Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Allah ve Rasûlü’nün Sevgisi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Recep 1416 / 15.12.1995
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Emanete Riayet Edin!, Konuştuğunuz Zaman Doğru Söyleyin!, Komşuluğu Güzel Yapın!, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah ve Rasûlü’nün Sevgisi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Recep 1416 / 15.12.1995
AKRA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Emanete Riayet Edin!, Konuştuğunuz Zaman Doğru Söyleyin!, Komşuluğu Güzel Yapın!, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Cumanız mübarek olsun. Cumanız mübarek olsun.

Allahu Teâlâ hazretleri sizi dünyanın ve âhiretin hayırlarına erdirsin, şerlerinden korusun. Allahu Teâlâ hazretleri sizi dünyanın ve âhiretin hayırlarına erdirsin, şerlerinden korusun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyarakPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyarak sohbet etmek istiyorum. Okumak istediğim birinci hadîs-i şerîf Taberânî tarafından rivayet edilmiş.sohbet etmek istiyorum. Okumak istediğim birinci hadîs-i şerîf Taberânî tarafından rivayet edilmiş. Allah rahmet eylesin o hadis alimine. Allah rahmet eylesin o hadis alimine.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadisinde buyuruyorlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadisinde buyuruyorlar ki;

İn ahbebtüm en yuhıbbekümullâhu ve resûlühû fe-eddû ize'tümintüm ve esdikû izâ haddestümİn ahbebtüm en yuhıbbekümullâhu ve resûlühû fe-eddû ize'tümintüm ve esdikû izâ haddestüm ve ahsinû civâre men câvereküm. ve ahsinû civâre men câvereküm.

Sadaka Resûlullah ve nataka Habîbullah. Sadaka Resûlullah ve nataka Habîbullah.

Resûlullah Efendimiz'in sözleri elbette sözlerin en güzeli, en doğrusudur. Allah şefaatine erdirsin.Resûlullah Efendimiz'in sözleri elbette sözlerin en güzeli, en doğrusudur. Allah şefaatine erdirsin. Bakın ne güzel bir ümitlendirici başlangıç var hadîs-i şerîfin başında, Bakın ne güzel bir ümitlendirici başlangıç var hadîs-i şerîfin başında, buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

İn ahbebtüm en yuhıbbekümullâhu ve resûlühû."Eğer Allah'ın ve Resûlü'nün sizi sevmesini istiyorsanız.." İn ahbebtüm en yuhıbbekümullâhu ve resûlühû."Eğer Allah'ın ve Resûlü'nün sizi sevmesini istiyorsanız.."

Ne kadar güzel, istemez olur muyuz... Canımız feda, her şeyimiz feda... Zaten her şeyimiz Allah'tan,Ne kadar güzel, istemez olur muyuz... Canımız feda, her şeyimiz feda... Zaten her şeyimiz Allah'tan, her şeyimiz Allah yoluna feda olsun,her şeyimiz Allah yoluna feda olsun, Resûlullah'ın aşkına, yoluna feda olsun, her şeyimiz... İsteriz tabi! Resûlullah'ın aşkına, yoluna feda olsun, her şeyimiz... İsteriz tabi!

"Eğer siz Allah'ın ve Resûlü'nün sizi sevmesini isterseniz..." diye başlıyor "Eğer siz Allah'ın ve Resûlü'nün sizi sevmesini isterseniz..." diye başlıyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfine. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu hadîs-i şerîfine.

İstemez miyiz, cân u gönülden istiyoruz. İstemez miyiz, cân u gönülden istiyoruz.

Onu o halde can kulağıyla dinleyelim. Ne emrediyor arkasından?.. Onu o halde can kulağıyla dinleyelim. Ne emrediyor arkasından?..

İstiyoruz, yani bu emrettiği şeyleri yaptığımız zaman Allah da bizi sevecek,İstiyoruz, yani bu emrettiği şeyleri yaptığımız zaman Allah da bizi sevecek, Resûlü Muhammed-i Mustafâ'sı da -sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem teslîmen kesîrâ-,Resûlü Muhammed-i Mustafâ'sı da -sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem teslîmen kesîrâ-, o da sevecek, Allahu Teâlâ hazretleri celle celâlühû amme nevâluhû ve lâ ilâhe gayruhû sevecek,o da sevecek, Allahu Teâlâ hazretleri celle celâlühû amme nevâluhû ve lâ ilâhe gayruhû sevecek, âlemlerin Rabbi ve Resûlü sevecek. Ne kadar güzel... Can kulağıyla dinliyoruz. âlemlerin Rabbi ve Resûlü sevecek. Ne kadar güzel... Can kulağıyla dinliyoruz. Efendimiz "O sevgiyi kazanmak istiyorsanız şunları yapın." diye emrediyor. Efendimiz "O sevgiyi kazanmak istiyorsanız şunları yapın." diye emrediyor.

Fe-eddû ize'tümintüm. "Size emniyet olunduğu, güvenildiği, size bir emanet verildiği zaman sizFe-eddû ize'tümintüm. "Size emniyet olunduğu, güvenildiği, size bir emanet verildiği zaman siz o emaneti geriye iade ediniz, veriniz." Ve esdikû izâ haddestüm. o emaneti geriye iade ediniz, veriniz." Ve esdikû izâ haddestüm. "Konuştuğunuz zaman doğru konuşun." Ve ahsinû civâre men câvereküm. "Sizin etrafınızda oturan,"Konuştuğunuz zaman doğru konuşun." Ve ahsinû civâre men câvereküm. "Sizin etrafınızda oturan, bulunan insanların hakkını verin, komşuluğunu güzel yapın, onlarla iyi münasebetlerinizi sürdürün, bulunan insanların hakkını verin, komşuluğunu güzel yapın, onlarla iyi münasebetlerinizi sürdürün, münasebetlerinizi iyi eyleyin." mânasına... münasebetlerinizi iyi eyleyin." mânasına...

Bunların hepsi kolay; Allah'ın izniyle, yardımıyla yapabileceğimiz şeyler.Bunların hepsi kolay; Allah'ın izniyle, yardımıyla yapabileceğimiz şeyler. O halde biraz üzerinde duralım, açıklayalım. O halde biraz üzerinde duralım, açıklayalım.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Size bir şey emanet olunduğu zaman onu ödeyiniz, geriye veriniz." "Size bir şey emanet olunduğu zaman onu ödeyiniz, geriye veriniz."

Emanet bahis konusu olduğu zaman "Emanet nedir?" diye bir soru sorulacak.Emanet bahis konusu olduğu zaman "Emanet nedir?" diye bir soru sorulacak. Onun izahı önemli bir konu. Emanet çok geniş bir kavram, çok mânalar taşıyanOnun izahı önemli bir konu. Emanet çok geniş bir kavram, çok mânalar taşıyan , derin mânalar taşıyan bir kelime. , derin mânalar taşıyan bir kelime.

Emanet, en basit mânasıyla -sizin de hemen şu anda anladığınız, kabul ettiğiniz mânasıyla- bilirsiniz;Emanet, en basit mânasıyla -sizin de hemen şu anda anladığınız, kabul ettiğiniz mânasıyla- bilirsiniz; size bir zaman için "Koruyuver şunu." diye verdiği bir parayı, eşyayı veya daha başka bir varlığı size bir zaman için "Koruyuver şunu." diye verdiği bir parayı, eşyayı veya daha başka bir varlığı geriye gelip "Hadi artık, sana verdiğim şeyi bana geri ver. Benim diye senin yanınageriye gelip "Hadi artık, sana verdiğim şeyi bana geri ver. Benim diye senin yanına bir müddet için bırakmıştım, emanet bırakmıştım ya, işte onu geri ver." dediği zaman vermek. bir müddet için bırakmıştım, emanet bırakmıştım ya, işte onu geri ver." dediği zaman vermek.

En basit mânasıyla hatıra gelen bu. En basit mânasıyla hatıra gelen bu.

İslâm'ın emirlerinden tabaka tabaka, mertebe mertebe, derece derece, yücelerden yücelere doğru,İslâm'ın emirlerinden tabaka tabaka, mertebe mertebe, derece derece, yücelerden yücelere doğru, aşağılardan yukarılara doğru her insanın gönlüne ve seviyesine hitap eden bir hal vardır.aşağılardan yukarılara doğru her insanın gönlüne ve seviyesine hitap eden bir hal vardır. Allah'ın emrini dağdaki çoban da anlar, kendi seviyesine göre uygular; Allah'ın emrini dağdaki çoban da anlar, kendi seviyesine göre uygular; çok büyük bir filozof, çok büyük bir alim de anlar, o da kendi seviyesine göre uygular.çok büyük bir filozof, çok büyük bir alim de anlar, o da kendi seviyesine göre uygular. Akılları nispetinde Allah'ın o emrinden mânayı çıkartırlar, irfanları nispetinde uygularlar,Akılları nispetinde Allah'ın o emrinden mânayı çıkartırlar, irfanları nispetinde uygularlar, ona göre de sevapları çok olur. İrfanı dar olan, az olan, anlayışı kıt olan sade ve basit olanona göre de sevapları çok olur. İrfanı dar olan, az olan, anlayışı kıt olan sade ve basit olan bir sevap alır ama irfanı derin olan, ârif olan, kâmil olan,bir sevap alır ama irfanı derin olan, ârif olan, kâmil olan, mukarreb olan, çok yüksek olan insanın sevabı da fazla olur. mukarreb olan, çok yüksek olan insanın sevabı da fazla olur.

Hani birisi sana malını vermiş... Eski devirlere gidelim, zamanın içinden şöyleHani birisi sana malını vermiş... Eski devirlere gidelim, zamanın içinden şöyle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yaşadığı ve bu mübarek hadislerini söylediğiResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yaşadığı ve bu mübarek hadislerini söylediği toplumun içine, o zamana, tarihin o sayfalarına gidelim. toplumun içine, o zamana, tarihin o sayfalarına gidelim.

O zaman ne oluyordu? O zaman ne oluyordu?

O zaman,hele Peygamber Efendimiz'in içinde yetiştiği Hicaz ahalisi sade ve basit bir hayat sürüyorlardı,O zaman,hele Peygamber Efendimiz'in içinde yetiştiği Hicaz ahalisi sade ve basit bir hayat sürüyorlardı, imkânları azdı. Lüksleri, refahları yoktu, geçim sıkıntısı içinde hayatlarınıimkânları azdı. Lüksleri, refahları yoktu, geçim sıkıntısı içinde hayatlarını sürdürme mücadelesi veriyorlardı. Yiyecekleri kıttı, kıtlık çekiyorlardı, sıcaktan yanıyorlardı,sürdürme mücadelesi veriyorlardı. Yiyecekleri kıttı, kıtlık çekiyorlardı, sıcaktan yanıyorlardı, suları azdı, evleri basitti. İslâm geldiği zaman insanlara birbirlerini sevmesini, birbirlerine yardım csuları azdı, evleri basitti. İslâm geldiği zaman insanlara birbirlerini sevmesini, birbirlerine yardım c etmelerini emretti. Zenginin fakiri kollamasını, kendi imkânlarını ona vermesini,etmelerini emretti. Zenginin fakiri kollamasını, kendi imkânlarını ona vermesini, kendi imkânlarından fakirlerin de istifade etmesini, sağlamasını istedi. Zekâtı farz kıldı, kendi imkânlarından fakirlerin de istifade etmesini, sağlamasını istedi. Zekâtı farz kıldı, sadakaları emretti, insanların malı ile yapacağı hayırların çok sevaplı olduğunu bildirdi. Servetin âdilsadakaları emretti, insanların malı ile yapacağı hayırların çok sevaplı olduğunu bildirdi. Servetin âdil dağıtılmasını, yoksulların bunlardan istifade etmesini, âcizlerin korunup kollanmasını sağladı. dağıtılmasını, yoksulların bunlardan istifade etmesini, âcizlerin korunup kollanmasını sağladı.

İslâm,sosyal yönü çok kıymetli olan bir sistem.Hani yirminci yüzyılın insanları "sosyal adalet"diyorlar,İslâm,sosyal yönü çok kıymetli olan bir sistem.Hani yirminci yüzyılın insanları "sosyal adalet"diyorlar, "sosyal devlet" diyorlar; insanların haklarını koruyan, kollayan devlet... "sosyal devlet" diyorlar; insanların haklarını koruyan, kollayan devlet...

İslâm kadar sosyal adaleti, insanların hukukunu koruyan, insanlara acıyan, insanları birbirine bağlayan,İslâm kadar sosyal adaleti, insanların hukukunu koruyan, insanlara acıyan, insanları birbirine bağlayan, sevdiren, insanları birbirlerine fedakârca, kardeşçe hizmet ettiren, sevap kazanmak aşkıyla fedakârlık sevdiren, insanları birbirlerine fedakârca, kardeşçe hizmet ettiren, sevap kazanmak aşkıyla fedakârlık yaptıran bir başka sistem olamaz. En mükemmel sistem bu bakımdan İslâm! yaptıran bir başka sistem olamaz. En mükemmel sistem bu bakımdan İslâm!

İslâm bunları sağladı. Ondan sonra Allah'ın dinini yaymak için, hakkın, hakikatin hakim olmasınıİslâm bunları sağladı. Ondan sonra Allah'ın dinini yaymak için, hakkın, hakikatin hakim olmasını sağlamak için; haksızlıkların, zulümlerin,istismarların, sömürmelerin, insanların insanlara zulmetmesininsağlamak için; haksızlıkların, zulümlerin,istismarların, sömürmelerin, insanların insanlara zulmetmesinin engellenmesi için cihadı emretti. Hiçbir zalim bir mazlumu asıp, kesip öldüremeyecek; hiçbirengellenmesi için cihadı emretti. Hiçbir zalim bir mazlumu asıp, kesip öldüremeyecek; hiçbir açıkgöz başkalarının malını, servetini haksız yere sömüremeyecek; hiçbir kötü insan zorbalığa dayanarakaçıkgöz başkalarının malını, servetini haksız yere sömüremeyecek; hiçbir kötü insan zorbalığa dayanarak kötülüğünü sürdüremeyecek; birtakım güçlü kuvvetli herifler halkın ensesindekötülüğünü sürdüremeyecek; birtakım güçlü kuvvetli herifler halkın ensesinde -tabirle söyleyelim- boza pişirmeyecek, onu vurup, kırıp, ezip mağdur duruma getirmeyecek diye-tabirle söyleyelim- boza pişirmeyecek, onu vurup, kırıp, ezip mağdur duruma getirmeyecek diye İslâm ağırlığını koydu ve bunun için bir mücadele başlattı. İslâm ağırlığını koydu ve bunun için bir mücadele başlattı.

Bu mücadelenin iki yönü var: İnsanları bir içten eğitmek yönü var. Bir insanın iyi insan olması içinBu mücadelenin iki yönü var: İnsanları bir içten eğitmek yönü var. Bir insanın iyi insan olması için ilk önce içinde bir mücadele olması lazım. İslâm bunu -insanın nefsiyle cihadını- koydu.ilk önce içinde bir mücadele olması lazım. İslâm bunu -insanın nefsiyle cihadını- koydu. Çünkü kötü insanlar da kendi nefsinin, şeytanın esiri olduğu için kötü oluyor. "En mühim cihat,Çünkü kötü insanlar da kendi nefsinin, şeytanın esiri olduğu için kötü oluyor. "En mühim cihat, insanın kendi nefsiyle cihat etmesidir." diye İslâm bunu getirdi, koydu. Herkes kendi içindekiinsanın kendi nefsiyle cihat etmesidir." diye İslâm bunu getirdi, koydu. Herkes kendi içindeki kötü duygularla, kendi nefsiyle, kendi şeytanıyla mücadele edecek, onu yenecek. En büyük cihat bu!kötü duygularla, kendi nefsiyle, kendi şeytanıyla mücadele edecek, onu yenecek. En büyük cihat bu! Bu olduğu zaman zaten öteki cihada lüzum kalmayacak; herkes karşısındakinin hakkını verecek, Bu olduğu zaman zaten öteki cihada lüzum kalmayacak; herkes karşısındakinin hakkını verecek, karşısındakini sevecek, ona iyi davranacak. Böylece dünyada özlenen insanca yaşayış tahakkuk edecek. karşısındakini sevecek, ona iyi davranacak. Böylece dünyada özlenen insanca yaşayış tahakkuk edecek. O bakımdan o büyük cihat! O bakımdan o büyük cihat!

Bir de "normal cihat" dediğimiz, o hatırımıza gelen düşmanla savaşmak hususu var.Bir de "normal cihat" dediğimiz, o hatırımıza gelen düşmanla savaşmak hususu var. Tabi bunu da emretti. Onun için birçok kimse Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla mücahit oldular,Tabi bunu da emretti. Onun için birçok kimse Allah'ın rızasını kazanmak maksadıyla mücahit oldular, murabıt oldular. Murabıt, biliyorsunuz hudutlardaki ribat denilen kalelere gidip orada nöbet tutan, murabıt oldular. Murabıt, biliyorsunuz hudutlardaki ribat denilen kalelere gidip orada nöbet tutan, böylece İslâm âleminin, İslâm devletinin emniyetini, güvenini, insanların huzur içinde, rahatça,korkusuz böylece İslâm âleminin, İslâm devletinin emniyetini, güvenini, insanların huzur içinde, rahatça,korkusuz yaşamalarını sağlayan fedakâr insanlar demek. Bunlar çok sevaplı olduğu için insanlar kalktılaryaşamalarını sağlayan fedakâr insanlar demek. Bunlar çok sevaplı olduğu için insanlar kalktılar bu yerlere gittiler. Ailesiyle vedalaştılar, birbirinin elini öptüler, helallik dilediler... bu yerlere gittiler. Ailesiyle vedalaştılar, birbirinin elini öptüler, helallik dilediler...

"Allah'a ısmarladık, ben gidiyorum." "Allah'a ısmarladık, ben gidiyorum."

"Nereye gidiyorsun?" "Nereye gidiyorsun?"

"Hudutlarda Allah rızası için beklemeye gidiyorum. Allah rızası için düşmanla cihat etmeye gidiyorum. "Hudutlarda Allah rızası için beklemeye gidiyorum. Allah rızası için düşmanla cihat etmeye gidiyorum. Allah rızası için İslâm'ı dünyanın her yerine yaymaya gidiyorum." Allah rızası için İslâm'ı dünyanın her yerine yaymaya gidiyorum."

Peki malları, mülkleri ne olacak? Peki malları, mülkleri ne olacak?

Mesela bir insan gidiyor, parası pulu ne olacak? Mesela bir insan gidiyor, parası pulu ne olacak?

"Al -filanca kardeşine gidiyor, komşusuna, tanıdığına, akrabasına, dostuna "Al -filanca kardeşine gidiyor, komşusuna, tanıdığına, akrabasına, dostuna - bunlar, şu sandık senin yanında kalsın, ben gelince alacağım." - bunlar, şu sandık senin yanında kalsın, ben gelince alacağım."

Gelinceye kadar evde olsa, evde kimse yok, telef olabilir, çalınabilir. Gelinceye kadar evde olsa, evde kimse yok, telef olabilir, çalınabilir.

"Bu sende kalsın." "Bu sende kalsın."

İşte bu bir emanet veyahut daha başka şeyler. Ben bir misalle böyle söyledim. İşte bu emanetler... İşte bu bir emanet veyahut daha başka şeyler. Ben bir misalle böyle söyledim. İşte bu emanetler...

Adam geri geldiği zaman "Ver sandığımı, çekmecemi, kasamı." deyince verilmesi lazım.Adam geri geldiği zaman "Ver sandığımı, çekmecemi, kasamı." deyince verilmesi lazım. En basit, toplum içinde "emanete riayet etmek", "emaneti korumak", ondan sonra da "sahibine vermek"En basit, toplum içinde "emanete riayet etmek", "emaneti korumak", ondan sonra da "sahibine vermek" deyince hatıra gelen bu. Bunu mü'min insan böyle yapar. deyince hatıra gelen bu. Bunu mü'min insan böyle yapar.

Münafık ne yapar? İmanı zayıf, dışı mü'min, içi bozuk insan ne yapar? Münafık ne yapar? İmanı zayıf, dışı mü'min, içi bozuk insan ne yapar?

"Vermedin öyle bir şey!" der, "yok!" der, "kayboldu" der, "telef oldu" der. Emanetin üstüne yatar "Vermedin öyle bir şey!" der, "yok!" der, "kayboldu" der, "telef oldu" der. Emanetin üstüne yatar , emaneti sahibine geri vermez. Bu bir çeşit hırsızlık, bir çeşit büyük haksızlık, bir çeşit büyük zulüm., emaneti sahibine geri vermez. Bu bir çeşit hırsızlık, bir çeşit büyük haksızlık, bir çeşit büyük zulüm. Bunun böyle olmaması lazım, emanetin sahibine verilmesi lazım. Bunun böyle olmaması lazım, emanetin sahibine verilmesi lazım.

Tamam, sade bir insanın, basit, ilk anda hatırına gelen emaneti yerine getirmek, emaneti sahibineTamam, sade bir insanın, basit, ilk anda hatırına gelen emaneti yerine getirmek, emaneti sahibine geri vermek mânası bu. "Bunu yaptım mı Allah, Resûlullah sever." Gerçekten, geri vermek mânası bu. "Bunu yaptım mı Allah, Resûlullah sever." Gerçekten, işte birisinin hakkını çiğnemiyorsun, yormuyorsun, çiğnetmiyorsun, gasp etmiyorsun, yalanla dolanlaişte birisinin hakkını çiğnemiyorsun, yormuyorsun, çiğnetmiyorsun, gasp etmiyorsun, yalanla dolanla kendine çekmiyorsun, sahibine veriyorsun. Zaten senin değil, veriyorsun. Tamam, Allah sever. kendine çekmiyorsun, sahibine veriyorsun. Zaten senin değil, veriyorsun. Tamam, Allah sever.

Ama emanet sadece bu değil! Ama emanet sadece bu değil!

İnsanın evlatları anne babaya emanet. Ondan sonra bu şeriat, Allah'ın ahkâmı bize bir emanet.İnsanın evlatları anne babaya emanet. Ondan sonra bu şeriat, Allah'ın ahkâmı bize bir emanet. Biz bu emanete riayet etmeliyiz, onu yerine getirmeliyiz, o ahkâma göre yaşamalıyız.Biz bu emanete riayet etmeliyiz, onu yerine getirmeliyiz, o ahkâma göre yaşamalıyız. Emanetin geniş mânaları var. Şu vatan, ecdadımızın bize emaneti, bunu korumamız lazım. İşte böyle Emanetin geniş mânaları var. Şu vatan, ecdadımızın bize emaneti, bunu korumamız lazım. İşte böyle emanet halka halka, ufuk ufuk genişliyor. İnsanın kalitesi yükseldikçe emanetin sahası da genişliyor. emanet halka halka, ufuk ufuk genişliyor. İnsanın kalitesi yükseldikçe emanetin sahası da genişliyor.

İnsanın bütün emanetlere riayet etmesi lazım. Kendisine bir şey verildi mi, sahibi istediği zamanİnsanın bütün emanetlere riayet etmesi lazım. Kendisine bir şey verildi mi, sahibi istediği zaman onu geriye vermek lazım. Muhafaza edeceksiniz, onu koruyacaksınız, istendiği zaman geri vereceksiniz. onu geriye vermek lazım. Muhafaza edeceksiniz, onu koruyacaksınız, istendiği zaman geri vereceksiniz. Allah'ın emaneti çocuklarınız; onları iyi koruyacaksınız, mü'min yetiştireceksiniz,Allah'ın emaneti çocuklarınız; onları iyi koruyacaksınız, mü'min yetiştireceksiniz, iyi terbiye edeceksiniz, ondan sonra topluma faydalı insanlar olacaklar. Allah size iman vermiş,iyi terbiye edeceksiniz, ondan sonra topluma faydalı insanlar olacaklar. Allah size iman vermiş, iman bir emanet, nasip etmiş;bu emaneti koruyacaksınız, imanınızı koruyacaksınız,zedelettirmeyeceksiniz. iman bir emanet, nasip etmiş;bu emaneti koruyacaksınız, imanınızı koruyacaksınız,zedelettirmeyeceksiniz. Allah size din vermiş, sizi Ümmet-i Muhammed'den kılmış; o dini koruyacaksınız, o bir emanet.Allah size din vermiş, sizi Ümmet-i Muhammed'den kılmış; o dini koruyacaksınız, o bir emanet. Allah size ahkâmını indirmiş, o ahkâm emanet; ahkâmını emanete riayet edeceksiniz,Allah size ahkâmını indirmiş, o ahkâm emanet; ahkâmını emanete riayet edeceksiniz, onu rafa kaldırmayacaksınız, çiğnemeyeceksiniz, uyacaksınız. İşte bu derece derece, tabi hepsi emanet. onu rafa kaldırmayacaksınız, çiğnemeyeceksiniz, uyacaksınız. İşte bu derece derece, tabi hepsi emanet.

Peki bu emanetin geniş mânası, biraz bizim hayal gücümüzün genişliğinden kaynaklananPeki bu emanetin geniş mânası, biraz bizim hayal gücümüzün genişliğinden kaynaklanan bir genişletme mi? Acaba biz mi hayalimiz geniş olduğundan emaneti basit mânasından çıkartıp da bir genişletme mi? Acaba biz mi hayalimiz geniş olduğundan emaneti basit mânasından çıkartıp da böyle kocaman, bir hayat boyu insanın omuzlarını çatırdatan büyükböyle kocaman, bir hayat boyu insanın omuzlarını çatırdatan büyük bir sorumluluk duygusu haline getiriyoruz? Biz mi getiriyoruz? bir sorumluluk duygusu haline getiriyoruz? Biz mi getiriyoruz?

Hayır! Hayır!

Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

İnnâ arazne'l-emânete ale'ssemavâti ve'l-ardi ve'l-cibâli fe-ebeyne en yahmilnehâİnnâ arazne'l-emânete ale'ssemavâti ve'l-ardi ve'l-cibâli fe-ebeyne en yahmilnehâ ve eşfakne minhâ ve hamelehe'l-insânu innehû kâne zalûmen cehûlâ. ve eşfakne minhâ ve hamelehe'l-insânu innehû kâne zalûmen cehûlâ.

Sadakallâhü'l-azîm. Sadakallâhü'l-azîm.

Ne kadar mühim bir âyet-i kerîme... İşte Allah burada emaneti en geniş mânasıyla bize bildiriyor.Ne kadar mühim bir âyet-i kerîme... İşte Allah burada emaneti en geniş mânasıyla bize bildiriyor. O din, o sorumluluk, o ahkâm-ı ilâhî, o insanın aklı olması dolayısıyla, insan olması dolayısıylaO din, o sorumluluk, o ahkâm-ı ilâhî, o insanın aklı olması dolayısıyla, insan olması dolayısıyla hayat verilip dünyaya gönderilmesi dolayısıyla Allah'ın kendisine yüklediği sorumluluk. hayat verilip dünyaya gönderilmesi dolayısıyla Allah'ın kendisine yüklediği sorumluluk.

Allahu Teâlâ hazretleri "Bu emaneti biz Azîmuşşân semalara, yere, dağlara sunduk,Allahu Teâlâ hazretleri "Bu emaneti biz Azîmuşşân semalara, yere, dağlara sunduk, ‘Alır mısın bu emaneti, yüklenir misin?' diye." Fe-ebeyne en yahmilnehâ. ‘Alır mısın bu emaneti, yüklenir misin?' diye." Fe-ebeyne en yahmilnehâ. "‘Yapamam yâ Rabbi!' diye çekindiler, kaçındılar." Ve eşfakne minhâ. "Ve ondan korktular; şafak attı,"‘Yapamam yâ Rabbi!' diye çekindiler, kaçındılar." Ve eşfakne minhâ. "Ve ondan korktular; şafak attı, ‘eyvah!' dediler, korktular, muazzam bir korku geldi içlerine... Dağlar, yeryüzü, gökyüzü,‘eyvah!' dediler, korktular, muazzam bir korku geldi içlerine... Dağlar, yeryüzü, gökyüzü, semalar bu emaneti kabul edemedi." Ve hamelehe'l-insânu. "İnsanoğlu kabul etti." semalar bu emaneti kabul edemedi." Ve hamelehe'l-insânu. "İnsanoğlu kabul etti."

Âdem aleyhisselam'a Allahu Teâlâ hazretleri teklif eylemiş; Âdem aleyhisselam'a Allahu Teâlâ hazretleri teklif eylemiş;

"Emaneti alır mısın?" "Emaneti alır mısın?"

"Alayım yâ Rabbi. Sonunda ne var?" "Alayım yâ Rabbi. Sonunda ne var?"

"Emanete riayet edersen cennete girmek var. Emaneti koruyamazsan, riayet edemezsen, "Emanete riayet edersen cennete girmek var. Emaneti koruyamazsan, riayet edemezsen, emanete hıyanet durumu olursa, o zaman da cehenneme düşersin." emanete hıyanet durumu olursa, o zaman da cehenneme düşersin."

"Eh, cennet varsa kabul ettim." buyurmuş Âdem atamız, diye de rivayet ediliyor "Eh, cennet varsa kabul ettim." buyurmuş Âdem atamız, diye de rivayet ediliyor hadîs-i şerîflerde. hadîs-i şerîflerde.

İşte bu büyük sorumluluk! İnsanoğlu bunu yüklendi. İşte bu büyük sorumluluk! İnsanoğlu bunu yüklendi.

İnnehû kâne zalûmen cehûlâ. "Çok zalimdir bu insanoğlu, çok cahildir..." İnnehû kâne zalûmen cehûlâ. "Çok zalimdir bu insanoğlu, çok cahildir..."

Bilse böyle büyük bir sorumluluğu, kabul eder miydi? Ne olacaktı? Bilse böyle büyük bir sorumluluğu, kabul eder miydi? Ne olacaktı?

O da dağlar gibi, semalar gibi, yeryüzü gibi kaçınırdı. O da dağlar gibi, semalar gibi, yeryüzü gibi kaçınırdı.

Hz. Ömer radıyallahu anh "Keşke yâ Ömer, anan seni doğurmasaydı!" dememiş mi? Kendisi için korkmuş.Hz. Ömer radıyallahu anh "Keşke yâ Ömer, anan seni doğurmasaydı!" dememiş mi? Kendisi için korkmuş. İyi müslüman olmanın zorluğu ve hayatın yükümlülükleri, sorumlulukları korkutmuş.İyi müslüman olmanın zorluğu ve hayatın yükümlülükleri, sorumlulukları korkutmuş. "İyi yapamazsam cehenneme gireceğime keşke anam beni doğurmasaydı, dünyaya gelmeseydim. Keşke tarlalarda,"İyi yapamazsam cehenneme gireceğime keşke anam beni doğurmasaydı, dünyaya gelmeseydim. Keşke tarlalarda, arazide ot olsaydım da yeşerirdim, kururdum, giderdim..." gibi sözler söylemiş. arazide ot olsaydım da yeşerirdim, kururdum, giderdim..." gibi sözler söylemiş.

Bunlar neyi gösteriyor? Bunlar neyi gösteriyor?

Emanetin ne kadar muazzam olduğunu, Kur'ân-ı Kerîm'de emanetin bu geniş mânasıyla açıklandığını,Emanetin ne kadar muazzam olduğunu, Kur'ân-ı Kerîm'de emanetin bu geniş mânasıyla açıklandığını, böylece bu âyet-i kerîmeden -muazzam bir âyet-i kerîme bu- görmüş oluyoruz. böylece bu âyet-i kerîmeden -muazzam bir âyet-i kerîme bu- görmüş oluyoruz.

O emanete riayet edeceğiz. Asıl Allah'ın bize yüklediği sorumluluğu taşıyacağızO emanete riayet edeceğiz. Asıl Allah'ın bize yüklediği sorumluluğu taşıyacağız . Allah'a kulluğumuzu güzel yapacağız. İşin aslı bu! Ama en basit mânası;. Allah'a kulluğumuzu güzel yapacağız. İşin aslı bu! Ama en basit mânası; arkadaşımızın bize verdiği eşyayı istediği zaman geri vermek. arkadaşımızın bize verdiği eşyayı istediği zaman geri vermek.

İkincisi; ve esdikû izâ haddestüm. İkincisi; ve esdikû izâ haddestüm.

Birincisi hayat boyu sürecek bir faaliyet. Allahu Teâlâ hazretleri bize zikrinde,Birincisi hayat boyu sürecek bir faaliyet. Allahu Teâlâ hazretleri bize zikrinde, şükründe, hüsnü ibadetinde yardımcı olsun. şükründe, hüsnü ibadetinde yardımcı olsun.

İkincisi; "Konuştuğunuz zaman doğru söyleyin." İkincisi; "Konuştuğunuz zaman doğru söyleyin."

İşte bu da son derece önemli bir husus. İşte bu da son derece önemli bir husus.

"Yaparız bunu, kolay..." "Yaparız bunu, kolay..."

Kolay değil, bu kolaylıkla yapılmıyor! Kolay değil, bu kolaylıkla yapılmıyor!

Arkadaşlarla sohbet ediyorduk ve "Bulunduğu yerde" diyor, bir arkadaşı anlatıyor,Arkadaşlarla sohbet ediyorduk ve "Bulunduğu yerde" diyor, bir arkadaşı anlatıyor, "öteki arkadaşları birkaç tane yalan söyler, bir gün bir şey söyler, ertesi gün başka bir şey söyler,"öteki arkadaşları birkaç tane yalan söyler, bir gün bir şey söyler, ertesi gün başka bir şey söyler, daha ertesi gün daha başka bir şey söyler." daha ertesi gün daha başka bir şey söyler."

Olmaz. Olmaz.

"Yalanla iman bir arada eğlenmez, eğleşmez." demişler dedelerimiz. "Yalanla iman bir arada eğlenmez, eğleşmez." demişler dedelerimiz.

Ne demek? Ne demek?

İman olduğu yerde yalan olmaz, yalanın olduğu yerde de imanın zedelenir, iman kalmaz.İman olduğu yerde yalan olmaz, yalanın olduğu yerde de imanın zedelenir, iman kalmaz. Sen Allah'tan korkmuyor musun? Allah seni duymuyor mu? Allah seni görmüyor mu?Sen Allah'tan korkmuyor musun? Allah seni duymuyor mu? Allah seni görmüyor mu? Bu yalanı nasıl söylersin sen? Demek ki imanında bir kusur var. Bu yalanı nasıl söylersin sen? Demek ki imanında bir kusur var. Demek ki Allah'ın seni gördüğünün farkında değilsin.Demek ki Allah'ın seni gördüğünün farkında değilsin. Duyduğunun farkında değilsin, sorumluluğunun farkında değilsin,Duyduğunun farkında değilsin, sorumluluğunun farkında değilsin, o zaman ondan söylüyorsun, diye insan hayret ediyor. o zaman ondan söylüyorsun, diye insan hayret ediyor.

Demek ki insan müslüman olduğu halde, "İyi müslüman olayım, ahlâkımı terbiye edeyim, vicdan eğitimi,Demek ki insan müslüman olduğu halde, "İyi müslüman olayım, ahlâkımı terbiye edeyim, vicdan eğitimi, ruh eğitimi geçireyim." diye derviş tasavvufa intisap ettiği halde demek ki işlerini,ruh eğitimi geçireyim." diye derviş tasavvufa intisap ettiği halde demek ki işlerini, ev ödevlerini yapmıyor. Çocuk öğrenci olarak kaydoluyor da okula sene sonunda,ev ödevlerini yapmıyor. Çocuk öğrenci olarak kaydoluyor da okula sene sonunda, karnesi zayıf dolu, sınıfta kalıyor. karnesi zayıf dolu, sınıfta kalıyor.

Neden? Neden?

Verilen ödevleri yapmadı, derslerine çalışmadı, hocalarının verdiği eğitimi almadı.Verilen ödevleri yapmadı, derslerine çalışmadı, hocalarının verdiği eğitimi almadı. Ondan elbette sınıfta kalıyor, geçemiyor. Geçirsek adaletsizlik olur, toplum yıkılır. Çalışan geçecek.Ondan elbette sınıfta kalıyor, geçemiyor. Geçirsek adaletsizlik olur, toplum yıkılır. Çalışan geçecek. Çalışmayan cezasını çekecek. İşte onu yapamıyor. Demek ki Müslümanlığı yapamıyor. Bazı insanÇalışmayan cezasını çekecek. İşte onu yapamıyor. Demek ki Müslümanlığı yapamıyor. Bazı insan tasavvufu, dervişliği, erenler, evliyâlar yolunda yürüyüşü yapamıyor. Allah korusun,tasavvufu, dervişliği, erenler, evliyâlar yolunda yürüyüşü yapamıyor. Allah korusun, Allah yardımcımız olsun. Yani kolay değil doğru sözlü olmak, dosdoğru sözlü olmak... Allah yardımcımız olsun. Yani kolay değil doğru sözlü olmak, dosdoğru sözlü olmak...

Sen dosdoğru olmaya söz verirsen, dosdoğru olmak seni dürüst insan ol maya götürür,Sen dosdoğru olmaya söz verirsen, dosdoğru olmak seni dürüst insan ol maya götürür, iyi şeyler yapmaya götürür; iyi şeyler yapmak da cennete götürür. iyi şeyler yapmaya götürür; iyi şeyler yapmak da cennete götürür.

Doğru sözlü olmaya da çok dikkat edeceğiz.Bunun mühim bir prensip olduğunu yazacağız aklımıza,hatırımızaDoğru sözlü olmaya da çok dikkat edeceğiz.Bunun mühim bir prensip olduğunu yazacağız aklımıza,hatırımıza hiç çıkartmayacağız. "Yo, ben yalan söylememeliyim, daima doğruyu söylemeliyim." diyeceğiz, hiç çıkartmayacağız. "Yo, ben yalan söylememeliyim, daima doğruyu söylemeliyim." diyeceğiz, sözümüzün doğru olmasına gayret edeceğiz. sözümüzün doğru olmasına gayret edeceğiz.

"İşte söyledim öyle ama şaka yaptım." "İşte söyledim öyle ama şaka yaptım."

Yalanla şaka olmaz. Yalandan üretilmiş, yalan üzerine kurulan şaka olmaz. O şaka değil, yalandır.Yalanla şaka olmaz. Yalandan üretilmiş, yalan üzerine kurulan şaka olmaz. O şaka değil, yalandır. Öyle olmaması lazım, yaptığı şeyin doğru olması lazım. Öyle olmaması lazım, yaptığı şeyin doğru olması lazım.

"Nisan 1 şakası yaptım." "Nisan 1 şakası yaptım."

Öyle bir şey olmaz. O bizim kendi örflerimizde, âdetimizde olan bir şey değil. Öyle bir şey olmaz. O bizim kendi örflerimizde, âdetimizde olan bir şey değil.

Biz her şeyi doğruluk esasına kurmuş bir ümmetiz! Bizim kendimize göre örfümüz, âdetimiz var.Biz her şeyi doğruluk esasına kurmuş bir ümmetiz! Bizim kendimize göre örfümüz, âdetimiz var. Yalanı âdet etmeyiz. Biz topluma bir gün yalan söylemeyi egzersiz yaptırmayız! İnsan bir de Yalanı âdet etmeyiz. Biz topluma bir gün yalan söylemeyi egzersiz yaptırmayız! İnsan bir de

"Herkes yalan söyleyebilir." diyor. "Herkes yalan söyleyebilir." diyor.

Milleti yalana alıştırıyorsun. Çocuk hikâyelerinde falanca hayvan filanca hayvana şöyle yapıyor daMilleti yalana alıştırıyorsun. Çocuk hikâyelerinde falanca hayvan filanca hayvana şöyle yapıyor da böyle yapıyor da, aldatıyor, bilmem ne de... Sen aldatmayı öğretiyorsun. O hayvan hikâyelerindeböyle yapıyor da, aldatıyor, bilmem ne de... Sen aldatmayı öğretiyorsun. O hayvan hikâyelerinde ahlâksızlık, sahtekârlık vesaire, onları mı öğretmek lazım? ahlâksızlık, sahtekârlık vesaire, onları mı öğretmek lazım?

Dürüstlüğü öğretmek lazım. Dürüstlüğü öğretmek lazım.

Bunun zıddı şudur: Bunun zıddı şudur:

"Dürüst olursan hem dünyada hem âhirette yükselirsin, yüce bir insan olursun, mutlu bir insan olursun,"Dürüst olursan hem dünyada hem âhirette yükselirsin, yüce bir insan olursun, mutlu bir insan olursun, toplum da fayda görür.Bu kötü şeyleri de yaparsan alçalırsın, toplum da senden zarar görür"dememiz lazım.toplum da fayda görür.Bu kötü şeyleri de yaparsan alçalırsın, toplum da senden zarar görür"dememiz lazım. Bu doğru sözlülüğe her yerde riayet etmemiz lazım. Bu doğru sözlülüğe her yerde riayet etmemiz lazım.

"Ben politikacıyım" demiş birisi, söz vermiş. Sonra demişler ki; "Ben politikacıyım" demiş birisi, söz vermiş. Sonra demişler ki;

"Hani söz vermiştin bize, bir yer ayıracaktın, biz de orada bir hayır yapacaktık, ağaç dikecektik?" "Hani söz vermiştin bize, bir yer ayıracaktın, biz de orada bir hayır yapacaktık, ağaç dikecektik?"

Demiş ki; Demiş ki;

"Ben politikacıyım." "Ben politikacıyım."

Politikacısın, yalan söylemek caiz mi? Politikacısın, yalan söylemek caiz mi?

Politikacı da olsa insan verdiği sözde durması lazım. Politikacı da olsa insan verdiği sözde durması lazım.

Evet, bu zor bir şey demek ki. Evet, bu zor bir şey demek ki.

Bir de toplumumuzda bazı şeyler âdet olmuş. Bir de âdet olsun diye de günler konulmuş.Bir de toplumumuzda bazı şeyler âdet olmuş. Bir de âdet olsun diye de günler konulmuş. Yalan söyleme günü; Yalan söyleme günü;


"Nisan 1 yalan söyleme günü." "Nisan 1 yalan söyleme günü."

Öyle saçma bir şey mi olur? Anneler günü, tamam annelere saygıyı hatırlatıyorsun. Orman haftası,Öyle saçma bir şey mi olur? Anneler günü, tamam annelere saygıyı hatırlatıyorsun. Orman haftası, tamam herkes ağaç dikmeyi öğrensin. Bir de Nisan 1, yalan söyleme günü. Hadi bakalım,tamam herkes ağaç dikmeyi öğrensin. Bir de Nisan 1, yalan söyleme günü. Hadi bakalım, şakacıktan yaparak başlarsınız, ondan sonra da profesyonel yalancı olursunuz. Ondan sonra da adımşakacıktan yaparak başlarsınız, ondan sonra da profesyonel yalancı olursunuz. Ondan sonra da adım adım söylersiniz, herkesi aldatırsınız. Böyle bir şey mi olur? adım söylersiniz, herkesi aldatırsınız. Böyle bir şey mi olur?

Bazı şeyleri "Olmaz!" diye karşısına çıkabilmeliyiz. Bazı şeyleri "Olmaz!" diye karşısına çıkabilmeliyiz.

Doğru sözlü olmak ikincisiydi. Emanete riayet etmek, isteyince geriye vermek,Doğru sözlü olmak ikincisiydi. Emanete riayet etmek, isteyince geriye vermek, emanetin hakkını yapmak, hakkını eda etmek. emanetin hakkını yapmak, hakkını eda etmek.

Tamam. Tamam.

Konuştuğu zaman doğruyu konuşmak. Konuştuğu zaman doğruyu konuşmak.

Peki konuştuğu zaman doğruyu konuşmazsa bir insan ne olur? Peki konuştuğu zaman doğruyu konuşmazsa bir insan ne olur?

Münafıklık alametidir o, yani iyi müslüman olmaz. Münafıklık alametidir o, yani iyi müslüman olmaz.

Üçüncüsü; ve ahsinû civâre men câverekümÜçüncüsü; ve ahsinû civâre men câvereküm . "Sizin etrafınızda yaşayan çevrenizdekilerin hukukuna riayet edin." . "Sizin etrafınızda yaşayan çevrenizdekilerin hukukuna riayet edin."

Onlarla bir arada bulunuşun hakkını verin, güzel davranın, komşuluğu güzel yapın.Onlarla bir arada bulunuşun hakkını verin, güzel davranın, komşuluğu güzel yapın. Bu bize ev komşuluğunu da hatırlatıyor. Tamam, evimizin etrafındaki komşularımıza iyi komşuluk yapalım. Bu bize ev komşuluğunu da hatırlatıyor. Tamam, evimizin etrafındaki komşularımıza iyi komşuluk yapalım.

Ne yapacağız? Ne yapacağız?

"Bazen aşure günü oldu mu aşure kaynatır, bir tabakta oraya göndeririz. Arada ziyaretine gideriz." "Bazen aşure günü oldu mu aşure kaynatır, bir tabakta oraya göndeririz. Arada ziyaretine gideriz."

Hayır, daha samimi olması lazım. Ahsinû "Güzel yapın!" diyor. "Yapın da nasıl olursa olsun." demiyor,Hayır, daha samimi olması lazım. Ahsinû "Güzel yapın!" diyor. "Yapın da nasıl olursa olsun." demiyor, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yapılan şeyin güzel olmasını emrediyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yapılan şeyin güzel olmasını emrediyor. "Komşunuzla komşuluk yapın." demiyor, "Komşuluğunuzu güzel yapın." Kaliteli, yüksek seviyede,"Komşunuzla komşuluk yapın." demiyor, "Komşuluğunuzu güzel yapın." Kaliteli, yüksek seviyede, mükemmel olmasını emrediyor. Bu çok güzel, önemli! Çünkü İslâm'da toplum önemli,mükemmel olmasını emrediyor. Bu çok güzel, önemli! Çünkü İslâm'da toplum önemli, toplumun fertlerinin birbirini sevmesi önemli; insanlar arasındaki münasebetlerinin sevgiye dayalı,sıcak,toplumun fertlerinin birbirini sevmesi önemli; insanlar arasındaki münasebetlerinin sevgiye dayalı,sıcak, candan bir tarzda olması önemli. İslâm bunu sağlamak için bizlere çok emirler vermiş. candan bir tarzda olması önemli. İslâm bunu sağlamak için bizlere çok emirler vermiş.

Biz komşularımızla iyi münasebetlerimizi sürdüreceğiz. Bunu mükemmel bir tarzda, Biz komşularımızla iyi münasebetlerimizi sürdüreceğiz. Bunu mükemmel bir tarzda, en mükemmel bir tarzda ortaya koymaya çalışacağız. Bu kapı komşumuz da olur, evimizin,en mükemmel bir tarzda ortaya koymaya çalışacağız. Bu kapı komşumuz da olur, evimizin, dairemizin yakınında, bize bitişik olan,karşımızda olan insanlar demek olabilir.Bize herhangi bir yerde, dairemizin yakınında, bize bitişik olan,karşımızda olan insanlar demek olabilir.Bize herhangi bir yerde, herhangi bir işyerinde, herhangi bir topluluk faaliyetinde yanımıza gelmiş insanlar da olabilir.herhangi bir işyerinde, herhangi bir topluluk faaliyetinde yanımıza gelmiş insanlar da olabilir. Yani bizimle münasebeti olan her insan, bizim yanımıza gelen, bir müddet bulunan her insanlaYani bizimle münasebeti olan her insan, bizim yanımıza gelen, bir müddet bulunan her insanla münasebetlerimizi güzel yapmalıyız. Peygamber Efendimiz'e Allahu Teâlâ hazretleri emrediyor ki; münasebetlerimizi güzel yapmalıyız. Peygamber Efendimiz'e Allahu Teâlâ hazretleri emrediyor ki;

Ve in ehadün mine'l-müşrikîne'stecâreke fe-ecirhü hattâ yesmea kelâmallah. "Müşriklerden birisi seninVe in ehadün mine'l-müşrikîne'stecâreke fe-ecirhü hattâ yesmea kelâmallah. "Müşriklerden birisi senin yanına, civarına, komşularına gelip seni görmek isterse ‘Nasıl bir insanmış, bir bakalım.yanına, civarına, komşularına gelip seni görmek isterse ‘Nasıl bir insanmış, bir bakalım. Peygamber diyorlar, bir göreyim, bir inceleyim durumu.' Böyle yanına gelmek isterse yanınaPeygamber diyorlar, bir göreyim, bir inceleyim durumu.' Böyle yanına gelmek isterse yanına kabul et ve konuş, anlat İslâm'ı. Ondan sonra kendisine bir zarar gelmeden kendi beldesine kabul et ve konuş, anlat İslâm'ı. Ondan sonra kendisine bir zarar gelmeden kendi beldesine gitmesine yardımcı ol. Emniyet içerisinde,gitmesine yardımcı ol. Emniyet içerisinde, yani yolda bir hücuma filan uğramamasını da sağla." diye emrediyor. yani yolda bir hücuma filan uğramamasını da sağla." diye emrediyor.

Neden? Neden?

Müslüman yanına gelene İslâm'ı anlatacak, İslâm'ın güzelliğini haliyle, sözüyle, ahlâkıyla gösterecek.Müslüman yanına gelene İslâm'ı anlatacak, İslâm'ın güzelliğini haliyle, sözüyle, ahlâkıyla gösterecek. Adam sevecek, "Ha, İslâm hak dinmiş. Demek ki akide bakımından doğruymuş. Hay Allah, Adam sevecek, "Ha, İslâm hak dinmiş. Demek ki akide bakımından doğruymuş. Hay Allah, ben müşrikmişim, ben yanlış şeylere tapıyormuşum." diyecek, müşrik vazgeçecek.ben müşrikmişim, ben yanlış şeylere tapıyormuşum." diyecek, müşrik vazgeçecek. İslâm'ın güzelliğini anlayacak, "Ya, bu güzel bir dinmiş." İslâm'a girecek. Ahlâkını beğenecek,İslâm'ın güzelliğini anlayacak, "Ya, bu güzel bir dinmiş." İslâm'a girecek. Ahlâkını beğenecek, "Bu güzel bir ahlâkmış, ben de müslüman olayım." diyecek. Bu önemli! "Bu güzel bir ahlâkmış, ben de müslüman olayım." diyecek. Bu önemli!

Bizim de etrafımızdaki insanlarda iyi tesirler bırakmamız gerektiğini, bunun bir görevimiz olduğunu,Bizim de etrafımızdaki insanlarda iyi tesirler bırakmamız gerektiğini, bunun bir görevimiz olduğunu, görevlerimizden bir görev olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor.görevlerimizden bir görev olduğunu hiç unutmamamız gerekiyor. Adam bize bakacak, Müslümanlık hakkında hüküm çıkartacak. Adam bize bakacak, Müslümanlık hakkında hüküm çıkartacak.

"Ha, müslümanlar işte böyle yaşıyor." "Ha, müslümanlar işte böyle yaşıyor."

Müslümanlık nedir? Müslümanlık nedir?

et-Tuhûru şatru'l-îmân. "Temizlik imanın yarısıdır." et-Tuhûru şatru'l-îmân. "Temizlik imanın yarısıdır."

Bir kere müslüman tertemiz bir insandır. Bir kere müslüman tertemiz bir insandır.

"Oo, çok güzel..." "Oo, çok güzel..."

Müslümanlık nedir? Müslümanlık nedir?

Dürüstlüktür. Sadâkattir, doğru sözlülük, doğru özlülüktür. Dürüstlüktür. Sadâkattir, doğru sözlülük, doğru özlülüktür.

"Oo, İslâm çok güzel..." "Oo, İslâm çok güzel..."

Müslümanlık nedir? Müslümanlık nedir?

Sevgi dinidir. Sevgi dinidir.

"A, ne kadar güzel! Müslümanların birbirleriyle ne kadar içtimâî münasebetleri var... Hay Allah, bizim "A, ne kadar güzel! Müslümanların birbirleriyle ne kadar içtimâî münasebetleri var... Hay Allah, bizim toplumlarımızda böyle şeyler yok. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor." diyecek bir gayrimüslim,toplumlarımızda böyle şeyler yok. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor." diyecek bir gayrimüslim, müşrik, kâfir İslâm'ı sevecek. müşrik, kâfir İslâm'ı sevecek.

Bütün bunlar bir arada oluşla olur. Bütün bunlar bir arada oluşla olur.

Onun için biz etrafımızda bizimle bir arada olan, herhangi bir sebeple, herhangi bir vesileyle içineOnun için biz etrafımızda bizimle bir arada olan, herhangi bir sebeple, herhangi bir vesileyle içine girdiğimiz bir toplulukta veya bizim etrafımıza gelmiş olan insanlarda İslâm hakkında müspet intibalar,girdiğimiz bir toplulukta veya bizim etrafımıza gelmiş olan insanlarda İslâm hakkında müspet intibalar, izlenimler meydana gelsin diye özen göstermeliyiz. Temiz olmalıyız. Titiz olmalıyız.izlenimler meydana gelsin diye özen göstermeliyiz. Temiz olmalıyız. Titiz olmalıyız. Dikkatli olmalıyız. Sözümüze dikkat etmeliyiz. Kimseyi kırmamalıyız. Centilmen, nazik, kibar olmalıyız. Dikkatli olmalıyız. Sözümüze dikkat etmeliyiz. Kimseyi kırmamalıyız. Centilmen, nazik, kibar olmalıyız. Hatırnüvaz olmalıyız -eski tabirleri de kullanayım biraz, Batılıları kullandığımız gibi, Batı kelimeleriHatırnüvaz olmalıyız -eski tabirleri de kullanayım biraz, Batılıları kullandığımız gibi, Batı kelimeleri , onları da öğrensinler-, hatıra, gönle riayet eden, karşımızdakinin gönlünü alıcı, gönül yapıcı insanlar, onları da öğrensinler-, hatıra, gönle riayet eden, karşımızdakinin gönlünü alıcı, gönül yapıcı insanlar olmalıyız ki adam sevsin. "İslâm çok güzelmiş." desin ve İslâm'a koşarak gelsin, atılarak gelsin.olmalıyız ki adam sevsin. "İslâm çok güzelmiş." desin ve İslâm'a koşarak gelsin, atılarak gelsin. İslâm'ın kucağına bir çocuğun annesinin kucağına atılır gibi aşk ile, şevk ile, isteyerek gelmesini İslâm'ın kucağına bir çocuğun annesinin kucağına atılır gibi aşk ile, şevk ile, isteyerek gelmesini böylece biz sağlamalıyız. Sağlamakta rol almalıyız. Bizim sözümüz, davranışımız, işimiz güzel olmalı. böylece biz sağlamalıyız. Sağlamakta rol almalıyız. Bizim sözümüz, davranışımız, işimiz güzel olmalı.

"Ah, çok dürüst insan." "A, çok tatlı bir insan." "A, çok kibar bir insan." "Ah, çok dürüst insan." "A, çok tatlı bir insan." "A, çok kibar bir insan." "A, çok gönül yapıcı bir insan." "Çok fedakâr bir insan." "Çok cömert bir insan.""A, çok gönül yapıcı bir insan." "Çok fedakâr bir insan." "Çok cömert bir insan." "Ah onun gibisini görmedim, ne kadar iyi bir insan!" dedirtmeliyiz. "Ah onun gibisini görmedim, ne kadar iyi bir insan!" dedirtmeliyiz.

Böylece İslâm kazanmalı, İslâm'a teveccüh artmalı, İslâm'a giriş artmalı. Böylece İslâm kazanmalı, İslâm'a teveccüh artmalı, İslâm'a giriş artmalı.

Bizim vesilemizle birisinin İslâm'a girmesi çok önemli. Bizden nefret ederek de birisinin İslâm'danBizim vesilemizle birisinin İslâm'a girmesi çok önemli. Bizden nefret ederek de birisinin İslâm'dan kaçması çok büyük bir vebal. Adam İslâm'a yaklaşmışken İslâm'dan kaçıyor. kaçması çok büyük bir vebal. Adam İslâm'a yaklaşmışken İslâm'dan kaçıyor.

Müslüman olanlardan birisi öyle demiş: Müslüman olanlardan birisi öyle demiş:

"İyi ki müslümanları tanımadan önce Kur'an'ı okuyarak, İslâm'ı inceleyerek müslüman oldum. Yoksa önce "İyi ki müslümanları tanımadan önce Kur'an'ı okuyarak, İslâm'ı inceleyerek müslüman oldum. Yoksa önce müslümanları tanısaydım ‘Hadi canım!' derdim, müslüman olmaktan vazgeçebilirdim. İyi ki öncemüslümanları tanısaydım ‘Hadi canım!' derdim, müslüman olmaktan vazgeçebilirdim. İyi ki önce İslâm'ın kendisini, İslâm'ın ne olduğunu anlamışım da İslâm'ı beğenmişim. Sonra müslümanlarınİslâm'ın kendisini, İslâm'ın ne olduğunu anlamışım da İslâm'ı beğenmişim. Sonra müslümanların Sonra müslümanların kusurlu olduğunu oradan çıkartabiliyorum daSonra müslümanların kusurlu olduğunu oradan çıkartabiliyorum da İslâm'a karşı duygularım zedelenmiyor." demiş, müslüman olmuş olan bir Batılı. İslâm'a karşı duygularım zedelenmiyor." demiş, müslüman olmuş olan bir Batılı.

Bu çok önemli. Bu çok önemli.

Aziz ve muhterem kardeşlerim. Aziz ve muhterem kardeşlerim.

Bir hadîs-i şerîfle sohbetimiz tamam oldu ama çok güzel bir hadîs-i şerîf. Bir daha özetleyelim: Bir hadîs-i şerîfle sohbetimiz tamam oldu ama çok güzel bir hadîs-i şerîf. Bir daha özetleyelim:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize güzel bir teşvik hitabıyla başlıyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize güzel bir teşvik hitabıyla başlıyor. Eğer Allah'ın ve Resûlü'nün sizi sevmesini istiyorsanız, "Âlemlerin Rabbi Allahu Teâlâ bizi sevsin Eğer Allah'ın ve Resûlü'nün sizi sevmesini istiyorsanız, "Âlemlerin Rabbi Allahu Teâlâ bizi sevsin ve O'nun Resûlü Muhammed-i Mustafâ'sı bizi sevsin. Allah ‘benim has kulum' desin,ve O'nun Resûlü Muhammed-i Mustafâ'sı bizi sevsin. Allah ‘benim has kulum' desin, ‘sevgili kulum' desin, Resûlullah da ‘benim has ümmetim' desin, ‘rüyamızda teşrif buyursun,‘sevgili kulum' desin, Resûlullah da ‘benim has ümmetim' desin, ‘rüyamızda teşrif buyursun, bizi ihyâ eylesin'" isteriz. bizi ihyâ eylesin'" isteriz.

Ne yapmamız lazım? Ne yapmamız lazım?

Üç şey söylüyor Efendimiz: Üç şey söylüyor Efendimiz:

"Size bir şey emanet olunduğu zaman emanete riayet edin, "Size bir şey emanet olunduğu zaman emanete riayet edin, emanetin hakkını verin, emaneti sahibine verin." emanetin hakkını verin, emaneti sahibine verin."

Emanetle ilgili bir tavsiyesi var. Bu dürüstlüğün simgesi, sorumluluğun alameti.Emanetle ilgili bir tavsiyesi var. Bu dürüstlüğün simgesi, sorumluluğun alameti. Müslüman sorumlu bir insandır. Vazifelerini bilir, onları yapar ve hakka, hukuka riayet eder,Müslüman sorumlu bir insandır. Vazifelerini bilir, onları yapar ve hakka, hukuka riayet eder, demek bu. Arkasından ufukta adaletli olmak; yani herkesin hakkını vermek,demek bu. Arkasından ufukta adaletli olmak; yani herkesin hakkını vermek, haksızlık yapmamak ana prensibi görünüyor. haksızlık yapmamak ana prensibi görünüyor.

İkincisi, konuştuğumuz zaman doğruyu konuşmayı tavsiye ediyor. "Konuşunca doğru konuşun." diyor.İkincisi, konuştuğumuz zaman doğruyu konuşmayı tavsiye ediyor. "Konuşunca doğru konuşun." diyor. Bu da çok önemli! Şaka bile olsa yanlış, yalan kullanmayalım, dosdoğru insanlar olalım,Bu da çok önemli! Şaka bile olsa yanlış, yalan kullanmayalım, dosdoğru insanlar olalım, ciddi olalım. Ya hayır söyleyelim, doğruyu söyleyelim ya da susalım. Yanlış bir şey söylemeyelim. ciddi olalım. Ya hayır söyleyelim, doğruyu söyleyelim ya da susalım. Yanlış bir şey söylemeyelim.

Bir de bizim civarımıza gelen, bizim komşuluğumuza gelen, bizim çevremize yaklaşanBir de bizim civarımıza gelen, bizim komşuluğumuza gelen, bizim çevremize yaklaşan bir kimseye iyi davranalım ki komşuluk, arkadaşlık, iş münasebetleri, kültürel münasebetler, beşerîbir kimseye iyi davranalım ki komşuluk, arkadaşlık, iş münasebetleri, kültürel münasebetler, beşerî münasebetler bakımından bizimle bir teması olan insan "A, ayrı bir âlemle karşılaştım, ayrı bir dünyamünasebetler bakımından bizimle bir teması olan insan "A, ayrı bir âlemle karşılaştım, ayrı bir dünya bu müslümanların dünyası, ne kadar güzelmiş meğerse! İlk İslâm hakkındaki yalan yanlış bilgilerim bu müslümanların dünyası, ne kadar güzelmiş meğerse! İlk İslâm hakkındaki yalan yanlış bilgilerim ne kadar yanlışmış!" desin, İslâm'ı sevsin, bizi sevsin, kardeşlerimizin arasına katılsın.ne kadar yanlışmış!" desin, İslâm'ı sevsin, bizi sevsin, kardeşlerimizin arasına katılsın. Biz de halka halka cihanda genişleyelim. Çünkü bizim vazifemiz İslâm'ı cihana yaymak, Biz de halka halka cihanda genişleyelim. Çünkü bizim vazifemiz İslâm'ı cihana yaymak, bütün insanlara tebliğ etmek,bütün insanların Allah'ın iyi kul olmasını sağlamak,bütün insanların cennetebütün insanlara tebliğ etmek,bütün insanların Allah'ın iyi kul olmasını sağlamak,bütün insanların cennete girmesine gayret etmek. Ne kadar ulvî bir dava! Biz istiyoruz ki bütün insanlar cennete girsin. girmesine gayret etmek. Ne kadar ulvî bir dava! Biz istiyoruz ki bütün insanlar cennete girsin.

O zaman acaba cennet kalabalık olmaz mı? O zaman acaba cennet kalabalık olmaz mı?

Hayır. Cennette bütün insanlar için yer var. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemHayır. Cennette bütün insanlar için yer var. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bildiriyor ki; "Her insanın cennette ve cehennemde yeri hazırdır." İzdiham bahis konusu değildir.bildiriyor ki; "Her insanın cennette ve cehennemde yeri hazırdır." İzdiham bahis konusu değildir. "Acaba orada sıkışır mıyım?" diye, "Benim yerimden biraz azalma olur mu?" diye bir şey "Acaba orada sıkışır mıyım?" diye, "Benim yerimden biraz azalma olur mu?" diye bir şey bahis konusu değil. Herkese yer var cennette ve cehennemde de, Allah korusun... bahis konusu değil. Herkese yer var cennette ve cehennemde de, Allah korusun...

Bir insan hayatını güzel geçirirse cennetteki yerine gider, cehennemdeki yerinden kurtulur;Bir insan hayatını güzel geçirirse cennetteki yerine gider, cehennemdeki yerinden kurtulur; kötü geçirirse cehenneme düşer, cehennemde başkalarına katılır. Ama herkesin yeri var. kötü geçirirse cehenneme düşer, cehennemde başkalarına katılır. Ama herkesin yeri var.

Allahu Teâlâ hazretlerinden biz kendimiz rızasını istiyoruz; cennetini, cemalini istiyoruzAllahu Teâlâ hazretlerinden biz kendimiz rızasını istiyoruz; cennetini, cemalini istiyoruz . Bir de beşer olarak dünya hayatındaki ideal olarak, çalışmalarının gayesi olarak bütün insanların. Bir de beşer olarak dünya hayatındaki ideal olarak, çalışmalarının gayesi olarak bütün insanların cennetlik olmasını istemekten daha asil, daha güzel hangi duygu olabilir? cennetlik olmasını istemekten daha asil, daha güzel hangi duygu olabilir?

Herkes mutlu olsun, herkes cennetlik olsun diye istiyoruz, var gücümüzle çalışıyoruz;Herkes mutlu olsun, herkes cennetlik olsun diye istiyoruz, var gücümüzle çalışıyoruz; kutuplara, Sibirya'ya, Afrika'ya, Güney Amerika'ya, Avustralya'ya gidiyoruz, dünyanın kutuplara, Sibirya'ya, Afrika'ya, Güney Amerika'ya, Avustralya'ya gidiyoruz, dünyanın her yerine gidiyoruz. Allah'ın dinini bilsinler, Allah'ın yoluna gelsinler, cennet yoluna devam ederekher yerine gidiyoruz. Allah'ın dinini bilsinler, Allah'ın yoluna gelsinler, cennet yoluna devam ederek cennete vâsıl olsunlar, Allah'ın ikramına vâsıl olsunlar.Ne güzel bir duygu... Bizim bu çalışmalarda var cennete vâsıl olsunlar, Allah'ın ikramına vâsıl olsunlar.Ne güzel bir duygu... Bizim bu çalışmalarda var gücümüzle çalışmamız lazım, katkıda bulunmamız lazım. gücümüzle çalışmamız lazım, katkıda bulunmamız lazım.

Allah hayırlara bizi muvaffak eylesin. Allah hepinizden razı olsun. Allah hayırlara bizi muvaffak eylesin. Allah hepinizden razı olsun.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi iki cihan saadetine nâil eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi iki cihan saadetine nâil eylesin. Sevdiklerinizle beraber cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin. Sevdiklerinizle beraber cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2