Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 December 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Allah’ın Sevdiği Ameller

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Şevvâl 1408 / 29.05.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Her Eklem İçin Bir Sadaka, Allah Zengindir, Kullar Fakir, Allah’ın Hoşnud Olduğu Üç Kimse, Cihad Edeni Allah Sever, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Allah’ın Sevdiği Ameller

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

13 Şevvâl 1408 / 29.05.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Her Eklem İçin Bir Sadaka, Allah Zengindir, Kullar Fakir, Allah’ın Hoşnud Olduğu Üç Kimse, Cihad Edeni Allah Sever, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahirabbilâlemîn.el-Hamdülillahirabbilâlemîn. Alâ külli hâlin ve fî-külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ el-mahmudu'l-emîn ve âlihî ve sahbihî ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn. Alâ külli hâlin ve fî-külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ el-mahmudu'l-emîn ve âlihî ve sahbihî ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd… Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahEmmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:

Yusbihu alâ-külli sülâmâ min ehadiküm fî-külli yevmin sadakatün.Yusbihu alâ-külli sülâmâ min ehadiküm fî-külli yevmin sadakatün. Fe-lehû bi-külli salâtin sadakatün ve sıyâmin sadakatün ve haccin sadakatünFe-lehû bi-külli salâtin sadakatün ve sıyâmin sadakatün ve haccin sadakatün ve tesbîhin sadakatün ve tekbîrin sadakatün ve tahmîdin sadakatün.ve tesbîhin sadakatün ve tekbîrin sadakatün ve tahmîdin sadakatün. Ve yeczî ehadüküm min zâlike rek'ata'd-duhâ. Ve yeczî ehadüküm min zâlike rek'ata'd-duhâ.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah hepinizden razı olsun.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah hepinizden razı olsun.
Dünya ve âhiretin hayırlarına cümlemizi dâhil eylesin. Cenneti ile cemâli ile müşerref eylesin. Dünya ve âhiretin hayırlarına cümlemizi dâhil eylesin. Cenneti ile cemâli ile müşerref eylesin.

Milâdî takvime göre bugün 29 Mayıs. İstanbul'un fetih yıldönümü oluyor.Milâdî takvime göre bugün 29 Mayıs. İstanbul'un fetih yıldönümü oluyor. Bu münasebet ile bu beldeyi bize Allah yolunda cihat ederek,Bu münasebet ile bu beldeyi bize Allah yolunda cihat ederek, canlarını mallarını ortaya koyarak, her türlü fedakârlığa katlanarak,canlarını mallarını ortaya koyarak, her türlü fedakârlığa katlanarak, Rabbimiz bizden razı olsun diye cihat ederek bu beldeyi bize kazandırmış olan hepsi ricâlullah,Rabbimiz bizden razı olsun diye cihat ederek bu beldeyi bize kazandırmış olan hepsi ricâlullah, ehlullah olan mübarek askerlerin, komutanların, hadîs-i şerîfle methedilmiş olan ordunun ve komutanının,ehlullah olan mübarek askerlerin, komutanların, hadîs-i şerîfle methedilmiş olan ordunun ve komutanının, Fatih Sultan Mehmed Hân'ın ve onun mübarek askerlerinin ruhları için;Fatih Sultan Mehmed Hân'ın ve onun mübarek askerlerinin ruhları için; bu beldeyi daha sonraki zamanlarda da tekrar tekrar düşmanlara karşı savunmuşbu beldeyi daha sonraki zamanlarda da tekrar tekrar düşmanlara karşı savunmuş ve korumuş olan bütün şehitlerimizin ruhları için; uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîflerive korumuş olan bütün şehitlerimizin ruhları için; uzaktan ve yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere camimize gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olandinlemek üzere camimize gelmiş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün müslüman yakınlarının, geçmişlerinin ve ecdadının ruhları için; biz yaşayan mü'min kulların dabütün müslüman yakınlarının, geçmişlerinin ve ecdadının ruhları için; biz yaşayan mü'min kulların da Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp sâlih ameller işleyip huzûr-ı Rabbi'l-İzzet'e sevdiği,Rabbimiz'in rızasına uygun yaşayıp sâlih ameller işleyip huzûr-ı Rabbi'l-İzzet'e sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olması için bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım,razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olması için bir Fâtihâ, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, ruhlarına hediye edelim ve öyle başlayalım. ruhlarına hediye edelim ve öyle başlayalım.

Bugün okumayı düşündüğümüz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimliBugün okumayı düşündüğümüz hadîs-i şerîfler Râmûzü'l-ehâdîs isimli Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Hocamız tarafından cem ve telif edilmiş olan hadis kitabınınGümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Hocamız tarafından cem ve telif edilmiş olan hadis kitabının 511. sayfasının 5. hadîs-i şerîfi ve devamı olacak. 511. sayfasının 5. hadîs-i şerîfi ve devamı olacak.

Allah cümlemizi hayırlı ilimlerle mücehhez eylesin.Allah cümlemizi hayırlı ilimlerle mücehhez eylesin. Sünnet-i seniyye-i Nebeviyye'ye vâkıf ve âşinâ eylesin.Sünnet-i seniyye-i Nebeviyye'ye vâkıf ve âşinâ eylesin. Herkesin bir yola gittiği şu şaşkınlık asrında bizlere sünnet-i seniyye-i Nebevî'yiHerkesin bir yola gittiği şu şaşkınlık asrında bizlere sünnet-i seniyye-i Nebevî'yi icra ve ihyâ etmek suretiyle, yüzlerce şehit sevabı kazanmayı Rabbimiz nasip eylesin. icra ve ihyâ etmek suretiyle, yüzlerce şehit sevabı kazanmayı Rabbimiz nasip eylesin.

Metnini az önce okuduğumuz hadîs-i şerîf meşhur sahabi Ebû Zer el-Gıfârî hazretlerindenMetnini az önce okuduğumuz hadîs-i şerîf meşhur sahabi Ebû Zer el-Gıfârî hazretlerinden rivayet edilmiş, Ebû Dâvud kitabına kaydetmiş, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; rivayet edilmiş, Ebû Dâvud kitabına kaydetmiş, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Sizden birinizin her mafsalı üzerine her gün sadaka gerekir."Sizden birinizin her mafsalı üzerine her gün sadaka gerekir. Kaç tane kemiği varsa, bu kemiklerin kaç tane eklem yeri, mafsalı varsa buna bir sadaka gerekir." Kaç tane kemiği varsa, bu kemiklerin kaç tane eklem yeri, mafsalı varsa buna bir sadaka gerekir."

Zengin var fakir var, bu kadar sadakayı nasıl verecek? Zengin var fakir var, bu kadar sadakayı nasıl verecek?

Fe-lehû bi-külli salâtin sadakatün.Fe-lehû bi-külli salâtin sadakatün. "O kişinin kılmış olduğu her namaz için bir sadaka sevabı verilir, bir sadaka vermiş gibi olur.""O kişinin kılmış olduğu her namaz için bir sadaka sevabı verilir, bir sadaka vermiş gibi olur." Ve sıyâmin sadakatün. "Oruç tutmak da sadakadır." Ve sıyâmin sadakatün. "Oruç tutmak da sadakadır."

Sadaka sadece para ile verilmiş olmuyor.Sadaka sadece para ile verilmiş olmuyor. Sadaka insanın Allah'a bağlılığının, sıdkının, ihlâsının işareti olan bir davranışı demek.Sadaka insanın Allah'a bağlılığının, sıdkının, ihlâsının işareti olan bir davranışı demek. Namaz da sadakadır, oruç da sadakadır. Ve haccin sadakatün. "Hac da sadakadır."Namaz da sadakadır, oruç da sadakadır.

Ve haccin sadakatün. "Hac da sadakadır."
Ve tesbîhin sadakatün. "Sübhanallah demek de sadakadır, tesbih çekmek de sadakadır."Ve tesbîhin sadakatün. "Sübhanallah demek de sadakadır, tesbih çekmek de sadakadır." Ve tekbîrin sadakatün. "Tekbir de sadakadır." Ve tekbîrin sadakatün. "Tekbir de sadakadır."

Allahu Ekber demek, Allah'ın azametini düşünüp, dile getirip yâd etmek. Allahu Ekber demek, Allah'ın azametini düşünüp, dile getirip yâd etmek.

Ve tahmîdin sadakatün. "Elhamdülillah demek, Allah'a hamd etmek, büyüklüğünü,Ve tahmîdin sadakatün. "Elhamdülillah demek, Allah'a hamd etmek, büyüklüğünü, azametini lütfunu, ihsanını, ikramını, düşünüp de elhamdülillah demek de sadakadır." azametini lütfunu, ihsanını, ikramını, düşünüp de elhamdülillah demek de sadakadır."

Her mafsalına bir sadaka lazım ama böylece yapmış olduğumuz ibadetlerle de bir kısmı ödeniyor.Her mafsalına bir sadaka lazım ama böylece yapmış olduğumuz ibadetlerle de bir kısmı ödeniyor. Onu anlıyoruz. Bir borcumuzu öğreniyoruz.Onu anlıyoruz. Bir borcumuzu öğreniyoruz. Bir de borcumuzun nasıl yavaş yavaş ödendiğini hadislerden anlıyoruz. En son cümle çok önemli. Bir de borcumuzun nasıl yavaş yavaş ödendiğini hadislerden anlıyoruz. En son cümle çok önemli.

Ve yeczî ehadüküm min zâlike rek'ata'd-duhâ.Ve yeczî ehadüküm min zâlike rek'ata'd-duhâ. "Sizden birinizin, bu borçları ödemesine, iki rekât Duhâ namazı kılması kifayet eder." "Sizden birinizin, bu borçları ödemesine, iki rekât Duhâ namazı kılması kifayet eder."

Büyüklerimiz niye bize "Duhâ namazı kılın." diye emretmişler? Büyüklerimiz niye bize "Duhâ namazı kılın." diye emretmişler?

Niye biz tesbih vazifesi alan genç kardeşlerimize "İşrak namazı kılın, Duhâ namazı kılın." diyoruz? Niye biz tesbih vazifesi alan genç kardeşlerimize "İşrak namazı kılın, Duhâ namazı kılın." diyoruz?

Hadîs-i şerîflerden çıktığı için.Hadîs-i şerîflerden çıktığı için. Bir insanın dinde olmayan bir şeyi, kendi başına, dinde varmış gibi ortaya çıkartması,Bir insanın dinde olmayan bir şeyi, kendi başına, dinde varmış gibi ortaya çıkartması, aklı başında bir insanın işi değildir. Ona bid'at derler.aklı başında bir insanın işi değildir. Ona bid'at derler. İtikatta da olsa, amelde de olsa uygun değildir. Büyük tehlikedir. İtikatta da olsa, amelde de olsa uygun değildir. Büyük tehlikedir. Bid'atler dalalet, dalaletler cehenneme gitmeye sebep olurlar. Bid'atler dalalet, dalaletler cehenneme gitmeye sebep olurlar.

Bizim büyüklerimiz, takvâ ehli insanlar, mallarını canlarını vermişler şehit olmuşlar.Bizim büyüklerimiz, takvâ ehli insanlar, mallarını canlarını vermişler şehit olmuşlar. Allah'ın rızası nerede, onu kazanmaya çalışmışlar.Allah'ın rızası nerede, onu kazanmaya çalışmışlar. Bir taraftan harp etmişler; harp etmek zaten sevap. Bir taraftan harp etmişler; harp etmek zaten sevap. Bir taraftan da harp ederken de Allah Allah diye zikrederek harp etmişler.Bir taraftan da harp ederken de Allah Allah diye zikrederek harp etmişler. İbret almamız lazım. Bir zamanını boş geçirmemişler. Büyüklerimizden bir tanesi diyor ki: İbret almamız lazım. Bir zamanını boş geçirmemişler. Büyüklerimizden bir tanesi diyor ki:

"Her nefes kaçan bir hazinedir." "Kaçan bir liradır. Kaçan bir dolardır, bir marktır." demiyor. "Her nefes kaçan bir hazinedir."

"Kaçan bir liradır. Kaçan bir dolardır, bir marktır." demiyor.

Onlar nefeslerini öyle değerlendirmişler.Onlar nefeslerini öyle değerlendirmişler. Bu ölümlü dünyada, Allah'ın rızasını kazanmak için ne yapmak gerekirse yapmışlar. Bu ölümlü dünyada, Allah'ın rızasını kazanmak için ne yapmak gerekirse yapmışlar.

İnsanın felaketine sebep olan yanlış işi yapmak isterler mi? Hiç istemezler. İnsanın felaketine sebep olan yanlış işi yapmak isterler mi?

Hiç istemezler.

En garantili işi ölçmüşler biçmişler, tarafeyni dinlemişler, herkesin sözünü tezini güzelce anlamışlar.En garantili işi ölçmüşler biçmişler, tarafeyni dinlemişler, herkesin sözünü tezini güzelce anlamışlar. Takvâya en uygun yolu seçmişler. Takvâya en uygun yolu seçmişler.

Ben kitapları okudukça, derinleştikçe onu öyle görüyorum, hayran kalıyorum. Cümle cihan hayran zaten. Ben kitapları okudukça, derinleştikçe onu öyle görüyorum, hayran kalıyorum. Cümle cihan hayran zaten.

"Osmanlı!" deyince akan sular duruyor."Osmanlı!" deyince akan sular duruyor. "Osmanlı!" deyince, milyonlarca insan; tulumbacısı da var, itfaiyecisi de var,"Osmanlı!" deyince, milyonlarca insan; tulumbacısı da var, itfaiyecisi de var, kahvehanede çubuk tüttüreni de var.kahvehanede çubuk tüttüreni de var. "Osmanlı" dediğimiz böyle kaliteli, numune, tahsil terbiye görmüş bir şey."Osmanlı" dediğimiz böyle kaliteli, numune, tahsil terbiye görmüş bir şey. Bugün de "Türk" dediğimiz zaman, "Türkiyeli" dediğimiz zaman, gidip deBugün de "Türk" dediğimiz zaman, "Türkiyeli" dediğimiz zaman, gidip de batakhaneden, çok müstesna kıyıdan köşeden, bir numune almayız, genel görünümü itibariyle;batakhaneden, çok müstesna kıyıdan köşeden, bir numune almayız, genel görünümü itibariyle; "Türkler merttir, Türkler cömerttir." deriz. Ama içinde cimri yok mu? Var. "Türkler merttir, Türkler cömerttir." deriz.

Ama içinde cimri yok mu?

Var.

Genel hüküm olarak bu böyle.Genel hüküm olarak bu böyle. Dedelerimiz, elhamdülillah, İslâm'ı güzel öğrendikleri gibi hayatlarına da güzel tatbik etmişler.Dedelerimiz, elhamdülillah, İslâm'ı güzel öğrendikleri gibi hayatlarına da güzel tatbik etmişler. Bizi de güzel yetiştirmişler. Allah razı olsun. Bizi de güzel yetiştirmişler. Allah razı olsun.

Dedelerimizi anlayabilmek büyük bir nimettir. Büyük bir ilimdir. Çok derin ilim sahibi olmak lazım.Dedelerimizi anlayabilmek büyük bir nimettir. Büyük bir ilimdir. Çok derin ilim sahibi olmak lazım. Aleyhte konuşmak kolay ama bir insanın haklılığını haksızlığını anlamak, hüküm vermek,Aleyhte konuşmak kolay ama bir insanın haklılığını haksızlığını anlamak, hüküm vermek, hâkimlik yapmak, kadılık yapmak kolay değil. Hele doğruyu bulmak [hiç] kolay değil. hâkimlik yapmak, kadılık yapmak kolay değil. Hele doğruyu bulmak [hiç] kolay değil.

Demek ki Duhâ namazını tavsiye etmelerinin delili buymuş. Demek ki Duhâ namazını tavsiye etmelerinin delili buymuş.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Demek ki Duhâ namazını kılacağız. Duhâ namazı, "Kuşluk namazı" demek.Demek ki Duhâ namazını kılacağız. Duhâ namazı, "Kuşluk namazı" demek. Güneş doğduktan, yükseldikten, etrafı ışıttıktan, ısıttıktan, aydınlattıktan sonra kılınan bir namaz... Güneş doğduktan, yükseldikten, etrafı ışıttıktan, ısıttıktan, aydınlattıktan sonra kılınan bir namaz...

Güneşin yeni doğduğu sırada, daha baktığın zaman, gözünü almadığı sırada;Güneşin yeni doğduğu sırada, daha baktığın zaman, gözünü almadığı sırada; bakıyorsun, kırmızı top gibi görüyorsun ama gözünü almıyor, bakabiliyorsun,bakıyorsun, kırmızı top gibi görüyorsun ama gözünü almıyor, bakabiliyorsun, Doğu'dan yeni yükselmiş, şöyle birazcık, bir minare boyu...Doğu'dan yeni yükselmiş, şöyle birazcık, bir minare boyu... İşte o zaman, daha bakabildiğin zaman, bir namaz kılınır, ona da "İşrak namazı" denilir.İşte o zaman, daha bakabildiğin zaman, bir namaz kılınır, ona da "İşrak namazı" denilir. Güneş Şark'tan doğdu, yeni bir aydınlık gün başladı, Allahu Ekber, iki rekât İşrak namazı. Güneş Şark'tan doğdu, yeni bir aydınlık gün başladı, Allahu Ekber, iki rekât İşrak namazı.

Ondan sonra rub'u nehâr geçince diyorlar, gündüzün dörtte biri geçtiğindeOndan sonra rub'u nehâr geçince diyorlar, gündüzün dörtte biri geçtiğinde Duhâ namazı, Kuşluk namazı. Çünkü sabahla öğle namazı arasında geniş vakit var. Duhâ namazı, Kuşluk namazı. Çünkü sabahla öğle namazı arasında geniş vakit var.

Mübarek insanlar o vakti ibadetsiz geçirirler mi? Mübarek insanlar o vakti ibadetsiz geçirirler mi?

O bizim eski büyüklerimiz arasında öyle insanlar var ki dükkânları varmış,O bizim eski büyüklerimiz arasında öyle insanlar var ki dükkânları varmış, dükkâna giderlermiş, "İlk önce bana âhiret kârı lazım." diye;dükkâna giderlermiş, "İlk önce bana âhiret kârı lazım." diye; bilmem 100 rekât namaz kılmadan dükkânın kepengini açmazmış.bilmem 100 rekât namaz kılmadan dükkânın kepengini açmazmış. Öyle insanlar var ki "Bugünkü rızkı kazandıktan sonra bana dünyalık bu kadar yeter." [der]Öyle insanlar var ki "Bugünkü rızkı kazandıktan sonra bana dünyalık bu kadar yeter." [der] kepengi kapatırmış ibadete gidermiş Hayatlarını geçirme tarzı nasıl? kepengi kapatırmış ibadete gidermiş

Hayatlarını geçirme tarzı nasıl?

İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî. İlâhî ente maksûdî ve rızâke matlûbî.

"Yâ Rabbi! Maksadım, maksudum sensin, ben senin rızanın peşindeyim." "Yâ Rabbi! Maksadım, maksudum sensin, ben senin rızanın peşindeyim."

"Onu elde etmeye çalışıyorum, her şeyi ona göre düşünüyorum."Onu elde etmeye çalışıyorum, her şeyi ona göre düşünüyorum. Konuşmalarım, çalışmalarım, ticaretlerim, ziraatlerim ona göre[dir]. Konuşmalarım, çalışmalarım, ticaretlerim, ziraatlerim ona göre[dir].

Öyleleri var ki "Hayvanın bile hakkı üzerime geçmesin." diye, tarlayı kendisi sürmüş.Öyleleri var ki "Hayvanın bile hakkı üzerime geçmesin." diye, tarlayı kendisi sürmüş. Buğdayı kendisi ekmiş, el değirmeninde kendisi öğütmüş, ekmeği kendisi yapmış, kendisi yemiş.Buğdayı kendisi ekmiş, el değirmeninde kendisi öğütmüş, ekmeği kendisi yapmış, kendisi yemiş. Bir kulun, canlının hakkı geçmesin diye. Öyle takvâlı insan.Bir kulun, canlının hakkı geçmesin diye. Öyle takvâlı insan. Öylesi var ki ticaretine bir zarar gelmesin diye sermayesini tasadduk etmiş;Öylesi var ki ticaretine bir zarar gelmesin diye sermayesini tasadduk etmiş; İmâm-ı Âzam hazretlerinden başlıyor. İmâm-ı Âzam hazretlerinden başlıyor. Küçücük şüpheli bir şeyi, tembih ettiği halde sattıkları için; soruyor; Küçücük şüpheli bir şeyi, tembih ettiği halde sattıkları için; soruyor;

"Hani şüpheli, sakat bir kumaş vardı, onu ayırın, müşteriye satmayın, söyleyin dedim ya!" "Hani şüpheli, sakat bir kumaş vardı, onu ayırın, müşteriye satmayın, söyleyin dedim ya!"

"Unuttuk onu, satılmış." Bütün malını sermayesinin hepsini tasadduk ediyor."Unuttuk onu, satılmış."

Bütün malını sermayesinin hepsini tasadduk ediyor.
Öyle yaşamış insanlar, mübarek insanlar. Duhâ namazını da kılarlarmış. Öyle yaşamış insanlar, mübarek insanlar. Duhâ namazını da kılarlarmış.

Allah bize de nasip etsin. Biz onlardan daha büyük nimetlere mazharız.Allah bize de nasip etsin.

Biz onlardan daha büyük nimetlere mazharız.
Bizim gecemiz gündüz gibi elektrikle aydınlanıyor. Kışımız yaz gibi sobalarla, kaloriferlerle ısınıyor.Bizim gecemiz gündüz gibi elektrikle aydınlanıyor. Kışımız yaz gibi sobalarla, kaloriferlerle ısınıyor. Fırınlarda kabarmış, kızarmış, çıtır çıtır, buram buram ekmekler, çeşit çeşit nimetler, meyveler.Fırınlarda kabarmış, kızarmış, çıtır çıtır, buram buram ekmekler, çeşit çeşit nimetler, meyveler. Ben zengin bir manav dükkânının önünden geçmeye bayılıyorum.Ben zengin bir manav dükkânının önünden geçmeye bayılıyorum. Hele bir de sebze çarşısına gitmeye bayılıyorum. Hele bir de sebze çarşısına gitmeye bayılıyorum. Çok zevk alıyorum, hani elâlem gezmeye tozmaya gider.Çok zevk alıyorum, hani elâlem gezmeye tozmaya gider. Ben sebze meyve çarşısına daldım mı mest oluyorum. Sübhanallah.Ben sebze meyve çarşısına daldım mı mest oluyorum. Sübhanallah. Kırmızı portakal, sarı limon, salkım salkım üzüm, şu rengi, bu rengi, kavunlar,Kırmızı portakal, sarı limon, salkım salkım üzüm, şu rengi, bu rengi, kavunlar, karpuzlar, şeftaliler, erikler, tatlılar, tuzlular... İnsan bayılır. karpuzlar, şeftaliler, erikler, tatlılar, tuzlular... İnsan bayılır.

Allah'ın verdiği nimetlere hamdü senâlar olsun. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; Allah'ın verdiği nimetlere hamdü senâlar olsun.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

"İnsanın kemikleri var, kemiklerinde mafsalları var. Her mafsal için sadaka lazım." [buyuruyor.] "İnsanın kemikleri var, kemiklerinde mafsalları var. Her mafsal için sadaka lazım." [buyuruyor.]

Muhterem kardeşlerim! Demek ki sözü derinlemesine düşünecek olursak her mafsal bizim için bir nimet.Muhterem kardeşlerim!

Demek ki sözü derinlemesine düşünecek olursak her mafsal bizim için bir nimet.
Kolunuzu düşünün, tarladaki kargaları kaçırmak için yapılmış korkuluk gibi hiç kıpırdamadan duruyor. Kolunuzu düşünün, tarladaki kargaları kaçırmak için yapılmış korkuluk gibi hiç kıpırdamadan duruyor.

Bu kolla ne yaparsın? Allah kolu yaratmış, mafsalı yok. Kargaları mı kışlayacaksın? Bu kolla ne yaparsın?

Allah kolu yaratmış, mafsalı yok.

Kargaları mı kışlayacaksın?

Kışlayamazsın ki. Bir ayak olsa, bükülmese, kıvrılmasa…Kışlayamazsın ki.

Bir ayak olsa, bükülmese, kıvrılmasa…
Nitekim bazen rahatsızlanıyor, romatizma oluyor, kıvıramıyorsun.Nitekim bazen rahatsızlanıyor, romatizma oluyor, kıvıramıyorsun. Şu parmaklar, her biri kıvrılıyor, her bir kıvrılmanın ne hikmeti var!Şu parmaklar, her biri kıvrılıyor, her bir kıvrılmanın ne hikmeti var! Şu parmak küçük olmuş, sebebi var. Bu parmak biraz yana gelmiş sebebi var. Şu parmak küçük olmuş, sebebi var. Bu parmak biraz yana gelmiş sebebi var.

Tebârekallâhu ahsenü'l-Hâlıkîn. Tebârekallâhu ahsenü'l-Hâlıkîn.

Allahu Teâlâ hazretleri yaratmış, bildiği var, sebebi var.Allahu Teâlâ hazretleri yaratmış, bildiği var, sebebi var. Bütün parmaklar bu tarafta olsa, tutma işi kolay olmaz. İyi ki bu parmak bu tarafa gelmiş. Hikmetli. Bütün parmaklar bu tarafta olsa, tutma işi kolay olmaz. İyi ki bu parmak bu tarafa gelmiş. Hikmetli.

Bir göz yaratmış görsün diye, kullarım ibret alsın diye; üstünü kirpiklerle donatmış, ışığı süzmek için;Bir göz yaratmış görsün diye, kullarım ibret alsın diye; üstünü kirpiklerle donatmış, ışığı süzmek için; kapakla kapatmış, tehlikelerden korumak için. Bir sinek gelse gözümüz iki saat sulanır.kapakla kapatmış, tehlikelerden korumak için. Bir sinek gelse gözümüz iki saat sulanır. Oğuştura oğuştura bir hâl oluruz. Bir toz kaçsa, bir hâl oluruz, şıp kapanıyor, otomatik.Oğuştura oğuştura bir hâl oluruz. Bir toz kaçsa, bir hâl oluruz, şıp kapanıyor, otomatik. Hem bize sormadan kapanıyor. Otomatiğe bağlanmış. Hem bize sormadan kapanıyor. Otomatiğe bağlanmış.

Ne dersin, karşıdan göze doğru bir tehlike geliyor, "Kepenkleri kapatayım mı, kapatmayayım mı?"Ne dersin, karşıdan göze doğru bir tehlike geliyor, "Kepenkleri kapatayım mı, kapatmayayım mı?" "Hele bir düşüneyim, bugün git yarın gel." "Hele bir düşüneyim, bugün git yarın gel."

Devlet dairesi gibi "yarın gel" deyinceye kadar gözün içine neler girer.Devlet dairesi gibi "yarın gel" deyinceye kadar gözün içine neler girer. Şıp kendisi kapanıyor, kimseye bir şey sormuyor. Neden? Şıp kendisi kapanıyor, kimseye bir şey sormuyor.

Neden?

Allah, göz korunsun diye otomatik sisteme bağlamış.Allah, göz korunsun diye otomatik sisteme bağlamış. Suyu gitmesin, susuz kalmasın diye göz suyu yaratmış.Suyu gitmesin, susuz kalmasın diye göz suyu yaratmış. Bunun üzerine gelir de mikroplar yapışır diye… Bunun üzerine gelir de mikroplar yapışır diye… Hassas bir uzuv; zerreler yapışır diye göz suyunun içine antiseptik maddeler koymuş,Hassas bir uzuv; zerreler yapışır diye göz suyunun içine antiseptik maddeler koymuş, mikrop öldürücü özelliği var. Gözü biraz iç tarafta, kafatası kemiğinin mahfuz bir yerinde yaratmış.mikrop öldürücü özelliği var. Gözü biraz iç tarafta, kafatası kemiğinin mahfuz bir yerinde yaratmış. Patlak bir gözümüz olsaydı, çoktan zedelenirdi. Biz onu bir yere vururduk. Çizerdik, bozardık.Patlak bir gözümüz olsaydı, çoktan zedelenirdi. Biz onu bir yere vururduk. Çizerdik, bozardık. Ama kuytu bir yerde. Mahfuz bir yerde.Ama kuytu bir yerde. Mahfuz bir yerde. Üstten de ter gelmesin diye yukarıya bir çit yapmış, yukarıdan gelen terler kaşlardan meyilli akıyor. Üstten de ter gelmesin diye yukarıya bir çit yapmış, yukarıdan gelen terler kaşlardan meyilli akıyor.

Bir göze baksa insan, hayran olur. Bir ağza baksa hayran olur.Bir göze baksa insan, hayran olur. Bir ağza baksa hayran olur. Dudak yapmış; alt dudak var, üst dudak var.Dudak yapmış; alt dudak var, üst dudak var. Çenemiz var, Allah güzel yolda kullanmayı nasip etsin, sıra sıra dişlerimiz var.Çenemiz var, Allah güzel yolda kullanmayı nasip etsin, sıra sıra dişlerimiz var. Dilimiz var, kürek gibi her tarafa döner, konuşmayı sağlar; boğazımız, küçük dilimiz, ses tellerimiz var.Dilimiz var, kürek gibi her tarafa döner, konuşmayı sağlar; boğazımız, küçük dilimiz, ses tellerimiz var. Bilmem ilmin gelişmediği zamanda bunları kim düşünmüş. Şimdi yirminci yüzyılda anlıyoruz. Bilmem ilmin gelişmediği zamanda bunları kim düşünmüş. Şimdi yirminci yüzyılda anlıyoruz.

Tamam, otomobil var, tayyare var vs. Ama insanların ilkel devirlerinde insanlar yine böyle değil miydi? Tamam, otomobil var, tayyare var vs. Ama insanların ilkel devirlerinde insanlar yine böyle değil miydi?

Yine böyleydi. Yaratan mübarek Allah'ım ne güzel yaratmış, ne hoş yaratmış, her şey güzel;Yine böyleydi.

Yaratan mübarek Allah'ım ne güzel yaratmış, ne hoş yaratmış, her şey güzel;
hepsinden güzeli akıl nimeti vermiş. Akıl nimeti vermiş ki akıl erdiremezsin.hepsinden güzeli akıl nimeti vermiş. Akıl nimeti vermiş ki akıl erdiremezsin. Öyle büyük bir nimet ki esrârına akıl erdiremezsin.Öyle büyük bir nimet ki esrârına akıl erdiremezsin. Bir hafıza nimeti vermiş tâ bebeklik çağından "Rahmetli annem beni kucağına alırdı da,Bir hafıza nimeti vermiş tâ bebeklik çağından "Rahmetli annem beni kucağına alırdı da, şöyle yapardı da, böyle yapardı da."şöyle yapardı da, böyle yapardı da." Alfabeden, tâ o zamandan bu zamana kadar her şeyleri hafızana yerleştiriyorsun. Alfabeden, tâ o zamandan bu zamana kadar her şeyleri hafızana yerleştiriyorsun.

Nereye yerleştiriyorsun? Raf lazım olsa o bilgilerin hepsi için İstanbul şehri kadar raf yapmak lazım.Nereye yerleştiriyorsun?

Raf lazım olsa o bilgilerin hepsi için İstanbul şehri kadar raf yapmak lazım.
Kitapları yazmak gerekse ciltler dolusu kitap yazmak gerek. Ondan da hantal yürüyemez insan.Kitapları yazmak gerekse ciltler dolusu kitap yazmak gerek. Ondan da hantal yürüyemez insan. Etrafımıza Mısır'daki piramitler gibi kitap yığılır o bilgileri yazacak olsak. Nereye sığdırmış biliyor musunuz? Etrafımıza Mısır'daki piramitler gibi kitap yığılır o bilgileri yazacak olsak.

Nereye sığdırmış biliyor musunuz?

Tebârekallâhu ahsenü'l-Hâlıkîn. Mercimek kadar hafıza merkezine sığdırmış.Tebârekallâhu ahsenü'l-Hâlıkîn.

Mercimek kadar hafıza merkezine sığdırmış.
Mercimekten de küçük belki de. İnsan beyninde küçücük bir yere sığdırmış.Mercimekten de küçük belki de. İnsan beyninde küçücük bir yere sığdırmış. Bu hafızanın hepsi, bütün malzemesi oraya giriyor.Bu hafızanın hepsi, bütün malzemesi oraya giriyor. Şiirleri hatırlıyorsun, 6000 küsur âyet-i kerîmeyi ezberliyor hafız efendi, söylüyor.Şiirleri hatırlıyorsun, 6000 küsur âyet-i kerîmeyi ezberliyor hafız efendi, söylüyor. İlimler, çeşitli bilgiler, Allah bize nasip etmiş. İlimler, çeşitli bilgiler, Allah bize nasip etmiş. Arapça'yı biliyoruz, başka dillerden harfleri görüyoruz, okuyoruz.Arapça'yı biliyoruz, başka dillerden harfleri görüyoruz, okuyoruz. Anlatıyoruz, dinliyorsunuz, seneler senesi konuşuyoruz, konuşmalarımız bitmiyor. Anlatıyoruz, dinliyorsunuz, seneler senesi konuşuyoruz, konuşmalarımız bitmiyor.

Ne sanat ne hüner!?. Allâhu Teâlâ hazretleri, topraktan neler yaratmış!? Neler yaratmış? Ne sanat ne hüner!?.

Allâhu Teâlâ hazretleri, topraktan neler yaratmış!?

Neler yaratmış?

Bizim bu kemiklerimizi de, kemiklerimizin eklemine de o gözle bakacağız.Bizim bu kemiklerimizi de, kemiklerimizin eklemine de o gözle bakacağız. Bu eklemler de bir nimet. Her birisi bir nimet, her bir nimete şükür lazım, sadaka lazım, ücret lazım… Bu eklemler de bir nimet. Her birisi bir nimet, her bir nimete şükür lazım, sadaka lazım, ücret lazım…

Parayla olsaydı bu işler.Parayla olsaydı bu işler. "Hadi sen yabancı değilsin, her ücretin sana milyonda biri kadar vermene razıyım."Hadi sen yabancı değilsin, her ücretin sana milyonda biri kadar vermene razıyım. O kadar verdim." deseydi,O kadar verdim." deseydi, "Bunun ücreti şu kadar ama sen bunun milyonda birini bari ver." deseydi bile,"Bunun ücreti şu kadar ama sen bunun milyonda birini bari ver." deseydi bile, milyonda bir, bir milyonda dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz tenzilata rağmen milyonda bir, bir milyonda dokuz bin dokuz yüz doksan dokuz tenzilata rağmen biz bu nimetin ücretini ödeyemezdik. Mümkün değil. O kadar çok ki nimetler, ödeyemezdik.biz bu nimetin ücretini ödeyemezdik. Mümkün değil. O kadar çok ki nimetler, ödeyemezdik. İşte her nimet için sadaka lazım, şükür lazım.İşte her nimet için sadaka lazım, şükür lazım. Sonra da Rabbimiz yine lütf u kereminden küçük bir sebebe bağlıyor.Sonra da Rabbimiz yine lütf u kereminden küçük bir sebebe bağlıyor. "Şöyle yaparsan kabul." diyor. "İki rekât Duhâ namazı kılarsan, kabul." diyor. "Şöyle yaparsan kabul." diyor. "İki rekât Duhâ namazı kılarsan, kabul." diyor. "Hepsinin şükrünü ödemiş olursun, sadakasını vermiş olursun." diyor. "Hepsinin şükrünü ödemiş olursun, sadakasını vermiş olursun." diyor. Aslında o namazı kılmak da bizim lehimize. Allah'ın bizim ibadetimize ihtiyacı yok ki.Aslında o namazı kılmak da bizim lehimize. Allah'ın bizim ibadetimize ihtiyacı yok ki. Bizi yaratan O zaten, zaten O'na yaratmak zor değil. Yaratmak Rabbimiz'e zor gelen bir şey değil ki. Bizi yaratan O zaten, zaten O'na yaratmak zor değil. Yaratmak Rabbimiz'e zor gelen bir şey değil ki.

Ne demek mânası.Ne demek mânası. "Tahsistir." Başka hiçbir şey gerekmez."Tahsistir."

Başka hiçbir şey gerekmez.
Sadece ve sadece Rabbimiz bir şeyin olmasını istediği zaman uzun boylu bir zahmete ihtiyacı yoktur,Sadece ve sadece Rabbimiz bir şeyin olmasını istediği zaman uzun boylu bir zahmete ihtiyacı yoktur, o olması gereken şeye 'ol' der, o şey olur. İsterse olmasın. Mümkün mü olmaması?o olması gereken şeye 'ol' der, o şey olur. İsterse olmasın. Mümkün mü olmaması? Her şey O'nun elinde, güç kuvvet O'nun elinde. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah.Her şey O'nun elinde, güç kuvvet O'nun elinde. Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah. 'Ol' der, olur. Kudretine sahip olan Allah'ın, bizim neyimize ihtiyacı var.'Ol' der, olur. Kudretine sahip olan Allah'ın, bizim neyimize ihtiyacı var. Bizim hiç bir şeyimize ihtiyacı yok. Bizim hiç bir şeyimize ihtiyacı yok.

Vallâhu'l-ganiyyü ve entümü'l-fukarâ'.Vallâhu'l-ganiyyü ve entümü'l-fukarâ'. "Allah âlemlerden müstağnîdir, mahlukâttan müstağnîdir, hiçbir şeye muhtaç değildir, "Allah âlemlerden müstağnîdir, mahlukâttan müstağnîdir, hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü kemâlât ile muttasıftır." Her şeyi var etmiş. Her şeyi O yaratmış.her türlü kemâlât ile muttasıftır."

Her şeyi var etmiş. Her şeyi O yaratmış.
Biz muhtacız, ibadete de biz muhtacız; istersen ibadet etme, öküz gibi dolaş.Biz muhtacız, ibadete de biz muhtacız; istersen ibadet etme, öküz gibi dolaş. Mahvolursun, bunalıma düşersin. Streslere girersin. Yirminci yüzyılda stres, buhran, bilmem ne.Mahvolursun, bunalıma düşersin. Streslere girersin. Yirminci yüzyılda stres, buhran, bilmem ne. İzah tarzı kolay... Hele ibadet etme, deli olursun. İzah tarzı kolay... Hele ibadet etme, deli olursun. Allah sana bir gün bir duygu verir, o taraftan çırpınırsın.Allah sana bir gün bir duygu verir, o taraftan çırpınırsın. Bir gün başka bir duygu verir, bu taraftan çırpınırsın. Duygularına hâkim misin? Elinde mi? Bir gün başka bir duygu verir, bu taraftan çırpınırsın.

Duygularına hâkim misin? Elinde mi?

Hiçbir şeye hâkim değilsin. "Ben düşünürüm, istediğimi yaparım." Düşünmeye hâkim misin? Hiçbir şeye hâkim değilsin.

"Ben düşünürüm, istediğimi yaparım."

Düşünmeye hâkim misin?

Düşünmeye de hâkim değilsin. Düşünmeye de hâkim değilsin.

Ve mâ teşâûne illâ en-yeşâllah. "Allah bir şeyi istemeden sen isteyemezsin bile!" Ve mâ teşâûne illâ en-yeşâllah. "Allah bir şeyi istemeden sen isteyemezsin bile!"

O kadar âcizsin, o kadar nâçizsin, o kadar bîçâresin, o kadar yoksulsun.O kadar âcizsin, o kadar nâçizsin, o kadar bîçâresin, o kadar yoksulsun. Allah sana her şeyi vermiş, her şeyi; ondan sana muhtaç değil ve senin faydan için "şöyle yap" diyor.Allah sana her şeyi vermiş, her şeyi; ondan sana muhtaç değil ve senin faydan için "şöyle yap" diyor. Yaparsan fayda sağlayacaksın, senin için iyi olacak diye, "öyle yap" diyor. Yaparsan fayda sağlayacaksın, senin için iyi olacak diye, "öyle yap" diyor. Ve insanoğlu yapmıyor, ne kadar büyük edepsizlik. Ve insanoğlu yapmıyor, ne kadar büyük edepsizlik.

Dinsizler, günahkârlar, âsiler, mücrimler, müşrikler, münâfıklar, zalimler, ne kadar cahil,Dinsizler, günahkârlar, âsiler, mücrimler, müşrikler, münâfıklar, zalimler, ne kadar cahil, ne kadar büyük edepsizlik, ne kadar büyük saygısızlık yapmış,ne kadar büyük edepsizlik, ne kadar büyük saygısızlık yapmış, ne çamlar devirmiş de yaptığı şeyin farkında değil. ne çamlar devirmiş de yaptığı şeyin farkında değil.

Olur mu öyle şey? Bu kadar iyiliğe karşı böyle mi yapılır?Olur mu öyle şey? Bu kadar iyiliğe karşı böyle mi yapılır? Hiç mi vefa duygusu yok? Hiç mi şükran duygusu yok? Hiç mi vefa duygusu yok? Hiç mi şükran duygusu yok?

Birisi sana bir şey yaptığı zaman; İngiliz bile olsa, thank you diyoruz.Birisi sana bir şey yaptığı zaman; İngiliz bile olsa, thank you diyoruz. Basit bir insanın bir şeyine bile "Teşekkür ederim." diyoruz.Basit bir insanın bir şeyine bile "Teşekkür ederim." diyoruz. Rabbim sana her şeyi vermiş, utanmıyor musun senin faydan için emrettiği şeyi yapmamaya.Rabbim sana her şeyi vermiş, utanmıyor musun senin faydan için emrettiği şeyi yapmamaya. Gece gündüz ağlamamız lazım. Yüzümüzü insanlardan saklamamız lazım.Gece gündüz ağlamamız lazım. Yüzümüzü insanlardan saklamamız lazım. Elimizi örtüp kenarlara çekilip hıçkıra hıçkıra ağlamamız lazım. Elimizi örtüp kenarlara çekilip hıçkıra hıçkıra ağlamamız lazım.

"Nedir benim bu edepsizliğim yâ Rabbi! Neden ben bu kadar edepsiz oldum?"Nedir benim bu edepsizliğim yâ Rabbi! Neden ben bu kadar edepsiz oldum? Neden bu kadar duygusuz oldum? Nedir benim bu hâlim?" diye ağlamamız lazım. Neden bu kadar duygusuz oldum? Nedir benim bu hâlim?" diye ağlamamız lazım.

Allah bize iz'an, irfan versin, edep nasip etsin, ârif ve zarif kul olmayı nasip etsin.Allah bize iz'an, irfan versin, edep nasip etsin, ârif ve zarif kul olmayı nasip etsin. Edepsizlik çok kötü bir şey; edepsiz etmesin, günahlara bulaştırmasın, şeytana uydurmasın,Edepsizlik çok kötü bir şey; edepsiz etmesin, günahlara bulaştırmasın, şeytana uydurmasın, nefse uydurmasın, o şeytanı bize güldürmesin. nefse uydurmasın, o şeytanı bize güldürmesin. Aldatıyor, karşımıza geçiyor, kıs kıs belki de kahkaha ile gülüyor, seviniyor. İnsana; Aldatıyor, karşımıza geçiyor, kıs kıs belki de kahkaha ile gülüyor, seviniyor. İnsana;

"Kâfir ol, yap şu edepsizliği günahı."Kâfir ol, yap şu edepsizliği günahı. Ben senden berîyim, seninle ilgim yok, Allah'tan korkarım." der kenara çekilir. Ben senden berîyim, seninle ilgim yok, Allah'tan korkarım." der kenara çekilir.

"Kerata hani beni kışkırtan sendin ya, ilk başta sen ateşledin ya bu işi." "Kerata hani beni kışkırtan sendin ya, ilk başta sen ateşledin ya bu işi."

Şeytanın maksadı kandırmak; allandırır pullandırır, süsler, boyar.Şeytanın maksadı kandırmak; allandırır pullandırır, süsler, boyar. Kayserili'nin eşeği boyayıp sattığı gibi; günahı işlettikten sonra da kenara çekilir.Kayserili'nin eşeği boyayıp sattığı gibi; günahı işlettikten sonra da kenara çekilir. Öyle düşmana, Allah bize gülmesine izin vermesin. Düşmanının gülmesi çok fena.Öyle düşmana, Allah bize gülmesine izin vermesin. Düşmanının gülmesi çok fena. Kıs kıs "Bu da benimle cehenneme gidiyor." diye gülüyor. Kıs kıs "Bu da benimle cehenneme gidiyor." diye gülüyor.

Ârif kullarına ihsan ettiği ilimleri bizlere de nasip eylesin. Sevdiği kul olmayı bizlere de nasip eylesin.Ârif kullarına ihsan ettiği ilimleri bizlere de nasip eylesin. Sevdiği kul olmayı bizlere de nasip eylesin. Dedelerimiz gibi mayamız güzel, yolumuzu daha öncekiler çizmişler; Dedelerimiz gibi mayamız güzel, yolumuzu daha öncekiler çizmişler; biz de onlar gibi ömrümüzü güzel kulluk ederek geçirelim.biz de onlar gibi ömrümüzü güzel kulluk ederek geçirelim. Biz de malımızı mülkümüzü, aklımızı fikrimizi, varımızı yoğumuzu, bilgimizi, müktesebatımızı,Biz de malımızı mülkümüzü, aklımızı fikrimizi, varımızı yoğumuzu, bilgimizi, müktesebatımızı, Rabbimiz'in rızası yolunda geçirelim, harcayalım, sarf edelim, ömrümüzü Allah'ın istediği kul olarak yaşayalım.Rabbimiz'in rızası yolunda geçirelim, harcayalım, sarf edelim, ömrümüzü Allah'ın istediği kul olarak yaşayalım. Huzuruna sevdiği kul olarak varalım. Huzuruna sevdiği kul olarak varalım.

Duhâ namazı iki rekât kılınır, en azı iki rekâttır; dört, sekiz, on iki olur. Duhâ namazı iki rekât kılınır, en azı iki rekâttır; dört, sekiz, on iki olur.

Bundan sonra Duhâ namazı kılın inşaallah. "Ben esnafım hocam…" Bundan sonra Duhâ namazı kılın inşaallah.

"Ben esnafım hocam…"

Tezgâhının kenarına bir seccade koyuver, ne olacak. Bizim arkadaş diyor ki: Tezgâhının kenarına bir seccade koyuver, ne olacak.

Bizim arkadaş diyor ki:

"Otobüste gidiyoruz, şoföre 'Namaz kılacağım.' diyorum,"Otobüste gidiyoruz, şoföre 'Namaz kılacağım.' diyorum, şoför veya muavin 'oturduğun yerde kıl, caizdir.' diyor." Müftü kesiliyor. şoför veya muavin 'oturduğun yerde kıl, caizdir.' diyor."

Müftü kesiliyor.

Yahu sen şoför müsün, müftü müsün? Fetva veriyor. Yahu sen şoför müsün, müftü müsün?

Fetva veriyor.

"Baktım öyle olmuyor, 'İhtiyacım var.' diyorum, hemen duruyor." diyor. Otobüsün içine mi pislettirecek. "Baktım öyle olmuyor, 'İhtiyacım var.' diyorum, hemen duruyor." diyor.

Otobüsün içine mi pislettirecek.

"İhtiyacım var diyorum hemen duruyor, el frenini çekiyor;"İhtiyacım var diyorum hemen duruyor, el frenini çekiyor; ben de iniyorum aşağıya Allahu Ekber namaz kılıyorum." "Hani ihtiyacım var diyordun?" ben de iniyorum aşağıya Allahu Ekber namaz kılıyorum."

"Hani ihtiyacım var diyordun?"

"Bu benim ihtiyacım, Allah'a kulluk etmeye, ibadete muhtacım ben. Allah'a itaat etmeye muhtacım."Bu benim ihtiyacım, Allah'a kulluk etmeye, ibadete muhtacım ben. Allah'a itaat etmeye muhtacım. O beni yarattı, emretti. Ben bu vakitte bu namazı kılacağım." O beni yarattı, emretti. Ben bu vakitte bu namazı kılacağım."

Öteki işi yapmaya razı oluyor, namaz kılmaya razı olmuyor. Şoförün akılsızlığına bak. Öteki işi yapmaya razı oluyor, namaz kılmaya razı olmuyor. Şoförün akılsızlığına bak.

Onunla o kıyas kabul eder mi? Onunla o kıyas kabul eder mi?

İnsanoğlu çok cahil. Kafasını çalıştırmadığı için durumunun ne kadar fenâ olduğunu görmüyor. İnsanoğlu çok cahil. Kafasını çalıştırmadığı için durumunun ne kadar fenâ olduğunu görmüyor.

Affedersiniz çiş yapmasına müsaade edecek, namaz kılmasına müsaade etmeyecek.Affedersiniz çiş yapmasına müsaade edecek, namaz kılmasına müsaade etmeyecek. Bunu bir yerden söyleseler, Merih'ten gelen bir insana söyleseler; Bunu bir yerden söyleseler, Merih'ten gelen bir insana söyleseler;

"Dünyada bazı insanlar vardır, öyle acayip zihniyetleri vardır ki"Dünyada bazı insanlar vardır, öyle acayip zihniyetleri vardır ki şu işi yapmaya müsaade eder de, bu işi yapmaya müsaade etmez." şu işi yapmaya müsaade eder de, bu işi yapmaya müsaade etmez."

Merihliler güler, kargalar da güler. Belki kargalar Allah'ın bizden daha iyi mahlûkları.Merihliler güler, kargalar da güler. Belki kargalar Allah'ın bizden daha iyi mahlûkları. Çünkü öyle yaratılmış ama insanların bir kısmı kargalardan fenâ. Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edallü. Çünkü öyle yaratılmış ama insanların bir kısmı kargalardan fenâ.

Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edallü.

Öyle imansız, akılsız, fikirsiz insanlar için Kur'ân-ı Kerîm'de deniliyor ki; Öyle imansız, akılsız, fikirsiz insanlar için Kur'ân-ı Kerîm'de deniliyor ki;

"Onlar hayvanlar gibidir, hayvanlardan da daha sapıktır." "Onlar hayvanlar gibidir, hayvanlardan da daha sapıktır."

Hayvandır, muhakemesi yoktur, zekâsı yoktur, hafızası yoktur,Hayvandır, muhakemesi yoktur, zekâsı yoktur, hafızası yoktur, işin sonunu düşünmez, önünü düşünmez; bir iş yapar. Yaratılışın iktizasını yapar.işin sonunu düşünmez, önünü düşünmez; bir iş yapar. Yaratılışın iktizasını yapar. Kurtsa koyunun üstüne çullanır. Tilki ise üzümü tırtıklar. Kurtsa koyunun üstüne çullanır. Tilki ise üzümü tırtıklar.

Sapanca'da anlatıyorlar. "Yaban domuzu, fındıklarımızı yiyor." diyor. "Nasıl yiyor?" diyorum. Sapanca'da anlatıyorlar. "Yaban domuzu, fındıklarımızı yiyor." diyor.

"Nasıl yiyor?" diyorum.

"Anası geliyor, ağaca bir yaslanıyor, çatur çutur fındık ağacı yere yatıyor,"Anası geliyor, ağaca bir yaslanıyor, çatur çutur fındık ağacı yere yatıyor, çocukları da fındıkları bir güzel yiyor." diyor. Hayvan ama çocuğunu beslemeyi o bile biliyor... çocukları da fındıkları bir güzel yiyor." diyor.

Hayvan ama çocuğunu beslemeyi o bile biliyor...

Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edallü. Bazı insanlar onlardan da sapık oluyor. Ülâike ke'l-en'âmi bel hüm edallü.

Bazı insanlar onlardan da sapık oluyor.

Hakikaten de öyle oluyor. Muhakeme ettiğimiz zaman görüyoruz. Hakikaten de öyle oluyor. Muhakeme ettiğimiz zaman görüyoruz.

Allah bizi saptırmasın. Allah'ın en büyük nimeti hidayettir, bu nimeti bizim elimizden almasın.Allah bizi saptırmasın. Allah'ın en büyük nimeti hidayettir, bu nimeti bizim elimizden almasın. Nasip olmuş camisine gelmiş ibadet etmişiz, huzuruna kabul etmiş, sevine sevine gideriz. Nasip olmuş camisine gelmiş ibadet etmişiz, huzuruna kabul etmiş, sevine sevine gideriz.

"Rabbim'in huzuruna kabul olundum, elhamdülillah dua ettim, isteklerimi sundum."Rabbim'in huzuruna kabul olundum, elhamdülillah dua ettim, isteklerimi sundum. O yüce dergâha gidiyorum." Reis-i cumhurun yanına kadar gitsen, "Defol, sen kimsin?" deseler.O yüce dergâha gidiyorum."

Reis-i cumhurun yanına kadar gitsen, "Defol, sen kimsin?" deseler.
Daha köşkün kapısından sokmasalar ne yaparsın? Daha köşkün kapısından sokmasalar ne yaparsın?

Üzülürsün, ağlarsın, kızarsın, bağırırsın, köpürürsünÜzülürsün, ağlarsın, kızarsın, bağırırsın, köpürürsün veya edebinin durumuna göre, ağzını açarsın, gözünü yumarsın. veya edebinin durumuna göre, ağzını açarsın, gözünü yumarsın.

Allâhu Teâlâ hazretleri, huzuruna kulu kabul ediyor. Çok büyük bir nimet.Allâhu Teâlâ hazretleri, huzuruna kulu kabul ediyor. Çok büyük bir nimet. Ötekisini de kabul etmemiş, kızmıyor. Zengin adamın birisinin kölesi varmış.Ötekisini de kabul etmemiş, kızmıyor.

Zengin adamın birisinin kölesi varmış.
Beraber yolda gidiyorlarken, ezan okunuyor.Beraber yolda gidiyorlarken, ezan okunuyor. Köle şöyle göz ucu ile bakıyor, efendinin öyle namazla niyazla, Köle şöyle göz ucu ile bakıyor, efendinin öyle namazla niyazla, ibadetle ilgisi yok. Kendisinin içi gidiyor, kölenin. ibadetle ilgisi yok. Kendisinin içi gidiyor, kölenin. Ezan okundu, hayya ale's-salâh, "haydi namaza gelin, kurtuluşa gelin, burada kurtuluş var." dedi.Ezan okundu, hayya ale's-salâh, "haydi namaza gelin, kurtuluşa gelin, burada kurtuluş var." dedi. Müezzin Allah'ın davetini sundu, bağırdı. Ağaçlar duydu, kuşlar duydu, cinler duydu, insanlar duydu.Müezzin Allah'ın davetini sundu, bağırdı. Ağaçlar duydu, kuşlar duydu, cinler duydu, insanlar duydu. Adam namaz kılmaya yanaşmıyor. Adam namaz kılmaya yanaşmıyor.

"Efendim müsaade eder misin, ben şurada namazımı kılayım?" diyor. "Efendim müsaade eder misin, ben şurada namazımı kılayım?" diyor.

Giriyor içeriye, sünnet kılıyor, farz kılıyor, dua edecek, tesbih çekecek. Giriyor içeriye, sünnet kılıyor, farz kılıyor, dua edecek, tesbih çekecek.

Efendi dışarıda volta atıyor, bir o tarafa bir bu tarafa. Eli arkasında geç kaldı diye sinirleniyor.Efendi dışarıda volta atıyor, bir o tarafa bir bu tarafa. Eli arkasında geç kaldı diye sinirleniyor. Kapıdan içeriye bağırıyor; "Hey nerdesin, niye çıkmıyorsun?" Köle de dönmüş demiş ki: Kapıdan içeriye bağırıyor;

"Hey nerdesin, niye çıkmıyorsun?"

Köle de dönmüş demiş ki:

"Seni içeriye sokmayan beni de dışarı bırakmıyor." "Seni içeriye sokmayan beni de dışarı bırakmıyor."

Sen efendisin ama âhirette kim bilir ne olacaksın. Seni içeriye sokmayan beni de dışarı bırakmıyor. Sen efendisin ama âhirette kim bilir ne olacaksın. Seni içeriye sokmayan beni de dışarı bırakmıyor.

Nice dünya köleleri vardır ki âhirette efendi olacak. Nice dünya köleleri vardır ki âhirette efendi olacak.

Nice dünya zenginleri vardır ki âhirette yoksul olacak. Nice dünya zenginleri vardır ki âhirette yoksul olacak.

Belki kölesine muhtaç olacak, belki kölesinin önünde diz çökecek,Belki kölesine muhtaç olacak, belki kölesinin önünde diz çökecek, belki yalvaracak, "Affet beni!" diyecek.belki yalvaracak, "Affet beni!" diyecek. Belki çocuğunun, karısının önünde yalvaracak. "Affet, ben ettim sen etme!" diyecek. Belki çocuğunun, karısının önünde yalvaracak. "Affet, ben ettim sen etme!" diyecek.

Allah bize akıl fikir versin. Vermiş de kullanmayı nasip etsin.Allah bize akıl fikir versin. Vermiş de kullanmayı nasip etsin. O vermiş, Rabliği'ni yapmış, ikramını, ihsanını yapmış. O vermiş, Rabliği'ni yapmış, ikramını, ihsanını yapmış. Kullanma vebali, mesuliyeti bizde, kullanmazsak suç bizde. Çünkü "verdim" diyecek.Kullanma vebali, mesuliyeti bizde, kullanmazsak suç bizde. Çünkü "verdim" diyecek. "Dileyen, düşünen, düşündü buldu. Hakikati buldu, vazifesini yaptı." diyecek. "Dileyen, düşünen, düşündü buldu. Hakikati buldu, vazifesini yaptı." diyecek. "Sen neredeydin, sen niye yapmadın." diyecek... "Sen neredeydin, sen niye yapmadın." diyecek...

İkinci hadîs-i şerîf.İkinci hadîs-i şerîf. Yudhaküllâhu ilâ-selâsetin:Yudhaküllâhu ilâ-selâsetin: el-kavmi izâ saffû fi's-salâti ve ile'r-racüli yukâtilü verâe ashâbihîel-kavmi izâ saffû fi's-salâti ve ile'r-racüli yukâtilü verâe ashâbihî ve ile'r-racüli yekûmu fî-sevâdi'l-leyli. ve ile'r-racüli yekûmu fî-sevâdi'l-leyli.

Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden bu hadîs-i şerîf.Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden bu hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

"Allah güler, tebessüm eder, memnun olur, razı olur." "Allah güler, tebessüm eder, memnun olur, razı olur."

Hani çocuğumuz bir şey yapsa, tebessüm ederiz. Allah güler, tebessüm eder, memnun olur, razı olur. Hani çocuğumuz bir şey yapsa, tebessüm ederiz. Allah güler, tebessüm eder, memnun olur, razı olur.

Üç tip insana, üç gurup insana, üç sınıf insana Allah razı olur,Üç tip insana, üç gurup insana, üç sınıf insana Allah razı olur, gülerek bakar, gülerek nazar eder, lütuf ile nazar eder. Sever onu. gülerek bakar, gülerek nazar eder, lütuf ile nazar eder. Sever onu.

Kim onlar? Kim onlar?

el-Kavmi izâ saffû fi's-salâti.el-Kavmi izâ saffû fi's-salâti. "İnsan topluluğu camiye gelip de namaz için saf bağladığı zaman Allah onlara rahmet nazarı ile bakar." "İnsan topluluğu camiye gelip de namaz için saf bağladığı zaman Allah onlara rahmet nazarı ile bakar."

Rıza nazarı ile bakar, sever onları. Rıza nazarı ile bakar, sever onları.

"Benim kullarım saf saf el bağlayıp benim huzurumda durmuşlar."Benim kullarım saf saf el bağlayıp benim huzurumda durmuşlar. Huzuruma gelmişler, bana kulluklarını arz edecekler.Huzuruma gelmişler, bana kulluklarını arz edecekler. Allahu Ekber diyecekler, rükû edecekler, secde edecekler." diye sever. Allahu Ekber diyecekler, rükû edecekler, secde edecekler." diye sever.

Allah bizi namazdan ayırmasın. En önemli ibadetlerden birisi. Allah bizi namazdan ayırmasın. En önemli ibadetlerden birisi.

Hocam, günde beş vakit de biraz fazla değil mi? Hocam, günde beş vakit de biraz fazla değil mi?

Az bile, 50 vakit olması lazımdı, Allah beş vakte indirdi.Az bile, 50 vakit olması lazımdı, Allah beş vakte indirdi. Miraç'ta, 50 vakitten beş vakte indirdi Allâhu Teâlâ hazretleri, 50 vaktin sevabını veriyor. Miraç'ta, 50 vakitten beş vakte indirdi Allâhu Teâlâ hazretleri, 50 vaktin sevabını veriyor.

el-Hasenetü bi-aşri emsâlihâ. Sabahleyin zor mu, sabahleyin kalkmıyor musun? el-Hasenetü bi-aşri emsâlihâ.

Sabahleyin zor mu, sabahleyin kalkmıyor musun?

Eğer namaz kılıcı müslüman bir insan olarak yetişmeseydin,Eğer namaz kılıcı müslüman bir insan olarak yetişmeseydin, İngiliz terbiyesi ile yetişseydin, yüzünü yıkamayacak mıydın?İngiliz terbiyesi ile yetişseydin, yüzünü yıkamayacak mıydın? Aynanın karşısına geçip dişini fırçalamayacak mıydın? Sinekkaydı tıraş olmayacak mıydın? Aynanın karşısına geçip dişini fırçalamayacak mıydın? Sinekkaydı tıraş olmayacak mıydın?

Yapıyorsun onu. Yapıyorsun onu.

Peki İngiliz usûlünü yapıyorsun da müslüman usûlünü yapmak niye zor geliyor.Peki İngiliz usûlünü yapıyorsun da müslüman usûlünü yapmak niye zor geliyor. Paşam, ağam niye zor geliyor!Paşam, ağam niye zor geliyor! Müslüman usûlünde de, elini yıkayacaksın, kolunu yıkacaksın, ayakları yıkacaksın abdest alacaksın. Müslüman usûlünde de, elini yıkayacaksın, kolunu yıkacaksın, ayakları yıkacaksın abdest alacaksın.

Ne var bunda? Yemek yedikten sonra öğleyin elini yıkamıyor musun? Ne var bunda?

Yemek yedikten sonra öğleyin elini yıkamıyor musun?

Yıkamazsan kokarsın, yağ kokar, yanına vardığın adam ne yediğini anlar.Yıkamazsan kokarsın, yağ kokar, yanına vardığın adam ne yediğini anlar. Afiyet olsun, sen galiba sarımsaklı dolma yedin, pastırma yedin, hepsi belli. Afiyet olsun, sen galiba sarımsaklı dolma yedin, pastırma yedin, hepsi belli.

Ağzını fırçalayacak, elini yıkayacak. Bunu yapıyorsun. Ağzını fırçalayacak, elini yıkayacak. Bunu yapıyorsun.

"Neden yıkanmazsam olmaz hocam? Elimin yağları ile vıcık vıcık olur mu?" Olmaz. "Neden yıkanmazsam olmaz hocam? Elimin yağları ile vıcık vıcık olur mu?"

Olmaz.

Peki ona "olmaz" diyorsun da, öğleyin abdest alıversen, namaz kılıversen niye olmasın?Peki ona "olmaz" diyorsun da, öğleyin abdest alıversen, namaz kılıversen niye olmasın? İkindide niye olmasın? İkindide niye olmasın?

Akşam eve gelmişsin, ayakkabını çıkarmışsın, şöyle çorabını çıkar, tertemiz yıka. Niye olmasın? Akşam eve gelmişsin, ayakkabını çıkarmışsın, şöyle çorabını çıkar, tertemiz yıka.

Niye olmasın?

Gece yatıyorsun, tertemiz yıkanmak ne kadar güzel.Gece yatıyorsun, tertemiz yıkanmak ne kadar güzel. Bu emirlerin verildiği yer Suudi Arabistan, tatbik edildiği zümreyi ne hâle getirmiş. Bu emirlerin verildiği yer Suudi Arabistan, tatbik edildiği zümreyi ne hâle getirmiş.

Allah'ın emirleri ne kadar güzel, ne kadar yerli yerinde… Allah'ın emirleri ne kadar güzel, ne kadar yerli yerinde…

Namaz en önemli şey, en önemli ibadet ve yerli yerinde.Namaz en önemli şey, en önemli ibadet ve yerli yerinde. Zamanları da çok güzel zamanlanmış, ayarlanmış. Hepsi güzel. Zamanları da çok güzel zamanlanmış, ayarlanmış. Hepsi güzel.

Sabah namazı güzel, erken kalkın. Herkes uyurken müslüman ayakta.Sabah namazı güzel, erken kalkın. Herkes uyurken müslüman ayakta. Kâfirler horul horul uyurken, müslüman ayakta idi… Kâfirler horul horul uyurken, müslüman ayakta idi…

"Hocam, masal. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde…" diye başlayacaksın sen bu sözüne. "Hocam, masal. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde…" diye başlayacaksın sen bu sözüne.

Müslümanlar öğleye kadar horul horul uyuyor. Kâfirler müslümanların kalktığı vakitte kalkıyor.Müslümanlar öğleye kadar horul horul uyuyor. Kâfirler müslümanların kalktığı vakitte kalkıyor. Ben Almanya'da bulundum. Bizim çocuk bile okula karanlıkta giderdi. Ben Almanya'da bulundum. Bizim çocuk bile okula karanlıkta giderdi. Daha gün doğmadan karanlıkta giderdi. İlkokul çocuğu.Daha gün doğmadan karanlıkta giderdi. İlkokul çocuğu. Daha geceden vızır vızır herkes gitmeye başlardı. Daha geceden vızır vızır herkes gitmeye başlardı. Müslümanlar gece poker oynadı, televizyon seyretti, eğlendi vs. yoruldu.Müslümanlar gece poker oynadı, televizyon seyretti, eğlendi vs. yoruldu. Sabah uyanmaz, Duhâ vaktinde uyanmaz, öğleye yakın gözleri çapaklı çapaklı uyanır.Sabah uyanmaz, Duhâ vaktinde uyanmaz, öğleye yakın gözleri çapaklı çapaklı uyanır. Abdesti sıkıştırdığı için, yoksa yatacak daha ama.Abdesti sıkıştırdığı için, yoksa yatacak daha ama. O da onun için kalkar, zar zor, isteksiz isteksiz, gerine gerine, esneyerek, ondan sonra bir elini yüzünü yıkar;O da onun için kalkar, zar zor, isteksiz isteksiz, gerine gerine, esneyerek, ondan sonra bir elini yüzünü yıkar; işine gider, hayır yok, bereket yok. Ötekiler daha fazla çalışıyor, bizimkiler daha az çalışıyor. işine gider, hayır yok, bereket yok. Ötekiler daha fazla çalışıyor, bizimkiler daha az çalışıyor.

Kim geçecek? Onlar geçecek. Neden? Kim geçecek?

Onlar geçecek.

Neden?

Ve en leyse li'l-insâni illâ mâ se'â. Ve enne sa'yehû sevfe yürâ.Ve en leyse li'l-insâni illâ mâ se'â. Ve enne sa'yehû sevfe yürâ. "İnsan neye çalışırsa Allah onun neticesini verir. Çalışmayana vermez, çalışana verir." "İnsan neye çalışırsa Allah onun neticesini verir. Çalışmayana vermez, çalışana verir."

O çalışıyor, ona verir; sen çalışmıyorsun, sana vermez. Hem de sana daha çok darılır ve kızar. O çalışıyor, ona verir; sen çalışmıyorsun, sana vermez. Hem de sana daha çok darılır ve kızar.

"Sen benim sevgili kulumdun, bana inanmıştın, bu inancına rağmen bu ne tembellik, edepsizlik" diye. "Sen benim sevgili kulumdun, bana inanmıştın, bu inancına rağmen bu ne tembellik, edepsizlik" diye.

Allah hepimizi çalışkan kul etsin, ibadetinde etsin. Allah hepimizi çalışkan kul etsin, ibadetinde etsin.

Sabah namazının vakti güzel; öğlen namazı çok şahane, tam günün ortasında;Sabah namazının vakti güzel; öğlen namazı çok şahane, tam günün ortasında; ikindi namazı şahaneden şahane, bir rivayete göre salât-ı vustâ diyeikindi namazı şahaneden şahane, bir rivayete göre salât-ı vustâ diye Kur'ân-ı Kerîm'de önemine işaret edilen bir namaz.Kur'ân-ı Kerîm'de önemine işaret edilen bir namaz. Tam böyle her şeyin civcivli olduğu zamanda, dünya telaşının kaynadığı zamanda; Tam böyle her şeyin civcivli olduğu zamanda, dünya telaşının kaynadığı zamanda;

"Yok, senin işin dünyaya dalmak değil. Allah'ı unutma, gel bakalım şu ibadetini yap."Yok, senin işin dünyaya dalmak değil. Allah'ı unutma, gel bakalım şu ibadetini yap. Ondan sonra gidersin." diye ikindi namazını kılacaksın. Çok güzel. Ondan sonra gidersin." diye ikindi namazını kılacaksın. Çok güzel.

Akşam güneş batıyor, eve geliyorsun, akşam namazı çok güzel.Akşam güneş batıyor, eve geliyorsun, akşam namazı çok güzel. Yatsı yatma zamanı, yatağına yatacaksın, uyuyacaksın.Yatsı yatma zamanı, yatağına yatacaksın, uyuyacaksın. Artık ya kalkarsın, ya kalkmazsın, uyku bir çeşit ölüm gibi. Yatması da güzel, yatsı namazı da güzel.Artık ya kalkarsın, ya kalkmazsın, uyku bir çeşit ölüm gibi. Yatması da güzel, yatsı namazı da güzel. Kalkması da güzel, sabah namazı da güzel. Her şey güzel. İlk önce namazdan sorulacak insan.Kalkması da güzel, sabah namazı da güzel. Her şey güzel. İlk önce namazdan sorulacak insan. Onun için mü'minler safa durduğu zaman, Allah onlara rahmet nazarı ile bakar.Onun için mü'minler safa durduğu zaman, Allah onlara rahmet nazarı ile bakar. Hoşnut olur, sever ve güler.Hoşnut olur, sever ve güler. Sevgiden güler, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem "Allahu Teâlâ güler." buyuruyor.Sevgiden güler, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem "Allahu Teâlâ güler." buyuruyor. Rabbimiz'in sevdiği bir durum ama dikkat edilirse, "saf bağladığı zaman" diyor.Rabbimiz'in sevdiği bir durum ama dikkat edilirse, "saf bağladığı zaman" diyor. Demek ki müslümanlar camiye gelecek, cemaatten kopmayacak, birlik olacak, omuz omuza verecek.Demek ki müslümanlar camiye gelecek, cemaatten kopmayacak, birlik olacak, omuz omuza verecek. Omuz omuza vermiyor, birbirini sevmiyor, tek başına yaşıyor,Omuz omuza vermiyor, birbirini sevmiyor, tek başına yaşıyor, kimseyi beğenmiyor, böyle bir müslümandan hayır yok. kimseyi beğenmiyor, böyle bir müslümandan hayır yok.

Lâ hayra fî men lem ye'lefü ve lâ yü'lefü.Lâ hayra fî men lem ye'lefü ve lâ yü'lefü. "Geçinmeyen, geçinilmeyen, huysuz"Geçinmeyen, geçinilmeyen, huysuz insanda hayır yoktur." diyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. insanda hayır yoktur." diyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.

Müslüman tatlı olacak, sevimli olacak; gören bayılacak.Müslüman tatlı olacak, sevimli olacak; gören bayılacak. Arkadaşımız birisini anlatıyor, yüzüne baktım, sevimliydi;Arkadaşımız birisini anlatıyor, yüzüne baktım, sevimliydi; ben herkesi kolay kolay sevmem ama o insan öyle diyor.ben herkesi kolay kolay sevmem ama o insan öyle diyor. Müslümanın simasına güzellik akseder. Baktığı zaman insanın içi gider. Neden? Müslümanın simasına güzellik akseder. Baktığı zaman insanın içi gider.

Neden?

Kendisinin genel terbiyesinden ve içyapısından, kafa yapısından dolayı;Kendisinin genel terbiyesinden ve içyapısından, kafa yapısından dolayı; hatları ona göre gelişir, yüzüne akseder. Sîmâhüm fî-vücûhihim min eseri's-sücûd. hatları ona göre gelişir, yüzüne akseder.

Sîmâhüm fî-vücûhihim min eseri's-sücûd.

İbadetten de yüzüne bir nur gelir, müslümanın hâli başkadır. Gören erbabı derhal bilir.İbadetten de yüzüne bir nur gelir, müslümanın hâli başkadır. Gören erbabı derhal bilir. Hatta küçük çocuklar bilirmiş. Hatta küçük çocuklar bilirmiş.

Şeyh efendinin birisinin eski zamanda küçük bir torunu varmış, dedesinin yanında oturuyor.Şeyh efendinin birisinin eski zamanda küçük bir torunu varmış, dedesinin yanında oturuyor. Birisi girdiği içeriye zaman; "Tilki girdi içeriye, adam tilki tabiatlı." dermiş. Birisi girdiği içeriye zaman;

"Tilki girdi içeriye, adam tilki tabiatlı." dermiş.

Dedesi; "Sus." "Bak. Köpek girdi." "Sus köpek falan girmiyor." Dedesi; "Sus."

"Bak. Köpek girdi."

"Sus köpek falan girmiyor."

Ama köpek tabiatı olan kimse giriyor. "Domuz girdi…" Dede demiş ki: Ama köpek tabiatı olan kimse giriyor.

"Domuz girdi…"

Dede demiş ki:

"Gidin bunun eline biraz ekmek verin. Âşikâre ekmek yesin." "Gidin bunun eline biraz ekmek verin. Âşikâre ekmek yesin."

Ekmek vermişler, çocuklar arasında dolaşmış, basireti kapanmış. Çünkü kul hakkı.Ekmek vermişler, çocuklar arasında dolaşmış, basireti kapanmış. Çünkü kul hakkı. Başkası ekmeği görüyor, o da onu yiyor. Başkasının da çanı çekebilir. Başkası ekmeği görüyor, o da onu yiyor. Başkasının da çanı çekebilir.

Bakın neler var. Ne incelikler var. Bakın neler var. Ne incelikler var.

Namaz önemli, hepsi yerli yerince. Vakitleri önemli, rekâtları önemli. Namaz önemli, hepsi yerli yerince. Vakitleri önemli, rekâtları önemli.

Eğer teravih namazı 20 rekât olmasaydı, Ramazan'da hepimiz hastanelik olmaz mıydık? Eğer teravih namazı 20 rekât olmasaydı, Ramazan'da hepimiz hastanelik olmaz mıydık?

Hastanelik olurduk. Neden? Oruç tuttuğumuz için, akşam yemeğe karşı hırs var. Hastanelik olurduk.

Neden?

Oruç tuttuğumuz için, akşam yemeğe karşı hırs var.

"Akşam sofraya oturduğum zaman bir kuzuyu tek başına yiyebilirim."Akşam sofraya oturduğum zaman bir kuzuyu tek başına yiyebilirim. Siz kenarda durun." diyecek gibi bir iştahla oturuyoruz, yiyoruz. Sofradan kalkma zamanı gelince de; Siz kenarda durun." diyecek gibi bir iştahla oturuyoruz, yiyoruz. Sofradan kalkma zamanı gelince de;

"Biraz fazla yemişim galiba." Doğrulamıyor. Bu, hastaneye gider."Biraz fazla yemişim galiba."

Doğrulamıyor. Bu, hastaneye gider.
Çünkü mide bu kadar doldurulduğu zaman, kalbe zarar verir.Çünkü mide bu kadar doldurulduğu zaman, kalbe zarar verir. Ama 33 rekât Allahu Ekber, Semiallâhü li men hamideh, Rabbenâ leke'l-hamd… Ama 33 rekât Allahu Ekber, Semiallâhü li men hamideh, Rabbenâ leke'l-hamd…

Bir saat, bir buçuk saat süren, tabir doğru değil ama bir buçuk saat bir eğitim,Bir saat, bir buçuk saat süren, tabir doğru değil ama bir buçuk saat bir eğitim, bir egzersizden sonra eriyor tabii ki. Gece sıhhatli bir şekilde yatma durumuna geliyorsun. bir egzersizden sonra eriyor tabii ki. Gece sıhhatli bir şekilde yatma durumuna geliyorsun.

Uygun değil mi? Ramazan'da teravihin konulması uygun, el-hak doğru. Uygun değil mi?

Ramazan'da teravihin konulması uygun, el-hak doğru.

Dinimizin her şeyi yerli yerinde elhamdülillah. Onun için Allah namaz kılanları sever.Dinimizin her şeyi yerli yerinde elhamdülillah. Onun için Allah namaz kılanları sever. Saf hâlinde namaz kılanları sever. Cemaat olanları sever. Birbirini sevenleri sever.Saf hâlinde namaz kılanları sever. Cemaat olanları sever. Birbirini sevenleri sever. Müslümanların birbirleriyle ilgi ve irtibat hâlinde olanlarını sever.Müslümanların birbirleriyle ilgi ve irtibat hâlinde olanlarını sever. Tek başına, ayrı baş çekenleri sevmez. Birliği bozanları sevmez. Bir hadise baksın insan.Tek başına, ayrı baş çekenleri sevmez. Birliği bozanları sevmez. Bir hadise baksın insan. Neler seziyor, neler anlayabiliyor. Saf hâlindeki müslümanları seviyor.Neler seziyor, neler anlayabiliyor. Saf hâlindeki müslümanları seviyor. Sıra hâlinde, saf dediğimiz; sâfî anlamında değil. Dizi dizi demek. Müslümanların dizilerini seviyor.Sıra hâlinde, saf dediğimiz; sâfî anlamında değil. Dizi dizi demek. Müslümanların dizilerini seviyor. Onlara hoşnutluk nazarı ile bakıyor. Onlara hoşnutluk nazarı ile bakıyor.

İkincisi: Ve ile'r-racüli yukâtilü verâe ashâbihî.İkincisi:

Ve ile'r-racüli yukâtilü verâe ashâbihî.
"Arkadaşlarının peşinde, arkasında, onlarla beraber çarpışan mücahit kişi, onu da sever." Neden? "Arkadaşlarının peşinde, arkasında, onlarla beraber çarpışan mücahit kişi, onu da sever."

Neden?

Bak her şeyinden geçmiş. Allah yolunda canını verecek;Bak her şeyinden geçmiş. Allah yolunda canını verecek; can pazarı, ölüm gelebilir, cihat ediyor diye sever.can pazarı, ölüm gelebilir, cihat ediyor diye sever. Orada da dizi dizi arkadaşlarıyla beraber çarpışıyor. Orada da dizi dizi arkadaşlarıyla beraber çarpışıyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Diyorlar ki; "İslâm kılıç dinidir." Kılıç dini değildir. Diyorlar ki;

"İslâm kılıç dinidir."

Kılıç dini değildir.
Herkes bilir ki Peygamber Efendimiz Mekke-i Mükerreme'de ne ezâlar çekti. Namaz kıldırtmadılar.Herkes bilir ki Peygamber Efendimiz Mekke-i Mükerreme'de ne ezâlar çekti. Namaz kıldırtmadılar. Namaz kıldığı zaman getirdiler sırtına işkembe koymaya kalktılar.Namaz kıldığı zaman getirdiler sırtına işkembe koymaya kalktılar. Bilâl-i Habeşî'yi çöle götürdüler işkence ettiler.Bilâl-i Habeşî'yi çöle götürdüler işkence ettiler. Ammâr b. Yâsir hazretlerini, babasını, kendisini, annesini işkencelerle şehit ettiler. Ammâr b. Yâsir hazretlerini, babasını, kendisini, annesini işkencelerle şehit ettiler.

Müslümanlar kılıç kullandı mı? Kâfirler zalim ama kâfirlerin zulmü fazlalaşınca Allah; Müslümanlar kılıç kullandı mı?

Kâfirler zalim ama kâfirlerin zulmü fazlalaşınca Allah;

Fa'tedû aleyhi bi-misli ma'tedâ aleyküm.Fa'tedû aleyhi bi-misli ma'tedâ aleyküm. "Onların size yaptıklarına karşı siz de karşılık verin!" diyerek,"Onların size yaptıklarına karşı siz de karşılık verin!" diyerek, adaletinin gereği olarak savaş yaptılar. Onun için İslâm kılıç dini değildir. adaletinin gereği olarak savaş yaptılar.

Onun için İslâm kılıç dini değildir.

"Hıristiyanlık sevgi dini..." Yalan. "Hıristiyanlık sevgi dini..."

Yalan.

Sevgi diniydi de niye Haçlı seferleri yaptın, niye dünyayıSevgi diniydi de niye Haçlı seferleri yaptın, niye dünyayı misyonerlerle doldurdun, her tarafa adam saldın? misyonerlerle doldurdun, her tarafa adam saldın?

Önce misyoner ordusu, sonra senin ordun.Önce misyoner ordusu, sonra senin ordun. Sen daha çok kılıç meraklısısın ama Müslümanlığı kötülemeye gelinceSen daha çok kılıç meraklısısın ama Müslümanlığı kötülemeye gelince hemen kara bulaştırmak kolaylarına geliyor. hemen kara bulaştırmak kolaylarına geliyor.

Müslümanlar geri kalmış, hadi görün Asya'nın, Afrika'nın ülkelerini...Müslümanlar geri kalmış, hadi görün Asya'nın, Afrika'nın ülkelerini... Doğru, hakikaten, Amerika ileri, Asya'nın Afrika'nın ülkeleri geri. Doğru, hakikaten, Amerika ileri, Asya'nın Afrika'nın ülkeleri geri.

Galiba bu gerilik müslümanlıktan doğuyor filan... Milleti aldatıyorlar.Galiba bu gerilik müslümanlıktan doğuyor filan... Milleti aldatıyorlar. Peki buyur; İtalya'nın Korsika ve Sardunya kasabasına bakalım Peki buyur; İtalya'nın Korsika ve Sardunya kasabasına bakalım İspanya'ya bakalım, buyur Habeşistan'a bakalım hıristiyan.İspanya'ya bakalım, buyur Habeşistan'a bakalım hıristiyan. Buyur Güney Amerika'daki hıristiyan ülkelerine bakalım. Onlar işte bizden geri.Buyur Güney Amerika'daki hıristiyan ülkelerine bakalım. Onlar işte bizden geri. Temizlik de yok, şu da yok, bu da yok. Yaptırdığı şeyde var… Temizlik de yok, şu da yok, bu da yok. Yaptırdığı şeyde var…

Doğru, bak, hay Allah. Onlar hıristiyan ve yine geri. Doğru, bak, hay Allah. Onlar hıristiyan ve yine geri.

Demek ki gerilik Müslümanlık'tan değilmiş. Başka bir sebeptenmiş.Demek ki gerilik Müslümanlık'tan değilmiş. Başka bir sebeptenmiş. Ama müdafaa edecek insanlar lazım. Gerçeği bilen, gerçeği gösterecek insanlar lazım. Ama müdafaa edecek insanlar lazım. Gerçeği bilen, gerçeği gösterecek insanlar lazım.

Birisi Hz. Âişe validemize söz söyleyecek olmuş, papazlardan.Birisi Hz. Âişe validemize söz söyleyecek olmuş, papazlardan. Bir iftira hadisesi oldu da Hz. Âişe validemize, onu diline dolamak istiyor. Müslüman da demiş ki: Bir iftira hadisesi oldu da Hz. Âişe validemize, onu diline dolamak istiyor. Müslüman da demiş ki:

"Hz. Meryem validemizin hadisesini biliyorsun, Meryem validemize siz de hürmet ediyorsunuz;"Hz. Meryem validemizin hadisesini biliyorsun, Meryem validemize siz de hürmet ediyorsunuz; ona da bir şeyler dediler. Oradan kıyas et de edebini takın." ona da bir şeyler dediler. Oradan kıyas et de edebini takın."

Birisi de demiş ki: "Üzümü sıktığımız zaman şırayı içmek serbest mi?" Serbest. Birisi de demiş ki:

"Üzümü sıktığımız zaman şırayı içmek serbest mi?"

Serbest.

"Peki, niye şarap olunca yasak olsun?" "Peki, niye şarap olunca yasak olsun?"

İtiraz ediyor. Allah'ın içkiyi yasak etmesine itiraz ediyor. Karşındaki hoca da akıllı… İtiraz ediyor. Allah'ın içkiyi yasak etmesine itiraz ediyor. Karşındaki hoca da akıllı…

Kızın?! Anlamış. "Kızın helâl olur mu?" Kızın?!

Anlamış.

"Kızın helâl olur mu?"

Hemen sarhoş geri çekilmiş. Edepsiz inkâr edecekti, ileri geri konuşacaktı.Hemen sarhoş geri çekilmiş.

Edepsiz inkâr edecekti, ileri geri konuşacaktı.
"Müslümanlık mantık dini değil." diyecekti. Neler söyleyecekti. "Müslümanlık mantık dini değil." diyecekti. Neler söyleyecekti.

Üzümün suyu serbest de niye şarap haram? Karın serbest de niye kızın haramsa ondan. Üzümün suyu serbest de niye şarap haram?

Karın serbest de niye kızın haramsa ondan.

Ama başka türlü ilmî izahlar da verebiliriz. Üzümün suyu şekerdir, şekerli bir sudur.Ama başka türlü ilmî izahlar da verebiliriz.

Üzümün suyu şekerdir, şekerli bir sudur.
İçtiğin zaman kana karışır enerji kazanırsın, sıhhat kazanırsın, bir şey olmaz.İçtiğin zaman kana karışır enerji kazanırsın, sıhhat kazanırsın, bir şey olmaz. Tahammür ettiği zaman, şarap hâline geldiği zaman, alkoldür.Tahammür ettiği zaman, şarap hâline geldiği zaman, alkoldür. Alkol de hücreleri bozar, mideyi bozar, aklı bozar, şuuru celp eder.Alkol de hücreleri bozar, mideyi bozar, aklı bozar, şuuru celp eder. Araba kullanırken gidersin başka arabaya çarparsın, adam öldürürsün;Araba kullanırken gidersin başka arabaya çarparsın, adam öldürürsün; direğe çarparsın, arabayı mahvedersin.direğe çarparsın, arabayı mahvedersin. İşte ondan yasak ama edepsizin edepsizliğine uygun cevap vermek güzel…İşte ondan yasak ama edepsizin edepsizliğine uygun cevap vermek güzel… Mantıklı cevap vermek güzel. Mantıklı cevap vermek güzel.

"Ben görmediğim şeye inanmam." demiş birisi."Ben görmediğim şeye inanmam." demiş birisi. Ondan sonra kaldırmış kafasına bir şey vurmuş, kadıya gitmişler. Ondan sonra kaldırmış kafasına bir şey vurmuş, kadıya gitmişler.

"Başım ağrıyor, bu bana vurdu." demiş. "Başım ağrıyor, bu bana vurdu." demiş.

"Yok, ben ona cevap verdim." demiş."Yok, ben ona cevap verdim." demiş. "Görmediğim şeye inanmam dedi, onun da ağrısı vardı, göster hani ağrısı?" "Görmediğim şeye inanmam dedi, onun da ağrısı vardı, göster hani ağrısı?"

Ağrı görünmüyor, içinde. Kişiye göre cevap. Birisi çıkmış sormuş; Ağrı görünmüyor, içinde.

Kişiye göre cevap.

Birisi çıkmış sormuş;

"Allah şeytanı neden yarattı?" Ateşten yarattı. "İnsanı neden yarattı?" Topraktan yarattı. "Allah şeytanı neden yarattı?"

Ateşten yarattı.

"İnsanı neden yarattı?"

Topraktan yarattı.

"Peki, Allah şeytanı cehenneme atacak orada nasıl azap verecek, olur mu öyle şey?"Peki, Allah şeytanı cehenneme atacak orada nasıl azap verecek, olur mu öyle şey? Zaten ateşten yaratılmış, ateşin içinde nasıl azap verecek?" Zaten ateşten yaratılmış, ateşin içinde nasıl azap verecek?"

Kâfir ya illa bir itiraz edecek.Kâfir ya illa bir itiraz edecek. O da kaldırmış tarladan bir topraklı kemiği kafasına bir tane vurmuş, yine kadı'nın huzurunu gitmişler. O da kaldırmış tarladan bir topraklı kemiği kafasına bir tane vurmuş, yine kadı'nın huzurunu gitmişler.

"Niye dövdün bu adamı?" diyor. "Ben cevap verdim ona." diyor. "Niye dövdün bu adamı?" diyor.

"Ben cevap verdim ona." diyor.

İnsanoğlu topraktan yaratıldı ama toprağı kafasına vurunca nasıl azap oluyorsa,İnsanoğlu topraktan yaratıldı ama toprağı kafasına vurunca nasıl azap oluyorsa, Allah da şeytanı ateşten yarattı ama cehennemde ona azap edecek. Âciz değil ki.Allah da şeytanı ateşten yarattı ama cehennemde ona azap edecek. Âciz değil ki. Mutlaka bir şekli, formülü var. Oraya giden görecek. Şeytan başına nasıl bir şey geldiğini görecek. Mutlaka bir şekli, formülü var. Oraya giden görecek. Şeytan başına nasıl bir şey geldiğini görecek.

Onun için Allah'ın dinine sımsıkı bağlanmalıyız.Onun için Allah'ın dinine sımsıkı bağlanmalıyız. Bir ara bizden önceki nesiller, bu yirminci yüzyıl, ilim, fen, modern teknoloji,Bir ara bizden önceki nesiller, bu yirminci yüzyıl, ilim, fen, modern teknoloji, bilmem ne diye bir kısmı dinimizden dönmeye meyletmiş. bilmem ne diye bir kısmı dinimizden dönmeye meyletmiş. Meşhur şair Tevfik Fikret, oğluna âmentü yazmış. Haluk'un Âmentüsü. Meşhur şair Tevfik Fikret, oğluna âmentü yazmış. Haluk'un Âmentüsü. Bizim müslümanların bir âmentüsü var;Bizim müslümanların bir âmentüsü var; âmentü billâhi ve melâketihî ve kütübihî ve rusulihi, ve'l yevmi'l âhiri… âmentü billâhi ve melâketihî ve kütübihî ve rusulihi, ve'l yevmi'l âhiri…

Haluk'un Âmentüsü ne? İlim, fen bilmem ne. İslâm ilmi, fenni zaten teşvik ediyor.Haluk'un Âmentüsü ne?

İlim, fen bilmem ne.

İslâm ilmi, fenni zaten teşvik ediyor.
Ayrı âmentü koymaya ne lüzum var. Sen müslümanın âmentüsünü beğenmiyorsun. Ayrı âmentü koyuyorsun. Ayrı âmentü koymaya ne lüzum var. Sen müslümanın âmentüsünü beğenmiyorsun. Ayrı âmentü koyuyorsun.

Peki, senin âmentüne göre yetişkin çocuğun bakalım ne olmuş? Peki, senin âmentüne göre yetişkin çocuğun bakalım ne olmuş?

Takip ediyorsun, Tevfik Fikret'in oğlu Haluk papaz olmuş. Takip ediyorsun, Tevfik Fikret'in oğlu Haluk papaz olmuş.

Perşembenin gelişi çarşambadan belli.Perşembenin gelişi çarşambadan belli. Sen ona öyle âmentü öğretirsen, müslümanın âmentüsünden sen baba olarak kopartırsan onu,Sen ona öyle âmentü öğretirsen, müslümanın âmentüsünden sen baba olarak kopartırsan onu, o çocuğun gideceği yer orası olur. Vebali de sana da gelir.o çocuğun gideceği yer orası olur. Vebali de sana da gelir. Onun için Allah akıl fikir versin, Allah dinimize bağlılığı nasip etsin, nur versin.Onun için Allah akıl fikir versin, Allah dinimize bağlılığı nasip etsin, nur versin. İnsana nur vermedi mi göremez. İnsana nur vermedi mi göremez.

Şurada bütün ışıklar sönse, ben yazıyı okuyamam, birbirimizin yüzünü göremeyiz.Şurada bütün ışıklar sönse, ben yazıyı okuyamam, birbirimizin yüzünü göremeyiz. Işık olacak da görecek insan, sen varsın, ben varım, kitap var, harf var, göz var;Işık olacak da görecek insan, sen varsın, ben varım, kitap var, harf var, göz var; göremeyiz, nur olmayınca göremeyiz. Allah imanın nurunu verdi mi insan gerçekleri görür.göremeyiz, nur olmayınca göremeyiz. Allah imanın nurunu verdi mi insan gerçekleri görür. İmanın nurunu vermedi mi ıska geçer. O zaman görmez, yanından geçer görmez; "Ya hani nerede?" İmanın nurunu vermedi mi ıska geçer. O zaman görmez, yanından geçer görmez;

"Ya hani nerede?"

"Buralardaydı bilmem ne." "İşte orada ya!" "Buralardaydı bilmem ne."

"İşte orada ya!"

Nuru yok da ondan görmüyor. Nuru olmadı mı, görmez. Allah bizi nursuz bırakmasın. Nuru yok da ondan görmüyor. Nuru olmadı mı, görmez. Allah bizi nursuz bırakmasın.

Allah demek ki ön saflarda çarpışan mücahit kimseyi de sever. Neden cihat ediyormuş müslümanlar? Allah demek ki ön saflarda çarpışan mücahit kimseyi de sever.

Neden cihat ediyormuş müslümanlar?

Mecbur kaldığı için cihat ediyor, gerekiyor da ondan cihat ediyor. Mecbur kaldığı için cihat ediyor, gerekiyor da ondan cihat ediyor.

Bugün dünyanın her yerinde savaş var. Milletlerarası hukukta savaş hukuku var. Neden? Bugün dünyanın her yerinde savaş var. Milletlerarası hukukta savaş hukuku var.

Neden?

Mecbur kalınıyor. Sen bir şey yapmıyorsun o saldırıyor. Kıbrıs'a biz mi saldırdık? Mecbur kalınıyor. Sen bir şey yapmıyorsun o saldırıyor.

Kıbrıs'a biz mi saldırdık?

Yunanistan ter ter tepiniyor. Hayır, hiç saldırmaya niyeti yoktu bizimkilerin.Yunanistan ter ter tepiniyor. Hayır, hiç saldırmaya niyeti yoktu bizimkilerin. Hiç niyeti yoktu, keşke olsaydı ama hiç niyeti yoktu.Hiç niyeti yoktu, keşke olsaydı ama hiç niyeti yoktu. Onlar başladılar çocukları kesmeye, küvetlere doldurmaya, üç tane çocuk üst üste istif etmeye.Onlar başladılar çocukları kesmeye, küvetlere doldurmaya, üç tane çocuk üst üste istif etmeye. Köylerde katliamlar yapmaya, 60-70 tanesini bir mezara gömmeye.Köylerde katliamlar yapmaya, 60-70 tanesini bir mezara gömmeye. Allah bu zulme razı gelmedi. Bizim tembelleri arkasından itti.Allah bu zulme razı gelmedi. Bizim tembelleri arkasından itti. Nihayet biz de zar zor, zoraki cihat yaptık, bir kısmını kurtardık kardeşlerimizin.Nihayet biz de zar zor, zoraki cihat yaptık, bir kısmını kurtardık kardeşlerimizin. Ondan sonra da Kanada bize küstü, askerî yardımı kesti. Amerika ambargo koydu, bilmem ne.Ondan sonra da Kanada bize küstü, askerî yardımı kesti. Amerika ambargo koydu, bilmem ne. Sen ilk önce Yunanlı'ya koysana o ambargoyu o kadar insan ölürken.Sen ilk önce Yunanlı'ya koysana o ambargoyu o kadar insan ölürken. Sen bir afyonkeşini biz hapse attığımız zaman hop oturup hop kalkıyorsun.Sen bir afyonkeşini biz hapse attığımız zaman hop oturup hop kalkıyorsun. İngilizler'in bir esrarkeşini hapse attık, filmler çevirdiler Türkler'in zalimliğine; İngilizler'in bir esrarkeşini hapse attık, filmler çevirdiler Türkler'in zalimliğine; esrar içmekte serbest mi bırakalım? Cihat lazım, onun için cihat eden kulu da Allah sever.esrar içmekte serbest mi bırakalım?

Cihat lazım, onun için cihat eden kulu da Allah sever.
Namaz lazım ve yerli yerinde, onun için namaz kılan kulu da Allah sever Namaz lazım ve yerli yerinde, onun için namaz kılan kulu da Allah sever ve rahmet nazarı ile bakar, severek bakar. Üçüncüsü kimdi: ve rahmet nazarı ile bakar, severek bakar.

Üçüncüsü kimdi:

Ve ile'r-racüli yekûmu fî-sevâdi'l-leyli. "Geceleyin kalkıp ibadet eden kulu Allah sever." Neden? Ve ile'r-racüli yekûmu fî-sevâdi'l-leyli. "Geceleyin kalkıp ibadet eden kulu Allah sever."

Neden?

Birkaç sebepten, birkaç sebebi bulup söyleyebiliriz. Birkaç sebepten, birkaç sebebi bulup söyleyebiliriz.

Bir: Geceleyin uykuyu bölmek sevgi işidir, herkes yapamaz.Bir: Geceleyin uykuyu bölmek sevgi işidir, herkes yapamaz. Sevecek Allah'ın yolunu, kalkabilecek.Sevecek Allah'ın yolunu, kalkabilecek. Yoksa içinden gelmedikten sonra, dövsen de olmaz, itsen de olmaz, başına dikilsen de olmaz,Yoksa içinden gelmedikten sonra, dövsen de olmaz, itsen de olmaz, başına dikilsen de olmaz, üstüne bir maşrapa su döksen de olmaz. Kalkmaz, kalkmaz… Bir türlü kaldıramazsın. üstüne bir maşrapa su döksen de olmaz. Kalkmaz, kalkmaz… Bir türlü kaldıramazsın.

Bizim talebeliğimiz zamanında yurtta bazı arkadaşlar vardı.Bizim talebeliğimiz zamanında yurtta bazı arkadaşlar vardı. "Hadi sabah namazına…" deyip başına gidip kaldırmak ölümdü."Hadi sabah namazına…" deyip başına gidip kaldırmak ölümdü. Kalkmaz, yanında top patlatsan kalkmayacak nerdeyse, öyle bir şey.Kalkmaz, yanında top patlatsan kalkmayacak nerdeyse, öyle bir şey. Aşk olacak ki sevgiden kalkacak, fedakârlık yapabilecek, uykusunu bölecek Allah'a ibadet edecek. Aşk olacak ki sevgiden kalkacak, fedakârlık yapabilecek, uykusunu bölecek Allah'a ibadet edecek.

İki: Geceleyin kimse ibadeti görmüyor. Gündüz riya ve gösteriş olabilir.İki: Geceleyin kimse ibadeti görmüyor. Gündüz riya ve gösteriş olabilir. Gece ibadeti gizli olduğundan, riyadan uzak olduğundan makbul oluyor.Gece ibadeti gizli olduğundan, riyadan uzak olduğundan makbul oluyor. Sonra geceleyin bütün işler tatilde, herkes uykuda, ortalık sessiz. Bir sükûnet var, insan yapayalnız. Sonra geceleyin bütün işler tatilde, herkes uykuda, ortalık sessiz. Bir sükûnet var, insan yapayalnız.

Mesela insan kalabalıkta ağlamaya utanır. Duygularını baskı altında tutar.Mesela insan kalabalıkta ağlamaya utanır. Duygularını baskı altında tutar. Geceleyin gözyaşı döker, ağlar, yalvarır, konuşur, ne yapacaksa yani; Rabbi ile karşı karşıya.Geceleyin gözyaşı döker, ağlar, yalvarır, konuşur, ne yapacaksa yani; Rabbi ile karşı karşıya. Sükûnet var yalnızlık var, uzlet var ve o uzletin tadı var, halâveti var.Sükûnet var yalnızlık var, uzlet var ve o uzletin tadı var, halâveti var. Bunun için gece ibadeti kıymetli.Bunun için gece ibadeti kıymetli. Geceleyin kalkana da Allahu Teâlâ hazretleri rahmet nazarı ile bakar, sever, severek-gülerek bakar. Geceleyin kalkana da Allahu Teâlâ hazretleri rahmet nazarı ile bakar, sever, severek-gülerek bakar.

Demek ki bunları yapmalıyız. Namazları cemaatle kılmaya çalışmalıyız.Demek ki bunları yapmalıyız. Namazları cemaatle kılmaya çalışmalıyız. Saf saf Rabbimiz'in huzurunda, kardeşlerimizi severek camilere gelmeliyiz. Kurtuluşumuz camilerden geçer.Saf saf Rabbimiz'in huzurunda, kardeşlerimizi severek camilere gelmeliyiz. Kurtuluşumuz camilerden geçer. Caminin dışında kurtuluşun formülü tutmaz. Caminin dışında kurtuluşun formülü tutmaz.

Profesörün birisi "Bubbe basıncı olmayan bir betonarme kubbe tipi buldum." dedi. "Ya öyle mi?" Profesörün birisi "Bubbe basıncı olmayan bir betonarme kubbe tipi buldum." dedi.

"Ya öyle mi?"

Makalelerini herkes okudu, tatbikatına geçildi.Makalelerini herkes okudu, tatbikatına geçildi. Ankara'da bir spor salonu yapıldı üzeri kapalı, üzerini o kubbe ile örttü.Ankara'da bir spor salonu yapıldı üzeri kapalı, üzerini o kubbe ile örttü. Kubbe çöktü, hesapla pratik birbirine uymadı. Kubbe çöktü, hesapla pratik birbirine uymadı.

Caminin dışında kalkınma formülü tutmaz.Caminin dışında kalkınma formülü tutmaz. İman faktörünü nazar-ı dikkate almadan yapılan bir kalkınma olmaz.İman faktörünü nazar-ı dikkate almadan yapılan bir kalkınma olmaz. Mutluluk, ilerleme, gelişme, dürüstlük olmaz. Hırsızlığı, rüşveti, edepsizliği engelleyemezsin.Mutluluk, ilerleme, gelişme, dürüstlük olmaz. Hırsızlığı, rüşveti, edepsizliği engelleyemezsin. Nasreddin Hoca'nın gittiği köy gibi köpekleri salıver, taşları bağla; olmaz ki. Nasreddin Hoca'nın gittiği köy gibi köpekleri salıver, taşları bağla; olmaz ki.

Namaz ehli olacağız, cihat ehli olacağız. Namaz ehli olacağız, cihat ehli olacağız.

"İyi, hocam, tamam, sen bana bir tabanca tedarik et."İyi, hocam, tamam, sen bana bir tabanca tedarik et. Çıkayım ortaya, zaten tabanca patlatmak güzel, çocukluğumuzdan alışmışızÇıkayım ortaya, zaten tabanca patlatmak güzel, çocukluğumuzdan alışmışız mantar tabancası bilmem ne, böyle gürültücü bir şeye. Tamam, çifte tabanca olur mu?" mantar tabancası bilmem ne, böyle gürültücü bir şeye. Tamam, çifte tabanca olur mu?"

Zaten bu üniversiteli gençliğinin anarşiye meyli ondan.Zaten bu üniversiteli gençliğinin anarşiye meyli ondan. Hoşuna gidiyor tabanca, benim de hoşuma gider, kırda serbest olsa,Hoşuna gidiyor tabanca, benim de hoşuma gider, kırda serbest olsa, oraya bir nişan diksek, güm güm vursak devirsek. On tane denedim, sekiz tane vurdum.oraya bir nişan diksek, güm güm vursak devirsek. On tane denedim, sekiz tane vurdum. Koltuklarımın altına dört tane karpuz yerleştiririm... Hoşuna gider insanın. Koltuklarımın altına dört tane karpuz yerleştiririm... Hoşuna gider insanın.

Cihat; cihadın çeşitleri var. Cihat; cihadın çeşitleri var.

Cihadın en önemli çeşitlerinden birisi insanın kendi arzularını yenebilmesi.Cihadın en önemli çeşitlerinden birisi insanın kendi arzularını yenebilmesi. Nefsini yenmesi, nefsi ile cihat etmesi. Nefsini yenmesi, nefsi ile cihat etmesi.

Yenemiyor, müslüman annenin babanın çocuğu içkiye alışmış, bırakamıyor. Neden? Yenemiyor, müslüman annenin babanın çocuğu içkiye alışmış, bırakamıyor.

Neden?

İçkinin haram olduğunu bilmiyor mu, biliyor. Hatta İmam Hatipten mezun.İçkinin haram olduğunu bilmiyor mu, biliyor. Hatta İmam Hatipten mezun. Biliyor ama nefsini yenemiyor. Evli; başka bir kadın tutuyor.Biliyor ama nefsini yenemiyor.

Evli; başka bir kadın tutuyor.
Mübarek, evlisin ya, gül gibi karın var ya, evde çoluk çocuğun var ya, nefsini yenemiyor.Mübarek, evlisin ya, gül gibi karın var ya, evde çoluk çocuğun var ya, nefsini yenemiyor. En büyük cihat nefisle yapılan cihattır. Bu nefis: En büyük cihat nefisle yapılan cihattır.

Bu nefis:

A'dâ adüvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyke. İnsanın içinde en büyük düşman nefsidir.A'dâ adüvvüke nefsüke'lletî beyne cenbeyke.

İnsanın içinde en büyük düşman nefsidir.
Başka düşmana gerek yok.Başka düşmana gerek yok. Nefsinin insana ettiğini cümle cihan halkı başına üşüşse ancak yapabilir, o kadar zulüm.Nefsinin insana ettiğini cümle cihan halkı başına üşüşse ancak yapabilir, o kadar zulüm. Nefsi insanı mahveder. Ailesini yıkar, şerefini elinden alır. Perişan duruma düşürür.Nefsi insanı mahveder. Ailesini yıkar, şerefini elinden alır. Perişan duruma düşürür. Her türlü kötü duruma düşürür. Dünyasını da mahveder âhiretini de mahveder.Her türlü kötü duruma düşürür. Dünyasını da mahveder âhiretini de mahveder. Kâtil eder, ayyaş eder, sıhhatinden olur insan. Her türlü kötü duruma düşer.Kâtil eder, ayyaş eder, sıhhatinden olur insan. Her türlü kötü duruma düşer. En büyük cihat nefisledir. En büyük cihat nefisledir.

Ramazan'da yaptığımız kısa bir mücadele; şu nefsi yenmeyi azıcık öğrendik.Ramazan'da yaptığımız kısa bir mücadele; şu nefsi yenmeyi azıcık öğrendik. Yemek vermedik, su vermedik, sabretmeyi biraz öğrendik.Yemek vermedik, su vermedik, sabretmeyi biraz öğrendik. Kuvvetleneceğiz, Ramazan'dan sonra devam edeceğiz, nefsi yenmeyi öğreneceğiz.Kuvvetleneceğiz, Ramazan'dan sonra devam edeceğiz, nefsi yenmeyi öğreneceğiz. Nefsin her istediğini vermeyeceğiz. Nefsin her istediğini vermeyeceğiz.

Tasavvuf dediğimiz, tarikat dediğimiz şey, nefsi yenme terbiyesini kazanma yolu.Tasavvuf dediğimiz, tarikat dediğimiz şey, nefsi yenme terbiyesini kazanma yolu. Nefsi yenmeyi öğreneceğiz. Nefsin her dediğini yapıyoruz, bir dediğini iki etmiyoruz;Nefsi yenmeyi öğreneceğiz. Nefsin her dediğini yapıyoruz, bir dediğini iki etmiyoruz; karşısında el pençe divan duruyor, nefsinin esiri. Bu derviş değil, devirmiş, yolda giderken devirmiş.karşısında el pençe divan duruyor, nefsinin esiri. Bu derviş değil, devirmiş, yolda giderken devirmiş. Dervişlik yok, çünkü her dediğini yapıyor. Nefsine uyuyor, şeytana uyuyor. Nefsimiz en büyük düşman. Dervişlik yok, çünkü her dediğini yapıyor. Nefsine uyuyor, şeytana uyuyor. Nefsimiz en büyük düşman.

İkincisi şeytan. Şeytan vesvese verir, doğrudan doğruya, direkt etkisi yoktur. İkincisi şeytan. Şeytan vesvese verir, doğrudan doğruya, direkt etkisi yoktur.

İnnehû leyse lehû sultânün ale'llezîne âmenû ve alâ-rabbihim yetevekkelûn.İnnehû leyse lehû sultânün ale'llezîne âmenû ve alâ-rabbihim yetevekkelûn. "Kuvvetli iman sahibi, tevekkül sahibi, insanlara şeytan zarar veremez." "Kuvvetli iman sahibi, tevekkül sahibi, insanlara şeytan zarar veremez."

Şeytan düşmandır ama vesvese verir. Şeytan düşmandır ama vesvese verir.

"Şöyle yapsam nasıl olur, gel şunu şöyle yap falan gibilerinden vesvese verir."Şöyle yapsam nasıl olur, gel şunu şöyle yap falan gibilerinden vesvese verir. Kuvvetli iman sahibi, Allah'a dayanan insanlar bunu da yenebilirler. Kuvvetli iman sahibi, Allah'a dayanan insanlar bunu da yenebilirler.

Başka düşmanlar; işte bilmem varlığımıza göz dikenler, birliğimize göz dikenler;Başka düşmanlar; işte bilmem varlığımıza göz dikenler, birliğimize göz dikenler; çeşit çeşit düşmanlar var. Bunlara karşı uyanık olacağız. çeşit çeşit düşmanlar var. Bunlara karşı uyanık olacağız.

Bunlar bitti mi, nesli yeryüzünden kalktı mı? Dinozorlar vs. gibi sadece müzelik mahlûklar mı? Bunlar bitti mi, nesli yeryüzünden kalktı mı? Dinozorlar vs. gibi sadece müzelik mahlûklar mı?

Hayır, düşman aynen duruyor. Çevremizde, içimizde duruyor. Beşinci kol faaliyetleri yapıyor.Hayır, düşman aynen duruyor. Çevremizde, içimizde duruyor. Beşinci kol faaliyetleri yapıyor. Casuslama işler yapıyor.Casuslama işler yapıyor. Bizim halkımızı dejenere etmeye çalışıyor, bölmeye çalışıyor, birbirine düşürmeye çalışıyor. Bizim halkımızı dejenere etmeye çalışıyor, bölmeye çalışıyor, birbirine düşürmeye çalışıyor.

Geçen gün gördüm resmini, anarşistlerden dokuz tanesi öldürülmüş;Geçen gün gördüm resmini, anarşistlerden dokuz tanesi öldürülmüş; yanlarında havan topları, bazukalar, otomatik tüfekler... yanlarında havan topları, bazukalar, otomatik tüfekler...

"Hangi suçlara katıldı?" diye bir liste verdi televizyon. "Hangi suçlara katıldı?" diye bir liste verdi televizyon.

Şu kadar yüzbaşı öldürmüş, şu kadar binbaşı öldürmüş, bu kadar er öldürmüş. Şu kadar yüzbaşı öldürmüş, şu kadar binbaşı öldürmüş, bu kadar er öldürmüş.

Ya bu zavallıcıkları niye öldürdün? Ya bu zavallıcıkları niye öldürdün?

"Ben istiklalimi elde edeceğim, orada bir Kürt devleti kuracağım." "Ben istiklalimi elde edeceğim, orada bir Kürt devleti kuracağım."

Biz sana Kürtsün, Türksün diye bir ayrılık gayrılık yaptık mı? Biz sana Kürtsün, Türksün diye bir ayrılık gayrılık yaptık mı?

Kimimiz Arnavut, kimimiz Çerkez, kimimiz Kürt, kimimiz Türk.Kimimiz Arnavut, kimimiz Çerkez, kimimiz Kürt, kimimiz Türk. Bir kader birliği yapmışız, koskoca imparatorluktan çekilmişiz. Buraya sığınmışız.Bir kader birliği yapmışız, koskoca imparatorluktan çekilmişiz. Buraya sığınmışız. Birbirimizin kardeşiyiz. Kimimiz Boşnak, kimimiz Pomak ne olacak? Birbirimizin kardeşiyiz. Kimimiz Boşnak, kimimiz Pomak ne olacak?

Sana ben "yemek yeme" mi dedim. "Ticaret yapma" mı dedim.Sana ben "yemek yeme" mi dedim. "Ticaret yapma" mı dedim. "Ben seni devlet memuru yapmam" mı dedim; bakanlar var. "Ben seni devlet memuru yapmam" mı dedim; bakanlar var.

Daha ne istiyorsun, her türlü imkân var. Yediğin önünde yemediğin ardında. Ne bu hunharlık! Daha ne istiyorsun, her türlü imkân var. Yediğin önünde yemediğin ardında.

Ne bu hunharlık!

O kadar adamı öldürmüşsün; öldürdüğün adamın çoluğu çocuğu yok mu?O kadar adamı öldürmüşsün; öldürdüğün adamın çoluğu çocuğu yok mu? Ne sebeple öldürdün? Nasıl cevap vereceksin? Ne sebeple öldürdün? Nasıl cevap vereceksin?

Dosdoğru cehenneme ama bunları anlatamamışız. Niye anlatamamışız? Dosdoğru cehenneme ama bunları anlatamamışız.

Niye anlatamamışız?

İslâm'ı doğru düzgün öğretmeye müsaade etmemişiz.İslâm'ı doğru düzgün öğretmeye müsaade etmemişiz. Hem İslâm'ı doğru düzgün öğretmeye müsaade etme hem de anarşi olmamasını iste. Olmaz ki. Hem İslâm'ı doğru düzgün öğretmeye müsaade etme hem de anarşi olmamasını iste.

Olmaz ki.

Doktorun elini kolunu bağla, hasta iyi olsun diye bekle. Doktorun elini kolunu bağla, hasta iyi olsun diye bekle.

Olmaz. Olmaz.

Doktora müsaade et de tedavisini yapsın. Doktora müsaade et de tedavisini yapsın.

Memlekette demokrasi var; Avrupa'dan, Amerika'danMemlekette demokrasi var; Avrupa'dan, Amerika'dan ithal malı dernekleri getiriyorsun, kurduruyorsun. Açılışı maliye kaymakamına yaptırıyorsun.ithal malı dernekleri getiriyorsun, kurduruyorsun. Açılışı maliye kaymakamına yaptırıyorsun. Öbür tarafa da serbestlik ver. Hadi bakalım halk kimi beğenirse onu şey yapsın... Ondan oluyor.Öbür tarafa da serbestlik ver. Hadi bakalım halk kimi beğenirse onu şey yapsın... Ondan oluyor. Çünkü bu insanın ruhunu tatmin etmedin mi; kafasına yanlış bilgi girdi mi, engelleyemezsin. Çünkü bu insanın ruhunu tatmin etmedin mi; kafasına yanlış bilgi girdi mi, engelleyemezsin.

Demek ki cihat da edeceğiz. Bir de Allahu Teâlâ hazretlerine karşı ibadet edici kul olacağız.Demek ki cihat da edeceğiz. Bir de Allahu Teâlâ hazretlerine karşı ibadet edici kul olacağız. Gecemiz ibadetle geçecek, gündüzümüz itaatle geçecek, Allah'a âsi olmayacağız. Gecemiz ibadetle geçecek, gündüzümüz itaatle geçecek, Allah'a âsi olmayacağız.

Eskilerden bir tabir var. Gündüz külahlı, gece silahlı. Eskilerden bir tabir var.

Gündüz külahlı, gece silahlı.

Külah, Mevlevîler'in böyle uzun külahları vardır. Derviş külahı, uzun. Külah, Mevlevîler'in böyle uzun külahları vardır. Derviş külahı, uzun.

Gündüz külah giyiyor, tamam bu derviş sanıyorsun.Gündüz külah giyiyor, tamam bu derviş sanıyorsun. Gece bakıyorsun silahlı, haramîlik yapmış vs. Eskiden böyle şeyler olmuş demek ki.Gece bakıyorsun silahlı, haramîlik yapmış vs. Eskiden böyle şeyler olmuş demek ki. Halk kendisini tanıyamasın diye, gündüz külah giymiş, gece anarşi işleri yapmış.Halk kendisini tanıyamasın diye, gündüz külah giymiş, gece anarşi işleri yapmış. Böyle olmayacağız. Nasıl olacağız? Böyle olmayacağız.

Nasıl olacağız?

Gece ibadetli taatli, gündüz itaatli olacağız. Gündüz Allah'a âsi olmayacağız, emirlerini tutacağız.Gece ibadetli taatli, gündüz itaatli olacağız. Gündüz Allah'a âsi olmayacağız, emirlerini tutacağız. Gece seccademize geçeceğiz, Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk edeceğiz. Gece seccademize geçeceğiz, Allahu Teâlâ hazretlerine güzel kulluk edeceğiz.

Nizamülmülk'ü Sultan Melikşah'a mı birisine şikâyet etmişler. Demişler ki: Nizamülmülk'ü Sultan Melikşah'a mı birisine şikâyet etmişler. Demişler ki:

"Senin bu rezil, hazinendeki bütün paralarını başka tarafta sarf ediyor, orduya harcamıyor bu parayı." "Senin bu rezil, hazinendeki bütün paralarını başka tarafta sarf ediyor, orduya harcamıyor bu parayı."

Çağırmış; "Bana bak lâlâ, ben sana hazinemi emanet ettim.Çağırmış;

"Bana bak lâlâ, ben sana hazinemi emanet ettim.
Devlet işlerini sen yürüt…Devlet işlerini sen yürüt… Lüzumsuz yere sarf ediyormuşsun, orduya gereken tahsisatı ayırmıyormuşsun, Lüzumsuz yere sarf ediyormuşsun, orduya gereken tahsisatı ayırmıyormuşsun, ondan sonra yanlış işler yapıyormuşsun." demiş. Diyor ki: ondan sonra yanlış işler yapıyormuşsun." demiş.

Diyor ki:

"Sultanım! Ben senin iki paralık bir kulunum."Sultanım! Ben senin iki paralık bir kulunum. Eğer beni esir pazarına götürüp satmak istesen, ihtiyar olduğumdan taş,Eğer beni esir pazarına götürüp satmak istesen, ihtiyar olduğumdan taş, odun falan taşıyamadığımdan, hizmet yapamadığımdan odun falan taşıyamadığımdan, hizmet yapamadığımdan bana üç-beş dirhemden fazla para vermezler. İki paralık bir kulunum senin.bana üç-beş dirhemden fazla para vermezler. İki paralık bir kulunum senin. İstersen atarsın, istersen satarsın. Satsan da para etmem. İstersen atarsın, istersen satarsın. Satsan da para etmem. Senin orduların seni ancak silahlarının menzili kadar mesafede korurlar.Senin orduların seni ancak silahlarının menzili kadar mesafede korurlar. Kılıçlarının, mızraklarının boyu kadarKılıçlarının, mızraklarının boyu kadar veyahut oklarının gidebildiği mesafeye kadar düşmana karşı seni savunurlar.veyahut oklarının gidebildiği mesafeye kadar düşmana karşı seni savunurlar. Ben senin için öyle bir ordu hazırlıyorum ki; o senin ordun uyuduğu zaman onlar uyanırlar.Ben senin için öyle bir ordu hazırlıyorum ki; o senin ordun uyuduğu zaman onlar uyanırlar. Onlar nöbeti alırlar. Onlar sabahlara kadar nöbette bulunurlar." Kimleri kastediyor? Onlar nöbeti alırlar. Onlar sabahlara kadar nöbette bulunurlar."

Kimleri kastediyor?

Alimleri, zahidleri, âbidleri kastediyor. Alimleri, zahidleri, âbidleri kastediyor.

Şikâyet mevzuu ne? Şikâyet mevzuu ne?

Nizamülmülk çok medrese açtırmış, alimlere çok para vermiş. Nizamülmülk çok medrese açtırmış, alimlere çok para vermiş.

Medreseler açtırmış. Neden yapmış adam açıklıyor işte. Medreseler açtırmış. Neden yapmış adam açıklıyor işte.

Ben, iyi insan yetiştireceğim, âlim yetiştireceğim. Senin askerlerin uyuduğu zamanBen, iyi insan yetiştireceğim, âlim yetiştireceğim. Senin askerlerin uyuduğu zaman sana dualarıyla yardımcı olan, halkı iyi yetiştiren insan yetiştireceğiz.sana dualarıyla yardımcı olan, halkı iyi yetiştiren insan yetiştireceğiz. Onlar sabahlara kadar gözyaşı dökerler, ibadet ederler, seni Allah'ın gazabından onlar korurlar.Onlar sabahlara kadar gözyaşı dökerler, ibadet ederler, seni Allah'ın gazabından onlar korurlar. Çok güzel cevap vermiş. Ben onu diyanet dergisinde böyle yazdım, neşrettim. Çok güzel cevap vermiş.Çok güzel cevap vermiş. Ben onu diyanet dergisinde böyle yazdım, neşrettim. Çok güzel cevap vermiş. Hakiki korunma da öyle zaten. Allah korursa korur insanı. Hakiki korunma da öyle zaten. Allah korursa korur insanı.

Rabbimiz bizi İslâm'a bağlı eylesinRabbimiz bizi İslâm'a bağlı eylesin Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeye muvaffak eylesin. Geceleyin de kendisine aşina kullarından eylesin.Ömrümüzü rızasına uygun geçirmeye muvaffak eylesin. Geceleyin de kendisine aşina kullarından eylesin. Huzuruna çıkıp gözyaşı döküp niyaz ve münacat edenlerden eylesin.Huzuruna çıkıp gözyaşı döküp niyaz ve münacat edenlerden eylesin. Gafil gafil, horul horul uyuyanlardan etmesin. Sevmediği kullarının zümresine itmesin.Gafil gafil, horul horul uyuyanlardan etmesin. Sevmediği kullarının zümresine itmesin. Kapısından bizi kovmasın. Bizi rahmetine mazhar eylesin.Kapısından bizi kovmasın. Bizi rahmetine mazhar eylesin. Cennetine dâhil eylesin, cemâliyle müşerref eylesin. Cennetine dâhil eylesin, cemâliyle müşerref eylesin.

Fâtihâ-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtihâ-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2