Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Her Hak Sahibine Hakkını Ver!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Safer 1408 / 27.09.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Her Hak Sahibine Hakkını Ver!, Yönetici Olmanın Zorluğu, Allah Katında Değerli Olan Kimse, Müslümanın Kardeşini Ziyaret Etmesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Her Hak Sahibine Hakkını Ver!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Safer 1408 / 27.09.1987
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Her Hak Sahibine Hakkını Ver!, Yönetici Olmanın Zorluğu, Allah Katında Değerli Olan Kimse, Müslümanın Kardeşini Ziyaret Etmesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzü bi'l-lâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzü bi'l-lâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ bâ'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'l-lâhEmmâ bâ'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbu'l-lâh
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibehâ fin-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sahibehâ fin-nâr. Ve bis-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl: Ve bis-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehu kâl:

Yâ Eba'd-Derdâ! İnne li-cesedike aleyke hakkan Yâ Eba'd-Derdâ! İnne li-cesedike aleyke hakkan ve li-ehlike aleyke hakkan ve li-rabbire aleyke hakkan. ve li-ehlike aleyke hakkan ve li-rabbire aleyke hakkan. A'ti kulle zî hakkin hakkahû. Sum ve eftir ve kum ve nim v'eli ehleke. A'ti kulle zî hakkin hakkahû. Sum ve eftir ve kum ve nim v'eli ehleke.

Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ikramı, Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ikramı, ihsanı dünya ve âhirette üzerinize olsun.ihsanı dünya ve âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz rahmetine gark eylesin, iki cihanın saadetine nail eylesin. Rabbimiz rahmetine gark eylesin, iki cihanın saadetine nail eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünneti Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünneti dünya ve âhiret saadetine ermemize vesiledir.dünya ve âhiret saadetine ermemize vesiledir. Bida'tleri çıkaranların hiçbir ibadeti kabul olmayacak.Bida'tleri çıkaranların hiçbir ibadeti kabul olmayacak. Onun için Rabbimiz bizi Peygamber Efendimiz'e en güzel tarzda uyanlardan eylesin.Onun için Rabbimiz bizi Peygamber Efendimiz'e en güzel tarzda uyanlardan eylesin. Onun sünnetini öğrenmeyi, sîretini bellemeyi, ümmetine güzel hizmet etmeyi nasip eylesin. Onun sünnetini öğrenmeyi, sîretini bellemeyi, ümmetine güzel hizmet etmeyi nasip eylesin.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup izah etmek üzere oturduk, Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup izah etmek üzere oturduk, bir ilim meclisi teşkil ettik. bir ilim meclisi teşkil ettik. Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamadan önce Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamadan önce Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e sevgimizin, saygımızın,Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e sevgimizin, saygımızın, bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ruh-ı pâkine hediye olsun diye ve onun cümle âlinin,bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ruh-ı pâkine hediye olsun diye ve onun cümle âlinin, pak ashabının, etbâının, ahbâbının ve sâir enbiyâ ve mürselînin, cümle evliyâullahın pak ashabının, etbâının, ahbâbının ve sâir enbiyâ ve mürselînin, cümle evliyâullahın ve bilhassa ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olanve bilhassa ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan hakiki verese-i nebî sâdât ve meşayih-i turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye, hakiki verese-i nebî sâdât ve meşayih-i turuk-ı aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye, bu beldeleri fetheden Fatih Sultan Mehmed Han'ın, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin,bu beldeleri fetheden Fatih Sultan Mehmed Han'ın, fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, muvahhid askerlerin, koruyanların, murabıtların ruhlarına hediye olsun diye,muvahhid askerlerin, koruyanların, murabıtların ruhlarına hediye olsun diye, cümle hayrât u hasenât sahiplerinin ve hasseten şu caminin bânisi cümle hayrât u hasenât sahiplerinin ve hasseten şu caminin bânisi İskender Paşa'nın ve bu camiyi tekrar tekrar tamir ve tecdid eyleyipİskender Paşa'nın ve bu camiyi tekrar tekrar tamir ve tecdid eyleyip genişletip hizmette berdevam tutanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için genişletip hizmette berdevam tutanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere kardeşâne duygularla gelip burada toplanan ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere kardeşâne duygularla gelip burada toplanan siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları için,siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları için, yaşayan biz müslümanlar da Rabbimiz'in rızasını kazanalım, yaşayan biz müslümanlar da Rabbimiz'in rızasını kazanalım, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyalım böylece şehit sevaplarına erelim,Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyalım böylece şehit sevaplarına erelim, Rabbimiz'in huzuruna yüzü ak alnı açık, sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye,Rabbimiz'in huzuruna yüzü ak alnı açık, sevdiği razı olduğu kullar olarak varalım diye, buyurun bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına hediye edip öyle başlayalım. buyurun bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup ruhlarına hediye edip öyle başlayalım.

-Önce metninin mübarek kelimelerini okuduğumuz -Önce metninin mübarek kelimelerini okuduğumuz hadîs-i şerîf Râmuzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 492. sayfasının 10. hadisi oluyor.hadîs-i şerîf Râmuzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 492. sayfasının 10. hadisi oluyor. Geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz inşaallah.- Geçen hafta kaldığımız yerden devam ediyoruz inşaallah.-

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîflerindePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîflerinde Ebu'd-Derdâ Üveymir hazretlerine hitaben buyurmuş ki: Ebu'd-Derdâ Üveymir hazretlerine hitaben buyurmuş ki: "Yâ Ebe'd-Derdâ! Ey Ebu'd-Derdâ! Hiç şüphe yok ki bedeninin, vücudunun, cesedinin senin"Yâ Ebe'd-Derdâ! Ey Ebu'd-Derdâ! Hiç şüphe yok ki bedeninin, vücudunun, cesedinin senin üzerinde hakkı vardır. üzerinde hakkı vardır. Aile efradının, zevcenin ve çoluk çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır.Aile efradının, zevcenin ve çoluk çocuğunun senin üzerinde hakkı vardır. Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır. O halde her hak sahibine hakkını ver.Rabbinin senin üzerinde hakkı vardır. O halde her hak sahibine hakkını ver. Bazı günler oruç tut bazı günler tutma, iftar et.Bazı günler oruç tut bazı günler tutma, iftar et. Geceleyin namaza kalk, bazı zamanlarda uykunu da uyu ve eşinin yanına da git." buyurdu. Geceleyin namaza kalk, bazı zamanlarda uykunu da uyu ve eşinin yanına da git." buyurdu.

Bu hadîs-i şerîfi Bu hadîs-i şerîfi şöylece izah edelim. Birkaç defa daha yeri geldikçe söylemiştik.şöylece izah edelim. Birkaç defa daha yeri geldikçe söylemiştik. İçindeki mâna önemli olduğundan bazı kardeşlerimize tekrar tekrar hatırlatmak uygun oluyor: İçindeki mâna önemli olduğundan bazı kardeşlerimize tekrar tekrar hatırlatmak uygun oluyor:

Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh sahabenin fakihlerinden, bilginlerinden, âbidlerinden,Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh sahabenin fakihlerinden, bilginlerinden, âbidlerinden, fâzıllarından bir mübarek büyüğümüz idi; Allah şefaatine nail etsin.fâzıllarından bir mübarek büyüğümüz idi; Allah şefaatine nail etsin. Dünyaya metelik vermezdi, âşık-ı sâdık kullardan birisiydi; gecesini gündüzünüDünyaya metelik vermezdi, âşık-ı sâdık kullardan birisiydi; gecesini gündüzünü Rabbimiz'in kulluğunda, ibadetinde geçirmek isterdi. Rabbimiz'in kulluğunda, ibadetinde geçirmek isterdi. Bir gün, kendisinin âhiret kardeşi Selmân-ı Fârisî radıyallâhu anh onu ziyarete, Bir gün, kendisinin âhiret kardeşi Selmân-ı Fârisî radıyallâhu anh onu ziyarete, evine gitmiş; kapıyı çalmış.evine gitmiş; kapıyı çalmış. Kapıyı Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh'in hanımı Ümmü'd-Derdâ radıyallâhu anh açmış.Kapıyı Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh'in hanımı Ümmü'd-Derdâ radıyallâhu anh açmış. Üzerinde pejmürde, hırpanî, yırtık pırtık bir kıyafet var.Üzerinde pejmürde, hırpanî, yırtık pırtık bir kıyafet var. Selmân-ı Fârisî hazretlerinin dikkatini çekmiş bu durum, şöyle bir bakmış; "Bu ne hal?" demiş.Selmân-ı Fârisî hazretlerinin dikkatini çekmiş bu durum, şöyle bir bakmış; "Bu ne hal?" demiş. Selmân-ı Fârisî hazretleri gibi mütevazı bir insanın bile "Bu ne hal?" demesine bakılırsa.Selmân-ı Fârisî hazretleri gibi mütevazı bir insanın bile "Bu ne hal?" demesine bakılırsa. Zaten o zamanın imkânları mahdut; giyim kuşam şimdiki gibi bol ve zengin değil.Zaten o zamanın imkânları mahdut; giyim kuşam şimdiki gibi bol ve zengin değil. Hali kim bilir ne kadar perişandı. Hali kim bilir ne kadar perişandı.

"Kardeşin Ebu'd-Derdâ dünyayı terk etti." diyor."Kardeşin Ebu'd-Derdâ dünyayı terk etti." diyor. "Kardeşin" diyor çünkü Peygamber Efendimiz ikisini kardeş etmiş. "Kardeşin" diyor çünkü Peygamber Efendimiz ikisini kardeş etmiş. "Kardeşin Ebu'd-Derdâ'ya dünya lazım değil, dünyayı terk etti. "Kardeşin Ebu'd-Derdâ'ya dünya lazım değil, dünyayı terk etti. Para kazanmıyor, eve bir şey getirmiyor; giyim yok, kuşam yok, perişanlığım ondan." demek istemiş.Para kazanmıyor, eve bir şey getirmiyor; giyim yok, kuşam yok, perişanlığım ondan." demek istemiş. Evde yokmuş o esnada. "Bekle, biraz sonra gelir." Demiş. Evde yokmuş o esnada. "Bekle, biraz sonra gelir." Demiş.

Beklemiş, biraz sonra, Beklemiş, biraz sonra, Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh gelmiş, kardeşini gördüğüne çok sevinmiş, onu çok güleç yüzle karşılamış,Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh gelmiş, kardeşini gördüğüne çok sevinmiş, onu çok güleç yüzle karşılamış, "Hoş geldin aziz kardeşim!" diye iltifatlar etmiş, ondan sonra önüne bir yemek çıkarmış. "Hoş geldin aziz kardeşim!" diye iltifatlar etmiş, ondan sonra önüne bir yemek çıkarmış. Artık o zamanın mahdut imkanlarıyla ne çıkardıysa... "Buyur sen de otur, beraber yiyelim." Artık o zamanın mahdut imkanlarıyla ne çıkardıysa...

"Buyur sen de otur, beraber yiyelim."

"Yok ben oruçluyum, niyetliyim, sen buyur." demiş. "Yok ben oruçluyum, niyetliyim, sen buyur." demiş. Halbuki Ramazan değil. Demek ki sevap kazanmak için fazladan, nâfileten oruç tutuyor. Halbuki Ramazan değil. Demek ki sevap kazanmak için fazladan, nâfileten oruç tutuyor. Selmân-ı Fârisî dayatmış; "Sen yemezsen ben de yemem, otur bakalım."Selmân-ı Fârisî dayatmış; "Sen yemezsen ben de yemem, otur bakalım." O da ev sahibi olduğu için misafirine ikram olsun diye oturmuş, orucunu bozmuş.O da ev sahibi olduğu için misafirine ikram olsun diye oturmuş, orucunu bozmuş. Ödeyecek; ertesi gün öder, başka bir gün öder. Ödeyecek; ertesi gün öder, başka bir gün öder. Çünkü başlanmış bir oruç nafile bile olsa bozulduğu zaman kaza edilmesi gerekir.Çünkü başlanmış bir oruç nafile bile olsa bozulduğu zaman kaza edilmesi gerekir. Artık onun hatırı için kesmiş oruç tutmayı ve yemiş. Artık onun hatırı için kesmiş oruç tutmayı ve yemiş.

Akşam olmuş. Anlaşılan evleri asıl yerden uzakça bir yerde. Akşam olmuş. Anlaşılan evleri asıl yerden uzakça bir yerde. Selmân-ı Fârisî'ye yatak sermişler, yatacak. Selmân-ı Fârisî'ye yatak sermişler, yatacak. Tabi odalar da çok değil, Ebu'd-Derdâ ile aynı yerde yatıyorlar.Tabi odalar da çok değil, Ebu'd-Derdâ ile aynı yerde yatıyorlar. Herhalde hanım da perdenin öbür tarafında, başka yerde. Herhalde hanım da perdenin öbür tarafında, başka yerde. Belki duvarları bile yok; evleri hurma dallarından yapılmış çardak gibi. Bilmiyoruz. Belki duvarları bile yok; evleri hurma dallarından yapılmış çardak gibi. Bilmiyoruz.

"Sen buyur yat." demiş. "Sen ne yapacaksın?" "Sen buyur yat." demiş.

"Sen ne yapacaksın?"

"Benim biraz vazifelerim var; ibadet edeceğim, namaz kılacağım, "Benim biraz vazifelerim var; ibadet edeceğim, namaz kılacağım, tesbih çekeceğim, Kur'an okuyacağım." neyse. tesbih çekeceğim, Kur'an okuyacağım." neyse.

"Hayır, sen yatmazsan ben de yatmam; yat aşağıya!" "Hayır, sen yatmazsan ben de yatmam; yat aşağıya!"

Arkadaşlıkları çok tatlı, kıymetli; hatırı kırılmasın diye onunla beraber yatmış ama uyumamış. Arkadaşlıkları çok tatlı, kıymetli; hatırı kırılmasın diye onunla beraber yatmış ama uyumamış. Biraz vakit geçtikten sonra kendisi uyumadı; "Selman nasıl olsa uyumuştur." diyerek kalkmış, ibadet edecek. Biraz vakit geçtikten sonra kendisi uyumadı; "Selman nasıl olsa uyumuştur." diyerek kalkmış, ibadet edecek. Selmân-ı Fârisî yakalamış bileğinden; "Yat aşağıya!" demiş, tekrar yatırmış. Selmân-ı Fârisî yakalamış bileğinden;

"Yat aşağıya!" demiş, tekrar yatırmış.
Biraz daha vakit geçmiş yine kalkmaya davranmış, Biraz daha vakit geçmiş yine kalkmaya davranmış, arkadaşı yine onu yatırınca bakmış ki kurtuluş yok, yatmış uyumuş.arkadaşı yine onu yatırınca bakmış ki kurtuluş yok, yatmış uyumuş. Yatmış uyumuş. Ne zamana kadar uyumuşlar? Teheccüd zamanına, sahur vaktine kadar.Yatmış uyumuş. Ne zamana kadar uyumuşlar?

Teheccüd zamanına, sahur vaktine kadar.
"Uyumuş." dediği normal, gayet tabi bir uyku. "Uyumuş." dediği normal, gayet tabi bir uyku. Bu sefer onu Selmân-ı Fârisî radıyallâhu anh kaldırmış; "Hadi bakalım şimdi kalkalım."Bu sefer onu Selmân-ı Fârisî radıyallâhu anh kaldırmış; "Hadi bakalım şimdi kalkalım." Beraberce kalkmışlar, ibadetlerini yapmışlar.Beraberce kalkmışlar, ibadetlerini yapmışlar. Biraz bekledikten sonra Peygamber Efendimiz'in mescid-i saadetine gelmişler,Biraz bekledikten sonra Peygamber Efendimiz'in mescid-i saadetine gelmişler, onunla sabah namazını kılmışlar. onunla sabah namazını kılmışlar.

Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh gitmiş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine demiş ki; Ebu'd-Derdâ radıyallâhu anh gitmiş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine demiş ki;

"Yâ Resûlallah! Selman beni ibadetlerimden alıkoydu."Yâ Resûlallah! Selman beni ibadetlerimden alıkoydu. Her zaman yapmakta olduğum şeyleri yaptırmadı.Her zaman yapmakta olduğum şeyleri yaptırmadı. Orucumu bozdurdu, akşam ibadetlerimi yaptırmadı, beni yatırdı." Orucumu bozdurdu, akşam ibadetlerimi yaptırmadı, beni yatırdı." Olanları anlatınca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Olanları anlatınca, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

"Selman haklı." Tabii Peygamber Efendimiz Selmân-ı Fârisî'yi de dinlemiştir "Selman haklı." Tabii Peygamber Efendimiz Selmân-ı Fârisî'yi de dinlemiştir veya dinlemese bile nübüvvet nuruyla Allah ona göstermiş, bildirmiştir.veya dinlemese bile nübüvvet nuruyla Allah ona göstermiş, bildirmiştir. "Selman haklı, sen aşırı gidiyorsun." demiş ve bu hadisi buyurmuş. "Selman haklı, sen aşırı gidiyorsun." demiş ve bu hadisi buyurmuş.

Şimdi bu çerçeve içinde mânaya bir daha dikkat edelim. Şimdi bu çerçeve içinde mânaya bir daha dikkat edelim. Diyor ki; "Ey Ebu'd-Derdâ! Senin üzerinde vücudunun hakkı var." Diyor ki; "Ey Ebu'd-Derdâ! Senin üzerinde vücudunun hakkı var." Ne demek?Ne demek? Bu vücudu yıpratma, dinlenmesi gerektiği zaman dinlendir.Bu vücudu yıpratma, dinlenmesi gerektiği zaman dinlendir. Uyku zamanında uyut; uykusuz bırakıp da halsiz mecalsiz hasta hale getirme.Uyku zamanında uyut; uykusuz bırakıp da halsiz mecalsiz hasta hale getirme. Bu bedenin bizim üzerimizde hakkı var.Bu bedenin bizim üzerimizde hakkı var. Sigara içip ciğerlerimizi katran doldurup bu bedeni mahvedemeyiz.Sigara içip ciğerlerimizi katran doldurup bu bedeni mahvedemeyiz. İçki içerek, ciğerlerimizi delerek, karaciğerimizi siroz ederek,İçki içerek, ciğerlerimizi delerek, karaciğerimizi siroz ederek, midemizi mahvederek bedenimizi tahrip edemeyiz; hakkımız yok!midemizi mahvederek bedenimizi tahrip edemeyiz; hakkımız yok! Biz bu bedeni aşırı meşakkatlere sokamayız.Biz bu bedeni aşırı meşakkatlere sokamayız. Biz bu bedeni; "Canım istedi yaşıyorum, canım istedi intihar ediyorum." diye Biz bu bedeni; "Canım istedi yaşıyorum, canım istedi intihar ediyorum." diye kaldırıp kayadan aşağıya atamayız. kaldırıp kayadan aşağıya atamayız. Çünkü emanet. Can bizim kendi malımız değil, Allah'ın bize verdiği bir emanet.Çünkü emanet. Can bizim kendi malımız değil, Allah'ın bize verdiği bir emanet. Biz onu korumakla vazifeliyiz, götürüp kayadan uçuruma atmakla vazifeli değiliz; buna hakkımız yok. Biz onu korumakla vazifeliyiz, götürüp kayadan uçuruma atmakla vazifeli değiliz; buna hakkımız yok.

Müslüman; vücuduna karşı vazifesi olduğunu bilecek, vücudunu gözü gibi koruyup kollayacak. Müslüman; vücuduna karşı vazifesi olduğunu bilecek, vücudunu gözü gibi koruyup kollayacak. Acizâne şöyle bir misal aklıma geldi: Reis-i cumhurun şoförü olsan; Acizâne şöyle bir misal aklıma geldi: Reis-i cumhurun şoförü olsan; o kanatlı, kuyruklu arabanın bakımı sana havale edilse, üstüne toz kondurur musun? o kanatlı, kuyruklu arabanın bakımı sana havale edilse, üstüne toz kondurur musun? Devamlı bakarsın; silersin, temiz tutarsın. İçi dışı pırıl pırıl, gıcır gıcır olur.Devamlı bakarsın; silersin, temiz tutarsın. İçi dışı pırıl pırıl, gıcır gıcır olur. İşte bu beden de öyle kıymetli. Bu bedeni kollayacaksın, hasta etmeyeceksin, iyi bakacaksın;İşte bu beden de öyle kıymetli. Bu bedeni kollayacaksın, hasta etmeyeceksin, iyi bakacaksın; zararlı gıdalarla, zararlı mükeyyefat ile tahrip etmeyeceksin. zararlı gıdalarla, zararlı mükeyyefat ile tahrip etmeyeceksin. İstirahat zamanında istirahatini, çalışma zamanında çalışmanı yapacaksın.İstirahat zamanında istirahatini, çalışma zamanında çalışmanı yapacaksın. Bu beden Allah yolunda kullanılacak, müslümanların bunu anlaması lazım. Çoğu anlamıyor.Bu beden Allah yolunda kullanılacak, müslümanların bunu anlaması lazım. Çoğu anlamıyor. Şu camide, şu vaazımızı dinleyen, ileride kayıttan dinleyecek olanŞu camide, şu vaazımızı dinleyen, ileride kayıttan dinleyecek olan nice kardeşimiz vardır ki sigara içiyordur. nice kardeşimiz vardır ki sigara içiyordur. Hakkı yok! Bu sigara ilk adımda akciğerlerin içinde tüy gibi olup daHakkı yok!

Bu sigara ilk adımda akciğerlerin içinde tüy gibi olup da
içten dışa salına salına tozları dışarıya doğru atan çıkıntıların hareketini öldürüyor; içten dışa salına salına tozları dışarıya doğru atan çıkıntıların hareketini öldürüyor; ilk zararı bu. ilk zararı bu. Normal bir insanın ciğerinin borularının içinde tüy gibi, kıl gibi bir şeyler var; Normal bir insanın ciğerinin borularının içinde tüy gibi, kıl gibi bir şeyler var; devamlı iki tarafa salınıyor.devamlı iki tarafa salınıyor. Havayla vücuda girmiş olan toz zerrelerini, Havayla vücuda girmiş olan toz zerrelerini, kıl parçalarını devamlı dışa süpürür gibi; attıra attıra, attıra attıra kıl parçalarını devamlı dışa süpürür gibi; attıra attıra, attıra attıra insanın boğazına bir şey geliyor, öksürüyor, dışarı bir şey çıkıyor. insanın boğazına bir şey geliyor, öksürüyor, dışarı bir şey çıkıyor. Ciğerde birikmiş olan o pis şeyleri vücut dışarıya atıyor. Ciğerde birikmiş olan o pis şeyleri vücut dışarıya atıyor. O zaman tükürüyorsun, muslukta ağzınızı yıkıyorsun.O zaman tükürüyorsun, muslukta ağzınızı yıkıyorsun. Bu kıllar, bu tüyler havlu tüyü gibi devamlı içeriden dışarıya süpürme,Bu kıllar, bu tüyler havlu tüyü gibi devamlı içeriden dışarıya süpürme, temizleme işi yapıyorlar.temizleme işi yapıyorlar. Sigara içenlerde ilk tahribat bunların hareketini öldürmesi. Giren kıl ciğerde kalıyor.Sigara içenlerde ilk tahribat bunların hareketini öldürmesi. Giren kıl ciğerde kalıyor. Toz, katran ciğerde kalıyor. Sigaranın zifti, zifiri yapışıyor kalıyor; o artık hareket etmiyor. Toz, katran ciğerde kalıyor. Sigaranın zifti, zifiri yapışıyor kalıyor; o artık hareket etmiyor. Ciğerde birikmeye başlıyor. Öldüğü zaman morga getirilip göğsü açılıp ciğeri çıkarılan Ciğerde birikmeye başlıyor. Öldüğü zaman morga getirilip göğsü açılıp ciğeri çıkarılan sigara tiryakilerinin ciğeri katran gibi çıkıyor. sigara tiryakilerinin ciğeri katran gibi çıkıyor. "Ciğer gibi kıpkırmızı." derler ya"Ciğer gibi kıpkırmızı." derler ya o ciğer artık kırmızılığını kaybediyor, simsiyah oluyor, içi katran doluyor. o ciğer artık kırmızılığını kaybediyor, simsiyah oluyor, içi katran doluyor. Çünkü vücut artık bu katranı dışarıya atamıyor; ciğeri küçülüyor, küçülüyor, küçülüyor. Çünkü vücut artık bu katranı dışarıya atamıyor; ciğeri küçülüyor, küçülüyor, küçülüyor. O zaman nefes darlığı başlıyor.O zaman nefes darlığı başlıyor. Merdivenlerden çıkamaz, ağır bir iş yapamaz; nefes nefese kalır.Merdivenlerden çıkamaz, ağır bir iş yapamaz; nefes nefese kalır. Vücudunu tahrip etti, ciğerini tahrip etti.Vücudunu tahrip etti, ciğerini tahrip etti. O katranlar bir de kanser gibi çeşitli hastalıklara yol açıyor. O katranlar bir de kanser gibi çeşitli hastalıklara yol açıyor. O zaman insan kendi kendine etmiş oluyor. O zaman insan kendi kendine etmiş oluyor.

"Sigara, yavaş yavaş ölüm." deniliyor. "Sigara, yavaş yavaş ölüm." deniliyor. Havaalanında baktım; "Kendinizi yavaş yavaş öldürüyorsunuz." diyor. Havaalanında baktım; "Kendinizi yavaş yavaş öldürüyorsunuz." diyor. Birden bir kurşun sıksa kendisine, intihar etmiş olacak; birden öldürecek.Birden bir kurşun sıksa kendisine, intihar etmiş olacak; birden öldürecek. Sigarayla yavaş yavaş öldürüyor. O bakımdan bu yaygın misali öne koydum.Sigarayla yavaş yavaş öldürüyor. O bakımdan bu yaygın misali öne koydum. Kimse söylemiyor, herkes bildiğini yapıyor. Hatta sigara içmek kibarlığın icabı sayılıyor. Kimse söylemiyor, herkes bildiğini yapıyor. Hatta sigara içmek kibarlığın icabı sayılıyor. Hatta basit sigaralarla da olmuyor iş.Hatta basit sigaralarla da olmuyor iş. Amerika'dan gelme sigaralar içiliyor ki tanesi kim bilir kaç paraya geliyordur?Amerika'dan gelme sigaralar içiliyor ki tanesi kim bilir kaç paraya geliyordur? Öyle şeylerimizi sıhhatlerimizi tahrip ediyoruz. Öyle şeylerimizi sıhhatlerimizi tahrip ediyoruz.

Başka şeylerle de tahrip edemeyiz, sigarayla da tahrip edemeyiz. Başka şeylerle de tahrip edemeyiz, sigarayla da tahrip edemeyiz. Kötü şeylerden kesilmemiz, vücudumuzun sıhhatini korumamız lazım.Kötü şeylerden kesilmemiz, vücudumuzun sıhhatini korumamız lazım. Avrupalılar bu işe o kadar düşkün ki cumartesi-pazar günü oldu muAvrupalılar bu işe o kadar düşkün ki cumartesi-pazar günü oldu mu yaşlılar bile çantalarını sırtlarına alıyorlar, ormanlarda yürüyüşe çıkıyorlar.yaşlılar bile çantalarını sırtlarına alıyorlar, ormanlarda yürüyüşe çıkıyorlar. Apartmanın avlusunda arabaya girdim, çalıştırdım, yukarıdan inecek kimseyi bekliyorum. Apartmanın avlusunda arabaya girdim, çalıştırdım, yukarıdan inecek kimseyi bekliyorum. Apartman komşum geldi, dedi ki; "Durduğun yerde arabayı çalıştırıyorsun, hava kirlenir.Apartman komşum geldi, dedi ki; "Durduğun yerde arabayı çalıştırıyorsun, hava kirlenir. Kapat, gelince açarsın." Kapat, gelince açarsın." Âlem havanın temizliğine o kadar dikkat ediyor, kendi sıhhatine o kadar dikkat ediyor. Âlem havanın temizliğine o kadar dikkat ediyor, kendi sıhhatine o kadar dikkat ediyor.

Şu kadar gram yiyor, ondan fazlasını yemiyor. Biz ne bulursak yeriz, önümüze kuzu gelse yeriz. Şu kadar gram yiyor, ondan fazlasını yemiyor. Biz ne bulursak yeriz, önümüze kuzu gelse yeriz. Pehlivan adam bir oturuşta bir kuzuyu yemiş. Pehlivan adam bir oturuşta bir kuzuyu yemiş. Asıl pehlivanlık, kuzuyu yememekte. Pehlivanlık; önüne güzel kızarmış,Asıl pehlivanlık, kuzuyu yememekte. Pehlivanlık; önüne güzel kızarmış, iştah açıcı bir şey geldiği zaman vücuduna lazım olduğu kadarını yemek.iştah açıcı bir şey geldiği zaman vücuduna lazım olduğu kadarını yemek. Kuzuyu devirmek pehlivanlık değil! Onu yiyoruz, şişmanlıyoruz. Kuzuyu devirmek pehlivanlık değil! Onu yiyoruz, şişmanlıyoruz. Koca göbekle secde edecek edemez, secdeden kalkacak kalkamaz.Koca göbekle secde edecek edemez, secdeden kalkacak kalkamaz. Merasimle kalkıyor; önce dirsekleriyle dayanıyor, ondan sonra dizinin üstüne oturuyor,Merasimle kalkıyor; önce dirsekleriyle dayanıyor, ondan sonra dizinin üstüne oturuyor, ondan sonra doğruluyor. ondan sonra doğruluyor. Önce bir eliyle kalkıyor, ondan sonra öbür eliyle. Neden?Önce bir eliyle kalkıyor, ondan sonra öbür eliyle. Neden? Vücudumuza bakma terbiyesi almamışız. Bu bizim sosyal bir kusurumuz. Vücudumuza bakma terbiyesi almamışız. Bu bizim sosyal bir kusurumuz.

Gıdamız, vücudumuza lazım olacak kadar olmalı. Gıdamız, vücudumuza lazım olacak kadar olmalı. Midemizi yormamalıyız; gözümüzü, kulağımızı yormamalıyız. Her âzâyı yormadan, Midemizi yormamalıyız; gözümüzü, kulağımızı yormamalıyız. Her âzâyı yormadan, yaradılışına uygun tarzda kullanmalıyız. yaradılışına uygun tarzda kullanmalıyız. Göz ibret alacak, orada kullanılmalı; sinemada, tiyatroda, eğlencede, Göz ibret alacak, orada kullanılmalı; sinemada, tiyatroda, eğlencede, harama bakmakta ziyan edilmemeli.harama bakmakta ziyan edilmemeli. Kulak hayırları dinlemek, öğrenmek için yaratılmıştır; günahta, çalgıda türküde kullanılmamalı. Kulak hayırları dinlemek, öğrenmek için yaratılmıştır; günahta, çalgıda türküde kullanılmamalı.

Demek ki vücudumuzun bizim üzerimizde hakkı varmış. Demek ki vücudumuzun bizim üzerimizde hakkı varmış. Yarın belki sarılır yakamıza; "Sen beni niye kollamadın?" diyebilir.Yarın belki sarılır yakamıza; "Sen beni niye kollamadın?" diyebilir. O demese Allah diyecek, "Sen gençliğini nerede geçirdin?O demese Allah diyecek, "Sen gençliğini nerede geçirdin? Vücudunu nerede telef ettin?" diye soracak; bu bir. Vücudunu nerede telef ettin?" diye soracak; bu bir.

İkincisi; Ve li-ehlike aleyke hakkan. "Ailenin senin üzerinde hakkı var." İkincisi; Ve li-ehlike aleyke hakkan. "Ailenin senin üzerinde hakkı var." Ehl, evin ahalisi demek; buna hanım da çoluk çocuk da dâhildir.Ehl, evin ahalisi demek; buna hanım da çoluk çocuk da dâhildir. Ama bazen doğrudan doğruya zevce mânasına da kullanılır. Ama bazen doğrudan doğruya zevce mânasına da kullanılır. "Ailenin de senin üzerinde hakkı var." Bu ne demektir? "Ailenin de senin üzerinde hakkı var." Bu ne demektir? O kadınsa sen kocaysan, "Kocalık vazifelerini yapacaksın." demektir. O kadınsa sen kocaysan, "Kocalık vazifelerini yapacaksın." demektir. Yani her çeşidi, evliliğin müsaade ettiği her şey olmak üzere giyimini kuşamını sağlayacaksın,Yani her çeşidi, evliliğin müsaade ettiği her şey olmak üzere giyimini kuşamını sağlayacaksın, başkasına muhtaç etmeyeceksin; haysiyetini, şerefini, namusunu koruyacaksın,başkasına muhtaç etmeyeceksin; haysiyetini, şerefini, namusunu koruyacaksın, iyi bir ev sağlamaya çalışacaksın, vesaire. iyi bir ev sağlamaya çalışacaksın, vesaire. Ondan sonra eşlik ihtiyacı neyse onu da yerine getireceksin.Ondan sonra eşlik ihtiyacı neyse onu da yerine getireceksin. O da bir şey. O da bir şey.

Hz. Ömer radıyallâhu anh kızına sormuş; "Askerler savaşmaya, cihada gidiyorlar; Hz. Ömer radıyallâhu anh kızına sormuş; "Askerler savaşmaya, cihada gidiyorlar; evlerinden uzak kalıyorlar.evlerinden uzak kalıyorlar. Ne zaman dönsünler?" Hz. Ömer dobra dobra bir insan -Allah şefaatine nail etsin- kızına böyle soruyor.Ne zaman dönsünler?" Hz. Ömer dobra dobra bir insan -Allah şefaatine nail etsin- kızına böyle soruyor. Bir hanımın efendisini çok özlemesi ne kadarda çok coşar, fazlalaşır?Bir hanımın efendisini çok özlemesi ne kadarda çok coşar, fazlalaşır? O da utancından ağzıyla söyleyememiş de parmaklarıyla "şu kadar ay" diye işaret etmiş. O da utancından ağzıyla söyleyememiş de parmaklarıyla "şu kadar ay" diye işaret etmiş. O zaman askerleri o kadar cihad etmiş; üç ay sonra;O zaman askerleri o kadar cihad etmiş; üç ay sonra; "Haydi bakalım, git ailenin yanında biraz tebdil-i hava et." diye geri çağırmışlar."Haydi bakalım, git ailenin yanında biraz tebdil-i hava et." diye geri çağırmışlar. Çünkü hanımın da onun üzerinde hakkı var. Çünkü hanımın da onun üzerinde hakkı var.

Şimdi Almanya'da veya başka ülkelerde çalışan kardeşlerimizin durumu ne? Şimdi Almanya'da veya başka ülkelerde çalışan kardeşlerimizin durumu ne?

Hanımı Kayseri'de, kendisi Almanya'da; kendisini senede bir görüyor. Hanımı Kayseri'de, kendisi Almanya'da; kendisini senede bir görüyor. Bu durumda kendisinin kocalığı ne oluyor? Hanımının hanımlığı ne oluyor?Bu durumda kendisinin kocalığı ne oluyor? Hanımının hanımlığı ne oluyor? İhtiyaçlar ne oluyor? Sevgi, saygı ne oluyor? O bakımdan hanımının da insanın üzerinde hakkı vardır.İhtiyaçlar ne oluyor? Sevgi, saygı ne oluyor? O bakımdan hanımının da insanın üzerinde hakkı vardır. Ona da riayet etmeli, onu da kollamalı, korumalı. Ona da riayet etmeli, onu da kollamalı, korumalı. Eşin sana bir emanettir, sen onun üstünde koruyucu durumundasın;Eşin sana bir emanettir, sen onun üstünde koruyucu durumundasın; koruyacaksın, hatırını kollayacaksın, iltifat edeceksin,koruyacaksın, hatırını kollayacaksın, iltifat edeceksin, hakaret etmeyeceksin; "kötüsün, çirkinsin" demeyeceksin.hakaret etmeyeceksin; "kötüsün, çirkinsin" demeyeceksin. Almasaydın. Aldıktan sonra söyleme. "Meleksin" de, "dünyada bir tanesin" de; söyleme. Almasaydın. Aldıktan sonra söyleme. "Meleksin" de, "dünyada bir tanesin" de; söyleme.

Geçen gün baba oğul iki kişi geldi; aldıkları gelini beğenmiyorlar.Geçen gün baba oğul iki kişi geldi; aldıkları gelini beğenmiyorlar. Merak ettim ben de, "Acaba kambur mu, topal mı, kör mü?Merak ettim ben de, "Acaba kambur mu, topal mı, kör mü? Zavallıcık nasıl, neyin nesi?" Beğenmişler, almışlar; şimdi beğenmiyorlar. Zavallıcık nasıl, neyin nesi?" Beğenmişler, almışlar; şimdi beğenmiyorlar. Gittim "Hoş geldiniz kızım." dedim, baktım. Gittim "Hoş geldiniz kızım." dedim, baktım. Beğenmeyenleri çok haksız gördüm; ayıptır, günahtır. Beğenmeyenleri çok haksız gördüm; ayıptır, günahtır.

O bakımdan ailemizin üzerimizde hakkı olduğunu bilelim. İster kabul et ister etme; O bakımdan ailemizin üzerimizde hakkı olduğunu bilelim. İster kabul et ister etme; yarın Allah soracak. yarın Allah soracak. Soracak olduğu için eşimize tatlı muamele edeceğiz.Soracak olduğu için eşimize tatlı muamele edeceğiz. Peygamber Efendimiz, Hz. Âişe validemizPeygamber Efendimiz, Hz. Âişe validemiz yapılan bir gösteriyi izlemek isteyince omzunun arkasından bakmasını sağlamış.yapılan bir gösteriyi izlemek isteyince omzunun arkasından bakmasını sağlamış. "Yeter" deyinceye kadar izlettirmiş. "Yeter" deyinceye kadar izlettirmiş.

Bir müslüman, ailesi içinde huzuru sağlayacak; tatlı dilli güleç yüzlü olacak, Bir müslüman, ailesi içinde huzuru sağlayacak; tatlı dilli güleç yüzlü olacak, hanımını memnun edecek.hanımını memnun edecek. Bu, beyin vazifesi. Asık suratlı gelmeyecek, bağırıp çağırmayacak. Bu, beyin vazifesi. Asık suratlı gelmeyecek, bağırıp çağırmayacak. Dövmeyecek, sövmeyecek; iltifat edecek, sevindirecek, ihtiyaçlarını görecek.Dövmeyecek, sövmeyecek; iltifat edecek, sevindirecek, ihtiyaçlarını görecek. Tabi hanımın da vazifesi var. Erkek için böyle de hanım için başka türlü mü? Tabi hanımın da vazifesi var. Erkek için böyle de hanım için başka türlü mü? Hanım da beyine hizmet edecek, itaat edecek, namusunu koruyacak, beyi için süslenecek. Hanım da beyine hizmet edecek, itaat edecek, namusunu koruyacak, beyi için süslenecek. Bak dinimiz bunları bile anlatıyor; beyi için süslenebilir, boyanabilir, taranabilir, kokulanabilir. Bak dinimiz bunları bile anlatıyor; beyi için süslenebilir, boyanabilir, taranabilir, kokulanabilir. Kokulanacak hatta öylesi sevap ama dışarıya çıktığı zaman değil. Kokulanacak hatta öylesi sevap ama dışarıya çıktığı zaman değil.

Şimdi zamane insanları tersini yapıyor. Dışarı çıkarken süsleniyor, boyanıyor, donanıyor. Şimdi zamane insanları tersini yapıyor. Dışarı çıkarken süsleniyor, boyanıyor, donanıyor. Ayıp, günah. Bunun mânası ne? "Dışarıdaki erkekler bana baksın." demek. Ayıp, günah. Bunun mânası ne? "Dışarıdaki erkekler bana baksın." demek. Olur mu? Müslümanlar ne yapar? Örtünür, kapanır; ciddi olarak işini görür, evine döner. Olur mu? Müslümanlar ne yapar? Örtünür, kapanır; ciddi olarak işini görür, evine döner. Evinde süslen. Çünkü Allah sana beyini helal kılmış, seni de beyine helal kılmış; tamam.Evinde süslen. Çünkü Allah sana beyini helal kılmış, seni de beyine helal kılmış; tamam. İslâm böyle. İslâm'ın dışındaki şeylerin ne kadar kötü olduğunu anlayın. İslâm böyle. İslâm'ın dışındaki şeylerin ne kadar kötü olduğunu anlayın. Evinde dağınık; saçlarında bigudiler, yüzünde maske, Merih'ten gelmiş gibi bir mahlûk;Evinde dağınık; saçlarında bigudiler, yüzünde maske, Merih'ten gelmiş gibi bir mahlûk; dışarı çıktığı zaman süslü güzel kokular, erkekler de yanından geçerken dışarı çıktığı zaman süslü güzel kokular, erkekler de yanından geçerken "Hımmm, nefis." Oldu mu şimdi, yakıştı mı? "Hımmm, nefis." Oldu mu şimdi, yakıştı mı? Olmadı. Birisini söylediler, Allah kusurunu affetsin; kadının birisi gelmiş yanına, Olmadı.

Birisini söylediler, Allah kusurunu affetsin; kadının birisi gelmiş yanına,
şöyle bakmış kadına, demiş ki; şöyle bakmış kadına, demiş ki;

"Altmış bire değer." "Altmış bire değer, ne demek?" "Altmış bire değer."

"Altmış bire değer, ne demek?"

"Ramazan'da oruç tutsa oruç bozmaya değer." demek. "Ramazan'da oruç tutsa oruç bozmaya değer." demek. Allah saklasın, olur mu böyle şey? İslâm'da bu var mı? Namusta, ahlâkta bu var mı? Allah saklasın, olur mu böyle şey? İslâm'da bu var mı? Namusta, ahlâkta bu var mı? Kadın elbette dışarıda örtünecek, elbette bütün ziynetlerini saklayacak.Kadın elbette dışarıda örtünecek, elbette bütün ziynetlerini saklayacak. Evinde serbest, Allah onu helal kılmış; o onun helali o onun zevci, kocası. Evinde serbest, Allah onu helal kılmış; o onun helali o onun zevci, kocası. Ama dışarıda kapanacak. Dışarıda ciddi olacak;Ama dışarıda kapanacak. Dışarıda ciddi olacak; dışarıya süsünü göstermeyecek, kendisini göstermeyecek, mümkünse sesini duyurmayacak. dışarıya süsünü göstermeyecek, kendisini göstermeyecek, mümkünse sesini duyurmayacak. İslâm böyle işte. İslâm çok güzel. Demek ki ailesinin de insanın üzerinde hakkı varmış.İslâm böyle işte. İslâm çok güzel.

Demek ki ailesinin de insanın üzerinde hakkı varmış.
Eğer erkekse karısının onun üzerinde hakkı var, eğer kadınsa kocasının onun üzerinde hakkı var.Eğer erkekse karısının onun üzerinde hakkı var, eğer kadınsa kocasının onun üzerinde hakkı var. Kadın erkeğin sözünü dinlemiyor. "Hatun gel yanıma" diyor, gelmiyor; yatak ayrı.Kadın erkeğin sözünü dinlemiyor. "Hatun gel yanıma" diyor, gelmiyor; yatak ayrı. Olmaz! Ne biçim kadınsın sen yahu? Adamı kızdıracaksın zorla başka yere mi götüreceksin? Olmaz! Ne biçim kadınsın sen yahu? Adamı kızdıracaksın zorla başka yere mi götüreceksin? Yani o da yanlış. Bunlar tek taraflı değil, iki taraflı. Yani o da yanlış. Bunlar tek taraflı değil, iki taraflı. Allah aile düzenini sağlamak için herkese vazifesini emrediyor.Allah aile düzenini sağlamak için herkese vazifesini emrediyor. Peygamber Efendimiz herkese edebini öğretiyor; herkes öyle yapacak. Peygamber Efendimiz herkese edebini öğretiyor; herkes öyle yapacak.

Ve bundan sonra da Peygamber Efendimiz diyor ki; ve li-Rabbike aleyke hakkan, Ve bundan sonra da Peygamber Efendimiz diyor ki; ve li-Rabbike aleyke hakkan, "Rabbinin de senin üzerinde hakkı var." Ne kadar ince bir nokta."Rabbinin de senin üzerinde hakkı var." Ne kadar ince bir nokta. Bakın üçüncü defada, üçüncü sırada söyledi. İlk önce; "Vücudunun hakkı var." diyor.Bakın üçüncü defada, üçüncü sırada söyledi. İlk önce; "Vücudunun hakkı var." diyor. Çünkü her şey sağlıkla, varlıkla. Sağlığı, varlığı olmadı mı ne ibadet olur ne taat olur. Çünkü her şey sağlıkla, varlıkla. Sağlığı, varlığı olmadı mı ne ibadet olur ne taat olur. Önce sağlığını koruyacak. Sonra aileyi söyledi.Önce sağlığını koruyacak. Sonra aileyi söyledi. Çünkü sen onunla yuva kurmuşsun; senin şahsî fikirlerinden dolayıÇünkü sen onunla yuva kurmuşsun; senin şahsî fikirlerinden dolayı ona hayatı zehir zemberek etmeye hakkın yok. ona hayatı zehir zemberek etmeye hakkın yok. Çünkü içtimaî bir birlik meydana gelmiş, bir yuva kurulmuş;Çünkü içtimaî bir birlik meydana gelmiş, bir yuva kurulmuş; sen öyle kendi keyfinle onu mahvedemezsin. sen öyle kendi keyfinle onu mahvedemezsin. Gençken aldın, evlendin ondan sonra mahvettin, bir kenarda bıraktın; ilgilenmiyorsun.Gençken aldın, evlendin ondan sonra mahvettin, bir kenarda bıraktın; ilgilenmiyorsun. Olmaz; ilgileneceksin, iltifat edeceksin, gönlünü alacaksın, sevindireceksin. Olmaz; ilgileneceksin, iltifat edeceksin, gönlünü alacaksın, sevindireceksin. "Aman ne yapayım, çok güzel değil ki!" Senin için en güzeli o."Aman ne yapayım, çok güzel değil ki!" Senin için en güzeli o. Artık "çok güzel değil" demenin zamanı geçti; güzelliklerini görmeye çalış.Artık "çok güzel değil" demenin zamanı geçti; güzelliklerini görmeye çalış. Bak müslüman, mütedeyyin, namazını kılıyor; onlar da ayrı güzellik.Bak müslüman, mütedeyyin, namazını kılıyor; onlar da ayrı güzellik. Dünya güzeli olsa namaz kılmasa kâfir olsa hoşuna gider mi? Dünya güzeli olsa namaz kılmasa kâfir olsa hoşuna gider mi? Dünyanın en güzel kâfir kızını sana verseler, ister misin?Dünyanın en güzel kâfir kızını sana verseler, ister misin? Müslümanın; "Şeytan görsün yüzünü, istemem. Ne yapayım?Müslümanın; "Şeytan görsün yüzünü, istemem. Ne yapayım? Allah bana mü'min, saliha bir eş vermiş, hamd ü senâlar olsun." demesi lazım. Allah bana mü'min, saliha bir eş vermiş, hamd ü senâlar olsun." demesi lazım.

Üçüncüde Allah'a olan hakkını hatırlatıyor. Üçüncüde Allah'a olan hakkını hatırlatıyor. "Rabbinin senin üzerinde hakkı var." Her şeyimiz Rabbimiz'in ama öyle söyleyişinde hikmet var."Rabbinin senin üzerinde hakkı var." Her şeyimiz Rabbimiz'in ama öyle söyleyişinde hikmet var. Rabbimiz'e olan borcumuz ibadetler olduğuna göre ibadetleri de Rabbimiz'e olan borcumuz ibadetler olduğuna göre ibadetleri de ölçülü yapmayı emretmek mânasına geliyor. ölçülü yapmayı emretmek mânasına geliyor. "Sıhhatini düşün, çevrene karşı görevlerini düşün; ibadetlerini ona göre ayarla, öyle yap. "Sıhhatini düşün, çevrene karşı görevlerini düşün; ibadetlerini ona göre ayarla, öyle yap. "Günde bin rekat namaz kılacağım." dersen ne çalışabilirsin ne para kazanabilirsin; "Günde bin rekat namaz kılacağım." dersen ne çalışabilirsin ne para kazanabilirsin; ne ailene bakabilirsin ne sıhhatin kalır; hiçbir işe yaramaz.ne ailene bakabilirsin ne sıhhatin kalır; hiçbir işe yaramaz. "Rabbimiz'e ibadet edeceğim, en önemli şey bu." "Rabbimiz'e ibadet edeceğim, en önemli şey bu." En önemli ama bak Peygamber Efendimiz sırayı böyle koydu.En önemli ama bak Peygamber Efendimiz sırayı böyle koydu. Önce sıhhatini koru, sonra ailene ve çevrene yardımcı olmaya çalış, Önce sıhhatini koru, sonra ailene ve çevrene yardımcı olmaya çalış, ondan sonra da ibadetlerini yap. ondan sonra da ibadetlerini yap.

Allah bizden her an ibadet etmemizi istemiyor. Allah bizden her an ibadet etmemizi istemiyor. Namazı günde beş vakit istemiş; sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı; aralıklı aralıklı.Namazı günde beş vakit istemiş; sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı; aralıklı aralıklı. Temizlenmemize, dinlenmemize, masaj yapmamıza, kan deveranının cereyan etmesine vesile;Temizlenmemize, dinlenmemize, masaj yapmamıza, kan deveranının cereyan etmesine vesile; her bakımdan güzel. Zamanları uygun, kritik. her bakımdan güzel. Zamanları uygun, kritik. En uygun zamanlarda elbette o ibadetleri yapacağız. Aşırı olmayacak, ölçülü olacak.En uygun zamanlarda elbette o ibadetleri yapacağız. Aşırı olmayacak, ölçülü olacak. İslâm'ın biz müslümanlara emrettiği en ideal şekil; aşırı değil ölçülü ibadet etmek, İslâm'ın biz müslümanlara emrettiği en ideal şekil; aşırı değil ölçülü ibadet etmek, devamlı ibadet etmek. devamlı ibadet etmek. Onun için siz de böyle olmaya gayret edin. Aşırılıklar sonunda yıkımlara sebep olur. Onun için siz de böyle olmaya gayret edin. Aşırılıklar sonunda yıkımlara sebep olur. Ölçülü gitmeye dikkat edin. Ölçülü gitmeye dikkat edin.

Ve arkasından iyice anlaşılsın diye; Fe-a'tı külle zî hakkın hakkahu, Ve arkasından iyice anlaşılsın diye; Fe-a'tı külle zî hakkın hakkahu, "Her hak sahibine hakkını ver, yâ Eba'd-Derdâ!" diyor."Her hak sahibine hakkını ver, yâ Eba'd-Derdâ!" diyor. "Vazifeni ölçülü yap, dengeli yap, taksimatı doğru yap, hepsine hakkını ölçülü ver." diyor. "Vazifeni ölçülü yap, dengeli yap, taksimatı doğru yap, hepsine hakkını ölçülü ver." diyor. Ve sum ve eftır. "Bazı günler oruç tut, bazı günler tutma." Ve sum ve eftır. "Bazı günler oruç tut, bazı günler tutma." Bazı günler yersin, Allah'a şükredersin; "Oh! Elhamdülillah. Bazı günler yersin, Allah'a şükredersin; "Oh! Elhamdülillah. Üzüm ne tatlıymış, elma ne kadar kırmızıymış. Üzüm ne tatlıymış, elma ne kadar kırmızıymış. Oh yâ Rabbi! Su ne kadar soğuk, şu sıcakta ne kadar hoşuma gitti.Oh yâ Rabbi! Su ne kadar soğuk, şu sıcakta ne kadar hoşuma gitti. Karpuzun, kavunun da tadına bayıldım, çok güzelmiş." Ertesi gün de oruç tutarsın sabredersin. Karpuzun, kavunun da tadına bayıldım, çok güzelmiş." Ertesi gün de oruç tutarsın sabredersin. Nim v'eli ehleke, "Ailenin de yanına var." Nim v'eli ehleke, "Ailenin de yanına var." Eşlik vazifeleri, hizmetleri bakımından onu da ihmal etme. Eşlik vazifeleri, hizmetleri bakımından onu da ihmal etme.

Arkasındaki hadîs-i şerîf: Arkasındaki hadîs-i şerîf:

Yâ Ebâ Zer! İnnî erâke daîfen ve innî uhibbu leke mâ uhibbu li-nefsî. Yâ Ebâ Zer! İnnî erâke daîfen ve innî uhibbu leke mâ uhibbu li-nefsî. Lâ te'murenne ale'sneyni ve lâ tevelleyenne mâle yetîmin. Lâ te'murenne ale'sneyni ve lâ tevelleyenne mâle yetîmin.

Bu ikinci hadîs-i şerîf, Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine hitaben söylenmiş. Bu ikinci hadîs-i şerîf, Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine hitaben söylenmiş. Ebû Zer hazretlerinin ismi Cündüp b. Cünâde'dir. Kendisi müslüman oldu, kardeşi müslüman oldu, Ebû Zer hazretlerinin ismi Cündüp b. Cünâde'dir. Kendisi müslüman oldu, kardeşi müslüman oldu, anası müslüman oldu ve kavmini müslüman etmekte çok gayret gösterdi.anası müslüman oldu ve kavmini müslüman etmekte çok gayret gösterdi. İyi bir insan, sebatlı bir insan. Gelmiş, Peygamber Efendimiz'e iman etmiş.İyi bir insan, sebatlı bir insan. Gelmiş, Peygamber Efendimiz'e iman etmiş. Kureyş'e gitmiş, mü'min olduğunu söylemiş; epeyce maceraları var.Kureyş'e gitmiş, mü'min olduğunu söylemiş; epeyce maceraları var. Peygamber Efendimiz o Ebû Zer hazretlerine diyor ki; Peygamber Efendimiz o Ebû Zer hazretlerine diyor ki;

"Ey Ebâ Zer! Seni biraz zayıfça görüyorum. Ben kendim neyi istersem senin için de onu isterim."Ey Ebâ Zer! Seni biraz zayıfça görüyorum. Ben kendim neyi istersem senin için de onu isterim. Seni seviyorum. Kendim için neyi seversem senin için de onu temenni ederim ve severim. Seni seviyorum. Kendim için neyi seversem senin için de onu temenni ederim ve severim. Sakın ha iki kişinin başına emir olma, başa geçmeye çalışma.Sakın ha iki kişinin başına emir olma, başa geçmeye çalışma. Reis olmaya, başkan olmaya heves etme. Velev iki kişi bile olsa onların başına başkan olmaya kalkma.Reis olmaya, başkan olmaya heves etme. Velev iki kişi bile olsa onların başına başkan olmaya kalkma. Ben seni biraz zayıfça görüyorum. Başkan olursan haklarına riayet edemezsin, Ben seni biraz zayıfça görüyorum. Başkan olursan haklarına riayet edemezsin, ölçülü hareket edemezsin, günaha girersin.ölçülü hareket edemezsin, günaha girersin. Hâlbuki ben seni seviyorum; günaha girmeni, zarara uğramanı istemem. Hâlbuki ben seni seviyorum; günaha girmeni, zarara uğramanı istemem. Allah'ın sevmediği duruma düşmeni istemem.Allah'ın sevmediği duruma düşmeni istemem. Sakın ha başkan olma, emir olma, komutan olma, başa geçme."Sakın ha başkan olma, emir olma, komutan olma, başa geçme." Ve arkasından da buyurdu ki; ve lâ tevelleyenne mâle yetîm.Ve arkasından da buyurdu ki; ve lâ tevelleyenne mâle yetîm. "Yetimin malının idaresini de üzerine alma.""Yetimin malının idaresini de üzerine alma." Velîlik, vasîlik mesuliyetli işlerdir, doğru düzgün yapamadığı zaman hak geçer,Velîlik, vasîlik mesuliyetli işlerdir, doğru düzgün yapamadığı zaman hak geçer, o zaman da insanın âhireti mahvolur.o zaman da insanın âhireti mahvolur. Çocuk kendi hakkını koruyamaz, yetimdir, büyükleri ölmüştür,Çocuk kendi hakkını koruyamaz, yetimdir, büyükleri ölmüştür, idare senin elinde; sen onun malını biraz yanlış kullanırsan ondan sonra idare senin elinde; sen onun malını biraz yanlış kullanırsan ondan sonra âhirette başına çeşit çeşit belalar, sıkıntılar gelir. âhirette başına çeşit çeşit belalar, sıkıntılar gelir.

Muhterem kardeşlerim! Aslında insanın kendisinin derdi kendisine yetiyor. Muhterem kardeşlerim!

Aslında insanın kendisinin derdi kendisine yetiyor.
İyi bir müslüman olacaksın, Allah'ın rızasını kazanacaksın. Kazan bakalım;İyi bir müslüman olacaksın, Allah'ın rızasını kazanacaksın. Kazan bakalım; kolay değil, binbir sıkıntısı oluyor. kolay değil, binbir sıkıntısı oluyor. Sabahleyin erken kalkacaksın, namazı kaçırmayacaksın. Ondan sonra işe gideceksin;Sabahleyin erken kalkacaksın, namazı kaçırmayacaksın. Ondan sonra işe gideceksin; kimsenin hakkını yemeyeceksin, helal kazanacaksın. Vazifelerini yapacaksın, akşam eve geleceksin. kimsenin hakkını yemeyeceksin, helal kazanacaksın. Vazifelerini yapacaksın, akşam eve geleceksin. Bu aradaki ibadetlerini ihmal etmeyeceksin. Bu aradaki ibadetlerini ihmal etmeyeceksin. Cuman, bayramın, farzların, sünnetlerin derken komşuluk vazifelerini yapacaksın,Cuman, bayramın, farzların, sünnetlerin derken komşuluk vazifelerini yapacaksın, hanımına karşı vazifelerini yapacaksın, çoluk çocuğuna karşı babalık vazifelerini yapacaksın,hanımına karşı vazifelerini yapacaksın, çoluk çocuğuna karşı babalık vazifelerini yapacaksın, yapacaksın, yapacaksın…yapacaksın, yapacaksın… Bir sürü iş var. Şimdi bu işlerin hepsi yetmiyormuş gibi bir de insana başkalarının idareciliği, Bir sürü iş var. Şimdi bu işlerin hepsi yetmiyormuş gibi bir de insana başkalarının idareciliği, sorumluluğu gelip yüklendi mi, yanlış karar aldı mı vebali çok büyük olur.sorumluluğu gelip yüklendi mi, yanlış karar aldı mı vebali çok büyük olur. Hepsini helâk eder, hepsine zararı dokunur. Doğru kararlar alması lazım. Hepsini helâk eder, hepsine zararı dokunur. Doğru kararlar alması lazım.

Onun için akıllı bir insan idarecilik istememiş. Onun için akıllı bir insan idarecilik istememiş. Akıllılar kaçınmışlar; devlet hizmeti istememişler, hâkim olmak,Akıllılar kaçınmışlar; devlet hizmeti istememişler, hâkim olmak, emir olmak, vergi memuru olmak istememişler.emir olmak, vergi memuru olmak istememişler. Yanlış iş yapılacak yerlerden kaçınmışlar, kendi başlarının derdine bakmışlar. Yanlış iş yapılacak yerlerden kaçınmışlar, kendi başlarının derdine bakmışlar. Peki bu işleri kim görecek? Bu işleri, takvâ ehli yöneticilerin uygun gördüğü kimseler yapacak.Peki bu işleri kim görecek?

Bu işleri, takvâ ehli yöneticilerin uygun gördüğü kimseler yapacak.
"Sen yap." denir. "Ben yapamam, kusura bakma, affet." der. "Sen yap." denir. "Ben yapamam, kusura bakma, affet." der. "Hayır sen yapabilirsin." denirse o zaman yapar."Hayır sen yapabilirsin." denirse o zaman yapar. Kendisi istemeden yukarıdakiler tarafından böyle bir vazife uygun görülüp de tavsiye edilirse Kendisi istemeden yukarıdakiler tarafından böyle bir vazife uygun görülüp de tavsiye edilirse o işin hayrı, bereketi çok olur ve başarısı üstün olur. o işin hayrı, bereketi çok olur ve başarısı üstün olur.

Kendisi heves ederse, "Doğrusu bu işi en güzel ben yaparım. Kendisi heves ederse, "Doğrusu bu işi en güzel ben yaparım. Vallahi sağıma, soluma bakıyorum; benim kadar meziyetli, kabiliyetli, Vallahi sağıma, soluma bakıyorum; benim kadar meziyetli, kabiliyetli, yüksek insan göremiyorum.yüksek insan göremiyorum. Yapsam yapsam ben yaparım, başkası yapamaz." derse olmaz.Yapsam yapsam ben yaparım, başkası yapamaz." derse olmaz. O senin zannın, o senin hüsnü kuruntun. Sen öyle sanıyorsun ama gel kendini O senin zannın, o senin hüsnü kuruntun. Sen öyle sanıyorsun ama gel kendini bir de başkalarına sor bakalım nasıl bir adamsın?bir de başkalarına sor bakalım nasıl bir adamsın? Böyle insanlar vebal alıyor, mesuliyet alıyor; âhirette de işleri zorlaşıyor. Böyle insanlar vebal alıyor, mesuliyet alıyor; âhirette de işleri zorlaşıyor. Peygamber Efendimiz öyle tavsiye etmiş. Hz. Ömer'e demişler ki; Peygamber Efendimiz öyle tavsiye etmiş.

Hz. Ömer'e demişler ki;

"Yâ Ömer! Sen yaralandın. Oğlunu başımıza halife yapalım." Demiş ki; "Yâ Ömer! Sen yaralandın. Oğlunu başımıza halife yapalım." Demiş ki;

"Bu aileden bir tane kurban yeter." Bak oğlunun halife olmasını istemiyor. "Bu aileden bir tane kurban yeter." Bak oğlunun halife olmasını istemiyor. Biz olsak, "Devlet başkanı olacak ya, kim istemez?" deriz. Bizim kendi mantığımıza göre böyle.Biz olsak, "Devlet başkanı olacak ya, kim istemez?" deriz. Bizim kendi mantığımıza göre böyle. "Seni Çankaya'da reis-i cumhur yapacağız." Desek, "Seni Çankaya'da reis-i cumhur yapacağız." Desek, "Ben istemem." diye kenara çekilecek olan kaç tane babayiğit çıkar. Herkes ister."Ben istemem." diye kenara çekilecek olan kaç tane babayiğit çıkar. Herkes ister. Umumiyetle istenen bir şey. Hatta bu işler için kavga ediyorlar. Umumiyetle istenen bir şey. Hatta bu işler için kavga ediyorlar. Ama bizim dinimizde işler âhiret hesabına göre yapıldığı içinAma bizim dinimizde işler âhiret hesabına göre yapıldığı için Peygamber Efendimiz sevdiği kimseye demiş ki;Peygamber Efendimiz sevdiği kimseye demiş ki; "Ben seni biraz zayıfça görüyorum, veballi işlere girme, kendi başının çaresine bak.""Ben seni biraz zayıfça görüyorum, veballi işlere girme, kendi başının çaresine bak." Ama kabiliyetli insan olursa o vazifeyi yapması faydalı olacaktır.Ama kabiliyetli insan olursa o vazifeyi yapması faydalı olacaktır. "Hadi bakalım sen şu işi yap." diye vazife teklif olunursa o da elinden geldiğince yapmaya çalışır. "Hadi bakalım sen şu işi yap." diye vazife teklif olunursa o da elinden geldiğince yapmaya çalışır. Hata etse bile iyi niyetli olduktan sonra Allah sevap yazar. Hata etse bile iyi niyetli olduktan sonra Allah sevap yazar.

Allah bizi veballerden, mesuliyetlerden korusun. Allah bizi veballerden, mesuliyetlerden korusun. Eğer kendimiz istemeden bir vazife gelmiş yükletilmişse o vazifeyi yüzakıyla yapmayı nasip eylesin.Eğer kendimiz istemeden bir vazife gelmiş yükletilmişse o vazifeyi yüzakıyla yapmayı nasip eylesin. Bize tevfîkini refîk eylesin. Bizi nusretiyle teyit ve takviye eylesin.Bize tevfîkini refîk eylesin. Bizi nusretiyle teyit ve takviye eylesin. Bize yardım eylesin. Bizi kendisine güzel kulluk etmeye muvaffak eylesin. Bize yardım eylesin. Bizi kendisine güzel kulluk etmeye muvaffak eylesin.

Yâ Ebâ Zer, ünzur ilâ erfai racülin min mescidi fî aynike.Yâ Ebâ Zer, ünzur ilâ erfai racülin min mescidi fî aynike. Kâle fe-nazartü fe-izâ racülün aleyhi hulletün. Kultü hâzâ.Kâle fe-nazartü fe-izâ racülün aleyhi hulletün. Kultü hâzâ. Kâle ünzur ilâ evfâ racülin fi'l-mescidi. Kâle fe-nazartü fe-izâ racülün aleyhi ahlâkun.Kâle ünzur ilâ evfâ racülin fi'l-mescidi. Kâle fe-nazartü fe-izâ racülün aleyhi ahlâkun. Kultü hâzâ. Kâle ve'l-lezî nefsî bi-yedihî ilâ hâzâ inda'l-lâhiKultü hâzâ. Kâle ve'l-lezî nefsî bi-yedihî ilâ hâzâ inda'l-lâhi yevme'l-kıyâmeti hayrun mil'i mil'i'l-ardı misli hâzâ. yevme'l-kıyâmeti hayrun mil'i mil'i'l-ardı misli hâzâ.

Kardeşlerim, bu hadîs-i şerîfi can kulağıyla dinleyin. Bakın işler ne kadar başka türlü.Kardeşlerim, bu hadîs-i şerîfi can kulağıyla dinleyin. Bakın işler ne kadar başka türlü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri rivayet etmiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri rivayet etmiş, sahih kitaplarda da yazılmış. Bir gün Peygamber Efendimiz Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine sormuş; sahih kitaplarda da yazılmış. Bir gün Peygamber Efendimiz Ebû Zer-i Gıfârî hazretlerine sormuş;

"Yâ Ebâ Zer! Bak bakalım sence şu mescidin içinde -kendi mescidini gösteriyor- "Yâ Ebâ Zer! Bak bakalım sence şu mescidin içinde -kendi mescidini gösteriyor- en kaliteli, en yüksek, en şanlı, en şerefli, en üstün, en yüce adam kim?" en kaliteli, en yüksek, en şanlı, en şerefli, en üstün, en yüce adam kim?"

Ebû Zer radıyallâhu anh diyor ki; Ebû Zer radıyallâhu anh diyor ki; Fe-izâ racülün aleyhi hülletün."Bir baktım ki orada bir adam üstüne güzel bir elbise giymiş,Fe-izâ racülün aleyhi hülletün."Bir baktım ki orada bir adam üstüne güzel bir elbise giymiş, ribâsı pırıl pırıl; kılığı, kıyafeti, kalıbı yerinde. ribâsı pırıl pırıl; kılığı, kıyafeti, kalıbı yerinde. Onu işaret ettim." "Peki bu mescitte senin gözünde en aşağı seviyede, Onu işaret ettim."

"Peki bu mescitte senin gözünde en aşağı seviyede,
en aşağı mertebede olan adam hangisi?en aşağı mertebede olan adam hangisi? Bir de onu göster bakalım?" Ebu Zer hazretleri yine bakmış mescide. Bir de onu göster bakalım?" Ebu Zer hazretleri yine bakmış mescide. Üzerinde eski püskü elbiseler bulunan zavallı perişan bir kimse var, onu göstermiş;Üzerinde eski püskü elbiseler bulunan zavallı perişan bir kimse var, onu göstermiş; "Benim nazarımda en aşağısı da bu." demiş. "Benim nazarımda en aşağısı da bu." demiş.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki: Ve'l-lezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki."Ve'l-lezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki." Canımız hep Allah'ın emrine bağlı. Yaşa derse yaşarız, öl derse ölürüz. Azrail aleyhisselâm'a;Canımız hep Allah'ın emrine bağlı. Yaşa derse yaşarız, öl derse ölürüz. Azrail aleyhisselâm'a; "Git şunun canını al." derse -Ve lâ yestakdimûne hâzâ velâ yesta'hirûn- emrindeyiz. "Git şunun canını al." derse -Ve lâ yestakdimûne hâzâ velâ yesta'hirûn- emrindeyiz. Bir anlık; bir varmış, bir yokmuş. İnnâ li'l-lâhi ve innâ ileyhi râciûn.Bir anlık; bir varmış, bir yokmuş. İnnâ li'l-lâhi ve innâ ileyhi râciûn. Allah geçmişlerimize rahmet eylesin. Bizim de olacağımız o. Allah geçmişlerimize rahmet eylesin. Bizim de olacağımız o.

"Canım, ruhum, nefsim elinde olan Allah'a and olsun ki şu senin beğenmediğin hırpani adam; "Canım, ruhum, nefsim elinde olan Allah'a and olsun ki şu senin beğenmediğin hırpani adam; kılığı, kıyafeti, kalıbı yerli yerinde, kelli felli adamlardan daha hayırlıdır." diyor. kılığı, kıyafeti, kalıbı yerli yerinde, kelli felli adamlardan daha hayırlıdır." diyor.

Muhterem kardeşlerim! Allah indinde yükseklik takvâ iledir;Muhterem kardeşlerim! Allah indinde yükseklik takvâ iledir; palto ile kürk ile cübbe ile rütbe ile boy pos ile yakışıklılık ile palabıyıklılık ile palto ile kürk ile cübbe ile rütbe ile boy pos ile yakışıklılık ile palabıyıklılık ile uzun sakallılık ile koca kavukluluk ile asaletle, soy sopla, zenginlikle değil. uzun sakallılık ile koca kavukluluk ile asaletle, soy sopla, zenginlikle değil. Peki, ne ile?Peki, ne ile? Allah indinde en yüksek insan, takvâsı en üstün olandır. Allah indinde en yüksek insan, takvâsı en üstün olandır. Allah'tan en çok korkan, Allah'a en iyi kulluk etmeye çalışan, Allah'tan en çok korkan, Allah'a en iyi kulluk etmeye çalışan, Allah yolunda en iyi yürümeye gayret eden insan en üstündür, velev fakir olsa.Allah yolunda en iyi yürümeye gayret eden insan en üstündür, velev fakir olsa. Elbisesi yamalı olabilir, üstü başı hırpani olabilir, tahsilsiz olabilir. Elbisesi yamalı olabilir, üstü başı hırpani olabilir, tahsilsiz olabilir.

Şimdi adam zengin, çocuğunu okutuyor. Veriyor parayı, kolejde okutuyor. Şimdi adam zengin, çocuğunu okutuyor. Veriyor parayı, kolejde okutuyor. Geçemezse diplomayı satın alıyor ama zaten geçmesini de sağlıyor. Geçemezse diplomayı satın alıyor ama zaten geçmesini de sağlıyor. Öğretmen tayin ediyor, özel derslere götürüyor; çocuk zaten zehir gibi yetişiyor. Öğretmen tayin ediyor, özel derslere götürüyor; çocuk zaten zehir gibi yetişiyor. Babasının rüşvet vermesine lüzum kalmadan iyi yetişiyor.Babasının rüşvet vermesine lüzum kalmadan iyi yetişiyor. Neden?Neden? Öbür çocukcağız kış gününde gidecek, evde ders çalışacak.Öbür çocukcağız kış gününde gidecek, evde ders çalışacak. Nasıl çalışsın? Bir sobalı odada dokuz tane kardeş.Nasıl çalışsın? Bir sobalı odada dokuz tane kardeş. Birisi bağırır, birisi gelir silgisini alır, kalemini alır; masası yok, soba iyi yanmıyor, ışık yanmıyor. Birisi bağırır, birisi gelir silgisini alır, kalemini alır; masası yok, soba iyi yanmıyor, ışık yanmıyor. Bu çocuk nasıl çalışacak da sınıf geçecek? Bu çocuk nasıl çalışacak da sınıf geçecek? Ötekisinin özel odası, özel masası var; aleti, edevatı var.Ötekisinin özel odası, özel masası var; aleti, edevatı var. "Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz yolda yolu şaşırır." Zengin işini görüyor. "Zengin arabasını dağdan aşırır, fakir düz yolda yolu şaşırır." Zengin işini görüyor. Tahsili yüksek olur, parası iyi olur, giyimi güzel olur, her sabah duş alır, güzel kokular sürünür,Tahsili yüksek olur, parası iyi olur, giyimi güzel olur, her sabah duş alır, güzel kokular sürünür, temiz elbiseler giyer. temiz elbiseler giyer. Dün giydiği gömleğini buruşturur atar; "Yıka şunu." der hizmetçiye. Dün giydiği gömleğini buruşturur atar; "Yıka şunu." der hizmetçiye. Zaten çamaşır makineleri çamaşırları şakur şukur yıkıyor. Zaten çamaşır makineleri çamaşırları şakur şukur yıkıyor. Ne olacak?Ne olacak? Beğenmediği elbise olursa fakire verir, sevap kazanır; kendisi yenisini giyer. Beğenmediği elbise olursa fakire verir, sevap kazanır; kendisi yenisini giyer. Fakirler ne yapsın? Tahsil yok, para yok, mevki yok, temizlik eksik. Fakirler ne yapsın? Tahsil yok, para yok, mevki yok, temizlik eksik. Hadi onlar okkanın altına gitsinler. Hayır! Allah indinde takvâsı üstün ise o,Hadi onlar okkanın altına gitsinler. Hayır! Allah indinde takvâsı üstün ise o, ötekisinden yeryüzü dolusu olsa onlardan daha üstün olur. ötekisinden yeryüzü dolusu olsa onlardan daha üstün olur.

O bakımdan neye dikkat edeceğiz? Kalp temizliğine. O bakımdan neye dikkat edeceğiz?

Kalp temizliğine.
Kalbimizin saf ve pak olmasına dikkat edeceğiz. Ve takvâya dikkat edeceğiz, Kalbimizin saf ve pak olmasına dikkat edeceğiz. Ve takvâya dikkat edeceğiz, Allah'a mutî olmaya, âsî olmamaya dikkat edeceğiz.Allah'a mutî olmaya, âsî olmamaya dikkat edeceğiz. Allah'ın sevdiği işleri yapmaya, sevmediği işleri yapmamaya çalışacağız. Allah'ın sevdiği işleri yapmaya, sevmediği işleri yapmamaya çalışacağız. İşin inceliği barada. Bu hadisi hiç unutmayın. İnsanları dış görünüşlerine göre ölçmeyin. İşin inceliği barada. Bu hadisi hiç unutmayın. İnsanları dış görünüşlerine göre ölçmeyin. Belki kalbi, Allah indinde makbul bir kalptir; Allah onu seviyordur. Belki kalbi, Allah indinde makbul bir kalptir; Allah onu seviyordur. Belki ötekisi Allah indinde kibirlidir, ucubludur, kötü huyludur; Allah onu sevmiyordur. Belki ötekisi Allah indinde kibirlidir, ucubludur, kötü huyludur; Allah onu sevmiyordur. O bakımdan lütfen dış görünüşüne bakmayın, herkese hürmet edin.O bakımdan lütfen dış görünüşüne bakmayın, herkese hürmet edin. Allah'ın kullarından kimin velî olduğu belli olmaz; saklıdır, Allah saklamıştır. Allah'ın kullarından kimin velî olduğu belli olmaz; saklıdır, Allah saklamıştır.

Evliyâî tahte kıbâî lâ ya'rifühüm gayrî. Çok yaygın bir rivayettir. Evliyâî tahte kıbâî lâ ya'rifühüm gayrî.

Çok yaygın bir rivayettir.
"Benim sevgili kullarım, gelin çadırı gibi çadırlarımın içinde saklıdır." "Benim sevgili kullarım, gelin çadırı gibi çadırlarımın içinde saklıdır." Gelini herkes görür mü? Görmez, saklıdır. "Benden gayrısı bilmez." Gizli, örtülü.Gelini herkes görür mü? Görmez, saklıdır. "Benden gayrısı bilmez." Gizli, örtülü. O meydanda olanlar, davul zurna çalanlar "Ben kutbu'l-aktâbım." diye O meydanda olanlar, davul zurna çalanlar "Ben kutbu'l-aktâbım." diye kerameti kendinden menkul olanlar gibi değildir. kerameti kendinden menkul olanlar gibi değildir. Öyle şey yok. Büyüklerden bir tanesi diyor ki;Öyle şey yok. Büyüklerden bir tanesi diyor ki; "Kim 'Ben Allah'ın sevgili kuluyum.' diye kendisi söylüyorsa"Kim 'Ben Allah'ın sevgili kuluyum.' diye kendisi söylüyorsa o belli ki yalancıdır, iddiacıdır; iddiası boştur."o belli ki yalancıdır, iddiacıdır; iddiası boştur." Kerametleri var; gökten yağmur yağdırır, hastaları iyi eder.Kerametleri var; gökten yağmur yağdırır, hastaları iyi eder. Bu, yalancı. Kimin elinden kerametler istemeden zahir oluyorsa o hakiki velîdir.Bu, yalancı. Kimin elinden kerametler istemeden zahir oluyorsa o hakiki velîdir. Keramet iddia eden yalancıdır; hakikaten kerametler kendisine zahir olan hakiki velidir.Keramet iddia eden yalancıdır; hakikaten kerametler kendisine zahir olan hakiki velidir. Ama o kendisini saklar, mütevazı durur. Ama o kendisini saklar, mütevazı durur.

İmâm-ı Bâkî hazretleri, İmâm-ı Rabbânî'nin hocası. İmâm-ı Bâkî hazretleri, İmâm-ı Rabbânî'nin hocası. Kerametleri zahir, büyük evliyâullahtan bir zât. Birisi gelip de; Kerametleri zahir, büyük evliyâullahtan bir zât. Birisi gelip de;

"Size intisap etmek istiyorum, dervişiniz olmak istiyorum; lütfen kabul edin." diye talep edince; "Size intisap etmek istiyorum, dervişiniz olmak istiyorum; lütfen kabul edin." diye talep edince;

"Evladım! Bende bir şey yok. Senin o aradığın cinsten evliyâ, "Evladım! Bende bir şey yok. Senin o aradığın cinsten evliyâ, Allah'ın sevgili kulları nerede ben nerede? Eğer öyle birisini tanıyorsan bana da haber ver, Allah'ın sevgili kulları nerede ben nerede? Eğer öyle birisini tanıyorsan bana da haber ver, beraber gidelim." dermiş. beraber gidelim." dermiş. Tabi mütevazı. Allah'ın sevgili kullarının en bariz vasıflarından birisi tevazudur. Tabi mütevazı.

Allah'ın sevgili kullarının en bariz vasıflarından birisi tevazudur.
Çünkü Allah kibirli olanı sevmez. Kibir tevfîkin perdelenmesine sebep olur.Çünkü Allah kibirli olanı sevmez. Kibir tevfîkin perdelenmesine sebep olur. Allah'ın tevfîki, inayeti kaçar. Allah hepimizi sevdiği huylarla mütehallık eylesin. Allah'ın tevfîki, inayeti kaçar. Allah hepimizi sevdiği huylarla mütehallık eylesin.

-Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım; hava sıcak olduğundan herhalde uzatmamak daha sevimli olacak.- -Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım; hava sıcak olduğundan herhalde uzatmamak daha sevimli olacak.-

Yâ Ebâ Rezin! İnne'l-müslime izâ zara ehahu fi'llâhi şeyyeahû seb'ûne elfe melekin yusallûne Yâ Ebâ Rezin! İnne'l-müslime izâ zara ehahu fi'llâhi şeyyeahû seb'ûne elfe melekin yusallûne aleyhi yekûlûne: Allâhümme innehû vasalehû fîke fe-sılhu. aleyhi yekûlûne: Allâhümme innehû vasalehû fîke fe-sılhu.

Bu hadîs-i şerîfi de hep hatırınızda tutun. Bu hadîs-i şerîfi de hep hatırınızda tutun. Peygamber Efendimiz Ebû Rezîn isimli; Lukayt b. Sabra veya Lakîd b. Peygamber Efendimiz Ebû Rezîn isimli; Lukayt b. Sabra veya Lakîd b. Sabra isimli sahabeye demiş ki.Sabra isimli sahabeye demiş ki. İbn Zeyd el-Ukaylî'nin çocuğu da bize nakletmiş; râvîsi bu. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; İbn Zeyd el-Ukaylî'nin çocuğu da bize nakletmiş; râvîsi bu. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Ey Rezîn'in babası, ey Ebâ Rezîn! Müslüman, bir müslüman kardeşini ziyarete gittiği zaman"Ey Rezîn'in babası, ey Ebâ Rezîn! Müslüman, bir müslüman kardeşini ziyarete gittiği zaman onu yetmiş bin melek takip eder, uğurlar. onu yetmiş bin melek takip eder, uğurlar. Ve; 'Yâ Rabbi! O, senin rızanı kazanmak için bu müslüman kardeşinin ziyaretine gittiği gibiVe; 'Yâ Rabbi! O, senin rızanı kazanmak için bu müslüman kardeşinin ziyaretine gittiği gibi sen de ona teveccüh eyle.sen de ona teveccüh eyle. Sen de onu rahmetine erdir.' diye dua ederler." Sen de onu rahmetine erdir.' diye dua ederler."

Muhterem kardeşlerim! "Uslanalım, akıllanalım." diye her zaman söylüyoruz, her zaman karşımıza çıkıyor.Muhterem kardeşlerim!

"Uslanalım, akıllanalım." diye her zaman söylüyoruz, her zaman karşımıza çıkıyor.
Müslümanın müslümanı sevmesi çok önemlidir.Müslümanın müslümanı sevmesi çok önemlidir. Müslümanın müslümanı ziyaret etmesi çok önemlidir. Müslümanın müslümana ikram etmesi çok önemlidir.Müslümanın müslümanı ziyaret etmesi çok önemlidir. Müslümanın müslümana ikram etmesi çok önemlidir. Müslümanın müslümanı sevmesi, kardeş olması çok önemlidir. Bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Müslümanın müslümanı sevmesi, kardeş olması çok önemlidir. Bunlara çok dikkat etmemiz lazım. Sen buradan sevdiğin bir kardeşini ziyaret etmek için kalkıyorsun bir başka kasabayaSen buradan sevdiğin bir kardeşini ziyaret etmek için kalkıyorsun bir başka kasabaya veya bir başka semte gidiyorsun; yetmiş bin melek sana dua edip duruyor: veya bir başka semte gidiyorsun; yetmiş bin melek sana dua edip duruyor: "Yâ Rabbi! Bu kulunun ziyaret ettiği gibi sen de onu ziyaret et."Yâ Rabbi! Bu kulunun ziyaret ettiği gibi sen de onu ziyaret et. Bu ona bağlandığı gibi sen de ona bağlan, sen de ona teveccüh et yâ Rabbi!"Bu ona bağlandığı gibi sen de ona bağlan, sen de ona teveccüh et yâ Rabbi!" Bu dualar çok büyük hayırlara ermesine vesile oluyor. Bu dualar çok büyük hayırlara ermesine vesile oluyor.

Müslüman, iyi arkadaşlar seçin. Arkadaşlığınızı canlı tutun; ziyaret edin, davet edin. Müslüman, iyi arkadaşlar seçin. Arkadaşlığınızı canlı tutun; ziyaret edin, davet edin. Arkadaşlar birbirleriyle sargın olsunlar, sevgili olsunlar.Arkadaşlar birbirleriyle sargın olsunlar, sevgili olsunlar. Birbirleriyle ziyaretleştikçe, birbirlerini sevdikçeBirbirleriyle ziyaretleştikçe, birbirlerini sevdikçe Allah'ın rahmetine ererler, sevgisine nail olurlar, rızasını bulurlar. Allah'ın rahmetine ererler, sevgisine nail olurlar, rızasını bulurlar. Muhterem kardeşlerim! Bu, tarikat, tasavvuf dediğimiz şeyde de en önemli rükünlerden,Muhterem kardeşlerim! Bu, tarikat, tasavvuf dediğimiz şeyde de en önemli rükünlerden, esaslardan birisi müslümanın müslümanı sevmesidir, kardeş olmasıdır; o prensiptir.esaslardan birisi müslümanın müslümanı sevmesidir, kardeş olmasıdır; o prensiptir. Onun için birbirlerine "kardeş" diyorlar, "ihvan" diyorlar.Onun için birbirlerine "kardeş" diyorlar, "ihvan" diyorlar. Bu ihvanlığa son derece ihtimam eylemeniz lazım.Bu ihvanlığa son derece ihtimam eylemeniz lazım. Allahu Teâlâ hazretleri birbirimizi seven, muhabbetli, sargın, sevgili, saygılı kimseler olmayı,Allahu Teâlâ hazretleri birbirimizi seven, muhabbetli, sargın, sevgili, saygılı kimseler olmayı, sevdiği kullar olmayı bizlere nasip eylesin. sevdiği kullar olmayı bizlere nasip eylesin. Ümmet-i Muhammed'i aziz eylesin. Düşmanlara karşı galip eylesin. Ümmet-i Muhammed'i aziz eylesin. Düşmanlara karşı galip eylesin. Bizleri ve beldelerimizi hıfz eylesin. Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele. Bizleri ve beldelerimizi hıfz eylesin.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2