Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Sabır ve Allah’ın Kuluna Yönelmesi

Mehmed Zahid KOTKU

3 Ramazan 1396 / 29.08.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kulun Allah’a Yönelmesi, Küsler Affedilmez, İmanın Yenilenmesi, İyiliği Emretmek, Kötülükten Alıkoymak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sabır ve Allah’ın Kuluna Yönelmesi

Mehmed Zahid KOTKU

3 Ramazan 1396 / 29.08.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kulun Allah’a Yönelmesi, Küsler Affedilmez, İmanın Yenilenmesi, İyiliği Emretmek, Kötülükten Alıkoymak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Allah, "sabırlılarla beraberim" diyor, sabırlılarla beraberim.Allah, "sabırlılarla beraberim" diyor, sabırlılarla beraberim. Sabrettin mi yardımcın Allah, kuvveti verecek Allah, nuru verecek Allah,Sabrettin mi yardımcın Allah, kuvveti verecek Allah, nuru verecek Allah, sana her çeşit nusreti yapacak hep Allah'tır. Çünkü ben seninleyim diyor. sana her çeşit nusreti yapacak hep Allah'tır. Çünkü ben seninleyim diyor.

İnnallahe me'a's-sâbirîne. Me'a, maiyyet. "Ben seninleyim" diyor, ne korkuyorsun!İnnallahe me'a's-sâbirîne.

Me'a, maiyyet. "Ben seninleyim" diyor, ne korkuyorsun!
Ben seninle olduktan sonra dünyanın hepsi bir tarafa ayrılsa; senle ben yeter. Ben seninle olduktan sonra dünyanın hepsi bir tarafa ayrılsa; senle ben yeter.

Onun için bir de diyor ki: İnnallahe yuhibbü'l muhsinîne. Gene bu âyeti de okudu. Onun için bir de diyor ki:

İnnallahe yuhibbü'l muhsinîne.

Gene bu âyeti de okudu.

"Allah ihsan sahiplerini de sever." Şimdi okuduk ya Cenâb-ı Hak bir lokmayı bir dağ yapıyor."Allah ihsan sahiplerini de sever."

Şimdi okuduk ya Cenâb-ı Hak bir lokmayı bir dağ yapıyor.
Bir lokma bir dağ olunca ihsanlar o nispette de büyüyor. İhsanlar…Bir lokma bir dağ olunca ihsanlar o nispette de büyüyor. İhsanlar… Evvela ihsan Allah celle ve alâ'nın eline geçer, ondan sonra kulun eline geçer. Diyeceksin ki; Evvela ihsan Allah celle ve alâ'nın eline geçer, ondan sonra kulun eline geçer. Diyeceksin ki;

"Sen bu arada yoktun, işte ben de ona veriverdim." "Sen bu arada yoktun, işte ben de ona veriverdim."

Yok öyle iş! Senin de aklın ermez o işe, benim de aklım ermez o işe. Yok öyle iş! Senin de aklın ermez o işe, benim de aklım ermez o işe.

Allahu Teâlâ muhsinleri seviyor, ihsan sahiplerini, yardım edenleri, iyilik edenleri seviyor. Allahu Teâlâ muhsinleri seviyor, ihsan sahiplerini, yardım edenleri, iyilik edenleri seviyor.

Bir de Allah sabırlılarla beraber olmakla beraber; Bir de Allah sabırlılarla beraber olmakla beraber;

İnnemâ yüveffe's-sâbirîne ecrahüm bi-ğayri hisâbin. "Sabırlıların ecrini bi-gayri hisab, hesapsız veriyor." İnnemâ yüveffe's-sâbirîne ecrahüm bi-ğayri hisâbin.

"Sabırlıların ecrini bi-gayri hisab, hesapsız veriyor."

İşte burada oruçlunun sevabına kimseyi elleştirmiyor. Onda kimsenin hakkı yok, o benim diyor.İşte burada oruçlunun sevabına kimseyi elleştirmiyor. Onda kimsenin hakkı yok, o benim diyor. Binâenaleyh onunla kurtarıp cennetine koyduğu gibi ihsanının da nihayeti yok.Binâenaleyh onunla kurtarıp cennetine koyduğu gibi ihsanının da nihayeti yok. Ben veriyorum dedikten sonra onun biri, ikisi, beşi, onu olmaz. Allahu Teâlâ'nın kepçesi büyük. Ben veriyorum dedikten sonra onun biri, ikisi, beşi, onu olmaz. Allahu Teâlâ'nın kepçesi büyük. Verdiğinin hesabı yok. Onun için sabırlılara bi-gayri hesap veriyor. Oruç da sabırdan ibarettir. Verdiğinin hesabı yok. Onun için sabırlılara bi-gayri hesap veriyor. Oruç da sabırdan ibarettir.

Allah cümlemizi bu sabirûn zümresine ilhak eylesin. Allah cümlemizi bu sabirûn zümresine ilhak eylesin.

Bu sabırların en güzeli, her gün beş vakit namaz kılarız elhamdülillah.Bu sabırların en güzeli, her gün beş vakit namaz kılarız elhamdülillah. Bu beş vakit namaz da Cenâb-ı Hakk'ın divanına dikiliriz.Bu beş vakit namaz da Cenâb-ı Hakk'ın divanına dikiliriz. Divanına dikildiğimiz vakitte gönlümüzün Allah ile olabilmesini temin etmeye çalışmak her müslümanın vazifesi.Divanına dikildiğimiz vakitte gönlümüzün Allah ile olabilmesini temin etmeye çalışmak her müslümanın vazifesi. Bizim oraya gidip de hemen yatıp kalkmaktan ibaret değil işimiz. Bizim oraya gidip de hemen yatıp kalkmaktan ibaret değil işimiz.

İmam okudu, o imam Allahu ekber dedi, biz de dedik, olmaz öyle iş.İmam okudu, o imam Allahu ekber dedi, biz de dedik, olmaz öyle iş. Gönlü Allah ile beraber tutabilmenin çaresine bakmak lazım.Gönlü Allah ile beraber tutabilmenin çaresine bakmak lazım. Onun için namazın haricindeki saatlerde kulun zâkir olması lazım kiOnun için namazın haricindeki saatlerde kulun zâkir olması lazım ki namaza durduğu vakitte o zikir ile bulunabilsin.namaza durduğu vakitte o zikir ile bulunabilsin. Diğer saatlerde insan kendisini zikre alıştırmalı ve kendini de iki de bir yoklamalı; Diğer saatlerde insan kendisini zikre alıştırmalı ve kendini de iki de bir yoklamalı;

"Bakalım ben ne haldeyim. Allah'a zikir halinde miyim yoksa başka boş şeylerle mi meşgulüm?" "Bakalım ben ne haldeyim. Allah'a zikir halinde miyim yoksa başka boş şeylerle mi meşgulüm?"

Onun için Cenâb-ı Hak şurada [şerhte] bir yerde diyor ki: "Sen ey kulum! İbadet için ayrıl.Onun için Cenâb-ı Hak şurada [şerhte] bir yerde diyor ki: "Sen ey kulum! İbadet için ayrıl. İbadet için ayrıl. Yalnız namaz vakti için değil; her vakit için böyle ibadet için ayrıl ki."İbadet için ayrıl. Yalnız namaz vakti için değil; her vakit için böyle ibadet için ayrıl ki." Emleu sadrake ğınen. "Ben senin içini zenginlikle doldururum." Emleu sadrake ğınen. "Ben senin içini zenginlikle doldururum."

Sen bana yönel! Sen bana yönel, bana yöneldikten sonraSen bana yönel! Sen bana yönel, bana yöneldikten sonra senin içini ben nur ile doldururum, zenginlikle doldururum. Bütün dünya hazineleri adeta senin olur. senin içini ben nur ile doldururum, zenginlikle doldururum. Bütün dünya hazineleri adeta senin olur.

Ve eseddü fakrake. "Senin bütün zaruret kapılarını, darlık kapılarını, sıkıntı kapılarını da kapatırım.Ve eseddü fakrake. "Senin bütün zaruret kapılarını, darlık kapılarını, sıkıntı kapılarını da kapatırım. Sen ondan sonra sıkıntı görmezsin." Meteliğin de olmasa gene görmezsin sıkıntı. Sen ondan sonra sıkıntı görmezsin."

Meteliğin de olmasa gene görmezsin sıkıntı.
Çünkü Allahu Teâlâ'ya, "Elhamdülillah, bu da Allah'ımdan" dersin.Çünkü Allahu Teâlâ'ya, "Elhamdülillah, bu da Allah'ımdan" dersin. Paran da olmasa malın da olmasa gene sıkıntı görmezsin, darlık çekmezsinParan da olmasa malın da olmasa gene sıkıntı görmezsin, darlık çekmezsin ama Allah kendisine kulluk edeni sıkıntıya düşürmez. ama Allah kendisine kulluk edeni sıkıntıya düşürmez.

Onun için bakınız ne güzeldir bu. Gene Hz. Allah'ın [sözüdür, hadîs-i kutsîdir]. Onun için bakınız ne güzeldir bu. Gene Hz. Allah'ın [sözüdür, hadîs-i kutsîdir].

Yabne âdem! Teferrağ li-ibâdetî emleü sadreke ğınen ve esüddü fakreke.Yabne âdem! Teferrağ li-ibâdetî emleü sadreke ğınen ve esüddü fakreke. "[Ben senin içini zenginlikle doldururum,] fakirlik kapılarını da kapatırım.""[Ben senin içini zenginlikle doldururum,] fakirlik kapılarını da kapatırım." Ve illâ tef'al mele'tü yedeyke şuğlen. "Eğer sen bana yönelmezsen ben senin ellerini meşgul ederim." Ve illâ tef'al mele'tü yedeyke şuğlen. "Eğer sen bana yönelmezsen ben senin ellerini meşgul ederim."

Çalışırsın akşama kadar şurada burada, yorulursun, terler akıtırsın ama eline geçen gene sıfırdır.Çalışırsın akşama kadar şurada burada, yorulursun, terler akıtırsın ama eline geçen gene sıfırdır. Karnın da doymaz gözün de doymaz. Karnın da doymaz gözün de doymaz.

Ve lem esüddü fakreke. "Bununla beraber senin fakirlik kapını kapatmam." Ve lem esüddü fakreke. "Bununla beraber senin fakirlik kapını kapatmam."

Gözün doymaz yani daima meşgul olmayı istersin. Gözün doymaz yani daima meşgul olmayı istersin.

Onun için Allah celle ve alâ kusurlarımızı affetsin de bu mübarek aydaOnun için Allah celle ve alâ kusurlarımızı affetsin de bu mübarek ayda kendisine tam manası ile yönelen bahtiyar kullarının arasına bizleri de kabul etsin. kendisine tam manası ile yönelen bahtiyar kullarının arasına bizleri de kabul etsin.

Onun için gene Cenâb-ı Hak buyuruyor ki; Onun için gene Cenâb-ı Hak buyuruyor ki;

İnnallahe teâlâ yekûlü yevme'l-kıyâmeti. "O kıyamet gününde."İnnallahe teâlâ yekûlü yevme'l-kıyâmeti. "O kıyamet gününde." Eyne'l-mütehâbbûne li-celâlî. "Benim için sevişenler nerede?" diyecek. Eyne'l-mütehâbbûne li-celâlî. "Benim için sevişenler nerede?" diyecek.

Allah için müslümanların birbirlerini sevmesi lazım. Çünkü hep kardeşiz.Allah için müslümanların birbirlerini sevmesi lazım. Çünkü hep kardeşiz. Hep kardeş olduğumuzdan dolayı zengin-fakir, irili-ufaklı, kuvvetli-zayıflı, bilgili-bilgisiz hepsi kardeş. Hep kardeş olduğumuzdan dolayı zengin-fakir, irili-ufaklı, kuvvetli-zayıflı, bilgili-bilgisiz hepsi kardeş.

Eyne'l-mütehâbbûne li-celâlî. "Celâl-i ilahiyye için böyle sevişenler."Eyne'l-mütehâbbûne li-celâlî. "Celâl-i ilahiyye için böyle sevişenler." Uzillühüm "Gölgelendiririm ben onları."Uzillühüm "Gölgelendiririm ben onları." Fî zıllî yevme lâ zılle illâ zıllî. "O gün kıyamet günü gölgelik hiçbir yerde yok;Fî zıllî yevme lâ zılle illâ zıllî. "O gün kıyamet günü gölgelik hiçbir yerde yok; ancak Allahu Teâlâ'nın hususi gölgeliklerinde ben onları gölgelendiririm." ancak Allahu Teâlâ'nın hususi gölgeliklerinde ben onları gölgelendiririm."

Hiç sıcaklık görmezler hararet görmezler bir şey de bilmezler. Niçin? Hiç sıcaklık görmezler hararet görmezler bir şey de bilmezler.

Niçin?

Dünyadayken onlar benim için seviştiler.Dünyadayken onlar benim için seviştiler. Benim için seviştiler binâenaleyh Allah için sevişmek kadar sevgili bir şey yok. Benim için seviştiler binâenaleyh Allah için sevişmek kadar sevgili bir şey yok.

Allah cümlemizi o nimete eren kullarından eylesin.Allah cümlemizi o nimete eren kullarından eylesin. Cenâb-ı Hak cümlemizin günahlarını affetsin. Cenâb-ı Hak cümlemizin günahlarını affetsin.

Bugün nail olduğumuz nimetlerin hesabı da yok.Bugün nail olduğumuz nimetlerin hesabı da yok. Bakınız; İnnallahe teâlâ yuvekkilu bi-âkili'l-halli melekeyni yestağfirânillahe lehû hattâ yefruğa. Bakınız;

İnnallahe teâlâ yuvekkilu bi-âkili'l-halli melekeyni yestağfirânillahe lehû hattâ yefruğa.

Zaruret sahibi insanlar yok ellerinde bir şey. Bir parça yok. Zaruret sahibi insanlar yok ellerinde bir şey. Bir parça yok.

"Sirke bulmuşlar o sirkeye banıp ekmek yiyorlar, sirkeden başka bir şeyleri yok."Sirke bulmuşlar o sirkeye banıp ekmek yiyorlar, sirkeden başka bir şeyleri yok. Cenâb-ı Hak onlara iki tane melek gönderir."Cenâb-ı Hak onlara iki tane melek gönderir." Yestağfirânillahe lehû hattâ yefruğa.Yestağfirânillahe lehû hattâ yefruğa. "Ki, sofradan kalkıncaya kadar bu iki melek bu iki insan için istiğfar ederler." "Ki, sofradan kalkıncaya kadar bu iki melek bu iki insan için istiğfar ederler."

Zaruret sahibi ama sabır sahibi; "Ben bunu yiyorum şu öteki de bal yiyor.Zaruret sahibi ama sabır sahibi; "Ben bunu yiyorum şu öteki de bal yiyor. Şunun elindeki baldan ben de alayım yiyeyim." [diye] kafasında öyle bir şey yok. Şunun elindeki baldan ben de alayım yiyeyim." [diye] kafasında öyle bir şey yok.

Bakınız yine; İnne'l-ebdâle bi'ş-şâmi.Bakınız yine;

İnne'l-ebdâle bi'ş-şâmi.
Allah düşmanın şerrinden hep bütün İslâm memleketlerini muhafaza buyursun. Şam'ı çok methetmişler.Allah düşmanın şerrinden hep bütün İslâm memleketlerini muhafaza buyursun.

Şam'ı çok methetmişler.
Şam bir topraktır. Gerçi bütün topraklar Allah'ın mülküdür. Fakat bu toprakta oturan insanlarla şeref alır. Şam bir topraktır. Gerçi bütün topraklar Allah'ın mülküdür. Fakat bu toprakta oturan insanlarla şeref alır.

Mesela burası cami, dışarıdaki toprakla aynı topraktır değil mi? Mesela burası cami, dışarıdaki toprakla aynı topraktır değil mi?

Ama buranın şerefi ile cami dışında olan toprağın şerefi bir olmaz. Ama buranın şerefi ile cami dışında olan toprağın şerefi bir olmaz.

Buranın şerefi buranın insanları ile şerefyâb olur.Buranın şerefi buranın insanları ile şerefyâb olur. Şerefü'l-mekâni bi'l-mekîn'dir. "Yerin şerefi orada oturan insanladır." Şerefü'l-mekâni bi'l-mekîn'dir. "Yerin şerefi orada oturan insanladır."

Burası bir gün gelir de, Allah esirgesin, meyhane olursa; yıkılır dünya tabii.Burası bir gün gelir de, Allah esirgesin, meyhane olursa; yıkılır dünya tabii. Burasını gelir birisi satın alır bir meyhane yaparsa bu o şerefi kaybeder. Hani yer şerefliydi? Burasını gelir birisi satın alır bir meyhane yaparsa bu o şerefi kaybeder.

Hani yer şerefliydi?

Burada oturanlarla şereflidir. Şimdi Şam şereflidir, Şam'da oturanlarla şereflidir.Burada oturanlarla şereflidir. Şimdi Şam şereflidir, Şam'da oturanlarla şereflidir. Şam'da oturanlar eğer ehl-i imân ise ne güzel. Ehl-i imân değilse, bugün bakınız orası ne acı bir halde. Şam'da oturanlar eğer ehl-i imân ise ne güzel. Ehl-i imân değilse, bugün bakınız orası ne acı bir halde. Müslüman müslümanla dövüşüyor bugün. Niçin? İdareciler müslüman değil. Müslüman müslümanla dövüşüyor bugün.

Niçin?

İdareciler müslüman değil.

Allah onun için müslüman idarelerden bizi ayırmasın. Allah onun için müslüman idarelerden bizi ayırmasın.

İnne'l-ebdâle bi'ş-şâmi. Ebdâl demek Allah'ın sevgili, iyi kulları demek.İnne'l-ebdâle bi'ş-şâmi.

Ebdâl demek Allah'ın sevgili, iyi kulları demek.
Ebdâl tebdilden gelir.Ebdâl tebdilden gelir. Kötü huyları bırakmışlar iyi huy sahibi olmuşlar ve o iyi huyları ile Allah'a kendilerini sevdirmişler.Kötü huyları bırakmışlar iyi huy sahibi olmuşlar ve o iyi huyları ile Allah'a kendilerini sevdirmişler. Bu sevdirdiklerinden dolayı ebdal olmuşlar ki; Bu sevdirdiklerinden dolayı ebdal olmuşlar ki;

Ve hüm erba'ûne racülen. "Bunlar 40 kişidir." Ve hüm erba'ûne racülen. "Bunlar 40 kişidir."

Kırk erkek ve 40 kadın Cenâb-ı Hak Şam'da bunları muhafaza eder.Kırk erkek ve 40 kadın Cenâb-ı Hak Şam'da bunları muhafaza eder. Biri ölür biri gelir, biri ölür biri gelir yerine, daima orada mevcutturlar. Biri ölür biri gelir, biri ölür biri gelir yerine, daima orada mevcutturlar.

Bi-him tüskavne'l-ğayse. "Bütün dünyadaki yağmurlar bu ebdalların yüzü suyu hürmetine olur." Bi-him tüskavne'l-ğayse. "Bütün dünyadaki yağmurlar bu ebdalların yüzü suyu hürmetine olur."

Ama bunlar fakirdir, esvapsızdır, ayakkabısızdır, şudur budur…Ama bunlar fakirdir, esvapsızdır, ayakkabısızdır, şudur budur… Ama Allah'a kendilerini sevdirmişler; gönülleri Allah iledir.Ama Allah'a kendilerini sevdirmişler; gönülleri Allah iledir. Gönülleri daima Allah iledir, namaza durdukları vakit kendilerini kaybederler.Gönülleri daima Allah iledir, namaza durdukları vakit kendilerini kaybederler. Çünkü nasıl ashâb-ı kirâm Allahu ekber dedikleri vakitte taş kesilirlermiş yani kımıldama yok.Çünkü nasıl ashâb-ı kirâm Allahu ekber dedikleri vakitte taş kesilirlermiş yani kımıldama yok. Kuşlar gelir başlarına konarmış. Niçin? Kımıldayamıyorlar! Kuşlar gelir başlarına konarmış.

Niçin?

Kımıldayamıyorlar!

Huzur-u Rabbi'l-aleminde, öyle eriyor kendisi. Gönlü de Allah ile.Huzur-u Rabbi'l-aleminde, öyle eriyor kendisi. Gönlü de Allah ile. Gönlü de Allah ile olduğu için Cenâb-ı Hak onları seviyor ve onlar dolayısıyla yeryüzüne yağmur veriyor.Gönlü de Allah ile olduğu için Cenâb-ı Hak onları seviyor ve onlar dolayısıyla yeryüzüne yağmur veriyor. Yeryüzüne verdiği yağmurlar onların hürmetine. Yeryüzüne verdiği yağmurlar onların hürmetine.

Ve bi-him tunsarûne alâ a'dâiküm. "Düşmanlarınıza karşı zaferi de onlar hürmetine veriyor." Ve bi-him tunsarûne alâ a'dâiküm. "Düşmanlarınıza karşı zaferi de onlar hürmetine veriyor."

İşte onlar olmazsa bizim halimiz harap demektir. Daha? İşte onlar olmazsa bizim halimiz harap demektir.

Daha?

Ve yusrafu an ehli'l-ardı el-belâü ve'l-ğaraku.Ve yusrafu an ehli'l-ardı el-belâü ve'l-ğaraku. "Yeryüzündeki bütün insanları da onların hürmetine mahvolmaktan, gark olmaktan,"Yeryüzündeki bütün insanları da onların hürmetine mahvolmaktan, gark olmaktan, çeşitli belalara düçar olmaktan kurtarıyor Allahu Teâlâ." çeşitli belalara düçar olmaktan kurtarıyor Allahu Teâlâ."

Kıymetli bir adamlar. Ebdâl demek çok kıymetli bir adamlar demek.Kıymetli bir adamlar. Ebdâl demek çok kıymetli bir adamlar demek. Bu kıymetlerinden dolayı Cenâb-ı Hak yeryüzüne yağmurlar veriyor,Bu kıymetlerinden dolayı Cenâb-ı Hak yeryüzüne yağmurlar veriyor, rızıklar gönderiyor, düşmanlara karşı zafer veriyor. Dünya yüzünden de belaları kaldırıyor. Ne büyük nimet! rızıklar gönderiyor, düşmanlara karşı zafer veriyor. Dünya yüzünden de belaları kaldırıyor. Ne büyük nimet!

Allahu Teâlâ cümlemizi o kendisini seven, emirlerine itaat eden bu ebdallar sınıfına kabul buyursun inşallah. Allahu Teâlâ cümlemizi o kendisini seven, emirlerine itaat eden bu ebdallar sınıfına kabul buyursun inşallah.

Yine buyuruyor ki Cenâb-ı Peygamber Efendimiz: Yine buyuruyor ki Cenâb-ı Peygamber Efendimiz:

İnne'l-a'mâle tu'radu yevme'l-hamîsi ve yevme'l-cumu'ati.İnne'l-a'mâle tu'radu yevme'l-hamîsi ve yevme'l-cumu'ati. "Bütün insanların amelleri perşembe ve cuma günleri Allahu Teâlâ'ya arz olunur." "Bütün insanların amelleri perşembe ve cuma günleri Allahu Teâlâ'ya arz olunur."

Perşembe günü ve cuma günü Cenâb-ı Hakk'a arz olunur. Perşembe günü ve cuma günü Cenâb-ı Hakk'a arz olunur.

Fe-yuğfaru li-külli abdin. "Ve bu arzda bütün kullar affolunur."Fe-yuğfaru li-külli abdin. "Ve bu arzda bütün kullar affolunur." Lâ yuşriku billâhi şey'en. "Allahu Teâlâ'ya şirk etmeyen kullar." Lâ yuşriku billâhi şey'en. "Allahu Teâlâ'ya şirk etmeyen kullar." İllâ raculeyni. "Yalnız iki racül, iki kimse müstesna." İllâ raculeyni. "Yalnız iki racül, iki kimse müstesna." Fe-innehû yekûlü ahhirû hâzeyni hattâ yestalihâ."Küsüşmüşler.Fe-innehû yekûlü ahhirû hâzeyni hattâ yestalihâ."Küsüşmüşler. Bu küsüşenler tâ barışıncaya kadar affolunmaz." Bu küsüşenler tâ barışıncaya kadar affolunmaz."

Küsler barışıncaya kadar aftan mahrum oluyorlar. Küsler barışıncaya kadar aftan mahrum oluyorlar.

Onun için; İnne'l-islâme nazîfün. "İslâmiyet gayet temizdir." Onun için;

İnne'l-islâme nazîfün. "İslâmiyet gayet temizdir."

Yalnız üstünün temizliği para etmez. Asıl temizlik içtedir, iç temizliği lazım.Yalnız üstünün temizliği para etmez. Asıl temizlik içtedir, iç temizliği lazım. Kibirden, hasetten, hırstan, şehvetten, şöhretten riyakârlıktan, Kibirden, hasetten, hırstan, şehvetten, şöhretten riyakârlıktan, âlemin gıybetini yapmaktan insan kendini temizlemelidir. Onların pisliği o kadar fenadır ki! âlemin gıybetini yapmaktan insan kendini temizlemelidir. Onların pisliği o kadar fenadır ki!

Şimdi sidik denilen bir pislik var, bir de pislik denilen pisliğimiz var.Şimdi sidik denilen bir pislik var, bir de pislik denilen pisliğimiz var. Bu pislikler üzerimize bulaşırsa ne kadar çirkin olur! Bu pislikler üzerimize bulaşırsa ne kadar çirkin olur! Sokulamayız kimsenin yanına onları yıkamadıkça, temizlemedikçe. Sokulamayız kimsenin yanına onları yıkamadıkça, temizlemedikçe. Fakat bu iç pisliklerinden hiç haberimiz yoktur. Bunların fenalığı bu dış pislikten çok fenadır.Fakat bu iç pisliklerinden hiç haberimiz yoktur. Bunların fenalığı bu dış pislikten çok fenadır. Çünkü bunları bir sabunla yıkarız tertemiz olur. Ama o iç pisliklerini atmak kadar da zor şey yoktur.Çünkü bunları bir sabunla yıkarız tertemiz olur. Ama o iç pisliklerini atmak kadar da zor şey yoktur. Öyle bir tevbe ile de kurtulamayız.Öyle bir tevbe ile de kurtulamayız. Çünkü o içeriye yerleşen kötü huy; Allah esirgeye, dedelerimiz, "teneşir temizler" demişler.Çünkü o içeriye yerleşen kötü huy; Allah esirgeye, dedelerimiz, "teneşir temizler" demişler. Kötü huylar insana yerleştikten sonra onun imkanı yok kolaycacık gitsin.Kötü huylar insana yerleştikten sonra onun imkanı yok kolaycacık gitsin. Teneşir temizler; artık ölene kadar o huy da gider. Çok acı, kolaycacık bir şey değil. Teneşir temizler; artık ölene kadar o huy da gider. Çok acı, kolaycacık bir şey değil. Kibirli bir adama ne kadar bilgin adam gelirse gelsin, yapma etme desin, imkanı yok. Kibir var bir kere.Kibirli bir adama ne kadar bilgin adam gelirse gelsin, yapma etme desin, imkanı yok. Kibir var bir kere. Onu söküp atamaz. Hasedi söküp atamazsın, hırsı söküp atamazsın. Onu söküp atamaz. Hasedi söküp atamazsın, hırsı söküp atamazsın. Ancak bu Ramazan ayında yapacağın oruçlarla, sabırlarla, Ancak bu Ramazan ayında yapacağın oruçlarla, sabırlarla, Cenâb-ı Hakk'a yalvarmalarla, riyazetlerle geçirebilirsen ne mutlu sana.Cenâb-ı Hakk'a yalvarmalarla, riyazetlerle geçirebilirsen ne mutlu sana. Geçiremezsen insan o pisliklerle gider. Allah muhafaza etsin. Geçiremezsen insan o pisliklerle gider.

Allah muhafaza etsin.

Onun için ehl-i tarikin derecesi çok yüksektir.Onun için ehl-i tarikin derecesi çok yüksektir. Onlar mücahit olaraktan, kötü huyları atmak için riyazet ederler, kendilerini sıkıya sokarlar.Onlar mücahit olaraktan, kötü huyları atmak için riyazet ederler, kendilerini sıkıya sokarlar. Allahu Teâlâ'nın zikrini de fazla yaparlar. Cenâb-ı Hakk'tan da yardım isterler.Allahu Teâlâ'nın zikrini de fazla yaparlar. Cenâb-ı Hakk'tan da yardım isterler. Büyüklere de iltica ederler ve bu sebeple inşallah kurtulmuş da olurlar.Büyüklere de iltica ederler ve bu sebeple inşallah kurtulmuş da olurlar. Çünkü ay taştan ibaret bir memleket. Çünkü ay taştan ibaret bir memleket.

Şimdi gittim Amerika'da getirdiler toprağını da gösterdiler bize. İşte bak Ay dediğimiz şey. Aynı değil.Şimdi gittim Amerika'da getirdiler toprağını da gösterdiler bize. İşte bak Ay dediğimiz şey. Aynı değil. Taştan topraktan bir mevcut. O güneşi görünce bak nasıl parlıyor. Taştan topraktan bir mevcut. O güneşi görünce bak nasıl parlıyor. İnsan Allah'ın en ekmel mahluku, en güzel mahluku. Ne aya benzer ne güneşe benzer.İnsan Allah'ın en ekmel mahluku, en güzel mahluku. Ne aya benzer ne güneşe benzer. İnsandan daha iyi güzel hiçbir mahluk yoktur. Bakarsın hayran olursun.İnsandan daha iyi güzel hiçbir mahluk yoktur. Bakarsın hayran olursun. Yüzüne bak hayran ol, boyuna bak hayran ol... Kadınına bak hayran, çocuğuna bak hayran ol.Yüzüne bak hayran ol, boyuna bak hayran ol... Kadınına bak hayran, çocuğuna bak hayran ol. İşte bak bu insan bugün yerde değil göğe bile sığamıyor. Bu ufacık insan; bunun kudretini veren Allah.İşte bak bu insan bugün yerde değil göğe bile sığamıyor. Bu ufacık insan; bunun kudretini veren Allah. Kuvvetini veren Allah, bilgisini veren Allah. Hepsi Allah'ındır. Ne Amerika'nın malı ne Rus'un malıdır. Kuvvetini veren Allah, bilgisini veren Allah. Hepsi Allah'ındır. Ne Amerika'nın malı ne Rus'un malıdır.

Yâ?! Allahu Teâlâ'nın. Yâ?!

Allahu Teâlâ'nın.

Bazen onun elinden bazen müslümanların elinden bu gibi şeyleri insanlara ihsan eder.Bazen onun elinden bazen müslümanların elinden bu gibi şeyleri insanlara ihsan eder. Öyleyse sen perşembe günleri, cuma günleri hatta cumartesiyi de katarak üç günü,Öyleyse sen perşembe günleri, cuma günleri hatta cumartesiyi de katarak üç günü, bazen de pazartesiyi de kataraktan oruçlarına devam et. bazen de pazartesiyi de kataraktan oruçlarına devam et.

Talha [radıyallahu anh] çok yaşamış. O çok yaşadığı halde hiç orucu da bırakmamış. Talha [radıyallahu anh] çok yaşamış. O çok yaşadığı halde hiç orucu da bırakmamış. Muharebelere girmekten de kaçınmaz. Muharebeye de aslan gibi girer o açlıkla kılıç sallar.Muharebelere girmekten de kaçınmaz. Muharebeye de aslan gibi girer o açlıkla kılıç sallar. Bizim yediklerimizin de onda birini yemezler. Yedikleri de hurma veyahut buğday unu.Bizim yediklerimizin de onda birini yemezler. Yedikleri de hurma veyahut buğday unu. Başka şeyleri de yok o zavallıların. Başka şeyleri de yok o zavallıların.

Gene buyuruyor Efendimiz: İnne'l-a'mâle türfe'u yevme'l-isneyni ve'l-hamîsi.Gene buyuruyor Efendimiz:

İnne'l-a'mâle türfe'u yevme'l-isneyni ve'l-hamîsi.
"Pazartesi perşembe günleri insanların amelleri Allah'a arz olunur.""Pazartesi perşembe günleri insanların amelleri Allah'a arz olunur." Fe-uhibbü ey yürfe'a amelî ve ene sâimün. Fe-uhibbü ey yürfe'a amelî ve ene sâimün. "Arzolnur da benim amelim Allah'a arz olunurken ben de istiyorum, seviyorum ki oruçlu olayım o gün." "Arzolnur da benim amelim Allah'a arz olunurken ben de istiyorum, seviyorum ki oruçlu olayım o gün."

Oruçlu olduğum halde desinler ki melekler; "Yâ Rabbi! Filan kulun da oruçluydu.Oruçlu olduğum halde desinler ki melekler;

"Yâ Rabbi! Filan kulun da oruçluydu.
Bak oruçlu olarak sana amellerini getirdik." desinler. Bak oruçlu olarak sana amellerini getirdik." desinler. "Bunu sevdiğim için pazartesi perşembeyi de bırakmıyorum." Yani, "Siz de bırakmayın!" demektir. "Bunu sevdiğim için pazartesi perşembeyi de bırakmıyorum."

Yani, "Siz de bırakmayın!" demektir.

Allah cümlemize de nasip eylesin inşallah. Allah cümlemize de nasip eylesin inşallah.

Gene buyuruyor ki: İnne'l-îmâne le-yehleku fî cevfi ehadiküm kemâ yehleku's-sevbü.Gene buyuruyor ki:

İnne'l-îmâne le-yehleku fî cevfi ehadiküm kemâ yehleku's-sevbü.
"İman, vücutlarınız nasıl eskiyorsa, esvaplarınız nasıl eskiyorsa imanınız da böyle eskir." "İman, vücutlarınız nasıl eskiyorsa, esvaplarınız nasıl eskiyorsa imanınız da böyle eskir."

İmanınız da eskir böyle. Fe's-elullahe en yüceddide'l-îmâne fî kulûbiküm.İmanınız da eskir böyle.

Fe's-elullahe en yüceddide'l-îmâne fî kulûbiküm.
"Öyleyse siz Allahu Teâlâ'dan bu kalbinizdeki imanın yenilenmesini isteyiniz." Ne diyelim? "Öyleyse siz Allahu Teâlâ'dan bu kalbinizdeki imanın yenilenmesini isteyiniz."

Ne diyelim?

Allahümme innî üceddidü'l-îmân bi-tecdîdi kavli lâ ilâhe illallah. Allahümme innî üceddidü'l-îmân bi-tecdîdi kavli lâ ilâhe illallah.

Lâ ilâhe illallah imanı tazeler, temizler, kuvvetlendirir, nurlandırır, parlatır.Lâ ilâhe illallah imanı tazeler, temizler, kuvvetlendirir, nurlandırır, parlatır. Onun için onu dilinizden bırakmayınız. Onun için onu dilinizden bırakmayınız.

İnne'l-îmâne le-yehleku fî cevfi ehadikümİnne'l-îmâne le-yehleku fî cevfi ehadiküm kemâ yehleku's-sevbü fe's-elullahe en yüceddide'l-îmâne fî kulûbiküm. kemâ yehleku's-sevbü fe's-elullahe en yüceddide'l-îmâne fî kulûbiküm.

Hz. İbn Ömer'den rivayet olunmuştur. Hz. İbn Ömer'den rivayet olunmuştur.

Kalplerdeki imanın tazeliğini istiyorsan, hele bu Ramazan-ı mübarekte,Kalplerdeki imanın tazeliğini istiyorsan, hele bu Ramazan-ı mübarekte, hele iftardan evvel lâ ilâhe illallah'ı çokça söyleyiniz. hele iftardan evvel lâ ilâhe illallah'ı çokça söyleyiniz.

Günde yüz kere lâ ilâhe illallah de!Günde yüz kere lâ ilâhe illallah de! En aşağı günde yüz kere lâ ilâhe illallah diyenin sevabına erişen olmayacak.En aşağı günde yüz kere lâ ilâhe illallah diyenin sevabına erişen olmayacak. O kadar çok sevap alacak yahut ondan daha fazla [diyen çok] sevap [alır.] Çok demiş, 200 demiş 500 demiş.O kadar çok sevap alacak yahut ondan daha fazla [diyen çok] sevap [alır.] Çok demiş, 200 demiş 500 demiş. Onun sevabı daha artı olacak. Onun sevabı daha artı olacak. Ama günde en aşağı 100'den aşağı kalmamak üzere, hele akşam sıralarındaAma günde en aşağı 100'den aşağı kalmamak üzere, hele akşam sıralarında lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah… lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah…

Bağırmaya da lüzum yok. Hafif bir lisan ile kâfi. Bağırmaya da lüzum yok. Hafif bir lisan ile kâfi.

Gene bakınız bir şey daha: Gene bakınız bir şey daha:

İnne'l-enbiyâe. "Nebiler yani bütün peygamberler." İnne'l-enbiyâe. "Nebiler yani bütün peygamberler." Lâ yutrakûne fî kubûrihim ba'de erbe'îne leyleten. Lâ yutrakûne fî kubûrihim ba'de erbe'îne leyleten. "Mezarlarına gömüldükten 40 gün sonra mezarlarında bırakılmazlar onlar." "Mezarlarına gömüldükten 40 gün sonra mezarlarında bırakılmazlar onlar."

Peygamberler mezarlarına gömüldükten 40 gün sonra onlar mezarlarında bırakılmazlar. Peygamberler mezarlarına gömüldükten 40 gün sonra onlar mezarlarında bırakılmazlar.

Velâkin yusallûne beyne yedeyillâhi.Velâkin yusallûne beyne yedeyillâhi. "Öldükten sonra da Allahu Teâla'nın huzurunda onlar namazlarını kılarlar." "Öldükten sonra da Allahu Teâla'nın huzurunda onlar namazlarını kılarlar."

Namazları yalnız dünyaya münhasır değildir yani. Musa aleyhisselam da öyleydi.Namazları yalnız dünyaya münhasır değildir yani. Musa aleyhisselam da öyleydi. Cenâb-ı Peygamber de onları böylece bize tasvir ediyor. Cenâb-ı Peygamber de onları böylece bize tasvir ediyor.

Hattâ yünfeha fi's-sûri.Hattâ yünfeha fi's-sûri. "Kıyamet kopuncaya kadar onlar huzur-u ilahiyyede ibadetle, dualarla meşguldürler." "Kıyamet kopuncaya kadar onlar huzur-u ilahiyyede ibadetle, dualarla meşguldürler."

Bu "bırakılmaz" tabiri cesetleri değil; ruhları.Bu "bırakılmaz" tabiri cesetleri değil; ruhları. Huzur-u ilahiyyede ruhlar orada ibadetle meşgul olurlar, ceset bulunduğu yerde kalır.Huzur-u ilahiyyede ruhlar orada ibadetle meşgul olurlar, ceset bulunduğu yerde kalır. Ve ruhları da istediği anda cesetlerine ithal olunur. Ve ruhları da istediği anda cesetlerine ithal olunur.

Onun için şühedaya: Ve lâ tekûlû li-men yuktelü fî sebîlillahi emvâtün.Onun için şühedaya:

Ve lâ tekûlû li-men yuktelü fî sebîlillahi emvâtün.
"Şehitlere ölü demeyin. Şehitlere, Allah yolunda şehit olanlara sakın aldanıp da öldüler demeyin." "Şehitlere ölü demeyin. Şehitlere, Allah yolunda şehit olanlara sakın aldanıp da öldüler demeyin."

Ölü olanlar gavurlardır, dinsizlerdir. Mü'min de ölmez şehit olan da ölmez. Ölü olanlar gavurlardır, dinsizlerdir. Mü'min de ölmez şehit olan da ölmez.

Bel yentekılûne min dârin ilâ dârin. "Bu dünyadan öbür dünyaya, bu evden öteki eve geçiş gibidir." Bel yentekılûne min dârin ilâ dârin. "Bu dünyadan öbür dünyaya, bu evden öteki eve geçiş gibidir."

Yalnız iktidar ellerinden alınmıştır, sesleri çıkmaz o kadar. Yalnız iktidar ellerinden alınmıştır, sesleri çıkmaz o kadar.

İnne'l-birra ve's-sılate le-yütîlâni'l-a'mâre ve yu'ammirani'd-diyâreİnne'l-birra ve's-sılate le-yütîlâni'l-a'mâre ve yu'ammirani'd-diyâre ve yüksirâni'l-emvâle ve lev kâne'l-kavmu füccâran. Bu çok mühim bir iş. ve yüksirâni'l-emvâle ve lev kâne'l-kavmu füccâran.

Bu çok mühim bir iş.
Şurada iki tane söz söyledi: Birr, ikram ve ihsandır.Şurada iki tane söz söyledi: Birr, ikram ve ihsandır. O yukarıda innallahe yuhibbu'l-muhsinîn dediği gibi, ihsan sahiplerini sevdiği gibi.O yukarıda innallahe yuhibbu'l-muhsinîn dediği gibi, ihsan sahiplerini sevdiği gibi. Bu birr de bu ihsanın manasındadır; "iyilik yapanları." Bu birr de bu ihsanın manasındadır; "iyilik yapanları."

Ve's-sılate. "Akraba-i taallukat ile ilgisini kesmeyenleri." Ve's-sılate. "Akraba-i taallukat ile ilgisini kesmeyenleri."

Akraba-i taallukatını, amcasını dayısını biliyor, teyzesini halasını biliyor. Bunlar baş akraba.Akraba-i taallukatını, amcasını dayısını biliyor, teyzesini halasını biliyor. Bunlar baş akraba. Bunların çocuklarıyla filan ilgiyi kesmiyor. Çünkü bu akrabalık insanlara büyük bir kuvvettir.Bunların çocuklarıyla filan ilgiyi kesmiyor. Çünkü bu akrabalık insanlara büyük bir kuvvettir. Kabilelerin teşekkülü bundan olmuştur.Kabilelerin teşekkülü bundan olmuştur. Akrabalar toplanmış bir yere, böyle bir kabile olmuşlar hep birbirinin kardeşleri gibidirler.Akrabalar toplanmış bir yere, böyle bir kabile olmuşlar hep birbirinin kardeşleri gibidirler. Onun için müslümanlar da böyle birbirlerinin ziyaretini yapacak, ikramını yapacak,Onun için müslümanlar da böyle birbirlerinin ziyaretini yapacak, ikramını yapacak, yardımsa onun elinden tutacak, her şeysini yapacak. yardımsa onun elinden tutacak, her şeysini yapacak.

"Ki bu iki şey." Le-yütîlâni'l-a'mâre. "Ömrü uzatırlar. Ömrün uzamasına, çoğalmasına sebep olur." "Ki bu iki şey." Le-yütîlâni'l-a'mâre. "Ömrü uzatırlar. Ömrün uzamasına, çoğalmasına sebep olur."

Kim? İyilikler ve sıla-ı rahim yapıp akraba-i taallukat ziyaret edenler. Daha? Kim?

İyilikler ve sıla-ı rahim yapıp akraba-i taallukat ziyaret edenler.

Daha?

Ve yu'ammirani'd-diyâre. "Bulundukları yerleri ma'mur ederler, o yerler ma'mur olur."Ve yu'ammirani'd-diyâre. "Bulundukları yerleri ma'mur ederler, o yerler ma'mur olur." Ve yüksirâni'l-emvâle. "Malları da çoğalır." Ve yüksirâni'l-emvâle. "Malları da çoğalır."

Canım, ben akrabama bir iyilik yapacağım, onu bir ziyaret edeceğim,Canım, ben akrabama bir iyilik yapacağım, onu bir ziyaret edeceğim, bir fakirin elinden tutacağım; bu benim malımın çoğalmasına sebep olacak,bir fakirin elinden tutacağım; bu benim malımın çoğalmasına sebep olacak, benim ömrümün uzamasına sebep olacak, sonra oturduğum evin benim ömrümün uzamasına sebep olacak, sonra oturduğum evin ve yahut memleketimin de güzelliğine de sebep olacak. ve yahut memleketimin de güzelliğine de sebep olacak.

Ve lev kâne'l-kavmu füccâran. "Bu ziyaret olunanlar yahut şunlar bunlar günahkâr olsalar dahi." Ve lev kâne'l-kavmu füccâran. "Bu ziyaret olunanlar yahut şunlar bunlar günahkâr olsalar dahi."

Günahkâr insanlar olsa dahi sen akraban ile alakanı kesme.Günahkâr insanlar olsa dahi sen akraban ile alakanı kesme. Günahkârdır diyerekten ona iyilik etmekten de çekinme. Herkese karşı elini uzat, herkese karşı yardımını yap. Günahkârdır diyerekten ona iyilik etmekten de çekinme. Herkese karşı elini uzat, herkese karşı yardımını yap.

Ravileri de çokça. Ebu'l-Hasan b. Maruf fî Fadâili benî Hâşim kitabında;Ravileri de çokça.

Ebu'l-Hasan b. Maruf fî Fadâili benî Hâşim kitabında;
Hatîb, Deylemî, İbn Asâkir Abdussamed b. Abdillah b. Abbas'tan, o da babasından, o da dedesinden. Hatîb, Deylemî, İbn Asâkir Abdussamed b. Abdillah b. Abbas'tan, o da babasından, o da dedesinden.

Şimdi bize umumi bir ders: Şimdi bize umumi bir ders:

İnnet-târike li'l-emri bi'l-mârûfi ve'n-nehyi ani'l-münkeri leyse mü'minen bi'l-kur'âni ve lâ bî. İnnet-târike li'l-emri bi'l-mârûfi ve'n-nehyi ani'l-münkeri leyse mü'minen bi'l-kur'âni ve lâ bî.

İslâmımızda iki şey var: Emr-i maruf, nehy-i ani'l-münker.İslâmımızda iki şey var: Emr-i maruf, nehy-i ani'l-münker. Daima iyilik emredeceğiz, fenalıklardan da insanları çekmeye çalışacağız. Daima iyilik emredeceğiz, fenalıklardan da insanları çekmeye çalışacağız. Kendimiz de yapmadığımız gibi evlatlarımız da [yapmayacak]. Kendimiz de yapmadığımız gibi evlatlarımız da [yapmayacak].

Geçen bir hanım gelmiş, "Şöyledir böyledir..." evladından bana şikayet ediyor. Geçen bir hanım gelmiş, "Şöyledir böyledir..." evladından bana şikayet ediyor.

"Babası nasıl?" dedim. "Babası da böyledir." dedi. Evlat da tabii babasına benzeyecek."Babası nasıl?" dedim.

"Babası da böyledir." dedi.

Evlat da tabii babasına benzeyecek.
Baba nereye giderse çocuk da [oraya gidecek.]Baba nereye giderse çocuk da [oraya gidecek.] Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek de onu kovalar. Bu böyledir. Ön tekerlek nereye giderse arka tekerlek de onu kovalar. Bu böyledir.

Onun için evvela kendimizi ıslah edeceğiz.Onun için evvela kendimizi ıslah edeceğiz. Ondan sonra çocuklarımıza da namazı, ibadeti, hayırları, hasenatı, iyilikleri yaptırmaya çalışacağız.Ondan sonra çocuklarımıza da namazı, ibadeti, hayırları, hasenatı, iyilikleri yaptırmaya çalışacağız. Sonra onların fena yolları varsa evvela kendimizi o fena yollardan geri alacağız,Sonra onların fena yolları varsa evvela kendimizi o fena yollardan geri alacağız, çocuklarımız da o fenalıkları yapmamaya çalışacak.çocuklarımız da o fenalıkları yapmamaya çalışacak. Eğer çocuk bakkaldan eline şişeyi alıp da bu pis şeyleri alıp geliyorsa, Eğer çocuk bakkaldan eline şişeyi alıp da bu pis şeyleri alıp geliyorsa, tabii onun da netice itibarıyla olacağı o. tabii onun da netice itibarıyla olacağı o.

Allah evvela bize acısın. Kendi ömrümüzü iyiliklerle şey yapsın. Allah evvela bize acısın. Kendi ömrümüzü iyiliklerle şey yapsın.

Sonra evlatlarımıza akraba-ı, taallukatımıza, dostlarımıza da "yapmayın" diyelim,Sonra evlatlarımıza akraba-ı, taallukatımıza, dostlarımıza da "yapmayın" diyelim, "etmeyin" diyelim ki sözümüzü de dinlesinler o zaman."etmeyin" diyelim ki sözümüzü de dinlesinler o zaman. Çünkü ben kendim bu fenalığı yaparken ona "sen yapma" demek boş laftır. Çünkü ben kendim bu fenalığı yaparken ona "sen yapma" demek boş laftır.

"Bunu yapmayan, emr-i maruf yapmayan, yasaklardan da insanları alıkoymayan;"Bunu yapmayan, emr-i maruf yapmayan, yasaklardan da insanları alıkoymayan; bu vazifeyi bilmeyen insan." Leyse mü'minen bi'l-kur'âni. "Kur'an'a iman etmiş değildir o adam." bu vazifeyi bilmeyen insan." Leyse mü'minen bi'l-kur'âni. "Kur'an'a iman etmiş değildir o adam."

Ne kadar lâ ilâhe illallah diyorsa da Kur'an'a iman etmiş değildir çünkü vazifesini yapmıyor.Ne kadar lâ ilâhe illallah diyorsa da Kur'an'a iman etmiş değildir çünkü vazifesini yapmıyor. Vazifenin başında emr-i maruf; bütün beşeriyetin iyiliğini isteyeceksin,Vazifenin başında emr-i maruf; bütün beşeriyetin iyiliğini isteyeceksin, bütün beşeriyetin kötülükten kaçınmasını isteyeceksin. bütün beşeriyetin kötülükten kaçınmasını isteyeceksin.

Ve lâ bî. "Bana da iman etmiş değildir." Çünkü benim vazifem bak bu. Ömrüm cihatla geçiyor.Ve lâ bî. "Bana da iman etmiş değildir."

Çünkü benim vazifem bak bu. Ömrüm cihatla geçiyor.
Ashabımın da ömrü cihatla geçiyor.Ashabımın da ömrü cihatla geçiyor. Tarikatların gayesi de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığını yapmaktır.Tarikatların gayesi de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in yaptığını yapmaktır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabı en yüksek makama nail olan bahtiyarlar;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ashabı en yüksek makama nail olan bahtiyarlar; onların derecesine ne Abdulkadirler, ne Nakşibendiler, ne İmam Rıfailer erişememiştir.onların derecesine ne Abdulkadirler, ne Nakşibendiler, ne İmam Rıfailer erişememiştir. Erişmek imkanı da yoktur. Her birisi birer yıldız. Erişmek imkanı da yoktur. Her birisi birer yıldız.

Binâenaleyh bu saltanata, o devlete neden nail oldular? Binâenaleyh bu saltanata, o devlete neden nail oldular?

Peygambere itaatlerinden dolayı. Li'yutû'u'r-rasûl. "Allah'a ve Resulüne itaatleri, o harplere devam." Peygambere itaatlerinden dolayı. Li'yutû'u'r-rasûl. "Allah'a ve Resulüne itaatleri, o harplere devam."

O harp ne demek? Emr-i maruf ediyor, imana gelmiyor. İmana gelmeyince dövüşüyor. O harp ne demek?

Emr-i maruf ediyor, imana gelmiyor. İmana gelmeyince dövüşüyor.

Bak ne güzel! Acemlerle Kadisiye Muharebesi, meşhur.Bak ne güzel!

Acemlerle Kadisiye Muharebesi, meşhur.
Hepinizin bildiği bir tarih. Kumandan Sa'd b. Ebî Vakkas. Acemlere gidiyor, diyor ki: Hepinizin bildiği bir tarih. Kumandan Sa'd b. Ebî Vakkas. Acemlere gidiyor, diyor ki:

"Biz sizinle dövüşmeye geldik. Ya iman edeceksiniz ya dövüşeceğiz."Biz sizinle dövüşmeye geldik. Ya iman edeceksiniz ya dövüşeceğiz. Ya iman edeceksiniz ya dövüşeceğiz." "Canım sizin ayakkabınız yok, üstünüzde entariniz yok. Ya iman edeceksiniz ya dövüşeceğiz."

"Canım sizin ayakkabınız yok, üstünüzde entariniz yok.
Karnınız da aç bizimle siz nasıl dövüşürsünüz? Gelin bakın şu ordularımızı bir görün. Karnınız da aç bizimle siz nasıl dövüşürsünüz? Gelin bakın şu ordularımızı bir görün. Koca koca filler, koca koca tanklar, toplar tüfekler, altınlar gümüşler yığılı. Koca koca filler, koca koca tanklar, toplar tüfekler, altınlar gümüşler yığılı. Yüzbinlerce askerler. Bunla siz nasıl dövüşürsünüz?" Yüzbinlerce askerler. Bunla siz nasıl dövüşürsünüz?"

"Biz sizinle pekâlâ dövüşürüz. Ya iman edeceksiniz ya bize diyeceksiniz 'etmiyoruz', dövüşelim. Şart bu." "Biz sizinle pekâlâ dövüşürüz. Ya iman edeceksiniz ya bize diyeceksiniz 'etmiyoruz', dövüşelim. Şart bu."

Kaç asker? Sekiz bin asker. Sekiz bin asker iki yüz bin kişilik orduya kafa tutuyor. Kaç asker?

Sekiz bin asker.

Sekiz bin asker iki yüz bin kişilik orduya kafa tutuyor.

Dövüştüler. Allah'ın da yardımı [ile galip geldiler.] Allah yardım ediyor tabii. Dövüştüler. Allah'ın da yardımı [ile galip geldiler.]

Allah yardım ediyor tabii.

Sekiz bin kişi 200.000 kişiyi yıkabilir mi? Sekiz bin kişi 200.000 kişiyi yıkabilir mi?

İmkanı yok ama Allah'tan yardım olunca Allah'ın yardımı olunca kiİmkanı yok ama Allah'tan yardım olunca Allah'ın yardımı olunca ki Bedir'de Allahu Teâlâ açıktan açığa meleklerini yolladı. İlk muharebe.Bedir'de Allahu Teâlâ açıktan açığa meleklerini yolladı. İlk muharebe. İlk muharebedeki zafer ancak melekler vasıtasıyla elde edildi.İlk muharebedeki zafer ancak melekler vasıtasıyla elde edildi. Allahu Teâlâ bir 3000, bir de 5000 melek yolladı düşman helak oldu gitti. Allahu Teâlâ bir 3000, bir de 5000 melek yolladı düşman helak oldu gitti.

İşte burada da görünmez kuvvetler.İşte burada da görünmez kuvvetler. Hatta bizim Osman Paşa'nın Rusya ile yaptığı muharebedeHatta bizim Osman Paşa'nın Rusya ile yaptığı muharebede bu meleklerin de yardıma geldiklerini rivayet ederler. bu meleklerin de yardıma geldiklerini rivayet ederler. İhlas ile olan müslüman ordularının Allahu Teâlâ'nın yardımı daima onlarla beraberdir. İhlas ile olan müslüman ordularının Allahu Teâlâ'nın yardımı daima onlarla beraberdir.

Binâenaleyh şimdi bu 8000 kişi 200.000 kişi ile dövüştüler ve orduları perişan olaraktan kaçtı.Binâenaleyh şimdi bu 8000 kişi 200.000 kişi ile dövüştüler ve orduları perişan olaraktan kaçtı. Perişan olarak kaçtı. Allah yıktı onları. Yıkıcı Allah'tır. Kuvvet yıkmaz insanları.Perişan olarak kaçtı. Allah yıktı onları. Yıkıcı Allah'tır. Kuvvet yıkmaz insanları. Senin karşında da kuvvet var tabiatıyla. Allahu Teala'nın eli böyle iki tarafın üzerindedir.Senin karşında da kuvvet var tabiatıyla. Allahu Teala'nın eli böyle iki tarafın üzerindedir. Hangi tarafa zafer istiyorsa oraya dokundurdu muydu orası zaferdedir. İsterse bir kişi olsun. Hangi tarafa zafer istiyorsa oraya dokundurdu muydu orası zaferdedir. İsterse bir kişi olsun.

Cenâb-ı Peygamber Efendimiz yalnız başına değil miydi ya? Cenâb-ı Peygamber Efendimiz yalnız başına değil miydi ya?

Yalnız başına olduğu halde bak bugün elhamdülillah milyarlarca insan müslümanlık davası derdinde. Yalnız başına olduğu halde bak bugün elhamdülillah milyarlarca insan müslümanlık davası derdinde.

Dün Amerika'dan bir arkadaş geldi.Dün Amerika'dan bir arkadaş geldi. Diyor ki; "Oradaki siyahi Araplar müslümanlığa öyle bir hücum ediyorlar kiDiyor ki; "Oradaki siyahi Araplar müslümanlığa öyle bir hücum ediyorlar ki bir kar dağın tepesinden yuvarlanarak çığ olarak nasıl aşağıya kadar büyüyorsa bir kar dağın tepesinden yuvarlanarak çığ olarak nasıl aşağıya kadar büyüyorsa böyle büyümekte, yani o kadar hız var." diyor.böyle büyümekte, yani o kadar hız var." diyor. Oradaki siyahiler öyle bir hızla müslümanlığa hücum ediyorlar. İşte Allahu Teâlâ'nın kudreti bu. Akıl ermez. Oradaki siyahiler öyle bir hızla müslümanlığa hücum ediyorlar. İşte Allahu Teâlâ'nın kudreti bu. Akıl ermez.

Onun için bizim iki vazifemiz var: Emr-i maruf, nehy-i anil münker.Onun için bizim iki vazifemiz var: Emr-i maruf, nehy-i anil münker. Kur'ân-ı Azîmüşşan'da bunlar böyle gayet açık miktarda musarrahtır. Kur'ân-ı Azîmüşşan'da bunlar böyle gayet açık miktarda musarrahtır.

Şimdi burada bir acı… Bugün yazmıştım da hatırımda kaldığına göre:Şimdi burada bir acı… Bugün yazmıştım da hatırımda kaldığına göre: Ölümün en iyisi muharebede şehit olmaktır. Ölümün en iyisi şehitlikle ölmek. Ölümün en iyisi muharebede şehit olmaktır. Ölümün en iyisi şehitlikle ölmek. İkincisi, hac yolunda yahut umre yolunda ölmek. İkincisi, hac yolunda yahut umre yolunda ölmek. Üçüncüsü, o belki hatırımda yok, tüccar olarak ölme köylü olaraktan da ölme.Üçüncüsü, o belki hatırımda yok, tüccar olarak ölme köylü olaraktan da ölme. Köylülük cahilliği doğurur; ilim yoktur orada, cehil üzerine yaşarlar.Köylülük cahilliği doğurur; ilim yoktur orada, cehil üzerine yaşarlar. O onun tarlasını çalar, o onun bahçesini çalar. Ömürleri böyle geçer.O onun tarlasını çalar, o onun bahçesini çalar. Ömürleri böyle geçer. Tüccarlar; ondan da olma, çünkü onlar da yalan söylerler, hile yaparlar, şunu yaparlar. Tüccarlar; ondan da olma, çünkü onlar da yalan söylerler, hile yaparlar, şunu yaparlar.

Tüccarlık iyi bir şey. et-Tâciru habîbullah. "Tüccar Allah'ın sevgilisidir." ama doğru dilli olursa... Tüccarlık iyi bir şey.

et-Tâciru habîbullah. "Tüccar Allah'ın sevgilisidir." ama doğru dilli olursa...

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2