Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Münebbihat, 2. Ders

Mehmed Zahid KOTKU

6 Ramazan 1399 / 30.07.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Alimlerin Meclisine Devam Edin!, Akıllı Kimse Ahireti Tercih Eder, Şehvet ve Kibirden Olan Günahlar, Gülerek Günah İşleyen Kimse | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Münebbihat, 2. Ders

Mehmed Zahid KOTKU

6 Ramazan 1399 / 30.07.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Alimlerin Meclisine Devam Edin!, Akıllı Kimse Ahireti Tercih Eder, Şehvet ve Kibirden Olan Günahlar, Gülerek Günah İşleyen Kimse | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm. Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l-àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihi ecmaîn...Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihi ecmaîn... Cenâb-ı Feyyâz-ı mutlak ve Rabbü’l-felak Hazretleri,

Cenâb-ı Feyyâz-ı mutlak ve Rabbü’l-felak Hazretleri,
cümlemizi mağfurîn zümresine ilhak eylesin...cümlemizi mağfurîn zümresine ilhak eylesin... Bu mübarek Ramazan-ı Şerif’te onun hürmetine, sevgililerinin hürmetine,Bu mübarek Ramazan-ı Şerif’te onun hürmetine, sevgililerinin hürmetine, Rasûl-i Ekrem’in hürmetine, hepimizi sevdiği, razı olduğu kullarının arasına kabul etsin...Rasûl-i Ekrem’in hürmetine, hepimizi sevdiği, razı olduğu kullarının arasına kabul etsin... İnsan olmak çok zor şey... Çok zor ama...

İnsan olmak çok zor şey... Çok zor ama...
Tayyare yapmaktan zor... Füzeler yapmaktan zor... Hepsinden zor...Tayyare yapmaktan zor... Füzeler yapmaktan zor... Hepsinden zor... Allah muînimiz olursa, olur.Allah muînimiz olursa, olur. Muînimiz olmazsa, kendi halimize öyleMuînimiz olmazsa, kendi halimize öyle olgun, kâmil bir müslüman olmamız çok zor...olgun, kâmil bir müslüman olmamız çok zor... Bu kitabı okuyor insan... Okudukça bakıyor kendine... Biz nerede, onlar nerede?Bu kitabı okuyor insan... Okudukça bakıyor kendine... Biz nerede, onlar nerede? Efendimiz SAS’in şu sözü, çok şayân-ı dikkat:

Efendimiz SAS’in şu sözü, çok şayân-ı dikkat:
İki huy vardır ki, ondan daha efdal bir şey yoktur:İki huy vardır ki, ondan daha efdal bir şey yoktur: Birisi, (El-îmânü bi’llâh) “Allah-u Teàlâ’ya iman.”
Birisi, (El-îmânü bi’llâh) “Allah-u Teàlâ’ya iman.”
İkincisi, (Ve’n-nef’ü li’l-müslimîn) “Müslümanlara faydalı olmak.”
İkincisi, (Ve’n-nef’ü li’l-müslimîn) “Müslümanlara faydalı olmak.”
Müslümanlara faydalı olmak... Çeşitli faydalar var...

Müslümanlara faydalı olmak... Çeşitli faydalar var...
Meselâ, bir fakire ev alıverirsin...Meselâ, bir fakire ev alıverirsin... Yemeğini verirsin, karnını doyurursun...Yemeğini verirsin, karnını doyurursun... Üstüne başına bakarsın, para yardımı yaparsın...Üstüne başına bakarsın, para yardımı yaparsın... Çok iyi şeyler; fakat bu bir fayda temin etmez.Çok iyi şeyler; fakat bu bir fayda temin etmez. E, adam yaşar, ölür gider.E, adam yaşar, ölür gider. Asıl müslümanlara fayda, onun imanını kuvvetlendirecek,Asıl müslümanlara fayda, onun imanını kuvvetlendirecek, imanını sağlamlaştıracak bilgi lazım!imanını sağlamlaştıracak bilgi lazım! Onun için, alt tarafta da diyor ki:

Onun için, alt tarafta da diyor ki:
... Aleyke bi-mücâleseti’l-ulemâ’ ...

... Aleyke bi-mücâleseti’l-ulemâ’ ...
Ulemâ meclislerine devam et! (Çünkü) senin imanının kuvvetlenmesi ancak bununla kàimdir.Ulemâ meclislerine devam et! (Çünkü) senin imanının kuvvetlenmesi ancak bununla kàimdir. ... Ed-dînü en-nasîhah ...

... Ed-dînü en-nasîhah ...
Din nasihatla kàimdir.Din nasihatla kàimdir. Nasihat dinlemeyen kulaklar anarşist olur.

Nasihat dinlemeyen kulaklar anarşist olur.
İnsanları yola getirecek şeyler nasihatle olmuş...İnsanları yola getirecek şeyler nasihatle olmuş... SAS (Efendimiz) insanlara ne kılıç kullandı, ne top tüfek kullandı.SAS (Efendimiz) insanlara ne kılıç kullandı, ne top tüfek kullandı. Onlara yaptığı nasihatlerle, Kur’an nasihatleriyle hepsi —Allah’a şükür—Onlara yaptığı nasihatlerle, Kur’an nasihatleriyle hepsi —Allah’a şükür— kâmil, olgun kimseler oldular.kâmil, olgun kimseler oldular. Onların seviyelerine erişmeye imkân olmayan, yüksek rütbelere nâil oldular.Onların seviyelerine erişmeye imkân olmayan, yüksek rütbelere nâil oldular. Sırf Kur’an’ı dinlemeleri dolayısıyla...Sırf Kur’an’ı dinlemeleri dolayısıyla... Onun için onun da bugün varisleri ulemalar...

Onun için onun da bugün varisleri ulemalar...
Bize dini öğretecekler, telkin edecekler.Bize dini öğretecekler, telkin edecekler. Allah da bizim kalblerimize hidayet ihsan buyurursa, biz de onlardan istifade ederekten,Allah da bizim kalblerimize hidayet ihsan buyurursa, biz de onlardan istifade ederekten, Allah’ın sevgili kulu olmaya çalışacağız.Allah’ın sevgili kulu olmaya çalışacağız. Onun için, buna çok dikkat etmeli!Onun için, buna çok dikkat etmeli! İnsanlara asıl fayda verecek, insanların imanlarının kemâline sebep olacak;İnsanlara asıl fayda verecek, insanların imanlarının kemâline sebep olacak; Kur’an kursu müesseselerine son derece dikkat etmeli!Kur’an kursu müesseselerine son derece dikkat etmeli! Bugün (İstanbul’da) aşağı yukarı üç yüz bin çocuk okuyor.

Bugün (İstanbul’da) aşağı yukarı üç yüz bin çocuk okuyor.
Üç yüz bin çocuk Anadolu’dan geliyor, burada mekteplere gidiyor.Üç yüz bin çocuk Anadolu’dan geliyor, burada mekteplere gidiyor. Kimisi mühendis oluyor, kimisi mimar oluyor, kimisi doktor oluyor amaKimisi mühendis oluyor, kimisi mimar oluyor, kimisi doktor oluyor ama dinini bilmedikten sonra bu bilgilerin faydası olmuyor.dinini bilmedikten sonra bu bilgilerin faydası olmuyor. Ne yapar? Dünyada istifade eder tabii...
Ne yapar? Dünyada istifade eder tabii...
Dünyada istifade eder amma, öldükten sonrası için birşey değil...

Dünyada istifade eder amma, öldükten sonrası için birşey değil...
Onun için dinini öğrendikten sonraOnun için dinini öğrendikten sonra ne olursan ol; atomcu ol, tayyareci ol, uçucu ol,ne olursan ol; atomcu ol, tayyareci ol, uçucu ol, doktor ol, mühendis ol... Ne olursan ol ama dinini bil! İyi bil ama...doktor ol, mühendis ol... Ne olursan ol ama dinini bil! İyi bil ama... Onun için dini bize bildirecek müesseselerin başında Kur’an kursları geliyor.Onun için dini bize bildirecek müesseselerin başında Kur’an kursları geliyor. Evvelâ Kur’an okumasını öğreneceğiz...Evvelâ Kur’an okumasını öğreneceğiz... Sonra da Kur’an bize ne diyor, onu öğreneceğiz...Sonra da Kur’an bize ne diyor, onu öğreneceğiz... Sonra da, Peygamber SAS’in buyruklarını öğreneceğiz.Sonra da, Peygamber SAS’in buyruklarını öğreneceğiz. Eh kendimizi onlara uydurabilirsek, ne mutlu bize...Eh kendimizi onlara uydurabilirsek, ne mutlu bize... Uyduramazsak, o zaman da ne yazık bize!Uyduramazsak, o zaman da ne yazık bize! Yahyâ ibn-i Muaz RA’ın sözü kalmıştı, dün (okurken):

Yahyâ ibn-i Muaz RA’ın sözü kalmıştı, dün (okurken):
Mâ asa’llàhu kerîmün ...

Mâ asa’llàhu kerîmün ...
Hiç bir kerim insan Allah’a isyan etmez!Hiç bir kerim insan Allah’a isyan etmez! Allah’a isyan etmesine imkân yok!Allah’a isyan etmesine imkân yok! ... Ve mâ âsere’d-dünyâ ale’l-âhireti (hakîmün).

... Ve mâ âsere’d-dünyâ ale’l-âhireti (hakîmün).
Hiçbir zaman da ahiret üzerine dünyasını tercih etmez!Hiçbir zaman da ahiret üzerine dünyasını tercih etmez! Dünyam dünya olsun da ahiretim ne olursa olsun demez!Dünyam dünya olsun da ahiretim ne olursa olsun demez! Kerim'in sıfatı daima Allah'a itaat ve ahireti tercihtir.Kerim'in sıfatı daima Allah'a itaat ve ahireti tercihtir. A'meş denilen bir muhaddis var. Radıya’llàhu anh, o diyor ki:

A'meş denilen bir muhaddis var. Radıya’llàhu anh, o diyor ki:
Men kâne re'sü mâlihi takvâ.

Men kâne re'sü mâlihi takvâ.
Re'sü mâlih: Sermaye yani.Re'sü mâlih: Sermaye yani. Bir insanın sermayesi Allah korkusu ise,Bir insanın sermayesi Allah korkusu ise, takvâ dediği, Allah korkusu ise,takvâ dediği, Allah korkusu ise, hepimiz için en son derecede mutlak lazım olan,hepimiz için en son derecede mutlak lazım olan, bir nimettir takvâ; Allah'tan korkmak...bir nimettir takvâ; Allah'tan korkmak... Allah'tan korkan bir insandan korkma.Allah'tan korkan bir insandan korkma. Estaizü bi’llâh:

Estaizü bi’llâh:
Ve men yettekıllahe yec'al lehu mahreca. (Talak, 65/2)

Ve men yettekıllahe yec'al lehu mahreca. (Talak, 65/2)
Ve yerzukhu min haysu la yahtesib, ... (Talak, 65/3)Ve yerzukhu min haysu la yahtesib, ... (Talak, 65/3) Hiç ummadığı yerden Allah ona bol rızıklar verir.Hiç ummadığı yerden Allah ona bol rızıklar verir. Neden? Allah'tan korktuğunun mükâfatı.Neden? Allah'tan korktuğunun mükâfatı. Allah'tan korktun mu!Allah'tan korktun mu! Nasıl Allah'tan korkacaksın?Nasıl Allah'tan korkacaksın? Bizzat günahlara sokulmayacaksın.Bizzat günahlara sokulmayacaksın. Bir işte günah var mı, şüphe var mı oradan uzak kaçacağız.Bir işte günah var mı, şüphe var mı oradan uzak kaçacağız. Ve uzak kaçmak takvânın iktizasıdır(gerekliliğidir); Allah korkusu...Ve uzak kaçmak takvânın iktizasıdır(gerekliliğidir); Allah korkusu... Allah korkusu olarak da günah olan yere sokulmaz.Allah korkusu olarak da günah olan yere sokulmaz. Günahtan son dereceye kadar kaçtığı için deGünahtan son dereceye kadar kaçtığı için de Allah-u Teala ona mükâfat olarak hiç ummadığı yerdenAllah-u Teala ona mükâfat olarak hiç ummadığı yerden gayet mükemmel rızıklarla onu mevdud eder (donatır).gayet mükemmel rızıklarla onu mevdud eder (donatır). Süfyân-ı Sevrî denilen, İmâm-ı Azam’ın ayarında bir müctehid daha var.

Süfyân-ı Sevrî denilen, İmâm-ı Azam’ın ayarında bir müctehid daha var.
Bunun mezhebi yaşamadı. Zamanında yaşadı, sonra kayboldu. Büyük bir zattır... (O da diyor ki):Bunun mezhebi yaşamadı. Zamanında yaşadı, sonra kayboldu. Büyük bir zattır... (O da diyor ki): Küllü ma’sıyetin an şehvetin ...

Küllü ma’sıyetin an şehvetin ...
Ma’siyetler iki kısımdır.

Ma’siyetler iki kısımdır.
Birisi aşikâr, birisi gizli.Birisi aşikâr, birisi gizli. Gizli olan ma’siyetlere necâset-i mâneviyye diyorlar.Gizli olan ma’siyetlere necâset-i mâneviyye diyorlar. Necâset-i mâneviyye. Kibir, gözükmez ortada bir şey...Necâset-i mâneviyye. Kibir, gözükmez ortada bir şey... Gurur, hased, kin, şehvet... Bunlar saklı içerde.Gurur, hased, kin, şehvet... Bunlar saklı içerde. Bunların dışarıda bir alâmeti yok, görülmez.Bunların dışarıda bir alâmeti yok, görülmez. Bunlara mânevî günahlar diyorlar ki...Bunlara mânevî günahlar diyorlar ki... Öteki günahlar; (pislik), hamama gidersin, yıkanırsın, temiz olur.Öteki günahlar; (pislik), hamama gidersin, yıkanırsın, temiz olur. Ama bunlardan yıkanmakla temiz olmak mümkün değil.Ama bunlardan yıkanmakla temiz olmak mümkün değil. Bunların çaresi tevbe. O tevbeyi de yapmak kolay bir şey değil...Bunların çaresi tevbe. O tevbeyi de yapmak kolay bir şey değil... Tevbeyi yapmak kolay da, tövbede durabilmek hüner... Onun için de:Tevbeyi yapmak kolay da, tövbede durabilmek hüner... Onun için de: Küllü ma’sıyetin an şehvetin ...

Küllü ma’sıyetin an şehvetin ...
Şehvetten dolayı... Adem aleyhisselamın masiyeti gibi bir masiyet işlediyse,Şehvetten dolayı... Adem aleyhisselamın masiyeti gibi bir masiyet işlediyse, ... (Feinnehû) yürcâ gufrânühâ

... (Feinnehû) yürcâ gufrânühâ
o günahın affı, mağfireti umulur.o günahın affı, mağfireti umulur. Onu Allah affetsin.Onu Allah affetsin. Ve küllü ma’siyetin ani’l-kibri

Ve küllü ma’siyetin ani’l-kibri
Gururdan, kibirden, hasedden, gadabdanGururdan, kibirden, hasedden, gadabdan ve buna benzer sâir şeylerden olan ma’siyetler ise;ve buna benzer sâir şeylerden olan ma’siyetler ise; ... feinnehû lâ yürcâ gufrânühâ

... feinnehû lâ yürcâ gufrânühâ
Onun mağfireti umulmaz.Onun mağfireti umulmaz. “—Neden?”
“—Neden?”
İşte Firavun var ya, o Firavun’un,

İşte Firavun var ya, o Firavun’un,
... Ene rabbükümü’l-a’lâ ... (Nâziàt, 79/24) deyişi;... Ene rabbükümü’l-a’lâ ... (Nâziàt, 79/24) deyişi; o kibrinden dolayı, büyüklendiğinden dolayı...o kibrinden dolayı, büyüklendiğinden dolayı... Büyüklenme iyi değil...Büyüklenme iyi değil... Büyüklendi miydi, onun cezası çabuk geliyor.Büyüklendi miydi, onun cezası çabuk geliyor. İnsan ondan da kolaycacık tevbe edemiyor. Tevbe etmek de kolay değil yâni... Edemiyor.İnsan ondan da kolaycacık tevbe edemiyor. Tevbe etmek de kolay değil yâni... Edemiyor. Li-enne ma’sıyete iblîs,

Li-enne ma’sıyete iblîs,
İblis’in ma’siyeti...İblis’in ma’siyeti... kâne asluhâ mine’l-kibrikâne asluhâ mine’l-kibri Aslı kibirdir onun. Gurur bırakmıyor onu...Aslı kibirdir onun. Gurur bırakmıyor onu... Yaptığı günahlardan dolayı bir daha af da dileyemiyor; af olunamıyor.Yaptığı günahlardan dolayı bir daha af da dileyemiyor; af olunamıyor. Ve zelletü âdeme

Ve zelletü âdeme
Adem AS’ın zellesi, hatası yani,Adem AS’ın zellesi, hatası yani, kâne asluhâ mine’ş-şehvehkâne asluhâ mine’ş-şehveh şehvetten neş’et etti.şehvetten neş’et etti. (Allah) “Yeme!” dedi. Yemeyin denilen meyvadan yedi, aldandı.(Allah) “Yeme!” dedi. Yemeyin denilen meyvadan yedi, aldandı. O yediğinden dolayıdır ki, onun affı umulur.O yediğinden dolayıdır ki, onun affı umulur. Ve men etaa ...

Ve men etaa ...
Her kim Allah'a itaat eder,Her kim Allah'a itaat eder, ... Ve hüve yebkî ...

... Ve hüve yebkî ...
Aynı zamanda da ağlıyor.Aynı zamanda da ağlıyor. Hem itaat ediyor, hem de ağlıyor. İmam-ı Azam gibi...Hem itaat ediyor, hem de ağlıyor. İmam-ı Azam gibi... ... Feinna’llahe yüdhilühü’l-cennete ve hüve yadhakü.

... Feinna’llahe yüdhilühü’l-cennete ve hüve yadhakü.
Onu da cennete gülerek korlar.Onu da cennete gülerek korlar. Ne iş yani... İmam-ı Azam Hazretleri’ni tarif ederlerken:Ne iş yani... İmam-ı Azam Hazretleri’ni tarif ederlerken: “—Gece namaz kılıyor. Camiden çıkmıyor, yatsıdan sonra; namaz kılıyor.”
“—Gece namaz kılıyor. Camiden çıkmıyor, yatsıdan sonra; namaz kılıyor.”
Bazı gözleyiciler, “Bakalım, ne yapıyor?” diye, girerler içeri saklanırlarmış.Bazı gözleyiciler, “Bakalım, ne yapıyor?” diye, girerler içeri saklanırlarmış. Gözlerinden yaşlar şıp, şıp diye hasıra damlıyor. Ne iş ya Rabbi! Ne hikmet…Gözlerinden yaşlar şıp, şıp diye hasıra damlıyor. Ne iş ya Rabbi! Ne hikmet… Sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki yine:

Sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki yine:
Lâ sagîrete mea’l-ısrâr ve lâ kebîrete mea’l-istiğfâr.

Lâ sagîrete mea’l-ısrâr ve lâ kebîrete mea’l-istiğfâr.
Bazı insanlar ehemmiyetsiz derler, ufak günahlara kıymet vermezler. “Ufak günah canım!” derler.

Bazı insanlar ehemmiyetsiz derler, ufak günahlara kıymet vermezler. “Ufak günah canım!” derler.
Efendimiz diyor ki: “Hayır, günahın ufağı olmaz. Daima yapıyorsun onu, o büyüyor.”Efendimiz diyor ki: “Hayır, günahın ufağı olmaz. Daima yapıyorsun onu, o büyüyor.” Bir mısır tanesi, bir daha ko, bir daha ko... Ohooo, bir yığın oldu o…Bir mısır tanesi, bir daha ko, bir daha ko... Ohooo, bir yığın oldu o… Ufak ama birikiyor, yığın oluyor.Ufak ama birikiyor, yığın oluyor. Onun için büyük günahlar da istiğfar ile (yok oluyor).Onun için büyük günahlar da istiğfar ile (yok oluyor). Hatâ ediyor insan; arkasından tövbe ediyor, nedamet diliyor.Hatâ ediyor insan; arkasından tövbe ediyor, nedamet diliyor. O da dayanamıyor, yok oluyor inşallah...O da dayanamıyor, yok oluyor inşallah... Ve bazıl hükemâ ...

Ve bazıl hükemâ ...
Hakîm olan kimseler demişler ki:Hakîm olan kimseler demişler ki: Men tevehheme enne lehû veliyyen evlâ mina’llàh ...

Men tevehheme enne lehû veliyyen evlâ mina’llàh ...
Kendisini gözeten bir koruyucu var.Kendisini gözeten bir koruyucu var. Kendisini gözeten bir velisi var.Kendisini gözeten bir velisi var. “Filân adam benim velîmdir!” diyor. Büyük adam...“Filân adam benim velîmdir!” diyor. Büyük adam... Ona arkasını dayıyor. Diyor ki o zaman,Ona arkasını dayıyor. Diyor ki o zaman, ... Kallet ma’rifetühû bi’llâh ...

... Kallet ma’rifetühû bi’llâh ...
Bu adamın Allah’a ma’rifeti yok demektir.Bu adamın Allah’a ma’rifeti yok demektir. Çok az... Allah’ı bırakmış, başkasına dayamış arkasını...Çok az... Allah’ı bırakmış, başkasına dayamış arkasını... Ondan dolayı gururlanıyor. Bunun ma’rifeti azdır diyor.Ondan dolayı gururlanıyor. Bunun ma’rifeti azdır diyor. Ve men tevehheme enne lehü adüvven a’da min nefsihî,

Ve men tevehheme enne lehü adüvven a’da min nefsihî,
kallet ma’rifetühû bi-nefsihî.kallet ma’rifetühû bi-nefsihî. Birisi de düşman olaraktan başkalarını,Birisi de düşman olaraktan başkalarını, “Ah filan düşman yok mu? İngiliz, Fransız, Alman...” filân (diyor),“Ah filan düşman yok mu? İngiliz, Fransız, Alman...” filân (diyor), düşman olarak onları tanıyor.düşman olarak onları tanıyor. “Asıl senin düşmanın nefsindir.“Asıl senin düşmanın nefsindir. Sen nefsinden daha başka düşman arıyorsun; senin de Allah'a bilgin az...” (diyor).Sen nefsinden daha başka düşman arıyorsun; senin de Allah'a bilgin az...” (diyor). Nefsine (bilgin) sağlam olsa, asıl düşman senin nefsin...

Nefsine (bilgin) sağlam olsa, asıl düşman senin nefsin...
Seni kemâle ulaştırmaya mani oluyor.Seni kemâle ulaştırmaya mani oluyor. Hayırlarına mâni oluyor, birçok iyiliklere mâni oluyor.Hayırlarına mâni oluyor, birçok iyiliklere mâni oluyor. Binâen aleyh, asıl düşman senin kendi nefsin...” (diyor).Binâen aleyh, asıl düşman senin kendi nefsin...” (diyor). Bir de Ebû Bekr-i Sıddîk RA diyor ki, bir ayet-i kerimesi için:Bir de Ebû Bekr-i Sıddîk RA diyor ki, bir ayet-i kerimesi için: ... Zahere’l-fesâdü fi’l-berri ve’lbahri ...

... Zahere’l-fesâdü fi’l-berri ve’lbahri ...
Karada ve denizde fesad hasıl oldu manasında...Karada ve denizde fesad hasıl oldu manasında... Diyor ki: HayırDiyor ki: Hayır Elberru, ... Kara,

Elberru, ... Kara,
... hüve’l-lisân. dildir.... hüve’l-lisân. dildir. Ve’l-bahru, hüve’l-kalb

Ve’l-bahru, hüve’l-kalb
Deniz de kalptir.Deniz de kalptir. Kur’an’daki mânâya bak! Orada karadan, denizden bahsederken;Kur’an’daki mânâya bak! Orada karadan, denizden bahsederken; “Karadan murad dildir, denizden murad kalptir.” (diyor). Fesad bu ikisinde de var...“Karadan murad dildir, denizden murad kalptir.” (diyor). Fesad bu ikisinde de var... Denizde ne fesad olacak, deniz Allah’ın suyu... Kara da Allah’ın toprağı...

Denizde ne fesad olacak, deniz Allah’ın suyu... Kara da Allah’ın toprağı...
Toprağın ne kabahati var? Denizin ne kabahati var?Toprağın ne kabahati var? Denizin ne kabahati var? Fesad asıl dil ile gönülde... Bu ikisini kaybettin mi elden, felâket...Fesad asıl dil ile gönülde... Bu ikisini kaybettin mi elden, felâket... Feizâ fesede’l-lisân ...

Feizâ fesede’l-lisân ...
Dil yalan söylüyor, fenâ söz söylüyor...Dil yalan söylüyor, fenâ söz söylüyor... Hatır kırıyor, gönül yıkıyor...Hatır kırıyor, gönül yıkıyor... ... Beket aleyhi’n-nüfûs.... Beket aleyhi’n-nüfûs. Buna, insanlar ağlar. Bu, hatır kırıcı, gönül kırıcı adama ağlar insanlar...Buna, insanlar ağlar. Bu, hatır kırıcı, gönül kırıcı adama ağlar insanlar... Ve izâ fesede’l-kalb ...

Ve izâ fesede’l-kalb ...
Bu sefer gönül fesad... Kendi kendine, kötü kötü şeyler besliyor gönlünde... (Beket aleyhi’l-melâikeh, Ona da melekler ağlar.)Bu sefer gönül fesad... Kendi kendine, kötü kötü şeyler besliyor gönlünde... (Beket aleyhi’l-melâikeh, Ona da melekler ağlar.) Bunu bir yerde okudum bugün de, diyor ki:

Bunu bir yerde okudum bugün de, diyor ki:
“—Kâbe-i Muazzama’da oturma! Çünkü burada, günahı işlemedikçe,
“—Kâbe-i Muazzama’da oturma! Çünkü burada, günahı işlemedikçe,
içinden gelir bir şeyler ya; ‘Şu fenalığı yapayım, bu fenalığı yapayım!’ diye.içinden gelir bir şeyler ya; ‘Şu fenalığı yapayım, bu fenalığı yapayım!’ diye. Fakat aklın başına gelir, tevbe edersin, yapmazsın; günah yazılmaz.Fakat aklın başına gelir, tevbe edersin, yapmazsın; günah yazılmaz. Fakat Kâbe’de içinden böyle bir şey geçirdin miydi,

Fakat Kâbe’de içinden böyle bir şey geçirdin miydi,
derhal o yüz bin günah yazılır.derhal o yüz bin günah yazılır. Onun için Hazreti İbn-i Abbas, Mekke’de oturmadı, Taif’e kaçtı.Onun için Hazreti İbn-i Abbas, Mekke’de oturmadı, Taif’e kaçtı. Bu günahdan dolayı, orda barınmak zor...Bu günahdan dolayı, orda barınmak zor... Gayet kendini uyanık tutacaksın!Gayet kendini uyanık tutacaksın! İnne’ş-şehvete tüsayyiru’l-mülûke abîden ...

İnne’ş-şehvete tüsayyiru’l-mülûke abîden ...
Şehvet çok fena şey; Allah muhafaza etsin... İşte hayvanlarda görüyoruz ya...Şehvet çok fena şey; Allah muhafaza etsin... İşte hayvanlarda görüyoruz ya... Şehvetleri geldiği vakitte nasıl birbirlerine hücum ediyorlar, vurup kırıyorlar, koparıyorlar.Şehvetleri geldiği vakitte nasıl birbirlerine hücum ediyorlar, vurup kırıyorlar, koparıyorlar. Bu insanda da aynı şey mevcut...Bu insanda da aynı şey mevcut... Bunu yenmek, pehlivanları yenmekten daha zor!Bunu yenmek, pehlivanları yenmekten daha zor! Pehlivanları yenmek mümkün de, bu insanın şehvetini yenmesi çok zor...Pehlivanları yenmek mümkün de, bu insanın şehvetini yenmesi çok zor... Onun için şehvet,Onun için şehvet, ... tüsayyiru’l-mülûke abîden .... tüsayyiru’l-mülûke abîden . melikleri köle eder. Şah’ı köle ettiği gibi...melikleri köle eder. Şah’ı köle ettiği gibi... Ve’s-sabru yüsayyiru’l-abîde mülûkenVe’s-sabru yüsayyiru’l-abîde mülûken Sabır da, köleleri melik yapar. Görmüyor musun?Sabır da, köleleri melik yapar. Görmüyor musun? ... Elâ terâ ilâ kıssati yusuf, ve züleyhâ ...

... Elâ terâ ilâ kıssati yusuf, ve züleyhâ ...
Yusuf köle oldu, fakat sonra Mısır’a melik oldu.Yusuf köle oldu, fakat sonra Mısır’a melik oldu. Ne sebebiyle? Sabrı sebebiyle...Ne sebebiyle? Sabrı sebebiyle... Öteki Şah idi; şahlık gitti elden, oldu şimdi bir köle...Öteki Şah idi; şahlık gitti elden, oldu şimdi bir köle... Tùbâ li-men kâne aklühû emîren ...

Tùbâ li-men kâne aklühû emîren ...
Emir. İnsanın aklı emiri olursa, o insana müjdeler olsun!Emir. İnsanın aklı emiri olursa, o insana müjdeler olsun! Çok iyi, aklını kullanabiliyor.Çok iyi, aklını kullanabiliyor. ... Ve hevâhü esîrâ.... Ve hevâhü esîrâ. Hevâsına da uymuyor.Hevâsına da uymuyor. Hevâsına uymayan adam, aklı kendisine emir... Ooo, ne mutlu oadama!Hevâsına uymayan adam, aklı kendisine emir... Ooo, ne mutlu oadama! Ve veylün li-men kâne hevâhü emîren ...

Ve veylün li-men kâne hevâhü emîren ...
Eğer arzusu emirse... Hevası, arzusu, isteğionun emiri...Eğer arzusu emirse... Hevası, arzusu, isteğionun emiri... “—Şunu yapalım bu akşam!” “—Yapalım...”
“—Şunu yapalım bu akşam!”
“—Yapalım...”
“—Bunu yapalım!” “—Yapalım...”
“—Bunu yapalım!”
“—Yapalım...”
Bugün akşam dinledim de:

Bugün akşam dinledim de:
Yedi-sekiz tane eşkiya delikanlı bir evi basmışlar.Yedi-sekiz tane eşkiya delikanlı bir evi basmışlar. Yedi tane delikanlıyı kesmişler.Yedi tane delikanlıyı kesmişler. O delikanlılarla da hiçbir ilgileri yokmuş.O delikanlılarla da hiçbir ilgileri yokmuş. Yalnız onların örgütüne girmediklerinden dolayı, onlara kin beslemişler.Yalnız onların örgütüne girmediklerinden dolayı, onlara kin beslemişler. Basmışlar yakalamışlar; yedisini de kesmişler adamların...Basmışlar yakalamışlar; yedisini de kesmişler adamların... Bir kısmını Eskişehir yoluna götürüp kesmişler.Bir kısmını Eskişehir yoluna götürüp kesmişler. Bir kısmını evlerinde kesmişler. Hàkim, idamlarını istiyordu onların...Bir kısmını evlerinde kesmişler. Hàkim, idamlarını istiyordu onların... Yâni, bunların şimdi hiçbir kabahatleri yok!Yâni, bunların şimdi hiçbir kabahatleri yok! Kabahatleri olmadığı halde, insan bu kadar canavar oluyor yani. Emeline nail olmak için...Kabahatleri olmadığı halde, insan bu kadar canavar oluyor yani. Emeline nail olmak için... E, aptal insan! Sen elde bir maşasın, seni arkadan oynatan var!E, aptal insan! Sen elde bir maşasın, seni arkadan oynatan var! Hacivat’la Karagöz vardı, vaktiyle bizim çocukluğumuzda... Perdenin arkasında oynar, biz de onları seyrederdik.Hacivat’la Karagöz vardı, vaktiyle bizim çocukluğumuzda... Perdenin arkasında oynar, biz de onları seyrederdik. O, oyunda değil ki, onu oynatan var...O, oyunda değil ki, onu oynatan var... Şimdi, bu oynatanlara aklı ermiyor çocukların, canlarını da feda ediyorlar. Allah esirgeye...Şimdi, bu oynatanlara aklı ermiyor çocukların, canlarını da feda ediyorlar. Allah esirgeye... Men tereke’z-zünûb, rakka kalbühû ...

Men tereke’z-zünûb, rakka kalbühû ...
Günahları terkeden insanların kalpleri yumuşak olur.Günahları terkeden insanların kalpleri yumuşak olur. Mahzun olur. Ağlar, sızlar,yalvarır Allah’a...Mahzun olur. Ağlar, sızlar,yalvarır Allah’a... ... Ve men tereke’l-haram ...... Ve men tereke’l-haram ... Haram da günahya, onu da ayrıca yazmış. Kim haramı terkederse,Haram da günahya, onu da ayrıca yazmış. Kim haramı terkederse, ... ve ekele’l-halâl ...... ve ekele’l-halâl ... helâlı da yerse;helâlı da yerse; ... saffet fikretehû.... saffet fikretehû. kafası çok güzel, temiz olur.İyi düşünür, iyi düşünceli insan olur.kafası çok güzel, temiz olur.İyi düşünür, iyi düşünceli insan olur. İkmâlü’l-akl ...

İkmâlü’l-akl ...
Aklın kemâli... Herkeste bir akıl var ya şimdi.Aklın kemâli... Herkeste bir akıl var ya şimdi. Bunun hangisi olgun akıl, kâmil akıl?Bunun hangisi olgun akıl, kâmil akıl? ... İttibâu rıdvâni’llâhi teàlâ ...... İttibâu rıdvâni’llâhi teàlâ ... Allah-u Teàlâ’nın rızâsına ittiba etmek...Allah-u Teàlâ’nın rızâsına ittiba etmek... Allah-u Teàlâ kimlerden memnun, nelerden memnun; bunları yapıyor.Allah-u Teàlâ kimlerden memnun, nelerden memnun; bunları yapıyor. Allah-u Teàlâ’nın râzı olmadığı şeyleri de terk ediyor.Allah-u Teàlâ’nın râzı olmadığı şeyleri de terk ediyor. ... Ve’ctinâbü sehatıhî.... Ve’ctinâbü sehatıhî. Emrine itâat ve gazabından ictinâb…Emrine itâat ve gazabından ictinâb… Onun için demişler ki:Onun için demişler ki: Lâ gurbete li’l-fâdıl Ve lâ vatane li’l-câhil.

Lâ gurbete li’l-fâdıl Ve lâ vatane li’l-câhil.
Fâzıl adama gurbet yoktur. Dünyayı dolaşsa, hiç gariplik çekmez. Her yerde dost bulur.Fâzıl adama gurbet yoktur. Dünyayı dolaşsa, hiç gariplik çekmez. Her yerde dost bulur. Cahil, vatanında da gariptir. Kimseyle geçinemez çünkü...Cahil, vatanında da gariptir. Kimseyle geçinemez çünkü... Önüne gelenle kavga eder. Vatanında da rahatı olmaz.Önüne gelenle kavga eder. Vatanında da rahatı olmaz. Hareketü’t-tâati delîlü’’l-ma’rifeh

Hareketü’t-tâati delîlü’’l-ma’rifeh
Şimdi namaz kılıyoruz ya, yatıyoruz kalkıyoruz. Bu bir hareket...Şimdi namaz kılıyoruz ya, yatıyoruz kalkıyoruz. Bu bir hareket... Bu hareket, o kimsenin Allah’ı bilgisinin alâmetidir.Bu hareket, o kimsenin Allah’ı bilgisinin alâmetidir. Allah vardır, birdir, görüyor.Allah vardır, birdir, görüyor. Bana da emretti, ben de işte bu emirle namazımı kılıyorum, yatıp kalkıyorum...Bana da emretti, ben de işte bu emirle namazımı kılıyorum, yatıp kalkıyorum... Bu onun Allah bilgisinin alâmetidir demiş. Nitekim,Bu onun Allah bilgisinin alâmetidir demiş. Nitekim, ... hareketü’l-cismi delîlü’lhayâh ...... hareketü’l-cismi delîlü’lhayâh ... Çünkü vücudun hareketi, ölmediğine alâmettir. Ölü olsa, kımıldayamayacak.Çünkü vücudun hareketi, ölmediğine alâmettir. Ölü olsa, kımıldayamayacak. Ölmediğine alâmet olduğu gibi; gönüllerin de hareketi, taatlerin yapılışıdır.Ölmediğine alâmet olduğu gibi; gönüllerin de hareketi, taatlerin yapılışıdır. O da ma’rifet-i ilâhiyyenin kendisinde mevcud olduğuna alâmettir.O da ma’rifet-i ilâhiyyenin kendisinde mevcud olduğuna alâmettir. Şimdi burada bir hadis var, bunu herkes de bilir:

Şimdi burada bir hadis var, bunu herkes de bilir:
Aslü cemii’l-hatàyâ hubbü’d-dünyâ ...

Aslü cemii’l-hatàyâ hubbü’d-dünyâ ...
Bu büyük günahlar çok ya; yüzlerce... İşte 550 tane günah yazmışlar, mâlûm... Fakat bunların bir başı var...Bu büyük günahlar çok ya; yüzlerce... İşte 550 tane günah yazmışlar, mâlûm... Fakat bunların bir başı var... Başı hubbüd dünya, dünya sevgisi...Başı hubbüd dünya, dünya sevgisi... E, bu dünyada oturduğumuz için, sevmemek de mümkün değil... Sevecen dünyayı da ne yapacan?

E, bu dünyada oturduğumuz için, sevmemek de mümkün değil... Sevecen dünyayı da ne yapacan?
Ev yapacaksın, çoluk çocuk evlendireceksin...Ev yapacaksın, çoluk çocuk evlendireceksin... Kendin de harcayacaksın, yaşayacaksın bu dünyada... Bir iş lâzım!..Kendin de harcayacaksın, yaşayacaksın bu dünyada... Bir iş lâzım!.. Biz öyle eski zamanın kâmilleri gibi, bir lokmayla, bir hırkayla geçinemeyiz ki...Biz öyle eski zamanın kâmilleri gibi, bir lokmayla, bir hırkayla geçinemeyiz ki... Aslü cemii’l-fiten

Aslü cemii’l-fiten
Şimdi, hataların başı dünya sevgisi olduğu gibi,Şimdi, hataların başı dünya sevgisi olduğu gibi, bütün fitnelerin başı da;bütün fitnelerin başı da; ... Aslü cemii’l-fiten ...... Aslü cemii’l-fiten ... Bütün fitnelerin başıda, O anarşiler manarşiler... Bunların hepsinin başı da…Bütün fitnelerin başıda, O anarşiler manarşiler... Bunların hepsinin başı da… ... men’ul-uşri ve’z-zekât.... men’ul-uşri ve’z-zekât. öşür ve zekâtı vermemek. Öşürle zekât kalktı mı,öşür ve zekâtı vermemek. Öşürle zekât kalktı mı, fitneler de kalkacak ayağa, ayaklanacak.fitneler de kalkacak ayağa, ayaklanacak. Şimdi ilk şeyde, köylüden öşrü kaldırdık.

Şimdi ilk şeyde, köylüden öşrü kaldırdık.
Köylüye dedik ki, öşür kalktı, rahat et... Oh dedi, sevindi.Köylüye dedik ki, öşür kalktı, rahat et... Oh dedi, sevindi. Çünkü öşrü vermek de zor bir işti.Çünkü öşrü vermek de zor bir işti. (Aslü) cemii’l-fiten men’ul-uşri ve’z-zekât.(Aslü) cemii’l-fiten men’ul-uşri ve’z-zekât. Öşür kalkınca, zekât da artık müslümanların keyfine kaldı.Öşür kalkınca, zekât da artık müslümanların keyfine kaldı. İsteyen müslüman verir, isteyen de vermez.İsteyen müslüman verir, isteyen de vermez. Şâir demiş ki:

Şâir demiş ki:
Yâ men bi-dünyâhü iştegal ...
Yâ men bi-dünyâhü iştegal ...
Ey dünyasıyla meşgul olan kimse!
Ey dünyasıyla meşgul olan kimse!
Kad garrahu tùli’l-emel ...
Kad garrahu tùli’l-emel ...
Seni uzun emel aldatıp duruyor.
Seni uzun emel aldatıp duruyor.
Şu kadar sene yaşarım... Şu da lazım, bu da lazım… Birçok emel var insanda...Şu kadar sene yaşarım... Şu da lazım, bu da lazım… Birçok emel var insanda... Bu emeller seni aldattı.Bu emeller seni aldattı. Evelem yezel fî gafletin ...
Evelem yezel fî gafletin ...
Sen bu uykuda ne kadar uyuyacaksın daha?
Sen bu uykuda ne kadar uyuyacaksın daha?
Hattâ denâ minhü’l-ecel ...
Hattâ denâ minhü’l-ecel ...
Bakıyorsun ki bir gün, ecel geliverir.
Bakıyorsun ki bir gün, ecel geliverir.
Ondan sonra senin emellerin filan hepsi suya düşüyor.Ondan sonra senin emellerin filan hepsi suya düşüyor. Bir şeyler yapacaksın ama bir türlü nail olamıyorsun...Bir şeyler yapacaksın ama bir türlü nail olamıyorsun... El-mevtü ye’tî bağteten ...
El-mevtü ye’tî bağteten ...
Ölüm ansızın gelir.
Ölüm ansızın gelir.
Ansızın gelir ama evvela bir elçisi de vardır. Belin ağrır, bacağın ağrır... Karnın ağrır, başın ağrır...Ansızın gelir ama evvela bir elçisi de vardır. Belin ağrır, bacağın ağrır... Karnın ağrır, başın ağrır... O ölümün elçisi onlar... Aklını başına al, diyor. Ben geliyorum yakında, diyor...O ölümün elçisi onlar... Aklını başına al, diyor. Ben geliyorum yakında, diyor... El-mevtü ye’tî bağteten ...
El-mevtü ye’tî bağteten ...
Sonra ansızın gelir vesselâm...
Sonra ansızın gelir vesselâm...
Ve’l-kabrü sandûku’l-amel ...
Ve’l-kabrü sandûku’l-amel ...
Ve’l-kabrü,
Ve’l-kabrü,
“Kabir, amellerin sandığı...”“Kabir, amellerin sandığı...” Kızların çeyiz sandığı olduğu gibi... Oraya doldururlar. Kabir de senin amellerinin sandığı…

Kızların çeyiz sandığı olduğu gibi... Oraya doldururlar. Kabir de senin amellerinin sandığı…
Neleri götürdüysen buradan oraya amel olaraktan, onlar senin karşına çıkacak...Neleri götürdüysen buradan oraya amel olaraktan, onlar senin karşına çıkacak... İyilikler götürdüysen, ne mutlu sana!İyilikler götürdüysen, ne mutlu sana! Onun için;

Onun için;
El-kabru ravdatün min riyâdı’l-cennetiEl-kabru ravdatün min riyâdı’l-cenneti ev hufratün min huferi’nnîrânev hufratün min huferi’nnîrân Ya cennet bahçesi, ya cehennem çukuru...Ya cennet bahçesi, ya cehennem çukuru... “—Nasıl?”
“—Nasıl?”
Canım bugün önümüzde bak, televizyon var! Şöyle karşıdan bakıyoruz: Oooo, her yeri seyrediyoruz...

Canım bugün önümüzde bak, televizyon var! Şöyle karşıdan bakıyoruz: Oooo, her yeri seyrediyoruz...
Ne gördük, ne ettik, ama gözümüzün önünde, birçok yerleri seyrediyoruz işte...Ne gördük, ne ettik, ama gözümüzün önünde, birçok yerleri seyrediyoruz işte... İşte, mezar da böyle... Oraya gireceğiz.

İşte, mezar da böyle... Oraya gireceğiz.
Girdikten sonra eğer cennetliksek,Girdikten sonra eğer cennetliksek, o cennetteki yerimiz böyle, televizyondaki gibi bize gösterilecek. Orada bakacaksın:o cennetteki yerimiz böyle, televizyondaki gibi bize gösterilecek. Orada bakacaksın: “—Ooo, ne mutlu bana...
“—Ooo, ne mutlu bana...
Köşkler benim. Bu saraylar benim. Bu cennetler benim... Oooh!” diyeceksin.Köşkler benim. Bu saraylar benim. Bu cennetler benim... Oooh!” diyeceksin. Unutacaksın ölümü...

Unutacaksın ölümü...
E, maazallah, imandan, amel-i salihten mahrum olaraktan, dinsiz olaraktan gittiyse;E, maazallah, imandan, amel-i salihten mahrum olaraktan, dinsiz olaraktan gittiyse; ona da cehennemdeki yeri gösterilir. Onu görecek.ona da cehennemdeki yeri gösterilir. Onu görecek. Yılanlar, çıyanlar, akrepler; çeşitli azap şeyleri...Yılanlar, çıyanlar, akrepler; çeşitli azap şeyleri... O, orada artık eriyecek mi eriyecek, işte artık... Vayy... Nedâmet...O, orada artık eriyecek mi eriyecek, işte artık... Vayy... Nedâmet... “—Tekrar beni dünyaya çıkar da ya Rabbi, bak yapar mıyım?” diyecek amma, bir daha çıkar mı ya?
“—Tekrar beni dünyaya çıkar da ya Rabbi, bak yapar mıyım?” diyecek amma, bir daha çıkar mı ya?
Onun için, İsbir alâ ehvâlihâ ...

Onun için, İsbir alâ ehvâlihâ ...
Bundan sonra sen, o kabrin hâline razı olacaksın, sabredeceksin, başka çaren yok...Bundan sonra sen, o kabrin hâline razı olacaksın, sabredeceksin, başka çaren yok... Lâ mevte illâ bi’l-ecel ...

Lâ mevte illâ bi’l-ecel ...
Ölüm de gelmez, ancak ecelle gelir.Ölüm de gelmez, ancak ecelle gelir. Ecel... Nefes var bizde ya, alıp veriyoruz.Ecel... Nefes var bizde ya, alıp veriyoruz. Bu alınan nefesler bizim sermayemizdir.Bu alınan nefesler bizim sermayemizdir. Bin mi, yüz bin mi, beş yüz bin mi?Bin mi, yüz bin mi, beş yüz bin mi? Adama nefes verilmiştir. Bu nefesler bitmeyince, insan ölmez.Adama nefes verilmiştir. Bu nefesler bitmeyince, insan ölmez. İnsanın ölümü bu nefeslerin bitişine bağlı...İnsanın ölümü bu nefeslerin bitişine bağlı... Binaen aleyh, sen bu nefesleri mümkün mertebe boşa kaçırmamağa çalış!

Binaen aleyh, sen bu nefesleri mümkün mertebe boşa kaçırmamağa çalış!
Öyle hevâ ü heves, zevk ü sefâ peşinde bu nefesler kaybolunca, Cenâb-ı Hak soracak kıyamette:Öyle hevâ ü heves, zevk ü sefâ peşinde bu nefesler kaybolunca, Cenâb-ı Hak soracak kıyamette: “—Bu sana verdiğim ömrü nereye harcadın?”
“—Bu sana verdiğim ömrü nereye harcadın?”
İşte ömür ondan ibaret... Bu ömrü nereye harcadın?İşte ömür ondan ibaret... Bu ömrü nereye harcadın? “—Zevk ü sefâ peşinde, şurada burada erittim.”
“—Zevk ü sefâ peşinde, şurada burada erittim.”
“—E, olur mu?” Allah kusurlarımızı affetsin.
“—E, olur mu?” Allah kusurlarımızı affetsin.
Şimdi bu ikişerli kısım bitti.

Şimdi bu ikişerli kısım bitti.
Yarın ki ders de babüs-selâsi’ye, üçer üçer cümlelere geleceğiz.Yarın ki ders de babüs-selâsi’ye, üçer üçer cümlelere geleceğiz. Allah cümlemizi affetsin...Allah cümlemizi affetsin... Onun için bu Ramazan böyle mutlaka (sadece) aç kalma ayı (değildir).Onun için bu Ramazan böyle mutlaka (sadece) aç kalma ayı (değildir). Bugün bir efendi geldi. Bir caminin müezziniymiş.

Bugün bir efendi geldi. Bir caminin müezziniymiş.
Bizim Doktor Mazhar’a gitmiş:Bizim Doktor Mazhar’a gitmiş: “—Ben zayıfım, korkuyorum!
“—Ben zayıfım, korkuyorum!
Orucu kışa bıraksam da, kışın tutsam olmaz mı?” demiş.Orucu kışa bıraksam da, kışın tutsam olmaz mı?” demiş. O da bana yollamış, “Git hocama sor!” diye...O da bana yollamış, “Git hocama sor!” diye... Dedim: “—Ben senden çok zayıf idim vaktiyle...
Dedim: “—Ben senden çok zayıf idim vaktiyle...
Bugün de yesem, câizdir.Bugün de yesem, câizdir. Bize Allah-u Teàlâ izin de veriyor; tutsak da olur, tutmasak da... Çünkü bundan sonra gençleşeceğimiz yok...”Bize Allah-u Teàlâ izin de veriyor; tutsak da olur, tutmasak da... Çünkü bundan sonra gençleşeceğimiz yok...” Hasta tutmaz orucu ama iyi olduktan sonra tutacak...

Hasta tutmaz orucu ama iyi olduktan sonra tutacak...
Bizden bundan sonra iyi olma vakti gayri geçmiş. Onun için dedim ki:Bizden bundan sonra iyi olma vakti gayri geçmiş. Onun için dedim ki: “—Sen ölmezsin korkma! Daha sağlam olursun, iyi olursun!” dedim.
“—Sen ölmezsin korkma! Daha sağlam olursun, iyi olursun!” dedim.
“—Şöyle hastalığım var, böyle hastalığım var...” (dedi).
“—Şöyle hastalığım var, böyle hastalığım var...” (dedi).
“—Onlar da geçer inşaallah... Müezzinmişin; biraz da yat uyu, fazlaca...
“—Onlar da geçer inşaallah... Müezzinmişin; biraz da yat uyu, fazlaca...
Öylece geçir vaktini, ama orucu bırakma! “Öylece geçir vaktini, ama orucu bırakma! “ “—E şöyle, böyle...” dedi.
“—E şöyle, böyle...” dedi.
Dedim ki:Dedim ki: “—Senin bugün bıraktığın bir günlük orucun yerine, bir sene oruç tutsan onu ödeyemezsin!
“—Senin bugün bıraktığın bir günlük orucun yerine, bir sene oruç tutsan onu ödeyemezsin!
Bir sene hiç bozmadan oruç tutsan, Ramazanda yediğin bir günün orucunu ödeyemezsin. Yok.

Bir sene hiç bozmadan oruç tutsan, Ramazanda yediğin bir günün orucunu ödeyemezsin. Yok.
Bir rivayette de, ömrün boyunca oruç tutsan...Bir rivayette de, ömrün boyunca oruç tutsan... Ömrün boyunca oruç tutsan, Ramazanda bir gün yediğin orucun yerini tutamaz!”Ömrün boyunca oruç tutsan, Ramazanda bir gün yediğin orucun yerini tutamaz!” Onun için, Allah hepimizi affetsin de, bu mübarek günlerde

Onun için, Allah hepimizi affetsin de, bu mübarek günlerde
şöyle lâyıkı vechiyle, Hakk’ın istediği gibi oruç tutmak nasib etsin...şöyle lâyıkı vechiyle, Hakk’ın istediği gibi oruç tutmak nasib etsin... Kimsenin gönlünü kırmadan, kimseyi incitmeden; elimizden geldiği kadar herkese iyilik,Kimsenin gönlünü kırmadan, kimseyi incitmeden; elimizden geldiği kadar herkese iyilik, güzellik, tatlı dil güler yüzle muamele ederekten,güzellik, tatlı dil güler yüzle muamele ederekten, hoş sohbetlerle mübarek Ramazanımızı geçirmek cümlemize nasib ü müyesser etsin inşallah...hoş sohbetlerle mübarek Ramazanımızı geçirmek cümlemize nasib ü müyesser etsin inşallah... El-fâtiha!

El-fâtiha!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2