Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Sağlık ve Hastalığa Dair Hadisler

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Cenâb-ı Hak Şu Üç Kişiye de Kıyamet Gününde..., Dünya Tutkusu ve İlahi Koruma, Zikirle Kalbin Huzura Erişi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sağlık ve Hastalığa Dair Hadisler

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Cenâb-ı Hak Şu Üç Kişiye de Kıyamet Gününde..., Dünya Tutkusu ve İlahi Koruma, Zikirle Kalbin Huzura Erişi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Selâsün lâ yüâdü sâhibühünneSelâsün lâ yüâdü sâhibühünne "Bu üç şeyden dolayı hasta olan insanlara iâde, ziyaret olunup geçmiş olsun denmez onlara."

"Bu üç şeyden dolayı hasta olan insanlara iâde, ziyaret olunup geçmiş olsun denmez onlara."

Bu üç şeyden birisi;

er-Ramedü. "Göz ağrısı."

Hastalıktan sayılmıyor.

Bu üç şeyden birisi;

er-Ramedü. "Göz ağrısı."

Hastalıktan sayılmıyor.

Ve sâhibü'd-darsi. "Dişi ağrıyor."

Diş ağrısı.

Ve sâhibü'd-dümeli. "Çıban çıkarmış."

Ve sâhibü'd-darsi. "Dişi ağrıyor."

Diş ağrısı.

Ve sâhibü'd-dümeli. "Çıban çıkarmış."

Bu üçü hastadır diye gidip de geçmiş olsun denmez. Demeye lüzum yok.Bu üçü hastadır diye gidip de geçmiş olsun denmez. Demeye lüzum yok. Yani denilirse denilir de denmeye lüzum yok demiş de burada bir hadis daha rivayet ediyor; Yani denilirse denilir de denmeye lüzum yok demiş de burada bir hadis daha rivayet ediyor; Ebû Davud'tan bir hadis olaraktan, Zeyd b. Erkam hazretlerinden;

Ebû Davud'tan bir hadis olaraktan, Zeyd b. Erkam hazretlerinden;

Kâle âdenî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem min vec'ın kâne fî ayneyyi.Kâle âdenî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem min vec'ın kâne fî ayneyyi. "Gözlerimdeki ağrıdan dolayı Resulullah beni iâde eyledi, ziyaret eyledi, geçmiş olsun dedi."

"Gözlerimdeki ağrıdan dolayı Resulullah beni iâde eyledi, ziyaret eyledi, geçmiş olsun dedi."

Yani yapılırsa bir şey lazım gelmez. Yapılmadığı vakitte de yine bir şey lazım gelmez, demek istemişler.

Yani yapılırsa bir şey lazım gelmez. Yapılmadığı vakitte de yine bir şey lazım gelmez, demek istemişler.

Selâsün min künne fîhi fe-kad berie mine'ş-şuhhi. "Üç şeyi işleyen adam bahillikten uzak olur."

Selâsün min künne fîhi fe-kad berie mine'ş-şuhhi. "Üç şeyi işleyen adam bahillikten uzak olur."

Üç şeyi işleyen adam bahil sayılmaz.

Üç şeyi işleyen adam bahil sayılmaz.

Birisi;

Men eddâ zekâte mâlihi tayyibeten bihâ nefsühu.
Birisi;

Men eddâ zekâte mâlihi tayyibeten bihâ nefsühu.
"Kendi isteğiyle ve arzusuyla ve seve seve zekatını veren insan."

"Kendi isteğiyle ve arzusuyla ve seve seve zekatını veren insan."

İkincisi;

Ve ekra'd-dayfi. "Misafirine ikram eden."

İkincisi;

Ve ekra'd-dayfi. "Misafirine ikram eden."

Üçüncüsü de;

Ve a'tâ fi'n-nevâibi.
Üçüncüsü de;

Ve a'tâ fi'n-nevâibi.
"Sıkıntı zamanlarında muhtaçların yardımına koşan insanlar bahil sayılmazlar."

"Sıkıntı zamanlarında muhtaçların yardımına koşan insanlar bahil sayılmazlar."

Selâsetün lâ yükellimühümüllâhu yevme'l-kıyâmeti.Selâsetün lâ yükellimühümüllâhu yevme'l-kıyâmeti. "Cenâb-ı Hak şu üç kişiye de kıyamet gününde söylemeyecek." "Cenâb-ı Hak şu üç kişiye de kıyamet gününde söylemeyecek." Ve lâ yenzuru ileyhim. "Nazar-ı rahmetle onlara bakmayacak."Ve lâ yenzuru ileyhim. "Nazar-ı rahmetle onlara bakmayacak." Ve lâ yüzekkîhim "Onları affetmeyecek." Ve lâ yüzekkîhim "Onları affetmeyecek." Ve lehüm azâbün elîmün. "Aynı zamanda da bu üç kişiye azab-ı elîm vardır."

Ve lehüm azâbün elîmün. "Aynı zamanda da bu üç kişiye azab-ı elîm vardır."

Birisi;

el-Müsbilü izârahi. "O zaman yani uzun esvap giymek."

Birisi;

el-Müsbilü izârahi. "O zaman yani uzun esvap giymek."

Yani bugün çalımlı esvap giymek diyeceğiz artık. O gün entarisini uzun yapmak.Yani bugün çalımlı esvap giymek diyeceğiz artık. O gün entarisini uzun yapmak. İzar dediği onların entari dediği. O entarisini uzun yapıyor.İzar dediği onların entari dediği. O entarisini uzun yapıyor. Topuklarına kadar böyle yahut yerlerde sürükleyen, sürükler derecede. Geçen gördüğüm gibi.

Topuklarına kadar böyle yahut yerlerde sürükleyen, sürükler derecede. Geçen gördüğüm gibi.

İkincisi;

Ve'l-mennânü'l-lezî lâ yu'tî şey'en illâ mennehû.
İkincisi;

Ve'l-mennânü'l-lezî lâ yu'tî şey'en illâ mennehû.
"Bir şey veriyor, veriyor ama verdikten sonra başa kakıyor."

"Bir şey veriyor, veriyor ama verdikten sonra başa kakıyor."

Verdikten sonra verdiğini başa kakan her ne şekilde olursa olsun.Verdikten sonra verdiğini başa kakan her ne şekilde olursa olsun. "Ben sana bu kadar vakitten beri şunu bunu veriyorum, sen benim şu işimi yapıvermedin ha!"Ben sana bu kadar vakitten beri şunu bunu veriyorum, sen benim şu işimi yapıvermedin ha! Ne nankör adamsın!" filan diyerekten böyle başa kakıcı.

Ne nankör adamsın!" filan diyerekten böyle başa kakıcı.

Üçüncüsü de;

Ve'l-münefekku sil'atehu bi'l-halifi'l-kâzibi.
Üçüncüsü de;

Ve'l-münefekku sil'atehu bi'l-halifi'l-kâzibi.
"Yalan sözlerle malını satmak için yemin ediyor."

"Yalan sözlerle malını satmak için yemin ediyor."

Malını satmak için vallahi diyor bunu şöyle aldım, billahi bunu böyle aldım.Malını satmak için vallahi diyor bunu şöyle aldım, billahi bunu böyle aldım. Vallahi şöyledir billahi şöyledir diyerekten yalanlarla malını satmak için uğraşan insanlara daVallahi şöyledir billahi şöyledir diyerekten yalanlarla malını satmak için uğraşan insanlara da Cenab-ı Hak nazar-ı rahmetle bakmayacak ve günahlarını affetmeyecek.Cenab-ı Hak nazar-ı rahmetle bakmayacak ve günahlarını affetmeyecek. Çok büyük günahlara düşecekler diyor.

Çok büyük günahlara düşecekler diyor.

Selâsetün men künne fîhi yüstekmelü îmânühu.Selâsetün men künne fîhi yüstekmelü îmânühu. "Yine üç şey vardır ki bu üçü kim yaparsa onun imanı kemale ulaşır, sahib-i kemal olur."

"Yine üç şey vardır ki bu üçü kim yaparsa onun imanı kemale ulaşır, sahib-i kemal olur."

Birisi;

Raculün lâ yehâfu fillâhi levmete lâimi.
Birisi;

Raculün lâ yehâfu fillâhi levmete lâimi.
"Bir adamdır ki hiçbir lâimin levminden korkmuyor, vazifeyi diniyesini, İslâmiyetini yapıyor."

"Bir adamdır ki hiçbir lâimin levminden korkmuyor, vazifeyi diniyesini, İslâmiyetini yapıyor."

Atacaklarmış atarlar, döveceklermiş döverler, kovacaklarmış kovarlar, ne derlerse desinler.Atacaklarmış atarlar, döveceklermiş döverler, kovacaklarmış kovarlar, ne derlerse desinler. Fakat içindeki bir korku var, Allah korkusu ki ondan dolayı hiç kimsenin deyişine kulak asmıyor.Fakat içindeki bir korku var, Allah korkusu ki ondan dolayı hiç kimsenin deyişine kulak asmıyor. İstikamet neyse o yolda yürüyor.

Levmete lâim. "Levmedicilerin levmine bakmıyor."

İstikamet neyse o yolda yürüyor.

Levmete lâim. "Levmedicilerin levmine bakmıyor."

Tabi bunun tabiri, tefsiri uzun, herkesin kendi şeysine bırakıyoruz onu.

Tabi bunun tabiri, tefsiri uzun, herkesin kendi şeysine bırakıyoruz onu.

Ve lâ yürâî bi-şey'in min amelihi. "Ameli ile yaptığı işler de hiçbir şeyden mürailik yapmaz."

Ve lâ yürâî bi-şey'in min amelihi. "Ameli ile yaptığı işler de hiçbir şeyden mürailik yapmaz."

Yaptığı sırf Allah içindir.Yaptığı sırf Allah içindir. Gösteriş için bir şeysi yoktur, Bana iyi desinler, şöyle desinler böyle desinler diye bir işi yoktur.Gösteriş için bir şeysi yoktur, Bana iyi desinler, şöyle desinler böyle desinler diye bir işi yoktur. Yaptığının daima Allahu Teâlâ'nın rızasına muvafık olmasını ister, muvafıksa yapar değilse yapmaz.

Yaptığının daima Allahu Teâlâ'nın rızasına muvafık olmasını ister, muvafıksa yapar değilse yapmaz.

Üçüncüsü;

Ve izâ urida aleyhi emrâni: ehadühümâ li'd-dünyâ ve'l-âhiru li'l-âhirati.
Üçüncüsü;

Ve izâ urida aleyhi emrâni: ehadühümâ li'd-dünyâ ve'l-âhiru li'l-âhirati.
"Bir iş geldi başına, gelen bu işten dolayı birisi dünyaya ait birisi de âhirete ait."

"Bir iş geldi başına, gelen bu işten dolayı birisi dünyaya ait birisi de âhirete ait."

Mesela ezan okunuyor Allahuekber Allahuekber cuma vakti, isterse sair vakitlerde.Mesela ezan okunuyor Allahuekber Allahuekber cuma vakti, isterse sair vakitlerde. Dünyalık da geldi müşteriler.

Şimdi o müşterilerle uğraşmakla camiye gitmek arasındaki halde;

Dünyalık da geldi müşteriler.

Şimdi o müşterilerle uğraşmakla camiye gitmek arasındaki halde;

Ve izâ urida aleyhi emrâni. "İki iş geldi şimdi bak bir anda."Ve izâ urida aleyhi emrâni. "İki iş geldi şimdi bak bir anda." Ehadühümâ li'd-dünyâ. "Birisi dünya için." Ve'l-âhiru li'l-âhirati. "Diğeri de âhiret için."Ehadühümâ li'd-dünyâ. "Birisi dünya için." Ve'l-âhiru li'l-âhirati. "Diğeri de âhiret için." İhtâra emra'l-âhirati ale'd-dünyâ. "Âhiret işini dünya işine tercih edebiliyorsa vurdu vurgunu."

İhtâra emra'l-âhirati ale'd-dünyâ. "Âhiret işini dünya işine tercih edebiliyorsa vurdu vurgunu."

Üçün birisi bu.Üçün birisi bu. Birisi de amelinde riya etmemek, birisi de hiçbir kimsenin onu levmedişinden, Birisi de amelinde riya etmemek, birisi de hiçbir kimsenin onu levmedişinden, zemmedişinden korkmayarak Allahu Teâlâ'nın dediği istikamette durmak.

zemmedişinden korkmayarak Allahu Teâlâ'nın dediği istikamette durmak.

Selâsetün izâ raeytühünne fe-inde zâlike tekûmu's-sâatü.Selâsetün izâ raeytühünne fe-inde zâlike tekûmu's-sâatü. "Yani üç şeyi gördüğünüz zaman, o zaman kıyamet kopuyor demek."

"Yani üç şeyi gördüğünüz zaman, o zaman kıyamet kopuyor demek."

Birisi;

İhrâbu'l-âmiri. "Harap olan yerleri imar ediyorlar."

Birisi;

İhrâbu'l-âmiri. "Harap olan yerleri imar ediyorlar."

Harap, bozulmuş, kırılmış, yanmış yerleri gayet güzel mâmur bir hâle getiriyorlar bir.

Harap, bozulmuş, kırılmış, yanmış yerleri gayet güzel mâmur bir hâle getiriyorlar bir.

İkincisi de;

Ve imâratü'l-harâbi. "Mâmur olan yerleri de harap ediyorlar."

İkincisi de;

Ve imâratü'l-harâbi. "Mâmur olan yerleri de harap ediyorlar."

Bakmıyorlar mâmur olan yerlere, onların da yıkılıp yok olmasına ve fena bir hâle gelmesine sebep oluyorlar.

Bakmıyorlar mâmur olan yerlere, onların da yıkılıp yok olmasına ve fena bir hâle gelmesine sebep oluyorlar.

Ve en yekûne'l-ma'rûfu münkeran ve en yekûne'l-münkera ma'rûfen. Ve en yekûne'l-ma'rûfu münkeran ve en yekûne'l-münkera ma'rûfen. "Aynı zamanda yapılması lazım gelen emri maruf dediğimiz şey beğenilmiyor, münker addediliyor."

"Aynı zamanda yapılması lazım gelen emri maruf dediğimiz şey beğenilmiyor, münker addediliyor."

Namaz kılacak, sakal bırakacak, camiye gelecek...Namaz kılacak, sakal bırakacak, camiye gelecek... Bunlar münkerât addolunuyor, "Nedir bu vaktinizi boşa geçiriyorsunuz?" diyor.

Bunlar münkerât addolunuyor, "Nedir bu vaktinizi boşa geçiriyorsunuz?" diyor.

Ve en yekûne'l-münkera ma'rûfen.Ve en yekûne'l-münkera ma'rûfen. "Münker olan günah olan şeyler de yapılması lazımmış gibi onlar da öne geçiyor."

"Münker olan günah olan şeyler de yapılması lazımmış gibi onlar da öne geçiyor."

Üçüncüsü de;

Ve en yetemerrase'r-raculu bi'l-emâneti temerruse'l-baîri bi'ş-şecerati.
Üçüncüsü de;

Ve en yetemerrase'r-raculu bi'l-emâneti temerruse'l-baîri bi'ş-şecerati.
"Emanete insanlar o kadar haris oluyorlar ki, yani develer yapraklar ağaçtan koparmak için"Emanete insanlar o kadar haris oluyorlar ki, yani develer yapraklar ağaçtan koparmak için nasıl ağaçtan o ağaca koşarlarsa bunlar da o emaneti almak için böyle koşuyorlar."

nasıl ağaçtan o ağaca koşarlarsa bunlar da o emaneti almak için böyle koşuyorlar."

Sanki herkesin emini imiş gibi.Sanki herkesin emini imiş gibi. Yani emaneti muhafaza etmek güzeldir de emaneti yerine getirmek kolay bir şey de değildir. Yani emaneti muhafaza etmek güzeldir de emaneti yerine getirmek kolay bir şey de değildir. Çünkü onun içinde sirkat de vardır diyor ve suistimal de vardır.Çünkü onun içinde sirkat de vardır diyor ve suistimal de vardır. Paralar verilmiştir, o paraları suistimal eder, harcanmayacak şeylere harcar. Paralar verilmiştir, o paraları suistimal eder, harcanmayacak şeylere harcar. Halbuki ona emanet verilmiştir onlar.Halbuki ona emanet verilmiştir onlar. Emaneti yerinde kullanmaz sonra istediği gibi onları [harcar.] Emaneti yerinde kullanmaz sonra istediği gibi onları [harcar.] Sonra bir zaman gelir ki bakarsın ben böyle bir şey almadım diyerek çıkar işin içinden.

Sonra bir zaman gelir ki bakarsın ben böyle bir şey almadım diyerek çıkar işin içinden.

Selâsetün lâ yeruddüllâhu duâehüm. "Üç kimsenin duasını Cenab-ı Hak reddetmez."

Selâsetün lâ yeruddüllâhu duâehüm. "Üç kimsenin duasını Cenab-ı Hak reddetmez."

Birisi;

ez-Zâkirullâhe kesîran. "Allahu Teâlâ'nın ismini çok ananların."

Birisi;

ez-Zâkirullâhe kesîran. "Allahu Teâlâ'nın ismini çok ananların."

İkincisi;

Ve da'vetü'l-mazlûmi. "Mazlum insan."

İkincisi;

Ve da'vetü'l-mazlûmi. "Mazlum insan."

Diyor ki, ve in kâne kafiren mâsumen. "Kâfir de olsa o adam."

Diyor ki, ve in kâne kafiren mâsumen. "Kâfir de olsa o adam."

Kâfir işte! Dinsiz ama mazlumdur. Mazlumun o duası da indi ilahiyede makbuldür.Kâfir işte! Dinsiz ama mazlumdur. Mazlumun o duası da indi ilahiyede makbuldür. Onunda duası kabul olur. Çünkü onun kulu, başkasının kulu değil. Zulmü Allahu Teâlâ istemiyor.

Onunda duası kabul olur. Çünkü onun kulu, başkasının kulu değil. Zulmü Allahu Teâlâ istemiyor.

Üçüncüsü;

Ve'l-imâmü'l-muksitu. "Âdil imam."

Üçüncüsü;

Ve'l-imâmü'l-muksitu. "Âdil imam."

Büyük imam, büyük imamlara, hükümet reislerine karşıdır bu söz: İmam-ı muksıt.

Büyük imam, büyük imamlara, hükümet reislerine karşıdır bu söz: İmam-ı muksıt.

Selâsetü asvâtin yübâhillâhu azze ve celle bihinne'l-melâikete.Selâsetü asvâtin yübâhillâhu azze ve celle bihinne'l-melâikete. "Üç ses vardır ki bu üç sesten Cenâb-ı Hak meleklerine karşı mübahat eder."

"Üç ses vardır ki bu üç sesten Cenâb-ı Hak meleklerine karşı mübahat eder."

Birisi;

el-Ezânü. "Okunan ezanlarla Cenâb-ı Hak meleklerine karşı mübahat eder."

Birisi;

el-Ezânü. "Okunan ezanlarla Cenâb-ı Hak meleklerine karşı mübahat eder."

Hani siz onlara diyordunuz ya, can yakar mal yakar şöyle böyle diyordunuz ya.Hani siz onlara diyordunuz ya, can yakar mal yakar şöyle böyle diyordunuz ya. Bak bak beş vakitte ezan okuyor.

Bak bak beş vakitte ezan okuyor.

İkincisi;

Ve't-tekbîru fî sebîlillâhi azze ve celle. "Düşmana karşı saldırı esnasında Allahu ekber!
İkincisi;

Ve't-tekbîru fî sebîlillâhi azze ve celle. "Düşmana karşı saldırı esnasında Allahu ekber!
Allahu ekber! diyerekten saldıran mücahit askerler."

Allahu ekber! diyerekten saldıran mücahit askerler."

Üçüncüsü;

Ve raf'u's-savti bi't-telbiyeti.
Üçüncüsü;

Ve raf'u's-savti bi't-telbiyeti.
"Hacıların lebbeyk Allahümme lebbeyk... deyişlerinden dolayı Cenâb-ı Hak meleklerine karşı mübahat eder."

"Hacıların lebbeyk Allahümme lebbeyk... deyişlerinden dolayı Cenâb-ı Hak meleklerine karşı mübahat eder."

Selâsetün fî damânillâhi azze ve celle.Selâsetün fî damânillâhi azze ve celle. "Üç kimse vardır ki Allahu Teâlâ Teâlâ'nın hıfz u himayesindedir bu üç kişi."

"Üç kimse vardır ki Allahu Teâlâ Teâlâ'nın hıfz u himayesindedir bu üç kişi."

Birisi;

Raculün harace ilâ mescidin min mesâcidillâhi.
Birisi;

Raculün harace ilâ mescidin min mesâcidillâhi.
"Evinden çıktı Allahu Teâlâ'nın evlerinden bir eve gitmek üzere."

"Evinden çıktı Allahu Teâlâ'nın evlerinden bir eve gitmek üzere."

İster itikâf yapmak için olsun, ister namaz kılmak için olsun.İster itikâf yapmak için olsun, ister namaz kılmak için olsun. Böyle bir adam evinden çıktı mı mescide girmek için, bir.

Böyle bir adam evinden çıktı mı mescide girmek için, bir.

İkincisi;

Ve raculün harace ğâziyen fî sebîlillâhi. "Düşmana karşı mücadeleye gidiyor."

İkincisi;

Ve raculün harace ğâziyen fî sebîlillâhi. "Düşmana karşı mücadeleye gidiyor."

Üçüncüsü de;

Ve raculün harace hâccen.
Üçüncüsü de;

Ve raculün harace hâccen.
"Hacılık için evinden çıkan insanlar Cenâb-ı Hakk'ın hıfz u himayesindedirler."

"Hacılık için evinden çıkan insanlar Cenâb-ı Hakk'ın hıfz u himayesindedirler."

Ben gidersem acaba sıcağa dayanabilir miyim?

Acaba hasta olur muyum?

Ben gidersem acaba sıcağa dayanabilir miyim?

Acaba hasta olur muyum?

Acaba ölür müyüm?

Bunlar boş, şeytanın vesveselerinden ibarettir.
Acaba ölür müyüm?

Bunlar boş, şeytanın vesveselerinden ibarettir.
Oraya çürük gidersin sağlam gelirsin, sağlam gidersin ölürsün başka.Oraya çürük gidersin sağlam gelirsin, sağlam gidersin ölürsün başka. Ecelin gelir, orada ölmek de bir devlettir. Ecelin gelir, orada ölmek de bir devlettir. Bu kadar insanın içerisinde, yüz binlerce insanın bir adamın cenaze namazını da kılması Bu kadar insanın içerisinde, yüz binlerce insanın bir adamın cenaze namazını da kılması yani insanın bazen de imreneceği geliyor yani.

yani insanın bazen de imreneceği geliyor yani.

Selâsetün leyse aleyhim hisâbün. "Üç kişi daha vardır ki bunlara karşı hesap da yok."

Selâsetün leyse aleyhim hisâbün. "Üç kişi daha vardır ki bunlara karşı hesap da yok."

Sorgu sorulmayacak, hesap da yok.

Sorgu sorulmayacak, hesap da yok.

Fîhâ taimû izâ kâne halâlen. "Yedikleri şey, ve yedirdikleri de olur, helal olduğu takdirde."

Fîhâ taimû izâ kâne halâlen. "Yedikleri şey, ve yedirdikleri de olur, helal olduğu takdirde."

Bir;

es-Sâimü. "Oruçlu."

Bir;

es-Sâimü. "Oruçlu."

Tabi yarın oruç tutacağım diyerekten yiyor. Ne kadar çok yerse ona hesap yok.Tabi yarın oruç tutacağım diyerekten yiyor. Ne kadar çok yerse ona hesap yok. Başka zaman çok yediği vakit de; "Niçin o kadar fazla yedin?" diyerekten hesap var.Başka zaman çok yediği vakit de; "Niçin o kadar fazla yedin?" diyerekten hesap var. Ama bugün, o yarın oruç tutacak, yarın aç karnına çalışmak, işlemek güç olur. Ama bugün, o yarın oruç tutacak, yarın aç karnına çalışmak, işlemek güç olur. Biraz fazlaca kaçırıyor, ondan dolayı kendisine hesap sorulmuyor.

Biraz fazlaca kaçırıyor, ondan dolayı kendisine hesap sorulmuyor.

İkincisi;

Ve'l-mütesahhiru. "Sahur vakti kalkmış oruç için yiyor, ona da sorgu yok."

İkincisi;

Ve'l-mütesahhiru. "Sahur vakti kalkmış oruç için yiyor, ona da sorgu yok."

Oruç için yiyor. Birisi iftar zamanında yiyor birisi sahur vaktinde yiyor. İkisinin yiyişine de sorgu yok.

Oruç için yiyor. Birisi iftar zamanında yiyor birisi sahur vaktinde yiyor. İkisinin yiyişine de sorgu yok.

Üçüncüsü de;

Ve'l-murâbitu fî sebîlillâhi.
Üçüncüsü de;

Ve'l-murâbitu fî sebîlillâhi.
"Düşmanla cihad etmek için, dövüşmek için kuvvetleneyim diyerekten fazla yiyor."

"Düşmanla cihad etmek için, dövüşmek için kuvvetleneyim diyerekten fazla yiyor."

Yarın düşmanın karşısında kılıç sallayacağım, kuvvetli olmam içinYarın düşmanın karşısında kılıç sallayacağım, kuvvetli olmam için biraz fazla yemem lazım diyor ve fazla yiyor. Bunlara karşı hesap olmayacak.

biraz fazla yemem lazım diyor ve fazla yiyor. Bunlara karşı hesap olmayacak.

Binâenaleyh tüm niyetlere bağlı bu işler.Binâenaleyh tüm niyetlere bağlı bu işler. Bütün insanların niyetleri Allah rızası olursa, Allah rızası kastı ile,Bütün insanların niyetleri Allah rızası olursa, Allah rızası kastı ile, Allah için yapılırsa onlar hep onlardan dolayı sevap kazanılır.Allah için yapılırsa onlar hep onlardan dolayı sevap kazanılır. Onun için niyeti düzgün yapmak ve doğru yapmak lazım.

Onun için niyeti düzgün yapmak ve doğru yapmak lazım.

Selâsetün lâ yüs'elü anhüm. "Üç kimse vardır ki bunlardan da sorulmaz."

Selâsetün lâ yüs'elü anhüm. "Üç kimse vardır ki bunlardan da sorulmaz."

Yani hiç kıymeti yoktur bunların. Sorguya da, sorguya çekilmeye de layık değillerdir yani. Sorgu yapılmaz.

Yani hiç kıymeti yoktur bunların. Sorguya da, sorguya çekilmeye de layık değillerdir yani. Sorgu yapılmaz.

Ve lâ yurahhamu. "Merhamet olunmazlar."

Merhamete şayan değillerdir bu üçü.

Ve lâ yurahhamu. "Merhamet olunmazlar."

Merhamete şayan değillerdir bu üçü.

Birisi;

Raculün yünâziullâhe izârahu. "Bu iki kısım esvap giyiyorlar işte, bir alt bir üst.
Birisi;

Raculün yünâziullâhe izârahu. "Bu iki kısım esvap giyiyorlar işte, bir alt bir üst.
Alt giydiği esvabı böyle uzun yapışı."

Alt giydiği esvabı böyle uzun yapışı."

Mütekebbirâne, kibiri gururu mucip olan esvaplar. Mütekebbirâne, kibiri gururu mucip olan esvaplar. O zaman öyleymiş, bu zaman da böyle, nasıl giyersen giy. O zaman öyleymiş, bu zaman da böyle, nasıl giyersen giy. Giyindiğin esvap senin gururuna mucip oluyorsa, gurur ve çalım için giyiyorsan, bir.

Giyindiğin esvap senin gururuna mucip oluyorsa, gurur ve çalım için giyiyorsan, bir.

İkincisi de;

Ve raculün yünâziullâhe ridâehu. "Yine böyle üstüne giydiği ceket, pardesü nesiyse."

İkincisi de;

Ve raculün yünâziullâhe ridâehu. "Yine böyle üstüne giydiği ceket, pardesü nesiyse."

O zamanki entari.

Fe-inne ridâehu'l-kibriyâu ve izârahu'l-izzü.
O zamanki entari.

Fe-inne ridâehu'l-kibriyâu ve izârahu'l-izzü.
"Bu giydiği esvaplar, tekebbürâne olarak giydiği esvaplar,"Bu giydiği esvaplar, tekebbürâne olarak giydiği esvaplar, giyip böyle çalım satması yalnız Allah'a mahsustur."

Allah'a yaraşır azamet.
giyip böyle çalım satması yalnız Allah'a mahsustur."

Allah'a yaraşır azamet.
Yani azamet Allah'a yaraşır. Allah'tan gayrı her kim azamet taslarsa o merhameti ilahiyeden uzak olur.

Yani azamet Allah'a yaraşır. Allah'tan gayrı her kim azamet taslarsa o merhameti ilahiyeden uzak olur.

Ve raculün fî şekkin min emrillâhi.Ve raculün fî şekkin min emrillâhi. "Allahu Teâlâ'nın emirlerinden, 'Böyle miydi değil miydi?' diyerek şek ediyor, şüphe ediyor."

"Allahu Teâlâ'nın emirlerinden, 'Böyle miydi değil miydi?' diyerek şek ediyor, şüphe ediyor."

Üçüncüsü;

Ve'l-kunûtu min rahmetillâhi. "Allahu Teâlâ'nın da rahmetinden ümit kesmek."

Üçüncüsü;

Ve'l-kunûtu min rahmetillâhi. "Allahu Teâlâ'nın da rahmetinden ümit kesmek."

O da rahmeti ilahiyeden uzak olmaya vesile oluyor.

O da rahmeti ilahiyeden uzak olmaya vesile oluyor.

Onun için Allah'ın rahmetinden kimsenin ümit kesmeye hakkı yoktur. Ümit kesilmez.

Onun için Allah'ın rahmetinden kimsenin ümit kesmeye hakkı yoktur. Ümit kesilmez.

İnnehû lâ yey'esü min ravhillah ille'l-kavmü'l-kâfirûn.İnnehû lâ yey'esü min ravhillah ille'l-kavmü'l-kâfirûn. "Ancak Allah'a karşı gelen gâvurlar ümitlerini keserler, başkası ümidini kesmez."

"Ancak Allah'a karşı gelen gâvurlar ümitlerini keserler, başkası ümidini kesmez."

Selâsetün ene hasmühüm yevme'l-kıyâmeti. "Üç kimse var ki onların hasmı benim." diyor Peygamber Efendimiz.

Selâsetün ene hasmühüm yevme'l-kıyâmeti. "Üç kimse var ki onların hasmı benim." diyor Peygamber Efendimiz.

Ene hasmuhum yevme'l-kıyâmeti. Veyahut bu bir hadîs-i kutsîdir. Ene hasmuhum yevme'l-kıyâmeti. Veyahut bu bir hadîs-i kutsîdir. Bu hadis-i kutsîye göre Cenâb-ı Hak "Bu üçün Ben hasmıyım." diyor.

Bu hadis-i kutsîye göre Cenâb-ı Hak "Bu üçün Ben hasmıyım." diyor.

Ve men küntü hasmehu hasemtuhu. "Bir kimsenin Ben ki hasmıyım, o helâk olmuştur."

Ve men küntü hasmehu hasemtuhu. "Bir kimsenin Ben ki hasmıyım, o helâk olmuştur."

[Birisi;]

Raculün a'tâ bî sümme ğadera.

[Birisi;]

Raculün a'tâ bî sümme ğadera.

Bir adama dedi ki, "Sen benim emanımdasın. Korkma. Sana kimse elleşemez."

Bir adama dedi ki, "Sen benim emanımdasın. Korkma. Sana kimse elleşemez."

Eman vermek, muharebe zamanlarında olsun başka zaman da olsun. Bir insana kesilecek yani o adam.Eman vermek, muharebe zamanlarında olsun başka zaman da olsun. Bir insana kesilecek yani o adam. Ona diyor ki;

"Bu benim emanımdadır. Buna kimse elleşmesin."

Ona diyor ki;

"Bu benim emanımdadır. Buna kimse elleşmesin."

O adam o müslümanın emanetin de olduğu için ona kimse el uzatmıyor.O adam o müslümanın emanetin de olduğu için ona kimse el uzatmıyor. Fakat kendisi verdiği bu sözü tutmuyor, sonra adamı fırsat bulunca kesiyor.

Fakat kendisi verdiği bu sözü tutmuyor, sonra adamı fırsat bulunca kesiyor.

İkincisi;

Ve ve raculün bâ'a hurran fe-ekele semenehu.
İkincisi;

Ve ve raculün bâ'a hurran fe-ekele semenehu.
"Bir adamdır ki bir hür adamı yakalamış, 'O benim kölemdir.' diye satıyor."

"Bir adamdır ki bir hür adamı yakalamış, 'O benim kölemdir.' diye satıyor."

Eski devirde kölelik vardı. Böyle insanları yakalarlar, esir alırlar.Eski devirde kölelik vardı. Böyle insanları yakalarlar, esir alırlar. Aldıkları esirleri de benim kölemdir diye ağır paraları satarlarmış.Aldıkları esirleri de benim kölemdir diye ağır paraları satarlarmış. Şimdi kalmamıştır ama eskiden olan bir şeydi.

Şimdi kalmamıştır ama eskiden olan bir şeydi.

Onun [bir misali] mesela Selmân-ı Fârisî de Acemistanlı bir zâttır.Onun [bir misali] mesela Selmân-ı Fârisî de Acemistanlı bir zâttır. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in dünyaya geldiğini, peygamber olduğunu duymuş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in dünyaya geldiğini, peygamber olduğunu duymuş. Arabistan Çölü'nü yayan yapıldak [yürüyerek] peygamberi görmeye gidiyor.Arabistan Çölü'nü yayan yapıldak [yürüyerek] peygamberi görmeye gidiyor. Giderken yakalamışlar kendisini, "Sen bizim kölemizsin." diyerekten esir etmişler Selmân-ı Fârisî'yi.Giderken yakalamışlar kendisini, "Sen bizim kölemizsin." diyerekten esir etmişler Selmân-ı Fârisî'yi. Halbuki bir bey oğlu veya paşa oğlu, neyse.

Halbuki bir bey oğlu veya paşa oğlu, neyse.

Ama orada tabi çölde yalnız giderken yakalanmış, bunu esir almışlar ve köle olarak, hizmetkar olarak kullanıyor.Ama orada tabi çölde yalnız giderken yakalanmış, bunu esir almışlar ve köle olarak, hizmetkar olarak kullanıyor. Ta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i [görünceye kadar köle kalıyor.]

Ta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i [görünceye kadar köle kalıyor.]

Bir gün rast geliyor, ağacın altında yahudiler peygamber geldi diyerekten konuşuyorlar,Bir gün rast geliyor, ağacın altında yahudiler peygamber geldi diyerekten konuşuyorlar, [o da hurma ağacının üstünde bunu] duyuyor. Gidiyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i buluyor. [o da hurma ağacının üstünde bunu] duyuyor. Gidiyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i buluyor. Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kendisinin esaret parasını ödeyerek [onu esirlikten kurtarıyor.]

Ondan sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kendisinin esaret parasını ödeyerek [onu esirlikten kurtarıyor.]

Bir altın istemiş o adam, bir de hurma bahçesi istemiş.Bir altın istemiş o adam, bir de hurma bahçesi istemiş. "Bana bir hurma bahçesi yetiştirirsen ve şu kadar ağırlıkta da altın getirirsen seni âzad ederim." demiş.

"Bana bir hurma bahçesi yetiştirirsen ve şu kadar ağırlıkta da altın getirirsen seni âzad ederim." demiş.

Gelmiş Selmân-ı Fârisî Peygamber Efendimiz'e söylemiş.Gelmiş Selmân-ı Fârisî Peygamber Efendimiz'e söylemiş. Peygamber Efendimiz de Cenâb-ı Hakk'ın inayetiyle bu parayı temin etmiş ve ashaba;

Peygamber Efendimiz de Cenâb-ı Hakk'ın inayetiyle bu parayı temin etmiş ve ashaba;

"Hadi hepiniz birer tane hurma alsın götürsün bu adamın bahçesine diksin." demiş.

"Hadi hepiniz birer tane hurma alsın götürsün bu adamın bahçesine diksin." demiş.

Mucize-i Peygamberî ile o ağacın hepsi tutmuş, hurmalarını göstermişler üzerlerinde.Mucize-i Peygamberî ile o ağacın hepsi tutmuş, hurmalarını göstermişler üzerlerinde. Adam da Selmân-ı Fârisî hazretlerini bırakmış.

Adam da Selmân-ı Fârisî hazretlerini bırakmış.

Yani böyle hür adamları yakalayıp da o zaman esir diye satmak bir hünermiş.Yani böyle hür adamları yakalayıp da o zaman esir diye satmak bir hünermiş. Kim ki böyle yapar da tabi parasını da satarken. Para bak bu kadar para almış adam şimdi.Kim ki böyle yapar da tabi parasını da satarken. Para bak bu kadar para almış adam şimdi. Bu para da harâmün. "Haramdır bu."

Bu para da harâmün. "Haramdır bu."

Üçüncü de;

Ve raculün iste'cera ecîran fe'stevfâ minhu ve lem yüveffihi.

Üçüncü de;

Ve raculün iste'cera ecîran fe'stevfâ minhu ve lem yüveffihi.

Bir işçi aldı, "Gel bizim damı aktar" dedi, yahut "Şu işimi yap." dedi. Adam geldi yaptı.

Bir işçi aldı, "Gel bizim damı aktar" dedi, yahut "Şu işimi yap." dedi. Adam geldi yaptı.

Parayı?

"Hafta sonu gel" dedi.

Parayı?

"Hafta sonu gel" dedi.

Canım ben terledim, yoruldum, yaptım bitirdim işimi, ver paramı.

Yok, bugün yok para haftaya gel."

Canım ben terledim, yoruldum, yaptım bitirdim işimi, ver paramı.

Yok, bugün yok para haftaya gel."

Bu üçünün hasmı benim diyor Allah.

Bu üçünün hasmı benim diyor Allah.

Onun için işçinin alnının teri kurumadan parasını eline vermek lazımdır derler.

Onun için işçinin alnının teri kurumadan parasını eline vermek lazımdır derler.

Selâsetü eyyâmin ve leyâlin li'l-musâfiri ve yevmün ve leyletün li'l-mukîmi.Selâsetü eyyâmin ve leyâlin li'l-musâfiri ve yevmün ve leyletün li'l-mukîmi. Lâ yenziuhu min nevmin ve lâ bevlin ve lâ ğâiti illâ min cenâbetin.

Lâ yenziuhu min nevmin ve lâ bevlin ve lâ ğâiti illâ min cenâbetin.

Ayağımıza mesh giyiyoruz, giydiğimiz meshler misafir için üç gündür. Mukim olan insanlar için 24 saat.Ayağımıza mesh giyiyoruz, giydiğimiz meshler misafir için üç gündür. Mukim olan insanlar için 24 saat. Bizim mezhebimiz.Bizim mezhebimiz. Maliki mezhebinde, çok zaman, hafta ve haftadan daha fazla günler içinde çıkarmadan yapabilirler, derler.Maliki mezhebinde, çok zaman, hafta ve haftadan daha fazla günler içinde çıkarmadan yapabilirler, derler. Bizde de mazeret olduğu takdirde günü yok. Mestin mazeret olduğu yerde günü yoktur, üç gün değildir.

Bizde de mazeret olduğu takdirde günü yok. Mestin mazeret olduğu yerde günü yoktur, üç gün değildir.

Mesela Erzurum gibi bir memlekette, yahut soğuk bir memlekette askerMesela Erzurum gibi bir memlekette, yahut soğuk bir memlekette asker veyahut giyen kim olursa olsun, ayağındaki mesti çıkarırsa donacak ayakları.veyahut giyen kim olursa olsun, ayağındaki mesti çıkarırsa donacak ayakları. Ta ki sıcak gelinceye kadar ayağından mesti çıkarmadan devam etse caizdir. Orada mazeret vardır.

Ta ki sıcak gelinceye kadar ayağından mesti çıkarmadan devam etse caizdir. Orada mazeret vardır.

Uykuda ayağında mestin varken abdestin bozulmaz.Uykuda ayağında mestin varken abdestin bozulmaz. Uyumak suretiyle, abdesti bozmak suretiyle ayağın abdesti bozulmaz. Uyumak suretiyle, abdesti bozmak suretiyle ayağın abdesti bozulmaz. Ayağına mest verdin miydi yine abdestin abdest.

Ayağına mest verdin miydi yine abdestin abdest.

Selâsetün ma'sûmûne min şerri iblîse ve cünûdihi.Selâsetün ma'sûmûne min şerri iblîse ve cünûdihi. "Üç kimse vardır ki şeytanın ve şeytanın arkadaşlarından masumdurlar, korunurlar."

"Üç kimse vardır ki şeytanın ve şeytanın arkadaşlarından masumdurlar, korunurlar."

Şeytan bu üç kişiye dokunamaz.

Şeytan bu üç kişiye dokunamaz.

Yalnız [bir yerde okudum] gördüm ki şeytan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dünyaya gelip deYalnız [bir yerde okudum] gördüm ki şeytan, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem dünyaya gelip de İslâm dinini yaymaya başlayınca, bütün şeytanlar koca şeytanın başına toplanmışlar;

İslâm dinini yaymaya başlayınca, bütün şeytanlar koca şeytanın başına toplanmışlar;

"Yandık!" demişler.

Ne o?

"Artık puta tapan kalmayacak!" demişler.
"Yandık!" demişler.

Ne o?

"Artık puta tapan kalmayacak!" demişler.
"Puta tapan olmaz. İslâm dini geldi, peygamber dini yayıyor, putlar kırılıyor."Puta tapan olmaz. İslâm dini geldi, peygamber dini yayıyor, putlar kırılıyor. Artık putlara ibadet eden kalmadı, biz ne yapacağız? Bize iş kalmadı?" demişler.

Artık putlara ibadet eden kalmadı, biz ne yapacağız? Bize iş kalmadı?" demişler.

Demiş ki koca şeytan;

"Bunlar parayı seviyor mu?" demiş.

Demiş ki koca şeytan;

"Bunlar parayı seviyor mu?" demiş.

Tabi dünyayı seviyorlar, parayı seviyorlar."

"Yeter o bize." demiş. "O bize yeter!" demiş.

Niçin?

Tabi dünyayı seviyorlar, parayı seviyorlar."

"Yeter o bize." demiş. "O bize yeter!" demiş.

Niçin?

Bu sefer mâbud put yerine para oluyor.

Para put yerine mâbud oluyor.
Bu sefer mâbud put yerine para oluyor.

Para put yerine mâbud oluyor.
Para için namazı bırakıyor, para için orucu bırakıyor, para için ibadetlerin her çeşidini bırakıyor.Para için namazı bırakıyor, para için orucu bırakıyor, para için ibadetlerin her çeşidini bırakıyor. Ne peygamberin sünnetini yapabiliyor ne Allah'ın emrini yapabiliyor.

Alt tarafı para!

Ne peygamberin sünnetini yapabiliyor ne Allah'ın emrini yapabiliyor.

Alt tarafı para!

Para, dünya!

Dünya sevgisi!..

İnsan, işte bugün çok çeşitli insanlar var dünyada.
Para, dünya!

Dünya sevgisi!..

İnsan, işte bugün çok çeşitli insanlar var dünyada.
Kimisi bir lira ile geçinebilir bugün, kimisi 100 lirayla geçinemez. Bir lira ile geçinen, o da insan.Kimisi bir lira ile geçinebilir bugün, kimisi 100 lirayla geçinemez. Bir lira ile geçinen, o da insan. Bir parça ekmek alırsın su da olur soğan da olur. Bir parça soğan vurursun, yersin.Bir parça ekmek alırsın su da olur soğan da olur. Bir parça soğan vurursun, yersin. Çocuklarına da yedirirsin. Bu da insan için kâfi gelir yani. Mutlaka et, bal, kaymak, yağ yemek şart değildir.Çocuklarına da yedirirsin. Bu da insan için kâfi gelir yani. Mutlaka et, bal, kaymak, yağ yemek şart değildir. Bununla insan pekâlâ iktifa eder. Bir ekmek bir lira. Çok gelir insana, hele yaşlılara pek çok.Bununla insan pekâlâ iktifa eder. Bir ekmek bir lira. Çok gelir insana, hele yaşlılara pek çok. Bir soğan yahut bir parça da zeytin aldınmıydı yeter artar insana. Bir soğan yahut bir parça da zeytin aldınmıydı yeter artar insana. Ama onun dışına çıkarsan israfa, 10 da yetmez, 50 de yetmez, 100 de yetmez. Hududu yok onun.

Ama onun dışına çıkarsan israfa, 10 da yetmez, 50 de yetmez, 100 de yetmez. Hududu yok onun.

Onun için şeytan bu cihetten diyor ki;

"Ben onlara yeterim!"

Onun için şeytan bu cihetten diyor ki;

"Ben onlara yeterim!"

Yeter bize. O parayı soruyorlar ona çünkü kanaati yok.

Yeter bize. O parayı soruyorlar ona çünkü kanaati yok.

Ömer el-Faruk hazretleri hilafeti zamanında Veysel Karani hazretlerini aramış.Ömer el-Faruk hazretleri hilafeti zamanında Veysel Karani hazretlerini aramış. Soruyor, "Veysel Karani'yi gören bilen var mı?" diyerekten.

Memleketinde zaten. Birisi diyor ki;

Soruyor, "Veysel Karani'yi gören bilen var mı?" diyerekten.

Memleketinde zaten. Birisi diyor ki;

"Bizim memlekettedir. Ama neden soruyorsun sen onu?" diyor, "Aptalın birisi, ahmağın birisidir."Bizim memlekettedir. Ama neden soruyorsun sen onu?" diyor, "Aptalın birisi, ahmağın birisidir. Abdal ve ahmak ve mecnundur. Bu adamı sen ne diye arıyorsun?" diyor.

Abdal ve ahmak ve mecnundur. Bu adamı sen ne diye arıyorsun?" diyor.

Diyor ki;

"Ne yapıyorsun sen? Deli misin sen? Sensin deli. Onu Resûlullah methetmiştir.
Diyor ki;

"Ne yapıyorsun sen? Deli misin sen? Sensin deli. Onu Resûlullah methetmiştir.
Resûlullah'ın methettiği adamın deli olmasına imkân mı vardır? Ne yapıyorsun sen?" demiş.

Resûlullah'ın methettiği adamın deli olmasına imkân mı vardır? Ne yapıyorsun sen?" demiş.

Ondan duymuş memleketini. Birisi Hiram b. Hayyan isminde birisi.Ondan duymuş memleketini. Birisi Hiram b. Hayyan isminde birisi. Gitmiş bakmış gibi Bağdat suyunun kenarında.

Selamün aleyküm.

Ve aleyküm selam ya Hiram.

Gitmiş bakmış gibi Bağdat suyunun kenarında.

Selamün aleyküm.

Ve aleyküm selam ya Hiram.

"Yahu sen beni görmedin ki! Şimdi görüyorsun sen beni. Benim Hiram olduğumu nereden bildin sen?"

"Yahu sen beni görmedin ki! Şimdi görüyorsun sen beni. Benim Hiram olduğumu nereden bildin sen?"

Bak şimdi, dünyaya meyil eden insanların gönlüyle Allah'a meyil eden insanların gönlüne bak şimdi!Bak şimdi, dünyaya meyil eden insanların gönlüyle Allah'a meyil eden insanların gönlüne bak şimdi! Gönül ayna! Gönül ayna, aynanın karşısına kim gelirse gelsin, aynada nasıl görünüyorsa gönül de aynı görüyor.

Gönül ayna! Gönül ayna, aynanın karşısına kim gelirse gelsin, aynada nasıl görünüyorsa gönül de aynı görüyor.

Bizim gönüller ne için görmüyor?

Bizim gönüller ne için görmüyor?

Bizim gönüllerin önüne para perdesi gerilmiş, dünya perdesi gelinmiş, iş perdesi gerilmiş.Bizim gönüllerin önüne para perdesi gerilmiş, dünya perdesi gelinmiş, iş perdesi gerilmiş. Meşguliyetler, işler, paralar, kıyametliler.Meşguliyetler, işler, paralar, kıyametliler. Onun için gelenin adını da sorsak haberimiz olmuyor, sanını sorsak haberimiz olmuyor.

Onun için gelenin adını da sorsak haberimiz olmuyor, sanını sorsak haberimiz olmuyor.

Onun için şimdi bu üç kişi mâsum. Bu üçten biri de Veysel Karani.

Onun için şimdi bu üç kişi mâsum. Bu üçten biri de Veysel Karani.

Neden mâsum bakalım?

Min şerri iblîse ve cünûdihi.

Bizi hep alt eden şeytan değil mi?

Neden mâsum bakalım?

Min şerri iblîse ve cünûdihi.

Bizi hep alt eden şeytan değil mi?

Çeşitli oyunlarla bizi kandırıyor; aç kalırsın diyor, çoluk çocuğun var diyor,Çeşitli oyunlarla bizi kandırıyor; aç kalırsın diyor, çoluk çocuğun var diyor, bu dünya bir daha ele geçmez diyor. bu dünya bir daha ele geçmez diyor. Çalış diyor, yaşa diyor, bak herkes nasıl yaşıyor diyor, Çalış diyor, yaşa diyor, bak herkes nasıl yaşıyor diyor, sen budala mısın diyor, Çeşitli şekilde aldatıyor bizi.

sen budala mısın diyor, Çeşitli şekilde aldatıyor bizi.

Bu aldatmalara karşı İmam Gazzâli güzel bir hikâye nakletmiş. Çok hikayeleri var da bir tanesi aklıma geldi.

Bu aldatmalara karşı İmam Gazzâli güzel bir hikâye nakletmiş. Çok hikayeleri var da bir tanesi aklıma geldi.

Diyor ki;

Bir gemiye insanlar binmişler. Dünya gemisi, gidiyor.
Diyor ki;

Bir gemiye insanlar binmişler. Dünya gemisi, gidiyor.
Giderken bir adaya gelmişler. Gemiler bugünkü gibi muntazam değil, def-i hacet için dışarıya çıkmak lazım.

Giderken bir adaya gelmişler. Gemiler bugünkü gibi muntazam değil, def-i hacet için dışarıya çıkmak lazım.

Demiş;

Hadi kalkın, bu adaya rast geldik inin.
Demiş;

Hadi kalkın, bu adaya rast geldik inin.
Burada def-i hacetlerinizi yapın, yıkanın, temizlenin, abdestlenin gelin. Burada def-i hacetlerinizi yapın, yıkanın, temizlenin, abdestlenin gelin. Fakat ada çok güzel, ağaçlı, sulu, çeşitli çiçekli meyveli bir yermiş.Fakat ada çok güzel, ağaçlı, sulu, çeşitli çiçekli meyveli bir yermiş. Herkes adaya çıkınca hayran olmuş, kimisi oraya kaymış, kimisi öte tarafa gitmiş.Herkes adaya çıkınca hayran olmuş, kimisi oraya kaymış, kimisi öte tarafa gitmiş. Kimisi de, maden çokmuş adada, maden çeşitli altın gümüş vesaire.Kimisi de, maden çokmuş adada, maden çeşitli altın gümüş vesaire. Artık alabildiği kadar almış, taşımış, "Bunlar her zaman bulunmaz ya!" demiş. Gelmiş gemiye.

Artık alabildiği kadar almış, taşımış, "Bunlar her zaman bulunmaz ya!" demiş. Gelmiş gemiye.

Gemi tabi kalabalık, dolmuş. O sırtına aldığı çuvalı koyacak yer bulamıyor gemide.Gemi tabi kalabalık, dolmuş. O sırtına aldığı çuvalı koyacak yer bulamıyor gemide. Sırtında tabi dura dura yılmış. Bundan sonra lazım değil demiş atmış.

Sırtında tabi dura dura yılmış. Bundan sonra lazım değil demiş atmış.

İnsan duramıyor. Bir kısmı da toplayayım derken gemi gitmiş.İnsan duramıyor. Bir kısmı da toplayayım derken gemi gitmiş. Oradaki güzel şeyleri toplayayım derken geminin saati gelmiş gemi çekilmiş. Oradaki güzel şeyleri toplayayım derken geminin saati gelmiş gemi çekilmiş. Tabi orada kalanlar kurtlara kuşlara, yılanlara yem olmuşlar.

Tabi orada kalanlar kurtlara kuşlara, yılanlara yem olmuşlar.

Şimdi bu dünyaya insan gelmiştir, Allahu Teâlâ'ya kulluk etmeye. Başka bir şeye değil.Şimdi bu dünyaya insan gelmiştir, Allahu Teâlâ'ya kulluk etmeye. Başka bir şeye değil. Şunu da bunu da derken bakarsın bir gün "Hadi!" derler.Şunu da bunu da derken bakarsın bir gün "Hadi!" derler. Tıpkı o adada kalan insanlar gibi kurtlara kuşlara nasıl yem olurlarsa,Tıpkı o adada kalan insanlar gibi kurtlara kuşlara nasıl yem olurlarsa, buraya gelip de burada şununla bununla meşgul olarak Allahu Teâlâ'nın emiriniburaya gelip de burada şununla bununla meşgul olarak Allahu Teâlâ'nın emirini ve onun fermanını unutarak gitmek kadar acı bir şey yoktur.

ve onun fermanını unutarak gitmek kadar acı bir şey yoktur.

Şimdi bu üç kimse bundan mâsum. Bakalım kimmiş.

Şimdi bu üç kimse bundan mâsum. Bakalım kimmiş.

ez-Zâkirûnallâhe kesîran. Yukarda da söyledi. "Allahu Teâlâ'nın zikrini çok edenler."

ez-Zâkirûnallâhe kesîran. Yukarda da söyledi. "Allahu Teâlâ'nın zikrini çok edenler."

Namaz çok kılıyor, Kur'an çok okuyor, Allah Allah çok diyor, lâ ilahe illallah diyor.Namaz çok kılıyor, Kur'an çok okuyor, Allah Allah çok diyor, lâ ilahe illallah diyor. Esmâ'ül Hüsna'sı 99 tane, hangisini isterse o kadar çok Allahu Teâlâ'yı zikrediyor.

Esmâ'ül Hüsna'sı 99 tane, hangisini isterse o kadar çok Allahu Teâlâ'yı zikrediyor.

Kesîran bi'l-leyli ve'n-nehâri. "Gece de ve gündüz de."

Kesîran bi'l-leyli ve'n-nehâri. "Gece de ve gündüz de."

Tabi bir insanın hiç durmadan gece gündüz 24 saat "Allah!" diye [devam edip] durması mümkün olmaz.Tabi bir insanın hiç durmadan gece gündüz 24 saat "Allah!" diye [devam edip] durması mümkün olmaz. Beşeriyet ihtiyaçları var, o beşerî ihtiyaçlarının yapılması için de dünya işleri ile de meşgul olacaktır. Beşeriyet ihtiyaçları var, o beşerî ihtiyaçlarının yapılması için de dünya işleri ile de meşgul olacaktır. Binâenaleyh, "Allah Allah!.." demekten o anda mahrum kalır.

Öyleyse ne yapacak bu adam?

Binâenaleyh, "Allah Allah!.." demekten o anda mahrum kalır.

Öyleyse ne yapacak bu adam?

Şimdi burada iki tane yol var.Şimdi burada iki tane yol var. Birisi bütün harekatını Allahu Teâlâ'nın istediği şekilde düzenler, istikameti verir.Birisi bütün harekatını Allahu Teâlâ'nın istediği şekilde düzenler, istikameti verir. Ondan sonraki bütün hareketlerinden mesul değildir. Allah onu zâkir olaraktan defterine geçer. Ondan sonraki bütün hareketlerinden mesul değildir. Allah onu zâkir olaraktan defterine geçer. Allahu Teâlâ'nın zâkir olarak defterine geçer.

Allahu Teâlâ'nın zâkir olarak defterine geçer.

Cüneyd, Abdülhalik Gücdevani isminde bir büyük var, Cüneyd, Abdülhalik Gücdevani isminde bir büyük var, bu büyüğünün vazifesi tuhafiyecilik, manifaturacılık. Manifaturacı imiş yani bugünkü tabirle.

bu büyüğünün vazifesi tuhafiyecilik, manifaturacılık. Manifaturacı imiş yani bugünkü tabirle.

Bez satıyor, fakat günde 70.000 tane lâ ilâhe illallah dermiş.

Bez satıyor, fakat günde 70.000 tane lâ ilâhe illallah dermiş.

Birisi demiş ki;

"Yahu ben akşamdan sabaha kadar bu 70.000 taneyi anca yapabiliyorum.
Birisi demiş ki;

"Yahu ben akşamdan sabaha kadar bu 70.000 taneyi anca yapabiliyorum.
Bu adam hem tüccar, ticareti ile meşgul, hem de bu 70.000 lâ ilâhe illallahı ne zaman diyor Bu adam hem tüccar, ticareti ile meşgul, hem de bu 70.000 lâ ilâhe illallahı ne zaman diyor ve nasıl diyor?" diye şüpheye düşmüş, dükkanın karşısına oturmuş bir dükkana,ve nasıl diyor?" diye şüpheye düşmüş, dükkanın karşısına oturmuş bir dükkana, gözetliyor adamı ki ne zaman Allah diyecek.

gözetliyor adamı ki ne zaman Allah diyecek.

Müşteri de bir taraftan giriyor bir taraftan çıkıyor, kimi alıyor kimi veriyor.Müşteri de bir taraftan giriyor bir taraftan çıkıyor, kimi alıyor kimi veriyor. Bu adam hep onlarla meşgul. Onun düşüncesine göre bunun Allah demeye vakti kalmadı diyor.

Bu adam hep onlarla meşgul. Onun düşüncesine göre bunun Allah demeye vakti kalmadı diyor.

Ne zaman diyecek bu kadar Allah?

Çağırıyor onu, anlıyor onun kendisini gözetlediğini;

Ne zaman diyecek bu kadar Allah?

Çağırıyor onu, anlıyor onun kendisini gözetlediğini;

"Evladım!" diyor, "Allahu Teâlâ'yı dilin demesiyle olmaz ki!" diyor, "Onu gönül diyecek."Evladım!" diyor, "Allahu Teâlâ'yı dilin demesiyle olmaz ki!" diyor, "Onu gönül diyecek. Benim dilim satıyor, gönlüm Allahımdan ayrılmıyor. Gönlüm daima Allahımla.Benim dilim satıyor, gönlüm Allahımdan ayrılmıyor. Gönlüm daima Allahımla. Gönlüm Allahımla olduktan sonra bu dil de dünyaya aittir. Gönül Allah'a ait, dil de dünyaya ait. Gönlüm Allahımla olduktan sonra bu dil de dünyaya aittir. Gönül Allah'a ait, dil de dünyaya ait. Dil dünyanın işini görecek gönül de Allah'a olan vazifesini yapacak. Dil dünyanın işini görecek gönül de Allah'a olan vazifesini yapacak. Bunu temin edebilirsen, bunu çalışabilir temin edebilirsen ne mutlu sana!"

Bunu temin edebilirsen, bunu çalışabilir temin edebilirsen ne mutlu sana!"

Bugün herkes bir okuma hevesindedir okuyor. Bugün herkes bir okuma hevesindedir okuyor. Okuduktan sonra okuduğunun semeresini görmek üzere bir vazife alıyor.Okuduktan sonra okuduğunun semeresini görmek üzere bir vazife alıyor. Okuduğu nisbette kendisine bir vazife bir memuriyet bir maaş veriyorlar. Okuduğu nisbette kendisine bir vazife bir memuriyet bir maaş veriyorlar. Okuduğu nisbette semereyi görüyor. Allah demenin de yolunu öğrenince, onun semeresini de Allah verir.Okuduğu nisbette semereyi görüyor. Allah demenin de yolunu öğrenince, onun semeresini de Allah verir. Okumanın semeresini dünyadakiler verir, Allah demenin faydası da,Okumanın semeresini dünyadakiler verir, Allah demenin faydası da, semeresi de, mükafatı da Allah tarafından verilir.

semeresi de, mükafatı da Allah tarafından verilir.

Allah tarafından verilince Allahu Teâlâ o kulunu mâsum demek,Allah tarafından verilince Allahu Teâlâ o kulunu mâsum demek, peygamberine nasıl korudu muhafaza ettiyse, o kulunu da öylece korur, muhafaza eder.peygamberine nasıl korudu muhafaza ettiyse, o kulunu da öylece korur, muhafaza eder. Kulun korunması ve muhafaza olunması dünyaya ve dünya nimetlerine dalmasına mâni olur.Kulun korunması ve muhafaza olunması dünyaya ve dünya nimetlerine dalmasına mâni olur. O Allahu Teâlâ'nın korumasıdır.

O Allahu Teâlâ'nın korumasıdır.

Yani hasta insana nasıl evindeki hasta bakıcı onun fazla yemek yemesine,Yani hasta insana nasıl evindeki hasta bakıcı onun fazla yemek yemesine, zararlı yemekleri yemesine, su içmesine filan doktorun tavsiyesi üzerine mâni olurlar. Derler ki;

zararlı yemekleri yemesine, su içmesine filan doktorun tavsiyesi üzerine mâni olurlar. Derler ki;

"Bu çok su içerse şöyle olur, şunu bunu da yerse böyle de olur." derler."Bu çok su içerse şöyle olur, şunu bunu da yerse böyle de olur." derler. Hasta ister ki azıcık bana su verin, azıcık bana yemek verin, vermezler.

Hasta ister ki azıcık bana su verin, azıcık bana yemek verin, vermezler.

Niçin?

Sevdikleri için.

Eğer verirlerse o anda o gider öbür tarafa.
Niçin?

Sevdikleri için.

Eğer verirlerse o anda o gider öbür tarafa.
Mesela ameliyat olmuş, bilmem ne olmuş gibi hastaların sulardan kesilmesi lazım,Mesela ameliyat olmuş, bilmem ne olmuş gibi hastaların sulardan kesilmesi lazım, yemeklerden de kesilmesi lazım ki yaraları kapansın, vesaire.yemeklerden de kesilmesi lazım ki yaraları kapansın, vesaire. Onun ona verilmemesi onu sevmedikleri için değil bilakis o dertten güzelce kurtulsun diyerektendir.

Onun ona verilmemesi onu sevmedikleri için değil bilakis o dertten güzelce kurtulsun diyerektendir.

Binâenaleyh dünyanın nimetlerinin insanlara gelişi insanın saadetinden değil insanın aleyhinedir.Binâenaleyh dünyanın nimetlerinin insanlara gelişi insanın saadetinden değil insanın aleyhinedir. Dünya nimetlerinin insana teveccüh edişi insanın rahata kavuşuşu, geçen derste geçti;

Dünya nimetlerinin insana teveccüh edişi insanın rahata kavuşuşu, geçen derste geçti;

"Üç şey kasvet-i kalbe mucip: Uykuyu sevmek, yemeyi sevmek, rahatı sevmek."

"Üç şey kasvet-i kalbe mucip: Uykuyu sevmek, yemeyi sevmek, rahatı sevmek."

Bu üç sevgi insanda kasvet-i kalbi mucip olur.Bu üç sevgi insanda kasvet-i kalbi mucip olur. Kalp katı olduktan sonra odun gibi bir şey olur insan yani. Katı bir şey olur, işe yaramaz.

Kalp katı olduktan sonra odun gibi bir şey olur insan yani. Katı bir şey olur, işe yaramaz.

Onun için müslümana yakışan şey daima dilini [zikirle meşgul etmesi],Onun için müslümana yakışan şey daima dilini [zikirle meşgul etmesi], dilinden de gönlüne geçirerekten gönlünü Allahu Teâlâ'nın zikri ile meşgul etmeyi vazife bilmeli ve bunu, dilinden de gönlüne geçirerekten gönlünü Allahu Teâlâ'nın zikri ile meşgul etmeyi vazife bilmeli ve bunu, evvela öğreneceği şey insanın bu olmalı. Allah demeli ve Allah deme de sebat etmelidir.

evvela öğreneceği şey insanın bu olmalı. Allah demeli ve Allah deme de sebat etmelidir.

Kulillah sümme's-tekim.

Allah başka şey istemiyor bizden.

Kulillah sümme's-tekim.

Allah başka şey istemiyor bizden.

"Allah de, dur orada istikâmet üzere."

Kulillah sümme's-tekim.

"Allah de, dur orada istikâmet üzere."

Kulillah sümme's-tekim.

"Allah de ve orada istikâmet üzerine dur."

"Allah de ve orada istikâmet üzerine dur."

Bizim bugün bütün hatalarımız Allah diyemediğimizdendir.Bizim bugün bütün hatalarımız Allah diyemediğimizdendir. Allah diyen insan istikametten dönemez. Bunun dili diyor içi diyemiyor. Allah diyen insan istikametten dönemez. Bunun dili diyor içi diyemiyor. Dil iç müsavi olaraktan Allah diyen insanın Allah'ın yolundan ayrılmasına imkân yoktur.

Dil iç müsavi olaraktan Allah diyen insanın Allah'ın yolundan ayrılmasına imkân yoktur.

Allah'ın dediğinden ayrılmasına imkân yoktur. Biliyor ki Allah bu varlığın sahibidir.Allah'ın dediğinden ayrılmasına imkân yoktur. Biliyor ki Allah bu varlığın sahibidir. Beni yaratan da O, bu kainatı yaratan O. Burası bir misafirhanedir, burada şimdiye kadar tutunmuş kimse yok.Beni yaratan da O, bu kainatı yaratan O. Burası bir misafirhanedir, burada şimdiye kadar tutunmuş kimse yok. Herkes sırası geldi miydi bırakıp gidiyor işte.

Herkes sırası geldi miydi bırakıp gidiyor işte.

Binâenaleyh bana layık olan, benim Allah'ım bana ne dediyse onu yapmak.

Ne dedi?

Binâenaleyh bana layık olan, benim Allah'ım bana ne dediyse onu yapmak.

Ne dedi?

Beş vakit namaz dedi.

Pekâlâ!
Beş vakit namaz dedi.

Pekâlâ!
Sabahleyin kalkar, öğleni ikindisi akşamı vazife olaraktan bilir ve ona göre kendisini alıştırır. Sabahleyin kalkar, öğleni ikindisi akşamı vazife olaraktan bilir ve ona göre kendisini alıştırır. Bu alışma dolayısıyla gönül, ister müezzin ezan versin ister vermesin, Bu alışma dolayısıyla gönül, ister müezzin ezan versin ister vermesin, bilir ki vakit gelmiştir, hemen koşar ibadete.

İkincisi;

Ve'l-müstağfirûne bi'l-eshâri.

bilir ki vakit gelmiştir, hemen koşar ibadete.

İkincisi;

Ve'l-müstağfirûne bi'l-eshâri.

Ne kadar Allah derse desin bir insan, hatadan kusurdan salim olmaz.Ne kadar Allah derse desin bir insan, hatadan kusurdan salim olmaz. Salim olmayınca, ve'l-müstağfirûne bi'l-eshâri. Salim olmayınca, ve'l-müstağfirûne bi'l-eshâri. Bazı seher vakitlerinde estağfirullah el -Azim, estağfirullah el-Azim, estağfirullah el-Azim...Bazı seher vakitlerinde estağfirullah el -Azim, estağfirullah el-Azim, estağfirullah el-Azim... Çeşitli istiğfarlar var, hangisi olursa olsun Cenâb-ı Hakk'a karşı kendisinin aczini beyan edip,Çeşitli istiğfarlar var, hangisi olursa olsun Cenâb-ı Hakk'a karşı kendisinin aczini beyan edip, "Yâ Rab! Ben senden mağfiret istiyorum!" diyerekten ilticada bulunur.

"Yâ Rab! Ben senden mağfiret istiyorum!" diyerekten ilticada bulunur.

Üçüncüsü de;

Ve'l-bâkûne min haşyetillâhi. "Allah'tan korkarak ağlamak."

Üçüncüsü de;

Ve'l-bâkûne min haşyetillâhi. "Allah'tan korkarak ağlamak."

Bizim gözlerimizden hiç yaş çıkmıyor. Anamız ölse de çıkacağı yok babamız ölse de çıkacağı yok.

Bizim gözlerimizden hiç yaş çıkmıyor. Anamız ölse de çıkacağı yok babamız ölse de çıkacağı yok.

Niçin?

Kalplerimiz kara.

Halbuki her an bir günah içerisindeyiz.
Niçin?

Kalplerimiz kara.

Halbuki her an bir günah içerisindeyiz.
Ve bu günahlarımızı gözümüzün önünde tecessüm ettirirsek, ağlamamak elimizden gelmez.Ve bu günahlarımızı gözümüzün önünde tecessüm ettirirsek, ağlamamak elimizden gelmez. Hz Ömer'in neden böyle gözlerinin buraları böyle oyulmuş yahu. Hz Ömer'in neden böyle gözlerinin buraları böyle oyulmuş yahu. Ağlamaktan gözlerinin burası oyuk olmuş böyle.Ağlamaktan gözlerinin burası oyuk olmuş böyle. Bütün ashabı kiram da böyle Allah'ın havf u haşyetinden korku içerisindedirler.Bütün ashabı kiram da böyle Allah'ın havf u haşyetinden korku içerisindedirler. İnsan hatadan salim değil ki.

Onun için daima ağlamak büyük bir nimettir.

İnsan hatadan salim değil ki.

Onun için daima ağlamak büyük bir nimettir.

Allahu Teâlâ cümlemizi bu üç şeyi yapan sevgili kullarının arasına ilhak eylesin.Allahu Teâlâ cümlemizi bu üç şeyi yapan sevgili kullarının arasına ilhak eylesin. Bunların içine dahil eylesin.

Bunların içine dahil eylesin.

Yine bakınız söylüyor;

Selâsetün fî zıllillâhi yevmen lâ zılli illâ zılluhu.
Yine bakınız söylüyor;

Selâsetün fî zıllillâhi yevmen lâ zılli illâ zılluhu.
Bir hadiste yedi kişiydi burada üçe indirdi.

Bir hadiste yedi kişiydi burada üçe indirdi.

"Üç kişi vardır ki bunlar hiç gölgelerin olmadığı günde Allahu Teâlâ'nın hususi gölgeliklerinde mahsus olacak."

"Üç kişi vardır ki bunlar hiç gölgelerin olmadığı günde Allahu Teâlâ'nın hususi gölgeliklerinde mahsus olacak."

Kıyamet günü gölgelik yok. Her taraf dümdüz, güneş de tepemizde.Kıyamet günü gölgelik yok. Her taraf dümdüz, güneş de tepemizde. Ha, insanın Arabistan'da bile azıcık sıkışıyor, hemen bir şemsiye arıyor yahut sığınacak bir yer arıyor.

Ha, insanın Arabistan'da bile azıcık sıkışıyor, hemen bir şemsiye arıyor yahut sığınacak bir yer arıyor.

Niçin?

Güneşin sıkıntısından.

Halbuki orada ise hiç barınacak, sokulacak bir yer yok.
Niçin?

Güneşin sıkıntısından.

Halbuki orada ise hiç barınacak, sokulacak bir yer yok.
Ancak Cenâb-ı Hakk'ın hususi gölgelikleri var, sevgili kulları için ayırmış. Ancak Cenâb-ı Hakk'ın hususi gölgelikleri var, sevgili kulları için ayırmış. O gölgeliklere girecek üç bahtiyar varmış.

O gölgeliklere girecek üç bahtiyar varmış.

Birisi;

Raculün haysü teveccehe alime ennallâhe meahu. "Biliyor ki nereye giderse gitsin Allah benimle."

Birisi;

Raculün haysü teveccehe alime ennallâhe meahu. "Biliyor ki nereye giderse gitsin Allah benimle."

Buna inanmış, nereye giderse gitsin, gece de gündüz de, yerde gökte,Buna inanmış, nereye giderse gitsin, gece de gündüz de, yerde gökte, nerede olursa olsun biliyor ki Allah daima benimle. nerede olursa olsun biliyor ki Allah daima benimle. Allah benimle olunca Allah beni görüyor, benim her harekâtıma vâkıf ve âlim.Allah benimle olunca Allah beni görüyor, benim her harekâtıma vâkıf ve âlim. Görücü, Bilici, herşeyimden haberdar olucu bir Zât-ı celle ve alâ'nın murakabası altındayım.

Görücü, Bilici, herşeyimden haberdar olucu bir Zât-ı celle ve alâ'nın murakabası altındayım.

Murakabası, gözcülüğü altındayım.

Murakabası, gözcülüğü altındayım.

Bunu bilmek, o kıyamet gününde gölgeliklerin altına sığınacak insanlardan birisi.

Bunu bilmek, o kıyamet gününde gölgeliklerin altına sığınacak insanlardan birisi.

Onun için;

Eftalü'l-iman en ta'leme ennallahe meake haysumâ künte.
Onun için;

Eftalü'l-iman en ta'leme ennallahe meake haysumâ künte.
"En efdal iman senin bilmekliğindir ki Allahu Teâlâ nerede olursan ol seninle beraberdir."

"En efdal iman senin bilmekliğindir ki Allahu Teâlâ nerede olursan ol seninle beraberdir."

Bu akide bir insanın içine işledikten sonra, artık o kimsenin nerede olursa olsunBu akide bir insanın içine işledikten sonra, artık o kimsenin nerede olursa olsun günaha cesareti mümkün değil. Yapıyorsa cehaletindendir ve bilgisizliğindendir.

günaha cesareti mümkün değil. Yapıyorsa cehaletindendir ve bilgisizliğindendir.

İkincisi;

Ve raculün deavtühu imraetün ilâ nefsihâ fe terakehâ min haşyetillâhi.
İkincisi;

Ve raculün deavtühu imraetün ilâ nefsihâ fe terakehâ min haşyetillâhi.
"Bir erkektir ki onu bir kadın davet etti nefsine,"Bir erkektir ki onu bir kadın davet etti nefsine, fakat o da Allahu Teâlâ'dan korkaraktan onun emrine icabet etmedi."

fakat o da Allahu Teâlâ'dan korkaraktan onun emrine icabet etmedi."

Genç, iktidarlı, böyle kendisine de kendisi güzel, parası güzel birisi gel de diyor,Genç, iktidarlı, böyle kendisine de kendisi güzel, parası güzel birisi gel de diyor, fakat o Allah'tan korkusundan naşi ondan uzak kalıyor, gitmiyor oraya. Onun sözünü dinlemiyor.

fakat o Allah'tan korkusundan naşi ondan uzak kalıyor, gitmiyor oraya. Onun sözünü dinlemiyor.

Üçüncüsü;

Ve raculün ehabbe li-celâlillâhi. "Sevdiğini ancak Allah için seviyor."

Üçüncüsü;

Ve raculün ehabbe li-celâlillâhi. "Sevdiğini ancak Allah için seviyor."

Parasından dolayı, yahut varlığından dolayı, yahut gücü kuvveti fazladır diyerekten,Parasından dolayı, yahut varlığından dolayı, yahut gücü kuvveti fazladır diyerekten, yahut mevkii büyüktür, sözü dinlenir diyerekten değil, sevdiğini sırf Allah için seviyor.yahut mevkii büyüktür, sözü dinlenir diyerekten değil, sevdiğini sırf Allah için seviyor. Bu sevilmeye layıktır, binâenaleyh ben bunu seviyorum diyor.

Bu sevilmeye layıktır, binâenaleyh ben bunu seviyorum diyor.

Şu üç kimse; birisi bu sevgisi, birisi günahlara, buradaki imraetin dediği temsildir,Şu üç kimse; birisi bu sevgisi, birisi günahlara, buradaki imraetin dediği temsildir, yani günahların hepsi bunun içerisine dahildir. Hiçbir günaha karşı cesareti yok. yani günahların hepsi bunun içerisine dahildir. Hiçbir günaha karşı cesareti yok. Sokulamıyor ve kaçıyor günahlardan. Mesela bu kadına olan muamelesini düşün artık. Sokulamıyor ve kaçıyor günahlardan. Mesela bu kadına olan muamelesini düşün artık. Fakat faiz zinadan da beterdir.Fakat faiz zinadan da beterdir. Ona dikkat etmedi, kumar ondan fena, içki ondan fena, hırsızlık ondan fena, katillik ondan fena.Ona dikkat etmedi, kumar ondan fena, içki ondan fena, hırsızlık ondan fena, katillik ondan fena. Bunların hepsi birbirini kovalayan [şeyler.] Bunlardan hepsinden demek uzak kalma. Bunların hepsi birbirini kovalayan [şeyler.] Bunlardan hepsinden demek uzak kalma. Yalnız kadından değil günahı mucip her ne varsa onların hepsinden uzak kalmak suretiyle.Yalnız kadından değil günahı mucip her ne varsa onların hepsinden uzak kalmak suretiyle. Kadından uzak kalmıştır öte tarafta içki içmiş. Kadından uzak kalmıştır öte tarafta faiz yemiş.Kadından uzak kalmıştır öte tarafta içki içmiş. Kadından uzak kalmıştır öte tarafta faiz yemiş. Kadından uzak kalmış da öte tarafta hırsızlık yapmış.

Olmaz şeyler bunlar!

Kadından uzak kalmış da öte tarafta hırsızlık yapmış.

Olmaz şeyler bunlar!

Burada dediği, bunun bize anlatmak istediği günahların hepsinden sıyrılıyor bu adam.Burada dediği, bunun bize anlatmak istediği günahların hepsinden sıyrılıyor bu adam. Burada kadına dikkat çekmesi, insanın şehvetine mağlup olup kadına karşı meyili var.Burada kadına dikkat çekmesi, insanın şehvetine mağlup olup kadına karşı meyili var. O meyilinden dolayı burada bunu zikretti. Fakat herkesin meyli çeşitlidir.O meyilinden dolayı burada bunu zikretti. Fakat herkesin meyli çeşitlidir. Ötekinin paraya maili fazladır, berikinin de hırsızlığa meyli fazladır.Ötekinin paraya maili fazladır, berikinin de hırsızlığa meyli fazladır. Hangi günah olursa olsun o günahların hepsinden sıyrılmak lazım.

Hangi günah olursa olsun o günahların hepsinden sıyrılmak lazım.

Üçüncüsü de, nerede olursan ol Allahu Teâlâ benimle. Görüyor işitiyor ve her hareketimi de biliyor.Üçüncüsü de, nerede olursan ol Allahu Teâlâ benimle. Görüyor işitiyor ve her hareketimi de biliyor. Başında polisin olmasına, jandarmanın olmasına, bekçinin olmasına, gözcünün olmasına lüzum yok.Başında polisin olmasına, jandarmanın olmasına, bekçinin olmasına, gözcünün olmasına lüzum yok. İçeriye yerleşmiş gözcü mevcut.

İçeriye yerleşmiş gözcü mevcut.

Yine buyurulmuş ki;

Selâsetün lâ türaddü da'vetühüm. "Üç şey vardır ki duaları reddolunmaz."

Yine buyurulmuş ki;

Selâsetün lâ türaddü da'vetühüm. "Üç şey vardır ki duaları reddolunmaz."

Yukarıda bir tane geçtiydi ya, bu da ikincisi.

[Birisi;]

el-İmâmu'l-âdilü. "Âdil bir imam."

Yukarıda bir tane geçtiydi ya, bu da ikincisi.

[Birisi;]

el-İmâmu'l-âdilü. "Âdil bir imam."

Hz Ömer gibi, Ebubekir gibi, Osman gibi, Ali gibi, ona benzer imamlar imamü'l-âdil.Hz Ömer gibi, Ebubekir gibi, Osman gibi, Ali gibi, ona benzer imamlar imamü'l-âdil. Mahiyetindeki insanlara adaletle iş gören insan.

Mahiyetindeki insanlara adaletle iş gören insan.

İkincisi;

Ve's-sâimu hîne yüftiru. "İftar zamanında sâimin, oruçlunun duası da reddolunmaz."

İkincisi;

Ve's-sâimu hîne yüftiru. "İftar zamanında sâimin, oruçlunun duası da reddolunmaz."

Onun için oruçlu olan insan gerek farz oruçlarda gerek nafile oruçlardaOnun için oruçlu olan insan gerek farz oruçlarda gerek nafile oruçlarda iftar zamanında çok uyanık olması lazım.iftar zamanında çok uyanık olması lazım. Çok uyanık olması lazım, o zaman ki insanın artık orucu bozacağı zamanda bir açlık tesiri vardır üzerinde.Çok uyanık olması lazım, o zaman ki insanın artık orucu bozacağı zamanda bir açlık tesiri vardır üzerinde. O açlığın tesiriyle önünde her şey de hazırdır, "Vakit gelmedi!" diyerekten elini uzatıp da onu yemez.O açlığın tesiriyle önünde her şey de hazırdır, "Vakit gelmedi!" diyerekten elini uzatıp da onu yemez. O işte vakit gelmedi deyip elini uzatmadığı bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ellerini açıp yahut açmadan O işte vakit gelmedi deyip elini uzatmadığı bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ellerini açıp yahut açmadan "Yâ Rabbi!" diyerekten içerisinden Cenâb-ı Hakk'a halini arz etmesi reddolunmuyor.

"Yâ Rabbi!" diyerekten içerisinden Cenâb-ı Hakk'a halini arz etmesi reddolunmuyor.

Üçüncüsü de;

Ve davetü'l-mazlûmi. "Mazlumun duası."

Üçüncüsü de;

Ve davetü'l-mazlûmi. "Mazlumun duası."

Yukarıda geçti ve in kâne kâfiran dedi. Mazlum adam kâfir dahi olsa onun duası geri çevrilmiyor.

Yukarıda geçti ve in kâne kâfiran dedi. Mazlum adam kâfir dahi olsa onun duası geri çevrilmiyor.

"Yâ Rabbi! Bu adam ne yapıyor bana, baksana yâ Rab!"Yâ Rabbi! Bu adam ne yapıyor bana, baksana yâ Rab! Bunun hakkından sen gelirsin ben gelemem!" diyerekten Cenâb-ı Hakk'a havale etti miydi bakarsın kiBunun hakkından sen gelirsin ben gelemem!" diyerekten Cenâb-ı Hakk'a havale etti miydi bakarsın ki az bir zamanda perişan bir hâle gelmiştir.

Sebebi?

O mazlumu hiçe sayıyor.

az bir zamanda perişan bir hâle gelmiştir.

Sebebi?

O mazlumu hiçe sayıyor.

Hepimiz Allah'ın kuluyuz.Hepimiz Allah'ın kuluyuz. Hepimiz Allah'ın kuluyuz, Allah'ın kullarından herhangi birisine hakaret gözüyle bakarsan perişan olur insan.Hepimiz Allah'ın kuluyuz, Allah'ın kullarından herhangi birisine hakaret gözüyle bakarsan perişan olur insan. Ona o hali Allah vermiştir ona. O hâle verdiği onu, Veysel Karani gibi bakarsın ki Ona o hali Allah vermiştir ona. O hâle verdiği onu, Veysel Karani gibi bakarsın ki şuradan buradan topladığı parçaları dikermiş, üzerine giyim yaparmış. İhtiyacı yok yeni giymeye. şuradan buradan topladığı parçaları dikermiş, üzerine giyim yaparmış. İhtiyacı yok yeni giymeye. Şimdi onu o haliyle görüp de onu hakir görmek kadar çirkin bir şey olmaz.

Şimdi onu o haliyle görüp de onu hakir görmek kadar çirkin bir şey olmaz.

Yerfeuhallâhu fevka'l-ğamâmi. "Şimdi o mazlumun duasını Allah semâvâta, yukarıya çıkarıyor."

Yerfeuhallâhu fevka'l-ğamâmi. "Şimdi o mazlumun duasını Allah semâvâta, yukarıya çıkarıyor."

Diyor ki;

Ve yeftehu lehâ ebvâbe's-semâi. "Gök kapılarını açtırıyor."
Diyor ki;

Ve yeftehu lehâ ebvâbe's-semâi. "Gök kapılarını açtırıyor."
Ve yekûlu'r-rabbu tebâreke ve teâlâ. "Cenâb-ı Hak celle ve alâ buyuruyor ki."Ve yekûlu'r-rabbu tebâreke ve teâlâ. "Cenâb-ı Hak celle ve alâ buyuruyor ki." Ve izzetî ve celâlî. "Ey mazlum, izzeti celalim hakkı için." Ve izzetî ve celâlî. "Ey mazlum, izzeti celalim hakkı için." Le-ensuranneke ve lev ba'de hînin. Le-ensuranneke ve lev ba'de hînin. "Az zaman sonra sana mutlaka Ben yardım edeceğim ve sana zulmeden cezasını bulacak."

"Az zaman sonra sana mutlaka Ben yardım edeceğim ve sana zulmeden cezasını bulacak."

Zalim hiçbir zaman zulmüyle payidar olamaz. İster fert, ister cemiyet kim olursa olsun.Zalim hiçbir zaman zulmüyle payidar olamaz. İster fert, ister cemiyet kim olursa olsun. Daima hayatın yaşayışı bu adaletin icrası ile kaimdir.

Daima hayatın yaşayışı bu adaletin icrası ile kaimdir.

Selâsetün men kâlehünne. "Üç şey var, kim bu üç şeyi söylerse."Selâsetün men kâlehünne. "Üç şey var, kim bu üç şeyi söylerse." Dehale'l-cennete. "Kolay tarafından cennete girer."

Nedir?

Dehale'l-cennete. "Kolay tarafından cennete girer."

Nedir?

Men radıye billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-muhammedin rasûlen.

Men radıye billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-muhammedin rasûlen.

Asıl dua şöyle;

Asıl dua şöyle;

Radıytü billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme rasûlen ve nebiyyendir.

Radıytü billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme rasûlen ve nebiyyendir.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem yatmadan evvel bu duayı okumayı tavsiye buyurmuşlar.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem yatmadan evvel bu duayı okumayı tavsiye buyurmuşlar.

Bu nebiyyenin yerine birisi rasûlen demiş;

Bu nebiyyenin yerine birisi rasûlen demiş;

"Hayır, rasûlen değil nebiyyen diyerekten tenkid ederekten onun hatasını düzeltmiş."Hayır, rasûlen değil nebiyyen diyerekten tenkid ederekten onun hatasını düzeltmiş. Yani kendisi nasıl söylediyse öyle söylemenin lüzumuna beyan buyurmuşlar.

Yani kendisi nasıl söylediyse öyle söylemenin lüzumuna beyan buyurmuşlar.

Men radıye billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem'e rasûlen.Men radıye billâhi rabben ve bi'l-islâmi dînen ve bi-muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem'e rasûlen. "Yâ Rabbi! Ben seni rab olarak kabul ettim, razıyım senden. İslâm dininden de razıyım."Yâ Rabbi! Ben seni rab olarak kabul ettim, razıyım senden. İslâm dininden de razıyım. Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'den de razıyım."

Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'den de razıyım."

Üç tanesi, bunları söyleyen cennete girecek.

Üç tanesi, bunları söyleyen cennete girecek.

Ve'r-râbiatü. "Dördüncüsü." Lehâ mine'l-fadli kemâ beyne's-semâi ve'l-ardi.Ve'r-râbiatü. "Dördüncüsü." Lehâ mine'l-fadli kemâ beyne's-semâi ve'l-ardi. "Dördüncü birisi daha var, onun fazileti yer ile gök arası ne kadar açıksa, "Dördüncü birisi daha var, onun fazileti yer ile gök arası ne kadar açıksa, uzaksa onun fazileti de o kadar üstün o dördüncüsünün."uzaksa onun fazileti de o kadar üstün o dördüncüsünün." Ve hiye el-cihâdü fî sebîlillâhi. "Dördüncüsü Allah yolunda cihat."

Allah yolunda cihat!

Ve hiye el-cihâdü fî sebîlillâhi. "Dördüncüsü Allah yolunda cihat."

Allah yolunda cihat!

Cihat, bugün muhakkak düşmanın karşısına topla, tüfekle, bombayla, bilmem ne ile çıkmakla değil.Cihat, bugün muhakkak düşmanın karşısına topla, tüfekle, bombayla, bilmem ne ile çıkmakla değil. Cihat, her şeyle kâim olmakla beraber en büyük âlet ilimdir. En büyük âlet ilimdir! Cihat, her şeyle kâim olmakla beraber en büyük âlet ilimdir. En büyük âlet ilimdir! Topun gidiş yeri mahduttur, bombanın gidiş yeri mahduttur. Topun gidiş yeri mahduttur, bombanın gidiş yeri mahduttur. Atomun gidiş yeri mahduttur, yakıcılığı mahduttur. Atomun gidiş yeri mahduttur, yakıcılığı mahduttur. Neresi ise, bir memleketi yakar, iki memleketi yakar, beş memleketi yakar, dünyaya tesir edemez. Neresi ise, bir memleketi yakar, iki memleketi yakar, beş memleketi yakar, dünyaya tesir edemez. Fakat ilim şark ile garp arasına yayılan bir kuvvettir. Fakat ilim şark ile garp arasına yayılan bir kuvvettir. Onun için cihat edecek insanın evvela ilmi bilmesi, ondan sonra yapacağı bütün işlerdeOnun için cihat edecek insanın evvela ilmi bilmesi, ondan sonra yapacağı bütün işlerde Allahu Teâlâ'nın rızasını kastederekten Allah yolunda çalışmasıdır.

Allahu Teâlâ'nın rızasını kastederekten Allah yolunda çalışmasıdır.

Selâsetün lâ yenzurullâhu ileyhim yevme'l-kıyâmeti.Selâsetün lâ yenzurullâhu ileyhim yevme'l-kıyâmeti. "Yine üç kişi var Cenâb-ı Hak yevm-i kıyamette bunlara merhamet nazarıyla bakmayacak."

"Yine üç kişi var Cenâb-ı Hak yevm-i kıyamette bunlara merhamet nazarıyla bakmayacak."

Merhamet nazarı ile bakmayacak!

Birisi;

el-Mennânü atâehu. "Verdiğini başa kakan."

Merhamet nazarı ile bakmayacak!

Birisi;

el-Mennânü atâehu. "Verdiğini başa kakan."

İkincisi;

Ve'l-müsbilü izârahu huyelâe. "Giydiği esvabı tekebbüren giyiyor."

İkincisi;

Ve'l-müsbilü izârahu huyelâe. "Giydiği esvabı tekebbüren giyiyor."

Çalım satmak için galiba.

Üçüncüsü;

Ve müdminü'l-hamri. "İçkiye müptela olan, müdavim olan."

Çalım satmak için galiba.

Üçüncüsü;

Ve müdminü'l-hamri. "İçkiye müptela olan, müdavim olan."

İçkiye müdavim, şarap demiş ama her çeşit içki bunun içine dahildir.İçkiye müdavim, şarap demiş ama her çeşit içki bunun içine dahildir. Şarap, mutlaka şarabın kendisi ile değil, şarabın içerisinde Şarap, mutlaka şarabın kendisi ile değil, şarabın içerisinde yani insanı sarhoş eden her şey bu içkinin altındadır. yani insanı sarhoş eden her şey bu içkinin altındadır. Bu içkilerin hangisi ne olursa olsun müptela olan insana Bu içkilerin hangisi ne olursa olsun müptela olan insana Cenâb-ı Hak yevm-i kıyamette rahmet nazarıyla bakmayacak.

Cenâb-ı Hak yevm-i kıyamette rahmet nazarıyla bakmayacak.

Üçüncüsü;

Selâsetün lâ tüharramu aleyke a'râduhüm.
Üçüncüsü;

Selâsetün lâ tüharramu aleyke a'râduhüm.
"Üç kişinin arkasından dedikodu yapmak, onları zemmetmek de beis yok."

"Üç kişinin arkasından dedikodu yapmak, onları zemmetmek de beis yok."

Şimdi şu üç kişinin arkasından dedikodu yapmak. Dedikodu çok büyük günah.Şimdi şu üç kişinin arkasından dedikodu yapmak. Dedikodu çok büyük günah. Zem, yani gıybet dediğimiz şey çok günah fakat şu üç kişi müstesna.Zem, yani gıybet dediğimiz şey çok günah fakat şu üç kişi müstesna. Bu üç kişiyi zemmedersin, gıybet edersin, "Şu adam şöyle bir adamdır." diyerekten Bu üç kişiyi zemmedersin, gıybet edersin, "Şu adam şöyle bir adamdır." diyerekten herkese de söylersin, bunun günahı olmaz.

herkese de söylersin, bunun günahı olmaz.

Birisi;

el-Mücâhiru bi'l-fiski. "Günahı serbest yapıyor."

Birisi;

el-Mücâhiru bi'l-fiski. "Günahı serbest yapıyor."

Günahı serbest yapıyor, âşikâre. Günahını âşikare yapıyor.Günahı serbest yapıyor, âşikâre. Günahını âşikare yapıyor. Mesela şimdi iki tane içki içen bir adam; birisi saklı içiyor birisi âşikare içiyor. Mesela şimdi iki tane içki içen bir adam; birisi saklı içiyor birisi âşikare içiyor. Âşıkare içenin günah ile gizli içenin günahı bir olmaz.Âşıkare içenin günah ile gizli içenin günahı bir olmaz. İkisi de aynı günahtır fakat âşikâre içenin günahı iki kattır.

İkisi de aynı günahtır fakat âşikâre içenin günahı iki kattır.

İkincisi;

Ve'l-imâmü'l-câiru. "Zalim bir imam."

İkincisi;

Ve'l-imâmü'l-câiru. "Zalim bir imam."

Zalim imamın da arkasından onun zemmini yapmak caizdir, demiş.

Zalim imamın da arkasından onun zemmini yapmak caizdir, demiş.

Üçüncüsü;

Ve'l-mübtediu. "Dinde bid'at sahibi olan bid'atçılar."

Üçüncüsü;

Ve'l-mübtediu. "Dinde bid'at sahibi olan bid'atçılar."

Bunların da zemmini yapmak caizdir demişler ama yine o gıybet meselesinde okumuştum da;

Bunların da zemmini yapmak caizdir demişler ama yine o gıybet meselesinde okumuştum da;

Haccac-ı Zalim'den daha zalim bir kimse tasavvur olunmaz.Haccac-ı Zalim'den daha zalim bir kimse tasavvur olunmaz. Çünkü Haccac-ı Zalim öldüğü vakitte onun hapse koyduğu adamların sayısı 124.000 imiş.Çünkü Haccac-ı Zalim öldüğü vakitte onun hapse koyduğu adamların sayısı 124.000 imiş. Kestiklerinin adedini Allah'tan başka kimse bilmez.Kestiklerinin adedini Allah'tan başka kimse bilmez. Bu kadar zalim bir adamken, ama bu adam zalim olmakla beraber Kur'an'a harekeyi koyan bu adamdır.Bu kadar zalim bir adamken, ama bu adam zalim olmakla beraber Kur'an'a harekeyi koyan bu adamdır. Kur'an'a hareke koymasalardı bugün işimiz dumandı. Okuyacak kim bulunurdu.

Kur'an'a hareke koymasalardı bugün işimiz dumandı. Okuyacak kim bulunurdu.

İkincisi bu adam namaz kılardı. Zalimdi ama namazını da kılardı ve imamlık da yapardı.İkincisi bu adam namaz kılardı. Zalimdi ama namazını da kılardı ve imamlık da yapardı. Cuma namazını da kendisi kıldırırdı fakat zulmü de aşikar adamdı. Cuma namazını da kendisi kıldırırdı fakat zulmü de aşikar adamdı. Ashab-ı kiramdan birçok kimselerde bunun arkasında namaz kılmışlardır.Ashab-ı kiramdan birçok kimselerde bunun arkasında namaz kılmışlardır. İmamlığını kabul etmişler ve arkasında namaz kılmışlardır.

İmamlığını kabul etmişler ve arkasında namaz kılmışlardır.

Böyleyken birisi, geçen derste de arz etmiştim galiba. Avs isminde birisi bunu zemmetmiş.Böyleyken birisi, geçen derste de arz etmiştim galiba. Avs isminde birisi bunu zemmetmiş. İbn Sîrîn isminde birisine, "Şöyleydi işte, böyleydi." diyerekten zemmetmiş.

İbn Sîrîn isminde birisine, "Şöyleydi işte, böyleydi." diyerekten zemmetmiş.

O adam güzel cevap vermiş diyor ki;

"Allah Hakim ve Âdildir. Her şeyi güzel bilir.
O adam güzel cevap vermiş diyor ki;

"Allah Hakim ve Âdildir. Her şeyi güzel bilir.
Haccac'ın zulmünü bilmekte ve görmektedir. Haccac'a yapacağı cezayı Allah yapacaktır.Haccac'ın zulmünü bilmekte ve görmektedir. Haccac'a yapacağı cezayı Allah yapacaktır. Haccaca yapacağı cezayı Allah yapacak sana ne oluyor?" diyor.

Sana ne oluyor!
Haccaca yapacağı cezayı Allah yapacak sana ne oluyor?" diyor.

Sana ne oluyor!
Haccaca yapacağı cezayı Allah yapacaktır, sana da Haccac'ı gıybet ettiğinin cezasını yapacaktır.

Haccaca yapacağı cezayı Allah yapacaktır, sana da Haccac'ı gıybet ettiğinin cezasını yapacaktır.

Bunu iyi bil!

Onun için dili muhafaza etmek kadar zor bir şey yok.

Bunu iyi bil!

Onun için dili muhafaza etmek kadar zor bir şey yok.

Ondan, o da ne idi?

ez-Zâkirûnellahe kesiran. "Allahu Teâlâ'nın zikrine devam et."

Ondan, o da ne idi?

ez-Zâkirûnellahe kesiran. "Allahu Teâlâ'nın zikrine devam et."

Lâ ilâhe illallah de, Allah de. İçinden de dilinden de...Lâ ilâhe illallah de, Allah de. İçinden de dilinden de... Dilin yorulunca içinden de, için yorulunca dilinden de.

Dilin yorulunca içinden de, için yorulunca dilinden de.

Selâsetün yed'ûnallâhe azze ve celle fe lâ yüstecâbü lehüm.Selâsetün yed'ûnallâhe azze ve celle fe lâ yüstecâbü lehüm. "Yine üç kimse var ki bunları Allahu Teâlâ'ya ne kadar yalvarırlarsa yalvarsınlar"Yine üç kimse var ki bunları Allahu Teâlâ'ya ne kadar yalvarırlarsa yalvarsınlar Allahu celle ve alâ bu üç kişinin duasına icabet etmez."

Allahu celle ve alâ bu üç kişinin duasına icabet etmez."

Halbuki diyor ki;

Üd'ûnî estecib leküm. "Dua edin siz icabet edeyim." diyor.

Halbuki diyor ki;

Üd'ûnî estecib leküm. "Dua edin siz icabet edeyim." diyor.

Burada da Cenâb-ı Peygamber diyor ki;

"Üç kişininkine icabet etmez."

Üçten birisi;

Burada da Cenâb-ı Peygamber diyor ki;

"Üç kişininkine icabet etmez."

Üçten birisi;

Raculün kânet tahtehu imraetün seyyietü'l-huluki. "Bir hanımı var ama ahlaksız."Raculün kânet tahtehu imraetün seyyietü'l-huluki. "Bir hanımı var ama ahlaksız." Fe-lem yütallikhâ. "Boşamıyor, o kötü hanımla geçiniyor."

Fe-lem yütallikhâ. "Boşamıyor, o kötü hanımla geçiniyor."

Bugünkü hanımlarda da mesela boşanmanın böyle zorlaştırılması, o da bizim hatamızın cezasıdır.Bugünkü hanımlarda da mesela boşanmanın böyle zorlaştırılması, o da bizim hatamızın cezasıdır. Hatamızın cezasıdır! Canımız istediği vakitte kovuveriyorduk. Şimdi istediğin kadar kov, giderse bakalım.

Hatamızın cezasıdır! Canımız istediği vakitte kovuveriyorduk. Şimdi istediğin kadar kov, giderse bakalım.

Seyyietü'l-hulk bir kadınla geçinmek de, geçinen kimsenin de Allahu Teâlâ duasını kabul etmiyor.Seyyietü'l-hulk bir kadınla geçinmek de, geçinen kimsenin de Allahu Teâlâ duasını kabul etmiyor. Çünkü Cenâb-ı Hak talakı meşru kılmış yani. Çünkü Cenâb-ı Hak talakı meşru kılmış yani. Hürriyeti var insanın, o hürriyetine karşı sana eza eden bir kadının tahakkümü altındaHürriyeti var insanın, o hürriyetine karşı sana eza eden bir kadının tahakkümü altında hürriyetini onun eline vermişsin. Sen onun esiri hâline gelmişsin, otur derse oturacaksın, kalk derse kalkacaksın.hürriyetini onun eline vermişsin. Sen onun esiri hâline gelmişsin, otur derse oturacaksın, kalk derse kalkacaksın. Böyle bir hanımla yaşamaktansa ondan ayrılıp yalnız yaşamak Böyle bir hanımla yaşamaktansa ondan ayrılıp yalnız yaşamak yahut daha bir iyisini bulmakta Cenâb-ı Hak müslümanları, insanları hür bırakmıştır, serbest bırakmıştır.yahut daha bir iyisini bulmakta Cenâb-ı Hak müslümanları, insanları hür bırakmıştır, serbest bırakmıştır. Bunu yapmıyor, oradaki gelen felaketlere sabrediyor.

Bunu yapmıyor, oradaki gelen felaketlere sabrediyor.

Ama burada insanlar ikiye bölünmüş; bir kısmı sâbirdir, sabırlıdır. Sabrından naşi diyorlar ki;

Ama burada insanlar ikiye bölünmüş; bir kısmı sâbirdir, sabırlıdır. Sabrından naşi diyorlar ki;

Evde fareler türemiş.

Evde fareler türemiş.

Demişler ki;

"Bir kedi alsan bu fareler gider. Bir kedi alsan bu fareler gider buradan."

Demişler ki;

"Bir kedi alsan bu fareler gider. Bir kedi alsan bu fareler gider buradan."

Demiş ki;

"Nereye gider?"

Komşuya gider.

Demiş;

Demiş ki;

"Nereye gider?"

Komşuya gider.

Demiş;

"Komşu ile benim aramda ne fark var yahu? Komşuya gidecek komşuyu rahatsız edecek yine."Komşu ile benim aramda ne fark var yahu? Komşuya gidecek komşuyu rahatsız edecek yine. Buraya alışmışlar, burada dursunlar demiş.

Buraya alışmışlar, burada dursunlar demiş.

İkincisi;

Ve raculün kâne lehû alâ raculin mâlün fe-lem yüşhid aleyhi.
İkincisi;

Ve raculün kâne lehû alâ raculin mâlün fe-lem yüşhid aleyhi.
"Parası var, birisi geldi 'Bana şu kadar para ver.' dedi, o da 'Al.' dedi. "Parası var, birisi geldi 'Bana şu kadar para ver.' dedi, o da 'Al.' dedi. Verdi parayı ama ne şahidi var ne de senedi var."

Verdi parayı ama ne şahidi var ne de senedi var."

Şahitsiz, senetsiz borç verenin yaptığı dua kabul olmaz.

Şahitsiz, senetsiz borç verenin yaptığı dua kabul olmaz.

Yani Cenâb-ı Hak Âmenerrasulü'nün üstündeki sayfaYani Cenâb-ı Hak Âmenerrasulü'nün üstündeki sayfa ve âyet büsbütün bu şehadet hakkındadır, emri ilahîdir.ve âyet büsbütün bu şehadet hakkındadır, emri ilahîdir. Paranızı birbirinize verirken, ne kadar emin olursanız olun,Paranızı birbirinize verirken, ne kadar emin olursanız olun, bir senetle iki de şahitle tahkim etmeyi Cenâb-ı Hak bize tavsiye ediyor.

bir senetle iki de şahitle tahkim etmeyi Cenâb-ı Hak bize tavsiye ediyor.

Üçüncüsü;

Ve raculün âtâ sefîhan mâlehu. "Malını sefih insanlara veriyor."

Üçüncüsü;

Ve raculün âtâ sefîhan mâlehu. "Malını sefih insanlara veriyor."

Malını sefih insanlara veriyor, "Al fakirsin, zarurettesin, al harca!" diyor.Malını sefih insanlara veriyor, "Al fakirsin, zarurettesin, al harca!" diyor. Ama herif alıyor gidiyor meyhaneye, kumarhaneye, şuraya buraya, Ama herif alıyor gidiyor meyhaneye, kumarhaneye, şuraya buraya, Allahu Teâlâ'nın razı olmadığı yerlerde o parayı harcayacak. Allahu Teâlâ'nın razı olmadığı yerlerde o parayı harcayacak. İster zekatından ver istersen sadakandan ver, bu indi ilahiyede makbul değil. İster zekatından ver istersen sadakandan ver, bu indi ilahiyede makbul değil. Ondan sonra yalvarsan yalvarışını da kabul etmiyor. Çünkü sen benim sözümü dinlemedin diyor.

Ondan sonra yalvarsan yalvarışını da kabul etmiyor. Çünkü sen benim sözümü dinlemedin diyor.

Ve lâ tü'tü's-süfehâe emvâleküm. diyerekten Kur'ân-ı Azimüşşan'da da beyan buyurmuş.

Ve lâ tü'tü's-süfehâe emvâleküm. diyerekten Kur'ân-ı Azimüşşan'da da beyan buyurmuş.

Selâsetün lâ tücâvizü sâletühüm ruûsehüm. "Yine üç kişi var ki namazları başlarından yukarıya çıkmaz."

Selâsetün lâ tücâvizü sâletühüm ruûsehüm. "Yine üç kişi var ki namazları başlarından yukarıya çıkmaz."

Namazları başlarından yukarı çıkmaz yani kabul olmaz demek. Namazları kabul olmaz.

Namazları başlarından yukarı çıkmaz yani kabul olmaz demek. Namazları kabul olmaz.

Birisi;

Raculün emme kavmen ve hüm lehû kârihûne. "İstenmeyen bir kavme imamlık yapıyor."

Birisi;

Raculün emme kavmen ve hüm lehû kârihûne. "İstenmeyen bir kavme imamlık yapıyor."

Cemaat ondan razı değil, istemiyorlar. Ama bu istemeyişleri ona kinlerinden olursa o makbul değil.Cemaat ondan razı değil, istemiyorlar. Ama bu istemeyişleri ona kinlerinden olursa o makbul değil. Yok onun şahsi hataları var kusurları var, yaramazlık yapıyor. Yok onun şahsi hataları var kusurları var, yaramazlık yapıyor. O yaramazlığından dolayı istemiyorlarsa onun kıldığı namaz ve arkasındaki cemaatin namazı kabul olmaz. O yaramazlığından dolayı istemiyorlarsa onun kıldığı namaz ve arkasındaki cemaatin namazı kabul olmaz. Baştan üstüne gitmez.

Baştan üstüne gitmez.

İkincisi;

Ve imraetün bâtet ve zevcühâ sâhitun aleyhâ.
İkincisi;

Ve imraetün bâtet ve zevcühâ sâhitun aleyhâ.
"Bir kadındır ki akşam yatıyorlar ama kocası ona dargın, kızmış."

"Bir kadındır ki akşam yatıyorlar ama kocası ona dargın, kızmış."

Efendisinin sözünü dinlememiş, efendisinin sözünü dinlemediği içinEfendisinin sözünü dinlememiş, efendisinin sözünü dinlemediği için kocası ona kızgın olarak yatan kadının da duası, namazı başını geçmez. kocası ona kızgın olarak yatan kadının da duası, namazı başını geçmez. Namaz da kılıyor kadın ama kocasına itaati yok.Namaz da kılıyor kadın ama kocasına itaati yok. Kocasına itaatsiz olarak kocası kızgın olarak yatan kadının da namazını Allahu Teâlâ kabul etmiyor yani.

Kocasına itaatsiz olarak kocası kızgın olarak yatan kadının da namazını Allahu Teâlâ kabul etmiyor yani.

Üçüncüsü;

Ve memlûkün ferra min mevlâhu. "Bir köledir ki bir hizmetkârdır ki efendisinden kaçmıştır."

Üçüncüsü;

Ve memlûkün ferra min mevlâhu. "Bir köledir ki bir hizmetkârdır ki efendisinden kaçmıştır."

Efendisinden kaçan bir kölenin de kıldığı namaz, o da başını geçmez.

Efendisinden kaçan bir kölenin de kıldığı namaz, o da başını geçmez.

Selâsetün lâ ya'cizühünne ibnü âdeme et-tiyaretü ve sûü'z-zanni ve'l-hasedi.Selâsetün lâ ya'cizühünne ibnü âdeme et-tiyaretü ve sûü'z-zanni ve'l-hasedi. Bu İbn Âdem'e musallat olan üç beladır.Bu İbn Âdem'e musallat olan üç beladır. Birisi teşe'üm dedikleri, tavşan geçti, kuş öttü, kara köpek geçti gibi şeylerden teşe'üm eden kimseler bir.

Birisi teşe'üm dedikleri, tavşan geçti, kuş öttü, kara köpek geçti gibi şeylerden teşe'üm eden kimseler bir.

İkincisi, suizan. Bu iyi adam değildir, bu kötüdür, bu şunu yapıyor, bu bunu yapıyor diye suizan.İkincisi, suizan. Bu iyi adam değildir, bu kötüdür, bu şunu yapıyor, bu bunu yapıyor diye suizan. Gözüyle görmediği halde şundan bundan işittikleri ileGözüyle görmediği halde şundan bundan işittikleri ile veyahut işte suizanın çeşitli şeyleri var, suizan ediyor.

veyahut işte suizanın çeşitli şeyleri var, suizan ediyor.

Halbuki suizana karşı çok şey yaparlar. Mesela bir insan bir meyhaneye girmiştir.Halbuki suizana karşı çok şey yaparlar. Mesela bir insan bir meyhaneye girmiştir. Meyhaneye girmiştir ama, "Bu adama meyhaneye girerken gördüm." diye Meyhaneye girmiştir ama, "Bu adama meyhaneye girerken gördüm." diye artık bu sarhoştur diyerekten ona hüküm vermek caiz değildir. Suizan.artık bu sarhoştur diyerekten ona hüküm vermek caiz değildir. Suizan. Belki oraya girmiştir ama bir alacağı vardı da filan adamdan, o alacağını almak için girmiştir. Belki oraya girmiştir ama bir alacağı vardı da filan adamdan, o alacağını almak için girmiştir. Veyahut birisine borcu vardır vermek için girmiştir veyahut bir haceti vardırVeyahut birisine borcu vardır vermek için girmiştir veyahut bir haceti vardır birisine söylenecek sözü vardır onun için girmiştir diyerekbirisine söylenecek sözü vardır onun için girmiştir diyerek tevil mümkünken onun oraya girişini fırsat bilerekten, "Ben onun meyhaneye girdiğini gördüm. tevil mümkünken onun oraya girişini fırsat bilerekten, "Ben onun meyhaneye girdiğini gördüm. Sarhoşun birisidir." Soruyorlar birisine böylece şahitlik yapıyor. Olmaz.

Sarhoşun birisidir." Soruyorlar birisine böylece şahitlik yapıyor. Olmaz.

Üçüncüsü de, haset denilen çekememezlik.

Üçüncüsü de, haset denilen çekememezlik.

el-Hasedü ye'külü'l-hasenât kemâ te'külü'n-naru'l-hatab.el-Hasedü ye'külü'l-hasenât kemâ te'külü'n-naru'l-hatab. Hasetlik, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi insanın sevaplarını yer bitirir."

Hasetlik, ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi insanın sevaplarını yer bitirir."

Sobaya atarsın odunu, o 5-10 dakika sonra biter gider orada.Sobaya atarsın odunu, o 5-10 dakika sonra biter gider orada. Onun için nasıl yanıp bitiyorsa o ateş yani o ağaç,Onun için nasıl yanıp bitiyorsa o ateş yani o ağaç, insanların amellerindeki kazandıkları sevapları da haset böylece alır götürür elinden diyor.

insanların amellerindeki kazandıkları sevapları da haset böylece alır götürür elinden diyor.

Allah esirgesin.

Fe-yüncîke mine't-tiyareti. "Şimdi senin bu teşe'eümden kurtaracak şey."

Allah esirgesin.

Fe-yüncîke mine't-tiyareti. "Şimdi senin bu teşe'eümden kurtaracak şey."

En lâ ta'mele bihâ.

Tavşan geçerse geçsin, kara köpek geçerse geçsin, herkesin vazifesi o geçecek oradan.
En lâ ta'mele bihâ.

Tavşan geçerse geçsin, kara köpek geçerse geçsin, herkesin vazifesi o geçecek oradan.
Siyah adam geçer, beyaz adam geçer.

"Onların hiçbirisine kulak asmamak lazım."

Siyah adam geçer, beyaz adam geçer.

"Onların hiçbirisine kulak asmamak lazım."

Bundan kurtuslusun o zaman.

Bundan kurtuslusun o zaman.

Ve yüncîke min sûi'z-zanni en lâ tetekelleme. "Suizan ettin ama onu başkasına söyleme, sende kalsın o."

Ve yüncîke min sûi'z-zanni en lâ tetekelleme. "Suizan ettin ama onu başkasına söyleme, sende kalsın o."

Biliyorsun ki şu adam, bir suizannın var. Velev ki öyle de olsa sen onu içinde sakla başkasına deme.Biliyorsun ki şu adam, bir suizannın var. Velev ki öyle de olsa sen onu içinde sakla başkasına deme. Bu sebeple de ondan kurtulursun.

Ve yüncîke mine'l-hasedi en lâ tebğî ehan sûen.
Bu sebeple de ondan kurtulursun.

Ve yüncîke mine'l-hasedi en lâ tebğî ehan sûen.
"Hasretten de ona hiçbir suretle kötülük yapmamak suretiyle ondan kendini kurtar."

"Hasretten de ona hiçbir suretle kötülük yapmamak suretiyle ondan kendini kurtar."

Bunu da okuyalım da burada bitsin.

Selâsetün yedhulûne'l-cennete bi-ğayri hisâbin.
Bunu da okuyalım da burada bitsin.

Selâsetün yedhulûne'l-cennete bi-ğayri hisâbin.
Selâsetün. "Yine üç tane kişi vardır ki."Selâsetün. "Yine üç tane kişi vardır ki." Yedhulûne'l-cennete bi-ğayri hisâbin. "Cennete hesapsız girecekler, hesap filan yok."

Yedhulûne'l-cennete bi-ğayri hisâbin. "Cennete hesapsız girecekler, hesap filan yok."

Cennete mâlum ya cennetten evvel bir hesap yeri var.Cennete mâlum ya cennetten evvel bir hesap yeri var. Mizan var, tartılacak amellerimiz, "Neden bu az geldi, neden çok geldi?" bir hesaptan sonra amelin, Mizan var, tartılacak amellerimiz, "Neden bu az geldi, neden çok geldi?" bir hesaptan sonra amelin, hayırlı amellerin galipse cennete, değilse cehenneme Allah esirgeye.

hayırlı amellerin galipse cennete, değilse cehenneme Allah esirgeye.

Ama bu üç kişiye hesap sorulmayacak. Bunlar doğrudan doğruya cennete girecekler. Ama çok zor.

Ama bu üç kişiye hesap sorulmayacak. Bunlar doğrudan doğruya cennete girecekler. Ama çok zor.

Birisi;

Raculün ğasele siyâbehu fe-lem yecid lehû halefen.
Birisi;

Raculün ğasele siyâbehu fe-lem yecid lehû halefen.
"Esvabı kirlendi yıkıyor, fakat yerine giyecek ikinci bir esvabı yok, çıplak."

"Esvabı kirlendi yıkıyor, fakat yerine giyecek ikinci bir esvabı yok, çıplak."

Beyazıd-ı Bestamî hazretlerinin esvabı kirlenmiş. Pisli diye ovmuş yıkamış, kurutacak esvabı.Beyazıd-ı Bestamî hazretlerinin esvabı kirlenmiş. Pisli diye ovmuş yıkamış, kurutacak esvabı. Yok, yerine birisini giysin ki onu da bıraksın kurusun oraya.

Yok, yerine birisini giysin ki onu da bıraksın kurusun oraya.

Demişler ki;

"Ser yere."

Demiş;

"Orada hayvânâtın yiyeceği otlar var, onları kapamaya hakkım yok."

Demişler ki;

"Ser yere."

Demiş;

"Orada hayvânâtın yiyeceği otlar var, onları kapamaya hakkım yok."

"Ağaçların üstüne ser." demişler.

"Ağaçların üstüne ser." demişler.

"Oradan da kurtlar kuşlar istifade edecek. Oraya serip onları da rahatsız etmeye hakkım yok." demiş.

"Oradan da kurtlar kuşlar istifade edecek. Oraya serip onları da rahatsız etmeye hakkım yok." demiş.

"E ne yapacaksın?"

Arkama atarım, arkamı da güneşe veririm arkamda kuruturum." demiş.

"E ne yapacaksın?"

Arkama atarım, arkamı da güneşe veririm arkamda kuruturum." demiş.

Bunu yapabilecek bugün insan çıkar mı dersin?

Bunu yapabilecek bugün insan çıkar mı dersin?

Raculün ğasele siyâbehu fe-lem yecid lehû halefen. "Bir adam ki arkasından bir tane elbisesi daha yok."

Raculün ğasele siyâbehu fe-lem yecid lehû halefen. "Bir adam ki arkasından bir tane elbisesi daha yok."

Yani dünyaya şeysi yok hiç.

İkincisi;

Yani dünyaya şeysi yok hiç.

İkincisi;

Ve raculün lem yünsab alâ müstevkidihi kidrâni. "Ocağına hiçbir zaman iki tencere konulmamış."

Ve raculün lem yünsab alâ müstevkidihi kidrâni. "Ocağına hiçbir zaman iki tencere konulmamış."

Ocağına hiçbir zaman iki tencere yani iki kap yemek değmemiş, bir yemek.

Ocağına hiçbir zaman iki tencere yani iki kap yemek değmemiş, bir yemek.

Ve raculün deâ bi-şerâbin fe-lem yükal lehû eyyehümâ türîdü.Ve raculün deâ bi-şerâbin fe-lem yükal lehû eyyehümâ türîdü. "Bir su istiyor diyorlar ki, 'Ne, hangi, nasıl istersin?"Bir su istiyor diyorlar ki, 'Ne, hangi, nasıl istersin? Şerbet mi istersin, kakao var, bilmem ne var ne var ne var... Hangisinden verelim efendim?'Şerbet mi istersin, kakao var, bilmem ne var ne var ne var... Hangisinden verelim efendim?' Bunu diyecek bir şeyi yok. Diyemiyor çünkü sudan başka bir şey yok."

Bunu diyecek bir şeyi yok. Diyemiyor çünkü sudan başka bir şey yok."

Evinde ancak bir suyu var. Hanımı, su istediği vakitte ancak bir çeşmedeki akan sudan götürüyor veriyor.

Evinde ancak bir suyu var. Hanımı, su istediği vakitte ancak bir çeşmedeki akan sudan götürüyor veriyor.

Yani bizim bugün halimiz harap.Yani bizim bugün halimiz harap. Evlerde kaç çeşit sular var, o adlarını bilemeyeceğim meyve suları, bilmem ne suları, ne suları.

Evlerde kaç çeşit sular var, o adlarını bilemeyeceğim meyve suları, bilmem ne suları, ne suları.

Ne o?

Hep can beslemenin çaresine bakıyoruz, ruhu beslemeye şeyimiz yok.

Ne o?

Hep can beslemenin çaresine bakıyoruz, ruhu beslemeye şeyimiz yok.

Hepsi de israftandır. Onlar zaruretten değildir; zarurat-ı diniyyeden de değildir,Hepsi de israftandır. Onlar zaruretten değildir; zarurat-ı diniyyeden de değildir, zarurat-ı dünyeviyeden de değildir. Bunlar israftır ve çocukların şımarık olmasına sebep olur.zarurat-ı dünyeviyeden de değildir. Bunlar israftır ve çocukların şımarık olmasına sebep olur. Bunları böyle bol, her çeşit şeyi eve doldurursun, Bunları böyle bol, her çeşit şeyi eve doldurursun, o çocuğun sen bir daha önüne geçmeye de imkân bulamazsın.

o çocuğun sen bir daha önüne geçmeye de imkân bulamazsın.

Çocuğu alıştırırken onun merhametli, mütevazi olaraktan, her şeye kanaat edici bir şekilde [alıştırmalıdır].

Çocuğu alıştırırken onun merhametli, mütevazi olaraktan, her şeye kanaat edici bir şekilde [alıştırmalıdır].

Baba bizim vaktimiz çok, çok kazanıyoruz. Niçin şunlardan da almayalım?

Baba bizim vaktimiz çok, çok kazanıyoruz. Niçin şunlardan da almayalım?

"Ah evladım, onları da bak fakirler var, yetimler var, onlara vereceğiz." diyerekten"Ah evladım, onları da bak fakirler var, yetimler var, onlara vereceğiz." diyerekten onları ikna etmek lazım.

onları ikna etmek lazım.

Allah cümlemize affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar etsin.Allah cümlemize affetsin, tevfikatı samedaniyesine mazhar etsin. Cenâb-ı Hakk'ın razı olduğu kullarının arasına biz günahkarları da kabul eylesin.Cenâb-ı Hakk'ın razı olduğu kullarının arasına biz günahkarları da kabul eylesin. Ve cennetine de hesapsız giren o sevgili kullarının arasına, her ne kadar kusurlarımız çoksa da,Ve cennetine de hesapsız giren o sevgili kullarının arasına, her ne kadar kusurlarımız çoksa da, bizleri de ilhak buyursun inşaallah fazl u keremi ile.

bizleri de ilhak buyursun inşaallah fazl u keremi ile.

Lillahi'l-Fatiha.

Lillahi'l-Fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2