Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Medine-i Münevvere

Mehmed Zahid KOTKU

13 Recep 1399 / 08.06.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Hükümdar Tübbâ'nın İman Etmesi, Medine-i Münevvere’nin Toprağı, Bir Küçük Haram'ı Terketmenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Medine-i Münevvere

Mehmed Zahid KOTKU

13 Recep 1399 / 08.06.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Hükümdar Tübbâ'nın İman Etmesi, Medine-i Münevvere’nin Toprağı, Bir Küçük Haram'ı Terketmenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berakâtühû!Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berakâtühû! Bi’smi’lllâhi’r-rahmâni’r-rahîm.

Bi’smi’lllâhi’r-rahmâni’r-rahîm.
El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’l-àkibetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkibetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Muhterem kardeşler!

Muhterem kardeşler!
Bazı acâib ve garâib hadiselere her zaman rast gelmekteyiz.

Bazı acâib ve garâib hadiselere her zaman rast gelmekteyiz.
Bunlar bize tuhaf gelir,Bunlar bize tuhaf gelir, “Olur mu, olmaz mı böyle şey?” gibilerden.“Olur mu, olmaz mı böyle şey?” gibilerden. Fakat insan düşünürse, insan kadarFakat insan düşünürse, insan kadar kıymetli ve güzel bir mahlûk yoktur.kıymetli ve güzel bir mahlûk yoktur. Yeryüzünde çok mahlûk var, fakat en güzeli insandır.Yeryüzünde çok mahlûk var, fakat en güzeli insandır. İnsanın güzeli de, meleklerden de güzeldir!İnsanın güzeli de, meleklerden de güzeldir! İnsanın güzeli meleklerden de güzeldir.İnsanın güzeli meleklerden de güzeldir. İnsanın kötüsü, kötülerin de kötüsüdür, şerdir.İnsanın kötüsü, kötülerin de kötüsüdür, şerdir. Binâen aleyh, size geçen cumada

Binâen aleyh, size geçen cumada
Mekke’deki bir hadiseyi anlattım.Mekke’deki bir hadiseyi anlattım. Bugün de Medine-i Münevvere’yi size anlatmak isteyeceğim:Bugün de Medine-i Münevvere’yi size anlatmak isteyeceğim: Medine-i Münevvere, bulunduğumuz topraklardan bir topraktır. Bir parçadır yani…

Medine-i Münevvere, bulunduğumuz topraklardan bir topraktır. Bir parçadır yani…
Fakat öyle topraktır ki, toprağı da şifadır.Fakat öyle topraktır ki, toprağı da şifadır. Toprağı da şifadır, tozu da şifadır!Toprağı da şifadır, tozu da şifadır! Bu memleket, Medine-i Münevvere dediğimiz memleket...Bu memleket, Medine-i Münevvere dediğimiz memleket... Şöyle bir hadise anlatırlar müfessirler:

Şöyle bir hadise anlatırlar müfessirler:
Yemen’de bir hükümdar varmış,Yemen’de bir hükümdar varmış, adına Tübbâ derlermiş.adına Tübbâ derlermiş. Çok kuvvetli askeri, idaresi varmış.Çok kuvvetli askeri, idaresi varmış. Bu adamın aklına esmiş,Bu adamın aklına esmiş, Yemen’den çıkmış, ta Semerkand denilenYemen’den çıkmış, ta Semerkand denilen Türkistan memleketlerine kadar gitmiş.Türkistan memleketlerine kadar gitmiş. Yıka, yıka, nasıl gittiyse...Yıka, yıka, nasıl gittiyse... Büyük ordusuyla gidiyor.Büyük ordusuyla gidiyor. Semerkand’ı yıkmış ve yakmış.Semerkand’ı yıkmış ve yakmış. Sonra oradan geri dönmüş.Sonra oradan geri dönmüş. Medine-i Münevvere’ye yolu uğramış.Medine-i Münevvere’ye yolu uğramış. Medine-i Münevvere’yi de tahribe kasdettiği vakitte,Medine-i Münevvere’yi de tahribe kasdettiği vakitte, tahrip edecek, yanındaki Benî Kureyzâ denilentahrip edecek, yanındaki Benî Kureyzâ denilen memleketin (kabilenin) alimlerindenmemleketin (kabilenin) alimlerinden iki tane alim, buna gitmişler demişler ki:iki tane alim, buna gitmişler demişler ki: “—Efendi hoş geldin, sefa geldin amma, bu memlekete elleşme!
“—Efendi hoş geldin, sefa geldin amma, bu memlekete elleşme!
Çünkü bu memlekete ahir zaman peygamberi gelecek,Çünkü bu memlekete ahir zaman peygamberi gelecek, dârü’lhicrettir burası...dârü’lhicrettir burası... Onun için, sana zararı dokunur bunun!Onun için, sana zararı dokunur bunun! Sen büyük kumandansın,Sen büyük kumandansın, yakıp yıkıp geldin buralara kadar amayakıp yıkıp geldin buralara kadar ama buraya elleşme! Senin mahvına sebep olur sonra burası…” demişler.buraya elleşme! Senin mahvına sebep olur sonra burası…” demişler. “—Kim bu Peygamber-i ahir zaman?”
“—Kim bu Peygamber-i ahir zaman?”
Cenâb-ı Hak, Tevrat’ta da Peygamberimiz’in evsafını beyan ettiği için, bildirmişler:

Cenâb-ı Hak, Tevrat’ta da Peygamberimiz’in evsafını beyan ettiği için, bildirmişler:
“—Şöyle bir peygamberdir, dini böyledir...” filan (demişler).
“—Şöyle bir peygamberdir, dini böyledir...” filan (demişler).
“—Öyleyse, ben de ona iman ettim.” demiş.
“—Öyleyse, ben de ona iman ettim.” demiş.
Peygamber Efendimiz’den tam 700 sene evvel gelen bir adam…

Peygamber Efendimiz’den tam 700 sene evvel gelen bir adam…
İman etmişİman etmiş ve bir de mektup yazaraktanve bir de mektup yazaraktan ev sahibine bırakmış. Demiş ki:ev sahibine bırakmış. Demiş ki: “—Her kimin zamanında bu Peygamber gelirse,
“—Her kimin zamanında bu Peygamber gelirse,
benim kendisine iman ettiğimi bu mektupla bildirsinler.” (demiş).benim kendisine iman ettiğimi bu mektupla bildirsinler.” (demiş). Yirmi birinci karın olaraktan, yani anadan anaya

Yirmi birinci karın olaraktan, yani anadan anaya
21. evlât olaraktan,21. evlât olaraktan, Ebû Eyyûb-u Ensàrî Hazretleri’ninEbû Eyyûb-u Ensàrî Hazretleri’nin —burada yatan Eyyüb Sultan Hazretleri’nin— (evine gelmiş).—burada yatan Eyyüb Sultan Hazretleri’nin— (evine gelmiş). Peygamberimiz evine misafir olduğu vakitte,Peygamberimiz evine misafir olduğu vakitte, o da Efendimiz SAS’e mektubu tevdi etmiş.o da Efendimiz SAS’e mektubu tevdi etmiş. Hayır dualar almış.Hayır dualar almış. Bu zata İslâm âdâb u an’anesi bildirildiği gibi,

Bu zata İslâm âdâb u an’anesi bildirildiği gibi,
işte hac farizası da bildirilmiş:işte hac farizası da bildirilmiş: “Müslümanlar, hac da ederler.” (denmiş). Bu adam oradan kalkmış,“Müslümanlar, hac da ederler.” (denmiş). Bu adam oradan kalkmış, ordusuyla beraberordusuyla beraber Mekke-i Mükerreme’ye gelmiş. Mekke-i Mükerreme’de altı bin deve keserekten,Mekke-i Mükerreme’ye gelmiş. Mekke-i Mükerreme’de altı bin deve keserekten, Mekke halkına muavenette bulunmuş...Mekke halkına muavenette bulunmuş... Ve Mekke'nin (Kâbe) üzerinde bugün gördüğümüz bir örtü var ya,Ve Mekke'nin (Kâbe) üzerinde bugün gördüğümüz bir örtü var ya, o örtüyü ilk örten bu adam olmuş.o örtüyü ilk örten bu adam olmuş. Mekke'nin (Kâbe’nin) ilk örtüsünü bu adam örtmüş.Mekke'nin (Kâbe’nin) ilk örtüsünü bu adam örtmüş. Bugüne kadar da an’aneyle, o örtü geliyor işte...Bugüne kadar da an’aneyle, o örtü geliyor işte... Allah hepimizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin...Allah hepimizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin... İman-ı İslamiyet bambaşka bir şey!

İman-ı İslamiyet bambaşka bir şey!
İman-ı İslamiyet bambaşkadır.İman-ı İslamiyet bambaşkadır. Servetle ölçülmez, kuvvetle ölçülmez! Şan u şerefle hiç ölçülmez...Servetle ölçülmez, kuvvetle ölçülmez! Şan u şerefle hiç ölçülmez... Ne fakirler, ne garipler, nice miskinler vardır ki,Ne fakirler, ne garipler, nice miskinler vardır ki, gönülleri nur ile doludur.gönülleri nur ile doludur. İçlerindeki iman ateşi, aşkı, kâinatı ışıldatır. İçlerindeki iman ateşi, aşkı, kâinatı ışıldatır. Binâen aleyh, Medine-i Münevvere çok güzel bir memleket olmakla beraber,

Binâen aleyh, Medine-i Münevvere çok güzel bir memleket olmakla beraber,
ulemanın ihtilafı olmuş, “Acaba Mekke mi efdaldir, Medine mi efdaldir?” diyerekten.ulemanın ihtilafı olmuş, “Acaba Mekke mi efdaldir, Medine mi efdaldir?” diyerekten. Bazı ulemâ “Mekke efdaldir.” demiş;Bazı ulemâ “Mekke efdaldir.” demiş; bazı ulemâ da —İmam-ı Mâlik gibi— “Medine efdaldir.” demiş.bazı ulemâ da —İmam-ı Mâlik gibi— “Medine efdaldir.” demiş. Mekke’de kılınan iki rekât namaz, yüz binMekke’de kılınan iki rekât namaz, yüz bin rekâtın sevabını alır.rekâtın sevabını alır. Yüz bin rekât! Medine-i Münevvere’de kılınan iki rekât namaz,Yüz bin rekât! Medine-i Münevvere’de kılınan iki rekât namaz, bin ilâ on bin arasında sevap alır.bin ilâ on bin arasında sevap alır. Kudüs’te kılınan namaz ise, beş yüz rekât sevabı alır.Kudüs’te kılınan namaz ise, beş yüz rekât sevabı alır. Bununla beraber, SAS Efendimiz buyuruyor ki:Bununla beraber, SAS Efendimiz buyuruyor ki: Türbetü ardınâ

Türbetü ardınâ
“Bizim, bu yerimizin toprağı,“Bizim, bu yerimizin toprağı, bi-rîkati bağdınâ

bi-rîkati bağdınâ
bazılarımızın ağzındaki tükürük,bazılarımızın ağzındaki tükürük, yüşfâ sakîmenâyüşfâ sakîmenâ bizim hastalarımıza şifa verir,bizim hastalarımıza şifa verir, bi-izni rabbinâbi-izni rabbinâ Allah-u Teàlâ’nın izniyle.”Allah-u Teàlâ’nın izniyle.” Yâni, Medine-i Münevvere’nin toprağı,

Yâni, Medine-i Münevvere’nin toprağı,
bazı sàlih insanların tükürüğüyle beraber, yaralara sürüldüğü vakitte,bazı sàlih insanların tükürüğüyle beraber, yaralara sürüldüğü vakitte, yaralar şifa bulur.yaralar şifa bulur. Bu hal, yakın vakte kadar adet idi ki,

Bu hal, yakın vakte kadar adet idi ki,
Medine-i Münevvere’nin topraklarından, böyle ufak ufak keselere kor,Medine-i Münevvere’nin topraklarından, böyle ufak ufak keselere kor, satarlar idi hacılara... Herkesin evinde bulunsun diyerekten...satarlar idi hacılara... Herkesin evinde bulunsun diyerekten... Binâen aleyh, Medine-i Münevvere çok efdal bir yer olmakla beraber,

Binâen aleyh, Medine-i Münevvere çok efdal bir yer olmakla beraber,
sevabı da bu kadar büyük olmakla beraber,sevabı da bu kadar büyük olmakla beraber, Efendimiz SAS’inEfendimiz SAS’in bulunduğu şebeke-i şerâfetibulunduğu şebeke-i şerâfeti (ihtiva eden) Kubbe-i Hadrâ, Arş(ihtiva eden) Kubbe-i Hadrâ, Arş denilen o yüksek makamdan da a’lâdır!denilen o yüksek makamdan da a’lâdır! Toprağı her şeyin üstündedir.Toprağı her şeyin üstündedir. Binâen aleyh, Medine-i Münevvere bu kadar güzel olmakla beraber,

Binâen aleyh, Medine-i Münevvere bu kadar güzel olmakla beraber,
yine bir hadis-i şeriflerinde Deylemî Hazretleri rivayet eder ki:yine bir hadis-i şeriflerinde Deylemî Hazretleri rivayet eder ki: Terki dânikin min harâmi’llâh ...

Terki dânikin min harâmi’llâh ...
“Haramdan bir dânik miktarı bir şeyi terk etmek…”“Haramdan bir dânik miktarı bir şeyi terk etmek…” Danik diyerekten, iki kırat ağırlığındaki nesneye diyorlar.Danik diyerekten, iki kırat ağırlığındaki nesneye diyorlar. Her bir kırat, beş arpa ağırlığında olurmuş.Her bir kırat, beş arpa ağırlığında olurmuş. İki kıratın ağırlığı on arpaya muadil ki, bizim bir kiraza değmez.İki kıratın ağırlığı on arpaya muadil ki, bizim bir kiraza değmez. Bir üzüme ve bir duta değmez.Bir üzüme ve bir duta değmez. On arpa daha hafif gelir,On arpa daha hafif gelir, üzüm ve kiraz daha ağır gelir, iyice kirazdan.üzüm ve kiraz daha ağır gelir, iyice kirazdan. Binâen aleyh, “Bu kadarcık bir şeyi terk etmek,Binâen aleyh, “Bu kadarcık bir şeyi terk etmek, ... Terki dânikin min harâmi’llâh... ... efdalü ...... Terki dânikin min harâmi’llâh... ... efdalü ... Efdal, efdaldir, üstündür.” Ne kadar?Efdal, efdaldir, üstündür.” Ne kadar? ... Min semânîne elfe haccetin ba’de hacceti’l-islâm ...

... Min semânîne elfe haccetin ba’de hacceti’l-islâm ...
Farz olan haccı yaptıktan sonra yapacağıFarz olan haccı yaptıktan sonra yapacağı binlerce, hatta seksen bin hacdanbinlerce, hatta seksen bin hacdan efdaldir bir haramın terki...” diyor.efdaldir bir haramın terki...” diyor. Yalanla para kazananların, haramla para kazananların,

Yalanla para kazananların, haramla para kazananların,
rüşvetlerle para kazananların; efendim,rüşvetlerle para kazananların; efendim, ihtikârlarla para kazananların kulakları çınlasın!ihtikârlarla para kazananların kulakları çınlasın! Binâen aleyh, haramı terk her şeyden efdal...

Binâen aleyh, haramı terk her şeyden efdal...
Ama çok kazanamayacaksın... Ne yapalım canım?Ama çok kazanamayacaksın... Ne yapalım canım? Ayağını kapayacak kadar bir kulübe olsun kâfi!Ayağını kapayacak kadar bir kulübe olsun kâfi! Karnını doyuracak bir parça ekmek olsun, kâfi...Karnını doyuracak bir parça ekmek olsun, kâfi... Çok şanlı şerefli yaşayacağına,Çok şanlı şerefli yaşayacağına, Allah’ın rızasını kazanarak yaşamak her şeyden efdal!Allah’ın rızasını kazanarak yaşamak her şeyden efdal! Veysel Karanî Hazretleri’nin nesi vardı?

Veysel Karanî Hazretleri’nin nesi vardı?
Nesi vardı ama bu gün efdalil beşer;Nesi vardı ama bu gün efdalil beşer; herkes hürmetle anıyor onu. Neden?herkes hürmetle anıyor onu. Neden? Allah’ın rızasını kazanmak için,Allah’ın rızasını kazanmak için, her şeyini feda etmiş; meczub bir hale gelmiş. Kendisine de hàkim değil...her şeyini feda etmiş; meczub bir hale gelmiş. Kendisine de hàkim değil... Binâen aleyh, Allah-u Teàlâ cümlemizi afv ü mağfiret eylesin de,

Binâen aleyh, Allah-u Teàlâ cümlemizi afv ü mağfiret eylesin de,
o güzel mukaddes makamlarda yapılan dualara,o güzel mukaddes makamlarda yapılan dualara, bizim dualarımızı da ilhak ederekten,bizim dualarımızı da ilhak ederekten, bizi razı olduğu, hoşnud olduğu, sevdiği kulları arasına kabul buyursun...bizi razı olduğu, hoşnud olduğu, sevdiği kulları arasına kabul buyursun... Hayat ancak bu rızayı kazanmak içindir.

Hayat ancak bu rızayı kazanmak içindir.
Bu hayat bize verilmiştir ya,Bu hayat bize verilmiştir ya, elli sene-yüz sene yaşarız.elli sene-yüz sene yaşarız. Fakat bunun sebebi, Hakk’ın rızasını kazanıp,Fakat bunun sebebi, Hakk’ın rızasını kazanıp, rıza evi olan cennete girmek içindir.rıza evi olan cennete girmek içindir. Bu evi kazanamaz, bu rızayı kazanamaz da, yazık olaraktan o cehennem evine düşülürse ki,Bu evi kazanamaz, bu rızayı kazanamaz da, yazık olaraktan o cehennem evine düşülürse ki, ne büyük felaket, ne büyük acıdır.ne büyük felaket, ne büyük acıdır. Bunun yegâne sebebi günahlardır.

Bunun yegâne sebebi günahlardır.
Günahlar adamı gâvur etmezGünahlar adamı gâvur etmez vâkıa; amma ve lâkin günahlar,vâkıa; amma ve lâkin günahlar, insanları gâvurluğa doğru sürükler de, haberi bile olmaz.insanları gâvurluğa doğru sürükler de, haberi bile olmaz. Sel geldiği vakitte, nasıl çörü çöpü önüne katıp da, sürükleyip götürüyor...Sel geldiği vakitte, nasıl çörü çöpü önüne katıp da, sürükleyip götürüyor... İşte günahlar da insanları böyle sürükleyip götürür,İşte günahlar da insanları böyle sürükleyip götürür, küfrün içerisine sokar da, haberi bile olmaz.küfrün içerisine sokar da, haberi bile olmaz. (Hâlâ) der ki: “Ben müslümanım!” der.(Hâlâ) der ki: “Ben müslümanım!” der. Onun için, küfür en büyük felaket!

Onun için, küfür en büyük felaket!
Beş tane felâketi var:Beş tane felâketi var: Evvela, tevbe etmezse karısı boş olur.Evvela, tevbe etmezse karısı boş olur. Yaptığı ibadetler de yoğa gider, boşa gider.Yaptığı ibadetler de yoğa gider, boşa gider. Ne kadar ibadet yaptı, ne kadar hac yaptıysa hepsi boşa gider.Ne kadar ibadet yaptı, ne kadar hac yaptıysa hepsi boşa gider. İbadetler kaza olunmaz ama tevbe ettikten sonra haccını tekrar yapması lâzım!İbadetler kaza olunmaz ama tevbe ettikten sonra haccını tekrar yapması lâzım! İkincisi, karısı kendisinden (boş olur).

İkincisi, karısı kendisinden (boş olur).
“—Ben boşamadım karıyı!”
“—Ben boşamadım karıyı!”
Yok, o fesh oldu. İnfisah diyorlar, mukavele fesh oldu artık.

Yok, o fesh oldu. İnfisah diyorlar, mukavele fesh oldu artık.
Ağzından çıkan o kelime-i küfürle, nikâh kendiliğinden fesh oldu.Ağzından çıkan o kelime-i küfürle, nikâh kendiliğinden fesh oldu. Karı senden ayrıdır artık!Karı senden ayrıdır artık! Karının yanına sokulamazsın, “Bu benim karımdır.” diyemezsin artık! Geçti.Karının yanına sokulamazsın, “Bu benim karımdır.” diyemezsin artık! Geçti. Tövbe edersen, taze bir nikâhla nikâh-ı evvelin, evvelki nikâhın üzerine

Tövbe edersen, taze bir nikâhla nikâh-ı evvelin, evvelki nikâhın üzerine
10 gümüş dirhem daha ziyade etmek üzere, yeni bir nikâh kıyılır.10 gümüş dirhem daha ziyade etmek üzere, yeni bir nikâh kıyılır. Üçüncüsü: Tevbe etmezse kestiği de yenmez!

Üçüncüsü: Tevbe etmezse kestiği de yenmez!
Allah affetsin kusurlarımızı...Allah affetsin kusurlarımızı... Sonra eğer tevbe etmezse, ki tövbesiSonra eğer tevbe etmezse, ki tövbesi “Eşhedü en lâ ilâhe illallah” demekle olmaz diyor.“Eşhedü en lâ ilâhe illallah” demekle olmaz diyor. Bunu demekle dönemez yine gâvurluktan...Bunu demekle dönemez yine gâvurluktan... “—Ya (nasıl olacak)?”
“—Ya (nasıl olacak)?”
O dediği sözden, “Ben bundan tevbe ettim,

O dediği sözden, “Ben bundan tevbe ettim,
yanlış yapmışım, rücû ettim bu sözden.” diyecek.yanlış yapmışım, rücû ettim bu sözden.” diyecek. Nasıl ki, bir kâfir müslüman olurken, hemenNasıl ki, bir kâfir müslüman olurken, hemen “Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh” demesi kâfî değil.“Eşhedü en lâ ilâhe illa’llàh” demesi kâfî değil. Ya? “Ben, bütün bâtıl dinlerden rücû ettim.” diyecek.Ya? “Ben, bütün bâtıl dinlerden rücû ettim.” diyecek. “Bütün bâtıl dinlerden rücû ederek, İslâm’a girdim.”“Bütün bâtıl dinlerden rücû ederek, İslâm’a girdim.” diyerek kelime-i şehadeti getirecek. Bu da öyle yapacak.diyerek kelime-i şehadeti getirecek. Bu da öyle yapacak. “Eğer tevbe etmeden ölürse, bu sefer onun cenazesi de kılınmaz

“Eğer tevbe etmeden ölürse, bu sefer onun cenazesi de kılınmaz
ve bir müslüman mezarlığına gömülmez.” diyor.ve bir müslüman mezarlığına gömülmez.” diyor. Hattâ bir müslüman mezarlığına değil, hiç bir makbereye gömülmez, diyor.Hattâ bir müslüman mezarlığına değil, hiç bir makbereye gömülmez, diyor. Hangi milletten olursa olsun. “Ne yahudi mezarlığına, ne hristiyan mezarlığına gömülmez.” diyor.Hangi milletten olursa olsun. “Ne yahudi mezarlığına, ne hristiyan mezarlığına gömülmez.” diyor. Ne felâket! Allah cümlemizi affetsin...

Ne felâket! Allah cümlemizi affetsin...
İmanı sağlam, kavî olan ve her akşam tevbe istiğfar ile, tecdîd-i iman,İmanı sağlam, kavî olan ve her akşam tevbe istiğfar ile, tecdîd-i iman, tecdîd-i nikâh ederekten yatağına giren,tecdîd-i nikâh ederekten yatağına giren, Cenâb-ı Hakk’a dâimâ tazarru ederek elini açıp,Cenâb-ı Hakk’a dâimâ tazarru ederek elini açıp, “Yâ Rab! Beni doğru yoldan ayırma! Beni nefsin, şeytanın yollarına saptırma!” (diyenlerden eylesin).“Yâ Rab! Beni doğru yoldan ayırma! Beni nefsin, şeytanın yollarına saptırma!” (diyenlerden eylesin). Şimdi, Medine-i Münevvere’de gördüğüm bir hadiseyi de arz edeyim size:

Şimdi, Medine-i Münevvere’de gördüğüm bir hadiseyi de arz edeyim size:
Bir vakit namazında ön safa gittim.

Bir vakit namazında ön safa gittim.
Mâlûm, o ön saf, bizim Kànûnî Sultan Süleyman’ın yaptırdığı bir mihrabdır.Mâlûm, o ön saf, bizim Kànûnî Sultan Süleyman’ın yaptırdığı bir mihrabdır. Bir on metre, belki daha fazla camiyi genişletmiş.Bir on metre, belki daha fazla camiyi genişletmiş. Oraya baktım, hep talebeler toplanmışlar. Kitapları ellerinde, ders çalışıyorlar.Oraya baktım, hep talebeler toplanmışlar. Kitapları ellerinde, ders çalışıyorlar. Gözüme çarptı; baktım, hep saatler sağ ellerinde...Gözüme çarptı; baktım, hep saatler sağ ellerinde... Allah Allah, dedim. O gün soramadım hiç birisine...

Allah Allah, dedim. O gün soramadım hiç birisine...
Ertesi gün yine gittim. Daha kalabalık bir cemaat...Ertesi gün yine gittim. Daha kalabalık bir cemaat... Baktım, saatleri yine hep sağ ellerinde! Birisine sordum:Baktım, saatleri yine hep sağ ellerinde! Birisine sordum: “—Yâhu, herkes sol eline takarken siz niye sağ ellerinize taktınız, bu saatleri?”
“—Yâhu, herkes sol eline takarken siz niye sağ ellerinize taktınız, bu saatleri?”
E dedi ki:E dedi ki: “—Peygamber SAS, sağı sevmez miydi?
“—Peygamber SAS, sağı sevmez miydi?
‘Sağ elinizle yeyin, sağ elinizle için, sağ elinizle alın,‘Sağ elinizle yeyin, sağ elinizle için, sağ elinizle alın, sağ elinizle verin!’ diyen Peygamber değil mi?sağ elinizle verin!’ diyen Peygamber değil mi? Kur’an’da da eshàbü’l-yemîn diyerekten Cenâb-ı Hak bunu methetmiyor mu?”Kur’an’da da eshàbü’l-yemîn diyerekten Cenâb-ı Hak bunu methetmiyor mu?” “—Evet...” (dedim).
“—Evet...” (dedim).
“—Biz de ondan dolayı sağ elimize taktık.” dediler.
“—Biz de ondan dolayı sağ elimize taktık.” dediler.
“—Pek güzel!” (dedim).
“—Pek güzel!” (dedim).
“—E, sen duymadın mı hoca efendi?” dediler.
“—E, sen duymadın mı hoca efendi?” dediler.
“—Neyi?”
“—Neyi?”
“—Cenâb-ı Peygamber, ‘Ey mü’minler, siz yehud ve nasaraya uymayın!’ demedi mi?”
“—Cenâb-ı Peygamber, ‘Ey mü’minler, siz yehud ve nasaraya uymayın!’ demedi mi?”
Yâ eyyühe’llezîne âmenû lâ tettahızü’l-yehûde ve’n-nasàrâ evliyâ (Mâide, 5/51)

Yâ eyyühe’llezîne âmenû lâ tettahızü’l-yehûde ve’n-nasàrâ evliyâ (Mâide, 5/51)
Kim onlara uyarsa, o da onlardandır demiyor mu Kur'an?

Kim onlara uyarsa, o da onlardandır demiyor mu Kur'an?
Kim onlara uyarsa, o onlardır demiyor mu Kur'an? Evet diyor.Kim onlara uyarsa, o onlardır demiyor mu Kur'an? Evet diyor. “—Evet, diyor.” “—Efendimiz SAS de:
“—Evet, diyor.” “—Efendimiz SAS de:
Hàlifü’l-yehûd ve’n-nasàrâ ... demedi mi?”

Hàlifü’l-yehûd ve’n-nasàrâ ... demedi mi?”
“—Dedi.”
“—Dedi.”
“—E öyleyse, onlar soluna takıyorsa, biz de sağımıza takarız.” dedi.
“—E öyleyse, onlar soluna takıyorsa, biz de sağımıza takarız.” dedi.
“—Sonra,
“—Sonra,
Gayri’l-mağdùbi aleyhim vele’d-dàllîn diye her gün okumuyor musunuz?

Gayri’l-mağdùbi aleyhim vele’d-dàllîn diye her gün okumuyor musunuz?
“—Okuyoruz.”
“—Okuyoruz.”
“—E, sonra mağdùb kimdir?
“—E, sonra mağdùb kimdir?
Gazab olunan yahudiler.Gazab olunan yahudiler. Siz onlara neden (uyacaksınız)? Orada Allah’a diyorsun ki, ‘Yâ Rabbi, onlardan etme bizi!’Siz onlara neden (uyacaksınız)? Orada Allah’a diyorsun ki, ‘Yâ Rabbi, onlardan etme bizi!’ Onlardan etme bizi dediğin halde, onlara nasıl uyulur?” dedi.Onlardan etme bizi dediğin halde, onlara nasıl uyulur?” dedi. Allah cümlemizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin...

Allah cümlemizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin...
Bakınız Kâbe çok güzel, yüz bin sevap var...

Bakınız Kâbe çok güzel, yüz bin sevap var...
Medine çok güzel, Peygamber-i ahir zaman orada yatıyor.Medine çok güzel, Peygamber-i ahir zaman orada yatıyor. Yedi yüz sene evvel gelen Tübbâ bile ona iman etmiş.Yedi yüz sene evvel gelen Tübbâ bile ona iman etmiş. Allah hepimizi affetsin...Allah hepimizi affetsin... Ona hàlisâne bir iman ile yaşayan,Ona hàlisâne bir iman ile yaşayan, onun istediği İslâmiyet üzere yaşayan kullarından etsin cümlemizi...onun istediği İslâmiyet üzere yaşayan kullarından etsin cümlemizi... Bi’smi’llàhi’r-rahmâni’r-rahîm...

Bi’smi’llàhi’r-rahmâni’r-rahîm...
El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn... Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerim...

Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerim...
Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm...Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm... El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemin...El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemin... Nes’elüke mûcibâti rahmetike...

Nes’elüke mûcibâti rahmetike...
Ve azàimi mağfiretike...Ve azàimi mağfiretike... Ve’lganîmete min külli birrin...Ve’lganîmete min külli birrin... Ve’s-selâmete min külli ismin...Ve’s-selâmete min külli ismin... Lâ teda’lenâ zenben illâ gafarte...Lâ teda’lenâ zenben illâ gafarte... Ve lâ hemmen illâ ferracte...Ve lâ hemmen illâ ferracte... Ve lâ hàceten leke fîhâ rıdan,Ve lâ hàceten leke fîhâ rıdan, illâ kadayteha yâ erhame’r-râhimîn... Yâ erhame’r-râhimîn... Yâ erhame’r-râhimîn...illâ kadayteha yâ erhame’r-râhimîn... Yâ erhame’r-râhimîn... Yâ erhame’r-râhimîn... Àciziz, zaîfiz, bîçâreyiz, günahkârız...

Àciziz, zaîfiz, bîçâreyiz, günahkârız...
Ama, ellerimizi sana açtık yâ Rabbî!Ama, ellerimizi sana açtık yâ Rabbî! Sen bizi mağfûrîn zümresine ilhak eyle yâ Rabbî!Sen bizi mağfûrîn zümresine ilhak eyle yâ Rabbî! Sevdiğin ve razı olduğun kulların arasına da kabul eyle yâ Rabbî!Sevdiğin ve razı olduğun kulların arasına da kabul eyle yâ Rabbî! El-fâtiha!El-fâtiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2