Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Kamil Mümin Olmak

Mehmed Zahid KOTKU

27 Muharrem 1392 / 12.03.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mü’min ve Müslim, Allah-u Teàlâ’nın Sıfatları, İmanın En Yüksek Derecesi, Müslüman Kimdir? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kamil Mümin Olmak

Mehmed Zahid KOTKU

27 Muharrem 1392 / 12.03.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Mü’min ve Müslim, Allah-u Teàlâ’nın Sıfatları, İmanın En Yüksek Derecesi, Müslüman Kimdir? | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm. Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... İ’lemû eyyühe’l-ihvân...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl:Ve bi’s-senedi’l-muttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl: RE. 230/3 El-mü’minü men eminehü’n-nâsü,

RE. 230/3 El-mü’minü men eminehü’n-nâsü,
ve’l-müslimü men selime’l-müslimûne min lisânihî ve yedihî,ve’l-müslimü men selime’l-müslimûne min lisânihî ve yedihî, ve’l-muhâciru men hecere’s-sûi,ve’l-muhâciru men hecere’s-sûi, ve’llezî nefsî bi-yedihî,ve’llezî nefsî bi-yedihî, lâ yedhulü’l-cennete abdünlâ yedhulü’l-cennete abdün lâ ye’menü câruhû bevâikahû.lâ ye’menü câruhû bevâikahû. Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.

Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, ev kemâ kàl.
Ahmed ibn-i Hanbel, Neseî, Ebû Ya’lâ, İbn-i Hibbân, HâkimAhmed ibn-i Hanbel, Neseî, Ebû Ya’lâ, İbn-i Hibbân, Hâkim ve el-Askerî, Enes ibn-i Mâlik RA’dan rivayet etmişler.ve el-Askerî, Enes ibn-i Mâlik RA’dan rivayet etmişler. Bu hadis-i şerifi geçen derste de okuduk ama,

Bu hadis-i şerifi geçen derste de okuduk ama,
bu hadisin üzerinde biraz durmak lâzım gelecek.bu hadisin üzerinde biraz durmak lâzım gelecek. Ve bunu hep beraberceVe bunu hep beraberce ezberlemeye çalışalım!ezberlemeye çalışalım! Bu ve bunun emsali birçok hadisler gelecek mü’minler hakkında,

Bu ve bunun emsali birçok hadisler gelecek mü’minler hakkında,
bunlar bizim can noktamız.bunlar bizim can noktamız. Zaten bir müslümanZaten bir müslüman kırk tane, Peygamberimizin sözünü, hadisini ezberlerse,kırk tane, Peygamberimizin sözünü, hadisini ezberlerse, o yevm-i kıyamette ulema zümresinde haşrolunacak.o yevm-i kıyamette ulema zümresinde haşrolunacak. Bunlar da duyula duyula hemen hemen ekseriyetle kulaklarımızda kalmıştır

Bunlar da duyula duyula hemen hemen ekseriyetle kulaklarımızda kalmıştır
ve ezberlenmesi de kolaydır.ve ezberlenmesi de kolaydır. İnşâallah bunları bir sıraya koyarsak,İnşâallah bunları bir sıraya koyarsak, ezberlemeye de gayret ederiz.ezberlemeye de gayret ederiz. Mü'min diye :

Mü'min diye :
“—Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah!”“—Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah!” diyen her adamın adına mü’min deriz.diyen her adamın adına mü’min deriz. Bu iman kapısından içeriyi girmektir.Bu iman kapısından içeriyi girmektir. “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah!” dedi mi bir insan,“Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah!” dedi mi bir insan, imanın kapısından içeriye girmiştir, mü’mindir.imanın kapısından içeriye girmiştir, mü’mindir. Fakat kapıdan girmekle iş bitmiyor.Fakat kapıdan girmekle iş bitmiyor. Bu iman üç mertebe üzerindedir.Bu iman üç mertebe üzerindedir. Edna, evsat, a’lâ...Edna, evsat, a’lâ... Aşağı, orta, yukarı.Aşağı, orta, yukarı. Binâen aleyh her şeyin ednası değil, a’lası makbuldür.Binâen aleyh her şeyin ednası değil, a’lası makbuldür. Karpuzu alırken herhalde seçiyorsun da iyisini alıyorsun.

Karpuzu alırken herhalde seçiyorsun da iyisini alıyorsun.
Zerzevatın hangisi olursa olsun,Zerzevatın hangisi olursa olsun, seçiyoruz da iyisini alıyoruz.seçiyoruz da iyisini alıyoruz. Elması, üzümü, armudu, neyse.Elması, üzümü, armudu, neyse. Binâen aleyh imanın da elbette efdalini ve alasını aramakBinâen aleyh imanın da elbette efdalini ve alasını aramak ve ona çalışmakve ona çalışmak başlıca vazifelerimizden olsa gerektirbaşlıca vazifelerimizden olsa gerektir Lâ ilâhe illa’llah dedikten sonra,

Lâ ilâhe illa’llah dedikten sonra,
imandan içeriye gittikten sonraimandan içeriye gittikten sonra yapılması lazım olabilen şeyler...yapılması lazım olabilen şeyler... İman hepimizin bildiği gibi:İman hepimizin bildiği gibi: Âmentü bi’llâhi

Âmentü bi’llâhi
ve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihîve melâiketihî ve kütübihî ve rusulihî ve’l- yevmi’l-âhiri, ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî mina’llàhi teàlâ,ve’l- yevmi’l-âhiri, ve bi’l-kaderi hayrihî ve şerrihî mina’llàhi teàlâ, ve’l- ba’sü ba’de’l-mevti hakkun, eşhedü en lâ ilâhe illa’llàhve’l- ba’sü ba’de’l-mevti hakkun, eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlüh.ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlüh. Şimdi yalnız “Lâ ilahe illa’llah” demekle insan mü’min olmaz,

Şimdi yalnız “Lâ ilahe illa’llah” demekle insan mü’min olmaz,
“Muhammedün rasûlü’llah” demekle de mü’min olmaz,“Muhammedün rasûlü’llah” demekle de mü’min olmaz, bu amentüye iman etmedikçe...bu amentüye iman etmedikçe... Ben Allah birdir dedim, Peygamber de haktır dedim amaBen Allah birdir dedim, Peygamber de haktır dedim ama imanın icabı olan amentüye inancım yok!imanın icabı olan amentüye inancım yok! Melekler var, kitapları var, peygamberler var,Melekler var, kitapları var, peygamberler var, bir de ahiret günü var…bir de ahiret günü var… Dünyayı görüyoruz tabii ama ahiret meçhulümüz olduğu içinDünyayı görüyoruz tabii ama ahiret meçhulümüz olduğu için kafalar takılıyor. Öldükten sonra dirileceğiz.kafalar takılıyor. Öldükten sonra dirileceğiz. “—Nasıl olur yâhu? Bu dirilme nasıl olacak?” diye tereddüt ediyorsa,
“—Nasıl olur yâhu? Bu dirilme nasıl olacak?” diye tereddüt ediyorsa,
tereddütle iman olmaz.tereddütle iman olmaz. İman şekki kabul etmez.

İman şekki kabul etmez.
İman; iki kere iki dört, bitti.İman; iki kere iki dört, bitti. Binâen aleyh, şek ile şüphe ile iman olmaz.Binâen aleyh, şek ile şüphe ile iman olmaz. Onun için amentüye iman edeceğiz. Amentü hulâsasıdır.Onun için amentüye iman edeceğiz. Amentü hulâsasıdır. Amentü’nün izahı Emâli denilenAmentü’nün izahı Emâli denilen ve buna benzer itikad kitapları vardır ki,ve buna benzer itikad kitapları vardır ki, altmış sekiz veyahut yetmiş sekiz beyitten ibarettir.altmış sekiz veyahut yetmiş sekiz beyitten ibarettir. O yetmiş sekiz beytin hulasası amentüdür.O yetmiş sekiz beytin hulasası amentüdür. Amentüdür ama, o yetmiş sekiz beyit ile beraber imanı bilmek lazım.Amentüdür ama, o yetmiş sekiz beyit ile beraber imanı bilmek lazım. İman esasa dayanır.İman esasa dayanır. O esas olmadıkça iman olmaz.O esas olmadıkça iman olmaz. O esaslara inanç olmadıkça,O esaslara inanç olmadıkça, “Lâ ilahe illa’llah” demişsin. Onu gâvurlar da der.“Lâ ilahe illa’llah” demişsin. Onu gâvurlar da der. O iman sayılmaz.O iman sayılmaz. İmanın iman sayılması, mutlaka itikada dayanır.İmanın iman sayılması, mutlaka itikada dayanır. Kök bu, bu itikaddan şaşılmaz.Kök bu, bu itikaddan şaşılmaz. Bu itikad da şek ve şüphe de götürmez.Bu itikad da şek ve şüphe de götürmez. Ne demişler büyüklerimiz imanda:

Ne demişler büyüklerimiz imanda:
bir Amentü billah onu işaretlemedim:bir Amentü billah onu işaretlemedim: Allah birdir. Allah’ın sıfatları vardır. Kaç tane?Allah birdir. Allah’ın sıfatları vardır. Kaç tane? Sıfat-ı zâtîsi var, sıfat-ı subûtîsi var...Sıfat-ı zâtîsi var, sıfat-ı subûtîsi var... Hayat, ilim, semi’, basar, irade, kudret, kelam, tekvin;Hayat, ilim, semi’, basar, irade, kudret, kelam, tekvin; bunlar Allah-u Teàlâ’nın (subûtî) sıfatlarıdır.bunlar Allah-u Teàlâ’nın (subûtî) sıfatlarıdır. Vücud, kıdem, bekà, vahdaniyyet, muhalefetün li’l-havadis, kıyâm bi-nefsihî; bunlar da zâtî sıfatlarıdır.Vücud, kıdem, bekà, vahdaniyyet, muhalefetün li’l-havadis, kıyâm bi-nefsihî; bunlar da zâtî sıfatlarıdır. Yani Allah’ı bildikten sonra Allah’a mekân tahsis etmek, Allah’ı bilmemenin alâmetidir.

Yani Allah’ı bildikten sonra Allah’a mekân tahsis etmek, Allah’ı bilmemenin alâmetidir.
Allah görmez demek, bilmemenin alametidir.Allah görmez demek, bilmemenin alametidir. Allah evvelce yoktu, sonra oldu (demek)Allah evvelce yoktu, sonra oldu (demek) cahilliktir, bilmemezlik demektir. Öyle olmaz.cahilliktir, bilmemezlik demektir. Öyle olmaz. Allah-u Teàlâ’nın sıfatları neleri söylüyorsa,

Allah-u Teàlâ’nın sıfatları neleri söylüyorsa,
hayat Allah-u Teàlâ’da ezelden ebede...hayat Allah-u Teàlâ’da ezelden ebede... İlim... Bu kâinatta bugün aylara çıkıyorlar.İlim... Bu kâinatta bugün aylara çıkıyorlar. Bir zerreden ibarettir. Allah-u Teàlâ’nın verdiği ilmin bir zerresidir bugün insanlardaki..Bir zerreden ibarettir. Allah-u Teàlâ’nın verdiği ilmin bir zerresidir bugün insanlardaki.. Bu zerre ile insanlar göklere de uçuyorlar.Bu zerre ile insanlar göklere de uçuyorlar. Fakat asıl ilim Allah-u Teàlâ’nındır.Fakat asıl ilim Allah-u Teàlâ’nındır. Semi’, Cenâb-ı Hakk’ın duyması demektir.

Semi’, Cenâb-ı Hakk’ın duyması demektir.
Yani ne kadar ince, gizliYani ne kadar ince, gizli şey varsa hepsini Allah-u Teàlâ duyar.şey varsa hepsini Allah-u Teàlâ duyar. Binâen aleyh, içerisini de görür.Binâen aleyh, içerisini de görür. Allah-u Teàlâ bütün sır denilen,Allah-u Teàlâ bütün sır denilen, ne kadar gizli varsane kadar gizli varsa - İçinden geçen kuruntu mu deriz buna! -- İçinden geçen kuruntu mu deriz buna! - içerden geçen hayalât evvamını da, kuruntularını da Allah biliriçerden geçen hayalât evvamını da, kuruntularını da Allah bilir Allah'ın bilgisi o kadar geniştir.Allah'ın bilgisi o kadar geniştir. Semi’, basar, irade, kudret, kelam, tekvin;Semi’, basar, irade, kudret, kelam, tekvin; hepsi Allah'ın sıfatlarıdır.hepsi Allah'ın sıfatlarıdır. Yaratmak ona mahsustur.

Yaratmak ona mahsustur.
Bütün varlığı yaratan odur.Bütün varlığı yaratan odur. İnsanı da, diğer gördüğümüz, görmediğimiz ne kadar mevcut varsa,İnsanı da, diğer gördüğümüz, görmediğimiz ne kadar mevcut varsa, hepsi Allah-u Teàlâ’nın eseridir.hepsi Allah-u Teàlâ’nın eseridir. Biz bu eseri görünce, eserden bu eseri yaratana intikal ediyoruz.Biz bu eseri görünce, eserden bu eseri yaratana intikal ediyoruz. Nasıl ki bir eser gördüğümüz vakitte;Nasıl ki bir eser gördüğümüz vakitte; “—Bunu yapan kimdir?” diyoruz.
“—Bunu yapan kimdir?” diyoruz.
“—Filandır.” diyorlar.
“—Filandır.” diyorlar.
“—Demek ki bu kâinatı da yaratan kimdir?”
“—Demek ki bu kâinatı da yaratan kimdir?”
“—Allah-u Teàlâ…”
“—Allah-u Teàlâ…”
Onun için iman dediğimiz vakitte

Onun için iman dediğimiz vakitte
amentünün tamamına inanmak lâzım!amentünün tamamına inanmak lâzım! Öldükten sonra nasıl dirilir insan?

Öldükten sonra nasıl dirilir insan?
Binmemiştim bak bir vapur battı şimdi.Binmemiştim bak bir vapur battı şimdi. O vapurun bir projesi var mıdır yapan fabrikanın elinde?O vapurun bir projesi var mıdır yapan fabrikanın elinde? “—Vardır.”
“—Vardır.”
İsterse aynını yapar, bize verir mi gene?

İsterse aynını yapar, bize verir mi gene?
“—Aynını yapar verir.”
“—Aynını yapar verir.”
E bir insanoğlu kaybolan bir şeyin aynını yapıp verebiliyor da,

E bir insanoğlu kaybolan bir şeyin aynını yapıp verebiliyor da,
Allah-u Teàlâ yaptığı kulunun aynını bir daha yapamaz mı?Allah-u Teàlâ yaptığı kulunun aynını bir daha yapamaz mı? İmkanı var mı!İmkanı var mı! Bunu (insanı) bir sudan teşekkül etmiş.

Bunu (insanı) bir sudan teşekkül etmiş.
Ana rahminde şu şekilde bizi meydana getiriyor.Ana rahminde şu şekilde bizi meydana getiriyor. Ana rahmi, kimsenin görmediği bir yer işte.Ana rahmi, kimsenin görmediği bir yer işte. Eller hissetmez, akıllar ermez, gözler de görmez.Eller hissetmez, akıllar ermez, gözler de görmez. Orada bak bizi ne güzel şekillendiriyor ve meydana getiriyor.Orada bak bizi ne güzel şekillendiriyor ve meydana getiriyor. Bu şekillendirmeyi yarın başka yerde (mahşerde) yine yapacak Allah.

Bu şekillendirmeyi yarın başka yerde (mahşerde) yine yapacak Allah.
Nasıl yapacak?Nasıl yapacak? Aklımız erer mi? Kudretine inanmak lazım.Aklımız erer mi? Kudretine inanmak lazım. Allah-u Teàlâ kàdir, nasıl isterse öyle yapar.Allah-u Teàlâ kàdir, nasıl isterse öyle yapar. Onun için, Lâ ilâhe illa’llah dediğin vakitte,

Onun için, Lâ ilâhe illa’llah dediğin vakitte,
Allah-u Teàlâ’nın öyle görür ve bilir olduğuna (inanmak lâzım)!Allah-u Teàlâ’nın öyle görür ve bilir olduğuna (inanmak lâzım)! Onun için yalnız görmek ve bilmekle de bitmiyor iş:Onun için yalnız görmek ve bilmekle de bitmiyor iş: Allah-u Teàlâ kulu ile beraberdir. Her kuluyla ama…Allah-u Teàlâ kulu ile beraberdir. Her kuluyla ama… Her kuluyla Allah-u Teàlâ beraberdir. Nasıl?Her kuluyla Allah-u Teàlâ beraberdir. Nasıl? RE. 76/9 Efdalü’l-îmân en ta’leme

RE. 76/9 Efdalü’l-îmân en ta’leme
enne’llàhe meake haysü mâ künte.enne’llàhe meake haysü mâ künte. En efdal iman,

En efdal iman,
nerede olursan ol, Allah-u Teàlâ’nın seninle beraber olduğunu bilmendir.nerede olursan ol, Allah-u Teàlâ’nın seninle beraber olduğunu bilmendir. Bir insan kendisini Allah-u Teàlâ’nın her yerde gördüğünü kanaat getirmiş.Bir insan kendisini Allah-u Teàlâ’nın her yerde gördüğünü kanaat getirmiş. Polis yok, jandarma yok, kimse yok…Polis yok, jandarma yok, kimse yok… Orada bir fenalık var, günah bir şey.Orada bir fenalık var, günah bir şey. Fakat o adam biliyor kiFakat o adam biliyor ki Allah-u Teàlâ beni görüyorAllah-u Teàlâ beni görüyor Ve bütün harekatıma, halime vakıf.Ve bütün harekatıma, halime vakıf. E Şimdi bu adam ne yapabilir yani?E Şimdi bu adam ne yapabilir yani? Kendisini gören Allah var.

Kendisini gören Allah var.
Gören Allah’a inancı tam.Gören Allah’a inancı tam. Tam olduğu içinTam olduğu için hiçbir yerde Allah-u Teàlâ’nın razı olmadığı bir işihiçbir yerde Allah-u Teàlâ’nın razı olmadığı bir işi yapmasına imkân yok.yapmasına imkân yok. Ama bu inancı lafla değil…Ama bu inancı lafla değil… Onu lafla olarak herkes biliyor.Onu lafla olarak herkes biliyor. Lafla olan inanç kâfi değil.Lafla olan inanç kâfi değil. Bunun içe yerleşmesi,Bunun içe yerleşmesi, gönle yerleşmesi ve orada kaynaması lazım.gönle yerleşmesi ve orada kaynaması lazım. Bunun için yalnız bilgi para etmez.Bunun için yalnız bilgi para etmez. Meselâ, bilmediğiniz şeyi

Meselâ, bilmediğiniz şeyi
tarif etse biri size,tarif etse biri size, aklınızda bir şey hasıl olur. (İlme’l-yakîn)aklınızda bir şey hasıl olur. (İlme’l-yakîn) “—Şöyle bir şey demek ki...” (dersiniz).
“—Şöyle bir şey demek ki...” (dersiniz).
Fakat gösterdikleri vakitte;Fakat gösterdikleri vakitte; “—Hani ben sana tarif etmiştim geçen.
“—Hani ben sana tarif etmiştim geçen.
İşte bu odur!” dediği vakitte;İşte bu odur!” dediği vakitte; “—Ha demek buymuş!” diye,
“—Ha demek buymuş!” diye,
O zaman ayne’l-yakîn hasıl olur size.O zaman ayne’l-yakîn hasıl olur size. Bir evvelki ilme’l-yakîn,

Bir evvelki ilme’l-yakîn,
sonra ayne’l-yakîn hasıl oldu, gördünüz.sonra ayne’l-yakîn hasıl oldu, gördünüz. Bir de onu yerseniz, o zamanBir de onu yerseniz, o zaman hakka’l-yakîn onun ne olduğunu anlarsınız.hakka’l-yakîn onun ne olduğunu anlarsınız. Şimdi ilme’l-yakîn hasıl olmuştur, Allah-u Teàlâ bizi görüyor.

Şimdi ilme’l-yakîn hasıl olmuştur, Allah-u Teàlâ bizi görüyor.
Ama ayne’l-yakîn görmek nasıl olacak?Ama ayne’l-yakîn görmek nasıl olacak? Bir de hakka’l- yakîn’e erişmek var.Bir de hakka’l- yakîn’e erişmek var. Artık bu müşahede-i ilâhiye derecesine erişen,Artık bu müşahede-i ilâhiye derecesine erişen, hakikat mertebelerine erişen,hakikat mertebelerine erişen, arifler makamına erişenarifler makamına erişen zevatı muhteremeye mahsus hallerdir.zevatı muhteremeye mahsus hallerdir. Onun için Cüneyd-i Bağdadi hacıya sorduğu vakitte:

Onun için Cüneyd-i Bağdadi hacıya sorduğu vakitte:
“—Sen hacca gittin mi?”
“—Sen hacca gittin mi?”
“—Gittim.”
“—Gittim.”
“—Pekiyi, tavaf ederken oradaki esrarı gördün mü sen?”
“—Pekiyi, tavaf ederken oradaki esrarı gördün mü sen?”
“—Yok…”
“—Yok…”
Hiç birimizin bir şey gördüğü yok. Dönüyoruz boyuna…Hiç birimizin bir şey gördüğü yok. Dönüyoruz boyuna… “—E Arafat’ta Hâk'kı gördün mü sen?”
“—E Arafat’ta Hâk'kı gördün mü sen?”
“—Nasıl görülür yâhu o Hâk?”
“—Nasıl görülür yâhu o Hâk?”
Baya görülür..

Baya görülür..
Allah-u Teàlâ’nın verdiği idrak, ilim ileAllah-u Teàlâ’nın verdiği idrak, ilim ile Allah-u Teàlâ’nın eserini görür,Allah-u Teàlâ’nın eserini görür, eserinden kendisine intikal eder. Camiyi görür;eserinden kendisine intikal eder. Camiyi görür; “—Kimin camisi bu?”
“—Kimin camisi bu?”
“—İskender Paşa’nın camisi.”
“—İskender Paşa’nın camisi.”
Nasıl intikal ediyorsun?

Nasıl intikal ediyorsun?
Kâinatı gördüğün vakitte,Kâinatı gördüğün vakitte, Allah-u Teàlâ’nın şeksiz şüphesiz varlığına görmüş gibi inanırsın.Allah-u Teàlâ’nın şeksiz şüphesiz varlığına görmüş gibi inanırsın. Kendisi görülmez dünyada…Kendisi görülmez dünyada… Ama görmüş gibi inanırsın ki, bu varlık kimin eseridir?Ama görmüş gibi inanırsın ki, bu varlık kimin eseridir? Bunu kimse yapamaz Allah’tan başka…Bunu kimse yapamaz Allah’tan başka… İnsan kendisini düşünse gene kâfi…

İnsan kendisini düşünse gene kâfi…
Bak bugün aya giden insan işte ufacık bir mahluk.Bak bugün aya giden insan işte ufacık bir mahluk. Ama ne harikalar meydana getiriyor.Ama ne harikalar meydana getiriyor. Bu insanın elinde olan bir şey değil.Bu insanın elinde olan bir şey değil. Allah-u Teàlâ’nın insana verdiği kudretin eseridir.Allah-u Teàlâ’nın insana verdiği kudretin eseridir. O eser yine Allah’ındır,O eser yine Allah’ındır, O eser yine Allah-u Teala'nın eseridir,O eser yine Allah-u Teala'nın eseridir, o kulun elinden yaratmıştır onu...o kulun elinden yaratmıştır onu... Onun için, Lâ ilahe illa’llah diye iman etmek çok kolay bir şey değildir.

Onun için, Lâ ilahe illa’llah diye iman etmek çok kolay bir şey değildir.
O dil ile olan gene bizi cennete koyar.O dil ile olan gene bizi cennete koyar. Cennete gireriz, onu demekle beraber ne kadar kabahatlı, günahlı olsak daCennete gireriz, onu demekle beraber ne kadar kabahatlı, günahlı olsak da o bizi netice itibariyle cennete koyacaktır, (Lâ ilahe illa’llah) kelimesi dolayısıyla…o bizi netice itibariyle cennete koyacaktır, (Lâ ilahe illa’llah) kelimesi dolayısıyla… Fakat şimdi bir de o kelimeninFakat şimdi bir de o kelimenin hakikatına ulaşabilmek devletini de Allah burada insanlara vermiştir.hakikatına ulaşabilmek devletini de Allah burada insanlara vermiştir. Onun için Peygamber SAS. mü’min derken iki kelime var:

Onun için Peygamber SAS. mü’min derken iki kelime var:
Birisi mü’min, birisi el-mü’min…Birisi mü’min, birisi el-mü’min… Başına elif-lâm geliyor. Mü’min dediğimiz vakitteBaşına elif-lâm geliyor. Mü’min dediğimiz vakitte bütün şark ile garb arasındaki Lâ ilahe illa’llah diyenler dahildir.bütün şark ile garb arasındaki Lâ ilahe illa’llah diyenler dahildir. Mü’min kelimesinin altındaMü’min kelimesinin altında şark ile garb arasındaki ne kadar mü'min varsa, Lâ ilahe illa’llah diyen varsa hepsi dahildir.şark ile garb arasındaki ne kadar mü'min varsa, Lâ ilahe illa’llah diyen varsa hepsi dahildir. Ama el-mü’min deyince ayrı olur, el (takısı) eklenince.Ama el-mü’min deyince ayrı olur, el (takısı) eklenince. Hangi mü’min? Kâmil mü’min,Hangi mü’min? Kâmil mü’min, olgun mü’min düşkün mü'min demek.olgun mü’min düşkün mü'min demek. Ötekinden ayrılıverdi. Bir elim-lâm ayırıverdi onları.Ötekinden ayrılıverdi. Bir elim-lâm ayırıverdi onları. Bu ayırmayı nasıl elif lam yaptıysa,

Bu ayırmayı nasıl elif lam yaptıysa,
bizim de kendimizi yoklayarak,bizim de kendimizi yoklayarak, o el-mü’min tabakasının içerisine girmek için çalışmak vazifemizdir.o el-mü’min tabakasının içerisine girmek için çalışmak vazifemizdir. O namaz, mü’min kelimesinin içindedir.O namaz, mü’min kelimesinin içindedir. Namaz kılmak, oruç tutmak, haccetmek, zekât vermekNamaz kılmak, oruç tutmak, haccetmek, zekât vermek mü’minin vazifesidir. Her mü’min olanda bu var.mü’minin vazifesidir. Her mü’min olanda bu var. Ama el-mü’min deyince el- mü’min,Ama el-mü’min deyince el- mü’min, namazı başka, orucu başka, zekâtı başka, haccı başka.namazı başka, orucu başka, zekâtı başka, haccı başka. Mesela imam-ı Şafi HazretleriMesela imam-ı Şafi Hazretleri Şeybân-ı Râî denilen bir çobanınŞeybân-ı Râî denilen bir çobanın dersine devam ediyormuş.dersine devam ediyormuş. Çoban fakat çoban hakikate ermiş bir çoban.Çoban fakat çoban hakikate ermiş bir çoban. Hakikate ermiş bir çoban.Hakikate ermiş bir çoban. Ma’rifet-i ilahiyeden hisseyab olmuş bir adam.Ma’rifet-i ilahiyeden hisseyab olmuş bir adam. Onun sohbetine imam-ı şafi devam ediyormuş.Onun sohbetine imam-ı şafi devam ediyormuş. İmam-ı Ahmed demiş ki:İmam-ı Ahmed demiş ki: “—Yâhu sana yazık değil mi? Sen koca bir imamsın da
“—Yâhu sana yazık değil mi? Sen koca bir imamsın da
böyle bir çobanın sohbetineböyle bir çobanın sohbetine devam ediyorsun. Sana yakışmaz!” demiş.devam ediyorsun. Sana yakışmaz!” demiş. “—Sen de git de, onu bir yokla bakalım, beni ayıplama sen de git!” demiş.
“—Sen de git de, onu bir yokla bakalım, beni ayıplama sen de git!” demiş.
Gitmiş, yoklamış demiş ki:Gitmiş, yoklamış demiş ki: “—Yâhu, bir adam namazını unutursa bir vakit namazını,
“—Yâhu, bir adam namazını unutursa bir vakit namazını,
hangi vaktinde olduğunu bilemezse,hangi vaktinde olduğunu bilemezse, sabah mıydı, öğlen miydi, ikindi miydi?sabah mıydı, öğlen miydi, ikindi miydi? Bir namazı bıraktım ama hangisiydi bilemezse, ne yapmak lazım gelir?” demiş.Bir namazı bıraktım ama hangisiydi bilemezse, ne yapmak lazım gelir?” demiş. “—Bize göre bütün namazları iade etmek,
“—Bize göre bütün namazları iade etmek,
yeniden kılmak lazım, beş vakti kılmak lazım.yeniden kılmak lazım, beş vakti kılmak lazım. Mü’min namazı unutur mu?” demiş.Mü’min namazı unutur mu?” demiş. “—Zekâtı nasıl verirsiniz siz?” diye sormuş.
“—Zekâtı nasıl verirsiniz siz?” diye sormuş.
“—Size göre mi, bize göre mi?” demiş.
“—Size göre mi, bize göre mi?” demiş.
“—Canım sizi bizi mi var, neyse o.”
“—Canım sizi bizi mi var, neyse o.”
“—Size göre kırkta bir ama
“—Size göre kırkta bir ama
bize göre hepsini veririz biz demiş. Tutmayız elimizde…” demiş.bize göre hepsini veririz biz demiş. Tutmayız elimizde…” demiş. ... uyan insanların hali.... uyan insanların hali. Bilmem birçok kimselere şey yaparlar bunu, derler ki:

Bilmem birçok kimselere şey yaparlar bunu, derler ki:
Bir şeyh efendinin müridleri varmış.Bir şeyh efendinin müridleri varmış. İçlerinden birisini çok seviyormuş şeyh efendi. Ötekiler de demişler ki:İçlerinden birisini çok seviyormuş şeyh efendi. Ötekiler de demişler ki: “—Biz burada kırk seneden beri hizmetkarız da
“—Biz burada kırk seneden beri hizmetkarız da
şu daha dün geldi buraya, bak şu şeyh efendinin yaptığına...şu daha dün geldi buraya, bak şu şeyh efendinin yaptığına... Bu adamı ne kadar çok seviyor!” demişler.Bu adamı ne kadar çok seviyor!” demişler. Şeyh efendinin de kulağına gitmiş.

Şeyh efendinin de kulağına gitmiş.
Onları bir gün bir ziyafet yerine götürmüş.Onları bir gün bir ziyafet yerine götürmüş. Bahçelerden bir bahçeye… Demiş ki:Bahçelerden bir bahçeye… Demiş ki: “—Kim bana güzel bir deste çiçek getirecek?”
“—Kim bana güzel bir deste çiçek getirecek?”
Hepsi yayılmışlar bahçelere.

Hepsi yayılmışlar bahçelere.
Çeşit çeşit çiçekler toplayıp, “Buyurun efendim!” diye getirmişler.Çeşit çeşit çiçekler toplayıp, “Buyurun efendim!” diye getirmişler. O sevilen derviş, bir tane kırık bir çiçek bulmuş.O sevilen derviş, bir tane kırık bir çiçek bulmuş. “—Oğlum, bak herkes güzel çiçekler getirdi deste deste;
“—Oğlum, bak herkes güzel çiçekler getirdi deste deste;
sen niye böyle bir tanecik boynu kırık bir şey getirdin?” demiş.sen niye böyle bir tanecik boynu kırık bir şey getirdin?” demiş. “—Efendim, hepsi Allah diyorlardı demiş.
“—Efendim, hepsi Allah diyorlardı demiş.
Elim varıp da koparamadım!” demiş.Elim varıp da koparamadım!” demiş. İkinci bir tecrübe daha yapmış.

İkinci bir tecrübe daha yapmış.
Hepsinin eline birer tavuk veya kuş vermiş.Hepsinin eline birer tavuk veya kuş vermiş. Demiş bunu gidin, kimsenin görmediği yerde kesin getirin demiş.Demiş bunu gidin, kimsenin görmediği yerde kesin getirin demiş. Her birisi bir köşeye saklanmışlar. Kimse görmeden kesip kesip getirmişler.Her birisi bir köşeye saklanmışlar. Kimse görmeden kesip kesip getirmişler. O gitmiş, bir şey kesemeden getirmiş olduğu gibi.O gitmiş, bir şey kesemeden getirmiş olduğu gibi. “—Oğlum bak, hepsi kestiler de sen niye kesmedin?” demiş.
“—Oğlum bak, hepsi kestiler de sen niye kesmedin?” demiş.
“—Efendim, kimsenin olmadığı yeri bulamadım ki,
“—Efendim, kimsenin olmadığı yeri bulamadım ki,
nereye gitsem Allah benimle idi demiş...”nereye gitsem Allah benimle idi demiş...” “—Gördünüz mü, niye sevdiğimi anladınız mı?
“—Gördünüz mü, niye sevdiğimi anladınız mı?
Sevilmeye layık olduğunu anladınız mı?” demiş (Şeyh efendi).Sevilmeye layık olduğunu anladınız mı?” demiş (Şeyh efendi). Onun için imanda tekemmül ayrı bir nimettir.

Onun için imanda tekemmül ayrı bir nimettir.
Onu da Allah-u Teàlâ lütfeder. Biz çalışırız,Onu da Allah-u Teàlâ lütfeder. Biz çalışırız, o da lütfederse ne mutlu. Çalışmadan da olmaz ama.o da lütfederse ne mutlu. Çalışmadan da olmaz ama. Onun için, bu gibi devletlere ulaşanların alâmetleri:

Onun için, bu gibi devletlere ulaşanların alâmetleri:
Abdestsiz gezmezler, bir. Gönüllerinden Allah çıkmaz, iki.

Abdestsiz gezmezler, bir. Gönüllerinden Allah çıkmaz, iki.
Geceleri teheccüd denilen namazları kılarlar, gözlerinden de yaşlarını akıtırlar.Geceleri teheccüd denilen namazları kılarlar, gözlerinden de yaşlarını akıtırlar. Feryad u figan ile tazarru ve niyazdan hiç hali kalmazlar.Feryad u figan ile tazarru ve niyazdan hiç hali kalmazlar. Malayani, boş sözü ağızlarından kat’iyyen çıkarmazlar.Malayani, boş sözü ağızlarından kat’iyyen çıkarmazlar. Helâlinden başka bir rızık da ağızlarına koymazlar.Helâlinden başka bir rızık da ağızlarına koymazlar. Mutlaka yedikleri helâl olan bir rızıktır az da olsa…Mutlaka yedikleri helâl olan bir rızıktır az da olsa… Aç kalmaya razı olurlar, haramı irtikap etmezler.Aç kalmaya razı olurlar, haramı irtikap etmezler. Hatta şüpheli şeyi de ağızlarına koymazlar.Hatta şüpheli şeyi de ağızlarına koymazlar. Bundan dolayı da Allah-u Teàlâ onların gönüllerine bu ma’rifeti koyar.

Bundan dolayı da Allah-u Teàlâ onların gönüllerine bu ma’rifeti koyar.
Koyan Allah.Koyan Allah. O koyuverir, o koyuverdikten sonra da artık arkasından korkulmaz.O koyuverir, o koyuverdikten sonra da artık arkasından korkulmaz. Şimdi bu el-mü’min kelimesinin

Şimdi bu el-mü’min kelimesinin
altına girebilmek için on tane kapı göstermişler.altına girebilmek için on tane kapı göstermişler. On tane basamak.On tane basamak. On basamağı atlayabilirse, bu iman-ı islamın birinci kapısından girer.On basamağı atlayabilirse, bu iman-ı islamın birinci kapısından girer. On kapısı var yani. İslâm’ın Lâ ilâhe illa’llah’la beraber on kapısı daha var.On kapısı var yani. İslâm’ın Lâ ilâhe illa’llah’la beraber on kapısı daha var. Birisi Lâ ilâhe illa’llah, dokuzu da arkasında.Birisi Lâ ilâhe illa’llah, dokuzu da arkasında. O dokuzunu da geçebilirsen ondan sonra bir mertebe yükselirsin.O dokuzunu da geçebilirsen ondan sonra bir mertebe yükselirsin. Bu dokuz birbirine bağlıdır.Bu dokuz birbirine bağlıdır. Bu dokuzunun adına şeriat derler.Bu dokuzunun adına şeriat derler. On olur yani hepsi. Onun adına şeriat derler.On olur yani hepsi. Onun adına şeriat derler. Bu şeriatsız hiçbir şey olmaz.Bu şeriatsız hiçbir şey olmaz. Ne tarikat olur, ne ma’rifet olur ne de hakikat olur.Ne tarikat olur, ne ma’rifet olur ne de hakikat olur. Hakikat olsun, ma’rifet olsun, tarikat olsun şeriata bağlıdırlar.Hakikat olsun, ma’rifet olsun, tarikat olsun şeriata bağlıdırlar. Şeriat bir gövdedir.

Şeriat bir gövdedir.
Onun gövdesinden dallar aşılır.Onun gövdesinden dallar aşılır. Yapraklar hasıl olur. meyvalar verir.Yapraklar hasıl olur. meyvalar verir. Meyvanın olması için yaprak lazım.Meyvanın olması için yaprak lazım. Yaprağın olması için gövde lazım.Yaprağın olması için gövde lazım. Gövde olmadıkça ne dal olur, ne yaprak olur, ne de meyva olur.Gövde olmadıkça ne dal olur, ne yaprak olur, ne de meyva olur. Binâen aleyh, şeriata zerre kadar riayetsizlik hepsini mahveder.

Binâen aleyh, şeriata zerre kadar riayetsizlik hepsini mahveder.
Kurur, gövde kurur.Kurur, gövde kurur. Gövde kuruduktan sonra ne dal olur, ne budak olur, ne de meyve olur.Gövde kuruduktan sonra ne dal olur, ne budak olur, ne de meyve olur. Onun olmasının sebebi. Meyveler şimdi marifet, hakikat meyveleridir şeriatın.Onun olmasının sebebi. Meyveler şimdi marifet, hakikat meyveleridir şeriatın. Bu şeriatın meyvelerinin bizde hasıl olması içinBu şeriatın meyvelerinin bizde hasıl olması için gövdenin sağlam olması lazım. Şeriatın sağlam olması lazım.gövdenin sağlam olması lazım. Şeriatın sağlam olması lazım. Şeriatın sağlamlığının bir alametiŞeriatın sağlamlığının bir alameti iman ve islamın şartlarından gayri, ilimdir.iman ve islamın şartlarından gayri, ilimdir. İlim beş çeşittir.

İlim beş çeşittir.
Birisi ilm-i itikadi.Birisi ilm-i itikadi. İtikad ilmini mükemmel surette her müslümanın bilmesi lazım.İtikad ilmini mükemmel surette her müslümanın bilmesi lazım. Amentüyü bildiren akaid kitapları,Amentüyü bildiren akaid kitapları, Emâli ve saire. Bu Emâli denilen itikat kitabınıEmâli ve saire. Bu Emâli denilen itikat kitabını muhakkak surette müslüman okumuş ve bilmiş olacak.muhakkak surette müslüman okumuş ve bilmiş olacak. Hiç olmazsa yahut okuyamazsa da duymuş olacak.Hiç olmazsa yahut okuyamazsa da duymuş olacak. Duyup inanacak, bilecek.Duyup inanacak, bilecek. İkincisi namaz, oruçları bize bildiren ilim.

İkincisi namaz, oruçları bize bildiren ilim.
Birisi akaid, akidelerimizi bildiren ilim.Birisi akaid, akidelerimizi bildiren ilim. İkincisi de namazımızı, orucumuzu,İkincisi de namazımızı, orucumuzu, ve sair şeyleri bize bildiren ilme ilm-i hal diyoruz.ve sair şeyleri bize bildiren ilme ilm-i hal diyoruz. Üçüncüsü ilm-i nikah.

Üçüncüsü ilm-i nikah.
Nikah meselesi. Bu da ilmihalin içerisindedir.Nikah meselesi. Bu da ilmihalin içerisindedir. Bu nikah meseleleri ayrı bir kitaptır gene.Bu nikah meseleleri ayrı bir kitaptır gene. Akaid ayrı, namazı orucu bildiren ayrı, nikahı bildiren ayrı bir kitaptır.Akaid ayrı, namazı orucu bildiren ayrı, nikahı bildiren ayrı bir kitaptır. Dördüncüsü ilm-i muameledir.

Dördüncüsü ilm-i muameledir.
Alış-veriş, kazançAlış-veriş, kazanç ilmini bize bildiren ilimdir, dört.ilmini bize bildiren ilimdir, dört. Bir de ilm-i ceza.

Bir de ilm-i ceza.
Bunları yapamayanlara verilecek cezaları bildiren ilimdir.Bunları yapamayanlara verilecek cezaları bildiren ilimdir. Bu beş şeyden terettüp eder ilm-i hal.

Bu beş şeyden terettüp eder ilm-i hal.
İlmihal dediğimiz kitap bu beş şeyin topuna derler.İlmihal dediğimiz kitap bu beş şeyin topuna derler. Müftü efendinin ilmihali, görmüşsünüzdür şöyleMüftü efendinin ilmihali, görmüşsünüzdür şöyle üç dört parmak kalındığında bir kitaptır.üç dört parmak kalındığında bir kitaptır. Bunların beşini de belki içine almıştır.Bunların beşini de belki içine almıştır. Onu baştan aşağıya bir değil, iki değil, üç değil;Onu baştan aşağıya bir değil, iki değil, üç değil; üç beş defa tekrar tekrar okuyup, içine yerleştirmek lazım.üç beş defa tekrar tekrar okuyup, içine yerleştirmek lazım. “—Ben namaz kılmasını biliyorum.”
“—Ben namaz kılmasını biliyorum.”
Herkes biliyor.

Herkes biliyor.
Farzı bu kadar, vacibi bu kadar, sünneti de bu kadar…Farzı bu kadar, vacibi bu kadar, sünneti de bu kadar… Onu bilmek kolay. Fakat bu ilm-i muamele, ilm-i nikah…Onu bilmek kolay. Fakat bu ilm-i muamele, ilm-i nikah… İlm-i nikah çok geniştir efendi!İlm-i nikah çok geniştir efendi! Nikah nasıl olur, işte gideriz oraya, belediyede kıydırırız nikahı, oldu…Nikah nasıl olur, işte gideriz oraya, belediyede kıydırırız nikahı, oldu… Öyle değil aziz kardeş!Öyle değil aziz kardeş! Ayrı bir ilimdir, geniştir.Ayrı bir ilimdir, geniştir. Kimlerle evlenebilirsin, kimlerle evlenemezsin.Kimlerle evlenebilirsin, kimlerle evlenemezsin. Evlendikten sonra ne gibi muamelelerin yapılması lazım.Evlendikten sonra ne gibi muamelelerin yapılması lazım. Nasıl boşanırsın, nasıl ayrılırsın.Nasıl boşanırsın, nasıl ayrılırsın. Uzun boylu bundan bahseden ilme, ilm-i nikah derler.Uzun boylu bundan bahseden ilme, ilm-i nikah derler. Bunları bilmek, ayrıca o kitabı güzelce okumak …Bunları bilmek, ayrıca o kitabı güzelce okumak … Bu beş kitabı bildikten sonra, sende ilim hasıl olmuştur.

Bu beş kitabı bildikten sonra, sende ilim hasıl olmuştur.
İman, İslam, arkasından da ilim.İman, İslam, arkasından da ilim. Bu ilimleri bil, işte daha iman kapısı bunlar yani.Bu ilimleri bil, işte daha iman kapısı bunlar yani. İman kapısından içeriye giriyoruz.İman kapısından içeriye giriyoruz. La ilahe illallah dedik açtık.La ilahe illallah dedik açtık. Beş vakit namazın şartlarını yaptık. Açtık ikinci kapıyı.Beş vakit namazın şartlarını yaptık. Açtık ikinci kapıyı. İlim kapısı üç.İlim kapısı üç. İlim kapısını açabilmek için de işte itikadı,İlim kapısını açabilmek için de işte itikadı, ibadeti, nikahı,ibadeti, nikahı, muameleyi, ukûbâtı, cezaları bilmek lazım. Bunların hepsi lazım.muameleyi, ukûbâtı, cezaları bilmek lazım. Bunların hepsi lazım. Şimdi hacca gidiyoruz, Allah kabul etsin.

Şimdi hacca gidiyoruz, Allah kabul etsin.
İcabında insan bir kaza yapıyor.İcabında insan bir kaza yapıyor. Bu ceza lazım buna.Bu ceza lazım buna. Bunun cezası ne? Ya sadaka vereceksin,Bunun cezası ne? Ya sadaka vereceksin, ya hayvan keseceksin, ya oruç tutacaksın.ya hayvan keseceksin, ya oruç tutacaksın. Acaba ne kadar yapacağız?

Acaba ne kadar yapacağız?
Onlara diyorlar ki işte ukùbât.Onlara diyorlar ki işte ukùbât. Yani yapılan hataların tashihi için bir ceza.Yani yapılan hataların tashihi için bir ceza. Ama bu cezayı vermekle ukùbâttan kurtuluyorsun amaAma bu cezayı vermekle ukùbâttan kurtuluyorsun ama sevabı aynı olmuyor yani.sevabı aynı olmuyor yani. O kabahati yapmamak lazım.O kabahati yapmamak lazım. Yaptıktan sonra, “E koyun keserim ödenir.”Yaptıktan sonra, “E koyun keserim ödenir.” Koyun kesersin, haccın caiz olur amaKoyun kesersin, haccın caiz olur ama sevabından gene mahrum oldun.sevabından gene mahrum oldun. Meselâ, bizim çok hacı efendilerimiz ki (bunu bilmezler):

Meselâ, bizim çok hacı efendilerimiz ki (bunu bilmezler):
Biz hanefilere göreBiz hanefilere göre Müzdelife denilen yerde sabah namazını kılmak lazım.Müzdelife denilen yerde sabah namazını kılmak lazım. Fakat diğer milletler gece yarısından sonra çekilir giderler oradan.Fakat diğer milletler gece yarısından sonra çekilir giderler oradan. E Hanefi de onlara uyar giderse, orada bir koyun kesmek borcu olur.E Hanefi de onlara uyar giderse, orada bir koyun kesmek borcu olur. Eğer kıran haccı yaptıysa, iki kurban kesecek.Eğer kıran haccı yaptıysa, iki kurban kesecek. E bunu bilemezsen haccın eksik oldu işte.E bunu bilemezsen haccın eksik oldu işte. Diğer mezheplere göre birçok şeyler de var.Diğer mezheplere göre birçok şeyler de var. Mesela Müzdelife’den geleceğiz, şeytanı taşlayacağız.

Mesela Müzdelife’den geleceğiz, şeytanı taşlayacağız.
Şeytanı taşlaması öğlene kadar bitmesi lazım.Şeytanı taşlaması öğlene kadar bitmesi lazım. Öğlene kadar gidemezse, kerahate düşürürsün taşlamayı.Öğlene kadar gidemezse, kerahate düşürürsün taşlamayı. Onun için, mü’minlikten

Onun için, mü’minlikten
el-mü’min tabakasına geçmek her mü’minin vazifesidir.el-mü’min tabakasına geçmek her mü’minin vazifesidir. Namaz kılmak hepimizin vazifesi;Namaz kılmak hepimizin vazifesi; fakat namazda Allahu ekber diyerek Allah’ın huzuruna durabilmek,fakat namazda Allahu ekber diyerek Allah’ın huzuruna durabilmek, ayrı bir meseledir o.ayrı bir meseledir o. Herkesin gönlü Allah’la ayrı bir mertebededir.Herkesin gönlü Allah’la ayrı bir mertebededir. Yoksa namaz aynı namazdır. Yatarsın,Yoksa namaz aynı namazdır. Yatarsın, kalkarsın ama gönüllerin Allah ile olabilmesi, ayrı bir davadır.kalkarsın ama gönüllerin Allah ile olabilmesi, ayrı bir davadır. Onun için, ruh denilen nimeti bilmek lazım.

Onun için, ruh denilen nimeti bilmek lazım.
Şimdi cesedimiz nasıl olsa ölecek,Şimdi cesedimiz nasıl olsa ölecek, toprağa gömülecek, çürüyecek gidecek; herkesin bildiği bir şey.toprağa gömülecek, çürüyecek gidecek; herkesin bildiği bir şey. Fakat bunun içerisinde, bunu yaşatan bir can var, ona ruh diyoruz.Fakat bunun içerisinde, bunu yaşatan bir can var, ona ruh diyoruz. Buna bazen de gönül diyoruz.Buna bazen de gönül diyoruz. Çeşitli adı var. Otuz tane adı var.Çeşitli adı var. Otuz tane adı var. Ruh, ceset. Ruh ayrı.Ruh, ceset. Ruh ayrı. Şimdi ceset ölür ama içindeki ruh ölmez.Şimdi ceset ölür ama içindeki ruh ölmez. Çıkar gider o. Nereye giderse gider.Çıkar gider o. Nereye giderse gider. Bu, bugün atom (bombası) yapıyorlar ya,Bu, bugün atom (bombası) yapıyorlar ya, ufacık bir şeyi içerisine koyuyorlar,ufacık bir şeyi içerisine koyuyorlar, koca bir mıntıkayı harap ediyor.koca bir mıntıkayı harap ediyor. Onun içerisine insanın sakladığı bir zararlı bir zerre…Onun içerisine insanın sakladığı bir zararlı bir zerre… Allah-u Teàlâ insana öyle bir zerre koymuş ki, ufacık bir zerredir ama...Allah-u Teàlâ insana öyle bir zerre koymuş ki, ufacık bir zerredir ama... Bizim dün bir doktorumuz geldi de,

Bizim dün bir doktorumuz geldi de,
insan kafasındaki mâlûmattan bize bir şey verirken,insan kafasındaki mâlûmattan bize bir şey verirken, “Şu kafanın içerisinde on milyar zerre var!” dedi.“Şu kafanın içerisinde on milyar zerre var!” dedi. Şuracıkta toplam, şuracıkta bir yerde, 10 milyar zerre...Şuracıkta toplam, şuracıkta bir yerde, 10 milyar zerre... Her bir zerre vücudun her tarafına dağılan bir zerre,Her bir zerre vücudun her tarafına dağılan bir zerre, yani vücudu idare eden makinedir orada.yani vücudu idare eden makinedir orada. On milyar tesbit etmiş bugünkü fen.On milyar tesbit etmiş bugünkü fen. Belki yarın yirmi milyar diyecek.Belki yarın yirmi milyar diyecek. Allah-u Teàlâ’nın insana verdiği ruhunAllah-u Teàlâ’nın insana verdiği ruhun ne kadar kudretli olduğunu keşfetmeye insanın gücü yetmez.ne kadar kudretli olduğunu keşfetmeye insanın gücü yetmez. Onun için ruh ilminden bahsedemezler.Onun için ruh ilminden bahsedemezler. Allah bilir orasının hakikatını…Allah bilir orasının hakikatını… Onun için o ruha erişen insan;

Onun için o ruha erişen insan;
yani imanında el-mü’min tabakasına geçip tekemmül eden insanın ruhu…yani imanında el-mü’min tabakasına geçip tekemmül eden insanın ruhu… Bu gördüğümüz güneş nasıl ışığını yayıyor kâinata...Bu gördüğümüz güneş nasıl ışığını yayıyor kâinata... Bir güneştir, fakat ışığı kâinata yayılmıştır.Bir güneştir, fakat ışığı kâinata yayılmıştır. Ama bizim altımızda olan dünya tabakası kiAma bizim altımızda olan dünya tabakası ki nicedir orası? Oraya tesir edemez.nicedir orası? Oraya tesir edemez. Ancak bu yüzüne vuruyor ışığını…Ancak bu yüzüne vuruyor ışığını… Dönmek suretiyle bir aşağı düşüyoruz, o yukarı çıkıyor, gene güneşten istifade ediyor amaDönmek suretiyle bir aşağı düşüyoruz, o yukarı çıkıyor, gene güneşten istifade ediyor ama bir zaman geliyor ki güneşi göremez hale geliyor.bir zaman geliyor ki güneşi göremez hale geliyor. Fakat ruhta o öyle değil, ruha mâni yok.Fakat ruhta o öyle değil, ruha mâni yok. Güneş şimdi bu duvarı atlayamaz, giremez içeriye.

Güneş şimdi bu duvarı atlayamaz, giremez içeriye.
Fakat ruh öyle değil. Ruhun önüne geçecek hiçbir kuvvet yok.Fakat ruh öyle değil. Ruhun önüne geçecek hiçbir kuvvet yok. Onun için şark ile garp arasına bütün kâinata ruh tasarruf eder.Onun için şark ile garp arasına bütün kâinata ruh tasarruf eder. Ruh tasarruf eder, kudret-i ilahidir o yani.Ruh tasarruf eder, kudret-i ilahidir o yani. Onun için burada durur,Onun için burada durur, Amerika’daki adamların halini görür ve bilir.Amerika’daki adamların halini görür ve bilir. Çünkü o zerrelerin her birisinin hem gözü var,Çünkü o zerrelerin her birisinin hem gözü var, hem kulağı var, hem aklı var.hem kulağı var, hem aklı var. Her zerresinin hem gözü var, hem kulağı var, hem de aklı var.Her zerresinin hem gözü var, hem kulağı var, hem de aklı var. Gittiği yerde. Sen rüyanda gitmiyor musun yahu?Gittiği yerde. Sen rüyanda gitmiyor musun yahu? Ta nereye gidiyorsun?Ta nereye gidiyorsun? Kendin yatakta yatıyorsun. Yatakta yattığın halde Amerika’dan yahutKendin yatakta yatıyorsun. Yatakta yattığın halde Amerika’dan yahut Arabistan’dan, Hac’dan malumatlar getiriyorsun.Arabistan’dan, Hac’dan malumatlar getiriyorsun. “—Bu akşam oralara gittim geldim.” diyorsun.
“—Bu akşam oralara gittim geldim.” diyorsun.
Ne ile gittin de geldin sen oralara?

Ne ile gittin de geldin sen oralara?
Yatakta yatıyordun pekâlâ?Yatakta yatıyordun pekâlâ? Fakat o ruhun gidiş gelişiyle gene ilgili kafan.Fakat o ruhun gidiş gelişiyle gene ilgili kafan. Oradan sana malumatları topluyor,Oradan sana malumatları topluyor, getiriyor, sen de sabahleyin diyorsun ki filan yerde filan filan oldu.getiriyor, sen de sabahleyin diyorsun ki filan yerde filan filan oldu. Bunu aynen de tasdik eder kâmil olan veliler.Bunu aynen de tasdik eder kâmil olan veliler. Sana bir tanesini söyleyeyim: Muhyiddin-i Arabi.

Sana bir tanesini söyleyeyim: Muhyiddin-i Arabi.
Muhyiddin-i Arabi Hazretleri kendisiMuhyiddin-i Arabi Hazretleri kendisi ruhunu yolluyor bir yıldıza.ruhunu yolluyor bir yıldıza. O yıldızdaki insanların kamilleri olan kimselerdenO yıldızdaki insanların kamilleri olan kimselerden murakabe dersi alıyor.murakabe dersi alıyor. Murakabe denilen bir ders var,Murakabe denilen bir ders var, o dersi, o yıldızdaki alimden alıyor.o dersi, o yıldızdaki alimden alıyor. Ve diyor ki: “O alemin ağaçları böyledir,Ve diyor ki: “O alemin ağaçları böyledir, deryası böyledir, hayvanları şöyledir,deryası böyledir, hayvanları şöyledir, insanları böyledir.” diye malumat getirmiş.insanları böyledir.” diye malumat getirmiş. “—Gitti mi oraya Muhyiddin-i Arabi Hazretleri?”
“—Gitti mi oraya Muhyiddin-i Arabi Hazretleri?”
“—Hayır, işte orada evinde oturuyor bu adam.
“—Hayır, işte orada evinde oturuyor bu adam.
Fakat ruhun tasarrufu onu oraya sevk etti,Fakat ruhun tasarrufu onu oraya sevk etti, onunla teması neticesinde gözüyle de görüyor,onunla teması neticesinde gözüyle de görüyor, kulağıyla da işitiyor,kulağıyla da işitiyor, diliyle de söylüyor, dersleri alıyor geliyor.”diliyle de söylüyor, dersleri alıyor geliyor.” Demek ki Allah-u Teàlâ’nın verdiği

Demek ki Allah-u Teàlâ’nın verdiği
ruhtaki kuvvetin ölçüsü, henüz insanların malumatı dahilinde değil.ruhtaki kuvvetin ölçüsü, henüz insanların malumatı dahilinde değil. İnsanlar yalnız şahsi bilgilere bakıyorlar.İnsanlar yalnız şahsi bilgilere bakıyorlar. O şahsi bilgilerle ömürlerini çürütüyor,O şahsi bilgilerle ömürlerini çürütüyor, en nihayetinde bu dünyaya gözünü kör olarak kapayıp gidiyor.en nihayetinde bu dünyaya gözünü kör olarak kapayıp gidiyor. Dünyaya gözünü kör olarak kapayıp gidiyor.Dünyaya gözünü kör olarak kapayıp gidiyor. Niçin? Uğraştığı ilimlerin hiçbir faydası yok kendine.

Niçin? Uğraştığı ilimlerin hiçbir faydası yok kendine.
Ancak dünyadaki nafakasını temin etmek için faydası var, o kadar.Ancak dünyadaki nafakasını temin etmek için faydası var, o kadar. Ahiret alemiyle hiç ilgisi yok.Ahiret alemiyle hiç ilgisi yok. Onun için asıl kazanılacak ilim o ahiret ilmidir.Onun için asıl kazanılacak ilim o ahiret ilmidir. Hangisi? El-mü’minü tabakasının içine girmek.Hangisi? El-mü’minü tabakasının içine girmek. Allah cümlemizi affetsin deAllah cümlemizi affetsin de bu kemal-i imana ulaşan bahtiyar kullarının zümresine ilhak etsin…bu kemal-i imana ulaşan bahtiyar kullarının zümresine ilhak etsin… Şimdi birisi bize sorsa:

Şimdi birisi bize sorsa:
“—Mü’min kimdir?”
“—Mü’min kimdir?”
“—Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlüllah der, namazını kılar,
“—Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlüllah der, namazını kılar,
orucunu tutar, zekâtını verir, haccına gider,orucunu tutar, zekâtını verir, haccına gider, haram yemez, helal yer…”haram yemez, helal yer…” Birçok vasıflarını sayarız, biz buna mü’min deriz.

Birçok vasıflarını sayarız, biz buna mü’min deriz.
Hırsıza da mü’min deriz ama.Hırsıza da mü’min deriz ama. Hırsız, hırsız olmakla imandan çıkmış mıdır?Hırsız, hırsız olmakla imandan çıkmış mıdır? O da “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” diyor ama hırsızlığı da yapıyor işte.O da “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” diyor ama hırsızlığı da yapıyor işte. Çeşitli günahların her birisinden de işliyor.Çeşitli günahların her birisinden de işliyor. Ama, “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” (demiş)Ama, “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” (demiş) kapıdan girmiş, ayağını içeriye atmış,kapıdan girmiş, ayağını içeriye atmış, fakat imanın diğer tabakalarına ulaşamamıştır.fakat imanın diğer tabakalarına ulaşamamıştır. Ama gâvur da değildir, gâvur da diyemeyiz.Ama gâvur da değildir, gâvur da diyemeyiz. Onun için şimdi aradaki fark bak ne kadar açık.

Onun için şimdi aradaki fark bak ne kadar açık.
Orada mü’minim diyor, “Lâ ilâhe illa’llah”diyorOrada mü’minim diyor, “Lâ ilâhe illa’llah”diyor ama her kabahati işliyor, her günahı işliyor.ama her kabahati işliyor, her günahı işliyor. Sonra “Ben de mü’minim!” diyor. Ama öteki de mü’min.Sonra “Ben de mü’minim!” diyor. Ama öteki de mü’min. Diyor ki bunlar nasıl işlenir, nasıl yapılır diyor.Diyor ki bunlar nasıl işlenir, nasıl yapılır diyor. Çünkü Allah görmüyor mu diyor,Çünkü Allah görmüyor mu diyor, bilmiyor mu diyor. Evet kanundan kaçabilirsin.bilmiyor mu diyor. Evet kanundan kaçabilirsin. Polisin haberi olmayabilir. Fakat Allah'ın!Polisin haberi olmayabilir. Fakat Allah'ın! Şimdi bak ikinci bir misal

Şimdi bak ikinci bir misal
dinlemişsinizdir ya tekrarda fayda vardır.dinlemişsinizdir ya tekrarda fayda vardır. Büyükler bir yerden geçerlerken karınları acıkmışBüyükler bir yerden geçerlerken karınları acıkmış ve oradaki çobana demişler ki:ve oradaki çobana demişler ki: “—Bize bir koyun sat”
“—Bize bir koyun sat”
“—Koyunlar benim değil demiş, ben çobanım, satamam.” demiş.
“—Koyunlar benim değil demiş, ben çobanım, satamam.” demiş.
“—Neden canım işte acıktık biz.
“—Neden canım işte acıktık biz.
Bize sat bir koyun,Bize sat bir koyun, sahibi senden sorarsasahibi senden sorarsa öldü dersin, kurt yedi dersin, bir şey dersin.” demişler.öldü dersin, kurt yedi dersin, bir şey dersin.” demişler. “—Efendiyi kandırmak kolay ya Allah’ı ne yapalım?” demiş.
“—Efendiyi kandırmak kolay ya Allah’ı ne yapalım?” demiş.
Bu bir çoban efendi, bir çoban!

Bu bir çoban efendi, bir çoban!
Ama iman içine öyle işlemiş ki…Ama iman içine öyle işlemiş ki… Mesela şimdi Şeybânü’r-Râi denilen râvi bir çoban.

Mesela şimdi Şeybânü’r-Râi denilen râvi bir çoban.
Ona İmam-ı Şafi gidiyor. Boşuna gider mi?Ona İmam-ı Şafi gidiyor. Boşuna gider mi? İmam-ı Şafi gibi bir imam boşa gider mi bir adamın yanına, ayağına?İmam-ı Şafi gibi bir imam boşa gider mi bir adamın yanına, ayağına? Bizim Bursa'da Hz. Üftade var.

Bizim Bursa'da Hz. Üftade var.
Bin senesinin büyüğüdür.Bin senesinin büyüğüdür. Onun şeyhi, Karacabey’den bir çobandır.Onun şeyhi, Karacabey’den bir çobandır. O çobanı Ankara’daki Hacı Bayram-ı Veli gelmiş yakalamış:O çobanı Ankara’daki Hacı Bayram-ı Veli gelmiş yakalamış: “—Yetmez mi senin hayvan güttüğün artık?” demiş.
“—Yetmez mi senin hayvan güttüğün artık?” demiş.
“—Ne yapayım efendim?” demiş.
“—Ne yapayım efendim?” demiş.
“—Gel bana çırak ol, ben sana adam gütmesini öğreteyim!” demiş.
“—Gel bana çırak ol, ben sana adam gütmesini öğreteyim!” demiş.
Almış maiyetine.

Almış maiyetine.
Öğretmiş ona insanlığı.Öğretmiş ona insanlığı. O da Hz. Üftade’ye şeyh olmuş.O da Hz. Üftade’ye şeyh olmuş. Hz. Üftade’yi yetiştiriyor yani.Hz. Üftade’yi yetiştiriyor yani. Onun için, insanlık denilen meziyet ayrı bir iş arkadaş.Onun için, insanlık denilen meziyet ayrı bir iş arkadaş. O mevkilerle ölçülmez.O mevkilerle ölçülmez. İşte hiç ummadığın bir adamda fevkalâde bir kemal olabilir.İşte hiç ummadığın bir adamda fevkalâde bir kemal olabilir. O çobancağız:O çobancağız: “—Allah’ı ne yapalım efendim?” demiş.
“—Allah’ı ne yapalım efendim?” demiş.
Çok hoşlarına gitmiş.Çok hoşlarına gitmiş. “—Sürünün sahibi kim?” diye sormuşlar.
“—Sürünün sahibi kim?” diye sormuşlar.
“—Filan şahıs…” demişler. Gitmişler adama:
“—Filan şahıs…” demişler. Gitmişler adama:
“—Sürünün parası kaç para, kaç koyun var burada, ne istiyorsun?”
“—Sürünün parası kaç para, kaç koyun var burada, ne istiyorsun?”
“—İşte on bin lira, yüz bin lira…”
“—İşte on bin lira, yüz bin lira…”
“—Al paraları, koyunlar bizim olsun!” demişler.
“—Al paraları, koyunlar bizim olsun!” demişler.
Götürmüşler çobana;Götürmüşler çobana; “—Al, bu sürü senin! Bundan sonra kimse senin elinden alamaz.
“—Al, bu sürü senin! Bundan sonra kimse senin elinden alamaz.
Bu dünyada yaptığın şu doğruluğun mükafatı sana.Bu dünyada yaptığın şu doğruluğun mükafatı sana. Ahirette Allah ne verir, ona karışmayız!” demişler.Ahirette Allah ne verir, ona karışmayız!” demişler. Şimdi bize sordulardı. Peygamber Efendimiz'in şimdi tarifine bakalım:

Şimdi bize sordulardı. Peygamber Efendimiz'in şimdi tarifine bakalım:
El-mü’minü men eminehü’n-nâs

El-mü’minü men eminehü’n-nâs
Nas dediği de bütün beşeriyet.Nas dediği de bütün beşeriyet. “Bütün insanların ondan emin olduğu bir kimseye mü’min denir.“Bütün insanların ondan emin olduğu bir kimseye mü’min denir. Kimse ondan zarar göreceğini ummaz.”Kimse ondan zarar göreceğini ummaz.” Bu hali kesb etmek içinBu hali kesb etmek için ne kadar çalışmak lâzım olduğunune kadar çalışmak lâzım olduğunu sizin tecrübenize bırakıyorum.sizin tecrübenize bırakıyorum. İnsan mesela bir ömür çalışıyor.İnsan mesela bir ömür çalışıyor. Çok zamanlar yoruluyor,Çok zamanlar yoruluyor, kafasını yoruyor, vücudunu yoruyor.kafasını yoruyor, vücudunu yoruyor. Neticede ancak bir muvaffakiyet elde edebiliyor.Neticede ancak bir muvaffakiyet elde edebiliyor. Binâen aleyh, bu imandaki kemal de öyle kolaycacık ele geçmez ki.

Binâen aleyh, bu imandaki kemal de öyle kolaycacık ele geçmez ki.
Mutlaka kendini yoracak ki…Mutlaka kendini yoracak ki… Meselâ, insanın kimseye eziyet etmemesi kolay.Meselâ, insanın kimseye eziyet etmemesi kolay. Ben kimseye dokunmam, incitmem kolay.Ben kimseye dokunmam, incitmem kolay. Evinden dışarıya çıkmazsın, kimseye temas etmezsin.Evinden dışarıya çıkmazsın, kimseye temas etmezsin. Herkes senin için ne iyi adam derler.Herkes senin için ne iyi adam derler. O kâfi gelmez. Ezâlara tahammüldür hüner.O kâfi gelmez. Ezâlara tahammüldür hüner. Asıl hüner, beşeriyetin içerisine karışacaksın.

Asıl hüner, beşeriyetin içerisine karışacaksın.
Kimisinden dayak yiyeceksin,Kimisinden dayak yiyeceksin, kimisinden sopa yiyeceksin, kimisi dövecek, kimisi sövecek,kimisinden sopa yiyeceksin, kimisi dövecek, kimisi sövecek, herkes bir şey yapacak. Fakat bunlara tahammül (etmek), dayanmak (kolay değil)…herkes bir şey yapacak. Fakat bunlara tahammül (etmek), dayanmak (kolay değil)… Harplerde de öyle değil mi. Karşıdan top atacak,

Harplerde de öyle değil mi. Karşıdan top atacak,
bomba atacak, süngüsünü sallayacak.bomba atacak, süngüsünü sallayacak. Fakat hepsine karşı tahammülün neticesindedir muvaffakiyet.Fakat hepsine karşı tahammülün neticesindedir muvaffakiyet. Tahammül edemeyip kaçtın mıydı, yandın gitti.Tahammül edemeyip kaçtın mıydı, yandın gitti. Binâen aleyh,Binâen aleyh, “—Ben dayanamıyorum. Neler dedi bana, neler söylüyor aleyhimde…”
“—Ben dayanamıyorum. Neler dedi bana, neler söylüyor aleyhimde…”
Selman-ı Farisi’ye söylemiş birisi acı acı sözler.

Selman-ı Farisi’ye söylemiş birisi acı acı sözler.
Hiç kulağına bile girmemiş. Demiş ki:Hiç kulağına bile girmemiş. Demiş ki: “—Ne söylersen söyle.
“—Ne söylersen söyle.
Benim aklım fikrim yarın ruz-i kıyametteBenim aklım fikrim yarın ruz-i kıyamette defterlerimiz Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda mizana konulduğu vakitte,defterlerimiz Cenâb-ı Hakk’ın huzurunda mizana konulduğu vakitte, acaba benim amelim mizanda ne gelecek; ben onu düşünüyorum.acaba benim amelim mizanda ne gelecek; ben onu düşünüyorum. Eğer mizanda amelim hafif gelirse,Eğer mizanda amelim hafif gelirse, senin söylediklerinden daha kötü bir insanım ben.senin söylediklerinden daha kötü bir insanım ben. -sen bana şunu mu dedin diyoruz ya, ben ondan daha çok aşağıyım--sen bana şunu mu dedin diyoruz ya, ben ondan daha çok aşağıyım- Eğer o gün mizanda amelim üstün gelirse,Eğer o gün mizanda amelim üstün gelirse, sen bana ne dersen vız gelir.sen bana ne dersen vız gelir. Yakayı kurtardım demiş.Yakayı kurtardım demiş. Yakayı kurtardıktan sonra, senin söylediklerin bana vız gelir.” demiş.Yakayı kurtardıktan sonra, senin söylediklerin bana vız gelir.” demiş. Bunun çok çeşitli misalleri var.

Bunun çok çeşitli misalleri var.
Niçin? Gönül daima Allah’ı ve onun huzurundaki halleriyle meşgul.Niçin? Gönül daima Allah’ı ve onun huzurundaki halleriyle meşgul. Öte taraftaki ne derse desin, kulak asma!Öte taraftaki ne derse desin, kulak asma! Binâen aleyh, bize ufacık birisi bir rahatsızlık yapsın;

Binâen aleyh, bize ufacık birisi bir rahatsızlık yapsın;
ateş kesilir, barut kesilir,ateş kesilir, barut kesilir, ortalığı altını üstüne geçirir, nasıl diyorsun sen bana bunu diyerekten.ortalığı altını üstüne geçirir, nasıl diyorsun sen bana bunu diyerekten. Bu neden? Tahammülsüzlük diyorlar buna.Bu neden? Tahammülsüzlük diyorlar buna. Tahammülsüzlük, zafiyet.Tahammülsüzlük, zafiyet. Yani düşmanın önünden kaçmaya benzer bir iş.Yani düşmanın önünden kaçmaya benzer bir iş. Sıkıyı görünce pabuçları toplayıp kaçıyor. Ona benzer.Sıkıyı görünce pabuçları toplayıp kaçıyor. Ona benzer. Tahammül, asıl hüner tahammülde...

Tahammül, asıl hüner tahammülde...
Onun için bütün nâsın emin olması, bu tahammüle bağlı.Onun için bütün nâsın emin olması, bu tahammüle bağlı. Bu tahammül sende ne nisbette ise,Bu tahammül sende ne nisbette ise, senin insanlardan emniyetin o nisbettedir.senin insanlardan emniyetin o nisbettedir. Bu uzun da...Bu uzun da... Şimdi Efendimiz SAS, iman sahibini tarifte böyle dedikten sonra,

Şimdi Efendimiz SAS, iman sahibini tarifte böyle dedikten sonra,
bir de müslümanın tarifinde buyuruyor:bir de müslümanın tarifinde buyuruyor: “—Müslim kim?”
“—Müslim kim?”
İşte “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” der,

İşte “Lâ ilâhe illa’llah, Muhammedün rasûlü’llah” der,
beş vakit namazını kılar, orucunu tutar,beş vakit namazını kılar, orucunu tutar, zekatını verir, haccına gider…zekatını verir, haccına gider… İşte bu da müslüman. Çünkü iman itikada taalluk ediyor.İşte bu da müslüman. Çünkü iman itikada taalluk ediyor. İslâm da amele taalluk ediyor.İslâm da amele taalluk ediyor. Müslüman dedi mi, bu amelleri işleyen adam.Müslüman dedi mi, bu amelleri işleyen adam. Birisi iç, birisi dış. Ama Peygamberimiz ne diyor bakınız:Birisi iç, birisi dış. Ama Peygamberimiz ne diyor bakınız: El-müslimü ...

El-müslimü ...
Ötekinin bir aynısıdır ama daha biraz izahlı.Ötekinin bir aynısıdır ama daha biraz izahlı. ... men selime’l-müslimûne

... men selime’l-müslimûne
Bütün müslümanlar salim olurlar, selametli olurlar.Bütün müslümanlar salim olurlar, selametli olurlar. Bütün Müslümanlar selametli olurlar. Neden?Bütün Müslümanlar selametli olurlar. Neden? ... min lisânihî ve yedihî

... min lisânihî ve yedihî
Ne elinden, ne de dilinden hiçbir müslüman eza görmez.Ne elinden, ne de dilinden hiçbir müslüman eza görmez. Ama büyük insan olur, küçük insan olur.Ama büyük insan olur, küçük insan olur. Zengin insan olur, bilgin insan olur,Zengin insan olur, bilgin insan olur, kuvvetli insan olur, olur da olur…kuvvetli insan olur, olur da olur… Zuafaya karşı bakarsın ki çalım satar. Hep söylenir.Zuafaya karşı bakarsın ki çalım satar. Hep söylenir. Başka türlü konuşur. İcab ederse sakatlar, döver…Başka türlü konuşur. İcab ederse sakatlar, döver… Bu müslümanın elinden olmamış.Bu müslümanın elinden olmamış. Müslüman ne kadar kuvvetli de olsa, ne kadar zengin de olsa,

Müslüman ne kadar kuvvetli de olsa, ne kadar zengin de olsa,
ne kadar bilgin de olsa, bilir ki kendisi Allah’ın kuluyum.ne kadar bilgin de olsa, bilir ki kendisi Allah’ın kuluyum. Aklını yaratan Allah onu zayıf yaratmış,Aklını yaratan Allah onu zayıf yaratmış, akılsız yaratmış, parasız yaratmış, miskin yaratmış.akılsız yaratmış, parasız yaratmış, miskin yaratmış. Bu varlığı veren, kuvveti veren, bilgiyi veren de Allah’tır ona...Bu varlığı veren, kuvveti veren, bilgiyi veren de Allah’tır ona... Eğer sana deseler ki:Eğer sana deseler ki: “—Bunları kim kazandı?”
“—Bunları kim kazandı?”
“—Ben kazandım efendi.
“—Ben kazandım efendi.
Bu kadar gece çalıştım, gündüz çalıştım.Bu kadar gece çalıştım, gündüz çalıştım. Uyumadım muyumadım bilgiyi de elde ettim, kuvveti kudreti de elde ettim.”Uyumadım muyumadım bilgiyi de elde ettim, kuvveti kudreti de elde ettim.” dersen, en büyük hatayı o zaman yaparsın!dersen, en büyük hatayı o zaman yaparsın! Çünkü o bilgiyi sana veren Allah’tır.

Çünkü o bilgiyi sana veren Allah’tır.
O bilgiyi, o kuvveti vermeseydi, senin de ondan ne farkın olurdu?O bilgiyi, o kuvveti vermeseydi, senin de ondan ne farkın olurdu? Git tımarhaneye, hastanelere bak.

Git tımarhaneye, hastanelere bak.
Ne zenginler, ne varlıklılar,Ne zenginler, ne varlıklılar, ne kuvvet sahipleri orada inliyor bugün.ne kuvvet sahipleri orada inliyor bugün. Ellerinden bir şey gelmez.Ellerinden bir şey gelmez. O kuvvet ve kudret hep Allah-u Teàlâ’nın verdiği kuvvetin sendeki eseridir.O kuvvet ve kudret hep Allah-u Teàlâ’nın verdiği kuvvetin sendeki eseridir. Onu kendine mal etmek çok büyük hatadır.Onu kendine mal etmek çok büyük hatadır. Onun için, müslüman kimseyi rahatsız etmez.

Onun için, müslüman kimseyi rahatsız etmez.
Bilir ki onun sahibi de Allah’tır, beni de yaratan Allah’tır.Bilir ki onun sahibi de Allah’tır, beni de yaratan Allah’tır. Yarın o da o mezara gidecek, sen de mezara gideceksin.Yarın o da o mezara gidecek, sen de mezara gideceksin. Benim başıma da bir taş dikecekler, onun başına da bir taş dikecekler.Benim başıma da bir taş dikecekler, onun başına da bir taş dikecekler. Aramızda hiç fark yok…Aramızda hiç fark yok… Binâen aleyh müslüman, kimseyi kat’iyyen rencide etmez,

Binâen aleyh müslüman, kimseyi kat’iyyen rencide etmez,
incitmez, darıltmaz. Darıltmaz, gönlünü alır.incitmez, darıltmaz. Darıltmaz, gönlünü alır. Gönül kırmaz, gönül alır.Gönül kırmaz, gönül alır. Gönül bir sırçadır.Gönül bir sırçadır. Kırılınca tamiri mümkün değildir.Kırılınca tamiri mümkün değildir. Sırçalar kırıldığı vakitte tamiri nasıl mümkün değilse,Sırçalar kırıldığı vakitte tamiri nasıl mümkün değilse, gönüller kırılınca tamiri mümkün değildir.gönüller kırılınca tamiri mümkün değildir. Onun için insanı dövebilirsin fakat gönlünü kırma.Onun için insanı dövebilirsin fakat gönlünü kırma. Gönlünü kırdın mıydı...Gönlünü kırdın mıydı... “—Ama şu zararı yaptı bana!”
“—Ama şu zararı yaptı bana!”
O zararı yapanı yine Allah’a havale et.

O zararı yapanı yine Allah’a havale et.
Zarar gene ondan gelmedi, o vesile oldu zarara.Zarar gene ondan gelmedi, o vesile oldu zarara. Zararı sana getiren, gene Allah’tır. Ona vukuf lazım.Zararı sana getiren, gene Allah’tır. Ona vukuf lazım. İşte imandaki kemal seni o noktaya getirecek ki,

İşte imandaki kemal seni o noktaya getirecek ki,
tasarrufun Allah’ın elinde olduğuna inanacaksın. Görür gibi.tasarrufun Allah’ın elinde olduğuna inanacaksın. Görür gibi. Kainatta gibi hiçbir yaprağa, hiçbir damlaya varıncaya kadarKainatta gibi hiçbir yaprağa, hiçbir damlaya varıncaya kadar (hiçbir şey) kendi kendine düşemez, kendi kendine olamaz.(hiçbir şey) kendi kendine düşemez, kendi kendine olamaz. Mutlaka o izn-i ilahiyeye bağlıdır.Mutlaka o izn-i ilahiyeye bağlıdır. İllâ Allah’tan izne bağlıdır.İllâ Allah’tan izne bağlıdır. Binâen aleyh, Güzel bir hayvanın vardı, hayvanın öldü.Binâen aleyh, Güzel bir hayvanın vardı, hayvanın öldü. Öldüğü vakitte darılıyor musun?Öldüğü vakitte darılıyor musun? “—Mukadderat böyleymiş, ne yapalım!” diyorsun.
“—Mukadderat böyleymiş, ne yapalım!” diyorsun.
(Malın) çalınınca kızıyorsun. Neden kızıyorsun çalındığı vakitte?

(Malın) çalınınca kızıyorsun. Neden kızıyorsun çalındığı vakitte?
“—E çaldı o canım onun için kızayım.”
“—E çaldı o canım onun için kızayım.”
Çalarken çalana ne kızıyorsun sen canım,

Çalarken çalana ne kızıyorsun sen canım,
çalanı oraya sevk edene bak! Onu göremiyor.çalanı oraya sevk edene bak! Onu göremiyor. O çalanı oraya sevk edeni göremiyorsun.O çalanı oraya sevk edeni göremiyorsun. Affedersiniz, köpek var ya,

Affedersiniz, köpek var ya,
kızdınız bir taş atarsınız köpeğe…kızdınız bir taş atarsınız köpeğe… Harıldıyor üzerinize. Köpek taşın arkasından koşar.Harıldıyor üzerinize. Köpek taşın arkasından koşar. Niçin? Köpek bilmiyor onu, taşta zannediyor kabahati.Niçin? Köpek bilmiyor onu, taşta zannediyor kabahati. Taşta ne kabahat var, taşı atanda kabahat.Taşta ne kabahat var, taşı atanda kabahat. Fakat taşı atana koşmuyor, taşın arkasından koşuyor. Cehli var tabii…Fakat taşı atana koşmuyor, taşın arkasından koşuyor. Cehli var tabii… Binâen aleyh, insan bir felâket geldiği vakitte,

Binâen aleyh, insan bir felâket geldiği vakitte,
o felaketi ona hamletmesen,o felaketi ona hamletmesen, o felaketin sebebini arar; “Ne sebepten bu felaket geldi?” diye.o felaketin sebebini arar; “Ne sebepten bu felaket geldi?” diye. Şimdi bunu güzel nakleder İmam-ı Gazali.

Şimdi bunu güzel nakleder İmam-ı Gazali.
Size bir mektup geldi. Mektupta gayet acı!Size bir mektup geldi. Mektupta gayet acı! Okuyorsunuz, üff hiç istenmeyen şeyler yazılmış.Okuyorsunuz, üff hiç istenmeyen şeyler yazılmış. Köpürüyorsunuz kim yazdı diyerekten.Köpürüyorsunuz kim yazdı diyerekten. Kâğıdı kaldırıyor, atıyorsunuz yere.Kâğıdı kaldırıyor, atıyorsunuz yere. “—Allah belânı versin!” falan diyerekten.
“—Allah belânı versin!” falan diyerekten.
Kâğıdın ne kabahati var,

Kâğıdın ne kabahati var,
o kalem buraya yazmış, yazan kalemde ne kabahat var.o kalem buraya yazmış, yazan kalemde ne kabahat var. Mürekkep oraya sıralanmış, onda ne kabahat var.Mürekkep oraya sıralanmış, onda ne kabahat var. Onu kullanan el var, o elde kabahat var.Onu kullanan el var, o elde kabahat var. O ele iradeyi veren kim?

O ele iradeyi veren kim?
Bunları yaz diyerekten. O iradeyi bul bakalım sen.Bunları yaz diyerekten. O iradeyi bul bakalım sen. O irade sahibini bul.O irade sahibini bul. O irade sahibi kâinatın sahibi. Ona kafa tutmaya ne hakkın var.O irade sahibi kâinatın sahibi. Ona kafa tutmaya ne hakkın var. Allah affetsin cümlemizi…Allah affetsin cümlemizi… Onun için Lâ ilâhe illa’llah demek kolay iş,

Onun için Lâ ilâhe illa’llah demek kolay iş,
fakat Lâ ilâhe illa’llah’ın derinliğine varıp da,fakat Lâ ilâhe illa’llah’ın derinliğine varıp da, her şeyin sahibinin Allah olduğunaher şeyin sahibinin Allah olduğuna tamamiyle kanaat getirip de teslim olmak,tamamiyle kanaat getirip de teslim olmak, hüner işte orada… Ona teslimiyet.hüner işte orada… Ona teslimiyet. Onun için, “Selâmün aleyküm!” bir nimettir bize.

Onun için, “Selâmün aleyküm!” bir nimettir bize.
Fakat bugün elimizden alınmış durumdadır,Fakat bugün elimizden alınmış durumdadır, biz buna layık olmadığımız için…biz buna layık olmadığımız için… Selâm da ortadan gitti.Selâm da ortadan gitti. Onun için, selâmı unutma! Daima kardeşler birbirinin arasında,Onun için, selâmı unutma! Daima kardeşler birbirinin arasında, selamı vermeli, selam da selamet var.selamı vermeli, selam da selamet var. Bu selamet Allah-u Teàlâ’dandır. Tahiyyeten min indi’llah…Bu selamet Allah-u Teàlâ’dandır. Tahiyyeten min indi’llah… Bir de muhaciri anlatıyor şurada.

Bir de muhaciri anlatıyor şurada.
Muhacir, o dil de, memleketlerini terk edipMuhacir, o dil de, memleketlerini terk edip gelen insanlara muhacir diyoruz.gelen insanlara muhacir diyoruz. İster isteyerek çıksın, ister mecburiyet dolayısıyla çıksın; bu adam muhacir.İster isteyerek çıksın, ister mecburiyet dolayısıyla çıksın; bu adam muhacir. İyi ama peygamber SAS buna muhacir demiyor.İyi ama peygamber SAS buna muhacir demiyor. “—Muhacir o adamdır ki - men hecera ... -
“—Muhacir o adamdır ki - men hecera ... -
fenalıkları terk etmiş.fenalıkları terk etmiş. İster memleketinde otursun, ister oturmasın.”İster memleketinde otursun, ister oturmasın.” Buradan Mekke’ye gitmek kolay, gidersin.

Buradan Mekke’ye gitmek kolay, gidersin.
Fakat senin her halin de seninle gider.Fakat senin her halin de seninle gider. İyi isen iyiliklerinle gidersin, kötü isen kötülüklerin de seninle beraberdir.İyi isen iyiliklerinle gidersin, kötü isen kötülüklerin de seninle beraberdir. Buradan oraya gitmekle, o mukaddes topraklarda sen de mukaddes olamazsın yani.Buradan oraya gitmekle, o mukaddes topraklarda sen de mukaddes olamazsın yani. Mukaddes toprağa girmekle sen de mukaddes olamazsın, senin halin ne ise odur.Mukaddes toprağa girmekle sen de mukaddes olamazsın, senin halin ne ise odur. Ama orada öleceksin.

Ama orada öleceksin.
Ölürsün ama Allah-u Teàlâ’nın melekleri vardır,Ölürsün ama Allah-u Teàlâ’nın melekleri vardır, seni oradan alırlar, layık olduğun yere sevk ederler.seni oradan alırlar, layık olduğun yere sevk ederler. Bırakmazlar seni gene orada... Orada ölmekle, orada kalamazsın.Bırakmazlar seni gene orada... Orada ölmekle, orada kalamazsın. O mukaddes topraklarda kalabilmek için

O mukaddes topraklarda kalabilmek için
nerede olursa olsun, kâinat Allah’ın…nerede olursa olsun, kâinat Allah’ın… Allah’ın mülkünde nerede olursan ol, Allah’a layık kul ol!Allah’ın mülkünde nerede olursan ol, Allah’a layık kul ol! Allah’a layık kul oldun mu nerede ölürsen öl arkadaş!Allah’a layık kul oldun mu nerede ölürsen öl arkadaş! Allah’a layık kul, Allah’ın rızası ve sevgisine layık ol.Allah’a layık kul, Allah’ın rızası ve sevgisine layık ol. Rızasına ve sevgisine layık olduktan sonra nerede ölürsen öl.Rızasına ve sevgisine layık olduktan sonra nerede ölürsen öl. En bahtiyar insan.En bahtiyar insan. Buna muvaffak olamadıktan sonra Kâbe’de değil, Kâbe’nin içinde ölsen boş.Buna muvaffak olamadıktan sonra Kâbe’de değil, Kâbe’nin içinde ölsen boş. Ebu Cehiller de orada, Ebu Lehebler de orada...

Ebu Cehiller de orada, Ebu Lehebler de orada...
Onun için asıl muhacir,

Onun için asıl muhacir,
fenalıkları, kötülükleri terk edebilen (kimsedir).fenalıkları, kötülükleri terk edebilen (kimsedir). Fakat ne yazık kiFakat ne yazık ki bir insan alışageliyor bir adet.bir insan alışageliyor bir adet. Bir adete alışageliyor.Bir adete alışageliyor. Yaş yirmi otuz kırk elli altmış oluyor.Yaş yirmi otuz kırk elli altmış oluyor. Anlıyor ki haa bu iş yanlış…Anlıyor ki haa bu iş yanlış… Alışmış bir kere... Kumara alışmış, içkiye alışmış, başka şeylere alışmış.Alışmış bir kere... Kumara alışmış, içkiye alışmış, başka şeylere alışmış. Alışageldiği adât ü an’aneyi

Alışageldiği adât ü an’aneyi
terk edebilmek kadar zor bir şey yoktur.terk edebilmek kadar zor bir şey yoktur. Alışmış, o alıştığını bırakmak kadar zor şey yok.Alışmış, o alıştığını bırakmak kadar zor şey yok. Onun için kötülüğe alışmamak lazım.Onun için kötülüğe alışmamak lazım. Kötülüklere alışmamak lazım.Kötülüklere alışmamak lazım. Kötülülerle beraber olmamak lazım.Kötülülerle beraber olmamak lazım. Onun için Hz. Abbas’a yahut ibn-i Abbas’a demişler ki:Onun için Hz. Abbas’a yahut ibn-i Abbas’a demişler ki: “—Bir adam çok iyi; namazında, niyazında, abdestinde…
“—Bir adam çok iyi; namazında, niyazında, abdestinde…
Her hali de iyi. Fakat görüşüp konuştukları adamlar şöyle münasebetsiz kimseler.”Her hali de iyi. Fakat görüşüp konuştukları adamlar şöyle münasebetsiz kimseler.” “—Onun yeri cehennemdir!” demiş.
“—Onun yeri cehennemdir!” demiş.
“—Yapma yâhu, iyi adam bu…” demişler.
“—Yapma yâhu, iyi adam bu…” demişler.
“—O kötülerin kötülüğü bir gün ona da (bulaşacaktır).
“—O kötülerin kötülüğü bir gün ona da (bulaşacaktır).
Onun üzerinde de tesirini gösterecektir.” demiş.Onun üzerinde de tesirini gösterecektir.” demiş. Dün bir kardeş gelmiş de Almanya’ya gidiyorlarmış,

Dün bir kardeş gelmiş de Almanya’ya gidiyorlarmış,
vedaya gelmişler. Diğer bir kardeş daha geldi.vedaya gelmişler. Diğer bir kardeş daha geldi. Sordum aralarındaki şeyi (kazanç farkını)...Sordum aralarındaki şeyi (kazanç farkını)... “—Sen kaç para alıyorsun orada?” dedim.
“—Sen kaç para alıyorsun orada?” dedim.
“—Günde iki yüz, iki yüz elli lira aldıkları yevmiye…”
“—Günde iki yüz, iki yüz elli lira aldıkları yevmiye…”
“—Sen kaç para alıyorsun?” dedim.
“—Sen kaç para alıyorsun?” dedim.
“—Benim yevmiyem de otuz beş liraya geliyor burada!” dedi.
“—Benim yevmiyem de otuz beş liraya geliyor burada!” dedi.
Bana kalırsa, ben bu otuz beş liraya razı olurum,

Bana kalırsa, ben bu otuz beş liraya razı olurum,
orada gavurun çanını, pis yüzünü, pis sözlerini görmek istemem.orada gavurun çanını, pis yüzünü, pis sözlerini görmek istemem. Ama bugün insanlar paranın aşığı oldukları için,Ama bugün insanlar paranın aşığı oldukları için, cumaya gidemiyor, cemaate gidemiyor, camiye gidemiyor;cumaya gidemiyor, cemaate gidemiyor, camiye gidemiyor; müslüman yüzü görmüyor, gâvurların yüzleriyle karşı karşıya...müslüman yüzü görmüyor, gâvurların yüzleriyle karşı karşıya... Onun huyu ona intikal edecektir muhakkak.

Onun huyu ona intikal edecektir muhakkak.
Onun huyuyla gelecek sonra bu tarafa.Onun huyuyla gelecek sonra bu tarafa. Bak ondan sonra cümbüşe… Allah affetsin cümlemizi…Bak ondan sonra cümbüşe… Allah affetsin cümlemizi… Binâen aleyh muhacirlik memleket değiştirmek değil,

Binâen aleyh muhacirlik memleket değiştirmek değil,
kendinde görebildiği (kusurları terk etmeye çalışmak).kendinde görebildiği (kusurları terk etmeye çalışmak). Müslümanın bir vazifesi de, olgun insanları bulup:Müslümanın bir vazifesi de, olgun insanları bulup: “—Kardeş, bende ne gibi kusur görüyorsun?
“—Kardeş, bende ne gibi kusur görüyorsun?
Mü’minler birbirinin aynası... Bende ne gibi kusur görüyorsun,Mü’minler birbirinin aynası... Bende ne gibi kusur görüyorsun, ne gibi bir eksikliğim var, ne gibi bir hatam var? Bana lütfen söyler misin?”ne gibi bir eksikliğim var, ne gibi bir hatam var? Bana lütfen söyler misin?” O da ona diyecek ki:

O da ona diyecek ki:
“—Sen şöyle yapıyorsun, böyle yapıyorsun,
“—Sen şöyle yapıyorsun, böyle yapıyorsun,
bu hallerin müslümana yakışmaz.bu hallerin müslümana yakışmaz. Bizim kulağımıza gidiyor senin bu hallerin.Bizim kulağımıza gidiyor senin bu hallerin. Tevbeler tevbesi, onu yapmamaya çalış!”Tevbeler tevbesi, onu yapmamaya çalış!” Herkesi böyle birbirinin murakıbı vaziyetinde

Herkesi böyle birbirinin murakıbı vaziyetinde
birbirlerinden ders alacak.birbirlerinden ders alacak. Bunu yapanımız var mı bugün? Eğer birisi çıkar da;Bunu yapanımız var mı bugün? Eğer birisi çıkar da; “—Hocaefendi! Senin de bu hataların var… Bak kendini iyi topla!” (dese),
“—Hocaefendi! Senin de bu hataların var… Bak kendini iyi topla!” (dese),
kızarım, sokmam bir daha o herifi eve…kızarım, sokmam bir daha o herifi eve… “—Gelme buraya bir daha.
“—Gelme buraya bir daha.
Sen mi kaldın benim hatamı, kusurumu bana söyleyecek?” filan diyerekten.Sen mi kaldın benim hatamı, kusurumu bana söyleyecek?” filan diyerekten. Halbuki benim ona teşekkür etmem lazım!

Halbuki benim ona teşekkür etmem lazım!
Hatta icab ederse elini de öpmem lazım!Hatta icab ederse elini de öpmem lazım! “—Allah senden razı olsun. Ben bunun farkında değildim, ama demek ki ben böyleyim.
“—Allah senden razı olsun. Ben bunun farkında değildim, ama demek ki ben böyleyim.
Çok doğru, eksik olma. İnşaalah bir dahaÇok doğru, eksik olma. İnşaalah bir daha geldiğin vakitte bende bunları görmezsin!” demesi lazım gelirken,geldiğin vakitte bende bunları görmezsin!” demesi lazım gelirken, bu sefer ona düşman oluyoruz, bir daha yüzüne de bakmak istemiyoruz.bu sefer ona düşman oluyoruz, bir daha yüzüne de bakmak istemiyoruz. Niçin? Hatasını söyledi. Alâkasını kesiyor. Böyle iş mi olur?

Niçin? Hatasını söyledi. Alâkasını kesiyor. Böyle iş mi olur?
Onun için asıl muhacir,Onun için asıl muhacir, kötülüklerinden vazgeçebilen insandır. Halbuki:kötülüklerinden vazgeçebilen insandır. Halbuki: (Terkü) zerretin min mehàrimi’llâh, hayrun min ibâdeti’s- sekaleyn.

(Terkü) zerretin min mehàrimi’llâh, hayrun min ibâdeti’s- sekaleyn.
... zerretin min ...... zerretin min ... Zerre, o müthiş bir şey ya.Zerre, o müthiş bir şey ya. Güneşin altında gördüğümüz o ufacık, ince parçalara zerre diyorlar.

Güneşin altında gördüğümüz o ufacık, ince parçalara zerre diyorlar.
Onun ufağı da oluyor, böyle oluyor.Onun ufağı da oluyor, böyle oluyor. Terkü zerretin min mehàrimi’llâh ...Terkü zerretin min mehàrimi’llâh ... Allah’ın yasak ettiği o şeylerden bir ufacığını terk edebilmek,Allah’ın yasak ettiği o şeylerden bir ufacığını terk edebilmek, senin yer gök ehlinin ibadetine muadil oluyor.senin yer gök ehlinin ibadetine muadil oluyor. Muadil de değil de (hayrun) var orada, daha hayırlıdır.Muadil de değil de (hayrun) var orada, daha hayırlıdır. İbadetinle beraberİbadetinle beraber asıl kendini murakabe altında tutaraktanasıl kendini murakabe altında tutaraktan hatalarını (terk edebilmek), hatalardan kurtulabilmek önemli.hatalarını (terk edebilmek), hatalardan kurtulabilmek önemli. Halbuki biz nefislerimizin esiriyiz.

Halbuki biz nefislerimizin esiriyiz.
Öyle bir esiriyiz ki nefislerimizin,Öyle bir esiriyiz ki nefislerimizin, canımız ne isterse bugün, onu yapmakta muhtarız.canımız ne isterse bugün, onu yapmakta muhtarız. Kim gelirse gelsin, dünyanın vaizleri başımıza toplansa,Kim gelirse gelsin, dünyanın vaizleri başımıza toplansa, bizi nefsimizin esaretinden kurtaramaz biz çalışmadıkça…bizi nefsimizin esaretinden kurtaramaz biz çalışmadıkça… Nefsin esaretinden kurtulmak kolay bir şey değil ki.Nefsin esaretinden kurtulmak kolay bir şey değil ki. ... inne’n-nefse leemmâretün bi’s-sûi, ...

... inne’n-nefse leemmâretün bi’s-sûi, ...
Peygamberler bile ondan şikayet ederler.Peygamberler bile ondan şikayet ederler. (Nefis) kötü bir şey, insanın içinde…(Nefis) kötü bir şey, insanın içinde… Geçen bir efendi geldi bize.

Geçen bir efendi geldi bize.
Kütahya’dan bir efendi geldi.Kütahya’dan bir efendi geldi. Olgunca bir efendi galiba, dedi ki:Olgunca bir efendi galiba, dedi ki: “—Hocaefendi ben bir şeye tutuldum.

“—Hocaefendi ben bir şeye tutuldum.
Ağzımdan kocaman bir şey çıktı,Ağzımdan kocaman bir şey çıktı, karşıma yıkıldı. ‘Sen nesin be?’ dedim.karşıma yıkıldı. ‘Sen nesin be?’ dedim. ‘Ben senin nefsinim!’ dedi. ‘Ben seni istemem, defol git!’ dedim.‘Ben senin nefsinim!’ dedi. ‘Ben seni istemem, defol git!’ dedim. ‘Ama ben sana lazımım!’ dedi. Böyle konuşuyor yani.‘Ama ben sana lazımım!’ dedi. Böyle konuşuyor yani. ‘Sen bana lazımsın, bensiz olamazsın sen!’ dedi. Hıh gir bakalım!‘Sen bana lazımsın, bensiz olamazsın sen!’ dedi. Hıh gir bakalım! Sonra hup diyor gene girdi. Ama görüyorum ben hadiseyi.Sonra hup diyor gene girdi. Ama görüyorum ben hadiseyi. Sonra bir müddet sonra tekrar çıktı.Sonra bir müddet sonra tekrar çıktı. Çıkınca ben dedim ki: ‘Artık seni istemem.Çıkınca ben dedim ki: ‘Artık seni istemem. Sen beni geçen sefer aldattın. Bir daha istemem seni!’ dedim.Sen beni geçen sefer aldattın. Bir daha istemem seni!’ dedim. Bu sefer bu mecbur oldu, ‘Senin sözünü dinleyeceğim!’ diye bana,Bu sefer bu mecbur oldu, ‘Senin sözünü dinleyeceğim!’ diye bana, senin sözünü dinleyeceğim diyerekten teslim oldu.senin sözünü dinleyeceğim diyerekten teslim oldu. Ondan sonra ben onu içeri aldım. Şimdi çok rahatız.” dedi.Ondan sonra ben onu içeri aldım. Şimdi çok rahatız.” dedi. Ama bunlar nadirattan olan şeyler.

Ama bunlar nadirattan olan şeyler.
Asıl insan bu nefsin hakkından gelebilmeli!Asıl insan bu nefsin hakkından gelebilmeli! Onun kaç tane makamı var.Onun kaç tane makamı var. Nefs-i emmaresi var. Nefs-i emmare yedi başlı canavardır.Nefs-i emmaresi var. Nefs-i emmare yedi başlı canavardır. Bütün kötülükler o nefs-i emmareden zuhur ediyor.Bütün kötülükler o nefs-i emmareden zuhur ediyor. O nefsi emmareden ne zaman kendini kurtarırsın?O nefsi emmareden ne zaman kendini kurtarırsın? Levvâme denilen bir nefis mertebesi daha var.

Levvâme denilen bir nefis mertebesi daha var.
Hepsi birdir. Fakat terbiye ola ola...Hepsi birdir. Fakat terbiye ola ola... Mesela çocuk üç yaşına girer, beş yaşına girer, on beş yaşına girer.Mesela çocuk üç yaşına girer, beş yaşına girer, on beş yaşına girer. Onun gibi bir hale geliyor kiOnun gibi bir hale geliyor ki artık bu kötülükleri yapamaz oluyor.artık bu kötülükleri yapamaz oluyor. O zaman sen ona sahip oluyorsan, adı levvâme oluyor,O zaman sen ona sahip oluyorsan, adı levvâme oluyor, sen artık levm ediyorsun:sen artık levm ediyorsun: “—Tüh edepsiz, bunları sen mi yaptın? Ne utanmazsın be!
“—Tüh edepsiz, bunları sen mi yaptın? Ne utanmazsın be!
Bunlar hiç yapılır şeyler mi?” diyerekten.Bunlar hiç yapılır şeyler mi?” diyerekten. Ondan sonra bir mertebe daha yükselirsen mülheme oluyor.

Ondan sonra bir mertebe daha yükselirsen mülheme oluyor.
Sana artık ilhamlar geliyor.Sana artık ilhamlar geliyor. Şunu yap, bunu yapma.Şunu yap, bunu yapma. İlhamlar Cenâb-ı Hak tarafından kuluna vasıtasız haberler gelmeye başlıyor.İlhamlar Cenâb-ı Hak tarafından kuluna vasıtasız haberler gelmeye başlıyor. Bu mertebeye ulaşıncaya kadarBu mertebeye ulaşıncaya kadar mülheme derecesini ancak bulabiliyorsun.mülheme derecesini ancak bulabiliyorsun. Bu da makbul değil, tehlikeli belki.Bu da makbul değil, tehlikeli belki. Emmâresi de tehlikeli, levvâmesi de tehlikeli,

Emmâresi de tehlikeli, levvâmesi de tehlikeli,
mülhemesi de tehlikeli. O haberler geldiği halde…mülhemesi de tehlikeli. O haberler geldiği halde… Çünkü şeytan da karışıyor o zamana kadar işin içerisine.Çünkü şeytan da karışıyor o zamana kadar işin içerisine. Ancak mutmainne mertebesine erişebilirsen,Ancak mutmainne mertebesine erişebilirsen, o zaman şeytanın ilgisi senden kesiliyor.o zaman şeytanın ilgisi senden kesiliyor. Peygamber SAS’e kızmış Hz. Aişe Validemiz. Peygamber SAS demiş ki:

Peygamber SAS’e kızmış Hz. Aişe Validemiz. Peygamber SAS demiş ki:
“—Yâ Aişe, şeytanın geldi galiba gene?” demiş.
“—Yâ Aişe, şeytanın geldi galiba gene?” demiş.
“—Yâ Rasulallah, senin de şeytanın yok mu?” demiş.
“—Yâ Rasulallah, senin de şeytanın yok mu?” demiş.
“—Benim de şeytanım var, -yok demiyor bak peygamber-
“—Benim de şeytanım var, -yok demiyor bak peygamber-
fakat benim şeytanım müslüman oldu.fakat benim şeytanım müslüman oldu. Allah benim şeytanımı müslüman etti.” buyurmuş.Allah benim şeytanımı müslüman etti.” buyurmuş. Şimdi o nefis öyle bir mertebeye geliyor ki, sana teslim oluyor artık.

Şimdi o nefis öyle bir mertebeye geliyor ki, sana teslim oluyor artık.
Ne ile? Riyazetlerle, zikirlerle, ibadetlerle, taatlarla…Ne ile? Riyazetlerle, zikirlerle, ibadetlerle, taatlarla… İbadetin, zikrullahın karşısında eriyor ve sana teslim olmak mecburiyetinde kalıyor.İbadetin, zikrullahın karşısında eriyor ve sana teslim olmak mecburiyetinde kalıyor. Ne vakit o mertebeye geliyor?Ne vakit o mertebeye geliyor? O mütmainne mertebesine gelince…O mütmainne mertebesine gelince… O mütmainne’den sonra diğer yüksek makamlara,O mütmainne’den sonra diğer yüksek makamlara, şeriatten çıkıp kemale doğru ulaşan mertebeler.şeriatten çıkıp kemale doğru ulaşan mertebeler. Şimdi ilim mertebesinde kaldık.

Şimdi ilim mertebesinde kaldık.
Allah o ilim mertebesine nail olup, ilmiyle amil olmak (nasib eylesin)…Allah o ilim mertebesine nail olup, ilmiyle amil olmak (nasib eylesin)… İlim çok, fakat ilmiyle amil olmak; asıl hüner orada…İlim çok, fakat ilmiyle amil olmak; asıl hüner orada… İlmiyle amil olabildiğin takdirde, ilim sahibisin.İlmiyle amil olabildiğin takdirde, ilim sahibisin. İlminle amil olamadıkça, ilim laftan ibarettir.İlminle amil olamadıkça, ilim laftan ibarettir. İlminle amil olamadıkça isterse dünya kadar eserin olsun; kıymeti yok.İlminle amil olamadıkça isterse dünya kadar eserin olsun; kıymeti yok. Onun için Allah cümlemizi affetsin…

Onun için Allah cümlemizi affetsin…
İlimleriyle amil olabilmek ve ilm-i hakikiyi elde edebilmek devlet ü şerefineİlimleriyle amil olabilmek ve ilm-i hakikiyi elde edebilmek devlet ü şerefine sizi de, bizi de, bütün müslümanları da nail eylesin…sizi de, bizi de, bütün müslümanları da nail eylesin… Hüner Allah’a kul olmak, istikamet üzere yaşamak.

Hüner Allah’a kul olmak, istikamet üzere yaşamak.
Onun için iman cesetteki baş gibi…Onun için iman cesetteki baş gibi… Baş olmayınca başka hiçbir şeyin kıymeti yok.Baş olmayınca başka hiçbir şeyin kıymeti yok. İman olmayınca da hiçbir şeyin kıymeti yoktur.İman olmayınca da hiçbir şeyin kıymeti yoktur. Onun için Allah hepimize köklü, sağlam, yıkılmaz bir iman nasib etsin…Onun için Allah hepimize köklü, sağlam, yıkılmaz bir iman nasib etsin… Onun için, Abdülhakim Efendi isminde bir zat vardı ya burada, meşayıhtan.

Onun için, Abdülhakim Efendi isminde bir zat vardı ya burada, meşayıhtan.
Bayezid Camii’nde ders veriyor. Biz de çocuğuz o zaman, dinliyoruz onu.Bayezid Camii’nde ders veriyor. Biz de çocuğuz o zaman, dinliyoruz onu. O aklımda kalmıştır. Dedi ki:O aklımda kalmıştır. Dedi ki: “—Gâvur papazları da çalışırlar, bazı kerametler gösterirler.
“—Gâvur papazları da çalışırlar, bazı kerametler gösterirler.
Keramet denmez de onlara istidrac derler.Keramet denmez de onlara istidrac derler. Onları yaparlar. Sakın ha aldanmayın!Onları yaparlar. Sakın ha aldanmayın! Azrail’in ilk tokatında hepsi mahvolur.” dedi.Azrail’in ilk tokatında hepsi mahvolur.” dedi. Azrail’in ilk tokatıyla; nasıl güzel bir arabayı boyarsın dedi…

Azrail’in ilk tokatıyla; nasıl güzel bir arabayı boyarsın dedi…
--- Bugün bize bir kardeş geliyordu.--- Bugün bize bir kardeş geliyordu. Ankara’ya giderken iki araba çarpışmışlar. Arada da bir tanker varmış,Ankara’ya giderken iki araba çarpışmışlar. Arada da bir tanker varmış, o da ateş almış, yanmış. Tabii o arabaların hiçbirisinin hayrı kalmamış.o da ateş almış, yanmış. Tabii o arabaların hiçbirisinin hayrı kalmamış. İçinde de birkaç kişi rahmetlik olmuşlar. ---İçinde de birkaç kişi rahmetlik olmuşlar. --- Böyle bir çarpışmada bütün kuvvetleri elden gider.Böyle bir çarpışmada bütün kuvvetleri elden gider. Foyaları meydana çıkar yani. Onun için ona hiç kıymet yok…Foyaları meydana çıkar yani. Onun için ona hiç kıymet yok… Allah affetsin cümlemizi…

Allah affetsin cümlemizi…
İman-ı kâmil, sağlam, olgun bir iman nasib etsin…İman-ı kâmil, sağlam, olgun bir iman nasib etsin… Mü’min-i kavî diyerekten Peygamberimizin biraz evvel emir buyurduğu hadis;Mü’min-i kavî diyerekten Peygamberimizin biraz evvel emir buyurduğu hadis; siz de öyle olmaya çalışın!siz de öyle olmaya çalışın! İmanı kavî olan mü’minlerin arasına girmeye çalışın! Zayıf halde kalmayın.İmanı kavî olan mü’minlerin arasına girmeye çalışın! Zayıf halde kalmayın. Nasıl ki bugün zayıf insan,

Nasıl ki bugün zayıf insan,
kendisini besleyip de kavi insan olmaya çalışıyor.kendisini besleyip de kavi insan olmaya çalışıyor. Hepimizin bildiği bir şey.Hepimizin bildiği bir şey. Ne çeşit yemekler yemesi lâzım, ne çeşit ilaçlar alıp daNe çeşit yemekler yemesi lâzım, ne çeşit ilaçlar alıp da beslenmesi lazım; buna uğraşıyor insan.beslenmesi lazım; buna uğraşıyor insan. Fakat imanının kuvvetlenmesi için niçin çalışılmasın, buna aklım ermiyor.Fakat imanının kuvvetlenmesi için niçin çalışılmasın, buna aklım ermiyor. Bak şimdi:Bak şimdi: Ye'lemü'l-mü'min ...

Ye'lemü'l-mü'min ...
Eğer sende iman varsa,Eğer sende iman varsa, cesetteki baş gibiyse senin imanın, o iman sende varsacesetteki baş gibiyse senin imanın, o iman sende varsa imanı, bu iman sende varsa;imanı, bu iman sende varsa; Ye'lemü'l-mü'min li ehli'l-îmân

Ye'lemü'l-mü'min li ehli'l-îmân
Ehli iman için elem diyor.Ehli iman için elem diyor. Bir ehl-i iman velev Japonya'da,Bir ehl-i iman velev Japonya'da, velev Amerika’da bir ızdıraba uğramış (olsa);velev Amerika’da bir ızdıraba uğramış (olsa); o ızdıraptan bu mü'min acı duyar.o ızdıraptan bu mü'min acı duyar. O da ızdıraba iştirak eder.O da ızdıraba iştirak eder. Bunun sofular arasında, tasavvufta nümunesi oluyor.

Bunun sofular arasında, tasavvufta nümunesi oluyor.
Sevdiklerinden birisinin parmağı kesildi,Sevdiklerinden birisinin parmağı kesildi, kan akıyor parmağından.kan akıyor parmağından. Ötekinden de akıyor. Ötekinin parmağına bir şey olmamış.Ötekinden de akıyor. Ötekinin parmağına bir şey olmamış. Yok ama iştirak var vücutlarda, ruhen iştirak var.Yok ama iştirak var vücutlarda, ruhen iştirak var. Onun elemine bi’l-fiil iştirak ediyor.Onun elemine bi’l-fiil iştirak ediyor. Onun ızdrabı ondan da zahir oluyor.Onun ızdrabı ondan da zahir oluyor. Izdırap, bundaki ızdırap onda da zahir oluyor.Izdırap, bundaki ızdırap onda da zahir oluyor. İşte bu ızdırap bakalım sende ne kadardır?

İşte bu ızdırap bakalım sende ne kadardır?
Sevinci de süruru da her şeye şamil.Sevinci de süruru da her şeye şamil. Müslüman, müslümanın sevincine de iştirak edecektir, ızdıraplara da iştirak edecektir.Müslüman, müslümanın sevincine de iştirak edecektir, ızdıraplara da iştirak edecektir. Izdıraplara iştirak (edecek), onu ızdıraptan kurtarmak için çare arayacak.Izdıraplara iştirak (edecek), onu ızdıraptan kurtarmak için çare arayacak. Sevinçlerine iştirak, onun cemiyetlerinde bulunmak suretiyle (olur)…Sevinçlerine iştirak, onun cemiyetlerinde bulunmak suretiyle (olur)… Matemli günlerinde cenazesine gidecek,

Matemli günlerinde cenazesine gidecek,
taziye edecek, yardıma ihtiyacı varsa yardım yapacak.taziye edecek, yardıma ihtiyacı varsa yardım yapacak. Sevinç günlerinde cemiyetlerine iştirak edecek.Sevinç günlerinde cemiyetlerine iştirak edecek. Günah olmuyorsa orada…Günah olmuyorsa orada… Günah işlenmeyen yerdeki davete iştirak vacip olur.Günah işlenmeyen yerdeki davete iştirak vacip olur. Günah olmayan yere davet oldu mu vacip mesafesindedir o davete gitmek. Onun için:Günah olmayan yere davet oldu mu vacip mesafesindedir o davete gitmek. Onun için: Ye'lemü'l-mü'min fî ehli'l-îmân kemâ ye'lemü'l-cesed lemmâ fi'r-ra's

Ye'lemü'l-mü'min fî ehli'l-îmân kemâ ye'lemü'l-cesed lemmâ fi'r-ra's
Başımız ağrıdığı vakitte, gözümüz ağrıdığı vakitte,

Başımız ağrıdığı vakitte, gözümüz ağrıdığı vakitte,
kulağımızda bir ağrı olduğu vakitte bütün vücudumuz nasıl o acıyı duyuyor,kulağımızda bir ağrı olduğu vakitte bütün vücudumuz nasıl o acıyı duyuyor, uykusuz kalıyoruz, rahatsız oluyoruz, ah ah diyerek bir yerde duramıyoruz.uykusuz kalıyoruz, rahatsız oluyoruz, ah ah diyerek bir yerde duramıyoruz. Niçin? Başımız ağrıyor,Niçin? Başımız ağrıyor, yahut ayağımız ağrıyor, parmağımız ağrıyor.yahut ayağımız ağrıyor, parmağımız ağrıyor. Parmağımızın ağrısı nerede,Parmağımızın ağrısı nerede, baş nerede. Çok uzak ama hep birlik var.baş nerede. Çok uzak ama hep birlik var. Hep birbirleriyle bağlılık var, ondan dolayıHep birbirleriyle bağlılık var, ondan dolayı hep iştirak ediyorlar acıya…hep iştirak ediyorlar acıya… Mü’minler de nasıl bünyan dedi,Mü’minler de nasıl bünyan dedi, kel bünyan ve kel ceset de var şimdi.kel bünyan ve kel ceset de var şimdi. Bir ceset gibidir bütün müminler.Bir ceset gibidir bütün müminler. Cesedin bir tarafı ağrıyınca, diğer tarafı bana ne demez.Cesedin bir tarafı ağrıyınca, diğer tarafı bana ne demez. Hep beraber rahatsız olur.Hep beraber rahatsız olur. Mü’minler de aynı şekilde olması lazım gelirken,Mü’minler de aynı şekilde olması lazım gelirken, bundan bugün ne kadar uzağız.bundan bugün ne kadar uzağız. Bundan uzaklığımız, mü’minlikteki noksanlığımızın iktizasıdır.Bundan uzaklığımız, mü’minlikteki noksanlığımızın iktizasıdır. İman adını taşıyışımızdaki noksanlığımızın…İman adını taşıyışımızdaki noksanlığımızın… Şimdi bir tane daha okuyayım, orada kalsın.

Şimdi bir tane daha okuyayım, orada kalsın.
Mü’min deyince aziz kardeş,Mü’min deyince aziz kardeş, çok büyük mahlûk. Çok mu büyük? Çok büyük..çok büyük mahlûk. Çok mu büyük? Çok büyük.. Hiçbir şeyle değişilmez. Bakın:Hiçbir şeyle değişilmez. Bakın: RE. 231/2 El-mü’minü ekremü ale’llàhi,

RE. 231/2 El-mü’minü ekremü ale’llàhi,
(Mü’min) Allah-u Teàlâ’ya, daha çok ekrem ve eşref ve a’lâdır,(Mü’min) Allah-u Teàlâ’ya, daha çok ekrem ve eşref ve a’lâdır, RE. 231/2 ... min ba’dı melâiketihî. (minel melâiketü’l-mukarrebîn).

RE. 231/2 ... min ba’dı melâiketihî. (minel melâiketü’l-mukarrebîn).
Minel melâike demiyor!Minel melâike demiyor! Minel melâiketü’l-mukarrebîn:Minel melâiketü’l-mukarrebîn: Azrail, Cebrail, Mikail, İsrafil. Mukarrebin bunlardır.Azrail, Cebrail, Mikail, İsrafil. Mukarrebin bunlardır. Bunlardan bazıları gibi Cenâb-ı Hakk’a ekrem ve eşreftir mü’min.Bunlardan bazıları gibi Cenâb-ı Hakk’a ekrem ve eşreftir mü’min. Mü’min zindanlık değil,

Mü’min zindanlık değil,
mü’min cennetliktir.mü’min cennetliktir. Mü’min Allah-u Teàlâ’nın en güzel sevgili kuludur.Mü’min Allah-u Teàlâ’nın en güzel sevgili kuludur. Onu sen ayak altına alma aziz kardeş!Onu sen ayak altına alma aziz kardeş! Onu dünyanın üç kuruşuna, beş kuruşuna değişme kardeş!Onu dünyanın üç kuruşuna, beş kuruşuna değişme kardeş! En büyük nimet; Allah-u Teàlâ bize el-hamdü lillâh

En büyük nimet; Allah-u Teàlâ bize el-hamdü lillâh
iman devletini vermiştir. Ne kadar kusurlu olursak olalım,iman devletini vermiştir. Ne kadar kusurlu olursak olalım, ne kadar kabahatli olursak olalım,ne kadar kabahatli olursak olalım, “Lâ ilâhe illallah, Muhammedün rasûlüllah”“Lâ ilâhe illallah, Muhammedün rasûlüllah” deyişimiz bize kafidir.deyişimiz bize kafidir. Bunu diyoruz,Bunu diyoruz, bunun icabı olan namazlarımızı kılıyoruz el-hamdü lillah,bunun icabı olan namazlarımızı kılıyoruz el-hamdü lillah, oruçlarımızı tutuyoruz. Elimizden gelen bir yardımı da yapmaya çalışıyoruz.oruçlarımızı tutuyoruz. Elimizden gelen bir yardımı da yapmaya çalışıyoruz. Bu bizim için yeter artık.Bu bizim için yeter artık. O Cenâb-ı Peygamberin zaman-ı saadetinde,

O Cenâb-ı Peygamberin zaman-ı saadetinde,
ashab devrindeki mü’minlere ulaşacak gücümüz yok.ashab devrindeki mü’minlere ulaşacak gücümüz yok. Zafiyetimiz var.Zafiyetimiz var. Onlarla boy ölçüşecek halimiz yok.Onlarla boy ölçüşecek halimiz yok. Bugün az yemenin çaresini bulamıyoruz.Bugün az yemenin çaresini bulamıyoruz. Az içmenin çaresini bulamıyoruz.Az içmenin çaresini bulamıyoruz. Bir Ramazan’ımız geliyor, o Ramazan’da yediklerimizi Allah bilir artık.Bir Ramazan’ımız geliyor, o Ramazan’da yediklerimizi Allah bilir artık. Bir oruç tutacağız diye neler neler hazırlanıyor.Bir oruç tutacağız diye neler neler hazırlanıyor. Onun için, Allah’a melaike-i mukarrebinden daha yakın olunca,Onun için, Allah’a melaike-i mukarrebinden daha yakın olunca, artık onun kıymetini bilmek lazım. Onun için:artık onun kıymetini bilmek lazım. Onun için: İnne ekremeküm indallàhi etkàküm (Hucurat, 49/13)

İnne ekremeküm indallàhi etkàküm (Hucurat, 49/13)
ayeti celilesiyle birlikte bununla eylesin.ayeti celilesiyle birlikte bununla eylesin. Allah cümlemizi affetsin…Allah cümlemizi affetsin… Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin…Tevfikàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin… Bugün müezzin efendi bana bugünkü takvim kâğıdını verdi.

Bugün müezzin efendi bana bugünkü takvim kâğıdını verdi.
Bak oku dedi. Allah hepimizi olgun insan etsin…Bak oku dedi. Allah hepimizi olgun insan etsin… Belki siz de okumuşsunuzdur...Belki siz de okumuşsunuzdur... Burada, Şam’daki hükümdarın

Burada, Şam’daki hükümdarın
kardeşi Mısır’da hükümdarmış.kardeşi Mısır’da hükümdarmış. Araları açılmış.Araları açılmış. Birbirleriyle dövüş yapacaklar ama Şam zayıf.Birbirleriyle dövüş yapacaklar ama Şam zayıf. Etrafında olan Hristiyan devletlerden yardım istemiş.Etrafında olan Hristiyan devletlerden yardım istemiş. “—Bana yardım edin, ben Mısır’la kavga edeceğim.
“—Bana yardım edin, ben Mısır’la kavga edeceğim.
Bana yardım ederseniz, ben de filan filan yerleri size veririm!” demiş.Bana yardım ederseniz, ben de filan filan yerleri size veririm!” demiş. Onlar da; “—Sen oraları bize verirsen yaparız!” demişler.
Onlar da; “—Sen oraları bize verirsen yaparız!” demişler.
Gitmişler şehirden, silah topluyorlar.

Gitmişler şehirden, silah topluyorlar.
Satın alıyoruz diyorlar da. Azı gibi.. İktidarın düşmanları gibi.Satın alıyoruz diyorlar da. Azı gibi.. İktidarın düşmanları gibi. Oranın şeyhü’l-islâmı çıkıp demiş:Oranın şeyhü’l-islâmı çıkıp demiş: “—Ey Şamlılar! Aldanmayın, aklınızı başınıza alın;
“—Ey Şamlılar! Aldanmayın, aklınızı başınıza alın;
kâfire silah satılmaz.kâfire silah satılmaz. O sizin kardeşinizi öldürecek.O sizin kardeşinizi öldürecek. Orada kavga ettiğiniz adam,Orada kavga ettiğiniz adam, senin kardeşinden başka bir şey değil.senin kardeşinden başka bir şey değil. Sen o kardeşini öldürmek için ona silah satıyorsun. Olur mu böyle şey?” demiş.Sen o kardeşini öldürmek için ona silah satıyorsun. Olur mu böyle şey?” demiş. ... adettir.

... adettir.
Bu da padişahlara, müslümanlara dua edilirdi.Bu da padişahlara, müslümanlara dua edilirdi. Bu adam duada etmemiş de demiş:Bu adam duada etmemiş de demiş: Ya Rabbi, bize layıklı bir adam, dinini bilen,Ya Rabbi, bize layıklı bir adam, dinini bilen, imanınlı, ahlaklı, terbiyeliimanınlı, ahlaklı, terbiyeli Şeyin için ebir şeyler yazmış şöyle. Kağıtta yazılı.Şeyin için ebir şeyler yazmış şöyle. Kağıtta yazılı. Tabii onun kulağına gitmiş.Tabii onun kulağına gitmiş. Kadılar kadısıymış kendisi de.Kadılar kadısıymış kendisi de. “—Azledin bunu! Böyle bir adam benim memleketimde olmaz. Gitsin buradan!” demiş.
“—Azledin bunu! Böyle bir adam benim memleketimde olmaz. Gitsin buradan!” demiş.
Adam, “Canıma minnet…” demiş, gidiyor.

Adam, “Canıma minnet…” demiş, gidiyor.
Bakmış ki halkta galeyan var,Bakmış ki halkta galeyan var, iş isyana dönecek. Demiş:iş isyana dönecek. Demiş: “—Çağırın gelsin, elimi öpsün de affedeyim!” demiş.
“—Çağırın gelsin, elimi öpsün de affedeyim!” demiş.
“—Ha, ben onun elini mi öpeceğim. O benim elimi ayağımı öpsün, gene dönmem oraya...
“—Ha, ben onun elini mi öpeceğim. O benim elimi ayağımı öpsün, gene dönmem oraya...
Allah sizi de kurtarsın bu felaketlerden!” demiş, yoluna devam etmiş.Allah sizi de kurtarsın bu felaketlerden!” demiş, yoluna devam etmiş. Allah hepimize insaf versin yani, iman versin…

Allah hepimize insaf versin yani, iman versin…
İnsaf ve iman olmadıktan sonra insanlar birbirlerini canavarlar gibi yer işte.İnsaf ve iman olmadıktan sonra insanlar birbirlerini canavarlar gibi yer işte. Canavarlar gibi eskiden de yemişler.Canavarlar gibi eskiden de yemişler. Şimdi de hani firavunlar birbirlerinin başını yiyormuş diyorlar ya,Şimdi de hani firavunlar birbirlerinin başını yiyormuş diyorlar ya, eh her zaman bu dünyada firavunlar eksik değil…eh her zaman bu dünyada firavunlar eksik değil… Allah affetsin cümlemizi…

Allah affetsin cümlemizi…
İyi kullarının arasına cümlemizi kabul etsin, kusurlarımızla beraber…İyi kullarının arasına cümlemizi kabul etsin, kusurlarımızla beraber… Cenâb-ı Hak iyilerle beraber yaşayıp, iyilerle beraber haşrolmakCenâb-ı Hak iyilerle beraber yaşayıp, iyilerle beraber haşrolmak şeref ve devletini cümlemize müyesser kılsın…şeref ve devletini cümlemize müyesser kılsın… El-Fatiha.

El-Fatiha.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2