Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

İşin Sonunu Düşünün! (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Cemâziye'l-Âhir 1414 / 05.12.1993

İçerik

Resûlullahın tebliği metodunu açıklar mısınız?

İmam hatip lisesinde okuyan bir talebeyim. Kelâm hocamız bize dedi ki; "Peygamberimiz zamanında 'kaddessallahu sırrahu' diye dua etmek yoktur. Bu dua İslâma sonradan girmiştir. 

Benim bir miktar, dolar olarak param vardı. Ben bu parayı falanca yere yatırdım. Yatırdığım paraya dolar olarak kâr payı veriyorlar. Parayı vadeli olarak yatırmıştım.Bu kâr payı faiz olur mu? 

Sakal bırakmak istiyorum, annem razı gelmiyor. Ne yapmam lazım? 

Ben bir vakıftan burs alıyorum. Hem kredi hem burs alıyorum. Kredi aldığımı burs aldığım vakfa söylemiyorum. İhtiyacım olduğu için her sene başında gittiğimde bana "Kredi alıyor musun?" deyince ben de "Almıyorum." diyorum. Böylece benden de öğrenemeyince bursu almaya devam ediyorum. Fakat ben bundan sıkılmaya başladım. Gidip vakıftan bursumu kestireyim mi? Bu paranın helal olmayacağından korkuyorum. 

İki yıl önce ders almıştım. Dersimi pek çekemiyorum. Bazen vakit namazlarını da kaçırdığım oluyor. Herhalde bunun neticesi olarak içimden bir şey boğazımı öyle sıkıyor ki anlatamam. Bir türlü doğru dürüst uyuyamıyorum. 

Abim evli, ben de evleneceğim. Durum müsait olmadığından ikimizin bir evde kalmasında günah olur mu? 

Hanımlar özürlü hâldeyken, âdet görürken âyet-i kerîmelerin mealini yazan bir kitap veya âyet-i kerîme olmadan sadece meali okuyabilir mi? 

İstanbul'da oturuyorum. Sakarya'ya okumak için gittim, hâlen okumaktayım. Acaba Sakarya'ya on gün için gitsem seferî durumda olur muyum? 

Beş aydır hastalandığım [için] sohbetlere gelemiyorum. Dersimi oturduğum yerden yapıyorum. Namazımı da oturarak kılıyorum. Mahsuru var mı? 

Hanefî alimleri, İslâm alimlerimiz tavsiye etmiyorlar. Hanefilere göre değil! Kitap yazarları iyi değil, bunlar kitaplarını satmak için ucuza satıyorlar!.." diyorlar ve daha birçok meseleler söylüyorlar. İnsanların çeşitli şeyler söylemesi beni de tedirgin etti. Bu kitaplar okunmaz ve istifade edilmez mi? Bu kitapları atayım mı? 

Ben muhasebe bürosunda çalışıyorum ve odalardan birisinde namazımı kılıyorum. Şayet böyle namazımı kılmaya devam edersem patronum, benimle çalışmayacağını ve işten atacağını vurguluyor. Ben de tuvalete gidiyorum diye vakit kaybolmasın diye sadece farzları kılıyorum. Bu anlaşılırsa şayet işimden olmamak için namazımı kılamayacağım. Bunun vebali kime ait olur? 

Bulunduğumuz civarda bazı insanlar tasavvuf dersi veriyorlar. Diyorlar ki; "Tasavvufta mürşid-i kâmile gerek yoktur. Mürşitsiz yapabiliyoruz." Öyle bir çalışma yapıyorlar. Mürşitsiz olabilir mi ve bunların yaptığı doğru mudur? 

Kasetten Kur'an dinlemek caiz midir? 

Seccadelerin üstünde Kâbe resmi var. Bu seccadelerin üstünde namaz kılınır mı? 

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resûlullahın tebliği metodunu açıklar mısınız?, İmam hatip lisesinde okuyan bir talebeyim. Kelâm hocamız bize dedi ki; | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

İşin Sonunu Düşünün! (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Cemâziye'l-Âhir 1414 / 05.12.1993

İçerik

Resûlullahın tebliği metodunu açıklar mısınız?

İmam hatip lisesinde okuyan bir talebeyim. Kelâm hocamız bize dedi ki; "Peygamberimiz zamanında 'kaddessallahu sırrahu' diye dua etmek yoktur. Bu dua İslâma sonradan girmiştir. 

Benim bir miktar, dolar olarak param vardı. Ben bu parayı falanca yere yatırdım. Yatırdığım paraya dolar olarak kâr payı veriyorlar. Parayı vadeli olarak yatırmıştım.Bu kâr payı faiz olur mu? 

Sakal bırakmak istiyorum, annem razı gelmiyor. Ne yapmam lazım? 

Ben bir vakıftan burs alıyorum. Hem kredi hem burs alıyorum. Kredi aldığımı burs aldığım vakfa söylemiyorum. İhtiyacım olduğu için her sene başında gittiğimde bana "Kredi alıyor musun?" deyince ben de "Almıyorum." diyorum. Böylece benden de öğrenemeyince bursu almaya devam ediyorum. Fakat ben bundan sıkılmaya başladım. Gidip vakıftan bursumu kestireyim mi? Bu paranın helal olmayacağından korkuyorum. 

İki yıl önce ders almıştım. Dersimi pek çekemiyorum. Bazen vakit namazlarını da kaçırdığım oluyor. Herhalde bunun neticesi olarak içimden bir şey boğazımı öyle sıkıyor ki anlatamam. Bir türlü doğru dürüst uyuyamıyorum. 

Abim evli, ben de evleneceğim. Durum müsait olmadığından ikimizin bir evde kalmasında günah olur mu? 

Hanımlar özürlü hâldeyken, âdet görürken âyet-i kerîmelerin mealini yazan bir kitap veya âyet-i kerîme olmadan sadece meali okuyabilir mi? 

İstanbul'da oturuyorum. Sakarya'ya okumak için gittim, hâlen okumaktayım. Acaba Sakarya'ya on gün için gitsem seferî durumda olur muyum? 

Beş aydır hastalandığım [için] sohbetlere gelemiyorum. Dersimi oturduğum yerden yapıyorum. Namazımı da oturarak kılıyorum. Mahsuru var mı? 

Hanefî alimleri, İslâm alimlerimiz tavsiye etmiyorlar. Hanefilere göre değil! Kitap yazarları iyi değil, bunlar kitaplarını satmak için ucuza satıyorlar!.." diyorlar ve daha birçok meseleler söylüyorlar. İnsanların çeşitli şeyler söylemesi beni de tedirgin etti. Bu kitaplar okunmaz ve istifade edilmez mi? Bu kitapları atayım mı? 

Ben muhasebe bürosunda çalışıyorum ve odalardan birisinde namazımı kılıyorum. Şayet böyle namazımı kılmaya devam edersem patronum, benimle çalışmayacağını ve işten atacağını vurguluyor. Ben de tuvalete gidiyorum diye vakit kaybolmasın diye sadece farzları kılıyorum. Bu anlaşılırsa şayet işimden olmamak için namazımı kılamayacağım. Bunun vebali kime ait olur? 

Bulunduğumuz civarda bazı insanlar tasavvuf dersi veriyorlar. Diyorlar ki; "Tasavvufta mürşid-i kâmile gerek yoktur. Mürşitsiz yapabiliyoruz." Öyle bir çalışma yapıyorlar. Mürşitsiz olabilir mi ve bunların yaptığı doğru mudur? 

Kasetten Kur'an dinlemek caiz midir? 

Seccadelerin üstünde Kâbe resmi var. Bu seccadelerin üstünde namaz kılınır mı? 

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Resûlullahın tebliği metodunu açıklar mısınız?, İmam hatip lisesinde okuyan bir talebeyim. Kelâm hocamız bize dedi ki; | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Namaz vaktine kadar soruların ne kadarına cevap verebilirsem o kadarına cevap vereyim,Namaz vaktine kadar soruların ne kadarına cevap verebilirsem o kadarına cevap vereyim, ondan sonra izninizi isteyeyim.Çünkü her soru başlı başına bir vaaz konusu oluyor. ondan sonra izninizi isteyeyim.Çünkü her soru başlı başına bir vaaz konusu oluyor.

Soru: Resûlullahın tebliği metodunu açıklar mısınız?Soru: Resûlullahın tebliği metodunu açıklar mısınız? Memnuniyetle açıklarım ama bir vaaz [konusu]! Memnuniyetle açıklarım ama bir vaaz [konusu]!

Tebliğ yöntemi Mekke ve Medine dönemi diye ikiye ayrılabilir mi? Tebliğ yöntemi Mekke ve Medine dönemi diye ikiye ayrılabilir mi?

Ayrılabilir. Peygamber Efendimiz Mekke-i Mükerreme'deyken şartlar başkaydıAyrılabilir. Peygamber Efendimiz Mekke-i Mükerreme'deyken şartlar başkaydı Medine-i Münevvere'deyken şartlar başkaydı.Medine-i Münevvere'deyken şartlar başkaydı. Şartlar başka olunca çalışmanın şekli şemâili de değişiklik gösterebilir. Şartlar başka olunca çalışmanın şekli şemâili de değişiklik gösterebilir. Resûlullah'ın tebliğ metodunu anlamak için Resûlullah Efendimiz'in sîretini, hayatını okumanız lazım. Resûlullah'ın tebliğ metodunu anlamak için Resûlullah Efendimiz'in sîretini, hayatını okumanız lazım.

Güzel bir sîret kitabı alın, okuyun! Diyanet'in neşrettiği güzel kitaplar var.Güzel bir sîret kitabı alın, okuyun! Diyanet'in neşrettiği güzel kitaplar var. Peygamber Efendimiz'in hayatına dair yazılmış güzel Asım Köksal Hocamız'ın eseri vs. var.Peygamber Efendimiz'in hayatına dair yazılmış güzel Asım Köksal Hocamız'ın eseri vs. var. O bu konuda güzel çok eserler verdi. Oralardan öğrenebilirsiniz. O bu konuda güzel çok eserler verdi. Oralardan öğrenebilirsiniz. Hatta bu konuda Efendimiz'in terbiye metodu, tebliğ metoduna dair kitaplar da var. Hatta bu konuda Efendimiz'in terbiye metodu, tebliğ metoduna dair kitaplar da var.

Kısaca söylemek gerekirse Peygamber Efendimiz halkın içine girerek bizzat anlatarakKısaca söylemek gerekirse Peygamber Efendimiz halkın içine girerek bizzat anlatarak bizzat kendisi numune olarak müslümanları yetiştirmeye çalıştı. bizzat kendisi numune olarak müslümanları yetiştirmeye çalıştı. O devrin imkânlarıyla her türlü çareyi kullandı.O devrin imkânlarıyla her türlü çareyi kullandı. Yabancı ülkelere, hükümdarlarına mektup bile yazdı, elçi bile gönderdi.Yabancı ülkelere, hükümdarlarına mektup bile yazdı, elçi bile gönderdi. Ama İslâm'ı kendisi yaşadı. Etrafına sahâbe-i kirâmını topladı. Ama İslâm'ı kendisi yaşadı. Etrafına sahâbe-i kirâmını topladı. Gece gündüz beraber İslâm'ı yaşadılar, uyguladılar. Gece gündüz beraber İslâm'ı yaşadılar, uyguladılar. Uygulamalı; göze hitap eden, kulağa hitap eden, mücessem bir tebliğ ve eğitim öğretim metodunu kullandı.Uygulamalı; göze hitap eden, kulağa hitap eden, mücessem bir tebliğ ve eğitim öğretim metodunu kullandı. Geceleri sabahlara kadar ashâb-ı suffeyle oturup sohbet ettikleri oldu.Geceleri sabahlara kadar ashâb-ı suffeyle oturup sohbet ettikleri oldu. Kur'ân-ı Kerîm çalışması yaptılar, hadîs-i şerîf çalışması yaptılar. Kur'ân-ı Kerîm çalışması yaptılar, hadîs-i şerîf çalışması yaptılar. İnsanların bir kısmını bilgilendirdikten sonra kabilelere gönderdi: "Sen git, filanca kabilede çalış…" İnsanların bir kısmını bilgilendirdikten sonra kabilelere gönderdi: "Sen git, filanca kabilede çalış…"

Mesela biz size desek ki; "Git köyüne, çalış." Onun gibi gönderdi.Mesela biz size desek ki; "Git köyüne, çalış."

Onun gibi gönderdi.
Onlar orada Resûlullah'tan duyduklarını anlattılar. Onlar orada Resûlullah'tan duyduklarını anlattılar. Böylece hem adam göndererek eleman göndererek tebliğci göndererekBöylece hem adam göndererek eleman göndererek tebliğci göndererek hem fiilen kendisi sözle söyleyerek hem yaşayışıyla örnek olarak hem uzaklara mektuplar yazarakhem fiilen kendisi sözle söyleyerek hem yaşayışıyla örnek olarak hem uzaklara mektuplar yazarak İslâm'ı her imkân ile anlatmaya çalıştı, anlattı. Vazifesini yaptı. Yaptı mı? İslâm'ı her imkân ile anlatmaya çalıştı, anlattı. Vazifesini yaptı.

Yaptı mı?

Şehadet ederiz ki vazifesini en güzel tarzda yaptı. Biz İslâm'ı öğrendik.Şehadet ederiz ki vazifesini en güzel tarzda yaptı. Biz İslâm'ı öğrendik. O anlattı; anlayanların, dinleyenlerin tutmaması, veballeri kendisine aittir. O anlattı; anlayanların, dinleyenlerin tutmaması, veballeri kendisine aittir.

Soru: İmam hatip lisesinde okuyan bir talebeyim.Soru: İmam hatip lisesinde okuyan bir talebeyim. Kelâm hocamız bize dedi ki; "Peygamberimiz zamanında 'kaddessallahu sırrahu' diye dua etmek yoktur.Kelâm hocamız bize dedi ki; "Peygamberimiz zamanında 'kaddessallahu sırrahu' diye dua etmek yoktur. Bu dua İslâma sonradan girmiştir." Bu dua İslâma sonradan girmiştir."

Evet, o zaman rivayetlerde rahimehullah, "Allah rahmet eylesin." deniliyor.Evet, o zaman rivayetlerde rahimehullah, "Allah rahmet eylesin." deniliyor. Daha sonra da İslâmî eserlerde böyle vefat etmiş büyükler için mü'minler için rahimehullah sözü kullanılmıştır.Daha sonra da İslâmî eserlerde böyle vefat etmiş büyükler için mü'minler için rahimehullah sözü kullanılmıştır. Rahmetullahi aleyh sözü kullanılmıştır. Takammeduhullâhu bi-rahmetihî sözü kullanılmıştır.Rahmetullahi aleyh sözü kullanılmıştır. Takammeduhullâhu bi-rahmetihî sözü kullanılmıştır. Tayyeballâhu ferâhu sözü kullanılmıştır. Tayyeballâhu ferâhu sözü kullanılmıştır. Ve kaddesallâhu sırrahu veya kuddise sırruhû sözü kullanılmıştır. Olabilir.Ve kaddesallâhu sırrahu veya kuddise sırruhû sözü kullanılmıştır. Olabilir. Duanın hududu yoktur, tahdidi yoktur.Duanın hududu yoktur, tahdidi yoktur. "Bu kadar edebilirsin, bundan sonrasını edemezsin!" diye bir şey yok. Allahu Teâlâ hazretleri; "Bu kadar edebilirsin, bundan sonrasını edemezsin!" diye bir şey yok. Allahu Teâlâ hazretleri;

"Dua edin, ben duanızı kabul ederim!" diyor. "Dua edin, ben duanızı kabul ederim!" diyor.

Duanın ille belli bir kalıpta olma mecburiyeti de yoktur! Böyle dualar bid'at mıdır? Duanın ille belli bir kalıpta olma mecburiyeti de yoktur!

Böyle dualar bid'at mıdır?

Buna bidat da denmez, çünkü dua ediyoruz. Vefat etmiş bir büyüğümüze dua ediyoruz. Buna bidat da denmez, çünkü dua ediyoruz. Vefat etmiş bir büyüğümüze dua ediyoruz.

Kelâm hocası "Bid'attır." demiş. Yanlış.Kelâm hocası "Bid'attır." demiş. Yanlış. Dua etmek serbest olduğuna göre, ettiğimiz dua da beddua değil deDua etmek serbest olduğuna göre, ettiğimiz dua da beddua değil de hayır dua olduğuna göre bunun bid'atla filan ilgisi yoktur. hayır dua olduğuna göre bunun bid'atla filan ilgisi yoktur. Adamlar bid'atı filan karıştırıyorlar. Kafaları iyice karıştı.Adamlar bid'atı filan karıştırıyorlar. Kafaları iyice karıştı. Neyin bidat neyin sünnet olduğunu bilemez oldular. Ölüleri rahmetle anmak sünnettir.Neyin bidat neyin sünnet olduğunu bilemez oldular. Ölüleri rahmetle anmak sünnettir. Biz de rahmetle anıyoruz. "Allah şöyle etsin, böyle etsin…" demiş oluyoruz.Biz de rahmetle anıyoruz. "Allah şöyle etsin, böyle etsin…" demiş oluyoruz. Mânasını bilmediği şeylerde ahkâm kesiyorlar. Mânasını bilmediği şeylerde ahkâm kesiyorlar.

Allah bir insanı yarım hocanın eline düşürmesin, yarım doktorun da eline düşürmesin.Allah bir insanı yarım hocanın eline düşürmesin, yarım doktorun da eline düşürmesin. Yarım doktor candan eder, yarım hoca dinden eder. Ne var bunda yahu? Yarım doktor candan eder, yarım hoca dinden eder.

Ne var bunda yahu?

"Kaddessallâhu sırrahû, rahimehullâhu." veya "Rahmetullahi aleyh." veya "Nur içinde yatsın!.." "Kaddessallâhu sırrahû, rahimehullâhu." veya "Rahmetullahi aleyh." veya "Nur içinde yatsın!.."

"Nur içinde yatsın…" demek bid'attir, mı diyeceğiz? Değil yahu!"Nur içinde yatsın…" demek bid'attir, mı diyeceğiz?

Değil yahu!
Nur içinde yatsın, kabri nur dolsun. Çünkü kabrin nurlanması var. Nur içinde yatsın, kabri nur dolsun. Çünkü kabrin nurlanması var. Hiç mi bid'at görmedik. Daha fazla demeyeyim, hadi sabredeyim. Ben de yuttum. Hiç mi bid'at görmedik. Daha fazla demeyeyim, hadi sabredeyim. Ben de yuttum.

Soru: Benim bir miktar, dolar olarak param vardı. Ben bu parayı falanca yere yatırdım.Soru: Benim bir miktar, dolar olarak param vardı. Ben bu parayı falanca yere yatırdım. Yatırdığım paraya dolar olarak kâr payı veriyorlar.Yatırdığım paraya dolar olarak kâr payı veriyorlar. Parayı vadeli olarak yatırmıştım.Bu kâr payı faiz olur mu? Parayı vadeli olarak yatırmıştım.Bu kâr payı faiz olur mu?

Vadeli yatırmak faiz yapmaz. Kâr payı olması faiz olmadığını gösteriyor.Vadeli yatırmak faiz yapmaz. Kâr payı olması faiz olmadığını gösteriyor. Parayı işe koşuyorlar, bir kazanç oluyor. Parayı işe koşuyorlar, bir kazanç oluyor. Kazancın bir kısmını kurum alıyor, bir kısmını yatırana veriyor. Bu, kanunla tanzim edilmiş.Kazancın bir kısmını kurum alıyor, bir kısmını yatırana veriyor. Bu, kanunla tanzim edilmiş. "Kazancın şu kadarı [şahsa] verilecek, şu kadarı kuruma kalacak!" diye kanunî bir şey var."Kazancın şu kadarı [şahsa] verilecek, şu kadarı kuruma kalacak!" diye kanunî bir şey var. Eğer hile yapmadan hesabı doğru yapıyorlarsa; kanunî miktarda kârı veriyor,Eğer hile yapmadan hesabı doğru yapıyorlarsa; kanunî miktarda kârı veriyor, ona "Kâr ve zarar katılım payı." deniliyor. Zarar etse zarar da intikal edecek.ona "Kâr ve zarar katılım payı." deniliyor. Zarar etse zarar da intikal edecek. Onun için o faiz değildir. Adı üstünde normal kâr [ortaklığıdır]. Onun için o faiz değildir. Adı üstünde normal kâr [ortaklığıdır].

Soru: Sakal bırakmak istiyorum, annem razı gelmiyor. Ne yapmam lazım? Soru: Sakal bırakmak istiyorum, annem razı gelmiyor. Ne yapmam lazım?

Yanağından öpersin, elinden öpersin; razı edersin. Basiretini gösterirsin. Yanağından öpersin, elinden öpersin; razı edersin. Basiretini gösterirsin.

Anasını kandıramayan [ikna edemeyen] evlat olur mu? Anasını kandıramayan [ikna edemeyen] evlat olur mu?

"Sünnetmiş, sevap kazanacağım, cennete gideceğim…" vs. diye gönlünü hoş etmeye çalışırsın."Sünnetmiş, sevap kazanacağım, cennete gideceğim…" vs. diye gönlünü hoş etmeye çalışırsın. Anlatmaya çalışsın, biraz vaizlik etsin. Anlatmaya çalışsın, biraz vaizlik etsin. Hep biz edecek değiliz ya, o da; "Bak bunun sevabı varmış, kesmek harammış. Hilkatı tağyir yasak!.." desin. Hep biz edecek değiliz ya, o da; "Bak bunun sevabı varmış, kesmek harammış. Hilkatı tağyir yasak!.." desin.

Soru: Ben bir vakıftan burs alıyorum. Bu vakıf, devlet kredisi alanların bursunu araştırıp kesiyor.Soru: Ben bir vakıftan burs alıyorum. Bu vakıf, devlet kredisi alanların bursunu araştırıp kesiyor. Bütün kredi alanların bursları kesildiyse de benim bursum kesilmedi. Hem kredi hem burs alıyorum.Bütün kredi alanların bursları kesildiyse de benim bursum kesilmedi. Hem kredi hem burs alıyorum. Kredi aldığımı burs aldığım vakfa söylemiyorum. Kredi aldığımı burs aldığım vakfa söylemiyorum. İhtiyacım olduğu için her sene başında gittiğimde bana "Kredi alıyor musun?" deyinceİhtiyacım olduğu için her sene başında gittiğimde bana "Kredi alıyor musun?" deyince ben de "Almıyorum." diyorum. ben de "Almıyorum." diyorum. Böylece benden de öğrenemeyince bursu almaya devam ediyorum.Böylece benden de öğrenemeyince bursu almaya devam ediyorum. Fakat ben bundan sıkılmaya başladım. Gidip vakıftan bursumu kestireyim mi? Fakat ben bundan sıkılmaya başladım. Gidip vakıftan bursumu kestireyim mi? Bu paranın helal olmayacağından korkuyorum. Bu paranın helal olmayacağından korkuyorum.

Tabii yalan söylüyor, "Almıyorum." diyor. Müslüman yalan söylemez, doğru söyleyecek.Tabii yalan söylüyor, "Almıyorum." diyor. Müslüman yalan söylemez, doğru söyleyecek. "Arkadaş, alıyorum ama ihtiyacım var…" diyecek. Vakıf niye soruyor? "Arkadaş, alıyorum ama ihtiyacım var…" diyecek.

Vakıf niye soruyor?

Bu adamın ihtiyacı yoksa ihtiyacı olan başkasına vereyim, diye soruyor.Bu adamın ihtiyacı yoksa ihtiyacı olan başkasına vereyim, diye soruyor. Senin ihtiyacın yokken alıyorsan o zaman onun hakkını engellemiş oluyorsun.Senin ihtiyacın yokken alıyorsan o zaman onun hakkını engellemiş oluyorsun. O da bir kusur oluyor. İyi olmuyor. Dobra dobra söylesin. O da bir kusur oluyor. İyi olmuyor. Dobra dobra söylesin. Desin ki; "Alıyorum, hem devletten burs alıyorum hem senden alıyorum ama yine yetmiyor.Desin ki; "Alıyorum, hem devletten burs alıyorum hem senden alıyorum ama yine yetmiyor. İhtiyacım var. Çünkü hasta bir anam var, ona bakıyorum…" Kabul ederse açıkça böyle hallolsun işi İhtiyacım var. Çünkü hasta bir anam var, ona bakıyorum…" Kabul ederse açıkça böyle hallolsun işi

Soru: İki yıl önce ders almıştım. Dersimi pek çekemiyorum.Soru: İki yıl önce ders almıştım. Dersimi pek çekemiyorum. Bazen vakit namazlarını da kaçırdığım oluyor.Bazen vakit namazlarını da kaçırdığım oluyor. Herhalde bunun neticesi olarak içimden bir şey boğazımı öyle sıkıyor ki anlatamam.Herhalde bunun neticesi olarak içimden bir şey boğazımı öyle sıkıyor ki anlatamam. Bir türlü doğru dürüst uyuyamıyorum. Bir türlü doğru dürüst uyuyamıyorum.

Tabii insan vazifesini yapmayınca Allah -doğru yola gelsin diye- rahmetinden onu üzer, sıkar.Tabii insan vazifesini yapmayınca Allah -doğru yola gelsin diye- rahmetinden onu üzer, sıkar. En iyisi vazifeyi yapmaktır, severek yapmaktır. En iyisi vazifeyi yapmaktır, severek yapmaktır. Akşam yapamıyorsa gündüz yapsın.Akşam yapamıyorsa gündüz yapsın. Vasıtada yapsın; çalıştığı yerden, işyerinden evine gidinceye kadar umumiyetleVasıtada yapsın; çalıştığı yerden, işyerinden evine gidinceye kadar umumiyetle herkesin yarım saat bir saat vakti oluyor. O arada yapabilir. Yolda yürürken yapabilir.herkesin yarım saat bir saat vakti oluyor. O arada yapabilir. Yolda yürürken yapabilir. Bunlar sevaplı şeyler olduğu için kaçırmamalı, arada derede yapmalı. Bunlar sevaplı şeyler olduğu için kaçırmamalı, arada derede yapmalı.

Soru: Abim evli, ben de evleneceğim. Durum müsait olmadığından ikimizin bir evde kalmasında günah olur mu? Soru: Abim evli, ben de evleneceğim. Durum müsait olmadığından ikimizin bir evde kalmasında günah olur mu?

İkisinin bir evde kalmasından günah olmaz. Çünkü evler çok odalıdır.İkisinin bir evde kalmasından günah olmaz. Çünkü evler çok odalıdır. Birisinin bir mahrem odası olur ötekisinin bir mahrem odası olursa [günah olmaz].Birisinin bir mahrem odası olur ötekisinin bir mahrem odası olursa [günah olmaz]. Bizim köyde odalara "ev" tabir ederler. Yaz odası, kış odası demezler; "ev" derler.Bizim köyde odalara "ev" tabir ederler. Yaz odası, kış odası demezler; "ev" derler. Ne yapalım, evler bir odalı da olabilir. Ne yapalım, evler bir odalı da olabilir. İlle üç katlı, tripleks köşk olma şartı yoktur, sekiz odalı olma şartı yokturİlle üç katlı, tripleks köşk olma şartı yoktur, sekiz odalı olma şartı yoktur veya Mısır hidivinin köşkü gibi 300 odalı olma şartı yoktur! Bir odada bir insan yaşayabilir.veya Mısır hidivinin köşkü gibi 300 odalı olma şartı yoktur! Bir odada bir insan yaşayabilir. Olabiliyor. Ne yapalım, mutfak müşterek olur. Odalar [küçük] olabilir.Olabiliyor. Ne yapalım, mutfak müşterek olur. Odalar [küçük] olabilir. Günah diye bir şey olmaz. Aile mahremiyetleri mahfuz kaldığı zaman olmaz. Günah diye bir şey olmaz. Aile mahremiyetleri mahfuz kaldığı zaman olmaz.

Yalnız birisinin karısını ötekisi, ötekisinin karısını berikisi görmesindeYalnız birisinin karısını ötekisi, ötekisinin karısını berikisi görmesinde ve birbirlerinin karılarıyla aynı mekânda halvet,ve birbirlerinin karılarıyla aynı mekânda halvet, yalnız kalmaları gibi durumların olması gibi tehlikeler çıkabilir.yalnız kalmaları gibi durumların olması gibi tehlikeler çıkabilir. Bunlar hadîs-i şerîfte yasaklanmıştır. Bunlar hadîs-i şerîfte yasaklanmıştır. Onun için mümkünse kapısı bacası ayrı bir oda tarzında ayırmaya çalışmalı. Onun için mümkünse kapısı bacası ayrı bir oda tarzında ayırmaya çalışmalı. Mümkünse böyle olması iyidir. Çünkü adam evde yokken abisi gelir.Mümkünse böyle olması iyidir. Çünkü adam evde yokken abisi gelir. Kendisinin karısı da bilmem nereye gitmiştir.Kendisinin karısı da bilmem nereye gitmiştir. Bu sefer kardeşinin karısıyla aynı yerde halvet olmak hadîs-i şerîfte yasak!Bu sefer kardeşinin karısıyla aynı yerde halvet olmak hadîs-i şerîfte yasak! Kardeş bile olsa kendisine ait olmayan bir kadınla namahrem olmayan biriyleKardeş bile olsa kendisine ait olmayan bir kadınla namahrem olmayan biriyle yanyana olmak gibi mahsurlar olmasın. Onlara dikkat etsin. yanyana olmak gibi mahsurlar olmasın. Onlara dikkat etsin.

Soru: Hanımlar özürlü hâldeyken, âdet görürken âyet-i kerîmelerin mealini yazanSoru: Hanımlar özürlü hâldeyken, âdet görürken âyet-i kerîmelerin mealini yazan bir kitap veya âyet-i kerîme olmadan sadece meali okuyabilir mi? bir kitap veya âyet-i kerîme olmadan sadece meali okuyabilir mi?

Ömer Nasuhi [Bilmen] Hocaefendi, İlmihâl'inde "Olmaz!" diye yazıyor.Ömer Nasuhi [Bilmen] Hocaefendi, İlmihâl'inde "Olmaz!" diye yazıyor. Başka şeyle meşgul olsun. Dinî başka eserleri okusun ama onları okumasın. Başka şeyle meşgul olsun. Dinî başka eserleri okusun ama onları okumasın.

Soru: İstanbul'da oturuyorum. Sakarya'ya okumak için gittim, hâlen okumaktayım.Soru: İstanbul'da oturuyorum. Sakarya'ya okumak için gittim, hâlen okumaktayım. Acaba Sakarya'ya on gün için gitsem seferî durumda olur muyum? Acaba Sakarya'ya on gün için gitsem seferî durumda olur muyum?

Sakarya'da yeri varsa orada da mukîmdir burada da mukîmdir.Sakarya'da yeri varsa orada da mukîmdir burada da mukîmdir. Tabii vardır, orada talebelik yaptığına göre kaldığı yurtta vs. bir yeri vardır. İki yerde de mukîm. Tabii vardır, orada talebelik yaptığına göre kaldığı yurtta vs. bir yeri vardır. İki yerde de mukîm.

Soru: Beş aydır hastalandığım [için] sohbetlere gelemiyorum.Soru: Beş aydır hastalandığım [için] sohbetlere gelemiyorum. Dersimi oturduğum yerden yapıyorum. Namazımı da oturarak kılıyorum. Mahsuru var mı? Dersimi oturduğum yerden yapıyorum. Namazımı da oturarak kılıyorum. Mahsuru var mı?

Özürdür, kalkarak kılamıyorsa oturarak kılar.Özürdür, kalkarak kılamıyorsa oturarak kılar. Oturarak kılamıyorsa yattığı yerden başıyla ima ederek kılar.Oturarak kılamıyorsa yattığı yerden başıyla ima ederek kılar. Abdest alamıyorsa teyemmüm yapar. Ama gene ibadetlerini yapacak.Abdest alamıyorsa teyemmüm yapar. Ama gene ibadetlerini yapacak. Dersini zaten oturduğu yerden de yapar yattığı yerden de yapar.Dersini zaten oturduğu yerden de yapar yattığı yerden de yapar. Namazı da oturduğu yerden kılmaya müsaade var.Namazı da oturduğu yerden kılmaya müsaade var. Kalkmaya kâdir, ayakta kılmaya muktedirse ayakta kılacak.Kalkmaya kâdir, ayakta kılmaya muktedirse ayakta kılacak. Ona muktedir değilse veya tıbbî bakımdan mahsurluysa oturduğu yerden kılacak.Ona muktedir değilse veya tıbbî bakımdan mahsurluysa oturduğu yerden kılacak. Oturduğu yerden de eğilemeyip secde yapamıyorsa başıyla o zaman ima ile kılacak.Oturduğu yerden de eğilemeyip secde yapamıyorsa başıyla o zaman ima ile kılacak. Başla ima, gözle ima demek değildir. Başını [hareket ettirecek]. Bu rükû, bu secde demek. Öyle kılacak. Başla ima, gözle ima demek değildir. Başını [hareket ettirecek]. Bu rükû, bu secde demek. Öyle kılacak.

Soru: Filanca gazetenin filanca isimli kitabı ve dokuz kitabı aldım.Soru: Filanca gazetenin filanca isimli kitabı ve dokuz kitabı aldım. Kaynaklarıyla birlikte hangi meselenin hangi kitaptan aldığı yazılı. Güzel.Kaynaklarıyla birlikte hangi meselenin hangi kitaptan aldığı yazılı. Güzel. Bir çok insan; "Bunların kitapları okunmaz, biz okumuyoruz. Bir çok insan; "Bunların kitapları okunmaz, biz okumuyoruz. Hanefî alimleri, İslâm alimlerimiz tavsiye etmiyorlar. Hanefilere göre değil!Hanefî alimleri, İslâm alimlerimiz tavsiye etmiyorlar. Hanefilere göre değil! Kitap yazarları iyi değil, bunlar kitaplarını satmak için ucuza satıyorlar!.." diyorlarKitap yazarları iyi değil, bunlar kitaplarını satmak için ucuza satıyorlar!.." diyorlar ve daha birçok meseleler söylüyorlar. ve daha birçok meseleler söylüyorlar. İnsanların çeşitli şeyler söylemesi beni de tedirgin etti.İnsanların çeşitli şeyler söylemesi beni de tedirgin etti. Bu kitaplar okunmaz ve istifade edilmez mi? Bu kitapları atayım mı? Bu kitaplar okunmaz ve istifade edilmez mi? Bu kitapları atayım mı?

Malzemesi güzel, bir tencere yemek olsa içine bir damla pislik damlasa yenir mi? Malzemesi güzel, bir tencere yemek olsa içine bir damla pislik damlasa yenir mi?

Yenmez. Tamamının güzel olması lazım. Kitapların güzel olması lazım.Yenmez. Tamamının güzel olması lazım. Kitapların güzel olması lazım. İçindekilerin alimler, mütehassıslar tarafından beğenilen güzel şeyler olması lazım.İçindekilerin alimler, mütehassıslar tarafından beğenilen güzel şeyler olması lazım. O kitaplar hakkında haklı olarak bu tenkitler yapılıyor.O kitaplar hakkında haklı olarak bu tenkitler yapılıyor. O tenkitleri Diyanet yapıyor, müftüler yapıyor. Bu kusurları var, diye söylüyorlar. Var.O tenkitleri Diyanet yapıyor, müftüler yapıyor. Bu kusurları var, diye söylüyorlar. Var. Hanefîlere Şafiî mezhebine göre şeyler söylüyor.Hanefîlere Şafiî mezhebine göre şeyler söylüyor. Hanefî mezhebinden olan bir insanın o konuda şöyle davranması lazım; o, Şafiî mezhebine göre söylüyor.Hanefî mezhebinden olan bir insanın o konuda şöyle davranması lazım; o, Şafiî mezhebine göre söylüyor. Bu gibi şeyler de var. Bunları bilerek istifade edilebilir.Bu gibi şeyler de var. Bunları bilerek istifade edilebilir. İstifade edilecek yeri 99 tanedir, aykırı yeri bir tanedir. İstifade edilecek yeri 99 tanedir, aykırı yeri bir tanedir. Onları işaretleyip kırmızı çizerse; "Şurası Diyanet'in tenkit ettiği taraftır,Onları işaretleyip kırmızı çizerse; "Şurası Diyanet'in tenkit ettiği taraftır, müftü efendinin uygun görmediği taraftır!.." diye olabilir. müftü efendinin uygun görmediği taraftır!.." diye olabilir. Onları da yapması lazım ki kitap çocuğuna filan kaldığında o da müteyakkız olsun.Onları da yapması lazım ki kitap çocuğuna filan kaldığında o da müteyakkız olsun. Ya eve zararlı kısımları olan kitabı almamak lazım ya da alırsa kenarına notlar düşmek lazım! Ya eve zararlı kısımları olan kitabı almamak lazım ya da alırsa kenarına notlar düşmek lazım!

Soru: Ben her ne kadar beş vakit namaz kılıyorsam da işyerinde patron,Soru: Ben her ne kadar beş vakit namaz kılıyorsam da işyerinde patron, benim namaz kılıp işlerin geç kalacağını, namazı kılıp işlerin aksayacağını vurguluyor.benim namaz kılıp işlerin geç kalacağını, namazı kılıp işlerin aksayacağını vurguluyor. Ben muhasebe bürosunda çalışıyorum ve odalardan birisinde namazımı kılıyorum.Ben muhasebe bürosunda çalışıyorum ve odalardan birisinde namazımı kılıyorum. Şayet böyle namazımı kılmaya devam edersem patronum, Şayet böyle namazımı kılmaya devam edersem patronum, benimle çalışmayacağını ve işten atacağını vurguluyor.benimle çalışmayacağını ve işten atacağını vurguluyor. Ben de tuvalete gidiyorum diye vakit kaybolmasın diye sadece farzları kılıyorum. Ben de tuvalete gidiyorum diye vakit kaybolmasın diye sadece farzları kılıyorum. Bu anlaşılırsa şayet işimden olmamak için namazımı kılamayacağım. Bunun vebali kime ait olur? Bu anlaşılırsa şayet işimden olmamak için namazımı kılamayacağım. Bunun vebali kime ait olur?

Namaz kılmazsan vebali tabii zorlayana ait olur. Namaz kılmamak diye bir şey yok!Namaz kılmazsan vebali tabii zorlayana ait olur. Namaz kılmamak diye bir şey yok! O işyerinde çalışmak farz mı? İlmihal kitabında mı yazıyor?!.. Başka işyerine gidersin.O işyerinde çalışmak farz mı? İlmihal kitabında mı yazıyor?!.. Başka işyerine gidersin. Öyle bir herif-i nâşerife iş yapacağına güzel bir iş ararsın, olur biter.Öyle bir herif-i nâşerife iş yapacağına güzel bir iş ararsın, olur biter. Ama o adam razı olmasa bile; "Ben sana hakkımı helal etmiyorum.Ama o adam razı olmasa bile; "Ben sana hakkımı helal etmiyorum. Maaş veriyorum, sen namaz kılamazsın!.." dese bile bu namaz kılar. Maaş veriyorum, sen namaz kılamazsın!.." dese bile bu namaz kılar. Çünkü namaz Allah'ın emridir. Ötekisinin bunu yasaklamaya hakkı yoktur.Çünkü namaz Allah'ın emridir. Ötekisinin bunu yasaklamaya hakkı yoktur. Gücü yeterse başka yerde iş bulsun.Gücü yeterse başka yerde iş bulsun. Gücü yetmezse şu anda başka yerde iş bulamıyorsa orada çalışsın, namazını kılmaya devam etsin.Gücü yetmezse şu anda başka yerde iş bulamıyorsa orada çalışsın, namazını kılmaya devam etsin. Sünnetleri de kılmaya çalışsın. Öğle tatilinde kimse bir şey diyemez.Sünnetleri de kılmaya çalışsın. Öğle tatilinde kimse bir şey diyemez. Sabah namazını camide kılacak. Akşamla yatsıyı evde kılacak. Bir ikindi kalıyor.Sabah namazını camide kılacak. Akşamla yatsıyı evde kılacak. Bir ikindi kalıyor. Bu kadar basit, çok büyük bir dert değil. İkindinin sadece farzını kılabilir.Bu kadar basit, çok büyük bir dert değil. İkindinin sadece farzını kılabilir. Çünkü sünneti, gayr-i müekkede sünnettir. Çünkü sünneti, gayr-i müekkede sünnettir.

Soru: Bulunduğumuz civarda bazı insanlar tasavvuf dersi veriyorlar. Diyorlar ki;Soru: Bulunduğumuz civarda bazı insanlar tasavvuf dersi veriyorlar. Diyorlar ki; "Tasavvufta mürşid-i kâmile gerek yoktur. Mürşitsiz yapabiliyoruz.""Tasavvufta mürşid-i kâmile gerek yoktur. Mürşitsiz yapabiliyoruz." Öyle bir çalışma yapıyorlar. Mürşitsiz olabilir mi ve bunların yaptığı doğru mudur? Öyle bir çalışma yapıyorlar. Mürşitsiz olabilir mi ve bunların yaptığı doğru mudur?

Hayır, doğru değildir. Veballidir, yanlıştır.Hayır, doğru değildir. Veballidir, yanlıştır. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki; Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki;

Ve in min ümmetin illâ halâ fî hâ nezîrâ.Ve in min ümmetin illâ halâ fî hâ nezîrâ. "Hiçbir ümmet, topluluk yoktur ki Allah oraya bir haberci, bir nezir,"Hiçbir ümmet, topluluk yoktur ki Allah oraya bir haberci, bir nezir, tehlikelerden haber veren bir vazifeli şahıs göndermiş olmasın!" tehlikelerden haber veren bir vazifeli şahıs göndermiş olmasın!"

Vazifeli şahıs demek, "mürşit" demek.Vazifeli şahıs demek, "mürşit" demek. Mürşitsiz olsaydı o zaman Allah; Ve in min ümmetin illâ halâ fî hâ nezîrâ,Mürşitsiz olsaydı o zaman Allah; Ve in min ümmetin illâ halâ fî hâ nezîrâ, "Hiçbir yer yoktur ki oraya Allah bir vazifeli göndermiş olmasın!" demezdi."Hiçbir yer yoktur ki oraya Allah bir vazifeli göndermiş olmasın!" demezdi. "Bazı yerler olmayabilir." derdi. "Bazı yerler olmayabilir." derdi. Demek ki bir mürşide, bir yol göstericiye, bir vazifeli kimseye ihtiyaç var ki onun için gönderiyor.Demek ki bir mürşide, bir yol göstericiye, bir vazifeli kimseye ihtiyaç var ki onun için gönderiyor. O hâlde mürşitsiz olmaz. O hâlde mürşitsiz olmaz. Mürşitsiz, üstadsız, hocasız, tıp da olmaz mühendislik de olmaz marangozluk da olmazMürşitsiz, üstadsız, hocasız, tıp da olmaz mühendislik de olmaz marangozluk da olmaz terzilik de olmaz berberlik de olmaz… Allah bu zavallılara insaf versin. terzilik de olmaz berberlik de olmaz… Allah bu zavallılara insaf versin.

Bu dünyevî basit meslekler hocasız olmuyor da âhiretin yolunu gösterenBu dünyevî basit meslekler hocasız olmuyor da âhiretin yolunu gösteren binbir türlü tehlikesi olan binbir türlü aldatmacası olan bir yolun mürşidi olması lazım değil mi? binbir türlü tehlikesi olan binbir türlü aldatmacası olan bir yolun mürşidi olması lazım değil mi?

Tehlikesi var, yalanı yanlışı var, sahtesi var, istismarcısı var, sömürücüsü var vs. Tehlikesi var, yalanı yanlışı var, sahtesi var, istismarcısı var, sömürücüsü var vs.

Mürşitsiz olur mu? Olmaz. Hiçbir iş olmaz. Hocasız, mürşitsiz hiçbir iş olmaz, hiçbir meslek olmaz.Mürşitsiz olur mu?

Olmaz. Hiçbir iş olmaz. Hocasız, mürşitsiz hiçbir iş olmaz, hiçbir meslek olmaz.
Tasavvuf da mürşid-i kâmilsiz olmaz.Tasavvuf da mürşid-i kâmilsiz olmaz. Mürşid-i kâmiller ayrıca mânevî bakımdan vazifeli insanlardır.Mürşid-i kâmiller ayrıca mânevî bakımdan vazifeli insanlardır. "Olur." demekle "Olmaz." demekle de onların keyfine kalmış bir şey de değildir. "Olur." demekle "Olmaz." demekle de onların keyfine kalmış bir şey de değildir.

Yaptıkları veballi iştir. Sorumsuz, şuursuz insanlar! Yaptıkları veballi iştir. Sorumsuz, şuursuz insanlar!

Peki, yalan yanlış bir şey yaparlarsa ne olacak?Peki, yalan yanlış bir şey yaparlarsa ne olacak? Bir insanı saptırırlarsa, hastalanırsa ne olacak? Problemlerini nasıl çözecekler?!.. Bir insanı saptırırlarsa, hastalanırsa ne olacak? Problemlerini nasıl çözecekler?!..

Saçma şeylerle, heveslerle, düşmanlıklarla, cahilliklerle milleti şaşırtıyorlar. Saçma şeylerle, heveslerle, düşmanlıklarla, cahilliklerle milleti şaşırtıyorlar.

Alıp veremedikleri nedir? Hürriyet var, millet her şeyi yapıyor.Alıp veremedikleri nedir?

Hürriyet var, millet her şeyi yapıyor.
Hürriyetten dolayı bir sürü yanlış yapıyor.Hürriyetten dolayı bir sürü yanlış yapıyor. Plaja gidiyor, açık geziyor, içki içiyor, kumar oynuyor, meyhane açıyor vs. Onları tenkit yok!Plaja gidiyor, açık geziyor, içki içiyor, kumar oynuyor, meyhane açıyor vs. Onları tenkit yok! Cemiyetteki rüşvet, iltimas, kusur vs [tenkit yok]; Cemiyetteki rüşvet, iltimas, kusur vs [tenkit yok]; tam insanların doğru yola gelmesini sağlayacak mekanizmaya hücum ediyor! tam insanların doğru yola gelmesini sağlayacak mekanizmaya hücum ediyor! O zaman kötü niyet var. Durup durup gidip de insan tam anasını babasını mı öldürür, ters iş mi yapar?!.. O zaman kötü niyet var. Durup durup gidip de insan tam anasını babasını mı öldürür, ters iş mi yapar?!..

Soru: Kasetten Kur'an dinlemek caiz midir? Caizdir, olur.Soru: Kasetten Kur'an dinlemek caiz midir?

Caizdir, olur.
Dinliyorsun, nasıl telaffuz ettiğini öğreniyorsun vs. Dinliyorsun, nasıl telaffuz ettiğini öğreniyorsun vs. Ben öyle hafızlar biliyorum ki hafızlığa çalışıyor. Ben öyle hafızlar biliyorum ki hafızlığa çalışıyor. Kendisi sayfayı okuyor, bir taraftan teypten dinliyor. Yine okuyor yine teypten dinliyor… Kendisi sayfayı okuyor, bir taraftan teypten dinliyor. Yine okuyor yine teypten dinliyor… Böylece fem-i muhsîn derler, iyi telaffuz eden bir ağızdan Kur'ân-ı Kerîm telaffuzunu öğrenmiş oluyor.Böylece fem-i muhsîn derler, iyi telaffuz eden bir ağızdan Kur'ân-ı Kerîm telaffuzunu öğrenmiş oluyor. Büyük üstad, Mısır'ın büyük alimi hafızı. Cihanda tanınmış, nâm vermiş insan oluyor. Mahsuru yoktur. Büyük üstad, Mısır'ın büyük alimi hafızı. Cihanda tanınmış, nâm vermiş insan oluyor. Mahsuru yoktur.

Niye bu soruyu soruyorlar? Niye bu soruyu soruyorlar?

Sanıyorum ki kasetle caiz olmayan bazı şeyler var, bu kardeşin kulağına onlar kaçmış, ondan söylüyor.Sanıyorum ki kasetle caiz olmayan bazı şeyler var, bu kardeşin kulağına onlar kaçmış, ondan söylüyor. Mesela; "Kasetten minarenin hoparlörüne ezanı koysam ezan olur mu?" Mesela;

"Kasetten minarenin hoparlörüne ezanı koysam ezan olur mu?"

Olmaz, işte o olmaz. Neden? Olmaz, işte o olmaz.

Neden?

Canlı bir insanın Allah'ın daveti işini, müezzinliğini yapması lazım.Canlı bir insanın Allah'ın daveti işini, müezzinliğini yapması lazım. Orada kaset olmaz. Ama kasetten Kur'ân-ı Kerîm dinlersin. Faydası da vardır. Orada kaset olmaz. Ama kasetten Kur'ân-ı Kerîm dinlersin. Faydası da vardır. Tavsiye de ederiz. Tavsiye de ederiz. İyi bir hafızın, çok üstad olduğu mâlum ve müsellem olan bir kimsenin kasetlerini alın, dinleyin. İyi bir hafızın, çok üstad olduğu mâlum ve müsellem olan bir kimsenin kasetlerini alın, dinleyin. Güzel öğrenin, güzel okuyun. İmamete geçiyorlar, okuyorlar. Güzel öğrenin, güzel okuyun. İmamete geçiyorlar, okuyorlar. Meddi kasrediyor, uzun okunacak yeri kısa okuyor. Üstünü esreyi karıştırıyor.Meddi kasrediyor, uzun okunacak yeri kısa okuyor. Üstünü esreyi karıştırıyor. Aynı hemzeyi beceremiyor vs. Bunların düzelmesi lazım. Aynı hemzeyi beceremiyor vs. Bunların düzelmesi lazım.

Soru: Seccadelerin üstünde Kâbe resmi var. Bu seccadelerin üstünde namaz kılınır mı? Soru: Seccadelerin üstünde Kâbe resmi var. Bu seccadelerin üstünde namaz kılınır mı?

Kılınır. Kâbe resmi mahsurlu bir resim değil.Kılınır. Kâbe resmi mahsurlu bir resim değil. İnsan resmi olsa olmaz, hayvan resmi olsa olmaz. Ama Kâbe resmidir.İnsan resmi olsa olmaz, hayvan resmi olsa olmaz. Ama Kâbe resmidir. Tabii sade olsa daha iyi olur. Çünkü insanın zihni herhangi bir şeye takılmaz. Tabii sade olsa daha iyi olur. Çünkü insanın zihni herhangi bir şeye takılmaz. Düz olsa dümdüz olsa daha güzel. Ama hiç olmazsa Kâbe'yi hatırlatıyor. Düz olsa dümdüz olsa daha güzel. Ama hiç olmazsa Kâbe'yi hatırlatıyor. İnsan da Kâbe'ye yöneliyor. İstikbâl-i kıble namazın şartlarındandır. İnsan da Kâbe'ye yöneliyor. İstikbâl-i kıble namazın şartlarındandır.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2