Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Üç Şeye Bakmak Sevap

Mehmed Zahid KOTKU

28 Cemâziye'l-Evvel 1392 / 09.07.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Abdestli Uyumanın Mükâfâtı, Allah Yolunda Uyuyan Kimse, Cumada Uyuklayan Yer Değiştirsin!, Peygamberlerin Sayısı, Peygamberler | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Üç Şeye Bakmak Sevap

Mehmed Zahid KOTKU

28 Cemâziye'l-Evvel 1392 / 09.07.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Abdestli Uyumanın Mükâfâtı, Allah Yolunda Uyuyan Kimse, Cumada Uyuklayan Yer Değiştirsin!, Peygamberlerin Sayısı, Peygamberler | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Elhamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle;

en-Nâimü't-tâhirü ke's-sâimi'l-kâimi. Sadaka Rasûlullah fîmâ kâl. en-Nâimü't-tâhirü ke's-sâimi'l-kâimi.

Sadaka Rasûlullah fîmâ kâl.

el-Hakîm Amr b. Hureys'ten rivayet etmiş. Gerek gece de olsun, el-Hakîm Amr b. Hureys'ten rivayet etmiş.

Gerek gece de olsun,
gerek gündüz de olsun tabii insan istirahati için uyumak mecburiyetindedir.gerek gündüz de olsun tabii insan istirahati için uyumak mecburiyetindedir. Bu uyumak abdestli de olur, abdestsiz de olur,Bu uyumak abdestli de olur, abdestsiz de olur, fakat abdestsiz olan uyku şeytanî bir uyku olur, rahmanî olmaz.fakat abdestsiz olan uyku şeytanî bir uyku olur, rahmanî olmaz. Görülen rüyalar makbul sayılmaz. Binâenaleyh abdest alınır,Görülen rüyalar makbul sayılmaz. Binâenaleyh abdest alınır, abdestinin arkasından hiç olmazsa dört rekât namaz da kılar,abdestinin arkasından hiç olmazsa dört rekât namaz da kılar, sonra eûzü besmele ile beraber sağ tarafına yatar. Bazı uyku duaları vardır, o uyku dualarını da okur.sonra eûzü besmele ile beraber sağ tarafına yatar. Bazı uyku duaları vardır, o uyku dualarını da okur. Ondan sonra onun yanına şeytan meytan yanaşamaz.Ondan sonra onun yanına şeytan meytan yanaşamaz. Gördüğü rüyalar hem sahih olur, hem güzel olur, uykusu da tatlı olur.Gördüğü rüyalar hem sahih olur, hem güzel olur, uykusu da tatlı olur. Bununla beraber; Ke's-sâimi'l-kâimi. "Gündüzleri akşama kadar oruç tutmuş,Bununla beraber;

Ke's-sâimi'l-kâimi. "Gündüzleri akşama kadar oruç tutmuş,
geceleri de sabaha kadar namaz kılmış olan adamın sevabını dageceleri de sabaha kadar namaz kılmış olan adamın sevabını da bu abdestiyle yattığı için bu uyuyan adama verilir." bu abdestiyle yattığı için bu uyuyan adama verilir."

Abdest alarak, namazıyla yattığından dolayı gündüz akşama kadar oruç tutmuş,Abdest alarak, namazıyla yattığından dolayı gündüz akşama kadar oruç tutmuş, geceleri de sabahlara kadar kâim olan insanların sevabını buna verirler. geceleri de sabahlara kadar kâim olan insanların sevabını buna verirler.

Elhamdülillah memleketimizde suyumuz bol. Elhamdülillah memleketimizde suyumuz bol. Hatta su olmasa bile bizim dinimizde her yerde kolaylıklar var. Teyemmüm de câiz.Hatta su olmasa bile bizim dinimizde her yerde kolaylıklar var. Teyemmüm de câiz. Suyun bulunmadığı bir zamanda teyemmüm eder insan yine namazını kılar.Suyun bulunmadığı bir zamanda teyemmüm eder insan yine namazını kılar. Nafile namazını kılar, farz namazını da kılabilir.Nafile namazını kılar, farz namazını da kılabilir. Evet bu suretle abdestli olarak yatar, abdestli olarak ölür. Evet bu suretle abdestli olarak yatar, abdestli olarak ölür.

Mâlum ya, ölüm hepimiz hakkında mukadderdir. Mâlum ya, ölüm hepimiz hakkında mukadderdir.

Cenâb-ı Hak cümlemize kelime-i şehadetlerle beraber, hüsn ü hâtimeler diyoruz, hayırlı ölümler nasip eylesin. Cenâb-ı Hak cümlemize kelime-i şehadetlerle beraber, hüsn ü hâtimeler diyoruz, hayırlı ölümler nasip eylesin.

Bu ölümün ne zaman kime geleceğini kimse bilmez.Bu ölümün ne zaman kime geleceğini kimse bilmez. Sekte-i kalp derler, bilmem ne derler vesaire, hepsi bunların laftan ibarettir. Sekte-i kalp derler, bilmem ne derler vesaire, hepsi bunların laftan ibarettir. Bu ölüm meçhuldür; bazısına hastalıklarla gelir, bazısına ise ansızın gelir.Bu ölüm meçhuldür; bazısına hastalıklarla gelir, bazısına ise ansızın gelir. Mesela dün bizim duyduğumuz, kardeşlerimizden birisi sapasağlam, namaza kalkmış, Mesela dün bizim duyduğumuz, kardeşlerimizden birisi sapasağlam, namaza kalkmış, abdest alırken ayağını yıkarken teslim-i ruh etmiş. Ne kalbi varmış, ne birşeysi varmış.abdest alırken ayağını yıkarken teslim-i ruh etmiş. Ne kalbi varmış, ne birşeysi varmış. Eh olacak şeyler bunlar işte. Onun için insan daima ihtiyatı elden bırakmamalı. Eh olacak şeyler bunlar işte. Onun için insan daima ihtiyatı elden bırakmamalı.

Daima abdestli yatmaktan ne zarar görürüz? Hiçbir zarar görmeyiz. Daima abdestli yatmaktan ne zarar görürüz?

Hiçbir zarar görmeyiz.

Abdestsiz yatmak gaflet alâmetlidir, gaflet. Gafletle olan hallerin hepsinden de mesulüz.Abdestsiz yatmak gaflet alâmetlidir, gaflet. Gafletle olan hallerin hepsinden de mesulüz. Onun için gafleti elden bırakmak lazımdır. Eh elhamdülillah suyumuz da bol, bir abdest alır, namaz kılar,Onun için gafleti elden bırakmak lazımdır. Eh elhamdülillah suyumuz da bol, bir abdest alır, namaz kılar, öylece yatar uyursak; ke's-sâimi'l-kâimi. Oruçluların sevabı gibi sevap alır,öylece yatar uyursak; ke's-sâimi'l-kâimi. Oruçluların sevabı gibi sevap alır, geceleri sabahlara kadar ibadet eden âbidlerin de sevapları gibi sevaplar verirler bize inşaallah. geceleri sabahlara kadar ibadet eden âbidlerin de sevapları gibi sevaplar verirler bize inşaallah.

Onun için; en-Nâimü fî sebîlillâhi ke's-sâimi lâ yuftiru, ve'l-kâimi lâ yeftürü. Onun için;

en-Nâimü fî sebîlillâhi ke's-sâimi lâ yuftiru, ve'l-kâimi lâ yeftürü.

Şimdi fî sebîlillâh deyince fî sebîlillâhın hududu yok; Şimdi fî sebîlillâh deyince fî sebîlillâhın hududu yok; namaz kılmak fî sebîlillâhtır, oruç tutmak fî sebîlillâhtır, ilim tahsil etmek fî sebîlillâhtır,namaz kılmak fî sebîlillâhtır, oruç tutmak fî sebîlillâhtır, ilim tahsil etmek fî sebîlillâhtır, düşmana karşı muhârebe, mücâhede fî sebîlillâhtır, Kur'an okumak fî sebîlillâhtır,düşmana karşı muhârebe, mücâhede fî sebîlillâhtır, Kur'an okumak fî sebîlillâhtır, onu öğrenmeye çalışmak fî sebîlillâhtır. onu öğrenmeye çalışmak fî sebîlillâhtır. Bütün hayırlar, Allah için yapılan bütün hareketler fî sebîlillâhtır,Bütün hayırlar, Allah için yapılan bütün hareketler fî sebîlillâhtır, Allah için yapılıyor, gayesiz, yani rızâullah için yapılıyor. Menfaati dünyayı tahsil için değil. Allah için yapılıyor, gayesiz, yani rızâullah için yapılıyor. Menfaati dünyayı tahsil için değil.

"Allah için yapılan bu ibadetlerle olan uyku, böyle bir zamandaki bu uykusu. "Allah için yapılan bu ibadetlerle olan uyku, böyle bir zamandaki bu uykusu. " Ke's-sâimi lâ yuftiru. "Hiç oruç bozmayan adamın sevabı gibi sevap verilir."" Ke's-sâimi lâ yuftiru. "Hiç oruç bozmayan adamın sevabı gibi sevap verilir." Ve'l-kâimi lâ yeftürü. "O da namaz kılıyor ama hiç yorulmuyor, yani mütemadiyen kılıyor." Ve'l-kâimi lâ yeftürü. "O da namaz kılıyor ama hiç yorulmuyor, yani mütemadiyen kılıyor."

Mümkün değildir ya, bir insan yorulmadan dursun.Mümkün değildir ya, bir insan yorulmadan dursun. Fakat teşbih olaraktan yani yorulmadan namaz kılan melekler gibi. Fakat teşbih olaraktan yani yorulmadan namaz kılan melekler gibi.

"Bıkmadan da her gün oruç tutuyor. "Bıkmadan da her gün oruç tutuyor. Bu adama verilen sevap neyse, fî sebîlillâh Allah yolunda uyuyanların sevabı da böyledir." Bu adama verilen sevap neyse, fî sebîlillâh Allah yolunda uyuyanların sevabı da böyledir."

Yani insan bütün harekâtını fî sebîlillâh yapar, "Benim bütün harekâtım Allah için!" der. Yani insan bütün harekâtını fî sebîlillâh yapar, "Benim bütün harekâtım Allah için!" der.

Bugün bir efendi dinledim, bu efendi çok zengin bir efendiymiş. Bugün bir efendi dinledim, bu efendi çok zengin bir efendiymiş. Zenginmiş, Allah vermiş. Fakat bu zenginliğiyle beraber çok da hayr u hasenât yapmakta imiş.Zenginmiş, Allah vermiş. Fakat bu zenginliğiyle beraber çok da hayr u hasenât yapmakta imiş. Bu çok hasenâtını yapmakta iken vâd-i ilahî gelmiş âhirete göçmüş. Bu çok hasenâtını yapmakta iken vâd-i ilahî gelmiş âhirete göçmüş.

Göçtüğü vakitte bütün memleket de ayağa kalkmış.Göçtüğü vakitte bütün memleket de ayağa kalkmış. Resmi bir adam değil yani, resmi adam olursa resmi idareler yaparlar merasimi.Resmi bir adam değil yani, resmi adam olursa resmi idareler yaparlar merasimi. Bu öyle değil. Bu Allah adamlarından bir adam, yani bizim gibi insanlardan bir insan.Bu öyle değil. Bu Allah adamlarından bir adam, yani bizim gibi insanlardan bir insan. Fakat halka kendini sevdirmiş, ibâdât u taatle de ömrünü geçirmiş,Fakat halka kendini sevdirmiş, ibâdât u taatle de ömrünü geçirmiş, hayr u hasenâtı da bol olduğundan dolayı bu adamın cenazesinehayr u hasenâtı da bol olduğundan dolayı bu adamın cenazesine halk tarafından şaşırılacak bir derecede fevkalâde bir ihtimam gösterilmiş. halk tarafından şaşırılacak bir derecede fevkalâde bir ihtimam gösterilmiş.

E bu ölüm cümlemiz hakkında mukadderdir. Ha geride kalan bu saltanatlar boş. E bu ölüm cümlemiz hakkında mukadderdir. Ha geride kalan bu saltanatlar boş. Halk yığılmış gelmiş, namaz kılmışlar filan... Halk yığılmış gelmiş, namaz kılmışlar filan...

Muhakkak iyi bir şey, hayırlı bir şey ama olmasa ne olacak? Muhakkak iyi bir şey, hayırlı bir şey ama olmasa ne olacak?

Bizim büyüklerimizden çok kimseler vardı ki, cenaze namazını kılacak insanlar bile bulunmamış,Bizim büyüklerimizden çok kimseler vardı ki, cenaze namazını kılacak insanlar bile bulunmamış, Ebâ Zerr gibi mesela. Hiç kimse bulunmamış cenazesinde.Ebâ Zerr gibi mesela. Hiç kimse bulunmamış cenazesinde. E bunlar, harplerde ölen bazı zevât-ı muhteremler vardır ki garip olarak ölürler,E bunlar, harplerde ölen bazı zevât-ı muhteremler vardır ki garip olarak ölürler, şurada burada ölürler, cenazesini kaldırmak için kimse bulunmaz hamal ararlar,şurada burada ölürler, cenazesini kaldırmak için kimse bulunmaz hamal ararlar, boş insan ararlar, cenazesine giden olmaz.boş insan ararlar, cenazesine giden olmaz. Ama ind-i ilâhîyedeki kıymeti belki çok büyüktür de, onun da kimse farkına varmaz. Ama ind-i ilâhîyedeki kıymeti belki çok büyüktür de, onun da kimse farkına varmaz.

Fakat bu adam Allah yolunda çalışırken uykusu geliyor tabii, uyku da beşeriyet iktizası.Fakat bu adam Allah yolunda çalışırken uykusu geliyor tabii, uyku da beşeriyet iktizası. Bu uykusu yani Allah yolundaki hareketlerinden dolayı olan uykusundan bir harekâtı,Bu uykusu yani Allah yolundaki hareketlerinden dolayı olan uykusundan bir harekâtı, hiç orucunu bozmamış adamın orucu gibi sevap oluyor,hiç orucunu bozmamış adamın orucu gibi sevap oluyor, hiç namazdan çıkmamış insanın sevabı gibi de sevap oluyor. hiç namazdan çıkmamış insanın sevabı gibi de sevap oluyor.

Demek ki hareketlerimizi biz sırf Allah rızasına fî sebîlillâha böyle tahsis edersek Demek ki hareketlerimizi biz sırf Allah rızasına fî sebîlillâha böyle tahsis edersek o zaman elbette büyük büyük mükâfâtlar, sevaplar alırız. o zaman elbette büyük büyük mükâfâtlar, sevaplar alırız.

Bu da Amr b. Hureys hazretlerinden. Bu da Amr b. Hureys hazretlerinden.

en-Nevmü evi'n-nü'âsü fi'l-cumu'ati. "Cuma günü uyumak." en-Nevmü evi'n-nü'âsü fi'l-cumu'ati. "Cuma günü uyumak."

Diğer günlerdeki uyku serbest de, cuma günü ve cuma gecesi mümkün mertebe uykuyu azaltmak lazım, Diğer günlerdeki uyku serbest de, cuma günü ve cuma gecesi mümkün mertebe uykuyu azaltmak lazım, uykudan iktisat etmek, azaltmak lazım. Geceleri çok namaz kılabilmek,uykudan iktisat etmek, azaltmak lazım. Geceleri çok namaz kılabilmek, çok Kur'an okuyabilmek, çok Allahu Teâlâ'yı zikredebilmek için vakitler, çok Kur'an okuyabilmek, çok Allahu Teâlâ'yı zikredebilmek için vakitler, fırsatlar ayıraraktan bu akşam cuma gecesidir, ind-i ilâhîde makbul bir gecedir.fırsatlar ayıraraktan bu akşam cuma gecesidir, ind-i ilâhîde makbul bir gecedir. Çünkü Cuma diğer günlere hiç benzemez. Cuma haftanın seyyidi, günlerin de seyyididir yani efendisidir.Çünkü Cuma diğer günlere hiç benzemez. Cuma haftanın seyyidi, günlerin de seyyididir yani efendisidir. O günkü ibadet çok makbuldür. O günkü ibadet çok makbuldür.

"Onun için cuma günü uyumak, yani cuma günü uyku halleri.""Onun için cuma günü uyumak, yani cuma günü uyku halleri." Mine'ş-şeytâni. "Esnemeler, dalmalar bunlar makbul şeyler değildir." Mine'ş-şeytâni. "Esnemeler, dalmalar bunlar makbul şeyler değildir."

Mine'ş-şeytâni diyor. Cuma günü adamı şeytan uyutur, uyku getirir, Mine'ş-şeytâni diyor. Cuma günü adamı şeytan uyutur, uyku getirir, esnemeler getirir, "Haydi yat biraz daha." der.esnemeler getirir, "Haydi yat biraz daha." der. Bunlar cuma günü olursa, o kimsenin üzerinde mutlaka şeytanın tasallutu var demektir.Bunlar cuma günü olursa, o kimsenin üzerinde mutlaka şeytanın tasallutu var demektir. Cuma günü ve cuma gecesi de uyumayı her halde ihtiyatlı olarak azaltmak lazım. Cuma günü ve cuma gecesi de uyumayı her halde ihtiyatlı olarak azaltmak lazım.

Fe-izâ ne'ase ehadüküm "Uyku geliyor, gaflet geliyor."Fe-izâ ne'ase ehadüküm "Uyku geliyor, gaflet geliyor." Fe'l-yetehavvel. "Yerini değiştir." Buradaysan kalk bu köşeden öteki köşeye git.Fe'l-yetehavvel. "Yerini değiştir."

Buradaysan kalk bu köşeden öteki köşeye git.
Buradan kalk, geri saftaysan ileriki safa geç, ileriki saftaysan geri safa geç, Buradan kalk, geri saftaysan ileriki safa geç, ileriki saftaysan geri safa geç, yani o hali dağıtmaya gayret et, ki o şeytanın hali üzerinden zâil olsun. yani o hali dağıtmaya gayret et, ki o şeytanın hali üzerinden zâil olsun.

en-Nebiyyûne. "Nebiyyûn yani nebîler."en-Nebiyyûne. "Nebiyyûn yani nebîler." Mietü elfi nebiyyin ve erbe'atün ve işrûne elfi nebiyyin. "Nebîlerin sayısı 124 bin imiş." Mietü elfi nebiyyin ve erbe'atün ve işrûne elfi nebiyyin. "Nebîlerin sayısı 124 bin imiş."

Peygamberimiz'e kadar gelen nebîlerin sayısı 124 bin imiş. Peygamberimiz'e kadar gelen nebîlerin sayısı 124 bin imiş. Bunlar bir de resûl olarak [gelmişler.] Nebî ayrı resûl ayrı. Bunlar bir de resûl olarak [gelmişler.] Nebî ayrı resûl ayrı.

Ve'l-mürselûne selâsü mietin ve selâse aşere. Ve'l-mürselûne selâsü mietin ve selâse aşere. "Mürseller, resüller ise 313 tane." ve Âdemü nebiyyün mükellimün."Mürseller, resüller ise 313 tane." ve Âdemü nebiyyün mükellimün. "Âdem aleyhisselam da kendisine vahyolunan nebîlerden bir nebî." "Âdem aleyhisselam da kendisine vahyolunan nebîlerden bir nebî."

en-Nebiyyûne. "Gerek nebîler."en-Nebiyyûne. "Gerek nebîler." Ve'l-mürselûne. "Ve gerek mürseller." Yani "resûlullah" diyoruz ya, resûlullah "mürsel" demek. Ve'l-mürselûne. "Ve gerek mürseller."

Yani "resûlullah" diyoruz ya, resûlullah "mürsel" demek.

O Resülller, mürsel olan resüller ve gerek nebîler." Sâdatü ehli'l-cenneti. O Resülller, mürsel olan resüller ve gerek nebîler." Sâdatü ehli'l-cenneti. "Ehl-i cennetin sâdâtı, beyi, efendisi, üstünü, saadetleri." "Ehl-i cennetin sâdâtı, beyi, efendisi, üstünü, saadetleri."

Ve'ş-şühedâü. Bir de şehitler var ya, insan ne kadar kâmil olsa, büyük olsa, velî olsa, Ve'ş-şühedâü.

Bir de şehitler var ya, insan ne kadar kâmil olsa, büyük olsa, velî olsa,
şehitlerin reisi de olsa ne peygamberlerin, nebilerin ne de mürsellerin derecesine ulaşamaz.şehitlerin reisi de olsa ne peygamberlerin, nebilerin ne de mürsellerin derecesine ulaşamaz. Bunlar insanların sa'yi ile olmaz. Geceleri sabahlara kadar uyumasa, hiç ömründe uykuyu bilmese,Bunlar insanların sa'yi ile olmaz. Geceleri sabahlara kadar uyumasa, hiç ömründe uykuyu bilmese, gündüzleri de hiç gafletle vakit geçirmese de daima ibâdât-ı taatle geçirse, mürsellerin derecesine,gündüzleri de hiç gafletle vakit geçirmese de daima ibâdât-ı taatle geçirse, mürsellerin derecesine, nebîlerin derecesine bir insanın erişmesine imkân yoktur. nebîlerin derecesine bir insanın erişmesine imkân yoktur.

O resüller, o nebîler Cenâb-ı Hakk'ın lütf u ihsânına mazhar olmuş, müstesnâO resüller, o nebîler Cenâb-ı Hakk'ın lütf u ihsânına mazhar olmuş, müstesnâ ve muhtâr, seçilmiş kimselerdir. Binâenaleyh insanlar sa'y ü gayretleriyle ne peygamber olabilirler,ve muhtâr, seçilmiş kimselerdir. Binâenaleyh insanlar sa'y ü gayretleriyle ne peygamber olabilirler, ne nebî olabilirler, ne de mürsel olabilirler. Olsalar olsalar bir evliyâ olurlar o kadar. Onun için; ne nebî olabilirler, ne de mürsel olabilirler. Olsalar olsalar bir evliyâ olurlar o kadar. Onun için;

Ve'ş-şühedâü kuvvâdü ehli'l-cenneti. "Ehl-i cenneti cennete sürükleyici, götürücü."Ve'ş-şühedâü kuvvâdü ehli'l-cenneti. "Ehl-i cenneti cennete sürükleyici, götürücü." Ve hameletü'l-Kur'âni urefâü ehli'l-cenneti. "Hamele-i Kur'an olan alimlerVe hameletü'l-Kur'âni urefâü ehli'l-cenneti. "Hamele-i Kur'an olan alimler ve hamele-i Kur'an olan hakîki hâfızlar ehl-i cennetin irfanları."ve hamele-i Kur'an olan hakîki hâfızlar ehl-i cennetin irfanları." Urefâü ehli'l-cenneti. "Ârifleri oluyorlar, yani rüesâsı." Urefâü ehli'l-cenneti. "Ârifleri oluyorlar, yani rüesâsı."

De, dün bir kitap okuyordum da o okuduğum kitapta hükmen küfür, De, dün bir kitap okuyordum da o okuduğum kitapta hükmen küfür, hükmen kâfirliğine hüküm verilen insanların sayısını kırka kadar çıkarmış.hükmen kâfirliğine hüküm verilen insanların sayısını kırka kadar çıkarmış. Sayıyı kırka kadar çıkarmış, "Bu şeyleri yapan insanlar hükmen kâfirdir." diyor.Sayıyı kırka kadar çıkarmış, "Bu şeyleri yapan insanlar hükmen kâfirdir." diyor. Ne kadar lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlüllah dese de; Allahu Teâlâ'nın indindekine karışmayız.Ne kadar lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlüllah dese de; Allahu Teâlâ'nın indindekine karışmayız. Allahu Teâlâ'nın indinde isterse ne olursa olsun, amaAllahu Teâlâ'nın indinde isterse ne olursa olsun, ama din kimselerinin indinde o mü'min değildir, hükmen kâfirdir. din kimselerinin indinde o mü'min değildir, hükmen kâfirdir.

Bir tanesini söyleyeceğim Timur Leng'in zamanında Timur Leng sıkılmış, inkibaz gelmiş kendisine, daralmış. Bir tanesini söyleyeceğim Timur Leng'in zamanında Timur Leng sıkılmış, inkibaz gelmiş kendisine, daralmış. Etrafında olan dalkavuklar onu güldürmek, eğlendirmek, sevindirmek için bir hikâye nakletmişler. Etrafında olan dalkavuklar onu güldürmek, eğlendirmek, sevindirmek için bir hikâye nakletmişler. Uydurma! Demişler ki; Filan adam Ramazan yiyor. Onun huzurunda konuşuyorlar. Öteki de; Uydurma! Demişler ki;

Filan adam Ramazan yiyor.

Onun huzurunda konuşuyorlar. Öteki de;

"Ne iyi, birisi de gelse namazı da yese de kurtulsak." demiş. "Ne iyi, birisi de gelse namazı da yese de kurtulsak." demiş.

Timur Leng dehşetli kızmış, demiş; "Beni eğlendirecek başka birşey bulmadınız daTimur Leng dehşetli kızmış, demiş;

"Beni eğlendirecek başka birşey bulmadınız da
şeriatın bu hükümleriyle mi bana oyun yapıyorsunuz? Kesin bu adamın kafasını!" demiş. şeriatın bu hükümleriyle mi bana oyun yapıyorsunuz? Kesin bu adamın kafasını!" demiş.

Binâenaleyh dinde gerek Kur'an âyetleriyle, Binâenaleyh dinde gerek Kur'an âyetleriyle, gerek Peygamber Efendimiz'in sünnetleriyle istihfaf, şaka, mizah katiyyen câiz değildir. gerek Peygamber Efendimiz'in sünnetleriyle istihfaf, şaka, mizah katiyyen câiz değildir. O adam bir şaka yapıyorum, onu güldüreceğim, sevindireceğim derken hem kafası gitti, O adam bir şaka yapıyorum, onu güldüreceğim, sevindireceğim derken hem kafası gitti, hem hükmen de küfre girdi, küfür damgasını yedi. hem hükmen de küfre girdi, küfür damgasını yedi.

Onun için İslâmiyette Kur'an'ın ahkâmına, şeriatın ahkâmına dil uzataraktan, Onun için İslâmiyette Kur'an'ın ahkâmına, şeriatın ahkâmına dil uzataraktan, "Bunlar yoktu, bunlar vardı, şu şöyleydi, bu böyleydi." diyerekten gerek bilerek,"Bunlar yoktu, bunlar vardı, şu şöyleydi, bu böyleydi." diyerekten gerek bilerek, gerek bilmeyerek söyledikleri bu laflar dolayısıyla küfrün damgasını yer kendisinin haberi bile olmaz.gerek bilmeyerek söyledikleri bu laflar dolayısıyla küfrün damgasını yer kendisinin haberi bile olmaz. Haberi bile olmaz! Onun için şeriatın çizdiği hudutların dışına çıkmaya katiyyen gelmez. Haberi bile olmaz!

Onun için şeriatın çizdiği hudutların dışına çıkmaya katiyyen gelmez.

Hamele-i Kur'an'ın da urefâü ehl-i cennetten olmasının sebebi;Hamele-i Kur'an'ın da urefâü ehl-i cennetten olmasının sebebi; bu hududu, bu yolları bize bu ulemalar göstermiştir. bu hududu, bu yolları bize bu ulemalar göstermiştir. Bizim Kur'an'dan ne hüküm istinbat edecek, ne ahkam çıkarabilecek ne aklımız var, ne bilgimiz var!Bizim Kur'an'dan ne hüküm istinbat edecek, ne ahkam çıkarabilecek ne aklımız var, ne bilgimiz var! Bunlar olmasaydı, bu urafâ denilen ehl-i ilim olmasaydı bizim halimiz bugün harap olurdu. Bunlar olmasaydı, bu urafâ denilen ehl-i ilim olmasaydı bizim halimiz bugün harap olurdu. Allah onlardan razı olsun ki; hepsini güzel güzel çizmişler,Allah onlardan razı olsun ki; hepsini güzel güzel çizmişler, kitaplara koymuşlar, yolların yanlışlarını da bize göstermişler, günah yollarını da göstermişler,kitaplara koymuşlar, yolların yanlışlarını da bize göstermişler, günah yollarını da göstermişler, bizi kurtarmışlardır ki elbetteki cennetin urafâları olmak haklarıdır. Bakınız; bizi kurtarmışlardır ki elbetteki cennetin urafâları olmak haklarıdır.

Bakınız;

en-Nücûmu emânün li-ehli's-semâi.en-Nücûmu emânün li-ehli's-semâi. "Yıldızlar gökte durduğu müddetçe gök rahatdır demek, yerindedir." "Yıldızlar gökte durduğu müddetçe gök rahatdır demek, yerindedir."

Gökte olan ne mahluklar varsa, onlar da emandadır, rahattadırlar. Niçin? Gökte olan ne mahluklar varsa, onlar da emandadır, rahattadırlar.

Niçin?

Eh nizam muntazam şeysini yapıyor demek ki.Eh nizam muntazam şeysini yapıyor demek ki. Ahkam câri olduğu gibi, kaç senelerden beri olduğu gibi yine oluyor demek. Ahkam câri olduğu gibi, kaç senelerden beri olduğu gibi yine oluyor demek.

Ve ehlü'l-beyti. "Benim ehlibeytim de." Emânün li-ümmetî. Ve ehlü'l-beyti. "Benim ehlibeytim de." Emânün li-ümmetî. "Yıldızlar göklerin durmasına nasıl alametse, benim ehlibeytim de ümmetim için böyle bir emandır." "Yıldızlar göklerin durmasına nasıl alametse, benim ehlibeytim de ümmetim için böyle bir emandır."

Ehlibeytim hayatta bulundukları müddetçe ümmetime de zeval gelmez.Ehlibeytim hayatta bulundukları müddetçe ümmetime de zeval gelmez. Ümmetime zeval gelmemesi, ehlibeytin hayatta oluşlarıdır. Ümmetime zeval gelmemesi, ehlibeytin hayatta oluşlarıdır. Gökte yıldızların duruşu, göklerin sağlamlığına nasıl alâmetse, ehlibeyt de tıpkı böyledir.Gökte yıldızların duruşu, göklerin sağlamlığına nasıl alâmetse, ehlibeyt de tıpkı böyledir. Ehlibeytin böyle oluşlarının sebebi; onlar Resûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'inEhlibeytin böyle oluşlarının sebebi; onlar Resûlü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'in bize gelen bakiyyeleridir. Zürriyetinin bakiyyeleri, bize doğru geliyor işte.bize gelen bakiyyeleridir. Zürriyetinin bakiyyeleri, bize doğru geliyor işte. Onlara Şerif derler, Seyyid derler,Onlara Şerif derler, Seyyid derler, Allahu Teâlâ'nın lütfü ve ikramıyla bunlar her yerde her zaman bulunabilirler. Allahu Teâlâ'nın lütfü ve ikramıyla bunlar her yerde her zaman bulunabilirler.

Onun için ehlibeytten olan bir zâta da büyüklerimden dinlediğim bir [şeydir].Onun için ehlibeytten olan bir zâta da büyüklerimden dinlediğim bir [şeydir]. Hatadan kusurdan hiçbirimiz salim değiliz. Ehlibeytten olan bir zâtın da hataları, kusurları olabilir. Hatadan kusurdan hiçbirimiz salim değiliz. Ehlibeytten olan bir zâtın da hataları, kusurları olabilir. Onların hatalarından ve kusurlarından dolayı onları tâyib edipOnların hatalarından ve kusurlarından dolayı onları tâyib edip tahkire yeltenmek insanlık ve İslâmlık alâmeti değildir. İslâm, insan ve müslüman böyle işi yapmaz.tahkire yeltenmek insanlık ve İslâmlık alâmeti değildir. İslâm, insan ve müslüman böyle işi yapmaz. Onlara elinden geldiği kadar saygı gösterir, kusurlarını Allah'a havale eder. Onlara elinden geldiği kadar saygı gösterir, kusurlarını Allah'a havale eder. Allah verecektir, yapacaktır. Altındaki hadis de aynı; Allah verecektir, yapacaktır.

Altındaki hadis de aynı;

en-Nücûmu emânün li-ehli'l-arzi mine'l-ğaraki, ve ehlü beytî emânün li-ümmetî mine'l-ihtilâfi en-Nücûmu emânün li-ehli'l-arzi mine'l-ğaraki, ve ehlü beytî emânün li-ümmetî mine'l-ihtilâfi fe-izâ hâlefehâ kabîletün ihtelefû fe-sârû hızbe iblîse. fe-izâ hâlefehâ kabîletün ihtelefû fe-sârû hızbe iblîse.

Şimdi buradan biz istinbat edelim. Bak bir kabile bu ehlibeyte ihtilaf ediyor. Şimdi buradan biz istinbat edelim. Bak bir kabile bu ehlibeyte ihtilaf ediyor. Öyle değil, böyledir diyor. Bu ihtilaf, fe-sârû hızbe iblîse. "Bu ihtilafcılar iblisin adamı olurlar." Öyle değil, böyledir diyor. Bu ihtilaf, fe-sârû hızbe iblîse. "Bu ihtilafcılar iblisin adamı olurlar."

Ne dedi geçen dersimizde? el-Müslimûne ke'l-cesedi'l-vâhidi. Ne dedi geçen dersimizde?

el-Müslimûne ke'l-cesedi'l-vâhidi.

Ke'r-racüli'l-vâhid, ke'l-bünyâni, ke'l-mesâcid… bir sürü say. Ke'r-racüli'l-vâhid, ke'l-bünyâni, ke'l-mesâcid… bir sürü say.

"Müslümanlık bir erkek gibi, bir racül gibi, bir ceset gibi; milyarlarla, ne kadar olursa olsun." "Müslümanlık bir erkek gibi, bir racül gibi, bir ceset gibi; milyarlarla, ne kadar olursa olsun."

Vücut nasıl sayısız eczâlardan terekküb ettiyse, nasıl o bir vücudu teşkil ettiyse,Vücut nasıl sayısız eczâlardan terekküb ettiyse, nasıl o bir vücudu teşkil ettiyse, müslümanların adedi ne kadar çok olursa olsun hepsi bir insan gibidir yani hepsi birdir.müslümanların adedi ne kadar çok olursa olsun hepsi bir insan gibidir yani hepsi birdir. Ayrılıkları, gayrılıkları yoktur, aralarında ihtilaf yapmazlar.Ayrılıkları, gayrılıkları yoktur, aralarında ihtilaf yapmazlar. Binâenaleyh aralarındaki ihtilaf, şeytan hizbine dahil olmalarına vesile olur.Binâenaleyh aralarındaki ihtilaf, şeytan hizbine dahil olmalarına vesile olur. Biz haklıyız, siz haksızsınız. Biz haklıyız, siz haksızsınız. Biz haklıyız, siz haksızsınız. Biz haklıyız, siz haksızsınız. O ayrılmış bir zümre olmuş, öteki ayrılmış bir zümre olmuş, o adına bir ad takmış, O ayrılmış bir zümre olmuş, öteki ayrılmış bir zümre olmuş, o adına bir ad takmış, biz buyuz diyor, öteki de başka bir ad takmış, biz de buyuz diyor ama hepsi hak bizim tarafımızda diyor.biz buyuz diyor, öteki de başka bir ad takmış, biz de buyuz diyor ama hepsi hak bizim tarafımızda diyor. Bunlar hepsi de şeytanın hızbi olmuşlardır. Hizbü'ş-şeytan! Bunlar hepsi de şeytanın hızbi olmuşlardır. Hizbü'ş-şeytan!

İşte bak, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem [ne buyurdu?] Fe-sârû hızbe iblîse.İşte bak, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem [ne buyurdu?]

Fe-sârû hızbe iblîse.
İblis "şeytan" demek canım! "Şeytan taraftarı olmuşlar." İblis "şeytan" demek canım! "Şeytan taraftarı olmuşlar."

Birlik ararken ne diye parçalanıyorsun? Birlik ararken ne diye parçalanıyorsun?

Vücudunun bir tarafını kessek, kolunu ayırsak razı olur musun sen buna? Vücudunun bir tarafını kessek, kolunu ayırsak razı olur musun sen buna?

Olmazsın. Ayağını kessek razı olur musun? Olmazsın. Olmazsın.

Ayağını kessek razı olur musun?

Olmazsın.

Gözünün bir tanesini alsak olur mu? Olmaz. Hepsi bir vücudundur. Gözünün bir tanesini alsak olur mu?

Olmaz. Hepsi bir vücudundur.

E bir vücudun insanları neden muhtelif parçalara ayrılsın? E bir vücudun insanları neden muhtelif parçalara ayrılsın?

Demek şeytan tarafı tercih olunuyor ondan. Demek şeytan tarafı tercih olunuyor ondan.

en-Nisâü hulikne min da'fin. Kadınların hılkati hakkında buyuruyor, bakın güzel bir hadis. en-Nisâü hulikne min da'fin.

Kadınların hılkati hakkında buyuruyor, bakın güzel bir hadis.

"Bunlar zayıf olarak yaratılmıştır." Ve avretin. "Bunlar mahalli avrettirler." "Bunlar zayıf olarak yaratılmıştır." Ve avretin. "Bunlar mahalli avrettirler."

Hayâ, havf, zarâfet ehlidirler, akılları da zayıftır.Hayâ, havf, zarâfet ehlidirler, akılları da zayıftır. Ama bazı içlerinden müstesna olarak çok bilginleri de olabilir.Ama bazı içlerinden müstesna olarak çok bilginleri de olabilir. Olabilir ama bu çok bilgin olan bu cemiyetin hepsinin öyle olmasını iktiza ettirmezOlabilir ama bu çok bilgin olan bu cemiyetin hepsinin öyle olmasını iktiza ettirmez İçinden bir iki, üç beş çıkabilir ama şöyle milyonlarca kadın arasından üç beş kadının müstesna İçinden bir iki, üç beş çıkabilir ama şöyle milyonlarca kadın arasından üç beş kadının müstesna bir bilgiye sahip oluşları onların akıllarının kemaline delalet etmez.bir bilgiye sahip oluşları onların akıllarının kemaline delalet etmez. Bunların nasılsa Cenâb-ı Hak bazılarına böyle müstesna bir akıl ve kudret verebilmiştir [vermiştir]. Bunların nasılsa Cenâb-ı Hak bazılarına böyle müstesna bir akıl ve kudret verebilmiştir [vermiştir]. Fakat umumiyetle kendileri zayıftır, akılları da zayıftır.Fakat umumiyetle kendileri zayıftır, akılları da zayıftır. Bunda, ala'r-rıfki li'n-nisâi. "Bunlara rıfk ile muamele edilmesine teşvik vardır." Bunda, ala'r-rıfki li'n-nisâi. "Bunlara rıfk ile muamele edilmesine teşvik vardır." Yani bunlar zayıftır, akılları da her şeye ermez, yaptıkları hatalardan dolayı,Yani bunlar zayıftır, akılları da her şeye ermez, yaptıkları hatalardan dolayı, gayrı meşru hareketleri olmadığı müddetçe hemen kızıp da vurmak, dövmek, kovmak, tahkir etmek câiz olmaz. gayrı meşru hareketleri olmadığı müddetçe hemen kızıp da vurmak, dövmek, kovmak, tahkir etmek câiz olmaz.

Öyleyse; Fe'stürû avretehünne bi'l-büyûti.Öyleyse;

Fe'stürû avretehünne bi'l-büyûti.
"Bunların en çok zabıtları, muhafazalığı, bunların evlerinde oturmalarıyla kâim olur." "Bunların en çok zabıtları, muhafazalığı, bunların evlerinde oturmalarıyla kâim olur."

"Zayıftır" ya, dışarıya çıkarsa bu zâfiyeti dolayısıyla her gördüğüne gönlü kayar."Zayıftır" ya, dışarıya çıkarsa bu zâfiyeti dolayısıyla her gördüğüne gönlü kayar. Her gördüğüne gönlü kaydığı vakitte evdeki muhabbet eksilir ve zayıflar. Her gördüğüne gönlü kaydığı vakitte evdeki muhabbet eksilir ve zayıflar. Bundan dolayı bunların evde oturmalarını temin edecek çareleri bulun. Bundan dolayı bunların evde oturmalarını temin edecek çareleri bulun.

Ve a'linû alâ da'fihinne bi's-sükûti. "Ve bunların zayıflıklarından dolayı bazen dilleri de fazla olur,Ve a'linû alâ da'fihinne bi's-sükûti. "Ve bunların zayıflıklarından dolayı bazen dilleri de fazla olur, fazla konuşurlar. Acı da söylerler. Siz bunlara karşı mukabeleye de kalkmayın. fazla konuşurlar. Acı da söylerler. Siz bunlara karşı mukabeleye de kalkmayın. Bunların karşısında sükut ile mukabele edin, çareyi ancak öyle bulursunuz." Bunların karşısında sükut ile mukabele edin, çareyi ancak öyle bulursunuz."

Yoksa onun sözüne söz yetiştireceğim, onun sözünün üstüne çıkacağım diye uğraşırsanYoksa onun sözüne söz yetiştireceğim, onun sözünün üstüne çıkacağım diye uğraşırsan seni de günaha sokarlar, ömrünü de zâyi ederler. Sükut et geç öte tarafa. seni de günaha sokarlar, ömrünü de zâyi ederler. Sükut et geç öte tarafa.

en-Nazaru ile'l-Ka'beti ibâdetün, ve'n-nazaru fî vechi'l-vâlideyni ibâdetün,en-Nazaru ile'l-Ka'beti ibâdetün, ve'n-nazaru fî vechi'l-vâlideyni ibâdetün, ve'n-nazaru fî kitâbillâhi ibâdetün. Şimdi bak üç tane ibadet gösterdi ki en kolayı. ve'n-nazaru fî kitâbillâhi ibâdetün.

Şimdi bak üç tane ibadet gösterdi ki en kolayı.
Kâbe'ye gidiyoruz tabii, orada gücümüz de yok namaz kılmak, oruç tutmak, Kâbe'ye gidiyoruz tabii, orada gücümüz de yok namaz kılmak, oruç tutmak, biraz da zor geliyor yaz günlerinde, sıcak mevsimlerde, kılamıyoruz mesela. biraz da zor geliyor yaz günlerinde, sıcak mevsimlerde, kılamıyoruz mesela.

"Bu Kâbe'ye bakmak suretiyle ibadet sevabı alır insan." "Bu Kâbe'ye bakmak suretiyle ibadet sevabı alır insan."

Kâbe, bu Kâbe tabii hepimizin bildiği gibi, bu camiler nasıl taşlardan yapıldıysa, Kâbe, bu Kâbe tabii hepimizin bildiği gibi, bu camiler nasıl taşlardan yapıldıysa, o da İbrahim aleyhisselam İsmail aleyhisselam ile beraber [taştan] yaptıkları bir binadır.o da İbrahim aleyhisselam İsmail aleyhisselam ile beraber [taştan] yaptıkları bir binadır. Fakat bu binanın içerisinde [bir mâneviyat var] Nasıl ki biz kemikten ve etten mürekkebiz;Fakat bu binanın içerisinde [bir mâneviyat var]

Nasıl ki biz kemikten ve etten mürekkebiz;
et, kemik, sinir, kan, man... Şu [vücut] nedir? et, kemik, sinir, kan, man...

Şu [vücut] nedir?

Hepsi madde denilen şey, ha taş, ha kemik. Hepsi madde denilen şey, ha taş, ha kemik.

Taşın bir kuvveti var, dayanağı çok, çok dayanır. Fakat senin benim kemiğim Taşın bir kuvveti var, dayanağı çok, çok dayanır. Fakat senin benim kemiğim toprağın içine girince üç beş sene ya dayanır ya dayanmaz, çürür gider ondan sonra, toprağın içine girince üç beş sene ya dayanır ya dayanmaz, çürür gider ondan sonra, hiç kıymetimiz yok. Ha o taştaki kıymet daha fazla, çok dayanıyor.hiç kıymetimiz yok.

Ha o taştaki kıymet daha fazla, çok dayanıyor.
Bu dayancıyla beraber yine o da bir maddedir, maddeden yapılmış bina.Bu dayancıyla beraber yine o da bir maddedir, maddeden yapılmış bina. Fakat bu etin kemiğin içerisine Cenâb-ı Hak bir can vermiş, bu canla insanlık sıfatını taşıyoruz.Fakat bu etin kemiğin içerisine Cenâb-ı Hak bir can vermiş, bu canla insanlık sıfatını taşıyoruz. Bu insanlık sıfatıyla maddî mânevî çok hünerler yapıyoruz.Bu insanlık sıfatıyla maddî mânevî çok hünerler yapıyoruz. Mesela bugün aya giden maddeci insanlarla beraber,Mesela bugün aya giden maddeci insanlarla beraber, mânevî insanlar da büyük mertebelere nâil olmuşlardır. mânevî insanlar da büyük mertebelere nâil olmuşlardır. Binâenaleyh "Kâbe taştandır, ne bakacağım buna!" diyerekten aldanma.Binâenaleyh "Kâbe taştandır, ne bakacağım buna!" diyerekten aldanma. Onun içerisinde senin içinde nasıl bir mâneviyat, bir ruh varsa,Onun içerisinde senin içinde nasıl bir mâneviyat, bir ruh varsa, o taşın içerisinde de kurulmuş bir ruh vardır. o taşın içerisinde de kurulmuş bir ruh vardır.

Nasıl bak efendi, sen insansın, çok güzelsin, hünerin de çok.Nasıl bak efendi, sen insansın, çok güzelsin, hünerin de çok. Fakat bu taş kadar hünerin yok senin!Fakat bu taş kadar hünerin yok senin! O taşın etrafında milyonlarca insan toplanıp, o taşı öpmek için can veriyor. Biribirlerini çiğniyor yahu! O taşın etrafında milyonlarca insan toplanıp, o taşı öpmek için can veriyor. Biribirlerini çiğniyor yahu! Taş işte! Taş ama Peygamberim öptü diyerekten Taş işte! Taş ama Peygamberim öptü diyerekten herkes öpmek için kakış kakışa, itiş itişe, "Ben de öpeceğim!" diyerekten biribirini yiyor. herkes öpmek için kakış kakışa, itiş itişe, "Ben de öpeceğim!" diyerekten biribirini yiyor.

Taşın hünerine bak, var mı bizim içimizde böyle bir hüner sahibi? Taşın hünerine bak, var mı bizim içimizde böyle bir hüner sahibi?

İnsanız sözde! Demek ki taşta bir mâneviyat var ki o taşta, herkes o taşı öpmek için can atıyor.İnsanız sözde! Demek ki taşta bir mâneviyat var ki o taşta, herkes o taşı öpmek için can atıyor. Göbeğini dayıyor, kollarını dayıyor, başını dayıyor, böyle yalvarıyor yakarıyor, çeşitli... Göbeğini dayıyor, kollarını dayıyor, başını dayıyor, böyle yalvarıyor yakarıyor, çeşitli...

Onun için; en-Nazaru ile'l-Ka'beti ibâdetün. "[Kâbe'ye bakmak] ibadettir, yani ibadet sevabı var." Onun için;

en-Nazaru ile'l-Ka'beti ibâdetün. "[Kâbe'ye bakmak] ibadettir, yani ibadet sevabı var."

Niçin? Baktıkça içine sızı gelir. Baktıkça içine ruh gelir, mâneviyat gelir.Niçin?

Baktıkça içine sızı gelir. Baktıkça içine ruh gelir, mâneviyat gelir.
Gözlerinden yaşlar akmaya başlar. Gözlerinden yaşlar akmaya başlar.

Hele böyle yalnız olaraktan, şöyle bir hüzünle sabah vakitlerinde,Hele böyle yalnız olaraktan, şöyle bir hüzünle sabah vakitlerinde, gecenin tenha vakitlerinde baktıkça, Cenâb-ı Hakk'ın herkese verdiği bir tecelli vardır,gecenin tenha vakitlerinde baktıkça, Cenâb-ı Hakk'ın herkese verdiği bir tecelli vardır, o tecellinin nispetinde bakarsın, meftun olur oraya, âşık olur oraya, hayran olur oraya. o tecellinin nispetinde bakarsın, meftun olur oraya, âşık olur oraya, hayran olur oraya.

Her sene gidiyor insanlar. Neden gidiyorsun ya bir kere gördün, yeter işte? Her sene gidiyor insanlar.

Neden gidiyorsun ya bir kere gördün, yeter işte?

Niçin gidiyorsun tekrar? Bilmem, sor o adama bakalım niçin gidiyor artık? Niçin gidiyorsun tekrar?

Bilmem, sor o adama bakalım niçin gidiyor artık?

Kolay da değil, hem parası harcanacak hem de birçok zorluklar da var. Kolay da değil, hem parası harcanacak hem de birçok zorluklar da var. Gökte uçmak kolay ama onun tehlikelerine de dayanmak kolay bir şey değildir. Gökte uçmak kolay ama onun tehlikelerine de dayanmak kolay bir şey değildir.

"Kâbe'ye bu bakış nasıl ibadet sevabını veriyorsa." "Kâbe'ye bu bakış nasıl ibadet sevabını veriyorsa." Ve'n-nazaru fî vechi'l-vâlideyni ibâdetün.Ve'n-nazaru fî vechi'l-vâlideyni ibâdetün. "Anne ve baba, anne ve babanın yüzlerine bakmak da ibadettir." "Anne ve baba, anne ve babanın yüzlerine bakmak da ibadettir."

Rahmet ve şefkatle, merhamet ve şefkatle bakıyor; Rahmet ve şefkatle, merhamet ve şefkatle bakıyor;

"Benim dünyaya gelmeme sizler sebep oldunuz, ilmi irfan sahibi olmama sebep oldunuz,"Benim dünyaya gelmeme sizler sebep oldunuz, ilmi irfan sahibi olmama sebep oldunuz, müslüman olarak müslüman beldede yaşamama sebep oldunuz.müslüman olarak müslüman beldede yaşamama sebep oldunuz. Allah sizden razı olsun. Uykularınızı terk ettiniz, beslediniz, baktınız, her şeyimize katlandınız, Allah sizden razı olsun. Uykularınızı terk ettiniz, beslediniz, baktınız, her şeyimize katlandınız, bizim bugün adam olmamıza sebep oldunuz. Allah sizden razı olsun!" diyerektenbizim bugün adam olmamıza sebep oldunuz. Allah sizden razı olsun!" diyerekten öyle şefkat ve merhametle anne ve babaların yüzüne bakmak, o da ibadettir. öyle şefkat ve merhametle anne ve babaların yüzüne bakmak, o da ibadettir.

Hatta ve hatta bir insanın valideyni âhirete göçmüş olsa bile, göçüyor ya, Hatta ve hatta bir insanın valideyni âhirete göçmüş olsa bile, göçüyor ya, bu göçen valideler için de hayır dua etmeyen, beş vakit namazında hayır dua etmeyenbu göçen valideler için de hayır dua etmeyen, beş vakit namazında hayır dua etmeyen kimselerin duaları da ind-i ilâhiyede makbul olmaz.kimselerin duaları da ind-i ilâhiyede makbul olmaz. Dualarımızın makbuliyeti için anne ve babalarımıza beş vakit namazın içinde dua etmek mecburiyetindeyiz.Dualarımızın makbuliyeti için anne ve babalarımıza beş vakit namazın içinde dua etmek mecburiyetindeyiz. Etmediğimiz takdirde olmaz. Hayatta ise yüzlerine bakmak suretiyle de bu ibadet sevabını alırız. Etmediğimiz takdirde olmaz. Hayatta ise yüzlerine bakmak suretiyle de bu ibadet sevabını alırız.

Ve'n-nazaru fî kitâbillâhi ibâdetün. "Kur'ân-ı Azîmüşşân'ı okumak bilsin veya bilmesin, [ona bakmak ibadettir.] Ve'n-nazaru fî kitâbillâhi ibâdetün. "Kur'ân-ı Azîmüşşân'ı okumak bilsin veya bilmesin, [ona bakmak ibadettir.]

Okumak bilen tabii bakıp okuyor. Bilmiyorsa? Okumak bilen tabii bakıp okuyor.

Bilmiyorsa?

Şimdi hâfız olur bir insan, hâfız olduğu halde Kur'an'ı ezberden okur, bir sevap alır.Şimdi hâfız olur bir insan, hâfız olduğu halde Kur'an'ı ezberden okur, bir sevap alır. Kur'an'ı açıp da okursa iki sevap alır. Ben hâfızım, niçin bakacağım Kur'an'a? Kur'an'ı açıp da okursa iki sevap alır.

Ben hâfızım, niçin bakacağım Kur'an'a?

Yok. Kur'an'ın kendisine bakmak da ayrıca bir sevap. Okuması ayrı sevap, ona bakmak da ayrı sevaptır.Yok. Kur'an'ın kendisine bakmak da ayrıca bir sevap. Okuması ayrı sevap, ona bakmak da ayrı sevaptır. Onun için; Ve'n-nazaru fî kitâbillâhi ibâdetün. Allahu Teâlâ'nın kitabına nazar, o da ibadettir." Onun için;

Ve'n-nazaru fî kitâbillâhi ibâdetün. Allahu Teâlâ'nın kitabına nazar, o da ibadettir."

Eh, o nazarlar dolayısıyla da Cenâb-ı Hak bakarsın insanın gönlüne merhamet verir, Eh, o nazarlar dolayısıyla da Cenâb-ı Hak bakarsın insanın gönlüne merhamet verir, şefkat verir, hayır verir, birçok şeyler verir.şefkat verir, hayır verir, birçok şeyler verir. O verdikleri şeyler dolayısıyla da Allah adamı olaraktan dünyadan çıkar gider. O verdikleri şeyler dolayısıyla da Allah adamı olaraktan dünyadan çıkar gider.

Bu hadis Âişe validemizden rivayet edilmiş, yine bir tane daha buyuruluyor ki; Bu hadis Âişe validemizden rivayet edilmiş, yine bir tane daha buyuruluyor ki;

en-Nazaru fî selâseti eşyâe.en-Nazaru fî selâseti eşyâe. "Üç şeye bakmak." İbâdetün. "İbadettir." Bunlardan birisi; "Üç şeye bakmak." İbâdetün. "İbadettir."

Bunlardan birisi;

en-Nazaru fî vechi'l-ebeveyni. Kâbe'yi burada zikretmedi. "Anne ve babanın yüzlerine bakmak ibadettir." bir.en-Nazaru fî vechi'l-ebeveyni. Kâbe'yi burada zikretmedi. "Anne ve babanın yüzlerine bakmak ibadettir." bir. Ve fi'l-mushafi. Orada kitâbullah diye geçti, burada da Mushaf olarak o kitâbullah açıklandı. Ve fi'l-mushafi. Orada kitâbullah diye geçti, burada da Mushaf olarak o kitâbullah açıklandı.

en-Nazaru fi'l-mushafi. "Mushafa bakmak da ibadettir." en-Nazaru fi'l-mushafi. "Mushafa bakmak da ibadettir."

Onun için bazı bizim hanım kadınlarımız vardır, okumak bilmezler. Onun için bazı bizim hanım kadınlarımız vardır, okumak bilmezler. Okumak bilmediklerinden, Kulhüvallah'ı bilirler, herkes bilir Kulhüvallah'ı.Okumak bilmediklerinden, Kulhüvallah'ı bilirler, herkes bilir Kulhüvallah'ı. Açar mushafı, her satırında bir Kulhüvallah okumak suretiyle ben de hatim yaptım der.Açar mushafı, her satırında bir Kulhüvallah okumak suretiyle ben de hatim yaptım der. Her satırına bir Kulhüvallah okur.Her satırına bir Kulhüvallah okur. Hem Kur'an'a bakmış sevabı alır, hem de Kur'ân-ı Azîmüşşan'dan Kulhüvallah sûresini okumak suretiyleHem Kur'an'a bakmış sevabı alır, hem de Kur'ân-ı Azîmüşşan'dan Kulhüvallah sûresini okumak suretiyle ayrıca yine sevaplar alır. Ve fi'l-bahri. "Denize bakmak da ibadettir." Niçin? ayrıca yine sevaplar alır.

Ve fi'l-bahri. "Denize bakmak da ibadettir."

Niçin?

İnsanın uyanmasına sebep olurlar. Bakarsın ki ucu bucu yok bir derya. İnsanın uyanmasına sebep olurlar. Bakarsın ki ucu bucu yok bir derya.

Bunun tuzu nereden geliyor, suyu nereden geliyor, nasıl oluyor? Bunun tuzu nereden geliyor, suyu nereden geliyor, nasıl oluyor? Bakarsın bakarsın Allahu Teâlâ'yı tefekküre vesile olur. Bakarsın bakarsın Allahu Teâlâ'yı tefekküre vesile olur.

Tefekkerû fî âlâillâh. Ve lâ tetefekkerû fî zâtillâhi. "Allahu Teâlâ'nın nimetlerini düşünün." Tefekkerû fî âlâillâh. Ve lâ tetefekkerû fî zâtillâhi. "Allahu Teâlâ'nın nimetlerini düşünün."

Düşünün, o düşünce sizi Allah'a doğru sevk eder.Düşünün, o düşünce sizi Allah'a doğru sevk eder. Kendinizi düşünün, hayatınızı düşünün, kardeşlerinizi düşünün. Kendinizi düşünün, hayatınızı düşünün, kardeşlerinizi düşünün. Şu ufacık bir âzânızı alın, onu düşünün içinden çıkamazsınız. Göz nimeti düşün bak! Şu ufacık bir âzânızı alın, onu düşünün içinden çıkamazsınız.

Göz nimeti düşün bak!

Aklıma geldi, bir zât çok ibadet etmiş. Çok ibadet etmiş, Cenâb-ı Hakk'a da hiç günah işlememiş.Aklıma geldi, bir zât çok ibadet etmiş. Çok ibadet etmiş, Cenâb-ı Hakk'a da hiç günah işlememiş. Bir dağ gibi bir yerdeymiş, başka emsal arkadaşı yok yanında. Bir dağ gibi bir yerdeymiş, başka emsal arkadaşı yok yanında. Günah işleyecek bir fırsat da eline geçmemiş, hep ibâdât ü taatte vakti geçmiş. Günah işleyecek bir fırsat da eline geçmemiş, hep ibâdât ü taatte vakti geçmiş. Cenâb-ı Hak orada güzel bir de ağaç yaratmış oradaki meyvelerinden istifade ediyor,Cenâb-ı Hak orada güzel bir de ağaç yaratmış oradaki meyvelerinden istifade ediyor, kaynar bir de kaynak su var orada, ondan da içiyor, yaşıyor bu suretle. kaynar bir de kaynak su var orada, ondan da içiyor, yaşıyor bu suretle.

Nihayet vefat etmiş, Cenâb-ı Hak demiş ki; Nihayet vefat etmiş, Cenâb-ı Hak demiş ki;

"Ey kulum! Seni ben cennete rahmetimle mi koyayım yoksa senin yaptığın ibadetlerle mi koyayım? "Ey kulum! Seni ben cennete rahmetimle mi koyayım yoksa senin yaptığın ibadetlerle mi koyayım?

Tabii adam çok günah etmediğinden, çok da ibadet ettiğinden; Tabii adam çok günah etmediğinden, çok da ibadet ettiğinden;

"Yâ Rabbi! Benim ibadetlerim ile koy beni cennete." demiş. "Yâ Rabbi! Benim ibadetlerim ile koy beni cennete." demiş.

Eh, madem sen ibadetlerinle girmek istiyorsun,Eh, madem sen ibadetlerinle girmek istiyorsun, sana verdiğim göz nimetiyle senin ibadetlerini karşılaştıralım, teraziye koyalım. sana verdiğim göz nimetiyle senin ibadetlerini karşılaştıralım, teraziye koyalım. Göz nimetinin şükrünü yapabildiysen ne âlâ demiş. Göz nimetinin şükrünü yapabildiysen ne âlâ demiş.

Gözünü bir terazinin gözüne koymuşlar, onun ibadetlerini de terazinin diğer bir gözüne koymuşlar,Gözünü bir terazinin gözüne koymuşlar, onun ibadetlerini de terazinin diğer bir gözüne koymuşlar, göz ağır geliyor. Göz ağır geliyor! Göz demek ki ne kadar büyük nimettir o! göz ağır geliyor.

Göz ağır geliyor! Göz demek ki ne kadar büyük nimettir o!
Onun sayesinde bak görüyoruz, geziyoruz, Allahu Teâlâ'nın yerinde, göğünde neler varOnun sayesinde bak görüyoruz, geziyoruz, Allahu Teâlâ'nın yerinde, göğünde neler var idrakler ediyoruz. Göz de öyle, kulak da öyle! Kulak daha mühimdir.idrakler ediyoruz.

Göz de öyle, kulak da öyle! Kulak daha mühimdir.
Kulak, gözden daha mühimdir. Öyle olmakla beraber, gözün de ayrıca birçok fevâidi var. Kulak, gözden daha mühimdir. Öyle olmakla beraber, gözün de ayrıca birçok fevâidi var. Bundan dolayı bu bakmalardan ibret alıyor insan. Göz böyle ağır gelince terazide; Bundan dolayı bu bakmalardan ibret alıyor insan.

Göz böyle ağır gelince terazide;

E demişler, e seni ne yapalım? Bak senin yaptığın bütün ibadetler bir göz şükrünü ödeyemedi. E demişler, e seni ne yapalım? Bak senin yaptığın bütün ibadetler bir göz şükrünü ödeyemedi. Bütün ibadetlerin sevabı bir gözün şükrünü ödeyemedi, haydi bunu atın cehenneme, demişler. Bütün ibadetlerin sevabı bir gözün şükrünü ödeyemedi, haydi bunu atın cehenneme, demişler.

O zaman; "Aman yâ Rabbi! Rahmetinle beni cennete koy!" diyerekten başlamış yalvarmaya. O zaman; "Aman yâ Rabbi! Rahmetinle beni cennete koy!" diyerekten başlamış yalvarmaya.

Hepimizin kurtuluşuna sebep olacak rahmet-i ilâhiyedir. Hepimizin kurtuluşuna sebep olacak rahmet-i ilâhiyedir.

Onun için o denizlere bakmak da insanları tefekküre sevk eder. Onun için o denizlere bakmak da insanları tefekküre sevk eder. Onun için Eşrefoğlu Rûmî hazretlerinin çok güzel bir sözü vardır, sırası geldikçe hep söylerim ama; Onun için Eşrefoğlu Rûmî hazretlerinin çok güzel bir sözü vardır, sırası geldikçe hep söylerim ama;

Bir göz ki olmaya ibret nazarında, Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde. demiş, Bir göz ki olmaya ibret nazarında,

Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.

demiş,
ne kadar güzel bir söz söylemiş ama! Bir göz ki olmaya ibret nazarında, ne kadar güzel bir söz söylemiş ama!

Bir göz ki olmaya ibret nazarında,

Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde. Ol düşmanıdır sahibinin baş üzerinde.

Eh, göz hepimizde var, her mahlûkta da var ama hiçbir işe yaramıyor.Eh, göz hepimizde var, her mahlûkta da var ama hiçbir işe yaramıyor. Denize değil nereye bakarsan bak! İşte hayvanın baktığı gibi bakış! O gözde iş yok.Denize değil nereye bakarsan bak! İşte hayvanın baktığı gibi bakış! O gözde iş yok. Göz her hangi bir şeye bakarsa onun neticesinde Allahu Teâlâ'ya onu sevk edecekGöz her hangi bir şeye bakarsa onun neticesinde Allahu Teâlâ'ya onu sevk edecek bir tefekkür bulunması lazım, iz'an bulunması lazım. Bundan mahrumsa yazık o adama! Şimdi bakınız; bir tefekkür bulunması lazım, iz'an bulunması lazım. Bundan mahrumsa yazık o adama!

Şimdi bakınız;

en-Nazaru. Şimdi bu bakmak var ya, anaya bakarken sevap alıyoruz,en-Nazaru.

Şimdi bu bakmak var ya, anaya bakarken sevap alıyoruz,
Kâbe'ye bakarken sevap alıyoruz, Mushaf'a bakarken sevap alıyoruz, Kâbe'ye bakarken sevap alıyoruz, Mushaf'a bakarken sevap alıyoruz, denize bakarken sevap alıyoruz ama; en-Nazaru sehmün min sihâmi iblîse.denize bakarken sevap alıyoruz ama;

en-Nazaru sehmün min sihâmi iblîse.
"O bakışlar iblisin zehirli oklarından bir oktur." "O bakışlar iblisin zehirli oklarından bir oktur."

Bakışların içerisinde zehirli bir ok vardır, o ok da şeytanın okudur. Bakışların içerisinde zehirli bir ok vardır, o ok da şeytanın okudur.

Mesmûmetün. "Zehirlenmiş, çok kuvvetli bir zehiri var." Fe-men terekehâ min havfillâhi. Mesmûmetün. "Zehirlenmiş, çok kuvvetli bir zehiri var."

Fe-men terekehâ min havfillâhi.

Şimdi bakacaksın bir şeye, nâmahrem, yani günah bir yere bakıyorsun, hakkın olmayan bir şeye bakıyorsun. Şimdi bakacaksın bir şeye, nâmahrem, yani günah bir yere bakıyorsun, hakkın olmayan bir şeye bakıyorsun. O bakışı günahtır, yasaktır dedin terk ettin. Allah bunu yasak etmiş, bakmam dedin, kafanı çevirdin,O bakışı günahtır, yasaktır dedin terk ettin. Allah bunu yasak etmiş, bakmam dedin, kafanı çevirdin, bakmadın. Bu bakmadığına mükâfat olaraktan; bakmadın. Bu bakmadığına mükâfat olaraktan;

Esâbehû îmânen yecidü halâvetehû fî kalbihî. " Esâbehû îmânen yecidü halâvetehû fî kalbihî. " Allah ona bir iman verir ki, o imanın tadını kalbinde bulur." Allah ona bir iman verir ki, o imanın tadını kalbinde bulur."

Şimdi bizim imanın tadını kalbimizde bulamayışımızın yegâne sebeplerinden birisi de, Şimdi bizim imanın tadını kalbimizde bulamayışımızın yegâne sebeplerinden birisi de, gözlerimiz her harama bakıyor.gözlerimiz her harama bakıyor. Bugün hepsi de serbest, istediğin gibi istediğine bakmakta muhayyersin, Bugün hepsi de serbest, istediğin gibi istediğine bakmakta muhayyersin, fakat bu bakışlar bizim iç âlemimizin ölümüne sebep oluyor.fakat bu bakışlar bizim iç âlemimizin ölümüne sebep oluyor. Nasıl burada halâveti tadıyor bakmayan, bakan da bu halâvetin zıttı olaraktan ağzı acıyor,Nasıl burada halâveti tadıyor bakmayan, bakan da bu halâvetin zıttı olaraktan ağzı acıyor, zehirleniyor. Zehir yiyen bir insanın ağzı nasıl olursa, tıpkı bunun da ağzı, gönlü öyle oluyor.zehirleniyor. Zehir yiyen bir insanın ağzı nasıl olursa, tıpkı bunun da ağzı, gönlü öyle oluyor. Ki, o haram bakışlarda elektrik cereyanı gibi bir cereyan var, o cereyanlar iki tarafa işler.Ki, o haram bakışlarda elektrik cereyanı gibi bir cereyan var, o cereyanlar iki tarafa işler. O günahlardan dolayı teşekkül eden içerideki mâsiyetlerin günahı senin kalbinin ölümüne sebep olur. O günahlardan dolayı teşekkül eden içerideki mâsiyetlerin günahı senin kalbinin ölümüne sebep olur.

Vücudun ölümleri kolay, götürürler mezarlığa koyarlar, fakat gönüllerin ölümü? Vücudun ölümleri kolay, götürürler mezarlığa koyarlar, fakat gönüllerin ölümü?

Gönüller öldükten sonra insana hayrı ve şerri seçer olmaz, sevabı günahı anlar olmaz,Gönüller öldükten sonra insana hayrı ve şerri seçer olmaz, sevabı günahı anlar olmaz, iyiyi kötüyü fark eder olmaz. Ondan sonra beyaza kara dersin, hakka da bâtıl dersin, iyiyi kötüyü fark eder olmaz. Ondan sonra beyaza kara dersin, hakka da bâtıl dersin, bâtıla da hak dersin. Sebebi? Gönüllerin kararması. Sebebi? Günahlara bakmak. bâtıla da hak dersin.

Sebebi?

Gönüllerin kararması.

Sebebi?

Günahlara bakmak.

"Bakmaktan ne olacak?" diyorsun ama bak bakmak ne büyük tesir yapıyor! "Bakmaktan ne olacak?" diyorsun ama bak bakmak ne büyük tesir yapıyor!

Bakmaktan ne olacak, bir şey olmaz? Bakmaktan ne olacak, bir şey olmaz?

Ama gönüller ölür, odan sonra insan hak ile bâtılı ayıramayacak duruma düşer. Ama gönüller ölür, odan sonra insan hak ile bâtılı ayıramayacak duruma düşer. Ondan sonra insanlık sıfatından da çıkar. Hazreti Huzeyfe'nin rivayeti. Ondan sonra insanlık sıfatından da çıkar.

Hazreti Huzeyfe'nin rivayeti.

en-Nahlü ve'ş-şecerü bereketün alâ ehlihî ve alâ akibihim ba'dehüm, izâ kânû lillâhi şâkirîne. en-Nahlü ve'ş-şecerü bereketün alâ ehlihî ve alâ akibihim ba'dehüm, izâ kânû lillâhi şâkirîne.

Gerek hurma bahçeleri, diğer bahçeler, meyveler yetiştirilmiş. Gerek hurma bahçeleri, diğer bahçeler, meyveler yetiştirilmiş. Bunlar[ın, yetiştirenin] kendi için de kendisinden sonra gelecek zürriyeti için de büyük faydaları vardır. Bunlar[ın, yetiştirenin] kendi için de kendisinden sonra gelecek zürriyeti için de büyük faydaları vardır. Tabii bunlar bizi aynı zamanda bağ bahçe, böyle meyveli mahsüllerin yetiştirilmesine teşvik ediyor.Tabii bunlar bizi aynı zamanda bağ bahçe, böyle meyveli mahsüllerin yetiştirilmesine teşvik ediyor. Ama; İzâ kânû lillâhi şâkirîne. Ama;

İzâ kânû lillâhi şâkirîne.
"Bunu yetiştirenler Allahu Teâlâ'nın nimetine şükrettikleri müddetçe bu onlar için berekettir." "Bunu yetiştirenler Allahu Teâlâ'nın nimetine şükrettikleri müddetçe bu onlar için berekettir."

Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetlere şükrettikleri müddetçe gerek kendileri, Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetlere şükrettikleri müddetçe gerek kendileri, gerek evlatları, şükrettikleri müddetçe bu onlara berekettir.gerek evlatları, şükrettikleri müddetçe bu onlara berekettir. Edemedikleri takdirde bu onlara nimet değil nikmet, ceza, yani felakettir. Edemedikleri takdirde bu onlara nimet değil nikmet, ceza, yani felakettir.

Şükrederse ne olur? Artar. Mahsülü artar, bereketi artar, her şeyi artar. Şükrederse ne olur?

Artar. Mahsülü artar, bereketi artar, her şeyi artar.
Şükredemediği takdirde bereket de elden gider, çoğalmalar da elden gider, hayır da elden gider. Şükredemediği takdirde bereket de elden gider, çoğalmalar da elden gider, hayır da elden gider.

en-Nezrü nezrâni: fe-mâ kâne min nezrin fî tâ'atillâhi fe-zâlike lillâhi ve fîhi'l-vefâü. Nezir ediyorlar. en-Nezrü nezrâni: fe-mâ kâne min nezrin fî tâ'atillâhi fe-zâlike lillâhi ve fîhi'l-vefâü. Nezir ediyorlar. Hepimizin bildiği bir şey var ki, "Benim şu işim olursa ben şöyle bir kurban keseceğim,Hepimizin bildiği bir şey var ki, "Benim şu işim olursa ben şöyle bir kurban keseceğim, bir cami yaptıracağım, bir fakiri doyuracağım, giydireceğim,bir cami yaptıracağım, bir fakiri doyuracağım, giydireceğim, bir medrese yaptıracağım, bir mektep yaptıracağım." diye vaad ediyor.bir medrese yaptıracağım, bir mektep yaptıracağım." diye vaad ediyor. Şu işim olursa, nezir diyorlar buna. "Bu nezir iki kısımdır." diyor.Şu işim olursa, nezir diyorlar buna.

"Bu nezir iki kısımdır." diyor.
Birisi Allahu Teâlâ'ya taatta, ki bunda vefâ şarttır. Vefâ şarttır!Birisi Allahu Teâlâ'ya taatta, ki bunda vefâ şarttır. Vefâ şarttır! Onun için vefat eden insanların da öldükten sonra nezir borçları için bir devir yapılır. Onun için vefat eden insanların da öldükten sonra nezir borçları için bir devir yapılır. Yapamadığı nezirleri varsa onlar için de bir devir yapılır ki, meşrudur. Yapamadığı nezirleri varsa onlar için de bir devir yapılır ki, meşrudur.

Ve fîhi'l-vefâü. "Bu yaptığı nezirleri ifâ etmek boynunun borcudur." Ve fîhi'l-vefâü. "Bu yaptığı nezirleri ifâ etmek boynunun borcudur."

Namaz nasıl borcuysa, oruç nasıl borcuysa, sadaka nasıl borcuysa bunu da kendi kendine borç edindi. Namaz nasıl borcuysa, oruç nasıl borcuysa, sadaka nasıl borcuysa bunu da kendi kendine borç edindi. Kendi kendine borç yaptı bu işi, bu neziri. İster malî olsun ister bedenî olsun.Kendi kendine borç yaptı bu işi, bu neziri. İster malî olsun ister bedenî olsun. Diyor ki; "Bu iş olursa ben hacca gideceğim. Nafile olarak bir hac yapacağım."Diyor ki; "Bu iş olursa ben hacca gideceğim. Nafile olarak bir hac yapacağım." Farzı kendisinin borcu zaten, farzından gayrı bir haccı da böyle kendine borç ediyor. Farzı kendisinin borcu zaten, farzından gayrı bir haccı da böyle kendine borç ediyor. "İşim olursa." diyor, işi de oluyor, ondan sonra yapması kendisine zor geliyor."İşim olursa." diyor, işi de oluyor, ondan sonra yapması kendisine zor geliyor. Yapamıyor bunu, hacca gideceğim dedi ama zor geldi kendisine, gidemiyor.Yapamıyor bunu, hacca gideceğim dedi ama zor geldi kendisine, gidemiyor. Bu onun sırtında borç olarak kalır. Ve mâ kâne min nezrin fî ma'siyetillâhi.Bu onun sırtında borç olarak kalır.

Ve mâ kâne min nezrin fî ma'siyetillâhi.
"Eğer bu nezri mâsiyet yolunda yaptıysa." "Eğer bu nezri mâsiyet yolunda yaptıysa."

Diyor ki; "Benim şu işim olursa, şu kadar içki içireceğim, şöyle yapacağım."Diyor ki; "Benim şu işim olursa, şu kadar içki içireceğim, şöyle yapacağım." [diye] günah taraflarını söylüyor. "Sılayı rahim yapmayacağım." diyor, [diye] günah taraflarını söylüyor. "Sılayı rahim yapmayacağım." diyor, buna benzer günahlar neler varsa onları sayıyor.buna benzer günahlar neler varsa onları sayıyor. Bunlara vefâ lazım değildir, bunları yapmak şart değildir.Bunlara vefâ lazım değildir, bunları yapmak şart değildir. "Bu da sırf şeytanîdir." Ve lâ vefâe fîhi. "Bunu yapmakta lüzum yoktur." "Bu da sırf şeytanîdir." Ve lâ vefâe fîhi. "Bunu yapmakta lüzum yoktur."

Ve yükeffirühû mâ yükeffirü'l-yemîne. Ancak mezahib-i erbaaya göre, Ve yükeffirühû mâ yükeffirü'l-yemîne.

Ancak mezahib-i erbaaya göre,
bundan dolayı yemin yaptı da yemininde duramayan bir insan nasıl ki ya üç gün oruç tutar, bundan dolayı yemin yaptı da yemininde duramayan bir insan nasıl ki ya üç gün oruç tutar, ya on fakiri giydirir, yedirir, yahut üç gün oruç tutar.ya on fakiri giydirir, yedirir, yahut üç gün oruç tutar. Bunun kefâreti de, günahlı işleri yapmamak için bu nezrine kefâret olarak üç gün oruç tutar,Bunun kefâreti de, günahlı işleri yapmamak için bu nezrine kefâret olarak üç gün oruç tutar, yahut on fakiri doyurur, giydirir. yahut on fakiri doyurur, giydirir.

en-Nasru mea's-sabri, ve'l-ferecü mea'l-kerbi ve inne mea'l-usri yüsran, inne mea'l-usri yüsran. en-Nasru mea's-sabri, ve'l-ferecü mea'l-kerbi ve inne mea'l-usri yüsran, inne mea'l-usri yüsran.

Bu çok güzel bir derstir. Bu çok güzel bir derstir.

Her hangi bir hususta olursa olsun Allah-u Teâlâ'nın yardımı, kulların sabrına bağlıdır.Her hangi bir hususta olursa olsun Allah-u Teâlâ'nın yardımı, kulların sabrına bağlıdır. Sabrın ne nisbetteyse, yardım da o nisbette olur.Sabrın ne nisbetteyse, yardım da o nisbette olur. Allahu Teâlâ'dan gelecek nusret, yardım kulun sabrına bağlıdır.Allahu Teâlâ'dan gelecek nusret, yardım kulun sabrına bağlıdır. Sabrın ne kadar çoksa, yardım da Cenâb-ı Hak tarafından o kadar çok olur. Sabrın ne kadar çoksa, yardım da Cenâb-ı Hak tarafından o kadar çok olur.

Ve'l-ferecü. "Sıkıntılardan kurtuluş." Mea'l-kerbi. "O da sıkıntıların nispetindedir." Ve'l-ferecü. "Sıkıntılardan kurtuluş." Mea'l-kerbi. "O da sıkıntıların nispetindedir."

Ondan da bir gün elbette, muhakkak insanlar kurtulacaktır. Çünkü hiçbirisinin devamı yoktur. Ondan da bir gün elbette, muhakkak insanlar kurtulacaktır. Çünkü hiçbirisinin devamı yoktur.

Ve inne mea'l-usri yüsran. "Çünkü her bir zorluğun karşısında bir kolaylık vardır."Ve inne mea'l-usri yüsran. "Çünkü her bir zorluğun karşısında bir kolaylık vardır." İnne mea'l-usri yüsran. Yine tekrar ediyor ki; bak Elemneşrahleke'de hergün okuruz ya, İnne mea'l-usri yüsran. Yine tekrar ediyor ki; bak Elemneşrahleke'de hergün okuruz ya, buradaki bir üsra iki yüsur var, bir zorluğa iki kolaylık var.buradaki bir üsra iki yüsur var, bir zorluğa iki kolaylık var. Onun için zorlukların karşısında hemen yılmamalı, dayanmalıdır.Onun için zorlukların karşısında hemen yılmamalı, dayanmalıdır. Çünkü arkasında muhakkak kolaylıklar gelecektir. Bir tane daha okuyalım; Çünkü arkasında muhakkak kolaylıklar gelecektir.

Bir tane daha okuyalım;

en-Nafakatü küllühâ fî sebîlillâhii. Demin dedik ki;en-Nafakatü küllühâ fî sebîlillâhii.

Demin dedik ki;
"Allah yolunda uyayan insanlar." Ke's-sâimi'l-kâimi.[Gece namaz kılan gündüz oruç tutan gibidirler.] "Allah yolunda uyayan insanlar." Ke's-sâimi'l-kâimi.[Gece namaz kılan gündüz oruç tutan gibidirler.]

Bugün de Allah yolunda nafakalarını harcayanlar.Bugün de Allah yolunda nafakalarını harcayanlar. Ayrıca paranın hiçbir kabahati yok. Para bir kağıttan yahut madenden birşey. Ayrıca paranın hiçbir kabahati yok. Para bir kağıttan yahut madenden birşey. Onun için onun hiç kabahati yok, bütün kabahat onu kullananlarda. Onun için onun hiç kabahati yok, bütün kabahat onu kullananlarda.

Onun için; Ni'me'l-mâlü's-sâlih li-racüli's-sâlih. "Helal para ne güzel şeydir." Onun için;

Ni'me'l-mâlü's-sâlih li-racüli's-sâlih. "Helal para ne güzel şeydir."

Kim için? "İyi insanlar, salih insanlar için." Bak bak, Timur Leng yine hasta olmuş. Kim için?

"İyi insanlar, salih insanlar için."

Bak bak, Timur Leng yine hasta olmuş.
Orada okuduydum, doktorlar âciz kalmış. Birisi demiş ki; Orada okuduydum, doktorlar âciz kalmış. Birisi demiş ki;

"Sen helalinden, temiz bir buğday ekmeği yiyebilirsen, senin bu derdin geçer." "Sen helalinden, temiz bir buğday ekmeği yiyebilirsen, senin bu derdin geçer."

Aramış, taramış helal lokma bulayım diyerekten, demişler ki; Aramış, taramış helal lokma bulayım diyerekten, demişler ki;

"Hacı Bayrâm-ı Velî'de bulursan bulursun." İnsanların lokmalarına çok dikkat etmeleri lazım. "Hacı Bayrâm-ı Velî'de bulursan bulursun."

İnsanların lokmalarına çok dikkat etmeleri lazım.
Her kazanç kazanç olmaz. İçki satılan kazançlar, kumardan kazanılan kazançlar,Her kazanç kazanç olmaz. İçki satılan kazançlar, kumardan kazanılan kazançlar, yalanlarla kazanılan kazançlar, hile ile kazanılan kazançlar;yalanlarla kazanılan kazançlar, hile ile kazanılan kazançlar; cabbarlıkla zâlimane, gaddarâne kazanılan paralar, bunlar câiz olmayan şeylerdir.cabbarlıkla zâlimane, gaddarâne kazanılan paralar, bunlar câiz olmayan şeylerdir. Müslüman zâlim olmaz, müslüman gaddar olmaz, müslüman hilekâr olmaz,Müslüman zâlim olmaz, müslüman gaddar olmaz, müslüman hilekâr olmaz, müslüman yalancı olmaz, müslüman kardeşini kendi gibi bilir, kendisi gibi sever.müslüman yalancı olmaz, müslüman kardeşini kendi gibi bilir, kendisi gibi sever. Her halinde kendisi gibi korur. Binâenaleyh ben para kazanacağım diyerektenHer halinde kendisi gibi korur. Binâenaleyh ben para kazanacağım diyerekten müslüman kardeşini kandırmak, aldatmak müslümana yakışmazmüslüman kardeşini kandırmak, aldatmak müslümana yakışmaz olduğunu bilerekten helal parayı bulmak zor olmuş. olduğunu bilerekten helal parayı bulmak zor olmuş.

İmam Gazzâli bile devrinde helal paradan şikâyet ederekten dert yanmış. İmam Gazzâli bile devrinde helal paradan şikâyet ederekten dert yanmış.

Bu Timur Leng de bir helal lokmayı bulmak için Hacı Bayrâm-ı Velî'ye müracaat etmiş. Bu Timur Leng de bir helal lokmayı bulmak için Hacı Bayrâm-ı Velî'ye müracaat etmiş.

Allah kusurlarımızı affetsin. Onun için lokmalarımıza çok dikkat etmek lazım. Allah kusurlarımızı affetsin.

Onun için lokmalarımıza çok dikkat etmek lazım.
Mesela cuma günü ezan okunuyor herkes alışverişte. Olur mu canım? Mesela cuma günü ezan okunuyor herkes alışverişte.

Olur mu canım?

Cenâb-ı Hak diyor ki; Fe's'av ilâ zikrillah. "Cuma günü ezan okundu mu kapa dükkanını koş camiye." diyor. Cenâb-ı Hak diyor ki; Fe's'av ilâ zikrillah. "Cuma günü ezan okundu mu kapa dükkanını koş camiye." diyor.

E sen bunu dinlemiyorsun, kazanacağım, o zaman bana müşteri gelecek diyerekten. E sen bunu dinlemiyorsun, kazanacağım, o zaman bana müşteri gelecek diyerekten.

Ha bunlar helal, tayyib, tîyb olmaz. Ha bunlar helal, tayyib, tîyb olmaz.

Eşkiyanın yol keserek aldığı paralar var, çoluğuna çocuğuna da yediriyor. Eşkiyanın yol keserek aldığı paralar var, çoluğuna çocuğuna da yediriyor.

Onun rızkı helal midir ona? Adam soymuş, silahını uzatmış,Onun rızkı helal midir ona?

Adam soymuş, silahını uzatmış,
herkesin cebindeki parayı almış, götürmüş rahat rahat yiyor. Canım bu para helal olur mu? herkesin cebindeki parayı almış, götürmüş rahat rahat yiyor.

Canım bu para helal olur mu?

İşte bu nasıl haramsa, öteki gaddarlıkla, zulümle, hile ile, aldatmak ile kazanılan paralar da İşte bu nasıl haramsa, öteki gaddarlıkla, zulümle, hile ile, aldatmak ile kazanılan paralar da aynı şekildedir. Birisi silahının kuvvetiyle alıyor, birisi de çenesinin kuvvetiyle alıyor. aynı şekildedir. Birisi silahının kuvvetiyle alıyor, birisi de çenesinin kuvvetiyle alıyor.

Onun için nafaka denildiği vakitte, murat helalinden olan kısmı. Onun için nafaka denildiği vakitte, murat helalinden olan kısmı. Onun için az kazan zararı yok, ama bereketi olur, hayrı olur, boş yere gitmez, rahat rahat geçinirsin. Onun için az kazan zararı yok, ama bereketi olur, hayrı olur, boş yere gitmez, rahat rahat geçinirsin.

en-Nafakatü küllühâ fî sebîlillâhi. en-Nafakatü küllühâ fî sebîlillâhi. "Bu harcadığın paraların hepsi Allah yolunda olunca senin için iyi bir paradır." "Bu harcadığın paraların hepsi Allah yolunda olunca senin için iyi bir paradır."

İllâ hâza'l-binâe. E ben bir ev yaptım ama az yaptım, İllâ hâza'l-binâe.

E ben bir ev yaptım ama az yaptım,
buna biraz daha ek yapayım daha büyük olsun, bir kat daha çıkayım üzerine. Ha; buna biraz daha ek yapayım daha büyük olsun, bir kat daha çıkayım üzerine. Ha;

İllâ hâza'l-binâe fe-lâ hayra fîhi. "Binalara harcanan paralar da hayır yoktur." İllâ hâza'l-binâe fe-lâ hayra fîhi. "Binalara harcanan paralar da hayır yoktur."

Ya bugün bizim zenginlerimizin bu binaların üzerine binalar yaparaktan,Ya bugün bizim zenginlerimizin bu binaların üzerine binalar yaparaktan, süsler yaparaktan, süs üstüne süs yaparaktan yaptıkları binalarda acaba hayır ne kadardır bilmem.süsler yaparaktan, süs üstüne süs yaparaktan yaptıkları binalarda acaba hayır ne kadardır bilmem. Diyor ki; Felâ yü'ceru fîhi. "Bu hacetten fazla olan binaları yapmakta sahipleri için hiçbir ecir yoktur."Diyor ki;

Felâ yü'ceru fîhi. "Bu hacetten fazla olan binaları yapmakta sahipleri için hiçbir ecir yoktur."
Ve hâzâ fî binâin. "Bu kendisinde hayır olmayan bina o binadır ki."Ve hâzâ fî binâin. "Bu kendisinde hayır olmayan bina o binadır ki." Lem yuksat bihî ğurbeten. İşte cami yaptırıyorsun, yollarda insanların barınması için kervansaraylar, Lem yuksat bihî ğurbeten. İşte cami yaptırıyorsun, yollarda insanların barınması için kervansaraylar, mescitler, medrese yaptırıyorsun, neler yapıyorsan, bunların hepsi hayır olur da,mescitler, medrese yaptırıyorsun, neler yapıyorsan, bunların hepsi hayır olur da, sen kendi şahsın için yapacağın binalar hâcetin kadar olursa ne mutlu. sen kendi şahsın için yapacağın binalar hâcetin kadar olursa ne mutlu. Hâcetinden fazla, ihtiyacından fazla olursa bu câiz olmaz buyurmuşlar. Hâcetinden fazla, ihtiyacından fazla olursa bu câiz olmaz buyurmuşlar.

Fevka'l-haceh. ["Hacetten fazlası."] Ama insanların hacetini hudutlandırmak mümkün değil. Fevka'l-haceh. ["Hacetten fazlası."]

Ama insanların hacetini hudutlandırmak mümkün değil.
İnsanların hacetini hudutlandırmak işte bu yeter canım. İnsanların hacetini hudutlandırmak işte bu yeter canım. Bakıyorsun ki bir karış bir odada çoluk çocuk yetişiyorlar, yetiyor bu bana diyor.Bakıyorsun ki bir karış bir odada çoluk çocuk yetişiyorlar, yetiyor bu bana diyor. Ötekine iki oda, yetmiyor diyor. Üç oda, yine olmuyor diyor.Ötekine iki oda, yetmiyor diyor. Üç oda, yine olmuyor diyor. Dört, yine olmuyor diyor. Bir kat yine yetmiyor diyor, ikincisi de olsun diyor. Dört, yine olmuyor diyor. Bir kat yine yetmiyor diyor, ikincisi de olsun diyor.

Sonra onu yaptık ya, birkaç katta yapalım da diyor, kiraya veririz, ihtiyarlıkta rahat ederiz, gelir gelir. Sonra onu yaptık ya, birkaç katta yapalım da diyor, kiraya veririz, ihtiyarlıkta rahat ederiz, gelir gelir.

Bu da aptalca bir iştir. Çünkü servet gömülüyor demek, toprağa servet gömülüyor. Bu da aptalca bir iştir. Çünkü servet gömülüyor demek, toprağa servet gömülüyor. Halbuki o servetini bir ticarette işletse, o ticaret dolayısıyla çok kimseler,Halbuki o servetini bir ticarette işletse, o ticaret dolayısıyla çok kimseler, çok seneler ondan nafakalanır, menfaatlenir, hayır görür, sevap görür.çok seneler ondan nafakalanır, menfaatlenir, hayır görür, sevap görür. Ya bina yapılırken işte bir sene, altı ay içerisinde kaç kişi çalışırsa çalışacak, onlar alacak bu parayı.Ya bina yapılırken işte bir sene, altı ay içerisinde kaç kişi çalışırsa çalışacak, onlar alacak bu parayı. Ondan sonra ki senelerde bir şey yok. Senin ya faydana, ya zararınadır. Ondan sonra ki senelerde bir şey yok. Senin ya faydana, ya zararınadır.

Onun için binalara harcanan paraları makbul saymamışlar. Onun için binalara harcanan paraları makbul saymamışlar. Bunun et-Terğîb ve't-Terhîb'de gördüğüm kısmını da ilave edeyim. Bunun et-Terğîb ve't-Terhîb'de gördüğüm kısmını da ilave edeyim. Orada [anlatıldığına göre,] Efendimiz'in amcaları Hazreti Abbas'ın evi varmış, yani yer binaları.Orada [anlatıldığına göre,] Efendimiz'in amcaları Hazreti Abbas'ın evi varmış, yani yer binaları. Evi var deyince böyle iki üç katlı binayı aklınıza getirmeyin. Yerlere çakılmış bir bina.Evi var deyince böyle iki üç katlı binayı aklınıza getirmeyin. Yerlere çakılmış bir bina. Yanına bir ek yapmış, bir oda ilave etmiş. Resûlü Ekrem Efendimiz görmüş, demiş; Yanına bir ek yapmış, bir oda ilave etmiş. Resûlü Ekrem Efendimiz görmüş, demiş;

Ne o amca bu? İşte bir ek yaptım buraya, gelen gidenler otururlar,Ne o amca bu?

İşte bir ek yaptım buraya, gelen gidenler otururlar,
işte biz otururuz, siz oturursunuz, konuşuruz." demiş. Bu ilave, yık bunu!işte biz otururuz, siz oturursunuz, konuşuruz." demiş.

Bu ilave, yık bunu!
Peygamberimiz, "Yık bunu!" demiş. Yâ Resûlallah!Peygamberimiz, "Yık bunu!" demiş.

Yâ Resûlallah!
Müsaade et de bunu satayım, parasını hayırlara harcayayım." demiş. Müsaade et de bunu satayım, parasını hayırlara harcayayım." demiş.

Yok yok demiş, yık. Onun menfaatinden hayır olmaz, yık demiş. Örnek olma! Yok yok demiş, yık. Onun menfaatinden hayır olmaz, yık demiş. Örnek olma! Yani örnek olma yık! Bunlara örnek olma! Yani örnek olma yık! Bunlara örnek olma!

Resûlü Ekrem Efendimiz birgün gidiyormuş, arkadaşları ile ashâb-ı kirâmla beraber, Resûlü Ekrem Efendimiz birgün gidiyormuş, arkadaşları ile ashâb-ı kirâmla beraber, bakmış birisi güzelce bir ev yapmış. bakmış birisi güzelce bir ev yapmış. O zaman ki evler de çadır gibi yani, şöyle mahlusi, çadıra benzer bir şey.O zaman ki evler de çadır gibi yani, şöyle mahlusi, çadıra benzer bir şey. Biraz daha büyükçe yapılmış, o zamanki tâbiriyle kubbe diyorlar.Biraz daha büyükçe yapılmış, o zamanki tâbiriyle kubbe diyorlar. Ama daha biraz süslüce yapılmış. Görmüş Efendimiz; "Bu kimin?" demiş. Ama daha biraz süslüce yapılmış.

Görmüş Efendimiz;

"Bu kimin?" demiş.

"Filanın." demişler. Adam da; "Resûlullah geliyor, "Filanın." demişler.

Adam da; "Resûlullah geliyor,
ben davet ederim evime de bir kahvemi içirim, çayımı içirim." diyerekten yoluna çıkmış da bekliyor. ben davet ederim evime de bir kahvemi içirim, çayımı içirim." diyerekten yoluna çıkmış da bekliyor.

Efendimiz hiç bu tarafa bakmamış, yüzünü çevirmiş gitmiş. Efendimiz hiç bu tarafa bakmamış, yüzünü çevirmiş gitmiş.

Tabii çok üzülmüş adam, tekrar huzuruna gittiğini de rivayet ediyorlar.Tabii çok üzülmüş adam, tekrar huzuruna gittiğini de rivayet ediyorlar. Huzurunda da Efendimiz, geldiği vakitte kendisine iltifat etmemiş. Huzurunda da Efendimiz, geldiği vakitte kendisine iltifat etmemiş.

Adam üzülmüş, demiş ki; "Neden acaba Resûlullah bana böyle dargın gibi? Adam üzülmüş, demiş ki;

"Neden acaba Resûlullah bana böyle dargın gibi?

Demişler; "Galiba, senin yaptığın o evi sordu bize, biz de senin olduğunu söyledik,Demişler;

"Galiba, senin yaptığın o evi sordu bize, biz de senin olduğunu söyledik,
onun için ona herhalde gücendi." demişler. onun için ona herhalde gücendi." demişler.

Adam hemen baltayı kazmayı almış küreğini o evi yıkıvermiş. Adam hemen baltayı kazmayı almış küreğini o evi yıkıvermiş. Topraktan zaten, ne olacak, topraktan yapılmış bir iki vurunca yıkılıyor. Topraktan zaten, ne olacak, topraktan yapılmış bir iki vurunca yıkılıyor.

Efendimiz'in yolu düşmüş, bakmış ki o ev yok orada, demiş; "Ne oldu bu?" Efendimiz'in yolu düşmüş, bakmış ki o ev yok orada, demiş;

"Ne oldu bu?"

Demişler; "Yâ Resûlallah! O zât sizin üzüldüğünüzden o da üzüldü, Demişler;

"Yâ Resûlallah! O zât sizin üzüldüğünüzden o da üzüldü,
sebebi olaraktan da bunu şey yaptı, yıktı onu." demişler. sebebi olaraktan da bunu şey yaptı, yıktı onu." demişler.

"Allah ona hayırlar versin. Allah ona hayırlar versin." diye de"Allah ona hayırlar versin. Allah ona hayırlar versin." diye de dua etmiş Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. dua etmiş Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.

Onun için binalar bugün güzel, memleket güzelleşiyor, şatafat iyi,Onun için binalar bugün güzel, memleket güzelleşiyor, şatafat iyi, çok şeyleri var fakat paraları öldürüyor. çok şeyleri var fakat paraları öldürüyor.

Şimdi bu binalara harcanan paraları toplasak kimbilir kaç milyar para eder? Şimdi bu binalara harcanan paraları toplasak kimbilir kaç milyar para eder?

Bu kaç milyar parayla kimbilir kaç tane fabrika kurulur.Bu kaç milyar parayla kimbilir kaç tane fabrika kurulur. Bu kadar fabrikalar kurulunca Almanya'ya evlatlarımızın gitmesine,Bu kadar fabrikalar kurulunca Almanya'ya evlatlarımızın gitmesine, gâvur memleketlerine gitmesine lüzum kalmaz. Herşey memleketimizde daha rahatlıkla,gâvur memleketlerine gitmesine lüzum kalmaz. Herşey memleketimizde daha rahatlıkla, daha güzellikle, daha iyi yapılmaya çalışılır ve bu daha güzel genişlememizedaha güzellikle, daha iyi yapılmaya çalışılır ve bu daha güzel genişlememize ve daha çabuk refaha kavuşmamıza sebep olur. ve daha çabuk refaha kavuşmamıza sebep olur.

Bunu bırakıyoruz da, "E güzel olsun!" [diye evler yapıyoruz.] Bunu bırakıyoruz da, "E güzel olsun!" [diye evler yapıyoruz.]

Güzel olsun ama parayı yok ettin canım. Haydi çocuklar git bakalım Almanya'ya,Güzel olsun ama parayı yok ettin canım. Haydi çocuklar git bakalım Almanya'ya, git bakalım Fransa'ya, çalış bakalım orada, getir bize döviz. git bakalım Fransa'ya, çalış bakalım orada, getir bize döviz.

Yani biz bu binaları yapacağımıza, o fabrikaları biz kuramaz mıydık? Yani biz bu binaları yapacağımıza, o fabrikaları biz kuramaz mıydık?

Bizim aklımız hiç mi yok? Bizim kuvvetimiz hiç mi yok? Biz Allah'ın kulu değil miyiz? Bizim aklımız hiç mi yok?

Bizim kuvvetimiz hiç mi yok?

Biz Allah'ın kulu değil miyiz?

Hep gavurlar mı yaşasın, biz yaşamayalım? Hep gavurlar mı yaşasın, biz yaşamayalım?

E sen paraları böyle binalara harcarsan öteden kominist der ki; E sen paraları böyle binalara harcarsan öteden kominist der ki; "Bu yaşayanları biz kaldıralım ortadan, biz de yaşayalım!" diye bağırmaya başlarlar. "Bu yaşayanları biz kaldıralım ortadan, biz de yaşayalım!" diye bağırmaya başlarlar. Durdur bakalım durdurabilirsen şimdi! Şimdi bir tane daha var; Durdur bakalım durdurabilirsen şimdi!

Şimdi bir tane daha var;

en-Nafakatü fi'l-hacci ke'n-nafakati fî sebîlillâhi bi-seb'i mieti dı'fin. en-Nafakatü fi'l-hacci ke'n-nafakati fî sebîlillâhi bi-seb'i mieti dı'fin.

Hac yoluna tabii para harcanıyor. Hac yolu demek, harç yolu demek, harcama yolu demek.Hac yoluna tabii para harcanıyor. Hac yolu demek, harç yolu demek, harcama yolu demek. Oraya gidince kısmak, iktisada riayet etmek, verilecek yerlere lazım olan şeyleri verememek,Oraya gidince kısmak, iktisada riayet etmek, verilecek yerlere lazım olan şeyleri verememek, bunlar hacıya yakışmaz şeylerdir. Hacı olan insan vereceği yerlerde bol bol verecek. bunlar hacıya yakışmaz şeylerdir. Hacı olan insan vereceği yerlerde bol bol verecek. Binâenaleyh bir verirken 700 fazlalıkla mükâfat oluyor.Binâenaleyh bir verirken 700 fazlalıkla mükâfat oluyor. Bire on var bir de, burada bir hayır yaparız, bire on verirler. Bire on var bir de, burada bir hayır yaparız, bire on verirler. Ama orada bire 700 veriyor. Çünkü yeri güzel! Bir tanecik daha okuyayım; Ama orada bire 700 veriyor. Çünkü yeri güzel!

Bir tanecik daha okuyayım;

en-Nikâhu sünnetî. Fe-men lem ya'mel bi-sünnetî fe-leyse minnî. en-Nikâhu sünnetî. Fe-men lem ya'mel bi-sünnetî fe-leyse minnî. Dikkate şâyan.Dikkate şâyan. "Nikâh benim sünnetim." Sünnet-i Resûlullah pek çok; yemesinde, içmesinde, giymesinde,"Nikâh benim sünnetim."

Sünnet-i Resûlullah pek çok; yemesinde, içmesinde, giymesinde,
yaşamasında, yatışındaki kalkışındaki bütün hareketleri sünnet-i seniyyedir.yaşamasında, yatışındaki kalkışındaki bütün hareketleri sünnet-i seniyyedir. Bunların bazılarını biz namazlara tahsis etmişiz; ilk sünnet, son sünnet diyerekten namazlarımızda kılarız. Bunların bazılarını biz namazlara tahsis etmişiz; ilk sünnet, son sünnet diyerekten namazlarımızda kılarız.

"Bu sünnetlerin hepsi, nikâh da onun içerisine dahil olmak üzere benim sünnetim." diyor. "Bu sünnetlerin hepsi, nikâh da onun içerisine dahil olmak üzere benim sünnetim." diyor.

Binâenaleyh sünnet-i Resûlullah ile alay edenler, Resûlullah'ın sünnetini hafif görenler, Binâenaleyh sünnet-i Resûlullah ile alay edenler, Resûlullah'ın sünnetini hafif görenler, Resûlullah'ın sünnetini hiçe sayanlar orada da onu satmışlar. Resûlullah'ın sünnetini hiçe sayanlar orada da onu satmışlar. Resûlullah'ın sünnetleriyle istihfaf, istihzâ katiyyen câiz değildir. Yapamıyorsun başka!Resûlullah'ın sünnetleriyle istihfaf, istihzâ katiyyen câiz değildir. Yapamıyorsun başka! Yapamadığından dolayı üzül. Fakat onunla, "Zamanı değildir, şöyle değildir!Yapamadığından dolayı üzül. Fakat onunla, "Zamanı değildir, şöyle değildir! Peygamber gelseydi bu zaman o da yapmazdı!" gibi laflar tehlikeli laflardır, bunlardan sakınmak lazım. Peygamber gelseydi bu zaman o da yapmazdı!" gibi laflar tehlikeli laflardır, bunlardan sakınmak lazım.

"Sünnetler benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimle amel etmezse.""Sünnetler benim sünnetimdir. Kim benim sünnetimle amel etmezse." Fe-men lem ya'mel bi-sünnetî . "Benim sünnetimle amel etmiyor."Fe-men lem ya'mel bi-sünnetî . "Benim sünnetimle amel etmiyor." Fe-leyse minnî. "Benden değildir." Ya nasıl benden değil? Fe-leyse minnî. "Benden değildir."

Ya nasıl benden değil?

Bütün gün lâ ilâhe illallah deyip oturuyor işte. Ne dedi Peygamber? "Benden değil!" dedi. Bütün gün lâ ilâhe illallah deyip oturuyor işte.

Ne dedi Peygamber?

"Benden değil!" dedi.
Benim sünnetimi yapmayan benden değil. Kısa laf! Kısa laf,Benim sünnetimi yapmayan benden değil.

Kısa laf! Kısa laf,
"Sünnetime itibar etmeyen insan benden değildir. Öyleyse.""Sünnetime itibar etmeyen insan benden değildir. Öyleyse." Ve tezevvecû. "Evlenin!" Niçin? Fe-innî mükâsirün bikümü'l-ümeme. Ve tezevvecû. "Evlenin!"

Niçin?

Fe-innî mükâsirün bikümü'l-ümeme.
"Bütün ümmetlere ben sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim, 'Bunlar da benim ümmetim' diyeceğim." "Bütün ümmetlere ben sizin çokluğunuzla iftihar edeceğim, 'Bunlar da benim ümmetim' diyeceğim."

E ümmet olunca hep günahsız mı olmak lazım canım? Günahsız da olmaz! E ümmet olunca hep günahsız mı olmak lazım canım?

Günahsız da olmaz!
Hepimiz de çeşit çeşit günahlar var. [Günah] etmemek çok iyi.Hepimiz de çeşit çeşit günahlar var. [Günah] etmemek çok iyi. Günah etmesek çok iyi fakat beşeriyyet, gençlik, şu ve bu hadiselerden dolayı fazla büyük,Günah etmesek çok iyi fakat beşeriyyet, gençlik, şu ve bu hadiselerden dolayı fazla büyük, günahlar bazen bazen sadır olursa, yalnız itikadını bozmamak şartıyla ümmetlikten çıkarmaz ki adamı!günahlar bazen bazen sadır olursa, yalnız itikadını bozmamak şartıyla ümmetlikten çıkarmaz ki adamı! "Bu günahlar zarar etmez!" dersen felaket o zaman. "Bu günahlar zarar etmez!" dersen felaket o zaman. "Günahlar zarar etmez!" dersen o zaman felaket! "Günahlar zarar etmez!" dersen o zaman felaket!

Ve men kâne zâ tavlin. "Kudreti yerinde, vücudu sıhhatte, hanıma bakacak kuvveti de var. Ve men kâne zâ tavlin. "Kudreti yerinde, vücudu sıhhatte, hanıma bakacak kuvveti de var. Malî kuvveti de var, yani çalışıp kazanabiliyor, kendisi de çocuğunu, ailesini,Malî kuvveti de var, yani çalışıp kazanabiliyor, kendisi de çocuğunu, ailesini, efradı ailesini besleyebilecek bir kuvvete sahip."efradı ailesini besleyebilecek bir kuvvete sahip." Fe'l-yenkih. "Evlensin bu adam. İnceleme işleri, evlen." Fe'l-yenkih. "Evlensin bu adam. İnceleme işleri, evlen."

Ve men lem yecid. "Fakat gücü yetmiyor, gerek sıhhatinde, gerek malî kısmında, Ve men lem yecid. "Fakat gücü yetmiyor, gerek sıhhatinde, gerek malî kısmında, gerek çalışma kısmında, kendini doyurmaktan âciz, nerede kaldı ki başkasını, ailesini doyuracak.gerek çalışma kısmında, kendini doyurmaktan âciz, nerede kaldı ki başkasını, ailesini doyuracak. Böyle bir durumda olursa." Fe-aleyhi bi's-sıyâmi. "Oruca devam et.Böyle bir durumda olursa." Fe-aleyhi bi's-sıyâmi. "Oruca devam et. Ancak oruçla bunun yani arzularının önünegeçebilirsin." Fe-inne's-savme lehû vicâün. Ancak oruçla bunun yani arzularının önünegeçebilirsin."

Fe-inne's-savme lehû vicâün.
"Bunu, bu gençlikteki şehvet kuvvetini, kudretini ancak kendi önlemiyle önleyebilecek, "Bunu, bu gençlikteki şehvet kuvvetini, kudretini ancak kendi önlemiyle önleyebilecek, kendini vikâye edecek şey oruçtur." Oruç tuttuğun takdirdekendini vikâye edecek şey oruçtur."

Oruç tuttuğun takdirde
mümkün mertebe zayıf da olursun amma, günahlara da gitmezsin o zaman.mümkün mertebe zayıf da olursun amma, günahlara da gitmezsin o zaman. Ama bunu yapmazsan bakmak suretiyle, gitmek suretiyle filan günahlara kapılırsın,Ama bunu yapmazsan bakmak suretiyle, gitmek suretiyle filan günahlara kapılırsın, büyük âkıbetlere, felaketlere dûçâr olabilirsin. Burada kalsın. Allah kusurlarımızı affetsin.büyük âkıbetlere, felaketlere dûçâr olabilirsin.

Burada kalsın.

Allah kusurlarımızı affetsin.
Tevfikat-ı samadaniyyesine mazhar eylesin.Tevfikat-ı samadaniyyesine mazhar eylesin. Rıza-ı ilahiyesine muvaffak ve kendisini sevdiği amellere muvaffak kılsın cümlemizi.Rıza-ı ilahiyesine muvaffak ve kendisini sevdiği amellere muvaffak kılsın cümlemizi. Cümlemize de hüsn ü hâtimelerle âhirete göçmeler nasibi müyesser eylesin. el-Fâtiha. Cümlemize de hüsn ü hâtimelerle âhirete göçmeler nasibi müyesser eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2