Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Lezzetleri Kesip Yok Eden Ölümü Çok Anın!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Şa'bân 1419 / 30.11.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Tul-i Emel (Tesvif) Tehlikesi, Peygamber Efendimize s.a.s. Salavat Getirmenin Sayısı ve Ödülü, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Lezzetleri Kesip Yok Eden Ölümü Çok Anın!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Şa'bân 1419 / 30.11.1998

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Tul-i Emel (Tesvif) Tehlikesi, Peygamber Efendimize s.a.s. Salavat Getirmenin Sayısı ve Ödülü, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâ Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl'ihi ve sahbihi ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn. Muhammedin ve alâ âl'ihi ve sahbihi ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd… Emmâ ba'd…

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten İmam Tirmizî'nin rahmetullahi aleyh rivayet ettiğiEbû Hüreyre radıyallahu anh'ten İmam Tirmizî'nin rahmetullahi aleyh rivayet ettiği ve "hadîs-i hasen" dediği bir hadisi okuyorum. ve "hadîs-i hasen" dediği bir hadisi okuyorum.

Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; bâdirû bi'l-a'mâli seb'an.Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; bâdirû bi'l-a'mâli seb'an. "Sâlih amelleri yapmaya koşuşun, yarışın, gayret edin yedi taneden önce, "Sâlih amelleri yapmaya koşuşun, yarışın, gayret edin yedi taneden önce, yedi şey gelmeden önce." Hel tunzarûne illâ ilâ fakrin münsin. yedi şey gelmeden önce." Hel tunzarûne illâ ilâ fakrin münsin. "Siz her şeyi unutturan fakirliğin gelmesini mi bekliyorsunuz? "Siz her şeyi unutturan fakirliğin gelmesini mi bekliyorsunuz? Her şeyi unutturan fakirlik geldi mi bir şey yapamazsınız ki…Her şeyi unutturan fakirlik geldi mi bir şey yapamazsınız ki… Şimdi elinizde fırsat varken, fakirlik gelmeden yapın." Bir. Fakrin münsin. Şimdi elinizde fırsat varken, fakirlik gelmeden yapın." Bir. Fakrin münsin.

İkincisi; ev gınâ mutgin. "Yoksa sizi azdıracak zenginlik mi gelmesini bekliyorsunuz?İkincisi; ev gınâ mutgin. "Yoksa sizi azdıracak zenginlik mi gelmesini bekliyorsunuz? Zenginlik gelir. Azarsınız. Namazı niyazı, camii ibadeti, taati belki unutursunuz. Zenginlik gelir. Azarsınız. Namazı niyazı, camii ibadeti, taati belki unutursunuz. Böyle bir durum da tehlike, o da gelmeden önce." Böyle bir durum da tehlike, o da gelmeden önce."

Ev marazin müfsidin. "Yoksa ahvalini insanın bozan bir hastalığın gelmesini mi bekliyorsunuz?Ev marazin müfsidin. "Yoksa ahvalini insanın bozan bir hastalığın gelmesini mi bekliyorsunuz? Hastalık geldi mi keyifli zamanındaki gibi olmaz işler. Hastalık geldi mi keyifli zamanındaki gibi olmaz işler. Yapamaz yapacağı şeyleri. O gelmeden yapın." Yapamaz yapacağı şeyleri. O gelmeden yapın."

Ev heremin müfennidin. "Yoksa insanı düşkünleştiren,Ev heremin müfennidin. "Yoksa insanı düşkünleştiren, bunaklaştıran ihtiyarlığın mı gelmesini bekliyorsunuz? bunaklaştıran ihtiyarlığın mı gelmesini bekliyorsunuz? Ne yapılırsa ihtiyarlık gelmeden gençlikte yapılır. Onun için acele edin." Ne yapılırsa ihtiyarlık gelmeden gençlikte yapılır. Onun için acele edin."

Ev mevtin müchizin. "Yahut da aniden gelen ölümü mü bekliyorsunuz? Ev mevtin müchizin. "Yahut da aniden gelen ölümü mü bekliyorsunuz? Ölüm gelirse hiçbir şey yapamazsınız. Yapacaksanız ölüm gelmeden yapın." Ölüm gelirse hiçbir şey yapamazsınız. Yapacaksanız ölüm gelmeden yapın."

Evi'd-deccâli. "Yoksa Deccal'in gelmesini mi bekliyorsunuz. Evi'd-deccâli. "Yoksa Deccal'in gelmesini mi bekliyorsunuz. Deccal geldi mi büyük bir fitne. O fitnede kimin ne yapacağı belli olmaz.Deccal geldi mi büyük bir fitne. O fitnede kimin ne yapacağı belli olmaz. Amelleri şimdiden yapmaya girişin." Evi'd-decclî fe şerru gâibin yuntazaru. Amelleri şimdiden yapmaya girişin."

Evi'd-decclî fe şerru gâibin yuntazaru.
"Şu anda ortada olmayıp da beklenen en fena beklenilen şey Deccal'dir. "Şu anda ortada olmayıp da beklenen en fena beklenilen şey Deccal'dir. Deccal çok insanı şaşırtacak; çünkü sûret-i haktan görünecek, Deccal çok insanı şaşırtacak; çünkü sûret-i haktan görünecek, günahları sevap gibi gösterecek.günahları sevap gibi gösterecek. Cehennem yolunu cennet gibi gösterecek. Büyük insanları,Cehennem yolunu cennet gibi gösterecek. Büyük insanları, kalabalıkları aldatacak, saptıracak." kalabalıkları aldatacak, saptıracak."

Ona aldanmaması için bütün peygamberler ümmetlerini ikaz etmişler; Ona aldanmaması için bütün peygamberler ümmetlerini ikaz etmişler;

"Aman sizin zamanınızda, sizin torunlarınız zamanında "Aman sizin zamanınızda, sizin torunlarınız zamanında Deccal geliverirse gözünüzü açın.Deccal geliverirse gözünüzü açın. Deccal'in aldatmalarına kanmayın, gösterişlere kanmayın,Deccal'in aldatmalarına kanmayın, gösterişlere kanmayın, Allah yolundan sapmayın." diye söylemişlerdir. Allah yolundan sapmayın."

diye söylemişlerdir.

Deccal'den sonra bir tane daha var. Evi's-sâ'ati.Deccal'den sonra bir tane daha var. Evi's-sâ'ati. "Yoksa kıyametin mi kopmasını bekliyorsunuz? Niye amel etmiyorsunuz. "Yoksa kıyametin mi kopmasını bekliyorsunuz? Niye amel etmiyorsunuz. Ne bekliyorsunuz." Bunları mı bekliyorsunuz? Bunlar gelmeden yapacağınızı yapın.Ne bekliyorsunuz."

Bunları mı bekliyorsunuz? Bunlar gelmeden yapacağınızı yapın.
Sevapları kazanın, Allah'ın rızasını elde edin. Yoksa kıyametin mi kopmasını bekliyorsunuz;Sevapları kazanın, Allah'ın rızasını elde edin. Yoksa kıyametin mi kopmasını bekliyorsunuz; en sonuncu. en sonuncu.

Fe's-sâ'atü edhâ ve emerru. "Kıyamet daha müthiştir, korkunçtur ve daha acıdır. Fe's-sâ'atü edhâ ve emerru. "Kıyamet daha müthiştir, korkunçtur ve daha acıdır. Kıyamet çok korkunc bir haldir." Kıyametin nasıl olduğunu anlamak içinKıyamet çok korkunc bir haldir."

Kıyametin nasıl olduğunu anlamak için
Türkiye'deki bir zelzeleyi düşünün. Ne oldu? Gölcük zelzelesi. Ne oldu anlayın.Türkiye'deki bir zelzeleyi düşünün.

Ne oldu?

Gölcük zelzelesi. Ne oldu anlayın.
O zelzele her yerde olacak. Yıldızlar sapır sapır düşecek, yer gök yarılacak. Denizler yarılacak. O zelzele her yerde olacak. Yıldızlar sapır sapır düşecek, yer gök yarılacak. Denizler yarılacak.

Kıyameti mi bekliyorsunuz? Bunları mı bekliyorsunuz? Kıyameti mi bekliyorsunuz? Bunları mı bekliyorsunuz?

Bunlar gelmeden elinizde imkân varken, amel-i sâlih işlemeye acele edin, tehir etmeyin. Bunlar gelmeden elinizde imkân varken, amel-i sâlih işlemeye acele edin, tehir etmeyin. Çünkü en insanı aldatıcı duygulardan bir tanesi nedir? Tehirdir. Çünkü en insanı aldatıcı duygulardan bir tanesi nedir?

Tehirdir.
Hayırlı bir işi geç yapmaktır, buna tesvîf derler. Hayırlı bir işi geç yapmaktır, buna tesvîf derler.

"İleride yapacağım, yarın yapacağım, sonra yapacağım..." "İleride yapacağım, yarın yapacağım, sonra yapacağım..."

Bu çok aldatır insanı. "Namaz kılacak mısın; hadi kılalım." Bu çok aldatır insanı.

"Namaz kılacak mısın; hadi kılalım."

"Kılacağım, kılacağım sonra kılacağım." Kılacağım, kılamaz. "Kılacağım, kılacağım sonra kılacağım."

Kılacağım, kılamaz.
Tevbe edeceğim edemez, tevbe edeceğim edemez, hacca gideceğim gidemez,Tevbe edeceğim edemez, tevbe edeceğim edemez, hacca gideceğim gidemez, ölüm gelir borçlu gider. Vereceğim, vereceğim veremez, fakirlik gelir. ölüm gelir borçlu gider. Vereceğim, vereceğim veremez, fakirlik gelir.

Bizim mahallede komşu anlattı. Zenginin birisine karşılaştıkları zaman, Bizim mahallede komşu anlattı. Zenginin birisine karşılaştıkları zaman, ama evi mükellef bir gemi gibi manzaraya doğru bakıyor.ama evi mükellef bir gemi gibi manzaraya doğru bakıyor. Üçüncü sokakta, yukarıda bayırda. Bahçesi de geniş, meyve ağaçları da var.Üçüncü sokakta, yukarıda bayırda. Bahçesi de geniş, meyve ağaçları da var. Evin de salonları, katları falan çok güzel. Evin de salonları, katları falan çok güzel.

İkide birde "hayır yap, zekât ver, sadaka ver" diyormuş bizim eski muhtar.İkide birde "hayır yap, zekât ver, sadaka ver" diyormuş bizim eski muhtar. Elinde çanta, boyuna ondan bundan para toplar. Elinde çanta, boyuna ondan bundan para toplar. Makbuzlar falan. "Hayır yap" diye takılıyormuş. O da "yapacağım, yapacağım" diyormuş.Makbuzlar falan. "Hayır yap" diye takılıyormuş. O da "yapacağım, yapacağım" diyormuş. "Ya hayrını çabuk yap, hastalık geliverir" diyormuş. "Ya hayrını çabuk yap, hastalık geliverir" diyormuş.

"Ben böyle derken adama hastalık gelivermedi mi? Bir kriz geldi. "Ben böyle derken adama hastalık gelivermedi mi? Bir kriz geldi. Hastaneye düştü. Ben de korktum. Utandım, benim lafıma alınır diye… Ziyaretine gittim." Hastaneye düştü. Ben de korktum. Utandım, benim lafıma alınır diye… Ziyaretine gittim."

Demiş; "Vallahi kusura bakma, Allah sıhhat afiyet versin ama ben üzüldüm, Demiş;

"Vallahi kusura bakma, Allah sıhhat afiyet versin ama ben üzüldüm,
aman hastalık gelir hayrını önceden yap, dediğime." aman hastalık gelir hayrını önceden yap, dediğime."

"Yok, sen haklısın. Ben şu hastalıktan kalkayım sonra hayrımı yapacağım." demiş. "Yok, sen haklısın. Ben şu hastalıktan kalkayım sonra hayrımı yapacağım."

demiş.
Kalktıktan sonra birkaç defa karşılaşmışlar yine yapmamış.Kalktıktan sonra birkaç defa karşılaşmışlar yine yapmamış. Ondan sonra ölmüş gitmiş. Mirasçılara kalmış para. Tehir… "Sonra yapacağım" demek. Ondan sonra ölmüş gitmiş. Mirasçılara kalmış para. Tehir… "Sonra yapacağım" demek.

"Yarın öbür gün yapacağım…" Yapacaksan şimdi yap! Geriye, tehire ne derler Arapça'da? "Yarın öbür gün yapacağım…"

Yapacaksan şimdi yap!

Geriye, tehire ne derler Arapça'da?

Tesvîf derler. O fena. Hayrı hemen çarçabuk yapmak lazım... Tesvîf derler. O fena. Hayrı hemen çarçabuk yapmak lazım...

Diğer bir hadîs-i şerîf yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Diğer bir hadîs-i şerîf yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz, sahih, İmam Tirmizî rivayet etmiş. "Hasen hadis". Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz, sahih, İmam Tirmizî rivayet etmiş. "Hasen hadis".

Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz; Eksirû zikre hâzimi'l-lezzâti. Buyurmuş ki Peygamber Efendimiz;

Eksirû zikre hâzimi'l-lezzâti.
"Lezzetleri kesiveren, lezzetleri yok ediveren ölümü çok anın, çok hatırlayın."Lezzetleri kesiveren, lezzetleri yok ediveren ölümü çok anın, çok hatırlayın. Aklınızdan ölümü çıkartmayın. Çünkü geliverir her şey biter." Aklınızdan ölümü çıkartmayın. Çünkü geliverir her şey biter."

Şu gün ölüverseydik ne olacaktı? Bu halimizle gidecektik işte.Şu gün ölüverseydik ne olacaktı?

Bu halimizle gidecektik işte.
Borcumuzla alacağımızla, işimizle gücümüzle… Koyun alacaktık.Borcumuzla alacağımızla, işimizle gücümüzle… Koyun alacaktık. Dükkânın borcunu ödeyecektik… Geçmiş ola. Bitti. Dükkânın borcunu ödeyecektik… Geçmiş ola. Bitti.

"Ölümü çok anın, lezzetleri kesip yok ediveren, bitiriveren ölümü çok anın." dedi "Ölümü çok anın, lezzetleri kesip yok ediveren, bitiriveren ölümü çok anın."

dedi
Efendimiz bu hadîs i şerîfinde. Ya'ni'l-mevt. Hâzimi'l-lezzât. Efendimiz bu hadîs i şerîfinde.

Ya'ni'l-mevt. Hâzimi'l-lezzât.

Lezzetleri kesenden maksat nedir? Ölümü kastetti. Ölümü çok anacağız. Lezzetleri kesenden maksat nedir?

Ölümü kastetti. Ölümü çok anacağız.
Ölüm geliverir haber vermez, ne zaman geleceği belli olmaz. Genci ihtiyarı ayırmaz.Ölüm geliverir haber vermez, ne zaman geleceği belli olmaz. Genci ihtiyarı ayırmaz. Bazen bebeğe bile gelir, bazen pehlivana gelir, bazen padişaha gelir, bazen zengine gelir.Bazen bebeğe bile gelir, bazen pehlivana gelir, bazen padişaha gelir, bazen zengine gelir. Sıhhate bakmaz, paraya bakmaz, mevkie bakmaz, yaşa bakmaz. Geliverir. Sıhhate bakmaz, paraya bakmaz, mevkie bakmaz, yaşa bakmaz. Geliverir. Azrail aleyhisselâm kimi alacak belli olmaz. Halkı bostan edinmiştir Azrail aleyhisselâm kimi alacak belli olmaz.

Halkı bostan edinmiştir

Dilediğin üzer ölüm. Üzmek eski Türkçe' de "koparmak" demek.Dilediğin üzer ölüm.

Üzmek eski Türkçe' de "koparmak" demek.
Halkı bostan tarlası gibi edinmiş Azrail aleyhisselâm geliyor olgunlaşanı koparıp götürüyor.Halkı bostan tarlası gibi edinmiş Azrail aleyhisselâm geliyor olgunlaşanı koparıp götürüyor. Karpuza böyle pat pat pat vururlar kut kopartır götürürler. Gitti karpuz. Karpuza böyle pat pat pat vururlar kut kopartır götürürler. Gitti karpuz.

Sonuncu hadîs-i şerîf; Sonuncu hadîs-i şerîf;

Kâne Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem izâ zehebe sülüse'l-leyli kâme fe kâle: Kâne Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem izâ zehebe sülüse'l-leyli kâme fe kâle:

Peygamber Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem Übey İbn Kâb'ın rivayet ettiğine görePeygamber Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem Übey İbn Kâb'ın rivayet ettiğine göre gecenin üçte biri geçince kalkardı ve derdi ki; Yâ eyyühe'n-nâs! gecenin üçte biri geçince kalkardı ve derdi ki; Yâ eyyühe'n-nâs!

Gecenin üçte biri ne zamandır? Akşam gecenin başlangıcıdır.Gecenin üçte biri ne zamandır?

Akşam gecenin başlangıcıdır.
Akşam ezanı Allahu Ekber dedi mi gece başladı. Akşam ezanı Allahu Ekber dedi mi gece başladı.

İbtidâü'l-leyli ezânü'l-mağribi. "Akşam başladı." İntihâü'l-leyli. İbtidâü'l-leyli ezânü'l-mağribi. "Akşam başladı." İntihâü'l-leyli.

Gecenin sonu ne zamandır? İmsak kesilmesi. Gecenin sonu ne zamandır?

İmsak kesilmesi.
İmsak zaten kendisini tutması demek insanın yemekten. İmsak vakti, fecr-i sâdık.İmsak zaten kendisini tutması demek insanın yemekten. İmsak vakti, fecr-i sâdık. Şimdi saat kaçta oluyor? 3:15 falan. Akşam kaçta oluyor? 07:00. 7'ye 10 kala. Şimdi saat kaçta oluyor? 3:15 falan. Akşam kaçta oluyor? 07:00. 7'ye 10 kala.

3'le 7 arasında gecedir. 3 diyelim geceyi, ötekisini de 7 diyelim. Kaç oluyor, 8 saat oluyor. 3'le 7 arasında gecedir. 3 diyelim geceyi, ötekisini de 7 diyelim. Kaç oluyor, 8 saat oluyor. Biraz da küsurâtını ekleyelim 9 saat. Akşam ezanından 3 saat geçince yatsıdan sonraBiraz da küsurâtını ekleyelim 9 saat.

Akşam ezanından 3 saat geçince yatsıdan sonra
Efendimiz demek ki gecenin sülüsü geçince ne yaparmış? Efendimiz demek ki gecenin sülüsü geçince ne yaparmış?

Kâne Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem izâ zehebe sülüse'l-leyli kâme fe kâle.Kâne Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem izâ zehebe sülüse'l-leyli kâme fe kâle. "Kalkardı namaz için. Derdi ki." Yâ eyyühe'n-nâs! "Ey ahali. Ey insanlar." "Kalkardı namaz için. Derdi ki." Yâ eyyühe'n-nâs! "Ey ahali. Ey insanlar." Üzküru'llâh. "Allah'ı zikredin. Allah'ı yâd edin. Zikir yapın." Üzküru'llâh. "Allah'ı zikredin. Allah'ı yâd edin. Zikir yapın."

Câeti'r-râcifetü tetbe'uhe'r-râdifetü. "Her şeyi sarsacak olan sûrun üfürülmesi gelip çattı, Câeti'r-râcifetü tetbe'uhe'r-râdifetü.

"Her şeyi sarsacak olan sûrun üfürülmesi gelip çattı,
kıyametin kopması yakındır." demek istiyor. "Zikredin, kıyamet yakındır." demek istiyor.kıyametin kopması yakındır."

demek istiyor. "Zikredin, kıyamet yakındır."

demek istiyor.
Câe'l-mevtü bimâ fîhi. "Ölüm, nesi varsa içinde." Câe'l-mevtü bimâ fîhi. Câe'l-mevtü bimâ fîhi. "Ölüm, nesi varsa içinde." Câe'l-mevtü bimâ fîhi. Câe'l-mevtü bimâ fîhi. "İçindeki ahval, üzüntüler, korkularla beraber ölüm de geldi demektir.Câe'l-mevtü bimâ fîhi. "İçindeki ahval, üzüntüler, korkularla beraber ölüm de geldi demektir. Her zaman etrafımızda dolaşıyor." İki defa söylemiş bunu. Her zaman etrafımızda dolaşıyor." İki defa söylemiş bunu.

Kultü: Yâ Resûlallâh innî eksiru's-salâte aleyke fe kem aleyke ec'alü leke min salâtî? Kultü: Yâ Resûlallâh innî eksiru's-salâte aleyke fe kem aleyke ec'alü leke min salâtî?

Übey İbn Kâb bu nasihatları duyduğu için demiş ki Peygamber Efendimiz'e; Übey İbn Kâb bu nasihatları duyduğu için demiş ki Peygamber Efendimiz'e; "Yâ Resûlallah! Ben sana çok salât ü selâm ediyorum. Ne kadar yapayım salât ü selâmımı?" "Yâ Resûlallah! Ben sana çok salât ü selâm ediyorum. Ne kadar yapayım salât ü selâmımı?"

Fe kem aleyke ec'alü leke min salâtî? "Salât ü selâmımı ne kadar yapayım?" Fe kem aleyke ec'alü leke min salâtî? "Salât ü selâmımı ne kadar yapayım?" Fe kâle: Mâ şi'te. "İstediğin kadar." Kultü: er-Rubu'a.. Fe kâle: Mâ şi'te. "İstediğin kadar." Kultü: er-Rubu'a.. "Ne kadar yapayım, dörtte biri kadar mı yapayım meşguliyetimin?""Ne kadar yapayım, dörtte biri kadar mı yapayım meşguliyetimin?" Kâle: Mâ şi'te fe ine zidte fe hüve hayrun leke. "İstediğin kadar yap. Kâle: Mâ şi'te fe ine zidte fe hüve hayrun leke. "İstediğin kadar yap. Ama daha arttırırsan bu senin için daha hayırlıdır.Ama daha arttırırsan bu senin için daha hayırlıdır. Salât ü selâmı daha çok yap." Kultü: en-Nısfe. Salât ü selâmı daha çok yap." Kultü: en-Nısfe. "İbadet ve zikir faaliyetlerimin yarısını mı zikir yapayım?" "İbadet ve zikir faaliyetlerimin yarısını mı zikir yapayım?" Kâle: Mâ şi'te fe in zidte fe hüve hayrın leke. Kâle: Mâ şi'te fe in zidte fe hüve hayrın leke. "İstediğin kadar yap ama daha da arttırırsan bu senin için daha hayırlıdır." "İstediğin kadar yap ama daha da arttırırsan bu senin için daha hayırlıdır."

Çünkü bir kere salât edene Allah on kere salât ediyor.Çünkü bir kere salât edene Allah on kere salât ediyor. Çünkü Resûlullah indinde insanların en evlâsı, sevgilisi, Çünkü Resûlullah indinde insanların en evlâsı, sevgilisi, sevimlisi kendisine salât ü selâmı en çok eden. sevimlisi kendisine salât ü selâmı en çok eden. Kultü: Fe's-sülüseyni. "Üçte ikisini tahsis edeyim ibadet vaktimin." Kultü: Fe's-sülüseyni. "Üçte ikisini tahsis edeyim ibadet vaktimin." Kâle: Mâ şi'te fe in zidte fe hüve hayrun leke.Kâle: Mâ şi'te fe in zidte fe hüve hayrun leke. "İstediğin kadar yap ama daha da arttırırsan daha da iyi olur." "İstediğin kadar yap ama daha da arttırırsan daha da iyi olur." Kultü: Ec'alü leke salâtî külllehâ.Kultü: Ec'alü leke salâtî külllehâ. "Bütün hep sana salât ü selâm geçirerek mi vaktimi geçireyim?" "Bütün hep sana salât ü selâm geçirerek mi vaktimi geçireyim?" Kâle: İzen tükfâ hemmeke. "Öyle yaparsan o zaman tasaların karşılanmış olur. Kâle: İzen tükfâ hemmeke. "Öyle yaparsan o zaman tasaların karşılanmış olur. Gayretinin mükâfatı verilmiş olur." Ve yuğferu leke zenbüke.Gayretinin mükâfatı verilmiş olur." Ve yuğferu leke zenbüke. "Günahların mağfiret olunur." dedi. "Günahların mağfiret olunur." dedi.

Demek ki salât ü selâmı müslümanın Peygamber Efendimiz'e yapabildiği kadarDemek ki salât ü selâmı müslümanın Peygamber Efendimiz'e yapabildiği kadar çok yapması lazım. çok yapması lazım.

Hele hele Peygamber Efendimiz'in adı geçtiği halde ona salât ü selâm bile Hele hele Peygamber Efendimiz'in adı geçtiği halde ona salât ü selâm bile getirmeyen insanlara ne demeli? getirmeyen insanlara ne demeli?

"Müslümanım" deyip de... Salât ü selâmı ne kadar çok yaparsa o kadar tasası dağıtılıyor, "Müslümanım" deyip de...

Salât ü selâmı ne kadar çok yaparsa o kadar tasası dağıtılıyor,
gamı kederi gidiyor, günahı aff u mağfiret oluyor. gamı kederi gidiyor, günahı aff u mağfiret oluyor. Başka bir şey istemese bile Allah salât ü selâmı getirdi diye ona mükâfatını veriyor. Başka bir şey istemese bile Allah salât ü selâmı getirdi diye ona mükâfatını veriyor. O halde Efendimiz'e salât ü selâmı çok yapalım. O halde Efendimiz'e salât ü selâmı çok yapalım.

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'n-nebiyyi'l-ümmiyi ve alâ âl'ihî ve sahbihî ve sellim.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'n-nebiyyi'l-ümmiyi ve alâ âl'ihî ve sahbihî ve sellim. Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'llezi câe bi'l hakkîl mübîn ve erselte hu rahmeten lil âlemin.Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedini'llezi câe bi'l hakkîl mübîn ve erselte hu rahmeten lil âlemin. Ve âlâ âlihi vesahbihi ve men tebiahu bi ihsânin ecmaîn. Ve âlâ âlihi vesahbihi ve men tebiahu bi ihsânin ecmaîn.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2