Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Tasavvuf ve Mutasavvıflar (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Recep 1415 / 18.12.1994

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Birisi Turgut Özal'ın ölümü merasimini bahis konusu etmiş, aleyhinde sözler yazmış. "Onun Amerika'ya bağlılığına rağmen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tasavvuf ve Mutasavvıflar (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Recep 1415 / 18.12.1994

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Birisi Turgut Özal'ın ölümü merasimini bahis konusu etmiş, aleyhinde sözler yazmış. "Onun Amerika'ya bağlılığına rağmen | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Birisi Turgut Özal'ın ölümü merasimini bahis konusu etmiş, aleyhinde sözler yazmış.Soru: Birisi Turgut Özal'ın ölümü merasimini bahis konusu etmiş, aleyhinde sözler yazmış. "Onun Amerika'ya bağlılığına rağmen Müslümanlığına inanıyor musunuz inanmıyor musunuz?""Onun Amerika'ya bağlılığına rağmen Müslümanlığına inanıyor musunuz inanmıyor musunuz?" gibi bir sözle soru sormuş. gibi bir sözle soru sormuş.

Cevap: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye etmiştir, cenaze namazı kılınır.Cevap: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz tavsiye etmiştir, cenaze namazı kılınır. Bir kimsenin, lâ ilâhe illallah diyen bir insanınBir kimsenin, lâ ilâhe illallah diyen bir insanın cenaze namazını kimse kılmazsa bütün o beldenin ahalisi mesul olur.cenaze namazını kimse kılmazsa bütün o beldenin ahalisi mesul olur. Cenaze şöyle veya böyle olabilir.Cenaze şöyle veya böyle olabilir. Bu ne olursa olsun, âşikâre olarak kendisi küfrünü ilan etmediyse,Bu ne olursa olsun, âşikâre olarak kendisi küfrünü ilan etmediyse, "müslümanım" dediyse onun cenaze namazını kılmak bütün müslümanlar için gereklidir. "müslümanım" dediyse onun cenaze namazını kılmak bütün müslümanlar için gereklidir.

Turgut Özal'a gelince; Turgut Özal bizim [Mehmed Zahid] Hocamız'a müntesip bir mürittir.Turgut Özal'a gelince; Turgut Özal bizim [Mehmed Zahid] Hocamız'a müntesip bir mürittir. Hocamız'a intisap ettiğini muhtelif vesilelerle samimi yerlerde de söylemiştir.Hocamız'a intisap ettiğini muhtelif vesilelerle samimi yerlerde de söylemiştir. Özbekistan'a gittiği zaman da söylemiş, daha başka yerlerde de söylemiştir.Özbekistan'a gittiği zaman da söylemiş, daha başka yerlerde de söylemiştir. Sorulduğu zaman söylemiştir. Binâenaleyh, bizim tekkenin dervişidir.Sorulduğu zaman söylemiştir. Binâenaleyh, bizim tekkenin dervişidir. Allah cümlenin hatasını, kusurunu, taksirâtını affeylesin.Allah cümlenin hatasını, kusurunu, taksirâtını affeylesin. Vefat eden bir kimsenin namazını kılmak gerekir, kılmamak yanlış olur. Vefat eden bir kimsenin namazını kılmak gerekir, kılmamak yanlış olur.

Bir mü'mine, bir başkası mü'min olduğu halde "kâfir" derse, o söz döner dolaşır, söyleyene gider.Bir mü'mine, bir başkası mü'min olduğu halde "kâfir" derse, o söz döner dolaşır, söyleyene gider. Böyle bir hadîs-i şerîf de vardır.Böyle bir hadîs-i şerîf de vardır. Onun için kimsenin imanına söz söylemek de mü'min kimseye yakışmaz.Onun için kimsenin imanına söz söylemek de mü'min kimseye yakışmaz. Hatalarını örtmeye, iyi taraflarını yâd etmeye çalışmak da âdâbdandır.Hatalarını örtmeye, iyi taraflarını yâd etmeye çalışmak da âdâbdandır. O bakımdan bu soruyu soran kardeşimiz, âdetâ şöyle demek istiyor; O bakımdan bu soruyu soran kardeşimiz, âdetâ şöyle demek istiyor;

"O mü'min değildi, kâfirdi. Onun namazı kılınmaz." "O mü'min değildi, kâfirdi. Onun namazı kılınmaz."

Onun cevabını böylece vermiş oluyorum. Onun cevabını böylece vermiş oluyorum.

İnsanların kusurlarından dolayı namazı kılınmaması gerekse kimsenin namazı kılınmaz.İnsanların kusurlarından dolayı namazı kılınmaması gerekse kimsenin namazı kılınmaz. Çünkü herkes kusurludur, herkesin hatası vardır.Çünkü herkes kusurludur, herkesin hatası vardır. İnsanların kusurlarına rağmen, Allahu Teâlâ hazretleri bir zaman geliyor, af da ediyor.İnsanların kusurlarına rağmen, Allahu Teâlâ hazretleri bir zaman geliyor, af da ediyor. Yani İnne'llâhe yağfiru'z-zünûbe cemîa.Yani

İnne'llâhe yağfiru'z-zünûbe cemîa.
Peygamber Efendimiz'in mübarek amcasını öldürmüş olan şahsa dahiPeygamber Efendimiz'in mübarek amcasını öldürmüş olan şahsa dahi sahabîdir diye hürmet ediyoruz, sonradan müslüman oldu diye. sahabîdir diye hürmet ediyoruz, sonradan müslüman oldu diye.

Lâ taknatû min rahmetillâh. "Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyin." diyoruz. Lâ taknatû min rahmetillâh. "Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeyin." diyoruz.

Onun için bu soru, biraz sert bir sorudur.Onun için bu soru, biraz sert bir sorudur. Bu kardeşin bu zihniyeti kendisine mahsus bir zihniyet değildir, geniş bir zihniyettir.Bu kardeşin bu zihniyeti kendisine mahsus bir zihniyet değildir, geniş bir zihniyettir. Hatta öyle hocalar duydum ki; "Onun namazını kılanlar kâfir olur!" gibi sözler söylemiş.Hatta öyle hocalar duydum ki;

"Onun namazını kılanlar kâfir olur!" gibi sözler söylemiş.
Böyle bir şey olmaz.Böyle bir şey olmaz. O kadar, yüz binlerce insan namaz kıldı.O kadar, yüz binlerce insan namaz kıldı. Hepsine kâfir demek, olmadı, insafa sığmamıştır, doğru değildir. Hepsine kâfir demek, olmadı, insafa sığmamıştır, doğru değildir.

Soru: Diyanet kurumu İslâmî midir? Kuruluş gayesi nedir? Cuma namazı kılınır mı, kılınamaz mı? Soru: Diyanet kurumu İslâmî midir? Kuruluş gayesi nedir? Cuma namazı kılınır mı, kılınamaz mı?

Cevap: Diyanet bir teşkilattır. Eskiden Şer'iyye Vekâleti vardı. Bunun gelişmesi öyle...Cevap: Diyanet bir teşkilattır. Eskiden Şer'iyye Vekâleti vardı. Bunun gelişmesi öyle... Evkaf Vekâleti vardı, Şer'iyye Vekâleti vardı, meşihat makamı, bir bakanlıktı eskiden.Evkaf Vekâleti vardı, Şer'iyye Vekâleti vardı, meşihat makamı, bir bakanlıktı eskiden. Sonradan Cumhuriyet devresinde Osmanlılar'daki bu müessese küçültülmüştür,Sonradan Cumhuriyet devresinde Osmanlılar'daki bu müessese küçültülmüştür, Diyanet İşleri Başkanlığı haline getirilmiştir.Diyanet İşleri Başkanlığı haline getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti'ndeki insanların din işlerinin büro işlerini yürütmekTürkiye Cumhuriyeti'ndeki insanların din işlerinin büro işlerini yürütmek ve diğer meselelerini yapmak üzere koca Şer'iyye Vekâleti ile Evkaf Vekâleti ayrılmıştır. ve diğer meselelerini yapmak üzere koca Şer'iyye Vekâleti ile Evkaf Vekâleti ayrılmıştır.

Evkaf Vekâleti Vakıflar Genel Müdürlüğü olmuştur.Evkaf Vekâleti Vakıflar Genel Müdürlüğü olmuştur. O ecdadın vakıflarıyla turistik otel yapılmıştır, şöyle yapılmıştır, böyle yapılmıştır,O ecdadın vakıflarıyla turistik otel yapılmıştır, şöyle yapılmıştır, böyle yapılmıştır, satılmıştır vesaire. Çok yanlış işler yapılmıştır.satılmıştır vesaire. Çok yanlış işler yapılmıştır. Bunu Vakıflar'ın içindeki daire başkanı arkadaşlar konferanslarla söylemişlerdi,Bunu Vakıflar'ın içindeki daire başkanı arkadaşlar konferanslarla söylemişlerdi, itiraz edilecek bir konu değildir, büyük hatadır. itiraz edilecek bir konu değildir, büyük hatadır.

Şer'iyye Vekâleti de küçültülmüştür, Diyanet İşleri Başkanlığı haline getirilmiştir.Şer'iyye Vekâleti de küçültülmüştür, Diyanet İşleri Başkanlığı haline getirilmiştir. Bir devletin dairesidir. İnsanlar oraya tayinle geliyorlar.Bir devletin dairesidir. İnsanlar oraya tayinle geliyorlar. Üçlü kararnâme ile, imza ile oraya tayin ediliyor. Bu böyledir. Üçlü kararnâme ile, imza ile oraya tayin ediliyor. Bu böyledir.

Fakat bu teşkilatın içindeki kardeşlerimizi bu teşkilat böyledir diye hor ve küçük göremeyiz;Fakat bu teşkilatın içindeki kardeşlerimizi bu teşkilat böyledir diye hor ve küçük göremeyiz; görmek insafa sığmaz, imana sığmaz, iyi Müslümanlığa sığmaz.görmek insafa sığmaz, imana sığmaz, iyi Müslümanlığa sığmaz. O kardeşlerimiz de şu veya bu sebeple orada hizmet görmeyi,O kardeşlerimiz de şu veya bu sebeple orada hizmet görmeyi, ne yapalım, bir mecburiyettir diye yapmışlardır ve bir kısmı da çok güzel hizmet görmüşlerdir. ne yapalım, bir mecburiyettir diye yapmışlardır ve bir kısmı da çok güzel hizmet görmüşlerdir.

Nice büyük evliyâullah vardır ki bir yerde imamdır veya müftülük yapmıştırNice büyük evliyâullah vardır ki bir yerde imamdır veya müftülük yapmıştır veya Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştır. veya Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştır.

Ne yapsınlar? Yani hiç yapmasa iş tamamen… Ne yapsınlar?

Yani hiç yapmasa iş tamamen…

Ömer Nasuhi Bilmen bizim tekkemizin dervişidir.Ömer Nasuhi Bilmen bizim tekkemizin dervişidir. Rahmetullahi aleyh, mübarek, büyük alim, Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştır.Rahmetullahi aleyh, mübarek, büyük alim, Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştır. Kimseye eğilmemiştir, "eyvallah" dememiştir, dini savunmuştur, dinî hizmetler yapmıştır. Kimseye eğilmemiştir, "eyvallah" dememiştir, dini savunmuştur, dinî hizmetler yapmıştır.

Hatta çok kahramanca bir şeyi anlatılıyor da belki tam anlatamayacağım.Hatta çok kahramanca bir şeyi anlatılıyor da belki tam anlatamayacağım. Menderes zamanında onun mason bir adamı vardı. Söylemeyelim ismini.Menderes zamanında onun mason bir adamı vardı. Söylemeyelim ismini. Menderes'in bir adamı vardı ve Menderes'in, başbakanın adamı olduğu için,Menderes'in bir adamı vardı ve Menderes'in, başbakanın adamı olduğu için, makamını da söylemiyorum ama biliyorum, adını da biliyorum,makamını da söylemiyorum ama biliyorum, adını da biliyorum, öyle, İstanbul'da İstanbul Müftülüğü'nü gezerkenöyle, İstanbul'da İstanbul Müftülüğü'nü gezerken Ömer Nasuhi Hoca'nın -İstanbul Müftüsü- odasına girmiş.Ömer Nasuhi Hoca'nın -İstanbul Müftüsü- odasına girmiş. Bir köşede paravana var, paravananın arkasında seccade var.Bir köşede paravana var, paravananın arkasında seccade var. Hocaefendi İstanbul Müftüsü, orada vakti geldiği zaman namaz kılıyor. Hocaefendi İstanbul Müftüsü, orada vakti geldiği zaman namaz kılıyor.

"Bu ne böyle?" demiş. Biraz kâfirce sözler söylemiş adam, inançsız ya... Başbakanlıkta da görevli. "Bu ne böyle?" demiş. Biraz kâfirce sözler söylemiş adam, inançsız ya... Başbakanlıkta da görevli.

Ona öyle bir cevap vermiş ki Ömer Nasuhi Bilmen,Ona öyle bir cevap vermiş ki Ömer Nasuhi Bilmen, keşke böyle satır satır yazılı olsa da okusam, perişan etmiş onu. keşke böyle satır satır yazılı olsa da okusam, perişan etmiş onu.

Evet, halim selim insandı, "gık" demezdi ama böyle de bir insan tabi. Evet, halim selim insandı, "gık" demezdi ama böyle de bir insan tabi.

Ne yapsın? İşte bir yangın içinden kurtarmaya çalışmıştır, hizmet etmiştir.Ne yapsın? İşte bir yangın içinden kurtarmaya çalışmıştır, hizmet etmiştir. Mübarek insandır, çok seviyorum. Mübarek insandır, çok seviyorum.

Bekir Haki Hoca, çok mübarek insandır.Bekir Haki Hoca, çok mübarek insandır. Örfî idare zamanında vilâyete oturmuş olan general üç tane binbaşı göndermiş,Örfî idare zamanında vilâyete oturmuş olan general üç tane binbaşı göndermiş, "Bundan sonra ezanı Türkçe okuyacaksınız!" diye. "Bundan sonra ezanı Türkçe okuyacaksınız!" diye.

Askerin din işleri ile alakası ne? Ne karışıyorsun?! Askerin din işleri ile alakası ne? Ne karışıyorsun?!

Ondan sonra üç binbaşı gelmişler,Ondan sonra üç binbaşı gelmişler, o zaman İstanbul Müftüsü olan Bekir Haki Hocaefendi rahmetullahi aleyh'e, demişler ki; o zaman İstanbul Müftüsü olan Bekir Haki Hocaefendi rahmetullahi aleyh'e, demişler ki;

"Paşa hazretlerinden selam var, "Paşa hazretlerinden selam var, -İstanbul Valiliği de İstanbul Örfî İdare Komutanlığı da emrinde adamın,-İstanbul Valiliği de İstanbul Örfî İdare Komutanlığı da emrinde adamın, iki karpuz koltuğunda-iki karpuz koltuğunda- bundan sonra ezanı Türkçe okuyacaksın!" bundan sonra ezanı Türkçe okuyacaksın!"

"Bana bak, defolun gidin!" demiş, kovalamış onları. "Bana bak, defolun gidin!" demiş, kovalamış onları.

Vali ve Örfî İdare Komutanı hışımla telefon açmış arkasından, demiş ki; Vali ve Örfî İdare Komutanı hışımla telefon açmış arkasından, demiş ki;

"Ben sana üç tane adamımı gönderdim, kovalamışsın onları, kovmuşsun huzurundan." "Ben sana üç tane adamımı gönderdim, kovalamışsın onları, kovmuşsun huzurundan."

"Evladım, ben ak sakallıyım, şu kadar yaştayım, "Evladım, ben ak sakallıyım, şu kadar yaştayım, elhamdülillah bu zamana kadar müslüman yaşadım, bundan sonra da müslüman yaşamak niyetindeyim, elhamdülillah bu zamana kadar müslüman yaşadım, bundan sonra da müslüman yaşamak niyetindeyim, kimseye ‘eyvallah'ım yoktur!" demiş. Pat, bir de onun yüzüne telefonu kapatmış. kimseye ‘eyvallah'ım yoktur!" demiş. Pat, bir de onun yüzüne telefonu kapatmış.

Diyanet'te çalıştılar, müftülük yaptılar diye bu adamlara kötü gözle bakamayız muhterem kardeşlerim. Diyanet'te çalıştılar, müftülük yaptılar diye bu adamlara kötü gözle bakamayız muhterem kardeşlerim.

Bir insan, evet, alimlerin, din adamlarının politikacıların emrine girmesi çok büyük ardır, ayıptır.Bir insan, evet, alimlerin, din adamlarının politikacıların emrine girmesi çok büyük ardır, ayıptır. Doğru. Din politikadan yüksektir.Doğru. Din politikadan yüksektir. Politikacıların din adamlarına hürmet edeni makbuldür.Politikacıların din adamlarına hürmet edeni makbuldür. Din adamlarının politikacılara dalkavukluk edeni merduttur.Din adamlarının politikacılara dalkavukluk edeni merduttur. Hadîs-i şerîflerde bu böyledir, kesindir, şek şüphe yok.Hadîs-i şerîflerde bu böyledir, kesindir, şek şüphe yok. Ama koca bir Diyanet teşkilatını suçlayamayız.Ama koca bir Diyanet teşkilatını suçlayamayız. Pırlanta gibi kardeşlerimiz vardır, elini bırakıp ayağını öpeceğimiz insanlar vardır. Pırlanta gibi kardeşlerimiz vardır, elini bırakıp ayağını öpeceğimiz insanlar vardır.

Evren Paşa; "Şu şöyledir, bu böyledir, aksini iddia eden yazsın bana." demiş. Evren Paşa;

"Şu şöyledir, bu böyledir, aksini iddia eden yazsın bana." demiş.

Doğu Anadolu'ya seyahatleri oldu, ateşli konuşmuş.Doğu Anadolu'ya seyahatleri oldu, ateşli konuşmuş. Birisi de bizim Elazığ'da mı, bir hoca efendi, mübarek, yazmış cevabını. Söyledik kendisine. Birisi de bizim Elazığ'da mı, bir hoca efendi, mübarek, yazmış cevabını. Söyledik kendisine.

"Hepsi yanlıştır, işin doğrusu budur. İşte âyet, işte hadis!" "Hepsi yanlıştır, işin doğrusu budur. İşte âyet, işte hadis!"

Yazmış, göndermiş. Belki okumadı bile Evren Paşa. Köşk'ten oranın savcılığına bir yazı gelmiş, Yazmış, göndermiş. Belki okumadı bile Evren Paşa. Köşk'ten oranın savcılığına bir yazı gelmiş,

"Şu adam hakkında takibat yapın, cezalandırın." diye. "Şu adam hakkında takibat yapın, cezalandırın." diye.

Savcılık o mektup yazıp da doğruyu söyleyen hocayı karakola çağırmış.Savcılık o mektup yazıp da doğruyu söyleyen hocayı karakola çağırmış. Bütün ahali duymuş, karakola toplanmış. "Hocamızı ne yapacaksınız?" Bütün ahali duymuş, karakola toplanmış.

"Hocamızı ne yapacaksınız?"

Bakmışlar ki ahali infial halinde, "Yok, bir şey yapmayacağız, sade bir sorgulama..." Bakmışlar ki ahali infial halinde,

"Yok, bir şey yapmayacağız, sade bir sorgulama..."

Pekâlâ. Şimdi sorgu hakimi, oturtmuş hocayı karşısına, kaşını gözünü oynatarak diyormuş ki; Pekâlâ. Şimdi sorgu hakimi, oturtmuş hocayı karşısına, kaşını gözünü oynatarak diyormuş ki;

"Hocaefendi, bu mektubu sen yazmadın değil mi? "Hocaefendi, bu mektubu sen yazmadın değil mi? Bu mektubu senin nâmına birisi yazmış da altına senin imzanı atmış değil mi?" Bu mektubu senin nâmına birisi yazmış da altına senin imzanı atmış değil mi?"

Kaşını gözünü oynatıyormuş, "Böyle de." mânasına, kurtarmaya çalışıyor hocayı.Kaşını gözünü oynatıyormuş, "Böyle de." mânasına, kurtarmaya çalışıyor hocayı. Hoca şöyle cevap vermiş; "Yok, vallah billah ki ben yazmışam. Şahitlerim bile vardır.Hoca şöyle cevap vermiş;

"Yok, vallah billah ki ben yazmışam. Şahitlerim bile vardır.
Vallahi ben yazdım, istersen şahit getireyim." Vallahi ben yazdım, istersen şahit getireyim."

Bu hocanın ayağı öpülür ya. Böyle insan... Bu hocanın ayağı öpülür ya. Böyle insan...

Bizim Ahmet [Akın] Çığman Hoca vardır. Buralara da gelmiştir, böyle dev gibi bir hoca efendidir,Bizim Ahmet [Akın] Çığman Hoca vardır. Buralara da gelmiştir, böyle dev gibi bir hoca efendidir, babayiğit, sarıklı, arslan gibi bir insan. O da tutmuş; babayiğit, sarıklı, arslan gibi bir insan. O da tutmuş;

"Şu şu şu sözleri yanlıştır reis-i cumhurun." demiş. "Şu şu şu sözleri yanlıştır reis-i cumhurun." demiş.

Reis-i cumhursa reis-i cumhur ama hakikatsa hakikat.Reis-i cumhursa reis-i cumhur ama hakikatsa hakikat. Biz haksız bir şey yaptığı zamanBiz haksız bir şey yaptığı zaman reis-i cumhurun da karşısında konuşuruz, parti başkanının da karşısında konuşuruz.reis-i cumhurun da karşısında konuşuruz, parti başkanının da karşısında konuşuruz. Hürriyet gazetesi hemen müzevirlemiş, reis-i cumhur Doğu Anadolu'dan, uçaktan İstanbul'a inince; Hürriyet gazetesi hemen müzevirlemiş, reis-i cumhur Doğu Anadolu'dan, uçaktan İstanbul'a inince;

"Efendim bir hoca var, bir düğün konuşmasında sizi tenkit etmiş, "Efendim bir hoca var, bir düğün konuşmasında sizi tenkit etmiş, sizin yanlış söylediğinizi söylemiş." sizin yanlış söylediğinizi söylemiş."

"Kim o?" "Ahmet Çığman." "Arayın, bulun!" "Kim o?"

"Ahmet Çığman."

"Arayın, bulun!"

Vali muavinleri müftülüğe telefon etmişler. Demişler ki; Vali muavinleri müftülüğe telefon etmişler. Demişler ki;

"Efendim, böyle bir adam yok bizim kadromuzda." Müftülük öyle cevap vermiş. "Efendim, böyle bir adam yok bizim kadromuzda."

Müftülük öyle cevap vermiş.
Aramışlar, taramışlar, yok. Çünkü Ahmet Hoca bizim ihvanımızdan,Aramışlar, taramışlar, yok. Çünkü Ahmet Hoca bizim ihvanımızdan, yani Diyanet'te kadrosu olmayan bir kimse, serbest bir insan, Diyanet'te kadrolu değil.yani Diyanet'te kadrosu olmayan bir kimse, serbest bir insan, Diyanet'te kadrolu değil. Aramışlar, yok. Aramışlar, yok.

Bizim Ahmet Hoca duymuş. Danışmış arkadaşlara. "Ne yapalım, bizi arıyorlarmış, gidelim mi?" Bizim Ahmet Hoca duymuş. Danışmış arkadaşlara.

"Ne yapalım, bizi arıyorlarmış, gidelim mi?"

"E gidin." demişler; kalkmış, gitmiş. "E gidin." demişler; kalkmış, gitmiş.

Florya tarafında köşkü mü vardı neydi... Kendisi anlatıyor ondan sonra: Florya tarafında köşkü mü vardı neydi... Kendisi anlatıyor ondan sonra:

"Beni kapıda sert karşıladılar." diyor. "Gel bakalım! Sen misin o hoca? Gir içeri bakalım!" "Beni kapıda sert karşıladılar." diyor.

"Gel bakalım! Sen misin o hoca? Gir içeri bakalım!"

"Girdim." diyor, oturmuş. "Sen böyle böyle dedin mi?" "Girdim." diyor, oturmuş.

"Sen böyle böyle dedin mi?"

"Evet, söyledim. Haksızsınız çünkü "Evet, söyledim. Haksızsınız çünkü âyet-i kerîme böyle söylüyor, hadîs-i şerîf böyle söylüyor, fıkhın hükmü budur." âyet-i kerîme böyle söylüyor, hadîs-i şerîf böyle söylüyor, fıkhın hükmü budur."

İyi de fakihtir, Şam'da filan da okumuştur, Arapçası da güzeldir Hocamız'ın,İyi de fakihtir, Şam'da filan da okumuştur, Arapçası da güzeldir Hocamız'ın, Allah selamet versin.Allah selamet versin. Güzelce cevabını vermiş. Adam da memnun olmuş, elini sıkmış, güleç yüz göstermiş, öyle uğurlamış. Güzelce cevabını vermiş. Adam da memnun olmuş, elini sıkmış, güleç yüz göstermiş, öyle uğurlamış.

Anlatınca da anlıyor. Böyle bir hocaya ne diyelim? Anlatınca da anlıyor.

Böyle bir hocaya ne diyelim?

Evren Paşa bizim fakülteye geldi. Ben o zaman henüz emekliliğimi istememiştim.Evren Paşa bizim fakülteye geldi. Ben o zaman henüz emekliliğimi istememiştim. Ama Hacı Bayram'da cenaze vardı, oraya gitmiştim, o zaman gelmiş.Ama Hacı Bayram'da cenaze vardı, oraya gitmiştim, o zaman gelmiş. Teftişte, öğrenci kapısından girmiş, birinci kata merdivenlerden çıkmış,Teftişte, öğrenci kapısından girmiş, birinci kata merdivenlerden çıkmış, karşı kapıyı yoklamış, kilitli; öbür kapıyı yoklamış, kilitli; öbür kapıyı yoklamış, kilitli.karşı kapıyı yoklamış, kilitli; öbür kapıyı yoklamış, kilitli; öbür kapıyı yoklamış, kilitli. Hocalar odalarını kitliyor, hocaların hepsi aşağıda, ne yapsınlar,Hocalar odalarını kitliyor, hocaların hepsi aşağıda, ne yapsınlar, reis-i cumhur gelecek diye ana kapıdan bekliyorlar, o yan kapıdan girmiş. reis-i cumhur gelecek diye ana kapıdan bekliyorlar, o yan kapıdan girmiş.

Koridorun sonunda karşılamışlar, dekanlığın odasına almışlar.Koridorun sonunda karşılamışlar, dekanlığın odasına almışlar. Şöyle ceplerini karıştırmış, bir kağıt çıkartmış. Demiş ki; Şöyle ceplerini karıştırmış, bir kağıt çıkartmış. Demiş ki;

"Berat gecesinde Allahu Teâlâ hazretleri içkiye müdavim olanları -müdminü hamr- da affetmeyecek. "Berat gecesinde Allahu Teâlâ hazretleri içkiye müdavim olanları -müdminü hamr- da affetmeyecek. Herkes affolacak da onları affetmeyecek.Herkes affolacak da onları affetmeyecek. Demek ki müdavim olanlar affolmuyor ama arada sırada bir tek atanlara bir şey yok.Demek ki müdavim olanlar affolmuyor ama arada sırada bir tek atanlara bir şey yok. Yani arada sırada az içerse bir şey yok..." gibi bir şey söylemiş. Yani arada sırada az içerse bir şey yok..." gibi bir şey söylemiş.

Bizim o zaman dekan Hadis Profesörü Talat Koçyiğit'ti. O da; Bizim o zaman dekan Hadis Profesörü Talat Koçyiğit'ti. O da;

"Hayır efendim, mesele böyle değildir; içkinin azı da çoğu da haramdır. "Hayır efendim, mesele böyle değildir; içkinin azı da çoğu da haramdır. Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı sarhoşluk vermese bile damlası bile haramdır." Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı sarhoşluk vermese bile damlası bile haramdır."

Mâ eskere kesîruhû ve kalîluhû harâmun. Mâ eskere kesîruhû ve kalîluhû harâmun.

Küllü müskirun hamrun. Yani her sarhoş edici şey içki babından sayılır, isterse koklamak[la olsun.]Küllü müskirun hamrun. Yani her sarhoş edici şey içki babından sayılır, isterse koklamak[la olsun.] Benzol, etanol, metanol, adını bilmediğimiz kimyevî maddeleri kokluyorlarmış; Benzol, etanol, metanol, adını bilmediğimiz kimyevî maddeleri kokluyorlarmış; ayakkabı köselesini yapıştırmaya mahsus şeyi kokluyorlarmış, kafasını buluyormuş.ayakkabı köselesini yapıştırmaya mahsus şeyi kokluyorlarmış, kafasını buluyormuş. Bu da haram. Duman ama haram. Neden? Bu da haram. Duman ama haram.

Neden?

Sarhoşluk veren her şey haram. Anlatmış güzelce, "Güzel söylemiş." filan diyorlar. Sarhoşluk veren her şey haram. Anlatmış güzelce, "Güzel söylemiş." filan diyorlar.

Kütüphaneye girmiş.Kütüphaneye girmiş. Bizim çok güzel kütüphanemiz vardı, İlâhiyat Fakültesi'nin kütüphanesi; modern, ışıklı, güzel...Bizim çok güzel kütüphanemiz vardı, İlâhiyat Fakültesi'nin kütüphanesi; modern, ışıklı, güzel... Girmiş, tıklım tıklım dolu, gençler çalışıyorlar, öğreniyorlar, öğrenecekler, araştırma yapıyorlar.Girmiş, tıklım tıklım dolu, gençler çalışıyorlar, öğreniyorlar, öğrenecekler, araştırma yapıyorlar. Karteksin başında, kitap fişlerinde bir kız da bir şey arıyormuş,Karteksin başında, kitap fişlerinde bir kız da bir şey arıyormuş, mantolu bir kız, uzun mantolu, başörtülü... Dosdoğru başına gitmiş. mantolu bir kız, uzun mantolu, başörtülü... Dosdoğru başına gitmiş.

"Sen niye böyle örtünüyorsun?" demiş. "Sen niye böyle örtünüyorsun?" demiş.

Kız dönmüş bakmış, karşısında zamanın reis-i cumhuru; sararmış solmuş kızcağız. Kız dönmüş bakmış, karşısında zamanın reis-i cumhuru; sararmış solmuş kızcağız.

"Niye böyle örtünüyorsun?" "Niye böyle örtünüyorsun?"

"Allah'ın emri örtünmek olduğu için örtünüyorum efendim." demiş. "Allah'ın emri örtünmek olduğu için örtünüyorum efendim." demiş.

"Nereden belli?" demiş. "Nereden belli?" demiş.

Kızcağız aklı başında, afallamış, heyecanlanmış, zorlamış kendisini; Kızcağız aklı başında, afallamış, heyecanlanmış, zorlamış kendisini;

"Hatırlayamadım efendim." demiş. "Hatırlayamadım efendim." demiş.

"İşte, bilmeden cahilâne, takliden yapıyorlar." demiş. "İşte, bilmeden cahilâne, takliden yapıyorlar." demiş.

Arkasında rektörler var, bilmem bir sürü kimse var.Arkasında rektörler var, bilmem bir sürü kimse var. Kız; "Efendim, şimdi hatırladım." demiş.Kız;

"Efendim, şimdi hatırladım." demiş.
Hatırlamış, okumuş Nur sûresindeki âyet-i kerîmeyi, izahını yapmış vesaire... Hatırlamış, okumuş Nur sûresindeki âyet-i kerîmeyi, izahını yapmış vesaire...

Tamam, cevap verdi, Kur'ân-ı Kerîm'den cevap, aldı cevabı. Tamam, cevap verdi, Kur'ân-ı Kerîm'den cevap, aldı cevabı.

"Senin baban gerici!" demiş kıza. "Senin baban gerici!" demiş kıza.

"Hayır efendim, gerici değil, o da ilerici. O da benim başörtüme karşı!" demiş. "Hayır efendim, gerici değil, o da ilerici. O da benim başörtüme karşı!" demiş.

"Tamam, tamam... İşte bunlar ailelerinde böyle şey görmüyorlar, "Tamam, tamam... İşte bunlar ailelerinde böyle şey görmüyorlar, büyük şehirlerde birtakım gizli örgütler bunları alıyor, kafalarını böyle bozuyor." demiş,büyük şehirlerde birtakım gizli örgütler bunları alıyor, kafalarını böyle bozuyor." demiş, buna benzer bir söz söylemiş.buna benzer bir söz söylemiş. Kız; "Hayır efendim, öyle de değil." demiş.Kız;

"Hayır efendim, öyle de değil." demiş.
"Ben ilk önce hemşire yüksekokuluna gittim. Orada başörtüsünü yasakladılar."Ben ilk önce hemşire yüksekokuluna gittim. Orada başörtüsünü yasakladılar. Hâlbuki ben de başörtüsü ile okumak istiyordum.Hâlbuki ben de başörtüsü ile okumak istiyordum. Sordum, soruşturdum, ‘Başörtüsü ile nerede tahsil yapabilirim?' diye.Sordum, soruşturdum, ‘Başörtüsü ile nerede tahsil yapabilirim?' diye. ‘İlâhiyat Fakültesi'nde baş örtülür.' dediler, ondan geldim efendim.‘İlâhiyat Fakültesi'nde baş örtülür.' dediler, ondan geldim efendim. Ne örgüt var, ne teşkilat var, ne başka bir şey var." Ne örgüt var, ne teşkilat var, ne başka bir şey var."

"Bunlar iflah olmaz!" demiş, arkadaşlarıyla, yani yanındakilerle gitmiş. "Bunlar iflah olmaz!" demiş, arkadaşlarıyla, yani yanındakilerle gitmiş.

Muhterem kardeşlerim! Şimdi bu soru da sert bir soru.Muhterem kardeşlerim!

Şimdi bu soru da sert bir soru.
Bütün bir teşkilatı suçlayamayız. Hatta doğru olmaz, çünkü kötüler istisnadır, iyiler esastır.Bütün bir teşkilatı suçlayamayız. Hatta doğru olmaz, çünkü kötüler istisnadır, iyiler esastır. Üç tane imam kötü çıksa, "bütün imamlar kötü" denmez.Üç tane imam kötü çıksa, "bütün imamlar kötü" denmez. Üç tane öğretmen kötü çıksa öğretmenlik mesleğine gölge düşmeyeceği gibidir bu.Üç tane öğretmen kötü çıksa öğretmenlik mesleğine gölge düşmeyeceği gibidir bu. Bu teşkilatın aleyhinde konuşmak bize yakışmaz.Bu teşkilatın aleyhinde konuşmak bize yakışmaz. Bu teşkilatın içinden olup da teşkilat başkanına da karşı çıkan, hakkı destekleyen, hakkı söyleyen,Bu teşkilatın içinden olup da teşkilat başkanına da karşı çıkan, hakkı destekleyen, hakkı söyleyen, emr-i mâruf yapan, nehy-i münker yapan bir sürü de kahraman kardeşimiz vardır.emr-i mâruf yapan, nehy-i münker yapan bir sürü de kahraman kardeşimiz vardır. Bu teşkilatı boş bırakmak da doğru değildir.Bu teşkilatı boş bırakmak da doğru değildir. Boş bırakırsak tamamen onların zihniyetinden insanların eline geçerse daha kötüye kullanılır.Boş bırakırsak tamamen onların zihniyetinden insanların eline geçerse daha kötüye kullanılır. Kaplanın kanadı olursa yapacağı zarar daha büyük olur.Kaplanın kanadı olursa yapacağı zarar daha büyük olur. Binâenaleyh, bu soru da sert bir soru olmuştur, biraz sertlik kokuyor, doğru değil. Binâenaleyh, bu soru da sert bir soru olmuştur, biraz sertlik kokuyor, doğru değil.

Soru: Mehmed Zahid Kotku hazretleri parti hakkında ne buyurmuşlardır? Cevaz vermişler midir? Soru: Mehmed Zahid Kotku hazretleri parti hakkında ne buyurmuşlardır? Cevaz vermişler midir?

Cevap: Cevaz da vermiştir destek de vermiştir.Cevap: Cevaz da vermiştir destek de vermiştir. Ben hatırlıyorum, beraber Samsun'a vesaire gittiğimiz zaman bir partici gibi,Ben hatırlıyorum, beraber Samsun'a vesaire gittiğimiz zaman bir partici gibi, partiye muhalif olan, başka kimseleri destekleyen şahıslara nasihat da etmiştir.partiye muhalif olan, başka kimseleri destekleyen şahıslara nasihat da etmiştir. Ondan sonra da partinin desteklediği insanlara hatalı işler yaptığı zamanOndan sonra da partinin desteklediği insanlara hatalı işler yaptığı zaman onların aleyhinde de sözler söylemiş, yazılar yazmıştır.onların aleyhinde de sözler söylemiş, yazılar yazmıştır. Çünkü din adamı hakkı söyler, hayrı söyler, herkese nasihat eder.Çünkü din adamı hakkı söyler, hayrı söyler, herkese nasihat eder. Din politikanın emrinde değildir, hakkı söylemesi gerekir. Din politikanın emrinde değildir, hakkı söylemesi gerekir.

Biz de öyleyiz. Bizim de kavgamız, gürültümüz, dargınlığımız başka bir sebepten değildir.Biz de öyleyiz. Bizim de kavgamız, gürültümüz, dargınlığımız başka bir sebepten değildir. Çünkü denmiştir ki; "Din adamları da partinin hizmetine girecek." Çünkü denmiştir ki;

"Din adamları da partinin hizmetine girecek."

Hayır, parti dinin hizmetine girecek!Hayır, parti dinin hizmetine girecek! Din adamları partinin hizmetine girmez. Bizim kavgamızın aslı budur. Din adamları partinin hizmetine girmez. Bizim kavgamızın aslı budur.

Soru: Türkiye'deki radikal dincilerden maksadınız nedir, kimlerdir? Soru: Türkiye'deki radikal dincilerden maksadınız nedir, kimlerdir?

Cevap: Türkiye'de "radikal dinci" dediğimiz kimseler diyorlar ki; Cevap: Türkiye'de "radikal dinci" dediğimiz kimseler diyorlar ki;

"Şimdiye kadar ecdadımızın söyledikleri, yaptıkları hepsi doğru değildir, hatalıdır. "Şimdiye kadar ecdadımızın söyledikleri, yaptıkları hepsi doğru değildir, hatalıdır. Binâenaleyh, tenkit edilebilirler, ediyorlar. Dinin aslına, köküne dönmek lazım." Binâenaleyh, tenkit edilebilirler, ediyorlar. Dinin aslına, köküne dönmek lazım."

Radikalizm, yani "köküne inmek" demek.Radikalizm, yani "köküne inmek" demek. "Köküne inelim" derken yapılan bütün gelişmeleri kökünden kesiyorlar,"Köküne inelim" derken yapılan bütün gelişmeleri kökünden kesiyorlar, yapılan ilerlemeleri hiçe sayıyorlar ve inkârcı bir duruma düşüyorlar. yapılan ilerlemeleri hiçe sayıyorlar ve inkârcı bir duruma düşüyorlar.

Nasıl düşüyorlar? Nasıl düşüyorlar?

İmâm-ı Âzam'ı tenkit ediyorlar. İmâm-ı Maturidî'yi tenkit ediyorlar.İmâm-ı Âzam'ı tenkit ediyorlar. İmâm-ı Maturidî'yi tenkit ediyorlar. Tasavvufu tenkit ediyorlar. Kerameti inkâr ediyorlar.Tasavvufu tenkit ediyorlar. Kerameti inkâr ediyorlar. Mutezile'yi tutuyorlar, Ehl-i Sünnet'e çatıyorlar. Şia'yı tutuyorlar. Mutezile'yi tutuyorlar, Ehl-i Sünnet'e çatıyorlar. Şia'yı tutuyorlar.

Neden? Bilgi olmadığından.Neden?

Bilgi olmadığından.
Köktencilik yapacağız, işi aslından düzelteceğiz derken birçok iyiyi de doğruyu da şey yapıyorlar.Köktencilik yapacağız, işi aslından düzelteceğiz derken birçok iyiyi de doğruyu da şey yapıyorlar. Radikal dinciler bunlar. Radikal dinciler bunlar.

Asıl radikalizm, asıl köke, öze dönüş tasavvuftadır.Asıl radikalizm, asıl köke, öze dönüş tasavvuftadır. Tasavvuf insanların dünyaya dalmasının üzerine, dünyaya meyletmeyipTasavvuf insanların dünyaya dalmasının üzerine, dünyaya meyletmeyip Allah'ın yoluna girmesinin mücadelesidir. Allah'ın yoluna girmesinin mücadelesidir.

Hele hele -ben söylemiyorum- bizim Nakşî tarikatini kötülüyor.Hele hele -ben söylemiyorum- bizim Nakşî tarikatini kötülüyor. Hürriyet gazetesi "Tarikatler" diye bir broşür çıkartmış, hepsini methediyor.Hürriyet gazetesi "Tarikatler" diye bir broşür çıkartmış, hepsini methediyor. Bektaşîler'i çok methediyor; "Bunlar hoşgörülü bir tarikattir." diyor,Bektaşîler'i çok methediyor;

"Bunlar hoşgörülü bir tarikattir." diyor,
"Kadın erkek beraber otururlar. İçkiye de bazen müsaade ederler." diyor. "Kadın erkek beraber otururlar. İçkiye de bazen müsaade ederler." diyor.

"Nakşibendîler, aman Allah, bunlar devrim düşmanıdır, isyanları bunlar çıkartmıştır..." diyor, "Nakşibendîler, aman Allah, bunlar devrim düşmanıdır, isyanları bunlar çıkartmıştır..." diyor, "Bunlar şeriate çok bağlıdır." diyor."Bunlar şeriate çok bağlıdır." diyor. Nakşî tarikati de sünnî tarikatler deNakşî tarikati de sünnî tarikatler de tasavvuf yolundaki bid'atleri engelleme mücadelesini veren yollardır. tasavvuf yolundaki bid'atleri engelleme mücadelesini veren yollardır.

Yol cumaları kılmamakla, gelişmeleri yok farz etmekle, büyük alimleri suçlamakla gitmez.Yol cumaları kılmamakla, gelişmeleri yok farz etmekle, büyük alimleri suçlamakla gitmez. Bu adamların o alimlerin okudukları eserleri anlamaya gücü yoktur.Bu adamların o alimlerin okudukları eserleri anlamaya gücü yoktur. "Kur'an'dan bahseden insanların" diyor Elmalılı Hocaefendimiz rahmetullahi aleyh,"Kur'an'dan bahseden insanların" diyor Elmalılı Hocaefendimiz rahmetullahi aleyh, "Kur'ân-ı Kerîm'i hiç olmazsa harekesi olmadığı zaman bile doğru okuyabilecek kadar"Kur'ân-ı Kerîm'i hiç olmazsa harekesi olmadığı zaman bile doğru okuyabilecek kadar bir bilgisi olması lazım." diyor. bir bilgisi olması lazım." diyor.

Elmalı'nın tefsirinin Türkçesini anlayacak derecede olmadıklarını iddia ederim.Elmalı'nın tefsirinin Türkçesini anlayacak derecede olmadıklarını iddia ederim. "Anlıyorum." derlerse alınlarını karışlarım. Öyle "Elinin hamuru ile erkek işine karışma" dedikleri gibi, "Anlıyorum." derlerse alınlarını karışlarım. Öyle "Elinin hamuru ile erkek işine karışma" dedikleri gibi, bilmedikleri işlere karışmasınlar. Onun için yanlış yapıyorlar, çok hatalı şeyler yapıyorlar, bilmedikleri işlere karışmasınlar. Onun için yanlış yapıyorlar, çok hatalı şeyler yapıyorlar, hatta bazen dinden, imandan ibreleri çıkıyor. Ehl-i sünnet itikadında hatta bazen dinden, imandan ibreleri çıkıyor.

Ehl-i sünnet itikadında

Keramatü'l-evliyau hakkun. "Evliyanın kerameti haktır." der. Biz biliyoruz, görüyoruzKeramatü'l-evliyau hakkun. "Evliyanın kerameti haktır." der. Biz biliyoruz, görüyoruz ve Kur'ân-ı Kerîm'de, hadîs-i şerîf'te var. Hz. Ömer'in ve Kur'ân-ı Kerîm'de, hadîs-i şerîf'te var.

Hz. Ömer'in

Yâ sariye el cebel, sözü herkes tarafından biliniyor,Yâ sariye el cebel, sözü herkes tarafından biliniyor, Meryem validemizin; Küllemâ dehale aleyhâ zekeriyye'l-mihrâbe vecede innehâ rızka.Meryem validemizin;

Küllemâ dehale aleyhâ zekeriyye'l-mihrâbe vecede innehâ rızka.
âyet-i kerîmesi, kerametini anlatan Felemmâ reâhu mustekirrran indehû kâle hazâ min fadlı rabbî.âyet-i kerîmesi, kerametini anlatan

Felemmâ reâhu mustekirrran indehû kâle hazâ min fadlı rabbî.
Süleyman aleyhisselam'ın vezirinin, kraliçe Belkıs hatununSüleyman aleyhisselam'ın vezirinin, kraliçe Belkıs hatunun Saba ülkesinden Filistin'e kerametle getirmesi Kur'ân-ı Kerîm'de vardır. Kerameti sen nasıl inkar edersin? Saba ülkesinden Filistin'e kerametle getirmesi Kur'ân-ı Kerîm'de vardır.

Kerameti sen nasıl inkar edersin?

Arapçası yok, dinî ilmi yok ama kalemi var, küstahlığı var, çatıyor. Olmaz!Arapçası yok, dinî ilmi yok ama kalemi var, küstahlığı var, çatıyor. Olmaz! Yanlıştır, yanlış şeyler yaptıkları için onları [uyarıyoruz]. Yanlıştır, yanlış şeyler yaptıkları için onları [uyarıyoruz].

Soru: Hocam Türkiye'de tasavvufçu olmaya, sofu olmaya şartlar müsait midir? Horlanmıyor mu? Soru: Hocam Türkiye'de tasavvufçu olmaya, sofu olmaya şartlar müsait midir? Horlanmıyor mu?

Şartlar müsaittir, her zaman da insan, her zaman müslüman olabilir, âyet-i kerîme vardır,Şartlar müsaittir, her zaman da insan, her zaman müslüman olabilir, âyet-i kerîme vardır, insan dininde tazyik gördüğü yerden, dininde tazyik görmediği yere gelir, olur biter.insan dininde tazyik gördüğü yerden, dininde tazyik görmediği yere gelir, olur biter. Dinini rahat yaşayacağı yere gelir, tazyik varsa tazyikle de mücadele eder.Dinini rahat yaşayacağı yere gelir, tazyik varsa tazyikle de mücadele eder. Kimsenin kimseye ferman okumaya hakkı yoktur. Madem demokrasi vardır, madem insan hakları vardır, Kimsenin kimseye ferman okumaya hakkı yoktur. Madem demokrasi vardır, madem insan hakları vardır, herkes vicdanına göre yaşama hakkına da sahip olduğuna göre hakkını da korumak için çalışmalıdır.herkes vicdanına göre yaşama hakkına da sahip olduğuna göre hakkını da korumak için çalışmalıdır. Horlamaya kimsenin hakkı yoktur, aslında horlayanlar hor insanlardır. Horlamaya kimsenin hakkı yoktur, aslında horlayanlar hor insanlardır.

Elhamdülillah İslâm'ı ve müslümanları horlamaya kimsenin gücü yetmez.Elhamdülillah İslâm'ı ve müslümanları horlamaya kimsenin gücü yetmez. Mü'mini imanından dolayı hor görmek horlayan kimseye çok büyük belalar getirir. Mü'mini imanından dolayı hor görmek horlayan kimseye çok büyük belalar getirir.

Soru: Bir müslüman hemen tasavvufçu olmalı mı? İslam'ın hangi sırasında yer alır? Soru: Bir müslüman hemen tasavvufçu olmalı mı? İslam'ın hangi sırasında yer alır?

Tasavvuf her zaman, hemen namaz farz olduğu zaman yer alır, namazı güzel kılmazsa ameli kabul olmazda ondan.Tasavvuf her zaman, hemen namaz farz olduğu zaman yer alır, namazı güzel kılmazsa ameli kabul olmazda ondan. İhlâs ve takvâ her zaman lazımdır. İhlâs ve takvâ her zaman lazımdır.

Soru: Son zamanlarda sizin talebelerinizden birisi hem devlet hem hilafet ilan ederekSoru: Son zamanlarda sizin talebelerinizden birisi hem devlet hem hilafet ilan ederek şahsına bey'ata davet etmekte, etmeyenleri de tekfir eylemektedir? şahsına bey'ata davet etmekte, etmeyenleri de tekfir eylemektedir?

Evet, benim talebemdi. İlâhiyattan mezun ama benim dervişim değil.Evet, benim talebemdi. İlâhiyattan mezun ama benim dervişim değil. İlâhiyattan mezundur, doğru, talebem ama benim dervişim değil. Hatalıdır, insana kâfir demek çok tehlikelidir. İlâhiyattan mezundur, doğru, talebem ama benim dervişim değil. Hatalıdır, insana kâfir demek çok tehlikelidir.

"Bana [bey'at] yapmıyorsun kâfirsin." Öyle şey olmaz. "Bana [bey'at] yapmıyorsun kâfirsin."

Öyle şey olmaz.

Soru: İlaçların içindeki alkolün durumu nedir? Soru: İlaçların içindeki alkolün durumu nedir?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadîs-i şerîfte tavsiye buyurmuştur; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hadîs-i şerîfte tavsiye buyurmuştur;

İnnallâhe enzele'd-dâe ve'd-devâ. Ve ceale li-külli dâin devâen fe-tedâvev ve lâ tedâvev bi-harâmin. İnnallâhe enzele'd-dâe ve'd-devâ. Ve ceale li-külli dâin devâen fe-tedâvev ve lâ tedâvev bi-harâmin.

İnnallahe enzele'd-dâe ve'd-devâ. "Allah hastalığı da şifayı, ilacı da indirmiştir." Her derdin ilacı vardır.İnnallahe enzele'd-dâe ve'd-devâ. "Allah hastalığı da şifayı, ilacı da indirmiştir." Her derdin ilacı vardır. Fe-tedâvev "tedavi olunuz." Ve lâ tedâvev bi-harâmin. "Haramla tedavi olmayınız." buyurmuştur. Fe-tedâvev "tedavi olunuz." Ve lâ tedâvev bi-harâmin. "Haramla tedavi olmayınız." buyurmuştur.

İçinde haram malzeme bulunan ilaçları kullanmayacaksınız,İçinde haram malzeme bulunan ilaçları kullanmayacaksınız, helal olanlarını soruşturacaksınız, arayacaksınız. Ekmeğin içinde domuz [yağı] varsa yemeyeceksiniz,helal olanlarını soruşturacaksınız, arayacaksınız. Ekmeğin içinde domuz [yağı] varsa yemeyeceksiniz, kesimi veya kendisi şüpheli ise yemeyeceksiniz, şüpheliden kaçacaksınız, sahihini bulmaya çalışacaksınız. kesimi veya kendisi şüpheli ise yemeyeceksiniz, şüpheliden kaçacaksınız, sahihini bulmaya çalışacaksınız. İlacın da helal olanını bulmaya çalışacaksınız. İlacın da helal olanını bulmaya çalışacaksınız.

Soru: Diyanet İşleri Başkanı alim ise başbakanlık yapan kadın. Alim o devlette başkanlık yapabilir mi? Soru: Diyanet İşleri Başkanı alim ise başbakanlık yapan kadın. Alim o devlette başkanlık yapabilir mi?

Cevap: İşin doğrusu ulemânın söz sahibi olmasıdır.Cevap: İşin doğrusu ulemânın söz sahibi olmasıdır. Çünkü esas, insanların Allah'ın rızasına uygun hareket etmesidir.Çünkü esas, insanların Allah'ın rızasına uygun hareket etmesidir. Allah'ın rızasına uygun hareketi sağlayacak, o yolu gösterecek de ulemâ olduğu için… Allah'ın rızasına uygun hareketi sağlayacak, o yolu gösterecek de ulemâ olduğu için…

İbn Abbas radıyallahu anhumâ "ulu'l-emr, ulemâ" buyurmuştur; "Doğru olan ulemâya tabi olmaktır."İbn Abbas radıyallahu anhumâ "ulu'l-emr, ulemâ" buyurmuştur; "Doğru olan ulemâya tabi olmaktır." Tabi olmuyor, yanlış bir iş devam ediyor, düzeltilmeye çalışılması lazım. Tabi olmuyor, yanlış bir iş devam ediyor, düzeltilmeye çalışılması lazım.

Biz Lütfü Doğan Hoca'yı destekledik, reisicumhur kim olsun diye seçimler bahis konusu olduğu zamanBiz Lütfü Doğan Hoca'yı destekledik, reisicumhur kim olsun diye seçimler bahis konusu olduğu zaman herkes bir başka adayı gösterirken biz Lütfü Doğan Hoca'nın olması gerektiğini [söyledik.]herkes bir başka adayı gösterirken biz Lütfü Doğan Hoca'nın olması gerektiğini [söyledik.] Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştı, hâfız-ı kelâmdı, hadis bilgisi vardı.Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı yapmıştı, hâfız-ı kelâmdı, hadis bilgisi vardı. Partisinden bile kimseler tavsiye etmediği halde Lütfü Doğan Hoca'yı tavsiye etmiştik. Partisinden bile kimseler tavsiye etmediği halde Lütfü Doğan Hoca'yı tavsiye etmiştik.

Soru: Tasavvufta bir şeyh melekleri görebilir mi? Meleklerden veya cinlerden haber alıpSoru: Tasavvufta bir şeyh melekleri görebilir mi? Meleklerden veya cinlerden haber alıp gelecekten haber verebilir mi? Verirse ne olur? Cevap: Mümkündür, olmuştur, meleği görmek mümkündür,gelecekten haber verebilir mi? Verirse ne olur?


Cevap: Mümkündür, olmuştur, meleği görmek mümkündür,
size söyledim sözü unuttum, İslâm'ı, imanı ve ihsânı soran vesize söyledim sözü unuttum, İslâm'ı, imanı ve ihsânı soran ve Resûlullah'ı dizi değecek şekilde yaklaşıp beyaz elbiseli, kimsenin tanımadığı şahıs sormuş.Resûlullah'ı dizi değecek şekilde yaklaşıp beyaz elbiseli, kimsenin tanımadığı şahıs sormuş. Ondan sonra bir soru daha sormuş kıyamet ne zaman kopacak diye,Ondan sonra bir soru daha sormuş kıyamet ne zaman kopacak diye, onun da cevabını verdikten sonra kalkmış "doğru söyledin" diyerek gitmiş. onun da cevabını verdikten sonra kalkmış "doğru söyledin" diyerek gitmiş.

Peygamber Efendimiz o gidince buyuruyor ki; "Bu kimdi bildiniz mi?" Bilemediler tabi… Peygamber Efendimiz o gidince buyuruyor ki;

"Bu kimdi bildiniz mi?"

Bilemediler tabi…

"Bu Cebrail aleyhisselam'dı. Size dininizi öğretmek için bu soruları sormak üzere geldi, gitti." "Bu Cebrail aleyhisselam'dı. Size dininizi öğretmek için bu soruları sormak üzere geldi, gitti."

Demek ki insan suretine girdiği zaman, öteki o zamanın insanları görmüşler.Demek ki insan suretine girdiği zaman, öteki o zamanın insanları görmüşler. Tabi meleği melek olarak görmek de mümkündür, Allah gösterirse gösterir, mümkündür böyle bir şey. Tabi meleği melek olarak görmek de mümkündür, Allah gösterirse gösterir, mümkündür böyle bir şey.

Meleklerden, cinlerden haber vermek, almak peygamberlere mahsus.Meleklerden, cinlerden haber vermek, almak peygamberlere mahsus. Cinlerden haber almak var fakat cinlerin haberleri sahih değildir. Doğru çıkar, eğri çıkar.Cinlerden haber almak var fakat cinlerin haberleri sahih değildir. Doğru çıkar, eğri çıkar. Bazen isabet etse bile güvenilmez ve o da bir meziyette değildir.Bazen isabet etse bile güvenilmez ve o da bir meziyette değildir. Cinlerden haber almak da çok büyük bir mânevî makamı göstermez. Cinlerden haber almak da çok büyük bir mânevî makamı göstermez.

Soru: "Hem bir müessese için çalışırsa hem de Allah rızası için çalışırsaSoru: "Hem bir müessese için çalışırsa hem de Allah rızası için çalışırsa bunda Allah rızası olmaz." dediniz, biraz açıklar mısınız? bunda Allah rızası olmaz." dediniz, biraz açıklar mısınız?

Cevap: Muhterem kardeşlerim, Amellerde, İnneme'l a'male bi'n-niyeh, niyet esastır.Cevap: Muhterem kardeşlerim,

Amellerde, İnneme'l a'male bi'n-niyeh, niyet esastır.
"Niyet ettim öğle namazının farzını Allah rızası için kılmaya, Allahu Ekber." diyoruz. "Niyet ettim öğle namazının farzını Allah rızası için kılmaya, Allahu Ekber." diyoruz. "Niyet ettim bugün ramazan orucuna…" diyoruz. "Niyet ettim umre, hac yapmaya…" diyoruz. "Niyet ettim bugün ramazan orucuna…" diyoruz. "Niyet ettim umre, hac yapmaya…" diyoruz. "Yâ Rabbi, bunu bana kolaylaştır, bunu benden kabul et." diyoruz. "Yâ Rabbi, bunu bana kolaylaştır, bunu benden kabul et." diyoruz.

Niyet her ibadetin temelidir, niyet bozuk olmayacak demek istiyoruz.Niyet her ibadetin temelidir, niyet bozuk olmayacak demek istiyoruz. Niyet bozuk oldu mu, art niyet oldu mu, kötü maksat oldu mu, o ibadet kabul olmaz demek istiyoruz. Niyet bozuk oldu mu, art niyet oldu mu, kötü maksat oldu mu, o ibadet kabul olmaz demek istiyoruz.

Elbette insanoğulları çeşitli müesseselerde çalışıyor, çeşitli hizmetler yapıyor,Elbette insanoğulları çeşitli müesseselerde çalışıyor, çeşitli hizmetler yapıyor, işte o niyetin sâfî olmasına çok dikkat etmek lazım. Bir de kendi kendisini yoklaması lazım ki işte o niyetin sâfî olmasına çok dikkat etmek lazım. Bir de kendi kendisini yoklaması lazım ki "Acaba ben niyetimi sâfî sanıyorum ama işin içinde bir menfaat var mı yok mu?"Acaba ben niyetimi sâfî sanıyorum ama işin içinde bir menfaat var mı yok mu? Başka bir şey var mı?" diye yoklamak lazım. Bir misal anlatayım bu konuda; Başka bir şey var mı?" diye yoklamak lazım.

Bir misal anlatayım bu konuda;

Büyük alimlerden birisi camide daima imamın arkasında namaz kılarmış, erken gelirmiş,Büyük alimlerden birisi camide daima imamın arkasında namaz kılarmış, erken gelirmiş, otururmuş hemen en arkada namaz kılarmış. Ben biraz denedim Medine-i Münevvere'de, Mescid-i Nebevî'deotururmuş hemen en arkada namaz kılarmış. Ben biraz denedim Medine-i Münevvere'de, Mescid-i Nebevî'de imamın arkasında namaz kılabilir miyim diye. Ne mümkün? Askerler zaten herkesi oturtmuyorlar.imamın arkasında namaz kılabilir miyim diye. Ne mümkün? Askerler zaten herkesi oturtmuyorlar. Orası parsellenmiş, birinci saflar parsellenmiş herkes arkadaşına yer tutuyor, seccade koyuyor,Orası parsellenmiş, birinci saflar parsellenmiş herkes arkadaşına yer tutuyor, seccade koyuyor, sen en iyisi gariban arkada oturacaksın, boynunu bükeceksin. sen en iyisi gariban arkada oturacaksın, boynunu bükeceksin.

Bu şahıs en önde namaz kılıyormuş. Bir gün bir mazeret olmuş, bir şey olmuş çok arkalarda kalmış,Bu şahıs en önde namaz kılıyormuş. Bir gün bir mazeret olmuş, bir şey olmuş çok arkalarda kalmış, "saffı niâl" "takunyaların safı" derler, pabuçların çıkartıldığı, arkalarda namaz kılmış, çok utanmış. "saffı niâl" "takunyaların safı" derler, pabuçların çıkartıldığı, arkalarda namaz kılmış, çok utanmış. Bir de böyle etrafına bakınmış, "Eyvah! Beni böyle en arka safta birisi görse ne kadar ayıplar." demiş. Bir de böyle etrafına bakınmış, "Eyvah! Beni böyle en arka safta birisi görse ne kadar ayıplar." demiş.

"Benim gibi hoca, alim, büyük bir zât da en arkada namaz kılıyor, beni herkes ayıplar." demiş."Benim gibi hoca, alim, büyük bir zât da en arkada namaz kılıyor, beni herkes ayıplar." demiş. Der demez de aklına gelmiş; "Ayıplarsa ayıplasın be, hay Allah, ben demek ki bunca yıldırDer demez de aklına gelmiş; "Ayıplarsa ayıplasın be, hay Allah, ben demek ki bunca yıldır 30 yıldır birinci safta, imamın arkasında namazı insanlar ayıplamasın diye, insanlardan korkumdan mı kılıyormuşum?30 yıldır birinci safta, imamın arkasında namazı insanlar ayıplamasın diye, insanlardan korkumdan mı kılıyormuşum? Vah bana, yazık bana…" 30 yıllık namazı ödemeye başlamış. Anlatırlar ki Bâyezîd-i Bistâmî Hocamız,Vah bana, yazık bana…" 30 yıllık namazı ödemeye başlamış.


Anlatırlar ki Bâyezîd-i Bistâmî Hocamız,
cennet-mekân, rahmetullahi aleyh 30 sene yaya hacca gitmiş, her gün hatim indirmiş, kuvvetli hafızmış,cennet-mekân, rahmetullahi aleyh 30 sene yaya hacca gitmiş, her gün hatim indirmiş, kuvvetli hafızmış, şu kadar ibadet etmiş, bu kadar ibadet etmişşu kadar ibadet etmiş, bu kadar ibadet etmiş bir haccında, -Bunu da Gencer'in kütüphanesinde kitaptan okudum çok hoşuma gidiyor- bir haccında, -Bunu da Gencer'in kütüphanesinde kitaptan okudum çok hoşuma gidiyor- Bir haccında Arafat'tayken içinden bir ses gelmiş. İçindeki ses ona; Bir haccında Arafat'tayken içinden bir ses gelmiş. İçindeki ses ona;

"Bâyezid yahu hadi gene iyisin, iyi yaşadın, 30 sene yaya hac ettin." demiş. "Bâyezid yahu hadi gene iyisin, iyi yaşadın, 30 sene yaya hac ettin." demiş.

Muhterem kardeşlerim! Yaya hac etmenin sevabı ne? Bir adımına 700 Mekke hasenesi veriliyor. Muhterem kardeşlerim!

Yaya hac etmenin sevabı ne?

Bir adımına 700 Mekke hasenesi veriliyor.

Mekke hasenesi ne demek? Başka yerlerin hasenesinden 100 bin misli fazla demektir. Mekke hasenesi ne demek?

Başka yerlerin hasenesinden 100 bin misli fazla demektir.

700'ün 100 bin fazlası kaç oluyor? Mehmed Âkif, bir hesapla söyle aklım karıştı, bir adımına bu kadar sevap. 700'ün 100 bin fazlası kaç oluyor?

Mehmed Âkif, bir hesapla söyle aklım karıştı, bir adımına bu kadar sevap.

Nereden kalkmış Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri? Adım adım nereye yaya hac yapmış? Nereden kalkmış Bâyezîd-i Bistâmî hazretleri? Adım adım nereye yaya hac yapmış?

Her gün hatim indirmiş, demiş ki; "Ey Bâyezid! –İçinden- Hadi gene işin iş, yaşadınHer gün hatim indirmiş, demiş ki;

"Ey Bâyezid! –İçinden- Hadi gene işin iş, yaşadın
30 sene haccettin yaya, ne kadar sevap kazanmışsındır, her gün hatim indirdin, filan oh ibadetin,30 sene haccettin yaya, ne kadar sevap kazanmışsındır, her gün hatim indirdin, filan oh ibadetin, durumun tamam garantili…" deyince şöyle bir düşünmüş, mübarek, insanın tüyleri ürperiyor. durumun tamam garantili…" deyince şöyle bir düşünmüş, mübarek, insanın tüyleri ürperiyor.

Muhterem kardeşlerim! Tasavvuf erbabının işi böyle, işte başka türlü. İnsanın tüyleri ürperiyor.Muhterem kardeşlerim!

Tasavvuf erbabının işi böyle, işte başka türlü. İnsanın tüyleri ürperiyor.
Bir düşünmüş; "Vay ben ibadetime mağrur oluyorum, ibadetimi beğeniyorum." Bir düşünmüş;

"Vay ben ibadetime mağrur oluyorum, ibadetimi beğeniyorum."

İbadeti beğenmek doğru değil, makbul bir huy değil. Demiş ki; "Ey müslümanlar!" İbadeti beğenmek doğru değil, makbul bir huy değil. Demiş ki;

"Ey müslümanlar!"

Etrafına toplanmışlar. "30 sene yaya haccettim, her gün hatmettim,Etrafına toplanmışlar.

"30 sene yaya haccettim, her gün hatmettim,
bunların sevabını şurada satıyorum, var mı alan?" Herkes birbirinin yüzüne bakmış, cevap vermemiş. bunların sevabını şurada satıyorum, var mı alan?"

Herkes birbirinin yüzüne bakmış, cevap vermemiş.
Nasıl alacaklar, kaç para verecekler? Bâyezîd-i Bistâmî'nin bir haccının değeri ne olur, Nasıl alacaklar, kaç para verecekler? Bâyezîd-i Bistâmî'nin bir haccının değeri ne olur, çok mu istiyor az mı istiyor? Oradan börekçinin birisi cesaret göstermiş demiş ki; "Ben alırım." çok mu istiyor az mı istiyor?

Oradan börekçinin birisi cesaret göstermiş demiş ki;

"Ben alırım."

"Kaça alırsın?" "İşte, üç tane böreğim, küçük çöreğim var, ona alırım." demiş. "Peki verdim." "Kaça alırsın?"

"İşte, üç tane böreğim, küçük çöreğim var, ona alırım." demiş.

"Peki verdim."

Üç tane böreği almış, 30 yıllık haccını ve o kadar günlük hatmini satmış. Satılır mı? Üç tane böreği almış, 30 yıllık haccını ve o kadar günlük hatmini satmış.

Satılır mı?

Vallah, billah satılır. Söz önemlidir, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda bazı şeylerin şakası yoktur,Vallah, billah satılır. Söz önemlidir, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda bazı şeylerin şakası yoktur, "verdim" dersin gider, "aldım" dersen olur. Oyuncak değil bu… Hepsini vermiş, çıkartmış gözden. "verdim" dersin gider, "aldım" dersen olur. Oyuncak değil bu… Hepsini vermiş, çıkartmış gözden.

Üç tane çöreği almış, orada bakmış sıcaktan dili sarkan bir köpek. Bir tane atmış, köpek lup diye yutmuş.Üç tane çöreği almış, orada bakmış sıcaktan dili sarkan bir köpek. Bir tane atmış, köpek lup diye yutmuş. Daha istiyor, bir tanesini daha atmış, onu da yutmuş. Bir tanesini daha atmış onu da yutmuş. Daha istiyor, bir tanesini daha atmış, onu da yutmuş. Bir tanesini daha atmış onu da yutmuş.

Oturmuş kenara, gözünü kapatmış kendi nefsine demiş ki; "Ey benim zalim nefsim!Oturmuş kenara, gözünü kapatmış kendi nefsine demiş ki;

"Ey benim zalim nefsim!
Söyle bakalım şimdi neye güveneceksin? Var mı? Bir şeyin kaldı mı?Söyle bakalım şimdi neye güveneceksin? Var mı? Bir şeyin kaldı mı? Hadi bakalım Allah'ın rahmetinden başka güvenecek bir şeyin kaldı mı? Mağrur nefsim benim!Hadi bakalım Allah'ın rahmetinden başka güvenecek bir şeyin kaldı mı? Mağrur nefsim benim! Ey ibadetine mağrur olan nefsim! Her şeyin gitti, hadi bakalım. Ey ibadetine mağrur olan nefsim! Her şeyin gitti, hadi bakalım. Allah'ın rahmetinden başka bir şeyin kaldı mı?" demiş. Allah'ın rahmetinden başka bir şeyin kaldı mı?" demiş.

Muhterem kardeşlerim! İnsan, insaf ederse kendi amelini, amel-i kalbîsini,Muhterem kardeşlerim!

İnsan, insaf ederse kendi amelini, amel-i kalbîsini,
niyetini kontrol ederse kendi hatalarını bulur, düzeltir. İşler öyle kolay değildir. niyetini kontrol ederse kendi hatalarını bulur, düzeltir. İşler öyle kolay değildir.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e soruyorlar; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e soruyorlar;

Eyyü'l-mücâhidîne efdalü. "Mücahitlerin hangisi efdal? Mücahitlerin hangisi kıymetli?" Eyyü'l-mücâhidîne efdalü. "Mücahitlerin hangisi efdal? Mücahitlerin hangisi kıymetli?"

Herkes "Mücahitiz." diyor. "Hangi mücahit efdal?" Diyor ki Peygamber Efendimiz; Herkes "Mücahitiz." diyor. "Hangi mücahit efdal?"

Diyor ki Peygamber Efendimiz;

Li-tekûne men câhede li-tekûne kelimetullâhi hiye'l-ulyâ.Li-tekûne men câhede li-tekûne kelimetullâhi hiye'l-ulyâ. "Allah'ın dini yücelsin diye çarpışan mücahit efdaldir." Şöhret, dünyalık için çarpışan mücahit değildir,"Allah'ın dini yücelsin diye çarpışan mücahit efdaldir."

Şöhret, dünyalık için çarpışan mücahit değildir,
nâm u nişân için çarpışan mücahit değildir, kızgınlık için çarpışan mücahit değildir. nâm u nişân için çarpışan mücahit değildir, kızgınlık için çarpışan mücahit değildir.

Hz. Ali kendi yüzüne tüküreni öldürmekten vazgeçti. Öldürecekti, yatırdı altına, yüzüne tükürünce bıraktı.Hz. Ali kendi yüzüne tüküreni öldürmekten vazgeçti. Öldürecekti, yatırdı altına, yüzüne tükürünce bıraktı. O insan o zaman parça parça eder ya, tozunu bırakmaz ya "yüzüme de tükürdü" diye hırsındanO insan o zaman parça parça eder ya, tozunu bırakmaz ya "yüzüme de tükürdü" diye hırsından ama Hz. Ali Efendimiz ne yaptı? Bıraktı, adam da şaşırdı. "Ne oldu?" dedi, ölecekken, debeleniyorken,ama Hz. Ali Efendimiz ne yaptı?

Bıraktı, adam da şaşırdı.

"Ne oldu?" dedi, ölecekken, debeleniyorken,
tükürüp de şey yaparken "Ne oldu?" dedi. "Şimdiye kadar seni Allah için öldürecektim.tükürüp de şey yaparken "Ne oldu?" dedi.

"Şimdiye kadar seni Allah için öldürecektim.
Şimdi de sana çok kızdım, yüzüme tükürünce, öldürsem nefsim için öldüreceğim, ondan öldürmedim." dedi. Şimdi de sana çok kızdım, yüzüme tükürünce, öldürsem nefsim için öldüreceğim, ondan öldürmedim." dedi.

Adam müslüman oldu. Bir başka sahabî rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn birini yatırdı öldüreceği sıradaAdam müslüman oldu.

Bir başka sahabî rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn birini yatırdı öldüreceği sırada
Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû dedi. Eşhedü en lâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû dedi.

Yatırılan adam müşrik, bastı kılıcı öldürdü, Resûlullah'a haberi getirdiler. Resûlullah dedi ki; Yatırılan adam müşrik, bastı kılıcı öldürdü, Resûlullah'a haberi getirdiler.

Resûlullah dedi ki;

"Sen yarın âhirette lâ ilâhe illallâh diyen insanın hesabını nasıl vereceksin, halin ne olacak." "Sen yarın âhirette lâ ilâhe illallâh diyen insanın hesabını nasıl vereceksin, halin ne olacak."

"Yâ Resûlullah, tam öleceği için korkusundan, o anda ölüm korkusundan söyledi." "Yâ Resûlullah, tam öleceği için korkusundan, o anda ölüm korkusundan söyledi."

"Niyetini tam anlamak için kalbini yarmalı değil miydin?" Elâ şekakte kalbehû."Niyetini tam anlamak için kalbini yarmalı değil miydin?"

Elâ şekakte kalbehû.
"Kalbini yarmalı değil miydin? Kalbini mi yardın da niyetinin öyle olduğunu bildin?" "Kalbini yarmalı değil miydin? Kalbini mi yardın da niyetinin öyle olduğunu bildin?"

Öldürmeyecektin demek istiyor. Onun için bu işler çok incedir, güzeldir.Öldürmeyecektin demek istiyor.

Onun için bu işler çok incedir, güzeldir.
İslâm güzeldir ama Allah'a güzel kulluk etmek ve rızasını kazanmak da ince bir yoldur,İslâm güzeldir ama Allah'a güzel kulluk etmek ve rızasını kazanmak da ince bir yoldur, çok ince bir yoldur, kolay değildir. Dikkat etmek lazım gelir, çok dikkatli olmak lazım.çok ince bir yoldur, kolay değildir. Dikkat etmek lazım gelir, çok dikkatli olmak lazım. Çok dikkatli olmazsa, insan hata ederse Allah'ın rahmetinden uzak düşebilir.Çok dikkatli olmazsa, insan hata ederse Allah'ın rahmetinden uzak düşebilir. Cezaya uğrayabilir, ayıpladığı insanın durumuna düşebilir, ayıpladığı günahı işler durumuna düşebilir.Cezaya uğrayabilir, ayıpladığı insanın durumuna düşebilir, ayıpladığı günahı işler durumuna düşebilir. Gururundan, kibirinden, ucubundan zarara uğrayabilir. Tasavvuf, işte bu tehlikeleri anlatıyor,Gururundan, kibirinden, ucubundan zarara uğrayabilir.

Tasavvuf, işte bu tehlikeleri anlatıyor,
bu tehlikelere düşmesin diye… Allah cümlemizi hıfz u himaye eylesin. bu tehlikelere düşmesin diye…

Allah cümlemizi hıfz u himaye eylesin.
Allah cümlemizi sevdiği kulların zümresine dahil eylesin. Tevfîkini refîk eylesin. Yanlış iş yaptırmasın.Allah cümlemizi sevdiği kulların zümresine dahil eylesin. Tevfîkini refîk eylesin. Yanlış iş yaptırmasın. Yolunda daim, zikrinde kaim eylesin. Söylediğimiz sözleri, birisinin düşmanlığını,Yolunda daim, zikrinde kaim eylesin.

Söylediğimiz sözleri, birisinin düşmanlığını,
ötekisinin dostlarına yağ çekmek için düşmanlık yapmak için söylemiyoruz. ötekisinin dostlarına yağ çekmek için düşmanlık yapmak için söylemiyoruz.

Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri radıyallahu anh Abdullah b. Ömer'in düğününe gittiği zamanEbû Eyyûb el-Ensârî hazretleri radıyallahu anh Abdullah b. Ömer'in düğününe gittiği zaman duvara asılı kumaş görmüş. "Resûlullah zamanında böyle duvara kumaş asılması yoktu, duvara asılı kumaş görmüş.

"Resûlullah zamanında böyle duvara kumaş asılması yoktu,
siz çıkarttınız bunu, bunu beğenmedim." dedi. Kalktı düğünden, dediler ki; "Aman etme, gitme." siz çıkarttınız bunu, bunu beğenmedim." dedi.

Kalktı düğünden, dediler ki;

"Aman etme, gitme."

"Hayır! Böyle bir yerde duramam." dedi. "Hayır! Böyle bir yerde duramam." dedi.

Muhterem kardeşlerim! Abdullah b. Ömer, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah ebâdile-i erbaadan, Muhterem kardeşlerim!

Abdullah b. Ömer, Hz. Ömer'in oğlu Abdullah ebâdile-i erbaadan,
fakih sahabi Abdullah b. Ömer'e kız evinin işini yapıyor. Allah rızası için emr-i mâruf nehy-i münker,fakih sahabi Abdullah b. Ömer'e kız evinin işini yapıyor.

Allah rızası için emr-i mâruf nehy-i münker,
nasihat hakkı söylemek Allah içindir. Allah bizi haktan-hayırdan ayırmasın. Kusurlarımızı bağışlasın,nasihat hakkı söylemek Allah içindir.

Allah bizi haktan-hayırdan ayırmasın. Kusurlarımızı bağışlasın,
yolunda daim zikrinde kaim eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlenizi cümlemizi müşerref eylesin. yolunda daim zikrinde kaim eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlenizi cümlemizi müşerref eylesin. El-Fatiha… El-Fatiha…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2