Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

İlmin Peşinde Koşmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Safer 1410 / 30.09.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Her Müslümanın Üzerine İlim Talep Etmek Farzdır, İlim Talebisinin Affı İçin Her Şey İstiğfar Eder, Siz En Hayırlı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İlmin Peşinde Koşmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Safer 1410 / 30.09.1989

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Her Müslümanın Üzerine İlim Talep Etmek Farzdır, İlim Talebisinin Affı İçin Her Şey İstiğfar Eder, Siz En Hayırlı | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Nahmedühû bi-cemî'i mehâmidih lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Nahmedühû bi-cemî'i mehâmidih lehü'l-hamdü kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihîVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'dü.

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyüFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâseyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr.ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl;

Talebü'l-'ılmi farîdatün alâ külli müslimin ve inne't-tâlibe'l-ılmi yestağfiru lehûTalebü'l-'ılmi farîdatün alâ külli müslimin ve inne't-tâlibe'l-ılmi yestağfiru lehû külle şey'in hatta'l-hîtânü fi'l-bahri. Ravâhü Abdilberr an Enesin radıyallahu anh. külle şey'in hatta'l-hîtânü fi'l-bahri.

Ravâhü Abdilberr an Enesin radıyallahu anh.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah cümlenizden razı olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun.
Allahu Teâlâ'nın selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ'nın selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun. Rabbimiz iki cihan saadetine cümlenizi nâil eylesin. Rabbimiz iki cihan saadetine cümlenizi nâil eylesin.

Yolların en güzeli Peygamber Efendimiz'in yolu olduğu içinYolların en güzeli Peygamber Efendimiz'in yolu olduğu için Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyup onun yolunca gitmeye çalışıyoruz. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyup onun yolunca gitmeye çalışıyoruz.

Rabbimiz bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlerdenRabbimiz bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlerden ve böylece şehit sevapları kazananlardan eylesin. ve böylece şehit sevapları kazananlardan eylesin.

Hadîs-i şerîflerin okunmasına, izahına ve dinlenmesine başlamadan önceHadîs-i şerîflerin okunmasına, izahına ve dinlenmesine başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye, ve onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ayrı ayrı ruhlarına hediye olsun diye,ve onun mübarek âlinin, ashâbının, etbâının, ahbâbının ayrı ayrı ruhlarına hediye olsun diye, sâir enbiyâ ve mürselînin ve cümle evliyalluhın ruhlarına ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşidleri,sâir enbiyâ ve mürselînin ve cümle evliyalluhın ruhlarına ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşidleri, mürebbileri ulemâ-ı muhakkikîn, meşâyıh-ı vâsılîn sâdât-ı turuku aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye,mürebbileri ulemâ-ı muhakkikîn, meşâyıh-ı vâsılîn sâdât-ı turuku aliyyemizin ruhlarına hediye olsun diye, kendisinden feyz aldığımız, el aldığımız hocalarımızın ruhlarına hediye olsun diye,kendisinden feyz aldığımız, el aldığımız hocalarımızın ruhlarına hediye olsun diye, bu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihat edip her türlü fedakârlıklarla feth eyleyipbu beldeleri canlarıyla, mallarıyla cihat edip her türlü fedakârlıklarla feth eyleyip bize emanet bırakmış olan ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin, fatihlerin ruhları şâd olsun,bize emanet bırakmış olan ecdadımızın, şehitlerin, gazilerin, fatihlerin ruhları şâd olsun, onlara hediye edelim diye, cümle hayır sahiplerinin içinde ibadet ettiğimiz şu caminin yapılmasına,onlara hediye edelim diye, cümle hayır sahiplerinin içinde ibadet ettiğimiz şu caminin yapılmasına, yaşamasına, temiz pâk hizmete devam etmesine, gelişmesine,yaşamasına, temiz pâk hizmete devam etmesine, gelişmesine, genişlemesine sebep olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları şâd olsun diye,genişlemesine sebep olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhları şâd olsun diye, uzaktan ve yakından burada ibadet etmeye, buradaki hadisleri,uzaktan ve yakından burada ibadet etmeye, buradaki hadisleri, vaazları dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin ve diğer ihvanımızın âhirete göçmüş vaazları dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin ve diğer ihvanımızın âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının ruhları şâd olsun diye, okuğumuz hadisleribütün sevdiklerinin, yakınlarının ruhları şâd olsun diye, okuğumuz hadisleri bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin, ravilerin, müelliflerin ruhları şâd olsun diye,bize nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin, ravilerin, müelliflerin ruhları şâd olsun diye, ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim,ve biz yaşayan müslümanlar da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürelim, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olalım, has müslüman olalım, Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olalım, has müslüman olalım, Peygamber Efendimiz'in sevdiği hakîki ümmetleri olalım,Peygamber Efendimiz'in sevdiği hakîki ümmetleri olalım, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu kulları olarak, sevdiklerimizle, yakınlarımızla, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği razı olduğu kulları olarak, sevdiklerimizle, yakınlarımızla, zürriyetlerimizle, nesillerimizle akrabalarımızla beraber varalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalımzürriyetlerimizle, nesillerimizle akrabalarımızla beraber varalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım büyüklerimizin ruhlarına böylece bağışlayıp öylece başlayalım, buyurun... Bismillâhirrahmânirrahîm. büyüklerimizin ruhlarına böylece bağışlayıp öylece başlayalım, buyurun... Bismillâhirrahmânirrahîm.

Okuduğum ilk hadîs-i şerîf ilim talep etmekle yani istemekle, ilmin peşine düşmekle,Okuduğum ilk hadîs-i şerîf ilim talep etmekle yani istemekle, ilmin peşine düşmekle, ilim öğrenmek için mesai sarfetmek, gayret etmekle ilgili. ilim öğrenmek için mesai sarfetmek, gayret etmekle ilgili.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Enes radıyallahu anhPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Enes radıyallahu anh tarafından rivayet edilmiş bir hadisinde buyurulmuş oluyor ki; tarafından rivayet edilmiş bir hadisinde buyurulmuş oluyor ki;

Talebü'l-'ılmi farîdatün alâ külli müslimin. "Her müslümanın üzerine ilim öğrenmeye çalışmak,Talebü'l-'ılmi farîdatün alâ külli müslimin. "Her müslümanın üzerine ilim öğrenmeye çalışmak, ilmin peşinde koşmak, ilim talep etmek, talebe olmak bir farîzadır." ilmin peşinde koşmak, ilim talep etmek, talebe olmak bir farîzadır."

Farîza mecburiyet mânasına geliyor. Alim olmak demiyor da ilim talep etmek deniliyor.Farîza mecburiyet mânasına geliyor. Alim olmak demiyor da ilim talep etmek deniliyor. Talebü'l-'ılmi, yani ilim talep etmek, ilmi öğrenmeye koşturmak. Talebü'l-'ılmi, yani ilim talep etmek, ilmi öğrenmeye koşturmak.

Çünkü hakiki alim olmak bir takım doğuştan zihinsel kabiliyetlere sahip olmaya bağlıdır.Çünkü hakiki alim olmak bir takım doğuştan zihinsel kabiliyetlere sahip olmaya bağlıdır. Herkesin hafızası aynı kuvvette olmuyor, duyduğunu muhafaza edemiyor,Herkesin hafızası aynı kuvvette olmuyor, duyduğunu muhafaza edemiyor, herkesin kabiliyeti aynı derecede olmadığından büyük alimler kolay yetişmiyor,herkesin kabiliyeti aynı derecede olmadığından büyük alimler kolay yetişmiyor, binde bir yetişiyor, asırda bir yetişiyor, bir iki asırda bir yetişiyor binde bir yetişiyor, asırda bir yetişiyor, bir iki asırda bir yetişiyor ama her müslümana ilim talep etmek bir mecburiyet, bir farîza, bir vecibe oluyor,ama her müslümana ilim talep etmek bir mecburiyet, bir farîza, bir vecibe oluyor, her müslümanın ilim yoluna koşması gerekiyor. her müslümanın ilim yoluna koşması gerekiyor.

Bu küçükten başlar, eline Kur'an cüzünü, elif-be cüzünü alıpBu küçükten başlar, eline Kur'an cüzünü, elif-be cüzünü alıp camiye hocanın önüne diz çöküpte elif beyi, Kur'ân-ı Kerim'i öğrenmeğe başlamasından başlarcamiye hocanın önüne diz çöküpte elif beyi, Kur'ân-ı Kerim'i öğrenmeğe başlamasından başlar kabre kadar, mezara kadar devam eder.kabre kadar, mezara kadar devam eder. Sizlerin, Allah razı olsun, muhtelif kasabalardan, muhtelif diyarlardan,Sizlerin, Allah razı olsun, muhtelif kasabalardan, muhtelif diyarlardan, arabalarınıza atlayıp buradaki bu hadisleri dinlemeye gelmeniz dearabalarınıza atlayıp buradaki bu hadisleri dinlemeye gelmeniz de yine bu ilim talebi içine dahil olan faaliyet oluyor, o da ondan sayılıyor. Bir hadîs-i şerîfte; yine bu ilim talebi içine dahil olan faaliyet oluyor, o da ondan sayılıyor. Bir hadîs-i şerîfte;

Alâ külli müslimin ve müslimetin diye ayrıca tasrih edilmiş olduğu için,Alâ külli müslimin ve müslimetin diye ayrıca tasrih edilmiş olduğu için, "Her müslümana farzdır." deyince zaten kadın erkek, yaşlı genç olduğu anlaşılıyor"Her müslümana farzdır." deyince zaten kadın erkek, yaşlı genç olduğu anlaşılıyor ama bir başka rivayette de, "Her müslim erkek ve her müslüman kadına da gereklidir."ama bir başka rivayette de, "Her müslim erkek ve her müslüman kadına da gereklidir." dendiği için kadınların da ilim öğrenmek hususunda gayretli olması gerekiyor. dendiği için kadınların da ilim öğrenmek hususunda gayretli olması gerekiyor.

Kadınlara mâlum, dikiş nakış öğretilir, ev işleri öğretilir, yemek öğretilir, örgü öğretilirKadınlara mâlum, dikiş nakış öğretilir, ev işleri öğretilir, yemek öğretilir, örgü öğretilir fakat ilim öğretmek de, ilim öğrenmek de onların bir vazifesi olmuş oluyor.fakat ilim öğretmek de, ilim öğrenmek de onların bir vazifesi olmuş oluyor. Bunu uzun zamanlar ihmal etmişiz, şu sırada kadınlara Allah'ın emirlerini anlatacak insan sıkıntısı çekiliyor.Bunu uzun zamanlar ihmal etmişiz, şu sırada kadınlara Allah'ın emirlerini anlatacak insan sıkıntısı çekiliyor. Kadınlar erkeklerin karşısına gelip de onlardan ilim öğrenemiyorlar.Kadınlar erkeklerin karşısına gelip de onlardan ilim öğrenemiyorlar. Ya kadın vâiz lazım ya da onların toplantılarında, ev toplantılarında,Ya kadın vâiz lazım ya da onların toplantılarında, ev toplantılarında, misafirliklerinde onlara Allah'ın emirlerini anlatacak bilgili hanımlar filan olması lazım. misafirliklerinde onlara Allah'ın emirlerini anlatacak bilgili hanımlar filan olması lazım.

Sonra kadın her zaman camiye gelemiyor, belli zamanlarda camiye gelememe durumları olabiliyor.Sonra kadın her zaman camiye gelemiyor, belli zamanlarda camiye gelememe durumları olabiliyor. O bakımdan kadınların eğitimi, dinî bakımdan bilgilendirilmesi fevkalede mühim bir hadise,O bakımdan kadınların eğitimi, dinî bakımdan bilgilendirilmesi fevkalede mühim bir hadise, bizim ihmal ettiğimiz bir hadise. Camilerimizi bile kadınların eğitimine uygun bir tarzda bina etmemişiz.bizim ihmal ettiğimiz bir hadise. Camilerimizi bile kadınların eğitimine uygun bir tarzda bina etmemişiz. Geçen gün Fatih Camii'nde bir cenaze münasebetiyle öğle namazını kıldık,Geçen gün Fatih Camii'nde bir cenaze münasebetiyle öğle namazını kıldık, "Bu caminin neresine acaba eski zamanın kadınları o çarşaflı hanımlar geliyorlardı?" diye"Bu caminin neresine acaba eski zamanın kadınları o çarşaflı hanımlar geliyorlardı?" diye şöyle bakındım, şöyle kapalı bir yer göremedim.şöyle bakındım, şöyle kapalı bir yer göremedim. Kafesli, kapalı, kadınlara ayrılmış bir yer göremedim.Kafesli, kapalı, kadınlara ayrılmış bir yer göremedim. Ya kafesleri kaldırdılar ya da kadınlara ayrılmış olan yer çok az. Ya kafesleri kaldırdılar ya da kadınlara ayrılmış olan yer çok az.

Halbuki kadınların nüfusu istatistiklerden anlaşıldığına göre dünya üzerinde,Halbuki kadınların nüfusu istatistiklerden anlaşıldığına göre dünya üzerinde, o da Allah'ın bir harika işidir ki doğan çocuğun kadın mı erkek mi olacağı belli olmadığı halde,o da Allah'ın bir harika işidir ki doğan çocuğun kadın mı erkek mi olacağı belli olmadığı halde, aşağı yukarı yeryüzünde kadınlarla erkeklerin sayısı denk.aşağı yukarı yeryüzünde kadınlarla erkeklerin sayısı denk. Denk olmayıverse, kadın çok olsa veya erkek çok olsa ne biçim ters durumlar olacağınıDenk olmayıverse, kadın çok olsa veya erkek çok olsa ne biçim ters durumlar olacağını insan az çok düşünebilir fakat Allah'ın hikmeti,insan az çok düşünebilir fakat Allah'ın hikmeti, yaratışındaki her şeydeki güzelliğin buradadaki [tecellisi,]yaratışındaki her şeydeki güzelliğin buradadaki [tecellisi,] bakıyorsun kadınlarla erkeklerin sayısı aşağı yukarı denk. bakıyorsun kadınlarla erkeklerin sayısı aşağı yukarı denk.

O halde niye kadınlar için camilerde yer yapılmamış? O halde niye kadınlar için camilerde yer yapılmamış?

Gidelim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanına doğru,Gidelim Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in zamanına doğru, düşünelim, Peygamber Efendimiz zamanında kadınlar camiye gelmiyorlar mıydı? Geliyorlardı.düşünelim, Peygamber Efendimiz zamanında kadınlar camiye gelmiyorlar mıydı?

Geliyorlardı.
Peygamber Efendimiz'in arkasında namaz kılıyorlardı, en arka saflarda bulunuyorlardıPeygamber Efendimiz'in arkasında namaz kılıyorlardı, en arka saflarda bulunuyorlardı ve kadınlar Peygamber Efendimiz'in konuşmalarını, hadislerini dinliyorlardı, dinî bilgileri öğreniyorlardı. ve kadınlar Peygamber Efendimiz'in konuşmalarını, hadislerini dinliyorlardı, dinî bilgileri öğreniyorlardı.

Demek ki yasak bir şey olsaydı, yanlış bir şey olsaydı, kadınlara uymayan bir şey olsaydıDemek ki yasak bir şey olsaydı, yanlış bir şey olsaydı, kadınlara uymayan bir şey olsaydı Peygamber Efendimiz, "Gelmeyin." diyebilirdi, öyle dememiş.Peygamber Efendimiz, "Gelmeyin." diyebilirdi, öyle dememiş. Demek ki onların mescidine gelmesi istemiş, ilim öğrenmeleri arzu etmiş, kendi hadîs-i şerîfinde de; Demek ki onların mescidine gelmesi istemiş, ilim öğrenmeleri arzu etmiş, kendi hadîs-i şerîfinde de;

Talebü'l-'ılmi farîdatün alâ külli müslimin –başka rivayette- ve müslimetin.Talebü'l-'ılmi farîdatün alâ külli müslimin –başka rivayette- ve müslimetin. "Kadına da erkeğe de farzdır, vecîbedir, mecburiyettir." buyurmuş. "Kadına da erkeğe de farzdır, vecîbedir, mecburiyettir." buyurmuş.

O halde biz bir kere sunî bir ayrım kendimiz yapmayalım,O halde biz bir kere sunî bir ayrım kendimiz yapmayalım, yani erkek çocuklarımıza dini öğretiyoruz da kız çocukları dikiş örgü öğrensin.yani erkek çocuklarımıza dini öğretiyoruz da kız çocukları dikiş örgü öğrensin. Olmaz, o da öğrensin dinini.Olmaz, o da öğrensin dinini. Bir kere biz ayrımı yapmayalım, çocuklarımız arasında yetiştirme farkı yapmayalım,Bir kere biz ayrımı yapmayalım, çocuklarımız arasında yetiştirme farkı yapmayalım, dinî bakımdan hanımlar da kız çocuklar da güzel yetişsinler.dinî bakımdan hanımlar da kız çocuklar da güzel yetişsinler. Ayrıca kız çocuklarının yetişmesi için özel gayret göstermeliyiz çünkü az, bu devirde az. Ayrıca kız çocuklarının yetişmesi için özel gayret göstermeliyiz çünkü az, bu devirde az.

Onun için biz kardeşlerimizle konuşurken, "İşte burada bir kurs binası açalım."Onun için biz kardeşlerimizle konuşurken, "İşte burada bir kurs binası açalım." filan dediler mi bir yerde, ben, "Öncelikle bir kız Kur'an kursu açın." diyorum.filan dediler mi bir yerde, ben, "Öncelikle bir kız Kur'an kursu açın." diyorum. Kız Kur'an kursu açın da kızlar dinlerini öğrensin. Kız Kur'an kursu açın da kızlar dinlerini öğrensin. Kız dinini öğrendi mi tüm ailenin çocuklarına müessir olur.Kız dinini öğrendi mi tüm ailenin çocuklarına müessir olur. Kendi çocuklarını da, kocasını da, komşularını da ikaz eder, İslamî esaslara göre yetiştirir. Kendi çocuklarını da, kocasını da, komşularını da ikaz eder, İslamî esaslara göre yetiştirir.

İncelenirse veyahut sizler de dikkat ederseniz, camiye gelen hakîki müslüman olan insanları inceleyin,İncelenirse veyahut sizler de dikkat ederseniz, camiye gelen hakîki müslüman olan insanları inceleyin, annesi çok sofudur, dindardır da ondan çocuk camiye geliyordur. annesi çok sofudur, dindardır da ondan çocuk camiye geliyordur. Umumiyetle böyle oluyor, annesinin yönlendirmesiyle, tevcih etmesiyle çocuklar camiye gelmiş oluyorlar.Umumiyetle böyle oluyor, annesinin yönlendirmesiyle, tevcih etmesiyle çocuklar camiye gelmiş oluyorlar. O bakımdan aman kadınların, kızların ilim öğrenmesi hususundaki imkanları seferber edelim. O bakımdan aman kadınların, kızların ilim öğrenmesi hususundaki imkanları seferber edelim.

Şimdi çok güzel imkanlar çıktı.Şimdi çok güzel imkanlar çıktı. Bakın bizim konuşmalarımız videoya alınıyor, demek ki bu videoyu dinleyebilirler.Bakın bizim konuşmalarımız videoya alınıyor, demek ki bu videoyu dinleyebilirler. Banta alınabiliyor, buraya ses bantlarıyla gelin, dinleyin,Banta alınabiliyor, buraya ses bantlarıyla gelin, dinleyin, dinlediğinizi kadınlara aktarırsınız, 10-15 tane hadîs-i şerîfi dinlemiş olurlar. dinlediğinizi kadınlara aktarırsınız, 10-15 tane hadîs-i şerîfi dinlemiş olurlar.

Bizim köye gittiğimiz zaman, memmuniyetle öğrendim, dayımın hanımı yengem,Bizim köye gittiğimiz zaman, memmuniyetle öğrendim, dayımın hanımı yengem, köy kadınlarını toplarmış iş yaparken, bir arada sohbet ederken teybi kuruyormuş,köy kadınlarını toplarmış iş yaparken, bir arada sohbet ederken teybi kuruyormuş, onlar orada bir taraftan iş işliyorlarmış yani kendi üzerlerine vazife olan işleri yapıyorlarmış,onlar orada bir taraftan iş işliyorlarmış yani kendi üzerlerine vazife olan işleri yapıyorlarmış, bir taraftan da bizim vaazler orada dinleniyormuş. Elhamdülillah, hoşuma gitti.bir taraftan da bizim vaazler orada dinleniyormuş. Elhamdülillah, hoşuma gitti. Bazen ilahiler dinliyorlarmış, bazen vaazları dinliyorlarmış.Bazen ilahiler dinliyorlarmış, bazen vaazları dinliyorlarmış. Böylece üç şey, beş şey, yedi şey derken bir şeyler öğrenmiş oluyorlar. Böylece üç şey, beş şey, yedi şey derken bir şeyler öğrenmiş oluyorlar.

Tabii dinin her konusunu birden öğrenmek mümkün değil, biz de birden öğrenmedik,Tabii dinin her konusunu birden öğrenmek mümkün değil, biz de birden öğrenmedik, Peygamber Efendimiz de birden öğretmedi.Peygamber Efendimiz de birden öğretmedi. Peygamber Efendimiz de etrafındaki insanlara her gün birkaç şey söyleye söyleye,Peygamber Efendimiz de etrafındaki insanlara her gün birkaç şey söyleye söyleye, her olay üzerine bazı nasihatlarda buluna buluna yetiştirdi.her olay üzerine bazı nasihatlarda buluna buluna yetiştirdi. O bakımdan insanların yavaş yavaş, yavaş yavaş öğrenmesi lazım. O bakımdan insanların yavaş yavaş, yavaş yavaş öğrenmesi lazım.

Geçen haftalar İbn Abbas radıyallahu anhümâ'yı okumuştum,Geçen haftalar İbn Abbas radıyallahu anhümâ'yı okumuştum, işte bir arkadaşına veyahut bir büyük zâta demiş ki; işte bir arkadaşına veyahut bir büyük zâta demiş ki; "Peygamber Efendimiz'in sahabesinin zihinlerindeki bilgileri, hatıraları, mâlumatı toplayalım." "Peygamber Efendimiz'in sahabesinin zihinlerindeki bilgileri, hatıraları, mâlumatı toplayalım."

"Canım sana mı kaldı, bu kadar büyük sahabe var, sen bir delikanlısın, gençsin."Canım sana mı kaldı, bu kadar büyük sahabe var, sen bir delikanlısın, gençsin. Yani bu ilim, bu işle meşgul olmak sana mı kaldı? gibi bir söz söylemiş fakat o azmetmiş,Yani bu ilim, bu işle meşgul olmak sana mı kaldı? gibi bir söz söylemiş fakat o azmetmiş, o büyük sahabenin sohbetlerine gitmiş, kapılarına gitmiş hatta kapısına örtüyü sermiş oturmuş,o büyük sahabenin sohbetlerine gitmiş, kapılarına gitmiş hatta kapısına örtüyü sermiş oturmuş, yani kapıyı çalmıyor çıkacağı zamanı bekliyor. Evde rahatsız etmiyor çıktığı zaman sorarım diye,yani kapıyı çalmıyor çıkacağı zamanı bekliyor. Evde rahatsız etmiyor çıktığı zaman sorarım diye, şöyle gölgeliğe örtüsünü çıkartmış yaymış oturmuş, beklemiş, biriktirmiş, dinlemiş, hıfzetmiş,şöyle gölgeliğe örtüsünü çıkartmış yaymış oturmuş, beklemiş, biriktirmiş, dinlemiş, hıfzetmiş, zihninde muhafaza etmiş sonra ashabın en bilgililerinden birisi oluyor.zihninde muhafaza etmiş sonra ashabın en bilgililerinden birisi oluyor. Demek ki zamanla biriktire biriktire büyük bir koleksiyon oluyor. Demek ki zamanla biriktire biriktire büyük bir koleksiyon oluyor.

Antep'e gitmiştik, orada bir kardeşimiz, titiz, dikkatli bir kardeşimiz;Antep'e gitmiştik, orada bir kardeşimiz, titiz, dikkatli bir kardeşimiz; "Ben Antep'in eski alimlerinin vaazlarını, zikir meclislerini kaçırmazdım"Ben Antep'in eski alimlerinin vaazlarını, zikir meclislerini kaçırmazdım ve onların bazı izniyle, bazen de hiç haberi olmadan teybi çalıştırarak onların zikir meclislerini, ve onların bazı izniyle, bazen de hiç haberi olmadan teybi çalıştırarak onların zikir meclislerini, konuşmalarını, sohbetlerini almıştım. Şimdi elimde kimsede bulunmayan bir koleksiyon mevcut." diyor.konuşmalarını, sohbetlerini almıştım. Şimdi elimde kimsede bulunmayan bir koleksiyon mevcut." diyor. Demek ki insan biriktirmeye başladı mı zamanla büyük bir koleksiyon elinde mevcut olabilir. Demek ki insan biriktirmeye başladı mı zamanla büyük bir koleksiyon elinde mevcut olabilir.

Avrupalılara ben hayret ettim, Münih'te bir müze var, teknik bir müze,Avrupalılara ben hayret ettim, Münih'te bir müze var, teknik bir müze, o teknik müzede gittim bazı şeyleri araştırdım, fişleri inceledim, o teknik müzede gittim bazı şeyleri araştırdım, fişleri inceledim, alimlerinin günlük mektuplarını bile muhafaza etmişler;alimlerinin günlük mektuplarını bile muhafaza etmişler; "Filanca fizik aliminin falanca kimseye yazdığı şu tarihli mektup.""Filanca fizik aliminin falanca kimseye yazdığı şu tarihli mektup." O bile var, her şeyi muhafaza etmişler. O bile var, her şeyi muhafaza etmişler. Halbuki biz de bir alim öldü mü kağıtları, kitapları toplanır, çuvallara tıkılır, yazık olur. Halbuki biz de bir alim öldü mü kağıtları, kitapları toplanır, çuvallara tıkılır, yazık olur. Ciltleri mirasçılar cilt sayısına göre bölerler, Ciltleri mirasçılar cilt sayısına göre bölerler, 15 ciltlik bir eser beşe bölünür hiçbirisinin işine yaramaz. Ya bu takım bozulmaz ki!15 ciltlik bir eser beşe bölünür hiçbirisinin işine yaramaz. Ya bu takım bozulmaz ki! Bu takımı bozdun mu, yani bir arabayı dörde bölersen dört tekerini de bir mirasçı alırsa Bu takımı bozdun mu, yani bir arabayı dörde bölersen dört tekerini de bir mirasçı alırsa kimse binemez ki arabaya!kimse binemez ki arabaya! Bu arabanın gitmesi için dört tekerinin birisinde durması lazım, başka türlü bölme yapmak lazım. Bu arabanın gitmesi için dört tekerinin birisinde durması lazım, başka türlü bölme yapmak lazım.

Bizde demek ki eskiden alimlere saygı çok büyükmüş ama bu son zamandaBizde demek ki eskiden alimlere saygı çok büyükmüş ama bu son zamanda galiba alimler evlatlarını alim yetiştiremedikleri için geriye miras bıraktıkları ilimleri anlayacak,galiba alimler evlatlarını alim yetiştiremedikleri için geriye miras bıraktıkları ilimleri anlayacak, kağıtları tasnif edecek insanlar olmadığından çuvallara dolduruluyor toprağa gömülüyor,kağıtları tasnif edecek insanlar olmadığından çuvallara dolduruluyor toprağa gömülüyor, çuvalları dolduruluyor hurdacıya satılıyor, çuvallara dolduruluyor kitapçıya gönderiliyor,çuvalları dolduruluyor hurdacıya satılıyor, çuvallara dolduruluyor kitapçıya gönderiliyor, çuvallara dolduruluyor, vagonlara dolduruluyor Bulgaristan'a ihraç ediliyor. çuvallara dolduruluyor, vagonlara dolduruluyor Bulgaristan'a ihraç ediliyor.

Başbakanlık eski Osmanlı Arşivleri, akılsız beyinsiz bir idarece gelmiş,Başbakanlık eski Osmanlı Arşivleri, akılsız beyinsiz bir idarece gelmiş, "Nedir bu koridorlardaki böyle şeyler, malzeme?" demiş. "Nedir bu koridorlardaki böyle şeyler, malzeme?" demiş.

"İşte bunlar eski evrak efendim, Osmanlılardan kalma devletin evrakı." "İşte bunlar eski evrak efendim, Osmanlılardan kalma devletin evrakı."

"Defedin bunları, burada bunlar neden duracak! Osmanlının bizimle ne ilişkisi var!"Defedin bunları, burada bunlar neden duracak! Osmanlının bizimle ne ilişkisi var! Atın bunları buradan!" demiş. Atın bunları buradan!" demiş.

Tabii onları kağıtçıya, hurdacıya verecekken Bulgarlar duymuşlar, vagon vagon kendilerine almışlar.Tabii onları kağıtçıya, hurdacıya verecekken Bulgarlar duymuşlar, vagon vagon kendilerine almışlar. Vagonlarla Osmanlıların türlü vesikaları, en kıymetli malzemeleri, ilimleri, ilim adamları, medreseler,Vagonlarla Osmanlıların türlü vesikaları, en kıymetli malzemeleri, ilimleri, ilim adamları, medreseler, devlet teşkilatı ile ilgili evrâk-ı müsbite hepsi oralara gitmiş. devlet teşkilatı ile ilgili evrâk-ı müsbite hepsi oralara gitmiş. Büyük tarihçiler bunu feryâd ü figân ederek gazetelerde filan yazmışlar,Büyük tarihçiler bunu feryâd ü figân ederek gazetelerde filan yazmışlar, yazık oldu filan diye ama o zamanlar bu tarih düşmanlığı yapıldığı zamanlarda; yazık oldu filan diye ama o zamanlar bu tarih düşmanlığı yapıldığı zamanlarda; kitabelerin kazındığı, kitapların yakıldığı, toplatılıp imha edildiği zamanda bu cinayetler işlenmiş.kitabelerin kazındığı, kitapların yakıldığı, toplatılıp imha edildiği zamanda bu cinayetler işlenmiş. Bir de çeşit çeşit başka şeylerden bahsederler ama kendilerinin yaptıkları bu cinayetler kat kat daha büyük. Bir de çeşit çeşit başka şeylerden bahsederler ama kendilerinin yaptıkları bu cinayetler kat kat daha büyük.

İşin sonucu ilmin kıymetini bilelim, kendimiz alim olalım, çocuklarımızı alim yetiştirelim.İşin sonucu ilmin kıymetini bilelim, kendimiz alim olalım, çocuklarımızı alim yetiştirelim. Kızlarımızı, erkeklerimizi, hanımlarımızı bilgili alim yetiştirelim, ilme önem verelim. Kızlarımızı, erkeklerimizi, hanımlarımızı bilgili alim yetiştirelim, ilme önem verelim. Allahu Teâlâ hazretleri ilim sebebiyle kişiyi çok büyük hayırlara erdirir. Allahu Teâlâ hazretleri ilim sebebiyle kişiyi çok büyük hayırlara erdirir.

Bu hadîs-i şerîfin sonunda buyuruluyor ki; Bu hadîs-i şerîfin sonunda buyuruluyor ki;

Ve inne't-tâlibe'l-ılmi yestağfiru lehû külle şey'in.Ve inne't-tâlibe'l-ılmi yestağfiru lehû külle şey'in. "Bu ilim öğrenmeye koşturan, ilme meraklı olan ilim talebisine her şey istiğfar eder,"Bu ilim öğrenmeye koşturan, ilme meraklı olan ilim talebisine her şey istiğfar eder, onun mağrifetini, affını Allah'tan diler."onun mağrifetini, affını Allah'tan diler." Hatta'l-hîtânü fi'l-bahri. "Hatta denizdeki balıklar bile." diyor Peygamber Efendimiz. Hatta'l-hîtânü fi'l-bahri. "Hatta denizdeki balıklar bile." diyor Peygamber Efendimiz.

Denizdeki balığın karada yürüyen insanla ilişkisi ne?Denizdeki balığın karada yürüyen insanla ilişkisi ne? Denizin içindeki balık bile ilim talebisine tevbe ve istiğfar ediyor da Allah'tan bunun affolmasını istiyor? Denizin içindeki balık bile ilim talebisine tevbe ve istiğfar ediyor da Allah'tan bunun affolmasını istiyor?

Ya bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in; "Her şey O'na tevbe istiğfar eder."Ya bu, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in; "Her şey O'na tevbe istiğfar eder." [sözünün] bir izahı olarak, "denizdeki balıklar bile" denilmiş oluyor ya da bilmediğimiz[sözünün] bir izahı olarak, "denizdeki balıklar bile" denilmiş oluyor ya da bilmediğimiz daha nice nice incelikleri vardır, gerçekten böyledir veya mecâzen böyledir.daha nice nice incelikleri vardır, gerçekten böyledir veya mecâzen böyledir. Demek ki dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, balıklar, denizin içindeki balıklar bile,Demek ki dağlar, taşlar, ağaçlar, kuşlar, balıklar, denizin içindeki balıklar bile, bizimle doğrudan doğruya ilişkisi olmayan varlıklar bile,bizimle doğrudan doğruya ilişkisi olmayan varlıklar bile, biz ilim yolunda yürürsek her şey Allah'tan bizim iyiliğimizi, afv ü mağrifet olmamızı isteyecek. biz ilim yolunda yürürsek her şey Allah'tan bizim iyiliğimizi, afv ü mağrifet olmamızı isteyecek.

Bu mu daha iyi mahrum kalmak mı? Bu mu daha iyi mahrum kalmak mı?

Hem cahil kalacaksın hem bir şey bilmeyeceksin,Hem cahil kalacaksın hem bir şey bilmeyeceksin, cahillindiğinden dolayı çeşitli günahlara bulaşacaksın, ömrüne yazık olacak, âhiretin berbat olacak. cahillindiğinden dolayı çeşitli günahlara bulaşacaksın, ömrüne yazık olacak, âhiretin berbat olacak.

Bu mu iyi [yoksa] dünyada her varlığın, tanımadığımız varlıkların bizim lehimize Allah'a dua etmesi mi iyi? Bu mu iyi [yoksa] dünyada her varlığın, tanımadığımız varlıkların bizim lehimize Allah'a dua etmesi mi iyi?

Hiç tanımıyorsun, denizin, Sapanca gölünün içindeki balık sana dua ediyor;Hiç tanımıyorsun, denizin, Sapanca gölünün içindeki balık sana dua ediyor; hiç tanımıyorsun, ormandaki kuşlar sana dua ediyor. Müthiş bir şey, muazzam bir şey bu! hiç tanımıyorsun, ormandaki kuşlar sana dua ediyor. Müthiş bir şey, muazzam bir şey bu!

Allahu Teâlâ hazretleri hepimize ilim aşkı versin. Allahu Teâlâ hazretleri hepimize ilim aşkı versin.

Hergün, her sabah, her akşam, her öğlen yanımızda kitap gezdirelim kitap okuyalım,Hergün, her sabah, her akşam, her öğlen yanımızda kitap gezdirelim kitap okuyalım, sayfalarını, kaldığımız yeri kıvırarak, öbür tarafını şey yaparak...sayfalarını, kaldığımız yeri kıvırarak, öbür tarafını şey yaparak... Böylece her hafta, her ay bir iki kitap devire devire ilmimizi genişletelim.Böylece her hafta, her ay bir iki kitap devire devire ilmimizi genişletelim. Bunu âdet edinin, yani herkesin cebinde bir cep kitabı bulunsun, bir defter bulunsun,Bunu âdet edinin, yani herkesin cebinde bir cep kitabı bulunsun, bir defter bulunsun, bir kalem bulunsun ve ilme böyle çalışalım. bir kalem bulunsun ve ilme böyle çalışalım. Allah'ın sevgili kulu olmanın yolu bu. Bizim topluluğumuz, inşaallah böylece, böyle hareket etsin. Allah'ın sevgili kulu olmanın yolu bu. Bizim topluluğumuz, inşaallah böylece, böyle hareket etsin.

Muhterem kardeşlerim! İkinci hadîs-i şerîfte yine ilimle ilgili. Muhterem kardeşlerim!

İkinci hadîs-i şerîfte yine ilimle ilgili.

Talebü'l-'ılmi efdalü ındellahi mine's-salâtiTalebü'l-'ılmi efdalü ındellahi mine's-salâti ve's-sıyâmi ve'l-hacci ve'l-cihâdi fî sebîlillahi azze ve celle. ve's-sıyâmi ve'l-hacci ve'l-cihâdi fî sebîlillahi azze ve celle.

Bu ikinci hadîs-i şerîf Deylemî rivayet etmiş. Bu ikinci hadîs-i şerîf Deylemî rivayet etmiş.

İlim öğrenmek sevaplı bir şey, birinci hadisten izahımızdan anlaşıldı. Ama başka sevaplı şeyler de var.İlim öğrenmek sevaplı bir şey, birinci hadisten izahımızdan anlaşıldı. Ama başka sevaplı şeyler de var. Mesela namaz kılmak da çok sevap, sonra oruç tutmak da çok sevap. Mesela namaz kılmak da çok sevap, sonra oruç tutmak da çok sevap. Hatta oruç hakkında Peygamber Efendimiz bildirmiş ki,Hatta oruç hakkında Peygamber Efendimiz bildirmiş ki, "Orucun sevabını ben vereceğim, ona kimse karışmasın, kimse bilmez. "Orucun sevabını ben vereceğim, ona kimse karışmasın, kimse bilmez. Orucun sevabını ben vereceğim." buyurmuş Allahu Teâlâ hazretleri.Orucun sevabını ben vereceğim." buyurmuş Allahu Teâlâ hazretleri. Sevabı çok, hadsiz hesapsız sevap gelecek. Cihat? Sevabı çok, hadsiz hesapsız sevap gelecek.

Cihat?

Cihat, Allah rızası için yapılmış olan bir cihatın sevabı cennet,Cihat, Allah rızası için yapılmış olan bir cihatın sevabı cennet, onun da ne kadar sevaplı olduğunu biliyoruz. onun da ne kadar sevaplı olduğunu biliyoruz.

Hacc? el-Haccü'l-mebrûru leyle lehû cezâün ille'l-cenneh.Hacc?

el-Haccü'l-mebrûru leyle lehû cezâün ille'l-cenneh.
"Makbul, güzel, usulüne uygun bir hac yaptı mı insan onun da karşılığı cennet." "Makbul, güzel, usulüne uygun bir hac yaptı mı insan onun da karşılığı cennet."

E şimdi bu gibi sevaplı şeyler varken ilim bunlarla ne durumda? E şimdi bu gibi sevaplı şeyler varken ilim bunlarla ne durumda?

Bu ikinci hadîs-i şerîf bunların mukayesini yapıyor, buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; Bu ikinci hadîs-i şerîf bunların mukayesini yapıyor, buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

"Allah indindi ilim öğrenmeye koşturmak namazdan da daha faziletlidir, oruçtan da daha faziletlidir,"Allah indindi ilim öğrenmeye koşturmak namazdan da daha faziletlidir, oruçtan da daha faziletlidir, hacdan da daha faziletlidir, Allah yolunda,hacdan da daha faziletlidir, Allah yolunda, aziz ve celil olan Allah yolunda cihat etmekten de daha faziletlidir." aziz ve celil olan Allah yolunda cihat etmekten de daha faziletlidir."

Dört mühim sevaplı şeyi sayıyor, bunların hepsi çok sevaplı şeyler biliyoruz,Dört mühim sevaplı şeyi sayıyor, bunların hepsi çok sevaplı şeyler biliyoruz, bunların hepsinden de ilim öğrenmek daha faziletli, neden? bunların hepsinden de ilim öğrenmek daha faziletli, neden?

Çünkü her şeyin usûlüne uygun yapılması ilimle bilinir, milletlerin ilerlemesi,Çünkü her şeyin usûlüne uygun yapılması ilimle bilinir, milletlerin ilerlemesi, kişilerin olgun insan olması ilimle olur, topluluklara fayda ilimle gelir, başarılar ilimle elde ediliyor.kişilerin olgun insan olması ilimle olur, topluluklara fayda ilimle gelir, başarılar ilimle elde ediliyor. Bak biz başarıları sağlayamadık, gayr-i müslimler ne başarılar sağladılar.Bak biz başarıları sağlayamadık, gayr-i müslimler ne başarılar sağladılar. Aya insan gönderdiler, fezaya füzeler göderiyorlar, uzaya uzay cihazları, istasyonları kuruyorlar,Aya insan gönderdiler, fezaya füzeler göderiyorlar, uzaya uzay cihazları, istasyonları kuruyorlar, öteki gezegenlere gitmenin çarelerini arıyorlar.öteki gezegenlere gitmenin çarelerini arıyorlar. Biz Allah'ın sevgili kulları, mü'min kulları o müşriklerden, o kafirlerden, putperestlerden geri kalmışız.Biz Allah'ın sevgili kulları, mü'min kulları o müşriklerden, o kafirlerden, putperestlerden geri kalmışız. Japonlar putperest, güneşe tapıyor, putperest adamlar, çalışmışlar ileri gitmişler.Japonlar putperest, güneşe tapıyor, putperest adamlar, çalışmışlar ileri gitmişler. Ruslar dinsiz, edepsiz, komünizmi şey yapmışlar, resmi gazetelerinde inançsızlığı yaymaya çalışıyorlar.Ruslar dinsiz, edepsiz, komünizmi şey yapmışlar, resmi gazetelerinde inançsızlığı yaymaya çalışıyorlar. Birkaç tane şöyle inançlı misal küresi etraflarında filanca adam Allah'a inanıyor, Birkaç tane şöyle inançlı misal küresi etraflarında filanca adam Allah'a inanıyor, filanca yerde ibadet ediliyor diye hepsi ateş püskürüyorlar;filanca yerde ibadet ediliyor diye hepsi ateş püskürüyorlar; "Vay, komiminiz elden gidiyor, inkılaplar elden gidiyor!" diye orada bağırıp çağrıyorlar. "Vay, komiminiz elden gidiyor, inkılaplar elden gidiyor!" diye orada bağırıp çağrıyorlar.

E onlar bizden ileri gitmiş, Almanlar ileri gitmiş, İngilizler, Amerikalılar ileri gitmiş...E onlar bizden ileri gitmiş, Almanlar ileri gitmiş, İngilizler, Amerikalılar ileri gitmiş... Vicdanımız sızlamıyorsa, bu duruma üzülmüyorsak, Vicdanımız sızlamıyorsa, bu duruma üzülmüyorsak, bu durumu düzeltmek için bir gayret göstermiyorsak, yan gelip yatıyorsak çok yazık bize! bu durumu düzeltmek için bir gayret göstermiyorsak, yan gelip yatıyorsak çok yazık bize!

Onun için gece gündüz okuyup, gece gündüz çalışıp Allah rızası içinOnun için gece gündüz okuyup, gece gündüz çalışıp Allah rızası için mutlaka mutlaka müslümanın herkesten daha üstün olduğunu, mutlaka mutlaka müslümanın herkesten daha üstün olduğunu, daha ileri olduğunu ortaya lafla değil de fiilen koymalıyız. Eskiler koymuşlar bunu.daha ileri olduğunu ortaya lafla değil de fiilen koymalıyız. Eskiler koymuşlar bunu. Eskiler kafirlerden ilerde imiş; teknoloji bakımından da,Eskiler kafirlerden ilerde imiş; teknoloji bakımından da, ahlâk bakımından da, devlet gücü bakımından da ilerde imiş. Dünyanın süper devlete ne imiş? ahlâk bakımından da, devlet gücü bakımından da ilerde imiş.

Dünyanın süper devlete ne imiş?

Abbasilermiş, müslümanlarmış yani her tarafa ferman okutuyorlarmış. Osmanlılarmış...Abbasilermiş, müslümanlarmış yani her tarafa ferman okutuyorlarmış. Osmanlılarmış... Fransa kralını bilmem hangi kral hapsetmiş diye, Fransa kralını bilmem hangi kral hapsetmiş diye, "Çıkarın dışarıya!" [diye] buradan mektup yazıyorlarmış, çıkartıyorlarmış mecburen."Çıkarın dışarıya!" [diye] buradan mektup yazıyorlarmış, çıkartıyorlarmış mecburen. Dans ettiklerini duymuş, kadın erkek biribirlerine sarılıyor dans ediyorlar, böyle bir edepsizlik duydum,Dans ettiklerini duymuş, kadın erkek biribirlerine sarılıyor dans ediyorlar, böyle bir edepsizlik duydum, bundan sonra böyle bir şey yapılmasın diye haber gönderiyormuş,bundan sonra böyle bir şey yapılmasın diye haber gönderiyormuş, o ülkelerde kötülük yapılmasına buradan müdahele edebiliyorlarmış. o ülkelerde kötülük yapılmasına buradan müdahele edebiliyorlarmış.

Şimdi iş döndü dolaştı, o koca Devlet-i Aliyye'nin,Şimdi iş döndü dolaştı, o koca Devlet-i Aliyye'nin, imparatorluğun çocukları ötekilerin her şeyine muhtaç duruma geldi. imparatorluğun çocukları ötekilerin her şeyine muhtaç duruma geldi. Böyle saçma şey olmaz, böyle acı şey olmaz, bunun ancak işte üç beş yıl, Böyle saçma şey olmaz, böyle acı şey olmaz, bunun ancak işte üç beş yıl, beş on yıl böyle bir geçiş devrisinde böyle olması düşünülebilir ondan sonrabeş on yıl böyle bir geçiş devrisinde böyle olması düşünülebilir ondan sonra müslümanların mutlaka hemen zıp diye ayağa sıçrayıp kalkınmaları, ilerlemeleri, koşmaları lazım gelirdi.müslümanların mutlaka hemen zıp diye ayağa sıçrayıp kalkınmaları, ilerlemeleri, koşmaları lazım gelirdi. Aradan 50 yıl, 60 yıl geçmiş hâlâ başkalarının dümen suyunda, hâlâ... Aradan 50 yıl, 60 yıl geçmiş hâlâ başkalarının dümen suyunda, hâlâ...

Ya ben ne top oynarım, futbol oynarım, ne stadyum yaparım, ne eğlenirim,Ya ben ne top oynarım, futbol oynarım, ne stadyum yaparım, ne eğlenirim, ne gazino açarım, ne bilmem ne yaparım!ne gazino açarım, ne bilmem ne yaparım! Herkes siyahlar giyinecek, yaslara boğulacak, şu işi kurtarıncaya kadar katıksız kuru ekmek yiyeceğiz,Herkes siyahlar giyinecek, yaslara boğulacak, şu işi kurtarıncaya kadar katıksız kuru ekmek yiyeceğiz, kendimizi cezalandırıcağız ama bu işten kurtulacağız diyelim.kendimizi cezalandırıcağız ama bu işten kurtulacağız diyelim. Üç beş yıl içinde bu işi şey yaparız, [hallederiz.] Üç beş yıl içinde bu işi şey yaparız, [hallederiz.]

Bizim sigara paketlerine verdiğimiz paralarla her gün bir fabrika kurmak mümkün oluyor.Bizim sigara paketlerine verdiğimiz paralarla her gün bir fabrika kurmak mümkün oluyor. Türkiye çapında sigara içmekten vazgeçsek, sigara paralarını bir araya toplasakTürkiye çapında sigara içmekten vazgeçsek, sigara paralarını bir araya toplasak her gün yeni muazzam bir fabrika kurabiliyoruz. her gün yeni muazzam bir fabrika kurabiliyoruz. Aselsan gibi, motor fabrikası gibi, otomobil fabrikası gibi fabrika kurabiliyoruz. Aselsan gibi, motor fabrikası gibi, otomobil fabrikası gibi fabrika kurabiliyoruz.

Milletimizin fertlerinin çoğu sigara tüttürüp, içki içip, bira lıkırdatıp,Milletimizin fertlerinin çoğu sigara tüttürüp, içki içip, bira lıkırdatıp, piknik yerlerinde eğlencelere gidip, deniz kenarlarında plajlarda günahlara batıp böyle yan gelip yatıyor.piknik yerlerinde eğlencelere gidip, deniz kenarlarında plajlarda günahlara batıp böyle yan gelip yatıyor. Sizler belki yapmıyorsunuz ama sizin de belki akbaranızdan Sizler belki yapmıyorsunuz ama sizin de belki akbaranızdan oradan buradan bazı kimselere de bu hastalıklar bulaşmış olabiliyor. oradan buradan bazı kimselere de bu hastalıklar bulaşmış olabiliyor.

Allah bizi imanımıza döndürsün. İman gitti mi bir millet bitiyor.Allah bizi imanımıza döndürsün.

İman gitti mi bir millet bitiyor.
İman gitti mi o milletin kahramanlıkları mahramanlıkları sadece bir kuru laftan ibaret kalıyor;İman gitti mi o milletin kahramanlıkları mahramanlıkları sadece bir kuru laftan ibaret kalıyor; dedelerimiz şöyle kahramanmış, böyle fedakarmış, şöyle güzel kılıç kullanırmış, dedelerimiz şöyle kahramanmış, böyle fedakarmış, şöyle güzel kılıç kullanırmış, bizimkilerin kılıcını ötekine çat diye bir vurdun mu onun kılıcı ikiye bölünürmüş.bizimkilerin kılıcını ötekine çat diye bir vurdun mu onun kılıcı ikiye bölünürmüş. Bizim ki kılıcı bir savurduğu zaman cızzt, ötekinin kalkanı karton gibi bir ucundan öbür ucuna yarıp geçermiş.Bizim ki kılıcı bir savurduğu zaman cızzt, ötekinin kalkanı karton gibi bir ucundan öbür ucuna yarıp geçermiş. Oku çekip attığı zaman bilmem nereye kadar fırlatırmış... Oku çekip attığı zaman bilmem nereye kadar fırlatırmış...

E nerede, masal mı bunlar? Nerede şimdikiler? E nerede, masal mı bunlar? Nerede şimdikiler?

Şimdiki şeylere [insanlara] bakıyorum; bizim evde usta çalıştı.Şimdiki şeylere [insanlara] bakıyorum; bizim evde usta çalıştı. Adam ihtiyar, bir taraftan çalışıyor bir taraftan bebek emziği gibi ağzında sigara.Adam ihtiyar, bir taraftan çalışıyor bir taraftan bebek emziği gibi ağzında sigara. Bir taraftan onu tüttürüyor, bir taraftan çalışıyor, ehe ehe, ehe ehe [öksürüyor.]Bir taraftan onu tüttürüyor, bir taraftan çalışıyor, ehe ehe, ehe ehe [öksürüyor.] Bu adam bitirmiş, ciğerini bitirmiş; ne sıhhat var, ne bir şey... Bu adam bitirmiş, ciğerini bitirmiş; ne sıhhat var, ne bir şey...

Mehmet Akif rahmetliye biraz böyle, "İşte sen şöylesin böylesin!" diye çatsan sabredermiş de;Mehmet Akif rahmetliye biraz böyle, "İşte sen şöylesin böylesin!" diye çatsan sabredermiş de; "Ben seni bilek gücünde yenerim, güreşte yenerim, koşu da yenerim." filan dersen;"Ben seni bilek gücünde yenerim, güreşte yenerim, koşu da yenerim." filan dersen; "Gel de yen de göreyim!" dermiş. Orada biraz iddialı imiş, sportmenmiş."Gel de yen de göreyim!" dermiş. Orada biraz iddialı imiş, sportmenmiş. Fatih'ten kalkarmış, bizim İskenderpaşa'nın olduğu yer Sarıgüzel semtinde evi varmış, Fatih'ten kalkarmış, bizim İskenderpaşa'nın olduğu yer Sarıgüzel semtinde evi varmış, Fatih'ten kalkarmış Halkalı Mekteb-i Ziraat'ine, ta Yeşilköy'den ilerde, yürüyerek gider gelirmiş.Fatih'ten kalkarmış Halkalı Mekteb-i Ziraat'ine, ta Yeşilköy'den ilerde, yürüyerek gider gelirmiş. Fransızların işlettiği trene binmemek için yürüyerek gider gelirmiş. Fransızların işlettiği trene binmemek için yürüyerek gider gelirmiş.

Ne sporculuk, ne inat, ne azim, ne sabır, ne metânet... Ne sporculuk, ne inat, ne azim, ne sabır, ne metânet...

İşte insanın imanı olmayınca vücudunda da sıhhat kalmıyor,İşte insanın imanı olmayınca vücudunda da sıhhat kalmıyor, kafasında da bir akıl kalmıyor, her şeyi bitiyor. Bizim her şeyimiz iman.kafasında da bir akıl kalmıyor, her şeyi bitiyor. Bizim her şeyimiz iman. Yani arabanın her şeyinin motoru olduğu gibi veya benzini olduğu gibi,Yani arabanın her şeyinin motoru olduğu gibi veya benzini olduğu gibi, Benzini olmayınca işin olmadığı gibi, veya bütün cihazları elektirikle çalışan bir fabrikada Benzini olmayınca işin olmadığı gibi, veya bütün cihazları elektirikle çalışan bir fabrikada elektrik olmadığı zaman her şeyin yattığı, durduğu gibi bir şey oluyor.elektrik olmadığı zaman her şeyin yattığı, durduğu gibi bir şey oluyor. Yani bu iman gittiği zaman, insanlar imanlarına göre hareketlerini tanzim edecekYani bu iman gittiği zaman, insanlar imanlarına göre hareketlerini tanzim edecek bir duruma yükselmediği zaman bu adamların ne sıhhatlerinden hayır geliyor,bir duruma yükselmediği zaman bu adamların ne sıhhatlerinden hayır geliyor, ne ailelerinden hayır geliyor, ne yaptıkları işlerden hayır geliyor, böyle bir feci duruma düşüyorlar. ne ailelerinden hayır geliyor, ne yaptıkları işlerden hayır geliyor, böyle bir feci duruma düşüyorlar.

Biz o duruma düşmüş durumdayız, biz şu anda millet olarak o durumdayız.Biz o duruma düşmüş durumdayız, biz şu anda millet olarak o durumdayız. İçimizde elhamdülillah böyle imanlı yüksek tahsilli bir gençlik var, İçimizde elhamdülillah böyle imanlı yüksek tahsilli bir gençlik var, hepsi teknik üniversitede, başka üniversitelerde harıl harıl çalışıyorlar. hepsi teknik üniversitede, başka üniversitelerde harıl harıl çalışıyorlar.

Dün akşam beni bir yeri çağırdılar, gittim, bir zât-ı muhterem geldi, şurasına kadar sakallı,Dün akşam beni bir yeri çağırdılar, gittim, bir zât-ı muhterem geldi, şurasına kadar sakallı, neredeyse iki karış sakalı var gibi, yani o kadar yok ama uzun.neredeyse iki karış sakalı var gibi, yani o kadar yok ama uzun. Sakallı, şakacı, latifeci, dürüst bir kardeş, bir tanesi daha geldi, Sakallı, şakacı, latifeci, dürüst bir kardeş, bir tanesi daha geldi, bir tanesi daha geldi onlar da sakallı, onlar da sakallı. bir tanesi daha geldi onlar da sakallı, onlar da sakallı.

Kim bunlar? Molla mı, softa mı? Nedir yani bu gelenler böyle? Kim bunlar? Molla mı, softa mı? Nedir yani bu gelenler böyle?

Birisi operatör, birisi dişçi, birisi doktor, birisi bilmem ne... elhamdülillah.Birisi operatör, birisi dişçi, birisi doktor, birisi bilmem ne... elhamdülillah. Münevver, bilgili, görgülü, şuurlu, ahlaklı, temiz...Münevver, bilgili, görgülü, şuurlu, ahlaklı, temiz... İşte bunlar bizim ümidimizi besleyen, bize ümit veren şeyler.İşte bunlar bizim ümidimizi besleyen, bize ümit veren şeyler. Elhamdülillah halkımızın içinde yine o şehitlerin ruhunu devam ettiren, Elhamdülillah halkımızın içinde yine o şehitlerin ruhunu devam ettiren, ahlakını devam ettiren iyi insanlar var.ahlakını devam ettiren iyi insanlar var. Bir kısmı da üzüyor bizi tabii, yollarda görüyoruz, kenarlarda görüyoruz, Bir kısmı da üzüyor bizi tabii, yollarda görüyoruz, kenarlarda görüyoruz, gazinolarda görüyoruz, sinemaların önünde görüyoruz, üzücü şeyler de var. gazinolarda görüyoruz, sinemaların önünde görüyoruz, üzücü şeyler de var.

Neden acaba hocam insanlar hep iyi olmuyorlar, illa aralarında bir kötü bulunuyor? Neden acaba hocam insanlar hep iyi olmuyorlar, illa aralarında bir kötü bulunuyor?

Bunda Allah'ın bir hikmeti var, yani Allah yeryüzünde imanı da küfrü deBunda Allah'ın bir hikmeti var, yani Allah yeryüzünde imanı da küfrü de insanların karşısında mevcut bulunduruyor, "Beğen, beğendiği al." diye serbestlik veriyor kiinsanların karşısında mevcut bulunduruyor, "Beğen, beğendiği al." diye serbestlik veriyor ki imanı seçip imanı için çalışan, ter döken, cefa çeken insan sevap kazansın;imanı seçip imanı için çalışan, ter döken, cefa çeken insan sevap kazansın; rahatı seçip, keyfi seçip nefsinin, şeytanın yolunda giden de, rahatı seçip, keyfi seçip nefsinin, şeytanın yolunda giden de, yani imtihanı kendisi kaybetti başkasına söz söyleyecek bir hali olmasın diye yani imtihanı kendisi kaybetti başkasına söz söyleyecek bir hali olmasın diye serbest bıraktığından böyle oluyor. Peygamber Efendimiz zamanında nasıldı? serbest bıraktığından böyle oluyor.

Peygamber Efendimiz zamanında nasıldı?

O zaman da öyleydi.O zaman da öyleydi. O zaman da bir tarafta insanların en şereflisi, peygamberler peygamberiO zaman da bir tarafta insanların en şereflisi, peygamberler peygamberi Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellemMuhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem bir tarafta da Ebû Cehiller, Ebû Lehebler, cehennem kütükleri...bir tarafta da Ebû Cehiller, Ebû Lehebler, cehennem kütükleri... O orada o orada, yani Allah'ın hikmeti ikisi de var, iki kutup da, iki sahnede mevcut.O orada o orada, yani Allah'ın hikmeti ikisi de var, iki kutup da, iki sahnede mevcut. Bak bir bu var, bir bu var; iki tane yol... Bak bir bu var, bir bu var; iki tane yol... İster sağ ister sol, bu aşağıya döner cehenneme gider, İster sağ ister sol, bu aşağıya döner cehenneme gider, bu da yukarılara yükselir cennete götürür diye iki tane yol her zaman mevcut olmuş. bu da yukarılara yükselir cennete götürür diye iki tane yol her zaman mevcut olmuş.

Muhterem kardeşlerim! Biz aklımızı, mantığımızı kullanalım, vicdanımızın sesine,Muhterem kardeşlerim!

Biz aklımızı, mantığımızı kullanalım, vicdanımızın sesine,
kalbimizin sesine kulak verelim, meşakketli de olsa, zahmetli de olsa, sıkıntılı da olsa,kalbimizin sesine kulak verelim, meşakketli de olsa, zahmetli de olsa, sıkıntılı da olsa, üzüntülü de olsa, yorgunluk da olsa, bazı arkasında tehlikeler de olsa Allah'ın yolunu,üzüntülü de olsa, yorgunluk da olsa, bazı arkasında tehlikeler de olsa Allah'ın yolunu, Rahmân'ın yolunu tercih edelim, şeytanın yolunda değil Allah yolunda yürüyelim. Rahmân'ın yolunu tercih edelim, şeytanın yolunda değil Allah yolunda yürüyelim.

Allahı Teâlâ bizi sevdiği yollarda yürütsün, sevdiği işleri yaptırsın, sevdiği huylara sahip eylesin,Allahı Teâlâ bizi sevdiği yollarda yürütsün, sevdiği işleri yaptırsın, sevdiği huylara sahip eylesin, sevdiği kimselerle dost eylesin, ömrümüzü sevdiği şekilde geçirmeye kadın erkek cümlemizi muvaffak eylesin. sevdiği kimselerle dost eylesin, ömrümüzü sevdiği şekilde geçirmeye kadın erkek cümlemizi muvaffak eylesin. Zamanlarımızı israf etmeyelim. Zamanlarımızı israf etmeyelim.

Biz de bir numuneyiniz, yani Allah bizi de başka insanlara bir numune olarak yaratmış: Ümmet-i Muhammed. Biz de bir numuneyiniz, yani Allah bizi de başka insanlara bir numune olarak yaratmış: Ümmet-i Muhammed.

Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâsi te'murûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne ani'l-münker.Küntüm hayra ümmetin uhricet li'n-nâsi te'murûne bi'l-ma'rûfi ve tenhevne ani'l-münker. "Siz en hayırlı ümmetsiniz, insanlar içinde emri mâruf nehy-i münker yapmak, cihat etmek,"Siz en hayırlı ümmetsiniz, insanlar içinde emri mâruf nehy-i münker yapmak, cihat etmek, hakkı temsil etmek için gönderildiniz." diye âyet-i kerîmede bildiriliyor. hakkı temsil etmek için gönderildiniz." diye âyet-i kerîmede bildiriliyor.

Biz de bir numuneyiz, dünya milletlerine biz bir numuneyiz, kim bunlar? Biz de bir numuneyiz, dünya milletlerine biz bir numuneyiz, kim bunlar?

Bunlar Ümmet-i Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem. Bunlar Ümmet-i Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem.

Onun için ümmeti güzel temsil edelim, derme çatma, kırık dökük temsil etmeyelim.Onun için ümmeti güzel temsil edelim, derme çatma, kırık dökük temsil etmeyelim. Bizim izzetimiz var; müslüman olma izzeti var, izzet-i nefsimiz var.Bizim izzetimiz var; müslüman olma izzeti var, izzet-i nefsimiz var. Biz bu temsil vazifemizi düşünüp giyimimize kuşamımıza, hareketimize, sözümüze, davranışımıza,Biz bu temsil vazifemizi düşünüp giyimimize kuşamımıza, hareketimize, sözümüze, davranışımıza, günlük hayatımızı sürüşümüze, biribirlerimize muamelemizdeki tercihlerimize dikkat edelim. günlük hayatımızı sürüşümüze, biribirlerimize muamelemizdeki tercihlerimize dikkat edelim. Daima ben Ümmet-i Muhammed'in bir ferdiyim, benim görüntüm başkalarına Ümmet-i Muhammed'inDaima ben Ümmet-i Muhammed'in bir ferdiyim, benim görüntüm başkalarına Ümmet-i Muhammed'in nasıl olduğuna dair bir fikir verecek, onun için ben yaptığım işe, söylediğim söze dikkat etmek zorundayım.nasıl olduğuna dair bir fikir verecek, onun için ben yaptığım işe, söylediğim söze dikkat etmek zorundayım. Sıradan bir insan değilim, herkesin gözü benim üzerimde diyerek her işimizi Allah'ın rızasını uygun yapmaya,Sıradan bir insan değilim, herkesin gözü benim üzerimde diyerek her işimizi Allah'ın rızasını uygun yapmaya, İslâm'ı güzel temsil etmeye, Ümmet-i Muhammed olmayı güzel şey yapmaya, [temsil etmeye] çalışmalıyız. İslâm'ı güzel temsil etmeye, Ümmet-i Muhammed olmayı güzel şey yapmaya, [temsil etmeye] çalışmalıyız.

Sınıfın en çalışkanı bizim güzel kardeşlerimiz olmalı.Sınıfın en çalışkanı bizim güzel kardeşlerimiz olmalı. Biz Tuzla Piyade Okulu'na gittiğimiz zaman elhamdüllilah, orada bir cami vardı, beş vakit namaz,Biz Tuzla Piyade Okulu'na gittiğimiz zaman elhamdüllilah, orada bir cami vardı, beş vakit namaz, Cuma namazı tekrar tekrar kılınıyordu içinde.Cuma namazı tekrar tekrar kılınıyordu içinde. Bizim devremizde bir cemaat sığmıyordu, onlar kılıyordu ötekiler bekliyordu, ondan sonra ötekiler. Bizim devremizde bir cemaat sığmıyordu, onlar kılıyordu ötekiler bekliyordu, ondan sonra ötekiler.

Bizim devremizin birinciliğini, 1412 kişi içinde birinciliği beş vakit namaza gelenBizim devremizin birinciliğini, 1412 kişi içinde birinciliği beş vakit namaza gelen bir fizik mühendisi kardeşimiz almıştı, kütüğe takır takır çiviyi o takmıştı, birinci oldu, müslüman. bir fizik mühendisi kardeşimiz almıştı, kütüğe takır takır çiviyi o takmıştı, birinci oldu, müslüman.

Duyuyoruz Hacettepe de, Boğaziçi'nde şurada burada başörtülü kız kardeşimiz birinci olmuş,Duyuyoruz Hacettepe de, Boğaziçi'nde şurada burada başörtülü kız kardeşimiz birinci olmuş, Rektör onu toplantıya sokmamış, bilmem ne yapmamış. Çatla sırtından!Rektör onu toplantıya sokmamış, bilmem ne yapmamış.

Çatla sırtından!
Bak, elhamdülillah en çalışkan! Bak, elhamdülillah en çalışkan! Gördün mü, işte başı örtülü olunca gerici mi oluyormuş ilerici oluyormuş gör! Gördün mü, işte başı örtülü olunca gerici mi oluyormuş ilerici oluyormuş gör!

İşte öyle olmalıyız her yerde! Her yerde en güzel, en yüksek, en ileri, en üstün müslümanlar olmalı. İşte öyle olmalıyız her yerde! Her yerde en güzel, en yüksek, en ileri, en üstün müslümanlar olmalı.

Allah hepimize o şuuru, o aşkı, o şevki, o çalışma gücünü versin. Allah hepimize o şuuru, o aşkı, o şevki, o çalışma gücünü versin.

İlimle ilgili bu sözleri söyledikten sonra üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz. İlimle ilgili bu sözleri söyledikten sonra üçüncü hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

İlim öğrenmek namazdan da üstünmüş, oruçtan da, hacdan da, cihattan da üstünmüş.İlim öğrenmek namazdan da üstünmüş, oruçtan da, hacdan da, cihattan da üstünmüş. Yalnız burada bir noktayı söylemeden geçmek olmaz. Yalnız burada bir noktayı söylemeden geçmek olmaz.

[İlim] namazdan üstün, o halde ben bundan sonra camiye gitmiyorum,[İlim] namazdan üstün, o halde ben bundan sonra camiye gitmiyorum, beş vakit namazı kılmıyorum hep kitap okuyacağım. Olmaz. beş vakit namazı kılmıyorum hep kitap okuyacağım.

Olmaz.

[İlim] hacdan üstün, o halde ben hacca gitmeyeyim ilim öğreneyim. Olmaz. Neden? [İlim] hacdan üstün, o halde ben hacca gitmeyeyim ilim öğreneyim.

Olmaz.

Neden?

Farz olan vazifeleri mutlaka vaktinde yapacaksın ondan sonraki zamanlarda,Farz olan vazifeleri mutlaka vaktinde yapacaksın ondan sonraki zamanlarda, yani bu ilmin önemini göstermek için söylenmiş olan bir söz, ötekileri çiğne diye söylenmiş bir söz değildir.yani bu ilmin önemini göstermek için söylenmiş olan bir söz, ötekileri çiğne diye söylenmiş bir söz değildir. Namaz kılma, oruç tutma, hacca gitme, cihat etme diye söylenmiş bir söz değil. Namaz kılma, oruç tutma, hacca gitme, cihat etme diye söylenmiş bir söz değil.

Bak senin en çok sevdiğin, bildiğin, zihinde ne var? Bak senin en çok sevdiğin, bildiğin, zihinde ne var?

Namaz var, oruç var, hac var, cihat var. Hah, işte onlar çok sevaplı değil mi? Namaz var, oruç var, hac var, cihat var. Hah, işte onlar çok sevaplı değil mi?

Evet çok sevaplı. İşte ilim bundan da sevaplı demek için, yoksa ötekilerin fazlını,Evet çok sevaplı. İşte ilim bundan da sevaplı demek için, yoksa ötekilerin fazlını, faziletini inkâr etmek için değil, onları yapmasınlar diye insanlara yol göstermek değil.faziletini inkâr etmek için değil, onları yapmasınlar diye insanlara yol göstermek değil. Lafı tersinden anlamamak lazım, doğru anlayıp doğru uygulamak lazım. Lafı tersinden anlamamak lazım, doğru anlayıp doğru uygulamak lazım.

Elbette beş vakit namazımızı kılacağız, hem de camide kılacağız, camide kılınca sevabımız 27 kat fazla olur.Elbette beş vakit namazımızı kılacağız, hem de camide kılacağız, camide kılınca sevabımız 27 kat fazla olur. Elbette Ramazan orucumuzu tutacağız, elbette farz haccımıza yapacağız,Elbette Ramazan orucumuzu tutacağız, elbette farz haccımıza yapacağız, elbette fırsat oldukça imkanımızla, malımızla, canımızla cihat edeceğiz de, elbette fırsat oldukça imkanımızla, malımızla, canımızla cihat edeceğiz de, ama bileceğiz ki ilim öğrenmek çok kıymetli, hiç vaktimizi boş geçirmeyeceğiz. ama bileceğiz ki ilim öğrenmek çok kıymetli, hiç vaktimizi boş geçirmeyeceğiz.

Yani sen ilme ayıracağın vakti namazından kısarak değil eğlenceden kısarak yap,Yani sen ilme ayıracağın vakti namazından kısarak değil eğlenceden kısarak yap, boş vakitlerinde boş boş vakit geçirerek nice zaman öldürüyorsun, boş vakitlerinde boş boş vakit geçirerek nice zaman öldürüyorsun, onu onlardan tasarruf ederek yapmalısın diye zihinde öyle yerleştirmeliyiz bu işi. onu onlardan tasarruf ederek yapmalısın diye zihinde öyle yerleştirmeliyiz bu işi.

Üçüncü hadîs-i şerîfe geliyoruz, bu üçüncü hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Üçüncü hadîs-i şerîfe geliyoruz, bu üçüncü hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Tahhirû hâzihi'l-ecsâde tahherakümüllah fe-innehû leyse abdün yebîtü tâhiranTahhirû hâzihi'l-ecsâde tahherakümüllah fe-innehû leyse abdün yebîtü tâhiran illâ bâte me'ahû melekün fî şi'ârihî lâ yetekallebü sâ'aten mine'l-leyli illâ kâle:illâ bâte me'ahû melekün fî şi'ârihî lâ yetekallebü sâ'aten mine'l-leyli illâ kâle: Allahümma'ğfir li-abdike fe-innehû bâte tâhiran. Allahümma'ğfir li-abdike fe-innehû bâte tâhiran.

Taberânî rahmetullahi aleyh bu hadîs-i şerîfi İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet etmiş.Taberânî rahmetullahi aleyh bu hadîs-i şerîfi İbn Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Tahhirû hâzihi'l-ecsâde. "Şu vücutlarınızı temizleyin ey müslümanlar!" Tahhirû hâzihi'l-ecsâde. "Şu vücutlarınızı temizleyin ey müslümanlar!"

Bedenlerinizi, vücutlarınızı, cesetlerinizi [temizleyin.]Bedenlerinizi, vücutlarınızı, cesetlerinizi [temizleyin.] Ceset kelimesini biz ölmüş insanlar için kullanıyoruz ama "vücut" mânasına Araplar kullanırlar,Ceset kelimesini biz ölmüş insanlar için kullanıyoruz ama "vücut" mânasına Araplar kullanırlar, vücut kelimesini de Araplar "varlık" mânasına kullanırlar. Onun için burada öyle demiş; vücut kelimesini de Araplar "varlık" mânasına kullanırlar. Onun için burada öyle demiş;

Tahhirû hâzihi'l-ecsâde. "Şu bedenlerinizi, vücutlarınızı temizleyiniz."Tahhirû hâzihi'l-ecsâde. "Şu bedenlerinizi, vücutlarınızı temizleyiniz." Tahherakümüllah. "Ki Allah da sizi mânevî bakımdan pâk eylesin." Tahherakümüllah. "Ki Allah da sizi mânevî bakımdan pâk eylesin."

Siz maddeten bedeninizi bir yıkayın bakalım da Allah da sizi mânevî bakımdan pâk eylesin.Siz maddeten bedeninizi bir yıkayın bakalım da Allah da sizi mânevî bakımdan pâk eylesin. Pis olmayın, kirli olmayın, abdestsiz olmayın, cünüp hele hiç olmayın. Pis olmayın, kirli olmayın, abdestsiz olmayın, cünüp hele hiç olmayın.

Fe-innehû leyse abdün. "Çünkü hiçbir kul yoktur ki."Fe-innehû leyse abdün. "Çünkü hiçbir kul yoktur ki." Yebîtü tâhiran. "Geceleyin temiz olarak yatan hiç bir kul yoktur ki."Yebîtü tâhiran. "Geceleyin temiz olarak yatan hiç bir kul yoktur ki." İllâ bâte me'ahû melekün fî şi'ârihî. "Onun yanında bir melek de beraber yatmasın." İllâ bâte me'ahû melekün fî şi'ârihî. "Onun yanında bir melek de beraber yatmasın."

Muhakkak ki onun yanında bir melek beraber yatar, melek de onunla beraber bulunur,Muhakkak ki onun yanında bir melek beraber yatar, melek de onunla beraber bulunur, hatta iç çamaşırının içinde. Şi'âr, Arapça'da "iç çamaşır" demekmiş. hatta iç çamaşırının içinde. Şi'âr, Arapça'da "iç çamaşır" demekmiş. Yani derisine, kıllarına [değen] iç elbisesi demek oluyor. İzâr, "onun üzerine giyilen elbise" demekmiş. Yani derisine, kıllarına [değen] iç elbisesi demek oluyor. İzâr, "onun üzerine giyilen elbise" demekmiş.

[Lâ yetekallebü sâ'aten mine'l-leyli illâ kâle] "Bu iç çamaşırın içinde bir melek de onun yanında bulunur[Lâ yetekallebü sâ'aten mine'l-leyli illâ kâle] "Bu iç çamaşırın içinde bir melek de onun yanında bulunur ve daima der ki." Allahümma'ğfir li-abdike. "Yâ Rabbi! Şu kulunu sen mağfiret eyle, affet yâ Rabbi!ve daima der ki." Allahümma'ğfir li-abdike. "Yâ Rabbi! Şu kulunu sen mağfiret eyle, affet yâ Rabbi! Bağışla yâ Rabbi!" Fe-innehû bâte tâhiran. Bağışla yâ Rabbi!" Fe-innehû bâte tâhiran. "Çünkü bu kulun temiz olarak uyuyor, gecesini temiz olarak geçiriyor."Çünkü bu kulun temiz olarak uyuyor, gecesini temiz olarak geçiriyor. Sen bunu affet." diye dua eder. Sen bunu affet." diye dua eder. Şurasında, bedenin içinde melek dua eder durur diye bildiriyorŞurasında, bedenin içinde melek dua eder durur diye bildiriyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;Bir başka hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Benim yanıma dişleriniz sapsarı sararmış olarak, ağzınız kokar bir vaziyette gelmeyin,"Benim yanıma dişleriniz sapsarı sararmış olarak, ağzınız kokar bir vaziyette gelmeyin, ağızlarınızı temizleyin." buyurmuş. ağızlarınızı temizleyin." buyurmuş.

Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diş temizliğine, beden temizliğine,Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri diş temizliğine, beden temizliğine, vücudun temiz, pâk olmasına fevkalâde önem vermiş ve müslümanları böyle olmaya teşvik etmiş.vücudun temiz, pâk olmasına fevkalâde önem vermiş ve müslümanları böyle olmaya teşvik etmiş. Müslümanlar da elhamdülillah günde beş defa bir kere vücutlarının dışarda görünen kısımlarını yıkarlar.Müslümanlar da elhamdülillah günde beş defa bir kere vücutlarının dışarda görünen kısımlarını yıkarlar. Abdest alırlar kolları buraya kadar, yüzleri buralara kadar, ayaklarını filan her taraflarını yıkarlar.Abdest alırlar kolları buraya kadar, yüzleri buralara kadar, ayaklarını filan her taraflarını yıkarlar. Haftada bir en aşağı gusül abdesti alıp Cuma günü gelirler, yıkanmış olurlar.Haftada bir en aşağı gusül abdesti alıp Cuma günü gelirler, yıkanmış olurlar. Tabii arada da daha yıkanmalar [yaparlar.] Müslümanlar temizlikleriyle tanınmış. Tabii arada da daha yıkanmalar [yaparlar.] Müslümanlar temizlikleriyle tanınmış.

Eski seyyahlardan birisinin Türkiye hakkında yazdıklarını okurken bir şey dikkatimi çekmişti,Eski seyyahlardan birisinin Türkiye hakkında yazdıklarını okurken bir şey dikkatimi çekmişti, bizim dedelerimiz için, Osmanlılar için; "Bu adamlar deli." diyor,bizim dedelerimiz için, Osmanlılar için; "Bu adamlar deli." diyor, "Bunlar sık sık yıkanırlar, banyolara giderler, hasta olacaklar bunlar, suyun içinden çıkmazlar,"Bunlar sık sık yıkanırlar, banyolara giderler, hasta olacaklar bunlar, suyun içinden çıkmazlar, boyuna çipil çipil yıkanırlar, bu adamlar deli." diyor. Neden? Kendisi deli de, neden böyle diyor? boyuna çipil çipil yıkanırlar, bu adamlar deli." diyor.

Neden? Kendisi deli de, neden böyle diyor?

Onlarda yıkanmak âdeti yokmuş. Neden? Onlarda yıkanmak âdeti yokmuş.

Neden?

Papaz onları bir vaftiz suyuyla bir vaftizlermiş o vaftiz suyunun güya tesiri geçmesin diye yıkanmazmış.Papaz onları bir vaftiz suyuyla bir vaftizlermiş o vaftiz suyunun güya tesiri geçmesin diye yıkanmazmış. Kraliçeleri bile yıkanmazmış da senede bir kere pamuklarla, şeylerle silinirmiş. Kraliçeleri bile yıkanmazmış da senede bir kere pamuklarla, şeylerle silinirmiş.

Ya senede bir kere silinmekle insan temiz olur mu? Böyle insanlar imiş, şimdi nasıl oldu? Ya senede bir kere silinmekle insan temiz olur mu?

Böyle insanlar imiş, şimdi nasıl oldu?

Şimdi onlar bizden temizliği öğrendiler.Şimdi onlar bizden temizliği öğrendiler. Baktılar ki yıkanan insan hasta olmuyor bilakis sıhhatli oluyor, gül yanaklı oluyor, Baktılar ki yıkanan insan hasta olmuyor bilakis sıhhatli oluyor, gül yanaklı oluyor, tertememiz oluyor, güçlü kuvvetli oluyor. Bunu öğrendiler şimdi evin ihtiyacı olan suyu getirdiler.tertememiz oluyor, güçlü kuvvetli oluyor. Bunu öğrendiler şimdi evin ihtiyacı olan suyu getirdiler. Eskiden bizim sular çeşmelerden, şeylerden taşınarak gelirdi, şimdi onlar borularla evin içine suyu getirdiler.Eskiden bizim sular çeşmelerden, şeylerden taşınarak gelirdi, şimdi onlar borularla evin içine suyu getirdiler. Biz de getiriyoruz, yani bu görenek olarak şey yapıyor. Biz de getiriyoruz, yani bu görenek olarak şey yapıyor.

Ama benim hoşuma gidiyor, Bursa'da bahçelere böyle güzel bir şebeke şey yapmışlar,Ama benim hoşuma gidiyor, Bursa'da bahçelere böyle güzel bir şebeke şey yapmışlar, bir taraftan künkten su gelir, biraz daha aşağı tarafta öteki taraftaki künkten bir taraftan künkten su gelir, biraz daha aşağı tarafta öteki taraftaki künkten aynı haznenin içinden buradan çıkan su, hazne de biriken suyun bir kısmı oradan tekrar gider böyle.aynı haznenin içinden buradan çıkan su, hazne de biriken suyun bir kısmı oradan tekrar gider böyle. Her evde şırıl şırıl akan su olurdu ta Osmanlılar zamanında, demek ki onlar suyu önem vermişler, Her evde şırıl şırıl akan su olurdu ta Osmanlılar zamanında, demek ki onlar suyu önem vermişler, banyolara önem vermişler, her yere hamam yapmışlar.banyolara önem vermişler, her yere hamam yapmışlar. Bir yere cami yaptıkları zaman camiyi böyle tek bina olarak düşünmemişler, Bir yere cami yaptıkları zaman camiyi böyle tek bina olarak düşünmemişler, çevresine mutlaka hamamını, medresesini, aş hanesini, yetimhanesini koymuşlar, çevresine mutlaka hamamını, medresesini, aş hanesini, yetimhanesini koymuşlar, yani su bol ve suyla temizlemek imkânını her zaman mevcut hâle getirmişler. yani su bol ve suyla temizlemek imkânını her zaman mevcut hâle getirmişler.

Avrupalılar da buradan görmüşler, eskiden yılda bir yıkanırken, teke gibi kokarken,Avrupalılar da buradan görmüşler, eskiden yılda bir yıkanırken, teke gibi kokarken, pis pasaklı gezerken şimdi onlar ne yapıyorlar? pis pasaklı gezerken şimdi onlar ne yapıyorlar?

Sabah ve akşam yıkanıyorlar, sabah kalktığı zaman bir yıkanıyor, duş diyoruz, şakır şakır bir yıkanıyor, akşam banyoya bir giriyor şakır şakır yıkanıyor öyle yatıyor filan. Biz de elimizden geldiğince dinimizin bu emrini yaşatarak böyle bu temizliğe dikkat edelim çünkü melekler gece yattığı zaman insanın [temizabdestli] olmasına dua ediyor. Bizim dervişlikte daima abdestli gezmek prensibi vardır; hiç abdestsiz olmamak, her dâim namaz kılacak gibi, Kur'an'ı tutabilecek, okuyabilecek gibi abdestli gezmek kaidesi vardır, büyüklerimizin tavsiyesi, buna uymak lazım. Sonra tabii gusülsüz hiç gezmemek çok önemli. Eğer bir insanın bir müddet gusülsüz durma gibi bir durumu varsa evde herhangi bir sebeple, hemen ağzını üç defa çalkalayıp, burnuna üç defa su verip yıkanacağı zamana kadar böyle durması tavsiye edilmiş hadîs-i şerîflerde. Geceyi cünüp geçirmemeye gayret etmek tavsiye edilmiş. Sabah ve akşam yıkanıyorlar, sabah kalktığı zaman bir yıkanıyor, duş diyoruz, şakır şakır bir yıkanıyor, akşam banyoya bir giriyor şakır şakır yıkanıyor öyle yatıyor filan.


Biz de elimizden geldiğince dinimizin bu emrini yaşatarak böyle bu temizliğe dikkat edelim çünkü melekler gece yattığı zaman insanın [temizabdestli] olmasına dua ediyor.


Bizim dervişlikte daima abdestli gezmek prensibi vardır; hiç abdestsiz olmamak, her dâim namaz kılacak gibi, Kur'an'ı tutabilecek, okuyabilecek gibi abdestli gezmek kaidesi vardır, büyüklerimizin tavsiyesi, buna uymak lazım. Sonra tabii gusülsüz hiç gezmemek çok önemli. Eğer bir insanın bir müddet gusülsüz durma gibi bir durumu varsa evde herhangi bir sebeple, hemen ağzını üç defa çalkalayıp, burnuna üç defa su verip yıkanacağı zamana kadar böyle durması tavsiye edilmiş hadîs-i şerîflerde. Geceyi cünüp geçirmemeye gayret etmek tavsiye edilmiş.

akır şakır bir yıkanıyor, akşam banyoya bir giriyor şakır şakır yıkanıyor öyle yatıyor filan. akır şakır bir yıkanıyor, akşam banyoya bir giriyor şakır şakır yıkanıyor öyle yatıyor filan.

Biz de elimizden geldiğince dinimizin bu emrini yaşatarak böyle bu temizliğe dikkat edelimBiz de elimizden geldiğince dinimizin bu emrini yaşatarak böyle bu temizliğe dikkat edelim çünkü melekler gece yattığı zaman insanın [temizabdestli] olmasına dua ediyor. çünkü melekler gece yattığı zaman insanın [temizabdestli] olmasına dua ediyor.

Bizim dervişlikte daima abdestli gezmek prensibi vardır;Bizim dervişlikte daima abdestli gezmek prensibi vardır; hiç abdestsiz olmamak, her dâim namaz kılacak gibi, Kur'an'ı tutabilecek,hiç abdestsiz olmamak, her dâim namaz kılacak gibi, Kur'an'ı tutabilecek, okuyabilecek gibi abdestli gezmek kaidesi vardır, büyüklerimizin tavsiyesi, buna uymak lazım. okuyabilecek gibi abdestli gezmek kaidesi vardır, büyüklerimizin tavsiyesi, buna uymak lazım. Sonra tabii gusülsüz hiç gezmemek çok önemli.Sonra tabii gusülsüz hiç gezmemek çok önemli. Eğer bir insanın bir müddet gusülsüz durma gibi bir durumu varsa evde herhangi bir sebeple,Eğer bir insanın bir müddet gusülsüz durma gibi bir durumu varsa evde herhangi bir sebeple, hemen ağzını üç defa çalkalayıp, burnuna üç defa su verip yıkanacağı zamana kadarhemen ağzını üç defa çalkalayıp, burnuna üç defa su verip yıkanacağı zamana kadar böyle durması tavsiye edilmiş hadîs-i şerîflerde. Geceyi cünüp geçirmemeye gayret etmek tavsiye edilmiş. böyle durması tavsiye edilmiş hadîs-i şerîflerde. Geceyi cünüp geçirmemeye gayret etmek tavsiye edilmiş.

İşte geceleyin abdest alıp da dört rekât namaz kılıp abdestli olarak yatan bir kimsenin vücudunuİşte geceleyin abdest alıp da dört rekât namaz kılıp abdestli olarak yatan bir kimsenin vücudunu gökten melekler tanırlarmış, yani biz göklere bakıp yıldızları pırıl pırıl gördüğümüz gibigökten melekler tanırlarmış, yani biz göklere bakıp yıldızları pırıl pırıl gördüğümüz gibi onlar da evin içinde olmamıza rağmen bizim vücudumuzu pırıl pırıl görürlermişonlar da evin içinde olmamıza rağmen bizim vücudumuzu pırıl pırıl görürlermiş ve böyle temiz abdestli yatmış kulların etrafına meleklerle hûrî kızları toplanır diyeve böyle temiz abdestli yatmış kulların etrafına meleklerle hûrî kızları toplanır diye Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfte bildiriyor.Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfte bildiriyor. Hatta toplanmak demiyor izdiham ederler diyor.Hatta toplanmak demiyor izdiham ederler diyor. İzdihamlı bir şekilde, yığılma sûretinde, üst üste böyle kalabalık bir şekilde yığılırlar diye bildiriyor. İzdihamlı bir şekilde, yığılma sûretinde, üst üste böyle kalabalık bir şekilde yığılırlar diye bildiriyor.

Muhterem kardeşlerim! O bakımdan akşamları dört rekât namaz kılıp,Muhterem kardeşlerim!

O bakımdan akşamları dört rekât namaz kılıp,
taze abdest alıp böyle abdestli, sağ yanına eline koyup dualar ede ede, zikirler yapa yapa,taze abdest alıp böyle abdestli, sağ yanına eline koyup dualar ede ede, zikirler yapa yapa, yapa yapa kendinden geçip öyle uyumak, abdestli olarak uyamanın sevabı çok çok fazladır.yapa yapa kendinden geçip öyle uyumak, abdestli olarak uyamanın sevabı çok çok fazladır. Temizliğe riayet etmek, tırnakları kesmek, kılları tıraşlamak, kazımak, koltuk altı kıllarını, Temizliğe riayet etmek, tırnakları kesmek, kılları tıraşlamak, kazımak, koltuk altı kıllarını, kasık kıllarını vesaireyi temizlemek bunların hepsi Peygamber Efendimiz'in bize öğrettiği şeylerdir.kasık kıllarını vesaireyi temizlemek bunların hepsi Peygamber Efendimiz'in bize öğrettiği şeylerdir. Bunları başka insanlar bilmezler.Bunları başka insanlar bilmezler. İsterseniz, inanmazsanız Antalya taraflarına gidin o turistlerin,İsterseniz, inanmazsanız Antalya taraflarına gidin o turistlerin, erkeklerin koltuk altlarına görün, mısır püskülü kadar uzundur.erkeklerin koltuk altlarına görün, mısır püskülü kadar uzundur. Böyle sarı sarı, kirli kirli kılları sarkar. Neden? Böyle sarı sarı, kirli kirli kılları sarkar.

Neden?

Onlar İslâm'ı bilmiyorlar ki, onlar Peygamber Efendimiz'in bizi yetiştirmiş olması gibiOnlar İslâm'ı bilmiyorlar ki, onlar Peygamber Efendimiz'in bizi yetiştirmiş olması gibi yetişmemişler ki kılları öyle şey gibi sarkar.yetişmemişler ki kılları öyle şey gibi sarkar. Meşinden bir elbise giyerler, bir don giyirler, bir şort giyerler o da yağlanır, paslanır.Meşinden bir elbise giyerler, bir don giyirler, bir şort giyerler o da yağlanır, paslanır. Avrupa'dan seyahate çıkarlar, motorsiklete binerler,Avrupa'dan seyahate çıkarlar, motorsiklete binerler, buraları gezerler gelirler o yağlı paslı şeyle dönerler... buraları gezerler gelirler o yağlı paslı şeyle dönerler...

Elhamdülillah ki biz müslümanız, elhamdüllillah ki Allah bize temizliği emretmiş,Elhamdülillah ki biz müslümanız, elhamdüllillah ki Allah bize temizliği emretmiş, elhamdülillah ki abdestimiz, namazımız var, elhamdülillah ki guslümüz var,elhamdülillah ki abdestimiz, namazımız var, elhamdülillah ki guslümüz var, elhamdülillah ki her şeyimiz temizlik prensiplerine en güzel tarzda uygun.elhamdülillah ki her şeyimiz temizlik prensiplerine en güzel tarzda uygun. Onun için müslümanlar temizlikleriyle tanınmış, hem maddeten böyle hem mânen böyle. Onun için müslümanlar temizlikleriyle tanınmış, hem maddeten böyle hem mânen böyle.

Bak Peygamber Efendimiz de, hadîs-i şerîfin başını hatırlayacak olursak ne buyurmuş? Bak Peygamber Efendimiz de, hadîs-i şerîfin başını hatırlayacak olursak ne buyurmuş?

"Vücutlarınızı temizleyin Allah da sizi pâk eylesin.""Vücutlarınızı temizleyin Allah da sizi pâk eylesin." Yani sen dış temizliğine dikkat edince Allah da senin gönlünü temizliyor, içini, mâneviyatını güzelleştiriyor,Yani sen dış temizliğine dikkat edince Allah da senin gönlünü temizliyor, içini, mâneviyatını güzelleştiriyor, Allah'ın sevdiği bir hâle bürünüyorsun. İçin de pırıl pırıl nurlu oluyor demek ki.Allah'ın sevdiği bir hâle bürünüyorsun. İçin de pırıl pırıl nurlu oluyor demek ki. O bakından bu temizliğe hepimiz son derece dikkat edelim. O bakından bu temizliğe hepimiz son derece dikkat edelim.

Dördüncü hadîs-i şerîf. Tûbâ li'l-muhlisîne ülâike mesâbîhu'l-hüdâ tencelî anhüm küllü fitnetin zalmâe. Dördüncü hadîs-i şerîf.

Tûbâ li'l-muhlisîne ülâike mesâbîhu'l-hüdâ tencelî anhüm küllü fitnetin zalmâe.

Sevban radıyallahu anh'ten Ebû Nuaym el-İsfehânî rivayet etmiş,Sevban radıyallahu anh'ten Ebû Nuaym el-İsfehânî rivayet etmiş, diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem; diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem;

"İhlaslı kullara müjdeler olsun, ne mutlu onlara, ne mutlu ihlaslı kullara!" "İhlaslı kullara müjdeler olsun, ne mutlu onlara, ne mutlu ihlaslı kullara!"

Tûbâ, Arapça'da bir tâbirdir, "ne mutlu, ne hoş, ne güzel" mânasına.Tûbâ, Arapça'da bir tâbirdir, "ne mutlu, ne hoş, ne güzel" mânasına. Tayyib kelimesiyle ilgili aynı kökten, atyab kelimesi ism-i tafdil sîgası,Tayyib kelimesiyle ilgili aynı kökten, atyab kelimesi ism-i tafdil sîgası, tûbâ onun fu'lâ vezninde, ekber kübrâ gibi müennes ism-i tafdili oluyor;tûbâ onun fu'lâ vezninde, ekber kübrâ gibi müennes ism-i tafdili oluyor; "Ne mutlu, ne büyük mükâfat, ne hoş, ne iyi mükâfat şu kimseye!" denmiş oluyor. "Ne mutlu, ne büyük mükâfat, ne hoş, ne iyi mükâfat şu kimseye!" denmiş oluyor.

Kimlere? Li'l-muhlisîne. "İhlaslı olanlara, ihlâs sahibi olanlara ne mutlu!" Kimlere?

Li'l-muhlisîne. "İhlaslı olanlara, ihlâs sahibi olanlara ne mutlu!"

İhlâs diyoruz, ihlâs dediğimiz nedir? İhlâs diyoruz, ihlâs dediğimiz nedir?

İhlâs hâlis kelimesiyle ilgili, Arapça'da aynı kökten çıkma iki kelime.İhlâs hâlis kelimesiyle ilgili, Arapça'da aynı kökten çıkma iki kelime. Yani ihlâs, insanın içinin hâlis olması, niyetinin sâfi, katıksız, karışıksız olması,Yani ihlâs, insanın içinin hâlis olması, niyetinin sâfi, katıksız, karışıksız olması, bozukluktan uzak olması demek. bozukluktan uzak olması demek.

Bir insan ibadeti sırf Allah rızası için, Allah'ı düşünerek yapıyor daBir insan ibadeti sırf Allah rızası için, Allah'ı düşünerek yapıyor da başka hiç bir şey düşünmeden yapıyorsa; başka hiç bir şey düşünmeden yapıyorsa; riya, gösteriş, menfaat duygusu yoksa, başka bir düşünce, art niyet yoksa ona ne diyoruz? riya, gösteriş, menfaat duygusu yoksa, başka bir düşünce, art niyet yoksa ona ne diyoruz?

İhlâs, ihlâslı diyoruz, kalbi demiz diyoruz, yani kalbinde başka bir şey yok demek. İhlâs, ihlâslı diyoruz, kalbi demiz diyoruz, yani kalbinde başka bir şey yok demek.

Peygamber Efendimiz onu methediyor, "Ne mutlu ihlaslı kimselere!" Neymiş bunların mükafatı? Peygamber Efendimiz onu methediyor, "Ne mutlu ihlaslı kimselere!"

Neymiş bunların mükafatı?

Ülâike mesâbîhu'l-hüdâ. "Bu ihlaslı kimseler hidayet kandillerleridir, hidayet fenerleridir." Ülâike mesâbîhu'l-hüdâ. "Bu ihlaslı kimseler hidayet kandillerleridir, hidayet fenerleridir."

Yani sokaklarda ortalığı aydınlatan fenerler var, sokak fenerleri.Yani sokaklarda ortalığı aydınlatan fenerler var, sokak fenerleri. Eskiden böyle elektrik olmadığı zamanlarda mum yakarlarmış veyahut yağ koyarlarmışEskiden böyle elektrik olmadığı zamanlarda mum yakarlarmış veyahut yağ koyarlarmış yağ yanarmış etraf aydınlanırmış, karanlıktan kurtulurmuş millet yolunu görürmüş.yağ yanarmış etraf aydınlanırmış, karanlıktan kurtulurmuş millet yolunu görürmüş. Yolunu görünce de ayağı taşa takılmaz, kendisi çukura yuvarlanmazYolunu görünce de ayağı taşa takılmaz, kendisi çukura yuvarlanmaz veyahut aydınlık yerde herhangi bir karanlık noktadan hücuma uğramaz filan.veyahut aydınlık yerde herhangi bir karanlık noktadan hücuma uğramaz filan. Yani yolun aydın olması, aydınlık olması çok önemli bir şey.Yani yolun aydın olması, aydınlık olması çok önemli bir şey. Bu ihlâslı kimseler de bu hidayet yolunun fenerleridir, kandilleridir, Bu ihlâslı kimseler de bu hidayet yolunun fenerleridir, kandilleridir, şimdiki tâbirle projektörleridir diyelim, aydınlatıyorlar yolu. şimdiki tâbirle projektörleridir diyelim, aydınlatıyorlar yolu. İşte yol burasıdır, bu yoldan gidersen cennete varırsın diye İşte yol burasıdır, bu yoldan gidersen cennete varırsın diye cennetin, hidayetin yolunu gösteren, aydınlatan fenerler gibi oluyor. cennetin, hidayetin yolunu gösteren, aydınlatan fenerler gibi oluyor.

Demek ki insan cennetin yolunu bulmak için kimlere bakacakmış? Demek ki insan cennetin yolunu bulmak için kimlere bakacakmış?

İhlâslı kimselere, ihlâslı kimselerin amellerine, yaşam tarzlarına, hayatlarına bakacakmış. İhlâslı kimselere, ihlâslı kimselerin amellerine, yaşam tarzlarına, hayatlarına bakacakmış.

Muhterem kardeşlerim! O bakımdan diyorum ki her kardeşimiz yanında bir defter gezdirsin deMuhterem kardeşlerim!

O bakımdan diyorum ki her kardeşimiz yanında bir defter gezdirsin de
ihlâslı insanların, eski insanların hayat hikayelerini de okusunlar.ihlâslı insanların, eski insanların hayat hikayelerini de okusunlar. Başta sahâbe-i kirâmın hayatı olmak üzere Peygamber Efendimiz'in, öbür peygamberlerin hayatları olmak üzere. Başta sahâbe-i kirâmın hayatı olmak üzere Peygamber Efendimiz'in, öbür peygamberlerin hayatları olmak üzere. Mesela Kur'ân-ı Kerîm'de ismi geçmiş olan peygamberlerin hayat hikayelerini müslümanlar bilmeli. Mesela Kur'ân-ı Kerîm'de ismi geçmiş olan peygamberlerin hayat hikayelerini müslümanlar bilmeli.

Ne yapmışlar bu mübarek insanlar, nasıl mücadele etmişler, neler olmuş,Ne yapmışlar bu mübarek insanlar, nasıl mücadele etmişler, neler olmuş, başlarına neler gelmiş de Allah yolunda ne sıkıntılar çekmişler de yine doğru yoldan kıl payı ayrılmamışlar?başlarına neler gelmiş de Allah yolunda ne sıkıntılar çekmişler de yine doğru yoldan kıl payı ayrılmamışlar? Nasıl canlarını feda edercesine iman yolunda çalışmışlar? Nasıl canlarını feda edercesine iman yolunda çalışmışlar?

Onların hayatları bizim için örnek. Sonra sahâbe-i kirâm, onların hayatları bizim için örnek.Onların hayatları bizim için örnek. Sonra sahâbe-i kirâm, onların hayatları bizim için örnek. Her birisi yıldız gibidir, gökteki yıldızlar gibi bu mübarekler. E onların hayatlarını öğrenmemiz lazım. Her birisi yıldız gibidir, gökteki yıldızlar gibi bu mübarekler. E onların hayatlarını öğrenmemiz lazım.

Kimmiş şu Selmân-ı Fârasî, kimmiş şu Hz. Ömer, kimmiş Hz. Ebû Bekir? Kimmiş şu Selmân-ı Fârasî, kimmiş şu Hz. Ömer, kimmiş Hz. Ebû Bekir?

Canım işte Peygamber Efendimiz'in sahabesinden bir kimse, halife imiş filan. Canım işte Peygamber Efendimiz'in sahabesinden bir kimse, halife imiş filan.

Ama ne imiş, kafa yapısı neymiş, düşünceleri neymiş, hayatını nasıl geçirmiş,Ama ne imiş, kafa yapısı neymiş, düşünceleri neymiş, hayatını nasıl geçirmiş, neler yapmış bu insanlar, bunları bilmek lazım. neler yapmış bu insanlar, bunları bilmek lazım. Çok ibret alıcı oluyor, onların sözlerinin, hareketlerinin insana doğruyu bulmakta çok büyük faydası oluyor. Çok ibret alıcı oluyor, onların sözlerinin, hareketlerinin insana doğruyu bulmakta çok büyük faydası oluyor.

O bakımdan ilim öğrenmeyi birinci, ikinci hadîs-i şerîfte okuduk ya,O bakımdan ilim öğrenmeyi birinci, ikinci hadîs-i şerîfte okuduk ya, ilim öğrenirken öğreneceğimiz ilimlerden birisi de salih kimselerin hayat hikayeleri, ilim öğrenirken öğreneceğimiz ilimlerden birisi de salih kimselerin hayat hikayeleri, menkabeleri, bunları da öğrenmeliyiz. Neden? menkabeleri, bunları da öğrenmeliyiz.

Neden?

Bir kere onların hayat hikayelerinin anlatıldığı yere Allah'ın rahmeti yağıyor,Bir kere onların hayat hikayelerinin anlatıldığı yere Allah'ın rahmeti yağıyor, Allah'ın rahmeti iniyor, rahmeti kaplıyor; Allah'ın rahmeti iniyor, rahmeti kaplıyor;

Inde zikri's-sâlihîne tenzilü'r-rahmeh.Inde zikri's-sâlihîne tenzilü'r-rahmeh. "Salih kimselerin anıldığı yere Allah'ın rahmeti iner, o kulları Allah'ın rahmeti kaplar." "Salih kimselerin anıldığı yere Allah'ın rahmeti iner, o kulları Allah'ın rahmeti kaplar."

Yani mânevî güzel bir şey oluyor, rahmet dediğimiz şeye mahzar oluyor insan,Yani mânevî güzel bir şey oluyor, rahmet dediğimiz şeye mahzar oluyor insan, bir güzel hal oluyor, herkes iyi olmaya heves etmiş oluyorlar. bir güzel hal oluyor, herkes iyi olmaya heves etmiş oluyorlar.

Muhterem kardeşlerim! O bakımdan bu salih kimseler madem ki hidayet yolunun fenerleri,Muhterem kardeşlerim!

O bakımdan bu salih kimseler madem ki hidayet yolunun fenerleri,
kandilleri, projektörleriymiş, bunların hayatlarını tanıyalım;kandilleri, projektörleriymiş, bunların hayatlarını tanıyalım; nasıl doğmuşlar, nasıl büyümüşler, nasıl yaşamışlar, nasıl ölmüşler.nasıl doğmuşlar, nasıl büyümüşler, nasıl yaşamışlar, nasıl ölmüşler. Öldükleri zaman, ölecekleri zaman söyledikleri sözlerin, nasihatların da çok kıymeti var. Öldükleri zaman, ölecekleri zaman söyledikleri sözlerin, nasihatların da çok kıymeti var. Bir hayat, bir roman gibi bir hayat geçmiş, bitmiş. Bir hayat, bir roman gibi bir hayat geçmiş, bitmiş. Nasıl geçmiş, ne söylemişler onlara mutlaka dikkatli bir şekilde okumalıyız. Nasıl geçmiş, ne söylemişler onlara mutlaka dikkatli bir şekilde okumalıyız. En önemli işlerden birisi, dikkat etmemiz gereken, öğrenmemiz gereken işlerden birisi o.En önemli işlerden birisi, dikkat etmemiz gereken, öğrenmemiz gereken işlerden birisi o. Bizden önceki Allah'ın sevgili kulları nasıl yaşamış bakalım diye dikkat etmemiz lazım. Bizden önceki Allah'ın sevgili kulları nasıl yaşamış bakalım diye dikkat etmemiz lazım.

Bahaeddin Nakşibend hazretleri yıllarca bulunduğu beldedekiBahaeddin Nakşibend hazretleri yıllarca bulunduğu beldedeki sakat hayvanların tedavisiyle meşgul olmuş. sakat hayvanların tedavisiyle meşgul olmuş. Ne merhamet ki insanlara hizmetin yanı sıra onunla da yetinmiyor da hasta kedileri, kuşları, Ne merhamet ki insanlara hizmetin yanı sıra onunla da yetinmiyor da hasta kedileri, kuşları, ayağı kırık, kanadı kırık mahlukları, şeyleri neyse onlara bakıyor. Ne kadar güzel derin duygular. ayağı kırık, kanadı kırık mahlukları, şeyleri neyse onlara bakıyor. Ne kadar güzel derin duygular.

Tencelî anhüm küllü fitnetin zalmâe. "Bu ihlaslı kimseler sayesinde karanlık fitneler aydınlanır." Tencelî anhüm küllü fitnetin zalmâe. "Bu ihlaslı kimseler sayesinde karanlık fitneler aydınlanır."

Çünkü bunlar projektör gibidir, nerede karanlık bir iş varsa orayı aydınlatırlar orada bir tereddüt kalmaz.Çünkü bunlar projektör gibidir, nerede karanlık bir iş varsa orayı aydınlatırlar orada bir tereddüt kalmaz. Tamam, işin maliyeti anlaşılır, Allah'ın rızasının yolu anlaşılır, herkes öylece o yolda yürürler giderler. Tamam, işin maliyeti anlaşılır, Allah'ın rızasının yolu anlaşılır, herkes öylece o yolda yürürler giderler.

Beşinci hadis-i şerîfi okuyup keseceğiz. Beşinci hadis-i şerîfi okuyup keseceğiz.

Tûbâ li's-sâbikîne ilâ zıllillahi ellezîne izâ u'tü'l-hakka kabilûhüTûbâ li's-sâbikîne ilâ zıllillahi ellezîne izâ u'tü'l-hakka kabilûhü ve izâ süilûhü bezelûhü vellezîne yahkümûne li'n-nâsi ke-hükmihim li-enfüsihim. ve izâ süilûhü bezelûhü vellezîne yahkümûne li'n-nâsi ke-hükmihim li-enfüsihim.

Hz. Âişe radıyallahu anhâ'dan, ümmü'l-mü'minîn, müslümanların validesiHz. Âişe radıyallahu anhâ'dan, ümmü'l-mü'minîn, müslümanların validesi ve Peygamber Efendimiz'in mübarek zevcesi, Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk'ın mübarek kerimesive Peygamber Efendimiz'in mübarek zevcesi, Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk'ın mübarek kerimesi Hz. Âişe-i Sıddîka radıyallahu teâlâ anhâ rivayet etmiş.Hz. Âişe-i Sıddîka radıyallahu teâlâ anhâ rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz onun rivayet ettiği bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz onun rivayet ettiği bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki;

"Ne mutlu Allah'ın gölgesine en evvel gidecek, oraya koşacak herkesten önde varacaklara!" "Ne mutlu Allah'ın gölgesine en evvel gidecek, oraya koşacak herkesten önde varacaklara!"

Nedir bu Allah'ın gölgesi? Nedir bu Allah'ın gölgesi?

Allahu Teâlâ hazretleri rûz-i mahşerde insanların evvelînini, âhirînini, hepsini bir yerde,Allahu Teâlâ hazretleri rûz-i mahşerde insanların evvelînini, âhirînini, hepsini bir yerde, Arasat meydanında topladığı zaman tüm insanlar,Arasat meydanında topladığı zaman tüm insanlar, Hz. Adem'den en son insana kadar hepsi ortaya dizildiği zaman,Hz. Adem'den en son insana kadar hepsi ortaya dizildiği zaman, güneş tepelerine yaklaştırılacak da beyinleri sıcaktan kaynayacak,güneş tepelerine yaklaştırılacak da beyinleri sıcaktan kaynayacak, Arasat meydanında terler içinde 50 bin yıl bekleşecekler. Arasat meydanında terler içinde 50 bin yıl bekleşecekler. Bu bekleme esnasında Allah sevgili kullarını Arş-ı Âlâ'sının gölgesindeBu bekleme esnasında Allah sevgili kullarını Arş-ı Âlâ'sının gölgesinde nurdan minberlere oturtup orada sefâlandıracak, onlara sıkıntı olmayacak. nurdan minberlere oturtup orada sefâlandıracak, onlara sıkıntı olmayacak. Tribün gibi, tribünlere de benzemez.Tribün gibi, tribünlere de benzemez. Çünkü mahşer halkı onları aşağıdan, bizim yerden gökteki yıldızları seyrettiğimiz gibi seyredeceklermiş.Çünkü mahşer halkı onları aşağıdan, bizim yerden gökteki yıldızları seyrettiğimiz gibi seyredeceklermiş. Onlar çok yükseklerde duracaklar, öyle nurdan minberlere oturacaklar,Onlar çok yükseklerde duracaklar, öyle nurdan minberlere oturacaklar, o mahşer gününün sıkıntıları onlara ulaşmayacak.o mahşer gününün sıkıntıları onlara ulaşmayacak. Hatta o 50 bin yıllık uzun zaman, onlara bir namaz kılımı gibi kolay gelecek.Hatta o 50 bin yıllık uzun zaman, onlara bir namaz kılımı gibi kolay gelecek. Yani öyle bir sıkıntı, üzüntü, sıkışma, dert durumu olmayacak. Yani öyle bir sıkıntı, üzüntü, sıkışma, dert durumu olmayacak.

Allah bizi Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenenlerden eylesin. Allah bizi Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenenlerden eylesin.

Sâbık, sâbıkîn demek, "oraya en evvel giden, evvelki" demek.Sâbık, sâbıkîn demek, "oraya en evvel giden, evvelki" demek. En evvel oraya kimler gidecekmiş bu hadîs-i şerîfte onu anlatıyor. En evvel oraya kimler gidecekmiş bu hadîs-i şerîfte onu anlatıyor.

Arş-ı Âlâ'nın gölgesine ilk evvel gidip ilk rahata erecek olanlar, en ön mevkileri alacak olanlar,Arş-ı Âlâ'nın gölgesine ilk evvel gidip ilk rahata erecek olanlar, en ön mevkileri alacak olanlar, en sefâlı yerlerde nurdan minberlere, kürsülere, koltuklara,en sefâlı yerlerde nurdan minberlere, kürsülere, koltuklara, divanlara kurulacak olan mübarek insanlar kimmiş? divanlara kurulacak olan mübarek insanlar kimmiş?

Ellezîne izâ u'tü'l-hakka kabilûhü. "Kendilerine hak verilirse kabul ederler." Nasıl verilir? Ellezîne izâ u'tü'l-hakka kabilûhü. "Kendilerine hak verilirse kabul ederler."

Nasıl verilir?

İşte senin hakkı şu kadar. Tamam. İşte senin hakkı şu kadar.

Tamam.

Veyahut Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu, âyet-i kerîmede şöyle söyleniliyor, bu konudaki hüküm şudur. Veyahut Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu, âyet-i kerîmede şöyle söyleniliyor, bu konudaki hüküm şudur.

Tamam. Yani hak neyse, gerek maddî para pul, kısmet kazanç şeklinde olsun gerek bir gerçek,Tamam.

Yani hak neyse, gerek maddî para pul, kısmet kazanç şeklinde olsun gerek bir gerçek,
bir işin mahiyetinin dinî bakımından hükmü neyse onun anlaşılması tarzında olsun, bir işin mahiyetinin dinî bakımından hükmü neyse onun anlaşılması tarzında olsun, hakkı kabul ediyor, itiraz etmiyor. hakkı kabul ediyor, itiraz etmiyor.

Mesela Hz. Ömer oturmuş,Mesela Hz. Ömer oturmuş, İbn Abbas da yanına birisini almış onun yanına gelmiş radıyallahu anhüm ecmain.İbn Abbas da yanına birisini almış onun yanına gelmiş radıyallahu anhüm ecmain. Hz. Ömer celalli bir insan ve halife, devletin başkanı, sıradan bir insan değil.Hz. Ömer celalli bir insan ve halife, devletin başkanı, sıradan bir insan değil. İbn Abbas da alim, demin biraz bahsettik. Allah şefaatlerine erdirsin. İbn Abbas da alim, demin biraz bahsettik.

Allah şefaatlerine erdirsin.

Gelen adam görgüsüz, eksikli, kusurlu, lambur lumbur, sözünü bilmeyen bir kimseymiş demek ki, oturmuş;Gelen adam görgüsüz, eksikli, kusurlu, lambur lumbur, sözünü bilmeyen bir kimseymiş demek ki, oturmuş; "Yâ Ömer! Bize hiç adalet etmiyorsun." demiş. "Yâ Ömer! Bize hiç adalet etmiyorsun." demiş. Oturmuş, devlet reisine, Hz. Ömer'e adalet etmiyorsun diyor.Oturmuş, devlet reisine, Hz. Ömer'e adalet etmiyorsun diyor. Hz. Ömer'in adaleti tarihe geçecek kadar adalete dikkat edecek bir insan, Hz. Ömer'in adaleti tarihe geçecek kadar adalete dikkat edecek bir insan, geceleri uyku uyumayan bir insan, sokaklarda gece bekçisi gibi dolaşan, geceleri uyku uyumayan bir insan, sokaklarda gece bekçisi gibi dolaşan, elinde kamçısı aman bir eksiklik olmasın, ben bunlardan sorumluyum diye uykusu kaçan bir insan,elinde kamçısı aman bir eksiklik olmasın, ben bunlardan sorumluyum diye uykusu kaçan bir insan, Hz. Ömer'e tutmuş, "Sen bize adalet etmiyorsun." deyince Hz. Ömer'in tepesi atmış, kızmış, Hz. Ömer'e tutmuş, "Sen bize adalet etmiyorsun." deyince Hz. Ömer'in tepesi atmış, kızmış, şöyle bir davranmış, yani vuracak, hakkını verecek ona şöyle bir davranmış, yani vuracak, hakkını verecek ona fakat İbn Abbas radıyallahu anhümâ genç ama [Hz. Ömer] hürmet edermiş ona. fakat İbn Abbas radıyallahu anhümâ genç ama [Hz. Ömer] hürmet edermiş ona. Hem Peygamber Efendimiz'in amcazâdesi olduğu için hürmet ediyor hem de alim. Hem Peygamber Efendimiz'in amcazâdesi olduğu için hürmet ediyor hem de alim. Ne sorulursa âyetten hadisten güzel cevap veriyor, konuyu gayet iyi bilen kimse, demiş ki; Ne sorulursa âyetten hadisten güzel cevap veriyor, konuyu gayet iyi bilen kimse, demiş ki;

"Yâ Halife! Yâ Emîra'l-mü'minîn! Bu adam cahildir, Kur'ân-ı Kerîm'de de Allah, ve a'rız ani'l-câhilîn."Yâ Halife! Yâ Emîra'l-mü'minîn! Bu adam cahildir, Kur'ân-ı Kerîm'de de Allah, ve a'rız ani'l-câhilîn. "'Cahillerden yüz çevir, onlara aldırma.' buyuruyor." demiş, "'Cahillerden yüz çevir, onlara aldırma.' buyuruyor." demiş, Kur'an âyetini böyle okuyunca Hz. Ömer yerinden kalmışken,Kur'an âyetini böyle okuyunca Hz. Ömer yerinden kalmışken, adamı tepelemeye gidecekken oturuvermiş. adamı tepelemeye gidecekken oturuvermiş. Yani bir hak söz söylenince en sinirli anında bile derhal kendisini tutuyor, oturuyor, sabretmiş.Yani bir hak söz söylenince en sinirli anında bile derhal kendisini tutuyor, oturuyor, sabretmiş. Cahildir yani ne söylediğini bilmiyor, ölçecek durumda değil, demiş oluyor. Cahildir yani ne söylediğini bilmiyor, ölçecek durumda değil, demiş oluyor.

Demek ki hak kendisine verilence kabul edecek,Demek ki hak kendisine verilence kabul edecek, demek ki bu Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenmek için iyi bir sıfat.demek ki bu Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenmek için iyi bir sıfat. Mirastan hakkına razı olacak, şeriat konusundaki herhangi bir şey,Mirastan hakkına razı olacak, şeriat konusundaki herhangi bir şey, sen bunu böyle söylüyorsun ama bu böyle değil, yanlışın var,sen bunu böyle söylüyorsun ama bu böyle değil, yanlışın var, işin doğrusu filanca âyete göre şöyledir denildiği zaman kabul edecek. işin doğrusu filanca âyete göre şöyledir denildiği zaman kabul edecek.

Şimdi bir takım kimseler çıktı, "Cuma namazı kılmayalım." [diyorlar.] Şimdi bir takım kimseler çıktı, "Cuma namazı kılmayalım." [diyorlar.]

Niye kılmayacaksın? Allah kılın demiş, âyet inmiş. Niye kılmayacaksın? Allah kılın demiş, âyet inmiş.

Yani gençler arasında bunu iyi Müslümanlık nâmına konuşuyorlar. "Cuma namazı kılmayalım." Niye? Yani gençler arasında bunu iyi Müslümanlık nâmına konuşuyorlar.

"Cuma namazı kılmayalım."

Niye?

Efendim bu rejimde Cuma namazı kılınmaz. Efendim bu rejimde Cuma namazı kılınmaz.

Yahu Almanya'da bile kılınıyor, Abbasiler zamanında Bizans'ta bile kılınmış.Yahu Almanya'da bile kılınıyor, Abbasiler zamanında Bizans'ta bile kılınmış. Peygamber Efendimiz zamanında Peygamber Efendimiz Medine'ye gelmeden,Peygamber Efendimiz zamanında Peygamber Efendimiz Medine'ye gelmeden, Medine'de yahudiler, müşrikler varken bile kılmışlar. Sen bunu nereden çıkarttın kılınmaz diye? Medine'de yahudiler, müşrikler varken bile kılmışlar.

Sen bunu nereden çıkarttın kılınmaz diye?

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de kılın diyor, sen kılmayalım diyorsun. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de kılın diyor, sen kılmayalım diyorsun.

Efendim bu rejimin imamları arkasında namaz kılınmaz. Efendim bu rejimin imamları arkasında namaz kılınmaz.

E canım rejim senin rejimin. Sen doğru düzgün çalış çabala düzelt. E canım rejim senin rejimin. Sen doğru düzgün çalış çabala düzelt.

Hocadan ne istiyorsun, hocanın senden farkı ne, senin hocadan farkın, üstünlüğü ne yani? Hocadan ne istiyorsun, hocanın senden farkı ne, senin hocadan farkın, üstünlüğü ne yani?

O da senin gibi Allah'ın emirlerini tutan, şey yapan bir insan. O da senin gibi Allah'ın emirlerini tutan, şey yapan bir insan.

Tabii âyetleri okuyoruz, hadisleri okuyoruz, bak bu işin tehlikeleri şu diyoruz,Tabii âyetleri okuyoruz, hadisleri okuyoruz, bak bu işin tehlikeleri şu diyoruz, tarihten misaller veriyoruz; pek çok kimse kabul etti de hâlâ inat edenler, şey yapanlar [var.] tarihten misaller veriyoruz; pek çok kimse kabul etti de hâlâ inat edenler, şey yapanlar [var.]

Geçenlerde bir tanesi bana Arapça uzun bir mektup göndermiş, şöyle göz ucuyla baktım,Geçenlerde bir tanesi bana Arapça uzun bir mektup göndermiş, şöyle göz ucuyla baktım, yine bu imamların arkasında namaz kılmayın demeyi getiriyor.yine bu imamların arkasında namaz kılmayın demeyi getiriyor. Arapça'da yazmış ki yani bak ben Arapça'yı biliyorum diye kibirli bir eda içinde... Arapça'da yazmış ki yani bak ben Arapça'yı biliyorum diye kibirli bir eda içinde...

Kılınır, boşuna çırpınıp durma... Demek ki hak neyse kabul etmek lazım. Kılınır, boşuna çırpınıp durma...

Demek ki hak neyse kabul etmek lazım.

Ve izâ süilûhü bezelûhü. "Kendilerinden hak istenirse ihsan ederler, ikram ederler, verirler." Ve izâ süilûhü bezelûhü. "Kendilerinden hak istenirse ihsan ederler, ikram ederler, verirler."

Hem maddî bir şey istese yiyecek içecek, para pul, hayır, sadaka, zekât filan neyse,Hem maddî bir şey istese yiyecek içecek, para pul, hayır, sadaka, zekât filan neyse, hem de işte şu konudaki şu bilgiyi bize veriver, bak şu şöyle imiş bu böylemiş... hem de işte şu konudaki şu bilgiyi bize veriver, bak şu şöyle imiş bu böylemiş... seve seve ikram ederler. Bezletmek demek, "saçarak vermek, seve seve vermek" demek. Veriler. seve seve ikram ederler. Bezletmek demek, "saçarak vermek, seve seve vermek" demek. Veriler.

Vellezîne yahkümûne li'n-nâsi ke-hükmihim li-enfüsihim.Vellezîne yahkümûne li'n-nâsi ke-hükmihim li-enfüsihim. "İnsanlara, kendilerine ne hükmediyorlarsa öyle hükmederler insanları kendi yerlerine koyarlar." "İnsanlara, kendilerine ne hükmediyorlarsa öyle hükmederler insanları kendi yerlerine koyarlar."

İnsanlar hakkında hükmederken onların yerine kendilerini koyarlar,İnsanlar hakkında hükmederken onların yerine kendilerini koyarlar, insan kendisini nasıl kayırırsa, haksızlık yapmazsa... Mesela dedelerimiz ne diyorlar? insan kendisini nasıl kayırırsa, haksızlık yapmazsa...

Mesela dedelerimiz ne diyorlar?

"İğneyi kendine batır çuvaldızı başkasına batır. Neden? "İğneyi kendine batır çuvaldızı başkasına batır.

Neden?

Çuvaldız bu kadar iğne bu kadar, toplu iğne daha küçük. Çuvaldız bu kadar iğne bu kadar, toplu iğne daha küçük.

Niye iğneyi kendine batır çuvaldızı başkasına batır? Niye iğneyi kendine batır çuvaldızı başkasına batır?

Bak sen bir batır da gör, azıcık bir batır, iğnenin ucu birazcık bir derine girsinBak sen bir batır da gör, azıcık bir batır, iğnenin ucu birazcık bir derine girsin ne kadar acıdığını gör, o zaman dersin ki, "Vay, acıyormuş ya!ne kadar acıdığını gör, o zaman dersin ki, "Vay, acıyormuş ya! Neyse o zaman ben çuvaldızı başkasına batırmayayım!" der insan.Neyse o zaman ben çuvaldızı başkasına batırmayayım!" der insan. Ama [acısını] bilmediği zaman sokar, çuvalın içine şey sokar gibi çuvaldızı batırır başkasının canını yakır. Ama [acısını] bilmediği zaman sokar, çuvalın içine şey sokar gibi çuvaldızı batırır başkasının canını yakır.

Tabii bu benzetmedir, bir edebî mecazî anlatımdır.Tabii bu benzetmedir, bir edebî mecazî anlatımdır. Yani sen kendine bir küçükcük zarar geldiğini bildin mi başkasına zarar vermek istemezsin. Yani sen kendine bir küçükcük zarar geldiğini bildin mi başkasına zarar vermek istemezsin. Böyle yapacaksın, en iyi ölçü başkasını kendinin yerine koyarsın, kendini onun yerine koyarsın; Böyle yapacaksın, en iyi ölçü başkasını kendinin yerine koyarsın, kendini onun yerine koyarsın;

"Bu işe kendin olsaydın razı olur muydun? Bak sana böyle muamele yapsalar hoşlanır mıydın? "Bu işe kendin olsaydın razı olur muydun? Bak sana böyle muamele yapsalar hoşlanır mıydın?

Valla hoşlanmazdım, işin doğrusu hocam, laf aramızda kimse duymasın,Valla hoşlanmazdım, işin doğrusu hocam, laf aramızda kimse duymasın, eğil de kulağına söyleyeyim, hoşlanmazdım. eğil de kulağına söyleyeyim, hoşlanmazdım.

E o zaman sen de yapma! Madem sana yapsalar hoşlanmıyorsun sen de yapma! E o zaman sen de yapma! Madem sana yapsalar hoşlanmıyorsun sen de yapma!

İşte o Arş-ı Âlâ'nın gölgesine ilk gidecek insanların bir vasfı da neymiş? İşte o Arş-ı Âlâ'nın gölgesine ilk gidecek insanların bir vasfı da neymiş?

Kendileri gibi başkalarına hükmederlermiş, yani kendilerini kayırdıkları, kolladıkları gibi,Kendileri gibi başkalarına hükmederlermiş, yani kendilerini kayırdıkları, kolladıkları gibi, kendilerinin razı olmayacağı şeyi başkasına yapmazlarmış, başkalarına adaletle hükmederlermiş, kendilerinin razı olmayacağı şeyi başkasına yapmazlarmış, başkalarına adaletle hükmederlermiş, tıpkı kendi menfaatlerini korur gibi yaparlarmış. tıpkı kendi menfaatlerini korur gibi yaparlarmış.

Demek ki bu güzel huylara sahip olmak lazım.Demek ki bu güzel huylara sahip olmak lazım. Bu huylara sahip olursak Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde inşaallah gölgelenenlerden oluruz. Bu huylara sahip olursak Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde inşaallah gölgelenenlerden oluruz.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2