Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Şakîk-i Belhî Hazretleri (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Şevvâl 1413 / 27.03.1993
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Mahallemizde bid'at ehli vazifeli bir kimse var. Âmirlerine bunu bildirmek istiyoruz. Ne buyurursunuz?, Müslüman bu dünyaya | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Şakîk-i Belhî Hazretleri (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Şevvâl 1413 / 27.03.1993
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Mahallemizde bid'at ehli vazifeli bir kimse var. Âmirlerine bunu bildirmek istiyoruz. Ne buyurursunuz?, Müslüman bu dünyaya | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Mahallemizde bid'at ehli vazifeli bir kimse var.Mahallemizde bid'at ehli vazifeli bir kimse var. Âmirlerine bunu bildirmek istiyoruz. Ne buyurursunuz? Âmirlerine bunu bildirmek istiyoruz. Ne buyurursunuz?

Tabii yaptığı kusur dolayısıyla düzeltilmesi için normal olarak ihtar edilmesi lazım.Tabii yaptığı kusur dolayısıyla düzeltilmesi için normal olarak ihtar edilmesi lazım. "Sen böyle bir şey yapıyorsun, bundan vazgeç kardeşim."Sen böyle bir şey yapıyorsun, bundan vazgeç kardeşim. Bu İslâm'da yoktur, ayıptır, günahtır, yanlıştır. Çünkü şöyledir şöyledir…Bu İslâm'da yoktur, ayıptır, günahtır, yanlıştır. Çünkü şöyledir şöyledir… İşte büyük alimlerden filanca böyle demiş, filanca böyle demiş…" diye kendisine söylemek,İşte büyük alimlerden filanca böyle demiş, filanca böyle demiş…" diye kendisine söylemek, yazmak uygundur. Şair ne demiş? Önce bir nasihat olacak; nush veya nasihat. yazmak uygundur.

Şair ne demiş?

Önce bir nasihat olacak; nush veya nasihat.

Sonra? Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir.Sonra?

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir.
Nasihat ettin, anlamadı; o zaman tekdir edeceksin. Tekdir ettin…Nasihat ettin, anlamadı; o zaman tekdir edeceksin. Tekdir ettin… Tekdir demek, "onu biraz azarlamak, sıkıştırmak" demek. Tekdir ile uslanmadı? Tekdir demek, "onu biraz azarlamak, sıkıştırmak" demek. Tekdir ile uslanmadı?

Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.

Ziya Paşa'nın galiba bu… Ziya Paşa'nın galiba bu…

Tabii köteği sen atamazsın, âmiri atar.Tabii köteği sen atamazsın, âmiri atar. Âmirine o zaman söylenir. Ama önceden [bunun] gereği; "Yaptığın günahtır, yanlıştır.Âmirine o zaman söylenir.

Ama önceden [bunun] gereği; "Yaptığın günahtır, yanlıştır.
Bunu yapma." diye söylemek daha uygun oluyor. Bunu yapma." diye söylemek daha uygun oluyor.

Hem dünya hem âhiret için çalışmak konusunda hadîs-i şerîfler var.Hem dünya hem âhiret için çalışmak konusunda hadîs-i şerîfler var. Bu konularla ilgili olduğu için sohbetimizin konusuna isabet ediyor. Bunu bize biraz açıklar mısınız? Bu konularla ilgili olduğu için sohbetimizin konusuna isabet ediyor. Bunu bize biraz açıklar mısınız?

Müslüman bu dünyaya gönderilmiş bir insandır. Müslüman bu dünyaya gönderilmiş bir insandır. Müslüman bu dünyaya neden gönderilmiştir? Müslüman bu dünyaya neden gönderilmiştir?

Müslüman bu dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Âyetler bu konuda sarih, kesin ve açık. Müslüman bu dünyaya imtihan için gönderilmiştir. Âyetler bu konuda sarih, kesin ve açık.

Nebtelîhi… Li-yeblüveküm eyyüküm ahsenu amelâ. Nebtelîhi…

Li-yeblüveküm eyyüküm ahsenu amelâ.

gibi âyet-i kerîmelerde [açıklandığı gibi] imtihan için gönderildiği kesin. gibi âyet-i kerîmelerde [açıklandığı gibi] imtihan için gönderildiği kesin.

Dünyaya imtihan için gönderildik. Allah'ın sevdiği şeyleri yaparak imtihanı kazanacağız.Dünyaya imtihan için gönderildik. Allah'ın sevdiği şeyleri yaparak imtihanı kazanacağız. Sevmediği şeyleri yaparsak imtihan başarısız olacak, insan cezaya uğrayacak; bu belli. Sevmediği şeyleri yaparsak imtihan başarısız olacak, insan cezaya uğrayacak; bu belli.

Onun için, bu dünyada ana zihniyetimiz, gayemiz, faaliyetlerimiz âhireti kazanmaya yönelik olacak.Onun için, bu dünyada ana zihniyetimiz, gayemiz, faaliyetlerimiz âhireti kazanmaya yönelik olacak. Fakat bunu yapayım derken insanlar bazen sorumluluklarını da unutuyorlar.Fakat bunu yapayım derken insanlar bazen sorumluluklarını da unutuyorlar. Yüklendikleri sorumluluklar var. Nedir o sorumluluklar? Onlar da hadîs-i şerîflerle sabit.Yüklendikleri sorumluluklar var. Nedir o sorumluluklar?

Onlar da hadîs-i şerîflerle sabit.
Zaten dinde fakih olmak, yani gerçek alim olmak işin her tarafını bilmekle mümkün oluyor. Zaten dinde fakih olmak, yani gerçek alim olmak işin her tarafını bilmekle mümkün oluyor. Yani bir nasihati duyup ona göre hareket edip, bir tarafı yapıp öbür tarafı yıkmakla olmuyor. Yani bir nasihati duyup ona göre hareket edip, bir tarafı yapıp öbür tarafı yıkmakla olmuyor. Her tarafı düzeltmek lazım. O da hadîs-i şerîfte. Bir âyet-i kerîmede şöyle bir hüküm varsa Her tarafı düzeltmek lazım. O da hadîs-i şerîfte. Bir âyet-i kerîmede şöyle bir hüküm varsa şu tarafta da bu hüküm var; ikisini birden bilirse tam alim oluyor. şu tarafta da bu hüküm var; ikisini birden bilirse tam alim oluyor.

İnsan âhiret için çalışacak ama vücudunun kendisi üzerinde hakkı var, bir.İnsan âhiret için çalışacak ama vücudunun kendisi üzerinde hakkı var, bir. Şu vücut davacı olabilir; sahibi iyi kullanmazsa bu vücut ondan davacı olabilir. Yıpratırsa… Şu vücut davacı olabilir; sahibi iyi kullanmazsa bu vücut ondan davacı olabilir. Yıpratırsa… Ben mesela sigara içenlere, vücudunu yıpratanlara, bakmayanlara acıyorum. Neden? Ben mesela sigara içenlere, vücudunu yıpratanlara, bakmayanlara acıyorum.

Neden?

Vücut bir emanettir. "Emaneti iyi kullanmadı, koruyamadı." diye sorgu sual olacak.Vücut bir emanettir. "Emaneti iyi kullanmadı, koruyamadı." diye sorgu sual olacak. Yıpratmaya hakkı yok mesela, bir. Ailesine karşı sorumlulukları var. Yıpratmaya hakkı yok mesela, bir.

Ailesine karşı sorumlulukları var.
Mesela evin reisi ise -Umumiyetle erkekler evin reisi oluyor, değil mi? Mesela evin reisi ise -Umumiyetle erkekler evin reisi oluyor, değil mi? Hanımın, çocuğun, evdeki insanların nafakası, iâşesi, giyimi, kuşamı,Hanımın, çocuğun, evdeki insanların nafakası, iâşesi, giyimi, kuşamı, tahsili, terbiyesi bunun boynuna borç; bunu ihmal ederse sorumlu olur.tahsili, terbiyesi bunun boynuna borç; bunu ihmal ederse sorumlu olur. Allah çünkü o vazifeyi vermiş: er-Ricâlu kavvâmûne ale'n-nisâi buyurmuş.Allah çünkü o vazifeyi vermiş:

er-Ricâlu kavvâmûne ale'n-nisâi buyurmuş.
Bu vazifenin yapılması lazım. O halde helal lokma bunlara getirilmesi gerekiyor. Bu vazifenin yapılması lazım. O halde helal lokma bunlara getirilmesi gerekiyor.

Sonra annesinin babasının hakları var, onlara riayet etmesi lazım.Sonra annesinin babasının hakları var, onlara riayet etmesi lazım. Sonra Allah'a karşı ibadet borçları var, onları yerine getirmesi lazım. Sonra Allah'a karşı ibadet borçları var, onları yerine getirmesi lazım. İçinde bulunduğu topluma karşı görevleri var. Mesela düşman hücum etti, ne yapıyoruz? İçinde bulunduğu topluma karşı görevleri var. Mesela düşman hücum etti, ne yapıyoruz?

Ordu kuruyoruz, düşmana karşı çarpışıyoruz. Herkes cihada gidiyor. Neden yapıyoruz bunu? Ordu kuruyoruz, düşmana karşı çarpışıyoruz. Herkes cihada gidiyor. Neden yapıyoruz bunu?

Topluma karşı vazifemiz var, onun için bunu yapıyoruz. Yani toplumu korumak için.Topluma karşı vazifemiz var, onun için bunu yapıyoruz. Yani toplumu korumak için. "Ben Ankara'da oturuyorum, düşman Edirne'ye gelmiş, bana ne!" demiyor millet;"Ben Ankara'da oturuyorum, düşman Edirne'ye gelmiş, bana ne!" demiyor millet; Kars'ta bile olsa askere gidiyor, çarpışıyor, değil mi? Kars'ta bile olsa askere gidiyor, çarpışıyor, değil mi?

Topluma karşı vazifeler var. Bunların hepsinde âyetler, hadîs-i şerîfler var. Topluma karşı vazifeler var. Bunların hepsinde âyetler, hadîs-i şerîfler var.

"Ben Allah'ın rızasını kazanacağım." diye âhirete çalışıp öteki görevleri ihmal ederse bir insan,"Ben Allah'ın rızasını kazanacağım." diye âhirete çalışıp öteki görevleri ihmal ederse bir insan, o zaman çoluk çocuk perişan oluyor, aç kalıyor, açık kalıyor, hatta ölüyor.o zaman çoluk çocuk perişan oluyor, aç kalıyor, açık kalıyor, hatta ölüyor. Çocuğunu doktora götürmüyor, çocuk hastalıktan ölüyor. "Niye tedavi ettirmedi? Niye bakmadın? Çocuğunu doktora götürmüyor, çocuk hastalıktan ölüyor. "Niye tedavi ettirmedi? Niye bakmadın? Niye gıdasını sağlamadın?" diye sorumlu olur. Niye gıdasını sağlamadın?" diye sorumlu olur. Cihada çağrıldı, savaşa çağrıldı; gitmezse sorumlu olur. Falanca işi yapmasa sorumlu olur.Cihada çağrıldı, savaşa çağrıldı; gitmezse sorumlu olur. Falanca işi yapmasa sorumlu olur. Hatta evli, karısına karşı sorumlulukları var, yapmasa sorumlu olur. Hatta evli, karısına karşı sorumlulukları var, yapmasa sorumlu olur. Vazifeleri var, yapmasa sorumlu olur. "Ben evlendim, zahidâne bir hayat yaşamak istiyorum. Vazifeleri var, yapmasa sorumlu olur. "Ben evlendim, zahidâne bir hayat yaşamak istiyorum. Hanım öbür odada dursun, ben de bu odada dururum." Olmuyor, o da yasak, o da doğru değil. Hanım öbür odada dursun, ben de bu odada dururum." Olmuyor, o da yasak, o da doğru değil.

İşte bütün bunları dengeli bir şekilde götürmek gerektiğinden.İşte bütün bunları dengeli bir şekilde götürmek gerektiğinden. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte de böyle buyurmuş, alimlerimiz de bunu açıkça beyan etmişler;Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfte de böyle buyurmuş, alimlerimiz de bunu açıkça beyan etmişler; dünyevî birtakım şeyler için çalışmış, çalışmak lazım. Sahabe-i kiramın da mesleği vardı. dünyevî birtakım şeyler için çalışmış, çalışmak lazım. Sahabe-i kiramın da mesleği vardı. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz bezzaz idi, yani manifaturacıydı. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz bezzaz idi, yani manifaturacıydı. Hz. Osman Efendimiz'in kervan getirip sattığını biliyoruz.Hz. Osman Efendimiz'in kervan getirip sattığını biliyoruz. Peygamber Efendimiz'in kervan yönettiğini bir kere biliyoruz.Peygamber Efendimiz'in kervan yönettiğini bir kere biliyoruz. Herkesin Medine çarşısında işi gücü vardı, gelip gidiyorlardı, tarlası bahçesi vardı,Herkesin Medine çarşısında işi gücü vardı, gelip gidiyorlardı, tarlası bahçesi vardı, hurmalara bakıyorlardı, topluyorlardı, aşılıyorlardı, satıyorlardı. hurmalara bakıyorlardı, topluyorlardı, aşılıyorlardı, satıyorlardı. Yani bu vazifelerin de yapılması lazım. Yani bu vazifelerin de yapılması lazım.

Peygamber Efendimiz bir meşhur hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Fe-a'tı külle zî hakkın hakkahû.Peygamber Efendimiz bir meşhur hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Fe-a'tı külle zî hakkın hakkahû.
"Senin etrafında sana bağlı olup hepsine karşı görevin olan kimselerin hakkına riayet et,"Senin etrafında sana bağlı olup hepsine karşı görevin olan kimselerin hakkına riayet et, hepsinin hakkını ver. Hiçbirinin hakkını vermezlik yapma, hakkını vermekte kusur işleme." diyor. hepsinin hakkını ver. Hiçbirinin hakkını vermezlik yapma, hakkını vermekte kusur işleme." diyor.

Çocuğa karşı görev var. Hanımına karşı görev var. Ana babasına görev var.Çocuğa karşı görev var. Hanımına karşı görev var. Ana babasına görev var. Kendi canına, vücuduna görevi var. İşte hem dünya için hem âhiret için çalışmak bu. Kendi canına, vücuduna görevi var. İşte hem dünya için hem âhiret için çalışmak bu. Etrafındaki sorumlu olduğun insanların gıdasını, yiyeceğini, içeceğini sağlamak,Etrafındaki sorumlu olduğun insanların gıdasını, yiyeceğini, içeceğini sağlamak, tâlim ve terbiyesini sağlamak beşerî birtakım münasebetleri gerektiriyor. tâlim ve terbiyesini sağlamak beşerî birtakım münasebetleri gerektiriyor. Bunları ihmal edersen târik-i dünya oluyorsun. Ruhbanlık yok İslâm'da, doğru değil.Bunları ihmal edersen târik-i dünya oluyorsun. Ruhbanlık yok İslâm'da, doğru değil. "Bunları yapacağım." diye Cuma'yı bırak, namazı bırak, helali bırak, âhireti bırak; o da yok."Bunları yapacağım." diye Cuma'yı bırak, namazı bırak, helali bırak, âhireti bırak; o da yok. Onun için, "Onu da onu da yapacaksın." demek. Onun için, "Onu da onu da yapacaksın." demek.

Birisi ders almak istiyormuş ama yapamamaktan korkuyormuş, cesaret edemiyormuş. Birisi ders almak istiyormuş ama yapamamaktan korkuyormuş, cesaret edemiyormuş. Bu kardeşimize ne tavsiye edersiniz? Bu kardeşimize ne tavsiye edersiniz?

Allah celle celâlühû buyurmuş ki; Akîmu's-salâte ve âtü'z-zekâte. Allah celle celâlühû buyurmuş ki;

Akîmu's-salâte ve âtü'z-zekâte.

Kur'ân-ı Kerîm'in 80-100 âyetinde Kur'ân-ı Kerîm'in 80-100 âyetinde "Namaz kıl, zekât ver." diye emirler geçmiştir. "Namaz kıl, zekât ver." diye emirler geçmiştir.

"Allah namaz kılmayı emrediyor; ama ben bunu yapamam diye korkuyorum. Bu yükün altına girmeyeyim!" "Allah namaz kılmayı emrediyor; ama ben bunu yapamam diye korkuyorum. Bu yükün altına girmeyeyim!"

"Namaz kılma işine kalkarsam hem her zaman abdest almam gerekecek,"Namaz kılma işine kalkarsam hem her zaman abdest almam gerekecek, hem de camiye gelip otur kalk şu kadar rekât namaz kıl, bunlar gerekecek." diyor muyuz? hem de camiye gelip otur kalk şu kadar rekât namaz kıl, bunlar gerekecek." diyor muyuz?

Demiyoruz. Ne diyoruz? "Allah bize namazı emretmiş, pekâlâ." diyoruz, kılıyoruz. Demiyoruz.

Ne diyoruz?

"Allah bize namazı emretmiş, pekâlâ." diyoruz, kılıyoruz.

"Zahmeti var." Olsun. "Zahmeti var."

Olsun.

Ve lillâhi ale'n-nâsi hıccü'l-beyti men istetâa ileyhi sebîlâ. "Hacca gidin." buyurmuş. Ve lillâhi ale'n-nâsi hıccü'l-beyti men istetâa ileyhi sebîlâ.

"Hacca gidin." buyurmuş.

"Zahmeti var, meşakkati var, tehlikesi var. Havası sıcak, izdiham var, ölebilirim, kalabilirim."Zahmeti var, meşakkati var, tehlikesi var. Havası sıcak, izdiham var, ölebilirim, kalabilirim. En iyisi ben hacca gitmeyeyim, canım kurtulsun." diyebiliyor musun? En iyisi ben hacca gitmeyeyim, canım kurtulsun." diyebiliyor musun?

Diyemiyorsun çünkü Allah emretti; zenginsen gideceksin, gidiyorsun. Diyemiyorsun çünkü Allah emretti; zenginsen gideceksin, gidiyorsun.

Zikir de Allah'ın emri. 50-60-70-80 âyet-i kerîme var, "Allah'ı zikredin." diye.Zikir de Allah'ın emri. 50-60-70-80 âyet-i kerîme var, "Allah'ı zikredin." diye. Zikirden korkuyor. Allah'ın farzından korkulur mu? Zikirden korkuyor. Allah'ın farzından korkulur mu?

Allah'ın emrettiği şeyde fayda var. Onun için senin faydana, sen sevap kazanacaksın. Allah'ın emrettiği şeyde fayda var. Onun için senin faydana, sen sevap kazanacaksın.

Sonra zikrin nesinden korkuyorsun ki… Bir öğle namazını kılmak 15-20 dakika alır,Sonra zikrin nesinden korkuyorsun ki… Bir öğle namazını kılmak 15-20 dakika alır, abdest almasıyla yarım saat alır. Zikri bundan daha kısa zamanda yaparsın, nesinden korkuyorsun? abdest almasıyla yarım saat alır. Zikri bundan daha kısa zamanda yaparsın, nesinden korkuyorsun?

Namaz kılmakta oturmak var, kalkmak var, rükûsu var, secdesi var, vesairesi var.Namaz kılmakta oturmak var, kalkmak var, rükûsu var, secdesi var, vesairesi var. Bu zikirde durduğun yerde dilin, dudağın Allah Allah diyecek. İstersen yatarak söyle... Bu zikirde durduğun yerde dilin, dudağın Allah Allah diyecek. İstersen yatarak söyle...

Ellezîne yezkürûna'llâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim. Ellezîne yezkürûna'llâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbihim.

Yatarak da söylemek câiz. Ama tabii edebe uygun olan diz çökerek söylemek daha iyi.Yatarak da söylemek câiz. Ama tabii edebe uygun olan diz çökerek söylemek daha iyi. İstersen yat da öyle Allah de, o da câiz. Daha ne istiyorsun mübarek? Yatarak bile câiz.İstersen yat da öyle Allah de, o da câiz. Daha ne istiyorsun mübarek? Yatarak bile câiz. Oturtuyor seni, koşturmuyor, zahmet çektirmiyor. Nesinden korkuyor? Oturtuyor seni, koşturmuyor, zahmet çektirmiyor. Nesinden korkuyor?

Şeytan korkutuyor. Şeytan insanları birçok şeyden korkutur. Âyet-i kerîmede buyuruluyor ki; Şeytan korkutuyor. Şeytan insanları birçok şeyden korkutur. Âyet-i kerîmede buyuruluyor ki;

"Şeytan kendisini dost edinmiş, şeytana dost olmuş insanları korkutur." "Şeytan kendisini dost edinmiş, şeytana dost olmuş insanları korkutur."

"Hayır yapma! Zekât verme, fakir olursun!" diye korkutur. Neden korkutuyor? "Hayır yapma! Zekât verme, fakir olursun!" diye korkutur. Neden korkutuyor?

Zekâtı verirse fakir oluverecek, malı azalacak diye vermemesi için fitliyor. "Verme ya!Zekâtı verirse fakir oluverecek, malı azalacak diye vermemesi için fitliyor. "Verme ya! Paran azalacak! Ne veriyorsun ya! Sen bunu ne zahmetle kazandın.Paran azalacak! Ne veriyorsun ya! Sen bunu ne zahmetle kazandın. Sen ona verdiğin zaman aç açık kalıverirsen!" diyor. Sen ona verdiğin zaman aç açık kalıverirsen!" diyor. Halbuki Allah ona 40 vermiş, 39 tanesi yanında kalacak, bir tanesini vermiyor, şeytan korkutuyor. Halbuki Allah ona 40 vermiş, 39 tanesi yanında kalacak, bir tanesini vermiyor, şeytan korkutuyor.

Şeytan korkutur.Şeytan korkutur. Bu korkuda şeytanın çok mâruf, çok meşhur, çok dillere destan bir oyunudur; zikirden korkmak. Bu korkuda şeytanın çok mâruf, çok meşhur, çok dillere destan bir oyunudur; zikirden korkmak.

"İyi güzel, sevabını duydum, yapmak istiyorum; ama yapamam diye korkuyorum." "İyi güzel, sevabını duydum, yapmak istiyorum; ama yapamam diye korkuyorum."

Namaz kılamamaktan korkuyor musun? Ramazan gelince kolay mı oruç tutmak?Namaz kılamamaktan korkuyor musun? Ramazan gelince kolay mı oruç tutmak? 20 rekât teravih, 33 rekât [yatsı namazı ile] günde 1,5 saati alıyordu.20 rekât teravih, 33 rekât [yatsı namazı ile] günde 1,5 saati alıyordu. Ne kadar sevinerek yaptık, değil mi? Bu şeytanın bir aldatmacasıdır, muhterem kardeşlerim. Ne kadar sevinerek yaptık, değil mi?

Bu şeytanın bir aldatmacasıdır, muhterem kardeşlerim.

Kimisini böyle aldatıyor. Kimisine de diyorlar ki; Kimisini böyle aldatıyor. Kimisine de diyorlar ki;

"Tarikate girme, fıttırırsın, deli olursun." Tarikate girmeyenler deli olmuyor mu? "Tarikate girme, fıttırırsın, deli olursun."

Tarikate girmeyenler deli olmuyor mu?

İstatistik yapalım;İstatistik yapalım; Bakırköy'e gidelim, akıl hastanesinde dindar ve dinsiz insanların [istatistiğini çıkaralım.] Enteresandır…Bakırköy'e gidelim, akıl hastanesinde dindar ve dinsiz insanların [istatistiğini çıkaralım.] Enteresandır… Edebiyat fakültesinin psikoloji bölümünde filan bulunan arkadaşlarımız, Edebiyat fakültesinin psikoloji bölümünde filan bulunan arkadaşlarımız, doktor arkadaşlarımız lütfen şöyle bir anketi yapılmışsa literatürden tarayıp bize getirsinler,doktor arkadaşlarımız lütfen şöyle bir anketi yapılmışsa literatürden tarayıp bize getirsinler, cemaate söyleyelim, ben de öğrenmiş olayım; yapılmamışsa lütfen yapsınlar.cemaate söyleyelim, ben de öğrenmiş olayım; yapılmamışsa lütfen yapsınlar. Şu hastaların yüzde nispetiyle kaç tanesi dindardır, kaç tanesi dinsizdir; bir bilelim bakalım.Şu hastaların yüzde nispetiyle kaç tanesi dindardır, kaç tanesi dinsizdir; bir bilelim bakalım. Dindar mı daha çok hasta oluyor, dinsiz mi? Dindar mı daha çok hasta oluyor, dinsiz mi?

Benim bildiğim, dinsizlerin hepsi bunalımda!Benim bildiğim, dinsizlerin hepsi bunalımda! Hatta diyorlar ki; "Avrupa'daki yüksek tahsil yapmış insanların %40'ının kafası sakat, manyak, hasta.Hatta diyorlar ki; "Avrupa'daki yüksek tahsil yapmış insanların %40'ının kafası sakat, manyak, hasta. Bu medeniyet denilen Avrupa zaten kendisi buhranda; adam çıkış arıyor.Bu medeniyet denilen Avrupa zaten kendisi buhranda; adam çıkış arıyor. Ama bizimkiler "Yok, [tarikate girme,] delirirsin!" diye öyle korkutuyor. Allah buyuruyor ki; Ama bizimkiler "Yok, [tarikate girme,] delirirsin!" diye öyle korkutuyor.

Allah buyuruyor ki;

Yâ eyyühe'llezîne âmenû üzküru'llâhe zikran kesîrâ. "Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin." Yâ eyyühe'llezîne âmenû üzküru'llâhe zikran kesîrâ. "Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin."

Sonra bir âyet-i kerîmede saymış: Bismillâhirrahmânirrahîm. Sonra bir âyet-i kerîmede saymış:

Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnne'l-müslimîne ve'l-müslimâti ve'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-kânitîne ve'l-kânitâti…İnne'l-müslimîne ve'l-müslimâti ve'l-mü'minîne ve'l-mü'minâti ve'l-kânitîne ve'l-kânitâti… Âyet-i kerîme sayıyor sayıyor: Ve'z-zâkirîna'llâhe kesîran ve'z-zâkirât…Âyet-i kerîme sayıyor sayıyor: Ve'z-zâkirîna'llâhe kesîran ve'z-zâkirât… "Namaz kılanlar, oruç tutanlar, zekât verenler…" Şöyle yapanlar, böyle yapanlar, ibadetleri yapanlar…"Namaz kılanlar, oruç tutanlar, zekât verenler…" Şöyle yapanlar, böyle yapanlar, ibadetleri yapanlar… Bunların hepsini saydıktan sonra; "Ve Allah'ı çok zikreden kadınlar, çok zikreden erkekler" diyor.Bunların hepsini saydıktan sonra; "Ve Allah'ı çok zikreden kadınlar, çok zikreden erkekler" diyor. Demek ki bütün bunlardan ayrı bir de Allah'ı zikretmek diye güzel bir ibadet var. Demek ki bütün bunlardan ayrı bir de Allah'ı zikretmek diye güzel bir ibadet var.

Ve'z-zâkirîna'llâhe kesîran ve'z-zâkirât Kesîran Arapça'da ne demek? "Çok" demek. Ve'z-zâkirîna'llâhe kesîran ve'z-zâkirât

Kesîran Arapça'da ne demek?

"Çok" demek.

Allah çok zikretmeyi bize Kur'ân-ı Kerîm'de birkaç âyet-i kerîmede çok zikretmeyi emretmiş.Allah çok zikretmeyi bize Kur'ân-ı Kerîm'de birkaç âyet-i kerîmede çok zikretmeyi emretmiş. Peygamber Efendimiz; "Allah'ı çok zikredin.Peygamber Efendimiz; "Allah'ı çok zikredin. Hatta size 'mecnun' diyecekleri kadar çok zikredin." diyor.Hatta size 'mecnun' diyecekleri kadar çok zikredin." diyor. Allah öyle emretmiş, Peygamber öyle emretmiş; bunlar da fıldır fıldır, fellik fellik zikirden kaçıyorlar!Allah öyle emretmiş, Peygamber öyle emretmiş; bunlar da fıldır fıldır, fellik fellik zikirden kaçıyorlar! Kaçanların hâli nedir? Onlara da Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruluyor ki -münafıklar hakkında-: Kaçanların hâli nedir?

Onlara da Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruluyor ki -münafıklar hakkında-:

Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû kusâlâ yürâûne'n-nâse ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ.Ve izâ kâmû ile's-salâti kâmû kusâlâ yürâûne'n-nâse ve lâ yezkürûna'llâhe illâ kalîlâ. "Allah'ı anmazlar, ancak çok az anarlar." Münafık az anıyor. Az anana "münafık" diyor."Allah'ı anmazlar, ancak çok az anarlar."

Münafık az anıyor. Az anana "münafık" diyor.
Çok anmayı kendisi tavsiye ediyor Allah âyetlerde ve Resûlullah hadîs-i şerîflerde;Çok anmayı kendisi tavsiye ediyor Allah âyetlerde ve Resûlullah hadîs-i şerîflerde; millet de böyle diyor. Bunlar din bilgisinin az olmasından, zayıf olmasından kaynaklanıyor. millet de böyle diyor. Bunlar din bilgisinin az olmasından, zayıf olmasından kaynaklanıyor.

Tabii şu tarafı da yok mu, var. Kendim onlardan evvel söylerim:Tabii şu tarafı da yok mu, var. Kendim onlardan evvel söylerim: Bu tasavvufî terbiyenin dozajı ayarlanmazsa insanda dengesizlik meydana gelir mi, gelmez mi? Bu tasavvufî terbiyenin dozajı ayarlanmazsa insanda dengesizlik meydana gelir mi, gelmez mi?

Gelebilir. Geliyor. Böyle bir şey vardır. Gelebilir. Geliyor. Böyle bir şey vardır.

Nitekim eczaneden aldığın ilaçlara da -içinde- yazarlar ki; Nitekim eczaneden aldığın ilaçlara da -içinde- yazarlar ki; "Bu ilaçları çocukların erişemeyeceği yüksek yere koyun. Çocukların eline geçmesin. "Bu ilaçları çocukların erişemeyeceği yüksek yere koyun. Çocukların eline geçmesin. Çocuk bunun hepsini yuttu mu; "İlaçtır, işte şifalı bir şey; yutsun evlâdım, sıhhatli olsun." Çocuk bunun hepsini yuttu mu; "İlaçtır, işte şifalı bir şey; yutsun evlâdım, sıhhatli olsun." Yok, öyle ilacın kutusunu ele geçirip de çocuk hepsini yuttu mu zehirlenir, ölür. Yok, öyle ilacın kutusunu ele geçirip de çocuk hepsini yuttu mu zehirlenir, ölür. İlaç ama, ilaç olduğu halde dozajı fazla oldu mu insanı öldürmüyor mu?İlaç ama, ilaç olduğu halde dozajı fazla oldu mu insanı öldürmüyor mu? Veya midesini yıkattırmak gerekmiyor mu? Ölçüsü var. "Üç damla" diyor, "yedi damla" diyor,Veya midesini yıkattırmak gerekmiyor mu?

Ölçüsü var. "Üç damla" diyor, "yedi damla" diyor,
"günde bir tane" diyor, "Fazla olursa, kaşıntı olursa doktora yine söyle." diyor,"günde bir tane" diyor, "Fazla olursa, kaşıntı olursa doktora yine söyle." diyor, "Umulmayan bir durum olduğu zaman doktorunuza müracaat ediniz." diyor."Umulmayan bir durum olduğu zaman doktorunuza müracaat ediniz." diyor. Bu iş doktor nezaretinde olacak. Adam kendi bildiğine yaparsaBu iş doktor nezaretinde olacak. Adam kendi bildiğine yaparsa veya "doktor" diye doktor olmayan bir kimseye giderse, o da yalan yanlış [tedavi] yaparsa... Olabilir.veya "doktor" diye doktor olmayan bir kimseye giderse, o da yalan yanlış [tedavi] yaparsa... Olabilir. Bu böyle oluyor diye ilaç kullanılmıyor mu? Bu böyle oluyor diye ilaç kullanılmıyor mu?

Kullanılıyor ama "İlaç kullanılmaya dikkat edilsin." deniliyor. Bu da öyle olacak tabii... Kullanılıyor ama "İlaç kullanılmaya dikkat edilsin." deniliyor. Bu da öyle olacak tabii...

Birisi hıfza başlamış. 15'i geçmiş. "Ama çabuk unutuyorum." diyor. Birisi hıfza başlamış. 15'i geçmiş. "Ama çabuk unutuyorum." diyor.

Allah hafızasını kuvvetlendirsin. Kur'ân-ı Kerîm ezberlemek, bir kere bu şahıslara göre değişir. Allah hafızasını kuvvetlendirsin. Kur'ân-ı Kerîm ezberlemek, bir kere bu şahıslara göre değişir. Her şahsın ezberleme kapasite ve kabiliyeti farklıdır, bir. İkincisi; ezberleme ciddi bir iştir.Her şahsın ezberleme kapasite ve kabiliyeti farklıdır, bir. İkincisi; ezberleme ciddi bir iştir. Konsantre olmak gerekir. İnsanın aklında bir mesele varken insan zihnini toparlayamaz.Konsantre olmak gerekir. İnsanın aklında bir mesele varken insan zihnini toparlayamaz. Biz hafızayı kuvvetlendirmenin kanunlarını yazarken Biz hafızayı kuvvetlendirmenin kanunlarını yazarken -kitaplarda, "başarılı çalışma" vesaire kitaplarımızda- diyoruz ki; -kitaplarda, "başarılı çalışma" vesaire kitaplarımızda- diyoruz ki;

"Zihninizde bir problem varsa onu halledin, işinizin başına öyle oturun."Zihninizde bir problem varsa onu halledin, işinizin başına öyle oturun. Yoksa [o işinizde başarılı olamazsınız.] O içinden insanı meşgul eder, hafızası bile kuvvetli olmaz." Yoksa [o işinizde başarılı olamazsınız.] O içinden insanı meşgul eder, hafızası bile kuvvetli olmaz."

İnsan yapacağı işe tam konsantre olur, kendisini verirse o zaman başarılı olur.İnsan yapacağı işe tam konsantre olur, kendisini verirse o zaman başarılı olur. Einstein [Aynştayn] –şu meşhur fizikçi- çalışmaya bir otururmuş, Einstein [Aynştayn] –şu meşhur fizikçi- çalışmaya bir otururmuş, adam yemek yemeyi unuturmuş, uykuyu da unuturmuş.adam yemek yemeyi unuturmuş, uykuyu da unuturmuş. "Üstat, gel, yemek vakti geldi, yemek ye." denilince sofraya gelir otururmuş. "Üstat, gel, yemek vakti geldi, yemek ye." denilince sofraya gelir otururmuş. Yemek yemeye başlarmış, bırakmayı da bilemezmiş. "Yeter artık." denildiği zaman bırakırmış.Yemek yemeye başlarmış, bırakmayı da bilemezmiş. "Yeter artık." denildiği zaman bırakırmış. "Hadi şimdi uyu." denildiği zaman uyurmuş. Neden? "Hadi şimdi uyu." denildiği zaman uyurmuş.

Neden?

Kafası, gecesi gündüzü, aklı fikri fizikte... Kafası, gecesi gündüzü, aklı fikri fizikte...

Konsantre olmak lazım. Çaresi odur. Konsantre olmayınca, bin tane iş yapınca [unutma] oluyor. Konsantre olmak lazım. Çaresi odur. Konsantre olmayınca, bin tane iş yapınca [unutma] oluyor.

İkincisi; tasavvufî yönden, Risale-i Kuşeyriye'de yazar ki; İkincisi; tasavvufî yönden, Risale-i Kuşeyriye'de yazar ki;

"İnsanın gözü harama bakarsa, takılırsa hafıza zayıflar." "İnsanın gözü harama bakarsa, takılırsa hafıza zayıflar."

Bu tehlike hepimiz için vardır. Mesela bana günlük gazeteleri takip etmem için,Bu tehlike hepimiz için vardır. Mesela bana günlük gazeteleri takip etmem için, -dergilerimiz var, çeşitli faaliyetlerimiz var- günlük gazeteler geliyor.-dergilerimiz var, çeşitli faaliyetlerimiz var- günlük gazeteler geliyor. Her sayfasında müstehcen haber, müstehcen resim...Her sayfasında müstehcen haber, müstehcen resim... Yüz kızartıcı, eve sokulacak [gazeteler] değil...Yüz kızartıcı, eve sokulacak [gazeteler] değil... Bunlar insanı zayıflatır. Sokağa çıkan nâmahreme bakarsa zayıflar. Şöyle bir menkabe anlatılır: Bunlar insanı zayıflatır. Sokağa çıkan nâmahreme bakarsa zayıflar.

Şöyle bir menkabe anlatılır:

Şeyh efendi ile müridi yolda gidiyorlar. Karşıdan yakışıklı bir delikanlı geliyor.Şeyh efendi ile müridi yolda gidiyorlar. Karşıdan yakışıklı bir delikanlı geliyor. Mürit şeyhine diyor ki; "Şu gelen şahıs ne kadar yakışıklı, yâ Üstat. Mürit şeyhine diyor ki;

"Şu gelen şahıs ne kadar yakışıklı, yâ Üstat.
Bunu Allah bu kadar güzel yaratmışken, vücudunu bu kadar güzel yaratmış daBunu Allah bu kadar güzel yaratmışken, vücudunu bu kadar güzel yaratmış da acaba âhirette cehenneme atıp cayır cayır yakmaya kıyar mı?acaba âhirette cehenneme atıp cayır cayır yakmaya kıyar mı? Vücudu bu kadar güzel, yüzü bu kadar güzel; acaba bu güzel yüzlü insanıVücudu bu kadar güzel, yüzü bu kadar güzel; acaba bu güzel yüzlü insanı âhirette cayır cayır yakmaya kıyabilir mi Allah?" deyince... Tabii münasebetsiz bir soru.âhirette cayır cayır yakmaya kıyabilir mi Allah?" deyince...

Tabii münasebetsiz bir soru.
Şeyh efendi hemen işin başka tarafını anlıyor, dönüyor: Şeyh efendi hemen işin başka tarafını anlıyor, dönüyor:

"Sen onun yüzüne bu kadar dikkatli baktın mı?" "Bu kadar güzel" demiş, demek ki bakmış... "Sen onun yüzüne bu kadar dikkatli baktın mı?"

"Bu kadar güzel" demiş, demek ki bakmış...

Halbuki bizim Nakşî tarikatinde prensip nedir? Nazar ber kadem.Halbuki bizim Nakşî tarikatinde prensip nedir?

Nazar ber kadem.
Ayağının ucuna bak be adam, etrafa ne bakıyorsun? Ayağının ucuna bak be adam, etrafa ne bakıyorsun? Karşıdan gelen güzelmiş, çirkinmiş, sana ne? Kızmış, erkekmiş, sana ne?Karşıdan gelen güzelmiş, çirkinmiş, sana ne? Kızmış, erkekmiş, sana ne? Sen kendi işinle meşgul ol. Allah niye göze kapak yapmış? Gerektiğinde kapatılmak için. Sen kendi işinle meşgul ol.

Allah niye göze kapak yapmış?

Gerektiğinde kapatılmak için.

Niye ağza dudak yapmış? Bazı lafları söylememek için. Bazı şeyler görülmeyecek.Niye ağza dudak yapmış?

Bazı lafları söylememek için.

Bazı şeyler görülmeyecek.
Ama burnun, kulağın [böyle bir] şeyi yok. Burnun, kulağın yok da bunların var. Çok önemli!Ama burnun, kulağın [böyle bir] şeyi yok. Burnun, kulağın yok da bunların var. Çok önemli! Çünkü insan buradan çok günaha girer.Çünkü insan buradan çok günaha girer. Ekseriyetle dilinden dolayı günaha girer, bir de baktığından dolayı günaha girer. Ekseriyetle dilinden dolayı günaha girer, bir de baktığından dolayı günaha girer.

Günahlar hafızayı zayıflatır, takvâ hafızayı kuvvetlendirir, bir.Günahlar hafızayı zayıflatır, takvâ hafızayı kuvvetlendirir, bir. Bir de insanın yaptığı işe kendisini vermesi lazım. Çeşitli işlerle meşgul olduğu zaman iş uzar.Bir de insanın yaptığı işe kendisini vermesi lazım. Çeşitli işlerle meşgul olduğu zaman iş uzar. Olmaz değil, olur ama uzar. Konsantre olmak lazım. Olmaz değil, olur ama uzar. Konsantre olmak lazım.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2