Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Müslümanın Heybeti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Zilka'de 1413 / 02.05.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rebia ve Mudar Kabileleri, Hapşıranın Hamd Etmesi, Hapşırıp Hamd Edene Melekler Dua Eder, Hapşırınca Hamd Etmek Şifa Olur, Üçten Fazla | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanın Heybeti

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Zilka'de 1413 / 02.05.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rebia ve Mudar Kabileleri, Hapşıranın Hamd Etmesi, Hapşırıp Hamd Edene Melekler Dua Eder, Hapşırınca Hamd Etmek Şifa Olur, Üçten Fazla | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîne hamden, kesîran, tayyiben mübâreken fîh.Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîne hamden, kesîran, tayyiben mübâreken fîh. Âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve'sselâtü ve'sselâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîne Muhammedini'l-Mustafâ Ve'sselâtü ve'sselâmü alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîne Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ. ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

Emmâ ba'dü Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'dü

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhtesâtuhâ ve külle muhtesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhtesâtuhâ ve külle muhtesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nârve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ 'azzet rebî'atü zelle-islâmü ve lâ yezâlullâhu te'âlâ yu'izzu'l-islâme ve ehlehûİzâ 'azzet rebî'atü zelle-islâmü ve lâ yezâlullâhu te'âlâ yu'izzu'l-islâme ve ehlehû ve su'ş-şirke ve ehlehû mâ 'azzet mudaru ve'l-yemen. ve su'ş-şirke ve ehlehû mâ 'azzet mudaru ve'l-yemen.

Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev ke-mâ kâl. Aziz ve muhterem ve değerli kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev ke-mâ kâl.

Aziz ve muhterem ve değerli kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanları, ikramları,Allahu Teâlâ hazretlerinin selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanları, ikramları, lütufları, nimetleri dünyada âhirette üzerinize olsun.lütufları, nimetleri dünyada âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri sizleri ve bizleri sevdiği kullardan eylesin. İki cihanda aziz eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri sizleri ve bizleri sevdiği kullardan eylesin. İki cihanda aziz eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e komşu eylesin.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e komşu eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bizim başımızın tacı,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bizim başımızın tacı, gözümüzün nurudur, serverimizdir, Efendimizdir, herşeyimizdir.gözümüzün nurudur, serverimizdir, Efendimizdir, herşeyimizdir. Allahu Teâlâ hazretleri bizi dünyada onun sünnetinden,Allahu Teâlâ hazretleri bizi dünyada onun sünnetinden, âhirette de komşuluğundan ve kurbiyetinden ayırmasın. âhirette de komşuluğundan ve kurbiyetinden ayırmasın.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyacağız ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyacağız ama bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye,başta Peygamber Efendimiz'in ruh-i pâkine hediye olsun diye, ve sonra onun cümle âlinin, ashabının, etbaının ve mânevî halifeleri,ve sonra onun cümle âlinin, ashabının, etbaının ve mânevî halifeleri, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekir-i Sıddîk, ve Aliyyü'l-Murtazâ'dansâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin, Ebû Bekir-i Sıddîk, ve Aliyyü'l-Murtazâ'dan hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan, cümle mürşidlerimizin,hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan, cümle mürşidlerimizin, evliyaullahın, ariflerin, kamillerin, mukarreblerin, el-vâsıl illallâh olan büyüklerimizin ruhları için,evliyaullahın, ariflerin, kamillerin, mukarreblerin, el-vâsıl illallâh olan büyüklerimizin ruhları için, şu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin, ravilerin ve okuduğumuzşu hadîs-i şerîfleri nakil ve rivayet etmiş olan alimlerin, ravilerin ve okuduğumuz kitabı yazmış olan Gümüşhaneli hocamızın ruhu için, kendisinden feyz aldığımızkitabı yazmış olan Gümüşhaneli hocamızın ruhu için, kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zahid Bursevî hocamızın ruhu için, şu beldeleri fethetmek için buralara gelipMuhammed Zahid Bursevî hocamızın ruhu için, şu beldeleri fethetmek için buralara gelip cihat etmiş olan, beldemizin medâr-ı iftihârı mihmandâr-ı Peygamberî Ebû Eyyûb el-Ensârî Efendimiz'incihat etmiş olan, beldemizin medâr-ı iftihârı mihmandâr-ı Peygamberî Ebû Eyyûb el-Ensârî Efendimiz'in vesair İstanbul'da metfun bulunan sahâbe-i kirâmın ruhları için, Yûşâ aleyhisselam'ın vesair İstanbul'da metfun bulunan sahâbe-i kirâmın ruhları için, Yûşâ aleyhisselam'ın vesair Peygamberlerin ve cümlesinin âlinin, ezvacının, ashabının, etbaının, müminlerinin ruhları içinvesair Peygamberlerin ve cümlesinin âlinin, ezvacının, ashabının, etbaının, müminlerinin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîflerin dinlemek maksadıyla kardeşlik, sevgi ve bağlılık duygularıyla, ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîflerin dinlemek maksadıyla kardeşlik, sevgi ve bağlılık duygularıyla, vefâ duygularıyla şu camiye gelmeye devam edip, gelip bu hadîs-i şerîflerivefâ duygularıyla şu camiye gelmeye devam edip, gelip bu hadîs-i şerîfleri can kulağıyla dinleyen siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan müslümancan kulağıyla dinleyen siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan müslüman bütün geçmişlerinin annelerinin, babalarının, dedelerinin, ninelerinin,bütün geçmişlerinin annelerinin, babalarının, dedelerinin, ninelerinin, ecdâd ü cedâd ü akrâba u teallukâtlarının, kardeşlerinin, evlatlarının, yakınlarının, dostlarının,ecdâd ü cedâd ü akrâba u teallukâtlarının, kardeşlerinin, evlatlarının, yakınlarının, dostlarının, arkadaşlarının ruhları için; bir de isimleri unutulmuş, nesilleri kesilmiş arkadaşlarının ruhları için; bir de isimleri unutulmuş, nesilleri kesilmiş mü'minîn-i mü'minât vde müslimîn-i müslimât, bütün diğer mü'min ve müslüman kardeşlerimizinmü'minîn-i mü'minât vde müslimîn-i müslimât, bütün diğer mü'min ve müslüman kardeşlerimizin ruhlarına bizlerden bir hediye olsun; tabii okuduğuz nihayet bir Fatiha üç İhlas'tır amaruhlarına bizlerden bir hediye olsun; tabii okuduğuz nihayet bir Fatiha üç İhlas'tır ama Allah kabul ederse, gayb hazinelerinin kapılarını açarsa, her birine ayrı ayrı ikram ederse,Allah kabul ederse, gayb hazinelerinin kapılarını açarsa, her birine ayrı ayrı ikram ederse, rahmeti o kadar çoktur, hazineleri o kadar sonsuzdur ki, hepsi ihyâ olurlar,rahmeti o kadar çoktur, hazineleri o kadar sonsuzdur ki, hepsi ihyâ olurlar, Allahu Teâlâ hazretleri hepsinin ruhlarına ikram eylesin, ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, Allahu Teâlâ hazretleri hepsinin ruhlarına ikram eylesin, ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun, dereceleri yücelsin, Allah kabirlerini cennet bahçesine tahvil eylesin.makamları âlâ olsun, dereceleri yücelsin, Allah kabirlerini cennet bahçesine tahvil eylesin. onlardan ve bizlerden razı olsun.onlardan ve bizlerden razı olsun. Buyurun bir Fatiha üç İhlas-ı Şerif okuyalım. Bismillâhirrahmânirrahîm. Buyurun bir Fatiha üç İhlas-ı Şerif okuyalım. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler, Râmûzü'l-ehadis kitabımızınOkuduğumuz hadîs-i şerîfler, Râmûzü'l-ehadis kitabımızın 54. sayfasında 11. hadîs-i şerîften başlıyor, devam edecek.54. sayfasında 11. hadîs-i şerîften başlıyor, devam edecek. Okuyabildiğimiz kadar okuyacağız. Bu 11. hadîs-i şerîf, Arap kabilelerinin iki tanesiyle ilgili.Okuyabildiğimiz kadar okuyacağız. Bu 11. hadîs-i şerîf, Arap kabilelerinin iki tanesiyle ilgili. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Şeddad b. Evs radıyallahu anh'ın bize rivayet ettiğine göre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Şeddad b. Evs radıyallahu anh'ın bize rivayet ettiğine göre, buyurmuş ki; İzâ 'azzet rebî'atü. "Rebîa kabilesi galip, aziz, hakim oldu mu..." buyurmuş ki;

İzâ 'azzet rebî'atü. "Rebîa kabilesi galip, aziz, hakim oldu mu..."
Zelle'l-islâm. "İslâm hor ve zelil olabilir."Zelle'l-islâm. "İslâm hor ve zelil olabilir." O herifler aziz olurlarsa, Müslümanlık sıkıntı çekebilir, hor, zelil olabilir. O herifler aziz olurlarsa, Müslümanlık sıkıntı çekebilir, hor, zelil olabilir.

Lâ yezâlu'llâhu te'âlâ yu'izzu'l-islâme. Lâ yezâlu'llâhu te'âlâ yu'izzu'l-islâme. "Allahu Teâlâ hazretleri daima İslâm'ı günden güne yükseltecektir.""Allahu Teâlâ hazretleri daima İslâm'ı günden güne yükseltecektir." Ve ehlehû. "Ve müslümanları da yükseltecektir." İslâm'ın ehli olan, müslümanları da yükseltecektir. Ve ehlehû. "Ve müslümanları da yükseltecektir." İslâm'ın ehli olan, müslümanları da yükseltecektir.

Ve yenkusu'ş-şirke ve ehlehû. "Şirki ve müşrikleri, şirkin ehlini de günden güne azaltacaktır." Ve yenkusu'ş-şirke ve ehlehû. "Şirki ve müşrikleri, şirkin ehlini de günden güne azaltacaktır." Mâ 'azzet mudaru ve'l-yemenü. "Mudar kabilesi ve Yemen ahalisi aziz olduğu müddetçe." Mâ 'azzet mudaru ve'l-yemenü. "Mudar kabilesi ve Yemen ahalisi aziz olduğu müddetçe."

Yani İslâm'ın izzeti Mudar ve Yemen'in izzetine bağlı, zilleti bunların düşmanı olan, Yani İslâm'ın izzeti Mudar ve Yemen'in izzetine bağlı, zilleti bunların düşmanı olan, Rebîa kabilesinin galebesine bağlı.Rebîa kabilesinin galebesine bağlı. Onun için Mudar kabile grubunun ve Yemenlilerin galip olmasını ifade ediyor,Onun için Mudar kabile grubunun ve Yemenlilerin galip olmasını ifade ediyor, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.

Peygamber Efendimiz İslâm'ı getirdiği zaman,Peygamber Efendimiz İslâm'ı getirdiği zaman, Mekke-i Mükkerreme'deki insanların pek azı hemen kabul ettiler.Mekke-i Mükkerreme'deki insanların pek azı hemen kabul ettiler. 13 sene uğraşıldı 40 kişi kadar bir müslüman grubu teşekkül edebildi.13 sene uğraşıldı 40 kişi kadar bir müslüman grubu teşekkül edebildi. Ondan sonra, muhalif müşriklerin, kâfirlerin azgınlıkları arttıkça arttı. Ondan sonra, muhalif müşriklerin, kâfirlerin azgınlıkları arttıkça arttı. Öldürmeye kastettiler müslümanları, bazılarını da öldürdüler. İşkence yaptılar.Öldürmeye kastettiler müslümanları, bazılarını da öldürdüler. İşkence yaptılar. Öldürdüler de yani şehit ettiler. Peygamber Efendimiz'i de Allahu Teâlâ hazretleri hicret ile emretti,Öldürdüler de yani şehit ettiler. Peygamber Efendimiz'i de Allahu Teâlâ hazretleri hicret ile emretti, başka bir şehre gitmeye emir buyurdu, hikmetleri var her şeyde. başka bir şehre gitmeye emir buyurdu, hikmetleri var her şeyde.

Medîne-i Münevvere'ye gittiler ve sonunda Medîne-i Münevvere'de İslâm kuvvetlendi. Medîne-i Münevvere'ye gittiler ve sonunda Medîne-i Münevvere'de İslâm kuvvetlendi. Çeşitli savaşlar oldu. Mekke de fethedildi. Bütün muhalif kabileler de tepelendi, Çeşitli savaşlar oldu. Mekke de fethedildi. Bütün muhalif kabileler de tepelendi, Allah'ın yardımıyla Arap yarımadasında puta tapılmaz bir durum meydana geldi. Allah'ın yardımıyla Arap yarımadasında puta tapılmaz bir durum meydana geldi. Mücahitler, 15-20 yıl içinde İran'a yöneldi.Mücahitler, 15-20 yıl içinde İran'a yöneldi. İran'ı fethettiler, Horasan'a, Maverâünnehir'e ve Kafkasya'ya ulaştılar. İran'ı fethettiler, Horasan'a, Maverâünnehir'e ve Kafkasya'ya ulaştılar. Diyâr-ı Rum, Romalıların, Bizanslıların elinde olan diyarlara geldiler. Diyâr-ı Rum, Romalıların, Bizanslıların elinde olan diyarlara geldiler. Afrika'yı geçtiler, Atlas okyanusuna dayandılar. Neden? Afrika'yı geçtiler, Atlas okyanusuna dayandılar.

Neden?

Onların dünyada bir tek meslekleri vardı: Müslümanlık! Bir tek emelleri vardı; İslâm'ın yayılması! Onların dünyada bir tek meslekleri vardı: Müslümanlık! Bir tek emelleri vardı; İslâm'ın yayılması!

Bizim gibi tüccar, memur, âmir, asker, işçi, patron vesaire değil miydi onlar?Bizim gibi tüccar, memur, âmir, asker, işçi, patron vesaire değil miydi onlar? Onlar insan değil miydi? Onların işleri yok muydu? Çoluk çocukları yok muydu?Onlar insan değil miydi? Onların işleri yok muydu? Çoluk çocukları yok muydu? Tarlaları, bağları, bahçeleri yok muydu? Tarlaları, bağları, bahçeleri yok muydu?

Vardı ama Allah'ın dinine hizmet etmek, en büyük gayeleriydi Vardı ama Allah'ın dinine hizmet etmek, en büyük gayeleriydi ve Allah yolunda mallarını ve canlarını feda etmek idealleri idi.ve Allah yolunda mallarını ve canlarını feda etmek idealleri idi. Bir savaşa gidip de ölmeden döndükleri zaman, ağlıyorlardı, üzülüyorlardı.Bir savaşa gidip de ölmeden döndükleri zaman, ağlıyorlardı, üzülüyorlardı. Şehit oldukları zaman seviniyorlardı. Birileri şehit olduğu zaman ailelerinden, iftihar ediyorlardı.Şehit oldukları zaman seviniyorlardı. Birileri şehit olduğu zaman ailelerinden, iftihar ediyorlardı. Kadını da erkeği de böyleydi. Hani kadınlar mızıkçılık etmiyordu. Kadını da erkeği de böyleydi. Hani kadınlar mızıkçılık etmiyordu.

Uhud harbinde, mübarek bir müslüman hatunun kocası, kardeşi ve evladı ölüyor. Diyorlar ki; Uhud harbinde, mübarek bir müslüman hatunun kocası, kardeşi ve evladı ölüyor. Diyorlar ki;

Falanca, filanca filanca öldü. Hz. Muhammed Mustafa nasıl?" diye soruyor. Falanca, filanca filanca öldü.

Hz. Muhammed Mustafa nasıl?" diye soruyor.

Elhamdülillah hayattadır, sağdır, salimdir, selamettir, düşmanlar ona zarar veremediler. Elhamdülillah hayattadır, sağdır, salimdir, selamettir, düşmanlar ona zarar veremediler.

Eh, o sağ olduktan sonra bana bütün musibetleri sabırla karşılamak kolay olur,Eh, o sağ olduktan sonra bana bütün musibetleri sabırla karşılamak kolay olur, hepsini atlatırım, diyor. Yani Resûlullah'ın sağlığını istiyorlardı.hepsini atlatırım, diyor.

Yani Resûlullah'ın sağlığını istiyorlardı.
Fidâke ebî ve ümmî yâ Resûlallah diyorlardı,Fidâke ebî ve ümmî yâ Resûlallah diyorlardı, annem, babam, canım sana feda olsun, ey Allah'ın Resûlü diyorlardı. annem, babam, canım sana feda olsun, ey Allah'ın Resûlü diyorlardı.

Dikkat ederseniz, insan annesini, babasını kurtarmak için canını verir. Ölür yani.Dikkat ederseniz, insan annesini, babasını kurtarmak için canını verir. Ölür yani. Annesine, babasına birisi saldırsa, hangi evlat var ki, o saldırgana karşı çıkmasın? Annesine, babasına birisi saldırsa, hangi evlat var ki, o saldırgana karşı çıkmasın? Öldürür. Onun için onlar, canım sana feda olsun yâ Resûlallah demiyorlardı da,Öldürür. Onun için onlar, canım sana feda olsun yâ Resûlallah demiyorlardı da, fidâke ebî ve ümmî yâ Resûlallah, en sevdiğim insanlar olan annem ve babamfidâke ebî ve ümmî yâ Resûlallah, en sevdiğim insanlar olan annem ve babam bile sana feda olsun yâ Resûlallah diyorlardı. bile sana feda olsun yâ Resûlallah diyorlardı.

Tabii, şurası ibretli bir noktadır ki kim İslâm'a hizmet etmişse aslında akıllılık etmiştir. Tabii, şurası ibretli bir noktadır ki kim İslâm'a hizmet etmişse aslında akıllılık etmiştir. Dünyasını da âhiretini de kurtarmıştır. Akıllı olan, doğru işi yapan odur. Dünyasını da âhiretini de kurtarmıştır. Akıllı olan, doğru işi yapan odur. Kim İslâm'a karşı çıkmışsa aptallık etmiştir. Devirler boyunca bu böyledir. Kim İslâm'a karşı çıkmışsa aptallık etmiştir. Devirler boyunca bu böyledir. İster firavun olsun, ister hükümdar, ister komutan, ister general, ister mareşal, ister zengin olsun; İster firavun olsun, ister hükümdar, ister komutan, ister general, ister mareşal, ister zengin olsun; Karun olsun, Nemrut olsun, ne olursa olsun, Karun olsun, Nemrut olsun, ne olursa olsun, kim Allah'ın dinine karşı çıkmışsa aptallık etmiştir, çünkü kendisini mahvetmiştir. kim Allah'ın dinine karşı çıkmışsa aptallık etmiştir, çünkü kendisini mahvetmiştir.

Hem dünyada hor etmiştir hem âhirette ebedî azaba müstahak etmiştir.Hem dünyada hor etmiştir hem âhirette ebedî azaba müstahak etmiştir. Bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük İslâm'a karşı çıkmaktır.Bir insanın kendisine yapabileceği en büyük kötülük İslâm'a karşı çıkmaktır. Allah'ın dinine karşı çıkılmaz. Allah'ın emrine karşı çıkılmaz. Allah'ın emrine canlar feda edilir. Allah'ın dinine karşı çıkılmaz. Allah'ın emrine karşı çıkılmaz. Allah'ın emrine canlar feda edilir. Keşke benim bin tane canım olsa da, her biriyle sana bir kere daha feda olsamKeşke benim bin tane canım olsa da, her biriyle sana bir kere daha feda olsam demesi lazım gelir has müslümanların. demesi lazım gelir has müslümanların.

Muhterem kardeşlerim! Bunları niye böyle uzun boylu anlatıyorum? Muhterem kardeşlerim!

Bunları niye böyle uzun boylu anlatıyorum?

Biz de müslümanız elhamdülillah. Biz de müslümanız, Peygamber Efendimiz'in zamanındaki Biz de müslümanız elhamdülillah. Biz de müslümanız, Peygamber Efendimiz'in zamanındaki o insanlar da müslüman ama şu aradaki farka bak kio insanlar da müslüman ama şu aradaki farka bak ki o zamanın insanları bulundukları şehirlerde durmuyorlardı, duramıyorlardı.o zamanın insanları bulundukları şehirlerde durmuyorlardı, duramıyorlardı. "Ver silahımı!" diyordu, yaşlı bile olsa. Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri yaşlı iken geldi buraya. "Ver silahımı!" diyordu, yaşlı bile olsa. Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri yaşlı iken geldi buraya. Peygamber Efendimiz'in halası Kıbrıs'a mücahit olarak gitti. Peygamber Efendimiz'in halası Kıbrıs'a mücahit olarak gitti.

"Ver silahımı!" diyordu. "Dedeciğim! Sen ihtiyarladın artık. "Ver silahımı!" diyordu.

"Dedeciğim! Sen ihtiyarladın artık.
Sen namaz kıl, oruç tut, Kur'ân'ı Kerîm oku burada, cihat gençlerin işi." diyorlardı; Sen namaz kıl, oruç tut, Kur'ân'ı Kerîm oku burada, cihat gençlerin işi." diyorlardı;

"Yok." diyordu, yaşlıları Allah müstesna sayıyor mu,"Yok." diyordu, yaşlıları Allah müstesna sayıyor mu, Kur'ân'ı Kerîm'de gençler askere gidecek de yaşlılar müstesna diyor mu?Kur'ân'ı Kerîm'de gençler askere gidecek de yaşlılar müstesna diyor mu? Saçı, sakalı ağardı, yaşı 60-70'i geçti mi, cihada gitmesin diye bir istisna var mı? Yok. Saçı, sakalı ağardı, yaşı 60-70'i geçti mi, cihada gitmesin diye bir istisna var mı?

Yok.

Verin o zaman silahımı. Verin kılıcımı, kalkanımı, mızrağımı!" diyeVerin o zaman silahımı. Verin kılıcımı, kalkanımı, mızrağımı!" diye öyle geldi bu Ebû Eyyûb el-Ensârî. Hasta, dermansız geldi, burada şehit oldu.öyle geldi bu Ebû Eyyûb el-Ensârî. Hasta, dermansız geldi, burada şehit oldu. Böyle yaşıyorlardı. Mısır'ı fetheden Amr b. As radıyallahu anh, Böyle yaşıyorlardı.

Mısır'ı fetheden Amr b. As radıyallahu anh,
Mısır'ın başşehri Fustad'ın kapılarını kapatmışlar, ahalisi savunmaya geçecekler. Mısır'ın başşehri Fustad'ın kapılarını kapatmışlar, ahalisi savunmaya geçecekler. Savunmak isteyen insanlara şöyle haber gönderdi; "Boşuna çırpınmayın.Savunmak isteyen insanlara şöyle haber gönderdi;

"Boşuna çırpınmayın.
Bizim karşımızda durmanız mümkün değil. Bizim karşımızda durmanız mümkün değil. Edebinizle, aklınızı başınıza toplayıp şehrin kapısını açın, anahtarını bize verin, teslim olun." Edebinizle, aklınızı başınıza toplayıp şehrin kapısını açın, anahtarını bize verin, teslim olun."

Neden? "Çünkü siz yaşamak için uğraşıyorsunuz. Neden?

"Çünkü siz yaşamak için uğraşıyorsunuz.
Bütün amacınız yaşamak, canınızı, malınızı korumak, benim şu ordumun içindeki aslanlarınBütün amacınız yaşamak, canınızı, malınızı korumak, benim şu ordumun içindeki aslanların her birisi ölmek için geliyor. Sizin amacınız, gayeniz yaşamak, bunların hepsi ölmeye can atıyor. her birisi ölmek için geliyor. Sizin amacınız, gayeniz yaşamak, bunların hepsi ölmeye can atıyor. Yerinde duramıyorlar. Aslanlar gibi yerinde duramıyorlar. Yerinde duramıyorlar. Aslanlar gibi yerinde duramıyorlar. Bunlar ölmeye can atıyor, Bunların karşısında durmanız mümkün değil." diyordu.Bunlar ölmeye can atıyor, Bunların karşısında durmanız mümkün değil." diyordu. Sahabe sözü doğrudur. Adamlar tir tir titrediler, kapıları açtılar. Şehri teslim ettiler. Sahabe sözü doğrudur.

Adamlar tir tir titrediler, kapıları açtılar. Şehri teslim ettiler.
İyi yaptılar. Doğru olanı yaptılar. Bizans imparatoru Heraklius İslâm'ın mesajını duydu,İyi yaptılar. Doğru olanı yaptılar.

Bizans imparatoru Heraklius İslâm'ın mesajını duydu,
doğruluğunu anladı, elçiyi güzel karşıladı ama müslüman oluverip de kendisini ve kavmini kurtarmadı.doğruluğunu anladı, elçiyi güzel karşıladı ama müslüman oluverip de kendisini ve kavmini kurtarmadı. Bu diyarların müslüman olması için asırlar geçti. Halbuki kendisi evet deseydi, Bu diyarların müslüman olması için asırlar geçti. Halbuki kendisi evet deseydi, hemen o anda bu diyarlar müslüman olacaktı. Belki daha öteleri müslüman olacaktı. hemen o anda bu diyarlar müslüman olacaktı. Belki daha öteleri müslüman olacaktı. Fırsatı kaçırdı ama Karahanlı hükümdarı Abdülkerim Satuk Buğrahan, o da demiş ki; Fırsatı kaçırdı ama Karahanlı hükümdarı Abdülkerim Satuk Buğrahan, o da demiş ki;

"Ben bırakıyorum Şamanizm'i, müslüman oluyorum." Kendisi müslüman oldu."Ben bırakıyorum Şamanizm'i, müslüman oluyorum."

Kendisi müslüman oldu.
Ahmed-i Yesevî hazretlerinin dervişi oldu. Kendisini de kavmini de kurtardı;Ahmed-i Yesevî hazretlerinin dervişi oldu. Kendisini de kavmini de kurtardı; kendisinin sevabını da kazandıkendisinin sevabını da kazandı kavminden müslüman olan bütün insanların sevabı da onun defterine yazıldı.kavminden müslüman olan bütün insanların sevabı da onun defterine yazıldı. Büyük insan. Onu unutmamamız, onun hayatını [kitap] yapmamız lazım. Büyük insan. Onu unutmamamız, onun hayatını [kitap] yapmamız lazım.

Neden? Bir kavmin müslüman olmasına vesile olmuş, kapı açmış, yol açmış olan bir insan. Neden?

Bir kavmin müslüman olmasına vesile olmuş, kapı açmış, yol açmış olan bir insan.

Bir de tersini düşünün ki bir kavmin mü'minken, müslümanken Bir de tersini düşünün ki bir kavmin mü'minken, müslümanken kâfir olmasına yol açanların cehennemdeki azabını bir düşünün. kâfir olmasına yol açanların cehennemdeki azabını bir düşünün. Ne kadar büyük dalalet, ne kadar büyük gaflet, ne kadar büyük cehalet, Ne kadar büyük dalalet, ne kadar büyük gaflet, ne kadar büyük cehalet, ne kadar büyük hıyanet ki, müslüman olmuş bir kavmi kâfirleştirmeye,ne kadar büyük hıyanet ki, müslüman olmuş bir kavmi kâfirleştirmeye, yahudi veya nasranî veya komünist veya dinsiz yapmaya çalışan insanlar da çıkmış!yahudi veya nasranî veya komünist veya dinsiz yapmaya çalışan insanlar da çıkmış! Tabii onlar hem kendilerine hem sözlerini dinleyen insanlara en büyük kötülüğü yaptılar.Tabii onlar hem kendilerine hem sözlerini dinleyen insanlara en büyük kötülüğü yaptılar. En büyük kötülüğü yaptılar, daha büyük bir kötülük bahis konusu olmaz. En büyük kötülüğü yaptılar, daha büyük bir kötülük bahis konusu olmaz.

Ölüm bir kötülük değil. Ölürken insan mazlum ölürse şehit olur, iyilik olur.Ölüm bir kötülük değil. Ölürken insan mazlum ölürse şehit olur, iyilik olur. Birazcık kafası kesilinceye kadar bir sıkıntı çeker insan, biter. Birazcık kafası kesilinceye kadar bir sıkıntı çeker insan, biter. Kanı boşalıncaya kadar damarlarından sıkıntı çeker, ondan sonraKanı boşalıncaya kadar damarlarından sıkıntı çeker, ondan sonra zaten ilk kanının damlası yere damladığı zaman, şehide âhiretteki makamı gösterilir. zaten ilk kanının damlası yere damladığı zaman, şehide âhiretteki makamı gösterilir. Zaten kanın ilk damlası damlarken zaten o bu dünyada değil ki!Zaten kanın ilk damlası damlarken zaten o bu dünyada değil ki! Köşklerini, nimetleri görüyor zaten sevinç içinde.Köşklerini, nimetleri görüyor zaten sevinç içinde. Yani ölümün azabını bile, ıstırabını bile duymaz.Yani ölümün azabını bile, ıstırabını bile duymaz. Hani ruhun bedenden ayrılışının sıkıntısını bile Allah duyurmaz. Hani ruhun bedenden ayrılışının sıkıntısını bile Allah duyurmaz.

Muhterem kardeşlerim! Onun için ibretli bir hadîs-i şerîftir ki, karşımıza geldi.Muhterem kardeşlerim!

Onun için ibretli bir hadîs-i şerîftir ki, karşımıza geldi.
Bir kavim, şaşkın bir kabile Resûlullah'a kaşı çıkmış,Bir kavim, şaşkın bir kabile Resûlullah'a kaşı çıkmış, şirkte inat etmiş, müslümanlarla uğraşmış, savaşmış.şirkte inat etmiş, müslümanlarla uğraşmış, savaşmış. Peygamber Efendimiz'den sonra da Müslümanlıkla uğraşan herif-i nâşerifler, alçaklar var. Peygamber Efendimiz'den sonra da Müslümanlıkla uğraşan herif-i nâşerifler, alçaklar var. Hafızları pusuya düşürüp öldürenler var, müslümanlara saldıranlar var ama devam etmedi.Hafızları pusuya düşürüp öldürenler var, müslümanlara saldıranlar var ama devam etmedi. Peygamber Efendimiz'i Taif'te taşlayanlar vardı ama devam etmedi. Peygamber Efendimiz'i Taif'te taşlayanlar vardı ama devam etmedi. Dişini Uhud'da kıranlar, Taif'te topuğunu yaralayanlar vardı. Akıl[lılık], müslüman olmaktadır.Dişini Uhud'da kıranlar, Taif'te topuğunu yaralayanlar vardı. Akıl[lılık], müslüman olmaktadır. Aptallık, İslâm'dan kaçmaktadır. Niye tarih diye bir ilim var? Aptallık, İslâm'dan kaçmaktadır.

Niye tarih diye bir ilim var?

İnsan niye tarihi okuyor, niye okumalı? İbret almak için. İnsan niye tarihi okuyor, niye okumalı?

İbret almak için.

Niye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de eski ümmetlerin hadiselerini bize naklediyor? Niye Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de eski ümmetlerin hadiselerini bize naklediyor?

Şimdi okuyanlar ibret alsınlar, kıssadan hisse çıkarsınlar diye. Şimdi okuyanlar ibret alsınlar, kıssadan hisse çıkarsınlar diye.

Onun için aklı olanlar bu kıssalardan hisseleri çıkartırlar, İslâm'a sımsıkı sarılırlar. Onun için aklı olanlar bu kıssalardan hisseleri çıkartırlar, İslâm'a sımsıkı sarılırlar. Mutluluk, bahtiyarlık, saadet, selamet, zenginlikte değildir.Mutluluk, bahtiyarlık, saadet, selamet, zenginlikte değildir. Sıhhatte, keyifte, oyunda, zevkte, tatilde, masanın başında değildir.Sıhhatte, keyifte, oyunda, zevkte, tatilde, masanın başında değildir. Baklavada, börekte, kaymakta, çörekte değildir. Nerededir? Allah'a kul olmaktadır. Baklavada, börekte, kaymakta, çörekte değildir.

Nerededir?

Allah'a kul olmaktadır.
Allah'ın yolunda gitmektedir. Eğer bunu yapabiliyorsak dünyanın en akıllı insanları arasındayız.Allah'ın yolunda gitmektedir.

Eğer bunu yapabiliyorsak dünyanın en akıllı insanları arasındayız.
Eğer bunu yapamıyorsak [dünyanın en aptal insanları arasındayız.] Eğer bunu yapamıyorsak [dünyanın en aptal insanları arasındayız.]

Dünyevî işler sebep olmuş da Cuma namazına gidememiş. Yazıklar olsun sana aptal adam. Dünyevî işler sebep olmuş da Cuma namazına gidememiş.

Yazıklar olsun sana aptal adam.
Cuma'yı üç defa kaçırdın mı, kalbini Allah mühürleyecek. Ceza! Cuma'yı üç defa kaçırdın mı, kalbini Allah mühürleyecek. Ceza! Belediye zabıtası geliyor, cezayı yazıyor, kepengi kapatıyor, mühürlüyor, kırmızı balmumunu takıyor oraya.Belediye zabıtası geliyor, cezayı yazıyor, kepengi kapatıyor, mühürlüyor, kırmızı balmumunu takıyor oraya. Kalbi mühürlenecek. Akıl mı yani? Kalbi mühürlenecek.

Akıl mı yani?

Yani yer yarılsa, dünya yıkılsa insan kalkar, bu duruma düşmemek için ne yapar? Yani yer yarılsa, dünya yıkılsa insan kalkar, bu duruma düşmemek için ne yapar?

Gelir, Cuma namazını kılar. Cuma'yı engellemekten daha büyük zulüm olur mu? Gelir, Cuma namazını kılar.

Cuma'yı engellemekten daha büyük zulüm olur mu?

Ve men azlemü mimmen mena'a mesâcidellâhi en yüzkera fî-ha's-muhû ve se'â fî-harâbihâ. Ve men azlemü mimmen mena'a mesâcidellâhi en yüzkera fî-ha's-muhû ve se'â fî-harâbihâ. "Mescidlerde, Allah'ın adını engellemeye çalışanlardan daha zalim kim tasavvur olunabilir,"Mescidlerde, Allah'ın adını engellemeye çalışanlardan daha zalim kim tasavvur olunabilir, daha alçak, daha zalim kim olabilir?" daha alçak, daha zalim kim olabilir?" O mescidleri harap etmeye çalışan insanlardan, daha aşağı kim olabilir?O mescidleri harap etmeye çalışan insanlardan, daha aşağı kim olabilir? Kimse olamaz, en aşağı onlar, diye bildiriyor Kur'ân-ı Kerîm. Kimse olamaz, en aşağı onlar, diye bildiriyor Kur'ân-ı Kerîm. Yani tesirli olsun, kafalarını çalıştırsın, dinleyenler de ürpersinler diye böyle soru tarzında soruyor. Yani tesirli olsun, kafalarını çalıştırsın, dinleyenler de ürpersinler diye böyle soru tarzında soruyor.

Bunlardan daha zalim kim olabilir? En zalim bunlar.Bunlardan daha zalim kim olabilir?

En zalim bunlar.
Düşün, bütün başka zalimleri, adam öldürmüş, yol kesmiş, hırsızlık yapmış, Düşün, bütün başka zalimleri, adam öldürmüş, yol kesmiş, hırsızlık yapmış, küçük çocukları şöyle yapmış, böyle yapmış filan. Zalim tamam, zalim tamam amaküçük çocukları şöyle yapmış, böyle yapmış filan. Zalim tamam, zalim tamam ama "Allah'ın evlerini kapatandan daha zalim kim var?" "Allah'ın evlerini kapatandan daha zalim kim var?" Allah'a ibadeti engelleyenlerden, camileri harap etmeye çalışanlardan daha zalim kim var? diyorAllah'a ibadeti engelleyenlerden, camileri harap etmeye çalışanlardan daha zalim kim var? diyor . Allah soruyor. Kafanızı çalıştırın, bak, bütün düşündüğünüz fecaatleri,. Allah soruyor. Kafanızı çalıştırın, bak, bütün düşündüğünüz fecaatleri, bütün zulümleri hepsini sıralayın, hepsinden bu daha büyük zulümdür demek istiyor.bütün zulümleri hepsini sıralayın, hepsinden bu daha büyük zulümdür demek istiyor. Çünkü Allah'la kulu arasına giriyor. Kulu cehennemlik ediyor. Allah'ın gazabına uğratıyor. Çünkü Allah'la kulu arasına giriyor. Kulu cehennemlik ediyor. Allah'ın gazabına uğratıyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için gözümüzü açalım, gafletten uyanalım. Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için gözümüzü açalım, gafletten uyanalım.
Kendi kendimize saat başı, uyan gafletten diyelim. Aklımızı başımıza toplayalım.Kendi kendimize saat başı, uyan gafletten diyelim. Aklımızı başımıza toplayalım. Gaye para değildir, mark, dolar, zenginlik, sıhhat değildir.Gaye para değildir, mark, dolar, zenginlik, sıhhat değildir. Paralar pullar, mallar, mülkler, evler barklar, işler, güçler Allah yoluna feda olsun. Paralar pullar, mallar, mülkler, evler barklar, işler, güçler Allah yoluna feda olsun. Canlar feda olsun. Sen Allah'ın yolunda yürümeye çalış. Namazını bırakma! Canlar feda olsun. Sen Allah'ın yolunda yürümeye çalış. Namazını bırakma!

Ezan, hayyealassalah dedi mi, "gel namaza" dedi mi, lebbeyk allahumme lebbeyk de.Ezan, hayyealassalah dedi mi, "gel namaza" dedi mi, lebbeyk allahumme lebbeyk de. Lebbeyk sadece Kâbe'de denmez ki, kapat dükkânını, camiye git.Lebbeyk sadece Kâbe'de denmez ki, kapat dükkânını, camiye git. Allah çağırıyor, evine çağırıyor. Kulum, namaza gel diyor.Allah çağırıyor, evine çağırıyor. Kulum, namaza gel diyor. Namaza gelirsen felah bulacaksın, felaha gel diyor. Dünya yıkılsa gel. Namaza gelirsen felah bulacaksın, felaha gel diyor. Dünya yıkılsa gel.

Kazancım azalırmış da, müşteri kaçarmış da... Yerin dibine batsın öyle müşterinin parası.Kazancım azalırmış da, müşteri kaçarmış da...

Yerin dibine batsın öyle müşterinin parası.
Onun da o vakitte orada olmaması lazım. Suudi Arabistan'da ne yapıyorlar? Onun da o vakitte orada olmaması lazım.

Suudi Arabistan'da ne yapıyorlar?

Dükkânı kapatıyor. Müşteriyi dışarı kışlıyor, çık dışarı. Niye? Ezan okunacak, diyor. Dükkânı kapatıyor. Müşteriyi dışarı kışlıyor, çık dışarı.

Niye?

Ezan okunacak, diyor.

Çünkü o müşteride de hayır yok. O parada da hayır yok. Helal ticaret, haram oluyor. Çünkü o müşteride de hayır yok. O parada da hayır yok. Helal ticaret, haram oluyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için ne tamah ettiğimizi düşünelim. Neye tamah ediyoruz? Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için ne tamah ettiğimizi düşünelim. Neye tamah ediyoruz?

Televizyondaki filmi kaçırmamak için, yatsı namazına gelmiyor. Yahu yazıklar olsun be.Televizyondaki filmi kaçırmamak için, yatsı namazına gelmiyor. Yahu yazıklar olsun be. Bu kadar küçüldü mü Müslümanlık? İman bu kadar zayıfladı mı? Bu kadar küçüldü mü Müslümanlık? İman bu kadar zayıfladı mı? Yani fiilen böyle oluyor da, kendi kendimizi ayıplamamak babında söylüyorum.Yani fiilen böyle oluyor da, kendi kendimizi ayıplamamak babında söylüyorum. Niye biz bu kara kutuların esiri olduk? Niye bu fitne, fesat kutularının karşısında,Niye biz bu kara kutuların esiri olduk? Niye bu fitne, fesat kutularının karşısında, bu kadar, böyle hipnotize olduk, ayrılamıyoruz?bu kadar, böyle hipnotize olduk, ayrılamıyoruz? Allah hayyealasalah, hayyealel felah diye bağırttırıyor minareden.Allah hayyealasalah, hayyealel felah diye bağırttırıyor minareden. Adam televizyonun karşısından kalkamıyor. Dükkânda müşteriye dur diyemiyor. Adam televizyonun karşısından kalkamıyor. Dükkânda müşteriye dur diyemiyor.

Bizim bir arkadaşın ziyaretine gittim. Hukuk fakültesinden mezun, sakallı.Bizim bir arkadaşın ziyaretine gittim. Hukuk fakültesinden mezun, sakallı. Cuma yakın, "hoş geldin" dedi. Kocaman bir şişe çıkarttı. Kılıç gibi bir şey çekti kapağından.Cuma yakın, "hoş geldin" dedi. Kocaman bir şişe çıkarttı. Kılıç gibi bir şey çekti kapağından. Oh, güzel bir hacı misi sürdü. Yağlandık, yağlı pehlivan gibi. Ondan sonra, kalk gidelim camiye.Oh, güzel bir hacı misi sürdü. Yağlandık, yağlı pehlivan gibi. Ondan sonra, kalk gidelim camiye. Yani güzel koku sürünmek sünnet diye, aldırmıyor kimseye. Yani güzel koku sürünmek sünnet diye, aldırmıyor kimseye. Beğenen beğensin, kimisi "üf" ama ağır koku filan diyor. Kim ne derse desin?Beğenen beğensin, kimisi "üf" ama ağır koku filan diyor. Kim ne derse desin? Koku sürünmek sünnet, süründük. Kapının tam kilidini kapatacağız, hiç unutamıyorum, birisi geldi; Koku sürünmek sünnet, süründük. Kapının tam kilidini kapatacağız, hiç unutamıyorum, birisi geldi;

"Aman ustam dedi, işte hani geçen gün sana tamir için verdiğim şey var ya,"Aman ustam dedi, işte hani geçen gün sana tamir için verdiğim şey var ya, onu veriver, ne olur işim acele." Daha namaza yarım saat var. onu veriver, ne olur işim acele." Daha namaza yarım saat var.

"Namazdan sonra." dedi. Aman ne olursun, hık mık, bilmem ne. "Namazdan sonra." dedi.

Aman ne olursun, hık mık, bilmem ne.

"Namazdan sonra." dedi. Bir taraftan asma kilidi çat kilitlemeye devam ediyor. "Namazdan sonra." dedi. Bir taraftan asma kilidi çat kilitlemeye devam ediyor. Yürüdük, ben de, dedim ki; E veriverseydin? Yok, hocam diyor. Yürüdük, ben de, dedim ki;

E veriverseydin?

Yok, hocam diyor.

Yarım saat var namaza dedim, veriverseydin. Yok diyor, o müşteriyi şeytan gönderdi.Yarım saat var namaza dedim, veriverseydin.

Yok diyor, o müşteriyi şeytan gönderdi.
Ben şimdi kapıyı açsam, içeri girsem, onun işini bitirirken, şeytan bir müşteri daha gönderir diyor.Ben şimdi kapıyı açsam, içeri girsem, onun işini bitirirken, şeytan bir müşteri daha gönderir diyor. Bir daha gönderir, bir daha gönderir, benim Cuma namazını tehlikeye sokar; Bir daha gönderir, bir daha gönderir, benim Cuma namazını tehlikeye sokar; onun için ona taviz yok diyor. Böyle olacak. Yani müslümanın böyle olması lazım. onun için ona taviz yok diyor. Böyle olacak. Yani müslümanın böyle olması lazım.

Bizim bu kafayı değiştirmemiz lazım. Kurban bayramında, kuzu kafalarıyla mı değiştireceğiz, Bizim bu kafayı değiştirmemiz lazım. Kurban bayramında, kuzu kafalarıyla mı değiştireceğiz, ne yapacaksak yapacağız? Koç kafalarıyla mı değiştireceğiz? Bu köhne kafayı değiştirmek lazım. ne yapacaksak yapacağız? Koç kafalarıyla mı değiştireceğiz? Bu köhne kafayı değiştirmek lazım. Pırıl pırıl mü'min kafasına sahip olunması lazım. Pırıl pırıl mü'min kafasına sahip olunması lazım. Yani yaptığı her şeyi Allah rızası için yapan, kınayanın kınamasından korkmayan.Yani yaptığı her şeyi Allah rızası için yapan, kınayanın kınamasından korkmayan. Şimdi bakıyorum, toplantılar yapıyoruz. Tasavvuf musikisi. Güzel! Şimdi bakıyorum, toplantılar yapıyoruz. Tasavvuf musikisi. Güzel! Dinî musikiyi, garbın tangırtısına, tungurtusuna tercih etmiş. Dinî musikiyi, garbın tangırtısına, tungurtusuna tercih etmiş. Adamlara bakıyorum kravatlı, grand tuvalet. Perhiz bozuldu. Adamlara bakıyorum kravatlı, grand tuvalet. Perhiz bozuldu.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu! Perhizde lahana turşusu olur mu? Mideyi bozar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

Perhizde lahana turşusu olur mu?

Mideyi bozar.

Bütünüyle müslüman olmak lazım. Yarım müslüman olmak, yüzdeli müslüman, yüzde 32 müslüman, Bütünüyle müslüman olmak lazım. Yarım müslüman olmak, yüzdeli müslüman, yüzde 32 müslüman, yüzde 16 müslüman, yüzde 42 müslüman, böyle olmaz. Yüzde 100 müslüman olmak lazım. yüzde 16 müslüman, yüzde 42 müslüman, böyle olmaz. Yüzde 100 müslüman olmak lazım. Giyiminden kuşamına müslümanın hali başka olur. Efendim ben kravat takmazsam hık olur fık olur... Giyiminden kuşamına müslümanın hali başka olur.

Efendim ben kravat takmazsam hık olur fık olur...

Hiçbir şey olmaz. Ne diye takıyorsun? Bak ben takmıyorum. Hiçbir şey olmaz.

Ne diye takıyorsun?

Bak ben takmıyorum.
Üniversitede de hoca olduğum zaman da tabii, hani doktora imtihanı, Üniversitede de hoca olduğum zaman da tabii, hani doktora imtihanı, doçentlik imtihanı, vesaire mecburiyetler oldu. doçentlik imtihanı, vesaire mecburiyetler oldu. O da mecbur edenlerin vebalidir ama onun dışında takmadım.O da mecbur edenlerin vebalidir ama onun dışında takmadım. Kravat takmayan hoca diye geçtik yani. Ne diye takayım? Ne diye başkasını taklit edeyim? Kravat takmayan hoca diye geçtik yani. Ne diye takayım? Ne diye başkasını taklit edeyim?

Benim dedemin töresi, benim kendi örfüm âdetim var. Ben namaz kılıyorum.Benim dedemin töresi, benim kendi örfüm âdetim var. Ben namaz kılıyorum. Daracık pantolonla iki defa namaz kıldın mı dizi delinir, poposu yırtılır, apış arası açılır. Olmaz!Daracık pantolonla iki defa namaz kıldın mı dizi delinir, poposu yırtılır, apış arası açılır. Olmaz! Benim biraz bol olacak. Sonra, arkasını örtecek. Erkeğin de tesettürü var.Benim biraz bol olacak. Sonra, arkasını örtecek. Erkeğin de tesettürü var. Sadece tesettür kadının mı? Yani kadın örtünecek de erkek şöyle üçgen mayo ile durabilir mi?Sadece tesettür kadının mı? Yani kadın örtünecek de erkek şöyle üçgen mayo ile durabilir mi? Hayır, o da duramaz. Onun da vücudunun hatlarının belli olmaması için onun da tesettürü var. Hayır, o da duramaz. Onun da vücudunun hatlarının belli olmaması için onun da tesettürü var. Niye biz namazda bu cübbeyi giyiyoruz? Niye biz namazda bu cübbeyi giyiyoruz? Namaz Allah'ın huzuru olduğundan en güzel kıyafetleri giyiyoruz. Dışarıda niye bırakıyoruz?Namaz Allah'ın huzuru olduğundan en güzel kıyafetleri giyiyoruz. Dışarıda niye bırakıyoruz? Hâsılı, söz sözü açtı da dertlendik. Derdimizi söylüyoruz. Hâsılı, söz sözü açtı da dertlendik. Derdimizi söylüyoruz.

Her şeyinizi kontrol edin. Yani, benim şu tıraşım, İslâm'a uygun mu?Her şeyinizi kontrol edin. Yani, benim şu tıraşım, İslâm'a uygun mu? Acaba sahâbe-i kirâm nasıl yaparmış?Acaba sahâbe-i kirâm nasıl yaparmış? Acaba Peygamber Efendimiz'in bu husustaki emri, tavsiyesi, sünneti neymiş? Acaba Peygamber Efendimiz'in bu husustaki emri, tavsiyesi, sünneti neymiş?

Sorun, acaba tıraşım, saçım, sakalım, bıyığım, bilmem gömleğim uygun mu? Sorun, acaba tıraşım, saçım, sakalım, bıyığım, bilmem gömleğim uygun mu? Ceketim, paltom, pardösüm, çorabım, pabucum, evim, işim uygun mu? Ceketim, paltom, pardösüm, çorabım, pabucum, evim, işim uygun mu? Adam müslüman, yaptığı iş gayrimüslim işi. Mesela, içki satıyor, bilmem ne yapıyor.Adam müslüman, yaptığı iş gayrimüslim işi. Mesela, içki satıyor, bilmem ne yapıyor. Müslüman yapmaz ki! Faiz alıyor, veriyor, yazıyor, çiziyor. Müslüman yapmaz ki!Müslüman yapmaz ki! Faiz alıyor, veriyor, yazıyor, çiziyor. Müslüman yapmaz ki! Müslüman haramla iştigal etmez ki! Tabii şimdi Mudar kabilesi kalmamış ortada,Müslüman haramla iştigal etmez ki!

Tabii şimdi Mudar kabilesi kalmamış ortada,
Rebia kabilesi kalmamış, herkes imtihan oluyor, gelip geçiyor.Rebia kabilesi kalmamış, herkes imtihan oluyor, gelip geçiyor. Bu dünya bir misafirhanedir, herkes geldi geçti.Bu dünya bir misafirhanedir, herkes geldi geçti. Bak şimdi, hadîs-i şerîfte, evvel zaman içinde kalbur zamanda içinde, bir Rebîa kabilesi varmış. Bak şimdi, hadîs-i şerîfte, evvel zaman içinde kalbur zamanda içinde, bir Rebîa kabilesi varmış. Bir Mudar kabilesi varmış diyoruz. Mudar kabilesi İslâm'a yardım ediyormuş,Bir Mudar kabilesi varmış diyoruz. Mudar kabilesi İslâm'a yardım ediyormuş, Rebîa kabilesi yardım etmemişmiş. Masal, geçti gitti hepsi. Rebîa kabilesi yardım etmemişmiş. Masal, geçti gitti hepsi. Hepsi, Allah'ın divanında hesap verecekler. Hepsi, Allah'ın divanında hesap verecekler. Ne yaptıysa, hayır işlediyse hayrının mükâfatını alacak, şer işlediyse şerrinin cezasını çekecek.Ne yaptıysa, hayır işlediyse hayrının mükâfatını alacak, şer işlediyse şerrinin cezasını çekecek. İmtihanlar bitti, zil çaldı, kalemlerinizi kaldırın, bakalım dedi.İmtihanlar bitti, zil çaldı, kalemlerinizi kaldırın, bakalım dedi. İmtihan bitti, kâğıtları hocalar topladı. İmtihan bitti, kâğıtları hocalar topladı. Artık ne yazdıysa onun cevabı, onun notu, onun sonucuna göre imtihanı ya geçti, ya kaldı.Artık ne yazdıysa onun cevabı, onun notu, onun sonucuna göre imtihanı ya geçti, ya kaldı. Ya cennetlik oldu, ya cehennemlik oldu. Ya cennetlik oldu, ya cehennemlik oldu.

Muhterem kardeşlerim! Şimdi asıl bizim bu hadîs-i şerîflerden kendimizin alacağımız ibret; Muhterem kardeşlerim!

Şimdi asıl bizim bu hadîs-i şerîflerden kendimizin alacağımız ibret;
biz kendimizi düşünelim. Şâirin birisi diyor ki, biz kendimizi düşünelim. Şâirin birisi diyor ki, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî. Yani birisi ama er kişi, müstesna birisi. Diyor ki; Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî. Yani birisi ama er kişi, müstesna birisi. Diyor ki;

Ölüye yazık yazık diye ağlama. Sen asıl kendine ağla. Yazık senin için. Ölüye yazık yazık diye ağlama. Sen asıl kendine ağla. Yazık senin için.

O bitirdi işini. Yazık varsa, sen kendine ağla asıl. Biz asıl kendimize ağlayalım.O bitirdi işini. Yazık varsa, sen kendine ağla asıl.

Biz asıl kendimize ağlayalım.
Yani, biz Rebîa kabilesi tarafından mıyız, Mudar kabilesi cephesinden miyiz? Yani, biz Rebîa kabilesi tarafından mıyız, Mudar kabilesi cephesinden miyiz? Allah'ın yolunun yolcusu muyuz, Rahman'ın askeri miyiz, şeytanın askeri miyiz? Allah'ın yolunun yolcusu muyuz, Rahman'ın askeri miyiz, şeytanın askeri miyiz? Rahman'ın hizbi miyiz, hizburrahman mıyız, hizbuzşeytan mıyız?Rahman'ın hizbi miyiz, hizburrahman mıyız, hizbuzşeytan mıyız? Nereye hizmet ediyoruz? Hakka mı hizmet ediyoruz, batıla mı hizmet ediyoruz?Nereye hizmet ediyoruz? Hakka mı hizmet ediyoruz, batıla mı hizmet ediyoruz? Allah'ın rızasını kazanacak yolda mıyız, Allah'ın gazabını çekecek yolda mıyız? Allah'ın rızasını kazanacak yolda mıyız, Allah'ın gazabını çekecek yolda mıyız? Bunu inceleyelim, soralım kendi kendimize. Herkes sorsun. Her işinde sorsun.Bunu inceleyelim, soralım kendi kendimize. Herkes sorsun. Her işinde sorsun. Her şeyinde, her teferruatta bile sorsun, düzeltsin. Her şeyinde, her teferruatta bile sorsun, düzeltsin.

Yiyecek diye alıyoruz, aldığımız yiyeceğin içinde domuz yağı oluyor. Yiyecek diye alıyoruz, aldığımız yiyeceğin içinde domuz yağı oluyor. Şekerin içine, şekerlemenin, kutunun içine koyduğu, misafire tutulacak ikramın Şekerin içine, şekerlemenin, kutunun içine koyduğu, misafire tutulacak ikramın içine likör damlası damlatmış, alçak, hain. Likörlü... Şu sağdaki soldaki şekercileriden bazıları.içine likör damlası damlatmış, alçak, hain. Likörlü... Şu sağdaki soldaki şekercileriden bazıları. O halde insan aldığı şekeri bile düşünecek. Kontrol edecek, bakacak. O halde insan aldığı şekeri bile düşünecek. Kontrol edecek, bakacak.

Bu şekerin içinde ne var? Meyve likörü var. Başına çalınsın senin meyve likörü.Bu şekerin içinde ne var?

Meyve likörü var. Başına çalınsın senin meyve likörü.
Ben senden şeker istedim, içki istemedim ki alçak. Ben senden şeker istedim, içki istemedim ki alçak. Ben bucak bucak kaçıyorum, içki satan bakkaldan bile alışveriş yapmıyorum.Ben bucak bucak kaçıyorum, içki satan bakkaldan bile alışveriş yapmıyorum. Hiç tahmin etmedim, şekerciden likör çıkacağını.Hiç tahmin etmedim, şekerciden likör çıkacağını. Sen ne hainmişsin, ne casusmuşsun, girmişsin arama da Sen ne hainmişsin, ne casusmuşsun, girmişsin arama da utanmadan müslüman mahallesinde likörlü şeker satıyorsun.utanmadan müslüman mahallesinde likörlü şeker satıyorsun. Bari yaz, bu şeker likörlüdür, gayrimüslimler içindir de. Madem satacaksın. müslümana bildir. Bari yaz, bu şeker likörlüdür, gayrimüslimler içindir de. Madem satacaksın. müslümana bildir. Sakallı hacı efendi geliyor hoca efendiye oradan bir şey alıyor, haydiii... içi likörlü. Sakallı hacı efendi geliyor hoca efendiye oradan bir şey alıyor, haydiii... içi likörlü.

Demek ki şekeri bile kontrol edeceğiz ya da her şeyi kendimiz yapacağız.Demek ki şekeri bile kontrol edeceğiz ya da her şeyi kendimiz yapacağız. Tavuk murdar olmuş olabilir. Ölmüş olabilir. Aldığın et nallı kuzu olabilir.Tavuk murdar olmuş olabilir. Ölmüş olabilir. Aldığın et nallı kuzu olabilir. Eşek eti, at eti olabilir, her şeyi yaparlar. Yani sen kendin müesseseni kur. Eşek eti, at eti olabilir, her şeyi yaparlar. Yani sen kendin müesseseni kur.

Bizim hoca olarak, başka işimiz yok mu yahu? Bizim asıl işimiz dua ve ibadet... Bizim hoca olarak, başka işimiz yok mu yahu? Bizim asıl işimiz dua ve ibadet... Köşede nezih et marketi kurduk. "Nezih et." ne demek? Köşede nezih et marketi kurduk.

"Nezih et." ne demek?

Temiz, yani kesimi vesairesi şusu, busu. Temiz, yani kesimi vesairesi şusu, busu. Amerika'dan gelmiş et midir, buzlu et midir, helal midir, haram mıdır? Her şeyi ölçmek lazım. Amerika'dan gelmiş et midir, buzlu et midir, helal midir, haram mıdır? Her şeyi ölçmek lazım.

Elbise... Elbisede haramlık tasavvur eder misin? Filanca kumaş... Tasavvur eder misin?Elbise... Elbisede haramlık tasavvur eder misin? Filanca kumaş... Tasavvur eder misin? Aklına bile gelmez ama şeytanlar neler yapıyor.Aklına bile gelmez ama şeytanlar neler yapıyor. Bunun parlak durması için apresine domuz yağı sürüyor, domuz yağından alınmış şey sürüyor. Bunun parlak durması için apresine domuz yağı sürüyor, domuz yağından alınmış şey sürüyor. Hani kumaş ilk böyle terziden çıktığı zaman pırıl pırıl, apre mi deniliyor, ilk şeyi?Hani kumaş ilk böyle terziden çıktığı zaman pırıl pırıl, apre mi deniliyor, ilk şeyi? Onun içinde haram malzeme olabilir. Demek ki ben de dedelerim gibi tezgâhta tıkıdık tıkıdık,Onun içinde haram malzeme olabilir.

Demek ki ben de dedelerim gibi tezgâhta tıkıdık tıkıdık,
mekiği bir o tarafa atıp, bir bu tarafa atıp, kendi abamın kumaşını kendim dokuyacağım galiba!? mekiği bir o tarafa atıp, bir bu tarafa atıp, kendi abamın kumaşını kendim dokuyacağım galiba!? Ya da kardeşlerim birleşecek helal kumaş, helal et, helal bilmem ne, hepsini yapacak. Ya da kardeşlerim birleşecek helal kumaş, helal et, helal bilmem ne, hepsini yapacak. Başka çaremiz yok. Her şeyi yeniden imtihana tabii tutup, her şeyi yeniden kontrol edip,Başka çaremiz yok. Her şeyi yeniden imtihana tabii tutup, her şeyi yeniden kontrol edip, eğri olan şeye hayır demesini öğreneceğiz. Ben üniversiteden emekli bir profesörüm.eğri olan şeye hayır demesini öğreneceğiz.

Ben üniversiteden emekli bir profesörüm.
Bir haftada 40 tane toplantıya katılıyoruz, uykumuzu, durağımızı şaşırdık.Bir haftada 40 tane toplantıya katılıyoruz, uykumuzu, durağımızı şaşırdık. Gece mi uyuyacağız, gündüz mü uyuyacağız bilemiyoruz. Gece mi uyuyacağız, gündüz mü uyuyacağız bilemiyoruz.

Düşmanı çökertmenin yollarından birisi nedir, biliyor musunuz? Düşmanı çökertmenin yollarından birisi nedir, biliyor musunuz? Hani Sırbistan'a gitsek de bomba atsak da herifleri öldürsek de,Hani Sırbistan'a gitsek de bomba atsak da herifleri öldürsek de, kardeşlerimizin intikamını alsak da bilmem ne de, vesaire de vesaire de. Çok kolay yolu var.kardeşlerimizin intikamını alsak da bilmem ne de, vesaire de vesaire de.

Çok kolay yolu var.
Ben bunu dergilerde yazdım ama ne anlayan var, ne dinleyen var.Ben bunu dergilerde yazdım ama ne anlayan var, ne dinleyen var. Ehemmiyetini anlamıyor millet! Ehemmiyetini anlamıyor... Dedim ki; Ehemmiyetini anlamıyor millet! Ehemmiyetini anlamıyor... Dedim ki;

Birisinin imal ettiği bir malı aldınız mı ona iyilik yapmış oluyorsunuz. Birisinin imal ettiği bir malı aldınız mı ona iyilik yapmış oluyorsunuz. Çünkü sen bir mal alıyorsun, ötekisi bir mal alıyor, ötesi bir tane alıyor. Böylece ne oluyor? Çünkü sen bir mal alıyorsun, ötekisi bir mal alıyor, ötesi bir tane alıyor.

Böylece ne oluyor?

Adam şu kadar 100 bin sattım, şu kadar kilo sattım, bu kadar ton sattım, şu kadar kar ettim diyor. Adam şu kadar 100 bin sattım, şu kadar kilo sattım, bu kadar ton sattım, şu kadar kar ettim diyor. Aldığı parayı götürüyor Sırp'a, Yunanlıya, Ermeni'ye, Yahudi'ye veriyor. Düşmana veriyor. Aldığı parayı götürüyor Sırp'a, Yunanlıya, Ermeni'ye, Yahudi'ye veriyor. Düşmana veriyor. Yani sen düşmanını koynunda besliyorsun, koynunda yılan besliyorsun. Ne yapacaksın? Yani sen düşmanını koynunda besliyorsun, koynunda yılan besliyorsun.

Ne yapacaksın?

Aldığın mala bile dikkat edeceksin. Kendi malını yiyeceksin, başkasının malını almayacaksın.Aldığın mala bile dikkat edeceksin. Kendi malını yiyeceksin, başkasının malını almayacaksın. Sapır sapır dökülecek o devletler. Sapır sapır dökülecek o devletler. Sen ticaret yapmadığın zaman, sen onun malını almadığın zaman sapır sapır dökülecek. Sen ticaret yapmadığın zaman, sen onun malını almadığın zaman sapır sapır dökülecek.

İslâm'ın yayılması da savunulması da ticaretledir.İslâm'ın yayılması da savunulması da ticaretledir. Bu önemli bir yol ama millet ekonomi bilmiyor, işletme bilmiyor! Bu önemli bir yol ama millet ekonomi bilmiyor, işletme bilmiyor! Devletlerin nasıl yükseldiğini, nasıl yıkıldığını bilmiyor!Devletlerin nasıl yükseldiğini, nasıl yıkıldığını bilmiyor! Osmanlı'nın neden zayıfladığını, Avrupa'nın neden kuvvetlendiğini bilmiyor; Osmanlı'nın neden zayıfladığını, Avrupa'nın neden kuvvetlendiğini bilmiyor; mücadelesinde onun için sonuç alamıyor. Malını almayacaksın kardeşim.mücadelesinde onun için sonuç alamıyor. Malını almayacaksın kardeşim. Malını almayacaksın, sevmediğin insanın malını almayacaksın. Malını almayacaksın, sevmediğin insanın malını almayacaksın.

Gideceksin sevdiğin insanın malını alacaksın, yoksa üreteceksin. O da vazife. Gideceksin sevdiğin insanın malını alacaksın, yoksa üreteceksin. O da vazife. İmal edeceksin. Yoksa imalini sen yapacaksın. Japon güneşe tapıyor; putperest, müşrik.İmal edeceksin. Yoksa imalini sen yapacaksın. Japon güneşe tapıyor; putperest, müşrik. Japon'un malını almayacaksın. Gel de alma. Suudi Arabistan Japon malı dolu. Japon'un malını almayacaksın. Gel de alma. Suudi Arabistan Japon malı dolu. Bilmem nere, bilmem nere Japon malı dolu. Falancanın malını almayacaksın. Bilmem nere, bilmem nere Japon malı dolu. Falancanın malını almayacaksın. Filanca heriflere de diyeceksin ki, falanca devlete de, Filanca heriflere de diyeceksin ki, falanca devlete de, sen müslümanlara filanca yerde hiyanet ettiğinden ben sana ceza olaraksen müslümanlara filanca yerde hiyanet ettiğinden ben sana ceza olarak senin mallarını bundan sonra milletçe, devletçe, ümmetçe almıyorum. Adam çökecek. senin mallarını bundan sonra milletçe, devletçe, ümmetçe almıyorum. Adam çökecek.

Bak IBM firması çöküyor diyor, dünkü gazeteler.Bak IBM firması çöküyor diyor, dünkü gazeteler. Avrupa'da devletlerin ilerlemesi sıfır noktasında. Zarar ediyorlar. Avrupa'da devletlerin ilerlemesi sıfır noktasında. Zarar ediyorlar. Yani sen yardım etmezsen batacak. Düşmana yardım ediyorsun, kuvvetlendiriyorsun,Yani sen yardım etmezsen batacak. Düşmana yardım ediyorsun, kuvvetlendiriyorsun, zenginleştiriyorsun, palazlandırıyorsun ondan sonra o da saldırıyor. Çok dikkat edeceğiz. zenginleştiriyorsun, palazlandırıyorsun ondan sonra o da saldırıyor. Çok dikkat edeceğiz. Aldığımız her mala çok dikkat edeceğiz. İslâm düşmanının malına ambargo koyacağız. Aldığımız her mala çok dikkat edeceğiz. İslâm düşmanının malına ambargo koyacağız.

Şu fikir, sadece şu camide ve sizinle bizim aramızda değil de bütün müslümanların arasında olsa, Şu fikir, sadece şu camide ve sizinle bizim aramızda değil de bütün müslümanların arasında olsa, yani ben müslümandan mal alacağım, İslâm düşmanlarından, müslümanları kesenlerden,yani ben müslümandan mal alacağım, İslâm düşmanlarından, müslümanları kesenlerden, mal almayacağım deseniz iş bitecek. Çocukları alıyorlarmış organ bankasına satıyorlarmış.mal almayacağım deseniz iş bitecek. Çocukları alıyorlarmış organ bankasına satıyorlarmış. Böbreği, kalbi, damarı gidecek çocuğun. Parça parça kesecek satacak.Böbreği, kalbi, damarı gidecek çocuğun. Parça parça kesecek satacak. Doğruysa korkunç, feci bir iş. Onun için Allah sorar bunları.Doğruysa korkunç, feci bir iş.

Onun için Allah sorar bunları.
İnsana Allah yaptıklarından da sorar yapması gerektiği halde yapmadıklarından da sorar.İnsana Allah yaptıklarından da sorar yapması gerektiği halde yapmadıklarından da sorar. Türkiye'de yapmadıklarından dolayı bir sorumluluk yok.Türkiye'de yapmadıklarından dolayı bir sorumluluk yok. Türkiye'nin acayipliğinden birisi, bir görevli yapması gereken bir göreviTürkiye'nin acayipliğinden birisi, bir görevli yapması gereken bir görevi yapmazsa sorumluluk diye bir şey yok.yapmazsa sorumluluk diye bir şey yok. İyi niyetle bir şey yapsa, yaptığı zaman mahkeme mahkeme sürünüyor da İyi niyetle bir şey yapsa, yaptığı zaman mahkeme mahkeme sürünüyor da yapması gereken bir görevi yapmadığı zaman hiçbir şey olmuyor. yapması gereken bir görevi yapmadığı zaman hiçbir şey olmuyor. Halbuki yapmamaktan dolayı da bir sorumluluk gelmesi lazım. Halbuki yapmamaktan dolayı da bir sorumluluk gelmesi lazım.

Namazı kılmamakta, orucu tutmamakta,z vermemekte bir sorumluluk yok mu? Var. Namazı kılmamakta, orucu tutmamakta,z vermemekte bir sorumluluk yok mu?

Var.

Eh, o zaman yapmayana da sormak lazım. Şu işteki ihmalde görev kimindi? Falancanındı. Eh, o zaman yapmayana da sormak lazım.

Şu işteki ihmalde görev kimindi?

Falancanındı.

Niye yapmadı? Ceza. Niye yapmadı diye ceza vermek lazım. Bu ceza nasıl olur? Niye yapmadı?

Ceza. Niye yapmadı diye ceza vermek lazım.

Bu ceza nasıl olur?

Bir içtimaî şuurla yani ümmet şuuruyla, millet şuuruyla olur.Bir içtimaî şuurla yani ümmet şuuruyla, millet şuuruyla olur. Baktın ki bir herif edepsiz, onu böylece cezalandıracaksın.Baktın ki bir herif edepsiz, onu böylece cezalandıracaksın. Başta türlü cezalandırma imkânımız olsa, onu da yapalım.Başta türlü cezalandırma imkânımız olsa, onu da yapalım. Silahı alalım harp edelim, darp edelim vesaire ama kolay tarafı bu. Almayıvereceksin. Silahı alalım harp edelim, darp edelim vesaire ama kolay tarafı bu. Almayıvereceksin. Markasına bakacaksın, araştıracaksın, almayıvereceksin, bu kadar basit. Markasına bakacaksın, araştıracaksın, almayıvereceksin, bu kadar basit.

Bu sayfadaki ikinci hadîs-i şerîf. Bu sayfadaki ikinci hadîs-i şerîf.

İzâ atase ehadüküm fe'l-yekuli'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîne ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâlin İzâ atase ehadüküm fe'l-yekuli'l-hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîne ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâlin fe-izâ kâle zâlike fe'l-yekul men 'indehû yerhamukellâhu fe-izâ kâlefe-izâ kâle zâlike fe'l-yekul men 'indehû yerhamukellâhu fe-izâ kâle fe'l-yekul hüve yağfirullâhu le-nâ ve le-küm. fe'l-yekul hüve yağfirullâhu le-nâ ve le-küm.

Bu ikinci hadîs-i şerîf, hapşırmak vukuu bulduğu zaman ne söylenecek, bu konuda bir hadîs-i şerîf.Bu ikinci hadîs-i şerîf, hapşırmak vukuu bulduğu zaman ne söylenecek, bu konuda bir hadîs-i şerîf. Çok kaynakları var. Sâlim b. Abd'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Çok kaynakları var. Sâlim b. Abd'ten rivayet edilmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İzâ 'atase ahadüküm. "Sizden biriniz hapşırdığı zaman." Fe'l-yekul. Hapşırdığı zaman ne diyecek? İzâ 'atase ahadüküm. "Sizden biriniz hapşırdığı zaman." Fe'l-yekul. Hapşırdığı zaman ne diyecek?

Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl. diyecek.Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl. diyecek. "Âlemlerin Rabbine hamd olsun, her hal üzere Allah'a hamd olsun.""Âlemlerin Rabbine hamd olsun, her hal üzere Allah'a hamd olsun." Yani iyilik, kötülük, bolluk, darlık, her hal üzere Allah'a hamd olsun. Yani iyilik, kötülük, bolluk, darlık, her hal üzere Allah'a hamd olsun.

Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl. Fe-izâ kâle zâlike. Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl. Fe-izâ kâle zâlike. "Hapşıran kendisi bu sözü söyledi mi." Fe'l-yekul men 'indehû."Hapşıran kendisi bu sözü söyledi mi." Fe'l-yekul men 'indehû. "Yanında bulunan öteki müslüman da ona desin ki o zaman." "Yanında bulunan öteki müslüman da ona desin ki o zaman." Bekleyecek ilk önce, hapşırdı, bakalım arkasından bu ne diyor diye, kulak kabartacak, bekleyecek.Bekleyecek ilk önce, hapşırdı, bakalım arkasından bu ne diyor diye, kulak kabartacak, bekleyecek. Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl, dedi mi hapşıran, dedi. Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl, dedi mi hapşıran, dedi.

O zaman bu yanındaki kişi ne diyecek? O zaman bu yanındaki kişi ne diyecek?

Yerhamukellâh. "Allah sana merhamet etsin." diye dua edecek. Yerhamukellâh diyecek. Yerhamukellâh. "Allah sana merhamet etsin." diye dua edecek. Yerhamukellâh diyecek. O hapşırdığı zaman Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl deyip hamd edince, O hapşırdığı zaman Elhamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn ve'l-hamdü lillâhi 'alâ külli hâl deyip hamd edince, bu da Allah sana merhamet etsin diye dua edecek. Müslüman hapşırana böyle dua edecek. bu da Allah sana merhamet etsin diye dua edecek. Müslüman hapşırana böyle dua edecek.

Fe-izâ kâle fe'l-yekul hüve.Fe-izâ kâle fe'l-yekul hüve. "Yanındaki bu sözü söylediği zaman, hapşıran bu sefer cevap olarak ona diyecek ki." "Yanındaki bu sözü söylediği zaman, hapşıran bu sefer cevap olarak ona diyecek ki." Tabii o dua etti ona ya, o ne yapacak? O da ona mukabele etmesi lazım. Tabii o dua etti ona ya, o ne yapacak? O da ona mukabele etmesi lazım.

Yağfirullâhu le-nâ ve le-küm. "Allah sizi de bizi de mağfiret eylesin."Yağfirullâhu le-nâ ve le-küm. "Allah sizi de bizi de mağfiret eylesin." Bunları ezberlemek, öğrenmek lazım. Bunları ezberlemek, öğrenmek lazım.

Müslümanın selâmı başkadır, selamının mânası da başkasıdır.Müslümanın selâmı başkadır, selamının mânası da başkasıdır. es-Selamü aleyküm nerede, günaydın nerede, guten tag nerede? es-Selamü aleyküm nerede, günaydın nerede, guten tag nerede? Selamı başkadır, oturması, kalkması, ibadeti başkadır, her şeyi kendine mahsustur, güzeldir,Selamı başkadır, oturması, kalkması, ibadeti başkadır, her şeyi kendine mahsustur, güzeldir, hiçbir şeyin taklidi değildir, tamdır, derin ve güzel manalıdır.hiçbir şeyin taklidi değildir, tamdır, derin ve güzel manalıdır. Hapşırdığı zaman Allah'a hamd edecek ve ötekisi onu duyunca ona dua edecek, yerhamükellâh diyecek. Hapşırdığı zaman Allah'a hamd edecek ve ötekisi onu duyunca ona dua edecek, yerhamükellâh diyecek. O kendisine dua edildi diye, yağfirullâhu le-nâ ve le-küm diyecek. O kendisine dua edildi diye, yağfirullâhu le-nâ ve le-küm diyecek.

Başka rivayetler de var. Dört tane hadîs-i şerîf var bu konuda. Onları peşpeşe hızlı okuyuverelim. Başka rivayetler de var. Dört tane hadîs-i şerîf var bu konuda. Onları peşpeşe hızlı okuyuverelim.

İzâ atase ehadüküm fe-kâle'l-hamdü lillâhi İzâ atase ehadüküm fe-kâle'l-hamdü lillâhi kâleti'l-melâiketükâleti'l-melâiketü rabbi'l-'âlemîn fe-izâ kâle rabbi'l-'âlemîne kâleti'l-melâiketü rahimekellâhu. rabbi'l-'âlemîn fe-izâ kâle rabbi'l-'âlemîne kâleti'l-melâiketü rahimekellâhu.

Bu ikinci hadîs-i şerîf İbn Abbas'tan rivayet edilmiş. Bu ikinci hadîs-i şerîf İbn Abbas'tan rivayet edilmiş.

İzâ 'atase ahadüküm. "Sizden biriniz hapşırdığı zaman." İzâ 'atase ahadüküm. "Sizden biriniz hapşırdığı zaman." Fe-kâle'l-hamdülilah. "Hapşırıp da arkasından elhamdülillah deyince, devam etmiyorsa,Fe-kâle'l-hamdülilah. "Hapşırıp da arkasından elhamdülillah deyince, devam etmiyorsa, "Melekler, Rabbi'l-'âlemîn derler." Yani elhamdülillah deyip kesme, Rabbi'l-'alemîn'i de ekle."Melekler, Rabbi'l-'âlemîn derler." Yani elhamdülillah deyip kesme, Rabbi'l-'alemîn'i de ekle. Rabbi'l-'alemîn'i melekler tamamlar. Rabbi'l-'alemîn'i melekler tamamlar. Fe-izâ kâle rabbi'l-'âlemîn. "Elhamdülillâhi rabbi'l-'âlemîn derse aksıran." Fe-izâ kâle rabbi'l-'âlemîn. "Elhamdülillâhi rabbi'l-'âlemîn derse aksıran." Kâleti'l-melâiketü rahimekellâhu. "O zaman melekler ona, hah şimdi oldu gibi yani, Kâleti'l-melâiketü rahimekellâhu. "O zaman melekler ona, hah şimdi oldu gibi yani, Allah sana merhamet etsin, rahmetini ihsan eylesin derler." Allah sana merhamet etsin, rahmetini ihsan eylesin derler."

Demek ki elhamdülillah demek güzel ama melekler istiyorlar ki, elhamdülillahi rabbi'l-'âlemîn densin.Demek ki elhamdülillah demek güzel ama melekler istiyorlar ki, elhamdülillahi rabbi'l-'âlemîn densin. Daha güzel olacak. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Daha güzel olacak. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun. Âlemlerin, bütün âlemlerin mâliki, mutasarrıfı, sahibi,Âlemlerin, bütün âlemlerin mâliki, mutasarrıfı, sahibi, besleyicisi, geliştiricisi, değiştiricisi, nimet vericisi Allah.besleyicisi, geliştiricisi, değiştiricisi, nimet vericisi Allah. Onun öyle olduğunu söyleyince o zaman melekler rahimekellah.Onun öyle olduğunu söyleyince o zaman melekler rahimekellah. "Allah sana merhamet etsin." derler. "Allah sana merhamet etsin." derler.

Şimdi bu Rabbü'l-'âlemîn kelimesi üzerine tabii çok uzun konuşmak lazım. Şimdi bu Rabbü'l-'âlemîn kelimesi üzerine tabii çok uzun konuşmak lazım. Çünkü Fâtiha'da geçiyor, tespihatta geçiyor ama mânası çok derin, çok derin. Çünkü Fâtiha'da geçiyor, tespihatta geçiyor ama mânası çok derin, çok derin.

Rab ne demek? Çok kimse bilmez. Arapça okuyanlar bile çoğu bilmez. Rab ne demek?

Çok kimse bilmez. Arapça okuyanlar bile çoğu bilmez.

Rab ne demek? Bir şeyi alıp, besleyip, büyütüp, geliştiren, büyüten demek. Rab ne demek?

Bir şeyi alıp, besleyip, büyütüp, geliştiren, büyüten demek.
Hani nasıl çocuğu terbiye edene mürebbî diyoruz.Hani nasıl çocuğu terbiye edene mürebbî diyoruz. Yani nasıl bir tohumu alsan, bir çiçek sümbül soğanını saksıya alsan, sulasan, baksan,Yani nasıl bir tohumu alsan, bir çiçek sümbül soğanını saksıya alsan, sulasan, baksan, vitaminini versen, toprağını karsan, ilaçlasan vesaire, sonunda bir çiçek sümbül hâline gelse; vitaminini versen, toprağını karsan, ilaçlasan vesaire, sonunda bir çiçek sümbül hâline gelse; veyahut küçük bir kuzuyu alsan, biberonla beslesen, büyütsen, tarladan otlatsan, veyahut küçük bir kuzuyu alsan, biberonla beslesen, büyütsen, tarladan otlatsan, kocaman hâle getirsen, onun gibi yani. Bir, besleyip, geliştirip, büyütmek mânası var Rab sözünde. kocaman hâle getirsen, onun gibi yani. Bir, besleyip, geliştirip, büyütmek mânası var Rab sözünde.

Rabbü'l-'âlemîn. Yani âlemlere nimetlerini verip besliyor alemleri, geliştiriyor. Rabbü'l-'âlemîn. Yani âlemlere nimetlerini verip besliyor alemleri, geliştiriyor. Büyütüyor, geliştiriyor, varlığını tekâmül ettiriyor. Âlemlerin Rabbi demek, bu mânası var.Büyütüyor, geliştiriyor, varlığını tekâmül ettiriyor. Âlemlerin Rabbi demek, bu mânası var. Çoğu bilmez bu manayı. "Âlemlerin sahibi" diye gelip geçer. Sahip değil de, düz sahip değil.Çoğu bilmez bu manayı. "Âlemlerin sahibi" diye gelip geçer. Sahip değil de, düz sahip değil. Ben Yalova'da tarlam var da gidip bakamıyorum bile, ağaçlar kuruyor.Ben Yalova'da tarlam var da gidip bakamıyorum bile, ağaçlar kuruyor. Böyle sahiplik değil, rabbü'l-'âlemîn demek, âlemlerin sahibi ama ihtiyaçlarını görüyor,Böyle sahiplik değil, rabbü'l-'âlemîn demek, âlemlerin sahibi ama ihtiyaçlarını görüyor, besliyor, bakıyor, büyütüyor demek. O mâna var: Âlemlerin Rabbi.besliyor, bakıyor, büyütüyor demek. O mâna var: Âlemlerin Rabbi. Her nimetimiz, her ihtiyacımızın karşılanması oradan. Her nimetimiz, her ihtiyacımızın karşılanması oradan.

Onun için elhamdülillahi rabbi'l-'âlemîn, şükür manasını ondan taşıyor. Onun için elhamdülillahi rabbi'l-'âlemîn, şükür manasını ondan taşıyor. "O âlemlerin Rabbine hamd olsun" diye o mana oradan geliyor."O âlemlerin Rabbine hamd olsun" diye o mana oradan geliyor. Rab kelimesinin bu manasını bilin. Rab kelimesi artmak manasıyla ilgilidir: rebâ, yerbû. Rab kelimesinin bu manasını bilin. Rab kelimesi artmak manasıyla ilgilidir: rebâ, yerbû. Âyet-i kerîmede de geçiyor bu mâna zaten. Âyet-i kerîmede de geçiyor bu mâna zaten. Yani, "Siz Allah yolunda sadaka verirseniz, Allah onu kendi indinde artırır, çoğaltır." Yani, "Siz Allah yolunda sadaka verirseniz, Allah onu kendi indinde artırır, çoğaltır." Sadakayı besler, büyütür, geliştirir; küçücük bir sadaka, Uhud dağı gibi olur.Sadakayı besler, büyütür, geliştirir; küçücük bir sadaka, Uhud dağı gibi olur. Allah onu kıymetlendirir. Hani bir tasarrufun olsa, götürsen bir helal firmaya versen, Allah onu kıymetlendirir. Hani bir tasarrufun olsa, götürsen bir helal firmaya versen, o da ticaret yapsa, geliştirse, kocaman etse gibi. Ama faize verirsen malı, o zaman; o da ticaret yapsa, geliştirse, kocaman etse gibi. Ama faize verirsen malı, o zaman;

Fe-lâ yerbû 'indellâhi. "Allah indinde gelişmez." diyor. Fe-lâ yerbû 'indellâhi. "Allah indinde gelişmez." diyor.

Yani sen gelişecek sanıyorsun ama mesela adam tuttu, filanca tefecilerYani sen gelişecek sanıyorsun ama mesela adam tuttu, filanca tefeciler yüzde 80, yüzde 90, yüzde 100, yüzde 120 faiz veriyoruz deyince [gitti parasını ona yatırdı].yüzde 80, yüzde 90, yüzde 100, yüzde 120 faiz veriyoruz deyince [gitti parasını ona yatırdı]. Millet unuttu faizin haram olduğunu, evini sattı, düşündü ki,Millet unuttu faizin haram olduğunu, evini sattı, düşündü ki, 100 milyona evi satacağım bir senede 120 milyon alacağım.100 milyona evi satacağım bir senede 120 milyon alacağım. Ayda on milyon bedavadan gelecek faiz parası. Haram ama olsun. Aldırmıyor, yiyecek onu. Ayda on milyon bedavadan gelecek faiz parası. Haram ama olsun. Aldırmıyor, yiyecek onu. On milyon, on milyon, çalışmaya da lüzum kalmayacak, artık keyif edecek boğazda, orada, burada filan. On milyon, on milyon, çalışmaya da lüzum kalmayacak, artık keyif edecek boğazda, orada, burada filan.

Sen misin böyle düşünen? Ver bakalım paraları, sat bakalım evi evvela.Sen misin böyle düşünen?

Ver bakalım paraları, sat bakalım evi evvela.
Tuzağa bir girsin bakalım ayağın. Evvela bir evi sattı. Ondan sonra da tefeciye parayı verdi.Tuzağa bir girsin bakalım ayağın. Evvela bir evi sattı. Ondan sonra da tefeciye parayı verdi. Tefeci paraları topladı topladı, pırt [kayboldu]... Haydi bakalım, şimdi mahkemeye müracaat et; Tefeci paraları topladı topladı, pırt [kayboldu]... Haydi bakalım, şimdi mahkemeye müracaat et;

Ben bu adama şu kadar para vermiştim de, işteBen bu adama şu kadar para vermiştim de, işte o paranın aslını bile vermedi de, vaat ettiği şeyi de yapmadı da. o paranın aslını bile vermedi de, vaat ettiği şeyi de yapmadı da.

Sana daha çok ceza layıktır. Allah yapıyor o cezayı. O cezayı veren Allah. Sana daha çok ceza layıktır. Allah yapıyor o cezayı. O cezayı veren Allah.

Sen misin, haramı helali düşünmeyen, bedavadan kazancı düşünen? Sen misin, haramı helali düşünmeyen, bedavadan kazancı düşünen?

İzâ 'atase'l-'âtısu fe'b-deûhü bi-l-hamdiİzâ 'atase'l-'âtısu fe'b-deûhü bi-l-hamdi fe-inne zâlike devâün min-külli dâin ve min-vece'i'l-hâsırati. fe-inne zâlike devâün min-külli dâin ve min-vece'i'l-hâsırati.

"Bir kimse aksırdığı zaman, siz de ona elhamdülillah deyin.""Bir kimse aksırdığı zaman, siz de ona elhamdülillah deyin." Yani söylemezse, hapşırdı elhamdülillah demedi. Yani söylemezse, hapşırdı elhamdülillah demedi. Siz ona, ondan evvel davranıp, madem söylemedi unuttu, ona elhamdülillah deyiverin. Siz ona, ondan evvel davranıp, madem söylemedi unuttu, ona elhamdülillah deyiverin. Hamd etmenin zamanıydı, sen onu unuttun gibilerden ona elhamdülillah deyiverin. Hamd etmenin zamanıydı, sen onu unuttun gibilerden ona elhamdülillah deyiverin. Siz böyle başlarsanız, hapşurdu, elhamdülillah demeyi unuttu öyle duruyor.Siz böyle başlarsanız, hapşurdu, elhamdülillah demeyi unuttu öyle duruyor. Sen elhamdülillah dedin mi sen kazandın. Birinci, ipi güğüsleyen, yarışı sen kazandın. Sen elhamdülillah dedin mi sen kazandın. Birinci, ipi güğüsleyen, yarışı sen kazandın. Sen elhamdülillah dedin mi; Fe-inne zâlike devâün min-külli dâin ve min-vece'i'l-hâsırati. Sen elhamdülillah dedin mi;

Fe-inne zâlike devâün min-külli dâin ve min-vece'i'l-hâsırati.
"Bu yani elhamdülillah demek her hastalığın ve böğür ağrılarının şifasıdır.""Bu yani elhamdülillah demek her hastalığın ve böğür ağrılarının şifasıdır." Böğründeki hastalıklara da şifadır. Demek ki, maddî mânevî her hastalığa devâ oluyor. Böğründeki hastalıklara da şifadır. Demek ki, maddî mânevî her hastalığa devâ oluyor.

Yani "Allah demekle böyle bu kadar şey olur mu?" diye hatırına gelebilir bir insanın.Yani "Allah demekle böyle bu kadar şey olur mu?" diye hatırına gelebilir bir insanın. Olur ya, şeytan boş durmuyor, insanın içinde boyuna kazana kömür atıp duruyor,Olur ya, şeytan boş durmuyor, insanın içinde boyuna kazana kömür atıp duruyor, kızdırmak için kara kara kömürleri atıp duruyor, içerde fokur fokur kaynatmaya çalışıyor. kızdırmak için kara kara kömürleri atıp duruyor, içerde fokur fokur kaynatmaya çalışıyor. Böyle diyebilir. Muhterem kardeşlerim! Allah verir, başkası veremez. Böyle diyebilir.

Muhterem kardeşlerim!

Allah verir, başkası veremez.
Başka zenginler veremez ama Allah verir. Allah, bir lâ ilâhe illallah diyene cennette köşk veriyor.Başka zenginler veremez ama Allah verir. Allah, bir lâ ilâhe illallah diyene cennette köşk veriyor. Lâ ilâhe illallah kısaca bir söz işte. Lâ ilâhe illallah diyeni cennete sokuyor, cennette köşk veriyor. Lâ ilâhe illallah kısaca bir söz işte. Lâ ilâhe illallah diyeni cennete sokuyor, cennette köşk veriyor. Bismillâhirrahmânirrahîm diye işe başlayanın, işini rast getiriyor. Bismillâhirrahmânirrahîm diye işe başlayanın, işini rast getiriyor. Besmele ile başlayanın işini rast getiriyor, besmelesiz başlayanın işini güdük bırakıyor.Besmele ile başlayanın işini rast getiriyor, besmelesiz başlayanın işini güdük bırakıyor. Çünkü yapan, eden, veren Allah; bu sözler Allah'ın rızasına hoş geldi mi Allah affediyor.Çünkü yapan, eden, veren Allah; bu sözler Allah'ın rızasına hoş geldi mi Allah affediyor. Hoş gelmedi mi ceza veriyor. Onun için sözün kısalığına bakma, mânasına bak, bir de o sözü sevene bak.Hoş gelmedi mi ceza veriyor. Onun için sözün kısalığına bakma, mânasına bak, bir de o sözü sevene bak. Allah seviyor. Sevdiği zaman da seni taltif ediyor. Allah seviyor. Sevdiği zaman da seni taltif ediyor.

Geçenlerde Ankara'da hadîs-i şerîfleri okuyoruz, rüya ile ilgili bahis geldi.Geçenlerde Ankara'da hadîs-i şerîfleri okuyoruz, rüya ile ilgili bahis geldi. Rüya, Kur'ân-ı Kerîm'de var, hadîs-i şerîflerde var. Önemli bir olay, rüya.Rüya, Kur'ân-ı Kerîm'de var, hadîs-i şerîflerde var. Önemli bir olay, rüya. Bazen olacakları, ertesi günkü şeyleri filan insan rüyada görür.Bazen olacakları, ertesi günkü şeyleri filan insan rüyada görür. Tabii rüya [ile ilgili hadisler] geldi, rüyayı anlattık.Tabii rüya [ile ilgili hadisler] geldi, rüyayı anlattık. Beğenen beğeniyor da insanların, kalabalığın içinden de çeşitli tipler de çıkıyor; Beğenen beğeniyor da insanların, kalabalığın içinden de çeşitli tipler de çıkıyor;

"Ya biz buraya masal ve rüya dinlemeye mi geldik?" diye bir kâğıt gönderen de oldu içlerinden."Ya biz buraya masal ve rüya dinlemeye mi geldik?" diye bir kâğıt gönderen de oldu içlerinden. Sıkılmış beyzadenin canı. E ne yapalım! Konu bazen öyle bazen böyle geliyor, çeşitlilik oluyor.Sıkılmış beyzadenin canı.

E ne yapalım! Konu bazen öyle bazen böyle geliyor, çeşitlilik oluyor.
Her şeyi öğrenmekte fayda var. Bugün de böyle oldu.Her şeyi öğrenmekte fayda var. Bugün de böyle oldu. Hapşırmanın âdâbı ile ilgili, hapşırmadan sonra söylenecek sözlerle ilgili geldi. Ne yapayım? Hapşırmanın âdâbı ile ilgili, hapşırmadan sonra söylenecek sözlerle ilgili geldi.

Ne yapayım?

Peygamber Efendimiz bunları söylemiş. Bunun sevabı, esrarı, incelikleri, hatırası var. Peygamber Efendimiz bunları söylemiş. Bunun sevabı, esrarı, incelikleri, hatırası var. Hz. Âdem atamız, yaratıldığı zaman şöyle bir uyanmış, doğrulmuş, ilk önce bir hapşu diye hapşırmış.Hz. Âdem atamız, yaratıldığı zaman şöyle bir uyanmış, doğrulmuş, ilk önce bir hapşu diye hapşırmış. Ta o zamana kadar gidiyor o. O zaman elhamdülillah demiş. Ta o zamana kadar gidiyor o. O zaman elhamdülillah demiş. Melek de, yerhamukellah diye, bu yeni yaratığa dua etmişler. O mana, o anane devam ediyor. Melek de, yerhamukellah diye, bu yeni yaratığa dua etmişler. O mana, o anane devam ediyor.

Nasıl hacda İbrahim aleyhisselam'ın, Hacer validemizin Safâ ile Merve arasında gitmesi gelmesi, Nasıl hacda İbrahim aleyhisselam'ın, Hacer validemizin Safâ ile Merve arasında gitmesi gelmesi, âdâb olmuş, çeşitli incelikleri var.âdâb olmuş, çeşitli incelikleri var. Nasıl Kâbe'nin etrafında dönmek, meleklerin beytü'l-mâmur etrafında dönmesinin sembolü ve hatırası... Nasıl Kâbe'nin etrafında dönmek, meleklerin beytü'l-mâmur etrafında dönmesinin sembolü ve hatırası... İslâm'da çok derin şeyler vardır, işin içinde iş vardır.İslâm'da çok derin şeyler vardır, işin içinde iş vardır. Esrarının içinde, ibadetlerin nice nice daha esrar vardır, incelikler vardır. Erbabı bilir. Esrarının içinde, ibadetlerin nice nice daha esrar vardır, incelikler vardır. Erbabı bilir.

Dördüncü hadîs-i şerîf, hapşırmakla ilgili. Dördüncü hadîs-i şerîf, hapşırmakla ilgili.

İzâ 'atase ehadüküm fe'l-yüşemithü celîsühû İzâ 'atase ehadüküm fe'l-yüşemithü celîsühû fe-in zâde 'alâ selâsin fe-hüve mezkûmün ve lâ yüşemmet ba'de selâsin. fe-in zâde 'alâ selâsin fe-hüve mezkûmün ve lâ yüşemmet ba'de selâsin.

Bu da işe bir hudut koyuyor, diyor ki; "Sizden biriniz hapşırırsa, tamam,Bu da işe bir hudut koyuyor, diyor ki; "Sizden biriniz hapşırırsa, tamam, yanında oturan arkadaşı üç defa ona yerhamukellah desin, elhamdülillah dediği zaman."yanında oturan arkadaşı üç defa ona yerhamukellah desin, elhamdülillah dediği zaman." İşte buna teşmîtü'l-âtıs derler. Hapşırana hayır dua etmek, iyiliğini temenni etmek. İşte buna teşmîtü'l-âtıs derler. Hapşırana hayır dua etmek, iyiliğini temenni etmek. "Üç defaya kadar bunu yapsın, üçten fazla yaparsa, demek ki adam hasta, nezle, peş peşe..." "Üç defaya kadar bunu yapsın, üçten fazla yaparsa, demek ki adam hasta, nezle, peş peşe..." Alerjik mi oluyormuş ne oluyormuş, ben bazen bir hapşırmaya başlıyorum,Alerjik mi oluyormuş ne oluyormuş, ben bazen bir hapşırmaya başlıyorum, gidip burnumu yıkamazsam, ağzımı çalkalamazsam, gidip burnumu yıkamazsam, ağzımı çalkalamazsam, yeri göğü, tavanı havaya kaldıracak gibi hapşırttırıyor uzun zaman. yeri göğü, tavanı havaya kaldıracak gibi hapşırttırıyor uzun zaman.

Demek ki üçten fazlası oldu mu, artık o bir hastalıktandır, nezledendir.Demek ki üçten fazlası oldu mu, artık o bir hastalıktandır, nezledendir. O zaman üçten sonra artık söylemeye lüzum yok. O zaman üçten sonra artık söylemeye lüzum yok. Adam hapşırıyor, elhamüdillah, hapşırıyor, elhamdülillah, hapşırıyor, elhamdülillah, yerhamukellah...Adam hapşırıyor, elhamüdillah, hapşırıyor, elhamdülillah, hapşırıyor, elhamdülillah, yerhamukellah... Artık her şeyin bir hududu var. "Üçten sonra demesin." demiş Peygamber Efendimiz. Artık her şeyin bir hududu var. "Üçten sonra demesin." demiş Peygamber Efendimiz.

İzâ 'azzamet ümmetî ed-dünya nüzi'at min-hâ hetü'l-islâm ve izâ tereketi'l-emre bi'l-ma'rûfi İzâ 'azzamet ümmetî ed-dünya nüzi'at min-hâ hetü'l-islâm ve izâ tereketi'l-emre bi'l-ma'rûfi ve'n-nehye anil-münkeri hurrimet bereketü'l-vahyi ve izâ tesâbbet ümmetî sekatat min-'aynillâhi. ve'n-nehye anil-münkeri hurrimet bereketü'l-vahyi ve izâ tesâbbet ümmetî sekatat min-'aynillâhi.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. Bu günkü dersimizin son hadîs-i şerîfi.Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. Bu günkü dersimizin son hadîs-i şerîfi. Ebû Hüreyre rivayetmiş ki, Peygamber Efendimiz buyuruyor; Ebû Hüreyre rivayetmiş ki, Peygamber Efendimiz buyuruyor;

İzâ 'azzamet ümmetî ed-dünyâ. İzâ 'azzamet ümmetî ed-dünyâ. "Benim ümmetim yani Ümmet-i Muhammed, dünyayı gözünde büyüttü mü." "Benim ümmetim yani Ümmet-i Muhammed, dünyayı gözünde büyüttü mü." Dünyaya tâzim etti, ehemmiyet verdi mi.Dünyaya tâzim etti, ehemmiyet verdi mi. Nüzi'at min-hâ hey'etü'l-islâm. "İslâm'ın hey'eti ondan çekilip alınır." Nüzi'at min-hâ hey'etü'l-islâm. "İslâm'ın hey'eti ondan çekilip alınır." Hey'et diye yazmış, burada açıkça hemze var ama baktım, heybet mânası da var.Hey'et diye yazmış, burada açıkça hemze var ama baktım, heybet mânası da var. Yani, "İslâm'ın o insana verdiği heybet, vakar ve saygınlık diyelim yeni tabirle, Yani, "İslâm'ın o insana verdiği heybet, vakar ve saygınlık diyelim yeni tabirle, Allah tarafından onun üzerinden çekilir, alınır." Ve yahut buradaki ilk manasıyla,Allah tarafından onun üzerinden çekilir, alınır." Ve yahut buradaki ilk manasıyla, "İslâm'ın umumi görünüşü, hey'eti topluca o kişinin üzerinden alınır." "İslâm'ın umumi görünüşü, hey'eti topluca o kişinin üzerinden alınır."

Ümmetim dünyayı tercih ederse, dünyaya hürmet ederse, dünyaya meyl ederse, Ümmetim dünyayı tercih ederse, dünyaya hürmet ederse, dünyaya meyl ederse, dünyaya dalarsa demek yani.dünyaya dalarsa demek yani. O zaman gidiyor elden; izzet, heybet, İslâm'ın ana hey'eti göçüp gidiyor.O zaman gidiyor elden; izzet, heybet, İslâm'ın ana hey'eti göçüp gidiyor. İslâm ona darılıyor, kalkıp gidiyor üzerinden. İslâm, "hey'et, topluluk" demektir.İslâm ona darılıyor, kalkıp gidiyor üzerinden. İslâm, "hey'et, topluluk" demektir. İslâm'ın topluluğu şöyle; "Sen misin dünyaya meyleden? Vay müslüman vay!İslâm'ın topluluğu şöyle;

"Sen misin dünyaya meyleden? Vay müslüman vay!
Darıldım sana." [diyor] kalkıp gidiyor. İslâm'ın hey'eti gidince, kuru bir şey kalıyor geride. Darıldım sana." [diyor] kalkıp gidiyor. İslâm'ın hey'eti gidince, kuru bir şey kalıyor geride.

Ve izâ tereketi'l-emre bi'l-ma'rûfi ve'n-nehye anil-münkeri. Ve izâ tereketi'l-emre bi'l-ma'rûfi ve'n-nehye anil-münkeri. "Ümmetim yine emr-i marufu nehy-i münkeri terk eder..." Emr-i mâruf ne demekti? "Ümmetim yine emr-i marufu nehy-i münkeri terk eder..."

Emr-i mâruf ne demekti?

İyi şeyleri yaptırım için, etrafa söylemek, nasihat etmek, yaptırmaya çalışmak, hatta zorlamak.İyi şeyleri yaptırım için, etrafa söylemek, nasihat etmek, yaptırmaya çalışmak, hatta zorlamak. Ve'n-nehy-i ani'l-münkeri. "Kötü olan şeyleri de yaptırmamaya çalışmak."Ve'n-nehy-i ani'l-münkeri. "Kötü olan şeyleri de yaptırmamaya çalışmak." İçki içme, onu yapma, bağırma. Komşunun bahçesine tırmanma. Elmasını koparma vesaire. İçki içme, onu yapma, bağırma. Komşunun bahçesine tırmanma. Elmasını koparma vesaire. Yani kötüye şeyi yaptırtmamak. Yani kötüye şeyi yaptırtmamak. İyi şeyi yaptırmaya çalışmak, kötü şeyi yaptırmamaya gayret etmek. İyi şeyi yaptırmaya çalışmak, kötü şeyi yaptırmamaya gayret etmek.

Bu emr-i mâruf, nehy-i münker nedir? Farzdır. Müslümanların vazifesidir. Bu emr-i mâruf, nehy-i münker nedir?

Farzdır. Müslümanların vazifesidir.
Namaz gibi, oruç gibi bir vazifedir. Bunu terk ederse ümmetim, ne olur? Namaz gibi, oruç gibi bir vazifedir.

Bunu terk ederse ümmetim, ne olur?

Hurrimet bereketü'l-vahyi. Hurrimet bereketü'l-vahyi. "Vahyin, Kur'ân-ı Kerîm'in üzerlerine inmesinden hâsıl olan bereketten, mahrum kılınır.""Vahyin, Kur'ân-ı Kerîm'in üzerlerine inmesinden hâsıl olan bereketten, mahrum kılınır." Kur'ân-ı Kerîm'in bereketinden mahrum kılınır.Kur'ân-ı Kerîm'in bereketinden mahrum kılınır. Kur'ân-ı Kerîm'in bereketini tadamaz, bereketinden istifade edemez,Kur'ân-ı Kerîm'in bereketini tadamaz, bereketinden istifade edemez, o vahy-i ilâhînin kullara sağladığı mânevî faydalardan faydalanamaz duruma düşer. o vahy-i ilâhînin kullara sağladığı mânevî faydalardan faydalanamaz duruma düşer.

Ne zaman? Emr-i mâruf nehy-i münker yapmadığı zaman, gitti. İki tehlike. Etti iki, üçüncüsü; Ne zaman?

Emr-i mâruf nehy-i münker yapmadığı zaman, gitti. İki tehlike. Etti iki, üçüncüsü;

Ve izâ tesâbbet ümmetî. "Ümmetim birbirlerine sövmeye, sövüşmeye başlarsa..." Ve izâ tesâbbet ümmetî. "Ümmetim birbirlerine sövmeye, sövüşmeye başlarsa..." Kötü sözler söylerse aleyhinde... Sebbe "sövmek" demektir.Kötü sözler söylerse aleyhinde... Sebbe "sövmek" demektir. Hani "ana avrat" derler ya böyle, ileri geri ağzını açıp gözünü yumup söylemek...Hani "ana avrat" derler ya böyle, ileri geri ağzını açıp gözünü yumup söylemek... Sebbetmek sövmek demek, küfür diyoruz biz ona ama küfür,Sebbetmek sövmek demek, küfür diyoruz biz ona ama küfür, imanın dışı olan bir şey mânasına da geldiğinden, sebbetmek Türkçe tam "sövmek" [diye çeviryoruz.]imanın dışı olan bir şey mânasına da geldiğinden, sebbetmek Türkçe tam "sövmek" [diye çeviryoruz.] Ümmet birbirine sövüştüğü zaman, o ona sövüyor, o ona sövüyor,Ümmet birbirine sövüştüğü zaman, o ona sövüyor, o ona sövüyor, sövüştüğü zaman, Sekatat min-'aynillah. "Allah'ın gözünden düşerler." sövüştüğü zaman, Sekatat min-'aynillah. "Allah'ın gözünden düşerler."

Muhtere Kardeşlerim! Bu son hadîs-i şerîfte üç tehlike anlatıldı.Muhtere Kardeşlerim!

Bu son hadîs-i şerîfte üç tehlike anlatıldı.
Buna dikkat edin. Benim ümmetim, dünyayı gözlerinde büyütürler, dünyaya dalarlar, Buna dikkat edin. Benim ümmetim, dünyayı gözlerinde büyütürler, dünyaya dalarlar, dünyaya hürmet ederlerse, İslâm'ın hey'eti ondan çekilir alınır. Müslümanlık kalmaz üzerinde.dünyaya hürmet ederlerse, İslâm'ın hey'eti ondan çekilir alınır. Müslümanlık kalmaz üzerinde. Dünyaya daldı mı, Müslümanlığın ruhu, hey'eti kalmaz, çekilir. Ne yapacak? Dünyaya daldı mı, Müslümanlığın ruhu, hey'eti kalmaz, çekilir.

Ne yapacak?

Dünyayı sevmeyecek âhireti sevecek. Dünyaya meyl etmeyecek âhirete meyledecek. Dünyayı sevmeyecek âhireti sevecek. Dünyaya meyl etmeyecek âhirete meyledecek. Gayesi âhireti mamur kılmak olacak. Gayesi âhireti mamur kılmak olacak. Dünyayı mamur kılmak, cep doldurmak, mevki makam sahibi olmak değil.Dünyayı mamur kılmak, cep doldurmak, mevki makam sahibi olmak değil. İsterse bunların aksi bile olsa, âhireti kazanmak o yolla oluyorsa, fedakârlık bile yapması lazım.İsterse bunların aksi bile olsa, âhireti kazanmak o yolla oluyorsa, fedakârlık bile yapması lazım. Yapmazsa, İslâm sıyrılır. Hah, tamam, anladık şimdi.Yapmazsa, İslâm sıyrılır.

Hah, tamam, anladık şimdi.
Türkiye'nin durumunu da anladık, bütün İslâm âleminin durumunu da anladık.Türkiye'nin durumunu da anladık, bütün İslâm âleminin durumunu da anladık. Dünyaya meyl etti ümmet, İslâm'ın canı, ciğeri, ruhu, ateşi, heyecanı, hey'eti çekildi, alındı üzerinden. Dünyaya meyl etti ümmet, İslâm'ın canı, ciğeri, ruhu, ateşi, heyecanı, hey'eti çekildi, alındı üzerinden. Güya müslüman. Sürü gibi. Ermeniler Azerbaycan'a saldırıyor kıpırtı yok.Güya müslüman. Sürü gibi. Ermeniler Azerbaycan'a saldırıyor kıpırtı yok. Filistin'de elini taşla eziyor, canlı insanın kemiklerini kırıyor gürültü yok. Filistin'de elini taşla eziyor, canlı insanın kemiklerini kırıyor gürültü yok. Bosna-Hersek'te öldürülüyor, kadınlar tecavüze uğruyor, çocuklar satılıyor,Bosna-Hersek'te öldürülüyor, kadınlar tecavüze uğruyor, çocuklar satılıyor, organları kesilip alınıyor ses yok. Neden? İslâm'ın hey'eti gitmiş. Neden olmuş bu? organları kesilip alınıyor ses yok.

Neden?

İslâm'ın hey'eti gitmiş.

Neden olmuş bu?

Dünyaya daldığı için olmuş. Aman Amerika'dan zarar gelmesin, aman ticaretimiz zarar görmesin, Dünyaya daldığı için olmuş.

Aman Amerika'dan zarar gelmesin, aman ticaretimiz zarar görmesin,
aman rahatım, keyifim bozulmasın. Gitti işte, sebep anlaşılıyor. aman rahatım, keyifim bozulmasın. Gitti işte, sebep anlaşılıyor.

Tehlikelerin birisi bu, çoğumuzda var. Çok yaygın bir hastalık. Tehlikelerin birisi bu, çoğumuzda var. Çok yaygın bir hastalık. Bulaşıcı, kolera gibi salgın ve çok kötü bir hastalık, dünyaya dalmak, dünyayı sevme,Bulaşıcı, kolera gibi salgın ve çok kötü bir hastalık, dünyaya dalmak, dünyayı sevme, dünyayı gözünde büyütmek, dünyayı hedef edinmek...dünyayı gözünde büyütmek, dünyayı hedef edinmek... Çok az kimsede bundan kurtulmuşluk, sıhhat vardır.Çok az kimsede bundan kurtulmuşluk, sıhhat vardır. Çoğu kimse ehl-i dünyâdır maalesef, müslüman da olsan. Çoğu kimse ehl-i dünyâdır maalesef, müslüman da olsan.

Ben size acı bir şey söyleyeyim. Ermeniler para gönderiyorlarmış Azeri köylerine;Ben size acı bir şey söyleyeyim. Ermeniler para gönderiyorlarmış Azeri köylerine; "Alın şu dolarları, haydi boşaltın köyü." diyorlarmış. Dolarları alan, köyü boşaltıp gidiyormuş. "Alın şu dolarları, haydi boşaltın köyü." diyorlarmış. Dolarları alan, köyü boşaltıp gidiyormuş. Ermeniler geliyormuş. Para, para, para, din iman para oldu. O zaman bir şey kalmadı. Ermeniler geliyormuş. Para, para, para, din iman para oldu. O zaman bir şey kalmadı.

İkinci büyük tehlike; emr-i mâruf nehy-i münkeri ümmet terk ederse, İkinci büyük tehlike; emr-i mâruf nehy-i münkeri ümmet terk ederse, Kur'ân-ı Kerîm'in bereketinden mahrum kılınır.Kur'ân-ı Kerîm'in bereketinden mahrum kılınır. Sanki Kur'ân-ı Kerîm inmemiş, sanki Kur'ân-ı Kerîm'in onlara hiç faydası yok duruma düşer.Sanki Kur'ân-ı Kerîm inmemiş, sanki Kur'ân-ı Kerîm'in onlara hiç faydası yok duruma düşer. Okurlar, okurlar hiçbir şey olmaz. İşte o kadar hafız var, bu kadar kıraat var,Okurlar, okurlar hiçbir şey olmaz. İşte o kadar hafız var, bu kadar kıraat var, Kur'ân-ı Kerîm radyoda, televizyonda bile okunuyor ama ne [oluyor]? Neden? Kur'ân-ı Kerîm radyoda, televizyonda bile okunuyor ama ne [oluyor]?

Neden?

Kur'ân-ı Kerîm'in, vahyin, bereketinden mahrum kılınırlar, emr-i mâruf ve nehy-i münkeri terk edince. Kur'ân-ı Kerîm'in, vahyin, bereketinden mahrum kılınırlar, emr-i mâruf ve nehy-i münkeri terk edince. Bu yapılmaz diyecek. Haram olan şeyi yaptırmamaya, helal olan şeyi yaptırmaya çalışacak. Bu yapılmaz diyecek. Haram olan şeyi yaptırmamaya, helal olan şeyi yaptırmaya çalışacak.

Bu emr-i mâruf nehy-i münkeri öğrenin. Vazifelerinizden birisi bu. Ev ödevi, çalışın.Bu emr-i mâruf nehy-i münkeri öğrenin. Vazifelerinizden birisi bu. Ev ödevi, çalışın. Emr-i mâruf nedir, nehy-i münker nedir?Emr-i mâruf nedir, nehy-i münker nedir? Bir dahaki haftaya kadar bir görev yapın, bakın o zaman yerinizde durabilecek misiniz!? Bir dahaki haftaya kadar bir görev yapın, bakın o zaman yerinizde durabilecek misiniz!?

Bilmiyor millet. Emr-i mâruf nehy-i münkeri hocalar yapsın, vâizler yapsın.Bilmiyor millet. Emr-i mâruf nehy-i münkeri hocalar yapsın, vâizler yapsın. Kürsüye çıksın, eûzü besmeleden sonra 45 dakika konuşsun, bitince emr-i mâruf nehy-i münker bitti. Kürsüye çıksın, eûzü besmeleden sonra 45 dakika konuşsun, bitince emr-i mâruf nehy-i münker bitti. Yağma yok. Her koyun kendi bacağından asılmayacak mı? Sizin bacağınız yok mu asılacak? Yağma yok.

Her koyun kendi bacağından asılmayacak mı?

Sizin bacağınız yok mu asılacak?

Herkesin bacağı var, Allah herkesin bacağından asar, herkesin derisini yüzer. Herkesin bacağı var, Allah herkesin bacağından asar, herkesin derisini yüzer. Herkes vazifesini yapacak. Hiç kimseye sözün geçmezse, âciz bir adamsan evinde sözün geçer.Herkes vazifesini yapacak. Hiç kimseye sözün geçmezse, âciz bir adamsan evinde sözün geçer. Karın hiç olmazsa, "Hoş geldin efendi" der. Hiç olmazsa çocuğun sözünü dinler. Bari ona tesir et. Karın hiç olmazsa, "Hoş geldin efendi" der. Hiç olmazsa çocuğun sözünü dinler. Bari ona tesir et.

Muhterem kardeşlerim! İkinci tehlike bu, emr-i mâruf nehy-i münker yapacağız. Muhterem kardeşlerim!

İkinci tehlike bu, emr-i mâruf nehy-i münker yapacağız.
Birinci tehlike dünyaya dalmak, dünyayı sevmek.Birinci tehlike dünyaya dalmak, dünyayı sevmek. Dünyayı sevmeyeceğiz, âhireti seveceğiz, cenneti seveceğiz, âhireti, cenneti kazanmaya çalışacağız.Dünyayı sevmeyeceğiz, âhireti seveceğiz, cenneti seveceğiz, âhireti, cenneti kazanmaya çalışacağız. Emr-i mârufu nehy-i münkeri terk etmeyeceğiz. Suskun insanlar olmayacağız. Emr-i mârufu nehy-i münkeri terk etmeyeceğiz. Suskun insanlar olmayacağız. Konuşan insanlar olacağız.Konuşan insanlar olacağız. Hayrı söyleyen, hakkı söyleyen, şerri engelleyen, hakkı destekleyen insanlar olacağız. Hayrı söyleyen, hakkı söyleyen, şerri engelleyen, hakkı destekleyen insanlar olacağız. Müslüman böyle olacak. Başka türlü olursa iyi müslüman olmuyor,Müslüman böyle olacak. Başka türlü olursa iyi müslüman olmuyor, vahyin bereketi de üzerinden gidince cascavlak kalıyor. vahyin bereketi de üzerinden gidince cascavlak kalıyor.

Üçüncü tehlike; birbirlerine sövüşürlerse, o ona söver, o ona söverse Allah'ın gözünden düşerler. Üçüncü tehlike; birbirlerine sövüşürlerse, o ona söver, o ona söverse Allah'ın gözünden düşerler. Allah'ın gözünden düşmek de başka bir şeye benzemez. Allah'ın gözünden düşmek de başka bir şeye benzemez. Uçaktan düşmekten daha beter olur insan. Yüksek bir yerden düşmek değil. Uçaktan düşmekten daha beter olur insan. Yüksek bir yerden düşmek değil. Allah'ın gözünden düştü mü insan, dünyası âhireti mahvolur. O zaman ne yapacağız? Allah'ın gözünden düştü mü insan, dünyası âhireti mahvolur.

O zaman ne yapacağız?

Kimse, kimseye sövmeyecek. Bana yığınla mektup geliyor. Şikâyetler geliyor dinliyorum. Kimse, kimseye sövmeyecek.

Bana yığınla mektup geliyor. Şikâyetler geliyor dinliyorum.
Tüylerim diken diken oluyor. Müslüman müslümanın aleyhinde, müslüman müslüma iftira ediyor.Tüylerim diken diken oluyor. Müslüman müslümanın aleyhinde, müslüman müslüma iftira ediyor. Müslüman müslümana olmadık sözler söylüyor, olmadık zanlarda bulunuyor, Müslüman müslümana olmadık sözler söylüyor, olmadık zanlarda bulunuyor, yalan yanlış şeyler, rekabetler, çekişmeler, çatışmalar. Allah'ın gözünden düşer insan. yalan yanlış şeyler, rekabetler, çekişmeler, çatışmalar. Allah'ın gözünden düşer insan. Allah korusun. Allah edepsizlik yaptırmasın insana.Allah korusun. Allah edepsizlik yaptırmasın insana. Allah hüsn ü zannı emretmiş, suizanı yasaklamış mesela.Allah hüsn ü zannı emretmiş, suizanı yasaklamış mesela. İşte bu İslâm'ı âdâbı, tasavvufu vesaireyi bilmiyorlar. İşte bu İslâm'ı âdâbı, tasavvufu vesaireyi bilmiyorlar. Ondan sonra başa her çeşit felaket geliyor. Biz de söylüyoruz, söylemek de yetmiyor. Ondan sonra başa her çeşit felaket geliyor. Biz de söylüyoruz, söylemek de yetmiyor.

Herhalde bizim biraz Hz. Ömer gibi kamçılı dolaşmamız lazım. Herhalde bizim biraz Hz. Ömer gibi kamçılı dolaşmamız lazım. Böyle uzun bir kamçı Zoro'nun kara kamçısı gibi, bir şaklattığımız zaman, Böyle uzun bir kamçı Zoro'nun kara kamçısı gibi, bir şaklattığımız zaman, alnında bir z harfi, sırtında bir z harfi, böyle kandan bir şey çıkmalı ki,alnında bir z harfi, sırtında bir z harfi, böyle kandan bir şey çıkmalı ki, ondan sonra millet bir daha yapmasın.ondan sonra millet bir daha yapmasın. Millet boyuna cezasını görmediği günahı işlemeye devam ediyor.Millet boyuna cezasını görmediği günahı işlemeye devam ediyor. Cezasını görürse vazgeçecek ama cezasını şimdi görmüyor. Cezasını görürse vazgeçecek ama cezasını şimdi görmüyor. Birikiyor ceza, öbür tarafta depoda birikiyor, birikiyor, birikiyor, ceza bir patladığı zamanBirikiyor ceza, öbür tarafta depoda birikiyor, birikiyor, birikiyor, ceza bir patladığı zaman ya Sırp senin üstüne geliyor, ya Yunanlı geliyor, ya Ermeni geliyor. Aaa niye geldi?ya Sırp senin üstüne geliyor, ya Yunanlı geliyor, ya Ermeni geliyor.

Aaa niye geldi?
Müslüman niye Ermeni'nin karşısında, Sırp'ın karşısında mağlup? Müslüman niye Ermeni'nin karşısında, Sırp'ın karşısında mağlup?

Cezalar birikti de depo patladı. Barajın duvarı yıkıldı ondan. Başka bir şeyden değil. Cezalar birikti de depo patladı. Barajın duvarı yıkıldı ondan. Başka bir şeyden değil.

Allah hepimize uyanıklık versin. Nevm-i gafletten yâ Rabbi! Bizleri lütfunla uyandır.Allah hepimize uyanıklık versin. Nevm-i gafletten yâ Rabbi! Bizleri lütfunla uyandır. Bizi kâfirlerle terbiye etme.Bizi kâfirlerle terbiye etme. Bizi gazabınla, azabınla terbiye etme, lütfunla, kereminle terbiye eyle yâ Rabbi! Bizi gazabınla, azabınla terbiye etme, lütfunla, kereminle terbiye eyle yâ Rabbi!

Resûlullah Efendimiz'i rüyamızda görsek, tatlı tatlı söylese, biz de aşk ile şevk ile ağlayarak uyansak.Resûlullah Efendimiz'i rüyamızda görsek, tatlı tatlı söylese, biz de aşk ile şevk ile ağlayarak uyansak. Doğru yola, tevbe edip girsek, bu tatlılıkla bir doğru yola dönüş olur. Doğru yola, tevbe edip girsek, bu tatlılıkla bir doğru yola dönüş olur. Bir de böyle düşmanın pençesi altında inleyip, ezilip, malı, canı helâk olması durumu var. Bir de böyle düşmanın pençesi altında inleyip, ezilip, malı, canı helâk olması durumu var.

Allah kahrına uğratmasın. Lütfuna erdirsin. Lütfuyla hidayete mazhar eylesin. Allah kahrına uğratmasın. Lütfuna erdirsin. Lütfuyla hidayete mazhar eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2