Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Âhir 1446
22 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:19
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:46
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

İslâm’da Barış ve Kardeşlik

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Şa'bân 1408 / 15.04.1988
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kendisi İçin Sevdiğini Kardeşi İçin de Sevmek, Üç Günden Fazla Küslük Haram, Şaka da Olsa Yalanı Terk | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İslâm’da Barış ve Kardeşlik

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Şa'bân 1408 / 15.04.1988
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kendisi İçin Sevdiğini Kardeşi İçin de Sevmek, Üç Günden Fazla Küslük Haram, Şaka da Olsa Yalanı Terk | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. el-Hamdülillahi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Seyyidina ve senedina ve mededina Muhammedini'l-Musatafâ ve âlihi ve sahbihîSeyyidina ve senedina ve mededina Muhammedini'l-Musatafâ ve âlihi ve sahbihî ve men-tebiahu bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâ ba'd: ve men-tebiahu bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd:

Bugün mübarek cuma günüdür. Bugün mübarek cuma günüdür. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine hediye olsun diyePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-i pâkine hediye olsun diye ve onun cümle ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye;ve onun cümle ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına hediye olsun diye; Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan bugüne kadar gelmiş geçmiş enbiyâ ve mürselîn Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan bugüne kadar gelmiş geçmiş enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullah-ı mukarrabînin ruhlarına hediye olsun diye;ve evliyâullah-ı mukarrabînin ruhlarına hediye olsun diye; sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, mürşitlerimizin, ulemâ-yı muhakkıkîn,sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, mürşitlerimizin, ulemâ-yı muhakkıkîn, verese-i nebî, din büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye;verese-i nebî, din büyüklerimizin ruhlarına hediye olsun diye; ve ahirete göçmüş olan cümle geçmişlerimizin, sevdiklerimizin ve yakınlarımızın ruhlarına hediye olsun diye;ve ahirete göçmüş olan cümle geçmişlerimizin, sevdiklerimizin ve yakınlarımızın ruhlarına hediye olsun diye; hassaten biraz sonra cenaze namazı kılınacak olan meyyitenin ruhuna hediye olsun diye; hassaten biraz sonra cenaze namazı kılınacak olan meyyitenin ruhuna hediye olsun diye; bizim de dünya ve âhiret saadet ve selametine ermemize vesile olması içinbizim de dünya ve âhiret saadet ve selametine ermemize vesile olması için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup öyle başlayalım.

...... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu ki; "Sevgili kardeşlerim!Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu ki; "Sevgili kardeşlerim! Sizden biriniz iman etmiş olmaz, kendisi için, kendi canı, kendi nefsi için sevdiği şeyi kardeşi, din kardeşi,Sizden biriniz iman etmiş olmaz, kendisi için, kendi canı, kendi nefsi için sevdiği şeyi kardeşi, din kardeşi, Müslüman kardeşi için de sevmedikçe, temenni etmedikçe mü'min olmaz." Müslüman kardeşi için de sevmedikçe, temenni etmedikçe mü'min olmaz."

Burada "mü'min olmaz" demek kâfir kalır manasında değil, imansız kalır manasında değil,Burada "mü'min olmaz" demek kâfir kalır manasında değil, imansız kalır manasında değil, sağlam imanlı olmaz, tam imanlı olmaz.sağlam imanlı olmaz, tam imanlı olmaz. Çünkü imana yakışan mü'minlikten dolayı mü'min kardeşlerine sevgi göstermektirÇünkü imana yakışan mü'minlikten dolayı mü'min kardeşlerine sevgi göstermektir ve onlar için hayırlar temenni etmektir. Kendisi için ne istiyorsa…ve onlar için hayırlar temenni etmektir. Kendisi için ne istiyorsa… Kendisi için baklava ister, börek ister, rahat ister, bol para ister, kazanç ister,Kendisi için baklava ister, börek ister, rahat ister, bol para ister, kazanç ister, sıhhat ister, afiyet ister, itibar ister, huzur ve saadet ister, sıhhat ister, afiyet ister, itibar ister, huzur ve saadet ister, dünyada, âhirette mutluluk ister filan, tamam. Bunları kardeşi için de temenni edecek. dünyada, âhirette mutluluk ister filan, tamam. Bunları kardeşi için de temenni edecek.

Rabbenâ hep bana dedikleri gibi gibi sadece bir tarafa yontarak kendi tarafına,Rabbenâ hep bana dedikleri gibi gibi sadece bir tarafa yontarak kendi tarafına, keser vurdukça daima kendi tarafına doğru yontuyor. Öyle olmayacak.keser vurdukça daima kendi tarafına doğru yontuyor. Öyle olmayacak. Müslüman başkalarını düşünecek, başka müslüman kardeşini düşünecek,Müslüman başkalarını düşünecek, başka müslüman kardeşini düşünecek, müslüman kardeşlerinin iyiliğini isteyecek, onlara güzel şeyler temenni edecek,müslüman kardeşlerinin iyiliğini isteyecek, onlara güzel şeyler temenni edecek, elinden geliyorsa verecek, elinden geliyorsa güzel şeylere ermesine yardımcı olacak,elinden geliyorsa verecek, elinden geliyorsa güzel şeylere ermesine yardımcı olacak, elinden geliyorsa kendisi fedakârlık yapacak; yemeyecek yedirecek, giymeyecek giydirecek, elinden geliyorsa kendisi fedakârlık yapacak; yemeyecek yedirecek, giymeyecek giydirecek, kendisi sıkıntıya düşecek onu kurtaracak, kendisi huzursuz olacak, onu mutlu edecek.kendisi sıkıntıya düşecek onu kurtaracak, kendisi huzursuz olacak, onu mutlu edecek. İslâm kardeşliği bu, ama biz yapamıyoruz. Bizim İslâm ile ilgili bilgilerimiz az.İslâm kardeşliği bu, ama biz yapamıyoruz.

Bizim İslâm ile ilgili bilgilerimiz az.
İslâm'ı anamızdan babamızdan gördük, biraz da bu diyara gelince anladık ki,İslâm'ı anamızdan babamızdan gördük, biraz da bu diyara gelince anladık ki, baktık her taraf ibadethane dolu, kilise dolu, biz de dinimizin icabını yapalım,baktık her taraf ibadethane dolu, kilise dolu, biz de dinimizin icabını yapalım, dindarlık gördük başka milletlerden.dindarlık gördük başka milletlerden. Biraz biliyoruz ama tam bilmiyoruz İslâmiyet'i.Biraz biliyoruz ama tam bilmiyoruz İslâmiyet'i. Tam bilmek gerektiği zaman muhterem kardeşlerim, hadisleri okumak lazım,Tam bilmek gerektiği zaman muhterem kardeşlerim, hadisleri okumak lazım, Peygamber Efendimiz'in hayatını okumak lazım, sözlerini okumak lazım kiPeygamber Efendimiz'in hayatını okumak lazım, sözlerini okumak lazım ki bakalım Peygamber Efendimiz dini nasıl yaşamış, bize nasıl anlatmış,bakalım Peygamber Efendimiz dini nasıl yaşamış, bize nasıl anlatmış, bize neleri tavsiye etmiş, neleri yapmamızı istemiş? bize neleri tavsiye etmiş, neleri yapmamızı istemiş?

Bakın bugün ilk okuduğum hadîs-i şerîf bize İslâm'ın ne kadar yüksek, ne kadar derin, Bakın bugün ilk okuduğum hadîs-i şerîf bize İslâm'ın ne kadar yüksek, ne kadar derin, ne kadar engin bir sevgi, saygı, bağlılık, fedakârlık dini olduğunu gösteriyor. Ölçü veriyor.ne kadar engin bir sevgi, saygı, bağlılık, fedakârlık dini olduğunu gösteriyor. Ölçü veriyor. Kendin için, kendi canı için istediğin şeyi kardeşin için de istemedikçe iyi müslüman olamazsın. Kendin için, kendi canı için istediğin şeyi kardeşin için de istemedikçe iyi müslüman olamazsın.

İsteyebiliyor musun? Şöyle komşularını düşün, arkadaşlarını düşün, çevreni düşün, İsteyebiliyor musun? Şöyle komşularını düşün, arkadaşlarını düşün, çevreni düşün, yakınlarını düşün, onların da öyle iyiliğini isteyebiliyor musun yoksa "gebersin kerata, yok olsun,yakınlarını düşün, onların da öyle iyiliğini isteyebiliyor musun yoksa "gebersin kerata, yok olsun, toz olsun, duman olsun" mu diyorsun, yoksa onların aleyhine mi çalışıyorsun toz olsun, duman olsun" mu diyorsun, yoksa onların aleyhine mi çalışıyorsun yoksa onlardan bir şey kopartıp, onları istismar edip, onları ezerek mi yaşıyorsun? yoksa onlardan bir şey kopartıp, onları istismar edip, onları ezerek mi yaşıyorsun?

Parazit diyoruz, asalak diyoruz, mesela ökse otu ağacın üst dalında bir küçük yarık bulmuş, Parazit diyoruz, asalak diyoruz, mesela ökse otu ağacın üst dalında bir küçük yarık bulmuş, gelmiş oraya yerleşmiş, kökünü ağacın damarları arasına sokmuş,gelmiş oraya yerleşmiş, kökünü ağacın damarları arasına sokmuş, ağacın öz suyunu emiyor, ağacı kurutuyor.ağacın öz suyunu emiyor, ağacı kurutuyor. Görüyorsun, ceviz ağacı çok güzel bir ceviz ağacıymış, koskocamanmış,Görüyorsun, ceviz ağacı çok güzel bir ceviz ağacıymış, koskocamanmış, kalın gövdesi varmış ama kurumuş. Neden kurudu?kalın gövdesi varmış ama kurumuş. Neden kurudu? Bakıyorsun dallarının orasında bir yeşillikler var; ökseotu, böyle kalın yapraklı bir ot,Bakıyorsun dallarının orasında bir yeşillikler var; ökseotu, böyle kalın yapraklı bir ot, gelmiş oraya konmuş, bunun kanını, iliğini kemirmiş, sömürmüş, ağacı kurutmuş. gelmiş oraya konmuş, bunun kanını, iliğini kemirmiş, sömürmüş, ağacı kurutmuş.

Müslüman kendi elinin emeğiyle geçinecek, kimseyi istismar etmeyecek, hakkı olmayan şeyi almayacak, Müslüman kendi elinin emeğiyle geçinecek, kimseyi istismar etmeyecek, hakkı olmayan şeyi almayacak, hakkına razı olacak, haksız yere aldatarak, kandırarak kazanç temin etmeyecek ve sevecek; hakkına razı olacak, haksız yere aldatarak, kandırarak kazanç temin etmeyecek ve sevecek; karşısındaki şahsı sevecek, karşısındaki şahıs için iyi temennilerde bulunacak. karşısındaki şahsı sevecek, karşısındaki şahıs için iyi temennilerde bulunacak.

Adamın birisi dağdan odun getirirmiş. Adamın birisi dağdan odun getirirmiş. (Hikâye kitaplarında yazıyor ama bir çok insanın durumu budur biliyoruz.)(Hikâye kitaplarında yazıyor ama bir çok insanın durumu budur biliyoruz.) Malum insanın bineği olmadığı zaman, taşıtacak bir şeyi olmadığı zaman eskiler, Malum insanın bineği olmadığı zaman, taşıtacak bir şeyi olmadığı zaman eskiler, bir ipin üstüne dizip, odunu böyle sırtlarında taşırlardı. bir ipin üstüne dizip, odunu böyle sırtlarında taşırlardı. Yani bir demet, yapabildiği kadar bir kucak odunu şöyle iple sırtında taşırlardı.Yani bir demet, yapabildiği kadar bir kucak odunu şöyle iple sırtında taşırlardı. O odun taşınırken bir taraftan yürüyüp sallandıkça sırtını acıtırmış, sırtı yara olmuş adamın. O odun taşınırken bir taraftan yürüyüp sallandıkça sırtını acıtırmış, sırtı yara olmuş adamın.

Yana yakıla: "Yâ Rabbi! Sen bana bir binek hayvanı nasip eyle, bir merkep nasip eyle, Yana yakıla: "Yâ Rabbi! Sen bana bir binek hayvanı nasip eyle, bir merkep nasip eyle, yâ Rabbi şu hayvanlardan bir tanesi de benim olsun, bak komşularımın var, yâ Rabbi şu hayvanlardan bir tanesi de benim olsun, bak komşularımın var, onlar böyle hayvanlarıyla taşıyorlar bu yükleri de ne rahat ediyorlar ne konforlu hayat,onlar böyle hayvanlarıyla taşıyorlar bu yükleri de ne rahat ediyorlar ne konforlu hayat, benim de olsun." filan diye temenni ediyormuş. benim de olsun." filan diye temenni ediyormuş.

Bu arada biz de kendimizi düşünüverelim muhterem kardeşlerimiz. Bu arada biz de kendimizi düşünüverelim muhterem kardeşlerimiz. Ne odun derdimiz var ne kömür derdimiz var. Elhamdülillah. Ne odun derdimiz var ne kömür derdimiz var. Elhamdülillah. Düşünüp taşınırsak öteki insanlardan ne kadar rahat durumdayız, Düşünüp taşınırsak öteki insanlardan ne kadar rahat durumdayız, memleketimizdeki insanlardan ne kadar rahat durumdayız, memleketimizde nasıl havalar soğuk olur; memleketimizdeki insanlardan ne kadar rahat durumdayız, memleketimizde nasıl havalar soğuk olur; Sivas'ta, Kayseri'de, Erzurum'da eksi 30 derece, bilmem ne, artık yakacak şey bulamazlar,Sivas'ta, Kayseri'de, Erzurum'da eksi 30 derece, bilmem ne, artık yakacak şey bulamazlar, ne yapacaklarını şaşırırlar zavallılar. Su nerede, sıcaklık nerede böyle aylarca vakitleri geçer.ne yapacaklarını şaşırırlar zavallılar. Su nerede, sıcaklık nerede böyle aylarca vakitleri geçer. Eskiden bir merkebinin olmasını konfor sayıyormuş insanlar. Fıkraya devam edelim.Eskiden bir merkebinin olmasını konfor sayıyormuş insanlar.

Fıkraya devam edelim.
Böyle yana yakıla dua ediyor: "Yâ Rabbi! Sen bana bir merkep nasip eyle de Böyle yana yakıla dua ediyor: "Yâ Rabbi! Sen bana bir merkep nasip eyle de bu odunlarımı onunla taşıyım, konforlu olsun, bu odunlarımı onunla taşıyım, konforlu olsun, artık sırtım şu odun yükünden kurtulsun." filan diye dua edermiş. artık sırtım şu odun yükünden kurtulsun." filan diye dua edermiş.

Bir gece rüya görmüş. Rüyasında demişler ki; Bir gece rüya görmüş. Rüyasında demişler ki; "Tamam. Allah senin dualarını kabul edecek, sana bir merkep bağışlayacak ama şartı var." "Nedir şart?""Tamam. Allah senin dualarını kabul edecek, sana bir merkep bağışlayacak ama şartı var." "Nedir şart?" "Komşuya da dua edeceksin." "Yâ Rabbi! Komşunun iki tane eşeği olsun, bana da bir tane olsun." "Komşuya da dua edeceksin." "Yâ Rabbi! Komşunun iki tane eşeği olsun, bana da bir tane olsun." Komşuya da dua edeceksin, komşunun da olmasını isteyeceksin,Komşuya da dua edeceksin, komşunun da olmasını isteyeceksin, ondan sonra Allah sana verecek, diye rüyada öyle bildirmişler.ondan sonra Allah sana verecek, diye rüyada öyle bildirmişler. Rüyada tüm hiddet itiraz etmiş: "Aman istemem! Ben sırtımda odun taşımaya razıyım. Rüyada tüm hiddet itiraz etmiş: "Aman istemem! Ben sırtımda odun taşımaya razıyım. Zaten komşunun bir tane eşeği olduğunu hazmedemiyorumZaten komşunun bir tane eşeği olduğunu hazmedemiyorum bir tane daha olursa hasedimden çatlarım." diye "Aman aman!" demiş. bir tane daha olursa hasedimden çatlarım." diye "Aman aman!" demiş.

İnsanoğlunun zihniyeti böyle olursa olmaz Allah haset edeni sevmiyorİnsanoğlunun zihniyeti böyle olursa olmaz Allah haset edeni sevmiyor başkalarının iyiliğini istemeyeni sevmiyor ve gerçek mü'minlik bizim yaşadığımız mü'minlikten başkalarının iyiliğini istemeyeni sevmiyor ve gerçek mü'minlik bizim yaşadığımız mü'minlikten biraz daha ileri, biraz daha yüksek, biraz daha derin bir şey. biraz daha ileri, biraz daha yüksek, biraz daha derin bir şey.

Biz şimdi sadece namaz kıldık mı kendimizi iyi müslüman sayıyoruzBiz şimdi sadece namaz kıldık mı kendimizi iyi müslüman sayıyoruz ama şu ölçü daha hassas bir ölçüdür, daha kibar bir ölçüdür, daha zarif bir ölçüdür.ama şu ölçü daha hassas bir ölçüdür, daha kibar bir ölçüdür, daha zarif bir ölçüdür. Kedisi için istediğini, kendi canı için temenni ettiğini müslüman kardeşi için de temenni edecek. Kedisi için istediğini, kendi canı için temenni ettiğini müslüman kardeşi için de temenni edecek.

Bir şey daha söyleyim; Bir şey daha söyleyim;

Lâ yahillu li-raculin müslimin en yehcüre ehâhü fevka selâseti eyyâmin,Lâ yahillu li-raculin müslimin en yehcüre ehâhü fevka selâseti eyyâmin, yeltekiyâni fe-yu'ridu haza ve yu'ridu haza ve hayruhuma ellezi yebde'ü bi's-selâmi.yeltekiyâni fe-yu'ridu haza ve yu'ridu haza ve hayruhuma ellezi yebde'ü bi's-selâmi. Ebû Davud isimli hadis alimi rahmetullahi aleyh rivayet etmiş. Mühim bir hadîs-i şerîf. Ebû Davud isimli hadis alimi rahmetullahi aleyh rivayet etmiş. Mühim bir hadîs-i şerîf. Bizim için yine böyle dini bir ölçü veriyor. Bizim için yine böyle dini bir ölçü veriyor.

Peygamber Efendimiz; Lâ yehillu. Helal olmaz. Bi-racülin. Kişiye helal olmaz, adama helal olmaz. Peygamber Efendimiz; Lâ yehillu. Helal olmaz. Bi-racülin. Kişiye helal olmaz, adama helal olmaz. Helal olmayan ne? En yehcüra ehâhu favka selâseti eyyâmin.Helal olmayan ne? En yehcüra ehâhu favka selâseti eyyâmin. Müslüman kadeşine, din kardeşine üç günden fazla dargın durması ve ondan uzak kalması,Müslüman kadeşine, din kardeşine üç günden fazla dargın durması ve ondan uzak kalması, ondan kaçması, ondan yüz çevirmesi, üç günden ziyade uzak kalması helal olmaz. ondan kaçması, ondan yüz çevirmesi, üç günden ziyade uzak kalması helal olmaz.

Dikkat edilirse burada en yehcüra diye geçiyor muhterem kardeşlerim bunda da incelik vardır muhakkak. Dikkat edilirse burada en yehcüra diye geçiyor muhterem kardeşlerim bunda da incelik vardır muhakkak. Peygamber Efendimiz her sözünü tartarak, ölçerek söyleyen bir kimsedir. Peygamber Efendimiz her sözünü tartarak, ölçerek söyleyen bir kimsedir. "Darılan" demiyor, "üç gün uzak duran" diyor. Hicret etmek fiilinden gelmiş."Darılan" demiyor, "üç gün uzak duran" diyor. Hicret etmek fiilinden gelmiş. Bir yerden bir yere gitmeye hicret deniliyor. Bir yerden bir yere gitmeye hicret deniliyor.

En yehcüra ehâhu favka selâseti eyyâmin. En yehcüra ehâhu favka selâseti eyyâmin. Kardeşinden üç günden fazla hicret etmesi caiz olmaz, uzak durması caiz olmaz, diyor.Kardeşinden üç günden fazla hicret etmesi caiz olmaz, uzak durması caiz olmaz, diyor. Darılmak değil, uzak durması bile caiz olmuyor. "Barışsın, tamam canım. Darılmak değil, uzak durması bile caiz olmuyor. "Barışsın, tamam canım. Hocanın hatırı için barıştım. Tamam, ben seninle barıştık." Hocanın hatırı için barıştım. Tamam, ben seninle barıştık." Ama yine uzak duruyorsa yine olmaz, yakın olacak. Yine hicret ederse yine uzak durursa olmaz. Ama yine uzak duruyorsa yine olmaz, yakın olacak. Yine hicret ederse yine uzak durursa olmaz.

Peygamber Efendimiz Mekke'deydi, Medine-i Münevvere'ye hicret etti. Peygamber Efendimiz Mekke'deydi, Medine-i Münevvere'ye hicret etti. Mesafe uzun, mesafeli durursa olmaz, kaynaşacak. Mesafe uzun, mesafeli durursa olmaz, kaynaşacak. Yapıştırıcıyı sürüyorsun bu tarafa, bu tarafa sürüyorsun, pabucunun altını tutturmak içinYapıştırıcıyı sürüyorsun bu tarafa, bu tarafa sürüyorsun, pabucunun altını tutturmak için yapıştırıyorsun yapışmadı, olmadı. "Ama yapıştırıcı sürdüm, ne yapayım?"yapıştırıyorsun yapışmadı, olmadı. "Ama yapıştırıcı sürdüm, ne yapayım?" Ne yaparsan yap olmadı işte, yapışmayınca olmadı. Yapışması lazımdı.Ne yaparsan yap olmadı işte, yapışmayınca olmadı. Yapışması lazımdı. Bu pabucun sağlam kullanılması için bu sürdüğün yerin yapışması lazımdı, yapışmayınca olmadı. Bu pabucun sağlam kullanılması için bu sürdüğün yerin yapışması lazımdı, yapışmayınca olmadı. Mü'minin mü'mine, müslümanın müslüman kardeşine üç günden ziyade uzak durması caiz olmuyor.Mü'minin mü'mine, müslümanın müslüman kardeşine üç günden ziyade uzak durması caiz olmuyor. Yani "Barıştık" deyip de, zahiri kurtarıp da kenarda durmayacak, kaynaşacak. Yani "Barıştık" deyip de, zahiri kurtarıp da kenarda durmayacak, kaynaşacak.

Yeltekiyâni. Karşı karşıya gelirler. Fe-yu'ridu haza. O yüzünü çevirir. Yeltekiyâni. Karşı karşıya gelirler. Fe-yu'ridu haza. O yüzünü çevirir. Ve yu'ridu haza. O da yüzünü başka tarafa çevirir.Ve yu'ridu haza. O da yüzünü başka tarafa çevirir. Başlarını çevirirler, birbirlerinin yüzlerine bile bakmıyorlar. Doğru değil, Allah'ın sevmediği bir durum. Başlarını çevirirler, birbirlerinin yüzlerine bile bakmıyorlar. Doğru değil, Allah'ın sevmediği bir durum.

Ve hayruhuma. Bu iki kişiden en hayırlısı, daha hayırlısı. Ve hayruhuma. Bu iki kişiden en hayırlısı, daha hayırlısı. Ellezi yebde'ü bi's-selâm. İlk önce nefsini ezip, kendine hâkim olup,Ellezi yebde'ü bi's-selâm. İlk önce nefsini ezip, kendine hâkim olup, izzet-i nefsini kırıp esselâmü aleyküm diye karşı tarafa selam verendir, en hayırlısı odur.izzet-i nefsini kırıp esselâmü aleyküm diye karşı tarafa selam verendir, en hayırlısı odur. Bu çirkin durumdan ilk çıkma hamlesini o yapmış oluyor. Bu çirkin durumdan ilk çıkma hamlesini o yapmış oluyor.

O çevirir başını, o çevirir başını, dargınlık devam eder. O çevirir başını, o çevirir başını, dargınlık devam eder. Dargınlığı devam ettirmeyip de esselâmü aleyküm diyen kazanıyor, sevap onun oluyor.Dargınlığı devam ettirmeyip de esselâmü aleyküm diyen kazanıyor, sevap onun oluyor. İşte İslâmî ölçü bu, işte müslümanların durumu bu.İşte İslâmî ölçü bu, işte müslümanların durumu bu. Ondan sonra da şimdiki müslümanların genel durumuna bak, müslüman devletlerin genel durumuna bak. Ondan sonra da şimdiki müslümanların genel durumuna bak, müslüman devletlerin genel durumuna bak.

Buraya Eight gazetesinden yazarlar röportaj yapmaya gelmişler, bizim müslüman kardeşimize sormuşlar:Buraya Eight gazetesinden yazarlar röportaj yapmaya gelmişler, bizim müslüman kardeşimize sormuşlar: "İran'la Irak'ın durumuna ne dersiniz?""İran'la Irak'ın durumuna ne dersiniz?" Müslümanlar hep birbirleriyle kavga ediyorlar, bilmem neler filan demek istiyorlar.Müslümanlar hep birbirleriyle kavga ediyorlar, bilmem neler filan demek istiyorlar. O da demiş ki; "O konuyu kapatın, o konuyu açmayın. O konu bizimle ilgili değil, doğru değil." O da demiş ki; "O konuyu kapatın, o konuyu açmayın. O konu bizimle ilgili değil, doğru değil."

O konu bizimle ilgili, o konu bizim can damarımız, önemli bir konu. Ama onun cevabı şöyle:O konu bizimle ilgili, o konu bizim can damarımız, önemli bir konu. Ama onun cevabı şöyle: Bu harbi biz çıkarmadık, İslâm çıkartmadı bu harbi. Bu harbi çıkaran emperyalizm.Bu harbi biz çıkarmadık, İslâm çıkartmadı bu harbi. Bu harbi çıkaran emperyalizm. Orta Doğu'da oyunları olan, Orta Doğu'da menfaatleri olan,Orta Doğu'da oyunları olan, Orta Doğu'da menfaatleri olan, Orta Doğu'da çevireceği dolapları olanlar çıkarttı bunu.Orta Doğu'da çevireceği dolapları olanlar çıkarttı bunu. Bunu biz çıkartmadık, faturasını bize ne yüklüyorsunuz? Ezilen biziz, faturası da bize geliyor. Bunu biz çıkartmadık, faturasını bize ne yüklüyorsunuz? Ezilen biziz, faturası da bize geliyor.

Bu taraftan kurşun atılıyor bu kardeşimiz ölüyor, adı Ahmet, Mehmet, Hasan, Bu taraftan kurşun atılıyor bu kardeşimiz ölüyor, adı Ahmet, Mehmet, Hasan, Hüseyin, yanına gidiyorsun, hastanede ziyaret ediyorsun. Ben İran'da ziyaret ettim, Türk.Hüseyin, yanına gidiyorsun, hastanede ziyaret ediyorsun. Ben İran'da ziyaret ettim, Türk. 16 milyon Türk var İran'da. 16 milyon Türk var İran'da. Türklük meselesi değil ama yani kardeş, müslüman,Türklük meselesi değil ama yani kardeş, müslüman, Eşhedu enlâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve rasûlühü diyor. Eşhedu enlâ ilâhe illallâh ve eşhedu enne muhammeden abduhu ve rasûlühü diyor. Bu tarafa gidiyorsun orada da Türk olan var. Bu tarafta da Arap olan var. Bu tarafa gidiyorsun orada da Türk olan var. Bu tarafta da Arap olan var.

Pittsburgh şehrine gittik,Pittsburgh şehrine gittik, bombalar yağdırmış Irak. Baktık, ahali Arap. Giyimi, kuşamı, konuşması, lisanı Arap.bombalar yağdırmış Irak. Baktık, ahali Arap. Giyimi, kuşamı, konuşması, lisanı Arap. Iraklı Arap kardeşlerini bombalamış, bu tarafa şey yapıyor.Iraklı Arap kardeşlerini bombalamış, bu tarafa şey yapıyor. O bölgede bu tarafta da Arap var, öteki tarafta da Arap var, yukarıki bölgelde de Kürt varO bölgede bu tarafta da Arap var, öteki tarafta da Arap var, yukarıki bölgelde de Kürt var bu tarafta da Kürt var, daha yukarki bölgede de Türk var. Kardeş… Birbirlerine kurşunu attıran İslâm değil. bu tarafta da Kürt var, daha yukarki bölgede de Türk var. Kardeş… Birbirlerine kurşunu attıran İslâm değil.

İslâm ne diyor? İslâm ne diyor?

İslâm diyor ki; müslümanın müslümana üç günden ziyade uzak durması caiz değil, İslâm diyor ki; müslümanın müslümana üç günden ziyade uzak durması caiz değil, hicret etmesi caiz değil, uzakta durması caiz değil. Darılması hiç caiz değil. Kalbi temiz olacak.hicret etmesi caiz değil, uzakta durması caiz değil. Darılması hiç caiz değil. Kalbi temiz olacak. Uzak durması caiz değil. Bu sabah şöyle bir tefsir kitabını açıyım dedim, açtım, Tevbe Suresi'nde geldi: Uzak durması caiz değil. Bu sabah şöyle bir tefsir kitabını açıyım dedim, açtım, Tevbe Suresi'nde geldi:

Harbi, darbı, kavgayı, Müslümanlığın dinin gereği diyeHarbi, darbı, kavgayı, Müslümanlığın dinin gereği diye Müslümanlığı kötü göstermeye çalışanlara cevap bu âyet-i kerîme. Müslümanlığı kötü göstermeye çalışanlara cevap bu âyet-i kerîme. "Müslümanlık kılıç dini kılıçla yayılmış, hep kavga etmiş." Kur'ân-ı Kerîm diyor ki; Öyle değil."Müslümanlık kılıç dini kılıçla yayılmış, hep kavga etmiş." Kur'ân-ı Kerîm diyor ki; Öyle değil. Ve hüm bede'ûküm evvele merratin. Ve hüm bede'ûküm evvele merratin.

Savaşı önce müşrikler başlattı, müşrikler açtı bu işi.Savaşı önce müşrikler başlattı, müşrikler açtı bu işi. Peygamber Efendimiz masum masum Kâbe-i Müşerrefe'ye namaz kılmaya geldiği zaman Peygamber Efendimiz masum masum Kâbe-i Müşerrefe'ye namaz kılmaya geldiği zaman onlar tecavüz ettiler, müslümanlara işkenceyi onlar yaptılar, müslümanları onlar şehit ettiler,onlar tecavüz ettiler, müslümanlara işkenceyi onlar yaptılar, müslümanları onlar şehit ettiler, müslümanlara onlar zarar verdiler, Peygamber Efendimiz'i beldesinden onlar çıkarttılar… müslümanlara onlar zarar verdiler, Peygamber Efendimiz'i beldesinden onlar çıkarttılar…

Bedir harbinde bile -ilk Müslümanlarla Bedir harbinde bile -ilk Müslümanlarla yapılan savaş- muhterem kardeşlerim, kervanlarını kurtarmak için sefere çıktılar.yapılan savaş- muhterem kardeşlerim, kervanlarını kurtarmak için sefere çıktılar. "Aman kervan müslümanların eline geçmesin, paracıklarımız yanmasın, mallarımız yağmalanmasın." diye"Aman kervan müslümanların eline geçmesin, paracıklarımız yanmasın, mallarımız yağmalanmasın." diye kervanı kurtardılar ondan sonra dediler ki; "Bu müslümanların canını okumadan eve dönmeyiz."kervanı kurtardılar ondan sonra dediler ki; "Bu müslümanların canını okumadan eve dönmeyiz." Kervan kurtuldu, kervan bu tarafa geçti, savaşı yine onlar çıkarttılar. Kervan kurtuldu, kervan bu tarafa geçti, savaşı yine onlar çıkarttılar.

Ve hüm bede'ûküm evvele merratin. Ve hüm bede'ûküm evvele merratin. Biz böyle kenarda dururken, biz Allah'ın dinini anlatalım da her şey Allah'ın rızasına uygun olsun derken,Biz böyle kenarda dururken, biz Allah'ın dinini anlatalım da her şey Allah'ın rızasına uygun olsun derken, problemleri başkaları çıkartıyor ondan sonra faturası bakıyorsun, postadan bize geliyor: problemleri başkaları çıkartıyor ondan sonra faturası bakıyorsun, postadan bize geliyor: "Şu kadar parayı öde!" Ya bunu ben yapmadım ki! "Şu kadar parayı öde!" Ya bunu ben yapmadım ki!

İslâm'da kavga yok, müslüman kardeşine dargınlık yok, İslâm'da kavga yok, müslüman kardeşine dargınlık yok, müslüman kardeşiyle barışsa bile uzak durmak yok; kaynaşmak var, sevgi var…müslüman kardeşiyle barışsa bile uzak durmak yok; kaynaşmak var, sevgi var… Hatta ölçü; senin kendi canın için istediğin, temenni ettiğin şeyi müslüman kardeşin için de temenni etmek.Hatta ölçü; senin kendi canın için istediğin, temenni ettiğin şeyi müslüman kardeşin için de temenni etmek. Ölçü bu. Hadi bakalım bu ölçüden kim kaçabilir? Allah herkesin gönlünü, kalbini biliyor. Ölçü bu. Hadi bakalım bu ölçüden kim kaçabilir? Allah herkesin gönlünü, kalbini biliyor. Sen kendin için ne istiyorsan arkadaşın, kardeşin için de onu isteyeceksin. Sen kendin için ne istiyorsan arkadaşın, kardeşin için de onu isteyeceksin.

Bizim büyüklerimiz ne demişler? "İğneyi kendine batır, çuvaldızı başkasına batır." İğne ne kadardır?Bizim büyüklerimiz ne demişler? "İğneyi kendine batır, çuvaldızı başkasına batır." İğne ne kadardır? Şu kadardır. Neyse üç santim, beş santim, yedi santim… Kullandığın işe göre iğne bu kadardır.Şu kadardır. Neyse üç santim, beş santim, yedi santim… Kullandığın işe göre iğne bu kadardır. Çuvaldız ne kadardır? Bir karış. Ucu da eğridir, kocaman bir şey. Çuvaldız ne kadardır? Bir karış. Ucu da eğridir, kocaman bir şey. Çuvala batırdığın zaman ağzını dikmekte kullanılıyor. Arkasından sicim geçer, kalındır. Böyle şey. Çuvala batırdığın zaman ağzını dikmekte kullanılıyor. Arkasından sicim geçer, kalındır. Böyle şey.

Sen iğneyi kendine bir batır, küçücük iğneye razıyız. Sen iğneyi kendine bir batır, küçücük iğneye razıyız. Evvela kendine küçücüğü bir batır ondan sonra, tatlı geldiyse,Evvela kendine küçücüğü bir batır ondan sonra, tatlı geldiyse, çuvaldızı karşı tarafa batırabilirsin, müsaade ediyoruz. Sonuna kadar batır bakalım.çuvaldızı karşı tarafa batırabilirsin, müsaade ediyoruz. Sonuna kadar batır bakalım. Ama iğneye tahammül edemiyor insan. Onun için insan ölçüyü kendinden alacak. Ama iğneye tahammül edemiyor insan. Onun için insan ölçüyü kendinden alacak. Bunu bana yapsalar benim hoşuma gider mi? Gitmez. O zaman sen de ona yapma.Bunu bana yapsalar benim hoşuma gider mi? Gitmez. O zaman sen de ona yapma. "Benim canım şunu istiyor, bunu istiyor.""Benim canım şunu istiyor, bunu istiyor." O zaman kardeşinin canı da öyle şey istiyordur, ona da onu yapmaya çalış.O zaman kardeşinin canı da öyle şey istiyordur, ona da onu yapmaya çalış. Kimse zulme uğramayı istemez, kimse aldatılmayı istemez, kimse haksızlığa düşmeyi istemez.Kimse zulme uğramayı istemez, kimse aldatılmayı istemez, kimse haksızlığa düşmeyi istemez. O halde aldatmayacaksın, herkesin iyiliğini isteyeceksin. O halde aldatmayacaksın, herkesin iyiliğini isteyeceksin.

Bizim büyüklerimiz bu hayatı yaşamışlar, bu imanı taşımışlar. Bizim büyüklerimiz bu hayatı yaşamışlar, bu imanı taşımışlar. Bizim büyüklerimiz, emin olun, kuşlar için ev yaptırmış, yukarıya küçücük kuşluk yapmış. Bizim büyüklerimiz, emin olun, kuşlar için ev yaptırmış, yukarıya küçücük kuşluk yapmış. Evin çatısının altında nasıl olsa gelip bir kırlangıç, bir güvercin, bir serçe çamurdan bir yuva yapacak diye,Evin çatısının altında nasıl olsa gelip bir kırlangıç, bir güvercin, bir serçe çamurdan bir yuva yapacak diye, yorulmasın diye oraya bir kuş yuvası yapmış.yorulmasın diye oraya bir kuş yuvası yapmış. Hem de güzel, özene bezene, taştan köşk yapmış.Hem de güzel, özene bezene, taştan köşk yapmış. Bakıyorsun, kaldırıyorsun başını yukarıya, eski yapının köşesinde delikli bir şey var, Bakıyorsun, kaldırıyorsun başını yukarıya, eski yapının köşesinde delikli bir şey var, oyuncak bir ev gibi bir şey var. Neden? Serçeler yuva yapsın diye. Onu düşünün. oyuncak bir ev gibi bir şey var. Neden? Serçeler yuva yapsın diye. Onu düşünün.

Adam parasını vakfetmiş diyor ki; Adam parasını vakfetmiş diyor ki; "Göçmen kuş olup da uçamayan ve buralarda kalan kuşlara bu parayla bakılsın." "Göçmen kuş olup da uçamayan ve buralarda kalan kuşlara bu parayla bakılsın." Leylekler oluyor, ayağı kırılıyor filan. "Bu zavallı kuşlara bakılsın." Adam vakıf yapmış.Leylekler oluyor, ayağı kırılıyor filan. "Bu zavallı kuşlara bakılsın." Adam vakıf yapmış. "Evde hizmetçilik yaparken tabak kıran hizmetçilerin verdikleri zararları ödeme vakfı" kurmuş. "Evde hizmetçilik yaparken tabak kıran hizmetçilerin verdikleri zararları ödeme vakfı" kurmuş. Dedelerimiz kurmuş bunu. Neden? Hizmetçi kıymetli tabağı kırdı mı ev sahibi onu pataklar.Dedelerimiz kurmuş bunu.

Neden?

Hizmetçi kıymetli tabağı kırdı mı ev sahibi onu pataklar.
"Ah benim anadan kalma, babadan kalma, dededen kalma antika tabağımı hakladın."Ah benim anadan kalma, babadan kalma, dededen kalma antika tabağımı hakladın. Seni hınzır seni!" Çat, pat, küt, girişir. Seni hınzır seni!" Çat, pat, küt, girişir. İşte o olmasın diye, hizmetçinin kırdığı zararı onun nâmına ödeyiverecek vakıf kurmuş. İşte o olmasın diye, hizmetçinin kırdığı zararı onun nâmına ödeyiverecek vakıf kurmuş. Dedelerimiz böyle. Elinde çiçek gezmiş. Dedelerimiz böyle. Elinde çiçek gezmiş.

Fatih Sultan Mehmet'in resmini görüyorsun, başkasının resmini görüyorsun; Fatih Sultan Mehmet'in resmini görüyorsun, başkasının resmini görüyorsun; İtalyan gelmiş, elinde resim var.İtalyan gelmiş, elinde resim var. Avrupalı bir seyyah gelmiş de "Ben bu adamların çiçek sevgisine hayret ediyorum." diyor.Avrupalı bir seyyah gelmiş de "Ben bu adamların çiçek sevgisine hayret ediyorum." diyor. Açın edebiyatı, her taraf karanfiller, güller, desenlerine bakın...Açın edebiyatı, her taraf karanfiller, güller, desenlerine bakın... Her taraf nefis çiçek desenleriyle,Her taraf nefis çiçek desenleriyle, selvi desenleriyle, gül desenleriyle adını bilmediğim çeşit çeşit çiçek desenleriyle dolu.selvi desenleriyle, gül desenleriyle adını bilmediğim çeşit çeşit çiçek desenleriyle dolu. Dedelerimiz bunları yaşamış biz unutmuşuz, biz bunlardan uzak kalmışız. Dedelerimiz bunları yaşamış biz unutmuşuz, biz bunlardan uzak kalmışız.

Müslümanım, müslümanız. Müslümanım, müslümanız. Lâ ilâhe ilallallah Muhammeden Rasûlullah diyoruz, tamam. Ama İslâm'ın ince eleğinden geçemiyoruz.Lâ ilâhe ilallallah Muhammeden Rasûlullah diyoruz, tamam. Ama İslâm'ın ince eleğinden geçemiyoruz. Kaba elekten geçiyoruz da kalburdan geçiyoruz da ince elekte takılıyoruz, Kaba elekten geçiyoruz da kalburdan geçiyoruz da ince elekte takılıyoruz, süzülemiyoruz aşağıya, o kadar ince değiliz.süzülemiyoruz aşağıya, o kadar ince değiliz. Onun için kendi kendimizi tashih etmeliyiz, bilhassa kalbimizi tashih etmeliyiz. Kalp nasıl tashih edilir? Onun için kendi kendimizi tashih etmeliyiz, bilhassa kalbimizi tashih etmeliyiz.

Kalp nasıl tashih edilir?

Basarsın bıçağı, testereyle göğüs kafesini kesersin, kalbi dışarı çıkartırsın, en iyi deterjanı getirirsin, Basarsın bıçağı, testereyle göğüs kafesini kesersin, kalbi dışarı çıkartırsın, en iyi deterjanı getirirsin, ovuştura ovuştura kalbi yıkarsın, temiz olur. Olmaz. Kalp böyle temiz olmaz. ovuştura ovuştura kalbi yıkarsın, temiz olur. Olmaz. Kalp böyle temiz olmaz.

Kalbin temiz olması için kötü huyların içinden çıkması, gitmesi lazım, Kalbin temiz olması için kötü huyların içinden çıkması, gitmesi lazım, kötü duyguların insanın gönlünden dışarıya atılması lazım, kötü duyguların insanın gönlünden dışarıya atılması lazım, güzel duyguların insanın kalbine yerleşmesi lazım.güzel duyguların insanın kalbine yerleşmesi lazım. İyilik duygusunun yerleşmesi lazım, güzellik duygusunun yerleşmesi lazım, İyilik duygusunun yerleşmesi lazım, güzellik duygusunun yerleşmesi lazım, sevgi duygusunun yerleşmesi lazım, merhamet duygusunun yerleşmesi lazım.sevgi duygusunun yerleşmesi lazım, merhamet duygusunun yerleşmesi lazım. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Merhamet edenlere Rahman olan Allah merhamet eder, Peygamber Efendimiz diyor ki; "Merhamet edenlere Rahman olan Allah merhamet eder, merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez."merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez." Merhametli olacağız, acıyacağız. Kuşlara acıyacağız, hayvanlara acıyacağız. Merhametli olacağız, acıyacağız. Kuşlara acıyacağız, hayvanlara acıyacağız.

Ben bu İngilizlerin bu Avustralya'daki [işlerine] bakıyorum;Ben bu İngilizlerin bu Avustralya'daki [işlerine] bakıyorum; ahlak, bizim hadis kitaplarında Peygamber Efendimiz'in bize öğretmek istediği şey.ahlak, bizim hadis kitaplarında Peygamber Efendimiz'in bize öğretmek istediği şey. Hayvanları seviyorlar, koruyorlar. "Bu hayvana dokunmak yok, bunu vurmak yok."Hayvanları seviyorlar, koruyorlar. "Bu hayvana dokunmak yok, bunu vurmak yok." Korumaya alıyorlar. Hayvan sevgisi, çiçek sevgisi, tabiat sevgisi.Korumaya alıyorlar. Hayvan sevgisi, çiçek sevgisi, tabiat sevgisi. Biz bu duyguları kalbimize yerleştireceğiz, kötü duyguları kalbimizden atacağız. Biz bu duyguları kalbimize yerleştireceğiz, kötü duyguları kalbimizden atacağız.

Ama o tarafları güzel de öbür tarafları güzel mi? Kötü olan tarafları da var.Ama o tarafları güzel de öbür tarafları güzel mi?

Kötü olan tarafları da var.
Kötü olan tarafları da nefislerine esiri olması, şehvetlerinin esiri olmaları, yanlış itikada sahip olmaları…Kötü olan tarafları da nefislerine esiri olması, şehvetlerinin esiri olmaları, yanlış itikada sahip olmaları… O tarafı da ayrı.O tarafı da ayrı. Onun için Rabbimiz bize güzel iman nasip eylesin, salih amel nasip eylesin,Onun için Rabbimiz bize güzel iman nasip eylesin, salih amel nasip eylesin, birlik ve beraberlik içinde Allah'a güzel kulluk etmemizi nasip eylesin. birlik ve beraberlik içinde Allah'a güzel kulluk etmemizi nasip eylesin.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyacağım: Bir hadîs-i şerîf daha okuyacağım:

Buyrun bir ölçü daha. Buyrun bir ölçü daha. Mü'min imanına tam manasıyla sahip olmuş olamaz, yalanı şaka bile olsa terk etmedikçe.Mü'min imanına tam manasıyla sahip olmuş olamaz, yalanı şaka bile olsa terk etmedikçe. Şakadan yalanı bile terk etmedikçe tam, sağlam mü'min olamaz. Şakadan yalanı bile terk etmedikçe tam, sağlam mü'min olamaz.

Biz çocuğa diyoruz ki; "Gel, gel yavrum, şunu al. Al al al al…" Biz çocuğa diyoruz ki; "Gel, gel yavrum, şunu al. Al al al al…" Çocuk ıhlaya ıhlaya, emekleye emekleye yanımıza geliyor:Çocuk ıhlaya ıhlaya, emekleye emekleye yanımıza geliyor: "Seni yaramaz!" Kucağımıza alıyoruz, bunu vermiyoruz, yalan."Seni yaramaz!" Kucağımıza alıyoruz, bunu vermiyoruz, yalan. Madem vermeyecektin niye "Al bunu." dedin. Onu yalan söze küçükten alıştırıyoruz.Madem vermeyecektin niye "Al bunu." dedin. Onu yalan söze küçükten alıştırıyoruz. "Demek ki 'bir şeyi vereceğim' dersin ama vermeyebilirsin." diye onun zihnine biz öğretiyoruz. "Demek ki 'bir şeyi vereceğim' dersin ama vermeyebilirsin." diye onun zihnine biz öğretiyoruz.

Kapıya birisi geliyor, tak tak tak vuruyor. Çocuk çıkıyor. Kapıya birisi geliyor, tak tak tak vuruyor. Çocuk çıkıyor. Çocuğa "Aman evde olmadığımı söyle!" diyoruz. "Aman! Babam evde yok de!"Çocuğa "Aman evde olmadığımı söyle!" diyoruz. "Aman! Babam evde yok de!" Çocuk yalana alışıyor.Çocuk yalana alışıyor. Ondan sonra o senin karşında yalanı kıvırttırırsa hiç ona kabahati bulma, sen öğrettin.Ondan sonra o senin karşında yalanı kıvırttırırsa hiç ona kabahati bulma, sen öğrettin. "Babam evde yok de." diyen sen değil misin? Telefonda veya bilmem nerede… Tamam, sensin."Babam evde yok de." diyen sen değil misin? Telefonda veya bilmem nerede… Tamam, sensin. O halde yalanı sen öğretmiş oluyorsun. Müslüman şaka ile bile olsa yalan söylemeyecek. O halde yalanı sen öğretmiş oluyorsun. Müslüman şaka ile bile olsa yalan söylemeyecek.

Peygamber Efendimiz mizah etmez miymiş, latife yapmaz mıymış? Yaparmış. Peygamber Efendimiz mizah etmez miymiş, latife yapmaz mıymış?

Yaparmış.
Tatlı latifeler yaptığı olmuş. Tatlı latifeler yaptığı olmuş. Mesela akrabasından evine gelmiş ihtiyar bir kadına diyor ki; "Yaşlılar cennete girmeyecek." Mesela akrabasından evine gelmiş ihtiyar bir kadına diyor ki; "Yaşlılar cennete girmeyecek." Kadın biraz üzülmeye kalkışınca diyor ki; "Genç olarak girecek."Kadın biraz üzülmeye kalkışınca diyor ki; "Genç olarak girecek." Öyle kamburuyla, romatizmasıyla, ağrısıyla, sızısıyla girecek değil, genç olarak girecek.Öyle kamburuyla, romatizmasıyla, ağrısıyla, sızısıyla girecek değil, genç olarak girecek. Allah gençleştirecek. Hiç orada üzüntü yok, sıkıntı yok. Allah gençleştirecek. Hiç orada üzüntü yok, sıkıntı yok.

Birisine demiş ki; "Senin gözünde ak var." O da "Aman yâ Resûlallah!" filan diye telaşlanmış. Birisine demiş ki; "Senin gözünde ak var." O da "Aman yâ Resûlallah!" filan diye telaşlanmış. "Canım herkesin gözünde ak olmaz mı? Bir akı var bir karası var, normal." demiş. Yalan olmayacak. "Canım herkesin gözünde ak olmaz mı? Bir akı var bir karası var, normal." demiş. Yalan olmayacak.

Bu hadîs-i şerîfte ne bildiriliyor? Şaka bile olsa yalanı terk etmedikçe insan hakiki müslüman olmaz.Bu hadîs-i şerîfte ne bildiriliyor?

Şaka bile olsa yalanı terk etmedikçe insan hakiki müslüman olmaz.
Demek ki biz şaka yaparken bile doğru şaka yapacağız, yalan şaka yapmayacağız. Demek ki biz şaka yaparken bile doğru şaka yapacağız, yalan şaka yapmayacağız. Yalan üzerine kurulmuş şaka yapmayacağız. Mizah bile! "Şaka yaptım!"Yalan üzerine kurulmuş şaka yapmayacağız. Mizah bile! "Şaka yaptım!" Şaka yaptın ama yalan söyledin. Bazen de "Nokta nokta şaka" diyoruz. Şaka yaptın ama yalan söyledin. Bazen de "Nokta nokta şaka" diyoruz. Bir şaka yapıyor adam, yüreği ağzına geliyor,Bir şaka yapıyor adam, yüreği ağzına geliyor, az daha hastanelik olacakaz daha hastanelik olacak "şaka yaptım!"Ya böyle şaka mı olur, Allah seni islah eylesin!"şaka yaptım!"Ya böyle şaka mı olur, Allah seni islah eylesin! Şakanın dahi İslâmî olanı, yanlış olmayanı, doğru olanıdır. Şakanın dahi İslâmî olanı, yanlış olmayanı, doğru olanıdır.

Ve yetruke'l-mirâ'e ve in kane sâdıkan. Ve yetruke'l-mirâ'e ve in kane sâdıkan. "Doğru bile olsa, haklı bile olsa münakaşayı terk edin, etmedikçe…" İki kişi karşılıklı dikiliyorlar. "Doğru bile olsa, haklı bile olsa münakaşayı terk edin, etmedikçe…" İki kişi karşılıklı dikiliyorlar. "Şu şöyle" diyor, ötekisi de "hayır öyle değildir, böyle" diyor."Şu şöyle" diyor, ötekisi de "hayır öyle değildir, böyle" diyor. "Hayır, öyledir!", "Hayır, böyledir!" Neredeyse birbirlerine girecekler, ne olacak?"Hayır, öyledir!", "Hayır, böyledir!" Neredeyse birbirlerine girecekler, ne olacak? Peygamber Efendimiz diyor ki; "Haklı bile olsa münakaşadan geri çekilecek.Peygamber Efendimiz diyor ki; "Haklı bile olsa münakaşadan geri çekilecek. Çekilemedikçe has müslüman olamaz, iyi mü'min olamaz." Çekilemedikçe has müslüman olamaz, iyi mü'min olamaz."

Halbuki biz münakaşayı sonuna kadar götürürüz, hatta bazen silahlar konuşur. Halbuki biz münakaşayı sonuna kadar götürürüz, hatta bazen silahlar konuşur. Önce yumruklar konuşur, yetmezse silahlar konuşur.Önce yumruklar konuşur, yetmezse silahlar konuşur. Silahların konuşması nasıl oluyor, ne neticelere varıyor biliyorsunuz. Onun için Allah bizi ıslah eylesin. Silahların konuşması nasıl oluyor, ne neticelere varıyor biliyorsunuz. Onun için Allah bizi ıslah eylesin.

Doğrusu biz bu iman dediğimiz şeyin bunlarla alakalı olduğunu bilmiyorduk. Doğrusu biz bu iman dediğimiz şeyin bunlarla alakalı olduğunu bilmiyorduk. Bilmiyorduk ki şaka yaparken bile yalan söylemeyeceğimizin imanın bir gereği olduğunu, Bilmiyorduk ki şaka yaparken bile yalan söylemeyeceğimizin imanın bir gereği olduğunu, bilmiyorduk ki münakaşa büyümesin diye haklıysa bile "peki peki" deyipbilmiyorduk ki münakaşa büyümesin diye haklıysa bile "peki peki" deyip münakaşadan vaz geçileceğini bilmiyorduk ki kardeşi için de kendi canına temenni ettiği şeyimünakaşadan vaz geçileceğini bilmiyorduk ki kardeşi için de kendi canına temenni ettiği şeyi temenni etmenin imanın gereği olduğunu, bilmiyorduk. Nereden öğreniyoruz? temenni etmenin imanın gereği olduğunu, bilmiyorduk.

Nereden öğreniyoruz?

İşte bu mübarek hadîs-i şerîflerden. Bunlar inci gibi, elmas gibi, mercan gibi. İşte bu mübarek hadîs-i şerîflerden. Bunlar inci gibi, elmas gibi, mercan gibi. Bunları okudukça öğreniyoruz.Bunları okudukça öğreniyoruz. Bunları okuyup da, demlenip de buna göre hareket ettikçe iyi müslüman oluyoruz, Bunları okuyup da, demlenip de buna göre hareket ettikçe iyi müslüman oluyoruz, kâmil müslüman oluyoruz, affedici müslüman oluyoruz, sevimli müslüman oluyoruz, kâmil müslüman oluyoruz, affedici müslüman oluyoruz, sevimli müslüman oluyoruz, sevgili müslüman oluyoruz, Allah'ın has kulu oluyoruz;sevgili müslüman oluyoruz, Allah'ın has kulu oluyoruz; derecemiz yükseliyor, mâneviyatımız açılıyor, kalp gözümüz açılıyor,derecemiz yükseliyor, mâneviyatımız açılıyor, kalp gözümüz açılıyor, Allah nice hayırlara nimetlere gark eyliyor bizleri. Allah nice hayırlara nimetlere gark eyliyor bizleri.

Onun için muhterem kardeşlerim, bu işlerin imanın birer parçası ve gereği olduğunu bilelim, Onun için muhterem kardeşlerim, bu işlerin imanın birer parçası ve gereği olduğunu bilelim, imanımızı yakamıza takılan bir rozet gibi göstermelik veya sırtımıza alınan bir ceket gibi -giyilen,imanımızı yakamıza takılan bir rozet gibi göstermelik veya sırtımıza alınan bir ceket gibi -giyilen, çıkartılan bir şey gibi- üstümüzde tutmayalım. çıkartılan bir şey gibi- üstümüzde tutmayalım. İman, bizim ahlâkımıza tesir etsin, iman bizim düşüncelerimize hâkim olsun;İman, bizim ahlâkımıza tesir etsin, iman bizim düşüncelerimize hâkim olsun; iman, bizim yaşayışımızda görünsün, iman bizim ahlâkımızda parıldasın. iman, bizim yaşayışımızda görünsün, iman bizim ahlâkımızda parıldasın. "İşte imanlının ahlâkı budur.", "İşte müslüman böyle olur." denilsin."İşte imanlının ahlâkı budur.", "İşte müslüman böyle olur." denilsin. Dışardan bakan insan "İşte has müslüman." desin. Dışardan bakan insan "İşte has müslüman." desin.

Suudi Arabistan'da bir gürültü, bir patırtı olmuş, bizim arkadaşlardan bir tanesi hemen arabadan inmiş, Suudi Arabistan'da bir gürültü, bir patırtı olmuş, bizim arkadaşlardan bir tanesi hemen arabadan inmiş, "Sen şuradan, sen şuradan gel, sen şuradan kıvırttır, bilmem ne..." "Sen şuradan, sen şuradan gel, sen şuradan kıvırttır, bilmem ne..." trafiğin tıkanıklığını bir anda çözmüş. Orada bir yaşlı adam varmış, yerinde zıplıyormuş:trafiğin tıkanıklığını bir anda çözmüş. Orada bir yaşlı adam varmış, yerinde zıplıyormuş: "İşte bunlar böyledir, bu Türkler böyledir, maşallah, çözerler problemi." diyormuş. "İşte bunlar böyledir, bu Türkler böyledir, maşallah, çözerler problemi." diyormuş.

Çünkü adam inat ediyor: "Ben buradan geçeceğim." diyor. Çünkü adam inat ediyor: "Ben buradan geçeceğim." diyor. Böyle birazcık boşluk buldu mu, adam cesur, bir adım daha attırıyor arabasını. Buradaki?Böyle birazcık boşluk buldu mu, adam cesur, bir adım daha attırıyor arabasını. Buradaki? Buradakini de bir adım attırtıyor.Buradakini de bir adım attırtıyor. O bir adım gitse çamurluğu çökecek o bir adım gitse tamponu dayanmış: "Sen geri git." diyor,O bir adım gitse çamurluğu çökecek o bir adım gitse tamponu dayanmış: "Sen geri git." diyor, "Gitmem, sen git." diyor. Haydi ayıkla pirincin taşını. Bizimki hemen gidip çözüvermiş."Gitmem, sen git." diyor. Haydi ayıkla pirincin taşını. Bizimki hemen gidip çözüvermiş. Cihana böyle güzel ahlâk numunesi olmuşlar.Cihana böyle güzel ahlâk numunesi olmuşlar. İman, ahlâkımızla görülecek, kılığımızda, kıyafetimizde, bakışımızda, yürüyüşümüzde görülecek; iman bu. İman, ahlâkımızla görülecek, kılığımızda, kıyafetimizde, bakışımızda, yürüyüşümüzde görülecek; iman bu.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi kâmil imanlı eylesin, güzel ahlâklı eylesin, kendisinin has kulu eylesin, Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi kâmil imanlı eylesin, güzel ahlâklı eylesin, kendisinin has kulu eylesin, Peygamberimizin has ümmeti eylesin,Peygamberimizin has ümmeti eylesin, hayırlı ömür sürüp hayırlı kul olarak yaşayıp huzuruna sevdiği,hayırlı ömür sürüp hayırlı kul olarak yaşayıp huzuruna sevdiği, razı olduğu kul olarak çıkmayı sizlere ve bizlere nasip ve müesser eylesin. razı olduğu kul olarak çıkmayı sizlere ve bizlere nasip ve müesser eylesin.

Şu mübarek Cuma hürmetine, okunan ezan hürmetine, Şu mübarek Cuma hürmetine, okunan ezan hürmetine, Kurân-ı Kerîm hürmetine giden Şaban hürmetine, gelen Ramazan hürmetine, Kurân-ı Kerîm hürmetine giden Şaban hürmetine, gelen Ramazan hürmetine, ve bi-hürmet-i esrâr-ı suret-i Fâtiha... ve bi-hürmet-i esrâr-ı suret-i Fâtiha...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2