Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Dünya Zevklerine Aldanmayın!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Şa'bân 1406 / 04.05.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanların Domuza ve Maymuna Dönüşmesi, Peygamber Efendimizin Şefaati, Dünyanın Değersizliği, Farsların ve Romalıların | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Dünya Zevklerine Aldanmayın!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Şa'bân 1406 / 04.05.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

İnsanların Domuza ve Maymuna Dönüşmesi, Peygamber Efendimizin Şefaati, Dünyanın Değersizliği, Farsların ve Romalıların | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne seyyidinâ ve senedinâ Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînve mededinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Vellezî nefsü Muhammedin bi-yedihî le-yebîtenne ünâsün min ümmetî alâ eşerin ve batarin Vellezî nefsü Muhammedin bi-yedihî le-yebîtenne ünâsün min ümmetî alâ eşerin ve batarin ve lu'bin ve lehvin fe-yusbihûne kıradeten ve hanâzîre istihlâlihimü'l-mahârimeve lu'bin ve lehvin fe-yusbihûne kıradeten ve hanâzîre istihlâlihimü'l-mahârime ve't-tihâzihimü'l-kaynâti ve şurbihimü'l-hamre ve eklihimü'r-ribâ ve lübsihimü'l-harîr. ve't-tihâzihimü'l-kaynâti ve şurbihimü'l-hamre ve eklihimü'r-ribâ ve lübsihimü'l-harîr.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 459. sayfasınınbir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 459. sayfasının ikinci hadisinden itibaren okuyup izahına geçmeyi istiyoruz. ikinci hadisinden itibaren okuyup izahına geçmeyi istiyoruz.

Bunlara başlamadan önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, Bunlara başlamadan önce, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının,bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun cümle âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ruhlarına ayrı ayrı hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselînahbâbının ruhlarına ayrı ayrı hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullahın ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdâtve cümle evliyâullahın ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemiz kaddesallâhu esrârahümü'l-aliyye hazerâtının ruhlarına ve meşâyih-i turuk-u aliyyemiz kaddesallâhu esrârahümü'l-aliyye hazerâtının ruhlarına hediye olsun diye; okuduğumuz kitabı telif eyleyenhediye olsun diye; okuduğumuz kitabı telif eyleyen Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'ın ruhuna, kendisinden feyz aldığımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'ın ruhuna, kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye;Mehmed Zahid Kotku Hocamız'ın ruhuna hediye olsun diye; bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin, bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gâzilerin, mücahitlerin, hayır ve hasenât sahiplerinin, İskender Paşa'nın, beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyânın,hayır ve hasenât sahiplerinin, İskender Paşa'nın, beldemizin medâr-ı iftihârı enbiyânın, sahâbe-i kirâmın, tâbiînin, ve sâir evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye; sahâbe-i kirâmın, tâbiînin, ve sâir evliyâullahın ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan ve yakından şu hadisleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin deuzaktan ve yakından şu hadisleri dinlemeye gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının istediklerinin ruhlarına hediye olsun diye;âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının istediklerinin ruhlarına hediye olsun diye; yaşayan biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği razı olduğuyaşayan biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. kullar olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

Dersimizin başında metninin okuduğumuz hadîs-i şerîf Ebû Ümâme Dersimizin başında metninin okuduğumuz hadîs-i şerîf Ebû Ümâme ve İbn Abbas radıyallahu anhümâ hazerâtından rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir. ve İbn Abbas radıyallahu anhümâ hazerâtından rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîftir.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurmuşlar ki;

Vellezî nefsü Muhammedin bi-yedihî.Vellezî nefsü Muhammedin bi-yedihî. "Şu Muhammed'in canı, nefsi kudreti elinde olan Allah'a and olsun ki..." "Şu Muhammed'in canı, nefsi kudreti elinde olan Allah'a and olsun ki..."

İnsanın yaşaması, ölmesi, hayatı, memâtı, faaliyetleri, hayrı, İnsanın yaşaması, ölmesi, hayatı, memâtı, faaliyetleri, hayrı, şerri hep Allahu Teâlâ hazretlerinden oluyor. şerri hep Allahu Teâlâ hazretlerinden oluyor. Biz onun kudretine boyun bükmüşüz, kaderine razı olmuşuz. Biz onun kudretine boyun bükmüşüz, kaderine razı olmuşuz. O her şeyi tasarruf ediyor, ne dilerse öyle yapıyor.O her şeyi tasarruf ediyor, ne dilerse öyle yapıyor. Rabbimiz'den hayırlar dileriz. Peygamber Efendimiz; "O'na yemin olsun ki..." buyuruyor Rabbimiz'den hayırlar dileriz. Peygamber Efendimiz; "O'na yemin olsun ki..." buyuruyor

Le-yebîtenne ünâsün min ümmetî alâ eşerin ve batarin batar. Le-yebîtenne ünâsün min ümmetî alâ eşerin ve batarin batar. "Benim ümmetimden bir kısım insanlar keyif ve kibir üzere geceleyecekler, gecelerler." "Benim ümmetimden bir kısım insanlar keyif ve kibir üzere geceleyecekler, gecelerler."

Keyif, aşırı eğlence, neşe, ferah ve tekebbür, etrafa çalım satmak vesaire ile gecelerler. Keyif, aşırı eğlence, neşe, ferah ve tekebbür, etrafa çalım satmak vesaire ile gecelerler.

Başka? Ve lu'bin ve lehvin. "Oyun ve eğlence üzere gecelerler." Başka?

Ve lu'bin ve lehvin. "Oyun ve eğlence üzere gecelerler."

Neşe, kibir, oyun, eğlence ve gafletle dolu geceyi geçirirler. Neşe, kibir, oyun, eğlence ve gafletle dolu geceyi geçirirler.

Fe-yusbihûne. "Öyle geçirirler ama sabaha sabahlarlar."Fe-yusbihûne. "Öyle geçirirler ama sabaha sabahlarlar." Kıradeten ve hanâzîre. "Maymunlar ve hınzırlar olarak Kıradeten ve hanâzîre. "Maymunlar ve hınzırlar olarak [o sûrette] sabahlarlar." Öyle yatarlar, öyle kalkarlar. [o sûrette] sabahlarlar."

Öyle yatarlar, öyle kalkarlar.

Bu ceza, kendilerinin sûretlerinin tebdîli nedendir?Bu ceza, kendilerinin sûretlerinin tebdîli nedendir? İnsanlıktan çıkıp da maymun veya domuz sûretine geçmeleri nedendir? İnsanlıktan çıkıp da maymun veya domuz sûretine geçmeleri nedendir?

Efendimiz arkasından izah ediyor: İstihlâlihimü'l-mahârime. Efendimiz arkasından izah ediyor:

İstihlâlihimü'l-mahârime.
"Allah'ın haram kılmış olduğu şeyleri helal görmelerindendir, aldırmayıp işlemelerindendir." "Allah'ın haram kılmış olduğu şeyleri helal görmelerindendir, aldırmayıp işlemelerindendir."

Haram; omuz silkiyor, aldırmıyor, yapıyor. Haramsa haram. "İçki yasak." diyorsun, Haram; omuz silkiyor, aldırmıyor, yapıyor. Haramsa haram. "İçki yasak." diyorsun, "Sen içmiyorsan bana ver." diyor. "Faiz haram." diyorsun, "Sen yemiyorsan bana ver." diyor. "Sen içmiyorsan bana ver." diyor. "Faiz haram." diyorsun, "Sen yemiyorsan bana ver." diyor. Yani küstah, saygısız, edepsiz... Haramı helal saymalarından, aldırmamalarından; ceza bir bundan. Yani küstah, saygısız, edepsiz...

Haramı helal saymalarından, aldırmamalarından; ceza bir bundan.

Ve't-tihâzihimü'l-kaynâti. "Şarkıcı kadınlar edinip onları söyletmek, çığırtmak, Ve't-tihâzihimü'l-kaynâti. "Şarkıcı kadınlar edinip onları söyletmek, çığırtmak, oynatmalarından dolayı." oynatmalarından dolayı." Ve şürbihimü'l-hamre. "İçki içmelerinden dolayı." Ve eklihimü'r-ribâ. Ve şürbihimü'l-hamre. "İçki içmelerinden dolayı." Ve eklihimü'r-ribâ. "Faizi, ribayı yemelerinden dolayı." Ve lübsihimü'l-harîr. "İpekli elbiseleri giymelerinden dolayı." "Faizi, ribayı yemelerinden dolayı." Ve lübsihimü'l-harîr. "İpekli elbiseleri giymelerinden dolayı."

Bunların hepsi haram, yasak olan şeylerdir. Bu haramları, bu yasakları yapınca Bunların hepsi haram, yasak olan şeylerdir. Bu haramları, bu yasakları yapınca Allahu Teâlâ hazretleri onları domuz sûretine, maymun sûretine getirecek.Allahu Teâlâ hazretleri onları domuz sûretine, maymun sûretine getirecek. Böyle yapacaklar, böyle geceleyecekler; keyifleri yerinde, eğlence, oyun,Böyle yapacaklar, böyle geceleyecekler; keyifleri yerinde, eğlence, oyun, vur patlasın çal oynasın...vur patlasın çal oynasın... Ama sabaha o hâle gelecekler. Ulemâmız demişler ki; Ama sabaha o hâle gelecekler.

Ulemâmız demişler ki;

"Eski ümmetlerde sûret değiştirilmesi olmuş. "Eski ümmetlerde sûret değiştirilmesi olmuş. Yani insan sûretinden çıkıp hayvan sûretine gelmiş. Burada da olabilir." Yani insan sûretinden çıkıp hayvan sûretine gelmiş. Burada da olabilir."

Bir kısmı da diyor ki; "Bu sîretlerinin, bâtınlarının, Bir kısmı da diyor ki;

"Bu sîretlerinin, bâtınlarının,
iç hallerinin, ruhî durumlarının değişmesi de olabilir." iç hallerinin, ruhî durumlarının değişmesi de olabilir."

Yani domuz olacaklar; dört ayaklı, burunlu o menhus hayvan olmayacak da Yani domuz olacaklar; dört ayaklı, burunlu o menhus hayvan olmayacak da içi domuz gibi olacak, ruhu, ahlâkı domuz gibi olacak. içi domuz gibi olacak, ruhu, ahlâkı domuz gibi olacak. Domuz kadar aşağı, hor olacaklar. Kıradeten. "Maymunlar." Domuz kadar aşağı, hor olacaklar.

Kıradeten. "Maymunlar."

Maymun nesiyle mâruftur? Taklidiyle mâruftur. Taklitçi... Maymun nesiyle mâruftur?

Taklidiyle mâruftur. Taklitçi...
Şahsiyeti yok, karşısındaki gördüğü şeyi taklit ediyor. Domuz neyiyle mâruftur? Şahsiyeti yok, karşısındaki gördüğü şeyi taklit ediyor.

Domuz neyiyle mâruftur?

Oburluğuyla ve şehveti ile mâruftur, onun timsâlidir. Oburluğuyla ve şehveti ile mâruftur, onun timsâlidir. Çünkü yer, yağlanır yağlanır, sağa sola saldırır. Azgın. Azgınlığın sembolü olmuş oluyor. Çünkü yer, yağlanır yağlanır, sağa sola saldırır. Azgın. Azgınlığın sembolü olmuş oluyor. Etlerinde de tabii insan vücuduna zararlı çok parazitler meydana gelir.Etlerinde de tabii insan vücuduna zararlı çok parazitler meydana gelir. Yasak edilmesinin çok hikmetleri var; çünkü vücuda zararı var, beslenmesinin zararı var. Yasak edilmesinin çok hikmetleri var; çünkü vücuda zararı var, beslenmesinin zararı var.

İşte o sûrete getirilirler. Bu durum istikbale ait.İşte o sûrete getirilirler. Bu durum istikbale ait. "Muhakkak ve muhakkak ümmetimden bazı kimseler böyle yapacak da"Muhakkak ve muhakkak ümmetimden bazı kimseler böyle yapacak da ondan sonra böyle bu hâle gelecekler." diye Efendimiz bildirmiş. ondan sonra böyle bu hâle gelecekler." diye Efendimiz bildirmiş.

Bizim zamanımızdaki yılbaşı eğlenceleri, yaz eğlenceleri bu hadîs-i şerîflerde belirtilen Bizim zamanımızdaki yılbaşı eğlenceleri, yaz eğlenceleri bu hadîs-i şerîflerde belirtilen tehlikelerin memleketimize yerleşmeye başladığını gösteriyor.tehlikelerin memleketimize yerleşmeye başladığını gösteriyor. Şu hadîs-i şerîfteki sözler[in] bile hafif kalacağı rezaletlerin olduğu eğlenceli gece toplantıları Şu hadîs-i şerîfteki sözler[in] bile hafif kalacağı rezaletlerin olduğu eğlenceli gece toplantıları veyahut rezaletleri oluyor. veyahut rezaletleri oluyor. Gazetelerden duyuyoruz, bir kısmının resmini görüyoruz. Gazetelerden duyuyoruz, bir kısmının resmini görüyoruz.

Geçenlerde bir gazetede bir resim gördüm, Geçenlerde bir gazetede bir resim gördüm, hem de öyle çok müstehcen resim umumiyetle basmayan bir gazeteydi. hem de öyle çok müstehcen resim umumiyetle basmayan bir gazeteydi. 10-15 tane kadın hamamda dizilmişler. Dikkat edin, hamamda dizilmişler.10-15 tane kadın hamamda dizilmişler. Dikkat edin, hamamda dizilmişler. Turist kadınlar. Erkekler de peştamali sarınmış, kadınları keseliyor.Turist kadınlar. Erkekler de peştamali sarınmış, kadınları keseliyor. Her bir kadının başında bir erkek var. Resim, fotoğraf...Her bir kadının başında bir erkek var. Resim, fotoğraf... Sahneyi düşünebiliyor musunuz? Sahneyi düşünebiliyor musunuz? Hepsinin başında bir tane [erkek.] Kadınlar uzanmış.Hepsinin başında bir tane [erkek.] Kadınlar uzanmış. Kimisi yüzükoyun yatmış, kimisi öteki türlü yatmış, berikisi masaj yapıyor ve keseliyor. Kimisi yüzükoyun yatmış, kimisi öteki türlü yatmış, berikisi masaj yapıyor ve keseliyor.

O yılbaşı eğlenceleri, o bizim gitmediğimiz, bilmediğimiz deniz kenarları, o plajlar, O yılbaşı eğlenceleri, o bizim gitmediğimiz, bilmediğimiz deniz kenarları, o plajlar, o plajlardaki yazlık evler, o bizim turist celbetmek için oteller yaptığımız Akdeniz sahilleri...o plajlardaki yazlık evler, o bizim turist celbetmek için oteller yaptığımız Akdeniz sahilleri... Ege'nin o güzelim çam ormanlı, yeşil sulu güzelim koyları, körfezleri... Neler oluyor... Ege'nin o güzelim çam ormanlı, yeşil sulu güzelim koyları, körfezleri... Neler oluyor... Çıplaklar kampları bile var. Fransızlar şurasını ayırmışlar, kamp yapmışlar, Çıplaklar kampları bile var. Fransızlar şurasını ayırmışlar, kamp yapmışlar, hiçbir şey giyinmeden dolaşıyorlar, vahşî hayvanlar gibi. hiçbir şey giyinmeden dolaşıyorlar, vahşî hayvanlar gibi.

Böyle yapıyorlar, keyifleri yerinde, eğlence, oyun; söz dinlemez,Böyle yapıyorlar, keyifleri yerinde, eğlence, oyun; söz dinlemez, laf anlamaz, gaflet, kibir, ucub... laf anlamaz, gaflet, kibir, ucub... Parası var ya, yapıyor. Sonra ne olur? Ya Allah domuz hâline, maymun hâline getirir;Parası var ya, yapıyor.

Sonra ne olur?

Ya Allah domuz hâline, maymun hâline getirir;
ya da içleri onlar gibi olur, onlardan beter olur.ya da içleri onlar gibi olur, onlardan beter olur. İnsanın isterse yüzü, şekli insan sûretinde olsun. Allah onu saidler defterinden sildikten sonra, İnsanın isterse yüzü, şekli insan sûretinde olsun. Allah onu saidler defterinden sildikten sonra, iyi kullar defterinden sildikten sonra isterse Firavun gibi, iyi kullar defterinden sildikten sonra isterse Firavun gibi, Karun gibi, Şeddat gibi, Nemrut gibi isterse iki ayağı üstünde dolaşsın.Karun gibi, Şeddat gibi, Nemrut gibi isterse iki ayağı üstünde dolaşsın. Öyle iki ayak üzerinde dolaşan insan sûretinde mahluklar var ki; Öyle iki ayak üzerinde dolaşan insan sûretinde mahluklar var ki;

Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edallü. "Onlar hayvanlar gibidir, hatta o hayvanlardan daha şaşkındır." Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edallü. "Onlar hayvanlar gibidir, hatta o hayvanlardan daha şaşkındır."

Hayvan, Rabbine vazifesini bilir, yapar. Hayvan, Rabbine vazifesini bilir, yapar. Kuşlar cıvıl cıvıl öter, tesbih eder. Böcekler tesbih eder.Kuşlar cıvıl cıvıl öter, tesbih eder. Böcekler tesbih eder. Çiçekler tesbih eder. Ağaçlar, yapraklar, bulutlar, rüzgârlar tesbih eder, Çiçekler tesbih eder. Ağaçlar, yapraklar, bulutlar, rüzgârlar tesbih eder, Rabbine itaatli olur da o münkir olan iki ayağı üzerinde dolaşan hain, zalim, Rabbine itaatli olur da o münkir olan iki ayağı üzerinde dolaşan hain, zalim, Allah'ın nimetini yiyip de ona âsi gelen alçak, o hayvandan aşağıdır. Allah'ın nimetini yiyip de ona âsi gelen alçak, o hayvandan aşağıdır. Çünkü ötekisi isyan etmiyor, ötekisi yine tesbihinde, zikrinde... Çünkü ötekisi isyan etmiyor, ötekisi yine tesbihinde, zikrinde...

Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî velâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm.Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî velâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm. "Hiç Allah'ın zikrinden gafil varlık yok; ama siz onların tesbihlerini,"Hiç Allah'ın zikrinden gafil varlık yok; ama siz onların tesbihlerini, zikirlerini duyamazsınız." diyor, çok âyet-i kerîmelerde... zikirlerini duyamazsınız." diyor, çok âyet-i kerîmelerde... Bir âyet-i kerîme değil, iki tane değil... "Tesbih etti." siygasıyla, mâzi siygasıyla da geçiyor. Bir âyet-i kerîme değil, iki tane değil... "Tesbih etti." siygasıyla, mâzi siygasıyla da geçiyor.

Sebbeha lillâhi mâ fi's-semâvâti ve mâ fi'l-ardi ve hüve'l-azîzü'l-hakîm diye Sebbeha lillâhi mâ fi's-semâvâti ve mâ fi'l-ardi ve hüve'l-azîzü'l-hakîm diye yüsebbihu lillâhi diye de geçiyor. yüsebbihu lillâhi diye de geçiyor. "Tesbih etmekte, şu anda tesbih ediyor." diye de geçiyor. "Tesbih etmekte, şu anda tesbih ediyor." diye de geçiyor.

Okuduğumuz âyet-i kerîmede de; ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî velâkin Okuduğumuz âyet-i kerîmede de; ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî velâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm. lâ tefkahûne tesbîhahüm. "Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı zikretmesin."Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı zikretmesin. Her şey Allah'ı zikr ü tesbih eyler; ama siz farkına varmazsınız."Her şey Allah'ı zikr ü tesbih eyler; ama siz farkına varmazsınız." buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri.

Evliyâullahın hayatlarını yazan kitaplarda naklen okuduk. Evliyâullahın hayatlarını yazan kitaplarda naklen okuduk. Evliyâullahın kerâmetleri zâhir meşhurlarından, hakikaten hayatı ile,Evliyâullahın kerâmetleri zâhir meşhurlarından, hakikaten hayatı ile, yazdığı eserlerle bu işleri gerçekten çok derinden bildiği anlaşılan büyük muhterem zatlar ki yazdığı eserlerle bu işleri gerçekten çok derinden bildiği anlaşılan büyük muhterem zatlar ki Allah şefaatlerine nâil eylesin, diyorlar ki; Allah şefaatlerine nâil eylesin, diyorlar ki;

"Kulağından perde kalksa duyar. Hakikaten tesbih ederler. Lisân-ı hal ile değil,"Kulağından perde kalksa duyar. Hakikaten tesbih ederler. Lisân-ı hal ile değil, gerçekten tesbihâtı vardır. Yalnız kulakları perdeleri olanlar duymuyor, ötekisi duyar." gerçekten tesbihâtı vardır. Yalnız kulakları perdeleri olanlar duymuyor, ötekisi duyar."

İsterse iki ayağı üzerinde dolaşsın; Firavun olduktan sonra, İsterse iki ayağı üzerinde dolaşsın; Firavun olduktan sonra, Nemrut olduktan sonra isterse iki ayağı üstünde dolaşsın...Nemrut olduktan sonra isterse iki ayağı üstünde dolaşsın... Âhireti mahvolduktan sonra dünyada isterse bal börek yesin, isterse saraylarda yaşasın...Âhireti mahvolduktan sonra dünyada isterse bal börek yesin, isterse saraylarda yaşasın... Âhiret ebedî; dünya 50 yıl, 60 yıl, 70 yıl, 80 yıl... Ondan sonra cehennemde devamlı azap... Âhiret ebedî; dünya 50 yıl, 60 yıl, 70 yıl, 80 yıl... Ondan sonra cehennemde devamlı azap...

Hüm fîhâ hâlidûn. "Onlar o cehenneme atıldıkları zaman ebedî azap içinde kalacaklar." Hüm fîhâ hâlidûn. "Onlar o cehenneme atıldıkları zaman ebedî azap içinde kalacaklar."

Devamlı yanacaklar, devamlı işkence görecekler. Devamlı yanacaklar, devamlı işkence görecekler.

Burada üç gün, beş gün sarayda yaşamak, ondan sonra ebedî mahrumiyete Burada üç gün, beş gün sarayda yaşamak, ondan sonra ebedî mahrumiyete uğramak mı iyi; bu dünyada Allah'ın emrini tutup, helallerini yiyip,uğramak mı iyi; bu dünyada Allah'ın emrini tutup, helallerini yiyip, haramlarından korunup âhirette ebedî cennet nimetlerine kavuşmak mı iyi? haramlarından korunup âhirette ebedî cennet nimetlerine kavuşmak mı iyi?

Akıl var, mantık var! Kardeşlerim! Aslında müslüman sıkıntı çeker.Akıl var, mantık var!

Kardeşlerim!

Aslında müslüman sıkıntı çeker.
Hatta en büyük sıkıntıları peygamberler çeker. Hatta en büyük sıkıntıları peygamberler çeker.

Eşeddü'l-belâyâ ale'l-enbiyâi. En büyük belalar onlara gelir. Eşeddü'l-belâyâ ale'l-enbiyâi. En büyük belalar onlara gelir.

Çünkü kuvvetli kul, Allah'a imanı, bağlılığı numune derecede kuvvetli, müstesna kul... Çünkü kuvvetli kul, Allah'a imanı, bağlılığı numune derecede kuvvetli, müstesna kul... En büyük sıkıntılar onlara gelir, onlar çok sevap kazanırlar. En büyük sıkıntılar onlara gelir, onlar çok sevap kazanırlar. Ondan sonra salih kullara gelir. Ondan sonra daha aşağı, daha aşağı...Ondan sonra salih kullara gelir. Ondan sonra daha aşağı, daha aşağı... Ondan sonra âcizlere, nâçizlere az gelir. Çünkü biraz fazla soru sorsan, Ondan sonra âcizlere, nâçizlere az gelir. Çünkü biraz fazla soru sorsan, biraz fazla imtihana tutsan kalacak, olduğu yere çöküp kalıverecek. biraz fazla imtihana tutsan kalacak, olduğu yere çöküp kalıverecek. Dayanıksız, bîçâre, zavallı, güçsüz… Onun için onlara az gelir; ama sevapları da az olur. Dayanıksız, bîçâre, zavallı, güçsüz… Onun için onlara az gelir; ama sevapları da az olur.

Müslüman dünya hayatında meşakkat çeker. Malına imtihan gelir, canına imtihan gelir, Müslüman dünya hayatında meşakkat çeker. Malına imtihan gelir, canına imtihan gelir, sıhhatine halel gelebilir, başına hastalık gelebilir, üzüntülü haller gelebilir,sıhhatine halel gelebilir, başına hastalık gelebilir, üzüntülü haller gelebilir, iftiraya uğrayabilir, çoluk çocuğundan, yakınlarından anlayışsızlık görebilir, iftiraya uğrayabilir, çoluk çocuğundan, yakınlarından anlayışsızlık görebilir, hakları gasp edilebilir. Hep insanoğlu için... hakları gasp edilebilir. Hep insanoğlu için... Allah'ın sevgili kullarına bunlar gelmez diye bir şey yok. En sevgililerine en çok gelir.Allah'ın sevgili kullarına bunlar gelmez diye bir şey yok. En sevgililerine en çok gelir. Sabredip de derecesi artsın diye. Yalnız bir hadîs-i şerîf gördüm ki, Sabredip de derecesi artsın diye.

Yalnız bir hadîs-i şerîf gördüm ki,
"Allahu Teâlâ hazretlerinin bazı kulları vardır." diyor "Allahu Teâlâ hazretlerinin bazı kulları vardır." diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

"Allah onları âfiyet üzere dünyaya getirir, âfiyet üzere yaşatır, âfiyet üzere öldürür,"Allah onları âfiyet üzere dünyaya getirir, âfiyet üzere yaşatır, âfiyet üzere öldürür, âfiyet üzerine de cennetine sokar." Allah bizi onlardan eylesin.âfiyet üzerine de cennetine sokar."

Allah bizi onlardan eylesin.
Zayıfız, bîçâreleriz... Eğer beni öldüreler Külüm göğe savuralar Zayıfız, bîçâreleriz...

Eğer beni öldüreler

Külüm göğe savuralar

Toprağım anda çağıra Bana seni gerek seni dediği gibi Yunus Emre'nin,Toprağım anda çağıra

Bana seni gerek seni

dediği gibi Yunus Emre'nin,
müslüman yansa da, yakılsa da, parça parça edilse de,müslüman yansa da, yakılsa da, parça parça edilse de, külleri havada savrulsa da hak yoldan dönmez. külleri havada savrulsa da hak yoldan dönmez.

Emir var, cihat olacak; yürü! Bir gül bahçesine gider gibi cihada gider. Emir var, cihat olacak; yürü! Bir gül bahçesine gider gibi cihada gider. Elhamdülillah... Nereye gidiyorsun? Şehitlik ihtimali olan bir yere gidiyorum. Elhamdülillah... Nereye gidiyorsun?

Şehitlik ihtimali olan bir yere gidiyorum.

Güle oynaya giderler. Güle oynaya giderler. Bizim eskiden ecdâdımızın zamanında, köylerde cihada gidiyor diye davulla zurnayla uğurlarlardı.Bizim eskiden ecdâdımızın zamanında, köylerde cihada gidiyor diye davulla zurnayla uğurlarlardı. Niye davulla zurnaya gönderiyor, neşeyle gönderiyor? Niye davulla zurnaya gönderiyor, neşeyle gönderiyor?

O kahramanlar gidecekler, belki şehit olacaklar... O kahramanlar gidecekler, belki şehit olacaklar... Ne mutlu! Dönüp gelirse gâzi olacak, o da güzel, iki güzellikten birisi;Ne mutlu! Dönüp gelirse gâzi olacak, o da güzel, iki güzellikten birisi; ya şehit olacak ya gazi olacak.ya şehit olacak ya gazi olacak. Elbette düğün gibi gönderilir, bizim anlayışımız öyle. Elbette düğün gibi gönderilir, bizim anlayışımız öyle.

Ben ölsem, cennete gidecek olsam dönüp de şu dünyaya bakar mıyım? Ben ölsem, cennete gidecek olsam dönüp de şu dünyaya bakar mıyım? İnsanın burada kalası gelir mi? İnsanın burada kalası gelir mi?

Eskilerden bir tanesine Allahu Teâlâ hazretleri nasip etmiş, Eskilerden bir tanesine Allahu Teâlâ hazretleri nasip etmiş, hûrî kızlardan bir tanesinin küçük parmağını göstermiş; adamın dünyada kalacak hâli kalmamış. hûrî kızlardan bir tanesinin küçük parmağını göstermiş; adamın dünyada kalacak hâli kalmamış. Ne yapsın, onu gördükten sonra "Bu benim hûrim!" diye burada artık gözü bir şey görmemiş. Ne yapsın, onu gördükten sonra "Bu benim hûrim!" diye burada artık gözü bir şey görmemiş.

Onun için, müslüman âhiret nimetlerini bildiğinden buranın meşakkatlerine dayanır. Onun için, müslüman âhiret nimetlerini bildiğinden buranın meşakkatlerine dayanır. Dişçide dişimizi tamir ettireceğiz diye onu gırgırına, iğnesine nasıl tahammül ediyoruz? Dişçide dişimizi tamir ettireceğiz diye onu gırgırına, iğnesine nasıl tahammül ediyoruz? İğneyi getiriyor, batırıyor. Ondan sonra makineyi getiriyor, 'cız cız cız...' insanın dişini oyuyor. İğneyi getiriyor, batırıyor. Ondan sonra makineyi getiriyor, 'cız cız cız...' insanın dişini oyuyor. "Ah uh! Biraz sinire geldi! Aman, biraz çek!" Niye kendi elinle gidiyorsun, "Ah uh! Biraz sinire geldi! Aman, biraz çek!" Niye kendi elinle gidiyorsun, bir de para veriyorsun üstüne? bir de para veriyorsun üstüne?

"Hocam arkasından dişim sağlam olacak, iyi yemek yiyeceğim, rahat edeceğim." "Hocam arkasından dişim sağlam olacak, iyi yemek yiyeceğim, rahat edeceğim."

İnsanlar ilerideki birtakım rahatlıklar için dünyada birtakım sıkıntıları göze alıyor.İnsanlar ilerideki birtakım rahatlıklar için dünyada birtakım sıkıntıları göze alıyor. Herkes alıyor. Adam ameliyat yapıyor; Herkes alıyor.

Adam ameliyat yapıyor;

"Ya niye, sen koyun musun, kendi kendine doktorun karşısına gidiyorsun da "Ya niye, sen koyun musun, kendi kendine doktorun karşısına gidiyorsun da neşterin altına yatıyorsun?neşterin altına yatıyorsun? Seni bıçağın altında kesecek." "Kessin hocam, hastalık çıkacak, sıhhat gelecek." Seni bıçağın altında kesecek."

"Kessin hocam, hastalık çıkacak, sıhhat gelecek."

Kesmeye razı... İşte müslümanın hâlini buradan anla. Kesmeye razı...

İşte müslümanın hâlini buradan anla.
Âhiret nimetlerini gören müslüman, imanı kuvvetli olan Âhiret nimetlerini gören müslüman, imanı kuvvetli olan müslüman buradaki bir şeye dönüp de bakmaz. müslüman buradaki bir şeye dönüp de bakmaz. Buranın küçük, ufak tefek kırıntı lezzetinden dolayı ona takılıp da âhiretini kaybetmez. Buranın küçük, ufak tefek kırıntı lezzetinden dolayı ona takılıp da âhiretini kaybetmez.

Ama insanların imanı zayıf olunca âhirete inanmıyor ki...Ama insanların imanı zayıf olunca âhirete inanmıyor ki... "Ben bu dünyaya bir kere gelmişim, vur patlasın çal oynasın, vaktimi güzel geçireceğim." diyor."Ben bu dünyaya bir kere gelmişim, vur patlasın çal oynasın, vaktimi güzel geçireceğim." diyor. Güya akıllılık yapıyor. Peki, akıllılık yap, sen böyle güzel güzel oyna... Güya akıllılık yapıyor.

Peki, akıllılık yap, sen böyle güzel güzel oyna...
Sen oynarsan, ötekisi oynarsa, ötekisi oynarsa ne olur? Vur patlasın çal oynasın...Sen oynarsan, ötekisi oynarsa, ötekisi oynarsa ne olur?

Vur patlasın çal oynasın...
Bütün memleket ahâlisi Sulukule cemaati gibi olur.Bütün memleket ahâlisi Sulukule cemaati gibi olur. Ne ileriye gidilir, ne rahat edilir, ne zenginlik olur. Ne ileriye gidilir, ne rahat edilir, ne zenginlik olur. Düşman da gelir istila eder, bu sefer kırbacın altında öbürDüşman da gelir istila eder, bu sefer kırbacın altında öbür taraftaki oynadığının fitil fitil acısı burnundan gelir. taraftaki oynadığının fitil fitil acısı burnundan gelir.

Demek ki hayat acıymış, çalışmak lazım. Yazın çalışmayan kışın sıkıntı çeker. Demek ki hayat acıymış, çalışmak lazım. Yazın çalışmayan kışın sıkıntı çeker. Ağustos böceği gibi yazın çalışmayan kışın kapı kapı dolaşır.Ağustos böceği gibi yazın çalışmayan kışın kapı kapı dolaşır. Ama karınca gibi yazın çalışan kışın yuvasında topladığını yer.Ama karınca gibi yazın çalışan kışın yuvasında topladığını yer. Hayat çalışma olduğundan o işle dünya işi bile yürümez.Hayat çalışma olduğundan o işle dünya işi bile yürümez. O eğlence devamlı olduğu zaman dünyası bile insanın yürümez,O eğlence devamlı olduğu zaman dünyası bile insanın yürümez, nerede kaldı ki âhireti yürüyecek? nerede kaldı ki âhireti yürüyecek?

Dünyasında kısa bir rahat etmek için bile insanlar devamlı çalışmak zorunda. Dünyasında kısa bir rahat etmek için bile insanlar devamlı çalışmak zorunda.

Ama insanın içine şeytan geldi mi, nefsi kuvvetlendi mi, zevke bir alıştı mı bırakamaz. Ama insanın içine şeytan geldi mi, nefsi kuvvetlendi mi, zevke bir alıştı mı bırakamaz.

"Hocam, Allah kahretsin şu sigarayı, bırakamıyorum! Öksürüğüm tıkanık,"Hocam, Allah kahretsin şu sigarayı, bırakamıyorum! Öksürüğüm tıkanık, merdiven çıkamam, uykum kaçtı..." Sigaraya böyle söylüyor.merdiven çıkamam, uykum kaçtı..."

Sigaraya böyle söylüyor.
Ne kadar kötü bir alışkanlık! Veyahut afyona alışmış, hastane getiriyorlar,Ne kadar kötü bir alışkanlık! Veyahut afyona alışmış, hastane getiriyorlar, krize giriyor, tir tir titriyor.krize giriyor, tir tir titriyor. "Aman bana biraz afyon verin!" Canını isteseler canını veriyor. Afyon çekecek, alışmış..."Aman bana biraz afyon verin!" Canını isteseler canını veriyor. Afyon çekecek, alışmış... İçki müptelası ille içki bulacak. İçki vermiyorlar, ispirto içiyor, kolonya içiyor; alışmış.İçki müptelası ille içki bulacak. İçki vermiyorlar, ispirto içiyor, kolonya içiyor; alışmış. Alışanı artık tutamıyorsun. Alıştı, öyle eğlenecek. Ne yapacak? Alışanı artık tutamıyorsun.

Alıştı, öyle eğlenecek. Ne yapacak?

Neşeli vakit geçirecek, vur patlasın çal oynasın, eğlenceler, oyunlar, çalgıcılar vesaire... Neşeli vakit geçirecek, vur patlasın çal oynasın, eğlenceler, oyunlar, çalgıcılar vesaire... İpeklileri giyecek, faizleri yiyecek... Eğlenceye para lazım. İpeklileri giyecek, faizleri yiyecek... Eğlenceye para lazım. Onun için normal kazançla, el emeği ile kazanılan para yetmez. Onun için normal kazançla, el emeği ile kazanılan para yetmez. Rüşvet gelsin, faizden gelsin, haramdan gelsin, namusunu satarak [gelsin;] razı!Rüşvet gelsin, faizden gelsin, haramdan gelsin, namusunu satarak [gelsin;] razı! Namusunu da satıyor, rahat edeceğim diye... İçki içiyor. Namusunu da satıyor, rahat edeceğim diye... İçki içiyor. Faiz yiyor. Kızlarla, erkek şarkıcılarla eğleniyor, ipekliler giyiyor. Faiz yiyor. Kızlarla, erkek şarkıcılarla eğleniyor, ipekliler giyiyor. Ama sonra işin sonu bu dünyada da horluk, âhirette de horluk. Ama sonra işin sonu bu dünyada da horluk, âhirette de horluk.

Çok öyle gazetelere resimleri basılmış meşhurlar var ki sonunda ya intihar etmiş, Çok öyle gazetelere resimleri basılmış meşhurlar var ki sonunda ya intihar etmiş, ya bir kenar mahallede saçı başı dağılmış bir kocakarı hâline gelmiş, kimse yüzüne bakmıyor; ya bir kenar mahallede saçı başı dağılmış bir kocakarı hâline gelmiş, kimse yüzüne bakmıyor; "Hey hey! Bir zamanın şöhreti olan şu insanın şu sefâletine bak!" diye... "Hey hey! Bir zamanın şöhreti olan şu insanın şu sefâletine bak!" diye... Git de dinle, hayatından memnun mu, değil mi? Git de dinle, hayatından memnun mu, değil mi?

Ama tabii gençken, işin farkında değilken öyle şeyler yapıyorlar. Ama tabii gençken, işin farkında değilken öyle şeyler yapıyorlar.

Rabbimiz bize uzağı görmeyi nasip etsin. Hakkı hak olarak görüp Rabbimiz bize uzağı görmeyi nasip etsin. Hakkı hak olarak görüp ona tâbi olmayı nasip etsin. Bir haram, bir mahzurlu iş gözümüze ilk bakışta tatlı bile görünse,ona tâbi olmayı nasip etsin. Bir haram, bir mahzurlu iş gözümüze ilk bakışta tatlı bile görünse, canımız çekse de, biz de istesek bile Rabbimiz onu istediğimiz halde bize vermesin. canımız çekse de, biz de istesek bile Rabbimiz onu istediğimiz halde bize vermesin. Sonu hayır gelecek hayırlı iş, âkıbeti güzel olan, sevaplı olan,Sonu hayır gelecek hayırlı iş, âkıbeti güzel olan, sevaplı olan, Allah'ın rızasına uygun olan bir iş nefsimize ağır da gelse onları yapmayı, o meşakkatlere katlanıp,Allah'ın rızasına uygun olan bir iş nefsimize ağır da gelse onları yapmayı, o meşakkatlere katlanıp, o yüklerin altına girip de o sevapları kazanmayı Rabbimiz bize nasip eylesin.o yüklerin altına girip de o sevapları kazanmayı Rabbimiz bize nasip eylesin. Malımızı, canımızı, işimizi, gücümüzü, hayatımızı, zamanımızı Allah yolunda, Malımızı, canımızı, işimizi, gücümüzü, hayatımızı, zamanımızı Allah yolunda, rızasını kazanmak yolunda harcayacak yiğitliği Rabbimiz cümlemize ihsan eylesin. rızasını kazanmak yolunda harcayacak yiğitliği Rabbimiz cümlemize ihsan eylesin.

Vellezî nefsî bi-yedihî lâ yü'minu ehadühüm hattâ yuhibbeküm li-hubbî.Vellezî nefsî bi-yedihî lâ yü'minu ehadühüm hattâ yuhibbeküm li-hubbî. E tercûne en tedhulu'l-cennete bi-şefâatî ve lâ yercûhâ benû Abdilmuttalib. E tercûne en tedhulu'l-cennete bi-şefâatî ve lâ yercûhâ benû Abdilmuttalib.

Abdullah b. Cafer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Abdullah b. Cafer radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz sahabesini teselli etmiş, övmüş. Buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz sahabesini teselli etmiş, övmüş. Buyurmuş ki;

Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim elinde olan Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a and olsun ki,Allah'a and olsun ki, ümmetten bir fert benim sevgimden dolayı sizi sevmedikçe mü'min olmuş olmaz." ümmetten bir fert benim sevgimden dolayı sizi sevmedikçe mü'min olmuş olmaz."

Burada diyor ki; lâ yü'minu ehadühüm. "Onlardan birisi mü'min olmuş olmaz."Burada diyor ki; lâ yü'minu ehadühüm. "Onlardan birisi mü'min olmuş olmaz." Hattâ yuhibbeküm. "Sizi sevmedikçe." Niçin? Li-hubbî. "Benim sevgimden dolayı." Hattâ yuhibbeküm. "Sizi sevmedikçe."

Niçin?

Li-hubbî. "Benim sevgimden dolayı."

Benim sevgimden sözünün zamir-i muttasılın Benim sevgimden sözünün zamir-i muttasılın -mastara bitişen zamirin- fâil ve mef'ul olması dolayısıyla iki mânası vardır.-mastara bitişen zamirin- fâil ve mef'ul olması dolayısıyla iki mânası vardır. Birinci mânası şudur ki; "Onlar beni seviyorlar diye ümmet onları sevecek."Birinci mânası şudur ki; "Onlar beni seviyorlar diye ümmet onları sevecek." Yani biz Resûlullah'ın ashâbını seveceğiz. Neden? Yani biz Resûlullah'ın ashâbını seveceğiz.

Neden?

Onlar Resûlullah'ı sevdiler, hizmetinde bulundular. Onlar Resûlullah'ı sevdiler, hizmetinde bulundular. Etrafında pervane kesildiler, canlarını siper ettiler, vücutlarını siper ettiler,Etrafında pervane kesildiler, canlarını siper ettiler, vücutlarını siper ettiler, Resûlullah'ı el üstünde tuttular, baş üstünde tuttular, hizmet ettiler diye Resûlullah'ı el üstünde tuttular, baş üstünde tuttular, hizmet ettiler diye o Resûlullah'a bağlılıklarından dolayı biz de onları severiz.o Resûlullah'a bağlılıklarından dolayı biz de onları severiz. Ashâbı, hizmetinde bulundular. Ne güzel [hizmet ettiler.] Ben Resûlullah'ı seviyorum;Ashâbı, hizmetinde bulundular. Ne güzel [hizmet ettiler.] Ben Resûlullah'ı seviyorum; Resûlullah'ı seveni de seviyorum, Resûlullah'a bağlananı da seviyorum, Resûlullah'ı seveni de seviyorum, Resûlullah'a bağlananı da seviyorum, Resûlullah'ın dostunu da seviyorum. Onu sevdim mi evlâdını severim, Resûlullah'ın dostunu da seviyorum. Onu sevdim mi evlâdını severim, torununu severim, hırkasını severim, sakalının kılını severim, gözüme sürerim;torununu severim, hırkasını severim, sakalının kılını severim, gözüme sürerim; her şeyini severim. Bir mâna bu. İkinci mâna: her şeyini severim. Bir mâna bu.

İkinci mâna:
"Benim sizi sevmeme bakarak onlar da sizi sevecekler. "Benim sizi sevmeme bakarak onlar da sizi sevecekler. Ben ashabımı nasıl seviyorsam, benim sevdiğimi sevmeyen benden değildir.Ben ashabımı nasıl seviyorsam, benim sevdiğimi sevmeyen benden değildir. Onların da sevmesi lazım. Ben sizi ashab edinmişim, yanıma almışım, meclisime kabul etmişim, Onların da sevmesi lazım. Ben sizi ashab edinmişim, yanıma almışım, meclisime kabul etmişim, bağrıma basmışım, başkası sizi sevmiyor.bağrıma basmışım, başkası sizi sevmiyor. Ben sevmişim, onlar sevmiyor, öyle şey olur mu? O zaman iman etmiş olmazlar." Ben sevmişim, onlar sevmiyor, öyle şey olur mu? O zaman iman etmiş olmazlar."

Nereden bakarsan, yani ister o taraftan bak, ister bu taraftan bak; Nereden bakarsan, yani ister o taraftan bak, ister bu taraftan bak; Peygamber Efendimiz'in sahabesi insanların en üstünüdür, en mübarekleridir. Peygamber Efendimiz'in sahabesi insanların en üstünüdür, en mübarekleridir. Onların sevgisi gönlümüze yerleşik olacak. Ebû Bekr-i Sıddîk, Hz. Ömer, aşere-i mübeşşere,Onların sevgisi gönlümüze yerleşik olacak. Ebû Bekr-i Sıddîk, Hz. Ömer, aşere-i mübeşşere, diğer sahabesi, ensar, muhacir, hepsi başımızın tacıdır; gökteki yıldızlar gibidiğer sahabesi, ensar, muhacir, hepsi başımızın tacıdır; gökteki yıldızlar gibi pırıl pırıl mübarek insanlardır. Devamında buyurmuş ki; pırıl pırıl mübarek insanlardır.

Devamında buyurmuş ki;

E tercûne edhulu'l-cennete bi-şefâatî ve lâ yercûhâ benû Abdilmuttalib. E tercûne edhulu'l-cennete bi-şefâatî ve lâ yercûhâ benû Abdilmuttalib. "Ey ashâbım! Siz benim şefaatime erip de cennete gitmeyi ümit ediyorsunuz da "Ey ashâbım! Siz benim şefaatime erip de cennete gitmeyi ümit ediyorsunuz da Abdulmuttalib oğullarının gitmesini ummuyor musunuz?" Abdulmuttalib oğullarının gitmesini ummuyor musunuz?"

"Onlar benim üstelik hem ashâbım hem akrabam." Orada ikili [mâna] var. "Onlar benim üstelik hem ashâbım hem akrabam." Orada ikili [mâna] var.

"Siz benim şefaatimle cennete gitmeyi umuyorsunuz da"Siz benim şefaatimle cennete gitmeyi umuyorsunuz da Abdulmuttalib oğullarının gideceğini ummuyor musunuz?" Abdulmuttalib oğullarının gideceğini ummuyor musunuz?"

"Onlar da gider. Öncelikle gider." demek. "Onlar da gider. Öncelikle gider." demek. Haşimoğulları, Peygamber Efendimiz'in akrabası, onlar da elbet gidecek demektir. Haşimoğulları, Peygamber Efendimiz'in akrabası, onlar da elbet gidecek demektir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şefaati ile Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in şefaati ile Ümmet-i Muhammed şerefyâb olacak, hayırlara erecekler, günahkârlar kurtulacak. Ümmet-i Muhammed şerefyâb olacak, hayırlara erecekler, günahkârlar kurtulacak.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in beş kademede şefaati var: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in beş kademede şefaati var:

Birincisi; mahşer halkı Allahu Teâlâ hazretlerinin divanına durdukları zamanBirincisi; mahşer halkı Allahu Teâlâ hazretlerinin divanına durdukları zaman güneş tepelerini kaynatacak, beklemekten dermanları kesilecek, diz çökecekler, terlere batacaklar.güneş tepelerini kaynatacak, beklemekten dermanları kesilecek, diz çökecekler, terlere batacaklar. Çok sıkıntılı bir bekleyiş olacak. Ancak sadaka verenler, sadakaları kendilerine gölge edecek.Çok sıkıntılı bir bekleyiş olacak. Ancak sadaka verenler, sadakaları kendilerine gölge edecek. Allah'ın iyi kulları Arş'ın gölgesinde gölgelenecek. Ötekiler çok şikâyet edecekler.Allah'ın iyi kulları Arş'ın gölgesinde gölgelenecek. Ötekiler çok şikâyet edecekler. Hatta diyecekler ki; "Şu hesap ne zaman görülürse görülsün de Hatta diyecekler ki; "Şu hesap ne zaman görülürse görülsün de cennete gideceksek cennete gidelim, cehenneme gideceksek cehenneme gidelim." cennete gideceksek cennete gidelim, cehenneme gideceksek cehenneme gidelim." Yani o beklemek insanlara o kadar zor gelecek. Daha ortada defterlerin açılıp da Yani o beklemek insanlara o kadar zor gelecek. Daha ortada defterlerin açılıp da insanların sorgusu suâli yok.insanların sorgusu suâli yok. Beklemek o kadar canlarına tak edecek. Peygamber peygamber dolaşıp; Beklemek o kadar canlarına tak edecek. Peygamber peygamber dolaşıp; "Şefaat eyle de Rabbimiz hesaba başlasın." diyecekler. Peygamber Efendimiz şefaat edecek."Şefaat eyle de Rabbimiz hesaba başlasın." diyecekler. Peygamber Efendimiz şefaat edecek. Başkalarının [ona] hiç cesareti yok. O zaman ilk önce hesap başlayacak,Başkalarının [ona] hiç cesareti yok. O zaman ilk önce hesap başlayacak, yani o bekleyişten kurtulacaklar. İlk şefaati bu. yani o bekleyişten kurtulacaklar. İlk şefaati bu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ikinci şefaati; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ikinci şefaati; Allahu Teâlâ hazretlerinden günahları dolayısıyla cehenneme düşmesi mümkün olanAllahu Teâlâ hazretlerinden günahları dolayısıyla cehenneme düşmesi mümkün olan insanların affını isteyecek, cehennemden affedilecekler. insanların affını isteyecek, cehennemden affedilecekler. Cehenneme düşmeden cennete girecekler. İkinci şefaati bu.Cehenneme düşmeden cennete girecekler. İkinci şefaati bu. Yani hesabı kötü, hesaba tam vurulsa, Efendimiz şefaat etmese cehennemi boylayacaklar. Yani hesabı kötü, hesaba tam vurulsa, Efendimiz şefaat etmese cehennemi boylayacaklar. Çünkü hataları, kabahatleri var. Çünkü hataları, kabahatleri var. Efendimiz şefaat edecek, cehenneme girmeden cennete girecekler. İkincisi bu. Efendimiz şefaat edecek, cehenneme girmeden cennete girecekler. İkincisi bu.

Peygamber Efendimiz bir kısım [ümmetine] cehenneme girdikten sonra şefaat edecek.Peygamber Efendimiz bir kısım [ümmetine] cehenneme girdikten sonra şefaat edecek. Onlar da cehennemde yanmaktan kurtulup çıkacaklar. Böyle kademe kademe şefaatleri var. Onlar da cehennemde yanmaktan kurtulup çıkacaklar. Böyle kademe kademe şefaatleri var.

Ümmet-i Muhammed şefaate erecek de, hem ümmeti olup hem de akrabası olanÜmmet-i Muhammed şefaate erecek de, hem ümmeti olup hem de akrabası olan Abdulmuttalib oğulları girmeyecek mi? Abdulmuttalib oğulları girmeyecek mi?

"Ey ashâbım, siz cennete girmeyi kendiniz umuyorsunuz da"Ey ashâbım, siz cennete girmeyi kendiniz umuyorsunuz da benî Abdulmuttalib'in girmesini ummuyor musunuz? benî Abdulmuttalib'in girmesini ummuyor musunuz? Onlar da girecekler, onlar da lütfumla, şefaatimle,Onlar da girecekler, onlar da lütfumla, şefaatimle, Allah'ın affetmesi ile girecekler." diye buyurmuş. Allah'ın affetmesi ile girecekler." diye buyurmuş.

Bize buradan düşen, Peygamber Efendimiz'in ashâbına saygımızı muhafaza etmemizdir. Bize buradan düşen, Peygamber Efendimiz'in ashâbına saygımızı muhafaza etmemizdir. Bu mânayı belirten hadîs-i şerîfler çok. Bu mânayı belirten hadîs-i şerîfler çok.

"Ama hocam onlar birbirleri ile mücadele etmişler."Ama hocam onlar birbirleri ile mücadele etmişler. Ben bir tarafı tutarım, öbür tarafa yüklenirim." Ben bir tarafı tutarım, öbür tarafa yüklenirim."

Çok büyük hata edersin. Başka mezheplerden öyle yapanlar var. Çok büyük hata edersin. Başka mezheplerden öyle yapanlar var. Ehli Sünnet mezhebinin dışından bazı insanlar var ki taraf tutmuşlar.Ehli Sünnet mezhebinin dışından bazı insanlar var ki taraf tutmuşlar. Ama bizim büyüklerimiz diyorlar ki; Ama bizim büyüklerimiz diyorlar ki;

"Çok şükür ki Allah bizi onların zamanında yaşatıp da onlardan birisini tercih edip "Çok şükür ki Allah bizi onların zamanında yaşatıp da onlardan birisini tercih edip onların yanında yer almak durumuna düşürmedi.onların yanında yer almak durumuna düşürmedi. Kılıçları elimize alıp da onlarla savaşıp da kılıçlarımızı onların kanıyla kanlandırmadı.Kılıçları elimize alıp da onlarla savaşıp da kılıçlarımızı onların kanıyla kanlandırmadı. Şimdi dilimizle onları yaralamayalım. Aradan zaman geçmiş, bizi Allah korumuş,Şimdi dilimizle onları yaralamayalım. Aradan zaman geçmiş, bizi Allah korumuş, o devirde gelmemişiz..." o devirde gelmemişiz..."

Kanaat ve içtihat dolayısıyla o öyle mazur olur da sen bir tarafı tuttuğun zaman hata edersin.Kanaat ve içtihat dolayısıyla o öyle mazur olur da sen bir tarafı tuttuğun zaman hata edersin. Allah'ın sevgili kuluyla zıtlaşan insan Allah'ın kendisine harp ilan etmesine sebep olmuş olur. Allah'ın sevgili kuluyla zıtlaşan insan Allah'ın kendisine harp ilan etmesine sebep olmuş olur. Allah'ın dostlarına söz söylemek yok, onu öğreneceğiz. Bu devirde bunun ehemmiyeti nedir? Allah'ın dostlarına söz söylemek yok, onu öğreneceğiz.

Bu devirde bunun ehemmiyeti nedir?

Bazı bozuk mezhep taraftarları vardır, Türkiye'de de vardır, eskiden beri vardı, Bazı bozuk mezhep taraftarları vardır, Türkiye'de de vardır, eskiden beri vardı, İstanbul'da da vardır. Sahabenin bazısını tutarlar, bazısına söverler.İstanbul'da da vardır. Sahabenin bazısını tutarlar, bazısına söverler. Sebbetmek deniliyor, ashâba sebbederler. "Şu şöyledir, bu böyledir..." diye atarlar, tutarlar. Sebbetmek deniliyor, ashâba sebbederler. "Şu şöyledir, bu böyledir..." diye atarlar, tutarlar. Şu hadisleri rivayet eden sahabenin bazısına bile çatarlar.Şu hadisleri rivayet eden sahabenin bazısına bile çatarlar. Hatta bazı bozuk mezhep sahipleri sahabenin çok büyük bir kısmını defterden siliyor. Hatta bazı bozuk mezhep sahipleri sahabenin çok büyük bir kısmını defterden siliyor. Onlara [itibar etmiyor], ancak kendi ölçülerine uygun gördüğü parmakla sayılacak kadar Onlara [itibar etmiyor], ancak kendi ölçülerine uygun gördüğü parmakla sayılacak kadar 10-12 tanesine [itibar ediyorlar.] Öyle şey olur mu?! 10-12 tanesine [itibar ediyorlar.] Öyle şey olur mu?! Binlerce sahabenin hepsinin defterden silinmesi olacak iş mi? Yapıyorlar. Binlerce sahabenin hepsinin defterden silinmesi olacak iş mi?

Yapıyorlar.

Bunlar yapıldığı için bu nasihat bize bugün hayatımızda önemlidir.Bunlar yapıldığı için bu nasihat bize bugün hayatımızda önemlidir. Siz ashaptan bir kimsenin aleyhinde konuşana ortak olmayın, mâni olun, söz söylettirmeyin,Siz ashaptan bir kimsenin aleyhinde konuşana ortak olmayın, mâni olun, söz söylettirmeyin, "Peygamber Efendimiz'in ashabıdır." diye. Çünkü onun sevgisiyle,"Peygamber Efendimiz'in ashabıdır." diye. Çünkü onun sevgisiyle, Resûlullah'ın onları sevmesiyle biz de onları sevmekte mükellefiz.Resûlullah'ın onları sevmesiyle biz de onları sevmekte mükellefiz. Veyahut onların Resûlullah'a bağlanıp, saygı duyup da hizmet etmesiyle onları sevmemiz bu gibiVeyahut onların Resûlullah'a bağlanıp, saygı duyup da hizmet etmesiyle onları sevmemiz bu gibi hadîs-i şerîflerde bize emredilmiştir. hadîs-i şerîflerde bize emredilmiştir.

Kardeşlerim! Bizim yolumuz güzeldir. Kardeşlerim!

Bizim yolumuz güzeldir.
Ehli sünnet ve'l-cemaat yolu çok çok ciddi alimlerin düşüne taşına, en ihtiyatlı,Ehli sünnet ve'l-cemaat yolu çok çok ciddi alimlerin düşüne taşına, en ihtiyatlı, en edepli, en terbiyeli, en ahlâklı insanların tutturduğu,en edepli, en terbiyeli, en ahlâklı insanların tutturduğu, Rabbimiz'in rızasına en muvâfık yoldur. Ötekiler? Rabbimiz'in rızasına en muvâfık yoldur. Ötekiler?

Kimisi öyle demiş sapıtmıştır, kimisi böyle demiş sapıtmıştır, kimisi onu inkâr etmiştir,Kimisi öyle demiş sapıtmıştır, kimisi böyle demiş sapıtmıştır, kimisi onu inkâr etmiştir, kimisi bunu inkâr etmiştir, raydan çıkmıştır. kimisi bunu inkâr etmiştir, raydan çıkmıştır.

Onun için, büyüklerimizin tecrübelerini ayaklar altına almayalım.Onun için, büyüklerimizin tecrübelerini ayaklar altına almayalım. Büyüklerimiz edeplerini muhafaza etmişler. Biz de edebimizi, saygımızı muhafaza edelim. Büyüklerimiz edeplerini muhafaza etmişler. Biz de edebimizi, saygımızı muhafaza edelim. Hayır yapıyoruz derken şerre düşmeyelim, kendi dilimizle kendimizi helâk etmeyelim. Hayır yapıyoruz derken şerre düşmeyelim, kendi dilimizle kendimizi helâk etmeyelim. Çünkü bu dil insanı çok zararlara uğratır. Bir laf işte... Çünkü bu dil insanı çok zararlara uğratır. Bir laf işte... Söylediği bir laftan dolayı insan mahvolur gider. Onun için, saygımızı takınalım.Söylediği bir laftan dolayı insan mahvolur gider. Onun için, saygımızı takınalım. Zaten bütün müslümanlara hüsnü zan edeceğiz. Her gördüğümüzü Hızır bileceğiz. Zaten bütün müslümanlara hüsnü zan edeceğiz. Her gördüğümüzü Hızır bileceğiz. Peygamber Efendimiz'in sahabesi, elbette evveliyetle onlara sevgimiz, saygımız sonsuzdur. Peygamber Efendimiz'in sahabesi, elbette evveliyetle onlara sevgimiz, saygımız sonsuzdur.

Allah şefaatlerine nâil eylesin. Cennete bizleri onlara komşu eylesin. Allah şefaatlerine nâil eylesin. Cennete bizleri onlara komşu eylesin.

Vellezî nefsî bi-yedihî inne'd-dünyâ ehvenu ala'llâhi min hâzihi's-sahleti alâ ehlihâ. Vellezî nefsî bi-yedihî inne'd-dünyâ ehvenu ala'llâhi min hâzihi's-sahleti alâ ehlihâ. Velev kâneti'd-dünyâ ta'dilu inda'llâhi miskâle habbetin min hardelin lem Velev kâneti'd-dünyâ ta'dilu inda'llâhi miskâle habbetin min hardelin lem yu'tihâ illâ evliyâehû ve ehibbâehû min halkıhî. yu'tihâ illâ evliyâehû ve ehibbâehû min halkıhî.

İbn Ömer radıyallahu anhümâ hazretlerinden. İbn Ömer radıyallahu anhümâ hazretlerinden.

Bu hadîs-i şerîfinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu ki; Bu hadîs-i şerîfinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdu ki;

"Nefsim elinde olan Allah'a andolsun ki, "Nefsim elinde olan Allah'a andolsun ki, dünya Allah nazarında şu kokmuş oğlak parçasının kalıntı derisinden daha değersizdir." dünya Allah nazarında şu kokmuş oğlak parçasının kalıntı derisinden daha değersizdir."

O ölmüş, kokuşmuş hayvanın yarısı tahrip olmuş derisi o oğlağın sahibine ne kıymet ifade eder? O ölmüş, kokuşmuş hayvanın yarısı tahrip olmuş derisi o oğlağın sahibine ne kıymet ifade eder?

Dünya da Allah indinde o kıymettedir. Dünya da Allah indinde o kıymettedir. Allah indinde dünyanın bir kokmuş deri kadar kıymeti yoktur. Allah indinde dünyanın bir kokmuş deri kadar kıymeti yoktur.

Velev kâneti'd-dünyâ ta'dilu inda'llâhi miskâle habbetin.Velev kâneti'd-dünyâ ta'dilu inda'llâhi miskâle habbetin. "Eğer Allah indinde dünya bir habbe ağırlığı kadar, "Eğer Allah indinde dünya bir habbe ağırlığı kadar, yani bir hububat tanesi ağırlığı kadar kıymet ifade etseydi,yani bir hububat tanesi ağırlığı kadar kıymet ifade etseydi, Allah indinde bu dünyanın zerre miktarı bir değeri olsaydı..." Allah indinde bu dünyanın zerre miktarı bir değeri olsaydı..."

"Kâfire hiçbir şey vermezdi de ancak kendi evliyâsına verirdi." "Kâfire hiçbir şey vermezdi de ancak kendi evliyâsına verirdi."

O halkından kendisini sevenlere verirdi. Kâfire hiçbir şey vermezdi. O halkından kendisini sevenlere verirdi. Kâfire hiçbir şey vermezdi. "Kıymeti yok, bırak yesinler..." "Kıymeti yok, bırak yesinler..."

Görüyorsun ki dağda yolun kenarında trafik kazası olmuş, bir kirpiyi, Görüyorsun ki dağda yolun kenarında trafik kazası olmuş, bir kirpiyi, tilkiyi kenara atmışlar, kargalar gelmiş gagalıyor.tilkiyi kenara atmışlar, kargalar gelmiş gagalıyor. Veyahut bir başka köpekler gelmiş, etini yiyor. Yesinler, ne kıymeti var; leş, Veyahut bir başka köpekler gelmiş, etini yiyor. Yesinler, ne kıymeti var; leş, kimse onun peşinden koşup da [gitmez ki...]kimse onun peşinden koşup da [gitmez ki...] Tarlaya buğday attığı zaman karga gagalamasın diye bekliyorlar.Tarlaya buğday attığı zaman karga gagalamasın diye bekliyorlar. Ama ötekisine hiç kimse aldırmaz. Çünkü değersizdir.Ama ötekisine hiç kimse aldırmaz. Çünkü değersizdir. Allah indinde dünya da böyle değersiz. Allah indinde dünya da böyle değersiz.

Bunu neden bildiriyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz? Bunu neden bildiriyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz?

Bu hadîs-i şerîfler bize; "Dünyanın kıymeti yoktur, ey sahabem, ey ümmetim!Bu hadîs-i şerîfler bize; "Dünyanın kıymeti yoktur, ey sahabem, ey ümmetim! Dünyaya aldanmayın, değmez! Dünyaya aldanmayın, değmez! Bu dünyanın fâni zevkleri, lezzetleri için âhiretinizi yakmaya değmez." demek istiyor. Bu dünyanın fâni zevkleri, lezzetleri için âhiretinizi yakmaya değmez." demek istiyor.

Sahle, birkaç mânaya geliyor. Bir mânası; doğumdan sonra hayvandan boşalan pis su. Sahle, birkaç mânaya geliyor. Bir mânası; doğumdan sonra hayvandan boşalan pis su. Bir mânası; leş kalıntısı. "Soyulmuş deri" mânasına [da geliyor.] Bir mânası; leş kalıntısı. "Soyulmuş deri" mânasına [da geliyor.]

Rivayete, açıklamaya göre; Peygamber Efendimiz bir yerden geçiyormuş, Rivayete, açıklamaya göre; Peygamber Efendimiz bir yerden geçiyormuş, ölmüş bir oğlak görmüş. ölmüş bir oğlak görmüş. İşkembesi deşilmiş. Onu görünce demiş ki; İşkembesi deşilmiş. Onu görünce demiş ki;

"Bu hayvanın sahipleri nazarında bir kıymeti var mıdır, ashâbım? Kaç para verirler buna?" "Bu hayvanın sahipleri nazarında bir kıymeti var mıdır, ashâbım? Kaç para verirler buna?"

Demişler ki; "Hiç bir dirhem etmez yâ Resûlallah, bunun kıymeti hiç yok, Demişler ki;

"Hiç bir dirhem etmez yâ Resûlallah, bunun kıymeti hiç yok,
ölmüş, parçalanmış, kokuşmuş." ölmüş, parçalanmış, kokuşmuş."

Peygamber Efendimiz onu mahsus soruyor. Peygamber Efendimiz onu mahsus soruyor. Yani soruyor ki zihinleri oraya takılsın, dikkatleri toplansın. Yani soruyor ki zihinleri oraya takılsın, dikkatleri toplansın.

"Para etmez, bir dirhem bile etmez yâ Resûlallah." deyince arkasından buyurmuş ki; "Para etmez, bir dirhem bile etmez yâ Resûlallah." deyince arkasından buyurmuş ki;

"İşte dünya da Allah indinde böyle bir pul etmez." Bu kadar kıymeti yok. "İşte dünya da Allah indinde böyle bir pul etmez."

Bu kadar kıymeti yok.

Peki biz insanoğulları bu bir pul etmeyen şey için niye birbirimizi yiyoruz? Peki biz insanoğulları bu bir pul etmeyen şey için niye birbirimizi yiyoruz? Niye birbirimizi mahvediyoruz? Niye kendimizi helâk ediyoruz? Niye birbirimizi mahvediyoruz? Niye kendimizi helâk ediyoruz? Niye âhiretimizi elden çıkartıyoruz? Niye cehennemin dibine hakediyoruz? Niye âhiretimizi elden çıkartıyoruz? Niye cehennemin dibine hakediyoruz?

Olacak iş değil. Ya Resûlullah'ın sözüne inanmayacaksın, Olacak iş değil. Ya Resûlullah'ın sözüne inanmayacaksın, ya inanıyorsan yaptığın edepsizliği bırakacaksın. Başka çaresi yok! ya inanıyorsan yaptığın edepsizliği bırakacaksın. Başka çaresi yok!

Resûlullah'ın sözü haktır, bu dünyanın kıymeti yoktur. Resûlullah'ın sözü haktır, bu dünyanın kıymeti yoktur.

"Hocam içinden altın çıkıyor. İşte bağı var, bahçesi var, tarlası var..." "Hocam içinden altın çıkıyor. İşte bağı var, bahçesi var, tarlası var..."

Kıymeti yok! Var ama sen kalmıyorsun ki, Kıymeti yok! Var ama sen kalmıyorsun ki, kalkıp gidiyorsun, göçüp gidiyorsun.kalkıp gidiyorsun, göçüp gidiyorsun. Toplayacağım diye koşturuyorsun, koşturuyorsun, koşturuyorsun,Toplayacağım diye koşturuyorsun, koşturuyorsun, koşturuyorsun, ondan sonra da bırakıp gidiyorsun.ondan sonra da bırakıp gidiyorsun. Götüremiyorsun ki... Neyi götürebiliyorsun? Götüremiyorsun ki...

Neyi götürebiliyorsun?

Burada kendi elinle yapabildiğin hayrı götürüyorsun.Burada kendi elinle yapabildiğin hayrı götürüyorsun. Buradan kendin kendi elinle hayır yapabildin mi, Allah yoluna mal sarfedebildin mi,Buradan kendin kendi elinle hayır yapabildin mi, Allah yoluna mal sarfedebildin mi, Allah yolunda hayırlı bir iş yapabildin mi, arkada bir eser, sadaka-i câriye bırakabildin mi,Allah yolunda hayırlı bir iş yapabildin mi, arkada bir eser, sadaka-i câriye bırakabildin mi, bir hayırlı evlat yetiştirebildin mi; ondan faydasını görüyorsun. bir hayırlı evlat yetiştirebildin mi; ondan faydasını görüyorsun.

Biriktirdiklerinin hesabı kalıyor. Mirasçılar yiyorlar, hesabı sende...Biriktirdiklerinin hesabı kalıyor. Mirasçılar yiyorlar, hesabı sende... Hani bir kavim lokantaya giriyor, yiyorlar içiyorlar, çıkıp gidiyorlar, arkadaki adam ödüyor.Hani bir kavim lokantaya giriyor, yiyorlar içiyorlar, çıkıp gidiyorlar, arkadaki adam ödüyor. Onun gibi. "Sen bu malları nereden kazandın? Ne oluyor? Ne kaldı?" diye orada hesap vereceksin.Onun gibi. "Sen bu malları nereden kazandın? Ne oluyor? Ne kaldı?" diye orada hesap vereceksin. Mirasçı yer; helal. Ölüm hak, miras helal; o onu yer. Mirasçı yer; helal. Ölüm hak, miras helal; o onu yer. O bakımdan, elde kalmayacak olduktan sonra, o seni terk edip gidecek olduktan sonra,O bakımdan, elde kalmayacak olduktan sonra, o seni terk edip gidecek olduktan sonra, vefasız olduktan sonra [kıymeti yok.]vefasız olduktan sonra [kıymeti yok.] Vefasız dünya, vefası yok ki; öldüğün zaman gelemez ki, başkasının malı olur.Vefasız dünya, vefası yok ki; öldüğün zaman gelemez ki, başkasının malı olur. "Ölünün malı" demezler, artık mirasçıların malı olur. "Ölünün malı" demezler, artık mirasçıların malı olur. Son nefesini verir vermez mülkiyet senden gider. Vasiyetini ya tutarlar ya tutmazlar. Son nefesini verir vermez mülkiyet senden gider. Vasiyetini ya tutarlar ya tutmazlar.

Bazı arkadaşlar vardı, biliyorum, temenni ediyordum; Bazı arkadaşlar vardı, biliyorum, temenni ediyordum; "Yaşlandılar, hayır yapsalar, hasenât yapsalar..." diye. Durumları müsait."Yaşlandılar, hayır yapsalar, hasenât yapsalar..." diye. Durumları müsait. Yapması lazım. Ne olacak? "Yapacağım, yapacağım, yapacağım..." Yapması lazım. Ne olacak?

"Yapacağım, yapacağım, yapacağım..."

Ama yapamadan gitti. Miras bıraktılar, vasiyet bıraktılar;Ama yapamadan gitti. Miras bıraktılar, vasiyet bıraktılar; "Şunu şöyle yapsınlar, bunu böyle yapsınlar..." Arkadakiler de yapamıyor. "Şunu şöyle yapsınlar, bunu böyle yapsınlar..."

Arkadakiler de yapamıyor.

İnsanın kendisinin göz göre göre yapması lazım. Muhterem kardeşlerim! İnsanın kendisinin göz göre göre yapması lazım.

Muhterem kardeşlerim!

Dün akşam para istemek için toplantı yaptık.Dün akşam para istemek için toplantı yaptık. Bu para istemek kadar da insanın yaka silkeceği zor bir iş yok. Bu para istemek kadar da insanın yaka silkeceği zor bir iş yok. Benim kendi maaşım var, mevkiim var, makamım var, itibarım var. Benim kendi maaşım var, mevkiim var, makamım var, itibarım var. Ben gidip de başkasına el açacak duruma ne diye düşeyim? İnsan hiç istemez. Ben gidip de başkasına el açacak duruma ne diye düşeyim?

İnsan hiç istemez.
Dilenci değilim ki ben, istemem. Fakat 14 bin m2 tutarında inşaat sahası olanDilenci değilim ki ben, istemem.

Fakat 14 bin m2 tutarında inşaat sahası olan
bir eğitim sitesi yapmaya kalkıştık.bir eğitim sitesi yapmaya kalkıştık. Hayrı gördük, hayrın ehemmiyetini tespit ettik. Burada kurslar görülecek, Hayrı gördük, hayrın ehemmiyetini tespit ettik. Burada kurslar görülecek, talebelerimiz yetişecek, çocuklarımız her birisi pırıl pırıl memlekete faydalı insan olacak,talebelerimiz yetişecek, çocuklarımız her birisi pırıl pırıl memlekete faydalı insan olacak, diye kaç dönüm yer aldık, üzerine temel attık. diye kaç dönüm yer aldık, üzerine temel attık. Bir bina bitti. Öteki bina her ay 10 milyon lira para istiyor. Hadi kapana girdik... Bir bina bitti. Öteki bina her ay 10 milyon lira para istiyor. Hadi kapana girdik... Yani hiç bu işe başlamasaydık, bu hayra başlamasaydık o zaman rahat otururduk. Yani hiç bu işe başlamasaydık, bu hayra başlamasaydık o zaman rahat otururduk.

Öbür taraftan bir başka yerde 18 dönüm bir başka yer bizim üstümüze yüklendi. Öbür taraftan bir başka yerde 18 dönüm bir başka yer bizim üstümüze yüklendi. "Hocam gel, seni başkan yapalım." dediler."Hocam gel, seni başkan yapalım." dediler. Adam kendisi 100 milyon koymuş, kaç milyar liraya çıkacak tesisler var.Adam kendisi 100 milyon koymuş, kaç milyar liraya çıkacak tesisler var. Koca koca Selimiye kışlası gibi binalar düşünmüş, hayırlar düşünmüş. Koca koca Selimiye kışlası gibi binalar düşünmüş, hayırlar düşünmüş. Cami yapılmış, kubbesi kapatılmış. İş var, para istiyor, o öyle... Cami yapılmış, kubbesi kapatılmış. İş var, para istiyor, o öyle...

Mersin'den birisi geldi, bir arsa bağışladı; Mersin'den birisi geldi, bir arsa bağışladı; "Buraya kız Kur'an kursu yapalım, şunu yapalım, bunu yapalım..." "Buraya kız Kur'an kursu yapalım, şunu yapalım, bunu yapalım..." Biz de iştahlıyız, hayır olunca "Peki yapalım." dedik, giriştik.Biz de iştahlıyız, hayır olunca "Peki yapalım." dedik, giriştik. "Yapılsın" diye bizim vakfımıza başvuruyor. "Yapalım" dedik. "Yapılsın" diye bizim vakfımıza başvuruyor. "Yapalım" dedik. Mersin'de de bir hayrımız olsun, çocuklar yetişsin. İyi ama para istiyor.Mersin'de de bir hayrımız olsun, çocuklar yetişsin.

İyi ama para istiyor.
Her şey paraya bağlı. Beni satsalar ödeyemem.Her şey paraya bağlı. Beni satsalar ödeyemem. Köle diye esir pazarında satsalar kaç para ederim bilmiyorum. Köle diye esir pazarında satsalar kaç para ederim bilmiyorum. Onlar yine bitmez. Büyük işler, elbirliği ile olacak işler... Onlar yine bitmez. Büyük işler, elbirliği ile olacak işler...

Yeri gelmişken söyleyeyim, tebliğ ederek istiyorum.Yeri gelmişken söyleyeyim, tebliğ ederek istiyorum. Tebliğ ediyorum; hayırlar var, paralar yatırılacak, hayırlar olacak. Tebliğ ediyorum; hayırlar var, paralar yatırılacak, hayırlar olacak.

Eskiden padişahlar varmış, cihat ederlermiş, hazine doluymuş, Eskiden padişahlar varmış, cihat ederlermiş, hazine doluymuş, sandıklarla paralar gelirmiş.sandıklarla paralar gelirmiş. "Yapılsın Süleymaniye camisi!" O koca dağ, bir tepenin üstüne ikinci bir tepe yığmışlar,"Yapılsın Süleymaniye camisi!" O koca dağ, bir tepenin üstüne ikinci bir tepe yığmışlar, etrafına medreseleri koymuşlar, aşevlerini yapmışlar, hastanesini yapmışlar.etrafına medreseleri koymuşlar, aşevlerini yapmışlar, hastanesini yapmışlar. Koca bir şey. Bugün yapmak istesen devlet bütçesi kadar para gider. Yapmışlar. Koca bir şey. Bugün yapmak istesen devlet bütçesi kadar para gider. Yapmışlar.

Neden? Şaka değil, Kanunî devri; yapmışlar. Neden?

Şaka değil, Kanunî devri; yapmışlar.

Bir başkası gelmiş, kesmetaştan bu camiyi yapmış. Bir başkası gelmiş, kesmetaştan bu camiyi yapmış. Bir başkası gelmiş, Fatih camisi olmuş. Herkes birtakım hayırlar yapmışlar. Bir başkası gelmiş, Fatih camisi olmuş. Herkes birtakım hayırlar yapmışlar.

Bizim de karnımız doyuyor elhamdülillah. Hayır yapacağız. Bizim de karnımız doyuyor elhamdülillah. Hayır yapacağız. Bizim de arkamızdan eser kalacak. Bizim de eserlerimizin içinde cemaatler toplandığı zamanBizim de arkamızdan eser kalacak. Bizim de eserlerimizin içinde cemaatler toplandığı zaman "Allah rahmet eylesin." diyecekler. "Allah rahmet eylesin." diyecekler.

Ben derse başlarken hepsinin adını anamasam bile sıfatını sayıp "hayır sahiplerine" diyorum. Ben derse başlarken hepsinin adını anamasam bile sıfatını sayıp "hayır sahiplerine" diyorum.

Şimdi biz burada kimlere borçluyuz? Şimdi biz burada kimlere borçluyuz?

Buraları canını ortaya koyup fetheden insanlara borçluyuz, yoksa burada duramazdık.Buraları canını ortaya koyup fetheden insanlara borçluyuz, yoksa burada duramazdık. Bu İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed başta olmak üzere, mübarek ordusuna, Bu İstanbul'u fetheden Fatih Sultan Mehmed başta olmak üzere, mübarek ordusuna, hepsine borçluyuz, hepimizin onlara borcu var. Neden? hepsine borçluyuz, hepimizin onlara borcu var.

Neden?

Onlar çarpıştılar, bu güzel yeri aldılar. Üç tarafı deniz, fevkalâde manzaralı. Onlar çarpıştılar, bu güzel yeri aldılar. Üç tarafı deniz, fevkalâde manzaralı. Bir tarafı boğaz, ormanları var, ağaçları var, akarsuları var... Bir tarafı boğaz, ormanları var, ağaçları var, akarsuları var... Dünyanın bakıp da imrendiği bir beldeyi bize nasip etmiş. Allah razı olsun.Dünyanın bakıp da imrendiği bir beldeyi bize nasip etmiş. Allah razı olsun. Mekânları cennet olsun. Cennetmekân, Firdevs-i âşiyân olsun hepsine! Mekânları cennet olsun. Cennetmekân, Firdevs-i âşiyân olsun hepsine! Onlara borcumuz var. Sonra buralara düşman geldi, tekrar silaha sarıldık,Onlara borcumuz var.

Sonra buralara düşman geldi, tekrar silaha sarıldık,
öldük, öldürdük, düşmanı def ettik. Onlardan da Allah razı olsun.öldük, öldürdük, düşmanı def ettik. Onlardan da Allah razı olsun. Yoksa İngiliz buraya gelmiş oturmuştu, Dolmabahçe'nin önüne donanmasını dizmişti. Yoksa İngiliz buraya gelmiş oturmuştu, Dolmabahçe'nin önüne donanmasını dizmişti. Sonra Ruslar, Ayastefanos denilen Yeşilköy'e kadar geldiler, Edirne'yi aldılar. Sonra Ruslar, Ayastefanos denilen Yeşilköy'e kadar geldiler, Edirne'yi aldılar. Silaha sarıldık, kovduk. Onlara borçluyuz. Silaha sarıldık, kovduk. Onlara borçluyuz.

Ondan sonra bu adamcağız, İskender Paşa, Allah razı olsun, bir cami yaptırmış;Ondan sonra bu adamcağız, İskender Paşa, Allah razı olsun, bir cami yaptırmış; üstü kapalı, kubbeli, yağmur görmüyor, çamur görmüyor.üstü kapalı, kubbeli, yağmur görmüyor, çamur görmüyor. Biz burada ibadet ediyoruz. Borçluyuz. Yoksa bir bina olmasaydı bina aranacaktık; Biz burada ibadet ediyoruz. Borçluyuz. Yoksa bir bina olmasaydı bina aranacaktık; "Nerede toplanabiliriz, nerede hadis okuruz?" "Nerede toplanabiliriz, nerede hadis okuruz?"

Şu kitapları yazanlara borçluyuz. Bu kitaplar yazılmasaydı, Şu kitapları yazanlara borçluyuz. Bu kitaplar yazılmasaydı, bu hadisleri rivayet eden alimler olmasaydı, yazan hocalar olmasaydı bu hadisleri nereden okuyacaktık?bu hadisleri rivayet eden alimler olmasaydı, yazan hocalar olmasaydı bu hadisleri nereden okuyacaktık? Bizi hocalarımız müslüman yetiştirmeseydi bizim hâlimiz nice olurdu? Bizi hocalarımız müslüman yetiştirmeseydi bizim hâlimiz nice olurdu? Futbol kulübüne mi giderdik? Eğlence kulübüne mi giderdik? Deniz kenarına mı giderdik?Futbol kulübüne mi giderdik? Eğlence kulübüne mi giderdik? Deniz kenarına mı giderdik? Çalgıcıya mı giderdik? Türkücüye mi giderdik? Davulcuya mı giderdik?Çalgıcıya mı giderdik? Türkücüye mi giderdik? Davulcuya mı giderdik? Zurnacıya mı giderdik? Hâlimiz ne olurdu, bilmiyoruz ki... Borcumuz var.Zurnacıya mı giderdik?

Hâlimiz ne olurdu, bilmiyoruz ki... Borcumuz var.
Allah razı olsun, bize Allah'ın emirlerini yasaklarını tebliğ ettiler, gittiler. Allah razı olsun, bize Allah'ın emirlerini yasaklarını tebliğ ettiler, gittiler.

Bizim de bir şeyler yapmamız lazım. Bizim de bir şeyler yapmamız lazım.

Ben tebliğ olarak, tebliğ etmek için söylüyorum ki büyük paralara ihtiyaçlar var. Ben tebliğ olarak, tebliğ etmek için söylüyorum ki büyük paralara ihtiyaçlar var. Akıl almaz. Şimdi 1 milyar lira ne demek? Akıl almaz.

Şimdi 1 milyar lira ne demek?

Bin tane milyon lira demek. Yani bin tane milyon verecek insan bir araya gelirse fayda sağlıyor. Bin tane milyon lira demek. Yani bin tane milyon verecek insan bir araya gelirse fayda sağlıyor.

Bu caminin evvelki seneler burasında konuşurken; Bu caminin evvelki seneler burasında konuşurken; "Şu yan tarafı alalım, kadınların bir yeri yok, yazıktır..." diyordum. "Şu yan tarafı alalım, kadınların bir yeri yok, yazıktır..." diyordum. Şimdi İstanbul'un meşhur camilerinden biri oldu. Kadınlara en güzel hizmet verenŞimdi İstanbul'un meşhur camilerinden biri oldu. Kadınlara en güzel hizmet veren camilerden biridir burası; çünkü arka tarafta kadınlara tahsis edilmiş yemyeşil, camilerden biridir burası; çünkü arka tarafta kadınlara tahsis edilmiş yemyeşil, yumuşak halısı olan salonları vardır.yumuşak halısı olan salonları vardır. Gelirler, doldurabildikleri kadar doldursunlar.Gelirler, doldurabildikleri kadar doldursunlar. Orası sizin adedinizden fazla insan alır. Elhamdülillah! Orası sizin adedinizden fazla insan alır. Elhamdülillah!

Ramazan'da ibadet edecekler; bunlara kim para harcamışsa, kenarlarına kim tahta döşetmişse, Ramazan'da ibadet edecekler; bunlara kim para harcamışsa, kenarlarına kim tahta döşetmişse, altına kim halı döşetmişse...altına kim halı döşetmişse... Sizler yaptınız, elbirliğiyle oldu. Burada para toplandı, kimisi dükkân dükkân dolaştı, verdi. Sizler yaptınız, elbirliğiyle oldu. Burada para toplandı, kimisi dükkân dükkân dolaştı, verdi. Orada ibadet edildikçe onlara sevap yazılacak.Orada ibadet edildikçe onlara sevap yazılacak. Çünkü hayra delâlet eden yapmış gibi ecir kazanır. Onun için, bunları bildiriyoruz.Çünkü hayra delâlet eden yapmış gibi ecir kazanır.

Onun için, bunları bildiriyoruz.
Dünyanın kıymeti yoktur, dünyanın malı dünyada kalır, âhirete giden yapılan hayırlardır. Dünyanın kıymeti yoktur, dünyanın malı dünyada kalır, âhirete giden yapılan hayırlardır. Hayır yapalım. Bâdirû bi'l-a'mâli's-sâlihati kable en tüşğalü. Hayır yapalım.

Bâdirû bi'l-a'mâli's-sâlihati kable en tüşğalü.
"Meşguliyetler gelmeden salih amellere sarılın." "Meşguliyetler gelmeden salih amellere sarılın."

Ölüm gelmeden hayrınızı, hasenâtınızı yapın, yapalım. Hepimiz için durum aynı. Ölüm gelmeden hayrınızı, hasenâtınızı yapın, yapalım. Hepimiz için durum aynı. Yani benim durumum hoca diye farklı değil, hepimizin hayır hasenât yapması lazım. Yani benim durumum hoca diye farklı değil, hepimizin hayır hasenât yapması lazım. Hepimizin kesemizin ağzını açıp inandığımız faydalı bir şeye para yatırmamız lazım. Hepimizin kesemizin ağzını açıp inandığımız faydalı bir şeye para yatırmamız lazım.

Şimdi bu halkın durumunu ben biliyorum, fukarâsı var. Fukarâdan ne isteyeyim ben? Şimdi bu halkın durumunu ben biliyorum, fukarâsı var. Fukarâdan ne isteyeyim ben?

Ben böyle konuşma yapıyorum, fakir talebe gelmiş, Ben böyle konuşma yapıyorum, fakir talebe gelmiş, mikroskobunu satmış, bana mikroskobun parasını veriyor; mikroskobunu satmış, bana mikroskobun parasını veriyor;

"Hocam bunu camiye kullan." Ya ben senin paranı istemiyorum."Hocam bunu camiye kullan."

Ya ben senin paranı istemiyorum.
Benim istediğim zenginin 100 milyonundan 2 milyonunu buraya koyması. Benim istediğim zenginin 100 milyonundan 2 milyonunu buraya koyması. Ben senin fukarâcığın defterini, kitabını satıp da parasını -ama bereketi var ayrı da- istemiyorum.Ben senin fukarâcığın defterini, kitabını satıp da parasını -ama bereketi var ayrı da- istemiyorum. Sen doktor ol da ondan sonra ödersin. Mezun ol, ondan sonra ödersin. Sen doktor ol da ondan sonra ödersin. Mezun ol, ondan sonra ödersin.

Ötekisi çocuğuna sünnet düğünü yapacak, 20 milyon harcıyor. Ötekisi çocuğuna sünnet düğünü yapacak, 20 milyon harcıyor. Allah yoluna bir hizmet yapacak, 500 bin lira veriyor, eli de titriyor... Hasta, ölecek adam...Allah yoluna bir hizmet yapacak, 500 bin lira veriyor, eli de titriyor... Hasta, ölecek adam... Ya ne oluyorsun?.. Çocuğuna harcarken nasıl harcadın? Gel bakalım buraya...Ya ne oluyorsun?.. Çocuğuna harcarken nasıl harcadın?

Gel bakalım buraya...
Şu çağırdığın hokkabaza kaç para verdin? Şu şaklabana ne kadar verdin? Şu çağırdığın hokkabaza kaç para verdin? Şu şaklabana ne kadar verdin? Bir gece için şu şarkıcıya kaç para verdin? Gel bakalım, söyle! Bir gece için şu şarkıcıya kaç para verdin? Gel bakalım, söyle!

"Hocam ne sen sor, ne ben söyleyeyim, zaten yüreğim yaralı." "Hocam ne sen sor, ne ben söyleyeyim, zaten yüreğim yaralı."

Ona o kadar veriyor. Keyif için bir televizyon alıyor, bir video alıyor,Ona o kadar veriyor. Keyif için bir televizyon alıyor, bir video alıyor, her bir videokaset için şu kadar para veriyor; hayra gelince vermiyor. Olmaz! her bir videokaset için şu kadar para veriyor; hayra gelince vermiyor. Olmaz!

Bizim hasımlarımız, düşmanlar, yani kökü dışarıda olan insanlar bizim gözbebeğimiz olan Bizim hasımlarımız, düşmanlar, yani kökü dışarıda olan insanlar bizim gözbebeğimiz olan müesseselerin sahiplerine geliyorlar. Mesela karakola geliyor, mektebe geliyor. müesseselerin sahiplerine geliyorlar. Mesela karakola geliyor, mektebe geliyor. Nereden fayda gelecek kendisine? "Bu asker bana yarar. Bu polis bana yarar. Nereden fayda gelecek kendisine? "Bu asker bana yarar. Bu polis bana yarar. Bu genç büyür, bana yarar." Onu düşünüyor, geliyor. Bu genç büyür, bana yarar." Onu düşünüyor, geliyor.

"Efendim, bir ihtiyacın varsa ihtiyacını görüverelim." "Efendim, bir ihtiyacın varsa ihtiyacını görüverelim."

Allah Allah! Düğün değil, bayram değil, bu muhabbet niye? Allah Allah! Düğün değil, bayram değil, bu muhabbet niye?

Geliyor; "Şunu yapıverelim." Yap bakalım... Tabii adamın ihtiyacı var. Geliyor; "Şunu yapıverelim."

Yap bakalım... Tabii adamın ihtiyacı var.

"Şu iş olsun. Hadi karakolun şurası eksik." Şurasını tamir ediyor, yapıyor;"Şu iş olsun. Hadi karakolun şurası eksik."

Şurasını tamir ediyor, yapıyor;
altına bir plaka, bir propaganda... altına bir plaka, bir propaganda... Ötekisi bir propaganda, berikisi bir propaganda... "İthal malı hayır." Ötekisi bir propaganda, berikisi bir propaganda...

"İthal malı hayır."

Tevbe estağfirullah... Müslüman tepeden tırnağa kendisi hayırken, Tevbe estağfirullah... Müslüman tepeden tırnağa kendisi hayırken, bu sefer hayrı da İngiltere'den, Amerika'dan ithal etmeye başladık!bu sefer hayrı da İngiltere'den, Amerika'dan ithal etmeye başladık! Beynelmilel cemiyetlerin üyesi olarak yapıyor, para yine bizim zavallı saf vatandaştan çıkıyor,Beynelmilel cemiyetlerin üyesi olarak yapıyor, para yine bizim zavallı saf vatandaştan çıkıyor, unvan öbür tarafa gidiyor. Onların da sonra ne yapacağı belli olmaz. unvan öbür tarafa gidiyor. Onların da sonra ne yapacağı belli olmaz.

Bize biz yâr oluruz, başkası yâr olmaz. Bize başkası bir iyilik yapıyorsa gözümüzün, Bize biz yâr oluruz, başkası yâr olmaz.

Bize başkası bir iyilik yapıyorsa gözümüzün,
kaşımızın karalığından dolayı yapmaz. kaşımızın karalığından dolayı yapmaz. Bir menfaat düşündüğü için yapar.Bir menfaat düşündüğü için yapar. Onun için, yeri geldiği zaman hayrı bile kabul etmemek lazım. Karşı taraftaki adamın niyeti nedir? Onun için, yeri geldiği zaman hayrı bile kabul etmemek lazım. Karşı taraftaki adamın niyeti nedir?

Çünkü seni medyûn-u şükran bırakıp arkasından menfî iş yaptırmaya kalkar. Çünkü seni medyûn-u şükran bırakıp arkasından menfî iş yaptırmaya kalkar.

Onun için, müslümanlar hayırlara sahip çıkın. Hayırları da gâvurlara, bitli, pis turistlere, Onun için, müslümanlar hayırlara sahip çıkın. Hayırları da gâvurlara, bitli, pis turistlere, açık saçıklara kaptırmayın. Gazetede yazmış, bir boy -gazeteci ortak mıdır nedir açık saçıklara kaptırmayın.

Gazetede yazmış, bir boy -gazeteci ortak mıdır nedir
anlayamadım- boydan boya resmini...anlayamadım- boydan boya resmini... Koca bir gazete sayfası... Yani o kadar ilanın parasını ancak Koç verebilir, Koca bir gazete sayfası... Yani o kadar ilanın parasını ancak Koç verebilir, bilmem hangi müessese verebilir. bilmem hangi müessese verebilir. Bir sayfalık gazete reklamı bilmem kaç milyon lira paradır.Bir sayfalık gazete reklamı bilmem kaç milyon lira paradır. Filanca gâvur kızı, karısı gelmiş memlekete; "Ben buraya eğlenmeye geldim,Filanca gâvur kızı, karısı gelmiş memlekete; "Ben buraya eğlenmeye geldim, daha bir eğlence bulamadım." diye yazıyor. daha bir eğlence bulamadım." diye yazıyor. Gazete de onu yazmış, reklamını yapıyor. Arada komisyon mu alacak, ne yapacak? Gazete de onu yazmış, reklamını yapıyor. Arada komisyon mu alacak, ne yapacak?

Böyle feci, acayip işler dönüyor. O adam ondan sonra hayır yapmaya kalkıyor;Böyle feci, acayip işler dönüyor.

O adam ondan sonra hayır yapmaya kalkıyor;
ama arkasından başka şey var. Biz bunu seziyoruz. Her şey de söylenmez, siz de sezin. ama arkasından başka şey var.

Biz bunu seziyoruz. Her şey de söylenmez, siz de sezin.
Hayra sahip çıkın, hayrı siz yapın. "Leb" demeden leblebiyi anlayın.Hayra sahip çıkın, hayrı siz yapın. "Leb" demeden leblebiyi anlayın. Bazen her şey söylenmez. Misafir gelir, baba çocuğuna kaşıyla gözüyle bir işaret yapar, biter.Bazen her şey söylenmez. Misafir gelir, baba çocuğuna kaşıyla gözüyle bir işaret yapar, biter. Bir işaret yapar, çocuk anlar. "Anladım anne, baba..." gider, yapar.Bir işaret yapar, çocuk anlar. "Anladım anne, baba..." gider, yapar. Her şey dile dökülmez. Her şey dile dökülmez.

Biz çok acı çekmiş bir milletiz; aklımızı başımıza toplamazsak daha çok acılar çekeriz. Biz çok acı çekmiş bir milletiz; aklımızı başımıza toplamazsak daha çok acılar çekeriz.

Ortadoğu Teknik Üniversitesi kuruldu. Barış gönüllüleri geldi.Ortadoğu Teknik Üniversitesi kuruldu. Barış gönüllüleri geldi. Ne güzel isim; barış, güzel. Gönüllü, o da güzel. Ne güzel isim; barış, güzel. Gönüllü, o da güzel. Gönül kelimesi güzel, gönüllü kelimesi de güzel.Gönül kelimesi güzel, gönüllü kelimesi de güzel. Bedavadan hayır yapacak insanlar geldi. Yazdık, dedik ki; Bedavadan hayır yapacak insanlar geldi. Yazdık, dedik ki;

"Bunlar misyonerdir, buraya Hıristiyanlık propagandası yapmaya geliyorlar."Bunlar misyonerdir, buraya Hıristiyanlık propagandası yapmaya geliyorlar. Bunlardan hayır gelmez." "Parasız İngilizce öğretecekler." Bunlardan hayır gelmez."

"Parasız İngilizce öğretecekler."

Parasız öğretir, fitil fitil burnundan getirir. Ben bilirim, bedava sirke baldan tatlıdır. Parasız öğretir, fitil fitil burnundan getirir. Ben bilirim, bedava sirke baldan tatlıdır. Ben de bedava olunca severim ama bu bedavaya gelmez, daha pahalıya gelir.Ben de bedava olunca severim ama bu bedavaya gelmez, daha pahalıya gelir. Bunun zararı daha fazla olur. Bunlar evlatlarımızı hayırlı yetiştirmezler. Bunun zararı daha fazla olur. Bunlar evlatlarımızı hayırlı yetiştirmezler. Bunlar casus gibi çalışırlar. Bunlar Afrika'ya gittiler, Hıristiyanlığı öğreteceğiz diye,Bunlar casus gibi çalışırlar.

Bunlar Afrika'ya gittiler, Hıristiyanlığı öğreteceğiz diye,
arkasından askerleri istilâya geldi. Bunlar öncü kuvvetleridir.arkasından askerleri istilâya geldi. Bunlar öncü kuvvetleridir. Bunlar fikir, din hürriyeti, inanç [hürriyetinden] faydalanırlar;Bunlar fikir, din hürriyeti, inanç [hürriyetinden] faydalanırlar; ama arkasından emelleri başka türlüdür.ama arkasından emelleri başka türlüdür. Biz bunları biliyoruz, bunlar belki her yerde söylenmez ama... Biz bunları biliyoruz, bunlar belki her yerde söylenmez ama...

Artık Allah affetsin, hıfz eylesin. Ne oldu sonra? Artık Allah affetsin, hıfz eylesin.

Ne oldu sonra?

Olanı söylüyorum ki, gazetelerden ispatı mümkün olan şeyi söylüyorum.Olanı söylüyorum ki, gazetelerden ispatı mümkün olan şeyi söylüyorum. Olmayanı söyleyemem, çünkü daha 'cek cak' onun ispatı olmaz. Olmayanı söyleyemem, çünkü daha 'cek cak' onun ispatı olmaz.

Sonra ne oldu? Ortadoğu Teknik Üniversitesi anarşinin yuvası oldu. Sonra ne oldu?

Ortadoğu Teknik Üniversitesi anarşinin yuvası oldu.
Jandarmaya silah çektiler. Gördünüz mü? Biz evlatlarımızı böyle yetiştirmezdik. Jandarmaya silah çektiler. Gördünüz mü?

Biz evlatlarımızı böyle yetiştirmezdik.
Oradan ne anarşistler yetişti, ordumuzu ne kadar meşgul etti;Oradan ne anarşistler yetişti, ordumuzu ne kadar meşgul etti; ne karışıklıklar oldu, ne sıkıntılar oldu, hepimiz biliyoruz.ne karışıklıklar oldu, ne sıkıntılar oldu, hepimiz biliyoruz. O zaman söylüyorduk söylüyorduk, kimse bizi dinlemiyordu. Sonra acı acı gördüler. O zaman söylüyorduk söylüyorduk, kimse bizi dinlemiyordu. Sonra acı acı gördüler.

Gördün mü şimdi barış gönüllüsünün ne kadar barış getirdiğini? Gördün mü şimdi barış gönüllüsünün ne kadar barış getirdiğini? Gördün mü şimdi onların ne kadar evlatlarımızı başka türlü yetiştirdiğini, anladın mı? Gördün mü şimdi onların ne kadar evlatlarımızı başka türlü yetiştirdiğini, anladın mı?

Bir kısmı belki yine anlayamamıştır. Hâlâ anlayamamışlar vardır. Bir kısmı belki yine anlayamamıştır. Hâlâ anlayamamışlar vardır. Artık ne bileyim, saçı kesildi, önüne düştü, akı karası görüldü; ama hâlâ anlayamamış. Artık ne bileyim, saçı kesildi, önüne düştü, akı karası görüldü; ama hâlâ anlayamamış. Çünkü yine yengeç gibi eğri eğri gidiyor. Daha doğru gitmeyi öğrenemedi; Çünkü yine yengeç gibi eğri eğri gidiyor. Daha doğru gitmeyi öğrenemedi; yaratılışı yengeç gibi çünkü, yampiri yampiri hâlâ bu tarafa gidiyor.yaratılışı yengeç gibi çünkü, yampiri yampiri hâlâ bu tarafa gidiyor. Bundan bir hayır gelmez. Peki, onlar düzelmiyor, yengeci sen değiştirip deBundan bir hayır gelmez.

Peki, onlar düzelmiyor, yengeci sen değiştirip de
düz gidecek hâle getiremezsin ki... düz gidecek hâle getiremezsin ki... Sen sahip çıkacaksın. Hayra sen sahip çıkacaksın, hayrı sen yapacaksın. Sen sahip çıkacaksın. Hayra sen sahip çıkacaksın, hayrı sen yapacaksın. Başkasına bırakma. İngiliz gelip de hayır yapar mı burada?Başkasına bırakma. İngiliz gelip de hayır yapar mı burada? Amerikalı gelir, Rus gelir, Fransız gelir, hayır yapar mı? Amerikalı gelir, Rus gelir, Fransız gelir, hayır yapar mı?

Fransız bir ara Ermenileri besliyordu, şimdi ticarî menfaatler döndü dolaştı, Fransız bir ara Ermenileri besliyordu, şimdi ticarî menfaatler döndü dolaştı, Türkiye ile dost olmak istedi. Yarın yine düşman olur. Türkiye ile dost olmak istedi. Yarın yine düşman olur. Yarın öbür gün, siyaset, dış politika ayrı bir şey... Yarın öbür gün, siyaset, dış politika ayrı bir şey... Ama sen kendi memleketine sahip olacaksın, sımsıkı elinde tutacaksın.Ama sen kendi memleketine sahip olacaksın, sımsıkı elinde tutacaksın. Her türlü hayır hasenâtı [sen yapacaksın.] Hayrı da ona kaptırırsanHer türlü hayır hasenâtı [sen yapacaksın.] Hayrı da ona kaptırırsan ondan sonra ayıkla pirincin taşını... ondan sonra ayıkla pirincin taşını...

Karnın açsa sen para verme, evin yoksa para verme, ihtiyacın varsa para verme. Karnın açsa sen para verme, evin yoksa para verme, ihtiyacın varsa para verme. Benim sözüm: parası var, nereye koyacağını bilemiyor. Malı var, ne yapacağını bilemiyor. Benim sözüm: parası var, nereye koyacağını bilemiyor. Malı var, ne yapacağını bilemiyor. İdaresinde âciz kalmış. Çocuklarına kalacağını hissediyor veya çocukları yok, akrabasına kalacak, İdaresinde âciz kalmış. Çocuklarına kalacağını hissediyor veya çocukları yok, akrabasına kalacak, onlar da hayırlı yolda değil, ayyaş sarhoş, gidecek.onlar da hayırlı yolda değil, ayyaş sarhoş, gidecek. Yani benim sözüm hayrı yapabilecek insanlara! Yani benim sözüm hayrı yapabilecek insanlara!

Hayır için çok mecburiyetler var, çok paralara ihtiyaç var. Hayır için çok mecburiyetler var, çok paralara ihtiyaç var.

Peygamber Efendimiz'in zamanında da öyleydi. Peygamber Efendimiz'in zamanında da öyleydi. Ordu teçhiz edilecekti, paraya ihtiyaç vardı, zenginler keselerini açtılar.Ordu teçhiz edilecekti, paraya ihtiyaç vardı, zenginler keselerini açtılar. Kıtlık oldu, kimsenin yiyeceği kalmadı, zenginler keselerini açtılar. Kıtlık oldu, kimsenin yiyeceği kalmadı, zenginler keselerini açtılar. Bu iş böyle olur. Her devirde öyle olmuş. Her devirde parasız iş olmaz. Bu iş böyle olur. Her devirde öyle olmuş. Her devirde parasız iş olmaz.

Bir işin yapılması için en başta gelen şeylerden birisi idealdir, fikirdir, ahlâktır, Bir işin yapılması için en başta gelen şeylerden birisi idealdir, fikirdir, ahlâktır, ona tâbi olarak plandır, projedir. Peki bunların hepsi var, sonra? ona tâbi olarak plandır, projedir. Peki bunların hepsi var, sonra?

İkincisi paradır. Para olmadı mı durur. Plan yapılır, öyle durur; çünkü para yok. İkincisi paradır. Para olmadı mı durur. Plan yapılır, öyle durur; çünkü para yok. Ne yapalım, yapamıyoruz, para bulamadık. Bir arabayı çok beğenirsin, alacaksın;Ne yapalım, yapamıyoruz, para bulamadık. Bir arabayı çok beğenirsin, alacaksın; para yok, kalır. Her şey böyle olur. para yok, kalır. Her şey böyle olur.

Onun için, bu dünya Allah indinde bir oğlak leşinin işkembesinden daha değersizdir. Onun için, bu dünya Allah indinde bir oğlak leşinin işkembesinden daha değersizdir. Eğer bunun bir kıymeti olsaydı Allah kâfire bir içim su vermezdi,Eğer bunun bir kıymeti olsaydı Allah kâfire bir içim su vermezdi, bir koklam dünyalık koklatmazdı. bir koklam dünyalık koklatmazdı. Kıymeti olmadığından onlara [vermiş.] Kıymeti olmadığından onlara [vermiş.] Ancak evliyâsına verirdi, sevdiği kullarına verirdi, halkın içinden sevdiklerine verirdi.Ancak evliyâsına verirdi, sevdiği kullarına verirdi, halkın içinden sevdiklerine verirdi. Demek ki kıymeti yok.Demek ki kıymeti yok. Bir insana götürüp de kokmuş bir işkembe paketleyip hediye verir misin? Bir insana götürüp de kokmuş bir işkembe paketleyip hediye verir misin?

Vermezsin. İnsanın başına çalar; "Sen benimle alay mı ediyorsun?!" der. Kıymeti yok. Vermezsin. İnsanın başına çalar; "Sen benimle alay mı ediyorsun?!" der. Kıymeti yok.

Allah müslümana âhireti veriyor, cennetini veriyor, cemâlini nasip ediyor. Allah müslümana âhireti veriyor, cennetini veriyor, cemâlini nasip ediyor. Ona koşmamız lazım, ona gayret etmemiz lazım. Ona koşmamız lazım, ona gayret etmemiz lazım. Şu dünyanın fâni lezzetlerine takılmamamız gerekiyor.Şu dünyanın fâni lezzetlerine takılmamamız gerekiyor. Bunu anlamamız lazım. Bunu anlıyoruz da fiilen anladığımızı göstermemiz lazım.Bunu anlamamız lazım. Bunu anlıyoruz da fiilen anladığımızı göstermemiz lazım. Fiilen göstermiyoruz. Kalbimiz başka şey diyor, aklımız başka şey diyor. O neden? Fiilen göstermiyoruz. Kalbimiz başka şey diyor, aklımız başka şey diyor.

O neden?

Şeytan kendi yakınlarını korkuturmuş; "Aman hayır yapma! Şeytan kendi yakınlarını korkuturmuş; "Aman hayır yapma! Aman hayır yapma, fakir düşersin!" Şeytan böyle korkuturmuş.Aman hayır yapma, fakir düşersin!" Şeytan böyle korkuturmuş. Peygamber Efendimiz de öbür yandan yemin ediyor: Peygamber Efendimiz de öbür yandan yemin ediyor:

"Vallâhi hayırdan, sadakadan mal azalmaz!" Şeytan bizi sevdiğinden mi "Aman hayır yapma, "Vallâhi hayırdan, sadakadan mal azalmaz!"

Şeytan bizi sevdiğinden mi "Aman hayır yapma,
fakir kalırsın!" diyor? fakir kalırsın!" diyor?

Peygamber Efendimiz bize düşman olduğundan mı "Sadaka ver, sadaka yap, hayır yap; Peygamber Efendimiz bize düşman olduğundan mı "Sadaka ver, sadaka yap, hayır yap; vallâhi malın da azalmaz!" diye yemin ediyor? vallâhi malın da azalmaz!" diye yemin ediyor?

Demek ki bizim mantığımızdan başka gerçekler var, perdenin arkası başka türlü... Demek ki bizim mantığımızdan başka gerçekler var, perdenin arkası başka türlü... Peygamber Efendimiz vermemizi istiyor; şeytan vermememizi istiyor.Peygamber Efendimiz vermemizi istiyor; şeytan vermememizi istiyor. Peygamber Efendimiz; "Malın azalmayacak, korkma, bir cesaret, yap, bak yine malın artacak." diyor.Peygamber Efendimiz; "Malın azalmayacak, korkma, bir cesaret, yap, bak yine malın artacak." diyor. Şeytan da; "Bak verme ha! Malın azalır, fakir düşersin, yoksul düşersin, bir şeyin kalmaz!" diyor.Şeytan da; "Bak verme ha! Malın azalır, fakir düşersin, yoksul düşersin, bir şeyin kalmaz!" diyor. Buyur, imtihan dünyası, nasıl belli; insan nasıl bir o tarafa bir o tarafa çekiliyor. Buyur, imtihan dünyası, nasıl belli; insan nasıl bir o tarafa bir o tarafa çekiliyor.

İnsan burada aklını kullanacak, imanına göre hareket edecek. İnsan burada aklını kullanacak, imanına göre hareket edecek. Küçükten bir dene, gör. İnsan denediği zaman görür. Küçükten bir dene, gör. İnsan denediği zaman görür.

Vellezî nefsî bi-yedihî le-tuftehanne aleyküm fârisu ve'r-rûmuVellezî nefsî bi-yedihî le-tuftehanne aleyküm fârisu ve'r-rûmu ve le-tesubbenne aleykümü'd-dünyâ sabben ve le-yeksürenne aleykümü'l-hubzu ve le-tesubbenne aleykümü'd-dünyâ sabben ve le-yeksürenne aleykümü'l-hubzu ve'l-lahmu hattâ lâ yüzkere alâ kesîrin minhu ismullâhi teâlâ. ve'l-lahmu hattâ lâ yüzkere alâ kesîrin minhu ismullâhi teâlâ.

Abdullah b. Büsr radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet eylemiş. Abdullah b. Büsr radıyallahu anh'ten Taberânî rivayet eylemiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Nefsim kudreti elinde olan Allah'a andolsun ki, "Nefsim kudreti elinde olan Allah'a andolsun ki, sizin üzerinize diyâr-ı Fâris -yani İran diyarı- ve diyâr-ı Rum -yani Anadolu sizin üzerinize diyâr-ı Fâris -yani İran diyarı- ve diyâr-ı Rum -yani Anadolu ve Romalılar'ın arazileri- fetholunacak." ve Romalılar'ın arazileri- fetholunacak."

"Oraları fethedeceksiniz, elinize geçecek." diyor Peygamber Efendimiz. "Oraları fethedeceksiniz, elinize geçecek." diyor Peygamber Efendimiz.

Kime? Medine-i Münevvere'deki bîçâre, silahsız, zayıf, fukarâcık ama Kime?

Medine-i Münevvere'deki bîçâre, silahsız, zayıf, fukarâcık ama
Allah'ın sevgili kulları olan bir avuç sahabesine diyor. Allah'ın sevgili kulları olan bir avuç sahabesine diyor. Bize şimdi birisi çıksa, dese ki; "Yakın zamanda Rusya'yı alacaksınız, Amerika da sizin olacak."Bize şimdi birisi çıksa, dese ki; "Yakın zamanda Rusya'yı alacaksınız, Amerika da sizin olacak." Onun gibi bir şey! Peygamber Efendimiz; "Sizin üzerinize diyâr-ı Fâris fetholunacak." diyor. Onun gibi bir şey!

Peygamber Efendimiz;

"Sizin üzerinize diyâr-ı Fâris fetholunacak." diyor.

Yani bu zamanın Rusyası fetholunacak. Yani bu zamanın Rusyası fetholunacak.

"Ve diyâr-ı Rum fetholunacak." Yani bu zamanın Amerikası elinize geçecek."Ve diyâr-ı Rum fetholunacak."

Yani bu zamanın Amerikası elinize geçecek.
İki büyük imparatorluk. Sâsâni imparatorluğu, Roma Bizans imparatorluğu.İki büyük imparatorluk. Sâsâni imparatorluğu, Roma Bizans imparatorluğu. "Bunlar sizin elinize geçecek." diyor Peygamber Efendimiz. "Bunlar sizin elinize geçecek." diyor Peygamber Efendimiz.

Ne zaman? Medine-i Münevvere'deki nihayet birkaç 100 binlik müslümana diyor Ne zaman?

Medine-i Münevvere'deki nihayet birkaç 100 binlik müslümana diyor
Peygamber Efendimiz. Küçük bir topluluğa diyor. Peygamber Efendimiz. Küçük bir topluluğa diyor.

Neden? Nübüvvet nuruyla Allahu Teâlâ hazretleri kendisine bildirmiş olduğu içinNeden?

Nübüvvet nuruyla Allahu Teâlâ hazretleri kendisine bildirmiş olduğu için
söylüyor da ondan. Hak söylüyor da ondan.söylüyor da ondan. Hak söylüyor da ondan. Muhammed el-Emin de onun için. Her sözü haktır da ondan. Muhammed el-Emin de onun için. Her sözü haktır da ondan.

İşin ucu görüldüğü zaman bir şeyi söylemek hüner değil. İşin ucu görüldüğü zaman bir şeyi söylemek hüner değil. Havada kara bulutları gördüğü zaman; "Yağmur yağacak." Havada kara bulutları gördüğü zaman; "Yağmur yağacak." Bu bir bilgi değil. Ama küçücük bir cemaate; "Korkmayın, meraklanmayın, Bu bir bilgi değil. Ama küçücük bir cemaate; "Korkmayın, meraklanmayın, tasalanmayın; İran da elinize geçecek, Anadolu da elinize geçecek,tasalanmayın; İran da elinize geçecek, Anadolu da elinize geçecek, Balkanlar da elinize geçecek, İstanbul'u da, Konstantiniyye'yi de fethedeceksiniz,Balkanlar da elinize geçecek, İstanbul'u da, Konstantiniyye'yi de fethedeceksiniz, hatta Roma'yı da fethedeceksiniz." derse ve çıkarsa, işte hak Peygamber olduğunun delili. hatta Roma'yı da fethedeceksiniz." derse ve çıkarsa, işte hak Peygamber olduğunun delili.

Roma da fetholunacak, Peygamber Efendimiz bildiriyor. Roma da fetholunacak, Peygamber Efendimiz bildiriyor. Lâ ilâhe illallah ile Roma da fetholunacak. Bu misyonerlerin ocağı sönecek. Lâ ilâhe illallah ile Roma da fetholunacak. Bu misyonerlerin ocağı sönecek.

Milleti aldata aldata bir hâle geldiler. Papaz erkekle erkeğin nikâhını kıyıyor. Milleti aldata aldata bir hâle geldiler. Papaz erkekle erkeğin nikâhını kıyıyor. Böyle saçma şey mi olur? Papaz yanına şortlu kadını alıyor da onunla beraber geziyor. Böyle saçma şey mi olur?

Papaz yanına şortlu kadını alıyor da onunla beraber geziyor.
Din adamı! Allah'tan korkmaz mısınız, bu rahibeyi tepeden tırnağa giydiriyorsun da Din adamı! Allah'tan korkmaz mısınız, bu rahibeyi tepeden tırnağa giydiriyorsun da yanındaki bu şortluya niye ses çıkartmıyorsun? Böyle din adamlığı mı olur? yanındaki bu şortluya niye ses çıkartmıyorsun? Böyle din adamlığı mı olur?

Allah'ın emrini dosdoğru söylesene! Allah'ın emrini dosdoğru söylesene!

Hz. İsa aleyhisselâm'ın yaşayışı nasıl, papanın yaşayışı nasıl? Hz. İsa aleyhisselâm'ın yaşayışı nasıl, papanın yaşayışı nasıl?

Mukayese etsene! Akîdesine bir baksana! Kur'ân-ı Kerîm'in sesine bir kulak versene! Mukayese etsene! Akîdesine bir baksana! Kur'ân-ı Kerîm'in sesine bir kulak versene!

Nesini tenkit ediyor? Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Nesini tenkit ediyor?

Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

"Ey müslümanlar! Onlara deyin; 'Ey ehli kitap! Gelin aramızdaki müşterek olan imana;"Ey müslümanlar! Onlara deyin; 'Ey ehli kitap! Gelin aramızdaki müşterek olan imana; Allah'tan gayriye ibadet etmeyelim,Allah'tan gayriye ibadet etmeyelim, Allah'ın kullarını, peygamberlerini 'tanrı' deyip, 'tanrının oğlu' deyip de dinden imandan çıkmayalım.Allah'ın kullarını, peygamberlerini 'tanrı' deyip, 'tanrının oğlu' deyip de dinden imandan çıkmayalım. Benî Âdem olarak aramızdan bazılarımızı rab, tanrı edinmeyelim.Benî Âdem olarak aramızdan bazılarımızı rab, tanrı edinmeyelim. Allah'a güzel kulluk edelim." diyor. Anlasana! Biz Hz. İsa'ya sövüp saymıyoruz ki! Allah'a güzel kulluk edelim." diyor. Anlasana!

Biz Hz. İsa'ya sövüp saymıyoruz ki!
Hz. İsa bizim başımızın tâcı, büyük peygamberlerden bir peygamber. Hz. İsa bizim başımızın tâcı, büyük peygamberlerden bir peygamber. Annesi vardı, kendisi onun oğlu, yemek yerdi, içerdi. Allah'ın has hâlis bir peygamberAnnesi vardı, kendisi onun oğlu, yemek yerdi, içerdi. Allah'ın has hâlis bir peygamber kulu olarak diyar diyar gezip insanları hak yola çağırırdı.kulu olarak diyar diyar gezip insanları hak yola çağırırdı. Ve mühim işlerinden birisi de; "İleride Hz. Muhammed gelecek." diye onu tebliğ ederdi. Ve mühim işlerinden birisi de; "İleride Hz. Muhammed gelecek." diye onu tebliğ ederdi. Vazifesi oydu. İncil'in mânası, müjde. Neyin müjdesi? Vazifesi oydu. İncil'in mânası, müjde.

Neyin müjdesi?

Peygamber Efendimiz'in geleceğinin müjdesi, altı asır önceden... Peygamber Efendimiz'in geleceğinin müjdesi, altı asır önceden...

Hz. İsa aleyhisselâm'ın yaptığı oydu. "Benden sonra bir peygamber gelecek, Hz. İsa aleyhisselâm'ın yaptığı oydu. "Benden sonra bir peygamber gelecek, gelince tâbi olun, aykırılık çıkartmayın." diyordu. gelince tâbi olun, aykırılık çıkartmayın." diyordu.

"İran ülkeleri de fetholunacak, Rum ülkeleri de fetholunacak." "İran ülkeleri de fetholunacak, Rum ülkeleri de fetholunacak."

Ve le-tesubbenne aleykümü'd-dünyâ sabben.Ve le-tesubbenne aleykümü'd-dünyâ sabben. "Üstünüze dünya oluktan boşanırcasına boşalacak, ey ashâbım!" "Üstünüze dünya oluktan boşanırcasına boşalacak, ey ashâbım!"

"Bardaktan boşanırcasına, yağmur yağar gibi üstünüze dünyalık yağacak. "Bardaktan boşanırcasına, yağmur yağar gibi üstünüze dünyalık yağacak. Şimdi fukarâsınız, bir hurmayı akşama kadar kendinize azık edinirsiniz.Şimdi fukarâsınız, bir hurmayı akşama kadar kendinize azık edinirsiniz. Bazen hurmayı bir biriniz emersiniz, bir biriniz emersiniz.Bazen hurmayı bir biriniz emersiniz, bir biriniz emersiniz. Karnınız açlıktan sırtınıza yapışmıştır. Karnınız açlıktan sırtınıza yapışmıştır. Ama çok şeyler elde edeceksiniz." diyor Peygamber Efendimiz. Ama çok şeyler elde edeceksiniz." diyor Peygamber Efendimiz.

Ve le-yeksürenne aleykümü'l-hubzu ve'l-lahmu.Ve le-yeksürenne aleykümü'l-hubzu ve'l-lahmu. "Et, ekmek aranızda çoğalacak, bollaşacak, kıtlık çekmeyeceksiniz. "Et, ekmek aranızda çoğalacak, bollaşacak, kıtlık çekmeyeceksiniz. Çok bolluklara ereceksiniz." Hattâ lâ yüzkere alâ kesîrin minhu ismullâhi teâlâ. Çok bolluklara ereceksiniz." Hattâ lâ yüzkere alâ kesîrin minhu ismullâhi teâlâ. "Ama rahatlayınca gevşeyeceksiniz de o etin üstüne,"Ama rahatlayınca gevşeyeceksiniz de o etin üstüne, o ekmeği yerken besmele bile çekmeden yiyeceksiniz." o ekmeği yerken besmele bile çekmeden yiyeceksiniz."

Hangisi kıymetli? Peygamber Efendimiz'in zamanında mahrumiyetli ama pırıl pırıl bir hayat, Hangisi kıymetli?

Peygamber Efendimiz'in zamanında mahrumiyetli ama pırıl pırıl bir hayat,
Efendimiz'in arkasında Medine-i Münevvere'nin hurma dalları ileEfendimiz'in arkasında Medine-i Münevvere'nin hurma dalları ile örtülmüş kumdan zeminli basit mescid-i şerîfinde mübarek insanlar olarak yoksul,örtülmüş kumdan zeminli basit mescid-i şerîfinde mübarek insanlar olarak yoksul, karnı aç, boynu bükük Allah'a tazarru etmek mi iyi; yiyip, içip, semirip, karnı aç, boynu bükük Allah'a tazarru etmek mi iyi; yiyip, içip, semirip, göbeği gerilip de Allah'ın adını unutmak mı iyi? Hangisi iyi? göbeği gerilip de Allah'ın adını unutmak mı iyi? Hangisi iyi?

Allah yolunda yürümek iyi. Allah yolunda yürümek iyi.

Bir varlık ki insanı Allah'a güzel kulluk etmekten alıkoyuyor, eksik olsun! Bir varlık ki insanı Allah'a güzel kulluk etmekten alıkoyuyor, eksik olsun! Bir hal, bir durum ki insanın boynunu büktürüp Allah'a güzel kulluk etmeye sevk ediyor, Bir hal, bir durum ki insanın boynunu büktürüp Allah'a güzel kulluk etmeye sevk ediyor, ne mutlu! Boynunu büküyor, Rabbine itaat ediyor. ne mutlu! Boynunu büküyor, Rabbine itaat ediyor. Boynunu büküyor, Rabbine iman ile sımsıkı bağlanmış, Boynunu büküyor, Rabbine iman ile sımsıkı bağlanmış, tazarrû ve niyazla yolunca gidiyor, ne mutlu! tazarrû ve niyazla yolunca gidiyor, ne mutlu!

"Hocam bizim köyden filanca insanlar vardı. Köydeyken iyilerdi, hoşlardı. "Hocam bizim köyden filanca insanlar vardı. Köydeyken iyilerdi, hoşlardı. Buraya geldiler, zenginlediler. Şimdi çocukları namaz kılmaz, torunlarının dinden haberi yok.Buraya geldiler, zenginlediler. Şimdi çocukları namaz kılmaz, torunlarının dinden haberi yok. Kestane kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş. Kestane kabuğundan çıkmış, kabuğunu beğenmemiş. Şimdi bu yanına hiç bakmazlar; hiç dine, imana saygıları, sevgileri yok." Şimdi bu yanına hiç bakmazlar; hiç dine, imana saygıları, sevgileri yok."

Yazık olmuş! Babaları daha mutluymuş, dedeleri daha da mutluymuş. Yazık olmuş! Babaları daha mutluymuş, dedeleri daha da mutluymuş. Kendileri mahvolmuşlar. "Hocam arabaları var, köşkleri var, deniz kenarında yalıları var..." Kendileri mahvolmuşlar.

"Hocam arabaları var, köşkleri var, deniz kenarında yalıları var..."

Başlarına çalınsın! Kıymeti yok; bırakıp gidecekler. Kime kalmış?.. Başlarına çalınsın! Kıymeti yok; bırakıp gidecekler. Kime kalmış?..

Fatih Sultan Mehmed, muzaffer, beyaz atının üzerinde İstanbul'a girerken kibirlenmedi. Fatih Sultan Mehmed, muzaffer, beyaz atının üzerinde İstanbul'a girerken kibirlenmedi. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfle methettiği bir komutan, bir emir. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfle methettiği bir komutan, bir emir. Kibirlenmedi de şöyle baktı, hatta hüzünlendi, dedi ki; Kibirlenmedi de şöyle baktı, hatta hüzünlendi, dedi ki;

Bum nevbet mîzedend der târem-i efrâsiyâb Bum nevbet mîzedend der târem-i efrâsiyâb

Perdedâri mikoned der kasr-ı kayser ankebut. Perdedâri mikoned der kasr-ı kayser ankebut.

"Efrâsiyâb adlı efsanevî kahramanın türbesinde baykuşlar ötüyor."Efrâsiyâb adlı efsanevî kahramanın türbesinde baykuşlar ötüyor. Kayser'in köşkünde, sarayında şimdi örümcekler perdeler germişler." dedi. Kayser'in köşkünde, sarayında şimdi örümcekler perdeler germişler." dedi.

Yani her şey yıkılıyor. Bir zamanın saltanatlarının yerinde bir zaman geliyor, yeller esiyor. Yani her şey yıkılıyor. Bir zamanın saltanatlarının yerinde bir zaman geliyor, yeller esiyor. Fâni dünya, hiç ibret almıyor musun? Kim kalmış? Fâni dünya, hiç ibret almıyor musun? Kim kalmış?

Ne nebîler geçmiş, ne velîler geçmiş, ne deliler geçmiş, ne zıpırlar geçmiş; hepsi gidiyor. Ne nebîler geçmiş, ne velîler geçmiş, ne deliler geçmiş, ne zıpırlar geçmiş; hepsi gidiyor.

Allah bize uyanıklık nasip eylesin. Allah bize uyanıklık nasip eylesin.

İnsanın bir şey bulmadığı zaman sabredip de bulunca;İnsanın bir şey bulmadığı zaman sabredip de bulunca; "Çok şükür yâ Rabbi! Verdin, ne mutlu yâ Rabbi!" demesi lazım da,"Çok şükür yâ Rabbi! Verdin, ne mutlu yâ Rabbi!" demesi lazım da, bu da insanın bir kalleş tarafını gösteriyor, çiğ emmiş olduğu tarafını gösteriyor kibu da insanın bir kalleş tarafını gösteriyor, çiğ emmiş olduğu tarafını gösteriyor ki Efendimiz buyuruyor: Efendimiz buyuruyor:

"Etiniz, ekmeğiniz artacak ama sizden pek çoğu onları yerken"Etiniz, ekmeğiniz artacak ama sizden pek çoğu onları yerken Allah'ın adını bile anmayacak!" Ya hani yokken "Allah Allah..." diyordun?Allah'ın adını bile anmayacak!"

Ya hani yokken "Allah Allah..." diyordun?
İşte verdi, daha çok Allah'ın adını ansana! İşte verdi, daha çok Allah'ın adını ansana!

Hayır. Bir kâide bu: İnne'l-insâne le-yetğâ en reâhü'stağnâ. Hayır. Bir kâide bu:

İnne'l-insâne le-yetğâ en reâhü'stağnâ.

İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş, zenginlemiş, rahatlamış gördü mü İnsanoğlu çiğ süt emmiştir. Kendisini ihtiyaçtan kurtulmuş, zenginlemiş, rahatlamış gördü mü tuğyân eder, unutur. Mün'im-i hakîkîsini, kendisine bu nimetleri ihsan eden Rabbini unutur. tuğyân eder, unutur. Mün'im-i hakîkîsini, kendisine bu nimetleri ihsan eden Rabbini unutur.

Unutmayacağız kardeşlerim! Allah bize bir verdiyse, -çok nimetler veriyor, Unutmayacağız kardeşlerim! Allah bize bir verdiyse, -çok nimetler veriyor, saysak sayamayız- o nimetlerin sahibini unutmayacağız. saysak sayamayız- o nimetlerin sahibini unutmayacağız. O'na şükran borcumuzu edâdan geri durmayacağız. O'na zikirden,O'na şükran borcumuzu edâdan geri durmayacağız. O'na zikirden, O'na güzel ibadetten geri kalmamaya çalışacağız. O'na güzel ibadetten geri kalmamaya çalışacağız.

Rabbimiz bize verdiği nimetlere şükretmeyi, kendisine güzel ibadet etmeyi, Rabbimiz bize verdiği nimetlere şükretmeyi, kendisine güzel ibadet etmeyi, kendisini cân-ı gönülden gözyaşları ile seve seve zikretmeyi, kendisini cân-ı gönülden gözyaşları ile seve seve zikretmeyi, kendisine güzel kulluk etmeyi nasip eylesin. kendisine güzel kulluk etmeyi nasip eylesin. Cennetine cemâline nâil eylesin. Cennetine cemâline nâil eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2