Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Hazret-i Ebû Bekr’in Kasîdesi (1)

Mehmed Zahid KOTKU

24 Rebîü'l-Âhir 1399 / 23.03.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
 Benliği Yıkmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hazret-i Ebû Bekr’in Kasîdesi (1)

Mehmed Zahid KOTKU

24 Rebîü'l-Âhir 1399 / 23.03.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
 Benliği Yıkmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Esselâmüaleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû!Esselâmüaleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtühû! Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. Elhamdüli’llâhirabbi’làlemîn...

Elhamdüli’llâhirabbi’làlemîn...
Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Ahlâk dersimizin birisi de, benliği yıkmak idi.

Ahlâk dersimizin birisi de, benliği yıkmak idi.
Benliği yıkmak, dünyayı fethetmekten daha zor... Benliği yıkmak, dünyayı fethetmekten daha zor... Dünyayı fethetmekten daha zor, insanın benliğini yıkması... Dünyayı fethetmekten daha zor, insanın benliğini yıkması... Hepimizde mâlûm bir benlik var.

Hepimizde mâlûm bir benlik var.
Bu benlik şeytanın, nefs-i emmârenin içimizdeki en güzel bir oyunu... Bu benlik şeytanın, nefs-i emmârenin içimizdeki en güzel bir oyunu... “İnsan kendini beğenmezse, çatlar.” derler. “İnsan kendini beğenmezse, çatlar.” derler. Hepimiz kendimizi beğeniriz. Yaptığımız bir iyi şeyimiz vardır herhalde... Hepimiz kendimizi beğeniriz. Yaptığımız bir iyi şeyimiz vardır herhalde... Yaptığımız bir iyi şeyimiz vardır herhalde.Yaptığımız bir iyi şeyimiz vardır herhalde. Onu gözümüzün önünde büyütürüz, büyütürüz, deve yaparız. Onu gözümüzün önünde büyütürüz, büyütürüz, deve yaparız. Günahlarımız da sanki hiçmiş gibi, ona da hiç kulak asmayız. Günahlarımız da sanki hiçmiş gibi, ona da hiç kulak asmayız. Rahmetli peder derdi ki:

Rahmetli peder derdi ki:
“—Evlat, heybenin iki gözü var ya,

“—Evlat, heybenin iki gözü var ya,
heybenin önündeki gözünde günahların olsun,heybenin önündeki gözünde günahların olsun, arka tarafındaki gözünde de iyiliklerin olsun; onu görme! arka tarafındaki gözünde de iyiliklerin olsun; onu görme! Arka tarafta ya, görmezsin onu... Arka tarafta ya, görmezsin onu... Gözünün önünde, heybenin içerisinde hep günahlar olsun; Gözünün önünde, heybenin içerisinde hep günahlar olsun; ona bak bak, utan!” derdi ona bak bak, utan!” derdi Fakat biz bilakis bunu böyle yapamıyoruz nedense...

Fakat biz bilakis bunu böyle yapamıyoruz nedense...
Bu benlik bizi ve bütün dünyayı yıkmakta. Bu benlik bizi ve bütün dünyayı yıkmakta. Bugün bütün dünyanın yıkılışı, bu benliğin içerisindedir.Bugün bütün dünyanın yıkılışı, bu benliğin içerisindedir. Mâlûm, Cenâb-ı Hak insanı yaratmış, nefsi yaratmış,

Mâlûm, Cenâb-ı Hak insanı yaratmış, nefsi yaratmış,
şeytanı yaratmış; hepsinin hàlikı Allah... şeytanı yaratmış; hepsinin hàlikı Allah... Nefse demiş ki: Nefse demiş ki: “—Sen kimsin, ben kimim?”
“—Sen kimsin, ben kimim?”
Nefsin cevabı:Nefsin cevabı: “—Sen sensin, ben benim!”
“—Sen sensin, ben benim!”
Bu nefsin en büyük davası...

Bu nefsin en büyük davası...
Şu azaba sokmuş, bu azaba sokmuş, hep “Sen sensin, ben benim!” diyor. Şu azaba sokmuş, bu azaba sokmuş, hep “Sen sensin, ben benim!” diyor. En nihayet açlık deryasına atmış, açlık cehennemine koymuş; En nihayet açlık deryasına atmış, açlık cehennemine koymuş; orada yola gelmiş: orada yola gelmiş: “—Sen Hàlik’sın, ben mahlûkum!” demiş.
“—Sen Hàlik’sın, ben mahlûkum!” demiş.
Binâen aleyh, onun ipini bıraktın mıydı,

Binâen aleyh, onun ipini bıraktın mıydı,
onun ilk yapacağı şey, fırsat bulursa Firavun gibi, onun ilk yapacağı şey, fırsat bulursa Firavun gibi, (Ene rabbükümü’l-a’lâ) [Ben sizin en büyük rabbinizim!] demekten çekinmez. (Ene rabbükümü’l-a’lâ) [Ben sizin en büyük rabbinizim!] demekten çekinmez. Firavun da bizim gibi bir adam değil mi?

Firavun da bizim gibi bir adam değil mi?
Sırf benliğinin esiri olduğu içindir ki, (Ene rabbükümü’l-a’lâ) dedi. Sırf benliğinin esiri olduğu içindir ki, (Ene rabbükümü’l-a’lâ) dedi. Allah affetsin kusurlarımızı... Bu bizim hepimizin içerisinde bir varlıktır,

Allah affetsin kusurlarımızı... Bu bizim hepimizin içerisinde bir varlıktır,
köşede saklanıyor yalnız. köşede saklanıyor yalnız. Fırsatı bulduğu gün, Firavun ne dediyse, biz de onu diyeceğiz.Fırsatı bulduğu gün, Firavun ne dediyse, biz de onu diyeceğiz. Demek isteriz yâni. O içimizde saklı durur, fırsat bekler. Demek isteriz yâni. O içimizde saklı durur, fırsat bekler. Fırsatı buldu muydu, “Ne duruyorsun yâhu?” der, Fırsatı buldu muydu, “Ne duruyorsun yâhu?” der, “Sen de bir Allah’sın!” der. (Ene rabbükümü’l-a’lâ) dedirtir insana. “Sen de bir Allah’sın!” der. (Ene rabbükümü’l-a’lâ) dedirtir insana. Diyenler de pek çok... Bugün de var, yarın da var...

Diyenler de pek çok... Bugün de var, yarın da var...
Bugün de bunu diyenler açık lafızla diyemiyor ama gizli lafızlarla, Bugün de bunu diyenler açık lafızla diyemiyor ama gizli lafızlarla, saklı lafızlarla onu îma ediyor, anlatıyor: saklı lafızlarla onu îma ediyor, anlatıyor: (Ene rabbükümü’l-a’lâ) diyor.

(Ene rabbükümü’l-a’lâ) diyor.
Bunun çaresi... Allah hepimizi affetsin...

Bunun çaresi... Allah hepimizi affetsin...
Bütün bu kötü huyların hepsi, Bütün bu kötü huyların hepsi, bu benliğin altından çıkan nefs-i emârenin oyunlarıdır. bu benliğin altından çıkan nefs-i emârenin oyunlarıdır. Bu nefs-i emâreden herkesin kendisini kurtarmağa çalışması farz-ı ayındır demişler. Bu nefs-i emâreden herkesin kendisini kurtarmağa çalışması farz-ı ayındır demişler. Namaz nasıl farz-ı ayınsa, bu nefsin elinden kurtulmağa çalışmak da farz-ı ayındır. Namaz nasıl farz-ı ayınsa, bu nefsin elinden kurtulmağa çalışmak da farz-ı ayındır. Nefs-i emârenin elinde kalmak esarettir.

Nefs-i emârenin elinde kalmak esarettir.
Esaretten kurtulmak, nasıl hepimiz için bir vazife ise, Esaretten kurtulmak, nasıl hepimiz için bir vazife ise, ruhumuzu da nefs-i emârenin elinden kurtarmağa çalışmamız, o da ayrıca bir vazifedir. ruhumuzu da nefs-i emârenin elinden kurtarmağa çalışmamız, o da ayrıca bir vazifedir. Şimdi bu uzun da, Kasîde-i Bür’e’miz var ya,

Şimdi bu uzun da, Kasîde-i Bür’e’miz var ya,
Kasîde-i Bür’e’mizin başında Ebû Bekir Sıddîk RA Hazretleri’nin bir manzûmesi var. Kasîde-i Bür’e’mizin başında Ebû Bekir Sıddîk RA Hazretleri’nin bir manzûmesi var. Onu okuyayım da, bu benliğin bizdeki durumu ile, Onu okuyayım da, bu benliğin bizdeki durumu ile, büyüklerin bu benliği yıktıklarının emâresini, kısmen olsun açıklamış olalım! büyüklerin bu benliği yıktıklarının emâresini, kısmen olsun açıklamış olalım! Şöyle diyor Ebû Bekir Sıddîk RA... Pirimizdir,

Şöyle diyor Ebû Bekir Sıddîk RA... Pirimizdir,
Peygamber Efendimiz’in halifesidir. Peygamber Efendimiz’in halifesidir. Kızını Peygamber SAS’e vermiştir. Kızını Peygamber SAS’e vermiştir. Bütün varlığını da Peygamberimiz’in yolunda feda etmiştir. Bütün varlığını da Peygamberimiz’in yolunda feda etmiştir. Giyecek esvabı kalmamış da hasıra bürünmüş, Giyecek esvabı kalmamış da hasıra bürünmüş, cumaya da çıkamamış.cumaya da çıkamamış. Bütün meleklere de Cenâb-ı Hak emretmiş, öyle olsunlar diyerekten.

Bütün meleklere de Cenâb-ı Hak emretmiş, öyle olsunlar diyerekten.
Öyle bir zât. Ne diyor bak: Öyle bir zât. Ne diyor bak: Cud bi-lütfike yâ ilâhî, men lehû zâdün kalîl,

Cud bi-lütfike yâ ilâhî, men lehû zâdün kalîl,
Müflisün bi’s-sıdkı ye’tî inde bâbike yâ celîl! Müflisün bi’s-sıdkı ye’tî inde bâbike yâ celîl! Zenbühû zenbün azîmün, fağfiri’z-zenbe’lazîm;

Zenbühû zenbün azîmün, fağfiri’z-zenbe’lazîm;
İnnehû sahsün garîbün, müznibün abdün zelîl. İnnehû sahsün garîbün, müznibün abdün zelîl. “—Ey varlığın sahibi büyük Allah! Ey benim Rabbim!
“—Ey varlığın sahibi büyük Allah! Ey benim Rabbim!
Kapına geldim. Benim elimden tutmazsan, bana yardım ve nusret etmezsen, Kapına geldim. Benim elimden tutmazsan, bana yardım ve nusret etmezsen, benim senin yoluna gidecek kudretim yok, gücüm yok... benim senin yoluna gidecek kudretim yok, gücüm yok... Senin rızanı kazanamam ben, çünkü azığım yok...Senin rızanı kazanamam ben, çünkü azığım yok... Doğrusu müflisim, iflas etmişim ben...” Doğrusu müflisim, iflas etmişim ben...” Hazret-i Ebû Bekir Efendimiz söylüyor, aziz kardeş!

Hazret-i Ebû Bekir Efendimiz söylüyor, aziz kardeş!
İflas etmişim ben diyor.İflas etmişim ben diyor. ... Ye’tî inde bâbike yâ celîl!... Ye’tî inde bâbike yâ celîl! “Kapına geldim, boynumu büktüm, bu müflis adam, senin fadl u keremini istiyorum yâ Rabbim!” diyor.
“Kapına geldim, boynumu büktüm, bu müflis adam, senin fadl u keremini istiyorum yâ Rabbim!” diyor.
Zenbühû zenbün azîmün,

Zenbühû zenbün azîmün,
“O kadar günahlarım var ki, hem de o kadar büyük ki günahlarım...”
“O kadar günahlarım var ki, hem de o kadar büyük ki günahlarım...”
Ne günahı var acaba Hazret-i Ebû Bekir Efendimiz’in? Ne günahı var acaba Hazret-i Ebû Bekir Efendimiz’in? Zina mı etti, adam mı öldürdü, hırsızlık mı yaptı, ne yaptı ki? Zina mı etti, adam mı öldürdü, hırsızlık mı yaptı, ne yaptı ki? (Zenbühû zenbün azîmün)

(Zenbühû zenbün azîmün)
(Fağfiri’z-zenbe’l-azîm)(Fağfiri’z-zenbe’l-azîm) “Bu büyük günahlarımı senden başka affedecek yok ki, yâ Rabbi, “Bu büyük günahlarımı senden başka affedecek yok ki, yâ Rabbi, affet benim günahlarımı! affet benim günahlarımı! (İnnehû sahsün garîbün, müznibün abdün zelîl)

(İnnehû sahsün garîbün, müznibün abdün zelîl)
“Çünkü bu Ebû Bekir, garip bir adam,“Çünkü bu Ebû Bekir, garip bir adam, günahkâr bir adam, zelîl bir kulun, günahkâr bir adam, zelîl bir kulun, senin huzuruna gelmiş, senden af istiyor bugün.” senin huzuruna gelmiş, senden af istiyor bugün.” Bakın ne diyor

Bakın ne diyor
Minhü isyânün ve nisyânün, ve sehvün ba’de sehvin;

Minhü isyânün ve nisyânün, ve sehvün ba’de sehvin;
Minke ihsânün ve fadlün, ba’de i’tài’lcezîl. Minke ihsânün ve fadlün, ba’de i’tài’lcezîl. “Bu Ebû Bekir kulun yâ Rabbi, o kadar günahkâr ki,“Bu Ebû Bekir kulun yâ Rabbi, o kadar günahkâr ki, isyankâr, onunla beraber unutucu... isyankâr, onunla beraber unutucu... ... sehvün ba’de sehvin ... ... sehvün ba’de sehvin ... Her gün dalgaların birbirini takip ettiği gibi,Her gün dalgaların birbirini takip ettiği gibi, hatalarım da benim birbirini takip edip duruyor hatalarım da benim birbirini takip edip duruyor ... sehvün ba’de sehvin ... ... sehvün ba’de sehvin ... AmaAma Minke ihsânün ve fadlün, Minke ihsânün ve fadlün, bu kabahatler ihsan sahibine karşı... bu kabahatler ihsan sahibine karşı... Her gün ihsânın, fadlın, keremin o kadar bol ki... Her gün ihsânın, fadlın, keremin o kadar bol ki... ... ba’de i’tài’lcezîl.... ba’de i’tài’lcezîl. O verdiğin yağmur gibi ihsanlarına karşı,O verdiğin yağmur gibi ihsanlarına karşı, bu Ebû Bekir kulundan çıkan hatalara bakma sen yâ Rabbi!” bu Ebû Bekir kulundan çıkan hatalara bakma sen yâ Rabbi!” Ne kadar küçültüyor kendisini...

Ne kadar küçültüyor kendisini...
Bunu hiç bir ağız söylemez. Bunu hiç bir ağız söylemez. Hazret-i Ömer RA dedi ki:Hazret-i Ömer RA dedi ki: “—Yâ Ebâ Bekir! Ne olur,
“—Yâ Ebâ Bekir! Ne olur,
senin o Sevr Mağarası’nda bir gece Peygamberle beraber kaldığının sevabını ver, senin o Sevr Mağarası’nda bir gece Peygamberle beraber kaldığının sevabını ver, bütün varlığım senin olsun!” dedi. bütün varlığım senin olsun!” dedi. —Sen hicret esnasında mağarada Peygamber SAS’le beraber kaldın, onun bir gecelik sevabını ver,
—Sen hicret esnasında mağarada Peygamber SAS’le beraber kaldın, onun bir gecelik sevabını ver,
bütün varlığım senin olsun!” dedi. bütün varlığım senin olsun!” dedi. Böyle bir Ebû Bekir, ne diyor yâ Rab! Allàh, affet kusurlarımızı...Böyle bir Ebû Bekir, ne diyor yâ Rab! Allàh, affet kusurlarımızı... Şimdi ne diyor bak:Şimdi ne diyor bak: Kàle yâ rabbi zünûbî, misle remlin lâ yuad,

Kàle yâ rabbi zünûbî, misle remlin lâ yuad,
“—O kadar günahım var ki yâ Rabbi, deryadaki,
“—O kadar günahım var ki yâ Rabbi, deryadaki,
karadaki kumların sayılması nasıl mümkün değilse, karadaki kumların sayılması nasıl mümkün değilse, benim günahlarımı da saymak mümkün değil. Lâ yuad, benim günahlarımı da saymak mümkün değil. Lâ yuad, sayılmaz günahlara mübtelâ olmuşum. sayılmaz günahlara mübtelâ olmuşum. Fa’fu annî külle zenbin, va’sfahi’s-safha’lcemîl. Fa’fu annî külle zenbin, va’sfahi’s-safha’lcemîl. Benim bu sayısız günahlarımı sen güzellikle, hoşlukla affeyle yâ Rabbi!” Benim bu sayısız günahlarımı sen güzellikle, hoşlukla affeyle yâ Rabbi!” Keyfe hàlî yâ ilâhî, leyse lî hayru’l-amel,

Keyfe hàlî yâ ilâhî, leyse lî hayru’l-amel,
“—Ey benim güzel Allah’ım, benim halim ne olacak, hiç bir hayırlı amelim yok...”
“—Ey benim güzel Allah’ım, benim halim ne olacak, hiç bir hayırlı amelim yok...”
Sûu a’mâlî kesîrun zâd ü tààtî kalîl.Sûu a’mâlî kesîrun zâd ü tààtî kalîl. Ebû Bekir Efendimiz diyor. “Kötü amellerim pek çok, buna karşılık zâd ü tààtım da yok...” Ebû Bekir Efendimiz diyor. “Kötü amellerim pek çok, buna karşılık zâd ü tààtım da yok...” Zâd burada takvâdır; takvâm yok diyor. Tààtım da yok. Zâd burada takvâdır; takvâm yok diyor. Tààtım da yok. “—Peygamber SAS’in postuna oturdum,
“—Peygamber SAS’in postuna oturdum,
geldim buraya halife oldum. geldim buraya halife oldum. Fakat hiç de yakışır bir adam değilim. Fakat hiç de yakışır bir adam değilim. Çünkü günahlarım pek çok, tààtım da yok.” diyor. Çünkü günahlarım pek çok, tààtım da yok.” diyor. Àfinî min külli dâin, va’kdı annî hâcetî;

Àfinî min külli dâin, va’kdı annî hâcetî;
“—Ey ulu Allah’ım, benim günahlarımı affeyle!”
“—Ey ulu Allah’ım, benim günahlarımı affeyle!”
Hepimizinkini de affeyle yâ Rabbi! Hepimizinkini de affeyle yâ Rabbi! ... va’kdı annî hâcetî ...... va’kdı annî hâcetî ... Bütün hacetlerimizi de, Ebû Bekir Efendimiz hürmetine ihsan buyur yâ Rabbi! Bütün hacetlerimizi de, Ebû Bekir Efendimiz hürmetine ihsan buyur yâ Rabbi! Ne diyor bak;Ne diyor bak; ... inne lî kalben sakîmen, ente men yeşfi’l-alîl.... inne lî kalben sakîmen, ente men yeşfi’l-alîl. “Benim kalbim hasta...
“Benim kalbim hasta...
... inne lî kalben sakîmen, ente men yeşfi’l-alîl.... inne lî kalben sakîmen, ente men yeşfi’l-alîl. Benim bu hasta kalbime senden başka şifa verecek kim var? Benim bu hasta kalbime senden başka şifa verecek kim var? Benim bu kalbime, hastalığıma şifalar ihsân eyle yâ Rabbi!” Benim bu kalbime, hastalığıma şifalar ihsân eyle yâ Rabbi!” Kul li-nârî übridî yâ rabbi, fî hakkî kemâ,Kul li-nârî übridî yâ rabbi, fî hakkî kemâ, “Yâ Rabbi, İbrâhim’in ateşi dünya ateşleriydi;“Yâ Rabbi, İbrâhim’in ateşi dünya ateşleriydi; benim ateşim ise, senin aşkının ateşidir. benim ateşim ise, senin aşkının ateşidir. Gözüm hiç bir şey görmez.” Gözüm hiç bir şey görmez.” Cenâb-ı Peygamber SAS buyuruyor ki:

Cenâb-ı Peygamber SAS buyuruyor ki:
“—Dirilerin arasında gezen bir ölüyü görmek isteyen, Ebû Bekir’e baksın!”“—Dirilerin arasında gezen bir ölüyü görmek isteyen, Ebû Bekir’e baksın!” İncecik böyle...İncecik böyle... Bir iki yudum su ile, bir iki hurma ile idare-i maîşet eden zat... Bir iki yudum su ile, bir iki hurma ile idare-i maîşet eden zat... Halife olmuş... Allàh, affeyle bizi yâ Rab!

Halife olmuş... Allàh, affeyle bizi yâ Rab!
Birisi hamal arıyor, çarşıdan pazardan aldığı eşyasını evine götürtecek.

Birisi hamal arıyor, çarşıdan pazardan aldığı eşyasını evine götürtecek.
Hazret-i Ebû Bekir’i tanımıyor ki, hamal zannetti: Hazret-i Ebû Bekir’i tanımıyor ki, hamal zannetti: “—Gel, şunu bizim eve götürüver!” dedi.
“—Gel, şunu bizim eve götürüver!” dedi.
Hiç kırmadan, pekiyi dedi. Aldı onun elinden yükü, onun evine kadar götürdü.Hiç kırmadan, pekiyi dedi. Aldı onun elinden yükü, onun evine kadar götürdü. Yâ Rabbi, affet bizleri! Bizdeki insanlığa bak bugün...Yâ Rabbi, affet bizleri! Bizdeki insanlığa bak bugün... Bu varlık denilen, benlik denilen şey...

Bu varlık denilen, benlik denilen şey...
Şimdi okuyoruz ya mekteplerde, bu okumalarŞimdi okuyoruz ya mekteplerde, bu okumalar bizim benliğimizi kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramıyor. bizim benliğimizi kuvvetlendirmekten başka bir işe yaramıyor. Biz okuyoruz, fakat benliğimiz o nisbette artırıyor, Biz okuyoruz, fakat benliğimiz o nisbette artırıyor, o nisbette kuvvetleniyor. o nisbette kuvvetleniyor. Karşımıza artık bir zayıf çıkmasın, bir fakir çıkmasın, bir aciz çıkmasın; Karşımıza artık bir zayıf çıkmasın, bir fakir çıkmasın, bir aciz çıkmasın; yerden yere vurmağa bir usta adamız. yerden yere vurmağa bir usta adamız. Niçin? Varlığın sahibiyiz ya, benliğin sahibiyiz ya...

Niçin? Varlığın sahibiyiz ya, benliğin sahibiyiz ya...
Şu Ebû Bekir Efendimiz’e bak, onun haline bak! Selmân-ı Fârisî de yapmadı mı bunu...Şu Ebû Bekir Efendimiz’e bak, onun haline bak! Selmân-ı Fârisî de yapmadı mı bunu... Hep yol büyüklerin yolu. Hep yol büyüklerin yolu. Selmân-ı Fârisî de vali oldu Bağdad’a.

Selmân-ı Fârisî de vali oldu Bağdad’a.
Hükümet evlerine girmedi. Hükümet evlerine girmedi. Bir kulübecik buldu, o kulübeciğe girdi. Bir kulübecik buldu, o kulübeciğe girdi. Altında cübbesinin bir ucu, üstünde de bir ucu... Altında cübbesinin bir ucu, üstünde de bir ucu... Bir testisiyle bir bilmem nesi var. Bir testisiyle bir bilmem nesi var. O kadarcık dünyalığı. O kadarcık dünyalığı. Öyle iken, birisi de onu hamal zannetti:Öyle iken, birisi de onu hamal zannetti: “—Şu eşyaları bizim eve götürüver!” dedi.
“—Şu eşyaları bizim eve götürüver!” dedi.
Hiç itiraz etmeden aldı eşyaları, adamın evine kadar götürdü. Hiç itiraz etmeden aldı eşyaları, adamın evine kadar götürdü. Götürürken yolda görenler: Götürürken yolda görenler: “—Es-selâmü aleyke yâ halifeti rasûlü’llah!” diye selâm veriyorlardı.
“—Es-selâmü aleyke yâ halifeti rasûlü’llah!” diye selâm veriyorlardı.
Adamın aklı başına geldi: “—Yâhu, ben ne yaptım?” Adamın aklı başına geldi:
“—Yâhu, ben ne yaptım?”
“—Aman efendim, affedin, özür dilerim, ben yanlış yapmışım.
“—Aman efendim, affedin, özür dilerim, ben yanlış yapmışım.
Verin benim yükümü kendim götüreyim!” dedi. Verin benim yükümü kendim götüreyim!” dedi. “—Yok, ben söz verdim, senin evine kadar götüreceğim bunu!” dedi.
“—Yok, ben söz verdim, senin evine kadar götüreceğim bunu!” dedi.
Allah şefaatlerine nâil etsin. İnsanlık nümûnesi bunlar,

Allah şefaatlerine nâil etsin. İnsanlık nümûnesi bunlar,
Allah bunları böyle mümtaz yaratmış. Allah bunları böyle mümtaz yaratmış. Çalışmakla olmaz. Çalışmakla olmaz. “—Yapma kardeşim, etme kardeşim!”
“—Yapma kardeşim, etme kardeşim!”
Sen istediğin kadar söyle, herkes inadında o kadar musır ki,

Sen istediğin kadar söyle, herkes inadında o kadar musır ki,
işte bugün fitne alemi gözümüzün önünde... işte bugün fitne alemi gözümüzün önünde... Hepsi bunların cahil değil, Hepsi bunların cahil değil, hepsi okumuş. Hepsi okumuş ama, bak hepsi memlekete ne kadar zararlı! hepsi okumuş. Hepsi okumuş ama, bak hepsi memlekete ne kadar zararlı! Allah affetsin kusurlarımızı. Altı da uzun, kusurumuza bakmayın, bu kadarcık kâfi gelsin.

Allah affetsin kusurlarımızı. Altı da uzun, kusurumuza bakmayın, bu kadarcık kâfi gelsin.
Allah cümlemizi afv ü mağfiret eylesin...Allah cümlemizi afv ü mağfiret eylesin... Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin... Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin... Sevdiği ve râzı olduğu kulların arasına girebilmek imkânını cümlemize bahşetsin... Sevdiği ve râzı olduğu kulların arasına girebilmek imkânını cümlemize bahşetsin... Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.
Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerîm...

Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerîm...
Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm... Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm... Elhamdüli’llâhirabbi’làlemîn... Elhamdüli’llâhirabbi’làlemîn... Nes’elüke mûcibâti rahmetike...

Nes’elüke mûcibâti rahmetike...
Ve azàimi mağfiretike... Ve’lganîmete min külli birrin... Ve azàimi mağfiretike... Ve’lganîmete min külli birrin... Ve’s-selâmete min külli ismin... Lâ teda’ lenâ zenben illâ gafarte...Ve’s-selâmete min külli ismin... Lâ teda’ lenâ zenben illâ gafarte... Ve lâ hemmen illâ ferracte... Ve lâ hàceten leke fihâ ridan, Ve lâ hemmen illâ ferracte... Ve lâ hàceten leke fihâ ridan, illâ kadaytehâ yâ erhame’rrâhimîn! Yâ erhame’rrâhimîn! illâ kadaytehâ yâ erhame’rrâhimîn! Yâ erhame’rrâhimîn! Yâ erhame’rrâhimîn!Yâ erhame’rrâhimîn! Yâ erhame’rrâhimîn!Yâ erhame’rrâhimîn! Dertlilere devâ, hastalara şifâ, borçlulara edâlar ihsân eyle...

Dertlilere devâ, hastalara şifâ, borçlulara edâlar ihsân eyle...
Cenâb-ı Hak cümlemizi de mağfurîn zümresine ilhak buyursun...

Cenâb-ı Hak cümlemizi de mağfurîn zümresine ilhak buyursun...
El-fâtiha!

El-fâtiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2