Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Müslüman Kardeşine Yardım Etmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Şevvâl 1418 / 27.02.1998
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Allah’ın Merhameti, Müslümanın İhtiyacını Gidermek, İnsanın Mânevî İhtiyacı, Dünyaya | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslüman Kardeşine Yardım Etmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

30 Şevvâl 1418 / 27.02.1998
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Allah’ın Merhameti, Müslümanın İhtiyacını Gidermek, İnsanın Mânevî İhtiyacı, Dünyaya | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Gününüz hayırlı olsun, ömrünüz uzun olsun.Gününüz hayırlı olsun, ömrünüz uzun olsun. Allahu Teâlâ hazretleri sizlere sevdiği işleri yapmayı, rızasını kazanmayı nasip etsin. Allahu Teâlâ hazretleri sizlere sevdiği işleri yapmayı, rızasını kazanmayı nasip etsin.

Biliyorsunuz insanoğlunun çok çeşitli ihtiyaçları var. Bütün mahlukâtın-yaratıkların ihtiyaçları var.Biliyorsunuz insanoğlunun çok çeşitli ihtiyaçları var. Bütün mahlukâtın-yaratıkların ihtiyaçları var. Bu ihtiyaçları âlemlerin Rabbi, Rabbimiz Allahu Teâlâ hazretleri karşılıyor.Bu ihtiyaçları âlemlerin Rabbi, Rabbimiz Allahu Teâlâ hazretleri karşılıyor. Ekremü'l-ekremîn cömertlerin en cömerdi, Erhamu'r-râhimîn merhametlilerin en merhametlisi olduğu için,Ekremü'l-ekremîn cömertlerin en cömerdi, Erhamu'r-râhimîn merhametlilerin en merhametlisi olduğu için, Rezzâk-ı âlem olduğu için herkese rızkını veriyor, ihtiyacını karşılıyor.Rezzâk-ı âlem olduğu için herkese rızkını veriyor, ihtiyacını karşılıyor. Samed olduğu için,Samed olduğu için, bütün kendisine iltica eden, kendisinden isteği olan kulların dualarını kabul ediyor.bütün kendisine iltica eden, kendisinden isteği olan kulların dualarını kabul ediyor. Mücîbu'd-da'avât duaları kabul edici olduğu içinMücîbu'd-da'avât duaları kabul edici olduğu için İnsanlar, çeşitli mahluklar yaşıyorlar.İnsanlar, çeşitli mahluklar yaşıyorlar. Hepsi; nefes alması, sağlıklı yaşaması, rızık bulması, gıda bulmasıHepsi; nefes alması, sağlıklı yaşaması, rızık bulması, gıda bulması hep Cenâb-ı Mevlâ'nın lütfuyla oluyor. hep Cenâb-ı Mevlâ'nın lütfuyla oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri dilerse bir kulunu, yarattığını, insan olsun, daha başka varlıklar olsun,Allahu Teâlâ hazretleri dilerse bir kulunu, yarattığını, insan olsun, daha başka varlıklar olsun, çeşitli şekillerde, türlü türlü nimetlere, sonsuz, sayısız nimetlere mazhar edebilir.çeşitli şekillerde, türlü türlü nimetlere, sonsuz, sayısız nimetlere mazhar edebilir. Dilediğinin tabii ömrünü sona erdiren de O, rızkını kesen de O, hasta eden de O, sağlığı veren de O.Dilediğinin tabii ömrünü sona erdiren de O, rızkını kesen de O, hasta eden de O, sağlığı veren de O. Bunların hepsi O'nun kudretiyle, hikmetiyle, takdiriyle oluyor.Bunların hepsi O'nun kudretiyle, hikmetiyle, takdiriyle oluyor. Hepsinin sebebi, hikmeti var; alınacak dersler var. Hepsinin sebebi, hikmeti var; alınacak dersler var.

Allahu Teâlâ hazretleri kullarının merhametli olmasını seviyor.Allahu Teâlâ hazretleri kullarının merhametli olmasını seviyor. Yani bir kul merhametliyse, başka kullara merhamet ediyorsa, acıyorsa, şefkat gösteriyorsa,Yani bir kul merhametliyse, başka kullara merhamet ediyorsa, acıyorsa, şefkat gösteriyorsa, onun derdiyle ilgileniyorsa seviyor.onun derdiyle ilgileniyorsa seviyor. İkramcı olursa, mükrim olursa, ikram ederse seviyor.İkramcı olursa, mükrim olursa, ikram ederse seviyor. Yani Allah'ın kendisine vermiş olduğu nimetlerden, imkânlardan başkalarına verenleri,Yani Allah'ın kendisine vermiş olduğu nimetlerden, imkânlardan başkalarına verenleri, cömert kullarını seviyor.cömert kullarını seviyor. Hatta kazandığının bir miktarını fakirlere vermeyi dinimizin bir şartı eylemiş.Hatta kazandığının bir miktarını fakirlere vermeyi dinimizin bir şartı eylemiş. Bu vermeyi ifade ederken "Kulların mallarında, kazançlarında, zenginliklerindeBu vermeyi ifade ederken "Kulların mallarında, kazançlarında, zenginliklerinde fakirlerin hakkı vardır." buyuruyor.fakirlerin hakkı vardır." buyuruyor. Yani fakirlerin bir hakkı olduğunu beyan ediyor.Yani fakirlerin bir hakkı olduğunu beyan ediyor. Zenginin bir lütfu olmaktan ziyade, fakirin bir hakkı olduğunu beyan ediyor.Zenginin bir lütfu olmaktan ziyade, fakirin bir hakkı olduğunu beyan ediyor. Bu, İslâm'ın güzel tarafı tabii, ne kadar önemli bir nokta... Bu, İslâm'ın güzel tarafı tabii, ne kadar önemli bir nokta...

Bugün dünyada insanlar o kadar maddecileşmiş, o kadar sert-katı kalpli olmuş kiBugün dünyada insanlar o kadar maddecileşmiş, o kadar sert-katı kalpli olmuş ki karşısındakini aldatıp, ağlatıp kendisi yaşamaya, rahat etmeye bakıyor.karşısındakini aldatıp, ağlatıp kendisi yaşamaya, rahat etmeye bakıyor. Ama İslâm öyle değil; kendisinin hakkını almaktan öteye,Ama İslâm öyle değil; kendisinin hakkını almaktan öteye, karşı tarafa ikramda bulunmasını da istiyor, tavsiye buyuruyor.karşı tarafa ikramda bulunmasını da istiyor, tavsiye buyuruyor. Bunu dinin bir görevi, ödevlerden bir ödev, farzlardan bir farz haline getirmiş.Bunu dinin bir görevi, ödevlerden bir ödev, farzlardan bir farz haline getirmiş. Zengine, fakire yardım etmeyi bir görev olarak yüklemiş.Zengine, fakire yardım etmeyi bir görev olarak yüklemiş. İslâm'ın ne kadar güzel olduğunu; bu maddeci, katı, merhametsiz dünyadaİslâm'ın ne kadar güzel olduğunu; bu maddeci, katı, merhametsiz dünyada İslâm'ın ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu gösteren hususlar... İslâm'ın ne kadar büyük bir ihtiyaç olduğunu gösteren hususlar...

Allahu Teâlâ hazretleri bütün kulların hâcetlerini kaza eder, yani ihtiyaçlarını görür.Allahu Teâlâ hazretleri bütün kulların hâcetlerini kaza eder, yani ihtiyaçlarını görür. Neye muhtaçsa, neye ihtiyacı varsa lutfeden, veren, işi gören, ihtiyacını gideren,Neye muhtaçsa, neye ihtiyacı varsa lutfeden, veren, işi gören, ihtiyacını gideren, hacetini revâ eyleyen Allahu Teâlâ hazretleridir.hacetini revâ eyleyen Allahu Teâlâ hazretleridir. Ama kulların da birbirlerine merhamet etmesini, yardımlaşmasını seviyorAma kulların da birbirlerine merhamet etmesini, yardımlaşmasını seviyor ve bunlara büyük sevap veriyor. ve bunlara büyük sevap veriyor.

Bunlardan bir misal olsun diyeBunlardan bir misal olsun diye Enes radıyallahu anh'ın Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'denEnes radıyallahu anh'ın Peygamberimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfi okuyacağım.rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfi okuyacağım. Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz; Buyuruyor ki Peygamber Efendimiz;

Men kadâ li-ehîhi hâceten min havâici'd-dünyâMen kadâ li-ehîhi hâceten min havâici'd-dünyâ kada'llâhu teâlâ lehû isneteyni ve seb'îne hâceten esheluhâ el-mağfirete. kada'llâhu teâlâ lehû isneteyni ve seb'îne hâceten esheluhâ el-mağfirete.

Sadaka Resûlullah ve netaka Habîbullah fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah ve netaka Habîbullah fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Bu güzel müjdeli hadîs-i şerîfin mâna-i münîfi nedir? Bu güzel müjdeli hadîs-i şerîfin mâna-i münîfi nedir?

Men kadâ li-ehîhi hâceten min havâici'd-dünyâ.Men kadâ li-ehîhi hâceten min havâici'd-dünyâ. "Kim kardeşinin dünya ihtiyaçlarından bir ihtiyacını görürse, karşılarsa,"Kim kardeşinin dünya ihtiyaçlarından bir ihtiyacını görürse, karşılarsa, ona bir şey verirse, muhtaç olduğu ihtiyacı olan bir şeyi ona verirseona bir şey verirse, muhtaç olduğu ihtiyacı olan bir şeyi ona verirse veya muhtaç olduğu bir hususta ona destek olursa, yardımcı olursa…" veya muhtaç olduğu bir hususta ona destek olursa, yardımcı olursa…"

Buradaki "kardeşi" dediği tabii anne-baba bir kardeş değil, dindeki kardeşlik.Buradaki "kardeşi" dediği tabii anne-baba bir kardeş değil, dindeki kardeşlik. Hatta bütün insanlar Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan kardeş.Hatta bütün insanlar Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan kardeş. Hz. Âdem'in oğulları, Benî Âdem; oradan bir kardeşlik var.Hz. Âdem'in oğulları, Benî Âdem; oradan bir kardeşlik var. Bir de Kur'ân-ı Kerîm'in bizleri içine aldığı, soktuğu bir güzel başka kardeşlik var; Bir de Kur'ân-ı Kerîm'in bizleri içine aldığı, soktuğu bir güzel başka kardeşlik var;

İnneme'l-mü'minûne ihvetün.İnneme'l-mü'minûne ihvetün. "Bütün mü'minler, müslümanlar birbirleriyle kardeştirler." buyuruyor Kur'ân-ı Kerîm "Bütün mü'minler, müslümanlar birbirleriyle kardeştirler." buyuruyor Kur'ân-ı Kerîm ve kardeşçe hareket etmek bir vazife oluyor. ve kardeşçe hareket etmek bir vazife oluyor.

Biliyoruz ki bütün müslümanlar bizim din kardeşimizdir. Biliyoruz ki bütün müslümanlar bizim din kardeşimizdir.

"Bir insan, bir din kardeşinin, bir başka insanın ihtiyacını görürse..." "Bir insan, bir din kardeşinin, bir başka insanın ihtiyacını görürse..." Min havâici'd-dünyâ. "Dünya ihtiyaçlarından."Min havâici'd-dünyâ. "Dünya ihtiyaçlarından." Kada'llâhu teâlâ lehû.Kada'llâhu teâlâ lehû. "Allah da bu iyiliksever insanın.""Allah da bu iyiliksever insanın." İsneteyni ve seb'îne hâceten. "72 hacetini kaza eder, 72 ihtiyacını giderir."İsneteyni ve seb'îne hâceten. "72 hacetini kaza eder, 72 ihtiyacını giderir." O, öteki kardeşinin bir ihtiyacını giderdi diyeO, öteki kardeşinin bir ihtiyacını giderdi diye Allah onun 72 ihtiyacını giderir, 72 işini görür, 72 hâcetini reva eder, kaza eder. Allah onun 72 ihtiyacını giderir, 72 işini görür, 72 hâcetini reva eder, kaza eder.

Esheluhâ el-mağfirete.Esheluhâ el-mağfirete. "En aşağısı, en hafifi, en kolayı, en önde geleni Allah'ın mağfireti." "En aşağısı, en hafifi, en kolayı, en önde geleni Allah'ın mağfireti."

Önce afv u mağfiret ediyor.Önce afv u mağfiret ediyor. "Sen kardeşine iyilik yaptın, onun işini görüverdin, ihtiyacını gideriverdin." diye"Sen kardeşine iyilik yaptın, onun işini görüverdin, ihtiyacını gideriverdin." diye sevdiği için mağfiret ediyor.sevdiği için mağfiret ediyor. En başta geleni bu.En başta geleni bu. En kolayı, hemen dile kolay söylenmesi, önde geleni el-mağfire; Allah'ın kulu mağfiret etmesi. En kolayı, hemen dile kolay söylenmesi, önde geleni el-mağfire; Allah'ın kulu mağfiret etmesi.

Mağfiret ne demek? Mağfiret ne demek?

Bu Arapça bir kelime; "günahlarını örtmesi" demek.Bu Arapça bir kelime; "günahlarını örtmesi" demek. Yani yapılmış bir günahı kapatması, defteri, hesabı kapatması, günahı silmesi;Yani yapılmış bir günahı kapatması, defteri, hesabı kapatması, günahı silmesi; ondan dolayı azap ve hesap olmayacağına alamet tabii...ondan dolayı azap ve hesap olmayacağına alamet tabii... Allah bir kulunu afv u mağfiret etti mi demek ki günahlarını hesaba katmayacak, örtecek;Allah bir kulunu afv u mağfiret etti mi demek ki günahlarını hesaba katmayacak, örtecek; kendisi biliyor ne kusurlar işlediğini amakendisi biliyor ne kusurlar işlediğini ama âhirette onu sormayacak ve ondan dolayı cezalandırmayacak demektir.âhirette onu sormayacak ve ondan dolayı cezalandırmayacak demektir. Hesabın, borcun, günahın silinmesi demek oluyor; çok güzel bir şey. Hesabın, borcun, günahın silinmesi demek oluyor; çok güzel bir şey.

Demek ki birincisi bu olunca, geriye kalan -bir tanesi, Allah'ın afv u mağfiret etmesi bile yeterli de-Demek ki birincisi bu olunca, geriye kalan -bir tanesi, Allah'ın afv u mağfiret etmesi bile yeterli de- ötekiler, daha nice nice güzel şeyler olacak. ötekiler, daha nice nice güzel şeyler olacak.

Ben zaman zaman arkadaşlarımın özel hayatlarınıBen zaman zaman arkadaşlarımın özel hayatlarını -kendileri anlattıkları için veya ben gördüğüm için- takip edebiliyorum.-kendileri anlattıkları için veya ben gördüğüm için- takip edebiliyorum. İslâmî bakımdan güzel, sevap olan bir iyilik, iş yapıyor, İslâmî bakımdan güzel, sevap olan bir iyilik, iş yapıyor, arkasından onun bereketi olarakarkasından onun bereketi olarak işinde derhal bir düzelme, bir gelişme, bir kâr, bir olumluluk meydana geliyor.işinde derhal bir düzelme, bir gelişme, bir kâr, bir olumluluk meydana geliyor. İlk başta bir sıkıntı gibi, masraf gibi oluyor,İlk başta bir sıkıntı gibi, masraf gibi oluyor, keseden birtakım şeylerin çıkması gibi, üzücü gibi oluyor ama o imtihanın işte heyecanlı tarafı;keseden birtakım şeylerin çıkması gibi, üzücü gibi oluyor ama o imtihanın işte heyecanlı tarafı; ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleri "Aferin, sen bu işi iyi başardın." diye,ondan sonra Allahu Teâlâ hazretleri "Aferin, sen bu işi iyi başardın." diye, o kulun işlerini görüyor. o kulun işlerini görüyor.

Allahu Teâlâ hazretleri dünyevî bir işini gören bir insana bu kadar mükâfat veriyor.Allahu Teâlâ hazretleri dünyevî bir işini gören bir insana bu kadar mükâfat veriyor. Yani kardeşinin dünyevî bir ihtiyacı var, diyelim ki borcu var,Yani kardeşinin dünyevî bir ihtiyacı var, diyelim ki borcu var, "Al sana, bende fazla para var, borcunu öde, sonra bana imkânın olduğu zaman ödersin." diyebilir,"Al sana, bende fazla para var, borcunu öde, sonra bana imkânın olduğu zaman ödersin." diyebilir, ihtiyacı böylece görülür.ihtiyacı böylece görülür. Kapıya alacaklısı dayanmış, güm güm vuruyor, sıkıştırıyor, adam feleğini şaşırmış;Kapıya alacaklısı dayanmış, güm güm vuruyor, sıkıştırıyor, adam feleğini şaşırmış; kardeşi onun borcunu ödemesine yardımcı oluyor.kardeşi onun borcunu ödemesine yardımcı oluyor. Ya da evi yok, buyur, ev veriyor. Veyahut giyimi yok, "Al şunu giy." diyor.Ya da evi yok, buyur, ev veriyor. Veyahut giyimi yok, "Al şunu giy." diyor. Veyahut çocuğunun bir sıkıntısı var, onu hallediveriyor. Veyahut işi yok, bir iş ihsan ediyor,Veyahut çocuğunun bir sıkıntısı var, onu hallediveriyor. Veyahut işi yok, bir iş ihsan ediyor, "Gel şu işte çalış, işte ben de sana şu kadar maaş vereyim." diye..."Gel şu işte çalış, işte ben de sana şu kadar maaş vereyim." diye... Yani insanın karşılaştığı ihtiyaçlar sonsuzdur.Yani insanın karşılaştığı ihtiyaçlar sonsuzdur. Misal olarak bu kadarını söyledik. Çok çeşitli şeyler olabilir, insanın başı dara gelebilir.Misal olarak bu kadarını söyledik. Çok çeşitli şeyler olabilir, insanın başı dara gelebilir. Hatta bazen sıcak bir günde yürürken etrafa bakınıyor;Hatta bazen sıcak bir günde yürürken etrafa bakınıyor; dükkân yok, çeşme yok, vesaire yok, o zaman birisi bir bardak soğuk bir şey ikram etse,dükkân yok, çeşme yok, vesaire yok, o zaman birisi bir bardak soğuk bir şey ikram etse, işte o da bir ihtiyaç giderme.işte o da bir ihtiyaç giderme. Veyahut -afedersiniz- abdest alacak, namaz geçecek, bir kapıyı vuruyor; Veyahut -afedersiniz- abdest alacak, namaz geçecek, bir kapıyı vuruyor;

"Namazım geçecek, müsaade eder misiniz, su bulamadım..." "Namazım geçecek, müsaade eder misiniz, su bulamadım..."

"Buyur, abdest al, kıl namazı..." "Buyur, abdest al, kıl namazı..."

İşte bir ihtiyacın görülmesi... Allahu Teâlâ hazretleri seviyor. İşte bir ihtiyacın görülmesi... Allahu Teâlâ hazretleri seviyor.

İnsanoğullarının, yaratıkların her ânı ihtiyaçtır. Her an ihtiyaç halindeyiz.İnsanoğullarının, yaratıkların her ânı ihtiyaçtır. Her an ihtiyaç halindeyiz. Her an ihtiyacımızın görülmesi lazım. Her an ihtiyacımızın görülmesi lazım.

Oksijene, nefese, gıdaya, istirahata,Oksijene, nefese, gıdaya, istirahata, üzüldüğümüz zaman derdimizi paylaşacak samimi arkadaşa, teselliye,üzüldüğümüz zaman derdimizi paylaşacak samimi arkadaşa, teselliye, mâneviyatımız düzelsin diye birtakım kimselerin bazı şeyler söylemesine,mâneviyatımız düzelsin diye birtakım kimselerin bazı şeyler söylemesine, bizi takviye etmesine ihtiyacımız var. Çeşit çeşit ihtiyaçlar olabiliyor. bizi takviye etmesine ihtiyacımız var. Çeşit çeşit ihtiyaçlar olabiliyor.

Bu ihtiyaçları dünyevî-uhrevî ihtiyaçlar; maddî-mânevî ihtiyaçlar;Bu ihtiyaçları dünyevî-uhrevî ihtiyaçlar; maddî-mânevî ihtiyaçlar; bedenî-ruhî ihtiyaçlar diye ayırabiliriz.bedenî-ruhî ihtiyaçlar diye ayırabiliriz. Kişisel-toplumsal ihtiyaçlar diye düşünebiliriz. Çeşitli ihtiyaçlar var. Kişisel-toplumsal ihtiyaçlar diye düşünebiliriz. Çeşitli ihtiyaçlar var.

Maddî bir ihtiyacın karşılanması;Maddî bir ihtiyacın karşılanması; bu kolay bir şey çünkü herkesin elinde az-çok maddî bir imkân oluyor,bu kolay bir şey çünkü herkesin elinde az-çok maddî bir imkân oluyor, ötekisine ihtiyacı olduğunu anladığı zaman verirse, işte bir ihtiyaç karşılanmış olur, kolay olur.ötekisine ihtiyacı olduğunu anladığı zaman verirse, işte bir ihtiyaç karşılanmış olur, kolay olur. Tabii insanın maddesi, dünyası önemsizdir; mühim olan âhiretidir.Tabii insanın maddesi, dünyası önemsizdir; mühim olan âhiretidir. Çünkü dünya hayatı fânidir, gelip geçicidir, bir ömürlüktür.Çünkü dünya hayatı fânidir, gelip geçicidir, bir ömürlüktür. Bir insanın ömrü 50-60-70-80, hadi diyelim 100-120, hadi diyelim 150 yıllıktır.Bir insanın ömrü 50-60-70-80, hadi diyelim 100-120, hadi diyelim 150 yıllıktır. Ama âhiret çok daha mühimdir.Ama âhiret çok daha mühimdir. Onun için en mühim ihtiyaç âhiret ihtiyacıdır, iman ihtiyacıdır. Onun için en mühim ihtiyaç âhiret ihtiyacıdır, iman ihtiyacıdır.

Eğer bir insan bir kardeşinin imanını kurtaracak,Eğer bir insan bir kardeşinin imanını kurtaracak, onun imanında muhtaç olduğu bir mânevî desteği sağlayacak olursa;onun imanında muhtaç olduğu bir mânevî desteği sağlayacak olursa; bir insanın mâneviyatına, âhiretine faydası olacak bir şey yaparsabir insanın mâneviyatına, âhiretine faydası olacak bir şey yaparsa tabii çok daha büyük bir ihtiyacını karşılamış olur.tabii çok daha büyük bir ihtiyacını karşılamış olur. Onun artık sevabını kelimelerle izah etmek, ölçmek zor olur; hadsiz, hesapsız sevaplar kazanır.Onun artık sevabını kelimelerle izah etmek, ölçmek zor olur; hadsiz, hesapsız sevaplar kazanır. Bir insanın sizin vasıtanızla imana gelmesi,Bir insanın sizin vasıtanızla imana gelmesi, çeşit çeşit mallara sahip olmaktan, dünyada ve dünyanın içindeki her şeye sahip olmaktan daha iyidir.çeşit çeşit mallara sahip olmaktan, dünyada ve dünyanın içindeki her şeye sahip olmaktan daha iyidir. Hz. Ali Efendimiz'e Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurduğu ifadesiyle,Hz. Ali Efendimiz'e Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in buyurduğu ifadesiyle, kelimeleriyle: "Kırmızı kırmızı develere sahip olmaktan iyidir."kelimeleriyle: "Kırmızı kırmızı develere sahip olmaktan iyidir." Biliyorsunuz develerin, "devetüyü" rengi diyoruz, bazıları kırmızı oluyor. Biliyorsunuz develerin, "devetüyü" rengi diyoruz, bazıları kırmızı oluyor. Arabistan'da gezerken, uzaktan arada nadir beyaz develer de gördüm; o daha çarpıcı oluyor.Arabistan'da gezerken, uzaktan arada nadir beyaz develer de gördüm; o daha çarpıcı oluyor. Tabii kırmızı develer Arab'ın serveti; çölde üstüne biniyor, etini yiyor, sütünden istifâde ediyor.Tabii kırmızı develer Arab'ın serveti; çölde üstüne biniyor, etini yiyor, sütünden istifâde ediyor. O ağaçların, otların az olduğu diyarda en büyük şey o.O ağaçların, otların az olduğu diyarda en büyük şey o. Onu öyle anlatmış Peygamber Efendimiz.Onu öyle anlatmış Peygamber Efendimiz. Kırmızı kırmızı develere sahip olmaktan, insanın birisini hidâyete erdirmesi daha önemli oluyor.Kırmızı kırmızı develere sahip olmaktan, insanın birisini hidâyete erdirmesi daha önemli oluyor. Onun için mâneviyatı takviye edici, mânevî ihtiyaçları giderici çalışmalar daha önemli. Onun için mâneviyatı takviye edici, mânevî ihtiyaçları giderici çalışmalar daha önemli.

Radyoda çalışan kardeşlerim bana müjdeyi verdiler.Radyoda çalışan kardeşlerim bana müjdeyi verdiler. Radyomuz altı senedir hizmet veriyor ve çok büyük bir alana yayın yapıyor.Radyomuz altı senedir hizmet veriyor ve çok büyük bir alana yayın yapıyor. Bunu dinleyenler teşekkürlerini dile getirmişler.Bunu dinleyenler teşekkürlerini dile getirmişler. Namazsızlar namaz kılmaya başlamış. Allah razı olsun, Allah kabul etsin. Ne mutlu...Namazsızlar namaz kılmaya başlamış. Allah razı olsun, Allah kabul etsin. Ne mutlu... Yatalak olan bazı hasta kardeşlerimiz, bizim radyomuz başucunda arkadaşı olmuş, oradan teselli bulmuş.Yatalak olan bazı hasta kardeşlerimiz, bizim radyomuz başucunda arkadaşı olmuş, oradan teselli bulmuş. Bilgisi eksik olanlar bilgisini tamamlamış, evin başköşesini radyo için ayırmışlar.Bilgisi eksik olanlar bilgisini tamamlamış, evin başköşesini radyo için ayırmışlar. Bir samimi arkadaş gibi radyomuz hizmet görüyor. Bir samimi arkadaş gibi radyomuz hizmet görüyor.

Tabii bu nedir? Tabii bu nedir?

Bir ihtiyacı karşılamaktır, bir mânevî ihtiyacın karşılanmasıdır. Bu mânevî ihtiyaç daha önemlidir.Bir ihtiyacı karşılamaktır, bir mânevî ihtiyacın karşılanmasıdır. Bu mânevî ihtiyaç daha önemlidir. Bir insan mânevî ihtiyacı karşılandığı zaman mutlu oluyor, tatmin oluyor, seviniyor.Bir insan mânevî ihtiyacı karşılandığı zaman mutlu oluyor, tatmin oluyor, seviniyor. Yani bu yemek yemek, su içmekten sonra hâsıl olan muvakkat bir tatmin de değil,Yani bu yemek yemek, su içmekten sonra hâsıl olan muvakkat bir tatmin de değil, daha uzun bir tatmin oluyor.daha uzun bir tatmin oluyor. İyi bir insan oluyor, ıslah oluyor. Islah olduğu zaman iyi işler yapıyor. İyi bir insan oluyor, ıslah oluyor. Islah olduğu zaman iyi işler yapıyor.

Demek ki mânevî ihtiyaçları karşılamaya önem vermeliyiz. Demek ki mânevî ihtiyaçları karşılamaya önem vermeliyiz.

Yöneticileri düşünürüm eskiden beri;Yöneticileri düşünürüm eskiden beri; tabii Türkiye'nin kalkınması bahis konusu olduğu zaman mesela, ne yapılır?tabii Türkiye'nin kalkınması bahis konusu olduğu zaman mesela, ne yapılır? Barajlar yapılsın, yollar yapılsın... Karayolları, Devlet Su İşleri vesaire...Barajlar yapılsın, yollar yapılsın... Karayolları, Devlet Su İşleri vesaire... Buralarda bizim kardeşlerimiz çok güzel hizmetler ettiler.Buralarda bizim kardeşlerimiz çok güzel hizmetler ettiler. Türkiye'nin barajlarının, yollarının yapılmasında bizim kardeşlerimizin, Allah razı olsun, çok hizmetleri var.Türkiye'nin barajlarının, yollarının yapılmasında bizim kardeşlerimizin, Allah razı olsun, çok hizmetleri var. Bunlar güzel hizmetler; mühendislik hizmetleri, maddî hizmetler,Bunlar güzel hizmetler; mühendislik hizmetleri, maddî hizmetler, altyapı hizmetleri güzel ama bunlardan daha ötedeki, daha önemli hizmetler nedir? altyapı hizmetleri güzel ama bunlardan daha ötedeki, daha önemli hizmetler nedir?

İnsanın dinini-imanını takviye edecek, Allah'ın sevgili kulu olmasına yardımcı olacak,İnsanın dinini-imanını takviye edecek, Allah'ın sevgili kulu olmasına yardımcı olacak, güzel huylu bir kul olmasına yardımcı olacak hizmetler;güzel huylu bir kul olmasına yardımcı olacak hizmetler; eğitim hizmetleri, radyo, gazete, mecmua hizmetleri, okul hizmetleri, kurs hizmetleri,eğitim hizmetleri, radyo, gazete, mecmua hizmetleri, okul hizmetleri, kurs hizmetleri, çeşitli yaz kamplarındaki hizmetler. Bunların çok büyük, çok önemli yeri var. çeşitli yaz kamplarındaki hizmetler. Bunların çok büyük, çok önemli yeri var.

Avustralya'da 3000 km yol yaptık. Çeşitli şehirleri gezdik. Nihayet bir şehre geldik.Avustralya'da 3000 km yol yaptık. Çeşitli şehirleri gezdik. Nihayet bir şehre geldik. O şehirde emlakçılarla konuştuk. Muazzam bir binayı gördük;O şehirde emlakçılarla konuştuk. Muazzam bir binayı gördük; bakalım, eğer bize verirlerse talip olduk.bakalım, eğer bize verirlerse talip olduk. Orada bir eğitim yapma imkânı olsun diye.Orada bir eğitim yapma imkânı olsun diye. Eğitim yapabilirsek buradaki kardeşlerimizin çok büyük bir ihtiyacını karşılamış olacağız.Eğitim yapabilirsek buradaki kardeşlerimizin çok büyük bir ihtiyacını karşılamış olacağız. Çünkü babalar çocuklarını görüyorlar, -devlet de görmeli bunu-Çünkü babalar çocuklarını görüyorlar, -devlet de görmeli bunu- çocuklar kayboluyor; hem dilini kaybediyor, hem dinini kaybediyor, hem ahlâkını kaybediyor,çocuklar kayboluyor; hem dilini kaybediyor, hem dinini kaybediyor, hem ahlâkını kaybediyor, esrara alışıyor, kötü alışkanlıklar ediniyor, sıhhati bozuluyor, çok fena durumlara düşüyor.esrara alışıyor, kötü alışkanlıklar ediniyor, sıhhati bozuluyor, çok fena durumlara düşüyor. Onun için onların o ihtiyaçlarını karşılayacak çalışmaları yapması lazım. Onun için onların o ihtiyaçlarını karşılayacak çalışmaları yapması lazım.

Yunan hükümeti, Avustralya'ya Yunanlılar göçmen olarak gönderilmeye başlayıncaYunan hükümeti, Avustralya'ya Yunanlılar göçmen olarak gönderilmeye başlayınca derhal tedbir almış ve her 12 Yunan ailesine bir tane papaz göndermiş.derhal tedbir almış ve her 12 Yunan ailesine bir tane papaz göndermiş. Yani 12 kişi oldu mu, bir düzine oldu mu onüçüncüsü bir papaz.Yani 12 kişi oldu mu, bir düzine oldu mu onüçüncüsü bir papaz. 12 oldu mu ikinci bir papaz daha. Bir 12 daha oldu mu, 12 aileye bir papaz daha...12 oldu mu ikinci bir papaz daha. Bir 12 daha oldu mu, 12 aileye bir papaz daha... Böylece onları dinî bakımdan, kendi inancına bağlı yetişsin diye düşünüyor.Böylece onları dinî bakımdan, kendi inancına bağlı yetişsin diye düşünüyor. Halbuki nihayetinde İngilizler de, onların mezhepleri başka türlü olsa bileHalbuki nihayetinde İngilizler de, onların mezhepleri başka türlü olsa bile kendi -Hıristiyanlık- dininden, ona rağmen Yunan kilisesi, Yunan dini üzere yetişsin diye çocukları,kendi -Hıristiyanlık- dininden, ona rağmen Yunan kilisesi, Yunan dini üzere yetişsin diye çocukları, hemen 12 aileye bir papaz gönderiyor.hemen 12 aileye bir papaz gönderiyor. Demek ki büyük bir ihtiyaç olduğunu anlamış durumdaDemek ki büyük bir ihtiyaç olduğunu anlamış durumda ve kendi millî benliğini, medeniyetini, örfünü korumak için böyle tedbir alıyor. ve kendi millî benliğini, medeniyetini, örfünü korumak için böyle tedbir alıyor.

Ben Türkiye'deyken, dünyayı böyle gezmediğim zamanlar, genç yaşlarımda duyardım;Ben Türkiye'deyken, dünyayı böyle gezmediğim zamanlar, genç yaşlarımda duyardım; "İngilizler dinden soğumuşlar, uzaklaşmışlar, Hıristiyanlıkları zayıfmış.""İngilizler dinden soğumuşlar, uzaklaşmışlar, Hıristiyanlıkları zayıfmış." İngiltere'de doktora yapan ağabeyler vardı, onlardanİngiltere'de doktora yapan ağabeyler vardı, onlardan "İngilizlerin çoğu ateist, yani inançsız, tanrıyı kabul etmiyor, kiliseye bağlılığı yok." diye duyardım."İngilizlerin çoğu ateist, yani inançsız, tanrıyı kabul etmiyor, kiliseye bağlılığı yok." diye duyardım. Onlar hangi bilgilere dayanarak bu sözleri söylüyorlardı?Onlar hangi bilgilere dayanarak bu sözleri söylüyorlardı? Bir şeyler vardır tabii, onların da dayanakları vardır.Bir şeyler vardır tabii, onların da dayanakları vardır. Belki şöyle demek istiyorlar; yani ahalinin burada kiliseye bağlı olması gerekiyor,Belki şöyle demek istiyorlar; yani ahalinin burada kiliseye bağlı olması gerekiyor, kayıtlı olması gerekiyor; Avrupa'da, Amerika'da böyle.kayıtlı olması gerekiyor; Avrupa'da, Amerika'da böyle. Eğer dindarsa bir kiliseye kaydı olacak, bağlılığı olacak, defterde ismi olacak.Eğer dindarsa bir kiliseye kaydı olacak, bağlılığı olacak, defterde ismi olacak. Vergisi olacak, kilise vergisi verecek; maaşından %5, %7 ne kadarsa, ülkesine göre değişiyor,Vergisi olacak, kilise vergisi verecek; maaşından %5, %7 ne kadarsa, ülkesine göre değişiyor, %10 kiliseye maaş bordrosundan vergi kesilecek.%10 kiliseye maaş bordrosundan vergi kesilecek. Kilise onun işlerini görecek, öldüğü zaman dinî görevlerini yapacak...Kilise onun işlerini görecek, öldüğü zaman dinî görevlerini yapacak... Bazıları bu vergiyi vermemek için "Benim kiliseyle bir ilişkim yok." diyorlar.Bazıları bu vergiyi vermemek için "Benim kiliseyle bir ilişkim yok." diyorlar. O bakımdan kiliseye bağlı görünmüyor. O bakımdan kiliseye bağlı görünmüyor.

Bir de kilisenin yirminci yüzyılda insanlara söylediği ne? Bir de kilisenin yirminci yüzyılda insanlara söylediği ne?

"Hz. İsa Allah'ın oğlu." "Hz. İsa Allah'ın oğlu."

Dinî bakımdan bu doğru değil. Hz. İsa "Ben Allah'ın oğluyum." dememiş, "Bana tapının." dememiş.Dinî bakımdan bu doğru değil. Hz. İsa "Ben Allah'ın oğluyum." dememiş, "Bana tapının." dememiş. Kur'ân-ı Kerîm'den bunu kesin olarak biliyoruz. Kur'ân-ı Kerîm'den bunu kesin olarak biliyoruz.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

E ente kulte li'n-nâsi't-tehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillahE ente kulte li'n-nâsi't-tehizûnî ve ümmiye ilâheyni min dûnillah diye Allahu Teâlâ hazretleri Hz. İsa'ya; diye Allahu Teâlâ hazretleri Hz. İsa'ya;

" 'Beni ve annemi tanrı edinin de bize tapının.' diye sen mi söyledin bu hıristiyanlara?" " 'Beni ve annemi tanrı edinin de bize tapının.' diye sen mi söyledin bu hıristiyanlara?" diye sorduğu zaman; diye sorduğu zaman;

"Hayır yâ Rabbi! Söyler miyim? Bunları söylemiş olsam sen zaten bilirsin. "Hayır yâ Rabbi! Söyler miyim? Bunları söylemiş olsam sen zaten bilirsin. Ben senin peygamberinim, kulunum; sen bana ne emrettiysen onu söyledim yâ Rabbi!"Ben senin peygamberinim, kulunum; sen bana ne emrettiysen onu söyledim yâ Rabbi!" dediğini Kur'ân-ı Kerîm beyan ediyor. dediğini Kur'ân-ı Kerîm beyan ediyor.

Hz. İsa'nın da hayatında böyle bir şey demediğini biliyoruz. Yanlış bir inanç. Hz. İsa'nın da hayatında böyle bir şey demediğini biliyoruz. Yanlış bir inanç.

Yanlış bir inanç olunca ne oluyor? Yanlış bir inanç olunca ne oluyor?

İnsanlar ona bağlılıkta gevşeklik gösteriyorlar. O zaman dışarıdan bakan bunları dinsiz sanıyor. İnsanlar ona bağlılıkta gevşeklik gösteriyorlar. O zaman dışarıdan bakan bunları dinsiz sanıyor.

Mesela dün emlakçıyla konuşurken sorduk; "Senin inancın nedir?" Mesela dün emlakçıyla konuşurken sorduk;

"Senin inancın nedir?"

"Ben Anglikan kilisesine bağlıyım." dedi. "Ben Anglikan kilisesine bağlıyım." dedi.

"Senin dinî liderin, kilisenin en yüksek şahsiyeti kim? Kraliçe mi oluyor?" "Senin dinî liderin, kilisenin en yüksek şahsiyeti kim? Kraliçe mi oluyor?"

"Evet, sembolik olarak, yani remzî olarak öyledir." dedi. "Evet, sembolik olarak, yani remzî olarak öyledir." dedi. Yani kilisenin, bütün dünya üzerindeki bunların bağlı olduğu teşkilatın başkanı kraliçe oluyor. Yani kilisenin, bütün dünya üzerindeki bunların bağlı olduğu teşkilatın başkanı kraliçe oluyor.

[Halife] ne demekti? [Halife] ne demekti?

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonraResûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonra İslâm toplumunun başında başkan olarak bulunup onu yöneten kimse.İslâm toplumunun başında başkan olarak bulunup onu yöneten kimse. Yani "Allah'ın kuluyum" demiyor, "Allah'ın yerindeyim" demiyor,Yani "Allah'ın kuluyum" demiyor, "Allah'ın yerindeyim" demiyor, "Peygamberin yerindeyim; onun gibi asarım, keserim, yasaklarım, emrederim" demiyor."Peygamberin yerindeyim; onun gibi asarım, keserim, yasaklarım, emrederim" demiyor. Sadece halife;Sadece halife; insanlara, müslümanlara hizmet etmek için, yönetmek için onların başında bulunan bir kimse. insanlara, müslümanlara hizmet etmek için, yönetmek için onların başında bulunan bir kimse.

Şimdi biz bunu, hilafeti ilga etmişiz.Şimdi biz bunu, hilafeti ilga etmişiz. Şimdi Batı'da İngiltere çok imrenilen ülkelerden biri olarak görülüyor.Şimdi Batı'da İngiltere çok imrenilen ülkelerden biri olarak görülüyor. Fransa var, İngiltere var, Almanya var, Amerika var; sanayi ileri...Fransa var, İngiltere var, Almanya var, Amerika var; sanayi ileri... Bunların bir de halkı var, halkının inancı var.Bunların bir de halkı var, halkının inancı var. Şimdi siyasî yönden en yüksek mevkide bulunan kraliçe;Şimdi siyasî yönden en yüksek mevkide bulunan kraliçe; işte yaşamını, ailesini, gelinini, oğlunu görüyoruz. Hayat tarzı belli.işte yaşamını, ailesini, gelinini, oğlunu görüyoruz. Hayat tarzı belli. Ama kilisenin başkanı oluyor. Yani onlar da onu reddetmemişler ve kabul etmişler. Ama kilisenin başkanı oluyor. Yani onlar da onu reddetmemişler ve kabul etmişler.

Bunları insan düşündüğü zaman,Bunları insan düşündüğü zaman, "Keşke biz de o müesseseyi bütün müslümanlara karşı "Keşke biz de o müesseseyi bütün müslümanlara karşı iyi ilişkilerimizde kullansaydık da muhafaza etseydik..." diye hatırına çeşitli şeyler geliyor. iyi ilişkilerimizde kullansaydık da muhafaza etseydik..." diye hatırına çeşitli şeyler geliyor.

Ama bütün bunları söylememizin sebebi ne? Ama bütün bunları söylememizin sebebi ne?

İngilizler dindar değil gibi bir şey düşünülüyor.İngilizler dindar değil gibi bir şey düşünülüyor. Evet, belki öyle ama dindarlığı milliyetlerinin, milliyetçiliklerinin bir parçası olarak gördükleri için,Evet, belki öyle ama dindarlığı milliyetlerinin, milliyetçiliklerinin bir parçası olarak gördükleri için, kiliseye gitmese bile, ibadet yapmasa bile…kiliseye gitmese bile, ibadet yapmasa bile… Biz emlakçıya sorduk; "Sen ibadet yapıyor musun?" Biz emlakçıya sorduk;

"Sen ibadet yapıyor musun?"

"Yok, benim kızlarımdan bir tanesi gider." diyor. "Yok, benim kızlarımdan bir tanesi gider." diyor.

"Biz günde 5 defa ibadet ederiz, siz ne yaparsınız?" dedik. "Biz günde 5 defa ibadet ederiz, siz ne yaparsınız?" dedik.

"Haftada iki, cumartesi-pazar günü bizim kız gidiyor." diyor. "Haftada iki, cumartesi-pazar günü bizim kız gidiyor." diyor.

Ama kiliselerine o kadar önem vermişler ki... Avustralya işte, 200 yıllık bir ülke.Ama kiliselerine o kadar önem vermişler ki... Avustralya işte, 200 yıllık bir ülke. Avustralya'yı bulup da burayı imar etmeye başladığı zamandan itibaren 200 yıl olmuş.Avustralya'yı bulup da burayı imar etmeye başladığı zamandan itibaren 200 yıl olmuş. Kâşifler gemilerle gelmişler, buralara çıkmışlar. Buralarda Aborjin denilen yerli ahali varmış.Kâşifler gemilerle gelmişler, buralara çıkmışlar. Buralarda Aborjin denilen yerli ahali varmış. Onların yerlerini yavaş yavaş alarak şehirler kurmuşlar, madenleri işletmişler, yollar yapmışlar...Onların yerlerini yavaş yavaş alarak şehirler kurmuşlar, madenleri işletmişler, yollar yapmışlar... İkinci yüzyıl diyor netice itibariyle...İkinci yüzyıl diyor netice itibariyle... Çağdaş bir devlet ve ben çok beğeniyorum.Çağdaş bir devlet ve ben çok beğeniyorum. Belediye düzenlerini, şehirciliklerini, su ihtiyaçlarını, yol ihtiyaçlarını karşılamalarına bakıyorum;Belediye düzenlerini, şehirciliklerini, su ihtiyaçlarını, yol ihtiyaçlarını karşılamalarına bakıyorum; çalışmaları çok güzel, takdire, teşekküre, "aferin" demeye, alkışa şayan.çalışmaları çok güzel, takdire, teşekküre, "aferin" demeye, alkışa şayan. Yani nihayet kısa bir zaman.Yani nihayet kısa bir zaman. Çağdaş bir devlet ama o kadar çok kilise var, o kadar çok dinî konuda imkânlar var ki...Çağdaş bir devlet ama o kadar çok kilise var, o kadar çok dinî konuda imkânlar var ki... Herkese bakıyorsun, az da olsa dindarlığını yapıyor.Herkese bakıyorsun, az da olsa dindarlığını yapıyor. Yani dindarlığına ait yaşamında emareler var.Yani dindarlığına ait yaşamında emareler var. Yaşlı kadınlara bakıyorsun, onların hayatlarına bakıyorsun; bir bakıma hepsi son derece dindar.Yaşlı kadınlara bakıyorsun, onların hayatlarına bakıyorsun; bir bakıma hepsi son derece dindar. Yine en gevşek olanlar, bizim Türkiye'den gelmiş, dinini îfâ etmeyen kimseler.Yine en gevşek olanlar, bizim Türkiye'den gelmiş, dinini îfâ etmeyen kimseler. Tabii onların içinden de vardır, her milletten vardır.Tabii onların içinden de vardır, her milletten vardır. Ama yüzde olarak bunlar bir hesaba vurulursa, maalesef bizde dine gayret,Ama yüzde olarak bunlar bir hesaba vurulursa, maalesef bizde dine gayret, dinin milliyetin bir parçası olduğu, insanın ahlâkını, mâneviyatını teşkil eden önemli bir yönü olduğunu,dinin milliyetin bir parçası olduğu, insanın ahlâkını, mâneviyatını teşkil eden önemli bir yönü olduğunu, çok önemli bir kaynak olduğunu anlayıp ona değer vermek çok zayıf; Avustralya'da çok yüksek seviyede. çok önemli bir kaynak olduğunu anlayıp ona değer vermek çok zayıf; Avustralya'da çok yüksek seviyede.

Almanya'da da öyle.Almanya'da da öyle. Almanya'nın bugünkü yöneticileri, devlet başkanları, Almanya'nın bugünkü yöneticileri, devlet başkanları, onları Avrupa Birliği'ne doğru çekip götüren insanlar papaz.onları Avrupa Birliği'ne doğru çekip götüren insanlar papaz. Yani büyük dindar insanlar.Yani büyük dindar insanlar. Fransa öyle.Fransa öyle. Bizim rahmetli, İstiklal Harbi gazilerinden Kemal Bey, Allah rahmet eylesin,Bizim rahmetli, İstiklal Harbi gazilerinden Kemal Bey, Allah rahmet eylesin, -Meryem Cemile'nin kitabını terceme eden- öyle söylerdi…-Meryem Cemile'nin kitabını terceme eden- öyle söylerdi… Fransa'ya ateşe olarak gitmiş de, "Ben dindarlığı Fransa'da öğrendim." diyordu.Fransa'ya ateşe olarak gitmiş de, "Ben dindarlığı Fransa'da öğrendim." diyordu. Halbuki biz Fransa'yı artistler diyarı, çeşitli eğlencelerin, nefsânî şeylerin,Halbuki biz Fransa'yı artistler diyarı, çeşitli eğlencelerin, nefsânî şeylerin, içkinin, fuhşiyâtın çok olduğu bir yer olarak düşünürdük. içkinin, fuhşiyâtın çok olduğu bir yer olarak düşünürdük. "Dindarlığı ben orada öğrendim." diye söylüyordu. "Dindarlığı ben orada öğrendim." diye söylüyordu.

Yani biz Avrupa'yı iyi tanımıyoruz.Yani biz Avrupa'yı iyi tanımıyoruz. Avrupa bizim yaptığımız, anladığımız uygulamalardan farklı uygulamalar yapıyor. Avrupa bizim yaptığımız, anladığımız uygulamalardan farklı uygulamalar yapıyor. Dine çok büyük önem veriyor. Çünkü din, insanın çok önemli bir ihtiyacı.Dine çok büyük önem veriyor. Çünkü din, insanın çok önemli bir ihtiyacı. Bir insanı insan yapan, insân-ı kâmil yapan o mânevî duyguları, inancı,Bir insanı insan yapan, insân-ı kâmil yapan o mânevî duyguları, inancı, Allah'a olan bağlılığı, saygısı onu sorumluluğa getiriyor ve hayırlı bir insan haline getiriyor. Allah'a olan bağlılığı, saygısı onu sorumluluğa getiriyor ve hayırlı bir insan haline getiriyor.

Bütün bunları döndürüp dolaştırıp niye söylüyoruz? Bütün bunları döndürüp dolaştırıp niye söylüyoruz?

Bir insanın dünyevî bir ihtiyacını bir müslüman karşılarsa, Allah da onun yetmiş iki ihtiyacını karşılar.Bir insanın dünyevî bir ihtiyacını bir müslüman karşılarsa, Allah da onun yetmiş iki ihtiyacını karşılar. En aşağı mükâfat, mağfiret olunması. Yani günahlarını afv u mağfiret edecek.En aşağı mükâfat, mağfiret olunması. Yani günahlarını afv u mağfiret edecek. Artık ondan sonra da Allah'tan 71 tane başka mükâfat gelecek.Artık ondan sonra da Allah'tan 71 tane başka mükâfat gelecek. Dünyevî ihtiyacına bu kadar mükâfat olursa, en büyük ihtiyaç olan mâneviyat, iman ihtiyacınaDünyevî ihtiyacına bu kadar mükâfat olursa, en büyük ihtiyaç olan mâneviyat, iman ihtiyacına yardımcı olmak çok daha büyük mükâfatlarla taltif olunacak demektir. yardımcı olmak çok daha büyük mükâfatlarla taltif olunacak demektir.

O halde devletçe, yöneticiler, milletvekilleri, meclisin sayın üyeleri,O halde devletçe, yöneticiler, milletvekilleri, meclisin sayın üyeleri, mütefekkirler, gazeteciler, yazarlar, öğretmenler, profesörler, aydın kişiler olarakmütefekkirler, gazeteciler, yazarlar, öğretmenler, profesörler, aydın kişiler olarak herkesin halkımızın, insanlığın, bütün insanların mâneviyatınaherkesin halkımızın, insanlığın, bütün insanların mâneviyatına yardımcı olacak çalışmalar yapmamız lazım. yardımcı olacak çalışmalar yapmamız lazım.

Tabii millî yönden, millî eğitim olarak mâneviyatına yardım;Tabii millî yönden, millî eğitim olarak mâneviyatına yardım; onu dindar, inançlı bir insan olarak yetiştirmek.onu dindar, inançlı bir insan olarak yetiştirmek. Bir de insancıl bir yardım olarak, başka insanların da doğru inanca girmesini sağlamak;Bir de insancıl bir yardım olarak, başka insanların da doğru inanca girmesini sağlamak; bu da onlara bir yardım.bu da onlara bir yardım. Çünkü onlar batıl-yanlış bir inanç üzerine yaşayıp ölürlerse cehenneme gidecekler.Çünkü onlar batıl-yanlış bir inanç üzerine yaşayıp ölürlerse cehenneme gidecekler. Biliyoruz ki Allah'a şirk koşarak ölen bir insan, bir din inancı, bir Allah inancına sahip olsa bileBiliyoruz ki Allah'a şirk koşarak ölen bir insan, bir din inancı, bir Allah inancına sahip olsa bile şirk koştuğu, ortak düşündüğü, Allah'a eşler-ortaklar düşündüğü için ebediyen cehennemde kalacak.şirk koştuğu, ortak düşündüğü, Allah'a eşler-ortaklar düşündüğü için ebediyen cehennemde kalacak. Yani sırf tanrı inancı, deizm, tanrı tanırlık yetmiyor, dindarlık yetmiyor;Yani sırf tanrı inancı, deizm, tanrı tanırlık yetmiyor, dindarlık yetmiyor; inancın doğru olması gerekiyor, doğru bir inanca sahip olmak gerekiyor. inancın doğru olması gerekiyor, doğru bir inanca sahip olmak gerekiyor.

Demek ki kendi müslüman halkımızın iyi müslüman olmasına hepimizin çalışması lazım.Demek ki kendi müslüman halkımızın iyi müslüman olmasına hepimizin çalışması lazım. Yöneticiler, kanun koyucular, eğiticiler, üniversite hocaları, yazarlar,Yöneticiler, kanun koyucular, eğiticiler, üniversite hocaları, yazarlar, halkın yaygın-örgün eğitimiyle ilgili mübarek, muhterem insanlar halkımız için çalıştığı gibi,halkın yaygın-örgün eğitimiyle ilgili mübarek, muhterem insanlar halkımız için çalıştığı gibi, bütün insanlık için de devlet politikası olarak İslâm'ı yayma çalışması içinde olmalıyız. bütün insanlık için de devlet politikası olarak İslâm'ı yayma çalışması içinde olmalıyız.

Mesela Malezya bir İslâm ülkesi. Mesela Pakistan bir İslâm ülkesi.Mesela Malezya bir İslâm ülkesi. Mesela Pakistan bir İslâm ülkesi. Suudi Arabistan bir İslâm ülkesi…Suudi Arabistan bir İslâm ülkesi… Suudi Arabistan'da bütün dünyada İslâmî hareketleri desteklemek için kurulmuş,Suudi Arabistan'da bütün dünyada İslâmî hareketleri desteklemek için kurulmuş, meşhur gazetelere de intikal eden Rabıtatü'l-Âlemi'l-İslâmî,meşhur gazetelere de intikal eden Rabıtatü'l-Âlemi'l-İslâmî, "İslâm âlemi arasındaki bağları kuvvetlendirmeye yarayan teşkilat" diye bir teşkilat var."İslâm âlemi arasındaki bağları kuvvetlendirmeye yarayan teşkilat" diye bir teşkilat var. Devlet buraya en mühim adamlarını, bakanlık yapmış kimseleri tayin ediyor.Devlet buraya en mühim adamlarını, bakanlık yapmış kimseleri tayin ediyor. Diyelim ki Avustralya'da bir cami yapılacaksa, gidiyorsunuz oraya müracaat ediyorsunuz,Diyelim ki Avustralya'da bir cami yapılacaksa, gidiyorsunuz oraya müracaat ediyorsunuz, camiye yardım geliyor.camiye yardım geliyor. Biz istemedik de, duyuyoruz.Biz istemedik de, duyuyoruz. Melbourne'de, Sydney'de cami yaptırmak isteyenler diyelim ki Boşnaklar, Arnavutlar, vesaireler...Melbourne'de, Sydney'de cami yaptırmak isteyenler diyelim ki Boşnaklar, Arnavutlar, vesaireler... Bizim daha önceden tanıdığımız, Suudi Arabistan'da okumuş kimseler var.Bizim daha önceden tanıdığımız, Suudi Arabistan'da okumuş kimseler var. Onlar gidiyorlar, orada tanıdıkları kimselere, "Burada cami kuracağız." deyinceOnlar gidiyorlar, orada tanıdıkları kimselere, "Burada cami kuracağız." deyince paralar almışlar, camilerini yapmışlar.paralar almışlar, camilerini yapmışlar. Suud Devleti dünya üzerindeki camilerin yapılmasına destek oluyor. Suud Devleti dünya üzerindeki camilerin yapılmasına destek oluyor.

Bu nedir? Bir siyasettir.Bu nedir?

Bir siyasettir.
Sonuç itibariyle imanla, ihlâsla yapılmışsa,Sonuç itibariyle imanla, ihlâsla yapılmışsa, dinî ihtiyacın karşılanması bakımından-karşılanmasına yardımcı oldukları içindinî ihtiyacın karşılanması bakımından-karşılanmasına yardımcı oldukları için Allah onlara mükâfat verecek.Allah onlara mükâfat verecek. Ama siyaseten, hani "Suud devleti itibarlı olsun" diye yapmışlarsa,Ama siyaseten, hani "Suud devleti itibarlı olsun" diye yapmışlarsa, dünyevî maksatlarla yapmışlarsa -ki ben birinci maksadın, sevap kazanmak maksadınındünyevî maksatlarla yapmışlarsa -ki ben birinci maksadın, sevap kazanmak maksadının daha üstün olduğunu düşünüyorum, hüsn-ü zan ederim-daha üstün olduğunu düşünüyorum, hüsn-ü zan ederim- muhakkak çok büyük mükâfatlar kazanıyorlar.muhakkak çok büyük mükâfatlar kazanıyorlar. İnsan netice itibariyle cami yaptırıyor. İnsan netice itibariyle cami yaptırıyor. Bizim bunlara koşturmamız lazım, başka zengin ülkelerin koşturması lazım. Bizim bunlara koşturmamız lazım, başka zengin ülkelerin koşturması lazım.

Burada benim tanıştığım bir ülkücü kardeş var.Burada benim tanıştığım bir ülkücü kardeş var. Bıyıklarından filan o kardeşlerimizin şekli belli oluyor.Bıyıklarından filan o kardeşlerimizin şekli belli oluyor. Hindistan'da Haydarabad diye bir özerk bölge var.Hindistan'da Haydarabad diye bir özerk bölge var. Onun devlet başkanına "Haydarabad Nizamı" diyorlar.Onun devlet başkanına "Haydarabad Nizamı" diyorlar. Çok zenginmiş. Hatta gazeteden yemek takımlarını anlatan yazıyı kesmiş, resimler var.Çok zenginmiş. Hatta gazeteden yemek takımlarını anlatan yazıyı kesmiş, resimler var. Tamamen altından bilmem kaç yüz parça yemek takımı.Tamamen altından bilmem kaç yüz parça yemek takımı. Şu kadar kıymetliymiş, bu kadar büyük servetmiş, hazineymiş...Şu kadar kıymetliymiş, bu kadar büyük servetmiş, hazineymiş... Sonra burada Brunei Sultanlığı var, Malezya Federasyonu'na bağlı bir sultanlık.Sonra burada Brunei Sultanlığı var, Malezya Federasyonu'na bağlı bir sultanlık. O camia içinde yer almış.O camia içinde yer almış. Onun da dünyanın en zengin insanı olduğu, çok zengin kaynaklara sahip olduğu söyleniyor.Onun da dünyanın en zengin insanı olduğu, çok zengin kaynaklara sahip olduğu söyleniyor. Tabii parası olan, başkalarının işini görecek hizmetlere bu parasını yönlendirirse sevap kazanır.Tabii parası olan, başkalarının işini görecek hizmetlere bu parasını yönlendirirse sevap kazanır. Ama keyfine, zevkine harcarsa…Ama keyfine, zevkine harcarsa… Doğrusu ben mesela gazetedeki yazıda o altın takımları görünce, üzüldüm, yüreğim cız etti.Doğrusu ben mesela gazetedeki yazıda o altın takımları görünce, üzüldüm, yüreğim cız etti. "Yarın Allah bunun hesabını sorar." dedim. "Yarın Allah bunun hesabını sorar." dedim. "Bu kadar parça altın takım olacağına o kadar cami yaptırmış olsaydı keşke dünya üzerinde...""Bu kadar parça altın takım olacağına o kadar cami yaptırmış olsaydı keşke dünya üzerinde..." diye düşündüm. diye düşündüm.

Tabii herkes başkasını doğru yola çekmeye çalışıyor, bu yanlış oluyor.Tabii herkes başkasını doğru yola çekmeye çalışıyor, bu yanlış oluyor. Çünkü başkasına tesir edemiyor. Çünkü başkasına tesir edemiyor.

Uzaktan uzağa birisine bir söz söylesen ne olacak? Uzaktan uzağa birisine bir söz söylesen ne olacak?

Herkes kendisini düzeltmeye çalışırsa o zaman iş düzelir.Herkes kendisini düzeltmeye çalışırsa o zaman iş düzelir. Çünkü kendisine sözü geçer, kişi kendi gönlünün sultanıdır, istediği gibi yapar. Çünkü kendisine sözü geçer, kişi kendi gönlünün sultanıdır, istediği gibi yapar.

O halde biz ne yapmalıyız? O halde biz ne yapmalıyız?

Biz Hz. Âdem'den kardeşimiz olan tüm insanlara iyilik yapmaya çalışmalıyız,Biz Hz. Âdem'den kardeşimiz olan tüm insanlara iyilik yapmaya çalışmalıyız, ihtiyaçlarını görmeye çalışmalıyız. ihtiyaçlarını görmeye çalışmalıyız. Kur'ân-ı Kerîm'den, İslâm'dan kardeşimiz olan müslüman kardeşlerimize daha özel bir yakınlıkla, ilgiyle,Kur'ân-ı Kerîm'den, İslâm'dan kardeşimiz olan müslüman kardeşlerimize daha özel bir yakınlıkla, ilgiyle, daha çok merhamet ederek hizmet etmeye çalışmalıyız. daha çok merhamet ederek hizmet etmeye çalışmalıyız.

Mesela Somali'yi, Allah razı olsun, zaman zaman gazeteler yazdı.Mesela Somali'yi, Allah razı olsun, zaman zaman gazeteler yazdı. Oraya da bazı yardımlar gittiğini, Diyanet teşkilatının da bu hususta çalıştığını,Oraya da bazı yardımlar gittiğini, Diyanet teşkilatının da bu hususta çalıştığını, oralara gıda yardımı gönderildiğini duyuyoruz.oralara gıda yardımı gönderildiğini duyuyoruz. Tabii gıda yardımı tükenen bir yardımdır. Oraya gidiyor, o gıda yendi mi biter. Tabii gıda yardımı tükenen bir yardımdır. Oraya gidiyor, o gıda yendi mi biter. Köklü yardımlar yapılsa, kalkınmasına yardım yapılsa, sanayisine yardım yapılsaKöklü yardımlar yapılsa, kalkınmasına yardım yapılsa, sanayisine yardım yapılsa o ülkenin insanları daha çok mutlu olur.o ülkenin insanları daha çok mutlu olur. Kendi kendine yaşayacak, alnının akıyla, yardım almadan çalışarak yaşayacak hale gelirse daha iyi olur.Kendi kendine yaşayacak, alnının akıyla, yardım almadan çalışarak yaşayacak hale gelirse daha iyi olur. Böylece biz bütün insanların ama özellikle müslüman kardeşlerimizinBöylece biz bütün insanların ama özellikle müslüman kardeşlerimizin çünkü onların ihtiyacı daha fazla...çünkü onların ihtiyacı daha fazla... Yani insan cebinde hayır yapacak parası olsa, gidip de Yani insan cebinde hayır yapacak parası olsa, gidip de Moda'da, Kalamış'ta, Kadıköy'de, Adalar'da zengin muhitlerde o parayı verecek insan aramaz herhalde;Moda'da, Kalamış'ta, Kadıköy'de, Adalar'da zengin muhitlerde o parayı verecek insan aramaz herhalde; gecekondu mahallelerine gider,gecekondu mahallelerine gider, yoksulların arasında o parayı verecek, bir zekâta müstahak insan bulmaya çalışır. yoksulların arasında o parayı verecek, bir zekâta müstahak insan bulmaya çalışır.

Biz de ne yapmalıyız? Biz de ne yapmalıyız?

Dünya üzerinde kimler muhtaçsa, kimler yardıma ihtiyaç halindeyse,Dünya üzerinde kimler muhtaçsa, kimler yardıma ihtiyaç halindeyse, hâceti çoksa, ihtiyacı çoksa onlara yardımcı olmaya çalışmalıyız. hâceti çoksa, ihtiyacı çoksa onlara yardımcı olmaya çalışmalıyız.

Ben yine dergide yazdığım sözümün bir devamı olarak,Ben yine dergide yazdığım sözümün bir devamı olarak, kardeşlerimi dışa dönük çalışmalara davet ediyorum.kardeşlerimi dışa dönük çalışmalara davet ediyorum. Türkiye içindeki çalışmalarını yapsınlar,Türkiye içindeki çalışmalarını yapsınlar, Türkiye'deki halkımıza faydalı çalışmalar yapmaya yönelsinler ama dünyaya açılsınlar.Türkiye'deki halkımıza faydalı çalışmalar yapmaya yönelsinler ama dünyaya açılsınlar. Pencerelerini, kapılarını dünyaya açsınlar.Pencerelerini, kapılarını dünyaya açsınlar. Biraz dünyayı gezsinler, dünya ülkelerini görsünler, fakir ülkeleri görsünler.Biraz dünyayı gezsinler, dünya ülkelerini görsünler, fakir ülkeleri görsünler. Oralara yatırımlar yapsınlar, yardımcı olsunlar.Oralara yatırımlar yapsınlar, yardımcı olsunlar. Bunları yapan kardeşlerimiz de var. Bunların misalleri de var. Bunları yapan kardeşlerimiz de var. Bunların misalleri de var.

Mesela Türkmenistan'a, Özbekistan'a, Kırgızistan'a, Azerbaycan'a giden;Mesela Türkmenistan'a, Özbekistan'a, Kırgızistan'a, Azerbaycan'a giden; fedakârca oralarda yatırım yapan, kâr etmediğini bile bile oraya fabrika taşıyan kardeşlerimiz var. fedakârca oralarda yatırım yapan, kâr etmediğini bile bile oraya fabrika taşıyan kardeşlerimiz var.

Bunu neden yapıyorlar? Orası kalkınsın diye.Bunu neden yapıyorlar?

Orası kalkınsın diye.
Onun gibi başka ülkelere de böyle hayırlar yapmaya davet ederim.Onun gibi başka ülkelere de böyle hayırlar yapmaya davet ederim. Bütün insanlığa, bütün İslâm âlemine, bütün fakir ülkelere yardımcı olmalarını tavsiye ederim. Bütün insanlığa, bütün İslâm âlemine, bütün fakir ülkelere yardımcı olmalarını tavsiye ederim.

Avustralya'yı gezerken tarlalarda besili besili inekler görüyoruz;Avustralya'yı gezerken tarlalarda besili besili inekler görüyoruz; kocaman kocaman, canavar gibi koyunlar görüyoruz;kocaman kocaman, canavar gibi koyunlar görüyoruz; yünleri güzel, etleri güzel, bizim merinos cinsinden kırma olarak üretilmiş.yünleri güzel, etleri güzel, bizim merinos cinsinden kırma olarak üretilmiş. Ucuz, et bol... Diyorlar ki; Ucuz, et bol... Diyorlar ki;

"Burada biraz kuraklık oldu da su yetmedi mi bu hayvanlara, "Burada biraz kuraklık oldu da su yetmedi mi bu hayvanlara, başlarına bir kurşun sıkıyorlar, öldürüyorlar, ondan sonra topluca mezarlara gömüyorlar." başlarına bir kurşun sıkıyorlar, öldürüyorlar, ondan sonra topluca mezarlara gömüyorlar."

Hayvanlar susuz kalıyor, ölüyor diye.Hayvanlar susuz kalıyor, ölüyor diye. Biz de acıyoruz bunları duyduğumuz zaman, "Vah" diyoruz, "yahu bunları bir gemiye yükleseler,Biz de acıyoruz bunları duyduğumuz zaman, "Vah" diyoruz, "yahu bunları bir gemiye yükleseler, götürseler, fakir ülkelere verseler de hayır olsa..." diyoruz. Tabii onlar yapar yapmaz başka...götürseler, fakir ülkelere verseler de hayır olsa..." diyoruz. Tabii onlar yapar yapmaz başka... Belki onları yapmamak icap ediyor kendilerine göre;Belki onları yapmamak icap ediyor kendilerine göre; ticaretlerimiz aksamasın, piyasa düşmesin diye düşünüyor olabilirler. ticaretlerimiz aksamasın, piyasa düşmesin diye düşünüyor olabilirler.

Ama biz bugünden itibaren bu hadisi hiç unutmayalım;Ama biz bugünden itibaren bu hadisi hiç unutmayalım; bir insan bir müslüman kardeşinin maddî, dünyevî bir ihtiyacını karşılamak için bir insan bir müslüman kardeşinin maddî, dünyevî bir ihtiyacını karşılamak için bir hamle yapar, karşılarsa Allah onun 72 ihtiyacını karşılıyor. bir hamle yapar, karşılarsa Allah onun 72 ihtiyacını karşılıyor. Bunu unutmayalım.Bunu unutmayalım. Kendi başımıza başkasını ıslah etmeye çalışalım amaKendi başımıza başkasını ıslah etmeye çalışalım ama önce kendimiz ıslah olmaya, kendimiz iyi insan olarak çalışmaya gayret edelim.önce kendimiz ıslah olmaya, kendimiz iyi insan olarak çalışmaya gayret edelim. Başka insanların ihtiyaçlarını giderecek fırsatları gözleyelim.Başka insanların ihtiyaçlarını giderecek fırsatları gözleyelim. Yani Türkiye'de, İstanbul'da, başka şehirlerde, gecekondu muhitlerindeYani Türkiye'de, İstanbul'da, başka şehirlerde, gecekondu muhitlerinde fukarâ, yoksul, mazlum, mağdur insanlara yönelelim, onlara yardımcı olalım, ihtiyaçlarını giderelim.fukarâ, yoksul, mazlum, mağdur insanlara yönelelim, onlara yardımcı olalım, ihtiyaçlarını giderelim. Ondan sonra bu bizim hamiyetimiz, bu iyilikseverliğimiz Türkiye hudutları dışına taşsın.Ondan sonra bu bizim hamiyetimiz, bu iyilikseverliğimiz Türkiye hudutları dışına taşsın. Kuzey Irak'ta, Çeçenistan'da, Somali'de, Sudan'da, Moritanya'da,Kuzey Irak'ta, Çeçenistan'da, Somali'de, Sudan'da, Moritanya'da, Mali'de, Afrika'nın bildiğimiz bilmediğimiz yerlerinde kardeşlerimiz var.Mali'de, Afrika'nın bildiğimiz bilmediğimiz yerlerinde kardeşlerimiz var. Onlara yardıma yönelelim, yani dışa açılalım. Onlara yardıma yönelelim, yani dışa açılalım.

Onun için hepimiz iyilik yapmak için fırsatlar kollamaya girişelim.Onun için hepimiz iyilik yapmak için fırsatlar kollamaya girişelim. İyiliksever, başkalarının ihtiyaçlarını gidermek için koşturan, fedakâr, mübarek,İyiliksever, başkalarının ihtiyaçlarını gidermek için koşturan, fedakâr, mübarek, rabbânî, nurânî insanlar olalım.rabbânî, nurânî insanlar olalım. Ömrümüzü Allah'ın rızasına uygun geçirmeye gayret edelim. Rızasını kazanalım. Ömrümüzü Allah'ın rızasına uygun geçirmeye gayret edelim. Rızasını kazanalım. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmak nasip olsun. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmak nasip olsun.

Allahu Teâlâ hazretleri bizleri lütfuna erdirsin, iltifatına mazhar buyursun.Allahu Teâlâ hazretleri bizleri lütfuna erdirsin, iltifatına mazhar buyursun. Cennetiyle, cemaliyle taltif eylesin. Cennetiyle, cemaliyle taltif eylesin.

Bi-hürmeti ismihi'l-a'zam ve esmâihi'l-hüsnâ ve nebiyyihî Muhammedini'l-Mustafâ... Bi-hürmeti ismihi'l-a'zam ve esmâihi'l-hüsnâ ve nebiyyihî Muhammedini'l-Mustafâ...

Peygamber Efendimiz'in hürmetine, cuma günü hürmetine, ism-i âzâmın hürmetinePeygamber Efendimiz'in hürmetine, cuma günü hürmetine, ism-i âzâmın hürmetine Allah bizi bu emellerimize muvaffak eylesin, arzularımızı uygulamaya muvaffak eylesin.Allah bizi bu emellerimize muvaffak eylesin, arzularımızı uygulamaya muvaffak eylesin. Hepinize en güzel duygularımı, dileklerimi, dualarımı, temennilerimi, Hepinize en güzel duygularımı, dileklerimi, dualarımı, temennilerimi, sevgilerimi, saygılarımı arz ederim. Hasretlerimi sunarım, dualarınızı beklerim. sevgilerimi, saygılarımı arz ederim. Hasretlerimi sunarım, dualarınızı beklerim.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2