Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Ahmed İbn-i Hadraveyh Hz. (1) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Cemâziye'l-Âhir 1414 / 20.11.1993
İstanbul

İçerik

Evleneceğimiz kızı nikâhtan önce kaç kere görebiliriz? Sınırlama var mı? Nikâhtan önce telefonla görüşmemizde mahzur var mı?

Milâdî yılbaşında sırf müslüman dostlarımızı hatırlamak, onları aramak maksadıyla tebrik gönderilmesine ne dersiniz?

Bu zamana kadar bilmeden yılbaşlarını kutlamış, o geceleri de eğlenmiştim. Hâlim nedir? Ne tavsiye edersiniz?

Kardeşim müftülükte müslüman olduğunu söylediği bir Romen kadınla evlendi. Ne yapmalıyız? Görüşme devam etmeli mi? Kendisinin İslâmî yaşantısı biraz zayıf.

Bunu alimlerimiz açıklamışlar. Allah'ın iradesine karşı bir kulun başka bir irade kullanıp da Allah istemediği halde bir şeyi yapması mümkün değil. Olur mu? Güç kuvvet sahibi olan Allah istemeden bir insanın bir şey yapması mümkün mü?

Kuşeyrî'de Melâmîler'i anlatırken onların görüşü olarak halkın gözünde iyi olanın kesinlikle Hakk'ın gözünde kötü olabileceği ifadeleri yer alıyor. Böyle bir genelleme nasıl yapılır? Melâmîler'in görüşlerini anlatır mısınız?

Dişlerimde dolgu var. "Dolgu varken cünüplük çıkmaz." diye bir söz duydum. Doğru mudur?

Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim. Branşıma uygun olduğu için Sanayi Bakanı olmak istiyorum. Bunu söylediğim bir kardeşim; "Seninkisi tûl-i emel." dedi. Ama ben bu alanda ihlâslı müslümanların eksikliğini gördüğüm için bakan olmak istiyorum. Sizin emirlerinize elimden geldiğince itaat ederek hayırlı bir insan olmak istiyorum. Bu dileğim doğru mu?

Taksit taksit ödeme İslâm'da var mı?

Söz kesildikten sonra kızın annesi babasının izni olmadan dinî nikâh yapılıp konuşma ve görüşme caiz olur mu?

Rahman sûresindeki "iki doğunun ve iki batının Rabbi" mânalarındaki âyet-i kerîmenin mânasını izah eder misiniz?

Şâh-ı Muhammed Osman isminde "şah" kelimesi ne demek, ne anlamı vardır?

İmtihanımız, vize saati tam Cuma'ya geliyor. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Evleneceğimiz kızı nikâhtan önce kaç kere görebiliriz? Sınırlama var mı? Nikâhtan önce telefonla | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ahmed İbn-i Hadraveyh Hz. (1) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Cemâziye'l-Âhir 1414 / 20.11.1993
İstanbul

İçerik

Evleneceğimiz kızı nikâhtan önce kaç kere görebiliriz? Sınırlama var mı? Nikâhtan önce telefonla görüşmemizde mahzur var mı?

Milâdî yılbaşında sırf müslüman dostlarımızı hatırlamak, onları aramak maksadıyla tebrik gönderilmesine ne dersiniz?

Bu zamana kadar bilmeden yılbaşlarını kutlamış, o geceleri de eğlenmiştim. Hâlim nedir? Ne tavsiye edersiniz?

Kardeşim müftülükte müslüman olduğunu söylediği bir Romen kadınla evlendi. Ne yapmalıyız? Görüşme devam etmeli mi? Kendisinin İslâmî yaşantısı biraz zayıf.

Bunu alimlerimiz açıklamışlar. Allah'ın iradesine karşı bir kulun başka bir irade kullanıp da Allah istemediği halde bir şeyi yapması mümkün değil. Olur mu? Güç kuvvet sahibi olan Allah istemeden bir insanın bir şey yapması mümkün mü?

Kuşeyrî'de Melâmîler'i anlatırken onların görüşü olarak halkın gözünde iyi olanın kesinlikle Hakk'ın gözünde kötü olabileceği ifadeleri yer alıyor. Böyle bir genelleme nasıl yapılır? Melâmîler'in görüşlerini anlatır mısınız?

Dişlerimde dolgu var. "Dolgu varken cünüplük çıkmaz." diye bir söz duydum. Doğru mudur?

Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim. Branşıma uygun olduğu için Sanayi Bakanı olmak istiyorum. Bunu söylediğim bir kardeşim; "Seninkisi tûl-i emel." dedi. Ama ben bu alanda ihlâslı müslümanların eksikliğini gördüğüm için bakan olmak istiyorum. Sizin emirlerinize elimden geldiğince itaat ederek hayırlı bir insan olmak istiyorum. Bu dileğim doğru mu?

Taksit taksit ödeme İslâm'da var mı?

Söz kesildikten sonra kızın annesi babasının izni olmadan dinî nikâh yapılıp konuşma ve görüşme caiz olur mu?

Rahman sûresindeki "iki doğunun ve iki batının Rabbi" mânalarındaki âyet-i kerîmenin mânasını izah eder misiniz?

Şâh-ı Muhammed Osman isminde "şah" kelimesi ne demek, ne anlamı vardır?

İmtihanımız, vize saati tam Cuma'ya geliyor. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz?

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Evleneceğimiz kızı nikâhtan önce kaç kere görebiliriz? Sınırlama var mı? Nikâhtan önce telefonla | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Evleneceğimiz kızı nikâhtan önce kaç kere görebiliriz? Sınırlama var mı? Evleneceğimiz kızı nikâhtan önce kaç kere görebiliriz? Sınırlama var mı? Nikâhtan önce telefonla görüşmemizde mahzur var mı? Nikâhtan önce telefonla görüşmemizde mahzur var mı?

Telefonla görüşmesinde mahzur yoktur. Yüz yüze de görüşebilirler. Telefonla görüşmesinde mahzur yoktur. Yüz yüze de görüşebilirler. Bu görüşmenin bir defa olması, fazla olmaması diye de bir şey yok.Bu görüşmenin bir defa olması, fazla olmaması diye de bir şey yok. Ama istismar olmaması bahis konusu.Ama istismar olmaması bahis konusu. Görüşmeleri mümkündür, hatta şarttır, daha faydalıdır diye şeriatimizde müsaade vardır. Görüşmeleri mümkündür, hatta şarttır, daha faydalıdır diye şeriatimizde müsaade vardır.

Bütün tarikat derslerini yapmaya çalışmama rağmen, uzun zamandır tüm gayretime rağmen Bütün tarikat derslerini yapmaya çalışmama rağmen, uzun zamandır tüm gayretime rağmen basit bir müslüman durumundayım. Benim asıl istediğim dua ve himmet ve irşatlarınızla yakînî ilmebasit bir müslüman durumundayım. Benim asıl istediğim dua ve himmet ve irşatlarınızla yakînî ilme nâil olmak, aşk-ı ilâhîye ermek.nâil olmak, aşk-ı ilâhîye ermek. Kerem ediniz de beni bu sığlıktan, yavanlıktan kurtarıp âşık-ı sâdıklardan olayım, diye istemiş. Kerem ediniz de beni bu sığlıktan, yavanlıktan kurtarıp âşık-ı sâdıklardan olayım, diye istemiş.

Aşağıya da; "Tevfik Allah'tandır." diye yazmış. Aşağıya da; "Tevfik Allah'tandır." diye yazmış.

Çok doğru. Rabbimiz Teâlâ tevfîkât-ı samadâniyesini ihsan eylesin. Çok doğru. Rabbimiz Teâlâ tevfîkât-ı samadâniyesini ihsan eylesin.

İyi müslüman olmak, cenneti kazanmak demek.İyi müslüman olmak, cenneti kazanmak demek. Cenneti kazanmak da kolay, basit bir şey değil, bir atımlık gayretle olacak bir şey değil;Cenneti kazanmak da kolay, basit bir şey değil, bir atımlık gayretle olacak bir şey değil; ömür boyu devam edecek bir şey. Bunu unutmamak lazım.ömür boyu devam edecek bir şey. Bunu unutmamak lazım. Zor bir iş ve devamlı bir iş, ince bir iş.Zor bir iş ve devamlı bir iş, ince bir iş. İnsan doğru bir şey yapıyorum sanırken riyaya, ucuba düşebilir.İnsan doğru bir şey yapıyorum sanırken riyaya, ucuba düşebilir. Sabrediyorum derken daha güzel makamları kaçırabilir. İşin çok incelikleri var.Sabrediyorum derken daha güzel makamları kaçırabilir. İşin çok incelikleri var. Pürdikkat ve pür ihlas, hâlis muhlis niyetle iyi müslüman olmaya gayret etmeli. Pürdikkat ve pür ihlas, hâlis muhlis niyetle iyi müslüman olmaya gayret etmeli.

Ama bir insanın içine "iyi bir müslüman oldum" diye bir duygu gelirse o da bir noksanlıktır.Ama bir insanın içine "iyi bir müslüman oldum" diye bir duygu gelirse o da bir noksanlıktır. Zaten iyi bir müslüman olmak kolay değil. "Oldum" demek de doğru olmaz.Zaten iyi bir müslüman olmak kolay değil. "Oldum" demek de doğru olmaz. Çünkü hayat boyunca insan terakki eder ederse ve bu ölüme kadar devam eder.Çünkü hayat boyunca insan terakki eder ederse ve bu ölüme kadar devam eder. Her makamın daha üstü vardır, daha üstü vardır. Bizim erişemeyeceğimiz çok makamlar var.Her makamın daha üstü vardır, daha üstü vardır. Bizim erişemeyeceğimiz çok makamlar var. Mesela evliyâullahın en büyüğü, sahabenin en aşağısı kadar bile olamıyor;Mesela evliyâullahın en büyüğü, sahabenin en aşağısı kadar bile olamıyor; çünkü onlar Peygamber Efendimiz'in sohbetine ermiş bahtiyarlar oluyorlar. çünkü onlar Peygamber Efendimiz'in sohbetine ermiş bahtiyarlar oluyorlar.

Makamlar çok olduğu için, yol uzun olduğundan, meşakkatli olduğundanMakamlar çok olduğu için, yol uzun olduğundan, meşakkatli olduğundan ve ömür boyu sürdüğünden, birden olan bir şey olmadığından, çok dikkat etmek lazım.ve ömür boyu sürdüğünden, birden olan bir şey olmadığından, çok dikkat etmek lazım. Otuz kırk sene bekleyenler var, nefsinin arzusunu uzun yıllar vermeyenler var.Otuz kırk sene bekleyenler var, nefsinin arzusunu uzun yıllar vermeyenler var. Bir yılda, bir ayda, talebeyken, hemen milli piyangodan kırk milyon elli milyon,Bir yılda, bir ayda, talebeyken, hemen milli piyangodan kırk milyon elli milyon, şu kadar milyar çıkar gibi olan bir şeyler değil. Ama öyle de olabilir.şu kadar milyar çıkar gibi olan bir şeyler değil. Ama öyle de olabilir. O da Allah'ın bileceği bir şey, biz bilemeyiz. Allahu Teâlâ hazretleri verirse verir.O da Allah'ın bileceği bir şey, biz bilemeyiz. Allahu Teâlâ hazretleri verirse verir. Ama kolay bir şey değil, hemen olmuyor. Ama kolay bir şey değil, hemen olmuyor.

Çok dikkatli davranırsa, kalbi çok temiz olursa olabiliyor.Çok dikkatli davranırsa, kalbi çok temiz olursa olabiliyor. Temizlemeye gayret etsin, çalışsın, yolunda olsun. Allah yardımcı olsun. Temizlemeye gayret etsin, çalışsın, yolunda olsun. Allah yardımcı olsun.

Şeytan bana devamlı olarak gusül abdesti alma vesvesesi veriyor.Şeytan bana devamlı olarak gusül abdesti alma vesvesesi veriyor. İki sebepten: Bir; uykudan kalktığım zaman.İki sebepten: Bir; uykudan kalktığım zaman. İki; tuvalette küçük abdesti bozduktan sonra bazen katı bir sıvı geliyor,İki; tuvalette küçük abdesti bozduktan sonra bazen katı bir sıvı geliyor, bundan dolayı gusül abdesti almamın vesvesesini veriyor. bundan dolayı gusül abdesti almamın vesvesesini veriyor.

Tamam, bunların ikisi de vesvesedir, doğru tespit etmiş. Çünkü İslâm'da her şey ayan beyandır. Tamam, bunların ikisi de vesvesedir, doğru tespit etmiş. Çünkü İslâm'da her şey ayan beyandır. Fıkıhta hele; pırıl pırıl, ayan beyandır.Fıkıhta hele; pırıl pırıl, ayan beyandır. Deriyi etten jiletle ayırıp çıkartır gibi fıkıh her şeyi kesin olarak söyler.Deriyi etten jiletle ayırıp çıkartır gibi fıkıh her şeyi kesin olarak söyler. Bir insan yıkanmasının da kesin bir sebebi vardır. Bu sebep nedir? Bir insan yıkanmasının da kesin bir sebebi vardır.

Bu sebep nedir?

Guslü gerektiren sebep fıkıh kitabında yazılmıştır.Guslü gerektiren sebep fıkıh kitabında yazılmıştır. Şehvetle yerinden hareket eden ve dışarıya çıkan meniden dolayı gusül gerekir.Şehvetle yerinden hareket eden ve dışarıya çıkan meniden dolayı gusül gerekir. Fıkıhta ayıp yok, sorulduğu için de söylemek gerektiğinden,Fıkıhta ayıp yok, sorulduğu için de söylemek gerektiğinden, bunların da bilinmesi gerektiğinden bunu [söylüyoruz.] bunların da bilinmesi gerektiğinden bunu [söylüyoruz.]

"Acaba benim yıkanmam mı gerekir?" diye düşünüyor. Bu bir vesvesedir, yıkanması gerekmez. "Acaba benim yıkanmam mı gerekir?" diye düşünüyor.

Bu bir vesvesedir, yıkanması gerekmez.

Ne olması lazım? Kesinlik olması lazım. Kesinlik de bir maddî alâmetle olur.Ne olması lazım?

Kesinlik olması lazım. Kesinlik de bir maddî alâmetle olur.
Alâmetleri varsa, kesin olarak, tamam yaşlık var, alâmeti belirtisi var, maddesi var; o halde yıkanacak.Alâmetleri varsa, kesin olarak, tamam yaşlık var, alâmeti belirtisi var, maddesi var; o halde yıkanacak. Yoksa, insan rüyasında görmüş olabilir, bir rüya görür ama alâmet yoksaYoksa, insan rüyasında görmüş olabilir, bir rüya görür ama alâmet yoksa o demek ki sonuçsuz bir rüyadır, o zaman yıkanması gerekmez.o demek ki sonuçsuz bir rüyadır, o zaman yıkanması gerekmez. Maddeten izinin, eserinin olması lazım. O iz, eser ve yaşlık olmadığı zaman gerekmiyor. Maddeten izinin, eserinin olması lazım. O iz, eser ve yaşlık olmadığı zaman gerekmiyor.

Tabii "yaşlık" deyince de bunu açıklamamız lazım. Bir insanın "yaşlık" dediği şey birkaç şey olabilir.Tabii "yaşlık" deyince de bunu açıklamamız lazım. Bir insanın "yaşlık" dediği şey birkaç şey olabilir. Ter olabilir; insan kalkıyor, yorganı çok iyi büründüğü içinTer olabilir; insan kalkıyor, yorganı çok iyi büründüğü için veya başından aşağı çektiği için sırılsıklam terliyor.veya başından aşağı çektiği için sırılsıklam terliyor. İki; "mezyun, (m-z-y) mezy" denilen bir sıvı var; bu yıkanmayı gerektirmez, sadece abdesti bozar.İki; "mezyun, (m-z-y) mezy" denilen bir sıvı var; bu yıkanmayı gerektirmez, sadece abdesti bozar. Uzvun intişârından hâsıl olan bir ıslanmadır, yolun ıslanmasıdır.Uzvun intişârından hâsıl olan bir ıslanmadır, yolun ıslanmasıdır. Bundan dolayı gusül gerekmez.Bundan dolayı gusül gerekmez. Bir de "vedyun, (v-e-d-y) vedy" denilen bir şey vardır;Bir de "vedyun, (v-e-d-y) vedy" denilen bir şey vardır; bu da insanın prostat mahallinden yani meni torbasından bu da insanın prostat mahallinden yani meni torbasından mâyiin şehvetsiz olarak, birikim, depo fazlası olarak çıkmasıdır.mâyiin şehvetsiz olarak, birikim, depo fazlası olarak çıkmasıdır. Burada tarif edildiği şekilde, "katı bir sıvı geliyor" diyor, öyledir.Burada tarif edildiği şekilde, "katı bir sıvı geliyor" diyor, öyledir. Bu da guslü gerektirmez çünkü [şehvetsiz] olarak gelir. Hatta insanı rahatsız eder. Bu da guslü gerektirmez çünkü [şehvetsiz] olarak gelir. Hatta insanı rahatsız eder. Bir şey takılıyor, taş düşürüyor gibi olur; Bir şey takılıyor, taş düşürüyor gibi olur; yani taş düşürmesine, kum düşürmesine benzer bir durum olur. Bu da guslü gerektirmez.yani taş düşürmesine, kum düşürmesine benzer bir durum olur. Bu da guslü gerektirmez. Çünkü ortada şehvet bahis konusu değildir. Şehvetsiz geldiği zaman gusül gerekmiyor. Çünkü ortada şehvet bahis konusu değildir. Şehvetsiz geldiği zaman gusül gerekmiyor.

O halde özetlemek gerekirse; O halde özetlemek gerekirse;

Uykudan kalktığı zaman insan velev ki bir rüya görmüş bile olsa,Uykudan kalktığı zaman insan velev ki bir rüya görmüş bile olsa, eser yoksa, iz yoksa o zaman yıkanması gerekmiyor, gusül alması gerekmez. Çok net.eser yoksa, iz yoksa o zaman yıkanması gerekmiyor, gusül alması gerekmez. Çok net. Kalbi de mutmain olacak. Şeriat o kadar [kesin] ki, mesela bir kuyunun içine koyun, leş düştü;Kalbi de mutmain olacak. Şeriat o kadar [kesin] ki, mesela bir kuyunun içine koyun, leş düştü; iki yüz kova çıkartınca temiz olur. Soran kadına hoca demiş ki; iki yüz kova çıkartınca temiz olur.

Soran kadına hoca demiş ki;

"Kızım iki yüz kova suyu çıkart, dışarıya dök, iki yüz birinci kovayı getir, ben içeceğim." "Kızım iki yüz kova suyu çıkart, dışarıya dök, iki yüz birinci kovayı getir, ben içeceğim."

Niye söylüyor böyle? Kalbin mutmain olsun. Korkma, içinde vesvese kalmasın.Niye söylüyor böyle?

Kalbin mutmain olsun. Korkma, içinde vesvese kalmasın.
Çünkü vesvese şeytandandır. Ya nefisten olur ya şeytandan olur, doğru olmaz.Çünkü vesvese şeytandandır. Ya nefisten olur ya şeytandan olur, doğru olmaz. O bakımdan vesvese yok. O bakımdan vesvese yok.

Uykudan sonra bir meni yaşlığı yoksa o zaman kişinin abdest alması gerekmiyor, bir.Uykudan sonra bir meni yaşlığı yoksa o zaman kişinin abdest alması gerekmiyor, bir. İkincisi; tuvalette abdest bozduktan sonra gelen bir akıntıdan, katı bir sıvıdan dolayı gusül gerekmez.İkincisi; tuvalette abdest bozduktan sonra gelen bir akıntıdan, katı bir sıvıdan dolayı gusül gerekmez. O bir çeşit menidir; depo fazlası, oradan taştığı için, fazla geldiği için normal bir şekilde çıkıyor; O bir çeşit menidir; depo fazlası, oradan taştığı için, fazla geldiği için normal bir şekilde çıkıyor; sıkıntılı bir şekilde, taş düşürüyormuş veya kum düşürüyormuş gibi bir rahatsızlık tarzında çıkıyor.sıkıntılı bir şekilde, taş düşürüyormuş veya kum düşürüyormuş gibi bir rahatsızlık tarzında çıkıyor. Bu da yıkanmayı, gusül abdesti almayı gerektirmez. Bu da yıkanmayı, gusül abdesti almayı gerektirmez.

Ama bunlar abdesti bozarlar.Ama bunlar abdesti bozarlar. Böyle bir şey çıktığı zaman insanın abdesti varsa yeniden abdest alması lazım.Böyle bir şey çıktığı zaman insanın abdesti varsa yeniden abdest alması lazım. Ama [gusül] gerektirmez. Böylece fıkhın bir meselesini öğretmiş oluyoruz. Ama [gusül] gerektirmez.

Böylece fıkhın bir meselesini öğretmiş oluyoruz.

İnsan[ın] ilmihâl kitaplarını okuması lazım.İnsan[ın] ilmihâl kitaplarını okuması lazım. Sizler genç olduğunuz için, hayatın daha başlangıcında olduğunuz için,Sizler genç olduğunuz için, hayatın daha başlangıcında olduğunuz için, ilmihâl kitabını bahis bahis her gün okuyarak bitirmeniz lazım. ilmihâl kitabını bahis bahis her gün okuyarak bitirmeniz lazım. Bir kere bitirdikten sonra bir daha başına geçip yine bitirmeniz lazım,Bir kere bitirdikten sonra bir daha başına geçip yine bitirmeniz lazım, yine bitirmeniz lazım, yine bitirmeniz lazım... Dinimizi öğrenmek için... yine bitirmeniz lazım, yine bitirmeniz lazım... Dinimizi öğrenmek için...

Dinin ahkâmını öğreneceksiniz. Her zaman birisine sorarak öğrenmek tarzında değil de,Dinin ahkâmını öğreneceksiniz. Her zaman birisine sorarak öğrenmek tarzında değil de, normal yollardan kendiniz bu bilgiyi elde etmeye çalışacaksınız.normal yollardan kendiniz bu bilgiyi elde etmeye çalışacaksınız. Hatta hoca olanlara gidip; "Bize fıkıh dersi verin, el-İhtiyar'ı okutun,Hatta hoca olanlara gidip; "Bize fıkıh dersi verin, el-İhtiyar'ı okutun, falancayı okutun, filancayı okutun..." diye sorup bu dersleri takip etmek lazım. falancayı okutun, filancayı okutun..." diye sorup bu dersleri takip etmek lazım.

Belki bizim [de bunu yapmamız lazım]. Tabii o zaman müşteri azalıyor.Belki bizim [de bunu yapmamız lazım]. Tabii o zaman müşteri azalıyor. Fıkıh biraz zor bir ilimdir, onun için fıkhın bu kadar müşterisi olmaz.Fıkıh biraz zor bir ilimdir, onun için fıkhın bu kadar müşterisi olmaz. Belki fıkıh dersi vermemiz lazım.Belki fıkıh dersi vermemiz lazım. Çünkü fıkıh, insanın ne yapması gerektiğini bildiriyor, önemli bir ilim.Çünkü fıkıh, insanın ne yapması gerektiğini bildiriyor, önemli bir ilim. Hangi şeyin doğru olduğunu, hangi şeyin sevap günah olduğunu,Hangi şeyin doğru olduğunu, hangi şeyin sevap günah olduğunu, dînen uygun veya uygunsuz olduğunu bildiriyor. dînen uygun veya uygunsuz olduğunu bildiriyor.

Bunu kendiniz telafi edeceksiniz. Velev burada haftada bir fıkıh dersi bile yapsakBunu kendiniz telafi edeceksiniz. Velev burada haftada bir fıkıh dersi bile yapsak bütün fıkıh derslerini anlatıncaya kadar ömür biter, fıkıh bitmez. O halde ne yapacaksınız? bütün fıkıh derslerini anlatıncaya kadar ömür biter, fıkıh bitmez.

O halde ne yapacaksınız?

Her akşam bahisler okuyup bir fıkıh kitabı baştan sona bir devredilecek, hatim olacak;Her akşam bahisler okuyup bir fıkıh kitabı baştan sona bir devredilecek, hatim olacak; Kur'ân-ı Kerîm'in hatmi gibi bir daha olacak, bir daha olacak...Kur'ân-ı Kerîm'in hatmi gibi bir daha olacak, bir daha olacak... Siz de meseleleri öğrenmiş olacaksınız. Siz de meseleleri öğrenmiş olacaksınız.

Mesela bir genç kız; "Ne zaman namaz kılabilir, ne zaman namaz kılmaz?Mesela bir genç kız; "Ne zaman namaz kılabilir, ne zaman namaz kılmaz? Aybaşı halleri nedir?" bunu öğrenmesi lazım. Bu ayıp gibi oluyor, söylenmiyor.Aybaşı halleri nedir?" bunu öğrenmesi lazım. Bu ayıp gibi oluyor, söylenmiyor. Vaizler de söylemiyor. Zaten vaizler söylese karşısında erkekler oluyor.Vaizler de söylemiyor. Zaten vaizler söylese karşısında erkekler oluyor. Kadın vaize olması lazım, kadınlara konuşması, anlatması lazım.Kadın vaize olması lazım, kadınlara konuşması, anlatması lazım. Veya yoksa bunları kitaplardan okuması lazım. Bu önemli.Veya yoksa bunları kitaplardan okuması lazım. Bu önemli. Sonra evleniyorlar, çiftler, ne yapması gerektiğini bilmiyor; Sonra evleniyorlar, çiftler, ne yapması gerektiğini bilmiyor; guslü bilmiyorlar, kelime-i şehadet getirmesini bilmiyorlar, hiçbir şeyden haberleri olmuyor.guslü bilmiyorlar, kelime-i şehadet getirmesini bilmiyorlar, hiçbir şeyden haberleri olmuyor. Bunlar bilgiyle telafi edilecek. Cahil oldu mu insan, mahvolur. Bunlar bilgiyle telafi edilecek. Cahil oldu mu insan, mahvolur. O bakımdan, her gün fıkıh kitabından bir parça okumanızı tavsiye ederim. O bakımdan, her gün fıkıh kitabından bir parça okumanızı tavsiye ederim.

"Hangisini okuyalım?" diyecek olursanız; "Hangisini okuyalım?" diyecek olursanız;

Ahmed Hamdi Akseki'nin Kur'an kurslarında, İmam-Hatip okullarında okutulan harcıâlem bir kitabı var,Ahmed Hamdi Akseki'nin Kur'an kurslarında, İmam-Hatip okullarında okutulan harcıâlem bir kitabı var, hiç olmazsa ilk başta onu bir bitirin. hiç olmazsa ilk başta onu bir bitirin.

Sonra, rahmetli Fikri Yavuz'un Meamelâtlı İslâm Fıkhı kitabı, bütün fıkhı içine alır, şöyle bir okuyun.Sonra, rahmetli Fikri Yavuz'un Meamelâtlı İslâm Fıkhı kitabı, bütün fıkhı içine alır, şöyle bir okuyun. Ben senelerce önce, hatırlıyorum, -yirmi sene önce, yeni çıktığı zaman-Ben senelerce önce, hatırlıyorum, -yirmi sene önce, yeni çıktığı zaman- Almanya'da bir tıp doktoru kardeşimiz arkadaşlarıyla toplanıp o kitabı bahis bahis okuyup bitirmişlerdi. Almanya'da bir tıp doktoru kardeşimiz arkadaşlarıyla toplanıp o kitabı bahis bahis okuyup bitirmişlerdi. Siz belki ilahiyatçısınız, okumuyorsunuz, Türkiye'desiniz, İslâm ülkesinde okumuyorsunuz;Siz belki ilahiyatçısınız, okumuyorsunuz, Türkiye'desiniz, İslâm ülkesinde okumuyorsunuz; o Almanya'da doktor, okuyor. Okuyan bilgili olur, okumayan cahil kalır. Her şey de vaazla olmaz. o Almanya'da doktor, okuyor. Okuyan bilgili olur, okumayan cahil kalır.

Her şey de vaazla olmaz.

Vaaz haftada bir çeşni olmuş oluyor, muhabbet olmuş oluyor.Vaaz haftada bir çeşni olmuş oluyor, muhabbet olmuş oluyor. Ama İslâmî bilgileri metodik öğrenmek için biraz gayret sarf etmek lazım.Ama İslâmî bilgileri metodik öğrenmek için biraz gayret sarf etmek lazım. Allah'ın rızası bu; buna sabredeceksiniz, bu da sevap, namaz kılmak gibi bu da önemli. Allah'ın rızası bu; buna sabredeceksiniz, bu da sevap, namaz kılmak gibi bu da önemli.

Milâdî yılbaşında sırf müslüman dostlarımızı hatırlamak, Milâdî yılbaşında sırf müslüman dostlarımızı hatırlamak, onları aramak maksadıyla tebrik gönderilmesine ne dersiniz? onları aramak maksadıyla tebrik gönderilmesine ne dersiniz?

"Doğru olmaz." derim. Çünkü müslümanların gayri İslâmî âdetleri uygulaması yanlış bir şeydir. "Doğru olmaz." derim. Çünkü müslümanların gayri İslâmî âdetleri uygulaması yanlış bir şeydir. Bizim onların her şeylerine karşı tavır koymamız lazım; kendi yolumuzu, kendi tavrımızı bilmemiz lazım. Bizim onların her şeylerine karşı tavır koymamız lazım; kendi yolumuzu, kendi tavrımızı bilmemiz lazım. Kılıkta, kıyafette, örfte, âdette, yaşayışta, evde barkta... Kılıkta, kıyafette, örfte, âdette, yaşayışta, evde barkta...

Bu evi, bu binayı seviyoruz. Neden? Bu bizim kendi mimarimiz diye. Bu evi, bu binayı seviyoruz.

Neden?

Bu bizim kendi mimarimiz diye.

Ben betonarmeyi sevmiyorum. Tabii mecbur kalıyoruz, oturuyoruz da... Ben betonarmeyi sevmiyorum. Tabii mecbur kalıyoruz, oturuyoruz da...

Her şeyin bize mahsus olanını tercih etmeliyiz.Her şeyin bize mahsus olanını tercih etmeliyiz. Kaldı ki burada bizim kendi anânevî, dinî değerlerimize karşı gayrimüslimlerin değerleri var.Kaldı ki burada bizim kendi anânevî, dinî değerlerimize karşı gayrimüslimlerin değerleri var. Onların revaçta olma meselesi var. Hurafe var, bâtıllar var.Onların revaçta olma meselesi var. Hurafe var, bâtıllar var. Onun için onlara uymak hiçbir şekilde gerekmiyor. Onun için onlara uymak hiçbir şekilde gerekmiyor.

Eğer kardeşler arasında muhabbeti arttırmak istiyorsanız Mevlid kandili münasebetiyle,Eğer kardeşler arasında muhabbeti arttırmak istiyorsanız Mevlid kandili münasebetiyle, daha başka mübarek günler münasebetiyle veya o kardeşimizindaha başka mübarek günler münasebetiyle veya o kardeşimizin bir mutlu gününü defterinize kaydedip onu bahane ederek dinî vesilelerle tebrikleri öyle yapın.bir mutlu gününü defterinize kaydedip onu bahane ederek dinî vesilelerle tebrikleri öyle yapın. Çocuklarınıza hediyeleri dinî günlerde alın.Çocuklarınıza hediyeleri dinî günlerde alın. "Bugün Miraç kandili, ben sana bunu getirdim oğlum, yavrum..." diyerek "Bugün Miraç kandili, ben sana bunu getirdim oğlum, yavrum..." diyerek onların zihinlerine dinî günlerin yerleşmesine gayret edin.onların zihinlerine dinî günlerin yerleşmesine gayret edin. Mesela kardeşlerinizi de "cuma mü'minin bayramıdır" diye cuma günü tebrik edin. Mesela kardeşlerinizi de "cuma mü'minin bayramıdır" diye cuma günü tebrik edin. Üç aylar gelecek, Regaip kandili olacak; o vesileyle yaparsınız.Üç aylar gelecek, Regaip kandili olacak; o vesileyle yaparsınız. "Receb-i Şerîf'iniz, üç aylarınız hayırlı olsun." dersiniz. Kandil günlerini tebrik edersiniz."Receb-i Şerîf'iniz, üç aylarınız hayırlı olsun." dersiniz. Kandil günlerini tebrik edersiniz. Bir başarısını tebrik edersiniz... Başka vesileler, İslâmî vesileler bulun;Bir başarısını tebrik edersiniz... Başka vesileler, İslâmî vesileler bulun; her vesileyle İslâm'ı hatırlamaya ve hatırlatmaya çalışın. her vesileyle İslâm'ı hatırlamaya ve hatırlatmaya çalışın.

Bu zamana kadar bilmeden yılbaşlarını kutlamış, o geceleri de eğlenmiştim. Bu zamana kadar bilmeden yılbaşlarını kutlamış, o geceleri de eğlenmiştim. Hâlim nedir? Ne tavsiye edersiniz? Hâlim nedir? Ne tavsiye edersiniz?

Yanlış olan şeyler için tavsiye, tevbe etmektir. Yanlış olan şeyler için tavsiye, tevbe etmektir. "Yâ Rabbi! Ben bilmeyerek veya bildiğim halde nefsime mağlup olarak, "Yâ Rabbi! Ben bilmeyerek veya bildiğim halde nefsime mağlup olarak, şeytana uyarak şu hatayı, bu günahı işledim. Affet yâ Rabbi!" dersiniz,şeytana uyarak şu hatayı, bu günahı işledim. Affet yâ Rabbi!" dersiniz, sadaka verirsiniz, hatim indirirsiniz. Günahları affettirmenin vesileleri: sadaka verirsiniz, hatim indirirsiniz.

Günahları affettirmenin vesileleri:

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Bir hatim sonunda yapılan dualar makbuldür." "Bir hatim sonunda yapılan dualar makbuldür."

İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. Mesela bir hatim indirirsiniz,İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. Mesela bir hatim indirirsiniz, dualar makbul olduğundan, o zaman açar dua edersiniz; güzel bir vesile...dualar makbul olduğundan, o zaman açar dua edersiniz; güzel bir vesile... Sonra, bir namaz kendinden önceki namazla aradaki günahların affına sebeptir. Sonra, bir namaz kendinden önceki namazla aradaki günahların affına sebeptir. Tutulmuş olan bir ay Ramazan orucu, kendinden önceki tutulmuş olan Ramazan'laTutulmuş olan bir ay Ramazan orucu, kendinden önceki tutulmuş olan Ramazan'la aradaki günahların affına sebeptir. Bir hac ve umre, kendinden evvelki hacla umreylearadaki günahların affına sebeptir. Bir hac ve umre, kendinden evvelki hacla umreyle aradaki günahların, eğer daha önce hac ve umresi yoksa evvelki günahların affına sebeptir. aradaki günahların, eğer daha önce hac ve umresi yoksa evvelki günahların affına sebeptir.

Demek ki büyük silme yapmak istiyorsanız hacca umreye gidersiniz.Demek ki büyük silme yapmak istiyorsanız hacca umreye gidersiniz. Senelik silmeler, affedilmeler Ramazan'la oluyor. Senelik silmeler, affedilmeler Ramazan'la oluyor.

Cuma namazlarına gittiğiniz zaman, cuma günleri Kehf sûresini okuduğunuz zaman,Cuma namazlarına gittiğiniz zaman, cuma günleri Kehf sûresini okuduğunuz zaman, gusül abdesti alıp camiye gittiğiniz zaman;; bunlar da bir haftalık günahın üç gün ziyadesiylegusül abdesti alıp camiye gittiğiniz zaman;; bunlar da bir haftalık günahın üç gün ziyadesiyle yani on gün olarak affına sebep oluyor. yani on gün olarak affına sebep oluyor.

Haftalık silme Cuma'da oluyor. Yıllık silme Ramazanlar'la oluyor.Haftalık silme Cuma'da oluyor. Yıllık silme Ramazanlar'la oluyor. Ömürdeki büyük silmeler hac ve umrelerle oluyor. Ömürdeki büyük silmeler hac ve umrelerle oluyor.

Bunlar vesilelerdir. Çeşitli şekillerde bunları kullanarak hatalardan sıyrılmaya,Bunlar vesilelerdir. Çeşitli şekillerde bunları kullanarak hatalardan sıyrılmaya, günahlardan kurtulmaya gayret edebilirsiniz. günahlardan kurtulmaya gayret edebilirsiniz.

Kardeşim müftülükte müslüman olduğunu söylediği bir Romen kadınla evlendi. Ne yapmalıyız? Kardeşim müftülükte müslüman olduğunu söylediği bir Romen kadınla evlendi. Ne yapmalıyız? Görüşme devam etmeli mi? Kendisinin İslâmî yaşantısı biraz zayıf. Evlenmişse nasıl evlendi? Görüşme devam etmeli mi? Kendisinin İslâmî yaşantısı biraz zayıf.

Evlenmişse nasıl evlendi?

Tabii müslümanlar olarak bir büyük problemimiz var.Tabii müslümanlar olarak bir büyük problemimiz var. Nikâhın rüknü icap ve kabuldür; yani kadın ve erkek, şahitlerin huzurunda birbirleriyle anlaşıyor.Nikâhın rüknü icap ve kabuldür; yani kadın ve erkek, şahitlerin huzurunda birbirleriyle anlaşıyor. Suistimal olmasın, kötü bir yol çığır açılmasın diye şahitlerin huzurundaSuistimal olmasın, kötü bir yol çığır açılmasın diye şahitlerin huzurunda bizim mezhebimize göre icap ve kabulden ibarettir.bizim mezhebimize göre icap ve kabulden ibarettir. Binâenaleyh, bu oldu mu nikâh olmuş oluyor. Fakat bu çeşitliBinâenaleyh, bu oldu mu nikâh olmuş oluyor. Fakat bu çeşitli yanlış uygulamalara da yol açtığından ciddiyetini kullanmıyorlar, gayri ciddi olarak yapıyorlar. yanlış uygulamalara da yol açtığından ciddiyetini kullanmıyorlar, gayri ciddi olarak yapıyorlar.

Osmanlılar zamanında da mahalle imamından kıydırtmışlar ve vesika almışlar, kayda geçirmişler.Osmanlılar zamanında da mahalle imamından kıydırtmışlar ve vesika almışlar, kayda geçirmişler. Yani işi tesadüfe bırakmamışlar, vesikaya bağlamışlar. Bunun biraz ciddi olması lazım.Yani işi tesadüfe bırakmamışlar, vesikaya bağlamışlar. Bunun biraz ciddi olması lazım. Yoksa kişiler, falancayla anlaşıyor, iki tane de arkadaşından şahit uyduruyor,Yoksa kişiler, falancayla anlaşıyor, iki tane de arkadaşından şahit uyduruyor, bakıyorsun evli insan, bir kadınla yaşamaya başlıyor. bakıyorsun evli insan, bir kadınla yaşamaya başlıyor. Biraz garip şeyler oluyor. Bu da Romen bir kadın, "müslüman oldum" demiş. Biraz garip şeyler oluyor.

Bu da Romen bir kadın, "müslüman oldum" demiş.

Görüşme devam etmeli mi? "Evlendi" diyor, kendisinin görüşmesini soruyor. Görüşme devam etmeli mi?

"Evlendi" diyor, kendisinin görüşmesini soruyor.

Evlenmişse ona İslâm'ı öğretmek niyetiyle gelip gitmek olabilir.Evlenmişse ona İslâm'ı öğretmek niyetiyle gelip gitmek olabilir. Karının kocanın İslâmî yaşantısı biraz zayıfmış.Karının kocanın İslâmî yaşantısı biraz zayıfmış. Bu kendisini korumak bâbında "Oraya ailece gidelim mi gitmeyelim mi?" diyor.Bu kendisini korumak bâbında "Oraya ailece gidelim mi gitmeyelim mi?" diyor. Kardeştir, gidebilir. Ama İslâmî ölçülere riayet etsinKardeştir, gidebilir. Ama İslâmî ölçülere riayet etsin ve karşı tarafa da İslâmî durumları öğretmeyi esas alarak o niyetle gelip gitsin. ve karşı tarafa da İslâmî durumları öğretmeyi esas alarak o niyetle gelip gitsin.

Muhterem hocam, kardeşim ve ben mânevî sıkıntı içindeyiz. Muhterem hocam, kardeşim ve ben mânevî sıkıntı içindeyiz. Haftaya vizeler başlıyor, çalışamıyoruz. Dua buyurursanız seviniriz. Haftaya vizeler başlıyor, çalışamıyoruz. Dua buyurursanız seviniriz.

Allah yardımcı olsun. Bu talebenin hep başında olan bir şeydir. Mânevî sıkıntı da bir bahanedir. Allah yardımcı olsun. Bu talebenin hep başında olan bir şeydir. Mânevî sıkıntı da bir bahanedir. Bu işin sıkıntısı yoktur; bu maskeli bir tembelliktir. Oturacaksın, çalışacaksın.Bu işin sıkıntısı yoktur; bu maskeli bir tembelliktir. Oturacaksın, çalışacaksın. "Mânevî" deyince kimse o tarafa yanaşmadığı için, [zorlu] bir saha olduğu için,"Mânevî" deyince kimse o tarafa yanaşmadığı için, [zorlu] bir saha olduğu için, "mânevî sıkıntım var" deyince... İçi ders çalışmayı istemiyor."mânevî sıkıntım var" deyince... İçi ders çalışmayı istemiyor. İstemese de oturacaksın, çalışacaksın. Yavaş yavaş istemeye başlar. İstemese de oturacaksın, çalışacaksın. Yavaş yavaş istemeye başlar.

Yolda giderken -zikir- dersi yapılır mı? Yapılabilir. Yolda giderken -zikir- dersi yapılır mı?

Yapılabilir.

Âyet-i kerîmede; ۚ Fe'zkürullâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbiküm buyuruluyor. Âyet-i kerîmede;

ۚ Fe'zkürullâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cünûbiküm buyuruluyor.

Bu âyet-i kerîmeye göre Allah'ı ayakta, otururken, yatarken zikretmek mümkündür. Bu âyet-i kerîmeye göre Allah'ı ayakta, otururken, yatarken zikretmek mümkündür.

Tabii feyzin tam olması için ne lazım? Tabii feyzin tam olması için ne lazım?

[Sessiz] bir yerde sakin bir kafayla oturup zikri güzelce yapmak lazım. [Sessiz] bir yerde sakin bir kafayla oturup zikri güzelce yapmak lazım.

Ama ona vakit zaman yok, yolda fırsat var, tabii yapılabilir. Ama ona vakit zaman yok, yolda fırsat var, tabii yapılabilir.

Haram yemek bedene ve ruha büyük zararlar veriyor. Haram yemek bedene ve ruha büyük zararlar veriyor. Peki ya habersiz olursa? Mesela misafirlikte haram Peki ya habersiz olursa? Mesela misafirlikte haram yolla elde edilen bir yiyeceğin ikramı veya yolla elde edilen bir yiyeceğin ikramı veya içinde yenilmesi haram olan bir maddenin bulunduğu yiyeceğin ikramı gibi? içinde yenilmesi haram olan bir maddenin bulunduğu yiyeceğin ikramı gibi? Bu lokma da insanda aynı etkiyi gösterir mi? Bu lokma da insanda aynı etkiyi gösterir mi?

Fıkıh bakımından bilinmediği zaman mazeret olur. Fıkıh bakımından bilinmediği zaman mazeret olur. Kendisinin bilgisi yok. Şöyle mesela: Kendisinin bilgisi yok. Şöyle mesela: Ziyaretine gittiğiniz şahsın kazancı normal olarak helal, Ziyaretine gittiğiniz şahsın kazancı normal olarak helal, mesela manifaturacılık, ayakkabıcılık, fırıncılık yapıyor, mesela manifaturacılık, ayakkabıcılık, fırıncılık yapıyor, kazancı helal. Ama gramajı eksik tartmak suretiyle haram karışıyorsakazancı helal. Ama gramajı eksik tartmak suretiyle haram karışıyorsa bu misafire intikal etmez. Haramının vebali kazananın kendisindedir, bu misafire intikal etmez. Haramının vebali kazananın kendisindedir, misafirine helal kazancının helal tarafından ikram edilmiş sayılır,misafirine helal kazancının helal tarafından ikram edilmiş sayılır, misafir mazurdur. Ama kazancı haram ise; adam mesela hırsız, misafir mazurdur. Ama kazancı haram ise; adam mesela hırsız, yol kesici veya meyhanecilik yapıyor, o zaman hiçbir şeyi alınmaz, onun tesiri olur. yol kesici veya meyhanecilik yapıyor, o zaman hiçbir şeyi alınmaz, onun tesiri olur.

Yalnız büyüklerin menâkıbından anlıyoruz ki lokma bizâtihî haram oldu mu,Yalnız büyüklerin menâkıbından anlıyoruz ki lokma bizâtihî haram oldu mu, o bile insana tesir ediyor. Onun için mümkün olduğu kadar şüpheliden de kaçmak gerekiyor. o bile insana tesir ediyor. Onun için mümkün olduğu kadar şüpheliden de kaçmak gerekiyor. Şüpheliden kaçmak, dinin korunması için şarttır. Şüpheliden kaçmak, dinin korunması için şarttır.

"Allah kâfire hidayet vermez." kavli var. "Allah kâfire hidayet vermez." kavli var. Öyleyse pek çok kâfirin müslüman olması nasıl açıklanır? Öyleyse pek çok kâfirin müslüman olması nasıl açıklanır?

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-kâfirîn. Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-kâfirîn.

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîn. Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsıkîn. Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîn.

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsıkîn.

Böyle âyet-i kerîmeler var. Böyle âyet-i kerîmeler var.

Şahıs burada "Allah o kimseye hidayet vermez."gibi bir mâna anladığı için bu soruyu soruyor. Şahıs burada "Allah o kimseye hidayet vermez."gibi bir mâna anladığı için bu soruyu soruyor.

Oradaki mâna Allahu âlem şudur: Kâfir veya fasık veya zalim o küfründe, o zulmünde,Oradaki mâna Allahu âlem şudur: Kâfir veya fasık veya zalim o küfründe, o zulmünde, o hâlinde ısrarlı devam etmekteyken Allah ona doğru yolun kapısını açmaz. o hâlinde ısrarlı devam etmekteyken Allah ona doğru yolun kapısını açmaz.

Ya ne zaman açar? Dönerse... Dönmeye "tevbe" diyoruz.Ya ne zaman açar?

Dönerse... Dönmeye "tevbe" diyoruz.
Tevbe ederse o zaman açar. Tevbe ederse o zaman açar.

Bir kere zaten günahların affedilme şartını kitapların tevbe bölümünde okuyun. Bir kere zaten günahların affedilme şartını kitapların tevbe bölümünde okuyun.

Ne diyecek? Pişman olacak. Ne diyecek?

Pişman olacak.

Tevbe ederken ne diyoruz? "Yâ Rabbi! Ben elimden, gözümden,Tevbe ederken ne diyoruz?

"Yâ Rabbi! Ben elimden, gözümden,
kulağımdan, herhangi bir âzâmdan bir günah sâdır olduysa tevbe ettim,kulağımdan, herhangi bir âzâmdan bir günah sâdır olduysa tevbe ettim, pişman oldum! Bir daha işlememeye azm ü cezm ü kast eyledim yâ Rabbi!" diyoruz. pişman oldum! Bir daha işlememeye azm ü cezm ü kast eyledim yâ Rabbi!" diyoruz.

Bu olmadan olmaz! Günahta ısrarı varken, küfürde ısrarı varken, Bu olmadan olmaz! Günahta ısrarı varken, küfürde ısrarı varken, fısk u fücurda ısrarı varken, zulüm yapıyorken olmaz.fısk u fücurda ısrarı varken, zulüm yapıyorken olmaz. Pişmanlık duyduğu zaman başlar. Kendisi pişman oluyor, Pişmanlık duyduğu zaman başlar. Kendisi pişman oluyor, kendisinin hâlini yolunu beğenmiyor, o zaman hidayet başlar. O hâliyle vermez. kendisinin hâlini yolunu beğenmiyor, o zaman hidayet başlar. O hâliyle vermez. Pişmanlık duyduğu zaman Allah'a yönelmiş oluyor, kul Allah'a yönelince Allah da kuluna nazar eder,Pişmanlık duyduğu zaman Allah'a yönelmiş oluyor, kul Allah'a yönelince Allah da kuluna nazar eder, O da ona yönelir. Kâide, usul bu. Güzel bir soruydu. O da ona yönelir. Kâide, usul bu.

Güzel bir soruydu.

"Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi dileyemezsiniz." âyet-i kerîmesi aleyhimize kullanılıyor. "Allah dilemedikçe siz hiçbir şeyi dileyemezsiniz." âyet-i kerîmesi aleyhimize kullanılıyor. Mesela pek çok günahkâr "Allah dilemediği için ben dileyemiyor ve ibadetlerimi yapamıyorum." Mesela pek çok günahkâr "Allah dilemediği için ben dileyemiyor ve ibadetlerimi yapamıyorum." diyebiliyor. Bu nasıl açıklanır? Bunu alimlerimiz açıklamışlar.diyebiliyor. Bu nasıl açıklanır?

Bunu alimlerimiz açıklamışlar.
Allah'ın iradesine karşı bir kulun başka bir irade kullanıp da Allah'ın iradesine karşı bir kulun başka bir irade kullanıp da Allah istemediği halde bir şeyi yapması mümkün değil.Allah istemediği halde bir şeyi yapması mümkün değil. Olur mu? Güç kuvvet sahibi olan Allah istemeden bir insanın bir şey yapması mümkün mü? Olur mu? Güç kuvvet sahibi olan Allah istemeden bir insanın bir şey yapması mümkün mü?

Bu doğru, hiçbir şeyi yapamaz. Ama Allahu Teâlâ hazretleri insanlara sorumluluk, Bu doğru, hiçbir şeyi yapamaz.

Ama Allahu Teâlâ hazretleri insanlara sorumluluk,
mesuliyet yükleyecek bir ihtiyar, irade-i cüziyye vermiştir, ondan dolayı kişi mesul oluyor. mesuliyet yükleyecek bir ihtiyar, irade-i cüziyye vermiştir, ondan dolayı kişi mesul oluyor.

Kâfir; "Yâ Rabbi! Sen beni kâfir yapmışsın, ne yapayım, takdirim böyleymiş!" diyemez.Kâfir; "Yâ Rabbi! Sen beni kâfir yapmışsın, ne yapayım, takdirim böyleymiş!" diyemez. Çünkü kâfire Allah Kur'ân-ı Kerîm'de hitap etmiş, davet etmiş, Çünkü kâfire Allah Kur'ân-ı Kerîm'de hitap etmiş, davet etmiş, doğru yola gelmeyi [söylemiş]; o kabul etmediğinden, kabul selahiyeti olduğundan,doğru yola gelmeyi [söylemiş]; o kabul etmediğinden, kabul selahiyeti olduğundan, irade-i cüziyyesi olduğundan mesul oluyor. Yani mazeret olmuyor. irade-i cüziyyesi olduğundan mesul oluyor. Yani mazeret olmuyor. Çünkü Allah mazeret olmayacak kadar da bazı şeyleri seçme hakkı vermiş. Çünkü Allah mazeret olmayacak kadar da bazı şeyleri seçme hakkı vermiş. Ama bu seçme hakkı kâinatı yönetme hakkı değil. Ama bu seçme hakkı kâinatı yönetme hakkı değil.

"Ben dağları deviririm, rüzgarları çeviririm, yağmurları yağdırırım, otları bitiririm." "Ben dağları deviririm, rüzgarları çeviririm, yağmurları yağdırırım, otları bitiririm." diyebilir mi insan? Diyemez. Yapamayacağı milyarlarca şey var,diyebilir mi insan?

Diyemez.

Yapamayacağı milyarlarca şey var,
yapabileceği birazcık bir şeyler var; o da Allah'ın sözünü dinleyip doğru yola gelmek, yapabileceği birazcık bir şeyler var; o da Allah'ın sözünü dinleyip doğru yola gelmek, emrini tutmak. Allah ona o selahiyeti, o kabiliyeti vermiş. emrini tutmak. Allah ona o selahiyeti, o kabiliyeti vermiş.

Süfyân-ı Sevrî hazretleri bir elbisesini ters giyince;Süfyân-ı Sevrî hazretleri bir elbisesini ters giyince; "Ben onu Allah için giydim, insanlar için çıkaramam." buyuruyor."Ben onu Allah için giydim, insanlar için çıkaramam." buyuruyor. Bu, günlük hayata nasıl uygulanır? Müslüman kıyafetine dikkat etmeli değil mi?Bu, günlük hayata nasıl uygulanır? Müslüman kıyafetine dikkat etmeli değil mi? Burada anlatılmak istenen şeyin Allah için yapmak olduğunu biliyorum ama Burada anlatılmak istenen şeyin Allah için yapmak olduğunu biliyorum ama bundan çıkan yan sonuçlar insanı düşündürüyor. bundan çıkan yan sonuçlar insanı düşündürüyor.

Bu bir ana duygudur, önemli bir duygudur. İnsan ibadetleri taatleri kim için yapıyor? Bu bir ana duygudur, önemli bir duygudur.

İnsan ibadetleri taatleri kim için yapıyor?

Allah için yapıyor. Biraz da kul için yapsa olur mu? Biraz da kullar beğensin. Allah için yapıyor.

Biraz da kul için yapsa olur mu? Biraz da kullar beğensin.
Hem Allah beğensin ama biraz da müsaade et de benim namaz kıldığımı herkes görsün. Hem Allah beğensin ama biraz da müsaade et de benim namaz kıldığımı herkes görsün. Biraz da hayır hasenât yaptığımı herkes bilsin. İyi müslüman olduğum biraz dillere dökülsün. Biraz da hayır hasenât yaptığımı herkes bilsin. İyi müslüman olduğum biraz dillere dökülsün. Olur mu böyle şey? Olmaz. Azcığını bile istemek olmaz. Olur mu böyle şey?

Olmaz. Azcığını bile istemek olmaz.

Her şeyi sırf Allah rızası için olacak. Her şeyi sırf Allah rızası için olacak.

Onun için, mü'minin Kur'ân-ı Kerîm'deki vasıflarından birisi nedir? *ٍ Onun için, mü'minin Kur'ân-ı Kerîm'deki vasıflarından birisi nedir? *ٍ Ve lâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasından korkmaz." Ve lâ yehâfûne levmete lâim. "Kınayanın kınamasından korkmaz."

Müslümanın genel vasfı budur; yaptığı şeyi Allah rızası için yapar, kul rızası için yapmaz. Müslümanın genel vasfı budur; yaptığı şeyi Allah rızası için yapar, kul rızası için yapmaz.

Giyimi niçin yapıyoruz? Giyimi Allah "örtünün" dediği için, setr-i avret farz olduğundan, Giyimi niçin yapıyoruz?

Giyimi Allah "örtünün" dediği için, setr-i avret farz olduğundan,
avretin örtünmesi farz olduğundan yapıyoruz, bir. İkincisi de,avretin örtünmesi farz olduğundan yapıyoruz, bir. İkincisi de, kendimizi soğuktan sıcaktan korumak için yapıyoruz,kendimizi soğuktan sıcaktan korumak için yapıyoruz, bir ihtiyaç olduğundan yapıyoruz. Şu anda istersen buyur çıplak gezebilirsen gez, bir ihtiyaç olduğundan yapıyoruz. Şu anda istersen buyur çıplak gezebilirsen gez, sıfır altında bilmem kaç derece, gezemezsin. Onun için örtünüyorsun.sıfır altında bilmem kaç derece, gezemezsin. Onun için örtünüyorsun. Hava sıcak bile olsa yine örtünüyoruz; hanımlarımız, kızlarımız yine manto giyiyor,Hava sıcak bile olsa yine örtünüyoruz; hanımlarımız, kızlarımız yine manto giyiyor, biz de yine falanca yerden filanca yere kadar örtünüyoruz. biz de yine falanca yerden filanca yere kadar örtünüyoruz.

Niye? Allah "şu kısımdan şu kısma kadar örtün" dediği için. Niye?

Allah "şu kısımdan şu kısma kadar örtün" dediği için.

Ben bunu Allah rızası için yapıyorum, burada başkasının beğenmesi vesaire Ben bunu Allah rızası için yapıyorum, burada başkasının beğenmesi vesaire işin içine girdi mi bu dünya ziyneti, giyim kuşamla böbürlenmek, övünmek olur; işin içine girdi mi bu dünya ziyneti, giyim kuşamla böbürlenmek, övünmek olur; İslâm'da makbul olan bir şey değil. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e İslâm'da makbul olan bir şey değil.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e
sahabenin birisi sormuş: "Yâ Resûlallah, insan güzel elbise giymek istiyor,sahabenin birisi sormuş:

"Yâ Resûlallah, insan güzel elbise giymek istiyor,
temiz güzel yemek yemek istiyor; bu da kibir midir?" temiz güzel yemek yemek istiyor; bu da kibir midir?"

"Hayır. Allah güzeldir, güzelliği sever." İnna'llâhe cemîlün yuhibbü'l-cemâl. "Hayır. Allah güzeldir, güzelliği sever."

İnna'llâhe cemîlün yuhibbü'l-cemâl.

Demek ki Allah güzelliği sevdiğinden güzel giyineceğiz. Ama bu güzel giyim,Demek ki Allah güzelliği sevdiğinden güzel giyineceğiz.

Ama bu güzel giyim,
sırmalı giyim demek değil; Allah indinde güzel olan bir giyim. Yani güzelce kendisini örtecek, sırmalı giyim demek değil; Allah indinde güzel olan bir giyim. Yani güzelce kendisini örtecek, bol olacak, şehveti tahrik etmeyecek... O, o sebeple giyinmiş ama ters giymiş. bol olacak, şehveti tahrik etmeyecek...

O, o sebeple giyinmiş ama ters giymiş.
Cübbeyi karanlıkta giysem yüzünü tersini nereden anlayacağım? Cübbe incecik bir şey, Cübbeyi karanlıkta giysem yüzünü tersini nereden anlayacağım? Cübbe incecik bir şey, farkı yok, düğmesi de yok. Ters giymiş. Dışarı çıktığı zaman demişler ki; "Ters giymişsin." farkı yok, düğmesi de yok. Ters giymiş. Dışarı çıktığı zaman demişler ki;

"Ters giymişsin."

"Ne yapayım? Ben bunu örtünmek için giydim, Allah rızası için giydim."Ne yapayım? Ben bunu örtünmek için giydim, Allah rızası için giydim. Allah rızası için giydiğim bir şeyi kul rızası için çıkartmam!" demiş. Allah rızası için giydiğim bir şeyi kul rızası için çıkartmam!" demiş.

"Siz ister beğenin ister beğenmeyin, aldırmam, eyvallah etmem!" diyor. "Siz ister beğenin ister beğenmeyin, aldırmam, eyvallah etmem!" diyor.

Neşesi öyle; mübareğin içinde keyfi, zevki öyle... "Siz ister beğenin ister beğenmeyin..." Neşesi öyle; mübareğin içinde keyfi, zevki öyle...

"Siz ister beğenin ister beğenmeyin..."

"Beğenmeyen küçük kızını vermesin." derler, bizim köyde öyle bir tabir vardır."Beğenmeyen küçük kızını vermesin." derler, bizim köyde öyle bir tabir vardır. Beğenirse beğensin, beğenmeyen küçük kızını vermesin, ne yapalım?.. Yani aldırmaz. Beğenirse beğensin, beğenmeyen küçük kızını vermesin, ne yapalım?..

Yani aldırmaz.

O da Allah'ın sevgili kulu, Allah'ı düşünüyor; ters giymişse ters giymiş, ne olacak?O da Allah'ın sevgili kulu, Allah'ı düşünüyor; ters giymişse ters giymiş, ne olacak? "Çıkartmam." diyor. Belki işi vardı, belki bir yere acelesi vardı. "Çıkart." "Çıkartmam." diyor. Belki işi vardı, belki bir yere acelesi vardı.

"Çıkart."

"Niye çıkarayım? Boşver, öyle gitsin, idare eder." Aldırmıyor. "Niye çıkarayım? Boşver, öyle gitsin, idare eder."

Aldırmıyor.

Ben bizim kardeşlerden, ihvandan bir enterasan kardeşi hatırlıyorum:Ben bizim kardeşlerden, ihvandan bir enterasan kardeşi hatırlıyorum: Bizim eve geldiği zaman ilk önce şaşırmıştım.Bizim eve geldiği zaman ilk önce şaşırmıştım. Bir çorabının rengi başka, öteki çorabının rengi başka; aldırmıyor. Bir çorabının rengi başka, öteki çorabının rengi başka; aldırmıyor.

İki renkli ayrı çorap giyilir mi? İki renkli ayrı çorap giyilir mi?

Giyilir, ne olacak? Maksat ayakları soğuktan korumak değil mi? Aldırmıyor. Giyilir, ne olacak? Maksat ayakları soğuktan korumak değil mi?

Aldırmıyor.

Bunu Amerikalılar sizden bizden daha çok yapıyor. Bunu Amerikalılar sizden bizden daha çok yapıyor.

Millet bir [moda] çıkartmış; ütülü pantolon, kolalı yaka...Millet bir [moda] çıkartmış; ütülü pantolon, kolalı yaka... Bir zamanlar neydi o nişastalı sular, suda nişaşta eritilirdi, yakaya sürülürdü, ütü sürülürdü,Bir zamanlar neydi o nişastalı sular, suda nişaşta eritilirdi, yakaya sürülürdü, ütü sürülürdü, kazık gibi kravat buradan takılır, boynunu çeviremez, buradan bukağı gibi... Ne bu? Moda. kazık gibi kravat buradan takılır, boynunu çeviremez, buradan bukağı gibi...

Ne bu?

Moda.

Amerikalı boşveriyor onu; blucin giymiş, ütüye mütüye aldırmıyor.Amerikalı boşveriyor onu; blucin giymiş, ütüye mütüye aldırmıyor. Soba borusu gibi kırışık, soba dirseği gibi dizleri çıkmış, hatta delik, hatta saçaklı... Soba borusu gibi kırışık, soba dirseği gibi dizleri çıkmış, hatta delik, hatta saçaklı...

Giymiyorlar mı? Hatta taşlanmış şeyi almıyorlar mı? Giymiyorlar mı?

Hatta taşlanmış şeyi almıyorlar mı?

Yeni blucini kotu giymiyor, taşlanmışını giyiyor. Moda... Ne modası bu? Aldırmama modası. Yeni blucini kotu giymiyor, taşlanmışını giyiyor.

Moda...

Ne modası bu?

Aldırmama modası.

O moda bizde çok önceden vardı. İşte Süfyân-ı Sevrî hazretleri, aldırmamanın şâhı o! O moda bizde çok önceden vardı. İşte Süfyân-ı Sevrî hazretleri, aldırmamanın şâhı o!

İnsan biraz efe olmalı, ondan bundan korkmamalı. Biraz efelik iyidir. İnsan biraz efe olmalı, ondan bundan korkmamalı. Biraz efelik iyidir.

Müslüman akşama erdiğinde sabaha çıkmayacağını, sabaha çıktığında akşama ermeyeceğini düşünmeli. Müslüman akşama erdiğinde sabaha çıkmayacağını, sabaha çıktığında akşama ermeyeceğini düşünmeli. Peki bu durumda gelişen dünya içinde yerimizi nasıl alacağız?Peki bu durumda gelişen dünya içinde yerimizi nasıl alacağız? "Müslüman ilerlemeli, bilimle teknikle, gelişen teknoloji ile ilgilenmeli,"Müslüman ilerlemeli, bilimle teknikle, gelişen teknoloji ile ilgilenmeli, beş yıllık on yıllık planlar yapmalı." diyorsunuz. Bu ikincisinde ölçü nasıl? beş yıllık on yıllık planlar yapmalı." diyorsunuz. Bu ikincisinde ölçü nasıl?

Bu sözler doğru. Yarın sabaha çıkacağını kim garanti edebilir? Bu sözler doğru.

Yarın sabaha çıkacağını kim garanti edebilir?

Ben şimdi buradan kalkacağım, İskenderpaşa'ya, oradan kalkacağım falanca yere gideceğim,Ben şimdi buradan kalkacağım, İskenderpaşa'ya, oradan kalkacağım falanca yere gideceğim, arabayla gideceğim. Siz de bir arabaya bineceksiniz, gideceksiniz.arabayla gideceğim. Siz de bir arabaya bineceksiniz, gideceksiniz. Trafik kazası olabilir, insan kalp hastası olur, kriz gelir,Trafik kazası olabilir, insan kalp hastası olur, kriz gelir, serseri bir kurşun gelir, anarşi olur, uçak düşer, yangın olur... serseri bir kurşun gelir, anarşi olur, uçak düşer, yangın olur... Trabzon'da adam dükkânını büyüteyim derken dinamit ata ata kaç tane köyü kaydırmış,Trabzon'da adam dükkânını büyüteyim derken dinamit ata ata kaç tane köyü kaydırmış, kaç tane evi yıkmış, iki tanesi altında kalmış...kaç tane evi yıkmış, iki tanesi altında kalmış... Bilinmeyen bir şey, evinde yatarken insanın pattadak ev başına göçebilir.Bilinmeyen bir şey, evinde yatarken insanın pattadak ev başına göçebilir. Şu oturduğumuz bina başımıza göçebilir. Yani sabaha çıkacağımızı bilmiyoruz. Şu oturduğumuz bina başımıza göçebilir. Yani sabaha çıkacağımızı bilmiyoruz.

O halde ne yapacağız? Her zaman hazırlıklı olacağız. Âhirete -göç hazırlığı- hazır olacak.O halde ne yapacağız?

Her zaman hazırlıklı olacağız. Âhirete -göç hazırlığı- hazır olacak.
Daima hazırlıklı, abdestli... Derviş bir bakıma ne demektir? Ölüme hazır insan.Daima hazırlıklı, abdestli...

Derviş bir bakıma ne demektir?

Ölüme hazır insan.
Ölecek olsa Azrail'e; "Dur bakalım, biraz şu işimi yapayım da geleyim." demeyecek.Ölecek olsa Azrail'e; "Dur bakalım, biraz şu işimi yapayım da geleyim." demeyecek. "Tamam, eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû...""Tamam, eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlühû..." yallah öbür âleme geçecek. Bu ayrı.Bu ayrı. Bu duygu tamam. yallah öbür âleme geçecek.

Bu ayrı.Bu ayrı. Bu duygu tamam.

Bir de Allah rızası için, müslümanlar için, sevap kazanmak için yapılacak bir sürü işler var;Bir de Allah rızası için, müslümanlar için, sevap kazanmak için yapılacak bir sürü işler var; bu projeleri yapmak serbest. İnsanın dünyalık bakımından projelerinin uzaması kötü.bu projeleri yapmak serbest. İnsanın dünyalık bakımından projelerinin uzaması kötü. "Ben çok yaşarım da şöyle yaparım da böyle yaparım da..." diye düşünmesi, "Ben çok yaşarım da şöyle yaparım da böyle yaparım da..." diye düşünmesi, âhiret işlerini ihmal etmesi kötü. âhiret işlerini ihmal etmesi kötü. Ama âhiret sevabını kazanmak için ileriye doğru sonsuz büyük projeler yapması iyi.Ama âhiret sevabını kazanmak için ileriye doğru sonsuz büyük projeler yapması iyi. Çünkü mü'min niyetinden dolayı da sevap alır. Çünkü mü'min niyetinden dolayı da sevap alır.

"İnşaallah ben önümüzde şu işleri yapacağım, bu işleri yapacağım."İnşaallah ben önümüzde şu işleri yapacağım, bu işleri yapacağım. Bin tane talebe yetiştireceğim, on bin tane kitap bastıracağım. Şöyle yapacağım, böyle yapacağım..." Bin tane talebe yetiştireceğim, on bin tane kitap bastıracağım. Şöyle yapacağım, böyle yapacağım..."

Temenni edebildiğin kadar et! Neden? Sevap!Temenni edebildiğin kadar et!

Neden?

Sevap!
Yapamazsan bile sevap! Belki yarına çıkmayacaksın ama temenni ettiğin için sevap alacaksın. Yapamazsan bile sevap! Belki yarına çıkmayacaksın ama temenni ettiğin için sevap alacaksın.

Peki yarına çıkmamanın sonucu ne? Peki yarına çıkmamanın sonucu ne?

Yarına çıkmamanın sonucu, bu düşüncede olmanın sonucu;Yarına çıkmamanın sonucu, bu düşüncede olmanın sonucu; ölüme hemen hazır olmak, tevbekâr olmak, günah üzere olmamak, hazırlıklı olmak. ölüme hemen hazır olmak, tevbekâr olmak, günah üzere olmamak, hazırlıklı olmak.

Bu hazırlık her zaman yanında olmak şartıyla,Bu hazırlık her zaman yanında olmak şartıyla, seyahat çantası yanında olmak şartıyla bin yıllık ileriye dönük proje yap! seyahat çantası yanında olmak şartıyla bin yıllık ileriye dönük proje yap!

"Ben İslâm'a şöyle hizmet edeceğim, böyle hizmet edeceğim..."Ben İslâm'a şöyle hizmet edeceğim, böyle hizmet edeceğim... Kur'an'ı ezberleyeceğim inşaallah... Arapça öğreneceğim inşaallah... Tefsir yazacağım...Kur'an'ı ezberleyeceğim inşaallah... Arapça öğreneceğim inşaallah... Tefsir yazacağım... Hadis külliyâtının hepsini Türkçeye çevireceğim... Halkın anlayacağını ilmihâl kitapları yazacağım... Hadis külliyâtının hepsini Türkçeye çevireceğim... Halkın anlayacağını ilmihâl kitapları yazacağım... İmam-Hatip okulları, yüksek ihtisas [okulları] açacağım..." İmam-Hatip okulları, yüksek ihtisas [okulları] açacağım..."

İnşaallah yaparsın, o ayrı. Ama iyi şeyler temenni edilebilir, iyi şeyleri temenni etmek serbest. İnşaallah yaparsın, o ayrı. Ama iyi şeyler temenni edilebilir, iyi şeyleri temenni etmek serbest.

Kuşeyrî Risâlesi'nde İhlâs bahsinde çeşitli yırtıcı hayvanlardan korkanların Kuşeyrî Risâlesi'nde İhlâs bahsinde çeşitli yırtıcı hayvanlardan korkanların Allah'tan başkasından korktuğu gerekçesiyle iman zafiyetinden olduğu söyleniyor.Allah'tan başkasından korktuğu gerekçesiyle iman zafiyetinden olduğu söyleniyor. Mesela bir insan arslana yaklaştığında parçalayacağı bilinen bir gerçektir,Mesela bir insan arslana yaklaştığında parçalayacağı bilinen bir gerçektir, her ne kadar evliyâullaha bir şey yapmasa da bu en küçük hayvandan en büyüğüne kadarher ne kadar evliyâullaha bir şey yapmasa da bu en küçük hayvandan en büyüğüne kadar hepsinden korkan bayanlar için düşünüldüğünde korkunç bir durum arz ediyor. Açıklayabilir misiniz? hepsinden korkan bayanlar için düşünüldüğünde korkunç bir durum arz ediyor. Açıklayabilir misiniz?

Bu hususta hadîs-i şerîf var. İnsan Allah'tan korkacak. Bu hususta hadîs-i şerîf var. İnsan Allah'tan korkacak. Allah'tan korktu mu başka bir şeyden korkmayacak.Allah'tan korktu mu başka bir şeyden korkmayacak. Allah'tan korkan, gerçek korkuya sahip bir insandan her şey korkar, her şey ona itaat eder.Allah'tan korkan, gerçek korkuya sahip bir insandan her şey korkar, her şey ona itaat eder. Bu hadîs-i şerîftir. Bu hadîs-i şerîftir.

Temenni ederiz ki bayanlar fareden bile korkmasın.Temenni ederiz ki bayanlar fareden bile korkmasın. Ama fare geldi mi masanın üstüne çıkıyor, "Ay ay!" diye bağırıyor.Ama fare geldi mi masanın üstüne çıkıyor, "Ay ay!" diye bağırıyor. Ötekisi şundan korkuyor, berikisi bundan korkuyor... Ötekisi şundan korkuyor, berikisi bundan korkuyor...

Bir hocaefendi vardı, hatırlıyorum, bizim semtin yakınında vaaz veriyordu. Babamın arkadaşıydı.Bir hocaefendi vardı, hatırlıyorum, bizim semtin yakınında vaaz veriyordu. Babamın arkadaşıydı. Evimize davet ettik. Yemekler pişti, pilavlar kebaplar... Adam gelmedi.Evimize davet ettik. Yemekler pişti, pilavlar kebaplar... Adam gelmedi. Bir hafta sonra [öğrendik]; meğer bizim çıkmaz sokağa girdiği zaman köpekleri görmüş,Bir hafta sonra [öğrendik]; meğer bizim çıkmaz sokağa girdiği zaman köpekleri görmüş, gelememiş adamcağız... Biz bekledik bekledik, gelmedi. gelememiş adamcağız... Biz bekledik bekledik, gelmedi.

Doğru değil. Bu korkunun olmaması lazım. Bu çeşit şeyleri yenmeyi öğrenmeliyiz.Doğru değil. Bu korkunun olmaması lazım. Bu çeşit şeyleri yenmeyi öğrenmeliyiz. Doğrusu, hadîs-i şerîfte bildirilen; Allah'tan korkmak, başka bir şeyden korkmamak. Doğrusu, hadîs-i şerîfte bildirilen; Allah'tan korkmak, başka bir şeyden korkmamak.

Kuşeyrî'de Melâmîler'i anlatırken onların görüşü olarak halkın gözünde Kuşeyrî'de Melâmîler'i anlatırken onların görüşü olarak halkın gözünde iyi olanın kesinlikle Hakk'ın gözünde kötü olabileceği ifadeleri yer alıyor.iyi olanın kesinlikle Hakk'ın gözünde kötü olabileceği ifadeleri yer alıyor. Böyle bir genelleme nasıl yapılır? Melâmîler'in görüşlerini anlatır mısınız? Böyle bir genelleme nasıl yapılır? Melâmîler'in görüşlerini anlatır mısınız?

Bir de İmâm-ı Âzam'ın kadılığı kabul etmeyişi buna örnek veriliyor.Bir de İmâm-ı Âzam'ın kadılığı kabul etmeyişi buna örnek veriliyor. "Ehil olan bir zâtın müslümanların ihtiyacı olan kadılık görevini yapması gerekmez mi?" "Ehil olan bir zâtın müslümanların ihtiyacı olan kadılık görevini yapması gerekmez mi?" diyenlere nasıl cevap vereceğiz? diyenlere nasıl cevap vereceğiz?

Melâmîler halkın gözünde iyi olanın kesinlikle Hakk'ın gözünde kötü olacağını söylemişler. Melâmîler halkın gözünde iyi olanın kesinlikle Hakk'ın gözünde kötü olacağını söylemişler. Halkın gözüne girmeye çalışmak, halka iyiliklerini göstermek gerekmiyor; Hakk'ın rızasını almak,Halkın gözüne girmeye çalışmak, halka iyiliklerini göstermek gerekmiyor; Hakk'ın rızasını almak, Allah'ın bileceği bir şekilde hayırları ibadetleri gizli yapmak gerektiğiniAllah'ın bileceği bir şekilde hayırları ibadetleri gizli yapmak gerektiğini vurgulamak için böyle söylemişler. vurgulamak için böyle söylemişler.

İmâm-ı Âzam'ın da vazifeyi kabul etmemesinin, Allahu âlem çeşitli sebepleri vardır.İmâm-ı Âzam'ın da vazifeyi kabul etmemesinin, Allahu âlem çeşitli sebepleri vardır. Yönetim Peygamber Efendimiz'in evlâdına karşı, iktidarı gasben almış,Yönetim Peygamber Efendimiz'in evlâdına karşı, iktidarı gasben almış, Peygamber Efendimiz'in evlatlarına kan kusturuyor, zulmediyor.Peygamber Efendimiz'in evlatlarına kan kusturuyor, zulmediyor. Buna da resmî bir görev veriyor,Buna da resmî bir görev veriyor, "Bak bu da bizim tarafımızda, bizim iktidarımızı destekliyor." demek istiyor."Bak bu da bizim tarafımızda, bizim iktidarımızı destekliyor." demek istiyor. Bu gibi perdenin arkasında başka birçok şey var.Bu gibi perdenin arkasında başka birçok şey var. O iktidara pasif, yapabildiği kadar mukavemet gösteriyor.O iktidara pasif, yapabildiği kadar mukavemet gösteriyor. Bir taraftan "Ben senin iktidarını meşru saymıyorum." da demek istiyor.Bir taraftan "Ben senin iktidarını meşru saymıyorum." da demek istiyor. "Ben senin iktidarına ne diye yardakçılık edeyim?" demiş oluyor."Ben senin iktidarına ne diye yardakçılık edeyim?" demiş oluyor. Çünkü yönetime zorbalıkla geçmiş insanların yönetimlerinin meşru olmadığını düşünüyor. Bu var. Çünkü yönetime zorbalıkla geçmiş insanların yönetimlerinin meşru olmadığını düşünüyor. Bu var.

Tabii bir insan kendisi bir vazifeye [geleceği] zaman enini boyunu düşünür.Tabii bir insan kendisi bir vazifeye [geleceği] zaman enini boyunu düşünür. Yönetim iyi bir yönetim bile olsa bir insan diyebilir ki;Yönetim iyi bir yönetim bile olsa bir insan diyebilir ki; "Yahu ben kadılık yapacağım..." En tehlikeli mesleklerden birisi kadılıktır, ikincisi müftülük."Yahu ben kadılık yapacağım..." En tehlikeli mesleklerden birisi kadılıktır, ikincisi müftülük. Kadılık daha tehlikelidir çünkü ikisi arasında hükmedecek; yanlış hükmetti mi âhirette vay haline!Kadılık daha tehlikelidir çünkü ikisi arasında hükmedecek; yanlış hükmetti mi âhirette vay haline! Müftülük de çok tehlikeli. Bir fıkra anlatayım. Müftülük de çok tehlikeli.

Bir fıkra anlatayım.

Hasan Basri Çantay vardı, rahmetli, bu Meâl-i Kerîm'i yazan zât-ı muhterem.Hasan Basri Çantay vardı, rahmetli, bu Meâl-i Kerîm'i yazan zât-ı muhterem. Benim babamın dostu, tanıştığım kimse.Benim babamın dostu, tanıştığım kimse. Bir kardeşimiz bir yere müftü olmuş, duasını almaya yanına gitmiş;Bir kardeşimiz bir yere müftü olmuş, duasını almaya yanına gitmiş; "Efendim ben falanca yere müftü oldum." diye... Demiş ki; "Efendim ben falanca yere müftü oldum." diye...

Demiş ki;

"Ben sana bir fıkra anlatayım da müftülüğü bu fıkrayı hiç hatırından çıkartmadan yap." "Ben sana bir fıkra anlatayım da müftülüğü bu fıkrayı hiç hatırından çıkartmadan yap."

Fıkrayı anlatmaya başlamış.Fıkrayı anlatmaya başlamış. Bu çeşit fıkraları ben doğru görmüyorum ama Hasan Basri Hoca müftüyü ikaz etmek için anlatmış. Bu çeşit fıkraları ben doğru görmüyorum ama Hasan Basri Hoca müftüyü ikaz etmek için anlatmış.

Bir müftüyle bir müslüman anlaşmışlar.Bir müftüyle bir müslüman anlaşmışlar. Demişler ki; "Dünyada kardeşiz, arkadaşız, âhirette de birbirimizi arayalım, kollayalım.Demişler ki; "Dünyada kardeşiz, arkadaşız, âhirette de birbirimizi arayalım, kollayalım. Birimiz cennetlik olursa ötekisini arasın bulsun, kollasın, takip etsin. Tamam mı?" "Tamam."Birimiz cennetlik olursa ötekisini arasın bulsun, kollasın, takip etsin. Tamam mı?" "Tamam." Söz vermişler. Ölmüşler. Ölünce bu müslüman cennete gitmiş. Söz vermişler. Ölmüşler. Ölünce bu müslüman cennete gitmiş.

Tabii burasını bilmiyoruz, cennet de fıkra mevzu olamayacağı için ben bunu sevmiyorum.Tabii burasını bilmiyoruz, cennet de fıkra mevzu olamayacağı için ben bunu sevmiyorum. Ama Hasan Basri Hoca, rahmetli, bir şeyi anlatmak için bunu söylemiş. Ama Hasan Basri Hoca, rahmetli, bir şeyi anlatmak için bunu söylemiş. Tabii hoca da değil aslında, edip bir insan, meal yazdığı için "Hasan Basri Hoca" deniliyor. Tabii hoca da değil aslında, edip bir insan, meal yazdığı için "Hasan Basri Hoca" deniliyor.

Cennette müftüyle sözleştiler diye müftüyü aramaya başlamış.Cennette müftüyle sözleştiler diye müftüyü aramaya başlamış. Firdevs-i Âlâ'yı aramış, yok; öbür tarafı aramış, sekiz cenneti her tarafı aramış,Firdevs-i Âlâ'yı aramış, yok; öbür tarafı aramış, sekiz cenneti her tarafı aramış, kıyıyı köşeyi soruşturmuş vs. vs. yahu müftü efendi cennette yok.kıyıyı köşeyi soruşturmuş vs. vs. yahu müftü efendi cennette yok. "Ya müftü efendi cehenneme gidecek değil ya!" demiş."Ya müftü efendi cehenneme gidecek değil ya!" demiş. Bir daha aramış, yok; bir daha aramış, yok! "Allah Allah, acaba bilmediğimiz bir sebeptenBir daha aramış, yok; bir daha aramış, yok! "Allah Allah, acaba bilmediğimiz bir sebepten cehenneme mi düştü muvakkat olarak?" Müsaade istemiş... Böyle şey de olmaz. cehenneme mi düştü muvakkat olarak?" Müsaade istemiş...

Böyle şey de olmaz.

Cehennemi aramaya başlamış; en yukarıdan başlamış, yok;Cehennemi aramaya başlamış; en yukarıdan başlamış, yok; daha aşağıdan, daha aşağıdan, daha aşağıdan... Yedi kat cehennemi aramış, yok;daha aşağıdan, daha aşağıdan, daha aşağıdan... Yedi kat cehennemi aramış, yok; bir daha aramış, yok; bir daha aramış, yok.bir daha aramış, yok; bir daha aramış, yok. Nihayet en aşağıdaki, cehennemin en çukur yeri olan gayya kuyusunda aşağıda bir kelle görmüş...Nihayet en aşağıdaki, cehennemin en çukur yeri olan gayya kuyusunda aşağıda bir kelle görmüş... Bir dikkatli bakmış; eyvah, müftü efendi! Bir dikkatli bakmış; eyvah, müftü efendi!

Gitmiş yanına, varmış: "Yahu müftü efendi, bu ne haldir?" Gitmiş yanına, varmış:

"Yahu müftü efendi, bu ne haldir?"

Cehenneme düşmüş, cehennemin de gayya kuyusuna düşmüş, ta aşağıda... Cehenneme düşmüş, cehennemin de gayya kuyusuna düşmüş, ta aşağıda...

"Bu ne haldir yahu?" demiş. "Sus, hiç sesini çıkartma, benim hâlime çok şükür." demiş. "Bu ne haldir yahu?" demiş.

"Sus, hiç sesini çıkartma, benim hâlime çok şükür." demiş.

"Ne şükrü?" demiş. "Yahu altımda kadı efendi var da ben onun omuzlarına basıyorum,"Ne şükrü?" demiş.

"Yahu altımda kadı efendi var da ben onun omuzlarına basıyorum,
hiç olmazsa başımı dışarı çıkartabildim." demiş. hiç olmazsa başımı dışarı çıkartabildim." demiş.

Kadı tamamen gayya kuyusunun irinine gark olmuş, müftü deKadı tamamen gayya kuyusunun irinine gark olmuş, müftü de hiç olmazsa onun omuzlarına ayak basmış da başını çıkarmasınahiç olmazsa onun omuzlarına ayak basmış da başını çıkarmasına "çok şükür" diyormuş, diye bunu anlatmış. Tabii niye anlatıyor? "çok şükür" diyormuş, diye bunu anlatmış.

Tabii niye anlatıyor?

Müftülük zordur, kadılık daha zordur. "Müftülük de zordur.Müftülük zordur, kadılık daha zordur. "Müftülük de zordur. Aman müftülüğünü iyi yap, günah işleme, fetvayı bilerek ver,Aman müftülüğünü iyi yap, günah işleme, fetvayı bilerek ver, yalan iş yapma." demiş oluyor, o maksatla söylemiş. yalan iş yapma." demiş oluyor, o maksatla söylemiş.

Bunu nereden açtık? İmâm-ı Âzam'ın kadılığı kabul etmemesi... Bunu nereden açtık?

İmâm-ı Âzam'ın kadılığı kabul etmemesi...

Şimdi bu fıkrayı duyduktan sonra ben seni kadı yapmak istesem kabul eder misin?Şimdi bu fıkrayı duyduktan sonra ben seni kadı yapmak istesem kabul eder misin? Müftü yapmak istesem kabul eder misin?Müftü yapmak istesem kabul eder misin? "Aman bir başkasını bul! Benden daha alimler var!" dersin. "Aman bir başkasını bul! Benden daha alimler var!" dersin.

İmâm-ı Âzam öyle de demiş olabilir.İmâm-ı Âzam öyle de demiş olabilir. Ama hayatını incelediğimiz zaman zindanda dövülmüş, işkence de görmüş;Ama hayatını incelediğimiz zaman zindanda dövülmüş, işkence de görmüş; asıl işin içinde başka işler de olduğu seziliyor. asıl işin içinde başka işler de olduğu seziliyor.

Kazaya kalmış namazlarımın kazasını yapmak istiyorum, bunları nasıl bir programa almalıyım? Kazaya kalmış namazlarımın kazasını yapmak istiyorum, bunları nasıl bir programa almalıyım? Hangi yaştan itibaren? Hangi yaştan itibaren?

"Çocuklarınıza namaz kılmayı yedi yaşında emredin, on yaşında kılmazsa dövün." dendiği için, "Çocuklarınıza namaz kılmayı yedi yaşında emredin, on yaşında kılmazsa dövün." dendiği için, "On yaşından itibaren veya yedi yaşından itibaren en sonuncu kazaya kalmış"On yaşından itibaren veya yedi yaşından itibaren en sonuncu kazaya kalmış öğle namazımı kılmaya niyet ettim." diyerek niyet edersiniz, o silinmiş olur.öğle namazımı kılmaya niyet ettim." diyerek niyet edersiniz, o silinmiş olur. Ondan sonra bir daha öğle namazını kılarken bu sefer "Kalmış olan namazlarımınOndan sonra bir daha öğle namazını kılarken bu sefer "Kalmış olan namazlarımın en sonuncusu olan öğle namazını kılmaya niyet ettim." dersiniz, o sonuncu silinir;en sonuncusu olan öğle namazını kılmaya niyet ettim." dersiniz, o sonuncu silinir; geriden başa doğru silinmeye devam eder.geriden başa doğru silinmeye devam eder. Kaza namazlarının nasıl kılınacağına dair ilmihâldeki bölümleri de okumanız tavsiye olunur. Kaza namazlarının nasıl kılınacağına dair ilmihâldeki bölümleri de okumanız tavsiye olunur.

Dişlerimde dolgu var. "Dolgu varken cünüplük çıkmaz." diye bir söz duydum. Doğru mudur? Dişlerimde dolgu var. "Dolgu varken cünüplük çıkmaz." diye bir söz duydum. Doğru mudur?

Doğru değildir, yalandır, iftiradır. Öyle şey olmaz. Dolgu yapılır. Doğru değildir, yalandır, iftiradır. Öyle şey olmaz. Dolgu yapılır. Abdestli olmak mecburiyeti de yoktur.Abdestli olmak mecburiyeti de yoktur. Dolgu yapıldıktan sonra, dolgu yapılırken zaten kanar, abdestli de olsa kanar, gider.Dolgu yapıldıktan sonra, dolgu yapılırken zaten kanar, abdestli de olsa kanar, gider. Dolgu yaparsın; abdestin de olur, guslün de olur, hiçbir mahzuru yoktur. Dolgu yaparsın; abdestin de olur, guslün de olur, hiçbir mahzuru yoktur. Bu, Diyanet'e sorulmuş, cevabı verilmiş bir meseledir. "Gusül olmaz." Bu, Diyanet'e sorulmuş, cevabı verilmiş bir meseledir.

"Gusül olmaz."

Ne yapacak adam, dişlerini mi sökecek? Hayır, dinimiz öyle bir şey emretmiyor.Ne yapacak adam, dişlerini mi sökecek?

Hayır, dinimiz öyle bir şey emretmiyor.
Dinimiz kolaylık dinidir, yokuşa sürmez, imkansızı istemez. Her şeyin kolaylığı vardır. Dinimiz kolaylık dinidir, yokuşa sürmez, imkansızı istemez. Her şeyin kolaylığı vardır.

Necati Amcamız'a sorduk ki; "Bu yolda ilerlemek için ne yapalım?" Necati Amcamız'a sorduk ki; "Bu yolda ilerlemek için ne yapalım?" O da çok sade bir cevap verdi ve dedi ki; "Allah'a sığın, başka bir şeye hâcet yoktur."O da çok sade bir cevap verdi ve dedi ki; "Allah'a sığın, başka bir şeye hâcet yoktur." Kendisine sığınanı korumak Allah'ın üzerine vaciptir. Kendisine sığınanı korumak Allah'ın üzerine vaciptir. Fakat biliyoruz ki sadece "sığındım" demekle olmuyor.Fakat biliyoruz ki sadece "sığındım" demekle olmuyor. Bize Allah'a tam olarak nasıl sığınılacağını anlatırsanız seviniriz. Bize Allah'a tam olarak nasıl sığınılacağını anlatırsanız seviniriz.

İnsanın hakkıyla tevekkül etmesi, hakkıyla Allah'a sığınması, hakkıyla ibadet etmesi... İnsanın hakkıyla tevekkül etmesi, hakkıyla Allah'a sığınması, hakkıyla ibadet etmesi... "Hakkıyla" diyoruz ya... Buna tahkik makamı derler, yani bir işin hakikatine erme."Hakkıyla" diyoruz ya... Buna tahkik makamı derler, yani bir işin hakikatine erme. Tahkik, taklitle başlar. İnsan taklitten başlar, taklit ede ede tahkike ulaşır. Tahkik, taklitle başlar. İnsan taklitten başlar, taklit ede ede tahkike ulaşır.

Demişler ki; el-İlmü bi't-taallümi. "İlim öğrene öğrene öğrenilir." Demişler ki;

el-İlmü bi't-taallümi. "İlim öğrene öğrene öğrenilir."

İnsan talebe olduğu zaman "alim" demek değildir; ama öğrenmeye başlamıştır, öğrene öğrene,İnsan talebe olduğu zaman "alim" demek değildir; ama öğrenmeye başlamıştır, öğrene öğrene, yıllar geçe geçe sonunda alim olur, ilim erbâbı olur. Bu yavaş yavaş olur. Hatta; yıllar geçe geçe sonunda alim olur, ilim erbâbı olur. Bu yavaş yavaş olur. Hatta;

ez-Zikrü bi't-tezekkirü demişler; "Zikir hâli de, yani Allah'ı unutmamak, zikretmek,ez-Zikrü bi't-tezekkirü demişler; "Zikir hâli de, yani Allah'ı unutmamak, zikretmek, zikr-i müdâm hâli, o da tezekkür ile olur." Her gün 300, 500 zikir yapa yapa, çalışa çalışa olur.zikr-i müdâm hâli, o da tezekkür ile olur." Her gün 300, 500 zikir yapa yapa, çalışa çalışa olur. Azdan ve taklitten başlaya başlaya olur. Onun için, biz niyetimizi sözle söylüyoruz. Diyoruz ki; Azdan ve taklitten başlaya başlaya olur.

Onun için, biz niyetimizi sözle söylüyoruz. Diyoruz ki;

İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. "Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin, ben senin rızanı istiyorum." İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî. "Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin, ben senin rızanı istiyorum."

Ama o anda daha bizim maksudumuz Allahu Teâlâ olma durumuna gelmiş değiliz,Ama o anda daha bizim maksudumuz Allahu Teâlâ olma durumuna gelmiş değiliz, rızasını arayacak makama gelmiş değiliz. Bu neden? rızasını arayacak makama gelmiş değiliz.

Bu neden?

Sözünü söyleye söyleye aklımıza yerleşir, kalbimize yerleşir de o hâle ulaşırız,Sözünü söyleye söyleye aklımıza yerleşir, kalbimize yerleşir de o hâle ulaşırız, diye yavaş yavaş olacağı için. diye yavaş yavaş olacağı için.

Onun için, "Yâ Rabbi! Sana sığındım." dersiniz, sığınmanın üzerinde tefekkür edersiniz,Onun için, "Yâ Rabbi! Sana sığındım." dersiniz, sığınmanın üzerinde tefekkür edersiniz, sığınmanın hangi yolla olacağını müteaddit vesilelerle düşünürsüz, küçük küçük uygulamalarlasığınmanın hangi yolla olacağını müteaddit vesilelerle düşünürsüz, küçük küçük uygulamalarla yavaş yavaş o sığınmanın hakikatine erersiniz, tahkîkine ulaşırsınız. yavaş yavaş o sığınmanın hakikatine erersiniz, tahkîkine ulaşırsınız.

Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim. Üniversite ikinci sınıf öğrencisiyim. Branşıma uygun olduğu için Sanayi Bakanı olmak istiyorum.Branşıma uygun olduğu için Sanayi Bakanı olmak istiyorum. Bunu söylediğim bir kardeşim; "Seninkisi tûl-i emel." dedi.Bunu söylediğim bir kardeşim; "Seninkisi tûl-i emel." dedi. Ama ben bu alanda ihlâslı müslümanların eksikliğini gördüğüm için bakan olmak istiyorum.Ama ben bu alanda ihlâslı müslümanların eksikliğini gördüğüm için bakan olmak istiyorum. Sizin emirlerinize elimden geldiğince itaat ederek hayırlı bir insan olmak istiyorum. Sizin emirlerinize elimden geldiğince itaat ederek hayırlı bir insan olmak istiyorum. Bu dileğim doğru mu? Bu dileğim doğru mu?

Tûl-i emel demek bu demek değil. Tûl-i emel demek bu demek değil. Bir insanın Allah rızası için ileriye dönük bir gayesi olabilir, bu tûl-i emel değildir.Bir insanın Allah rızası için ileriye dönük bir gayesi olabilir, bu tûl-i emel değildir. Birçok kimse tûl-i emeli anlayamamış. Ben anlayamadıklarını yavaş yavaş sezdim.Birçok kimse tûl-i emeli anlayamamış. Ben anlayamadıklarını yavaş yavaş sezdim. Kolay bir şey değil; bazı şeyin hakikatine ermek, tahkîkine ermek kolay olmuyor. Kolay bir şey değil; bazı şeyin hakikatine ermek, tahkîkine ermek kolay olmuyor.

Tûl-i emel demek, "insanın daha uzun zaman yaşayacağını sanıp da hayırlarıTûl-i emel demek, "insanın daha uzun zaman yaşayacağını sanıp da hayırları ileride yaparım diye düşünmesi" demek. Tûl-i emel bu. ileride yaparım diye düşünmesi" demek. Tûl-i emel bu.

"Hadi hacca git!" "Dur bakalım, emekli olayım da giderim..." "Hadi hacca git!"

"Dur bakalım, emekli olayım da giderim..."

"Hadi ilim öğren, Kur'an öğren!" "Hele yaz gelsin de öğrenirim..." "Hadi ilim öğren, Kur'an öğren!"

"Hele yaz gelsin de öğrenirim..."

"Hadi şuna çalış, buna çalış..." "Hele dur, yaparız..." "Hadi şuna çalış, buna çalış..."

"Hele dur, yaparız..."

"Hadi gel namazı kılalım!" "Daha ikindiye kadar çok vakit var, hele kılarız..." "Hadi gel namazı kılalım!"

"Daha ikindiye kadar çok vakit var, hele kılarız..."

Bu ne? Tûl-i emel. Niye? Bu ne?

Tûl-i emel.

Niye?

İleriye kadar yaşamana garantin var mı? Bir saniye ileriye yaşamana garantin var mı? Yok. İleriye kadar yaşamana garantin var mı? Bir saniye ileriye yaşamana garantin var mı?

Yok.

Niye böyle tehir ediyorsun? Tûl-i emeli var da ondan. Niye böyle tehir ediyorsun?

Tûl-i emeli var da ondan.

Emel, yani ümidi var. Emeli uzaklarda, uzuyor. Emel, yani ümidi var. Emeli uzaklarda, uzuyor.

Halbuki bu konularda tûl-i emel olmayacak; insan hayrı hemen yapmaya çalışacak. Halbuki bu konularda tûl-i emel olmayacak; insan hayrı hemen yapmaya çalışacak.

Tûl-i emel, "hayrı tehir eden, insana gaflet veren, 'hayırları ileride yaparım' dedirten duygu" demek.Tûl-i emel, "hayrı tehir eden, insana gaflet veren, 'hayırları ileride yaparım' dedirten duygu" demek. Yoksa ilerideki bir hayrı yapmaya bugünden hazırlanmak tûl-i emel değildir, o plandır, programdır. Yoksa ilerideki bir hayrı yapmaya bugünden hazırlanmak tûl-i emel değildir, o plandır, programdır.

Tûl-i emeli doğru anlayalım. Tûl-i emeli doğru anlayalım.

Ticarî hayatta peşin olmayan alış verişlerde %7-%10 vade farkıyla alım satım oluyor. Ticarî hayatta peşin olmayan alış verişlerde %7-%10 vade farkıyla alım satım oluyor. Bu konuda bilgi verir misiniz ? Bu konuda bilgi verir misiniz ?

Bugünkü ticarette bu doğrudur ve mecburiyettir. Bugünkü ticarette bu doğrudur ve mecburiyettir. Zaten "para" dediğiniz şey kıymet birimi değildir, bir kağıttır. Zaten "para" dediğiniz şey kıymet birimi değildir, bir kağıttır.

"Para" dediğiniz şey, banknot nedir? "Para" dediğiniz şey, banknot nedir?

Bir kağıttır; üstüne 100 yazmış, 1000 yazmış. Bunun mânası nedir? Bir kağıttır; üstüne 100 yazmış, 1000 yazmış. Bunun mânası nedir?

"Bunun karşılığında Merkez Bankası'nda sarı sarı altınlar var,"Bunun karşılığında Merkez Bankası'nda sarı sarı altınlar var, onların yerine ben sana bu belgeyi veriyorum, asıl kıymet altındır." demek.onların yerine ben sana bu belgeyi veriyorum, asıl kıymet altındır." demek. Banknotun mânası kısaca bu. Banknotun mânası kısaca bu.

Adama bir mal veriyorsunuz, adam bunu size peşin öderse mesele kalmıyor. Peşin ödeyemiyor... Adama bir mal veriyorsunuz, adam bunu size peşin öderse mesele kalmıyor. Peşin ödeyemiyor...

Taksit taksit ödeme İslâm'da var mı? Var. Taksit taksit ödeme İslâm'da var mı?

Var.

Var ama taksit taksit ödendiği zaman bu verdiğiniz şeyin parası 12 ay sonra sizin elinizde toplanıyor.Var ama taksit taksit ödendiği zaman bu verdiğiniz şeyin parası 12 ay sonra sizin elinizde toplanıyor. Diyelim ki bir otomobil sattınız; belki üç sene sonra, belki iki sene sonra parası elinize geçiyor.Diyelim ki bir otomobil sattınız; belki üç sene sonra, belki iki sene sonra parası elinize geçiyor. Siz bu parayla gidip aynı otomobili alamıyorsunuz. Siz bu parayla gidip aynı otomobili alamıyorsunuz.

Neden? Bu kağıt parçası enflasyon dolayısıyla değerini kaybettiği için. Neden?

Bu kağıt parçası enflasyon dolayısıyla değerini kaybettiği için.

Altın olarak belki aynı kalıyor. Ama kağıt parçasının değeri değişiyor.Altın olarak belki aynı kalıyor. Ama kağıt parçasının değeri değişiyor. Ondan dolayı bu değer değişikliğine bir ad koymak ve ödemenin uzaması karşılığındaOndan dolayı bu değer değişikliğine bir ad koymak ve ödemenin uzaması karşılığında sermayeyi korumak için fiyatta değişiklik yapmak bugünkü ekonomik düzende mecburiyet hâline geliyor. sermayeyi korumak için fiyatta değişiklik yapmak bugünkü ekonomik düzende mecburiyet hâline geliyor.

Eğer ekonomik düzen faizli sistem olmasa bu enflasyon olmayacak,Eğer ekonomik düzen faizli sistem olmasa bu enflasyon olmayacak, enflasyon olmayınca da borç sabit kalacak.enflasyon olmayınca da borç sabit kalacak. Şimdi millet şaşırıyor; banknotu, lirayı kıymet birimi sanıyor.Şimdi millet şaşırıyor; banknotu, lirayı kıymet birimi sanıyor. Halbuki lira elinizdeki bir kağıt; asıl kıymet altın.Halbuki lira elinizdeki bir kağıt; asıl kıymet altın. Eğer altın para tedavülde olsa o zaman fiyat sabit olabilir.Eğer altın para tedavülde olsa o zaman fiyat sabit olabilir. Bu durumda sermayeyi korumak ve satıcının mağdur olmasını engellemek içinBu durumda sermayeyi korumak ve satıcının mağdur olmasını engellemek için fiyatta zamandan dolayı [enflasyona] göre bir ayarlama yapmak gerekiyor. Bu faiz değildir.fiyatta zamandan dolayı [enflasyona] göre bir ayarlama yapmak gerekiyor. Bu faiz değildir. Aksi takdirde adam sermayeyi kediye yükletecek.Aksi takdirde adam sermayeyi kediye yükletecek. Dükkân açan bir-iki sene sonra kapatmak zorunda kalacak.Dükkân açan bir-iki sene sonra kapatmak zorunda kalacak. Buna da hiçbir mantıklı sistem "evet" demez, razı olmaz. Buna da hiçbir mantıklı sistem "evet" demez, razı olmaz.

Ticareti İslâm meşru saymış, doğru sözlü doğru özlü taciri methetmiş.Ticareti İslâm meşru saymış, doğru sözlü doğru özlü taciri methetmiş. Binâenaleyh, ticaret helal olduğundan, kâr koymak helal olduğundan, Binâenaleyh, ticaret helal olduğundan, kâr koymak helal olduğundan, hatta bir yerden bir mal alıp bir yere halkın ihtiyacını karşılamak sevap olduğundan,hatta bir yerden bir mal alıp bir yere halkın ihtiyacını karşılamak sevap olduğundan, ticaret serbest, dükkân açmak serbest, kâr serbest... Adam kâr etmiyor, zarar ediyor, aldanıyor.ticaret serbest, dükkân açmak serbest, kâr serbest... Adam kâr etmiyor, zarar ediyor, aldanıyor. Müşteri aldatıyor, dükkân sahibi aldanıyor. O halde bu aldanmayı engelleyecek bir şey olması lazım. Müşteri aldatıyor, dükkân sahibi aldanıyor. O halde bu aldanmayı engelleyecek bir şey olması lazım.

Hesabını altına göre yapar, fiyatı ona göre banknot olarak "şu kadar zamanda şöyle" diye söyler. Hesabını altına göre yapar, fiyatı ona göre banknot olarak "şu kadar zamanda şöyle" diye söyler.

Söz kesildikten sonra kızın annesi babasının izni olmadan Söz kesildikten sonra kızın annesi babasının izni olmadan dinî nikâh yapılıp konuşma ve görüşme caiz olur mu? dinî nikâh yapılıp konuşma ve görüşme caiz olur mu?

Kızın annesinin babasının rızası Şâfî mezhebine göre bir şarttır, yani olması lazımdır. Kızın annesinin babasının rızası Şâfî mezhebine göre bir şarttır, yani olması lazımdır. Kızın annesinin babasının rızası olmadan "fıs fıs" ötekiler bir karar veremezler.Kızın annesinin babasının rızası olmadan "fıs fıs" ötekiler bir karar veremezler. Ama Hanefilerde böyle bir şart, mecburiyet olmuyor;Ama Hanefilerde böyle bir şart, mecburiyet olmuyor; kişiler dinî nikâhı yaparlarsa nikâhlanmış oluyorlar. kişiler dinî nikâhı yaparlarsa nikâhlanmış oluyorlar.

Fakat benim bugün pratik hayatta karşılaştığım meselelerde,Fakat benim bugün pratik hayatta karşılaştığım meselelerde, nikâhlanan kimseler bu nikâhların gereğine uymuyorlar. Dinî nikâhı hafife alıyorlar.nikâhlanan kimseler bu nikâhların gereğine uymuyorlar. Dinî nikâhı hafife alıyorlar. Nikâhlanan iki şahıs bozuşuyor, kız gidiyor başkasıyla evleniyor. Nikâhlanan iki şahıs bozuşuyor, kız gidiyor başkasıyla evleniyor.

"Kızım sen falancanın karısısın, ona nikâhlısın." "Onunla bozuştuk." "Ama o seni boşamadı." "Kızım sen falancanın karısısın, ona nikâhlısın."

"Onunla bozuştuk."

"Ama o seni boşamadı."

O da inadından boşamıyor zaten, intikam almak için adam boşamıyor.O da inadından boşamıyor zaten, intikam almak için adam boşamıyor. Boşamayınca o onun nikâhlısı durumunda oluyor.Boşamayınca o onun nikâhlısı durumunda oluyor. Nikâhlı gidip başkasıyla nikâhlanıyor. Ayıkla pirincin taşını... Nikâhlı gidip başkasıyla nikâhlanıyor. Ayıkla pirincin taşını...

Bu ikinci evlilik ne oluyor? Gayrimeşru bir evlilik oluyor. Bu ikinci evlilik ne oluyor?

Gayrimeşru bir evlilik oluyor.

Bu işin ciddiyetini bilmedikleri için bu işin ciddiyetini sağlamak lazım geliyor.Bu işin ciddiyetini bilmedikleri için bu işin ciddiyetini sağlamak lazım geliyor. Ama insanlara bu işin ciddiyetini ne kadar söylesen kulak asmıyorlar. Ama insanlara bu işin ciddiyetini ne kadar söylesen kulak asmıyorlar.

O halde ne yapacaksın? O halde ne yapacaksın?

"Kardeşim dinî nikâhını yap, ondan sonra gel." diyeceksin ki dinî nikâhta mecburiyet var,"Kardeşim dinî nikâhını yap, ondan sonra gel." diyeceksin ki dinî nikâhta mecburiyet var, gelme var gitme var, öyle pattadak olmuyor. O zaman birazcık bir ciddiyet oluyor.gelme var gitme var, öyle pattadak olmuyor. O zaman birazcık bir ciddiyet oluyor. Aksi takdirde biraz acayip durumlarla karşılaşıyoruz.Aksi takdirde biraz acayip durumlarla karşılaşıyoruz. Aslında mantîken normal bir şey olarak oluyor gibi görünüyor amaAslında mantîken normal bir şey olarak oluyor gibi görünüyor ama -nikâhlanmışlar, oluyor- biraz sorular ve nida işareti kalıyor. -nikâhlanmışlar, oluyor- biraz sorular ve nida işareti kalıyor.

Rahman sûresindeki "iki doğunun ve iki batının Rabbi" mânalarındaki Rahman sûresindeki "iki doğunun ve iki batının Rabbi" mânalarındaki âyet-i kerîmenin mânasını izah eder misiniz? âyet-i kerîmenin mânasını izah eder misiniz?

Rabbü'l-meşrikayni ve rabbü'l-mağribeyn. Fe-bi-eyyi âlâ'i rabbikümâ tükezzibân. Rabbü'l-meşrikayni ve rabbü'l-mağribeyn. Fe-bi-eyyi âlâ'i rabbikümâ tükezzibân.

Orada Rabbü'l-meşrikayni ve rabbü'l-mağribeyn diye geçiyor. Başka âyet-i kerîmede de; Orada Rabbü'l-meşrikayni ve rabbü'l-mağribeyn diye geçiyor. Başka âyet-i kerîmede de;

Rabbi'l-meşâriki ve'l-meğâribi,Rabbi'l-meşâriki ve'l-meğâribi, "Şarkta doğuş yerlerinin ve garpta batış yerlerinin Rabbi" diye geçiyor. "Şarkta doğuş yerlerinin ve garpta batış yerlerinin Rabbi" diye geçiyor.

Bu, güneşin mevsimlere göre doğu ufkundan muhtelif yerlerden doğmasından,Bu, güneşin mevsimlere göre doğu ufkundan muhtelif yerlerden doğmasından, batı ufkunda muhtelif yerlerden batmasından dolayıdır.batı ufkunda muhtelif yerlerden batmasından dolayıdır. Aynı yerde doğmuyor; ilkbaharda başka yerde, kışın başka yerde, yazın başka yerde...Aynı yerde doğmuyor; ilkbaharda başka yerde, kışın başka yerde, yazın başka yerde... Bizim Türkiyemiz'e göre, kışın mesela evinizin doğusuna bakın,Bizim Türkiyemiz'e göre, kışın mesela evinizin doğusuna bakın, Aralık'ta güneşin doğduğu yer filanca evin bacasının hizası, şurası;Aralık'ta güneşin doğduğu yer filanca evin bacasının hizası, şurası; ondan sonra Haziran'da güneşin doğduğu zaman yine doğuya bakın; baca şurada kalıyor, ondan sonra Haziran'da güneşin doğduğu zaman yine doğuya bakın; baca şurada kalıyor, ta bu taraftaki selvinin ucundan doğuyor. Neden? ta bu taraftaki selvinin ucundan doğuyor.

Neden?

Çünkü gökyüzü olayı bu, güneşin hareketi, dünyanın ekseninin eğik olmasından kaynaklanan bir olay. Çünkü gökyüzü olayı bu, güneşin hareketi, dünyanın ekseninin eğik olmasından kaynaklanan bir olay.

Onun için, Rabbü'l-meşrikayni ve rabbü'l-mağribeyn diyeOnun için, Rabbü'l-meşrikayni ve rabbü'l-mağribeyn diye âyet-i kerîmelerde bu hakikatten dolayı böyle bilgi oluyor. âyet-i kerîmelerde bu hakikatten dolayı böyle bilgi oluyor.

Sohbette anlattığınız hikâyede-kıssada cellata götürülen şahsın direnmemesi Sohbette anlattığınız hikâyede-kıssada cellata götürülen şahsın direnmemesi İslâm'da "Müslüman ne ezer ne ezilir." prensibine aykırı değil mi? İslâm'da "Müslüman ne ezer ne ezilir." prensibine aykırı değil mi?

Gücü yeterse kendisini ezdirmez. Yetmezse ne yapacak? Gücü yeterse kendisini ezdirmez. Yetmezse ne yapacak?

İşte doğuda, geliyor camide... Başbağlar'da bizim kardeşlerimizi, 33 kişiyi şehit ettiler.İşte doğuda, geliyor camide... Başbağlar'da bizim kardeşlerimizi, 33 kişiyi şehit ettiler. İnsanın gücü yeterse ezilmez. Onlar da "Hak yol İslâm!" diye bağırmışlar, Allahu ekber demişler,İnsanın gücü yeterse ezilmez. Onlar da "Hak yol İslâm!" diye bağırmışlar, Allahu ekber demişler, lâ ilâhe illallah demişler, diretmişler ama öteki silahlıların karşısında [direnememişler]. lâ ilâhe illallah demişler, diretmişler ama öteki silahlıların karşısında [direnememişler].

Bu şahıs da yakalanmış, eli kolu bağlanmış; hadi bakalım kendini ezdirme...Bu şahıs da yakalanmış, eli kolu bağlanmış; hadi bakalım kendini ezdirme... İnsanın nezaketle karşısına geçip, "Kardeşim müsaade edersen boynunu vurmak istiyorum,İnsanın nezaketle karşısına geçip, "Kardeşim müsaade edersen boynunu vurmak istiyorum, müsaade eder misin?" mi diyorlar? müsaade eder misin?" mi diyorlar?

Yakalıyorlar, zincirlere bağlıyorlar, sürükleye sürükleye, bağırta bağırta götürüyorlar;Yakalıyorlar, zincirlere bağlıyorlar, sürükleye sürükleye, bağırta bağırta götürüyorlar; kafası kesilecekse kesiyorlar. kafası kesilecekse kesiyorlar.

Gücün yeterse hakkını çiğnetmeyeceksin. Güçlü olmaya da çalışacaksın. *ٍGücün yeterse hakkını çiğnetmeyeceksin. Güçlü olmaya da çalışacaksın. *ٍ Ve eıddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin.Ve eıddû lehüm mesteta'tüm min kuvvetin. "Kâfirlere karşı gücünüz yettiğince kuvvetli olun, silah hazırlayın, hazırlık yapın." diye"Kâfirlere karşı gücünüz yettiğince kuvvetli olun, silah hazırlayın, hazırlık yapın." diye Allah'ın emri var, onu yapacaksınız. Ama ona rağmen insan esir düşüyor. Allah'ın emri var, onu yapacaksınız.

Ama ona rağmen insan esir düşüyor.

Bugün gazetelerde vardı: Göğsüne Ermeniler ateşli demiri [koymuşlar],Bugün gazetelerde vardı: Göğsüne Ermeniler ateşli demiri [koymuşlar], haç, [göğsünü] delik deşik etmişler. Bu gibi şeyler olabiliyor. haç, [göğsünü] delik deşik etmişler. Bu gibi şeyler olabiliyor.

Mekke'nin müşrikleri de Peygamber Efendimiz'in mübarek sahabesinden bazılarını yakalayıpMekke'nin müşrikleri de Peygamber Efendimiz'in mübarek sahabesinden bazılarını yakalayıp işkence ettiler, şehit ettiler. Böyle şeyler oluyor. işkence ettiler, şehit ettiler. Böyle şeyler oluyor.

Kendisini ezdirmeyecek ama yakalanmış, tâkati tükenmiş; belki mücadele etti etti,Kendisini ezdirmeyecek ama yakalanmış, tâkati tükenmiş; belki mücadele etti etti, ondan sonra yakalandı, artık [mücadele] edemeyecek durumda olmuş oluyor. ondan sonra yakalandı, artık [mücadele] edemeyecek durumda olmuş oluyor.

Şâh-ı Muhammed Osman isminde "şah" kelimesi ne demek, ne anlamı vardır? Şâh-ı Muhammed Osman isminde "şah" kelimesi ne demek, ne anlamı vardır?

Mutasavvıfların isimlerinin başında onların mânevî rütbesini göstermek için bazı tabirler kullanılır. Mutasavvıfların isimlerinin başında onların mânevî rütbesini göstermek için bazı tabirler kullanılır. Mesela "Hacı Bayram Sultan" derler. Hacı Bayram'ın sultanlığı yok.Mesela "Hacı Bayram Sultan" derler. Hacı Bayram'ın sultanlığı yok. II. Murat sultan idi, onun zamanında yaşadı ama "Hacı Bayram Sultan" deniliyor.II. Murat sultan idi, onun zamanında yaşadı ama "Hacı Bayram Sultan" deniliyor. Veya Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî için "Hüdâvendigâr" deniliyor, o da "efendi" demek.Veya Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî için "Hüdâvendigâr" deniliyor, o da "efendi" demek. Veya "Molla Hünkâr" deniliyor. Hacı Bektaş için "hünkâr" deniliyor, o da "hükümdar" demektir. Veya "Molla Hünkâr" deniliyor. Hacı Bektaş için "hünkâr" deniliyor, o da "hükümdar" demektir.

Evliyâullah için dünyadaki dünyevî makamlara benzeyen isimler veriliyor kiEvliyâullah için dünyadaki dünyevî makamlara benzeyen isimler veriliyor ki "mânevî âlemin yüksek mertebelisi budur" mânasında hüsnü zanla o isimler verilmiş oluyor."mânevî âlemin yüksek mertebelisi budur" mânasında hüsnü zanla o isimler verilmiş oluyor. Veyahut adamın hakikaten evliyâullah olduğu, kutbu'l-aktâb olduğuVeyahut adamın hakikaten evliyâullah olduğu, kutbu'l-aktâb olduğu çeşitli müşahedelerle görüldüğü için böyle olabiliyor. Şah da Farsça "padişah, sultan" demek. çeşitli müşahedelerle görüldüğü için böyle olabiliyor.

Şah da Farsça "padişah, sultan" demek.

Yılbaşında İskenderpaşa camisi açık olsun da o gün camide geçirelim. Yılbaşında İskenderpaşa camisi açık olsun da o gün camide geçirelim. O hususta sıkıntısı olanlar oluyor. O hususta sıkıntısı olanlar oluyor.

Yılbaşında bir ters jest olsun diye camilerde programlar yapıldığı oluyor. Yılbaşında bir ters jest olsun diye camilerde programlar yapıldığı oluyor.

Ben yılbaşında yatsıyı kıldıktan sonra yatağa yatıyorum, inadıma...Ben yılbaşında yatsıyı kıldıktan sonra yatağa yatıyorum, inadıma... Çünkü doğru olan zaten o. Erkenden yatıyorum. Teheccüde kalkmak daha iyi.Çünkü doğru olan zaten o. Erkenden yatıyorum. Teheccüde kalkmak daha iyi. Onların patırtı gürültü yapıp zil zurna sarhoş oldukları,Onların patırtı gürültü yapıp zil zurna sarhoş oldukları, sivri külah giydikleri zamanda biz uykumuzu almış oluyoruz; sivri külah giydikleri zamanda biz uykumuzu almış oluyoruz; ondan sonra kalkar şahsî ibadetimizi yaparız. ondan sonra kalkar şahsî ibadetimizi yaparız.

Şahsen o geceyi geçirmesini iyi bilemeyenler olur diye program yapanlar da oluyor.Şahsen o geceyi geçirmesini iyi bilemeyenler olur diye program yapanlar da oluyor. Ama reaksiyoner olmak da iyi değil.Ama reaksiyoner olmak da iyi değil. Gayrimüslimlerin bir [programı] var, ona karşı reaksiyoner bir tavır, o gün bir program yapıyoruz. Gayrimüslimlerin bir [programı] var, ona karşı reaksiyoner bir tavır, o gün bir program yapıyoruz. O da uygun olmuyor. En iyisi o günü en İslâmî tarzda geçirmek ve "Yâ Rabbi! O da uygun olmuyor. En iyisi o günü en İslâmî tarzda geçirmek ve "Yâ Rabbi! Bu cahillerin gafillerin yaptığından dolayı bizi helâk eyleme!Bu cahillerin gafillerin yaptığından dolayı bizi helâk eyleme! Bunları da ıslah eyle!" diye dua etmek. Allah ıslah etsin. Bunları da ıslah eyle!" diye dua etmek.

Allah ıslah etsin.

İmtihanımız, vize saati tam Cuma'ya geliyor. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz? İmtihanımız, vize saati tam Cuma'ya geliyor. Ne yapmamızı tavsiye edersiniz?

Tabii ilk önce imtihanın oraya gelmemesini tebliğ etmek lazım. Tabii ilk önce imtihanın oraya gelmemesini tebliğ etmek lazım. Hocalara demek lazım ki; "Hocam ben müslümanım. Cuma namazı farzdır.Hocalara demek lazım ki; "Hocam ben müslümanım. Cuma namazı farzdır. Sen bu vizeyi bu saate koyuyorsun, bunun vebali sana ait olur." demek lazım. Sen bu vizeyi bu saate koyuyorsun, bunun vebali sana ait olur." demek lazım. İkaz etmek lazım, bu bir vazife. Müteaddit insanlar bunu söyleyebilir. İkaz etmek lazım, bu bir vazife. Müteaddit insanlar bunu söyleyebilir.

Hoca inat etti...Hoca inat etti... Bazı domuz gibi hocalar oluyor, inadına Cuma saatine [ders] koyuyor.Bazı domuz gibi hocalar oluyor, inadına Cuma saatine [ders] koyuyor. Kıpkızıl oluyor, kapkara oluyor, inatçı oluyorKıpkızıl oluyor, kapkara oluyor, inatçı oluyor ve ille müslüman talebeleri tespit edip de sınıfta bırakmak arzusunda oluyor,ve ille müslüman talebeleri tespit edip de sınıfta bırakmak arzusunda oluyor, kötü niyetli oluyor, çirkin hoca oluyor. kötü niyetli oluyor, çirkin hoca oluyor.

Tabii böylelerine karşı da yine bir çare var: Tabii böylelerine karşı da yine bir çare var:

Bir caminin hocasına; "Allah aşkına, bizim böyle bir problemimiz var;Bir caminin hocasına; "Allah aşkına, bizim böyle bir problemimiz var; sen Cuma namazını bugün -1'de kıldıracak yerde- 2'de kıldır." dersiniz.sen Cuma namazını bugün -1'de kıldıracak yerde- 2'de kıldır." dersiniz. Müftüyle konuşursunuz, bu da mümkün. Müftüyle konuşursunuz, bu da mümkün.

Pakistan'da duydum ki; Cuma namazını muhtelif camilerde program dairesinde,Pakistan'da duydum ki; Cuma namazını muhtelif camilerde program dairesinde, belli bir programa göre başka başka saatlerde kılıyorlarmış ki bütün müslümanlarbelli bir programa göre başka başka saatlerde kılıyorlarmış ki bütün müslümanlar Cuma namazını kılabilsin diye. Adam otobüs şoförü, sefere çıkmış, seferden geldi,Cuma namazını kılabilsin diye. Adam otobüs şoförü, sefere çıkmış, seferden geldi, tam yoldaydı, müslüman adamdı, Cuma namazı kılacak, ne yapacak?tam yoldaydı, müslüman adamdı, Cuma namazı kılacak, ne yapacak? Falanca camide şu vakitte kılınıyor, oraya gidiyor, orada kılıyor. Falanca camide şu vakitte kılınıyor, oraya gidiyor, orada kılıyor.

Böyle bir şeyi müftüyle, imamla konuşarak halledebilirsiniz. Bu da pratik bir çaredir.Böyle bir şeyi müftüyle, imamla konuşarak halledebilirsiniz. Bu da pratik bir çaredir. Ama tebliğ etmek de iyidir. Ama tebliğ etmek de iyidir.

Mahkemedeki hâkimin boşamasıyla eğer erkek razı değilse boşanma tamam olur mu? Mahkemedeki hâkimin boşamasıyla eğer erkek razı değilse boşanma tamam olur mu?

Olmaz. O tarafı da var, karmaşık iş... Olmaz. O tarafı da var, karmaşık iş... Düzen İslâm'dan gayri bir düzen olduğu zaman işler çatallaşıyor, karmaşıklaşıyor. Düzen İslâm'dan gayri bir düzen olduğu zaman işler çatallaşıyor, karmaşıklaşıyor. Mahkeme boşar, adam da "boşamadım" derse dinî bakımdan boşanma olmaz,Mahkeme boşar, adam da "boşamadım" derse dinî bakımdan boşanma olmaz, çünkü "boşamadım" diyor.çünkü "boşamadım" diyor. Kadının kendisinin boşanmayı talep etme müsadesi yoktur, şeriat bunu erkeğe vermiş.Kadının kendisinin boşanmayı talep etme müsadesi yoktur, şeriat bunu erkeğe vermiş. Kadın mahkemeye veriyor adamı, boşanmak istiyor; adam da "boşamadım" derse... Kadın mahkemeye veriyor adamı, boşanmak istiyor; adam da "boşamadım" derse... Hâkim boşayabiliyor. "Boşanmıyorum, istemiyorum, boşanmayacağım." diyor; boşuyor. Hâkim boşayabiliyor. "Boşanmıyorum, istemiyorum, boşanmayacağım." diyor; boşuyor.

O zaman ne olur? Nikâhlı kalır. O zaman ne olur?

Nikâhlı kalır.

Ötekisini razı etmesi lazım, "Tamam, boşadım." dedirtmek lazım. Demezse onun karısı olarak kalır. Ötekisini razı etmesi lazım, "Tamam, boşadım." dedirtmek lazım. Demezse onun karısı olarak kalır.

Ben bir yıl evvel sözlendim ve ardından nikâhım yapıldı. Ben bir yıl evvel sözlendim ve ardından nikâhım yapıldı. Sözlüm dindar birisi olduğu için yöremizdeki âdetlere karşı ailem ona muhalefet etti. Sözlüm dindar birisi olduğu için yöremizdeki âdetlere karşı ailem ona muhalefet etti. Babam her içeri girip çıktığında nişanlımın ayağa kalkmasını istedi.Babam her içeri girip çıktığında nişanlımın ayağa kalkmasını istedi. O da; "Ben bunu yapamam. Hocalarımız dahi bunu bizden istemiyor." diye karşılık verdi.O da; "Ben bunu yapamam. Hocalarımız dahi bunu bizden istemiyor." diye karşılık verdi. Babam tamamen nikâhlımdan ayrılmamı istiyor.Babam tamamen nikâhlımdan ayrılmamı istiyor. Benimle nikâhlım arasıda bir bağ olduğu için ayrılmak istemiyorum. Beyim de ayrılmak istemiyor.Benimle nikâhlım arasıda bir bağ olduğu için ayrılmak istemiyorum. Beyim de ayrılmak istemiyor. "Aile ne derse beni tercih etmelisin." diyor."Aile ne derse beni tercih etmelisin." diyor. Beyimi tercih ettiğimde ailemden kopacağımı düşünüyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Beyimi tercih ettiğimde ailemden kopacağımı düşünüyorum. Ne yapmam gerektiğini bilmiyorum.

Gayet net, yapılması bilinmeyen bir durum değil. Nikâhlı olduğu için kocasına [itaat edecek]. Gayet net, yapılması bilinmeyen bir durum değil. Nikâhlı olduğu için kocasına [itaat edecek].

Ama kocanın o ayağa kalkma konusunda ısrarı, inadı doğru değil.Ama kocanın o ayağa kalkma konusunda ısrarı, inadı doğru değil. Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sahabe-i kirâma sözü var.Çünkü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sahabe-i kirâma sözü var. Sa'd b. Muaz hazretleri,Sa'd b. Muaz hazretleri, gelirken kûmû li-seyyidiküm buyurmuş, "Efendiniz için ayağa kalkın!" Kavminizin ulusu,gelirken kûmû li-seyyidiküm buyurmuş, "Efendiniz için ayağa kalkın!" Kavminizin ulusu, hürmete şâyan şahsı, aşere-i mübeşşereden diye "kalkın" buyurmuş. Kalkılabilir.hürmete şâyan şahsı, aşere-i mübeşşereden diye "kalkın" buyurmuş. Kalkılabilir. Babaya kalkılır. Örfümüzde vardır. İslâmiyet örfe veriyor.Babaya kalkılır. Örfümüzde vardır. İslâmiyet örfe veriyor. O bakımdan, nişanlısının "kalkmam" demesi doğru olmamış. Kaynatayla damadın arası açılmış...O bakımdan, nişanlısının "kalkmam" demesi doğru olmamış. Kaynatayla damadın arası açılmış... Nikâhlı, yani kocasının sözünün dinlemek zorunda. Nikâhlanmasaydı... Nikâhlı, yani kocasının sözünün dinlemek zorunda. Nikâhlanmasaydı...

İşte bu gibi problemler oluyor. Yani evleninceye kadar sözlü kalsaydıİşte bu gibi problemler oluyor. Yani evleninceye kadar sözlü kalsaydı o zaman anası babası istemeyince anasının babasının istediği tarzda hareket edebilirdi.o zaman anası babası istemeyince anasının babasının istediği tarzda hareket edebilirdi. Şimdi hareket etme hürriyetine sahip değil çünkü ötekinin nikâhlı karısı, onun [emrine] uyacak. Şimdi hareket etme hürriyetine sahip değil çünkü ötekinin nikâhlı karısı, onun [emrine] uyacak.

Tavsiyem: Kocasına uyacak. Annesine babasına durumun ciddiyetini anlatacak.Tavsiyem: Kocasına uyacak. Annesine babasına durumun ciddiyetini anlatacak. "Ben mecburum, nikâhlanmış bulunduk." diyecek, onları yumuşatmaya çalışacak."Ben mecburum, nikâhlanmış bulunduk." diyecek, onları yumuşatmaya çalışacak. Kocasına da birileri; "Kalkmakta, hürmet etmekte beis yokmuş, Kocasına da birileri; "Kalkmakta, hürmet etmekte beis yokmuş, sen de nobranlığı bırak, biraz geçimli ol." diyecek. Allah hepinizden razı olsun. sen de nobranlığı bırak, biraz geçimli ol." diyecek.

Allah hepinizden razı olsun.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû! el-Fâtiha! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtühû!

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2