Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Müslümanların Kurtuluşunun Reçetesi İslâm’dır

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Zilka'de 1411 / 12.06.1991
Medine

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın hac ve umre dolayısıyla Medine’de ve Mekke’de bulunduğu zamanlarda yaptığı sohbetlerdir. Bu sohbetler, çoğu zaman hacıların ve umrecilerin kaldığı otellerde, Mina’da ve Arafat’ta yapılmıştır.

Konuşmalarda hac ibadetinin faziletleri üzerinde durulmuş; Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerreme, Kâbe-i Müşerrefe, Mina, Arafat gibi mübârek yerler ve yapılabilecek sevaplı ameller anlatılmıştır. Çok rastlanan hatalı uygulamalar ve yanlış davranışlar örneklerle anlatılmış; haccın incelikleri, karşılıklı muamelelerde dikkat edilecek noktalar, sevgi ve saygıyı artıracak güzel davranışlar hatırlatılmıştır.

İhram, istîlâm, tavaf, vakfe, şeytan taşlama gibi hacda yapılan çeşitli görevlerin mânevî ve sembolik yönü üzerinde durulmuş; huzurlu, duygulu ve feyizli bir hac yapmanın yolları gösterilmiştir.

Kurtuluşun Reçetesi İslam'dır, Dostluk ve Kardeşlik Kitabımızı Mutlaka Okuyun, Muhabbetimizi, Dostluğumuzu Bir İbadet Olduğunu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Müslümanların Kurtuluşunun Reçetesi İslâm’dır

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

29 Zilka'de 1411 / 12.06.1991
Medine

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın hac ve umre dolayısıyla Medine’de ve Mekke’de bulunduğu zamanlarda yaptığı sohbetlerdir. Bu sohbetler, çoğu zaman hacıların ve umrecilerin kaldığı otellerde, Mina’da ve Arafat’ta yapılmıştır.

Konuşmalarda hac ibadetinin faziletleri üzerinde durulmuş; Medine-i Münevvere, Mekke-i Mükerreme, Kâbe-i Müşerrefe, Mina, Arafat gibi mübârek yerler ve yapılabilecek sevaplı ameller anlatılmıştır. Çok rastlanan hatalı uygulamalar ve yanlış davranışlar örneklerle anlatılmış; haccın incelikleri, karşılıklı muamelelerde dikkat edilecek noktalar, sevgi ve saygıyı artıracak güzel davranışlar hatırlatılmıştır.

İhram, istîlâm, tavaf, vakfe, şeytan taşlama gibi hacda yapılan çeşitli görevlerin mânevî ve sembolik yönü üzerinde durulmuş; huzurlu, duygulu ve feyizli bir hac yapmanın yolları gösterilmiştir.

Kurtuluşun Reçetesi İslam'dır, Dostluk ve Kardeşlik Kitabımızı Mutlaka Okuyun, Muhabbetimizi, Dostluğumuzu Bir İbadet Olduğunu | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhi hakka hamdih.el-Hamdülillâhi hakka hamdih. Nahmeduhû bi cemî'i mehâmidih lehu'l-hamdü kemâ yenbeğî li-kemâli vechihi ve li-azîmi sultânih.Nahmeduhû bi cemî'i mehâmidih lehu'l-hamdü kemâ yenbeğî li-kemâli vechihi ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayri halkıhi seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ hayri halkıhi seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ tâc-i ru'ûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâtâc-i ru'ûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâ ba'd: ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd:

Fe-kâle'llahu teâlâ fî kitâbihi'l-mübîn: Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm Fe-kâle'llahu teâlâ fî kitâbihi'l-mübîn:

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm Bismillâhirrahmânirrahîm

İnne'd-dîne indellâhi'l-İslâm. Ve kâle Teâlâ Bismillâhirrahmânirrahîm. İnne'd-dîne indellâhi'l-İslâm.

Ve kâle Teâlâ Bismillâhirrahmânirrahîm.

Ve men yebteğî gayre'l-İslâmi dînen fe-len yukbele minhu. Sadakallâhu'l-azîm. Ve men yebteğî gayre'l-İslâmi dînen fe-len yukbele minhu.

Sadakallâhu'l-azîm.

Çok değerli, çok sevgili Hâlıkımız Tebâreke ve Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.Çok değerli, çok sevgili Hâlıkımız Tebâreke ve Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Mevlâ-yı Müteâlimiz, Resûl-i Edîbi'ni ziyaretinizi kabul eylesin. Mevlâ-yı Müteâlimiz, Resûl-i Edîbi'ni ziyaretinizi kabul eylesin. Makbul ve mebrur, sebeb-i fevz-i felâh ve vesile-i duhûl-i cennet olacak Makbul ve mebrur, sebeb-i fevz-i felâh ve vesile-i duhûl-i cennet olacak bir güzel hac yapmayı sizlere ve bizlere nasip eylesin. bir güzel hac yapmayı sizlere ve bizlere nasip eylesin.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde; İnne'd-dîne indellâhi'l-İslâm buyuruyor. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde;

İnne'd-dîne indellâhi'l-İslâm buyuruyor.

Ve men yebteği ğayra'l-islâmi dînen fe-len yukbele minhu buyuruyor. Ve men yebteği ğayra'l-islâmi dînen fe-len yukbele minhu buyuruyor.

Kâinatı yaratan, bizi yaşatan, nimetlerine mazhar eden, yaşamımızın arkasından öldürecek olan,Kâinatı yaratan, bizi yaşatan, nimetlerine mazhar eden, yaşamımızın arkasından öldürecek olan, öldükten sonra diriltecek, dirilttikten sonra da bu dünyada yaptıklarımızdan bize hesap soracak olan;öldükten sonra diriltecek, dirilttikten sonra da bu dünyada yaptıklarımızdan bize hesap soracak olan; sevdiği kullarını mükâfâtlandıracak, âsî kullarını da cezalandıracak olan Allahu Teâlâ hazretlerisevdiği kullarını mükâfâtlandıracak, âsî kullarını da cezalandıracak olan Allahu Teâlâ hazretleri biz kullarına razı olduğu yegâne dinin İslâm olduğunu bildiriyor.biz kullarına razı olduğu yegâne dinin İslâm olduğunu bildiriyor. Herhangi bir şahıs İslâm'dan başka bir din edinmeye yeltenirse, saparsa;Herhangi bir şahıs İslâm'dan başka bir din edinmeye yeltenirse, saparsa; çalışması bir ubûdiyyet olduğu halde, Allah'a bir ibadet şekli olduğu haldeçalışması bir ubûdiyyet olduğu halde, Allah'a bir ibadet şekli olduğu halde başka bir dini Rabbü'l-âlemîn'in kabul etmeyeceğini Kur'ân-ı Kerîm'in bu âyeti bildiriyor.başka bir dini Rabbü'l-âlemîn'in kabul etmeyeceğini Kur'ân-ı Kerîm'in bu âyeti bildiriyor. Elhamdülillah ki en büyük nimeti olan Hak yolda bulunmak, sağlam inanca sahip olmakElhamdülillah ki en büyük nimeti olan Hak yolda bulunmak, sağlam inanca sahip olmak ve razı olduğu dinin mensubu olmak şerefini bizlere bahşetmiş. ve razı olduğu dinin mensubu olmak şerefini bizlere bahşetmiş.

Bu dinin önemli ibadetlerinden birisi olan, ömre değecek olan,Bu dinin önemli ibadetlerinden birisi olan, ömre değecek olan, ömürde bir defa birçok kimsenin eline ancak fırsat düşebilecek olanömürde bir defa birçok kimsenin eline ancak fırsat düşebilecek olan çok müstesna bir ibadeti yapmaya Rabbimiz nasip eylemiş. Buralara kadar gelmeye muvaffak eylemiş.çok müstesna bir ibadeti yapmaya Rabbimiz nasip eylemiş. Buralara kadar gelmeye muvaffak eylemiş. Hamd ü senâlar olsun. Şükrünü ödemekten aciziz. Sayılamayacak nimetleri içindeyiz. Hamd ü senâlar olsun. Şükrünü ödemekten aciziz. Sayılamayacak nimetleri içindeyiz. Oturuşumuz kalkışımız yattığımız yediğimiz hepsi çeşit çeşit türlü türlü nimetler… Hamd ü senâlar olsun.Oturuşumuz kalkışımız yattığımız yediğimiz hepsi çeşit çeşit türlü türlü nimetler… Hamd ü senâlar olsun. Celâl-i vechine layık ve saltanatının azametine münasip hamd ü senâlar ve şükürler olsun. Celâl-i vechine layık ve saltanatının azametine münasip hamd ü senâlar ve şükürler olsun.

Dünya üzerinde çok inançlar var.Dünya üzerinde çok inançlar var. Bize de bu yakın zamanda muhtelif kültürlerin yaşadığı bölgeleri gezmek nasip oldu.Bize de bu yakın zamanda muhtelif kültürlerin yaşadığı bölgeleri gezmek nasip oldu. Avustralya'da bir müddet kaldım.Avustralya'da bir müddet kaldım. Avustralya kültür politikası olarak polycultural bir yol benimsemiş, Avustralya kültür politikası olarak polycultural bir yol benimsemiş, yani muhtelif kültürlere mensup insanlara hürmetkâr. Hepsine hayat hakkı tanımış. Baskı yapmıyor. yani muhtelif kültürlere mensup insanlara hürmetkâr. Hepsine hayat hakkı tanımış. Baskı yapmıyor. Herkes kendi inancına göre yaşıyor. Bizim müslüman kardeşlerimiz sarıkla cübbeyle dolaşıyorlar.Herkes kendi inancına göre yaşıyor. Bizim müslüman kardeşlerimiz sarıkla cübbeyle dolaşıyorlar. İsteyen çarşafla dolaşıyor. Hindular mâbet yapmışlar. İsteyen çarşafla dolaşıyor. Hindular mâbet yapmışlar.

Tabii çok kuvvetli bir şekilde teşkilatlanmış, her türlü sosyal tesisleriyle muazzam bir hıristiyan müessesesi,Tabii çok kuvvetli bir şekilde teşkilatlanmış, her türlü sosyal tesisleriyle muazzam bir hıristiyan müessesesi, hıristiyanlık din müessesi var.hıristiyanlık din müessesi var. Oradan buraya gelirken dedik ki; "Paramız bir İslâm ülkesine gitsin,Oradan buraya gelirken dedik ki; "Paramız bir İslâm ülkesine gitsin, biletlerimizi Malezya Hava Yolları'ndan alın!biletlerimizi Malezya Hava Yolları'ndan alın! Singapur'da kalmayalım da Kuala Lumpur'da kalalım." İsabet olmuş.Singapur'da kalmayalım da Kuala Lumpur'da kalalım." İsabet olmuş. Kuala Lumpur'da iki gün kaldık ve Malezyalı kardeşlerimizi gördük. Kuala Lumpur'da iki gün kaldık ve Malezyalı kardeşlerimizi gördük.

Malezyalı kardeşlerimiz sanki Güneydoğu Asya'da,Malezyalı kardeşlerimiz sanki Güneydoğu Asya'da, Türkler'in Anadolu'da Balkanlar'da yaptığını yapıyorlar. Müşabih iki millet. Türkler'in Anadolu'da Balkanlar'da yaptığını yapıyorlar. Müşabih iki millet. İslâm'a hadim, müslümanlara himayekâr, hâmi bir millet. İslâm'a hadim, müslümanlara himayekâr, hâmi bir millet. Nerede bir mazlum toplum varsa müslümanlardan onlara kucak açıyorlar, yardım elini uzatıyorlar.Nerede bir mazlum toplum varsa müslümanlardan onlara kucak açıyorlar, yardım elini uzatıyorlar. Yüzlerinden tebessüm eksik olmuyor. Haccı kaliteli yapmak için güzel sistem kurmuşlar.Yüzlerinden tebessüm eksik olmuyor. Haccı kaliteli yapmak için güzel sistem kurmuşlar. Hacılarını güzel eğitiyorlar. Son derece temiz insanlar. İbadethaneleri çok temiz.Hacılarını güzel eğitiyorlar. Son derece temiz insanlar. İbadethaneleri çok temiz. İbadetleri çok sakin ve çok huzurlu. Kıraatleri son derece tatlı. Memnun olduk. Elhamdülillah. İbadetleri çok sakin ve çok huzurlu. Kıraatleri son derece tatlı. Memnun olduk. Elhamdülillah.

Öğrendik ki dünyada çok kardeşimiz varmış. Yıllar yılı Vietnam Savaşı diye duyuyorduk.Öğrendik ki dünyada çok kardeşimiz varmış. Yıllar yılı Vietnam Savaşı diye duyuyorduk. Ama Vietnam'da çok fazla miktarda müslüman olduğunu bilmiyorduk. Ama Vietnam'da çok fazla miktarda müslüman olduğunu bilmiyorduk. Kurşunların bazılarının müslüman kardeşlerimize gittiğinden haberimiz yoktu.Kurşunların bazılarının müslüman kardeşlerimize gittiğinden haberimiz yoktu. Laos'ta Tayland'da müslüman kardeşlerimiz olduğunu duyduk.Laos'ta Tayland'da müslüman kardeşlerimiz olduğunu duyduk. Çinli şahısların bazılarının müslüman olduğunu gördük. Çinli şahısların bazılarının müslüman olduğunu gördük.

Dünyada çok insan var, çok kültür ve çok inanç var. Ama Allah'ın razı olduğu din İslâm.Dünyada çok insan var, çok kültür ve çok inanç var. Ama Allah'ın razı olduğu din İslâm. Ve Rabbü'l-âlemîn'in bize bahşettiği sayısız nimetler;Ve Rabbü'l-âlemîn'in bize bahşettiği sayısız nimetler; göz nimeti, sıhhat nimeti, akıl nimeti, yediklerimiz içtiklerimiz, giydiklerimiz,göz nimeti, sıhhat nimeti, akıl nimeti, yediklerimiz içtiklerimiz, giydiklerimiz, cebimizdekiler, çevremizdekiler, mallarımız mülklerimiz…cebimizdekiler, çevremizdekiler, mallarımız mülklerimiz… Bunların hepsinin üstündeki en büyük nimet;Bunların hepsinin üstündeki en büyük nimet; İslâm oluşumuz, müslüman oluşumuz, elhamdülillah müslüman olmak nimeti! İslâm oluşumuz, müslüman oluşumuz, elhamdülillah müslüman olmak nimeti!

Bize bu dini tebliğ eden Rabbü'l-âlemîn'in ismini ismiyle yazdığı, Süleyman Çelebi merhumun tatlı ifadesiyle; Bize bu dini tebliğ eden Rabbü'l-âlemîn'in ismini ismiyle yazdığı, Süleyman Çelebi merhumun tatlı ifadesiyle;

Bile yazdım adım ile adını diye hitap ettiği Habîb-i Edîbi'nin şehrindeyiz.Bile yazdım adım ile adını

diye hitap ettiği Habîb-i Edîbi'nin şehrindeyiz.
Medine-i Münevvere'sindeyiz. Ayak basıp cevlan ettiği yerde biz de ayak basıp cevlan ediyoruz.Medine-i Münevvere'sindeyiz. Ayak basıp cevlan ettiği yerde biz de ayak basıp cevlan ediyoruz. Namaz kıldığı yerlerde biz de namaz kılıyoruz. Secde ettiği yerlerde biz de secde ediyoruz. Namaz kıldığı yerlerde biz de namaz kılıyoruz. Secde ettiği yerlerde biz de secde ediyoruz. Bir âşık-ı sâdık kardeşimiz daha önceki senelerde otobüsle gelmiş. Bütün otobüsteki kardeşlerini ağlatmış.Bir âşık-ı sâdık kardeşimiz daha önceki senelerde otobüsle gelmiş. Bütün otobüsteki kardeşlerini ağlatmış. Medine'ye gelince otobüsün kapısı açılır açılmaz atlamış aşağıya. Medine'ye gelince otobüsün kapısı açılır açılmaz atlamış aşağıya. "Acaba Resûlullah buraya ayağını bastı mı ki yâ Rabbi!.." diye toprakları öpüyormuş, yüzünü gözünü sürüyormuş."Acaba Resûlullah buraya ayağını bastı mı ki yâ Rabbi!.." diye toprakları öpüyormuş, yüzünü gözünü sürüyormuş. Bir taraftan ağlıyormuş. Tabii duygulandırmış, ötekileri de ağlatmış. Böyle güzel bir diyardayız. Bir taraftan ağlıyormuş. Tabii duygulandırmış, ötekileri de ağlatmış. Böyle güzel bir diyardayız.

Merhum Urfalı Nâbî meşhur, dindar şairimiz, Osmanlı şairi; Merhum Urfalı Nâbî meşhur, dindar şairimiz, Osmanlı şairi;

Sakın sû-i edebden kûy-i mahbûb-ı Hüdâ'dır bu diyor şiirinde.Sakın sû-i edebden kûy-i mahbûb-ı Hüdâ'dır bu

diyor şiirinde.
"Allah'ın sevgili kulunun beldesidir."Allah'ın sevgili kulunun beldesidir. Sû-i edepte bulunmaktan, edebe mugayir davranışta bulunmaktan aman kendini kolla, sakın!" diye bildiriyor. Sû-i edepte bulunmaktan, edebe mugayir davranışta bulunmaktan aman kendini kolla, sakın!" diye bildiriyor.

Tefevvük-kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ'dır bu Tefevvük-kerde-i arş-ı Cenâb-ı Kibriyâ'dır bu

Yani öyle kıymetli bir yer ki Allah'ın sevgilisinin medfeni olduğu için, mahall-i defni olduğu için;Yani öyle kıymetli bir yer ki Allah'ın sevgilisinin medfeni olduğu için, mahall-i defni olduğu için; Arş-ı Muallâ'dan daha muazzez olduğunu beyan ediyor. Böyle bir yerdeyiz. Böyle bir dine sahibiz.Arş-ı Muallâ'dan daha muazzez olduğunu beyan ediyor. Böyle bir yerdeyiz. Böyle bir dine sahibiz. Böyle güzel bir diyardayız. Şöyle güzel bir ibadet yolu üzereyiz.Böyle güzel bir diyardayız. Şöyle güzel bir ibadet yolu üzereyiz. Hamd ü senâlar olsun. Rabbü'l-âlemîn'e çok şükür. Hamd ü senâlar olsun. Rabbü'l-âlemîn'e çok şükür.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Kur'ân-ı Kerîm'de Rabbü'l-âlemîn buyuruyor ki; Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîne.Kur'ân-ı Kerîm'de Rabbü'l-âlemîn buyuruyor ki;

Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîne.
"Ey Habîb-i Edîbim! Ben seni âlemlere rahmet olarak gönderdim, başka bir sebeple değil."Ey Habîb-i Edîbim! Ben seni âlemlere rahmet olarak gönderdim, başka bir sebeple değil. Rahmetimin tecellisi olarak seni gönderdim." buyuruyor. Rahmet ne demek? Rahmetimin tecellisi olarak seni gönderdim." buyuruyor.

Rahmet ne demek?

Türkçe'de rahmet deyince daha başka mefhumlar zihnimizde canlanıyor.Türkçe'de rahmet deyince daha başka mefhumlar zihnimizde canlanıyor. Daha başka kavramlar geliyor hatırımıza. Rahmet Arapça'da "acımak, merhamet" demek. Daha başka kavramlar geliyor hatırımıza. Rahmet Arapça'da "acımak, merhamet" demek.

"Ey Habîb-i Edîbim! Ben seni âlemlere acıdığım için gönderdim."Ey Habîb-i Edîbim! Ben seni âlemlere acıdığım için gönderdim. Acıdım da âlemlere, insanlığa; onun için seni gönderdim. Doğru yolu bulsunlar, diye gönderdim.Acıdım da âlemlere, insanlığa; onun için seni gönderdim. Doğru yolu bulsunlar, diye gönderdim. Rızama ersinler, diye gönderdim. Rızama ersinler, diye gönderdim. Âsî ve mücrim olarak gelip de cezama uğramasınlar, cehennemde yanmasınlar diye gönderdim." demek.Âsî ve mücrim olarak gelip de cezama uğramasınlar, cehennemde yanmasınlar diye gönderdim." demek. "Senin yoluna sımsıkı sarılsınlar, senin izinden gitsinler de"Senin yoluna sımsıkı sarılsınlar, senin izinden gitsinler de ikramıma, ihsanıma ersinler diye gönderdim." demek. ikramıma, ihsanıma ersinler diye gönderdim." demek.

"Acıdığım için gönderdim, merhamet ettiğim için gönderdim." buyuruyor."Acıdığım için gönderdim, merhamet ettiğim için gönderdim." buyuruyor. Bu merhamet bize acımasından; Allah'ın merhametinden bize gönderilmiş olan,Bu merhamet bize acımasından; Allah'ın merhametinden bize gönderilmiş olan, bizi ikaz etmek üzere beşîr ve nezîr olarak gönderilmiş olan bu Peygamberin tebliğ ettiği din İslâm! bizi ikaz etmek üzere beşîr ve nezîr olarak gönderilmiş olan bu Peygamberin tebliğ ettiği din İslâm!

Bu cümle ne demek? Bu cümle ne demek?

Hani bazı kimseler çıkıyor da; "Ben Kur'an'ı tanırım, başka bir şey tanımam. Kur'an bana yeter…"Hani bazı kimseler çıkıyor da; "Ben Kur'an'ı tanırım, başka bir şey tanımam. Kur'an bana yeter…" Sanki hadisi elinin tersiyle itiyormuş gibi, sünnet-i seniyyeyi kabul etmiyormuş gibi! Sanki hadisi elinin tersiyle itiyormuş gibi, sünnet-i seniyyeyi kabul etmiyormuş gibi!

Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i sana tebliğ eden kim? Kur'ân-ı Kerîm kime nâzil oldu da kim sana okudu öğretti? Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i sana tebliğ eden kim? Kur'ân-ı Kerîm kime nâzil oldu da kim sana okudu öğretti?

Habîb-i Hüdâ, Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavâti ve ekmelü't-tahiyyât ve't-teslimât!Habîb-i Hüdâ, Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalü's-salavâti ve ekmelü't-tahiyyât ve't-teslimât! Kur'an da ondan dinî bilgilerimiz de ondan! Yani her şeyimiz ondan!Kur'an da ondan dinî bilgilerimiz de ondan! Yani her şeyimiz ondan! Yani hem dünya rahatımızın hem âhiret saadetimizin vesilesi olan bir kaynağın yanındayız.Yani hem dünya rahatımızın hem âhiret saadetimizin vesilesi olan bir kaynağın yanındayız. Ayağının ucundayız. Huzurundayız.Ayağının ucundayız. Huzurundayız. Öyle büyükler gelmiş ki bu diyarlara Resûlullah'ın bastığı yereÖyle büyükler gelmiş ki bu diyarlara Resûlullah'ın bastığı yere ayakkabıyla basılır mı diye ayakkabılarını çıkartmışlar.Sokaklarda öyle gezmişler.ayakkabıyla basılır mı diye ayakkabılarını çıkartmışlar.Sokaklarda öyle gezmişler. Öyle büyükler gelmiş ki bu civarda, abdest tazelememişler. Çok uzaklara gitmişler.Öyle büyükler gelmiş ki bu civarda, abdest tazelememişler. Çok uzaklara gitmişler. Abdest alıp abdestli gelmişler. Öyle müeddeb insanlar yaşamış ki yüksek sesle konuşmamışlar. Çünkü; Abdest alıp abdestli gelmişler. Öyle müeddeb insanlar yaşamış ki yüksek sesle konuşmamışlar. Çünkü;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Lâ terfa'û asvâteküm fevka savti'n-Nebîyyi.Bismillâhirrahmânirrahîm.

Lâ terfa'û asvâteküm fevka savti'n-Nebîyyi.
"Resûlullah'ın sesinden daha yüksek konuşmayın, daha dik konuşmayın! "Resûlullah'ın sesinden daha yüksek konuşmayın, daha dik konuşmayın! Bangır bangır bağırarak konuşmayın!" diye âyet-i kerîme olduğu için Bangır bangır bağırarak konuşmayın!" diye âyet-i kerîme olduğu için ve Resûlullah'ın huzurunu çok kuvvetli hissettikleri için yüksek sesle konuşmamışlar.ve Resûlullah'ın huzurunu çok kuvvetli hissettikleri için yüksek sesle konuşmamışlar. Sakin sakin konuşmuşla, fıs fıs konuşmuşlar. Öyle bir yerdeyiz.Sakin sakin konuşmuşla, fıs fıs konuşmuşlar. Öyle bir yerdeyiz. Tüm âdâbın takınılacağı, saraylar sarayı bir yerdeyiz.Tüm âdâbın takınılacağı, saraylar sarayı bir yerdeyiz. Hani insan bir yüksek yere çağrılsa hani bastığı yere sakınır, söylediği söze dikkat eder.Hani insan bir yüksek yere çağrılsa hani bastığı yere sakınır, söylediği söze dikkat eder. Bir emîrin sarayına çağrılsa usul nedir âdâb nedir diye göz ucuyla etrafındaki insanlara bakar.Bir emîrin sarayına çağrılsa usul nedir âdâb nedir diye göz ucuyla etrafındaki insanlara bakar. Bir sofraya otursa nasıl yiyorlar, ne yapıyorlar diye dikkat eder. Saraylar sarayı bir beldedeyiz.Bir sofraya otursa nasıl yiyorlar, ne yapıyorlar diye dikkat eder. Saraylar sarayı bir beldedeyiz. Öyle bir yerde bulunuyoruz. Öyle bir yerde bulunuyoruz.

Onun için hem çok şükretmemiz lazım hem de mekânın ve makamın azametini idrak etmemiz lazım.Onun için hem çok şükretmemiz lazım hem de mekânın ve makamın azametini idrak etmemiz lazım. İbadeti öyle yapmamız lazım. Çünkü bulanlar buldukları mazhariyetleri edeple bulmuşlardır.İbadeti öyle yapmamız lazım. Çünkü bulanlar buldukları mazhariyetleri edeple bulmuşlardır. Mahrum kalanlar edepsizliklerinden dolayı mahrumiyete uğramışlardır. Mahrum kalanlar edepsizliklerinden dolayı mahrumiyete uğramışlardır.

Bî-edeb mahrûm geşt ez lutf-i Rab Edepsiz, Rabbü'l-âlemîn'in lütfundan mahrum kalır.Bî-edeb mahrûm geşt ez lutf-i Rab

Edepsiz, Rabbü'l-âlemîn'in lütfundan mahrum kalır.
Her şeyin âdâbı vardır.Her şeyin âdâbı vardır. Oturmanın âdâbı, konuşmanın âdâbı, ibadetin âdâbı, selamın âdâbı, namazın abdestin âdâbı,Oturmanın âdâbı, konuşmanın âdâbı, ibadetin âdâbı, selamın âdâbı, namazın abdestin âdâbı, tilavet-i Kur'an'ın âdâbı, Allah'a ibadet etmenin âdâbı, Resûlullah'a ümmetlik yapmanın âdâbı,tilavet-i Kur'an'ın âdâbı, Allah'a ibadet etmenin âdâbı, Resûlullah'a ümmetlik yapmanın âdâbı, hocaya karşı âdâb, babaya karşı âdâb, anneye karşı âdâb, ihvana kardeşlere karşı âdâb…hocaya karşı âdâb, babaya karşı âdâb, anneye karşı âdâb, ihvana kardeşlere karşı âdâb… Hayatın tadı bu âdâbdadır, edeptedir, zarafettedir. Mükâfat da böyle elde edilir. Hayatın tadı bu âdâbdadır, edeptedir, zarafettedir. Mükâfat da böyle elde edilir.

[Mehmed Zahid Kotku] Rahmetullahi aleyh cennet-mekân Hocamız'ın kapısında, odasında,[Mehmed Zahid Kotku] Rahmetullahi aleyh cennet-mekân Hocamız'ın kapısında, odasında, başının ucunda asılı bir levha vardı. Tabii başının ucuna astıran kendisi.başının ucunda asılı bir levha vardı. Tabii başının ucuna astıran kendisi. Kocaman 70'e 50 veya 60'a 80 ebatlı koca bir levha!Kocaman 70'e 50 veya 60'a 80 ebatlı koca bir levha! Meşhur Hattat Abdulkâdir Efendi tertip eylemiş, güzel bir tertip: "Edeb yâ Hû!" levhası vardı.Meşhur Hattat Abdulkâdir Efendi tertip eylemiş, güzel bir tertip: "Edeb yâ Hû!" levhası vardı. Başucunda dururdu. Kendisi de onu çok tavsiye ederdi.Başucunda dururdu. Kendisi de onu çok tavsiye ederdi. Rabbimiz bize şu belde-i muazzamanın şu Medine-i Münevvere'nin âdâbına güzel uymayı nasip etsin.Rabbimiz bize şu belde-i muazzamanın şu Medine-i Münevvere'nin âdâbına güzel uymayı nasip etsin. O zaman fütuhât olur. O zaman füyuzât olur. O zaman insan muradına nâil olur. O zaman fütuhât olur. O zaman füyuzât olur. O zaman insan muradına nâil olur.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Geçen gün ikindi namazında yanımda birisi oturuyordu.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Geçen gün ikindi namazında yanımda birisi oturuyordu.
Selamlaştık, konuştuk. İktisat profesörüymüş. İranlı, Şirazlı'ymış. Farsça konuştuk.Selamlaştık, konuştuk. İktisat profesörüymüş. İranlı, Şirazlı'ymış. Farsça konuştuk. Ben Gülistân'ı okuduğumu söyledim. Gülistân'dan okuduk filan. Bana sordu: Ben Gülistân'ı okuduğumu söyledim. Gülistân'dan okuduk filan. Bana sordu:

"Aziz dost! Sen bir profesörmüşsün. Ben de aynı zamanda üniversitede dekanım, rektörüm." dedi."Aziz dost! Sen bir profesörmüşsün. Ben de aynı zamanda üniversitede dekanım, rektörüm." dedi. -Artık hangisini kastetti bilmiyorum. Yani yüksek bir mevkiim var dedi.- "Burada Resûlullah'ın huzurundayız.-Artık hangisini kastetti bilmiyorum. Yani yüksek bir mevkiim var dedi.- "Burada Resûlullah'ın huzurundayız. Onun mescidindeyiz. Şu müslümanların kurtuluşu nasıl olacak?Onun mescidindeyiz. Şu müslümanların kurtuluşu nasıl olacak? Ne dersin? Reyin nedir, fikrin nedir?" dedi bana. Ne dersin? Reyin nedir, fikrin nedir?" dedi bana.

Muhterem kardeşlerim! Müslümanların kurtuluşunun reçetesi İslâm'dır, İslâm zaten reçetedir! Muhterem kardeşlerim!

Müslümanların kurtuluşunun reçetesi İslâm'dır, İslâm zaten reçetedir!

İslâm zaten dertlerin devasıdır.İslâm zaten dertlerin devasıdır. Reçete olduğu için, Allah âlemlere rahmet ettiği için merhamet ettiği için İslâm'ı göndermiştir.Reçete olduğu için, Allah âlemlere rahmet ettiği için merhamet ettiği için İslâm'ı göndermiştir. Hem dünya saadetini bulsunlar, huzura ersinler diye diye göndermiştir, nizamı bulsunlar diye göndermiştirHem dünya saadetini bulsunlar, huzura ersinler diye diye göndermiştir, nizamı bulsunlar diye göndermiştir hem âhiret mutluluğunu kazansınlar, cennete girsinler, cemâlullaha ersinler diye gönderilmiştir.hem âhiret mutluluğunu kazansınlar, cennete girsinler, cemâlullaha ersinler diye gönderilmiştir. Onun için en güzel nizam İslâm'dır. En şifalı ilaç İslâm'dır.Onun için en güzel nizam İslâm'dır. En şifalı ilaç İslâm'dır. Bizim bütün problemlerimizin devası İslâm'dır ama İslâm'ı bilmiyor. Ümmet-i Muhammed İslâm'ı bilmiyor.Bizim bütün problemlerimizin devası İslâm'dır ama İslâm'ı bilmiyor. Ümmet-i Muhammed İslâm'ı bilmiyor. Sizler de bilmiyorsunuz biz de bilmiyoruz. Siz de bilmiyorsunuz biz de bilmiyoruz.Sizler de bilmiyorsunuz biz de bilmiyoruz. Siz de bilmiyorsunuz biz de bilmiyoruz. Buraya toplanan kardeşlerimizin çoğu da bilmiyor. Buraya toplanan kardeşlerimizin çoğu da bilmiyor.

İslâm, bizim bilgilerimizden çok daha yukarda, çok daha yüksekte! Biz bundan kimimiz bir bardak almışız.İslâm, bizim bilgilerimizden çok daha yukarda, çok daha yüksekte! Biz bundan kimimiz bir bardak almışız. Kimimiz bir yudum almışız. Kimimiz bir testi almışız… Ama İslâm bir derya ise çok azını almışız.Kimimiz bir yudum almışız. Kimimiz bir testi almışız… Ama İslâm bir derya ise çok azını almışız. Çaresi ve o iktisat profesörünün bana sorduğu mânasıylaÇaresi ve o iktisat profesörünün bana sorduğu mânasıyla İslâm ümmetinin kurtuluşunun çaresi İslâm'ı iyi öğrenmektedir. İlimdir.İslâm ümmetinin kurtuluşunun çaresi İslâm'ı iyi öğrenmektedir. İlimdir. Öğrenmek de bilgi demek olduğu için kurtuluşun yolu ilimdir. Öğrenmek de bilgi demek olduğu için kurtuluşun yolu ilimdir.

Tayland, Malezya, Hindistan, Pakistan, Endonezya, Avustralya'daki muhtelif camiler,Tayland, Malezya, Hindistan, Pakistan, Endonezya, Avustralya'daki muhtelif camiler, Türkiye, Suriye, Mısır vs. muhtelif kültürlere mensup, millî kültürlere mensup,Türkiye, Suriye, Mısır vs. muhtelif kültürlere mensup, millî kültürlere mensup, mahallî kültürlere mensup müslümanların durumlarına bakıyoruz. İlimden mahrumlar.mahallî kültürlere mensup müslümanların durumlarına bakıyoruz. İlimden mahrumlar. İslâmî bilgiden derece derece mahrum. Birisi benim omzumun başında, yanımda. Dedi; İslâmî bilgiden derece derece mahrum. Birisi benim omzumun başında, yanımda. Dedi;

Yâ ehî. "Ey kardeş!" Lâ tüsellim me'a'l-imâm. "İmamla beraber selam verme." dedi. Yâ ehî. "Ey kardeş!" Lâ tüsellim me'a'l-imâm. "İmamla beraber selam verme." dedi.

es-Selâmu aleyküm deyince ben de es-Selâmu aleyküm diyorum.es-Selâmu aleyküm deyince ben de es-Selâmu aleyküm diyorum. İmamla beraber yapıyorum. Onlar duruyorlar. İmam iki selâmı bitirdikten sonra selam veriyorlar. Dedim ki; İmamla beraber yapıyorum. Onlar duruyorlar. İmam iki selâmı bitirdikten sonra selam veriyorlar. Dedim ki;

"Biz imama selamda da tam ittibâ ederiz. Fevren, derhal ittibâ ederiz."Biz imama selamda da tam ittibâ ederiz. Fevren, derhal ittibâ ederiz. Bekleyip ondan sonra yapmayız. Bizim kanaatimiz mezhebimiz icabıdır." Bekleyip ondan sonra yapmayız. Bizim kanaatimiz mezhebimiz icabıdır."

İzâ selleme'l-imâmü fe-sellim. "İmam selam verdi mi sen de selam ver."İzâ selleme'l-imâmü fe-sellim. "İmam selam verdi mi sen de selam ver." "Bu fe'yi biz 'fevren, hemen, derhal' mânasına anlıyoruz. "Bu fe'yi biz 'fevren, hemen, derhal' mânasına anlıyoruz. Onun için büyüklerimiz böyle söylemiş ondan yapıyoruz." dedik. Onun için büyüklerimiz böyle söylemiş ondan yapıyoruz." dedik.

Emr-i mâruf nehy-i münker de ilimle olur. Birisine bir nasihat edeceksiniz.Emr-i mâruf nehy-i münker de ilimle olur. Birisine bir nasihat edeceksiniz. Ama İslâm'ı bilmezseniz yanlış nasihat edersiniz. Kusur gibi gördüğünüz şey kusur olmayabilir.Ama İslâm'ı bilmezseniz yanlış nasihat edersiniz. Kusur gibi gördüğünüz şey kusur olmayabilir. Normal olur. Ama siz onu kusur sanırsınız. O kusur sanıyor mesela ama; "Biz Hanefî'yiz." dedim. Normal olur. Ama siz onu kusur sanırsınız. O kusur sanıyor mesela ama; "Biz Hanefî'yiz." dedim. Bizim Hanefîler'de imama her bakımdan uyulur. Onlar ayaklarını açarlar. Bizim Hanefîler'de imama her bakımdan uyulur.

Onlar ayaklarını açarlar.
Bizim mezhebimizde iki ayağın arasına bir ayak sığacak kadar bir tarzda durulur.Bizim mezhebimizde iki ayağın arasına bir ayak sığacak kadar bir tarzda durulur. Büyüklerimiz böyle söylemişler. Büyüklerimiz böyle söylemişler.

Yine Mescid-i Nebevî'de geçen sene yaşlı bir zatın yanında Kur'ân-ı Kerîm okuyordum, secde âyeti geldi.Yine Mescid-i Nebevî'de geçen sene yaşlı bir zatın yanında Kur'ân-ı Kerîm okuyordum, secde âyeti geldi. Kur'ân-ı Kerîm'i kapattım, koydum, kalktım. Secdeye vardım. "Fesubhanallah!" dedi bana. Kur'ân-ı Kerîm'i kapattım, koydum, kalktım. Secdeye vardım. "Fesubhanallah!" dedi bana. Kalın sesli kocaman bir zât-ı muhterem; yaşlı, 80'lik filan var. "Fesubhanallah!" dedi, şaşırdı.Kalın sesli kocaman bir zât-ı muhterem; yaşlı, 80'lik filan var. "Fesubhanallah!" dedi, şaşırdı. Arapça olarak; "Ne lüzum var kalkmaya, kalkmaya ne lüzum var?Arapça olarak; "Ne lüzum var kalkmaya, kalkmaya ne lüzum var? Oturduğun yerden Kur'ân-ı Kerîm elinde, secdeye varırsın olur biter." dedi. Oturduğun yerden Kur'ân-ı Kerîm elinde, secdeye varırsın olur biter." dedi.

Ama bizim kitaplarımızda ilmihâlimizde müstehâb diyor.Ama bizim kitaplarımızda ilmihâlimizde müstehâb diyor. Efendimiz'in sünneti ve kemâl şekli, kemâl derecesi böyle; kalkıp secdeyi o tarzda yapmak daha güzel.Efendimiz'in sünneti ve kemâl şekli, kemâl derecesi böyle; kalkıp secdeyi o tarzda yapmak daha güzel. Sonra, fazla da zamanım yoktu. O zat da baktım muhterem, oturaklı bir kimse.Sonra, fazla da zamanım yoktu. O zat da baktım muhterem, oturaklı bir kimse. Ben mütebessim bir şekilde cevap da vermedim. Ben mütebessim bir şekilde cevap da vermedim. Sonra kendisi biraz anladı; "Neredensiniz?" dedi. Bana karşı yumuşadı. Sonra kendisi biraz anladı; "Neredensiniz?" dedi. Bana karşı yumuşadı.

Kardeşlerimizi takip ediyorum. Uçağa biniyoruz. Medine-i Münevvere'ye geliyoruz.Kardeşlerimizi takip ediyorum. Uçağa biniyoruz. Medine-i Münevvere'ye geliyoruz. Cidde'den uçağa bindik. Medine-i Münevvere'ye geliyoruz.Cidde'den uçağa bindik. Medine-i Münevvere'ye geliyoruz. Siyah olsun beyaz olsun, Afrikalı olsun Ortadoğulu olsun; bunlar bizim kardeşlerimiz dindaşlarımız. Siyah olsun beyaz olsun, Afrikalı olsun Ortadoğulu olsun; bunlar bizim kardeşlerimiz dindaşlarımız.

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. Kardeş bunlar, biz birbirimizin kardeşiyiz. Nizamı bilmiyor.İnneme'l-mü'minûne ihvetün.

Kardeş bunlar, biz birbirimizin kardeşiyiz. Nizamı bilmiyor.
Gelmiş, bizim iki koltuğa oturmuş. Numaralar benim numaram. Ama ikisi oturmuş. Gelmiş, bizim iki koltuğa oturmuş. Numaralar benim numaram. Ama ikisi oturmuş. Sakallı, kavuklu, Afrikalı bir kardeş; "Sen başka yere otur." dedi. "Burası bizim yerimiz." dedim.Sakallı, kavuklu, Afrikalı bir kardeş; "Sen başka yere otur." dedi. "Burası bizim yerimiz." dedim. "Başka yere otur." dedi. İyi otururum bir şey değil. En arka sıraya otururum."Başka yere otur." dedi. İyi otururum bir şey değil. En arka sıraya otururum. Mahsuru yok ama şimdi benden sonra bir başkası gelir. En arka sıra onundur.Mahsuru yok ama şimdi benden sonra bir başkası gelir. En arka sıra onundur. Bu sefer; "Sen yanlış yere oturmuşsun, kalk buradan!" der. Nizamı bozmuş olurum.Bu sefer; "Sen yanlış yere oturmuşsun, kalk buradan!" der. Nizamı bozmuş olurum. Şimdi kendisi nizamı bozdu. Bana da nizamı bozdurmak istiyor. Tabii başına geldiler. Şimdi kendisi nizamı bozdu. Bana da nizamı bozdurmak istiyor. Tabii başına geldiler. Ben arka sırada bir yere ama hostesin gösterdiği bir yere oturdum. Dedim ki; "Ne yapmam lazım?" Ben arka sırada bir yere ama hostesin gösterdiği bir yere oturdum. Dedim ki; "Ne yapmam lazım?"

Geldi ilk önce söyledi. "Kalkmıyorum yerimden." dedi.Geldi ilk önce söyledi. "Kalkmıyorum yerimden." dedi. 4-5 kişi olduğu için kabadayı! "Kalkmıyorum yerimden." dedi. "Peki." Bekliyorum ben.4-5 kişi olduğu için kabadayı! "Kalkmıyorum yerimden." dedi. "Peki." Bekliyorum ben. "Şöyle oturmaz mısınız?" dedi. "Nere olsa otururum." dedim. Biz arkaya oturduk."Şöyle oturmaz mısınız?" dedi. "Nere olsa otururum." dedim. Biz arkaya oturduk. Tabii başkaları geldi. Onların da yerleri işgal edilmiş. Tekrar başına geldiler. Söylediler.Tabii başkaları geldi. Onların da yerleri işgal edilmiş. Tekrar başına geldiler. Söylediler. Bir tanesi kalktı ötekisi kalkmadı. Şimdi bu bir kültürdür. Bu bir edeptir.Bir tanesi kalktı ötekisi kalkmadı.

Şimdi bu bir kültürdür. Bu bir edeptir.
Kimsenin hukukuna tecavüz etmemek ve nizamı ihlal etmemek. Kimsenin hukukuna tecavüz etmemek ve nizamı ihlal etmemek. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Sevvû sufûfeküm. "Saflarınızı muntazam yapınız."Sevvû sufûfeküm. "Saflarınızı muntazam yapınız." Fe-inne tesviyete sufûf min ikâmeti's-salâh.Fe-inne tesviyete sufûf min ikâmeti's-salâh. "Çünkü safın muntazam olması namazın hakkıyla kılınmasının şartlarındandır." "Çünkü safın muntazam olması namazın hakkıyla kılınmasının şartlarındandır."

Allah celle celâlüh Kur'ân-ı Kerîm'inde Sallû salâh, "Namaz kılın!" buyurmuyor. Allah celle celâlüh Kur'ân-ı Kerîm'inde Sallû salâh, "Namaz kılın!" buyurmuyor.

Ne buyuruyor? Ekîmû's-salâh. "Namazı dosdoğru kılın!" diyebiliriz, "Namazı güzel kılın!Ne buyuruyor?

Ekîmû's-salâh. "Namazı dosdoğru kılın!" diyebiliriz, "Namazı güzel kılın!
Âdâbıyla usulüyle, âdâbına riayet ederek kılın!" demek. Muntazam olması da namazın âdâbındandır. Âdâbıyla usulüyle, âdâbına riayet ederek kılın!" demek. Muntazam olması da namazın âdâbındandır.

Peygamber Efendimiz niye bunu bu kadar söylemiş, ikaz etmiş, safların arasına girmiş düzeltmiş?Peygamber Efendimiz niye bunu bu kadar söylemiş, ikaz etmiş, safların arasına girmiş düzeltmiş? Şekilden öze doğru insanlar etkilenirler. Şekil, içine doğru insanları etkiler.Şekilden öze doğru insanlar etkilenirler. Şekil, içine doğru insanları etkiler. Onun için müslümanlar intizama alışsınlar diye. Sonra, hepimizin bildiği bir husus: Onun için müslümanlar intizama alışsınlar diye. Sonra, hepimizin bildiği bir husus:

en-Nezâfetü mine'l-îmân. "Temizlik imandandır." en-Nezâfetü mine'l-îmân. "Temizlik imandandır."

İnsanın elbisesi üstü başı eski olabilir, yamalı olabilir ama temizlik imandandır.İnsanın elbisesi üstü başı eski olabilir, yamalı olabilir ama temizlik imandandır. Tertemiz olacak, pis olmayacak. Hadesten taharet, necasetten taharet olacak. Buna benzer şeyler. Tertemiz olacak, pis olmayacak. Hadesten taharet, necasetten taharet olacak. Buna benzer şeyler.

Bir arkadaşım diyor ki; "Hocam bizim bir binamız var. O binada oturan Mısırlı bir aile var.Bir arkadaşım diyor ki; "Hocam bizim bir binamız var. O binada oturan Mısırlı bir aile var. Babaları üstâz, yani profesör. Kendileri münevver… Ama evleri nazif değil temiz değil.Babaları üstâz, yani profesör. Kendileri münevver… Ama evleri nazif değil temiz değil. Kokudan giremezsiniz. Oturulmaz." diyor. Bu misallerle şunları anlatmak istiyorum: Kokudan giremezsiniz. Oturulmaz." diyor.

Bu misallerle şunları anlatmak istiyorum:
İslâm güzel ama biz İslâm'ın güzelliğini uygulamıyoruz.İslâm güzel ama biz İslâm'ın güzelliğini uygulamıyoruz. Uygulamayınca da çirkin sahneler çıkıyor ortaya. Çirkinlikler, çirkin noktalar çıkıyor. "Çıksın. Uygulamayınca da çirkin sahneler çıkıyor ortaya. Çirkinlikler, çirkin noktalar çıkıyor. "Çıksın. Öyle de olur böyle de olur…" diyebilirsiniz ama başka milletler bu düzensizliklere razı olmadıklarından, Öyle de olur böyle de olur…" diyebilirsiniz ama başka milletler bu düzensizliklere razı olmadıklarından, muntazam çalıştıklarından bu sefer onlar ileriye gidiyor. muntazam çalıştıklarından bu sefer onlar ileriye gidiyor.

Asırların, yılların biriktirdiği ihmaller ve gerilikler sonradan medeniyet farkı olarak karşımıza geliyorAsırların, yılların biriktirdiği ihmaller ve gerilikler sonradan medeniyet farkı olarak karşımıza geliyor ve maalesef bir gayrimüslim ülke bir müslüman ülkeden daha ileri oluyor. Daha temiz oluyor.ve maalesef bir gayrimüslim ülke bir müslüman ülkeden daha ileri oluyor. Daha temiz oluyor. Daha müreffeh oluyor.Daha müreffeh oluyor. İnsanına daha iyi hizmet eden, insanın mutluluğu için çalışan, daha çok hayır yapan bir millet oluyor. İnsanına daha iyi hizmet eden, insanın mutluluğu için çalışan, daha çok hayır yapan bir millet oluyor.

Mesela Avustralya'da -tabii dost veya düşman ama insan gördüğünü söyleyecek- aç insan yok.Mesela Avustralya'da -tabii dost veya düşman ama insan gördüğünü söyleyecek- aç insan yok. İki dolara koyun! Et, pirzola, kıyma, köfte, biftek vs. en basit! İki dolara koyun! Et, pirzola, kıyma, köfte, biftek vs. en basit! Fırından ekmek alır gibi ucuz bir şey. Süt öyle. Fırından ekmek alır gibi ucuz bir şey. Süt öyle.

Su; Avustralya, yağışı öyle çok olan bir yer değil ama her vadiye bir duvar çekmişler.Su; Avustralya, yağışı öyle çok olan bir yer değil ama her vadiye bir duvar çekmişler. Su sıkıntısı yok. Her evde banyo var. Su sıkıntısı yok. Her evde banyo var. Hatta -çok beğendiğim bir sistem- yatak odalarına, ebeveyn yatak odalarına özel lavabo,Hatta -çok beğendiğim bir sistem- yatak odalarına, ebeveyn yatak odalarına özel lavabo, duş yeri, yüznumara yapmışlar. Bizim eski ecdadımızın yaptığı şeyler bunlar.duş yeri, yüznumara yapmışlar.

Bizim eski ecdadımızın yaptığı şeyler bunlar.
Yatak odasında eskiden böyle bir gusülhane olurdu. Su ihtiyacını karşılamışlar.Yatak odasında eskiden böyle bir gusülhane olurdu. Su ihtiyacını karşılamışlar. Gıda ihtiyacını karşılamışlar.Gıda ihtiyacını karşılamışlar. Herkesin Türkiye'deki en zenginlerin sahip olduğu şekilde bahçeli bir evi var.Herkesin Türkiye'deki en zenginlerin sahip olduğu şekilde bahçeli bir evi var. 700-800 metrekare, ağaçlık bahçelik bir güzel evi var. Sonra yoksula hizmet imkânları var.700-800 metrekare, ağaçlık bahçelik bir güzel evi var.

Sonra yoksula hizmet imkânları var.
Hastaya bakma imkânları var. Parasıza çalışmadığı zaman para verme imkânları var.Hastaya bakma imkânları var. Parasıza çalışmadığı zaman para verme imkânları var. Sonra yolları muntazam. Şehirleri temiz. İmkânları müsait… Sonra yolları muntazam. Şehirleri temiz. İmkânları müsait…

Bizden beklenen, biz müslümanlardan umulan, beklenen şey onlarda var.Bizden beklenen, biz müslümanlardan umulan, beklenen şey onlarda var. Bizim diyarlarımız, görün şu Medine-i Münevvere'nin sokaklarını, imkânlarını; Mescid-i Saadet!Bizim diyarlarımız, görün şu Medine-i Münevvere'nin sokaklarını, imkânlarını; Mescid-i Saadet! Tabii önümüzdeki yıllarda daha güzel olacak belki ama… Temizlemek için harıl harıl çalışıyorlar.Tabii önümüzdeki yıllarda daha güzel olacak belki ama… Temizlemek için harıl harıl çalışıyorlar. Ama gelen insanların nasıl abdest aldıklarını,Ama gelen insanların nasıl abdest aldıklarını, nasıl davrandıklarını mescidin dışına çıktıkları zaman görüyorsunuz. nasıl davrandıklarını mescidin dışına çıktıkları zaman görüyorsunuz.

İşte bu farklar büyüyerek büyüyerek gayrimüslim ülkeler daha ileriye gitmiş.İşte bu farklar büyüyerek büyüyerek gayrimüslim ülkeler daha ileriye gitmiş. İlim kademe kademe ilerleyerek ilerlemiş. Yükselmiş, insanlığın hizmetine girmiş.İlim kademe kademe ilerleyerek ilerlemiş. Yükselmiş, insanlığın hizmetine girmiş. Daha doğrusu kendi hizmetlerine girmiş. Sonra biz mağdur duruma düşmüşüz.Daha doğrusu kendi hizmetlerine girmiş. Sonra biz mağdur duruma düşmüşüz. Alt edilen mağlup duruma düşmüşüz. Ve acı bir manzara! Alt edilen mağlup duruma düşmüşüz. Ve acı bir manzara! Onların esiri olmak, onlara muhtaç olmak, onların hizmetçisi olmak durumuna düşmüşüz.Onların esiri olmak, onlara muhtaç olmak, onların hizmetçisi olmak durumuna düşmüşüz. Onun için Medine-i Münevvere'de en önemli noktalardan birisi; burası bir sergi! Onun için Medine-i Münevvere'de en önemli noktalardan birisi; burası bir sergi!

Dinimizin tüm ibadetleri güzel.Dinimizin tüm ibadetleri güzel. Fakat hac ibadetinin güzelliğini burada gözlerinizin önünde görüyorsunuz.Fakat hac ibadetinin güzelliğini burada gözlerinizin önünde görüyorsunuz. Dünyanın bütün insanlarından numuneleri sizin gözünüzün önüne getiriyor hac.Dünyanın bütün insanlarından numuneleri sizin gözünüzün önüne getiriyor hac. Her türlü insanı görüyorsunuz. Her türlü insanı görüyorsunuz. Yanımdakine, akşam namazını kıldığımız şahsa sordum, "Zenzibar adasındanım." dedi.Yanımdakine, akşam namazını kıldığımız şahsa sordum, "Zenzibar adasındanım." dedi. Gündüz bir başkasına sordum, "Senegalli'yim." dedi. Evvelki gün birisiyle konuştum, "İranlı'yım." dedi. Gündüz bir başkasına sordum, "Senegalli'yim." dedi. Evvelki gün birisiyle konuştum, "İranlı'yım." dedi. Adını bilmediğimiz ülkelerden insanlarla karşı karşıya geliyoruz.Adını bilmediğimiz ülkelerden insanlarla karşı karşıya geliyoruz. Bir ibret sahnesi ve bunlar bizim kardeşlerimiz. Tabii biz bunlarla tanışacağız.Bir ibret sahnesi ve bunlar bizim kardeşlerimiz. Tabii biz bunlarla tanışacağız. Bizim bunlarla ziyaretleşmemiz lazım. Bunlarla alakalarımızın kuvvetlenmesi lazım. Bizim bunlarla ziyaretleşmemiz lazım. Bunlarla alakalarımızın kuvvetlenmesi lazım. Bunlarla ticaretimizin gelişmesi lazım. Bizim bunlarla yardımlaşmamızın gelişmesi lazım. Bunlarla ticaretimizin gelişmesi lazım. Bizim bunlarla yardımlaşmamızın gelişmesi lazım.

Mesela öyle ülkeler var ki insanlar aç. Ölüyor. Öyle insanlar var ki mahsul toplanamıyor, çürüyor.Mesela öyle ülkeler var ki insanlar aç. Ölüyor. Öyle insanlar var ki mahsul toplanamıyor, çürüyor. Öyle ülkeler var ki, bana söylediler, şeftalinin kilosu 60 bin liraya geliyormuş. Öyle ülkeler var ki, bana söylediler, şeftalinin kilosu 60 bin liraya geliyormuş. Ama bizim Bursa şeftalisi ağacından toplanmıyor, dibinde çürüyor.Ama bizim Bursa şeftalisi ağacından toplanmıyor, dibinde çürüyor. Öyle ülke varmış ki zeytin diye bir şey bilmiyor. Öyle ülke varmış ki zeytin diye bir şey bilmiyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

et-Tâcirü's-sadûku'l-emînü'l-müslimü me'a'ş-şühedâi yevme'l-kıyâmeti.et-Tâcirü's-sadûku'l-emînü'l-müslimü me'a'ş-şühedâi yevme'l-kıyâmeti. İçinizde tüccar olanlara müjde! İçinizde tüccar olanlara müjde!

"Doğru sözlü, güvenilir, dürüst bir tüccar, kıyamet gününde şehitlerle beraber olacak." "Doğru sözlü, güvenilir, dürüst bir tüccar, kıyamet gününde şehitlerle beraber olacak."

Bir başka hadîs-i şerifte; et-Tâcirü'l-emînü's-sadûku'l-müslimü me'a'n-nebiyyîne ve's-sıddîkîne ve'ş-şühedâ.Bir başka hadîs-i şerifte;

et-Tâcirü'l-emînü's-sadûku'l-müslimü me'a'n-nebiyyîne ve's-sıddîkîne ve'ş-şühedâ.
"Kıyamet gününde sıddıklarla, peygamberlerle, şehidlerle beraber olacak." "Kıyamet gününde sıddıklarla, peygamberlerle, şehidlerle beraber olacak."

Sonra bir tüccarın bir yerden bir malı alması, öbür o mala ihtiyaç olan beldeye taşıması, parasıyla satması;Sonra bir tüccarın bir yerden bir malı alması, öbür o mala ihtiyaç olan beldeye taşıması, parasıyla satması; tabii ticaret yapıyor; mal aldı, getirdi, orada parasıyla satıyor.tabii ticaret yapıyor; mal aldı, getirdi, orada parasıyla satıyor. Parasıyla satmış olmasına rağmen; dünya menfaati, ticaret kazanç, kâr içindir, menfaat içindir. Parasıyla satmış olmasına rağmen; dünya menfaati, ticaret kazanç, kâr içindir, menfaat içindir.

Ama bu, Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşuna gidiyor kişinin ve Allah'ın rahmetine ermesine vesile oluyor. Ama bu, Allahu Teâlâ hazretlerinin hoşuna gidiyor kişinin ve Allah'ın rahmetine ermesine vesile oluyor.

Neden? Çünkü bir beldenin ihtiyaç duyduğu metaı kendisi meşakkat çekip oraya getirmiş oluyor.Neden?

Çünkü bir beldenin ihtiyaç duyduğu metaı kendisi meşakkat çekip oraya getirmiş oluyor.
Onun para kazanmasına, getirdiği mala kâr koymasına dinimiz, Rabbimiz müsaade ediyorOnun para kazanmasına, getirdiği mala kâr koymasına dinimiz, Rabbimiz müsaade ediyor ve böyle bir kimsenin rahmet-i Rahmân'a mazhar olacağını hadîs-i şerîf bildiriyor. ve böyle bir kimsenin rahmet-i Rahmân'a mazhar olacağını hadîs-i şerîf bildiriyor.

Biz bunlara bize olan malı götüreceğiz. Onlarda olan malı bize getireceğiz.Biz bunlara bize olan malı götüreceğiz. Onlarda olan malı bize getireceğiz. Biz bunlarla kardeş olacağız. Tanışacağız. Kardeş kardeşi ziyaret eder.Biz bunlarla kardeş olacağız. Tanışacağız. Kardeş kardeşi ziyaret eder. Kardeş kardeşin hâlini takip eder. Kardeş kardeşe yardımcı olur. Kardeş kardeşin hâlini takip eder. Kardeş kardeşe yardımcı olur. Yani birisi tokluktan ölürken ötekisi orada açlıktan ölürse bu kardeşliğe sığmaz. Yani birisi tokluktan ölürken ötekisi orada açlıktan ölürse bu kardeşliğe sığmaz.

İmam Gazâlî'nin İhyâu Ulûm'unda bir bölüm vardır.İmam Gazâlî'nin İhyâu Ulûm'unda bir bölüm vardır. Üniversitede edebiyat fakültesinde bir rahmetli mü'min hoca bize bölümümüzde Arapça öğrenirken Üniversitede edebiyat fakültesinde bir rahmetli mü'min hoca bize bölümümüzde Arapça öğrenirken -Allah razı olsun- özellikle bize o bölümü okutmuştu. Allah razı olsun. Nur içinde yatsın.-Allah razı olsun- özellikle bize o bölümü okutmuştu. Allah razı olsun. Nur içinde yatsın. Mü'mindi, namazlı bir kimseydi. İyi ki bize o bölümü okutmuş:Mü'mindi, namazlı bir kimseydi. İyi ki bize o bölümü okutmuş: Kitabü'l-uhuvveti ve's-sohbeti ve'l-muâşereti me'a esnâfi'l-halk.Kitabü'l-uhuvveti ve's-sohbeti ve'l-muâşereti me'a esnâfi'l-halk. "Çeşit çeşit insan tabakalarıyla arkadaşlık etmek, dostluk etmek, "Çeşit çeşit insan tabakalarıyla arkadaşlık etmek, dostluk etmek, ülfet etmek, muhabbet etmek nasıl olacak?ülfet etmek, muhabbet etmek nasıl olacak? Bunun âdâbı nedir?" diye bunu anlatan İmam Gazâlî'nin İhyâu Ulûm isimli kitabında bölümü var.Bunun âdâbı nedir?" diye bunu anlatan İmam Gazâlî'nin İhyâu Ulûm isimli kitabında bölümü var. İyi ki onu okumuşuz. Size de okumanızı tavsiye ederim. Son derece tatlı bir bölüm. İyi ki onu okumuşuz. Size de okumanızı tavsiye ederim. Son derece tatlı bir bölüm.

Bizim dinimizin sonsuz güzelliklerinden bir güzelliği de şudur: Sevap kazanmak için biz ne yaparız?Bizim dinimizin sonsuz güzelliklerinden bir güzelliği de şudur: Sevap kazanmak için biz ne yaparız? İbadet yaparız. Oruç tutarız namaz kılarız. Paramız varsa hacca geliriz. İbadet yaparız. Oruç tutarız namaz kılarız. Paramız varsa hacca geliriz. Ama bunların dışında sevap kazanma kapıları var. Ama bunların dışında sevap kazanma kapıları var.

İmam Gazâlî; "Âdet tarzındaki ibadetlerden en hoşu,İmam Gazâlî; "Âdet tarzındaki ibadetlerden en hoşu, müslüman'ın müslüman'la kardeşlik etmesidir, dostluk etmesidir." diyor. Âdet tarzındaki ibadet!müslüman'ın müslüman'la kardeşlik etmesidir, dostluk etmesidir." diyor. Âdet tarzındaki ibadet! Günlük yaşantı içinde, davranış olarak yaptığımız bir şey, zihniyetimizden dolayı, gönlümüzdeki,Günlük yaşantı içinde, davranış olarak yaptığımız bir şey, zihniyetimizden dolayı, gönlümüzdeki, kalbimizdeki niyetimizden dolayı ibadet oluyor. En sevaplı ibadetlerden birisi oluyor. kalbimizdeki niyetimizden dolayı ibadet oluyor. En sevaplı ibadetlerden birisi oluyor. Bir müslümanın öteki müslümanı sevmesi, onunla dost olması,Bir müslümanın öteki müslümanı sevmesi, onunla dost olması, muhabbet etmesi Allah'ın onları sevmesine sebep oluyor. muhabbet etmesi Allah'ın onları sevmesine sebep oluyor.

Hakkat mahabbetî li'l-mütehabbîne fiyye.Hakkat mahabbetî li'l-mütehabbîne fiyye. "Benim için birbirini ziyaret edenleri ben severim. Benim sevgim muhakkak onlara ulaşır."Benim için birbirini ziyaret edenleri ben severim. Benim sevgim muhakkak onlara ulaşır. Vacip olur. Ben onları mutlaka severim." diye hadîs-i kudsîde bildiriliyor.Vacip olur. Ben onları mutlaka severim." diye hadîs-i kudsîde bildiriliyor. Birbirini ziyaret edenleri severim, diye bildiriliyor. Şimdi siz seçkin insanlarsınız. Birbirini ziyaret edenleri severim, diye bildiriliyor.

Şimdi siz seçkin insanlarsınız.
Bunu size iltifat olarak söylemiyorum. Dinimiz hac vazifesini seçkin müslümanlara yüklemiş.Bunu size iltifat olarak söylemiyorum. Dinimiz hac vazifesini seçkin müslümanlara yüklemiş. İki bakımdan seçkinlik var: Malî bakımdan seçkinlik var. İki bakımdan seçkinlik var:

Malî bakımdan seçkinlik var.
Yani fukaraya hac vecibe değil zengine vecibe. Zengini seçiyor. Yani fukaraya hac vecibe değil zengine vecibe. Zengini seçiyor.

Hastaya hac farz değil sıhhatliye farz. Sıhhatliyi seçiyor. Hastaya hac farz değil sıhhatliye farz. Sıhhatliyi seçiyor.

Dinimiz iki bakımdan güçlü olan müslümanları seçerek buraya davet ediyor.Dinimiz iki bakımdan güçlü olan müslümanları seçerek buraya davet ediyor. Malî bakımdan kuvvetli olan, bedenî olarak kuvvetli olan seçiyor.Malî bakımdan kuvvetli olan, bedenî olarak kuvvetli olan seçiyor. Daha ne istiyoruz yani malî ve bedenî bakımdan kuvvetli olan insanların burada yıllık bir toplantısı oluyor. Daha ne istiyoruz yani malî ve bedenî bakımdan kuvvetli olan insanların burada yıllık bir toplantısı oluyor. Dinimizin güzelliğine bakın. Dinimizin güzelliğine bakın. Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini hatırlatıyor söylediğim sözler hemen,Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i şerîfini hatırlatıyor söylediğim sözler hemen, çeşitli hadisler hatırımıza getiriyor.çeşitli hadisler hatırımıza getiriyor. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbu ilallahi mine'l-mü'mini'd-daîf ve fî küllin hayrun. el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbu ilallahi mine'l-mü'mini'd-daîf ve fî küllin hayrun. Hafızamıza mutlaka yazmamız gereken bir hadîs-i şerîf.Hafızamıza mutlaka yazmamız gereken bir hadîs-i şerîf. "Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan daha hayırlıdır ve Allah'a daha sevgilidir.""Kuvvetli müslüman zayıf müslümandan daha hayırlıdır ve Allah'a daha sevgilidir." Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor:Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor: Ve fî küllin hayrun. "Her ikisinde de hayır vardır, her ikisi de hayırlıdır." Ve fî küllin hayrun. "Her ikisinde de hayır vardır, her ikisi de hayırlıdır."

Mü'mindir çünkü; cevherdir.Mü'mindir çünkü; cevherdir. Cevherdir ama elmas, işlenmemiş bir topraktan çıkmış parça olduğu zaman elmastır ama kıymeti başkadır.Cevherdir ama elmas, işlenmemiş bir topraktan çıkmış parça olduğu zaman elmastır ama kıymeti başkadır. Pırlanta hâline getirildiği zaman yani yüzeyleri yontulup Pırlanta hâline getirildiği zaman yani yüzeyleri yontulup yüzüğe taş olarak takılacak hâle getirildiği zaman onun on misli fazladır. Yani elmas nerede olsa elmastır.yüzüğe taş olarak takılacak hâle getirildiği zaman onun on misli fazladır. Yani elmas nerede olsa elmastır. Müslüman nerede olsa elmas gibi kıymetlidir, altın gibi kıymetlidir. Ama; Müslüman nerede olsa elmas gibi kıymetlidir, altın gibi kıymetlidir. Ama;

el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbu. "Kuvvetli müslüman daha hayırlıdır ve Allah'a daha sevgilidir." el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbu. "Kuvvetli müslüman daha hayırlıdır ve Allah'a daha sevgilidir."

Sevgili olması bizi ilgilendiriyor tabii. Sevgili olması bizi ilgilendiriyor tabii.

İnsanların en hayırlısı, hayru'n-nâs olmak tabii parayla mümkün olacak. Kuvvetle mümkün olacak.İnsanların en hayırlısı, hayru'n-nâs olmak tabii parayla mümkün olacak. Kuvvetle mümkün olacak. Sen sıhhatli olursan ihtiyar bir adamın hizmetine koşacaksın. Sen sıhhatli olursan ihtiyar bir adamın hizmetine koşacaksın. "Dur hacı amca senin işini ben yapıvereyim." diyeceksin. Paran varsa avucuna para sıkıştırıvereceksin. "Dur hacı amca senin işini ben yapıvereyim." diyeceksin. Paran varsa avucuna para sıkıştırıvereceksin. "Hadi şu işini gör…" Ene daîfün, ene miskînün, dediği zaman; "Al bakalım parayı…" diyeceksin. "Hadi şu işini gör…"

Ene daîfün, ene miskînün, dediği zaman; "Al bakalım parayı…" diyeceksin.
Hayırlı olduğu muhakkak ama bizi asıl cezbeden sıfat: Hayırlı olduğu muhakkak ama bizi asıl cezbeden sıfat:

Ehabbu ilallahi. "Kuvvetli müslümanı Allah daha çok sever." diyor. Ehabbu ilallahi. "Kuvvetli müslümanı Allah daha çok sever." diyor.

Ben tenkit gözüyle değil de acıyan bir müslüman kardeş gözüyle müslümanlara bakıyorum.Ben tenkit gözüyle değil de acıyan bir müslüman kardeş gözüyle müslümanlara bakıyorum. Yüreğim parçalanıyor. Müslüman kadınlara bakıyorum. Yürüyemiyorlar.Yüreğim parçalanıyor. Müslüman kadınlara bakıyorum. Yürüyemiyorlar. Şişmanlıktan vs. adım atacak hâlleri yok. Erkeklere bakıyorum. Böyle olmaması lazım.Şişmanlıktan vs. adım atacak hâlleri yok. Erkeklere bakıyorum. Böyle olmaması lazım. Sıhhatli olması lazım. Dikkat etmesi lazım. Perhiz yapmak gerekiyorsa perhiz yapması lazım. Sıhhatli olması lazım. Dikkat etmesi lazım. Perhiz yapmak gerekiyorsa perhiz yapması lazım.

Ali Ulvi [Kurucu] Bey'le akşam namazını kıldık. Uzak bir yerde, baktım, hızlı hızlı yürüyordu.Ali Ulvi [Kurucu] Bey'le akşam namazını kıldık. Uzak bir yerde, baktım, hızlı hızlı yürüyordu. Arabayı durdurduk, buyur ettik. Geldi. Namazı beraber kıldık. Doktor tavsiye etti yürümeyi, diyor. Arabayı durdurduk, buyur ettik. Geldi. Namazı beraber kıldık. Doktor tavsiye etti yürümeyi, diyor. Ta uzak mesafeden Harem-i Şerîf'e yürüyerek [geliyor]. Ta uzak mesafeden Harem-i Şerîf'e yürüyerek [geliyor].

Yürümek gerekiyorsa yürüsün. Namaz kılmak gerekiyorsa namaz kılsın. Ama sıhhatini korusun.Yürümek gerekiyorsa yürüsün. Namaz kılmak gerekiyorsa namaz kılsın. Ama sıhhatini korusun. Beden Allah'ın emaneti olduğu için bunu kuvvetli tutsun. Kuvvetli olalım. Sigara içmeyelim.Beden Allah'ın emaneti olduğu için bunu kuvvetli tutsun. Kuvvetli olalım. Sigara içmeyelim. Ciğerimizi doldurmayalım. Bacaları tıkamayalım.Ciğerimizi doldurmayalım. Bacaları tıkamayalım. Bunu sonra temizlemesi öyle baca temizleyicilerin temizlemesi gibi kolay değil.Bunu sonra temizlemesi öyle baca temizleyicilerin temizlemesi gibi kolay değil. Yememize dikkat edelim. Yediğimiz maddelere dikkat edelim. Gramını ölçelim. Kalitesine dikkat edelim. Yememize dikkat edelim. Yediğimiz maddelere dikkat edelim. Gramını ölçelim. Kalitesine dikkat edelim.

el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbu ilallahi. Allah'ın daha çok sevdiği kul olmak istemiyor muyuz?el-Mü'minü'l-kaviyyü hayrun ve ehabbu ilallahi.

Allah'ın daha çok sevdiği kul olmak istemiyor muyuz?
O halde onlara dikkat etmemiz gerekiyor. O halde onlara dikkat etmemiz gerekiyor.

Birbirimizle muhabbetimizi, dostluğumuzu bir ibadet olduğunu bilerek yapacağız.Birbirimizle muhabbetimizi, dostluğumuzu bir ibadet olduğunu bilerek yapacağız. Bunun da namaz gibi bunun da hac gibi bir ibadet olduğunu bilerek birbirimizi öyle seveceğiz. Bunun da namaz gibi bunun da hac gibi bir ibadet olduğunu bilerek birbirimizi öyle seveceğiz. Öyle muhabbet edeceğiz. Öyle muhabbet edeceğiz.

Buhârî'nin Sahih'inden ayrı el-Edebü'l-müfred diye bir eseri daha var.Buhârî'nin Sahih'inden ayrı el-Edebü'l-müfred diye bir eseri daha var. Fikri Yavuz kardeşimiz, dostumuz Türkçe'ye tercüme etmiş. Orada bir hadîs-i şerîf var.Fikri Yavuz kardeşimiz, dostumuz Türkçe'ye tercüme etmiş. Orada bir hadîs-i şerîf var. Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;Hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; "Bir müslümanın diğer bir müslümana üç günden daha fazla dargın kalması helal olmaz." "Bir müslümanın diğer bir müslümana üç günden daha fazla dargın kalması helal olmaz." Bazı rivayetlerde "üç gece" diyor. Bazı rivayetlerde "gün" olarak geçiyor.Bazı rivayetlerde "üç gece" diyor. Bazı rivayetlerde "gün" olarak geçiyor. Üç günden fazla dargın kalması helal olmaz. Helal değil. Üç günden fazla dargın kalması helal olmaz. Helal değil.

"Bir müslümanın bir müslümana üç günden daha fazla…" "Bir müslümanın bir müslümana üç günden daha fazla…"

Üç gün; kalbinin kızgınlığı geçsin, sinirleri yatışsın diye bir müsaade edilmiş.Üç gün; kalbinin kızgınlığı geçsin, sinirleri yatışsın diye bir müsaade edilmiş. Üç günlük zaman içinde kendisinin kızgınlığını soğutacak. Üç günlük zaman içinde kendisinin kızgınlığını soğutacak. Ama üç günden sonra dargın kalması helal olmaz.Ama üç günden sonra dargın kalması helal olmaz. Eğer dargın kalmakta ısrar ederlerse ve o dargınlık üzerine ölürlerse; Eğer dargın kalmakta ısrar ederlerse ve o dargınlık üzerine ölürlerse;

Lem yedhulâ el-cennete cemî'â. "İkisi de cennete girmez." Lem yedhulâ el-cennete cemî'â. "İkisi de cennete girmez."

Dargın oldukları için ikisi de cennete girmez. Ya da cemîan girmez. Beraberce girmezler.Dargın oldukları için ikisi de cennete girmez. Ya da cemîan girmez. Beraberce girmezler. Allah hükmeder, haklı olan cennete girer, haksız olan giremez, demek. Ya da ikisi birden girmez, demek. Allah hükmeder, haklı olan cennete girer, haksız olan giremez, demek. Ya da ikisi birden girmez, demek.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Ben bu hadîs-i şerîfi akşamleyin camide okudum.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ben bu hadîs-i şerîfi akşamleyin camide okudum.
Öbür sayfalarda başka rivayetleri varmış. Onlar da karşımıza çıktı. Onları da okuduk.Öbür sayfalarda başka rivayetleri varmış. Onlar da karşımıza çıktı. Onları da okuduk. Daha ertesi gün yine başka rivayetler varmış. Onları da okuduk.Daha ertesi gün yine başka rivayetler varmış. Onları da okuduk. Sapır sapır dökülmeye başladı müslümanlar. Bir tanesi oradan direğin dibinden kalktı; Sapır sapır dökülmeye başladı müslümanlar. Bir tanesi oradan direğin dibinden kalktı;

"Hocam! Bizim hiçbirimiz cennete giremeyiz." dedi. "Niye?" dedim. "Hocam! Bizim hiçbirimiz cennete giremeyiz." dedi.

"Niye?" dedim.

"Ben şahsen kendim için söyleyeyim. Ben kayınbiraderle dargınım." dedi. "Ben şahsen kendim için söyleyeyim. Ben kayınbiraderle dargınım." dedi.

Bir tanesi kalktı; "Ben bizim oğlanla dargınım. Aynı evde oturuyoruz dargınız." dedi.Bir tanesi kalktı; "Ben bizim oğlanla dargınım. Aynı evde oturuyoruz dargınız." dedi. Bir tanesi başka şey söyledi… "Her şeyde bir sebep vardır." dedim. Bir tanesi başka şey söyledi…

"Her şeyde bir sebep vardır." dedim.
Beni de buraya gönderten Allah! Bu kitabı da karşımıza koydurtan Allah! Bu hadisi de size duyurtan Allah! Beni de buraya gönderten Allah! Bu kitabı da karşımıza koydurtan Allah! Bu hadisi de size duyurtan Allah! Demek ki Rabbü'l-âlemîn sizin cennete girmenizi istiyor. Demek ki Rabbü'l-âlemîn sizin cennete girmenizi istiyor. Cennete girmenizi istiyor da dargın durursanız cennete giremezsiniz, diye size ihtarı duyuruyor.Cennete girmenizi istiyor da dargın durursanız cennete giremezsiniz, diye size ihtarı duyuruyor. Daha ne istiyorsunuz? "Ne olacak hocam şimdi?" dediler. Barışacaksın! "Zor gelmez mi?" Daha ne istiyorsunuz?

"Ne olacak hocam şimdi?" dediler.

Barışacaksın!

"Zor gelmez mi?"

Cenneti kazanmak işte böyle biraz zordur. Nefsini yeneceksin.Cenneti kazanmak işte böyle biraz zordur. Nefsini yeneceksin. Dargın olduğun insana es-selâmu aleyküm ve rahmetullah diyeceksin. Dargın olduğun insana es-selâmu aleyküm ve rahmetullah diyeceksin.

"Ama hocam, cevap vermez…" Onun da cevabını birkaç sayfa ileride bulduk, diyor ki; "Ama hocam, cevap vermez…"

Onun da cevabını birkaç sayfa ileride bulduk, diyor ki;

"İki dargın birbirleriyle karşılaştıkları zaman birisi ötekisine selam verecek."İki dargın birbirleriyle karşılaştıkları zaman birisi ötekisine selam verecek. Berikisi selamı almazsa o zaman selam verene bir melek cevap verir, selam almayana bir şeytan!Berikisi selamı almazsa o zaman selam verene bir melek cevap verir, selam almayana bir şeytan! Selam veren kurtuluyor. Nefsini ayaklar altına alan kurtuluyor. Selam veren kurtuluyor. Nefsini ayaklar altına alan kurtuluyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! İlim öğreneceğiz, bu muhakkak. İlimi iki bakımdan öğreneceğiz: Aziz ve muhterem kardeşlerim!

İlim öğreneceğiz, bu muhakkak. İlimi iki bakımdan öğreneceğiz:

1.Dünyayı bilmiyoruz. Gayrimüslimler bizi geçtiler. Biz olduğumuz yerde kaldık.1.Dünyayı bilmiyoruz. Gayrimüslimler bizi geçtiler. Biz olduğumuz yerde kaldık. Müslümanlar birbirinden haberdar değil. Müslümanlar birbirinden haberdar değil.

2.Âhireti bilmiyoruz. Âhireti bilmiyoruz, onun için ilim öğreneceğiz. İlim de iki çeşit: 2.Âhireti bilmiyoruz. Âhireti bilmiyoruz, onun için ilim öğreneceğiz.

İlim de iki çeşit:

Bir ilim dilde, telaffuz ediliyor, söyleniyor, konuşuluyor, dinleniyor. Bunun kıymeti yok. Bir ilim dilde, telaffuz ediliyor, söyleniyor, konuşuluyor, dinleniyor. Bunun kıymeti yok.

Muhterem kardeşlerim! Peygamber Efendimiz; "Asıl ilim insanın kalbinde olandır." diyor. Muhterem kardeşlerim!

Peygamber Efendimiz; "Asıl ilim insanın kalbinde olandır." diyor.

Vakara fi'l-kalb. "Kalbe oturmuş, yerleşmiş.Vakara fi'l-kalb. "Kalbe oturmuş, yerleşmiş. İnsana hâkim, insanın davranışlarını tanzim ediyor ve insana güzel şeyleri yaptırtıyor.İnsana hâkim, insanın davranışlarını tanzim ediyor ve insana güzel şeyleri yaptırtıyor. Çirkin şeylerden insanı uzaklaştırıyor." İlim bu! Yoksa ötekisi, dilde olan bilgi; Hüccetün ale'bni âdem.Çirkin şeylerden insanı uzaklaştırıyor."

İlim bu! Yoksa ötekisi, dilde olan bilgi; Hüccetün ale'bni âdem.
"Âdemoğluna rûz-ı mahşerde aleyhinde delil olacak!" "Âdemoğluna rûz-ı mahşerde aleyhinde delil olacak!"

"Sen bunu biliyordun söylüyordun, niye yapmadın?!.." "Sen bunu biliyordun söylüyordun, niye yapmadın?!.."

Burada şunu öğreneceğiz ki İslâm âleminin yardıma ihtiyacı var.Burada şunu öğreneceğiz ki İslâm âleminin yardıma ihtiyacı var. Müslümanların birbirlerini desteklemeye ihtiyaçları var. Birbirlerine el uzatmaları lazım.Müslümanların birbirlerini desteklemeye ihtiyaçları var. Birbirlerine el uzatmaları lazım. Her birimizin bu ziyaretten sonra, bu hacdan, bu umreden sonraHer birimizin bu ziyaretten sonra, bu hacdan, bu umreden sonra İslâm için çalışan insanlar hâline gelmemiz gerekiyor. İslâm için çalışan insanlar hâline gelmemiz gerekiyor. İslâm için yatan uyuyan, İslâm için kalkan uyanan, İslâm için ticarethânesini besmeleyle açan,İslâm için yatan uyuyan, İslâm için kalkan uyanan, İslâm için ticarethânesini besmeleyle açan, İslâm için para kazanan, İslâm için para harcayan, İslâm için seyahat eden, İslâm için para kazanan, İslâm için para harcayan, İslâm için seyahat eden, İslâm için gelen İslâm için giden insan hâline gelmemiz lazım. İslâm için gelen İslâm için giden insan hâline gelmemiz lazım.

Cemaat-i Tebliğ diye bir grubu görmüşsünüzdür. Camilere geliyorlar.Cemaat-i Tebliğ diye bir grubu görmüşsünüzdür. Camilere geliyorlar. Onları çok sevdim. Eskiden beri tanırım bazılarını. Dünyanın neresine gittiysem onları gördüm. Misal: Onları çok sevdim. Eskiden beri tanırım bazılarını. Dünyanın neresine gittiysem onları gördüm. Misal:

Oğlumu ziyarete gittim üç sene Amerika'ya. Detroit şehrinde bir camiye gittim.Oğlumu ziyarete gittim üç sene Amerika'ya. Detroit şehrinde bir camiye gittim. Cemaat-i Tebliğ'den insanlar yakama yapıştılar. Cemaat-i Tebliğ'den insanlar yakama yapıştılar.

"Yahu dışarıda grubumuz var. Hanımlar arabalarda bekliyor…" "Yahu dışarıda grubumuz var. Hanımlar arabalarda bekliyor…"

"Olsun. Onlar da gelsin. Yemek yedirmeden bırakmayız." "Olsun. Onlar da gelsin. Yemek yedirmeden bırakmayız."

Aşağı, caminin altına bizi aldılar. Ziyafet çektiler öyle gönderdiler. Kanada'ya gittim.Aşağı, caminin altına bizi aldılar. Ziyafet çektiler öyle gönderdiler. Kanada'ya gittim. Orada camide karşımda! Yatıyorlar, camide yatıyorlar kalkıyorlar. Avustralya'ya gittim, orada gördüm.Orada camide karşımda! Yatıyorlar, camide yatıyorlar kalkıyorlar. Avustralya'ya gittim, orada gördüm. Malezya'ya gittim, orada gördüm… Hangi şehre gittiysem orada gördüm. Geziyorlar. Malezya'ya gittim, orada gördüm… Hangi şehre gittiysem orada gördüm. Geziyorlar. Bu güzel bir şey. Kur'ân-ı Kerîm'in de emridir. Bu güzel bir şey. Kur'ân-ı Kerîm'in de emridir.

Haccın sayısız hikmetlerinden birisi de yerinden kıpırdamaya korkan biz müslümanlaraHaccın sayısız hikmetlerinden birisi de yerinden kıpırdamaya korkan biz müslümanlara biraz seyahat zevki aşılamak içindir. Benim kanaatim bu: "Gidin bakalım biraz ana kuzuları, süt kuzuları.biraz seyahat zevki aşılamak içindir. Benim kanaatim bu: "Gidin bakalım biraz ana kuzuları, süt kuzuları. Ana kucağından dışarıya hiç gitmeyen ev kuzuları. Çıkın bakalım evin dışına. Biraz etrafı görün.Ana kucağından dışarıya hiç gitmeyen ev kuzuları. Çıkın bakalım evin dışına. Biraz etrafı görün. Biraz mahrumiyet çekin. Evinizdeki rahatın her yerde olmadığını görün. Başka insanları görün.Biraz mahrumiyet çekin. Evinizdeki rahatın her yerde olmadığını görün. Başka insanları görün. Başka fikirler gelecek aklınıza.Başka fikirler gelecek aklınıza. Başka şeyler şey yapacaksınız…" diye bu bir teşvik, bir alıştırma! Çok hoşuma gidiyor. Başka şeyler şey yapacaksınız…" diye bu bir teşvik, bir alıştırma! Çok hoşuma gidiyor.

Evvelki gelişlerimde Arafat'tan döndük.Evvelki gelişlerimde Arafat'tan döndük. Rahmetli [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın gölgesinde Müzdelife'de gece konakladık. Yorgunuz.Rahmetli [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız'ın gölgesinde Müzdelife'de gece konakladık. Yorgunuz. Otobüsün içinde perişan olduk, piştik kebap olduk. Altı sıra otobüs. Altı sıra trafik. Otobüsün içinde perişan olduk, piştik kebap olduk. Altı sıra otobüs. Altı sıra trafik. Homur homur makineler çalışıyor. Muazzam bir cehennemî sıcak. Egzoz gazları… Homur homur makineler çalışıyor. Muazzam bir cehennemî sıcak. Egzoz gazları… Arabalar tıkalı, adım adım gidiyor. Yürüseniz arabadan daha ileriye hızlı gidebiliyorsunuz. Arabalar tıkalı, adım adım gidiyor. Yürüseniz arabadan daha ileriye hızlı gidebiliyorsunuz. Tabii yorgun argın Müzdelife'de bir yer bulduk. Hemen oraya yanaştık.Tabii yorgun argın Müzdelife'de bir yer bulduk. Hemen oraya yanaştık. Meğer Müzdelife'nin düzledikleri, taşları kırdıkları yerlerindenmiş. Keskin keskin kayalar var. Meğer Müzdelife'nin düzledikleri, taşları kırdıkları yerlerindenmiş. Keskin keskin kayalar var. Dövenin altına koysan harman yapmakta işe yarayacak keskin kayalar var. Dövenin altına koysan harman yapmakta işe yarayacak keskin kayalar var. Orada taş parçaları filan [vardı], oraya konduk. Müzdelife'de geceleyeceğiz. Sabah namazını kılacağız.Orada taş parçaları filan [vardı], oraya konduk. Müzdelife'de geceleyeceğiz. Sabah namazını kılacağız. Müzdelife vakfemizi yapacağız, ertesi gün Mina'ya öyle geçeceğiz. Yorgunuz. Yatmamız lazım. Müzdelife vakfemizi yapacağız, ertesi gün Mina'ya öyle geçeceğiz. Yorgunuz. Yatmamız lazım. Hint fakirleri gibi o taşların üstüne yattık. Benim yastığım yoktu. Hint fakirleri gibi o taşların üstüne yattık. Benim yastığım yoktu. Kimisi yastıkla filan geziyor, tedbirli oluyor. Ben de oradan bir taşı aldım, başımın altına yastık ettim.Kimisi yastıkla filan geziyor, tedbirli oluyor. Ben de oradan bir taşı aldım, başımın altına yastık ettim. O geceki tatlı uykuyu hiçbir şeyde bulamıyorum. Yumuşak yatakta bulamıyor insan. O geceki tatlı uykuyu hiçbir şeyde bulamıyorum. Yumuşak yatakta bulamıyor insan.

Haccın çok hikmetleri var. Onları görüyor. Ama hacdan alacağı dersler var.Haccın çok hikmetleri var. Onları görüyor. Ama hacdan alacağı dersler var. O derslerden sonra yapacağı şeyler var. İlim öğreneceğiz. İslâm'ı öğreneceğiz.O derslerden sonra yapacağı şeyler var. İlim öğreneceğiz. İslâm'ı öğreneceğiz. İslâm'ın emirlerini uygulayacağız. Dilde kalmayacak. Gönlümüze yerleşecek. İslâm'ın emirlerini uygulayacağız. Dilde kalmayacak. Gönlümüze yerleşecek. Uygulayacağız ki yarın rûz-ı mahşerde bilgilerimiz vebal olmasın. Uygulayacağız ki yarın rûz-ı mahşerde bilgilerimiz vebal olmasın.

"Madem uygulanmayan bilgi vebal oluyormuş, o zaman ben de bilgi de öğrenmem." "Madem uygulanmayan bilgi vebal oluyormuş, o zaman ben de bilgi de öğrenmem."

Bilgi öğrenmeyene de ceza iki misli: Muda'af. "Katmerli ceza!" Bilgi öğrenmeyene de ceza iki misli:

Muda'af. "Katmerli ceza!"

1.Cahilliğinden yaptığı kusurlar dolayısıyla! 1.Cahilliğinden yaptığı kusurlar dolayısıyla!

2.Niye cahilliğini izale etmek için bir gayrete gelmedi, diye! 2.Niye cahilliğini izale etmek için bir gayrete gelmedi, diye!

Yani cahilin hali harap, mahvolmuş durumda!Yani cahilin hali harap, mahvolmuş durumda! Cahillik çok fena bir şey! Dünyada âhirette yüz karası! Alim olacağız. İlmimizi tatbik edeceğiz.Cahillik çok fena bir şey! Dünyada âhirette yüz karası! Alim olacağız. İlmimizi tatbik edeceğiz. İlmimizle hayatımızı tanzim edeceğiz. İlmimizle amil olacağız. Bildiğimizi öğreneceğiz, uygulayacağız.İlmimizle hayatımızı tanzim edeceğiz. İlmimizle amil olacağız. Bildiğimizi öğreneceğiz, uygulayacağız. Uygulamamızı da ihlâsla Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun olarak yapacağız.Uygulamamızı da ihlâsla Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun olarak yapacağız. İnşallah ibadetleri güzelce yaparsınız. İnşallah ibadetleri güzelce yaparsınız. Sâlimen ve gânimen, sıhhatle ve afiyetle beraberce beldemize döneriz. Sâlimen ve gânimen, sıhhatle ve afiyetle beraberce beldemize döneriz.

Tabii bir prensip edineceğiz. Her gün din kitaplarımızdan on sayfa okuyacağız.Tabii bir prensip edineceğiz. Her gün din kitaplarımızdan on sayfa okuyacağız. Kur'ân-ı Kerîm'den birkaç sayfa okuyacağız. Ezberimize birkaç âyet alacağız.Kur'ân-ı Kerîm'den birkaç sayfa okuyacağız. Ezberimize birkaç âyet alacağız. Hadîs-i şerîflerden birkaç tanesini öğreneceğiz. İlmihâl kitaplarımızın da hatmini süreceğiz. Hadîs-i şerîflerden birkaç tanesini öğreneceğiz. İlmihâl kitaplarımızın da hatmini süreceğiz. Kur'ân-ı Kerîm'in hatmini sürüyoruz. Biliyoruz çünkü; Kur'ân-ı Kerîm'in hatmini sürüyoruz. Biliyoruz çünkü;

İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün. "Her hatimin sonunda dualar makbul!" İnde külli hatmetin da'vetün müstecâbetün.

"Her hatimin sonunda dualar makbul!"

Ondan sonra başlıyoruz hatim bittikten sonra hatim duasına. Ama ilmihâl kitabını da hatmedeceğiz.Ondan sonra başlıyoruz hatim bittikten sonra hatim duasına. Ama ilmihâl kitabını da hatmedeceğiz. Yaptığımız ibadeti nasıl yapmamız gerektiğini bileceğiz. Yapalım derken yıkmayacağız. Yaptığımız ibadeti nasıl yapmamız gerektiğini bileceğiz. Yapalım derken yıkmayacağız. Yanlış iş yapmayacağız. Fazla da kusurları faş etmek ve yaymak istemiyorum. Yanlış iş yapmayacağız. Fazla da kusurları faş etmek ve yaymak istemiyorum. Harem-i Şerif'te ve diğer yerlerde böyle kusurları da görüyoruz.Harem-i Şerif'te ve diğer yerlerde böyle kusurları da görüyoruz. İlme sığmayan, dinimizin esaslarına uygun olmayan neler yapıldığını görüyoruz. İlme sığmayan, dinimizin esaslarına uygun olmayan neler yapıldığını görüyoruz.

İnşaallah Allahu Teâlâ hazretleri bizi bugünümüze kadarİnşaallah Allahu Teâlâ hazretleri bizi bugünümüze kadar işlemiş olduğumuz günahlardan Habîb-i edîbi hürmetine pak eylesin. Yüzümüz kara, elimiz kirli. işlemiş olduğumuz günahlardan Habîb-i edîbi hürmetine pak eylesin. Yüzümüz kara, elimiz kirli. Haramlara bulaşmışızdır. Yasaklara dalmışızdır. Muhakkak kusurluyuzdur. Pür-hatayızdır. Pür-günahızdır.Haramlara bulaşmışızdır. Yasaklara dalmışızdır. Muhakkak kusurluyuzdur. Pür-hatayızdır. Pür-günahızdır. Bu muhakkak. Bunda hiç şek ve şüphe yok. Bu muhakkak. Bunda hiç şek ve şüphe yok. Tabii Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti deryası cûşa geldi miTabii Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti deryası cûşa geldi mi o deryaya insan daldı çıktı mı o zaman temizlenir. o deryaya insan daldı çıktı mı o zaman temizlenir.

Rabbimiz bizi rahmeti deryasında rahmeti suyuyla yıkasın. Günahlardan pâk eylesin. Dileğimiz odur.Rabbimiz bizi rahmeti deryasında rahmeti suyuyla yıkasın. Günahlardan pâk eylesin. Dileğimiz odur. Habîb-i Edîbini kendisine şefaatçi ediniyoruz. Çünkü Peygamber Efendimiz'in bir vasfı Şâfi'dir.Habîb-i Edîbini kendisine şefaatçi ediniyoruz. Çünkü Peygamber Efendimiz'in bir vasfı Şâfi'dir. Şefaat edicilik vasfı var. Bir vasfı da Müşeffa'dır. Şefaati makbul bir kişidir.Şefaat edicilik vasfı var. Bir vasfı da Müşeffa'dır. Şefaati makbul bir kişidir. Allah indinde şefaati geçerli olan, yürürlükte olan bir insandır.Allah indinde şefaati geçerli olan, yürürlükte olan bir insandır. Rabbimiz onu şefaat menbaı eylemiş. Habîb-i Edîbi hürmetine bizi bu günahlardan pâk eylesin. Rabbimiz onu şefaat menbaı eylemiş. Habîb-i Edîbi hürmetine bizi bu günahlardan pâk eylesin.

Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılmayı nasip eylesin.Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyyesine sımsıkı sarılmayı nasip eylesin. Her işimizi sünnete uygun yapmayı nasip eylesin.Her işimizi sünnete uygun yapmayı nasip eylesin. Giyimimiz, tıraşımız, dişimiz, tırnağımız, sözümüz, fiilimiz, işimiz…Giyimimiz, tıraşımız, dişimiz, tırnağımız, sözümüz, fiilimiz, işimiz… başımızın tacı Muhammed-i Mustafa Efendimiz'in sünnetine uygun olsun.başımızın tacı Muhammed-i Mustafa Efendimiz'in sünnetine uygun olsun. Çünkü Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere, sünnetini yaşatanlara, ölmüşken diriltenlere,Çünkü Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere, sünnetini yaşatanlara, ölmüşken diriltenlere, uygulanmayan yerde uygulayan kimselere Rabbü'l-âlemîn şehid sevapları verecek.uygulanmayan yerde uygulayan kimselere Rabbü'l-âlemîn şehid sevapları verecek. Bir rivayete göre 100 şehid sevabı verecek. Yani tek şehid değil de 100 şehid sevabı verecek.Bir rivayete göre 100 şehid sevabı verecek. Yani tek şehid değil de 100 şehid sevabı verecek. Onun için Rabbimiz bizi günahlardan pâk eylesin.Onun için Rabbimiz bizi günahlardan pâk eylesin. Bundan sonraki ömrümüzü onun sünnetine sarılmış olarak, sünnetini canlandırıcı kimseler olarak,Bundan sonraki ömrümüzü onun sünnetine sarılmış olarak, sünnetini canlandırıcı kimseler olarak, sünnetini yaşayan ve yaşatan ve gösteren ve öğreten bir taife olarak geçirmeyi cümlemize nasip etsin. sünnetini yaşayan ve yaşatan ve gösteren ve öğreten bir taife olarak geçirmeyi cümlemize nasip etsin.

Bir müjdeli hadîs-i şerîf var ki; Bir müjdeli hadîs-i şerîf var ki;

La tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirîne ale'l-hakkı hatta tekûme's-sâ'ah. La tezâlü tâifetün min ümmetî zâhirîne ale'l-hakkı hatta tekûme's-sâ'ah.

Kıyamet kopuncaya kadar bir kısım has müslüman olacak yeryüzünde.Kıyamet kopuncaya kadar bir kısım has müslüman olacak yeryüzünde. Cümle cihan halkı fesada uğrasa bozulsa bile yine bir dürüst insan zümresi, maya bulunacak.Cümle cihan halkı fesada uğrasa bozulsa bile yine bir dürüst insan zümresi, maya bulunacak. Onlara hiç kimse ister yardımcı olsun ister yardımcı olmasın, ister aleyhinde çalışsın ister iftira etsin;Onlara hiç kimse ister yardımcı olsun ister yardımcı olmasın, ister aleyhinde çalışsın ister iftira etsin; onlar dümdüz sırât-ı müstakîmlerinde şaşmadan yürüyecekler.onlar dümdüz sırât-ı müstakîmlerinde şaşmadan yürüyecekler. Rablerine bağlılıklarında bir gevşeme göstermeyecekler. Dine hizmette bir fütur getirmeyecekler. Rablerine bağlılıklarında bir gevşeme göstermeyecekler. Dine hizmette bir fütur getirmeyecekler.

Rabbü'l-âlemîn bizi şaşırmayan, dağılmayan, bozulmayan, o sünneti ihyâ eden,Rabbü'l-âlemîn bizi şaşırmayan, dağılmayan, bozulmayan, o sünneti ihyâ eden, o bahsedilen mübarek taifeden, mübarek zümreden eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmayı nasip eylesin.o bahsedilen mübarek taifeden, mübarek zümreden eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli olmayı nasip eylesin. Kur'ân-ı Kerîm'in sahibi Kur'ân-ı Kerîm'i bilen, âyetleri ezberlemiş olan,Kur'ân-ı Kerîm'in sahibi Kur'ân-ı Kerîm'i bilen, âyetleri ezberlemiş olan, ezberlediği âyetlerin mânasına vakıf olmuş olan ve Kur'ân-ı Kerîm'i seven, okuyan, okutan,ezberlediği âyetlerin mânasına vakıf olmuş olan ve Kur'ân-ı Kerîm'i seven, okuyan, okutan, Kur'an ehli insanları destekleyen kimseler olmayı nasip etsin.Kur'an ehli insanları destekleyen kimseler olmayı nasip etsin. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh küçük çocuk da olsa ehl-i Kur'an'a çok hürmet ederdi.[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh küçük çocuk da olsa ehl-i Kur'an'a çok hürmet ederdi. Çok itibar ederdi. Öne sürerdi. Çok itibar ederdi. Öne sürerdi.

Kur'ân-ı Kerîm sevgisinden "Hadi bakalım, namazı sen kıldır." derdi. Mısırdan hafızlar vs. gelir.Kur'ân-ı Kerîm sevgisinden "Hadi bakalım, namazı sen kıldır." derdi. Mısırdan hafızlar vs. gelir. Kucaklar dolusu ikramlarda bulunurdu. Ehl-i Kur'an diye! Rabbü'l-âlemîn bizi Ehl-i Sünnet eylesin. Kucaklar dolusu ikramlarda bulunurdu. Ehl-i Kur'an diye! Rabbü'l-âlemîn bizi Ehl-i Sünnet eylesin.

"Hani nereden hangi mezheptensin?" Ehl-i Sünnet ve'l-cemaattenim. "Hani nereden hangi mezheptensin?"

Ehl-i Sünnet ve'l-cemaattenim.

"İyi ama sünnete uyan bir halin yok ki! Yani ne tıraşın benzer, ne giyimin benzer, ne işin, ne sözün benzer."İyi ama sünnete uyan bir halin yok ki! Yani ne tıraşın benzer, ne giyimin benzer, ne işin, ne sözün benzer. Ne biçim Ehl-i Sünnetlik? Ne biçim Ehl-i Sünnetlik?

Allah bizi biçimi güzel olan bir Ehl-i Sünnetten olmak derecesine yükseltsin.Allah bizi biçimi güzel olan bir Ehl-i Sünnetten olmak derecesine yükseltsin. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin. Eski günahlarımızı burada silsin, yıkasın. Kur'ân-ı Kerîm'in ehli eylesin. Eski günahlarımızı burada silsin, yıkasın.

Hac da yapacağız. Tabii Arafat'ta günahlar affolunuyor. Müzdelife'de affedilmeyen insanlar da affediliyor.Hac da yapacağız. Tabii Arafat'ta günahlar affolunuyor. Müzdelife'de affedilmeyen insanlar da affediliyor. Mina'da da müjde var ki deveciler bile affolurmuş. Devecinin affolması ne? Mina'da da müjde var ki deveciler bile affolurmuş.

Devecinin affolması ne?

Deveci devesinin derdinde; hacıya deve kiralamış, onun yanında yürüyor. Yani taksi şoförü gibi…Deveci devesinin derdinde; hacıya deve kiralamış, onun yanında yürüyor. Yani taksi şoförü gibi… Hacı hac yapacak diye deveyi ona kiralamış. Hac bittikten sonra devesini alacak.Hacı hac yapacak diye deveyi ona kiralamış. Hac bittikten sonra devesini alacak. Devesinin kirası peşinde, tesadüfen orada bulunuyor, ticarî gayeyle orada bulunuyor Devesinin kirası peşinde, tesadüfen orada bulunuyor, ticarî gayeyle orada bulunuyor ama bulunduğu yer güzel, bulunduğu mevsim güzel, beraber olduğu insanlar güzel! ama bulunduğu yer güzel, bulunduğu mevsim güzel, beraber olduğu insanlar güzel! Beraber olduğu insanlar güzel, onun için deveciler bile affolurmuş.Beraber olduğu insanlar güzel, onun için deveciler bile affolurmuş. Nerede kaldı ki bizim gibi yüzü karalar kalsın. Bir insan hac yapar daNerede kaldı ki bizim gibi yüzü karalar kalsın. Bir insan hac yapar da "Acaba ben affoldum mu olmadım mı?.." diye tereddüt ederse defterine ilk defa o zaman"Acaba ben affoldum mu olmadım mı?.." diye tereddüt ederse defterine ilk defa o zaman "Niye böyle tereddüt ediyor niye sûizanda bulunuyor?" diye o zaman bir şey yazılırmış. "Niye böyle tereddüt ediyor niye sûizanda bulunuyor?" diye o zaman bir şey yazılırmış.

Rabbü'l-âlemîn bizi böyle annemizden doğduğumuz zamanki gibiRabbü'l-âlemîn bizi böyle annemizden doğduğumuz zamanki gibi günahlardan pâk yurdumuza dönenlerden eylesin.günahlardan pâk yurdumuza dönenlerden eylesin. Bundan sonraki ömrümüzde de bu ziyaretimize, bu haccımıza uygun yaşamayı nasip etsin. Bundan sonraki ömrümüzde de bu ziyaretimize, bu haccımıza uygun yaşamayı nasip etsin.

Biliyor musunuz, okuduğunuz kitaplarda yazılmış mıdır bilmiyorum.Biliyor musunuz, okuduğunuz kitaplarda yazılmış mıdır bilmiyorum. Ama beni çok titretiyor, etkileyen bir söz: Hâcer-i Esved'e istilâm etmek; Ama beni çok titretiyor, etkileyen bir söz: Hâcer-i Esved'e istilâm etmek; el sürmek, süremezse uzaktan Bismillâhi Allahu ekber diye işaret etmek, sanki -lâ teşbîh ve lâ temsil-el sürmek, süremezse uzaktan Bismillâhi Allahu ekber diye işaret etmek, sanki -lâ teşbîh ve lâ temsil- Rabbü'l-âlemîn'e beyat etmek gibiymiş.Rabbü'l-âlemîn'e beyat etmek gibiymiş. Elini tutup da; "Sana beyat ettim, senin emrindeyim, sana tâbiyim…" demek gibiymiş.Elini tutup da; "Sana beyat ettim, senin emrindeyim, sana tâbiyim…" demek gibiymiş. Hâcer-i Esved'e istilâm eylemek, Allah'a söz vermek oluyor. "Senin kulun olacağım.Hâcer-i Esved'e istilâm eylemek, Allah'a söz vermek oluyor. "Senin kulun olacağım. Senin emrini tutacağım. Şeytana uymayacağım. Nefse uymayacağım. Cehalete dalmayacağım.Senin emrini tutacağım. Şeytana uymayacağım. Nefse uymayacağım. Cehalete dalmayacağım. Gaflete düşmeyeceğim. Sana güzel kulluk edeceğim…" demiş olacağız. Gaflete düşmeyeceğim. Sana güzel kulluk edeceğim…" demiş olacağız.

Benim tüylerimi diken diken eden bir şey daha vardır.Benim tüylerimi diken diken eden bir şey daha vardır. Bir hadîs-i şerîfi okumuştum ki -lâ teşbîh ve lâ temsil- insan namazda secdeye vardığı zamanBir hadîs-i şerîfi okumuştum ki -lâ teşbîh ve lâ temsil- insan namazda secdeye vardığı zaman Rabbü'l-âlemîn'in ayaklarına kapanmış gibidir, diyor. Namazları öyle huzurda olmanın şuuruyla kılalım.Rabbü'l-âlemîn'in ayaklarına kapanmış gibidir, diyor. Namazları öyle huzurda olmanın şuuruyla kılalım. İbadetlerimizi öyle gözyaşıyla, aşk ile şevk ile yapalım. İbadetlerimizi öyle gözyaşıyla, aşk ile şevk ile yapalım. İnşaallah Rabbü'l-âlemîn'e sözümüz söz olur.İnşaallah Rabbü'l-âlemîn'e sözümüz söz olur. Ve bundan sonraki ömrümüzde sözümüze sadık kalarak, haccımızın mânasını Ve bundan sonraki ömrümüzde sözümüze sadık kalarak, haccımızın mânasını tebdil ve tağyir ve ifsad etmeden Rabbimiz'in razı olduğu, sevdiği bir kul olarak süreriz. tebdil ve tağyir ve ifsad etmeden Rabbimiz'in razı olduğu, sevdiği bir kul olarak süreriz.

Son nefesimiz geldiğinde Rabbü'l-âlemîn'den dileğimiz şu mübarek beldede Habîb-i Edîbi hürmetine,Son nefesimiz geldiğinde Rabbü'l-âlemîn'den dileğimiz şu mübarek beldede Habîb-i Edîbi hürmetine, Esmâ-i Hüsnâ'sı İsm-i Âzam'ı hürmetine bizi sevdiği bir hâl üzere abdestliyken, Esmâ-i Hüsnâ'sı İsm-i Âzam'ı hürmetine bizi sevdiği bir hâl üzere abdestliyken, namazlıyken, oruçluyken, zikirliyken, dilimiz zikriyle meşgulken; namazlıyken, oruçluyken, zikirliyken, dilimiz zikriyle meşgulken; sevdiği, razı olduğu, temiz, pâk bir kul hâlindeyken ruh teslim edenlerden eylesin.sevdiği, razı olduğu, temiz, pâk bir kul hâlindeyken ruh teslim edenlerden eylesin. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû diye diye,Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlühû diye diye, gözümüzden perdeler kaldırılıp Habîb-i Edîbi'nin cemâlini göre göre,gözümüzden perdeler kaldırılıp Habîb-i Edîbi'nin cemâlini göre göre, cennetteki köşklerimizi müşahede ede ede şevkan ilâ likâihi ruh teslim edenlerden eylesin. cennetteki köşklerimizi müşahede ede ede şevkan ilâ likâihi ruh teslim edenlerden eylesin. Cennette Habîb-i Edîbi Muhammed-i Mustafâ'sına cümlemizi komşu eylesin.Cennette Habîb-i Edîbi Muhammed-i Mustafâ'sına cümlemizi komşu eylesin. O Havz-ı Kevser'inden doya doya nûş etmeyi cümlemize nasip eylesin.O Havz-ı Kevser'inden doya doya nûş etmeyi cümlemize nasip eylesin. Evlatlarımızı, zürriyetlerimizi, ahbâb u yârânımızı da bizlerle beraber eylesin.Evlatlarımızı, zürriyetlerimizi, ahbâb u yârânımızı da bizlerle beraber eylesin. Bizlerden ayrı, bizi onlardan dolayı mahzun etmesin. Bizlerden ayrı, bizi onlardan dolayı mahzun etmesin.

Evlatlarımızı, zürriyetlerimizi bizden sonra imandan ayırmasın. Küfre düşürmesin.Evlatlarımızı, zürriyetlerimizi bizden sonra imandan ayırmasın. Küfre düşürmesin. Bizim gibi mü'min-i kâmiller olarak yaşayıp bizden daha iyi hâllere sahip olupBizim gibi mü'min-i kâmiller olarak yaşayıp bizden daha iyi hâllere sahip olup Rabbimiz'in sevdiği, razı olduğu kullar olup göçenlerden eylesin. Rabbimiz'in sevdiği, razı olduğu kullar olup göçenlerden eylesin.

Beldelerimizi ve sâir İslâm beldelerini her çeşit âfetlerden, musibetlerden, felaketlerdenBeldelerimizi ve sâir İslâm beldelerini her çeşit âfetlerden, musibetlerden, felaketlerden ve felaketlerin en büyüğü olan küfrün, ilhâdın, imansızlığın, dinsizliğin, edepsizliğinve felaketlerin en büyüğü olan küfrün, ilhâdın, imansızlığın, dinsizliğin, edepsizliğin yayılmasından, istilasından; fâsıkların, fâcirlerin, zalimlerin, kâfirlerin galebesinden,yayılmasından, istilasından; fâsıkların, fâcirlerin, zalimlerin, kâfirlerin galebesinden, düşmanların istilasından mahfuz eylesin. Beldelerimizin dâru'l-emân ve dâru'l-ihsân eylesin.düşmanların istilasından mahfuz eylesin. Beldelerimizin dâru'l-emân ve dâru'l-ihsân eylesin. İstilaya uğramış beldelerdeki kardeşlerimizi kurtarmayı, onların kurtulduklarını görmeyiİstilaya uğramış beldelerdeki kardeşlerimizi kurtarmayı, onların kurtulduklarını görmeyi şu gözlerimize Rabbimiz nasip eylesin. şu gözlerimize Rabbimiz nasip eylesin.

Kardeşlerimiz galiba Ağustos'ta bir Kafkasya ve Türkistan seyahati tertiplemişler.Kardeşlerimiz galiba Ağustos'ta bir Kafkasya ve Türkistan seyahati tertiplemişler. Oradaki kardeşlerimizi de Rabbimiz yakın zamanda inşaallah hürriyetlerine kavuştursun. Oradaki kardeşlerimizi de Rabbimiz yakın zamanda inşaallah hürriyetlerine kavuştursun.

Bi-hürmeti Esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîbihi'l-müctebâ Muhammedini'l-MustafâBi-hürmeti Esmâihi'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîbihi'l-müctebâ Muhammedini'l-Mustafâ ve bi-hürmeti haremi'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha! ve bi-hürmeti haremi'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ve bi-hürmeti esrârı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2