Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Âhir 1446
22 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:19
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:46
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Ne Mutlu Şu Kimselere!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Cemâziye'l-Evvel 1415 / 28.10.1994
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Allah İçin Mütevazi Olan Kimse, Malını Harama Harcamayan Kimse, Ehl-i Fıkıhla Düşüp Kalkan Kimse, İçini | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ne Mutlu Şu Kimselere!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

23 Cemâziye'l-Evvel 1415 / 28.10.1994
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Allah İçin Mütevazi Olan Kimse, Malını Harama Harcamayan Kimse, Ehl-i Fıkıhla Düşüp Kalkan Kimse, İçini | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.

Cumanız mübarek olsun.Cumanız mübarek olsun. Allah nice mübarek günlere mesut ve bahtiyar olarak ulaşmayı nasip etsin, cümlenize.

Allah nice mübarek günlere mesut ve bahtiyar olarak ulaşmayı nasip etsin, cümlenize.

Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyordu ki;

Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyordu ki;

Yâ eyyühe'n-nâs. "Ey insanlar!" Ke-enne'l-mevte fîhâ alâ gayrinâ kütibe.Yâ eyyühe'n-nâs. "Ey insanlar!" Ke-enne'l-mevte fîhâ alâ gayrinâ kütibe. "Sanki ölüm dünyada bizden başkasına yazılmış." Ve ke-enne'l-hakka fîhâ alâ ğayrinâ vecebe."Sanki ölüm dünyada bizden başkasına yazılmış." Ve ke-enne'l-hakka fîhâ alâ ğayrinâ vecebe. "Sanki hak burada, bu dünyada bizden başkasına vacip olmuş.""Sanki hak burada, bu dünyada bizden başkasına vacip olmuş." Ve ke-ennemâ nüşeyyiu mine'l-mevtâ an kalîlin ileynâ râciûn.Ve ke-ennemâ nüşeyyiu mine'l-mevtâ an kalîlin ileynâ râciûn. "Sanki ölülerimizi biz uğurluyoruz kabristana, az bir zaman sonra geriye döneceklermiş"Sanki ölülerimizi biz uğurluyoruz kabristana, az bir zaman sonra geriye döneceklermiş gibi bir eda ile uğurluyoruz." Buyûtuhum ecdâsühüm. "Kabirleri sanki evlermiş gibi düşünüyoruz."gibi bir eda ile uğurluyoruz." Buyûtuhum ecdâsühüm. "Kabirleri sanki evlermiş gibi düşünüyoruz." Ve ne'külü türâsehüm. "Miraslarını yiyoruz."Ve ne'külü türâsehüm. "Miraslarını yiyoruz." Ke-ennâ muhalledûne min ba'dihim. "Sanıyoruz ki biz onlardan sonra dünyada ebedî kalacakmışız."

Ke-ennâ muhalledûne min ba'dihim. "Sanıyoruz ki biz onlardan sonra dünyada ebedî kalacakmışız."

Halbuki böyle değil. Ölüm bize de yazılmıştır ve Allah bir takım ödevleri bizim boynumuza yüklemiştir.Halbuki böyle değil. Ölüm bize de yazılmıştır ve Allah bir takım ödevleri bizim boynumuza yüklemiştir. Dinî vazifelerimiz, vacipler, farzlar var. Onları yapmamız gerekir. Dinî vazifelerimiz, vacipler, farzlar var. Onları yapmamız gerekir. Ölüleri böyle gafil uğurlamamalıyız. Onlar bir gittiler mi ölümden sonra bir daha geri gelmek yok, Ölüleri böyle gafil uğurlamamalıyız. Onlar bir gittiler mi ölümden sonra bir daha geri gelmek yok, dünyaya dönüş yok, hayatları bitmiş oluyor. dünyaya dönüş yok, hayatları bitmiş oluyor. Biz onlardan sonra ebedî kalacak değiliz, biz de öleceğiz.

Biz onlardan sonra ebedî kalacak değiliz, biz de öleceğiz.

Fe-tûbâ li-men şeğâlehû aybuhû an ğayrihî. "O halde; ne mutlu kendisinin aybı ile meşgul olmasıFe-tûbâ li-men şeğâlehû aybuhû an ğayrihî. "O halde; ne mutlu kendisinin aybı ile meşgul olması onun başkalarının aybına göz dikip onlarla meşgul olmasından onu alıkoyan kimseye! Ne mutlu!"

onun başkalarının aybına göz dikip onlarla meşgul olmasından onu alıkoyan kimseye! Ne mutlu!"

Buradan anlıyoruz ki kendi ayıplarımızla meşgul olacağız.

Buradan anlıyoruz ki kendi ayıplarımızla meşgul olacağız.

Tûbâ li-men zelle fî nefsihî min gayrı menkasatinTûbâ li-men zelle fî nefsihî min gayrı menkasatin ve tavâdaa lillahi min gayri meskenetin ve enfaka mâlen cemeahû min gayri ma'siyetin.

ve tavâdaa lillahi min gayri meskenetin ve enfaka mâlen cemeahû min gayri ma'siyetin.

Efendimiz yine devam ederek çok ibret alacağımız sözler ifade buyuruyor;

Efendimiz yine devam ederek çok ibret alacağımız sözler ifade buyuruyor;

"Ne mutlu yine.."

Tûbâ, "ne mutlu, ne hoş, ne iyi ne mutlu mânasına."

"Ne mutlu yine.."

Tûbâ, "ne mutlu, ne hoş, ne iyi ne mutlu mânasına."

Tûbâ li-men zelle fî nefsihî min gayrı menkasatin. "Kendisinde bir noksanlık, kusur olmadığı haldeTûbâ li-men zelle fî nefsihî min gayrı menkasatin. "Kendisinde bir noksanlık, kusur olmadığı halde kendi nefsinde kendini küçülten, nefsini horlayana ne mutlu."kendi nefsinde kendini küçülten, nefsini horlayana ne mutlu." Ve tavâdaa lillahi min gayri meskenetin. "Miskinlik durumuna düşmeden, öyle bir durumu olmadanVe tavâdaa lillahi min gayri meskenetin. "Miskinlik durumuna düşmeden, öyle bir durumu olmadan mütevazı olana, Allah için tevazu gösterene ne mutlu."mütevazı olana, Allah için tevazu gösterene ne mutlu." Ve enfaka mâlen cemeahû. "Ve toplamış olduğu, kazanmış ve kesbetmiş olduğu maldan…"Ve enfaka mâlen cemeahû. "Ve toplamış olduğu, kazanmış ve kesbetmiş olduğu maldan…" min gayri ma'siyetin "günaha değil hayra malını infak edene, harcayana ne mutlu!"

min gayri ma'siyetin "günaha değil hayra malını infak edene, harcayana ne mutlu!"

Üç hususu "Ne mutlu böyle yapanlara!" diye sayıyor.

Üç hususu "Ne mutlu böyle yapanlara!" diye sayıyor.

Bunların üzerinde biraz duralım ve hadisin devamına ondan sonra geçelim;

Bunların üzerinde biraz duralım ve hadisin devamına ondan sonra geçelim;

"Ne mutlu kendi nefsinde, kendi kendine bir noksanlık olmadığı halde"Ne mutlu kendi nefsinde, kendi kendine bir noksanlık olmadığı halde kendi nefsini horlayan, aşağı görene!"

kendi nefsini horlayan, aşağı görene!"

Bizim dinimizin, âyetlerin, hadîs-i şerîflerin bildirdiğine göre âyet-i kerîmelerde de açıklanıyor;Bizim dinimizin, âyetlerin, hadîs-i şerîflerin bildirdiğine göre âyet-i kerîmelerde de açıklanıyor; insanın nefsi var, bu nefsi terbiye etmek, yola getirmek lazım. insanın nefsi var, bu nefsi terbiye etmek, yola getirmek lazım. Yola gelmezse insanın nefsi olmadık isteklerle, arzularla, heveslerle, ihtiraslarlaYola gelmezse insanın nefsi olmadık isteklerle, arzularla, heveslerle, ihtiraslarla insanı o işleri yapmak için hudut tanımadan günahlara bulaştırır, bulaşacak şekilde hareket ettirir.insanı o işleri yapmak için hudut tanımadan günahlara bulaştırır, bulaşacak şekilde hareket ettirir. Çünkü insanın nefsi içinde kuvvetli duygular, istekler, itmeler, dürtmeler verir. Çünkü insanın nefsi içinde kuvvetli duygular, istekler, itmeler, dürtmeler verir. Ve insan, hevâ-i nefsine uyduğu zaman günahlara dalar.Ve insan, hevâ-i nefsine uyduğu zaman günahlara dalar. Allah'ın sevmediği yapmaması gereken, başka insanların zararına,Allah'ın sevmediği yapmaması gereken, başka insanların zararına, kendisinin dünyasına ve âhiretine zararına olan işleri yapar.kendisinin dünyasına ve âhiretine zararına olan işleri yapar. Binâenaleyh, bu nefsi biraz horlamak, alçaltmak lazım, buna baskı yapmak lazım.Binâenaleyh, bu nefsi biraz horlamak, alçaltmak lazım, buna baskı yapmak lazım. Ona pek güler yüz göstermek doğru değil, onun karşısında biraz kaşları çatmak gerekiyor.

Ona pek güler yüz göstermek doğru değil, onun karşısında biraz kaşları çatmak gerekiyor.

Nefse bu muamele yapılacak, pek yüz verilmeyecek ki şımarıp da insanı günahlara teşvik etmesin.Nefse bu muamele yapılacak, pek yüz verilmeyecek ki şımarıp da insanı günahlara teşvik etmesin. Bu yolda vesvese vermesin diye… Ama min gayrı menkasatinBu yolda vesvese vermesin diye… Ama min gayrı menkasatin "Kişinin kendisinde bir noksanlık olmadığı halde nefsini horlaması…" İnsanın nefsi alçak olur,"Kişinin kendisinde bir noksanlık olmadığı halde nefsini horlaması…" İnsanın nefsi alçak olur, alçak bir kişi olur, kötü huylu olur, zaten noksanlığı, alçaklığı vardır, kendisi hor bir kişidir.alçak bir kişi olur, kötü huylu olur, zaten noksanlığı, alçaklığı vardır, kendisi hor bir kişidir. Kendisi hor olmadığı halde kişinin nefsine horlaması, nefsine kaş çatması, Kendisi hor olmadığı halde kişinin nefsine horlaması, nefsine kaş çatması, ona yüz vermemesi, aşağılaması, sözüne itibar etmemesi, arzusuna uymaması,ona yüz vermemesi, aşağılaması, sözüne itibar etmemesi, arzusuna uymaması, arzularını kontrol etmesi lazım, dikkatli bir şekilde isteklerini vermesi lazım.

arzularını kontrol etmesi lazım, dikkatli bir şekilde isteklerini vermesi lazım.

"Karnım acıktı." diyor; verelim, madem acıkmış birazcık yemek verelim."Karnım acıktı." diyor; verelim, madem acıkmış birazcık yemek verelim. "Uykum geldi." diyor; tamam uyusun. "Evlenmek istiyorum." diyor; tamam nikâhla evlensin."Uykum geldi." diyor; tamam uyusun. "Evlenmek istiyorum." diyor; tamam nikâhla evlensin. Ama zinaya kaçmasın, hırsızlığa kaçmasın, oburluğa kaçmasın, çok uyuyup tembelliğe kaçmasın. Ama zinaya kaçmasın, hırsızlığa kaçmasın, oburluğa kaçmasın, çok uyuyup tembelliğe kaçmasın. İsteklerinde aşırılığa düşmesin diye onu biraz hizaya getirecek sert bir terbiye uygulamak İsteklerinde aşırılığa düşmesin diye onu biraz hizaya getirecek sert bir terbiye uygulamak ve her dediğini yapmamak hususunda kuvvetli olmak lazım.

ve her dediğini yapmamak hususunda kuvvetli olmak lazım.

İnsanın kendisinin hareketlerine aklı ve dini,İnsanın kendisinin hareketlerine aklı ve dini, daha doğrusu dini ile terbiye olmuş olan aklı ve iradesi hâkim olmalı; nefsi hâkim olmamalı.daha doğrusu dini ile terbiye olmuş olan aklı ve iradesi hâkim olmalı; nefsi hâkim olmamalı. Nefsi hâkim oldu mu frensiz bir arabaya binmiş, gaza basılmış gazı kesmek mümkün olmuyor.Nefsi hâkim oldu mu frensiz bir arabaya binmiş, gaza basılmış gazı kesmek mümkün olmuyor. Fren yapmak mümkün olmuyor. Dümen yok.

Fren yapmak mümkün olmuyor. Dümen yok.

Böyle bir araç nereye gider?

Böyle bir araç nereye gider?

Ya bir uçuruma gider ya bir kaza yapar bir yere çarpar, duvara çarpar, insanları ezer.Ya bir uçuruma gider ya bir kaza yapar bir yere çarpar, duvara çarpar, insanları ezer. İnsanın nefsi de frensiz çalıştığı zaman böyle bir araca benzer. Onun için onu frenlemek lazım, İnsanın nefsi de frensiz çalıştığı zaman böyle bir araca benzer. Onun için onu frenlemek lazım, dümenle yönlendirmek lazım, hayırlı tarafa çevirmek lazım, bu bir…

dümenle yönlendirmek lazım, hayırlı tarafa çevirmek lazım, bu bir…

"Ne mutlu nefsini horlayıp her arzusunu yerine getirmeyip onu azarlayıp da"Ne mutlu nefsini horlayıp her arzusunu yerine getirmeyip onu azarlayıp da kendisini aslında bir noksanlığa sahip olmadığı halde nefsine muhalefet ederek güzel şeyler yapan kendisini aslında bir noksanlığa sahip olmadığı halde nefsine muhalefet ederek güzel şeyler yapan nefsinin istediği çirkin şeyleri yapmayan insananefsinin istediği çirkin şeyleri yapmayan insana ve böylece nefsini hor tutan, itab altında, baskı altında tutan insana!"

ve böylece nefsini hor tutan, itab altında, baskı altında tutan insana!"

Peygamber Efendimiz "Ne mutlu!" diyor.Peygamber Efendimiz "Ne mutlu!" diyor. İşte tasavvufun aslı esası da işte bu emirler doğrultusunda insanın nefs-i emmâresine hâkim olması,İşte tasavvufun aslı esası da işte bu emirler doğrultusunda insanın nefs-i emmâresine hâkim olması, onu terbiye etmesi, ıslah etmeye çalışmasıdır. Bu arada onu hatırlatıyoruz. Bu bir…

onu terbiye etmesi, ıslah etmeye çalışmasıdır. Bu arada onu hatırlatıyoruz. Bu bir…

İkincisi;

İkincisi;

Ve tavâdaa lillahi min gayri meskenetin. "Kendisinde herhangi bir miskinlik hâli,Ve tavâdaa lillahi min gayri meskenetin. "Kendisinde herhangi bir miskinlik hâli, asil olmayan bir durum olmadığı halde Allah rızası için tevazu gösterene ne mutlu." diyor.

asil olmayan bir durum olmadığı halde Allah rızası için tevazu gösterene ne mutlu." diyor.

Bu da lazım. İnsan ne kadar itibarlı, soylu, zengin, alim kimse olsaBu da lazım. İnsan ne kadar itibarlı, soylu, zengin, alim kimse olsa bu gibi kimselere herkes itibar ediyor. Devletli, şevketli kimse olsa, padişah, bu gibi kimselere herkes itibar ediyor. Devletli, şevketli kimse olsa, padişah, başkan, vezir, paşa olsa; bu gibi insanlara da tevazu lazım. Kibir Allah'ın sevmediği bir huy.başkan, vezir, paşa olsa; bu gibi insanlara da tevazu lazım. Kibir Allah'ın sevmediği bir huy. Firavun kibir göstermiş, Nemrut hâkezâ kibir göstermiş. Allah onları büyük cezalarla cezalandırmış.Firavun kibir göstermiş, Nemrut hâkezâ kibir göstermiş. Allah onları büyük cezalarla cezalandırmış. Kibirli insanın kibrini mutlaka cezalandırıyor.

Kibirli insanın kibrini mutlaka cezalandırıyor.

"Kalbinde zerre kadar kibir olan insan cennete girmeyecek." diye bildiriliyor."Kalbinde zerre kadar kibir olan insan cennete girmeyecek." diye bildiriliyor. İnsanın haddini bilmesi lazım. Allah rızası için mütevazı olması lazım.İnsanın haddini bilmesi lazım. Allah rızası için mütevazı olması lazım. Öteki insanlar da onun gibi bir insandır. Herkesin Allah indinde durumu eşittir.Öteki insanlar da onun gibi bir insandır. Herkesin Allah indinde durumu eşittir. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Malından, mevkiinden, makamından dolayıKimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. Malından, mevkiinden, makamından dolayı Allah'ın yanında bir üstün derecesi yoktur. Üstünlük takvâdadır, ibadettedir, duygulardadır,Allah'ın yanında bir üstün derecesi yoktur. Üstünlük takvâdadır, ibadettedir, duygulardadır, samimiyettedir, halis muhlis bir kul olmasındadır. samimiyettedir, halis muhlis bir kul olmasındadır. Binâenaleyh, insan mevki makam sahibi de, servet sahibi de olsa mütevazı olacak. Binâenaleyh, insan mevki makam sahibi de, servet sahibi de olsa mütevazı olacak. Allah rızası için kendisi miskin olmadığı halde, itibarsız bir kimse olmadığı halde tevazu gösterecek.

Allah rızası için kendisi miskin olmadığı halde, itibarsız bir kimse olmadığı halde tevazu gösterecek.

Bir de şu mâna anlaşılabilir;

Bir de şu mâna anlaşılabilir;

Ve tavâdaa lillahi min gayri meskenetin. İnsan tevazu yapacak amaVe tavâdaa lillahi min gayri meskenetin. İnsan tevazu yapacak ama kendisini de çok aşırı tevazu yaparak ezdirtmeyecek gibi bir mâna da anlaşılabilir.kendisini de çok aşırı tevazu yaparak ezdirtmeyecek gibi bir mâna da anlaşılabilir. Bu ifade "Tevazunun da bir ölçüsü var.Bu ifade "Tevazunun da bir ölçüsü var. İnsanın bu ölçüye riayet etmesi gerekiyor." diye o mânaya da işaret olabilir.

İnsanın bu ölçüye riayet etmesi gerekiyor." diye o mânaya da işaret olabilir.

Ve enfaka mâlen cemeahû min gayri ma'siyetin. "Toplayıp kazanmış olduğu, çalışıp kesbetmiş,Ve enfaka mâlen cemeahû min gayri ma'siyetin. "Toplayıp kazanmış olduğu, çalışıp kesbetmiş, helal yoldan kazanmış olduğu malı da günaha sarf etmeyen insana ne mutlu."

helal yoldan kazanmış olduğu malı da günaha sarf etmeyen insana ne mutlu."

Hepimiz çalışıyoruz, bir para kazanıyoruz. Burada bizim en çok dikkat edeceğimiz husus;

Hepimiz çalışıyoruz, bir para kazanıyoruz. Burada bizim en çok dikkat edeceğimiz husus;

Acaba kazancımız Allah'ın rızasına uygun, helal bir kazanç mı?

Acaba kazancımız Allah'ın rızasına uygun, helal bir kazanç mı?

Kazancımız temiz, tıyb bir kazanç mı?

Kazancımız temiz, tıyb bir kazanç mı?

Bunu çok dikkatli bir şekilde incelemeliyiz ve mutlaka kazancımızın helal olmasına ulaşmalıyız.Bunu çok dikkatli bir şekilde incelemeliyiz ve mutlaka kazancımızın helal olmasına ulaşmalıyız. Bu çok gerekli… Çünkü haram lokma insanın boğazından geçti mi, harama insan bulaştı mı,Bu çok gerekli… Çünkü haram lokma insanın boğazından geçti mi, harama insan bulaştı mı, onun temizlenmesi ancak cehennemde cezayı çekerek, yanarak oluyor. onun temizlenmesi ancak cehennemde cezayı çekerek, yanarak oluyor. Mutlaka, insan haramı yediği zaman cehenneme düşüyor.

Mutlaka, insan haramı yediği zaman cehenneme düşüyor.

Binâenaleyh, Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz bir günahlı yerden gelen bir tabak yiyeceğiBinâenaleyh, Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz bir günahlı yerden gelen bir tabak yiyeceği biraz tadına bakmış, yemiş. Sonra geliş yerinin haram olduğunu, günah olduğunu tahkik edip anlayınca biraz tadına bakmış, yemiş. Sonra geliş yerinin haram olduğunu, günah olduğunu tahkik edip anlayınca parmağını boğazına sokup gıcıklayarak çıkartmış, kusmuş ve böyle söylemiş.

parmağını boğazına sokup gıcıklayarak çıkartmış, kusmuş ve böyle söylemiş.

"Haramla hâsıl olan tene cehennem ateşi yapışır, onun için çıkarttım, kustum." diye söylemiş.

"Haramla hâsıl olan tene cehennem ateşi yapışır, onun için çıkarttım, kustum." diye söylemiş.

Haram yememeye çok dikkat etmek lazım.

Haram yememeye çok dikkat etmek lazım.

Takvâ yolunda, tasavvuf yolunda da kazancın helal olması ana şarttır.Takvâ yolunda, tasavvuf yolunda da kazancın helal olması ana şarttır. Evliyâullah büyüklerimizin hayatlarını okuduğumuz zaman görüyoruz ki onlar haram lokma yemiyorlar, bir...Evliyâullah büyüklerimizin hayatlarını okuduğumuz zaman görüyoruz ki onlar haram lokma yemiyorlar, bir... Bir de haram lokma yemeye teşebbüs ettiği zaman da engel olunuyor, mâniler çıkıyorBir de haram lokma yemeye teşebbüs ettiği zaman da engel olunuyor, mâniler çıkıyor bu işi yapamıyorlar, ellerinden düşüyor, vesaire. Allah sevdiği kula, haramı da yedirtmemek içinbu işi yapamıyorlar, ellerinden düşüyor, vesaire. Allah sevdiği kula, haramı da yedirtmemek için onun bilmeden yiyecek gibi olduğu zaman da mâni oluyor diye rivayetler vardır.

onun bilmeden yiyecek gibi olduğu zaman da mâni oluyor diye rivayetler vardır.

Helalinden bir kuru lokma ekmek, haram bulaşmış olan kaymaklı, kebaplı ziyafettenHelalinden bir kuru lokma ekmek, haram bulaşmış olan kaymaklı, kebaplı ziyafetten daha iyidir diye düşünmüşler. Kuru ekmeğe razı olmuşlar, harama bulaşmamaya çok dikkat etmişler,daha iyidir diye düşünmüşler. Kuru ekmeğe razı olmuşlar, harama bulaşmamaya çok dikkat etmişler, mallarının helal olmasına gayret etmişler.mallarının helal olmasına gayret etmişler. Bir alışveriş yaptığı zaman eğer burada şüpheli bir şey varsa infak etmişler.

Bir alışveriş yaptığı zaman eğer burada şüpheli bir şey varsa infak etmişler.

Eskiden de böyle, zamanımızda da hatırlıyorum demir ticareti yapan bir arkadaştan nakletmişlerdi:

Eskiden de böyle, zamanımızda da hatırlıyorum demir ticareti yapan bir arkadaştan nakletmişlerdi:

Belli zamanlarda tartıyı kontrol ediyorlar. Kontrol etmişler tartı eksik tartıyor,Belli zamanlarda tartıyı kontrol ediyorlar. Kontrol etmişler tartı eksik tartıyor, bir ton tartan tarttığı zaman 900 kilo… Bunu anlayınca "Eyvah!" telaşlanmışlar. bir ton tartan tarttığı zaman 900 kilo… Bunu anlayınca "Eyvah!" telaşlanmışlar. Bir önceki kantarı ayarlama tarihinden itibaren faturalarını çıkarmışlar. Kimlere demir sattılarsaBir önceki kantarı ayarlama tarihinden itibaren faturalarını çıkarmışlar. Kimlere demir sattılarsa "Bunlara eksik verilmiştir, öyle tartılmıştır." diye hepsine paralarını iade etmişler.

"Bunlara eksik verilmiştir, öyle tartılmıştır." diye hepsine paralarını iade etmişler.

Neden?

Neden?

Haramdan korkuyor. Haramı yememeye çalışıyor ve kazancının temiz olmasına dikkat ediyor.Haramdan korkuyor. Haramı yememeye çalışıyor ve kazancının temiz olmasına dikkat ediyor. Bizim de bunu böyle yapmamız lazım.

Bizim de bunu böyle yapmamız lazım.

Burada bir de "infak" sözü var.

Burada bir de "infak" sözü var.

İnfak, nafaka, hayır, sadaka olarak vermek demek.İnfak, nafaka, hayır, sadaka olarak vermek demek. İnsan malını infak edecek, harcayacak ama helalinden kazanacak, bir de günaha harcamayacak.

İnsan malını infak edecek, harcayacak ama helalinden kazanacak, bir de günaha harcamayacak.

Şimdi bazı insanlar diyor ki;

Şimdi bazı insanlar diyor ki;

"Ben bu parayı kazandım, istediğim gibi harcarım, kim karışır benim keyfime?""Ben bu parayı kazandım, istediğim gibi harcarım, kim karışır benim keyfime?" diye çıkartıyor cüzdanını, olmadık yerlere paralarını saçıyor. Buna da hakkı yoktur.diye çıkartıyor cüzdanını, olmadık yerlere paralarını saçıyor. Buna da hakkı yoktur. Kazancı helalinden kazanacak, harama da harcayamaz; harcadığı zaman oradan daKazancı helalinden kazanacak, harama da harcayamaz; harcadığı zaman oradan da harcadığından dolayı günahlara da girebilir. Buna da dikkat etmesi lazım.

harcadığından dolayı günahlara da girebilir. Buna da dikkat etmesi lazım.

Sonra Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde nasihatlerine işaretlerine devam ediyor;Sonra Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde nasihatlerine işaretlerine devam ediyor; Tevazu göstermeyi söylüyor. Nefsini zapturapt altına almayı söylüyor.Tevazu göstermeyi söylüyor. Nefsini zapturapt altına almayı söylüyor. Malını haram olan yere sarf etmemeyi, helale sarf etmeyi söylüyor.

Malını haram olan yere sarf etmemeyi, helale sarf etmeyi söylüyor.

Sonra, ve rahime ehle'z-zülli vel meskeneti.Sonra, ve rahime ehle'z-zülli vel meskeneti. Bir de miskin, zelil, zayıf, fakir, yoksul olan kimselere de acıyan kimse olacak.

Bir de miskin, zelil, zayıf, fakir, yoksul olan kimselere de acıyan kimse olacak.

"Ne mutlu böyle zelil ve miskin kimselere acıyana." diyor.

"Ne mutlu böyle zelil ve miskin kimselere acıyana." diyor.

Bu acıma iki türlü olur. Bir;

Bu acıma iki türlü olur. Bir;

"Bunlar da Allah'ın kulu, aslında benim ondan, onun benden bir farkı yok,"Bunlar da Allah'ın kulu, aslında benim ondan, onun benden bir farkı yok, belki o Allah'a güzel ibadet ediyorsa benden de iyi bir kimse olabilir." diyecek.belki o Allah'a güzel ibadet ediyorsa benden de iyi bir kimse olabilir." diyecek. Onun iyi bir kul olmasına rağmen, öyle acıklı bir durumda olmasına acıyacak bu bir… Onun iyi bir kul olmasına rağmen, öyle acıklı bir durumda olmasına acıyacak bu bir… Duygu olarak bir acıma şekli.

Duygu olarak bir acıma şekli.

İkincisi de;

İkincisi de;

Bu zelil ve miskin, yoksul kimselere acıyacak, kesesinin ağzını açacak, sadaka verecek.Bu zelil ve miskin, yoksul kimselere acıyacak, kesesinin ağzını açacak, sadaka verecek. Onları o zilletten, o zelillikten, o miskinlikten, o fakirlikten kurtaracak, Onları o zilletten, o zelillikten, o miskinlikten, o fakirlikten kurtaracak, hayır hasenât yapacak, sadaka verecek. Ev, giyecek, yiyecek verecek, çoluk çocuğuna bakacak.hayır hasenât yapacak, sadaka verecek. Ev, giyecek, yiyecek verecek, çoluk çocuğuna bakacak. Böylece acımasını mümkünse fiilen gösterecek.

Böylece acımasını mümkünse fiilen gösterecek.

İslâm'da hayır hasenât yapmak çok önemli.İslâm'da hayır hasenât yapmak çok önemli. Bunda da insanın önce akrabasını, yakınlarını gözetmesi lazım.Bunda da insanın önce akrabasını, yakınlarını gözetmesi lazım. Etrafına bakıp bu hayrı, hasenâtı öncelikle kendi yakınlarına yapması lazım.Etrafına bakıp bu hayrı, hasenâtı öncelikle kendi yakınlarına yapması lazım. Buna da sıla-i rahim diyoruz.

Buna da sıla-i rahim diyoruz.

Akrabası olan aralarında karâbet olan kimselere ilgisini devam ettirme…Akrabası olan aralarında karâbet olan kimselere ilgisini devam ettirme… Bu sadece ziyaret ile devam ettirmek, merhaba demek değil aynı zamandaBu sadece ziyaret ile devam ettirmek, merhaba demek değil aynı zamanda kesenin ağzını açıp da fakirse ona maddî bakımdan da destek olmak mânasına [gelmektedir.]kesenin ağzını açıp da fakirse ona maddî bakımdan da destek olmak mânasına [gelmektedir.] Efendimiz sonra bunları da söylüyor. Demek ki zelil ve miskin kimselere acıyacak, yardımcı olacak.

Efendimiz sonra bunları da söylüyor. Demek ki zelil ve miskin kimselere acıyacak, yardımcı olacak.

Ve hâleta ehle'l-fıkhi ve'l-hikmeti. "Fıkıh ehliyle, hikmet ehliyle düşüp kalkacak,Ve hâleta ehle'l-fıkhi ve'l-hikmeti. "Fıkıh ehliyle, hikmet ehliyle düşüp kalkacak, onlarla dostluk edecek, onların meclisine gidecek."

onlarla dostluk edecek, onların meclisine gidecek."

Ehl-i fıkıh ne demek?

Ehl-i fıkıh ne demek?

Dinde anlayışı sağlam ve derin olan kimse demek. Âyetleri, hadisleri biliyor,Dinde anlayışı sağlam ve derin olan kimse demek. Âyetleri, hadisleri biliyor, dinin ruhunu kavramış, dinin emirlerinin, yasaklarının ne sebeple indiği hakkındadinin ruhunu kavramış, dinin emirlerinin, yasaklarının ne sebeple indiği hakkında derin bir sezgiye ve sağlam bir anlayışa sahip. Fıkıh budur.

derin bir sezgiye ve sağlam bir anlayışa sahip. Fıkıh budur.

Bu fıkıh insanda nasıl hâsıl olur?

Bu fıkıh insanda nasıl hâsıl olur?

Âyetleri, hadisleri öğrenmekle, ilm-i fıkhı öğrenmekle olur. Ondan sonra kişi artıkÂyetleri, hadisleri öğrenmekle, ilm-i fıkhı öğrenmekle olur. Ondan sonra kişi artık anlayışı, sezgisi kuvvetli, derinleşmiş bir insan haline gelir. İnsan bunlarla düşüp kalkacak.

anlayışı, sezgisi kuvvetli, derinleşmiş bir insan haline gelir. İnsan bunlarla düşüp kalkacak.

Neden?

Çünkü bunlar dini iyi biliyor. Bir de ehl-i hikmet ile düşüp kalkacak.

Neden?

Çünkü bunlar dini iyi biliyor. Bir de ehl-i hikmet ile düşüp kalkacak.

Hikmet ne demek?

Bir şeyi yerli yerinde yapmak demek. İki mânaya geliyor.

Hikmet ne demek?

Bir şeyi yerli yerinde yapmak demek. İki mânaya geliyor.

Bir, hakimâne bilgece yapmak;

Bir, hakimâne bilgece yapmak;

İki, muhkem, sağlam yapmak yanlışsız sapasağlam, çürüksüz yapmak mânasına geliyor.

İki, muhkem, sağlam yapmak yanlışsız sapasağlam, çürüksüz yapmak mânasına geliyor.

Binâenaleyh, ehl-i hikmet de yaptığı her işi bilgece, hakimâne,Binâenaleyh, ehl-i hikmet de yaptığı her işi bilgece, hakimâne, yerli yerince, usulüne uygun olarak ve sağlam bir şekilde yapan kimse demek oluyor.

yerli yerince, usulüne uygun olarak ve sağlam bir şekilde yapan kimse demek oluyor.

Hikmet, yaptığı işi güzel yapmak, çok güzel, kıymetli bir vasıftır.Hikmet, yaptığı işi güzel yapmak, çok güzel, kıymetli bir vasıftır. Bunu Allah, Peygamber Efendimiz'e vermiş, sevgili kullarına vermiş Bunu Allah, Peygamber Efendimiz'e vermiş, sevgili kullarına vermiş ve kime vermişse ona çok büyük bir ikramda bulunmuş demektir.

ve kime vermişse ona çok büyük bir ikramda bulunmuş demektir.

Ve men yu'te'l-hikmete fe-kad ûtiye hayran kesîra.

Ve men yu'te'l-hikmete fe-kad ûtiye hayran kesîra.

Ne güzel adam ki oturuşu kalkışı, sözü sohbeti, işi gücü her şeyi yerli yerinde,Ne güzel adam ki oturuşu kalkışı, sözü sohbeti, işi gücü her şeyi yerli yerinde, hepsi hakimâne, hepsi sağlam, hiç çürük işi yok. İşte böyle insanlarla düşüp kalkması lazım.

hepsi hakimâne, hepsi sağlam, hiç çürük işi yok. İşte böyle insanlarla düşüp kalkması lazım.

Peygamber Efendimiz "Ne mutlu! Böyle zelil, miskin acıyanPeygamber Efendimiz "Ne mutlu! Böyle zelil, miskin acıyan ve böyle dinde anlayışı derin bilge ve hakîm, her işi sağlam olanve böyle dinde anlayışı derin bilge ve hakîm, her işi sağlam olan kimselerle düşüp kalkıp ahbaplık eden kimseye…" diye bize bunları işaret ediyor.

kimselerle düşüp kalkıp ahbaplık eden kimseye…" diye bize bunları işaret ediyor.

Sosyal hayatımız nasıl olacak?

Sosyal hayatımız nasıl olacak?

Sosyal hayatımız fakirlerden kopmak tarzında olmayacak. Fakirlerle ilgimiz olacak.

Sosyal hayatımız fakirlerden kopmak tarzında olmayacak. Fakirlerle ilgimiz olacak.

Nasıl ilgimiz olacak?

Nasıl ilgimiz olacak?

Hâlini hatırını soracağız, yardımcı olacağız, hastasını tedavi edeceğiz,Hâlini hatırını soracağız, yardımcı olacağız, hastasını tedavi edeceğiz, maddî ihtiyaçlarını karşılayacağız, çoluk çocuğuna göz kulak olacağız, vesaire.maddî ihtiyaçlarını karşılayacağız, çoluk çocuğuna göz kulak olacağız, vesaire. Böylece bir insanî vazife yapmış olacağız.

Böylece bir insanî vazife yapmış olacağız.

İkinci sosyal vazifemiz ne?

İkinci sosyal vazifemiz ne?

İlim, irfan erbabıyla düşüp kalkacağız. Arkadaşlarımızı seçeceğiz,İlim, irfan erbabıyla düşüp kalkacağız. Arkadaşlarımızı seçeceğiz, dostluk ahbaplık yaptığımız insanların ehl-i fıkıh, ehl-i hikmet olmasını ön planda tutacağız.dostluk ahbaplık yaptığımız insanların ehl-i fıkıh, ehl-i hikmet olmasını ön planda tutacağız. Herkesle gelişigüzel ahbaplık, arkadaşlık yapmak insanı kötü arkadaşlar edinmeye götürür.Herkesle gelişigüzel ahbaplık, arkadaşlık yapmak insanı kötü arkadaşlar edinmeye götürür. Kötü arkadaşlar edindiği zaman da kötü arkadaşlar insanı günaha götürür, cehenneme götürür.

Kötü arkadaşlar edindiği zaman da kötü arkadaşlar insanı günaha götürür, cehenneme götürür.

Onun için mutlaka dini iyi bilen ve işleri sağlam, dürüst olan, sapasağlam,Onun için mutlaka dini iyi bilen ve işleri sağlam, dürüst olan, sapasağlam, tertemiz, pırıl pırıl insanlarla tanışıp ahbaplık etmek,tertemiz, pırıl pırıl insanlarla tanışıp ahbaplık etmek, onların dostu olmak, onlarla ziyaretleşmek lazım. Bu da çok önemli bir noktadır.

onların dostu olmak, onlarla ziyaretleşmek lazım. Bu da çok önemli bir noktadır.

Buna çok dikkat edin. Gelişi güzel herkesle dostluk yapmak önemli değil.Buna çok dikkat edin. Gelişi güzel herkesle dostluk yapmak önemli değil. Hatta kötü insanlarla dostluğu kesmek lazım ama iyi insanlarla dostluk kurmak içinHatta kötü insanlarla dostluğu kesmek lazım ama iyi insanlarla dostluk kurmak için elinden gelen gayreti de göstermeli, insan elinden gelen gayret ve itinayı sarf etmeli.elinden gelen gayreti de göstermeli, insan elinden gelen gayret ve itinayı sarf etmeli. İyi insanları bulduğu zaman onunla tanışmalı. Onların yanından meclisinden ayrılmamalı.İyi insanları bulduğu zaman onunla tanışmalı. Onların yanından meclisinden ayrılmamalı. Çünkü onlarda öğreneceğin çok şeyler vardır. Ve onlar kendisinin iyi bir müslüman olmasınaÇünkü onlarda öğreneceğin çok şeyler vardır. Ve onlar kendisinin iyi bir müslüman olmasına yardımcı olurlar. Hem bilgi bakımından yardımcı olurlar hem de bildiklerini uygulama bakımındanyardımcı olurlar. Hem bilgi bakımından yardımcı olurlar hem de bildiklerini uygulama bakımından örnek olurlar, yardımcı, destek olurlar.

örnek olurlar, yardımcı, destek olurlar.

O bakımdan bir vazifemiz de neymiş?

O bakımdan bir vazifemiz de neymiş?

Ehl-i fıkıhla, ehl-i hikmetle dost olup düşüp kalkmak, hayatımızı onlarla beraber geçirmek olacak,Ehl-i fıkıhla, ehl-i hikmetle dost olup düşüp kalkmak, hayatımızı onlarla beraber geçirmek olacak, Efendimiz "Ne mutlu bunlarla düşüp kalkanlara…" diye bunu tavsiye ediyor.

Efendimiz "Ne mutlu bunlarla düşüp kalkanlara…" diye bunu tavsiye ediyor.

Sonra hadîs-i şerîf devam ediyor. Çok güzel bir hadîs-i şerîf. Keşke bunları iyice defterinize yazsanız.Sonra hadîs-i şerîf devam ediyor. Çok güzel bir hadîs-i şerîf. Keşke bunları iyice defterinize yazsanız. Belki banda alıyorsunuz o da bir yazma demek, kayıt demektir. Belki banda alıyorsunuz o da bir yazma demek, kayıt demektir. Hatırınızda tutarsanız, başkalarına söylerseniz ve bu prensipleri hayatınızda uygularsanız,Hatırınızda tutarsanız, başkalarına söylerseniz ve bu prensipleri hayatınızda uygularsanız, asıl murat da uygulamak, bunlara göre hareket etmek.

asıl murat da uygulamak, bunlara göre hareket etmek.

Tûbâ li-men zelle nefsuhû.

Tûbâ li-men zelle nefsuhû.

Burada zelle nefsuhû diye yazılmış, hadîs-i şerîfteBurada zelle nefsuhû diye yazılmış, hadîs-i şerîfte nefs müennes olduğu için zellet olması lazımdı veyahut zelle fiili ezelle olması lazımdı.

nefs müennes olduğu için zellet olması lazımdı veyahut zelle fiili ezelle olması lazımdı.

"Nefsini zelil edene ne mutlu!" Tûbâ li-men zelle nefsuhû."Nefsini zelil edene ne mutlu!" Tûbâ li-men zelle nefsuhû. Ezelle nefsehû gibi bir mâna olması uygun olurdu.

Ezelle nefsehû gibi bir mâna olması uygun olurdu.

Ve tâbe kesbuhû ve saluhat serîretuhû ve kerimet alâniyetuhû ve azale ani'n-nâsi şerrahû.

Ve tâbe kesbuhû ve saluhat serîretuhû ve kerimet alâniyetuhû ve azale ani'n-nâsi şerrahû.

Bunları sıralamış. Bunların her birisi ayrı bir vaaz konusu, çok güzel şeyler, heyecanlanıyorum.

Bunları sıralamış. Bunların her birisi ayrı bir vaaz konusu, çok güzel şeyler, heyecanlanıyorum.

"Ne mutlu nefsini hor ve zelil edene!""Ne mutlu nefsini hor ve zelil edene!" veyahut "Nefsi horlanmış, ıslah olmuş, kabarıklığı, küstahlığı kalmamış kimseye ne mutlu!"

veyahut "Nefsi horlanmış, ıslah olmuş, kabarıklığı, küstahlığı kalmamış kimseye ne mutlu!"

Nefsi ıslah olunca haddini bilir, boynunu büker, teslim olur. Ne mutlu öyle insana!

Nefsi ıslah olunca haddini bilir, boynunu büker, teslim olur. Ne mutlu öyle insana!

Ve tâbe kesbuhû. "Kazancı helal, tayyib, güzel olan kimseye ne mutlu!"

Ve tâbe kesbuhû. "Kazancı helal, tayyib, güzel olan kimseye ne mutlu!"

Kazancımızın helal olması çok önemli diye biliyoruz, Efendimiz de "Ne mutlu öyle kimseye!" diyor.

Kazancımızın helal olması çok önemli diye biliyoruz, Efendimiz de "Ne mutlu öyle kimseye!" diyor.

Ve saluhat serîretuhû. "İçi, gizlisi, kalbi, göğsü; salih, güzel olan kimseye ne mutlu!"

Ve saluhat serîretuhû. "İçi, gizlisi, kalbi, göğsü; salih, güzel olan kimseye ne mutlu!"

İnsanlar dışlarını süslüyorlar. Taranıyorlar, boyanıyorlar, tıraş oluyorlar, berbere gidiyorlar,İnsanlar dışlarını süslüyorlar. Taranıyorlar, boyanıyorlar, tıraş oluyorlar, berbere gidiyorlar, güzellik salonlarına gidiyorlar, takıp takıştırıyorlar, sürüp sürüştürüyorlar, güzellik salonlarına gidiyorlar, takıp takıştırıyorlar, sürüp sürüştürüyorlar, giyinip kuşanıyorlar, en güzel giysileri giyiyorlar.

giyinip kuşanıyorlar, en güzel giysileri giyiyorlar.

Bunların hepsi nedir?

Bunların hepsi nedir?

Dışı süslemedir. Peygamber Efendimiz "dışı süslü olana ne mutlu" demiyor.Dışı süslemedir. Peygamber Efendimiz "dışı süslü olana ne mutlu" demiyor. "İçi güzel, hoş, salih, iyi olana ne mutlu!" diyor. "Ne mutlu içi iyi olan kimseye!" diyor.

"İçi güzel, hoş, salih, iyi olana ne mutlu!" diyor. "Ne mutlu içi iyi olan kimseye!" diyor.

İçimizin terbiyesi çok daha önemli.İçimizin terbiyesi çok daha önemli. Dışımızı temizlemek, görünüşümüzü güzelleştirmek için neler yapıyoruz; yıkanıyoruz, berbere gidiyoruz,Dışımızı temizlemek, görünüşümüzü güzelleştirmek için neler yapıyoruz; yıkanıyoruz, berbere gidiyoruz, taranıyoruz, güzel kokular sürünüyoruz, güzel elbiseler giyiyoruz, ütü yapıyoruz, taranıyoruz, güzel kokular sürünüyoruz, güzel elbiseler giyiyoruz, ütü yapıyoruz, ayakkabılarımızı boyuyoruz... hepsi dışı süslemek için. Ehl-i dünya, dışı süsler.ayakkabılarımızı boyuyoruz... hepsi dışı süslemek için. Ehl-i dünya, dışı süsler. Dış önemsiz değildir ama asıl önemli olan insanın içinin temizliğidir.

Dış önemsiz değildir ama asıl önemli olan insanın içinin temizliğidir.

Tasavvuf erbabından büyüklerimizden birisi;

Tasavvuf erbabından büyüklerimizden birisi;

"İnsanın içinde kötülükler olduğu zaman dışının temizlenmesi fayda da etmez."İnsanın içinde kötülükler olduğu zaman dışının temizlenmesi fayda da etmez. Abdest de fayda etmez." diyor.

Abdest de fayda etmez." diyor.

"Hatta bir şişenin içine içkiyi koysalar ağzını da kapatsalar,"Hatta bir şişenin içine içkiyi koysalar ağzını da kapatsalar, suyun kenarına, deryanın yanına götürseler dışını on yıl yıkasalar, içinde o içki,suyun kenarına, deryanın yanına götürseler dışını on yıl yıkasalar, içinde o içki, murdar, pis şey olduğu için içi pistir. Dışının temizliği o şişeyi temiz yapmaz." diyorlar.

murdar, pis şey olduğu için içi pistir. Dışının temizliği o şişeyi temiz yapmaz." diyorlar.

Biz de içimizin temiz olmasına dikkat edeceğiz.

İçin temizliği nasıl olur?

Biz de içimizin temiz olmasına dikkat edeceğiz.

İçin temizliği nasıl olur?

Bir; niyetin temizliği. Hep güzel şeylere niyet edeceğiz. İç temizliğinin birisi bu.

Bir; niyetin temizliği. Hep güzel şeylere niyet edeceğiz. İç temizliğinin birisi bu.

İkincisi; içimizde güzel ahlâk, güzel duygular olacak. Merhamet, sevgi, büyüklere saygı,İkincisi; içimizde güzel ahlâk, güzel duygular olacak. Merhamet, sevgi, büyüklere saygı, vefa, cömertlik, hizmet gibi güzel duyguların olması çirkin duyguların olmaması,vefa, cömertlik, hizmet gibi güzel duyguların olması çirkin duyguların olmaması, iyi fikirlerin olması, kötü fikirlerin olmaması…

iyi fikirlerin olması, kötü fikirlerin olmaması…

Ve kerumet alâniyetuhû. "Zâhiri, dış görünüşü, alâniyyesi de asil olan insana ne mutlu!"

Ve kerumet alâniyetuhû. "Zâhiri, dış görünüşü, alâniyyesi de asil olan insana ne mutlu!"

Demek ki dinimiz birinciyi önce söylüyor,Demek ki dinimiz birinciyi önce söylüyor, iç temizliğini ama dışı da ihmal etmiyor. Ve onu kerumet diye beyan ediyor.

iç temizliğini ama dışı da ihmal etmiyor. Ve onu kerumet diye beyan ediyor.

Kerumet alâniyetuhû. "Zâhiri de asil olan kimseye ne mutlu!" diyor.

Kerumet alâniyetuhû. "Zâhiri de asil olan kimseye ne mutlu!" diyor.

Süslü olan demiyor da "Asil olan kimseye, güzel olan kimseye ne mutlu!" diyor.

Süslü olan demiyor da "Asil olan kimseye, güzel olan kimseye ne mutlu!" diyor.

Burada kerume fillinin kullanılması önemli,Burada kerume fillinin kullanılması önemli, süs ve ziynetten ziyade insanın asıl zahirinin asil olması lazım, o daha önemli, onu anlıyoruz.

süs ve ziynetten ziyade insanın asıl zahirinin asil olması lazım, o daha önemli, onu anlıyoruz.

Ve azele ani'n-nâsi şerrahû. "Ve insanlardan şerrini uzak edene, def edene ne mutlu!"

Ve azele ani'n-nâsi şerrahû. "Ve insanlardan şerrini uzak edene, def edene ne mutlu!"

Buradan maksat ne?

Buradan maksat ne?

"İnsanlara kötülük yapmayana ne mutlu!" demek oluyor.

"İnsanlara kötülük yapmayana ne mutlu!" demek oluyor.

Demek ki ne mutlu şu kimseye ki nefsini hor etmiş, zapturapt altına almıştır.Demek ki ne mutlu şu kimseye ki nefsini hor etmiş, zapturapt altına almıştır. Kazancı temizdir, içi paktır, dışı asildir ve insanlara zararı, kötülüğü dokunmuyor,Kazancı temizdir, içi paktır, dışı asildir ve insanlara zararı, kötülüğü dokunmuyor, diye bu güzel vasıfları sıralıyor. Bunları hatırınızda tutun ve uygulayın.

diye bu güzel vasıfları sıralıyor. Bunları hatırınızda tutun ve uygulayın.

Son cümleye geldik. Bu uzun hadîs-i şerîfin içinde hazineler var,Son cümleye geldik. Bu uzun hadîs-i şerîfin içinde hazineler var, çok güzel nasihatler var. En son cümlesini de söylüyorum.

çok güzel nasihatler var. En son cümlesini de söylüyorum.

Tûbâ li-men amile bi-ilmihî ve enfake'l-fadle min mâlihi ve emseka'l-fadle min kavlihî.

Tûbâ li-men amile bi-ilmihî ve enfake'l-fadle min mâlihi ve emseka'l-fadle min kavlihî.

Çok sanatkârâne, çok edebî sanatlarla dolu bir cümleyle hadîs-i şerîf sona eriyor.

Çok sanatkârâne, çok edebî sanatlarla dolu bir cümleyle hadîs-i şerîf sona eriyor.

Efendimiz yine "Ne mutlu!" diyor. Bu hadîs-i şerîfin içinde birkaç defaEfendimiz yine "Ne mutlu!" diyor. Bu hadîs-i şerîfin içinde birkaç defa "Ne mutlu şöyle yapana, ne mutlu böyle yapana!" diye saymış. En son;

"Ne mutlu şöyle yapana, ne mutlu böyle yapana!" diye saymış. En son;

Tûbâ "Ne mutlu!" li-men amile bi-ilmihî. "Bildiğiyle, ilmiyle âmil olana ne mutlu!"

Tûbâ "Ne mutlu!" li-men amile bi-ilmihî. "Bildiğiyle, ilmiyle âmil olana ne mutlu!"

Biz müslümanlar, bildiğimizi, duyduğumuzu uygulayacağız.Biz müslümanlar, bildiğimizi, duyduğumuzu uygulayacağız. Öyle içeride, kafada bilgi olarak kalıp işimize aksetmezse, fiiliyatımızda görülmezse kıymeti yok.Öyle içeride, kafada bilgi olarak kalıp işimize aksetmezse, fiiliyatımızda görülmezse kıymeti yok. İlmiyle âmil olmak çok önemli. Ne mutlu bildiğiyle amel edene; güzel şeyleri biliyor yapıyor; İlmiyle âmil olmak çok önemli. Ne mutlu bildiğiyle amel edene; güzel şeyleri biliyor yapıyor; kötü şeyleri biliyor onlardan da sakınıyor. Kötü şeyi de bilmek lazım, onun için denmiş ki:

kötü şeyleri biliyor onlardan da sakınıyor. Kötü şeyi de bilmek lazım, onun için denmiş ki:

Men lem ya'rifi'ş-şerre yekaa fîhi. "Kötülüğü bilmeyen, içine düşer kötülüğün."

Men lem ya'rifi'ş-şerre yekaa fîhi. "Kötülüğü bilmeyen, içine düşer kötülüğün."

Müslüman kötülüğü de yapmamak için bilir. Bu kötüdür o halde bunu yapmayayım diye bilir.Müslüman kötülüğü de yapmamak için bilir. Bu kötüdür o halde bunu yapmayayım diye bilir. İlmiyle âmil olmak böyle. Bildiği iyi şeyleri yapacak.İlmiyle âmil olmak böyle. Bildiği iyi şeyleri yapacak. Bildiği kötü şeyleri, kötü olduğunu bildiği şeyleri de yapmamak hususunda azimli, dikkatli olacak. Bildiği kötü şeyleri, kötü olduğunu bildiği şeyleri de yapmamak hususunda azimli, dikkatli olacak. Her fiili hoş olacak, olumlu, müspet olacak.

Her fiili hoş olacak, olumlu, müspet olacak.

Ve enfaka'l-fadle min mâlihî. "Malından fazla olanı infak edene ne mutlu!"

Ve enfaka'l-fadle min mâlihî. "Malından fazla olanı infak edene ne mutlu!"

Evet, malımız var, bize yetiyor. Fazlası da var. Fazlasıyla müslümanlara infakta bulunacağız.Evet, malımız var, bize yetiyor. Fazlası da var. Fazlasıyla müslümanlara infakta bulunacağız. Çevremizdeki bütün bu camiler, sebiller, yollar, köprüler hep eski büyük adamların Çevremizdeki bütün bu camiler, sebiller, yollar, köprüler hep eski büyük adamların varlıklarının, mallarının, fazlalıklarıyla yapılmıştır. Onlar harcamışlar. varlıklarının, mallarının, fazlalıklarıyla yapılmıştır. Onlar harcamışlar. Çevremizde bir sürü hayrât u hasenâtı hazır buluyoruz.Çevremizde bir sürü hayrât u hasenâtı hazır buluyoruz. Kesme taştan yapılmış, muhteşem binalar, âbidevî eserler, hayrât u hasenât…

Kesme taştan yapılmış, muhteşem binalar, âbidevî eserler, hayrât u hasenât…

Neden yapmışlar bunları?

Neden yapmışlar bunları?

Sevap diye yapmışlar, kendi mallarından yapmışlar.Sevap diye yapmışlar, kendi mallarından yapmışlar. Ve bizlere hizmet için asırlardır ayakta duruyor bu binalar.

Ve bizlere hizmet için asırlardır ayakta duruyor bu binalar.

Ve emseka'l-fadla min kavlihî.Ve emseka'l-fadla min kavlihî. "Malının fazlasını infak edecek, harcayacak" ama emseka'l-fadla min kavlihî.

"Malının fazlasını infak edecek, harcayacak" ama emseka'l-fadla min kavlihî.

Sözünün fazlasını ne yapacak?

Tutacak.

Sözünün fazlasını ne yapacak?

Tutacak.

Peygamber Efendimiz burada bir güzel şey sergiliyor, edebî sanat sergiliyor.Peygamber Efendimiz burada bir güzel şey sergiliyor, edebî sanat sergiliyor. Malının fazlasını harcayacak, infak edecek ama sözünün fazlasını tutacak.

Malının fazlasını harcayacak, infak edecek ama sözünün fazlasını tutacak.

İslâm'da çok konuşmamak, konuştuğu zaman güzel konuşmak, gereksiz konuşmamak,İslâm'da çok konuşmamak, konuştuğu zaman güzel konuşmak, gereksiz konuşmamak, mâlâyâni, gereksiz konuşmamak çok önemlidir. Ve sükût ibadettir. mâlâyâni, gereksiz konuşmamak çok önemlidir. Ve sükût ibadettir. Onun için müslüman biraz sükûtî görünen bir insandır. Lüzumsuz konuşmaz, Onun için müslüman biraz sükûtî görünen bir insandır. Lüzumsuz konuşmaz, gerektiği zaman konuşur. Konuştuğu zaman hakkı söyler, batılı söylemez.gerektiği zaman konuşur. Konuştuğu zaman hakkı söyler, batılı söylemez. Hakkı yerine getirmek için söyler. Fazla da konuşmaz.Hakkı yerine getirmek için söyler. Fazla da konuşmaz. Peygamber Efendimiz gibi az konuşur, öz konuşur.

Peygamber Efendimiz gibi az konuşur, öz konuşur.

Peygamber Efendimiz kısa konuşurdu ve kısa konuşmasıylaPeygamber Efendimiz kısa konuşurdu ve kısa konuşmasıyla maksadını çok güzel cümlelerle tane tane anlatırdı.maksadını çok güzel cümlelerle tane tane anlatırdı. Anlaşılsın diye cümleleri birkaç defa tekrar ettiği de olurdu. Anlaşılsın diye cümleleri birkaç defa tekrar ettiği de olurdu. Ben de onun için hadîs-i şerîfi döne döne anlatıyorum ki kaçıranlar o tarafını da anlasın, Ben de onun için hadîs-i şerîfi döne döne anlatıyorum ki kaçıranlar o tarafını da anlasın, tekrar tekrar söylemek suretiyle kafasına iyice yerleşsin diye düşünüyorum.

tekrar tekrar söylemek suretiyle kafasına iyice yerleşsin diye düşünüyorum.

Bu hadîs-i şerîf çok çok güzel bir hadîs-i şerîf. Bunu çoluk çocuğumuzla müzakere edersek,Bu hadîs-i şerîf çok çok güzel bir hadîs-i şerîf. Bunu çoluk çocuğumuzla müzakere edersek, onlara öğretirsek, kendimiz öğrenirsek ve hayatımızı bu hadîs-i şerîfteki bilgilere göre geçirirsek onlara öğretirsek, kendimiz öğrenirsek ve hayatımızı bu hadîs-i şerîfteki bilgilere göre geçirirsek çok iyi bir müslüman olacağız. Peygamber Efendimiz "Ne mutlu şöyle yapana!" diyor. çok iyi bir müslüman olacağız. Peygamber Efendimiz "Ne mutlu şöyle yapana!" diyor. Şöyle, böyle yapana ne mutlu dediği kimselerden olacağız.Şöyle, böyle yapana ne mutlu dediği kimselerden olacağız. Peygamber Efendimiz'in ne hoş o kimse dediği kimselerden olacağız.

Peygamber Efendimiz'in ne hoş o kimse dediği kimselerden olacağız.

Allah bizi Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini derin bir anlayışla anlayanlardan,Allah bizi Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini derin bir anlayışla anlayanlardan, sevenlerden, kavrayanlardan eylesin. Bildiğimizi, anladığımızı da ihlâs ile uygulayanlardan eylesin.

sevenlerden, kavrayanlardan eylesin. Bildiğimizi, anladığımızı da ihlâs ile uygulayanlardan eylesin.

İçimiz temiz olsun, dışımız asil olsun. Sözümüz güzel olsun, kâfi miktarda olsun, fazla olmasın,İçimiz temiz olsun, dışımız asil olsun. Sözümüz güzel olsun, kâfi miktarda olsun, fazla olmasın, bıktırıcı olmasın. Malımızın fazlasıyla hayrât u hasenât yapalım. Kazancımız helal kazanç olsun. bıktırıcı olmasın. Malımızın fazlasıyla hayrât u hasenât yapalım. Kazancımız helal kazanç olsun. İnsanlara zararımız dokunmasın. İnsanlara zararımız dokunmasın. Konuştuğumuz, görüştüğümüz insanlar ehl-i fıkıh ve ehl-i hikmet olsun.Konuştuğumuz, görüştüğümüz insanlar ehl-i fıkıh ve ehl-i hikmet olsun. Soylu, alim, fazıl, temiz, asaletli kimseler olsun.Soylu, alim, fazıl, temiz, asaletli kimseler olsun. Ama fakir, yoksul kimselere de acıyıp onlara da ilgi gösterip onlara da iyilik yapalım.Ama fakir, yoksul kimselere de acıyıp onlara da ilgi gösterip onlara da iyilik yapalım. Kazandığımız malımızla hayrât u hasenât yapalım. Kazandığımız malımızla hayrât u hasenât yapalım. Allah için aşırı olmamak şekliyle dengeli bir tarzda tevazu gösterelim. Allah için aşırı olmamak şekliyle dengeli bir tarzda tevazu gösterelim. Kendimizde kusur olmadığı halde mütevazı olalım.Kendimizde kusur olmadığı halde mütevazı olalım. Nefsimizi de herhangi bir kusur olmadığı halde zapturapt altına alalım.

Nefsimizi de herhangi bir kusur olmadığı halde zapturapt altına alalım.

Hayatın fâni olduğunu bilelim. Kendi ayıplarımızla meşgul olup kendimizi geliştirmeye,Hayatın fâni olduğunu bilelim. Kendi ayıplarımızla meşgul olup kendimizi geliştirmeye, düzeltmeye çalışalım. Kendisini düzeltmeyen başkasını hiç düzeltemez. düzeltmeye çalışalım. Kendisini düzeltmeyen başkasını hiç düzeltemez. Bilelim ki bu dünyada ebedî kalmayacağız.Bilelim ki bu dünyada ebedî kalmayacağız. Biz başkalarının miraslarını yiyip de onlara dua ettiğimiz gibi biz de âhirete göçeceğiz. Biz başkalarının miraslarını yiyip de onlara dua ettiğimiz gibi biz de âhirete göçeceğiz. Bizim miraslarımızı başkaları yiyecek. Onun için elimizdeyken hayr u hasenât yapalım. Bizim miraslarımızı başkaları yiyecek. Onun için elimizdeyken hayr u hasenât yapalım. Ölümün hak olduğunu, bir gün bize de geleceğini bilelim.

Ölümün hak olduğunu, bir gün bize de geleceğini bilelim.

Allah'ın bize bir takım emirler gönderdiğini peygamberlerle, kitaplarla,Allah'ın bize bir takım emirler gönderdiğini peygamberlerle, kitaplarla, Kur'ân-ı Kerîm'le ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnet-i seniyyesiyleKur'ân-ı Kerîm'le ve Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnet-i seniyyesiyle sorumlu ve yükümlü olduğumuzu bilelim. Kur'an'ı öğrenelim. sorumlu ve yükümlü olduğumuzu bilelim. Kur'an'ı öğrenelim. Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğrenelim. Peygamber Efendimiz'in sünnetini öğrenelim. Ömrümüzü güzel geçirip Rabbimiz'in huzurunaÖmrümüzü güzel geçirip Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak, yüzü ak, anlı açık varalım. Rabbimiz bizi rahmetine gark eylesin.sevdiği razı olduğu kullar olarak, yüzü ak, anlı açık varalım. Rabbimiz bizi rahmetine gark eylesin. Rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin.Rıdvân-ı ekberine vâsıl eylesin. Habîb-i Edîb'ine Firdevs-i Âlâ'sında komşu eylesin. Cemaliyle müşerref eylesin.

Habîb-i Edîb'ine Firdevs-i Âlâ'sında komşu eylesin. Cemaliyle müşerref eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh...

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2