Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Kur'ân-ı Kerîm'den İbret Almak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Şa'bân 1415 / 28.01.1995

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.
Diğer Kavimlerde ki Müminlere Yapılan Eziyetler, İslam Bizlere Ne Kazandırdı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kur'ân-ı Kerîm'den İbret Almak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Şa'bân 1415 / 28.01.1995

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın sohbetlerinden özenle seçilmiş muhtelif bölümlerdir.
Diğer Kavimlerde ki Müminlere Yapılan Eziyetler, İslam Bizlere Ne Kazandırdı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğum zaman daima şu mânayı düşünüyorum:Kur'ân-ı Kerîm'i okuduğum zaman daima şu mânayı düşünüyorum: Kur'ân-ı Kerîm'i kulaklarınızla dinlemeyin; kalplerinizle, gönüllerinizle dinleyin. Kur'ân-ı Kerîm'i kulaklarınızla dinlemeyin; kalplerinizle, gönüllerinizle dinleyin. Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet-i kerîme var: Çünkü Kur'ân-ı Kerîm'de bir âyet-i kerîme var:

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve lekad zere'nâ li-cehenneme kesîran mine'l-cinni ve'l-insi lehüm kulûbun lâ yefkahûne bihâ.Ve lekad zere'nâ li-cehenneme kesîran mine'l-cinni ve'l-insi lehüm kulûbun lâ yefkahûne bihâ. "Cehenneme insten ve cinden, insanlardan ve cinlerden nice insanları nice cinleri atacağız,"Cehenneme insten ve cinden, insanlardan ve cinlerden nice insanları nice cinleri atacağız, onlar oraya girecekler..." Neden? onlar oraya girecekler..."

Neden?

Lehüm kulûbun lâ yefkahûne bihâ. "Onların gönülleri, kalpleri var; ama kalplerini kullanmıyorlar, anlamıyorlar." Lehüm kulûbun lâ yefkahûne bihâ. "Onların gönülleri, kalpleri var; ama kalplerini kullanmıyorlar, anlamıyorlar."

Ve lehüm a'yünün lâ yubsirûne bihâ. "Gözleri var; görmüyorlar." Ve lehüm a'yünün lâ yubsirûne bihâ. "Gözleri var; görmüyorlar."

Ve lehüm âzânün lâ yesmeûne bihâ. "Kulakları var; ama duymuyorlar." Ve lehüm âzânün lâ yesmeûne bihâ. "Kulakları var; ama duymuyorlar."

Evet, gözleri var, bir şeyler görüyorlar; ama gerçekleri görmüyorlar.Evet, gözleri var, bir şeyler görüyorlar; ama gerçekleri görmüyorlar. Evet, kulakları var, sesleri duyuyorlar; ama ilâhî hakikatleri kafalarına girmiyor.Evet, kulakları var, sesleri duyuyorlar; ama ilâhî hakikatleri kafalarına girmiyor. Evet, kalpleri var, gönülleri var, gönüllerinden birçok şey geçiyor, birçok arzuları var; Evet, kalpleri var, gönülleri var, gönüllerinden birçok şey geçiyor, birçok arzuları var; ama ilâhî hakikatleri, dinin önemini ve Allah'ın emirlerinin kıymetini anlayamıyorlar. ama ilâhî hakikatleri, dinin önemini ve Allah'ın emirlerinin kıymetini anlayamıyorlar.

Ülâike kel en'âmi bel hüm edallü.Ülâike kel en'âmi bel hüm edallü. "Onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan daha şaşırmış, kendilerini kaybetmiş durumda.""Onlar hayvanlar gibi, hatta onlardan daha şaşırmış, kendilerini kaybetmiş durumda." Ülâike hümü'l-ğâfilûn. "İşte gafiller onlardır." Sadaka'llâhu'l-azîm. Ülâike hümü'l-ğâfilûn. "İşte gafiller onlardır."

Sadaka'llâhu'l-azîm.

Onun için, Kur'ân-ı Kerîm'i kalple dinleyin,Onun için, Kur'ân-ı Kerîm'i kalple dinleyin, kulakla sesini dinlemeyin. kulakla sesini dinlemeyin. Mânasına intikal etmeye, mânasından feyz almaya çalışın,Mânasına intikal etmeye, mânasından feyz almaya çalışın, diye sûre-i Mü'min'den âyet-i kerîmeler okudu. Musa aleyhisselam ile Firavun'un kıssasını okudu. diye sûre-i Mü'min'den âyet-i kerîmeler okudu. Musa aleyhisselam ile Firavun'un kıssasını okudu.

Firavun'un ailesinden, akrabasından -hatta ağabeyi- mü'min bir kimse kavmine karşı çıkıyor, diyor ki; Firavun'un ailesinden, akrabasından -hatta ağabeyi- mü'min bir kimse kavmine karşı çıkıyor, diyor ki;

"Siz bu Musa aleyhisselam'ı niçin öldürmeye kalkıyorsunuz, 'Rabbimiz Allah!' dedi diye [mi]?" "Siz bu Musa aleyhisselam'ı niçin öldürmeye kalkıyorsunuz, 'Rabbimiz Allah!' dedi diye [mi]?"

Firavun da kendi tezini ortaya koyuyor.Firavun da kendi tezini ortaya koyuyor. "Ben bunu öldüreceğim, çünkü bu sizin dininizi değiştirecek, yeryüzünde fesat çıkartacak.""Ben bunu öldüreceğim, çünkü bu sizin dininizi değiştirecek, yeryüzünde fesat çıkartacak." Allah'ın yeryüzünü ıslah için göndermiş olduğu peygamberi bakın kâfir hangi gözle görüyor,Allah'ın yeryüzünü ıslah için göndermiş olduğu peygamberi bakın kâfir hangi gözle görüyor, hain hangi gözle görüyor ve nasıl suçluyor! "Bu sizin dininizi değiştirecek." Değiştirsin!hain hangi gözle görüyor ve nasıl suçluyor! "Bu sizin dininizi değiştirecek." Değiştirsin! Bu din, din mi? Timsahlara, şahinlere, köpeklere, timsallere tapılan din, din mi?! Bu din, din mi? Timsahlara, şahinlere, köpeklere, timsallere tapılan din, din mi?!

Onları Allah'a, hak dine çağırmak üzere gönderilmiş olan kimseyi öldürmeye kalkıyor ve böyle diyor.Onları Allah'a, hak dine çağırmak üzere gönderilmiş olan kimseyi öldürmeye kalkıyor ve böyle diyor. O da Firavun'un kavminden bir kimse olarak kalkıp diyor ki; O da Firavun'un kavminden bir kimse olarak kalkıp diyor ki;

"Sizin bu yaptığınız doğru değildir. Bir insan, 'Rabbim Allah!' dedi diye öldürülür mü?"Sizin bu yaptığınız doğru değildir. Bir insan, 'Rabbim Allah!' dedi diye öldürülür mü? Bunun söyledikleri haktır." diye kavmine karşı nasihat vazifesini, hakkı söylemekBunun söyledikleri haktır." diye kavmine karşı nasihat vazifesini, hakkı söylemek ve hakkı desteklemek vazifesini yapmış oluyor. Bu kıssayı anlattı, okuduğu âyet-i kerîmelerde bu vardı. ve hakkı desteklemek vazifesini yapmış oluyor.

Bu kıssayı anlattı, okuduğu âyet-i kerîmelerde bu vardı.

Diyor ki; "Kur'ân-ı Kerîm'in arkasından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den deDiyor ki;

"Kur'ân-ı Kerîm'in arkasından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den de
bir hadîs-i şerîf size nakledeyim diye istemiştim." bir hadîs-i şerîf size nakledeyim diye istemiştim."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına ashabından bazı kimseler yüzleri üstleri kanlı olarak geldilerPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına ashabından bazı kimseler yüzleri üstleri kanlı olarak geldiler ve Peygamber Efendimiz'e şikayetlendiler. Peygamber Efendimiz dedi ki; ve Peygamber Efendimiz'e şikayetlendiler. Peygamber Efendimiz dedi ki;

"Sizden önceki ümmetlere size yapılan ezalardan cefalardan daha büyük ezalar cefalar geldi."Sizden önceki ümmetlere size yapılan ezalardan cefalardan daha büyük ezalar cefalar geldi. Çukurun başına getiriliyordu da mü'min, başına testere konuluyordu da testereyle kesiliyordu.Çukurun başına getiriliyordu da mü'min, başına testere konuluyordu da testereyle kesiliyordu. Dinini bıraksın, hak dini bıraksın, eski dine gelsin diye böyle işkenceler yapılıyordu.Dinini bıraksın, hak dini bıraksın, eski dine gelsin diye böyle işkenceler yapılıyordu. Sabredin! Bu din güneşin ve ayın üzerine doğduğu her yere kadar yayılacak.Sabredin! Bu din güneşin ve ayın üzerine doğduğu her yere kadar yayılacak. Yeryüzünde güneşin üstüne gelmiş olan, ayın yansısı üstüne düşmüş olan hiçbir yer kalmayacak ki Yeryüzünde güneşin üstüne gelmiş olan, ayın yansısı üstüne düşmüş olan hiçbir yer kalmayacak ki orada Lâ ilâhe illallah diyen bir insan bulunmasın. Her yerde bu din anlaşılacak. Din oraya yayılacak." orada Lâ ilâhe illallah diyen bir insan bulunmasın. Her yerde bu din anlaşılacak. Din oraya yayılacak."

Fakat bir mazeret olarak söylüyor. Her yerde de bazen imtihanlar, fitneler, iftiralar vardır.Fakat bir mazeret olarak söylüyor. Her yerde de bazen imtihanlar, fitneler, iftiralar vardır. Onlar olmadan da olmuyor. Bu iftira, sıkıntılar olabilir.Onlar olmadan da olmuyor. Bu iftira, sıkıntılar olabilir. Ama mesela Bosna Hersek'teki, Çeçenistan'daki, Ama mesela Bosna Hersek'teki, Çeçenistan'daki, dünyanın başka yerlerindeki müslüman kardeşlerimize gelen sıkıntılar...dünyanın başka yerlerindeki müslüman kardeşlerimize gelen sıkıntılar... İnşaallah nusret-i ilâhiye yakındır, bunların arkasından daha güzel günler gelecek,İnşaallah nusret-i ilâhiye yakındır, bunların arkasından daha güzel günler gelecek, inşaallah güzel hallere erişeceğiz... inşaallah güzel hallere erişeceğiz...

Tabii bir insanın kendisi mâlî bakımdan kuvvetliyken, zenginken dilenmesi nedir? Tabii bir insanın kendisi mâlî bakımdan kuvvetliyken, zenginken dilenmesi nedir?

Hastalık alametidir. Paran var, ne diye dileniyorsun? Başkasından ne diye birşey istiyorsun? Hastalık alametidir.

Paran var, ne diye dileniyorsun? Başkasından ne diye birşey istiyorsun?

İnsanlar için bu doğru olduğu gibi kavimler, akvam için de böyledir.İnsanlar için bu doğru olduğu gibi kavimler, akvam için de böyledir. Yani bir kavim kendisi zenginken başka bir kavimden niye başka bir şey istesin? Yani bir kavim kendisi zenginken başka bir kavimden niye başka bir şey istesin?

Ümmet-i Muhammed olarak Allahu Teâlâ hazretleri bize Kur'ân-ı Kerîm'i indirmiş.Ümmet-i Muhammed olarak Allahu Teâlâ hazretleri bize Kur'ân-ı Kerîm'i indirmiş. Kur'ân-ı Kerîm'de her şey var, her türlü bilgi var.Kur'ân-ı Kerîm'de her şey var, her türlü bilgi var. Dünya ve âhiret saadetine yetecek her türlü ilaç ve saadet malzemesi mevcut.Dünya ve âhiret saadetine yetecek her türlü ilaç ve saadet malzemesi mevcut. Biz bu dini bırakıp da başka bir kavmin başka sapık kültüründen ne alabiliriz?Biz bu dini bırakıp da başka bir kavmin başka sapık kültüründen ne alabiliriz? Nedir bu Mısır'ın eski kültürü? Nedir bu Mısır'ın eski kültürü? Nedir bu Batılılar'ın o müstehcenliklerle, edepsizliklerle, haksızlıklarla dolu olan zulmü?Nedir bu Batılılar'ın o müstehcenliklerle, edepsizliklerle, haksızlıklarla dolu olan zulmü? Biz zenginken, kültürel bakımdan, din bakımından, iman bakımından, Kur'ân-ı Kerîmimiz varken,Biz zenginken, kültürel bakımdan, din bakımından, iman bakımından, Kur'ân-ı Kerîmimiz varken, Resûl-ü Edîbimiz varken, sünnet-i seniyyemiz varken niye başka ümmetlerin kültürlerine muhtaç olalım?Resûl-ü Edîbimiz varken, sünnet-i seniyyemiz varken niye başka ümmetlerin kültürlerine muhtaç olalım? Ne diye onlara teveccüh edelim? Bu hastalık alametidir. Ne diye onlara teveccüh edelim?

Bu hastalık alametidir.
İnsan zenginken başkasına el açarsa hastalık alameti olduğu gibi İnsan zenginken başkasına el açarsa hastalık alameti olduğu gibi bir ümmet de hak yolda iken gidip başka ümmetlerin kültürlerinden medet umarsa, onlara heves ederse,bir ümmet de hak yolda iken gidip başka ümmetlerin kültürlerinden medet umarsa, onlara heves ederse, onlar gibi giyinmeye, oturmaya kalkmaya, hareket etmeye kalkışırsa bu da bir hastalık alametidir.onlar gibi giyinmeye, oturmaya kalkmaya, hareket etmeye kalkışırsa bu da bir hastalık alametidir. Bu da yanlış olur, diye söylüyor. Böyle bir mühim konuyu da arada zikretti. Bu da yanlış olur, diye söylüyor. Böyle bir mühim konuyu da arada zikretti.

"Binâenaleyh, biz elimize Allah'ın vermiş olduğu İslâm'ın"Binâenaleyh, biz elimize Allah'ın vermiş olduğu İslâm'ın ne kadar büyük bir nimet olduğunu bilip sımsıkı İslâm'a sarılmalıyız.ne kadar büyük bir nimet olduğunu bilip sımsıkı İslâm'a sarılmalıyız. Müslüman olarak yaşamalıyız." dedi, çok güzel konuştu. Müslüman olarak yaşamalıyız." dedi, çok güzel konuştu.

Allah razı olsun. Ârifâne, böyle kendinde irfan alametleri de var, mâşaallah... Allah razı olsun. Ârifâne, böyle kendinde irfan alametleri de var, mâşaallah...

"Bu Kur'ân-ı Kerîm'de Musa aleyhisselam'ın mücadele ettiği Firavun hangisidir?" diye sordum. "Bu Kur'ân-ı Kerîm'de Musa aleyhisselam'ın mücadele ettiği Firavun hangisidir?" diye sordum.

"Bu, II. Ramses'tir." dedi. "Bu, II. Ramses'tir." dedi.

Malesef hüküm süren hükümet adamlarından birisi de Kahire'de heykelini yapmış. Kur'ân-ı Kerîm'de; Malesef hüküm süren hükümet adamlarından birisi de Kahire'de heykelini yapmış.

Kur'ân-ı Kerîm'de;

E leyse lî mülkü mısra ve hâzihi'l-enhâru tecrî min tahtî.E leyse lî mülkü mısra ve hâzihi'l-enhâru tecrî min tahtî. "Bu bütün Mısır memleketinin egemenliği benim elimde değil mi? Bana ait değil mi?"Bu bütün Mısır memleketinin egemenliği benim elimde değil mi? Bana ait değil mi? Benim hakkım değil mi? Şu benim altımdan akan nehirler benim değil mi?" diye böbürlenip konuşmuştu. Benim hakkım değil mi? Şu benim altımdan akan nehirler benim değil mi?" diye böbürlenip konuşmuştu.

Heykelini yapmış, altından da su akıttırmış. Maalesef... Heykelini yapmış, altından da su akıttırmış. Maalesef...

Hani bizim Ankara'daki Hitit heykeli koydukları gibi boynuzlu heykel olarak...Hani bizim Ankara'daki Hitit heykeli koydukları gibi boynuzlu heykel olarak... Başka bir şey bulamamış... Başka bir şey bulamamış...

Ben "Şimdi mumyası var." dedim. "Mumyası var." deyince diyor ki; Ben "Şimdi mumyası var." dedim. "Mumyası var." deyince diyor ki;

"Tamam, Peygamber Efendimiz'e salât u selam getir.""Tamam, Peygamber Efendimiz'e salât u selam getir." Yani, "Güzel bir şey söyledin." mânasına bunlar böyle derler. Yani, "Güzel bir şey söyledin." mânasına bunlar böyle derler.

"Evet Kur'ân-ı Kerîm'de [geçiyor.] Dediğiniz gibi bu Firavun denizde boğuldu."Evet Kur'ân-ı Kerîm'de [geçiyor.] Dediğiniz gibi bu Firavun denizde boğuldu. Boğuldu ama boğulduktan sonra Allah suyun üstüne çıkarttı. İki sebepten." diyor. Boğuldu ama boğulduktan sonra Allah suyun üstüne çıkarttı. İki sebepten." diyor.

"Bir, insanlar görsünler ölüsünü de 'Bu muydu az evvel veya hayatındayken ben tanrıyım diyen?"Bir, insanlar görsünler ölüsünü de 'Bu muydu az evvel veya hayatındayken ben tanrıyım diyen? Bak nasıl boğulmuş, cesedi suyun üstünde yüzüyor!' diye, rezil olsun diye Allah onu gösterdi.Bak nasıl boğulmuş, cesedi suyun üstünde yüzüyor!' diye, rezil olsun diye Allah onu gösterdi. İkincisi, eğer suyun dibinde kalsaydı ve görünmeseydi, bu sefer yalancılar hikaye uydururlardı;İkincisi, eğer suyun dibinde kalsaydı ve görünmeseydi, bu sefer yalancılar hikaye uydururlardı; 'Bak göğe çıktı!' derlerdi. Öyle olmadığını göstermek bâbında, halka iyice öldüğünü göstermek bâbında 'Bak göğe çıktı!' derlerdi. Öyle olmadığını göstermek bâbında, halka iyice öldüğünü göstermek bâbında onu boğulduktan sonra şişirdi, suyun üstüne çıkarttı Allah. -Hani boğulanlar bazen şişip çıkıyor ya...-onu boğulduktan sonra şişirdi, suyun üstüne çıkarttı Allah. -Hani boğulanlar bazen şişip çıkıyor ya...- Ondan sonra kavmi onu aldılar, mumyaladılar." diyor. Ondan sonra kavmi onu aldılar, mumyaladılar." diyor.

"II. Ramses'in mumyasını müzede niye görüyoruz?" diye sorduğumuz için bu cevabı verdi."II. Ramses'in mumyasını müzede niye görüyoruz?" diye sorduğumuz için bu cevabı verdi. İşte o II. Ramses'miş; Musa aleyhisselam'la mücadelesi olan firavun. Kardeşimiz böyle izah etmiş oldu. İşte o II. Ramses'miş; Musa aleyhisselam'la mücadelesi olan firavun. Kardeşimiz böyle izah etmiş oldu.

"Bilim adamları, yazarlar çeşitli konularda çeşitli yazılar yazabilirler. Bu çok mühim değil."Bilim adamları, yazarlar çeşitli konularda çeşitli yazılar yazabilirler. Bu çok mühim değil. Mühim olan Kur'ân-ı Kerîm'den, söylenilen kıssalardan ibret almak ve kıssadan hisse çıkartmaktır.Mühim olan Kur'ân-ı Kerîm'den, söylenilen kıssalardan ibret almak ve kıssadan hisse çıkartmaktır. Bu Firavun'la Musa kıssasında pek çok çıkarılacak hisseler vardır da, bir tanesi;Bu Firavun'la Musa kıssasında pek çok çıkarılacak hisseler vardır da, bir tanesi; Allah'la mücadeleye kalkışan edepsizler belasını böyle bulur, ıslah olmaz. Ne kadar hüküm sahibi ......... Allah'la mücadeleye kalkışan edepsizler belasını böyle bulur, ıslah olmaz. Ne kadar hüküm sahibi .........



devlet sahibi, itibar sahibi de olsa, kuvveti, kudreti, askeridevlet sahibi, itibar sahibi de olsa, kuvveti, kudreti, askeri olsa bile sonunda mahvolur, diye bu ibreti çıkarmamız lazım.olsa bile sonunda mahvolur, diye bu ibreti çıkarmamız lazım. Daha binlerce ibret vardır. Mühim olan odur." diyor. Daha binlerce ibret vardır. Mühim olan odur." diyor.

Tabii biz de aynı şeyi düşünüyoruz. Tabii biz de aynı şeyi düşünüyoruz.

Ene ismi Mahmud Es'ad. Ene ismi Mahmud Es'ad.

"Bizim burada yaşlı hoca vardı." diyor."Bizim burada yaşlı hoca vardı." diyor. Ezher'deki talebeleri ekseriyetle Türk'müş. "Dün akşam o Türk talebelerden konuştuk." diyor.Ezher'deki talebeleri ekseriyetle Türk'müş. "Dün akşam o Türk talebelerden konuştuk." diyor. "Ben de 'Türkler'den şöyle numune insanlarla görüşeceğim.' dedim. Elhamdülillah görüştüm." diyor. "Ben de 'Türkler'den şöyle numune insanlarla görüşeceğim.' dedim. Elhamdülillah görüştüm." diyor.

"Ve arkadaşlarımızın şu iki şeyi düşünmesi lazım. İslâm onlara neler kazandırdı?"Ve arkadaşlarımızın şu iki şeyi düşünmesi lazım. İslâm onlara neler kazandırdı? Onlar İslâm'a ne hizmet ettiler? Onlar İslâm'a ne hizmet ettiler?

İslâm onlara gönül huzuru kazandırdı, iman kazandırdı, iki cihanın saadetini, esbâbını kazandırdı.İslâm onlara gönül huzuru kazandırdı, iman kazandırdı, iki cihanın saadetini, esbâbını kazandırdı. Sayılamayacak kadar çok şeyler kazandırdı. Ama müslümanlar ne yaptı? Sayılamayacak kadar çok şeyler kazandırdı. Ama müslümanlar ne yaptı?

Biz öyle keyif için yaşamayı reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Herkesin İslâm'ı öğrenmesi lazım.Biz öyle keyif için yaşamayı reddediyoruz, kabul etmiyoruz. Herkesin İslâm'ı öğrenmesi lazım. Ve İslâm'a hizmet etmesi lazım. İslâm'ı neşretmek için, yaymak için çalışmalar yapması lazım." Ve İslâm'a hizmet etmesi lazım. İslâm'ı neşretmek için, yaymak için çalışmalar yapması lazım."

Misal olarak sahâbe-i kirâm rıdvanallahi aleyhim ecmain hazretlerini veriyor.Misal olarak sahâbe-i kirâm rıdvanallahi aleyhim ecmain hazretlerini veriyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz veda hutbesini verdiği zaman 100 binden fazla sahabî vardı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz veda hutbesini verdiği zaman 100 binden fazla sahabî vardı. Halbuki Medine'de 10 bin kadar sahabe yoktu. Yani 90 bini nereye gitti? Halbuki Medine'de 10 bin kadar sahabe yoktu. Yani 90 bini nereye gitti?

90 bini dünyanın muhtelif yerlerine İslâm'ı neşretmek üzere dağıldılar90 bini dünyanın muhtelif yerlerine İslâm'ı neşretmek üzere dağıldılar ve diyâr-ı gurbetlerde İslâm'ı neşrettiler. Oralarda vefat ettiler. İslâm öyle yayıldı. ve diyâr-ı gurbetlerde İslâm'ı neşrettiler. Oralarda vefat ettiler. İslâm öyle yayıldı.

İslâm dininin hâli enteresandır, acayiptir, gariptir. Bu din bir kadın, bir çocuk, bir er kişiyle başladı. İslâm dininin hâli enteresandır, acayiptir, gariptir. Bu din bir kadın, bir çocuk, bir er kişiyle başladı. İşte er kişi Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz idi. Hanım, Peygamber Efendimizin zevcesiydi. Veİşte er kişi Ebû Bekir es-Sıddîk Efendimiz idi. Hanım, Peygamber Efendimizin zevcesiydi. Ve Hz. Ali radıyallahu anh da küçük bir çocuk idi.Hz. Ali radıyallahu anh da küçük bir çocuk idi. Hz. Ali Efendimiz'e Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Hz. Ali Efendimiz'e Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; "Lâ ilâhe illallah de." diye telkin ettiği zaman, Lâ ilâhe illallah dedi. "Lâ ilâhe illallah de." diye telkin ettiği zaman, Lâ ilâhe illallah dedi. Böyle yanına geldiği zaman, "Babandan izin aldın mı ya Ali?" deyince,Böyle yanına geldiği zaman, "Babandan izin aldın mı ya Ali?" deyince, dini indirdiği zaman böyle bir izin alma bahis konusu olmadı,dini indirdiği zaman böyle bir izin alma bahis konusu olmadı, "Doğrudan doğruya kendi reyimle İslâm'a girdim." buyuruyor Hz. Ali Efendimiz."Doğrudan doğruya kendi reyimle İslâm'a girdim." buyuruyor Hz. Ali Efendimiz. Böyle başladı, ondan sonra da milyarlarca insan müslüman oldular. Böyle başladı, ondan sonra da milyarlarca insan müslüman oldular.

Allahu Teâlâ hazretleri niye İslâm'ın yayılması için Arap yarımadasını seçti? Allahu Teâlâ hazretleri niye İslâm'ın yayılması için Arap yarımadasını seçti?

Çünkü Arap yarımadasının ahalisi kalpleri en katı, ufukları en dar insanlardı. Çünkü Arap yarımadasının ahalisi kalpleri en katı, ufukları en dar insanlardı.

Orada bir hiçin içinde, son derece nâmüsait insanlarOrada bir hiçin içinde, son derece nâmüsait insanlar ve muhitin şartlarına rağmen İslâm'ın yayılması böyle oldu. ve muhitin şartlarına rağmen İslâm'ın yayılması böyle oldu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in davetine zenginler de iştirak etti.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in davetine zenginler de iştirak etti. Zenginler müslüman oldular.Zenginler müslüman oldular. Ebu Bekir es-Sıddîk gibi, Osman b. Affan radıyallahu anh gibi kimseler Kureyş'in zenginleri, ağniyâsı idiler. Ebu Bekir es-Sıddîk gibi, Osman b. Affan radıyallahu anh gibi kimseler Kureyş'in zenginleri, ağniyâsı idiler. Fakirler de davete icabet ettiler, müslüman oldular. Bu neyi gösteriyor? Fakirler de davete icabet ettiler, müslüman oldular.

Bu neyi gösteriyor?

İnsanlar İslâm'a mal için gelmediler. Veyahut himaye için gelmediler.İnsanlar İslâm'a mal için gelmediler. Veyahut himaye için gelmediler. Yani sebebin sadece nefsini Allah yoluna vermekYani sebebin sadece nefsini Allah yoluna vermek ve Allah yoluna feda etmek, kurban etmek gibi hâlis bir sebep olduğunu gösteriyor. ve Allah yoluna feda etmek, kurban etmek gibi hâlis bir sebep olduğunu gösteriyor.

Misal, Suheyb-i Rûmî radıyallahu anh hazretleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizMisal, Suheyb-i Rûmî radıyallahu anh hazretleri Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Medine-i Münevvere'ye hicret ettikten sonra Mekke'deydi.Medine-i Münevvere'ye hicret ettikten sonra Mekke'deydi. Mekke'den ona kavuşmak üzere giderken Kureyş'in kalabalık bir güruhu onun karşısına çıktılar.Mekke'den ona kavuşmak üzere giderken Kureyş'in kalabalık bir güruhu onun karşısına çıktılar. -Mele, yani büyük grup.- [Kureyş'in] eşrâfından, âyânından [kimseler] karşısına çıktılar.-Mele, yani büyük grup.- [Kureyş'in] eşrâfından, âyânından [kimseler] karşısına çıktılar. Sen bizim aramıza köle olarak geldin, fakir bir kimse olarak geldin, para kazandın, mal kazandın, mülk kazandın.Sen bizim aramıza köle olarak geldin, fakir bir kimse olarak geldin, para kazandın, mal kazandın, mülk kazandın. Şimdi bu kazandıklarını toplayıp gidiyorsun. Olmaz böyle şey!" dediler. Şimdi bu kazandıklarını toplayıp gidiyorsun. Olmaz böyle şey!" dediler.

"Peki, sizin istediğiniz, gözünüzü diktiğiniz bu mu, para pul mu?"Peki, sizin istediğiniz, gözünüzü diktiğiniz bu mu, para pul mu? Bıraksam bunları, sevdiğim canım Muhammed-i Mustafâ'ya kavuşmama izin verir misiniz?" Bıraksam bunları, sevdiğim canım Muhammed-i Mustafâ'ya kavuşmama izin verir misiniz?"

"Tamam." dediler. O da "tamam" dedi, her şeyi savurdu attı."Tamam." dediler.

O da "tamam" dedi, her şeyi savurdu attı.
Mâlî imkânları reddetti, def etti.Mâlî imkânları reddetti, def etti. Kendi eliyle kazandıklarını verdi, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e kavuşmak için... Kendi eliyle kazandıklarını verdi, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e kavuşmak için...

Bu da gösteriyor ki her şeyden vazgeçerek kuvvetli bir imanla Müslümanlığı yaşıyorlardı. Bu da gösteriyor ki her şeyden vazgeçerek kuvvetli bir imanla Müslümanlığı yaşıyorlardı.

Allah şefaatlerine nâil eylesin. Allah razı olsun. Allah şefaatlerine nâil eylesin.

Allah razı olsun.

Allah bizlere de o halleri nasip eylesin. Allah bizlere de o halleri nasip eylesin.

Sübhânekellahümme ve bihamdik... Neşhedü enlâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke lek...Sübhânekellahümme ve bihamdik... Neşhedü enlâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke lek... Nestağfiruke ve netûbü ileyk. Sübhânekellahümme ve bihamdik...Nestağfiruke ve netûbü ileyk. Sübhânekellahümme ve bihamdik... Neşhedü enlâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke lek... Nestağfiruke ve netûbü ileyk.Neşhedü enlâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke lek... Nestağfiruke ve netûbü ileyk. Sübhânekellahümme ve bihamdik... Neşhedü enlâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke lek...Sübhânekellahümme ve bihamdik... Neşhedü enlâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke lek... Nestağfiruke ve netûbü ileyk. Nestağfiruke ve netûbü ileyk.

Rabbenâ tekabbe'l minnâ inneke ente's-semîul alîm. Rabbenağfirlena veli vâlidineRabbenâ tekabbe'l minnâ inneke ente's-semîul alîm. Rabbenağfirlena veli vâlidine ve'l-cemîil mü'minîne ve'l-mü'minât. Allahümme huz bi-eydînâ vevefikna limâ tuhibbuve'l-cemîil mü'minîne ve'l-mü'minât. Allahümme huz bi-eydînâ vevefikna limâ tuhibbu ve terda ve einnâ alâ edâi zikrike şükrike ve hüsni ibâdetik.ve terda ve einnâ alâ edâi zikrike şükrike ve hüsni ibâdetik. Ve ahsi âkıbetenâ fi'l-umûri külliha. Ve eyyitna bi-nusretike ve kavvinâ bi-imdâdik.Ve ahsi âkıbetenâ fi'l-umûri külliha. Ve eyyitna bi-nusretike ve kavvinâ bi-imdâdik. Ve ecirrnâ min hüzzu't dünya ve azabi'l ahireti ve edhilne'l-firdevse ve alâ bi-gayri hisâb.Ve ecirrnâ min hüzzu't dünya ve azabi'l ahireti ve edhilne'l-firdevse ve alâ bi-gayri hisâb. Bi-hürmeti habîbike Muhammedini'l Mustafâ ve bi-hürmeti esrârı sureti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti habîbike Muhammedini'l Mustafâ ve bi-hürmeti esrârı sureti'l-Fâtiha.


Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2