Namaz Vakitleri

21 Cemâziye'l-Âhir 1446
22 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:19
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:46
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Öyle Bir Zaman Gelecek Ki

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 14.02.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dinimizin Hizmetine Koşalım!, Faizin Çok Yaygınlaşması, Hacca Gidenlerin Değişmesi, Alimlerin Kıskançlığı, Acizlik ve Günahkârlık | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Öyle Bir Zaman Gelecek Ki

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 14.02.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dinimizin Hizmetine Koşalım!, Faizin Çok Yaygınlaşması, Hacca Gidenlerin Değişmesi, Alimlerin Kıskançlığı, Acizlik ve Günahkârlık | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmedühû bi-cemî'i mehâmidihî le-hü'l-hamdüel-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Nahmedühû bi-cemî'i mehâmidihî le-hü'l-hamdü ke-mâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-'azîmi sultânih. Vesselâtu vesselâmu alâ seyyidi'l-evvelîneke-mâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-'azîmi sultânih. Vesselâtu vesselâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. ve'l-âhirîne Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'dü fa'lemû eyyuhe'l-insân eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâhEmmâ ba'dü fa'lemû eyyuhe'l-insân eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün yekûmûne sâ'aten lâ yecidûne imâmen yüsallî bi-him. Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün yekûmûne sâ'aten lâ yecidûne imâmen yüsallî bi-him.

Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev ke-mâ kâl. Aziz ve Muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev ke-mâ kâl.

Aziz ve Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi dünyada ve âhirette üzerinize olsun.Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi dünyada ve âhirette üzerinize olsun. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden okuyupPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden okuyup tefeyyüz eylemek, dinimizi öğrenmek üzere toplanmış bulunuyoruz. tefeyyüz eylemek, dinimizi öğrenmek üzere toplanmış bulunuyoruz.

Râmûzü'l-ehâdîs kitabının, 503. sayfasının 6. hadisi ve devamıdır. Râmûzü'l-ehâdîs kitabının, 503. sayfasının 6. hadisi ve devamıdır.

Altıncı hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininAltıncı hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin şöyle buyurduğu rivayet olunuyor; şöyle buyurduğu rivayet olunuyor;

Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün. "İnsanların üzerine bir zaman gelecek ki."Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün. "İnsanların üzerine bir zaman gelecek ki." Yekûmûne sâ'aten. "Bir zaman kalkacaklar." Yekûmûne sâ'aten. "Bir zaman kalkacaklar." Lâ yecidûne imâmen yüsallî bi-him. "Dolaşacaklar kendilerine namaz kıldıracak bir imam bulamayacaklar." Lâ yecidûne imâmen yüsallî bi-him. "Dolaşacaklar kendilerine namaz kıldıracak bir imam bulamayacaklar."

Bu; insanların dünyaya dalmasından, din ilimlerini unutmasından,Bu; insanların dünyaya dalmasından, din ilimlerini unutmasından, Kur'ân-ı Kerîm'e hakimiyet ve onu teallümden uzak kalmalarından Kur'ân-ı Kerîm'e hakimiyet ve onu teallümden uzak kalmalarından ve namaz kıldırmanın adabını bilecek insanın yetişmemiş olmasından kaynaklanacak.ve namaz kıldırmanın adabını bilecek insanın yetişmemiş olmasından kaynaklanacak. Aslında, zaman zaman muhtelif yerlerde böyle sıkıntılar çekilmiş. Aslında, zaman zaman muhtelif yerlerde böyle sıkıntılar çekilmiş. Ve bu tabii dinin daha çok unutulacağı âhir zamanın alametlerinden olacak. Ve bu tabii dinin daha çok unutulacağı âhir zamanın alametlerinden olacak.

Bizim memleketimizde de bir ara Kur'ân-ı Kerîm okutulmadığı, Bizim memleketimizde de bir ara Kur'ân-ı Kerîm okutulmadığı, dini mektepler talebe gelmiyor bahanesi ile kapatıldığı için; dini mektepler talebe gelmiyor bahanesi ile kapatıldığı için; İlk ilâhiyat fakültesi İstanbul'da idi ve Darülfünun'a bağlı idi, o kapatıldığı için;İlk ilâhiyat fakültesi İstanbul'da idi ve Darülfünun'a bağlı idi, o kapatıldığı için; hatta belli bir zamana kadar gazetelerde dini tefrikalar yazıldığı zaman, yukarıdan yazı yazılıp,hatta belli bir zamana kadar gazetelerde dini tefrikalar yazıldığı zaman, yukarıdan yazı yazılıp, "Gazetenizde dini yazılar çıkmaya başlamıştır, bunları derhal kesin." diye talimat verildiği için;"Gazetenizde dini yazılar çıkmaya başlamıştır, bunları derhal kesin." diye talimat verildiği için; dinini bilen insanlar bir ara azaldı. dinini bilen insanlar bir ara azaldı.

Fevkalade azaldı ve insanlar dinden, imandan, ahlâktan, âdaptan,Fevkalade azaldı ve insanlar dinden, imandan, ahlâktan, âdaptan, İslâm'dan uzak bir fetret devresi yaşadılar. Bu iki kere iki dörttür. İslâm'dan uzak bir fetret devresi yaşadılar. Bu iki kere iki dörttür. Yaşayanların, içimizdeki canlı şahitlerin şehadetleri ile bilinen bir hakikat. Yaşayanların, içimizdeki canlı şahitlerin şehadetleri ile bilinen bir hakikat. İşte o dinsiz, dini eğitimsiz, ibadetsiz geçirilen o zamanlarda yetişen insanlarİşte o dinsiz, dini eğitimsiz, ibadetsiz geçirilen o zamanlarda yetişen insanlar sonradan başka ideolojilere saptılar.sonradan başka ideolojilere saptılar. Çünkü sen onun zihninden doğru olan ideolojiyi alırsan, kalbinden imanı alırsan,Çünkü sen onun zihninden doğru olan ideolojiyi alırsan, kalbinden imanı alırsan, aklından doğru fikri çıkartırsan boş kalmaz. aklından doğru fikri çıkartırsan boş kalmaz. Senin boşalttığın yere gelir başkaları başka fikirler sokarlar. Senin boşalttığın yere gelir başkaları başka fikirler sokarlar.

Nitekim komünizm, batı hayranlığı, zevkperestlik, eyyamcılık, insafsızlık, hırs, Nitekim komünizm, batı hayranlığı, zevkperestlik, eyyamcılık, insafsızlık, hırs, dünya hırsı, kazanç fikri yayıldı ve şimdi bocalıyoruz.dünya hırsı, kazanç fikri yayıldı ve şimdi bocalıyoruz. Yani acaba bu edepsizlikleri nasıl izale ederiz, insanları nasıl derleriz toparlarız diye bocalıyoruz. Yani acaba bu edepsizlikleri nasıl izale ederiz, insanları nasıl derleriz toparlarız diye bocalıyoruz.

Evet, bir zaman sonra imam hatip okulları, ilâhiyat fakülteleri açıldı ama aradaki o boşluğun bir zararı oldu.Evet, bir zaman sonra imam hatip okulları, ilâhiyat fakülteleri açıldı ama aradaki o boşluğun bir zararı oldu. Eğitimsiz geçen devrenin çok büyük zararı oldu. Eğitimsiz geçen devrenin çok büyük zararı oldu. Bir takım insanlar yetişti; kızların erkeklere, erkeklerin kızlara kışkırtıldığı,Bir takım insanlar yetişti; kızların erkeklere, erkeklerin kızlara kışkırtıldığı, ahlakın âdabın kabul etmeyeceği, insanın burada cami kürsüsünde söyleyemeyeceği şeylerinahlakın âdabın kabul etmeyeceği, insanın burada cami kürsüsünde söyleyemeyeceği şeylerin mübah ve tabii görüldüğü bir devrenin insanları yetişti. mübah ve tabii görüldüğü bir devrenin insanları yetişti. O zevki, o sefayı, o keyfi, o edepsizliği tatmış; ar damarı çatlamış insanlar yetişti, ortada, mevcut. O zevki, o sefayı, o keyfi, o edepsizliği tatmış; ar damarı çatlamış insanlar yetişti, ortada, mevcut.

Onlar da yaşıyorlar. Onlar da para kazanacaklar.Onlar da yaşıyorlar. Onlar da para kazanacaklar. Bu sefer ödenmeyen senetler; hileli ihracatlar; kusurlu mallar;Bu sefer ödenmeyen senetler; hileli ihracatlar; kusurlu mallar; ticaretteki bin bir türlü dolap, oyun, dümen, aldatmaca, kandırmaca; ticaretteki bin bir türlü dolap, oyun, dümen, aldatmaca, kandırmaca; özel hayatımızda çeşit çeşit sıkıntılar; ailelerin perişanlığı; özel hayatımızda çeşit çeşit sıkıntılar; ailelerin perişanlığı; kadınların kızların kötü yola meyli, raydan, yoldan çıkması, evden kaçması; kadınların kızların kötü yola meyli, raydan, yoldan çıkması, evden kaçması; kumarın, fuhşun, içkinin, olağanüstü boyutlarda yayılması ortada.kumarın, fuhşun, içkinin, olağanüstü boyutlarda yayılması ortada. Şimdi onları temizleyeceğiz diye uğraşıyoruz ama temiz bir elbisenin;Şimdi onları temizleyeceğiz diye uğraşıyoruz ama temiz bir elbisenin; ilk defa böyle fabrikadan çıkmış, tezgâhtan çıkmış temiz kumaşın temizliği gibi olmaz.ilk defa böyle fabrikadan çıkmış, tezgâhtan çıkmış temiz kumaşın temizliği gibi olmaz. Sonradan yapılan temizleme lekeyi sileceğim diye uğraşma eskisi gibi olmaz. Sonradan yapılan temizleme lekeyi sileceğim diye uğraşma eskisi gibi olmaz.

Kaldı ki, öteki insanlar da canım dinin aslının esasının olmadığını anladık biz diye,Kaldı ki, öteki insanlar da canım dinin aslının esasının olmadığını anladık biz diye, onlar da şimdi uğraşıyorlar.onlar da şimdi uğraşıyorlar. Hem de sizlerden çok daha aktif, çok daha şuurlu, çok daha gayretli,Hem de sizlerden çok daha aktif, çok daha şuurlu, çok daha gayretli, bir bakıma çok daha mücahit ama şeytan yolunda... bir bakıma çok daha mücahit ama şeytan yolunda... Rahman yolunda değil şeytan yolunda mücahit! Homoseksüel yani eşcinsel, lûtî...Rahman yolunda değil şeytan yolunda mücahit! Homoseksüel yani eşcinsel, lûtî... Yani şöyle böyle parti kuruyor, bayrak açıyor; korkmuyor, çekinmiyor.Yani şöyle böyle parti kuruyor, bayrak açıyor; korkmuyor, çekinmiyor. Kanunlar serbest, herkesin fikir hürriyeti var, vesaire var. Parti kuruyor. Kanunlar serbest, herkesin fikir hürriyeti var, vesaire var. Parti kuruyor.

Seneler senesi dinimize çatıldı, bağırıldı çağırıldı, öğretilmedi öğretilmedi şimdi dinimiz kötüleniyor.Seneler senesi dinimize çatıldı, bağırıldı çağırıldı, öğretilmedi öğretilmedi şimdi dinimiz kötüleniyor. Bizim dinimizden asırlar önce yeryüzünden gelmiş geçmiş, bozulmuş, tahrifata uğramış din methediliyor.Bizim dinimizden asırlar önce yeryüzünden gelmiş geçmiş, bozulmuş, tahrifata uğramış din methediliyor. Buraya gelin, buraya girin diye onun reklamı yapılıyor. Neden? Buraya gelin, buraya girin diye onun reklamı yapılıyor.

Neden?

Adam imansız, dinsiz, edepsiz, arsız, yüzsüz oluncaAdam imansız, dinsiz, edepsiz, arsız, yüzsüz olunca kim parayı daha çok verirse onun borusunu öttürür. Parayı veren düdüğü çalar.kim parayı daha çok verirse onun borusunu öttürür. Parayı veren düdüğü çalar. Onun için sokağa çıktığınız zaman birçok acayip, İslâm'a yakışmayan;Onun için sokağa çıktığınız zaman birçok acayip, İslâm'a yakışmayan; insanlığa sığmayan; bizim örfümüzde, âdetimizde, milli tarihimizde,insanlığa sığmayan; bizim örfümüzde, âdetimizde, milli tarihimizde, dini hayatımızda asla görülmemiş olan feci şeyleri, sahneleri, halleri görüyorsunuz.dini hayatımızda asla görülmemiş olan feci şeyleri, sahneleri, halleri görüyorsunuz. Kız erkeğe, erkek kıza yaslanmış; biribirlerinin boyunlarına, omuzlarına ellerini atmışlar, Kız erkeğe, erkek kıza yaslanmış; biribirlerinin boyunlarına, omuzlarına ellerini atmışlar, biribirlerinin ellerini tutmuşlar, biribirlerinin gözlerinin içine bakarak yürüme; bu basit bir şey...biribirlerinin ellerini tutmuşlar, biribirlerinin gözlerinin içine bakarak yürüme; bu basit bir şey... Daha daha bir de yaz günü olduğu zaman sıcak plaj şehirlerine, Daha daha bir de yaz günü olduğu zaman sıcak plaj şehirlerine, deniz kenarlarına gittiği zaman insan kim bilir neler görecek? Böyle bir manzara! Şimdi ne olacak? deniz kenarlarına gittiği zaman insan kim bilir neler görecek? Böyle bir manzara!

Şimdi ne olacak?

Olan oldu bir kere. Yani dinin önemi olmadığına, dinin yanlış bir yol olduğuna,Olan oldu bir kere. Yani dinin önemi olmadığına, dinin yanlış bir yol olduğuna, İslâm'ın artık terk edilmesi gereken, bir zamanların fikri olduğunaİslâm'ın artık terk edilmesi gereken, bir zamanların fikri olduğuna kâni olan insanların bir fırtınalı devresi geçti.kâni olan insanların bir fırtınalı devresi geçti. Geçti ama deldi geçti. Deldi, ciğerimizi deldi, öyle geçti. Arkada iz bıraktı.Geçti ama deldi geçti. Deldi, ciğerimizi deldi, öyle geçti. Arkada iz bıraktı. Ortalık berbat oldu, harabeye döndü, yıkıldı, pislendi. Şimdi temizleyeceğiz. Kolay mı? Ortalık berbat oldu, harabeye döndü, yıkıldı, pislendi. Şimdi temizleyeceğiz.

Kolay mı?

Kolay mı temizlemek? Zor değil! Allah yardım ederse olur.Kolay mı temizlemek?

Zor değil! Allah yardım ederse olur.
Çünkü Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz,Çünkü Peygamber sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, tamamen cahil olan insanların arasında, cahiliye çağında dünyaya geldi. tamamen cahil olan insanların arasında, cahiliye çağında dünyaya geldi. Allah'ın yardımı ile onlara imanı öğretti. Onlardan Asr-ı Saadet hâsıl oldu, sahabe yetişti.Allah'ın yardımı ile onlara imanı öğretti. Onlardan Asr-ı Saadet hâsıl oldu, sahabe yetişti. Dünyanın her yerine imanı, İslâm'ı, Allah'ın emrini yayan bir ihlâslı kadro meydana geldi. Dünyanın her yerine imanı, İslâm'ı, Allah'ın emrini yayan bir ihlâslı kadro meydana geldi.

Olabilir, yine olabilir ama olmasına mâni iki sebep var.Olabilir, yine olabilir ama olmasına mâni iki sebep var. Bir; başta gelen sebep bizim kayıtsızlığımız. Bir; başta gelen sebep bizim kayıtsızlığımız. Bizim kayıtsızlığımız, günahlara alışmamız, günahların karşısında hayret duygusunu kaybetmemiz,Bizim kayıtsızlığımız, günahlara alışmamız, günahların karşısında hayret duygusunu kaybetmemiz, infial duymamamız, müteessir olmamamız, onları düzeltmek için gayrete gelmememiz. infial duymamamız, müteessir olmamamız, onları düzeltmek için gayrete gelmememiz. En kötüsü budur. "Alıştık, ne yapalım olsun."En kötüsü budur. "Alıştık, ne yapalım olsun." Her türlü kötülük, her türlü kötülüğe karşı bir umursamazlık, Her türlü kötülük, her türlü kötülüğe karşı bir umursamazlık, "olur böyle şeyler" diye bir fikir yayıldı. Birisi budur. "olur böyle şeyler" diye bir fikir yayıldı. Birisi budur.

İkincisi; tabii bu iş büyük bir iş olduğu için büyük yatırımlar lazım.İkincisi; tabii bu iş büyük bir iş olduğu için büyük yatırımlar lazım. Sonra devletin desteği lazım. Devlet desteklemediği zaman, devlete rağmen olmaz.Sonra devletin desteği lazım. Devlet desteklemediği zaman, devlete rağmen olmaz. Çok zor olur, devletin desteklemesi lazım. Sizin bir aile görgünüz, bir iman duygunuz var.Çok zor olur, devletin desteklemesi lazım.

Sizin bir aile görgünüz, bir iman duygunuz var.
Annenizden görmüşsünüz, başörtülü namazlı niyazlı anneannenizi tanıyorsunuz.Annenizden görmüşsünüz, başörtülü namazlı niyazlı anneannenizi tanıyorsunuz. Sakallı dedenizi biliyorsunuz; hacı, eli tesbihli, dürüst, hiç kimseye zerre kadar kötülük yapmayan insan. Sakallı dedenizi biliyorsunuz; hacı, eli tesbihli, dürüst, hiç kimseye zerre kadar kötülük yapmayan insan. Siz de bu duyguyu çocuğunuza vermek istiyorsunuz ama her gün karşınızda televizyon,Siz de bu duyguyu çocuğunuza vermek istiyorsunuz ama her gün karşınızda televizyon, sokakta başka manzara, elde çeşit çeşit gazeteler, müstehcen yayınlar,sokakta başka manzara, elde çeşit çeşit gazeteler, müstehcen yayınlar, dışarıda her türlü kötülük imkânları; kumar, içki, fuhuş, zina, bar, pavyon, gazino…dışarıda her türlü kötülük imkânları; kumar, içki, fuhuş, zina, bar, pavyon, gazino… Hergün hergün şöyle evinizde oturduğunuz zaman televizyonda karşınıza gelen filmler.Hergün hergün şöyle evinizde oturduğunuz zaman televizyonda karşınıza gelen filmler. Şimdi herkesin evinde var. Şimdi herkesin evi sinema oldu. Şimdi herkesin evinde var. Şimdi herkesin evi sinema oldu.

Eskiden sinemaya para verilip gidilirdi, bazı insan gitmezdi. Şimdi herkesin evi sinema oldu.Eskiden sinemaya para verilip gidilirdi, bazı insan gitmezdi. Şimdi herkesin evi sinema oldu. Herkesin karşısında televizyon, her akşam bir film; kimisi yerli, kimisi yabancı... Herkesin karşısında televizyon, her akşam bir film; kimisi yerli, kimisi yabancı... Yabancı filmler, onların kendi ahlaklarını, kendi anlayışlarını,Yabancı filmler, onların kendi ahlaklarını, kendi anlayışlarını, kendi zevklerini aksettirerek meydana getirilmiş şeyler.kendi zevklerini aksettirerek meydana getirilmiş şeyler. Yani çok masum olsalar bile bir gâvurun hayatı, bir kâfirin, bir müşrikin, bir putperestin,Yani çok masum olsalar bile bir gâvurun hayatı, bir kâfirin, bir müşrikin, bir putperestin, bir imansızın, bir dinsizin kendi kafa yapısı. Ayrıca bir de ideolojik maksadı varsa; bir imansızın, bir dinsizin kendi kafa yapısı. Ayrıca bir de ideolojik maksadı varsa; yani ben karşı tarafı aldatıyım, kandırayım, bozayım, yıkayım, çürüteyim diye bir maksadı varsa o da ayrı! yani ben karşı tarafı aldatıyım, kandırayım, bozayım, yıkayım, çürüteyim diye bir maksadı varsa o da ayrı!

Bakıyorsunuz aile faciaları, aşklar, rezaletler, bilmem entrikalar, dalavereler...Bakıyorsunuz aile faciaları, aşklar, rezaletler, bilmem entrikalar, dalavereler... İnsan o filmi görünce; gözü görüyor, kalbine gidiyor, aklına gidiyor, bazı şeyler yerleşiyor.İnsan o filmi görünce; gözü görüyor, kalbine gidiyor, aklına gidiyor, bazı şeyler yerleşiyor. Çocuklar ona göre giyinmeye, ona göre davranmaya başlıyor.Çocuklar ona göre giyinmeye, ona göre davranmaya başlıyor. İnsanlar beşerî temaslarını, münasebetlerini ona göre tanzim etmeye başlıyorlar. İnsanlar beşerî temaslarını, münasebetlerini ona göre tanzim etmeye başlıyorlar. Değişiyoruz yani millî dinî hasletlerimiz gidiyor. Onların hergün tesiri altında kalıyoruz.Değişiyoruz yani millî dinî hasletlerimiz gidiyor. Onların hergün tesiri altında kalıyoruz. Onları izale edecek bir şey yok. Var; İskenderpaşa camisinde vaaz. Onları izale edecek bir şey yok. Var; İskenderpaşa camisinde vaaz.

Kaç kişi gelir? Beş milyon İstanbul'dan kaç kişi gelir? Var; İmam hatip okulu. Kaç kişi gelir?

Beş milyon İstanbul'dan kaç kişi gelir?

Var; İmam hatip okulu.

İmam hatip okulu talebelerinin nispeti öbür talebelerinin yanında ne kadardır? İmam hatip okulu talebelerinin nispeti öbür talebelerinin yanında ne kadardır?

Televizyonda dini konuşma var! Televizyonda dini konuşma var!

Televizyondaki dini konuşmanın yanında dine zararı olan neşriyat ne kadar? Televizyondaki dini konuşmanın yanında dine zararı olan neşriyat ne kadar?

O bakımdan çok azınlıkta kalıyoruz. Son derece zayıf kalıyoruz.O bakımdan çok azınlıkta kalıyoruz. Son derece zayıf kalıyoruz. Son derece ters bir inkişaf devam edip gidiyor.Son derece ters bir inkişaf devam edip gidiyor. İnsanlar kötüyü çok görerek yabancının; düşmanın; hasmın;İnsanlar kötüyü çok görerek yabancının; düşmanın; hasmın; tarihi, ezeli, ebedî rakiplerimizin dediklerini dinleye dinleye dinleye kendi öz babasının,tarihi, ezeli, ebedî rakiplerimizin dediklerini dinleye dinleye dinleye kendi öz babasının, öz dedesinin, öz yurdunun, öz imanın fikirlerini de unutturmuşlar, okutmamışlar, öğretmemişler, yaymamışlar.öz dedesinin, öz yurdunun, öz imanın fikirlerini de unutturmuşlar, okutmamışlar, öğretmemişler, yaymamışlar. Onu da unuta unuta unuta gâvurlaşıyor, onlara benziyor.Onu da unuta unuta unuta gâvurlaşıyor, onlara benziyor. Hareket olarak, fikir, zevk, şevk, sanat olarak, her yönden benziyor. Her yönden benziyor! Hareket olarak, fikir, zevk, şevk, sanat olarak, her yönden benziyor. Her yönden benziyor!

Adam beş vakit namaz kılarmış, bırakıyor. Cumaya gidermiş, terk ediyor.Adam beş vakit namaz kılarmış, bırakıyor. Cumaya gidermiş, terk ediyor. Allah'a bağlılığı varmış, şimdi ileri geri, edepli edepsiz konuşuyor. Değişiyor insanlar.Allah'a bağlılığı varmış, şimdi ileri geri, edepli edepsiz konuşuyor. Değişiyor insanlar. Çocuğunuz sizden daha berbat.Çocuğunuz sizden daha berbat. Siz zaten ahım şahım bir şey değilsiniz; çocuğunuza sizin kadar dinî bilgi veremiyorsunuz. Siz zaten ahım şahım bir şey değilsiniz; çocuğunuza sizin kadar dinî bilgi veremiyorsunuz. Çocuğunuzun çocuğu İslâmî bakımdan ondan da berbat; isterse elbisesi güzel olsun,Çocuğunuzun çocuğu İslâmî bakımdan ondan da berbat; isterse elbisesi güzel olsun, isterse mevkii makamı yerinde olsun. Allah indindeki kıymeti bakımından, iman değeri bakımından berbat! isterse mevkii makamı yerinde olsun. Allah indindeki kıymeti bakımından, iman değeri bakımından berbat!

Anneanne başı örtülü, çarşaflı, peçeli, başörtüsünü çenesinin üstünden iğnelemiş,Anneanne başı örtülü, çarşaflı, peçeli, başörtüsünü çenesinin üstünden iğnelemiş, yüzünde üçgen kadar bir kısım, bir karıış yer görünüyor.yüzünde üçgen kadar bir kısım, bir karıış yer görünüyor. Başka hiçbir yerini göstermiyor anneanne. Başka hiçbir yerini göstermiyor anneanne. Onun yanındaki kızı mantolu, dizine kadar mantosu.Onun yanındaki kızı mantolu, dizine kadar mantosu. Ayağında naylon çorap, topuklu ayakkabı.Ayağında naylon çorap, topuklu ayakkabı. Başında eşarp, hafif ucu arkadan geriye çekilmiş saçları görünüyor; kumral, esmer neyse belli.Başında eşarp, hafif ucu arkadan geriye çekilmiş saçları görünüyor; kumral, esmer neyse belli. Yanakları boyalı, dudakları rujlu. Ama işte mantolu, başörtülü.Yanakları boyalı, dudakları rujlu. Ama işte mantolu, başörtülü. Onun yanındaki çocuğa bakıyorsunuz. Bluejean pantolonlu, kısa kol, japone kol bluzlu.Onun yanındaki çocuğa bakıyorsunuz. Bluejean pantolonlu, kısa kol, japone kol bluzlu. Saçlarını salıvermiş, rüzgârdan uçuşuyor.Saçlarını salıvermiş, rüzgârdan uçuşuyor. Televizyonlarda reklamı yapılan şampuanlarla yıkanmış.Televizyonlarda reklamı yapılan şampuanlarla yıkanmış. Oradan oraya o yelken gibi uçuştukça onun hoşuna gidiyor. Oradan oraya o yelken gibi uçuştukça onun hoşuna gidiyor. Onun yanındakine bakıyorsunuz, torunun çocuğuna.Onun yanındakine bakıyorsunuz, torunun çocuğuna. O artık şuradan askılı, buradan şortlu öyle geziyor hava güzelse. Havanın güzelliği ile ilgili giyim. O artık şuradan askılı, buradan şortlu öyle geziyor hava güzelse. Havanın güzelliği ile ilgili giyim.

Belli ki çizgi böyle tepe taklak gidiyor. Yere çakılmaya doğru, böyle uçağın pike aşağıya inişi gibi gidiyor.Belli ki çizgi böyle tepe taklak gidiyor. Yere çakılmaya doğru, böyle uçağın pike aşağıya inişi gibi gidiyor. O durum öyle, bizim durumumuz böyle.O durum öyle, bizim durumumuz böyle. Gayretimiz az, kuvvetimiz az, İslâm'a ayırdığımız imkân az, zaman az, para az, gayret az.Gayretimiz az, kuvvetimiz az, İslâm'a ayırdığımız imkân az, zaman az, para az, gayret az. Bu millet bir tarafa doğru gidiyor. Bu millet bir tarafa doğru gidiyor.

Allah şu günleri bize göstermesin; arayacaklar da namaz kıldıracak insan bulamayacaklar. Allah şu günleri bize göstermesin; arayacaklar da namaz kıldıracak insan bulamayacaklar.

"Kalk geç, sen kıldır!" Bilmez ki! Nasıl kıldırsın? "Kalk geç, sen kıldır!"

Bilmez ki! Nasıl kıldırsın?

Benim çocukluğumda şurada Şehzadebaşı'nda yıkılan bir cami vardı.Benim çocukluğumda şurada Şehzadebaşı'nda yıkılan bir cami vardı. Orada imam gelmedi. Ondan sonra birisi kalktı, ben yapayım imamlığı dedi. Orada imam gelmedi. Ondan sonra birisi kalktı, ben yapayım imamlığı dedi. Geçti "Allahu Ekber" dedi. Öğle namazı kılıyoruz, başladı cehren kıraate: Ellamdü lillahi rabbil âlemîn...Geçti "Allahu Ekber" dedi. Öğle namazı kılıyoruz, başladı cehren kıraate: Ellamdü lillahi rabbil âlemîn... Arkadakiler ikaz ettiler. Tabii öğlen namazı cehren kılınmaz, bir şeyden haberi yok.Arkadakiler ikaz ettiler. Tabii öğlen namazı cehren kılınmaz, bir şeyden haberi yok. Tabii cahil olduğu anlaşıldı. Tabii cahil olduğu anlaşıldı.

O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri hepimize din gayreti versin, iman kuvveti versin. O bakımdan Allahu Teâlâ hazretleri hepimize din gayreti versin, iman kuvveti versin.

Kendimiz İslâm'ı güzel öğrenelim, çocuklarımıza İslâm'ı öğretelim.Kendimiz İslâm'ı güzel öğrenelim, çocuklarımıza İslâm'ı öğretelim. Her birimiz imam yoksa imamlık yapacak, müezzin yoksa müezzinlik yapacak,Her birimiz imam yoksa imamlık yapacak, müezzin yoksa müezzinlik yapacak, cenaze namazı kıldıracak, cenaze yıkayacak, dini görevlerin her çeşidini yapabilecek,cenaze namazı kıldıracak, cenaze yıkayacak, dini görevlerin her çeşidini yapabilecek, cuma günü hutbe okuyabilecek kadar dinimizi öğrenelim. cuma günü hutbe okuyabilecek kadar dinimizi öğrenelim.

Hatırlıyorum bir meşhur hoca efendi vardı, ben de Hatırlıyorum bir meşhur hoca efendi vardı, ben de üniversitede talebeydim. Camisi doluyor, taşıyor.üniversitede talebeydim. Camisi doluyor, taşıyor. Çok güzel hutbe okuyor diye cami doluyor. Bir cuma günü gelmedi hoca. Gelmedi... Beklediler hoca yok. Çok güzel hutbe okuyor diye cami doluyor. Bir cuma günü gelmedi hoca. Gelmedi... Beklediler hoca yok.

Hutbeye çıkacak birisi, okuyacak. Yok! Hutbeye çıkacak birisi, okuyacak.

Yok!

"Hadi sen oku, hadi sen çık." deniyor, kimse hutbe okumaya çıkamıyor. "Hadi sen oku, hadi sen çık." deniyor, kimse hutbe okumaya çıkamıyor.

Nihayet bizim ihvandan marangozluk yapan bir kardeşimiz, Allah selamet versin,Nihayet bizim ihvandan marangozluk yapan bir kardeşimiz, Allah selamet versin, geçirdi kafasına sarığı, giydi cüppeyi çıktı, orada bir hutbe îrâd etti, [okudu]. geçirdi kafasına sarığı, giydi cüppeyi çıktı, orada bir hutbe îrâd etti, [okudu].

"Yazıklar olsun size ey cemaat! Yazıklar olsun!"Yazıklar olsun size ey cemaat! Yazıklar olsun! Bir cami dolusu adamsınız, bana mı kalacaktı bu hutbe!" diyor. Ama güzel hutbe okudu, çok yerinde. Bir cami dolusu adamsınız, bana mı kalacaktı bu hutbe!" diyor. Ama güzel hutbe okudu, çok yerinde.

"Bak ne hâle geldik ki benim gibi bir marangoza kaldı. Ben ümmi bir adamım." diyor. "Bak ne hâle geldik ki benim gibi bir marangoza kaldı. Ben ümmi bir adamım." diyor.

Ama çok güzel okudu, gayet güzel hutbe îrâd etti.Ama çok güzel okudu, gayet güzel hutbe îrâd etti. Çok da dokunaklı, yürekten konuştuğu için çok da güzel konuştu. O zamandan beri şey yaparım... Çok da dokunaklı, yürekten konuştuğu için çok da güzel konuştu. O zamandan beri şey yaparım...

Hepimizin bunları bilmesi gerekiyor. Çoluk çocuğumuza dinimizin önemli şeylerini öğretmemiz gerekiyor. Hepimizin bunları bilmesi gerekiyor. Çoluk çocuğumuza dinimizin önemli şeylerini öğretmemiz gerekiyor.

"Efendim, şimdi devir değişti. Din karın doyurmuyor ki!"Efendim, şimdi devir değişti. Din karın doyurmuyor ki! Şimdi doktorlukta para var, mühendislikte para var, ticarette para var. Kim onlarla uğraşır?Şimdi doktorlukta para var, mühendislikte para var, ticarette para var. Kim onlarla uğraşır? Çocuğumu elektronik mühendisi, siyasetçi, doktor, tabib yetiştireceğim." diye herkes bunun peşinde. Çocuğumu elektronik mühendisi, siyasetçi, doktor, tabib yetiştireceğim." diye herkes bunun peşinde.

Amerikalı birisi müslüman olmuş. Amerikalı! Diyor ki; Amerikalı birisi müslüman olmuş. Amerikalı! Diyor ki;

"Siz tarih boyunca Müslümanlar çok büyük dâhîler, çok büyük insanlar yetiştirmişsiniz. Onları okuyun."Siz tarih boyunca Müslümanlar çok büyük dâhîler, çok büyük insanlar yetiştirmişsiniz. Onları okuyun. Ben de İmâm-ı Şatıbî'nin eserlerini okuyorum." diyor.Ben de İmâm-ı Şatıbî'nin eserlerini okuyorum." diyor. O da kendi söylediğini kendisi yapıyor da, bize de haber veriyor. O da kendi söylediğini kendisi yapıyor da, bize de haber veriyor.

"Ya sizin çok büyük adamlarınız var, tarih boyunca yetişmiş."Ya sizin çok büyük adamlarınız var, tarih boyunca yetişmiş. Onları okuyun, dâhî imişlerler, her birisi dehâ sahibi kimseler imişler, kıymetli insanlar.Onları okuyun, dâhî imişlerler, her birisi dehâ sahibi kimseler imişler, kıymetli insanlar. Okuyun onları. O zamanın en süper zekâlı, en kaliteli beyinleri, insanları din adamı olmuş. Okuyun onları. O zamanın en süper zekâlı, en kaliteli beyinleri, insanları din adamı olmuş. Şimdi olsa idi tahmin ederim ki hepsi de ya mühendis olurdu ya doktor." diyor. Şimdi olsa idi tahmin ederim ki hepsi de ya mühendis olurdu ya doktor." diyor. Çünkü zekiler o tarafa kayıyor. En yüksek puanlılar, en çok para nereden gelecekse oraya kayıyor. Çünkü zekiler o tarafa kayıyor. En yüksek puanlılar, en çok para nereden gelecekse oraya kayıyor.

Ankara'da bizim çok zengin, çok sevdiğimiz bir kardeşimiz var.Ankara'da bizim çok zengin, çok sevdiğimiz bir kardeşimiz var. Zengin, para ihtiyacı yok, parası bol. Çocuğunu imam hatibe göndermiş. Güzel, aferin.Zengin, para ihtiyacı yok, parası bol. Çocuğunu imam hatibe göndermiş. Güzel, aferin. Yaz tatilinde de yedek parça satan bir dükkâna ticareti öğrensin diye vermeyi düşünüyor,Yaz tatilinde de yedek parça satan bir dükkâna ticareti öğrensin diye vermeyi düşünüyor, dükkânın sahibi ahbâbı. Oğlunu oraya verecek ki ticareti öğrensin diye. Bana da soruyor; dükkânın sahibi ahbâbı. Oğlunu oraya verecek ki ticareti öğrensin diye. Bana da soruyor;

"Hocam çocuğum boş gezmesin diye, onu bu yedek parça dükkânında tezgahtarlık,"Hocam çocuğum boş gezmesin diye, onu bu yedek parça dükkânında tezgahtarlık, çıraklık yapsın diye yazın oraya göndermeyi düşünüyorum." dedi. "Katiyen! Asla!" dedim. çıraklık yapsın diye yazın oraya göndermeyi düşünüyorum." dedi.

"Katiyen! Asla!" dedim.

Çocuk imam hatipli mi? İmam hatipli, çıraklık yapacaksa gitsin bir vâizin yanında çıraklık yapsın.Çocuk imam hatipli mi?

İmam hatipli, çıraklık yapacaksa gitsin bir vâizin yanında çıraklık yapsın.
Çantasını taşısın, ağzının içine baksın, cemaate nasıl hitap ettiğini öğrensin, dinî bilgisini arttırsın.Çantasını taşısın, ağzının içine baksın, cemaate nasıl hitap ettiğini öğrensin, dinî bilgisini arttırsın. Onun mesleği belli oldu." Onun mesleği belli oldu."

Zenginlere burada da müteaddit defalar söyledim;Zenginlere burada da müteaddit defalar söyledim; en akıllı çocuğunuzu din ilmine ayırın.en akıllı çocuğunuzu din ilmine ayırın. En akıllısını, en kabiliyetlisini, sınıfı pekiyi ile geçen, okuldan teşekkür, iftihar getiren. En akıllısını, en kabiliyetlisini, sınıfı pekiyi ile geçen, okuldan teşekkür, iftihar getiren. Çocuklarınıza; "Evladım sen din âlimi ol. Senin arkanda ben varım. Korkma.Çocuklarınıza;

"Evladım sen din âlimi ol. Senin arkanda ben varım. Korkma.
Sen dünya telaşı için para kazanacağım, istikbalimi temin edeceğim diye aklını yorma.Sen dünya telaşı için para kazanacağım, istikbalimi temin edeceğim diye aklını yorma. Benden sana daire, ev, benden sana emrine araba, benden sana şu kadar imkân,Benden sana daire, ev, benden sana emrine araba, benden sana şu kadar imkân, şu kadar fırsat, bu kadar kolaylık; sen dinini güzel öğrenmeye bak." deyin. şu kadar fırsat, bu kadar kolaylık; sen dinini güzel öğrenmeye bak." deyin. Deyin ki; İnsanların eline bakmayan, maddî bakımdan muhtaç olmayan hocalar çoğalsın. Deyin ki; İnsanların eline bakmayan, maddî bakımdan muhtaç olmayan hocalar çoğalsın. Kendisini iyi yetiştirmiş hocalar çıksın da elini vicdanına koysun.Kendisini iyi yetiştirmiş hocalar çıksın da elini vicdanına koysun. Allah'ın emirlerini eğmeden, bükmeden, cemaatten bir şey beklemeden, Allah'ın emirlerini eğmeden, bükmeden, cemaatten bir şey beklemeden, menfaat duygusu ile hareket etmeden Allah'ın emirlerini öğretsin. menfaat duygusu ile hareket etmeden Allah'ın emirlerini öğretsin.

Bir köyde imam efendiye söylemişler; Çocuklarımıza Kur'an öğret. Bir köyde imam efendiye söylemişler;

Çocuklarımıza Kur'an öğret.

"Ben öğretmen değilim. Ben imamım, namazı kıldırırım o kadar." demiş. Öyle şey olur mu? "Ben öğretmen değilim. Ben imamım, namazı kıldırırım o kadar." demiş.

Öyle şey olur mu?

Ben hemen bizim arkadaşlara dedim, Allah rızası için şu köymüş bu dedim.Ben hemen bizim arkadaşlara dedim, Allah rızası için şu köymüş bu dedim. Oraya birisi gitsin o köyün çocuklarını toplasın, Kur'an öğretsin dedim. Oraya birisi gitsin o köyün çocuklarını toplasın, Kur'an öğretsin dedim. Sağ olsun kardeşlerimizden birkaç tanesi kalktılar, böyle yerlere gittiler. Ve o köy de memnun olmuş. Sağ olsun kardeşlerimizden birkaç tanesi kalktılar, böyle yerlere gittiler. Ve o köy de memnun olmuş.

Allah'ın dinini öğretecek, para istemeyecek. İstersen ben para vereyim.Allah'ın dinini öğretecek, para istemeyecek. İstersen ben para vereyim. Benim paraya ihtiyacım yok, istersen ben para vereyim dedi mi cemaate, cemaat bitti o zaman.Benim paraya ihtiyacım yok, istersen ben para vereyim dedi mi cemaate, cemaat bitti o zaman. İflahı kesilir cemaatin. Ama cemaatten para aldı mı o zaman yandı.İflahı kesilir cemaatin. Ama cemaatten para aldı mı o zaman yandı. Para veren insan alan elden üstün olduğu için dinlemez.Para veren insan alan elden üstün olduğu için dinlemez. Ötekisi dinini satarak para aldığı için, o da Allah indinde makbul bir kimse olmaz. Ötekisi dinini satarak para aldığı için, o da Allah indinde makbul bir kimse olmaz.

Onun için zenginler, zengin kardeşlerim çocuklarının en zekilerini din ilmine sevk etsinler,Onun için zenginler, zengin kardeşlerim çocuklarının en zekilerini din ilmine sevk etsinler, dini güzel öğrensinler ve Allah rızası için bir köye, bir kasabaya göndersinler.dini güzel öğrensinler ve Allah rızası için bir köye, bir kasabaya göndersinler. Orada Allah'ın dinini öğretsin. Orada Allah'ın dinini öğretsin. Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor;Çünkü Peygamber Efendimiz buyuruyor; "Bir zaman gelecek müslümanların arasında namaz kıldıracak insan kalmayacak." "Bir zaman gelecek müslümanların arasında namaz kıldıracak insan kalmayacak." O duruma düşmeyelim. O duruma düşmemek için dinimize sarılalım. O duruma düşmeyelim. O duruma düşmemek için dinimize sarılalım.

Herkesin gayesi para kazanmak; dükkânı açacağım da, işi genişleteceğim de,Herkesin gayesi para kazanmak; dükkânı açacağım da, işi genişleteceğim de, sermayeyi arttıracağım da, ithalat ihracat yapacağım da... Dinimize koşalım! sermayeyi arttıracağım da, ithalat ihracat yapacağım da... Dinimize koşalım! Dinimizin imdadına, hizmetine koşalım! Allahu Teâlâ hazretleri hem dünyalık verir, hem âhiretlik verir. Dinimizin imdadına, hizmetine koşalım! Allahu Teâlâ hazretleri hem dünyalık verir, hem âhiretlik verir.

Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün ye'külûne fî-hi'r-ribâ fe-men lem ye'külhü min-hüm nâlehû min-ğubârihî. Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün ye'külûne fî-hi'r-ribâ fe-men lem ye'külhü min-hüm nâlehû min-ğubârihî.

Bu herkesin duymuş olduğu, kulaklarına girmiş olan bir hadîs-i şerîftir.Bu herkesin duymuş olduğu, kulaklarına girmiş olan bir hadîs-i şerîftir. İbnü'n-Neccâr, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ve Ahmed b. Habbel yine aynı râviden rivayet eylemiş.İbnü'n-Neccâr, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ve Ahmed b. Habbel yine aynı râviden rivayet eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün... "İnsanların başına bir zaman gelecek o zaman onlar ribâ, faiz yiyecekler.Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün... "İnsanların başına bir zaman gelecek o zaman onlar ribâ, faiz yiyecekler. Eğer yemezse bile faizin tozu onlara isabet edecek." Tozundan gelecek biraz. Eğer yemezse bile faizin tozu onlara isabet edecek."

Tozundan gelecek biraz.
Kendisi doğrudan doğruya yemese bile, kıyıdan kenardan, bulaşığından tozundan kendisine gelecek. Kendisi doğrudan doğruya yemese bile, kıyıdan kenardan, bulaşığından tozundan kendisine gelecek.

O zaman geldi mi? Geldi, geçiyor bile. O zaman geldi mi?

Geldi, geçiyor bile.

Millet evini satıyor, bankaya para yatırıyor faiz yiyeceğim diye. Şıkıdım şıkıdım, oynaya oynaya koşuyor; Millet evini satıyor, bankaya para yatırıyor faiz yiyeceğim diye. Şıkıdım şıkıdım, oynaya oynaya koşuyor;

"Oh, yaşadık, faiz de yükseldi."Oh, yaşadık, faiz de yükseldi. Tamam ben evimi satarım, parayı oraya koyarım, ondan sonra yaşarım. Günümü gün ederim." diyor.Tamam ben evimi satarım, parayı oraya koyarım, ondan sonra yaşarım. Günümü gün ederim." diyor. Hesabı böyle yapıyor. Halbuki Peygamber Efendimiz bu hadis-i şerifi niçin buyurmuş? Hesabı böyle yapıyor.

Halbuki Peygamber Efendimiz bu hadis-i şerifi niçin buyurmuş?

Faizin haram olduğu belli de; o zamâne müslümanlarının, sahâbe-i kirâmın da bunu yemediği aşikâr da;Faizin haram olduğu belli de; o zamâne müslümanlarının, sahâbe-i kirâmın da bunu yemediği aşikâr da; öyle değişecek, öyle değişecek ki bir zaman gelecek insanlar yiyecek diye;öyle değişecek, öyle değişecek ki bir zaman gelecek insanlar yiyecek diye; hayret edilecek bir şey olarak söylüyor bunu. O hayret edilecek zaman gelmiş.hayret edilecek bir şey olarak söylüyor bunu. O hayret edilecek zaman gelmiş. Her türlü sistem, her türlü düzen etrafımızda insanların faiz yemesini kışkırtacak,Her türlü sistem, her türlü düzen etrafımızda insanların faiz yemesini kışkırtacak, kabartacak, fışkırtacak tarzda tanzim edilmiş. Herkes faiz yiyor. Yemeyene tozu isabet ediyor. kabartacak, fışkırtacak tarzda tanzim edilmiş. Herkes faiz yiyor. Yemeyene tozu isabet ediyor.

Tozu nasıl isabet ediyor? Camide imam olsa, maaşından; piyasada dükkân sahibi olsa,Tozu nasıl isabet ediyor?

Camide imam olsa, maaşından; piyasada dükkân sahibi olsa,
senetten sepetten, kıyıdan kenardan, kırdırmadan, tahsilâttan, icradan,senetten sepetten, kıyıdan kenardan, kırdırmadan, tahsilâttan, icradan, ille kenarından köşesinden faiz bulaşıyor. ille kenarından köşesinden faiz bulaşıyor.

Allahu Teâlâ hazretleri gözümüzü açmayı nasip etsin. Allahu Teâlâ hazretleri gözümüzü açmayı nasip etsin.

İstesek başka bir yol tutturabiliriz, istesek başka türlü bir yöne gidebiliriz.İstesek başka bir yol tutturabiliriz, istesek başka türlü bir yöne gidebiliriz. İstesek tedbirler alabiliriz. İstesek sermayelerimizi ortaklıklar olarak bir araya getirebiliriz. İstesek tedbirler alabiliriz. İstesek sermayelerimizi ortaklıklar olarak bir araya getirebiliriz. Büyük sermayeler teşkil ederiz. Helal kazançlar sağlayabiliriz.Büyük sermayeler teşkil ederiz. Helal kazançlar sağlayabiliriz. Ama bunun için birlik, beraberlik lazım. Ondan sonra bu birliğin olması için muhabbet lazım.Ama bunun için birlik, beraberlik lazım. Ondan sonra bu birliğin olması için muhabbet lazım. Bilgi lazım.Bilgi lazım. Yani çevre bu, şartlar bu, ekonomik sistem bu, kapitalist ekonomik sistem, serbest rekabet ve faiz sistemi bu. Yani çevre bu, şartlar bu, ekonomik sistem bu, kapitalist ekonomik sistem, serbest rekabet ve faiz sistemi bu.

Bu sistemin için de ne yapacağız? "Ne yapacaksın hocam uyar gidersin." Bu sistemin için de ne yapacağız?

"Ne yapacaksın hocam uyar gidersin."

Böyle diyor millet. "Başka türlü olmaz." diyor. Böyle diyor millet. "Başka türlü olmaz." diyor.

Halbuki şu anda bizim sermaye birikimine çok ihtiyacımız var.Halbuki şu anda bizim sermaye birikimine çok ihtiyacımız var. Biz sermayelerimizi birleştirsek, büyük sermayeler teşkil etsek [neler yaparız.] Biz sermayelerimizi birleştirsek, büyük sermayeler teşkil etsek [neler yaparız.]

Avrupa topluluğuna gireceğiz diye hükümet hazırlanıp duruyor.Avrupa topluluğuna gireceğiz diye hükümet hazırlanıp duruyor. Güçlü sermayelerle daha büyük işler yapabiliriz.Güçlü sermayelerle daha büyük işler yapabiliriz. Milyonları, milyarları toplayıp büyük yatırımlarla büyük işler yapabiliriz.Milyonları, milyarları toplayıp büyük yatırımlarla büyük işler yapabiliriz. Ama millet çare düşünmüyor. Mevcut düzene uymayı esas almış. Hocalar da; Ama millet çare düşünmüyor. Mevcut düzene uymayı esas almış. Hocalar da;

"Nizam, İslâm nizamı değildir, faiz burada yenilebilir." diyor."Nizam, İslâm nizamı değildir, faiz burada yenilebilir." diyor. Bazı grup hocalar var, bazı zümreler var böyle fetva veriyor. Hatta kimisi de diyor ki; Bazı grup hocalar var, bazı zümreler var böyle fetva veriyor. Hatta kimisi de diyor ki;

"Sen yemezsen getir bana, ben çatır çutur yerim." diyor. Çare aramıyor da; "Sen yemezsen getir bana, ben çatır çutur yerim." diyor. Çare aramıyor da;

"Ne yapalım durum böyle." diyor. Zor! Müslümanlık çok kolay, gayet kolaydır."Ne yapalım durum böyle." diyor. Zor!

Müslümanlık çok kolay, gayet kolaydır.
İki kere iki dört, gayet basit, çok basittir.İki kere iki dört, gayet basit, çok basittir. Ama şeytan öyle maniler diziyor ki insanın önüne, öyle oyunlarla geliyor ki,Ama şeytan öyle maniler diziyor ki insanın önüne, öyle oyunlarla geliyor ki, günahı öyle allayıp pulluyor ki, öyle tatlı gösteriyor ki bu sefer imtihan zorlaşıyor,günahı öyle allayıp pulluyor ki, öyle tatlı gösteriyor ki bu sefer imtihan zorlaşıyor, tereddüt etmeye, şakaklarından terlemeye, bocalamaya, hık mık demeye başlıyorsun.tereddüt etmeye, şakaklarından terlemeye, bocalamaya, hık mık demeye başlıyorsun. Ondan sonra birisi de yanına gelip de kulağına fısıldayıp; "Böyle de olurmuş." dedi mi; Ondan sonra birisi de yanına gelip de kulağına fısıldayıp;

"Böyle de olurmuş." dedi mi;

"Hay Allah razı olsun, sen beni tereddütten kurtardın." diye millet yapışıyor"Hay Allah razı olsun, sen beni tereddütten kurtardın." diye millet yapışıyor dini ahkâmı keyfine göre tevile yapışıyor| dini ahkâmı keyfine göre tevile yapışıyor|

"İyi sen beni [tereddütten] kurtardın, madem bu kolayca yenilebiliyormuş ben de yerim olur biter." diyor."İyi sen beni [tereddütten] kurtardın, madem bu kolayca yenilebiliyormuş ben de yerim olur biter." diyor. Allah'ın emri orada dura dursun, bu da burada çatır çutur yemeye başlıyor. Allah'ın emri orada dura dursun, bu da burada çatır çutur yemeye başlıyor.

Allah cümlemize helal kazanç nasip etsin. Allah cümlemize helal kazanç nasip etsin.

Peygamber Efendimiz'in şu hadisi beni o kadar etkiliyor ki bilmiyorum sizi etkilemiyor mu? Peygamber Efendimiz'in şu hadisi beni o kadar etkiliyor ki bilmiyorum sizi etkilemiyor mu?

"İnsanı ecelinin aradığı gibi, ölümün aradığı gibi, rızkı arar bulur." Rızık gelecek."İnsanı ecelinin aradığı gibi, ölümün aradığı gibi, rızkı arar bulur."

Rızık gelecek.
Sen kaçsan, taşın arkasına saklansan, kalenin içine girsen, 40 tane kapıdan 41 tane kilit vurupSen kaçsan, taşın arkasına saklansan, kalenin içine girsen, 40 tane kapıdan 41 tane kilit vurup en geriye girsen yine gelecek. Rızık... Allah yazmış. Bu senin boğazından geçecek. Tamam.en geriye girsen yine gelecek. Rızık... Allah yazmış. Bu senin boğazından geçecek. Tamam. O gelecek; gelecek ama iki şekilde gelir: Ya helalinden, ya haram yoldan gelir.O gelecek; gelecek ama iki şekilde gelir: Ya helalinden, ya haram yoldan gelir. Bu rızkın gelmesinin iki yolu, iki deliği var;Bu rızkın gelmesinin iki yolu, iki deliği var; bu yollardan birisi helalden gelmesi, ötekisi haramdan gelmesidir. bu yollardan birisi helalden gelmesi, ötekisi haramdan gelmesidir. Gelen miktar aynı; üçse üç, beşse beş, yedi ise yedi, dokuzsa dokuzdur. Gelen miktar aynı; üçse üç, beşse beş, yedi ise yedi, dokuzsa dokuzdur. Ama geliş yolu; birisi artı, birisi eksi. Birisi müsbet, birisi menfî. Birisi günah, birisi sevap. Ama geliş yolu; birisi artı, birisi eksi. Birisi müsbet, birisi menfî. Birisi günah, birisi sevap. İki yol var. Eğer sen imtihanı kazanır da günaha hayır dersen, sevaba evet dersen aynı rızık gelecek. İki yol var. Eğer sen imtihanı kazanır da günaha hayır dersen, sevaba evet dersen aynı rızık gelecek.

Hocam bu kaideyi herkes biliyor mu? Bilmez olur mu! İçki satan bakkal bile biliyor.Hocam bu kaideyi herkes biliyor mu?

Bilmez olur mu! İçki satan bakkal bile biliyor.
Çünkü kocaman levha asmış oraya: er-Rızku 'alellâh.Çünkü kocaman levha asmış oraya: er-Rızku 'alellâh. "Rızık Allah'ın tekeffül ettiği bir şeydir." Rızkı Allah verecek. "Rızık Allah'ın tekeffül ettiği bir şeydir." Rızkı Allah verecek.

Rızkı Allah verecek de niye haramdan almaya kalkıyorsun? Nasıl olsa belli, gelecek. Rızkı Allah verecek de niye haramdan almaya kalkıyorsun?

Nasıl olsa belli, gelecek.

Ne diye haramdan almaya kalkıyorsun? Ne diye haramdan almaya kalkıyorsun?

Demek levhayı asmış ama levhanın mânası kafasına girmemiş, gönlüne yer etmemiş.Demek levhayı asmış ama levhanın mânası kafasına girmemiş, gönlüne yer etmemiş. Çoğumuzun durumu budur. Kimseyi ayıplamıyoruz. Müslüman günahkârı ayıplamaz, acır.Çoğumuzun durumu budur. Kimseyi ayıplamıyoruz. Müslüman günahkârı ayıplamaz, acır. Onun da kurtulması, kendisinin de düşmemesi için dua eder. Ayıplarsa aynı belaya kendisi de uğrar.Onun da kurtulması, kendisinin de düşmemesi için dua eder. Ayıplarsa aynı belaya kendisi de uğrar. Ayıplamaya gelmez. Ah kardeşim neden böyle yapıyor "Yâ Rabbi! Kurtar onu." diye dua etmesi lazım. Ayıplamaya gelmez. Ah kardeşim neden böyle yapıyor "Yâ Rabbi! Kurtar onu." diye dua etmesi lazım.

Küçük hesaplar yapıyoruz müslüman kardeşlerim! Çok küçük hesaplar yapıyoruz. Küçük hesaplar yapıyoruz müslüman kardeşlerim! Çok küçük hesaplar yapıyoruz. Çok kısa hesap yapıyoruz. Âhireti düşünmeden yapıyoruz işi. Çok kısa hesap yapıyoruz. Âhireti düşünmeden yapıyoruz işi. İki paralık, iki günlük dünya hayatı için Rabbimiz'in huzurunda yüzümüzü kara edecek işler yapıyoruz. İki paralık, iki günlük dünya hayatı için Rabbimiz'in huzurunda yüzümüzü kara edecek işler yapıyoruz. Rabbimiz'in rızasını düşünecek, yüzümüzü ak edecek işlere koşmuyoruz. Rabbimiz'in rızasını düşünecek, yüzümüzü ak edecek işlere koşmuyoruz. Yapışmışız bir eğme bükme, tevil etme yoluna, çaresine, usulüne. Her haramı tevil edip yapıyoruz.Yapışmışız bir eğme bükme, tevil etme yoluna, çaresine, usulüne. Her haramı tevil edip yapıyoruz. Her helali bir kolayını bulup, her emri kolayını bulup oradan kurtarıyoruz paçayı, kendimizi.Her helali bir kolayını bulup, her emri kolayını bulup oradan kurtarıyoruz paçayı, kendimizi. Olacak da, edecek de diye şeytan bizi aldatıyor.Olacak da, edecek de diye şeytan bizi aldatıyor. Cemiyet olarak; yani bu caminin cemaati olmasa bile, siz olmasanız bile senin akraban,Cemiyet olarak; yani bu caminin cemaati olmasa bile, siz olmasanız bile senin akraban, senin kardeşin, senin hemşerin, memleketimizin fertleri. senin kardeşin, senin hemşerin, memleketimizin fertleri.

Yani biz toplansak bir milyon etsek, geriye 54 milyon kalır. Beş milyon etsek, geriye 50 milyon kalır.Yani biz toplansak bir milyon etsek, geriye 54 milyon kalır. Beş milyon etsek, geriye 50 milyon kalır. 50 milyon bu hesapları yapmıyor, bu bilgileri bilmiyor, bunları duymuyor. Çünkü duyuramıyoruz.50 milyon bu hesapları yapmıyor, bu bilgileri bilmiyor, bunları duymuyor. Çünkü duyuramıyoruz. Çünkü gerekli yayın vasıtalarımız yok. Gerekli imkânlarımız; reklam, tanıtma, eğitim, öğretim vasıtalarımız az.Çünkü gerekli yayın vasıtalarımız yok. Gerekli imkânlarımız; reklam, tanıtma, eğitim, öğretim vasıtalarımız az. Bunları yapalım dediğin zaman para kayboluyor. Köprü senetleri satılacak dediği zaman para ortaya çıkıyor. Bunları yapalım dediğin zaman para kayboluyor. Köprü senetleri satılacak dediği zaman para ortaya çıkıyor.

Bir varmış bir yokmuş... Ne? Müslümanın cebinde para. Hayra çağırdığın zaman yok!Bir varmış bir yokmuş...

Ne?

Müslümanın cebinde para.

Hayra çağırdığın zaman yok!
Dünyevî kazanca vesaire olduğu zaman tümen tümen para dökülüyor ortaya.Dünyevî kazanca vesaire olduğu zaman tümen tümen para dökülüyor ortaya. Herkesin cebinde ihtiyaç fazlası yığınla para var. Ben biliyorum. Herkesin cebinde ihtiyaç fazlası yığınla para var. Ben biliyorum. Ama hayra kullanmak babayiğitlerin işi, herkes yapamaz ki. Herkes yapamıyor. İşte o kadar... Ama hayra kullanmak babayiğitlerin işi, herkes yapamaz ki. Herkes yapamıyor. İşte o kadar...

Kadınların kolunda bilezik, boynunda beşi bir yerde var.Kadınların kolunda bilezik, boynunda beşi bir yerde var. Adamların ihtiyat paraları, kimseye söylemedikleri yerde malları, mülkleri var.Adamların ihtiyat paraları, kimseye söylemedikleri yerde malları, mülkleri var. Bilmez miyim? Var! Var ama hayra gelince; Bilmez miyim? Var! Var ama hayra gelince;

"Hocam, ah hocam, iyi söylüyorsun ama şuraya verdim de, bunu aldım da,"Hocam, ah hocam, iyi söylüyorsun ama şuraya verdim de, bunu aldım da, şu kadar borcum var da, bilmem ne de..." Beni aldattın ama Allah'ı da aldatamazsın ki. şu kadar borcum var da, bilmem ne de..." Beni aldattın ama Allah'ı da aldatamazsın ki.

Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün yehuccü ağniyâü ümmetî li'n-nüzhetiYe'tî 'ale'n-nâsi zamânün yehuccü ağniyâü ümmetî li'n-nüzheti ve evsatühüm li't-ticâreti ve kurrâühüm li'r-riyâi ve's-süm'ati ve fukarâühüm li'l-mes'eleti. ve evsatühüm li't-ticâreti ve kurrâühüm li'r-riyâi ve's-süm'ati ve fukarâühüm li'l-mes'eleti.

Buyurun bir hadis daha. Zaten bu hadisler hep böyle gelecek.Buyurun bir hadis daha. Zaten bu hadisler hep böyle gelecek. "Başınıza öyle bir kötü zaman gelecek ki..." diye başlayan hadisler"Başınıza öyle bir kötü zaman gelecek ki..." diye başlayan hadisler alfabetik sırayla geldiği için bu konular hep böyle. Bu hadîs-i şerîfin mevzuu hacc. alfabetik sırayla geldiği için bu konular hep böyle.

Bu hadîs-i şerîfin mevzuu hacc.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîfinde Enes radıyallahu anh'ın rivayet ettiğinePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîfinde Enes radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine Hatîb-i Bağdâdî'nin ve Deylemî'nin kitaplarına kaydettiğine göre, buyuruyor ki; Hatîb-i Bağdâdî'nin ve Deylemî'nin kitaplarına kaydettiğine göre, buyuruyor ki;

Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün "İnsanların başına bir zaman gelecek..."Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün "İnsanların başına bir zaman gelecek..." Yehuccü ağniyâü ümmetî li'n-nüzheti. "Benim ümmetimin zenginleri gezmek, tenezzüh için hacca gidecek." Yehuccü ağniyâü ümmetî li'n-nüzheti. "Benim ümmetimin zenginleri gezmek, tenezzüh için hacca gidecek."

Yani çok zenginler, parası pulu cebinde deste deste hazır olanlar; "Bir de şu tarafı görelim.Yani çok zenginler, parası pulu cebinde deste deste hazır olanlar; "Bir de şu tarafı görelim. Arabistan nasılmış bakalım, kum çölleri güzel mi değil mi? Sıcaklığı? Ne diyorlar?Arabistan nasılmış bakalım, kum çölleri güzel mi değil mi? Sıcaklığı? Ne diyorlar? Bir de oraları görelim, manzaraları seyredelim." diye tenezzüh için, gezmeye gidecekler.Bir de oraları görelim, manzaraları seyredelim." diye tenezzüh için, gezmeye gidecekler. İbadet maksadıyla değil gezmeye gidecekler. Bir. İbadet maksadıyla değil gezmeye gidecekler. Bir.

Ve evsatühüm li't-ticâreti. "Orta halli orta durumda olanlar ticarete gidecekler."Ve evsatühüm li't-ticâreti. "Orta halli orta durumda olanlar ticarete gidecekler." Giderken şunları da götürürüm. Şu kadarını satarım, şu kadar para elde ederim. Giderken şunları da götürürüm. Şu kadarını satarım, şu kadar para elde ederim. O kadarının şu kadarını şuna harcarım, geriye şu kadar da kâr kalır yanıma. O kadarının şu kadarını şuna harcarım, geriye şu kadar da kâr kalır yanıma. Hem uçakla gitmiş gelmiş olurum, hac yapmış olurum, hem de para kazanmış olurum." [diyecekler.]Hem uçakla gitmiş gelmiş olurum, hac yapmış olurum, hem de para kazanmış olurum." [diyecekler.] Hiçbir şey kazanamazsın! "Orta halliler ticaret için..." Hiçbir şey kazanamazsın! "Orta halliler ticaret için..."

Şimdi zenginlere çattık, tüccarlara çattık, hocalar kurtuluyor mu? Bizim tutulacak yanımız var mı? Şimdi zenginlere çattık, tüccarlara çattık, hocalar kurtuluyor mu?

Bizim tutulacak yanımız var mı?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Ve kurrâühüm li'r-riyâi ve's-süm'ati. "Kurrâsı da yani Kur'an'ı çok okuyanı, dini bilgisi yerinde olanı daVe kurrâühüm li'r-riyâi ve's-süm'ati. "Kurrâsı da yani Kur'an'ı çok okuyanı, dini bilgisi yerinde olanı da gösteriş, şöhret için gider." Gitmese; gösteriş, şöhret için gider." Gitmese;

"Aa, bu hoca hiç gitmemiş olur mu ya! Ötekisi dokuz defa gitti, bu yedi defa gitmiş." "Aa, bu hoca hiç gitmemiş olur mu ya! Ötekisi dokuz defa gitti, bu yedi defa gitmiş."

"Haydi bakalım, sen de dokuza çıkar, sen de on bire çıkar..." Gösteriş olsun diye gider, ihlâslı değil. "Haydi bakalım, sen de dokuza çıkar, sen de on bire çıkar..." Gösteriş olsun diye gider, ihlâslı değil.

Ve fukarâühüm. "Fakirleri de gider hacca." Nasıl gider? Zaten fakir de hakiki fakir değil. Ve fukarâühüm. "Fakirleri de gider hacca."

Nasıl gider?

Zaten fakir de hakiki fakir değil.

Nerede, hakiki fakiri kaç kişi görmüş? Nerede, hakiki fakiri kaç kişi görmüş?

Fakir dersin, cebinde cüzdan bulunur, bilmem ne hangi bankada şu kadar milyon parası vardır. Fakir dersin, cebinde cüzdan bulunur, bilmem ne hangi bankada şu kadar milyon parası vardır.

Gider! Hakikaten parası olmasa da gitse bile gideni de niçin gidermiş? Gider! Hakikaten parası olmasa da gitse bile gideni de niçin gidermiş?

Li'l-mes'eleti. "Dilenmek için..." gidermiş. Li'l-mes'eleti. "Dilenmek için..." gidermiş.

Oraya çok, iki milyon hacı geliyor, sadaka, bahşiş çok veriliyor.Oraya çok, iki milyon hacı geliyor, sadaka, bahşiş çok veriliyor. Sonra haccın kusurları olduğu zaman fukaraya sadaka verme mecburiyeti var.Sonra haccın kusurları olduğu zaman fukaraya sadaka verme mecburiyeti var. Böyle Harem-i Şerif'in kapısına doğru giderken yol üzerinde, kolu kafasının arkasına kıvrılmış, Böyle Harem-i Şerif'in kapısına doğru giderken yol üzerinde, kolu kafasının arkasına kıvrılmış, bacağı omzundan çıkmış, bir gözü kör, öteki kulağı bilmem ne...bacağı omzundan çıkmış, bir gözü kör, öteki kulağı bilmem ne... Dünyanın neresinde, ne kadar acayip müzelik insan varsa, Dünyanın neresinde, ne kadar acayip müzelik insan varsa, hepsi böyle sıra sıra sıra sıra biblo gibi dizilmiştir. hepsi böyle sıra sıra sıra sıra biblo gibi dizilmiştir. Eller açık. Bir tanesine verdin mi, kargaların güvercinlerinEller açık. Bir tanesine verdin mi, kargaların güvercinlerin böyle atılan yeme üşüştükleri gibi hepsi sizin tepenize çullanır; "Bana da ver, bana da ver!.." böyle atılan yeme üşüştükleri gibi hepsi sizin tepenize çullanır;

"Bana da ver, bana da ver!.."

Vermek istemezsen cüzdanı elinden kapar. Öyle, o kadar... Neden? Vermek istemezsen cüzdanı elinden kapar. Öyle, o kadar...

Neden?

Onun dinle, diyanetle, imanla, hacla, umre ile, sevapla filan ilişkisi yok. Oraya para kazanmaya gitmiş. Onun dinle, diyanetle, imanla, hacla, umre ile, sevapla filan ilişkisi yok. Oraya para kazanmaya gitmiş.

Bizim orada bir mühendis, mimar kardeşimiz var. [O anlatıyor,] diyor ki; Bizim orada bir mühendis, mimar kardeşimiz var. [O anlatıyor,] diyor ki;

"Baktım, birisi kolunu sarmış dileniyor. Hiç tavrı hoşuma gitmedi."Baktım, birisi kolunu sarmış dileniyor. Hiç tavrı hoşuma gitmedi. Ondan sonra baktım, bizim memleketliye benziyor, Türkiye'den gitme olduğu da anlaşılıyor." Gitmiş [yanına]; Ondan sonra baktım, bizim memleketliye benziyor, Türkiye'den gitme olduğu da anlaşılıyor." Gitmiş [yanına];

"Neyin var senin?" demiş. "Kolum şöyle de böyle de." "Aç, göreceğim." demiş. "Neyin var senin?" demiş.

"Kolum şöyle de böyle de."

"Aç, göreceğim." demiş.

Bakmış pabuç biraz pahalı, kaçmak istemiş ötekisi de. Bizimkisi de inatçı, babayiğit.Bakmış pabuç biraz pahalı, kaçmak istemiş ötekisi de. Bizimkisi de inatçı, babayiğit. O da onun peşine bırakmamış. Kolunu açtırmış. Bir şey yok. Yalandan sarmış kolunu, şu kadar para toplamış! O da onun peşine bırakmamış. Kolunu açtırmış. Bir şey yok. Yalandan sarmış kolunu, şu kadar para toplamış!

Sadaka Resûlullah. "Resûlullah doğru söylemiş." Resûlullah, Allah'ın elçisi o!Sadaka Resûlullah. "Resûlullah doğru söylemiş." Resûlullah, Allah'ın elçisi o! Allah'ın bildirdiğini söylüyor. "Zenginler gezmek için; orta halliler ticaret için; âlimler gösteriş için; Allah'ın bildirdiğini söylüyor. "Zenginler gezmek için; orta halliler ticaret için; âlimler gösteriş için; fakirler dilenmek için hacca gider." diyor. Hacca bunlar için gidilmez aslında.fakirler dilenmek için hacca gider." diyor.

Hacca bunlar için gidilmez aslında.
Hacca Allah rızası için gidilir. Allah emretti, farz diye gidilir. Gözyaşı ile gidilir, gözyaşı ile gelinir.Hacca Allah rızası için gidilir. Allah emretti, farz diye gidilir. Gözyaşı ile gidilir, gözyaşı ile gelinir. Edep ile gidilir, edep ile gelinir.Edep ile gidilir, edep ile gelinir. Her ânında insan yaptığı şeye, söylediği söze riayet ederek, ibadetini öyle yapması, Her ânında insan yaptığı şeye, söylediği söze riayet ederek, ibadetini öyle yapması, o tarzda gidip gelmesi lazım. o tarzda gidip gelmesi lazım.

Rabbimiz ibadetlerin her çeşidini sırf kendi rızası için yapmaya bizleri muvaffak eylesin.Rabbimiz ibadetlerin her çeşidini sırf kendi rızası için yapmaya bizleri muvaffak eylesin. Riyadan, gösterişten, ihlâssızlıktan bizi korursun.Riyadan, gösterişten, ihlâssızlıktan bizi korursun. Rızasının haricinde bir başka sebeple bir ibadet yapma durumuna düşmekten cümlemizi hıfz eylesin,Rızasının haricinde bir başka sebeple bir ibadet yapma durumuna düşmekten cümlemizi hıfz eylesin, cümlemizi ıslah eylesin. Zenginlerimizi, tüccarlarımızı ıslah eylesin.cümlemizi ıslah eylesin. Zenginlerimizi, tüccarlarımızı ıslah eylesin. Âlimlerimizi, hocalarımızı ıslah eylesin. Fakirlerimizi ıslah eylesin. Sevdiği kul eylesin. Âlimlerimizi, hocalarımızı ıslah eylesin. Fakirlerimizi ıslah eylesin. Sevdiği kul eylesin.

Aslında tüccar hakkında mesela hadîs-i şerîf var. Aslında tüccar hakkında mesela hadîs-i şerîf var.

et-Tâciru's-sadûku'l-emînü. "Doğru sözlü ve güvenilir olan tüccar..."et-Tâciru's-sadûku'l-emînü. "Doğru sözlü ve güvenilir olan tüccar..." Me'an-nebiyyîne ve's-sıddîkîne ve'ş-şühedâi. "Sıddıklarla, şehitlerle, peygamberlerle beraber olacak." Me'an-nebiyyîne ve's-sıddîkîne ve'ş-şühedâi. "Sıddıklarla, şehitlerle, peygamberlerle beraber olacak." "Allahu Teâlâ hazretleri öyle bir tüccarı Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelendirecek."Allahu Teâlâ hazretleri öyle bir tüccarı Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelendirecek. Mahşer gününün sıkıntılarını duyurmayacak." Tüccarın iyisi yok mu? Var. Mahşer gününün sıkıntılarını duyurmayacak."

Tüccarın iyisi yok mu?

Var.

Âlimin iyisi yok mu? Var. Âlimin derecesi şehitten yüksektir.Âlimin iyisi yok mu?

Var.

Âlimin derecesi şehitten yüksektir.
Yani iyi alim oluktan sonra gayet güzel... Fakiri de; Yani iyi alim oluktan sonra gayet güzel... Fakiri de;

Yahsebühümü'l-câhilü ağniyâe mine't-te'affüfi.Yahsebühümü'l-câhilü ağniyâe mine't-te'affüfi. "Bilmeyenin onun fakir olduğunu anlaması bile mümkün olmaz." Dilenmek istemez!"Bilmeyenin onun fakir olduğunu anlaması bile mümkün olmaz." Dilenmek istemez! Veya isterse ihtiyacı kadar dilenir fazlasını şey yapmaz [istemez.] Veya isterse ihtiyacı kadar dilenir fazlasını şey yapmaz [istemez.]

Medîne-i Münevvere'de kendim gördüm;Medîne-i Münevvere'de kendim gördüm; Nijeryalı'ydı galiba Arap bir ihtiyar, hâlsiz, mecalsiz bir kadıncağız.Nijeryalı'ydı galiba Arap bir ihtiyar, hâlsiz, mecalsiz bir kadıncağız. Birisi geldi para verdi. Ben de göz ucu ile bakıyorum.Birisi geldi para verdi. Ben de göz ucu ile bakıyorum. Bir şey verdi ona, zekat, para bir şey verdi, almadı! Bir şey verdi ona, zekat, para bir şey verdi, almadı! Almayınca ben de dikkat kesildim niye almıyor diye. Diyor ki; Almayınca ben de dikkat kesildim niye almıyor diye. Diyor ki;

"Ben bugünkü payımı aldım, başka bir fakire ver." diyor. Fukara ama Medine'nin fukarası! Öylesi de var. "Ben bugünkü payımı aldım, başka bir fakire ver." diyor. Fukara ama Medine'nin fukarası! Öylesi de var.

"Bu Medine'de bu fakirler niye bu kadar çok?" demiş Medine'nin valisi, emîri."Bu Medine'de bu fakirler niye bu kadar çok?" demiş Medine'nin valisi, emîri. Onların hepsini Medine'den sürme kararı almış bir gün. Orada anlatıyorlar...Onların hepsini Medine'den sürme kararı almış bir gün. Orada anlatıyorlar... Vali kararı almış ertesi gün bütün siyahi dilencileri, o Medine'de bulunan şeyleri dışarı atacaklar.Vali kararı almış ertesi gün bütün siyahi dilencileri, o Medine'de bulunan şeyleri dışarı atacaklar. Gece rüyasında Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmüş; Gece rüyasında Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem'i görmüş;

"Sakın ha, onlara dokunma!" diye. Demek ki iyileri var ki Resûlüllah Efendimiz himaye ediyor."Sakın ha, onlara dokunma!" diye.

Demek ki iyileri var ki Resûlüllah Efendimiz himaye ediyor.
Fakirin de iyisi var, zenginin de iyisi var. Alimin de iyisi var, tüccarın da iyisi var. Fakirin de iyisi var, zenginin de iyisi var. Alimin de iyisi var, tüccarın da iyisi var.

Peygamber Efendimiz'in hadisi kimler hakkında? İyi olmayanlar hakkında.Peygamber Efendimiz'in hadisi kimler hakkında?

İyi olmayanlar hakkında.
İyi olmayanlar kendilerini düzeltsin diye. İyi olmayanlar kendilerini düzeltsin diye.

Allah cümlemize salah-ı hâl, kendi kendimizi düzeltmek nasip eylesin.Allah cümlemize salah-ı hâl, kendi kendimizi düzeltmek nasip eylesin. Bizi kahrı ile gazabı ile terbiye eylemesin. Bizi kahrı ile gazabı ile terbiye eylemesin.

Ye'tî 'alâ ümmetî zamânün yahsüdü'l-fukahâü ba'duhüm ba'danYe'tî 'alâ ümmetî zamânün yahsüdü'l-fukahâü ba'duhüm ba'dan ve yeğârü ba'duhüm 'alâ ba'din ke-teğâyüri't-tüyyûsi ba've yeğârü ba'duhüm 'alâ ba'din ke-teğâyüri't-tüyyûsi ba' hâ 'alâ ba'din. Bu hadîs-i şerîf de biz alim geçinenler hakkında; siz nasibinizi aldınız şimdi sıra bizde.hâ 'alâ ba'din.

Bu hadîs-i şerîf de biz alim geçinenler hakkında; siz nasibinizi aldınız şimdi sıra bizde.
Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Diyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

"Benim ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelecek ki ümmetin fakihleri, din alimleri, "Benim ümmetimin üzerine öyle bir zaman gelecek ki ümmetin fakihleri, din alimleri, bilginleri biribirine haset edecekler, biribirlerini kıskanacaklar." bilginleri biribirine haset edecekler, biribirlerini kıskanacaklar." Ve yeğârü ba'duhüm 'alâ ba'din ke-teğâyüri't-tüyyûsi ba'Ve yeğârü ba'duhüm 'alâ ba'din ke-teğâyüri't-tüyyûsi ba' hâ 'alâ ba'din. "Tekelerin keçilerine karşı biribirlerini kıskandıkları gibi biribirlerine kıskançlık gösterecekler." hâ 'alâ ba'din. "Tekelerin keçilerine karşı biribirlerini kıskandıkları gibi biribirlerine kıskançlık gösterecekler."

Başka hadîs-i şerîflerde de var.Başka hadîs-i şerîflerde de var. Yani kendi talebesinin başka hocaya gitmesine kızacak, göndermeyecek onu.Yani kendi talebesinin başka hocaya gitmesine kızacak, göndermeyecek onu. Biribirlerini kıskanacaklar, biribirlerine haset edecekler.Biribirlerini kıskanacaklar, biribirlerine haset edecekler. İşte alimi mahveden huylardan birisi budur, birisi kendini beğenmesidir. İşte alimi mahveden huylardan birisi budur, birisi kendini beğenmesidir. Kibir ve ucubudur, bir tanesi de kıskançlığıdır, kıskanmasıdır. Birbirleri ile rekabetidir.Kibir ve ucubudur, bir tanesi de kıskançlığıdır, kıskanmasıdır. Birbirleri ile rekabetidir. Kendisini üstün görmesidir. Ötekisini aşağı görmesidir, kötülemesidir, aleyhinde bulunmasıdır. Kendisini üstün görmesidir. Ötekisini aşağı görmesidir, kötülemesidir, aleyhinde bulunmasıdır.

Bizim pazar derslerimizi dinlemeye gelen kardeşlerimiz anlatmışlardı, Yalova'dan gelmişler; Bizim pazar derslerimizi dinlemeye gelen kardeşlerimiz anlatmışlardı, Yalova'dan gelmişler;

"Hocam, orada filanca kimseler hocamız Mehmed Zahid Efendi'nin aleyhinde bulunuyorlar." dediler bana."Hocam, orada filanca kimseler hocamız Mehmed Zahid Efendi'nin aleyhinde bulunuyorlar." dediler bana. Hem de derviş geçinen, tasavvuf erbabı geçinen kimseler, onları söyleyenler filanca zümre... Dedim; Hem de derviş geçinen, tasavvuf erbabı geçinen kimseler, onları söyleyenler filanca zümre... Dedim;

"İslâm'da böyle şey var mıymış? Hele hele tasavvufta var mıymış? "İslâm'da böyle şey var mıymış? Hele hele tasavvufta var mıymış? Hele hele vefat etmiş bir mübareğin aleyhinde konuşmak hiç olur mu? Hangi İslâmî terbiyede var?" Hele hele vefat etmiş bir mübareğin aleyhinde konuşmak hiç olur mu? Hangi İslâmî terbiyede var?"

Neden? Kıskanıyor, kıskanıyor da ondan.Neden?

Kıskanıyor, kıskanıyor da ondan.
Kıskançlığını âhirete intikal etmiş olanlara bile teşmil ediyor.Kıskançlığını âhirete intikal etmiş olanlara bile teşmil ediyor. Kıskandığından aleyhinde bulunuyor, kötülüyor. Bizim talebelerden birisi geldi diyor ki; Kıskandığından aleyhinde bulunuyor, kötülüyor.

Bizim talebelerden birisi geldi diyor ki;

"Hocam sizin silsile-i tarikatınızda filanca yere kadar tamammış, ondan sonrası bozukmuş.""Hocam sizin silsile-i tarikatınızda filanca yere kadar tamammış, ondan sonrası bozukmuş." Yani Gümüşhanevî hazretlerine kadar,Yani Gümüşhanevî hazretlerine kadar, şu kitabını okuduğumuz mübarek hocamıza kadar silsile tamammış, ondan sonrası bozukmuş. şu kitabını okuduğumuz mübarek hocamıza kadar silsile tamammış, ondan sonrası bozukmuş.

Neden oraya kadar tamam diyor? Neden oraya kadar tamam diyor?

Oradan dallanmış, kendisinin silsilesi oradan ayrılıyor da benim ki iyi demek istiyor.Oradan dallanmış, kendisinin silsilesi oradan ayrılıyor da benim ki iyi demek istiyor. Yani benimki iyi, seninki kaka demek istiyor. Çocuksu bir şeydir.Yani benimki iyi, seninki kaka demek istiyor. Çocuksu bir şeydir. Allah indinde makbullük onların ölçeceği bir şey değil.Allah indinde makbullük onların ölçeceği bir şey değil. Allah sevdi mi başkası bir şey dese de kıymeti yok da yalnız o kıskanmak, Allah sevdi mi başkası bir şey dese de kıymeti yok da yalnız o kıskanmak, o dedikodu, o gıybet, o aleyhte konuşmak; o, ümmeti mahvediyor işte.o dedikodu, o gıybet, o aleyhte konuşmak; o, ümmeti mahvediyor işte. Bu ümmeti mahveden şeylerden birisi de budur. O halde biz ne yapacağız? Bu ümmeti mahveden şeylerden birisi de budur.

O halde biz ne yapacağız?

Biz müslüman kardeşlerimizin aleyhinde bulunmayacağız, kötülüğünü istemeyeceğiz,Biz müslüman kardeşlerimizin aleyhinde bulunmayacağız, kötülüğünü istemeyeceğiz, haset etmeyeceğiz, kıskanmayacağız. İlmi nereden öğrenebilirse öğrenebilir, öğrensin.haset etmeyeceğiz, kıskanmayacağız. İlmi nereden öğrenebilirse öğrenebilir, öğrensin. Gitsin hakiki alim olduktan sonra hangi alimin meclisine giderse gitsin, istifade eylesin, öğrensin.Gitsin hakiki alim olduktan sonra hangi alimin meclisine giderse gitsin, istifade eylesin, öğrensin. Çünkü müslüman bal arısına benzer. Çünkü müslüman bal arısına benzer. Her çiçekten gider kendisine lazım olan malzemeyi alır, balını yapar.Her çiçekten gider kendisine lazım olan malzemeyi alır, balını yapar. Mühim olan ilmi öğrenmektir. Kimi alim vardır hadiste ileridir. Mühim olan ilmi öğrenmektir. Kimi alim vardır hadiste ileridir. Kimi alim vardır fıkıhta ileridir; kimisi vardır akaid ve kelamda ileridir. Kimisi vardır tefsirde ileridir. Kimi alim vardır fıkıhta ileridir; kimisi vardır akaid ve kelamda ileridir. Kimisi vardır tefsirde ileridir. Kimisinin eli mahirdir güzel yazı yazar, hüsnü hat öğretir.Kimisinin eli mahirdir güzel yazı yazar, hüsnü hat öğretir. Tabii onlara gidecek, hepsinden istifade edecek.Tabii onlara gidecek, hepsinden istifade edecek. Sonra müslümanın müslümana hüsn ü zan etmesi esastır.Sonra müslümanın müslümana hüsn ü zan etmesi esastır. Herkes biribirini kötülerse kötüleyen günaha girer. Hüsn ü zan edecek. Herkes biribirini kötülerse kötüleyen günaha girer. Hüsn ü zan edecek. Bilmiyoruz ki Allah indinde kim daha üstün. Bilmiyoruz ki Allah indinde kim daha üstün.

Ye'tî 'aleyküm zamânün yühayyerü fî-hi'r-racülü beyne'l-'aczi ve'l-fücûri fe-men edrakeYe'tî 'aleyküm zamânün yühayyerü fî-hi'r-racülü beyne'l-'aczi ve'l-fücûri fe-men edrake zâlike'z-zamâne fe'l-yahter el-'acze 'ale'l-fücûri. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten. zâlike'z-zamâne fe'l-yahter el-'acze 'ale'l-fücûri.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten.

"Sizin üzerinize bir zaman gelecek ki o zaman kişi acizlik ile günah arasında,"Sizin üzerinize bir zaman gelecek ki o zaman kişi acizlik ile günah arasında, fücur arasında ortada kalacak." Hangisini tercih etsin? fücur arasında ortada kalacak."

Hangisini tercih etsin?

Beceriksizlik, acizlik, iş yapmamak durumunu mu tercih etsin yoksa şu işi becereyim derkenBeceriksizlik, acizlik, iş yapmamak durumunu mu tercih etsin yoksa şu işi becereyim derken fısk u fücûr, günah, yanlış yola sapsın mı? fısk u fücûr, günah, yanlış yola sapsın mı?

Peygamber Efendimiz; "Sizden kim o zamana ulaşırsa acizliği tercih etsin, günaha dalmasın." diyor. Peygamber Efendimiz; "Sizden kim o zamana ulaşırsa acizliği tercih etsin, günaha dalmasın." diyor.

Yani maddî menfaati değil sevabı düşüneceğiz, dünyayı değil ahireti düşüneceğiz.Yani maddî menfaati değil sevabı düşüneceğiz, dünyayı değil ahireti düşüneceğiz. Yapmamayı tercih edeceğiz. Yanlış iş yapmaktansa kendimizi tutmayı öğreneceğiz. Yapmamayı tercih edeceğiz. Yanlış iş yapmaktansa kendimizi tutmayı öğreneceğiz.

Ve nihayet sayfanın sonundaki hadîs-i şerîfe geliyoruz. Ve nihayet sayfanın sonundaki hadîs-i şerîfe geliyoruz.

Ye'tî 'ale'n-nâsi zamânün yuktelü fî-hi'l-'ulemâü ke-mâ tüktelü'l-kilâbüYe'tî 'ale'n-nâsi zamânün yuktelü fî-hi'l-'ulemâü ke-mâ tüktelü'l-kilâbü fe-yâ leyte'l-'ulemâe fî-zâlike'z-zamâni tecâm. fe-yâ leyte'l-'ulemâe fî-zâlike'z-zamâni tecâm.

"İnsanların üzerine bir zaman gelecek, o zamanda alimler köpeklerin öldürüldüğü gibi öldürülecek."İnsanların üzerine bir zaman gelecek, o zamanda alimler köpeklerin öldürüldüğü gibi öldürülecek. Keşke o zamanın alimleri birleşselerdi, ittifak etselerdi, Keşke o zamanın alimleri birleşselerdi, ittifak etselerdi, ihtilafa düşmeselerdi, bir araya gelselerdi." diyor Peygamber Efendimiz. ihtilafa düşmeselerdi, bir araya gelselerdi." diyor Peygamber Efendimiz.

Bu durum bir zaman olmuş.Bu durum bir zaman olmuş. Yani Abbasilerin, Emevîlerin kurulduğu zaman, o Peygamber Efendimiz'in mübarek torunuYani Abbasilerin, Emevîlerin kurulduğu zaman, o Peygamber Efendimiz'in mübarek torunu Hz. Hüseyin'in öldürüldüğü zaman;Hz. Hüseyin'in öldürüldüğü zaman; ondan sonra o valilerin cevr ü cefâları Medîne-i Münevvere'de Mescid-i Nebevî'nin kapılarında durmuşlar,ondan sonra o valilerin cevr ü cefâları Medîne-i Münevvere'de Mescid-i Nebevî'nin kapılarında durmuşlar, ümmetin alimlerini tehdit etmişler, şehit etmişler. ümmetin alimlerini tehdit etmişler, şehit etmişler. O devirlerde olduğu gibi, bir de kıyâmetin alâmeti olarak da ileride de böyle olacak deniliyor.O devirlerde olduğu gibi, bir de kıyâmetin alâmeti olarak da ileride de böyle olacak deniliyor. Alimler keşke birlik ve beraberlik olsalar da düşmanlara karşı bu duruma kendilerini düşürmeselerdi diyeAlimler keşke birlik ve beraberlik olsalar da düşmanlara karşı bu duruma kendilerini düşürmeselerdi diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle tavsiye eylemiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle tavsiye eylemiş.

Bu alime düşmanlık nereden oluyor? İslâm ülkelerine İslâm düşmanlarının galip gelmesinden,Bu alime düşmanlık nereden oluyor?

İslâm ülkelerine İslâm düşmanlarının galip gelmesinden,
galebe çalmasından oluyor.galebe çalmasından oluyor. Allah etmesin şimdi, bir İslâm ülkesini diyelim ki komünistler istila ettiler, hâkim oldular. Allah etmesin şimdi, bir İslâm ülkesini diyelim ki komünistler istila ettiler, hâkim oldular.

Ne yapacak? İlk önce âlimleri öldürür. Öteki insanlara bir şey yapmaz.Ne yapacak?

İlk önce âlimleri öldürür. Öteki insanlara bir şey yapmaz.
Çünkü kendisine ırgat lazım. Fabrikasında, tarlada, şurada, burada çalışacak ırgat,Çünkü kendisine ırgat lazım. Fabrikasında, tarlada, şurada, burada çalışacak ırgat, işçi, kaba kuvvet sahibi insan lazım. Onların başına mitralyözlü, makineli tüfekli,işçi, kaba kuvvet sahibi insan lazım. Onların başına mitralyözlü, makineli tüfekli, 15-20 tane nöbetçi koydu mu taş kırdırtır, bahçeyi, tarlayı sürdürtür, madende çalıştırır,15-20 tane nöbetçi koydu mu taş kırdırtır, bahçeyi, tarlayı sürdürtür, madende çalıştırır, kırbaçla her işi yaptırır. kırbaçla her işi yaptırır. Ama alimler hemen ilk başta dosdoğru hapse, ondan sonra darağacına. İlk yaptıkları bu olur. Ama alimler hemen ilk başta dosdoğru hapse, ondan sonra darağacına. İlk yaptıkları bu olur.

Bulgaristan'da böyle olmuştur, daha başka diyarlarda böyle olmuştur.Bulgaristan'da böyle olmuştur, daha başka diyarlarda böyle olmuştur. Türkistan'da böyle olmuştur. Dünyanın her yerinde ulemanın durumu böyle olmuştur. Türkistan'da böyle olmuştur. Dünyanın her yerinde ulemanın durumu böyle olmuştur. Yani onlar hakkı, hayrı söylerler de ötekilere gerçekleri gösterirler diye Yani onlar hakkı, hayrı söylerler de ötekilere gerçekleri gösterirler diye husumeti ilk önce onlar çekiyor. husumeti ilk önce onlar çekiyor.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi her türlü şerlinin şerrinden korusun.Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi her türlü şerlinin şerrinden korusun. Müslümanları birlik ve beraberlik, sevgi ve saygı ile yekvücut bir arada olma durumuna getirsin.Müslümanları birlik ve beraberlik, sevgi ve saygı ile yekvücut bir arada olma durumuna getirsin. Allah'tan korkmayan ve müslümanlara merhamet etmeyen insanları onlara musallat etmesin.Allah'tan korkmayan ve müslümanlara merhamet etmeyen insanları onlara musallat etmesin. Müslümanları dünyanın her yerinde, her bölgesinde, her zaman aziz eylesin.Müslümanları dünyanın her yerinde, her bölgesinde, her zaman aziz eylesin. Kimsenin önünde hor ve zelil eylemesin. Fâtiha-ı Şerife mea'l-Besmele. Kimsenin önünde hor ve zelil eylemesin.

Fâtiha-ı Şerife mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2