soru: Kardeşim Doğu'da asker. Görev icabı terörist aramasına çıkıyor. Bazen çatışmaya giriyor. Böyle bir durumda görev icabı ölürse şehit olur mu? Nasıl davranmasını tavsiye edersiniz? Böyle bir durumda görev icabı ölürse şehit olur mu? Nasıl davranmasını tavsiye edersiniz?

Cevap: İslâm'da yol kesmek yoktur.Cevap: İslâm'da yol kesmek yoktur. Buna kâtıu't-tarîk diyorlar; yol kesmek, haramîlik yapmak, eşkıyâlık yapmak yasaktır ve bunlarla uğraşmak meşrudur. Buna kâtıu't-tarîk diyorlar; yol kesmek, haramîlik yapmak, eşkıyâlık yapmak yasaktır ve bunlarla uğraşmak meşrudur. Yasak olan şeyleri yapan kimseleri te'dib etmek için yapılan çalışma meşru bir çalışma oluyor.Yasak olan şeyleri yapan kimseleri te'dib etmek için yapılan çalışma meşru bir çalışma oluyor. O bakımdan da niyetine göre, mü'min olan insan için böyle bir durumda can vermesi şehadet olur. O bakımdan da niyetine göre, mü'min olan insan için böyle bir durumda can vermesi şehadet olur.

Hatta daha başka bir misal vereyim. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde geçiyor:Hatta daha başka bir misal vereyim. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinde geçiyor: "Bir insan yolda giderken; dağda, dağ yolunda, tenha yerde giderken önüne eşkıyâ çıksa, malını istese;"Bir insan yolda giderken; dağda, dağ yolunda, tenha yerde giderken önüne eşkıyâ çıksa, malını istese; o da malını vermemek için mücadele etse ve ölse şehittir." diyor. o da malını vermemek için mücadele etse ve ölse şehittir." diyor.

Çünkü o haksız bir istekte bulunuyor, bu da hakkını korumaya çalışıyor.Çünkü o haksız bir istekte bulunuyor, bu da hakkını korumaya çalışıyor. İslâm'da haktan yana olmak ve hakkın korunması önemli. İslâm'da haktan yana olmak ve hakkın korunması önemli.

Bak adam; "Nikaragua'daki haksızlığı anlatmadık,Bak adam; "Nikaragua'daki haksızlığı anlatmadık, onu engellemeye çelışmadık" diye bizi tenkit edecek bir yer buluyor. onu engellemeye çelışmadık" diye bizi tenkit edecek bir yer buluyor.

Ben Nikaragua'nın nerede olduğunu şimdi öğreniyorum. Amerika'da ama neresinde çok iyi bilemiyorum.Ben Nikaragua'nın nerede olduğunu şimdi öğreniyorum. Amerika'da ama neresinde çok iyi bilemiyorum. O kadar uzak bir diyar. Yoksa zulme razı olduğumdan değil. Zulüm her yerde zulümdür.O kadar uzak bir diyar. Yoksa zulme razı olduğumdan değil. Zulüm her yerde zulümdür. Bir de oradaki oyunların detayını bilmiyorum. Türkiye'de bile anlamak kolay değil, çeşitli yönleri var. Bir de oradaki oyunların detayını bilmiyorum. Türkiye'de bile anlamak kolay değil, çeşitli yönleri var. Bilmediğim sahada konuşmak istemiyorum. Yoksa küfre ve zulme razı olduğumdan değil. Bilmediğim sahada konuşmak istemiyorum. Yoksa küfre ve zulme razı olduğumdan değil.

İnsan kendini korumak için, nefsini korumak için, malını korumak için meşru olarak çarpışsa ve ölse şehit oluyor.İnsan kendini korumak için, nefsini korumak için, malını korumak için meşru olarak çarpışsa ve ölse şehit oluyor. Başkalarını korumak için olunca da hayırlı olur inşaallah. Başkalarını korumak için olunca da hayırlı olur inşaallah.

Soru: Bediüzzaman Said-i Nursî hazretlerinin tarikatimizle ilişkisi hakkında bir söz duydum. Bu ne oranda doğrudur?Soru: Bediüzzaman Said-i Nursî hazretlerinin tarikatimizle ilişkisi hakkında bir söz duydum. Bu ne oranda doğrudur? Böyle ise şimdiki talebelerin ne yapması gerekir? Gereken iş nedir? Tarikatimizle ne gibi bir ilişki içine girmeleri gerekir? Böyle ise şimdiki talebelerin ne yapması gerekir? Gereken iş nedir? Tarikatimizle ne gibi bir ilişki içine girmeleri gerekir?

Cevap: Bazen isim vermek doğru olmuyor amaCevap: Bazen isim vermek doğru olmuyor ama Samsun'da Mustafa Bağışlayıcı diye ak sakallı, çok yaşlı bir amca var; kitapçıdır.Samsun'da Mustafa Bağışlayıcı diye ak sakallı, çok yaşlı bir amca var; kitapçıdır. O kendisinin bir hatırasını anlattı.O kendisinin bir hatırasını anlattı. Fiilen, bizzat "Said-i Nursî hazretlerinin, Fiilen, bizzat "Said-i Nursî hazretlerinin, Gümüşhaneli hazretlerine mensup olduğunu söylediğini ağzından duyduğunu" nakletti.Gümüşhaneli hazretlerine mensup olduğunu söylediğini ağzından duyduğunu" nakletti. Ben de Hocamız rahmetli Mehmed Zahid Efendi'den şu kulaklarımla duydum:Ben de Hocamız rahmetli Mehmed Zahid Efendi'den şu kulaklarımla duydum: Hocamız Zeyrek camiindeyken Said-i Nursî hazretleri onun yanına gelmiş. "Bugün mahkememiz var." diye dua istemiş.Hocamız Zeyrek camiindeyken Said-i Nursî hazretleri onun yanına gelmiş. "Bugün mahkememiz var." diye dua istemiş. Bu arada da; "Efendim, ben de Evrâd-ı Bahâiyye okuyorum." demiş, yani "Bahaeddin-i Nakşibend hazretlerinin Bu arada da; "Efendim, ben de Evrâd-ı Bahâiyye okuyorum." demiş, yani "Bahaeddin-i Nakşibend hazretlerinin evradını okuduğunu" söylemiş, yani bizimle ilgisi olduğunu ifade etmiş. evradını okuduğunu" söylemiş, yani bizimle ilgisi olduğunu ifade etmiş.

Hatta biz Bağışlayıcı'ya dedik ki;Hatta biz Bağışlayıcı'ya dedik ki; "Sen yaşlısın; imzalı bir vesika olarak nerede, kimin yanında gördüğünü söyle." Çünkü o bazı isimleri daha zikrediyor; ""Sen yaşlısın; imzalı bir vesika olarak nerede, kimin yanında gördüğünü söyle." Çünkü o bazı isimleri daha zikrediyor; " O toplantıda şunlar da vardı, şunlar da vardı." diye söylüyor.O toplantıda şunlar da vardı, şunlar da vardı." diye söylüyor. Said-i Nursî merhumun Evrad ve Evrâd-ı Bahâiyye'yi okuduğu, Gümüşhânevî hazretlerineSaid-i Nursî merhumun Evrad ve Evrâd-ı Bahâiyye'yi okuduğu, Gümüşhânevî hazretlerine muhabbeti olduğu, bağlılığı olduğu, zikir ve tesbihleri yaptığı anlaşılıyor. muhabbeti olduğu, bağlılığı olduğu, zikir ve tesbihleri yaptığı anlaşılıyor.

Ama tabi kendisinin eserlerini biraz daha iyi inceleyip bunu öyle konu etmek lazım. Arkadaşlarımız araştırsınlar.Ama tabi kendisinin eserlerini biraz daha iyi inceleyip bunu öyle konu etmek lazım. Arkadaşlarımız araştırsınlar. "Risale-i Nur içinde tasavvufla ilgili bölümler" diye bir incelemeyi tavsiye ederim. O zaman daha iyi olur."Risale-i Nur içinde tasavvufla ilgili bölümler" diye bir incelemeyi tavsiye ederim. O zaman daha iyi olur. Tabi "hocalarının durumu ne ise talebelerinin de ona uymaları uygun olacak" demektir.Tabi "hocalarının durumu ne ise talebelerinin de ona uymaları uygun olacak" demektir. Sorunun öbür tarafı oradan daha iyi çıkacak. Sorunun öbür tarafı oradan daha iyi çıkacak.

Soru: Bir öğrencinin fıkıh ilmini tahsil etmesi için neler yapması lazım? Hangi kitapları tavsiye edersiniz? Soru: Bir öğrencinin fıkıh ilmini tahsil etmesi için neler yapması lazım? Hangi kitapları tavsiye edersiniz?

Cevap: En iyisi, iyi bir fıkıh hocası ile beraber kitapları okumaktır.Cevap: En iyisi, iyi bir fıkıh hocası ile beraber kitapları okumaktır. Kendi kendine okuyacaksa biz Ni'met-i İslâm'ı neşrettik ki o güzel bir şerhtir, oldukça güzel bir kitaptır; onu okuyabilir.Kendi kendine okuyacaksa biz Ni'met-i İslâm'ı neşrettik ki o güzel bir şerhtir, oldukça güzel bir kitaptır; onu okuyabilir. Arapçası varsa bir tarafta Arapça metni bir tarafta tercümesi olan fıkıh kitapları var; onları okuyabilir. Arapçası varsa bir tarafta Arapça metni bir tarafta tercümesi olan fıkıh kitapları var; onları okuyabilir. Eğer genel bir bilgiyi süratle elde etmek istiyorsa Fikri Yavuz Hocaefendi'nin Muamelatlı İslâm Fıkıh ve Hukuku derli toplu,Eğer genel bir bilgiyi süratle elde etmek istiyorsa Fikri Yavuz Hocaefendi'nin Muamelatlı İslâm Fıkıh ve Hukuku derli toplu, baştan sona anlatan, öz bir kitap olduğu için onu okuyabilir. baştan sona anlatan, öz bir kitap olduğu için onu okuyabilir.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2