Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Nazara Kur'an'ın Şifası ve Koruyucu Ayetler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şa'bân 1410 / 03.03.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ayet'el-Kürsî Suresinin Faziletleri, Kur'an-ı Kerimin Maddi Manevi Tüm Dertlere Şifa Olması, Akıbetimizin Hayır Olması, Peygamber | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Nazara Kur'an'ın Şifası ve Koruyucu Ayetler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şa'bân 1410 / 03.03.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ayet'el-Kürsî Suresinin Faziletleri, Kur'an-ı Kerimin Maddi Manevi Tüm Dertlere Şifa Olması, Akıbetimizin Hayır Olması, Peygamber | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

El-Hamdü li'l-lâhi rabbi'l-âlemîn.El-Hamdü li'l-lâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn Muhammedini'l-Emîn ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd: Muhammedini'l-Emîn ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd:

fağlemu eyyuhel ihvan fe inna eftalil hadîsi kitabullahfağlemu eyyuhel ihvan fe inna eftalil hadîsi kitabullah ve eftalil hedi hediye seyyidil Muhammedin sallallahu aleyhi vesellemve eftalil hedi hediye seyyidil Muhammedin sallallahu aleyhi vesellem ve şerral umuru muhtesatuha ve külli muhtesatin bidahve şerral umuru muhtesatuha ve külli muhtesatin bidah ve külli bidaten ve külli dalaletin ve sahibeha finnar. ve külli bidaten ve külli dalaletin ve sahibeha finnar.

Ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

Fî kitâbi'llâhi semânin âyâtin li'l-ayni'l-fâtihatü ve âyetü'l-kürsiyyi. Fî kitâbi'llâhi semânin âyâtin li'l-ayni'l-fâtihatü ve âyetü'l-kürsiyyi.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim. Çok aziz ve muhterem kardeşlerim.

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı üzerinize olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi, ihsânı, ikramı üzerinize olsun. Allahu Teala hazretleri dünya ve âhiretin hayırlarına, saadetine cümlenizi nâil eylesin.Allahu Teala hazretleri dünya ve âhiretin hayırlarına, saadetine cümlenizi nâil eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin mübarek hadîsi şerîflerindenPeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin mübarek hadîsi şerîflerinden zamanımızın yettiği miktarca okuyup izâhını yaparak tefeyyüz etmek için toplanmış bulunuyoruz.zamanımızın yettiği miktarca okuyup
izâhını yaparak tefeyyüz etmek için toplanmış bulunuyoruz.
Bu hadîsi şerîflerin okunmasına başlamadan önce üzerimize düşen vazifeyi, boynumuzun borcunu,Bu hadîsi şerîflerin okunmasına başlamadan önce üzerimize düşen vazifeyi, boynumuzun borcunu, şükran borcumuzu ödemek üzere Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine şükran borcumuzu ödemek üzere Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine ve onun mübarek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sair enbiyâve onun mübarek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ve sair enbiyâ ve mürselîn salavâtullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn hazerâtının ruhlarına ve mürselîn salavâtullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn hazerâtının ruhlarına ve hassaten Ümmet-i Muhammed'in Peygamber Efendimiz'den sonra mürşitleri ve hassaten Ümmet-i Muhammed'in Peygamber Efendimiz'den sonra mürşitleri Peygamber Efendimiz'in vekilleri ulemâ-i âmilîn meşâyih-i vâsılîn sâdât-ı turuk-ı aliyyemizinPeygamber Efendimiz'in vekilleri ulemâ-i âmilîn meşâyih-i vâsılîn sâdât-ı turuk-ı aliyyemizin ve halifelerinin, müritlerinin, mühiblerinin ruhlarına hediye olsun diye;ve halifelerinin, müritlerinin, mühiblerinin ruhlarına hediye olsun diye; bu diyarları Allah'ın emrini tutarak Allah'ın yolunda cihat ederek canlarını, mallarını ortaya koyarak bu diyarları Allah'ın emrini tutarak Allah'ın yolunda cihat ederek canlarını, mallarını ortaya koyarak fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye...fethetmiş olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye... Beldeye ismini vermiş olan Akçakoca hazretlerinin ve sair mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye,Beldeye ismini vermiş olan Akçakoca hazretlerinin ve sair mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, uzaktan ve yakından bu hadîsi şerîfleri dinlemek üzere kalkıp buralara kadaruzaktan ve yakından bu hadîsi şerîfleri dinlemek üzere kalkıp buralara kadar Allah rızası için gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin Allah rızası için gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye sair mü'minîn ü mü'minâtve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye sair mü'minîn ü mü'minât ve müslimîn ü müslimât kardeşlerimize de rabbımız gayb hazinelerinden fazl u keremindenve müslimîn ü müslimât kardeşlerimize de rabbımız gayb hazinelerinden fazl u kereminden bol bol ikram eylesin, cümlesinin kabirleri nur, ruhları mesrur olsun diye,bol bol ikram eylesin, cümlesinin kabirleri nur, ruhları mesrur olsun diye, makamları âlâ, dereceleri yüksek olsun diye biz hayatta olan yaşayan Müslümanlar da makamları âlâ, dereceleri yüksek olsun diye biz hayatta olan yaşayan Müslümanlar da rabbımızın tevfîkine nâil olalım rabbımızın rızasına uygun ömür sürelim, rabbımızın tevfîkine nâil olalım rabbımızın rızasına uygun ömür sürelim, rabbımızın huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım;rabbımızın huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım; Habîb-i edîb-i Muhammed-i Mustafâ'sına âhirette komşu olalım diye; Habîb-i edîb-i Muhammed-i Mustafâ'sına âhirette komşu olalım diye; buyrun 1 Fâtiha 3 İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım. buyrun 1 Fâtiha 3 İhlâs-ı Şerîf okuyalım öyle başlayalım.

İmran b. Husayn radıyallahu anh'ten rivayet olunduğuna göreİmran b. Husayn radıyallahu anh'ten rivayet olunduğuna göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bizePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bize Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetlerini nazar değmesine çare, ilaçKur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetlerini nazar değmesine çare, ilaç ve o tesiri yok edecek bir mânevî mukabil olmak üzere tavsiye etmiş. ve o tesiri yok edecek bir mânevî mukabil olmak üzere tavsiye etmiş.

Çok iyi biliyoruz ki nazar haktır.Çok iyi biliyoruz ki nazar haktır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular ki en-nazaru hakkun Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurdular ki en-nazaru hakkun yani uzaktan uzağa "göz değmesi, insanın gözünün değmesi" vardır, olur.yani uzaktan uzağa "göz değmesi, insanın gözünün değmesi" vardır, olur. Hani "kem gözlere şiş" derler ya tabi şiş filan batırmak müslümanın işi değildir.Hani "kem gözlere şiş" derler ya tabi şiş filan batırmak müslümanın işi değildir. Müslüman merhametlidir de yalnız "kem göz" vardır; şöyle kem gözle bir baktı mı nazar değer. Müslüman merhametlidir de yalnız "kem göz" vardır; şöyle kem gözle bir baktı mı nazar değer.

Nazarın değdiğini hayatımızdan çok misallerle biliriz.Nazarın değdiğini hayatımızdan çok misallerle biliriz. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerifte; "Nazar haktır, olur." diye buyurmuş.Peygamber Efendimiz hadîs-i şerifte; "Nazar haktır, olur." diye buyurmuş. Bu hadîs-i şerîfinde de çare bildiriyor.Bu hadîs-i şerîfinde de çare bildiriyor. Şöyle diyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem: Şöyle diyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem:

Fi kitâbi'llâhi semânin âyâtin li'l-ayn.Fi kitâbi'llâhi semânin âyâtin li'l-ayn. "Kur'ân-ı Kerîm'de göz değmesine ilaç olacak, çare olacak, göz değmesini engelleyecek, "Kur'ân-ı Kerîm'de göz değmesine ilaç olacak, çare olacak, göz değmesini engelleyecek, göz değmemesini sağlayacak sekiz âyet vardır." göz değmemesini sağlayacak sekiz âyet vardır."

Neymiş bakalım bu göz değmemesini sağlayacak ayetler? Neymiş bakalım bu göz değmemesini sağlayacak ayetler?

Birincisi; Fâtiha sûresi. Göz değmesine karşı insanı korur. İnsan bunu okuduğu zaman göz değmez. Birincisi; Fâtiha sûresi. Göz değmesine karşı insanı korur. İnsan bunu okuduğu zaman göz değmez.

İkincisi; Âyete'l-Kürsî. İkincisi; Âyete'l-Kürsî.

İkisini de biliyoruz.İkisini de biliyoruz. Fâtiha'yı bütün müslümanlar bilir; çünkü Fâtiha'sız namaz olmaz; bu küçükten öğretilir. Fâtiha'yı bütün müslümanlar bilir; çünkü Fâtiha'sız namaz olmaz; bu küçükten öğretilir. Âyete'l-Kürsî'yi de biliriz.Âyete'l-Kürsî'yi de biliriz. Dedelerimiz, Allah razı olsun, bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine uygun yetiştirmişlerdir. Dedelerimiz, Allah razı olsun, bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine uygun yetiştirmişlerdir.

"Her namazın arkasından Âyete'l-Kürsî okunduğu zaman insan çok sevaplar kazanır, cennetlik olur." "Her namazın arkasından Âyete'l-Kürsî okunduğu zaman insan çok sevaplar kazanır, cennetlik olur." diye öğretmişlerdir; onu da biliriz. diye öğretmişlerdir; onu da biliriz.

İşte bunları okuduğu zaman nazar değmez, göz değmez; insan zarara uğramaz.İşte bunları okuduğu zaman nazar değmez, göz değmez; insan zarara uğramaz. Aksi takdirde "nazar değmesi" vardır.Aksi takdirde "nazar değmesi" vardır. İnsanın eşyasına nazar değer, otomobiline nazar değer,İnsanın eşyasına nazar değer, otomobiline nazar değer, sıhhatine nazar değer, güzelliğine nazar değer, yanağının kırmızılığına nazar değer;sıhhatine nazar değer, güzelliğine nazar değer, yanağının kırmızılığına nazar değer; pazısına, gücüne kuvvetine nazar değer. pazısına, gücüne kuvvetine nazar değer.

Allah korusun! Allah her türlü kötülükten cümlemizi hıfz eylesin. Allah korusun! Allah her türlü kötülükten cümlemizi hıfz eylesin.

Her zaman okuduğumuz bu Fâtiha sûresi öyle bir hazinedir, öyle kıymetlidir, Her zaman okuduğumuz bu Fâtiha sûresi öyle bir hazinedir, öyle kıymetlidir, öyle şifa kaynağıdır, öyle özlüdür ki Kur'ân-ı Kerîm'in özetidir.öyle şifa kaynağıdır, öyle özlüdür ki Kur'ân-ı Kerîm'in özetidir. Hani her kitabın başında bir fihristi oluyor ya içinde ne olduğunu bildiriyor.Hani her kitabın başında bir fihristi oluyor ya içinde ne olduğunu bildiriyor. Açıyorsun, bismillaharrahmarirrahim, kitabın isminin yazıldığı sayfa, ondan sonra çeviriyorsun,Açıyorsun, bismillaharrahmarirrahim, kitabın isminin yazıldığı sayfa, ondan sonra çeviriyorsun, içindekiler kısmı; bâb bâb, bölüm bölüm anlatıyor ya.içindekiler kısmı; bâb bâb, bölüm bölüm anlatıyor ya. Fâtiha sûresi de Kur'ân-ı Kerîm'in hülasasıdır, özüdür.Fâtiha sûresi de Kur'ân-ı Kerîm'in hülasasıdır, özüdür. Böyle mübarek; damla damla iksir gibidir yani şifadır.Böyle mübarek; damla damla iksir gibidir yani şifadır. Hem şifadır hem koruyucudur. İnsanı mânevî tesirlerden korur, çeşit çeşit kötülüklerden korur. Hem şifadır hem koruyucudur. İnsanı mânevî tesirlerden korur, çeşit çeşit kötülüklerden korur.

Hadis kitaplarında çok enteresan bir hadise rivayet ediliyor.Hadis kitaplarında çok enteresan bir hadise rivayet ediliyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir askerî müfrezeyi çöle göndermiş:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir askerî müfrezeyi çöle göndermiş: Komutanına; "Git müşriklerle çarpış, şu şu vazifeleri yap, gel." diye emretmiş;Komutanına; "Git müşriklerle çarpış, şu şu vazifeleri yap, gel." diye emretmiş; onlar da kalkmışlar, gitmişler.onlar da kalkmışlar, gitmişler. Kaç kişi idiyseler aç susuz, dermansız, güneşin altında, tozun toprağın içinde yürümüşler.Kaç kişi idiyseler aç susuz, dermansız, güneşin altında, tozun toprağın içinde yürümüşler. Bakmışlar ki ileride bir kaç hurma ağacı, yeşillik var: Bakmışlar ki ileride bir kaç hurma ağacı, yeşillik var:

"Anlaşılan orada su var, bir kaç tane de bedevî çadırı var. Aman şuraya gidelim." demişler. "Anlaşılan orada su var, bir kaç tane de bedevî çadırı var. Aman şuraya gidelim." demişler.

Gitmişler ama adamlar bedevî; görgüsü yok, merhametsiz, alışmamış.Gitmişler ama adamlar bedevî; görgüsü yok, merhametsiz, alışmamış. Bunları misafir etmemişler. "Gidin! Kabul etmiyoruz." demişler.Bunları misafir etmemişler. "Gidin! Kabul etmiyoruz." demişler. Bu mübarekler Peygamber Efendimiz'in sahabesi -rıdvanullahi aleyhim ecmaîn-.Bu mübarekler Peygamber Efendimiz'in sahabesi -rıdvanullahi aleyhim ecmaîn-. Aç susuz orada kenarda kalmışlar, kumların üstüne uzanmışlar. Aç susuz orada kenarda kalmışlar, kumların üstüne uzanmışlar.

Ne yapsınlar? Öyle beklerken... Allah buna razı gelir mi? Gelmez.Ne yapsınlar? Öyle beklerken...

Allah buna razı gelir mi?

Gelmez.
İçeride kabile reisini zehirli bir yılan sokmuş.İçeride kabile reisini zehirli bir yılan sokmuş. O yılan; onların bildikleri, öldürücü zehri olan bir yılan. Gelmiş, kabile reisini sokmuş.O yılan; onların bildikleri, öldürücü zehri olan bir yılan. Gelmiş, kabile reisini sokmuş. Kabile reisinin eli ayağı şişmeye başlamış. Zehir tesir etmeye başladı, ölecek. Kabile reisinin eli ayağı şişmeye başlamış. Zehir tesir etmeye başladı, ölecek.

Bir cariye yüzünü örterek bunlara gelmiş, "Kabilenin reisini yılan soktu.Bir cariye yüzünü örterek bunlara gelmiş, "Kabilenin reisini yılan soktu. İçinizde doktorluktan anlayan; çare, ilaç yapmasını bilen bir kimse var mı?" diye sormuş. İçinizde doktorluktan anlayan; çare, ilaç yapmasını bilen bir kimse var mı?" diye sormuş.

Şimdi gelirsiniz değil mi? Az önce misafir etmediniz; şimdi çare aramaya gelirsiniz değil mi? Şimdi gelirsiniz değil mi? Az önce misafir etmediniz; şimdi çare aramaya gelirsiniz değil mi? Bak, Allah nasıl muhtaç ediyor? Bak, Allah nasıl muhtaç ediyor?

Bunun üzerine mübareklerden bir tanesi, galiba kafilenin başkanı olan sahabî,Bunun üzerine mübareklerden bir tanesi, galiba kafilenin başkanı olan sahabî, Allah şefaatine erdirsin, kalkmış, demiş ki; "Ben biliyorum." Allah şefaatine erdirsin, kalkmış, demiş ki;

"Ben biliyorum."

Ötekiler de ona bakmışlar, şaşırmışlar.Ötekiler de ona bakmışlar, şaşırmışlar. Kabile reisinin başına gitmiş, okumuş üflemiş;Kabile reisinin başına gitmiş, okumuş üflemiş; şişmekte olan eller ayaklar inmiş, sıhhati geri yerine gelmiş. şişmekte olan eller ayaklar inmiş, sıhhati geri yerine gelmiş.

Nasıl olur bu? Nasıl olur bu?

Onlar Allah'ın sevgili kulu. Allah onlara neler ihsan eder. Onlar Allah'ın sevgili kulu. Allah onlara neler ihsan eder.

Bakalım ne okumuş? Bakalım ne okumuş?

Kabile reisi ölümden dönünce artık gözü mal mülk görmemiş.Kabile reisi ölümden dönünce artık gözü mal mülk görmemiş. Bunlara şu kadar koyun, bu kadar ikram, bu kadar hurma neleri varsa her şeylerini vermişler,Bunlara şu kadar koyun, bu kadar ikram, bu kadar hurma neleri varsa her şeylerini vermişler, hem de ağırlamışlar, doyurmuşlar.hem de ağırlamışlar, doyurmuşlar. O da yetmemiş koyunlarından da hediyeler vermişler.O da yetmemiş koyunlarından da hediyeler vermişler. Ama başkan, reis, kafile reisi üzüntülü, boynu bükük, başı yerde. Ama başkan, reis, kafile reisi üzüntülü, boynu bükük, başı yerde.

"Ne oluyorsun? Niye böyle üzüntülüsün?" diye sormuşlar. "Ne oluyorsun? Niye böyle üzüntülüsün?" diye sormuşlar.

Artık Peygamber Efendimiz'in yanına dönüyorlar.Artık Peygamber Efendimiz'in yanına dönüyorlar. "Ben bu zehirlenen adama Kur'an okudum da öyle iyi oldu."Ben bu zehirlenen adama Kur'an okudum da öyle iyi oldu. 'Acaba Kur'an'ı maddî menfaate alet etmiş sayılır mıyım?' diye üzülüyorum.'Acaba Kur'an'ı maddî menfaate alet etmiş sayılır mıyım?' diye üzülüyorum. İçime bir kuşku düştü.İçime bir kuşku düştü. Resûlullah'a sormadan hiçbirinizi bu verilen şeylerden istifade ettirmem, kendim de el sürmem.Resûlullah'a sormadan hiçbirinizi bu verilen şeylerden istifade ettirmem, kendim de el sürmem. Bunu gidip Resûlullah'a soracağım." demiş. Dönünceye kadar hiç el sürdürmemiş. Bunu gidip Resûlullah'a soracağım." demiş. Dönünceye kadar hiç el sürdürmemiş.

Sonunda Peygamber Efendimiz'in yanına gelince mâcerâyı anlatmışlar. Peygamber Efendimiz; Sonunda Peygamber Efendimiz'in yanına gelince mâcerâyı anlatmışlar. Peygamber Efendimiz;

"Hayır!" demiş. "Bu, Kur'an'ı istismar değil. Sen bu işi Allah rızası için yaptın. "Hayır!" demiş. "Bu, Kur'an'ı istismar değil. Sen bu işi Allah rızası için yaptın. Onlar da Allah rızası için sen istemeden bu hediyeyi verdiler.Onlar da Allah rızası için sen istemeden bu hediyeyi verdiler. Sen böyle bir şey beklemiyordun. Başında okurken; 'Böyle bir sonuç alalım.' diye de yapmadın,Sen böyle bir şey beklemiyordun. Başında okurken; 'Böyle bir sonuç alalım.' diye de yapmadın, Allah rızası için yaptın, onlar da Allah rızası için hediye verdiler.Allah rızası için yaptın, onlar da Allah rızası için hediye verdiler. Caizdir, mümkündür, istifade edebilirsin." buyurmuş. Caizdir, mümkündür, istifade edebilirsin." buyurmuş.

Hatta "Bir koyun da bana getirin, görün, içiniz mutmain olsun." demiş. Hatta "Bir koyun da bana getirin, görün, içiniz mutmain olsun." demiş.

Bu rivayette bizi ilgilendiren taraf şu: Bu rivayette bizi ilgilendiren taraf şu:

Paygamber Efendimiz diyor ki: Paygamber Efendimiz diyor ki:

"Kafilenin reisine, o yılan sokmuş kimseye ne okudun?""Kafilenin reisine, o yılan sokmuş kimseye ne okudun?" "Yâ Resûllallah! Fâtihatü'l-kitabı okudum, Fâtiha sûresini okudum.""Yâ Resûllallah! Fâtihatü'l-kitabı okudum, Fâtiha sûresini okudum." Allah Allah!Allah Allah! Peygamber Efendimiz diyor ki:Peygamber Efendimiz diyor ki: "Onun öyle faziletli olduğunu nereden bildin?" "Onun öyle faziletli olduğunu nereden bildin?"

"Kur'ân-ı Kerîm'de şifa olduğunu bildiren âyet var: "Kur'ân-ı Kerîm'de şifa olduğunu bildiren âyet var:

Fîhi şifâün li'n-nâs. -Çeşitli âyet-i kerîmeler var da- Fîhi şifâün li'n-nâs. -Çeşitli âyet-i kerîmeler var da-

Şifâün li'l-mü'minîn "Mü'minlere şifa olduğunu da ifade ediyor,Şifâün li'l-mü'minîn "Mü'minlere şifa olduğunu da ifade ediyor, oradan bildim." deyince Peygamber Efendimiz; oradan bildim." deyince Peygamber Efendimiz;

"Bir hastayı Kur'an şifaya kavuşturmazsa başka ne kavuşturur."Bir hastayı Kur'an şifaya kavuşturmazsa başka ne kavuşturur. Kur'an'ın kendisi şifadır." buyuruyor. Kur'an'ın kendisi şifadır." buyuruyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Demek ki elimizde Allah'ın öyle bir mübarek kitabı var kiAziz ve muhterem kardeşlerim!

Demek ki elimizde Allah'ın öyle bir mübarek kitabı var ki
maddî dertlere de şifa mânevî dertlere de şifa, küfre de şifa, dalalete de şifa,maddî dertlere de şifa mânevî dertlere de şifa, küfre de şifa, dalalete de şifa, sapkınlığa da şifa, hastalığa da şifa; her şeye şifa, elhamdülillah! sapkınlığa da şifa, hastalığa da şifa; her şeye şifa, elhamdülillah!

Allahu Teâlâ hazretlerine hamd u senâlar olsun.Allahu Teâlâ hazretlerine hamd u senâlar olsun. Bizi müslüman eylediği, bizi o sevgili Peygamberi'ne ümmet eylediği, bize o güzel kitabıBizi müslüman eylediği, bizi o sevgili Peygamberi'ne ümmet eylediği, bize o güzel kitabı Kur'an'ı ikram eylediği, gönderdiği, inzal eylediği için hamd u senâlar olsun. Kur'an'ı ikram eylediği, gönderdiği, inzal eylediği için hamd u senâlar olsun.

Bu kitabı anlamamız lazım, severek okumamız lazım.Bu kitabı anlamamız lazım, severek okumamız lazım. Biz hocalar olarak şu acı gerçeği iyi biliyoruz kiBiz hocalar olarak şu acı gerçeği iyi biliyoruz ki Fâtiha sûresinin mânasını bilmeyen çok müslüman vardır.Fâtiha sûresinin mânasını bilmeyen çok müslüman vardır. Fâtiha sûresinin mânasından haberi yoktur;Fâtiha sûresinin mânasından haberi yoktur; büluğa ermiştir, delikanlı olmuştur, evlenmiştir, baba olmuştur,büluğa ermiştir, delikanlı olmuştur, evlenmiştir, baba olmuştur, dede olmuştur ama bebek gibi daha Fâtiha sûresinin mânasında emekliyor. dede olmuştur ama bebek gibi daha Fâtiha sûresinin mânasında emekliyor.

Halbuki müslümanların bunları çok iyi bilmesi lazım, önce bunları merak etmesi lazım,Halbuki müslümanların bunları çok iyi bilmesi lazım, önce bunları merak etmesi lazım, kelime kelime mânasını gayet iyi bilmesi lazım. kelime kelime mânasını gayet iyi bilmesi lazım.

Hamd ne demek? Hamd ne demek?

"Hamdolsun." diyoruz. Hamd ne demek? "Hamdolsun." diyoruz. Hamd ne demek?

Rab ne demek? Rabbü'l-âlemin ne demek? Rab ne demek? Rabbü'l-âlemin ne demek?

Rahmân ne demek? Rahîm ne demek? Aralarındaki fark nedir? Rahmân ne demek? Rahîm ne demek? Aralarındaki fark nedir?

Yevmi'd-dîn ne demek? Din ne demek? Yevmi'd-dîn ne demek? Din ne demek?

Çok incelikleri var. İnsan Fâtiha sûresini bir okursa bir anlatmaya kalkarsa haftalar sürer. Çok incelikleri var. İnsan Fâtiha sûresini bir okursa bir anlatmaya kalkarsa haftalar sürer.

Tefsirlere bakarsanız, Elmalılı Tefsiri'nde rahmetli Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır,Tefsirlere bakarsanız, Elmalılı Tefsiri'nde rahmetli Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Fâtiha sûresini bir yazmaya başlamış; daha besmelesinde insanın pes diyeceği geliyor. Fâtiha sûresini bir yazmaya başlamış; daha besmelesinde insanın pes diyeceği geliyor.

Bu kadar uzun mâlumatı okuyup anlayıp kavrayacak, zihnine yerleştirecek babayiğit nerede? Bu kadar uzun mâlumatı okuyup anlayıp kavrayacak, zihnine yerleştirecek babayiğit nerede?

Fâtiha sûresinin mânasını anlatmaya başlamadan, okuyucular daha besmele bahsinde "pes" diyor.Fâtiha sûresinin mânasını anlatmaya başlamadan, okuyucular daha besmele bahsinde "pes" diyor. Bunu yazan da Allah'ın kullarından bir kul. Bunu yazan da Allah'ın kullarından bir kul.

Daha nice nice, ince mânaları vardır; derin, derinin derini, derinin derininin derini, esrarı. Daha nice nice, ince mânaları vardır; derin, derinin derini, derinin derininin derini, esrarı. İşte böyle bildiğimiz bilmediğimiz mânevî tesirleri, maddî hastalıklara şifa olması,İşte böyle bildiğimiz bilmediğimiz mânevî tesirleri, maddî hastalıklara şifa olması, mânevî hastalıklara şifa olması var. Neleri var.mânevî hastalıklara şifa olması var. Neleri var. Hazine kapıları kapalı; dibi belli olmayan derya, bir umman, bir hazine. Hazine kapıları kapalı; dibi belli olmayan derya, bir umman, bir hazine.

İkincisi; Âyete'l-Kürsî. İkincisi; Âyete'l-Kürsî.

Übeyd b. Ka'b radıyallahu anh büyük bir alim kimseydi.Übeyd b. Ka'b radıyallahu anh büyük bir alim kimseydi. Kur'ân-ı Kerîm'i de çok iyi bilirdi.Kur'ân-ı Kerîm'i de çok iyi bilirdi. Ayrıca eski ümmetlere inen kitapları; Tevrat'ı ve İncil'i de iyi bilirdi.Ayrıca eski ümmetlere inen kitapları; Tevrat'ı ve İncil'i de iyi bilirdi. Din bilgini yani olgun bir kimse, Allah şefaatine erdirsin. Din bilgini yani olgun bir kimse, Allah şefaatine erdirsin.

Peygamber Efendimiz imtihan etmek, yoklamak için ona dedi ki: Peygamber Efendimiz imtihan etmek, yoklamak için ona dedi ki:

"Sana göre mânası en derin, sevabı en çok olan âyet hangisidir?" diye sordu. "Sana göre mânası en derin, sevabı en çok olan âyet hangisidir?" diye sordu.

O da dedi ki: "Yâ Resûlallah! Bakara sûresindeki Âyete'l-Kürsî'dir."O da dedi ki:

"Yâ Resûlallah! Bakara sûresindeki Âyete'l-Kürsî'dir."
Bu Âyete'l-Kürsî emsalsiz bir âyettir,Bu Âyete'l-Kürsî emsalsiz bir âyettir, şahaneler şahanesi bir âyet-i kerîmedir. Uzun bir âyet-i kerîme. şahaneler şahanesi bir âyet-i kerîmedir. Uzun bir âyet-i kerîme.

30 yıldan, 40 yıldan, 50 yıldan beri onu da okuruz ama Âyete'l-Kürsî ne demek? 30 yıldan, 40 yıldan, 50 yıldan beri onu da okuruz ama Âyete'l-Kürsî ne demek?

Sonra üfleriz. Sonra üfleriz.

Tesbihe mi üfleyeceğiz, üstümüze mi üfleyeceğiz, çevremize mi üfleyeceğiz? Tesbihe mi üfleyeceğiz, üstümüze mi üfleyeceğiz, çevremize mi üfleyeceğiz?

Niçin üflüyoruz? "Üflesek olur mu, üflemesek olur mu?" Niçin üflüyoruz?

"Üflesek olur mu, üflemesek olur mu?"

Milletin bir şeyden haberi yok.Milletin bir şeyden haberi yok. Dalmışlar dünyaya, binmişler bir azgın nefis atına, doludizgin gidiyorlar. Dalmışlar dünyaya, binmişler bir azgın nefis atına, doludizgin gidiyorlar.

Bakalım ne olacak bu Ümmet-i Muhammed'in hâli? Bakalım ne olacak bu Ümmet-i Muhammed'in hâli?

Allah îkâz eylesin, lütfeylesin, hidayet eylesin, yanlış yoldan çevirsin, gerçekleri göstersin. Allah îkâz eylesin, lütfeylesin, hidayet eylesin, yanlış yoldan çevirsin, gerçekleri göstersin.

Bir Avusturyalı İhlâs sûresini okuyor,Bir Avusturyalı İhlâs sûresini okuyor, mum gibi damla damla eriyor, müslüman oluyor da biz hiç haberdar değiliz.mum gibi damla damla eriyor, müslüman oluyor da biz hiç haberdar değiliz. O nice zevkler alıyor, renkten renge giriyor;O nice zevkler alıyor, renkten renge giriyor; her okuyuşta gözünden pınarlar gibi yaşlar akıtıyor da bizim haberimiz yok. her okuyuşta gözünden pınarlar gibi yaşlar akıtıyor da bizim haberimiz yok.

Sübhanallah! Sübhanallah!

Allah kılıpdur hikmetin küffar içinde enbiyâ peydâ Allah kılıpdur hikmetin küffar içinde enbiyâ peydâ

dediği gibi şairin;dediği gibi şairin; Allah, kâfirlerin içinde peygamber gönderiyor, kâfirlerin içinde mü'min çıkarıyor.Allah, kâfirlerin içinde peygamber gönderiyor, kâfirlerin içinde mü'min çıkarıyor. Kâfir anneden ve babadan mü'min evlat meydana geliyor.Kâfir anneden ve babadan mü'min evlat meydana geliyor. Mü'min anneden babadan kâfir bir çocuk çıkıyor;Mü'min anneden babadan kâfir bir çocuk çıkıyor; azılı, kıpkızıl, kapkara, zift gibi, zehir gibi, zemberek gibi… azılı, kıpkızıl, kapkara, zift gibi, zehir gibi, zemberek gibi…

"Yahu! Senin annen iyiydi, baban iyiydi!" "Yahu! Senin annen iyiydi, baban iyiydi!"

Mâ kâne ebûki'mree sev'in ve mâ kâne ümmüki bağiyyâ. dediği gibiMâ kâne ebûki'mree sev'in ve mâ kâne ümmüki bağiyyâ. dediği gibi yani annen kötü bir kadın değildi, baban da salih bir insandı ama sen nereden çıktın böyle? yani annen kötü bir kadın değildi, baban da salih bir insandı ama sen nereden çıktın böyle?

Sübhanallah! Sübhanallah!

Yuhricü'l-hayya mine'l-meyyiti ve yuhricü'l-meyyite mine'l-hayy.Yuhricü'l-hayya mine'l-meyyiti ve yuhricü'l-meyyite mine'l-hayy. "Ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır." "Ölüden diri çıkarır, diriden ölü çıkarır."

Allah'ın hikmeti! Allah'ın hikmeti!

Ne yapmamız lazım? Ne yapmamız lazım?

Tir tir titrememiz lazım: Tir tir titrememiz lazım:

"Aman yâ Rabbi! Bana bir nimet vermişsin; iman cevheri, mücevher."Aman yâ Rabbi! Bana bir nimet vermişsin; iman cevheri, mücevher. Şuramda saklı bir mücevher kasası; aman bunu çaldırtma yâ Rabbi!Şuramda saklı bir mücevher kasası; aman bunu çaldırtma yâ Rabbi! Aman bunu elimden kaptırtma yâ Rabbi!" Aman bunu elimden kaptırtma yâ Rabbi!"

Bankadan 20 milyon para alsan çantaya koysan "Acaba gören var mı?Bankadan 20 milyon para alsan çantaya koysan "Acaba gören var mı? Acaba çantayı elimden birisi kapar kaçar mı?" diye etrafına bakarsın, bin bir ihtiyat edersin.Acaba çantayı elimden birisi kapar kaçar mı?" diye etrafına bakarsın, bin bir ihtiyat edersin. Eve gidinceye kadar "Köşe başında birisi tabancayı çekip de elimden çantayı almasın." diyeEve gidinceye kadar "Köşe başında birisi tabancayı çekip de elimden çantayı almasın." diye korkudan tir tir titrersin. korkudan tir tir titrersin.

Bu iman cevheri, bu kalbi insanın mücevher dükkânı gibidir.Bu iman cevheri, bu kalbi insanın mücevher dükkânı gibidir. Hele hele mârifutallahla doldu mu mârifetullahın makamı, mekânı oldu mu kalbiHele hele mârifutallahla doldu mu mârifetullahın makamı, mekânı oldu mu kalbi mücevherci dükkânı gibi olur. İşte o cevherleri kaptırmamak lazım. mücevherci dükkânı gibi olur. İşte o cevherleri kaptırmamak lazım.

Kim bunun uğrusu, hırsızı? Kim bunun uğrusu, hırsızı?

Bunun hırsızı şeytan. Bunun hırsızı şeytan.

Rabbimiz şeytana uydurmasın, nefse uydurmasın, imandan ayağımızı kaydırmasın,Rabbimiz şeytana uydurmasın, nefse uydurmasın, imandan ayağımızı kaydırmasın, sırât-ı müstakîmden taşraya çıkarttırmasın,sırât-ı müstakîmden taşraya çıkarttırmasın, köprüyü geçerken uçuruma yuvarlatmasın, menzil-i maksûda emniyetle ulaştırsın.köprüyü geçerken uçuruma yuvarlatmasın, menzil-i maksûda emniyetle ulaştırsın. Huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamızı nasip eylesin. Bunun için titrememiz lazım. Huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamızı nasip eylesin. Bunun için titrememiz lazım.

Hani adam piyangodan milyarlar kazanıyor da adını bile söylettirmiyor. Hani adam piyangodan milyarlar kazanıyor da adını bile söylettirmiyor.

Neden? Neden?

"Yahu, çullanırlar üstüme." diye düşünüyor, huzuru kaçıyor."Yahu, çullanırlar üstüme." diye düşünüyor, huzuru kaçıyor. Zenginlik geliyor; zenginlikle beraber huzur da gidiyor.Zenginlik geliyor; zenginlikle beraber huzur da gidiyor. "Yahu, eskiden ne iyi adamdım."Yahu, eskiden ne iyi adamdım. Sokağa çıkardım, rahat rahat dolaşırdım." diyor, şimdi ise ödü patlıyor. Sokağa çıkardım, rahat rahat dolaşırdım." diyor, şimdi ise ödü patlıyor. Onun için biz de bu iman cevherini iyi muhafaza edelim.Onun için biz de bu iman cevherini iyi muhafaza edelim. Allah bize vermiş, büyük cevherdir, düşmanı çoktur.Allah bize vermiş, büyük cevherdir, düşmanı çoktur. Allah bu cevheri elden kaçırttırmasın. Allah bu cevheri elden kaçırttırmasın.

Süleyman Çelebi'ye hayranım. Allah şefaatine erdirsin. Süleyman Çelebi'ye hayranım. Allah şefaatine erdirsin.

Ne diyor? Ne diyor?

Yâ İlâhî, saklıgıl imanımız. Yâ İlâhî, saklıgıl imanımız.

Saklıgil ne demek? "Koru" demek. Saklıgil ne demek?

"Koru" demek.

Yâ İlâhî, saklıgıl imanımız. Yâ İlâhî, saklıgıl imanımız.

Virelüm iman ile tâ canımız. Virelüm iman ile tâ canımız.

"Yâ Rabbi! Sakla da koru da şu can emanetimizi imanla verelim; âhirete imansız göçmeyelim." "Yâ Rabbi! Sakla da koru da şu can emanetimizi imanla verelim; âhirete imansız göçmeyelim."

"Neden korkalım hocam, işte müslümanız ya?" "Neden korkalım hocam, işte müslümanız ya?"

Müslamanız ama beşeriz, şaşarız.Müslamanız ama beşeriz, şaşarız. Bir gün öyle, bir gün böyle.Bir gün öyle, bir gün böyle. Kalbimiz, rüzgarın önündeki yaprak gibi bir o tarafa döner bir bu tarafa döner: Kalbimiz, rüzgarın önündeki yaprak gibi bir o tarafa döner bir bu tarafa döner:

Bir gelir hocadan güzel bir söz dinleriz, içimiz nurlanır;Bir gelir hocadan güzel bir söz dinleriz, içimiz nurlanır; bir gider gazeteye bakarız, gözümüz kararır;bir gider gazeteye bakarız, gözümüz kararır; bir kâfirle konuşuruz, feleğimizi şaşırırız; bir mü'minle konuşur, imana geliriz.bir kâfirle konuşuruz, feleğimizi şaşırırız; bir mü'minle konuşur, imana geliriz. Öyle bir devirdeyiz ki insan sabaha mü'min çıkar, akşama kâfir olur;Öyle bir devirdeyiz ki insan sabaha mü'min çıkar, akşama kâfir olur; akşama mü'min girer, sabaha kâfir çıkar.akşama mü'min girer, sabaha kâfir çıkar. Açar televizyonu, seyreder, dinler; kulağından, gözünden küfür girer,Açar televizyonu, seyreder, dinler; kulağından, gözünden küfür girer, kalbini karartır, canını alır, imanını yok eder. Onun için çok sakınmak lazım. kalbini karartır, canını alır, imanını yok eder. Onun için çok sakınmak lazım.

Bir de bu hususta "Hatırınızda kalsın." diye eski kitaplardan bir menkıbe anlatayım: Bir de bu hususta "Hatırınızda kalsın." diye eski kitaplardan bir menkıbe anlatayım:

Adamcağızın birisi Hızır'ı görmek istermiş. Adamcağızın birisi Hızır'ı görmek istermiş.

Hızır görülür mü? Hızır görülür mü?

Ben birisini tanıyorum; "Yâ Rabbi! Bana Hızır'ı göster." diye dua etmiş. Sonrada görüşmüş.Ben birisini tanıyorum; "Yâ Rabbi! Bana Hızır'ı göster." diye dua etmiş. Sonrada görüşmüş. Tanıdıklarımızdan birisi. Allah gösterince gösteriyor. Tanıdıklarımızdan birisi. Allah gösterince gösteriyor.

Birisi Hızır'ı görmek istermiş, çare ararmış; o hocanın cübbesine yapışırmış,Birisi Hızır'ı görmek istermiş, çare ararmış; o hocanın cübbesine yapışırmış, beriki hocanın yenini tutarmış, ötekisinin eteğini tutarmış: beriki hocanın yenini tutarmış, ötekisinin eteğini tutarmış:

"Ben Hızır'ı nasıl görebilirim? Kim gösterebilir bana?" "Ben Hızır'ı nasıl görebilirim? Kim gösterebilir bana?"

Birisi demiş ki; Birisi demiş ki;

"Git, filanca yerde hiç kimsenin makamını bilmediği,"Git, filanca yerde hiç kimsenin makamını bilmediği, evliyâullahtan bir zât var, kendi halinde bir şeyh; ona sor." evliyâullahtan bir zât var, kendi halinde bir şeyh; ona sor."

Gitmiş, ona sormuş. O da; Gitmiş, ona sormuş. O da;

"Git, falanca yerdeki filanca şahsa; o seni Hızır'la buluştursun." demiş. "Git, falanca yerdeki filanca şahsa; o seni Hızır'la buluştursun." demiş.

Vazife vermiş ona, kendisi uğraşmıyor.Vazife vermiş ona, kendisi uğraşmıyor. Gitmiş, onun eline ayağına kapanmış;Gitmiş, onun eline ayağına kapanmış; "Ben Hızır'la görüşmek istiyorum. Falanca kimseye gittim; o da beni sana gönderdi." "Ben Hızır'la görüşmek istiyorum. Falanca kimseye gittim; o da beni sana gönderdi."

"Olur." demiş o da; Yarın hazırlığını yap, buraya gel, ben seni buluşturacağım." "Olur." demiş o da; Yarın hazırlığını yap, buraya gel, ben seni buluşturacağım."

Ertesi gün oraya gitmiş. "Abdestini al." demiş, abdestini almış.Ertesi gün oraya gitmiş. "Abdestini al." demiş, abdestini almış. "Ayağının üstüne bas, gözünü kapat, benim koluma sımsıkı sarıl, kapat gözünü." demiş."Ayağının üstüne bas, gözünü kapat, benim koluma sımsıkı sarıl, kapat gözünü." demiş. Dediklerini yapmış. "Gözünü aç." demiş, açmış. Bir de bakmış ki Kâbe-i Müşerrefe'nin karşısında! Dediklerini yapmış. "Gözünü aç." demiş, açmış. Bir de bakmış ki Kâbe-i Müşerrefe'nin karşısında!

"Bak, burada otur. Burada minber var, sen de şuradasın. "Bak, burada otur. Burada minber var, sen de şuradasın. Yarın da gel buraya otur. Sağında Hızır olacak.Yarın da gel buraya otur. Sağında Hızır olacak. Tam buraya otur, sağ tarafında Hızır olacak, dikkat et. Artık ona sımsıkı sarılırsın." demiş. Tam buraya otur, sağ tarafında Hızır olacak, dikkat et. Artık ona sımsıkı sarılırsın." demiş.

O heyecan içinde, o gece orada ibadet etmiş, taat etmiş.O heyecan içinde, o gece orada ibadet etmiş, taat etmiş. Ertesi gün yine gelmiş, tam oraya oturmuş.Ertesi gün yine gelmiş, tam oraya oturmuş. Cuma namazı kılınacak, sağındaki adam Hızır olacak.Cuma namazı kılınacak, sağındaki adam Hızır olacak. Cuma namazı bitmiş, selam verilmiş. Sağındaki adamın eline yapışmış. Cuma namazı bitmiş, selam verilmiş. Sağındaki adamın eline yapışmış.

Selam verir vermez hemen demiş ki: Selam verir vermez hemen demiş ki:

"Allah aşkına söyle, sen Hızır mısın?" "Allah aşkına söyle, sen Hızır mısın?"

O da; "Âkıbetin hayrolsun." demiş. O da;

"Âkıbetin hayrolsun." demiş.

"Allah aşkına söyle sen Hızır mısın?" "Allah aşkına söyle sen Hızır mısın?"

"Âkıbetin hayrolsun." demiş tekrar. "Âkıbetin hayrolsun." demiş tekrar.

"Aç şu sağ avucunu bakalım, içi yeşil mi? Allah aşkına sen Hızır mısın?" "Aç şu sağ avucunu bakalım, içi yeşil mi? Allah aşkına sen Hızır mısın?"

"Yahu!" demiş "Ben sana 'Âkıbetin hayrolsun.' diyorum, kulağına girmiyor mu?"Yahu!" demiş "Ben sana 'Âkıbetin hayrolsun.' diyorum, kulağına girmiyor mu? 'Âkıbetin hayrolsun, sonun hayrolsun, imân-ı kâmil ile göç.' diye dua ediyorum.'Âkıbetin hayrolsun, sonun hayrolsun, imân-ı kâmil ile göç.' diye dua ediyorum. Aklına girmiyor mu? Dün seni 'Bas ayağıma.' diye buraya getiren kişi bugün imansız göçtü.Aklına girmiyor mu? Dün seni 'Bas ayağıma.' diye buraya getiren kişi bugün imansız göçtü. Âkıbetin hayrolsun, mühim olan insanın âkıbetinin hayır olmasıdır." demiş. Âkıbetin hayrolsun, mühim olan insanın âkıbetinin hayır olmasıdır." demiş.

Onun için ne yapacağız? Onun için ne yapacağız?

Korkacağız, titreyeceğiz. Havfullah, haşyetullah ve mehâfetullaha sahip olacağız: Korkacağız, titreyeceğiz. Havfullah, haşyetullah ve mehâfetullaha sahip olacağız:

Re'sü'l-hikmeti mehâfetu'llah. Re'sü'l-hikmeti mehâfetu'llah.

Hikmetin başı, olgunluğun başı, salâh-ı hâlin, kâmil insan olmanın anahtarı nedir? Hikmetin başı, olgunluğun başı, salâh-ı hâlin, kâmil insan olmanın anahtarı nedir?

Allah'tan korkmaktır. Bir insan Allah'tan korkmadı mı işi bitti.Allah'tan korkmaktır. Bir insan Allah'tan korkmadı mı işi bitti. Allah'tan korkmuyor, haram yiyor; Allah'tan korkmuyor, yalan söylüyor;Allah'tan korkmuyor, haram yiyor; Allah'tan korkmuyor, yalan söylüyor; Allah'tan korkmuyor gadr ediyor; Allah'tan korkmuyor, ahdini bozuyor. Allah'tan korkmuyor gadr ediyor; Allah'tan korkmuyor, ahdini bozuyor.

Allah'tan korkmuyor, her günahı işler; hiç itimat edilmez. Allah'tan korkmuyor, her günahı işler; hiç itimat edilmez.

Neden? Neden?

O itimada şayan bir insan olsaydı, vefası olsaydı Rabbine vefa gösterirdi.O itimada şayan bir insan olsaydı, vefası olsaydı Rabbine vefa gösterirdi. Kendi yaratanına vefa göstermeyen bir alçak insan sana mı vefa gösterir? Kendi yaratanına vefa göstermeyen bir alçak insan sana mı vefa gösterir?

Onun için Osman-ı Gazi hazretleri rahmetli oğluna vasiyet etmiş.Onun için Osman-ı Gazi hazretleri rahmetli oğluna vasiyet etmiş. O vasiyetleri ben mecmuada neşretmiştim.O vasiyetleri ben mecmuada neşretmiştim. Sonra bazıları onları levha haline getirdiler ama ben de unuttum neler olduğunu.Sonra bazıları onları levha haline getirdiler ama ben de unuttum neler olduğunu. Hepsini sıralayacak değilim. Yalnız bir maddesinde;Hepsini sıralayacak değilim. Yalnız bir maddesinde; "Evladım Orhan! -Orhan Gazi ya oğlu, buraları fetheden-"Evladım Orhan! -Orhan Gazi ya oğlu, buraları fetheden- Allah'tan korkmayanları yanında çalıştırma!" Allah'tan korkmayanları yanında çalıştırma!"

Neden? Neden?

Sana vefa göstermezler.Sana vefa göstermezler. Eğer vefa duyguları olsaydı Rablerine vefa gösterirlerdi. Eğer vefa duyguları olsaydı Rablerine vefa gösterirlerdi. Allah'tan korkmuyor, senden hiç korkmaz; gadreder, kılıcından korkar arkandan kuyunu kazar,Allah'tan korkmuyor, senden hiç korkmaz; gadreder, kılıcından korkar arkandan kuyunu kazar, önünde eğilir ayağının altına karpuz kabuğu koyar; bassın, kaysın kafası kırılsın diye.önünde eğilir ayağının altına karpuz kabuğu koyar; bassın, kaysın kafası kırılsın diye. Düşmanlarla ittifak eder. Düşmanlarla ittifak eder.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için her şeyin başı Allah'tan korkmaktır.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için her şeyin başı Allah'tan korkmaktır.
Allah her yerde hâzır ve nâzır; her söylediğimizi duyuyor, her işimizi görüyor,Allah her yerde hâzır ve nâzır; her söylediğimizi duyuyor, her işimizi görüyor, her şeye kâdir, mülk O'nun, tasarruf O'nun, dünya O'nun, âhiret O'nun, nimet O'nun, ceza O'nun.her şeye kâdir, mülk O'nun, tasarruf O'nun, dünya O'nun, âhiret O'nun, nimet O'nun, ceza O'nun. O'nun huzuruna varacaksın, O'na hesap vereceksin.O'nun huzuruna varacaksın, O'na hesap vereceksin. Müslümanların bütün bunların hiçbirinde bir zerre tereddüdü yoktur.Müslümanların bütün bunların hiçbirinde bir zerre tereddüdü yoktur. Herkes bunlara inanır ama bu inancına göre hareket etmeyi bilen yok.Herkes bunlara inanır ama bu inancına göre hareket etmeyi bilen yok. Yok bu inancına göre yaşayan bir pehlivan.Yok bu inancına göre yaşayan bir pehlivan. Biliyor, yapmıyor; biliyor ama ona göre hareket etmiyor. Biliyor, yapmıyor; biliyor ama ona göre hareket etmiyor.

Allah bizi bildiğini uygulayan, öğrendiğini tutan, ilmiyle âmil olan,Allah bizi bildiğini uygulayan, öğrendiğini tutan, ilmiyle âmil olan, Allah rızasını elden kaçırmayan, rızâ-yı Bârî'ye aykırı iş yapmayan,Allah rızasını elden kaçırmayan, rızâ-yı Bârî'ye aykırı iş yapmayan, Resûlullah'ın yolundan çıkmayan, has, akıllı, uslu, tedbirli müslümanlardan eylesin.Resûlullah'ın yolundan çıkmayan, has, akıllı, uslu, tedbirli müslümanlardan eylesin. Gafillerden, cahillerden, âcizlerden, döneklerden, zayıflardan etmesin,Gafillerden, cahillerden, âcizlerden, döneklerden, zayıflardan etmesin, edepsizlerden etmesin, terbiyesizlerden etmesin. edepsizlerden etmesin, terbiyesizlerden etmesin.

Bu birinci hadîs-i şerîften ne dersler çıkardık? Bu birinci hadîs-i şerîften ne dersler çıkardık?

Bir kere Kur'ân'ı iyi bilmediğimiz için öğrenmemiz gerektiği dersini çıkardık. Bir kere Kur'ân'ı iyi bilmediğimiz için öğrenmemiz gerektiği dersini çıkardık.

"Hocam! İçimden kendi kendime söz veriyorum."Hocam! İçimden kendi kendime söz veriyorum. Eve gittiğim zaman Fâtiha'nın mânasını okuyacağım, bir.Eve gittiğim zaman Fâtiha'nın mânasını okuyacağım, bir. Âyete'l-Kürsî'nin mânasını okuyacağım, iki. Tamam, bugün bana ders oldu.Âyete'l-Kürsî'nin mânasını okuyacağım, iki. Tamam, bugün bana ders oldu. Sen işaret ettin, Fâtiha'nın mânasını okuyacağım,Sen işaret ettin, Fâtiha'nın mânasını okuyacağım, Âyete'l-Kürsî'nin mânasını okuyacağım ve bundan sonra da Kur'ân-ı Kerîm'in başından başlayacağım.Âyete'l-Kürsî'nin mânasını okuyacağım ve bundan sonra da Kur'ân-ı Kerîm'in başından başlayacağım. Allah bana ömür versin, başından başlayacağım Nâs sûresinden çıkacağım.Allah bana ömür versin, başından başlayacağım Nâs sûresinden çıkacağım. Kur'ân-ı Kerîm'i baştan sona öğreneceğim." Kur'ân-ı Kerîm'i baştan sona öğreneceğim."

Bu ders çıkıyor. Ondan sonra da bu Kur'ân-ı Kerîm'e sarılmamız lazım,Bu ders çıkıyor. Ondan sonra da bu Kur'ân-ı Kerîm'e sarılmamız lazım, unutmamak için her gün bir miktar okumamız lazım. unutmamak için her gün bir miktar okumamız lazım.

En büyük günah nedir? En büyük günah nedir?

Hırsızlık mı arsızlık mı yüzsüzlük mü? Hayır! Hırsızlık mı arsızlık mı yüzsüzlük mü?

Hayır!

Peygamber Efendimiz buyuruyor: Peygamber Efendimiz buyuruyor:

"Bir müslüman için en büyük günah; bildiği Kur'an âyetlerini sonra unutmasıdır." "Bir müslüman için en büyük günah; bildiği Kur'an âyetlerini sonra unutmasıdır."

Neden? Neden?

İşi gevşek tutuyor, önem vermiyor; ezberlemişti, unuttu. İşi gevşek tutuyor, önem vermiyor; ezberlemişti, unuttu.

"Bir zamanlar annem babam bana amme cüzünü ezberletmişti." "Bir zamanlar annem babam bana amme cüzünü ezberletmişti."

Şimdi ne haber? Ne haldesin? "Unuttum hocam!" Şimdi ne haber? Ne haldesin?

"Unuttum hocam!"

En büyük günaha girdin. En büyük günaha girdin.

"Bir zamanlar Rahman sûresini ezbere biliyordum, şimdi karıştırıyorum." "Bir zamanlar Rahman sûresini ezbere biliyordum, şimdi karıştırıyorum."

Fe bi eyyi âlâ'i rabbikümâ tükezzibân. Fe bi eyyi âlâ'i rabbikümâ tükezzibân.

En büyük günahtasın.En büyük günahtasın. Onun için okumayı, ezberlemeyi kendimize vazife edinelim Allah bizi yanıltmasın, şaşırtmasın. Onun için okumayı, ezberlemeyi kendimize vazife edinelim Allah bizi yanıltmasın, şaşırtmasın.

Geliyoruz ikinci hadîs-i şerîfe. Geliyoruz ikinci hadîs-i şerîfe.

el-Fukahâü ümenâü'r-rusüli mâ lem yedhulû fî'd-dünyâel-Fukahâü ümenâü'r-rusüli mâ lem yedhulû fî'd-dünyâ ve yettebiu's-sultân fe-izâ fealû zâlike fa'hzerûhüm. ve yettebiu's-sultân fe-izâ fealû zâlike fa'hzerûhüm.

Hz. İmam Ali Efendimiz radıyallahu anh ve keremallahu vecheh Allah şefaatine erdirsin,Hz. İmam Ali Efendimiz radıyallahu anh ve keremallahu vecheh Allah şefaatine erdirsin, bu ikinci hadîs-i şerîfi rivayet eylemiş; rivayet Hz. İmam Ali Efendimiz'den râvisi o. bu ikinci hadîs-i şerîfi rivayet eylemiş; rivayet Hz. İmam Ali Efendimiz'den râvisi o.

Peygamber Efendimiz bu rivayete göre buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz bu rivayete göre buyuruyor ki:

el-Fukahâü ümenâü'r-rusuli.el-Fukahâü ümenâü'r-rusuli. "Fakihler, alimler, din bilginleri, Allah'ın ahkâmını âyetleri,"Fakihler, alimler, din bilginleri, Allah'ın ahkâmını âyetleri, hadisleri bilenler ibadetleri, taatlerin şartlarını bilenler dinin mâlumatına sahip olan kimseler, hadisleri bilenler ibadetleri, taatlerin şartlarını bilenler dinin mâlumatına sahip olan kimseler, peygamberlerin emanetçileridir." peygamberlerin emanetçileridir."

Peygamberler, emanetleri onlara teslim etmişlerdir, ümmetleri onlara teslim etmişlerdir: Peygamberler, emanetleri onlara teslim etmişlerdir, ümmetleri onlara teslim etmişlerdir:

"Al, bunlar sana emanet. Bu emanetleri zayi etme, iyi koru." mânasına onları emanet eder. "Al, bunlar sana emanet. Bu emanetleri zayi etme, iyi koru." mânasına onları emanet eder.

Emanetçi kişilerdir, güvenilir oldukları için emanetçidirler;Emanetçi kişilerdir, güvenilir oldukları için emanetçidirler; onları anlatacakları, ümmetleri yetiştirecekleri için emanetçidirler, emanettardırlar.onları anlatacakları, ümmetleri yetiştirecekleri için emanetçidirler, emanettardırlar. Ama şartı var. Evet onlar peygamberlerin emanetçileridir.Ama şartı var. Evet onlar peygamberlerin emanetçileridir. Peygamberler onları sevmiş, onlara güvenmiş, emanetleri onlara vermiş,Peygamberler onları sevmiş, onlara güvenmiş, emanetleri onlara vermiş, ümmeti de onlara havale etmişlerdir. "Bak, bu emanetleri bu ümmete anlat.ümmeti de onlara havale etmişlerdir. "Bak, bu emanetleri bu ümmete anlat. Bu ümmeti Allah yolunda tut, bu ümmeti Allah'ın yoluna çağır, bu ümmete bilgileri öğret,Bu ümmeti Allah yolunda tut, bu ümmeti Allah'ın yoluna çağır, bu ümmete bilgileri öğret, bu ümmet şaşırmasın." diye vazifelerini fakihlere, alimlere devretmişler. bu ümmet şaşırmasın." diye vazifelerini fakihlere, alimlere devretmişler.

Ama şartı var. Şartı ne? Ama şartı var.

Şartı ne?

Mâ lem yedhulü fi'd-dünyâ ve yettebiu's-sultân.Mâ lem yedhulü fi'd-dünyâ ve yettebiu's-sultân. "Dünyalığa dalmadıkları, sultana tabi olmadıkları müddetçe böyledirler." "Dünyalığa dalmadıkları, sultana tabi olmadıkları müddetçe böyledirler."

Dünyalığa daldı mı, dünyalık kazanmayı hedef aldı mı;Dünyalığa daldı mı, dünyalık kazanmayı hedef aldı mı; para kazanmayı, cebini doldurmayı, malını çoğaltmayı esas aldı mıpara kazanmayı, cebini doldurmayı, malını çoğaltmayı esas aldı mı emanetçilik görevini güzel yapamaz.emanetçilik görevini güzel yapamaz. Hem peygamberlerin kendisine verdiği ilmi tam söylemez hem ümmete tam faydalı olmaz.Hem peygamberlerin kendisine verdiği ilmi tam söylemez hem ümmete tam faydalı olmaz. "Para nereden gelecek, menfaat nereden gelecek?" onun hesabını yapar. "Para nereden gelecek, menfaat nereden gelecek?" onun hesabını yapar. O zaman emniyetçilik, güvenirlik vasfı bitmiş olur. O zaman emniyetçilik, güvenirlik vasfı bitmiş olur.

Dünyaya dalmayacak bir; ikincisi, sultanlara tâbi olmayacak.Dünyaya dalmayacak bir; ikincisi, sultanlara tâbi olmayacak. Sultanlara tâbi oldu mu sultan, alime;Sultanlara tâbi oldu mu sultan, alime; "Otur, kalk, konuş, sus, şöyle söyle, benim istediğim gibi fetva ver,"Otur, kalk, konuş, sus, şöyle söyle, benim istediğim gibi fetva ver, şunu böyle yaptır, bunu böyle yaptırma,şunu böyle yaptır, bunu böyle yaptırma, şu benim işimi halka şirin göstermek için şöyle konuşma yap, böyle yap." diye talimat verir. şu benim işimi halka şirin göstermek için şöyle konuşma yap, böyle yap." diye talimat verir.

Öyle şey yok! Öyle şey yok!

Onlar kukla mı, onlar maşa mı, onlar senin oyuncağın mı? Onlar kukla mı, onlar maşa mı, onlar senin oyuncağın mı?

Onlar peygamberlerin emanetçileri. Onlar peygamberlerin emanetçileri.

Onlar senin keyfin için mi konuşacaklar, Allah'ın rızası için mi konuşacaklar? Onlar senin keyfin için mi konuşacaklar, Allah'ın rızası için mi konuşacaklar?

Allah'ın rızası için konuşacaklar;Allah'ın rızası için konuşacaklar; hem de icabında zalim sultanın karşısında çatır çatır gerçekleri söyleyecekler.hem de icabında zalim sultanın karşısında çatır çatır gerçekleri söyleyecekler. Kafası kesilmesi pahasına da olsa hakkı söyleyecek, hakkı işleyecek, sultanlara tâbi olmayacak. Kafası kesilmesi pahasına da olsa hakkı söyleyecek, hakkı işleyecek, sultanlara tâbi olmayacak.

Muhterem kardeşlerim! Sultana tâbi oldu mu işi biter. Muhterem kardeşlerim!

Sultana tâbi oldu mu işi biter.

Neden? Neden?

Oyuncak olur, maskara olur. Siyaset; dini kendisine payanda yapmış olur.Oyuncak olur, maskara olur. Siyaset; dini kendisine payanda yapmış olur. Siyasetçiler, din adamlarını kendilerine alet etmiş olurlar; Siyasetçiler, din adamlarını kendilerine alet etmiş olurlar; o zaman din bozulur, çığırından çıkar. o zaman din bozulur, çığırından çıkar.

Bizim Hanefî mezhebimizde zekâtın verilmesi için "temlik şartı" vardır.Bizim Hanefî mezhebimizde zekâtın verilmesi için "temlik şartı" vardır. Fakir kimseye, zekâta müstahak kimseye götüreceksin;Fakir kimseye, zekâta müstahak kimseye götüreceksin; "Al bunu, ihtiyaçlarını gidermek için kullan." diyeceksin."Al bunu, ihtiyaçlarını gidermek için kullan." diyeceksin. Caminin tamirine bile -cami işte, İslâm'ın mâbedi- zekât verilemez,Caminin tamirine bile -cami işte, İslâm'ın mâbedi- zekât verilemez, açın Büyük İslâm İlmihali'mizi, o mübarek Ömer Nasuhi Bilmen Hocamız'ın kitabını böyle yazar. açın Büyük İslâm İlmihali'mizi, o mübarek Ömer Nasuhi Bilmen Hocamız'ın kitabını böyle yazar.

Bir müslümancık ölmüş, kefen lazım, para kıt, köylü fakir.Bir müslümancık ölmüş, kefen lazım, para kıt, köylü fakir. Zekâttan bunun kefenine verilemez. Zekâttan bunun kefenine verilemez.

Neden? "Adam öldü. Al bu senin malın." denilecek hâli yok ki bitti.Neden?

"Adam öldü. Al bu senin malın." denilecek hâli yok ki bitti.
E bu böyle iken neden "Fitrelerinizi, zekâtlarınızı, Türk Hava Kurumu'na veriniz." denmiş. E bu böyle iken neden "Fitrelerinizi, zekâtlarınızı, Türk Hava Kurumu'na veriniz." denmiş.

Bu müsaade nasıl çıkmış? Bu müsaade nasıl çıkmış?

Alimlere tazyik olursa kafalarında kılıç, sırtlarında sopa, karşılarında hapishaneAlimlere tazyik olursa kafalarında kılıç, sırtlarında sopa, karşılarında hapishane o da bu nükteyi, "alimin Allah'tan korkması lazım geldiğini,o da bu nükteyi, "alimin Allah'tan korkması lazım geldiğini, hakkı söylemesi lazım geldiğini" bilmezse dinin ahkâmı rayından çıkar.hakkı söylemesi lazım geldiğini" bilmezse dinin ahkâmı rayından çıkar. İlmihal bir şey yazar, bu adamlar başka bir şey yapar. İlmihal bir şey yazar, bu adamlar başka bir şey yapar.

Bir karar çıkarmışlar;Bir karar çıkarmışlar; "Kurban postları illa filanca derneğe verilir, başka bir derneğe verilemez." "Kurban postları illa filanca derneğe verilir, başka bir derneğe verilemez."

Dinimizde öyle bir şey yok, her tarafa verilebilir.Dinimizde öyle bir şey yok, her tarafa verilebilir. Buraya da verse o kaideye göre bu alınır, zorla gasp edilip bu tarafa verilir. Buraya da verse o kaideye göre bu alınır, zorla gasp edilip bu tarafa verilir.

Bunu milletvekillerine söylemek lazım, düzelttirmek lazım. Din tersine dönüyor. Bunu milletvekillerine söylemek lazım, düzelttirmek lazım. Din tersine dönüyor.

Bir yerde resim olduğu, heykel olduğu, köpek olduğu zaman, o eve melek girmez.Bir yerde resim olduğu, heykel olduğu, köpek olduğu zaman, o eve melek girmez. Evde köpek besleniyorsa resim varsa melek girmez. Evde köpek besleniyorsa resim varsa melek girmez.

Müftü efendinin odasında resim, kafasının üstünde resim, sağda resim, burada resim, şurada resim. Müftü efendinin odasında resim, kafasının üstünde resim, sağda resim, burada resim, şurada resim.

Birisi çıkıp da demiyor ki; Birisi çıkıp da demiyor ki;

"Yahu, hürmetimiz var, iyi güzel ama bizim dinimize göre işin aslı şudur." "Yahu, hürmetimiz var, iyi güzel ama bizim dinimize göre işin aslı şudur."

Yani babamın resmini koymuyorum, kendi resmimi koymuyorum, "Koyamayız çünkü şöyledir." diyemiyor. Yani babamın resmini koymuyorum, kendi resmimi koymuyorum, "Koyamayız çünkü şöyledir." diyemiyor.

Neden? Neden?

Dine tazyik yapmak, siyasetçilerin yüz karasıdır;Dine tazyik yapmak, siyasetçilerin yüz karasıdır; siyasetçilere uymak da din adamlarının yüz karasıdır. siyasetçilere uymak da din adamlarının yüz karasıdır. Hakkı söyleyecek, hakkı dosdoğru söyleyecek;Hakkı söyleyecek, hakkı dosdoğru söyleyecek; "Bak, işte şu şöyledir. İşte emirlerimiz, işte Kur'an âyetleri, işte şu işte şu." diyecek."Bak, işte şu şöyledir. İşte emirlerimiz, işte Kur'an âyetleri, işte şu işte şu." diyecek. O zaman bilimsel gerçekler konuşulur, herkes hakkı bilir, hakkı söyler, hak işlenir.O zaman bilimsel gerçekler konuşulur, herkes hakkı bilir, hakkı söyler, hak işlenir. Yoksa onun keyfi için falancanın keyfi için olmaz. Yoksa onun keyfi için falancanın keyfi için olmaz.

Ben Türk Hava Kurumu'na severek yardım edeyim ama bileyim ki zekât olmaz.Ben Türk Hava Kurumu'na severek yardım edeyim ama bileyim ki zekât olmaz. Ben havacılığı seviyorum, istiyorum ki Türkiye en ileri uçakları yapsın, onun için canımı vereyim,Ben havacılığı seviyorum, istiyorum ki Türkiye en ileri uçakları yapsın, onun için canımı vereyim, evimi vereyim ama zekât olmaz mübarek, zekât olmaz, zekât onun yerine geçmez!evimi vereyim ama zekât olmaz mübarek, zekât olmaz, zekât onun yerine geçmez! Fitrenin bayram günü namazdan çıkmadan evvel fakirin eline geçmesi lazım,Fitrenin bayram günü namazdan çıkmadan evvel fakirin eline geçmesi lazım, fitre fakiri sevindirmek için olan bir şey. fitre fakiri sevindirmek için olan bir şey.

Muhterem kardeşlerim! Demek ki alimlerin ne yapması lazım!Muhterem kardeşlerim!

Demek ki alimlerin ne yapması lazım!
Dobra dobra konuşması lazım, hakkı hakikati söylemesi lazım. Dobra dobra konuşması lazım, hakkı hakikati söylemesi lazım. Kimseye düşmanlığı yok, Allah'ın emrini söylüyor.Kimseye düşmanlığı yok, Allah'ın emrini söylüyor. Allah onlara ahdetmiş, Allah onlara emanetçilik vazifesi vermiş. Allah onlara ahdetmiş, Allah onlara emanetçilik vazifesi vermiş.

Emanete hıyanet etse olur mu? Emanete hıyanet etse olur mu?

"Hani ben sana iki tane bavul vermiştim ya, ey emanetçi,"Hani ben sana iki tane bavul vermiştim ya, ey emanetçi, hadi bakalım al fişini, ver benim bavullarımı." hadi bakalım al fişini, ver benim bavullarımı."

"Yok, ben senden hiç bavul almadım." "Yok, ben senden hiç bavul almadım."

"Hani sabahleyin iki tane bavul getirmiştim ya,"Hani sabahleyin iki tane bavul getirmiştim ya, havaalanında indikten sonra 'Şehirde yanımda taşımayayım.' diye şuraya koymuştum ya." havaalanında indikten sonra 'Şehirde yanımda taşımayayım.' diye şuraya koymuştum ya."

"Yok, ben senden öyle bir şey almadım." "Yok, ben senden öyle bir şey almadım."

"Yahu aldın ya." "Almadım." "Yahu aldın ya."

"Almadım."

E o zaman sen emanetçi değilsin, sen hırsızsın;E o zaman sen emanetçi değilsin, sen hırsızsın; emaneti kollayamadın, emaneti geri vermiyorsun emanetçiliği iyi yapmıyorsun. emaneti kollayamadın, emaneti geri vermiyorsun emanetçiliği iyi yapmıyorsun.

Öyle olur. Öyle olur.

Onun için Allah alimlerimizi de idarecilerimizi de ıslah eylesin. Onun için Allah alimlerimizi de idarecilerimizi de ıslah eylesin.

"İnsanlar layık oldukları idarelerle idare olunur." diyor. "İnsanlar layık oldukları idarelerle idare olunur." diyor.

Peygamber Efendimiz, kitabımız, dinimiz, fıkhımız; Peygamber Efendimiz, kitabımız, dinimiz, fıkhımız;

İnsanlar iyi olursa idarecileri de iyi olur, iyi kimseler olur, güzel hizmet ederler.İnsanlar iyi olursa idarecileri de iyi olur, iyi kimseler olur, güzel hizmet ederler. Bak memleketler, milletler birbirleriyle yarışıp duruyorlar. Bak memleketler, milletler birbirleriyle yarışıp duruyorlar.

Biz niye Rusya'dan geri kalalım?Biz niye Rusya'dan geri kalalım? Ne diye İngiltere'den, Fransa'dan, Almanya'dan, Amerika'dan geri kalalım? Ne diye İngiltere'den, Fransa'dan, Almanya'dan, Amerika'dan geri kalalım?

Bizim Amerika kadar geniş kıtalarımız, imkânlarımız vardı.Bizim Amerika kadar geniş kıtalarımız, imkânlarımız vardı. Afrika bizimdi, Orta Doğu bizimdi, Balkanlar bizimdi, Asya bizimdi. Afrika bizimdi, Orta Doğu bizimdi, Balkanlar bizimdi, Asya bizimdi.

Niye geri kaldık? Niye geri kaldık?

Tabi çok çalışacağız ama nasıl çalışacağız? Tabi çok çalışacağız ama nasıl çalışacağız?

İlme sarılacağız, dine sarılacağız, ahlâka sarılacağız, dosdoğru olacağız.İlme sarılacağız, dine sarılacağız, ahlâka sarılacağız, dosdoğru olacağız. Alim vazifesini yapmazsa ötekisi yan gelip yatarsa berikisi vazifesini ihmal ederseAlim vazifesini yapmazsa ötekisi yan gelip yatarsa berikisi vazifesini ihmal ederse topluca bu ihmaller birikir; sonra insanı mahveder. topluca bu ihmaller birikir; sonra insanı mahveder.

Eskiden adamın birisi sütüne su katıp satarmış.Eskiden adamın birisi sütüne su katıp satarmış. Kimse görmüyor ya sağdıktan sonra güğümün içine biraz da su koyarsınKimse görmüyor ya sağdıktan sonra güğümün içine biraz da su koyarsın iki okka daha fazla satılır, daha çok para alırsın.iki okka daha fazla satılır, daha çok para alırsın. Ama "Kimse görmüyor." sözü doğru değil. Allah görüyor.Ama "Kimse görmüyor." sözü doğru değil. Allah görüyor. O öyle yapmış, yapmış, yapmış… Biraz zenginlemiş, sürüsü çoğalmış. O öyle yapmış, yapmış, yapmış… Biraz zenginlemiş, sürüsü çoğalmış.

Haram para kazanmış, sütüne su katmış. Sonra ne olmuş? Haram para kazanmış, sütüne su katmış. Sonra ne olmuş?

Bir yağmur yağmış, bir sel gelmiş; adamın sürüsünün hepsini almış, götürmüş. Bir yağmur yağmış, bir sel gelmiş; adamın sürüsünün hepsini almış, götürmüş.

Ârifin birisi diyor ki "Sütüne su katardı, sular sel oldu.Ârifin birisi diyor ki "Sütüne su katardı, sular sel oldu. Koyunları aldı götürdü; yalnız sütü götürmedi, sütün çıktığı koyunları da götürdü." Koyunları aldı götürdü; yalnız sütü götürmedi, sütün çıktığı koyunları da götürdü."

Bu işler öyle olur; sen haramı yersen, haramı işlersen kökünden gider.Bu işler öyle olur; sen haramı yersen, haramı işlersen kökünden gider. Sadece yediğin haram kadarı gitmez, kökünü de götürür.Sadece yediğin haram kadarı gitmez, kökünü de götürür. Allahu Teâlâ hazretleri bizi dürüst etsin, ahlâklı etsin, sevdiği edeplere sahip müslüman eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri bizi dürüst etsin, ahlâklı etsin, sevdiği edeplere sahip müslüman eylesin, dobra dobra eylesin, adaletli eylesin, cömert eylesin, iyiliksever eylesin,dobra dobra eylesin, adaletli eylesin, cömert eylesin, iyiliksever eylesin, kötü huylardan pâk eylesin, sevdiği huylarla müzeyyen eylesin. kötü huylardan pâk eylesin, sevdiği huylarla müzeyyen eylesin.

Fe-izâ fealû zâlike fa'hzerûhüm.Fe-izâ fealû zâlike fa'hzerûhüm. "Alimler böyle kaytarmaya başladılar mı, dünyaya dalmaya başladılar mı,"Alimler böyle kaytarmaya başladılar mı, dünyaya dalmaya başladılar mı, sultanlara tabi olmaya başladılar mı onlardan korkun, çekinin, sakının." diyor Peygamber Efendimiz.sultanlara tabi olmaya başladılar mı onlardan korkun, çekinin, sakının." diyor Peygamber Efendimiz. "O zaman onlara itibar etmeyin, o zaman onların peşinden gitmeyin." demek. "O zaman onlara itibar etmeyin, o zaman onların peşinden gitmeyin." demek.

Neden? Doğruyu söylemeyecekler ki. Neden?

Doğruyu söylemeyecekler ki.

Libya'ya gitmiştim. Kur'ân-ı Kerîm müsabakası vardı.Libya'ya gitmiştim. Kur'ân-ı Kerîm müsabakası vardı. Beni de çağırdılar. Ben de üniversitede hocayım;Beni de çağırdılar. Ben de üniversitede hocayım; "Misafir olarak sırf seyretmek, müşahede edebilmek için gidebilirim." dedim, gittim."Misafir olarak sırf seyretmek, müşahede edebilmek için gidebilirim." dedim, gittim. Oraya muhtelif ülkelerden bir sürü hafızlar geldiler.Oraya muhtelif ülkelerden bir sürü hafızlar geldiler. Sonra ben orada tanıdığım o hafızları büyük zalim sultanların yanında da gördüm, televizyonlarda.Sonra ben orada tanıdığım o hafızları büyük zalim sultanların yanında da gördüm, televizyonlarda. Katil adam, kaç tane insanı öldürmüş, memleketi harmana çevirmiş insanların yanında da gördüm.Katil adam, kaç tane insanı öldürmüş, memleketi harmana çevirmiş insanların yanında da gördüm. Onun yanına yanaşmışlar; o istediği kadar adam öldürsün, bunları öldürmüyor ya!Onun yanına yanaşmışlar; o istediği kadar adam öldürsün, bunları öldürmüyor ya! Bunlar o zaman yaşıyorlar.Bunlar o zaman yaşıyorlar. Öyle yağma yok. Onların da âhireti ölüyor.Öyle yağma yok. Onların da âhireti ölüyor. "Kur'ân-ı Kerîm'i istedikleri kadar güzel okusunlar." "Kur'ân-ı Kerîm'i istedikleri kadar güzel okusunlar."

Zalime destekçi oldu mu onların da âhiretleri gidiyor Zalime destekçi oldu mu onların da âhiretleri gidiyor

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ülke adını söylemedim,Ülke adını söylemedim, şahıs adını söylemedim ama onları televizyonda o zalimle yan yana görünce çok üzüldüm.şahıs adını söylemedim ama onları televizyonda o zalimle yan yana görünce çok üzüldüm. Tanıdım; Libya'dayken gördüğüm falanca hafız, filanca alim, filanca müftü.Tanıdım; Libya'dayken gördüğüm falanca hafız, filanca alim, filanca müftü. Orada görünce yüreğim parçalandı. "Benim yanıma gelme." demesi lazım. Orada görünce yüreğim parçalandı. "Benim yanıma gelme." demesi lazım.

Bizim evliyâullah büyüklerimiz, menâkıbını okuduğumuz büyüklerimiz öyle yapmamışlar.Bizim evliyâullah büyüklerimiz, menâkıbını okuduğumuz büyüklerimiz öyle yapmamışlar. Hayatlarını biliyoruz.Hayatlarını biliyoruz. Sultan ziyaretine gelmek istiyor; "İstemem, gelmesin." diyor. Sultan ziyaretine gelmek istiyor;

"İstemem, gelmesin." diyor.

Emirin birisi, Hâtem-i Esam hazretlerine haber göndermiş. -Daha sabahleyin okudum.- Emirin birisi, Hâtem-i Esam hazretlerine haber göndermiş. -Daha sabahleyin okudum.-

"Benden bir dileği var mı?" demiş. "Benden bir dileği var mı?" demiş.

"Var." demiş. "Yanıma hiç sokulmasın, yanıma hiç gelmesin, yüzünü görmeyeyim." "Var." demiş. "Yanıma hiç sokulmasın, yanıma hiç gelmesin, yüzünü görmeyeyim."

Çünkü zalim. Çünkü zalim.

Bir kere savaşı niçin yapıyorsun? Bir kere savaşı niçin yapıyorsun?

Müslüman müslümanla savaşır mı? Müslüman müslümanla savaşır mı?

Bir müslüman bir müslümanla savaşırsa ne olur? Bir müslüman bir müslümanla savaşırsa ne olur?

Katil de cehenneme gider, maktul de cehenneme gider.Katil de cehenneme gider, maktul de cehenneme gider. "Yâ Resûlallah! Katil cehenneme gider ama maktul niye cehenneme gider? O zavallı öldürülmüş." diyorlar. "Yâ Resûlallah! Katil cehenneme gider ama maktul niye cehenneme gider? O zavallı öldürülmüş." diyorlar.

Zavallı değil! "Fırsatı bulsaydı, o onu öldürecekti.Zavallı değil! "Fırsatı bulsaydı, o onu öldürecekti. Kılıç çekip de karşısına gitti ya, o da vuruşuyordu. Kılıç çekip de karşısına gitti ya, o da vuruşuyordu. O bunu öldürdü. O öldürmeseydi, bu onu öldürebilirdi; o yüzden ikisi de cehennemde." diyor. O bunu öldürdü. O öldürmeseydi, bu onu öldürebilirdi; o yüzden ikisi de cehennemde." diyor.

Onun için Allah bizi müslümanlarla uğraştırmasın, müslüman kanı döktürmesin. Onun için Allah bizi müslümanlarla uğraştırmasın, müslüman kanı döktürmesin.

Bu geçtiğimiz devrede, ben fakültede hocayken, çok acı hadiselerle karşılaştık.Bu geçtiğimiz devrede, ben fakültede hocayken, çok acı hadiselerle karşılaştık. Talebeler bölünmüştü; birisi şu partiden, birisi bu partiden, dindar.Talebeler bölünmüştü; birisi şu partiden, birisi bu partiden, dindar. Ben İlâhiyat Fakültesi'nde hocayım. Ben İlâhiyat Fakültesi'nde hocayım. Dindar çocuklar sandalyeleri çatur çutur kırıyorlardı; bir vuruyorlardı çat,Dindar çocuklar sandalyeleri çatur çutur kırıyorlardı; bir vuruyorlardı çat, eline sopayı alıyor sandalyenin burasından çivisi görünüyor uç tarafı köşeli. eline sopayı alıyor sandalyenin burasından çivisi görünüyor uç tarafı köşeli.

Allah Allah Allah Allah! Allah Allah Allah Allah!

Öbür tarafa hücum ediyor. Ne var, karşında kâfir mi var?Öbür tarafa hücum ediyor. Ne var, karşında kâfir mi var? Moskof kâfiri mi var? Bulgar mı var, Yunan mı var, Allah'ı inkâr eden bir kimse mi var? Moskof kâfiri mi var? Bulgar mı var, Yunan mı var, Allah'ı inkâr eden bir kimse mi var?

Hayır, o da namaz kılan kimse, bu da namaz kılan kimse. Hayır, o da namaz kılan kimse, bu da namaz kılan kimse.

Allah Allah Allah Allah! diye birbirlerine saldırıyorlar.Allah Allah Allah Allah! diye birbirlerine saldırıyorlar. Aralarına giriyorduk biz de, kurşunlar kulaklarımızın etrafında vızıldıyordu;Aralarına giriyorduk biz de, kurşunlar kulaklarımızın etrafında vızıldıyordu; "Ya etmeyin, ayıptır, günahtır." diye ayırmaya çalışıyorduk. "Ya etmeyin, ayıptır, günahtır." diye ayırmaya çalışıyorduk.

"Hocam! Geliyorlar, omuz vuruyorlar." "Hocam! Geliyorlar, omuz vuruyorlar."

Vursun, sabret. Kavga çıkarmak istiyor. Kavga iki kişiyle çıkar; birisi uymazsa kavga çıkmaz ki.Vursun, sabret. Kavga çıkarmak istiyor. Kavga iki kişiyle çıkar; birisi uymazsa kavga çıkmaz ki. Sen ona uyma. Bir yumruk vursan burnundan yere bir kan damlası düşse onun hesabını veremezsin. Sen ona uyma. Bir yumruk vursan burnundan yere bir kan damlası düşse onun hesabını veremezsin.

Neden? Neden?

Müslüman kanıdır. O bakımdan Allah bizi böyle yanlış yollara düşürmesin.Müslüman kanıdır. O bakımdan Allah bizi böyle yanlış yollara düşürmesin. Çok acı şeyler gördük; ümmet akıllanmazsa yine görür, Allah göstermesin! Çok acı şeyler gördük; ümmet akıllanmazsa yine görür, Allah göstermesin!

Katlü'l-mü'mini a'zemu inde'llâhi min zevâlin dünyâ. Katlü'l-mü'mini a'zemu inde'llâhi min zevâlin dünyâ.

Bu hadîs-i şerîfi İmam Nevevî rahmetullahi aleyh yazmış.Bu hadîs-i şerîfi İmam Nevevî rahmetullahi aleyh yazmış. Hani ölmekten, öldürmekten bahsedince karşımıza bu geliverdi. Hani ölmekten, öldürmekten bahsedince karşımıza bu geliverdi.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş: Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuş:

Katlü'l-mü'mini. "Bir müslümanı öldürmek."Katlü'l-mü'mini. "Bir müslümanı öldürmek." A'zamu inde'lllâhi min-zevâli'd-dünyâ.A'zamu inde'lllâhi min-zevâli'd-dünyâ. "Allah'ın indinde, Allah katında, Allah yanında dünyanın tümünün zeval bulmasından daha önemlidir." "Allah'ın indinde, Allah katında, Allah yanında dünyanın tümünün zeval bulmasından daha önemlidir."

Dünyanın tamamının zeval bulmasından daha önemlidir;Dünyanın tamamının zeval bulmasından daha önemlidir; yani müslüman dünyalar kadar kıymetli olmuş oluyor.yani müslüman dünyalar kadar kıymetli olmuş oluyor. Müslümana zarar vermek, onu öldürmek olmaz. Müslümana zarar vermek, onu öldürmek olmaz.

Müteammiden, kasten bir müslümanı öldürenin cezası nedir? Müteammiden, kasten bir müslümanı öldürenin cezası nedir?

Fe-cezâühû cehennemü hâliden fîhâ.Fe-cezâühû cehennemü hâliden fîhâ. "Bir müslümanı öldürenin cezası; ebedî olarak, hiç çıkmamak üzere cehennemde yanmaktır." "Bir müslümanı öldürenin cezası; ebedî olarak, hiç çıkmamak üzere cehennemde yanmaktır."

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için müslümanları sevin.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için müslümanları sevin.
Tabi sevilecek insanı babam da sever, sevilecek insanı herkes sever.Tabi sevilecek insanı babam da sever, sevilecek insanı herkes sever. İstersen sevme; sevimli, güzel, herkes sever. Kusurlarına rağmen seveceksin. İstersen sevme; sevimli, güzel, herkes sever. Kusurlarına rağmen seveceksin. Kusuru var, eksiği var ama kalbindeki iman cevherinden dolayı seveceksin. Kusuru var, eksiği var ama kalbindeki iman cevherinden dolayı seveceksin. "Bu benim mü'min kardeşim." diye seveceksin, "Peygamber Efendimiz'in ümmeti" diye seveceksin, "Bu benim mü'min kardeşim." diye seveceksin, "Peygamber Efendimiz'in ümmeti" diye seveceksin, yaratılanı yaratantan ötürü hoş göreceksin, seveceksin. yaratılanı yaratantan ötürü hoş göreceksin, seveceksin.

Kusuru, eksiği varsa düzelt.Kusuru, eksiği varsa düzelt. Terbiyesizse terbiye et. Bilgisizse cahilse öğret, çalış çabala, uğraş didin. Terbiyesizse terbiye et. Bilgisizse cahilse öğret, çalış çabala, uğraş didin.

Muhalif kardeşlerimiz vardı; geçenlerde gittik, konuştuk:Muhalif kardeşlerimiz vardı; geçenlerde gittik, konuştuk: "Hocamız'ı 24 saattir anlıyorum, şimdi anlamaya başladım." demiş."Hocamız'ı 24 saattir anlıyorum, şimdi anlamaya başladım." demiş. İnsanlar konuşa konuşa anlaşır, yavaş yavaş anlar.İnsanlar konuşa konuşa anlaşır, yavaş yavaş anlar. İlk önce suizan eder, kötü şeyler düşünür; sonra aklı başına gelir, anlar. İlk önce suizan eder, kötü şeyler düşünür; sonra aklı başına gelir, anlar.

Müslüman müslümanın kardeşidir;Müslüman müslümanın kardeşidir; zulmetmez, hakir görmez, yardımsız bırakmaz, ilgisiz kalmaz, Müslümanlık çok güzel bir nimet!zulmetmez, hakir görmez, yardımsız bırakmaz, ilgisiz kalmaz, Müslümanlık çok güzel bir nimet! Komşusu açken kendisi tok yatmaz.Komşusu açken kendisi tok yatmaz. Müslümanların dertlerinin çözülmesi için gayret eder, uğraşır, didinir, çalışır, çabalar.Müslümanların dertlerinin çözülmesi için gayret eder, uğraşır, didinir, çalışır, çabalar. Müslümanlığa faydalı olmaya çalışır.Müslümanlığa faydalı olmaya çalışır. İslâm için çalışır; İslâm'a hâdim olmaya, hizmetkâr olmaya, hizmet vermeye, faydalı olmaya çalışır.İslâm için çalışır; İslâm'a hâdim olmaya, hizmetkâr olmaya, hizmet vermeye, faydalı olmaya çalışır. Allah hepimize nasip eylesin! Allah hepimize nasip eylesin!

Nihayet bir diğer hadîs-i şerîf: Nihayet bir diğer hadîs-i şerîf:

Kâle'llâhu azze ve celle inne'l cinne ve'l-inse fî nebe'in azîmKâle'llâhu azze ve celle inne'l cinne ve'l-inse fî nebe'in azîm ahluku ve yu'bedü ğayrî ve erzüku ve yüşkeru ğayrî. ahluku ve yu'bedü ğayrî ve erzüku ve yüşkeru ğayrî.

Bu hadîs-i şerîf Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş.Bu hadîs-i şerîf Ebû'd-Derdâ radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. İnsanın tüylerini diken diken edecek bir söz! Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: İnsanın tüylerini diken diken edecek bir söz! Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

Kâle'llâhu azze ve celle. "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu." Kâle'llâhu azze ve celle. "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu."

Nerede buyurmuş? Nerede buyurmuş?

Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e bildiriyor. Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e bildiriyor.

Peygamber Efendimiz'e bildirdiği şeylerin bir kısmı Kur'ân-ı Kerîm'dir: Peygamber Efendimiz'e bildirdiği şeylerin bir kısmı Kur'ân-ı Kerîm'dir:

"Bu Kur'an'dır ey Resûlüm!" diye bildirdikleri Kur'an'dır."Bu Kur'an'dır ey Resûlüm!" diye bildirdikleri Kur'an'dır. Bir kısmının da mânasını ilham ediyor, "Sen bu mânayı söyle." diyor;Bir kısmının da mânasını ilham ediyor, "Sen bu mânayı söyle." diyor; ona vahy-i gayri metlûv denilir; o da hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz; ona vahy-i gayri metlûv denilir; o da hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz;

Ve mâ yentiku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ.Ve mâ yentiku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyün yûhâ. "Kendi başına, kendi keyfine, kendi bildiğine konuşmaz;"Kendi başına, kendi keyfine, kendi bildiğine konuşmaz; Allah'ın rızasını söyler, Allah'ın emrini söyler." Allah'ın rızasını söyler, Allah'ın emrini söyler."

Hadisler de Allah'ın emridir, âyetler de Allah'ın inzalidir, tenzilidir, indirdiği hükümlerdir.Hadisler de Allah'ın emridir, âyetler de Allah'ın inzalidir, tenzilidir, indirdiği hükümlerdir. Hadîs-i şerîfler de Allah'ın buyruğudur;Hadîs-i şerîfler de Allah'ın buyruğudur; boşuna konuşmaz, vazifeli. Allah onu onun için gönderdi, onun için peygamber eyledi. boşuna konuşmaz, vazifeli. Allah onu onun için gönderdi, onun için peygamber eyledi.

Peygamber Efendimiz; "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki." diyor. Peygamber Efendimiz;

"Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki." diyor.

İnne'l-cinne ve'l-inse fî nebein azîm.İnne'l-cinne ve'l-inse fî nebein azîm. "Hiç şüphe yok ki muhakkak ki cinler de, insanlar da muazzam, ulu, büyük, "Hiç şüphe yok ki muhakkak ki cinler de, insanlar da muazzam, ulu, büyük, korkunç bir iş içindedir, bir olay içindedir, bir söz içindedir, bir fiil içindedir." korkunç bir iş içindedir, bir olay içindedir, bir söz içindedir, bir fiil içindedir."

İnsan dediğimiz bizim kardeşlerimiz, bizim gibi olanlar, Hz. Âdem'in evlatları.İnsan dediğimiz bizim kardeşlerimiz, bizim gibi olanlar, Hz. Âdem'in evlatları. Cin dediğimiz de "göze görünmeyen varlıklar." Cin dediğimiz de "göze görünmeyen varlıklar."

Fe-lemmâ cenne aleyhi'l-leylü reâ kevkebâ.Fe-lemmâ cenne aleyhi'l-leylü reâ kevkebâ. "Gece üstünü örttüğü zaman, hiçbir şey görünmez hâle geldiği zaman, "Gece üstünü örttüğü zaman, hiçbir şey görünmez hâle geldiği zaman, Hz. İbrahim yıldızı gördü." diye âyet-i kerîmede geçiyor. Hz. İbrahim yıldızı gördü." diye âyet-i kerîmede geçiyor.

"Bir şeyi örtmek, kapamak, görünmeyi engellemek" mânasına geldiğinden cin de;"Bir şeyi örtmek, kapamak, görünmeyi engellemek" mânasına geldiğinden cin de; "gözlerin göremediği, gözlere kapalı olan, mestur olan, perdeli olan varlıklar" demek. "gözlerin göremediği, gözlere kapalı olan, mestur olan, perdeli olan varlıklar" demek.

Demek ki bizim gördüğümüz varlıklar var, görmediğimiz varlıklar var; ilim de bunu söylüyor. Demek ki bizim gördüğümüz varlıklar var, görmediğimiz varlıklar var; ilim de bunu söylüyor.

Ben sana bakıyorum, sen bana bakıyorsun; arada bir şey var mı? Ben sana bakıyorum, sen bana bakıyorsun; arada bir şey var mı?

Var. Hava var, havanın içinde çeşit çeşit maddeler var, canlılar var, mikroplar var,Var. Hava var, havanın içinde çeşit çeşit maddeler var, canlılar var, mikroplar var, havanın içinde elektro manyetik dalgalar var, ses dalgaları var, şunlar var bunlar var. havanın içinde elektro manyetik dalgalar var, ses dalgaları var, şunlar var bunlar var. Olanları saysak insanın aklı başından gider. Olanları saysak insanın aklı başından gider.

"Hiçbirini göremiyorum." "Hiçbirini göremiyorum."

Allah seni yormuyor.Allah seni yormuyor. Allah senin gözünü hepsini görecek şekilde yaratsaydı,Allah senin gözünü hepsini görecek şekilde yaratsaydı, sen onların hepsini birden takipte zorluk çekerdin.sen onların hepsini birden takipte zorluk çekerdin. Süzdürüyor; görmen gerekeni gösteriyor, ötekisini göstermiyor. Yoksa görülecek çok şeyler var. Süzdürüyor; görmen gerekeni gösteriyor, ötekisini göstermiyor. Yoksa görülecek çok şeyler var.

Onun için cinler de var. Onun için cinler de var.

"Ben gördüğüme inanırım, görmediğime inanmam." "Ben gördüğüme inanırım, görmediğime inanmam."

Senin kâfirliğin, ondokuzuncu yüzyıldan kalma köhne kâfirlik.Senin kâfirliğin, ondokuzuncu yüzyıldan kalma köhne kâfirlik. Sabah-ı şerifler hayrola! Sen daha yirminci yüzyıla gelmedin mi be aptal adam! Sabah-ı şerifler hayrola! Sen daha yirminci yüzyıla gelmedin mi be aptal adam! Yirminci yüzyılda görülmeyen neler olduğunu, bilmiyor musun?Yirminci yüzyılda görülmeyen neler olduğunu, bilmiyor musun? İlim neler ortaya koydu; sen hangi asırda yaşıyorsun?İlim neler ortaya koydu; sen hangi asırda yaşıyorsun? Hâlâ çağın içine giremeyecek misin, hâlâ çağ dışı mısın?Hâlâ çağın içine giremeyecek misin, hâlâ çağ dışı mısın? Her şeyi görmek şart mı? Senin gözünün görme kabiliyeti ne ki?Her şeyi görmek şart mı? Senin gözünün görme kabiliyeti ne ki? Senin gözün ne kadar şeyi görebiliyor? Her ışını görebiliyor mu?Senin gözün ne kadar şeyi görebiliyor? Her ışını görebiliyor mu? Fiziğin sana söylediği her ışını görebiliyor mu senin gözün? Fiziğin sana söylediği her ışını görebiliyor mu senin gözün?

Göremiyor. Demek ki bilim de İslam'ı teyit ediyor, İslâm'ın dediğini diyor. Göremiyor. Demek ki bilim de İslam'ı teyit ediyor, İslâm'ın dediğini diyor.

Şimdi gelelim bunun arkasındaki müthiş cümlenin mânasına: Şimdi gelelim bunun arkasındaki müthiş cümlenin mânasına:

"İnsanoğulları ve cinler çok büyük bir işin içine düşmüşler, çok büyük vartaya düşmüşler,"İnsanoğulları ve cinler çok büyük bir işin içine düşmüşler, çok büyük vartaya düşmüşler, çok büyük tehlikedeler, ileride başlarına büyük işler gelecek,çok büyük tehlikedeler, ileride başlarına büyük işler gelecek, belalı bir durumdalar." demiş Allahu Teâlâ hazretleri. belalı bir durumdalar." demiş Allahu Teâlâ hazretleri.

Neymiş o belalı iş, büyük varta, büyük tehlike? Neymiş o belalı iş, büyük varta, büyük tehlike?

Ahluku ve yu'bedü ğayrî. "Hem onları ben yaratıyorum hem de benden gayrıya tapınıyorlar."Ahluku ve yu'bedü ğayrî. "Hem onları ben yaratıyorum hem de benden gayrıya tapınıyorlar." Ve erzüku ve yüşkerü gayrî.Ve erzüku ve yüşkerü gayrî. "Hem onlara rızkı ben veriyorum hem de benden gayrıya şükrediyorlar,"Hem onlara rızkı ben veriyorum hem de benden gayrıya şükrediyorlar, benden gayrıya minnettarlık duyuyorlar, benden gayrıya bel bağlıyorlar." benden gayrıya minnettarlık duyuyorlar, benden gayrıya bel bağlıyorlar."

Hakikaten insanoğlu muazzam bir hata içinde, çok muazzam bir hata içinde.Hakikaten insanoğlu muazzam bir hata içinde, çok muazzam bir hata içinde. Allah'a inanmayanlar büyük bir hata ve çok büyük bir yanılgı içindeler. Allah'a inanmayanlar büyük bir hata ve çok büyük bir yanılgı içindeler.

Neden? Yaratan Allah. Allah'a ibadet etmiyor da başka şeylere ibadet ediyor. Neden?

Yaratan Allah. Allah'a ibadet etmiyor da başka şeylere ibadet ediyor.

"Hocam! Allah'a ibadet etmeyen insanlar, bu devirde münkirler, dinsizler, imansızlar;"Hocam! Allah'a ibadet etmeyen insanlar, bu devirde münkirler, dinsizler, imansızlar; hiçbir şeye ibadet etmiyorlar." hiçbir şeye ibadet etmiyorlar."

Yok, öyle deme. O kadar aptal ki herifler o kadar aptal kiYok, öyle deme. O kadar aptal ki herifler o kadar aptal ki o kadar saçma sapan mâneviyatları var ki kedi miyavlasa, "Miyav!" dese ödleri patlar. o kadar saçma sapan mâneviyatları var ki kedi miyavlasa, "Miyav!" dese ödleri patlar. Karanlık gecede bir gök gürlese ödleri patlar,Karanlık gecede bir gök gürlese ödleri patlar, geceleyin bir rüya görseler sabaha tir tir titreyerek kalkarlar. geceleyin bir rüya görseler sabaha tir tir titreyerek kalkarlar.

Mâneviyatları bozuk ama mâneviyatsız olmak mümkün değil kiMâneviyatları bozuk ama mâneviyatsız olmak mümkün değil ki insanın içi boş olmaz ki illa içi bir şeyle dolacak. insanın içi boş olmaz ki illa içi bir şeyle dolacak. Saçma sapan şeyle, hurafe ile batıl ile doluyor.Saçma sapan şeyle, hurafe ile batıl ile doluyor. Gidiyorlar, olmadık bir şeye inanıyorlar, kendilerine göre saçma sapan bir şeye inanıyorlar. Gidiyorlar, olmadık bir şeye inanıyorlar, kendilerine göre saçma sapan bir şeye inanıyorlar. İnsanoğlu inançsız olamaz. İnsanoğlu inançsız olamaz. Ölümün karşısında, tabiatin o muazzam hadiseleri karşısında,Ölümün karşısında, tabiatin o muazzam hadiseleri karşısında, kâinatın bu enginliği karşısında inançsız olmak mümkün değil.kâinatın bu enginliği karşısında inançsız olmak mümkün değil. İnanıyor ama saçma sapan şeylere inanıyor. İnanıyor ama saçma sapan şeylere inanıyor.

Fala inanıyor. Yirminci yüzyılın dangalak münevveri fala inanıyor;Fala inanıyor. Yirminci yüzyılın dangalak münevveri fala inanıyor; gazete sabahleyin ne demişse öğleyin o olacak sanıyor. gazete sabahleyin ne demişse öğleyin o olacak sanıyor.

Bre aptal! Sen hangi devirden kaldın be? Ne zamandan kaldın sen?Bre aptal! Sen hangi devirden kaldın be? Ne zamandan kaldın sen? Cahiliye devrinden mi kaldın? Arabistan'dan mı geldin? Merih'ten mi indin? Cahiliye devrinden mi kaldın? Arabistan'dan mı geldin? Merih'ten mi indin? Nereden çıktın sen? Bu vakte kadar seni buzdolabında kutuda mı sakladılar?Nereden çıktın sen? Bu vakte kadar seni buzdolabında kutuda mı sakladılar? Bu ne biçim şey? Oradaki yıldızla senin talihinin ne ilgisi var? Bu ne biçim şey? Oradaki yıldızla senin talihinin ne ilgisi var?

Ta eski hurafeleri, ta Yunanlılar'a Babilliler'eTa eski hurafeleri, ta Yunanlılar'a Babilliler'e dayanan eski hurafeleri sen hâlâ nasıl ilim diye kabul edip de yazıyorsun bir kere? dayanan eski hurafeleri sen hâlâ nasıl ilim diye kabul edip de yazıyorsun bir kere?

Ey gazeteci! Sen o saçma sapan falı, yıldız falını oraya nasıl yazarsın?Ey gazeteci! Sen o saçma sapan falı, yıldız falını oraya nasıl yazarsın? Sen bu millete nasıl hıyanet edersin? Ayıp değil mi? Yazık değil mi?Sen bu millete nasıl hıyanet edersin? Ayıp değil mi? Yazık değil mi? Bu milletin hurafesini körüklemekten utanmıyorsun musun? Bu milletin hurafesini körüklemekten utanmıyorsun musun?

İnanırlar. Maalesef saçma sapan şeylere inanırlar.İnanırlar. Maalesef saçma sapan şeylere inanırlar. İşte "Allah yaratmıştır, Allah'tan gayrı şeylere taparlar." Başka? İşte "Allah yaratmıştır, Allah'tan gayrı şeylere taparlar."

Başka?

Tapınmak "itaat etmek" mânasına geldiğine göre kimisi şeytana tapınıyor; hepsi şeytanın kulu.Tapınmak "itaat etmek" mânasına geldiğine göre kimisi şeytana tapınıyor; hepsi şeytanın kulu. Şeytan ne derse onu yapıyor.Şeytan ne derse onu yapıyor. Allah'ın dediğini yapmıyor, kendisini hür sanıyor ama şeytan burnuna halkayı takmış,Allah'ın dediğini yapmıyor, kendisini hür sanıyor ama şeytan burnuna halkayı takmış, def'i bu taraftan oynattıkça o da şeytana göre oynuyor.def'i bu taraftan oynattıkça o da şeytana göre oynuyor. Hani bizim yakaladığımız ayıların, Çingenelerin oynattığı şeyler gibiHani bizim yakaladığımız ayıların, Çingenelerin oynattığı şeyler gibi şeytan onların boynuna halkayı geçirmiş; mânevî, görünmez bir şekilde kendisi def'i çalıyor;şeytan onların boynuna halkayı geçirmiş; mânevî, görünmez bir şekilde kendisi def'i çalıyor; o da şeytanın çalgısına göre burnundan çektirdikçe şeytana göre oynuyor. o da şeytanın çalgısına göre burnundan çektirdikçe şeytana göre oynuyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Kimisi de nefsine tapıyor. Nefsinin karşısına geçmiş, el pençe divan durmuş, başını eğmiş; Kimisi de nefsine tapıyor. Nefsinin karşısına geçmiş, el pençe divan durmuş, başını eğmiş;

"Ey benim nefsim, ey benim nefis putum! Ne emredersen söyle, onu yapacağım."Ey benim nefsim, ey benim nefis putum! Ne emredersen söyle, onu yapacağım. İçki mi istiyorsun; votka, rakı, bira, likör ıvır zıvır hepsini sıralarım.İçki mi istiyorsun; votka, rakı, bira, likör ıvır zıvır hepsini sıralarım. Eğlence mi istiyorsun; gazino, pavyon, diskotek; her yere götürürüm. Eğlence mi istiyorsun; gazino, pavyon, diskotek; her yere götürürüm. Keyif mi istiyorsun? Haksızlık mı istiyorsun?" diyor. Keyif mi istiyorsun? Haksızlık mı istiyorsun?" diyor.

Hepsi nefsin peşinde, şeytanın peşinde dünyanın peşinde,Hepsi nefsin peşinde, şeytanın peşinde dünyanın peşinde, paranın peşinde, kadının peşinde, şunun peşinde, bunun peşinde; yazıklar olsun! paranın peşinde, kadının peşinde, şunun peşinde, bunun peşinde; yazıklar olsun! Allah yaratmış ama Allah'tan gayrıya tapıyorlar. Allah yaratmış ama Allah'tan gayrıya tapıyorlar.

Allah'a kul olsana! Allah'a kul olsana!

Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî ne güzel söylüyor: Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî ne güzel söylüyor:

"Ey kardeşim, ey evladım!" diyor. "Kopar şu zincirleri de Allah'a kul ol!" "Ey kardeşim, ey evladım!" diyor. "Kopar şu zincirleri de Allah'a kul ol!"

Asıl zincir, ötekiler. Asıl esaret, Allah'tan gayrıya takılıp kalmakta.Asıl zincir, ötekiler. Asıl esaret, Allah'tan gayrıya takılıp kalmakta. Ancak Allah'a kul olan insan hür olabilir. Hür kim olabilir? Ancak Allah'a kul olan insan hür olabilir.

Hür kim olabilir?

Allah'a kul olan, hür olabilir. Allah bizi kendisine kul eylesin.Allah'a kul olan, hür olabilir. Allah bizi kendisine kul eylesin. Kendisinden gayrıya boyun eğdirmesin, kendisine mutî eylesin,Kendisinden gayrıya boyun eğdirmesin, kendisine mutî eylesin, kendisinden gayrıya itaat ettirmesin, yolunda yürütsün, kendisinin yolundan gayrı yola düşürmesin. kendisinden gayrıya itaat ettirmesin, yolunda yürütsün, kendisinin yolundan gayrı yola düşürmesin.

"Ben rızıkları gönderirim, yağmuru gönderirim. Güneşi ben döndürürüm, meyveleri ben oldururum,"Ben rızıkları gönderirim, yağmuru gönderirim. Güneşi ben döndürürüm, meyveleri ben oldururum, tohumları ben ağaç ederim, ağaçlardan meyveleri ben bitiririm, hayvanları ben yaratırım.tohumları ben ağaç ederim, ağaçlardan meyveleri ben bitiririm, hayvanları ben yaratırım. Onları keserler, yerler. Balıkları tutarlar, yerler.Onları keserler, yerler. Balıkları tutarlar, yerler. Meyveleri yerler, sebzeleri yerler.Meyveleri yerler, sebzeleri yerler. Bir sene yağmur yağdırmasam hepsi ölüp gidecekler, dünyada insan kalmayacak.Bir sene yağmur yağdırmasam hepsi ölüp gidecekler, dünyada insan kalmayacak. Bir sene kışı daha şiddetli ediversem hepsi ölüp gidecekler.Bir sene kışı daha şiddetli ediversem hepsi ölüp gidecekler. Benim sayemde yaşıyorlar, benim sayemde rızık içindeler.Benim sayemde yaşıyorlar, benim sayemde rızık içindeler. Hâlâ benden gayrıya tapınırlar, benden gayrıya şükrederler." diyor. Hâlâ benden gayrıya tapınırlar, benden gayrıya şükrederler." diyor.

Muazzam bir hata, çok muazzam bir hata! Muazzam bir hata, çok muazzam bir hata!

Allah bizi bu hataya düşürmesin, yanlış işler yaptırmasın.Allah bizi bu hataya düşürmesin, yanlış işler yaptırmasın. Ancak kendisine kulluk etmeyi nasip etsin.Ancak kendisine kulluk etmeyi nasip etsin. Ancak kendisinden yardım dilemeyi, başkasından medet ummamayı;Ancak kendisinden yardım dilemeyi, başkasından medet ummamayı; hür, hakiki salih, kâmil müslüman olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. hür, hakiki salih, kâmil müslüman olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Kâle'llâhu teâlâ men lem yerda bi-kadâî ve kaderî fe'l-yeltemis Rabben ğayrî. Kâle'llâhu teâlâ men lem yerda bi-kadâî ve kaderî fe'l-yeltemis Rabben ğayrî.

Enes radıyallahu anh'ten İmam Beyhakî rahmetullahi aleyh rivayet etmiş. Enes radıyallahu anh'ten İmam Beyhakî rahmetullahi aleyh rivayet etmiş.

Peygamber Efendimiz; "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu." diyor: Peygamber Efendimiz; "Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyurdu." diyor:

Men lem yerda bi-kadâî.Men lem yerda bi-kadâî. "Benim kazama, kaderime, takdiratıma, mukadderatıma razı gelmeyen razı olmayan, kimse." "Benim kazama, kaderime, takdiratıma, mukadderatıma razı gelmeyen razı olmayan, kimse." Fe'l-yeltemis rabben ğayrî. "Hadi benden gayrı bir rab bulsun kendisine, hadi." Fe'l-yeltemis rabben ğayrî. "Hadi benden gayrı bir rab bulsun kendisine, hadi."

"Madem benim hükmüme razı değil, madem benim mukadderatımı sevmiyor,"Madem benim hükmüme razı değil, madem benim mukadderatımı sevmiyor, madem benim mukadderatımı hoşnutlukla rızayla karşılayamıyor;madem benim mukadderatımı hoşnutlukla rızayla karşılayamıyor; o zaman gitsin, benden gayrı Rab arasın." diyor. o zaman gitsin, benden gayrı Rab arasın." diyor.

Allah kulluğundan kovuyor. Allah kulluğundan kovuyor.

Kendisinin takdirine razı olmayanı Allah ne yapıyor? Kendisinin takdirine razı olmayanı Allah ne yapıyor?

Kulluğundan kovuyor; "Sen bana razı değilsen, ben senin kulluğuna hiç razı değilim.Kulluğundan kovuyor; "Sen bana razı değilsen, ben senin kulluğuna hiç razı değilim. Defol kulluğumdan!" diyor, kulluğundan def ediyor. Defol kulluğumdan!" diyor, kulluğundan def ediyor.

Muhterem kardeşlerim! Müslümanın en önemli vasıflarından biri de nedir? Muhterem kardeşlerim!

Müslümanın en önemli vasıflarından biri de nedir?

Kaza ve kadere iman ve rıza. İnandı; bir de razı olacak. Kaza ve kadere iman ve rıza. İnandı; bir de razı olacak.

Hoştur bana senden gelen. Ya gonca gül yahut diken. Hoştur bana senden gelen.

Ya gonca gül yahut diken.

Ya hil'at ü yahut kefen. Lütfun da hoş kahrın da hoş. Ya hil'at ü yahut kefen.

Lütfun da hoş kahrın da hoş.

Gelse celâlinden cefâ. Yahut cemâlinden vefâ. Gelse celâlinden cefâ.

Yahut cemâlinden vefâ.

İkisi de cana safâ. Lütfun da hoş kahrın da hoş. İkisi de cana safâ.

Lütfun da hoş kahrın da hoş.

Ne imanlı insanlar var.Ne imanlı insanlar var. Nasıl razı olmuşlar, nasıl kulluk etmişler, hiç itiraz etmemişler; edebi hiç bozmamışlar.Nasıl razı olmuşlar, nasıl kulluk etmişler, hiç itiraz etmemişler; edebi hiç bozmamışlar. Boyunları bükük, gözleri yaşlı, gönülleri pırıl pırıl, nurlu; öyle yaşamışlar.Boyunları bükük, gözleri yaşlı, gönülleri pırıl pırıl, nurlu; öyle yaşamışlar. Er gibi yaşamışlar, er gibi âhirete göçmüşler. Er gibi yaşamışlar, er gibi âhirete göçmüşler.

Biz âhir zaman müslümanları itirazcı.Biz âhir zaman müslümanları itirazcı. Başımıza bir hal gelir, bir şey gelir; basarız yaygarayı.Başımıza bir hal gelir, bir şey gelir; basarız yaygarayı. Çocuğumuz hastalanır, basarız yaygarayı; bir yakınımız ölür, saç baş yolunur,Çocuğumuz hastalanır, basarız yaygarayı; bir yakınımız ölür, saç baş yolunur, yaka yırtılır, bağırılır çağrılır, ağıtlar düzülür, bir sürü küfürnâme, eğri büğrü laflar söylenir. yaka yırtılır, bağırılır çağrılır, ağıtlar düzülür, bir sürü küfürnâme, eğri büğrü laflar söylenir. Allah etmesin! Kaza ve kadere hoşnut olarak, razı olmak lazım, kabul etmek lazım. Allah etmesin! Kaza ve kadere hoşnut olarak, razı olmak lazım, kabul etmek lazım.

Neden? Neden?

Hepsi güzeldir de ondan. Sezersen, iyi anlayabilirsen hepsi güzeldir, her şey güzeldir.Hepsi güzeldir de ondan. Sezersen, iyi anlayabilirsen hepsi güzeldir, her şey güzeldir. Allah her şeyi en güzel tarzda yapmıştır. Takdiratta da güzellikler vardır. Allah her şeyi en güzel tarzda yapmıştır. Takdiratta da güzellikler vardır.

"E hocam, hastalıkta mı güzel yani? Yakaladım şimdi seni?" "E hocam, hastalıkta mı güzel yani? Yakaladım şimdi seni?"

Hastalığın sevabı çok, ecri çok.Hastalığın sevabı çok, ecri çok. Hastalık da sıhhatin kıymetini öğreten bir şey. Hiç hastalık olmazsa millet sıhhatin kıymeti bilinmez.Hastalık da sıhhatin kıymetini öğreten bir şey. Hiç hastalık olmazsa millet sıhhatin kıymeti bilinmez. Çeşit çeşit sebepler. Çeşit çeşit sebepler.

"Yakaladım hocam, ölüm de mi güzel?" "Yakaladım hocam, ölüm de mi güzel?"

Ölüm de güzel! Benim rahmetli dedem yaşlanmıştı da; "Yâ Rabbi! Al artık şu emanetini." diyordu. Ölüm de güzel! Benim rahmetli dedem yaşlanmıştı da; "Yâ Rabbi! Al artık şu emanetini." diyordu.

Bir zaman geliyor, yaşayıp köhnemek hazin. dediği gibi Yahya Kemal'inBir zaman geliyor, yaşayıp köhnemek hazin. dediği gibi Yahya Kemal'in ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin. ölmek kaderde var, yaşayıp köhnemek hazin.

Geçen gün bir ihtiyar kadının başına götürdüler de Allah imanla kurtarsın;Geçen gün bir ihtiyar kadının başına götürdüler de Allah imanla kurtarsın; kendinden geçmiş, vücudu erimiş, tâkati kalmamış. Bundan ne köy olur ne kasaba. kendinden geçmiş, vücudu erimiş, tâkati kalmamış. Bundan ne köy olur ne kasaba.

Allah imanla emanetini alsın da huzura ersin. Allah imanla emanetini alsın da huzura ersin.

Kayınvalidem de öyle demişti: Kayınvalidem de öyle demişti:

Bir ara ayağı tutmadı, sırtı acımaya başladı, rahatsızlıklar başladı. Bir ara ayağı tutmadı, sırtı acımaya başladı, rahatsızlıklar başladı.

Demek ki ölüm de hoş. Demek ki ölüm de hoş.

Sonra tüm insanlar ölmezse dünyanın hali ne olur? Sonra tüm insanlar ölmezse dünyanın hali ne olur?

Sonra insan bir zaman geliyor, iştiyak duyuyor, kendisi;Sonra insan bir zaman geliyor, iştiyak duyuyor, kendisi; "Yâ Rabbi! Öleyim de kavuşayım." diyen insanlar var. "Yâ Rabbi! Öleyim de kavuşayım." diyen insanlar var.

Kitâbü'ş-Şifâ tâbiinden bir zât-ı muhteremi anlatır: Kitâbü'ş-Şifâ tâbiinden bir zât-ı muhteremi anlatır:

Her akşam dua edermiş: "Yâ Rabbi! Bari bu akşam canımı al da sevdiklerime kavuşayım.Her akşam dua edermiş:

"Yâ Rabbi! Bari bu akşam canımı al da sevdiklerime kavuşayım.
Dün almadın, evvelki gün almadın.Dün almadın, evvelki gün almadın. Hiç olmazsa bu akşam al da Hz. Muhammed'e, ashabına kavuşayım." dermiş. Hiç olmazsa bu akşam al da Hz. Muhammed'e, ashabına kavuşayım." dermiş.

Onun için ölüm de güzeldir, ölüm bir kapıdır; öbür tarafa geçiyor, cennet. Onun için ölüm de güzeldir, ölüm bir kapıdır; öbür tarafa geçiyor, cennet.

Dün bir hadîs-i şerîfte okuduk. Hz. Âişe validemizin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz; Dün bir hadîs-i şerîfte okuduk. Hz. Âişe validemizin rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz;

"Allah hiçbir peygamberine cennetini gösterip"Allah hiçbir peygamberine cennetini gösterip 'Bak cennetteki yerin, makamın, imkânlar, güzellikler, ikramlar, ihsanlar. 'Bak cennetteki yerin, makamın, imkânlar, güzellikler, ikramlar, ihsanlar. Nasıl istersen; biraz daha vazife görmek istiyorsan yaşa, istersen buyur cennetime gel.' diyeNasıl istersen; biraz daha vazife görmek istiyorsan yaşa, istersen buyur cennetime gel.' diye muhayyer bırakmadıkça canını almaz." buyuruyor. muhayyer bırakmadıkça canını almaz." buyuruyor.

Azrail gidip de; "Hadi, ver canını." diyemiyor demek ki.Azrail gidip de; "Hadi, ver canını." diyemiyor demek ki. Allah cennetteki yerlerini gösteriyor.Allah cennetteki yerlerini gösteriyor. Düşünün bir kere; cenneti gören bir daha bu dünyanın çamuruna bakar mı? Düşünün bir kere; cenneti gören bir daha bu dünyanın çamuruna bakar mı?

"Eğer cennet hûrîlerinden bir tanesi serçe parmağını şu dünyaya bir gösterseydi,"Eğer cennet hûrîlerinden bir tanesi serçe parmağını şu dünyaya bir gösterseydi, bütün dünya ışıl ışıl aydınlanırdı." diyor Peygamber Efendimiz. bütün dünya ışıl ışıl aydınlanırdı." diyor Peygamber Efendimiz.

O kadar güzel bir yeri gördükten sonra; O kadar güzel bir yeri gördükten sonra;

"Yâ Rabbi! Al emaneti de askerlik bitsin, terhis olayım, rahata kavuşayım." der insan. "Yâ Rabbi! Al emaneti de askerlik bitsin, terhis olayım, rahata kavuşayım." der insan.

Hâsılı ölüm de güzel! Ölüm de güzel, hayat da güzel.Hâsılı ölüm de güzel! Ölüm de güzel, hayat da güzel. Hayat da âhireti kazanmak için bir fırsattır, ne güzel bir nimettir!Hayat da âhireti kazanmak için bir fırsattır, ne güzel bir nimettir! Müslümanın cenneti, dereceleri kazanması için ne güzeldir!Müslümanın cenneti, dereceleri kazanması için ne güzeldir! Hastalık güzeldir, sağlık güzeldir; her şey güzeldir. Hastalık güzeldir, sağlık güzeldir; her şey güzeldir.

Allahu Teâlâ hazretleri kaza ve kaderine, mukadderâtına,Allahu Teâlâ hazretleri kaza ve kaderine, mukadderâtına, hükmüne razı olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.hükmüne razı olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. İyi, edepli kul olmayı nasip eylesin.İyi, edepli kul olmayı nasip eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2