Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Tasavvufun ve Tarikatların İslam'daki Yeri ve Değeri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Rebîü'l-Âhir 1418 / 02.09.1997
İngiltere

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Tarikat Nedir?, İnsan Müslüman Olacaksa Tam Müslüman Olmalı ve Bunun Yolu, Allah’ın Rızasını, Sevgisini Kazanmanın Üç Yolu, Tasavvuf | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tasavvufun ve Tarikatların İslam'daki Yeri ve Değeri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Rebîü'l-Âhir 1418 / 02.09.1997
İngiltere

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

Tarikat Nedir?, İnsan Müslüman Olacaksa Tam Müslüman Olmalı ve Bunun Yolu, Allah’ın Rızasını, Sevgisini Kazanmanın Üç Yolu, Tasavvuf | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Tarikat nedir? İnsanlar neden tarikate mensuptur?Tarikat nedir? İnsanlar neden tarikate mensuptur? Bir tarikate mensup olanlar başka tarikate geçebilir mi?Bir tarikate mensup olanlar başka tarikate geçebilir mi? Sizin mensup olduğunuz tarikatte diğerlerinden ne gibi farklılıklar vardır?Sizin mensup olduğunuz tarikatte diğerlerinden ne gibi farklılıklar vardır? İslâm'ın gelişmesinde tarikatlerin yeri nedir? Tarikat bizi nereye götürür? İslâm'ın gelişmesinde tarikatlerin yeri nedir? Tarikat bizi nereye götürür? Bu soruların yanıtını ve buradaki bazı kişilerin bilgilendirilmesini rica ederim. Bu soruların yanıtını ve buradaki bazı kişilerin bilgilendirilmesini rica ederim.

Resmî bir dilekçe gibi, altında pulu yok. Fakat dilekçe gibi bir şey yapmış. Allah razı olsun.Resmî bir dilekçe gibi, altında pulu yok. Fakat dilekçe gibi bir şey yapmış. Allah razı olsun. Oradan başlayacağım; biterse biter, bitmezse canımız sağ olsun, ne olursa.Oradan başlayacağım; biterse biter, bitmezse canımız sağ olsun, ne olursa. "Ferman padişahın, dağlar bizimdir." dediği gibi. Akşamlar bizim."Ferman padişahın, dağlar bizimdir." dediği gibi. Akşamlar bizim. Gündüz işte çalışsanız bile nasıl olsa akşamleyin buraya geliyorsunuz.Gündüz işte çalışsanız bile nasıl olsa akşamleyin buraya geliyorsunuz. Yavaş yavaş anlatırız. Eğer günler az kalmışsa hızlı anlatırız.Yavaş yavaş anlatırız. Eğer günler az kalmışsa hızlı anlatırız. Makine gibi tıkır tıkır, tıkır tıkır anlatırız, söyler geçeriz. Makine gibi tıkır tıkır, tıkır tıkır anlatırız, söyler geçeriz.

Tarikat nedir? Kelimenin anlamını anlatmaktan başlarsak kolay anlaşılabilir.Tarikat nedir?

Kelimenin anlamını anlatmaktan başlarsak kolay anlaşılabilir.
Arapça'da Tarikat, "yol" demektir. Tarîk "yol" demek, tarikat da onun benzeridir,Arapça'da Tarikat, "yol" demektir. Tarîk "yol" demek, tarikat da onun benzeridir, aynı köktendir, aynı mânayadır: Tarikat, "bir çeşit yol" demek. Bu neyin yoludur? aynı köktendir, aynı mânayadır: Tarikat, "bir çeşit yol" demek.

Bu neyin yoludur?

Allah'ın rızasını kazanma yoludur.Allah'ın rızasını kazanma yoludur. Aslında biz hepimiz, bizi Allah yarattığı için Allah'ın sevgili kulu olmayı amaçlamalıyız.Aslında biz hepimiz, bizi Allah yarattığı için Allah'ın sevgili kulu olmayı amaçlamalıyız. Allah bizi dünyaya imtihan için gönderdiğinden, imtihanı kazanmayı amaçlamalıyız. Allah bizi dünyaya imtihan için gönderdiğinden, imtihanı kazanmayı amaçlamalıyız. Tarikat bu imtihanı başarmanın yolu demektir. Çünkü herkesin tutturduğu bir yol vardır. Tarikat bu imtihanı başarmanın yolu demektir. Çünkü herkesin tutturduğu bir yol vardır.

Genel olarak, din karşısında insanların tutumu iki türlüdür: Genel olarak, din karşısında insanların tutumu iki türlüdür:

Bir; dini çok ciddiye alıp samimi olarak dini, hayatına kazandırmak,Bir; dini çok ciddiye alıp samimi olarak dini, hayatına kazandırmak, hayatını dini esaslara göre yaşamak. Bu yola takvâ yolu derler, samimi Müslümanlık yolu. hayatını dini esaslara göre yaşamak. Bu yola takvâ yolu derler, samimi Müslümanlık yolu.

Birileri de vardır; dinî gerçekleri duyarlar, bilirler ama uygulamazlar. Birileri de vardır; dinî gerçekleri duyarlar, bilirler ama uygulamazlar.

Mesela namaz farzdır, hepimiz biliyoruz.Mesela namaz farzdır, hepimiz biliyoruz. Müslüman olup Türkçe bilip de namazın farz olduğunu bilmeyen bir insan düşünülemez.Müslüman olup Türkçe bilip de namazın farz olduğunu bilmeyen bir insan düşünülemez. Herkes biliyor, namaz farzdır. "Sen müslüman mısın?" diye sorsanız; "Elhamdülillah müslümanım." der. Herkes biliyor, namaz farzdır. "Sen müslüman mısın?" diye sorsanız; "Elhamdülillah müslümanım." der.

Namaz farz mı? Evet farz. Allah Kur'an'da emretmiş mi? Evet emretmiş. Namaz farz mı?

Evet farz.

Allah Kur'an'da emretmiş mi?

Evet emretmiş.

Sen namaz kılıyor musun? "Vallahi hocam, kusura bakma." Sen namaz kılıyor musun?

"Vallahi hocam, kusura bakma."

Ben ne kusura bakayım; benimle ilgili bir şey değil ki! Kılmıyor. Ben ne kusura bakayım; benimle ilgili bir şey değil ki!

Kılmıyor.

İnsanların bir kısmı işte böyledir; bazı şeyleri duyuyor, biliyor ama yapamıyorİnsanların bir kısmı işte böyledir; bazı şeyleri duyuyor, biliyor ama yapamıyor veya eksik yapıyor veya kusurlu yapıyor. Ama bazı insanlar böyle değildir.veya eksik yapıyor veya kusurlu yapıyor. Ama bazı insanlar böyle değildir. Bazı insanlar yaptığı şeyi güzel yapmak ister, tam yapmak ister. Bazı insanlar yaptığı şeyi güzel yapmak ister, tam yapmak ister. Sarıldığı bir şeyi çok güzel yapar, alır götürür. Sarıldığı bir şeyi çok güzel yapar, alır götürür.

Hiç şüphesiz ki bu iki yoldan, samimiyetle dini yaşamak istemek yolu daha doğrudur.Hiç şüphesiz ki bu iki yoldan, samimiyetle dini yaşamak istemek yolu daha doğrudur. Kur'an bize dinin emirlerini bilip yapmamak için gelmedi ki. Kur'an bize dinin emirlerini bilip yapmamak için gelmedi ki.

Ben Ankara'dayken, küçük kızımı İmam Hatip okuluna gönderiyordumBen Ankara'dayken, küçük kızımı İmam Hatip okuluna gönderiyordum "Okul aile birliği toplantısı var, siz de gelin." diye müdürden haber geldi."Okul aile birliği toplantısı var, siz de gelin." diye müdürden haber geldi. Ben de kızımın velisi olduğum için pazar günü İmam Hatip okuluna gittim.Ben de kızımın velisi olduğum için pazar günü İmam Hatip okuluna gittim. Geç kalmışız, toplantı başlamış. Biz kapıda, ayakta kaldık. Müdür kürsüye oturmuş, salon tıklım tıklım dolu.Geç kalmışız, toplantı başlamış. Biz kapıda, ayakta kaldık. Müdür kürsüye oturmuş, salon tıklım tıklım dolu. Müdür dedi ki; "Arkadaşlar, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emir geldi." Müdür dedi ki;

"Arkadaşlar, Milli Eğitim Bakanlığı'ndan emir geldi."

O zaman Milli eğitim bakanı general Hasan Sağlam.O zaman Milli eğitim bakanı general Hasan Sağlam. Emretmiş;İmam Hatip okulunda kızlar başlarını açacak.Emretmiş;İmam Hatip okulunda kızlar başlarını açacak. "Milli eğitim bakanlığından böyle emir geldi." dedi. "Kızlar, sizin kızlarınız. Siz velisiniz."Milli eğitim bakanlığından böyle emir geldi." dedi.

"Kızlar, sizin kızlarınız. Siz velisiniz.
Ben de okulun müdürüyüm. Size tebliğ ediyorum. Böyle emir geldi." dedi. Ben de okulun müdürüyüm. Size tebliğ ediyorum. Böyle emir geldi." dedi.

Salondan birisi kalktı, biliyorum oto tamircisi, benim Volkswagen'im de arıza yaptıkçaSalondan birisi kalktı, biliyorum oto tamircisi, benim Volkswagen'im de arıza yaptıkça onu götürürdüm, tamir ederdi oradan biliyorum. Kalktı dedi ki; onu götürürdüm, tamir ederdi oradan biliyorum. Kalktı dedi ki;

"Mademki devletimiz böyle istiyor; o halde kızlar başlarını açsın." dedi. "Mademki devletimiz böyle istiyor; o halde kızlar başlarını açsın." dedi.

Baktım, salonda, hava aşağı yukarı bu tarafa gidecek.Baktım, salonda, hava aşağı yukarı bu tarafa gidecek. Devlet istiyormuş, Hasan paşa istiyormuş, "Hasan paşanın gönlü olsun." diye ben kızımın başını açacakmışım. Devlet istiyormuş, Hasan paşa istiyormuş, "Hasan paşanın gönlü olsun." diye ben kızımın başını açacakmışım.

Ben söz istedim. "Müdür bey, ayaktakilerden birisi olarak konuşmak istiyorum!" dedim. Ben söz istedim.

"Müdür bey, ayaktakilerden birisi olarak konuşmak istiyorum!" dedim.

"Buyurun!" dedi. "Müsaade ederseniz arkadaşımıza bir soru sormak istiyorum." dedim. "Sorun." dedi. "Buyurun!" dedi.

"Müsaade ederseniz arkadaşımıza bir soru sormak istiyorum." dedim.

"Sorun." dedi.

"Kardeşim." dedim, "Sen kızını niye İmam Hatip okuluna gönderdin?" Şöyle baktı, beni tanıdı. "Kardeşim." dedim, "Sen kızını niye İmam Hatip okuluna gönderdin?"

Şöyle baktı, beni tanıdı.

"Hocam, 'Dinini öğrensin.' diye gönderdim." dedi. "Hocam, 'Dinini öğrensin.' diye gönderdim." dedi.

"Peki, 'Dinini öğrensin de öğrendiklerini uygulamasın.' diye mi gönderdin?"Peki, 'Dinini öğrensin de öğrendiklerini uygulamasın.' diye mi gönderdin? Dinini öğrensin ama öğrendiklerini uygulamasın. Allah ile alay mı ediyorsunuz? Böyle saçma şey mi olur!" Dinini öğrensin ama öğrendiklerini uygulamasın. Allah ile alay mı ediyorsunuz? Böyle saçma şey mi olur!"

Bu başörtüsünü kim emretmiş? Kur'ân-ı Kerîm'de var: Bu başörtüsünü kim emretmiş?

Kur'ân-ı Kerîm'de var:

"Hanımlara söyleyin; yukarıdan aşağıya başlarını örtsünler:" "Hanımlara söyleyin; yukarıdan aşağıya başlarını örtsünler:"

Yühdnîne aleyhinne min celâbîbihinne. "Çarşaflarını yukarıdan aşağıya kadar alsınlar." Yühdnîne aleyhinne min celâbîbihinne. "Çarşaflarını yukarıdan aşağıya kadar alsınlar."

İranlılar gibi. İranlıları kimse sevmiyor ama en doğruyu yapan onlar.İranlılar gibi. İranlıları kimse sevmiyor ama en doğruyu yapan onlar. Ben de sevmeyebilirim, sen de sevmeyebilirsin. Ama Kur'ân-ı Kerîm'de diyor ki; Ben de sevmeyebilirim, sen de sevmeyebilirsin.

Ama Kur'ân-ı Kerîm'de diyor ki;

Yüdnîne aleyhinne min celâbîbihinne. "Cilbablarını başlarının üstünden aşağıya kadar alsınlar." Yüdnîne aleyhinne min celâbîbihinne. "Cilbablarını başlarının üstünden aşağıya kadar alsınlar."

İranlılar öyle yapıyor. Yukarıdan aşağıya bir örtü, onlar "çadır" diyorlar.İranlılar öyle yapıyor. Yukarıdan aşağıya bir örtü, onlar "çadır" diyorlar. Hakikaten çadır gibi her tarafı örtüyor; güzel örtü. Hakikaten çadır gibi her tarafı örtüyor; güzel örtü.

"Yok, hocam." dedi, "Olur mu öyle? Allah'ın emirleri tutulacak." "Yok, hocam." dedi, "Olur mu öyle? Allah'ın emirleri tutulacak."

"Allah'ın emirleri tutulacak da, 'Hasan paşa böyle demiş.' diye siz niye geri adım atıyorsunuz?"Allah'ın emirleri tutulacak da, 'Hasan paşa böyle demiş.' diye siz niye geri adım atıyorsunuz? Hasan paşa öyle istemiş de siz kendiniz bunu istiyor musunuz?" "Yok, hocam" dedi. Hasan paşa öyle istemiş de siz kendiniz bunu istiyor musunuz?"

"Yok, hocam" dedi.

"Serbest olsanız siz kızınızın başını açar mısınız?" "Serbest olsanız siz kızınızın başını açar mısınız?"

"Yok, açmayız hocam, karımız da örtülü, kızımızın da başını açmayız."Yok, açmayız hocam, karımız da örtülü, kızımızın da başını açmayız. Ama mektep, ne yapalım, Hasan paşa istiyor." "Yok." dedim. Ama mektep, ne yapalım, Hasan paşa istiyor."

"Yok." dedim.

"Onun isteği istek de senin isteğin istek değil mi? Hasan paşanın canı can da seninki patlıcan mı?" "Onun isteği istek de senin isteğin istek değil mi? Hasan paşanın canı can da seninki patlıcan mı?"

Bu din, din bu. Hasan paşanın emriyle olmaz ki. Askerin emri gibi: Bu din, din bu. Hasan paşanın emriyle olmaz ki. Askerin emri gibi:

"Kıt'a dur! Sağa dön! Rap rap rap! Olmaz ki!" "Siz dileğinizi karşı tarafa ilettiniz mi?"Kıt'a dur! Sağa dön! Rap rap rap! Olmaz ki!"

"Siz dileğinizi karşı tarafa ilettiniz mi?
Medeni dünyada bu böyle olur. Sen böyle istiyorsun ama ben de böyle diliyorum." Medeni dünyada bu böyle olur. Sen böyle istiyorsun ama ben de böyle diliyorum."

Bak dilekçe. Osman kardeşimiz dilekçe vermiş, "Dilerim." diyor. "Rica ederim." diyor, Bak dilekçe. Osman kardeşimiz dilekçe vermiş, "Dilerim." diyor. "Rica ederim." diyor,

"Dilerim." de demiyor. Komutan gibi söylemiş bu. Dilekçede dilemek vardır. Bu, kibarca emrediyor. "Dilerim." de demiyor. Komutan gibi söylemiş bu. Dilekçede dilemek vardır. Bu, kibarca emrediyor.

"Doğru, hocam." dediler, benim ne demek istediğimi salondakiler de anladılar. "Doğru, hocam." dediler, benim ne demek istediğimi salondakiler de anladılar.

Ben dedim ki; "Ben böyle her anlattığım şeyi bir olayla anlatmayı seviyorum;Ben dedim ki;

"Ben böyle her anlattığım şeyi bir olayla anlatmayı seviyorum;
çünkü bu pedagojide, öğretimde önemlidir, hatırda kalır. Öteki türlü unutulur.çünkü bu pedagojide, öğretimde önemlidir, hatırda kalır. Öteki türlü unutulur. Misalle anlatmak, Kur'an'da da vardır. Misalle anlatmak, Kur'an'da da vardır. Allah neden Musa aleyhisselam'ın misalini veriyor, niye İbrahim aleyhisselam'ın misalini veriyor. Allah neden Musa aleyhisselam'ın misalini veriyor, niye İbrahim aleyhisselam'ın misalini veriyor. İnsanlar misali kolay anlar; onun için." Dediler ki; İnsanlar misali kolay anlar; onun için."

Dediler ki;

"Tamam hocam, o zaman fikrimizi söyleyelim."Tamam hocam, o zaman fikrimizi söyleyelim. Olur, bu güzel, bak medeni bir davranış, vatandaşlık davranışı." Biz bir heyet kurduk.Olur, bu güzel, bak medeni bir davranış, vatandaşlık davranışı."

Biz bir heyet kurduk.
Heyette ben vardım, bazı doktor, mühendis arkadaşlar vardı, rahmetli bir profesör arkadaşım vardı.Heyette ben vardım, bazı doktor, mühendis arkadaşlar vardı, rahmetli bir profesör arkadaşım vardı. Hepimiz, on kişi, kalktık, İmam Hatip okulu velileri olarak bakanları dolaştık, ziyaret ettik. Hepimiz, on kişi, kalktık, İmam Hatip okulu velileri olarak bakanları dolaştık, ziyaret ettik.

"Böyle bir şey olmasın, bu bizim inancımız, biz böyle bir şeyi istemiyoruz, başlar örtülsün." dedik"Böyle bir şey olmasın, bu bizim inancımız, biz böyle bir şeyi istemiyoruz, başlar örtülsün." dedik ve başları örttürdük, açtırtmadık! Hasan paşa hanımını örttürmeyebilir ama örtünenlere karışma hakkı yok. ve başları örttürdük, açtırtmadık!

Hasan paşa hanımını örttürmeyebilir ama örtünenlere karışma hakkı yok.

Hatta hatta işin doğrusu şu: Soracaksın: İslâm'da örtünme var mı yok mu? Soracaksın. Hatta hatta işin doğrusu şu:

Soracaksın:

İslâm'da örtünme var mı yok mu?

Soracaksın.

İslâm'da örtünme varmış. Sen müslüman mısın? Müslümansın. İslâm'da örtünme varmış.

Sen müslüman mısın?

Müslümansın.

O zaman örtüneceksin. Örtünemeyen, hesabını Allah'a versin. "Yâ Rabbi! Ben şu sebepten örtünemedim." O zaman örtüneceksin. Örtünemeyen, hesabını Allah'a versin.

"Yâ Rabbi! Ben şu sebepten örtünemedim."

O kendisinin bileceği bir şey.O kendisinin bileceği bir şey. Ama örtüneni engellemek ne laikliğe sığar, ne insan haklarına sığar, ne hürriyete sığar. Ama örtüneni engellemek ne laikliğe sığar, ne insan haklarına sığar, ne hürriyete sığar.

Tarikat konusunu anlatırken bu konuya girdik.Tarikat konusunu anlatırken bu konuya girdik. İnsan müslüman olacaksa bence tam müslüman olmalı, tam yapmaya çalışmalı. İnsan müslüman olacaksa bence tam müslüman olmalı, tam yapmaya çalışmalı.

İslâm'ın emirlerini öğreniyoruz; çiğnemek için mi öğreniyoruz?İslâm'ın emirlerini öğreniyoruz; çiğnemek için mi öğreniyoruz? "Kur'ân-ı Kerîm, ayaklar altında çiğnensin." diye mi indirildi?"Kur'ân-ı Kerîm, ayaklar altında çiğnensin." diye mi indirildi? "Emirlerim tutulmasın." diye mi Allah emretti?"Emirlerim tutulmasın." diye mi Allah emretti? "Yasaklarımı insanlar yapsınlar." diye mi "şunlar yasak" dedi. "Yasaklarımı insanlar yapsınlar." diye mi "şunlar yasak" dedi.

Rica ediyorum, böyle bir şey olabilir mi? "Yasakları yapmasın." diye Allah buyurdu. Rica ediyorum, böyle bir şey olabilir mi?

"Yasakları yapmasın." diye Allah buyurdu.

"İçki içmeyin, haram yemeyin, zina etmeyin, faiz yemeyin!" "İçki içmeyin, haram yemeyin, zina etmeyin, faiz yemeyin!"

Büyük günahlar, küçük günahlar, "Harama bakmayın!" vesaire; bunlar yapılmayacak. Büyük günahlar, küçük günahlar, "Harama bakmayın!" vesaire; bunlar yapılmayacak.

Namaz kılın, oruç tutun, zekât verin, sadaka verin, merhametli olun, dürüst olun, doğru olun.Namaz kılın, oruç tutun, zekât verin, sadaka verin, merhametli olun, dürüst olun, doğru olun. Bunlar da Allah'ın emirleri; bunlar da tutulacak. Bunlar da Allah'ın emirleri; bunlar da tutulacak.

O halde biz, Allah'ın rızasını kazanma yoluna girmeliyiz.O halde biz, Allah'ın rızasını kazanma yoluna girmeliyiz. Yarım yamalak Müslümanlık yoluna değil de tam müslüman olma yoluna girmeliyiz.Yarım yamalak Müslümanlık yoluna değil de tam müslüman olma yoluna girmeliyiz. Tam müslüman olma yolu, tarikatle yapılır. Neden? Tam müslüman olma yolu, tarikatle yapılır.

Neden?

Tarikat, tam müslüman olma yoludur da ondan. Tam müslüman nasıl olunur hocam? Tarikat, tam müslüman olma yoludur da ondan.

Tam müslüman nasıl olunur hocam?

Bunun bir yolu yöntemi vardır; o yola girersen o işleri yaparsan öyle iyi olur. Bunun bir yolu yöntemi vardır; o yola girersen o işleri yaparsan öyle iyi olur.

Peki, kısaca tam müslüman olmak nasıl olur? Peki, kısaca tam müslüman olmak nasıl olur?

Tam müslüman olmak; Kur'ân'daki emirleri tam tutmak, Kur'ân'daki yasaklardan tam kaçınmakla olur. Tam müslüman olmak; Kur'ân'daki emirleri tam tutmak, Kur'ân'daki yasaklardan tam kaçınmakla olur.

Bazı insanlar takvâ yolunu tutuyor, tam müslüman olma yolunu tutuyor.Bazı insanlar takvâ yolunu tutuyor, tam müslüman olma yolunu tutuyor. Bazıları da Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir, elbette affeder." diye gidiyor. Bazıları da Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir, elbette affeder." diye gidiyor.

Ya affeder ya affetmez; onu bilmiyoruz. Allah'ın işine karışmak, kulun haddi değildir.Ya affeder ya affetmez; onu bilmiyoruz. Allah'ın işine karışmak, kulun haddi değildir. Ne yapacağını bilemeyiz. Yalnız bildiğimiz bir şey var: Ne yapacağını bilemeyiz. Yalnız bildiğimiz bir şey var: Peygamber Efendimiz'in zamanından şöyle bir hadise var: Peygamber Efendimiz'in zamanından şöyle bir hadise var:

Biz şimdi "Tevbe yâ Rabbi!" diyoruz, sanıyoruz ki tevbemiz kabul oldu. Biz şimdi "Tevbe yâ Rabbi!" diyoruz, sanıyoruz ki tevbemiz kabul oldu.

"Tevbe dedim ya, daha ne istiyorsun hocam?" "Tevbe dedim ya, daha ne istiyorsun hocam?"

Neredeyse horoz gibi, hindi gibi kabaracak;"tevbe dedim ya!" Neredeyse horoz gibi, hindi gibi kabaracak;"tevbe dedim ya!"

Peygamber Efendimiz'in zamanında sahabeden üç kişinin tevbesi anlatılıyor.Peygamber Efendimiz'in zamanında sahabeden üç kişinin tevbesi anlatılıyor. Tevbe sûresinin o isimle isimlendirilmesinin sebebinde, üç kişinin tevbe macerası hikâye ediliyor. Tevbe sûresinin o isimle isimlendirilmesinin sebebinde, üç kişinin tevbe macerası hikâye ediliyor.

Bir tanesinin hikâyesini anlatayım: İsmi, Ka'b b. Mâlik el-Ensârî.Bir tanesinin hikâyesini anlatayım:

İsmi, Ka'b b. Mâlik el-Ensârî.
Medine'den, Medine'nin ensârından bir soylu kişi. Olgun ve yetkin bir kişi.Medine'den, Medine'nin ensârından bir soylu kişi. Olgun ve yetkin bir kişi. Şair. Hatırlı, eşraftan bir kimse. Peygamber Efendimiz diyor ki; Şair. Hatırlı, eşraftan bir kimse.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Buyurun, düşmanla cihad var, hadi hazırlık yapın, savaşa gideceğiz." "Buyurun, düşmanla cihad var, hadi hazırlık yapın, savaşa gideceğiz."

Herkes hazırlığını yapıyor. Eğeri sökükse onu dikiyor. Kılıcı körse onu biliyor.Herkes hazırlığını yapıyor. Eğeri sökükse onu dikiyor. Kılıcı körse onu biliyor. Oku yoksa ok tedarik ediyor, atı nalsızsa nallattırıyor. Hazırlık yapıyor. Oku yoksa ok tedarik ediyor, atı nalsızsa nallattırıyor. Hazırlık yapıyor.

Ka'b b. Mâlik radıyallahu anh hazretleri deKa'b b. Mâlik radıyallahu anh hazretleri de Sıkışıyor, hâlâ hazırlık yapmamış. Hâlâ eğer almamış, hâlâ kılıç tedarik etmemiş, hâlâ hazırlık yok. Sıkışıyor, hâlâ hazırlık yapmamış. Hâlâ eğer almamış, hâlâ kılıç tedarik etmemiş, hâlâ hazırlık yok.

Nihayet "Ordu yarın hareket edecek." deniliyor. Medine-i Münevvere'de, olağanüstü bir telaş. Nihayet "Ordu yarın hareket edecek." deniliyor. Medine-i Münevvere'de, olağanüstü bir telaş. "Yarına hazırlanırım." derken o hâlâ hazırlanmamış durumda. "Yarına hazırlanırım." derken o hâlâ hazırlanmamış durumda.

Ertesi gün oluyor, ordu harekete geçiyor; bu hâlâ Medine-i Münevvere'de. Ertesi gün oluyor, ordu harekete geçiyor; bu hâlâ Medine-i Münevvere'de.

"Neyse" diyor, "Benim bineğim süratlidir, ben bunların arkasından hızla giderim, yetişirim.""Neyse" diyor, "Benim bineğim süratlidir, ben bunların arkasından hızla giderim, yetişirim." Bir iki gün de öyle geçiyor. Bu da "Şeytan insanı nasıl aldatıyor?" onun misalidir. Bir iki gün de öyle geçiyor. Bu da "Şeytan insanı nasıl aldatıyor?" onun misalidir.

Şeytan insanı yavaş yavaş aldatır. Birden "Sen kâfir ol!" demez.Şeytan insanı yavaş yavaş aldatır. Birden "Sen kâfir ol!" demez. Baktı, kuvvetli gördü mü yavaş yavaş, taksit taksit, posta posta aldatır. Baktı, kuvvetli gördü mü yavaş yavaş, taksit taksit, posta posta aldatır.

"Yetişirim." filan derken, aradan üç beş gün geçiyor, sonradan da;"Yetişirim." filan derken, aradan üç beş gün geçiyor, sonradan da; "Üç gün geçti, çok uzağa gitmişlerdir, artık onlara yetişemem." diyor. "Üç gün geçti, çok uzağa gitmişlerdir, artık onlara yetişemem." diyor.

Taksit taksit aldatmanın misali. Sonunda gitmiyor. Taksit taksit aldatmanın misali.

Sonunda gitmiyor.
Savaşa giden ordu, düşmanı arıyor fakat düşman karşılarına çıkmıyor, geri dönüyorlar.Savaşa giden ordu, düşmanı arıyor fakat düşman karşılarına çıkmıyor, geri dönüyorlar. Savaş olmadan geri dönülüyor. Tabi gidenler Resûlullah'ın sözünü dinlediler,Savaş olmadan geri dönülüyor. Tabi gidenler Resûlullah'ın sözünü dinlediler, savaşa katıldılar, savaş olmasa bile sevabı kazandılar. Gitmeyenler de sorumlu oldular. savaşa katıldılar, savaş olmasa bile sevabı kazandılar. Gitmeyenler de sorumlu oldular.

Bazıları geliyor, Resûlullah'a yalan söylüyor. Kitaplar böyle yazıyor. Onlar Medine'nin münafıklarıydı.Bazıları geliyor, Resûlullah'a yalan söylüyor. Kitaplar böyle yazıyor. Onlar Medine'nin münafıklarıydı. Münafık; içinden inanmamış amaMünafık; içinden inanmamış ama "Müslümanlar biraz ağır bastırıyor." diye, korkusundan;"Ben müslümanım." demiş. "Müslümanlar biraz ağır bastırıyor." diye, korkusundan;"Ben müslümanım." demiş.

Onlar; "Yâ Resûlallah! Şöyleydi, böyleydi…" diyorlar. Onlar; "Yâ Resûlallah! Şöyleydi, böyleydi…" diyorlar.

Efendimiz sakin bir şekilde mazeretlerini dinliyor, kalkıp gidiyorlar. Efendimiz sakin bir şekilde mazeretlerini dinliyor, kalkıp gidiyorlar.

Sıra Ka'b b. Mâlik el-Ensârî'ye geliyor. Sıra o geciken şaire geliyor. Resûlullah'ın yanına gidiyor; Sıra Ka'b b. Mâlik el-Ensârî'ye geliyor. Sıra o geciken şaire geliyor. Resûlullah'ın yanına gidiyor;

"Yâ Resûlallah! Arkadaşlarımı dinledim, herkes bir mazeret uydurdu. "Yâ Resûlallah! Arkadaşlarımı dinledim, herkes bir mazeret uydurdu. Benim söz söyleme kabiliyetim yüksektir, ben şairim.Benim söz söyleme kabiliyetim yüksektir, ben şairim. İstesem ben de mazeret uydururdum ama vicdanım yalan söylemeyi uygun bulmuyor.İstesem ben de mazeret uydururdum ama vicdanım yalan söylemeyi uygun bulmuyor. Tembellendim, geciktim, 'Sonradan yetişirim.' dedim. Sonra da 'Yetişemem.' dedim. Tembellendim, geciktim, 'Sonradan yetişirim.' dedim. Sonra da 'Yetişemem.' dedim. Şeytan beni aldattı, nefsim beni oyaladı, hata işledim yâ Resûlallah! Hiç sebep yok." diyor. Şeytan beni aldattı, nefsim beni oyaladı, hata işledim yâ Resûlallah! Hiç sebep yok." diyor.

"Gelemedim, işte böyle şeytana kandım." diyor. Olduğu gibi itiraf ediyor. Bu da güzel."Gelemedim, işte böyle şeytana kandım." diyor. Olduğu gibi itiraf ediyor. Bu da güzel. İnsan hiç olmazsa yalan söylememeli. Resûlullah'a yalan söylemek çok büyük suç.İnsan hiç olmazsa yalan söylememeli. Resûlullah'a yalan söylemek çok büyük suç. Başka bir insana yalan söylemek gibi de değil. Efendimiz ona hiç cevap vermiyor.Başka bir insana yalan söylemek gibi de değil.

Efendimiz ona hiç cevap vermiyor.
"Neyse, Allah affeder." filan dese hani rahatlayacak. Öyle de demiyor Peygamber Efendimiz. "Neyse, Allah affeder." filan dese hani rahatlayacak. Öyle de demiyor Peygamber Efendimiz.

Neden? Vahiy bekliyor. Bu kişinin durumu ne olacak? Neden?

Vahiy bekliyor. Bu kişinin durumu ne olacak?

Bu adam, Resûlullah'ın emrettiği bir savaşa katılmadı. Bu olay yaygınlaşırsa ne olur? Bu adam, Resûlullah'ın emrettiği bir savaşa katılmadı.

Bu olay yaygınlaşırsa ne olur?

Peygamberi dinlememenin cezası nedir? Peygamberi dinlememenin cezası nedir?

"Bakalım bunun hakkında hüküm ne olacak?" diye Efendimiz vahiy bekliyor. "Bakalım bunun hakkında hüküm ne olacak?" diye Efendimiz vahiy bekliyor.

Sonra bir zaman geliyor, diyor ki; "Kimse Kâ'b b. Mâlik ile konuşmasın!" Sonra bir zaman geliyor, diyor ki;

"Kimse Kâ'b b. Mâlik ile konuşmasın!"

Konuşma yasağı koyuyor Efendimiz. Acaba Allah buna kahır mı edecek, gazap mı edecek? Konuşma yasağı koyuyor Efendimiz.

Acaba Allah buna kahır mı edecek, gazap mı edecek?
Allah'ın iyi kulu mu kötü kulu mu? "Kimse konuşmasın." diyor. Selam veriyor, selamını almıyorlar.Allah'ın iyi kulu mu kötü kulu mu?

"Kimse konuşmasın." diyor.

Selam veriyor, selamını almıyorlar.
Gittiği, karşılaştığı insanlara selam veriyor. "Resûlullah konuşma dedi." diye selamını almıyorlar. Gittiği, karşılaştığı insanlara selam veriyor. "Resûlullah konuşma dedi." diye selamını almıyorlar.

Halbuki selam vermek sünnet, almak vacip.Halbuki selam vermek sünnet, almak vacip. Ama Resûlullah "alma" deyince tabi almamaları gerekiyor, almıyorlar.Ama Resûlullah "alma" deyince tabi almamaları gerekiyor, almıyorlar. Bir zaman geliyor, Efendimiz diyor ki; "Hanımıyla da aynı yerde kalmasın!" Bir zaman geliyor, Efendimiz diyor ki;

"Hanımıyla da aynı yerde kalmasın!"

Hanımından da ayrılıyor. Hanımı da kendisinden ayrılıyor.Hanımından da ayrılıyor. Hanımı da kendisinden ayrılıyor. Boşanmak tarzında değil de, aynı odada yatmıyorlar, evde konuşmuyorlar. Çok üzülüyor.Boşanmak tarzında değil de, aynı odada yatmıyorlar, evde konuşmuyorlar.

Çok üzülüyor.
Kimse kendisiyle konuşmuyor, söz söylemiyor, selamını almıyor, hanımıyla evde konuşma yok.Kimse kendisiyle konuşmuyor, söz söylemiyor, selamını almıyor, hanımıyla evde konuşma yok. Fevkalâde üzülüyor, çok pişman oluyor. Günlerce ağlıyor, namaza geliyor gidiyor, kimseyle konuşmuyor. Fevkalâde üzülüyor, çok pişman oluyor. Günlerce ağlıyor, namaza geliyor gidiyor, kimseyle konuşmuyor.

Bu sırada Kuzeydeki hıristiyan bir devletten, devlet başkanı kendisine mektup yazıyor.Bu sırada Kuzeydeki hıristiyan bir devletten, devlet başkanı kendisine mektup yazıyor. Ürdün'de ve Suriye'de "Gassani Devleti" diye bir devlet vardı. Hıristiyandı o zaman, Bizans'a bağlıydı.Ürdün'de ve Suriye'de "Gassani Devleti" diye bir devlet vardı. Hıristiyandı o zaman, Bizans'a bağlıydı. Onun hükümdarından bir mektup geliyor. Diyor ki; "Ey Ka'b b. Mâlik! Onun hükümdarından bir mektup geliyor.

Diyor ki;

"Ey Ka'b b. Mâlik!
Duyduğuma göre efendin senin kadrini bilmiyormuş, seni üzecek işler yapıyormuş.Duyduğuma göre efendin senin kadrini bilmiyormuş, seni üzecek işler yapıyormuş. Biz seni severiz, bizim yanımıza gelirsen izzet ve itibar görürsün. Buyur bekliyorum, gel." Biz seni severiz, bizim yanımıza gelirsen izzet ve itibar görürsün. Buyur bekliyorum, gel."

Onu da alınca; "Ne hallere düştüm? Nihayet bir hıristiyan hükümdarı beni çağırıyor.Onu da alınca; "Ne hallere düştüm? Nihayet bir hıristiyan hükümdarı beni çağırıyor. Resûlullah'ın gözünden düştüm." diye, daha beter üzülüyor. Resûlullah'ın gözünden düştüm." diye, daha beter üzülüyor.

"Bu da bir imtihan." diyor, o mektuba da kızıyor. Çok ağlıyor, çok üzülüyor. "Bu da bir imtihan." diyor, o mektuba da kızıyor. Çok ağlıyor, çok üzülüyor.

Muhterem kardeşlerim! Elli iki gün geçiyor Elli iki gün nasıl geçer düşünün. Bir ay geçecek.Muhterem kardeşlerim!

Elli iki gün geçiyor Elli iki gün nasıl geçer düşünün. Bir ay geçecek.
İki aya yakın bir zamanda, yaşadığınız bir ülkede şehirde kimse size selam vermeyecek;İki aya yakın bir zamanda, yaşadığınız bir ülkede şehirde kimse size selam vermeyecek; tek başınıza, şüpheli, şaibeli bir insan olacaksınız. Herkes size yamuk bakacak. tek başınıza, şüpheli, şaibeli bir insan olacaksınız. Herkes size yamuk bakacak.

"Allah'ın ne biçim kulu, Allah'ın kahrına mı uğradı gazabına mı uğradı?" denilecek. "Allah'ın ne biçim kulu, Allah'ın kahrına mı uğradı gazabına mı uğradı?" denilecek.

Hanımınız sizinle görüşmeyecek, "Resûlullah görüşme, dedi." diyecek, Hanımınız sizinle görüşmeyecek, "Resûlullah görüşme, dedi." diyecek, Resûlullah sizi sevmeyecek Çok korkunç bir şey! Çok ağlıyor, çok yalvarıyor.Resûlullah sizi sevmeyecek

Çok korkunç bir şey! Çok ağlıyor, çok yalvarıyor.
Ondan sonra âyet iniyor. Elli iki gün sonra Tevbe suresindeki âyet iniyor.Ondan sonra âyet iniyor. Elli iki gün sonra Tevbe suresindeki âyet iniyor. O zaman o âyet inip de Resûlullah o âyeti ashâbına okuyunca,O zaman o âyet inip de Resûlullah o âyeti ashâbına okuyunca, bir tanesi koşarak, bağırarak bunun mahallesindeki evine gidiyor: bir tanesi koşarak, bağırarak bunun mahallesindeki evine gidiyor:

"Yâ Malik! Yâ Ka'b b Mâlik! Müjde olsun, müjdemi isterim."Yâ Malik! Yâ Ka'b b Mâlik! Müjde olsun, müjdemi isterim. Senin hakkında âyet indi, tevben kabul olundu, Allah seni affetti." diye haber veriyor. Senin hakkında âyet indi, tevben kabul olundu, Allah seni affetti." diye haber veriyor.

Şimdi ben bu olayı sizin dikkatinize sunuyorum.Şimdi ben bu olayı sizin dikkatinize sunuyorum. Yirminci yüzyılın zayıf müslümanları, İslâm'ı iyi bilmeyen Müslümanları, sanıyoruz ki; Yirminci yüzyılın zayıf müslümanları, İslâm'ı iyi bilmeyen Müslümanları, sanıyoruz ki;

"Tevbe yâ Rabbi!" deyince Allah bizi affeder. Halbuki tevbe zorlu bir şey. Kolay kolay ele geçmiyor. "Tevbe yâ Rabbi!" deyince Allah bizi affeder. Halbuki tevbe zorlu bir şey. Kolay kolay ele geçmiyor.

Allah severse sever, ya sevmezse? Allah severse sever, ya sevmezse? Hangi merciiye başvurabilirsin, kime derdini yanabilirsin, kime derdini açabilirsin? Hangi merciiye başvurabilirsin, kime derdini yanabilirsin, kime derdini açabilirsin?

Allah bir insanı sevmezse insanın hâli nice olur? Onun için sözü şu noktaya getirmek istiyorum.Allah bir insanı sevmezse insanın hâli nice olur?

Onun için sözü şu noktaya getirmek istiyorum.
Kendim de öyle düşünüyorum, sizin dikkatinizi de o noktaya çekmek istiyorum:Kendim de öyle düşünüyorum, sizin dikkatinizi de o noktaya çekmek istiyorum: Allah'ın affedip etmeyeceğini kimse bilemez.Allah'ın affedip etmeyeceğini kimse bilemez. Allah'ın rızasını kazanmaya çok çalışmalıyız ama Allah'ın kahrına uğramayacağımızı bilemeyiz. Allah'ın rızasını kazanmaya çok çalışmalıyız ama Allah'ın kahrına uğramayacağımızı bilemeyiz.

Birisi Peygamber Efendimiz'in hizmetinde bulunuyordu da öldü. Birisi Peygamber Efendimiz'in hizmetinde bulunuyordu da öldü. Öldüğü zaman birileri; "Allah rahmet eylesin, cennetlik olmuştur." dediler.Öldüğü zaman birileri; "Allah rahmet eylesin, cennetlik
olmuştur." dediler.
Çünkü Peygamber Efendimiz'in ashabının yaşadığı zamanda yaşıyorÇünkü Peygamber Efendimiz'in ashabının yaşadığı zamanda yaşıyor ve Peygamber Efendimiz'e hizmette bulunmuş bir kimse. ve Peygamber Efendimiz'e hizmette bulunmuş bir kimse.

"Hayır, o cehennemdedir!" dedi Peygamber Efendimiz. "Neden?" dediler. "Hayır, o cehennemdedir!" dedi Peygamber Efendimiz.

"Neden?" dediler.

"Çünkü ganimet malından çalmıştı." dedi. "Çünkü ganimet malından çalmıştı." dedi.

Eğer Allah bir günahtan dolayı cezalandırırsa o zaman insan cehenneme düşebilir. Eğer Allah bir günahtan dolayı cezalandırırsa o zaman insan cehenneme düşebilir.

Onun için dikkat etmeliyiz. Onun için tutturacağımız yol takvâ yolu olmalı.Onun için dikkat etmeliyiz. Onun için tutturacağımız yol takvâ yolu olmalı. Bu işin şakaya gelir tarafı yoktur. Sen şaka yaparsın ama Allah şaka yapmaz. Bu işin şakaya gelir tarafı yoktur. Sen şaka yaparsın ama Allah şaka yapmaz. Sen ciddiye almazsın ama Allah ciddiye alır. Millet bunu bilmiyor. Sen ciddiye almazsın ama Allah ciddiye alır. Millet bunu bilmiyor. İnsanın Allah'tan korkması lazım insanın. Gevşek. "Allah affeder, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir." İnsanın Allah'tan korkması lazım insanın.

Gevşek. "Allah affeder, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir."

Bir şey duymuşlar, tekrarlayıp duruyorlar ama Allah'ı, Allah'ın ne yapacağını bilemiyorlar ki. Bir şey duymuşlar, tekrarlayıp duruyorlar ama Allah'ı, Allah'ın ne yapacağını bilemiyorlar ki.

Onun için hepimiz Allah'ın rızasını kazanmaya çalışmalıyız.Onun için hepimiz Allah'ın rızasını kazanmaya çalışmalıyız. Bunun için Allah'ın sevdiği şeyleri yapmaya çalışmalıyız. Bunun için Allah'ın sevdiği şeyleri yapmaya çalışmalıyız.

Allah'ın sevdiği şeyleri üç başlık altında topluyorum.Allah'ın sevdiği şeyleri üç başlık altında topluyorum. Üniversitede hocalık yaptığım için, altmış yaşına ulaşmış olduğum için,Üniversitede hocalık yaptığım için, altmış yaşına ulaşmış olduğum için, dini kitapları okumuş olduğum için; benim kafamda birikmiş olan bilgilerdedini kitapları okumuş olduğum için; benim kafamda birikmiş olan bilgilerde çok sorularla karşılaşmış olduğumdan, çok vaazlar vermiş olduğumdançok sorularla karşılaşmış olduğumdan, çok vaazlar vermiş olduğumdan bilgilerimin özeti olarak size şunu söylemek istiyorum: bilgilerimin özeti olarak size şunu söylemek istiyorum:

Allah'ın rızasını kazanmanın yollarını üç grupta toplayabiliriz: Bir; ibadetleri yapmak. Allah'ın rızasını kazanmanın yollarını üç grupta toplayabiliriz:

Bir; ibadetleri yapmak.

Mutlaka Allah'ın emrettiği şeyleri yapmalıyız. Mutlaka Allah'ın emrettiği şeyleri yapmalıyız. Namaz kılmalıyız, oruç tutmalıyız, hacca gitmeliyiz, zekâtımızı vermeliyiz,Namaz kılmalıyız, oruç tutmalıyız, hacca gitmeliyiz, zekâtımızı vermeliyiz, Allah'ın emretmiş olduğu vazifeleri yapmalıyız. Çünkü emri tutmazsak Allah sevmez, biliyoruz.Allah'ın emretmiş olduğu vazifeleri yapmalıyız. Çünkü emri tutmazsak Allah sevmez, biliyoruz. Günahlardan da kaçınmalıyız, haramlardan da kaçınmalıyız. Çünkü haramlardan kaçınmazsak da Allah sevmez.Günahlardan da kaçınmalıyız, haramlardan da kaçınmalıyız. Çünkü haramlardan kaçınmazsak da Allah sevmez. Bunu çok kesin anlayabiliyoruz. O halde bir, ibadet ve taat ile Allah'ın rızası kazanılabilir.Bunu çok kesin anlayabiliyoruz.

O halde bir, ibadet ve taat ile Allah'ın rızası kazanılabilir.
Taat, "itaat" demek Allah'a itaat etmek. Emretmişse "peki" demek, yasaklamışsa "peki" demek. Taat, "itaat" demek Allah'a itaat etmek. Emretmişse "peki" demek, yasaklamışsa "peki" demek. "Tamam yasakladın yâ Rabbi, tamam." Peygamber Efendimiz içkiyi yasakladı, âyet indi, âyeti okudu."Tamam yasakladın yâ Rabbi, tamam."

Peygamber Efendimiz içkiyi yasakladı, âyet indi, âyeti okudu.
"İçki haram kılınmıştır, yasak kılınmıştır." dedi. O zamana kadar içiliyordu. "İçki haram kılınmıştır, yasak kılınmıştır." dedi. O zamana kadar içiliyordu. Herkesin evinde içki bulunuyordu. Hepsini döktüler. Herkesin evinde içki bulunuyordu. Hepsini döktüler.

"Medine'nin sokaklarının kenarlarından sel gibi içkiler aktı." diye yazıyor kitaplar. "Medine'nin sokaklarının kenarlarından sel gibi içkiler aktı." diye yazıyor kitaplar.

Resûlullah'ın sözünü hemen uyguluyorlardı. Yolun birisi ibadet ve taattir.Resûlullah'ın sözünü hemen uyguluyorlardı.

Yolun birisi ibadet ve taattir.
İbadet ve taatleri yapmalıyız. Bu da bir akşam sohbetinde özetlenemeyecek kadar geniş bir dosyadır. İbadet ve taatleri yapmalıyız. Bu da bir akşam sohbetinde özetlenemeyecek kadar geniş bir dosyadır.

Onun için ben size dergiler tarif ettim, bunları okuyun, kütüphanenizde kitaplar vardır,Onun için ben size dergiler tarif ettim, bunları okuyun, kütüphanenizde kitaplar vardır, dinî kitaplar, onları okuyun. Radyo tarif ettim, o radyoyu dinleyin. Bir yol bu: İbadet ve taat. dinî kitaplar, onları okuyun. Radyo tarif ettim, o radyoyu dinleyin.

Bir yol bu: İbadet ve taat.

İkinci yol; günahlardan kaçınmak. Günahlardan kaçınmalıyız. İkinci yol; günahlardan kaçınmak.

Günahlardan kaçınmalıyız.
Çünkü günahlar insanı, Allah'ın sevmediği kul durumuna düşürür. Çünkü günahlar insanı, Allah'ın sevmediği kul durumuna düşürür.

Gözümüzü harama bakmaktan sakınmalıyız, dilimizi yalandan sakınmalıyız,Gözümüzü harama bakmaktan sakınmalıyız, dilimizi yalandan sakınmalıyız, elimizi harama uzatmamalıyız. Allah'ın "günah" dediği şeyler nelerse duvarınızda bir listesi olmalı, elimizi harama uzatmamalıyız. Allah'ın "günah" dediği şeyler nelerse duvarınızda bir listesi olmalı, onları yapmamalıyız, yapmamayı öğrenmeliyiz. Buna da takvâ deniliyor. onları yapmamalıyız, yapmamayı öğrenmeliyiz. Buna da takvâ deniliyor.

Takvâ "sakınmak" demek. Günahlardan sakınacağız, Allah'ın sevmediği bir şey yapmaktan kaçınacağız. Takvâ "sakınmak" demek. Günahlardan sakınacağız, Allah'ın sevmediği bir şey yapmaktan kaçınacağız.

Üçüncüsü de; âyetleri ve hadisleri okursak Allah, güzel huylu insanları seviyor,Üçüncüsü de; âyetleri ve hadisleri okursak Allah, güzel huylu insanları seviyor, güzel huyundan dolayı mükâfatlandırıyor; kötü huylu insanları da cezalandırıyor. güzel huyundan dolayı mükâfatlandırıyor; kötü huylu insanları da cezalandırıyor.

Birkaç misal vererek anlatayım: Kadının birisi kediye kızmış, hapsetmiş. Birkaç misal vererek anlatayım:

Kadının birisi kediye kızmış, hapsetmiş.
"Belki kendisini tırmaladı." diye, "Belki çanağı devirdi." diye, "Belki eti kaptı." diye kediye kızmış."Belki kendisini tırmaladı." diye, "Belki çanağı devirdi." diye, "Belki eti kaptı." diye kediye kızmış. Nedense hapsetmiş, salıvermemiş. Kedi hapsedildiği yerde ölmüş. Nedense hapsetmiş, salıvermemiş. Kedi hapsedildiği yerde ölmüş.

Peygamber Efendimiz bundan dolayı o kadının cehenneme gittiğini bildiriyor. Neden? Peygamber Efendimiz bundan dolayı o kadının cehenneme gittiğini bildiriyor.

Neden?

Kedi kıymetli olduğundan mı? Biz icabında koyun kesiyoruz, icabında av avlıyoruz. Neden? Kedi kıymetli olduğundan mı?

Biz icabında koyun kesiyoruz, icabında av avlıyoruz.

Neden?

Bir hayvan insandan daha değerli olduğundan mı? Hayır. Merhametsiz olduğundan. Bir hayvan insandan daha değerli olduğundan mı?

Hayır.

Merhametsiz olduğundan.
Acımadığı için kediye acımadığından, aç bıraktığı için. Zaten Peygamber Efendimiz söylüyor.Acımadığı için kediye acımadığından, aç bıraktığı için. Zaten Peygamber Efendimiz söylüyor. Kendisi yemek vermedi, salıvermedi ki hayvan kendisi avlansın, karnını doyursun.Kendisi yemek vermedi, salıvermedi ki hayvan kendisi avlansın, karnını doyursun. Aç bıraktı, merhametsizliğinden cehenneme gitti. Demek ki kötü huy insanı cehenneme düşürebiliyor. Aç bıraktı, merhametsizliğinden cehenneme gitti.

Demek ki kötü huy insanı cehenneme düşürebiliyor.

Bir keresinde Peygamber Efendimiz ashabıyla sohbet ederken;Bir keresinde Peygamber Efendimiz ashabıyla sohbet ederken; "Şimdi buraya bir cennetlik insan gelecek." dedi. Abdullah b. Ömer diyor ki; "Şimdi buraya bir cennetlik insan gelecek." dedi.

Abdullah b. Ömer diyor ki;

"Etrafı gözlemeye başladım; kim gelecek, kim cennetlik?"Etrafı gözlemeye başladım; kim gelecek, kim cennetlik? 'Peygamber Efendimiz'in cennetlik dediği insan kimdir?' diye merak ettim." Abdest almış birisi geldi.'Peygamber Efendimiz'in cennetlik dediği insan kimdir?' diye merak ettim."

Abdest almış birisi geldi.
Aramızdan çok da tanınmış bir kimse değil. Gözümüze batan, dikkatimizi çeken bir kimse değil." Diyor. Aramızdan çok da tanınmış bir kimse değil. Gözümüze batan, dikkatimizi çeken bir kimse değil." Diyor.

Bu olay üç defa olmuş. Nihayet o şahsın yanına gitmiş, demiş ki; "Ben senin evinde kalmak istiyorum." Bu olay üç defa olmuş. Nihayet o şahsın yanına gitmiş, demiş ki;

"Ben senin evinde kalmak istiyorum."

Evinde kalmış. "Acaba ne ibadet ediyor, ne dualar yapıyor da Allah'ın sevdiği kul olmuş, cennetlik olmuş?Evinde kalmış.

"Acaba ne ibadet ediyor, ne dualar yapıyor da Allah'ın sevdiği kul olmuş, cennetlik olmuş?
Öğrenmek istiyor. Sıkı bir şekilde takip etmiş. Üç gün sonra diyor ki; Öğrenmek istiyor.

Sıkı bir şekilde takip etmiş. Üç gün sonra diyor ki;

"Ben Resûlullah ile otururken 'Şimdi cennetlik birisi gelecek.' dedi. "Ben Resûlullah ile otururken 'Şimdi cennetlik birisi gelecek.' dedi. Ben de senin cenneti neden kazandığını anlamak için, senin hayatını takip etmek için evinde kaldım.Ben de senin cenneti neden kazandığını anlamak için, senin hayatını takip etmek için evinde kaldım. Ama bizim bildiğimiz ibadetler dışında ayrıca benim bilmediğim bir şey yaptığını görmedim.Ama bizim bildiğimiz ibadetler dışında ayrıca benim bilmediğim bir şey yaptığını görmedim. Senin çok sevap kazanmana sebep nedir? Benim görmediğim başka bir şey var mı?" Senin çok sevap kazanmana sebep nedir? Benim görmediğim başka bir şey var mı?"

"Yok." diyor, "Benim hayatım böyle sade, senin gördüğün gibidir. Olağanüstü bir başka durum yok." "Yok." diyor, "Benim hayatım böyle sade, senin gördüğün gibidir. Olağanüstü bir başka durum yok."

"Peki öyleyse, Allah'a ısmarladık." diyor. Giderken arkasından sesleniyor. "Peki öyleyse, Allah'a ısmarladık." diyor.

Giderken arkasından sesleniyor.

"Ey Ömer' in oğlu Abdullah, gel." diyor. "Aklıma geldi."Ey Ömer' in oğlu Abdullah, gel." diyor. "Aklıma geldi. Ben kalbimden herkesin iyiliğini isterim, kimse hakkında kötülük düşünmem. Belki bundandır diyor. Ben kalbimden herkesin iyiliğini isterim, kimse hakkında kötülük düşünmem. Belki bundandır diyor. Yaptığımız işler aynı ama belki benim yüksek sevap kazanmam bundan olabilir.Yaptığımız işler aynı ama belki benim yüksek sevap kazanmam bundan olabilir. Herkesin iyiliğini isterim, kimsenin kötülüğünü istemem. Kalbim herkese karşı iyilik doludur." Herkesin iyiliğini isterim, kimsenin kötülüğünü istemem. Kalbim herkese karşı iyilik doludur."

Demek ki iyilik istemek sevap kazandırıyor. Demek ki merhametsizlik insanı cehenneme atabiliyor. Demek ki iyilik istemek sevap kazandırıyor. Demek ki merhametsizlik insanı cehenneme atabiliyor.

O halde ibadetleri yapacağız, günahlardan kaçacağız, güzel huyları kazanmaya çalışacağız, O halde ibadetleri yapacağız, günahlardan kaçacağız, güzel huyları kazanmaya çalışacağız, varsa kötü huyları üzerimizden atmaya çalışacağız. varsa kötü huyları üzerimizden atmaya çalışacağız.

Bu kötü huyları da iyi huyları da bir liste halinde bilmemiz lazım.Bu kötü huyları da iyi huyları da bir liste halinde bilmemiz lazım. "Hangi huylar iyidir, hangileri kötüdür?" bunları da bilmeliyiz."Hangi huylar iyidir, hangileri kötüdür?" bunları da bilmeliyiz. "Hangi işler sevaptır, hangi işler günahtır?" bunları da bilmeliyiz. "Hangi işler sevaptır, hangi işler günahtır?" bunları da bilmeliyiz.

Bunlara göre hayatımızı tanzim etmemiz gerekiyor. Bunlara göre hayatımızı tanzim etmemiz gerekiyor.

Fakat bir insanın iyi huylu olması bir eğitim işidir, buna "ahlâk eğitimi" diyoruz,Fakat bir insanın iyi huylu olması bir eğitim işidir, buna "ahlâk eğitimi" diyoruz, "tasavvuf eğitimi" diyoruz. Bir insan durup dururken Yunus Emre olamıyor."tasavvuf eğitimi" diyoruz.

Bir insan durup dururken Yunus Emre olamıyor.
Durup dururken Mevlânâ olamıyor. Durup dururken Hacı Bayram-ı Velî olamıyor.Durup dururken Mevlânâ olamıyor. Durup dururken Hacı Bayram-ı Velî olamıyor. Herkes olamıyor. O devirde o bilgileri okuyan herkes Yunus olamıyor,Herkes olamıyor. O devirde o bilgileri okuyan herkes Yunus olamıyor, herkes Mevlânâ olamıyor, herkes Hacı Bektaş olamıyor. Fark nedir? herkes Mevlânâ olamıyor, herkes Hacı Bektaş olamıyor.

Fark nedir?

Aynı kitapları okuyan öteki insanlarla bunlar arasındaki fark nedir? Aynı kitapları okuyan öteki insanlarla bunlar arasındaki fark nedir?

Bunlar tasavvufî bir eğitim görmüşler, ahlâk eğitimi görmüşler. Bunlar tasavvufî bir eğitim görmüşler, ahlâk eğitimi görmüşler.

Mesela Yunus'un bir ilahisini şimdi okuyabiliriz. Her akşam üç ilahi okuyacağız. Bir tanesi şu olabilir. Mesela Yunus'un bir ilahisini şimdi okuyabiliriz. Her akşam üç ilahi okuyacağız. Bir tanesi şu olabilir.

Yunus Emre diyor ki; Dövene elsiz gerek. Sövene dilsiz gerek. Derviş gönülsüz gerek. Yunus Emre diyor ki;

Dövene elsiz gerek.

Sövene dilsiz gerek.

Derviş gönülsüz gerek.

"Dövene elsiz gerek" ne demek? Kötüyle kötü olma, kavga edenle kavga etme, karşılık verme."Dövene elsiz gerek" ne demek?

Kötüyle kötü olma, kavga edenle kavga etme, karşılık verme.
Sövene karşılık verme. Biraz sabırlı ol, öyle hemen sinirlenip kalbi kırılan, mukabele eden insan olma. Sövene karşılık verme. Biraz sabırlı ol, öyle hemen sinirlenip kalbi kırılan, mukabele eden insan olma.

Ele geleni yersin. Dile geleni dersin Böyle dervişlik dursun. Sen derviş olamazsın. Ele geleni yersin.

Dile geleni dersin

Böyle dervişlik dursun.

Sen derviş olamazsın.

Ele gelen her şeyi yemeyecek. "Haram mı helal mi?" diye düşünecek.Ele gelen her şeyi yemeyecek. "Haram mı helal mi?" diye düşünecek. Dile, aklına gelen her şeyi söylemeyecek. Dile, aklına gelen her şeyi söylemeyecek.

"Bu söylediğim doğru mu yanlış mı, karşımdakinin kalbini mi kırarım, yanlış mı söylerim?" diye düşünecek. "Bu söylediğim doğru mu yanlış mı, karşımdakinin kalbini mi kırarım, yanlış mı söylerim?" diye düşünecek.

Bunları anlatıyor Yunus Emre, bunları uyguluyor. Bunları anlatıyor Yunus Emre, bunları uyguluyor.

Yunus bizden farklı bir insan. Yunus'un şiirlerini okursak önemli olarak ahlâkî bakımdanYunus bizden farklı bir insan. Yunus'un şiirlerini okursak önemli olarak ahlâkî bakımdan Yunus'un çok farklı bir insan olduğunu görürüz.Yunus'un çok farklı bir insan olduğunu görürüz. Bizden farklı bir insan olduğunu; iyiliksever, cömert bir insan olduğunu görürüz. Bizden farklı bir insan olduğunu; iyiliksever, cömert bir insan olduğunu görürüz.

Onun için ne yapmamız gerekiyor? Onun için ne yapmamız gerekiyor?

Güzel huyları, bir tasavvuf eğitimini almamız gerekiyor. Bu da tarikat terbiyesini gerektiriyor. Güzel huyları, bir tasavvuf eğitimini almamız gerekiyor. Bu da tarikat terbiyesini gerektiriyor.

Bunca yıl yaşadınız, Türkiye'yi de biliyorsunuz; böyle bir eğitimin verildiği bir mektep duydunuz mu? Bunca yıl yaşadınız, Türkiye'yi de biliyorsunuz; böyle bir eğitimin verildiği bir mektep duydunuz mu?

Musiki eğitimi verilen yer var, "konservatuar" deniliyor.Musiki eğitimi verilen yer var, "konservatuar" deniliyor. Resim öğretilen, heykel yapmayı öğreten yer var, "güzel sanatlar akademisi" deniliyor. Resim öğretilen, heykel yapmayı öğreten yer var, "güzel sanatlar akademisi" deniliyor.

Ama bunun öğretildiği, insanı Yunus Emre yapan, insanı Hacı Bektaş-ı Velî,Ama bunun öğretildiği, insanı Yunus Emre yapan, insanı Hacı Bektaş-ı Velî, Hacı Bayram-ı Velî, Eşrefoğlu Rûmî, İsmail Hakkı Erzurumî gibi yapan,Hacı Bayram-ı Velî, Eşrefoğlu Rûmî, İsmail Hakkı Erzurumî gibi yapan, Mevlânâ gibi yapan bir eğitim nerede? Vardı, kapandı. Mevlânâ gibi yapan bir eğitim nerede?

Vardı, kapandı.
Tarikatlerin kapatılmasıyla kapandı. Eskiden bu eğitim vardı, şimdi yok. Varsa özel olarak var.Tarikatlerin kapatılmasıyla kapandı. Eskiden bu eğitim vardı, şimdi yok. Varsa özel olarak var. Gizli gizli var. Hatta hükümet çatıyor, gazeteler çatıyor,Gizli gizli var. Hatta hükümet çatıyor, gazeteler çatıyor, kötülüyor ama yine aşağıda sessiz sedasız duyuyoruz ki geliniyor gidiliyor, böyle insanlar da var. kötülüyor ama yine aşağıda sessiz sedasız duyuyoruz ki geliniyor gidiliyor, böyle insanlar da var.

Böyle bir eğitimin olması gerekiyor. İnsanın içinin, vicdanının, kafasının eğitilmesi gerekiyor.Böyle bir eğitimin olması gerekiyor. İnsanın içinin, vicdanının, kafasının eğitilmesi gerekiyor. Ahlâkının düzeltilmesi gerekiyor. İnsanın içinde nefsi var, nefis dediğimiz bir varlık var.Ahlâkının düzeltilmesi gerekiyor.

İnsanın içinde nefsi var, nefis dediğimiz bir varlık var.
İnsana bir şeyler yaptırıyor. Birtakım kötü işleri teşvik ediyor; insanın canı çekiyor,İnsana bir şeyler yaptırıyor. Birtakım kötü işleri teşvik ediyor; insanın canı çekiyor, istiyor yapıyor, dayanamıyor. "Nefsimi tutamadım." diyor, "Kendime hâkim olamadım." diyor.istiyor yapıyor, dayanamıyor. "Nefsimi tutamadım." diyor, "Kendime hâkim olamadım." diyor. O nefsin terbiye edilmesi gerekiyor. İşte tarikat, "bu terbiyenin yapıldığı dinî okul" demek.O nefsin terbiye edilmesi gerekiyor. İşte tarikat, "bu terbiyenin yapıldığı dinî okul" demek. Onun için tarikat olması gerekiyor. Şimdi mesela bazı kimseler diyor ki; Onun için tarikat olması gerekiyor.

Şimdi mesela bazı kimseler diyor ki;

"Peygamber Efendimiz'in zamanında tarikat yoktu." "Peygamber Efendimiz'in zamanında tarikat yoktu."

Vardı! Peygamber Efendimiz tarikatin şeyhiydi, ashab da dervişleriydi. Vardı! Peygamber Efendimiz tarikatin şeyhiydi, ashab da dervişleriydi.

Şeyh ve derviş ne demek? Şeyh ve derviş ne demek?

"Peygamber Efendimiz'in ashabını terbiye ettiği usulle müslümanları terbiye eden insan" demek. "Peygamber Efendimiz'in ashabını terbiye ettiği usulle müslümanları terbiye eden insan" demek.

Aslında Peygamber Efendimiz insanları nasıl eğitti? Aslında Peygamber Efendimiz insanları nasıl eğitti?

"İlkokula gidin, ortaokula gidin, liseye gidin, diplomayı alın, karşıma gelin" mi dedi?"İlkokula gidin, ortaokula gidin, liseye gidin, diplomayı alın, karşıma gelin" mi dedi? "Size o zaman iş vereceğim" mi dedi? Hayır. "Size o zaman iş vereceğim" mi dedi?

Hayır.
Onlarla beraber yaşadı, beraber yemek yedi, beraber oturdu, konuştu, ticaret yaptı.Onlarla beraber yaşadı, beraber yemek yedi, beraber oturdu, konuştu, ticaret yaptı. Dükkânlarına gitti, malların nasıl satılacağını söyledi, ailevî meselelerini düzenledi.Dükkânlarına gitti, malların nasıl satılacağını söyledi, ailevî meselelerini düzenledi. Onların içinde toplumsal hayatı, ailevî hayatı, kişisel hayatı devam ederken onları eğitti. Onların içinde toplumsal hayatı, ailevî hayatı, kişisel hayatı devam ederken onları eğitti.

Bu eğitim, okul eğitiminden farklı bir eğitimdir. Okul, insanı, belli saatlerde bilgilendirir.Bu eğitim, okul eğitiminden farklı bir eğitimdir. Okul, insanı, belli saatlerde bilgilendirir. Alır, öğretir ama yetmiyor. Onun için diyoruz ki mesela; "Bu adam aile terbiyesi görmemiş." Alır, öğretir ama yetmiyor.

Onun için diyoruz ki mesela; "Bu adam aile terbiyesi görmemiş."

Ailede okul yok ama anne terbiyesi, ailenin içindeki hava bir okul gibi insanı yetiştiriyor.Ailede okul yok ama anne terbiyesi, ailenin içindeki hava bir okul gibi insanı yetiştiriyor. Ailede baba neyse, tarikatte de şeyh müridi öyle yetiştiriyor. Babanın evladı yetiştirdiği gibi.Ailede baba neyse, tarikatte de şeyh müridi öyle yetiştiriyor. Babanın evladı yetiştirdiği gibi. Hatta onun için de bazı şeyhlere "baba" diyorlar. Hatta onun için de bazı şeyhlere "baba" diyorlar. "Falanca baba, filanca baba" diyorlar; isim böyle geçiyor. "Falanca baba, filanca baba" diyorlar; isim böyle geçiyor.

Demek ki tarikat; ahlâk eğitiminin, davranış eğitiminin, gönül eğitiminin,Demek ki tarikat; ahlâk eğitiminin, davranış eğitiminin, gönül eğitiminin, duygu eğitiminin yapılması için bir mektep imiş. Yunus böyle yetişmiş.duygu eğitiminin yapılması için bir mektep imiş. Yunus böyle yetişmiş. Tekkeye gitmiş, kırk yıl odun taşımış ama eğri odun taşımamış. Tekkeye gitmiş, kırk yıl odun taşımış ama eğri odun taşımamış. Şeyhinin dediğini yapmış, derviş olarak çalışmış. Mevlânâ öyle. Şeyhinin dediğini yapmış, derviş olarak çalışmış. Mevlânâ öyle.

"Mevlevî tarikatinde şöyle" diyoruz, "Kâdirî tarikatinde böyle" diyoruz vesaire."Mevlevî tarikatinde şöyle" diyoruz, "Kâdirî tarikatinde böyle" diyoruz vesaire. Ama sonunda insan; davranışlarını ayarlayabilen, güzel davranışlarda bulunabilen,Ama sonunda insan; davranışlarını ayarlayabilen, güzel davranışlarda bulunabilen, nefsine hâkim, iradesi kuvvetli, Allah'ı seven, Allah'ın sevdiği bir insan olmak için bir eğitimden geçiyor.nefsine hâkim, iradesi kuvvetli, Allah'ı seven, Allah'ın sevdiği bir insan olmak için bir eğitimden geçiyor. İşte o tasavvufî eğitimdir. Bunun da yolları, metotları vardır. İşte o tasavvufî eğitimdir. Bunun da yolları, metotları vardır.

İnsan durup dururken "eğitil" dediğin zaman eğitilmiyor. "Eğitil" demekle insan eğitilmiyor.İnsan durup dururken "eğitil" dediğin zaman eğitilmiyor. "Eğitil" demekle insan eğitilmiyor. Eğitilmesi için zaman geçmesi lazım. Aile terbiyesi alması için aile içinde büyümesi lazım. Eğitilmesi için zaman geçmesi lazım. Aile terbiyesi alması için aile içinde büyümesi lazım. Çocuk öksüzse, ana baba terbiyesi görmemişse;Çocuk öksüzse, ana baba terbiyesi görmemişse; "Zavallı, öksüz, ne yapsın bir anne şefkati görmedi." deniliyor. "Zavallı, öksüz, ne yapsın bir anne şefkati görmedi." deniliyor.

Bir toplum içinde, nezareti altında, belli usullerle yetişmesi lazım.Bir toplum içinde, nezareti altında, belli usullerle yetişmesi lazım. Bunların usulleri de yine Kur'ân-ı Kerîm'den ve Peygamber Efendimiz'inBunların usulleri de yine Kur'ân-ı Kerîm'den ve Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden alınmış usullerdir. hadîs-i şerîflerinden alınmış usullerdir.

Onun için bu eğitimleri görmek gerektiğinden insanlar tarikate mensupturlar. Onun için bu eğitimleri görmek gerektiğinden insanlar tarikate mensupturlar.

"Tarikat nedir?" sorusunun cevabı böylece verilmiş oldu. "Tarikat nedir?" sorusunun cevabı böylece verilmiş oldu.

"Tarikate neden intisap edildi, insanlar niye tarikate mensup olmaya can attı?" buradan anlaşılmış oluyor. "Tarikate neden intisap edildi, insanlar niye tarikate mensup olmaya can attı?" buradan anlaşılmış oluyor.

Cumhuriyet kuruluncaya kadar bu çok iyi bilinen bir usuldü.Cumhuriyet kuruluncaya kadar bu çok iyi bilinen bir usuldü. Cumhuriyet kurulduktan sonra tekkeler kapatıldı, tarikatler kaldırıldı.Cumhuriyet kurulduktan sonra tekkeler kapatıldı, tarikatler kaldırıldı. Şeyh lakabı yasaklandı, paşa lakabı yasaklandı. İnsanlar laik bir eğitimle eğitilmeye yönelindi. Şeyh lakabı yasaklandı, paşa lakabı yasaklandı. İnsanlar laik bir eğitimle eğitilmeye yönelindi. "Bunlar çağdışı eğitimdir." denildi. "Bunlar çağdışı eğitimdir." denildi. Halbuki bunlar bizim geleneksel eğitimimizdi, Orta Asya'dan beri toplumumuzun içinde,Halbuki bunlar bizim geleneksel eğitimimizdi, Orta Asya'dan beri toplumumuzun içinde, halkımızı eğiten eğitimdi. Biz halkımızla iftihar ediyoruz. "Türk halkı misafirperverdir." diyoruz. halkımızı eğiten eğitimdi.

Biz halkımızla iftihar ediyoruz. "Türk halkı misafirperverdir." diyoruz.

Allah Allah, Türk halkı misafirperver de İngiliz halkı niye misafirperver değil?Allah Allah, Türk halkı misafirperver de İngiliz halkı niye misafirperver değil? İrlandalı niye başka türlü de, İskoç niye şöyle de, Alman niye Alman usûlü yapıyor da, İrlandalı niye başka türlü de, İskoç niye şöyle de, Alman niye Alman usûlü yapıyor da, Rus niye şöyle de, niye bizim Türk köylüsü böyle? Çünkü aldığı eğitim var.Rus niye şöyle de, niye bizim Türk köylüsü böyle?

Çünkü aldığı eğitim var.
O aldığı eğitim, misafire hürmet etmeyi kendisine öğretmiş, böylece o şey onun örfü âdeti olmuş. O aldığı eğitim, misafire hürmet etmeyi kendisine öğretmiş, böylece o şey onun örfü âdeti olmuş.

Onun için bizim toplumumuz da olgun insan yetiştiren bir mâneviyat mektebiydi.Onun için bizim toplumumuz da olgun insan yetiştiren bir mâneviyat mektebiydi. Padişahlar dâhil bu eğitime girmişlerdi. Mesela Sultan Ahmed, Aziz Mahmud-ı Hüdayî'nin dervişiydi.Padişahlar dâhil bu eğitime girmişlerdi.

Mesela Sultan Ahmed, Aziz Mahmud-ı Hüdayî'nin dervişiydi.
Sultan Abdülhamid, bir Şazelî şeyhinin dervişiydi. Sultan Abdülhamid, bir Şazelî şeyhinin dervişiydi. Sultan Murad, Sultan Bayezid, Fatih'in oğlu, hepsinin şeyhleri var. Sultan Murad, Sultan Bayezid, Fatih'in oğlu, hepsinin şeyhleri var. Sofular caddesinde, İstanbul'da tekkesi var.Sofular caddesinde, İstanbul'da tekkesi var. Hepsi bir büyük zâttan eğitim görmüşlerdir, ders almışlardır. Hepsi bir büyük zâttan eğitim görmüşlerdir, ders almışlardır.

Ebü'l-Hasan-ı Harakânî Ebü'l-Hasan-ı Harakânî Sultan Sencer'e nasihat edermiş. Sultan Sencer'e nasihat edermiş. Kapıdan girdiği zaman Sultan Sencar korkudan ayağa kalkarmış, Kapıdan girdiği zaman Sultan Sencar korkudan ayağa kalkarmış, Ebü'l-Hasani'l-Harakânî hazretlerini tahtına oturturmuş. Ebü'l-Hasani'l-Harakânî hazretlerini tahtına oturturmuş.

O da; "Halka zulüm etme, haksız vergi alma, zevke safaya dalma,O da; "Halka zulüm etme, haksız vergi alma, zevke safaya dalma, ümmete hizmeti ihmal etme." diye nasihat edermiş. ümmete hizmeti ihmal etme." diye nasihat edermiş.

O da seviyor. Kendisine dobra dobra gerçekleri söyleyeni seviyor. O da seviyor. Kendisine dobra dobra gerçekleri söyleyeni seviyor.

Onun için padişahtan, vezirden, ahaliye kadar herkes bu eğitimi görüyordu.Onun için padişahtan, vezirden, ahaliye kadar herkes bu eğitimi görüyordu. Diyebiliriz ki bizim ecdadımızın hepsi tasavvuf eğitimi görmüştür, görmeyeni çok azdır. Diyebiliriz ki bizim ecdadımızın hepsi tasavvuf eğitimi görmüştür, görmeyeni çok azdır.

Ankara'ya bir Fransız profesör gelmiş. Ankara'da fakültedeki arkadaşlardan İbrahim Çubukçu var;Ankara'ya bir Fransız profesör gelmiş. Ankara'da fakültedeki arkadaşlardan İbrahim Çubukçu var; -radyo televizyon yayınlarından belki hatırlarsınız--radyo televizyon yayınlarından belki hatırlarsınız- Fransızca bildiği için onu gezdirmekle görevlendirildi. Fransızca bildiği için onu gezdirmekle görevlendirildi.

İbrahim Çubukçu; "Etnografya müzesine gittik, orayı geziyorduk.İbrahim Çubukçu; "Etnografya müzesine gittik, orayı geziyorduk. Fransız profesör dedi ki: 'İbrahim Bey, şu adam derviş. Git, sor istersen.'" Fransız profesör dedi ki: 'İbrahim Bey, şu adam derviş. Git, sor istersen.'"

İbrahim Bey çok tatlı dillidir, güleç yüzlüdür. Gitmiş; "Hemşerim, merhaba" demiş.İbrahim Bey çok tatlı dillidir, güleç yüzlüdür. Gitmiş; "Hemşerim, merhaba" demiş. "Nasılsın, iyi misin, nerelisin?" diye sorarak yumuşatmış. "Nasılsın, iyi misin, nerelisin?" diye sorarak yumuşatmış. "Niye geldin, niye geziyorsun, ben de ilahiyattayım." demiş, "Hangi tarikate mensupsun?" "Niye geldin, niye geziyorsun, ben de ilahiyattayım." demiş, "Hangi tarikate mensupsun?"

"Başından söylesem belki saklar, söylemez." diye düşünmüş; "Hangi tarikate mensupsun?" demiş."Başından söylesem belki saklar, söylemez." diye düşünmüş; "Hangi tarikate mensupsun?" demiş. O da söylemiş. "Hayretler içinde kaldım. O da söylemiş.

"Hayretler içinde kaldım.
Elin Fransızı benim halkımdan hangisinin derviş olduğunu, Elin Fransızı benim halkımdan hangisinin derviş olduğunu, hangisinin tasavvuf erbabı olduğunu uzaktan bakışından anlıyor." diyor. hangisinin tasavvuf erbabı olduğunu uzaktan bakışından anlıyor." diyor.

Tasavvufî terbiyesi insanın yüzüne, davranışlarına dahi akseder.Tasavvufî terbiyesi insanın yüzüne, davranışlarına dahi akseder. Davranışı başka türlü olur, konuşması başka türlü olur, nezaketi başka türlü olur.Davranışı başka türlü olur, konuşması başka türlü olur, nezaketi başka türlü olur. Bu bir eğitim meselesi. Onun için eskiden bu eğitim vardı. Bu bir eğitim meselesi. Onun için eskiden bu eğitim vardı.

Hatta bir profesör var, bizim Akra'da da konuşma yapıyor.Hatta bir profesör var, bizim Akra'da da konuşma yapıyor. Bursa İlahiyat'ta profesördü; "Yusuf Ziya Binatlı" dekandı, hukukçuydu. O diyor ki; Bursa İlahiyat'ta profesördü; "Yusuf Ziya Binatlı" dekandı, hukukçuydu. O diyor ki;

"Biz gençliğimizde Bayezid meydanında arkadaşımıza rastladığımızda 'Nasılsın, iyi misin?' diye"Biz gençliğimizde Bayezid meydanında arkadaşımıza rastladığımızda 'Nasılsın, iyi misin?' diye konuşurken sorardık; 'Hangi tekkeden feyiz alıyorsun mîrim?' konuşurken sorardık; 'Hangi tekkeden feyiz alıyorsun mîrim?' Şimdi millet birbirine; 'Hangi takıma mensupsun?' diye soruyor." diyor. Şimdi millet birbirine; 'Hangi takıma mensupsun?' diye soruyor." diyor.

"Hangi tekkeden feyiz alıyorsun?" ne demek? "Hangi tekkeden feyiz alıyorsun?" ne demek?

"Hangi tekkeye devam edip terbiyeni oradan kazanıyorsun?" demek aslında."Hangi tekkeye devam edip terbiyeni oradan kazanıyorsun?" demek aslında. "Biz böyle sorardık." diyor. "O zaman gençler arasında töre, anânevî durum buydu." diyor. "Biz böyle sorardık." diyor. "O zaman gençler arasında töre, anânevî durum buydu." diyor.

Genç bir terbiye görecek, usul erkân görecek, kapıdan girmeyi öğrenecek, selam vermeyi öğrenecek,Genç bir terbiye görecek, usul erkân görecek, kapıdan girmeyi öğrenecek, selam vermeyi öğrenecek, büyüklere saygı göstermeyi öğrenecek, yer vermeyi öğrenecek, büyüklere saygı göstermeyi öğrenecek, yer vermeyi öğrenecek, ibrikle eline su dökmeyi öğrenecek, havlu tutmayı öğrenecek; ibrikle eline su dökmeyi öğrenecek, havlu tutmayı öğrenecek; bunların hepsi bizim töremizde olan şeyler, tatlı şeyler, güzel şeyler.bunların hepsi bizim töremizde olan şeyler, tatlı şeyler, güzel şeyler. Keşke onların hepsi kalsaydı. "Bunlar nasıl millet" diye dünyanın ahalisi bizi görmeye gelirdi. Keşke onların hepsi kalsaydı. "Bunlar nasıl millet" diye dünyanın ahalisi bizi görmeye gelirdi.

Biz onlara benzemeye başladık da ne oldu? Kendimizi kaybettik de ne oldu?Biz onlara benzemeye başladık da ne oldu? Kendimizi kaybettik de ne oldu? Bizim kendimize göre bir usûlümüz vardı. Bizim kendimize göre bir usûlümüz vardı. Keşke İstanbul'da kadınların hepsi peçeteli, çarşaflı, şemsiyeli olsaydı.Keşke İstanbul'da kadınların hepsi peçeteli, çarşaflı, şemsiyeli olsaydı. Keşke japone kollu olmasaydı. Baldır bacak çıplak olmasaydı. Bu bizim anânevî tarzımız idi. Keşke japone kollu olmasaydı. Baldır bacak çıplak olmasaydı. Bu bizim anânevî tarzımız idi.

Şimdi ne oldu? Şimdi gençler futbola sevk ediliyor; "Futbol oynayın, spor yapın." Ne oluyor? Şimdi ne oldu?

Şimdi gençler futbola sevk ediliyor; "Futbol oynayın, spor yapın."

Ne oluyor?

Gençliği anarşiden kurtaramıyor, çekemiyor. Neden? Gençliği anarşiden kurtaramıyor, çekemiyor.

Neden?

İnsanın bedeninin ihtiyaçları farklı, ruhunun ihtiyaçları farklı. Ruh sevgi ister, arkadaş ister,İnsanın bedeninin ihtiyaçları farklı, ruhunun ihtiyaçları farklı. Ruh sevgi ister, arkadaş ister, dost ister, dertleşecek kimse ister, terbiye ister, fedakârlık ister,dost ister, dertleşecek kimse ister, terbiye ister, fedakârlık ister, zahmet ister, sıkıntı ister, ondan hoşlanır. zahmet ister, sıkıntı ister, ondan hoşlanır.

"Ben sıkıntı çekeyim ama ortaya bir güzel şey koyayım, memnun olurum."Ben sıkıntı çekeyim ama ortaya bir güzel şey koyayım, memnun olurum. Oh terledim, ama çok şükür şu işi yaptım. Yoruldum ama çok şükür şu oldu.Oh terledim, ama çok şükür şu işi yaptım. Yoruldum ama çok şükür şu oldu. Para harcadım ama şu kadar insanı sevindirdim, şu camiyi yaptım, şu hayrı işledim." diye sevinir insan. Para harcadım ama şu kadar insanı sevindirdim, şu camiyi yaptım, şu hayrı işledim." diye sevinir insan.

Masraf yapar sevinir, ter döker sevinir, yorulur sevinir. Neden? Masraf yapar sevinir, ter döker sevinir, yorulur sevinir.

Neden?

Onun ayrı mutluluğu vardır, mânevî mutluluk bu. İşte bu mâneviyat eğitimi tasavvufla sağlanıyor. Onun ayrı mutluluğu vardır, mânevî mutluluk bu. İşte bu mâneviyat eğitimi tasavvufla sağlanıyor.

Şimdi biz bunları kaldırdık. Laik cumhuriyetin eğitimcileri sandı ki futbol oynatmakla,Şimdi biz bunları kaldırdık. Laik cumhuriyetin eğitimcileri sandı ki futbol oynatmakla, spora sevk etmekle ve izcilikle gençler yerinde duracak. Durur mu? Durmaz. spora sevk etmekle ve izcilikle gençler yerinde duracak.

Durur mu?

Durmaz.

İnsanın bir ruhu var, bir bedeni var. Bedenin ihtiyacı var, ruhunun ihtiyacı var.İnsanın bir ruhu var, bir bedeni var. Bedenin ihtiyacı var, ruhunun ihtiyacı var. Onlar tatmin edilmeyince olmaz.Onlar tatmin edilmeyince olmaz. Tarikat ve tasavvuf insanın mâneviyatını eğitiyor, ahlâkını eğitiyor, duygularını eğitiyor.Tarikat ve tasavvuf insanın mâneviyatını eğitiyor, ahlâkını eğitiyor, duygularını eğitiyor. Zarif insan yapıyor. Zarif insan yapıyor.

Tasavvuf erbabı evliyâullahın hayatını, dervişlerin hayatını okuyun; hayran kalırsınız.Tasavvuf erbabı evliyâullahın hayatını, dervişlerin hayatını okuyun; hayran kalırsınız. Yemez yedirir, giymez giydirir,Yemez yedirir, giymez giydirir, hizmet eder. Mesela birisi tasavvufu tarif ediyor. Ben de başka türlü tarif ettim, kayda girdi.hizmet eder.

Mesela birisi tasavvufu tarif ediyor. Ben de başka türlü tarif ettim, kayda girdi.
Bu da iyi, Osmanlı şairlerinden birisi tasavvufu tarif ediyor, diyor ki; Bu da iyi, Osmanlı şairlerinden birisi tasavvufu tarif ediyor, diyor ki;

Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır.

Gül-i gülzâr olup hâr olmamaktır.

Kelimeleri açıklayayım. Yâr olmak, "dost olmak." "Tasavvuf arkadaş olmaktır, dost olmaktır." Kelimeleri açıklayayım.

Yâr olmak, "dost olmak."

"Tasavvuf arkadaş olmaktır, dost olmaktır."

Bâr, "yük" demek. Bâr-ı gîrân, "ağır yük" demek.Bâr, "yük" demek. Bâr-ı gîrân, "ağır yük" demek. Bârgîr, "yük taşıyan hayvan" demek, biz onu beygir yapmışız.Bârgîr, "yük taşıyan hayvan" demek, biz onu beygir yapmışız. Beygirin aslı bârgîr'dir, "yük taşıyan" demek. "Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır." dedik. Beygirin aslı bârgîr'dir, "yük taşıyan" demek.

"Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır." dedik.

Dost olacaksın, arkadaş olacaksın ama arkadaşının ensesine binmeyeceksin, yük olmayacaksın.Dost olacaksın, arkadaş olacaksın ama arkadaşının ensesine binmeyeceksin, yük olmayacaksın. Onu suistimal etmeyeceksin, sömürmeyeceksin, ona ağırlık vermeyeceksin. Onu suistimal etmeyeceksin, sömürmeyeceksin, ona ağırlık vermeyeceksin.

Tasavvuf yâr olup bâr olmamak.Tasavvuf yâr olup bâr olmamak. Dostluk yapacaksın, iyilik yapacaksın, arkadaşlık yapacaksın ama yük olmayacaksın. Dostluk yapacaksın, iyilik yapacaksın, arkadaşlık yapacaksın ama yük olmayacaksın. Tasavvuf da vermek var, almak yok, menfaat yok. Allah rızası için iyilik yapmak var. Tasavvuf da vermek var, almak yok, menfaat yok. Allah rızası için iyilik yapmak var.

Arkadaş olacaksın, seveceksin; yardım edeceksin, yardım edeceksin,Arkadaş olacaksın, seveceksin; yardım edeceksin, yardım edeceksin, yardım edeceksin ama almayacaksın. "Teşekkür ederim, istemem, sağol, sen ye." yardım edeceksin ama almayacaksın. "Teşekkür ederim, istemem, sağol, sen ye."

Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır. Gül-i gülzar olup hâr olmamaktır. Tasavvuf yâr olup bâr olmamaktır.

Gül-i gülzar olup hâr olmamaktır.

Gül bahçesinin gülü olmaktır ama dikeni olmamaktır. Hâr, "diken" demek:Gül bahçesinin gülü olmaktır ama dikeni olmamaktır.

Hâr, "diken" demek:
Hı, elif, re. Hâr "diken" demek. Gül-i gülzar olup hâr olmamak. Hı, elif, re. Hâr "diken" demek.

Gül-i gülzar olup hâr olmamak.

Tasavvufu böyle tarif ediyor. Tasavvufun mantığı budur. Bu beyit ana gayeyi güzel anlatıyor.Tasavvufu böyle tarif ediyor. Tasavvufun mantığı budur. Bu beyit ana gayeyi güzel anlatıyor. Peygamber Efendimiz'in bize öğretmek istediği de budur. Peygamber Efendimiz diyor ki; Peygamber Efendimiz'in bize öğretmek istediği de budur.

Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Ey Ebû Hüreyre! Sana güzel huylu olmanı tavsiye ederim." "Güzel huylu olmak nasıl olur ya Resûlallah?" "Ey Ebû Hüreyre! Sana güzel huylu olmanı tavsiye ederim."

"Güzel huylu olmak nasıl olur ya Resûlallah?"

Diyor ki; Tasıl men kataake. "Senden alakayı kesene sen gidersin." Diyor ki;

Tasıl men kataake. "Senden alakayı kesene sen gidersin."

O ahbaplık etmek istemiyor, kaçıyor senden, ahbaplığı bozmak istiyor, küsmek istiyor;O ahbaplık etmek istemiyor, kaçıyor senden, ahbaplığı bozmak istiyor, küsmek istiyor; hayır sen bozmazsın. hayır sen bozmazsın.

Ve tu'tî men harameke. "Sana vermeyene sen verirsin." Ve ta'fû an men zalemeke.Ve tu'tî men harameke. "Sana vermeyene sen verirsin."

Ve ta'fû an men zalemeke.
"Sana zulmedeni affedersin." Hep karşılıksız. Hep diğergâm olmak. "Sana zulmedeni affedersin."

Hep karşılıksız. Hep diğergâm olmak.

Evet, üçüncü soru: Bir tarikate mensup olanlar diğer bir tarikate geçebilir mi? Şimdi geçebilir. Evet, üçüncü soru:

Bir tarikate mensup olanlar diğer bir tarikate geçebilir mi?

Şimdi geçebilir.

Neden geçebilir? Neden geçebilir?

Bazı insanlar tasavvufun ne olduğunu anlatmadan, çağırılan yolunBazı insanlar tasavvufun ne olduğunu anlatmadan, çağırılan yolun ne olduğunu söylemeden bir tarikate çekiliyor: "Hadi gel, bir tarikat varmış, şuraya girelim." ne olduğunu söylemeden bir tarikate çekiliyor:

"Hadi gel, bir tarikat varmış, şuraya girelim."

Tamam, tevbe et bakalım karşımda. Estağfirullah de, üç defa beş defa.Tamam, tevbe et bakalım karşımda. Estağfirullah de, üç defa beş defa. Tamam, sen bizim tarikatten oldun. Adam sonradan anlıyor ki bu adam pek uygun bir adam değil. Tamam, sen bizim tarikatten oldun. Adam sonradan anlıyor ki bu adam pek uygun bir adam değil.

"Şimdi benim hâlim ne olacak? Ben bağlandım." diyor. "Şimdi benim hâlim ne olacak? Ben bağlandım." diyor.

Bağlı olduğu yer anlatılarak, ne olduğu beyan edilerek, ne yapacağı bildirilerek,Bağlı olduğu yer anlatılarak, ne olduğu beyan edilerek, ne yapacağı bildirilerek, bilinçli olarak seçilmişse ve bağlı olduğu yer insanı hakikaten Allah'ın rızasına götürecek bir yer ise,bilinçli olarak seçilmişse ve bağlı olduğu yer insanı hakikaten Allah'ın rızasına götürecek bir yer ise, imanını kuvvetlendiren ve Allah yoluna götüren bid'atlerden uzak,imanını kuvvetlendiren ve Allah yoluna götüren bid'atlerden uzak, yanlışlıklardan uzak bir yol ise tamam. Ama yanlış bir yola girmişse… yanlışlıklardan uzak bir yol ise tamam. Ama yanlış bir yola girmişse…

Misyonerler, yehova şahitleri de ev ev dolaşıp insanları çağırıyorlar.Misyonerler, yehova şahitleri de ev ev dolaşıp insanları çağırıyorlar. Kapıyı çalıyor; "Biz diyor Allah'ın birliğine inanıyoruz, siz de inanıyorsunuz, bize gelin." diyor. Kapıyı çalıyor; "Biz diyor Allah'ın birliğine inanıyoruz, siz de inanıyorsunuz, bize gelin." diyor.

O da kandırmaya çalışıyor; "Para da veririz" diyor. Almanya'da para verdiklerini de duydum. O da kandırmaya çalışıyor; "Para da veririz" diyor.

Almanya'da para verdiklerini de duydum.

Bilinçsiz olarak tanımadan girmişse doğru olan şeyi anladığı zamanBilinçsiz olarak tanımadan girmişse doğru olan şeyi anladığı zaman doğruya geçmesi insanın hakkıdır; geçebilir. doğruya geçmesi insanın hakkıdır; geçebilir.

Sizin mensup olduğunuz tarikatin diğerlerinden ne gibi farklılıkları vardır? Sizin mensup olduğunuz tarikatin diğerlerinden ne gibi farklılıkları vardır?

Bakın ben yanımda şu kitabı taşıyorum. Bu kitabın ismi Muhtârü'l-ehâdîsi'n-nebeviyye'dir.Bakın ben yanımda şu kitabı taşıyorum. Bu kitabın ismi Muhtârü'l-ehâdîsi'n-nebeviyye'dir. Hadis kitabıdır. Bizim tekkemizde okunan ders kitabı, çok okunan kitap; Hadis kitabıdır.

Bizim tekkemizde okunan ders kitabı, çok okunan kitap;
Râmûzü'l-ehâdîs isimli bir kitaptır. O da hadis kitabıdır. Râmûzü'l-ehâdîs isimli bir kitaptır. O da hadis kitabıdır.

Bizim yolumuzun esası; Peygamber Efendimiz'in sünnetine, dinin aslına,Bizim yolumuzun esası; Peygamber Efendimiz'in sünnetine, dinin aslına, Peygamber Efendimiz nasıl öğretmişse ona uygun İslâm'ı öğretmek ve o yolda yürümektir. Peygamber Efendimiz nasıl öğretmişse ona uygun İslâm'ı öğretmek ve o yolda yürümektir. En önemli prensibimiz bu. Resûlullah'ın yapmadığı, Resûlullah zamanında olmayan, En önemli prensibimiz bu. Resûlullah'ın yapmadığı, Resûlullah zamanında olmayan, sünnete aykırı olan, bid'at olan, yanlış olan şeyleri yapmamak, yoludur.sünnete aykırı olan, bid'at olan, yanlış olan şeyleri yapmamak, yoludur. Sünnet-i seniyyeye sarılmak, takvâ yolundan yürümek yoludur.Sünnet-i seniyyeye sarılmak, takvâ yolundan yürümek yoludur. Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe bağlanmak yoludur. Bazı şeyleri söyleyeyim: Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe bağlanmak yoludur.

Bazı şeyleri söyleyeyim:

Tarikatler çok. "İsim zikrederek bahsetmek de doğru olmaz." diye isim zikretmeyeceğim.Tarikatler çok. "İsim zikrederek bahsetmek de doğru olmaz." diye isim zikretmeyeceğim. Bazı olayları anlatayım. Mesela Türkiye'de birisi bir adama bağlanmış.Bazı olayları anlatayım.

Mesela Türkiye'de birisi bir adama bağlanmış.
Ben şahsın ismini biliyorum. Bağlandığı şahsı da biliyorum.Ben şahsın ismini biliyorum. Bağlandığı şahsı da biliyorum. Eğer o şahıs bana gelseydi; "Ben falancaya bağlandım, ne dersin?" deseydi bir şey diyemezdim.Eğer o şahıs bana gelseydi; "Ben falancaya bağlandım, ne dersin?" deseydi bir şey diyemezdim. Ne diyeyim? Benim sözüm yanlış anlaşılır. Doğruyu söylesem de yanlış anlaşılabilir. Tereddüt ederdim. Ne diyeyim? Benim sözüm yanlış anlaşılır. Doğruyu söylesem de yanlış anlaşılabilir. Tereddüt ederdim.

Ama bu şahıs rüya görmüş. Rüyasında o bağlandığı tekkede, tekkesinde yangın çıkmış.Ama bu şahıs rüya görmüş. Rüyasında o bağlandığı tekkede, tekkesinde yangın çıkmış. Bu da yangını söndürmek için koşuşturmaya başlamış. Bu da yangını söndürmek için koşuşturmaya başlamış.

"Koşuşturdum, kova arıyorum, su arıyorum, bulunca dökeceğim."Koşuşturdum, kova arıyorum, su arıyorum, bulunca dökeceğim. Böyle koşuştururken Resûlullah ile karşılaşıyorum." diyor. Böyle koşuştururken Resûlullah ile karşılaşıyorum." diyor.

Olmuş bir rüya bu, anlatan şahıs Muharrem isminde bir şahıs. Şehri söylemeyeyim.Olmuş bir rüya bu, anlatan şahıs Muharrem isminde bir şahıs. Şehri söylemeyeyim. Biraz hocalığı olan, usûlü bilen bir kimse. Biraz hocalığı olan, usûlü bilen bir kimse.

"Ya Resûlallah! Tekkemizde yangın çıktı, onu söndürmek için koşturuyorum." deyince,"Ya Resûlallah! Tekkemizde yangın çıktı, onu söndürmek için koşturuyorum." deyince, Peygamber Efendimiz; "Bizim öyle tekkemiz yok!" demiş. Peygamber Efendimiz;

"Bizim öyle tekkemiz yok!" demiş.

Demek ki Resûlullah'ın sevmediği, razı olmadığı yanlışlıklar yapan bir yol. Demek ki Resûlullah'ın sevmediği, razı olmadığı yanlışlıklar yapan bir yol.

"Nitekim ben birkaç sefer dine, sünnete aykırı yanlış bazı şeyler görmüştüm söylemiştim de"Nitekim ben birkaç sefer dine, sünnete aykırı yanlış bazı şeyler görmüştüm söylemiştim de umursamamışlardı." diyor. Sonra büyük şeyhe gitmiş. Bağlandığı şahsın,umursamamışlardı." diyor.

Sonra büyük şeyhe gitmiş. Bağlandığı şahsın,
şeyhi de sağmış, ihtiyarmış, onu ziyarete gitmiş.şeyhi de sağmış, ihtiyarmış, onu ziyarete gitmiş. "Ben böyle bir rüya gördüm." demiş, o da; "Doğru görmüşsün. "Ben böyle bir rüya gördüm." demiş, o da; "Doğru görmüşsün. Ben bu adama bir vazife vermiştim ama sonra hoşuma gitmedi, ondan vazifeyi de aldım.Ben bu adama bir vazife vermiştim ama sonra hoşuma gitmedi, ondan vazifeyi de aldım. Ama o yine kendi bildiğine devam ediyor. Ama o yine kendi bildiğine devam ediyor. Onun yolu doğru değildir, Resûlullah'ın sevdiği yol değildir." demiş. Onun yolu doğru değildir, Resûlullah'ın sevdiği yol değildir." demiş.

İşi temelinden kısa olarak anlatmamız gerekirse biz Allah'a inanmakla vazifeliyiz.İşi temelinden kısa olarak anlatmamız gerekirse biz Allah'a inanmakla vazifeliyiz. Tamam, inandık; Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah. Tamam, inandık; Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah.

Kur'ân-ı Kerîm'e bağlanmakla vazifeliyiz, kesin.Kur'ân-ı Kerîm'e bağlanmakla vazifeliyiz, kesin. Allah Kur'ân-ı Kerîm'i Peygamber Efendimiz'e indirdi, onu dinleyeceğiz.Allah Kur'ân-ı Kerîm'i Peygamber Efendimiz'e indirdi, onu dinleyeceğiz. Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymakla mükellefiz.Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymakla mükellefiz. Eğer bir yolda Kur'ân-ı Kerîm'e ve Peygamber Efendimiz'in Eğer bir yolda Kur'ân-ı Kerîm'e ve Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymayan haller varsa oradan ayrılmak lazım. sünnetine uymayan haller varsa oradan ayrılmak lazım.

Herkes yolunu methediyor ama ölçü bu. Kur'ân'a uygunluk, sünnete uygunluk.Herkes yolunu methediyor ama ölçü bu. Kur'ân'a uygunluk, sünnete uygunluk. Bunlar varsa güzel. Bunlar yoksa Resûlullah kabul etmez, Allah da kabul etmez.Bunlar varsa güzel. Bunlar yoksa Resûlullah kabul etmez, Allah da kabul etmez. Yanlışlıkların yapıldığı bir yer feyizli, bereketli, mübarek bir yer olamaz. Yanlışlıkların yapıldığı bir yer feyizli, bereketli, mübarek bir yer olamaz.

Onun için Kur'ân'a dayalılık esastır, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymak esastır. Onun için Kur'ân'a dayalılık esastır, Peygamber Efendimiz'in sünnetine uymak esastır.

Bizim tekkemizin tarihler boyu, tarih kitapları da böyle yazar. Bizim tekkemizin tarihler boyu, tarih kitapları da böyle yazar.

Hürriyet gazetesi tarikatlerle ilgili bir küçük kitapçık çıkarmış,Hürriyet gazetesi tarikatlerle ilgili bir küçük kitapçık çıkarmış, Yaşar Nuri Öztürk'e yazdırmış, ben o kitabı gördüm, tarikatlari anlatıyor, çoğunu methediyor. Yaşar Nuri Öztürk'e yazdırmış, ben o kitabı gördüm, tarikatlari anlatıyor, çoğunu methediyor.

"Mesela Mevlevîlik musikiye sanata yakındır." diye methediyor da,"Mesela Mevlevîlik musikiye sanata yakındır." diye methediyor da, "Nakşibendîlik biraz köktendinci, gerici bir tarikattır." diyor. Ama o kötüleme aslında bir metih. "Nakşibendîlik biraz köktendinci, gerici bir tarikattır." diyor.

Ama o kötüleme aslında bir metih.
Çünkü kökten dinci olunca, Kur'an'a hadise bağlı olunca doğru olan şey olmuş oluyor.Çünkü kökten dinci olunca, Kur'an'a hadise bağlı olunca doğru olan şey olmuş oluyor. Tarih boyunca da böyle olmuştur.Tarih boyunca da böyle olmuştur. Bizim şeyhlerimiz, büyüklerimiz Kur'ân'ı anlatmışlardır, Kur'ân'a çağırmışlardır,Bizim şeyhlerimiz, büyüklerimiz Kur'ân'ı anlatmışlardır, Kur'ân'a çağırmışlardır, Peygamber Efendimiz'in sünnetine çağırmışlardır. Bid'atlerin karşısına çıkmışlardır. Peygamber Efendimiz'in sünnetine çağırmışlardır. Bid'atlerin karşısına çıkmışlardır.

Mesela İmam-ı Rabbanî Efendimiz meşhurdur. Ekber Şah zamanında, Hindistan'da yaşamış.Mesela İmam-ı Rabbanî Efendimiz meşhurdur. Ekber Şah zamanında, Hindistan'da yaşamış. Adam dini değiştirmeye kalkınca karşısına çıkmış, itiraz etmiş, gerçekleri anlatmış,Adam dini değiştirmeye kalkınca karşısına çıkmış, itiraz etmiş, gerçekleri anlatmış, hatta hapse girmiş ama yine de doğruyu söylemiş. Bizim yolumuz budur. hatta hapse girmiş ama yine de doğruyu söylemiş. Bizim yolumuz budur.

İslâm'ın gelişmesinde tarikatlerin yeri nedir? Tarikat bizi nereye götürür? İslâm'ın gelişmesinde tarikatlerin yeri nedir? Tarikat bizi nereye götürür?

Tarikat bizi Allah'ın sevdiği kul olmaya götürür, Allah'ın evliyâsı olmaya götürür, cennete götürür.Tarikat bizi Allah'ın sevdiği kul olmaya götürür, Allah'ın evliyâsı olmaya götürür, cennete götürür. Tarikatler tarih boyunca insanları cennetlik, evliyâ, mübarek insan olmaya sevk etmiştir.Tarikatler tarih boyunca insanları cennetlik, evliyâ, mübarek insan olmaya sevk etmiştir. Tarikate bağlı insanlar akıllı, uslu, ahlâklı, edepli, vicdanlı, saygılı olmuştur.Tarikate bağlı insanlar akıllı, uslu, ahlâklı, edepli, vicdanlı, saygılı olmuştur. Güzel ahlâkla yaşamıştır. Herkesin sevgisini, rızasını kazanmıştır. Güzel ahlâkla yaşamıştır. Herkesin sevgisini, rızasını kazanmıştır.

Bunu nasıl anlayabiliriz, misalleri nelerdir? Bunu nasıl anlayabiliriz, misalleri nelerdir?

Alın Feridüddîn-i Attar'ın yazdığı Tezkiretü'l-Evliyâ kitabını;Alın Feridüddîn-i Attar'ın yazdığı Tezkiretü'l-Evliyâ kitabını; alın daha başka şahısların hayatlarını anlatan, doğru bilgiler veren kitapları; orada görürsünüz. alın daha başka şahısların hayatlarını anlatan, doğru bilgiler veren kitapları; orada görürsünüz. Tarikat bir insanı nasıl bir insan hâline getiriyor.Tarikat bir insanı nasıl bir insan hâline getiriyor. O eğitimi görmeyen bir insan nelerden mahrum kalıyor. O eğitimi görmeyen bir insan nelerden mahrum kalıyor.

Onun için insanın bu eğitimi kendisinin de görmesi lazım. Onun için insanın bu eğitimi kendisinin de görmesi lazım.

Bir hayvan kesilmiş ise kesilen hayvan yenilebilir.Bir hayvan kesilmiş ise kesilen hayvan yenilebilir. Kesilmeden öldürülmüş hayvan, mundar oluyor, yenilmiyor.Kesilmeden öldürülmüş hayvan, mundar oluyor, yenilmiyor. Kesen ehli kitaptan ise Allah'a inanan bir kimse ise kestiği yenilebilir.Kesen ehli kitaptan ise Allah'a inanan bir kimse ise kestiği yenilebilir. Buna göre "Bu tavuğu herhalde öyle bir yerden almışlardır." diye tahmin ediyoruz,Buna göre "Bu tavuğu herhalde öyle bir yerden almışlardır." diye tahmin ediyoruz, "Kesilmiştir." diye tahmin ediyoruz."Kesilmiştir." diye tahmin ediyoruz. Ama daha garantili olması için ne yapmak gerektiğini söyleyelim. Ama daha garantili olması için ne yapmak gerektiğini söyleyelim.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2