Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

İman ve Namaz

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

İman ve Namaz

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... İ’lemû eyyühe’l-ihvân...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:Ve bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 193/10 El-îmânü es-salâtü

RE. 193/10 El-îmânü es-salâtü
femen ferağa lehâ kalbehû, femen ferağa lehâ kalbehû, ve hafeza aleyhâ bi-haddihâ ve vaktihâve hafeza aleyhâ bi-haddihâ ve vaktihâ ve sünenihâ, fehüve mü’minün.ve sünenihâ, fehüve mü’minün. Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.
İbnü’n-Neccâr, Ebû Saîd RA’dan rivayet etmiş.

İbnü’n-Neccâr, Ebû Saîd RA’dan rivayet etmiş.
“—Mefhar-i mevcûdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”

“—Mefhar-i mevcûdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”
“—Seyyidü’s-sâdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”
“—Seyyidü’s-sâdât Muhammed Mustafâ râ salevât!”
“—Habîb-i Hüdâ Muhammed Mustafâ râ salevât!
“—Habîb-i Hüdâ Muhammed Mustafâ râ salevât!
Matlub, iman derslerimiz...

Matlub, iman derslerimiz...
İmandan matlub kemâl-i imandır.İmandan matlub kemâl-i imandır. “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” diyen insan,“Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” diyen insan, iman kapısından içeriye girmiş olur.iman kapısından içeriye girmiş olur. Bunun kemâli onun çalışmasına bağlıdır.Bunun kemâli onun çalışmasına bağlıdır. Artık bu imanın kemâle gelmesi için,Artık bu imanın kemâle gelmesi için, o giren insan ne kadar uğraşır, çalışırsa,o giren insan ne kadar uğraşır, çalışırsa, kemâle o kadar muvaffak olur, nasib olur kendisine.kemâle o kadar muvaffak olur, nasib olur kendisine. İman namazdır.

İman namazdır.
Yani namaz, imandandır.Yani namaz, imandandır. Namaz kılmak, imanın icabıdır.Namaz kılmak, imanın icabıdır. Ehl-i iman namazını bırakmaz, ne pahasına olursa olsun…Ehl-i iman namazını bırakmaz, ne pahasına olursa olsun… Onun için namazı çok kolay kılarlar.Onun için namazı çok kolay kılarlar. Mesela insan yolcu olur, su bulamaz, teyemmüm alır.

Mesela insan yolcu olur, su bulamaz, teyemmüm alır.
Hasta olur, ayakta duramaz, namazı oturarak kılar.Hasta olur, ayakta duramaz, namazı oturarak kılar. Oturmağa da gücü yetmezse, yattığı yerde namaz kılar.Oturmağa da gücü yetmezse, yattığı yerde namaz kılar. Kıbleye dönmeye gücü yetmiyorsa, ne tarafa yüzü dönüyorsa o tarafa da kılar.Kıbleye dönmeye gücü yetmiyorsa, ne tarafa yüzü dönüyorsa o tarafa da kılar. Yani namazımızın kılınması için her mâni ortadan kaldırılmıştır.Yani namazımızın kılınması için her mâni ortadan kaldırılmıştır. Sırf namaz kılınsın diye…Sırf namaz kılınsın diye… Meselâ, Allah esirgeye gemi batar, hırsız soyar, çıplak kalır insan.

Meselâ, Allah esirgeye gemi batar, hırsız soyar, çıplak kalır insan.
O çıplak vaziyetinde bile namazını kılacaktır.O çıplak vaziyetinde bile namazını kılacaktır. Oturduğu yerde ayaklarını uzatır, edebini mümkün mertebe kapatır.Oturduğu yerde ayaklarını uzatır, edebini mümkün mertebe kapatır. O halde de namazını kılacaktır.O halde de namazını kılacaktır. Namazdan kurtulmanın hiçbir çaresi yoktur.Namazdan kurtulmanın hiçbir çaresi yoktur. Ancak ölüm hariç…Ancak ölüm hariç… Bu namazı kılarken kalbi mâsivâdan boşaltmak lâzım!

Bu namazı kılarken kalbi mâsivâdan boşaltmak lâzım!
Namazda hudù ve huşû lâzım.Namazda hudù ve huşû lâzım. Bu hudù ve huşû tevini için tarikat diye aramızda geçen bir söz var ya,Bu hudù ve huşû tevini için tarikat diye aramızda geçen bir söz var ya, bu tarikatların çalışmaları, bu kalbin Hak ile oluşunu temin yolundadır.bu tarikatların çalışmaları, bu kalbin Hak ile oluşunu temin yolundadır. Namazdaki bu hudù ve huşûu temin edebilmek için kurulmuştur o tarikatlar…Namazdaki bu hudù ve huşûu temin edebilmek için kurulmuştur o tarikatlar… Tarikatlardan gaye, kalbin Allah ile oluşunu temin edebilmektir.Tarikatlardan gaye, kalbin Allah ile oluşunu temin edebilmektir. Binaen aleyh gönül birçok şeylerle doludur.

Binaen aleyh gönül birçok şeylerle doludur.
Çocukluk devrinden beri mektep devri, iş devri, bütün devirler birbirini takip eder.Çocukluk devrinden beri mektep devri, iş devri, bütün devirler birbirini takip eder. Gönül huzur-u Rabbi’l-àlemîne durduğu vakitte, bu dolularla meşgul olur.Gönül huzur-u Rabbi’l-àlemîne durduğu vakitte, bu dolularla meşgul olur. İşi gücü, meşgalesi neyse, onu namazda meşgul eder.İşi gücü, meşgalesi neyse, onu namazda meşgul eder. Şimdi kalbi nasıl boşaltacağız?

Şimdi kalbi nasıl boşaltacağız?
Testi değil ki, suyunu dökelim de boşalsın.Testi değil ki, suyunu dökelim de boşalsın. Gönül bu… İçeriye bir şey yerleştikten sonra,Gönül bu… İçeriye bir şey yerleştikten sonra, o yerleşen şeyi oradan çıkarmako yerleşen şeyi oradan çıkarmak çok da kolay bir şey değildir.çok da kolay bir şey değildir. Onun için zikrullah bunun en güzel yoludur.Onun için zikrullah bunun en güzel yoludur. Zikrullahla beraber ikinci bir yolunu da halvet koymuşlar.

Zikrullahla beraber ikinci bir yolunu da halvet koymuşlar.
İnsanın muhakkak ya her gün için veyahutİnsanın muhakkak ya her gün için veyahut senede böyle bir ay olsun bir inziva haline çekilip,senede böyle bir ay olsun bir inziva haline çekilip, kendisinin bu içini boşaltmaya çalışması. Testisini boşaltmaya çalışması.kendisinin bu içini boşaltmaya çalışması. Testisini boşaltmaya çalışması. Orada dünya meşgalelerini unutacak, işlerini unutacak.Orada dünya meşgalelerini unutacak, işlerini unutacak. Yalnız Allah ile kalacak, zikrullaha devam ederek,Yalnız Allah ile kalacak, zikrullaha devam ederek, gönlünden bu dünya meşgalelerini gidermeye çalışacak.gönlünden bu dünya meşgalelerini gidermeye çalışacak. Başka türlü bunun imkânını bulamamışlar.Başka türlü bunun imkânını bulamamışlar. Peygamberimiz SAS de buna nümune olmuştur.

Peygamberimiz SAS de buna nümune olmuştur.
O daha peygamberlikten evvelki devirlerinde Hıra mağarasında halvete çekilmiş,O daha peygamberlikten evvelki devirlerinde Hıra mağarasında halvete çekilmiş, peygamberlikten sonraki devirlerinde de bu i’tikafıpeygamberlikten sonraki devirlerinde de bu i’tikafı ve halvet hallerini hiç terk etmemişlerdir.ve halvet hallerini hiç terk etmemişlerdir. Hıra dağındaki o mağarayı görüyor hacı efendilerimiz.

Hıra dağındaki o mağarayı görüyor hacı efendilerimiz.
Dağın üzerinde, dört arşın uzunluğunda,Dağın üzerinde, dört arşın uzunluğunda, üç arşın genişliğinde dağın içerisinde bir mağaradır.üç arşın genişliğinde dağın içerisinde bir mağaradır. Mekke’ye uzaklığı beş mil kadar diyorlar.Mekke’ye uzaklığı beş mil kadar diyorlar. Bir iki saate ancak çıkılıyor oraya…Bir iki saate ancak çıkılıyor oraya… Rasûl-i Ekrem SAS oraya gidiyor, orada yalnız başına kalıyor.Rasûl-i Ekrem SAS oraya gidiyor, orada yalnız başına kalıyor. Çünkü şehirlerde, evlerde insanlar kendilerini ne de olsa gürültüden kurtaramıyorlar.

Çünkü şehirlerde, evlerde insanlar kendilerini ne de olsa gürültüden kurtaramıyorlar.
Orada kimse yok, kuş bile yok.Orada kimse yok, kuş bile yok. Gönül orada Allah’la güzel meşgul olabilir.Gönül orada Allah’la güzel meşgul olabilir. Onun için Rasûl-i Ekrem’in ona ihtiyacı yok.Onun için Rasûl-i Ekrem’in ona ihtiyacı yok. Fakat bize ders olsun, siz bunu böyle yapın diye yapıyor.Fakat bize ders olsun, siz bunu böyle yapın diye yapıyor. Çünkü bir şey daha var.

Çünkü bir şey daha var.
Bir iki halvetle bu iş olmaz, bir iki halvetle bu iş halledilmez.Bir iki halvetle bu iş olmaz, bir iki halvetle bu iş halledilmez. Peygamber SAS itikâfı hiç bırakmamış.Peygamber SAS itikâfı hiç bırakmamış. Halvetten bir nevidir.Halvetten bir nevidir. Ramazan’da hiç olmazsa on gün halktan ayrılmış,Ramazan’da hiç olmazsa on gün halktan ayrılmış, Allah’la meşgul oluyor, bırakıyor işi.Allah’la meşgul oluyor, bırakıyor işi. Onun işi, bizim işlerimize hiç benzemez.

Onun işi, bizim işlerimize hiç benzemez.
İslamin bütün işlerin onun başında…İslamin bütün işlerin onun başında… Öyleyken, o da onları da terk ediyor.Öyleyken, o da onları da terk ediyor. Bizim şunu bunu bahane edişimiz,Bizim şunu bunu bahane edişimiz, hep nefsimizin esiri oluşumuzun alâmetidir.hep nefsimizin esiri oluşumuzun alâmetidir. Binâen aleyh namaza durduğumuz vakitte,Binâen aleyh namaza durduğumuz vakitte, bizi Hak ile meşgul edebilecek hali kesb edebilmek için,bizi Hak ile meşgul edebilecek hali kesb edebilmek için, bu gibi halvetlere devam etmenin lüzumunu bahseder ki,bu gibi halvetlere devam etmenin lüzumunu bahseder ki, kalbin temizlensin, boşalsın!kalbin temizlensin, boşalsın! Çünkü kap doluyken ikinci bir şey koyabilir misin onun içine?Çünkü kap doluyken ikinci bir şey koyabilir misin onun içine? Koyamazsın, dolu çünkü.Koyamazsın, dolu çünkü. Ne zaman ki boşaltırsın, boşalttığın nisbette koyabilirsin.Ne zaman ki boşaltırsın, boşalttığın nisbette koyabilirsin. Mesela bir kaptan yüz gram boşlatırsan,Mesela bir kaptan yüz gram boşlatırsan, ancak onun içine yüz gramlık bir şey girer.ancak onun içine yüz gramlık bir şey girer. İki yüz gram koysan, dökülür dışarıya.İki yüz gram koysan, dökülür dışarıya. Binâen aleyh huzur-u rabbu’l-alemine duruyoruz, kalplerimiz dolu.

Binâen aleyh huzur-u rabbu’l-alemine duruyoruz, kalplerimiz dolu.
Ne ile? İşlerimizle, meşguliyetlerimizle, evimizle…Ne ile? İşlerimizle, meşguliyetlerimizle, evimizle… Dünyanın bin bir çeşit işleri.Dünyanın bin bir çeşit işleri. E bu işleri nasıl atacaksın kalbinden, imkânı var mı?E bu işleri nasıl atacaksın kalbinden, imkânı var mı? Hele Allah esirgesin en korkuncu onun bir de içeride yerleşmesi var.Hele Allah esirgesin en korkuncu onun bir de içeride yerleşmesi var. Gönülde yerleşti miydi bu hatıra,Gönülde yerleşti miydi bu hatıra, onu çıkarıp atabilmek için çok büyük fedakârlık lazım.onu çıkarıp atabilmek için çok büyük fedakârlık lazım. Bunun da misalleri de var mesela.

Bunun da misalleri de var mesela.
Bazı maddeler vardır ki kabın içerisine pas yapar ve bulaşır.Bazı maddeler vardır ki kabın içerisine pas yapar ve bulaşır. Yıkasanız da artık kolay kolay çıkartamazsınız onu.Yıkasanız da artık kolay kolay çıkartamazsınız onu. Çünkü bulaşmış ve paslaşmış, fena bir halde.Çünkü bulaşmış ve paslaşmış, fena bir halde. Atmaktan başka çaresi yok.Atmaktan başka çaresi yok. Binâen aleyh gönül böyle havatır ile dolduğu zaman,Binâen aleyh gönül böyle havatır ile dolduğu zaman, artık işe yaramaz bir hale gelirse, maazallah o artık onun ölümü sayılıyor.artık işe yaramaz bir hale gelirse, maazallah o artık onun ölümü sayılıyor. Artık kendisi yaşamış, kıymeti yok.Artık kendisi yaşamış, kıymeti yok. Çünkü gönül ölmüş.Çünkü gönül ölmüş. Gönül öldükten sonraki hayat, hayattan da değildir.Gönül öldükten sonraki hayat, hayattan da değildir. O hayat umumi, bütün mahlûkta olan bir hayattır ki kıymetsizdir.O hayat umumi, bütün mahlûkta olan bir hayattır ki kıymetsizdir. Hatta şunu dün okudum, çok dikkatimi çekti. Diyor ki:

Hatta şunu dün okudum, çok dikkatimi çekti. Diyor ki:
“—Sen Allah-u Teàlâ’yı zikredebiliyorsan,

“—Sen Allah-u Teàlâ’yı zikredebiliyorsan,
fakat senin zikrin Allah-u Teàlâ’nın rızasına muvafık olmuyorsa;fakat senin zikrin Allah-u Teàlâ’nın rızasına muvafık olmuyorsa; yani Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygun ef’alin,yani Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygun ef’alin, a’malin, harekâtın, sözlerin uygun değilse,a’malin, harekâtın, sözlerin uygun değilse, sen zâkir değilsin!” diyor. sen zâkir değilsin!” diyor. Zâkir olan insanın mutlaka sözü, özü, içi, dışı hep Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygun olacak.

Zâkir olan insanın mutlaka sözü, özü, içi, dışı hep Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygun olacak.
Zâkirin, dervişin de en büyük gayesi kendisini kontrol altında tutabilmek.Zâkirin, dervişin de en büyük gayesi kendisini kontrol altında tutabilmek. Kendini kontrol altında tutabiliyor musun?Kendini kontrol altında tutabiliyor musun? Benim sözün, özüm, dışım, içimBenim sözün, özüm, dışım, içim acaba Allah-u Teàlâ’nın rızasına uyuyor mu, uymuyor mu?acaba Allah-u Teàlâ’nın rızasına uyuyor mu, uymuyor mu? Elimizde terazimiz var.Elimizde terazimiz var. İslâmın akaitlerine uyuyorsa ne mutlu.İslâmın akaitlerine uyuyorsa ne mutlu. Uymuyorsa sen zâkir değilsin, adını değiştirmek lazım.Uymuyorsa sen zâkir değilsin, adını değiştirmek lazım. Çünkü şu gördüğümüz kâinat var ya,

Çünkü şu gördüğümüz kâinat var ya,
bu kâinattaki her mevcudat Allah der.bu kâinattaki her mevcudat Allah der. Her mevcudatın Allah deyişi var.Her mevcudatın Allah deyişi var. Her mevcudat, taşı, toprağı, ağacı, yeri, göğü;Her mevcudat, taşı, toprağı, ağacı, yeri, göğü; hepsi Allah-u Teàlâ’yı tesbih ederler.hepsi Allah-u Teàlâ’yı tesbih ederler. Kendi dilleriyle, kendi halleriyle.Kendi dilleriyle, kendi halleriyle. Sen de onların içerisine katılırsın.Sen de onların içerisine katılırsın. O hayvanatın zikri gibi zikirden ibaret olur seninki de.O hayvanatın zikri gibi zikirden ibaret olur seninki de. Müslümanlıktaki kemale götürecek zikir değil,Müslümanlıktaki kemale götürecek zikir değil, bütün mevcudatın yaptığı bir zikir gibi sen de o zâkirlerin içerisine dahil olursun.bütün mevcudatın yaptığı bir zikir gibi sen de o zâkirlerin içerisine dahil olursun. Bu da hayvanların zikri gibidir.Bu da hayvanların zikri gibidir. Senin zikrin öyle zikir olacak ki,

Senin zikrin öyle zikir olacak ki,
seni Allah-u Teàlâ’nın rızasının haricinde hareket ettirmeyecek.seni Allah-u Teàlâ’nın rızasının haricinde hareket ettirmeyecek. İşte o el-îmânü es- salâh deyişi, imanın namaz oluşu,İşte o el-îmânü es- salâh deyişi, imanın namaz oluşu, namaza da bizim duruşumuz;namaza da bizim duruşumuz; bizi melekiyet haline getirmesi lazım!bizi melekiyet haline getirmesi lazım! Allah-u Teàlâ’nın rızasının haricinde ağzımızdan söz çıkmayacak.

Allah-u Teàlâ’nın rızasının haricinde ağzımızdan söz çıkmayacak.
Yalan bir kere hiç olmaz.Yalan bir kere hiç olmaz. Müslümanın ağzından yalan kat’iyyen çıkmaz.Müslümanın ağzından yalan kat’iyyen çıkmaz. Nasıl oluyor da müslüman üç kuruş için, beş kuruş için mütemadiyen yalan söylüyor! Olmaz.Nasıl oluyor da müslüman üç kuruş için, beş kuruş için mütemadiyen yalan söylüyor! Olmaz. Müslümanda hile olmaz, hıyanet olmaz, kötülük olmaz.Müslümanda hile olmaz, hıyanet olmaz, kötülük olmaz. Olmayınca bunlar ne kafada, ne gönülde yer alamaz.Olmayınca bunlar ne kafada, ne gönülde yer alamaz. Yer alamayınca huzuru rabbülàlemîne durunca,Yer alamayınca huzuru rabbülàlemîne durunca, “Allahu ekber!” dediği vakitte kendinden geçer.“Allahu ekber!” dediği vakitte kendinden geçer. Nasıl?Nasıl? Bir adamcağızın güzel bir Arap atı varmış, kıymetli.

Bir adamcağızın güzel bir Arap atı varmış, kıymetli.
Atını yanı başına şöyle bağlamış.Atını yanı başına şöyle bağlamış. Namaza durmuş.Namaza durmuş. Hırsız da gelmiş, bu namazdayken atı sökmüş gidiyor.Hırsız da gelmiş, bu namazdayken atı sökmüş gidiyor. Adamın tüyü bile kımıldamamış.Adamın tüyü bile kımıldamamış. Namazdan çıktıktan sonra:Namazdan çıktıktan sonra: “—Atın gitti de sen hala namazdasın!

“—Atın gitti de sen hala namazdasın!
Bozmaya cevaz var, sen niçin bozmadın?” demişler.Bozmaya cevaz var, sen niçin bozmadın?” demişler. “—Ben kendimden geçmiş, Allah’ın huzurundayken,
“—Ben kendimden geçmiş, Allah’ın huzurundayken,
o atın ne kıymeti var benim dünyamda?o atın ne kıymeti var benim dünyamda? Ben kimin yanındayım şimdi?Ben kimin yanındayım şimdi? O zat-ı celle ve alanın huzurunda atımla meşgul olacağım,O zat-ı celle ve alanın huzurunda atımla meşgul olacağım, onu bozacağım da atımın arkasından koşacağım ha!” demiş.onu bozacağım da atımın arkasından koşacağım ha!” demiş. Allaaah! Böyle namazlar nasib etsin bize Cenâb-ı Hak…

Allaaah! Böyle namazlar nasib etsin bize Cenâb-ı Hak…
Bu imanın verdiği bir kuvvet.

Bu imanın verdiği bir kuvvet.
Bir de çoban meselesi değil mi?Bir de çoban meselesi değil mi? Çoban hiçbir şey görmemiş.Çoban hiçbir şey görmemiş. Mektep bilmiyor, medrese bilmiyor, okuması yok, bir şeysi yok.Mektep bilmiyor, medrese bilmiyor, okuması yok, bir şeysi yok. Nasıl büyüklerden bazıları uğramışlar, demişler ki:Nasıl büyüklerden bazıları uğramışlar, demişler ki: “—Çoban efendi, acıktık. Bize bir koyun ver!”

“—Çoban efendi, acıktık. Bize bir koyun ver!”
“—Veremem ki, benim değil koyunlar!” demiş.
“—Veremem ki, benim değil koyunlar!” demiş.
“—Canım, efendine bir şey söyleyiverirsin.
“—Canım, efendine bir şey söyleyiverirsin.
Kurt yedi dersin, kaybettik dersin.”Kurt yedi dersin, kaybettik dersin.” “—Efendiyi kandırmak kolay ama
“—Efendiyi kandırmak kolay ama
ya Allah’ı ne yapalım?” demiş.ya Allah’ı ne yapalım?” demiş. Şu imana bak.

Şu imana bak.
İş bilgide değil efendi.İş bilgide değil efendi. Senin dünyan kadar bilgin olmuş.Senin dünyan kadar bilgin olmuş. Bu iman olmadıktan sonra ne yapalım o bilgiyi?Bu iman olmadıktan sonra ne yapalım o bilgiyi? O bilgi seni yoldan şaşırtır, çeşit çeşit dertlere, kaygılara sokar, hiçbir şeye yaramaz.O bilgi seni yoldan şaşırtır, çeşit çeşit dertlere, kaygılara sokar, hiçbir şeye yaramaz. Bize lazım olan şu köklü iman.Bize lazım olan şu köklü iman. Onun için el-îmânü es-salâh,

Onun için el-îmânü es-salâh,
o çobanın kıldığı namaz, nasıl kılıyormuş?o çobanın kıldığı namaz, nasıl kılıyormuş? Bilmiyor okumasını, yatıp kalkıyor.Bilmiyor okumasını, yatıp kalkıyor. Hızır gelmiş, demiş öyle olmaz ya hu?Hızır gelmiş, demiş öyle olmaz ya hu? Bak namaz böyle kılınacak.Bak namaz böyle kılınacak. Şunu okuyacaksın, bunu okuyacaksın.Şunu okuyacaksın, bunu okuyacaksın. Peki demiş. Fakat tabii öğrenmesi zor.Peki demiş. Fakat tabii öğrenmesi zor. Namaza durmuş, kılarken unutmuş, şaşırmış öğrendiklerini.Namaza durmuş, kılarken unutmuş, şaşırmış öğrendiklerini. Bakmış Hızır suda gidiyor.Bakmış Hızır suda gidiyor. Denizin üzerinde gidiyor, koşmuş arkasından bu da geliyor.Denizin üzerinde gidiyor, koşmuş arkasından bu da geliyor. Gölü yahut denizi geçiyor.Gölü yahut denizi geçiyor. Bakmış Hızır arkasından çoban geliyori, demiş:Bakmış Hızır arkasından çoban geliyori, demiş: “—Bildiğin gibi kıl, bildiğin gibi kıl!”

“—Bildiğin gibi kıl, bildiğin gibi kıl!”
Gönül Allah ile, maksat gönlü Allah’a vermek.

Gönül Allah ile, maksat gönlü Allah’a vermek.
Gönlünü Allah’a vermedikten sonra, kaç tane kıraat okusan,Gönlünü Allah’a vermedikten sonra, kaç tane kıraat okusan, kaç çeşit talim yapsan, ağızda değil ki, gönülde iş.kaç çeşit talim yapsan, ağızda değil ki, gönülde iş. Kıraati pek güzel ama gönlü nerelerde dolaşıyor.Kıraati pek güzel ama gönlü nerelerde dolaşıyor. Onun için iman dediğin vakitte

Onun için iman dediğin vakitte
bu imanı ele geçirebilmek için tarikatları ihdas etmişler.bu imanı ele geçirebilmek için tarikatları ihdas etmişler. O tarikatlardaki yegane gaye, bütün tarikatlar birdir.O tarikatlardaki yegane gaye, bütün tarikatlar birdir. Bütün tarikatların aklı bir çeşit.Bütün tarikatların aklı bir çeşit. Kırk elli çeşit belki tarikat vardır.Kırk elli çeşit belki tarikat vardır. Hepsinin gayesi birdir. Nedir?Hepsinin gayesi birdir. Nedir? Hepsi Allah-u Teàlâ’nın rızasını kazanmak ister.Hepsi Allah-u Teàlâ’nın rızasını kazanmak ister. Allah-u Teàlâ’nın rızasıdır maksud.Allah-u Teàlâ’nın rızasıdır maksud. Ama o Allah der, öteki Lâ ilahe illa’llah der,Ama o Allah der, öteki Lâ ilahe illa’llah der, öteki Hay der, öteki Kayyum der,öteki Hay der, öteki Kayyum der, öteki namaz, öteki Kur’an, ötesi sadaka…öteki namaz, öteki Kur’an, ötesi sadaka… Çeşit çeşit yollar.Çeşit çeşit yollar. Yollar ayrı ama gaye bir.Yollar ayrı ama gaye bir. Gaye Allah-u Teàlâ’nın rızası.Gaye Allah-u Teàlâ’nın rızası. Binâen aleyh derviş ol, müslüman ol, ne olursan ol.

Binâen aleyh derviş ol, müslüman ol, ne olursan ol.
Gaye kendini kontrol edip, harekâtını kontrol edip;Gaye kendini kontrol edip, harekâtını kontrol edip; Ben Allah-u Teàlâ’nın rızası üzerinde miyim, yoksa değil miyim?Ben Allah-u Teàlâ’nın rızası üzerinde miyim, yoksa değil miyim? Bunu yapabildiğin gün, en bahtiyar insansın!Bunu yapabildiğin gün, en bahtiyar insansın! Onun için kalbi boşaltıp, iyi şeylerle doldurmanınOnun için kalbi boşaltıp, iyi şeylerle doldurmanın en kolay yolunu da halvetlerde bulmuşlar.en kolay yolunu da halvetlerde bulmuşlar. Tabii herkesin hali filan buna müsait değil ama

Tabii herkesin hali filan buna müsait değil ama
insan hiç olmazsa yirmi dört saatten bir saatini ayırır.insan hiç olmazsa yirmi dört saatten bir saatini ayırır. Kendini bir hesaba çeker.Kendini bir hesaba çeker. O günkü muamelatını gözünün önünden bir geçirir:O günkü muamelatını gözünün önünden bir geçirir: “—Bunların hangisinde hayır var, hangisinde yok?

“—Bunların hangisinde hayır var, hangisinde yok?
Hangisi Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygundu, hangisi değildi?”Hangisi Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygundu, hangisi değildi?” Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygun olanlar için

Allah-u Teàlâ’nın rızasına uygun olanlar için
şükreder, “Elhamdülillâh yâ Rabbi! Bugün beni güzel, hayırlı yolda bulundurdun.” der.şükreder, “Elhamdülillâh yâ Rabbi! Bugün beni güzel, hayırlı yolda bulundurdun.” der. Yok, baktı ki kötü yollarda, fena işlerde bulunmuş:

Yok, baktı ki kötü yollarda, fena işlerde bulunmuş:
“—Yâ Rabbi, tevbeler tevbesi.

“—Yâ Rabbi, tevbeler tevbesi.
Bir daha bunu bana işletme, gösterme, yaptırtma!”Bir daha bunu bana işletme, gösterme, yaptırtma!” diyerek tevbe ve istiğfar ile onun ıslahına ve telafisine çalışır.diyerek tevbe ve istiğfar ile onun ıslahına ve telafisine çalışır. Hiç olmazsa geceden geceye, bir saatini buna ayırır.Hiç olmazsa geceden geceye, bir saatini buna ayırır. Onun için Rasûl-i Ekrem SAS’e teheccüd farz idi.

Onun için Rasûl-i Ekrem SAS’e teheccüd farz idi.
Farz oluşunun sebebi, herkes uykuda, ses seda kesilmiş, gürültü yok.Farz oluşunun sebebi, herkes uykuda, ses seda kesilmiş, gürültü yok. Herkes uyku aleminde…Herkes uyku aleminde… Sen o zaman kalkacaksın, Rabbü’l- àlemîn’in divanına duracak, münacaatta bulunacaksın.Sen o zaman kalkacaksın, Rabbü’l- àlemîn’in divanına duracak, münacaatta bulunacaksın. Biri bize tevâzu gösterirse,

Biri bize tevâzu gösterirse,
elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışırız.elimizden gelen her şeyi yapmaya çalışırız. Allah-u Teàlâ’nın divanına böyle gece herkes uyurken durmuş, boynunu bükmüş:Allah-u Teàlâ’nın divanına böyle gece herkes uyurken durmuş, boynunu bükmüş: “—Kara yüzümle, boş elimle senin divanına geldim yâ Rabbi!” diyor,

“—Kara yüzümle, boş elimle senin divanına geldim yâ Rabbi!” diyor,
ve onun emirlerini yapıyor.ve onun emirlerini yapıyor. O kuluna Allah-u Teàlâ’nın lütfunun, ihsanının acaba hududu var mıdır?O kuluna Allah-u Teàlâ’nın lütfunun, ihsanının acaba hududu var mıdır? Onun için gerek böyle bir saat ve gerek Ramazan’dan Ramazan’a bir ay…

Onun için gerek böyle bir saat ve gerek Ramazan’dan Ramazan’a bir ay…
Herkes bir ay izin alıyor.

Herkes bir ay izin alıyor.
İş sahibi de memur da. Ne olacak?İş sahibi de memur da. Ne olacak? “—Hiç olmazsa bir ay, on beş gün istirahat edeyim!” diyor.

“—Hiç olmazsa bir ay, on beş gün istirahat edeyim!” diyor.
Nereye gideceksin? Filan yerdeki hava çok güzel, filan yerdeki daha iyi.

Nereye gideceksin? Filan yerdeki hava çok güzel, filan yerdeki daha iyi.
Bir gidiyoruz, orada bir nefes alıyoruz, dinlendiriyoruz kendimizi…Bir gidiyoruz, orada bir nefes alıyoruz, dinlendiriyoruz kendimizi… Sen kafanı dinlendirmişsin, vücudunu dinlendirmişsin ne fayda?

Sen kafanı dinlendirmişsin, vücudunu dinlendirmişsin ne fayda?
Sen asıl gönlünü dinlendir.Sen asıl gönlünü dinlendir. Gönlünü Allah’a ver, on beş gün gönlün nurlansın, parlasın.Gönlünü Allah’a ver, on beş gün gönlün nurlansın, parlasın. Ondan sonraki bir sene zarfında o nur ile işini görürsün.Ondan sonraki bir sene zarfında o nur ile işini görürsün. Onun için bunu şöyle demişler:Onun için bunu şöyle demişler: “—Halvet bir hastanedir.

“—Halvet bir hastanedir.
İnsan hastaneye ölmek için girmez ki.İnsan hastaneye ölmek için girmez ki. Hastaneye gidip, tedavi olup, daha sıhhatli olarak dışarıya çıkıp işini görmek,Hastaneye gidip, tedavi olup, daha sıhhatli olarak dışarıya çıkıp işini görmek, kardeşlerine daha menfaatli olabilmek için bir hastaneye girmek mecburiyetindedir insan.kardeşlerine daha menfaatli olabilmek için bir hastaneye girmek mecburiyetindedir insan. Girer, fakat çıkınca oh o hastalığı gitmiş,Girer, fakat çıkınca oh o hastalığı gitmiş, sağlam bir vücuda sahip, güzel iş yapar.sağlam bir vücuda sahip, güzel iş yapar. Bu halvetler de tıpkı bunun gibidir.

Bu halvetler de tıpkı bunun gibidir.
İnsanın manen kafası yoruluyor,İnsanın manen kafası yoruluyor, gönlü yoruluyor, birçok münasebetli şeylerle içi dolu, dışı dolu.gönlü yoruluyor, birçok münasebetli şeylerle içi dolu, dışı dolu. Hakkın divanına duruyor, hiçbir faydası yok.Hakkın divanına duruyor, hiçbir faydası yok. Yatıp kalkıp gidiyoruz.Yatıp kalkıp gidiyoruz. Ruh yok yani.Ruh yok yani. Ruhsuz bir ibadet yapıyoruz.Ruhsuz bir ibadet yapıyoruz. Bu ruh ancak böyle halvetlerle temin edilebilir.Bu ruh ancak böyle halvetlerle temin edilebilir. Allah kusurumuzu affetsin de namazda kalbini boşaltarak,

Allah kusurumuzu affetsin de namazda kalbini boşaltarak,
kim kalbini Allah’a verebilirse….kim kalbini Allah’a verebilirse…. Çünkü namazda Allah ile ne kadar olabildiysen,Çünkü namazda Allah ile ne kadar olabildiysen, o kadar sevap alacaksın.o kadar sevap alacaksın. İki kişi namaz kılar.

İki kişi namaz kılar.
Aynı Elham’ı okurlar, aynı İhlâs’ı okurlar, aynı rükûu, aynı secdeleri yaparlar;Aynı Elham’ı okurlar, aynı İhlâs’ı okurlar, aynı rükûu, aynı secdeleri yaparlar; fakat birisinin sevabı dağlar kadardır, birininki de kullar kadardır.fakat birisinin sevabı dağlar kadardır, birininki de kullar kadardır. Niçin? Gönlü kimin Allah ile olabildiyse, onun sevabı daha çoktur.

Niçin? Gönlü kimin Allah ile olabildiyse, onun sevabı daha çoktur.
Ama gönül şurada gezer, burada gezer,Ama gönül şurada gezer, burada gezer, Allahu ekber der, selam verir çıkar namazdan.Allahu ekber der, selam verir çıkar namazdan. Bu namaz namazdır, borçtan sakıt oldu ama maksat hasıl olmadı.Bu namaz namazdır, borçtan sakıt oldu ama maksat hasıl olmadı. Maksat, gönlün Allah ile oluşu idi.Maksat, gönlün Allah ile oluşu idi. Bunu da yapamadık.Bunu da yapamadık. Onun için havatırları reddetmek gerekir.

Onun için havatırları reddetmek gerekir.
Havatırı nasıl reddedeceksin?Havatırı nasıl reddedeceksin? Bir dere su geliyor.Bir dere su geliyor. Önüne bir bend yaparsın, kaparsın.Önüne bir bend yaparsın, kaparsın. Onu reddetmek kolay.Onu reddetmek kolay. Bir yabancı gelecek; kapıyı kaparsın, sokmazsın, giremez içeriye.Bir yabancı gelecek; kapıyı kaparsın, sokmazsın, giremez içeriye. Fakat bu gelen havatırı nasıl önleyeceksin?Fakat bu gelen havatırı nasıl önleyeceksin? Bu her taraftan böyle hücum eder insana...Bu her taraftan böyle hücum eder insana... Beş tane havatırı var insanın.

Beş tane havatırı var insanın.
Bir kere kâfir düşmanı var, münafık düşmanı var, hasetçi düşmanı var…Bir kere kâfir düşmanı var, münafık düşmanı var, hasetçi düşmanı var… Konudan, komşudan, çoluktan, çocuktan, karıdan, kızdan fitneler var...Konudan, komşudan, çoluktan, çocuktan, karıdan, kızdan fitneler var... Bunların hepsi bu adamcağızın kafası içerisinde doluyor.Bunların hepsi bu adamcağızın kafası içerisinde doluyor. Oraya koyuyor olmuyor, buraya koyuyor olmuyor.Oraya koyuyor olmuyor, buraya koyuyor olmuyor. “—Hadi maaşım şu kadar artsın, ben nasıl ibadet edeceğim.”

“—Hadi maaşım şu kadar artsın, ben nasıl ibadet edeceğim.”
Onun on misli de artsa, yüz misli de artsa, kazancın da öyle ne kadar artarsa,

Onun on misli de artsa, yüz misli de artsa, kazancın da öyle ne kadar artarsa,
kafadaki meşguliyet de o nisbette artar.kafadaki meşguliyet de o nisbette artar. Maksat kafaları boşaltabilmek, onu Hakk’a verebilmek.Maksat kafaları boşaltabilmek, onu Hakk’a verebilmek. Onun için o havatırın def’i, herhalde insanın kendini kontrolüne bağlıdır.Onun için o havatırın def’i, herhalde insanın kendini kontrolüne bağlıdır. Bir kere Rasûl-i Ekrem SAS Hazretleri kat’iyyen çok fazla konuşmazdı.

Bir kere Rasûl-i Ekrem SAS Hazretleri kat’iyyen çok fazla konuşmazdı.
Bu konuşma denilen sözün önüne geçmek lazım evvela.Bu konuşma denilen sözün önüne geçmek lazım evvela. Sonra insanlarla ihtilat mecburiyeti var.Sonra insanlarla ihtilat mecburiyeti var. Birbirimizle muaşeret denilen mecburiyetimiz var.Birbirimizle muaşeret denilen mecburiyetimiz var. Alışverişimiz var, yiyeceğimiz içeceğimiz var, her şeyimiz var.Alışverişimiz var, yiyeceğimiz içeceğimiz var, her şeyimiz var. Bunun için birbirlerimizle konuşmak, görüşmek mecburiyetindeyiz.Bunun için birbirlerimizle konuşmak, görüşmek mecburiyetindeyiz. Bu konuşup, görüştüğümüz insanların hali sâridir, bulaşıcıdır.

Bu konuşup, görüştüğümüz insanların hali sâridir, bulaşıcıdır.
Hastalıklar insanlara nasıl bulaşır.Hastalıklar insanlara nasıl bulaşır. Mesela bir veremlinin yanına gitmeye korkuyoruz.Mesela bir veremlinin yanına gitmeye korkuyoruz. “—Neden?”

“—Neden?”
“—Bulaşır diyorlar Hocaefendi!”
“—Bulaşır diyorlar Hocaefendi!”
“—Vebalılara?”
“—Vebalılara?”
“—Aman, sakın ha oraya sokulma!” diyorlar.
“—Aman, sakın ha oraya sokulma!” diyorlar.
Bu hastalıklar geçiyor da huylar geçmeyecek mi?

Bu hastalıklar geçiyor da huylar geçmeyecek mi?
O görüştüğün adamların huyları,O görüştüğün adamların huyları, ahlâkları hiç farkına varmadan sana da geçer.ahlâkları hiç farkına varmadan sana da geçer. Öyleyse görüşüp konuşacağın adamları da iyi seçmek lazım.Öyleyse görüşüp konuşacağın adamları da iyi seçmek lazım. “—E mecburiyet…”

“—E mecburiyet…”
Mecburiyetse, mecburiyet kadar konuşmak lazım.

Mecburiyetse, mecburiyet kadar konuşmak lazım.
Asıl maksat bu gönlü temiz tutabilmektir.Asıl maksat bu gönlü temiz tutabilmektir. Gönlü bulandırdıktan sonra, bozduktan sonra ne yaparsan yap artık.Gönlü bulandırdıktan sonra, bozduktan sonra ne yaparsan yap artık. Havatırın def’iyle beraber huzur ve huşuu da celbetmenin lâzım olduğunu,

Havatırın def’iyle beraber huzur ve huşuu da celbetmenin lâzım olduğunu,
Cenâb-ı Hak Kur’an-ı azîmü’ş-şan’da bizlere bildiriyor:Cenâb-ı Hak Kur’an-ı azîmü’ş-şan’da bizlere bildiriyor: Kad efleha’l-mü’minûne.

Kad efleha’l-mü’minûne.
Ellezînehüm fi salâtihim hàşiùn.Ellezînehüm fi salâtihim hàşiùn. Buna Allah-u Teàlâ hepimizi muvaffak kılsın.

Buna Allah-u Teàlâ hepimizi muvaffak kılsın.
Bunun için de bizim çalışmalarımıza kolaylıklar versin…Bunun için de bizim çalışmalarımıza kolaylıklar versin… Şimdi ikinci kısım, yine imandan bahsederken:

Şimdi ikinci kısım, yine imandan bahsederken:
RE. 193/13 El-imânü selâse miete ve selâsüne şerîaten ...

RE. 193/13 El-imânü selâse miete ve selâsüne şerîaten ...
Üç yüz otuz tane şeriat vardır.

Üç yüz otuz tane şeriat vardır.
Namazdaki erkânlar, oruçtaki erkânlar, diğer feraizlerdeki erkânlar…Namazdaki erkânlar, oruçtaki erkânlar, diğer feraizlerdeki erkânlar… Bunların toplamı üç yüz otuza varıyormuş.Bunların toplamı üç yüz otuza varıyormuş. Bunların hepsine riayet etmek vazifemizin içinde geliyor.Bunların hepsine riayet etmek vazifemizin içinde geliyor. Burada da şimdi diyor ki:Burada da şimdi diyor ki: RE. 193/14 El-îmânü bid’un ve seb’ùne şu’beten ...

RE. 193/14 El-îmânü bid’un ve seb’ùne şu’beten ...
“İman, yetmiş küsür şubedir.”“İman, yetmiş küsür şubedir.” Vücudumuz gibi meselâ:

Vücudumuz gibi meselâ:
El var, ayak var, göz var, kulak var, mide var, ciğer var, şu var, bu var.El var, ayak var, göz var, kulak var, mide var, ciğer var, şu var, bu var. Birçok teferruat var.Birçok teferruat var. Fakat bunların mecmuu insan oluyor.Fakat bunların mecmuu insan oluyor. Bunlardan bir tanesini çekip alsak, gözünü alsak.

Bunlardan bir tanesini çekip alsak, gözünü alsak.
Gene insandır ama gözsüzdür.Gene insandır ama gözsüzdür. Kulağını alsak? E insandır ama kulaksızdır.Kulağını alsak? E insandır ama kulaksızdır. E ciğerini alsak?E ciğerini alsak? Yaşayamaz o zaman. Kalbini alsak? Yaşayamaz o zaman…Yaşayamaz o zaman. Kalbini alsak? Yaşayamaz o zaman… Şimdi bu iç esaslara göre, iman yetmiş küsür bölümdür.

Şimdi bu iç esaslara göre, iman yetmiş küsür bölümdür.
Bunlardan bazısının alınmasıyla eksiklik hasıl olur,Bunlardan bazısının alınmasıyla eksiklik hasıl olur, bazısının alınmasıyla da ölüm hasıl olur.bazısının alınmasıyla da ölüm hasıl olur. Nasıl insanın kalbi, ciğerleri alınırsa ölüm hasıl oluyor.Nasıl insanın kalbi, ciğerleri alınırsa ölüm hasıl oluyor. Bu yetmiş küsürden böyle esaslar alınınca ölüm hasıl oluyor.Bu yetmiş küsürden böyle esaslar alınınca ölüm hasıl oluyor. Lâ ilâhe illa’llah’ı alsan ölüm olur, ölümü mucibdir.Lâ ilâhe illa’llah’ı alsan ölüm olur, ölümü mucibdir. Yolda, insanlara eza veren bir taşı,

Yolda, insanlara eza veren bir taşı,
bir pisliği kaldırmak da imandandır.bir pisliği kaldırmak da imandandır. Onu yapamazsan, o imanın mesela eli kesilmiş çolağa benzer,Onu yapamazsan, o imanın mesela eli kesilmiş çolağa benzer, ayağı kesilmiş topala benzer.ayağı kesilmiş topala benzer. Gene insandır, iş yapar ama eksiktir.Gene insandır, iş yapar ama eksiktir. Bu da bir eksikliktir imanda…Bu da bir eksikliktir imanda… Bunların tamamını yapabilenlere ehl-i kemâl diyorlar işte.

Bunların tamamını yapabilenlere ehl-i kemâl diyorlar işte.
İmandaki kemâl, bu yetmiş küsür a’mâl ki,İmandaki kemâl, bu yetmiş küsür a’mâl ki, ahlâklardır bunlar, imanın ahlâklarıdır.ahlâklardır bunlar, imanın ahlâklarıdır. Bu ahlâkları kendisinde ekseriyetle toplayabilenlere ehl-i kemâl derler.Bu ahlâkları kendisinde ekseriyetle toplayabilenlere ehl-i kemâl derler. Tamamını toplayan Peygamber SAS ve diğer peygamberlerdir.

Tamamını toplayan Peygamber SAS ve diğer peygamberlerdir.
Gene kutub denilen, aktab denilen, gavs denilen büyüklerde deGene kutub denilen, aktab denilen, gavs denilen büyüklerde de bunların hemen tamamı, belki ekseriyeti vardır.bunların hemen tamamı, belki ekseriyeti vardır. Bizim gibilerde eksik olduğu nisbette imanı eksiktir.Bizim gibilerde eksik olduğu nisbette imanı eksiktir. Çokluğu nisbetinde de imanında kemâl vardır demektir.Çokluğu nisbetinde de imanında kemâl vardır demektir. Şurada bir hadis geçti.

Şurada bir hadis geçti.
Onu okumadan geçmiştim.Onu okumadan geçmiştim. RE. 192/10 El-îmânü kayyede’l-fetke, lâ yeftikü mü’minün.

RE. 192/10 El-îmânü kayyede’l-fetke, lâ yeftikü mü’minün.
“İman bir kayıddır, bir bağdır.”

“İman bir kayıddır, bir bağdır.”
Geçenki dersimizde el-îmânü ... dedi.Geçenki dersimizde el-îmânü ... dedi. İman, insanların günah işlemelerine manidir, engeldir.

İman, insanların günah işlemelerine manidir, engeldir.
İman adamı yakalar, tutar, ‘Yapma bunu!’ der,İman adamı yakalar, tutar, ‘Yapma bunu!’ der, “Günah!” der. “Sen Allah’tan korkmuyor musun?” der.“Günah!” der. “Sen Allah’tan korkmuyor musun?” der. Sana onu yaptırmaz.Sana onu yaptırmaz. Yaptırmayan imandır.Yaptırmayan imandır. Öyle iman ki manidir.Öyle iman ki manidir. Kuvvetli iman, yaptırmıyor sana fenalığı…Kuvvetli iman, yaptırmıyor sana fenalığı… Demek ki fenalıkları işlemeye iman manidir.Demek ki fenalıkları işlemeye iman manidir. Bu da iman kaydıdır.Bu da iman kaydıdır. Kayıd demek, bağ.

Kayıd demek, bağ.
Hayvanların ayaklarını bağladıkları şeyler vardır ki hayvan kaçamaz onunla,Hayvanların ayaklarını bağladıkları şeyler vardır ki hayvan kaçamaz onunla, bağladın mıydı artık o kazıktan başka yere gidemez.bağladın mıydı artık o kazıktan başka yere gidemez. Adım adım gider kaçamaz.Adım adım gider kaçamaz. İman da böyle bir bağdır ki insanlara fenalık yaptırmaz,İman da böyle bir bağdır ki insanlara fenalık yaptırmaz, kötülük yaptırmaz, günah işletmez.kötülük yaptırmaz, günah işletmez. Bu imanın iktizası.Bu imanın iktizası. İmanı olan insan bunları yapamaz.İmanı olan insan bunları yapamaz. Niçin? İnandığı inançtan dolayı.

Niçin? İnandığı inançtan dolayı.
Allah beni görüyor,Allah beni görüyor, Allah benim her harekatıma vakıf.Allah benim her harekatıma vakıf. Allah benim her harekatımın şahidi.Allah benim her harekatımın şahidi. Beni yaratan, bütün kudreti bana veren, bütün mülkün sahibi Allah…Beni yaratan, bütün kudreti bana veren, bütün mülkün sahibi Allah… Bu inanç içine işlemiş de,Bu inanç içine işlemiş de, Allah-u Teàlâ’nın rızasına mugayir, muhalif bir iş yapamıyor.Allah-u Teàlâ’nın rızasına mugayir, muhalif bir iş yapamıyor. .......... Şimdi bu yetmiş ahlâk derecelerinden bir tanesini söylüyor ki, hayâdır.Şimdi bu yetmiş ahlâk derecelerinden bir tanesini söylüyor ki, hayâdır. Hayâ da imandandır.Hayâ da imandandır. Diğerlerini söylemiyor, yalnız hayâyı söylüyor.Diğerlerini söylemiyor, yalnız hayâyı söylüyor. Hayâ imandan bir şubedir.Hayâ imandan bir şubedir. Hayâ vücuttaki kalp gibidir.Hayâ vücuttaki kalp gibidir. Kalp olmadığı vakitte nasıl vücut yok olursa,Kalp olmadığı vakitte nasıl vücut yok olursa, haya da olmayınca iman öyle yok olur.haya da olmayınca iman öyle yok olur. Hayâ gitti mi, iman ortadan yok olur.Hayâ gitti mi, iman ortadan yok olur. Bunun çözümü sizlere ait.Bunun çözümü sizlere ait. Hayâ demek, insanın çıplak gezmesi falan değil, o başka, o ayrı iş.

Hayâ demek, insanın çıplak gezmesi falan değil, o başka, o ayrı iş.
Asıl hayâ insanın Allah-u Celle ve A’lâ’nın rızası dışında hareket etmemesidir.Asıl hayâ insanın Allah-u Celle ve A’lâ’nın rızası dışında hareket etmemesidir. Namaz vakti geldi, kılamıyor.Namaz vakti geldi, kılamıyor. Oruç vakti geldi, tutamıyor.Oruç vakti geldi, tutamıyor. Hac vakti geldi gidemiyor.Hac vakti geldi gidemiyor. Zekât vakti geldi, veremiyor.Zekât vakti geldi, veremiyor. Bunlar hayasızlığın alâmeti.Bunlar hayasızlığın alâmeti. “—Niçin? Haya demek utanmak demek ya, neden utanacağız?”

“—Niçin? Haya demek utanmak demek ya, neden utanacağız?”
Bu mülkün sahibi olan Hz. Allah’ın emirlerine muhalefetten utanacağız.

Bu mülkün sahibi olan Hz. Allah’ın emirlerine muhalefetten utanacağız.
Sende bu utanç varsa ne a’lâ...Sende bu utanç varsa ne a’lâ... Eğer sende bu utanç yoksa, yazık.Eğer sende bu utanç yoksa, yazık. Allah cümlemize böyle kemâl-i iman nasib eylesin…Allah cümlemize böyle kemâl-i iman nasib eylesin… Şimdi bizde en üstün mertebe şehadet mertebesidir.

Şimdi bizde en üstün mertebe şehadet mertebesidir.
Mertebelerin içinde en üstün mertebe şehadet mertebesidir.Mertebelerin içinde en üstün mertebe şehadet mertebesidir. Çünkü bu dünyada ölüp can verip gideceğiz.Çünkü bu dünyada ölüp can verip gideceğiz. Ahirete gittikten sonra hepimize sorsalar,

Ahirete gittikten sonra hepimize sorsalar,
deseler ki dünyaya gitmek ister misin bir daha?deseler ki dünyaya gitmek ister misin bir daha? Kusurlarımız var tabii. bize.Kusurlarımız var tabii. bize. O kusurlarımızın telafisi için dünyaya dönmeyi istemek.O kusurlarımızın telafisi için dünyaya dönmeyi istemek. Hiç ölümdeki acının tadını tattı ya insan bir kere,Hiç ölümdeki acının tadını tattı ya insan bir kere, o acıdan dolayı aman ya Rabbi bir daha istemem.o acıdan dolayı aman ya Rabbi bir daha istemem. Affedersen ne ala.Affedersen ne ala. Ama istemem dünyaya dönmek bir daha.Ama istemem dünyaya dönmek bir daha. Çünkü o ölüm çok…Çünkü o ölüm çok… Havsalanın ötesinde bir şey.Havsalanın ötesinde bir şey. Adam “Hah” diyor gidiyor ama bir nefesle gitti diyoruz.Adam “Hah” diyor gidiyor ama bir nefesle gitti diyoruz. Onun iç yüzünü Allah bilir artık.Onun iç yüzünü Allah bilir artık. Onun dili olsa da söylese bize.Onun dili olsa da söylese bize. Bir nefesten ibaret ama ızdırabı çok acı.Bir nefesten ibaret ama ızdırabı çok acı. Adamın birisi, “Ben şu ölüye bir sorsam, bu ne kadar acı acaba?

Adamın birisi, “Ben şu ölüye bir sorsam, bu ne kadar acı acaba?
Bunu öğrenmek isterim!” diye böyle iki de bir lakırdı edermiş.Bunu öğrenmek isterim!” diye böyle iki de bir lakırdı edermiş. Çocuğu bunun hatırını tutmuş.Çocuğu bunun hatırını tutmuş. Babasına ölüm gelmiş.Babasına ölüm gelmiş. “—Baba, sen böyle derdin çok çok.

“—Baba, sen böyle derdin çok çok.
Şimdi sen anlat da ben duyayım azıcık!” demiş.Şimdi sen anlat da ben duyayım azıcık!” demiş. “—Aman oğlum, yer, gök, dağlar bütün ağırlığıyla üzerime çökmüş;
“—Aman oğlum, yer, gök, dağlar bütün ağırlığıyla üzerime çökmüş;
bir dikenli, uçları sivri bir şeyi içime salmışlar.bir dikenli, uçları sivri bir şeyi içime salmışlar. Bütün bağırsaklarımı da onun ucuna bağlamışlar.Bütün bağırsaklarımı da onun ucuna bağlamışlar. Onu çekerken o yükün altından ızdırabı sen tasavvur et artık!Onu çekerken o yükün altından ızdırabı sen tasavvur et artık! İçimin azalarını çekip ağzıma getiriyorlar çengelli şeylerle...İçimin azalarını çekip ağzıma getiriyorlar çengelli şeylerle... Onun ızdırabının ne kadar olacağını tahmin edebilir misin artık.Onun ızdırabının ne kadar olacağını tahmin edebilir misin artık. İşte onun gibiyim!” demiş.İşte onun gibiyim!” demiş. Onun için ölüm kolay bir şey değil arkadaş.

Onun için ölüm kolay bir şey değil arkadaş.
Bir nefesle gidiyoruz amaBir nefesle gidiyoruz ama Allah hepimizin hakkında asan ölüm nasib etsin, kâmil iman nasib etsin.Allah hepimizin hakkında asan ölüm nasib etsin, kâmil iman nasib etsin. İmandan sonra bir de kabir alemi var.

İmandan sonra bir de kabir alemi var.
O da ayrı bir iş.O da ayrı bir iş. Şimdi şehid diyecek ki:

Şimdi şehid diyecek ki:
“—Ya Rabbi, beni gönder!

“—Ya Rabbi, beni gönder!
Ben isterim bir daha gideyim.Ben isterim bir daha gideyim. Seni tanımayan dinsizlerle bir daha dövüşeyim,Seni tanımayan dinsizlerle bir daha dövüşeyim, gene şehid olup geleyim sana!”gene şehid olup geleyim sana!” Allah ona o ölümün acısını duyurmuyor,

Allah ona o ölümün acısını duyurmuyor,
hiç duymuyor.hiç duymuyor. Canı gidiyor, kafası gidiyor, kolu gidiyor, neyse, ölüyor.Canı gidiyor, kafası gidiyor, kolu gidiyor, neyse, ölüyor. Fakat ızdırab denilen şeyin zerresini duymuyor.Fakat ızdırab denilen şeyin zerresini duymuyor. Onun için diyor ki:Onun için diyor ki: “—Aman yâ Rabbi! Beni yolla, ben gideyim, gene dövüşeyim şu gavurlarla.

“—Aman yâ Rabbi! Beni yolla, ben gideyim, gene dövüşeyim şu gavurlarla.
Gene şehid olayım, geleyim!”Gene şehid olayım, geleyim!” On defa böyle isteyecekmiş. Bakın şimdi ama:

On defa böyle isteyecekmiş. Bakın şimdi ama:
“—Hac etmemiş, hac farz olduğu halde gidememiş.

“—Hac etmemiş, hac farz olduğu halde gidememiş.
Şimdi de muharebe başlamış.Şimdi de muharebe başlamış. Bu adam hacca mı gitsin, muharebeye mi gitsin?”Bu adam hacca mı gitsin, muharebeye mi gitsin?” Diyor ki:Diyor ki: “—Hacca gitmemiş insanın, hac farizasını yapması kırk gazaya bedeldir.

“—Hacca gitmemiş insanın, hac farizasını yapması kırk gazaya bedeldir.
Kırk harbe bedeldir.”Kırk harbe bedeldir.” Harbin tabii nevileri var.Harbin tabii nevileri var. Harp bir umumi olur, bir de hususi olur.Harp bir umumi olur, bir de hususi olur. Meselâ buraya düşman çıkmış, o memleketin halkına borçtur düşmanı karşılaması.Meselâ buraya düşman çıkmış, o memleketin halkına borçtur düşmanı karşılaması. Eğer o memleketin halkı müdafaa yapamıyorsa,Eğer o memleketin halkı müdafaa yapamıyorsa, diğer memleketlerden ona yardımcı gider.diğer memleketlerden ona yardımcı gider. En nihayet baktı ki başa çıkılmıyor, bütün memlekete borç olur, o zaman başka…En nihayet baktı ki başa çıkılmıyor, bütün memlekete borç olur, o zaman başka… O zaman kadın, erkek, herkes cepheninO zaman kadın, erkek, herkes cephenin müdafaasına koşmak mecburiyetindedir.”müdafaasına koşmak mecburiyetindedir.” Fakat böyle bir durum yok.

Fakat böyle bir durum yok.
O zaman hac yaparsa, bir haccı kırk gazaya bedeldir.O zaman hac yaparsa, bir haccı kırk gazaya bedeldir. İkincisi, farz haccını yapmış, faraizini ödemiş.İkincisi, farz haccını yapmış, faraizini ödemiş. Faraizini ödedikten sonra gazalar gene oluyor ya.Faraizini ödedikten sonra gazalar gene oluyor ya. İkinci bir hacca gitmiyor, gazaya gidiyor.İkinci bir hacca gitmiyor, gazaya gidiyor. Ben haccımı yaptım diyor, şimdi gazaya gideceğim.Ben haccımı yaptım diyor, şimdi gazaya gideceğim. Bunun bir gazaya gidişi, kırk hacca bedel oluyor.Bunun bir gazaya gidişi, kırk hacca bedel oluyor. Kırk kere nafile haccetmiş sevabı var bir gazada…Kırk kere nafile haccetmiş sevabı var bir gazada… Ama gaza zor, o çocuk oyuncağı değil ki.

Ama gaza zor, o çocuk oyuncağı değil ki.
Orada dövüşeceksin, kılıç kılıca, süngü süngüye, top topa, silah silaha.Orada dövüşeceksin, kılıç kılıca, süngü süngüye, top topa, silah silaha. Aç da kalacaksın, her şey de olacak sırasına göre.Aç da kalacaksın, her şey de olacak sırasına göre. Orada düşmana karşı da göğsünü gereceksin, bu zor.Orada düşmana karşı da göğsünü gereceksin, bu zor. .......... Şimdi şu deminden beri söylemek istediğim bir halvet, kırk gazaya bedel.

Şimdi şu deminden beri söylemek istediğim bir halvet, kırk gazaya bedel.
Bir halvet, seksen hacca bedel.Bir halvet, seksen hacca bedel. Desem belki kabahat olur mu bilmem. Niçin? Hacda bugün zevk var.Desem belki kabahat olur mu bilmem. Niçin? Hacda bugün zevk var. Evet günahlar affoluyor.Evet günahlar affoluyor. Bizde günahları affettiren amel dopdolu:

Bizde günahları affettiren amel dopdolu:
Abdest alırken günahlarımız dökülür.Abdest alırken günahlarımız dökülür. Namaz kılarken dökülür.Namaz kılarken dökülür. Oruç tutarken dökülür.Oruç tutarken dökülür. Camiye giderken attığımız adımlarla günahlarımız dökülür.Camiye giderken attığımız adımlarla günahlarımız dökülür. Hacda farz olsun nafile olsun, zevk çok!

Hacda farz olsun nafile olsun, zevk çok!
Tabii hem bir gezme var, hem bir görüşüp, buluşmalar var.Tabii hem bir gezme var, hem bir görüşüp, buluşmalar var. Hem bir ibadet var, hem çok faydalar var.Hem bir ibadet var, hem çok faydalar var. Fakat halvette bunların hiç birisi yok.

Fakat halvette bunların hiç birisi yok.
Niçin? Ne görüşecek adam bulabiliyorsun.Niçin? Ne görüşecek adam bulabiliyorsun. Ne konuşacak adam bulabiliyorsun.Ne konuşacak adam bulabiliyorsun. Ne gözün bir günah görecek, ne kulağın da günah işitecek.Ne gözün bir günah görecek, ne kulağın da günah işitecek. Hepsinden mahrum, halbuki dış hayattaHepsinden mahrum, halbuki dış hayatta gözün namahremlere bakması, önüne geçilmez bir hal aldı bugün.gözün namahremlere bakması, önüne geçilmez bir hal aldı bugün. Onlardan gözümüzü korumanın imkânı yok.Onlardan gözümüzü korumanın imkânı yok. Halbuki bu gözlerin bakması dolayısıyla kalp bir havuz.

Halbuki bu gözlerin bakması dolayısıyla kalp bir havuz.
Göz, kulak, el, ayak, bu kalbe inen yollar…Göz, kulak, el, ayak, bu kalbe inen yollar… Göz bakmak suretiyle bir pisliği gönle indiriyor.Göz bakmak suretiyle bir pisliği gönle indiriyor. Kulak kötü bir sözü duymak suretiyle, kalbe bir pislik indiriyor.Kulak kötü bir sözü duymak suretiyle, kalbe bir pislik indiriyor. El yanlış bir iş yapmak suretiyle kalbe bir kötülük indiriyor.El yanlış bir iş yapmak suretiyle kalbe bir kötülük indiriyor. Ayak kötü bir yere gitmek suretiyle gene kalbe bir pislik indiriyor.Ayak kötü bir yere gitmek suretiyle gene kalbe bir pislik indiriyor. Şimdi kalp pisliklerle dolmuş.Şimdi kalp pisliklerle dolmuş. Dolunca cevahirini kaybetmiş.Dolunca cevahirini kaybetmiş. Tıkanmış mecraları.Tıkanmış mecraları. Artık ondan temiz bir su içmenin imkânı yok.Artık ondan temiz bir su içmenin imkânı yok. Pisliklerle dolmuş.Pisliklerle dolmuş. O pis sularla dolan bir gönülle hakkın divanında insan ne kadar durabilir?O pis sularla dolan bir gönülle hakkın divanında insan ne kadar durabilir? Onun için gönlün temizlenmesi kadar büyük gaye yok.

Onun için gönlün temizlenmesi kadar büyük gaye yok.
En büyük ibadet, gönlünü temiz ederek Allah-u celle ve A’lâ’nın divanında durabilmektir.En büyük ibadet, gönlünü temiz ederek Allah-u celle ve A’lâ’nın divanında durabilmektir. Bunun yegâne çaresi ihtilaftan kendisini ayırabilmek.Bunun yegâne çaresi ihtilaftan kendisini ayırabilmek. Bu da mümkün olmuyor.Bu da mümkün olmuyor. Ama burada zorlayacaksın kendini.Ama burada zorlayacaksın kendini. Zorlamak suretiyle kendini böyle bir köşeye çekersin.Zorlamak suretiyle kendini böyle bir köşeye çekersin. Kafanı dinler ve Allah-u Teàlâ’nın zikriyleKafanı dinler ve Allah-u Teàlâ’nın zikriyle meşgul olarak muvaffak olabilirsen ne mutlu.meşgul olarak muvaffak olabilirsen ne mutlu. Bir de olmaz ikide, ikide olmaz üçte, üçte olmaz beşte…Bir de olmaz ikide, ikide olmaz üçte, üçte olmaz beşte… Daima bunu tekrarlamak suretiyle olabiliyor.Daima bunu tekrarlamak suretiyle olabiliyor. Bunun en güzel bir misali şöyle:

Bunun en güzel bir misali şöyle:
Doğan denilen bir kuş var.

Doğan denilen bir kuş var.
Bu kuş yabani bir kuştur.Bu kuş yabani bir kuştur. İnsandan ürker ve kaçar, tutulmaz.İnsandan ürker ve kaçar, tutulmaz. Fakat av köpeği gibi kuşların peşinde koşar, istediği kuşu yakalar yer.Fakat av köpeği gibi kuşların peşinde koşar, istediği kuşu yakalar yer. Tabii avcıların işi yok, bu kuşu yakalarlar.Tabii avcıların işi yok, bu kuşu yakalarlar. Onu kapatırlar bir yere. Bir kere kuştur, kapanmıştır.Onu kapatırlar bir yere. Bir kere kuştur, kapanmıştır. Gözlerini de bağlar.Gözlerini de bağlar. Şimdi o bir ay, kırk gün en çok onun yanına gidiyor, ekmeğini veriyor, suyunu veriyor,Şimdi o bir ay, kırk gün en çok onun yanına gidiyor, ekmeğini veriyor, suyunu veriyor, sesini işittiriyor ona.sesini işittiriyor ona. O kırk gün zarfında sahibiyle ünsiyet ediyor, unutuyor yabanilik halini.O kırk gün zarfında sahibiyle ünsiyet ediyor, unutuyor yabanilik halini. Bundan sonra o sahibi, odur benim efendim diyor.Bundan sonra o sahibi, odur benim efendim diyor. Ben bununla ünsiyet ettim diyor. Artık ona sarılıyor.Ben bununla ünsiyet ettim diyor. Artık ona sarılıyor. Bir kuş kendisini besleyen efendisine sarılıyor, onu bırakmıyor artık.

Bir kuş kendisini besleyen efendisine sarılıyor, onu bırakmıyor artık.
Şimdi bakın, o kuşu adam alıyor, ipi yok, bağı yok, av köpekleri gibi de değil.Şimdi bakın, o kuşu adam alıyor, ipi yok, bağı yok, av köpekleri gibi de değil. Kuş efendisinin omuzunda, bir meşin koymuştur ki ayakları yırtmasın diyerekten.Kuş efendisinin omuzunda, bir meşin koymuştur ki ayakları yırtmasın diyerekten. Efendisinin omuzunda, bazen de kolundaEfendisinin omuzunda, bazen de kolunda efendisiyle beraber gider dağlara.efendisiyle beraber gider dağlara. Kuşu görür, hadi der ona.Kuşu görür, hadi der ona. O gördü müydü kuşa bir bakar. Pır diye uçar.O gördü müydü kuşa bir bakar. Pır diye uçar. Gider yakalar, getirir efendisinin omzunda buyur efendi der.Gider yakalar, getirir efendisinin omzunda buyur efendi der. Bu ne? Yabani bir kuş ya hu.

Bu ne? Yabani bir kuş ya hu.
Bu yabani kuş böyle bir ay halvet kalmakla beraberBu yabani kuş böyle bir ay halvet kalmakla beraber bak efendisiyle nasıl ünsiyet etti.bak efendisiyle nasıl ünsiyet etti. Binâen aleyh, insan her şeyin farkında, hiçbir mahlûkla kıyas edilemez.

Binâen aleyh, insan her şeyin farkında, hiçbir mahlûkla kıyas edilemez.
O kadar üstün bir mahlûk.O kadar üstün bir mahlûk. Cennetini Allah bize veriyor, cemalini bize veriyor.Cennetini Allah bize veriyor, cemalini bize veriyor. Cenneti bizim, cemali bizim, yer bizim, gök bizim.Cenneti bizim, cemali bizim, yer bizim, gök bizim. O gökteki Güneş, gökteki Ay; senin hürmetine koymuş Allah-u Teàlâ onu…O gökteki Güneş, gökteki Ay; senin hürmetine koymuş Allah-u Teàlâ onu… Kendiliğinden duruyor zannetme onu;Kendiliğinden duruyor zannetme onu; bu yeryüzündeki insanların menfaatleri için konmuştur onlar oraya...bu yeryüzündeki insanların menfaatleri için konmuştur onlar oraya... Onların hepsi bizim hizmetkârımız iken,Onların hepsi bizim hizmetkârımız iken, biz de Allah’a hizmet edemezsek işimiz çok ağır olur.biz de Allah’a hizmet edemezsek işimiz çok ağır olur. Onun için, bu halvetlere mecburiyetimiz vardır.

Onun için, bu halvetlere mecburiyetimiz vardır.
Hiç olmazsa her gün bir saatini ayır, gece kendini hesaba çek, kontrole çek:Hiç olmazsa her gün bir saatini ayır, gece kendini hesaba çek, kontrole çek: “—Ben bugün ne yaptım ya?

“—Ben bugün ne yaptım ya?
Allah-u Teàlâ’nın rızasına ne kadar uygun harekâtın vardı?Allah-u Teàlâ’nın rızasına ne kadar uygun harekâtın vardı? Alışından, verişinde, ticaretinde…Alışından, verişinde, ticaretinde… Bakalım Allah-u Teàlâ’nın emirlerine hangi tarafta uydun, hangi tarafta uymadın?”Bakalım Allah-u Teàlâ’nın emirlerine hangi tarafta uydun, hangi tarafta uymadın?” Bugün faizi artık mübah saydı insanlar.

Bugün faizi artık mübah saydı insanlar.
Faiz denilen şeyden hiç korkuları yok.Faiz denilen şeyden hiç korkuları yok. Halbuki, faizin haram olduğunu Allah-u Teàlâ kitabında ap açık…Halbuki, faizin haram olduğunu Allah-u Teàlâ kitabında ap açık… Baktın ki onsuz olmuyor artık iş.Baktın ki onsuz olmuyor artık iş. “Bunu kaldırmak lazım!” diyorsun.“Bunu kaldırmak lazım!” diyorsun. Allah’a diyelim ki, “Kaldır bunu kitabından!” biz bunu yapacağız, yiyeceğiz diyorlar.Allah’a diyelim ki, “Kaldır bunu kitabından!” biz bunu yapacağız, yiyeceğiz diyorlar. Öteki içkiyi içiyor. “İçki haramdır.” diyorsun,

Öteki içkiyi içiyor. “İçki haramdır.” diyorsun,
az içki zarar etmez diyor.az içki zarar etmez diyor. Bir fasık çıkıyor televizyona;Bir fasık çıkıyor televizyona; “—Azıcık içkini zararı yoktur, vücuda faydası da vardır.” diyor.

“—Azıcık içkini zararı yoktur, vücuda faydası da vardır.” diyor.
Damlasının haram olduğunu çocuklarımız bile biliyor da, sen nasıl oluyor da bunaDamlasının haram olduğunu çocuklarımız bile biliyor da, sen nasıl oluyor da buna fetva veriyorsun, söz söylüyorsun, e Allah’ın şaşkın kulu?fetva veriyorsun, söz söylüyorsun, e Allah’ın şaşkın kulu? Onun için harekâtını kontrol et bakalım:

Onun için harekâtını kontrol et bakalım:
“—Ben bugün Allah’ın hangi emirlerine uydum, hangilerine uymadım.

“—Ben bugün Allah’ın hangi emirlerine uydum, hangilerine uymadım.
Kaç tane yalan söyledim? Yalanı nasıl söylerim ben.Kaç tane yalan söyledim? Yalanı nasıl söylerim ben. Şu adamı kandırdım; bu on kuruşken bunu on beş kuruşa adama verdim.Şu adamı kandırdım; bu on kuruşken bunu on beş kuruşa adama verdim. Nasıl verdim? Aldattım.”Nasıl verdim? Aldattım.” Evet bugün bir kâr kazandın ama aldatarak kazandın.

Evet bugün bir kâr kazandın ama aldatarak kazandın.
Müslüman aldatır mı insanı?Müslüman aldatır mı insanı? Demek ki sen bir yanlışlık yapmışsın. Bunu bir daha yapmamaya çalışmak lazım.Demek ki sen bir yanlışlık yapmışsın. Bunu bir daha yapmamaya çalışmak lazım. Allah kusurlarımızı affetsin…Allah kusurlarımızı affetsin… Onun için haya dendiği vakitte, yalnız mini etekli kızlara kabahat bulmamalı!

Onun için haya dendiği vakitte, yalnız mini etekli kızlara kabahat bulmamalı!
Asıl hayâ, Allah-u TeàlâAsıl hayâ, Allah-u Teàlâ ve Tekaddes Hazretleri’nin emirlerine muhalefet etmek.ve Tekaddes Hazretleri’nin emirlerine muhalefet etmek. Bunu erkek yapsın, kadın yapsın fark etmez!Bunu erkek yapsın, kadın yapsın fark etmez! Meselâ faizi yemek, içkiyi içmek, kumarı oynamak

Meselâ faizi yemek, içkiyi içmek, kumarı oynamak
vesâirelerin hangisi olursa, hep hayasızlığın alâmetidir.vesâirelerin hangisi olursa, hep hayasızlığın alâmetidir. Günahların hepsi de öyledir.Günahların hepsi de öyledir. Hayasızlığın alâmetidir.Hayasızlığın alâmetidir. E ne yapalım?E ne yapalım? Bunlardan sıyrılmanın çaresini arayacaksın.

Bunlardan sıyrılmanın çaresini arayacaksın.
Onun için Efendimiz SAS Hazretleri iki tane şey göstermiş:

Onun için Efendimiz SAS Hazretleri iki tane şey göstermiş:
Birisi: Atına binecek, silahını alacak, düşman cepheden cephene yani,

Birisi: Atına binecek, silahını alacak, düşman cepheden cephene yani,
düşman karşılarında mücadele edecek, muharebe edecek.düşman karşılarında mücadele edecek, muharebe edecek. İster şehid olsun, ister gazi olsun.İster şehid olsun, ister gazi olsun. E bunu yapamıyoruz, yok her zaman harp olur mu ya hu?

E bunu yapamıyoruz, yok her zaman harp olur mu ya hu?
Hele o devirler geçti, şimdi bu devirler başka.Hele o devirler geçti, şimdi bu devirler başka. Ne yapalım öyleyse? Öyleyse sen beş on tane koyun bul,Ne yapalım öyleyse? Öyleyse sen beş on tane koyun bul, çık bir dağın başına, orada fitnelerden kendini muhafaza et.çık bir dağın başına, orada fitnelerden kendini muhafaza et. İhtilattan men et, kalbini Allah’a bağla.İhtilattan men et, kalbini Allah’a bağla. Kalbinin selametine bak, selamet-i kalp.Kalbinin selametine bak, selamet-i kalp. Onun için kıyamet gününde asıl takdire layık olan,Onun için kıyamet gününde asıl takdire layık olan, kalb-i selim ile Allah’ın huzuruna gelenlerdir.kalb-i selim ile Allah’ın huzuruna gelenlerdir. .......... Kalbimiz sağlam…

Kalbimiz sağlam…
Doktora gidiyoruz, muayene ettiriyoruz.Doktora gidiyoruz, muayene ettiriyoruz. “—Senin kalbin çok iyi!” diyor.

“—Senin kalbin çok iyi!” diyor.
O değil, kalbin selâmeti, ahlâkî hastalıklardan sâlim olmasıdır.

O değil, kalbin selâmeti, ahlâkî hastalıklardan sâlim olmasıdır.
Evâmir-i ilahiyeye muhalefetten kalbin sâlim olduğu gün sen selamettesin!Evâmir-i ilahiyeye muhalefetten kalbin sâlim olduğu gün sen selamettesin! Onun için Cenâb-ı Hakk’a çokça yalvaralım.Onun için Cenâb-ı Hakk’a çokça yalvaralım. Tatlı, güzel bir namaz nasib-i müyesser etsin bize…Tatlı, güzel bir namaz nasib-i müyesser etsin bize… Şu havatırlardan kendimizi koruyacak nimetler ihsan etsin.Şu havatırlardan kendimizi koruyacak nimetler ihsan etsin. Perde çeksek olmuyor,

Perde çeksek olmuyor,
camekân içerisine girsek olmuyor, havatır her yerden giriyor.camekân içerisine girsek olmuyor, havatır her yerden giriyor. Onun yolu yok, önleyemeyiz.Onun yolu yok, önleyemeyiz. Onun en güzel yolu, meşgaleyi azaltıp, zikrullahı arttırmak.Onun en güzel yolu, meşgaleyi azaltıp, zikrullahı arttırmak. Zikrullahı arttırırsan, zikrullahın arttığı nisbette kalbin, gönlün zikrullahla meşgul olur.

Zikrullahı arttırırsan, zikrullahın arttığı nisbette kalbin, gönlün zikrullahla meşgul olur.
Hakkın divanında durduğun vakitte de Allah Allah Allah diyerek namazını kılar, bitirirsin.Hakkın divanında durduğun vakitte de Allah Allah Allah diyerek namazını kılar, bitirirsin. Bu zikrullahın çokluğuna bağlı…Bu zikrullahın çokluğuna bağlı… Ne kadar çok Allah-u Teàlâ’nın zikrini yaparsan, o kadar namazın güzel olur.Ne kadar çok Allah-u Teàlâ’nın zikrini yaparsan, o kadar namazın güzel olur. “Sen şu kadar tesbih çek!” diyoruz.“Sen şu kadar tesbih çek!” diyoruz. O kadar zikirle yola girsin diyerekten.O kadar zikirle yola girsin diyerekten. Kafileye bir kere bağlanırsa,Kafileye bir kere bağlanırsa, sonrasına artık inşâallah Cenâb-ı Hak tevfikini refik eder desonrasına artık inşâallah Cenâb-ı Hak tevfikini refik eder de kendi kendini ıslaha, zikrini daha çoğaltmaya gayret eder.kendi kendini ıslaha, zikrini daha çoğaltmaya gayret eder. Yoksa bu günkü o yüz zikir, bin zikir kafi değil yani.Yoksa bu günkü o yüz zikir, bin zikir kafi değil yani. Niçin? Cenâb-ı Hak:Niçin? Cenâb-ı Hak: Ya eyyühe’llezîne amenü’zkuru’llàhe zikren kesîrâ

Ya eyyühe’llezîne amenü’zkuru’llàhe zikren kesîrâ
Sormuşlar Ebu’s-Suud Efendi’ye:

Sormuşlar Ebu’s-Suud Efendi’ye:
“—Zikr-i kesîr nedir?”

“—Zikr-i kesîr nedir?”
“—Devamlı zikretmek…” demiş.
“—Devamlı zikretmek…” demiş.
Yani hiçbir nefesi insanın hali olmayacak ki Allah demesin.

Yani hiçbir nefesi insanın hali olmayacak ki Allah demesin.
Yani o kadar uyanık bir halde ki, daima ağır,Yani o kadar uyanık bir halde ki, daima ağır, daima kendini kontrolda, daima Allah ile meşgul gönlü…daima kendini kontrolda, daima Allah ile meşgul gönlü… Allah böyle iman, böyle gönül cümlemize nasib-i müyesser etsin…Allah böyle iman, böyle gönül cümlemize nasib-i müyesser etsin… RE. 192/10 El-îmânü kayyede’l-fetke ...

RE. 192/10 El-îmânü kayyede’l-fetke ...
İman nasıl ki günahlara manidir, bu da kayıttır, bağdır yani.

İman nasıl ki günahlara manidir, bu da kayıttır, bağdır yani.
Bak bakalım seni bağlıyor mu?Bak bakalım seni bağlıyor mu? Günahlara karşı seni bağlamış mı imanın?Günahlara karşı seni bağlamış mı imanın? Bağladıysa ne a’lâ, kamildir imanın.Bağladıysa ne a’lâ, kamildir imanın. Eğer imanın seni günahlara karşı bağlamadıysa,Eğer imanın seni günahlara karşı bağlamadıysa, kendinde, evinde, hanımında, çocuğunda,kendinde, evinde, hanımında, çocuğunda, komşularındaki hareketlere karşı ne türlü muamelede bulunuyor bakalım kendi?komşularındaki hareketlere karşı ne türlü muamelede bulunuyor bakalım kendi? Günahlara karşı nasılsın bakalım?Günahlara karşı nasılsın bakalım? Kendini insan pekâlâ bilir.Kendini insan pekâlâ bilir. Bu günahları benimsediyse insan, o ölmüş demektir.

Bu günahları benimsediyse insan, o ölmüş demektir.
Günahları benimsemiş, günahlardan korkmuyor yani.Günahları benimsemiş, günahlardan korkmuyor yani. Günahlardan korkmuyorsa, o ölü bir insandır. Günahlardan korkmuyorsa, o ölü bir insandır. Ölü insan nasıl silahtan da korkmaz, kitaptan da korkmaz, ölüdür bir kere.Ölü insan nasıl silahtan da korkmaz, kitaptan da korkmaz, ölüdür bir kere. Ama hayatı olan insan elbet silahtan da korkar, kitaptan da korkar,Ama hayatı olan insan elbet silahtan da korkar, kitaptan da korkar, öldürülmekten de korkar.öldürülmekten de korkar. İman da böyle gönlü öldürücü her şeyden korkar.İman da böyle gönlü öldürücü her şeyden korkar. Onun için kayddır, manidir, işlemez.Onun için kayddır, manidir, işlemez. Buradaki fetk kelimesi… Meselâ esir düşmüş eline;Buradaki fetk kelimesi… Meselâ esir düşmüş eline; “—Tamam, sen taht-ı emniyetimdesin, korkma artık Ben seni kurtardım” demişler.

“—Tamam, sen taht-ı emniyetimdesin, korkma artık Ben seni kurtardım” demişler.
Fakat içi bir türlü el vermiyor.

Fakat içi bir türlü el vermiyor.
Adam uykudayken yahut bir gafletteykenAdam uykudayken yahut bir gafletteyken kalkıyor, vuruveriyor adama, öldürüveriyor.kalkıyor, vuruveriyor adama, öldürüveriyor. Bir kere taht-i emniyetine giriyor.Bir kere taht-i emniyetine giriyor. Girdikten sonra bu hainliği yaparak onu öldürüyor.Girdikten sonra bu hainliği yaparak onu öldürüyor. Fetk buna diyorlar.Fetk buna diyorlar. Şimdi bu kendisinin emniyetini celp ediyor,

Şimdi bu kendisinin emniyetini celp ediyor,
“Bu iyi adamdır!” diyor. Paralarını teslim ediyor;“Bu iyi adamdır!” diyor. Paralarını teslim ediyor; “—Bankaya versem faiz olur.
“—Bankaya versem faiz olur.
Faiz yersem günah olur ama şu adam çok emniyetlidir.Faiz yersem günah olur ama şu adam çok emniyetlidir. Şu paraları al, ben hacdan gelinceye kadar muhafaza et!Şu paraları al, ben hacdan gelinceye kadar muhafaza et! Gelirsem inşâallah verirsin geriye.Gelirsem inşâallah verirsin geriye. Gelmezsem de şöyle hayırlar yap!” diyor.Gelmezsem de şöyle hayırlar yap!” diyor. Geliyor adam;

Geliyor adam;
“—Arkadaş paraları versene!” diyor.

“—Arkadaş paraları versene!” diyor.
“—Ne parası diyor?” o da.
“—Ne parası diyor?” o da.
Emniyet sahibiydi, emniyet etti, verdi.

Emniyet sahibiydi, emniyet etti, verdi.
İsterse senetli olsun, senetlerin de şimdi kıymeti yok.İsterse senetli olsun, senetlerin de şimdi kıymeti yok. Onların da insanlar yolunu buluyor.Onların da insanlar yolunu buluyor. Paraları alamıyor.Paraları alamıyor. Hadi mahkemelere şuralara buralara…Hadi mahkemelere şuralara buralara… Neden? İman, iman değil.

Neden? İman, iman değil.
İman olsa bağlar, o yalanı kat’iyyen söylettirmez.İman olsa bağlar, o yalanı kat’iyyen söylettirmez. Bu hak ve hukuka sirayet eder.Bu hak ve hukuka sirayet eder. Onun için dervişliğin şartlarından birisi günahlardan kaçmak,Onun için dervişliğin şartlarından birisi günahlardan kaçmak, hak ve hukuka da riayet etmektir.hak ve hukuka da riayet etmektir. Hak ve hukuka riayet edilemeyen ve günahlardan kaçılamayan dervişlik,Hak ve hukuka riayet edilemeyen ve günahlardan kaçılamayan dervişlik, devrilmişlikten ibarettir, sahtekârlıktır.devrilmişlikten ibarettir, sahtekârlıktır. Allah cümlemizi affetsin…

Allah cümlemizi affetsin…
İman-ı kâmil sahibi olgun müslümanların arasına cümlemizi ilhak eylesin…İman-ı kâmil sahibi olgun müslümanların arasına cümlemizi ilhak eylesin… Şurada bir tanecik daha var, onu da okuyayım sizlere:

Şurada bir tanecik daha var, onu da okuyayım sizlere:
RE. 194/8 El-bezâzetü mine’l-îmân ...

RE. 194/8 El-bezâzetü mine’l-îmân ...
İmanın teferruatı, yetmiş küsür dedi.

İmanın teferruatı, yetmiş küsür dedi.
Elbezâzet, zühd ü takvâ sahibi olmak,Elbezâzet, zühd ü takvâ sahibi olmak, dünyaya iltifat etmemek, dünya adamı olmamak,dünyaya iltifat etmemek, dünya adamı olmamak, zînetin terki…zînetin terki… Dünya adamı olunca evini süsleyeceksin, kendini süsleyeceksin,Dünya adamı olunca evini süsleyeceksin, kendini süsleyeceksin, çoluğunu çocuğunu süsleyeceksin.çoluğunu çocuğunu süsleyeceksin. Bu zînetin de hududu yok.Bu zînetin de hududu yok. Milyonlar gidiyor o hususta.Milyonlar gidiyor o hususta. Memleketimiz bin bir türlü ızdrap içerisinde.Memleketimiz bin bir türlü ızdrap içerisinde. Fakat ziynetlerin önüne geçmenin imkânı yok.Fakat ziynetlerin önüne geçmenin imkânı yok. İşte bu zînetin terki imandandır.

İşte bu zînetin terki imandandır.
Esvaplara iltifat etmiyor, evdeki eşyaya iltifat etmiyor,Esvaplara iltifat etmiyor, evdeki eşyaya iltifat etmiyor, hiçbir zînete iltifat etmiyor.hiçbir zînete iltifat etmiyor. “Bir lokma, bir hırka kâfi!” diyor.“Bir lokma, bir hırka kâfi!” diyor. Zînetin terki imandandır.Zînetin terki imandandır. İman nasıl ki kayd ediyor seni, günahları işletmiyor,İman nasıl ki kayd ediyor seni, günahları işletmiyor, senin dünyaya meyledip, zînetlere boğulmana da müsaade etmiyor.senin dünyaya meyledip, zînetlere boğulmana da müsaade etmiyor. Niçin? E cemiyet iktizası.

Niçin? E cemiyet iktizası.
İyisi de var, fakiri de var, hastası da var, bin bir çeşit ızdıraplısı da var.İyisi de var, fakiri de var, hastası da var, bin bir çeşit ızdıraplısı da var. Bunların yardımına koşmak lâzım gelirken,Bunların yardımına koşmak lâzım gelirken, zînetten bunlara meydan kalmıyor.zînetten bunlara meydan kalmıyor. Bir ev mobilyası, bugün kim bilir kaç bin liraya mal oluyor.Bir ev mobilyası, bugün kim bilir kaç bin liraya mal oluyor. E bu kadar mobilyaya bu parayı harcayacağına,E bu kadar mobilyaya bu parayı harcayacağına, bu parayı Allah yoluna harcasan.bu parayı Allah yoluna harcasan. Şimdi bizim hacca gitmemize razı olmuyorlar. “On milyon gidiyor!” diyorlar.

Şimdi bizim hacca gitmemize razı olmuyorlar. “On milyon gidiyor!” diyorlar.
“Aman bir çare bulalım da bu hacıları yollamayalım!” diyorlar.“Aman bir çare bulalım da bu hacıları yollamayalım!” diyorlar. Niçin? On milyon gidecek.Niçin? On milyon gidecek. E iyi ama şu insanların yaptığı zînet masraflarınınE iyi ama şu insanların yaptığı zînet masraflarının yekûnü ne kadar milyon acaba?yekûnü ne kadar milyon acaba? Onu önleyeceğiz iyi ama,Onu önleyeceğiz iyi ama, şu insanların yaptığı masrafların ... çıkaran olsada ne milyarlar çıkar.şu insanların yaptığı masrafların ... çıkaran olsada ne milyarlar çıkar. Buna hiç kimse ses çıkarmaz, çünkü herkes o yolda…Buna hiç kimse ses çıkarmaz, çünkü herkes o yolda… Geçen bir hanımefendi Avrupa’ya gitmiş.

Geçen bir hanımefendi Avrupa’ya gitmiş.
Bizim hanımlardan birisine övünüyor.Bizim hanımlardan birisine övünüyor. İki yüz elli bin lira harcadım demiş.İki yüz elli bin lira harcadım demiş. Böyle gidenlerin ne kadar sayısı çok.Böyle gidenlerin ne kadar sayısı çok. Bunlar göze batmaz da, Hacıefendi’nin senede kazandığı iki yüz lirası vardır; gidecek onu yiyecek.Bunlar göze batmaz da, Hacıefendi’nin senede kazandığı iki yüz lirası vardır; gidecek onu yiyecek. “—Oooo, bizim paralar gidiyor!” diye kıyamet kopuyor.

“—Oooo, bizim paralar gidiyor!” diye kıyamet kopuyor.
Tayyarecisi kıyamet koparıyor, gazetecisi kıyamet koparıyor.Tayyarecisi kıyamet koparıyor, gazetecisi kıyamet koparıyor. Bu zînet için yapılan masraflardan kendimizi kurtarabilsek,Bu zînet için yapılan masraflardan kendimizi kurtarabilsek, göklerimiz tayyareyle dolar, denizlerimiz de gemilerle dolar.göklerimiz tayyareyle dolar, denizlerimiz de gemilerle dolar. Ordularımız da en son cihazlarla donatılır.Ordularımız da en son cihazlarla donatılır. Biz bu zîneti terk edebilsek…Biz bu zîneti terk edebilsek… Ama imkân mı var?

Ama imkân mı var?
Yaşamanın devrini bulduk.Yaşamanın devrini bulduk. Yaşa da nasıl yaşarsan yaşa.Yaşa da nasıl yaşarsan yaşa. Bir araba yetmiyor, bir daha. Bir daha yetmiyor, bir daha.Bir araba yetmiyor, bir daha. Bir daha yetmiyor, bir daha. Kızında var, oğlunda var, damadında var…Kızında var, oğlunda var, damadında var… Hepsinin ayrı ayrı arabaları var.Hepsinin ayrı ayrı arabaları var. Sokaktan geçmenin de imkânı yok araba sırasından…Sokaktan geçmenin de imkânı yok araba sırasından… Bunlar zînet değildir de nedir?Bunlar zînet değildir de nedir? Eskiden bizim ecdadımız yürüyerek giderdi.

Eskiden bizim ecdadımız yürüyerek giderdi.
Yürümek de sıhhat için çok faydalıdır.Yürümek de sıhhat için çok faydalıdır. Bugünkü insan yürümekten aciz...Bugünkü insan yürümekten aciz... Allah esirgeye, eski zamanın harpleri gibi harp olsa,Allah esirgeye, eski zamanın harpleri gibi harp olsa, ne yürüyecek asker bulursun, ne yürüyecek insan bulursun.ne yürüyecek asker bulursun, ne yürüyecek insan bulursun. Herkes alıştı arabalara...Herkes alıştı arabalara... Ya bir de benzinler ortadan kaybolsa, arabalar da on para etmez.Ya bir de benzinler ortadan kaybolsa, arabalar da on para etmez. El-bezâzetü mine’l-îmân.El-bezâzetü mine’l-îmân. Tekrar el-bezâzetü mine’l-îmân.Tekrar el-bezâzetü mine’l-îmân. Tekrar el-bezâzetü mine’l-îmân. Üç defa tekrar ediyor.Tekrar el-bezâzetü mine’l-îmân. Üç defa tekrar ediyor. “Zînetin terki imandandır.”“Zînetin terki imandandır.” İmanı olan insan, on paranın zayi olmasını istemez.

İmanı olan insan, on paranın zayi olmasını istemez.
Sas Efendimiz’in ism-i şerifi anıldığı yerde,

Sas Efendimiz’in ism-i şerifi anıldığı yerde,
Allàhümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammedAllàhümme salli alâ muhammedin ve alâ âli muhammed demeyen insan en bahil adamdır.demeyen insan en bahil adamdır. Öte tarafta yüz bin lira veriyor, dağıtıyor. Ne dağıtırsa dağıtsın, mühim değil.Öte tarafta yüz bin lira veriyor, dağıtıyor. Ne dağıtırsa dağıtsın, mühim değil. Peygamber SAS’e hürmet, tazim ve saygının icabı olarak,

Peygamber SAS’e hürmet, tazim ve saygının icabı olarak,
onun mübarek ism-i şerifi anıldığı zaman, ona salât ü selâm getirin!onun mübarek ism-i şerifi anıldığı zaman, ona salât ü selâm getirin! “Getirmeyenler en bahil insandır.” diye tavsif olunmuş.“Getirmeyenler en bahil insandır.” diye tavsif olunmuş. Allah cümlemizi affetsin…Allah cümlemizi affetsin… Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin…Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin… Bugün gene bir acılandım.

Bugün gene bir acılandım.
En nihayet hepimizin olacağı o.En nihayet hepimizin olacağı o. Öldün müydü komşulara haber verirler.Öldün müydü komşulara haber verirler. Bugün kırkı bizim efendinin, buyurun camiye derler.Bugün kırkı bizim efendinin, buyurun camiye derler. Hanımefendiler yarım başla dolarlar camiye.Hanımefendiler yarım başla dolarlar camiye. Yarım başla…Yarım başla… İçlerinde örtülü olanlar da vardır,İçlerinde örtülü olanlar da vardır, fakat ekseriyetle hep yarım başlarıyla gelirler.fakat ekseriyetle hep yarım başlarıyla gelirler. Kimse de bir şey diyemez.Kimse de bir şey diyemez. Sonra işte hafız efendinin sesi güzel, dinler herkes.

Sonra işte hafız efendinin sesi güzel, dinler herkes.
Bu ibadet haline geldi.Bu ibadet haline geldi. Artık ibadet, bundan ibaret yani.Artık ibadet, bundan ibaret yani. Adamcağız gitti.Adamcağız gitti. Böyle bir de Mevlid okuttuk mu oh, oldu bitti iş.Böyle bir de Mevlid okuttuk mu oh, oldu bitti iş. Allah hepimizi affetsin de bu gönüllerimizi uyandırsın,Allah hepimizi affetsin de bu gönüllerimizi uyandırsın, gönül ölümünden de kurtarsın…gönül ölümünden de kurtarsın… Şimdi bak bir tane daha söyleyeyim sana:

Şimdi bak bir tane daha söyleyeyim sana:
Bâyezid-i Bestâmî diye bir zat var ya, duyuyorsunuz her zaman.

Bâyezid-i Bestâmî diye bir zat var ya, duyuyorsunuz her zaman.
Onun devri, yani bin senesinden evvelki insan.Onun devri, yani bin senesinden evvelki insan. Bu zat nefsiyle mücahedede çok ileri gitmiş.Bu zat nefsiyle mücahedede çok ileri gitmiş. Senelerce böyle nefsiyle mücadele, mücadele, mücadele.Senelerce böyle nefsiyle mücadele, mücadele, mücadele. Kendini bir kontrol etmiş, bakayım ben bu kadar mücadele yapıyorum.Kendini bir kontrol etmiş, bakayım ben bu kadar mücadele yapıyorum. Yemiyorum, içiyorum ama fakir nasıl demiş.Yemiyorum, içiyorum ama fakir nasıl demiş. “—Baktım ki, içimde put durup duruyor!” diyor.

“—Baktım ki, içimde put durup duruyor!” diyor.
“Dışım güzel. Sakalım, sarığım, cübbem filan yerinde ama,“Dışım güzel. Sakalım, sarığım, cübbem filan yerinde ama, içimde koca bir put duruyor.içimde koca bir put duruyor. On iki sene uğraştım o putu çıkarmak için içimden.” diyor.On iki sene uğraştım o putu çıkarmak için içimden.” diyor. Put dediği, mezmum ahlâklar.

Put dediği, mezmum ahlâklar.
Hevâ-yı nefse uygun hareketler.Hevâ-yı nefse uygun hareketler. Putun kendisi gâvurluktan değil dePutun kendisi gâvurluktan değil de heva-yı hevese uygun, Allah’ın, peygamberin razı olmadığıheva-yı hevese uygun, Allah’ın, peygamberin razı olmadığı hareketlerden içimde duruyor diyor.hareketlerden içimde duruyor diyor. Zîneti zevmek de bir puttur içeride.Zîneti zevmek de bir puttur içeride. Dünyaya meyl ü muhabbetin bir alametidir yani.Dünyaya meyl ü muhabbetin bir alametidir yani. Allah adamı değil, dünya adamı demek.Allah adamı değil, dünya adamı demek. Bunun için on iki sene uğraştım,Bunun için on iki sene uğraştım, elhamdülillah yakayı kurtardım, otuz bir sene sonra diyor.elhamdülillah yakayı kurtardım, otuz bir sene sonra diyor. Gözlerim açıldı.Gözlerim açıldı. Bir de baktım ki herkes ölmüş.Bir de baktım ki herkes ölmüş. Allah-u ekber dedim, tekbirle bir namaz kıldım diyor.Allah-u ekber dedim, tekbirle bir namaz kıldım diyor. O, o zaman öyle ictihad ederse bugün halimiz nolacak bilmem.

O, o zaman öyle ictihad ederse bugün halimiz nolacak bilmem.
Onun için diyor ki:

Onun için diyor ki:
“—Okuyayım ben hocaefendi.”

“—Okuyayım ben hocaefendi.”
“—Oku!”
“—Oku!”
“—Nereden?”
“—Nereden?”
“—İşte filan hocaefendi çok güzel okutuyor.
“—İşte filan hocaefendi çok güzel okutuyor.
Gider okursun!”Gider okursun!” “—Nasara, yensuru, nasran…”
“—Nasara, yensuru, nasran…”
Nasara demek yardım etti.

Nasara demek yardım etti.
Mazidir, muzaridir, fiil, şudur, budur öğrendi.Mazidir, muzaridir, fiil, şudur, budur öğrendi. Çok güzel. E ne olacak? O adamÇok güzel. E ne olacak? O adam yarın sana okuturken ona da ecel gelecek, o da gidecek.yarın sana okuturken ona da ecel gelecek, o da gidecek. Ölen bir adamdan öğreniyorsun.Ölen bir adamdan öğreniyorsun. Diyor ki vaiz efendi:

Diyor ki vaiz efendi:
“—Sen ölenden alma ilmi;

“—Sen ölenden alma ilmi;
Hayy u kayyum olan Allah’tan al!”Hayy u kayyum olan Allah’tan al!” Mektepsiz sana versin Allah ilmi.Mektepsiz sana versin Allah ilmi. Hızır AS’a verdiği gibi.Hızır AS’a verdiği gibi. O Hızır’a nasıl verdi? Sana vermeye kadir değil mi?O Hızır’a nasıl verdi? Sana vermeye kadir değil mi? Hızır’a verdiği ilmi elbette sana da verecek.Hızır’a verdiği ilmi elbette sana da verecek. İlm-i ledün dedikleri ilmi, Allah-u Teàlâ o çobana verdi.İlm-i ledün dedikleri ilmi, Allah-u Teàlâ o çobana verdi. Nereden aldı o çoban? Ne kitabı var, ne bir şeysi var ama içindeki iman kafi ona.Nereden aldı o çoban? Ne kitabı var, ne bir şeysi var ama içindeki iman kafi ona. Onun için en güzel ilim, Allah-u Teàlâ’ya çekilip bir köşeye.Onun için en güzel ilim, Allah-u Teàlâ’ya çekilip bir köşeye. Muhakkak bu lazım. Mutlaka dervişe lazım değil.Muhakkak bu lazım. Mutlaka dervişe lazım değil. “—Hocaefendi, bu derviş için, sofu için…”
“—Hocaefendi, bu derviş için, sofu için…”
“—Hayır! Ne derviş için, ne sofu için; Müslüman için bu!”
“—Hayır! Ne derviş için, ne sofu için; Müslüman için bu!”
Her müslüman kendi gönlünü temizleyip Allah’a güzel bir gönülle dönmek mecburiyetindedir.

Her müslüman kendi gönlünü temizleyip Allah’a güzel bir gönülle dönmek mecburiyetindedir.
Her müslümanın vazifesi olunca, o dervişin demek büyük bir haksızlık.Her müslümanın vazifesi olunca, o dervişin demek büyük bir haksızlık. Neden dervişin işi olacak?Neden dervişin işi olacak? Allah’ın her müslüman kulu hepimiz dönüyoruz Allah’ın divanına.Allah’ın her müslüman kulu hepimiz dönüyoruz Allah’ın divanına. Hepimiz Allah-u Teàlâ’nın divanına döndüğümüz vakitte o gönlü bulamıyoruz.Hepimiz Allah-u Teàlâ’nın divanına döndüğümüz vakitte o gönlü bulamıyoruz. O gönlü bulabilmek için herhalde böyle bir halvete

O gönlü bulabilmek için herhalde böyle bir halvete
müslümanların her an ihtiyaçları vardır.müslümanların her an ihtiyaçları vardır. İşte Cenab-ı Peygamber hiç olmazsa her Ramazan…İşte Cenab-ı Peygamber hiç olmazsa her Ramazan… Bak hiçbir Ramazan’ı bırakmamış.Bak hiçbir Ramazan’ı bırakmamış. Peygamber, peygamber iken bile hiçbir Ramazan’ı bırakmamış.Peygamber, peygamber iken bile hiçbir Ramazan’ı bırakmamış. Her Ramazan hiç olmazsa on gün,Her Ramazan hiç olmazsa on gün, itikaf niyetiyle halktan ayrılır, Allah ile baş başa kalır.itikaf niyetiyle halktan ayrılır, Allah ile baş başa kalır. Allah ile baş başa kalmak demek belki hatalı bir söz gibi oluyor ama

Allah ile baş başa kalmak demek belki hatalı bir söz gibi oluyor ama
bu Allah-u Teàlâ bir cisim değildir,bu Allah-u Teàlâ bir cisim değildir, bir mekânda değildir, her şeyden münezzehtir.bir mekânda değildir, her şeyden münezzehtir. O ilim gönülde öyle bir ilim hasıl olacak ki,O ilim gönülde öyle bir ilim hasıl olacak ki, bu varlığın sahibi Allah.bu varlığın sahibi Allah. Bu mevcudatın sahibi Allah.Bu mevcudatın sahibi Allah. Kudret onun, kuvvet onun, saltanat onun.Kudret onun, kuvvet onun, saltanat onun. Bu imanın husulü içindir u halvet…Bu imanın husulü içindir u halvet… Biz bunları biliyoruz, bilmiyoruz demiyoruz.Biz bunları biliyoruz, bilmiyoruz demiyoruz. Dilin söylemesi kâfi değil ki.Dilin söylemesi kâfi değil ki. Dil söylüyor, ağız söylüyor fakat içeriye yerleşmemiştir.Dil söylüyor, ağız söylüyor fakat içeriye yerleşmemiştir. Yerleşmediği için zînetlere meftunuz.Yerleşmediği için zînetlere meftunuz. Meselâ, bugün elli bin liraya bir ev olur;

Meselâ, bugün elli bin liraya bir ev olur;
kimse elli bin liralık eve tenezzül etmez.kimse elli bin liralık eve tenezzül etmez. Ya yüz bin, iki yüz bin olacak. Hatta bazısı diyor dört yüz, beş yüz bine ev alıyor adam.Ya yüz bin, iki yüz bin olacak. Hatta bazısı diyor dört yüz, beş yüz bine ev alıyor adam. Ne demek bu ya hu? Neden?Ne demek bu ya hu? Neden? Bir aileye iki göz oda kafi değil mi?Bir aileye iki göz oda kafi değil mi? Hayır! İlle dört odalı olacak.Hayır! İlle dört odalı olacak. İçinin mobilyası ona göre olacak.İçinin mobilyası ona göre olacak. Eşim dostum gelecek.Eşim dostum gelecek. Bunlar hep dünya şöhretinin, şehvetinin iktizası.

Bunlar hep dünya şöhretinin, şehvetinin iktizası.
Şöhretle şehvet oldu mu ikisi de afettir:Şöhretle şehvet oldu mu ikisi de afettir: Eşşöhreti afetün, eş-şehvetü afetün.Eşşöhreti afetün, eş-şehvetü afetün. Şöhret de afet, şehvet de afet.Şöhret de afet, şehvet de afet. Allah hepimizi affetsin…

Allah hepimizi affetsin…
Kendisine layık kullarının zümresine bizleri de ilhak eylesin.Kendisine layık kullarının zümresine bizleri de ilhak eylesin. El-Fatiha.

El-Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2