Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Malda ve İlimde Cömertlik (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şa'bân 1407 / 05.04.1987

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kişi Sahura Kalkmayıp Gece Yarısı Yemek Yiyip Oruca Niyet Etse Sakıncası Olur Mu?, O Oruç Makbul Müdür?, Receb Ayının Tümü Oruçlu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Malda ve İlimde Cömertlik (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

6 Şa'bân 1407 / 05.04.1987

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kişi Sahura Kalkmayıp Gece Yarısı Yemek Yiyip Oruca Niyet Etse Sakıncası Olur Mu?, O Oruç Makbul Müdür?, Receb Ayının Tümü Oruçlu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Kişi sahura kalkmayıp gece yarısı yemek yiyip oruca niyet etse sakıncası olur mu?Kişi sahura kalkmayıp gece yarısı yemek yiyip oruca niyet etse sakıncası olur mu? O oruç makbul müdür? Receb ayının tümü oruçlu geçirilir mi?

O oruç makbul müdür? Receb ayının tümü oruçlu geçirilir mi?

Üç soru sormuş.

Kişi sahura kalmasa, gece yarısı bir şeyler yiyip yatsa olur mu?

Üç soru sormuş.

Kişi sahura kalmasa, gece yarısı bir şeyler yiyip yatsa olur mu?

Olur. Sahura kalkmasa da olur. Sahura kalkmasa oruca zarar gelmez.Olur. Sahura kalkmasa da olur. Sahura kalkmasa oruca zarar gelmez. "O oruç makbul müdür?" diyor ya; oruç oruçtur. Sahura kalkmadı, oruç ne oldu? Yine oruç oruçtur."O oruç makbul müdür?" diyor ya; oruç oruçtur. Sahura kalkmadı, oruç ne oldu? Yine oruç oruçtur. Mahzuru yok. Ama sahura kalkmak sünnet.

Mahzuru yok. Ama sahura kalkmak sünnet.

Receb ayının tümü oruçlu geçirilebilir mi?

Receb ayının tümü oruçlu geçirilebilir mi?

Peygamber Efendimiz Receb ayında çok oruç tutardı. Geçirilebilir, olabilir.Peygamber Efendimiz Receb ayında çok oruç tutardı. Geçirilebilir, olabilir. Ne kadar çok [çok tutarsa] sevabı o kadar çok olur.

Ne kadar çok [çok tutarsa] sevabı o kadar çok olur.

Şaban ayında Peygamber Efendimiz Şaban'ın nısfından sonra orucu pek tavsiye etmemiş;Şaban ayında Peygamber Efendimiz Şaban'ın nısfından sonra orucu pek tavsiye etmemiş; kullar Ramazan'a biraz hazırlansın, vücut beslensin diye Şaban'ın 15'inden sonra uygun görmemiş.

kullar Ramazan'a biraz hazırlansın, vücut beslensin diye Şaban'ın 15'inden sonra uygun görmemiş.

Hocam bazı kimseler üç ayları tutuyorlar.

Hocam bazı kimseler üç ayları tutuyorlar.

Üç ayları tutmak diye bir şey yok. Yalnız, kefaret orucuna niyet ederse bir insan... Üç ayları tutmak diye bir şey yok. Yalnız, kefaret orucuna niyet ederse bir insan... Yani "Belki bir Ramazan'da farkına vararak varmayarak bir hata işlemişim deYani "Belki bir Ramazan'da farkına vararak varmayarak bir hata işlemişim de oruç kefâreti tutmam gerekiyordur.oruç kefâreti tutmam gerekiyordur. Bari şu Recep'te, Şaban'da tutayım." diye niyet ederse o iki ayı tutuyorlar.Bari şu Recep'te, Şaban'da tutayım." diye niyet ederse o iki ayı tutuyorlar. Yoksa Recep'te, Şaban'da, üç aylarda oruçlu geçirmek diye bir şey yok. Öyle bir şeyin aslı yok.

Yoksa Recep'te, Şaban'da, üç aylarda oruçlu geçirmek diye bir şey yok. Öyle bir şeyin aslı yok.

Ramazan ayında orucu su veya hurma gibi bir şeyle açıp Ramazan ayında orucu su veya hurma gibi bir şeyle açıp akşam namazını kıldıktan sonra iftar yapsa olur mu?

akşam namazını kıldıktan sonra iftar yapsa olur mu?

Olur. Suyla, zeytinle, hurmayla orucu açtıktan sonra [namazını kılıp iftar yapsa] olur.

Olur. Suyla, zeytinle, hurmayla orucu açtıktan sonra [namazını kılıp iftar yapsa] olur.

Haram içki içilen bir işyerinde namaz kılınır mı, burada çalışılır mı? Haram içki içilen bir işyerinde namaz kılınır mı, burada çalışılır mı? Tabii içkiyi imal etmek yasak, içmek yasak, taşımak yasak, sunmak yasak,Tabii içkiyi imal etmek yasak, içmek yasak, taşımak yasak, sunmak yasak, sundurmak yasak, kaplarını kacağını taşımak yasak. O uygun olmuyor.

sundurmak yasak, kaplarını kacağını taşımak yasak. O uygun olmuyor.

Ama bugün memleketimizde, mesela bu soru bana [şunu] hatırlattı:Ama bugün memleketimizde, mesela bu soru bana [şunu] hatırlattı: Erzurum'a gidiyorsun, Yozgat'ta Şefaatli'de otobüs duruyor.Erzurum'a gidiyorsun, Yozgat'ta Şefaatli'de otobüs duruyor. Namaz kılacaksın. "Şurada kıl." diyorlar. Kılıyorsun. Lokanta; o tarafta içki, bu tarafında namazgâh.Namaz kılacaksın. "Şurada kıl." diyorlar. Kılıyorsun. Lokanta; o tarafta içki, bu tarafında namazgâh. Aslında haramla helal bir arada olmasa iyi olur ama zaruretler oluyor.

Aslında haramla helal bir arada olmasa iyi olur ama zaruretler oluyor.

İnşaallah namazı oluyordur. Mümkünse dışarıda başka yerde kılmaya çalışması lazım.

İnşaallah namazı oluyordur. Mümkünse dışarıda başka yerde kılmaya çalışması lazım.

Oğlumun adı İlker'dir. Bu İslâmî bir isim midir?Oğlumun adı İlker'dir. Bu İslâmî bir isim midir? Baba olarak ben bu adı koyduğumda bir sorumluluk olur mu?

Baba olarak ben bu adı koyduğumda bir sorumluluk olur mu?

İlk er. İlker normal bir [isim], kötü bir mânası yok. İslâmî değil ama zararlı bir [isim] değil. İlk er. İlker normal bir [isim], kötü bir mânası yok. İslâmî değil ama zararlı bir [isim] değil. Nötr bir [isim]. Olabilir. Kendisinde bir sorumluluk yok. Er olmasını istiyor.Nötr bir [isim]. Olabilir. Kendisinde bir sorumluluk yok. Er olmasını istiyor. Er olmasını istiyor. İnşaallah Allah yolunda mücahit er olur.

Er olmasını istiyor. İnşaallah Allah yolunda mücahit er olur.

Oğlum her işini sol eliyle yapmaktadır. Oğlum her işini sol eliyle yapmaktadır. Zorlamama rağmen yemeyi ve içmeyi de sol eliyle yapıyor. Ne tavsiye edersiniz?Zorlamama rağmen yemeyi ve içmeyi de sol eliyle yapıyor. Ne tavsiye edersiniz? Baba olarak ben ne yapayım?

Baba olarak ben ne yapayım?

Bu solaklık bir mecburiyetten oluyor.Bu solaklık bir mecburiyetten oluyor. Zorlandığı zaman o zaman birtakım psikolojik [sorunlar] meydana geliyor. Zorlandığı zaman o zaman birtakım psikolojik [sorunlar] meydana geliyor. Yumuşaklıkla onu geçirmeye çalışsın. Geçiremediği zaman mazur oluyor.Yumuşaklıkla onu geçirmeye çalışsın. Geçiremediği zaman mazur oluyor. Yumuşaklıkla, öyle sertlikle değil.

Yumuşaklıkla, öyle sertlikle değil.

Namaz kılarken veya kıldırırkenNamaz kılarken veya kıldırırken rükû ve secdelerde "ve bi-hamdihî" sözünü eklemekte bir mahzur var mıdır?

rükû ve secdelerde "ve bi-hamdihî" sözünü eklemekte bir mahzur var mıdır?

Sübhanallah, sübhanallah, sübhanallah diyoruz.Sübhanallah, sübhanallah, sübhanallah diyoruz. Sübhâne Rabbiye'l-azîm, Sübhâne Rabbiye'l-a'lâ diyoruz.Sübhâne Rabbiye'l-azîm, Sübhâne Rabbiye'l-a'lâ diyoruz. Mahzur yoktur. Çünkü o da hadîs-i şerîflerde geçen bir [dua ifadesidir.]

Mahzur yoktur. Çünkü o da hadîs-i şerîflerde geçen bir [dua ifadesidir.]

Kuyumcu dükkânı açmak istiyorum. Cevaz var mı?

Kuyumcu dükkânı açmak istiyorum. Cevaz var mı?

Altın üzerine, kuyumculuk üzerine yasak yoktur. Yasak işler yapmamak şartıyla olabilir, açabilir.Altın üzerine, kuyumculuk üzerine yasak yoktur. Yasak işler yapmamak şartıyla olabilir, açabilir. Yani doğrudan doğruya ticareti veya imali yasak değildir.

Yani doğrudan doğruya ticareti veya imali yasak değildir.

Babam memlekette ticaretle uğraşıyor. Bu ticareti yaparken bankadan faizle kredi alıyor.Babam memlekette ticaretle uğraşıyor. Bu ticareti yaparken bankadan faizle kredi alıyor. Ben de burada onun parasıyla talebe olarak okuyorum, geçiniyorum.Ben de burada onun parasıyla talebe olarak okuyorum, geçiniyorum. Bu durumda yediğim para haram olur mu?Bu durumda yediğim para haram olur mu? (Borçlarının yüzde 40'nı bankadan, yüzde 60'ını kendisi ödüyor.)

(Borçlarının yüzde 40'nı bankadan, yüzde 60'ını kendisi ödüyor.)

Bu çocuk kendisi tabii babasının parasıyla tahsil yapacak. Bu çocuk kendisi tabii babasının parasıyla tahsil yapacak. Babasının helal parası inşaallah kendisine geliyordur.

Babasının helal parası inşaallah kendisine geliyordur.

Fatih Sultan Mehmed, Akşemseddin hazretleriyle yemek yiyormuş.Fatih Sultan Mehmed, Akşemseddin hazretleriyle yemek yiyormuş. Akşemseddin de "Aman evladım, haram yeme! Padişahların yedikleri haram olabilir.Akşemseddin de "Aman evladım, haram yeme! Padişahların yedikleri haram olabilir. Haram yiyorsun. Haram yeme, dikkat et." diye Fatih'e nasihat edermiş.Haram yiyorsun. Haram yeme, dikkat et." diye Fatih'e nasihat edermiş. Onu sofraya oturtmuş, ikram ettikten sonra demiş ki;

"Hocam, sen de haram yedin."

Onu sofraya oturtmuş, ikram ettikten sonra demiş ki;

"Hocam, sen de haram yedin."

"Niye?"

"E aynı sahandan yemek yedik, haram oldu."

"Niye?"

"E aynı sahandan yemek yedik, haram oldu."

Demiş ki;

"Yok, benim önümde helal tarafı vardı. Senin tarafında haram taraf vardı.
Demiş ki;

"Yok, benim önümde helal tarafı vardı. Senin tarafında haram taraf vardı.
Sen haram yedin, ben helal yedim."

Sen haram yedin, ben helal yedim."

Latife yollu ama hem nalına hem mıhına konuşuyorlar demek ki...

Latife yollu ama hem nalına hem mıhına konuşuyorlar demek ki...

"Ha, öyle mi?" demiş; başka tarafa baktığı sırada sahanı 180 derece çevirmiş,"Ha, öyle mi?" demiş; başka tarafa baktığı sırada sahanı 180 derece çevirmiş, ondan sonra birkaç lokma daha almasını gözledikten sonra;

ondan sonra birkaç lokma daha almasını gözledikten sonra;

"Tamam hoca, bu sefer yakalandın. Bu sefer haram lokmayı sen yedin."

"Niye?"

"Tamam hoca, bu sefer yakalandın. Bu sefer haram lokmayı sen yedin."

"Niye?"

"E sen bakmazken ben sahanı bu tarafa çevirdim,"E sen bakmazken ben sahanı bu tarafa çevirdim, senin önündeki helal kısım bana geldi, benim tarafım sana gitti."

senin önündeki helal kısım bana geldi, benim tarafım sana gitti."

"Yoo, öyle değil. Benim önümde helaller bitmişti, hudut harama gelmişti."Yoo, öyle değil. Benim önümde helaller bitmişti, hudut harama gelmişti. Senin yanında haramlar bitmişti, helale gelmişti.Senin yanında haramlar bitmişti, helale gelmişti. Sen çevirdin, ben yine helal yedim, sen haram yedin." demiş.

Sen çevirdin, ben yine helal yedim, sen haram yedin." demiş.

Tabii bu latife, aslı var mı bilmiyoruz, biz bunuTabii bu latife, aslı var mı bilmiyoruz, biz bunu -Fatih'le Akşemseddin arasında[ki bir olay]- böyle [anlattık] da... -Fatih'le Akşemseddin arasında[ki bir olay]- böyle [anlattık] da... Yani şunu demek istiyor olabilir: -Hakikaten böyle şakalaştılarsa-Yani şunu demek istiyor olabilir: -Hakikaten böyle şakalaştılarsa- "Sen beytülmalden hakkın olan kadarını alabilirsin. Fazlasını israf edersen haram olur."Sen beytülmalden hakkın olan kadarını alabilirsin. Fazlasını israf edersen haram olur. Ama ben de vazifeli bir kimseyim, sana geleceğim, nasihat edeceğim.Ama ben de vazifeli bir kimseyim, sana geleceğim, nasihat edeceğim. Benim ikram olarak, misafir olarak aldığım normal hakkımdır, bana helaldir.Benim ikram olarak, misafir olarak aldığım normal hakkımdır, bana helaldir. Dikkat etmezsen sana haram olur." demiş olabilir. O mânaya gelmiş olabilir diye düşünüyorum.

Dikkat etmezsen sana haram olur." demiş olabilir. O mânaya gelmiş olabilir diye düşünüyorum.

Allah kusurumuz varsa affetsin.

Allah kusurumuz varsa affetsin.

Dersi[mi] yaparken İhlâs sûresini kalpten okumakta zorluk çekiyor[um]. Dille okuyabilir mi[yim]?

Cevap:
Dersi[mi] yaparken İhlâs sûresini kalpten okumakta zorluk çekiyor[um]. Dille okuyabilir mi[yim]?

Cevap:
Okur. Tabii dille de okuyabilir.

Okur. Tabii dille de okuyabilir.

"Arsama müşteri bul, sat, sana 100 bin lira vereyim "Arsama müşteri bul, sat, sana 100 bin lira vereyim veya yüzde şu kadar vereyim." demek câiz midir?

veya yüzde şu kadar vereyim." demek câiz midir?

Vazifelendiriyor. O da bir [aracılık] vazifesi yapıyor. Olabilir.

Vazifelendiriyor. O da bir [aracılık] vazifesi yapıyor. Olabilir.

Hocam boşanmayı kız isterse yine erkeğin nısıf ödemesi gerekir mi?Hocam boşanmayı kız isterse yine erkeğin nısıf ödemesi gerekir mi? Ayrıca aileyi geçindiren kimsenin kazandığı parayı çocuklarına yedirmesinde sakınca var mı?

Ayrıca aileyi geçindiren kimsenin kazandığı parayı çocuklarına yedirmesinde sakınca var mı?

Kim kazanırsa kazansın kazanç helal olduktan sonra çocuklarına yedirir, bir şey değil.Kim kazanırsa kazansın kazanç helal olduktan sonra çocuklarına yedirir, bir şey değil. Yani onun bir mahzuru yok. Hanım kazanırsa çocuklar müşterek, hanımın kazancından yer.Yani onun bir mahzuru yok. Hanım kazanırsa çocuklar müşterek, hanımın kazancından yer. Bey kazanırsa beyinkinden yerler. Onun bir [mahzuru] yok.Bey kazanırsa beyinkinden yerler. Onun bir [mahzuru] yok. İlle "hanımın parası yenmez" diye bir şey yok. İlle "hanım parasından geçinmek" diye de bir şey yok.

İlle "hanımın parası yenmez" diye bir şey yok. İlle "hanım parasından geçinmek" diye de bir şey yok.

Başörtülü kızların şu ortamda erkekler ile beraber okumaları câiz midir?

Başörtülü kızların şu ortamda erkekler ile beraber okumaları câiz midir?

Bu soruyu soran kardeşime diyeceğim ki:

Bu soruyu soran kardeşime diyeceğim ki:

Bu kızlar sokağa çıkıyorlar mı?

Çıkıyorlar.

Bu kızlar sokağa çıkıyorlar mı?

Çıkıyorlar.

Çarşıya gidiyorlar mı?

Gidiyorlar.

Çarşıya gidiyorlar mı?

Gidiyorlar.

Bakkala gidiyorlar mı?

Gidiyorlar.

Bakkala gidiyorlar mı?

Gidiyorlar.

Alış veriş yapıyorlar mı?

Yapıyorlar.

Mahzuru var mı?

Alış veriş yapıyorlar mı?

Yapıyorlar.

Mahzuru var mı?

Örtündükten sonra ticaret yasak değil, sokağa çıkmak yasak değil.Örtündükten sonra ticaret yasak değil, sokağa çıkmak yasak değil. Şartlarına riayet ettiği takdirde elbette tahsil de yapar.

Şartlarına riayet ettiği takdirde elbette tahsil de yapar.

Benim süt kardeşim ağabeyimle evlenebilir mi?Benim süt kardeşim ağabeyimle evlenebilir mi? Ben kızın annesinden emdim ama kız benim annemden emmedi.

Ben kızın annesinden emdim ama kız benim annemden emmedi.

Evlenebilir çünkü o kardeşlik ikisi arasındadır. Ötekisine sirayet etmez. Bir mahzur yoktur.

Evlenebilir çünkü o kardeşlik ikisi arasındadır. Ötekisine sirayet etmez. Bir mahzur yoktur.

İşletme Fakültesi mezunuyum. Bir bankada çalışıyorum.İşletme Fakültesi mezunuyum. Bir bankada çalışıyorum. Banka bana yetişme için bir çok imkân sağlıyor. Bir süre sonra bunları kullanmak istiyorum.Banka bana yetişme için bir çok imkân sağlıyor. Bir süre sonra bunları kullanmak istiyorum. Bankada öğreneceğim bilgiler ihracat-ithalat işlemleri ve serbest bölgeler üzerinde.Bankada öğreneceğim bilgiler ihracat-ithalat işlemleri ve serbest bölgeler üzerinde. Bu konuda çalışmam câiz midir?Bu konuda çalışmam câiz midir? Aldığım maaştan tereddüt ettiğimden geçinmek içinAldığım maaştan tereddüt ettiğimden geçinmek için lüzumlu olan miktardan fazlasını dağıtmam câiz midir?

lüzumlu olan miktardan fazlasını dağıtmam câiz midir?

Bir işlem yapıyor. O yaptığı işlem normal bir işlem ise, Bir işlem yapıyor. O yaptığı işlem normal bir işlem ise, yani faiz, haram olan bir işlemin bizzat kendisi değil de başka bir iş yapıyorsa,yani faiz, haram olan bir işlemin bizzat kendisi değil de başka bir iş yapıyorsa, daktilo vesaire, şunu bunu, o zaman alın terini almış oluyor.

daktilo vesaire, şunu bunu, o zaman alın terini almış oluyor.

Bir kişi Peygamber Efendimiz'in lanet ettiği şeylerden birini yapsaBir kişi Peygamber Efendimiz'in lanet ettiği şeylerden birini yapsa bu kişi âhirette Resûlullah'ın şefaatinden mahrum kalır mı?

bu kişi âhirette Resûlullah'ın şefaatinden mahrum kalır mı?

İnşaallah ömrünün sonuna doğru ıslah olur.İnşaallah ömrünün sonuna doğru ıslah olur. Bir defa yaptığı şeye tevbe eder, bir daha yapmamaya azmeder. Allah kurtarır inşaallah.

Bir defa yaptığı şeye tevbe eder, bir daha yapmamaya azmeder. Allah kurtarır inşaallah.

Allah hepinizden razı olsun.

Fâtiha-i şerife.

Allah hepinizden razı olsun.

Fâtiha-i şerife.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2