Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Tarih Boyunca Yahudilerin Hileleri ve Müslümanların Sorumluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Safer 1410 / 02.09.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Yahudilerin Hilelerine Karşı Uyanık Olmak, Yahudilerin Mekkeli Müşriklerle İttifakı, Yahudilerin Lanetlenmesi, Kafirlerin Ahiretteki Cezası | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tarih Boyunca Yahudilerin Hileleri ve Müslümanların Sorumluluğu

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Safer 1410 / 02.09.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Yahudilerin Hilelerine Karşı Uyanık Olmak, Yahudilerin Mekkeli Müşriklerle İttifakı, Yahudilerin Lanetlenmesi, Kafirlerin Ahiretteki Cezası | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yâ ehle'l-kitâbi! Lime tekfürûne bi-âyâti'llâhi ve entüm teşhedûn. Yâ ehle'l-kitâbi! Lime tekfürûne bi-âyâti'llâhi ve entüm teşhedûn.

Birincisi: "Kendiniz hakkı hakikati gördüğünüz halde, gerçeklere şahit olduğunuz halde Birincisi:

"Kendiniz hakkı hakikati gördüğünüz halde, gerçeklere şahit olduğunuz halde
niçin Allah'ın âyetlerine kâfir oluyorsunuz?"niçin Allah'ın âyetlerine kâfir oluyorsunuz?" Bir âyet-i kerime bu. Bir âyet-i kerime bu.

Onların gerçekleri görmelerine rağmen küfürde kalmalarını tembih yollu,Onların gerçekleri görmelerine rağmen küfürde kalmalarını tembih yollu, azarlama yollu bildiren âyetlerden birisidir. azarlama yollu bildiren âyetlerden birisidir.

Lime telbisûne'l-hakka bi'l-bâtıli ve tektümûne'l-hakka ve entüm ta'lemûn. Lime telbisûne'l-hakka bi'l-bâtıli ve tektümûne'l-hakka ve entüm ta'lemûn. "Ya niçin hakkı batıla döndürüp öyle giydirip batılı başka türlü gösteriyorsunuz"Ya niçin hakkı batıla döndürüp öyle giydirip batılı başka türlü gösteriyorsunuz ve gerçekleri saklıyorsunuz.ve gerçekleri saklıyorsunuz. Gerçeklerin ne olduğu size ayan beyan belli olduğu halde,Gerçeklerin ne olduğu size ayan beyan belli olduğu halde, anladığınız halde niye hınzırlıklarınızda diretiyorsunuz?anladığınız halde niye hınzırlıklarınızda diretiyorsunuz? Niye bildiğiniz halde gerçekleri ters yüz ediyorsunuz ve başka türlü göstermeye çalışıyorsunuz?" Niye bildiğiniz halde gerçekleri ters yüz ediyorsunuz ve başka türlü göstermeye çalışıyorsunuz?"

Bir başka âyet-i kerîmede Ehl-i Kitab'dan bir grup kâfir, ötekilere, Bir başka âyet-i kerîmede Ehl-i Kitab'dan bir grup kâfir, ötekilere, -şeytanlıklarından- nasihat yollu öğüt vererek, şeytanlık öğreterek diyor ki; -şeytanlıklarından- nasihat yollu öğüt vererek, şeytanlık öğreterek diyor ki;

"Gündüz inen âyetlere inanın, ondan sonra inen âyetlere "Gündüz inen âyetlere inanın, ondan sonra inen âyetlere kâfir olduğunuzu, inanmadığınızı beyan edin." kâfir olduğunuzu, inanmadığınızı beyan edin."

Bir inanıp bir inanmamak suretiyle sanki Bir inanıp bir inanmamak suretiyle sanki "İyi bir şey olunca kabul ediyormuş, iyi bir şey olmayınca kabul etmiyormuş" gibi"İyi bir şey olunca kabul ediyormuş, iyi bir şey olmayınca kabul etmiyormuş" gibi bir his meydana getirmeyin, müslümanlar da şaşırsınlar.bir his meydana getirmeyin, müslümanlar da şaşırsınlar. İşte böyle bir şeytanlık tavsiye edildiğini Kur'an-ı Kerîm bildiriyor. İşte böyle bir şeytanlık tavsiye edildiğini Kur'an-ı Kerîm bildiriyor.

"Ancak sizin dininize bağlı ve tâbi olanlara inanın, başka bir şeye inanmayın. "Ancak sizin dininize bağlı ve tâbi olanlara inanın, başka bir şeye inanmayın. Yahudiliği destekleyen, sizi destekleyen bir şey olursa, o yolda gelen olursa Yahudiliği destekleyen, sizi destekleyen bir şey olursa, o yolda gelen olursa ancak ona kabul usuleti gösterin fakat başkasına kabul usuleti göstermeyinancak ona kabul usuleti gösterin fakat başkasına kabul usuleti göstermeyin ve böylece çeşitli şaşırtmacalar yaparak müslümanları tereddüde sevk edipve böylece çeşitli şaşırtmacalar yaparak müslümanları tereddüde sevk edip imanlarında zayıf düşürerek, müslümanları Müslümanlıktan çıkartmaya çalışın." demişler. imanlarında zayıf düşürerek, müslümanları Müslümanlıktan çıkartmaya çalışın." demişler.

"Ey Resûlüm! Kâfirlerin bu şeytanca fikirlerine karşı de ki; "Ey Resûlüm! Kâfirlerin bu şeytanca fikirlerine karşı de ki;

"Hidâyet, Allahu Teâlâ hazretlerinin bahşettiği, göstermiş olduğu hidâyettir. "Hidâyet, Allahu Teâlâ hazretlerinin bahşettiği, göstermiş olduğu hidâyettir. Yoksa sizin elinizde olan; bu aslı bozulmuş, bu yalan yanlış, yol,Yoksa sizin elinizde olan; bu aslı bozulmuş, bu yalan yanlış, yol, bu yanlış kafa ve bu yanlış gidiş değildir.bu yanlış kafa ve bu yanlış gidiş değildir. Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü'ne indirmiş olduğu pırıl pırıl, nurânî hak yoldur." Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü'ne indirmiş olduğu pırıl pırıl, nurânî hak yoldur."

Fazl u kerem, Allahu Teâlâ hazretlerinin yed-i kudretindedir.Fazl u kerem, Allahu Teâlâ hazretlerinin yed-i kudretindedir. Onu insanların keyiflerine göre vermez. Ancak dilediği, layık olan has kullarına bahşeder.Onu insanların keyiflerine göre vermez. Ancak dilediği, layık olan has kullarına bahşeder. Kıymetini bilmeyenlerden nimetini, fazlını, ikramını alır. Kıymetini bilmeyenlerden nimetini, fazlını, ikramını alır. Allahu Teâlâ hazretleri ümmîler arasından Hz. Muhammed-i Mustafâ'sını seçmişAllahu Teâlâ hazretleri ümmîler arasından Hz. Muhammed-i Mustafâ'sını seçmiş ve ona hak din olan İslâm'ı tebliğ etmiş, ona vermiş.ve ona hak din olan İslâm'ı tebliğ etmiş, ona vermiş. Ötekiler kıskansa, hırsından çatlasa, istemeseler dahi bu böyle.Ötekiler kıskansa, hırsından çatlasa, istemeseler dahi bu böyle. Fazl u keremi vermek, Allahu Teâlâ hazretlerinin seçmesine bağlıdır. Hak yol budur. Fazl u keremi vermek, Allahu Teâlâ hazretlerinin seçmesine bağlıdır. Hak yol budur.

"Müslümanların, tüm insanların, muhatap olan bütün beşerin o hak dine tâbi olması lazım; "Müslümanların, tüm insanların, muhatap olan bütün beşerin o hak dine tâbi olması lazım; o hınçtan, kinden, hasetten kıvrım kıvrım kıvranan yahudilerin -ve hıristiyanların-o hınçtan, kinden, hasetten kıvrım kıvrım kıvranan yahudilerin -ve hıristiyanların- arzularına uymamaları ve onların istekleri doğrultusunda hareket etmemeleri lazım." diyearzularına uymamaları ve onların istekleri doğrultusunda hareket etmemeleri lazım." diye Kur'ân-ı Kerîm'in bu gibi âyetleri bunların bu hainliklerini müslümanlara ihbar ediyor; Kur'ân-ı Kerîm'in bu gibi âyetleri bunların bu hainliklerini müslümanlara ihbar ediyor;

"Bak yahudiler böyle oyunlar ediyorlar; siz bunlara karşı uyanık olun, "Bak yahudiler böyle oyunlar ediyorlar; siz bunlara karşı uyanık olun, sakın ha onların oyunlarına şeytanlıklarına kapılıp dasakın ha onların oyunlarına şeytanlıklarına kapılıp da içinize bir tereddüt getirmeyin." denmiş oluyor ve müslümanların yolunun hak yol,içinize bir tereddüt getirmeyin." denmiş oluyor ve müslümanların yolunun hak yol, hidâyet yolu olduğu beyan edilmiş oluyor. hidâyet yolu olduğu beyan edilmiş oluyor.

Yahudilerin yaptığı oyunlar, hileler, düşmanlıklar sadece bu âyet-i kerîmelerle işaret edilen Yahudilerin yaptığı oyunlar, hileler, düşmanlıklar sadece bu âyet-i kerîmelerle işaret edilen -demin söylediğimiz- düşmanlıklar değil; onları itikatlarında tereddüde sevk etmenin dışında -demin söylediğimiz- düşmanlıklar değil; onları itikatlarında tereddüde sevk etmenin dışında yaptıkları başka şeytanlıkları da kastediyor. yaptıkları başka şeytanlıkları da kastediyor.

Onlardan bir kısmı müslümanlar arasına fitne sokmakOnlardan bir kısmı müslümanlar arasına fitne sokmak ve müslümanları birbirlerine düşman edip kırdırmak,ve müslümanları birbirlerine düşman edip kırdırmak, Muhacirler Mekke-i Mükerreme'den gelmişler, Medine-i Münevvere'ye sığınmışlar. Muhacirler Mekke-i Mükerreme'den gelmişler, Medine-i Münevvere'ye sığınmışlar. Kureyş müşriklerinin zulmünden kaçıp Resûlullah'ın emrine uyup mallarını mülklerini,Kureyş müşriklerinin zulmünden kaçıp Resûlullah'ın emrine uyup mallarını mülklerini, ailelerini terk edip oraya gelmişler ve Ensar onlara kucak açmış.ailelerini terk edip oraya gelmişler ve Ensar onlara kucak açmış. Eşsiz bir kardeşlik, muhteşem bir fedakârlık, çok güzel bir durum! Eşsiz bir kardeşlik, muhteşem bir fedakârlık, çok güzel bir durum!

"Ama bak bunlar yabancı diyardan geldiler, "Ama bak bunlar yabancı diyardan geldiler, sizin mallarınıza ortak oldular, ticaretinize katıldılar."sizin mallarınıza ortak oldular, ticaretinize katıldılar." Ensar ile Muhâcirîn'in arasını açmak.Ensar ile Muhâcirîn'in arasını açmak. Peygamber Efendimiz gelmeden önce Ensar'ın -yani Medine ahâlisinin- aralarındaPeygamber Efendimiz gelmeden önce Ensar'ın -yani Medine ahâlisinin- aralarında bir takım ihtilaflar vardı, harp noktasına gelmişlerdi,bir takım ihtilaflar vardı, harp noktasına gelmişlerdi, birbirleriyle uzun zamandan beri mücadele ediyorlardı.birbirleriyle uzun zamandan beri mücadele ediyorlardı. İslâm geldiği zaman o harbi durdurdu. İslâm geldiği zaman o harbi durdurdu.

Resûlullah'ın nasihatleri, İslâm'ın nuru, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri üzerine imana gelmiş olanResûlullah'ın nasihatleri, İslâm'ın nuru, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri üzerine imana gelmiş olan Medine'nin Evs ve Hazrec kabilesi mensuplarının kalbindeki kinlerMedine'nin Evs ve Hazrec kabilesi mensuplarının kalbindeki kinler ve düşmanlıklar Allah tarafından söndürüldü, ve düşmanlıklar Allah tarafından söndürüldü, düşmanlıklar kardeşliğe döndü ama yahudiler onu tekrar kışkırttılar. düşmanlıklar kardeşliğe döndü ama yahudiler onu tekrar kışkırttılar.

"İşte bak bu sizin düşmanınız, o size düşmandı, şu harpte şöyle yapmamış mıydı?"İşte bak bu sizin düşmanınız, o size düşmandı, şu harpte şöyle yapmamış mıydı? Sizin kabilenizden şu kadar adam öldürmemiş miydi?" diyerekSizin kabilenizden şu kadar adam öldürmemiş miydi?" diyerek Evs ile Hazrec kabileleri arasındaki eski harpleri hatırlatmak suretiyleEvs ile Hazrec kabileleri arasındaki eski harpleri hatırlatmak suretiyle onların arasındaki düşmanlığı körükleme çalışmaları da yapıyorlardı.onların arasındaki düşmanlığı körükleme çalışmaları da yapıyorlardı. Bu da bir çeşit fitne çalışması. Bu da bir çeşit fitne çalışması.

Bu hususta inmiş olan âyet-i kerîmelerde Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor: Bu hususta inmiş olan âyet-i kerîmelerde Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Eğer siz kâfirlere, eski kitabın iğvasına, aldatmalarına, "Ey iman edenler! Eğer siz kâfirlere, eski kitabın iğvasına, aldatmalarına, fitne çıkarmalarına tâbi olursanız, onları dinlerseniz, onlara tâbi olursanızfitne çıkarmalarına tâbi olursanız, onları dinlerseniz, onlara tâbi olursanız onlar sizi dinlerinizden çıkarırlar ve eski kâfir halinize getirirler." onlar sizi dinlerinizden çıkarırlar ve eski kâfir halinize getirirler."

Yani kâfirlerin aldatmalarına tâbi olursanız tekrar kâfirler haline gelirsiniz, Yani kâfirlerin aldatmalarına tâbi olursanız tekrar kâfirler haline gelirsiniz, o eski düşmanlıklara dönersiniz. o eski düşmanlıklara dönersiniz.

"Halbuki siz, mü'min olduktan sonra nasıl küfre düşersiniz ki size "Halbuki siz, mü'min olduktan sonra nasıl küfre düşersiniz ki size Allah'ın âyetleri okunup duruyor, nâzil olup duruyor,Allah'ın âyetleri okunup duruyor, nâzil olup duruyor, sizin aranızda Allah'ın elçisi Muhammed-i Mustafâsı bulunuyor ve size hak yolu gösterip duruyor.sizin aranızda Allah'ın elçisi Muhammed-i Mustafâsı bulunuyor ve size hak yolu gösterip duruyor. Eğer siz Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerine sımsıkı sarılırsanız, Eğer siz Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerine sımsıkı sarılırsanız, kim böyle sımsıkı sarılırsa Allah onları sırât-ı müstakîme iletir.kim böyle sımsıkı sarılırsa Allah onları sırât-ı müstakîme iletir. Ey iman edenler! Sakın o kâfirlerin aldatmalarına, fitnelerine kapılmayınEy iman edenler! Sakın o kâfirlerin aldatmalarına, fitnelerine kapılmayın ve Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun." ve Allah'tan nasıl korkmak gerekiyorsa öyle korkun."

Sakın başka bir şekilde ölmeyin ancak müslüman kullar olarak ölmeye bakın,Sakın başka bir şekilde ölmeyin ancak müslüman kullar olarak ölmeye bakın, imanınızı muhafaza etmeye çalışın. İmanınızı kâfirlerin oyunlarına kaptırarak elden kaçırmayın,imanınızı muhafaza etmeye çalışın. İmanınızı kâfirlerin oyunlarına kaptırarak elden kaçırmayın, bu iman nimetinden sonra sakın küfre düşmeyin,bu iman nimetinden sonra sakın küfre düşmeyin, Allah'ın size göndermiş olduğu Resûlü'ne indirmiş olduğu Kur'an'ına sımsıkı sarılın ki bu,Allah'ın size göndermiş olduğu Resûlü'ne indirmiş olduğu Kur'an'ına sımsıkı sarılın ki bu, aşağıda olan bir insanı kurtarmak için yukarıdan sarkıtılmış bir ip, bir halat gibidir; kurtarıcıdır.aşağıda olan bir insanı kurtarmak için yukarıdan sarkıtılmış bir ip, bir halat gibidir; kurtarıcıdır. İnsanı çukurdan, kuyudan, uçurumdan çıkaran bir kurtarıcı ip gibidir. İnsanı çukurdan, kuyudan, uçurumdan çıkaran bir kurtarıcı ip gibidir. Bunlara sımsıkı sarılınız. Sakın tefrikaya düşmeyiniz. İşte o zaman felah bulursunuz. Bunlara sımsıkı sarılınız. Sakın tefrikaya düşmeyiniz. İşte o zaman felah bulursunuz. Allah'ın sizlerin üzerinizde olan nimetlerini düşünün.Allah'ın sizlerin üzerinizde olan nimetlerini düşünün. Hani siz bir zamanlar birbirinizin düşmanıydınız.Hani siz bir zamanlar birbirinizin düşmanıydınız. İslâm gelmeden evvel haliniz niceydi, o eski günleri bir hatırlayın;İslâm gelmeden evvel haliniz niceydi, o eski günleri bir hatırlayın; nasıl birbirinizin kanına giriyordunuz, nasıl pusu kurup öldürüyordunuz? nasıl birbirinizin kanına giriyordunuz, nasıl pusu kurup öldürüyordunuz?

Aileler sönüyordu, mallar yağmalanıyordu, insanlar esir oluyordu da Allah İslâm'ı gönderdi.Aileler sönüyordu, mallar yağmalanıyordu, insanlar esir oluyordu da Allah İslâm'ı gönderdi. O düşmanlığı unuttunuz, kalpleriniz birbirine ısındı, Allah'ın bu nimeti sayesindeO düşmanlığı unuttunuz, kalpleriniz birbirine ısındı, Allah'ın bu nimeti sayesinde müslüman kardeşler haline geldiniz, has kardeşler haline geldiniz. müslüman kardeşler haline geldiniz, has kardeşler haline geldiniz.

Bu nimet unutulur bir nimet mi? Cehennem ateşinin kenarına kadar gelmiştiniz,Bu nimet unutulur bir nimet mi? Cehennem ateşinin kenarına kadar gelmiştiniz, neredeyse o ateşin içine yuvarlanacak bir durumdaydınız daneredeyse o ateşin içine yuvarlanacak bir durumdaydınız da Allahu Teâlâ hazretleri sizi ondan kurtardı. İşte bak, Allahu Teâlâ hazretleriAllahu Teâlâ hazretleri sizi ondan kurtardı. İşte bak, Allahu Teâlâ hazretleri bu eski günleri hatırlatarak, bu âyetleri size indirerek, doğru yolu bulasınız, şaşırmayasınız,bu eski günleri hatırlatarak, bu âyetleri size indirerek, doğru yolu bulasınız, şaşırmayasınız, sapıtmayasınız, yanlış yollara sapmayasınız diye size gerçekleri beyan ediyor. sapıtmayasınız, yanlış yollara sapmayasınız diye size gerçekleri beyan ediyor.

"İçinizden bir grup insan Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini anlatmakta,"İçinizden bir grup insan Allahu Teâlâ hazretlerinin emirlerini anlatmakta, hayrı söylemekte, emr-i mârufta ve nehy-i münkerde vazifelensin dehayrı söylemekte, emr-i mârufta ve nehy-i münkerde vazifelensin de onlar bu vazifeleri yaparak bu düşmanların kışkırtmalarına düşmemenizi sağlasınlar." onlar bu vazifeleri yaparak bu düşmanların kışkırtmalarına düşmemenizi sağlasınlar."

diye âyet-i kerime nâzil oldu. diye âyet-i kerime nâzil oldu.

Yahudiler tarafından çıkarılan bu fitne, ara bozma, müslümanları birbirine düşürüp deYahudiler tarafından çıkarılan bu fitne, ara bozma, müslümanları birbirine düşürüp de birbirleriyle kavga ettirme hilelerinin karşısına da Allahu Teâlâ hazretleri uyanmaları içinbirbirleriyle kavga ettirme hilelerinin karşısına da Allahu Teâlâ hazretleri uyanmaları için âyetler indirerek müslümanları ikaz etmek üzere bu vahiyleri gönderdi. âyetler indirerek müslümanları ikaz etmek üzere bu vahiyleri gönderdi.

Yahudiler böylece gördüler ki yaptıkları işlerin hepsi boştur Yahudiler böylece gördüler ki yaptıkları işlerin hepsi boştur ve bütün fitneleri ve fesatları Allah tarafından bildiriliyor. ve bütün fitneleri ve fesatları Allah tarafından bildiriliyor. Geceleyin düşünmüş oldukları hilelerin gündüz Allah tarafından Resûlü'ne ihbar edildiğiniGeceleyin düşünmüş oldukları hilelerin gündüz Allah tarafından Resûlü'ne ihbar edildiğini ve Allah'ın Resûlü'nün Allah tarafından ikaz edilmesi üzerine müslümanlarınve Allah'ın Resûlü'nün Allah tarafından ikaz edilmesi üzerine müslümanların bu durumlardan haberdar olduklarını gördüler ve yaptıkları hilelerin fayda vermediğini anladılar. bu durumlardan haberdar olduklarını gördüler ve yaptıkları hilelerin fayda vermediğini anladılar.

Ne yapacaklarını düşünüyorlar, çareler arıyorlar ama yapacakları bir şey yok. Ne yapacaklarını düşünüyorlar, çareler arıyorlar ama yapacakları bir şey yok. Muhakkak ki en büyük emelleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i yok etmek,Muhakkak ki en büyük emelleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i yok etmek, mümkünse onun vücudunu ortadan kaldırmak ama elleri oraya uzanmıyor. mümkünse onun vücudunu ortadan kaldırmak ama elleri oraya uzanmıyor. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in etrafında canlarını vermeye hazır sahabesi var.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in etrafında canlarını vermeye hazır sahabesi var. Yahudilerin onlara zarar verecek halleri ve güçleri yok, çareler arayıp duruyorlar;Yahudilerin onlara zarar verecek halleri ve güçleri yok, çareler arayıp duruyorlar; "Canına nasıl kastedebiliriz?" diye düşünüyorlar. "Canına nasıl kastedebiliriz?" diye düşünüyorlar.

Nihayet bir keresinde ellerine bir fırsat geçtiğini sandılar,Nihayet bir keresinde ellerine bir fırsat geçtiğini sandılar, bu fırsatı kaçırırlarsa bir daha bulamayacaklarını düşündüler, bu fırsatı kaçırırlarsa bir daha bulamayacaklarını düşündüler, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatına kastedecek bir imkân zuhur eder gibi oldu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in hayatına kastedecek bir imkân zuhur eder gibi oldu.

Bir keresinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabesinden bir grup insanBir keresinde Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in sahabesinden bir grup insan onların ülkelerine, diyarlarına, kaldıkları evlere, mahallelere, kalelerinin olduğu yere gelmişti.onların ülkelerine, diyarlarına, kaldıkları evlere, mahallelere, kalelerinin olduğu yere gelmişti. Kaza yoluyla, hata yoluyla öldürülmüş iki kişinin diyetinin ödenmesi bahis konusuyduKaza yoluyla, hata yoluyla öldürülmüş iki kişinin diyetinin ödenmesi bahis konusuydu ve o vesile ile bir gurup müslümanla beraber onların diyarlarına gelinceve o vesile ile bir gurup müslümanla beraber onların diyarlarına gelince yahudiler bu fırsatı bulduklarını düşündüler. yahudiler bu fırsatı bulduklarını düşündüler.

Dediler ki; "Yâ Ebe'l-Kâsım!" "Ebe'l-Kâsım, Kâsım'ın babası" diyorlar, Dediler ki;

"Yâ Ebe'l-Kâsım!"

"Ebe'l-Kâsım, Kâsım'ın babası" diyorlar,
Resûlullah demiyorlar, "Muhammed ismi" şerefli bir isim olduğundan onu söylemiyorlar. Resûlullah demiyorlar, "Muhammed ismi" şerefli bir isim olduğundan onu söylemiyorlar.

Sadece "Ebe'l-Kâsım!" diye hitap ediyorlar. Sadece "Ebe'l-Kâsım!" diye hitap ediyorlar.

"Tamam, senin dediğini yapacağız. Otur; bu meseleyi kendi aramızda şöyle bir müzakere edelim de "Tamam, senin dediğini yapacağız. Otur; bu meseleyi kendi aramızda şöyle bir müzakere edelim de cevabı sana söyleriz." diye Resûlullah Efendimiz'i bir yere davet edip oturtuyorlar. cevabı sana söyleriz." diye Resûlullah Efendimiz'i bir yere davet edip oturtuyorlar.

Kendi aralarında birbirleriyle baş başa kaldıkları zaman Küba'da Resûlullah'ın yanına gelen,Kendi aralarında birbirleriyle baş başa kaldıkları zaman Küba'da Resûlullah'ın yanına gelen, yılanların başı o yahudi Huyey diyor ki; yılanların başı o yahudi Huyey diyor ki;

"Bu şeyi Resûlullah'ın başına kim atar?" "Bu şeyi Resûlullah'ın başına kim atar?"

Birisi Resûlullah'ın kafasına taş atmak isteyince; "Bir taş atalım, öldürelim!" diye düşününce,Birisi Resûlullah'ın kafasına taş atmak isteyince; "Bir taş atalım, öldürelim!" diye düşününce, içlerinden akıllı bir kimse diyor ki; "Yapmayın! Daha olmadan Resûlullah'a haber veriliyor! içlerinden akıllı bir kimse diyor ki;

"Yapmayın! Daha olmadan Resûlullah'a haber veriliyor!
Siz o taşı atmak için duvarın yanına yanaşmadan evvel ona haber gider;Siz o taşı atmak için duvarın yanına yanaşmadan evvel ona haber gider; 'Buradan kalk! Sana bir suikast hazırlanıyor, başına bir taş atılacak.' diye söylenir.'Buradan kalk! Sana bir suikast hazırlanıyor, başına bir taş atılacak.' diye söylenir. Öyle yapmayın!" Öyle yapmayın!"

Onlar böyle taş atma ve suikast yapma planı yaparken Onlar böyle taş atma ve suikast yapma planı yaparken Allahu Teâlâ hazretleri Resûlü'ne bildirdiği içinAllahu Teâlâ hazretleri Resûlü'ne bildirdiği için Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem süratle yerinden kalkıyorEfendimiz sallallahu aleyhi ve sellem süratle yerinden kalkıyor ve onların yakınındaki mahalden uzağa gidince; "Siz ahdi bozdunuz!ve onların yakınındaki mahalden uzağa gidince;

"Siz ahdi bozdunuz!
Aramızda bir anlaşma yapmıştık, şartlara riayet etmediniz, akdi nakzettiniz!Aramızda bir anlaşma yapmıştık, şartlara riayet etmediniz, akdi nakzettiniz! Defolun gidin bu diyardan! Ahdi kendiniz bozduğunuz için artık bu cezaya müstahak oldunuz!" diye Defolun gidin bu diyardan! Ahdi kendiniz bozduğunuz için artık bu cezaya müstahak oldunuz!" diye onlara haber gönderiyor. onlara haber gönderiyor.

Tabi onlar çıkmak istemediler ama müslümanlar onları muhasara edip de onlar da ölümü gözleriyle Tabi onlar çıkmak istemediler ama müslümanlar onları muhasara edip de onlar da ölümü gözleriyle görür gibi müşahede edince baktılar ki muhasara var, açlık var,görür gibi müşahede edince baktılar ki muhasara var, açlık var, sonunda dayanamayacaklar ve öldürülecekler.sonunda dayanamayacaklar ve öldürülecekler. Ölüm, ölecekleri hadisesi ayan beyan akıllarına yerleşince o zaman çıkmaya razı oldular. Ölüm, ölecekleri hadisesi ayan beyan akıllarına yerleşince o zaman çıkmaya razı oldular.

Ve artık bakıyorlar ki başka çare yok, bulundukları kaleden, diyardan, evlerden çıkarakVe artık bakıyorlar ki başka çare yok, bulundukları kaleden, diyardan, evlerden çıkarak Medine-i Münevvere'nin daha Kuzey'indeki mustahkem bir mevki olan Hayber'e gidiyorlar.Medine-i Münevvere'nin daha Kuzey'indeki mustahkem bir mevki olan Hayber'e gidiyorlar. Başlarındaki o hain de, Huyey b. Ahtap adlı Yahudi de Hayber'e gidinceBaşlarındaki o hain de, Huyey b. Ahtap adlı Yahudi de Hayber'e gidince bir müddet için oradaki yahudilerin reisi, başkanı durumuna geçiyor.bir müddet için oradaki yahudilerin reisi, başkanı durumuna geçiyor. Hayber'in sonradan Hz. Ali Efendimiz'in eliyle fethedileceğini biliyoruz. Hayber'in sonradan Hz. Ali Efendimiz'in eliyle fethedileceğini biliyoruz.

Hayber'e, Hayber Kalesi'ne sığındıkları zaman oradaki şartlara razı oldukları takdirde orada yaşayabilirlerdi. Hayber'e, Hayber Kalesi'ne sığındıkları zaman oradaki şartlara razı oldukları takdirde orada yaşayabilirlerdi. Fakat yine rahat durmadılar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatta ikenFakat yine rahat durmadılar. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hayatta iken kendilerinin rahat edemeyeceklerini düşündüklerinden kendilerinin rahat edemeyeceklerini düşündüklerinden Resûlullah'a nasıl kötülük yapabileceklerini düşünerek Mekke'ye elçi,Resûlullah'a nasıl kötülük yapabileceklerini düşünerek Mekke'ye elçi, haberci gönderip Mekkeliler'i Resûlullah ile harp etmeye teşvik ettiler.haberci gönderip Mekkeliler'i Resûlullah ile harp etmeye teşvik ettiler. Mekkeliler o zaman müşrikler ya -Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret etmişMekkeliler o zaman müşrikler ya -Peygamber Efendimiz Medine'ye hicret etmiş - onları kışkırttılar ve onları Resûlullah ile harp etmeye teşvik ettiler.- onları kışkırttılar ve onları Resûlullah ile harp etmeye teşvik ettiler. Resûlullah'ı ortadan kaldırmanın çarelerini aramanın faaliyetlerinin bir cümlesi olarak,Resûlullah'ı ortadan kaldırmanın çarelerini aramanın faaliyetlerinin bir cümlesi olarak, cümlesinden bir tanesi olarakcümlesinden bir tanesi olarak o zaman müslüman olmamış olan Mekkeliler'in reisi durumundaki Ebû Süfyan oraya giden elçiye soruyor: o zaman müslüman olmamış olan Mekkeliler'in reisi durumundaki Ebû Süfyan oraya giden elçiye soruyor:

"Yahu! Bizim dinimiz mi daha hayırlı? Bu putperestlik, bu müşriklik,"Yahu! Bizim dinimiz mi daha hayırlı? Bu putperestlik, bu müşriklik, bu Mekke'nin putperest dini mi daha hayırlı yoksa bu Muhammed'e -sallallahu aleyhi ve sellembu Mekke'nin putperest dini mi daha hayırlı yoksa bu Muhammed'e -sallallahu aleyhi ve sellem - indirilen din mi daha hayırlı?" - indirilen din mi daha hayırlı?"

Huyey b. Ahtab Tevrat'ı okuyan, Ehl-i Kitab'dan biri; Huyey b. Ahtab Tevrat'ı okuyan, Ehl-i Kitab'dan biri;

"Allah'ın vahyi nedir? Peygamberler hangi haberle gelmişlerdir? "Allah'ın vahyi nedir? Peygamberler hangi haberle gelmişlerdir? Allahu Teâlâ hazretlerinin sıfatları nelerdir?Allahu Teâlâ hazretlerinin sıfatları nelerdir? Hak din nedir?" bunu çok iyi bilir, tilki gibi bilir ama diyor ki; "Sizin dininiz daha iyi!" Hak din nedir?" bunu çok iyi bilir, tilki gibi bilir ama diyor ki;

"Sizin dininiz daha iyi!"

Kendisi Ehl-i Kitab olduğu halde Mekkeliler'e "Sizin dininiz daha iyidir!" diyor. Kendisi Ehl-i Kitab olduğu halde Mekkeliler'e "Sizin dininiz daha iyidir!" diyor.

Yani "Putlara tapmak, taşlara tapmak, yontulmuş ağaçlara tapmak daha iyidir!" diyor. Yani "Putlara tapmak, taşlara tapmak, yontulmuş ağaçlara tapmak daha iyidir!" diyor.

Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğunu; Peygamber Efendimiz'in hak peygamber olduğunu; vahdaniyet akidesinin, Allah'ın birliği akidesinin müşriklikten ne kadar üstün olduğunu bildiği haldevahdaniyet akidesinin, Allah'ın birliği akidesinin müşriklikten ne kadar üstün olduğunu bildiği halde hıncından, hasedinden, düşmanlığından, kâfirliğinden, şeytanlığından; hıncından, hasedinden, düşmanlığından, kâfirliğinden, şeytanlığından; "Sizin dininiz daha iyi!" diyor, Mekkeliler'e müşrikliği methediyor."Sizin dininiz daha iyi!" diyor, Mekkeliler'e müşrikliği methediyor. "Siz dininiz üzere kalın, Muhammed ile savaşın." demek istiyor. "Siz dininiz üzere kalın, Muhammed ile savaşın." demek istiyor.

Bu kâfirce davranışlarının karşılığında da Allahu Teâlâ hazretleriBu kâfirce davranışlarının karşılığında da Allahu Teâlâ hazretleri âyet indirerek onların durumlarını Peygamber Efendimiz'e ve müslümanlara bildiriyorâyet indirerek onların durumlarını Peygamber Efendimiz'e ve müslümanlara bildiriyor ve âyet-i kerîme ile kıyamete kadar onları lanetliyor. ve âyet-i kerîme ile kıyamete kadar onları lanetliyor.

Kur'an durdukça, Kur'an okundukça o lanet yâd edilip duracak.Kur'an durdukça, Kur'an okundukça o lanet yâd edilip duracak. O kâfirler bu davranışlarından dolayı o lanete uğramış oluyorlar. Âyet-i kerîmeler şunlar: O kâfirler bu davranışlarından dolayı o lanete uğramış oluyorlar. Âyet-i kerîmeler şunlar:

"Ey Resûlum! Görmez misin ki evvelce kendilerine kitap indirilmiş olup ehli kitaptan olan, "Ey Resûlum! Görmez misin ki evvelce kendilerine kitap indirilmiş olup ehli kitaptan olan, Tevrat'ı okumuş olan o kişiler puta, tağûta inanıyorlar da kâfir olan Mekke müşriklerine;Tevrat'ı okumuş olan o kişiler puta, tağûta inanıyorlar da kâfir olan Mekke müşriklerine; 'Onlar mü'minlerden daha doğru yolda.' diye söyleyebiliyorlar.'Onlar mü'minlerden daha doğru yolda.' diye söyleyebiliyorlar. Bu ne biçim densizliktir, bu ne biçim insafsızlıktır!Bu ne biçim densizliktir, bu ne biçim insafsızlıktır! Hani nerede kaldı kendilerine kitap inmesi, Peygamber gelmiş bir kavim olması hali!Hani nerede kaldı kendilerine kitap inmesi, Peygamber gelmiş bir kavim olması hali! Nerede kaldı? Müşrikliği, mü'minlikten üstün sayıyorlar da puta tapmayı,Nerede kaldı? Müşrikliği, mü'minlikten üstün sayıyorlar da puta tapmayı, Allah'ın varlığına, birliğine inanmaktan öne geçiriyorlar! Ülâike'l-lezîne leanehümu'llâh.Allah'ın varlığına, birliğine inanmaktan öne geçiriyorlar!

Ülâike'l-lezîne leanehümu'llâh.
"İşte bu dünya hırsıyla veyahut hınçtan, kinden gözleri kararmış, kanlanmış olan"İşte bu dünya hırsıyla veyahut hınçtan, kinden gözleri kararmış, kanlanmış olan bu hainler, bu zalimler, bu yahudiler Allah'ın lanet etmiş olduğu kimselerdir." bu hainler, bu zalimler, bu yahudiler Allah'ın lanet etmiş olduğu kimselerdir."

Bu laneti hafife almamak lazım. Allah kime lanet ederse artık onun hiçbir yerde,Bu laneti hafife almamak lazım. Allah kime lanet ederse artık onun hiçbir yerde, hiçbir şekilde, hiçbir tutulacak dalı kalmaz, hiçbir kimse ona yardımcı olamaz.hiçbir şekilde, hiçbir tutulacak dalı kalmaz, hiçbir kimse ona yardımcı olamaz. Kâinatın sahibi olan, Hâlık'ı olan Allahu Teâlâ hazretleri bir kavme lanet etti mi,Kâinatın sahibi olan, Hâlık'ı olan Allahu Teâlâ hazretleri bir kavme lanet etti mi, o kavim bir daha ıslah olmaz, yardımcı bulamaz, durumundan kurtulamaz. o kavim bir daha ıslah olmaz, yardımcı bulamaz, durumundan kurtulamaz.

Bu kâinatın yönetilmesinde, egemenliğinde, tasarrufunda bu heriflerin payları mı var? Bu kâinatın yönetilmesinde, egemenliğinde, tasarrufunda bu heriflerin payları mı var?

Öyle bir payları olsaydıÖyle bir payları olsaydı cimriliklerinden, pintiliklerinden insanlara bir bakır şey bile vermezlerdi.cimriliklerinden, pintiliklerinden insanlara bir bakır şey bile vermezlerdi. Yoksa bu kâfirler, Allah'ın fazl u kereminden bazı şerefli kullarına, mü'minlere,Yoksa bu kâfirler, Allah'ın fazl u kereminden bazı şerefli kullarına, mü'minlere, Peygamber Efendimiz'e, ashabına vermiş olduğu o nimetlere haset mi ediyorlar? Peygamber Efendimiz'e, ashabına vermiş olduğu o nimetlere haset mi ediyorlar?

Halbuki insafla düşünülecek olursa Allahu Teâlâ hazretleri onların inandığı, Halbuki insafla düşünülecek olursa Allahu Teâlâ hazretleri onların inandığı, peygamberleri olan İbrahim aleyhisselam'a ve İbrahim aleyhisselam'ın soyundan gelenpeygamberleri olan İbrahim aleyhisselam'a ve İbrahim aleyhisselam'ın soyundan gelen insanlara da kitap vermiş, hikmet indirmişti.insanlara da kitap vermiş, hikmet indirmişti. O peygamberler de onlara Allah'ın emirlerini söylemişlerdi, onlar mahrum bir kavim değil kiO peygamberler de onlara Allah'ın emirlerini söylemişlerdi, onlar mahrum bir kavim değil ki müşriklikten bir derece iyi durumdalar. Allah'ın elçileri onlara geldi ve onlara nice nice mülkler,müşriklikten bir derece iyi durumdalar. Allah'ın elçileri onlara geldi ve onlara nice nice mülkler, hâkimiyetler, yeryüzünde hüküm sürme ve egemenlikler nasip oldu.hâkimiyetler, yeryüzünde hüküm sürme ve egemenlikler nasip oldu. Kendilerine o peygamberler gelip kitap inip hikmetli emirler geldiği devrede bir kısmı iman etti,Kendilerine o peygamberler gelip kitap inip hikmetli emirler geldiği devrede bir kısmı iman etti, imtihanı kazandı, Allah'ın rızasına erdi ve bir kısmı da yine o zaman bileimtihanı kazandı, Allah'ın rızasına erdi ve bir kısmı da yine o zaman bile o yahudi kavminin içinde kendilerine kitap indirilen insanlar arasından bir kısmı dao yahudi kavminin içinde kendilerine kitap indirilen insanlar arasından bir kısmı da o zaman yine bu yoldan yüz çevirdiler. o zaman yine bu yoldan yüz çevirdiler.

Şimdi kızıyorlar ama bu emirler kendilerinin de tanıdığı Hz. İbrahim'eŞimdi kızıyorlar ama bu emirler kendilerinin de tanıdığı Hz. İbrahim'e ve onun soyundan gelen peygamberlere geldiği zaman bile bir kısmı yine inandı, ve onun soyundan gelen peygamberlere geldiği zaman bile bir kısmı yine inandı, bir kısmı yine sapıttı, yine yoldan çıktı.bir kısmı yine sapıttı, yine yoldan çıktı. İşte cehennem; böyle zalimler için, bu gibi edepsizler, insafsızlar için,İşte cehennem; böyle zalimler için, bu gibi edepsizler, insafsızlar için, bu gibi yüzsüz arsızlar için ateşli bir azap yeri olarak onların hakkından gelmeye kâfidir. bu gibi yüzsüz arsızlar için ateşli bir azap yeri olarak onların hakkından gelmeye kâfidir.

Allahu Teâlâ hazretlerine kâfir olanlar, Allah'ın indirdiği âyetlere, Allahu Teâlâ hazretlerine kâfir olanlar, Allah'ın indirdiği âyetlere, kitaplara inanmayanlar, resûllerine karşı gelenler için Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor: kitaplara inanmayanlar, resûllerine karşı gelenler için Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuruyor:

"Biz onları cehenneme sevk edeceğiz; onların vücutları, derileri cayır cayır,"Biz onları cehenneme sevk edeceğiz; onların vücutları, derileri cayır cayır, cazır cazır yanıp harap olunca, derilerini tekrar tazeleyeceğiz ki azabı tekrar çeksinler.cazır cazır yanıp harap olunca, derilerini tekrar tazeleyeceğiz ki azabı tekrar çeksinler. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri mutlak galiptir, azizdir, her şeyi hikmetle yapar.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri mutlak galiptir, azizdir, her şeyi hikmetle yapar. Emrini tutan kurtulur, emrini tutmayan o çeşit cezalara uğrar." diyeEmrini tutan kurtulur, emrini tutmayan o çeşit cezalara uğrar." diye bu âyet-i kerîmeleri indirerek o kâfirlerin bu edepsizliğini ve bu edepsizliklerinden dolayı bu âyet-i kerîmeleri indirerek o kâfirlerin bu edepsizliğini ve bu edepsizliklerinden dolayı kıyamete kadar lânetullaha müstahak olduklarını da bildirdi. kıyamete kadar lânetullaha müstahak olduklarını da bildirdi.

Demek ki Mekkeliler'i tahrik etmek için oraya elçi göndermeleri ve Demek ki Mekkeliler'i tahrik etmek için oraya elçi göndermeleri ve "Onları kışkırtmaya bir bahane olsun." diye "Sizin dininiz daha iyi." diyerek "Onları kışkırtmaya bir bahane olsun." diye "Sizin dininiz daha iyi." diyerek kendi peygamberlerine gelmiş olan hakikatleri bile inkâr durumuna düşüpkendi peygamberlerine gelmiş olan hakikatleri bile inkâr durumuna düşüp müşrikliği methetmeleri onların ebedî lanete uğramalarına sebep oldu. müşrikliği methetmeleri onların ebedî lanete uğramalarına sebep oldu. Bunları ne kadar güzel sıralıyor;Bunları ne kadar güzel sıralıyor; yahudilerin Ümmet-i Muhammed için ne gibi düşmanlıklar yaptığını derece derece anlatıyor. yahudilerin Ümmet-i Muhammed için ne gibi düşmanlıklar yaptığını derece derece anlatıyor. Ta başından beri ilk konuşan insanlar iman etseler bir şey olmayacak. Ta başından beri ilk konuşan insanlar iman etseler bir şey olmayacak. Bu insanlar içlerinde biliyor, hak peygamber olduğunu anlıyor ama içlerinde düşmanlık varBu insanlar içlerinde biliyor, hak peygamber olduğunu anlıyor ama içlerinde düşmanlık var o düşmanlıkla suikast yapmaya, fesat çıkarmaya,o düşmanlıkla suikast yapmaya, fesat çıkarmaya, birbirlerine düşürmeye çalışıyorlar, düşmanlarını kışkırtıyorlar.birbirlerine düşürmeye çalışıyorlar, düşmanlarını kışkırtıyorlar. Böylece müslümanlara düşmanlık edip durmuşlar; âyetler onları anlatmaya devam ediyor Böylece müslümanlara düşmanlık edip durmuşlar; âyetler onları anlatmaya devam ediyor

Hayber'e kaçıp defolup giden Huyey, Mekke'ye adam gönderen ve Mekke'deki müşriklere; Hayber'e kaçıp defolup giden Huyey, Mekke'ye adam gönderen ve Mekke'deki müşriklere; "Sizin müşriklik dininiz daha iyidir." diyen adam, Arap kabileleri arasında da dolaşıyordu."Sizin müşriklik dininiz daha iyidir." diyen adam, Arap kabileleri arasında da dolaşıyordu. Araplar'dan bir Gatafan kabilesi var; çölde sıkıntıya alışkın, haşin bir kabile. Onlara gidiyor;Araplar'dan bir Gatafan kabilesi var; çölde sıkıntıya alışkın, haşin bir kabile. Onlara gidiyor; "Müslümanlarla harp edin, Hayber arazisinin, ovasının,"Müslümanlarla harp edin, Hayber arazisinin, ovasının, hurmalıklarının bir senelik mahsulünü size vereceğiz." diyorlar. hurmalıklarının bir senelik mahsulünü size vereceğiz." diyorlar.

"Bu ne biçim cömertlik!" Yahudilerin ne kadar pinti ve cimri oldukları bilinen bir şeydir. "Bu ne biçim cömertlik!"

Yahudilerin ne kadar pinti ve cimri oldukları bilinen bir şeydir.

Bu bir senelik mahsulü neden veriyor? Bu bir senelik mahsulü neden veriyor?

Hayber arazisi geniş bir arazi, sulak bir arazi, hurmaları çok ve geniş, geliri fazla; Hayber arazisi geniş bir arazi, sulak bir arazi, hurmaları çok ve geniş, geliri fazla; bunu o kabileye niye teklif ediyor? bunu o kabileye niye teklif ediyor?

Müslümanları yok etmek, ezmek, bastırmak,Müslümanları yok etmek, ezmek, bastırmak, İslâm dinini yeryüzünden kaldırmak için hıncından veriyor.İslâm dinini yeryüzünden kaldırmak için hıncından veriyor. Cimri ama İslâm'a olan kini sebebiyle kesenin ağzını açıyor; senelik mahsullerini,Cimri ama İslâm'a olan kini sebebiyle kesenin ağzını açıyor; senelik mahsullerini, arazilerinin tümünü vermeye razı oluyor.arazilerinin tümünü vermeye razı oluyor. Yeter ki müslümanlar o kâfirlerle çarpışsınlar,Yeter ki müslümanlar o kâfirlerle çarpışsınlar, müşrik kabileler müslümanlarla çarpışsınlar da müslümanlar yok olsun.müşrik kabileler müslümanlarla çarpışsınlar da müslümanlar yok olsun. Onların düşmanlıklarının ne kadar şiddetli olduğunu gösteren bir alamet de işte budur. Onların düşmanlıklarının ne kadar şiddetli olduğunu gösteren bir alamet de işte budur.

Bu adam, bu herif, bu alçak bu çalışmaları ile sonundaBu adam, bu herif, bu alçak bu çalışmaları ile sonunda Kureyş'ten ve diğer kabilelerden on bin tane silahlı muharip toplamaya muvaffak oluyor;Kureyş'ten ve diğer kabilelerden on bin tane silahlı muharip toplamaya muvaffak oluyor; işte bu on bin kişi müslümanların kökünü kazımak niyetiyle Medine-i Münevvere'ye yöneliyor. işte bu on bin kişi müslümanların kökünü kazımak niyetiyle Medine-i Münevvere'ye yöneliyor.

İnsan bu on bin rakamının kıymetini, ne kadar önemli olduğunu kolay anlayamaz. İnsan bu on bin rakamının kıymetini, ne kadar önemli olduğunu kolay anlayamaz. Medine'ye gitmiş olanlar da Medine'nin bugünkü gibi büyük bir şehir olduğunu sanır.Medine'ye gitmiş olanlar da Medine'nin bugünkü gibi büyük bir şehir olduğunu sanır. Öyle değil, küçücük bir köy, çok az bir nüfusu var.Öyle değil, küçücük bir köy, çok az bir nüfusu var. Bunlar on bin kişilik bir muharip ile Gatafan'dan, Kureyş'ten,Bunlar on bin kişilik bir muharip ile Gatafan'dan, Kureyş'ten, daha başka müşrik kabilelerden topladıkları, kışkırttıkları, vaat ettikleri insanlarla geliyorlar, daha başka müşrik kabilelerden topladıkları, kışkırttıkları, vaat ettikleri insanlarla geliyorlar, fakat karşılarında hendek kazılmış olduğunu görüyorlar.fakat karşılarında hendek kazılmış olduğunu görüyorlar. Başka yerlerden Medine-i Münevvere'ye girmek mümkün değil,Başka yerlerden Medine-i Münevvere'ye girmek mümkün değil, sadece belli bir yerden girmek mümkün; o girişte de hendek kazılmış,sadece belli bir yerden girmek mümkün; o girişte de hendek kazılmış, müslümanlar bu tarafta savunmadalar. O hendeği aşıp da bu tarafa gelemiyorlar. müslümanlar bu tarafta savunmadalar. O hendeği aşıp da bu tarafa gelemiyorlar.

O zaman bu Huyey b. Ahtab isimli mel'un Benî Kureyza kabilesine geliyor.O zaman bu Huyey b. Ahtab isimli mel'un Benî Kureyza kabilesine geliyor. Benî Kureyza Medine'nin hurmalıkları civarında kalesi olan,Benî Kureyza Medine'nin hurmalıkları civarında kalesi olan, orada komşu olarak oturan ve henüz oradan çıkarılmamış olan Yahudi kabilesi, tabi surlarla çevrili. orada komşu olarak oturan ve henüz oradan çıkarılmamış olan Yahudi kabilesi, tabi surlarla çevrili.

Oturdukları yerleri görmek bana nasip oldu, gittim.Oturdukları yerleri görmek bana nasip oldu, gittim. Bir mühendis arkadaş harabelerini gösterdi; "Bak bunların yeri burasıdır." dedi. Bir mühendis arkadaş harabelerini gösterdi;

"Bak bunların yeri burasıdır." dedi.

Hakikaten hurmalıklar arasında bir tepede, Hakikaten hurmalıklar arasında bir tepede, etrafı duvarlarla çevrili müstahkem bir mevki, kapılar kapalı.etrafı duvarlarla çevrili müstahkem bir mevki, kapılar kapalı. Tabi emniyet saikası ile kapatmışlar.Tabi emniyet saikası ile kapatmışlar. Huyey kapıyı çalıyor, o yahudilerin, Benî Kureyza'nın reisi Kâb b. Esep içeriden; Huyey kapıyı çalıyor, o yahudilerin, Benî Kureyza'nın reisi Kâb b. Esep içeriden;

"Kim o? Niye geldin?" diye soruyor. "Kim o? Niye geldin?" diye soruyor.

"Ben sana Kureyşlilerle, onların seyyidleri ile efendileriyle, komutanlarıyla, "Ben sana Kureyşlilerle, onların seyyidleri ile efendileriyle, komutanlarıyla, Gatafan'ın efendileriyle, komutanlarıyla geldim, hayır getirdim." diyor. Gatafan'ın efendileriyle, komutanlarıyla geldim, hayır getirdim." diyor.

Kâb b. Esep diyor ki; "Hayır! Sen hayır getirmedin, şer getirdin.Kâb b. Esep diyor ki;

"Hayır! Sen hayır getirmedin, şer getirdin.
Çünkü sen şom bir insansın, uğursuz bir insansın." "Yahu! Aç şu kapıyı!" diyor. Çünkü sen şom bir insansın, uğursuz bir insansın."

"Yahu! Aç şu kapıyı!" diyor.

"Açmam!" diyor. "Aç şu kapıyı!" diye ısrar ediyor. "Açmam!" diyor.

"Aç şu kapıyı!" diye ısrar ediyor.

Nihayet kapıyı açıyor. Onlara teklifte bulunuyor; Nihayet kapıyı açıyor. Onlara teklifte bulunuyor;

"Bak bu kadar orduyla gelmişiz, sen şu müslümanlarla ahdini boz da sen de bizim aramıza katıl "Bak bu kadar orduyla gelmişiz, sen şu müslümanlarla ahdini boz da sen de bizim aramıza katıl ve burada bu müslümanları temizleyelim." diyor. "Hayır!" diyor.ve burada bu müslümanları temizleyelim." diyor.

"Hayır!" diyor.
"Ben sizin sonunuzu iyi görmüyorum ve bu teklifleriniz sizin sandığınız gibi"Ben sizin sonunuzu iyi görmüyorum ve bu teklifleriniz sizin sandığınız gibi sonuçlanacak gibi görünmüyor, onun için ben ahdi bozacak değilim.sonuçlanacak gibi görünmüyor, onun için ben ahdi bozacak değilim. Ahdi bozmam, Müslümanlar dürüst insanlar; yapılan anlaşmayı bozmayınca bir şey yapmıyorlar, Ahdi bozmam, Müslümanlar dürüst insanlar; yapılan anlaşmayı bozmayınca bir şey yapmıyorlar, anlaşmayı bozan olursa da canını çıkarıyorlar, diyarlarından sürüyorlar." anlaşmayı bozan olursa da canını çıkarıyorlar, diyarlarından sürüyorlar."

Mert insanlar olduklarını bildiği için "Ben ahdi bozmam." diyor. Mert insanlar olduklarını bildiği için "Ben ahdi bozmam." diyor.

Öteki hain, zalim, kurnaz, şeytan; ısrar ediyor, tahrik ediyor, vaad ediyor. Öteki hain, zalim, kurnaz, şeytan; ısrar ediyor, tahrik ediyor, vaad ediyor.

"Şöyle servete nâil olacaksın, bu iş bittikten "Şöyle servete nâil olacaksın, bu iş bittikten onların arazilerinden geçmek suretiyle sonra şunlara sahip olacaksın." diyor. onların arazilerinden geçmek suretiyle sonra şunlara sahip olacaksın." diyor.

Bu kabilenin arazisi de Medine'ye ulaşıp orayı vurmak için tek yer, bir geçiş yeri.Bu kabilenin arazisi de Medine'ye ulaşıp orayı vurmak için tek yer, bir geçiş yeri. Huyey, toplanmış orduyu hendekten geçiremeyince buradan geçirmeye çalışıyor.Huyey, toplanmış orduyu hendekten geçiremeyince buradan geçirmeye çalışıyor. "Boz şu ahdi!" diyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile ahdi bozmaya teşvik ediyor. "Boz şu ahdi!" diyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile ahdi bozmaya teşvik ediyor.

"Boz ahdini! Buradan hücum edelim."Boz ahdini! Buradan hücum edelim. Hendekten geçemedik ama buradan geçip onları haklayalım, köklerini kazıyalım!" diyorHendekten geçemedik ama buradan geçip onları haklayalım, köklerini kazıyalım!" diyor ve nihayet Benî Kureyza'nın başındaki kişiyi ikna ediyor. ve nihayet Benî Kureyza'nın başındaki kişiyi ikna ediyor.

Bu noktada, bu adamların hareket tarzından yahudilerin zihniyetleri, Bu noktada, bu adamların hareket tarzından yahudilerin zihniyetleri, mantıkları, anlayışları, ahlâkları ortaya çıkıyor. mantıkları, anlayışları, ahlâkları ortaya çıkıyor. Onlar ancak kendi menfaatlerine olduğu zaman ahde riayet ediyorlar.Onlar ancak kendi menfaatlerine olduğu zaman ahde riayet ediyorlar. Ahdi bozmanın kendi menfaatlerine olduğunu hissettikleri zaman derhal ahdi bozabiliyorlar.Ahdi bozmanın kendi menfaatlerine olduğunu hissettikleri zaman derhal ahdi bozabiliyorlar. Yahudiler de böyle, hıristiyanlar da böyle; bütün kâfirler böyle. Yahudiler de böyle, hıristiyanlar da böyle; bütün kâfirler böyle.

Osmanlılar da tam Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem'in ahlâkı ile hareket etmişlerdir, Osmanlılar da tam Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem'in ahlâkı ile hareket etmişlerdir, Balkanlar'da daima yapılmış olan ahidler karşı taraf tarafından bozulmuştur; bu yahudiler böyle.Balkanlar'da daima yapılmış olan ahidler karşı taraf tarafından bozulmuştur; bu yahudiler böyle. Bu davranıştan devamlı huyları, tıynetleri, tabiatları çok net olarak, aşikâr olarak ortaya çıkıyor. Bu davranıştan devamlı huyları, tıynetleri, tabiatları çok net olarak, aşikâr olarak ortaya çıkıyor.

Bu davranış şekli, bu huy, bu ahlâk, bu anlayış hâlâ onların temel anlayışıdır. Bu davranış şekli, bu huy, bu ahlâk, bu anlayış hâlâ onların temel anlayışıdır.

Demek istiyor ki; "Bugün de müslümanlar dikkat etsinler." Demek istiyor ki;

"Bugün de müslümanlar dikkat etsinler."

Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîme indiriyor: Onun üzerine Allahu Teâlâ hazretleri âyet-i kerîme indiriyor:

"O adamların ne zaman müslümanlarla aralarında bir ahit ve anlaşmaları olsa "O adamların ne zaman müslümanlarla aralarında bir ahit ve anlaşmaları olsa onları böyle bozmak mı istiyorlar?onları böyle bozmak mı istiyorlar? Allahu Teâlâ hazretleri ahitleri bozanlara gereken cezayı verecek." Allahu Teâlâ hazretleri ahitleri bozanlara gereken cezayı verecek."

Bu Bakara sûresinin 100., 101. âyet-i kerîmesi; "Onlar ahdi bozuyorlar. Bu Bakara sûresinin 100., 101. âyet-i kerîmesi;

"Onlar ahdi bozuyorlar.
Onların imanla ilgileri yok." Onların imanla ilgileri yok."

Resûlullah onlara Allah tarafından gelen emirleri tebliğ ederken aslında ne yapmış oluyor? Resûlullah onlara Allah tarafından gelen emirleri tebliğ ederken aslında ne yapmış oluyor?

Onların kendilerine indirilmiş olan kitabını da tasdik etmiş oluyor. Onların kendilerine indirilmiş olan kitabını da tasdik etmiş oluyor.

"Bak, İbrahim hak peygamber, Tevrat hak kitaptı, siz Ehl-i Kitabsınız,"Bak, İbrahim hak peygamber, Tevrat hak kitaptı, siz Ehl-i Kitabsınız, doğru yoldaydınız." diye bildirmiş oluyor. doğru yoldaydınız." diye bildirmiş oluyor. Aslında onların menfaatine; şeytana uymasalar, nefse uymasalar,Aslında onların menfaatine; şeytana uymasalar, nefse uymasalar, hınçlarını yenseler gelen kişinin kendilerini tasdik edici bir nimet olduğunu anlayacaklar.hınçlarını yenseler gelen kişinin kendilerini tasdik edici bir nimet olduğunu anlayacaklar. Fakat bu Ehl-i Kitab onu anlamıyor, bu yahudiler kendilerine indirilmiş olanFakat bu Ehl-i Kitab onu anlamıyor, bu yahudiler kendilerine indirilmiş olan kitaptaki âyetleri de dinlemiyorlar.kitaptaki âyetleri de dinlemiyorlar. Orada kendilerine emredilmiş olan şeyleri de yapmıyorlar; Orada kendilerine emredilmiş olan şeyleri de yapmıyorlar; onları sırtlarının arkasına atıyorlaronları sırtlarının arkasına atıyorlar ve sanki hiç bilmiyormuş gibi kendi kitaplarına da kendi inançlarına dave sanki hiç bilmiyormuş gibi kendi kitaplarına da kendi inançlarına da uymayan yanlış bir yolda, şeytanın yolunda yürümeye devam ediyorlar. uymayan yanlış bir yolda, şeytanın yolunda yürümeye devam ediyorlar.

Bu Benî Kureyza'nın da onların aldatmasına uyup ahdi bozmaya razı olmasından sonra Bu Benî Kureyza'nın da onların aldatmasına uyup ahdi bozmaya razı olmasından sonra oradan yapılan hücum müslümanlara zarar verebilirdi.oradan yapılan hücum müslümanlara zarar verebilirdi. Hakikaten müslümanlar; "Düşman öbür taraftan gelecek." diye hazırlanmışlardı amaHakikaten müslümanlar; "Düşman öbür taraftan gelecek." diye hazırlanmışlardı ama Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bildirdiği üzere müslümanlara yardımcı melekler gönderdi.Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bildirdiği üzere müslümanlara yardımcı melekler gönderdi. Meleklerle onları teyit ve takviye etti ve o kâfirlerin üzerine bir rüzgâr estirdi kiMeleklerle onları teyit ve takviye etti ve o kâfirlerin üzerine bir rüzgâr estirdi ki o rüzgâr onların gözlerini, ağızlarını, burunlarını doldurduo rüzgâr onların gözlerini, ağızlarını, burunlarını doldurdu ve ordu birliklerinin birbirleri ile irtibatını kopardı. Orduyu darmadağın etti;ve ordu birliklerinin birbirleri ile irtibatını kopardı. Orduyu darmadağın etti; o esen rüzgârdan, o gelen hainlerin, zalimlerin Mekke'ye zarar verecek bir halleri kalmadı.o esen rüzgârdan, o gelen hainlerin, zalimlerin Mekke'ye zarar verecek bir halleri kalmadı. O kum fırtınasından dolayı ve meleklerin yardımı dolayısıyla müslümanlar bir zarara uğramadılar.O kum fırtınasından dolayı ve meleklerin yardımı dolayısıyla müslümanlar bir zarara uğramadılar. Yoksa oradan yapılan bir hücum müslümanların hakikaten çok zarara uğramalarına sebep olabilirdi. Yoksa oradan yapılan bir hücum müslümanların hakikaten çok zarara uğramalarına sebep olabilirdi.

Allahu Teâlâ hazretleri, müslümanların zayıf olduğu en tehlikeli anda Benî Kureyza'nınAllahu Teâlâ hazretleri, müslümanların zayıf olduğu en tehlikeli anda Benî Kureyza'nın düşman tarafına meyledip de ahdi bozması üzerine onların cezalandırılmasını murad etti. düşman tarafına meyledip de ahdi bozması üzerine onların cezalandırılmasını murad etti. Resûlullah Efendimiz'e emretti. Resûlullah Efendimiz'e emretti. Düşmanlar bir şey yapamadan dağılıp gittikten sonraDüşmanlar bir şey yapamadan dağılıp gittikten sonra Benî Kureyza müslümanlarla karşı karşıya kaldı; ötekiler savuşup gittiler.Benî Kureyza müslümanlarla karşı karşıya kaldı; ötekiler savuşup gittiler. O sıcaklarda, oralarda uzun zamanda duramazlardı; her an tehlikedeler, ihtiyaçları var,O sıcaklarda, oralarda uzun zamanda duramazlardı; her an tehlikedeler, ihtiyaçları var, malları biter, yiyecekleri içecekleri biter.malları biter, yiyecekleri içecekleri biter. Uzun zaman oralarda kalamayacakları için defolup gittikten sonraUzun zaman oralarda kalamayacakları için defolup gittikten sonra müslümanlar, Benî Kureyza üzerine yürüdü.müslümanlar, Benî Kureyza üzerine yürüdü. Zaten yakın; kaleleri hemen Küba'nın ötesinde.Zaten yakın; kaleleri hemen Küba'nın ötesinde. Onları muhasara ettiler ve teslim olmaya zorladılar. Onları muhasara ettiler ve teslim olmaya zorladılar.

Hepsi mecburen teslim oldular.Hepsi mecburen teslim oldular. Sa'd b. Muaz radıyallahu anh onlara yapılacak muamele konusunda hakem oldu. Sa'd b. Muaz radıyallahu anh onlara yapılacak muamele konusunda hakem oldu.

"Bunlar ahdi bozdular. Müslümanlarla müşrikler harp ederken"Bunlar ahdi bozdular. Müslümanlarla müşrikler harp ederken harpte müslümanları arkadan hançerleyecek, çok tehlikeli bir iş yaptılar,harpte müslümanları arkadan hançerleyecek, çok tehlikeli bir iş yaptılar, çok büyük bir cürüm işlediler. Bunların cezası ne olacak? Hakem, hâkim yani kadı kim olsun?" çok büyük bir cürüm işlediler. Bunların cezası ne olacak? Hakem, hâkim yani kadı kim olsun?"

"Sa'd b. Muaz olsun." denildi. "Sa'd b. Muaz olsun." denildi.

Sa'd b. Muaz mübarek bir insan, çok ciddi bir insan; eşraftan kıymetli, hürmetli bir insan. Sa'd b. Muaz mübarek bir insan, çok ciddi bir insan; eşraftan kıymetli, hürmetli bir insan. O vaziyeti mütalaa ettiO vaziyeti mütalaa etti ve savaşa katılıp müslümanlarla savaşmış olan muharip erkeklerin öldürülmesine,ve savaşa katılıp müslümanlarla savaşmış olan muharip erkeklerin öldürülmesine, kadınların ve çocukların esir edilmesine, mallarının, hurmalıklarının taksim edilmesine hükmetti.kadınların ve çocukların esir edilmesine, mallarının, hurmalıklarının taksim edilmesine hükmetti. Böylece Benî Kureyza da durum lehine iken ahid yapıp keyfine bakarkenBöylece Benî Kureyza da durum lehine iken ahid yapıp keyfine bakarken müslümanlar sıkıştığı zaman ahdi bozup onları çok müşkül durumda bırakmak,müslümanlar sıkıştığı zaman ahdi bozup onları çok müşkül durumda bırakmak, çok tehlikeli bir duruma düşürmek fiilinin cezasını çekmiş oldu. çok tehlikeli bir duruma düşürmek fiilinin cezasını çekmiş oldu.

Bu hüküm hakkında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri; Bu hüküm hakkında Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri;

"Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun olan hükmü hükmettin, "Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun olan hükmü hükmettin, yedi kat semadaki meleklerin beğendiği bir hüküm ile hükmettin." diyeyedi kat semadaki meleklerin beğendiği bir hüküm ile hükmettin." diye Sa'd b. Muaz'ı övdü ve o Benî Kureyza yahudileri de öylece cezalandırıldılar. Sa'd b. Muaz'ı övdü ve o Benî Kureyza yahudileri de öylece cezalandırıldılar.

Nihayet bütün bu şerleri, fesatları tanzim eden, Nihayet bütün bu şerleri, fesatları tanzim eden, o yılanların başı Huyey b. Ahtab yakalanmış olarak getirildi ve Resûlullah'ın huzuruna dikildi. o yılanların başı Huyey b. Ahtab yakalanmış olarak getirildi ve Resûlullah'ın huzuruna dikildi.

"Olan oldu; Allah'ın kaderi böyleymiş, yahudilerin aheyhine takdir böyleymiş." diye"Olan oldu; Allah'ın kaderi böyleymiş, yahudilerin aheyhine takdir böyleymiş." diye insanlara döndü, birkaç söz söyledi, sonra oturdu. insanlara döndü, birkaç söz söyledi, sonra oturdu.

Onun da kafası kesildi, böylece o mel'un da cehennemi boylamış oldu. Onun da kafası kesildi, böylece o mel'un da cehennemi boylamış oldu.

Yahudiler böyle çeşitli hilelerle müslümanları yok etmek için Resûlullah'a kastetmek için uğraşıpYahudiler böyle çeşitli hilelerle müslümanları yok etmek için Resûlullah'a kastetmek için uğraşıp harp ile darp ile hile ile fitne ile bir şey yapamayınca harp ile darp ile hile ile fitne ile bir şey yapamayınca o düşmanlık tohumu yine içlerinde devam etti. o düşmanlık tohumu yine içlerinde devam etti. O Huyey isimli hain öldürüldü, ötekiler cezalandırıldı, berikiler sürüldü, O Huyey isimli hain öldürüldü, ötekiler cezalandırıldı, berikiler sürüldü, fakat erkekler bir şey yapamayınca bu sefer yahudiler daha gizli daha hainfakat erkekler bir şey yapamayınca bu sefer yahudiler daha gizli daha hain bir metod olarak kadınları öne sürdüler.bir metod olarak kadınları öne sürdüler. Peygamber Efendimiz'e zarar vermek üzerePeygamber Efendimiz'e zarar vermek üzere Hayber'den bir kadın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi.Hayber'den bir kadın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e geldi. Hayber, yahudilerin kalesi. Oradan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e bir kadın geldiHayber, yahudilerin kalesi. Oradan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e bir kadın geldi ve ona ikram olarak, hediye olarak bir et getirdi.ve ona ikram olarak, hediye olarak bir et getirdi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem o etten biraz çiğnedi, sonra; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem o etten biraz çiğnedi, sonra;

"Bu et bana kendisinin zehirli olduğunu bildiriyor." dedi. "Bu et bana kendisinin zehirli olduğunu bildiriyor." dedi.

O eti çıkardı ama birkaç tanesini çiğnemişti. O eti çıkardı ama birkaç tanesini çiğnemişti. O çiğnemesi dolayısıyla Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'inO çiğnemesi dolayısıyla Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in ağrısı yıldan yıla ağrısı yıldan yıla ziyadeleşti. Ağzından vücuduna dağılmış olan o zehirden dolayı ağrısı sızısı yıldan yıla ziyadeleşti ve ziyadeleşti. Ağzından vücuduna dağılmış olan o zehirden dolayı ağrısı sızısı yıldan yıla ziyadeleşti ve hatta o zehirli şey Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in âhirete intikaline sebep oldu.hatta o zehirli şey Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in âhirete intikaline sebep oldu. Resûlullah efendimiz; Resûlullah efendimiz;

"O Hayberli kadının getirdiği etin acısını hâlâ şuramda hissediyorum." derdi. "O Hayberli kadının getirdiği etin acısını hâlâ şuramda hissediyorum." derdi.

Resûlullah Efendimiz'in âhirete göçmesine o zehirli et sebep oldu. Resûlullah Efendimiz'in âhirete göçmesine o zehirli et sebep oldu.

Bu anlattıklarımızdan yahudilerin, yahudi kavminin tıyneti Bu anlattıklarımızdan yahudilerin, yahudi kavminin tıyneti ve müslümanlarla alakasının nasıl düşmanlık temelleri üzerine bina edilmiş olduğunu görüyoruz.ve müslümanlarla alakasının nasıl düşmanlık temelleri üzerine bina edilmiş olduğunu görüyoruz. Tarih boyunca da bu böyle olmuştur.Tarih boyunca da bu böyle olmuştur. Bir zaman sonra; "Acaba yahudiler bu tıynetlerini, bu tabiatlerini değiştirirler deBir zaman sonra; "Acaba yahudiler bu tıynetlerini, bu tabiatlerini değiştirirler de bize dost olabilirler mi, mümkün mü?" Bir zaman sonra kurt değişir debize dost olabilirler mi, mümkün mü?" Bir zaman sonra kurt değişir de kuzularla arkadaş olması ne kadar mümkünse işte bu da o kadar mümkün. kuzularla arkadaş olması ne kadar mümkünse işte bu da o kadar mümkün. Kurt nasıl kurtluğunda devam ediyorsa, yahudi milleti de düşmanlığında devam ediyor.Kurt nasıl kurtluğunda devam ediyorsa, yahudi milleti de düşmanlığında devam ediyor. İşte bu günümüzde de görüyoruz. İşte bu günümüzde de görüyoruz. İstilaya uğramış ülkelerde taşlarla o zavallı ahâlinin kemiklerini nasıl ezdiklerini, İstilaya uğramış ülkelerde taşlarla o zavallı ahâlinin kemiklerini nasıl ezdiklerini, nasıl ezâ ettiklerini, nasıl sağa sola hunharca saldırdıklarını görüyoruz. nasıl ezâ ettiklerini, nasıl sağa sola hunharca saldırdıklarını görüyoruz.

Onlardan, tabiatlerinden sizlere misaller vermiş olduk ki; Onlardan, tabiatlerinden sizlere misaller vermiş olduk ki; "Müslümanlara karşı neler hissediyorlar, bilelim.""Müslümanlara karşı neler hissediyorlar, bilelim." Bu böyle devam eder, buna karşı uyanık olmamız lazım gelir. Bu böyle devam eder, buna karşı uyanık olmamız lazım gelir.

Bu tabiat, bu düşmanlık, bu adalet Allah'ın takdiridir.Bu tabiat, bu düşmanlık, bu adalet Allah'ın takdiridir. Allahu Teâlâ hazretleri böyle takdir eylemiş ki Kur'ân-ı Kerîm'inde şöyle buyuruyor: Allahu Teâlâ hazretleri böyle takdir eylemiş ki Kur'ân-ı Kerîm'inde şöyle buyuruyor:

Le-tecidenne eşedde'n-nâsi adâveten li'l-lezîne âmenû'l-yehûde ve'l-lezîne eşrekû.Le-tecidenne eşedde'n-nâsi adâveten li'l-lezîne âmenû'l-yehûde ve'l-lezîne eşrekû. "Ey Resûlüm! İnsanları inceleyecek olursan görürsün ki iman edenlere karşı"Ey Resûlüm! İnsanları inceleyecek olursan görürsün ki iman edenlere karşı en şiddetli düşmanlık besleyenler yahudilerdir ve müşriklerdir."en şiddetli düşmanlık besleyenler yahudilerdir ve müşriklerdir." Âyeti kerimede böyle bildiriliyor. Âyeti kerimede böyle bildiriliyor.

Diğer bir âyeti kerime'de şöyle bildiriliyor: Diğer bir âyeti kerime'de şöyle bildiriliyor:

Ve len terdâ anke'l-yehûdü ve le'n-nesârâ hattâ tettebia milletehüm. Ve len terdâ anke'l-yehûdü ve le'n-nesârâ hattâ tettebia milletehüm.

İkinci âyeti kerime. Okuduğu, delil olarak getirdiği âyet-i kerîmede de şöyle bildiriliyor: İkinci âyeti kerime. Okuduğu, delil olarak getirdiği âyet-i kerîmede de şöyle bildiriliyor:

"Ey Resûlüm! Yahudiler ve nasrânîler senden asla hoşnut ve razı olmazlar, olmayacaklar;"Ey Resûlüm! Yahudiler ve nasrânîler senden asla hoşnut ve razı olmazlar, olmayacaklar; ilelebet mümkün değil. Ancak sen onların dinlerine, milliyetlerine, yollarına tâbi olursan;ilelebet mümkün değil. Ancak sen onların dinlerine, milliyetlerine, yollarına tâbi olursan; ancak onlara uyarsan razı olurlar. Yoksa sen Allah'ın emrini bildirip de hak yolda yürümeye kalktın mıancak onlara uyarsan razı olurlar. Yoksa sen Allah'ın emrini bildirip de hak yolda yürümeye kalktın mı onlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar." onlar senden asla hoşnut ve razı olmayacaklar."

Üçüncü âyet-i kerîmede de buyuruluyor ki: Üçüncü âyet-i kerîmede de buyuruluyor ki:

"Yahudiler -hainler, edepsizler, terbiyesizler utanmadan- dediler ki; 'Allah'ın eli cimridir.'" "Yahudiler -hainler, edepsizler, terbiyesizler utanmadan- dediler ki; 'Allah'ın eli cimridir.'"

Utanmadan Allah'a dil uzatıp böyle haince söz söylediler. Utanmadan Allah'a dil uzatıp böyle haince söz söylediler.

Halbuki onların elleri öyledir ve bu edepsizliklerinden dolayı ayrıca lanete uğradılar. Halbuki onların elleri öyledir ve bu edepsizliklerinden dolayı ayrıca lanete uğradılar. Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti geniştir, cömertlerin cömerdidir; kullarının,Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti geniştir, cömertlerin cömerdidir; kullarının, yaratıklarının rızıklarını nasıl infak ediyor.yaratıklarının rızıklarını nasıl infak ediyor. Nasıl bol bol kullarına ihsan ediyor, nasıl nimetler bahşediyor.Nasıl bol bol kullarına ihsan ediyor, nasıl nimetler bahşediyor. Bunlar ortadayken utanmadan böyle laflar söylediler. Bunlar ortadayken utanmadan böyle laflar söylediler.

"Ey Resûlüm! İndirilen âyetler onların çoğunun tuğyanını ve küfrünü arttırdı. "Ey Resûlüm! İndirilen âyetler onların çoğunun tuğyanını ve küfrünü arttırdı. İnada düştüler, ters duruma düştüler ve nedense sana Allah'ın âyetleri indikçeİnada düştüler, ters duruma düştüler ve nedense sana Allah'ın âyetleri indikçe onların tuğyanı arttı, küfürleri ziyadeleşti.onların tuğyanı arttı, küfürleri ziyadeleşti. Allahu Teâlâ hazretleri de onların arasına kıyamet gününe kadar düşmanlıkAllahu Teâlâ hazretleri de onların arasına kıyamet gününe kadar düşmanlık ve buğz u adavet enkal eyledi.ve buğz u adavet enkal eyledi. Harp için savaş için ne zaman bir ateş yaksalar Allahu Teâlâ hazretleri o ateşi söndürmüştürHarp için savaş için ne zaman bir ateş yaksalar Allahu Teâlâ hazretleri o ateşi söndürmüştür ve onlar buna rağmen yeryüzünde fesat çıkarmaya devam edegelmişlerdir." ve onlar buna rağmen yeryüzünde fesat çıkarmaya devam edegelmişlerdir."

Allahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok ki fesatçıları, müfsitleri sevmez. Allahu Teâlâ hazretleri hiç şüphe yok ki fesatçıları, müfsitleri sevmez. İşte bu mel'un kavmin eskiden beri yaptıkları işlerden, söylemiş oldukları İşte bu mel'un kavmin eskiden beri yaptıkları işlerden, söylemiş oldukları edepsizce sözlerden ve davranışlardan çıkan çerçeve ve manzara onların umumi halleridir. edepsizce sözlerden ve davranışlardan çıkan çerçeve ve manzara onların umumi halleridir. Allah'a dil uzatıyorlar, inen âyetler onların küfürlerini tuğyanlarını arttırıyorAllah'a dil uzatıyorlar, inen âyetler onların küfürlerini tuğyanlarını arttırıyor ve müslümanlara olan adavetleri, kızgınlıkları, kinleri hiçbir zaman sönmüyorve müslümanlara olan adavetleri, kızgınlıkları, kinleri hiçbir zaman sönmüyor ve bu tarzda devam edip duruyorlar. ve bu tarzda devam edip duruyorlar.

Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini söyleyince biz âmennâ ve saddaknâ diye kabul ediyoruz da, Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerini söyleyince biz âmennâ ve saddaknâ diye kabul ediyoruz da, yahudiler acaba bu söylenilen şeyleri inkâr ediyorlar mı? yahudiler acaba bu söylenilen şeyleri inkâr ediyorlar mı?

Hayır. İnkâr etmek şöyle dursun bir de iftiharla itiraf ediyorlar.Hayır. İnkâr etmek şöyle dursun bir de iftiharla itiraf ediyorlar. Hani; Şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler diye bir söz vardır.Hani;

Şecaat arz ederken merd-i kıptî sirkatin söyler

diye bir söz vardır.
"Çingene delikanlısı övünmek isterken şu hırsızlığı yaptım, bu edepsizliği yaptım diye anlatır." "Çingene delikanlısı övünmek isterken şu hırsızlığı yaptım, bu edepsizliği yaptım diye anlatır."

Bunun gibi onlar da edepsizliklerini iftiharla söylüyorlar. Bunun gibi onlar da edepsizliklerini iftiharla söylüyorlar. İşte o Oskar isimli yahudinin sözünü naklediyor: İşte o Oskar isimli yahudinin sözünü naklediyor:

"Biz yeryüzünde fitne çıkarırız, insanlar arasına fesat sokarız; bizim yaptığımız şey budur." diye "Biz yeryüzünde fitne çıkarırız, insanlar arasına fesat sokarız; bizim yaptığımız şey budur." diye yaptıklarını övüne övüne, iftihar yollu söylüyorlar.yaptıklarını övüne övüne, iftihar yollu söylüyorlar. İnkâr da etmiyorlar, itiraf ediyorlar, iftiharla söylüyorlar. İnkâr da etmiyorlar, itiraf ediyorlar, iftiharla söylüyorlar.

Müslüman kardeşlerim, aziz kardeşlerim! Müslüman kardeşlerim, aziz kardeşlerim!

Yahudilerin tıynetlerini, tabiatlerini işte böylece anlatmış olduk. Yahudilerin tıynetlerini, tabiatlerini işte böylece anlatmış olduk. Bize düşen, bize düşmanlık edenlerin farkına varmaktır!Bize düşen, bize düşmanlık edenlerin farkına varmaktır! Bizim hakkımızda başkaları ne niyet besliyorsa o niyetlerini bilmemizdir, ondan gafil olmamamızdır. Bizim hakkımızda başkaları ne niyet besliyorsa o niyetlerini bilmemizdir, ondan gafil olmamamızdır. Bizimle harp edenlerden, Allah ile Resûlullah ile harp etmeye kalkışanlardan,Bizimle harp edenlerden, Allah ile Resûlullah ile harp etmeye kalkışanlardan, Allah'ın dinine hücum edenlerden gafil olmamamızdır,Allah'ın dinine hücum edenlerden gafil olmamamızdır, onların yaptıkları mücadelelerin karşısına çıkmamızdır. Bize yakışan budur! onların yaptıkları mücadelelerin karşısına çıkmamızdır. Bize yakışan budur!

Hakikaten, Allah razı olsun bu Hocaefendi kardeşimiz,Hakikaten, Allah razı olsun bu Hocaefendi kardeşimiz, -Mısırlı tefsir hocasıymış- âyet-i kerîmelerle ve İslâm tarihinde vuku bulmuş hadiselerle,-Mısırlı tefsir hocasıymış- âyet-i kerîmelerle ve İslâm tarihinde vuku bulmuş hadiselerle, sahih rivayetlerle durumu gayet güzel anlattı ve manzara çok net olarak ortaya çıktı.sahih rivayetlerle durumu gayet güzel anlattı ve manzara çok net olarak ortaya çıktı. Şimdi adamların hallerinin menşeini, kökünü anlamış oluyoruz. Şimdi adamların hallerinin menşeini, kökünü anlamış oluyoruz. Kalplerinin derinliklerindeki niyetlerini, tarih boyunca Kalplerinin derinliklerindeki niyetlerini, tarih boyunca kendilerini besleyen kinlerinin menşeini anlamış olduk. kendilerini besleyen kinlerinin menşeini anlamış olduk.

Allah razı olsun; kardeşimiz güzel bir konuşma yaptı.Allah razı olsun; kardeşimiz güzel bir konuşma yaptı. Bizim bunlardan gafil olmamamız lazım! Bizim bunlardan gafil olmamamız lazım!

"Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz." demiş dedelerimiz. "Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz." demiş dedelerimiz. Kısaca kestirmiş atmış. Şimdi bu adamlar suretâ yani dış görünüşKısaca kestirmiş atmış. Şimdi bu adamlar suretâ yani dış görünüş itibariyle sanki böyle müttefikmiş gibi veyahut dostmuş gibi itibariyle sanki böyle müttefikmiş gibi veyahut dostmuş gibi görünseler bile asıl niyetleri, halleri bu olduğuna göre, görünseler bile asıl niyetleri, halleri bu olduğuna göre, müslümanların bu hususta uyanık olması lazım gelir!müslümanların bu hususta uyanık olması lazım gelir! Kimler kendilerinin dostlarıdır, kimler düşmanlarıdır farkında olmaları gerekir.Kimler kendilerinin dostlarıdır, kimler düşmanlarıdır farkında olmaları gerekir. Hiç şüphe yok ki müslümanların dostu Allah'tır. Müslümanların dostları diğer müslümanlardır. Hiç şüphe yok ki müslümanların dostu Allah'tır. Müslümanların dostları diğer müslümanlardır.

el-Küfrü milletün vâhidetün. "Kâfirlerin hepsi de yekvücuttur. Tek bir topluluk halindedir." el-Küfrü milletün vâhidetün. "Kâfirlerin hepsi de yekvücuttur. Tek bir topluluk halindedir."

Hepsinin de ortak noktası aralarında ne kadar farklılık olsa, Hepsinin de ortak noktası aralarında ne kadar farklılık olsa, ihtilaf olsa da birleşip müslümanları yok etmek istemeleridir.ihtilaf olsa da birleşip müslümanları yok etmek istemeleridir. Zarara uğratmak isterler, mümkünse yeryüzünden silip atmak isterler, kökünü kazımak isterler. Zarara uğratmak isterler, mümkünse yeryüzünden silip atmak isterler, kökünü kazımak isterler. Onun için dostlarımızı bilelim, düşmanlarımızı bilelim, uyanık olalım. Onun için dostlarımızı bilelim, düşmanlarımızı bilelim, uyanık olalım. Dinimize sımsıkı sarılalım, Allah'ın kitabına sımsıkı sarılalım;Dinimize sımsıkı sarılalım, Allah'ın kitabına sımsıkı sarılalım; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılalım, gafil olmayalım! sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılalım, gafil olmayalım!

Çünkü müslüman uyanıktır, feraset sahibidir. Çünkü müslüman uyanıktır, feraset sahibidir. Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanma yollarını bilir ve ona göre hayatını tanzim eder.Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanma yollarını bilir ve ona göre hayatını tanzim eder. Hava güzel, manzara güzel, ülke güzel, nimetler güzel!Hava güzel, manzara güzel, ülke güzel, nimetler güzel! Maaş geliyor, dükkân çalışıyor; -bunları ben biraz da kendim ilave ediyorum- yan gelip yatalım.Maaş geliyor, dükkân çalışıyor; -bunları ben biraz da kendim ilave ediyorum- yan gelip yatalım. Bir ay tatil, deniz kenarında, plajda, Bodrum'da, Marmaris'te eğlenelim derkenBir ay tatil, deniz kenarında, plajda, Bodrum'da, Marmaris'te eğlenelim derken düşmanlar öbür tarafta yaşıyorlar ve çalışıyorlar. düşmanlar öbür tarafta yaşıyorlar ve çalışıyorlar.

Su uyur, düşman uyumaz diye bir söz vardır. Su ne demek? Su uyur, düşman uyumaz diye bir söz vardır.

Su ne demek?

Herkes bu suyu musluklardan akan, gölde toplanan şey sanır.Herkes bu suyu musluklardan akan, gölde toplanan şey sanır. Su uyur, düşman uyumaz.Su uyur, düşman uyumaz. Yanlış.Yanlış. Oradaki su, sü demek. "Asker" demek, "çeri" demek. Subaşı, çeribaşı diyoruz ya, ne demek? Oradaki su, sü demek. "Asker" demek, "çeri" demek. Subaşı, çeribaşı diyoruz ya, ne demek?

"Askerin komutanı" demek. Asker yorulur, uyur. "Askerin komutanı" demek. Asker yorulur, uyur. Bir sefer yapar, bir yerden bir yere gider, yorgun düşer,Bir sefer yapar, bir yerden bir yere gider, yorgun düşer, çadırları kurar kurmaz yatar, horul horul uyur. çadırları kurar kurmaz yatar, horul horul uyur.

Su uyur, yani "Ey komutan! Senin askerin uyur ama düşman uyumaz.Su uyur, yani "Ey komutan! Senin askerin uyur ama düşman uyumaz. Senin en gafil zamanını bekler, bastırır." Sen Bodrum'da, Marmaris'te,Senin en gafil zamanını bekler, bastırır." Sen Bodrum'da, Marmaris'te, İzmir'de, Erdek'te Kefken'de, şurada burada zevk ü sefa yaparken, keyif çatarken, İzmir'de, Erdek'te Kefken'de, şurada burada zevk ü sefa yaparken, keyif çatarken, dinini unutmuşken, tarihi düşmanlarını din düşmanlarını unutmuşken, dinini unutmuşken, tarihi düşmanlarını din düşmanlarını unutmuşken, dünyadan haberin yokken, düşman uyumaz, sonunda bir hücum eder!dünyadan haberin yokken, düşman uyumaz, sonunda bir hücum eder! Artık düşmana sayım suyum yok! Artık düşmana sayım suyum yok!

"Ben şimdi tam uyuyacaktım, uyanıyım da ondan sonra seninle savaşırız." "Ben şimdi tam uyuyacaktım, uyanıyım da ondan sonra seninle savaşırız." denmeyeceğini herkes biliyor. denmeyeceğini herkes biliyor.

Onun için bu kardeşimizin bu güzel konuşmasının arkasından ben de birkaç söz ekleyerek Onun için bu kardeşimizin bu güzel konuşmasının arkasından ben de birkaç söz ekleyerek yine onun sözleri ile bitirmek istiyorum. yine onun sözleri ile bitirmek istiyorum.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi gafletten uyandırsın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi gafletten uyandırsın. Kendi rızasını kazanmak için dîn-i mübîni uğrunda canla başla çalışmayı,Kendi rızasını kazanmak için dîn-i mübîni uğrunda canla başla çalışmayı, malımızla mülkümüzle her türlü müktesebatımızla çalışmayı nasip eylesin. malımızla mülkümüzle her türlü müktesebatımızla çalışmayı nasip eylesin.

Böylece rızasını kazanmayı nasip eylesin.Böylece rızasını kazanmayı nasip eylesin. Müslümanları kimsenin karşısında hor ve zelil etmesin. İslâm için çalışan,Müslümanları kimsenin karşısında hor ve zelil etmesin. İslâm için çalışan, gayret gösteren kardeşlerimizi her yerde muvaffak eylesin.gayret gösteren kardeşlerimizi her yerde muvaffak eylesin. Mücahid kardeşlerimizi mansur ve muzaffer eylesin. Müslümanları galip eylesin.Mücahid kardeşlerimizi mansur ve muzaffer eylesin. Müslümanları galip eylesin. İstilaya uğramış İslâm beldelerini kurtarmayı cümlemize nasip eylesin. İstilaya uğramış İslâm beldelerini kurtarmayı cümlemize nasip eylesin.

Bir zamanlar ezanların okunduğu, namazların kılındığı, İslâm ahkâmının yürüdüğü, Bir zamanlar ezanların okunduğu, namazların kılındığı, İslâm ahkâmının yürüdüğü, İslâm hutbelerinin okunduğu diyarlar şimdi kâfirlerin eline geçti.İslâm hutbelerinin okunduğu diyarlar şimdi kâfirlerin eline geçti. Onlardan o diyarları aldığımız gibi İslâm'ı dünyanın her yerine götürüp tebliğ edipOnlardan o diyarları aldığımız gibi İslâm'ı dünyanın her yerine götürüp tebliğ edip müslümanlığı onlara aşılamayı, İslâm'ı yaymayı ve bütün dinlere galip hâle getirmeyimüslümanlığı onlara aşılamayı, İslâm'ı yaymayı ve bütün dinlere galip hâle getirmeyi Allah cümlemize nasip eylesin. O uğurda çalışmayı nasip eylesin.Allah cümlemize nasip eylesin. O uğurda çalışmayı nasip eylesin. O hâli de bize göstersin;O hâli de bize göstersin; İslâm'ın izzetini, aziz olduğunu, yayıldığını, yükseldiğini görüpİslâm'ın izzetini, aziz olduğunu, yayıldığını, yükseldiğini görüp huzur içinde ölmeyi cümlemize nasip eylesin. huzur içinde ölmeyi cümlemize nasip eylesin.

Allah rahmet eylesin Selahaddin-i Eyyûbî rahmetullahi aleyh Kudüs müslümanlar tarafındanAllah rahmet eylesin Selahaddin-i Eyyûbî rahmetullahi aleyh Kudüs müslümanlar tarafından tekrar kâfirlerden alınıncaya kadar gülmemeye ahdetmiş,tekrar kâfirlerden alınıncaya kadar gülmemeye ahdetmiş, "Hiç gülmeyeceğim." demiş, kaşları çatık duruyor. "Hiç gülmeyeceğim." demiş, kaşları çatık duruyor.

Allahu Teâlâ hazretleri bize de kâfirlerin elinden Allahu Teâlâ hazretleri bize de kâfirlerin elinden bütün İslâm diyarlarını alıp gülmeyi nasip eylesin.bütün İslâm diyarlarını alıp gülmeyi nasip eylesin. Oradan ötelere de İslâm'ı yaymayı nasip eylesin. Oradan ötelere de İslâm'ı yaymayı nasip eylesin. Ama o diyarlara İslâm'ı yaymanın hükmü kendi içimizde İslâm'ı yerleştirmektir,Ama o diyarlara İslâm'ı yaymanın hükmü kendi içimizde İslâm'ı yerleştirmektir, önce kendimiz has müslüman olacağız. Kendi ailemizde, kendi diyarımızdaönce kendimiz has müslüman olacağız. Kendi ailemizde, kendi diyarımızda İslâm'ın kuvvetlenmesidir, ondan sonra oralara yayılmaktır.İslâm'ın kuvvetlenmesidir, ondan sonra oralara yayılmaktır. Onun için var gücümüzle, gecemizle gündüzümüzle, her işimizle her vesile ile baş gailemiz,Onun için var gücümüzle, gecemizle gündüzümüzle, her işimizle her vesile ile baş gailemiz, baş düşüncemiz, baş çalışmamız İslâm'a yardım etmek, baş düşüncemiz, baş çalışmamız İslâm'a yardım etmek, İslâm'ın ilerlemesi, yükselmesi için çalışmak olmalı.İslâm'ın ilerlemesi, yükselmesi için çalışmak olmalı. Her meslekte İslâm'a yardım imkânı vardır ve meslek seçecek kardeşlerimiz deHer meslekte İslâm'a yardım imkânı vardır ve meslek seçecek kardeşlerimiz de İslâm'a yardım edici meslekleri tercih etmelidir. Gecesini gündüzüne katarak;İslâm'a yardım edici meslekleri tercih etmelidir. Gecesini gündüzüne katarak; zenginler kesesini açarak, gayretli olanlar gayretini ortaya koyarak,zenginler kesesini açarak, gayretli olanlar gayretini ortaya koyarak, ilmi olanlar ilmini etrafa anlatarak "İslâm'a yardım edelim de müslümanlar tekrar aziz olsun, ilmi olanlar ilmini etrafa anlatarak "İslâm'a yardım edelim de müslümanlar tekrar aziz olsun, İslâm beldeleri tekrar mâmur olsun." diye temenni edecek. İslâm beldeleri tekrar mâmur olsun." diye temenni edecek.

Allahu Teâlâ hazretleri hepinizden razı olsun. Allahu Teâlâ hazretleri hepinizden razı olsun.

Fâtiha-i şerife meal besmele. Fâtiha-i şerife meal besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2