Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Mazlumla Beraber Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zalimin Yanında Yer Alan Allah'ın İntikamına Hedef Olur, Mazlumun Yanında Yer Alanın Sırat Köprüsünde Allah Ayaklarını Sabit Tutar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Mazlumla Beraber Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Zalimin Yanında Yer Alan Allah'ın İntikamına Hedef Olur, Mazlumun Yanında Yer Alanın Sırat Köprüsünde Allah Ayaklarını Sabit Tutar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fihi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fihi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü: ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü:

Fe-kâle Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:. Fe-kâle Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem:.

Muaz radıyallahu anh'den, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Muaz radıyallahu anh'den, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:

Men meşâ me'a-zâlimin. Kim bir zalimin yanında yürürse. Onunla beraber geziyor.Men meşâ me'a-zâlimin. Kim bir zalimin yanında yürürse. Onunla beraber geziyor. Onunla yürüyor. Ona yardımcı oluyor. Destekçi oluyor.Onunla yürüyor. Ona yardımcı oluyor. Destekçi oluyor. Kim bir zalimin yanında yürürse zalimle beraber yürürse. O, Kim bir zalimin yanında yürürse zalimle beraber yürürse. O,

Fe-kad ecrame. Cürüm işlemiş olur.Fe-kad ecrame. Cürüm işlemiş olur. Zalimle beraber yürüdüğü zaman bile onun yanında olduğu zaman bile cürüm işlemiş olur.Zalimle beraber yürüdüğü zaman bile onun yanında olduğu zaman bile cürüm işlemiş olur. Zalime iltifat etmek yok. Yanına gitmek yok. Destekçi olmak yok İslâm'da. Zulmetmek yok.Zalime iltifat etmek yok. Yanına gitmek yok. Destekçi olmak yok İslâm'da. Zulmetmek yok. Zalime de yanaşmak yok. Cürüm işlemiş olur. Cürüm işlerse ne olur?Zalime de yanaşmak yok. Cürüm işlemiş olur. Cürüm işlerse ne olur? Âyet-i kerîmeyi söylüyor Peygamber Efendimiz arkasından. Âyet-i kerîmeyi söylüyor Peygamber Efendimiz arkasından.

Yekûlu'llahu. Allahu Teâlâ hazretleri diyor ki Kur'an'da. Yekûlu'llahu. Allahu Teâlâ hazretleri diyor ki Kur'an'da.

Ben azîmüşşân mücrimlerden intikam alacağım buyuruyor. Bu da cürüm işlemiş olur mücrim olmuş olur.Ben azîmüşşân mücrimlerden intikam alacağım buyuruyor. Bu da cürüm işlemiş olur mücrim olmuş olur. Zalimle gezdiği için. Allah'ın intikamına hedef olur. Allah intikam alacak. Yani cezalandıracak, gazap edecek. Zalimle gezdiği için. Allah'ın intikamına hedef olur. Allah intikam alacak. Yani cezalandıracak, gazap edecek.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi zalimlerden, ona yardakçılık destekçilik dalkavukluk etmekten korusun.Allahu Teâlâ hazretleri bizi zalimlerden, ona yardakçılık destekçilik dalkavukluk etmekten korusun. Zalimlerin de hışmına uğramaktan korusun. Zalimleri de ülkelerimizden beldelerimizden def eylesin.Zalimlerin de hışmına uğramaktan korusun. Zalimleri de ülkelerimizden beldelerimizden def eylesin. Müslümanların başından def eylesin. Bizim kızlar anaokulu açmak istiyorlarmış.Müslümanların başından def eylesin. Bizim kızlar anaokulu açmak istiyorlarmış. Yönetimde de çeşitli zorluklar çıkartıyorlarmış.Yönetimde de çeşitli zorluklar çıkartıyorlarmış. Diyorlarmış ki daha istersek biz yüz tane yüz elli tane bahane buluruz. Size bu işi yaptırtmamak için.Diyorlarmış ki daha istersek biz yüz tane yüz elli tane bahane buluruz. Size bu işi yaptırtmamak için. Zulme bak. Kızlar Allah rızası için başörtülü kızlar çalışmaya gayret ediyor mücahit. Zulme bak. Kızlar Allah rızası için başörtülü kızlar çalışmaya gayret ediyor mücahit. Onlar da onları engellemeye çalışıyorlar. Onlar da onları engellemeye çalışıyorlar.

İkinci hadîs-i şerîf. İkinci hadîs-i şerîf.

Bu da Abdullah bin Ömer radıyallahu anhüma'dan ikinci hadîs-i şerîf. Bu da Abdullah bin Ömer radıyallahu anhüma'dan ikinci hadîs-i şerîf.

Men meşâ mea mazlûmin. Kim mazlumla beraber yürürse. Zulme uğrayan.Men meşâ mea mazlûmin. Kim mazlumla beraber yürürse. Zulme uğrayan. Haksızlığa uğrayan. Hakkı yenilen. Onun yanında olursa onunla beraber yürürse. Ötekisi neydi?Haksızlığa uğrayan. Hakkı yenilen. Onun yanında olursa onunla beraber yürürse. Ötekisi neydi? Ötekisi zalimle beraber olmaktı. Bu, mazlumla beraber olmak. Kim mazlumla beraber yürürse. Ötekisi zalimle beraber olmaktı. Bu, mazlumla beraber olmak. Kim mazlumla beraber yürürse.

Hattâ yüsebbite lehû hakkahu. Hakkını onun eline geçmesini sağlayıncaya kadar, aldırıncaya kadar.Hattâ yüsebbite lehû hakkahu. Hakkını onun eline geçmesini sağlayıncaya kadar, aldırıncaya kadar. Mazlumun hakkının kendisine verilmesini sağlamak için Mazlumun hakkının kendisine verilmesini sağlamak için yanına koşturur gezer de hakkını kazandırırsa sahip edebilirse, yanına koşturur gezer de hakkını kazandırırsa sahip edebilirse,

Sebbete'llahu teâlâ kademeyhi yevme tezillu'l-akdâm.Sebbete'llahu teâlâ kademeyhi yevme tezillu'l-akdâm. Ayakların kaydığı günde Allahu Teâlâ hazretleri bunun ayaklarını kaydırmaz. Sıratın üstünde sağlam tutar. Ayakların kaydığı günde Allahu Teâlâ hazretleri bunun ayaklarını kaydırmaz. Sıratın üstünde sağlam tutar. Biliyorsunuz Sırat köprüsünün üzerinden Allah'ın çok mübarek kulları yıldırım çakmış gibi,Biliyorsunuz Sırat köprüsünün üzerinden Allah'ın çok mübarek kulları yıldırım çakmış gibi, şimşek çakmış gibi geçecekler. Bir ışık olacak. Öbür tarafa geçmişler. Sıratı geçmişler. O kadar kolay. şimşek çakmış gibi geçecekler. Bir ışık olacak. Öbür tarafa geçmişler. Sıratı geçmişler. O kadar kolay.

Bazısı öyle geçecek. Bazıları koşarak geçecek.Bazısı öyle geçecek. Bazıları koşarak geçecek. Ve insanların bu dünyada yaptıkları iyilikler, ibadetler önlerine, arkalarına, sağlarına,Ve insanların bu dünyada yaptıkları iyilikler, ibadetler önlerine, arkalarına, sağlarına, sollarına aydınlık verecek, nur verecek. O nurda yürüyecekler.sollarına aydınlık verecek, nur verecek. O nurda yürüyecekler. Yarı yolda nur kesilir de önümüzü görmeyiz düşeriz diye de Yarı yolda nur kesilir de önümüzü görmeyiz düşeriz diye de Rabbenâ etmim lenâ nûranâ ve'ğfir lenâ Rabbenâ diye dua edecekler.Rabbenâ etmim lenâ nûranâ ve'ğfir lenâ Rabbenâ diye dua edecekler. Yâ Rabbi nurumuzu tamamla! Yarı yolda kesme. Bize mağfiret eyle yâ Rabbi diye diye gidecekler yani. Yâ Rabbi nurumuzu tamamla! Yarı yolda kesme. Bize mağfiret eyle yâ Rabbi diye diye gidecekler yani.

Sırat bu. Yani karanlıkta kaldı mı nereye basacağını bilmedi mi aşağısı cehennem. Öyle bir yer.Sırat bu. Yani karanlıkta kaldı mı nereye basacağını bilmedi mi aşağısı cehennem. Öyle bir yer. Bazıları da yürürken ayakları oradan kayacak. Ayağı kaydı mı dosdoğru cehenneme gidecek.Bazıları da yürürken ayakları oradan kayacak. Ayağı kaydı mı dosdoğru cehenneme gidecek. Bazı kimseleri de cehennemin çengelleri tutacak.Bazı kimseleri de cehennemin çengelleri tutacak. Çengelleri, kancaları geçmek isterken elbisesine, yüzüne, eline, ayağına takılıp geçirtmeyecek, tutacak.Çengelleri, kancaları geçmek isterken elbisesine, yüzüne, eline, ayağına takılıp geçirtmeyecek, tutacak. Mücrim çünkü, günahkar. Cehennemlik. Cehennem bırakmayacak onları.Mücrim çünkü, günahkar. Cehennemlik. Cehennem bırakmayacak onları. Çengelleri ile tutacak yani. Çengeller takılacak, cehennemin çengelleri. Çengelleri ile tutacak yani. Çengeller takılacak, cehennemin çengelleri.

İşte o ayakların kayıp da cehenneme insanların yuvarlandığı günde, Allah onun ayaklarını kaydırtmaz.İşte o ayakların kayıp da cehenneme insanların yuvarlandığı günde, Allah onun ayaklarını kaydırtmaz. Sağlam bastırtır ve geçirtir. Kimi geçirtiyor? Mazluma yardımcı olanı.Sağlam bastırtır ve geçirtir. Kimi geçirtiyor? Mazluma yardımcı olanı. Mazlum hakkını alıncaya kadar zulümden kurtuluncaya kadar yanında yürüyüp ona yardımcı olana. Mazlum hakkını alıncaya kadar zulümden kurtuluncaya kadar yanında yürüyüp ona yardımcı olana. "Ne yapalım beyefendi?" diyorlar. "Biz de emir kuluyuz. Bizim de evde çoluk çocuğumuz var. "Ne yapalım beyefendi?" diyorlar. "Biz de emir kuluyuz. Bizim de evde çoluk çocuğumuz var. Ekmek istiyorlar. Ekmek yiyecekler." Zalime öyle yardım ediyor. "Biliyoruz.Ekmek istiyorlar. Ekmek yiyecekler."

Zalime öyle yardım ediyor. "Biliyoruz.
Bizim bu yaptığımız doğru değil ama ne yapalım. Bizim evde de çoluk çocuk var." diyor. Bizim bu yaptığımız doğru değil ama ne yapalım. Bizim evde de çoluk çocuk var." diyor.

Bana haksızlık yapıyorsun. "Ne yapalım. Yukardan emir öyle geldi."Bana haksızlık yapıyorsun. "Ne yapalım. Yukardan emir öyle geldi." Bunun haksızlık olduğunu bilmiyor musun? "Biliyorum ama yukardan emir öyle geldi."Bunun haksızlık olduğunu bilmiyor musun? "Biliyorum ama yukardan emir öyle geldi." O zaman sen zalime destek oluyorsun. Zulme destekçi olmak yok. Yapmam diyecek. O zaman sen zalime destek oluyorsun.

Zulme destekçi olmak yok. Yapmam diyecek.
Benim bir talebem vardı ilahiyattan mezun. Dörtyol'da müdürdü çocuk. Yukardan emir geldi.Benim bir talebem vardı ilahiyattan mezun. Dörtyol'da müdürdü çocuk. Yukardan emir geldi. Kızların başı açılacak. Açtırmadı. İhtar geldi açtırmadı. Tekdir geldi açtırmadı. Şöyle oldu açtırmadı.Kızların başı açılacak. Açtırmadı. İhtar geldi açtırmadı. Tekdir geldi açtırmadı. Şöyle oldu açtırmadı. Böyle oldu. Yani yukardan gelen haksız emri aşağıya uygulamadı. Müdür. Böyle oldu. Yani yukardan gelen haksız emri aşağıya uygulamadı. Müdür. Tüm sorumluluğu üstüne aldı. Ayırdılar müdürlükten. Öğretmenlikten ayırdılar. Ben kalktım gittim. Tüm sorumluluğu üstüne aldı. Ayırdılar müdürlükten. Öğretmenlikten ayırdılar. Ben kalktım gittim.

"Mehmet sana yardımcı olalım mali bakımdan." dedim. Yok hocam benim büfelerim filan var."Mehmet sana yardımcı olalım mali bakımdan." dedim. Yok hocam benim büfelerim filan var. Ticaretim iyi, kazanıyorum dedi. Vız gelir, dedi. Yapmadı çocuk. Zalimin emrini uygulamadı.Ticaretim iyi, kazanıyorum dedi. Vız gelir, dedi. Yapmadı çocuk. Zalimin emrini uygulamadı. Zulmü yapmadı. Başörtülü kızlara baskı yapmadı. Dörtyol İmam Hatip'te müdürdü. Babayiğit.Zulmü yapmadı. Başörtülü kızlara baskı yapmadı. Dörtyol İmam Hatip'te müdürdü. Babayiğit. Allah razı olsun. Allah cennetlik eylesin. Üçüncü hadîs-i şerîf. Allah razı olsun. Allah cennetlik eylesin. Üçüncü hadîs-i şerîf.

İbn Ömer ve Ebû Hüreyre radıyallahu anhüm'den rivayet olunmuş bu hadîs-i şerîf.İbn Ömer ve Ebû Hüreyre radıyallahu anhüm'den rivayet olunmuş bu hadîs-i şerîf. Bunun da konusu müslümanın müslümana yardımcı olması. Bunun da konusu müslümanın müslümana yardımcı olması.

Men meşâ fî hâceti ehîhi'l-müslim. Kim bir müslüman kardeşinin hâceti görülsün, işi görülsün,Men meşâ fî hâceti ehîhi'l-müslim. Kim bir müslüman kardeşinin hâceti görülsün, işi görülsün, müşkili hallolsun diye onun yanında yürürse. İşini görüvermek için, destek olmak için. müşkili hallolsun diye onun yanında yürürse. İşini görüvermek için, destek olmak için.

Hatta yütimmehâ lehû. Yani o işini tamamlayıncaya kadar. Lisan bilmiyor bu gariban.Hatta yütimmehâ lehû. Yani o işini tamamlayıncaya kadar. Lisan bilmiyor bu gariban. Bu lisan biliyor. Yardımcı oluyor. Bu zayıf, güçsüz derdini anlatamıyor. O anlatıyor.Bu lisan biliyor. Yardımcı oluyor. Bu zayıf, güçsüz derdini anlatamıyor. O anlatıyor. İşte bu İngilizce bilmiyor. Ötekisi gidiyor devlet dairelerinde işini görüveriyor. İşte bu İngilizce bilmiyor. Ötekisi gidiyor devlet dairelerinde işini görüveriyor. İşini alıncaya kadar, halledinceye kadar, işi tamamlayıncaya kadar İşini alıncaya kadar, halledinceye kadar, işi tamamlayıncaya kadar kim böyle bir müslüman kardeşinin işinin tamamlanması için koşarsa, koşturursa, yürürse onun yanında. kim böyle bir müslüman kardeşinin işinin tamamlanması için koşarsa, koşturursa, yürürse onun yanında.

Eza'llahu bi-hamseti âlâfi melekin.Eza'llahu bi-hamseti âlâfi melekin. 5 bin melekle Allah onu gölgelendirir. Melekler üstünde bulut gibi olurlar. Meleklerle gölgelendirir. 5 bin melekle Allah onu gölgelendirir. Melekler üstünde bulut gibi olurlar. Meleklerle gölgelendirir.

Yed'ûne lehû. Bu melekler ona dua ederler. Yed'ûne lehû. Bu melekler ona dua ederler.

Ve yusallûne aleyhi. Ona salât u selam eylerler. Allah'tan rahmet dilerler. Ve yusallûne aleyhi. Ona salât u selam eylerler. Allah'tan rahmet dilerler.

İn kâne sabâhan hatta yumsiye. Sabah görmüşse bu işi akşamlayıncaya kadar. İn kâne sabâhan hatta yumsiye. Sabah görmüşse bu işi akşamlayıncaya kadar.

Ve in kâne mesâen hatta yusbiha. Akşamleyin görüvermişse işini sabaha kadar bu böyle devam eder. Ve in kâne mesâen hatta yusbiha. Akşamleyin görüvermişse işini sabaha kadar bu böyle devam eder.

Ve la yerfa'u kademen illâ kütibe lehû bihâ hasenetün.Ve la yerfa'u kademen illâ kütibe lehû bihâ hasenetün. Adımını ayağını şöyle kaldırdığı zaman bir hasene yazılır. Bir hasene Uhud Dağı kadar sevaptır.Adımını ayağını şöyle kaldırdığı zaman bir hasene yazılır. Bir hasene Uhud Dağı kadar sevaptır. Uhud Dağı'nı biliyor musun hacım? Medine-i Münevvere'de. Koca Uhud Dağı.Uhud Dağı'nı biliyor musun hacım? Medine-i Münevvere'de. Koca Uhud Dağı. Ovanın ortasında. Böyle hasene yazılır. Ve la yedau kademen. Ayağını bir yere koyduğu zaman da, Ovanın ortasında. Böyle hasene yazılır.

Ve la yedau kademen. Ayağını bir yere koyduğu zaman da,

İllâ hutta ahnu bihâ hatîeten. Bir günahı silinir. Ayağını kaldırdı mı bir hasene yazılıyor.İllâ hutta ahnu bihâ hatîeten. Bir günahı silinir. Ayağını kaldırdı mı bir hasene yazılıyor. Ayağını indirdi mi bir günahı siliniyor. İşini görürken yürüdükçe. Otomobille giderse ne olur bilmem.Ayağını indirdi mi bir günahı siliniyor. İşini görürken yürüdükçe. Otomobille giderse ne olur bilmem. Ama herhalde buna kıyasen bir şey olur. Ona göre Cenâb-ı Hak hesabını yapar Allahu âlem. Ama herhalde buna kıyasen bir şey olur. Ona göre Cenâb-ı Hak hesabını yapar Allahu âlem. Uçakla giderse, arabayla giderse nasıl olur bilmiyorum. Uçakla giderse, arabayla giderse nasıl olur bilmiyorum.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi yardımsever, etrafına faydalı, herkesin gönlünü alan,Allahu Teâlâ hazretleri bizi yardımsever, etrafına faydalı, herkesin gönlünü alan, duasını kazanan, hâcetini gören, hayırlı, faydalı müslümanlardan eylesin.duasını kazanan, hâcetini gören, hayırlı, faydalı müslümanlardan eylesin. Bu söylenen mükâfatlara erdirsin, cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin cümlenizi, cümlemizi. Bu söylenen mükâfatlara erdirsin, cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin cümlenizi, cümlemizi.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2