Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Mahviyet

Mehmed Zahid KOTKU

17 Rebîü'l-Âhir 1399 / 16.03.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
İbadetin Efdali, Evlâtlarınızı Öldürmeyin!, Mahviyet ve Tevâzu, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mahviyet

Mehmed Zahid KOTKU

17 Rebîü'l-Âhir 1399 / 16.03.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
İbadetin Efdali, Evlâtlarınızı Öldürmeyin!, Mahviyet ve Tevâzu, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtüh!Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berekâtüh! Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm...

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm...
El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn... Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn... Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...
Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Geçen derste hırsızlık ve katilden bahsetmiştik.

Geçen derste hırsızlık ve katilden bahsetmiştik.
Bu iki şey hepinizin malûmudur da,Bu iki şey hepinizin malûmudur da, bâhusus genç kardeşlerimize hatırlatmak için tekrarını hoş gördüm.bâhusus genç kardeşlerimize hatırlatmak için tekrarını hoş gördüm. Hırsızlık... Parası çalınır insanın, malı çalınır, yanar,

Hırsızlık... Parası çalınır insanın, malı çalınır, yanar,
ne olur olur; telâfisi mümkündür.ne olur olur; telâfisi mümkündür. Bu kadar hadiseler oluyor,Bu kadar hadiseler oluyor, yine bakıyorsun arkası düzeliyor.yine bakıyorsun arkası düzeliyor. Hareketlerde (depremlerde) olsun, yangınlarda olsun, birçok zayiatlarda olsun...Hareketlerde (depremlerde) olsun, yangınlarda olsun, birçok zayiatlarda olsun... Bakarsın hepsi telâfisi mümkün olan şeylerdendir.Bakarsın hepsi telâfisi mümkün olan şeylerdendir. Yarınımızın en korkulu, telâfisi mümkün olmayan ömür var!

Yarınımızın en korkulu, telâfisi mümkün olmayan ömür var!
Ömür, aldığımız nefesler. Bunların telâfisi mümkün değil.Ömür, aldığımız nefesler. Bunların telâfisi mümkün değil. Bu kaçtı mıydı, kaçtı.Bu kaçtı mıydı, kaçtı. Artık bunu tutacağım diye uğraşmanın imkânı yok, çaresi de yok.Artık bunu tutacağım diye uğraşmanın imkânı yok, çaresi de yok. Binâen aleyh, bu ömrü kaçırmamak (lâzım)!Binâen aleyh, bu ömrü kaçırmamak (lâzım)! Onun için, efdalü’l-ibadet, nefesinin Allah ile olduğu gün ve andır.

Onun için, efdalü’l-ibadet, nefesinin Allah ile olduğu gün ve andır.
Ne kadar allaha yalvarabiliyorsan namazda, ibadetlerde, sâir vakitlerdeNe kadar allaha yalvarabiliyorsan namazda, ibadetlerde, sâir vakitlerde ne kadar Allah ile olabiliyorsan;ne kadar Allah ile olabiliyorsan; işte o nefeslerin efdalü’l-ibadet...işte o nefeslerin efdalü’l-ibadet... Onun haricinde olan nefeslerden hepimiz mes’ulüz. Hepimiz yâni.Onun haricinde olan nefeslerden hepimiz mes’ulüz. Hepimiz yâni. Onun için, her kardeşlerimden ricalarım:

Onun için, her kardeşlerimden ricalarım:
Kahvehane, gazino, tiyatro, balo vs. deniz alemleri;Kahvehane, gazino, tiyatro, balo vs. deniz alemleri; bunlar bizim içimizi öldüren büyük hadiselerdendir.bunlar bizim içimizi öldüren büyük hadiselerdendir. Bunların telâfisi mümkün değil!Bunların telâfisi mümkün değil! Bu, o kadar büyük bir zayiattır ki!Bu, o kadar büyük bir zayiattır ki! Yüz bin lira gider, milyon lira gider, milyar lira gider;Yüz bin lira gider, milyon lira gider, milyar lira gider; fakat yine telafisi mümkün.fakat yine telafisi mümkün. Fakat bu ömrün kaçanının telâfisi mümkün değil!Fakat bu ömrün kaçanının telâfisi mümkün değil! Aynı zamanda kaçan nefes,

Aynı zamanda kaçan nefes,
bir de aksülamel olaraktan içimizde bir leke bırakır.bir de aksülamel olaraktan içimizde bir leke bırakır. Kirli bir leke bırakır.Kirli bir leke bırakır. Bu lekeler çoğaldıkça kalbimizi karartır, kaplar.Bu lekeler çoğaldıkça kalbimizi karartır, kaplar. Ondan sonra o kalbin sahibinden, bir daha hayır beklemek imkânı olmaz.Ondan sonra o kalbin sahibinden, bir daha hayır beklemek imkânı olmaz. En acı hadise...En acı hadise... Artık imanla mı gider, imansız mı gider? Orasını Allah bilir artık,Artık imanla mı gider, imansız mı gider? Orasını Allah bilir artık, orası bizim işimiz değil.orası bizim işimiz değil. Şimdi, bu hırsızlıkta en büyük dikkat edeceğimiz şey,

Şimdi, bu hırsızlıkta en büyük dikkat edeceğimiz şey,
televizyonundan tut da, işte bu her çeşit zevk alemleri,televizyonundan tut da, işte bu her çeşit zevk alemleri, bizim ömrümüzü yok eder.bizim ömrümüzü yok eder. Hayatımızın ifnâsına gayret eden şeylerdir.Hayatımızın ifnâsına gayret eden şeylerdir. Onlardan uzak olmak, vazifelerimizin başında gelir.Onlardan uzak olmak, vazifelerimizin başında gelir. İkincisi katil idi.

İkincisi katil idi.
Katil, adam öldürmek.Katil, adam öldürmek. Eceli gelmiştir, ölmüştür.Eceli gelmiştir, ölmüştür. Ecelsiz kimse ölmez!Ecelsiz kimse ölmez! Kurşundan ölür, dam yıkılır ölür, denize batar ölür... Çeşitli sebeplerle ölür.Kurşundan ölür, dam yıkılır ölür, denize batar ölür... Çeşitli sebeplerle ölür. Ölen bu cesettir. Bu, nasıl olsa o ölüme mahkûmdur.Ölen bu cesettir. Bu, nasıl olsa o ölüme mahkûmdur. Zamanı gelmeden ölmez, zamanından sonraya da kalmaz.Zamanı gelmeden ölmez, zamanından sonraya da kalmaz. Asıl ölüm iç ölümüdür.

Asıl ölüm iç ölümüdür.
Ruh aleminin ölümüdür.Ruh aleminin ölümüdür. O ölüm, öteki cesedin ölümüne hiç benzemez. Ceset o sadece.O ölüm, öteki cesedin ölümüne hiç benzemez. Ceset o sadece. Nitekim, işte bu kadar insan geldi gitti.Nitekim, işte bu kadar insan geldi gitti. Biz de geldik, biz de gideceğiz. Hiç duracak olanımız yok!Biz de geldik, biz de gideceğiz. Hiç duracak olanımız yok! Binâen aleyh, en çok dikkat edeceğimiz, can dediğimiz, ruh dediğimiz,

Binâen aleyh, en çok dikkat edeceğimiz, can dediğimiz, ruh dediğimiz,
bizi gezdiren, koşturan, oynatan, konuşturan bir kuvvet var içimizde...bizi gezdiren, koşturan, oynatan, konuşturan bir kuvvet var içimizde... O kuvvet çıkınca, bizi mezara götürüp gömüyorlar.O kuvvet çıkınca, bizi mezara götürüp gömüyorlar. O kuvvet bizde iken, her şeyi yapabiliyoruz.O kuvvet bizde iken, her şeyi yapabiliyoruz. Binâen aleyh, evlâtlarımızı İslâm dinini öğretmeden,Binâen aleyh, evlâtlarımızı İslâm dinini öğretmeden, İslâm dininin ilmihalini öğrenmeden terk etmek,İslâm dininin ilmihalini öğrenmeden terk etmek, onun (mânen) ölümüne sebep olmak demektir.onun (mânen) ölümüne sebep olmak demektir. Onun için, babalardan ricamız; o kadar dikkatli olmalıdır ki,

Onun için, babalardan ricamız; o kadar dikkatli olmalıdır ki,
her baba evlâdına İslâm dinini, ilmihalini çok güzel öğretmeli!her baba evlâdına İslâm dinini, ilmihalini çok güzel öğretmeli! Ondan sonra, o evlattan fayda olur.Ondan sonra, o evlattan fayda olur. Eğer İslâm dinini lâyıkı vech ile öğretmediyse;Eğer İslâm dinini lâyıkı vech ile öğretmediyse; çocuğun da içinde yok da, kendisi de öğrenmediyse, vay halimize!çocuğun da içinde yok da, kendisi de öğrenmediyse, vay halimize! Bu da en tehlikeli bir ölümdür.Bu da en tehlikeli bir ölümdür. ... Ve lâ taktülû evlâdeküm! ... (İsrâ, 17/31)

... Ve lâ taktülû evlâdeküm! ... (İsrâ, 17/31)
Evlât öldürülür mü?

Evlât öldürülür mü?
Vaktiyle yapan olmuş, öyle bazı kabilelerde, fakat ehemmiyeti yok.Vaktiyle yapan olmuş, öyle bazı kabilelerde, fakat ehemmiyeti yok. Bugün yapan, evlâdını öldüren kimse olmaz.Bugün yapan, evlâdını öldüren kimse olmaz. Ama Allah Celle ve A’lâ diyor ki: (Ve lâ taktîlû evlâdeküm!) “Öldürmeyin evlatlarınızı!”Ama Allah Celle ve A’lâ diyor ki: (Ve lâ taktîlû evlâdeküm!) “Öldürmeyin evlatlarınızı!” İşte o öldürme, ruhen öldürme...

İşte o öldürme, ruhen öldürme...
Ona ilmihalini öğretmedik miydi,Ona ilmihalini öğretmedik miydi, kitabımız olan Kur’an-ı Azîmü’ş-şan’ı öğretmedik miydi,kitabımız olan Kur’an-ı Azîmü’ş-şan’ı öğretmedik miydi, onu mânen öldürmüş oluyoruz!onu mânen öldürmüş oluyoruz! Mânen ölmüş oluyor.Mânen ölmüş oluyor. Hırsızlık da yapar, cinayet de işler, her şeyi yapar.Hırsızlık da yapar, cinayet de işler, her şeyi yapar. Korku yok çünkü, ahiretten haberi yok...Korku yok çünkü, ahiretten haberi yok... İlmihal demek, ahireti öğreten,İlmihal demek, ahireti öğreten, Allah’ı bildiren (bilgi) demek. Allah’ı bilmek kolay değil ki!Allah’ı bildiren (bilgi) demek. Allah’ı bilmek kolay değil ki! Allah’ı bilmek için, tefekkür lâzım insanda... Ki,Allah’ı bilmek için, tefekkür lâzım insanda... Ki, o tefekkürün neticesinde Allah’ı iyice bilebilsin. İlmihal bilmeyince, o da olmaz. Onun için;o tefekkürün neticesinde Allah’ı iyice bilebilsin. İlmihal bilmeyince, o da olmaz. Onun için; Tefekkürü sâah, hayrun min ibadeti seneh.

Tefekkürü sâah, hayrun min ibadeti seneh.
“Bir an tefekkür, bazı rivayette sene, bazı rivayette 60 sene,

“Bir an tefekkür, bazı rivayette sene, bazı rivayette 60 sene,
bazı rivayette 70 senelik ibadetten hayırlıdır.” (buyrulmuştur)bazı rivayette 70 senelik ibadetten hayırlıdır.” (buyrulmuştur) Nafile ibadetten tabii. Nafile ibadetten hayırlı.Nafile ibadetten tabii. Nafile ibadetten hayırlı. Onun için evlâtlarımıza —büyük veya küçük— elimizden geldiği kadarOnun için evlâtlarımıza —büyük veya küçük— elimizden geldiği kadar dinlerini iyice öğretebilmenin çaresini aramak lâzım!dinlerini iyice öğretebilmenin çaresini aramak lâzım! O zevk alemlerinde kim bilir kaç saatimiz zâyî oluyor da,O zevk alemlerinde kim bilir kaç saatimiz zâyî oluyor da, bu dînî bilgileri almak için beş-on dakikayı çok görürüz kendimize...bu dînî bilgileri almak için beş-on dakikayı çok görürüz kendimize... Burada bu kalsın da, asıl geçen seferden söylemek istediğim, mahviyet...

Burada bu kalsın da, asıl geçen seferden söylemek istediğim, mahviyet...
Asıl mühim olan; insandaki bütün dertlerin başı, bu mahviyetin içinde (enâniyet).Asıl mühim olan; insandaki bütün dertlerin başı, bu mahviyetin içinde (enâniyet). Mahviyetin mukabili, enâniyettir yani.Mahviyetin mukabili, enâniyettir yani. Enâniyet, bencillik...Enâniyet, bencillik... Bütün felâketlerin başı, kaynağı bu.Bütün felâketlerin başı, kaynağı bu. Bundan kurtulmanın çaresi mahviyet!Bundan kurtulmanın çaresi mahviyet! Mahviyeti elde etti miydi,

Mahviyeti elde etti miydi,
çok kâmil bir insan olur insan.çok kâmil bir insan olur insan. Olgun bir insan olur.Olgun bir insan olur. Onun her sözünden,Onun her sözünden, özünden, yürüyüşünden,özünden, yürüyüşünden, her şeyinden insan istifade eder.her şeyinden insan istifade eder. Bu mahviyetin sahibi olabilmek...Bu mahviyetin sahibi olabilmek... Mahviyet, mâlûm ya, yok olmak demek değildir.

Mahviyet, mâlûm ya, yok olmak demek değildir.
“—Mahvoldum!”
“—Mahvoldum!”
“—Ne oldu?”
“—Ne oldu?”
“—Mahvoldum yâhu!” der insan.
“—Mahvoldum yâhu!” der insan.
Yok olmadın yâni, yok olmak değil. Ya (ne demek)?

Yok olmadın yâni, yok olmak değil. Ya (ne demek)?
Kötü huylardan berînmek, kötü huylardan arınmak...Kötü huylardan berînmek, kötü huylardan arınmak... Kötü huylardan arınan insana mahvolmuş insan derler.Kötü huylardan arınan insana mahvolmuş insan derler. Yani, kötülüklerini mahvetmiş, kötülüklerini yok etmiş. Böyle bir insan…Yani, kötülüklerini mahvetmiş, kötülüklerini yok etmiş. Böyle bir insan… Fakat yalnız mahviyet kâfi değil!

Fakat yalnız mahviyet kâfi değil!
Mahviyetli insan, kötü huyları terk eder.Mahviyetli insan, kötü huyları terk eder. Fakat iyilerini alamadıysa, o da bir mânâ ifade etmez.Fakat iyilerini alamadıysa, o da bir mânâ ifade etmez. Meselâ, Lâ ilâhe illa’llàh deriz.Meselâ, Lâ ilâhe illa’llàh deriz. Lâ ilâhe, mahviyettir, menfîdir.Lâ ilâhe, mahviyettir, menfîdir. İlla’llàh demedikçe olmaz. Lâ ilâhe, ancak illa’llàh’la tamam olur.İlla’llàh demedikçe olmaz. Lâ ilâhe, ancak illa’llàh’la tamam olur. Lâ ilâhe demekle, dedik ama yarım söyledik ve ters oldu iş!Lâ ilâhe demekle, dedik ama yarım söyledik ve ters oldu iş! Allah esirgeye, o halde ölürse insan, sû-i hàtimesinden korkulur.Allah esirgeye, o halde ölürse insan, sû-i hàtimesinden korkulur. Onun için, mahviyetin yanında mutlaka isbat lâzım.

Onun için, mahviyetin yanında mutlaka isbat lâzım.
Bunun iki tane adı var.Bunun iki tane adı var. Birisi sùfî adı ki, sùfîler buna mahv ü isbat diyorlar.Birisi sùfî adı ki, sùfîler buna mahv ü isbat diyorlar. Bir takım sùfî de, fenâ ve bekà diyorlar.Bir takım sùfî de, fenâ ve bekà diyorlar. Bunları söylemekten maksadım, bu kolay bir şey değil!Bunları söylemekten maksadım, bu kolay bir şey değil! Tahsili de zor, söylemesi de zor. Dinlemesi de kolay değildir.Tahsili de zor, söylemesi de zor. Dinlemesi de kolay değildir. Ama diyor ki, kitaptaki gördüğüm:Ama diyor ki, kitaptaki gördüğüm: “—Bunları elde edemeyen insanın ömrü, muattal
“—Bunları elde edemeyen insanın ömrü, muattal
ve mühmel olarak geçmiştir.” diyor.ve mühmel olarak geçmiştir.” diyor. Yazık olmuş o adama!

Yazık olmuş o adama!
Bunları tahsil etmek, milyonları kazanmaktan, milyarları kazanmaktan daha mühim!Bunları tahsil etmek, milyonları kazanmaktan, milyarları kazanmaktan daha mühim! Milyonlar, milyarlar kazanırsın, fakat kimse götürmemiş onları! Herkes¨bırakmış burada...Milyonlar, milyarlar kazanırsın, fakat kimse götürmemiş onları! Herkes¨bırakmış burada... Asıl buradan gidecek olan, bu cevâhirdir ki insanın içerisinde…Asıl buradan gidecek olan, bu cevâhirdir ki insanın içerisinde… Biliyorsunuz ki cevâhirler, hep yerin derinliklerinden çıkıyor.

Biliyorsunuz ki cevâhirler, hep yerin derinliklerinden çıkıyor.
İnsanın da derinliklerine inildikçe,İnsanın da derinliklerine inildikçe, bu mahviyetler hasıl olur insanda...bu mahviyetler hasıl olur insanda... Yoksa öyle yüzde gezmekle bu mahviyetler elde edilemez.Yoksa öyle yüzde gezmekle bu mahviyetler elde edilemez. Onun sana kısacık bir misâlini söyleyeyim:

Onun sana kısacık bir misâlini söyleyeyim:
Bir adam, birisine —komşusu, ahbabı, her neyse onun güzelce bir tarafını görmüş de— demiş ki,Bir adam, birisine —komşusu, ahbabı, her neyse onun güzelce bir tarafını görmüş de— demiş ki, “—Beyefendi! Bu akşam çorbayı bizde içmez miyiz?
“—Beyefendi! Bu akşam çorbayı bizde içmez miyiz?
Çorbayı bizde içelim lütfen!” demiş.Çorbayı bizde içelim lütfen!” demiş. Efendi: “—Pekiyi!” demiş.
Efendi: “—Pekiyi!” demiş.
Almış, evi neredeyse artık —Fatih’te mi, Bayezit’te mi, neredeyse—

Almış, evi neredeyse artık —Fatih’te mi, Bayezit’te mi, neredeyse—
oraya kadar götürmüş. İhtiyarca bir adam... Kapıya gelince demiş ki:oraya kadar götürmüş. İhtiyarca bir adam... Kapıya gelince demiş ki: “—Baba! Kusura bakma ama ben bunu yanlış söyledim.
“—Baba! Kusura bakma ama ben bunu yanlış söyledim.
Bu akşam hanımlar evde yok, alamayacağım seni eve!” demiş.Bu akşam hanımlar evde yok, alamayacağım seni eve!” demiş. “—Pekiyi yavrum, hay hay!”
“—Pekiyi yavrum, hay hay!”
Dönmüş adam, evine kadar gelmiş. O da arkasından koşmuş adamın...

Dönmüş adam, evine kadar gelmiş. O da arkasından koşmuş adamın...
Kapısından içeriye girerken:Kapısından içeriye girerken: “—Amca! Affet! Ben pişman oldum. Seni kapıya kadar götürdüm de geri çevirdim.
“—Amca! Affet! Ben pişman oldum. Seni kapıya kadar götürdüm de geri çevirdim.
Gel gidelim, şu yemeği yiyelim bizde!”Gel gidelim, şu yemeği yiyelim bizde!” “—Hay hay, yavrum.” demiş, dönmüş. Yine kapısına geldiği vakitte:
“—Hay hay, yavrum.” demiş, dönmüş. Yine kapısına geldiği vakitte:
“—Amca, kusura bakma be! Yine olmadı bu iş. Yine yapamayacağım ben bu işi...”
“—Amca, kusura bakma be! Yine olmadı bu iş. Yine yapamayacağım ben bu işi...”
“—İyi, zararı yok yavrum.”
“—İyi, zararı yok yavrum.”
Dönmüş. Tam beş defa böyle

Dönmüş. Tam beş defa böyle
gitmiş, gelmiş; gitmiş, gelmiş. Beşincide demiş ki adam:gitmiş, gelmiş; gitmiş, gelmiş. Beşincide demiş ki adam: “—Ver elini öpeyim amca!” demiş. “Senin ben iyi bir adam olduğunu öğrendim.
“—Ver elini öpeyim amca!” demiş. “Senin ben iyi bir adam olduğunu öğrendim.
Bunu ancak seni öğrenebilmek için, iyi bir adam olduğunu anlayabilmek için yaptım.Bunu ancak seni öğrenebilmek için, iyi bir adam olduğunu anlayabilmek için yaptım. Hakikaten büyük adammışsın. Ver elini öpeyim!” demiş.Hakikaten büyük adammışsın. Ver elini öpeyim!” demiş. “—Aldandın yavrum!” demiş. “Bununla büyüklük ölçülmez. Bu, köpeklerin huyudur.” demiş.
“—Aldandın yavrum!” demiş. “Bununla büyüklük ölçülmez. Bu, köpeklerin huyudur.” demiş.
“Kuçu kuçu dersin, gelir. Hoşt hoşt dersin, gider.” demiş.“Kuçu kuçu dersin, gelir. Hoşt hoşt dersin, gider.” demiş. “Sen bunu bir iyilik mi zannettin?” demiş.“Sen bunu bir iyilik mi zannettin?” demiş. Mahviyet kolaycacık olmuyor. Biz olsak ne yaparız? Döveriz adamı:

Mahviyet kolaycacık olmuyor. Biz olsak ne yaparız? Döveriz adamı:
“—Terbiyesiz! Benim gibi yaşlı bir adamla, oyun mu oynuyorsun sen halâ? Kaç oldu bu?” filân diye.
“—Terbiyesiz! Benim gibi yaşlı bir adamla, oyun mu oynuyorsun sen halâ? Kaç oldu bu?” filân diye.
Elimizden gelirse, bir kaç da tokat atarız adama...

Elimizden gelirse, bir kaç da tokat atarız adama...
Ama bak, sonuna bak: Sonunda adamAma bak, sonuna bak: Sonunda adam Sonunda adam bunun evladı olmuş, onun evlâdı olmuş.Sonunda adam bunun evladı olmuş, onun evlâdı olmuş. Yetişmiş, güzel bir efendi olmuş.Yetişmiş, güzel bir efendi olmuş. Onun için, Allah hepimizi affetsin...

Onun için, Allah hepimizi affetsin...
Binâen aleyh, bunlar kolaycacık olmaz.Binâen aleyh, bunlar kolaycacık olmaz. Misafirler geldi de Mekke’den.Misafirler geldi de Mekke’den. Evde bir levha var:Evde bir levha var: “Şifaü’l-kulûbi zikru’llàh.” diyor.

“Şifaü’l-kulûbi zikru’llàh.” diyor.
Hepimiz bir hastalığa tutuluyoruz.

Hepimiz bir hastalığa tutuluyoruz.
O hastalıkların tedavisi için, çare arıyoruz doktorlarımızdan.O hastalıkların tedavisi için, çare arıyoruz doktorlarımızdan. İçimizin hastalığına nereden bulacağız çareyi?İçimizin hastalığına nereden bulacağız çareyi? “Şifaü’l-kulûbi zikru’llàh.”“Şifaü’l-kulûbi zikru’llàh.” Allah-u Teàlâ’nın zikriyle meşgul olduğun an,Allah-u Teàlâ’nın zikriyle meşgul olduğun an, senin kalbine şifa gelir. Zikrullahı bıraktın mıydı, fenâ!senin kalbine şifa gelir. Zikrullahı bıraktın mıydı, fenâ! Şimdi benim, rahmetli (Gümüşhàneli Ahmed Ziyâeddin Efendi) üstadımızın bir vasiyetnamesi var.

Şimdi benim, rahmetli (Gümüşhàneli Ahmed Ziyâeddin Efendi) üstadımızın bir vasiyetnamesi var.
Akşam okudum da, utandım kendi kendime.Akşam okudum da, utandım kendi kendime. Boyna içiyoruz hapları, ilaçları filan.Boyna içiyoruz hapları, ilaçları filan. O da, aksülamel bizi rahatsız ediyor büsbütün.O da, aksülamel bizi rahatsız ediyor büsbütün. Diyor ki üstad rahmetu’llahi aleyh… 55 tane vasiyet.Diyor ki üstad rahmetu’llahi aleyh… 55 tane vasiyet. İnşallah Türkçe’ye çevirir, hepinize dağıtırız:İnşallah Türkçe’ye çevirir, hepinize dağıtırız: “—Faytona binme!” diyor.
“—Faytona binme!” diyor.
O zaman fayton devriymiş. Bugün dese, diyecek ki:O zaman fayton devriymiş. Bugün dese, diyecek ki: “—Otomobillere, taksilere binmeyin!”
“—Otomobillere, taksilere binmeyin!”
Hele o Kadillak denilen yahut daha büyük arabalara hiç razı olmayacak!

Hele o Kadillak denilen yahut daha büyük arabalara hiç razı olmayacak!
Hiç razı olmayacak. Niçin? Yürümekte şifa var zaten, biraz da yürüyelim.Hiç razı olmayacak. Niçin? Yürümekte şifa var zaten, biraz da yürüyelim. Halbuki arabası olan, şuradan şuraya araba ile gidip geliyor.Halbuki arabası olan, şuradan şuraya araba ile gidip geliyor. Hem vücuda zarar; hem işte benzinimize zarar, şuna zarar, buna zarar...Hem vücuda zarar; hem işte benzinimize zarar, şuna zarar, buna zarar... O diyor ki, faytona da binme!

O diyor ki, faytona da binme!
Faytonun atı bizden, otu da bizden, arpası da bizden.Faytonun atı bizden, otu da bizden, arpası da bizden. Dışarıya beş para vermiyoruz. Dışarıya beş para vermediğimiz halde, büyüklerimizDışarıya beş para vermiyoruz. Dışarıya beş para vermediğimiz halde, büyüklerimiz faytona binmeye razı olmamış!faytona binmeye razı olmamış! Kendine kibr ü gurur, varlık ve benlik gelmesin diyerekten.Kendine kibr ü gurur, varlık ve benlik gelmesin diyerekten. E biz arabaya kurulduk muydu, elbette paşa gibi saltanat içerisinde yürüyoruz.E biz arabaya kurulduk muydu, elbette paşa gibi saltanat içerisinde yürüyoruz. İkincisi demiş ki:İkincisi demiş ki: “—Küffar elinden ve küffar diyarından gelen
“—Küffar elinden ve küffar diyarından gelen
şeker, yağ ve emsali şeyleri yemeyin!” demiş.şeker, yağ ve emsali şeyleri yemeyin!” demiş. Yemeyin demiş.Yemeyin demiş. “—Aç mı kalalım?”
“—Aç mı kalalım?”
Kalmazsın. Peynir ekmek ye, tuz ekmek ye, bir şey olmaz. Sonra demiş ki:

Kalmazsın. Peynir ekmek ye, tuz ekmek ye, bir şey olmaz. Sonra demiş ki:
“—Ecnebi diyarlarından gelen eczâları da kullanmayın!” demiş.
“—Ecnebi diyarlarından gelen eczâları da kullanmayın!” demiş.
Vasiyetnamede bu! Benim sözüm değil, vasiyetnamede yazmış.

Vasiyetnamede bu! Benim sözüm değil, vasiyetnamede yazmış.
Baktım baktım da, çok haklı!Baktım baktım da, çok haklı! Bizim eskiden doktorlarımız işte otlardan, çöplerden ilaçlar yaparlarBizim eskiden doktorlarımız işte otlardan, çöplerden ilaçlar yaparlar ve onlarla bizi tedavi ederlerdi. Zararı da olmazdı.ve onlarla bizi tedavi ederlerdi. Zararı da olmazdı. Bugün hepsi nerden geliyorsa geliyor,Bugün hepsi nerden geliyorsa geliyor, nasıl geliyorsa geliyor. Ne olduğunu da bildiğimiz yok!nasıl geliyorsa geliyor. Ne olduğunu da bildiğimiz yok! Ver bakalım yutalım! Ver bakalım yutalım! Derken işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor.Ver bakalım yutalım! Ver bakalım yutalım! Derken işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Allah kusurlarımızı affetsin...Allah kusurlarımızı affetsin... Onun için, mahviyetin arkasından isbat lâzımdır.

Onun için, mahviyetin arkasından isbat lâzımdır.
Bunun da mânâsı; günahları terk etmekle beraber,Bunun da mânâsı; günahları terk etmekle beraber, ibâdât ü tàate devam!ibâdât ü tàate devam! İbâdât ü tàate devam; nafileleri de içinde olmak şartıyla...İbâdât ü tàate devam; nafileleri de içinde olmak şartıyla... Nafile ibadetleri sakın şey yapma (önemsiz görme), “Ne olacak, bu fazladan?” deme!Nafile ibadetleri sakın şey yapma (önemsiz görme), “Ne olacak, bu fazladan?” deme! Meselâ, bizim Şafiî kardeşlerimiz, Ramazan’larda teravihe ekseriyetle gelmezler.

Meselâ, bizim Şafiî kardeşlerimiz, Ramazan’larda teravihe ekseriyetle gelmezler.
“—Niçin?” deriz.
“—Niçin?” deriz.
“—Borcum var!” diyor.
“—Borcum var!” diyor.
E, doğru. Borcun varsa bu da nafiledir.E, doğru. Borcun varsa bu da nafiledir. “—Borcum varken, nafileyi nasıl kılayım?” diyor.
“—Borcum varken, nafileyi nasıl kılayım?” diyor.
Acaba kahvehanede oturduğun vakitte, kaç saat tavlanın başından kalkmıyorsun,

Acaba kahvehanede oturduğun vakitte, kaç saat tavlanın başından kalkmıyorsun,
iskambilin başından kalkmıyorsun?iskambilin başından kalkmıyorsun? O zaman günah olmuyor da,O zaman günah olmuyor da, bu nafile namazı kılacağın vakitte, borcum var diyerektenbu nafile namazı kılacağın vakitte, borcum var diyerekten kasılıp orada oturuyor ya. Allah kusurlarımızı affetsin...kasılıp orada oturuyor ya. Allah kusurlarımızı affetsin... Onun için, nafile ibadetlerin büyük faydaları vardır.

Onun için, nafile ibadetlerin büyük faydaları vardır.
Onların hiç birisini (önemsiz görmeyelim)! Hattâ ve hattâOnların hiç birisini (önemsiz görmeyelim)! Hattâ ve hattâ gece namazlarını kılmamak günahı sagàirdendir.gece namazlarını kılmamak günahı sagàirdendir. Günah-ı sagàir, (yâni) küçük günahların arasına katmışlar.Günah-ı sagàir, (yâni) küçük günahların arasına katmışlar. Her gece olursa, günah-ı kebâir olur. Niçin?Her gece olursa, günah-ı kebâir olur. Niçin? Gece ibadetinin iki rekâti, dünya ve mâfihâya (içindeki her şeye) bedel!Gece ibadetinin iki rekâti, dünya ve mâfihâya (içindeki her şeye) bedel! Gece namazının iki rekatı dünya ve mâfihâya bedel!Gece namazının iki rekatı dünya ve mâfihâya bedel! Bizim delil gelmişti, biz de o sene arabayla gitmiştik. Dedi ki:Bizim delil gelmişti, biz de o sene arabayla gitmiştik. Dedi ki: “—Ne budala adamlarsınız.
“—Ne budala adamlarsınız.
Mekke’ye gelseydiniz, iki rekâtine yüz bin sevap alacaktınız yâhu!Mekke’ye gelseydiniz, iki rekâtine yüz bin sevap alacaktınız yâhu! Bu 13 gün, 15 gün yollarda geçirdiniz, bu sevaptan mahrum kaldınız!”Bu 13 gün, 15 gün yollarda geçirdiniz, bu sevaptan mahrum kaldınız!” Elimde de bir kitap var.Elimde de bir kitap var. “—Bak, hocaefendi! Bizim memlekette olsun, dünyanın her ne tarafında olursa olsun,
“—Bak, hocaefendi! Bizim memlekette olsun, dünyanın her ne tarafında olursa olsun,
gece kalkıp da iki rekât namaz kıldık mı, yüz bin sevabı Allah bize de veriyor.gece kalkıp da iki rekât namaz kıldık mı, yüz bin sevabı Allah bize de veriyor. Allah’ın lütfu geniş!” dedim.Allah’ın lütfu geniş!” dedim. Onun için, gece ibadetlerine alışabilmek için, gençlik devirlerinden kendisini hazırlamak lâzım!

Onun için, gece ibadetlerine alışabilmek için, gençlik devirlerinden kendisini hazırlamak lâzım!
Kötü yerlerde saatlerce ömürlerimizi geçiririz,Kötü yerlerde saatlerce ömürlerimizi geçiririz, gece kalkmaya vaktimiz kalmaz, kalkamayız. Sabaha da zor kalkarız artık...gece kalkmaya vaktimiz kalmaz, kalkamayız. Sabaha da zor kalkarız artık... Onun için, Allah affetsin...

Onun için, Allah affetsin...
Bizi, ibâdât ü tàatlerine devam edenBizi, ibâdât ü tàatlerine devam eden ve o mühmel, muattal olan kullarından kurtulup,ve o mühmel, muattal olan kullarından kurtulup, sevgili ve razı olduğu kullarının arasına cümlemizi kabul etsin...sevgili ve razı olduğu kullarının arasına cümlemizi kabul etsin... Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.

Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.
Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerîm...

Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerîm...
Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm...Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm... El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn... Nes’elüke mûcibâti rahmetike…

Nes’elüke mûcibâti rahmetike…
Ve azâimi mağfiretike...Ve azâimi mağfiretike... Ve’lganîmete min külli birrin...Ve’lganîmete min külli birrin... Ve’s-selâmete min külli ismin...Ve’s-selâmete min külli ismin... Lâ teda’ lenâ zenben illâ gafarte...Lâ teda’ lenâ zenben illâ gafarte... Ve lâ hemmen illâ ferracte...Ve lâ hemmen illâ ferracte... Ve lâ haceten leke fîhâ ridan,Ve lâ haceten leke fîhâ ridan, illâ kadaytehâ yâ erhame’r-râhimîn! Yâ erhame’r-râhimîn!illâ kadaytehâ yâ erhame’r-râhimîn! Yâ erhame’r-râhimîn! Bugünkü Cumamızı cümle Ümmet-i Muhammed hakkında

Bugünkü Cumamızı cümle Ümmet-i Muhammed hakkında
ve bizler hakkında da mübarek ve müteyemmin eyle yâ Rabbi!ve bizler hakkında da mübarek ve müteyemmin eyle yâ Rabbi! İbadetlerimizi dergâh-ı ulûhiyyetinde kabule karîn eyle yâ Rabbi!İbadetlerimizi dergâh-ı ulûhiyyetinde kabule karîn eyle yâ Rabbi! Sana lâyık ibadet yapamadık. Elbette sen affedicisin.Sana lâyık ibadet yapamadık. Elbette sen affedicisin. Sen bizi afv ü mağfiret eyle yâ Rabbi! Es-selâmü aleyküm!Sen bizi afv ü mağfiret eyle yâ Rabbi!

Es-selâmü aleyküm!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2