Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Kur’an’ı Güzel Okumak (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Cemâziye'l-Evvel 1417 / 29.09.1996

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ben tarikate girdim. İşim biraz aceleydi, tevbe alamadım, bu nasıl olacak?, Bir kızım var, onu evladımızı Kur'an kursuna verdim. Evde | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Kur’an’ı Güzel Okumak (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

17 Cemâziye'l-Evvel 1417 / 29.09.1996

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ben tarikate girdim. İşim biraz aceleydi, tevbe alamadım, bu nasıl olacak?, Bir kızım var, onu evladımızı Kur'an kursuna verdim. Evde | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ben tarikate girdim. İşim biraz aceleydi, tevbe alamadım, bu nasıl olacak? Dua edin. Ben tarikate girdim. İşim biraz aceleydi, tevbe alamadım, bu nasıl olacak? Dua edin.

Hayırlı, mübarek olsun.Hayırlı, mübarek olsun. İşte tevbesi tamamdır. O söylediğim zikirleri çeksinler. İşte tevbesi tamamdır. O söylediğim zikirleri çeksinler. Burada camide namaz kıldık. Farzın arkasından "estağfirullah" dedik, burada dualar ettik;Burada camide namaz kıldık. Farzın arkasından "estağfirullah" dedik, burada dualar ettik; (bunların) hepsi o işin tamam olduğunu gösteriyor.(bunların) hepsi o işin tamam olduğunu gösteriyor. Allah razı olsun. Allah razı olsun.

Birisi diyor ki Bir kızım var, onu evladımızı Kur'an kursuna verdim. Birisi diyor ki Bir kızım var, onu evladımızı Kur'an kursuna verdim. Evde ezber yapıyor, hocanın karşısında unutuyor.Evde ezber yapıyor, hocanın karşısında unutuyor. Hocası; "Sen hafız olamazsın." demiş. Hocası; "Sen hafız olamazsın." demiş.

Kimin ne olacağını Allah bilir ama biz şunu biliyoruz ki Kimin ne olacağını Allah bilir ama biz şunu biliyoruz ki bir insan bir işi yapmaya üstün bir gayret ettiği zaman olabiliyor.bir insan bir işi yapmaya üstün bir gayret ettiği zaman olabiliyor. Kabiliyettir, (bazıları) resim yapamaz, bazıları yapabilir.Kabiliyettir, (bazıları) resim yapamaz, bazıları yapabilir. Ama bazen de kabiliyetler gizli kalıyor, anlaşılamıyor. Mesela AvrupalılarınAma bazen de kabiliyetler gizli kalıyor, anlaşılamıyor.

Mesela Avrupalıların
sesi çok güzel olan çok büyük bir sanatçıları var.sesi çok güzel olan çok büyük bir sanatçıları var. O ilk defa mûsiki dersleri almaya gittiği zaman, -"şan dersleri" diyorlar- O ilk defa mûsiki dersleri almaya gittiği zaman, -"şan dersleri" diyorlar- hocası demiş ki; "Sen adam olmazsın, sen ses sanatçısı olamazsın."hocası demiş ki; "Sen adam olmazsın, sen ses sanatçısı olamazsın." Ama o inat etmiş; sonra o dünyanın en büyük ses sanatkarı olmuş. Ama o inat etmiş; sonra o dünyanın en büyük ses sanatkarı olmuş. O bir gayrimüslim insan. Şu noktaya işaret etmek istiyorum, "kabiliyet" denir ya;O bir gayrimüslim insan.

Şu noktaya işaret etmek istiyorum, "kabiliyet" denir ya;
bazı insanın sesi güzeldir, bazısının da cırtlaktır. bazı insanın sesi güzeldir, bazısının da cırtlaktır. Hocası onda kabiliyet görmemiş de; "Sen sanatkar olamazsın." demiş. Hocası onda kabiliyet görmemiş de; "Sen sanatkar olamazsın." demiş. Adam hem olmuş hem de dünyanın en önemli ses sanatçısı olmuş.Adam hem olmuş hem de dünyanın en önemli ses sanatçısı olmuş. Bazen kabiliyetler insanın gönlünde örtülü kalıyor, bazen çok çalışmayla çıkar. Bazen kabiliyetler insanın gönlünde örtülü kalıyor, bazen çok çalışmayla çıkar.

Su (için yeri) kazıyorsun; bazen beş metrede, bazen on beş metrede çıkıyor, Su (için yeri) kazıyorsun; bazen beş metrede, bazen on beş metrede çıkıyor, bazen de dağın yamacından kendisi patlıyor, "göze" diyoruz, bazen de dağın yamacından kendisi patlıyor, "göze" diyoruz, değişik olabilir ama çalışırsa olabilir. değişik olabilir ama çalışırsa olabilir.

Evde ezberleyebiliyorsa hocasının yanında yapamıyorsa utangaçtır, zamanla geçer. Evde ezberleyebiliyorsa hocasının yanında yapamıyorsa utangaçtır, zamanla geçer. Öyle hafızlar biliyoruz ki; "Sen bu işi yapamazsın." diye büyükleri zorladıkça Öyle hafızlar biliyoruz ki; "Sen bu işi yapamazsın." diye büyükleri zorladıkça kendisini yerden yere atmış;kendisini yerden yere atmış; "Yapamıyorum." diyor, yerlerde yuvarlanmış ama şimdi hafız olmuş; ümit kesmemek lazımdır. "Yapamıyorum." diyor, yerlerde yuvarlanmış ama şimdi hafız olmuş; ümit kesmemek lazımdır.

Nişanlı olanlar telefonla görüşebilir mi? Nişanlı olanlar telefonla görüşebilir mi?

Normal ölçülere riayet etmek şartıyla yüz yüze görüşebilir. Normal ölçülere riayet etmek şartıyla yüz yüze görüşebilir. Çünkü nişanlıdır. Netice itibarıyla mahrem bir yerde kalamazlar, ölçüsü var. Çünkü nişanlıdır. Netice itibarıyla mahrem bir yerde kalamazlar, ölçüsü var.

Şimdi bazısı ne yapıyor; söz gelmişken burada bir nasihat çekelim: Şimdi bazısı ne yapıyor; söz gelmişken burada bir nasihat çekelim:

"Görüşelim." diye nikâh yapıyor; "Dinî nikâh yaptık, evlendik." diye evlilik işini de yapıyor,"Görüşelim." diye nikâh yapıyor; "Dinî nikâh yaptık, evlendik." diye evlilik işini de yapıyor, zifaf ediyor, gerdeği yapıyor ama iki tarafın haberi yok… zifaf ediyor, gerdeği yapıyor ama iki tarafın haberi yok…

"Nasıl olsa nikahlandık." diye bir de karı koca oluyorlar. Ondan sonra araları bozuluyor. "Nasıl olsa nikahlandık." diye bir de karı koca oluyorlar. Ondan sonra araları bozuluyor. Bana telefon açıyorlar; "Hocam, şimdi hâlimiz ne olacak?" Bana telefon açıyorlar; "Hocam, şimdi hâlimiz ne olacak?"

Allah akıl fikir versin. Allah iyi(lik), hoşluk versin. Allah akıl fikir versin. Allah iyi(lik), hoşluk versin. Öyle yapmayın. Sonra birbirlerine darılıyorlar. Erkek diyor ki; Öyle yapmayın. Sonra birbirlerine darılıyorlar.

Erkek diyor ki;

"Ben sana çektirmek için seni boşamayacağım!" "Ben sana çektirmek için seni boşamayacağım!"

Hadi, işin içine inat giriyor. Kız da birisiyle evleniyor. Sen ötekinin karısıydın. Hadi, işin içine inat giriyor. Kız da birisiyle evleniyor. Sen ötekinin karısıydın. İşler karmakarışık oluyor. Onun için güzel sormuş aferin! İşler karmakarışık oluyor.

Onun için güzel sormuş aferin!

"Ben nişanlımla telefonla konuşabilir miyim?" "Ben nişanlımla telefonla konuşabilir miyim?"

Yüz yüze konuşabilirsin ama daha öteye gitme, Yüz yüze konuşabilirsin ama daha öteye gitme, şu çizgiden bu tarafa geçme, sonra çok fena şeyler olabiliyor. şu çizgiden bu tarafa geçme, sonra çok fena şeyler olabiliyor.

Gayriİslâmî bir ülkede kumar, alkol ve piyango oyunları câiz midir? Gayriİslâmî bir ülkede kumar, alkol ve piyango oyunları câiz midir?

Hepsini birbirine karıştırmamak lazım.Hepsini birbirine karıştırmamak lazım. Alkol sarhoşluk veriyor; sarhoşluk veren şey, her yerde haramdır.Alkol sarhoşluk veriyor; sarhoşluk veren şey, her yerde haramdır. Gayrimüslimlerin ülkelerinde, İslâm'la idare edilmeyen ülkede onların kendi usûllerine göre Gayrimüslimlerin ülkelerinde, İslâm'la idare edilmeyen ülkede onların kendi usûllerine göre olan bir usûlle müslümanın eline bir para geçerse,olan bir usûlle müslümanın eline bir para geçerse, -mesela kendi usullerine göre şu kadar para faiz veriyorlar, Hanefî alimleri; "Onu alır." diyor. -mesela kendi usullerine göre şu kadar para faiz veriyorlar, Hanefî alimleri; "Onu alır." diyor.

Piyangodan para çıktı, alır. Onu ona bırakmayacaksın ama içki içemezsin.Piyangodan para çıktı, alır. Onu ona bırakmayacaksın ama içki içemezsin. Diyelim Almanya, Fransa, Amerika... Bu benim sözüm değil, alimlerin kararları. Diyelim Almanya, Fransa, Amerika... Bu benim sözüm değil, alimlerin kararları.

Âhirette cennetlikler cennette ebedî kalacaklar; "Öteki bâkî mi olacak?" diyoruz? Âhirette cennetlikler cennette ebedî kalacaklar; "Öteki bâkî mi olacak?" diyoruz? "Allah da bâki" diyor. Bu nasıl olacak? "Allah da bâki" diyor. Bu nasıl olacak?

Cevap: Kulun bâkîliği cennette ebedî kalması, Allah'ın bâkîliği ile ölçülemez. Cevap: Kulun bâkîliği cennette ebedî kalması, Allah'ın bâkîliği ile ölçülemez. Allah'ın bâkiliği, başka bir hal.Allah'ın bâkiliği, başka bir hal. Kulların bâkiliği, ebedî kalışları başka bir şey. Her ikisi arasında fark var. Kulların bâkiliği, ebedî kalışları başka bir şey. Her ikisi arasında fark var.

Allahu Teâlâ hazretlerinin hiçbir şeyi kullarının, mahlûkatının durumuna, sıfatına benzemez.Allahu Teâlâ hazretlerinin hiçbir şeyi kullarının, mahlûkatının durumuna, sıfatına benzemez. Her şeyi kullarınkinden farklıdır. Her şeyi kullarınkinden farklıdır.

Abdesti kaçan özürlüler nasıl her zaman abdestli kalacaklar? Abdesti kaçan özürlüler nasıl her zaman abdestli kalacaklar?

Özürlü insanlar vakit girdiği zaman bir abdest alırlar; Özürlü insanlar vakit girdiği zaman bir abdest alırlar; özürleri dolayısıyla o vakit çıkıncaya kadar, o vakit içinde abdestli sayılırlar.özürleri dolayısıyla o vakit çıkıncaya kadar, o vakit içinde abdestli sayılırlar. Her vakitte abdest almaları lazım. Her vakitte abdest almaları lazım.

Yakın zamanda size intisap ettim. Kendimi bildim bileli üzerimde çok unutkanlık, vesvese var. Yakın zamanda size intisap ettim. Kendimi bildim bileli üzerimde çok unutkanlık, vesvese var.

Epeyce yerleşmiş alışkanlık hâline gelmiş ama değişebilir.Epeyce yerleşmiş alışkanlık hâline gelmiş ama değişebilir. İyi bir eğitim görürse düzelir. Zikirleri yapsın, gözüne sahip olsun, abdestli gezsin, İyi bir eğitim görürse düzelir. Zikirleri yapsın, gözüne sahip olsun, abdestli gezsin, gece tesbihlerine devam etsin, yavaş yavaş düzelir.gece tesbihlerine devam etsin, yavaş yavaş düzelir. Epeyce yerleşmiş ama huylar sökülür. Epeyce yerleşmiş ama huylar sökülür.

Hanımım son zamanlarda geçimsiz oldu. Allah şahittir, bir insan olarak elimden geleni yapıyorum. Hanımım son zamanlarda geçimsiz oldu. Allah şahittir, bir insan olarak elimden geleni yapıyorum. Kendisini bırakmamı istiyor. Ben böyle bir şey düşünmek istemiyorum. Kendisini bırakmamı istiyor. Ben böyle bir şey düşünmek istemiyorum.

Evet, tabi "Allah şahittir." dedi, biz de inandık. Elinden geleni yapıyor.Evet, tabi "Allah şahittir." dedi, biz de inandık. Elinden geleni yapıyor. Anlaşılan kabahat erkekte değil, kadında. Anlaşılan kabahat erkekte değil, kadında. Bazı kadınlar kafadan hasta olur, bazen eksiklik oluyor.Bazı kadınlar kafadan hasta olur, bazen eksiklik oluyor. Erkeklerde de olur, hanımlarda da olur ama doğru bir şey değildir.Erkeklerde de olur, hanımlarda da olur ama doğru bir şey değildir. Ayrılmak istemek kadın için doğru değil. Ayrılmak istemek kadın için doğru değil.

"Bir kadın haksız yere kocasından ayrılmak isterse "Bir kadın haksız yere kocasından ayrılmak isterse cennetin duvarlarından dışarıya beş yüz yıllık mesafeye kadar dağılan,cennetin duvarlarından dışarıya beş yüz yıllık mesafeye kadar dağılan, yayılan cennetin kokusunu bile koklayamaz." diyor Peygamber Efendimiz. yayılan cennetin kokusunu bile koklayamaz." diyor Peygamber Efendimiz.

Ayrılmak güzel bir şey değildir. Yuvayı bozmamaya çalışmak lazım. Ayrılmak güzel bir şey değildir. Yuvayı bozmamaya çalışmak lazım. Sabredip devam ettirmeye çalışmak lazım.Sabredip devam ettirmeye çalışmak lazım. Çünkü nefis ve şeytan yuvayı bozmaya gayret ederler. Çünkü nefis ve şeytan yuvayı bozmaya gayret ederler.

Şeytan sabahleyin avenesini toplarmış. Şeytan sabahleyin avenesini toplarmış. Hadîs-i şerîfte bildiğimize göre büyük şeytan mahiyetinde küçük şeytanları toplarmış: Hadîs-i şerîfte bildiğimize göre büyük şeytan mahiyetinde küçük şeytanları toplarmış:

"Bugün hepiniz dağılın, gittiğiniz yerlerde şeytanlıklarınızı yapın. "Bugün hepiniz dağılın, gittiğiniz yerlerde şeytanlıklarınızı yapın. "Hanginiz benim beğendiğim işi yaparsa akşam taç giydireceğim." dermiş. "Hanginiz benim beğendiğim işi yaparsa akşam taç giydireceğim." dermiş.

Akşam gelince de (sorarmış:) "Sen ne yaptın?" Akşam gelince de (sorarmış:)

"Sen ne yaptın?"

"Ben adama içki içirdim." "Eh, bir şeytanlık yapmışsın." "Ben adama içki içirdim."

"Eh, bir şeytanlık yapmışsın."

"Sen ne yaptın?" "Ben adama namaz kıldırtmadım." "Sen ne yaptın?"

"Ben adama namaz kıldırtmadım."

En sonunda bir tanesi; "Ben karı kocayı birbiriyle kavga ettirdim, kocaya karısını boşattım." En sonunda bir tanesi;

"Ben karı kocayı birbiriyle kavga ettirdim, kocaya karısını boşattım."

Tamam, "ente ente, sen sen, benim aradığım sensin." der; onun başına taç giydirirmiş. Tamam, "ente ente, sen sen, benim aradığım sensin." der; onun başına taç giydirirmiş.

Bu hadisten anladığımıza göre, şeytanın en çok hoşuna giden şey nedir? Bu hadisten anladığımıza göre, şeytanın en çok hoşuna giden şey nedir?

Yuva yıkmak. Onun için şeytana uymamak, alet olmamak lazım. Yuva yıkmak.

Onun için şeytana uymamak, alet olmamak lazım.
Erkekler de kadınlar da yuvayı iyi tutmaya gayret etsinler.Erkekler de kadınlar da yuvayı iyi tutmaya gayret etsinler. Bize kim gelirse diyoruz ki; "Aman, yuvayı korumaya gayret edin, Bize kim gelirse diyoruz ki; "Aman, yuvayı korumaya gayret edin, aman sabredin, aman alttan alın, aman şeytana uymayın." diye söylüyoruz. aman sabredin, aman alttan alın, aman şeytana uymayın." diye söylüyoruz.

Çünkü sevap var, sabrederse sevap var, yuvaya devam ederse sevap var. Çünkü sevap var, sabrederse sevap var, yuvaya devam ederse sevap var. Bozulursa şeytan gülecek, sevincinden şamata edecek. Bozulursa şeytan gülecek, sevincinden şamata edecek.

Onun için çok dikkat etmek lazım. Onun için çok dikkat etmek lazım.

"Allah şahit ki kabahat bende değil." dediği için, tamam kabul. "Allah şahit ki kabahat bende değil." dediği için, tamam kabul.

Tabi insanın, müslümanların biraz yönetmeyi öğrenmesi lazım. Tabi insanın, müslümanların biraz yönetmeyi öğrenmesi lazım.

"Bu nasıl bir şey hocam?" "Bu nasıl bir şey hocam?"

Erkek kadını yönetmeyi öğrenmeli, koca kadını idare etmeyi öğrenmeli. Erkek kadını yönetmeyi öğrenmeli, koca kadını idare etmeyi öğrenmeli.

"Hocam bu hangi mektepte öğrenilir?" "Hocam bu hangi mektepte öğrenilir?"

Ben İskenderpaşa'da "karı kocalık sanatı" diye bir mektep açacağım, Ben İskenderpaşa'da "karı kocalık sanatı" diye bir mektep açacağım, orada öğrenirsiniz ama daha açılmadı. orada öğrenirsiniz ama daha açılmadı.

Bu bir sanattır; insanları idare etme sanatı. Bu bir sanattır; insanları idare etme sanatı.

Hocamızın bir sözü var: "Bir kadını idare edemeyen adama adam mı derim? derdi. Hocamızın bir sözü var:

"Bir kadını idare edemeyen adama adam mı derim? derdi.

Nasıl döndürecek? Nasıl döndürecek?

O bir hüner… "Hocam, kabahat benim kocada.O bir hüner…

"Hocam, kabahat benim kocada.
Koca hakkında da bir şey söyle." Kadın da kocasını idare etmeyi öğrenmeli.Koca hakkında da bir şey söyle."

Kadın da kocasını idare etmeyi öğrenmeli.
Bu da bir sanat. Dışarıdaki aşüfteler nasıl evli kocaları kandırıyorlar. Bu da bir sanat. Dışarıdaki aşüfteler nasıl evli kocaları kandırıyorlar.

Kandırmıyor mu? Kandırıyor. Evliyi yoldan, raydan çıkarmıyor mu? Çıkarıyor. Kandırmıyor mu?

Kandırıyor. Evliyi yoldan, raydan çıkarmıyor mu? Çıkarıyor.

Sen niye kendi has kocanı kandıramıyorsun? Sen niye kendi has kocanı kandıramıyorsun?

Kadın da böyle düşünecek. "Ben allem edeceğim, kallem edeceğim, bunu idare edeceğim." diyecek. Kadın da böyle düşünecek. "Ben allem edeceğim, kallem edeceğim, bunu idare edeceğim." diyecek. Bu böyle çocuk idare eder gibi olmaz. İdare edildiğini anlayan her insan, fena halde kızar. Bu böyle çocuk idare eder gibi olmaz. İdare edildiğini anlayan her insan, fena halde kızar. İdare edildiğini anlamadan, anlatmadan idare edecek. İdare edildiğini anlamadan, anlatmadan idare edecek.

Alttan alacak, üstten alacak, sağdan alacak, soldan alacak, idare edecek.Alttan alacak, üstten alacak, sağdan alacak, soldan alacak, idare edecek. Ölçecek, adam neden hoşlanıyor? Yemekten. Ölçecek, adam neden hoşlanıyor?

Yemekten.

Tamam, "Erkeğin kalbine giden yol yemekten geçer." Tamam, "Erkeğin kalbine giden yol yemekten geçer."

Avrupalıların sözü. Öyle diyorlar. O zaman güzel yemekler yapacak.Avrupalıların sözü. Öyle diyorlar. O zaman güzel yemekler yapacak. Akşam; "Ben sana şunu yaptım." diyecek. "Vay be, bizim hanıma ne oldu?Akşam; "Ben sana şunu yaptım." diyecek.

"Vay be, bizim hanıma ne oldu?
Hep yanık yemek yapıyordu, maşaallah güzel yapmaya başladı." diyecek. Hep yanık yemek yapıyordu, maşaallah güzel yapmaya başladı." diyecek.

Veyahut süslenecek. Neden? Kadın kocasına süslenebilir.Veyahut süslenecek.

Neden?

Kadın kocasına süslenebilir.
Güzel koku sürünecek, taranacak. "Olur mu hocam?" Güzel koku sürünecek, taranacak.

"Olur mu hocam?"

Birileri Peygamber Efendimiz'i ziyarete gelmiş. Birileri Peygamber Efendimiz'i ziyarete gelmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem oradaki kovaya,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem oradaki kovaya, eğilmiş; -kovanın yüzeyi ayna gibi görünüyor ya- orada saçını, sakalını düzeltmiş. eğilmiş; -kovanın yüzeyi ayna gibi görünüyor ya- orada saçını, sakalını düzeltmiş.

İnsanlar derbederlikten hoşlanmazlar.İnsanlar derbederlikten hoşlanmazlar. Ben bugün ne kadar güzel süslendim; tıraş oldum, güzel kokular da sürdüm.Ben bugün ne kadar güzel süslendim; tıraş oldum, güzel kokular da sürdüm. Yanıma gelseydiniz ne güzel kokuyor(du.) Yanıma gelseydiniz ne güzel kokuyor(du.) Neden? Neden?

Güzel koku, insanın hoşuna gider. Peygamber Efendimiz güzel koku kullanırdı, dişlerini fırçalardı.Güzel koku, insanın hoşuna gider. Peygamber Efendimiz güzel koku kullanırdı, dişlerini fırçalardı. Dişler nasıl olacak? Pırıl pırıl.Dişler nasıl olacak? Pırıl pırıl. Efendimiz ağzını açtığı zaman dişlerinden etrafa nur saçardı ama neden? Efendimiz ağzını açtığı zaman dişlerinden etrafa nur saçardı ama neden?

(Tabi) Peygamber olduğundan da… (Ayrıca) misvak kullanırdı, güzel koku kullanırdı. (Tabi) Peygamber olduğundan da… (Ayrıca) misvak kullanırdı, güzel koku kullanırdı. Peygamber Efendimiz'in kendisinin kokusu da çok güzeldi. Ama ayrıca güzel koku kullanırdı,Peygamber Efendimiz'in kendisinin kokusu da çok güzeldi. Ama ayrıca güzel koku kullanırdı, taranırdı, tıraşlanırdı, Efendimiz'in tavsiyesi; koltuk altlarını kazırdı. taranırdı, tıraşlanırdı, Efendimiz'in tavsiyesi; koltuk altlarını kazırdı.

Kadınların da olur, mısır püskülü gibi kıl olur. Bunları temizlemezsen teke gibi kokar.Kadınların da olur, mısır püskülü gibi kıl olur. Bunları temizlemezsen teke gibi kokar. Erkeğin yanında, kokusundan duramazsın. Erkeğin yanında, kokusundan duramazsın. "Konuşmasını bitirse de gitse" diye burnunu tutarsın, insanın burnunun direği kırılır. "Konuşmasını bitirse de gitse" diye burnunu tutarsın, insanın burnunun direği kırılır.

Neden? Koltuk altını tıraş etmeyi hiç bilmiyor.Neden?

Koltuk altını tıraş etmeyi hiç bilmiyor.
Mısır püskülü gibi sararmış, ter gelmiş, kurumuş. O ne olacak? Mısır püskülü gibi sararmış, ter gelmiş, kurumuş.

O ne olacak?

O kazınacak. İnsanın kasıklarında kıl biter, kazınacak. O kazınacak.

İnsanın kasıklarında kıl biter, kazınacak.
Sakal düzeltilecek, saç düzeltilecek, taranacak. Neden? Sakal düzeltilecek, saç düzeltilecek, taranacak.

Neden?

İnsanlar güzelliği severler, çirkinliklerden nefret ederler. İnsanlar güzelliği severler, çirkinliklerden nefret ederler. Nefret ettirmeyecek, güzel davranacak. Doğru mu doğru, sevap mı sevap. Nefret ettirmeyecek, güzel davranacak.

Doğru mu doğru, sevap mı sevap.

Güzel elbise giyecek. Adam eve geliyor, kadın mutfakta, üstü yağlı, Güzel elbise giyecek. Adam eve geliyor, kadın mutfakta, üstü yağlı, paslı, kirli saçı başı dağınık, yüzü asık... paslı, kirli saçı başı dağınık, yüzü asık...

"Hanım ben geldim, selamün aleyküm!" "İyi, tamam, şu işi bitireyim." "Hanım ben geldim, selamün aleyküm!"

"İyi, tamam, şu işi bitireyim."

Adamın hayalleri yıkılır. Bunları anlatmak lazım. Bunları kadınlar da bilir. Adamın hayalleri yıkılır. Bunları anlatmak lazım. Bunları kadınlar da bilir. Erkekler de bilmelidir. Erkekler de bilmelidir.

Kadın adamı sevmiyor. Neden? Git bir aynaya, kendine bak.Kadın adamı sevmiyor. Neden? Git bir aynaya, kendine bak. Sen hiç berber dükkanına uğramaz mısın?Sen hiç berber dükkanına uğramaz mısın? Git bir tıraş ol, koku sürün, güzel giyin, güzelliğine bir gayret et,Git bir tıraş ol, koku sürün, güzel giyin, güzelliğine bir gayret et, kendini güzelleştir, çeki düzen ver. kendini güzelleştir, çeki düzen ver.

Neden? "Aile muhabbeti olsun." diye, böyle yapmak doğru. Neden?

"Aile muhabbeti olsun." diye, böyle yapmak doğru.
Yuvayı yıkmak şeytanın işine yaradığı için yuvanın (devamı için) yapılması (gereken) şeylere deYuvayı yıkmak şeytanın işine yaradığı için yuvanın (devamı için) yapılması (gereken) şeylere de Allah sevap veriyor. Güzel. Millet bunları bilmiyor. Allah sevap veriyor. Güzel. Millet bunları bilmiyor.

Kadın, kocası geleceği zaman en güzel elbiseyi giyecek, Kadın, kocası geleceği zaman en güzel elbiseyi giyecek, taranacak, güzel kokular sürecek, öyle karşılayacak. taranacak, güzel kokular sürecek, öyle karşılayacak. Güzel yemek koyacak. Masa temiz olacak, yemek güzel olacak.Güzel yemek koyacak. Masa temiz olacak, yemek güzel olacak. Üç gün aynı yemeği önüne getirirsenÜç gün aynı yemeği önüne getirirsen (olmaz!) "Bitmedi, daha sıyrılmadı, hadi şunu sıyıralım." filan,(olmaz!)

"Bitmedi, daha sıyrılmadı, hadi şunu sıyıralım." filan,
böyle şeyler birikir, başka şeyler olur.böyle şeyler birikir, başka şeyler olur. Bunlara dikkat etmek lazım, aziz ve muhterem kardeşlerim! Bunlara dikkat etmek lazım, aziz ve muhterem kardeşlerim!

Soru: İşe başladığından beri beyim yatsıyı kılmıyor. Tesbihi de bıraktı… Cevap: Olmaz.Soru: İşe başladığından beri beyim yatsıyı kılmıyor. Tesbihi de bıraktı…

Cevap: Olmaz.
"Yorgunum" diye yatsı namazını kılmamak olur mu ya? O yanlış bir şey."Yorgunum" diye yatsı namazını kılmamak olur mu ya? O yanlış bir şey. Şeytan kancayı takmış. İnsanın maaşı az olabilir, işi ağır olabilir. Şeytan kancayı takmış. İnsanın maaşı az olabilir, işi ağır olabilir. Ameleler var, sabahtan akşama çalışıyor, kürek sallıyor, balyoz sallıyor, geliyor; ne yapalım?Ameleler var, sabahtan akşama çalışıyor, kürek sallıyor, balyoz sallıyor, geliyor; ne yapalım? Az olursa [maaşı] Az olursa [maaşı] ayağını yorganına göre çeker, büzer, ona göre yaşar. Ne yapalım? Ondan daha az alanları düşünsün. ayağını yorganına göre çeker, büzer, ona göre yaşar. Ne yapalım? Ondan daha az alanları düşünsün.

Soru: Namazlarımı hep gecikerek kılıyorum. Bir türlü önleyemedim. Üzerimde bir ağırlık var. Soru: Namazlarımı hep gecikerek kılıyorum. Bir türlü önleyemedim. Üzerimde bir ağırlık var.

Cevap: Şeytandandır. Şeytandan Allah'a sığınsın, eûzü besmeleyi çeksin. Abdestli olmaya çok dikkat etsin. Cevap: Şeytandandır. Şeytandan Allah'a sığınsın, eûzü besmeleyi çeksin. Abdestli olmaya çok dikkat etsin.

Soru: Kur'an'da 19 mucizesi nedir? Soru: Kur'an'da 19 mucizesi nedir?

Cevap: Onu kitaplar çok yazdı.Cevap: Onu kitaplar çok yazdı. Kur'ân-ı Kerîm'de sayısız mucizeler vardır, bir tane değildir. Kur'ân-ı Kerîm'de sayısız mucizeler vardır, bir tane değildir. Kitaplar çok yazdı, çeşit çeşit [mucizeler] var. Kitaplar çok yazdı, çeşit çeşit [mucizeler] var.

Soru: Tanıdığım insanlar arasında uzun zaman namazda niyazda olan kimselerSoru: Tanıdığım insanlar arasında uzun zaman namazda niyazda olan kimseler gün geliyor içki içiyor, harama giriyor. gün geliyor içki içiyor, harama giriyor.

Cevap: İnsanın dikkat etmesi lazım, gevşememesi lazım. Şeytan çünkü gevşemiyor.Cevap: İnsanın dikkat etmesi lazım, gevşememesi lazım. Şeytan çünkü gevşemiyor. Şeytan seni aldatmakta hiç boş durmaz, gevşek zamanını yakalar. Şeytan seni aldatmakta hiç boş durmaz, gevşek zamanını yakalar.

Soru: Neden daha ileri gidecekleri yerde dinden böyle gevşeme durumuna geliyorlar? Soru: Neden daha ileri gidecekleri yerde dinden böyle gevşeme durumuna geliyorlar?

Cevap: Muhterem kardeşlerim! Umumiyetle haram yemekten böyle olur.Cevap: Muhterem kardeşlerim!

Umumiyetle haram yemekten böyle olur.
Haram lokma yedi mi insanın dengesi bozulur. Müslümanlığı bozulur.Haram lokma yedi mi insanın dengesi bozulur. Müslümanlığı bozulur. İbadetleri yapamamaya başlar, zor gelmeye başlar. En çok bundan olur. Ama haram yemek bir haram çeşididir. İbadetleri yapamamaya başlar, zor gelmeye başlar. En çok bundan olur. Ama haram yemek bir haram çeşididir.

"Hocam haram lokma yemiyorum, tamamen helal yiyorum." "Hocam haram lokma yemiyorum, tamamen helal yiyorum."

İyi ama bu sefer gözünle harama bakıyorsundur. Gözüyle harama bakıyordur, oradan günaha giriyordur. İyi ama bu sefer gözünle harama bakıyorsundur. Gözüyle harama bakıyordur, oradan günaha giriyordur.

"Benim gözüm kör. İki gözüm de kör, hiçbir yere bakamıyorum." "Benim gözüm kör. İki gözüm de kör, hiçbir yere bakamıyorum."

O zaman dilinle [günaha giriyorsundur] da ondan oluyordur. O zaman dilinle [günaha giriyorsundur] da ondan oluyordur.

Yani bir günahtan veyahut da bir edepsizlikten dolayı Allah tevfîkini çeker.Yani bir günahtan veyahut da bir edepsizlikten dolayı Allah tevfîkini çeker. Tevfîkini çekince insan böyle bozulur. Bir günah olmuştur da ondan. Tevfîkini çekince insan böyle bozulur. Bir günah olmuştur da ondan.

Hatta evliyâullahın hayatını okuyoruz, Cumartesi günleri karşı tarafta Söğütlüçeşme camiinde,Hatta evliyâullahın hayatını okuyoruz, Cumartesi günleri karşı tarafta Söğütlüçeşme camiinde, orada okuduğumuz kitapta diyor ki; orada okuduğumuz kitapta diyor ki;

"Geceleri ibadet ediyordum, çok zevk alıyordum, o zevkler kalmadı." diye şeyh efendiye soruyor."Geceleri ibadet ediyordum, çok zevk alıyordum, o zevkler kalmadı." diye şeyh efendiye soruyor. Şeyh efendi diyor ki; "Belki dünyalık bir şey eline geçti diye ona sevindin, ondan." Şeyh efendi diyor ki;

"Belki dünyalık bir şey eline geçti diye ona sevindin, ondan."

Dünyalığa sevinmeyi bile kusur görüyor mübarekler…Dünyalığa sevinmeyi bile kusur görüyor mübarekler… İnsan sevinmez mi; bir yerden bir para gelse hoşuna gitmez mi? Bir yerden bir mal gelse, mülk gelse? İnsan sevinmez mi; bir yerden bir para gelse hoşuna gitmez mi? Bir yerden bir mal gelse, mülk gelse?

"Dünyalığa sevinmekten bile ibadetin zevki kaçar." diye düşünüyor."Dünyalığa sevinmekten bile ibadetin zevki kaçar." diye düşünüyor. Dünyaya hiç dönüp bakmamışlar. Dünyaya itibar etmemişler. Dünyaya hiç dönüp bakmamışlar. Dünyaya itibar etmemişler.

Ama bu zamanın insanları dünyaya itibar ediyor, günahı işliyor, yalanı söylüyor, edepsizlik yapıyor…Ama bu zamanın insanları dünyaya itibar ediyor, günahı işliyor, yalanı söylüyor, edepsizlik yapıyor… E kaçar tabii... Zevki keyfi kaçar tabii… E kaçar tabii... Zevki keyfi kaçar tabii… Bir insan günah işlerken imanı bile yanında durmuyor, içinden çıkıyor gidiyor.Bir insan günah işlerken imanı bile yanında durmuyor, içinden çıkıyor gidiyor. İçki içerken, zina ederken iman içinde durmuyor, dışarıya gidiyor. İçki içerken, zina ederken iman içinde durmuyor, dışarıya gidiyor. Ondan sonra geliyor. Onun için, dikkat etmek lazım. Günahtan olur.Ondan sonra geliyor. Onun için, dikkat etmek lazım.

Günahtan olur.
Günaha bulaşmaktan olur. Edepsizlik yapmaktan olur.Günaha bulaşmaktan olur. Edepsizlik yapmaktan olur. Misal; akşam gıybet edersin, sabah namazına gelemezsin.Misal; akşam gıybet edersin, sabah namazına gelemezsin. Akşam bir yere misafirliğe gidersiniz, birisini gıybet edersiniz; sabah namazına kalkamazsınız.Akşam bir yere misafirliğe gidersiniz, birisini gıybet edersiniz; sabah namazına kalkamazsınız. "Tüh yahu! Saati de kurmuştum, pili bitmiş!" Onun pilini Allah bitirdi."Tüh yahu! Saati de kurmuştum, pili bitmiş!" Onun pilini Allah bitirdi. Çünkü sen akşam gıybet ettin. Böyle olur muhterem kardeşlerim. Sebebi budur. "Ne yapacağım?" Çünkü sen akşam gıybet ettin. Böyle olur muhterem kardeşlerim. Sebebi budur.

"Ne yapacağım?"

Günahlardan korunacağım. Edebe riayet edeceğim. Edepli kul olacağım. Edep nedir? Günahlardan korunacağım. Edebe riayet edeceğim. Edepli kul olacağım.

Edep nedir?

Sözün edebi var. Bakışın edebi var. Oturmanın edebi var.Sözün edebi var. Bakışın edebi var. Oturmanın edebi var. Konuşmanın edebi var. Ziyaretin edebi var. Müritliğin edebi var. Talebeliğin edebi var.Konuşmanın edebi var. Ziyaretin edebi var. Müritliğin edebi var. Talebeliğin edebi var. Kocalığın edebi var. Karılığın edebi var. Öğrenciliğin edebi var.Kocalığın edebi var. Karılığın edebi var. Öğrenciliğin edebi var. Hocalığın edebi var. Her şeyin edebi var, âdâbı var. Âdâbına uymaya çalışacak. Hocalığın edebi var. Her şeyin edebi var, âdâbı var. Âdâbına uymaya çalışacak. Âdâbıyla yapmaya çalışacak. Oturmanın kalkmanın, her şeyin âdâbı var. Âdâbıyla yapmaya çalışacak. Oturmanın kalkmanın, her şeyin âdâbı var.

Soru: Abdest alınan yerin veya abdest alanın kıbleye karşı abdest alması gerektiğini okudum.Soru: Abdest alınan yerin veya abdest alanın kıbleye karşı abdest alması gerektiğini okudum. Fakat camiye gittiğimde şadırvanın yuvarlak olması nedeniyle sırtım kıbleye gelmiş oluyor. Fakat camiye gittiğimde şadırvanın yuvarlak olması nedeniyle sırtım kıbleye gelmiş oluyor.

Cevap: Bu mühim değil. İnsanın her oturuşunda kıbleye doğru oturması iyidir.Cevap: Bu mühim değil. İnsanın her oturuşunda kıbleye doğru oturması iyidir. Oturduğu zaman oturuşların en güzeli kıbleye doğru oturmaktır; ama bazen gerekmeyebilir.Oturduğu zaman oturuşların en güzeli kıbleye doğru oturmaktır; ama bazen gerekmeyebilir. Mesela imam namazı kıldırdıktan sonra cemaate doğru kıbleye sırtını dönüyor. Gerekiyor.Mesela imam namazı kıldırdıktan sonra cemaate doğru kıbleye sırtını dönüyor. Gerekiyor. Siz şimdi kıbleye doğru dönük değilsiniz.Siz şimdi kıbleye doğru dönük değilsiniz. Hadis okuyorum diye, ben hocayım diye bana dönük oturuyorsunuz. Olabilir. Hadis okuyorum diye, ben hocayım diye bana dönük oturuyorsunuz. Olabilir. Abdest alırken de bu olur. Asıl abdest alırken değil de, Peygamber Efendimiz'in açık ifadesi var;Abdest alırken de bu olur. Asıl abdest alırken değil de, Peygamber Efendimiz'in açık ifadesi var; abdest bozarken yani küçük abdesti büyük abdesti yaparken yönüabdest bozarken yani küçük abdesti büyük abdesti yaparken yönü veya sırtı kıbleye gelmemesine dikkat etmek, ters durmak, yan durmak tavsiye edilmiş, o önemli.veya sırtı kıbleye gelmemesine dikkat etmek, ters durmak, yan durmak tavsiye edilmiş, o önemli. Yüznumaraları yaparken taşlarını, oturma şeklini ona göre koymak lazım.Yüznumaraları yaparken taşlarını, oturma şeklini ona göre koymak lazım. Kıbleye dönük küçük abdest büyük abdest yapmak veya sırtı dönük yapmak mekruhtur, doğru değildir.Kıbleye dönük küçük abdest büyük abdest yapmak veya sırtı dönük yapmak mekruhtur, doğru değildir. Kıble cihetine sevgi, hürmet göstermek lazım. Asıl abdest bozarken önemli. Kıble cihetine sevgi, hürmet göstermek lazım. Asıl abdest bozarken önemli. Ama abdest alırken o kadar şart değil, nerede olursa olur.Ama abdest alırken o kadar şart değil, nerede olursa olur. Camide otururken kıbleye doğru oturur ama oturmasa da o kadar mühim değil.Camide otururken kıbleye doğru oturur ama oturmasa da o kadar mühim değil. Fakat [abdest] bozarken önemli. Fakat [abdest] bozarken önemli.

Soru: Adıyamanlı bir kardeşimiz var, bir zâttan bahsediyor.Soru: Adıyamanlı bir kardeşimiz var, bir zâttan bahsediyor. Hastanenin yanından bir mübarek zât geçiyorken "ah" etmiş.Hastanenin yanından bir mübarek zât geçiyorken "ah" etmiş. "Niye ah ettin?" "Bu hastanenin içinde bir ölüye eza ediyorlar, ondan." demiş."Niye ah ettin?" "Bu hastanenin içinde bir ölüye eza ediyorlar, ondan." demiş. İçeride otopsi yapıyorlarmış. -Otopsi demek ölüyü kesip biçip ciğerine şusuna busuna, İçeride otopsi yapıyorlarmış. -Otopsi demek ölüyü kesip biçip ciğerine şusuna busuna, "Zehirlendi mi, ölümü neden?" vesaire kontrol [etmek,] bakmak, böyle bir şey."Zehirlendi mi, ölümü neden?" vesaire kontrol [etmek,] bakmak, böyle bir şey. Ölünün vücudunda bir kesme biçme, koparma, alma oluyor.-Ölünün vücudunda bir kesme biçme, koparma, alma oluyor.- Evliyâullahın böyle sesleri duyması olabilir mi? Cevap: Olabilir.Evliyâullahın böyle sesleri duyması olabilir mi?

Cevap: Olabilir.
Evliyâullah, Allah'ın sevgili kulları bazen böyle sesleri duyar.Evliyâullah, Allah'ın sevgili kulları bazen böyle sesleri duyar. Bazen kabirde olan insanların hallerini müşahede eder.Bazen kabirde olan insanların hallerini müşahede eder. Peygamber Efendimiz iki kabrin yanından geçiyordu, dedi ki;Peygamber Efendimiz iki kabrin yanından geçiyordu, dedi ki; "Bu iki kabirdekiler şimdi azap görüyor." Peygamber Efendimiz'de öyle olduğu gibi evliyâullahta da olur. "Bu iki kabirdekiler şimdi azap görüyor." Peygamber Efendimiz'de öyle olduğu gibi evliyâullahta da olur.

Soru: Kumarın en büyüğü iç ve dış güçlerin inisiyatifinde olan at yarışıdır.Soru: Kumarın en büyüğü iç ve dış güçlerin inisiyatifinde olan at yarışıdır. İnsanları öyle cezbetmiş ki insanlar tüm kuralları çiğneyebiliyor.İnsanları öyle cezbetmiş ki insanlar tüm kuralları çiğneyebiliyor. Türkiye'deki bu salgın illet bir çığ gibi büyüyor. Allah korusun.Türkiye'deki bu salgın illet bir çığ gibi büyüyor. Allah korusun. Şimdi bilgisayara geçildi. İslâm'la da alay ediyorlar, en önemlisi.Şimdi bilgisayara geçildi. İslâm'la da alay ediyorlar, en önemlisi. Bakınız, size birkaç tane at ismi sayıyorum: Hafız, Cuma, Hanife, Zişan, Nasrullah. At isimleri… Bakınız, size birkaç tane at ismi sayıyorum: Hafız, Cuma, Hanife, Zişan, Nasrullah. At isimleri…

Cevap: Tabii iman olmayınca imansızlığı, edepsizliği her yerde görülüyor. Allah korusun. Cevap: Tabii iman olmayınca imansızlığı, edepsizliği her yerde görülüyor. Allah korusun.

Soru: Ben bir gazeteciyim. Günlerce uğraştım, bir haber yapamadım, bulamadım.Soru: Ben bir gazeteciyim. Günlerce uğraştım, bir haber yapamadım, bulamadım. Arkadaşım olan inanmayan bir gazetecinin bulduğu haberleri ondan gizli alıp gazeteme verdim.Arkadaşım olan inanmayan bir gazetecinin bulduğu haberleri ondan gizli alıp gazeteme verdim. Bu yapılan kul hakkına girer mi?Bu yapılan kul hakkına girer mi? Burada inanmayan, İslâm'a düşman birisinin haberini alsam bile kul hakkı olur mu? Burada inanmayan, İslâm'a düşman birisinin haberini alsam bile kul hakkı olur mu?

Cevap: Kul hakkı inanmayan kimse için bahis konusu olmaz; bu durumda öyle o haberi almak…Cevap: Kul hakkı inanmayan kimse için bahis konusu olmaz; bu durumda öyle o haberi almak… Tabii onun [işine] mâni oluyorsa, o haberi verecekti, böylece veremiyor, zarara uğruyorsa,Tabii onun [işine] mâni oluyorsa, o haberi verecekti, böylece veremiyor, zarara uğruyorsa, müslüman mütedeyyin bir kimseyse o zaman kul hakkı olur. müslüman mütedeyyin bir kimseyse o zaman kul hakkı olur.

Soru: Ben Bayrampaşa'da memurum. Berberlik yapıyorum.Soru: Ben Bayrampaşa'da memurum. Berberlik yapıyorum. Berberlikten aldığım paranın şu kadarını şubeye veriyorum, gerisi bana kalıyor. Maaş alıyorum.Berberlikten aldığım paranın şu kadarını şubeye veriyorum, gerisi bana kalıyor. Maaş alıyorum. Berberlikten aldığım para câiz midir? Aldığım paralar gizli değil, müdürün haberi var. Berberlikten aldığım para câiz midir? Aldığım paralar gizli değil, müdürün haberi var.

Cevap: Gizli olmayınca, şart öyle olunca câizdir, mahzuru yoktur. Cevap: Gizli olmayınca, şart öyle olunca câizdir, mahzuru yoktur.

Selamları aldık teşekkür ediyoruz. Selamları aldık teşekkür ediyoruz.

Bir şey demek istiyor. Ben anladım. Bakalım siz anladınız mı?Bir şey demek istiyor. Ben anladım. Bakalım siz anladınız mı? Yani bu hadisleri bana okutturup cemaate bir şey demek istiyor, Yani bu hadisleri bana okutturup cemaate bir şey demek istiyor, ama açıkça söylemiyor da rumuzlu söylemek istiyor.ama açıkça söylemiyor da rumuzlu söylemek istiyor. Anladınız değil mi? Ben anladım. Anlamayan bu gece uykusuz merak eder. Anladınız değil mi?

Ben anladım. Anlamayan bu gece uykusuz merak eder.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2