Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Herkes Sürüsünden Mes’uldur

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Ramazan 1411 / 31.03.1991
Coburg Camii Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hepiniz Çobansınız, Devlet Başkanı Teb’asından Sorumlu, Adam Ailesinden Sorumlu, Hepimiz Sorumluyuz, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Herkes Sürüsünden Mes’uldur

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Ramazan 1411 / 31.03.1991
Coburg Camii Melbourne/ Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hepiniz Çobansınız, Devlet Başkanı Teb’asından Sorumlu, Adam Ailesinden Sorumlu, Hepimiz Sorumluyuz, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fe-kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'd:

Fe-kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem:

Küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî. Küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî. Fe'l-imâmi râin ve hüve me'sûlün an raiyyetihî, Fe'l-imâmi râin ve hüve me'sûlün an raiyyetihî, ve'r-raculü râin fî ehlihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî,ve'r-raculü râin fî ehlihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî, ve'l-mer'etü râiyetün fî beyti zevcihâ ve hiye mes'ûletün an raiyyetihâ, ve'l-mer'etü râiyetün fî beyti zevcihâ ve hiye mes'ûletün an raiyyetihâ, ve'l-hâdimu râin fî mâli seyyidihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî, ve'l-hâdimu râin fî mâli seyyidihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî, ve'r-raculü râin fî mâli ebîhi ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî.ve'r-raculü râin fî mâli ebîhi ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî. Fe-küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî. Fe-küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sahih hadis kitaplarından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sahih hadis kitaplarından rivayet edilmiş olan meşhur bir hadîs-i şerîfinin size metnini okumuş bulunuyorum. rivayet edilmiş olan meşhur bir hadîs-i şerîfinin size metnini okumuş bulunuyorum. Mânası çok önemlidir, hepimizi yakından ilgilendiriyor; erkekleri, kadınları, büyükleri, küçükleri… Mânası çok önemlidir, hepimizi yakından ilgilendiriyor; erkekleri, kadınları, büyükleri, küçükleri…

Küllüküm râin. "Her biriniz çobansınız, güdücüsünüz." Ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî. Küllüküm râin. "Her biriniz çobansınız, güdücüsünüz." Ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî. "Ve her biriniz güttüğünüz sürünüzden,"Ve her biriniz güttüğünüz sürünüzden, o gözetip kollamakla vazifeli olduğunuz gruptan sorumlusunuz." o gözetip kollamakla vazifeli olduğunuz gruptan sorumlusunuz."

"Hepiniz çobansınız, hepiniz sürünüzden sorumlusunuz." diye"Hepiniz çobansınız, hepiniz sürünüzden sorumlusunuz." diye bütün müslümanlara, hepimize birden hitap ediyor. bütün müslümanlara, hepimize birden hitap ediyor. Ben de çobanım, siz de çobansınız; hanımlarınız çoban, başkaları da çoban. Ben de çobanım, siz de çobansınız; hanımlarınız çoban, başkaları da çoban.

Nasıl çobanın bir sürüsü varsa ve sürüsündeki koyunları, hayvanları ondan sorarlarsa, Nasıl çobanın bir sürüsü varsa ve sürüsündeki koyunları, hayvanları ondan sorarlarsa, nasıl onlar o sürüyü kurda kaptırmamakla vazifeliyse, nasıl otlatıp bakıp geçirmekle, nasıl onlar o sürüyü kurda kaptırmamakla vazifeliyse, nasıl otlatıp bakıp geçirmekle, sahiplerine teslim etmekle vazifeliyse; hepimizin de elimizin altında, başında bulunduğumuz, sahiplerine teslim etmekle vazifeliyse; hepimizin de elimizin altında, başında bulunduğumuz, âmiri bulunduğumuz bir tebaamız var, bir raiyetimiz var, güttüğümüz bir sürümüz var, âmiri bulunduğumuz bir tebaamız var, bir raiyetimiz var, güttüğümüz bir sürümüz var, bizim emrimizde bir grup var.bizim emrimizde bir grup var. Ve ondan bize sorumluluk düşüyor. Kim sorguyu suali açacak olan? Soruyu soracak olan kim? Ve ondan bize sorumluluk düşüyor.

Kim sorguyu suali açacak olan? Soruyu soracak olan kim?

Allah celle celâlühû. O herkesi sorguya suale çekecek ve sürüsünü ona soracak. Allah celle celâlühû. O herkesi sorguya suale çekecek ve sürüsünü ona soracak. "Sen çobandın, sürünü kolladın mı, korudun mu? Yoksa kurda mı kaptırdın? "Sen çobandın, sürünü kolladın mı, korudun mu? Yoksa kurda mı kaptırdın? Yoksa kaçırttın mı, çaldırttın mı?" diye herkese soracak. Yoksa kaçırttın mı, çaldırttın mı?" diye herkese soracak.

Bakın, Peygamber Efendimiz devamını nasıl misallerle açıklamış, buyuruyor ki; Bakın, Peygamber Efendimiz devamını nasıl misallerle açıklamış, buyuruyor ki;

Fe'l-imâmi râin ve hüve me'sûlün an raiyyetihî. "Devletin başkanı çobandır." Fe'l-imâmi râin ve hüve me'sûlün an raiyyetihî. "Devletin başkanı çobandır."

Reisicumhur veya padişah veya melik veya imparator veya bir başka isimli devlet başkanı... Reisicumhur veya padişah veya melik veya imparator veya bir başka isimli devlet başkanı... "İmam" diyor. İmam, "önder" demek. "Önder devletinden, tebaasından mesuldür." diyor. "İmam" diyor. İmam, "önder" demek.

"Önder devletinden, tebaasından mesuldür." diyor.

"İmam" sözünü biz çok hafif mânaya alıyoruz. "İmam, cemaatin imamı işte…" "İmam" sözünü biz çok hafif mânaya alıyoruz. "İmam, cemaatin imamı işte…"

Ben çocuğumu İmam-hatip okuluna götürdüm. Bir kere çocuk istemiyor.Ben çocuğumu İmam-hatip okuluna götürdüm. Bir kere çocuk istemiyor. "Baba ben doktor olmak isterim, mühendis olmak isterim..."Baba ben doktor olmak isterim, mühendis olmak isterim... Beni İmam-hatip okuluna niye veriyorsun?" der gibi, küçük çocuk, istemiyor. Muhiti istemiyor. Beni İmam-hatip okuluna niye veriyorsun?" der gibi, küçük çocuk, istemiyor. Muhiti istemiyor.

"Aa, o kadar çalışkan çocuğu İmam-hatip okuluna mı verdin? "Aa, o kadar çalışkan çocuğu İmam-hatip okuluna mı verdin? Tüh, vah! Yazık ettin çocuğa!" Sanki çocuğu çöplüğe atmışsın! "Yazık ettin!" diyorlar. Tüh, vah! Yazık ettin çocuğa!"

Sanki çocuğu çöplüğe atmışsın! "Yazık ettin!" diyorlar.

Çocuk istemiyor. "Evladım, ben sana dinini öğretirim, Çocuk istemiyor.

"Evladım, ben sana dinini öğretirim,
ama yaz tatilinde bir aylıkla din öğrenilmez. ama yaz tatilinde bir aylıkla din öğrenilmez. Çok meşgul de olamam. Başka bir muhitte olduğun için de bozulabilirsin.Çok meşgul de olamam. Başka bir muhitte olduğun için de bozulabilirsin. Ben seni koleje verebilirim. Amerikan kolejine veririm,Ben seni koleje verebilirim. Amerikan kolejine veririm, Alman kolejine veririm, Fransız kolejine veririm.Alman kolejine veririm, Fransız kolejine veririm. Ama elden çıkarsın. Sen elden çıktıktan sonra ben sana ne diyeyim?Ama elden çıkarsın. Sen elden çıktıktan sonra ben sana ne diyeyim? Ben seni kaybetmemek istiyorum.Ben seni kaybetmemek istiyorum. Ben seni İslâm camiası için faydalı bir eleman yetiştirmek istiyorum." Ben seni İslâm camiası için faydalı bir eleman yetiştirmek istiyorum."

"Yoksa ben sana paşa olamazsın, vezir olamazsın demedim; adam olamazsın dedim." demiş. "Yoksa ben sana paşa olamazsın, vezir olamazsın demedim; adam olamazsın dedim." demiş. Hani tarihte böyle bir fıkra var. Doktor olabilirsin, hıristiyan doktorlar da var.Hani tarihte böyle bir fıkra var.

Doktor olabilirsin, hıristiyan doktorlar da var.
Mühendis de olabilirsin, hıristiyan mühendisler var. Her şey olabilirsin.Mühendis de olabilirsin, hıristiyan mühendisler var. Her şey olabilirsin. Ama ben senin her şeyden önce tahsilsiz de olsan, köylü de olsan, işçi de olsan,Ama ben senin her şeyden önce tahsilsiz de olsan, köylü de olsan, işçi de olsan, müslüman olmanı istiyorum.müslüman olmanı istiyorum. Çünkü müslüman olduğun zaman âhiretini kurtaracaksın.Çünkü müslüman olduğun zaman âhiretini kurtaracaksın. Ebedî saadete sahip olmanı istiyorum. Ben seni ebedî saadetten mahrum etmemek istiyorum. Ebedî saadete sahip olmanı istiyorum. Ben seni ebedî saadetten mahrum etmemek istiyorum.

Sana parayı Allah her yerden veriyor. Sana parayı Allah her yerden veriyor. Sen Allah'ın yolunda yürüdün mü para senin arkandan böyle gölge gibi seni takip eder, gelir.Sen Allah'ın yolunda yürüdün mü para senin arkandan böyle gölge gibi seni takip eder, gelir. Allah sana hangi kısmeti yazmışsa gelir o. Adamın birisi bir tarla almış.Allah sana hangi kısmeti yazmışsa gelir o.

Adamın birisi bir tarla almış.
Müslüman adam, iyi adam, dürüst adam. Gitmiş, bir tarla almış. "Şurayı ekeyim." demiş. Müslüman adam, iyi adam, dürüst adam. Gitmiş, bir tarla almış. "Şurayı ekeyim." demiş. Kazarken bir küp çıkmış. Küpün içinde para. Kaşlarını çatmış adam; "Bu küp bana helal olmaz.Kazarken bir küp çıkmış. Küpün içinde para. Kaşlarını çatmış adam; "Bu küp bana helal olmaz. Çünkü bunu ben gömmedim." Kucaklamış küpü, tarlanın eski sahibine götürmüş. Demiş ki; Çünkü bunu ben gömmedim." Kucaklamış küpü, tarlanın eski sahibine götürmüş. Demiş ki;

"Buyur, tarlanda küp çıktı, içi de para dolu, al." Ne insanlar varmış dünyada… Masal gibi… "Buyur, tarlanda küp çıktı, içi de para dolu, al."

Ne insanlar varmış dünyada… Masal gibi…

"Al." demiş. O da kaşlarını çatmış; "Neden alacakmışım? Almam!" demiş."Al." demiş. O da kaşlarını çatmış;

"Neden alacakmışım? Almam!" demiş.
"Ben tarlayı sana altıyla üstüyle, her şeyi ile sattım. "Ben tarlayı sana altıyla üstüyle, her şeyi ile sattım. Tarla senin. Bunu da ben gömmedim, benim param değil bu. Tarla senin. Bunu da ben gömmedim, benim param değil bu. Ben sana tarlayı her türlü ağacıyla, otuyla, taşıyla, her şeyi ile sattım.Ben sana tarlayı her türlü ağacıyla, otuyla, taşıyla, her şeyi ile sattım. Onun için bu bana helal olmaz." "Yok, ben senden sadece tarlayı aldım.Onun için bu bana helal olmaz."

"Yok, ben senden sadece tarlayı aldım.
Yoksa içinden bu kadar küp çıkan şeyi herkes alır. İçindeki küple kaç tane böyle tarla alınır.Yoksa içinden bu kadar küp çıkan şeyi herkes alır. İçindeki küple kaç tane böyle tarla alınır. Benim hakkım değil bu. Ben tarlanın parasını verdim, o kadarına sahibim;Benim hakkım değil bu. Ben tarlanın parasını verdim, o kadarına sahibim; bu bana helal olmaz." demiş. bu bana helal olmaz." demiş.

Adam almak istemiyor. Eski sahibi de almak istemiyor. Mahkemelik olmuşlar. Adam almak istemiyor. Eski sahibi de almak istemiyor. Mahkemelik olmuşlar. Kadıya gitmişler. Kadı bir onu dinlemiş, bir onu dinlemiş, sakalını sıvazlamış. Demiş ki; Kadıya gitmişler. Kadı bir onu dinlemiş, bir onu dinlemiş, sakalını sıvazlamış. Demiş ki;

"Sen neyin nesisin bakalım? Evli misin? Nerelisin? Çoluk çocuğun var mı?" "Sen neyin nesisin bakalım? Evli misin? Nerelisin? Çoluk çocuğun var mı?"

Kurcalamış biraz. "Sen nerelisin? Çoluk çocuğun var mı?" Kurcalamış biraz.

"Sen nerelisin? Çoluk çocuğun var mı?"

Bakmış ki birisinin bir oğlu var, bir kızı var. O demiş ki; Bakmış ki birisinin bir oğlu var, bir kızı var. O demiş ki;

"Kızını buna verir misin? Sen de bunun kızını oğluna gelin alır mısın?" "Kızını buna verir misin? Sen de bunun kızını oğluna gelin alır mısın?"

"Alırım." "Veririm." Nikâhlarını kıymış, küpü de ona vermişler. Meseleyi böyle çözmüşler. "Alırım."

"Veririm."

Nikâhlarını kıymış, küpü de ona vermişler. Meseleyi böyle çözmüşler.

İnsan Allah'ın sevgili kulu olursa Allah tarlasında küp de çıkartır.İnsan Allah'ın sevgili kulu olursa Allah tarlasında küp de çıkartır. Allah insanı zengin edecek olduktan sonra ummadığı yerden rızıklandırır, Allah insanı zengin edecek olduktan sonra ummadığı yerden rızıklandırır, "yürü ya kulum" dediği zaman kimse önünde duramaz."yürü ya kulum" dediği zaman kimse önünde duramaz. Köyünden çıkarken elini kolunu sallayarak, maydanoz satan bir insan olarak çıkar,Köyünden çıkarken elini kolunu sallayarak, maydanoz satan bir insan olarak çıkar, ondan sonra bir fabrikatör olur.ondan sonra bir fabrikatör olur. Hepsi mümkün. Allah'ın sevgili kulu olmak lazım. Herkes sürüsünden mesul.Hepsi mümkün.

Allah'ın sevgili kulu olmak lazım.

Herkes sürüsünden mesul.
Devlet başkanı da tebaasından mesul, dedik.Devlet başkanı da tebaasından mesul, dedik. Devlet başkanına eskiden "imam" deniliyordu, dedik. Devlet başkanına eskiden "imam" deniliyordu, dedik. Eskiden "imam" sözü kıymetliydi, şimdi "imam" sözü biraz kıymetten düştü. Eskiden "imam" sözü kıymetliydi, şimdi "imam" sözü biraz kıymetten düştü. İmam-hatip okullarını kimse istemiyor, dedik. Ama biz istiyoruz.İmam-hatip okullarını kimse istemiyor, dedik.

Ama biz istiyoruz.
Çocuklarımız dindar yetişsin, Allah'ın ahkâmını öğrensin,Çocuklarımız dindar yetişsin, Allah'ın ahkâmını öğrensin, Allah'ın rızasının yolunu öğrensin diye biz zorluyoruz, biz gönderiyoruz, dedik.Allah'ın rızasının yolunu öğrensin diye biz zorluyoruz, biz gönderiyoruz, dedik. Söz buradan açıldı. İmam demek, aslında "önder" demek. Söz buradan açıldı.

İmam demek, aslında "önder" demek.

"İmam, boyun kadar konuş! Metnin kadar konuş! Sus! Namaz kıldır!"İmam, boyun kadar konuş! Metnin kadar konuş! Sus! Namaz kıldır! İn aşağı! Kalk hutbeni okut! Sus, konuşma! Fazla karışma!İn aşağı! Kalk hutbeni okut! Sus, konuşma! Fazla karışma! Etliye karışma, sütlüye karışma, şuna karışma, aşağı karışma!.." Etliye karışma, sütlüye karışma, şuna karışma, aşağı karışma!.."

Öyle şey mi olur? "Önder" demek aslında. Öyle şey mi olur?

"Önder" demek aslında.

Devlet başkanı, imam, önder, tebaasından mesul. Saddam, Irak'tan mesul. Devlet başkanı, imam, önder, tebaasından mesul. Saddam, Irak'tan mesul. Özal, Türkiye'den mesul. Bush, Amerika'dan mesul. Özal, Türkiye'den mesul. Bush, Amerika'dan mesul.

Heraklius'a, o zamanın Bizans imparatoruna mektup yazmış da Peygamber Efendimiz, diyor ki; Heraklius'a, o zamanın Bizans imparatoruna mektup yazmış da Peygamber Efendimiz, diyor ki;

"Müslüman ol. Ben Allah'ın hak peygamberiyim. "Müslüman ol. Ben Allah'ın hak peygamberiyim. Allah beni âlemlere rahmet olarak, peygamber olarak gönderdi.Allah beni âlemlere rahmet olarak, peygamber olarak gönderdi. Müslüman ol, hem kendin sevap kazan hem de tebaanın sevabı senin olsun.Müslüman ol, hem kendin sevap kazan hem de tebaanın sevabı senin olsun. Hem onların sevabı olur hem de onları müslüman ettiğin için onun sevabı senin olur." Hem onların sevabı olur hem de onları müslüman ettiğin için onun sevabı senin olur."

Eslim teslem yu'tika'llâhu ecreke merrateyn. "Allah ecrini sana kat kat verir." Eslim teslem yu'tika'llâhu ecreke merrateyn. "Allah ecrini sana kat kat verir."

Eğer kabul etmezsen hem kendin kabul etmediğin için cehennemde yanarsın Eğer kabul etmezsen hem kendin kabul etmediğin için cehennemde yanarsın hem de senin tebaanın vebali senin omzuna yüklenir." diyor. hem de senin tebaanın vebali senin omzuna yüklenir." diyor.

Heraklius Peygamber Efendimiz'i kabul etseydi ne olurdu? Heraklius Peygamber Efendimiz'i kabul etseydi ne olurdu?

İsterse ölsün, ne olursa olsun. Habeş imparatoru kabul etti.İsterse ölsün, ne olursa olsun. Habeş imparatoru kabul etti. Habeş imparatoru Peygamber Efendimiz'in peygamber olduğunu kabul etti, "inandım" dedi, Habeş imparatoru Peygamber Efendimiz'in peygamber olduğunu kabul etti, "inandım" dedi, "Ben ona tâbiyim." dedi. "Ben ona tâbiyim." dedi. Efendimiz de onu sevdiği için vefatını haber verdi.Efendimiz de onu sevdiği için vefatını haber verdi. Hicaz'dan. Dedi ki; "Kardeşiniz Necaşi şimdi Habeşistan'da vefat etti."Hicaz'dan. Dedi ki; "Kardeşiniz Necaşi şimdi Habeşistan'da vefat etti." Onun gıyabında, o yok, cenazesi yok ortada,Onun gıyabında, o yok, cenazesi yok ortada, orada sahabesiyle o zâtın namazını kıldırdı Peygamber Efendimiz.orada sahabesiyle o zâtın namazını kıldırdı Peygamber Efendimiz. Gıyabında cenaze namazı kıldırdı. Düşünebiliyor musunuz? Gıyabında cenaze namazı kıldırdı. Düşünebiliyor musunuz?

Hz. Muhammed-i Mustafa, Rabbü'l-âlemîn'in sevgili habîbi, bir insanın cenaze namazını kılıyor.Hz. Muhammed-i Mustafa, Rabbü'l-âlemîn'in sevgili habîbi, bir insanın cenaze namazını kılıyor. Sahâbe-i kirâm cemaat oluyor. Allahu Ekber, dört tekbirle ölmüş olan bir kişiye dua ediyorlar.Sahâbe-i kirâm cemaat oluyor. Allahu Ekber, dört tekbirle ölmüş olan bir kişiye dua ediyorlar. Ondan bahtiyar insan mı olur? Cân-ı gönülden dua etti Peygamber Efendimiz. Neden? Ondan bahtiyar insan mı olur?

Cân-ı gönülden dua etti Peygamber Efendimiz.

Neden?

Kureyş'in zulmünden kaçıp da kendi ülkesine giden müslümanları korudu, kolladı.Kureyş'in zulmünden kaçıp da kendi ülkesine giden müslümanları korudu, kolladı. Hatta Kureyş'in elçisi hediyelerle gitti; "Bunları öldür. Bunları barındırma.Hatta Kureyş'in elçisi hediyelerle gitti; "Bunları öldür. Bunları barındırma. Memleketinden kov." dediği zaman, "Hediyelerin senin olsun, o hak peygamberdir!" dedi.Memleketinden kov." dediği zaman, "Hediyelerin senin olsun, o hak peygamberdir!" dedi. Cafer-i Tayyar hazretlerinin müdafaasını kabul etti. İslâm'a inandı. Müslüman oldu.Cafer-i Tayyar hazretlerinin müdafaasını kabul etti. İslâm'a inandı. Müslüman oldu. Ebedî saadete erdi. Ne olurdu Bizans imparatoru da müslüman olsaydı? Ebedî saadete erdi.

Ne olurdu Bizans imparatoru da müslüman olsaydı?

Sâsânî imparatoru kabul etmedi. Bizans imparatoru ilk başta; "Doğru, haklı." dedi. Sâsânî imparatoru kabul etmedi.

Bizans imparatoru ilk başta; "Doğru, haklı." dedi.
Fazla gürültü patırtı çıkınca salondan, komutanlar, vezirler itiraz edince;Fazla gürültü patırtı çıkınca salondan, komutanlar, vezirler itiraz edince; "Tamam tamam, ben sizin dine bağlılığınızı denemek için böyle söyledim." dedi. "Tamam tamam, ben sizin dine bağlılığınızı denemek için böyle söyledim." dedi. "Tamam tamam" dedi, yan çizdi, kaytardı. Hak peygamber olduğunu anladı; "Tamam tamam" dedi, yan çizdi, kaytardı. Hak peygamber olduğunu anladı; hak peygamber olduğunu söyleyecek babayiğitliği, cesareti gösteremedi.hak peygamber olduğunu söyleyecek babayiğitliği, cesareti gösteremedi. "Saltanat sizin olsun. Taç sizin olsun. Taht sizin olsun. "Saltanat sizin olsun. Taç sizin olsun. Taht sizin olsun. Ben onun hak peygamber olduğuna inandım. Ne halt yiyecekseniz yiyin.Ben onun hak peygamber olduğuna inandım. Ne halt yiyecekseniz yiyin. Alın, devlet sizin olsun. İdare de sizin olsun. Ben bu vazifemden gidiyorum." diyebilirdi. Alın, devlet sizin olsun. İdare de sizin olsun. Ben bu vazifemden gidiyorum." diyebilirdi. "Ben kabul ettim, siz de kabul edeceksiniz. Etmezseniz sizinle savaşırım." diyebilirdi."Ben kabul ettim, siz de kabul edeceksiniz. Etmezseniz sizinle savaşırım." diyebilirdi. Diyemedi, fırsatı kaçırdı. Ama Habeş imparatoru dedi,Diyemedi, fırsatı kaçırdı.

Ama Habeş imparatoru dedi,
Peygamber Efendimiz'in sevgisine mazhar oldu.Peygamber Efendimiz'in sevgisine mazhar oldu. Onun ümmetinden oldu. Cennetlik oldu muhakkak ki. Ne kadar güzel bir şey! Onun ümmetinden oldu. Cennetlik oldu muhakkak ki. Ne kadar güzel bir şey!

Peygamber Efendimiz Sâsânî imparatoruna elçi gönderdi. Ne yaptı? Peygamber Efendimiz Sâsânî imparatoruna elçi gönderdi.

Ne yaptı?

"Vay Arabistan'ın bilmem hangi bölgesinden bir kabilenin içinden çıkmış basit bir insan! "Vay Arabistan'ın bilmem hangi bölgesinden bir kabilenin içinden çıkmış basit bir insan! Bu ne küstahlık, bana mektup mu göndermiş!"Bu ne küstahlık, bana mektup mu göndermiş!" Peygamber Efendimiz'in mektubunu yırttı ve elçisini öldürdü. Peygamber Efendimiz'in mektubunu yırttı ve elçisini öldürdü. "Seni küstah seni! Sen ne cüretle bana mektup getirebiliyorsun!" diye "Seni küstah seni! Sen ne cüretle bana mektup getirebiliyorsun!" diye elçi olarak kedisine gelen o mübarek sahabîyi şehit etti. elçi olarak kedisine gelen o mübarek sahabîyi şehit etti.

Peygamber Efendimiz yine Medine'den dedi ki; "Kardeşinizi öldürdü. Peygamber Efendimiz yine Medine'den dedi ki; "Kardeşinizi öldürdü. Allah onun da saltanatını benim mektubumu yırttığı gibi parça parça parçalasın!" diyeAllah onun da saltanatını benim mektubumu yırttığı gibi parça parça parçalasın!" diye ona beddua etti. ona beddua etti.

O beddua ettiği insanın durumu ne oldu? Oğlu onu öldürdü. O beddua ettiği insanın durumu ne oldu?

Oğlu onu öldürdü.
Peygamber Efendimiz'in mektubunu yırtıp parça parça ettiği gibi,Peygamber Efendimiz'in mektubunu yırtıp parça parça ettiği gibi, bedduasına uğradığı için Sasanî imparatorluğu parça parça parçalandı, müslümanların eline geçti. bedduasına uğradığı için Sasanî imparatorluğu parça parça parçalandı, müslümanların eline geçti.

Devlet başkanlarının sorumluluğu çok yüksek. "Büyük başın derdi büyük olur." derler. Devlet başkanlarının sorumluluğu çok yüksek. "Büyük başın derdi büyük olur." derler. Mevki makam ne kadar yüksek olursa sorumluluk o kadar çok olur.Mevki makam ne kadar yüksek olursa sorumluluk o kadar çok olur. Öyle saltanatına, işin sarayına, hazinesine, alkışına pek aldanmamak lazım! Öyle saltanatına, işin sarayına, hazinesine, alkışına pek aldanmamak lazım! Aklı başında olan bir insan bir kenarda şöyle sade bir hayat yaşamayı tercih eder. Aklı başında olan bir insan bir kenarda şöyle sade bir hayat yaşamayı tercih eder. Vebali çok, sorumluluğu çok. Vebali çok, sorumluluğu çok.

Ama âdil bir devlet başkanı olduğu zaman da,Ama âdil bir devlet başkanı olduğu zaman da, Allah yolunda hizmet ettiği zaman da tebaanın sevaplarının bir misli de Allah yolunda hizmet ettiği zaman da tebaanın sevaplarının bir misli de ona verildiği için sevabı da çok oluyor, o da ayrı. ona verildiği için sevabı da çok oluyor, o da ayrı.

Demek ki devlet başkanları sürülerine çobanmış, o sürüden sorumluymuş. Demek ki devlet başkanları sürülerine çobanmış, o sürüden sorumluymuş. Sürü imandan ayrılırsa devlet başkanı sorumlu. Sürü günah işlerse devlet başkanı sorumlu. Sürü imandan ayrılırsa devlet başkanı sorumlu. Sürü günah işlerse devlet başkanı sorumlu. Kanuna, Allah'ın kanunlarına aykırı olur da günahlar işlenirse; genelevler açılıyor, Kanuna, Allah'ın kanunlarına aykırı olur da günahlar işlenirse; genelevler açılıyor, hırsızlık serbest oluyor, içki serbest oluyor…hırsızlık serbest oluyor, içki serbest oluyor… Hepsi yöneticilerin başına vebal. Sorumluluğun var; "Düzeltseydin." diyecek.Hepsi yöneticilerin başına vebal. Sorumluluğun var; "Düzeltseydin." diyecek. Allah sorgu sual edecek. İkincisi: Ve'r-raculü râin fî ehlihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî.Allah sorgu sual edecek.

İkincisi:

Ve'r-raculü râin fî ehlihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî.
"Ailenin reisi de ailesinden sorumludur." Evli insan ailesinden sorumludur."Ailenin reisi de ailesinden sorumludur."

Evli insan ailesinden sorumludur.
Ailesinin fertlerini Müslümanlıktan, helal lokma yemesinden, barınmasından,Ailesinin fertlerini Müslümanlıktan, helal lokma yemesinden, barınmasından, tehlikelerden korunmasından sorumludur.tehlikelerden korunmasından sorumludur. Allah ona soracak. "Niye aileni korumadın? Niye çocuklarını yetiştirmedin? Allah ona soracak. "Niye aileni korumadın? Niye çocuklarını yetiştirmedin? Niye hanımına günahlı yerlere müsaade ettin? Niye kendin helal kazanmadın? Niye hanımına günahlı yerlere müsaade ettin? Niye kendin helal kazanmadın? Niye vaktini şöyle geçirdin?" Bir sürü sorgu sual… Niye vaktini şöyle geçirdin?" Bir sürü sorgu sual…

Allah, güzel aile reisliği yapmayı, Allah, güzel aile reisliği yapmayı, günahlardan uzak olarak ailemizi yönetmeyi cümlemize nasip etsin. günahlardan uzak olarak ailemizi yönetmeyi cümlemize nasip etsin.

Ve'l-mer'etü râiyetün fî beyti zevcihâ ve hiye mes'ûletün an raiyyetihâ.Ve'l-mer'etü râiyetün fî beyti zevcihâ ve hiye mes'ûletün an raiyyetihâ. "Kadın da kocasının kendisine emanet ettiği evden, kocasının o evinden, namusundan sorumludur." "Kadın da kocasının kendisine emanet ettiği evden, kocasının o evinden, namusundan sorumludur."

Ona da sorgu sual var. "Kocan sabah erken kalktı, işe gitti. Sen ne yaptın? Ona da sorgu sual var. "Kocan sabah erken kalktı, işe gitti. Sen ne yaptın? Gel bakalım kadın. Sen çocuklarını nasıl yetiştirdin?Gel bakalım kadın. Sen çocuklarını nasıl yetiştirdin? Sen kendin Allah'ın emrine uygun hareket ettin mi? Kocanın sana emanet ettiği evi, Sen kendin Allah'ın emrine uygun hareket ettin mi? Kocanın sana emanet ettiği evi, parayı pulu Allah'ın rızasına uygun mu harcadın; parayı pulu Allah'ın rızasına uygun mu harcadın; yoksa kocan bir tarafa sen de arkasından, kapıdan çıkıp bir başka tarafa, çarşı pazar mı gezdin,yoksa kocan bir tarafa sen de arkasından, kapıdan çıkıp bir başka tarafa, çarşı pazar mı gezdin, eğlence yerlerine mi gittin?eğlence yerlerine mi gittin? Açıldın mı, saçıldın mı, boyandın mı, donandın mı, kokular mı süründün,Açıldın mı, saçıldın mı, boyandın mı, donandın mı, kokular mı süründün, herkesi kendine baktırtın mı?" herkesi kendine baktırtın mı?" Allah bunların hepsini soracak. "Çocuklarına helal süt emdirdin mi? Allah bunların hepsini soracak. "Çocuklarına helal süt emdirdin mi? Onlara İslâm'ı öğrettin mi? Allah'tan korkmayı öğrettin mi? Onlara İslâm'ı öğrettin mi? Allah'tan korkmayı öğrettin mi? Aile terbiyesi, anne terbiyesi verebildin mi vermedin mi?" Soracak.Aile terbiyesi, anne terbiyesi verebildin mi vermedin mi?" Soracak. Kadın da sorumlu. Kadın da çoban. O da sorumlu. Kadın da sorumlu. Kadın da çoban. O da sorumlu.

Ve'l-hâdimu râin fî mâli seyyidihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî.Ve'l-hâdimu râin fî mâli seyyidihî ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî. "Evin kethüdası, hizmetçisi, konağın vekîl-i harcı, o da sorumlu." "Evin kethüdası, hizmetçisi, konağın vekîl-i harcı, o da sorumlu."

O da efendisinin malını usûlüne uygun kullandı mı, helal olarak aldı mı, O da efendisinin malını usûlüne uygun kullandı mı, helal olarak aldı mı, helal olarak sarf etti mi? Yoksa hepsini cebine mi yerleştirdi, çarçur mu etti, israf mı etti, helal olarak sarf etti mi? Yoksa hepsini cebine mi yerleştirdi, çarçur mu etti, israf mı etti, yanlış hesap mı verdi?yanlış hesap mı verdi? Efendisini aldattı mı? Kendisine emanet edilmiş olan paradan, Efendisini aldattı mı? Kendisine emanet edilmiş olan paradan, bütçeden, mutfaktan aşçıbaşı sorumlu, vekîl-i harç sorumlu, seyis sorumlu… bütçeden, mutfaktan aşçıbaşı sorumlu, vekîl-i harç sorumlu, seyis sorumlu…

Hadîs-i şerîf demek istiyor ki; kim hangi sorumluluğu aldıysa ondan sorumludur. Hadîs-i şerîf demek istiyor ki; kim hangi sorumluluğu aldıysa ondan sorumludur.

Şimdi bizim evlerimiz küçüldü tabii. Eskiden evler konaktı. Konağın bir ağası vardı. Şimdi bizim evlerimiz küçüldü tabii. Eskiden evler konaktı. Konağın bir ağası vardı. O konak bir köy gibiydi. İhtiyar dedeler, nineler konaktaydı; dul teyzeler, halalar konaktaydı.O konak bir köy gibiydi. İhtiyar dedeler, nineler konaktaydı; dul teyzeler, halalar konaktaydı. Öksüz yeğenler, [vesaireler] konaktaydı.Öksüz yeğenler, [vesaireler] konaktaydı. Aşçıbaşılar, dadılar, Arap halayıklar, seyisler, hizmetçiler, bahçıvanlar... Aşçıbaşılar, dadılar, Arap halayıklar, seyisler, hizmetçiler, bahçıvanlar... Konak bir köy gibiydi. Bir adamın geliri buna yetiyordu. Neden? Konak bir köy gibiydi. Bir adamın geliri buna yetiyordu.

Neden?

İslâm vardı, bereket vardı; Allah müslümana rızkını kat kat fazla verdiğinden, İslâm vardı, bereket vardı; Allah müslümana rızkını kat kat fazla verdiğinden, bir çalışan adam bir konak idare ediyordu. bir çalışan adam bir konak idare ediyordu.

Şimdi bir adam, boylu poslu, levent gibi bir adam, bir evi idare edemiyor da karısı da çalışacak,Şimdi bir adam, boylu poslu, levent gibi bir adam, bir evi idare edemiyor da karısı da çalışacak, çoluğu çocuğu çalışacak, kızı da çalışacak, çoluğu çocuğu çalışacak, kızı da çalışacak, para getirecekler de ev idare olacak.para getirecekler de ev idare olacak. O da bereketsizlikten. Demek ki her sorumlu insan, aşçıbaşı da mutfağından sorumlu. O da bereketsizlikten.

Demek ki her sorumlu insan, aşçıbaşı da mutfağından sorumlu.
Çuvalları getirdi koydu, pirinçleri koydu, tereyağını koydu. Çuvalları getirdi koydu, pirinçleri koydu, tereyağını koydu. Tereyağının bir kısmını alıp evine mi götürdü? Kullandı mı, kullanmadı mı?Tereyağının bir kısmını alıp evine mi götürdü? Kullandı mı, kullanmadı mı? Pirinci ne yaptı? 50 kilo pirinç alıp "75 kilo aldım efendim." deyip dePirinci ne yaptı? 50 kilo pirinç alıp "75 kilo aldım efendim." deyip de 25 kilosunun parasını cebine mi koydu?25 kilosunun parasını cebine mi koydu? Allah biliyor. Efendisi bilmez ama Allah biliyor. Ondan sorumlu. Allah biliyor. Efendisi bilmez ama Allah biliyor. Ondan sorumlu.

Ve'r-raculü râin fî mâli ebîhi ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî.Ve'r-raculü râin fî mâli ebîhi ve hüve mes'ûlün an raiyyetihî. "Kişi babasının işinde çalışıyorsa babasının malından sorumludur." "Kişi babasının işinde çalışıyorsa babasının malından sorumludur."

Dükkânda oturtmuş babası, o da parayı akşam alıyor, cebine koyuyor. Dükkânda oturtmuş babası, o da parayı akşam alıyor, cebine koyuyor. "Arkadaşıma uğradım." diyor. "Arkadaşıma uğradım." diyor. Kahveye gidiyor, kumarhaneye gidiyor, eğlence yerine gidiyor, ondan sonra geliyor.Kahveye gidiyor, kumarhaneye gidiyor, eğlence yerine gidiyor, ondan sonra geliyor. Sorumlu, sorgu suali var. Allah ondan hesap soracak. Sorumlu, sorgu suali var. Allah ondan hesap soracak.

Fe-küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî Fe-küllüküm râin ve küllüküm mes'ûlün an raiyyetihî

"Demek ki, bu misallerden anlaşıldığına göre" diyor Peygamber Efendimiz; "Demek ki, bu misallerden anlaşıldığına göre" diyor Peygamber Efendimiz; "Hepiniz bir çeşit çobansınız. Hepiniz, hangi sürü size emanet edilmişse o sürüden mesulsünüz." "Hepiniz bir çeşit çobansınız. Hepiniz, hangi sürü size emanet edilmişse o sürüden mesulsünüz."

Bu hadîs-i şerîf hepimiz için büyük bir tehdittir, sorumluluğu hatırlatmadır, ihtardır, ikazdır! Bu hadîs-i şerîf hepimiz için büyük bir tehdittir, sorumluluğu hatırlatmadır, ihtardır, ikazdır!

Muhterem kardeşlerim! Evlenmek kolay bir şey değil. İş sahibi olmak kolay bir şey değil. Muhterem kardeşlerim!

Evlenmek kolay bir şey değil. İş sahibi olmak kolay bir şey değil.
Bir iş yüklenmek kolay bir şey değil. Yüklenmemek de kolay değil. Bir iş yüklenmek kolay bir şey değil. Yüklenmemek de kolay değil. Başkasının sırtından geçinmek de kolay değil. Hepsi vebal, hepsi sorumluluk.Başkasının sırtından geçinmek de kolay değil. Hepsi vebal, hepsi sorumluluk. Hangi işi aldıysan tamı tamına yapacaksın. Eksiksiz yapacaksın.Hangi işi aldıysan tamı tamına yapacaksın. Eksiksiz yapacaksın. Harama bulaşmadan yapacaksın. Günaha dalmadan yapacaksın. Harama bulaşmadan yapacaksın. Günaha dalmadan yapacaksın.

Düşüneceksin; "Ben evlendim. Allah bir de çocuk verdi. Düşüneceksin; "Ben evlendim. Allah bir de çocuk verdi. Benim karıma karşı sorumluluklarım neler, çocuğuma karşı sorumluluklarım neler?Benim karıma karşı sorumluluklarım neler, çocuğuma karşı sorumluluklarım neler? Ben bunların Müslümanlığını nasıl hıfz edeceğim? Bu çocuğumu nasıl müslüman yetiştireceğim?" Ben bunların Müslümanlığını nasıl hıfz edeceğim? Bu çocuğumu nasıl müslüman yetiştireceğim?"

Kardeşimin oğlu "Ben bir gayrimüslimle evleneceğim." diye tutturmuş. Soruyor bana: Kardeşimin oğlu "Ben bir gayrimüslimle evleneceğim." diye tutturmuş. Soruyor bana:

"Evlenebilir mi?" Evlenir ama uyuşamazlar ki. Kültürler farkı, zihniyetler farklı."Evlenebilir mi?"

Evlenir ama uyuşamazlar ki. Kültürler farkı, zihniyetler farklı.
Kadın yarın gelecek; "Ben mayoyla yüzme havuzuna gireceğim." diyecek, ne yapacaksın? Kadın yarın gelecek; "Ben mayoyla yüzme havuzuna gireceğim." diyecek, ne yapacaksın? Ya çatal çatal boynuzlanacak, ya da "gitme" diyecek. "Gitme" deyince, Ya çatal çatal boynuzlanacak, ya da "gitme" diyecek. "Gitme" deyince, "Sen bana ne karışıyorsun?" diyecek. "Avustralya kanunlarına göre seni istemiyorum." diyecek."Sen bana ne karışıyorsun?" diyecek. "Avustralya kanunlarına göre seni istemiyorum." diyecek. "Çık evden!" diyecek. Ayıkla pirincin taşını… Pirincin taşına da benzemez bu."Çık evden!" diyecek. Ayıkla pirincin taşını… Pirincin taşına da benzemez bu. Pirincin taşını ayıklarsın, şöyle yaparsın, atarsın biter. Pirincin taşından da beter. Pirincin taşını ayıklarsın, şöyle yaparsın, atarsın biter. Pirincin taşından da beter.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için, hepimiz evliliğin şuuruna varalım.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için, hepimiz evliliğin şuuruna varalım.
Tuttuğumuz işin sorumluluğunu bilelim. Amir olabiliriz, başkan olabiliriz,Tuttuğumuz işin sorumluluğunu bilelim. Amir olabiliriz, başkan olabiliriz, reis olabiliriz veya tek başımıza olabiliriz.reis olabiliriz veya tek başımıza olabiliriz. Biliyor musunuz ki nefsimiz ve vücudumuz bile bize Allah'ın bir emaneti? Biliyor musunuz ki nefsimiz ve vücudumuz bile bize Allah'ın bir emaneti?

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selllem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selllem buyuruyor ki;

Nefsüke matiyyetüke ferfak bihâ. "Nefsin senin bineğin, atın gibidir. Nefsüke matiyyetüke ferfak bihâ. "Nefsin senin bineğin, atın gibidir. Yumuşak davran, besle, bak, harcama." Ne demek? Yumuşak davran, besle, bak, harcama."

Ne demek?

Sen bu vücudunu yıpratamazsın. Bir çocuk gördüm, beli iki kat. Sen bu vücudunu yıpratamazsın.

Bir çocuk gördüm, beli iki kat.
Boylu poslu, yakışıklı; ama bitirmiş kendisini. "Buna ne olmuş böyle?" dedim.Boylu poslu, yakışıklı; ama bitirmiş kendisini. "Buna ne olmuş böyle?" dedim. -Türkiye'de.- "Hocam, niye olmasın; her gün içer, her gün içer, işte 30 yaşında çöktü."-Türkiye'de.- "Hocam, niye olmasın; her gün içer, her gün içer, işte 30 yaşında çöktü." Beli iki kat olmuş. 80 yaşında bastonla gezen ihtiyar gibi geziyor. Neden? Beli iki kat olmuş. 80 yaşında bastonla gezen ihtiyar gibi geziyor.

Neden?

Harcamış gençliğini. Harcayamazsın! "Vücut benim, ben istediğimi yaparım." Harcamış gençliğini.

Harcayamazsın!

"Vücut benim, ben istediğimi yaparım."

Yapamazsın! Vücut sana Allah'ın emaneti. Sigara içiyor. İçemezsin! Yapamazsın! Vücut sana Allah'ın emaneti.

Sigara içiyor. İçemezsin!
Neden? Ciğerlerin kurum doluyor. Seni akşamlarıNeden?

Ciğerlerin kurum doluyor. Seni akşamları
bacaklarından asıp bekletecek miyiz kurumların ağzından dökülsün diye? bacaklarından asıp bekletecek miyiz kurumların ağzından dökülsün diye? Kurum doluyor. Kurumlar yapışıyor, ciğerlerin doluyor; arkasından kanser, öksürük, tıksırık,Kurum doluyor. Kurumlar yapışıyor, ciğerlerin doluyor; arkasından kanser, öksürük, tıksırık, nefes darlığı, damar sertliği, kalp rahatsızlığı... nefes darlığı, damar sertliği, kalp rahatsızlığı...

Bizim levent gibi, arslan gibi müslüman kardeşimiz, 50 yaşında ıskartaya çıkıyor. Bizim levent gibi, arslan gibi müslüman kardeşimiz, 50 yaşında ıskartaya çıkıyor. Elin 80-90 yaşındaki adamı dışarıda koşu yapıyor; çıta gibi, tığ gibi sapasağlam. Elin 80-90 yaşındaki adamı dışarıda koşu yapıyor; çıta gibi, tığ gibi sapasağlam. Benimki 40 yaşında ıskartaya çıkmış. Böyle mi olacaktı? Benimki 40 yaşında ıskartaya çıkmış. Böyle mi olacaktı?

Ey Koca Yusuflar, ey koca pehlivanlar, gelin de torunlarınızı görün, ne hâle geldi! Ey Koca Yusuflar, ey koca pehlivanlar, gelin de torunlarınızı görün, ne hâle geldi!

Yapamaz. Vücuduna karşı sorumluluğun var. Vücudun sana emanet.Yapamaz. Vücuduna karşı sorumluluğun var. Vücudun sana emanet. Ben sana şimdi bir emanet versem cebimden, "Al, namazdan sonra alacağım." desem,Ben sana şimdi bir emanet versem cebimden, "Al, namazdan sonra alacağım." desem, üstüne mi oturacaksın? üstüne mi oturacaksın? "Türkiye'ye gidiyorum, sen buna iki-üç ay bak. Ondan sonra gelince alacağım arabamı.""Türkiye'ye gidiyorum, sen buna iki-üç ay bak. Ondan sonra gelince alacağım arabamı." Üstüne mi oturacaksın? Oturamazsın, emanet. Vücut da emanet. Üstüne mi oturacaksın? Oturamazsın, emanet. Vücut da emanet. Vücut, Allah'ın emaneti. Sen bunu istediğin gibi harcayamazsın, yıpratamazsın. Vücut, Allah'ın emaneti. Sen bunu istediğin gibi harcayamazsın, yıpratamazsın. Gece istirahatini vereceksin, yemeğini de vereceksin, hem helal lokma vereceksin.Gece istirahatini vereceksin, yemeğini de vereceksin, hem helal lokma vereceksin. Haram lokma verirsen cehennemde yanacağı için haram lokma da veremezsin. Haram lokma verirsen cehennemde yanacağı için haram lokma da veremezsin.

Düşünecek olursa, insanın bir sürü mesuliyeti var. Düşünecek olursa, insanın bir sürü mesuliyeti var. Anla, bak bu hadîs-i şerîf onu biraz anlatıyor. Allah celle celâlühû bizim yardımcımız olsun. Anla, bak bu hadîs-i şerîf onu biraz anlatıyor.

Allah celle celâlühû bizim yardımcımız olsun.

Bizim işimiz zordur. Kâfirin işi kolay. Her işi dağıtmış, darmadağın cehenneme doğru yuvarlanıyor. Bizim işimiz zordur. Kâfirin işi kolay. Her işi dağıtmış, darmadağın cehenneme doğru yuvarlanıyor. Zahmet çekmesine lüzum yok. Topun böyle bayır aşağı yuvarlandığı gibi cehenneme doğru gidiyor. Zahmet çekmesine lüzum yok. Topun böyle bayır aşağı yuvarlandığı gibi cehenneme doğru gidiyor. Onun işi kolay. Bizim işimiz zor. Cennetin yolu sarp yerde.Onun işi kolay. Bizim işimiz zor. Cennetin yolu sarp yerde. Uğraşacaksın da cennete varacaksın.Uğraşacaksın da cennete varacaksın. Aşağı doğru gitmek kolay, uçurumdan aşağı uçar, gider insan. Aşağı doğru gitmek kolay, uçurumdan aşağı uçar, gider insan. 70 yıl uçar gider, cehennemin gayyâ kuyusuna düşer gider.70 yıl uçar gider, cehennemin gayyâ kuyusuna düşer gider. Ama hadi bakalım, sen a'lâ-i illiyyîn'e çık bakalım. Cennete kavuşmak önemli. Ama hadi bakalım, sen a'lâ-i illiyyîn'e çık bakalım. Cennete kavuşmak önemli.

O bakımdan, Allah sorumluluğunun idrakinde olmayı bize nasip etsin.O bakımdan, Allah sorumluluğunun idrakinde olmayı bize nasip etsin. Allah bize şuur versin. En önemli olan şey, şuur. İslâmî şuur versin.Allah bize şuur versin. En önemli olan şey, şuur. İslâmî şuur versin. Her işimizi Allah korkusuyla, Allah sevgisiyle [yapabilmeyi nasip eylesin.] Her işimizi Allah korkusuyla, Allah sevgisiyle [yapabilmeyi nasip eylesin.]

İmam Gazzâlî rahmetullahi aleyh, cennet-mekân, diyor ki; İmam Gazzâlî rahmetullahi aleyh, cennet-mekân, diyor ki;

"İnsanın aklı olsa Allah'tan başka sevilecek bir şey yok." Her türlü güzelliğin sahibi Allah. "İnsanın aklı olsa Allah'tan başka sevilecek bir şey yok."

Her türlü güzelliğin sahibi Allah.
Bir insanın Allah âşığı olması lazım. İnsanların kimisi sigara âşığı, kimisi spor âşığı,Bir insanın Allah âşığı olması lazım. İnsanların kimisi sigara âşığı, kimisi spor âşığı, kimisi kahvenin âşığı, kimisi şunun veya bunun veya bunun, saçma sapan şeyler… kimisi kahvenin âşığı, kimisi şunun veya bunun veya bunun, saçma sapan şeyler…

Allah gözümüzden perdeleri kaldırsın, gerçekleri görmeyi nasip etsin. Allah gözümüzden perdeleri kaldırsın, gerçekleri görmeyi nasip etsin. Hakikatleri yakalamayı, anlamayı nasip etsin.Hakikatleri yakalamayı, anlamayı nasip etsin. Ömrümüzü en sonunda arkaya baktığımız zaman,Ömrümüzü en sonunda arkaya baktığımız zaman, pişman olmayacağımız bir şekilde geçirmeyi nasip etsin. pişman olmayacağımız bir şekilde geçirmeyi nasip etsin.

"Vah, vah, vah! Heba etmişim ömrümü!" "Vah, vah, vah! Heba etmişim ömrümü!"

"Dur yâ Azrail! Canımı alma! Bana 80 yıl daha vakit tanı."Dur yâ Azrail! Canımı alma! Bana 80 yıl daha vakit tanı. Ben bundan sonra iyi bir insan olayım!" dersen, Azrail dinler mi seni? Ben bundan sonra iyi bir insan olayım!" dersen, Azrail dinler mi seni?

Dinlemez. Bir an geriye gitmez, bir an ileriye gitmez.Dinlemez. Bir an geriye gitmez, bir an ileriye gitmez. Ecelin geldiği zaman ömrün biter. Onun için, o ânın geleceğini kitaplar yazdığı için, Ecelin geldiği zaman ömrün biter.

Onun için, o ânın geleceğini kitaplar yazdığı için,
o ânı şimdi gelmiş gibi düşün, o sorumluluğu, o pişmanlığı şimdiden duy,o ânı şimdi gelmiş gibi düşün, o sorumluluğu, o pişmanlığı şimdiden duy, hakiki bir tevbe ile tevbe et. Ramazan tevbe ayıdır, gufran ayıdır,hakiki bir tevbe ile tevbe et.

Ramazan tevbe ayıdır, gufran ayıdır,
Allah'ın mağfiret ayıdır. Hadîs-i şerîfleri karıştırırken gözüme ilişti.Allah'ın mağfiret ayıdır. Hadîs-i şerîfleri karıştırırken gözüme ilişti. Allah her akşam, cehennemi hak etmiş yüz binlerce müslümanı şuAllah her akşam, cehennemi hak etmiş yüz binlerce müslümanı şu Ramazan hürmetine cehennemden azat ediyor. Ramazan hürmetine cehennemden azat ediyor.

Onların içine girmek istemez misin? Toparlayıp kendini cehennemde yanmaktan, Onların içine girmek istemez misin?

Toparlayıp kendini cehennemde yanmaktan,
ızdıraplara uğramaktan kurtulup saadete ermek istemez misin? ızdıraplara uğramaktan kurtulup saadete ermek istemez misin?

Bir gayret göstereceksin, onu yapacaksın. Bir gayret göstereceksin, onu yapacaksın.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi rızasına uygun yaşam tarzına döndürsün. Allahu Teâlâ hazretleri bizi rızasına uygun yaşam tarzına döndürsün. Her işimizi rızasına uygun yapacak bir şuura sahip eylesin.Her işimizi rızasına uygun yapacak bir şuura sahip eylesin. Kendimiz, dünyamız, âhiretimiz ve Ümmet-i Muhammed için faydalı işler yapmaya muvaffak eylesin. Kendimiz, dünyamız, âhiretimiz ve Ümmet-i Muhammed için faydalı işler yapmaya muvaffak eylesin. Son nefeste mü'min-i kâmiller olarak, Allah'ın sevdiği kullar olarak,Son nefeste mü'min-i kâmiller olarak, Allah'ın sevdiği kullar olarak, Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diye diye, Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve resûlühû diye diye, mü'min-i kâmiller olarak, sevdiği kul olarak şu emanet canımızın sahibi olan mü'min-i kâmiller olarak, sevdiği kul olarak şu emanet canımızın sahibi olan Rabbü'l-âlemîn'e teslim etmeyi nasip etsin. Rabbü'l-âlemîn'e teslim etmeyi nasip etsin. Âhirette Efendimiz'e komşu eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Âhirette Efendimiz'e komşu eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.

Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha! Bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2