Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Aşûre

Mehmed Zahid KOTKU

19 Muharrem 1390 / 27.03.1970
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

İçerik

AŞÛRE

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
AŞÛRE, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Aşûre

Mehmed Zahid KOTKU

19 Muharrem 1390 / 27.03.1970
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

İçerik

AŞÛRE

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
AŞÛRE, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Aziz ve muhterem kardeşler! Bu Cuma da size aşûre ayı olmak dolayısıyla ondan bahsetmek isteyeceğim. Aziz ve muhterem kardeşler!

Bu Cuma da size aşûre ayı olmak dolayısıyla ondan bahsetmek isteyeceğim.

Aşûre malum Nuh aleyhisselam'ın sünnetidir.Aşûre malum Nuh aleyhisselam'ın sünnetidir. Sebebi, tufanda Cudi Dağı'nda indikleri vakitte, kalan erzaklarını topladılar, pişirdiler adına aşûre dendi.Sebebi, tufanda Cudi Dağı'nda indikleri vakitte, kalan erzaklarını topladılar, pişirdiler adına aşûre dendi. Bu Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Azîmüşşân'da bu gibi geçmişleri zikretmek suretiyleBu Cenâb-ı Hak Kur'ân-ı Azîmüşşân'da bu gibi geçmişleri zikretmek suretiyle bize ibret levhalarını gözümüzün önüne serer.bize ibret levhalarını gözümüzün önüne serer. Bunlardan ibret almamız için bunları bize zikretmiş ve beyan etmiştir.Bunlardan ibret almamız için bunları bize zikretmiş ve beyan etmiştir. Geçmiş bir tarihî vakıadır fakat alabilecekler için içerisinde çok ibretler vardır. Geçmiş bir tarihî vakıadır fakat alabilecekler için içerisinde çok ibretler vardır.

Onun için büyüklerin şu sözü çok yerindedir ki; Onun için büyüklerin şu sözü çok yerindedir ki;

Bir göz ki ibret olmaya nazarında, Ol düşmanıdır sahibinin bâşı üzerinde. Bir göz ki ibret olmaya nazarında,

Ol düşmanıdır sahibinin bâşı üzerinde.

Gözü Cenâb-ı Hak hem geçmişten, hem gelecekten haber vermek için bize vermiştir.Gözü Cenâb-ı Hak hem geçmişten, hem gelecekten haber vermek için bize vermiştir. Geçmişten de ders alacağız, ona göre yolumuza çizeceğiz. Geçmişten de ders alacağız, ona göre yolumuza çizeceğiz.

Nuh aleyhisselam'ın hikayesi geniştir ve çok ibretlidir. Nuh aleyhisselam'ın hikayesi geniştir ve çok ibretlidir.

Bütün peygamberlerin vazifeleri ümmetlerini Allah'a davet idi, başka vazifeleri yok.Bütün peygamberlerin vazifeleri ümmetlerini Allah'a davet idi, başka vazifeleri yok. İnsanlara sebeb-i hilkatin ne olduğunu ve Allah'tan gayriye ibadet edilmemenin lüzumunu duyurmaya çalıştılar. İnsanlara sebeb-i hilkatin ne olduğunu ve Allah'tan gayriye ibadet edilmemenin lüzumunu duyurmaya çalıştılar.

Nuh aleyhisselam da 950 sene bu hizmeti îfâ etmek için uğraştı.Nuh aleyhisselam da 950 sene bu hizmeti îfâ etmek için uğraştı. Fakat ne yazık ki, o zamanın bedbaht insanları bu peygambere inanmadılar. Fakat ne yazık ki, o zamanın bedbaht insanları bu peygambere inanmadılar. İmana gelmedikleri gibi, bu peygambere de çok ezâ ve cefâ ettiler.İmana gelmedikleri gibi, bu peygambere de çok ezâ ve cefâ ettiler. Ve nihayetinde tufanda gaddar olmak üzere hepsi de gark olup gitti. Ceza... Ve nihayetinde tufanda gaddar olmak üzere hepsi de gark olup gitti. Ceza...

Bunu hepiniz biliyorsunuz. Bugün arz edeceğim vak'a, Nuh aleyhisselam'ın bir oğlu var idi.Bunu hepiniz biliyorsunuz.

Bugün arz edeceğim vak'a, Nuh aleyhisselam'ın bir oğlu var idi.
İsmi Kenan imiş. Maalesef bu oğlu da babasına iman etmediği için [gemiye binmemiş.] İsmi Kenan imiş. Maalesef bu oğlu da babasına iman etmediği için [gemiye binmemiş.] Tufan başlamış, babası oğluna -ne kadar olsa babalık şefkati-; Tufan başlamış, babası oğluna -ne kadar olsa babalık şefkati-;

"Oğlum! Sen de gel bu gemiye gir de kurtul, yoksa sen de boğulacaksın, boğulanlarla beraber." [diyor.] "Oğlum! Sen de gel bu gemiye gir de kurtul, yoksa sen de boğulacaksın, boğulanlarla beraber." [diyor.]

Baba [şefkati!] [Oğlu] inanmıyor, imanı yok; Baba [şefkati!]

[Oğlu] inanmıyor, imanı yok;

"Baba, ben büyük dağlara, yüksek dağlara çıkmak suretiyle kendimi kurtarırım."Baba, ben büyük dağlara, yüksek dağlara çıkmak suretiyle kendimi kurtarırım. Senin gemine ihtiyacım yok". [diyor.] Senin gemine ihtiyacım yok". [diyor.]

Babası oğluna sözünü dinletemeyince Hazreti Allah'a döndü, dedi; Babası oğluna sözünü dinletemeyince Hazreti Allah'a döndü, dedi;

"Yâ Rab! Sen bana vaad ettin ki; 'İşte imanlılarla, ehlini gemiye al,"Yâ Rab! Sen bana vaad ettin ki; 'İşte imanlılarla, ehlini gemiye al, siz emin olacaksınız garktan, boğulmaktan.' Benim oğlum bak gelmiyor gemiye, gark olacak..." siz emin olacaksınız garktan, boğulmaktan.' Benim oğlum bak gelmiyor gemiye, gark olacak..."

Hazreti Allah celle ve alâ Nuh aleyhisselam'a hitaben buyurdu ki; Hazreti Allah celle ve alâ Nuh aleyhisselam'a hitaben buyurdu ki;

"Ey Nuh! O senin oğlun, o senin ehlin değil!" Dikkat edin buraya ama! "Ey Nuh! O senin oğlun, o senin ehlin değil!"

Dikkat edin buraya ama!

"O senin ehlin değil, çünkü senin yolunda değil". "O senin ehlin değil, çünkü senin yolunda değil".

Bu çok manâlı bir sözdür. Buna çok dikkat edip üzerinde durmanızı rica edeceğim. Bu çok manâlı bir sözdür. Buna çok dikkat edip üzerinde durmanızı rica edeceğim.

Durun, bulun, çalışın, ne demek istedi Hazreti Allah? Durun, bulun, çalışın, ne demek istedi Hazreti Allah?

Her zaman da tatbiki mümkün olan bir mesele. Yalnız o gün için değildi o. Bugün de yarın da.Her zaman da tatbiki mümkün olan bir mesele. Yalnız o gün için değildi o. Bugün de yarın da. Her babaya, her cemiyete, herkese tatbik olunabilecek bir düsturdur bu. Her babaya, her cemiyete, herkese tatbik olunabilecek bir düsturdur bu.

Kur'an'ın manâsı hâstır fakat şeysi [hükmü] âmdır, hepimize şâmildir. Kur'an'ın manâsı hâstır fakat şeysi [hükmü] âmdır, hepimize şâmildir.

Hazreti Allah onun oğlu için o gün hitap ediyor; Hazreti Allah onun oğlu için o gün hitap ediyor;

Leyse min ehlike. "Senin ehlinden değil." diyor. Leyse min ehlike. "Senin ehlinden değil." diyor.

Zürriyeti ya! Kendi zürriyetinden dünyaya gelmiş. Fakat bu arada karısı da imansız.Zürriyeti ya! Kendi zürriyetinden dünyaya gelmiş. Fakat bu arada karısı da imansız. Yani Kenan'ın annesi de imansız.Yani Kenan'ın annesi de imansız. Onun için o ikisi helak olanların arasında gark oldu gitti, helak oldular gittiler. Onun için o ikisi helak olanların arasında gark oldu gitti, helak oldular gittiler.

Ama bunun altını sen iyi düşün, iyi düşün! Onu sana bırakıyorum o iyi düşünmeyi. Ama bunun altını sen iyi düşün, iyi düşün! Onu sana bırakıyorum o iyi düşünmeyi.

İnnehû leyse min ehlike. İnnehu amelün ğayru sâlihin.İnnehû leyse min ehlike. İnnehu amelün ğayru sâlihin. "Senin yolunda değil, yani iman etmişlerden değil. "Senin yolunda değil, yani iman etmişlerden değil. İman etmiş olsaydı, senin yolunda olsaydı senin zürriyetinden olan ehlin olacaktı." İman etmiş olsaydı, senin yolunda olsaydı senin zürriyetinden olan ehlin olacaktı."

Senin ehlin, senin yolunda giden insandır.Senin ehlin, senin yolunda giden insandır. Peygamberin ümmeti peygamberin yolundan giden insandır.Peygamberin ümmeti peygamberin yolundan giden insandır. Peygamberin yolundan çıktıktan sonra, onda Müslümanlık filan kalmaz. Peygamberin yolundan çıktıktan sonra, onda Müslümanlık filan kalmaz.

Şâyân-ı dikkat [derslerden] birisi bu. İşte bunun şeysini [üzerinde düşünülmesini] size bıraktım. Şâyân-ı dikkat [derslerden] birisi bu. İşte bunun şeysini [üzerinde düşünülmesini] size bıraktım.

İkincisi, Nuh aleyhisselam gemiyi yapıyor, gemiye bir ağaç lazım oldu,İkincisi, Nuh aleyhisselam gemiyi yapıyor, gemiye bir ağaç lazım oldu, o mıntıka da yok, eksik kaldı geminin yapımı. Bir gavur… Dikkat edin buna da! o mıntıka da yok, eksik kaldı geminin yapımı.

Bir gavur…

Dikkat edin buna da!

Dinsiz bir adam, iman etmemiş...Dinsiz bir adam, iman etmemiş... O eksik olan ağaçtan Şam da varmış o, sac ağacı diyorlar o ağaca, suya dayanır bir ağaç.O eksik olan ağaçtan Şam da varmış o, sac ağacı diyorlar o ağaca, suya dayanır bir ağaç. O ağaçtan getiriyor ve Nuh aleyhisselam'a teslim ediyor.O ağaçtan getiriyor ve Nuh aleyhisselam'a teslim ediyor. Nuh aleyhisselam da gemisini tamamlayaraktan işi bitiriyor. Nuh aleyhisselam da gemisini tamamlayaraktan işi bitiriyor.

Tufan oldu. Çocuğu, ailesi herkes gark oldu. Tufan oldu. Çocuğu, ailesi herkes gark oldu.

Yalnız şurada bir şey var ki; Cenâb-ı Hak tufandan evvel erkeklerinin zürriyetini kesmiş,Yalnız şurada bir şey var ki; Cenâb-ı Hak tufandan evvel erkeklerinin zürriyetini kesmiş, çocuk yok ortada, sabi yok, doğurmuyor hiç birisi.çocuk yok ortada, sabi yok, doğurmuyor hiç birisi. Ki, merhamete şâyan değil olan kimseler bulunmasın diyerekten...Ki, merhamete şâyan değil olan kimseler bulunmasın diyerekten... Çünkü çocuklar, sabi olmaları dolayısıyla, masum olmalarından dolayı şâyân-ı merhamettirler.Çünkü çocuklar, sabi olmaları dolayısıyla, masum olmalarından dolayı şâyân-ı merhamettirler. Onun için Cenâb-ı Hak 40 sene evvel zürriyeti ortadan kaldırdı. Çocuk yok, yetişen insan yok. Onun için Cenâb-ı Hak 40 sene evvel zürriyeti ortadan kaldırdı. Çocuk yok, yetişen insan yok.

Ama bununla beraber bir kadın bir çocuğuyla baki kalmış.Ama bununla beraber bir kadın bir çocuğuyla baki kalmış. Ona da yine bize yine ibret levhası olaraktan gösteriyor ki, Ona da yine bize yine ibret levhası olaraktan gösteriyor ki, kadın çocuğunu almış su yükseldikçe o da dağın yüksek zirvelerine doğru yükseliyor, kadın çocuğunu almış su yükseldikçe o da dağın yüksek zirvelerine doğru yükseliyor, çıkıyor, çocuğunu kurtarsın diyerekten. En yüksek noktaya çıkıyor.çıkıyor, çocuğunu kurtarsın diyerekten. En yüksek noktaya çıkıyor. Su başlıyor onu da yakalayıp, Su başlıyor onu da yakalayıp, en nihayet gırtlağına geldiği vakitte çocuğunu da atıyor, kendisi de boğuluyor. Diyor ki; en nihayet gırtlağına geldiği vakitte çocuğunu da atıyor, kendisi de boğuluyor.

Diyor ki;

"Eğer Allahu Teâlâ gavurlara rahmet etmek isteseydi,"Eğer Allahu Teâlâ gavurlara rahmet etmek isteseydi, bu ananın çocuğuna rahmet ederdi, onu boğmazdı orada." diyor. Bir… bu ananın çocuğuna rahmet ederdi, onu boğmazdı orada." diyor. Bir…

İkincisi, Nuh aleyhisselam'a o ağacı getiren gavur idi.İkincisi, Nuh aleyhisselam'a o ağacı getiren gavur idi. Gavur olmasıyla beraber, gark olunan bu tufanda Cenâb-ı Hak o adamı da boğmamıştır.Gavur olmasıyla beraber, gark olunan bu tufanda Cenâb-ı Hak o adamı da boğmamıştır. Peygamberine yardım eden bir gavuru bile Cenâb-ı Hak o tufanda boğmamıştır, boğulmamıştır. Peygamberine yardım eden bir gavuru bile Cenâb-ı Hak o tufanda boğmamıştır, boğulmamıştır.

Nasıl olur? Aklım ermez, senin de ermez. Kıyamet kopacak yarın.Nasıl olur?

Aklım ermez, senin de ermez.

Kıyamet kopacak yarın.
Dümdüz bir arazi üzerinde herkes bulunacak. Dümdüz bir arazi üzerinde herkes bulunacak. O düz arazinin üzerinde kimisi topuklarına kadar, kimisi diz kapağına kadar,O düz arazinin üzerinde kimisi topuklarına kadar, kimisi diz kapağına kadar, kimisi beline kadar, kimisi gırtlağına kadar, kimisi beline kadar, kimisi gırtlağına kadar, kimisi başının üstüne kadar boğulacak suyun içerisinde, kendi terinin içerisinde. Niçin? kimisi başının üstüne kadar boğulacak suyun içerisinde, kendi terinin içerisinde.

Niçin?

Kudret-i İlâhî! İşte o düzlük arazide herkesi ayrı ayrı suyun içinde bulundurur; ameline göre...Kudret-i İlâhî! İşte o düzlük arazide herkesi ayrı ayrı suyun içinde bulundurur; ameline göre... Binâenaleyh Cenâb-ı Hak ona da nasıl tecelli yaptıysa, o su da ona ölüm gelmemiş, boğmamış onu. Binâenaleyh Cenâb-ı Hak ona da nasıl tecelli yaptıysa, o su da ona ölüm gelmemiş, boğmamış onu.

Bu da bize ibret olsun ki peygamberlerinin yardımcısını gavur da olsa Allah koruyor. Bu da bize ibret olsun ki peygamberlerinin yardımcısını gavur da olsa Allah koruyor.

Peygamberinin yardımcısını gavur da olsa Allah koruyor, müslüman olunca? Elbette korur, daha âlâ korur. Peygamberinin yardımcısını gavur da olsa Allah koruyor, müslüman olunca?

Elbette korur, daha âlâ korur.

Şu iki levhayı sizin gözünüzün önüne serdikten sonra,Şu iki levhayı sizin gözünüzün önüne serdikten sonra, geçen haftadan geri kalan Abdülhalik Gücdüvânî hazretlerinin çocuğuna olan nasihatıgeçen haftadan geri kalan Abdülhalik Gücdüvânî hazretlerinin çocuğuna olan nasihatı hepimize olmak dolayısıyla, vukûf-u zamânîden bahsetmiş idim. hepimize olmak dolayısıyla, vukûf-u zamânîden bahsetmiş idim.

Vukûf-u zamânî, zamanın kıymetini bilmek. Bu da üzerinde durulacak çok mühim bir şeydir. Vukûf-u zamânî, zamanın kıymetini bilmek.

Bu da üzerinde durulacak çok mühim bir şeydir.

Zamanın kıymetini bilmek... Nasıl bilelim? Bilmem orasını da. Onu da siz düşünün. Zamanın kıymetini bilmek...

Nasıl bilelim?

Bilmem orasını da. Onu da siz düşünün.

Nasıl bilelim zamanın kıymetini? Gavurlar gibi aya mı gidelim? Nasıl bilelim zamanın kıymetini?

Gavurlar gibi aya mı gidelim?

Aydan başka daha büyük aylara mı gidelim? Yıldızlara mı gidelim? Aydan başka daha büyük aylara mı gidelim?

Yıldızlara mı gidelim?

Neler icat edelim ki bu zamanın kıymetini bilelim? Dert çok, söylemeye dil yok. Neler icat edelim ki bu zamanın kıymetini bilelim?

Dert çok, söylemeye dil yok.

Biz hep okuyoruz. Yüksek tahsilleri yaptıktan sonra Avrupa'ya da gidiyor,Biz hep okuyoruz. Yüksek tahsilleri yaptıktan sonra Avrupa'ya da gidiyor, orada da staj görüp geliyoruz memleketimize. Fakat hünerimizden hiçbir şey yok ortada. orada da staj görüp geliyoruz memleketimize. Fakat hünerimizden hiçbir şey yok ortada. Bu senelerden beri [böyle,] bugünün derdi değil ki!Bu senelerden beri [böyle,] bugünün derdi değil ki! En nihayet bir masanın başına katip olup bir kağıda imza atmaktan ibaret işimiz. En nihayet bir masanın başına katip olup bir kağıda imza atmaktan ibaret işimiz.

Bu kadar tahsil bu imza için miydi? Bırak şimdi. Vukûf-u zamânî, zamanın kıymetini bilmek. Bu kadar tahsil bu imza için miydi?

Bırak şimdi.

Vukûf-u zamânî, zamanın kıymetini bilmek.

Nasıl bilelim zamanın kıymetini? Nasıl bilelim zamanın kıymetini?

İşte dünyada her milletin üstüne çıkacak bir seviyeye yetişelim.İşte dünyada her milletin üstüne çıkacak bir seviyeye yetişelim. Bizden daha üstün seviyeli bir adam bulunmasın, millet bulunmasın. Bizden daha üstün seviyeli bir adam bulunmasın, millet bulunmasın.

Gerek fertlerimizde, gerek cemiyetlerimizde bu zaman kıymeti, madde ile ruhun arasındadır.Gerek fertlerimizde, gerek cemiyetlerimizde bu zaman kıymeti, madde ile ruhun arasındadır. Bir maddeye hizmet var bir de ruha hizmet var. Maddeye hizmet, cesede hizmettir. Bir maddeye hizmet var bir de ruha hizmet var. Maddeye hizmet, cesede hizmettir. Cesede hizmet ettiğiniz vakitte bu ceset, bir müddet için mukadder olan zaman için güzelce yaşar. Cesede hizmet ettiğiniz vakitte bu ceset, bir müddet için mukadder olan zaman için güzelce yaşar. Servetiyle, her şeysi ile beraber mesud bir hayat geçirir.Servetiyle, her şeysi ile beraber mesud bir hayat geçirir. Fakat birgün gelecek ki muhakkak göz yumacak.Fakat birgün gelecek ki muhakkak göz yumacak. Gözü yumduğu vakitte bütün saâdet bitmiştir, tükenmiştir.Gözü yumduğu vakitte bütün saâdet bitmiştir, tükenmiştir. Binâenaleyh sen zamanının kıymetini öyle bil ki; senin gözünün yumulmasıyla saâdetin bitmesin.Binâenaleyh sen zamanının kıymetini öyle bil ki; senin gözünün yumulmasıyla saâdetin bitmesin. Göz yummasıyla saâdetin bittiği saâdet, saâdet değildir.Göz yummasıyla saâdetin bittiği saâdet, saâdet değildir. Saâdet asıl odur ki göz yumduktan sonra da insanın ebedi âlemine faydası ola… Saâdet asıl odur ki göz yumduktan sonra da insanın ebedi âlemine faydası ola… Ebediyet âlemine faydası olmayan saâdetler hiçbir zaman saâdet değildir. Ebediyet âlemine faydası olmayan saâdetler hiçbir zaman saâdet değildir.

Onun için bu Hazret, "zamanın kıymetini bil" dediği vakitte demek istiyor ki;Onun için bu Hazret, "zamanın kıymetini bil" dediği vakitte demek istiyor ki; "Zamanında, zamanının hiçbir ânını Allah'sız geçirme." Zamanın hiçbir anını Allah'sız geçirme!"Zamanında, zamanının hiçbir ânını Allah'sız geçirme." Zamanın hiçbir anını Allah'sız geçirme! Her zamanını, her nefesini öyle murâkabe et, öyle gözetle ki;Her zamanını, her nefesini öyle murâkabe et, öyle gözetle ki; hiçbir nefesin Allah demeden çıkmasın, Allah demeden de almayasın nefes. hiçbir nefesin Allah demeden çıkmasın, Allah demeden de almayasın nefes.

Bu Allah diyerek nefes vermek, Allah diyerek nefes almak bütün mahlukatta tabii olarak carîdir.Bu Allah diyerek nefes vermek, Allah diyerek nefes almak bütün mahlukatta tabii olarak carîdir. Bütün mahlukatta tabii olarak herkes Allah der; hayvânâtı da dahil…Bütün mahlukatta tabii olarak herkes Allah der; hayvânâtı da dahil… Mahluk denince hayvânât da onun içerisinde.Mahluk denince hayvânât da onun içerisinde. Hayvânât da şuursuz olaraktan, bilmeyerekten de daima Allah demektedir. Hayvânât da şuursuz olaraktan, bilmeyerekten de daima Allah demektedir.

Çünkü alınan nefeslerin ve nihayet verilen nefeslerin arkasından çıkanÇünkü alınan nefeslerin ve nihayet verilen nefeslerin arkasından çıkan "h" harfi Kulhüvallahu Ehad'daki "h"ye delalet eder. "h" harfi Kulhüvallahu Ehad'daki "h"ye delalet eder. O, Allahu Teâlâ'nın "hû" diyen bizim dervişlerin zikrinin hulasasıdır. O, Allahu Teâlâ'nın "hû" diyen bizim dervişlerin zikrinin hulasasıdır. Onu gayr-ı tabii her mahluk demektedir. Fakat bize o yetmez ki, bize şuur lazım.Onu gayr-ı tabii her mahluk demektedir. Fakat bize o yetmez ki, bize şuur lazım. Çıkan nefesimizin gafletsiz olarak çıkması [lazım]. Onun için bir büyük diyor ki; Çıkan nefesimizin gafletsiz olarak çıkması [lazım].

Onun için bir büyük diyor ki;

"Gafletle geçen ömür, ömrün bir ânı cehennemin azabından daha ağırdır."Gafletle geçen ömür, ömrün bir ânı cehennemin azabından daha ağırdır. Cehennemin azabı Allah'sız olarak gafletle geçen zamanlardan daha hafiftir". Cehennemin azabı Allah'sız olarak gafletle geçen zamanlardan daha hafiftir".

Aziz kardeş! Dünyaya çalışmak lazım, fakat Allah'ı unutmamak lazım.Aziz kardeş!

Dünyaya çalışmak lazım, fakat Allah'ı unutmamak lazım.
Allah'sız olarak insan dünyaya çalışırsa gâvurdan ne farkı olur.Allah'sız olarak insan dünyaya çalışırsa gâvurdan ne farkı olur. Bunu bilmek fayda değil, bunu şeytan da biliyordu. Bu vukûf-u zamânîyi şeytan da biliyordu. Bunu bilmek fayda değil, bunu şeytan da biliyordu. Bu vukûf-u zamânîyi şeytan da biliyordu. Bilmek para etmez, tatbik lazım. Bilmek para etmez, tatbik lazım.

Bunu siz kitaplarda da okuyorsunuzdur, zamanın kıymeti hakkında ne çok bilgileriniz de vardır bizden fazla.Bunu siz kitaplarda da okuyorsunuzdur, zamanın kıymeti hakkında ne çok bilgileriniz de vardır bizden fazla. Fakat bu bilgilerin hiç faydası yoktur, bu bilgiler tatbik sahasına konmadıkça. Fakat bu bilgilerin hiç faydası yoktur, bu bilgiler tatbik sahasına konmadıkça.

Onun için Allah cümlemizi affetsin. Tevfikat-ı samadaniyesine mazhar eylesin.Onun için Allah cümlemizi affetsin. Tevfikat-ı samadaniyesine mazhar eylesin. Asıl ölümden sonrası âhiret âleminin saâdetini temin edecek bilgileriAsıl ölümden sonrası âhiret âleminin saâdetini temin edecek bilgileri ve ilimleri ve idareleri bizlere nasibi müyesser eylesin. ve ilimleri ve idareleri bizlere nasibi müyesser eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2