Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Âl-i İmrân Sûresi 98-100-101-159. Âyetlerinde Ehl-i Kitapla İlişkiler ve Davet Sorumluluğumuz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Rebîü'l-Evvel 1419 / 28.06.1998
Brisbane/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
İslam Daveti Karşısında Ehl-i Kitabın Tavrı, Yemenli Hristiyanların Medine'ye Gelişleri, Selman-ı Farisi'nin Rasulullah'ı Tanıma Gayreti | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Âl-i İmrân Sûresi 98-100-101-159. Âyetlerinde Ehl-i Kitapla İlişkiler ve Davet Sorumluluğumuz

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Rebîü'l-Evvel 1419 / 28.06.1998
Brisbane/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.
İslam Daveti Karşısında Ehl-i Kitabın Tavrı, Yemenli Hristiyanların Medine'ye Gelişleri, Selman-ı Farisi'nin Rasulullah'ı Tanıma Gayreti | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn,Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn, tâcu ruûsinâ, ve tabîbi kulûbinâ, üsvetüne'l-haseneti Muhammedeni'l-Mustafâtâcu ruûsinâ, ve tabîbi kulûbinâ, üsvetüne'l-haseneti Muhammedeni'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'd.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Bugün Rebiülevvel ayının dördünde olduğumuz için,Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Bugün Rebiülevvel ayının dördünde olduğumuz için,
bir konu seçmek için Kur'an-ı Kerim'in 4. cüzün[ü] açtık.bir konu seçmek için Kur'an-ı Kerim'in 4. cüzün[ü] açtık. 4. Cüzün 1. Sayfasının sonunda Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; 4. Cüzün 1. Sayfasının sonunda Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû in-tutîu ferîkan mine'l-lezîne ûtü'l-kitâbe yeruddûküm ba'de îmâniküm kâfirîne. Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû in-tutîu ferîkan mine'l-lezîne ûtü'l-kitâbe yeruddûküm ba'de îmâniküm kâfirîne.

Sadakallâhu'l-azîm. Sadakallâhu'l-azîm.

Ey iman edenler!… Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû. "Ey o iman eden kullar." Ey iman edenler!…

Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû. "Ey o iman eden kullar."

İn-tutîu. "Eğer itaat ederseniz." İn-tutîu. "Eğer itaat ederseniz."

Ferîkan mine'l-lezîne ûtü'l-kitâbe.Ferîkan mine'l-lezîne ûtü'l-kitâbe. "Kendilerine kitap indirilmiş, Peygamber gönderilmiş kimselere itaat ederseniz.""Kendilerine kitap indirilmiş, Peygamber gönderilmiş kimselere itaat ederseniz." Kimselerden bazılarına, bir gruba, [bir zümreye] itaat ederseniz onlar, yerudduküm.Kimselerden bazılarına, bir gruba, [bir zümreye] itaat ederseniz onlar, yerudduküm. "Sizi geriye çevirirler." Ba'de îmâniküm. "İmanınızdan sonra, iman etmiş olmanızdan sonra." "Sizi geriye çevirirler."

Ba'de îmâniküm. "İmanınızdan sonra, iman etmiş olmanızdan sonra."

Kâfirîne. "Kafirler olarak imandan küfre tekrar döndürürler." Onlara itaat etmeyin.Kâfirîne. "Kafirler olarak imandan küfre tekrar döndürürler." Onlara itaat etmeyin. Eğer itaat ederseniz onlar sizi iman etmişken yine kâfirliğe döndürürler.Eğer itaat ederseniz onlar sizi iman etmişken yine kâfirliğe döndürürler. Kâfirler hâline getirirler. Döndürürler. Kâfirler hâline getirirler. Döndürürler.

Ve keyfe tekfürûne ve entüm tütlâ aleyküm âyâtu'llahi ve fî-küm rasûlühû. Ve keyfe tekfürûne ve entüm tütlâ aleyküm âyâtu'llahi ve fî-küm rasûlühû.

"Siz nasıl Allah'a küfredersiniz, kâfir olursunuz!" "Siz nasıl Allah'a küfredersiniz, kâfir olursunuz!"

Ve entüm tütlâ aleyküm âyâtü'llahi. "Allah'ın ayetleri size okunurken." Tebliğ edilip dururken. Ve entüm tütlâ aleyküm âyâtü'llahi. "Allah'ın ayetleri size okunurken." Tebliğ edilip dururken.

Ve fîküm rasûlühû. "Ve aranızda Resûlullah sağ salim yaşayıp dururken…" Ve fîküm rasûlühû. "Ve aranızda Resûlullah sağ salim yaşayıp dururken…"

"Nasıl siz kâfir olursunuz, küfre düşersiniz tekrar? "Nasıl imanı bırakıp kâfir hâline gelirsiniz?" "Nasıl siz kâfir olursunuz, küfre düşersiniz tekrar?

"Nasıl imanı bırakıp kâfir hâline gelirsiniz?"

"Olur mu hiç öyle şey?" Ve men ya'tesim bi'llahi fe-kad hüdiye ilâ sırâtın müstekîmin."Olur mu hiç öyle şey?"

Ve men ya'tesim bi'llahi fe-kad hüdiye ilâ sırâtın müstekîmin.
"Her kim Allah'a sarılırsa, bağlanırsa sımsıkı, Allah'ı severse, Allah'a bağlanırsa,"Her kim Allah'a sarılırsa, bağlanırsa sımsıkı, Allah'ı severse, Allah'a bağlanırsa, İtisam ederse Sıratı müstakime o sevk olunur. Hidayet olunur." İtisam ederse Sıratı müstakime o sevk olunur. Hidayet olunur."

Şimdi daha önceki iki ayeti Kerimede Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e emrediyordu ki;Şimdi daha önceki iki ayeti Kerimede Allahu Teâlâ hazretleri Peygamber Efendimiz'e emrediyordu ki; Kul yâ ehle'l-kitâbi. "Ey kendilerine kitap gönderilmiş milletler, insanlar." Kul yâ ehle'l-kitâbi. "Ey kendilerine kitap gönderilmiş milletler, insanlar."

Kul yâ ehle'l-kitâbi lime tekfürûne bi-âyâti'llahi, va'llahü şehîdün alâ mâ ta'melûne. Kul yâ ehle'l-kitâbi lime tekfürûne bi-âyâti'llahi, va'llahü şehîdün alâ mâ ta'melûne.

"Allah yaptıklarınızı bilip duruyorken, yaptıklarınızdan gafil değilken,"Allah yaptıklarınızı bilip duruyorken, yaptıklarınızdan gafil değilken, yaptıklarınızı müşahede edip duruyorken…yaptıklarınızı müşahede edip duruyorken… Niye Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz, kabul etmiyorsunuz da [kâfir oluyorsunuz.]" de.Niye Allah'ın ayetlerini inkâr ediyorsunuz, kabul etmiyorsunuz da [kâfir oluyorsunuz.]" de. O etrafındaki muhatabın olan ehli kitaba… O etrafındaki muhatabın olan ehli kitaba…

Ve yine de ki; Kul yâ ehle'l-kitâbi lime tesu'd-dûne an-sebîli'llahi men âmeneVe yine de ki; Kul yâ ehle'l-kitâbi lime tesu'd-dûne an-sebîli'llahi men âmene tebgûnehâ ıvecen ve entüm şühedâ. tebgûnehâ ıvecen ve entüm şühedâ. "Ey ehli kitap de onlara; Gerçeği görüp bildiğiniz halde iman edenleri,"Ey ehli kitap de onlara; Gerçeği görüp bildiğiniz halde iman edenleri, Allah yolunu eğri göstererek, eğriliklerini bulmaya çalışarak;Allah yolunu eğri göstererek, eğriliklerini bulmaya çalışarak; tebgûnehâ ıvecen yani bunun neresinde kusur var, neresinden tuttururuz,tebgûnehâ ıvecen yani bunun neresinde kusur var, neresinden tuttururuz, nasıl tenkit ederiz diyerek, gerçeklere şahitler olduğunuz halde, nasıl tenkit ederiz diyerek, gerçeklere şahitler olduğunuz halde, niye öyle kusur bulmaya çalışarak iman edenleri…" niye öyle kusur bulmaya çalışarak iman edenleri…"

lime tesu'd-dûne an-sebîli'llahi men âmene.lime tesu'd-dûne an-sebîli'llahi men âmene. "İman edenleri Allah'ın yolundan döndürmeye uğraşıp duruyorsunuz." "İman edenleri Allah'ın yolundan döndürmeye uğraşıp duruyorsunuz."

Ve ma'llahu bi-gâfilin an-mâ ta'melûne.Ve ma'llahu bi-gâfilin an-mâ ta'melûne. "Allah sizin işlediklerinizden, yaptıklarınızdan, amellerinizden gafil değildir.""Allah sizin işlediklerinizden, yaptıklarınızdan, amellerinizden gafil değildir." Her yaptığınızı, fitnenizi, fesadınızı biliyor. Her yaptığınızı, fitnenizi, fesadınızı biliyor.

Demek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizDemek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allah'ın kendisine verdiği Peygamberlik vazifesinin gereği olarak,Allah'ın kendisine verdiği Peygamberlik vazifesinin gereği olarak, Allah'ın kendisine vahyetmiş olduğu ayetleri insanlara okuyup bazılarını ikna etmiş, mü'min olmuşlar.Allah'ın kendisine vahyetmiş olduğu ayetleri insanlara okuyup bazılarını ikna etmiş, mü'min olmuşlar. İmana gelmişler. Resûlullah'a bağlanmışlar. Tabiî olmuşlar. Mucizelerini görmüşler.İmana gelmişler. Resûlullah'a bağlanmışlar. Tabiî olmuşlar. Mucizelerini görmüşler. Haklılığını görmüşler ve imana gelmişler. Haklılığını görmüşler ve imana gelmişler.

Fakat Mekke'de ve Medine'de ve Arabistan'ın muhtelif yerlerindeFakat Mekke'de ve Medine'de ve Arabistan'ın muhtelif yerlerinde Yemen'de, kuzeyde, Hayber'de, muhtelif yerlerde daha öncedenYemen'de, kuzeyde, Hayber'de, muhtelif yerlerde daha önceden kendilerine Peygamber gönderilmiş olan halk toplulukları da var. Yahudiler var.kendilerine Peygamber gönderilmiş olan halk toplulukları da var. Yahudiler var. Hıristiyanlar var. Medine'de Yahudiler çoktu. Hıristiyanlar var. Medine'de Yahudiler çoktu. Yemen'de hem Yahudi vardı, hem de Hıristiyanlar vardı. Kiliseleri vardı.Yemen'de hem Yahudi vardı, hem de Hıristiyanlar vardı. Kiliseleri vardı. Suriye tarafına doğru çıktıkça daha da Hıristiyanlar çoğalıyorduSuriye tarafına doğru çıktıkça daha da Hıristiyanlar çoğalıyordu ve şimdi ki Ürdün'ün olduğu yerlerde, Suriye'nin olduğu yerlerde Hıristiyan Gassani devleti vardı.ve şimdi ki Ürdün'ün olduğu yerlerde, Suriye'nin olduğu yerlerde Hıristiyan Gassani devleti vardı. Hıristiyan'dı bunlar.Hıristiyan'dı bunlar. Bunlar kendilerine inmiş olan ayetlerden âhir zamanda bir Peygamber geleceğini biliyorlardı, bekliyorlardı.Bunlar kendilerine inmiş olan ayetlerden âhir zamanda bir Peygamber geleceğini biliyorlardı, bekliyorlardı. Ve Arabistan'ın müşriklerine bir Peygamber geleceğini söylüyorlardı. Ve Arabistan'ın müşriklerine bir Peygamber geleceğini söylüyorlardı.

"Bir Peygamber gelecek. Biz onun etrafında toplanacağız."Bir Peygamber gelecek. Biz onun etrafında toplanacağız. Siz müşrikleri tepeleyeceğiz, yeneceğiz." diyorlardı. "Bir Peygamber gelecek.Siz müşrikleri tepeleyeceğiz, yeneceğiz." diyorlardı. "Bir Peygamber gelecek. Şirki savaşarak, kılıç kullanarak yok edecek. Müşriklik kalmayacak. Puta tapıcılık kalmayacak.Şirki savaşarak, kılıç kullanarak yok edecek. Müşriklik kalmayacak. Puta tapıcılık kalmayacak. O gelince biz sizi yok edeceğiz." diyorlardı.O gelince biz sizi yok edeceğiz." diyorlardı. Ve onun Hz. İbrahim aleyhisselam'ın soyundan geleceğini söylüyorlardı. Ve onun Hz. İbrahim aleyhisselam'ın soyundan geleceğini söylüyorlardı. Çünkü kitaplarında yazılıydı bu. Evsafı belirtilmişti. Çünkü kitaplarında yazılıydı bu. Evsafı belirtilmişti. "İbrahim aleyhisselam'ın torunlarından onun sülalesinden soyundan bir Peygamber gelecek." diyorlardı. "İbrahim aleyhisselam'ın torunlarından onun sülalesinden soyundan bir Peygamber gelecek." diyorlardı. Tabi [onlar;] İbrahim aleyhisselam'ın bir evladından da Yahudiler geldiği içinTabi [onlar;] İbrahim aleyhisselam'ın bir evladından da Yahudiler geldiği için Yahudilerin içinden bir Peygamber gelecek sanıyorlardı. Öyle bekliyorlardı. Yahudilerin içinden bir Peygamber gelecek sanıyorlardı. Öyle bekliyorlardı.

Fakat İbrahim aleyhisselam, oğlu İsmail aleyhisselam'ı getirip Mekke'ye yerleştirmemiş miydi? Fakat İbrahim aleyhisselam, oğlu İsmail aleyhisselam'ı getirip Mekke'ye yerleştirmemiş miydi?

Orada da İsmail aleyhisselam'ın soyu devam etmemiş miydi? Orada da İsmail aleyhisselam'ın soyu devam etmemiş miydi?

Peygamber Efendimiz de o soydan değil miydi? Peygamber Efendimiz de o soydan değil miydi?

Allah bizim Peygamber Efendimiz'i peygamber olarak İbrahim aleyhisselam'ın evlatları arasından çıkartınca,Allah bizim Peygamber Efendimiz'i peygamber olarak İbrahim aleyhisselam'ın evlatları arasından çıkartınca, şimdi bunlar iki durumla karşı karşıya kaldılar:şimdi bunlar iki durumla karşı karşıya kaldılar: "Ya tamam biz İbrahim aleyhisselam'ı zaten peygamber olarak tanıyoruz."Ya tamam biz İbrahim aleyhisselam'ı zaten peygamber olarak tanıyoruz. Bizim Peygamberimizdir. Onun evladından Allah bunu peygamber göndermiş. Bizim Peygamberimizdir. Onun evladından Allah bunu peygamber göndermiş. Tevrat'ta yazılıyor zaten bunun evsafı. Buna inanalım." diye gelip iman etmeleri lazımdı.Tevrat'ta yazılıyor zaten bunun evsafı. Buna inanalım." diye gelip iman etmeleri lazımdı. Bazıları böyle yaptılar. Bazıları böyle yaptılar.

Peygamber Efendimiz kendilerine ben Tevrat'ta sizin beklediğiniz, okuduğunuzPeygamber Efendimiz kendilerine ben Tevrat'ta sizin beklediğiniz, okuduğunuz âhir zaman Peygamberiyim dediği zaman Abdullah ibni Selam r. anh gibi bazı Yahudi âlimleri,âhir zaman Peygamberiyim dediği zaman Abdullah ibni Selam r. anh gibi bazı Yahudi âlimleri, işi iyi bilen, temiz kalpli insanlar -rıdvanullahi aleyhim ecmaîn- Peygamber Efendimiz'e iman getirdiler. işi iyi bilen, temiz kalpli insanlar -rıdvanullahi aleyhim ecmaîn- Peygamber Efendimiz'e iman getirdiler. Dediler ki; "Doğru söylüyorsun, ya Resullallah! Evet, Tevrat'ta böyle yazıyor. Dediler ki; "Doğru söylüyorsun, ya Resullallah! Evet, Tevrat'ta böyle yazıyor. Aynen senin bildirdiğin gibi durum. Biz sana iman ettik." dediler, iman getirdiler.Aynen senin bildirdiğin gibi durum. Biz sana iman ettik." dediler, iman getirdiler. Yahudiyken, Tevrat'ı okuyorken, iyi âlimken, âlimlerinin ilimlerinin gereği olarak, Yahudiyken, Tevrat'ı okuyorken, iyi âlimken, âlimlerinin ilimlerinin gereği olarak, âlimliklerinin gereği olarak iman ettiler. âlimliklerinin gereği olarak iman ettiler.

Ama bir kısmı da bu durum karşısında başka duyguların içine düştüler. Acayip tavırlar takındılar. Ama bir kısmı da bu durum karşısında başka duyguların içine düştüler. Acayip tavırlar takındılar.

Artık onları hangi duygular o karşı tarafa geçirdi? Kişiden kişiye değişebilir. Artık onları hangi duygular o karşı tarafa geçirdi?

Kişiden kişiye değişebilir.

Mesela Yemen piskoposu iman etmedi. Kardeşi iman etti.Mesela Yemen piskoposu iman etmedi. Kardeşi iman etti. Hatta bunlar Peygamber Efendimiz'i Medine'de görmeyeHatta bunlar Peygamber Efendimiz'i Medine'de görmeye 70 küsur kişilik kâfile halinde Yemen'den çıktılar, geldiler.70 küsur kişilik kâfile halinde Yemen'den çıktılar, geldiler. Şaşalı Hıristiyanlık dini kıyafetleriyle, asalarıyla, taçlarıyla tangır tungurŞaşalı Hıristiyanlık dini kıyafetleriyle, asalarıyla, taçlarıyla tangır tungur Yemen'den Medine-yi Münevvere'ye geldiler. Bunlarla konuştu Peygamber Efendimiz. Yemen'den Medine-yi Münevvere'ye geldiler. Bunlarla konuştu Peygamber Efendimiz. Ali İmran suresinin ayetleri bunlar hakkında indi. Bunlarla konuşmalar üzerine nâzil oldu.Ali İmran suresinin ayetleri bunlar hakkında indi. Bunlarla konuşmalar üzerine nâzil oldu. Bunlar Peygamber Efendimiz'in mescidine böyle saltanatla gelip, böyle putlarıyla,Bunlar Peygamber Efendimiz'in mescidine böyle saltanatla gelip, böyle putlarıyla, haçlarıyla girince sahabe-yi kirâm rahatsız oldular. Kızdılar. Sıkıldılar.haçlarıyla girince sahabe-yi kirâm rahatsız oldular. Kızdılar. Sıkıldılar. Peygamber Efendimiz'in gözünün içine baktılar. "Bir işaret etse de şunları benzetsek." diye.Peygamber Efendimiz'in gözünün içine baktılar. "Bir işaret etse de şunları benzetsek." diye. Peygamber Efendimiz "dokunmayın" diye işaret eyledi.Peygamber Efendimiz "dokunmayın" diye işaret eyledi. Onlar kendi usullerine göre orada oturdular, kalktılar. Onlar kendi usullerine göre orada oturdular, kalktılar. Hatta ibadet ettiler, Peygamber Efendimiz'in mescidinde. Sonra başladı konuşmalar. Hatta ibadet ettiler, Peygamber Efendimiz'in mescidinde. Sonra başladı konuşmalar.

Peygamber Efendimiz onlara İslâm'ın ne olduğunu, Kur'an-ı Kerim'den ayetleri okumaya başladı.Peygamber Efendimiz onlara İslâm'ın ne olduğunu, Kur'an-ı Kerim'den ayetleri okumaya başladı. Ali İmran suresinin ayetlerini okudu. Ali İmran suresinin ayetlerini okudu. Onların inançlarındaki Hz. İsa zamanında, Musa zamanında olmayan,Onların inançlarındaki Hz. İsa zamanında, Musa zamanında olmayan, sonradan ortaya çıkmış yanlışlara işaret etti. Bazısı mü'min oldu.sonradan ortaya çıkmış yanlışlara işaret etti. Bazısı mü'min oldu. Gelen kafileden bazısı mü'min oldu. Yolda da özel konuşmalarında;Gelen kafileden bazısı mü'min oldu. Yolda da özel konuşmalarında; "Bu âhir zaman Peygamberidir." demişti piskopos. Yolda gelirken."Bu âhir zaman Peygamberidir." demişti piskopos. Yolda gelirken. Ama kardeşi müslüman oldu, kendisi olmadı. Kardeşi bu sefer şaşırdı. Dedi ki; "Abi! Ama kardeşi müslüman oldu, kendisi olmadı. Kardeşi bu sefer şaşırdı. Dedi ki; "Abi!

"Sen yolda bu adamın aleyhine konuşma, böyle sövmeye kalkışma, bu Peygamberdir demedin mi?" "Sen yolda bu adamın aleyhine konuşma, böyle sövmeye kalkışma, bu Peygamberdir demedin mi?"

"Atımın, bineğimin ayağı tökezleyince, ben; 'Hep şu adam yüzünden başımıza geliyor"Atımın, bineğimin ayağı tökezleyince, ben; 'Hep şu adam yüzünden başımıza geliyor bu seyahate onun yüzünden çıktık.' diye ağzımı bozmak isteyince,bu seyahate onun yüzünden çıktık.' diye ağzımı bozmak isteyince, 'Yok öyle konuşma, o Allah'ın Peygamberidir.' dedin." "Şimdi niye iman getirmedin?" 'Yok öyle konuşma, o Allah'ın Peygamberidir.' dedin."

"Şimdi niye iman getirmedin?"

O; "Kardeşim biliyorsun biz Bizans'a bağlıyız.O; "Kardeşim biliyorsun biz Bizans'a bağlıyız. Bizans, bizim Yemen kilisesine her sene devlet hazinesinden külliyetli miktarda varidat gönderiyor.Bizans, bizim Yemen kilisesine her sene devlet hazinesinden külliyetli miktarda varidat gönderiyor. Altın gönderiyor. Şimdi biz müslüman olursak, o varidatı keser, onun için.Altın gönderiyor. Şimdi biz müslüman olursak, o varidatı keser, onun için. Bizim halimizi serbest bırak." diye gitti onlar. Şimdi demek ki onlar da maddî hesap yapmışlar. Bizim halimizi serbest bırak." diye gitti onlar. Şimdi demek ki onlar da maddî hesap yapmışlar. Yani ellerindeki maaşlar, paralar, imkânlar gitmesin diye düşünmüşler. Yani ellerindeki maaşlar, paralar, imkânlar gitmesin diye düşünmüşler. Tarih kitaplarından çıkan bir açık delildir. Bazısı da işi kıskançlığa döktüler.Tarih kitaplarından çıkan bir açık delildir.

Bazısı da işi kıskançlığa döktüler.
Bazısı da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i imtihana çekmeye kalkıştılar.Bazısı da Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i imtihana çekmeye kalkıştılar. Kalktılar çeşitli sorular sordular; Kalktılar çeşitli sorular sordular;

"Cennete giren insanların ilk yiyeceği yemek ne?" "Söyle bakalım." Sorular sordular."Cennete giren insanların ilk yiyeceği yemek ne?"

"Söyle bakalım." Sorular sordular.
Onları cevaplandırdı Peygamber Efendimiz.Onları cevaplandırdı Peygamber Efendimiz. Cevaplandırınca "tamam" demeleri, iman getirmeleri lazımdı.Cevaplandırınca "tamam" demeleri, iman getirmeleri lazımdı. Yani onların kitaplarında belirtilmiş olan teferruatı sordular. "Bakalım biliyor mu?" diye. Yani onların kitaplarında belirtilmiş olan teferruatı sordular.

"Bakalım biliyor mu?" diye.

Peygamber Efendimiz de hatta dedi ki; "Yarın size bildireyim ben." Yani vahiy gelsin diye bekledi.Peygamber Efendimiz de hatta dedi ki; "Yarın size bildireyim ben." Yani vahiy gelsin diye bekledi. Fakat ertesi gün olduğu halde vahiy gelmeyince çok üzüldü. Çok mahcup gibi oldu. Fakat ertesi gün olduğu halde vahiy gelmeyince çok üzüldü. Çok mahcup gibi oldu.

Sonra Allahu Teâlâ hazretleri vahy ederek dedi ki; "Bir şeyi, yarın ben yapacağım deme.Sonra Allahu Teâlâ hazretleri vahy ederek dedi ki; "Bir şeyi, yarın ben yapacağım deme. İnşallah demeden, kendin böyle şey yapma!" diye ayet geldi. İnşallah demeden, kendin böyle şey yapma!" diye ayet geldi.

Ve lâ tekûlenne li-şeyin innî fâilün zâlike gaden illâ en-yeşâa'llah. Ve lâ tekûlenne li-şeyin innî fâilün zâlike gaden illâ en-yeşâa'llah.

"Allah dilerse yaparım. Allah izin verirse yaparım. İnşallah yaparım de."Allah dilerse yaparım. Allah izin verirse yaparım. İnşallah yaparım de. Böyle demeden kesin söz verme." Çünkü hüküm Allah'ındır. Dilerse bildirir, dilemezse bildirmez. Böyle demeden kesin söz verme." Çünkü hüküm Allah'ındır. Dilerse bildirir, dilemezse bildirmez.

"İnşallah ben Allah bildirirse yarın size bildiririm demeliydin." gibi ayet indi."İnşallah ben Allah bildirirse yarın size bildiririm demeliydin." gibi ayet indi. Ama cevaplarda geldi.Ama cevaplarda geldi. O cevaplar tam onların arzu ettiği şekilde bizim Peygamberimizin hak Peygamber olduğunuO cevaplar tam onların arzu ettiği şekilde bizim Peygamberimizin hak Peygamber olduğunu onlara anlatacak şekilde geldi.onlara anlatacak şekilde geldi. Demek ki bazıları böyle imtihan ederek [onun doğru söyleyip söylemediğini denemeye kalktılar.] Demek ki bazıları böyle imtihan ederek [onun doğru söyleyip söylemediğini denemeye kalktılar.]

Selmanu'l-farisi gibi bazıları Peygamber Efendimiz'in alametlerini merak ettiler.Selmanu'l-farisi gibi bazıları Peygamber Efendimiz'in alametlerini merak ettiler. Mesela; "Âhir zaman Peygamberi sadaka almaz." diye biliyor.Mesela; "Âhir zaman Peygamberi sadaka almaz." diye biliyor. "Ya Resûlallah! Buyur sana hurma getirdim. Bu sadakadır." dedi. Bekledi."Ya Resûlallah! Buyur sana hurma getirdim. Bu sadakadır." dedi. Bekledi. Peygamber Efendimiz tabağa hiç dokunmadı, almadı.Peygamber Efendimiz tabağa hiç dokunmadı, almadı. Fukarayı müslimine; "Bunları alın, dağıtın aranızda." dedi. Anladı. Fukarayı müslimine; "Bunları alın, dağıtın aranızda." dedi. Anladı.

Mesela; "Arkasında bir ben var." diye yazılı kendi kitaplarında.Mesela; "Arkasında bir ben var." diye yazılı kendi kitaplarında. Peygamber Efendimiz'in arkasına arkasına dolaşıyordu Selmanü'l-farisi. Peygamber Efendimiz'in arkasına arkasına dolaşıyordu Selmanü'l-farisi.

"Şunun arkasında ben var mı yok mu?" diye. Bir keresinde Peygamber Efendimiz…"Şunun arkasında ben var mı yok mu?" diye.

Bir keresinde Peygamber Efendimiz…
Tabi o zaman böyle dikişli elbiseler, kollu, düğmeli, ilikli, iğneli şeyler her zaman bulunmuyor.Tabi o zaman böyle dikişli elbiseler, kollu, düğmeli, ilikli, iğneli şeyler her zaman bulunmuyor. Pahalı. Yani iki örtü… Hani Afganlılar nasıl örtünüyorlar? Pahalı. Yani iki örtü…

Hani Afganlılar nasıl örtünüyorlar?

Veyahut hacda biz nasıl dikişsiz örtü kullanıyoruz. Aşağı bir peştamal salıyoruz.Veyahut hacda biz nasıl dikişsiz örtü kullanıyoruz. Aşağı bir peştamal salıyoruz. Omzumuza bir şey alıyoruz. Oluyor bir kıyafet işte. Omzumuza bir şey alıyoruz. Oluyor bir kıyafet işte. Çok iyi değil ama bu giyimlerimiz kadar, insan örtünüyor netice itibariyle. Çok iyi değil ama bu giyimlerimiz kadar, insan örtünüyor netice itibariyle.

Selmanü'l-farisi arkaya arkaya bir vesile bulup da dolaştığı zaman bir keresinde Peygamber EfendimizSelmanü'l-farisi arkaya arkaya bir vesile bulup da dolaştığı zaman bir keresinde Peygamber Efendimiz omzundaki örtüyü arkaya atıverdi. Yani sırtı görünsün diye. Biliyor onun araştırdığını.omzundaki örtüyü arkaya atıverdi. Yani sırtı görünsün diye. Biliyor onun araştırdığını. Örtüyü arkaya atıverdi. Arkasındaki mührü nübüvvet görünüverdi. Örtüyü arkaya atıverdi. Arkasındaki mührü nübüvvet görünüverdi.

Yani çeşitli yollarla hak Peygamber olduğunu anlayanlar, iman getirdi.Yani çeşitli yollarla hak Peygamber olduğunu anlayanlar, iman getirdi. Selmanü'l-farisi iyi mü'min oldu. İleri mü'min oldu. Selmanı minnâ ehle'l-beyti.Selmanü'l-farisi iyi mü'min oldu. İleri mü'min oldu. Selmanı minnâ ehle'l-beyti. "Selman bizden, bizim ailemizdendir." dedirtecek kadar müeddep, güzel, iyi müslüman oldu."Selman bizden, bizim ailemizdendir." dedirtecek kadar müeddep, güzel, iyi müslüman oldu. Allah razı olsun, şefaatlerine erdirsin. Allah razı olsun, şefaatlerine erdirsin. Bizim tarikatımızda da Ebû Bekr-i Sıddık, Selmanü'l-farisi silsilemizde ismi geçiyor. Başımızın tacı. Bizim tarikatımızda da Ebû Bekr-i Sıddık, Selmanü'l-farisi silsilemizde ismi geçiyor. Başımızın tacı. Efendilerimiz bunlar bizim. Bazıları imana geldiler. Bazıları da imana gelmedi.Efendilerimiz bunlar bizim.

Bazıları imana geldiler. Bazıları da imana gelmedi.
Maddi sebeplerden, ruhi sebeplerden, ahlaki sebeplerden imana gelmedi. Gelmeyince ne oldu? Maddi sebeplerden, ruhi sebeplerden, ahlaki sebeplerden imana gelmedi.

Gelmeyince ne oldu?

Başladılar yan çizmeye. Ayetlerle mücadele etmeye. Ayetlere karşı çıkmaya. Başladılar yan çizmeye. Ayetlerle mücadele etmeye. Ayetlere karşı çıkmaya.

"Yani niye böyle yapıyorsunuz? Siz mü'min bir milletsiniz!" diye Allah "Yani niye böyle yapıyorsunuz?

Siz mü'min bir milletsiniz!" diye Allah
Peygamber Efendimiz'e onlara öyle söyle diyor.Peygamber Efendimiz'e onlara öyle söyle diyor. Bir kısmı da müslümanları imandan döndürmeye gayret etmeye başladılar. "Ne yapalım?" Bir kısmı da müslümanları imandan döndürmeye gayret etmeye başladılar.

"Ne yapalım?"

Mesela şöyle bir usul uygulamalarını birbirleriyle konuştular: "Ayetlerin bazısına inanalım.Mesela şöyle bir usul uygulamalarını birbirleriyle konuştular: "Ayetlerin bazısına inanalım. Bu doğru diyelim. Ondan sonra bazılarını inkâr edelim. Bazılarına hayır bu böyle değil diyelim.Bu doğru diyelim. Ondan sonra bazılarını inkâr edelim. Bazılarına hayır bu böyle değil diyelim. Böylece inananları tereddüde düşürelim." dediler.Böylece inananları tereddüde düşürelim." dediler. "Sabah gelen ayetlere inanalım, akşamkileri inkâr edelim.""Sabah gelen ayetlere inanalım, akşamkileri inkâr edelim." İnandığımız zaman müslümanlar bize kanarlar; "Tamam bak, inanıyor." derler.İnandığımız zaman müslümanlar bize kanarlar; "Tamam bak, inanıyor." derler. İnkâr edince de onların imanları sarsılır. Böyle usuller düşündüler. Şeytanlıklar düşündüler.İnkâr edince de onların imanları sarsılır. Böyle usuller düşündüler. Şeytanlıklar düşündüler. Ayet-i kerimelerde bunlar yazılı.Ayet-i kerimelerde bunlar yazılı. Böyle düşündükleri, böyle dedikleri, böyle kavilleştikleri, sözleştikleri, aralarında anlaştıkları bellidir. Böyle düşündükleri, böyle dedikleri, böyle kavilleştikleri, sözleştikleri, aralarında anlaştıkları bellidir.

Onun için; "Ey ehli kitap!" Onun için; "Ey ehli kitap!"

"Niye iman etmiş olanları böyle kusur bulmaya çalışarak İslâm'dan imandan döndürmeye çalışıyorsunuz?" "Niye iman etmiş olanları böyle kusur bulmaya çalışarak İslâm'dan imandan döndürmeye çalışıyorsunuz?"

"Allah sizin yaptıklarınızdan gafil değildir."Allah sizin yaptıklarınızdan gafil değildir. Siz işin doğru olduğunu bilen şahitler olduğunuz halde niye böyle ters çalışıyorsunuz."Siz işin doğru olduğunu bilen şahitler olduğunuz halde niye böyle ters çalışıyorsunuz." diye onlara böyle söylemeyi bildirdikten sonra ayet-i kerimelerde Allahu Teâlâ hazretleri,diye onlara böyle söylemeyi bildirdikten sonra ayet-i kerimelerde Allahu Teâlâ hazretleri, iman edenlere dönerek buyuruyor ki; Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû.iman edenlere dönerek buyuruyor ki;

Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû.
"Ey iman edenler! Eğer siz bu kendilerine kitap verilmiş"Ey iman edenler! Eğer siz bu kendilerine kitap verilmiş ama İslâm'ın aleyhinde çalışan bu adamlara tabii olursanız, itaat ederseniz,ama İslâm'ın aleyhinde çalışan bu adamlara tabii olursanız, itaat ederseniz, onların sözlerini dinlerseniz, onlar sizi imanınızdan sonra tekrar kâfirler hâline döndürmeye çalışırlar.onların sözlerini dinlerseniz, onlar sizi imanınızdan sonra tekrar kâfirler hâline döndürmeye çalışırlar. Bak dikkat edin bunların niyetleri kötü.Bak dikkat edin bunların niyetleri kötü. Bunlar böyle allem edip, kallem edip hileler, fitneler düşünüp sizi imandan döndürmeye çalışırlar. Bunlar böyle allem edip, kallem edip hileler, fitneler düşünüp sizi imandan döndürmeye çalışırlar. Aman ha sakın imandan dönmeyin. Sakın onlara aldanmayın." Aman ha sakın imandan dönmeyin. Sakın onlara aldanmayın."

Ve keyfe tekfurûne. "Siz nasıl sonra imanı bırakıp da küfre düşersiniz ki, Ve keyfe tekfurûne. "Siz nasıl sonra imanı bırakıp da küfre düşersiniz ki, Allah'ın ayetleri size okunup dururken, mucizeleri görüp dururken." "Nasıl yaparsınız bu işi?" Allah'ın ayetleri size okunup dururken, mucizeleri görüp dururken."

"Nasıl yaparsınız bu işi?"

Ve fîküm rasûlühû. "Resûlullah, Allah'ın Peygamberi aranızda yaşayıp duruyorken nasıl kâfir olursunuz siz?" Ve fîküm rasûlühû.

"Resûlullah, Allah'ın Peygamberi aranızda yaşayıp duruyorken nasıl kâfir olursunuz siz?"

"Aman ha! Sakın imanı bırakmayın. Bunlar hile yapıyorlar. Bunların hilelerini anlayın. "Aman ha! Sakın imanı bırakmayın. Bunlar hile yapıyorlar. Bunların hilelerini anlayın. Gözünüzü açın." diye âyet-i kerîme ihtar ediyor.Gözünüzü açın." diye âyet-i kerîme ihtar ediyor. Allah'a dayanan, Allah'ı seven, Allah'a sarılanların da doğru yola sevk olunacaklarını bildiriyor. Allah'a dayanan, Allah'ı seven, Allah'a sarılanların da doğru yola sevk olunacaklarını bildiriyor.

Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri kendisini seven, kendisine bağlananları şaşırttırmıyor.Demek ki Allahu Teâlâ hazretleri kendisini seven, kendisine bağlananları şaşırttırmıyor. Bu önemli bir noktadır. Yani bir kul Allahı gerçekten seviyorsa, gerçekten samimiyse, Bu önemli bir noktadır. Yani bir kul Allahı gerçekten seviyorsa, gerçekten samimiyse, gerçekten temiz kalpliyse, Allah ona doğru yolu gösteriyor. gerçekten temiz kalpliyse, Allah ona doğru yolu gösteriyor. Velev isterse o esnada yanılmış bile olsa; "Yanıldın kulum, doğrusu budur." diye doğruyu gösteriyor.Velev isterse o esnada yanılmış bile olsa; "Yanıldın kulum, doğrusu budur." diye doğruyu gösteriyor. Kalbi temizse niyeti temizse… Kalbi temizse niyeti temizse…

Onun için asrımızda Hıristiyan papaz olup Hıristiyanlık için çalışıp daOnun için asrımızda Hıristiyan papaz olup Hıristiyanlık için çalışıp da rüyasında Peygamberimizin hak peygamber, âhir zaman Peygamberi olduğunu görüp imana gelenler var. rüyasında Peygamberimizin hak peygamber, âhir zaman Peygamberi olduğunu görüp imana gelenler var.

Mesela Nijeryalı Fano… Hakkında kitap yazılmış bir kişi. Mesela Nijeryalı Fano… Hakkında kitap yazılmış bir kişi. Kabile reisinin oğlu… Papaz olarak, pasör olarak kilisede çalışıyor. Üç defa rüya görüp ondan sonra… Kabile reisinin oğlu… Papaz olarak, pasör olarak kilisede çalışıyor. Üç defa rüya görüp ondan sonra…

Peygamber Efendimiz'i rüyada görüyor.Peygamber Efendimiz'i rüyada görüyor. Peygamber Efendimiz ona; "Ey Fano, bak sana imanı bu öğretecek.Peygamber Efendimiz ona; "Ey Fano, bak sana imanı bu öğretecek. Bu şahsın adı İbrahim İnaktır." diye, hiç tanımadığı bir kimseyi gösteriyor. Bu şahsın adı İbrahim İnaktır." diye, hiç tanımadığı bir kimseyi gösteriyor. Adını da söyleyip, "Sen bunun elinde Müslüman olacaksın." diye bildiriyor. Adını da söyleyip, "Sen bunun elinde Müslüman olacaksın." diye bildiriyor.

O da diyar diyar gezerken, daha henüz kilise teşkilatında görevliyken gittiği yerde; O da diyar diyar gezerken, daha henüz kilise teşkilatında görevliyken gittiği yerde;

"Buralarda İbrahim İnak diye birisi var mı? İbrahim İnak diye birisi var mı?" diye soruyor. "Buralarda İbrahim İnak diye birisi var mı?

İbrahim İnak diye birisi var mı?" diye soruyor.

Yani tanımıyor daha kişiyi. Sonra bir yerde diyorlar ki; "Evet var." gittiği bir yerde; "Evet İbrahim İnak var.Yani tanımıyor daha kişiyi. Sonra bir yerde diyorlar ki; "Evet var." gittiği bir yerde; "Evet İbrahim İnak var. O, Müslümanların, bir tarikat şeyhidir." diyorlar. "Bir tarikat şeyhidir.O, Müslümanların, bir tarikat şeyhidir." diyorlar. "Bir tarikat şeyhidir. Ne yapacaksın onu?" "Hiç, adını [duydum, merak ettim de ondan] sordum." "Nerededir?" diyor. Ne yapacaksın onu?" "Hiç, adını [duydum, merak ettim de ondan] sordum."

"Nerededir?" diyor.

Diyorlar ki; "Şehrin falanca semtinde, falanca mahallede, filanca adreste bulunur."Diyorlar ki; "Şehrin falanca semtinde, falanca mahallede, filanca adreste bulunur." Tamam, o işlerini bitirdikten sonra atlıyor bir vasıtaya. Gidiyor o şahsın karşısına.Tamam, o işlerini bitirdikten sonra atlıyor bir vasıtaya. Gidiyor o şahsın karşısına. Bir de bakıyor ki rüyada Peygamber Efendimiz'in kendisine gösterdiği; Bir de bakıyor ki rüyada Peygamber Efendimiz'in kendisine gösterdiği; "Bak sen bunun eliyle, bunun karşısında müslüman olacaksın." dediği kimse."Bak sen bunun eliyle, bunun karşısında müslüman olacaksın." dediği kimse. Hemen kelime-i şehâdet getiriyor. Müslüman oluyor. İbrahim İnak da diyor ki; "Hoş geldin." Hemen kelime-i şehâdet getiriyor. Müslüman oluyor. İbrahim İnak da diyor ki; "Hoş geldin." Yani o da, rüyayı bildiğini gösterecek sözler söylüyor. Nijeryalı Fano'nun Müslüman oluşu. Yani o da, rüyayı bildiğini gösterecek sözler söylüyor. Nijeryalı Fano'nun Müslüman oluşu. Yani böyle şeyler çok oluyor. Sidney'de bir kardeşimiz var. Müslüman olmuş Avustralyalı.Yani böyle şeyler çok oluyor.

Sidney'de bir kardeşimiz var. Müslüman olmuş Avustralyalı.
"Resulullah'ı gördüm de ondan müslüman oldum." diye söylüyor."Resulullah'ı gördüm de ondan müslüman oldum." diye söylüyor. Yani bir insan, Allah'a sarılırsa, Allah'a intisab ederse, bağlanırsa, severse,Yani bir insan, Allah'a sarılırsa, Allah'a intisab ederse, bağlanırsa, severse, Allah ona doğru yolu gösteriyor. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah ona doğru yolu gösteriyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Şimdi iki sebepten dolayı insanların küfre düşmemeleri gerektiğini bu âyet-i kerîmede görüyoruz. Şimdi iki sebepten dolayı insanların küfre düşmemeleri gerektiğini bu âyet-i kerîmede görüyoruz.

Ve keyfe tekfurûne ve entüm tütlâ aleyküm âyâtu'llahi. Ve keyfe tekfurûne ve entüm tütlâ aleyküm âyâtu'llahi.

"Allah'ın ayetleri size okunup dururken siz nasıl olur da kâfir olursunuz?" Olmamanız lazım, bir."Allah'ın ayetleri size okunup dururken siz nasıl olur da kâfir olursunuz?"

Olmamanız lazım, bir.
Allah'ın ayetleri. Demek ki bizler Allah'ın ayetlerini çok okumalıyız. Dikkatli okumalıyız. İyi öğrenmeliyiz.Allah'ın ayetleri. Demek ki bizler Allah'ın ayetlerini çok okumalıyız. Dikkatli okumalıyız. İyi öğrenmeliyiz. O zaman kâfir olmaz. Ve keyfe tekfurûne ve entüm tütlâ aleyküm âyâtu'llahi. O zaman kâfir olmaz.

Ve keyfe tekfurûne ve entüm tütlâ aleyküm âyâtu'llahi.

"Allah'ın ayetleri size okunup dururken siz nasıl kâfir olursunuz?" "Allah'ın ayetleri size okunup dururken siz nasıl kâfir olursunuz?"

Demek ki Allah'ın ayetlerini insan dinlerse, öğrenirse kâfir olmayacak. Bu bir. Ve fîküm rasûlühû. Demek ki Allah'ın ayetlerini insan dinlerse, öğrenirse kâfir olmayacak. Bu bir.

Ve fîküm rasûlühû.

"Ve içinizde Resûlullah varken, yaşayıp duruyorken siz nasıl kâfir olursunuz?" Bu da neyi gösteriyor? "Ve içinizde Resûlullah varken, yaşayıp duruyorken siz nasıl kâfir olursunuz?"

Bu da neyi gösteriyor?

Peygamber Efendimiz'in sağlığında, Peygamber Efendimiz'in hali,Peygamber Efendimiz'in sağlığında, Peygamber Efendimiz'in hali, hareketi, ahlâkı, sözleri, hadis-i şerifleri, mucizeleri... hareketi, ahlâkı, sözleri, hadis-i şerifleri, mucizeleri...

Peygamber Efendimiz'den sonra bizim için neyi gösteriyor? Sünneti...Peygamber Efendimiz'den sonra bizim için neyi gösteriyor?

Sünneti...
Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılırsak, sünnetini öğrenirsek demek ki küfre düşmez öğrenenler. Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılırsak, sünnetini öğrenirsek demek ki küfre düşmez öğrenenler.

Şimdi Kur'an-ı nasıl öğreniriz? Şimdi Kur'an-ı nasıl öğreniriz?

Kur'an-ı Kerim'in manasını tefsir kitapları yazar ve açıklar.Kur'an-ı Kerim'in manasını tefsir kitapları yazar ve açıklar. Hocalar, Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini cemaate çok anlatsınlar. Bu bir. Hocalar, Kur'an-ı Kerim'in ayetlerini cemaate çok anlatsınlar. Bu bir.

"Peygamber Efendimiz'in sözlerini nasıl öğreniriz? "Peygamber Efendimiz'in sözlerini nasıl öğreniriz?

O da hadis kitaplarında vardır. Herkesin evinde de kaç türlü hadis kitabı mevcuttur. O da hadis kitaplarında vardır. Herkesin evinde de kaç türlü hadis kitabı mevcuttur.

O halde ne yapmamız lazım? O halde ne yapmamız lazım?

Her gün, her akşam, her sabah, her pazar, her cumartesi, her namazdan önce,Her gün, her akşam, her sabah, her pazar, her cumartesi, her namazdan önce, sonra, neyse her fırsatta biraz ayet, biraz hadis... Biraz ayet, biraz hadis…sonra, neyse her fırsatta biraz ayet, biraz hadis... Biraz ayet, biraz hadis… Biraz ayet biraz hadis...Biraz ayet biraz hadis... Seçerek veya sırayla giderek cemaate ayetleri, hadisleri öğretmemiz lazım. Seçerek veya sırayla giderek cemaate ayetleri, hadisleri öğretmemiz lazım. Cemaat olarak ayetleri, hadisleri öğrenmemiz lazım.Cemaat olarak ayetleri, hadisleri öğrenmemiz lazım. Nereden, nasıl öğreneceksek onu sağlamamız lazım.Nereden, nasıl öğreneceksek onu sağlamamız lazım. Hocalar olarak da cemaate ayetleri, hadisleri söylememiz lazım. Elhamdülillah elimizde kitap var.Hocalar olarak da cemaate ayetleri, hadisleri söylememiz lazım. Elhamdülillah elimizde kitap var. İşte Kur'an-ı Kerim. Fâtiha'dan başlıyor, Kul euzu birabbinnas'te bitiyor. İşte Kur'anı Kerim. İşte Kur'an-ı Kerim. Fâtiha'dan başlıyor, Kul euzu birabbinnas'te bitiyor. İşte Kur'anı Kerim. Bunları okuyalım. Anlayalım. Anlatalım. Anlatmak gerekiyor, tabii incelikleri var.Bunları okuyalım. Anlayalım. Anlatalım. Anlatmak gerekiyor, tabii incelikleri var. Açıklamalar gerekiyor. Bilinmeyen yerlerini öğretmek gerekiyor cemaate, bu bir. Açıklamalar gerekiyor. Bilinmeyen yerlerini öğretmek gerekiyor cemaate, bu bir.

Sonra Peygamber Efendimiz'in hadisleri var. Onlarla da ilgili ne kadar çok kitap var.Sonra Peygamber Efendimiz'in hadisleri var. Onlarla da ilgili ne kadar çok kitap var. Ama okumuyoruz. Ama okumuyoruz. Varsa bir babayiğit kalksın da "Ben bir hadis kitabını baştan sona okudum daVarsa bir babayiğit kalksın da "Ben bir hadis kitabını baştan sona okudum da hatmettim." desin de anlından öpeyim. Okumuyoruz.hatmettim." desin de anlından öpeyim. Okumuyoruz. Varsa bir arslan parçası yiğit kalksın da desin ki; "Kur'an-ı Kerim'i ben başından sonuna bir kere okudum.Varsa bir arslan parçası yiğit kalksın da desin ki; "Kur'an-ı Kerim'i ben başından sonuna bir kere okudum. Dikkatli bir şekilde elimde kalemle ayetleri, hadisleri, ayetlerin baştan sona mealini okudum."Dikkatli bir şekilde elimde kalemle ayetleri, hadisleri, ayetlerin baştan sona mealini okudum." Okumuyoruz. Okumadan olmaz. Okumadan sınıf geçilmez. Okumadan mezun olunmaz.Okumuyoruz. Okumadan olmaz. Okumadan sınıf geçilmez. Okumadan mezun olunmaz. Okumadan diploma alınmaz. Okumadan mühendis olunmaz. Okumak lazım. Okumadan diploma alınmaz. Okumadan mühendis olunmaz. Okumak lazım.

Elhamdülillah ki Allah bize Peygamber Efendimiz'i göndermiş deElhamdülillah ki Allah bize Peygamber Efendimiz'i göndermiş de Peygamber Efendimiz'den sonra da elimize Kur'an-ı Kerim tertemiz bozulmadan, çıkartılmadan,Peygamber Efendimiz'den sonra da elimize Kur'an-ı Kerim tertemiz bozulmadan, çıkartılmadan, eksiltmeden, kaybolmadan, unutulmadan gelmiş. Elhamdülillah. Büyük bir mutluluk. eksiltmeden, kaybolmadan, unutulmadan gelmiş. Elhamdülillah. Büyük bir mutluluk. Büyük bir saadet. Büyük bir nimet. Büyük bir saadet. Büyük bir nimet.

Ve Peygamber Efendimiz'in hadislerini de sahabeyi kiramdan başlayarakVe Peygamber Efendimiz'in hadislerini de sahabeyi kiramdan başlayarak -Allah hepsinden razı olsun- mübarek insanlar inceden inceye toplamışlar. Yazmışlar.-Allah hepsinden razı olsun- mübarek insanlar inceden inceye toplamışlar. Yazmışlar. Sıralamışlar. Düzenlemişler. Tertiplemişler. Kitaplar meydana getirmişler.Sıralamışlar. Düzenlemişler. Tertiplemişler. Kitaplar meydana getirmişler. Kütüphanemizde sayfaları ciltleri yaldızlı, pırıl pırıl duruyor. Ne kadar güzel. Okumamız lazım.Kütüphanemizde sayfaları ciltleri yaldızlı, pırıl pırıl duruyor. Ne kadar güzel. Okumamız lazım. Zaman ayırıp okumamız lazım. Zaman ayırıp öğretmemiz lazım. Zaman ayırıp okumamız lazım. Zaman ayırıp öğretmemiz lazım.

İhvanımızdan bir hoca vardı. Harem'de tünelde ezilen, ezilip ölenlerdendi. Allah rahmet eylesin.İhvanımızdan bir hoca vardı. Harem'de tünelde ezilen, ezilip ölenlerdendi. Allah rahmet eylesin. Güzel bir şey tabii hac esnasında ölmek. Bizim Ankara'da ki evimize geldi misafir oldu.Güzel bir şey tabii hac esnasında ölmek. Bizim Ankara'da ki evimize geldi misafir oldu. Ondan sonra altında kalmamak için o da beni İstanbul'a geldiğim zaman evine davet etti Ondan sonra altında kalmamak için o da beni İstanbul'a geldiğim zaman evine davet etti Evi caminin üstünde bir yerdeydi. Ticari bir yerde. Şimdi ben oraya gittim. Evi caminin üstünde bir yerdeydi. Ticari bir yerde. Şimdi ben oraya gittim.

Camisi tıklım tıklım, öğle namazı, ikindi namazı dolu. Tıklım tıklım dolu.Camisi tıklım tıklım, öğle namazı, ikindi namazı dolu. Tıklım tıklım dolu. Beyazıt Kulesinin dibinden, bakırcıların yanından aşağı dik bir yokuş gider, orada sağda, bir hanın camisi. Beyazıt Kulesinin dibinden, bakırcıların yanından aşağı dik bir yokuş gider, orada sağda, bir hanın camisi. Merdivenle iki kat çıkacaksın. Cami orada. Böyle caddeye tepeden bakıyor. Yani sapa bir cami. Merdivenle iki kat çıkacaksın. Cami orada. Böyle caddeye tepeden bakıyor. Yani sapa bir cami. Ticaret merkezinde. Ama cami tıklım tıklım dolu. Dedim; "Maşaallah! Cemaat iyi."Ticaret merkezinde. Ama cami tıklım tıklım dolu. Dedim; "Maşaallah! Cemaat iyi." Dedi ki; "Esadçığım! Ben buraya geldiğim zaman namaz kılarken arkamda bir kişi, iki kişi oluyordu. Dedi ki; "Esadçığım! Ben buraya geldiğim zaman namaz kılarken arkamda bir kişi, iki kişi oluyordu. Gelmedi kimse." Namaz kılanların bile iki merdiven çıkıp da üst katta namaz kılmak zoruna gidebilir.Gelmedi kimse."

Namaz kılanların bile iki merdiven çıkıp da üst katta namaz kılmak zoruna gidebilir.
Kolayına kaçar. Aşağıdaki camiye gider. Aşağıda başka camide var. Ne yapmış? Kolayına kaçar. Aşağıdaki camiye gider. Aşağıda başka camide var.

Ne yapmış?

"Her namazın önünde bir hadis okuyordum." dedi. Fazla değil."Her namazın önünde bir hadis okuyordum." dedi. Fazla değil. Yani cemaati bıktırmaya da gelmez.Yani cemaati bıktırmaya da gelmez. Sabah namazından sonra herkesin uykusu varken sen kalk iki saat ders vermeye. Ne olur? Sabah namazından sonra herkesin uykusu varken sen kalk iki saat ders vermeye.

Ne olur?

Ertesi hafta camide kimse olmaz. Herkesin bir işi çıkar. Neden? Ertesi hafta camide kimse olmaz. Herkesin bir işi çıkar.

Neden?

"Hoca çok uzatıyor, iki saat, üç saat iflahımız geriliyor. Uykumuz geliyor." derler."Hoca çok uzatıyor, iki saat, üç saat iflahımız geriliyor. Uykumuz geliyor." derler. Bir hadis okuyormuş. Tatlı şakacı bir kimse, karadenizli. Allah rahmet eylesin. Hafız.Bir hadis okuyormuş. Tatlı şakacı bir kimse, karadenizli. Allah rahmet eylesin. Hafız. Derdi ki; "Ben hafızlığı her sayfasını bir liradan… Babam ezberlediğim de bir lira veriyordu. Derdi ki; "Ben hafızlığı her sayfasını bir liradan… Babam ezberlediğim de bir lira veriyordu. Öyle kandırırdı." diye anlatırdı. "Parayla yaptım. Allah razı olsun babamdan." diye söylüyordu. Öyle kandırırdı." diye anlatırdı. "Parayla yaptım. Allah razı olsun babamdan." diye söylüyordu.

Cemaati çoğaltmış. Bu neyin bereketi? Bir hadîs-i şerîflerin bereketi.Cemaati çoğaltmış.

Bu neyin bereketi?

Bir hadîs-i şerîflerin bereketi.
Başta hadîs-i şerîflerin bereketi. Başta hadîs-i şerîflerin bereketi. Tabi Allah bazı insanlara, başka insanları kendisine çekmek, cezbetmek basiretini, meziyetini veriyor.Tabi Allah bazı insanlara, başka insanları kendisine çekmek, cezbetmek basiretini, meziyetini veriyor. Bazı insanlar öyle oluyor. Bazı insanlar kırıcı oluyor.Bazı insanlar öyle oluyor. Bazı insanlar kırıcı oluyor. Kırıcı, kötü huylu, azarlayıcı olunca, o zaman kimse toplanmıyor. Herkes bir başka tarafa savuşup kaçıyor. Kırıcı, kötü huylu, azarlayıcı olunca, o zaman kimse toplanmıyor. Herkes bir başka tarafa savuşup kaçıyor.

Kur'an-ı Kerim'de de zaten buyuruyor ki Allahu Teâlâ hazretleri; Kur'an-ı Kerim'de de zaten buyuruyor ki Allahu Teâlâ hazretleri;

Ve lev-künte fazzan galîza'l-kalbi le'n-feddu min havlike. Ve lev-künte fazzan galîza'l-kalbi le'n-feddu min havlike.

"Ey Resûlüm! Sen de katı kalpli, kötü huylu olsaydın etrafındakilerin hepsi dağılır giderlerdi." "Ey Resûlüm! Sen de katı kalpli, kötü huylu olsaydın etrafındakilerin hepsi dağılır giderlerdi."

Fe-bimâ rahmetin mina'llahi linte lehum. Fe-bimâ rahmetin mina'llahi linte lehum.

Yani o hezimetten, Uhud harbinden sonra yine Peygamber Efendimiz yumuşak [davranmış],Yani o hezimetten, Uhud harbinden sonra yine Peygamber Efendimiz yumuşak [davranmış], çok sert muamele yapmamış. "İyi ki öyle davrandın. çok sert muamele yapmamış. "İyi ki öyle davrandın. Sert davransaydın etrafında kimse kalmazdı." diyor ayet-i kerime.Sert davransaydın etrafında kimse kalmazdı." diyor ayet-i kerime. Allahu Teâlâ hazretleri öyle buyuruyor. Demek ki yumuşaklık lazım. Sabır lazım. Tatlılık lazım.Allahu Teâlâ hazretleri öyle buyuruyor. Demek ki yumuşaklık lazım. Sabır lazım. Tatlılık lazım. İltifat lazım. Peygamber Efendimiz ashâbına öyle [davranır,] her birisiyle ayrıca ilgilenirdi. İltifat lazım. Peygamber Efendimiz ashâbına öyle [davranır,] her birisiyle ayrıca ilgilenirdi. Cömert olmak lazım. Gönlünü alacak, ihtiyacını karşılayacak şekilde çalışmak lazım. O zaman artar. Cömert olmak lazım. Gönlünü alacak, ihtiyacını karşılayacak şekilde çalışmak lazım. O zaman artar.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi Kur'an-ı sevenlerden, öğrenenlerden,Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi Kur'an-ı sevenlerden, öğrenenlerden, ezberleyenlerden, öğretenlerden eylesin.ezberleyenlerden, öğretenlerden eylesin. Hepimizi Peygamber Efendimiz'i iyi tanıyıp, sevip, sünnetine sımsıkı sarılıp, sünnetini, Hepimizi Peygamber Efendimiz'i iyi tanıyıp, sevip, sünnetine sımsıkı sarılıp, sünnetini, çoluk çocuğuna, arkadaşlarına, etrafa öğretip yayanlardan, hayatında da uygulayanlardan eylesin.çoluk çocuğuna, arkadaşlarına, etrafa öğretip yayanlardan, hayatında da uygulayanlardan eylesin. Böylece Allah'ın rızasını, Peygamber Efendimiz'in şefaatini kazanıp Böylece Allah'ın rızasını, Peygamber Efendimiz'in şefaatini kazanıp cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin. cennetiyle cemaliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm.Sübhâneke lâ ilme lenâ illâ mâ allemtenâ inneke ente'l-alîmü'l-hakîm. Sübhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesıfûn. Ve selâmün ale'l-mürselîn. Sübhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesıfûn. Ve selâmün ale'l-mürselîn. Ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn el-fâtiha. Ve'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn el-fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2