Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Müslümanlar Kardeştir

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
İnsanın Ruhu, Emanete Riayet Rızkı Artırır, Müslümanlar Kardeştir, Müslümanı Hakir Görmek, Emirler Kureyş’tendir, Fakirler Kırk Yıl | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanlar Kardeştir

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
İnsanın Ruhu, Emanete Riayet Rızkı Artırır, Müslümanlar Kardeştir, Müslümanı Hakir Görmek, Emirler Kureyş’tendir, Fakirler Kırk Yıl | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn.el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân. Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâhİ'lemû eyyühe'l-ihvân. Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh.Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.

İyi dikkat edin! Allah insana bir ruh vermiştir ki şu ufacık bedenin içerisine sokulmuştur.İyi dikkat edin! Allah insana bir ruh vermiştir ki şu ufacık bedenin içerisine sokulmuştur. Şu bedenin içerisine şu ufacık ruhu sokmuş fakat o kadar büyüktür ki ruh, nuru tüm kâinatı doldurur.Şu bedenin içerisine şu ufacık ruhu sokmuş fakat o kadar büyüktür ki ruh, nuru tüm kâinatı doldurur. Nuru eğer şimdi bu bedenden ayrılsa, bu kâinatı güneşin nurundan daha geniş şekilde doldurur.Nuru eğer şimdi bu bedenden ayrılsa, bu kâinatı güneşin nurundan daha geniş şekilde doldurur. O kadar geniş bir kudreti var. O kadar geniş bir kudreti var. Işık ufacık yanıyor ama kuvvetine göre ışık odayı dolduruyor,Işık ufacık yanıyor ama kuvvetine göre ışık odayı dolduruyor, ne kadar büyük lamba koyarsanız o kadar çok ışığı etrafına doldurur. ne kadar büyük lamba koyarsanız o kadar çok ışığı etrafına doldurur. İşte insandaki ruh o kadar büyük bir nurdur ki bu insanın ruhu kâinatı doldurmaya yeter artar. İşte insandaki ruh o kadar büyük bir nurdur ki bu insanın ruhu kâinatı doldurmaya yeter artar. İnsanın ruhu böyleyse ya bu velîlerin ruhu, ya o peygamberlerin ruhu?.. İnsanın ruhu böyleyse ya bu velîlerin ruhu, ya o peygamberlerin ruhu?..

Binâenaleyh büyükler der ki; "Peygamberlerin ruhu olduğun yerde mevcuttur.Binâenaleyh büyükler der ki; "Peygamberlerin ruhu olduğun yerde mevcuttur. Bulunduğun yerde ona tevessül edersen hem duyar hem işitir." Bulunduğun yerde ona tevessül edersen hem duyar hem işitir."

Arada mâni yok! Birçok büyükler de bunu bilfiil ispat etmişlerdir.Arada mâni yok! Birçok büyükler de bunu bilfiil ispat etmişlerdir. İnsan bu kadar âdi mahlûk değildir, kötü mahlûk değildir. İnsandaki şeref hiç kimseye verilmemiştir.İnsan bu kadar âdi mahlûk değildir, kötü mahlûk değildir. İnsandaki şeref hiç kimseye verilmemiştir. Fakat insan bu insanlığını ayakaltına alır da bir adam üç kuruşluk altına, Fakat insan bu insanlığını ayakaltına alır da bir adam üç kuruşluk altına, üç kuruşluk bir paraya tapar da Allah'ını unutursa ondan da aşağı bir insan olmaz.üç kuruşluk bir paraya tapar da Allah'ını unutursa ondan da aşağı bir insan olmaz. Çünkü Allah'ın verdiği bu büyük cevheri üç kuruşa değişiyor. Dünyasındaki bir metâya değişiyor.Çünkü Allah'ın verdiği bu büyük cevheri üç kuruşa değişiyor. Dünyasındaki bir metâya değişiyor. Allah'ı unutmuş, peygamberi unutmuş, kitabı unutmuş. Ancak varsa yoksa dünyam diyor. Allah'ı unutmuş, peygamberi unutmuş, kitabı unutmuş. Ancak varsa yoksa dünyam diyor. Demek ki o ne kadar ölü bir ruh ne kadar kıymetsiz bir insan!Demek ki o ne kadar ölü bir ruh ne kadar kıymetsiz bir insan! Kendisindeki bu yüksek varlıktan haberi yok! Onun için; Kendisindeki bu yüksek varlıktan haberi yok! Onun için;

el-Emânetü tecürru'r-rizk. "Emanete riayet edenlerin rızk ayağına celbeder." el-Emânetü tecürru'r-rizk. "Emanete riayet edenlerin rızk ayağına celbeder."

Onun içindir ki şehirlinin rızkıyla köylünün rızkı bir olmaz. En çok çalışan köylüdür. Ama en az rızık da onundur.Onun içindir ki şehirlinin rızkıyla köylünün rızkı bir olmaz. En çok çalışan köylüdür. Ama en az rızık da onundur. Şehirde yaşayan insanın yediğini yiyemez, yaşadığını yaşayamaz. Şehirde yaşayan insanın yediğini yiyemez, yaşadığını yaşayamaz. Zavallının işi gücü, sabahleyin erkenden kalkar, tarlasına gider, akşama kadar boğuşur boğuşur boğuşur.Zavallının işi gücü, sabahleyin erkenden kalkar, tarlasına gider, akşama kadar boğuşur boğuşur boğuşur. Ancak bir karın tokluğuna! İşte köylülerimizin hâli. Pek müreffeh olan ağası, beyi de öyledir.Ancak bir karın tokluğuna! İşte köylülerimizin hâli. Pek müreffeh olan ağası, beyi de öyledir. Üstün bir yaşayışı yoktur. Ama şehirlinin rızkı onlardan çok boldur. Oturduğu yerde her şey ayağına gelir.Üstün bir yaşayışı yoktur. Ama şehirlinin rızkı onlardan çok boldur. Oturduğu yerde her şey ayağına gelir. Envaiçeşit en güzelleri ayağına gelir. Her şey oturduğu yerde, her şeyi kendi emrine âmâdedir.Envaiçeşit en güzelleri ayağına gelir. Her şey oturduğu yerde, her şeyi kendi emrine âmâdedir. Çok rahatı vardır. Sebebi? Şehirde ilim vardır, köyde ilim yoktur!Çok rahatı vardır.

Sebebi?

Şehirde ilim vardır, köyde ilim yoktur!
Köyde ilim olmadığı için köylü o kadar çalışmasına rağmen o cehlin altında zaruret içerisindedir.Köyde ilim olmadığı için köylü o kadar çalışmasına rağmen o cehlin altında zaruret içerisindedir. Şehirde ilim vardır, ilminin mukabilinde rahatlık vardır. Rızkı celbeder. Kim? Şehirde ilim vardır, ilminin mukabilinde rahatlık vardır. Rızkı celbeder.

Kim?

Emanet! Emanete riayet, ilmin neticesidir.Emanet! Emanete riayet, ilmin neticesidir. İlmin ne kadar çok olursa emanete o kadar riayetkâr olursun. İlmin ne kadar çok olursa emanete o kadar riayetkâr olursun. İlmin ne kadar azsa emanete de o kadar hıyanetlik edersin. İlim deyince Allah'ı bilme ilmi!İlmin ne kadar azsa emanete de o kadar hıyanetlik edersin.

İlim deyince Allah'ı bilme ilmi!
Allah'ını ne kadar bilebiliyorsan emanete o kadar riayet edersin. Yoksa bütün bilgiler değil.Allah'ını ne kadar bilebiliyorsan emanete o kadar riayet edersin. Yoksa bütün bilgiler değil. Ne bilginler var ki bugün bizim canımızı almaya çalışıyor. Canımızı almaya çalışan öyle bilginler vardır ki!..Ne bilginler var ki bugün bizim canımızı almaya çalışıyor. Canımızı almaya çalışan öyle bilginler vardır ki!.. Onun için Peygamber demiş: Onun için Peygamber demiş:

Allâhümme innî eûzü bike mine'l-erbai': min ilmin lâ yenfeu'. "Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım yâ Rabbi!" Allâhümme innî eûzü bike mine'l-erbai': min ilmin lâ yenfeu'. "Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım yâ Rabbi!"

Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım, diyor. Binâenaleyh ilimlerin hepsi lazım ama asıl fayda vereni lazım.Fayda vermeyen ilimden sana sığınırım, diyor. Binâenaleyh ilimlerin hepsi lazım ama asıl fayda vereni lazım. Mesela bugün atom denilen ilimler var. Çeşitli bilgiler var.Mesela bugün atom denilen ilimler var. Çeşitli bilgiler var. Hepsi lazım ama dünya için lazım. Âhiret için bunların lüzumu yok. Hepsi lazım ama dünya için lazım. Âhiret için bunların lüzumu yok. Binâenaleyh âhiret için lazım olan ilim, irfan ilmidir.Binâenaleyh âhiret için lazım olan ilim, irfan ilmidir. Çünkü mezara girdiğimiz vakitte bize "Rabbin kim?" diye soracaklar.Çünkü mezara girdiğimiz vakitte bize "Rabbin kim?" diye soracaklar. Sen atom alimisin, sen elektrik alimisin, sen füze alimisin… Bunların hiçbiri aklına gelmez. Sen atom alimisin, sen elektrik alimisin, sen füze alimisin… Bunların hiçbiri aklına gelmez.

"Sen Allah'ı tanıdın mı bakayım? Sana bu kadar ömür verdik."Sen Allah'ı tanıdın mı bakayım? Sana bu kadar ömür verdik. Bu kadar ömrün içerisinde seni yaradan sahibini Halık'ını tanıdın mı? Söyle bakalım…" diye onu sorarlar.Bu kadar ömrün içerisinde seni yaradan sahibini Halık'ını tanıdın mı? Söyle bakalım…" diye onu sorarlar. "Ben füzeyle uğraştım, atomla uğraştım, onları öğrendim. "Ben füzeyle uğraştım, atomla uğraştım, onları öğrendim. Allah'ı öğrenmeye vaktim kalmadı." diyecek olursa onun azabı da iki kat olur. Allah'ı öğrenmeye vaktim kalmadı." diyecek olursa onun azabı da iki kat olur. Mesela bir cahilin azabı bir kattır. Fakat o bilginin azabı iki kattır.Mesela bir cahilin azabı bir kattır. Fakat o bilginin azabı iki kattır. Çünkü Allah sana o kadar akıl vermiş ki o aklınla bir füze yapabiliyorsun. Elektrik icat edebiliyorsun.Çünkü Allah sana o kadar akıl vermiş ki o aklınla bir füze yapabiliyorsun. Elektrik icat edebiliyorsun. Çok çeşitli hünerler bulabiliyorsun; demek kuvvetli aklın var.Çok çeşitli hünerler bulabiliyorsun; demek kuvvetli aklın var. Bu kuvvetli akla hâkim olduğun halde bu varlığın sahibini bulamadığından dolayı Bu kuvvetli akla hâkim olduğun halde bu varlığın sahibini bulamadığından dolayı insan iki kat mesuliyet altına girer. Onun için; insan iki kat mesuliyet altına girer. Onun için;

el-Emânetü tecürrü'r-rizk ve'l-hıyânetü tecürrü'l-fakra. Emanete ne kadar riayet edebiliyorsan!.. el-Emânetü tecürrü'r-rizk ve'l-hıyânetü tecürrü'l-fakra.

Emanete ne kadar riayet edebiliyorsan!..

Evvela kendini cehennemden kurtarmanın çaresini bulmak lazımdır. En büyük şey senin vücudundur.Evvela kendini cehennemden kurtarmanın çaresini bulmak lazımdır. En büyük şey senin vücudundur. Vücut sana emanettir, onu ateşe atma; o vücudu ateşe atmak o emanete hıyanettir. Vücut sana emanettir, onu ateşe atma; o vücudu ateşe atmak o emanete hıyanettir.

O vücudu nasıl ateşe atacaksın? O vücudu nasıl ateşe atacaksın?

Allah'ın yolundan ayrıldın mı, peygamberin yolundan, kitabın yolundan ayrıldın mıAllah'ın yolundan ayrıldın mı, peygamberin yolundan, kitabın yolundan ayrıldın mı o ceset cehenneme gitmiş demektir.o ceset cehenneme gitmiş demektir. O zaman ilk cezayı sen görüyorsun ki bu sana verilen emanete hıyanetlik ettiğinden dolayıdır.O zaman ilk cezayı sen görüyorsun ki bu sana verilen emanete hıyanetlik ettiğinden dolayıdır. Çoluğunu çocuğunu da böyle! Çoluğunu çocuğunu da böyle!

İnsan ister ki çoluğu çocuğu çok bilgi sahibi olsun, çok müreffeh bir hayata nâil olsunlar ister amaİnsan ister ki çoluğu çocuğu çok bilgi sahibi olsun, çok müreffeh bir hayata nâil olsunlar ister ama ona evvela Allah'ını öğretmek, peygamberini tanıtmak, kitabını tanıtmak ebeveynin ilk vazifesi!ona evvela Allah'ını öğretmek, peygamberini tanıtmak, kitabını tanıtmak ebeveynin ilk vazifesi! Yedirmek içirmek nasıl vazifesiyse onları soğuktan sıcaktan korumak nasıl vazifesiyseYedirmek içirmek nasıl vazifesiyse onları soğuktan sıcaktan korumak nasıl vazifesiyse dinini öğretmek de öyle vazifesidir. Dinini öğretmeyen ebeveyn kıyamet gününde mesuldür.dinini öğretmek de öyle vazifesidir. Dinini öğretmeyen ebeveyn kıyamet gününde mesuldür. Eğer çocuk buluğdan evvel ölürse babasının yakasına yapışır. "Yâ Rab bu bana öğretmemiş…" Eğer çocuk buluğdan evvel ölürse babasının yakasına yapışır. "Yâ Rab bu bana öğretmemiş…" Buluğdan sonra kendisi öğrenmediyse o zaman kendisi mesul olur. Buluğdan sonra kendisi öğrenmediyse o zaman kendisi mesul olur.

Binâenaleyh emanet çok büyük bir meseledir. Onun için; Estâizübillah: Binâenaleyh emanet çok büyük bir meseledir. Onun için;

Estâizübillah:

İnnâ aradne'l-emânete ale's-semâvâti ve'l-ardi ve'l-cibâli fe-ebeyne en yehmilnâİnnâ aradne'l-emânete ale's-semâvâti ve'l-ardi ve'l-cibâli fe-ebeyne en yehmilnâ ve eşfaknâ minhâ ve hamalehe'l-insâne innehu kâne zalûmen cehûlâ. ve eşfaknâ minhâ ve hamalehe'l-insâne innehu kâne zalûmen cehûlâ.

Bu emaneti Cenâb-ı Hak evvela eşyaya arz etmiş: Bu emaneti Cenâb-ı Hak evvela eşyaya arz etmiş:

"Emanet denilen bir şey var bizde, vereceğiz. Hanginiz bunu alırsınız?" Herkes; "Emanet denilen bir şey var bizde, vereceğiz. Hanginiz bunu alırsınız?" Herkes;

"Aman yâ Rabbi! Ben taşıyamam o emaneti!" demiş. Cenâb-ı Hak'tan özür dilemişler, af dilemişler."Aman yâ Rabbi! Ben taşıyamam o emaneti!" demiş. Cenâb-ı Hak'tan özür dilemişler, af dilemişler. İnsana gelince; "Yâ Rabbi! Bunun mukabilinde ne var?" İnsana gelince;

"Yâ Rabbi! Bunun mukabilinde ne var?"

"Bu emanetin mukabilinde yapabilirsen sana cennet var." "Sonra yapamazsam?.." "Cehennem var." "Bu emanetin mukabilinde yapabilirsen sana cennet var."

"Sonra yapamazsam?.."

"Cehennem var."

"Ben yaparım inşaallah." diyerek bu emaneti kabul etmiş. "Ben yaparım inşaallah." diyerek bu emaneti kabul etmiş.

Bu emanetin mânası çok geniştir: Vücut emanet, evlat emanet, ev emanet, vatan emanet,Bu emanetin mânası çok geniştir: Vücut emanet, evlat emanet, ev emanet, vatan emanet, din emanet, namaz emanet, oruç emanet, dinin icapları ne varsa hepsi emanet… din emanet, namaz emanet, oruç emanet, dinin icapları ne varsa hepsi emanet… Bu emanetlerin hepsine riayet etmek mecburiyetindeyiz. Ettiğimiz takdirde rızkımız çok bollanır.Bu emanetlerin hepsine riayet etmek mecburiyetindeyiz. Ettiğimiz takdirde rızkımız çok bollanır. Rızkı çeker. Rızkı bollanır, başkasına muhtaç olmayız. Rızkın bolluğu insanı başkasına boyun büktürmez.Rızkı çeker. Rızkı bollanır, başkasına muhtaç olmayız. Rızkın bolluğu insanı başkasına boyun büktürmez. Başkasına boyun büküyorsak başkasından yardım istiyorsak demek ki biz emanete riayet edememişiz, edemiyoruz. Başkasına boyun büküyorsak başkasından yardım istiyorsak demek ki biz emanete riayet edememişiz, edemiyoruz. Emanete riayet edemediğimizden dolayı boynumuz bükük.Emanete riayet edemediğimizden dolayı boynumuz bükük. Ötekinin kapısına varıyoruz; "Aman beş kuruş varsa ver, akşama ben açım…" diyoruz. Ötekinin kapısına varıyoruz; "Aman beş kuruş varsa ver, akşama ben açım…" diyoruz.

Açlığı söyleyebilip de ondan yardım istemek yardım talep etmek,Açlığı söyleyebilip de ondan yardım istemek yardım talep etmek, muhakkak ki emanete riayet etmediğimizin alametidir! muhakkak ki emanete riayet etmediğimizin alametidir! Onun için Hz. Ali kerremallahu veche der ki; "Sen insansın, insan olmaklığın dolayısıylaOnun için Hz. Ali kerremallahu veche der ki; "Sen insansın, insan olmaklığın dolayısıyla başkasına gider boyun büker de ondan bir şey istersen sen onun esiri olursun!" İmâm-ı Ali diyor.başkasına gider boyun büker de ondan bir şey istersen sen onun esiri olursun!" İmâm-ı Ali diyor. "Sen başkasına boyun büker de ondan bir şey istersen sen onun esiri olursun!""Sen başkasına boyun büker de ondan bir şey istersen sen onun esiri olursun!" Esaretin ne kadar kötü olduğunu sen iyi bilirsin.Esaretin ne kadar kötü olduğunu sen iyi bilirsin. Onun için başkasına esir olmamak için kendini başkasına muhtaç etmeyecek durumda çalışmak insanın vazifesi.Onun için başkasına esir olmamak için kendini başkasına muhtaç etmeyecek durumda çalışmak insanın vazifesi. İnsanın başkasına gidip el açması kadar ayıp bir şey var mı? İnsanın başkasına gidip el açması kadar ayıp bir şey var mı?

Bir fukarâ kapımıza geldi miydi onu ayıplıyoruz. "Utanmaz adam, nedir bu senin yaptığın?.."Bir fukarâ kapımıza geldi miydi onu ayıplıyoruz. "Utanmaz adam, nedir bu senin yaptığın?.." Bir gün kişi gelirse; "Utanmaz adam, nedir böyle her gün geliyorsun? Bak sapasağlamsın, çalışsana!.."Bir gün kişi gelirse; "Utanmaz adam, nedir böyle her gün geliyorsun? Bak sapasağlamsın, çalışsana!.." Başka tabirler de kullanan oluyor. Başka tabirler de kullanan oluyor. "Çalışsana bak, her tarafta iş var!" diyor kapımızdan onu dilimizle söylemesek de "Çalışsana bak, her tarafta iş var!" diyor kapımızdan onu dilimizle söylemesek de hâlimizle de ona böyle diyoruz. Ne ayıp!hâlimizle de ona böyle diyoruz.

Ne ayıp!
Bu çalışan adam, isteyen adam, veren adama esir olmak tabiatın, tıynetin icabıdır. Bu çalışan adam, isteyen adam, veren adama esir olmak tabiatın, tıynetin icabıdır. İstedin de verdi mi ona köle olursun. "Ahmet, gel." "Peki efendim. Ne var?" İstedin de verdi mi ona köle olursun.

"Ahmet, gel."

"Peki efendim. Ne var?"

"Burayı süpürüver, şöyle yapıver." Niçin? Adamın bir kere esiri olmuş."Burayı süpürüver, şöyle yapıver."

Niçin?

Adamın bir kere esiri olmuş.
İsteyince veriyor sana, verince kölesi oluyorsun. Kölesi oldun mu adam seni istediği gibi kullanıyor.İsteyince veriyor sana, verince kölesi oluyorsun. Kölesi oldun mu adam seni istediği gibi kullanıyor. Seni istediği gibi kullanır, çünkü kölesisin! Diyor ki; "İstediğine de ver, sen de onun emîri olursun!" Seni istediği gibi kullanır, çünkü kölesisin! Diyor ki;

"İstediğine de ver, sen de onun emîri olursun!"

Bak ne kadar incelikler var bu sözlerde!Bak ne kadar incelikler var bu sözlerde! İstediğin adama ver, verdiğin takdirde sen de onun kumandanı olursun. Emîr, "kumandan" demek.İstediğin adama ver, verdiğin takdirde sen de onun kumandanı olursun. Emîr, "kumandan" demek. Onun hükümdarı olursun. Öteki esir olur, bu da kumandan olur. Alan esir, veren kumandan; hangisi âlâ? Onun hükümdarı olursun. Öteki esir olur, bu da kumandan olur.

Alan esir, veren kumandan; hangisi âlâ?

Elbette kumandan olmak âlâ! Öyleyse kitabımız bize ne diyor? "Çalış, kumandan ol!" diyor.Elbette kumandan olmak âlâ!

Öyleyse kitabımız bize ne diyor?

"Çalış, kumandan ol!" diyor.
"Köle ol!" demiyor. Köleliği kitabımız zemmeder. Köle yaşayan insanlar var."Köle ol!" demiyor. Köleliği kitabımız zemmeder. Köle yaşayan insanlar var. Alıştı mı bir kere çok rahat gelir kölelik. İstemez âzat olmasını.Alıştı mı bir kere çok rahat gelir kölelik. İstemez âzat olmasını. Mesela Arabistan'da köleler var, onları âzat etmişler; "Aman efendim, âzat edip de beni ne yapacaksın.Mesela Arabistan'da köleler var, onları âzat etmişler; "Aman efendim, âzat edip de beni ne yapacaksın. Ben çalışmasını beceremem ki!Ben çalışmasını beceremem ki! Şunu bunu yapıyorum, sen de benim karnımı doyuruyorsun, yeter bu bana…" diyor. Köleliğe alışmış.Şunu bunu yapıyorum, sen de benim karnımı doyuruyorsun, yeter bu bana…" diyor. Köleliğe alışmış. Köleliğe alışan milletler Allah esirgeye -insanlar da böyle milletler de böyle-Köleliğe alışan milletler Allah esirgeye -insanlar da böyle milletler de böyle- en nihayet ölümüne işleri böyle gider. Aziz kardeşlerim! Onun için buna çok dikkat edin! en nihayet ölümüne işleri böyle gider.

Aziz kardeşlerim!

Onun için buna çok dikkat edin!

el-Emânetü tecürru'r-rizk. Ve'l-hıyânetü tecürru'l-fakra. el-Emânetü tecürru'r-rizk. Ve'l-hıyânetü tecürru'l-fakra.

Bunun iki cihan serveri Hz. Fahr-i Kâinat söylüyor: Bunun iki cihan serveri Hz. Fahr-i Kâinat söylüyor:

"Hıyanetlik, fakirliği getirir. Emanete riayet, zenginliği getirir." "Hıyanetlik, fakirliği getirir. Emanete riayet, zenginliği getirir."

Ama biz bu kaideyi bugün bozmuşuzdur. Bozduğumuzun cezasını da elbette çekeceğiz. Onun için şöyle diyor: Ama biz bu kaideyi bugün bozmuşuzdur. Bozduğumuzun cezasını da elbette çekeceğiz. Onun için şöyle diyor:

Hıyanetlik nedir? Hıyanetlik nedir?

Ne güzel söylüyor ki hıyanetlik, bir iş ki kendinizi gayet ona sevdiriyorsunuz…Ne güzel söylüyor ki hıyanetlik, bir iş ki kendinizi gayet ona sevdiriyorsunuz… Diyor ki; "Bu adam çok emin bir adamdır. Diyor ki; "Bu adam çok emin bir adamdır. Bütün paralarımı, servetimi, çoluğumu çocuğumu buna teslim etsem kılına keder gelmez." diyor.Bütün paralarımı, servetimi, çoluğumu çocuğumu buna teslim etsem kılına keder gelmez." diyor. O kadar emniyet kesp ediyor. O emniyeti kesp ettikten sonra o adamın canına okuyuveriyor.O kadar emniyet kesp ediyor. O emniyeti kesp ettikten sonra o adamın canına okuyuveriyor. O adamın canına okuyuveriyor. İşte hıyanetin asıl kökü burada. O adamın canına okuyuveriyor. İşte hıyanetin asıl kökü burada. Evvela kendini beğendiriyor, sonra da onun canına okuyor. Canına okumakla ne olacak?Evvela kendini beğendiriyor, sonra da onun canına okuyor.

Canına okumakla ne olacak?
Mesela farz et ki adamın bütün servetine sahip oldu. Milyonluk bir adamdı.Mesela farz et ki adamın bütün servetine sahip oldu. Milyonluk bir adamdı. Bu hıyanetliğinin sebebiyle bütün servetine de sahip oldu. Bu hıyanetliğinin sebebiyle bütün servetine de sahip oldu. Sanki şimdi bu adam fakirlikten kurtulacak mı dersiniz? Hayır! Sanki şimdi bu adam fakirlikten kurtulacak mı dersiniz?

Hayır!
Fakirliğinin üstüne bir fakirlik daha, kambur üstüne bir kambur daha yüklenmiş olur.Fakirliğinin üstüne bir fakirlik daha, kambur üstüne bir kambur daha yüklenmiş olur. O paralar ona zehir zemberek olur, ne yemesini bilir ne giymesini bilir. O paralar ona zehir zemberek olur, ne yemesini bilir ne giymesini bilir. O para onun dünyasını da cehennem yapar âhiretini de cehennem yapar. Dünyası da berbat olur âhireti de! O para onun dünyasını da cehennem yapar âhiretini de cehennem yapar. Dünyası da berbat olur âhireti de!

Aziz kardeşlerim! Onun için hıyanetlik iyi şey değildir.Aziz kardeşlerim!

Onun için hıyanetlik iyi şey değildir.
Elmanın çürüğünü altına koyup üstüne iyisini koyarak satmak da bir nevî hıyanetliktir.Elmanın çürüğünü altına koyup üstüne iyisini koyarak satmak da bir nevî hıyanetliktir. Her nevî mahsulün hıyanetlik tarafına kaçar satarsan oradan kazanacağın paraHer nevî mahsulün hıyanetlik tarafına kaçar satarsan oradan kazanacağın para bütün mülk sahibi olsan servet sahibi olsan hepsinin kökü haramdan ibarettir.bütün mülk sahibi olsan servet sahibi olsan hepsinin kökü haramdan ibarettir. Hıyanetlikle kazanmışsın çünkü; ne senin ne de çoluk çocuğunun refahına kâfi gelmez.Hıyanetlikle kazanmışsın çünkü; ne senin ne de çoluk çocuğunun refahına kâfi gelmez. Çünkü kökü hıyanetliktir. Çünkü kökü hıyanetliktir.

Onun için yapacağı işlerde insan daima hüsn-i niyetle ve emanete riayetle olacak.Onun için yapacağı işlerde insan daima hüsn-i niyetle ve emanete riayetle olacak. Sana adam emanet ediyor; "Bana şuradan bir okka iki okka şunu ver." diyor.Sana adam emanet ediyor; "Bana şuradan bir okka iki okka şunu ver." diyor. Ona kalkıyorsun çarığını çürüğünü doldurup veriyorsun. Bu elbette hıyanetliktir, misal olarak.Ona kalkıyorsun çarığını çürüğünü doldurup veriyorsun. Bu elbette hıyanetliktir, misal olarak. Her şey de buna benzer. Bizim bir arkadaşımız vardı, adı Ömer Lütfi idi.Her şey de buna benzer.

Bizim bir arkadaşımız vardı, adı Ömer Lütfi idi.
Kendisi çorap ve fanila dokur. Bir makinesi vardı.Kendisi çorap ve fanila dokur. Bir makinesi vardı. Misal olarak vereyim: Çorap makinesinin bir çarkı kırılmış.Misal olarak vereyim: Çorap makinesinin bir çarkı kırılmış. Kütüphane tarafına, kitapçılar tarafına giderken eskiden orada bu makinelerin satıcıları var idi.Kütüphane tarafına, kitapçılar tarafına giderken eskiden orada bu makinelerin satıcıları var idi. Gitmiş onlara; "Yahu işte benim makinenin şurası kırıldı.Gitmiş onlara; "Yahu işte benim makinenin şurası kırıldı. Bu çarka benzer bir çarkınız varsa verin bana!" demiş, vermişler. Eve götürmüş, bakmış ki çark çatlak!Bu çarka benzer bir çarkınız varsa verin bana!" demiş, vermişler. Eve götürmüş, bakmış ki çark çatlak! Üzerine bir yaldız vurulmuş, "sağlam" diye gösterilmiş. Daha makineye koyarken ikiye bölünmüş. Üzerine bir yaldız vurulmuş, "sağlam" diye gösterilmiş. Daha makineye koyarken ikiye bölünmüş.

Rahmetlik sakallıydı da sonra sakalını kazımış idi. Gelmiş; "Arkadaş! Bana bak!Rahmetlik sakallıydı da sonra sakalını kazımış idi. Gelmiş; "Arkadaş! Bana bak! Benim sakalım seninkinden çok idi.Benim sakalım seninkinden çok idi. Fakat ben bu sakalın hakkına riayet edemediğim içinFakat ben bu sakalın hakkına riayet edemediğim için âlem benim sakalıma bakıyordu da 'iyi adam' diyerek aldanıyordu.âlem benim sakalıma bakıyordu da 'iyi adam' diyerek aldanıyordu. Âlem aldanmasın diye ben sakalı kazıdım! Sen de ya bu sakalını kazı ya sakalına göre iş gör!" demiş.Âlem aldanmasın diye ben sakalı kazıdım! Sen de ya bu sakalını kazı ya sakalına göre iş gör!" demiş. Bu güzel mânalı bir sözdür. Allah cümlemizi affetsin. Bu güzel mânalı bir sözdür. Allah cümlemizi affetsin.

Allah'ın bize verdiği imân-ı İslâm'dan daha mukaddes bir şey var mıdır? Allah'ın bize verdiği imân-ı İslâm'dan daha mukaddes bir şey var mıdır?

İmân-ı İslâmiyet bize adaleti ve emaneti emrederken;İmân-ı İslâmiyet bize adaleti ve emaneti emrederken; müslüman olsun da diğer müslümana hıyanetlik yapsın, onu kandırsın,müslüman olsun da diğer müslümana hıyanetlik yapsın, onu kandırsın, onun elinden servetini alsın, malını alsın diye emretmez. Bu Müslümanlığa değil insanlığa bile sığmaz. onun elinden servetini alsın, malını alsın diye emretmez. Bu Müslümanlığa değil insanlığa bile sığmaz.

Onun için gelelim kardeşlik dersine! İki cihan serveri Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem; Onun için gelelim kardeşlik dersine! İki cihan serveri Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

el-Müslimûn ihvetün. Bunu her ders söylesek bitmez.el-Müslimûn ihvetün.

Bunu her ders söylesek bitmez.
Bunu her ders söyleyelim de bakalım içimize işlemek imkânı bulabilir miyiz. Bunu hepimiz biliyoruz. Bunu her ders söyleyelim de bakalım içimize işlemek imkânı bulabilir miyiz. Bunu hepimiz biliyoruz.

el-Müslimûn ihvetün. "Müslümanlar kardeştir." Bitti. Müslümanlar kardeştir. Kardeş kardeşine ne yapar? el-Müslimûn ihvetün. "Müslümanlar kardeştir."

Bitti. Müslümanlar kardeştir.

Kardeş kardeşine ne yapar?

Kardeş kardeşe hıyanetlik yapar mı? Yapıyorsa kardeş değildir. Yapmaması lazım.Kardeş kardeşe hıyanetlik yapar mı? Yapıyorsa kardeş değildir. Yapmaması lazım. Kardeş kardeşin elinden tutar mı? Elbette tutar. Kardeş kardeşe sarılır mı? Elbette sarılır.Kardeş kardeşin elinden tutar mı? Elbette tutar. Kardeş kardeşe sarılır mı? Elbette sarılır. Kardeş kardeşe hürmet, saygı gösterir mi? Kardeşlik fıtratı, elbette gösterir…Kardeş kardeşe hürmet, saygı gösterir mi? Kardeşlik fıtratı, elbette gösterir… Öyleyse biz nasıl kardeşizdir ki birbirimizi ne tanıyabiliyoruz, ne hürmetimiz var, Öyleyse biz nasıl kardeşizdir ki birbirimizi ne tanıyabiliyoruz, ne hürmetimiz var, ne saygımız var ne şuyumuz var buyumuz var. Demek ki Müslümanlıktaki bu kardeşlik bizim ölçümüzdür!ne saygımız var ne şuyumuz var buyumuz var. Demek ki Müslümanlıktaki bu kardeşlik bizim ölçümüzdür! Kardeşliğimiz ne nispetteyse Müslümanlığımız o nispettedir. Kardeşliğimiz ne nispetteyse Müslümanlığımız o nispettedir. Onun için Hz. Allah Celle ve Âlâ sûre-i Hucurât'ta; Onun için Hz. Allah Celle ve Âlâ sûre-i Hucurât'ta;

İnneme'l-mü'minûne ihvetün âyet-i celîlesinde bizi müslüman olarak; İnneme'l-mü'minûne ihvetün âyet-i celîlesinde bizi müslüman olarak; "Muhakkak muhakkak müslümanlar, mü'minler kardeştir!" diyor "Muhakkak muhakkak müslümanlar, mü'minler kardeştir!" diyor

Mü'minlerin kardeş olmalarını iktiza ederken müminler kardeşlerinden ne kadar uzak oluyorsaMü'minlerin kardeş olmalarını iktiza ederken müminler kardeşlerinden ne kadar uzak oluyorsa imandan da o kadar uzak oluyorlar. Ne kadar çok sarılırlarsa o kadar da çok imanları kuvvetlenir. imandan da o kadar uzak oluyorlar. Ne kadar çok sarılırlarsa o kadar da çok imanları kuvvetlenir.

Bir hadîs-i şerifte Cenâb-ı Peygamber ensarı çok methediyor:Bir hadîs-i şerifte Cenâb-ı Peygamber ensarı çok methediyor: "Dünyada insanlar bir tarafa ayrılsa, ensar da bir tarafa ayrılsa ben ensar tarafına giderim!"Dünyada insanlar bir tarafa ayrılsa, ensar da bir tarafa ayrılsa ben ensar tarafına giderim! Ensar'ın gittiği vadiye giderim, onlardan, ensardan ayrılmam!" Niçin? Ensar'ın gittiği vadiye giderim, onlardan, ensardan ayrılmam!"

Niçin?

Onlar sözlerinde çok durdular. Vefakâr adamlardır. Ben Muhacir olarak geldim.Onlar sözlerinde çok durdular. Vefakâr adamlardır. Ben Muhacir olarak geldim. Beni korumak için mallarıyla canlarıyla önüme düştüler. Fedakârlık yaptılar. Vermiş oldukları sözde durdular.Beni korumak için mallarıyla canlarıyla önüme düştüler. Fedakârlık yaptılar. Vermiş oldukları sözde durdular. Biz seni koruruz, dediler. Gel bize, dediler. Geldim. Hakikaten de beni korudular.Biz seni koruruz, dediler. Gel bize, dediler. Geldim. Hakikaten de beni korudular. Çoluk çocuk hepsi düşmana karşı çıktılar.Çoluk çocuk hepsi düşmana karşı çıktılar. Beni korumak için evlatlarını da feda ettiler kendilerini de feda ettiler mallarını da feda ettiler. Beni korumak için evlatlarını da feda ettiler kendilerini de feda ettiler mallarını da feda ettiler. Bu verdikleri sözün sahibi olduklarını gösteren bir şeydir.Bu verdikleri sözün sahibi olduklarını gösteren bir şeydir. Binâenaleyh onlar bir tarafa, nas bir tarafa ayrılsa ben onların ayrıldığı tarafa dönerim… Niçin? Binâenaleyh onlar bir tarafa, nas bir tarafa ayrılsa ben onların ayrıldığı tarafa dönerim…

Niçin?

Şuraya dikkat ediniz ki Peygamber, Peygamber iken ashâbına muvafakat gösteriyor. Şuraya dikkat ediniz ki Peygamber, Peygamber iken ashâbına muvafakat gösteriyor.

Ey aziz kardeş! Sen de "Müslümanım!" diyorsun da hangi büyüğüne muvafakat gösteriyorsun?Ey aziz kardeş! Sen de "Müslümanım!" diyorsun da hangi büyüğüne muvafakat gösteriyorsun? Hangi kardeşine muvafakat gösteriyorsun? Bu muvafakattır ki bak şu beş vakit kıldığımız namaz bize diyor ki;Hangi kardeşine muvafakat gösteriyorsun? Bu muvafakattır ki bak şu beş vakit kıldığımız namaz bize diyor ki; "Ey kardeş, safını düz tut!" Yamuk yumuk saf istemiyor bizden Müslümanlık. Bu bize ne demek? "Ey kardeş, safını düz tut!" Yamuk yumuk saf istemiyor bizden Müslümanlık.

Bu bize ne demek?

Dosdoğru olunuz, demektir. Safın nasıl doğruysa sen de öyle doğru müslüman ol.Dosdoğru olunuz, demektir. Safın nasıl doğruysa sen de öyle doğru müslüman ol. Safı doğru olan insanların imanları doğrudur. Safları yamuk yumuk olan insanların imanları bozuktur. Safı doğru olan insanların imanları doğrudur. Safları yamuk yumuk olan insanların imanları bozuktur. İmanları nispetinde safları düzgün olur. İmanları nispetinde safları düzgün olur.

"Canım işte Allahu ekber deyip Allah'a döneceğiz ya;"Canım işte Allahu ekber deyip Allah'a döneceğiz ya; ben burada dururum, sen orada durursun, bu burada durur. Ne böyle sıraya sokuyorsunuz bizi?.." ben burada dururum, sen orada durursun, bu burada durur. Ne böyle sıraya sokuyorsunuz bizi?.."

Bunda ne büyük hikmetler var! Bizi doğru sıraya sokmaları bizim de sıraya gelmemiz de bir derstir.Bunda ne büyük hikmetler var! Bizi doğru sıraya sokmaları bizim de sıraya gelmemiz de bir derstir. Bakınız Müslümanlıkta ne kadar güzel şeyler vardır: Saf dolmuş. Sen de yalnız kalmışsın.Bakınız Müslümanlıkta ne kadar güzel şeyler vardır:

Saf dolmuş. Sen de yalnız kalmışsın.
Yalnız başına namaz kerahetledir. Yalnız başına namaz kerahetledir. O yalnız başına namazı kılmamak için öndeki saftan bir insanı çekecek,O yalnız başına namazı kılmamak için öndeki saftan bir insanı çekecek, yanına alacaksın da sen de yalnız olmayacaksın.Yalnız olmamak için çeker. yanına alacaksın da sen de yalnız olmayacaksın.Yalnız olmamak için çeker.

Onun için müslümanların birbirlerine çok sarılmaları lazım.Onun için müslümanların birbirlerine çok sarılmaları lazım. Ashâb-ı kirâmın omuzları, omuz kenarları -o kadar sıkışırlarmış ki- birbirine sürünmekten eskirmiş. Ashâb-ı kirâmın omuzları, omuz kenarları -o kadar sıkışırlarmış ki- birbirine sürünmekten eskirmiş.

Aradan şeytan geçecek mesafe bırakmayın! Aranızda rüzgâr geçecek mesafe bırakmayın!Aradan şeytan geçecek mesafe bırakmayın! Aranızda rüzgâr geçecek mesafe bırakmayın! Rüzgâr bile geçemesin aranızdan, sıkışın birbirinize! O sıkışmadan mânen insanların birbirine şeyleri geçer. Rüzgâr bile geçemesin aranızdan, sıkışın birbirinize! O sıkışmadan mânen insanların birbirine şeyleri geçer.

Zamanında buraya bir hoca efendi gelmişti.Zamanında buraya bir hoca efendi gelmişti. O hoca efendi çok tıp ilmine âgahtı ve hikmetli sözleri de pek çoktu. Bunun derslerini ben çok dinledim.O hoca efendi çok tıp ilmine âgahtı ve hikmetli sözleri de pek çoktu. Bunun derslerini ben çok dinledim. O bir dersinde; "Verem hastalarını ben camide cemaatin arasına sokmak suretiyle tedavi ederim." dedi.O bir dersinde; "Verem hastalarını ben camide cemaatin arasına sokmak suretiyle tedavi ederim." dedi. Çünkü Allahu Teâlâ imam efendiye rahmetini indirir. Çünkü Allahu Teâlâ imam efendiye rahmetini indirir. İmam efendinin arkasındaki cemaate de o rahmet-i ilâhî sırayla gider.İmam efendinin arkasındaki cemaate de o rahmet-i ilâhî sırayla gider. Arada mesafe kalmamak şartıyla bu rahmet birinden diğerine intikal eder, geçer.Arada mesafe kalmamak şartıyla bu rahmet birinden diğerine intikal eder, geçer. Bu el tutuşmak suretiyle elimizdeki cereyanın birbirimize nasıl akımı varsa bu mâneviyat da böyle bir akımdır, Bu el tutuşmak suretiyle elimizdeki cereyanın birbirimize nasıl akımı varsa bu mâneviyat da böyle bir akımdır, gider insanların arasında insanlar bunu bilmez. Bu akımı bozan aradaki boşluktur. gider insanların arasında insanlar bunu bilmez. Bu akımı bozan aradaki boşluktur.

er-Rahimu şücnetün mine'r-Rahmâni fe-men vesalehâ vesalehullâhu ve men katahâ kataahullâhu. er-Rahimu şücnetün mine'r-Rahmâni fe-men vesalehâ vesalehullâhu ve men katahâ kataahullâhu.

"Kim safının arasını açarsa Allah onun arasını açsın!"Kim safının arasını açarsa Allah onun arasını açsın! Safının arasını açan, sıkışmayan bir müslümanın Allah da işini bozsun!Safının arasını açan, sıkışmayan bir müslümanın Allah da işini bozsun! Kim sıkı sıkı tuttu, arada boşluk mesafe bırakmadı. Allah onu kendine vasletsin.Kim sıkı sıkı tuttu, arada boşluk mesafe bırakmadı. Allah onu kendine vasletsin. Vâsıl-ı illallah olsun. Evliyâ olsun." Ne sebebiyle? O namazdaki irtibatı muhafaza suretiyle! Vâsıl-ı illallah olsun. Evliyâ olsun."

Ne sebebiyle?

O namazdaki irtibatı muhafaza suretiyle!

"Ama hava çok sıcak ya şimdi, azıcık da geniş oturalım…" demenin"Ama hava çok sıcak ya şimdi, azıcık da geniş oturalım…" demenin ne kadar cahillik olduğunu siz anlarsınız artık.ne kadar cahillik olduğunu siz anlarsınız artık. Bunun için Müslümanlık, kardeşlikten ibarettir. Kardeşlik de emanete riayete iktiza eder.Bunun için Müslümanlık, kardeşlikten ibarettir. Kardeşlik de emanete riayete iktiza eder. Birbirlerine hürmeti iktiza eder. Birbirlerine karşı saygı iktiza eder.Birbirlerine hürmeti iktiza eder. Birbirlerine karşı saygı iktiza eder. Bir müslümanı hakir görmek, bir müslümana kabahat ve günah cihetinden kâfidir.Bir müslümanı hakir görmek, bir müslümana kabahat ve günah cihetinden kâfidir. Olur ya, adam bilgisizdir, cahildir, parası pulu da yoktur, boynu büküktür.Olur ya, adam bilgisizdir, cahildir, parası pulu da yoktur, boynu büküktür. "A miskin herif, çekil şuradan!" der insan bazen. Onu hakaretâmiz bir söz söyler. "A miskin herif, çekil şuradan!" der insan bazen. Onu hakaretâmiz bir söz söyler. Bu ne kadar acı bir şeydir. Kendinin parası var, bilgisi var, kuvvet kudreti var. Onlar mağrurdur.Bu ne kadar acı bir şeydir. Kendinin parası var, bilgisi var, kuvvet kudreti var. Onlar mağrurdur. Fakat bilirsin ki yarın sen de bir ihtiyar olacaksın. Yerinden belki kımıldayamayacaksın da!Fakat bilirsin ki yarın sen de bir ihtiyar olacaksın. Yerinden belki kımıldayamayacaksın da! İsteyeceksin ki çoluk çocuğun da senin elinden tutsun kaldırsınlar. İsteyeceksin ki çoluk çocuğun da senin elinden tutsun kaldırsınlar.

Şimdi aramızda bir garip var. Yaşlanmış başlanmış. Kızının yanına iltica etmiş.Şimdi aramızda bir garip var. Yaşlanmış başlanmış. Kızının yanına iltica etmiş. Üç beş aydan beri bakıvermişler ama damat bey demiş ki; "Ben senin babana uzun boylu bakamam.Üç beş aydan beri bakıvermişler ama damat bey demiş ki; "Ben senin babana uzun boylu bakamam. Baban da başının çaresine baksın. Nereye gidecekse gitsin." Baban da başının çaresine baksın. Nereye gidecekse gitsin." Adam; "Karım yok, başka çocuklarım da yok, evim de yok bir şeyim de yok.Adam; "Karım yok, başka çocuklarım da yok, evim de yok bir şeyim de yok. Sığındıydım onların yanına fakat damat bugün diyor ki; 'Ben sana uzun boylu bakamam.Sığındıydım onların yanına fakat damat bugün diyor ki; 'Ben sana uzun boylu bakamam. Hadi başının çaresine bak.'" Bizim yardımımızı istemek için buraya gelmiş:Hadi başının çaresine bak.'"

Bizim yardımımızı istemek için buraya gelmiş:
"Sen bilirsin hoca efendi."Sen bilirsin hoca efendi. Cemaate de söyle de biraz yardım ederlerse bana ben de çekilirim, memleketime giderim.Cemaate de söyle de biraz yardım ederlerse bana ben de çekilirim, memleketime giderim. Ne yapalım işte, ölümüm neredeyse onu beklerim." diyor. Ne yapalım işte, ölümüm neredeyse onu beklerim." diyor.

Hâlbuki bu Müslümanlık denilen şeyde akrabalık ikinci mertebededir.Hâlbuki bu Müslümanlık denilen şeyde akrabalık ikinci mertebededir. Asıl Müslümanlık en önemli kardeşlik vazifesidir.Asıl Müslümanlık en önemli kardeşlik vazifesidir. Benim müslüman kardeşim nerede olursa olsun onu bağrına basmak hepimizin vazifesidir.Benim müslüman kardeşim nerede olursa olsun onu bağrına basmak hepimizin vazifesidir. Bugün kendi akrabamız bağrına basamıyor. Kaynatasına bile bir insan bugün bakamıyor.Bugün kendi akrabamız bağrına basamıyor. Kaynatasına bile bir insan bugün bakamıyor. Bu insanlıktaki ve İslâmiyet'teki zaafımızın yegâne alametidir. Bu insanlıktaki ve İslâmiyet'teki zaafımızın yegâne alametidir.

Onun için bir insanın bir müslümanı hakir görmesi insanlara kâfi gelir. Onun için bir insanın bir müslümanı hakir görmesi insanlara kâfi gelir.

Bi-hasbi imri'in mine'ş-şerri en yahkıra ehâhu'l-müslime.Bi-hasbi imri'in mine'ş-şerri en yahkıra ehâhu'l-müslime. "Bir müslüman kardeşini hakir mi görüyorsun, bu sana yeter!" Niçin? "Bir müslüman kardeşini hakir mi görüyorsun, bu sana yeter!"

Niçin?

Yaradan Allah öyle yaratmış. Sen Allah'ın yarattığına neden itiraz ediyorsun? Neden onu hor hakir görüyorsun?Yaradan Allah öyle yaratmış. Sen Allah'ın yarattığına neden itiraz ediyorsun? Neden onu hor hakir görüyorsun? Yarın akıbetinin, senin ne olacağını sen nasıl biliyorsun.Yarın akıbetinin, senin ne olacağını sen nasıl biliyorsun. Sen bir kere dünyaya gelirken ne kadar himayeye muhtaç bir mahlûktun, görüyor musun?Sen bir kere dünyaya gelirken ne kadar himayeye muhtaç bir mahlûktun, görüyor musun? Kendi kendine elinden ne gelirdi?Kendi kendine elinden ne gelirdi? Anan baban seni himaye etmeseydi bakmasaydı şu hâle gelmeseydin okutmasalardıAnan baban seni himaye etmeseydi bakmasaydı şu hâle gelmeseydin okutmasalardı sen kim bilir nasıl olurdun değil mi? Yaşamazdık bile!sen kim bilir nasıl olurdun değil mi?

Yaşamazdık bile!
Onların himayeleri sayesinde yaşadık da bugün de âhirete doğru gitmek bu kanun-ı ilâhî!Onların himayeleri sayesinde yaşadık da bugün de âhirete doğru gitmek bu kanun-ı ilâhî! Vücut kuvvetten, kudretten düşecek, göz görmeyecek, kulak duymayacak,Vücut kuvvetten, kudretten düşecek, göz görmeyecek, kulak duymayacak, el ayak hareket edemeyecek. Nihayet bir gün de bu âlemden yuvarlanıp gideceksin. el ayak hareket edemeyecek. Nihayet bir gün de bu âlemden yuvarlanıp gideceksin. Ona o gideceği âleme "Bir an evvel git!" diye tekme mi vurmak lazımOna o gideceği âleme "Bir an evvel git!" diye tekme mi vurmak lazım yoksa o onun o derdinde onun yardımcısı mı olmak lazım?yoksa o onun o derdinde onun yardımcısı mı olmak lazım? Bu hıristiyan da olsa dinsiz de olsa insanlık icabı artık vicdanı razı olmaz ki onu öyle hor hakir bıraksın!Bu hıristiyan da olsa dinsiz de olsa insanlık icabı artık vicdanı razı olmaz ki onu öyle hor hakir bıraksın! Onun elinden tutmaya çalışır. Onun elinden tutmaya çalışır.

Onun için zuafâyı himaye etmek niyetiyle Avrupa'da birçok cemiyetler kurulmuş.Onun için zuafâyı himaye etmek niyetiyle Avrupa'da birçok cemiyetler kurulmuş. Hatta orada kuşlara bile hayvanlara bile bakma cemiyetleri varmış.Hatta orada kuşlara bile hayvanlara bile bakma cemiyetleri varmış. O hayvanlara bile bakmakla iftihar ediyor adam. O hayvanlara bile bakmakla iftihar ediyor adam. Ama cinsine yapmazsa insan bu muameleyi o adamı sen artık hesap et! Ama cinsine yapmazsa insan bu muameleyi o adamı sen artık hesap et!

Allah kusurumuzu affetsin de hepimizi hakiki müslümanlar zümresine ilhak buyursun. Âmin.Allah kusurumuzu affetsin de hepimizi hakiki müslümanlar zümresine ilhak buyursun. Âmin. Hakiki müslüman; bu senin elinde de değil benim elimde de değil, bu Allahu Teâlâ'nın vergisiyle olur.Hakiki müslüman; bu senin elinde de değil benim elimde de değil, bu Allahu Teâlâ'nın vergisiyle olur. Allahu Teâlâ kendisine yönelene verir bu devleti. Allahu Teâlâ kendisine yönelene verir bu devleti. Sen parayı kullanmasını bilmeyen adamın eline parayı verir misin? Bu adam bilmiyor parayı kullanmasını.Sen parayı kullanmasını bilmeyen adamın eline parayı verir misin? Bu adam bilmiyor parayı kullanmasını. Verirsen sokakta boş yere atacak. Onun eline parayı vermezsin. Verirsen sokakta boş yere atacak. Onun eline parayı vermezsin. Binâenaleyh Allahu Teâlâ o kardeşlik denilen büyük devleti sevdikleri insanlara veriyor, müslümanlara veriyor.Binâenaleyh Allahu Teâlâ o kardeşlik denilen büyük devleti sevdikleri insanlara veriyor, müslümanlara veriyor. Başka bak bu kadar gâvur var. Allah; "Bütün insanlar kardeş!" demiyor. Başka bak bu kadar gâvur var.

Allah; "Bütün insanlar kardeş!" demiyor.

İnneme'l-mü'minûn, "mü'minler" kardeştir.İnneme'l-mü'minûn, "mü'minler" kardeştir. İmanında sadıksan kardeşsin, imanında sâdık değilsen o halde kardeşlikten de uzaksın. İmanında sadıksan kardeşsin, imanında sâdık değilsen o halde kardeşlikten de uzaksın.

el-Umerâü min Kurayşin. el-Umerâü min Kurayşin. el-Umerâü min Kurayşin.el-Umerâü min Kurayşin. el-Umerâü min Kurayşin. el-Umerâü min Kurayşin. Leküm aleyhim hakkun. Ve lehüm aleyküm hakkun. Mâ fealû selasen.Leküm aleyhim hakkun. Ve lehüm aleyküm hakkun. Mâ fealû selasen. Mâ hakemû fe-adelû. Ve istürhimû fe-rahimû. Ve âhedû feve fev.Mâ hakemû fe-adelû. Ve istürhimû fe-rahimû. Ve âhedû feve fev. Fe men lem yef'al zâlik minhum fe-aleyhim la'netullâhi ve'l-melâiketihi ve'n-nâsi ecmaîn. Fe men lem yef'al zâlik minhum fe-aleyhim la'netullâhi ve'l-melâiketihi ve'n-nâsi ecmaîn.

Ahmed b. Hanbel, Ebû Yâlâ an Ebî Berze Eslemî hazretlerinden rivayet,Ahmed b. Hanbel, Ebû Yâlâ an Ebî Berze Eslemî hazretlerinden rivayet, Resûlullah'ın zamanındaki Kureyş amirine karşı söylenilmiş ama; Resûlullah'ın zamanındaki Kureyş amirine karşı söylenilmiş ama;

"Sizin emirlerinizde üç hakkınız, onların sizde bir hakkı vardır. Sizin de onların üzerinde bir hakkınız vardır."Sizin emirlerinizde üç hakkınız, onların sizde bir hakkı vardır. Sizin de onların üzerinde bir hakkınız vardır. Sizin onlarda olan hakkınız hükmettikleri vakit hep adalet, hükmü adaletle yapıyorlarsa onlara ne mutlu! Sizin onlarda olan hakkınız hükmettikleri vakit hep adalet, hükmü adaletle yapıyorlarsa onlara ne mutlu! Hâkimlerinden hükümdarlarından merhamet diliyorlar, yardım istiyorlar. Onlar da merhamet ediyorlar.Hâkimlerinden hükümdarlarından merhamet diliyorlar, yardım istiyorlar. Onlar da merhamet ediyorlar. Merhamet ediyorlarsa ne iyi hükümdardırlar. Bir söz veriyorlar. Verdikleri sözü tutuyorlar. Merhamet ediyorlarsa ne iyi hükümdardırlar. Bir söz veriyorlar. Verdikleri sözü tutuyorlar. Verdikleri sözü tutuyorlarsa ne mutlu onlara!Verdikleri sözü tutuyorlarsa ne mutlu onlara! Eğer bunlar verdikleri sözleri tutmuyorlarsa kendilerinden merhamet istenildiği vakitEğer bunlar verdikleri sözleri tutmuyorlarsa kendilerinden merhamet istenildiği vakit merhameti de yapmıyorlarsa hükümlerini de adaletli yapmıyorlarsa Allah'ın laneti onların üzerine olsun!merhameti de yapmıyorlarsa hükümlerini de adaletli yapmıyorlarsa Allah'ın laneti onların üzerine olsun! Meleklerin de laneti onun üzerine olsun. Bütün insanların da laneti bunların üzerine olsun!" diyor. Ben demiyorum. Meleklerin de laneti onun üzerine olsun. Bütün insanların da laneti bunların üzerine olsun!" diyor.

Ben demiyorum.

Bu lanete müstahak olmak mı iyidir bu lanetin altındaki merhamete müstahak olmak mı iyidir?Bu lanete müstahak olmak mı iyidir bu lanetin altındaki merhamete müstahak olmak mı iyidir? Allah kusurlarımızı affetsin. Kardeşlik bunları iktiza eder.Allah kusurlarımızı affetsin. Kardeşlik bunları iktiza eder. Kardeşlikte âciz oldu muydu bu lanetin altına düşer, Allah esirgesin. Kardeşlikte âciz oldu muydu bu lanetin altına düşer, Allah esirgesin. Birbirlerine karşı daima hakîmâne hareket etmesi, merhametle muamele etmesiBirbirlerine karşı daima hakîmâne hareket etmesi, merhametle muamele etmesi birbirlerine verdikleri söze riayete emrederken bunları yapmamak da bizim için en büyük bir noksanlıktır. birbirlerine verdikleri söze riayete emrederken bunları yapmamak da bizim için en büyük bir noksanlıktır.

el-Enbiyâu küllühüm yedhulûne el-Cennete kable Süleymâne'bni dâvûde bi-erbâîne âmmen.el-Enbiyâu küllühüm yedhulûne el-Cennete kable Süleymâne'bni dâvûde bi-erbâîne âmmen. Süleyman aleyhisselam vardı; Hz. Davud'un oğlu Süleyman aleyhisselam kiSüleyman aleyhisselam vardı; Hz. Davud'un oğlu Süleyman aleyhisselam ki kuşlara kurtlara bütün mahlûkata emreder, onların sözlerini duyar, anlar. kuşlara kurtlara bütün mahlûkata emreder, onların sözlerini duyar, anlar. Ona verilen saltanat hiçbir peygambere verilmemiştir. Gökte uçar, ordusunu gökte yürütür. Ona verilen saltanat hiçbir peygambere verilmemiştir. Gökte uçar, ordusunu gökte yürütür.

"Bütün enbiyâ, bütün peygamberler, her peygamber; o -Süleyman- peygamberden 40 yıl önce cennete girecek." "Bütün enbiyâ, bütün peygamberler, her peygamber; o -Süleyman- peygamberden 40 yıl önce cennete girecek."

Bu 40 yıl bizim yılımızla değil, âhiret yılıyla, çok uzun zaman!Bu 40 yıl bizim yılımızla değil, âhiret yılıyla, çok uzun zaman! Dünyadaki saltanatına mukabil o peygamber cennete diğer peygamberlerden 40 yıl sonra girecek. Dünyadaki saltanatına mukabil o peygamber cennete diğer peygamberlerden 40 yıl sonra girecek.

Gel sen bugünün zengininin yarını nasıl olacağını hesap et!Gel sen bugünün zengininin yarını nasıl olacağını hesap et! Kazanırken haramdan kazanmış, yalanla kazanmış, düzenle, faizle kazanmış…Kazanırken haramdan kazanmış, yalanla kazanmış, düzenle, faizle kazanmış… Nasıl kazandıysa kazanmış. Kökü haram! Helaline hesap, haramına azap!Nasıl kazandıysa kazanmış. Kökü haram! Helaline hesap, haramına azap! Helaline hesap var, haramına da azap var! Bu böyleyken onun çalımından yanına varılmaz.Helaline hesap var, haramına da azap var! Bu böyleyken onun çalımından yanına varılmaz. O üç kuruş kazandığı haram parasından dolayı müslümana kardeşçe muamele yapamaz. Hor hakir görür. O üç kuruş kazandığı haram parasından dolayı müslümana kardeşçe muamele yapamaz. Hor hakir görür.

Neden? Üç kuruşu var.Neden?

Üç kuruşu var.
Bundan daha çirkin bir şey yoktur ki Allah o cennete girse bile onu fakirlerden sonra alacak! Bundan daha çirkin bir şey yoktur ki Allah o cennete girse bile onu fakirlerden sonra alacak!

Ve inne fukarâe'l-müslimîmine yedhulûne'l-cennete kable eğnıyâihim bi-erba'ine âmmen.Ve inne fukarâe'l-müslimîmine yedhulûne'l-cennete kable eğnıyâihim bi-erba'ine âmmen. "O zenginler ki helalinden kazanmışlardır "O zenginler ki helalinden kazanmışlardır ama fukarâ-i müslimîn, helalinden kazanan zenginlerden 40 yıl önce girecek." ama fukarâ-i müslimîn, helalinden kazanan zenginlerden 40 yıl önce girecek."

Haramdan kazananlardan değil. Haramdan kazanan onun hesabını verecek. Nasıl verecekse versin artık. Haramdan kazananlardan değil. Haramdan kazanan onun hesabını verecek. Nasıl verecekse versin artık.

Ve inne sâliha'l-abîdi yedhulûne'l-cennete kable'l-âharîne bi-erbâîne âmmen. Ve inne ehle'l-müdüni.Ve inne sâliha'l-abîdi yedhulûne'l-cennete kable'l-âharîne bi-erbâîne âmmen. Ve inne ehle'l-müdüni. "Şehir halkı cennete girerler. Köyde yaşayanlar, şehirden gayri yerlerde yaşayanlar 40 yıl önce girecekler." "Şehir halkı cennete girerler. Köyde yaşayanlar, şehirden gayri yerlerde yaşayanlar 40 yıl önce girecekler."

Şehir halkı köy halkından önce! Sebebi? Şehir halkı köy halkından önce!

Sebebi?

Bi-fasli'l-medâini. "Şehirlerin üstünlüğünden dolayı!" Neden? Bi-fasli'l-medâini. "Şehirlerin üstünlüğünden dolayı!"

Neden?

Ve'l-cemaati. "Şehirlerde cemaat çoktur." Ve hılka'z-zikri. "Zikir halkaları vardır.Ve'l-cemaati. "Şehirlerde cemaat çoktur." Ve hılka'z-zikri. "Zikir halkaları vardır. Nasihat halkaları, ders halkaları vardır." Medreseleri vardır mektepleri vardır. Her şeyleri vardır.Nasihat halkaları, ders halkaları vardır."

Medreseleri vardır mektepleri vardır. Her şeyleri vardır.
Ondan dolayıdır ki o bir mıknatıstır. Bütün hayırları kendisine çeker.Ondan dolayıdır ki o bir mıknatıstır. Bütün hayırları kendisine çeker. Asıl zenginliğin köyde olması lazım gelirken köydeki zenginliği şehir, mıknatısı vasıtasıyla almıştır. Asıl zenginliğin köyde olması lazım gelirken köydeki zenginliği şehir, mıknatısı vasıtasıyla almıştır.

Ve izâ kâne belâ'i hussû bihi dûnehum. "Bir bela umumî olarak gelir deVe izâ kâne belâ'i hussû bihi dûnehum. "Bir bela umumî olarak gelir de belanın en büyüğü köylülere gelir, şehirlilere değil!" belanın en büyüğü köylülere gelir, şehirlilere değil!"

Şehirlere gelen bela köylülere gelen beladan çok azdır.Şehirlere gelen bela köylülere gelen beladan çok azdır. Çünkü umumiyetle bela taksim olunduğu vakitte hafifler. Onun için zavallı köylü, ayağından çarığı çıkmaz.Çünkü umumiyetle bela taksim olunduğu vakitte hafifler. Onun için zavallı köylü, ayağından çarığı çıkmaz. Çoğu da çok hatalıdırlar. Abdestlerinde namazlarında çok kusurlu davranırlar. Çoğu da çok hatalıdırlar. Abdestlerinde namazlarında çok kusurlu davranırlar.

Ben öyle bilirim ki birçok kimseler sabahleyin yüzlerini yıkamadan ilk vazifeleriBen öyle bilirim ki birçok kimseler sabahleyin yüzlerini yıkamadan ilk vazifeleri hemen öküzünün arkasında durup tarlaya gitmektir. O da babasından öyle görmüştür.hemen öküzünün arkasında durup tarlaya gitmektir. O da babasından öyle görmüştür. Ders görmemiş, nasihat görmemiş zavallı; yüz yıkamasını bile bilmeyenlerini bilirim.Ders görmemiş, nasihat görmemiş zavallı; yüz yıkamasını bile bilmeyenlerini bilirim. Ama şehirlerde bunu bulamazsınız.Ama şehirlerde bunu bulamazsınız. Şehirde herkes hiç olmazsa namazını kılmasa bile temizliğin iktizası diyerek güzel bir yıkanır.Şehirde herkes hiç olmazsa namazını kılmasa bile temizliğin iktizası diyerek güzel bir yıkanır. Elini yıkar yüzünü yıkar, elini yüzünü yıkamadan yemeğe oturmaz. Elini yıkar yüzünü yıkar, elini yüzünü yıkamadan yemeğe oturmaz.

Allah cümlemizi affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyesine mazhar eylesin. Allah cümlemizi affetsin. Tevfîkât-ı samedâniyesine mazhar eylesin.

Allah affetsin de hepimizi birbirimizi kardeş bilerek kardeş gibi birbirlerine muamele edenAllah affetsin de hepimizi birbirimizi kardeş bilerek kardeş gibi birbirlerine muamele eden ve birbirlerinin ciğerine, yüreğine bakan kullarının arasına bizleri de kabul eylesin. Âmin. ve birbirlerinin ciğerine, yüreğine bakan kullarının arasına bizleri de kabul eylesin.

Âmin.

Lillâhi'l-Fâtiha! Lillâhi'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2