Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Kardeşlerime Bir Kavuşsaydım!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Ramazan 1406 / 11.05.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah-u Teàlâ’nın Merhameti, Emr-i bi’l-Ma’ruf ve Nehy-i ani’l-Münker, Susulacak Zaman, Hasenenin ve Günahın Sonuçları | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kardeşlerime Bir Kavuşsaydım!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Ramazan 1406 / 11.05.1986
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah-u Teàlâ’nın Merhameti, Emr-i bi’l-Ma’ruf ve Nehy-i ani’l-Münker, Susulacak Zaman, Hasenenin ve Günahın Sonuçları | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.Ve's-salâtu ve's-selâmu âlâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaînSeyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Vellezî nefsî bi-yedihî le-yedhulenne'l-cennete'l-fâciru fî dînihî ve'l-ahmaku fî maîşetihî. Vellezî nefsî bi-yedihî le-yedhulenne'l-cennete'l-fâciru fî dînihî ve'l-ahmaku fî maîşetihî. Vellezî nefsî bi-yedihî le-yedhulenne'l-cennete ellezî kad mehaşethü'n-nâru bi-zenbihî.Vellezî nefsî bi-yedihî le-yedhulenne'l-cennete ellezî kad mehaşethü'n-nâru bi-zenbihî. Vellezî nefsî bi-yedihî le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-mağfiretin Vellezî nefsî bi-yedihî le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-mağfiretin mâ hatarat alâ kalbi beşerin. mâ hatarat alâ kalbi beşerin. Vellezî nefsî bi-yedihî le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-mağfiretin Vellezî nefsî bi-yedihî le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-mağfiretin yetetâvelu lehâ iblîsu recâe en tusîbehû. yetetâvelu lehâ iblîsu recâe en tusîbehû.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allah'ın rahmeti, selâmı, bereketi, ihsanı, ikramı cümlenizin üzerine olsun. Allah'ın rahmeti, selâmı, bereketi, ihsanı, ikramı cümlenizin üzerine olsun. Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri şu mübarek ayın feyzinden,Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri şu mübarek ayın feyzinden, bereketinden cümlenizi cümlemizi istifade ettirsin. Rahmetine gark eylesin.bereketinden cümlenizi cümlemizi istifade ettirsin. Rahmetine gark eylesin. Fuyûzât-ı ilâhiyyesine mazhar eylesin. Fuyûzât-ı ilâhiyyesine mazhar eylesin. Bu Ramazanımız'ı ömrümüzün en hayırlı Ramazanı eylesin.Bu Ramazanımız'ı ömrümüzün en hayırlı Ramazanı eylesin. Şimdiye kadar geçirdiğimiz Ramazanlar'ın en verimlisi eylesin. Şimdiye kadar geçirdiğimiz Ramazanlar'ın en verimlisi eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin, mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabımızın 459. sayfasının mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabımızın 459. sayfasının ortalarında, kaldığımız yerden devam etmek üzere okuyup anlatmak istiyoruz.ortalarında, kaldığımız yerden devam etmek üzere okuyup anlatmak istiyoruz. Rabbimiz muvaffak eylesin. Rabbimiz muvaffak eylesin.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, şu mübarek günde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inşu mübarek günde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye ve onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının,ruh-i pâkine hediye olsun diye ve onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının, ve sâir enbiyâ ve mürselînin ve evliyâullahın ruhlarına ve sâir enbiyâ ve mürselînin ve evliyâullahın ruhlarına ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbîleri olan sâdât ve bilhassa Ümmet-i Muhammed'in mürşit ve mürebbîleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ruhlarına; ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin cümlesinin ruhlarına; sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından müteselsilen Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretlerine kadar güzerân eylemiş olanmüteselsilen Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretlerine kadar güzerân eylemiş olan cümle silsilelerimiz mensuplarına hediye olsun diye; okuduğumuz eseri telif eylemiş olancümle silsilelerimiz mensuplarına hediye olsun diye; okuduğumuz eseri telif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'ın ruhunaGümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'ın ruhuna ve bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesine her ne suretle olursa olsun emek sarf etmiş olan ve bu hadîs-i şerîflerin bize kadar gelmesine her ne suretle olursa olsun emek sarf etmiş olan hadis alimlerinin ve râvilerinin ruhlarına hediye olsun diye; hadis alimlerinin ve râvilerinin ruhlarına hediye olsun diye; huzur içinde, asûde, rahat bir şekilde yaşadığımız şu memleketimizi "Allah Allah" diye diyehuzur içinde, asûde, rahat bir şekilde yaşadığımız şu memleketimizi "Allah Allah" diye diye canını malını ortaya koyarak fethetmiş olan şehit ecdadımızın, gazilerin,canını malını ortaya koyarak fethetmiş olan şehit ecdadımızın, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye;mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye; bilhassa beldemizin fatihi Fatih Sultan Muhammed Han aleyhi'r-rahmeti ve'l-ğufran bilhassa beldemizin fatihi Fatih Sultan Muhammed Han aleyhi'r-rahmeti ve'l-ğufran hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye ve beldemizin medâr-ı iftihârı sahâbe-i kirâmın, hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye ve beldemizin medâr-ı iftihârı sahâbe-i kirâmın, bilhassa Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretlerinin ruhlarına âcizâne nâçizâne hediye olsun diye; bilhassa Ebû Eyyûb el-Ensarî hazretlerinin ruhlarına âcizâne nâçizâne hediye olsun diye; cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ruhlarına ve bilhassa içinde şu oturup ibadet ettiğimiz, cümle hayır ve hasenât sahiplerinin ruhlarına ve bilhassa içinde şu oturup ibadet ettiğimiz, hadisleri okuduğumuz sizin de dinlediğiniz caminin bânisi İskender Paşa'nın ruhuna hadisleri okuduğumuz sizin de dinlediğiniz caminin bânisi İskender Paşa'nın ruhuna ve bu caminin çeşitli zamanlarda imarına, tamirine, genişlemesine emek sarf etmiş olanların,ve bu caminin çeşitli zamanlarda imarına, tamirine, genişlemesine emek sarf etmiş olanların, kesesinin ağzını açıp da yardım etmiş olanların kendilerinin kesesinin ağzını açıp da yardım etmiş olanların kendilerinin ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; ve geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek için toplanmış bulunanuzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek için toplanmış bulunan siz cemaat kardeşlerimizin ve sâir ihvanımızın âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin siz cemaat kardeşlerimizin ve sâir ihvanımızın âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye ve yaşayan biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp,ve yaşayan biz müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak alnımız açık, yüzümüz ak, huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak alnımız açık, yüzümüz ak, günahlardan pak olarak varmamıza vesile olsun diye günahlardan pak olarak varmamıza vesile olsun diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, hediye edelim, öyle başlayalım. Buyurun. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, hediye edelim, öyle başlayalım. Buyurun.

Vellezî nefsî bi-yedihî diye her birisinin arkasından bir hakikati,Vellezî nefsî bi-yedihî diye her birisinin arkasından bir hakikati, bir hikmeti ifade eylemiş ki hepsine dikkatimiz ayrı ayrı çekilsin diye. bir hikmeti ifade eylemiş ki hepsine dikkatimiz ayrı ayrı çekilsin diye. Bir kere başında yemin etseydi, ondan sonraBir kere başında yemin etseydi, ondan sonra bütün beş-altı cümleyi peş peşe söyleseydi bir tesiri olurdu. bütün beş-altı cümleyi peş peşe söyleseydi bir tesiri olurdu. Efendimiz'in hadisi, başımızın tacı; o buyurmuş, canımız feda... Efendimiz'in hadisi, başımızın tacı; o buyurmuş, canımız feda... İnci gibi, mercan gibi, elmas gibi, yakut gibi ağzından saçılmış, güzel... İnci gibi, mercan gibi, elmas gibi, yakut gibi ağzından saçılmış, güzel...

Ama her bir cümlenin başında ayrıca vellezî nefsî bi-yedihi,Ama her bir cümlenin başında ayrıca vellezî nefsî bi-yedihi, vellezî nefsî bi-yedihî diye ayrı ayrı yemin ediyor, neden? vellezî nefsî bi-yedihî diye ayrı ayrı yemin ediyor, neden?

"Bunların her birisi ayrı ehemmiyeti hâizdir, hepsine dikkat edin, hepsine kulağınızı açın." "Bunların her birisi ayrı ehemmiyeti hâizdir, hepsine dikkat edin, hepsine kulağınızı açın."

"Müjdeler olsun" demek. Müjdeli bir hadîs-i şerîf. "Müjdeler olsun" demek. Müjdeli bir hadîs-i şerîf.

Bu müjdeli hadîs-i şerîf neden denk geldi? Ramazan'ın başındayız. Bu müjdeli hadîs-i şerîf neden denk geldi?

Ramazan'ın başındayız.
Bu ay, Allah'ın rahmet ve mağfiretinin cûşa geldiği bir aydır. Bu ay, Allah'ın rahmet ve mağfiretinin cûşa geldiği bir aydır.

Rabbimiz bizim bu aydan istifade etmemizi nasip eylesin. Rabbimiz bizim bu aydan istifade etmemizi nasip eylesin.

Şimdiye kadar çok Ramazanlar geldi geçti de istediğimiz gibi bir müslüman olamadık. Şimdiye kadar çok Ramazanlar geldi geçti de istediğimiz gibi bir müslüman olamadık. Hepimizin içinde o yarası vardır, gönül yarasıdır, dağ-ı derûndur. Hepimizin içinde o yarası vardır, gönül yarasıdır, dağ-ı derûndur. Üzülüyoruz ki "Nice Ramazanlar geçti de yine de Rabbimiz'in istediği şekilde ömrümü geçiremedim.Üzülüyoruz ki "Nice Ramazanlar geçti de yine de Rabbimiz'in istediği şekilde ömrümü geçiremedim. İnşaallah bu Ramazan geçmiş Ramazanlar gibi olmaz, çok faydalı olur, İnşaallah bu Ramazan geçmiş Ramazanlar gibi olmaz, çok faydalı olur, çok istifadeli olur." diye onun için dua ettim. Allah öyle eylesin. çok istifadeli olur." diye onun için dua ettim. Allah öyle eylesin.

Bu hadîs-i şerîfte de hulâsa-i kelâm odur ki Rabbimiz çok affedecek, Bu hadîs-i şerîfte de hulâsa-i kelâm odur ki Rabbimiz çok affedecek, çok mağfiret edecek diye müjde var. çok mağfiret edecek diye müjde var. Ramazan'ın başında size bu müjde geldi ki inşaallah bu Ramazan'a şevk ile sarılırsınız,Ramazan'ın başında size bu müjde geldi ki inşaallah bu Ramazan'a şevk ile sarılırsınız, bu oruçları Rabbimiz'in rızasına uygun tutarsınız. bu oruçları Rabbimiz'in rızasına uygun tutarsınız. Bu Ramazan'da has hâlis, hakiki müslüman olursunuz. Bu Ramazan'da has hâlis, hakiki müslüman olursunuz.

Muhterem kardeşlerim! İslâm'ın birçok hakikatleri bizim memleketimizde unutuldu. Muhterem kardeşlerim!

İslâm'ın birçok hakikatleri bizim memleketimizde unutuldu.

Neden? Söylenmeyen şey unutulur. Söylenmeye söylenmeye söylenmeye unutulur gider.Neden?

Söylenmeyen şey unutulur. Söylenmeye söylenmeye söylenmeye unutulur gider.
İslâm'ın inceliklerini dedelerimiz biliyordu; hepsi temiz, pak insanlardı. İslâm'ın inceliklerini dedelerimiz biliyordu; hepsi temiz, pak insanlardı. Gelen turistler, Avrupalı seyyahlar, elçiler hayranlıkla kitaplarına yazmışlar: Gelen turistler, Avrupalı seyyahlar, elçiler hayranlıkla kitaplarına yazmışlar: "Osmanlılar temiz, pak insanlardır, dürüst insanlardır. Aldatmazlar. İyi ahlâklıdırlar."Osmanlılar temiz, pak insanlardır, dürüst insanlardır. Aldatmazlar. İyi ahlâklıdırlar. Sakin kimselerdir. Mutlulardır. Mahkeme olmaz. Büyüklerin sözünü dinlerler.Sakin kimselerdir. Mutlulardır. Mahkeme olmaz. Büyüklerin sözünü dinlerler. Mahkemelere düşmezler, kadılara [gitmezler]..."Mahkemelere düşmezler, kadılara [gitmezler]..." Çok medihler var, onları uzun boylu anlatmak istemiyorum. Çok medihler var, onları uzun boylu anlatmak istemiyorum.

Ama bizde İslâm unutuldu. Bizim çağımızda, bizim neslimizde iki sebepten unutuldu: Ama bizde İslâm unutuldu. Bizim çağımızda, bizim neslimizde iki sebepten unutuldu:

Bir ara İslâm'ı öğretecek müessese kalmadı, kapatıldı, "Talebe yok." denildi,Bir ara İslâm'ı öğretecek müessese kalmadı, kapatıldı, "Talebe yok." denildi, medrese kapatıldı, bir öğretilmeme devresi geçti. Bir devre geçti, hepimizin bildiği bir şey, geçti. medrese kapatıldı, bir öğretilmeme devresi geçti. Bir devre geçti, hepimizin bildiği bir şey, geçti.

Bir de düşman şimdi bize daha çok saldırıyor. Bir de düşman şimdi bize daha çok saldırıyor.

"Hocam saldırmıyor, işte bir şey yok." "Hocam saldırmıyor, işte bir şey yok."

Öyle bir saldırıyor ki, öyle bir saldırıyor ki tariflere sığmaz! Öyle bir saldırıyor ki, öyle bir saldırıyor ki tariflere sığmaz! Her yerden mânevî bir saldırıyla saldırıyor. Mânevî bir harp var, bir kültür mücadelesi var.Her yerden mânevî bir saldırıyla saldırıyor. Mânevî bir harp var, bir kültür mücadelesi var. Bir iman-küfür mücadelesi var. Onlar kendi küfürlerini bize yaymaya çalışıyorlar. Bir iman-küfür mücadelesi var. Onlar kendi küfürlerini bize yaymaya çalışıyorlar. Hıristiyan, bizi hıristiyan etmeye çalışıyor. Dinsiz, bizi dinsiz yapmaya çalışıyor.Hıristiyan, bizi hıristiyan etmeye çalışıyor. Dinsiz, bizi dinsiz yapmaya çalışıyor. Biz de "İman benim en kıymetli cevherimdir, hiçbir hırsıza kaptırmam!" diyeBiz de "İman benim en kıymetli cevherimdir, hiçbir hırsıza kaptırmam!" diye kapanmışız içimize, imanımızı korumak için öyle uğraşıyoruz.kapanmışız içimize, imanımızı korumak için öyle uğraşıyoruz. Onlar da çalmaya uğraşıyor. Böyle bir kıyasıya mücadele var. Onlar da çalmaya uğraşıyor. Böyle bir kıyasıya mücadele var.

Evet, sen imanını kaptırmıyorsun ama senin çocuğun elden çıktı mı kaptırdın demek.Evet, sen imanını kaptırmıyorsun ama senin çocuğun elden çıktı mı kaptırdın demek. Senin karın, senin kızın senin gibi mi düşünüyor? Tam senin gibi mi?Senin karın, senin kızın senin gibi mi düşünüyor? Tam senin gibi mi? Oruç tutacak mı sen gittikten sonra? Namaz kılacak mı? Ramazan'a hürmet edecek mi?Oruç tutacak mı sen gittikten sonra? Namaz kılacak mı? Ramazan'a hürmet edecek mi? Başını örtecek mi? Haramdan kaçınacak mı?Başını örtecek mi? Haramdan kaçınacak mı? Yoksa "Babam biraz eski kafalıydı, ben onun gibi yapmam." deyip de Yoksa "Babam biraz eski kafalıydı, ben onun gibi yapmam." deyip de onların tarafına mı geçecek, düşmanın tarafına geçecek? O mühim... onların tarafına mı geçecek, düşmanın tarafına geçecek? O mühim...

Bu aydan istifade edip Allah'ın afv u mağfiret ettiği kimselerden oluruz inşaallah. Bu aydan istifade edip Allah'ın afv u mağfiret ettiği kimselerden oluruz inşaallah. Has hâlis müslüman oluruz, Rabbimiz'in rızası yolunda yürürüz. Has hâlis müslüman oluruz, Rabbimiz'in rızası yolunda yürürüz.

Efendimiz ne buyurmuş? Buyurmuş ki: Vellezî nefsî bi-yedihî. Efendimiz ne buyurmuş?

Buyurmuş ki:

Vellezî nefsî bi-yedihî.

"Canım, nefsim kudreti elinde olan o Zât-ı Celîl'e, o Allah'a yemin olsun ki..." "Canım, nefsim kudreti elinde olan o Zât-ı Celîl'e, o Allah'a yemin olsun ki..."

Efendimiz neden "canım elinde" diyordu? Efendimiz neden "canım elinde" diyordu?

Geçtiğimiz haftalarda da böyle başlayan hadisleri hep okuduk. Geçtiğimiz haftalarda da böyle başlayan hadisleri hep okuduk.

Yaşamam da elinde, ölmem de elinde. Dilerse öldürür, dilerse yaşatır.Yaşamam da elinde, ölmem de elinde. Dilerse öldürür, dilerse yaşatır. Dilerse hasta eder, dilerse sıhhat verir. Dilerse zengin eder, dilerse fakir eder.Dilerse hasta eder, dilerse sıhhat verir. Dilerse zengin eder, dilerse fakir eder. Dilerse aklımı alır deli kılar, dilerse akıl verir, hidâyete sokar, yolunda yürütür.Dilerse aklımı alır deli kılar, dilerse akıl verir, hidâyete sokar, yolunda yürütür. Dilerse uzun ömürler verir, dilerse kısa ömür verir... Her şey elinde. Dilerse uzun ömürler verir, dilerse kısa ömür verir... Her şey elinde.

"Canım, nefsim elinde olan Zât'a yemin olsun ki..." "Canım, nefsim elinde olan Zât'a yemin olsun ki..."

Le-yedhulenne'l-cennete'l-fâciru fî dînihî. "Bu cennete, dininde günah işlemiş kimse de girecek." Le-yedhulenne'l-cennete'l-fâciru fî dînihî. "Bu cennete, dininde günah işlemiş kimse de girecek."

Peygamber Efendimiz yemin ediyor; o da girecek. Peygamber Efendimiz yemin ediyor; o da girecek.

Ve'l-ahmaku fî maîşetihî. "Yaşayışında akılsız, ahmak olan da cennete girecek." Ve'l-ahmaku fî maîşetihî. "Yaşayışında akılsız, ahmak olan da cennete girecek."

Hepimiz anlıyoruz ki büyük evliyâullahlar cennete girecek.Hepimiz anlıyoruz ki büyük evliyâullahlar cennete girecek. Tertemiz insanlar, alim, fâzıl, kâmil, güzel ahlâklı, mücahit,Tertemiz insanlar, alim, fâzıl, kâmil, güzel ahlâklı, mücahit, sapasağlam, hiç ömrü boyunca eğilmemiş...sapasağlam, hiç ömrü boyunca eğilmemiş... Tabii Rabbimiz'in lütf u keremiyle bu cennete girecek.Tabii Rabbimiz'in lütf u keremiyle bu cennete girecek. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in has vârisleri, ümmetinin gözdeleri tabii girecek. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in has vârisleri, ümmetinin gözdeleri tabii girecek.

Ama peki günahkârlar ne yapacak? Ama peki günahkârlar ne yapacak?

"Hocam!" diyor, iki gözü iki çeşme ağlıyor; "Ben şu günahları işlemiş bir insanım..." "Hocam!" diyor, iki gözü iki çeşme ağlıyor; "Ben şu günahları işlemiş bir insanım..."

Ne mektuplar geliyor bana bilseniz, söyleyemem. Öyle mektuplar geliyor ki söyleyemem. Ne mektuplar geliyor bana bilseniz, söyleyemem. Öyle mektuplar geliyor ki söyleyemem.

"Hocam ben böyle bir derde uğradım. Bunun çaresi nedir?" Benden çare soruyor. "Hocam ben böyle bir derde uğradım. Bunun çaresi nedir?"

Benden çare soruyor.

Günahlara batmış çıkmış, bana çare soruyor; "Bundan nasıl kurtulurum?" Günahlara batmış çıkmış, bana çare soruyor;

"Bundan nasıl kurtulurum?"

Pişman olursan, bir daha yapmamaya azmedersen, yolunu düzeltirsen,Pişman olursan, bir daha yapmamaya azmedersen, yolunu düzeltirsen, hazır Ramazan gelmiş, yolunu doğrultursan, hak yola girersen, devam edersen kurtulursun. hazır Ramazan gelmiş, yolunu doğrultursan, hak yola girersen, devam edersen kurtulursun.

"Ama hocam, nefsim kıpır kıpır, kıpır kıpır beni tekrar günaha sokmak istiyor..." diyor. "Ama hocam, nefsim kıpır kıpır, kıpır kıpır beni tekrar günaha sokmak istiyor..." diyor.

İçkiye alışmışsa "Hadi meyhaneye, hadi meyhaneye...", tahrik ediyor. İçkiye alışmışsa "Hadi meyhaneye, hadi meyhaneye...", tahrik ediyor. Başka bir kötülüğe alışmışsa onu yaptırmaya çalışıyor. Başka bir kötülüğe alışmışsa onu yaptırmaya çalışıyor.

"O zaman ne yapayım?" "O zaman ne yapayım?"

Muhterem kardeşlerim! Onun ilacı rabıta-ı mevt, rabıta-ı mevt, rabıta-ı mevt...Muhterem kardeşlerim!

Onun ilacı rabıta-ı mevt, rabıta-ı mevt, rabıta-ı mevt...
Tefekkür-ü mevt. Ölümü düşüneceksin. Büyüklerimiz neden onu söylemişler? Tefekkür-ü mevt. Ölümü düşüneceksin.

Büyüklerimiz neden onu söylemişler?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Eksirû zikre'l-mevti. "Ölüm düşüncesini çok yapın." diye niye söylemiş? Eksirû zikre'l-mevti. "Ölüm düşüncesini çok yapın." diye niye söylemiş?

İşte o ölüm düşüncesi ona ilaç da onun için. İşte o ölüm düşüncesi ona ilaç da onun için.

Bu, nefsin ıslahı için en güzel, en müessir, en şifalı ilaçBu, nefsin ıslahı için en güzel, en müessir, en şifalı ilaç ölümü düşünmektir, rabıta-ı mevt yapmaktır.ölümü düşünmektir, rabıta-ı mevt yapmaktır. Onu ne kadar dikkatli yaparsan, onu ne kadar derin düşünürsen,Onu ne kadar dikkatli yaparsan, onu ne kadar derin düşünürsen, "Bu ölüm nasıl gelecek başıma? Ölümden sonra hâlim ne olacak? "Bu ölüm nasıl gelecek başıma? Ölümden sonra hâlim ne olacak? Kabirde hâlim ne olacak? Mahşerde hâlim ne olacak? Hesapta hâlim ne olacak?Kabirde hâlim ne olacak? Mahşerde hâlim ne olacak? Hesapta hâlim ne olacak? Terazinin başında hâlim ne olacak?" diye bunları çok düşüneceğiz.Terazinin başında hâlim ne olacak?" diye bunları çok düşüneceğiz. Düşününce insanın içine yer eder, yavaş yavaş, yavaş yavaş işler.Düşününce insanın içine yer eder, yavaş yavaş, yavaş yavaş işler. O zaman bir zaman gelir; "Eh nefis! Yıkıl karşımdan!O zaman bir zaman gelir; "Eh nefis! Yıkıl karşımdan! Kör şeytan, çekil önümden!" deyip insan hak yola gider. İlacı neymiş? Kör şeytan, çekil önümden!" deyip insan hak yola gider.

İlacı neymiş?

Eczanede satılmıyor, başka yerde satılmıyor; Rabıta-ı mevt. Eczanede satılmıyor, başka yerde satılmıyor;

Rabıta-ı mevt.

Ölümü çok düşünecek, tefekkür-ü mevt edecek. Ölümü çok düşünecek, tefekkür-ü mevt edecek.

Efendimiz, günahkârın da gireceğini söylüyor ama günaha tevbe edecek, pişman olacak. Efendimiz, günahkârın da gireceğini söylüyor ama günaha tevbe edecek, pişman olacak. Çünkü günahta ısrar ederse insan, küçük günahta bile ısrar etse o büyük günah oluyor.Çünkü günahta ısrar ederse insan, küçük günahta bile ısrar etse o büyük günah oluyor. Çünkü saygısız, küçük günah olduğuna aldırmıyor, laubali devam ediyor diye Çünkü saygısız, küçük günah olduğuna aldırmıyor, laubali devam ediyor diye Allah onu büyük günah hâline getirir. Mahvoluyor.Allah onu büyük günah hâline getirir. Mahvoluyor. Günahtan kesilecek, vazgeçecek, yapmamaya çalışacak. Günahtan kesilecek, vazgeçecek, yapmamaya çalışacak.

Demek ki cennete günah işlemiş kimse de girecek, saf, aptalca insan da girecek. Demek ki cennete günah işlemiş kimse de girecek, saf, aptalca insan da girecek. İlla cin fikirli, her şeyi çok iyi bilen, dinimizin bütün hadislerini, âyetlerini, İlla cin fikirli, her şeyi çok iyi bilen, dinimizin bütün hadislerini, âyetlerini, ahkâmını, şeriatin yasaklarını, mübahlarını vesaire bilen insan değil;ahkâmını, şeriatin yasaklarını, mübahlarını vesaire bilen insan değil; safça insanlar da cennete girecek, ahmakça insanlar, hayatını nasıl tanzim edeceğini bilemeyen, safça insanlar da cennete girecek, ahmakça insanlar, hayatını nasıl tanzim edeceğini bilemeyen, aldanıveren kimseler de girecek. aldanıveren kimseler de girecek. İlle dört başı mamur müslüman olması şart değil, ötekiler de girecek, diye Efendimiz buyuruyor. İlle dört başı mamur müslüman olması şart değil, ötekiler de girecek, diye Efendimiz buyuruyor. Köle de girecek, hizmetçi de girecek, tahsilsiz de girecek, köylü de girecek, çoban da girecek... Köle de girecek, hizmetçi de girecek, tahsilsiz de girecek, köylü de girecek, çoban da girecek... İmanı varsa girecek. Yeminle devam ediyor: İmanı varsa girecek.

Yeminle devam ediyor:

Vellezî nefsî bi-yedihî le-yedhulenne'l-cennete ellezî kad mehaşethü'n-nâru bi-zenbihî. Vellezî nefsî bi-yedihî le-yedhulenne'l-cennete ellezî kad mehaşethü'n-nâru bi-zenbihî. "Cehenneme girip de günahı dolayısıyla ateşin kendisi yakmış olduğu insan da cennete girecek." "Cehenneme girip de günahı dolayısıyla ateşin kendisi yakmış olduğu insan da cennete girecek."

İmanı vardı, kabahati de vardı. Kabahatleri, kusurları, günahları, İmanı vardı, kabahati de vardı. Kabahatleri, kusurları, günahları, kul hakları dolayısıyla cehennemi boyladı, yanacak; çıkıp yine cennete girecek. kul hakları dolayısıyla cehennemi boyladı, yanacak; çıkıp yine cennete girecek. Mü' min olduğu için Allah onu cehennemde ebedî tutmayacak,Mü' min olduğu için Allah onu cehennemde ebedî tutmayacak, cezası kadar yanacak, cennete girecek. cezası kadar yanacak, cennete girecek.

Tabii cehennemde ebedî kalmamak iyi bir şey de, herkes kabul eder ki Tabii cehennemde ebedî kalmamak iyi bir şey de, herkes kabul eder ki ebedî yanmaktan bir zaman sonra çıkmak iyi ama... Muhterem kardeşlerim! ebedî yanmaktan bir zaman sonra çıkmak iyi ama...

Muhterem kardeşlerim!

Bu, bir zaman sonra çıkmaya insanın pek heves edeceği gelmiyor. Neden? Bu, bir zaman sonra çıkmaya insanın pek heves edeceği gelmiyor.

Neden?

Giren en aşağı milyonlarca sene kalacak. Bir giren milyonlarca sene kalacak.Giren en aşağı milyonlarca sene kalacak. Bir giren milyonlarca sene kalacak. İki yüz, üç yüz milyon sene kalacak. Çok çekecek.İki yüz, üç yüz milyon sene kalacak. Çok çekecek. En iyisi hiç cehenneme girmeyecek gibi burada çalışmalı. En iyisi hiç cehenneme girmeyecek gibi burada çalışmalı.

Kömür olacaklar, yanacaklar... Onlar marsık, birbirine yapışmış siyah kömür hâline gelecek.Kömür olacaklar, yanacaklar... Onlar marsık, birbirine yapışmış siyah kömür hâline gelecek. Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleri onları nehrü'l-hayat denilen hayat nehrinde yıkattıracak; Ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleri onları nehrü'l-hayat denilen hayat nehrinde yıkattıracak; o kömür hâline gelmiş müslümanlar tekrar yerden nebatın bittiği gibi insan hâline gelecekler.o kömür hâline gelmiş müslümanlar tekrar yerden nebatın bittiği gibi insan hâline gelecekler. Ondan sonra cennete girecek. Hatta cennetlikler onlara diyecekler ki; Ondan sonra cennete girecek. Hatta cennetlikler onlara diyecekler ki;

"Bunlar cehennemî." Cehenneme girip çıkıp geldiler. "Bunlar cehennemî." Cehenneme girip çıkıp geldiler. Cennete girdikleri zaman onlara "cehennemlikler" adını verecekler, "Cehennemî bunlar." diyecekler. Cennete girdikleri zaman onlara "cehennemlikler" adını verecekler, "Cehennemî bunlar." diyecekler. Onlar da o cehennemin adıyla anılmaktan rahatsız olacaklar, diyecekler ki; Onlar da o cehennemin adıyla anılmaktan rahatsız olacaklar, diyecekler ki;

"Yâ Rabbi! Cennetteki kardeşlerimiz bize 'cehennemî' diyor, "Yâ Rabbi! Cennetteki kardeşlerimiz bize 'cehennemî' diyor, 'cehennemden gelme' diye ad takmışlar, bu bize hoş gelmiyor." 'cehennemden gelme' diye ad takmışlar, bu bize hoş gelmiyor."

Allah o adı kaldırtacak, dedirtmeyecek. Ondan sonra cennette rahat edecekler.Allah o adı kaldırtacak, dedirtmeyecek. Ondan sonra cennette rahat edecekler. Ama cehennemde milyonlarca sene yaşayacak... Ama cehennemde milyonlarca sene yaşayacak...

Onun için, cehenneme hiç düşmemek için öyle çalışmalı. Onun için, cehenneme hiç düşmemek için öyle çalışmalı.

"Cehennemin zakkumundan bir damlası dünyanın deryalarına, okyanuslarına damlasa "Cehennemin zakkumundan bir damlası dünyanın deryalarına, okyanuslarına damlasa bütün dünya denizlerini acı ederdi, fesada uğratırdı." diyor Peygamber Efendimiz. bütün dünya denizlerini acı ederdi, fesada uğratırdı." diyor Peygamber Efendimiz.

Onu insan her gün yiyecek. Cehenneme giren zakkum yiyecek. Onu insan her gün yiyecek. Cehenneme giren zakkum yiyecek. O onu ne kadar azaba uğratır, ne kadar işkenceler var cehennemde, O onu ne kadar azaba uğratır, ne kadar işkenceler var cehennemde, onları düşünüp bizim bu hayattaki gayemiz cehenneme düşmeden cennete girmek olacak.onları düşünüp bizim bu hayattaki gayemiz cehenneme düşmeden cennete girmek olacak. Öyle olmalı. Öyle olmalı.

Allâhümme edhilne'l-cennete mea'd-duhûli'l-evvelîn bi-ğayri sebki azâbin ve ikâb.Allâhümme edhilne'l-cennete mea'd-duhûli'l-evvelîn bi-ğayri sebki azâbin ve ikâb. "Yâ Rabbi! Azaba uğramadan, ikâba uğramadan, cehenneme düşmeden"Yâ Rabbi! Azaba uğramadan, ikâba uğramadan, cehenneme düşmeden bizi ilk girenlerle cennetine dâhil et." Gaye bu olacak. bizi ilk girenlerle cennetine dâhil et."

Gaye bu olacak.
Yoksa girdi mi bir insan mahvolur. Ama orada müslüman kalmayacak,Yoksa girdi mi bir insan mahvolur. Ama orada müslüman kalmayacak, cezasını çektikten sonra girecek diye yine girenler için böyle bir müjde de var. cezasını çektikten sonra girecek diye yine girenler için böyle bir müjde de var.

Allah bizi girmeyenlerden eylesin. Cehennemden âzât ettiği bahtiyarlardan eylesin. Allah bizi girmeyenlerden eylesin. Cehennemden âzât ettiği bahtiyarlardan eylesin.

Vellezî nefsî bi-yedihî le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmetiVellezî nefsî bi-yedihî le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-mağfiretin mâ hatarat alâ kalbi beşerin. bi-mağfiretin mâ hatarat alâ kalbi beşerin. "Nefsim elinde olan Zât-ı Celîl'e and olsun ki;"Nefsim elinde olan Zât-ı Celîl'e and olsun ki; Allah öyle bir mağfiret edişle mağfiret edecek ki kıyamet gününde, öyle bağışlayacak,Allah öyle bir mağfiret edişle mağfiret edecek ki kıyamet gününde, öyle bağışlayacak, öyle bağışlayacak, öyle bağışlayacak kiöyle bağışlayacak, öyle bağışlayacak ki hiçbir kulun kalbine, hatırına sığmayacak kadar bağışlayacak." hiçbir kulun kalbine, hatırına sığmayacak kadar bağışlayacak."

Çok bağışlayacak, kimse tahmin edemeyecek. Çok bağışlayacak, kimse tahmin edemeyecek.

Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olan Allah'a and olsun ki, yemin olsun ki..."Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olan Allah'a and olsun ki, yemin olsun ki..." Le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-mağfiretin.Le-yağfirenna'llâhu yevme'l-kıyâmeti bi-mağfiretin. "Allahu Teâlâ hazretleri öyle bir mağfiret edişle, öyle bir affedişle affedecek ki..." "Allahu Teâlâ hazretleri öyle bir mağfiret edişle, öyle bir affedişle affedecek ki..." Yetetâvelu lehâ iblîsu recâe en tusîbehû.Yetetâvelu lehâ iblîsu recâe en tusîbehû. "'Acaba bana da isabet eder mi bu?' diye şeytan bile heveslenecek." "'Acaba bana da isabet eder mi bu?' diye şeytan bile heveslenecek."

Şöyle doğrulacak, davranacak, oraya doğru el uzatacak ama nerede? Şöyle doğrulacak, davranacak, oraya doğru el uzatacak ama nerede? Öyle şey yok, o kadar da değil. Şeytan bile heveslenecek. Öyle şey yok, o kadar da değil. Şeytan bile heveslenecek. Ooo bakacak, o günahkâr affoldu, bu günahkâr affoldu, şu kusurlu affoldu, bu kusurlu affoldu... Ooo bakacak, o günahkâr affoldu, bu günahkâr affoldu, şu kusurlu affoldu, bu kusurlu affoldu... Şeytanın mesleği fesat, işi gücü insanları azdırmak; o bile heveslenecek. Şeytanın mesleği fesat, işi gücü insanları azdırmak; o bile heveslenecek.

Bu hadîs-i şerîf, çok müjdeli bir hadîs-i şerîftir. Bu hadîs-i şerîf, çok müjdeli bir hadîs-i şerîftir.

Bu ay da afv u mağfiret ayıdır. Allah rastgetirdi size, bu ayın başındaBu ay da afv u mağfiret ayıdır. Allah rastgetirdi size, bu ayın başında bu mağfiret hadîs-i şerîfini bize okutturdu ki gönlünüz hoş olsun,bu mağfiret hadîs-i şerîfini bize okutturdu ki gönlünüz hoş olsun, zevk ile şevk ile Allahu Teâlâ hazretlerine ibadet edin diye. zevk ile şevk ile Allahu Teâlâ hazretlerine ibadet edin diye.

Muhterem kardeşlerim! Bu ayın orucunu tam tutmak için, bu aydan tam istifade etmek için Muhterem kardeşlerim!

Bu ayın orucunu tam tutmak için, bu aydan tam istifade etmek için
orucun ne olduğunu bilmek lazım.orucun ne olduğunu bilmek lazım. Şimdi sorsan, herkes orucu biliyorum sanır. Çok kimse orucu bilmiyor. Şimdi sorsan, herkes orucu biliyorum sanır. Çok kimse orucu bilmiyor.

"Hocam işte sahura kalktık, yemek yedik."Hocam işte sahura kalktık, yemek yedik. Ondan sonra şimdi de yemek yemiyoruz, su içmiyoruz, akşam iftarda yiyeceğiz." Ondan sonra şimdi de yemek yemiyoruz, su içmiyoruz, akşam iftarda yiyeceğiz."

Oruç sadece bu değil. Oruç sadece bu değil.

Ya nedir? Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Ya nedir?

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

"Bir insan yalan sözü, malayaniyi bırakmazsa onun tuttuğu oruç değil."Bir insan yalan sözü, malayaniyi bırakmazsa onun tuttuğu oruç değil. Bir insan şu günahı, şu günahı işlemeye devam ederseBir insan şu günahı, şu günahı işlemeye devam ederse Allah'ın onun akşamüstü aç susuz kalıp o vakte kadar beklemesine ihtiyacı yok.Allah'ın onun akşamüstü aç susuz kalıp o vakte kadar beklemesine ihtiyacı yok. Ha tutmuş, ha tutmamış..." Bu hadîs-i şerîfler çok.Ha tutmuş, ha tutmamış..."

Bu hadîs-i şerîfler çok.
Şimdi mevzu dağılmasın diye onların uzun boylu metinlerini okumayacağım amaŞimdi mevzu dağılmasın diye onların uzun boylu metinlerini okumayacağım ama bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Oruç tutanlardan nice insan vardır ki akşama kârı yok, sadece aç ve susuz kalmış, o kadar." "Oruç tutanlardan nice insan vardır ki akşama kârı yok, sadece aç ve susuz kalmış, o kadar."

Aç ve susuz kalmaktan başka kârı olmayan insanlar olacak, neden? Aç ve susuz kalmaktan başka kârı olmayan insanlar olacak, neden?

Harama baktı, gıybeti etti, yalanı söyledi, insanları aldattı, şu günahı işledi, bu günahı işledi... Harama baktı, gıybeti etti, yalanı söyledi, insanları aldattı, şu günahı işledi, bu günahı işledi...

Ne olacak? Orucun sevabı gidecek. Ne olacak?

Orucun sevabı gidecek.

Onun için, madem bu Ramazan'a girdik, madem bu afv u mağfiret ayıdır, Onun için, madem bu Ramazan'a girdik, madem bu afv u mağfiret ayıdır, madem Allah çok insanları bağışlayacak, madem çok mükâfatlar var,madem Allah çok insanları bağışlayacak, madem çok mükâfatlar var, şu orucu doğru düzgün tutmaya biraz dişimizi sıkıp gayret edelim. şu orucu doğru düzgün tutmaya biraz dişimizi sıkıp gayret edelim. Yemek yemiyoruz, midemiz acı acı, cız cız cız yanıyor, karnımız aç, midemiz boş...Yemek yemiyoruz, midemiz acı acı, cız cız cız yanıyor, karnımız aç, midemiz boş... Canımız yemek istiyor, yemiyoruz. Gözümüz de harama bakmayacak.Canımız yemek istiyor, yemiyoruz. Gözümüz de harama bakmayacak. Televizyonun karşısına geç, şarkıcı çıksın, dekolte kıyafetle, Televizyonun karşısına geç, şarkıcı çıksın, dekolte kıyafetle, sen onun göğsünü seyret, bacağını seyret, kolunu seyret, oruç tut.sen onun göğsünü seyret, bacağını seyret, kolunu seyret, oruç tut. Gündüz oruç tut, akşamüstü bir gazinoya git, keyif çıkar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Gündüz oruç tut, akşamüstü bir gazinoya git, keyif çıkar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

Oruçlusun; dilinde yalan, dolan, gıybet, iftira, dedikodu... Oruçlusun; dilinde yalan, dolan, gıybet, iftira, dedikodu...

Oruçlusun; akşam eve geliyorsun, her bir çocuk bir tarafa saklanıyor, neden? Oruçlusun; akşam eve geliyorsun, her bir çocuk bir tarafa saklanıyor, neden?

"Babam oruçlu, sinirli. Vurduğunu devirir, kırar. "Babam oruçlu, sinirli. Vurduğunu devirir, kırar. Aman ses çıkartmayın, yemek yiyinceye kadar bunun aklı başında değil, asabi...Aman ses çıkartmayın, yemek yiyinceye kadar bunun aklı başında değil, asabi... Sigara da içmediği için eli ayağı titriyor." Ne anladım ben? Sigara da içmediği için eli ayağı titriyor."

Ne anladım ben?

Oruç, kendisini tutma mesleği. Sen kendini tutamıyorsun ki! Oruç, kendisini tutma mesleği. Sen kendini tutamıyorsun ki! Hanımı azarladın, çocuğu dövdün, ötekisini kaçırttın, berikisini korkuttun... Bu ne biçim oruç? Hanımı azarladın, çocuğu dövdün, ötekisini kaçırttın, berikisini korkuttun... Bu ne biçim oruç?

Oruç böyle olmaz. Oruçlu insan oruçlu olduğunu bilecek, sabırlı olacak.Oruç böyle olmaz.

Oruçlu insan oruçlu olduğunu bilecek, sabırlı olacak.
Çelik gibi iradesi olacak, nefsine hâkim olacak, kötü söz söylemeyecek, harama bakmayacak,Çelik gibi iradesi olacak, nefsine hâkim olacak, kötü söz söylemeyecek, harama bakmayacak, haramı dinlemeyecek, yasak yola varmayacak, kötü iş yapmayacak. haramı dinlemeyecek, yasak yola varmayacak, kötü iş yapmayacak.

Oruç, ahlâksızlıklardan sakınma çabası. Yemek ve su haram mı? Oruç, ahlâksızlıklardan sakınma çabası.

Yemek ve su haram mı?

"Değil hocam. Ekmek helal, su da helal, et de helal, süt de helal..." "Değil hocam. Ekmek helal, su da helal, et de helal, süt de helal..."

Peki, Allah'ın helallerinden oruç tutuyorsun da neden haramlarından oruç tutmuyorsun? Peki, Allah'ın helallerinden oruç tutuyorsun da neden haramlarından oruç tutmuyorsun?

Allah'ın helal kıldığı şeyleri yemiyorsun, oruç tutuyorsun; haramlarından oruç tutmuyor. Allah'ın helal kıldığı şeyleri yemiyorsun, oruç tutuyorsun; haramlarından oruç tutmuyor. Gıybet devam ediyor, zulüm devam ediyor, haksızlık... Olmaz.Gıybet devam ediyor, zulüm devam ediyor, haksızlık... Olmaz. Olmayacağını hem Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde bildiriyor Olmayacağını hem Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde bildiriyor hem de akıl mantık da bunu kabul ediyor. İşin aslı böyledir. hem de akıl mantık da bunu kabul ediyor. İşin aslı böyledir.

Onun için orucunuzu doğru düzgün tutun. Doğru düzgün tutalım. Onun için orucunuzu doğru düzgün tutun. Doğru düzgün tutalım.

Açıyoruz gazeteyi; gazetenin burasında haber var, burasında çıplak kadın resmi var.Açıyoruz gazeteyi; gazetenin burasında haber var, burasında çıplak kadın resmi var. Bu tarafında Ramazan sayfası var, bu tarafında hadîs-i şerîf var. Bu tarafında Ramazan sayfası var, bu tarafında hadîs-i şerîf var.

Hey Allahım... Ey gazi hünkar, ne günlere kaldık... Sübhanallah... Hey Allahım... Ey gazi hünkar, ne günlere kaldık... Sübhanallah...

Ramazan sayfası, arka tarafı çevir bakayım, çevirdim... Boydan boya bir kadın resmi!Ramazan sayfası, arka tarafı çevir bakayım, çevirdim... Boydan boya bir kadın resmi! E ne anladım ben bundan! Bu ne böyle, bu ne? Bu ne, bu ne?!E ne anladım ben bundan! Bu ne böyle, bu ne? Bu ne, bu ne?! E ona da bakıyor tabii. "Haa bak göğsünün ölçüsü doksan üç santim,E ona da bakıyor tabii. "Haa bak göğsünün ölçüsü doksan üç santim, kalçasının ölçüsü seksen yedi santim..." Olmadı... Olmaz böyle şey! kalçasının ölçüsü seksen yedi santim..." Olmadı... Olmaz böyle şey!

"E ne yapacağız hocam, gazete okumayalım mı?" Öyle gazeteyi okuma! "E ne yapacağız hocam, gazete okumayalım mı?"

Öyle gazeteyi okuma!

Evine okuyacağın gazeteyi al, seç. "E hiç yok!" Evine okuyacağın gazeteyi al, seç.

"E hiç yok!"

Radyo dinle, haberi oradan al. Hiç yoksa... Radyo dinle, haberi oradan al. Hiç yoksa...

Hiç yoksa zaten senin o gazeteyi kurmak boynunun borcu. Ne biçim müslümansın sen? Hiç yoksa zaten senin o gazeteyi kurmak boynunun borcu. Ne biçim müslümansın sen?

Esip tozup duruyorsun; "Bu memleketin yüzde doksan dokuzu müslüman!" Esip tozup duruyorsun;

"Bu memleketin yüzde doksan dokuzu müslüman!"

Nerede? Hani senin istediğin gibi Allah'ın dinine uygun,Nerede?

Hani senin istediğin gibi Allah'ın dinine uygun,
Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe uygun neşriyatın yoksa olmaz ki. Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe uygun neşriyatın yoksa olmaz ki.

Yoksa kurmak müslümanın boynunun borcu olur. Yoksa kurmak müslümanın boynunun borcu olur.

Onun için o resme bakarsan günaha girersin. O çıplak kadına bakarsan günaha girersin. Onun için o resme bakarsan günaha girersin. O çıplak kadına bakarsan günaha girersin.

Ondan sonra akşam iftar ettikten sonra sinemaya, gazinoya, Ondan sonra akşam iftar ettikten sonra sinemaya, gazinoya, tiyatroya, eğlenceye gidersen bu neye benzer? tiyatroya, eğlenceye gidersen bu neye benzer?

Sabahtan akşama kadar duvar yapıyor beyzâdem, ev yapıyor; akşamüstü evi yıkıyor. Sabahtan akşama kadar duvar yapıyor beyzâdem, ev yapıyor; akşamüstü evi yıkıyor. Sen çocuk musun? Lego mu oynuyorsun? Sen çocuk musun? Lego mu oynuyorsun? Çocuklar üstüne bir şeyi yığar, üst üste koyar koyar, keyfi gelir,Çocuklar üstüne bir şeyi yığar, üst üste koyar koyar, keyfi gelir, ondan sonra bir tane vurur, devirir. Gündüz kazandığını akşam deviriyor. Olmaz! ondan sonra bir tane vurur, devirir. Gündüz kazandığını akşam deviriyor.

Olmaz!

"Hadi iftar ettik, nereye gidelim? Hangi eğlence yerine gidelim?" "Hadi iftar ettik, nereye gidelim? Hangi eğlence yerine gidelim?"

Gazeteler de bunu körüklüyorlar. Bu tezata dikkatinizi çekerim. Gazeteler de bunu körüklüyorlar. Bu tezata dikkatinizi çekerim. Bazı gazeteler eski İstanbul'da Ramazan eğlenceleri, bilmem hangi semte, Bazı gazeteler eski İstanbul'da Ramazan eğlenceleri, bilmem hangi semte, bilmem hangi çeşit tiyatro eserleri, bilmem hangi eğlenceler... Kantocu filanca kadın bilmem ne... bilmem hangi çeşit tiyatro eserleri, bilmem hangi eğlenceler... Kantocu filanca kadın bilmem ne...

Böyle şey olur mu ya? Müslüman böyle şey yapar mı? Böyle şey olur mu ya? Müslüman böyle şey yapar mı?

Gündüz namaz kılacak, akşam eğlenecek. Gündüz oruç tutacak, akşam eğlenecek. Gündüz namaz kılacak, akşam eğlenecek. Gündüz oruç tutacak, akşam eğlenecek. Teravihten çıkacak, ondan sonra... Olmaz! Teravihten çıkacak, ondan sonra... Olmaz!

Tezatlı işler yapmayın. Akla mantığa sığan iş yapın. Tezatlı işler yapmayın. Akla mantığa sığan iş yapın. Perhize lahana turşusunun yaramadığı gibi ibadete de günah yaramaz. Perhize lahana turşusunun yaramadığı gibi ibadete de günah yaramaz.

Hatta bir insan eğer "Tevbe yâ Rabbi! Tevbe yâ Rabbi!" deyip tevbe ediyor daHatta bir insan eğer "Tevbe yâ Rabbi! Tevbe yâ Rabbi!" deyip tevbe ediyor da günahta ısrar ediyorsa, günahta devam ediyorsa, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; günahta ısrar ediyorsa, günahta devam ediyorsa, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Allah'la istihza, alay ediyor gibi olur." diyor. "Allah'la istihza, alay ediyor gibi olur." diyor.

et-Tâibu mine'z-zenbi ke-men lâ zenbelehû. et-Tâibu mine'z-zenbi ke-men lâ zenbelehû. "Günahtan tevbe eden hiç günahı yokmuş gibi pak olur." da "Günahtan tevbe eden hiç günahı yokmuş gibi pak olur." da "Günaha devam ederken tevbe eden de Allah'la alay eden gibi olur." diyor Peygamber Efendimiz."Günaha devam ederken tevbe eden de Allah'la alay eden gibi olur." diyor Peygamber Efendimiz. O hadisin arkasından o geliyor. O hadisin arkasından o geliyor.

Onun için şu orucu adam gibi tutun, er gibi tutun, erkekçe tutun Onun için şu orucu adam gibi tutun, er gibi tutun, erkekçe tutun veya hanımca tutun. Karşımda erkekler var ama hanımlar o hükümden müstesna değil.veya hanımca tutun. Karşımda erkekler var ama hanımlar o hükümden müstesna değil. Harama bakmayacaksın, haramı söylemeyeceksin, haramı dinlemeyeceksin, haramı işlemeyeceksin.Harama bakmayacaksın, haramı söylemeyeceksin, haramı dinlemeyeceksin, haramı işlemeyeceksin. Günahtan kaçınacaksın, ahlâkını düzelteceksin, kalp kırmayacaksın. Günahtan kaçınacaksın, ahlâkını düzelteceksin, kalp kırmayacaksın.

"Hocam o gelip bana çatarsa ne yapayım?" "Hocam o gelip bana çatarsa ne yapayım?"

Peygamber Efendimiz söylemiş, benim söylememe lüzum yok. Peygamber Efendimiz söylemiş, benim söylememe lüzum yok. Sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Size gelir de birisi söverse ve sizinle kavga etmeye kalkarsa, "Size gelir de birisi söverse ve sizinle kavga etmeye kalkarsa, sataşırsa üç defa 'Ben oruçluyum, ben oruçluyum, ben oruçluyum!' desin." sataşırsa üç defa 'Ben oruçluyum, ben oruçluyum, ben oruçluyum!' desin."

Kendisine de telkin ediyor, demiş oluyor ki; Kendisine de telkin ediyor, demiş oluyor ki;

"Ey nefis! Sakın ha karşı taraftaki tahrike kapılma, sen oruçlusun."Ey nefis! Sakın ha karşı taraftaki tahrike kapılma, sen oruçlusun. Sen ona uyarsan orucun sevabı gider. Nemelazım, sen bu işten vazgeç, dön git..." Sen ona uyarsan orucun sevabı gider. Nemelazım, sen bu işten vazgeç, dön git..."

"Hocam ben döner gidersem bana 'korktu' derler." "Hocam ben döner gidersem bana 'korktu' derler."

Ya "korktu" desinler; Allah seviyor! Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi böyle.Ya "korktu" desinler; Allah seviyor! Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi böyle. Bu korkmak meselesi değil.Bu korkmak meselesi değil. Sen onu vurdun mu devirirsin ama oruca kavga yakışmaz. Oruçluya kötü huy yakışmaz. Sen onu vurdun mu devirirsin ama oruca kavga yakışmaz. Oruçluya kötü huy yakışmaz.

Huyunu güzel düzeltmediğin zaman orucun kıymeti yok. Huyunu güzel düzeltmediğin zaman orucun kıymeti yok.

"Hocam ben biraz Anadolu terbiyesi gördüğüm için kazak erkeğim, eve geldim mi bağırmadan yapamam. "Hocam ben biraz Anadolu terbiyesi gördüğüm için kazak erkeğim, eve geldim mi bağırmadan yapamam. Kapıdan girdiğim zaman bir korkmalı... Bağıracağım, çağıracağım..." Kapıdan girdiğim zaman bir korkmalı... Bağıracağım, çağıracağım..."

Karşındaki, o da Allah'ın kuludur. Sen şimdi bağırırsın, susturursun; Karşındaki, o da Allah'ın kuludur. Sen şimdi bağırırsın, susturursun; rûz-i mahşerde onun eline fırsat geçer;rûz-i mahşerde onun eline fırsat geçer; "Bu kocam bana zulmetmişti yâ Rabbi!" fitil fitil senin burnundan getirir, haberin olsun. "Bu kocam bana zulmetmişti yâ Rabbi!" fitil fitil senin burnundan getirir, haberin olsun. O çocuk senin burnundan getirir. O çocuk senin burnundan getirir.

Biliyor musunuz bu dost gördüğünüz çocuklar, kendi bağrınıza bastığınız evlatlar,Biliyor musunuz bu dost gördüğünüz çocuklar, kendi bağrınıza bastığınız evlatlar, yarın sizden davacı olabilecek. Ne diyecek? yarın sizden davacı olabilecek.

Ne diyecek?

"Yâ Rabbi! Bana İslâm terbiyemi güzel vermedi de ben ondan iyi müslüman olmadım!" diyecek. "Yâ Rabbi! Bana İslâm terbiyemi güzel vermedi de ben ondan iyi müslüman olmadım!" diyecek.

Böyle diyecek. Anasını babasını Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında Böyle diyecek. Anasını babasını Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında kendisini müdafa etmek için şikâyet edecek. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruluyor ki; kendisini müdafa etmek için şikâyet edecek. Onun için Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruluyor ki;

"Sizin ailenizden ve çoluk çocuğunuzdan sizin için düşmanlar vardır, sakının." "Sizin ailenizden ve çoluk çocuğunuzdan sizin için düşmanlar vardır, sakının."

Hasım etme kendine. Hakkını [ver]. Hasım etme kendine. Hakkını [ver]. "Yâ Rabbi! Ben ona terbiyesini güzelce verdim."Yâ Rabbi! Ben ona terbiyesini güzelce verdim. Lokmasını helalinden yedirdim, babalık-analık vazifemi yaptım, doğruyu öğrettim. Lokmasını helalinden yedirdim, babalık-analık vazifemi yaptım, doğruyu öğrettim. Gücüm yettiği zaman da tazyikte bulundum, doğru yolda yürüsün diye.Gücüm yettiği zaman da tazyikte bulundum, doğru yolda yürüsün diye. Ben gittikten sonra kendisi böyle yapmış." diye sen müdafa edebilesin,Ben gittikten sonra kendisi böyle yapmış." diye sen müdafa edebilesin, kendini müdafaya imkânın olsun. kendini müdafaya imkânın olsun.

Baskıyla, kavgayla, dövüşle, zayıfı tepelemekle bu iş yürümez. Baskıyla, kavgayla, dövüşle, zayıfı tepelemekle bu iş yürümez. Mahkeme-i kübrâ var, büyük muhakeme günü var, amellerin arz edildiği gün var, Mahkeme-i kübrâ var, büyük muhakeme günü var, amellerin arz edildiği gün var, bohçaların açıldığı gün var, sevapların günahların ortaya döküldüğü gün var,bohçaların açıldığı gün var, sevapların günahların ortaya döküldüğü gün var, insanların mahşer halkına rezil olabileceği gün var. İşimizi ona göre yapacağız. insanların mahşer halkına rezil olabileceği gün var. İşimizi ona göre yapacağız.

Yanımızda hiç kimse olmasa bile harama bakmayacağız.Yanımızda hiç kimse olmasa bile harama bakmayacağız. Yanımızda hiç kimse olmasa bile melekler var; vücudumuzda üç yüz altmış tane melek var,Yanımızda hiç kimse olmasa bile melekler var; vücudumuzda üç yüz altmış tane melek var, hafaza melekleri var, oralarda, o çevrede dolaşan başka melekler var. hafaza melekleri var, oralarda, o çevrede dolaşan başka melekler var. Sonra, "Allahu Teâlâ hazretleri görüyor." diyeceğiz, yalnızken bile harama el uzatmayacağız,Sonra, "Allahu Teâlâ hazretleri görüyor." diyeceğiz, yalnızken bile harama el uzatmayacağız, yasak haram işi yapmayacağız. yasak haram işi yapmayacağız.

Oruç böyle tutulursa Allah affedebilir. Oruç böyle tutulursa Allah affedebilir. Öyle çalışırsak, böyle ciddi çabalarsak inşaallah kurtuluruz. Ama öyle olmazsa bu iş tehlikelidir. Öyle çalışırsak, böyle ciddi çabalarsak inşaallah kurtuluruz. Ama öyle olmazsa bu iş tehlikelidir.

Ben askerlikten çok korktum. Askerlik yaptığım zaman askerlikten ödüm patladı. Ben askerlikten çok korktum. Askerlik yaptığım zaman askerlikten ödüm patladı.

Askerlik yapan kardeşlerimize Allah yardım etsin. Askerlik yapan kardeşlerimize Allah yardım etsin.

Durup dururken bir zimmet çıkartırlar;Durup dururken bir zimmet çıkartırlar; "Topun şu parçası senin nöbetin sırasında kayboldu!" Ya sen almadın, sen çalmadın, götürmedin."Topun şu parçası senin nöbetin sırasında kayboldu!" Ya sen almadın, sen çalmadın, götürmedin. Sen orada subaysın ya, senden sorulur. Alaydan bir asker kaçar, yolda ezilir, senden sorarlar. Sen orada subaysın ya, senden sorulur. Alaydan bir asker kaçar, yolda ezilir, senden sorarlar.

"E ben ne yapayım? İşte burada nöbet tutuyordum, alayı bırakıp da [gitse miydim]?"E ben ne yapayım? İşte burada nöbet tutuyordum, alayı bırakıp da [gitse miydim]? İşte ben normal sayımımı yaptım gittim." İşte ben normal sayımımı yaptım gittim."

Gitmiş, ondan sonra gitmiş, atlamış tel örgüden... Senden sorarlar. Zimmet çıkabilir.Gitmiş, ondan sonra gitmiş, atlamış tel örgüden... Senden sorarlar. Zimmet çıkabilir. Askerlik bitinceye kadar ödüm patladı benim ki akşam yatarsın,Askerlik bitinceye kadar ödüm patladı benim ki akşam yatarsın, sabah nasıl kalkacağın belli olmaz, ne olacağın belli olmaz, başına bir hal gelir diye. sabah nasıl kalkacağın belli olmaz, ne olacağın belli olmaz, başına bir hal gelir diye.

Müslümanlık da öyle. Müslümanlık da öyle.

Evet, şu anda namaz kılıyoruz ama ölüm ne zaman gelecek, hangi halde gelecek? Evet, şu anda namaz kılıyoruz ama ölüm ne zaman gelecek, hangi halde gelecek? Ne şekilde gelecek? Korku üzere olacağız.Ne şekilde gelecek?

Korku üzere olacağız.
Allah'ın mağfireti çok da şeytan da etrafımızda aç kurt gibi dolanıp duruyor;Allah'ın mağfireti çok da şeytan da etrafımızda aç kurt gibi dolanıp duruyor; "Bir fırsatını bulsam da şunu aldatsam, kandırsam!" diye. "Bir fırsatını bulsam da şunu aldatsam, kandırsam!" diye. Bir ayağımızı kaydırtıp da düştük mü çullanır üstümüze, bizi parça parça eder. Bir ayağımızı kaydırtıp da düştük mü çullanır üstümüze, bizi parça parça eder.

Onun için Rabbimiz bize tevfîkini refîk etsin. Bize daima yardım eylesin.Onun için Rabbimiz bize tevfîkini refîk etsin. Bize daima yardım eylesin. Bizi daima hıfz u himayesinde eylesin ki yolundan şaşmayalım, sapmayalım.Bizi daima hıfz u himayesinde eylesin ki yolundan şaşmayalım, sapmayalım. Cehenneme düşecek iş yapmayalım. Cehenneme düşmeden cennete girelim.Cehenneme düşecek iş yapmayalım. Cehenneme düşmeden cennete girelim. Yıldırım gibi sırattan geçip cennete ilk girenlerle girelim.Yıldırım gibi sırattan geçip cennete ilk girenlerle girelim. O zamanında yetişemediğimiz Efendimiz'e komşu olalım.O zamanında yetişemediğimiz Efendimiz'e komşu olalım. O Havz-ı Kevser'den doya doya içelim inşaallah. O Havz-ı Kevser'den doya doya içelim inşaallah.

Vellezî nefsî bi-yedihî le-te'murunne bi'l-ma'rûfi ve le-tenhevünne ani'l-münkeri Vellezî nefsî bi-yedihî le-te'murunne bi'l-ma'rûfi ve le-tenhevünne ani'l-münkeri ev le-yûşikenna'llâhu en yeb'ase aleyküm ikâben min indihî sümme le-ted'û anhu felâ yestecîbu leküm. ev le-yûşikenna'llâhu en yeb'ase aleyküm ikâben min indihî sümme le-ted'û anhu felâ yestecîbu leküm.

Bu, çok kimsenin bildiği çok mühim bir hadîs-i şerîftir. Bu, çok kimsenin bildiği çok mühim bir hadîs-i şerîftir.

Neden mühim? Hepimizin hayatını bu hadîs-i şerîfteki emre uygun olarak tanzim etmemizNeden mühim?

Hepimizin hayatını bu hadîs-i şerîfteki emre uygun olarak tanzim etmemiz
ve bu hadisi icrâ etmemiz lazım geldiğinden mühim. ve bu hadisi icrâ etmemiz lazım geldiğinden mühim. Müslümanın mühim vazifelerinden birisini bildiriyor. Müslümanın mühim vazifelerinden birisini bildiriyor.

Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

"Nefsim, canım elinde olan o Allahu Teâlâ hazretlerine and olsun ki "Nefsim, canım elinde olan o Allahu Teâlâ hazretlerine and olsun ki ya siz emr-i mârufu muhakkak ve muhakkak yaparsınız,ya siz emr-i mârufu muhakkak ve muhakkak yaparsınız, nehy-i münkeri muhakkak ve muhakkak yaparsınız; nehy-i münkeri muhakkak ve muhakkak yaparsınız; ya da böyle yapmadığınız zaman ola ki Allahu Teâlâ hazretleri başınıza bir ikâb,ya da böyle yapmadığınız zaman ola ki Allahu Teâlâ hazretleri başınıza bir ikâb, bir ceza gönderir, musallat eder. bir ceza gönderir, musallat eder. Sonra siz o belanın üzerinizden kalkması için dua edersiniz de Allah duanızı kabul etmez." Sonra siz o belanın üzerinizden kalkması için dua edersiniz de Allah duanızı kabul etmez."

Bu vazife nedir? Bu vazife nedir?

İhmal edildiği zaman duaların kabul olmamasına sebep olan vazife nedir? İhmal edildiği zaman duaların kabul olmamasına sebep olan vazife nedir?

Emr-i mâruf, nehy-i münker vazifesidir. Emr-i mâruf, nehy-i münker vazifesidir.

Hem de Efendimiz nûn-u te'kîd-i sakîne ile buyurmuş ki; le-te'murunne bi'l-ma'rûf.Hem de Efendimiz nûn-u te'kîd-i sakîne ile buyurmuş ki; le-te'murunne bi'l-ma'rûf. Arapça'da "nun" harfinin ünne diye şeddeli söylenmesi "muhakkak ve muhakkak" mânasına gelir. Arapça'da "nun" harfinin ünne diye şeddeli söylenmesi "muhakkak ve muhakkak" mânasına gelir.

"Muhakkak ve muhakkak emr-i mâruf yapacaksınız."Muhakkak ve muhakkak emr-i mâruf yapacaksınız. Muhakkak ve muhakkak nehy-i münker yapacaksınız haa!" demek. Muhakkak ve muhakkak nehy-i münker yapacaksınız haa!" demek.

Bu ifade Arapça'da o zaman kullanılır. Yoksa her zaman kullanılan bir şekil değil. Bu ifade Arapça'da o zaman kullanılır. Yoksa her zaman kullanılan bir şekil değil. Nûn-u te'kîd derler buna, tekid etmek için, sözü kuvvetlendirmek için böyle getiriyor. Nûn-u te'kîd derler buna, tekid etmek için, sözü kuvvetlendirmek için böyle getiriyor.

"Mutlaka ve mutlaka emr-i mâruf yapacaksınız." "Mutlaka ve mutlaka emr-i mâruf yapacaksınız."

Ne demek emr-i mâruf? Ne demek emr-i mâruf?

Aklın, şeriatin doğru gördüğü işi yaptırmak için söyleyeceksiniz, tavsiye edeceksiniz, Aklın, şeriatin doğru gördüğü işi yaptırmak için söyleyeceksiniz, tavsiye edeceksiniz, yaptırtmaya çalışacaksınız, yapılmasına omuz vereceksiniz, destek olacaksınız, o iş olacak. yaptırtmaya çalışacaksınız, yapılmasına omuz vereceksiniz, destek olacaksınız, o iş olacak. O işin yapılması için ter dökeceksiniz, çalışacaksınız, çabalayacaksınız.O işin yapılması için ter dökeceksiniz, çalışacaksınız, çabalayacaksınız. Eliniz yırtılacak, yüzünüz terleyecek, pantolonunuz tozlanacak ama o işi yaptırmaya çalışacaksınız. Eliniz yırtılacak, yüzünüz terleyecek, pantolonunuz tozlanacak ama o işi yaptırmaya çalışacaksınız.

Bir de aklın ve şeriatin doğru görmediği kötü şeyleri de yaptırmamaya çalışacaksınız. Bir de aklın ve şeriatin doğru görmediği kötü şeyleri de yaptırmamaya çalışacaksınız. "Olmaz böyle şey, bunu yapamazsın! Ben varken yapamazsın!"Olmaz böyle şey, bunu yapamazsın! Ben varken yapamazsın! Bunu yaptırmam arkadaş! Ben burada durduğum müddetçe bu işi yapamazsın!" Bunu yaptırmam arkadaş! Ben burada durduğum müddetçe bu işi yapamazsın!"

Kötülüğü yaptırmamak, iyili yaptırma; bu hepimizin boynunda bir vazifedir. Kötülüğü yaptırmamak, iyili yaptırma; bu hepimizin boynunda bir vazifedir.

Nasıl vazife? Sen bir yerde memursun, etrafındaki üç tane memur arkadaşın rüşvete alışmış, Nasıl vazife?

Sen bir yerde memursun, etrafındaki üç tane memur arkadaşın rüşvete alışmış,
işi rüşvetle yapacak. işi rüşvetle yapacak.

"Arkadaşlar canınıza okurum, ben varken burada haram yenmez. Yaptırmam bunu!" "Arkadaşlar canınıza okurum, ben varken burada haram yenmez. Yaptırmam bunu!"

Veyahut iki kişi bir kimseyi aldatmak istiyorlar; Veyahut iki kişi bir kimseyi aldatmak istiyorlar;

"Heyt! Yapma onu, çekil oradan! Arkadaş bunlar seni aldatmak istiyor, uyma. "Heyt! Yapma onu, çekil oradan! Arkadaş bunlar seni aldatmak istiyor, uyma. Ben varken bunu yapamazsınız!" "Seni de döveriz!" Ben varken bunu yapamazsınız!"

"Seni de döveriz!"

"Ben dayak yiyebilirim ama beni devirmedikçe, benim üstüme basıp geçmedikçe bu işi yapamazsınız! "Ben dayak yiyebilirim ama beni devirmedikçe, benim üstüme basıp geçmedikçe bu işi yapamazsınız! Yaptırmam bunu, uğraşırım sonuna kadar!" diyecek, insan kötülüğü engelleyecek. Yaptırmam bunu, uğraşırım sonuna kadar!" diyecek, insan kötülüğü engelleyecek.

Müslümanın vazifesi bu. Aslî vazifesi. Farz, müslümanın boynunun borcu... Müslümanın vazifesi bu. Aslî vazifesi. Farz, müslümanın boynunun borcu...

Ve kötülüğü engellediği gibi iyiliği de yaptırmaya çalışacak. Ve kötülüğü engellediği gibi iyiliği de yaptırmaya çalışacak. Hayrı, iyi olan şeyi omuz verecek, yapmaya çalışacak. Hayrı, iyi olan şeyi omuz verecek, yapmaya çalışacak.

"Hocalar yapsın, hacılar yapsın..." "Hocalar yapsın, hacılar yapsın..."

Ya yol yapılacak, çeşme yapılacak, şunu yapılacak, bunu yapılacak... Çok hayırlar var. Ya yol yapılacak, çeşme yapılacak, şunu yapılacak, bunu yapılacak... Çok hayırlar var.

Şimdi biz hayırlar yapalım diye sözü getiriyorum, yine hatırıma geldi, yine söyleyeceğim. Şimdi biz hayırlar yapalım diye sözü getiriyorum, yine hatırıma geldi, yine söyleyeceğim.

Hayır yapalım diye vakıf kurmuşuz.Hayır yapalım diye vakıf kurmuşuz. Bir vakıf kurmuşuz, öyle yüklerin altına girmişiz ki aklınız durur! Bir vakıf kurmuşuz, öyle yüklerin altına girmişiz ki aklınız durur! Birkaç milyar Kadıköy yakasında mektepler kuracağız, büyük tesisler yapacağız.Birkaç milyar Kadıköy yakasında mektepler kuracağız, büyük tesisler yapacağız. Birkaç milyar Anadolu yakasında, Rumeli yakasında... Birkaç milyar Anadolu yakasında, Rumeli yakasında... Yeşilköy tarafından 18 dönüm yer almışız, caminin yapılmasına başlamışız, büyük tesisler yapacağız.Yeşilköy tarafından 18 dönüm yer almışız, caminin yapılmasına başlamışız, büyük tesisler yapacağız. Daha başka yerlerde [çalışmalar] var. Her yerden geliyorlar, bizi cebi çok para dolu sanıyorlar, Daha başka yerlerde [çalışmalar] var. Her yerden geliyorlar, bizi cebi çok para dolu sanıyorlar, cemaatimizi sargın, canlı görüyorlar. Herkes geliyor, bizden; cemaatimizi sargın, canlı görüyorlar. Herkes geliyor, bizden;

"Hocam, dört katlı Kur'an kursu binası yaptık, tamamlayamıyoruz, "Hocam, dört katlı Kur'an kursu binası yaptık, tamamlayamıyoruz, paramız kalmadı, buyurun bunu siz işletin..." paramız kalmadı, buyurun bunu siz işletin..."

Ya ben para basmıyorum ki! Ben banker değilim ki, para babası değilim ki,Ya ben para basmıyorum ki! Ben banker değilim ki, para babası değilim ki, zengin değilim ki, fabrikatör değilim ki... zengin değilim ki, fabrikatör değilim ki...

Nasıl olacak? Beraber yapacağız, hep beraber yapacağız. Nasıl olacak?

Beraber yapacağız, hep beraber yapacağız.

Hayrı bir düşünüveriyoruz, taşınıveriyoruz, "Sizin nâmınıza şurada bir hayır var." diyoruz. Hayrı bir düşünüveriyoruz, taşınıveriyoruz, "Sizin nâmınıza şurada bir hayır var." diyoruz. Siz hayırlarınızı dağıtmayın. Siz hayırlarınızı dağıtmayın. Derli toplu bir hedefe teksif edersek, hepimiz aynı hedefe yönelirsek işleri başarırız.Derli toplu bir hedefe teksif edersek, hepimiz aynı hedefe yönelirsek işleri başarırız. Hayırları yapacağız. Büyük müesseseler, dev müesseseler kuruyoruz, herkesin hayran kalacağı...Hayırları yapacağız. Büyük müesseseler, dev müesseseler kuruyoruz, herkesin hayran kalacağı... Hayran kalıyorlar. Yurtiçinden, yurtdışından alkış alıyoruz.Hayran kalıyorlar. Yurtiçinden, yurtdışından alkış alıyoruz. Ama kulun alkışı bizim için mühim değil, Rabbimiz razı olsun, yeter.Ama kulun alkışı bizim için mühim değil, Rabbimiz razı olsun, yeter. Hayırlı hizmetler oluyor. Hayırlı hizmetler oluyor.

Bir yerde bir yer kurduk, dün akşam oradaydım mesela, korka korka kurduk. Bir yerde bir yer kurduk, dün akşam oradaydım mesela, korka korka kurduk. Geçen sene bir yer kurduk, bu caminin sahasının iki sahası kadar geniş bir yer kurduk.Geçen sene bir yer kurduk, bu caminin sahasının iki sahası kadar geniş bir yer kurduk. Biz bunun kirasını nasıl ödeyeceğiz? Biz bunun kirasını nasıl ödeyeceğiz?

Ceketimizi satarız, öderiz. Hayır için yaptık. Ne yapalım, ödeyeceğiz. Ceketimizi satarız, öderiz. Hayır için yaptık. Ne yapalım, ödeyeceğiz.

Orayı kurduk. "Nasıl çalışacağız, acaba ne yapacağız?" Orayı kurduk. "Nasıl çalışacağız, acaba ne yapacağız?"

Bir ara bilemediler. Şimdi elhamdülillah akşamları fukaraya ve dostlara her zaman... Bir ara bilemediler. Şimdi elhamdülillah akşamları fukaraya ve dostlara her zaman...

Bak, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki; Bak, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem diyor ki;

"Müslüman kardeşinin paraya ihtiyacı varsa ona borç vermek, "Müslüman kardeşinin paraya ihtiyacı varsa ona borç vermek, fakire sadaka vermekten daha iyi." Neden? fakire sadaka vermekten daha iyi."

Neden?

Fakirin ne olacağı belli değil ama bu senin müslüman kardeşin, asil insan, borçlanmış. Fakirin ne olacağı belli değil ama bu senin müslüman kardeşin, asil insan, borçlanmış. İslâm'ın [görüşü] başka. Fakire yemek çıkartıyorsun, güzel; İslâm'ın [görüşü] başka. Fakire yemek çıkartıyorsun, güzel; bir de dostların muhabbeti olsun diye dostlarını da çağırıyorsun, o da güzel. bir de dostların muhabbeti olsun diye dostlarını da çağırıyorsun, o da güzel.

Esas olan muhabbet. Bizim birbirimizi samimi kardeş olarak sevmemiz lazım. Esas olan muhabbet.

Bizim birbirimizi samimi kardeş olarak sevmemiz lazım.
Yüzümüze gülüp arkamızdan kuyu kazdık mı, böyle Müslümanlık olmaz.Yüzümüze gülüp arkamızdan kuyu kazdık mı, böyle Müslümanlık olmaz. Candan seveceğiz, birbirimize canımızı verecek gibi olacağız. Neden? Candan seveceğiz, birbirimize canımızı verecek gibi olacağız.

Neden?

Bizim muhabbetimiz Allah için, maddî menfaat için değil. Bizim muhabbetimiz Allah için, maddî menfaat için değil.

İftar yemeği veriliyor; talebeler geliyor, fakirler geliyor, zenginler muhabbet için geliyorlar.İftar yemeği veriliyor; talebeler geliyor, fakirler geliyor, zenginler muhabbet için geliyorlar. Eh oldu mu şimdi bizim tuttuğumuz yer cami; teravih namazı kılınıyor, Eh oldu mu şimdi bizim tuttuğumuz yer cami; teravih namazı kılınıyor, akşam namazı kılınıyor, iftar yemeği veriliyor, dinî konuşma yapılıyor...akşam namazı kılınıyor, iftar yemeği veriliyor, dinî konuşma yapılıyor... Eh tamam, burada başladı işte sevap kazanılmaya... Eh tamam, burada başladı işte sevap kazanılmaya... Orada namaz kılanların her birinin sevabındanOrada namaz kılanların her birinin sevabından bir misli ona sebep olanların hepsine veriliyor, taksim ediliyor. bir misli ona sebep olanların hepsine veriliyor, taksim ediliyor. Hayra sebep oldular çünkü, yaptırıyorlar. Hayra sebep oldular çünkü, yaptırıyorlar.

Bir dağda bir Allah'ın kulu kalkıp ibadet edince o dağ öteki dağa iftihar edermiş, Bir dağda bir Allah'ın kulu kalkıp ibadet edince o dağ öteki dağa iftihar edermiş, hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bildiriyor...hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz bildiriyor... Biz bilemeyiz, bizim kulaklarımız duymaz. Biz bilemeyiz, bizim kulaklarımız duymaz.

Etrafınızdaki her şey Allah'ı tesbih ediyor. Etrafınızdaki her şey Allah'ı tesbih ediyor. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri "Hiç tesbih etmeyen şey yok! diyor. Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri "Hiç tesbih etmeyen şey yok! diyor.

Kaç kişi duyuyor tesbihi? Var mı etraftan tesbih duyan? Sübhanallah, sübhanallah tesbihini? Kaç kişi duyuyor tesbihi? Var mı etraftan tesbih duyan? Sübhanallah, sübhanallah tesbihini?

Duyamıyoruz ama o dağ öteki dağa seslenirmiş; Duyamıyoruz ama o dağ öteki dağa seslenirmiş;

"Benim bugün üzerimde Allah'ın bir kulu Allah'a ibadet etti yaa,"Benim bugün üzerimde Allah'ın bir kulu Allah'a ibadet etti yaa, haberin var mı senin?" diye iftihar edermiş. haberin var mı senin?" diye iftihar edermiş.

Biz bir yer tuttuk, orada iki yüz kişi namaz kıldı, iki yüz kişi yemek yediBiz bir yer tuttuk, orada iki yüz kişi namaz kıldı, iki yüz kişi yemek yedi hadîs-i şerîfler okundu, âyet-i kerîmeler okundu, gündüzleri ders yapılıyor...hadîs-i şerîfler okundu, âyet-i kerîmeler okundu, gündüzleri ders yapılıyor... Tamam buraya -kirası- yüz elli bin lira da feda olsun, iki yüz bin lira da feda olsun...Tamam buraya -kirası- yüz elli bin lira da feda olsun, iki yüz bin lira da feda olsun... Müslümanların bunu vermesi lazım çünkü hayır. Müslümanların bunu vermesi lazım çünkü hayır.

Şu cami... Şu caminin yan tarafı bir topraklı yerdi, kümes vardı, dut ağacı filan vardı.Şu cami... Şu caminin yan tarafı bir topraklı yerdi, kümes vardı, dut ağacı filan vardı. Orayı ibadete açtık, orada insanlar namaz kılıyor, güzel. Orayı ibadete açtık, orada insanlar namaz kılıyor, güzel. Burada ibadet edildiği müddetçe onun yapılmasına yardım edenlerin Burada ibadet edildiği müddetçe onun yapılmasına yardım edenlerin defterine sevaplar yazılıyor kardeşlerim. Bu iş böyle.defterine sevaplar yazılıyor kardeşlerim. Bu iş böyle. Arka taraftaki odaların arasını açtık, Arka taraftaki odaların arasını açtık, şu avlunun arkasında, sizin oturduğunuz yerin dört misli yer var orada.şu avlunun arkasında, sizin oturduğunuz yerin dört misli yer var orada. Oraya da kadınlar geliyorlar, oturuyorlar, hadisleri dinliyorlar.Oraya da kadınlar geliyorlar, oturuyorlar, hadisleri dinliyorlar. Onların sevapları onu yapanlara gidiyor.Onların sevapları onu yapanlara gidiyor. Kimisi bu tahtasını yaptı, kimisi halısını döşedi, kimisi başka hayrını yaptı... Kimisi bu tahtasını yaptı, kimisi halısını döşedi, kimisi başka hayrını yaptı...

Hayırlara vesile olacağız, hayırlara katılacağız.Hayırlara vesile olacağız, hayırlara katılacağız. İnşaallah Allahu Teâlâ hazretleri rahmetine vesile eder. İnşaallah Allahu Teâlâ hazretleri rahmetine vesile eder.

O bize çok nimetler vermiş: Sıhhatimiz nimet, aklımız nimet, O bize çok nimetler vermiş: Sıhhatimiz nimet, aklımız nimet, Müslümanlığımız nimet, kazancımız nimet, oğul evlat aile nimet, haysiyetimiz şerefimiz nimet.Müslümanlığımız nimet, kazancımız nimet, oğul evlat aile nimet, haysiyetimiz şerefimiz nimet. Saymak istesek Allah'ın nimetlerini sayamayız. Göz nimet, kulak nimet, dil nimet, her şey nimet. Saymak istesek Allah'ın nimetlerini sayamayız. Göz nimet, kulak nimet, dil nimet, her şey nimet.

O nimetlerin karşısında biz ne yapıyoruz ki? Azıcık bir şey yapıyoruz. O nimetlerin karşısında biz ne yapıyoruz ki?

Azıcık bir şey yapıyoruz.

Çoban ne getirirmiş? Çamsakızı getirirmiş. Çoban ne getirirmiş?

Çamsakızı getirirmiş.
Hediye olarak çam ağacından koparıp çamsakızı getirirmiş.Hediye olarak çam ağacından koparıp çamsakızı getirirmiş. Ya bu padişahın bu çamsakızına ihtiyacı yok ki. Ama ne yapsın? Ya bu padişahın bu çamsakızına ihtiyacı yok ki. Ama ne yapsın?

Çam sakızı çoban armağanı... Saraya gittiği zaman çoban çamsakızı götürür. Çam sakızı çoban armağanı... Saraya gittiği zaman çoban çamsakızı götürür.

Bizim de Rabbimiz bize bunca nimetleri vermiş, malımızla canımızla çalışacağız. Bizim de Rabbimiz bize bunca nimetleri vermiş, malımızla canımızla çalışacağız. Öyle insan var ki malının kırkta birini veriyor, zekât. Öyle insan var ki beşte birini veriyor.Öyle insan var ki malının kırkta birini veriyor, zekât. Öyle insan var ki beşte birini veriyor. Öyle insan var ki yarısını veriyor.Öyle insan var ki yarısını veriyor. Öyle insan var ki, hele hele bizim bu arkadaşların arasında duydum, Öyle insan var ki, hele hele bizim bu arkadaşların arasında duydum, adını söylememi istemez ama duydum, iftihar ediyorum,adını söylememi istemez ama duydum, iftihar ediyorum, kendisi geçinecek kadar parasını ayırıp kazancının hepsini İslâm'a hizmete verenler, kendisi geçinecek kadar parasını ayırıp kazancının hepsini İslâm'a hizmete verenler, öyle babayiğitler var. Dünyada iyi insanlar eksik değil ki... öyle babayiğitler var. Dünyada iyi insanlar eksik değil ki... Yoksa çoktan batardık, bizim başımıza taş yağardı. Allah'ın iyi insanları eksik değil. Yoksa çoktan batardık, bizim başımıza taş yağardı. Allah'ın iyi insanları eksik değil.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Emr-i mâruf yapacağız, iyi işleri destekleyeceğiz, yapacağız, söyleyeceğiz, Emr-i mâruf yapacağız, iyi işleri destekleyeceğiz, yapacağız, söyleyeceğiz, tavsiye edeceğiz, susmayacağız. tavsiye edeceğiz, susmayacağız.

"Hocam ben bu adamlara geçen akşam söylemiştim, bu akşam yine yapıyorlar." "Hocam ben bu adamlara geçen akşam söylemiştim, bu akşam yine yapıyorlar."

Madem bu akşam yine yapıyorlar, sen de bu akşam yine söyle. Neden? Madem bu akşam yine yapıyorlar, sen de bu akşam yine söyle.

Neden?

Onlar yine yaptılar, sen de yine söylemek hakkına sahip oldun. Onlar yine yaptılar, sen de yine söylemek hakkına sahip oldun. Bıraksalardı sen de peşlerini bırakırdın. Bıraksalardı sen de peşlerini bırakırdın. Yine başlarına dikilirsin; "Bu yaptığınız doğru değil kardeşler!Yine başlarına dikilirsin; "Bu yaptığınız doğru değil kardeşler! Bu mübarek Ramazan gününde bu işi, bu naneyi yemeyin, bu haltı karıştırmayın!" diye yine söylersiniz.Bu mübarek Ramazan gününde bu işi, bu naneyi yemeyin, bu haltı karıştırmayın!" diye yine söylersiniz. Yarın yine yapacaklar, dinlemeyecekler. Yine gidersin, yine söylersin.Yarın yine yapacaklar, dinlemeyecekler. Yine gidersin, yine söylersin. Bakalım kim kârlı çıkacak? Emr-i mâruf yapacağız, nehy-i münker yapacağız. Bakalım kim kârlı çıkacak?

Emr-i mâruf yapacağız, nehy-i münker yapacağız.

"Burada bu kötülük olmaz. Şu hayrı yap, buyur, kölen olayım, emret ne istersen yapayım."Burada bu kötülük olmaz. Şu hayrı yap, buyur, kölen olayım, emret ne istersen yapayım. Bu hayrı yapalım, bu şerri işlemeyelim." diyeceğiz. Bu hayrı yapalım, bu şerri işlemeyelim." diyeceğiz.

Biz bu nasihatleri etmeye etmeye, etmeye etmeye memleket mahvoldu, şer aldı götürdü her tarafı... Biz bu nasihatleri etmeye etmeye, etmeye etmeye memleket mahvoldu, şer aldı götürdü her tarafı...

Bu şerleri işleyenlerin hepsi de bizim akrabamızdır. Bu şerleri işleyenlerin hepsi de bizim akrabamızdır. Ya senin akrabandır, ya onun akrabasıdır, ya berikisinin akrabasıdır. Herkes birbiriyle tanışıktır.Ya senin akrabandır, ya onun akrabasıdır, ya berikisinin akrabasıdır. Herkes birbiriyle tanışıktır. Ben gitsem söylesem, adam ensemde boza pişirir. Ona sen söyleyeceksin.Ben gitsem söylesem, adam ensemde boza pişirir. Ona sen söyleyeceksin. Ona sen söyleyebilirsin, akrabandır, dayındır; nazın geçer. Ben söyleyemem.Ona sen söyleyebilirsin, akrabandır, dayındır; nazın geçer. Ben söyleyemem. Ötekisine de berikisi söyleyecek. Herkes vazifesini yapacak. Ötekisine de berikisi söyleyecek. Herkes vazifesini yapacak.

Biraz da zorlayacak. Bir insanın gücü yeterse hayrı zorla yaptırtacak. Biraz da zorlayacak. Bir insanın gücü yeterse hayrı zorla yaptırtacak. "Ee gel bakalım, yap şunu!" Zorla. "Kıl namazını! Bırak o edepsizliği!" "Ee gel bakalım, yap şunu!" Zorla. "Kıl namazını! Bırak o edepsizliği!"

Hayrı cebren yaptıracak. Gücü yetmezse diliyle söyleyecek; " Hayrı cebren yaptıracak. Gücü yetmezse diliyle söyleyecek; " Şöyle yapsanız iyi olur, böyle yapsanız iyi olur..." Şöyle yapsanız iyi olur, böyle yapsanız iyi olur..."

Şimdi biz güçsüz insanlar olarak lak lak lak lak konuşuyoruz, kimse bizim sözümüzü dinlemiyor. Şimdi biz güçsüz insanlar olarak lak lak lak lak konuşuyoruz, kimse bizim sözümüzü dinlemiyor. Olmaz. İnsanın biraz da yaptırım gücü olmalı. Olmaz. İnsanın biraz da yaptırım gücü olmalı.

"Bu müstehcen şey doğru değil!" diyoruz, "Müstehcenlik doğru değil!" diyoruz; "Bu müstehcen şey doğru değil!" diyoruz, "Müstehcenlik doğru değil!" diyoruz; gazete yine müstehcen şeyi basıyor. gazete yine müstehcen şeyi basıyor.

Niye basıyor? "Müşterisi var." diyor.Niye basıyor?

"Müşterisi var." diyor.
"Sen bana istediğin kadar konuş, müşterisi var bunun." diyor. "Sen bana istediğin kadar konuş, müşterisi var bunun." diyor.

Demek ki kabahat bende, ben müşteri olunca elbette onu yapan çıkıyor.Demek ki kabahat bende, ben müşteri olunca elbette onu yapan çıkıyor. Demek ki almayacağım, demek ki almamam gerekiyor. Demek ki almayacağım, demek ki almamam gerekiyor.

Yaptırım gücümüz olacak. "Bu müslümanları pek kızdırmaya gelmez. Yaptırım gücümüz olacak. "Bu müslümanları pek kızdırmaya gelmez. Kızarsa müessesemizin çanına ot tıkanır, geçimimiz daralır, Kızarsa müessesemizin çanına ot tıkanır, geçimimiz daralır, işimiz yürümez, metaımız satılmaz..." diye işimiz yürümez, metaımız satılmaz..." diye biraz hileden, hud'adan, edepsizlikten, arsızlıktan korkacak. biraz hileden, hud'adan, edepsizlikten, arsızlıktan korkacak. Biz yaptırım gücü olmadıktan sonra istediğin kadar söyle; alay ediyor, alay mevzu yapıyor... Biz yaptırım gücü olmadıktan sonra istediğin kadar söyle; alay ediyor, alay mevzu yapıyor...

Haklı olanın aynı zamanda güçlü olması lazım. Emr-i mâruf, nehy-i münker öyle olur. Haklı olanın aynı zamanda güçlü olması lazım. Emr-i mâruf, nehy-i münker öyle olur.

Müslüman şuurlu oldu mu, müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz, edepsizlik yapılmaz. Müslüman şuurlu oldu mu, müslüman mahallesinde salyangoz satılmaz, edepsizlik yapılmaz. "Burada biz bu edepsizliği yapmayalım, bu hacı amcalar bizi mahveder!" derler, orada yapmazlar. "Burada biz bu edepsizliği yapmayalım, bu hacı amcalar bizi mahveder!" derler, orada yapmazlar.

Onun için hepiniz emr-i mâruf, nehy-i münker vazifenizi müdrik olun.Onun için hepiniz emr-i mâruf, nehy-i münker vazifenizi müdrik olun. Bu memleket bizim memleketimiz olduğuna göre şerleri temizleyeceğiz, hayırları kalkındıracağız. Bu memleket bizim memleketimiz olduğuna göre şerleri temizleyeceğiz, hayırları kalkındıracağız. Etraf gül gülistan olacak, tertemiz olacak, park bahçe olacak;Etraf gül gülistan olacak, tertemiz olacak, park bahçe olacak; toz toprak kalmayacak, pislik kalmayacak. toz toprak kalmayacak, pislik kalmayacak.

Şimdi geldim, yollarda bakıyorum... İstanbul büyük bir şehir. Şimdi geldim, yollarda bakıyorum... İstanbul büyük bir şehir. Köşe başlarına yığmışlar çöpleri, yığmışlar çöpleri... Gelen atmış, gelen atmış... Köşe başlarına yığmışlar çöpleri, yığmışlar çöpleri... Gelen atmış, gelen atmış... Bizim şurada kitapevimiz var, onun köşesini çöp toplama yeri bellemişler, oraya [atmışlar]. Bizim şurada kitapevimiz var, onun köşesini çöp toplama yeri bellemişler, oraya [atmışlar]. O da oraya bir yazılar yazmış, kim canı yanıyorsa filan... O da oraya bir yazılar yazmış, kim canı yanıyorsa filan...

Buraya bir tane bidon konur, her apartmanın bir çöp [bidonu] olur. Buraya bir tane bidon konur, her apartmanın bir çöp [bidonu] olur. Bu nedir böyle, bu meydana çöpleri koymak? Ne biçim iştir? Bu nedir böyle, bu meydana çöpleri koymak? Ne biçim iştir?

Düzelecek. Her şeyimizin pırıl pırıl tertemiz olması lazım. İslâm'a yakışır şekilde olması lazım. Düzelecek. Her şeyimizin pırıl pırıl tertemiz olması lazım. İslâm'a yakışır şekilde olması lazım.

Avrupa'dan, Amerika'dan birisi geldiği zaman, Avrupa'dan, Amerika'dan birisi geldiği zaman, bizim memleketimize bir geldi mi "Allah Allah evin içi gibi tertemiz, bizim memleketimize bir geldi mi "Allah Allah evin içi gibi tertemiz, ne biçim memleket burası, ne güzel memleket! ne biçim memleket burası, ne güzel memleket! Şu insanların kibarlığına bak, şu zerafetine bak, şu tok gözlülüğüne bak!" demesi lazım. Şu insanların kibarlığına bak, şu zerafetine bak, şu tok gözlülüğüne bak!" demesi lazım.

Bunu yapmak için tek tek herkesin arzusunun birleşmesi gerekiyor. Bunu yapmak için tek tek herkesin arzusunun birleşmesi gerekiyor. Sadece benim istemem yetmiyor, hepimizin istememiz gerekiyor ki hayır olsun. Sadece benim istemem yetmiyor, hepimizin istememiz gerekiyor ki hayır olsun. Ben böyle hayrı işleyip dururken ötekisi şerri işlerse, Ben böyle hayrı işleyip dururken ötekisi şerri işlerse, onlar ekseriyette olursa o zaman tersine gidiyor.onlar ekseriyette olursa o zaman tersine gidiyor. O zaman da "İşte canım, Türk işi..." derler, "Ne olacak, bunların yaptığı şeyden bir hayır mı gelir?O zaman da "İşte canım, Türk işi..." derler, "Ne olacak, bunların yaptığı şeyden bir hayır mı gelir? Yaptığı alet bozulur, yaptığı şey çürük olur..." Öyle olmayacak! Yaptığı alet bozulur, yaptığı şey çürük olur..."

Öyle olmayacak!

Demek ki emr-i mâruf, nehy-i münker vazifemizi yapmadığımız zamanDemek ki emr-i mâruf, nehy-i münker vazifemizi yapmadığımız zaman Allah başımıza bir bela gönderiyor, ceza gönderiyor Allah başımıza bir bela gönderiyor, ceza gönderiyor ve o ceza kalksın diye de dua ediyor insanlar, müslümanlar;ve o ceza kalksın diye de dua ediyor insanlar, müslümanlar; "Yâ Rabbi! Bu başımıza musallat oldu; bu dert, bu felaket, bu musibet geldi; "Yâ Rabbi! Bu başımıza musallat oldu; bu dert, bu felaket, bu musibet geldi; kaldır bunu yâ Rabbi!" Kalkmıyor. kaldır bunu yâ Rabbi!" Kalkmıyor. Kuraklık gönderir, şöyle olur, böyle olur. Kuraklık gönderir, şöyle olur, böyle olur.

Hiç tahmin eder misin: Rusya'da nükleer santralda bir arıza çıkıyor,Hiç tahmin eder misin: Rusya'da nükleer santralda bir arıza çıkıyor, ne kadar insan ölüyorsa ölüyor.ne kadar insan ölüyorsa ölüyor. Büyük panik içinde herkes başka yerlere kaçışıyor. Radyasyon havalara dağılıyor. Büyük panik içinde herkes başka yerlere kaçışıyor. Radyasyon havalara dağılıyor. Rüzgâr bir Avrupa tarafına estiği zaman Avrupa ülkelerinin korkudan ödleri patlıyor. Rüzgâr bir Avrupa tarafına estiği zaman Avrupa ülkelerinin korkudan ödleri patlıyor. Bir aşağı döndüğü zaman Balkan ülkelerinin ödleri patlıyor.Bir aşağı döndüğü zaman Balkan ülkelerinin ödleri patlıyor. Bizim memlekette de tedbirler "Aman bize de gelecek mi gelmeyecek mi?" Bizim memlekette de tedbirler "Aman bize de gelecek mi gelmeyecek mi?" Suudi Arabistan Avrupa'dan gıda almayı durduruyor... Neler oluyor?.. Suudi Arabistan Avrupa'dan gıda almayı durduruyor...

Neler oluyor?..

Bir tane bak, Allahu Teâlâ hazretlerinin azabından küçük bir numune bu. Bir tane bak, Allahu Teâlâ hazretlerinin azabından küçük bir numune bu. Bir santralda bir küçücük arıza oluverince iş nerelere varabilecek. Bir santralda bir küçücük arıza oluverince iş nerelere varabilecek.

İsterse bu kudret sahibi Allah Rusya'yı mahvedebilir mi? Eder. İsterse bu kudret sahibi Allah Rusya'yı mahvedebilir mi?

Eder.

Dünyayı mahvedebilir mi? Eder. Her şeye kâdir. Dünyayı mahvedebilir mi?

Eder. Her şeye kâdir.

Belâ ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Her şeye kâdir, hepsini yapabilir. Belâ ve hüve alâ külli şey'in kadîr. Her şeye kâdir, hepsini yapabilir.

Ama mühlet veriyor. Biz bu mühletten faydalanmalıyız. Ama mühlet veriyor. Biz bu mühletten faydalanmalıyız. Dilerse kahreder de fırsat veriyor, mühlet veriyor, "Kullarım belki düzelirler, tevbe ederler." diye.Dilerse kahreder de fırsat veriyor, mühlet veriyor, "Kullarım belki düzelirler, tevbe ederler." diye. Bu azap başına gelmeden insanların doğru yolu bulması lazım. Bu azap başına gelmeden insanların doğru yolu bulması lazım.

"Bulmuyorlar hocam." Vemâ ekserü'n-nâsi velev hareste bi-mü'minîn. "Bulmuyorlar hocam."

Vemâ ekserü'n-nâsi velev hareste bi-mü'minîn.

Âyet-i kerîmede Peygamber Efendimiz'e böyle buyurulmuş; Âyet-i kerîmede Peygamber Efendimiz'e böyle buyurulmuş;

"Ne kadar ısrar etsen, ne kadar temenni etsen, insanların çoğu imana gelmeyecekler." "Ne kadar ısrar etsen, ne kadar temenni etsen, insanların çoğu imana gelmeyecekler."

Müslümanlar, koca bir siyah sığır derisinde bir ak kıl kadar olacak. Müslümanlar, koca bir siyah sığır derisinde bir ak kıl kadar olacak. Ötekilerin hepsi cehennem ehli. Onun için, eh olmazsa olmaz.Ötekilerin hepsi cehennem ehli.

Onun için, eh olmazsa olmaz.
Sen kendini cehennemden kurtarmaya bak kardeşim.Sen kendini cehennemden kurtarmaya bak kardeşim. İnsanların büyük kahir ekseriyeti cehennemde yanacak. Hem de yer sıkıntısı yok.İnsanların büyük kahir ekseriyeti cehennemde yanacak. Hem de yer sıkıntısı yok. Allahu Teâlâ hazretleri cehennem ehlini cehennemin içine attıkça; Allahu Teâlâ hazretleri cehennem ehlini cehennemin içine attıkça;

Hel im tele'ti? "Doldun mu ey cehennemim?" diye sorduğu zamanHel im tele'ti? "Doldun mu ey cehennemim?" diye sorduğu zaman Allahu Teâlâ, cehennem diyecek ki; Hel min mezîd? "Daha var mı yâ Rabbi? Gönder." Allahu Teâlâ, cehennem diyecek ki;

Hel min mezîd? "Daha var mı yâ Rabbi? Gönder."

Yer sıkıntısı yok, o kadar insanı aldığı halde... Yer sıkıntısı yok, o kadar insanı aldığı halde...

Başka türlü yola gelmeyecek de onun susturulmasını Allahu Teâlâ hazretleri [emredecek].Başka türlü yola gelmeyecek de onun susturulmasını Allahu Teâlâ hazretleri [emredecek]. Cehennemin nasıl susturulacağını yine O bilecek. Cehennemin nasıl susturulacağını yine O bilecek.

Onun için kötülüklerden kendimizi alıkoyalım.Onun için kötülüklerden kendimizi alıkoyalım. Allah'ın azabından korkalım. Kendimizi dualarımızın kabul olmayacağı duruma düşürmeyelim.Allah'ın azabından korkalım. Kendimizi dualarımızın kabul olmayacağı duruma düşürmeyelim. Şimdiden vazifemizi yapalım da dualarımızın kabul olmayacağı duruma kendimizi düşürmeyelim.Şimdiden vazifemizi yapalım da dualarımızın kabul olmayacağı duruma kendimizi düşürmeyelim. Bu çok önemli. Bu sözlerim bana Peygamber Efendimiz'in bir başka hadîs-i şerîfini hatırlattı. Bu çok önemli.

Bu sözlerim bana Peygamber Efendimiz'in bir başka hadîs-i şerîfini hatırlattı.
Efendimiz buyuruyor ki; Efendimiz buyuruyor ki;

"Geniş zamanınızda, bolluk zamanınızda, rahatlık zamanınızda "Geniş zamanınızda, bolluk zamanınızda, rahatlık zamanınızda Allah'a dua edin ki darlık zamanınızda yaptığınız duaları Allah kabul etsin." Allah'a dua edin ki darlık zamanınızda yaptığınız duaları Allah kabul etsin."

Sen, şimdi paran var mı? Var Sıhhatin yerinde mi? Yerinde. Sen, şimdi paran var mı?

Var

Sıhhatin yerinde mi?

Yerinde.

İşin iyi gidiyor mu? Gidiyor. İtibarın tamam mı? İşin iyi gidiyor mu?

Gidiyor.

İtibarın tamam mı?

Tamam. Keyfin güzel, her şeyin yerli yerinde. İbadetten yana nasılsın? Tamam. Keyfin güzel, her şeyin yerli yerinde.

İbadetten yana nasılsın?
Duadan, namazdan, niyazdan, tesbihten, zikirden yana? Duadan, namazdan, niyazdan, tesbihten, zikirden yana?

Hiç o tarafta bezi yok. İhtiyacı yok ki, ne istesin Allah'tan? Her şeyi vermiş! Hiç o tarafta bezi yok. İhtiyacı yok ki, ne istesin Allah'tan? Her şeyi vermiş! İhtiyacı yok, istemiyor. Bir kanser veriyor, İhtiyacı yok, istemiyor. Bir kanser veriyor, çocuğuna bir şey geliyor, işine bir şey geliyor; o zaman cami cami, hoca hoca dolaşıyor: çocuğuna bir şey geliyor, işine bir şey geliyor; o zaman cami cami, hoca hoca dolaşıyor:

"Aman hocam, bana dua et!"Aman hocam, bana dua et! Bir nefes eyleseniz, bir dua buyursanız, bir üfürseniz suyun içine..." vesaire. Bir nefes eyleseniz, bir dua buyursanız, bir üfürseniz suyun içine..." vesaire.

Genişlik zamanında dua edeceksin, Allah'a kulluk vazifeni yapacaksın, Genişlik zamanında dua edeceksin, Allah'a kulluk vazifeni yapacaksın, zikrini tesbihini yapacaksın ki darlık zamanında Allah ihsan eylesin. zikrini tesbihini yapacaksın ki darlık zamanında Allah ihsan eylesin.

Onun için kendimizi duası kabul edilmez insan durumuna düşürmeyelim.Onun için kendimizi duası kabul edilmez insan durumuna düşürmeyelim. Vazifemizi bilelim. Çoluk çocuğumuza, muhitimize, çevremize Vazifemizi bilelim. Çoluk çocuğumuza, muhitimize, çevremize emr-i mârufumuzu, nehy-i münkerimizi yapalım da dua kapımız açık olsun,emr-i mârufumuzu, nehy-i münkerimizi yapalım da dua kapımız açık olsun, dua etmeye yüzümüz olsun, dua ettiğimiz zaman Allah duamıza icabet eylesin. dua etmeye yüzümüz olsun, dua ettiğimiz zaman Allah duamıza icabet eylesin.

Vecebe aleykümü'l-emru bi'l-ma'rûfi ve'n-nehyü ani'l-münkeri mâ lem tehâfû Vecebe aleykümü'l-emru bi'l-ma'rûfi ve'n-nehyü ani'l-münkeri mâ lem tehâfû en yü'tâ ileyküm mislü'llezî nuhîtüm anhu. Fe izâ hıftüm zâlike fekad halle lekümü's-sükûtu. en yü'tâ ileyküm mislü'llezî nuhîtüm anhu. Fe izâ hıftüm zâlike fekad halle lekümü's-sükûtu.

Bu ikinci hadîs-i şerîfte bir müsaade tarafı geldi. Bu ikinci hadîs-i şerîfte bir müsaade tarafı geldi. Emr-i mâruf, nehy-i münker vacib ya, boynumuzun borcu ya... Emr-i mâruf, nehy-i münker vacib ya, boynumuzun borcu ya...

"Sizin boynunuza emr-i mâruf, nehy-i münker borçtur, vecibedir ama "Sizin boynunuza emr-i mâruf, nehy-i münker borçtur, vecibedir ama 'yapmayın' denilen şey siz söylediğiniz zaman size dönecekse, 'yapmayın' denilen şey siz söylediğiniz zaman size dönecekse, size de zarar verecekse o zaman söylemeyebilirsiniz." size de zarar verecekse o zaman söylemeyebilirsiniz."

O zaman, böyle bir korku olduğu zaman sinip susabilirsiniz. O zaman, böyle bir korku olduğu zaman sinip susabilirsiniz. "Ona müsaade var." diyor Peygamber Efendimiz. "Ona müsaade var." diyor Peygamber Efendimiz.

Bir şeyi yaptırtmamak için ortaya atılacaksın amaBir şeyi yaptırtmamak için ortaya atılacaksın ama senin de canına okuyacaklar, âciz kalacaksın, güç yetiremeyeceksin. senin de canına okuyacaklar, âciz kalacaksın, güç yetiremeyeceksin. O zaman o gibi güç durumda ses çıkartmamak olabiliyor. O zaman o gibi güç durumda ses çıkartmamak olabiliyor. O yasaklanan şey dönüp senin üstüne [gelecekse], O yasaklanan şey dönüp senin üstüne [gelecekse], adamlar onu bırakıp da sana çullanacaklarsa bu sefer,adamlar onu bırakıp da sana çullanacaklarsa bu sefer, söylememe durumu olabiliyor imiş. Bu bir müsaade tarafıdır. söylememe durumu olabiliyor imiş. Bu bir müsaade tarafıdır.

Ama evinde kim ne diyecek sana? Mahallende kim ne diyecek? İş yerinde kim ne diyecek? Ama evinde kim ne diyecek sana? Mahallende kim ne diyecek? İş yerinde kim ne diyecek?

Tatlı tatlı söylersin, yumuşak yumuşak söylersin.Tatlı tatlı söylersin, yumuşak yumuşak söylersin. Bir hediye verirsin, öyle söylersin. İltifat edip öyle söylersin.Bir hediye verirsin, öyle söylersin. İltifat edip öyle söylersin. insan ille böyle sertelme durumuna gelmez ki.insan ille böyle sertelme durumuna gelmez ki. Burada yapamazsan öbür tarafta yaparsın. Çok zorbalar var. Burada yapamazsan öbür tarafta yaparsın.

Çok zorbalar var.

Arabanın camını kırmaya çalışıyor. Bizim akrabaların oturduğu mahallede oluyor bu.Arabanın camını kırmaya çalışıyor. Bizim akrabaların oturduğu mahallede oluyor bu. Camını kırmaya çalışıyor. Yukarıdan camını açmış arabanın sahibi; Camını kırmaya çalışıyor. Yukarıdan camını açmış arabanın sahibi;

"Ne kurcalıyorsun arabamı?" diyor. Aşağıdan pervasız adam diyor ki; "Ne kurcalıyorsun arabamı?" diyor.

Aşağıdan pervasız adam diyor ki;

"Yukarıdan ne konuşuyorsun, aşağı gel de konuşalım!" "Yukarıdan ne konuşuyorsun, aşağı gel de konuşalım!"

Hırsız, arabanın sahibine çatıyor; "Yukarıdan ne bağırıp çağırıyorsun?" diyor,Hırsız, arabanın sahibine çatıyor; "Yukarıdan ne bağırıp çağırıyorsun?" diyor, "Aşağı gel de öyle konuşalım!" diyor. Kabadayı, belinde bıçağı var. Şimdi al başına belayı... "Aşağı gel de öyle konuşalım!" diyor. Kabadayı, belinde bıçağı var. Şimdi al başına belayı...

İnmiş aşağıya -olan hadise bu, bir mahallede apartmanların arasında oluyor-İnmiş aşağıya -olan hadise bu, bir mahallede apartmanların arasında oluyor- adamcağız, adam da bıçağını çekmiş, başparmağının ucuna ayarlamışadamcağız, adam da bıçağını çekmiş, başparmağının ucuna ayarlamış ucunda üç-dört santim bıçakta yer bırakıyor, karnına saplayıvermiş, yaralamış gitmiş. ucunda üç-dört santim bıçakta yer bırakıyor, karnına saplayıvermiş, yaralamış gitmiş. Ceketi omzunda sallana sallana gitmiş. Ceketi omzunda sallana sallana gitmiş.

Peki o mahalledeki öteki insanlar ne oldu, bilmiyorum.Peki o mahalledeki öteki insanlar ne oldu, bilmiyorum. Yok galiba erkek filan, o mahallede hiç erkek yok. Yaralanmış adam, kanlar içinde öyle kalmış orada. Yok galiba erkek filan, o mahallede hiç erkek yok. Yaralanmış adam, kanlar içinde öyle kalmış orada.

Böyle belalılar var. Tabii o zaman demek ki bu gibi şartlarda Böyle belalılar var. Tabii o zaman demek ki bu gibi şartlarda bela olduğu zaman biraz [sessiz kalabiliyor]. bela olduğu zaman biraz [sessiz kalabiliyor].

Allah insanı böyle zor şeylerle imtihan etmesin. Allah insanı böyle zor şeylerle imtihan etmesin. Hani sobanın külünü boşaltmak için kürekler olur ya...Hani sobanın külünü boşaltmak için kürekler olur ya... Herkes küreğini alsaydı, o apartmanda on beş daire var,Herkes küreğini alsaydı, o apartmanda on beş daire var, hepsi çıksalardı o adamın pestilini çıkartırlardı, karakola götürüp teslim ederlerdi.hepsi çıksalardı o adamın pestilini çıkartırlardı, karakola götürüp teslim ederlerdi. Müşterek hareket etme olmadığı için bak başına ne şeyler geliyor. Müşterek hareket etme olmadığı için bak başına ne şeyler geliyor.

Vecedtü'l-hasenete nûran fi'l-kalbi ve zeynen fi'l-vechi Vecedtü'l-hasenete nûran fi'l-kalbi ve zeynen fi'l-vechi ve kuvveten fi'l-ameli ve vecedtü'l-hatîeteve kuvveten fi'l-ameli ve vecedtü'l-hatîete sevâden fi'l-kalbi ve şeynen fi'l-vechi ve vehnen fi'l-ameli. sevâden fi'l-kalbi ve şeynen fi'l-vechi ve vehnen fi'l-ameli.

Bir hadîs-i şerîf kaldı, o da en müjdeli hadis bundan sonra. Bir hadîs-i şerîf kaldı, o da en müjdeli hadis bundan sonra.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Vecedtü'l-hasenete nûran fi'l-kalbi.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Vecedtü'l-hasenete nûran fi'l-kalbi.
"Yapılan şu iyilik..." İnsanlar hayır hasenât, iyilik yapıyor ya... "Yapılan şu iyilik..."

İnsanlar hayır hasenât, iyilik yapıyor ya...

"Bu hasenâtın hâline baktım da onu kalpte nur olarak gördüm." buyuruyor Peygamber Efendimiz "Bu hasenâtın hâline baktım da onu kalpte nur olarak gördüm." buyuruyor Peygamber Efendimiz

İnsan iyilik yaptı mı kalbinde nur beliriyor. Ve zeynen fi'l-vechi. "Yüzünde ziynet oluyor." İnsan iyilik yaptı mı kalbinde nur beliriyor.

Ve zeynen fi'l-vechi. "Yüzünde ziynet oluyor."

"Yapılan hasenât kalpte nur olur, yüzde ziynet olur, amele kuvvet verir, "Yapılan hasenât kalpte nur olur, yüzde ziynet olur, amele kuvvet verir, yani insanın yaptığı işte güç kuvvet artar.yani insanın yaptığı işte güç kuvvet artar. Ve günahı da kalpte bir karalık, karartı olarak gördüm,Ve günahı da kalpte bir karalık, karartı olarak gördüm, yüzde bir ayıp olarak gördüm ve sâlih amelleri işlemekte de düşkünlük olarak gördüm." diyor. yüzde bir ayıp olarak gördüm ve sâlih amelleri işlemekte de düşkünlük olarak gördüm." diyor.

Demek ki biz iyi şeyleri yaptığımız zaman kalbimizin nuru artacak, Demek ki biz iyi şeyleri yaptığımız zaman kalbimizin nuru artacak, yüzümüzün nuru artacak, şerefimiz olacak, alnımız açık olacak ve öteki amellere deyüzümüzün nuru artacak, şerefimiz olacak, alnımız açık olacak ve öteki amellere de Allah güç kuvvet verecek. Birisini yapabilince ötekisini yapmaya daAllah güç kuvvet verecek. Birisini yapabilince ötekisini yapmaya da Allahu Teâlâ hazretleri güç kuvvet verecek. Onun için iyiliklere, Bâdirû bi'l-âmâli's-sâlihâ.Allahu Teâlâ hazretleri güç kuvvet verecek. Onun için iyiliklere, Bâdirû bi'l-âmâli's-sâlihâ. "Salih amellere koşturun! Mübaderet edin, yarışa yarışa salih amelleri işlemeye girişin." "Salih amellere koşturun! Mübaderet edin, yarışa yarışa salih amelleri işlemeye girişin."

Her bakımdan güzel. Her bakımdan güzel.

Bu sayfanın son hadîs-i şerîfinde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Bu sayfanın son hadîs-i şerîfinde Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Vedidtu ennî lakîtu ihvânî. Kâlû: Yâ Resûlallah elesnâ ihvâneke? Kâle: Vedidtu ennî lakîtu ihvânî. Kâlû: Yâ Resûlallah elesnâ ihvâneke? Kâle: Entüm ashâbî ve ihvânî kavmun yecîûne min ba'dî yü'minûne bî ve lem yerevnî. Kâle:Entüm ashâbî ve ihvânî kavmun yecîûne min ba'dî yü'minûne bî ve lem yerevnî. Kâle: Yâ Ebâ Bekr elâ tuhibbu kavmen belağahüm enneke tuhibbunî fe-ehabbûke bi-hubbike iyyâye?Yâ Ebâ Bekr elâ tuhibbu kavmen belağahüm enneke tuhibbunî fe-ehabbûke bi-hubbike iyyâye? Fe-ehibbehüm ehabbehumu'llâhu. Fe-ehibbehüm ehabbehumu'llâhu.

Bu hadîs-i şerîfte bize büyük bir müjde vardır ki Peygamber Efendimiz bir gün buyurmuş: Bu hadîs-i şerîfte bize büyük bir müjde vardır ki Peygamber Efendimiz bir gün buyurmuş:

"Aah ahh! Keşke ihvânıma, kardeşlerime bir kavuşsam! Canım kavuşmayı istedi. "Aah ahh! Keşke ihvânıma, kardeşlerime bir kavuşsam! Canım kavuşmayı istedi. Kardeşlerime kavuşsaydım ne iyi olurdu!" diye bir temenni ızhar etmişKardeşlerime kavuşsaydım ne iyi olurdu!" diye bir temenni ızhar etmiş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.

Sahâbe-i kirâm radıyallahu anhüm ecmaîn, buyurmuş ki; Sahâbe-i kirâm radıyallahu anhüm ecmaîn, buyurmuş ki;

Elesnâ ihvâneke? "Yâ Resûlallah! Biz senin kardeşlerin değil miyiz?" Elesnâ ihvâneke? "Yâ Resûlallah! Biz senin kardeşlerin değil miyiz?"

Böyle etrafında ashabın toplanmışız, biz işte karşınızdayız ya... Böyle etrafında ashabın toplanmışız, biz işte karşınızdayız ya...

Kâle: Entüm ashâbî. "Siz benim ashabımsınız." "Benim ihvânım başka." Kâle: Entüm ashâbî. "Siz benim ashabımsınız."

"Benim ihvânım başka."

İhvânî. "Benim ihvânım." Kavmun. "O insanlardır ki." Yecîûne min ba'dî.İhvânî. "Benim ihvânım." Kavmun. "O insanlardır ki." Yecîûne min ba'dî. "Benden sonra dünyaya gelirler." Yü'minûne bî ve lem yerevnî. "Benden sonra dünyaya gelirler." Yü'minûne bî ve lem yerevnî. "Beni görmedikleri halde bana iman ederler." "Beni görmedikleri halde bana iman ederler."

Biz yani elhamdülillah, görmeden Resûlullah'a iman edenler, Biz yani elhamdülillah, görmeden Resûlullah'a iman edenler, Efendimiz'in böyle temenni ettiği ihvânı oluyoruz.Efendimiz'in böyle temenni ettiği ihvânı oluyoruz. Kardeş payesi veriyor bize, "kardeşlerim" diyor. Görmeden inananlar. Kardeş payesi veriyor bize, "kardeşlerim" diyor. Görmeden inananlar.

Muhterem kardeşlerim! Burada bir ana prensibimizi hatırlatmak istiyorum: Muhterem kardeşlerim!

Burada bir ana prensibimizi hatırlatmak istiyorum:

Ümmetin bozulduğu zamanda sünnete sarılıp Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edene Ümmetin bozulduğu zamanda sünnete sarılıp Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edene yüz şehit sevabı var. Yüz şehit sevabı...yüz şehit sevabı var. Yüz şehit sevabı... Onu almaya koşturalım. Efendimiz'in yolunca yürüyüp o şehit sevaplarını almaya koşturalım. Onu almaya koşturalım. Efendimiz'in yolunca yürüyüp o şehit sevaplarını almaya koşturalım. Çünkü her zaman harp darp olmuyor, bu şehitlik eskiden,Çünkü her zaman harp darp olmuyor, bu şehitlik eskiden, "Ya Allah! Hadi gazaya gidiyoruz!" besmeleyle yola çıkılırmış."Ya Allah! Hadi gazaya gidiyoruz!" besmeleyle yola çıkılırmış. Şimdi harp olur olmaz... Şimdi harp olur olmaz... Olursa yine gideriz, şehit oluruz da ama Olursa yine gideriz, şehit oluruz da ama Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâya gayret edelim de o şehit sevaplarını alalım. Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâya gayret edelim de o şehit sevaplarını alalım.

Hadisin arkasında Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e radıyallahu anh, buyurmuş ki Peygamber Efendimiz; Hadisin arkasında Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e radıyallahu anh, buyurmuş ki Peygamber Efendimiz;

"Sen şu kavmi sevmez misin ki, şu topluluğu sevmez misin ki..." "Sen şu kavmi sevmez misin ki, şu topluluğu sevmez misin ki..."

Belağahüm enneke tuhibbunî. "Onlara senin beni sevdiğinin haberi gitmiş ey Ebû Bekir, Belağahüm enneke tuhibbunî. "Onlara senin beni sevdiğinin haberi gitmiş ey Ebû Bekir, sen beni seviyorsun ey Ebû Bekir, bana malınla canınla yardımcı oldun, sen beni seviyorsun ey Ebû Bekir, bana malınla canınla yardımcı oldun, en yakın ashabım oldun, bana bağlılığını, sevgini bildiği için onlar da seni seviyorlar. en yakın ashabım oldun, bana bağlılığını, sevgini bildiği için onlar da seni seviyorlar. Enneke tuhibbunî. Sen beni sevdiğin için onlar da seni seviyorlar.Enneke tuhibbunî. Sen beni sevdiğin için onlar da seni seviyorlar. Sen onları sevmez misin, onlara muhabbet beslemez misin?" Sen onları sevmez misin, onlara muhabbet beslemez misin?"

Fe-ehibbehüm. "Sen de onları sev." Ehabbehumu'llâhu. "Allah da onları sevsin." buyurmuş. Fe-ehibbehüm. "Sen de onları sev." Ehabbehumu'llâhu. "Allah da onları sevsin." buyurmuş.

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, ulemâmızın ittifak ettiğine göreEbû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, ulemâmızın ittifak ettiğine göre Peygamber Efendimiz'den sonra ümmetin en üstünüdür.Peygamber Efendimiz'den sonra ümmetin en üstünüdür. Faziletçe en üstün sahabe, sahabenin en üstünü Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'dir. Faziletçe en üstün sahabe, sahabenin en üstünü Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'dir. Çok deliller var. Peygamber Efendimiz'in ilk iman eden sahabesi.Çok deliller var. Peygamber Efendimiz'in ilk iman eden sahabesi. İlk başta iman eden sahabeden. Kızını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine verdi, İlk başta iman eden sahabeden. Kızını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine verdi, malını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tahsis eyledi. malını Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e tahsis eyledi. Her bakımdan ömrünü Peygamber Efendimiz'in hizmetinde geçirdi.Her bakımdan ömrünü Peygamber Efendimiz'in hizmetinde geçirdi. Ve Peygamber Efendimiz'in arkasından o mübarek makama halife oldu. Ve Peygamber Efendimiz'in arkasından o mübarek makama halife oldu. Daha başka delil ister mi insan? Daha başka delil ister mi insan?

Efendimiz âhirete göçünce, göçmeden daha mihraba onu geçirdi. Efendimiz âhirete göçünce, göçmeden daha mihraba onu geçirdi. Vefat ettikten sonra da ümmetin halifesi oldu, bütün ümmetin başı oldu.Vefat ettikten sonra da ümmetin halifesi oldu, bütün ümmetin başı oldu. Kendisi vefat ettiği zaman da Peygamber Efendimiz'in kabir komşusu oldu. Kendisi vefat ettiği zaman da Peygamber Efendimiz'in kabir komşusu oldu. Öyle bir mübarek insan. Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin.Öyle bir mübarek insan.

Allahu Teâlâ hazretleri şefaatine nâil eylesin.
Onun o mübarek güzel numune imanından bizlere de ihsan eylesin. Onun o mübarek güzel numune imanından bizlere de ihsan eylesin. Âhirette onlara bizi komşu eylesin. Âhirette onlara bizi komşu eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2