Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Müslümanların Sorunlarıyla İlgilenmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Cemâziye'l-Evvel 1419 / 28.08.1998
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Müslümanların Derdiyle Dertlenmek, Samîmî Olmak, Hayâsı Olmayanın Gıybeti Olmaz, Allah’a Yönelmeyene Allah | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanların Sorunlarıyla İlgilenmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Cemâziye'l-Evvel 1419 / 28.08.1998
AKRA- Almanya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Müslümanların Derdiyle Dertlenmek, Samîmî Olmak, Hayâsı Olmayanın Gıybeti Olmaz, Allah’a Yönelmeyene Allah | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun, Allah hepinizden razı olsun. Allah'ın rahmeti, bereketi üzerinize olsun, Allah hepinizden razı olsun.

Cumanız mübarek olsun.Cumanız mübarek olsun. Allah nice mübarek, güzel günlere sağlıkla, afiyetle, sıhhatle, saadetle, huzurla,Allah nice mübarek, güzel günlere sağlıkla, afiyetle, sıhhatle, saadetle, huzurla, gayretle, nimetle cümlenizi eriştirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin. gayretle, nimetle cümlenizi eriştirsin. İki cihanda aziz ve bahtiyar eylesin.

Bugün okumak istediğim hadîs-i şerîflerden birincisiBugün okumak istediğim hadîs-i şerîflerden birincisi Huzeyfe el-Yemânî radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş. Huzeyfe el-Yemânî radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyorlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyorlar ki;

Men lâ yehtemmü bi-emri'l-müslimîne fe-leyse minhüm ve men lem yusbih ve yumsiMen lâ yehtemmü bi-emri'l-müslimîne fe-leyse minhüm ve men lem yusbih ve yumsi nâsihan lillâhi ve li-resûlihî ve li-kitâbihî ve li-imâmihî ve li-âmmeti'l-müslimîne fe-leyse minhüm. nâsihan lillâhi ve li-resûlihî ve li-kitâbihî ve li-imâmihî ve li-âmmeti'l-müslimîne fe-leyse minhüm.

Huzeyfet'übnü'l-Yemân radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş olan bu hadîs-i şerîfte iki cümle var. Huzeyfet'übnü'l-Yemân radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş olan bu hadîs-i şerîfte iki cümle var.

Birinci cümle: Birinci cümle:

Men lâ yehtemmü bi-emri'l-müslimîne fe-leyse minhüm.Men lâ yehtemmü bi-emri'l-müslimîne fe-leyse minhüm. "Herhangi bir kimse ki müslümanların işiyle dertlenmiyor, ilgilenmiyor ona önem vermiyor,"Herhangi bir kimse ki müslümanların işiyle dertlenmiyor, ilgilenmiyor ona önem vermiyor, o, müslümanlardan değildir." o, müslümanlardan değildir."

Onlardan değil. Müslüman ise müslümanların derdiyle dertlenecek, işiyle ilgilenecek,Onlardan değil. Müslüman ise müslümanların derdiyle dertlenecek, işiyle ilgilenecek, onlara ilgisiz kalmayacak, onların sorunlarına, meselelerine, sıkıntılarına çözümler aramaya çalışacak.onlara ilgisiz kalmayacak, onların sorunlarına, meselelerine, sıkıntılarına çözümler aramaya çalışacak. Onlar için kalbi çarpacak, böyle yapmıyorsa onlardan değil. Onlar için kalbi çarpacak, böyle yapmıyorsa onlardan değil.

İhtemme, yehtemmü ihtimam, bir şeye gayret göstermek, eğilmek, ihtimam etmek mânasına geliyor. İhtemme, yehtemmü ihtimam, bir şeye gayret göstermek, eğilmek, ihtimam etmek mânasına geliyor.

Emr Arapça'da iş mânasına geliyor, umûr diye çoğul oluyor.Emr Arapça'da iş mânasına geliyor, umûr diye çoğul oluyor. Veliyyü'l-emr işin başında olan görevli kişiye verilen isim, umûr da işler demek.Veliyyü'l-emr işin başında olan görevli kişiye verilen isim, umûr da işler demek. Bi-emri'l-müslimîn, müslümanların işiyle ilgilenmeyen… Müslümanları ilgilendiren hangi iş olursa olsunBi-emri'l-müslimîn, müslümanların işiyle ilgilenmeyen… Müslümanları ilgilendiren hangi iş olursa olsun onların işiyle ilgilenmesi lazım. Bir insanın imanının, İslâm'ının, müslüman oluşunun,onların işiyle ilgilenmesi lazım. Bir insanın imanının, İslâm'ının, müslüman oluşunun, Müslümanlığının alâmeti müslümanları kardeş olarak görmek ve onların işleriyle,Müslümanlığının alâmeti müslümanları kardeş olarak görmek ve onların işleriyle, her çeşit sorunlarıyla, her meseleleriyle, sıkıntılarıyla, dertleriyle ilgilenmek, her çeşit sorunlarıyla, her meseleleriyle, sıkıntılarıyla, dertleriyle ilgilenmek, elinden bir şey geliyorsa onlara yardımcı olmak. elinden bir şey geliyorsa onlara yardımcı olmak. Eğer ilgilenmiyorsa, aldırmıyorsa, bana ne diyorsa, umursamıyorsa,Eğer ilgilenmiyorsa, aldırmıyorsa, bana ne diyorsa, umursamıyorsa, müslümanları korumuyorsa, yardımcı olmuyorsa o zaman o müslüman değildir. müslümanları korumuyorsa, yardımcı olmuyorsa o zaman o müslüman değildir.

Müslüman değildir sözü, iyi müslüman değildir, mânasına geliyor.Müslüman değildir sözü, iyi müslüman değildir, mânasına geliyor. İmandan tamamen çıkar, kâfir olur, cehennemlik olur değil de hakkıyla müslüman olmuş olmaz.İmandan tamamen çıkar, kâfir olur, cehennemlik olur değil de hakkıyla müslüman olmuş olmaz. Kusurlu müslüman olmuş olur. Müslümanların şânına uygun olmayan iş yapmış olur, Kusurlu müslüman olmuş olur. Müslümanların şânına uygun olmayan iş yapmış olur, onun o davranışı müslümanca bir davranış değildir, demek. onun o davranışı müslümanca bir davranış değildir, demek.

O halde hepimizin bütün müslümanları, dünyanın neresinde olursa olsun,O halde hepimizin bütün müslümanları, dünyanın neresinde olursa olsun, Afrika'daki Avustralya'daki Filipinler'deki… Koca Vietnam Savaşları geçti, Afrika'daki Avustralya'daki Filipinler'deki… Koca Vietnam Savaşları geçti, iki dev çarpıştı, filler çarpıştı, ben sonradan öğrendim ki Vietnam'da müslümanlar varmış.iki dev çarpıştı, filler çarpıştı, ben sonradan öğrendim ki Vietnam'da müslümanlar varmış. Hiç aklıma gelmedi o zaman. Hiç aklıma gelmedi o zaman. Sonradan Güneydoğu Asya'ya, Malezya'ya, Endonezya'ya gittiğim zaman baktım kiSonradan Güneydoğu Asya'ya, Malezya'ya, Endonezya'ya gittiğim zaman baktım ki Vietnam'da da müslümanlar varmış. Kim bilir nâhak yere, boş yere, haksızca Vietnam'da da müslümanlar varmış. Kim bilir nâhak yere, boş yere, haksızca ne kadar müslüman mağdur edildi, ne kadar müslüman öldü, bilmiyoruz. ne kadar müslüman mağdur edildi, ne kadar müslüman öldü, bilmiyoruz. Ölçüm yapmamışız, çünkü müslümanlar müslümanlarla ilgilenmiyor. Ölçüm yapmamışız, çünkü müslümanlar müslümanlarla ilgilenmiyor.

Müslümanların "Dünyanın neresinde, ne kadar müslüman var?" diye bir araştırması bile yok.Müslümanların "Dünyanın neresinde, ne kadar müslüman var?" diye bir araştırması bile yok. Biz yayınevimiz vasıtasıyla dünyadaki İslâm devletleri, Biz yayınevimiz vasıtasıyla dünyadaki İslâm devletleri, müstakillen devlet sahibi olan toplulukları üzerine arkadaşlarımıza kitaplar hazırlattık. müstakillen devlet sahibi olan toplulukları üzerine arkadaşlarımıza kitaplar hazırlattık. Onlar neşrettiler, İslâm ülkeleri üzerine hazırladıkları bu çalışmalar neşrolundu.Onlar neşrettiler, İslâm ülkeleri üzerine hazırladıkları bu çalışmalar neşrolundu. Ama bir de devlet kurmamış olduğu halde, başka bir devletin bölgesinde, idaresinde Ama bir de devlet kurmamış olduğu halde, başka bir devletin bölgesinde, idaresinde yaşayan azınlık müslümanlar var. yaşayan azınlık müslümanlar var. Yoğunlukta değil, bağlı olduğu devlet İslâm devleti ismiyle anılmış değil ama içinde müslüman var. Yoğunlukta değil, bağlı olduğu devlet İslâm devleti ismiyle anılmış değil ama içinde müslüman var.

Güney Afrika'da birçok müslüman var, yıllar önce beni orada vaaz vermeye çağırmışlardı.Güney Afrika'da birçok müslüman var, yıllar önce beni orada vaaz vermeye çağırmışlardı. Brezilya'da ne kadar müslüman var bilmiyoruz. Sibirya'da müslümanlar var.Brezilya'da ne kadar müslüman var bilmiyoruz. Sibirya'da müslümanlar var. Japonya'da ne kadar müslüman var, Afrika'da, Ruanda'da, Uganda'da, Kongo'da… Japonya'da ne kadar müslüman var, Afrika'da, Ruanda'da, Uganda'da, Kongo'da… Şimdi Kenya'da savaşlar oluyor. Bu savaşlarda falanca kabile, filanca kabileye saldırıyorŞimdi Kenya'da savaşlar oluyor. Bu savaşlarda falanca kabile, filanca kabileye saldırıyor ama kim haklı, kim haksız, bu arada benim müslüman kardeşlerim zarar görüyor mu, görmüyor mu,ama kim haklı, kim haksız, bu arada benim müslüman kardeşlerim zarar görüyor mu, görmüyor mu, mâsum insanlar, suçu olmayan mağdur insanlar kimler? mâsum insanlar, suçu olmayan mağdur insanlar kimler? Sırplar Arnavutluk'a saldırıyor, köyler yakılıyor, boşaltılıyor, yüz binlerce insan hicret ediyor,Sırplar Arnavutluk'a saldırıyor, köyler yakılıyor, boşaltılıyor, yüz binlerce insan hicret ediyor, yollara dökülüyor, dağlara kaçıyor, aç susuz,yollara dökülüyor, dağlara kaçıyor, aç susuz, onlara yardım etmek isteyen iyiliksever insanlaronlara yardım etmek isteyen iyiliksever insanlar -hatta rahibeler- gazeteden okuduğuma göre öldürülmüşler.-hatta rahibeler- gazeteden okuduğuma göre öldürülmüşler. Sırplar rahibe bile tanımamışlar, öldürmüşler. Sırplar rahibe bile tanımamışlar, öldürmüşler.

Müslümanların birbiriyle ilgisiz olmasından dolayı düşmanın cesaret bulmasıyla oluyor.Müslümanların birbiriyle ilgisiz olmasından dolayı düşmanın cesaret bulmasıyla oluyor. Müslümanlar kendi ülkelerinde rahat, huzurlu, güçlü, kuvvetli olacaklar, Müslümanlar kendi ülkelerinde rahat, huzurlu, güçlü, kuvvetli olacaklar, kendileri rahat ettiği gibi, dünyanın neresinde müslüman kardeşlerim var, onların durumları nedir,kendileri rahat ettiği gibi, dünyanın neresinde müslüman kardeşlerim var, onların durumları nedir, iktisadî sıkıntıları mı var, siyasî sıkıntıları mı var diye düşünmeleri lazım.iktisadî sıkıntıları mı var, siyasî sıkıntıları mı var diye düşünmeleri lazım. Keşmir'deki gibi hürriyet mi isterler, Kıbrıs'taki gibi katliamdan mı kurtulmuşlar,Keşmir'deki gibi hürriyet mi isterler, Kıbrıs'taki gibi katliamdan mı kurtulmuşlar, Çeçenistan gibi mi, Arnavutluk gibi mi, Kosova gibi mi, Sancak gibi mi? Çeçenistan gibi mi, Arnavutluk gibi mi, Kosova gibi mi, Sancak gibi mi? Buralarla herkesin, bütün müslümanların ilgilenmesi lazım. Kuzey Irak'ta neler oluyor,Buralarla herkesin, bütün müslümanların ilgilenmesi lazım. Kuzey Irak'ta neler oluyor, niye gelen geçen boyuna -Arap idaresi, Kürt idaresi- bizim Türkmen kardeşlerimize katliam eder,niye gelen geçen boyuna -Arap idaresi, Kürt idaresi- bizim Türkmen kardeşlerimize katliam eder, öldürürler, niye bu işler olur? Amerika'da ne kadar müslüman var, onların etkinliği nedir?öldürürler, niye bu işler olur? Amerika'da ne kadar müslüman var, onların etkinliği nedir? Bunları hep bilmemiz lazım. Almanya'da ne kadar müslüman var?Bunları hep bilmemiz lazım. Almanya'da ne kadar müslüman var? Mesela Alman seçimleri yakın, Almanya'da Türk seçmenlere rağbet var.Mesela Alman seçimleri yakın, Almanya'da Türk seçmenlere rağbet var. Türkler'in hoşuna gidecek sözler söyleniyor çünkü anahtar durumunda olabiliyorlar.Türkler'in hoşuna gidecek sözler söyleniyor çünkü anahtar durumunda olabiliyorlar. Eğer onlar bir tarafa meyil ederlerse o taraf kazanacak, öbür tarafı desteklerlerse öbür taraf kazanacak. Eğer onlar bir tarafa meyil ederlerse o taraf kazanacak, öbür tarafı desteklerlerse öbür taraf kazanacak.

Amerika'da da böyle bir durum olduğunu duymuştum;Amerika'da da böyle bir durum olduğunu duymuştum; müslümanların durumu Yahudilerden, Rumlardan daha kuvvetli.müslümanların durumu Yahudilerden, Rumlardan daha kuvvetli. Bir Amerikan başkan yardımcısı, başkanlık için adaylığını koymuş birisiBir Amerikan başkan yardımcısı, başkanlık için adaylığını koymuş birisi NATO'da bir konferans vermiş, oradaki müslümanlara söylemiş: NATO'da bir konferans vermiş, oradaki müslümanlara söylemiş:

"Ey müslümanlar sizin Amerika'da çok mühim bir yeriniz var,"Ey müslümanlar sizin Amerika'da çok mühim bir yeriniz var, isterseniz siz istediğiniz partiyi iktidara getirebilirsiniz, el birliğiyle hareket ederseniz." isterseniz siz istediğiniz partiyi iktidara getirebilirsiniz, el birliğiyle hareket ederseniz."

Bir papaz yardımcısı müslümanlarla konuşurken böyle söylemiş.Bir papaz yardımcısı müslümanlarla konuşurken böyle söylemiş. Onlara ellerindeki imkânları hatırlatmış. Müslüman kardeşlerimiz de birbirleriyle ilgisiz, irtibatsız,Onlara ellerindeki imkânları hatırlatmış. Müslüman kardeşlerimiz de birbirleriyle ilgisiz, irtibatsız, desteksiz, haklarını savunmaz, birbirine yardımcı olmaz...desteksiz, haklarını savunmaz, birbirine yardımcı olmaz... Eğer muhtaç ise yardım elini uzatmaz, açsa doyurmaz. Eğer muhtaç ise yardım elini uzatmaz, açsa doyurmaz.

Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye buyuruyor:Hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye buyuruyor: Müslümanlarla, komşusuyla ilgilenmesi lazım hatta bütün insanlarla ilgilenmek lazım.Müslümanlarla, komşusuyla ilgilenmesi lazım hatta bütün insanlarla ilgilenmek lazım. Hatta bütün canlıları, doğayı korumamız lazım. Onun için biz camia olarak İskenderpaşa topluluğu olarakHatta bütün canlıları, doğayı korumamız lazım. Onun için biz camia olarak İskenderpaşa topluluğu olarak -elhamdülillah- ne kadar çok çevre derneği kurduk. -elhamdülillah- ne kadar çok çevre derneği kurduk. Anadolumuzu yeşillendirelim, kurtaralım, tabiat tertemiz, güzel olsun, Anadolumuzu yeşillendirelim, kurtaralım, tabiat tertemiz, güzel olsun, hayvanlar, bitkiler tahrip edilmesin diye çalışıyoruz.hayvanlar, bitkiler tahrip edilmesin diye çalışıyoruz. Hayvanları, tabiati, toprağı da korumamız lazım, hoyratça telef etmememiz,Hayvanları, tabiati, toprağı da korumamız lazım, hoyratça telef etmememiz, suyu iktisatlı kullanmamız lazım. Bunların hepsi önemli şeyler ama hepsi şuurlu olmaya bağlı. suyu iktisatlı kullanmamız lazım. Bunların hepsi önemli şeyler ama hepsi şuurlu olmaya bağlı.

Bir de bu durum müslümanların kendi ülkelerinde, kendi idaresi altında hür ve rahat olmasına bağlı.Bir de bu durum müslümanların kendi ülkelerinde, kendi idaresi altında hür ve rahat olmasına bağlı. Müslüman ülkelerin başındaki yönetimlerin içteki müslümanların işleriyle ilgilendiği kadar, Müslüman ülkelerin başındaki yönetimlerin içteki müslümanların işleriyle ilgilendiği kadar, dıştaki müslümanlarla da ilgilenmesi lazım.dıştaki müslümanlarla da ilgilenmesi lazım. Derlenip toplanıp uluslararası toplantılar yapıp birtakım haksızlıkları önlemeye çalışması lazım.Derlenip toplanıp uluslararası toplantılar yapıp birtakım haksızlıkları önlemeye çalışması lazım. Bosna Hersek'te durumlar çok kötü oldu. İslâm ülkeleri ağırlıklarını koyamadılar, Bosna Hersek'te durumlar çok kötü oldu. İslâm ülkeleri ağırlıklarını koyamadılar, onlara yardımcı olamadılar, nice nice mâsumlar öldürüldü.onlara yardımcı olamadılar, nice nice mâsumlar öldürüldü. Yerlerinden, yurtlarından, topraklarından, tarlalarından edildi, mahrum kılındıYerlerinden, yurtlarından, topraklarından, tarlalarından edildi, mahrum kılındı ve sonra nice nice toplu mezarlar ortaya çıktı.ve sonra nice nice toplu mezarlar ortaya çıktı. Bu yardımı, desteği şu veya bu devletten nasıl sağlarız değil,Bu yardımı, desteği şu veya bu devletten nasıl sağlarız değil, biz müslümanlar olarak kendimiz nasıl yardım edebiliriz diye, nasıl iktisadî, ihtiyatî, tıbbî,biz müslümanlar olarak kendimiz nasıl yardım edebiliriz diye, nasıl iktisadî, ihtiyatî, tıbbî, insanî yardım, gıda, eğitim yardımı yapabiliriz diye düşünmeliyiz. Her şeyi yapmamız lazım. insanî yardım, gıda, eğitim yardımı yapabiliriz diye düşünmeliyiz. Her şeyi yapmamız lazım. Müslümanların işleriyle ilgilenmek gerekiyor. Müslümanların işleriyle ilgilenmek gerekiyor.

Bu hadîs-i şerif üzerinde biz de düşünelim, sizler de düşünün, elinizden geldiğinceBu hadîs-i şerif üzerinde biz de düşünelim, sizler de düşünün, elinizden geldiğince sadece kendi ülkemizde değil, kendi ülkemizin dışında da... Bir zamanlar kazandığımız topraklar,sadece kendi ülkemizde değil, kendi ülkemizin dışında da... Bir zamanlar kazandığımız topraklar, Balkanlar, Kuzey Afrika, Orta Doğu özel bir önem taşıyor ama bunların uzağında çok önemli ülkeler var.Balkanlar, Kuzey Afrika, Orta Doğu özel bir önem taşıyor ama bunların uzağında çok önemli ülkeler var. Güneydoğu Asya çok önemli… Çok kalabalık insanlar var.Güneydoğu Asya çok önemli… Çok kalabalık insanlar var. Endonezya'da insanların bir kısmı eğitimsiz, biliyorum, gördüm, vahşî hayatı yaşıyorlar.Endonezya'da insanların bir kısmı eğitimsiz, biliyorum, gördüm, vahşî hayatı yaşıyorlar. Örtünmesi yok, rahibeler gidiyor, oralarda, ormanlardaÖrtünmesi yok, rahibeler gidiyor, oralarda, ormanlarda yamyamlar tarafından yenilmeyi göze alarak çalışıyorlar. Ama müslümanlar çalışmıyor.yamyamlar tarafından yenilmeyi göze alarak çalışıyorlar. Ama müslümanlar çalışmıyor. Eğitim müesseseleri kurmuyor. İletişim teşkilatları kurmuyor. Eğitim müesseseleri kurmuyor. İletişim teşkilatları kurmuyor. Radyolar, televizyonlar, gazeteler, dergiler, okullar, kurslar yapılmalı. Radyolar, televizyonlar, gazeteler, dergiler, okullar, kurslar yapılmalı. Bu çalışmalar ile müslümanlara her yöndenBu çalışmalar ile müslümanlara her yönden rahatlık, huzur, insanca bir yaşam durumu sağlanmaya gayret edilmeli. rahatlık, huzur, insanca bir yaşam durumu sağlanmaya gayret edilmeli.

Hadîs-i şerîfin ikinci cümlesinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Hadîs-i şerîfin ikinci cümlesinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Men lem yusbih ve yumsi nâsihan lillâhi ve li-resûlihî ve li-kitâbihî ve li-imâmihîMen lem yusbih ve yumsi nâsihan lillâhi ve li-resûlihî ve li-kitâbihî ve li-imâmihî ve li-âmmeti'l-müslimîne fe-leyse minhüm. "Bir kişi ki sabahlama ve akşamlama dave li-âmmeti'l-müslimîne fe-leyse minhüm. "Bir kişi ki sabahlama ve akşamlama da Allah'a, Resûlü'ne, Allah'ın kitabına, Allah'ın, müslümanların önüne önder olarak koyduğu önderine Allah'a, Resûlü'ne, Allah'ın kitabına, Allah'ın, müslümanların önüne önder olarak koyduğu önderine ve bütün müslümanlara karşı samimi, hayırhah, bağlı olmazsa o, müslümanlardan değildir." ve bütün müslümanlara karşı samimi, hayırhah, bağlı olmazsa o, müslümanlardan değildir."

Beş şeye samimi olmak, samimiyetle bağlanmak, samimi duygular beslemek,Beş şeye samimi olmak, samimiyetle bağlanmak, samimi duygular beslemek, hayrını istemek samimi ilişki ve bağlantı içinde olmak zikrediliyor. hayrını istemek samimi ilişki ve bağlantı içinde olmak zikrediliyor.

Nâsihan demek nush hâli olarak demek. Nush hâli nedir? Nâsihan demek nush hâli olarak demek.


Nush hâli nedir?

Nush hâli -"nasihat" kelimesi de buradan geliyor- bir kimse ile bağlantısının samimi,Nush hâli -"nasihat" kelimesi de buradan geliyor- bir kimse ile bağlantısının samimi, hayırhahâne, onun iyiliğini ister şekilde olmak, davranışlarının güzel bir yönde olması demek. hayırhahâne, onun iyiliğini ister şekilde olmak, davranışlarının güzel bir yönde olması demek.

Beş şeye karşı müslüman nâsih olacak,Beş şeye karşı müslüman nâsih olacak, iyi duygularla sağlam bağlantılar içinde, bağlı ve ilişkili olacak. iyi duygularla sağlam bağlantılar içinde, bağlı ve ilişkili olacak.

Bir: Allah'a karşı, nâsıhan lillâh, Allah'a karşı samimi duygularla bağlantıları, ilişkileri olacak. Bir: Allah'a karşı, nâsıhan lillâh, Allah'a karşı samimi duygularla bağlantıları, ilişkileri olacak.

Ve li-resûlihî. "Allah'ın Resûlü'ne karşı." Ve li-resûlihî. "Allah'ın Resûlü'ne karşı."

Allah'ın Resûlü bizim bağlı olduğumuz âhir zaman peygamberiAllah'ın Resûlü bizim bağlı olduğumuz âhir zaman peygamberi Ebu'l-Kasım Muhammed b. Abdullah el-Mustafa el-Kureşî.Ebu'l-Kasım Muhammed b. Abdullah el-Mustafa el-Kureşî. Mâlum zamanda yaşamış, Kureyş kabilesinden gelmiş, evvelki mukaddes kitaplarda geleceği müjdelenmiş olan Mâlum zamanda yaşamış, Kureyş kabilesinden gelmiş, evvelki mukaddes kitaplarda geleceği müjdelenmiş olan âhir zaman peygamberi Muhammed-i Mustafâ.âhir zaman peygamberi Muhammed-i Mustafâ. Ona kaşı da iyi duygularla bağlı olacak, alâkaları kuvvetli olacak. Ona kaşı da iyi duygularla bağlı olacak, alâkaları kuvvetli olacak.

Ve li-kitâbihî. "Allah'ın kitabına karşı." Ve li-kitâbihî. "Allah'ın kitabına karşı."

Allah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm. Allah Kur'ân-ı Kerîm'den önce kitaplar indirmiş amaAllah'ın kitabı Kur'ân-ı Kerîm. Allah Kur'ân-ı Kerîm'den önce kitaplar indirmiş ama onlar Kur'ân-ı Kerîm gibi asıl indirildiği dilde bize kadar bozulmadan gelebilmiş değil. onlar Kur'ân-ı Kerîm gibi asıl indirildiği dilde bize kadar bozulmadan gelebilmiş değil.

Ve li-imâmihî. Ve li-imâmihî.

Burada imâmihî sözündeki hi, hû zamiri Allah'a gidiyor. Burada imâmihî sözündeki hi, hû zamiri Allah'a gidiyor.

"Allah'ın müslümanlara tayin ettiği önder." "Allah'ın müslümanlara tayin ettiği önder."

İmâmihim deseydi "müslümanların önderi" demek olurdu.İmâmihim deseydi "müslümanların önderi" demek olurdu. Ama imâmihî Allah'ın seçtiği, gönderdiği önder demek. Ama imâmihî Allah'ın seçtiği, gönderdiği önder demek.

Allah'ın seçtiği başkan ne olur? Allah'ın seçtiği başkan ne olur?

Allah'ın dinini anlatmak, Kur'an'ını öğretmek,Allah'ın dinini anlatmak, Kur'an'ını öğretmek, Allah'ın emirlerini, yasaklarını insanlara tebliğ etmek vazifesini Allah'ın emirlerini, yasaklarını insanlara tebliğ etmek vazifesini Peygamberimiz'den sonra kıyamete kadar kimler devam ettirecek? Peygamberimiz'den sonra kıyamete kadar kimler devam ettirecek?

İlmi ile âmil mürşid-i kâmiller, ulemâ-i âmilîn ve meşâyih-i vâsılîn.İlmi ile âmil mürşid-i kâmiller, ulemâ-i âmilîn ve meşâyih-i vâsılîn. Onlar Allah'ın dinini en iyi bilen Rabbânî alimler.Onlar Allah'ın dinini en iyi bilen Rabbânî alimler. Hem başkalarına anlatan, hem dini korumaya, hem de İslâm'ın menfaatlerini savunmaya çalışan insanlar. Hem başkalarına anlatan, hem dini korumaya, hem de İslâm'ın menfaatlerini savunmaya çalışan insanlar. Allah'ın insanlara tayin ettiği imam. İmâmihî deyince Allah'ın imamı, Allah'ın insanlara tayin ettiği imam. İmâmihî deyince Allah'ın imamı, Allah'ın insanlara tayin ettiği imam deyince, bir kişi bu, müteaddid de değil. Allah'ın insanlara tayin ettiği imam deyince, bir kişi bu, müteaddid de değil.

Buradan anlaşılıyor ki müslümanlar hem birlik beraberlik içinde olacakBuradan anlaşılıyor ki müslümanlar hem birlik beraberlik içinde olacak hem de bu birliğin bir başkanı olacak. En yüksek mercide olan kimse eskiden imâmü'l-müslimîn denmiş,hem de bu birliğin bir başkanı olacak. En yüksek mercide olan kimse eskiden imâmü'l-müslimîn denmiş, halîfetü'l-mü'minîn denmiş, halîfe-i Resûlillâh yani Resûlullah'ın makamına sahip halifesi denmiş.halîfetü'l-mü'minîn denmiş, halîfe-i Resûlillâh yani Resûlullah'ın makamına sahip halifesi denmiş. Bu ifadeden murat edilenin Ebûbekr-i Sıddîk gibi, Hulefâ-i Râşidîn gibi halife olduğu âşikâr oluyor. Bu ifadeden murat edilenin Ebûbekr-i Sıddîk gibi, Hulefâ-i Râşidîn gibi halife olduğu âşikâr oluyor. Çünkü bir kişi, imâmihî, Allah'ın müslümanlara tayin ettiği imam. Çünkü bir kişi, imâmihî, Allah'ın müslümanlara tayin ettiği imam. Muzâf ve muzâfun ileyh ile burada eimmetihî, imamları demiyor; "imamı" diyor. Muzâf ve muzâfun ileyh ile burada eimmetihî, imamları demiyor; "imamı" diyor.

Bu ifade tarzından anlıyoruz ki müslümanlar birlik olacaklar.Bu ifade tarzından anlıyoruz ki müslümanlar birlik olacaklar. Bu birlikleri nasıl birlik olursa, federasyon, konfederasyon,Bu birlikleri nasıl birlik olursa, federasyon, konfederasyon, bir çeşit ittifakla müslümanlar arasında bir birliktelik…bir çeşit ittifakla müslümanlar arasında bir birliktelik… Bir de o topluluğun en yüksekte bir başkanı olacak. Öteki müslümanların da hepsi ona sadık olacaklar.Bir de o topluluğun en yüksekte bir başkanı olacak. Öteki müslümanların da hepsi ona sadık olacaklar. Ona iyi duygularla bağlı olup da öyle hareket edecekler.Ona iyi duygularla bağlı olup da öyle hareket edecekler. Onun sözünü dinleyerek, müştereken, Allah'ın yolunda, Onun sözünü dinleyerek, müştereken, Allah'ın yolunda, insanların birleşmesinde, İslâm'ın korunmasında, savunmasında, anlatılmasında, öğretilmesinde, insanların birleşmesinde, İslâm'ın korunmasında, savunmasında, anlatılmasında, öğretilmesinde, tebliğinde, irşatta vazife görecekler. tebliğinde, irşatta vazife görecekler. Ama Peygamber Efendimiz "bir başkanları" olması gerektiğini söylemiş oluyor. Ama Peygamber Efendimiz "bir başkanları" olması gerektiğini söylemiş oluyor.

Ve li-âmmeti'l-müslimîne. "Ve bütün müslümanlara." Ve li-âmmeti'l-müslimîne. "Ve bütün müslümanlara."

Bu hadîs-i şerîfin birinci cümlesindeki mânaya döndürüyor gibi.Bu hadîs-i şerîfin birinci cümlesindeki mânaya döndürüyor gibi. Müslümanlar bütün müslümanlara karşı iyi duygular beslemiş, iyi ilişkiler içinde olacak.Müslümanlar bütün müslümanlara karşı iyi duygular beslemiş, iyi ilişkiler içinde olacak. Diliyle onları üzmeyecek, hareketleriyle müslümanların birliğini parçalamayacak, Diliyle onları üzmeyecek, hareketleriyle müslümanların birliğini parçalamayacak, müslümanların zıddına, faydalarının aleyhine iş yapmayacak. müslümanların zıddına, faydalarının aleyhine iş yapmayacak. Umumuna karşı hayırhah, nâsih, samimi, bağlı olacak. Böyle değilse bir insan: Umumuna karşı hayırhah, nâsih, samimi, bağlı olacak. Böyle değilse bir insan:

Fe-leyse minhüm. "Müslümanlardan değildir." Fe-leyse minhüm. "Müslümanlardan değildir."

İyi bir müslüman olmaz.İyi bir müslüman olmaz. Samimi, iyi bir müslüman olmadığının da Allah âhirette hesabını sorar, cezasını verir. Samimi, iyi bir müslüman olmadığının da Allah âhirette hesabını sorar, cezasını verir.

Belki müslümanlardan değildir diye söylenen kişileri, müslümanların işiyle ilgilenmeyenleriBelki müslümanlardan değildir diye söylenen kişileri, müslümanların işiyle ilgilenmeyenleri bir de Allah'a karşı, Resûlü'ne karşı, Allah'ın kitabına karşı, Allah'ın seçtiği başkana karşı, bir de Allah'a karşı, Resûlü'ne karşı, Allah'ın kitabına karşı, Allah'ın seçtiği başkana karşı, bütün müslümanların toplumuna karşı iyi duygularla bağlı olmayan insanları, bütün müslümanların toplumuna karşı iyi duygularla bağlı olmayan insanları, belki iyi bir hayat da sürmedikleri, yanlış istikamette yaşadıkları için, belki iyi bir hayat da sürmedikleri, yanlış istikamette yaşadıkları için, Allah müslümanlar arasında muamelesine tâbi tutmayacak.Allah müslümanlar arasında muamelesine tâbi tutmayacak. Belki âhirette müslümanların başına gelmeyen işler, kâfirlerin, mücrimlerin, âsîlerin, Belki âhirette müslümanların başına gelmeyen işler, kâfirlerin, mücrimlerin, âsîlerin, bâğîlerin başına gelmeyen işler onların başına gelebilir. Onun için bundan şiddetle kaçınmak lazım. bâğîlerin başına gelmeyen işler onların başına gelebilir. Onun için bundan şiddetle kaçınmak lazım.

Bu, İslâm'ın insanlığı nasıl kardeşliğe doğru götürdüğü, nasıl birlik ve beraberliğeBu, İslâm'ın insanlığı nasıl kardeşliğe doğru götürdüğü, nasıl birlik ve beraberliğe götürdüğünün delilidir. Ama Hakk'ın bayrağı altında bir birliktelik...götürdüğünün delilidir. Ama Hakk'ın bayrağı altında bir birliktelik... Birlik ve beraberliği her zaman söylüyoruz, her yerde söylüyoruz, her vesileyle söylüyoruz. Birlik ve beraberliği her zaman söylüyoruz, her yerde söylüyoruz, her vesileyle söylüyoruz.

İbrahim aleyhisselam bariz bir misal. Bir toplum içinden yetişmiş ama toplum puta tapıyor.İbrahim aleyhisselam bariz bir misal. Bir toplum içinden yetişmiş ama toplum puta tapıyor. Yıldızlara tapıyor, aya, güneşe tapıyor, Allah'tan gayrı varlıklara tapıyor, yanlış yolda, müşrik.Yıldızlara tapıyor, aya, güneşe tapıyor, Allah'tan gayrı varlıklara tapıyor, yanlış yolda, müşrik. İmanı var ama Allah'a şirk koştuğu için makbul değil. Cehennemlik bir inanç oluyor. İmanı var ama Allah'a şirk koştuğu için makbul değil. Cehennemlik bir inanç oluyor. İbrahim aleyhisselam bütün topluma karşı çıkıyor.İbrahim aleyhisselam bütün topluma karşı çıkıyor. Hatta babalığı, öz babası veya üvey babası olan babalığı Âzer'e karşı çıkıyor. Hatta babalığı, öz babası veya üvey babası olan babalığı Âzer'e karşı çıkıyor. "Niye bu elinle yaptığın putlara tapıyorsun? Ben sizin putlarınızı kıracağım, söylemedi demeyin, "Niye bu elinle yaptığın putlara tapıyorsun? Ben sizin putlarınızı kıracağım, söylemedi demeyin, elime fırsat geçerse yanlış inançtan dolayı taptığınız bu putları kıracağım." diyor. elime fırsat geçerse yanlış inançtan dolayı taptığınız bu putları kıracağım." diyor.

İbrahim aleyhisselam'ın durumunu göz önüne alırsak toplum, çok büyük bir kalabalık, bir taraftaİbrahim aleyhisselam'ın durumunu göz önüne alırsak toplum, çok büyük bir kalabalık, bir tarafta İbrahim aleyhisselam da kendisine inanmış birkaç mü'minle, belki o sırada kimse yoksa tek başınaİbrahim aleyhisselam da kendisine inanmış birkaç mü'minle, belki o sırada kimse yoksa tek başına öbür tarafta. Birisi İbrahim aleyhisselam tek, bir tarafta da aya, güneşe, putlara tapan kavmi. öbür tarafta. Birisi İbrahim aleyhisselam tek, bir tarafta da aya, güneşe, putlara tapan kavmi.

Hangisi Allah'ın makbul kulu? Hangisi Allah'ın makbul kulu?

İbrahim aleyhisselam, Halîlullah, Allah'ın samimi dostu sıfatını kazanmış İbrahim aleyhisselam. İbrahim aleyhisselam, Halîlullah, Allah'ın samimi dostu sıfatını kazanmış İbrahim aleyhisselam.

Allah "Birlikten, beraberlikten ayrılmayın." dediği halde, kim birlikten beraberlikten ayrılmış oluyor? Allah "Birlikten, beraberlikten ayrılmayın." dediği halde, kim birlikten beraberlikten ayrılmış oluyor?

Toplum ayrılmış oluyor. İbrahim aleyhisselam hakla, hak yolda beraber olduğu içinToplum ayrılmış oluyor. İbrahim aleyhisselam hakla, hak yolda beraber olduğu için ekseriyet onda sayılıyor. Hükmen o galip oluyor; batılda olanlar, milyonlarca bile olsa, ekseriyet onda sayılıyor. Hükmen o galip oluyor; batılda olanlar, milyonlarca bile olsa, binlerce de olsa batılda olduğu için sıfır oluyor, solda sıfır oluyor, binlerce de olsa batılda olduğu için sıfır oluyor, solda sıfır oluyor, kıymeti olmuyor ve onlar azınlıkta kalıyor. kıymeti olmuyor ve onlar azınlıkta kalıyor.

Herhangi bir toplulukta herhangi bir işte doğruyu tutanlar bir tanecik bile olsa ekseriyette sayılır,Herhangi bir toplulukta herhangi bir işte doğruyu tutanlar bir tanecik bile olsa ekseriyette sayılır, yanlış yolda olanlar çok kalabalık da olsa yanlışlar ekseriyette sayılmaz.yanlış yolda olanlar çok kalabalık da olsa yanlışlar ekseriyette sayılmaz. Çünkü batılla birlikte olmak solda sıfır demektir. Kıymeti yoktur. Hakla beraber olmak kıymetlidir.Çünkü batılla birlikte olmak solda sıfır demektir. Kıymeti yoktur. Hakla beraber olmak kıymetlidir. Çok büyük değer ifade eder.Çok büyük değer ifade eder. Bunu anlamak, öğretmek lazım, birliği beraberliği bozmamak iyi, güzel ama batılda toplanılmaz ki. Bunu anlamak, öğretmek lazım, birliği beraberliği bozmamak iyi, güzel ama batılda toplanılmaz ki.

Memlekete hıyanette herkes birlik olsa, o zaman bir tane vatansever çıksa, sadece o koruyucu olsa,Memlekete hıyanette herkes birlik olsa, o zaman bir tane vatansever çıksa, sadece o koruyucu olsa, o zaman o, doğru yolda, ötekiler hain.o zaman o, doğru yolda, ötekiler hain. O zaman onların sözü, batıl ile birlik, birlik sayılmıyor azınlık sayılıyor. O zaman onların sözü, batıl ile birlik, birlik sayılmıyor azınlık sayılıyor. Hak ile birlik çoğunluk sayılıyor, bunu bir kaide olarak iyi bilmek lazım. Hiç unutmamak lazım. Hak ile birlik çoğunluk sayılıyor, bunu bir kaide olarak iyi bilmek lazım. Hiç unutmamak lazım.

Tek başına kalsa bile insan daima haktan, adaletten, dürüstlükten, doğruluktan yana olması lazım.Tek başına kalsa bile insan daima haktan, adaletten, dürüstlükten, doğruluktan yana olması lazım. Çok sevdiği insanlar yanlış iş yapsa bile, annesi, babası, yakınları, akrabası olsa bile,Çok sevdiği insanlar yanlış iş yapsa bile, annesi, babası, yakınları, akrabası olsa bile, sen yanlış yapıyorsun diyebilmesi lazım. İbrahim aleyhisselam'ın dediği gibi. sen yanlış yapıyorsun diyebilmesi lazım. İbrahim aleyhisselam'ın dediği gibi.

Doğru sözlü olanları da karşı taraftan bile olsa, rakipten de olsa,Doğru sözlü olanları da karşı taraftan bile olsa, rakipten de olsa, sen doğru söylüyorsun diyebilmek lazım. Hakkı kabul etmek, hakikate uymak, hakikatle beraber olmak lazım.sen doğru söylüyorsun diyebilmek lazım. Hakkı kabul etmek, hakikate uymak, hakikatle beraber olmak lazım. Dinimiz bunu emrediyor. Hak'tan yana olmayı emrediyor. Dinimiz bunu emrediyor. Hak'tan yana olmayı emrediyor.

Hak; doğru, gerçek olan, yanlış olmayan demektir. Hak; doğru, gerçek olan, yanlış olmayan demektir.

Cenâb-ı Hak da her şeyin doğrusunu öğrettiği için Cenâb-ı Hak'tan yana olmak da aynı kapıya çıkıyor. Cenâb-ı Hak da her şeyin doğrusunu öğrettiği için Cenâb-ı Hak'tan yana olmak da aynı kapıya çıkıyor.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

Men lâ hayâe lehû lâ gıybete lehû. Men lâ hayâe lehû lâ gıybete lehû.

Abdullah b. Abbas radıyallahu anhumâ'dan kaynaklar rivayet etmiş, İbn Âbidîn, İbn Asâkir ve Harâib. Abdullah b. Abbas radıyallahu anhumâ'dan kaynaklar rivayet etmiş, İbn Âbidîn, İbn Asâkir ve Harâib.

Ne demek bu kısa hadîs-i şerîf? Ne demek bu kısa hadîs-i şerîf?

"Hayâsı olmayanın gıybeti yapılmaz." diye bir konu. "Hayâsı olmayanın gıybeti yapılmaz." diye bir konu.

Bahis konusu olamaz. Gıybeti, gıybet sayılmaz, gıybeti olmaz.Bahis konusu olamaz. Gıybeti, gıybet sayılmaz, gıybeti olmaz. Kimin ki hayâsı yoktur onun bu hayâsızlığını söylemek gıybet sayılmaz. Onun gıybeti yoktur. Kimin ki hayâsı yoktur onun bu hayâsızlığını söylemek gıybet sayılmaz. Onun gıybeti yoktur. Madem hayâsızlığı âşikâre kendisi yapıyor, o halde onu söylemek gıybet olmaz. Madem hayâsızlığı âşikâre kendisi yapıyor, o halde onu söylemek gıybet olmaz. Âşikâre yapıyor, hayâsız, utanmıyor, Âşikâre yapıyor, hayâsız, utanmıyor, o zaman, falanca adam hayâsızdır, edepsizdir, terbiyesizdir, diye söylemek gıybet değildir.o zaman, falanca adam hayâsızdır, edepsizdir, terbiyesizdir, diye söylemek gıybet değildir. Söylemeli ki başkaları onun zararından kendisini korusun, tedbirini alsın. Söylemeli ki başkaları onun zararından kendisini korusun, tedbirini alsın.

Demek ki gıybet kime karşı oluyormuş? Demek ki gıybet kime karşı oluyormuş?

Kimin aleyhinde konuşmamak oluyormuş.Kimin aleyhinde konuşmamak oluyormuş. Müslüman ama hayâsı olan Allah'tan korkması olan utanması olan, Müslüman ama hayâsı olan Allah'tan korkması olan utanması olan, iyi insan olmaya gayretli, dikkatli olan bir insan. iyi insan olmaya gayretli, dikkatli olan bir insan. Onun hatası arkasından söylenmez, gıybeti yapılmaz, yüzüne söylenir. Onun hatası arkasından söylenmez, gıybeti yapılmaz, yüzüne söylenir.

"Kardeşim ben sende şöyle bir kusur görüyorum, haksız mıyım,"Kardeşim ben sende şöyle bir kusur görüyorum, haksız mıyım, yanlış bildiğim veya bilmediğim bir şey mi var? Yanlış mı düşünüyorum acaba, yanlış bildiğim veya bilmediğim bir şey mi var? Yanlış mı düşünüyorum acaba, bilmediğim bir nokta var da sen ondan mı böyle yapıyorsun? Beni haklı çıkartacak bir sebep mi var? bilmediğim bir nokta var da sen ondan mı böyle yapıyorsun? Beni haklı çıkartacak bir sebep mi var? Ben senin şu hâlini kusurlu görüyorum, bunu yapmasan daha iyi olur,Ben senin şu hâlini kusurlu görüyorum, bunu yapmasan daha iyi olur, diye düşünüyorum kardeşim." diye kendisine söylemek lazım. diye düşünüyorum kardeşim." diye kendisine söylemek lazım.

Onun olmadığı yerde, "falanca şöyledir, böyledir" diye aleyhinde konuşmak gıybet oluyor, İslâm'da yok.Onun olmadığı yerde, "falanca şöyledir, böyledir" diye aleyhinde konuşmak gıybet oluyor, İslâm'da yok. Ama adam hayâsız, günahkârsa, utanmıyorsa, fâsık-ı mücâhir diyorlar öylelerine. Ama adam hayâsız, günahkârsa, utanmıyorsa, fâsık-ı mücâhir diyorlar öylelerine. Fısk-ı fücûr sahibi adam, utanmaz, arlanmaz, günahlara batmış, devam eden bir kimse.Fısk-ı fücûr sahibi adam, utanmaz, arlanmaz, günahlara batmış, devam eden bir kimse. Utanmıyor da âşikâre yapmaktan korkmuyor, çekinmiyor; kusurları, edepsizlikleri alenî yapıyor.Utanmıyor da âşikâre yapmaktan korkmuyor, çekinmiyor; kusurları, edepsizlikleri alenî yapıyor. Artık onun gıybeti olmaz. Söylenir ki herkes ona karşı gereken tedbirini alsın. Artık onun gıybeti olmaz. Söylenir ki herkes ona karşı gereken tedbirini alsın.

Birisinin kusurunu konuşmak, sakınmak da o adamın kusurunu ortadan kaldırmaktır.Birisinin kusurunu konuşmak, sakınmak da o adamın kusurunu ortadan kaldırmaktır. Bu kötülemek değildir, müslümanın bunu da hiç unutmaması lazım. Bu kötülemek değildir, müslümanın bunu da hiç unutmaması lazım.

Biz insanlara düşman değiliz. Hatta hasım olduğumuz, karşısında olduğumuzBiz insanlara düşman değiliz. Hatta hasım olduğumuz, karşısında olduğumuz insanların bile kendisine düşman değiliz. Fiillerini yanlış görüyoruz, icraatlarını.insanların bile kendisine düşman değiliz. Fiillerini yanlış görüyoruz, icraatlarını. İcraatta hırsızlık yapıyorsa biz onun hırsızlığını kötü görüyoruz.İcraatta hırsızlık yapıyorsa biz onun hırsızlığını kötü görüyoruz. Edepsizlik yapıyorsa edepsizin edepsizliğini kötü görüyoruz,Edepsizlik yapıyorsa edepsizin edepsizliğini kötü görüyoruz, adamın kendisini sevdiğimiz için onu edepsizlikten, hırsızlıktan, arsızlıktan, yüzsüzlüktenadamın kendisini sevdiğimiz için onu edepsizlikten, hırsızlıktan, arsızlıktan, yüzsüzlükten döndürecek tedbirleri almaya çalışmamız lazım.döndürecek tedbirleri almaya çalışmamız lazım. Onu sevmektir o, yanlış yolda olan bir insanın yanlışının düzeltilmesi ona yardımdır, onu sevmektir. Onu sevmektir o, yanlış yolda olan bir insanın yanlışının düzeltilmesi ona yardımdır, onu sevmektir.

Nitekim Peygamber Efendimiz: "Müslüman kardeşiniz zalim de olsa mazlum da olsa yardım edin." diyor. Nitekim Peygamber Efendimiz: "Müslüman kardeşiniz zalim de olsa mazlum da olsa yardım edin." diyor.

Diyorlar ki: Diyorlar ki:

"Mazlum olsa yardım etmeyi anlıyoruz da ya Resûlallah,"Mazlum olsa yardım etmeyi anlıyoruz da ya Resûlallah, zalim kardeşe yardım edersek zulme ortak olmuş olmaz mıyız? Zalime yardım nasıl olacak?" zalim kardeşe yardım edersek zulme ortak olmuş olmaz mıyız? Zalime yardım nasıl olacak?"

Zalimi zulmünden alıkoymak ona yardımdır. Demek ki biz ona yardımcı olacağız.Zalimi zulmünden alıkoymak ona yardımdır. Demek ki biz ona yardımcı olacağız. Ona zulmü yaptırmadığımız zaman o ceza yemeyecek,Ona zulmü yaptırmadığımız zaman o ceza yemeyecek, cehenneme düşmeyecek, yanmayacak, kurtarmış oluyoruz. cehenneme düşmeyecek, yanmayacak, kurtarmış oluyoruz.

Demek ki kötü insanlara, kötülüklerine kızacağız, kendisini kurtarmaya çalışacağız.Demek ki kötü insanlara, kötülüklerine kızacağız, kendisini kurtarmaya çalışacağız. Kötü duygu beslemeyeceğiz. Herkesin iyiliğini istiyoruz, bütün insanların, yanlış inançta olanların,Kötü duygu beslemeyeceğiz. Herkesin iyiliğini istiyoruz, bütün insanların, yanlış inançta olanların, başka dinden olan fâsık, fâcir, günahkâr olan insanların da iyiliğini istiyoruz. başka dinden olan fâsık, fâcir, günahkâr olan insanların da iyiliğini istiyoruz.

Şu tanıdığımı ayyaşlıktan nasıl kurtarabilirim? Şu esrarkeşi şu afetten nasıl kurtarabilirim?Şu tanıdığımı ayyaşlıktan nasıl kurtarabilirim? Şu esrarkeşi şu afetten nasıl kurtarabilirim? Şu kumarbazı bu alışkanlığından nasıl vazgeçirebilirim? Bu zinakârı, hilekârı, düzenbazı, madrabazıŞu kumarbazı bu alışkanlığından nasıl vazgeçirebilirim? Bu zinakârı, hilekârı, düzenbazı, madrabazı nasıl bu kötü huyundan kurtarabilirim, diye düşünmemiz lazım. nasıl bu kötü huyundan kurtarabilirim, diye düşünmemiz lazım.

Zaten bir insanı kötü bir huydan kurtarmak için çok çeşitli yollar var.Zaten bir insanı kötü bir huydan kurtarmak için çok çeşitli yollar var. Cezalar da caydırıcı bir takım tedbirlerdir, ceza büyük olunca, insanlar onu yapmaktan korkarlar.Cezalar da caydırıcı bir takım tedbirlerdir, ceza büyük olunca, insanlar onu yapmaktan korkarlar. Bana bir ceza verilir, o cezanın dehşetinden ötekiler o suçu işlemeye yanaşmazlar. Bana bir ceza verilir, o cezanın dehşetinden ötekiler o suçu işlemeye yanaşmazlar. Ceza da bir çeşit caydırıcı tedbir oluyor. Hiç olmazsa toplumu düzeltmeye çekiyor. Ceza da bir çeşit caydırıcı tedbir oluyor. Hiç olmazsa toplumu düzeltmeye çekiyor.

Falanca adamın idamına karar verdi hâkim. Ne olacak? Falanca adamın idamına karar verdi hâkim. Ne olacak?

Bu adamın artık düzelmesi kalmadı. O zaman da toplumun düzelmesi düşünülmüş oluyor.Bu adamın artık düzelmesi kalmadı. O zaman da toplumun düzelmesi düşünülmüş oluyor. O adam çoğalsa artık topluma faydalı değil, yaşasa aynı şeyi yapacak, hâkim idamına karar vermiş, O adam çoğalsa artık topluma faydalı değil, yaşasa aynı şeyi yapacak, hâkim idamına karar vermiş, o artık yok edilecek. Toplumu kurtarmak. Bir adamı yok edersin ama toplum kurtulur. o artık yok edilecek. Toplumu kurtarmak. Bir adamı yok edersin ama toplum kurtulur.

Merhamet edersin, suçluyu salıverirsin, yine aynı suçu işler.Merhamet edersin, suçluyu salıverirsin, yine aynı suçu işler. Başkaları da cesaret bulur, birçok kimse de o suçu işlemeye başlar, meslek olur, yol olur,Başkaları da cesaret bulur, birçok kimse de o suçu işlemeye başlar, meslek olur, yol olur, âdet olur, o zaman toplum fesada girer, bozulur, çöker. âdet olur, o zaman toplum fesada girer, bozulur, çöker.

Koca imparatorluklar niye çöküyor? Koca imparatorluklar niye çöküyor?

En parlak devirleri yaşamışken, en tantanalı, şaşaalı, kuvvetli devirlerden sonra bir zaman geliyorEn parlak devirleri yaşamışken, en tantanalı, şaşaalı, kuvvetli devirlerden sonra bir zaman geliyor koca imparatorluklar çöküyor. İnsanlara, kıtalara hâkim olmuş imparatorluklar çatır çatır çöküyor. koca imparatorluklar çöküyor. İnsanlara, kıtalara hâkim olmuş imparatorluklar çatır çatır çöküyor.

Neden? Neden?

Adaletsizlikten, düzensizlikten, ahlâksızlıktan, kuralsızlıktan…Adaletsizlikten, düzensizlikten, ahlâksızlıktan, kuralsızlıktan… Kuralsızlık çok kötü bir şey, hiç kaide tanımamak, orman kanunu gibi, herkesin bildiğini yapmasıKuralsızlık çok kötü bir şey, hiç kaide tanımamak, orman kanunu gibi, herkesin bildiğini yapması çok fena, o zaman toplum yıkılıyor. çok fena, o zaman toplum yıkılıyor.

Demek ki ne yapacağız? Demek ki ne yapacağız?

Kişiyi gıybet ederken de onu düşüneceğiz. Esas itibarı ile ben adamı rezil rüsvâ edip deKişiyi gıybet ederken de onu düşüneceğiz. Esas itibarı ile ben adamı rezil rüsvâ edip de mahvetmek istemiyorum. Vazgeçirmek istiyorum veya toplumu onun zararından korumak istiyorum.mahvetmek istemiyorum. Vazgeçirmek istiyorum veya toplumu onun zararından korumak istiyorum. Kurtarabilirsem daha iyi diye düşüneceğiz. Kurtarabilirsem daha iyi diye düşüneceğiz.

Günahkâr insanlara karşı müslümanların bakışı nasıl olmalı? Günahkâr insanlara karşı müslümanların bakışı nasıl olmalı?

Onları günahlardan kurtarmaya niyetli olmak lazım. O niyette olmalı bakışı.Onları günahlardan kurtarmaya niyetli olmak lazım. O niyette olmalı bakışı. Yoksa şunu mahvedeyim, yok edeyim, ezeyim diye kin ve hınç duygusunda olmamalı. Yoksa şunu mahvedeyim, yok edeyim, ezeyim diye kin ve hınç duygusunda olmamalı.

Hani birisi savaşta savaşmış, savaşmış, müslüman kâfiri tam alta yatırmış,Hani birisi savaşta savaşmış, savaşmış, müslüman kâfiri tam alta yatırmış, tam o sırada lâ ilâhe illallâh demiş. Müslüman da yatırdıktan sonra artık duramamış, onu öldürmüş.tam o sırada lâ ilâhe illallâh demiş. Müslüman da yatırdıktan sonra artık duramamış, onu öldürmüş. Peygamber Efendimiz'e bu bildirilince kızmış. Peygamber Efendimiz'e bu bildirilince kızmış.

"Bu lâ ilâhe illallâh deyince bırakacaktın." "Bu lâ ilâhe illallâh deyince bırakacaktın."

"Ölümden korktuğu için söyledi ya Resûlallah." "Ölümden korktuğu için söyledi ya Resûlallah."

"Kalbini açıp da baktın mı? Keşke kalbini açıp baksaydın da niyetinin öyle olduğunu bir görseydin, öyle mi?"Kalbini açıp da baktın mı? Keşke kalbini açıp baksaydın da niyetinin öyle olduğunu bir görseydin, öyle mi? Ne biliyorsun, belki samimi?" demiş. Ne biliyorsun, belki samimi?" demiş.

Bırakacaktın. Bırakacaktın.

Demek ki savaşın bile amacı adamın ıslahıdır. "Islah oldum." derse bırakılacak. Demek ki savaşın bile amacı adamın ıslahıdır. "Islah oldum." derse bırakılacak.

Dille derse de kalbinden demezse ne olur? Dille derse de kalbinden demezse ne olur?

O belli olduğu zaman cezasını yer.O belli olduğu zaman cezasını yer. Ama belki hakikî bir tevbeyle tevbe etmişse onu da o husustan mahrum etmemeli. Ama belki hakikî bir tevbeyle tevbe etmişse onu da o husustan mahrum etmemeli.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

Men lâ yestağfirillâhe lâ yağfirullâhu lehû ve men lâ yetûbu lâ yetûbullâhu aleyhMen lâ yestağfirillâhe lâ yağfirullâhu lehû ve men lâ yetûbu lâ yetûbullâhu aleyh ve men lâ yerhamu ve lâ yerhamhullâhu azze ve celle. ve men lâ yerhamu ve lâ yerhamhullâhu azze ve celle.

Sadaka rasûlüllah. Sadaka rasûlüllah.

Burada lâ yetûbullâhe demiyor, Allah lafzı burada kayıtlı değil diyor,Burada lâ yetûbullâhe demiyor, Allah lafzı burada kayıtlı değil diyor, unutmadım, atlamadım, bilesiniz demek istiyor. unutmadım, atlamadım, bilesiniz demek istiyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

"Bir kimse ki Allah'a istiğfar eylemiyor. "Bir kimse ki Allah'a istiğfar eylemiyor. ‘Beni mağfiret eyle yâ Rabbi' diye Allah'tan mağfiret talep etmiyor, affını istemiyor." ‘Beni mağfiret eyle yâ Rabbi' diye Allah'tan mağfiret talep etmiyor, affını istemiyor." Lâ yağfirullâhu lehû. "Allah onu mağfiret etmez." Lâ yağfirullâhu lehû. "Allah onu mağfiret etmez."

İsteyecek, kendisinin arzusu olacak,İsteyecek, kendisinin arzusu olacak, Allah'tan istiğfar etmeyene, mağfiret istemeyene Allah mağfiret eylemez. Allah'tan istiğfar etmeyene, mağfiret istemeyene Allah mağfiret eylemez.

Ve men lâ yetûbu lâ yetûbullâhu aleyh. "Kim Allah'a tevbe etmezseVe men lâ yetûbu lâ yetûbullâhu aleyh. "Kim Allah'a tevbe etmezse Allah da onun tevbesini kabul etmez, teveccüh etmez. Allah'a teveccüh etmeyen,Allah da onun tevbesini kabul etmez, teveccüh etmez. Allah'a teveccüh etmeyen, yönelmeyene Allah da yönelmez. Kul yönelecek, Allah da ondan sonra."yönelmeyene Allah da yönelmez. Kul yönelecek, Allah da ondan sonra." Ve men lâ yerhamuVe men lâ yerhamu ve lâ yerhamhullâhu azze ve celle. "Merhamet etmeyene Azîz ve Celîl olan Allah merhamet etmez." ve lâ yerhamhullâhu azze ve celle. "Merhamet etmeyene Azîz ve Celîl olan Allah merhamet etmez."

Hadîs-i şerîfin anlamı anlaşılır, gayet açık gibi görünüyor. Allah'a tevbe ve istiğfar etmek lazım. Hadîs-i şerîfin anlamı anlaşılır, gayet açık gibi görünüyor. Allah'a tevbe ve istiğfar etmek lazım.

"Beni mağfiret eyle yâ Rabbi, benim kusurlarımı bağışla yâ Rabbi!" diye istekli olması lazım."Beni mağfiret eyle yâ Rabbi, benim kusurlarımı bağışla yâ Rabbi!" diye istekli olması lazım. Bu isteğin hakikî olması, yapmacık olmaması, samimi olması lazım. Bu isteğin hakikî olması, yapmacık olmaması, samimi olması lazım. "Ben senden mağfiret istiyorum, beni bağışla Allah'ım." demesi lazım."Ben senden mağfiret istiyorum, beni bağışla Allah'ım." demesi lazım. Öyle demeyene mağfiret yok. Allah'a tevbe etmek, yönelmek lazım.Öyle demeyene mağfiret yok. Allah'a tevbe etmek, yönelmek lazım. Öyle yönelmeyene Allah da teveccüh etmez. Tevbesini kabul etmez, yanlış yoldan döndürmez.Öyle yönelmeyene Allah da teveccüh etmez. Tevbesini kabul etmez, yanlış yoldan döndürmez. Kul yanlış yoldan dönmek isteyecek ki Allah onu döndürsün.Kul yanlış yoldan dönmek isteyecek ki Allah onu döndürsün. Çünkü insanlar dünyaya imtihan için gönderildiler. Çünkü insanlar dünyaya imtihan için gönderildiler.

Ve lev şâe rabbüke le-âmene men fi'l-ardi küllühüm cemî'an.Ve lev şâe rabbüke le-âmene men fi'l-ardi küllühüm cemî'an. "Eğer Rabbin dileseydi ey Muhammed-i Mustafâ yeryüzünde ne kadar dine, imana muhatap, "Eğer Rabbin dileseydi ey Muhammed-i Mustafâ yeryüzünde ne kadar dine, imana muhatap, mükellef insan varsa bütün insanların hepsi, toptan imana gelirlerdi." mükellef insan varsa bütün insanların hepsi, toptan imana gelirlerdi."

Cenâb-ı Hak bir mucize gösterirdi hiç münafık kalmazdı, herkes diz çöker, secdeye kapanır,Cenâb-ı Hak bir mucize gösterirdi hiç münafık kalmazdı, herkes diz çöker, secdeye kapanır, "Ne büyüksün yâ Rabbi, anladım her şeyi." der imana gelir."Ne büyüksün yâ Rabbi, anladım her şeyi." der imana gelir. Ama dünya imtihan yeri olduğundan Allahu Teâlâ hazretleri serbest bırakıyor.Ama dünya imtihan yeri olduğundan Allahu Teâlâ hazretleri serbest bırakıyor. Serbest bırakınca da kul küfrü mü seçecek imanı mı seçecek, cenneti mi isteyecek, cehennemi mi isteyecek,Serbest bırakınca da kul küfrü mü seçecek imanı mı seçecek, cenneti mi isteyecek, cehennemi mi isteyecek, doğru yola mı gidecek kötü yola mı gidecek kendisi karar verecek. doğru yola mı gidecek kötü yola mı gidecek kendisi karar verecek. "Beni affet yâ Rabbi!" diyecek ki Allah affetsin. "Beni affet yâ Rabbi!" diyecek ki Allah affetsin. Allah'a yönelecek, tevbe edecek ki Allah onun tevbesini kabul etsin, ona teveccüh buyursun. Allah'a yönelecek, tevbe edecek ki Allah onun tevbesini kabul etsin, ona teveccüh buyursun. Ondan bir hareket olmayınca kul, imtihanda doğru bir hareket yapmamış oluyor,Ondan bir hareket olmayınca kul, imtihanda doğru bir hareket yapmamış oluyor, o zaman Allah onu mağfiret etmiyor. Ona teveccüh etmiyor. o zaman Allah onu mağfiret etmiyor. Ona teveccüh etmiyor.

Tevbe yönelmek demek, yön değiştirip yönelmek demek. Tevbe yönelmek demek, yön değiştirip yönelmek demek.

Tevbe eden kimse ne yapıyor? Tevbe eden kimse ne yapıyor?

Günahlı yoldan yönünü değiştiriyor, Cenâb-ı Hakk'a yönelmiş oluyor. Dönüş yapmış oluyor.Günahlı yoldan yönünü değiştiriyor, Cenâb-ı Hakk'a yönelmiş oluyor. Dönüş yapmış oluyor. Dönüş yapmayana Allah da dönüş yapmaz. Allah dönüp de teveccüh etmez. Dönüş yapmayana Allah da dönüş yapmaz. Allah dönüp de teveccüh etmez. Onun tevbesini kabul etmez. Onun için dönecek, yanlış yolu bırakacak, doğru yola gelecek. Onun tevbesini kabul etmez. Onun için dönecek, yanlış yolu bırakacak, doğru yola gelecek.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Efendimiz'in -kaddesallahu sırrahu'l-aziz- müzesindeMevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Efendimiz'in -kaddesallahu sırrahu'l-aziz- müzesinde İran şairlerinden birisinin bir dörtlüğü var: İran şairlerinden birisinin bir dörtlüğü var:

Ne olursan ol dön, geri gel Geri gel; kâfir de olsan, putperest de olsan gene gelNe olursan ol dön, geri gel
Geri gel; kâfir de olsan, putperest de olsan gene gel
Geri gel; bu dergâh ümitsizlik dergâhı değildir Yüze defa tevbeyi bozmuş olsan bile dön geri gel!Geri gel; bu dergâh ümitsizlik dergâhı değildir
Yüze defa tevbeyi bozmuş olsan bile dön geri gel!
diye bir beyit. Farsçası; diye bir beyit. Farsçası;

Bâz â bâz â her ân çi hestî bâz â Ger kâfir u gebr u but-perestî bâz â Bâz â bâz â her ân çi hestî bâz â

Ger kâfir u gebr u but-perestî bâz â

În der-geh-i mâ der-geh-i nevmîdî nîst Sad bâr eger tevbe-şikestî bâz â În der-geh-i mâ der-geh-i nevmîdî nîst

Sad bâr eger tevbe-şikestî bâz â

Farsçası bu. Bu söz Mevlânâ'nın sözü değil ama birisi bu dörtlüğü beğenmişFarsçası bu. Bu söz Mevlânâ'nın sözü değil ama birisi bu dörtlüğü beğenmiş Cenâb-ı Hakk'ın tevbeleri kabul edici olduğunu beyan ediyor. Cenâb-ı Hakk'ın tevbeleri kabul edici olduğunu beyan ediyor. Cenâb-ı Hakk'ın tevbeleri kabul edici olduğunu bu dörtlük beyan ediyor. Cenâb-ı Hakk'ın tevbeleri kabul edici olduğunu bu dörtlük beyan ediyor. Cenâb-ı Hak "Bana tevbe ederseniz tevbenizi kabul ederim." demiş diye şair burada belirtmiş,Cenâb-ı Hak "Bana tevbe ederseniz tevbenizi kabul ederim." demiş diye şair burada belirtmiş, yazmış diye beğendiği için bu Farsça rubâîyi -dörtlüğü- Mevlânâ hazretlerinin türbesine asmış.yazmış diye beğendiği için bu Farsça rubâîyi -dörtlüğü- Mevlânâ hazretlerinin türbesine asmış. Mevlânâ hazretlerinin sözü değil. Mevlânâ hazretlerinin sözü değil.

Rahmetli Profesör Necati Lugal Bey bunun hangi İranlı şairin sözü olduğunu da bana söylemiştiRahmetli Profesör Necati Lugal Bey bunun hangi İranlı şairin sözü olduğunu da bana söylemişti ama o zaman not almamışım, şu anda da hatırımda kalmamış, ama o zaman not almamışım, şu anda da hatırımda kalmamış, bilemiyorum ama İranlı bir şairin dörtlüğü bu. bilemiyorum ama İranlı bir şairin dörtlüğü bu.

"Her ne olursan gel." dediği, Cenâb-ı Hak eğer kul kendisine dönerse tevbesini kabul edecek demek."Her ne olursan gel." dediği, Cenâb-ı Hak eğer kul kendisine dönerse tevbesini kabul edecek demek. Kâfir de olsa dönünce, Allah, bak kâfirliğini anladı, hakka döndü, diye tevbesini kabul eder. Kâfir de olsa dönünce, Allah, bak kâfirliğini anladı, hakka döndü, diye tevbesini kabul eder.

Gebr yani ateşperest de olsa gelince; Gebr yani ateşperest de olsa gelince;

"Yâ Rabbi, ben ateşperestlikten döndüm, vazgeçtim, anladım." "Yâ Rabbi, ben ateşperestlikten döndüm, vazgeçtim, anladım."

O zaman Allah tevbesini kabul edecek. Her ne olursa olsun, günahkâr da olsa,O zaman Allah tevbesini kabul edecek. Her ne olursa olsun, günahkâr da olsa, yüz defa, bin defa tevbesini bozmuş, suçlu da olsa, suç işlemiş bile olsa,yüz defa, bin defa tevbesini bozmuş, suçlu da olsa, suç işlemiş bile olsa, dönünce Allahu Teâlâ hazretleri kabul ediyor. Ama dönmek, istiğfar eylemek,dönünce Allahu Teâlâ hazretleri kabul ediyor. Ama dönmek, istiğfar eylemek, hatasını anlamak, işlememeyi düşünmek, Cenâb-ı Hakk'a yalvarmak lazım.hatasını anlamak, işlememeyi düşünmek, Cenâb-ı Hakk'a yalvarmak lazım. İmtihan dünyası olduğu için doğrudan doğruya, doğru yolu göstermiyor.İmtihan dünyası olduğu için doğrudan doğruya, doğru yolu göstermiyor. Kuldan bir küçük ışıltı, bir işaret olacak Cenâb-ı Hak da lütfedecekKuldan bir küçük ışıltı, bir işaret olacak Cenâb-ı Hak da lütfedecek ama bu imtihanı kazanmak için o ilk davranışı yapmalı. ama bu imtihanı kazanmak için o ilk davranışı yapmalı. Onun için Peygamber Efendimiz burada tevbe ve istiğfar eylemeye teşvik ediyor. Onun için Peygamber Efendimiz burada tevbe ve istiğfar eylemeye teşvik ediyor.

"Yâ Rabbi, çok çok günahlarım var." diye düşüneceğiz, istiğfar edeceğiz. "Yâ Rabbi, çok çok günahlarım var." diye düşüneceğiz, istiğfar edeceğiz.

Estağfirullâh el-azîm demeye istiğfar etmek deniliyor. Estağfirullâh el-azîm ve etûbu ileyh.Estağfirullâh el-azîm demeye istiğfar etmek deniliyor. Estağfirullâh el-azîm ve etûbu ileyh. "Yöneliyorum sana yâ Rabbi, dönüyorum, yanlış yolumdan, senin yoluna geliyorum, döndüm, geldim." "Yöneliyorum sana yâ Rabbi, dönüyorum, yanlış yolumdan, senin yoluna geliyorum, döndüm, geldim."

Bu sözleri çok söylememizi tavsiye ediyor. Maksat candan istemek. Bu sözleri çok söylememizi tavsiye ediyor. Maksat candan istemek.

Zaten başka bir hadîs-i şerîften biliyoruz kiZaten başka bir hadîs-i şerîften biliyoruz ki Allah gafil bir kalp ile yapılan duayı kabul etmez. Adam elini açmış, seccadede dua ediyor. Allah gafil bir kalp ile yapılan duayı kabul etmez. Adam elini açmış, seccadede dua ediyor.

"Yâ Rabbi, beni affet, beni mağfiret eyle…" vs. diyor ama"Yâ Rabbi, beni affet, beni mağfiret eyle…" vs. diyor ama o sırada gözü camdan dışarıda, top oynayanları seyrediyor. o sırada gözü camdan dışarıda, top oynayanları seyrediyor.

"Bak şu ne kadar iyi vole vurdu, bak kaleci ne güzel yakaladı…""Bak şu ne kadar iyi vole vurdu, bak kaleci ne güzel yakaladı…" filan diye mahalledeki çocukların topunu seyrediyor. filan diye mahalledeki çocukların topunu seyrediyor.

Böyle olmaz! Kalbi başka şeyle meşgul, gafil ve lehv ü lu'bda, eğlencede, gaflette. Böyle olmaz! Kalbi başka şeyle meşgul, gafil ve lehv ü lu'bda, eğlencede, gaflette.

"Gafletle yapılan duayı Allah kabul etmez." buyruluyor, bu hususta başka hadîs-i şerifler var. "Gafletle yapılan duayı Allah kabul etmez." buyruluyor, bu hususta başka hadîs-i şerifler var.

Demek ki isteğin candan, hakikî olması lazım.Demek ki isteğin candan, hakikî olması lazım. Denize düşmüş boğulan bir insan boğulacağı sırada nasıl dua eder, nasıl candan dua eder, Denize düşmüş boğulan bir insan boğulacağı sırada nasıl dua eder, nasıl candan dua eder, öyle olması lazım. Veya büyük bir felaketle karşılaşan bir insan,öyle olması lazım. Veya büyük bir felaketle karşılaşan bir insan, büyük bir canavarla ormanda karşılaşan bir insan nasıl Allah'a, "Aman Allah'ım büyük bir canavarla ormanda karşılaşan bir insan nasıl Allah'a, "Aman Allah'ım beni kurtar!" diye nasıl feryâd ü figân eder, nasıl candan söyler… beni kurtar!" diye nasıl feryâd ü figân eder, nasıl candan söyler… Tevbesinin, istiğfarının da öyle olması lazım.Tevbesinin, istiğfarının da öyle olması lazım. Dilinde söz olduğu halde aklı ve gözü başka yere takılı olmaması lazım.Dilinde söz olduğu halde aklı ve gözü başka yere takılı olmaması lazım. Çünkü öbür hadîs-i şerîften biliyoruz ki böyle duayı Allah kabul etmiyor. Candan olacak. Çünkü öbür hadîs-i şerîften biliyoruz ki böyle duayı Allah kabul etmiyor. Candan olacak.

Men yetekeffel lî en lâ yes'eli'n-nâse şey'en ve etekeffelu lehu'l-cennete. Men yetekeffel lî en lâ yes'eli'n-nâse şey'en ve etekeffelu lehu'l-cennete.

Pek çok sahih kaynakta Sevbân radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerif. Pek çok sahih kaynakta Sevbân radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerif.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

"Bir kimse ki bana, insanlardan bir şey dilenmemeye, istememeye söz verir,"Bir kimse ki bana, insanlardan bir şey dilenmemeye, istememeye söz verir, tekeffül eder böyle yapmayacağını, bana teminat verirse, tekeffül eder böyle yapmayacağını, bana teminat verirse, ben de ona cennete gireceğine dair teminat veririm.ben de ona cennete gireceğine dair teminat veririm. Kefil olurum, cennete girecek, söz veriyorum, cennete girmesini sağlayacağım." Kefil olurum, cennete girecek, söz veriyorum, cennete girmesini sağlayacağım."

Bir şey istemek doğru değil, dilenmek doğru değil.Bir şey istemek doğru değil, dilenmek doğru değil. Mümkünse insan dilenmemeli, başkasının sırtından, emeğinden sömürü onları aldatıp,Mümkünse insan dilenmemeli, başkasının sırtından, emeğinden sömürü onları aldatıp, onlardan alıp, tembellik yapıp, yan gelip yatıp, dilenip geçinmemeli. onlardan alıp, tembellik yapıp, yan gelip yatıp, dilenip geçinmemeli.

Dilenmekten de öteye başka insanlardan hizmet istemek de doğru değil.Dilenmekten de öteye başka insanlardan hizmet istemek de doğru değil. Bana şunu getiriver, bana şunu yapıver, bana şunu alıver, diye birisini zahmete sokmak da doğru değil.Bana şunu getiriver, bana şunu yapıver, bana şunu alıver, diye birisini zahmete sokmak da doğru değil. Birisine yük olmak da doğru değil. Peygamber Efendimiz istememeyi tavsiye etmiş.Birisine yük olmak da doğru değil. Peygamber Efendimiz istememeyi tavsiye etmiş. Sahâbe-i kirâm istememek konusunu anladıkları için her işini kendisi görmüş, kimseye yük olmamış, Sahâbe-i kirâm istememek konusunu anladıkları için her işini kendisi görmüş, kimseye yük olmamış, dilenmemiş, dilenmekten öteye mümkün olduğu kadar bir ricada da bulunmamış.dilenmemiş, dilenmekten öteye mümkün olduğu kadar bir ricada da bulunmamış. Yük olmamaya çalışmış, kendi işini kendi görmeye çalışmış. Yük olmamaya çalışmış, kendi işini kendi görmeye çalışmış.

Devenin üstündeyken kamçısı yere düşse inip kendisi alırmış.Devenin üstündeyken kamçısı yere düşse inip kendisi alırmış. Deveden inmek, binmek kolay bir şey değil, kamçısını, arkadaşına, "Şunu bana uzatıver." demezlermiş.Deveden inmek, binmek kolay bir şey değil, kamçısını, arkadaşına, "Şunu bana uzatıver." demezlermiş. Buradan anlıyoruz ki dilenmek değil, dilenmekten öteye kimseye yük olmamak daBuradan anlıyoruz ki dilenmek değil, dilenmekten öteye kimseye yük olmamak da zihinlerinde, bir ahlâk olarak, gönüllerinde bulunuyordu,zihinlerinde, bir ahlâk olarak, gönüllerinde bulunuyordu, kimseye yük olmamak önemli bir tavır, davranış şekli. kimseye yük olmamak önemli bir tavır, davranış şekli. Onun için Osmanlı büyüklerinden birisi tasavvufu tarif eden güzel bir manzume yazmış. Diyor ki: Onun için Osmanlı büyüklerinden birisi tasavvufu tarif eden güzel bir manzume yazmış. Diyor ki:

Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır, Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır,


Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır.

Tasavvuf insanlarla dost olmaktır ama yük olmamaktır. Tasavvuf insanlarla dost olmaktır ama yük olmamaktır.

Yük olmamak ne demek? Yük olmamak ne demek?

Başkasının zahmetinden, emeğinden istifade edip onun sırtından geçinmemek demek. Başkasının zahmetinden, emeğinden istifade edip onun sırtından geçinmemek demek.

Mühim olan başkasına yük olmayacak.Yâr olacak,Mühim olan başkasına yük olmayacak.Yâr olacak, kendisi hizmet verecek ama başkasından hizmet beklemeyecek.kendisi hizmet verecek ama başkasından hizmet beklemeyecek. Kendisi faydalı olacak ama başkasından fayda, sömürmeye, menfaat sağlamaya çalışmayacak. Kendisi faydalı olacak ama başkasından fayda, sömürmeye, menfaat sağlamaya çalışmayacak. Gül bahçesinin gülü olacak ama dikeni olmayacak.Gül bahçesinin gülü olacak ama dikeni olmayacak. Diken gibi batıcı olmayacak, gül gibi hoş hâlli, hoş kokulu diye tarif etmiş o mübarek bir beyitte. Diken gibi batıcı olmayacak, gül gibi hoş hâlli, hoş kokulu diye tarif etmiş o mübarek bir beyitte.

Demek ki bir şey istememek önemli. Bir insan bir şey istemeyince, kendi işini kendisi yapmaya çalışır.Demek ki bir şey istememek önemli. Bir insan bir şey istemeyince, kendi işini kendisi yapmaya çalışır. Ve kendi alın teriyle kazanır, başkalarına da hayır hasenât yapar.Ve kendi alın teriyle kazanır, başkalarına da hayır hasenât yapar. Ama bazı şeyler istemeden olmuyor, elbirliğiyle oluyor veyahut birisinin yardımı gerekiyor. Ama bazı şeyler istemeden olmuyor, elbirliğiyle oluyor veyahut birisinin yardımı gerekiyor.

Ben hatırlıyorum, çeşmeden testileri doldurdum ama hayvana yüklerken,Ben hatırlıyorum, çeşmeden testileri doldurdum ama hayvana yüklerken, bir tarafa bir testiyi attığım zaman semer dönüyor. Ağır geliyor, dönüyor. bir tarafa bir testiyi attığım zaman semer dönüyor. Ağır geliyor, dönüyor. O sırada birisi geldi, testiyi tutuverdi, ben de öteki testiyi taktım, O sırada birisi geldi, testiyi tutuverdi, ben de öteki testiyi taktım, şehir çocuğuyum, tatile gitmişim, beceremedim, birisi yardım etti. şehir çocuğuyum, tatile gitmişim, beceremedim, birisi yardım etti.

Peki, birisi yardım ederse ne yapmak lazım? Peki, birisi yardım ederse ne yapmak lazım?

Mümkünse biz de ona bir işinde yardımcı olmalıyız. İnsanlar birbirlerine muhtaçtır, yardım gerekebilir,Mümkünse biz de ona bir işinde yardımcı olmalıyız. İnsanlar birbirlerine muhtaçtır, yardım gerekebilir, bazen de istemek ihtiyacı hâsıl olabilir.bazen de istemek ihtiyacı hâsıl olabilir. Bunun bir iyilik olduğunu bilmeliyiz ve karşılığını vermeye fırsat aramalıyız, bu da önemli. Bunun bir iyilik olduğunu bilmeliyiz ve karşılığını vermeye fırsat aramalıyız, bu da önemli.

Ve nihayet sonuncu, beşinci hadîs-i şerîfi okuyalım. Ve nihayet sonuncu, beşinci hadîs-i şerîfi okuyalım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Men yüridillâhu bihî hayran yufakkihu fi'd-dîn. Men yüridillâhu bihî hayran yufakkihu fi'd-dîn.

Hasen ve sahih, Buhârî ve Müslim'de, Tirmizî'de ve diğer güzel,Hasen ve sahih, Buhârî ve Müslim'de, Tirmizî'de ve diğer güzel, kıymetli kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîf. kıymetli kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîf.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Ömer radıyallahu anh'ten, İbn Abbas radıyallahu anhumâ'dan,Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Ömer radıyallahu anh'ten, İbn Abbas radıyallahu anhumâ'dan, Muaviye radıyallahu anh'ten, -hangi Muaviye'yse belirtilmemiş- -Muaviye radıyallahu anh'ten, -hangi Muaviye'yse belirtilmemiş- - rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn- rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. rıdvânullâhi aleyhim ecmaîn- rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Men yüridillâhu bihî hayran. "Allah bir kimsenin hayrını murat etmişse."Men yüridillâhu bihî hayran. "Allah bir kimsenin hayrını murat etmişse." Yufakkihhu fi'd-dîn. "Onu dinde fakih kılar." Yufakkihhu fi'd-dîn. "Onu dinde fakih kılar."

Fakih ne demek? Fakih ne demek?

Dini iyi bilen, dînî bilgileri iyi bilen, hakkın hak olduğunu, batılın batıl olduğunu,Dini iyi bilen, dînî bilgileri iyi bilen, hakkın hak olduğunu, batılın batıl olduğunu, haramı helali, mekruhu mübahı iyi bilen, anlayışı, bilgisi, görgüsü, dînî… haramı helali, mekruhu mübahı iyi bilen, anlayışı, bilgisi, görgüsü, dînî…

…sabaha kadar uykusuz kalmaktan başka ellerine kâr geçmez,…sabaha kadar uykusuz kalmaktan başka ellerine kâr geçmez, zahmetleri boşa gitmiştir, ibadetleri makbul olmamıştır. zahmetleri boşa gitmiştir, ibadetleri makbul olmamıştır.

Bu neden? Bu neden?

Onun ibadetini fesada uğratan, batıla çıkaran şeyleri bilmemekten olur.Onun ibadetini fesada uğratan, batıla çıkaran şeyleri bilmemekten olur. Dînî bilgisinin eksik olmasından olur. Dînî her ahkâmın bu taraflarını iyice öğrenmeli,Dînî bilgisinin eksik olmasından olur. Dînî her ahkâmın bu taraflarını iyice öğrenmeli, ne yaparsam haccım heba olur, boşa gider, zekâtım makbul olmaz, sadakam reddolunur,ne yaparsam haccım heba olur, boşa gider, zekâtım makbul olmaz, sadakam reddolunur, orucum kabul olmaz, namazım kabul olmaz,orucum kabul olmaz, namazım kabul olmaz, diye insanın kabul olmama sebeplerini de iyice öğrenmesi lazım. diye insanın kabul olmama sebeplerini de iyice öğrenmesi lazım.

Ben olsam ilmihâl kitaplarına ibadetlerin hangi sebeplerden kabul olmadığınıBen olsam ilmihâl kitaplarına ibadetlerin hangi sebeplerden kabul olmadığını kırmızı harflerle yazardım ki o kırmızılar herkesin dikkatini çeksin dekırmızı harflerle yazardım ki o kırmızılar herkesin dikkatini çeksin de o işleri yanlış yanlış yapıp da sonra hüsrana, zarara uğramasın. o işleri yanlış yanlış yapıp da sonra hüsrana, zarara uğramasın.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi dinimizi iyi öğrenen,Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi dinimizi iyi öğrenen, Kur'ân-ı Kerîm'i bilen, hadîs-i şerîfleri bilen iyi müslüman eylesin.Kur'ân-ı Kerîm'i bilen, hadîs-i şerîfleri bilen iyi müslüman eylesin. Ağzı dualı, müslümanların işleriyle ilgilenen Allah'a karşı duyguları, kulluk bağları sapasağlam Ağzı dualı, müslümanların işleriyle ilgilenen Allah'a karşı duyguları, kulluk bağları sapasağlam Resûlullah'a karşı ümmet olma şuuru sapasağlam, sevgisi sonsuz derecede çok kullarından eylesin.Resûlullah'a karşı ümmet olma şuuru sapasağlam, sevgisi sonsuz derecede çok kullarından eylesin. Allah'ın Kur'an'ına karşı muhabbeti sonsuz derecede fazla, Allah'ın Kur'an'ına karşı muhabbeti sonsuz derecede fazla, müslümanların umumuna karşı ilgisi, sevgisi, müslümanların önderine karşımüslümanların umumuna karşı ilgisi, sevgisi, müslümanların önderine karşı saygısı ve bağlılığı tamam kimselerden olmayı, dualı, tevbeli, istiğfarlı, merhametli kimseler olmayı,saygısı ve bağlılığı tamam kimselerden olmayı, dualı, tevbeli, istiğfarlı, merhametli kimseler olmayı, insanlardan bir şey istemeden, insanlara hayır götürmeye çalışan toplumlardan, tok gözlü, insanlardan bir şey istemeden, insanlara hayır götürmeye çalışan toplumlardan, tok gözlü, cömert müslümanlardan olmayı cümlemize nasip eylesin. cömert müslümanlardan olmayı cümlemize nasip eylesin. Evlatlarımızı böyle yetiştirmeyi, içimizdeki bilgi eksikliklerimizi gidermeyi, Evlatlarımızı böyle yetiştirmeyi, içimizdeki bilgi eksikliklerimizi gidermeyi, rızasına uygun kulluk yapmayı, karşısına yüzü ak, sevdiği kullar olarak varmayı cümlemize nasip eylesin.rızasına uygun kulluk yapmayı, karşısına yüzü ak, sevdiği kullar olarak varmayı cümlemize nasip eylesin. İki cihanda gönlünüzce her türlü hayırlara mükâfatlara Allah sizi erdirsin. İki cihanda gönlünüzce her türlü hayırlara mükâfatlara Allah sizi erdirsin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2