Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Kur’an’ın Zirvesi

Mehmed Zahid KOTKU

16 Muharrem 1391 / 14.03.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Bereket Koyunda, Güzellik Devede, İnsandaki Güzellik, Müslümanların Birbirini Sevmesi, Namazda Tükürmek, Mescidde Tükürmek, Tefekkürün | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kur’an’ın Zirvesi

Mehmed Zahid KOTKU

16 Muharrem 1391 / 14.03.1971
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Bereket Koyunda, Güzellik Devede, İnsandaki Güzellik, Müslümanların Birbirini Sevmesi, Namazda Tükürmek, Mescidde Tükürmek, Tefekkürün | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn.el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân.İ'lemû eyyühe'l-ihvân. Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh.Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Adam devesini kaybetmiş de ilan ediyor: Adam devesini kaybetmiş de ilan ediyor:

"Devemi kim bulduysa onun olsun." diyor. Diyorlar ki; "Devemi kim bulduysa onun olsun." diyor. Diyorlar ki;

"Deve, bulanın olduktan sonra ilana ne lüzum var, kim bulduysa onun olacak." "Deve, bulanın olduktan sonra ilana ne lüzum var, kim bulduysa onun olacak."

"Yok, devemi görebilmek şerefine nâil olabilmek dilerim ki bilirim devem nerede,"Yok, devemi görebilmek şerefine nâil olabilmek dilerim ki bilirim devem nerede, giderim onu ara sıra görürüm severim. Bunu temin edebilmek için bulanı bilmem lazım.giderim onu ara sıra görürüm severim. Bunu temin edebilmek için bulanı bilmem lazım. Onun için ilan ediyorum." diyor. Burada güzel bir ders vermiş! Onun için ilan ediyorum." diyor.

Burada güzel bir ders vermiş!

İnsandaki güzellik hiçbir mahlûkta yoktur. İnsandaki güzellik hiçbir mahlûkta yoktur.İnsandaki güzellik hiçbir mahlûkta yoktur. İnsandaki güzellik hiçbir mahlûkta yoktur. İnsan eşrefü'l-mahlukât! Eşrefü'l-mahlukât olduğu içinİnsan eşrefü'l-mahlukât! Eşrefü'l-mahlukât olduğu için insanların birbirlerini gördükleri vakitte içerlerine çok sevinç ve sürur gelir, gelmesi lazım. insanların birbirlerini gördükleri vakitte içerlerine çok sevinç ve sürur gelir, gelmesi lazım.

Şimdi biz gayet güzel yapılmış bir tablo görsek bizi hayrete düşürür, bunu gördük mü hayretle bakarız. Şimdi biz gayet güzel yapılmış bir tablo görsek bizi hayrete düşürür, bunu gördük mü hayretle bakarız.

"Yahu kim yaptı bunu?" "Filanın eseri." Takdir ederiz."Yahu kim yaptı bunu?"

"Filanın eseri."

Takdir ederiz.
Gerek yazıda olsun gerek ilimde olsun gerek yapılan bahçelerde vs. güzelliklerin hepsi bunun içerisine şâmil.Gerek yazıda olsun gerek ilimde olsun gerek yapılan bahçelerde vs. güzelliklerin hepsi bunun içerisine şâmil. Şimdi Allahu Teâlâ bütün bu mahlûkatı yapmış; Şimdi Allahu Teâlâ bütün bu mahlûkatı yapmış; yerine bak göğüne bak, sayısız nimetlerle, sayısız güzelliklerle dolu! yerine bak göğüne bak, sayısız nimetlerle, sayısız güzelliklerle dolu!

Bunların hepsinin sahibi Allah, içerisine şu ufacık mahlûku koymuş fakat kâinat bunun içerisine dürülmüş. Bunların hepsinin sahibi Allah, içerisine şu ufacık mahlûku koymuş fakat kâinat bunun içerisine dürülmüş.

Ve fî kentavel âlemü'l-ekber. "Sende büyük âlem var." Ve fî kentavel âlemü'l-ekber. "Sende büyük âlem var."

Hepsini dürülmüş, toplamış; insanın içerisine konmuş.Hepsini dürülmüş, toplamış; insanın içerisine konmuş. İşte o insan bugün bak aya gidiyor, yarın belki nerelere gidecek! İşte o insan bugün bak aya gidiyor, yarın belki nerelere gidecek! Allahu Teâlâ'nın verdiği ilim kudretine sahip! İnsanın kendisinde bir şey yok;Allahu Teâlâ'nın verdiği ilim kudretine sahip! İnsanın kendisinde bir şey yok; Allahu Teâlâ'nın verdiği kudretle yapıyor bu işleri.Allahu Teâlâ'nın verdiği kudretle yapıyor bu işleri. Bunun için insan ne deveye benzer ne koyuna benzer ne denize benzer Bunun için insan ne deveye benzer ne koyuna benzer ne denize benzer ne yıldıza aya benzer ne başka bir şeye benzer. Hepsinin üstünde bir mahlûk. ne yıldıza aya benzer ne başka bir şeye benzer. Hepsinin üstünde bir mahlûk.

Allahu Teâlâ'nın bu gösterdiği, yaratığı mevcudâtı şöyle göz önünden geçirirseAllahu Teâlâ'nın bu gösterdiği, yaratığı mevcudâtı şöyle göz önünden geçirirse bir insan acaba neler görmez, ne acayiplikler görmez! bir insan acaba neler görmez, ne acayiplikler görmez!

Bu gördükleri şeyler içerisinde bir şey vardır ki;Bu gördükleri şeyler içerisinde bir şey vardır ki; mesela âlet edevat olmadan onu meydana getirebilesin. Âlet yok edevat yok.mesela âlet edevat olmadan onu meydana getirebilesin. Âlet yok edevat yok. Karanlık bir odaya ustayı kapadık; "Sen şu işi yap, şu heykeli yap!" dedik. Karanlık bir odaya ustayı kapadık; "Sen şu işi yap, şu heykeli yap!" dedik. "Bana kitap lazım, şu lazım bu lazım; ışık da lazım." diyecek. "Yok, sen burada bunları yap…" "Bana kitap lazım, şu lazım bu lazım; ışık da lazım." diyecek. "Yok, sen burada bunları yap…"

Olur mu dersiniz, böyle muntazam bir şey yapabilir miyiz? Olur mu dersiniz, böyle muntazam bir şey yapabilir miyiz?

Şu ana rahmine bakın!Şu ana rahmine bakın! Ana rahminin içerisinde hangi ölçüyle, hangi mıknatısla hangi âletle bu insana şu sıfatı vermişlerdir? Ana rahminin içerisinde hangi ölçüyle, hangi mıknatısla hangi âletle bu insana şu sıfatı vermişlerdir? Kaşına bak, gözüne bak. Gözünün içinde ufacık bir bebek kâinatı içine alıyor yahu! Kaşına bak, gözüne bak. Gözünün içinde ufacık bir bebek kâinatı içine alıyor yahu! Ufacık bir bebek kâinatı içine alabiliyor!Ufacık bir bebek kâinatı içine alabiliyor! Bunu takdir eden kudrete sahibi görme de devedeki güzelliği gör! Bunu takdir eden kudrete sahibi görme de devedeki güzelliği gör! Deve de güzel ama Allahu Teâlâ'nın insana verdiği şu güzellik; bir gözbebeğinin içerisine kâinatı koymuş.Deve de güzel ama Allahu Teâlâ'nın insana verdiği şu güzellik; bir gözbebeğinin içerisine kâinatı koymuş. Bunu düşünürsen Allah'ı çabuk bulursun. Binâenaleyh tefekkür insanı Allah'a sevk eder.Bunu düşünürsen Allah'ı çabuk bulursun. Binâenaleyh tefekkür insanı Allah'a sevk eder. Binâenaleyh düşün, çok düşün! Kâinat olarak her şeyi düşün, al önüne bir böceği onu düşün:Binâenaleyh düşün, çok düşün! Kâinat olarak her şeyi düşün, al önüne bir böceği onu düşün: Örümcek. Yahu örümceğin mektebi var mıdır hiç? Hiçbir mektebi yok!Örümcek. Yahu örümceğin mektebi var mıdır hiç?

Hiçbir mektebi yok!
Ama o ağzında biriktirdiği ipi atacağı yere atar. Attıktan sonra aradaki çektiği ipleri bir örer.Ama o ağzında biriktirdiği ipi atacağı yere atar. Attıktan sonra aradaki çektiği ipleri bir örer. Hepsi hendese üzerine birbirine uygun olarak çekilmiştir. Bir de aralarına bağlama yapar.Hepsi hendese üzerine birbirine uygun olarak çekilmiştir. Bir de aralarına bağlama yapar. O bağlamalar da hendese ilmi üzerine gayet güzel bir şekilde bağlanmıştır.O bağlamalar da hendese ilmi üzerine gayet güzel bir şekilde bağlanmıştır. Bir de kendisine saklanma yuvası yapmıştır.Bir de kendisine saklanma yuvası yapmıştır. Bir de ihtiyaten bazen büyük hayvanlar gelir de hakkından gelemezsem diyerek kendisini yukarıya asmıştır.Bir de ihtiyaten bazen büyük hayvanlar gelir de hakkından gelemezsem diyerek kendisini yukarıya asmıştır. O adam gelir de benim yuvamda beni belki parçalayabilir.O adam gelir de benim yuvamda beni belki parçalayabilir. Onun için kendisini askıda bırakır ki kaçması kolay olsun.Onun için kendisini askıda bırakır ki kaçması kolay olsun. Ağına birisi düştü mü tak diye askıdan tepesine atlar, bacaklarını kanatlarını sararakAğına birisi düştü mü tak diye askıdan tepesine atlar, bacaklarını kanatlarını sararak onu hayırsız bir hâle, işlemez bir hâle getirir. Sonra kanını emer, onu dışarıya atar. onu hayırsız bir hâle, işlemez bir hâle getirir. Sonra kanını emer, onu dışarıya atar.

Bunu kim öğretmiştir buna? Bu Allahu Teâlâ'nın verdiği bir kudretin neticesidir. Bunu kim öğretmiştir buna?

Bu Allahu Teâlâ'nın verdiği bir kudretin neticesidir.

Arı da öyle değil mi? Ufacık bir arı! Fakat onun yaptığı şeyi bizim mühendislerimiz zor yapar.Arı da öyle değil mi?

Ufacık bir arı! Fakat onun yaptığı şeyi bizim mühendislerimiz zor yapar.
Onun yaptığı balın tadını kim bulup da koyabilecek? Ancak Allahu Teâlâ'nın kudreti!Onun yaptığı balın tadını kim bulup da koyabilecek? Ancak Allahu Teâlâ'nın kudreti! O şuralardan buralardan toplayıp getiriyor, biz de kemâl-i âfiyetle yiyoruz.O şuralardan buralardan toplayıp getiriyor, biz de kemâl-i âfiyetle yiyoruz. Ona da hiç kıymet vermeyiz. Ufacık arı ama o kuvveti verenin Allah olduğunu bilmek lazım. Ona da hiç kıymet vermeyiz. Ufacık arı ama o kuvveti verenin Allah olduğunu bilmek lazım.

Allah celle ve âlâ arı vs. ne kadar mevcut varsa bunların en güzelini insan olarak yaratmış.Allah celle ve âlâ arı vs. ne kadar mevcut varsa bunların en güzelini insan olarak yaratmış. İnsanın da en güzeli ekâbiri; ki alimleridir, ulemâsıdır! Binâenaleyh onlara hürmet de vacib derler.İnsanın da en güzeli ekâbiri; ki alimleridir, ulemâsıdır! Binâenaleyh onlara hürmet de vacib derler. Ulemâya ve bâhusus onların okutucularına! Ulemâya ve bâhusus onların okutucularına!

Şimdi adam gördüğü devesindeki güzellikten bir sevinç duyuyor daŞimdi adam gördüğü devesindeki güzellikten bir sevinç duyuyor da ikide birde gidiyor devesini görmek için o deveyi bulan adamın evine, seviyor. ikide birde gidiyor devesini görmek için o deveyi bulan adamın evine, seviyor.

Burada asıl dersin başı müslümanlar; birbirlerini seven mü'minler!Burada asıl dersin başı müslümanlar; birbirlerini seven mü'minler! Müslümanlar birbirlerine mülaki oldukları vakitte, karşılaştıkları vakitte;Müslümanlar birbirlerine mülaki oldukları vakitte, karşılaştıkları vakitte; mesela birisi Erzurum'da birisi İstanbul'da.mesela birisi Erzurum'da birisi İstanbul'da. Bir anda tesadüfen buluşmuşlar veyahut da birisi diğerinin ziyaretine gitmiş, buluşmuşlar.Bir anda tesadüfen buluşmuşlar veyahut da birisi diğerinin ziyaretine gitmiş, buluşmuşlar. O buluştukları anda onlarda öyle bir sevgi ve sürur, öyle bir neşe, öyle bir zevk hâsıl olur kiO buluştukları anda onlarda öyle bir sevgi ve sürur, öyle bir neşe, öyle bir zevk hâsıl olur ki bunun tarifine imkân yoktur. Bunu kendisinin içerisinde zevk-i selîm sahibi ancak onu anlar.bunun tarifine imkân yoktur. Bunu kendisinin içerisinde zevk-i selîm sahibi ancak onu anlar. Zevk-i selîm sahibi, o kavuştukları bir an için nâil oldukları zevki, zevk-i selîm sahibi anlar.Zevk-i selîm sahibi, o kavuştukları bir an için nâil oldukları zevki, zevk-i selîm sahibi anlar. Mesela bu gelin güveyin kavuşmasına da benzemez.Mesela bu gelin güveyin kavuşmasına da benzemez. Gelin güveyin kavuşmasındaki lezzet maddîdir, buradaki lezzet mânevîdir. Gelin güveyin kavuşmasındaki lezzet maddîdir, buradaki lezzet mânevîdir.

Bir insan deveyi arar da müslüman kardeşini aramazsa o adamdaki kıymeti sen ölçme hiç gayri!Bir insan deveyi arar da müslüman kardeşini aramazsa o adamdaki kıymeti sen ölçme hiç gayri! Hâlbuki Cenâb-ı Peygamber ne demişti? Hâlbuki Cenâb-ı Peygamber ne demişti?

"Bir müslümanın bir müslüman kardeşine şevk ile bakışı,"Bir müslümanın bir müslüman kardeşine şevk ile bakışı, benim mescidimde bir senelik itikâftan daha hayırlıdır!" benim mescidimde bir senelik itikâftan daha hayırlıdır!"

Bir senelik itikâf ise bin seneye muadil!Bir senelik itikâf ise bin seneye muadil! Binâenaleyh müslümanların birbirini sevmeleri birbirlerine sarılmaları, kaynamaları dinleri iktizasıdır!Binâenaleyh müslümanların birbirini sevmeleri birbirlerine sarılmaları, kaynamaları dinleri iktizasıdır! Sevdiğin nispette bereketin artar, sevdiğin nispette zevkin artar, sevdiğin nispette imanın artar. Sevdiğin nispette bereketin artar, sevdiğin nispette zevkin artar, sevdiğin nispette imanın artar.

İnsanlar birbirlerini iman için de sever. İnsanların birbirlerini sevmesi iman nispetindedir. İnsanlar birbirlerini iman için de sever. İnsanların birbirlerini sevmesi iman nispetindedir.

Burada çok güzel bir ders var! Bugünkü insanlar niçin birbirlerini sevemiyorlar? Burada çok güzel bir ders var!

Bugünkü insanlar niçin birbirlerini sevemiyorlar?

İmanları çok zayıf! İmanlarının çok zayıf olduğuna delalet, birbirlerini sevemeyişlerinden ileri geliyor.İmanları çok zayıf! İmanlarının çok zayıf olduğuna delalet, birbirlerini sevemeyişlerinden ileri geliyor. Eğer imanları kavi olsa… Eğer imanları kavi olsa…

Nasıl ki Bilâl-i Habeşî Şam'a gittiği vakit kardeş için ısrar ediyor, o kardeşi de onun için ısrar ediyor.Nasıl ki Bilâl-i Habeşî Şam'a gittiği vakit kardeş için ısrar ediyor, o kardeşi de onun için ısrar ediyor. İşte müslümanlar böyle böyle birbirlerinin içine sokulurlar. Birbirlerini candan severler. İşte müslümanlar böyle böyle birbirlerinin içine sokulurlar. Birbirlerini candan severler. Öyle lafla değil. Onun için diyor ki; Allah'a ibadet edenler çok!Öyle lafla değil.

Onun için diyor ki;

Allah'a ibadet edenler çok!
Allahu Teâlâ'ya çeşitli ibadetler var; namazlar, oruçlar, zekâtlar, sadakalar, hayırlar envâiçeşit. Allahu Teâlâ'ya çeşitli ibadetler var; namazlar, oruçlar, zekâtlar, sadakalar, hayırlar envâiçeşit.

"İbadetlerin en âlâsı, en güzeli evliyâullaha olan sevgiden daha büyük ibadet eden olmamıştır." "İbadetlerin en âlâsı, en güzeli evliyâullaha olan sevgiden daha büyük ibadet eden olmamıştır."

Allah'a yapılan ibadetlerin en büyüğü Allahu Teâlâ'nın velîlerini sevmektir.Allah'a yapılan ibadetlerin en büyüğü Allahu Teâlâ'nın velîlerini sevmektir. Allah'ın velileri de ilim sahipleridir. İlim sahipleri velî olamayınca başkaları hiç olamaz.Allah'ın velileri de ilim sahipleridir. İlim sahipleri velî olamayınca başkaları hiç olamaz. Buna çok dikkat edin! Buna çok dikkat edin!

"Ne zamanki Allahu Teâlâ'nın velîlerini insan sever, o zaman Allahu Teâlâ da onu sever, iş hâllolur."Ne zamanki Allahu Teâlâ'nın velîlerini insan sever, o zaman Allahu Teâlâ da onu sever, iş hâllolur. Bitti iş, bir kere kulu Allah sevdi mi onun için artık başka mesela kalmaz. Bitti iş, bir kere kulu Allah sevdi mi onun için artık başka mesela kalmaz.

Aynı hadis, başka bir rivayetle buyruluyor: Aynı hadis, başka bir rivayetle buyruluyor:

"Gerek sümkürme, gerek tükürme, gerek kadınlık hâllerindeki hâller, gerek uyuklama,"Gerek sümkürme, gerek tükürme, gerek kadınlık hâllerindeki hâller, gerek uyuklama, -namaz içerisinde insana uyuklama gelir ya- kendinden geçme; bunların hepsi şeytanın oyunlarından ibarettir." -namaz içerisinde insana uyuklama gelir ya- kendinden geçme; bunların hepsi şeytanın oyunlarından ibarettir."

Şeytan adama böyle dalgınlıklar yaptırır ki namazdan alacağı feyzi alamasın! Şeytan adama böyle dalgınlıklar yaptırır ki namazdan alacağı feyzi alamasın!

Mescidler şimdiki gibi değildi, Asr-ı saadetteki mescidlerMescidler şimdiki gibi değildi, Asr-ı saadetteki mescidler -hacca gidenler biliyor ki oralarda mescidler- kumdan ibaret! -hacca gidenler biliyor ki oralarda mescidler- kumdan ibaret! Bugün gördüğümüz halılar da sonradan konmuştur. Asıl o zamanlar kum üzerinde, toprak üzerinydi. Bugün gördüğümüz halılar da sonradan konmuştur. Asıl o zamanlar kum üzerinde, toprak üzerinydi. Binâenaleyh şimdi de insanlar oluyor ya saygısızlık yapar, tüküreceği geldiği vakitte tükürüverir, Binâenaleyh şimdi de insanlar oluyor ya saygısızlık yapar, tüküreceği geldiği vakitte tükürüverir, sümküreceği geldiği vakitte sümkürüverir. Çünkü topraktır, der. Kıymet vermez. sümküreceği geldiği vakitte sümkürüverir. Çünkü topraktır, der. Kıymet vermez.

Mesela bunların birisi gelmişti de mescide işemişti.Mesela bunların birisi gelmişti de mescide işemişti. Ashâb-ı kirâm kızdılar, adamı dövecek oldular. Ashâb-ı kirâm kızdılar, adamı dövecek oldular. Resûlullah tabii men etti; "Su dökersiniz oraya, temiz olur, yapmayın!" dedi.Resûlullah tabii men etti; "Su dökersiniz oraya, temiz olur, yapmayın!" dedi. Adamın da kavminin de beraber sonra müslüman olmasına vesile oldu.. Adamın da kavminin de beraber sonra müslüman olmasına vesile oldu..

Binâenaleyh mescidlere bu gibi şeyleri atmak seyyiettir.Binâenaleyh mescidlere bu gibi şeyleri atmak seyyiettir. Şimdi bizim çer çöp de bunun içine girebilir. Camiye girerken ayakkabılarımızı elimize alıp giriyoruz. Şimdi bizim çer çöp de bunun içine girebilir. Camiye girerken ayakkabılarımızı elimize alıp giriyoruz. Gelirken bâhusus kış günleri, yağmurludur çamurludur.Gelirken bâhusus kış günleri, yağmurludur çamurludur. Bunu elimizde buraya kadar getirirken onun tabii damlaları altından akacak. Bunu elimizde buraya kadar getirirken onun tabii damlaları altından akacak. Bu damlalar halılarımızın üzerine akar, bu damlalar da tabii pistir. Bu damlalar halılarımızın üzerine akar, bu damlalar da tabii pistir. Bu pis damlalar halılarımızı az zaman içerisinde kirletir.Bu pis damlalar halılarımızı az zaman içerisinde kirletir. Binâenaleyh bizim camimizde arkada ama başka camilerde ön safa kadar getirip koydukları oluyor.Binâenaleyh bizim camimizde arkada ama başka camilerde ön safa kadar getirip koydukları oluyor. Bunun için bir naylon torbalar var bugün o torbaların içerisine koyup getiripBunun için bir naylon torbalar var bugün o torbaların içerisine koyup getirip önüne koyması daha evlâdır. Bu da tükürüğün bir nevî olur.önüne koyması daha evlâdır. Bu da tükürüğün bir nevî olur. Bu gibi şeyleri temizlemek de hasenedir, derler. Bu gibi şeyleri temizlemek de hasenedir, derler.

Camilerin temizliğine dikkat etmek de ayrı bir sevaptır. Benim Samsunlu bir hoca arkadaşım vardı.Camilerin temizliğine dikkat etmek de ayrı bir sevaptır. Benim Samsunlu bir hoca arkadaşım vardı. Ondan duyduğum da şöyledir: "Belli olmayan hastalıklar vardır ki doktorlar da ona çare bulamıyorlar.Ondan duyduğum da şöyledir: "Belli olmayan hastalıklar vardır ki doktorlar da ona çare bulamıyorlar. Sen git camiyi süpür, o süprüntüsünden, suda kaynat, bir banyo yap,Sen git camiyi süpür, o süprüntüsünden, suda kaynat, bir banyo yap, hastalığın geçer." dediğini ondan duymuş idim. Bu gibi cami temizliği, bu süprüntülerle bir hasene oluyor. hastalığın geçer." dediğini ondan duymuş idim. Bu gibi cami temizliği, bu süprüntülerle bir hasene oluyor. O hasene de senin hastalığının gitmesine vesile oluyor. O hasene de senin hastalığının gitmesine vesile oluyor.

Hastalıklar hep günahlardan tevellüddür. Hastalıkları doğuran, günahlardır.Hastalıklar hep günahlardan tevellüddür. Hastalıkları doğuran, günahlardır. Günahlar dolayısıyla insanlar çeşitli hastalıklara tutulurlar. Günahlar dolayısıyla insanlar çeşitli hastalıklara tutulurlar. Kimisi der ki soğukta kaldım, kimisi der güneş vurdu, kimisi der çok yedim, kimisi der şu dokundu bu dokundu…Kimisi der ki soğukta kaldım, kimisi der güneş vurdu, kimisi der çok yedim, kimisi der şu dokundu bu dokundu… Bunların hepsinin alt tarafında bir günah vardır bunlara vesile olan. Bunların hepsinin alt tarafında bir günah vardır bunlara vesile olan. Günahlar dolayısıyla insanlar hasta olur, tedavi için de kolay kolay çaresini bulamazsın.Günahlar dolayısıyla insanlar hasta olur, tedavi için de kolay kolay çaresini bulamazsın. Onun tedavisinin çaresi tevbe istiğfar! Onun tedavisinin çaresi tevbe istiğfar! Tevbe istiğfarı candan yaptın mı bakarsın, insan çarçabuk iyi olur gider. Tevbe istiğfarı candan yaptın mı bakarsın, insan çarçabuk iyi olur gider.

Bir misafirim geldi. Ayaklarından dehşetli romatizmaya tutulmuş.Bir misafirim geldi. Ayaklarından dehşetli romatizmaya tutulmuş. Doktorlar tabii çeşitli ilaçlar vermişler. Adamcağız bunalmış.Doktorlar tabii çeşitli ilaçlar vermişler. Adamcağız bunalmış. "Sen bir de banyoya, kum banyosuna git." demişler."Sen bir de banyoya, kum banyosuna git." demişler. Bu da Florya'yı seçmiş; "Gideyim orada bir kum banyosu yapayım." demiş. Bu da Florya'yı seçmiş; "Gideyim orada bir kum banyosu yapayım." demiş. Oraya gidince belki duyuyordu ama görmemiş. "Oradaki manzarayı görünce başıma vurdu." diyor.Oraya gidince belki duyuyordu ama görmemiş. "Oradaki manzarayı görünce başıma vurdu." diyor. "Nasıl olur da aileler böyle umum manzarasında böyle anadan doğma soyunabilirler."Nasıl olur da aileler böyle umum manzarasında böyle anadan doğma soyunabilirler. Bu hiç olacak şey mi?.." diyerek kalkıp gidiyor.Bu hiç olacak şey mi?.." diyerek kalkıp gidiyor. Kalkıp gidiyor; "Bir daha gitmedim fakat o hastalık benden gitti." diyor. Kalkıp gidiyor; "Bir daha gitmedim fakat o hastalık benden gitti." diyor.

Doktoruna demiş ki; "Ağrım gitti." "Olmaz öyle şey!Doktoruna demiş ki;

"Ağrım gitti."

"Olmaz öyle şey!
Olmaz o, tıpta kâide; bunun tedavisi şudur, bu şunlarla geçer. Bunu sen yapmadan bu masal…" demiş. Olmaz o, tıpta kâide; bunun tedavisi şudur, bu şunlarla geçer. Bunu sen yapmadan bu masal…" demiş.

"Ama vallahi o günden sonra bir daha görmedim." diyor. "Ama vallahi o günden sonra bir daha görmedim." diyor.

Demek o pişmanlık, o nedamet Allahu Teâlâ'nın hoşuna gitti, ondan o hastalığı gideriverdi. Demek o pişmanlık, o nedamet Allahu Teâlâ'nın hoşuna gitti, ondan o hastalığı gideriverdi.

Bunun için günahlardan çok sakınmak lazım.Bunun için günahlardan çok sakınmak lazım. İbadet ne kadar mühimse günahtan sakınmak da o kadar mühimdir. Günahtan sakınmalıyız. İbadet ne kadar mühimse günahtan sakınmak da o kadar mühimdir. Günahtan sakınmalıyız.

Ne kadar kısa ve güzel! "Tefekkürsüzlük insanı dinde fesada götürür." Ne kadar kısa ve güzel!

"Tefekkürsüzlük insanı dinde fesada götürür."

Dindeki fesat düşüncesizlikten ileri geliyor. Düşünmüyor insan. Biz mahlûk değiliz ki!Dindeki fesat düşüncesizlikten ileri geliyor. Düşünmüyor insan. Biz mahlûk değiliz ki! Mahlûkun efdaliyiz. İnsanız, düşünmekle memuruz. Cenâb-ı Peygamber Efendimiz; Mahlûkun efdaliyiz. İnsanız, düşünmekle memuruz. Cenâb-ı Peygamber Efendimiz;

Tefekker fiî âlâilllah. Tefekker fiî âlâilllah.

Allahu Teâlâ'nın nimetlerini gözünüzün önüne getirin, bir düşünün:Allahu Teâlâ'nın nimetlerini gözünüzün önüne getirin, bir düşünün: Bu yıldızları sizin için yaratmış, ayı sizin için yaratmış, güneşi sizin için yaratmış, Bu yıldızları sizin için yaratmış, ayı sizin için yaratmış, güneşi sizin için yaratmış, dünya içerisinde ne kadar nebatât varsa hepsini sizin için yaratmış…dünya içerisinde ne kadar nebatât varsa hepsini sizin için yaratmış… Bunları düşün, Allahu Teâlâ hazretleri bak bugün ne nimetlere gark etti: Bunları düşün, Allahu Teâlâ hazretleri bak bugün ne nimetlere gark etti: Üç saatte buradan Kâbe'ye mi gidilir? İşte bu nimetin bir tanesidir.Üç saatte buradan Kâbe'ye mi gidilir?

İşte bu nimetin bir tanesidir.
Binâenaleyh tefekkür et. Hayvanâtına bak, nebatâtına bak, madenlerine bak… Binâenaleyh tefekkür et. Hayvanâtına bak, nebatâtına bak, madenlerine bak… Her çeşit mevcutların hepsini bu insan için yaratmış, hepsinde sayılmayacak kadar nimetler var.Her çeşit mevcutların hepsini bu insan için yaratmış, hepsinde sayılmayacak kadar nimetler var. Bunlara tefekkür etmek lazım. Tefekkür ederseniz bu tefekkür sizi Allah'a getirir. Bunlara tefekkür etmek lazım. Tefekkür ederseniz bu tefekkür sizi Allah'a getirir. Bu tefekkürün neticesi de Allah'a getirir! Bırak kâinatı, kendini düşün; başkasını bırak, kendini düşün!Bu tefekkürün neticesi de Allah'a getirir!

Bırak kâinatı, kendini düşün; başkasını bırak, kendini düşün!
Bak ufacık bir su parçasından dokuz ay on gün içerisinde ne âleme geldin! Bak ufacık bir su parçasından dokuz ay on gün içerisinde ne âleme geldin! O âlemden bu âleme geldin, bu âlemde bu yaşa geldin!O âlemden bu âleme geldin, bu âlemde bu yaşa geldin! Neleri biliyorsun, neleri görüyorsun, neleri işitiyorsun… Bu kuvvet sana nereden geldi? Neleri biliyorsun, neleri görüyorsun, neleri işitiyorsun… Bu kuvvet sana nereden geldi? Bunun bir kaynağı var. Hepsini, bunları sana veren varlıkların sahibi kâinatın sahibiBunun bir kaynağı var. Hepsini, bunları sana veren varlıkların sahibi kâinatın sahibi Hz. Allahu celle ve âlâ'dan başka kimse değildir.Hz. Allahu celle ve âlâ'dan başka kimse değildir. Bunun için O'na yönelmekten başka çaremiz de yoktur. Bunun için O'na yönelmekten başka çaremiz de yoktur. O'nun sözünü dinlemek O'nun gösterdiği yolda yürümek de en büyük şiarımızdır. O'nun sözünü dinlemek O'nun gösterdiği yolda yürümek de en büyük şiarımızdır. Onun için ondan ayrılmayalım. Onun için ondan ayrılmayalım.

Dindeki fenalıklar, fesatlar, ahlâksızlıklar hep tefekkürsüzlüğün alametidir.Dindeki fenalıklar, fesatlar, ahlâksızlıklar hep tefekkürsüzlüğün alametidir. Tefekkür ettin mi anlarsın ki yanlış yoldasın! el-İbâdeti kılletü't-tu'm. İbadet nedir? Tefekkür ettin mi anlarsın ki yanlış yoldasın!

el-İbâdeti kılletü't-tu'm.

İbadet nedir?

"İbadet, az yemektir." Biz ibadeti, yaşamayı çok yemekle olur sanırız."İbadet, az yemektir."

Biz ibadeti, yaşamayı çok yemekle olur sanırız.
Envâiçeşit yemekleri koruz önümüze, doyuncaya kadar, karnımız şişinceye kadar yemeye çalışırız.Envâiçeşit yemekleri koruz önümüze, doyuncaya kadar, karnımız şişinceye kadar yemeye çalışırız. Ondan sonra da ibadet etmeye meydanımız kalmaz. Binâenaleyh asıl ibadet az yemektir, çok değil. Ondan sonra da ibadet etmeye meydanımız kalmaz. Binâenaleyh asıl ibadet az yemektir, çok değil.

Kalbin kasavetinin başlıca sebeplerinden birisi çok yemek! Kalbin kasavetinin başlıca sebeplerinden birisi çok yemek!

İkincisi de zorlanarak yemek yapıp davet etmek! Davette tekellüf var. Zorlanıyor.İkincisi de zorlanarak yemek yapıp davet etmek! Davette tekellüf var. Zorlanıyor. "Ben bu akşam misafir çağırdım, mahcup olmayayım…" diye de çeşitli yemekler yapıyor."Ben bu akşam misafir çağırdım, mahcup olmayayım…" diye de çeşitli yemekler yapıyor. Belki borca da giriyor, "Hadi şunu da yapın, hadi bunu da yapın…" diyerek evdeki aileyi de üzüyor.Belki borca da giriyor, "Hadi şunu da yapın, hadi bunu da yapın…" diyerek evdeki aileyi de üzüyor. Bu tekellüf ile yapılan yemekler de kalbe kasavet veriyor. Bu tekellüf ile yapılan yemekler de kalbe kasavet veriyor. Onun için eski müslümanlar arasında tekellüf katiyen makbul değildir. Onun için eski müslümanlar arasında tekellüf katiyen makbul değildir.

Misafirse ekmek mi var, tuz mu var, biber mi var, zeytin mi var… "Olur mu hocaefendi?.." Misafirse ekmek mi var, tuz mu var, biber mi var, zeytin mi var…

"Olur mu hocaefendi?.."

Niçin olmaz? Tekellüfe ne lüzum var?Niçin olmaz? Tekellüfe ne lüzum var? Elindeki gücün kuvvetin neyse gücüne kuvvetine göre bir şey yaparsın. Elindeki gücün kuvvetin neyse gücüne kuvvetine göre bir şey yaparsın. Ne ev halkını yorarsın ne de sen yorulursun. Ama tabii herkese göre de değil. Ne ev halkını yorarsın ne de sen yorulursun. Ama tabii herkese göre de değil. Adam zengin, hizmetkârları var, işçileri var, parası da bol; o ne yaparsa ona haktır.Adam zengin, hizmetkârları var, işçileri var, parası da bol; o ne yaparsa ona haktır. Fakat öyle olduğu halde bile onun yemekleri de insana kasvet verir, diye yazmışlar.Fakat öyle olduğu halde bile onun yemekleri de insana kasvet verir, diye yazmışlar. Onun için az yemek nurdur, çok yemek zarardır. Onun için az yemek nurdur, çok yemek zarardır.

Kur'an'ımızda sûre-i Bakara diye bir sûremiz vardır. Elhâm'ın arkasından bu sûre gelir.Kur'an'ımızda sûre-i Bakara diye bir sûremiz vardır. Elhâm'ın arkasından bu sûre gelir. Bu sûrenin adına sûre-i Bakara derler. el-Bakara senâmü'l-Kur'an. Bakara Kur'an'ın senâmıdır." Bu sûrenin adına sûre-i Bakara derler.

el-Bakara senâmü'l-Kur'an. Bakara Kur'an'ın senâmıdır."

Senam; hani devenin hörgücü var ya, en yüksek yeri, buraya sena diyorlar. Zirvesi, en üst yeridir. Senam; hani devenin hörgücü var ya, en yüksek yeri, buraya sena diyorlar. Zirvesi, en üst yeridir.

"Kur'anın en üstü Bakara sûresidir." "Kur'anın en üstü Bakara sûresidir."

"Her bir âyet seksen melekle gelmiş."Her bir âyet seksen melekle gelmiş. Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyuüm min tahti'l-arş, Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyü'l-kayyuüm min tahti'l-arş, bu da arşın altındaki bir yerden bu Kur'an'a eklenmiş. Kur'ana vasloluyor." bu da arşın altındaki bir yerden bu Kur'an'a eklenmiş. Kur'ana vasloluyor."

Ve Yâsîn kalbü'l-Kur'ân. "Yâsîn de Kur'an'ın kalbidir." Ve Yâsîn kalbü'l-Kur'ân. "Yâsîn de Kur'an'ın kalbidir."

Kalp üç tane: Bir insanın kalbi var. Bir de gecenin kalbi var ki gece yarısıdır.Kalp üç tane: Bir insanın kalbi var. Bir de gecenin kalbi var ki gece yarısıdır. Bir de Kur'an'ın kalbi var ki o da Yâsîn'dir. Bir de Kur'an'ın kalbi var ki o da Yâsîn'dir. Bu üç kalp bir araya gelir de Cenâb-ı Hakk'a gece yarısı kalkarBu üç kalp bir araya gelir de Cenâb-ı Hakk'a gece yarısı kalkar sûre-i Yâsîn'i okuyarak bir namaz kılarsa işte o tam hedefi bulmuş nişancı gibidir. sûre-i Yâsîn'i okuyarak bir namaz kılarsa işte o tam hedefi bulmuş nişancı gibidir.

Onun için ne yapmalı yapmalı, insan geceleri kalkabilip gece namazlarını kılmanın çaresini aramalıdır.Onun için ne yapmalı yapmalı, insan geceleri kalkabilip gece namazlarını kılmanın çaresini aramalıdır. Onun için büyükler diyor ki; "Sen geceleri kalkar namaz kılmazsan geceler seni keser!Onun için büyükler diyor ki; "Sen geceleri kalkar namaz kılmazsan geceler seni keser! Sen geceleri kesip de kalkmazsan geceler seni keser!" Sen geceleri kesip de kalkmazsan geceler seni keser!"

Nasıl keser bilmem; seni gaflete düşürür, hiçbir şeye yaramadan bu gelir dünyadan gidersin! Nasıl keser bilmem; seni gaflete düşürür, hiçbir şeye yaramadan bu gelir dünyadan gidersin!

Onun için çok konuşma, çok oturma; hele bâhusus uzun gecelerde!Onun için çok konuşma, çok oturma; hele bâhusus uzun gecelerde! Erken yat, tabiatiyle uykunu alırsın. Uykunu aldıktan sonra kalkar bir abdest alır, iki rekât, dört rekât…Erken yat, tabiatiyle uykunu alırsın. Uykunu aldıktan sonra kalkar bir abdest alır, iki rekât, dört rekât… bir namaz kılarsan onda da Yâsîn'i ezberlemiş olduğun halde Yâsîn'le kılarsan bir namaz kılarsan onda da Yâsîn'i ezberlemiş olduğun halde Yâsîn'le kılarsan o zaman sen vurdun vurgunu demektir! o zaman sen vurdun vurgunu demektir!

"Bu Sûre-i Yâsîn'i kim ki okursa, muhakkak Allahu Teâlâ hazretleri o kulunu mağfiret eder."Bu Sûre-i Yâsîn'i kim ki okursa, muhakkak Allahu Teâlâ hazretleri o kulunu mağfiret eder. Mevtalarınızı da ihmal etmeyin, ölülerinizi ihmal etmeyin!" Mevtalarınızı da ihmal etmeyin, ölülerinizi ihmal etmeyin!"

Ölülerinize de sûre-i Yâsîn'i okuyun; çünkü sûre-i Yâsîn'in hürmetineÖlülerinize de sûre-i Yâsîn'i okuyun; çünkü sûre-i Yâsîn'in hürmetine Allahu Teâlâ ölülerinize ölürken de kolaylık verir öldükten sonra da iman ile âhiretlerinde rahat ederler. Allahu Teâlâ ölülerinize ölürken de kolaylık verir öldükten sonra da iman ile âhiretlerinde rahat ederler.

Burada Cenâb-ı Peygamber bir şey buyuruyor ki; Burada Cenâb-ı Peygamber bir şey buyuruyor ki;

el-Benâd hünne'l-müşeffekât. Şu kız çocuklarımız yok mu?..el-Benâd hünne'l-müşeffekât.

Şu kız çocuklarımız yok mu?..
Bazen babalar ekseriyetle oğlan çocuklarına çok meyillidirler.Bazen babalar ekseriyetle oğlan çocuklarına çok meyillidirler. Ekseriyetle çocukları oğlan olunca sevinirler, kız olursa yerinirler.Ekseriyetle çocukları oğlan olunca sevinirler, kız olursa yerinirler. Hâlbuki kızlar şefkate, rahmete, merhamete çok layık insanlardır. Hâlbuki kızlar şefkate, rahmete, merhamete çok layık insanlardır.

"Allahu Teâlâ bu kız babalarına da bilmediği yerlerden merzuk eder." "Allahu Teâlâ bu kız babalarına da bilmediği yerlerden merzuk eder."

İnsan nereden besleyeyim diye korkar.İnsan nereden besleyeyim diye korkar. Oğlan çocuğu olursa kendisine yardımcı olacak, işine gidecek, şu olacak… Para kazanacak.Oğlan çocuğu olursa kendisine yardımcı olacak, işine gidecek, şu olacak… Para kazanacak. Kız çocuğu ise öyle değil tabii. Kazanmayacak, bâhusus babadan alıp götürecek. Onun için babaya zor gelir. Kız çocuğu ise öyle değil tabii. Kazanmayacak, bâhusus babadan alıp götürecek. Onun için babaya zor gelir.

Hâlbuki hiç öyle gelmesin! Hâlbuki hiç öyle gelmesin!

Müşeffefât mücehhezât mübârekât. "Onlar aynı zamandaMüşeffefât mücehhezât mübârekât. "Onlar aynı zamanda hem bunları babalar gidecekleri yere göre teçhiz edip hazırlayacaklar. Mübarekâttırlar. hem bunları babalar gidecekleri yere göre teçhiz edip hazırlayacaklar. Mübarekâttırlar. Gittikleri yeri berekete kavuştururlar.Gittikleri yeri berekete kavuştururlar. Hem kendilerinde bereket vardır hem gittikleri yere de bereket götürürler." Hem kendilerinde bereket vardır hem gittikleri yere de bereket götürürler."

"Eğer bir adamın bir kızı varsa Cenâb-ı Hak o kız sebebiyle cehenneme onu perde eder, ona göstermez."Eğer bir adamın bir kızı varsa Cenâb-ı Hak o kız sebebiyle cehenneme onu perde eder, ona göstermez. Eğer iki kızı varsa o iki kız sebebiyle Allah seni cennetine kor." Eğer iki kızı varsa o iki kız sebebiyle Allah seni cennetine kor."

Onlara baktı yetiştirdi; dinlerini, imanlarını, ahlâklarını öğretti…Onlara baktı yetiştirdi; dinlerini, imanlarını, ahlâklarını öğretti… Bu gün Bilâl-i Habeşî'nin merasiminden sonra bir teypte kız çocuğu çıktı. Bir şiir okuyor.Bu gün Bilâl-i Habeşî'nin merasiminden sonra bir teypte kız çocuğu çıktı. Bir şiir okuyor. Çocuk ufak, sözleri anlaşılmıyor ama ikide birde mesela "Allah'ın emriyle başım örtülüdür!" diyor.Çocuk ufak, sözleri anlaşılmıyor ama ikide birde mesela "Allah'ın emriyle başım örtülüdür!" diyor. Onu tekrarlıyor. Böyle örtülü bir kızı yetiştirebildiysen ne mutlu sana! Onu tekrarlıyor. Böyle örtülü bir kızı yetiştirebildiysen ne mutlu sana!

"Allahu Teâlâ, örtülü, namuslu yetiştirdiğin iki kız sebebiyle,"Allahu Teâlâ, örtülü, namuslu yetiştirdiğin iki kız sebebiyle, onlara yaptığın ikram sebebiyle seni cennetine kor." diyor. onlara yaptığın ikram sebebiyle seni cennetine kor." diyor.

"Eğer evinde bu kız çocukları üç taneyse veyahut kız kardeşleri varsa"Eğer evinde bu kız çocukları üç taneyse veyahut kız kardeşleri varsa öyle bunun artık harbe gitmesine ve başka sadakalar vermesine lüzum yok.öyle bunun artık harbe gitmesine ve başka sadakalar vermesine lüzum yok. Hâline göre bu üçüne baksın, beslesin." Hâline göre bu üçüne baksın, beslesin."

O adamın yedirdiği size helal, yedirdiği helal ama o helalden karnını doyurdu, şişirdi. O adamın yedirdiği size helal, yedirdiği helal ama o helalden karnını doyurdu, şişirdi.

"Kalp zararda, oraya kasavet gelir." Allah demek istemiyor artık, namaz kılmak istemiyor."Kalp zararda, oraya kasavet gelir."

Allah demek istemiyor artık, namaz kılmak istemiyor.
Erken yatıp uyumak istiyor. O yemeğin verdiği kasavet sebebiyledir. Onun için diyor ki; Erken yatıp uyumak istiyor. O yemeğin verdiği kasavet sebebiyledir. Onun için diyor ki;

"Şu cisminle dünyada ol, kalbinle de âhirette ol." el-Fâtiha! "Şu cisminle dünyada ol, kalbinle de âhirette ol."

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2