Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Cüneyd-i Bağdâdî Hz. (9) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Safer 1417 / 13.07.1996
Söğütlü Çeşme Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Bir kardeşimiz amansız bir hastalığa tutulmuş bir yakınından bahsediyor. Hastalık çaresizmiş, yavaş yavaş | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Cüneyd-i Bağdâdî Hz. (9) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Safer 1417 / 13.07.1996
Söğütlü Çeşme Camii / İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Bir kardeşimiz amansız bir hastalığa tutulmuş bir yakınından bahsediyor. Hastalık çaresizmiş, yavaş yavaş | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Bir kardeşimiz amansız bir hastalığa tutulmuş bir yakınından bahsediyor.Soru: Bir kardeşimiz amansız bir hastalığa tutulmuş bir yakınından bahsediyor. Hastalık çaresizmiş, yavaş yavaş öldürüyormuş. İnsan şişip de ölüyormuş. Hastalık çaresizmiş, yavaş yavaş öldürüyormuş. İnsan şişip de ölüyormuş.

Cevap: Bu doğru değildir. Peygamber Efendimiz hadis-i şerîflerinde buyuruyor ki; Cevap: Bu doğru değildir. Peygamber Efendimiz hadis-i şerîflerinde buyuruyor ki;

İnna'l-lâhe enzele'l-câe ve devâe. "Allah hastalığı indirdi, devayı da tedaviyi de indirdi. İnna'l-lâhe enzele'l-câe ve devâe. "Allah hastalığı indirdi, devayı da tedaviyi de indirdi.

Ve lâ tedâve bi'l-harâm. "Ama haramla tedavi olmayın." buyuruyor. Ve lâ tedâve bi'l-harâm. "Ama haramla tedavi olmayın." buyuruyor.

Demek ki her hastalığın çaresi var. Hangi çare, hangi ilaç? Demek ki her hastalığın çaresi var.

Hangi çare, hangi ilaç?

Bunu iyi bilmiyoruz ama Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini biliyoruz. Mesela Peygamber Efendimiz; Bunu iyi bilmiyoruz ama Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini biliyoruz. Mesela Peygamber Efendimiz;

"el-Habbetü's-sevdâ denilen çörek otu, ölümden ve ihtiyarlıktan başka her derde devadır." buyuruyor. "el-Habbetü's-sevdâ denilen çörek otu, ölümden ve ihtiyarlıktan başka her derde devadır." buyuruyor.

Besmele çekerek çörek otuna devam etsin. Besmele çekerek çörek otuna devam etsin.

Peygamber Efendimiz ayrıca balda şifa olduğunu bildiriyor. Birisi hastalanmış; Peygamber Efendimiz ayrıca balda şifa olduğunu bildiriyor.

Birisi hastalanmış;

"Bal ye." demiş. "Yedim ama iyi olmuyorum." demiş. "Bal ye." demiş.

"Yedim ama iyi olmuyorum." demiş.

"Git bir daha ye. Allah yalan söylemez." demiş. "Git bir daha ye. Allah yalan söylemez." demiş.

Kur'ân-ı Kerîm'de; "Balda şifa var." buyuruyor. Aynı zât bir daha gelmiş; Kur'ân-ı Kerîm'de; "Balda şifa var." buyuruyor.

Aynı zât bir daha gelmiş;

"Yedim gene geçmedi." demiş. "Yedim gene geçmedi." demiş.

"Git bir daha ye; Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de 'Şifa var.' diye bildiriyor." demiş. "Git bir daha ye; Allah, Kur'ân-ı Kerîm'de 'Şifa var.' diye bildiriyor." demiş.

En sonunda; "Tamam yâ Resûlallah! Sonucu aldım, şifa buldum." demiş. En sonunda;

"Tamam yâ Resûlallah! Sonucu aldım, şifa buldum." demiş.

Dua edelim; amansız gibi görünen ve korkutan o hastalıktan, Allah hasta kardeşimizi kurtarsın.Dua edelim; amansız gibi görünen ve korkutan o hastalıktan, Allah hasta kardeşimizi kurtarsın. Cümle hastalarımıza deva versin, şifa versin. Allah cümlemize huzur ve afiyetle yaşamayı nasip eylesin. Cümle hastalarımıza deva versin, şifa versin. Allah cümlemize huzur ve afiyetle yaşamayı nasip eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2