Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Hadis-i Şeriflerin Gayesi

Mehmed Zahid KOTKU

4 Recep 1395 / 13.07.1975
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Hadis-i Şeriflerin Önemi, Mekârim-i Ahlâkın Lüzûmu, Dinin Üç Afeti, Faizin Günahı, Peygamber Efendimiz’in Kul Gibi Yemesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Hadis-i Şeriflerin Gayesi

Mehmed Zahid KOTKU

4 Recep 1395 / 13.07.1975
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Hadis-i Şeriflerin Önemi, Mekârim-i Ahlâkın Lüzûmu, Dinin Üç Afeti, Faizin Günahı, Peygamber Efendimiz’in Kul Gibi Yemesi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn.Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn.
Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâVe'l-âkıbetü li'l-müttakîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Eyyühe'l-ihvân.Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

Eyyühe'l-ihvân.
Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâhEnne efdale'l-kitâbü kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh.Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi'n-nâr.Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.

Hadîs-i şerîf hakkında kısa da olsa biraz mâlûmat vermek isteyeceğim: Hadîs-i şerîf hakkında kısa da olsa biraz mâlûmat vermek isteyeceğim:

Hadîs-i şerîf; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinden Hadîs-i şerîf; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinden rivayet olunarak bugüne kadar bize gelen sözlerdir.rivayet olunarak bugüne kadar bize gelen sözlerdir. Bu sözler kavlen, fiilen, takrîren, sıfaten; hepsi hadistir.Bu sözler kavlen, fiilen, takrîren, sıfaten; hepsi hadistir. İster söylesin, isterse onu takrir buyursun yahut fiilen onu göstersin;İster söylesin, isterse onu takrir buyursun yahut fiilen onu göstersin; gerek fiille gösterdikleri, gerek söz ile söyledikleri, gerek sıfatlarıyla beyan buyurdukları; gerek fiille gösterdikleri, gerek söz ile söyledikleri, gerek sıfatlarıyla beyan buyurdukları; hepsi hadisten ibarettir. hepsi hadisten ibarettir.

el-Fevzü bi-saâdetid-dâreyn. "Bu hadislerin gayesi, el-Fevzü bi-saâdetid-dâreyn. "Bu hadislerin gayesi, insanın hem dünyanın hem de âhiretin saadetlerine ulaşmasına vesile olmaktır." insanın hem dünyanın hem de âhiretin saadetlerine ulaşmasına vesile olmaktır."

Bu ilm-i hadîsten murad; bunu bize bildirenlerin hâlini, Bu ilm-i hadîsten murad; bunu bize bildirenlerin hâlini, bu hadis bize nereden geldi, kimin vasıtasıyla geldi, bunu bilmektir. bu hadis bize nereden geldi, kimin vasıtasıyla geldi, bunu bilmektir.

Süfyân-ı Sevrî hazretleri diyor ki; Süfyân-ı Sevrî hazretleri diyor ki;

"Faraizden sonra ibadetlerin en efdali, ilm-i hadîstir."Faraizden sonra ibadetlerin en efdali, ilm-i hadîstir. Süfyân-ı Sevrî hazretleri ki, eski müçtehidlerden bir zâttır;Süfyân-ı Sevrî hazretleri ki, eski müçtehidlerden bir zâttır; "Hadis ilminden daha efdal bir ilim bilmiyorum." diyor. "Hadis ilminden daha efdal bir ilim bilmiyorum." diyor.

Çünkü Cenâb-ı Peygamber muhaddisler hakkında şöyle buyurmuş: Çünkü Cenâb-ı Peygamber muhaddisler hakkında şöyle buyurmuş:

Naddarallâhu imraen semia minnâ şey'en fe belleğahu kemâ semiahu.Naddarallâhu imraen semia minnâ şey'en fe belleğahu kemâ semiahu. "Allah yüzünü ağartsın o kimsenin ki benden bir şey duyar"Allah yüzünü ağartsın o kimsenin ki benden bir şey duyar ve bu duyduğunu diğer duymayanlara duyurur, iblağ eder, eriştirir."ve bu duyduğunu diğer duymayanlara duyurur, iblağ eder, eriştirir." "Çünkü çok duyanlar vardır ki o duyduklarını iyi anlayamazlar."Çünkü çok duyanlar vardır ki o duyduklarını iyi anlayamazlar. Fakat bunu başka bilenlere, 'Ben böyle duydum.' diye anlattıkları vakit,Fakat bunu başka bilenlere, 'Ben böyle duydum.' diye anlattıkları vakit, o ondan daha ziyade anlayış göstererek o hadisin incelenmesine, genişlenmesine vesile olur." o ondan daha ziyade anlayış göstererek o hadisin incelenmesine, genişlenmesine vesile olur."

Onun için ehl-i hadîsin şerefine binâen İbn Mes'ûd hazretleri şöyle buyurmuşlar: Onun için ehl-i hadîsin şerefine binâen İbn Mes'ûd hazretleri şöyle buyurmuşlar:

İnne evle'n-nâsi bi-yevme'l-kıyâmeti ekseruhum aleyye salâten.İnne evle'n-nâsi bi-yevme'l-kıyâmeti ekseruhum aleyye salâten. "Nâsın yevm-i kıyâmette bana en evlâ olanı, bana çok salât u selâm getirenlerdir." "Nâsın yevm-i kıyâmette bana en evlâ olanı, bana çok salât u selâm getirenlerdir."

Bu kavmin içerisinde de en çok salât u selâm getirenler, muhaddislerdir.Bu kavmin içerisinde de en çok salât u selâm getirenler, muhaddislerdir. Efendimiz'in hâlini beyan etmek suretiyle mütemâdiyen salavatlar getirirler. Efendimiz'in hâlini beyan etmek suretiyle mütemâdiyen salavatlar getirirler. Bâhusus onun kitaplarıyla meşgul olmak, hep salât u selâmdan ibarettir. Bâhusus onun kitaplarıyla meşgul olmak, hep salât u selâmdan ibarettir.

Onun için hep beraber salât u selâm okuyalım: Onun için hep beraber salât u selâm okuyalım:

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim. Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim. Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim. Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedinin-nebiyyi'l-ümmiyyi ve alâ âlihî ve sahbihî ve sellim.

Kırk tane hadisi belleyip, yazıp kendine ve kendinden sonra geleceklere bırakabilen insanların,Kırk tane hadisi belleyip, yazıp kendine ve kendinden sonra geleceklere bırakabilen insanların, kıyamet günü ulemâ meyanında haşrolunacaklarına dair, kıyamet günü ulemâ meyanında haşrolunacaklarına dair, şühedâ meyanında haşrolunacaklarına dair geniş rivayetler var. Onun için diyor ki; şühedâ meyanında haşrolunacaklarına dair geniş rivayetler var.

Onun için diyor ki;

Enne ilme'l-hadîsü ilmün şerîfün ve yünâsibü mekârame'l-ahlâkı.Enne ilme'l-hadîsü ilmün şerîfün ve yünâsibü mekârame'l-ahlâkı. "Hadis ilmi gayet şerefli bir ilimdir ki ona lazım olan mekârim-i ahlâktır." "Hadis ilmi gayet şerefli bir ilimdir ki ona lazım olan mekârim-i ahlâktır."

İlm-i hadîsi gerek okuyan gerek dinleyenlerin üzerine lazım olan şey, İlm-i hadîsi gerek okuyan gerek dinleyenlerin üzerine lazım olan şey, mekârim-i ahlâk sahibi olmalarıdır. mekârim-i ahlâk sahibi olmalarıdır. Gerek okuyanda gerek dinleyende mekârim-i ahlâk denilen şey olmazsa Gerek okuyanda gerek dinleyende mekârim-i ahlâk denilen şey olmazsa bu okuyuş ve dinleyiş hiçbir fayda etmez. bu okuyuş ve dinleyiş hiçbir fayda etmez.

Ve mehâsine'ş-şîmi. "Mekârim-i ahlâkla beraber en güzel huyların da bulunması lazım!" Ve mehâsine'ş-şîmi. "Mekârim-i ahlâkla beraber en güzel huyların da bulunması lazım!"

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zaman-ı saadetlerinde yetişen insanlar, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in zaman-ı saadetlerinde yetişen insanlar, nasıl kendilerini Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e benzetmeye çalıştılar;nasıl kendilerini Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e benzetmeye çalıştılar; Ashâbî ken-nücûm "Benim ashabım yıldızlar gibidir." devletine mazhar oldular.Ashâbî ken-nücûm "Benim ashabım yıldızlar gibidir." devletine mazhar oldular. Hepsine büyük pâyeler verilmesi, onların Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'eHepsine büyük pâyeler verilmesi, onların Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e iktidalarının, ittibalarının mükâfâtıdır. iktidalarının, ittibalarının mükâfâtıdır.

Binâenaleyh ehl-i hadîse, gerek dinlemek suretiyle gerek okumak suretiyleBinâenaleyh ehl-i hadîse, gerek dinlemek suretiyle gerek okumak suretiyle lazım olan şeylerin başında mekârim-i ahlâk geliyor. Mekârim-i ahlâk! lazım olan şeylerin başında mekârim-i ahlâk geliyor.

Mekârim-i ahlâk!

Yazdığımız Tasavvufî Ahlâk kitabı içerisinde yetmiş kadarı anlatılıyor.Yazdığımız Tasavvufî Ahlâk kitabı içerisinde yetmiş kadarı anlatılıyor. Fakat bunların başı sabırdır. Sabrı olmayan hiçbir şeye erişemez. Sabır baş gibidir.Fakat bunların başı sabırdır. Sabrı olmayan hiçbir şeye erişemez. Sabır baş gibidir. Baş olmayınca vücudun, kolun, ayağın hiç kıymeti olmadığı gibi, Baş olmayınca vücudun, kolun, ayağın hiç kıymeti olmadığı gibi, sabrı olmayanın da kıymeti o kadardır. Sabrı elde etmek de kolay bir şey değildir.sabrı olmayanın da kıymeti o kadardır.

Sabrı elde etmek de kolay bir şey değildir.
Çarşıda satılsa çok para verir alırdık. Fakat alınır bir şey değil.Çarşıda satılsa çok para verir alırdık. Fakat alınır bir şey değil. O ancak Allahu Teâlâ'nın lütfuna mazhariyetle olacak. O ancak Allahu Teâlâ'nın lütfuna mazhariyetle olacak. Okuduğumuz hadislerden alabildiğimiz dersler neticesinde Efendimiz'in sabrı gibi bizde de sabır hâsıl olacak. Okuduğumuz hadislerden alabildiğimiz dersler neticesinde Efendimiz'in sabrı gibi bizde de sabır hâsıl olacak.

Efendimiz'in sabrı ne kadardır? Ölçemeyiz, söyleyemeyiz, anlatamayız, o kadar çok... Efendimiz'in sabrı ne kadardır?

Ölçemeyiz, söyleyemeyiz, anlatamayız, o kadar çok...

Niçin? Küffârın o kadar ezâsına hep tahammül etti, hâlbuki bütün kudret elindeydi. Niçin?

Küffârın o kadar ezâsına hep tahammül etti, hâlbuki bütün kudret elindeydi.
İsterse, "Yâ Rabbi, bunları helâk et!" deseydi, bir anda hepsi helâk olurdu.İsterse, "Yâ Rabbi, bunları helâk et!" deseydi, bir anda hepsi helâk olurdu. Fakat hiçbirisine demedi. Rica ettiler ashab: "Yâ Resûlallah! Beddua et şunlara yeter artık!" dediler. Fakat hiçbirisine demedi. Rica ettiler ashab:

"Yâ Resûlallah! Beddua et şunlara yeter artık!" dediler.

"Yok! Ben beddua için yaratılmadım, mekârim-i ahlâkın tamama erişmesi için gönderildim."Yok! Ben beddua için yaratılmadım, mekârim-i ahlâkın tamama erişmesi için gönderildim. Binâenaleyh, onlara beddua etmek istemem.Binâenaleyh, onlara beddua etmek istemem. Onların neslinden daha ne gibi güzel insanlar geleceklerdir, siz bakmayın bunlara!" dedi. Onların neslinden daha ne gibi güzel insanlar geleceklerdir, siz bakmayın bunlara!" dedi.

Ve yünâfî mesâviye'l-ahlâkı. Ahlâk ikidir; birisi iyi, birisi kötü. Ve yünâfî mesâviye'l-ahlâkı.

Ahlâk ikidir; birisi iyi, birisi kötü.
İyiyle kötü karışırsa olmaz. İyiyi alanın kötüyü bırakması lazım!İyiyle kötü karışırsa olmaz. İyiyi alanın kötüyü bırakması lazım! Kötüyü atmadıkça iyi oraya girmez. Kötü huyları atmadıkça iyi huyların orada yerleşmesine imkân yoktur. Kötüyü atmadıkça iyi oraya girmez. Kötü huyları atmadıkça iyi huyların orada yerleşmesine imkân yoktur.

Kapta bal var farz edelim, onun yerine başka şey koyacaksınız.Kapta bal var farz edelim, onun yerine başka şey koyacaksınız. O balı dökmeden oraya başka şey koyabilir misiniz?..O balı dökmeden oraya başka şey koyabilir misiniz?.. Onu dökeceksiniz, temizleyeceksiniz, başka şey koyacaksınız.Onu dökeceksiniz, temizleyeceksiniz, başka şey koyacaksınız. Tıpkı bunun gibi, kötü ahlâkla iyi ahlâk bir arada barışmaz. Tıpkı bunun gibi, kötü ahlâkla iyi ahlâk bir arada barışmaz.

Bugün Üsküdar'da yeni bir imam-hatip mektebi temeli atıldı. Oraya fakiri de çağırdılar.Bugün Üsküdar'da yeni bir imam-hatip mektebi temeli atıldı. Oraya fakiri de çağırdılar. Ben de şimdiye kadar hiç böyle bir merasime gitmediğim halde, nasılsa oraya bugün gittik. Ben de şimdiye kadar hiç böyle bir merasime gitmediğim halde, nasılsa oraya bugün gittik. Geniş bir meydan, ekâbir, hepsi toplanmışlar. Hatipler konuştu, dinledik. Geniş bir meydan, ekâbir, hepsi toplanmışlar. Hatipler konuştu, dinledik. Çok güzel methiyeler, çok güzel ifadeler, nutuklar, sözler söylendi.Çok güzel methiyeler, çok güzel ifadeler, nutuklar, sözler söylendi. Çok güzel Kur'anlar okundu. Çok güzel zevk içerisinde, neş'e içerisinde bir âlem geçirildi. Çok güzel Kur'anlar okundu. Çok güzel zevk içerisinde, neş'e içerisinde bir âlem geçirildi.

Orada çok güzel konuşmalar yapıldı. Mesela imam-hatip mektebi ne demek, bunu anlatmak istediler. Orada çok güzel konuşmalar yapıldı. Mesela imam-hatip mektebi ne demek, bunu anlatmak istediler.

"İşte camimize imam olacak, müezzin olacak, hatip olacak, vaiz olacak memlekete; "İşte camimize imam olacak, müezzin olacak, hatip olacak, vaiz olacak memlekete; bize İslâmiyet'i duyuracak, bildirecek kimselerin yetişmesi için bir mektep..." bize İslâmiyet'i duyuracak, bildirecek kimselerin yetişmesi için bir mektep..."

"Hayır, o kadar değil! Biz istiyoruz ki bu, memleketimizin çapında değil, "Hayır, o kadar değil! Biz istiyoruz ki bu, memleketimizin çapında değil, dünya çapında, dünyaya ışık tutacak bir esas kurulsun!dünya çapında, dünyaya ışık tutacak bir esas kurulsun! Dünya milletleri bugün bunalım içerisinde, dinsizlik içinde kıvranıyorlar.Dünya milletleri bugün bunalım içerisinde, dinsizlik içinde kıvranıyorlar. Onlara rehber olacak bir ilim membaının temelinin atıldığı gün..." diyerekOnlara rehber olacak bir ilim membaının temelinin atıldığı gün..." diyerek güzel güzel konuşmalar yapıldı. Herkes tabii hayran hayran dinledi. güzel güzel konuşmalar yapıldı. Herkes tabii hayran hayran dinledi.

Fakat bu mektepler bu memlekette 1400 seneden beri işledi durdu. Fakat bu mektepler bu memlekette 1400 seneden beri işledi durdu. İşledi durdu da layık olan insanı yetiştiremedi. İşledi durdu da layık olan insanı yetiştiremedi. Layık olan insanın yetişebilmesi için o kötü ahlâkların atılıp Layık olan insanın yetişebilmesi için o kötü ahlâkların atılıp yerine iyi ahlâkların yerleşeceği menbalar lazım. Mektepler bunlara kâfi gelmiyor. yerine iyi ahlâkların yerleşeceği menbalar lazım. Mektepler bunlara kâfi gelmiyor.

Bakınız size kısa bir misal söyleyeyim: Koca Çin'i biliyorsunuz, yedi yüz milyonluk bir devlet! Bakınız size kısa bir misal söyleyeyim: Koca Çin'i biliyorsunuz, yedi yüz milyonluk bir devlet! Ashâb-ı kirâmı da tanıyorsunuz ki zaman-ı Resûlullah'ta Resûlullah'la müşerref olmuş bahtiyarlar... Ashâb-ı kirâmı da tanıyorsunuz ki zaman-ı Resûlullah'ta Resûlullah'la müşerref olmuş bahtiyarlar... Çoğunun okuması yazması yoktu.Çoğunun okuması yazması yoktu. Yalnız dinlerler ve dinlediklerini ezberlerler ve ezberledikleriyle amel ederlerdi.Yalnız dinlerler ve dinlediklerini ezberlerler ve ezberledikleriyle amel ederlerdi. Bilenleri de onları yazarlar, geride gelecek insanlara miras kalsın diyerek saklarlardı. Bilenleri de onları yazarlar, geride gelecek insanlara miras kalsın diyerek saklarlardı.

Bu zatlardan iki bahtiyar, ticaret için Çin'e kadar gidiyorlar.Bu zatlardan iki bahtiyar, ticaret için Çin'e kadar gidiyorlar. Çin halkı böyle insan görmemiş; sadakat, sabır, azim, metanet... Çin halkı böyle insan görmemiş; sadakat, sabır, azim, metanet... Ne gibi iyi huylar varsa bunların üzerinde... Gözler dikiliyor bunlara: Ne gibi iyi huylar varsa bunların üzerinde... Gözler dikiliyor bunlara:

"Bunlar kim acaba, nereden geldiler ve kimlerdir?.." "Bunlar kim acaba, nereden geldiler ve kimlerdir?.."

İbadetlerini de görüyorlar tabii, hayran oluyorlar, soruyorlar: İbadetlerini de görüyorlar tabii, hayran oluyorlar, soruyorlar:

"Siz kimsiniz, nereden geldiniz? Bu sizin yaptığınız ibadetler nedir?.." "Siz kimsiniz, nereden geldiniz? Bu sizin yaptığınız ibadetler nedir?.."

Onlar da anlatıyorlar: "İslâm dininin sâliklerindeniz, müslümanız.Onlar da anlatıyorlar:

"İslâm dininin sâliklerindeniz, müslümanız.
Böyle bir din vardır, meziyetleri şunlardan ibarettir…" diyorlar. Böyle bir din vardır, meziyetleri şunlardan ibarettir…" diyorlar.

Hayran kalıyorlar; "Bize de bunu telkin eder misiniz?" diyorlar, müslüman oluyorlar. Hayran kalıyorlar; "Bize de bunu telkin eder misiniz?" diyorlar, müslüman oluyorlar.

Bugün Çin'de olan ne kadar milyon müslüman varsa o iki müslümanın eseridir!Bugün Çin'de olan ne kadar milyon müslüman varsa o iki müslümanın eseridir! Oraya ordu gitmedi, oraya gazete gitmedi…Oraya ordu gitmedi, oraya gazete gitmedi… O iki tane müslüman gittiler, İslâmiyet'i fiilleriyle anlattılar. O iki tane müslüman gittiler, İslâmiyet'i fiilleriyle anlattılar. Sözleriyle, "Biz müslümanız, gelin müslüman olun!" demediler; fakat hareketleri kocaSözleriyle, "Biz müslümanız, gelin müslüman olun!" demediler; fakat hareketleri koca Çin'i hayran kıldı onlara, müslüman âşıkı oldu herkes, "Aman şu dini bize de telkin edin!" dediler. Çin'i hayran kıldı onlara, müslüman âşıkı oldu herkes, "Aman şu dini bize de telkin edin!" dediler.

Bunlar mektepte okumadılar medresede okumadılar. Fenlerin hiçbirisini belki bilmezlerdi. Bunlar mektepte okumadılar medresede okumadılar. Fenlerin hiçbirisini belki bilmezlerdi. Fakat İslâm gelince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den öğrendiklerini Fakat İslâm gelince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'den öğrendiklerini tatbik ederek cihana yayıldılar. Endonezya'sı, Hindistan'ı, şurası burası hep bunun mükâfâtıdır. tatbik ederek cihana yayıldılar. Endonezya'sı, Hindistan'ı, şurası burası hep bunun mükâfâtıdır.

Onun için o zât-ı muhterem burada ne güzel söyledi: Onun için o zât-ı muhterem burada ne güzel söyledi: "Mekârim-i ahlâk sahibi olabilmektir hüner!" Bunu okumaktan ve dinlemekten murad, mekârim-i ahlâk sahibi olabilmektir. Yoksa bütün menhiyâtı işledikten sonra, zevk ü sefâya, şehvete gark olduktan sonra bilmişsin ne olacak bilmemişsin ne olacak?.. Belki bilmediğin daha hayırlıdır. Onun için, Allah cümlemizi affetsin, tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin de bildikleriyle amel eden güzel huyluların arasına bizleri de kabul etsin... Burdur'da bulunduğum sırada bir eve misafir oldum. Baktım ki kütüphanesinde rahmetlik Âkif'in Safahat denen bir kitabı var. Dedim: "Şuradan biraz okuyuver de dinleyelim!" O da aça aça açtı, Allah korkusuna ait bir fıkra... Okudukça çok üzüldüm. Bir sürü kitaplar yazılıyor herkes tarafından; ne lüzum? Safahat'taki o adamın yazdığı iki sahifelik yazı kâfi insanlara! "Allah korkusu olmadıktan sonra, insan insanlıktan çoktan uzaklaşmıştır. İnsanı insan eden Allah'ın korkusudur. Bu korku mademki yok, o adam insanlıktan çok uzak, nasipsiz bir adam demektir." diyerek tabii şairâne sözlerle yaldızlanarak güzel güzel yazılmış, hayran hayran dinledik. Şimdi bu ahlâk-ı hasenenin gelişmesi için evvela bu Allah korkusunun vücudu lazım. O Allah korkusu olmadıktan sonra, o güzel ahlâk insana girmez. Herkes bugün şehvetinin, nefsinin esiri... Şehvetinin, nefsinin, şeytanın esiri olduktan sonra insan güzel ahlâkı nerede bulacak? Cenâb-ı Zü'l-Celâl ve Tekaddes hazretleri Âdem aleyhisselam'dan beri birçok peygamberler gönderdi. En son peygamber bizim Peygamberimiz, sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri. Fakat bütün peygamberlerin gönderilmesindeki yegâne sebep nedir? Neden gelmiştir bu kadar peygamber? Bunların hepsi itaat olunsun, ittiba olunsun diye numune olarak gönderilmiştir. Onlara ittiba edelim, uyalım diyerek gönderilmiştir. İttiba nisbetinde, uyma nisbetinde insanlarda ümmetlik hâsıl olur. Peygamberine ne kadar uyabiliyorsan onun sözlerine ne kadar mutabakat gösteriyorsan o nispette ümmet olursun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmetiyiz. Ümmetiyiz ama yolunda gitmiyoruz, izini tutmuyoruz, dediğini tutmuyoruz. Bu ümmetlik lafla olan sözden ibarettir ki, o Azrail aleyhisselam'ın geldiği vakitte hepsi uçar gider. Ne zaman ki itaat ettik, ittiba ettik, nefsimizde tatbik ettik, Resûlullah'ı önümüze rehber edindik; o zaman o içeriye işler, ölürken de öldükten sonra da saadet içerisinde bu dünyadan ayrılır gider. Onun için; "Mekârim-i ahlâk sahibi olabilmektir hüner!"

Bunu okumaktan ve dinlemekten murad, mekârim-i ahlâk sahibi olabilmektir. Yoksa bütün menhiyâtı işledikten sonra, zevk ü sefâya, şehvete gark olduktan sonra bilmişsin ne olacak bilmemişsin ne olacak?.. Belki bilmediğin daha hayırlıdır.

Onun için, Allah cümlemizi affetsin, tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin de bildikleriyle amel eden güzel huyluların arasına bizleri de kabul etsin...

Burdur'da bulunduğum sırada bir eve misafir oldum. Baktım ki kütüphanesinde rahmetlik Âkif'in Safahat denen bir kitabı var. Dedim:

"Şuradan biraz okuyuver de dinleyelim!"

O da aça aça açtı, Allah korkusuna ait bir fıkra... Okudukça çok üzüldüm. Bir sürü kitaplar yazılıyor herkes tarafından; ne lüzum? Safahat'taki o adamın yazdığı iki sahifelik yazı kâfi insanlara!

"Allah korkusu olmadıktan sonra, insan insanlıktan çoktan uzaklaşmıştır. İnsanı insan eden Allah'ın korkusudur. Bu korku mademki yok, o adam insanlıktan çok uzak, nasipsiz bir adam demektir." diyerek tabii şairâne sözlerle yaldızlanarak güzel güzel yazılmış, hayran hayran dinledik.

Şimdi bu ahlâk-ı hasenenin gelişmesi için evvela bu Allah korkusunun vücudu lazım. O Allah korkusu olmadıktan sonra, o güzel ahlâk insana girmez.

Herkes bugün şehvetinin, nefsinin esiri... Şehvetinin, nefsinin, şeytanın esiri olduktan sonra insan güzel ahlâkı nerede bulacak?

Cenâb-ı Zü'l-Celâl ve Tekaddes hazretleri Âdem aleyhisselam'dan beri birçok peygamberler gönderdi. En son peygamber bizim Peygamberimiz, sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri. Fakat bütün peygamberlerin gönderilmesindeki yegâne sebep nedir? Neden gelmiştir bu kadar peygamber?

Bunların hepsi itaat olunsun, ittiba olunsun diye numune olarak gönderilmiştir. Onlara ittiba edelim, uyalım diyerek gönderilmiştir. İttiba nisbetinde, uyma nisbetinde insanlarda ümmetlik hâsıl olur. Peygamberine ne kadar uyabiliyorsan onun sözlerine ne kadar mutabakat gösteriyorsan o nispette ümmet olursun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmetiyiz. Ümmetiyiz ama yolunda gitmiyoruz, izini tutmuyoruz, dediğini tutmuyoruz. Bu ümmetlik lafla olan sözden ibarettir ki, o Azrail aleyhisselam'ın geldiği vakitte hepsi uçar gider. Ne zaman ki itaat ettik, ittiba ettik, nefsimizde tatbik ettik, Resûlullah'ı önümüze rehber edindik; o zaman
o içeriye işler, ölürken de öldükten sonra da saadet içerisinde bu dünyadan ayrılır gider.

Onun için;

Bunu okumaktan ve dinlemekten murad, mekârim-i ahlâk sahibi olabilmektir.Bunu okumaktan ve dinlemekten murad, mekârim-i ahlâk sahibi olabilmektir. Yoksa bütün menhiyâtı işledikten sonra, zevk ü sefâya, şehvete gark olduktan sonraYoksa bütün menhiyâtı işledikten sonra, zevk ü sefâya, şehvete gark olduktan sonra bilmişsin ne olacak bilmemişsin ne olacak?.. Belki bilmediğin daha hayırlıdır. bilmişsin ne olacak bilmemişsin ne olacak?.. Belki bilmediğin daha hayırlıdır.

Onun için, Allah cümlemizi affetsin, tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin de Onun için, Allah cümlemizi affetsin, tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin de bildikleriyle amel eden güzel huyluların arasına bizleri de kabul etsin... bildikleriyle amel eden güzel huyluların arasına bizleri de kabul etsin...

Burdur'da bulunduğum sırada bir eve misafir oldum.Burdur'da bulunduğum sırada bir eve misafir oldum. Baktım ki kütüphanesinde rahmetlik Âkif'in Safahat denen bir kitabı var.Baktım ki kütüphanesinde rahmetlik Âkif'in Safahat denen bir kitabı var. Dedim: "Şuradan biraz okuyuver de dinleyelim!" Dedim:

"Şuradan biraz okuyuver de dinleyelim!"

O da aça aça açtı, Allah korkusuna ait bir fıkra... Okudukça çok üzüldüm.O da aça aça açtı, Allah korkusuna ait bir fıkra... Okudukça çok üzüldüm. Bir sürü kitaplar yazılıyor herkes tarafından; ne lüzum? Bir sürü kitaplar yazılıyor herkes tarafından; ne lüzum? Safahat'taki o adamın yazdığı iki sahifelik yazı kâfi insanlara! Safahat'taki o adamın yazdığı iki sahifelik yazı kâfi insanlara!

"Allah korkusu olmadıktan sonra, insan insanlıktan çoktan uzaklaşmıştır. "Allah korkusu olmadıktan sonra, insan insanlıktan çoktan uzaklaşmıştır. İnsanı insan eden Allah'ın korkusudur.İnsanı insan eden Allah'ın korkusudur. Bu korku mademki yok, o adam insanlıktan çok uzak, nasipsiz bir adam demektir." diyerekBu korku mademki yok, o adam insanlıktan çok uzak, nasipsiz bir adam demektir." diyerek tabii şairâne sözlerle yaldızlanarak güzel güzel yazılmış, hayran hayran dinledik. tabii şairâne sözlerle yaldızlanarak güzel güzel yazılmış, hayran hayran dinledik.

Şimdi bu ahlâk-ı hasenenin gelişmesi için evvela bu Allah korkusunun vücudu lazım.Şimdi bu ahlâk-ı hasenenin gelişmesi için evvela bu Allah korkusunun vücudu lazım. O Allah korkusu olmadıktan sonra, o güzel ahlâk insana girmez. O Allah korkusu olmadıktan sonra, o güzel ahlâk insana girmez.

Herkes bugün şehvetinin, nefsinin esiri...Herkes bugün şehvetinin, nefsinin esiri... Şehvetinin, nefsinin, şeytanın esiri olduktan sonra insan güzel ahlâkı nerede bulacak? Şehvetinin, nefsinin, şeytanın esiri olduktan sonra insan güzel ahlâkı nerede bulacak?

Cenâb-ı Zü'l-Celâl ve Tekaddes hazretleri Âdem aleyhisselam'dan beri birçok peygamberler gönderdi. Cenâb-ı Zü'l-Celâl ve Tekaddes hazretleri Âdem aleyhisselam'dan beri birçok peygamberler gönderdi. En son peygamber bizim Peygamberimiz, sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri.En son peygamber bizim Peygamberimiz, sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri. Fakat bütün peygamberlerin gönderilmesindeki yegâne sebep nedir? Fakat bütün peygamberlerin gönderilmesindeki yegâne sebep nedir? Neden gelmiştir bu kadar peygamber? Neden gelmiştir bu kadar peygamber?

Bunların hepsi itaat olunsun, ittiba olunsun diye numune olarak gönderilmiştir.Bunların hepsi itaat olunsun, ittiba olunsun diye numune olarak gönderilmiştir. Onlara ittiba edelim, uyalım diyerek gönderilmiştir.Onlara ittiba edelim, uyalım diyerek gönderilmiştir. İttiba nisbetinde, uyma nisbetinde insanlarda ümmetlik hâsıl olur.İttiba nisbetinde, uyma nisbetinde insanlarda ümmetlik hâsıl olur. Peygamberine ne kadar uyabiliyorsan onun sözlerine ne kadar mutabakat gösteriyorsanPeygamberine ne kadar uyabiliyorsan onun sözlerine ne kadar mutabakat gösteriyorsan o nispette ümmet olursun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmetiyiz.o nispette ümmet olursun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in ümmetiyiz.
Ümmetiyiz ama yolunda gitmiyoruz, izini tutmuyoruz, dediğini tutmuyoruz.Ümmetiyiz ama yolunda gitmiyoruz, izini tutmuyoruz, dediğini tutmuyoruz. Bu ümmetlik lafla olan sözden ibarettir ki, o Azrail aleyhisselam'ın geldiği vakitte hepsi uçar gider.Bu ümmetlik lafla olan sözden ibarettir ki, o Azrail aleyhisselam'ın geldiği vakitte hepsi uçar gider. Ne zaman ki itaat ettik, ittiba ettik, nefsimizde tatbik ettik, Resûlullah'ı önümüze rehber edindik; Ne zaman ki itaat ettik, ittiba ettik, nefsimizde tatbik ettik, Resûlullah'ı önümüze rehber edindik; o zaman o içeriye işler, ölürken de öldükten sonra dao zaman o içeriye işler, ölürken de öldükten sonra da saadet içerisinde bu dünyadan ayrılır gider. Onun için; saadet içerisinde bu dünyadan ayrılır gider.

Onun için;

Ve mâ erselnâ min rasûlin illâ liyutâa biiznillâhi Ve mâ erselnâ min rasûlin illâ liyutâa biiznillâhi

[Biz her peygamberi Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik.] [Biz her peygamberi Allah'ın izniyle kendisine itaat edilmesi için gönderdik.]

İtaatsizlikle olmaz bu iş! Bugün beşeriyet şaşırmış. İtaatsizlikle olmaz bu iş! Bugün beşeriyet şaşırmış. "Bu memlekette de böyle olur muydu acaba?" diyerek Bizim de havsalamız almıyor ki..."Bu memlekette de böyle olur muydu acaba?" diyerek Bizim de havsalamız almıyor ki... Bir zümre hâsıl olmuş, Allah tanımaz, Peygamber tanımaz, kitap tanımaz… Bir zümre hâsıl olmuş, Allah tanımaz, Peygamber tanımaz, kitap tanımaz… Tanıdığı bir şey varsa dinsizlik! Onun peşine takılmış, ne yaptığını bilmez, şaşkın bir adam;Tanıdığı bir şey varsa dinsizlik! Onun peşine takılmış, ne yaptığını bilmez, şaşkın bir adam; bu nasıl oldu da bizim aramızdan türedi? Bunlar buraya Rusya'dan gelmedi, Çin'den gelmedi!bu nasıl oldu da bizim aramızdan türedi? Bunlar buraya Rusya'dan gelmedi, Çin'den gelmedi! Nereden geldi bunlar? Biz nasıl evlât yetiştirmişiz ki bunlar bugün bizim başımızaNereden geldi bunlar? Biz nasıl evlât yetiştirmişiz ki bunlar bugün bizim başımıza musallat olacak derecede belaya tutulmuşlar. İnsan şaşırıyor. musallat olacak derecede belaya tutulmuşlar. İnsan şaşırıyor.

Bunlar bizim evlâtlarımız, bu memleketin evlâdı... Bu memleketin evlâdı olan Fatih'in evlâtlarıBunlar bizim evlâtlarımız, bu memleketin evlâdı... Bu memleketin evlâdı olan Fatih'in evlâtları bu memleket için nasıl can feda ederlerken bugünküler de aksine olarak nasıl fedâkârlık yapıyorlar! bu memleket için nasıl can feda ederlerken bugünküler de aksine olarak nasıl fedâkârlık yapıyorlar!

Allah kusurlarımızı affetsin. Onun için iyi ahlâk sahibi olmak mecburiyetindeyiz. Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için iyi ahlâk sahibi olmak mecburiyetindeyiz.
Müslüman mısın; mutlaka iyi ahlâk sahibi olacaksın. Kötü ahlâkların hepsini terk edeceksin! Müslüman mısın; mutlaka iyi ahlâk sahibi olacaksın. Kötü ahlâkların hepsini terk edeceksin!

Kötü ahlâklar günahlardan ibaret! Sayısı yedi yüzü bulan çeşitli günahlar var.Kötü ahlâklar günahlardan ibaret! Sayısı yedi yüzü bulan çeşitli günahlar var. Bu günahlardan kurtulmadıkça insanın insan olması mümkün değildir.Bu günahlardan kurtulmadıkça insanın insan olması mümkün değildir. Hatipler çok güzel konuştular: En güzel insan Allah'ın istediği insandır.Hatipler çok güzel konuştular: En güzel insan Allah'ın istediği insandır. O insan ki kötülükleri bırakmış, iyilikleri elde etmiştir.O insan ki kötülükleri bırakmış, iyilikleri elde etmiştir. O kötülük bırakılmadıkça zevkin peşinde, şehvetin peşinde, şeytanın peşinde oldukça... O kötülük bırakılmadıkça zevkin peşinde, şehvetin peşinde, şeytanın peşinde oldukça...

"Ama müslümanım!" Ezan okunur, camiye gelmez. Vaaz olunur, gelmez."Ama müslümanım!"

Ezan okunur, camiye gelmez. Vaaz olunur, gelmez.
Radyosunun başından ayrılmaz, televizyonunun başından ayrılmaz.Radyosunun başından ayrılmaz, televizyonunun başından ayrılmaz. Sahillerdeki deniz âlemlerinden ayrılmaz. Bütün sefa yerlerine gider... Sahillerdeki deniz âlemlerinden ayrılmaz. Bütün sefa yerlerine gider... Müslümanlığı da kimseye vermez. Hâlbuki bu isyan yerlerine gitmek, o kadar tehlikelidir ki!..Müslümanlığı da kimseye vermez.

Hâlbuki bu isyan yerlerine gitmek, o kadar tehlikelidir ki!..
Gözün beş tane günahı var. Bu beş günahtan birisi kötülükleri görmek. Gözün beş tane günahı var. Bu beş günahtan birisi kötülükleri görmek. Kötülükleri görmek insan için kâfi geliyor. Kötülükleri görmek insan için kâfi geliyor. Çünkü insanın insanlığı, ancak gönlünün kemâle erişmesiyledir.Çünkü insanın insanlığı, ancak gönlünün kemâle erişmesiyledir. Gönül ne kadar Allah'ıyla meşgul ise Allah'ına ne kadar bağlıysa; o gönülde o kadar nur vardır. Gönül ne kadar Allah'ıyla meşgul ise Allah'ına ne kadar bağlıysa; o gönülde o kadar nur vardır. Binâenaleyh, masiyet yerlerine gidildiği vakitte, o gözler vasıtasıyla gönle zehirler akar,Binâenaleyh, masiyet yerlerine gidildiği vakitte, o gözler vasıtasıyla gönle zehirler akar, kulaklar vasıtasıyla gönüllere zehir akar. Sen diyeceksin ki; "Televizyonda ne zarar var?kulaklar vasıtasıyla gönüllere zehir akar.

Sen diyeceksin ki; "Televizyonda ne zarar var?
Bugün ilmin kemâlini gösteren bir şeydir. Onunla bütün dünyanın her şeyini görüyoruz…" Bugün ilmin kemâlini gösteren bir şeydir. Onunla bütün dünyanın her şeyini görüyoruz…"

İyiliklerini gördüğün vakitte çok iyi ama kötülüklerini gördüğün vakitte, gönle akan zehirler İyiliklerini gördüğün vakitte çok iyi ama kötülüklerini gördüğün vakitte, gönle akan zehirler senin gönlünü öldürür. Gönül öldükten sonra vücudunun hiç kıymeti yok!senin gönlünü öldürür. Gönül öldükten sonra vücudunun hiç kıymeti yok! Vücut yaşamış yaşamamış; hiç kıymeti yoktur! İş gönüldedir. Vücut yaşamış yaşamamış; hiç kıymeti yoktur! İş gönüldedir.

Onun için o gönlü muhafaza edecek olan gözün kötülere bakmaması lazım, günahlara bakmaması lazım.Onun için o gönlü muhafaza edecek olan gözün kötülere bakmaması lazım, günahlara bakmaması lazım. O dilin de kötü sözleri söylememesi lazım. Bu kulakların da kötü şeyleri dinlememesi lazım. O dilin de kötü sözleri söylememesi lazım. Bu kulakların da kötü şeyleri dinlememesi lazım. Ancak ondan sonra mekârim-i ahlâk olan güzel ahlâklar insanda tebarüz eder. Ancak ondan sonra mekârim-i ahlâk olan güzel ahlâklar insanda tebarüz eder.

Bugün o toplantı yerindeki, imam-hatip okulunun yeri alınmış.Bugün o toplantı yerindeki, imam-hatip okulunun yeri alınmış. Bir zât-ı muhterem, ismi Süleyman, Boyacı.Bir zât-ı muhterem, ismi Süleyman, Boyacı. On üç bin metrekare, on dört dönüme yakın geniş araziyi, dininin aşkının artıklığından,On üç bin metrekare, on dört dönüme yakın geniş araziyi, dininin aşkının artıklığından, "Bu mektebe hibe ettim!" demiş. Bu mektep, İslâm nurunu, alametlerini yayacak bir menbadır. "Bu mektebe hibe ettim!" demiş. Bu mektep, İslâm nurunu, alametlerini yayacak bir menbadır.

Bunun kıssasını şöyle söyleyeyim: Bu cami duruyor.Bunun kıssasını şöyle söyleyeyim:

Bu cami duruyor.
Bu caminin içerisinde imam olmazsa ne olur bu cami? Cami bir cesettir.Bu caminin içerisinde imam olmazsa ne olur bu cami? Cami bir cesettir. Bu cesedin ruhu onun imamıdır, onun hatibidir. O olmadıktan sonra, bu cami hiçbir mâna ifade etmez.Bu cesedin ruhu onun imamıdır, onun hatibidir. O olmadıktan sonra, bu cami hiçbir mâna ifade etmez. Ambar olur, hayvanlara bilmem ne olur, hiçbir işe yaramaz. Ambar olur, hayvanlara bilmem ne olur, hiçbir işe yaramaz. İllâ bu cami bir ceset; bu cesedin içi, ruhu ilimdir, ilim sahibidir. İllâ bu cami bir ceset; bu cesedin içi, ruhu ilimdir, ilim sahibidir.

İşte ilim menbaı için adam on üç bin metre yerini feda etmiş.İşte ilim menbaı için adam on üç bin metre yerini feda etmiş. "Ben öldükten sonra, ecdadımın da defterleri kapanmasın, bunun sevabından müstefit olsunlar!" diyerek Allah rızası teberru etmiş. "Ben öldükten sonra, ecdadımın da defterleri kapanmasın, bunun sevabından müstefit olsunlar!" diyerek Allah rızası teberru etmiş.

Tebrik ettim kendilerini, Allah mübarek etsin. Ne büyük hayır!Tebrik ettim kendilerini, Allah mübarek etsin. Ne büyük hayır! Diğer zenginlerimize de Allahu Teâlâ böyle lütuflar ihsan etsin. Diğer zenginlerimize de Allahu Teâlâ böyle lütuflar ihsan etsin.

Aziz kardeş! On üç bin metre yer ne demek, Üsküdar'ın en güzel bir yerinde,Aziz kardeş!

On üç bin metre yer ne demek, Üsküdar'ın en güzel bir yerinde,
bu teberru kolaycacık yapılmaz. Biz bugün camimiz yapılıyor, "Biraz teberru edin!" diyoruz.bu teberru kolaycacık yapılmaz. Biz bugün camimiz yapılıyor, "Biraz teberru edin!" diyoruz. Beş lirayla on lirayla bugün teberru mu olur. Allah kusurlarımızı affetsin. Beş lirayla on lirayla bugün teberru mu olur. Allah kusurlarımızı affetsin.

Ve mâ âtâkümü'r-rasûlü fehuzûhu ve mâ nehâküm anhü fe'ntehû Ve mâ âtâkümü'r-rasûlü fehuzûhu ve mâ nehâküm anhü fe'ntehû

[Peygamber size neyi verdiyse, onu alın!] [Peygamber size neyi verdiyse, onu alın!]

Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem neler dediyse onları nefsimizde tatbik etmek mecburiyetindeyiz. Onun için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem neler dediyse onları nefsimizde tatbik etmek mecburiyetindeyiz. Yalnız dinleyip geçmekle iktifa etmek, kâfi değildir. Kitaplara yazılmış. Okumazsak bize ne faydası var. Yalnız dinleyip geçmekle iktifa etmek, kâfi değildir. Kitaplara yazılmış. Okumazsak bize ne faydası var.

Şimdi o günah kitabı; öyle zannediyorum ki eminim ki bu kitabı çok kimse bilmez. Şimdi o günah kitabı; öyle zannediyorum ki eminim ki bu kitabı çok kimse bilmez. Çok kimse de okumamıştır bile. Çünkü yedi yüz tane günahı okuyacak da ne olacak; Çok kimse de okumamıştır bile. Çünkü yedi yüz tane günahı okuyacak da ne olacak; başına bela mı alsın adam? Yedi yüz tane günahtan kaçmak, kolay bir şey değil. başına bela mı alsın adam? Yedi yüz tane günahtan kaçmak, kolay bir şey değil.

Biliyorsunuz ki mikrop var. Mikrobu vücuttan yok etmedikçe vücut hastalıktan kurtulmuyor. Biliyorsunuz ki mikrop var. Mikrobu vücuttan yok etmedikçe vücut hastalıktan kurtulmuyor. Evvela o mikrobu öldürüyorlar, vücuttan yok ediyorlar, ondan sonra insana şifa geliyor. Evvela o mikrobu öldürüyorlar, vücuttan yok ediyorlar, ondan sonra insana şifa geliyor.

Bu kötü ahlâklar insanların üzerinde durdukça, insanlara hiçbir söz tesir etmez.Bu kötü ahlâklar insanların üzerinde durdukça, insanlara hiçbir söz tesir etmez. Hiç fayda da olmaz. Hiç fayda da olmaz. Allah kusurumuzu affetsin de bizi bu güzel ahlâkların sahibi olan kimselerden eylesin. Allah kusurumuzu affetsin de bizi bu güzel ahlâkların sahibi olan kimselerden eylesin.

Onun kökü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'dir! Kök Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'dir.Onun kökü Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'dir! Kök Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'dir. Bütün iyi ahlâklar ondan bize sirayet edecektir. Ona olan nisbetimiz miktarınca ondan fayda görürüz.Bütün iyi ahlâklar ondan bize sirayet edecektir. Ona olan nisbetimiz miktarınca ondan fayda görürüz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e olan nisbetimiz ne kadarsa, ona olan şevkimiz, zevkimiz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e olan nisbetimiz ne kadarsa, ona olan şevkimiz, zevkimiz, muhabbetimiz ne kadarsa ondan o kadar feyz alırız. muhabbetimiz ne kadarsa ondan o kadar feyz alırız. O feyz neticesinde de, bakarsın, bizde mekârim-i ahlâk yavaş yavaş kemâle gelir; O feyz neticesinde de, bakarsın, bizde mekârim-i ahlâk yavaş yavaş kemâle gelir; güzel bir insan olmak şerefine nâil oluruz inşaallah. güzel bir insan olmak şerefine nâil oluruz inşaallah.

Onun için Cenâb-ı Hak Celle ve Âlâ hazretleri, bütün emirlerinin başlarında; fettekullâh. Onun için Cenâb-ı Hak Celle ve Âlâ hazretleri, bütün emirlerinin başlarında; fettekullâh. "Allah'tan korkunuz" buyuruyor."Allah'tan korkunuz" buyuruyor. Allah'tan korkulmadıkça her şeyi yapar bu insanoğlu.Allah'tan korkulmadıkça her şeyi yapar bu insanoğlu. İşte bugün kardeşini vuran insan bu insan değil mi? Davası uğruna kardeşini vuruyor. İşte bugün kardeşini vuran insan bu insan değil mi? Davası uğruna kardeşini vuruyor.

Hiç de düşünmüyor: "Günah mıdır, cehennemde ebediyen yanacak mıyım?Hiç de düşünmüyor: "Günah mıdır, cehennemde ebediyen yanacak mıyım? Niçin ben bu kardeşime silah atıyorum, kurşun atıyorum? Ne var?.." Niçin ben bu kardeşime silah atıyorum, kurşun atıyorum? Ne var?.."

Yunan mıdır, Bulgar mıdır, hangi millettir bu?!..Yunan mıdır, Bulgar mıdır, hangi millettir bu?!.. Öz vatanının öz kardeşi. Bir mektepte okuyorsun da nasıl ona silah atıyorsun?Öz vatanının öz kardeşi. Bir mektepte okuyorsun da nasıl ona silah atıyorsun? Nasıl ona el kaldırıyorsun? Nasıl Müslümanlık bu? Nasıl ona el kaldırıyorsun? Nasıl Müslümanlık bu?

Onun için, her şeyin başı Allah korkusudur! Onun için, her şeyin başı Allah korkusudur!

Fe aslihû beyne ehaveyküm. Araları da ıslah lazım ki hep kardeşiz! Fe aslihû beyne ehaveyküm.

Araları da ıslah lazım ki hep kardeşiz!

İnneme'l-mü'minûne ihvetün [Ancak mü'minler kardeştirler] denince, bu kardeşlikler nasıl tebarüz edecek?İnneme'l-mü'minûne ihvetün [Ancak mü'minler kardeştirler] denince, bu kardeşlikler nasıl tebarüz edecek? Seninle ben nasıl kardeş olacağız. Adımız kardeş ama birbirimizden çok uzağız. Seninle ben nasıl kardeş olacağız. Adımız kardeş ama birbirimizden çok uzağız.

Kardeşlik neleri iktiza ediyor? "Benim canım senin canın, senin canın da benim canım!"Kardeşlik neleri iktiza ediyor? "Benim canım senin canın, senin canın da benim canım!" O zaman insan kardeş olur. Yoksa senin malın ayrı, benim malım ayrı;O zaman insan kardeş olur. Yoksa senin malın ayrı, benim malım ayrı; senin canın ayrı, benim canım ayrı olduktan sonra o kardeşlik elbette zor olur. senin canın ayrı, benim canım ayrı olduktan sonra o kardeşlik elbette zor olur.

Öyleyse; Etîullâhe ve etîur-resûl. "Allah'a itaat ediniz ve Allah'ın gönderdiği Resûle itaat ediniz!" Öyleyse;

Etîullâhe ve etîur-resûl. "Allah'a itaat ediniz ve Allah'ın gönderdiği Resûle itaat ediniz!"

Çok yanlış bir fikir var ki; "Ben Allah'a inanırım.Çok yanlış bir fikir var ki; "Ben Allah'a inanırım. Evet, bu kâinatın bir sahibi var, pekâlâ, ama Resûlü'ne aklım ermez!" diyor. Evet, bu kâinatın bir sahibi var, pekâlâ, ama Resûlü'ne aklım ermez!" diyor.

Allah'a inanan, Resûlullah'a inanmadıkça Allah'a inanmış sayılmaz!Allah'a inanan, Resûlullah'a inanmadıkça Allah'a inanmış sayılmaz! Allah'a iman yalnız "inandım" demekle olmaz. Allah'a imanın altı tane şartı var: Allah'a iman yalnız "inandım" demekle olmaz. Allah'a imanın altı tane şartı var:

Allah'a iman, meleklerine iman, kitaplarına iman, peygamberlerine iman, âhiret gününe,Allah'a iman, meleklerine iman, kitaplarına iman, peygamberlerine iman, âhiret gününe, öldükten sonra dirileceğine iman, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olacağına iman; öldükten sonra dirileceğine iman, kadere, hayır ve şerrin Allah'tan olacağına iman; bunlar hep bir küll hâlindedir. Birisini terk edersen hepsi birden gider. bunlar hep bir küll hâlindedir. Birisini terk edersen hepsi birden gider.

Ve etîullâhe ve etîu'r-rasûle vahzerû.Ve etîullâhe ve etîu'r-rasûle vahzerû. "Allah'a itaat edin, Resûlullah'a da itaat edin ve kötülüklerden sakının!""Allah'a itaat edin, Resûlullah'a da itaat edin ve kötülüklerden sakının!" Fe in tevelleytüm fe'lemû ennemâ alâ rasûline'l-belâğu'l-mübînü.Fe in tevelleytüm fe'lemû ennemâ alâ rasûline'l-belâğu'l-mübînü. "Eğer itaatten yüz çevirirseniz biliniz ki Resûlullah'a düşen tebliğdir, apaçık duyurmak ve bildirmektir." "Eğer itaatten yüz çevirirseniz biliniz ki Resûlullah'a düşen tebliğdir, apaçık duyurmak ve bildirmektir."

Yaparsanız müstefid olursunuz. Yapmadığınız takdirde, Allah muhafaza, ebedî hüsrana uğrarsınız! Yaparsanız müstefid olursunuz. Yapmadığınız takdirde, Allah muhafaza, ebedî hüsrana uğrarsınız!

Onun için: Yâ eyyühellezîne âmenü's-tecîbû lillâhi ve lir-rasûli izâ deâküm limâ yuhyîkümOnun için:


Yâ eyyühellezîne âmenü's-tecîbû lillâhi ve lir-rasûli izâ deâküm limâ yuhyîküm
[Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah ve Resûlü'ne uyun!] [Ey iman edenler! Hayat verecek şeylere sizi çağırdığı zaman Allah ve Resûlü'ne uyun!]

Onların hayat veren sözlerini duyduğumuz vakitte, bize düşen onlara icabettir.Onların hayat veren sözlerini duyduğumuz vakitte, bize düşen onlara icabettir. İcabet edilmedikçe, itaat edilmedikçe, onlara ittibâ edilmedikçe,İcabet edilmedikçe, itaat edilmedikçe, onlara ittibâ edilmedikçe, onlar kabul edilmedikçe iman sahih olmaz. onlar kabul edilmedikçe iman sahih olmaz. İmanın sıhhati, ancak onların buyruklarına, emirlerine tam mânasıyla itaat etmekle olur. İmanın sıhhati, ancak onların buyruklarına, emirlerine tam mânasıyla itaat etmekle olur.

Men semia hadîsî fe hafizahu ve amile bihi câe yevme'l-kıyâmeti mea'l-kur'âni. Men semia hadîsî fe hafizahu ve amile bihi câe yevme'l-kıyâmeti mea'l-kur'âni. "Her kim benim sözümü dinler, işitir, onu hıfzeder, ezberler, beller, saklar "Her kim benim sözümü dinler, işitir, onu hıfzeder, ezberler, beller, saklar ve onunla da amel ederse yarın yevm-i kıyamette ehl-i Kur'an ile haşrolunur."ve onunla da amel ederse yarın yevm-i kıyamette ehl-i Kur'an ile haşrolunur." Ve men tehâvene bi-hadîsî fekad tehâvene bi'l-kur'âni.Ve men tehâvene bi-hadîsî fekad tehâvene bi'l-kur'âni. "Her kim hadîs-i şerîflere ehemmiyet vermez, kıymet vermezse; Kur'an'a da kıymet vermemiştir." "Her kim hadîs-i şerîflere ehemmiyet vermez, kıymet vermezse; Kur'an'a da kıymet vermemiştir." Ve men tehâvene bi'l-kur'âni hasira'd-dünyâ ve'l-âhirate. "Her kim ki Kur'an'ın kıymetini bilmez, Ve men tehâvene bi'l-kur'âni hasira'd-dünyâ ve'l-âhirate. "Her kim ki Kur'an'ın kıymetini bilmez, ona lazım gelen hürmet ve saygıyı göstermezse o, dünyada da âhirette de helâk olmuştur, mahvolmuştur." ona lazım gelen hürmet ve saygıyı göstermezse o, dünyada da âhirette de helâk olmuştur, mahvolmuştur."

Onun için Cenâb-ı Peygamber; Onun için Cenâb-ı Peygamber;

İnnemâ büi'stü hâtimen fâtihan. "Ben hem hâtim olarak sonuncu bir peygamberim;İnnemâ büi'stü hâtimen fâtihan. "Ben hem hâtim olarak sonuncu bir peygamberim; hem de başlangıç, Âdem aleyhisselam'dan evvel halkolunmuş bir peygamberim."hem de başlangıç, Âdem aleyhisselam'dan evvel halkolunmuş bir peygamberim." Ve ü'tîtü cevâmia'l-kelîmi.Ve ü'tîtü cevâmia'l-kelîmi. "Bana Cenâb-ı Hak çok kısa sözlerle geniş mânalar ifade eden sözleri ihsan buyurdu." "Bana Cenâb-ı Hak çok kısa sözlerle geniş mânalar ifade eden sözleri ihsan buyurdu."

"Ben mektepte okumadım, edebiyat bilmem, belagat bilmem,"Ben mektepte okumadım, edebiyat bilmem, belagat bilmem, fesahat bilmem ama Allahu Teâlâ'nın bana vermiş olduğu belagat, fesahat, edebiyat sayesinde fesahat bilmem ama Allahu Teâlâ'nın bana vermiş olduğu belagat, fesahat, edebiyat sayesinde az sözle çok geniş mânalar ifade ederim. Bunu Allahu Teâlâ bana lütfetmiştir." az sözle çok geniş mânalar ifade ederim. Bunu Allahu Teâlâ bana lütfetmiştir."

Elâ edüllüküm ala'l-hulefâi minnî. "Halifelerimi bilmek ister misiniz, benim halifelerim kimlerdir?" Elâ edüllüküm ala'l-hulefâi minnî. "Halifelerimi bilmek ister misiniz, benim halifelerim kimlerdir?"

Ebû Bekr-i Sıddîk, Ömer el-Fâruk, Osmân-ı Zinnûreyn, Aliyyü'l-Murtazâ;Ebû Bekr-i Sıddîk, Ömer el-Fâruk, Osmân-ı Zinnûreyn, Aliyyü'l-Murtazâ; bunlar hem dünya hem âhiret halifeleridir. "Halifelerim kimlerdir bilir misiniz?" bunlar hem dünya hem âhiret halifeleridir.

"Halifelerim kimlerdir bilir misiniz?"

"İşte son padişaha kadar halifeler geldi ya…" Yok yok, bunlar değil, halifeler kimlerdir bakın: "İşte son padişaha kadar halifeler geldi ya…"

Yok yok, bunlar değil, halifeler kimlerdir bakın:

Hüm hameletil-kur'ân, vel-ehâdîs, annî ve anhüm fillâh ve lillâh Hüm hameletil-kur'ân, vel-ehâdîs, annî ve anhüm fillâh ve lillâh "Allah yolunda gerek Allahu Teâlâ'nın kelâmını, gerek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözlerini "Allah yolunda gerek Allahu Teâlâ'nın kelâmını, gerek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözlerini bellemiş, benim hadîs-i şerîflerimi, benden ve ashabımdan bellemiş ve onlarla amel eden kimseler.bellemiş, benim hadîs-i şerîflerimi, benden ve ashabımdan bellemiş ve onlarla amel eden kimseler. Onlardır işte benim halifelerim! Kur'an'a sarılmış, Kur'an'ı bağrına basmış, onunla âmil;Onlardır işte benim halifelerim! Kur'an'a sarılmış, Kur'an'ı bağrına basmış, onunla âmil; Peygamber'in sözünü ciğerine basmış, onunla âmil; işte bunlardır benim halifelerim.Peygamber'in sözünü ciğerine basmış, onunla âmil; işte bunlardır benim halifelerim. Arkasından gitmeniz lazım olan insanlar, bunlardır." Arkasından gitmeniz lazım olan insanlar, bunlardır."

Buyuruluyor ki: Buyuruluyor ki:

Âfetü'd-dîni salâsetün. Dinin hem gelir tarafı var hem gider tarafı var.Âfetü'd-dîni salâsetün.

Dinin hem gelir tarafı var hem gider tarafı var.
Her şeyde öyle ya, tüccar bir gelir tarafını yazar bir de gider tarafını yazar. Her şeyde öyle ya, tüccar bir gelir tarafını yazar bir de gider tarafını yazar. Gider tarafına âfet diyorlar, zâyiat. "Dinde âfetler, zâyiâtlar üç tanedir." Gider tarafına âfet diyorlar, zâyiat.

"Dinde âfetler, zâyiâtlar üç tanedir."

1.Fakîhün fâcirun. 1.Fakîhün fâcirun.

Okumuş, alim olmuş, sarığı var, sakalı göbeğine kadar, beyaz cübbeler giyinmiş.Okumuş, alim olmuş, sarığı var, sakalı göbeğine kadar, beyaz cübbeler giyinmiş. Gören elini öper, ayağını da öpmek ister.Gören elini öper, ayağını da öpmek ister. Fakat haktan udûl etmiş, hak üzerinde değil, Allah'ın kelâmına uymuyor. Fakat haktan udûl etmiş, hak üzerinde değil, Allah'ın kelâmına uymuyor. Peygamber'in de kelâmına uymuyor. Zevk ü sefânın peşinde. Peygamber'in de kelâmına uymuyor. Zevk ü sefânın peşinde.

Akşam televizyon göstereceğini gösterir, burada da Ezân-ı Muhammedî okunur. Akşam televizyon göstereceğini gösterir, burada da Ezân-ı Muhammedî okunur. Onu bırakıp da camiye gelemezse o kimseye nasıl; "Allah'a mutî, Peygamber'e mutî!" diyeceksin ki… Onu bırakıp da camiye gelemezse o kimseye nasıl; "Allah'a mutî, Peygamber'e mutî!" diyeceksin ki…

"Canım işte televizyonda işte birçok faydalar var…" "Canım işte televizyonda işte birçok faydalar var…"

Ama o faydalarla Allah'a itaatin faydasını ölç bakalım, hangisi daha faydalı? Ama o faydalarla Allah'a itaatin faydasını ölç bakalım, hangisi daha faydalı? Onun için insan; gerek duymak suretiyle, gerek okumak suretiyle dininde fakih olur. Onun için insan; gerek duymak suretiyle, gerek okumak suretiyle dininde fakih olur. Bilgisi var, fakat bilgisinin tatbikçisi değil. Bilgisini tatbik edemiyor, sözden ibaret. Bilgisi var, fakat bilgisinin tatbikçisi değil. Bilgisini tatbik edemiyor, sözden ibaret. Güzel konuşuyor, her şeyi yerli yerince söylüyor. Güzel konuşuyor, her şeyi yerli yerince söylüyor. Herkes bayılıyor konuşurken, "Ne güzel alim, ne güzel âbid!" diyor.Herkes bayılıyor konuşurken, "Ne güzel alim, ne güzel âbid!" diyor. Ama kendisinde tatbikatı yok. Gece namazı yok! Ama kendisinde tatbikatı yok. Gece namazı yok!

Kaç tanemiz kalkıyoruz da gece teheccüd kılıyoruz? Kaç tanemiz sabahleyin camiye gelebiliyoruz? Kaç tanemiz kalkıyoruz da gece teheccüd kılıyoruz? Kaç tanemiz sabahleyin camiye gelebiliyoruz? Ama biz de müslümanız yahu!.. Fakih camiye gelmezse tabiatiyle öteki hiç gelmez. Ama biz de müslümanız yahu!..

Fakih camiye gelmezse tabiatiyle öteki hiç gelmez.
Onun için fakîhün fâcir, memleket için en zararlı adamdır.Onun için fakîhün fâcir, memleket için en zararlı adamdır. Sen ve ben ne kadar zararlı olsak göze batmayız.Sen ve ben ne kadar zararlı olsak göze batmayız. Fakat bir alim, fakih ki o yüksek bir adamdır, herkesin gözü ondadır.Fakat bir alim, fakih ki o yüksek bir adamdır, herkesin gözü ondadır. O fücûra başladı mı isyana başladı mı günaha başladı mı arkasından biz de peşine takılır gideriz. O fücûra başladı mı isyana başladı mı günaha başladı mı arkasından biz de peşine takılır gideriz.

"O yaptı da biz niye yapmayalım canım? Onun kadar bilgimiz mi var bizim. "O yaptı da biz niye yapmayalım canım? Onun kadar bilgimiz mi var bizim. O adam yapıyorsa elbette bunun bir kurtarış tarafı vardır…" diyecek, O adam yapıyorsa elbette bunun bir kurtarış tarafı vardır…" diyecek, o da o isyanın içerisine dalacak. o da o isyanın içerisine dalacak.

Fâcir de hem hakka meyil var hem de isyan, günah yollarına gidiş var. Fâcir de hem hakka meyil var hem de isyan, günah yollarına gidiş var. Günah yollarının en çoğu bugün, çıplaklık âlemini seyretmek! Günah yollarının en çoğu bugün, çıplaklık âlemini seyretmek!

2.İmâmün câir. "Zalim bir imam." Câir diye zalime derler. 2.İmâmün câir. "Zalim bir imam."

Câir diye zalime derler.
İster buradaki imam olsun ister devletin idarecisi imam olsun; hangisi olursa olsun,İster buradaki imam olsun ister devletin idarecisi imam olsun; hangisi olursa olsun, zulm ile âlûde mi, işte memleket için büyük bir felakettir bu! Onun kendinin günahı başkadır. zulm ile âlûde mi, işte memleket için büyük bir felakettir bu! Onun kendinin günahı başkadır.

3.Müctehidün câhil. "Câhil müçtehid." Bugün memleket bu müçtehidlerle dolmuştur. 3.Müctehidün câhil. "Câhil müçtehid."

Bugün memleket bu müçtehidlerle dolmuştur.
Müçtehidlerin bugün hepsi cahildir. Ne bilirler, İmâm-ı Âzam'ın bildiğinin kaçta birini bilirler?Müçtehidlerin bugün hepsi cahildir. Ne bilirler, İmâm-ı Âzam'ın bildiğinin kaçta birini bilirler? İmâm-ı Şâfiî'nin bildiğinin kaçta birini bilirler? İmâm-ı Şâfiî'nin bildiğinin kaçta birini bilirler? İmam Mâlik'in, İmâm-ı Hanbelî'nin bildiğinin kaçta birini bilirler?İmam Mâlik'in, İmâm-ı Hanbelî'nin bildiğinin kaçta birini bilirler? Yüzde desem az, binde desem de yine az! Yüzde desem az, binde desem de yine az!

Binde birini bilmedikleri halde bugün İmâm-ı Âzam'ı hiçe sayarlar, Binde birini bilmedikleri halde bugün İmâm-ı Âzam'ı hiçe sayarlar, İmâm-ı Şâfiî'yi hiçe sayarlar, hepsini hiçe sayarlar. "Efendim, nedir bu içtihad?" derler.İmâm-ı Şâfiî'yi hiçe sayarlar, hepsini hiçe sayarlar. "Efendim, nedir bu içtihad?" derler. Bunlara müçtehid-i câhil demekten başka bir tabir bulunmamış,Bunlara müçtehid-i câhil demekten başka bir tabir bulunmamış, Resûl-i Ekrem de bunu böyle söylemiş: müctehid-i câhil. Resûl-i Ekrem de bunu böyle söylemiş: müctehid-i câhil.

Bilmediği halde herkesin üstünde konuşuyor, bol bol atıyor, söylüyor.Bilmediği halde herkesin üstünde konuşuyor, bol bol atıyor, söylüyor. Herkes de bunlara inanıyor. Herkes de bunlara inanıyor. "Hakikaten şu mezhepler ortadan kalksa da bir mezhep olsa ne güzel olur!" diyor."Hakikaten şu mezhepler ortadan kalksa da bir mezhep olsa ne güzel olur!" diyor. Biz bir milletiz de bak kaça bölündük. Birleştir bakayım, göreyim seni! Biz bir milletiz de bak kaça bölündük. Birleştir bakayım, göreyim seni!

Allahu Teâlâ'nın kudreti, kuvveti her şeye hâkim. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem: Allahu Teâlâ'nın kudreti, kuvveti her şeye hâkim. Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

İhtilâfü ümmetî rahmetün, demiş. İmâm-ı Şâfiî kanarken namazı kılar. Bize göre olmaz. İhtilâfü ümmetî rahmetün, demiş. İmâm-ı Şâfiî kanarken namazı kılar. Bize göre olmaz. Onunki oluyor işte. O Resûlullah'tan duyduğuna öyle inanmış, öyle yapıyor. Onunki oluyor işte.

O Resûlullah'tan duyduğuna öyle inanmış, öyle yapıyor.
Çünkü bir muharebe esnasında asker yaralanmış.Çünkü bir muharebe esnasında asker yaralanmış. Yarası var, kanı akıyor, namaz vakti gelmiş. Bekleyecek olursa namaz geçecek.Yarası var, kanı akıyor, namaz vakti gelmiş. Bekleyecek olursa namaz geçecek. Cenâb-ı Peygamber, "Kılsın!" demiş. İmâm-ı Şâfiî de, "Ona 'Kılsın.' dediyse biz de kılarız!" diyerekCenâb-ı Peygamber, "Kılsın!" demiş. İmâm-ı Şâfiî de, "Ona 'Kılsın.' dediyse biz de kılarız!" diyerek kanların akması abdesti bozmaz saymış. Şimdi bu ihtilaftan, onlara göre bir rahmet doğdu.kanların akması abdesti bozmaz saymış.

Şimdi bu ihtilaftan, onlara göre bir rahmet doğdu.
Uzun mesele. Binâenaleyh, cahil olan insanların cehlini bilip susmalarından daha iyisi yoktur.Uzun mesele. Binâenaleyh, cahil olan insanların cehlini bilip susmalarından daha iyisi yoktur. Onun için Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretleri ne güzel söylemiş;Onun için Erzurumlu İbrâhim Hakkı hazretleri ne güzel söylemiş; "Az ye, az uyu, az iç, az konuş!" demiş. Ne derler: "Sükût altındır." derler. "Az ye, az uyu, az iç, az konuş!" demiş. Ne derler: "Sükût altındır." derler.

Onun için Cenâb-ı Hak cümlemizin muîni olsun. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin.Onun için Cenâb-ı Hak cümlemizin muîni olsun. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin. Bildiğimizle âmil olmak devletine mazhar buyursun. Bildiğimizle âmil olmak devletine mazhar buyursun.

Allahu Teâlâ ne dedi ona mum yapıştırıp; dünya bir araya gelse onun aleyhindeAllahu Teâlâ ne dedi ona mum yapıştırıp; dünya bir araya gelse onun aleyhinde ne kadar konuşurlarsa konuşsunlar, kulağımızın birinden girer diğerinden çıkar.ne kadar konuşurlarsa konuşsunlar, kulağımızın birinden girer diğerinden çıkar. Biz Allah'ın dediğinden başkasına inanmayız. Ne derlerse desinler! Biz Allah'ın dediğinden başkasına inanmayız. Ne derlerse desinler!

"Şöyle zararı var, böyle zararı var…" Moskof, kapısının önüne yazmış: "Şöyle zararı var, böyle zararı var…"

Moskof, kapısının önüne yazmış:

"Namaz kılıyorsunuz da beş saat gidiyor, ömrünüzden beş saat kaybediyorsunuz. "Namaz kılıyorsunuz da beş saat gidiyor, ömrünüzden beş saat kaybediyorsunuz. Bugünkü hayatın içinde yazık değil mi, bu beş saat kaybedilir mi? Bırakın şu eski bilgilerinizi!.." Bugünkü hayatın içinde yazık değil mi, bu beş saat kaybedilir mi? Bırakın şu eski bilgilerinizi!.."

İşte topu tüfeği de var, bugün kim bilir ne âleme çevirmiştir orasını! İşte topu tüfeği de var, bugün kim bilir ne âleme çevirmiştir orasını! Allah esirgeye, yarın bizim memleket de böyle mi olsun. Allah esirgeye, yarın bizim memleket de böyle mi olsun.

"Camiye gidiyorsunuz, beş vakitte beş saat zâyî ediyorsunuz. "Camiye gidiyorsunuz, beş vakitte beş saat zâyî ediyorsunuz. Bugün yirmi dört saate yirmi dört saat daha katıp da çalışacağımız bir zamanken Bugün yirmi dört saate yirmi dört saat daha katıp da çalışacağımız bir zamanken bu beş saati kaybetmek cinnettir!" diyerek karşımıza çıkarlarsa ne diyelim biz bunlara?bu beş saati kaybetmek cinnettir!" diyerek karşımıza çıkarlarsa ne diyelim biz bunlara? "Çok doğru söylüyorsun, çalışalım çalışalım öyleyse…" mi diyeceğiz? "Çok doğru söylüyorsun, çalışalım çalışalım öyleyse…" mi diyeceğiz?

Ama Allahu Teâlâ'nın emri olan namaz da istirahat, Ama Allahu Teâlâ'nın emri olan namaz da istirahat, oruç da istirahat, zekât da istirahat, hac da istirahat…oruç da istirahat, zekât da istirahat, hac da istirahat… Dinde kemâle ulaşmamıza vesile bunların hepsi! Âlem ne derse desin, biz ölürüz de vazgeçmeyiz. Dinde kemâle ulaşmamıza vesile bunların hepsi! Âlem ne derse desin, biz ölürüz de vazgeçmeyiz. Yunus'un dediği gibi; kanımız da Allah der, dilimiz de Allah der,Yunus'un dediği gibi; kanımız da Allah der, dilimiz de Allah der, tozumuz da Allah der, vesselam. Onun için Allah bizi affeylesin. tozumuz da Allah der, vesselam. Onun için Allah bizi affeylesin.

Âkilü'r-ribâ ve mûkılühu ve kâtibühu ve şâhidâhu izâ alimû zâlikei. Âkilü'r-ribâ ve mûkılühu ve kâtibühu ve şâhidâhu izâ alimû zâlikei.

Bugün faiz yemeyen belki vardır ama nadirdir. Nadir hakkında da derler ki: Bugün faiz yemeyen belki vardır ama nadirdir. Nadir hakkında da derler ki:

en-Nâdiru kel-ma'dûm "Nadirâttan bir şey oluyor, o yok gibidir, kıymeti yok! en-Nâdiru kel-ma'dûm "Nadirâttan bir şey oluyor, o yok gibidir, kıymeti yok! Mesela bir memlekette üç kişi, beş kişi faiz yemiyor ama geri tarafı yiyor ya;Mesela bir memlekette üç kişi, beş kişi faiz yemiyor ama geri tarafı yiyor ya; o üç kişinin, beş kişinin yememesi hiçbir mâna ifade etmez. Herkes yiyor ya, bitti. o üç kişinin, beş kişinin yememesi hiçbir mâna ifade etmez. Herkes yiyor ya, bitti.

Demek ki bu kadar insan yediğine göre, bugüne kadar biz bunlara bu haramı anlatamamışız.Demek ki bu kadar insan yediğine göre, bugüne kadar biz bunlara bu haramı anlatamamışız. "Faiz haramdır." tabirini anlatamamışız. "Faiz haramdır." tabirini anlatamamışız. Para gelecek ya, o paranın gelişinden dolayı, senin haram dediğin hiç kimsenin kulağına girmez.Para gelecek ya, o paranın gelişinden dolayı, senin haram dediğin hiç kimsenin kulağına girmez. Çünkü alt tarafında şu kadar kazanç var. Çünkü alt tarafında şu kadar kazanç var. "Bu kadar kazanca göre o haramı ben irtikâp edersem ne lazım?"Bu kadar kazanca göre o haramı ben irtikâp edersem ne lazım? Allah da gafûr değil mi, affedici değil mi? O kadar ileriye gitmeyin!" der. Allah da gafûr değil mi, affedici değil mi? O kadar ileriye gitmeyin!" der.

Ama o haramı yemekle senin gönlün ne oluyor? O beslediğin çocuğun hâli ne oluyor? Ama o haramı yemekle senin gönlün ne oluyor? O beslediğin çocuğun hâli ne oluyor? İşte o çocuktur ki bugün kardeşine kurşunu atıyor.İşte o çocuktur ki bugün kardeşine kurşunu atıyor. O senin çocuğun değil mi, niçin atıyor o kurşunu? Çünkü haramla beslenmiş, içerisinde iman yok, O senin çocuğun değil mi, niçin atıyor o kurşunu? Çünkü haramla beslenmiş, içerisinde iman yok, elbette her ne tarafa çekersen o tarafa gidecek. elbette her ne tarafa çekersen o tarafa gidecek.

Binâenaleyh faizi Allahu Teâlâ Kur'an'da haram etmiş. Binâenaleyh faizi Allahu Teâlâ Kur'an'da haram etmiş. Haram etmekle beraber, "Benimle harp etmek isteyen gelsin karşıma!" diyor.Haram etmekle beraber, "Benimle harp etmek isteyen gelsin karşıma!" diyor. Âyet-i kerîmenin açık mânası, "Ben senin sözünü dinlemiyorum, sana harp ilan ettim!" diyor. Âyet-i kerîmenin açık mânası, "Ben senin sözünü dinlemiyorum, sana harp ilan ettim!" diyor.

Ve kâtibühû. Binâenaleyh faizi yiyenle beraber yazan kâtibe de aynı günah var. Ve kâtibühû.

Binâenaleyh faizi yiyenle beraber yazan kâtibe de aynı günah var.
Kâtip para kazanmayacak, bir şey etmeyecek ama vesile olup da o faiz yiyeninKâtip para kazanmayacak, bir şey etmeyecek ama vesile olup da o faiz yiyenin senedini yazıverdiğinden dolayı, o kâtip de yiyenler arasına giriyor. senedini yazıverdiğinden dolayı, o kâtip de yiyenler arasına giriyor.

Ve şâhidâhü. Senet yazılırken iki de şahit lazım: "Ahmet, şahit misin? Mehmet şahit misin?.." Ve şâhidâhü.

Senet yazılırken iki de şahit lazım:

"Ahmet, şahit misin? Mehmet şahit misin?.."

"Şahidiz, şahidiz…" "Basın bakayım imzalarınızı!" "Şahidiz, şahidiz…"

"Basın bakayım imzalarınızı!"

Basarlar oraya. Bu şahitler de, o faizi yiyen ne günaha giriyorsa aynı günaha girer.Basarlar oraya. Bu şahitler de, o faizi yiyen ne günaha giriyorsa aynı günaha girer. Hiç bildikleri de yok. Bugün yine o merasimde yüreğimi sızlatan şeylerden birisi,Hiç bildikleri de yok.

Bugün yine o merasimde yüreğimi sızlatan şeylerden birisi,
Cenâb-ı Peygamber'in ashabından o Çin'e gidip de o koca Çin'de milyonlarca insanı müslüman edenCenâb-ı Peygamber'in ashabından o Çin'e gidip de o koca Çin'de milyonlarca insanı müslüman eden adamların yetiştikleri mektebi bilir misiniz arkadaşlar?adamların yetiştikleri mektebi bilir misiniz arkadaşlar? Onlar hangi mektepte yetişti, hangi üniversitede yetişti? Onlar hangi mektepte yetişti, hangi üniversitede yetişti?

Onları yetiştiren Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, onlara bugünkü mutantan,Onları yetiştiren Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem, onlara bugünkü mutantan, müdebdeb, en müreffeh bir hayat içerisinde yapılan, on beş milyona mal olacak o mektep! müdebdeb, en müreffeh bir hayat içerisinde yapılan, on beş milyona mal olacak o mektep!

Ashâb-ı Suffe'nin kaldığı yer, Harem-i Şerîf'in arkasındaki kuru bir yer idi.Ashâb-ı Suffe'nin kaldığı yer, Harem-i Şerîf'in arkasındaki kuru bir yer idi. Bazı gün aç, bazı gün bir hurma, bazı gün bir bardak süt ile geçiniyorlardı.Bazı gün aç, bazı gün bir hurma, bazı gün bir bardak süt ile geçiniyorlardı. Onların yiyecekleri de bundan ibaretti. Onların yiyecekleri de bundan ibaretti.

Fakat o iman onlara öyle metanet, öyle azim, öyle sabır vermiş ki kovsanız da oradan gitmezler. Fakat o iman onlara öyle metanet, öyle azim, öyle sabır vermiş ki kovsanız da oradan gitmezler. Resûlullah'ın âşıkı hepsi.Resûlullah'ın âşıkı hepsi. Allah onlardan razı olsun; hep onların yetiştirdiği mükerrem, muazzam, muhterem insanlardır.Allah onlardan razı olsun; hep onların yetiştirdiği mükerrem, muazzam, muhterem insanlardır. Allah onların şefaatine cümlemize mazhar etsin. Ruhları için bir Fâtiha okuyalım! Allah onların şefaatine cümlemize mazhar etsin. Ruhları için bir Fâtiha okuyalım!

Cenâb-ı Peygamber'in hayatından bir nokta: Cenâb-ı Peygamber'in hayatından bir nokta:

Âkilü kemâ ye'külü'l-abdü. "Ben peygamberim! Benim hafızım Allah, yardımcım Allah,Âkilü kemâ ye'külü'l-abdü. "Ben peygamberim! Benim hafızım Allah, yardımcım Allah, nâsırım Allah, muînim Allah! Dağlar taşlar emrime âmâde, her an için altın olurlar, önümde akarlar su gibi.nâsırım Allah, muînim Allah! Dağlar taşlar emrime âmâde, her an için altın olurlar, önümde akarlar su gibi. Fakat bununla beraber ben, bir kul nasıl yiyorsa öyle yerim. Fakat bununla beraber ben, bir kul nasıl yiyorsa öyle yerim. Bir köle nasıl yiyorsa, ben öyle yerim." diyor. Bir köle nasıl yiyorsa, ben öyle yerim." diyor.

Müreffeh bir sofra kurulsun önüme, mutantan, müdebdeb yemekler gelsin tabak tabak;Müreffeh bir sofra kurulsun önüme, mutantan, müdebdeb yemekler gelsin tabak tabak; bugünkü hükümdarların sofrası gibi bir sofra kurulsun da Resûlullah ondan yesin; onu istemiyor! bugünkü hükümdarların sofrası gibi bir sofra kurulsun da Resûlullah ondan yesin; onu istemiyor!

Ne diyor? Âkilü kemâ ye'külü'l-abdü. "Kulun yediği gibi yerim.Ne diyor?

Âkilü kemâ ye'külü'l-abdü. "Kulun yediği gibi yerim.
Yerde oturur, yerde yerim ve bir kap yerim." diyor. Yerde oturur, yerde yerim ve bir kap yerim." diyor.

Bununla beraber Hz. Ömer de onun ashâbı değil mi? Bakın onun hâline: Bununla beraber Hz. Ömer de onun ashâbı değil mi? Bakın onun hâline:

Ashab-ı kirâmı Acemistan'a yolladı.Ashab-ı kirâmı Acemistan'a yolladı. Muharebe ettiler, Acem ordusunu perişan ettiler, birçok ganimet alarak geldiler. Muharebe ettiler, Acem ordusunu perişan ettiler, birçok ganimet alarak geldiler. O gelen ganimetten Hz. Ömer'e de bir hisse ayırmışlar. O gelen ganimetten Hz. Ömer'e de bir hisse ayırmışlar. Oradaki konservelerden getirmişler, sofrasına koymuşlar. Hz. Ömer'i davet etmişler: Oradaki konservelerden getirmişler, sofrasına koymuşlar. Hz. Ömer'i davet etmişler:

"Buyurun efendim sofraya." Gelmiş bakmış, sofrada envâiçeşit görmediği yemekler dolu. "Buyurun efendim sofraya."

Gelmiş bakmış, sofrada envâiçeşit görmediği yemekler dolu.

"Ne bunlar?" demiş. "İşte Acemistan'dan getirdiğimiz ganimetlerden size de ikranımız…" "Ne bunlar?" demiş.

"İşte Acemistan'dan getirdiğimiz ganimetlerden size de ikranımız…"

"Allah Allah! Bu memlekette fakir mi kalmadı da bunları bana getirdiniz." diye "Allah Allah! Bu memlekette fakir mi kalmadı da bunları bana getirdiniz." diye çok acı bir tabirle onlara bir çıkışmış. Sofra darmadağın!çok acı bir tabirle onlara bir çıkışmış. Sofra darmadağın! "Getirin benim tuzumu biberimi, yağımı, neyim varsa; ben onları yiyeceğim!" demiş. "Getirin benim tuzumu biberimi, yağımı, neyim varsa; ben onları yiyeceğim!" demiş.

Çünkü ashab-ı Resûlullah, Resûlullah'tan aldığını tatbik ediyor. Çünkü ashab-ı Resûlullah, Resûlullah'tan aldığını tatbik ediyor. Resûlullah'ın dediğinden bir başka bir şey yapar mıyım, diyerek Hz. Ömer'in ödü kopuyor. Resûlullah'ın dediğinden bir başka bir şey yapar mıyım, diyerek Hz. Ömer'in ödü kopuyor. Hz. Ebû Bekir öyle, Hz. Osman öyle, Hz. Ali öyle; Resûlullah'ın yolunda gidiyorlar. Hz. Ebû Bekir öyle, Hz. Osman öyle, Hz. Ali öyle; Resûlullah'ın yolunda gidiyorlar. İşte bunlardır Resûlullâh'ın âli ashâbı! Cenâb-ı Peygamber bize dünyayı ne güzel anlatıyor: İşte bunlardır Resûlullâh'ın âli ashâbı!

Cenâb-ı Peygamber bize dünyayı ne güzel anlatıyor:

"Allah Celle ve Âlâ'ya kasem ederim ki tapınacak dereceye vardırdığınız şu dünyanın, "Allah Celle ve Âlâ'ya kasem ederim ki tapınacak dereceye vardırdığınız şu dünyanın, eğer ind-i ilâhide kıymeti olsaydı, kâfire bir yudum su vermezdi. Bir lokma ekmek de vermezdi." eğer ind-i ilâhide kıymeti olsaydı, kâfire bir yudum su vermezdi. Bir lokma ekmek de vermezdi."

Kıymetsiz bir şey bu dünya! Onun için kâfir, fâcir herkes bundan istifade eder.Kıymetsiz bir şey bu dünya! Onun için kâfir, fâcir herkes bundan istifade eder. Ama asıl maksat, Hakk'ın rızasıdır. Hakk'ın rızasını kazanamadıktan sonra dünya senin olsa,Ama asıl maksat, Hakk'ın rızasıdır. Hakk'ın rızasını kazanamadıktan sonra dünya senin olsa, bütün altınları cevherleri senin olsa, bütün şehvetlerin arzusu senin olsa ne fayda! bütün altınları cevherleri senin olsa, bütün şehvetlerin arzusu senin olsa ne fayda!

Gelirken köprüden geçerken gördüm de; Beylerbeyi Sarayı gayet güzel gözüküyor. Gelirken köprüden geçerken gördüm de; Beylerbeyi Sarayı gayet güzel gözüküyor. Baktım baktım da acıdım. "Ey muhteremler! Allah size de rahmet eylesin. Baktım baktım da acıdım. "Ey muhteremler! Allah size de rahmet eylesin. Bunları bıraktınız da gittiniz, şimdi sualleriyle meşgulsünüz. Bunları bıraktınız da gittiniz, şimdi sualleriyle meşgulsünüz. Resûlullah'ın yaptığı gibi yapaydınız da siz de ufacık bir kulübede oturaydınız daResûlullah'ın yaptığı gibi yapaydınız da siz de ufacık bir kulübede oturaydınız da bu memleketin paralarını buralara harcamasaydınız ne olurdu?" diyeceği geliyor insanın.bu memleketin paralarını buralara harcamasaydınız ne olurdu?" diyeceği geliyor insanın. Ama nasıl anlatacaksın, nasıl söyleyeceksin?!.. Onun için kuvvet çok fenâ bir şey.Ama nasıl anlatacaksın, nasıl söyleyeceksin?!..

Onun için kuvvet çok fenâ bir şey.
"Kuvveti iyiye harcarsan ne mutlu sana;"Kuvveti iyiye harcarsan ne mutlu sana; kuvveti şerre harcarsan ne yazık sana!" demekten başka bir çaremiz yok! kuvveti şerre harcarsan ne yazık sana!" demekten başka bir çaremiz yok!

Âlü'l-kur'âni âlüllâhi.Âlü'l-kur'âni âlüllâhi. Kur'an ehli kimlerdir, evliyâullah kimlerdir?Kur'an ehli kimlerdir, evliyâullah kimlerdir? "Kur'an'a sahip olan Allah'ın ehli oluyor, velîsi oluyor." "Kur'an'a sahip olan Allah'ın ehli oluyor, velîsi oluyor."

Âli muhammedi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in âli, çoluğu, çocuğu, akraba ü taallûkâtı kimlerdir? Âli muhammedi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in âli, çoluğu, çocuğu, akraba ü taallûkâtı kimlerdir?

"İşte Hz. Ali, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ukayl âlidir." "İşte Hz. Ali, Hz. Fâtıma, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Hz. Ukayl âlidir."

Yok yok, o kadarcık olmaz! Âlü muhammedin küllü takıyyin. Yok yok, o kadarcık olmaz!

Âlü muhammedin küllü takıyyin.
"Kıyamete kadar gelecek ne kadar müttakî varsa onların hepsi benim âlimdir, ehlimdir." diyor. "Kıyamete kadar gelecek ne kadar müttakî varsa onların hepsi benim âlimdir, ehlimdir." diyor.

Selmânü Fârisî minnî min ehlî. Selmân-ı Fârisî Acemistanlı, Acem. Selmânü Fârisî minnî min ehlî. Selmân-ı Fârisî Acemistanlı, Acem. İman etmiş, Resûlullah'a hizmet ediyor. Onun hakkında Resûlullah Efendimiz: "Selman bendendir, âl'imdir." dedi.İman etmiş, Resûlullah'a hizmet ediyor. Onun hakkında Resûlullah Efendimiz:

"Selman bendendir, âl'imdir." dedi.
Çünkü Resûlullah'ın dinine, getirdiği İslâm'a sahip çıktı. Onu ciğerine bastı, İslâm'ın âmili oldu. Çünkü Resûlullah'ın dinine, getirdiği İslâm'a sahip çıktı. Onu ciğerine bastı, İslâm'ın âmili oldu.

Acemistan İslâmlar'ın eline geçti. Bu zât, sallallahu aleyhi ve sellem'den sonra Acemistan İslâmlar'ın eline geçti. Bu zât, sallallahu aleyhi ve sellem'den sonra Bağdat'a vali oldu, vâli--i umûmî nasbedildi. Bağdat'a vali oldu, vâli--i umûmî nasbedildi. Vâli-i umûmî olunca Bağdat'ta ona güzel bir köşk seçtiler. Vâli-i umûmî olunca Bağdat'ta ona güzel bir köşk seçtiler.

"Buyurun vâli bey bu köşke." dediler. "Ben öyle köşklere girmem! "Buyurun vâli bey bu köşke." dediler.

"Ben öyle köşklere girmem!
Benim Resûlüm nasıl yaşadıysa ben de öyle yaşayacağım." dedi. Benim Resûlüm nasıl yaşadıysa ben de öyle yaşayacağım." dedi.

Abası var bir tane, sokakta gezerken uykusu geldiği vakitte, bir kenara bükülüyor,Abası var bir tane, sokakta gezerken uykusu geldiği vakitte, bir kenara bükülüyor, yarısı altında, yarısı üstünde. Vâli-i umûmî böyle yatıp uyuyor. yarısı altında, yarısı üstünde. Vâli-i umûmî böyle yatıp uyuyor. Bir koca karının boş bir odasını tutmuş, orada da istirahatini yapıyor. Niçin? Bir koca karının boş bir odasını tutmuş, orada da istirahatini yapıyor.

Niçin?

"Resûlullah böyle mutantan, müdebdeb, müzeyyen binalarda oturmadı; ben nasıl otururum?" diyor. "Resûlullah böyle mutantan, müdebdeb, müzeyyen binalarda oturmadı; ben nasıl otururum?" diyor.

Biz de bugün bütün servetimizi, adeta taş devri gibi binalara sarf etmekten hiç de çekinmiyoruz.Biz de bugün bütün servetimizi, adeta taş devri gibi binalara sarf etmekten hiç de çekinmiyoruz. Tayyaremiz yok, topumuz yok, tankımız yok, motorumuz yok. Tayyaremiz yok, topumuz yok, tankımız yok, motorumuz yok. Hep bunlar dışarıdan para ile alınacak; bizim paralarımız da demirlerle, çivilerle,Hep bunlar dışarıdan para ile alınacak; bizim paralarımız da demirlerle, çivilerle, göklere kadar binaları çıkarıyor. Zâtın birisi bizim minarelere de kızmış: göklere kadar binaları çıkarıyor.

Zâtın birisi bizim minarelere de kızmış:

"Siz göklerdeki meleklere mi ezan okuyacaksınız? Nedir, bu minarelerinizi bu kadar yükseltmişsiniz?" "Siz göklerdeki meleklere mi ezan okuyacaksınız? Nedir, bu minarelerinizi bu kadar yükseltmişsiniz?" diyerekten büyük bir kitap yazmış. Birçok şeylerimize de çatmış. diyerekten büyük bir kitap yazmış. Birçok şeylerimize de çatmış.

Bugün orada hiç olmazsa Allahu ekber deniyor. Ya bu binalarda neler oluyor?!.. Bugün orada hiç olmazsa Allahu ekber deniyor. Ya bu binalarda neler oluyor?!.. Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyesine mazhar etsin. Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyesine mazhar etsin.

Onun için, sabırla beraber kanaat de şarttır. Kanaat, sabırla beraber yürür. Onun için, sabırla beraber kanaat de şarttır. Kanaat, sabırla beraber yürür. Kanaat deyince, bak bu ay Receb ayıdır. Bu ayda çok oruç tutmak lazımdır.Kanaat deyince, bak bu ay Receb ayıdır. Bu ayda çok oruç tutmak lazımdır. Bu ayda oruç tutmak, tohumu ekmek gibidir. Tohumu ekersin tarlaya;Bu ayda oruç tutmak, tohumu ekmek gibidir. Tohumu ekersin tarlaya; Şaban ayı gelir, sularsın. Ramazan'da da gelir, biçer, ambarına korsun. Şaban ayı gelir, sularsın. Ramazan'da da gelir, biçer, ambarına korsun. Ama bu ayda ekmedikçe Şaban'da neyi sulayacaksın, Ramazan'da da neyi ambarına koyacaksın? Ama bu ayda ekmedikçe Şaban'da neyi sulayacaksın, Ramazan'da da neyi ambarına koyacaksın?

Bugün oruç çok zor olur, uzun günler. Bugün oruç çok zor olur, uzun günler. Ama alışınca hiç de zor olmaz. Affedersiniz, "Receb'in birinci günü bir oruç tutayım." dedim,Ama alışınca hiç de zor olmaz. Affedersiniz, "Receb'in birinci günü bir oruç tutayım." dedim, çoktandır da tutmadığım için bir zorladı ki beni, perişan oldum, yatmaktan başka çarem kalmadı.çoktandır da tutmadığım için bir zorladı ki beni, perişan oldum, yatmaktan başka çarem kalmadı. İkinci günü hafifledi. Üçüncü günü daha hafifledi.İkinci günü hafifledi. Üçüncü günü daha hafifledi. Bugün oruçlu muyum, değil miyim, hiç hatırımda bile değil. Bugün oruçlu muyum, değil miyim, hiç hatırımda bile değil.

Alışıyor insan; Allahu Teâlâ bu vücudu öyle yaratmış, nereye sürüklersen oraya gidiyor.Alışıyor insan; Allahu Teâlâ bu vücudu öyle yaratmış, nereye sürüklersen oraya gidiyor. Her gün yesen her güne alışıyor, vakit geçti miydi seni zorluyor:Her gün yesen her güne alışıyor, vakit geçti miydi seni zorluyor: "Haydi vakit geçiyor, ye yemeğini!" diyor. Ama vücudunu alıştırdın mı, hiç aklına bile gelmiyor. "Haydi vakit geçiyor, ye yemeğini!" diyor. Ama vücudunu alıştırdın mı, hiç aklına bile gelmiyor.

Allah hepimizi affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin.Allah hepimizi affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyyesine mazhar etsin. O güzel Peygamberimiz'in güzel ahlâklarıyla ahlâklanmak, onun gittiği yolda gidebilmek O güzel Peygamberimiz'in güzel ahlâklarıyla ahlâklanmak, onun gittiği yolda gidebilmek devlet ve şerefini bizlere de nasîb ü müyesser eylesin. Lillâhi'l-Fâtiha! devlet ve şerefini bizlere de nasîb ü müyesser eylesin.

Lillâhi'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2